You are on page 1of 93

SİNİR SİSTEMİ

• Canlı ile yaşadığı ortam arasında


karşılıklı etkileşim vardır. Canlının
ortamdan gelen etkileri algılayabilmesi
ve uygun cevapları vermesi, hayatta
kalmasını sağlar.

• Canlıların iç ve dış çevresi arasında


iletişim kurmasını ve canlının kararlı bir
iç ortama (homeostasi) sahip olmasını
sağlayan sistemler denetleyici ve
düzenleyici sistemlerdir.
DENETLEYİCİ ve DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER

Sinir sistemi Duyu Organları Endokrin sistem

Değişen çevre koşullarına tepki kısa sürede Uzun sürede


Yalnız hayvanlarda Hayvan ve bitkilerde

NOT: Yüksek organizasyonlu canlılarda sinir sistemi ve


endokrin sistem; diğer sistemlerin koordinasyonlu ve
uyumlu çalışmasını sağlar.
Sinir sistemi, nöron adı verilen çok fazla özelleşmiş
hücrelerden ve glia hücrelerinden oluşur.

Nöronlar, temelde 3 kısımdan oluşur.


Hücre gövdesi, dentrit ve akson
Nöron zarına nörolemma, sitoplazmasına nöroplazma denir.
Sinir
hücrelerinde
sentrozom
bulunmaz
ve bölünme
yetenekleri
yoktur.

Nissl tanecikleri, protein sentezinde görev alan granüllü


endoplazmik retikulum gruplarıdır. Sitoplazmada hücreye şekil
veren, madde dolaşımında görev alan nörofibril (hücre iskeleti
elemanı) adı verilen ince telcikler bulunur.
Dentrit: Hücre gövdesinden çıkan çok sayıda uzantılardır.
Nöronların uyarı almasını sağlar.

Akson: Hücre gövdesinden çıkan tek bir uzantıdır. Dallanma


yapmaz. Görevi gövdeden aldığı uyarıyı diğer nöronlara veya
effektör organa taşımaktır. Uzunlukları farklılık gösterebilir.
Miyelin Kılıf: Bazı sinir hücrelerinin aksonları miyelin kılıfla örtülüdür.
Çevresel sinir sistemine ait nöronlarda bulunan miyelin kılıflar Schwann
hücreleri (bir çeşit glia hücreleri) tarafından oluştururlur. Schwann
hücrelerinin arasında kalan boşluklara Ranvier boğumu denir. İmpuls
iletimini hızlandırır.
Sinir sisteminde
nöronlara yapısal
ve işlevsel
desteklik sağlayan
yardımcı hücrelere
glia hücreleri
denir.
Sinir Hücresi ve Çeşitleri

Sinir hücreleri görevlerine göre üç bölümde incelenir:

1) Duyu Nöronları (Afferent): Uyarıları duyu organlarından (ya


da iç organlardan) almaçlarla alıp beyin, omurilik gibi
merkezi sinir sistemi organlarına ileten nöronlardır.

2) Motor Nöronlar (Efferent): Merkezi sinir sisteminden aldığı


emirleri kas ya da bez gibi tepki organlarına (effektör
organ) ileten nöronlardır.

3) Ara Nöronlar (İnternöronlar): Merkezi sinir sisteminde


bulunur. Motor ve duyu sinirleri arasındaki bağlantıyı
sağlayan nöronlardır.
Duyu sinirlerinden gelen bilgileri sınıflandırırlar.
Sadece duyu nöronu zarar görmüş kişide; uyarı MSS
iletilemeyeceğinden kişinin eli yansa bile sıcaklık
hissedilmez. Eline oynatabilir. (Örnek: Lokal anestezi. Elinde
kesik olan bir kişi, kesiğin lokal anestezi uygulanarak
dikilmesi sırasında acıyı hissetmez; fakat elini oynatabilir.

Sadece ara nöronu zarar gören bir kişide; uyarı MSS taşınsa
bile uyarı değerlendirilmez, sıcaklık hissi oluşmaz. (Felç
durumu)

Sadece motor nöronu zarar gören bir kişide; sıcak hissi


algılanır; fakat değerlendirme sonucu tepki organına
iletilmez. Bundan dolayı eli yanan bir kişi acıyı hissetse bile
elini çekemez.
2006 ÖSS-2
B
İMPULS OLUŞUMU VE İLETİMİ

Canlıyı etkileyerek, onu değişime uğratan


etkene uyaran denir.

