You are on page 1of 86

(Ders 2)

PSİ 3004 Fizyolojik Psikoloji


Öğretim Görevlisi Dr. İpek Ergönül Hürman
Öğrenme hedefleri

Sinir sistemi hücrelerinin yapısı ve işlevleri


Nöron içi iletişim
Aksiyon potansiyeli
Nöronlar arası iletişim
• Hareket ya da davranış sinir sisteminin öncelikli işlevidir.

• Vücudumuz, çevresel olayları farketmeye ve hareket


üretmeye özelleşmiş hücrelere sahiptir.

• İnsan gibi karmaşık yapıdaki hayvanlar çevrelerindeki


olaylara sadece otomatik bir biçimde tepki vermez;
şimdinin koşulları ve geçmiş deneyimlere göre esnek tepki
verirler.
• Tüm bu beceriler sinir sisteminde bulunan milyarlarca sinir
hücresi tarafından gerçekleştirilir ve kontrol edilir.
Sinir Sistemindeki Hücrelerin Yapı ve İşlevleri
• Duyusal bilgi (ışık, ses dalgası, koku, tat veya dokunma bilgisi)
DUYUSAL NÖRONLAR tarafından merkezi sinir sistemine taşınır.
• Hareket, kasların kasılması ile gerçeklesir, MOTOR NÖRONLAR
tarafından kontrol edilir.
• Duyusal ve motor nöronlar arasında İNTERNÖRON (ARA
NÖRONLAR) yer alır. Ara nöronlar tamamen merkezi sinir sistemi
içinde bulunur.
– Lokal ara nöronlar yanlarındaki nöronların yanında bir döngü
oluşturur ve küçük miktarlardaki bilgi parçalarını analiz ederler.
– Nakleden ara nöronlar, beynin bir bölgesindeki lokal ara nöron
döngüsünü başka bir yerdekine bağlar.
– Bu bağlantılar sayesinde beyindeki nöron döngüleri algı, öğrenme,
karar verme ve karmaşık davranışların kontrolü gibi bazı görevler
için zorunlu işlevleri gerçekleştirir.
DUYUSAL BEYİN
NÖRONLAR

OMURİLİ

MOTOR
NÖRONLAR
BEYİN

İNTERNÖRONLAR

OMURİLİK
• Günümüzde yetişkin bir insanın sinir
sisteminde
tahminen 100-150 milyar nöron bulunur.

• Sinir sistemi Merkezi Sinir Sistemi


(MSS) ve Çevresel Sinir Sistemi
(ÇSS) olarak iki ana yapıya ayrılır.
• MSS; kafatası ve omurga kemikleri
tarafından korunur.
• ÇSS; beyin ve omurilik
dışındaki, beyine ve
omuriliğe bağlanan sinirlerden oluşur.

• Bu nöronların %70 civarı


(yaklaşık 100 milyar)
MSS’de bulunmaktadır.
• Yaklaşık 50 milyar nöron ise, omurilikten çıkıp
vücuda dağılan sinirleri ve alt sinirleri
oluşturmaktadır.
Sinir Sistemindeki Hücrelerin Yapı ve İşlevleri
• Sinir sistemini oluşturan 2 temel hücre tipi ve bu tiplerin
alt-tipleri bulunmaktadır.

1. Nöronlar (Sinir hücreleri)


2. Gliyalar (Destek hücreleri)
• Soma (hücre gövdesi): çekirdek ve
hücrenin yaşamsal süreçleri ile ilgili
yapıları içerir. Şekli nöron çeşidine
göre farklılaşabilir.
• Dendritler: somadan çıkacak biçimde
dallanmış bir yapıya sahiptir. Bu uzantılar,
diğer nöronların akson terminallerinden
gelen verileri alır ve somaya ileterek burada
bulunan genlerdeki bilgiye göre
işlenmesini sağlarlar.
• Akson: somadan terminal butonlara bilgiyi
aktaran ince silindirik bir yapıdadır.
Somada, bilginin değerlendirilmesinden
sonra bir elektrokimyasal sinyal (aksiyon
potansiyeli; AP) üretilir ve bu sinyal akson
boyunca sinir üzerinde taşınır.
• Terminal butonları, akson dalının ucundaki
düğme görünümlü yapılardır; diğer bir
nöronla sinaps oluşturur ve o nörona bilgi
gönderir.
Nöronlar
Nöronlar

Somatik membran yalnız bir


akson çıkışı verirken, birçok farklı yönlerinde olmak
somanın
dendrit ağacına sahiptir.
üzere bir akson ve bir dendrit
ağacına çıkış verir somadan çıkan ve kısa mesafede
ayrılan yalnızca bir sapı vardır.
Nöronlar
Karmaşık nöron tipleri akson ve dendritlerin somadan çıkış
yollarına göre 3 tip altında toplanabilir:
1. Multipolar nöron MSS’de en fazla bulunan tiptir. Somatik
membran yalnız bir akson çıkışı verirken, birçok dendrit ağacına
sahiptir.
2. Bipolar nöronlar somanın farklı yönlerinde olmak üzere bir akson
ve bir dendrit ağacına çıkış verir. Genellikle retina veya koku
alma epitelinde (dokusunda) bulunan nöronlar bu yapıdadır.
3. Unipolar nöronların somadan çıkan ve kısa mesafede ayrılan
yalnızca bir sapı vardır. Unipolar nöronlar da duyusal bilgiyi
merkezi sinir sistemine taşırlar. Unipolar nöronların çoğunun
dendritleri dokunma, ısı değişimi ve deriyi etkileyen diğer
duyusal olayları saptar. Diğer unipolar nöronlar ise eklem yerleri,
kaslar ve iç organlardaki olayları saptar.
Nöronlar

Piramidal Nöronlar (Pyramidal): Somaları


üçgensel bir yapıdadır.
Tek bir aksona sahip, büyük bir dendrit yapısı
bulunur. Dendrit uçları mızrak yapısındadır.

