You are on page 1of 3

“Bana öyle geliyor ki çocuğu hiçbir şey anlayamayacağı şekilde yetiştirmektense, yararlı

bir biçimde eğitmek daha doğru olurdu.”


-Günümüzde sadece konumuz olan dil eğitimi alanında değil neredeyse bütün eğitim
sisteminde büyük aksaklıklar ve hatalar olduğunu hepimiz biliyoruz. Öyle ki çocukluğumuzun
büyük bir kısmını sadece sınavları geçmek amacıyla hayatımız boyunca bir işe yaramayacak
bilgileri öğrenmekle geçirdik. Sizde bazen hayatınızın en tatlı ve güzel anlarını, bir daha geri
dönmeyecek o anları okul ve sınavlar için harcadığınızı düşünüyor musunuz?
Çocukluğumuzun en kıymetli zamanlarını kaybetmemiz bir yana çoğumuzun öğretmeni güzel
bir eğitim örneği bile gösteremedi bizlere. E hal böyle olunca işin bir ucundan da biz
öğretmen adaylarının tutması zorunlu hale geliyor. İşte bu yüzden kendi alanımız olan dil
öğretiminde uzmanlaşmamız ve bu konunun üzerine düşmemiz zorunlu hale geldi. Peki bu
konuda nasıl uzmanlaşacağız?
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
-Burada dil eğitimi ile ilgili slayttaki paragraf geliyor-