Örneğin; ses, koku, ışık, nem vb... birer uyarandır.

Uyarılan hücrenin gövdesinden, aksonun ucuna doğru ortaya


çıkan elektro-kimyasal değişime impuls veya uyartı denir.

İmpuls bir nöronda dendritten → aksona doğru ilerler.


DİNLENME POTANSİYELİ ve AKSİYON
POTANSİYELİ
Hücrelerin içinde ve
dışında sodyum (Na),
potasyum (K), kalsiyum
(Ca), magnezyum
(Mg), klor (Cl),
bikarbonat iyonu
(HCO3 -), fosfat iyonu,
sülfat iyonu, glikoz,
amino asit, kolesterol,
fosfolipit, nötral yağ,
proteinler gibi pek çok
kimyasal madde
bulunmaktadır.
Dış

İç

Dış
Kapılı Na kanalları:
Dinlenme döneminde kapalı

İç

Dış
Kapılı K kanalları:
Dinlenme döneminde kapalı
İç
Hücre zarındaki taşıyıcı proteinler ve zar boyunca oluşturdukları
protein kanalları, lipitten geçemeyen moleküllerin ve suyun
geçişini kontrol eder.

Nöron hücresinin zarındaki madde geçişlerini sağlayan bu


protein kanallarının iki önemli özelliği vardır:

1. Belli maddelere karşı seçici geçirgenliğe sahiptir.


2. Elektriksel sinyaller (VOLTAJ KAPILI) veya kanal proteinlerine
bağlanan kimyasallarla (KİMYASAL KAPILI) düzenlenerek açılıp
kapanan kapılar biçimindedir.
Dinlenme Durumu
•Voltaj değişikliğine duyarlı Na+ ve K+ kanalları kapalıdır.
• K+ ve K+ göre daha az Na+, sızma kanallarından sızar.
•Na-K-ATPaz pompası aktif (3 Na+ dışarı, 2 K+ içeri)

Sodyum-potasyum pompasını güçlendiren önemli kanallardan biri de


hücre zarındaki bir diğer kanal olan kalsiyum kanalıdır. Kalsiyum
kanalı hücre içindeki Ca+2 iyonlarının hücre dışına geçişini sağlayarak
polarizasyona (kutuplaşmaya) destek verir.

Hem oluşan sodyum-potasyum iyon farkı hem de zarın, klor gibi küçük
ve hücre içindeki proteinler gibi büyük anyonlara çok az geçirgen
olmasından dolayı hücre dışının (+) yükle, hücre içinin (-) yükle
yüklenmesine sebep olur. Oluşan bu yük farkı zar potansiyeli olarak
adlandırılır. Nöron herhangi bir uyartı almadıysa bu konumuna
dinlenme potansiyeli (Polarizasyon) denir.
Nörondaki kutuplaşmayı bozan herhangi bir uyartı, polarizasyon
durumunu bozar ve impuls meydana gelir.

Zayıf bir elektriksel uyarı nöronu uyaramaz, uyarının tüm hücre boyunca
yayılabilecek potansiyele sahip olması gerekir. Bu potansiyele, eşik
değer denir. Nöron eşik değer ve eşik değerin üzerinde maksimum ve
aynı şiddette impuls oluşturur. Bu kurala ya hep ya hiç kuralı adı verilir.
Nöronun uyartı almasıyla eşik değeri aşabilecek potansiyelde değişim
göstermesine aksiyon potansiyeli denir.
Aksonun hücre zarı üzerinde voltaj değişmelerine duyarlı voltaj kapılı
iyon kanalları adı verilen Na+ ya da K+ iyonlarının geçişini sağlayan
proteinler bulunur. Çeşitli uyaranlarla akson zar potansiyeli değiştiğinde
normalde kapalı olan bu kanallar açılır ve iyonların geçişine izin verilir.

Zar potansiyelinin değişmesi sonucu açılan sodyum kanallarından


Na+ iyonunun hücre içine doğru difüzyonu artar. Hücre içi dışarıya göre
daha pozitif hale gelir ve zar depolarize olur. Bu durum depolarizasyon
olarak adlandırılır.