Serebral korteks, hipokampus ve amigdala


nöronları örnek verilebilir.
Nöronlar
Nöronlar
Sinaps
• Bir nöron onlarca hatta yüzlerce diğer nörondan bilgi alabilir.
Dendritler bu mesajlarda önemli alıcılardır.
• Bir nörondan diğerine geçen mesajlar sinapslar aracılığıyla
transfer edilir.
• Sinapslar, mesajı yollayan hücrenin terminal butonlarıyla mesajı
alan hücrenin dendrit membranı ya da soma bölümü arasındaki
birleşme yerleridir.
• Bu sinirler arası boşluğa nörotransmitter (nöro-iletici) dediğimiz
kimyasallar salınır. NT’ler akson boyunca gelen bir aksiyon
potansiyeli terminal butonlara ulaştığında, terminal butonlar
tarafından salınır.
Nöronlar
Sinaps
• Bu kimyasallar, bir sonraki nöronun dendritleri tarafından
algılanır ve döngü yeniden başlar.
Böylece nöronlar arasındaki bilgi
iletimi gerçekleşmiş olur.
• Sinapstaki iletişim çoğunlukla tek
yönlüdür: Terminal butondan
diğer hücrenin membranına kadardır.
• NT onları alan hücreyi ya uyarır ya da
ketler ve böylelikle bu aksonda
aksiyon potansiyeli oluşup
oluşmayacağını belirlemeye yardımcı
olur.
Nöronlar
Hücre-içi Yapılar
Hücre Zarı (Membran)
• Hücrenin dış sınırını belirler, çift
katmanlı lipid (yağ benzeri)
moleküllerden oluşur. İçinde özel
fonksiyonları olan çeşitli protein
molekülleri gömülüdür. Bu protein
molekülleri bilginin iletilmesinde
rol oynarlar
• Hücre dışındaki maddeleri (hormonlar
gibi) saptama
• Bazı maddelerin içeri girmesine izin
verme/ engelleme
• Belli molekülleri hücre dışına taşıma
Hücre-içi Yapılar
Sitoplazma
• Hücre, küçük özelleşmiş yapıları
içeren jölemsi bir madde ile
doludur.
• Bu özelleşmiş yapılardan
mitokondri, glikoz gibi besinleri
parçalayarak hücreye işlevlerini
gerçekleştirmesi için gereken
enerjiyi sağlar. Mitokondri, tüm
hücrede enerji kaynağı olarak
kullanılan adenozin trifosfat (ATP)
kimyasalını üretir. ATP, bölünerek
ortaya enerji çıkaran bir
moleküldür.
Hücre-içi Yapılar
Çekirdek
• Kromozomları barındırır.
• Hücrenin derinliklerinde bulunur.
• Kromozomlar, uzun
deoksiribonükleik asit (DNA)
dizilerinden oluşur. Ayrıca
kromozomlar protein yapmak için
gerekli reçeteleri içerirler.
Kromozomların her bir protein için
reçeteye sahip kısımlarına gen
denir. Çekirdekçik
Ribozom üretiminden sorumludur.
Ribozom
Protein sentezinde işlev görür.
Hücre-içi Yapılar

Golgi kompleksi
Kimyasal üretimden sonra paketleme
ve dağıtım görevini yapan organeller

Lizozom
Hücre içi gereksiz malzemeyi
parçalayıp yok eden organeller

Nörofibriller ve Nörotübüller
Hücre içi madde iletimini sağlayan
ipliksi yapılar, maddelerin taşınmasını
sağlar.
Hücre-içi Yapılar
Proteinler
• Proteinler hücre işlevi açısından çok önemlidir.
• Nörona şeklini veren hücre iskeleti, çeşitli türdeki protein dizilerinin
birbirine bağlanması ile oluşur.
• Proteinler yapıyı oluşturmanın yanı sıra enzim olarak da görev yapar.
Enzimler belli moleküllerin birleşmesini ya da ayrılmasını sağlarlar.
Böylelikle enzimler, hücredeki işlenmemiş materyallere ne yapılacağını
ve hangi moleküllerin işlenmeyeceğini belirler.
• Aynı zamanda hücre içi madde iletiminde de görev yaparlar.
• Örn. bazen aksonlar çaplarına ve çıktıkları somalara göre fazlasıyla uzun
olabilirler (En uzun akson ayaktan beyindeki üssüne kadar uzanır).
• Bu durumda terminal butonlar, somada üretilen bazı maddelere ihtiyaç
duyabilir. Bu maddeleri hızlı ve etkin bir şekilde aksonun sitoplazması
(aksoplazma) boyunca taşıyacak bir sisteme gerek vardır.
Hücre-içi Yapılar
Aksoplazmik Taşıma

• Aksoplazmik taşıma, maddelerin


aksonun bir ucundan diğer ucuna
sevk edilmesini gerektiren aktif bir
süreçtir.
• Bu taşıma mikrotübül denilen uzun
protein dizileri ile başarılır.
Mikrotübüller tren rayları döşer gibi
maddelerin taşınmasına rehberlik
ederler.

