You are on page 1of 69

Şirketler Hukuku 1.

DERS

Şirketler Hukuku: tek kişinin veya bireysel menfaatlerin değil daha fazla sayıda kişilerin ve bu kişiler
dışında ayrı bir tüzel kişilik oluşumu ve bu tüzel kişilikle ortaklar ve pay sahipleri arasındaki ilişki hatta
daha büyük şirketler söz konusu olduğunda sermaye piyasası alanına girdiğinizde kamunun menfaati,
pay sahipleri arasındaki ilişkinin üzerindeki konuları kapsamaktadır.

Şirket(Ortaklık Terimi) : Hukuki anlamda şirket veya ortaklık teriminin kullanılması gerekiyor. Eş
anlamlı terimlerdir.

Şirket: Borçlar Kanunu 620. Maddenin 1. Fıkrasında Adi Ortaklık Sözleşmesi başlığı altında 620-645.
Maddeler arasında düzenlendiğini görüyoruz.

Adi ortaklık sözleşmesine özel borç ilişkileri kapsamında yer verilmiştir. Şirketler hukuku özel hukukun
bir alanıdır. Sözleşmeler hukukuna ilişkin genel bilgiye sahip olmak gerekir.

Borçlar kanunu “Ortaklık“ terimini tercih ederken, Ticaret Kanunu “Şirket“ terimini tercih etmiştir.

Hukuki açıdan şirketten söz edebilmemiz için nelerin olması gerektiğini Borçlar Kanunu 620.
Maddedeki tanımda görüyoruz.

Tanımı MADDE 620- Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak
bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş
ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır.”

Hukuki açıdan şirket; şirkette bir araya gelen kişilerdir.

Adi Ortaklık Sözleşmesi: 2 veya daha fazla kişinin ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere emek ve
mallarını birleştirmeyi bir sözleşme etrafında borçlandıkları sözleşmeye denir. Hem gerçek hem tüzel
kişilerdir bu kişiliği oluşturan. Vakıflar mal topluluğu olduğu için şirket hukukuna girmez.

Sözleşme; karşılıklı birbirine uygun irade beyanı gerekir. Dolayısı ile sözleşme ilişkisi 620 ıncı
maddedeki tanımda da 2 veya daha fazla kişiden bahsediyor.

Miras Ortaklığı: Kanundan doğan bir oluşumdur. Sözleşme unsuru yoktur. Şirketler hukukunun
dışında kalacaktır. Fakat el birliği mülkiyeti adi ortaklığa çok benzer ve bazı durumlarda adi ortaklılğın
uygulama alanı bulduğu müessesedir.

Tesadüfi Birliktelikler: Ank-İst a giden uçaktaki 100 kişilik grup, futbol maçını izlemek için stadyuma
giren 1000 kişi. Ortak bir amaç var fakat şirketler hukukuna girmez. Çünkü sözleşmeleri yoktur. ukuki
anlamda bir şirketin olabilmesi için olmazsa olmaz unsurlar; BK 620- Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da
daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri
sözleşmedir.
Adi ortaklık tüzel kişiliği olmayan borçlar hukuku şirketi olarak da adlandırılan hatta yalın ortaklık
olarak karşımıza çıkan bir şirket türüdür. Dolayısıyla borçlar kanunu 620. Maddesinde tanımlanan ‘adi
ortaklık’ tanımı bir ‘şirket sözleşmesi’ tanımıdır.
Hukuki anlamda şirketten söz edebilmemiz için unsurlar
1) Kişi unsuru
2) Sermaye veya sermaye payı unsuru
3) Ortak amaç unsuru
4) Sözleşme unsuru
5) Affectio societatis= Eşitlik ve Aktif işbirliği unsuru.

5 unsuru var şirketin. Şirketler ihtiyaçlara göre değişkenlik gösterir. Temeli romaya dayanır. Roma
hukukunda değişkenlikten ötürü şirket ayrımı klasik- modern şirket olarak karşımıza çıkıyor.
Klasik şirkette asgari kişi sayısını kanun koyucu 2 olarak belirtmiştir. Ancak günümüz şirket hukukuna
baktığımızda artık tek kişilik şirketlerden söz edilmeye başlandığını görüyoruz. Tek ortaklı- Tek pay
sahipli- Tek kişili şirket deniyor bu şirketlere.