Eğer bir depolarizasyon, zar potansiyelini yeterince değiştirirse (eşik


değeri geçerse) zar voltajında aksiyon potansiyeli adı verilen büyük bir
değişiklik gerçekleşir. Aksiyon potansiyelleri depolarizasyon bölgesinde
komşu kanalların açılmasını sağlayan bir akım başlatır. Aksiyon
potansiyeli bu şekilde zar boyunca yayılarak zar potansiyelinin
değişmesini başlatan uyarıyı akson uçlarına kadar taşır.
Sodyum kanallarından sonra daha yavaş açılan potasyum kanalları K+
iyonlarının hücre dışına difuzyonunu kolaylaştırır ve hücre dışı yeniden
hücre içine göre daha pozitif hale geçer.

Bu duruma repolarizasyon denir. Sinir hucresi eski polarize durumuna


dönmüştür; ancak sodyum kanalları etkisiz olduğundan ikinci bir
depolarizasyon gerçekleştiremez.

Yeniden impuls oluşturabilmesi için hücre içi potasyum ve hücre dışı


sodyum konsantrasyonlarının eski haline dönmesi gerekir.

Bu durumda yine sodyum-potasyum pompası devreye girerek hücre


içi ve hücre dışı iyon konsantrasyonlarını başlangıçtaki oranlara getirir.
Zaman (ms)
• Bütün impulslar, nöron boyunca aynı hız ve şiddette iletilir.

• Uyartı eşik şiddetin üzerinde olursa impulsun hızı ve etkisi


değişmez; fakat impuls sayısı değişir,

• impuls sayısı ise tepkinin derecesini etkiler.

• Uyarıların frekansı(sıklık), şiddeti ve süresi, uyarılan sinir


hücre sayısını ve impuls sayısını arttırırken, nöronda
uyartının iletim hızında ve aksiyon potansiyelinde
değişikliğe yol açmaz.
Eşik değerin üzerindeki uyarılar nöronlarda aynı
şiddette impuls oluşturuyor ve bu impulslar aynı
şekilde taşınıyorsa uyarının şiddeti nasıl algılanır?

Örneğin bir maddenin ılık ya da sıcak olduğu nasıl


ayırt edilir? Reseptöre ulaşan uyarının şiddeti fazla
ise nöronda daha sık aralıklarla ve daha fazla sayıda
impuls oluşur. Beyindeki duyu merkezleri, gelen
impulsların sıklığına ve sayısına göre uyarının
şiddetini belirler.
2012-LYS

A
• Bütün nöron çeşitlerinde iletilen impulsun özelliği aynıdır.
İmpulslar ulaştıkları merkezi sinir sistemindeki bölgenin
özelliğine göre değerlendirilir. Örneğin; kulaktan gidenler
ses, gözden gidenler ışık ve şekil olarak değerlendirilir. Her
iki impuls arasında herhangi bir fark yoktur.

• Sinestezi hastalarında, herhangi bir duyunun uyarımı


otomatik olarak başka bir duyu algısını tetiklemektedir.
Örneğin normal bir insanda koku duyusuyla karşılık bulan
bir uyarı, sinestezik bir insanda renk olarak
algılanabilmektedir.
Ses ve ışık uyarılarını alan duyu hücreleri, merkezi sinir
sistemine birbirinin aynı özellikte uyarılar gönderdikleri
halde, bu uyarılar ses ve ışık olarak farklı niteliklerde
algılanırlar.
Bu durumu aşağıdakilerden hangisi açıklar?

A) Uyarılan merkezi sinir sisteminde yorumlanma sürelerinin


farklı olması
B) Uyarıların merkezi sinir sisteminde farklı bölgelere
ulaşması
C) Uyarıları merkezi sinir sistemine götüren sinir hücresi
sayısının farklı olması
D) Merkezi sinir sistemine ulaşan sinirlerin faklı kimyasal
maddeler salgılaması
E) Merkezi sinir sistemine ulaşan sinirlerin farklı
uzunluklarda ve kalınlıkta olması
1986-ÖSS-B
• NOT 1: Atlamalı iletimde impuls sadece
boğumdan boğuma atlayarak ilerlediği için,
miyelinsiz nörona göre aynı zamanda daha
uzun yol alınır.

