You are on page 1of 49

insan dünyada yalmzd1r - işte felaket

burada ! . Yalmica insan ve etrafında


..

sessizlik - yeryüzü gibi. Birbirinizi


sevin - bunu kim söyledi ?
BU k.Im.m .dd·
1 IOSI ?• •••

Fyodor M. Dostoyevski
Şizofrengi.
tki ayda bir çıkardı. (Genellikle.)
Sahibi ve Yazı Işleri Müdürü
Ayşegül Akyaprakh Hanımefendiydi.
Ve yıl 1992 idi.
Bunlar halen böyle.
Yayın Kurulu (Soldan sağa)
Kültegin, Fatih, Yağmur ve Banu'dan ibaretti.
Yapım-Tasarım
Grar tı .

Yazışma Adresi, P.K. 187 Bakırköy-lstanbul'du.


(Bunlar da hale� böyle)
Ne değişti diyeceksiniz ?
Bir kere Kasım geldi. 5. sayı çıktı (elinizdeki).
Sonra son aylarda çok sigara israfı oldu. Ve Roger
Waters "Amused to Dcaıh", Toto "Kingdom of Desire"
ilc girdiler hayatımıza.
Açık deniz gemileriydik. Bütün pusulalar yitirilmişti.
Umutl�İnız aşklarımız ve değerlerimiz vardı yine de.
Yağmur ve D urul oturdular, 'Dostoyevki ve İntihar ın
. çevirisim tamamladılar� Yağmur soluklanmadan
Alienografik bir y azı yazdı: Aziz dostumuz,
büyüğüniüz Y_ı l ma z Öner duygulardan kavrarnlara
doğru yolculuğa koyuldu. Cem balıara taktı.
· 'Ars Longa, bdiıar kısa'ydı. Fatih gecekondulara gitti. ·

Döndüğünde bir yai:ısı oldu. Sürüklenişimiz sürüyordu,


evierimize sığınmışuk. Sabri Gürses 'Düş ve Ben'i
getirdi, Levent Küey "C'est la vie'yi. Erdoğan 'birey
olma' budalalığına söz uzattı, Ali Babaoğlu ise
'yükselti.len yeni değerlere'.
Haldun Soygür Ankara'dandır ve dostumuzdur. 'Folie
a Clinique'y i gönderdi.
Hakan, Russel Jacoby'nin kitabını neredeyse bitirecek.
'Konformist Psikoloji' bu seferki uğrağı.
Dergide sıra medyalardaki ruh taeirierine de gelecek,
kısmetse eğer. Ruhumuzun devre mülk edildiği bir
. dünyada, ruhla uğraşmaya 'memur' edilmiştik, bir çığlık
auık. Şizofrengi çıku. Elimizden bu kadan mı
geliyordu, bilemiyoruz.
Ortada çok hamburger, çok yanşma, çok medya, çok
ölüm, çok rezillik vardı. Çok ağırımıza gidiyordu.
Delilik üzerine alfa, beta, delta, omega bir muhabbet
yaptılar. Aynen yazdık.
Banu çok matrak bir çeviri yaptı gene. Bu kez Changes
dergisinden. Changes'in Eylül sayısında. 1. sayımızda·
yer alan R.G.Ö.'nün·"Şizofreni" şiiri İngilizce olarak
yayınlandı. Bilmukabele yaptık.
AFP'den (Associated Fatih Press) "siz ne yapardınız"
diye bir soru var. Yanıt vermeniz gerekmiyor. HatLa
okumaruz bile. Dergi sizde. Elinizdeyiz.
R.G.Ö. ve A.Ö. şairlerimiz, bu sayıda. Sonra "Iniş"
var. Serdar Koçak var bir de. Hem de.
Mehmet Şenol da "Amused to Deaıh" iptila düzeyinde.
'

Yazıyor, bize veriyor, biz kaybediyoruz


(Dağınıklıktan gebereceğiz).
O'nun hikayesi var içeride, biryerlerde.
Mizanpaj'da MustafaŞafak, Yeşim TıirbiJ,
Mehmet Şenol,
Dizgide Müzeyyen Teyze, H�lal Abla,
Montajda Belamir Abi,
Basımda Yalçın Ofset, ailecek yeraldılar.
Peykan Gençoğlu, Bülent Pişmişoğlu, Elif, Yurdaer,
Hasan, Talip,Emrah, Ahmet kanatlardan dağıtıma
katıldılar.
Tan Cemal Genç, Metin Üstündağ, Uğur Vardan,
Cezmi Ers.öz tanıtımdaki dostlanmız.
Ve.siz.
Tanışmıyoruz. İstanbul'daysanız 21 Kasım'da saat
13.00'de Bilar'a bekliyoruz, dergiyi konuşmaya.
Bir ad konacaksa, toplantının adı genişletilmiş yayın
kurulu toplantısı. Sürekli olmasını düşünüyoruz.
Birlikte nereye gideceğimizi konuşaJım.
"Bu dergi ne işe yarar"ı. Hiç olmazsa, muhabbet olur.
Ha. birde;
4. sayıda felaket hatalar var.
"NegatifPsikoanaliz ve Markstzm"in yazan Heinrich
Rcgius olarak çıkmış. Russel Jacoby olacak.
Erdoğan'ın yazısındaki Kant alıntısında öldürücü bir
cümle atlanmış. anlam kaymış. Yamulmuş.
Bakın nasıl çıkmış " ... her defasında, kendi kişisinde
olduğu kadar başka herkesin kişisinde de sırf araç
olarak daveanacak biçimde eylemde bulun.''
Doğrusu (son cümle), " Sırf araç olarak değil, aynı
zamanda amaç olarak daveanacak biçimde eylemde
bulun" olacaktı. Bir hata ancak bu kadar ·

muhteşem olabilir.
Delilik ü zeri n e
tart1smalar

ALFA: Adam işte şey . Bir yer­ evrak.


. 1 deriliyor. Şeyden t�t da, ço­
de memur. İşte bir evlifiği var cukluğundan, cinsel hayatına,
Ailesinin ee. . zoruyla ya da ALFA: Yaa adam işte, bir yer­ beyin tomografisine kadar, or­
yardımıyla evlendicilmiş bir den bir yere kayıt yapıyor dan EEG'ye, psikolojik testle­
adam bir yerde memur olarak am� bu evrakların bir kısmı rine kadar. Ailesiyle görüşme,
çahşıyor. İşte evraklar geli­ ağır çalışan bir insan olduğu iş yerine mektup yazma. Yani
yor, o evrakları kaydediyor, için önüne yığılmış çok fazla o güne kadar psikiyatrinin ya
başka bir işi y'ok. Bütün bir yığılınca dikkat çekmeye baş­ da hukuk sisteminin hiçbir şe­
ö�rü yalrpz başına geçirmiş, lamış dikkat çekince de çalış­ kilde ilgisini çekmemiş ve çck­
daha önce hiçbir kurumda te­ mıyorsun, tembelsin izlenimi meyeceği de kesin olan bir
davi görmemiş, tedavi gerek­ uyandırma korkusuyla. Zaten adam birkaç kağıt parçası
sinmesi hissetmemiş, içine ka­ işyerinde de pek yakını olma­ yaktıktan sonra birdenbire
panık bir adam. Fakat o ku­ yan, bir köşeyc sinerek çalı-· bü Lün hayatı merak edilmeye
rumdaki iş buna ağır geliyor, şan bir adam giderek yavaş başlanıyor. Bütün hayatı, ha­
çok fazla evrak biriktiği za­ yavaş bu evrakları yakmaya yatının bütün ince ayrınuları.
man, zaman zaman götürüp başlamış, bir gün bunu gör­
yakiyor bu evrakları. müşler ve şikayet etmişler. OMEGA: Adam ne diyor peki?
Yani niye yaptığını söylüyor?
DELTA: Hiç evraklar yokmuş
ALFA: Ama evraklar da yani gibi oluyor, sonuçta. ALFA: Adam o kadar içine
böyle ,aman aman önemli şey- kapanık ki, hiçbir şeye tepki
ler değiL ALFA: Fakat yani bu �oruş­ de göstermiyor, işte bunu da
Olmasa d a turmanın açılması sebebi ev­ söylüyor, çok ağlr geldi iş yü­
olurlar ya­ rakların cksikFğinin açtığı kü bana diyor. Fakat hastane­
nı. idari sorunlar falan değil, deki tavrı da, yani hastane de
adamın evrakları yakıyorken böyle biraz ilgisiz. ve şey böyle.
B ETA: görülüyor olması yani belli bir
Ama ev­ işlerfiği engellemesi falan de­ BETA: Lakayd
r ak bu ğil. Önce özel soruşturma, so­
önemli ya­ nuçta da bu adam akıllı mıdır, ALFA: Du bile durumu değer­
ni. Resmi deli midir diye hastaneye gön- lendiriyor gibi gözükmüyor

4
bir semptom olarak değerlen­ rın kendi meslek psikiyatrinin bir
diriliyor mesela olur mu ca­ pratiklerinde müvek­ suçu yok bence
nım işte adam durup durur­ killerini savunmala­
ken buraya gelse karşı çıkmaz rının yöntemlerinden B ETA:- Olaydan
mı, benim burada ne işim var biri bu. önce, sonra diye
demez mi, burada mutlaka konumları birbi­
vardır birşey . İşte o vardır OMEGA: Ama sen rinden ayırmak
birşeyi bulmak için bütün ne bu . . kendin deme­ çok yanlış, psiki­
kadar tıbbi teknoloji de kulla­ mişsin ki k ardeşim yatri bu adamdan
nılarak bütün bir hayatı, bü­ bu adamı bize gönde­ · önce de böyle ka-
tün bir beyni bütün bir bede­ rin biz buna bir kılıf rarlar - verdi ve
ni araştırıldı aqamın. uyduralım. Sana yollamışlar vardı yani. Sonuçta psikiyatri
bu adamı. diye bir kurum var. Suçu yok
BETA: Önemli olan bu ada­ Bence adam gelinceye kada� demek çok s açma. Psikiyatri
mın bu d-avranış sebebiyle psilciyatrinin bir suç u yok. kaç senedir . . .
psikiyatriye gelmiş olması ve
bizim de ona bir kılıf bulma­ ALFA: Olur mu. Psikiyatri bu OMEGA: B ir§ey diye c eğim,
mız. Yani hasta dememiz. zincirin bir halkası zaten. yani psikiyatri suçlu olacak
OMEGA: Ee ne demcliyiz. Adam zamansal olarak biraz mıydi bu adam şeytan deseydi
daha geç buluşuyor psikiyat­ evraklara?
ALFA: Abi yani ne demekten riyle hepsi bu. O geçmesi gere­
öte psikiyatriye niye getirilir ken doğal yolu geçti. ALFA: Ama ben onu şey yap­
bu insanlar. Ne lüzumu var. mıyorum. Bu adaının seçilme­
OMEGA: Ama sen bu sonuca si yani bu adamın kendi çalış­
BETA: Birşey demek g�rekir nasıl varıyorsun. Görü)üyor­ ma arkadaşları, yaşadığı böl­
mi yaıii. Salt bu davranış se­ sun ve öyle varıyorsun. Ya bu gedeki insanlaı;. arasından se- .
bebiyle getirildi diye adam deseydi ki bu evrakları çi_lcrek hem hukukun hem psi­
şeytanın evrakları olduğu için kiyatrinin çemberine düşmesi­
ALFA: Sonra sen salt bu dav­ yaktım. Çünkü şeytan bunu nin ge rek çesi bu adamın ev­
ranış nedeniyle adamın yani Türkiye Cumhuriyetini yok rak yakması ya - Yaa bu adam
bütün haya tını araştırma hak­ etmek için yolladı ben de bu iş evr a k yakmasaydı şeytanın
kını kendinde nasıl bulur un. için görevl�nd irildim. Ben d� bilmemnesi ile ilişkisi olsa hile
Türkiycyi kurtardım deseydi, belki haberimiz olmayacaktı.
B ETA: Uyumsuzluk, kişisel o zaman sen bu ta rt ışmayı ya­ lleiki dağ başında yaşayacak­
sorunlar, adamın kendi isteği pacak mıydın? lı.
söz konusu değil. Burada avu­ BETA: Burada düzen bozucu
kata bile birşey çıkarı la b i lir. ALFA: Evet yapmayacaktım. bir şey var, sonuçta ·
Demek k i avukatın gözünde Ama sonuçta..
de bu davranış garip bir dav­ OMEGA: Sen evrak vermiş­
ranış ve ancak psikiyatri de­ BETA: Ilah ha... sin, fakat evrakların yok, bu
nen bir kurum ancak bu işin adam yakmış evrakları. Sen
al tından çıkar diye düşünü­ DELTA: Hah ha. Evet. şimdi ...
yor.
OMEGA: O yüzden psikiyatri- DETA: Ilah ha. Tabi senin de
ALFA: Ama şu var avukatla- ye gelinceye kadar burada kuyruğuna hasabilir. Alfa da

5
bu kurumun içinde dişli sal sağlığıyla ilgilenmemişler. KAYlP
DELTA: Sonuçta şunu tartışı­ llgilen'sele� de suç, ilgilenme-
·

yoruz aslında. Kurumlar in­ seler de.


YAZ GRUBUDUR TOTO.
sanlar için yok, insanlar ku­
rumlar için var sonucuna geli­ BETA: Ben b irşey sorucam.
TERLEYEN BEDENLERlN,
niyar buradan. Ama yani _işin kurumsal tara­ ILIK AŞKLARIN VE
fını bir yana bıraksan bile. SORUMSUZ RÜZGARLARlN
ALFA: Tabii bu adam işi ya­ Sana gelen bir kişiye direkt SALTANATlNDA
vaş yapıyor, herkes kadar hız­ ruhsal açıdan yardımın niteli­ DİNLERDİK. DAHA
lı değil. Yerine başka biri ko­ ği nasıl olabilir yani sonuçta
B MİŞKEN
nup iş halledilecek ta ki gidip bu birtakım profesyoneller ta­
ETKlLEDl BİZİ. AFRICA'YI,
o kağıtları yakana kadar. rafından diğerlerine verilen
MUSHANGA'YI, OUT OF
Öbür türlü hiç derdi değil birşeydir. Diyelim bu adamın
kimsenin. durumu iyi, bir kurumda da LOVE'I, HEP O YAZDA
çalışmıyor, evraklarla da ha­ DİNLEDİK: GÖKTE ULU AY�
BETA: Sen bu davranışı salt şır neşir değil. Fakat bu ada­ SIRTLARlMIZ GÜNEŞ
bir davranış anamalisine in­ mın sorunları var: Hah işte YANIÖI, KESİNLİKLE
dirgediğinde bu davranış o za- bizim istediğimiz gibi bir has­ AŞIKTIK.
. man, soru devlet, bürokrasi ta. İşte burada mı, böyle kul­
bilmem ne bu şeylerin dışına lanılan bir psikiyatrik bilgi
JEFFREY PORCARO
çıkıyor� direkt normal davra­ mi? Bizim bilgimiz nereden
,

nış, normal olmayan davranış çıkmış, bizim bu hastalara


TOTO'NUN
şeyine geliyor di mi. Durup yardımımız da daha önceden DAVULCUSUYDU.
dururken kağıt yakmak anor­ şekillenmiş kurumsal şeylerin BÜYÜK MÜZİSYENDİ.
mal midir? Değil midir? Bunu ışığında olmuyor mu? KİRALIK KATİLDİ.
- - �. -

mu. tartışacağız. Yoksa bu he­ DÜNYANIN EN lYl


rif bir şekilde Devlet Bürokra­ ALFA: Zaten h akikaten psiki­
DAVULCUSUYDU. YA DA
sisini engellediği. için buraya yatriyi hukuktan izole edip
BlZE ÖYLE GELlRDİ.
gönderildi. Yani bu soru iki ayrı bir özerk alanda işlevsel
JEFF, K1RL1 BlR
ayrı düzeyde tar�ışılabilir. kılmaya dönük bir model de
hiç manalı değil, çünkü psik� AÖUSTOS'DA ARAMIZDAN
OMEGA: Diyelim şöyle, ku­ yatri başka yerlerden de siste­ AYRILDIN. ARTIK
rumda bütün elemanlar top­ me göbeğinden bağlı. YAZLARIMIZ DAHA
landı, ruhsal sağhğıyla ilgileni­ HAYALSlZ GEÇECEK. AYlN
Iiyor. Fakat bu hangi örneğe BETA: Evet en başta karşı ÖNÜNDE ÇOK AZ BULUT,
geliyor. İşte markette yüzleri çıktığımız nokta da o. Zaten
SIRT IZ DAHA AZ
gülsün de müşterilere iyi. mal­ bu tür sorunlara böyle yaklaş­
YANIK.
lar satsın diye insanlara psi­ tığıllltZ sürece bu si temin için­
koterapi .... den hiç çıkamayız.

·ALFA: Sonuçta kurumun DURUL TAYLAH


mantığı iÇinde YAGMUR tAYLAN
MIHMEI $ENOL
OMEGA: Senin söylediğin
ÖZMEN GENÇ
oraya geliy�r.. Bu adamın ruh-
BARI$ BÜYÜKOKUROGLU

6
"Bilinçaltın"daiı Aklın Ruhuna Ulaş­ . kavramlar yakıştırıyor ;ve bunlan,.biraz
mak", yoksa " İçimizdeki Kavga·" mıydı, olsun mürekkep yalaİnış biri olarak, az
neydi kitabın adı, hep şu "köklerine doğru . hiliyor, hatta daha ,ge .rilere
çok tanımlıya
gerisin geriye aynen yaşayamadığı.mız" gidip duyguların yol aldığı süreCi izleyebi­
duygulardan--yani iç dünyamızda tersine liyoruz? Psiİüyatri disiplini, ps:lkiyatr'dan
olarak yeniden aynen - önce kullanacağı kav- .
üreyemeyen, kısacası ter­ ramları; oluşma haliri­
DUYGULARDAN
·

silımez olaylardan- yola deyken daha doğum ye­


·çıkıyor o iki kitap da .. Ve rinden ve anıridan.baş­
kavramların bu yollar üze­ layıp adım ad.ıxrt izleme­
rinde nerede boy verıneye, KAVRAM sini bekliyor. Kısacası
neredey�e kaçıncı kilomet- · . her kavram, kendisini
rede filizlenmeye başladığı­ doğuracak ve biçimien­
nı anlatmak istiyor. YAKALAMAK direcek 9.uygulann han­
Aslında bu anlatım, çe­ gi dürtü veya içgüdüler-
viri bölümündeki psiki- le bir kavram kıvamına
yatr-yazarlardan özellikle doğru yol aldığı sorusu­
YA DA
Melaine Klein ve Joan Ri­ na açık olmalıdır.· Önce
viere1ın deneyimlerini ve psikiyatr kendisini bu
hu deneyimlerden üretilen soruya açık ve haZır tut­
temel tasarımları bir ucun­
PSiKiYATR'IN malıdır. Ş urası belli ki .
dan çekip, açık söyliyeyim; duygular, belli biçim ve
az kalsın sadece "kavram · kalıplara sıkıŞtırılıp di-
dilinin· araştırılması". düze­ GÖREVi sipline edilebildikleri,
yinde kala\>ilirdi. Öyle ya, yani "alıştıkları yolun
dil, ilk hakiş'ta insana daha içine itildikleri" sürece
somut, elle tutulur' mecaz- eli yüzü belli olur duru­
lara baş vurmadan öyle ma gelirler.· Onları kav-
doğrudan doğruya açıkla- ramlaşabilmeye elverişll
nabilir bir Şey .gibi geliyor.
Yilmaz Öner oldukları bu durumlan
Ama dilin ardıı:ıda duygu­ ile tanır ve yakalayabi-
lanan ve düşünen öznenin lirsek, artık kavram
kendisi var ve kitapların konulan da, dil- dünyamız da doğuyor, üst-ben'in ilk ışık­
. . .

de binbir çeşit kavramlarda ifadesini bu- ları beliriyor demektir. İşte bizi belli kav­
lan, kendilerine birtakım kavramlar ya­ ramları tutsak edecek olan üst-ben'in,
kıştırılan duygusal olaylar... Peki, nasıl duyguların patlak verdiği bilinç altı üze.:.
oluyor da belli duygusal olaylara belli rindeki despotluğu böyle başlıyor.

7
Phil Lapworth.. Türkcesi Banu Büvükkcıl

Herhan gi bir kitapçıya girdiği­ yüksek tutmak zorundadırlar. Paranoid Psikoterapist


nizde psikot erapi k onusun da Çok az ücret ta lep edenler i-se Randevu için telefon ettiğiniz­
bir çok ki t ap görebilirsiniz. sonuçta çok az şey verebilir. de terapistin si z e soracağı ilk
'Jung için Freud', 'Herşey me­ K upon kabul eden terapistleri soru ' Nu maram ı nereden bul­
me· için- aşağı yukarı Klein seçmeyin. Süpermarkette en dunuz?' ya da 'Size kim ben­
y anlısı bir perspektir, ' Basit az 10 çeşit terapi olduğunu den sözetti?' olacaktır. Dürüst
Psikoterapi-fenomenolojik va­ unutmayın, size en uygun ola­ ve net bir yanıt vermek en
roluşçu ve sistemik çerçevede nını bu lana kadar birkaçını d oğru s u du r . 'Altın Reh­
psikodinamik yönclimli psiko­ deneyin. Tcrapis lin kapısında ber'den buldum v.eya 'Mehmet
analitik düşünce' gibi kitapla­ park etmiş arabaya dikkat Sarı, sizin eski bir hasta m z
rın yanısıra, onların verdiği edi n . Ford marka araba tera­ verdi' gibi 'Küçük bir kuş
·.

kuralları uyguladığınız takdir­ pistin kendi çabasıyla geçindi­ söyledi' ya da 'Bilin bakalım
de yaşamınızı tümden değişti­ ğini gösterir. Bir Rolls-Royce kim' gibi yanıtlar, t c rapiyi
�eceğini iddia eden terapi ki­ ise ya grandiyozite işaretidir, ba-ş lamad a n bitirmeye yol
t apları da bulabilirsiniz. Ne ya da terapistin çevirdiği bazı açar.
var ki, 'danışan' (clicnt) olma­ karanlık işler vardır (ve siz İlk görüşme aşağıdakine ben­
nın incelikler i konusunda bilgi yalnızca 'ho bi' olacaksınızdır.) zer olacaktır:
veren bir kitap bulmak ola­ Terapist: Ne se b e pl e beni
naksızdır. Damşanların psiko­ Saat kaçla gittiğiniz çok önem­ görmek istemiştiniz?
t erapiden ne bek l cyecekleri, li de ğildir. Erke n giderseni z Dıınışan: Bir psikotcrapist
ne beklem eyecekl cri konusun­ aşırı uyumcu, geç giderseniz arıyord u m ve uğrayıp size bir­
da bilgi eksiktir. Du makale, pasif agrcsif olarak ctikctle­ kaç soru sora h ileceği mi dü­
psik o t erapötik literatürdeki nirsiniz : Vaktinde gitmeniz şündüm .
bu boşlukları az da olsa dol­ durumunda ise ' obscsif korn­ T: Soru mu? Ne tür sorular'�
durmak amacıyla yazılmışt ır. pu lsir damgas ını yersiniz. Te­ D: Şey bilmek isterdim ki...
rapi·boyunca bunlardan birini T: Eminim birçok şey bilmek
ÖGÜTLER seçip ona uymaya gayret edin isterdiniz, ama daha öneml isi
Arkadaşlarınızın önerdiği psi­ çünkü terapistin kafası karı­ neden bunları bilmek istedi­
koterapiste gitme y in Arka­
. şıp daha kötü tanilara bile gi­ ğiniz. G e rç ek aehep nt..-dir?
daşlar mız siz i oldu ğun uz gibi debilir: Terapistlerin metabo­ D: Gerçek sebep mi?
sever, yoksa arkadaş ınız ol­ l izması danı�anlardan daha T: Evet� umacıruz nedir?
mazlardı. Demek ki etkin bir hız l ı d ı r Onlar için bir saat 50
. D: Şey y al n ızca bazı yanıtlar
terapist ön e rmcleri olas ı lığı dakikada geçer. arıyord u m. Kocama da sor­
düşüktür. Benzer şekilde, 20 dum . . .
y ıld ır aynı terapiste gitmekte PSİKOTERAPİST TİPLEIÜ T: Koc an ız mı v ar? Burada
olan birini dinlem eyin . Tera­ .Tıpkı normal insanlar gibi on­ benimle ol duğu nu zu biliyor
pi stle r i süpermarkette satılan lar da her boy ve ş e kilde ola­ mu?
mallar gibi düşünün, iyisini bilir. Fiziksel görünüm anlam­ D: Evet, yaşadı klar ımızı pay­
seçmeye g�yret edin. lı bir fikir veremez. Tcrapist in laşırız. Anlamıyorum ...
'k işilik tip i ' daha önemli bir T: Demek bu seansta konuş­
Yüksek vizite ücreti olanlar­ kriterdir. Seçiminizde yar­ t ukları m ızı da payl a � acaksı ­
dan uzak durun, çünkü dam­ d ı mcı olacak bir kaç ipucu nız'! Benim h a kkun da da ko­
şan say ısı az olduğu iı;in ücreti aşa ğıd ad ı r. nuşacak mısınız?