Kinezin:bir tür taşıyıcı motor protein


Hücre-içi Yapılar
Aksoplazmik Taşıma

• Somadan aksondaki terminal butona doğru gerçekleşen taşımaya


anterograd aksoplazmik taşıma (öne doğru) denir.
• Retrograd aksoplazmik taşıma (geriye doğru) ise, maddelerin terminal
butonlardan somaya geriye doğru taşınmasıdır.

• Anterograd taşıma, retrograd taşımaya göre daha hızlıdır.

• Bu iki tür taşıma için de gerekli olan enerji, mitokondride üretilen ATP
tarafından sağlanır.
Destekleyici Hücreler
Glial hücreler
• Günümüzde, yetişkin bir insandaki glia hücresi sayısı, nöron
sayısının 10-50 katıdır.
• Glia hücreleri sadece MSS’de bulunur.
• Nöronların metabolizma oranı yüksektir ve aralıksız bir biçimde
besin ve oksijenle desteklenmek durumundadır; aksi takdirde
hızlı bir şekilde ölürler.
• Bu nedenle nöronları destekleyen ve koruyan hücreler
varoluşumuz açısından oldukça önemlidir.
Destekleyici Hücreler
Glial hücreler
• En önemli destekleyici hücreler nöroglialardır.
• Glia hücreleri sinir hücrelerinin etrafını sarar ve onları yerlerinde
tutarlar. Besin sağlamalarını kontrol ederler.
• Glialar diğer nöronlarla iletişimde bulunur, bazı kimyasalların
tedarik edilmesini sağlarlar.
• Glialar nöronları birbirinden yalıtırlar.
• Yaşlanma, hastalık ya da yaralanma sonucunda ölen nöronları
yok ederler.
• MSS’de her biri özel bir rol oynayan farklı tipte glial hücreler
mevcuttur.
Destekleyici Hücreler
Glial hücreler

Günümüzde glial hücreler genel olarak 2’ye ayrılır:

I)Mikroglialar: MSS’ni korumakla görevli savunma hücreleridir.


Beyin içerisinde hareket edebilir ve beyin hasarında hızla
çoğalabilirler.

II) Makroglialar: Büyük yapıdaki glial hücreler: astrositler gibi


Destekleyici Hücreler
Glial hücreler
• En önemli 3 glial hücre; astrositler, oligodendrositler ve
mikroglialardır.
Destekleyici Hücreler

Astrositler (Yıldız hücre)


• Astrositler, nöronlara
fiziksel destek verir.
• Nöronlar için bazı
kimyasalları üretirler.
Nöron çevresindeki kimyasal bileşenlerin
kontrol edilmesine,
yoğunluklarının belli kritik
seviyelerde bulunması sağlar.
Destekleyici Hücreler
Astrositler (Yıldız hücre)
• Nöronların besin sağlamasına
da yardımcı olur.
• Bazı astrositlerin uzantıları,
kan damarlarının etrafını
çevreler,
bazılarının uzantıları ise
nöronların bir bölümünü
çevreler.
Destekleyici Hücreler
Astrositler (Yıldız hücre)
• Besinleri kılcal
damarlardan alarak
depolar ve nöronların
ihtiyacı
olduğunda salıverirler.
• Aynı zamanda terminal
butonlardan salınan
nörotransmitterlerin
yayılmasını sinapsları
çevreleyip izole ederek
sınırlar.
Destekleyici Hücreler

Glial hücreler
Astrositler (Yıldız hücre)

• MSS’de hücreler öldüğünde, belli türdeki astrositler ölü doku


temizleme görevini yerine getirir.

• Bu hücreler MSS’de dolaşabilir; uzuvlarını uzatıp geriye


çekebilir (pseudopodia ya da ‘yalancı ayak’) ve amipler gibi
kayabilirler. Bu astrositler ölü hücrenin döküntülerinin bir
parçasına ulaştığında kendilerini bu parçaya doğru itip
tamamen kaplar ve sindirirler. Bu sürece fagositosiz adı verilir.
Destekleyici Hücreler
Glial hücreler
Oligodendrositler
• Temel işlevi aksonların büyük
bölümünü diğerinden ayıran miyelin
kılıfını üretmek ve aksonlara destek
sağlamaktır (çok küçük aksonlar
miyelinsizdir ve kılıfları yoktur).
• Miyelin, oligodendrositlerde üretilir
ve aksonu saran bir tüp formundadır.
• Böylece nöronların iletim hızını arttırır
ve diğer aksonlardan ayırır.
• Aksonun çıplak kısmına (yaklaşık 1
mikrometre) kâşifinin adıyla Ranvier
Boğumu denir.
Destekleyici Hücreler
mikroglia

• Mikroglialar en küçük glia hücreleridir.