• NOT 2: Ayrıca akson çapının artması impuls


iletim hızını arttırır.
2007 ÖSS-2

C
2010-LYS
E
İmpuls Bir Nörondan Başka Bir Nörona Nasıl
Geçer?
• Nöronlar aldıkları uyartıyı aynı şiddet ve özellikte sonraki
nöronlara aktarırlar.

• İki nöronun karşılaşmasına sinaps denir. Bu durum ilk


nöronun aksonu ile diğer nöronun dendritinin karşılaşması
şeklinde de düşünülebilir.

• Sinapslar sadece elektron mikroskobunda görülen çok


küçük aralıklardır.
Uyarı, elektriksel iletimle akson ucuna eriştiğinde hücre dışından içeriye
Ca+2 iyonları girer ve nörotransmitteri taşıyan keselerden, iki nöron
arasındaki bölgeye nörotransmitter salgılanır. Bu madde, sonraki nöronun
hücre zarındaki protein reseptörüne tutunur. Böylece bu nörona, ilgili uyarı
iletilmiş olur. Sinapslarda iletim kimyasal düzeyde gerçekleştiği için yavaştır.
• En önemli nörotransmitter maddeler; asetilkolin(omurgalı iskelet kası için
uyarıcı, diğer bölgelerde uyarıcı ya da inhibe edici), noradrenalin (uyarıcı ya
da inhibe edici), dopamin (genellikle uyarıcı, bazı bölgelerde inhibe edici) ,
glutamat(uyarıcı), GABA(inhibe edici) ve serotonindir (genellikle inhibe edici).

Kolaylaştırıcı sinapslarda akson ucundan salgılanan nörotransmitter maddeler,


komşu hücreye ulaşınca burada depolarizasyona neden olur ve impuls sonraki
hücreye iletilir.

Durdurucu sinapslarda ise akson ucundan salgılanan bir nörotransmitter


madde, zarın polarizasyonunu arttırarak impulsun nörondan geçişini durdurur.
• Sinapslarda uyartı iletimi, nöronlar üzerindeki uyartı
iletiminden yavaştır.
• Bunun nedeni nöron üzerindeki uyartı iletiminin
elektrikokimyasal, sinapslardakinin ise kimyasal
olmasıdır.

• Uyartı iletimi sırasında oksijen kullanılır, ATP harcanır,


sonuçta karbondioksit oluşur, sıcaklık artar.

• Sinaps sonrası kısım her zaman başka bir sinir


hücresinin dentriti olmayabilir.
• Bazen kas, salgı bezi veya epitel hücresi gibi efektör
yapılarda olabilir.
A
2018-AYT D
İnsanda Sinir Sistemi
Beyin; beyin zarları( meningens) (bağ dokudan
yapılmıştır.) denilen üç katlı zarla örtülüdür. Bunlar;

1) Sert zar;
Kafatası kemiğine yapışık, kalın ve dayanıklı bir zardır.
Beyni dış etkenlere karşı korur.
2) Örümceksi zar;
Sert zar ile ince zar arasındadır.
İnce bağ dokusu lifleri ile bu iki zarı birbirine bağlar.
3) İnce zar;
En içteki zardır.
Beynin tüm girinti ve çıkıntılarına girerek beyin yüzeyine
yapışmıştır.
Bu zarda bulunan kan damarları, beynin beslenmesi ve
solunumu gibi olaylarda görevlidir.
NOT: Beyin zarlarında meydana gelen iltihaplı hastalığa
“menenjit” denir.

İnce zar ile Örümceksi zar arasında “beyin omurilik sıvısı


(BOS)” bulunur.
BOS’un görevleri:
• Beyni, vurma, çarpma gibi mekanik etkenlere karşı korur.
• Kan ve sinir hücreleri arasında madde alışverişini sağlar.
• Merkezi sinir sisteminde iyon değişiminin dengede
kalmasına yardım eder.
• Bu sıvı sayesinde insan beyninin ağırlığı olduğundan çok
daha düşük olarak hissedilir.
Beyin

Ön Beyin Arka beyin

Orta beyin Beyincik Omurilik


Uç beyin Ara beyin ve pons Soğanı
Beynin kısımları

• Beyin 3 temel bölümde incelenir:


Ön beyin, orta beyin, arka beyin.