8
D: Evet, elbette. atılmaz gibi görünen proble­ T: Ben on yü önce kendi
T: Benim hakkımda ne söy­ minizi ortaya koymaya çalıtı­ zorlu yolculuğwna batiadım
lcycccksiniz? yorum. ve bunun cidüllcrini alıyo­
D: Bilmiyorum, henüz sizi ta­ D: Bir problcinim olduğunu rum. Bir savaıım, eveL San­
nımıyorum. mu düşünüyorsunuz? cılı, evet. Oh, fakat o ne
T: Ama lanımak istiyonu­ T: Evet, ne istediğinizi hiç vccd, yapma ulatmanın ver­
nuz. Bana bir sürü soru sor­ bilmiyorsunuz. di�oi ne büyük bir bDtari hiui
mak iatiyoreunuz. Belki beni D: Fakat burada bulunmamın (Psikotcrapist ysatama ulat­
kocanızdan daha iyi tanımak tck amacı bakkınızda biraz mayı sembolize cdcrcesinc
istiyorsunuz. bilgi edinmek. kollannı havaya doğru
D: Onun sizi tanımak istediği­ T: Kesinlikle. açar. )
ni hi9 sanmıyorum. D: Den...
T: Ö yle demek istemedim. Bu n oktada karar vermeniz T: Oh, o acıları, kaygıları
Benimle k ocanızla olduğun­ gereken şey, terapiye devam hatırlıyorum da nasıl hili&clli­
dan daha yakın olmak isti­ etmeyi mi yoksa dar bir geçit­ ğinizi tam olarak anlaywbili­
yorsunuz. te azgın bir aygır sürüsüyle yorum. Üzgün, ç ok üzgün
D: Buna katılmıyorum. Mutlu karşı karşıya gelmeyi mi ter­ (ellerini gözlerine basttrır).
bir evliliğimiz var. cih ederdiniz. Eğer tcrapiyi Ama bu kadar henden sözet­
T: Demek sadakatsizlik ya­ kesrnek istiyorsanız yapacağı­ mek yeter. Uana kendiniz­
pacak ınız. nız t ck şey eebinize gizlcdiği­ den sözcdin. Gerçi şimdiden,
D: Sadakatsizlik mi? Hiç bir niz teybi çıkarmak ve terapis­ çok iyi unla�Lığunızı söyleye­
zaman kocarnı aldatmam. tc ' Günümüzd e Psikoloji'nin bilirim.
T: Hayır, hayır. Bana sadık g e lecek sayı sındaki yazınız D: Öyl e hissediyorum ki. . .
kalrnayacaksınız. Şömincnin için size sağladığı malcrycl T� Çok iyi, mükemmel! Bili­
yanında sıcak kohuklarıruzda için teşekkür etmektir. yor musunuz sizi ilk gördü­
otururken k ocanıza benden ğümdc kendi kendime dedim
sözcdcceksiniz. Yapayalnız Ilisırionik.psikoıerapist ki İ�te, hiücdebilcn bir in­
oturan benden. nu tcrapist l c yalnızca telefon­ san. Harika değil mi, gizem­
D: Gerçekten, bir hiç üzerin­ da konuşmak bile önemli bir li, haua inanılmaz. llissct­
de duruyorsunuz. Bu kadar tiyatro oyununda yeraldığınız mck çok Önemli, korkunç
duygulanmanızı islcmcmiştim. hissini uyandıra c akt ır . Kuş­ önemli. Ve ben korkmanın
T: Duygulanmıyorum, size kusuz yardım cı rollerden bi­ ne demek olduğunu iyi bili­
rinde olduğunuzu asla aklımz­ rim. Korkuyl .. amansız bir
dan çıkarmayın. llaşrolü oy­ mücadele verdim. Hadi, bir­
nama konusunda en ufak bir liktc resim yapalım!.
girişiminiz bile anında Prima
Donna t av ı r lar ı ilc bastırıla­ İşte karar verme anı. Sizin
cak tı r. Telefonda konuşmak i çin resim yapmak bir geçmişi
oldukça zor olacağı için en iyi­ ve bir geleceği ifade ediyorsa,
perspektif<: önem veriyo rsanı z
si kendinizi yelerince güçlil,
bu terapistten uzo.k durun.
inanılmaz derecede sabırlı ya
Diğer yandan, seçilen renkler
da neşeli hisse ttiğiniz bir gün­
ne olursa olysun yaptığınız re­
de yüz yüze görüşmeye · git­
simlerin çürük meyveleri an­
m ektir. dırdığı ilkokul gilnlcrinizi öz­
Görf4me şöyle gidebilir: lemle anıyorsanız terapiye de­
T: Terapi için gelmiş olma­ v am edin. Büyük olasılıkla
nız bence harika bir olay, kendiniz de çürümüş hisset­
beni çok hcyccanJandırıyor, meye başlayacaksınız, ama lc­
büyüyen, ge{jşen, tüm bir ya­ rapisliniz kendini cennette
şamın pürüzlerini ortadan hissedcccktjr.
kaldıran bir olay . •.

D: Ilen.. .
Charıge8, ltiarı' 92

9
..

KONFORMIST
• •

PSIKOLOJI
Russell Jucoby
Türkçesi: Hakan Atl,llay

Yeni-Freudcuların bilinç d ışı­ psikolojiye doğru giden hare­ sizliği-alıp insan varlığının ev­
nın psi�olojisin den bilinçli ket bile endü triyel toplumun rensel bir ögesine-biloyojiye­
olana, id'den ego'ya, cinsellik­ ne denli özgürleşmeye doğru çeviriyorlar. Varoluşu kaza­
ten ahla kçılığa , basllrmadan ileriediğinin kanıtıdır. Şimdi nırken, tarihi yitiriyorlar.,
kişilik gelişimine ve en geneli y­ nihai özgürlüğe ( ö z nel ve psi­ Fromm uÖzgür ins a n zorunlu
le lihido ve dcrinfik psikoloji­ kolojik bireye) hazınzdır. Oy­ olarak güvcnsizidir11 diyordu.
sinden "yüzey ve kültür psi­ sa farklı bir yorum mümkün­
kolojisi"ne k a yma s ı p ost-Fre­ dür: Öznellik, tekdüzeleş miş Psikoanalitik kuraında ise
udcularla hızlandı. Psikoana­ bir toplumun etkisi altmda anksiyete ve güvensizlik ev­
liz çok fazla uzak, çok fazla dağılllmaktadır. Ego - ya da renselleştirilmez, hastırıcı bir
kişiliksiz, çok fazla.maddeciy­ self , bireysellik, özneUik-psi­ uygarlığın bireyden zorla sö­
�i. Geçmiş onm·l�mdırıldı ve kolojik düşüncede öne çık­ küp aldığı bir bedel olarak
unutuldu. Yeni F reudcuların maktadır; bunun nedeni. tam okunur. 0İçsel çözülmenin ve
revi z yonla rı bir kez daha revi­ da egonun aslında varoluştan otorite ö zl em i nin " yaygınlığını
ze edildi. Freudcu kal ınu lar ­ çıkmaya hazırlanması_dır. Çok gören Freud, hunuh bir nede­
dan tem izle nmiş olarak varo­ fa z la seçenekte yü zyüze kal­ ninin ukültürün her bireyden
lu ş çu bir ambalaja (g er ç ek mış, d i ri bir ego olduğu için istediği korkunç bastırma ça­
self, k işili �, kendini gerçekleş­ değil, hiçbir seçeneği kalma­ basına bağlı olarak egonun
tirme temalarına) ulaşıldı. mış bir ego olduğu için kimlik yoks ullaşm as ı 11 olduğunu be­
0 Ü t an ti kli k " öne çıktı. ve kimlik krizlcrinden, güven lirtmi§ti. Kuramın yönelimi
ve güvensizlikten, otantiklik açıktır: Kişisel güvensi zli k
Post-Fı-eudculur şimdi (top­ ve kötü niyetten ·ko nuşulup kollektif bastırmaya doğrudan
lumsal değişimin alınteri, kiri­ durulmaktadır. Revizyonistler bir yanıttır. İnsan ruhunun
pası olmaksızın) öıgürleşmeyi bunu d o ğru olarak-egemen gü­ evrensel bir bileşeni değildir. ·

önerirler. Onlann bakış açıla­ ve nlik arayışı olarak-okurken


rına göre Frcudcu biyolojik ve bile yanılıyorlar, çünkü tari­ Cari Rogers unu varlıklı top­
içgüdüs cl psikolojiden salt hü­ hin ve toplumun ürünü ola n lumda birçok insan için ger­
manist, varoluşçu, kişisel bir birşeyi - anksiyete ve güven- çckl�mekte olduğu gibi.. 11 di-

10
ye yazar, "maddi ihtiyaçlar da bunları tasarlarken onun sevileceğini öğrenmek istiyor­
büyük oranda doyurulduğun­ bütünleşmesine e)lik eden sak, başka herhangi bir sana­
da, bireyler psikolojik dünya­ ateştir." Freud tarafından ba­ tı, yani müziği, resimi, maran­
ya döner, daha büyük oranda banın ve toplumun gücünden gaziuğu ya da tıp, mühendis­
ot;uıtiklik ve doyum ararlar. u ve şiddetinden çıkarılan ve lik sanatını öğrenmek isteyin­
Maddi ve psikolojik ihtiyaçlar kökleri grupsal günah çıkar­ ce izlediğimiz usullerin aynısı­
arasında bir ayrım yapılması malara dek giden vicdan ya nı izlememiz gerekirM der. İn­
zaten mistifikasyondur; mad­ da süperego "değerle ilişkili sanın Kendini Arayışı 1nda
di yapının sağlam olduğunu bir zorunluluk", 11bütünüyle Rollo May hiç bir ucuz ve ha­
kabul edip yalnızca bazı psi­ olumlu ve dolaysız bir zorun­ zır çözümün sunulmadığmı,
şik ve ruhsal değerlerin eksik luluk ya da iç-tutarWık duy­ ama •değerli ve derin bir an­
olahileceğıni itiraf eden var­ gusu" şeklinde bayağılaştırılır. lamda her iyi kitabın bir ken­
lıklı toplum ideolojisine teslim dine-yardım kitabı olduğunu11
olur. Tam da bu ayrım 11otan­ Olumlu ve etkileyici anlatım söyler bize. Kendine yardım
tiklik" ve udoyumuu müşteri tesadüfi değildir. Olumlunun edilir, çünkü kollektif yardım
için daha fazla meta haline ge­ olumsuzu kovması özendirilir. kabul cdilemezdir; toplumsal
tirir. Doğrusu hastalıkların Neşeli olmaya çalışılır, çünkü ve politik praksis dünyası red­
kaynağı bizzat bu yarılmadır: neşesiz bir dünyadır bu. Bu dedilirken, bireysel çare izlik
çalışmayla "boş" .zam-an, konuda kafa yormak tabu ol­ çağaltılır ve kendine-yardım,
maddi yapıyla psikolojik duğundan, Allport da ötekiler hobiler ve pratik el kılavuzla­
udünya"' üreticilerle tüketici­ gibi yutulamayanı (yalıtılmış rı aracılığıyla yatıştırılır. Bu,
ler arasındaki bu yarılma. ve terkedilmiş bireyin 11olabi­ burjuva toplumu yolunda tut­
Roger bu yanlmayı kabulle­ leceği11, "sevehilece�ri11, ""ar(}-· mak için kullanılan eski bir
nir ve tedavi olarak iki kat labileccğia yalanını) hiç değilse formüldür: Çalışma zihni ve
fazlasını önerir: İşte geçen y(}­ tadılabilir kılmaya çalışır. Bu bedeni egemenliği altına alır­
rucu bir günden sonra bitkin nedenle, çalışmalarının doğası ken, zihne kendi işine hakma­
düşenler biraz 11otantiklik"le "pratik el kılavuzu" düzcyin­ sı öğütlcnir.
yorgunluklarını gidermelidir. dedir. Fromm Scvme Sanatın­
Bu, media tarafından her gö­ da 11sevme sanatı üzerine k(}­ Özgürlüğün ekonomik oligar­
zenekten sokulan mesajın ay­ lay talimatlar beklemememizi11 şilerce önünün kesilme i zo­
nısıdır. Hoşnutsuzların dikka­ söyler. Sonra da '11Eğcr nasıl runlu değildir, dcr Rollo May
ti kaynaktan yüzeye çevrilir.
Yaşamın boşluğunun, aldat­
macalardan çok televizyonda­
ki tekrar gösterimiere bağlı ol­
duğuna inanılmalıdır. Olumlu ve etkileyici onlatım tesadüfi
değildir. Olumlunun olumsuzu kovması
Allport bir başka dil, olum­
suzluğu kazılarak temizlenmiş özendirilir. Neşeli olmoya çolışılır, çünkü
bir dil konuşur. Yalnızca
olumlar ve onaylar. Yeni-Fre­ neşesiz bir dünyadır bu. Bu konuda kafa
udcularda bulunan hastalık yormak tabu olduğundan, Allport da ötekiler
ve nöroz, cinsellik ve bastır­
ma, uygarlık ve hoşnutsuzla­ gibi yutulamayanı (yalıtılmış ve terkedilmi.ş
rına ilişkin ipuçları bilinmez.
Cinselliğin Yeni-Freudcularda bireyin ·ııolabileceği11, 11Sevebileceği11,
uğradığı yüceltme, daha son­
··varolabileceği.. yolanını)
rakiler için bir çıkış noktası­
dır. Sonuç, lise bitirme töreni hiç değil�e tadılabilir kılmaya çalışır.
nutuklarına yakışan bir me­
tindir: uMut1uluk, kişi amaç­
lannın peşinde koşarken ya

, ·1
bize; •eğer bakış açımızı ko­ selliğe ve p s iş ik geçmişe ilgisi
rursak, bunların özgürlüğü bir yana bı ra kıl arak yerine
tahrip etmeleri gerekmez." erişkinlerin moral ve kültürel
Tam d'a şimdi 11içe-dönük psi­ sorunları konur. Fromm "Nö­

manamız vardır. Adaletsiz bir


kolojik ve Linsel özgürlüğe' za­ roz kendi başına son çözümle­
mede bir moral yetersizlik be­
g erç e k tinselleştirilir; biraz lirtisidir" diye yazar.
inat s a yesi nde herkez özgür­
dür ya da olabilir. Dir zaman­ Gündelik akıl hep sağlıklı ve
lar zenginlerin yoks ullara delinin farklı dünyalııra ait ol­
öğütlediği bütün erdemlilik duğunu v e farklı dünyalara

nur. May bir soykırım ve tek­ rer. Freud'un en büyük katkı­


vaazları yeniden servise ko­ sokulması gerektiğini öne sü­

•nangi çağda yaşadığı m ız so­


nolojik patlama çağında larından biri, normaile anor­
malin, sağlıklıyla hastanın bir
rusu önemsizdir1 diye yazar. süreklilik olu�turduğunda ıs­
1Hiç bir travmatik dünya du­ rar etmesidir. Farklılıklar ni­
rumu bireyi kendisine ilişkin tel değil, sadece nice ld i rle r .

dan alıkoyamaz, bu yalnızca


son kararı verme ayrıcalığın­ Maslow'un bütün psikolojisi
sağlıklı olana ve onları hasta­
kendi kaderini onaylamak ol­ ların bulaşından kurtarmaya
sa bile M der, sanki yaşamın yöneliktir. uKötü yerine iyi
kendisini değil, kendi ölümü­ insanları, hasta yerine sağlakit
nü onaylamak özgürlüğün esa­ kimseleri incelemeyi1, 1 yeğler.
�ıymış gibi. Acı ve sefalctin, zedelenmiş ve
sakatianmış olanın dünyası
Post-Freudcuların bir çoğun­ eriyip kaybolur. Sağlık, başa-·
daki ortak itici güç varoluşçu­ rı, uyum fetişi sunulan olgu

luk (cv tüketimine yarasın di­


luktur. Ancak bu varoluşçu­ öykülerinde ifadesini bulur.

yetcsi, fobileri ol:ın, cinsel ola­


Freud'un olguİarı,derin anksi­
ye) Avrupa'daki vurguların­
dan (dehşet, şiddetli sancı, rak özgürleşmemiş kişilerle il­
umutsuzluk ve 1bulantı"dan) giliydi. Varoluşçu ise, varolu­
bütünüyle temizienmiş; rahat­ şun sırlarını bize daha çok an­
stz edici sivrilikleri tasasız lutmaları için başkanlara, yö­
Amerikan ethosu adına törpü­ neticilere, astronotlara döner.
lenmiş bir varoluşçuluktur. Maslow bizi! olimpiyatlarda al­
Olumsuz olumluya çevrilir; tın madalya kazananların ba­
trajedi, yalnızlık, ölüm yalnız­ şarılarını aşılar. Allport uege­
ca yaşamı daha da 11derinlcş­ men tutkusu0 kutup kaşifi ol­
tirdikleri1 için kabullenilir. mak olan insanlarm öyküsüne
Maslow yaşamın trajik anla­ düşkündür. Anlam ve varoluş
mından sanki ayın özel çc ş ni­ uzmanı Viktor Frank! astro­
siymiş gibi söz eder, çünkü not Yr b. John H.Gicnn Jr.'ı
11sığ ve yüzeysel yaşamın tersi­ anlatır. llu psikoloji geç kapi­
ne", •yaşama ciddiy�t ve de­ talizm çağındaki konformiz­
rinlik boyutu11 ekler. Durgun min ve senkronizasyonun ide­
yaşama antidot olarak bir tu­ olojisidir.
tam ölüm salık verir.. Ve bü­
tün bunlnrın psikolojik dü­ Varoluşçu psikoloji uvarolan

duğuna i na m l ır. Freud'un cin- ortaya çıktığı, oluştuğu biçi-


şüncede bir ilerleme oluştur­ kişiüzerinde yoğunlaştığını;

12
miyle insan üzerinde vurgu bil kazalarının ve katliamının runur . Bu, tek tck insanların
yaptığınıu söyler. Kullamlan toplumsal algılanışı bir örnek karşısında çaresiz kaldığı top­
terimler (varoluş, olma, in­ olabilir. Her hafta sonu, her­ lumsal ve gerçek bir insandışı­
san, otantiklik) somuı. l uk va­ gün ölen ve sakat ·kalanların lık şekÜlenmesidir. Yine de,
ad eder. Örneğin in·san .varo­ sayısı önceden hesap edilebil­ ·güvcnHk tasarıl ar�ndaki kü­ ·

luşu gibi kavramlar sınıf var� diği ölçüde, otomobil kazaları çük ve · önemsiz düzeltmeler
lutu kavramıyla karşalaş tırıl­ kazadan fazla birşeydir; kasa: bir yana sürücünün hatalı ol­
dığında daha somut, dolaysız ları dolu tu tan kanlı zorunlu­ duğu varsayılar. B ize bu haf­
ve evrensel gibi görünebilir; luğun bir parçasmı oluşturur­ tasonu ne kadar çok insanın
oysa sanki efendiyle köle, pat­ lar. Toplu taşımacılık yerine ölcceği söylendikten hemen
ronla işçi, bombacıyla bamba­ özel otomobiller, demiryolları sonra özeiJikle dikkatli araba
lanan hepsi aynı evrensel s� sürmemiz söylenir, sanki dik­
yuı.lamaya katılıyormuş gibi, katli araha sürmek ölümleri
varolmayan bir eşi t likçilik etkilermiş gibi. E tkilcmez.
önerir . Herkes uevrenscl bir Gündelik ak•l Kazalar kaza değildir. Bunlar
özün soyut paydasma" indir­ topl umsal gerçekliğin içine
genir . Bu varoluşçuloğun ar­ yerleşmişlerdir. "İnsanc ıl"La­
kasında gizlenen şey nözgür hep sağhkh ve rın yanıtı bellidir: Sürücünün
rekabet, özgür girişim ve eşit pervasızca kazalar üreten
fırsatlar ideolojisidir". Herkes delinin farkh toplumsal süreçlere değil, yola
kendi durumunu "a.şabiliru, dikkat etmeleri istenir. Dik­
·kendi projesini uygulayahiHr: katin birinciye (toplumsal sü­
Herkesin kendi mutlak özgür dünyalara ait reçlere) çevrilmesi, sürücü­
seçimi vardır. Koşullar ne nün dikkatini yoldan çıkar­
denli ters olursa olsun insan olduğunu ve maktan daha fazlasını yapabi­
katlanmalı ve kendini gerçck­ lir; güvenliğin kollektif eylem­
leştirmeye uğraşmalıdır. Va­ de yattığını-tehl ikeli bir toplu­
roluşçu kavramlar sözdc-so­ farkh mun açığa çıkarılması gckckti­
mutturlar; asalakça gerçeğin ğini- düşündürehilir.
yüzeyinden geçinirken, karar dünyalara
verici somut dolayımları (her­ lnsancıl psikoloji özüyle ve ta­
şeyin eşit oranda özgür ya da kılarıyla birlik tc konformist­
sokulmas1
·

özgür-olmayan, eşit oranda tir; tck boyutlu bir toplumun


"olmak• ya da •oJuşmak11 ol­ özgürlük ideolojisidir. B u psi­
madığını belirleyen toplumsal gerektiğini koloji asla tanımadığı bir şeyi
süreçleri) öldürürler. Fiziksel (burjuva düşüncenin ııheroik0
ve psikolojik olarak sakatian­ çağının psikoanalitik, toplum­
one
••

mış insanlar bulunduğu hal­ sal ve politik kurnmını) unu t­


de, •lnsanudan söz ederler. muştur . .
surer.
••

Böylece toplumsal süreçler ve


çatışmalar psikolojik ve birey­
sel o larak okunur. Toplum
kendi toplumsal ağırlığı olan yerine o toyollar yalnızca tü­
bir gerçeklik parçası olarak ketici tercihi değildir; artık­
değil, sadece insanlar arasın­ değere yönelik bir dürttiyle
da bireysel ve psikolojik bir tercihleri dikte eden toplum­
sözleşme olarak tasavvur edi­ sal bir gerçeklik tarafandan
lir. Herşey dolaysızca insani dikte edilirler. Akılcı ve insani
olduğu için, kötü olanı düzcl­ bir taşımacılık hiçimi _kapita­
lirken yalnızca bir parça daha list birikimi tehdit edecektir,
çok insanlık gerekir. Ot om o- bu yüzden akıldışı biçim ko-