MSS’ni korumakla görevli savunma
hücreleridir.
• Ölü ya da ölmek üzere olan nöronları
parçalayıp yutarlar.
• Beyindeki bağışıklık sisteminin bir
temsilcisi olarak beyni istilacı
mikroorganizmalara karşı korurlar.
• Beyin hasarına karşı koruyucu reaksiyon
oluştururlar.
Destekleyici Hücreler
Glial hücreler
• Multipl skleroz (MS) miyelinsizleşme yani miyelin proteinin
bağışıklık sistemince yok edilmesi ile ilerlemektedir. MS bir
özbağışıklık hastalığıdır.
• Özbağışıklık; kısaca bağışıklık sisteminin, kişinin kendi hücrelerini
tanıyamaması, bunun sonucunda vücuda karşı yabancı madde
sanarak yok etmeye çalışmasıdır.
• Sonucunda farklı alanlara yayılan nörolojik belirtiler ortaya çıkar.
• Miyelin sistemine saldırı sonucunda artık nöronlar/aksonlar bilgi
iletemez.
https://www.youtube.com/watch?v=AwES6R1_9PM

2-Minute Neuroscience_ Glial Cells


Destekleyici Hücreler
Schwann Hücreleri
• Çevresel sinir sisteminde bulunurlar.
• MSS’nde oligodendrositler aksonları destekler ve miyelin kılıfı
üretir. ÇSS’nde ise, bu işi Schwann hücreleri yerine getirir.
• Tek bir schwann hücresi, aksonun etrafını defalarca sarar.
• MSS’nde oligodendrositler birkaç aksonu saracak biçimde
uzantılar geliştirirken, ÇSS’nde Schwann hücresi sadece bir
akson için miyelin sağlar.
• Her iki sistemdeki miyelin proteininin kimyasal yapısı farklıdır.
Destekleyici Hücreler

Uzun zamandır Merkezi Sinir Sistemi'nin "destek hücreleri"


olarak düşünülen glialar, nöron sisteminin bütünlüğünü ve
düzenini sağlamak için çok önemli görevler alırlar.

Ancak yapılan son araştırmalar, gliaların sadece destek ve


koruma görevinin olmadığını, sinirsel iletim ve
değerlendirmelerde de çok önemli görevleri olduğunu ortaya
çıkarmıştır.
Kan-Beyin Bariyeri
• Yaklaşık 100 yıl önce Paul Ehrlich, yaptığı bir deneyde mavi
renklendirici bir maddeyi hayvan dolaşım sistemine enjekte
etmiştir. Bunun sonucunda beyin ve omurilik dışında bütün
dokular mavi rengi almıştır.
• Aynı renklendirici beynin sıvı dolu ventriküllerine enjekte
edildiğinde, mavi renk sadece MSS boyunca yayılmaktadır.
• Bu inceleme, kan ve beyni ayıran geçirgen bir zar olduğunu
göstermektedir.
• Beynin kılcal damarların duvarlarındaki hücreler tarafından
üretilen kan ve beyin arasındaki yarı geçirgen engeldir.
• Çok az madde kan-beyin bariyerini geçerek beyine geçebilir
ve çıkabilir.
• Bazı maddeler bu bariyeri
aşabilirken diğerleri
geçemez, dolayısıyla bariyer
seçici geçirgendir (selectively
permeable).
• Örn., MSS’in ana yakıtı olan
glikoz, kılcal duvarlardan
aktif bir
biçimde bazı proteinler
‘YOU SHALL NOT
yardımı ile geçer.
PASS!’
Kan-Beyin Bariyeri

• Kan-beyin bariyerinin görevi nöronları çevreleyen hücre dışı


sıvının birleşiminin kontrol edilmesini sağlamaktır.
• Örn. besinlerdeki kimyasal bileşenlerin beyne ulaşmasını
engeller.
• Bazı beyin alanlarında bariyer göreli olarak daha geçirgendir (örn.
postrema bölgesi, kan-beyin bariyerinin zayıfladığı, beyinde
kusma tepkisinin kontrol edildiği özelleşmiş bir beyin yapısıdır. Bu
bölgedeki nöronlar kandaki toksik maddeleri bulabilir.)
Kan-Beyin Bariyeri Önemi
Kan-Beyin Bariyeri Önemi
• Beyinde bilgi aktarımı, nöronlar arası maddelerle ve
onları çevreleyen hücre dışı sıvı arasındaki ince bir
dengeye bağlıdır.
• Eğer hücre dışı sıvı değişime uğrarsa bilgi aktarımı
bozulabilir. Bu da beynin işlevinin bozulması demektir.
• Bariyer sistemi toksinlerden, iltihaptan, hastalığa neden
olan her türlü organizma ve maddeden korur.
• Bu işlev, nöral fonksiyonların sürdürülebilmesi için
oldukça önemlidir.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM

Sıcak tarafından uyarılan dendrit eksene bilgi yollayarak omurilikteki terminal butonları harekete
geçirirler. Duyu nöronlarının terminal butonları, ara nöronları harekete geçiren bir nörotransmitter
salgılarlar. Ara nöronların terminal butonları, motor nöronları harekete geçiren bir nörotransmitteri
serbest bırakırlar. Motor nöronun aksonu nörotransmitterlerini salgılayarak kas hücrelerini
harekete geçirip elin sıcak nesneden geri çekilmesini tetikler.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Ketleyici Sinapslar (Inhibitory Synapses)

• Beyin, eğer sıcak tencere yere düşerse kötü sonuçlanacağını bilen nöral döngüye sahiptir. Böylesi
bir nöral devre omuriliğe gönderdiği bilgi ile geri çekme refleksini ketleyebilir.
• Beyindeki bir nöron aktive olduğunda, terminal butonları ketleyici ara nöronu uyarır. Bu ara
nöron motor nöronun aktivitesini azaltan ve refleksini bloke eden bir ketleyici nörotransmitteri
serbest bırakır.
• Sıcağın neden olduğu uyarılma, beyinden gelen inhibisyon (ketleme) ile karşılaşır.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Nöronda uyarılma

• İlk bulgular, İngiliz biyofizikçi Alan Lloyd


Hodgkin tarafından 1963 yılında
mürekkepbalığı aksonu üzerinde
bulundu.
• Mürekkep balığının aksonu sahip olduğu
0.5mm kalınlık ile en büyük memelinin
aksonundan daha büyüktür.
• Bu akson acil durum tepkilerini
kontrol eder (tehlike durumunda ani
kasılma ve su fışkırtma gibi).
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Nöronda elektrokimyasal ileti nasıl gerçekleşir?