• ÖN BEYİN: Uç beyin ve ara beyin


olmak üzere iki bölümden oluşur. Beynin en büyük bölümüdür.

Uç beyin: Beynin kısımlarını üstten kapatır.


*İki yarım küreden oluşur.
* Yarım küreler birbirine üstten nasırlı cisim(corpus
callosum, alttan beyin üçgeni denilen bağlarla bağlanır.
* Beynin yarım kürelerini enine olarak ayıran
yarığa “rolando yarığı” denir.
* Öğrenebilir ve istemli davranışların yönetim
merkezidir.
• Ön beyinden, enine bir kesit alındığında, dışta boz
madde, içte ak madde kısımlarının olduğu görülür.
• Boz madde kısmına kabuk (korteks) adı verilir. Boz
madde nöron gövdelerinden, ak madde ise akson
demetlerinden oluşmuştur.

• Beyin yarımkürelerinin kabuk kısmı ak madde


içine doğru çok sayıda girinti ve çıkıntı yaparak
kıvrımlar oluşturur, insan beynindeki kıvrımlar
diğer canlılardakinden daha fazladır ve kabuk
yüzeyini artırır.
• Beyin, zeka, hareket ve duyu alımı olaylarını yönetir.
Kabuk kısmında çeşitli merkezler bulunur. Duyu,
hareket, anlama, yazma, hatırlama merkezi gibi.
Nasırlı cisim
• Beyin yarım küreleri çıkarılmış kuş, özel
bakımla yaşamını sürdürebilir. Ağzına konan
yiyecekleri yutabilir, önüne konulan
yiyecekleri yiyemez, havaya atıldığında uçar,
tüneyebilir; fakat uyarılmadıkça tekrar uçmaz.
Yanına köpek yaklaşınca tepki göstermediği
gözlenmiştir. Hareketlerin tümü bilinçsizdir.
• İnsanda bir büyük beyin yarım küresinin
bölgesel olarak tahribi karşı vücut yarısında
ilgili bölgenin felç olmasına ya da duyusunu
yitirmesine neden olur.
Sağlıklı bir kuşun beyin yarım küreleri çıkarılırsa,
aşağıdaki davranışlardan hangisi gözlenir?

A) Ağzına konan besini yiyemediği


B) Havaya atılınca uçamadığı
C) Düşmanlarından kaçtığı
D) Solunumu normal olarak sürdürdüğü
E)Çevresindeki seslerden uzaklaştığı

1984-ÖYS

D
2004 ÖSS

E
Korteksin Dil (Lisan) Alanları: Serebral korteksin farklı bölgeleri,
işitilen bir kelimenin tekrarlanılmasındaki (A) ve yazılan bir
kelimenin konuşulmasındaki (B) işlemlere katılır.
• Vücudun herhangi bir yerinden impuls alan beyin
kabuğundaki bir alanın büyüklüğü, oransal olarak o vücut
parçası içerisinde bulunan duyu organlarının almaçlarının
sayısına bağlıdır; genellikle o bölgenin dış yüzey
büyüklüğüne bağlı değildir.
• Örneğin; elden, özellikle parmak uçlarından alınan impulslar
gövdeninkinden çok daha fazla olduğu için, beyin kabuğunda
ele ayrılan yer oldukça büyük bir yer kaplar
2011-LYS
E
Ara beyin: Ara beynin yan
duvarlarına talamus,
tabanına hipotalamus,
tavanına epitalamus denir.
• Ara beyin, beyin yarım
küreleri arasında kalan
kısımdır.
• Talamus: Beyin kabuğuna
giden sinirlerin geçiş
köprüsüdür. Vücudun çeşitli
bölgelerinden gelen
duyularla, görme ve işitme
organlarından alınan bütün
duyular burada
sınıflandırılır (koku hariç) ve
ön beyindeki ilgili duyu
merkezine gönderilir.
• Hipotalamus iç organ ve dokuların otomatik kontrol
merkezidir ve hemen altında ona kısa bir köprü ile
bağlı hipofiz bezi bulunur.
• Hipotalamus salgılatıcı faktörleri (RF) salgılayarak
hipofiz bezinin çalışmasını kontrol eder.
• Vücut ısısının düzenlenmesi (termostat), biyolojik
saatin düzenlenmesi, duyu ve davranışların
ayarlanması, hipofiz bezinin düzenli çalışması, iştah,
uyku, kan basıncı, su dengesi, karbonhidrat ve yağ
metabolizmasını kalbin çalışması ve eşeysel
olgunlaşmayı sağlama hipotalamusun
görevlerindendir.
Epitalamus epifiz bezini içerir. Epifiz bezinden
melatonin hormonu salgılanır.
2010-LYS