13
En büyük hazinemiz
(yahut)
Ul u Tanr1ya Maruzat1md1r

Bend e n i z , n a ç i zane ve de olurduk. Olmadık. Üst tara n a Şimdi, bir takım makinclcrden,
'h as be l k ad er h ek i m uğraşmayı � ürdürdüğümüzden, b i r takım sesler, şekil ler ve
bulunuyorum, efend i m ve de nihayet meslckçe intihara karar ren k l e r dökülüyor. Durup
üstüne üstlük ruhiyat işleri i le verm iş bulunuyoruz. Hatta, bir düşünmek ve an lamak için

meşg u l i ye te m emur kısım meslektaşlaz:ın, .k i mseni n v akti yok . Çağı mız,

bulunuyorum. Yani, taksiratını DSM I II-R i s t i m a l i sureti y l e artık akıl çağı değil , iletişim
affet, mümehi·r b i r mesle&i n i ntiliarı başardıkları bile rivayet çağı. Makinelerden dökülen ıvır

m e n subu s a y ı l rn am mucip ediliyor. Benden iz, bu civarda zıvırdan herkes kendi nce bi r

olmaktadır. Bundan otuz sene henüz dayanmaya çalışıyorum, şeyler kapıp yola koyuldu ve

· rn u ka d d e m , i şb u m e s l eğe ama düz duvarda kertenkele hemen dönmek i ç i n bir köşe


mensubiyet ile ş c r c fy ab m i sali tutunm aktayı m . aramaya başlıyor. Bugün insan

olduğumu zan netti ğ i m esnada Du rumum h iç de pari� deği l, kul ların bol bol i lc t i şiyor,
henüz, en büyük haz i nemizin haberiniz olsun, efend im. etkilcşiyor, ama düşünmeye ve
aklı m ız o l d u ğu i leri konuşmaya gerek görmüyor.
sürü lmektey d i . Ancak geçen Bütün kutsal ki tapları d ikkatle Konuşmak yeri n e " S özsel
zaman zarfında işler bir hayli tetk i k ve tete b b ü e l Jl! i Ş iletişim" denilebi lecek bir şeyler
değ i ş t i , efen d i m . Şimdi en bulunuyorum, e fen d i m . ku l l and ıkl arı o l m uyor değ i l .
büyük h�incmiz, Nike marka Biri sinde, "Evvel a kclarn var Ancak o d a , b i r çok işimiz gibi,
pabuçlarımızla Levis kotlarımız idi ." buyuruluyor. Oysa şimdi dövize indcksli vaziyellc_. Yan i ,
olmuş b u l u n uy o r . Böyle kcl arn yeri n e görün tüler ve sözsel i letişim i ç i n kul lanılacak
olacağ ı n ı bilseydik psikiyatri say ı l ar bu lu nuyor,
efe nd i m . . kelam tanec i k l er i n i n dolar
.
yapacağımıza prokto1og fal an Kclamın önceliği csk ldenmiş. bazında i st i m a l i "in", öyle

14
av ama mahsus Türkçe ise "out". olduğuna kaniim. Ancak belli ki
(Bu arad a " Tü rk i " K ü l tür eskiden sıhhatli bebek kakasına
b a k an l ar ı n ı n h an g i d i l de benziyordu da şimdilerde iyice
i letişecekleri i se şimdilik "No ishal oldu. Maam afih. bendeniz
problem" ! ) de zaman zaman nostalj i
takılıyorum , e fe n d i m ,
Ama onları da h aksız günah ımızı af buyurun.
bulmamak lazım. bana soracak İnsanl a r ı n a k ı l l arı ile
olursanız. efendim. Akıl ve tart ıldıklar ı , b i rbirlerine söz
düşünce. k ü r t aj m as as ı y l a söyledikleri, söylenen sözleri
eulhanasie arasına sıkışurılmış an lam aya çalıştıkları ve kafa
bir insan ömründe, SCID ve yorup düşündükleri, birbirlerine
MRI i le' i ncelenip, bir DSM ya yanıt vermeye çalıştıkları,
da ICD sayısıyla i fade edilecek hepsinden öne m l i s i de
bir serot o n i n reup lake bi r b i r l e r i n e baktık ları ve
sorunundan ibaret hale gelince, birbirlerini görrnek istedikleri
düşünmemek bence de daha iyi zamanları özler gibi oluyorum.
derim, min gayri haddin. Onun Gerçi hemen topluyorum
ye r i ne d ü ş 1 'e y i p kendimi, uyumlu otist çağımıza
düşündüğümüzü sanırız. olur, avdet e d i y o ru m , ama
biter. Biz de düşl üyoruz işte. kaptınyorum bazen işte. Insani
zaaf addediniz, lü tfen efend im.
Hatırlar · m ı s ı n ı z, bilm iyorum
efendi m : B izim rahmetli peder Arzettiğim gibi , h i kmelinden
sık sık ll All ahım, sen ak lı mızı su al o l m ayan Ulu Taiı r ı m .
muhafaza et." şeklinde ricada ben den i z akl ı m ı n ne i şe
bu l u n u r d u . B enden izse v az yararlığını pek anlıyamıyorum.
geçtim efendjm. Bana kör barsak gibi rudimenter
bir takı ntıymış gibi geliyor.
Ş i m d i l erde bildiğiniz gibi Onun için islirham ederim efen­
nostalj i takılmak moda oluyor dim: Siz bize iyisi mi
efendim. Bacak kadar veletler h a y ı rl ı sı y l a , tez zamanda
çıkıp "Ah, neydi . efençli m bir münasip bir bunama lütfediniz,
zamanlar .. . ll Çiyorlar da perişan efendim.
ediyorlar insaru. Bendeniz pek
o kadar katılınıyorum buna; Durumu görüş ve onaylarımza
efendim. Dünyanın her zaman. sayg ı l ar ı m l a Arzeder i m ,
ası l kelimeyi söy.l e m eye Tanrım.
terbiyem mani, ama hani şöyle
diyelim, biraz kazural misali Ali Babaoğlu

15
"c"est la vie"
biz insanlar yaşadıkça bir şeyler kaybederiz
ve yaşamı
sonunda

do9arken
ana rahmindeki sıcak, yumuşak,
yerçekiminden uzak
o büyülü denizi �bederiz.
elimiz, aya9 ımız, şekillenir sonra,
uzun uzun seyrederiz. ·

o her a9ladığımızda bize sunulan,


fonda rifmik bir yemek müzi�inin
eşlik etti�i
ılık, tatlı, süt kokulu mememizi,
herşeyi önce a9zımızla,
�yle bir tatma1eyfimizi
kaybederiz.
ve arar dururuz uzun uzun . . .

konuşmaya başlarız.
o formsuz işaretler dünyasının
biraz büyülü,
üstü nelerle örtülü,
o çoook eski ormanların çı�lıklarını
haykırı�arını kaybederiz.


tüm bedenimizle anlattı9 ımı.zı
üç beş sözcü9e s dırır
beden dilimizi ka eriz.
yeniden yeniden eşfetmek üzere.

yürürüz, koşarız.
o şehzodelik günlerimizin
muhteşem tembelli�ini kaybederiz.
az gider uz gider Cla9ları tepeleri oşarız,
sınırlarımızia ton ışırız.
insanlar ço�alır çevremizde.
sık sık sallanan
işaret pormakları belirir gözümüzün önünde.
terbiye de terbiye.
bakışımızı görünmez bir iple
şuna buna takarak yaşadı�ımız
o kendili�inden akıp coşan

16
çocukluğumuzu koybederiz.
yeniden yeniden keşfetmek üzere.

ve saçtı, kaşlı,
burnum kemerli, yüzüm sivilceli derken
oluruz bir ergen .
o güne dek edinilenler, kaybedilenler
bit hormon yeri önümüzde:
ben kimim, neyim.
bu dünya, bu evren.
nereden geldim, nereye s idiyorum ben.
hayallerim, oşklarım, reellerim ve ben.
yollar, arkadaşlar, şiirler seçeriz,
meslekler, sevgililer, müzikler ve benzerleri .
her seçimde, ner adımda
bir şeyler kaybeder, bir şeyler ediniriz.

erişkin olur, ermeyi deniriz.


sevinçl i, neşeli onlar,
hüzünler hasre�ikler todor
anılar ediniriz.
gezinir dururuz, uzun, uzun . . .

ya kaybettiklerimiz
bizi de olıf götürür karanlıklara
kayıplara kcirışırız, cismimiz dolonır ortalıkta.
yo do
içim ize alır .
yasını lutarız, derinden, kederli .
ve hayatın içine salar
se�izce yaŞC!Iırız.

dönüp bakınca
· 'bu hayatın anlamı ne'
diyen o eski soruya
anlarız ki, ·

biz ne anlam kattıysok hayatımıza,


o kadar anlamı var,
ne bir eksik ne bir fazla .

biz insanlar yaşadıkça bir şeyler ediniriz.


·

ve ölümü
sonunda.

17
mızı anlatıyoruz. Şöyle "Ben

®Illi
doktorum. Ebe hanımla bölge­
yi ev ev geziyoruz. Amacımız
bazı ruhsal rahatsızlıkların ne
oranda görüldüğünü saptamak

IDU-· IJ
·"1
(yani rakam peşindcyiz). Bir­
. . .
.. .. .. ... kaç sorumuz var. (iki yüz so­
...
. ... .

ru) içeri buyur edi liyoruz. Ev


..
· ·-

·,,," '· ·" "•

hal leri. Gülümseyen insan


yüzleri . İnsanlar beklemedi­
ğim kadar rahat bir şekilde an­
lauyorlar. Bir soruyorum b in
anlatıyorlar. Bütün televizyon­
lar açık.
Fatih Altınöz
S. gün lkitelli,
Nisan-Haziran ayları arasın­ zerlcr. Hepsi soğuk ve mesafe­ Mehmet Akif Mahallesi
da İstanbu l-Halkalı gecekondu lidir. Çünkü bilimsel faaliyet Gecikiyorum. Ebe hanım 3
bölgesinde bazı psikiyatrik so­ ciddi, çok ciddi bir iştir. Nötral saattir beni bekliyorm�. Özür
runların toplumdaki yaygınlı­ olmayı gerektirir yani objektif­ d i l iyorum. Kabul ediyor. Be­
ğını saptamak amacıyla bir l iği (!) . Hiçbir bilim adamı nimle ev gezisi yapmakla gö­
· alan araştırması yapt ım. Elim­ yaptığı bir çalişınayı rakamlar rcvlendirilmi ş durumda ve hi­
deki gö�me ölçeği Amerikan yerine öykülerle ifade edemez, yerarşik olarak beni beklemek
Psikiyatri B irliği'nin 1 987 de bu dergilerde. Bu gayriciddi­ zorunda. Ben de kendi amirimi
yayınladığı, psikiyatrik rahat­ l iktir, işi hafife almaktır. Bu, bekliyorum. Dünya böyle dö­
sızlıkların tanı ölçütlerini içe­ "Bu ne rezaleuir" dir. nüyor.
ren ·sınıflama sistemine göre En objektif bilgi rakamlar­ Evler. Bu kez çok daha fa­
düzenlenmişti ve 200 küsur dadır. Yani 8 de, 76 da, ı 28 de kirler. Yollar, çok tozlular,
sorudan müteşekkildi . Görüş­ ve benzerlerindedir. Araştır­ topraklı lar. Kapı önlerinde ör­
me ölçeğindeki soruları Halka­ m acı da ancak kendi gözlem­ gü ören kadınlar. Bir evde bir
lı ve çevresindeki mahalleler­ leri, bulguları bir yığın rakam­ kadın 1 20 kutuya 50-60 tane­
den belli bir yönteme göre be­ dan, tablodan süzülerek istatis­ ·Uk cikJet paketlerini isti fliyor.
lirlediğim 4 1 3 kişiye yönelt­ tiki anlamlar kazanıyorsa eğer, Karşılığında 1 5 bin l ira alacak,
tim. araştırmasının "meşru" bir patronundan. Kocası işçi. Eve
Bu yazıda çalışmanın sonuç­ öğesi olabi lir. Yoksa O yoktur, giren toplam para 1 milyon.
l arından çok çalışmayı yürüt­ Olamaz. Birazdan okuyacağı­ 400 bini ev kirasıyla hemen çı­
tüğüm iki aylık dönem boyun­ nız günccde hiç tablo olmaya­ kıyor. Bir adam bahçede top­
ca yaşadıkl arırndan, hissertİk­ cak, istatistikte dip notta, kay­ rağı çapalıyor. "Üzüntülü anlar
lerimden söz etmek istiyorum. nakta olmayacak. Bu nedenle yaşad ınız mı hiç yakın zaman­
Bu tarz ·çalışmaların kupkuru eğer "bilimsel" bilgi peşindey­ da dediğimde gülümsüyor.
bir yığın rakam ve istatistik seniz, vazgeçin. "Biz hep üzÜntülüyüz'' diyor. 3
hesaptan ibaret ''bilimsel" so­ ay önce işten atılmış. Bir genç
nuçları , "bilimSel" ve "mesle­ 2. gün Kaıı arya 23 yaşında Daha önce deprcs­
ki" dergilerde yer alırlar. Bu Sabah Sağlık evi . Ebe ha­ sif bir dönem geçirmiş. 1 yıldır
tür dergilerde çalışmayı ya­ nımlar aylık rapor hazırlıyor­ iş arıyor, bulamıyor. kurslara
pan_Iarın ruh halleri, duyguları, lar. Yeter ebeyle gezilccck ev­ gidiyor, dönüyor. Evde tele­
karşılaştıkları sorunlar yer ala­ ler. Çıkıyoruz. Gi ttiğimiz cv­ vizyon izliyor. Ne olacağını
maz. Bu nedenle bütün "bilim­ lerde kendimizi tanı tıp, amacı- soruyor, daha ne kadar daya-
sel" dergiler birbirlerine ben-

18
nabileceğini soruyor, bana. 8. gan Gültepe rak ve kazılmış. Kapı önleri
Ben de ona bakıyorum , öylece Ebe h anımtarla tüpgaz satan kadm dolu gecekondular. Ev­
ona bakıyorum. bir dülekanın önünde buluşma lerden hayata keder sızıyor.
Tozlu yollar. Mavi önlükle­ Hava rüzgarlı . Evlerde sobalar Ne olacak? Ben bunları de-
riyle okuldan dağılan çocuk­ yanıyor. İnsanlar içten ve i leti­ . n i z gören bir mekanda yazaca­
lar, makinalı tüfekle kuyum­ şime yatkın. nelişim kurama­ ğım, siz kimbi lir nerelerde·
cuJan bekleyen jandarmalar, maktan yakınana bu bölgede okuyaca.ksınız. Gördüklerimin
dükkaniarın önünde oturmuş rastlanmıyor. Y alcınmalar ge­ ne kadarı size ulaşacak? Yazı­
akşamı bekleyen suskun nelde maddi sorunlardan, bir rnın biçemine m i takılacak sı­
adamlar. de sosyal ortamlardaki aşın sı­ ruz, imiasma m ı? Bu bilgi ne­
kıntı ve çek ingenlikten. B ütün relere ul aşacak? Akadem i k
7. Gan A ltınşehir televizyonl ar açık. Bütün göz­ bilgi olunca onlara geri döne­
Topkapıdan minibüsle gidi­ ler televizyonlarda cek mi? Nasıl dönecek? Hiç
l iyor. Minibüslcrin üstünde bir zaman dönmeyecek , yanıt
HAT-AŞ yazıyor. Tepelerde l l . gün İkitelli. bu.
tek tük ev ler, ortadan bir cad­ Ziya Gökalp Mahallesi Evlerine teievizyonla binbir
de geçiyor. Yerleşim çok dağı­ İlk sokak. Acaip gecekondu­ insan konuk oluyor. Bir gece­
nık . "Altınşehi r burası mı?" lar. B ir kanape, bir hal ı, iki konduya y alnızca an tenden gi­
diyorum . "Adı batsın. Nercsi koltuk, basık odalar. Evierden rcbilecek i nsanlar. Ben gidip,
Altın bunun" diyorlar. Evlerde hayata keder sızıyor. fnşaat iş­ soru sorup, bilgi topluyorurn.
i nsanlar. Tanışmadaki ilk so­ çileri . Hepsi nin temel sıkıntısı Sonra arı gibi kovanıma geri
ğuk dönem aşılır aşıln:ıaz açı lı­ ekonomik. Bir gölgel iktc çay dönüyorum. Sözü uzatsalar sı­
yorlar. Mahrem sayılabi lecek içiyoruz. Mutlu değiller. Niye kılıp, sinirleniyorurn. Doldu­
yaşam olaylarını bir çırpıda mutlu olsunlar ki. Onlar için rulacak daha bir yığın soru
anlatıyorlar. Evler gecekondu, ne lüzumu var. Ordulular. formu .var, çünkü. Onları ya­
ama temiz, tertemiz ev ler. İn­ Gölköyden. Konuşulacak çok pay bir ilgiyle dinliyorurn. Ro­
sanlar kayıplanndan, ölen sev­ şey var ama kurduğumuz i lişki tümü oynayıp ebediyen sahne­
diklerinden söz ediyorlar, sü­ elimdeki soru formu aracılı­ lerinden çeki liyorurn. Sahi bu
rekli, üzüntüleri sorulunca ğıyla ve zamanım kısJ L i ı . Şeh­ bilgi onlara nasıl geri dönerL
(abartm ıyorum, trafik kazaları re döneceğim, işim gücüm
girdiğim hemen her evden bir var. Ben buraya muhabbete 15. Gün Eskibağlar
can almıştı, Altınşehirde)Al­ gelmed i m . Durup d ururken bu Malıallesi
tınşehir tozlu, çok tozlu. Çoğu Al lahm ilcrasında ne işim var, Bir bakk a l. İşçilikten emek­
Karsh, Malatyalı. Kars'ta, Ma­ ben buraya araştırmaya gel­ l i liğine 2 yıl kala işten atılmış.
l atya'da tozludur, yazları, çok dim. Görüşme bitince kalkıyo­ 2 yıldır iş arıyor. Heryere baş­
tozludur. Hele Kars ücrad ır. rum. Halbuki otur ulan işte vurmuş, iş bulmak için. Anka­
Burası da ücra. Taksim'den konuş sabaha kadar. Bu i nsan­ ra'ya mektuplar yazmış. Belir­
2,5 saat çekiyor. Yolda p iki­ lar, insanlar. Yok kalkmal ı . gin psikiyatrik sorunları var.
yatrik sorunl arın hiçbir zaman Biri 14 yaşında Elcktrikçide Yardımcı olabileceği mi söylü­
evrcnselleştirilcmeycceklcri çırak . İstanbul Bak ı rköy do­ yorum. Ne yani iş mi bulacak­
ancak her kültürün kendine ğumlu. Beyoğlunu görmcycli sın diyor. Dağılıyorum. Saç­
özgü özellikleri çerçevesinde 14 yıl olmuş. lstanbullu asilza­ mal ıyorurn. Sizi tedavi edip,
anlaşılabileccklerine dair bir dclerin ayakları na bu çocuk rahatlatabiliriz diyemiyorurn.
makale okuyorurn. Bu bilgiyi basmamış, enselerine bu ço­ Resmi psikiyatrinin işlevini
içimc alıyorum, çünkü gör­ cuk tükürmemiş. Bu çocuğun hatırl ıyorum, çarktan fırlayan
düklerime cuk tarzında oturu­ ailesi de Beyoğl u'nu g(?qnc­ dişiiyi yağiay ıp yerine takma
yor. miş. komşuları da. işlevini .
Gecekondular. Yolları top- Yoksullukla, psikiyatrik so-

19
run arasm$Jci i lişkiyi Ameri­ nıfmın kendinde bilinci diye:­ redderlecek ya içeri buyur ede­
k� ·Psikiyaıristlerinin bir bö­ rek. komişin.aya başhyor:Jar. 'Dı­ cek.
lümü h�talanan yoks\llla.şıf şarıdan bi.llıiç verip .(nasıl ola­ �i! bekar. odası . 7 kişiler.
.

biçiminde açıklar. lnsaiı aç ve caksa) ·başl irına geçerek ideal Yüzleri ve yürekleri yanmış.
parasız ol.duğu için hastaJan­ d üzeni kuracaklar. ldeallerin­ Bir tanesi 1 , 5 yıldır çalışamı­
maz, hcı:stalandığı için parasız­ deki düzeni, iktidar olabilecek­ yor. S ağ ayağı kemik verem i,
'laşır, aç );(aİır, onlara göre. Tek leri düzeni. Işçiler sıkınulany­ koltuk değnekleriyle geziyor.
kelimeyle alçakça bir. çarpıtma la yaşayacak, aydınlar oyunla­ Eşine ve kendisine annesi ba­
bu. nyla. kıyor. B ir Yuppie'nin "Stresle
Başa Çıkmanın Yol lan" kitabı
2. sokak. Bir ev. Evde bir 29. Gün Çamlıkallı getirilip dağıtJimalı bu mahal­
adam. Dişi ağnyor, adamın ve Mahallesi lede, bir kamyon dolusu. İn­
çektirecek parası yok. Çocuğu­ Bir kapıcı dairesi . Aparuna-. sanlara stres ölçeği verilmeli
iıunki de çürükmüş, onu çek­ nın d iğer dairelerinden çok puanı yüksek çıkana bu kitap­
tinniş. "Bir eve bir diş yete( farklı. lki kUÇük, basık. oda. tan iki-üç tane verilmeli. Böy­
diyor. "Hep keder" diyor. "Ge­ B ir sedir, bir televizyon hepsi lece herşey düzelir, müreffeq
ziyorsun da ne oluyor, 200 de­ bu. Baba evinde de kapıcı dai­ bi r ülke olur, nurlu ufuklara
ğil 2000 ev gezsen ne farkede- . resi vard ı. Hiç gitmedim. Şim­ doğru tek tek basaraktan yola
cek" .diy�r. GÜnde l l saat çalı­ d� oturduğurn evde de var. Mc­ çıkanz.
şıyor. 5 yıldır memleketine rak bile eUrtedim. Ama, iş 1 ,5 yıldır işsiz. Bir ayağı sa­
Yozgat'a akrabalanm göjmeye · araştırma olunca gidiliyor. kat. 28 yaşında. Akranız. Bel
gidemerniş. Diş ağnsı çekiyor. Çünkü oradaki bir kadın, bir fıuğı var. Korkusundan hasta­
ve .dişini çekliremiyor. Siz diş erkek araşu rma ömeklemimi neye gidemiyor. Yeşil karta
ağ:ı;ısı. Çekerken bu yazıyı pku.. büyütec.ekler. Hepsi bu. tki so­ bağlamış u�ıud unu. "Oturun
y abilir misiniz? lşlnize gidip ru formu daha dolacak. Hepsi bir çayımızı için" diyor. Araş­
çalıŞabilir misiniz? bu. Yeter ki .maksat ikiyüzlü­ tırmacıyım ya. Daha gidilecek
lük olsun. Hepsi bti·. evl�r yar. Zamanım yok. Za­
22. Gün ParseUer man var ya işte o, bu insanlar
Toz", �oprak bir yol. tki �a­ 38. Gün Eskibağlar için. ben de yok. Insanlık halle­
fında dükkanlar. Ev olarak Mahallesi riili aralayıp çıkmalıyım. Bu­
kullanılıyorlar. Camianna �r­ 4. sokak. Yabancı olduğum nalıyorum. Deptasmandan
de çeki.lrniş. Tek odalar. Tele­ farkcdiUyor� Çü�ü varoşlarda kendi salıama dönmeliyim. ·

vizyon ortaya konmuş, orası insanlar hala b�rbfrini taniyor. Muayçne odama girip açılacak
misafır odası olmuş. Arkası İstanbul'da örneğin Cihan- lçapıyla içeri girecek öyküleri
.mutfak (bir musluk ve lavabo), gir�de kim bakar böyle, soka­ bcklemeliyim. Kapanan kapı­
yat* ve oturma odası (bk ka­ ğa bir fil görmedikçe. lart a birl ikte öyküler de bi tme­
nepe). Böyle karşılıklı 7.dük­ Bir adam b�çede çalışıyor. l L Psikiy�Lri dört duvarlı bir
kan yani ev var. İçinde işçiler Kendimi tanı uyorum. Bu an odada yapılan bir faaliyeuir.·
otuiuyor. lşten aulrna korkusu çok rahatlatıcı oluyor. . Çünkü Biri gelir, biri gider. Mcmle­
içinde sıkın�1arla yaşayan, diş önce bir sokak var, . içinde ben. kette hasta adam. mı bi ter? In­
ağrısı çeken, dükkandan boz­ B ir yabancı. İki tarafta .dizili sanlarla işyerim dışında, yol_.
ma tek odalı evlerde eşleri ve evler. Evlerde kimbilir ne ha­ larda, taşıtlarda �ecburen kar­
çocuklanyla i�iler yaşıyor. yatlar. Bir tedirginlik yaşıyo­ şılaşmalıyım ya da bir araba
B irileri -de onlann "of yetti rum. Ta k i \capıyı çalıp, gü­ alıp onlardan hepten kurtulma­
gayri artık" diye bağırmalannı lümseyerek kendimi tanıtınca­ l ıyım. Küçük evrenimi kurup,
bekliyor, şehrin içlerinde işçi­ ya kadar. O zaman rahatlıyo­ kendime ve yapoğım işe bu
ler bir iki kıp-ııldansalar, panel, rum. Çünkü topu atmış oluyo­ küçük evrende anl am aramalı­
konferans salonlannda işçi sı- rurn. Sıra karşımdakinde. Ya yım. Böyle olmaz.