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
“Onları konuşturmak için fazla acele etmeyin. Gereksiz sabırsızlanmalarınız onların
dilini daha yavaş öğrenmelerine sebep olur…”
Bu örnek her ne kadar konuşmanın ve dilin ilk evresi için olsa da bizim de bu örnekten birkaç
ders çıkarmamız mümkün. İlk olarak öğretim hayatımızda çok fazla karşılaşacağımız bir
durum var, anlattığınız konuları anlayamayan birçok öğrencimiz olacak. Peki daha önce
konuyu hiç anlamadığı halde sormaya utanan ve korkan bir çocuk gördünüz mü? Evet,
hepimiz bunu gördük. Hatta bazı zamanlar sormaya utanan bizdik. Peki bu korku ve utanma
bizden mi kaynaklıydı yoksa anlamadığımızda bize karşı “bunu nasıl anlamazsın” gibi
kelimeler sarf eden “sabırsız hocalarımızın” mı sorunuydu? İşte bu yüzden bu konularda
çocuklara oldukça samimi yaklaşmak ve daha güven vererek ders anlatmak bizim
görevlerimizden birisi.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
“Konuşmak isteyen çocuk ancak duyabileceği sözcükleri dinlemelidir.”
Bir öğretmen olarak öğrencilerimize karşı dilimizi en sade haliyle tutmak oldukça önemlidir.
Çocuk yaşta -dilimize yerleşmiş basit sözler istisna olmak üzere- bizlerden Arapça ve Farsça
kaynaklı, ağır veya uzun sözcük tamlamaları duymaları onları dile karşı korkutabilir.
Hocasının söylediği bu karışık kelimeler karşısında çocukların bu dersi zor olarak
düşünmelerini ve çabalamayı bırakmalarını asla istemeyiz. Ayrıca Rousseau’nun bu sözünün
başka bir anlamı çocuklara güzel konuşmak, argo kelimeler veya kaba davranışlar
sergilememekte olabilir. Zaten bu düşünceyi ek olarak diğer sözlerinde de göreceğiz.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
“Çocukların sözcük dağarcığı olabildiğince daraltılmalıdır. Kendi düşüncelerinden daha
fazla sözcüğe sahip olmalarının onlara hiçbir yararı olmayacaktır.”
Çocuklar gerçek hayatta gördükleri ve yaşadıkları şeyleri daha fazla severler ve genellikle en
iyi öğrendikleri şeyler hep kendi yaşına göre şeyler olmuştur. Bu örnekler dil içinde aynen
geçerlidir. Akranlarıyla ve aileleriyle edecekleri sohbetlerde hiçbir çocuk derin felsefi
kavramları kullanmayacaklardır. Bu ne kadar uç bir örnek olsa da aslında çocuklara Türkçeyi
tam anlamıyla öğretmeden Cumhuriyetin ilk yıllarında çıkan kitapları okutan veya Tanzimat
döneminden kalma kitapları okutan çok öğretmen gördüm ve hepimiz görmüşüzdür. Örnek
verecek olursak ortaokul Türkçe hocam benden Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’ı okumamı istemişti.
Okumama rağmen şu an kitap hakkında hiçbir şey hatırlamıyorum ve eminim ki bu olay
benim o dönemde kitaplara bakış açımı olumsuz bir yönde geliştirmemi sağlamıştır. O yüzden
çocuklarımızı gerek onlara ağır gelecek kelimelerden gerel onlara ağır gelecek kitaplardan
uzak tutmamız gerekir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
“Çocukların önünde her zaman kurallara uygun konuşun. Herkesten çok sizden
hoşlanmalarını sağlayın ve dillerinin siz onları düzeltmediğiniz sürece yavaş yavaş
arılaşacağından emin olun.”
Hani bir söz vardır ya, her çocuğun en büyük kahramanı öğretmenidir diye. İşte tam olarak
Rousseau’nun bu sözüne yapılacak en kısa açıklama budur. Onun kahramanı olup olmamak
tamamen sizin elinizde. Eğer öğrencilerinizin gözünde iyi bir insan ve iyi bir öğretmen
olursanız inanın bana dersiniz onlara olduğu zaman sizi büyük bir sevinçle bekleyecekler.
Peki bu iyi öğretmen olmak çocuklarla iyi geçinmek mi sadece? Veya çocuklarla aşırı samimi
olmak mı? Cevap koskoca bir hayır. Çocuklarla iyi geçineceğim diye çocukların gözünde
maskara olmuş ne kadar öğretmen gördüm bir bilseniz? Artık çocuklar öğretmenlerini
kahraman gibi görmeyi bırakmış, onları ciddiye bile almaz olmuşlardır. Öğretmen bu olayı
gördükten sonra bir anda sertleşir, ciddileşir. Susturamadığı sınıfta bağırır çağırır ve iyice
kendini dibe batırır. Nelerin yapılmayacağının örneklerini verdiğimize göre nelerin
yapılacağını anlatmaya geçelim.
- Öğrencilerinize karşı gerektiğinde samimi gerektiğinde ciddi ve en önemlisi ikisinde de
aşırıya kaçmayan bir tutum sergileyin. Sizinle sohbet etmekten korkmayan ama saygısızlık
yapmaktan çekinen çocuklar olarak önünüze geleceklerdir.
- İkinci olarak asla aralarından birkaç tanesini daha fazla sevme veya sevmeme gibi bir
davranışta bulunmayın. Sınıfta adaletli olmanız onların size olan güveni bakımından çok
önemlidir.
Şimdiden bunların dil eğitimiyle ne alakası var gibi bir düşünceye sahip olmanız gayet
normal. Ama unutmayın eğitimi halledemediğiniz sürece alanınızda istediğiniz kadar
profesyonel olun anca kendi kendinize anlatmış olursunuz.
Sonuç
Evet, sonunda anlattıklarımızı özetleyeceğimiz o bölüme geldik. Sunumumuzda çocuklarda
dil eğitiminin üzerinde durmamızla beraber bol bol kaliteli eğitimin nasıl olacağından da
bahsettik. Kısacası çocukların yapmasını istemediğiniz şeyleri siz yapmayın, öğrencilerinizin
anlamadığı noktalar olduğunda aklınıza onların yaşıyla sizin yaşınızın bir olmadığı gelsin ve
ona göre ihtiyatla davranın, en önemlisi ise her zaman bu ülkenin öğretmenleri olarak
yapabileceğinizin en iyisini yapmak için çabalayın…

Dinlediğiniz için teşekkürler.

You might also like