A
Normal bir insanda , duyu uyarısıyla( koku
duyusu hariç) başlayan impulslar, tepki
organına ulaşıncaya kadar;
I. Reseptör
II. Beyin kabuğu
III. Talamus
Şeklindeki yapılardan hangi sıraya göre
geçer?

1991-ÖYS
Orta beyin:

Varolii köprüsünün(pons)
üzerinde beyincik ve ara beyin
arasında kalan bölgedir.
Beyincik, omurilik soğanı ve
omurilik arasında bağlantı kuran
sinir tellerinin geçit yeridir.
Göz ve kulak reflekslerini
kontrol eder. Fazla ışıkta göz
bebeklerinin küçülmesi, az ışıkta
büyümesi, köpeğin ses duyunca
kulaklarını dikmesi gibi. Kas
tonusunu sağlar.
Arka beyin: Beyincik, omurilik soğanı ve
pons olmak üzere üç kısımdan oluşur.

Beyincik;
Beyin gibi iki yarım küreye ayrılmıştır.
Yüzeyi girintili çıkıntılıdır.
Dış kısmında boz madde, iç tarafında ise ak
madde bulunur. Ak madde, boz madde
içinde dallanmalar yapar.Bu ağacı andıran
yapıya hayat ağacı denir.
Beyincik, görme, işitme ve istemli kas
hareketleri arasındaki dengeyi sağlar.

Pons (Varolii Köprüsü): Pons, omurilik


soğanı ve orta beyin ile birlikte beyin sapı
olarak adlandırılır. Pons sadece
memelilerde bulunur. Beyinciğin iki yarım
küresi arasında impuls iletimini sağlar.
Omurilik soğanı;
Son beyin olarak da adlandırılır.
Yapısı omuriliğin yapısına benzer. Dışı ak, içi
boz maddeden oluşur.
Solunum, dolaşım, sindirim ve boşaltım gibi
yaşamsal olayları denetler.
Yutkunma, öksürme, çiğneme, kusma gibi
refleks olaylarının merkezleri burada bulunur.
Beyinden çıkan motor sinirler omurilik
soğanından çapraz yaparak geçer.
Hayati önemi büyük olan olayların kontrol
merkezlerinin burada olmasından dolayı
omurilik soğanına hayat düğümü de
denir.Omurilik soğanı çarpma ve
yaralanmalarda zedelenirse canlı hayatını
kaybedebilir
A
OMURİLİK

→ Omurilik, omurga kanalı


içinde omurilik soğanından
başlayıp aşağıya doğru
incelerek uzanan, merkezi
sinir sisteminin silindir
seklindeki kısmıdır.
→ Omuriliğin iç tarafı boz
maddeden dış tarafı ak
maddeden yapılmıştır.
→Beyinde olduğu gibi
yapısında üç katlı zar
bulunur.
→En dışta Sert zar,
örümceksi zar- omuriliği
sarsıntılara karşı koruyan
beyin omurilik sıvısı- ince zar
Omuriliğin enine kesiti alındığında, boz madde ak madde
içinde kanatları açık bir kelebek şeklinde görülür.
Boz madde dendrit ve hücre gövdelerinden, ak madde ise
miyelinli aksonlardan oluşmuştur.
Kelebek kanatlarının içe bakan uçlarına, ön (ventral)
boynuz, arkaya bakan uçlarına da arka (dorsal) boynuz adı
verilir.
Arka boynuzlar duyu siniri ile, ön boynuzlar motor siniri ile bağlıdır.
Arka ve ön boynuzlar arasında yer alan yan boynuzda ise duyu ve
motor sinirlerini birleştiren ara sinirler bulunur.
Omuriliğin sağ ve sol taraflarından düzenli aralıklarla 31 çift sinir
çıkar.
Duyu sinirlerinin çoğu beyne ulaşmadan önce omurilik içinde
çapraz yapar. Beyinden çıkan motor sinirler ise omurilik soğanında
çapraz yapar.
OMURİLİĞİN GÖREVİ;