20
im zam

tıraş lar ! . . . . . ve başlar ! . . .

alallıdır, a·s lmd� deli ! . . . .denilen baş'lar! . .

B akırköy'de, mevsimler, geçer ve artar yaş'lar

deli denen velidirL .taburcu gitmelidir

bitsin artık yetişir, bu bitmeyen tıraş'lar! . .

R.G.Ö

21
GAZETECİLt K k ı z ı ; bir terzi kadın ; uta n gaç
Yaşamının daha sonraki ve alçakgö n ü l l ü bir ergc n ;
bölümü�ıde Dostoyevski bin­ z i rnınetine p a r a geçi r m e k l e
lerce abanesi olan tek k işil i k suçlanan yük�ck rütbe li bir
bir dergi yayımladı. •llir yaza­ gen eral. Yazarı n , o çağd aki
rın güncesi11 (The Diary of a inti har olgusunun doğası üze­
Wri ter), güncel olaylar, poli­ rine mü thiş bir d ü ş ünsel çaba
tik makaleler, edebiyat anıla­ gös t erd iğ i t artışılmaz .
rı, felsefi değinmeler ve bazı nu traj c d i l(!rdcn öz e l l i k le
kısa hi kayeleri içerir. Okurla­ ikisi, b i r s a n a tçının ge niş ha­
rıyla olan bu �yl ı k söyleşileri, yal gücü ve y ar a t ı cı tepk i l t!ri
onun ·yaratıcı aktivitesini oluş­ sayes i n d e d e ri n l i k l i bir hiçim­
turan bir tür laboratuvar iş l e­ de in c el e n i r. Hcrzen'in kızının
vi görmüştür. Son romanmı ö l ümü , 1soğuk, k a ra nl ı k ve ı­
yazmaya başladığın da 1Günce1 kıntılı' olan bu in tiharın 'K ur­
uzun yıllar ihmal edildi. Alva­ ban' adlı kurmaca inti har mct­
rez, 1876-1877 arasındaki sü­ n i n i y a z m a ya teşvik e t tiği gö­
rede i ntihar problemini göz­ r ü l ü r . Rurada Dos toyevsk i ,
den kaçırmayarak bu sorun ' mantıklı' intihar m es aj ı n ı , b u
hakkında k afa yorduğunu korkutucu d e recede a k l a uy­
saptar. D u yıllarda, zamanın -
'
J. . . . . .
. . gun ve sa ğd u yu l u bir kendini
• • •. ...... - 4.
•• • .. :--.-.=: . ..- - . •

guzetelerinde yer a lmış a l t ı in­ suçlamaya dayanan in tihar ol­


tihar vu kası , yazarın d ik ka­ . . .. . --- - - - - - . . - gusunu i f a d e eder.
:.J •.,,; ... ·� • •�
t i n den kaç maz. D os toyevski "Ya insan bu d ü ny aya küs­
• • •• -

şunlardan bahseder: Kocası­ tah bir deney için konmuşsa­


nın vahşetine maruz kalan bir yalnızca bu yara tığın can l ı ka­
kadın; çok dokunaklı bir lıp kalamayac ağın ı dene­
James L.Foy ve Stephen J. Rojcewicz'den
not bırakan 25 yaşında mek amacıy l a ? B u d ii­
bir ebe ; eski bir g<>çmen Türkçeleştiren ler: şü n c e n i n baş l ı c a
olan A.I.Hen;en1in genç Durul ve Yağmur Taylan üzün tüsü, yıne aynı

22
gerçektir: Suçlu yoktur, kimse var l ı ğı doğal ol mayan , s u ç l an a cak kim , daha
deneyi y önl endiremez ·, düşünülemeyen ve olanaksız doğrtısu gerçekte herhangi
lanetlenecek biri yokt u r , kıldığıdır .• birinde hata var mı sorusuyla
çünkü herşey bas itçe İkinci örnekte Dostoyevski, baş ba�a bırakır. Artı k ,
yaradı l ı� ı n kendi i ç s e l terzi k ı z ı n intiharı nda k i sıradan insanın başarısızlık ve
kanunlarıyla gelip geçer, ki gerçeği kendi · de ğerler cah i l l i ğinin zayıf ışığında
ben b u n l ar ı n
· heps i n i sistemine otur l makla bir kendi yargımızı vermemiz
aniayarnam ve benim bilincim paradoksla karşılaşır. Dindar gerekir.
kendisini yatıştırmaktan aciz­ bir yaşam sürdüren bir genç Yazar kendini kısa bir
dir. Ergo: kız nasıl oluyor da kendini postscript ile ele verir: "İnsan
Madem k i , m u tl u l u k öldürebiliyordu? Du sorunu dünyada yalnızdır - İşte
üzerine sorular ı ma, kendi araştırma k ı ç ı n , y a z ar felaket burada! . . . Yalnızca
bilinçliliğim aracılığıyla yanıt yaratıcı yeteneği ile olaya yak­ insan ve etrafında sessizlik -
arıyorum, tek yanıt herşeyle laşır ve hayatta kalan kocanın yeryüzü gibi. Birbirinizi sevin
uyum içinde olamadığım za­ bakış açısından olağandışı bir - bunu kim s�yledi ? D u ,
man mutlu olamayacağımdır. öykü ile bu lekeli mirası be� kimin iddiası? . . . " ( Oostoi­
Ben bunları · açıklayamam . timler. 'The Meek One', genç cvsky , 11The Mcek One; in The
Bana aşikar görünseler de, kar ısının cesedi yanında Diary of a Writer")
hiçbir zaman anlayamayaca- oturan kocanın aklı ndan
ğtn1.-------------- geçen tüm düşünce l e r i YAŞAM TECRüBEL�Rl
Madem ki bu yaradılışa k u şatan b i r ö y k üdür. Dostoyevski'nin yapıtının
kaniyim, bu soruların yanıtla­ Ö yk Ü d e , tanışmaları ve d u y g u s a l yoğunluğu ,
rı, kendi "kendiliğimi ( self)1 evlil ikleri adamı n şu anki kaynağını sık sık kendi
tayin eder ve kendi bilinçlili­ keder ve ·suçl uluk duyguları y aşam ı n ı n kar ı ş ı k l ı k ve
ğimle yanıtlar ( tüm bunları ile birlikte anlatılır. Öykü mel odramatik öze l l iği nde
kendime söyleyen ben oldu- aynı zamanda , or tak bulur. O , Petershurg kenar
ğum sürece). . y aşamlar ının g i t g i d e mahallelerinin yoksuJiuğunu
. . . . ve yaradılışı yokedeme- · değişmesinin dokunaklı bir yaşadı, gizl i bir devrimci
yeceğim içindir k i , h içbir tasviridir . Roman cı her grubunun gayretliliğioi, sara
suçlunun olmadığı bu tiranlı­ kahramanın karakter ve · hastalığının yarattığı keskin
ğa tahammüIün motivasyonlarının derinlerine duygulanımları yaşadı , idama
.
y o r gu n l u ğu n d a , sadece iner; birbirlerini etk il eyen mahkum oldu ve Sibirya'da
kendimi yok ediyorum. u şeyleri, aşk ve nezaketin mey-· uzun yıl lar kaldı. Kumar
(Dostoyevski, uThe Diary of a dan okuyuşlarıııın herb irinde kayıplarının umutsuzluğunu
Writer•) yarattığı dürtüler, eziyetin ve ve nihayet başarının doyumu­
kurban olmanın, sadizm ve nu tattı . Tüm bu deneyimler­
Yazarın ironisi okurlarının mazoşizmin anlatımından den sonra , Dostoyevski'nin
bazıları tarafından kaçınldı, daha fazla, öykü, bu acımasız yazdıklarmda yer alan intihar
zira iki ay sonra Dostoyevski traj edidcki mutsuz çiftin olgusunun temelinde, O�ndaki
mesajının ahlaki çerçevesini il işkis indeki her noktan ın intihar eğilimlerini anlamak
açıklamak zorunda kaldı. belirsizliklerini gün ışığına çı­ süpriz olmaz . Melville veya
•Mantıksal intihar'n bir karır. Dostoyevski sezgilerini, D. H. Lawrence gibi d i ğer
sonucu olarak insanın kendini en ince evl i l ik ve aile yazarların deha dolu çalışma­
mahvetmesinin ardındaki dinamikl erini aç ı m lamada larında da bu 'kendi yaratıcı
düşünce , inançsız bir ru hun, kullanır. Anlatıcı , ok�:�yucuyu intihar krizlerine' olan özel

23
bağlılık dikkati çekmektedir. kip eden dönemde, bir ibirya rişleri Dostoyevski'yi umut­
Kızı A imee'e göre Dosto­ alayındaki görevindcdir. Dos­ suzluğa sevketti. İkinci karısı
yevski arkadaşlarına sık sık toyevski, çılgınca kur yaptığı Anna, 6 Ağustos 1867'de şöyle
intiharın kıyısında durduğunu dul Marya Isayev'e aşıktır. bir not düşmüştür: 11 Zavallı
söylerdi. Onun bi y ografik Marya'nın diğer aşıklara il iş­ Fyodor, kendini kaybe tmek
malzemeleri ve mektupları in­ kin imaları Dostoyevski'yi te­ üzere, borçlarını ödeyemezse
celendiğinde görülecektir ki, l aşa boğar. Dostu Wrangel'e ya kendini vuracak ya da çıl­
i nt i h a r düşüncelerinin şöyle yaz � : 11:;\fele�timi kaybe­ dıracak. " Du tip intihar dü­
dorukta olduğu üç ayrı dönem dersem mahfolurum; Ya aklı­ şü ncelerinin ede bi dramati­
vardır. mı yitirir ya da kendimi İrtiş'e z a s y o n d a n öte boyutları
I 84 S ' d e Dost o y e v s k i , atarım. " Kasım 1856'da yine vardır. "Fyodor, eğer ona
Petersburg'da henüz şöhretsiz Wrangel'e " 0 , eskisi gibi yaşa­ böy le h a ykırırsam ke ndi n i
ge nç bir yazar olarak yaşıyor mımın herşeyi, onu çılgınlar pencereden atacağını sÖyledi . "
ve yazdığı 'Ezilenler' ve 'Öteki' gibi seviyorum. O ndan ayrıi­ Du bilinçli intihar düşü ncele­
adlı çalışmaları düze lt'iyordu . mam beni i ntihara götürür. rinin yer aldığı dönem kuman
Bu dönemdc,mektuplarında, ben zavallı bir çılgınım. Bu ara vermesiyle sona ermiş gibi
belirgin bir hipokon�ria , ank­ tür bir aşk, hasta lıktır . 11 (Slo­ görünür. Kendindeki bu inti­
siyetenin s oma tik belirtileri, nim, uThree Loves of Dostoi­ har düşü nceleri n e rağmen
şid detli bir öz-eleştiri ve evsky11 , 1 955). D<?stoyevski ay nı · zamanda
depresyonun varlığı açıktır . Üçü ncü i ntihar sapiantısı intiharı engelieyebilecek bir
Edebi çalışm asını, kurtuluşu kumar lutkunlubrunda ortaya etk ililiğe sahipt i . Diğer iki
ve edebi başarısızlığını kendi çıktı. B ü yük kayıplar, sefil suikastçiyle birlikte Sibirya'ya
sonu gibi görüyordu. 24 Mart yaşam şartları , karısının ve naklediliyordu. Bunlardan bi­
l845'te kardeşi Michael'e şöyle kendisinin eşyalarını reh in ve- ri,Yastrzemzski, büyük 'bir u­
yazdı: u R omanım h e q e y i mutsuz luğa düşüp kendini öl­
kapsayan basit bir dava oldu: dürmeye karar verdi.

11... \'E YARI\DILI�I YOK El


B aşarısız olursam kendimi Yastrzemzski'nin ifadesine gö­
asarım. 11 İki ay sonra, 4 Mayıs re, Dostoyevski onu kendini
1845' de yine Michael'e yazdığı öl d ürmekt e n kurt armıştır :
·. V1 1. 1 a 1 •

��coow ����m�� ın�-


mektupta aynı tema kendi ni "Umulmadık ve ani "bir şekilde
gösterir . uRomanı yayınlaya­ bize mum, mum yağı, kibrit ve
maz sam, olasılıkl a kendimi sıcak çay verildi. D ostoyev­
Neva'ya atacağım. Başka ne si'de bazı güzel sigaralar
yapabilirim? Her bir şeyi dü­
şündüm. Sabit fikrimin yilme­
sin e dayanarnamu. B':l i ntihari
�m �U�lUNUN OlMADIGl �U vardı . Gece n i n büyük bir ·
kısımını onun güzel ve nazik
sesi n i din leyerek geçirdik.
• ll ll ll
durum1 devrimci bir suikaste S a yısız a n i ve ac a y i p
·

karışmakt a n tutuk l a n m a y a
kadar sürc,lü. Mahkeme ve ha­
TIRJ\NUGA iı\Hi\MM�UJN çık ışiarı n a r a ğmen nazik
duygularıyla beni etkisi altına
pislik yılları � da ise suikastçi . . . . u aldı. . . Kasvetli kararımdan

YORGUNLUGUNDA,�ADte�
arkadaşlarının bir çoğundan vazgcçmiştim . . . (Mochulsky, 11
daha az depresyon yaşadı. Dostoievsky : His Life a n d
Kendini yok etme düŞünce­ Work")

�MliMi YOK �DNORmtll


sinin oluştuğu ikinci dönem ,
tutsaklıktan kurtuluşunu ta-

24
* Kimsiniz? *Çay içer misin?
çocukluğumda babamın ya­ -İçmiyorum çikolata da ye­
nındaydım okula gidiyor­ miyorum sigara oda içmiyo­
d u m ok uld a çalışk andı m rum o kadar güzel uyuyo­
yaz ta tilleri küçükken ço­ rum ki abi b ir de siniderim
cukken kuran kurs u na git­ zayıf hastanede hastalığım
tim fu tbol oynuyord um hastaneye karşı değil hasta­
m a hailede .bu kadar iş te neye uyuyorum d�ktorlar
sonra hastalandım işte okumuş 1 2 eylül l980 den
akıl hastası oldum tahanca­ sonra hemşireler geld iler
y ı .anlatmayayım d eğil m i onlar kurtardılar hizi dok­
ahi sonra yazı yazmaya torlar tedaviye başladılar
b aşladım akıl hastası olu­ kurtulduk gittik abi burada
şurola ilgili doktorlar dedi­ iktjsadi durum ondan sonra
ler başımdan geçenleri dok­ hatıralar
tora anlattım sonra kendi­ hayauma kadın girdi çocuk­
�ıı' e güvenerek tahanca ola­ larım old\1 onlardan . Onları
yıyla ilgili geçti bıraktım 4e­ kahul .ediY,Örum
dim hasta yıllarıma göre ha­ o kadar n.apa.yım kadınları
ya ta döndüm bakırköy'de b u r a d a ihtiraslı durumu
y azdım bıraktı m gıda ko­ düşünüyorum tabanca olayı
num oldu ailemle ilgili yar­ beni çok sarstı işte onu da
dım aradım iyileşeceğim işte ağır ağır açıklıyorum u nu­
has�ane de dok torlar çalışı­ tuyorum gidiyorum
yorlar liastalar eskiden açtı dü�ya yaşamaya değer m üs­
d üze.n li yaşıyordu bütün gü­ lüman olmak iyi
cün doktorda olduğunu öğ­ ölüm
rendik iyileşeceğim inşallah kab.ul
ahi mesela ahi bu. söyledik­ ettim yaşayacağım
lerimle ilgili örn�eden söyle­ yaşayacağım öyle geçip gide­
d iklerim vardı bu da iyilcş­ cek
tiğimi gösteriyor. sonrası ölüm k �çına kadar
Şizofren dediler bilmiyorum yaşam belli değil yani. ye.­
l ise 2 de psikoloji okumadık mckler diyorum hastadır; in­
başka lise 2 okuyanlar var­ sandır suçlu olabilir iyi yak­
sa bilmiyorum h astalığı a t­ la_şı lmalı hastaya. H asta
t ı m burda düşüncem b u kelimesi tarihe kalkmalı di­
47 yaşında. Bekar. h asta arkadaşlanm aklıma ne inanıy,om abi amin ama
Fakül�e 1 . sıruftan geliyor iyi olmak var hasta k elimesi
ayrılma. yerine değilmi ahi

25
elde edi lebilen 'sivil toplum açıklanabilir. Örneğin: K ava­
Sezgisel materyalizmin, yani
içinde tck tek ele alınmış' bu noz u n biçimi gereği al ttakiler
maddi dünyayı pratik eylem
soy u t birey·, ardında gizlediği ve üsttekiler tabii ki vardir;
olarak kavramayan materyaliz­
bir toplum imgesi ile süreklilik al ttakilerin şansı yoktur, can­
min vardığı en üst nokta , sivil
·

kazanır. Topl u m kabaca bi­ ları çıkar hatta , yukarıya tır­


topl um" içi.nde tek tek ele al ın­
reylerin ke n d i içinde toplaş- manmak için birilerini kaydır­
mış bireyl�rin bakış biçim idir.
·

masından m ü teşekkildir. (Bu mamız gerekir vb.). Bireylerin


K./V\arx anlamda top} um bir cam k a­ toplum içindeki karşı l ık l ı iliş­
vanoz m etafor u y l a e k s i k siz kileri/etkileşimleri asıl olara k
Halihazır p�ikiy atr i/psilcoloj i o b i reylerin sahip ol d u k l a rı
pratiğine içkin temel iddialar­ değişmez/m u tl a k özelliklerin­
dan birisi , adı geçen d isiplin­ den gidilerek ancak a·nlaşılubi­
lerin insan d avranışlarının ge- devleti n len yapılardır. ·

11el bir açıklamasını/teorisini küçül mesiyle Besbelli k i bir felsefe tav rıdır
oluşturdukları i ddiasıdır. Anı­
l a n p r a t i ğ i · y ü r ü tenl e r c e ortaya ç ı ka n özg ü r s(?z konusu olan ve bugünkü
h a k im yönelimleri i ti bariyle
m ü m k ü n ve anlamlı k ılan d a
zate n o genel teorinin , han­
bireyi n ka ra kterize psikiya tri/psikolojinin felsefe­
diyse bir 'birey bilimi'nin için­ ettig i mode rn yi 'aşt ığı' savlarının eşl iğinde
den k o nu ş tu klarına dair bes­ aslı nda onun ortasında oluşu-
led ikleri inançtır. Sözkonusu
toplumlar · nun resmidir.
·

genel çerçevede birey'in temel cüm les i n deki


ve h ilem etinden soğal olunmuz 1 845 te söylenmişti ; ak tarıyo­
bir kavra m olarak işlev gör­
'özg ür bi rey' rum : 11 Fcuerbac h , di nsel ö z ü ,
d ü ğü , o pratiğin ve bilgis inin kada r li bera l izm i n s a n ö z ü n d e çözü m l ü y o r .
özgül k urucu i l kesi olarak t a­ Ama insan ö z ü , t e k tek her bi­
nımlandığı söylenebilir. i ç i n bi r üstü n l ü k reyin doğasında bulunan b i r
ya n ı lsaması soyutlama değild ir. Gerçekl iği
NormaVanorma l özell i k leri , içinde o , toplumsal ilişkilerin
artıları/e ksileriyle b i rey , bir ya ratan kavram b ü t ü nüdür.
11

insan (=dünya) görüşü içinde az bu l u n u r


ihtiyaca duyulan e kseni teşkil B u gerçek varlığın eleş tiri.sine
eder. İddia böyle devam eder. herha lde. girmeyen Fcucrbac h , dolayı­
Toplumun geri kalanınd a n an­ sıyla şunları yapmak zorunda
cak ya�an bir soyutlama ile kalmıştı.

20
'dönme' fi i l i eşliğinde z u h ur y ukarı şöyle: Sanki b ü t ü n
ll Tek h;ışı n a , soyut bir insan eden. bir kavrayış gücüyle 'sol­ i n a n ç ve değerler b ir h a y l i
birey i n i n v a rlığını önceden cu dangalaklığı' keşfeden b ü­ karmaşık ve oynak a m a tck
k a b u l ederek tarihin aluşını t ü n soytanlar libera lizm met­ bir bütün içinde vaziyet al­
hesaba katmamak ve din sel h iyelerine 'özgür birey'le haj­ m ış/alabil irm iş ve şu meşhur
düşünUşü değişmez, kendinde lamıyorlar m ı ; Liberal söyle­ 'ideolojilcrin silind iği' modern
bir gerçeklik olarak ele al­ min dolaşımını sürdürme ga- ( p os t m odern m i . d e m e l i y d i
mak. . ran tisi 'özgür h irey1e i l işkin y oks a ) z a m a n l a r ı m ı z d a o
oluşmuş ortak bir fit olma hali i n a n ç ve değerler skalaları
2/ Bunun içindir k i , insansal d eğil m i vb . . toptan ve hayata uygun biçim­
özü ancak 1tür" olarak, içkin , de değişiyormuş/değişebilirmiş
dilsiz ve çok sayıda bireyi do­ P s i k i y a tr i/psi k o l oj i n i n ' bi ­ gibi . Tek tek h e r b i ri m iz i n
ğal biçimde birbirine bağla­ rey'inin toplumsaVpolitik dav­ bahtına d üşen v e kaderimizi
yan evrenseJlik olara k kabul ra nı şları-y ön e liml e r i n i a n l a­ çizen şey böylece, o ortak de­
etmek. (Tez 6) m aya çalışırken, örneğin ide<r ğerlere ( epeydir yükselen de­
l oj ilideolojik aygı t l a r , medya ğerler olarak amlıyor) adapte
İşte bu nedenledir k i , Feuer­ düze n i , tüketim top l u m u v b . olabilme kabiliyeti oluyor. Bu
hac h , " dinsel d üş ü n üş" ün analizler artık gereksizdir. manzara da geriye doğru hük­
kendisinin bir toplumsal ürün medenler/ezilenler yapısal ay­
olduğunu ve i n celediği soy u t Velhasıl, psikiya trilpsikoloji­ rımı nın iptal olduğu kaynaş­
bireyin belirl i bir toplum biçi­ n in b irey bahsinde (temel bir mış bir k itle' halin deki toplum
m i n e ait olduğu n u görmüyor. varsayım ol arak) taşıdığı fcl- i m gesiyle t a mamlan ıyor . Çok
(Tez 7) . sefi bağlarnı n b u rj u va d üşün­ iyi biliniyor : O imgenin h ayatı
me hiçiminin temel dayanak­ bazıları için kendi haya tiarına
Eski m a teryalizmi n bakış açı­ larında birisini olu ş t u rduğu denktir nerdeyse.