• Nöronlar, kimyasal bir elektrik iletimi yaparlar.


• Elektrik kablolarında yalıtkan bir maddenin içerisindeki
elektronlar, iki uçta yaratılan voltaj farkından ötürü bir yönden
diğer bir yöne doğru akmaya zorlanırlar.
• Nöronlarda ise bu durum daha farklıdır. Nöronlarda voltaj farkı
sadece geçici bölgelerde yaratılır ve bu fark boyunca elektrik
akımı ilerler.
• Membran potansiyeli: hücre membranı boyunca oluşan
elektriksel yüklülük; hücrenin içi ve dışındaki elektriksel
potansiyel farkıdır.
• Bu potansiyel terimi elektrik enerjisi anlamında kullanılmaktadır.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Nöronda elektrokimyasal ileti nasıl gerçekleşir?

• İlerleme sırasında, elektrik akımının hemen önündeki bölge


hızlıca voltaj farkı oluşturur ve böylece elektrik akımı (aksiyon
potansiyeli) ilerler.
• Aksiyon potansiyelinin geçip gittiği bölge, voltaj farkını eski
düzeyine getirir.
• Potansiyeller bu şekilde iletilir.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM

Nöronda elektrokimyasal ileti nasıl gerçekleşir?

• Aksiyon potansiyelinin neden oluştuğunu anlamak için öncelikle,


membran potansiyelinin oluş nedenleri anlaşılmalıdır.
• Hücre dışı ve hücre içi sıvıdaki iyonlar (yüklü moleküller) iki temel
tiptedir: Anotlar (-) yüklü, katotlar (+) yüklüdür.
• Anotlar anotları, katotlar katotları iterken, anotlar ve katotlar
birbirlerini çeker. Bu çekme ve itme sırasındaki kuvvete
elektrostatik basınç denir.
• !Difüzyon kuvveti, molekülleri yüksek yoğunluktaki bölgelerden
alçak yoğunluktaki bölgelere hareket ettirdiği gibi, !elektrostatik
basınç da iyonları hareket ettirmektedir.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Nöronda elektrokimyasal ileti nasıl gerçekleşir?

• Elektriksel yük; iki zıt gücün, (1) difüzyon ve (2) elektrostatik


basıncın arasındaki denge sonucu oluşur.

(1)Moleküller onları engelleyecek kuvvetler ya da engeller olmadığı


sürece yüksek yoğunluktaki bölgelerden düşük yoğunluklu bölgeler
doğru yayılırlar. Moleküller sürekli hareket halindedir.
(2) Katotlar katotların fazla olduğu bölgelerden itilirken, anotlar da
anotların fazla olduğu bölgelerden itilir.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Nöronda elektrokimyasal ileti nasıl gerçekleşir?
Hücre dışı ve hücre içi sıvıdaki iyonlar (elektrik yüklü parçacıklar)
• Hücre içi ve dışındaki sıvı farklı iyonlar içerir.
• Membran potansiyeli, difüzyon ve elektrostatik basınç güçleri
arasındaki denge ile ortaya çıkar.
• Hücre zarındaki iyonların bir yerden bir diğer yere hareketi,
elektrik üretilmesini sağlar.
• Bu çeşitli iyonların en önemlileri; organik anyonlar (A-), klor iyonları
(Cl-), sodyum iyonları (Na+) ve potasyum iyonlarıdır (K+).
• Organik anyonlar, negatif yüklü proteinlerdir ve hücrenin metabolik
süreçlerinin aracı ürünleridir. Sadece hücre içi sıvıda bulunurlar.
• Her ne kadar diğer üç iyon, hem hücre içi hem de hücre dışı sıvıda
bulunsa da, K+ baskın olarak hücre içinde bulunurken Na+ ve Cl-
baskın olarak hücre dışı sıvıda bulunmaktadır.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
https://www.youtube.com/watch?v=MplWXZTOk6o
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Nöronda elektrokimyasal ileti nasıl gerçekleşir?
Dinlenme Potansiyeli
• Normalde, bir nöron uyarılmamışken, hücre zarı belli bir
potansiyel farka sahiptir.
• Zarın bir tarafı (hücre içi) ile diğer tarafı (hücre dışı) arasında
elektrik potansiyeli farkı vardır. Farkın tek sebebi, hücre
içerisinde bulunan iyonlarla hücre dışarısındaki iyonlar
arasındaki miktar farkıdır.
• Bir nöronun dinlenme potansiyeli -70 mV civarındadır.
• Hücre içi ve dışı iyon sayısı dış etmenlerle değiştirilecek olursa,
bu potansiyelin değeri de değişecektir.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Nöronda elektrokimyasal ileti nasıl gerçekleşir?
Dinlenme Potansiyeli

• Normal koşullarda bu potansiyeli koruyan mekanizma nedir?