• Beyne gelen ve beyinden kaslara gönderilen


implusları iletir.
• Bir refleks merkezi olarak çalışır.
• Alışkanlık hareketlerini denetler. Yüzme, dans etme
gibi davranışlar beyinde öğrenildikten sonra
alışkanlık haline gelir ve omuriliğe aktarılır.
REFLEKSLER

Sağlıklı her insanda görülen ve özelliği pek değişmeyen ani


tepkilere “refleks” denir.

Omurilikte ve beyinde birçok refleks çeşidi vardır. Bunlardan bir


çoğu isteğimiz dışındadır.

Örn: göz bebeğinin küçülüp büyümesi, göz kapaklarının açılıp


kapanması, esneme, öksürme, diz kapağının altına vurulunca
bacağın ileri doğru hareketi gibi. İnsanlarda doğuştan gelen
bu reflekslere kalıtsal refleksler denir.

Uykuda ve anestezi (narkoz) altında refleksler zayıflar ya da


tamamen ortadan kalkar.
Bazı refleksler de öğrenilerek sonradan kazanılır. Limon görünce
ağzın sulanması kazanılmış reflekse örnektir.

Her tür refleksin merkezi omurilik değildir. Göz ve kulak


refleksi orta beyinden kontrol edilir. Hapşırma, öksürme,
kusma gibi hayati önem taşıyan refleksler omurilik
soğanından kontrol edilir.
Diz kapağı refleksinde duyu ve
motor olmak üzere en az iki
çeşit nöron görev yapar. Bazı
refleksler diz kapağı
reflekslerinden daha
karmaşıktır. Bu tür reflekslerde
üç çeşit nöron görev yapar.
Duyu nöronu, motor nöron ve
bu nöronlar arasında bağlantı
sağlayan ara nörondan oluşan
bu sisteme “refleks yayı” denir.
Buradaki ara nöron, omurilik
üzerindedir.
2014-LYS
E
Bir insanda başlangıçta beynin, daha sonra
omuriliğin yönettiği işlev aşağıdakilerden hangisi
olabilir?
A) Müzik eşliğinde bildiği dansı yapma
B) Düşerken bir yere tutunma
C) Bir yiyeceğin tadına bakma
D) İsteyerek gözlerini kapalı tutma
E) Uykudayken, iğne batırılan elini çekme
1986-ÖSS

A
İnsanın eline bir iğne battığında, meydana gelen
uyartı( impuls) ilk önce aşağıdakilerden hangisine
taşınır?
A) Arka kök düğümüne
B) Beyin yarım kürelerine
C) Omurilik soğanına
D) Motor nöronuna
E) Beyinciğe
1982-ÖYS

A
B
Bir refleks yayında, impulsun meydana gelişinden tepkinin
ortaya çıkışına kadar izlenen yolda yer alan yapıların sıralanışı
aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?

A) Dorsal kök-boz madde-duyu organı-salgı bezi-ventral kök


B) salgı bezi-dorsal kök-duyu organı-ventral kök-boz madde
C) ventral kök- duyu organı-boz madde-dorsal kök-salgı bezi
D) duyu organı-dorsal kök-boz madde-ventral kök-salgı bezi
E) salgı bezi-ventral kök-boz madde-duyu organı-dorsal kök
1993-ÖYS

D
ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ

• Çevresel sinir sistemi ; Beyin ve omuriliği, vücudun


diğer parçalarına bağlayan sinirlerden oluşur. Yani
uyartıları alıp beyin ve omuriliğe götüren, oluşturulan
tepkiyi doku, bez ve organlara götüren sinirlerin tümüne
çevresel sinir sistemi denir.