K\. . t i rmeden söylemek lazım :


sı, sivil top l u m d u r , yeni m a­ t o p l u m s a l e y l e m i n/d ö n ü ş ü ­
teryalizmin bakış açısı ise, in­ m ü n odak noktasına 1birey'i
san topl u m u , ya da toplumsal­ yerleştirerek bir anlam kaydı­ Te m e l b i r değerler/i n a n ç lar

Ve l l . Tez . .
Iaşmış i nsan l ı k tı r . 11 (Tez 10). rıcı vazifesine memur old uğu, sistemi fa rklılığı/değişi m i top­
toplu msa l bütünlüğe dair ana­ lumun sın ıfiara bölünmüş ya­
l izler karşısı nda epistemolo­ pısına atıf yapılmaksızın tarif
Psikiyatri/psikolojinin ' birey'i j ik bir mevzi olarak işlev gör­ 'edilemez. Ası l olan o sınıfların
fa rklı s öylemlerde ortaya çı­ düğü ileri sürülebilir. bakış açılarının (öyİeyse
kan bir dizi birey kavramı ile inançldeğer sistemleri nin) bir­
aynı teorik/ideolojik arka-pla­ Temel bir inanç ve değerler birle ri n i d ışlay ; m , b i r arada
nı payiaşıyor olmanın ötesin­ sistem i , oradaki h ızla cereyan d ü ş ü n ül mesi gayri-m ü m k ün
d e ; n i h a i a n la m ı asıl olarak eden değişik l ikler ve bu deği­ kara�leridir. O düzeyde d e
birey kavramının orada kul la­ şimin n asıl tammlanmakta ol­ sürüp giden topluma içkin bir
nılabiliyor olmasıyla k urulan duğu faz lasıyla kayda değer kavgadır. O kavganın b u top­
o söylerolere bir tür 'bilimsel­ d iye düş ü n ü yoru m . D iraı da lum yapısı içinde çözümü im­
l ik ' , 'h akikate uygunl uk' özel­ şu y üzden psi koter:ıpi (ha ngi kansız doğası uyarınca bir di­
liği kazandırmaktadır. Örne­ türü olursa olsun) p ra t iği nde zi seçenek mevc utt ur. Kader­
ğ i n ' d e v l e t in k ü ç ü l m es i y l e karşı karşıya gelen iki insanın cil ikltevekkül etmek , çöz ü m e
eşanlı ol arak orta y a çıkan ( ' h a s t a ' v e t e r a p i s t ) p o l i­ aktif olarak kfltılmak v b . Biri­
özgür bireyin karakterize etti­ tik/toplumsal kavram ve k a te­ sini seçmek tabii ki serbe ttir.
ği modern top lum lar 1 cümle­ gorileri; keza 'hasta'nın içinde O tavırlardan bü tünüyle arın­
sindeki 'özgür birey' kadar li­ yer aldığı bu süreci anlamaya m ı ş bir p s i k i y a tri/psikoloj i
beralizm için bir üstü n l ü k ya­ ve sorgula m a ya çalışırken tu­ pratiği y ü r ü tmek iddiası ise
nılsaması y aratan kavram az tunduğu inanç ve değerler sis­ geçersizdir.
bulunur herh alde. temi yine bizzat bu sürecin te­
m el öğelerinden b irisini oluş­ Erdoğan Özmen
Hem eşi n e az ras tlanır ve t u rd uğu i ç i n . Manzara aşağı

27
bazen hastaneye kapa tılıyorum yazdıkça
sesden kurtul uyorum demek dikkati- teksif
etmekle ilgili bir şey bu dikkatimi lcksif
edince gün ü saati unu tuyorum asi kızları

ll
tanıdık m üzik parçalarını hastanede

o nce zamana çok önem veriyorlar,zamanın


felsefi olarak çok önemli olduğunu
duymuştum annemin zorlamasıyla
Mevlana'nın Mesnevi'sini okudum zamanın

fotoğraf tanrı olduğu gibi bir sonuca vardım eski


devirlerde buna benzer düşünceleri
ciddiye alıyorlarmış beni kimse ciddiye
almadı bu düşüncemden dolayı kendimi

çektirmeliyim suçlu hissediyorum sık sık idam edilmek


istiyorum, neden bilmiyorum, kızlar Deniz
Gezmiş'.ten çok hoşlanıyorlar ben
yazdıklarımı okumaktan hiç
önce fotoğraf çektirmeliyim ben aynada hoşlanmıyoı-um,yazarken virgül
beni başkaları görüyor gibi hissediyorum kullanmaktan hiç mi hiç buna bilinç akışı
bunu istemiyorum fotoğrafla aynayi tekniği_ diyorlar bu kavr-amı çok seviyorum
karıştırıyorum o yüzden sık sık ayna kı..z lara söylüyorum onlar da yazımı
önünde oyal amyorum ama çok okuyup bana anla tıyorlar benim hiç
korkuyorum .beynimde ktymıklar var düşünme�iğim felsefi şeyler a�latıyorlar
sanıyorum. ve bir bomba ben neden ben anlamadığım için susuyorum yahut
böylcyim. doktorlar bunu açıklayamıyor aklıma gelen herhangi bir şeyi söylüyorum
bende kendimi açıklayamıyorum kendim bu onları heyecaniandırıyor ben tango
dediğim zaman ne kastettiğimi de severim Türkçe sözlü olanlarını
hilmiyorum allaha inanmıyorum annem an]ayabiliyorum bilmiş bulunduğunuz gibi
herşeyin bu yüzden başıma geldiğini ses ve görüntü halüsün asyonlarım var
söyl�yor ama kızlarda allaha yaşan tım oldukça renkli ve dans etmeyi
inananlardan hoşla nmıyor hem ben bilmiyorum en iyisi müzik dinlemek ben
devrimciyim herkese özgürlük istiyorum hastaneye gidiyorum radyonun sesini
ben-kendim kısıtlanmak istiyorurr sonun.a d_ck açıyorum canım sıkılmaz
.hastanede amerikalıların etkisiyle beni doktorla konuşurken zava llılar o kadar
bağladıklarmda bundan hoşlanıyorum makul o kadar dengeli ki gözyaşı
ama karşı çıkıyorum. çi,inkü hast:ilar karşı tüketimlerinin çok fazla olduğun u
çıkıyor görevliler karşı çıkıyormuşum gibi düşünüyorum
davranıyorlar bağla nmak benim çok
hoşl}ma gidiyor ben en çok yatak
toplamaktan nefret ederini bu yüzden SEHDAR KOÇAK

28
D
üşler konu unda bir
ilk sorun vars� eğer, ·

bu onların he n l iğin
iÇ in d e mi, y ok s a dışında m ı
olduğu sorunudur. B enliğin
n e · olduğunu kavramadan bu
sorunla uğraşmak sam.rı m ,
mümkün. (Benlik nedir? Her ·
şey ve hiçbir §ey , der Buda . )
Düşsel nesneler v e düş. durum­
ları dış dUnyadan uzakta, uy­
kunun belirsizliği içinde heli­
rirler, ve dış dünya olmayan
ve düş gören hen dı şarday ım­
dır; arada . B edenim beni sı­
nırlıyor , bunu biliyorum, hat­
ta bir yere kadar düşünsel gü­
cümün de bedenimle , onun sı­
nırlarıyla sınırlanmış olduğu­
nu söyleyebilirim-- ama yine
· d e , düş görmek beni olağan ol­
mayan bir çaresizliğe i tiyor.
Düş gören kim'? Ben mi? Ila­
y ı r , eğer benolsaydım görd ü­
ğüm düşün dışında kalamaz­
d ı m . Dışarıdan m ı g e liy or?
Hayır , öyle olsaydı, bu belirli
bir düzen ya da biçim içerisin­
de olurdu ve ben bu bclirlil iği
farkederdim. (1) D ü ş , benim
kurduğum eylemlili k tasarımı­
nı tümüyle parçahyor; y aşayı­
şımı istediğim ya da İsteyebil­
diğim şekilde kurduğumu var­
sayıyorum ve düşler , durmak­
sızın bunu yalanlıyor. Kurdu­
ğum d üzen her an dağılabilir,
bunu hissediyorum-- denetim­
siz olan şeyler de var, dış dün­
yadan da dışarda olan şeyler.
Üstelik, y aşayışın öngörülebi�
lir rastlan tıları da değil bun­
l a r , tam olarak yaşayışa ait
değiller, benim içim e yerleş­
m iş , benimle birlikte. o�an bir
dağınıklık var. D üşl e r i arzu­
,

layıp ele ge ç iremiyoru m , on­


lar beni ele geçiriyorla·r.. Öy­

BEN
'
leyse onların n� içerde, n e ac .

dışarda olduğ.u nu, sadece be­


nimle birlikte ve her iki yerde
de olduğunu va rsa ymal ıyım ,

29
ama bunu y ap a rsam , benimle hana a i t olarak var. Yaşayış mesine dönüşüyor; öyleyse ya·
birlikte başka birinin de oldu­ b e ni dışarda kılıyor. Ya düş, şayışımı da gerçek leştirdiğim.
ğunu (ama b aşka biri d e ola­ d ı ş ar d a olmad ığım anl arın bilmiyorum- sadece ontolojik
bildiğimi deği l , olamadığim ı) ü rünü olarak düş? D üş beni olarak değil, sosya l olarak d a
kabul etmek zorunda kalırım. yaşayışın dışan a almıyor, ya­ yaşıyorum ve yaşamın da için­
Bu da, benim kendim için dış ş a yış olmam ı sa ğlıyor (gözle­ de m i , dışında mı olduğu m u
dünya oluşum anlamına gelir. y e n olarak , gözleyecek olan bilmiyorum . Yaşayışm başlan­
olarak) , aynı anda d a yaşayı­ gıç terimi, ilk ler i m olmadığını
Dil, bir düzen önererek yapı­ ş; (h azırlayarak) fırlatıyor. söylüyor bu han a .
laşır, kurulur; yapısı b i r şekli Düşün bir yandan temsili y a­
ifade eder. O y üz den bir d üş şan tı yaratış ı , d iğer y a n d a n Yaşayışın i l k terim olmayışı,
"gör mek11 olasıd ı r , bir d üşe 'gerçek' yaşantıya geri d önü­ dü şleri yaşamın arkasında ol­
•bakmak" d eğiL 0Görmek ş ü : D ü ş göre n d e n çok , d üş m a k ta n , y a da yaşama göre
içinde ol uşu , k a tılışı, b i r tür görm üş varlık l ar olarak yaşı­ yerleş m e k ten ç ı k arıyor. İ k i
nedenselli ğ i , daha da ilerde y oruz . . belki de ayrım bu ra­ ayrı a l a n ol uşuyor: Y aşayış
seçimi an latıyor. "Bakmak" ise dad ı r ; 11düş göre n11 o l u şumuz ve Düş Görüş.
daha d ışarıd an , belki seçil miş yaşayışm dışmda bir şey, oysa
ama b irlikte d eğil , eylem s i z . •düş görmüş• oluşumuz yaşa­ nı
Eğer b i r d üşe bakabi lseyd i m , yışın içinde. Düş olmayan şeydir; yaşan tı­
seçebilirdim : Y a b u d üş ban a mm içinde -birbirinin d iğerini
ait ya da b enim dışımda. Ama Yaşayış, eğer bir r i tim , düzen­ içerdiği varsayımıyla- başka
bir düş gö rüyorum v e için de­ leme ve kurmaca hareketiyse, bir yaşan t ı tasarlar: Bana ya­
y i m , d ışarı ç ık a ma m . Uyan­ za m a n ı n tıpkısıd ı r . Z a m a nı l a n söyler ya da bana yal a n
mak istediğimde uyanabiliyor ise, k esinlik le geç mişc-geriye söyle tir.
muyum? Dahası, ortak d üşler doğru algı- tasarhyoruz. Za­
de olabil i r : Ya başkasının m ansal ard ıll ığı ya da sürekli­ Başkasına yalan söylerim ve
gördüğü bir d ü şü g ör ü y o r ­ l iği varsayışı mız, olayların ve onun için , benim olmayan bir
sam ya onun gö rm esi gere­ o l uşların kend il iğinden v a ro­ gerçekl i k al anı yaratırı m . Ar­
k en bir d üşe b akı yo rs am ? luşları , ortaya çı kışl arı saye­ tık bana bakışı ve bende gör­
sinde; ister istemez olmuş ol­ düğü şey , benim olduğum şey
II duğumu farkcdiyorum, zaman d eği l d i r . Uyuşmaz l ı k başlar.
Pek i d üşler yaşayışımın i ç in­ i ç i n e yerleşiyo ru m , yaşı y o­ D i ğer b i r y a n d a n yara t ı � ı m
d e m i , yoksa d ı şı n d a mı? rum. g e r ç e k l i ğe u y gu n o l ın a l ı ­
Uy andığım d a tel a ş l ı , üzgü n , yım , ke n d i gerçekl i ğ i ın İ hoz­
d üşü ncelcrle dol u , şaşkın y a Peki neyi yaşıyorum, yaşayı­ mamalıy ı m . Ya d ü ş gii r ın e l i ­
da nefret dolu ol uşu m , u y k u şım ne · beni m ? Seç tiğim her­ yim , y a d ü ş görd ü r tmdi y i nı .
öncesi ve sonrası b e n arasında ha ngi bir şey v a r m ı , yoksa
doğal bir geç i ş mi, d oğa l bir d üzenlenen şeylerin düzenine Hiç yalan söylemeden y aşa­
gelişim m i , (çizgisel bir sürek­ mi k a t ı l ı y o r u m ? Yaşa n t ı m yabilir m i y i m? Hiç d üş gör­
lilik m i) yoksa gel memesi gere­ "bana ait" m i gerçekten , yoksa m cd en yaşayabilir m i y i m ?
ken bir şey mi gel d i baş ı m a? ben mi yaşayışa a i tim? Bana Ya nlış soruyorum : Sürekli ya­
D üşlerimin benliğimin hangi ait olanları, birlik te yaşayışın lan söyleyerek yaşayabilir m i­
yönü olduğunu k avrayam tyor­ ortaklaşması içind en çıkarıp , y i m? Sürekli d üş göre rek ya­
sam , onların y aşayışım a k a tı­ orada eriliyor m uyum? Ayıra­ şayab i l i r m iy i m ? B u soru lar
lışı d a kavrayamadığım b i r m ıyoru m : B i r l i k te yaşayış mı ve çevrimler önce birlik te ya­
�ey olma lı. Yaşayış kendi liğin­ kuruyor benim yaşan tımı, ya­ şan tının tasarım larm ı k u rar,
den varoluyor; biyoloj ik orga­ şan tım m ı b i r l i k t e yaşayışı sonra da Ahiağı (ama ikis i n i
nizmamın, fiziksel bedeni min, sağl ıyor? Bel ki de yaşantımı , a y n ı zamanda), y a n i birl i k t e
u y k u m u n v a r o l u ş l a r ı gib i . b irl ikte yaşanabileceğini inan­ yaşayış Ahlakllr, yaşantımızı
Düşler ise b u n l arın d ı ş ı n d a , d ı ktarım üzerine kuruyorum ol ası k ı l a r . Yanıtlar Ah iağın
biliçlil iği m , benliğim ya . da ne (3); böylece y aşan t ı m , d ene­ içinded ir, Ahlak ise yanıtların
ve nasıl olduğurnu n bilgisi gibi y i m l e n m iş olanın de neyim le- i çinde.

30
setmişti m . Niye bunu görebil­ sizlik de değil bu, sadece be­
m i ş o l d u ğ u m u b i l e m e y iş i m , n i m i ç i n nedensiz , başk a türlü
tek ortak terim olduğumu ka­ d e o l a b i t i rd i m v e far k e t m ez­
nıtlamıyor mu? Varoluşum ne­ dim.
den istemiyor; varı m ve oluşu­
y or u m . D ü ş ü n d üğüm z a m an düşledi­
ğim zamandan uzak deği l , bel­
Y aşadığırn d ün y a nasıl? B u ki de a y n ı za m a n . Tck b i r
d ü n y ad a da şeyler arasında farkla: D üşünüyorum v e k ur­
ilişki k u rarken tck ortak te­ d uğum her şeyin içinde varım ,
r i m b e n o l m u yo r m u y u m ? düşlüyorum ve olmayabilirim
•Yaşamıştım b u n u ben ! • dedi­ de. Ama hay ı r , b u n la r benim
ğim d u r u m l a r yok m u ? Eğer yap t ı ğ ı m şeyler , artık neler
böyleyse, dü şle gerçeği b i rbi­ yapıldığını gö r m c l i y i m , düş
r i n d e n ayırmaını h a klı k ıl a n görmeliyim. Uyandağamd a ne­
Neden yalan söyleyerek b a ş­ neden n e ol abilir? den d üş ü m ü a n i a tıyorum bi ­
kasının benim hakkım d a k i rilcrine? N a s ı l a n l a t a b i li yo­
bilgi sini zedclerneye çalışı ­ V r u m? Zaten başkası olan d ü ş
run? K e n d i y a ş � y ı ş ı m ı o l ası Yolc u l uk e t m e is teği y l e , d üş b a ş k as ı n a n a s ı l a n la t ı la b i l i r �
kılmak için mi? Oyleyse baş­ görm e n in s ü rekli ve z or u n l u a n l a m l ı y ap ı y ı o n a s u n mam
kasıyla y aşayışım d eğil d i r be­ oluşu aynı kayn aklardan geli­ i m k a n s ız (ben b i l i yo r mu­
nim yaşan tımı olası k ılan , iç­ yor. Başka yerde o l m a k istiyo­ y u m?) , o ancak d üş gö rüşüme
ten içe b u n a i n a n ı r ı m . O dışa­ r u m , yaşad ı � ı m yeri far k e t­ ve d ü ş ü m ü n d üşse l ne nelere
rıdadır ve b e n i i ç içeliğimle m e k i ç i n . Yol c u l u k elmek is te­ sahip o l uş u n a ortak o l a b i l i r ;
b aşbaşa b ı r a k m ı ş t ı r ve üs te­ y işi ın , ne k ad ar öyle gör ü nü r­ eve t , a n l a ta bild iğimi d u ym ak
lik , benimle birlik te yaşayışıy­ sc gör ü n s ü n , a l ış k a n l ı k larıın ı is tiyorum , bu doğr u , ama ye­
la, beni kendimden başkası o l­ bozmak i ç i n deği l , tam tersi­ terli değil , ç ü n k ü başka şeyler
m a y a zorlamıştır. O nu n bana ne, onları güçlendirmek ve ye­ de a n l a t a b i l i r i m , d ü ş ü m ü n
dair bilgisini m ü m k ü n kıl maya n i l cmck , onl arın n e o l d u � u n u böylece ge rçek o l u ş u ve şaş­
çalışırk e n , kendim h a k k ı n d a­ t a m o l a rak k a v r a m a k iç i n . k ı n l ı ğım b i r k e n a r a , b u�ılar
k i b i lgi mi kaybcd c r i m . Ya l a n Kim o l d uğu m u öğre nmek i li­ her yerde ola b i l i r , d ah ası d ü­
söyle diğimi fa rketmeden yalan yoru m , ben l iğimin h issini arı­ şümü y a ş a n tı m a k a t m a k isti­
söylerim , ç ü n k ü benden bilgi yorum ve ol m ayı becerd iği m y o r olsa m d a o l m a m a l ı y ı m ,
istiyord ur ve bilgi d e olm a yan şeyi zorlamak ya da dağıtma k ç ü n k ü d üşsel n esnelerin ( k işi­
şeydir. bana yardım ediyor. Yaşarken ler, olaylar, duru m lar . . ) ortak
n e l er o l d u ğ u n u a n i a y a b i l i r kararı gerekli b u n u n i ç i n , ya­
IV m u yu m , yoksa d üşünd üğümde şan tım ortak deneyimlerin sü­
Neyin d üşünü goruyorum y a da d ü şled iğimde mi berrak­ rek l i l iğiyken . . Öyleyse ne ya­
hen? D üşsel d ü n y a y l a benim laşıyor her şey? Yakınd aykcn pıyo r u m b e n ? llerha ngi bir
yaşadığım d ü n ya ortak te rin\­ m i görcbil iyoru m , yoksa uza k­ şey anlatır gibi deği li m , kendi­
leri payiaşıyormuş gibi görün­ laşmal ı mıyı m'? m i gerçe k l i k a l a n ın ın d ış ı n a
sc de, ortak olan tck kesin tc­ a tıyor u m , pek i n i y e? Ö z l e d i­
r i m i n b e n o ld uğu k e s i n . Kc­ D üşsel dünyanın ayrılığ ı : San­ ği m ve k a rşısmda güçsüz kal­
sin , ç ü n k ü d iğer lerim lcri . u y­ k i başka b i r yer . . Sadece ya­ dığım için mi?
rıştıra m ıyor u m , derlenmiş ol­ şadığım d ü n yaya uzaktan hak­ Bir keşif n as ı l o l ası o l u yor?
11
du kları nı fa rkediyorum. D ü­ m ıyoru m , o n u başka bir y e r Dünyanın b i l i n e n bir şey oldu­
Şümde görm üştüm b u n u bcn ! n h a l i n e de getiriyoru m . ll u par­ ğ u n u d ü şU n ü r ken , b i l i n m e d i k
d i y o r u m h e yec a n l a ; gör m üş. ç a l a n m aya ya da pa rça l a n ışa o l d uğu n u öğre n i y o r u z . ( D ii­
olduğum şey kendimden başka zoru n l u y u m , a m a b e l i r l i bir zehel i m : Diz d ü n yu n ın bir şey
bir şey değil oys a , sad eec va­ is teği ya d a c reğe yön e l m iş l i k olduğuna ina n ı rk e n , baş kaları
roluşu m u n buraya ycrlc�mişli­ y ü z ü nden deği l , t ü m ü y l e ne­ bu şey o l m a d ığın a , başka bir
ğin i , b u ra y a dcğmişliğini h is- dcnsiz, ama dış al bir neden- şey de olabileceğine i n a n ıyor).