• Hücre dışının kimyasal yapısı glia gibi destek hücreleri
tarafından korunur.
• Hücre içinin kimyasal yapısı hücre zarında bulunan voltaj-
bağımlı iyon kanalları tarafından korunur. Voltaj değişiminin
etkisi altında açılan bu kanallar potansiyel farkı korumaya
çalışırlar.
• Nöral membranlar, birkaç bin iyon kanalı içerir.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Nöronda elektrokimyasal ileti nasıl gerçekleşir?
Hücre içindeki bu kutuplaşma (polarizasyon) nasıl sağlanır

1. Hücre zarı geçici bir geçirgenliğe sahiptir.


• Nöron zarı sodyum (Na+) iyonlarını özellikle dışarıda tutar.
• Potasyum iyonları (K+) hücrenin içine rahatlıkla girip çıkabilir.
• Hücre zarının bu seçici geçirgenliği hücre içi-dışı arasında
kutuplaşmaya neden olur.
2. Hücrenin içine girmiş olan sodyum iyonları (Na+) aktif taşıma ile
hücre dışına taşınır.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Nöronda elektrokimyasal ileti nasıl gerçekleşir?
Hücre içindeki bu kutuplaşma (polarizasyon) nasıl sağlanır
• Sodyum iyonlarının (Na+) akson dışına taşınması
hücre membranına gömülü, mitokondri tarafından
üretilen adenozin trifosfat (ATP) molekülünün
sağladığı enerji ile harekete geçen büyük sayıda
protein molekülleri tarafından sağlanır.
• Sodyum-potasyum pompası olarak bilinen bu
moleküller, içeri ittikleri her iki potasyum iyonu için
dışarı üç sodyum iyonu iterek K+ için Na+ yı
değiştirir.
• Sodyum-potasyum pompası, hücre içi Na+
yoğunluğunu çok etkili bir şekilde düşük tutar.
• K+ hücre içine taşıyarak, aynı zamanda hücre içi K+
yoğunluğunu artırır. Na-K-ATPaz pompası
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Nöronda elektrokimyasal ileti nasıl gerçekleşir?
Aksiyon Potansiyeli
• Dinlenme halindeki bir hücreye bir uyarı geldiğinde hücre zarının
geçirgenliği çok ani değişir. Bu durumda, hücre zarındaki kimyasal
hareketlilikten ötürü elektrik sinyali üretilir.
• Zarın voltaj-bağımlı iyon kanalları (Na+) açılır ve büyük miktarda
sodyum (Na+) hücre içine girer.
• Potasyum (K+) iyonları da konsantrasyon farkı nedeni ile hücre
dışına çıkar.
• Uyarı, eşik değeri aşabilecek kadar güçlüyse kanalların açılışı
hızlanarak artar.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Nöronda elektrokimyasal ileti nasıl gerçekleşir?
Aksiyon Potansiyeli
• Yaklaşık 0.5 milisaniyede bütün voltaj-bağımlı Na+ kanalları açılır.
• Sodyumun içeri girmesi ile çok kısa bir süre için hücrenin içi pozitif
elektirik yüklü olup, hücrenin dışının pozitifliği azalır.
• Bu sürece depolarizasyon denir; yani uyarılan hücrede dinlenme
halindeki -70 mV’luk kutuplaşma bozulmuştur.
• Hızlı bir şekilde +30 mV’luk değerine ulaşır.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Nöronda elektrokimyasal ileti nasıl gerçekleşir?
Aksiyon Potansiyeli
• Hücre içi +30 mV civarındaki değere ulaşırken, bir diğer kanal tipini
tetikler: voltaja-bağımlı potasyum (K+) kanalları. Hücre içerisindeki
potasyum iyonları dışarıya atılmaya başlar.
• Bu sırada, yine hızlı bir şekilde voltaja-bağımlı (Na+) kanalları elektrik
yüklerini yitirerek kapanmaya başlar.
• Böylece Na+ iyonlarının hücre içerisine alınması durur, K+ iyonlarının
hücre dışına atılması sürer.
• Bu da hücre içerisindeki artı iyonların kaybı demektir. Hücre yine
eski potansiyeline dönmeye başlar ve eksi hale gelir. Bu
duruma repolarizasyon adı verilir. Repolarizasyonun sonlarına
doğru, voltajın -70 mV'luk eski değerine ulaşmaya başlamasıyla K+
kanalları kapanmaya başlar. Böylece K+ iyonlarının atılması da
durmaya başlar.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Nöronda elektrokimyasal ileti nasıl gerçekleşir?
Aksiyon Potansiyeli

• Tüm K+ kanalları kapandığında AP üretilmiş ve aksondaki bir sonraki


noktaya iletilmiştir.
• Ancak AP üretilmesi sırasında Na+ iyonları içeri alınırken, K+ iyonları
sürekli dışarı atıldı.
• Uyarılma öncesinde hücre içerisinde K+ fazlayken, hücre dışarısında
Na+ fazlaydı. Birçok defa uyarılan bir nöronun sonunda içeride daha
fazla Na+, dışarıda daha fazla K+ iyonlarına sahip olması ve sonunda
hiç uyarılamaz hale gelmesi beklenebilir.
• Sodyum-potasyum pompası, nöron bir daha uyarılana kadar nöronu
eski iyon dengesine getirir. Bu denge yavaşça kurulduğu için bu
sırada aksiyon potansiyeli üretilmez. İyon akışı ise elektrik üretimine
sebep olmayacak kadar yavaştır.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Nöronda elektrokimyasal ileti nasıl gerçekleşir?
Aksiyon Potansiyeli

• AP sırasında potasyum kanalları çok geç ve yavaş kapanmaya başlar.