• Bu sinirlerden 12 çifti beyinle, 31 çifti omurilikle


ilişkilidir.
• ►Omurilik Sinirleri:
Omurilik sinirleri 31 çifttir. Bu
sinirler duyu ve motor sinirleri
içerir. Duyu nöronları
omuriliğe arka boynuzdan
girer, motor nöronlar ön
boynuzdan çıkar.

• Omuriliğin arka boynuz kısmı


kesilecek olursa, o bölgenin
sinir verdiği vücut bölgesi
duyarsızlaşır, fakat kaslar
faaliyetine devam eder.ön
boynuz kesilirse, o bölgenin
kas faaliyeti durur,fakat
duyarlılık kaybolmaz.
• Beyin Sinirleri: Kafa sinirleri 12 çifttir. Bu sinirlerin çoğu
duyu ve motor nöronları içerir.

Kafa sinirleri baştaki ve gövdenin üst kısmındaki


organlara dağılır. Bu sinirlerden 10. kafa siniri olan vagus
siniri göğüs ve karın boşluğundaki organlara giderek iç
organların çalışmasını kontrol eder.
Çevresel sinir sistemi duyu sinirleri ve motor
sinirleri olmak üzere iki bölümde incelenir.

Duyu bölümündeki sinirler iç ve dış ortamdaki


uyartıları alan duyu reseptörlerinden ve merkezi sinir
sistemine uyartı taşıyan (getirici) duyu
nöronlarından oluşur.

Motor bölümündeki sinirler ise merkezi sinir sinir


sisteminden alıcı hücrelere uyartı taşıyan(götürücü)
motor nöronlardan oluşur.
Motor bölümündeki sinirler görev ve işleyişleri bakımından iki
gruba ayrılır. Bunlar istemli çalışan somatik sinir sistemi ve
istemsiz çalışan otonom sinir sistemidir.
• SOMATİK SİNİR SİSTEMİ
• Bu sinirlerin hücre gövdeleri beyin ve
omurilikte bulunur; aksonlar (miyelinli)ise
doğrudan iskelet kaslarına gider.
• Koşmak, yazı yazmak, resim yapmak ve şarkı
söylemek gibi beynin kontrolünde olan
hareket ve davranışlar bu sistem yardımıyla
sağlanır.
• Somatik sisteme ait olaylar bilincimiz
dahilinde meydana gelir.
OTONOM SİNİR SİSTEMİ

Otonom sinir sistemi,


vücudumuzda isteğimiz
dışında çalışan ve iç
organların çalışmalarını
düzenleyen bir sistemdir.
Bu sistem omurilik,
omurilik soğanı ve
hipotolamusta bulunan
merkezlerden kontrol edilir.
Örneğin kan basıncının düzenlenmesi, besinin
bağırsakta ilerlemesi gibi farkında olmadığımız ve
denetleyemediğimiz olayları düzenler.
 Yani otonom sinirlerle, değişen çevre koşullarına
rağmen düzenli olarak beslenme, solunum, boşaltım,
kan dolaşımı ve benzeri fonksiyonlar gerçekleştirilerek,
vücut içi dengesinin sabitliği (homeostasi) korunmuş
olur.
 Bu sistemde yalnız miyelinsiz motor nöronlar vardır.
 Otonom sinir sisteminin iki bölümü vardır
Bunlar birbiri ile antogonist (zıt) çalışan sempatik ve
parasempatik sinirlerdir.

Karın sinir ağı; sindirim kanalı, pankreas ve safra kesesinin çalışmasını
düzenler. Sempatik ve parasempatik sinirlerin bu organlarda etkisi olmadığında
bunların çalışmasını karın sinir ağı devam ettirir.
2010-LYS

C
Ringer çözeltisi içinde çalışmakta olan bir kurbağa kalbinin
durmasından sonra, tekrar çalışmaya başlayıp devam etmesini
sağlamak için;
Yüreği taze ringer çözeltisine alarak ;
I. Vagus sinirini uyarmak
II. Kalp kasını uyarmak
III. Yeterince adrenalin ilave etmek
IV. Yeterince asetilkolin ilave etmek
İşlemlerinden hangilerini uygulamak gerekir?
A) I ve II B) I ve III C) I ve IV D) II ve III
E) II ve IV
1987-ÖYS
D

You might also like