Professional Documents
Culture Documents
Hafta
Eğitim Psikolojisi
Beyin ve Sinir Sistemi
Nöron Tipler
1. Duyu Nöron
2. Motor Nöron
3. Ara Nöron
Duyu Nöronlar
Dış çevreden, duyu organlarından veya diğer organlardan alının koku, ses, tat, ağrı ve benzeri
uyarıları yapısındaki aksonlar aracılığıyla merkezi sinir sistemindeki beyin veya omuriliğe
ileten nöron çeşidine duyu nöronları denilmektedir.
Duyu nöronlar vücut içerisinde yaklaşık olarak 10.000.000 kadardır.
Ara Nöronlar
Duyu nöronlarından gelen tat, ses, ağrı ve koku gibi uyarıları alıp değerlendiren nöron
çeşidine ara nöron denilmektedir.
Ara nöronlar değerlendirdikleri uyarıları değerlendirdikten sonra cevabı motor nöronlara
iletir.
Ara nöronlar merkezi sinir sistemindeki tüm nöronların yüzde doksan dokuzunu
oluşturmaktadır. Merkezi sinir sistemine giren her duyu nöronu için 200 bin ara nöron görev
yapmaktadır.
İnsandaki ara nöron sayısı yaklaşık olarak 20.000.000 kadardır.
Motor Nöronlar
Ara nöronların aldıkları uyarıların cevabını merkezi sinir sisteminden tepki verilecek olan kas,
salgı bezleri gibi efektör organlarına ileten götürücü nöronlara, motor nöron denilmektedir.
Her bir duyu nöronu için yaklaşık olarak 10 motor nöron görev yapmaktadır.
Glia Hücreleri
Yapıştırıcı (glue) anlamına gelen Yunanca bir kelimeden isimlerini alan glia hücreleri ilk kez
1800lerin başında keşfedildi. Fransız Doktor Rene Dutrochet yumuşakçaların sinir sistemini
çalışırken sinir dokusundaki büyük yapıların arasındaki küçük topakları fark ederek glia
hücrelerinden ilk defa bahseden kişi oldu. Yaklaşık 30 yıl sonra, Alman patolog Rudolf
Virchow kendi beyin çalışmalarında bu hücrelere rastladı ve onların nöronların bir arada
durmasını sağlayan bir tür bağ doku olduklarını düşündü. Bu yüzden onlara zamanla
nörogliaya evirilecek olan nöral-yapıştırıcı (nerve-glue) anlamındaki “nervenkitt” ismini
verdi. Zaman geçtikçe diğer bilim insanları (ayrıntılı bilimsel nöron çizimleriyle bilinen ünlü
Santiago Ramón y Cajal gibi) bu gizemli hücrelerin tanımlanmasına kendi hipotez ve
gözlemleri ile katkıda bulundular.
Bu bilim insanlarının ortak çalışmaları, glia hücrelerinin nöronlar için sadece yapışıp
büyüyebilecekleri bir yapı olmadıklarını anlamımızı sağladı. Bu hücreler aynı zamanda
nöronlara önemli yiyecekler ve oksijen sağlamanın yanı sıra beynin içindeki ortamı da
düzenlerler (homeostaz). Glia hücreleri ayrıca yeni sinaps oluşumunda (sinaptogenesis) ve
sinaptik esneklik gibi süreçler yardımıyla beynin uyum yeteneğinde önemli rol oynarlar.
Aksiyon Potansiyeli
https://www.youtube.com/watch?v=oa6rvUJlg7o
https://www.youtube.com/watch?v=XnksofQN8_s
Bütün bu sürece Aksiyon Potansiyeli adı verilir. Aksiyon potansiyeli, bir sinir hücresinin
çalıştığı süreçtir. Tüm yaşam süreçlerinin yanı sıra, bilginin alınması, işlenmesi ve aktarılması
aksiyon potansiyeli sayesinde gerçekleşir. Bu nedenle aksiyon potansiyeli, eğitimcilerin çok
iyi bilmesi gereken bir durumdur.
Yapılan araştırmalar, serotonin hormonunun aksiyon potansiyelinin süresini birkaç dakikadan
iki haftaya kadar uzatabildiğini göstermiştir.
Serotonin salınımının mutlu ortamlarda arttığını düşünecek olursak, rahatlatıcı sınıf
ortamlarının öğrenme ve dikkat süresini artırdığını, öğrenilen bilginin daha uzun süre bellekte
kaldığını ileri sürmek mümkündür. Bu nedenle, öğrenme süreçlerinde mizahın kullanımı
(özellikle öğretilen konuyla ilgili) öğrenmenin kalitesini büyük ölçüde artırır.
Dikkat süresinin (ki bu süre aksiyon potansiyeli süresi olarak da düşünülebilir) yetişkinlerde
7,5 dakika, çocuklarda ise 5,5 dakika olduğunu saptayan çalışmalar bulunmaktadır.
Çocukların ve ergenlerin dikkat süresinin ortalama 5 dakika olduğu varsayılırsa, 40 dakikalık
bir ders içinde, 8 kez mizah kullanmak, öğrenme sürecinin kalitesini büyük ölçüde
artıracaktır.
Bu nedenle öğretmenlerin ders planlarını hazırlarken konuyla ilgili mizah örneklerini
hazırlamaları ve 5 dakikada bir sunmaları, derslerini harika ve unutulmaz şekilde işlemelerini
sağlayabilir.