31
Yeni olanın bilgisi d ünyayı n_a-· B elki d e yaşayışın onları içer­ üzerine sezilebilir bir tamm
sıl ve neresinden değiştiriyor? mesinin nedeni b u d ur , onla­ getirmek ve i lişkinin h içimini
Yaşayış yeni olanın dışında rın 11hana ai l11 olm adıkları açığa vur.mak . Ben d üşleri mi
öyleys e , keşif ve b ilgi başka h ak k ı n d a kendiliği n d en b i r yaratıyoru m , d ü şl e r i m b en i
dünya alanları yaratıyorlar o b ilgim var� Dünyanın da bana y a r a t ı y o r . G ör d ü ğü m d ü ş ü
kadar. Öyle)'se yolcu l u k , tek · ai t �l madığnı fa r k e tmekte n d a h a önceden görm üştüm de­
olan dünyayı parçalam ıyor , d a h a etkili b u , ç ü n k ü b u dı­ mek k i , belki de başkası gör­
hana başka oluşları gösteri­ şarda kalışı ne gerçekleştire­ m üştü , ama o d üş de b�n i
yor, ama (belki de çaresizce) hiliyorum· ne de ortaklaştıra­ d üşlemişti; t>aşkası�ı d a d üş­
henliğimden dışarı çıkarn ıyo­ hiliyorum. Iediği gibi. Karışıklık nereden
rum ve başka oluşları d ü nya­ doğuyor?
ma göre yerleştiriyoruro ; düş V ll
gör ü y o ru m . Evet, yolc u l u k Varoluş ya da varoluşum da Fizyoloj i k d ü n y a d a yaşıyo­
· gerçek bir keşif eylemi b en i m i l k terim değil, çü{lkü başkası­ rum ; yaşayışı m ı , insanın fiz­
i çi n , a m a kencli d ünya m ı y a­ nın varoluşu benim iç in i l k te­ yadüzen kuruşu şekillendir­
r � tıyoru m , görd üğüm d üş ü n ri.m olamaz; b u da, y-a ortak mlş. Yan i , dünya beden imin
içinden çıkamıyorum . A meri­ bir ilk terimin yokluğunu ifa­ d ü nyası , beden i m i n taiu mla­
ka bir düş benim için ve kara­ de ediyor, _ya d a bir ilk. teri m dığı b i r dünyada va rol11yo­
ya ·çıktığımda ne y apacağım olmadığını, ya da bunun baş­ rum . Şekillendiemek sın ırları­
Çoktan belli , ama hen hilmiyo- ka bir şey olduğunu . . Varol u­ nı çizmek . an lamına geliyor gi­
. rum. şum b a ş i a l m ı y o r d üş l e r i , bi ve " o lan d a b u . Be denime ·
d ü şl e r varoluşumu _h:ışlatıyor­ uygun b i r d ü n ya d a y aş ıyo­
VI m u? Varoluşu dışsallaştıracak r u m , yani varol uŞumu sürdü­
. Neredeyse "Düşler Gölgemdir üç temel düzensel alanım var; rüyorum ve sürekl i liğimi sağ­
Ben i m • d i y.eceğim korkma­ bilim , sanat, yaşayış. Bunu da l ayacak tek şeyi yapıyor u m :
sam gÖlgen ın . ancak ışık vu­ ayırdedemiyorum, hilcşkclcri­ Beden i m in s ü rekliliği n i sağlı­
runca ortaya çıkmas indan ve rie 11kültüru ismi n i veriyorum yor u m . (Bedendışı olanları da
ışığın değişimlerine göre değiş­ ve soruyorum : Kültür m ü va­ nedense ·bedene ya d a o n u n
m�sin den , ç o ğa l m a s ı n d a n , roluşumu belirliyor, varolu­ s ü r e k l i l iğine '-l y a r l ı y o ru m . )
çünkü d üşler· yaşayışımdan çı­ ş u m m u k ü l t ü r ü . belir li yor? Dahas ı : Düşlerime yer yok
kıp hana çarpacak geri dön-. (Yoksa yön değiştiren bir şü­ burada. Ya da; d üşlerimi be­
m üyorlar , en azıdan sadece reklilik mi v a r aralarında?) denime göre yeniden düze nli­
böyle değiller. D üşünüyorum ve benle d üşler yorum. (Yeniden? Bedenime
arasında k i il��kinin tıpk ıs ı n ı göre düzenlenm iş düşler?) Öy­
Peki ışıkla gölgem arasmdaki k u ruyorum : Oylcyse hen d ü ş . leyse , varoluşuma i l işki n te­
ilişki d oğ ru mu? Yanıldığımı . gör m ü yoru m , d ü ş görüş ü m · melliklerden bahsedişi m bile
fa rked iyoru m ; gölgem , bede­ başka bir şey i işaret ediyor. eksik; bedenime göre; bedeni­
nimin zorunlu k iplerinden hi­ Ama neyi? Varoluşun , çıplak min şekillendird iği temellikler
r i , ışık ya da haşlça hfr değiş­ b e d e n i n düşleri o l u yo r b u nunlar, dah ası bede n i m için
kenden bağımsız. Işığı n o n u a l anlar, kültür, kendi arala­ olan. D üş yaratmaya kalkışır­
değiştirmes i , b ilincimin deği­ rında d a birbirleri nin düşleri sam da , heden i m e göre düş
��mlerinden ne kadar farklı? oluyorlar ve böylece oluşu m u yaratıyorum, bedensel düş ya­
Oyleyse d üşler de salt yaşayı-· görüyoru m . D üşün d& düşünü ratıyorum ve herşey karışı­
�a bağli otmaktan kurtulu yor­ görcbi1iyorum. yor.
lar, varlar ve varlıkları sade­
ce kendilerin i n ; konularının Yine de bunlar yetersiz. Niye Artık d ü ş ü n ne ol mayahUe­
sadece •benu olmad ığın ı �ile birbirlerinin düşleri oldukla- - ceğini biliyorum : Bedenim
düşünebilirim bu yüzden. rın ı , n iye düş görd üğü m ü (ya olamaz. Ama ne o l abil e c e ği­
(Oysa Düş Yoru m u ve P'siko­ d a böyle sandığımı) açıklamı­ ni h�la bilmiyo rum ; olm ayan
loj i buna dayanır düş kon u­ yor bunlar. Ancak i l işkiler sc­ ş eyin o l m ayan ş eyini e l d e
sunda, h a n a a i t oluşuna ve ziliyor, � k adar . Öyleyse be­ edebilir miyim , yani d üşün
k o n u olarak beni seçişi ne . ) n i m tüm yapabildiğim d ü ş bilgisini elde edebilir miyim?

32
VIII
"0 sözsüz dönemde ya lnız iki
Sonuç olarak düşler bir yerde
EK: Görd üğüm düşleri gör­ değil. Y aşayış da bir yerde de­
mek beni nasıl yapar? Daha dil vardı: Bira raya gelmiş ğil. S adece iki ayrı alan yok ve
doğrusu , kendi düşlerime bak- şeylerin ve olayların somuı şeylerin ve oluşumların düze­
. m a k ? Ay n a d a k i görü n t ü me dili ve düşün hayali. dili.. Düş, nini alanlar arasında höl ün­
başka b i r ayn ayla bakmaya sonunda kültürün yaratılma­ meyecek şekilde kuruyorum.
m ı benzer? Yaşayış ın , yani s ına yardımcı olucaya kadar Ben oluşurola b ir yerdeyim ve
düş görmediği m zam anların elle tutulamaz bir vekil ola­ hem .burada olmayabileceğimi,
yerine b u bakışı geçirm eye rak iş görmüş olabilir: hileli, hem de b urada olduğumu bili­
k alkışır m ıydım? Düş Görüş a ldatıcı, yanıltıcı, ama zeka­ yorum . .Ama nasıl yer değişti­
ve Yaşayışın yerlerini değişti­ işleıici. " (s. 53) ve insan ken­ rebileceğimi bilmiyorum; düş
rir miydim? Hayır, çünkü b a­ dini denetlernek için aletler görüyorum .
·
k ı ş bilgi olamaz d ı , görüşe de yaratıyor; sembo'lle r , sözcük­
dönüşemezdi ve kendi düşüme ler, imajla r, davranış ka lıp­
bir başkası olmak b en i düş gö­ lan. .
rememeye iterdi. Ya da diğer Lewis Mumford,

tekniğin ve insanın gelişimi,


yanda n , bedenimin dışında Makinenin M.iti,

1 962, 3. B ölüm.
olan v e bedenime göre olan ,
"bana ait"liğinden şüphe e t ti­
ğim şeyi bedenime sunarak ,
"bana a i t 11 k ı lmaya çalışm a k Y a:Şam ve ölüm, artık bir. dü­
mümkün değil. Düşlerime ba­ z e n n e d e n i olma olanağını
k ama m , çünkü za ten bakılır kay bet tiyse de, yaşayışın ku­
şeyler olarak yok onlar. ru luş u nda insanı belirlemiş ol­

EK : 2 : Düş yorumunun ned e­


malı: Canlılığa uygun bir ya­

ni n e ? Böyle bir girişim ya ­


şayış kuruld u .

şantı alanıyl a , düş · alanı ara­ H e r şeyi b i rleştirdiğİrniz z·a­


sında · kes'in (ve h atta belirlen­ man elimizde tek bir bilgi kal ı­
miş, sürekli hir düzene sahip, yor: Başka k uruluşlar da ola­
dolayısıyla kalıplı) bir ilişki naklı . Dahası., bu kuruluşların NOTLAR
varsayar. Ona göre düş, yaşa­ olanaklı oluşu , am a gerçekleş­ (1) Düş, sıra-düzcı:ı içerme�e �orun-
ma göre ilerlemektedir. Gizli me yişl eri , çünk ü scçiİmemiş ' lu bir yapı olarak varsayılmalıdır.
olara k , yaşamın da düşe göre oluşlaı:ı, içinde olduğumuz ku­ Dü�ün içedoğuşu düzensiz olsaydı,
yapısı.z olm ak zorunda kalırdı. Oysa
önsel koşullanmışlığa (kade r?) ruluşu etkiliyor. Hiçbir şey yı.:. ·
her konu bir yapıdır:
sahip olduğu sanısını yayabi-· kılmamayı hak etme z . Düşle r ,
lir, .ama sonuçta yorumu yapı­ a n c a k baŞka kurul uşların d a (2) Tabi, mf dil böyle yapıland$
lan yaşama göre düş tür, düşe varoluşuna ilişkin b i r işaret için düşlere de yaklaşuğı�ı düşüne­
göre yaşam değil. (gösterge). (Quantum Kuramı , · bilirdim . Am a iç içe yapılar sözko­
Fakat y o r u m , yaşantıyı dü­ aynı anda birden fazla dünya- . nusu olduğundan hangi yapıdan di­
ğerine geçtiğimiz farketmeyebilir.
zenlemeye ya · da d üzeltıneye n ı n gerçekleştiğini öne sü rü­
yönelmiştir, "haber verdiği" yor; her birin d e başka olası­ (3) Buradaki sosyal göndermelerin
ya da "uyardığı" söylenir. Bu lıkların gerçekleştiği dünya­ dışında, vu rgu şurada: Yaşantım ve
d� düş y orumunun neden inin, lar. ) Bedensel canlılığa göre birlikte oluşum, benim ve başkası­
yaşamın d ü zenine dayandığı­ k u r u l u yaşayışm k arşısında nın bedenine göre sürekli düzenini
kazanıyor.
nı , ama yoru m layıemın ken ­ düş görm ek, b u yaşay ışın sa­
disinin bu bilgiyle hareket et­ dece böyle d üzenlenmiş bir
mediğini gös terir gibi. Yorum­ yaşayış olduğunu belirtiyor.
la yı cı, düşün sahibi· kadar saf­ Yaşayışın gerçekl iği , a n cak
tır, ne yaptığını bilmez (keşfe­ d ü şlerin gerçekdışılığı saye­
der). sinde.
Sabri GÜJlSES

33
1979 yılında· ticari du kuşku yok. Ülke,
uzay gemisi No.stro- · toprak, aile gibi ku­
mo'nun dünyaya dö­ rumlara ait idealler­
n üşü sırasında başlı­ den kınntı yoktu bu
yordu tüm h i kaye . fil mde. Kimilerine
Ridley Scott'un yö­ göre revizyonist bir
nettiği film, hiç kim­ bilim-kurgu, kirnile­
senin tahmin etmedi­ rine göre acımasız
ği bi r şöhrerc ulaşa ­ bir topl umsa l eleşti­
cak, yapnğı hasılatın ri. Tüm b u nlann
yanında eleştirmenle­ ötesinde, yapırru n ­
re de kendini bcğc n ­ � n 8 yıl sonra Krin
dirmeyi baŞaracakh. ve Glen Gabbard
S co t r ' u n k u s u rs u z yazdıklan bir psişe­
başya pıtının hayateti leştiri de filmin bu
yıllar geçmesine rağ­ e tk i l i gergi n l i ğ i n i
men bizi rahat bırak­ M c l a n i e Kle i n -ve
madı . B u filmle i l k " Nesne İ l iş k i l e ri
çıkışinı yapan yönet- Kuramı " ışığı al n n­
men, daha sonra yapoğı " B lade_ las ' ı n fi lmin başlannda din lediği da analize yöneliyorlardı. Onlara
Ru nner" ve " Thelma, Lou ise " Mo7.art ' ın " Eine Kle ine Nach­ göre filmin yaramğı gerilimin ne­
gibi filmlerle bu işi çok ciddiye tmusik" adlı c eri, b u buluşun sa­ deni, ' bebe klik anksiyetelerini n '
aldığını göstermeye devam ede­ hibi Ku brick'c dolayısız. bir saygı yeniden ancak b u kez perdede
cekti. duruşuyd u . bir kez daha yaşannlan masıyd ı .
Birçok açıdan yeniliklerle dolu D a h a sonradan post-modern Hemen başlardaki " uyanma "
·
olan bu film en sıradan okunu­ sinemaa olarak damgalanan Rid­ sahnesi , forme edilmemiş, atonal
şuyla bile, aslında çok başka dcrt­ ley Scott bu fi l mlc önceleri bir sesleri nde yarartığı a tmosferle
leri olduğunu hisscrtirecekti. En ­ ters ütopya yaratmakla suçlan­ intrauterin (ana rahmi içindeki)
tellektüel sinema izleyicisini na­ mış n . Çürümenin ve yozlaşma­ yaşamı anı msatıyord u . Gemiyi
kavt eden i l k bili m -kurgu filmi nın artık u zayın sınırlannı zorla­ yöneten bilgisayann adı " mot­
ü nva n ı n a sahip '2001 Space dığı bir çağda, mcsleğini sadece her-ana " ydı ve kapaklann açılma­
Odysscy ' ile birlikte hakkında en para için icra eylcye n, gelecek ve sıyla başlayan sembolik doğumla
çok yorum yapılan iki Bilim-kur­ insanlık adına hiç bir ideali olma­ yedi m ürcttebat ve beyazperde
gu filmi nden biri olan '' Alie n " yan bir avuç alt sınıf insanından önündeki bizler arkaik yolcul u­
kanımca � ka hiçbir tür filminin oluşan m ü rcttebanyla Nostromo ğumuza çıkıyorduk birlikte. Fi l m
bu denli uzaklara gidcmeyeceği­ ge mi i , Moby Dick'teki Pequod boyunca sürekli duyacağtmız kalp
_
nin bir göstergesi . ( B u fil miere . gibi sanat tari hinin en simgesel scsi e fektlcri ve soluma!ar, bebe­
eklenecek birçok film arasından gemile ri nden biriydi. Film bo­ ğin yaş-amı�ın ilk bir kaç ayında
_
hemen aklıma gelenler Tarkovs­ yunca d ü nyanın neredeyse " kıya­ ki y� msal öneme haiz " annenin
ki 'nin S ralker- ve 'Solaris'i Car­ met" ötesine geçtiğini düşünü­ kalp ve sol u n u m sesleri n nin t�
penter'ın "New York'tan lCaÇlş " ı , yord u insan ister istemez. Kaptan kendisiydi. Gabbard 'lara göre fil­
yine Scott�un " B iadc Run ncr " i) Dallas' ı n açıkça söyleme kten çe­ min geriliminin sürekliliği açm n ­
Zaten S cocc'da zaman za man kin mcdiği " Ren hiç ki mseye gü­ d a n e n önemli ermen, bir dizi
" 200 1 " e açık gönde rmeler yap­ ven�en"ı • lafı, şimdiden çağımıia içe-alım ve yaı:ısırma sonucu ula­
maktan · durmamışn� Kaptan Dal- damgasını vunnuş bir kognisyon- şılan paranoid-şizoid · durumun

34
beyazperde az:aahğı ile izleyiciye gürü baş karakter filmin ortala­ fi l m çı kıyordu . Fincher; Türk
aktanmına bağlıydı . n nda yaratığa ku rban edi liyor, fil mlerinde şimdiye dek hiç rast­
Oldukça entellektüel tasarlan­ gc7..egcnin iç mekanlan birincide­ layamadığımız biçimde k e ndisi
mış ve başanlı bir biçimde kota ­ ki gibi son derece simgesel tasar­ dışında bir gerçekliği algılamaya,
.nlm� bu " i lk " in ardından gelen lanıyor, aynı içe-ahin ve yansıtma iyi yada kötü çağı mıza ait, onun
"Alicns " ise sadece zekice tasar­ mekani zmalanyla gergin bir at­ içinden birşeyler anlatmaya çalışt­
lanmış bir devarn filmiydi. Bariz mosfe r yaratılıyor, ideolojik ar­ yord u. " Kül türel Farkl ılıklar"
biçimde se ri n i n en hödük filmi kaplanı oldukça yüklü bir film çı ­ söylemini, indirgemeci bir rasyo­
olan "Aliens'da, nereden gelecc­ kıyordu karşımıza. Fincher ışığı nalizasyon olarak görmek istemc­
ği belli olmayan tekinsiz tehlike son derece ilginç kul lanıyor, mil­ yenierin kayıtsız kalamayacaklan
Grc m li n ' le r misali her köşede bi­ yarlara malolan yaratık makerini bir yapıt olarak ele alındığında,
rivercn geri zekalı canavarlar hali­ ekonomik kullan makta dirc n i ­ "AJicn 3" aa verici olabiliyordu
ne gel miş, y ö n e t m e n Ca m c ­ yordu. Ustaca yaratılmış bir orta­ ülke miz gerçekliğindc. " İyi " ya
ran ' u n mili tarizmi, gerilimi bir çağ atmosferinde veri len dinsel da " Kötü " etiketinin entellektüc-
çeşit şiddet gösterisine dön�tür­ ve metafizik dcğinmclerin ,senar­ . lize edilmiş aldatıa formlanndan
müştü. İ l k fi l mdeki femi nizan yon u n ma nevi babası Vi nccnr öteye gidemeycn ülkemiz '' sinc­
Ripley karakteri, iş kadını ki mli­ Ward 'tan miras kaldığı hissedi­ ma eleştirisi " piyasasında film akıl
ğine büründürü l m üşrü. Gerek l iyordu-sadece bu bile fı l m i n almaz bir anlaşılmazlıkla karşıla­
gramer, gerekse ideolojik arkap­ Hollywood kaosu nda yaşadığı nıyordu. Hatta bir sinema yazan
lan açısından oldukça muhafaza­ baskılı yolculuğu kan ı tlıyor gibi. filmi ne idüğü belirsiz ve kanım­
kar olan ikinci yaratık, Hollr-vo­ Filmde dolayımsız olarak Ameri ­ ca hiç bir sinema gözü n ü n be ­
od ' u n sert limitleri n e teslim ol­ kan kültürüne göndermeler bu­ ğcn mesin i n m ü m kü n o lmadığı
muş, salt piyasa için tasarlan mış l u n ması (örneğin ü l kemi� için " Seni Seviyorum Roza" ile karşı­
bir iş filmiydi. henüz yaşanılan bir gerçeklik ol­ laşrınyor ve filmi beğencn leri ya­
Ve böylece maceralı bir çekim mayan AIDS korkusu gibi) çağı­ rankla özdeşlcşri riyordu. Her tür
öyk üsün ü n a rd ı n d a n , s e ri n i n mızın kendisine air derinlemesine filmin birbiriyle karşılaşn nlabilir
üçüncü v e belki d e e n tartışmalı sapramalarda bulun masım engd­ olduğu bir gerçe k . B u n u n da
uğrağına ge liniyord u. S u n u t uş lemiyordu kuşkusuz. Şi rketin Ja­ öresinde herhangi bir film eleşti­
tarzıyla Amerikan sineması n ı n pon-Amerikan ortakl ığı , çağdaş risinin en fazlasından yorumcu­
yeni dahile rinden David Fincher bir Amerikan paraneyası olması­ nun kendi öznel bakışıyla,ncsnel
bu kez kendi " il k " ini ge rçek.Jcş­ nın yanında, hasbayağı bir gerçek gerçekliğin kesiştiği nokta n ı n
tirmek için kamcra arkasına geçi­ te değil miydi? Bir çuva l sakat, ufukları na kadar gelebildiği de
yord u . D e ha n ı n bede lini bile işe yaramaz " YY'' kromozonlu­ aşikar. Bir yorumun diğerine gö­
zapt-ü rapr alonda bulunduran n u n , evre n i n yeni sa h ibi " şir­ re üstü nlüğünden kesin bir ·ifa ­
Hollywood açısından , bu yeni ket" e karşı direnişi, en bozuğu n­ deyle söz edilerneyeceği gerçeği ­
yctm� video klipçi nin yapabi le­ dan da olsa insa n 'a duyulan inan­ ne rağmen ,film leri eleştiren ve
cekleri te h l i keli olabilirdi ama cı dile getirmiyor m uydu?Tüm okuyucu üzerinde potansiyel bir
onlar bu işin de iki keskin ucu­ bunlara rağmen i l kinden çok faz­ etki sahibi olan yazann ,görc bildi­
nun bu l unduğunun hepimizden la şey söylem iyordu 'Alien 3 ' . ği yere kadar konuşması gerektiği
fa zla fa rkındayd ı l a r. Nite ki m . Ancak H'ollywood'a ve yöncnne­ de ülkcmi7..de çoktan u nutu lmuşa
Fincher ödün vermeden ustası n i n kendisine ra ğmen (Ameri­ benziyor.
Scott ' u n i zi nden gidiyor, tekrar ka'da dahilik hem çok büyük bir Evet okuyucular, gösterimi bu
" tc k " e i n d i rgcdiği yaratığı bu şans, hem de çok büyük bir şans­ günlerde sona eren yaraağın öy­
kez evrenin başka bir ücra köşcsi­ sızlık bence) ortaya bir dönemeç küsü ü lkemizde h a l e n devam
�e taşıyordu. Bu kez de baba fi- sayılabilecek oldu kça ciddi bir ediyor, kaçırmayın .

35
Bir Devlet Hastalıaııesinde
••

Psilciyatri Eğitiıni Uzerine


Gözleıııler
ya da
Fol ie a Clinique

Ş ile Yolcuları'na Sevgiyle . . .