• Bu sırada genellikle hücre dışarısına gerekenden fazla K+ iyonu atılır
ve hücre -70 mV değerine dönmek isterken, -85 mV değere inebilir.
• Bu duruma hiperpolarizasyon denir. Hücrenin aşırı polarize hale
gelmesidir.

• Hücre repolarizasyon ve hiperpolarizasyon sırasında tekrar


uyarılamaz.
HÜCRE BARI HİKAYESİ
Hücre bir bar gibi. Duvarları, kapıları ve kapı görevlileri de hücre zarı ve onun
bileşenleri oluyor.
Barın çift katlı duvarları (fosfolipid çift katman) müşteri, platform, dekorasyon gibi yüklü
şeylerin
geçmesini engelliyor ama gözenekli yapısı hava (gazlar) ve yağlı boyanın (yağlar)
geçmesine imkan veriyor. Ancak yağmur suyu bar duvarından (hücre zarı) geçemiyor. Su
sadece müşteriler için yapılmış kapılardan ve su borularından girebilir bara. Bar
tabelaları (glikoproteinler) da barın türkü bar mı rock bar mı olduğunu tanımlar.
Şimdi ortamda kadınlar ve erkekler var. Bu kişiler hemcinslerinin yoğun olduğu
yerlerden ve hangi cinsten olursa olsun kalabalıklardan kaçıyorlar.
Bu kadınlar ve erkekler hücre düzeyinde düşündüğümüzde potasyum ve sodyuma denk
geliyor. Bar sahibi mekanının biraneye dönmesinden çekindiği için içerideki kadın/erkek
müşteri oranını yüksek tutmaya çalışıyor. Bunun için görevlendirdiği güvenlik görevlileri
(Na +/K+ pompaları) bardan gözüne kestirdiği 3 adamı (sodyum) paketleyip bar
sahibinin para (ATP) vermesiyle bayları dışarı yaka paça atıyor. Hazır çıkmışken iki
hanımefendinin -erkeklere yaptığı gibi kaba davranmak istemediği için sadece iki kadın-
ellerinden tutuyor ve girmek isteyip istemediklerine bakmadan onları içeri alıyor.

Murat Özgören Ders Notları


HÜCRE BARI HİKAYESİ
Bu güvenlik görevlileri bir süre çalışınca barın (hücrenin) içinde
kadın müşteriler (potasyum,K+,Kadının K'sı diyelim) artarken
erkek müşteriler (sodyum-Na+- Naci olsun bu adamların isimleri,
kısaca Na diyelim)
azalıyor. Tabi pompalar 3 Na atıp 2 K aldığı için içerideki müşteri
sayısı az oluyor (yani içerisi negatif yüklü). K'lar içerisi çok tenha
olsa da özellikle hemcinsleriyle dolu olduğu için dışarı çıkma
taraftarı.
Dışarıdaki Naciler ise hem içerisi tenha (negatif yüklü) olduğu için
hem de dışarıda çok Na bulunduğu için bara girmek istiyor.

Murat Özgören Ders Notları


HÜCRE BARI HİKAYESİ
Bu arada güvenlik görevlisinin olmadığı kapılar sadece Na ya da K'lar
geçecek şekilde özelleşmiş. Ancak bu kapılar sayıca çok az, bu nedenle
giriş çıkışlar çok az oluyor, güvenlik görevlisi çalışmaya devam ettikçe
içeride çokça K , az miktarda Na olacak şekilde bir dengede kalıyor bar.
Bu bar yapısı sayesinde bar içi ile dışı arasındaki kalabalıklık farkı
(potansiyel fark) da sabit kalıyor. Bu arada balkon (fosfat) ve
platformlar (proteinler) içeride yer açarak içerinin daha tenha (negatif
yüklü) olmasını sağlıyor. Bunlar çok büyük oldukları ve onları dışarı
çıkaracak kapı olmadığı için barın içinde kalıyorlar, dışarı
çıkmıyorlar.
Bar işletmeciliğine yeni bir yaklaşım getirmek isteyen, "aksiyon" arayan
bir kişi "Nöron Bar" açıyor. Bu barda bazı sensörlü kapılar var. Naci
kapılarındaki sensörler barın içindeki tenhalık biraz azaldığında
(negatif yük azaldığında) kapıyı açıyor ve içeri Na akını başlıyor.

Murat Özgören Ders Notları


HÜCRE BARI HİKAYESİ
İçerisi kalabalıklaştıkça daha çok sayıda kalabalık sensörlü (voltaj
kapılı) Naci kapısı açılıyor. Bu da içerinin daha da kalabalık olmasını
sağlıyor. Kapıyı yapan "Akıllı Tasarımcı":) bunun içeriyi mahvedinceye
kadar Na ile doldurabileceğini görmüş olmalı ki bu sensörlü kapılara
ikinci bir sensör eklemiş. Bu sensörler içerinin kalabalık (artı yüklü)
olduğunu algılayınca kapıyı (Na kanalını) kapatıyor. Böylece artık içeri
Naci akını durmuş oluyor. Bu sensörler içerisi ne kadar kalabalık olursa
olsun bir süre kapının açılmasını önlüyor. Kalabalığa duyarlı Kadın
kapıları açılıyor bu arada. Böylece K'lar kalabalığın ve hemcinslerinin
(elektrokimyasal gradyan) etkisiyle dışarı çıkmaya başlıyorlar. Böylece
bar eski tenhalığına, hatta eskisinden de tenha (hyperpolarize) hale
geliyor.