B u yazı, bir kişi ya da kuru­ d a tıpkı böyle yazıyordu , hala lerine ayrıla� bir odada oksi­
mu yargılamak için deği l , psi­ da y a z ı y o r - k l i niğine a d ı m jen gereksinimlerini paylaşan
kiya tri eğitiniinin nasıl olm.a sı a tarken yoğun bir öğre n me I>U insanlar elbette hoŞ görul­
gerektiğin in yoğun olarak tar­ arzusu d u y uyordum sadece . mcli ydHe r . Ayrı b i r görüşme
tışıldığı şu günlerde , dört y ılın K a p ı d ak i tabelaya sa pl_a n ıp odası ve eğitiminin yoklu ğu n­
biriktirdiği duygu ve düşünce­ k a l m a k ; n e de olsa bi çimsel dan yıJgınlığa düşmeyerek, sa­
lerin iti�iyle, soyut sorgulama­ k aygıların t u tsağı olmak de- bırla dev a m ediyord u m . B u
lardan somut adım lara geçişi mckti . Oysa öğrenecek çok şey klin iğin bir de kapali bölümü
k atalize edebilmek amacıyla vardı. Koridorda, aynı amaca vardı: hani şu, v arl ığı ne de­
yazıldı . Olanı biteni u n u tmak , hizm e t eden ve aşağı yukarı n iyle Ankara'd�ki bütün fa­
bir sıfat kazanmanı n edilginli­ a y n ı a raçlan k u ll a n a n içiçe kültelerin hasta sevket mesine
ğine gömülerek her şeyin üstü­ geçmiş iki·ayrı psikiyatri klini- neden olan " kapalı bölü mu. 6
ne sünger çekmek , h a t ta b u ği öyl ece d uruyorlard ı . Söz kadın 6 erkek, toplam 12 has­
y a nlişlığı n hirc parçası olarak konusu ayrı m, k uramsal ya da ta _i çi n düşünül_m üş bu küçü- ­
devam etmek de bir seçenekti. işlevsel bir tcmele d ayanmı- cü k mekana girdiğinizde, de­
Ancak eğilimin tüm y a ş a m ı yordu. O ·halde neden iki ta- . mir parmaklıklar ve alt kat ta­
kaplayan h i r s üreç olduğu nu n eydiler? Öğrenecek onca şey · ki m a hkum koğuş unu bek le­
düşünüyorum. Yok saymak varken böy-le b ir ayrın tıda ıs- yen jandarmalada birlik te. içi­
y�rine a ltını çizmeyi bu ne­ rar edilemezdi. Hastalarla ta- nize hoş bir suçluluk duygusu
denle seçtim . Gözlem lerim yer nı ya da tedavi �acıyla gö- yayıl ıyordu( bkz. ülk e gerçek­
yer öznel çizgiJcr _t aşıyor ola­ rüşmek için ayrı b i r oda n ı n lerimizin ayrılmaz parçası bö­
bilir, yine de bu deneyimi pay­ bulunmaması d a , olsa olsa ül- l ü m ü ) . Yan hşı/çirkini s a pla­
laşma k , susmaktan/u n ut ma k­ ke ·ge rçeklcrimizin a y r ı l m az . maya yanaşan yok t u , üstünü
tan daha doğru gibi geliyor. b i r parçasıy d ı . B u a m açl a , örtmeye çalıştyorlardı (bura­
Sun"u lanlar , dotaylı ve dolay­ boş bulunan ya da bu lunama- da üstünü örtrnek kavramı so­
sız ilgililerin yanıtla rıyla an­ yan h er yer, mevsim uygunsa m u t anlamda k u llan ı l mıştır.
tam kazanacaktır. ba lkon ya d a EKT odası kulla- Belg�s i , D ü n y a Sağl ı k Ö rgü­
Benim henüz Wolberg'den fi­ nılıyor d u . Hastaya yaklaşımın ttinden üst d üzey bir yetki li­
l a n haberim y o k t u . Ç içeği a beces i kon usunda k i msen i n n i n ceketinde b i r yağlı boya
burnunda bir psikiyatrist ada­ ortada görünmemesi ketlcyici lekesi olarak durmaktadır) .
yı ola!a k , psikiyatri k liniğin­ olma kla birlikte, şef. m uavini- Mekan a ilişkin soru nların çö­
den ha�ka her şeye· benzeyen o b�şasistan-asistan h a t t a b i r z ü m ü yol u n d a b i r süre debe­
görkemli upstKYATRlu -kapı- süre i ntörn sıfatlarıyla kendi- tendikten son ra , - bu çabalar

36
ancak bir gazetenin orta say­ Neresinden bakarsanız bakın,
fasında küçük bir haber oluş­ süreklilik ve . sistematiklikten
turabildi - •bir iki asistan neyi yoks u n , çoğulcu-ka tılımcı ol­
değiştirebilir ki" gibi ayakları mayan, tek boyutlu -tek mer­
yere basan bir çıkarıınla , öğ­ kezli, tutarsız v e karmaşık bir
renm e arz u m uz u taz eledik . eğitimle karşı karşıya y d ı k .
B u tazelern eye sözde uyu m , "Bütün b u ahval ve şerait için­
poliklinik d e aynı anda birden de dahi" öğrenecek çok şey
fazla hastaya ruhsal muayene vardı. Klinik şefi • beğenme­
yapılmasını doğal karşılamayı yen . . . ir olur gider" diyordu . *
da öğr�tmiş oluyordu . B u saatten sonra nereye gide­
*Bu kliniğin günlük pratiğin­ ecktik. 11 Heni eleştiren , hem
de, psikoterapinin asla yeri b urada kalan şerefsizdir" di­
yoktu . Özgül bir psikoterapi yordu(hala kulakla rım u ğul­
disiplini iç�n eğitimin olma yışt duyor). Sorular . . . Sorunlar . . .
bir y ere kadar a n l aşılabilir Dışa açılmak e n doğrusuydu :
de, tıbbın tüm dallarında psi­ sempoz y u m l a r , kongreler?
koterapötik yaklaşımın gerek­ "Sevsinler kongrelerini" diyor..
liliği vurgu lanır ken, böyle bir du. Filanca yerde psikoterapi
yaklaşım için temel bilgi ve eğitimi? "İyi para kazanıyor­
uygulamanın dahi olmayışının lar, safsata bunlar" d iyordu .
hazmedilir yanı yok tu. ( "D üş- Klinik şefi herşeyin tek egcme­
. manınızı iyi tanıyın" anlayışıy­ niydi (Bu durumda, eğitimle
la yapılan psikodinamik k av­ ilgili bir. yazıda , klinik şefinin
rarnlara yönelik adersler" , tutum ve davranışlarına dair
bilgileri h avada u çu ştura n , saptamalar y apmak da kaçı­
pratikten yoksun v e anti-Fre­ nı lmaz olsa gerek . Bu yazıy.ı
ud bi-r seyir izliyord u . ) Kitap­ yazarken , b i r k işi için bu
lar e ğitim i , s.a dece bazı ku­ tarzda ruhs�l belirlemeler
ra�sal bilgilerin edinilme sü­ yapmanın doğrul uğu nu yan­
reci değil, hem k uramsal hem lışlığını çok düşündüm. Ancak
de uygulamalı bilgilerin siste­ kendi tavrının doğruluğundan
matik olarak edinilme süreci bu kadar emin olan bir kişi
olarak tanımlıyord u. Uygula: karşısında, tepkisiz kalma k ,
madan geçtik ; kuramsal bilgi­ bir�akıma mazoist bir tercih
lenmeıiin hiçemi ve içeriği de olacaktı . )
nonsistematik , yanh ve h atta Rollo M a y şöyle diyor d u :
bazen y anlış oluyordu. Klinilc uKendi tavırlarırun doğrulu­
şefinin ısrarla ve i natla savun­ ğundan mu tlak bir şekilde
duğu , giderek sarsılmaz slo­ emin olduklarını iddia edenler
ganiara dönüşen ve asla değiş­ tehlikelidirler. Böylesine emin
tirilemey«;n yanlışlıklar her olma sadece dogmatizmin de­
gün dinlen iyord u . Örnekse , ği] , y1kıcılıkta onu geçen kuze­
DSM-III, dina mikçilerio yeni ni fa natizmin de özüdür . . .' Du
numarasıydı (amacım D SM­ durumda kişi itira:d arını, a­
I I I ' ü savunmak değil. A m a dece karşı çıkışları değil, ken­
D S M anlay ışının , n eredeyse d i bilinç dışı şüphelerini de
dinamik yaklaşırn l ara bir tep­ yatıştırmak için arttırmak d u­
ki gibi doğduğu , hatta neokra- · rumunda kalır" ( * *) Klinik şe­
epelinizm sayılabileceği söyle­ fi alay ediyordu. Dört yıl bo­
nirken , bu kadarı b iraz garip yunca hemen her gün 11ders11
clmuyor mu? ) adı altında, o n u n herkesle

37
alayım dinledik. Diğer psik i­
y a.l r i s t l er b e ş para etmez
adamiard ı.

(*) Bu pa ragrafın geri kalan


kısmını, isterseniz okumayabi­
lir , yok say ab ilir ya da ben im
gibi utana sıkıla fısıldayabilir­
siniz. Fakat b i Ji niz ki bu satır­
lar, olanca kabalıkları ve çok
sayıda tanığı ilc, klin ikdeki
akıl a l m a z sağl ı ksızlığı n t ü ylc r
ü r p cr tic i göste r gele rid ir .

(**) Rollo May .. . . . Ya ratma


Cesa re t i , çev. A. O ysa l ,
Metis yayınları, 1988

Köstcbc k l e r , s ü m s ük ler, tel­


l ak l a r . . . E n b ü y ü k o y d u . D u ­
rup d i n le n m e de n k ü ç ü m s ü ­
yordu. O n un bir parçası o l a ­
ra k bizler de b ü y ü k t ü k . Uz­
man o l u nc a on u n şu beleri ala­
caktık. llunun i ç i n bu kadar
emek a r fed i y or d u . Odasın­
dan ve k l i n i kden ç o k özel bi r
d u r u m o l m a d ı kça ç ı k mı y o r ,
m ü ri d ie r i nd e n baş k a k i mseyle
konuşmuyordu. l l iç bir bi li m­
sel e t k i n l i k v e b i l i m adamı onu b i l e u ygun o l m a y a n b u a t mos­ özell i k l eri n i n t a r t ı ş ı l d ığı b i r
i l g i l c n d i r m i y o r d u ( b u ta r z d a fer , nneak L i r "folic a cl i n i q uc" oturu m d a , "sını r l ı d em o k ra t i k
b i r e t k i n l i ğe katıld ığına bir o l a rak adlan dı rılabi l i rd i . özyönc l i ın " kavra m ı n ın � ü nd e ­
ke z tan ı k old u m . Onda da yo­ S o n u ç olarak , b u k l i n i ğ i n b u mc gel i ş i n i " s ı n ı r l ı11 yı sorgu la­
rumu " b i r şey an la m a m ı şla r­ d u r u m ve yö n e l i m b i ç i m i y l e m ak ge r e ğ i n i b i l e d u y m a ks ı � ı n
dır" ol m uş t u ) . Soğ u k ve ya k m­ e ğ i t i m v e re n b i r k u r u m olma­ sev i n � l e i z l e d iğ i m i a rı ı ms ı y o ­
Jaşma g üçl ü ğ ü iç i n d e o l m ak , s ı n ın y a n l ış o ld uğu n u d ü ş ü n ü­ r u m . Sa n ı r ı m , 11s ın ırsız otori­
. bu olsa gere k ti . İşler i s ted i ğ i yo r u m . Fakat eğer d e m i r ta­ t cr" u yg u l a m a l a r ve uygu layı­
g i bi gi t m c z sc , en p r im i t i fl c ri n­ v ın d a dövü l ü r örneği� p s i lco­ c ı l a rı aşınanın ve uzm a n l ı k cğ­
dcn seçi p y adsıyor, yansıtıyor, pa l<,loji psi kopatoloj i k ortam­ L i m i n dc ·or u n l a r ı az a iL m a n ı n
böl üyord u . Kli n i k le iyiler ve da öğ ren i l i r d i yorsa n ız , b u ra­ y o l u, y a ra t ı l ac a k içten tart ış­
köt üler vard ı . Fak a t dengeler d a n uygu n yer b u l u n a m a y a c a ­ ı na orta m ı ve birinc i l or u rn l u­
her an değişe bil iyord u . 1 yil cr ğı k a n ısınday ı m . Ba)il a rkcn de l u ğ u n h e k i m ö rgü t l er i ve u z­
kötü , kötüler iyi olabi l iyord u . s öy l e d iğim gi b i , t ü m ii y l c b e ­ m a n l ı k d e r ne k l e r i n e ver i l m c­
İşin ilginç y a m , k i i n i k çal ışan­ n i m penccremdcn olan bu göz­ si n den geçi yor.
l a r ı n ı n bir bö l ü m ü , Liim bu l e m l e r i n a n l am kazanınası a n­
o l u m s u z l u ld a r l a m ü k em m e l cak d o l a y i ı/dolaysız i l g i l i l e ri n
bir u y u m içi n deyd i . Dirisi söy­ ya n ı L la n yl u m ü m k ü n olacuk­
l ü y or , d iğer le ri kayıtsız şartsız tır. Y a n ı ls ı z l ı lc ve tep k is i z l i k D r . A. Haldun Soygür
o n a y lı y o r la r d ı . Ka rşı ç ı k a n ı n ise yeni çığl ı k l a r veya sus) u n­ Şubat 1 991 , Arıkara
sıfa t ı hazırdı zaten : psi kopat ! l u k la r do�uracak t ı r . Kısa siirc
B ı r a k ı n eği t i m i , y aşa ma k i ç i n ö n c e , ps i k i y a t r i k l i n i ğ i n i n

38
M A Y A K O Y E S K İ' Y E

Boşlu�unda durdum saatierin

Zamanın kıyısında

döndü akıl gökyilzii ırmaklanndan

kaygılar gördüm, sevgi yorgunu

ürpertiler, gıcırclarken dişli bilyelerinde

Yaralı aşklar gördü

terk edilmiş sevgililer

ve usanem çiy düşen yüzü nde

gözleri nemli dizeler

karartmış sevinç ışıltısını da

Siyabi boşlu�a rastladı bir yanım

yürüdüm durdum

Mavi Platin yollarda

Yıldız kemi.ri!ken resimler

kendinden gecmişti

ayak seslerini duydugum

İnci giyinmiş mor desenler

Ve güneş oturmuştu

erik a�açlarına

köpüklü şarap içiyordu,

beynin so�uk kanından.

her soydan, ulustan, ırktan

binlerce müzik derlernesi

yüzbinlerce melodi

toplandı orta yerine gögün

o muhteşem mozaik

elele tutuştular işte

dansa kalktılar

dişleri kenetli kafat asları

içlerinden biri, en baştaki

aralanıyor keneUenen dişleri

başlıyor okumaya:

"SARAP DOLU BlR KADEH GİBİ


BİR ŞÖLENDE BEN
KALDIRIYORUM
ŞllRLE DOLU KAFAMI"
tamam tanıdım bu Mayakoveski

severdi o,

böyle anlamlı muhteşem şölenleri

A.Ö.
Kimileri, "günler bsahrken, " diyorlar, "kimilerinin kimi monoaminleri daha az
ve usul damlamaya boş/or: çökkünlüğün nedeni. " Kimileri de bu işleri başka
biçimde kavramaya çoi1Ş1yor; Ameriko!J/arm birinci ve ikinci ekseniere oylr­
dtklonm oym çizginin iki ucuna yerleştirerek. Sonra, yitirilmiş nesneler var,
bitmey_en oçltğtmtz, dayanaksizit k, koygon zemin . . . Soymak/o bitmez. Bil­
memenin oğnst do cabos1. Yolmz, söz oromtzdo, ben ta boşton us/oma de­
diydim ki: bir gün yüzlerimizdeki berrak göller düşecek ve bu oymozco eğ­
lence bitecek.
Aşoğ1daki, duygu-düşünce-mevsim-tşlk-sJvl ilişkilerini bilimsel olmoyan koygt­
larla anlatmaya kalktşm1Ş bir metin. Ama metindeki mevsim bahar. Komçt.

A S · LONGA,
BA AR KISA
. mezdim . 11
aharın s ize karşı kaza n a- n i d uy ura n , ama s i z i dışında
B çağı u tkuyu 'sineye çekme­ tutan baharı bir kezliğine yok
ye haz ırlanırke n , b i r saba h mu saymalı? Üsteli k , bilirsiniz Nisan'ın on sabahlarından bi­
hardaktan boşan ı rcasına y a- · ki, b i raz z a m a n tanın a, kişi rinde, bir gçnç adam , Şubat'ın
ğan yağmurla uyanırsanız , içi­ toparlanabilir; bu başLan çı­ gri s i h a l a ü s t ü n d e , �yurken ,
tıizden ne yapmak gelir? k arıcı çağrıya u y u p b i r scrü• kışın tortusuyken , yatak oda­
vene atıJm ayh yüreği olur.' Ye­ s ı n ı n penceresine vuran yağ­
Diyelim k i , aşkın Ve mevsimle­ nilgiyi hazırlayan sizin miskin­ murun sesiyle uyanmtşt ır.
rin-ama yaln ız bu ikisinin- ca­ liğinizden çok baharın acı ma­
nınızı s ı k s ık a c ı t t ı ğı yılların . s ı z h ız ı d ı r ; daha d oğrus u , İşte sonunda . . . i r i gürültülü
.
birinde, bahar zamansız geldi. günlerin geçip gi L Liğini d uyma­ damlalar . . . odasının pencere-
Kendisine ayak uyd uramaya­ n ı n b u n a l tıs ı n ı n , 'ezik li ğ i n i n sinde . . . toprağın , bitkilerin üs-
c ağı n ı z ı b i ld i , s izinle s avaşı­ m i s k inliklc ortaklaşa ü re t t iği tünde . . . kendi y ü reğinde . . . on-.
y or. İ k i a y geçt i , h a la karar­ bir kısır döngü. B u n u sezersi­ ları kokutarak yı kayıp parla­
s ızsınız : Savaşmalı m ı , yoksa n i z '· 11ı aman
.
d u rs a 11 d e rsi n iz ' tara k, serinlcterek. . . pa tır pa-
yaşamdan bir bahar eksi i tme­ 11olmaz ya , bir-iki günl üğüne t ı r . . . ş ak ı r şakır. . . şıkır şı-
yi göze alıp geri mi çekilmeli? d u ruvcrsc, bahann yanımdan kır . . . of, of!
Çağırıp çağırıp kaça n , geldiği- böyle geçip gitmesine izin ver-

40
Genç a dam, yağmurun kentin mak güç; çünk ü , içinde h em niye vokal bir partisyon . . . te­
her yerinde aynı nitelikte ol­ törenierin ağırbaşlılığını, ka­ nor , doğaçtan . . . ya da teybin
masını dileyerek , kararlı , ive­ n ıksanmışlığını , hem de bir sesini sonuna kadar açıp salo­
cen, kendini sokağa atmıştır. gözükaralığı barmdırır. nun duvarlarını şööyle bir . . . ·

doğaçtan . . . Ertesi gün rengi


O da bah arla didişip didişme­ B u , dinlencedeyken, bir öğle gözünüz tutmazsa , d ah a koyu
yeceğini hilemeyenlerden ol­ sonu mis gibi bir uykudan bir boyayla , baştan ! )
muş, ama o sabah yağmurun uyanıp taze bir çay demiemek
sesiyle , son iki ayı u n utmuş­ ve çalışmaya paşlamak gibi Genç adamın , durağa varmak
tur: O yıl kış beş ay sürmüş­ bir iştir. için iki sokaktan geçmesi ge­
tür, bahar bir ay sürecektir. rekmektedir: Önce evinin bu­
Kararlılık ve özgüven, ona G ü n e , aç karnma bir sigara lunduğu dar sokak, sonra da
tUttürerek başlamaya henzer. onu dik kesen ve caddeye ka­
11Bahar bugün geldi, 11 dedirı­ dar uzanan, geniş ola n .
miştir, Bezgin, otururk e n , fırlayıp
Bahar o gün gelmiştir. Mozar t dinlemeye . . . (Pa tla­ llkini, k azanmak üzere oldu­
Mart, Nisa n , kışın son iki ayı , yan bir tomurcuğu , k ıvrımlı ğu u tkunun esrikliğiyle, ama ­
Nisan sonu , baharın başı. yollarda hızla · i lerleyen bir son iki ayı unu tuverdiği için.:.
arahay ı, çalışan hecerikli. elle­ · bunun bir utku olduğunu ay­
Olur mu ol ur! ıaten, bana ri çağrıştıran bir senfon i , ör­ rımsamadan geçmiş'tir. Bu es­
kalırsa , ancak böyle olur. O neğin . . . Fin alde senfon i pat:­ rikliğin arasında , y aşamından
bungun hocalamadan yavaş lar, gözlerinizi kapatıp pembe bir süre önce \}ıkmış olan sev- ·

yavaş silk inip kurt ulamaz ki­ çiçeği z u m y aparsınız , araba gilisinin imgesi onu yok layıp
şi. Bahar la , kafası nda önce­ ustalıkla park edilir, becerikli durmuştur. Ne de olsa , iki ki­
den kurd uğu bir savaşıma gi­ eJler ü rünlerini bir masanın şilik eski bir törene ilk kez tek
remez. Ya onunla ta başınd� 'üstüne bıra kıverirler. Siz de, başına çıkmak üzeredir; yılla r
uyuşur , ya da böyle apansız , gözleriniz hala kapalı, senfo- önce sevgilisiyle ilk tanı.ş tı�la­
gözükara , yarı-deli b ir saldı­ rında gitmeye · b aşladıkları,
rıyla ortasına dalıverir. sonra da biç vazgeçemedikleri
Diyelim ki, oşk1n ve parka g:i.tmcktedir. Şimdi bu
(Peki ya o gözükara lık , o ya­
n-delilik n asıl ansızın gelir ki.:.
mevsimlerin bahar dcliliği onu yine parka
sürüklediğine göre, artık par­
şinin üst üne? derseniz , işte oma yolmz bu kın yaşamından çıkmayacağı
arasını hen de tam çözebiimiş
değiliıq. )
ikisinin bellidir ; h a h a rla gelen ilk
ödev ise, parkla eski sevgilisi­
conmtzt stk stk nin imgelerini birbirinden
Genç adam, baharın "ilk gü­ ayırmak.
n ü nün11 coşkusuyla delikanlı OCIHIQI ytllonn
bir y ür ü y üş tutturmuş, dol­
muş durağına vurmuştur. Ni­
birinde, bahar " Çok güç şeymiş, bir aşkın
hi LLiğini anla m a k ,� demiŞ tir .
yeti , kendisi için çok önemli, zamansız geldi. 11 0 kadar çok şey birikurmi­
çok özel olan bir parka git­
mek. Yaşamının törenleri ara­
Kendisine oyok şim ki, ancak on un varlığında
anlamlı olabile n . . . O gü nden
sından çıkarmış olduğu bu işi, uyduromoyocoğtntzl bugüne onca duyarlığı , rengi ,
yeniden onların arasına kat­ simgeyi , düşlenii n ereye koy­
mak . bildi, sizinle dum hen? Nereye boşalttım?.u
SOVOŞiyor.
B u nasıl bir co�kudur , anlat- Genç ada m , tam geniş sokağa

41
dönerke n , k öşe d e k i tek k a t l ı u z u n koş l u k ları gü n old uğu gi­ k a t i n i çek m i ş t ir. Ö tes i , yak ış­
e v d e y a şa y an b i r başka ada­ b i . Son b i rkaç y ı l a y a y ı l a n , urm a . ) S a n a tçı bir y a n ı var­
m ın pencereden dı şarıya b a k­ s a n k i y a şam la rı n m i l k b ö l ü­ dır. (Tck k a t l ı evin giriş in deki
t ı ğı n ı g ö r m üş tü r. Uz u n s ü re­ m ü nde p ro v a ı n ı y a p t ı k la r ı , büyü kçe t a ş ı n ü zeri ne özensiz­
d i r sokak ta karşılaş tığı , artı k i k i n c i böl ü mü n d e d e kendi l e ­ ce yazıl mış bir söz ! 11Ars longa,
y ü z ü n ü ç o k iyi tan ı d ığı , ü s tc­ r i n i avu tmaya yeten o esr i m e­ vi t a brevis. ") D ost canlısıdır.
lik or a da b u rada birçok ortak n i n ve son ra ki törenierin mc­ (Doğru eve giren çıkanın say ı­
tanı d ı k l a rı çıktığı için is ter is­ k an ı , t ıp k ı o g ü n k ü gibi yeş i l , sı bilinmez . ) Dostluğuna güve­
temez i lg i y l e izlemey e başladı­ boş ve ı s l ak t ı r. nilir, ama her a ra nd ı ğ ında bu­
ğ ı , a m a h iç k o n u ş m a fı rsatı l u nmaz. Bir r a s tla n tıy l a ya da
b u l a m a d ı ğı orta yaşlı komşu­ G e n ç a d a m ise, oraya gitmek o sizi b u l d u ğunda uzu n sürel i
s u . . . baharın ilk gü n ü . . . sa ba­ için evden çık tığın ı u n u tara k , bir b irliktel i k başlayabilir,
h ı n o saatinde . . . yağmuru sey­ s ı r ı ls ı k la m olar a k ; b i r y ü r ü­ sonr a i z i ni y i t i ri rsiniz b irden .
r c lmck t e d i r . 13 u adam da y üp bir koşa rak , bir koşup b i r (Ya k ış t ırma) Kuzu göz l ü bir
o n u n gib i . . . b u :ıda m d a y a r ı­ u çarnk , sonra y i n e y ü r ü yere k , k öpeği v a r d ı r ; hep b a h çed e ,
del i . . . Yüz ü n ü . . . ve tören l i gü- a m a e n çok u ç a ra k , bağlı d u r u r . ( Köpek , ku rt-ç o­
l üş ü n ü . . . pc:n ccrcyc . . . y a . . . gerçekle d ü � lc: min t a m orta ı n ­ b a n k ı r m ası d ı r ; a rs ı z a rsız
pış . . . u r . . . m ış . . . Aman . . . ar- da, h avlayıp m a h a l l e y i ayağa k a l­
tık . . . k i ş i n i n . . . a k l ı n d a . . . es- k en d i i n i b c l k i d c h i ç t a n ı m a­ dırır. H e p ba h çed e k a l d ığı ,
ki. . . törc n lc:r . . . m i . . . ka . . . yan, doğr u . )
lır . . . m ış . . . y e n i b i r dost yara t m ı ş t ı r :
Yarıd c l id ost u s t a . Genç a d a m , baharın i kinci

su i çi n de özel oldu�un u , on u n
Genç adam yağ m u r u n komşu­ önem l i k a ra r ı nı d a ç a bucak

da k a fas ı nd a i ç i n d e ya ğ m u r
verm i ş , _ önce k o şa r adı m yii rü­
A d a ın ı n mcs lc ğ i , ga7.clcci l i k­ meyc , sonra d ü pe d üz koş m aya

m n mış ve ü s tü n de "Ars l on ga ,
geçen d üşlemler do l aş Lı ğ ı n ı çı­ Lir. ( D o ğ r u ) Çok b i l g i l i d i r ; b a ş l a mı ş , pencereye h iç ba lc­

ç üd e d o y u r u r 1 r şıs ı n dak i n c .
k a rs a m ı ş t ı r . Kom ş u s u n u n d o s ıl u ğ u y l.a bilgel iği n i eşi t öl­
uzun bir s ü red i r pcmceredc a v i ta brevis" yaza n taşın yanın­
o l d u ğu n u v e b u d ü ş l c m leri { Bu n da n e m i n ol:ı m ay ı z . Ge rç i dan h ızl a g eç m i şt i r. Komşu s u
zcngi n l e ş ti rm cy e çalışlığını genç adam ı n , k o m ) u su n u n dc:li d e l i çal a n k a pıy ı aç t ı ğı n­
v a rs a y m ı ş t ı r . { fl u n u d a " i l k e v in i n bahçesinde ma h al l e n i n da, ona "sizi k a ç ı rm a k t a n
gün ün " coşk usu n u y o rm a k ge­ çocu k l a r ı n ı ve ge n l e r i n i mer­ kor k t u m " d e m i ş t i r . "Ko lay ko­
r e k ! ) Yağm u r u n y c r y ü � ü n d e d iven lere, t aş l a r m ü s tü n e , lay ev d e b u l u nmaz ı n ız ç ü n ­

sormuştur: " K öşc n i �d c: beni de


k a ç in;ana 11 iiz c l 11 es i n l e r ge t ir­ d iz li :r i n c y a y m ı ş , s öy l eş irk e n k ii u . S o n r a biraz çe k in e rek
diğini hiç d üşün mcmiştir. görd U ğ il o l m u ş t u r ; ama ko­

r a ın a m ışt ı r . ) H e nidi bi r hafta­


Kom ş u s u n u n , b i r d e n b:.ıs t ı ra n n uş t u k l u rm ı işi t mc y i hiç başu­ a v u t u r m u su n uz ? u
yağmura b e l k i d e i l e n e r ek ba­
k ı yor olabileceği n i a k l ına bi l e lık g a z e l e n i n orta s a y fasın da , Uaharın siz e k a rş ı kazan acağı
gc t i rm c m i ş t i r . Ke n d i n i o n a o bi tm iş a ş k l a r ı n kalırama n l arı­ u t k u y u sineye ç e k m e ye hazır­
k a d a r ya k ı n d u y m u ş l u r k i , n ı a v u ı u r . H e r h a ft a yeni b i r l a n ı rk e n , eve y ü r il y e r c k dön­

b i r bi r i n d e n ra r kl ı , b i rbi r i n ­
ort a k tan ı d ı kl a r ı y in dedik od u b i l m iş-:ış k l a u � raşır ; h e ps i d ü � ü n ü z b i r gC!cc y jj z ü n Uze

sa, i ç i n izden ne y ap m ak ge l i r?
yaparak öğre n d i k l e r i , ona y a­ ı l ı k b i r ç iç e k kokusu çarpar­
k ış lırd ı k l arıyla karış mış lır. den re n kl i . l ı; k i i ç m c y i v e içer­
k e n g c: n iş b i l gis i n i sergi l erney i
O sır ad a park yemycşi l , b or n­ sever. ( Penc<:re n i n tam k a rşı­

l a r önce se vgi l is iy l e ken d i l eri­ k a n - b a r , gece


boş ve ç ok ıslak t ı r . 'fıpk ı .yı l­ s ı n d a d u r a n ı ş ı l ışıl bir a me r i ­

ni
oka k t a n geçen
Lu t am a y ı p , içi nde u z u n ge nç a d am ı n birçok kc� d i le-

42

Inis 1

görkemli b i r di nginlik ve güç ten sonra

kopan bir çığ belk ide gerçek bir deprem

le b i rlik te suyu kı t i nsanlar gibi sönük sessiz

soğuk , dcprcse, i nat ve i n anılmaz biçimde di lsiz

sözü k u tsal heccden sonraki ses iz lik gibi dinlcnip

ibrişim b i r çözgü gibi i nsan omuzl::ı.rınd a avrulan kcşiş

ti lrck �uh u n u n hezey nnlı savaşında yeniJip

h a n gi kayıtsız snlon lard:ı devriJdin sen

tunç heykel i n en yıleıeı kıtlıkla kendi onuruna ermiş

h ü z n ü n d e n k ur t u l a n çocuk gibi üstünde sa rulan ceket

değerli taşlarla karşılaştıkça ufalan insa n , göz

han tal devieric savaşını k az a n d ıkça uçkun , tanrı

ve kendi gücünü hep kendi kemiğinde yankılnmış cl

bozmuşsun vücud u n o derin istifini

uzun dualar ve bir t ü r l ü pntlamayan yağm u rlar

g i b i stkıyor

toprak a y n ı sağır k n t ı l ıl ta sık ıyor şimd i tenini

Tahir Musa Ceylan

43
-35 yaşında . Evli, iki çocuk babas ı , ayakkabı Şimdi. Psikiyatrsınız. Ne yaparsınız?
tamircisi. �smer, orta boyl u . Kırşehir nüfusuna 1 . Adama 'Ulan manyak. Sensin ulan cahil.
kayıtlı. Otur ulan yerine. Edepsizlik etme, eşek herif'
-Son üç gündur·uyumuyor. Gidip, kendisine diye bağınr, üstüne yürürüm. Sakin leşmem
bir gitar ve deri ceket pantolon almış, kolla.nna zaman alır.
gümüş bilezik ler, boynuna kolyeler ta kmış. 2. 1 . şıktaki gibi davr.·a nmadığım için zate�
Milyonlarca lira borçlanmış. Eve bir sürü sakinimdir. Görevlilere elimizdeki kimyasal
hayvan getirmiş (sincap, penguen, pelikan , ger­ silahları hemen hazırlamalan için emir vererek
gedan vb .) 'Estetik a meliyat olucam• diye odayı terk ederim.
tutturmuş. 6 yaşında bir esmer çocuğu evlat 4. A ntipsikaytrımdır. Ne de özgün bir varo­
edinmek için girişimde bulunmuş. Kendisinin luş diye düşünürüm. Onda aşkın öznenin gizini
Michael Jackson olduğunu iddia ediyor. Evi � in ar arım.
balkonunda sabaha ka�ar avazı çık tığınca 3� Adamla k a fa bulurum. Sayın Billle Jean
bağırarak 'Billic Jean'ı söylüyor. Karısına turne gelideriniz nasıl? Tatminkar mı? diye .
'Tina- . Gel lan . Dans edicez' diyerek, zorla sorarım imzalı bir posterini i terim.
onunla dans etmeye çalışıyor. Kadın perişan. Ne. 5. Onu anla maya çalışırım. Ben de masanın
yapacağını şaşırmış. Kocasının yaptığı üstüne çıkarım . Parçası bi tlikten sonra bir istek
harcamalan nasıl k a rşılayacağını düşünüyor. parçası da ben isterim. Hatta masaya vurarak

Mab_allell gürültüden muzdarip, uykula r eksik , ona geri vokallerde eşlik ederim.
sinirler gergin. 6. Onunla birlikte karısını da anla maya
Bu durumda ne olabilir? çalışırım. Bu durumda masanın üstüne çıkmam,
Diyelim . Bir taksi, komşulardan bir ikisi ya söz. konusu değildir, tah ü ki. Kadın çok sıkıntılı
da mahalle karakolundaki polis memurları, bir ve üzgün görünmektedir. Kocasının ayakkabı
de adamın karısı , adamı alıp psikiyatra ta mir ettiği eski günlerine dönmesini
getirdiler. istemektedir, bı:;lU k i , Kırşehirli yoksu l bir
Adam , polislel"i ya da nınhalleli ref:ıkatçileri a y akkabı tamircisinin ömründe bir kez olsun ·

kendisi için tu tulmuş 'body guard"lar z:ınnedip, kendisini Mich ael Jackson gibi hissetmesinin
'sorun " çık:ırm:ımış olsun, hastane yolu nda. Ye an laşılırlığı ile, kansının zorlandığı 'Tina'lık
hastanede - Psikiya trın odasında. Panter gibi . konumunu red detmesinin h aklılığı ve yapılan
sürünerek odaya girip, birden ayağa fırlayıp harca m�ların (estetik ameliyat, evlat lı k , pelikan .
gitar çalmaya başlast n . Siz de ona gAdın ne vs. ) bir ayakkabıcı ailesinin göğüsleyemeyeceği
bakayım oğlum senin' �emiş olu n . O da size düzeylere varmas1nın barizliği karşı karşıya
'Billie Jean'· desin. 'Evladım bu ne biçim isim. gelir, içi � de. Bir karar alır, uygulanm.
Pantolon ismi. De bakayım bana hakiki ismini'
diye ekleyin. O da size Aptal . Cahil herif. Geri
• Siz ne yapardınız ?
zekalı mısın' diye bağırarak hoplayıp masanın
üstüne çıkmasın mı? Gitar çalmaya başlamasın
mı? Sizi de gel bana eşlik et diye yanına
çağırmasın m ı ?

44
Bit Kitap Arkasi Notu:

Art1k bu konuda bir şeyler yazmaby1m;

Ey okur! Henüz reşit olmayan liseli kızını elinden

tutup okula götürmek , kafasındaki 'ilk erkek' ,

'bekaret 1 ,'bozulma' gibi kavramları silecek basit

bir operasyonla zarın açılmasını sağlamak

sanalsizlere düşüyor . . Doktora kadar giderseniz

bu eylemi süslemek , neşelendirmck, gururla

bezemek, sünnetin çift cinsiyetliliği

kaldıramayacağını düşünüp yeni bir isim aramak

aklınızdan zaten geçer. Ama kızınız reşitse sizi

yanında götürmek ister mi bilmiyorum.

İnsanları tck tek bilcmem. Bildiğimi söylemeye

çalışıyorum iş te : Soluklandırın şu toplumu, o

aydın, o okuyucu, yazar, ressam, d üşünür

insanlar, o 'çok şeyler yapmayı' beyninin

hakkıyla kazanmış topluluk , sizde soluk

vardır . . . zar daha önce de atılmıştı . . . şu zarı bir

gayret alıp bir d�ha a t ınız . . . bir daha geri gelmesin.

Uyarı: Yukarıdaki düş üncenin yürü rlüğe

girmesine bir katkı olur diye her kitabıının ar­

kasına yazmak gerekirse yazacağım. Ancak yuka­

rıdaki paragrafla kitaptaki öyküler arasında bir

ilişki yok, olmayabilir. Kitaplardan çok kitap ar­

kalarının okunduğunu bildiğim için bu 1okunma

fırsatı'nı ölüm kalım meselesi sözlere tanıdım .

Bunlara bakıp da hakkımda uA h ! Ne feminist er­

kek ! • diye düşünülmesin, kimin ne olduğu dav- ·

ranışta meydana çıkacaktır çıkıyor. Tekrar yaz­

ma isteği duyuyorum, kimin ne olduğu davranış­

ta meydana çıkacaktır çıkıyor.

Süreyyya Evren
"Yar Arabeni Öyküleri"

45
Ashnda B i l l Hubbard1a yakılan ağı t t a , o kim isi büyük, k i m isi k üçük öl üm oyunları.

yorgun, çok şeyler görm üş geçirmiş (ve- dolayı­ Diz içinde yaşadıkça fark ına varmad ığımız

sıyla insa.;lar öldürm üş) Hubbard konuşmaya o çelik koza n ı n d ışından bakı yor ve ' televiz­

b a şladığında b i rşeyler olncağı bel l i y d i . D ize yonlarının başında toplu halde b ü y ü lenmiş gi­

olnnlnrn sonra gelel i m , esas olanlar Waters•c bi ekr:ı.nı seyrederken' dış dünyal ılara buldu­

olmuştu . Pros and Con 1d a 'son uç i tib ariyle' ruyor bizi sonunda. Ölü mden neden bu kadar

bizi u m u t konusunda pek u m u tT a n dıran bu hoşla nd ığı m ızın nedenin i de onca a l b il m de n ,

m ü m tnz şahsiye t , Caos ile 1nol uyoruz1 demeye onca şiirden, k avga gürültüden sonra h ala an­

kalmadan Derlin konseri ilc iyice -gözümüzde­ layamad ığını i l i ra f ediyor. K ı t gö rüşlülük ? Si­

baka b a t m ı.ştı bile. yasi ufuksuzluk ? U m u tsuzluk ? Ne derseniz

Gerçe k ten , b u adam , The Wall ile llerlin deyi n , b a n a üçün cüsü d a h a y a k ı n gel iyor .

Duvarı arasında ne 'alaka' .kurmuştu ? D izler­ A m a bazen yalp:ıl a d ığı da ol uyor. Late Home

le, bu a d a m ı yıllard ı r d i n leyen, a d ı n ı hafıza­ Tonigh t1ın 1. böl ü m ü nde Libya•nın başkenti

m ızın en m a h rem yerleri ni açmayı becerebilen tepesinde Kaddafi1nin k a rarga h ı n ı bombala­

ender m u cizelerden biri olara k bclleyen b i z muk için 'gururla , keyifle' a rayan Cleveland1lı

n a ciz d ü n y a l ı l a r i le dalga m ı ge çiyordu ? a p l a l Amerikalı p ilot k a h ra m a n , bombasını

Cons1dn dalgasını geç tiği , arabanın arka kol­ sallamadan önce sokaklarda yaşanan "siyaseti

tuğundan 'şoföre' kıkırduyıp başta n çıkar­ ve ritmi' vermeyi ihmal etmiyor. Tiananme n

tan a klı k ı t , saçları sarı 'denge bozucu seks Meydam1nda Ç i n l i 'snrı gül'ü öld üreniere ve

u nsuru• starl:ırla •mega• bir organizasyon d ü­ medyaya sald ınrken yine de yardım istcycbili­

zenleyen O m uydu gerçekten ? yor. Onu da geçtik, e n kötü parçası Too Much

Her neyse, kötü günler geçti. Rope1da -en azından dinlenebileceği ni varsa­

Belki de y i ne h e r zamanki ka busl a nndan yarak- aldatılmaya c savaş3: on çağrısı ya­

b irini gö rmüştü . Uya ndığında gördüğü ise, y i­ p:ırmış gibi oluyor.

ne bir knbus. Ölüme biraz daha yakın . A m a Amu scd, bizlere Waters•ı yeniden bul d u ran

b u sefer 'görd üğü ' , yalnızca iç dünyalarımızda b i r a l b ü m . Am a-i tiraf edeyim- b u n u n ardı n­

yaşadığı m ı z ö l ü m oyunları da değil, daha da dan bir başka •show1un gel m emesi n i n hi çbir

öteye, tümtimü zün İnsanlık ndına yaşadığımız, garantisi yok. Ç ü n k ü Berl in faci ası, b u ada­

yaşattığımız bildik 'ölüm oyunlad . . . m ın çok eski bir h uyunun deva m ı . Her zaman

Her gün gazetelerde okuduğumuz, tcleviz­ •olaydan yana' biri. ilir keresinde n sırf olay

yo n l a �da seyre ttiğimi:ı:, sokaklarda yap tığımız ol un diye, insanın parasını pencereden fırla-

46
tıp atması h iç de akılsızlık sayıl­ line gele n" dünyamızın m u cizele­ A m used t o Dca th , o 'söz ü n ü n "

m az' demi ş t i (Express,Tem muz rine dok undururken , depremle b u g ü n k ü ahvaldeki tercümesi;

84) . Floy d ' u da ' s how busi­ ortalığı sarsıp dış dü nyalıları ya­ blr mik tar d a n ihayet telaffuz

ness 'in en parlak i s i m lerinden n ı mıza getirip tespiti onlara yap­ edilmiş ö l ü m . . • Acılı. İşte hepsi

biri yapan o değil mi ? Albümün t ı ra n bir ' s ı r tercümecisiu olu- bu'

'k urgusu'na b a ktığım ızda , bu­ yor. Yine acılı bir son. Yine ip­ O'nun bu actyı çok deri n d e n his­

nun arkasından Roeg ve Scar­ ler onun elinde, cambazlık yapı­ settiğini b iliyorum . İşte bu yüz­

fe'yle olmasa b ile , başkalarıyla yor, bu sefer insanlığa kendi biç­ den, biz Berlin'den beri odala rı­

yapılacak yeni 'bir öyk ü' görü­ tiği senaryosunu uyguluyor. na kapanmış olanlar, kafamızı

yoruz, tam vidcoluk , tam fi lmlik Asl ında tüm söyleyeceğini P- . dışarı çıkarabiliriz.

şeyler. ros a n d Cons'da b i r kerede söy-

Yoksa bu adam, bizleri "olay- lemişti Waters abimi z . O 'eşek'

ları' ilc ald atan bir megol a m a n s u d a k e n d i ya ns ı m a s ı n ı gördü­

mı ? ğündc kendi kendine m ı rıldandı-

Her neyse. İki Waters olduğu ğı gibi : Acılı. İşt<! hepsi b u .

kesin . Her albümünde olduğu gi- Gerisi varyasyon. İ y i bir W a-

bi bunda da yine şizofre n i k ses ters "sözü' çeşitlernesi i lc karşı

parçalanması var. O sak in, mik- karşıyayız. O'nu tanıyanlar için

rofona yapışmış Watcrs'ı hepi­

miz tanıyoruz. Bir de derinlcr­ WATERS , O 'E$EK' SUDA


den, köpek sesinin uğu l tularına . . . KENDi YANSlMASlNI :.·
karışan bir başka ses, haykıran, KÜÇÜK NOKTALAR:
GÖRÜP KENDi KENDiNE
parçalayan hiç de öbürüne ben­ 1) Waters'ın elinden tutarak 'kü­

zemeyen Wa ters var. Yine kendi MIRILDAHDIÖINDA · • tük' p a rçalarını y u m u şa t a n ve



deyimiyle kendisini bir golfçü
·
SÖYLEYECEGiNi Floyd'u O'nun kadar bildiğini karot­

g i b i ' soğukkan l ı yetiştire n , •


lay an Pa trick Leonard Ahimize te­

kendisiyle evren arasındaki tüm


SÖYLEMiŞTi:
şekkürler.

etkileşimi koparmayı' öğrenmiş AClLI, iŞTE HEPSi BU �·· •• 2) D ugünlerde Rock adına or la- ·

bir Waters yine karşımızda. lığı dolduran yeni yetme, "yü kse­
O'NU TANIYAN�R i�iN __

Yine muamma dolu. Tanrımı­ len", st arlı rock gruplarme verdiği


.
zın neyi isteyip neyi a ldığını söy­
. AMUSED TO DEATH, ·· derslerle biz "dina:t or rockçulann"

lerken araya ç a k tırm a d a n b i r O"SÖZÜNÜN" . ·


· ·
. yü reğine su serpen başt a Jcff Beck

d olu 'başka şey ' i de ka tıyor. olmak üzere Brian Maclc�d, N'dca
BUGÜNKÜ AHVALDEKi : · ::

Andlarda içilen Peps i ' n i n , Ja­ Davcnport, Don Henley, John Pati­

ponların aldıkları golf k u rs ları­ TERCÜMESi; BiR MiKTAR . tucci ve rahmetli Jeff Porcaro'ya;

nın, Tibet1te k i McDonalds 'ın ya . DA NiHAYET TELAFFUZ eski dostu m uz Michael Kamen'e ve

da bizim b uralarda üs kurup hasseten Rita Coolidge'e şükranla rı­


EDiLMi$ ÖLÜM... .
hermuda şortlarıyla spor yapan mızla.

Amerikalı oğlanların topyekün EVET,ACILI� i$TE _HEP�i 3) Dleeding Ilearts'ın arkadaki­

garabetine ve 'küçülcrck köy ha- BU ••• ,. ·. - lere çalan üyelerine saygılarımızla.

47
Gitsinler ...

Son yıllarda ne zaman bir Türk rıl �i izlemeye.


heveslenip sinemalara gi tmeye kalks�k , çıkış­
ta bir daha Türk fılmi izlememek için yernin­
ler etmek te n bıktık usandık . B ugünlerde 'bi­
rey' moda ya, yönetmenlerimiz bireyin labi­
ren tlerle dolu iç dünyalarında dolaşıyorla r.
(Hiç bel l i e tmiyorlar, Allah için)
İç dünya.Jan ndaki basit 11ç atışkıları11 ku­
laktan duyma d cvşirme bilgilerle psikolojize
ederek hepsi birer Tark ovski, Bun uel, Berg­
m a n olm u ş adeta . (Ne yazık ki biz sahicileri ni
qe izledik) Film leri n d e çok karmaşık( ! ) ve an­
l aşılmaz şeyler söyleyen insa n l a r oflaya pufla­
ya dolanıyorl ar. Acayip sıkılıyorlar (Bu a ra­
d a biz de) .
Yeşilçam'daki krizden y akınıyorlar söyle­
şile�nde. Krizin nerede olduğu or tada aslı n­
da .. Hiç � ilrneclikleri , y aptıkları fil mlerden
bel� ola n insan psikolojisinden , çok az öğre­
nebildiklcri gene çok kör gözüro parmağına
ola n sinem a sanatı ndan ellerini çekmelerinin
si nemamız ve ruh sağlığı ımı açısından acil
ehemmiyetle r taşıdığını düşünüyo ruz .
Gitısi nler .
Şiıofrengi

48

You might also like