Murat Özgören Ders Notları


• https://www.youtube.com/watch?v=iBDXOt_uHTQ

• Aksiyon potansiyeli

• https://www.youtube.com/watch?v=OZG8M_ldA1M
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Her uyarı her zaman aksiyon potansiyelini tetikler mi?

• Eğer, bir ses insanın kulağının duyamayacağı kadar tiz ise,


kulağımız bunu duyup aksiyon potansiyeline dönüştürerek
beyine iletememektedir. Bu durum başarısız girişim (failed
initiation) olarak anılır.
• Nöronların eşik değeri (threshold) denilen değerleri vardır ve bu
uyarı değeri aşılmadığı sürece hiçbir zaman aksiyon potansiyeli
üretilmeyecektir. (Pompaların açılabilmesi için gerekli voltaj
değerleri)
• İnsan türünde motor nöronlarda bu eşik genel olarak -65 mV
ila -40 mV arasında değişmektedir. Yani -65 mV değere
ulaşamayan bir uyarı, aksiyon potansiyeli üretemez.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Aksiyon potansiyelinin iletimi

Ya hep ya hiç yasası


• Eşik değeri aşıldığı sürece, nasıl aşılırsa aşılsın, her zaman aynı
şiddette ve tek ve tam bir aksiyon potansiyeli üretilmektedir.
Uyarım bir kez tetiklendiğinde akson boyunca aynı büyüklükte
devam eder.
• Eğer eşik aşılamazsa da, hiçbir şekilde aksiyon potansiyeli
üretilemez.
• Oluştuktan sonra, aksiyon potansiyeli ilerlerken büyüklüğü
sabit kalır.
• Potansiyel, akson dallanmasının olduğu yere ulaştığında,
kollara ayrılır fakat küçülmeden devam eder.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Aksiyon potansiyelinin iletimi

Ya hep ya hiç yasası


• Kas kasılması nasıl güçlü ya da zayıf oluyor ise bir uyaranın gücü
de zayıf düzeyden- çok şiddetli düzeye kadar değişken olabilir.
• Bu farklı bilgiler nasıl temsil edilir?
• Tek bir aksiyon potansiyeli bilginin temel unsuru değildir. Bilginin
niteliği aksonun ateşleme hızı tarafından belirlenir.
• Yüksek hızda ateşleme daha güçlü kas kasılmasına neden olur. Ya
da parlak bir ışık (güçlü uyaran) gözlerde bulunan aksonlarda
daha hızlı bir ateşleme sağlar.
• Bu nedenle “ya hep ya hiç yasası” aynı zamanda “hız yasası” ile
desteklenir.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Aksiyon potansiyelinin iletimi

Ya hep ya hiç yasası


• Canlılar her etkiye aynı tepkiyi vermez: eli bıçak kesmesi ile
sivrisinek ısırığı gibi.
• Uyarının şiddeti arttıkça, nöral aktivite ve iletim gücü de artar. Örn.
ses dalgaları üst üste bindiğinde, çok daha şiddetli sesler oluşur.
• Bilginin iletimi paralel nöral ağlar ile gerçekleşir. Bu ağlardaki birçok
nöronun her birinin farklı eşik değeri vardır.
• Bunların farklı sıralarda ve frekanslarda gelmesine göre beyinde
farklı aktiviteler gerçekleşir.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Aksiyon potansiyelinin iletimi

Ya hep ya hiç yasası


NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Aksiyon potansiyelinin iletimi
• Memelilerin sinir sistemindeki küçük aksonlar dışındaki tüm
aksonlar miyelin kaplıdır.
• Aksondaki miyelinli segmentler, aksonların kısımları olan Ranvier
boğumları ile birbirinden ayrılır.
• Miyelinli bir aksiyon potansiyelinin iletimi miyelinle kaplı olmayan
aksondaki iletimden farklıdır.
• Miyelinize aksonun hücre dışı sıvı ile tek temas ettiği yer aksonun
Ranvier boğumlarıdır.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Aksiyon potansiyelinin iletimi
• Miyelinli aksonda miyelin kılıfından dolayı hiçbir iyon geçemez (Örn.
içeri doğru Na+ akışı olmaz). İyonlar sadece akson boyunca iletilir.
• AP sadece Ranvier boğumlarında gerçekleşir. AP’nin oluşturduğu
uyarım bir boğumdan diğerine sıçrayarak iletilir (Sıçrayıcı iletim). Bu
durum sinir iletim hızını oldukça arttırır.

• AP, bir Ranvier boğumundan


diğerine pasif olarak iletilir.
• Her bir boğumda tekrar tetiklenir
ve tekrarlanır.
NÖRON İÇİ İLETİŞİM
Aksiyon potansiyelinin iletimi

Miyelinin ya da sıçramalı iletimin 2 avantajı vardır:


1. İlki ekonomik olmasıdır. AP sırasında, aksona giren sodyum
iyonları geri çıkmalıdır. Sodyum-potasyum pompalarının sadece
miyelinize olmamış aksonlar boyunca var olması yeterlidir. Bu
nedenle miyelinize aksonlar sodyum dengesini sürdürmek için
daha az enerji harcarlar.
2. İkinci avantaj hızdır. AP iletimi, boğumlar arasındaki geçiş hızlı
olduğu için miyelinli aksonlarda daha hızlıdır. Bu hız daha hızlı
tepki vermeyi ve şüphesiz daha hızlı düşünmeyi sağlar.
https://www.youtube.com/watch?v=VitFvNvRIIY

You might also like