Türk hukuku açısından anonim ve limited şirketlerin 6102 Ticaret Kanununda (2012) yılından beri tek
kişiyle de kurulabilmesinin yolu açılmıştır. Borçlar Kanunu 620. Md. Tanım klasik şirket tanımdır.

Modern anlamda şirket: Sözleşme unsurunu içermeyen tek kişiden oluşabilen tek taraflı irade beyanı
ile amaçtan söz edilir.
Şirketler Hukukunda numerus clausus denilen sınırlı sayısı ilkesi geçerlidir. Kanunda düzenlenmiş
şirketlerden birini tercih etme anlamını taşır bu ilke. Adi şirket-Kollektif şirket- Sermayesi Paylara
Bölünmüş Komandit Şirket- Anonim Şirket- Limited Şirket- Kooperatif ve Avukatlık Kanununda
düzenlenmiş olan Avukatlık Şirketidir.

Şirketler Tasnifi

1) Tüzel Kişiliklerinin Olup olmasına Göre

Tüzel Kişiliği olan Şirketler


Ticaret Kanunu 124. Maddesinde belirtilen şirketlerdir. Kollektif Şirket, Komandit Şirket,
Anonim Şirket, Limited Şirket, Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirket ve Kooperatif ve
Avukatlık Ortaklığı

Tüzel kişiliği olmayan Şirketler


Borçlar Kanunu 620. Md ve devamında düzenlenmiş olan “Adi Ortaklıktır”

2) Düzenlendikleri Yere Göre

Ana kanunlarla düzenlenmiş


Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu

Hakkında özel kanun çıkarılmış


Merkez Bankası, Ziraat Bankası gibi
3) Üçüncü kişilerle ilişkileri Bakımından
İç+Dış ilişkili Şirketler

Sözleşmede taraf olmayan; Şirket alacaklıları ve Ortağın kişisel alacaklısı


İç şirketler

4) Ortaklıkta önemli olan unsura göre (TK 124-2 de hükme bağlanmıştır. )


Şahıs Şirketleri
Kollektif ve Komandit şirketler

Sermaye Şirketleri
Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket

*Kooperatifler ticaret şirketi olmasına rağmen şahıs-sermaye şirketi ayrımına dahil


edilmemiştir. Çünkü kooperatiflerin farklı bir yapılanması vardır.

-Şahıs şirketleri genellikle az sayıda kişiden oluşurken sermaye şirketleri çok sayıda kişiden
oluşur.
-Şahıs şirketinde genellikle kararlar oy birliği ile alınırken sermaye şirketinde çoğunluk ilkesi
geçerlidir.
-Şahıs şirketinde özden yönetim içeriden yönetim ortaklar eli ile yönetim var sermaye
şirketinde ise dışarıdan profesyoneller eli ile yönetim söz konusudur.
-Şahıs şirketine girme-çıkma zorlaştırılmışken sermaye şirketinde kolaydır.
-Şahıs şirketinde bir ortağın ölümü o şirketi sona erdiriyor ama sermaye şirketinde büyük bir
durum söz konusu değildir.
-Şahıs şirketinde her bir ortağın bir oyu varken sermaye şirketinde getirilen para-sermaye
kadar oy hakkı vardır.
-Şahıs şirketinde ortakların müteselsil sorumluluğu varken sermaye şirketinde şirketin sadece
mal varlığı ile sorumlu olması ve sadece şirkete karşı sorumluğu olduğu yapı var.

5) Ortakların sorumluluğu Bakımından


Sınırlı- sınırsız Birinci derecede- İkinci derecede Adi- müteselsil ( Adi ve Kollektif

6) Şirket Sermayesindeki Değişimin Şirket Sözleşmesine Etkisine Göre


Değişir Sermayeli ( Kooperatiflerde)
Kayıtlı Sermayeli
Değişimsiz Sermayeli

Mal varlığı: Aktif ve pasiflerin toplamıdır.


Sermaye: Ortaklar tarafından getirilen sermaye paylarının toplamından oluşur.

7) Şirket Sermayesinin Korunmaya Değer Olup olmamasına Göre


Basit Sermayeli
Esas Sermayeli
8) Şirket Ortaklarının Sayısına Göre
Tek Ortaklı
En az 2 veya daha fazla ortaklı

Soru; Kooperatifler * Sermaye Şirketi değildir.


Anonim Şirket, limited Şirket, Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket=sermaye
şirketidir.

Soru ; Kollektif şirket türünün ortaklığı mutlaka gerçek kişi oluyor.


Adi şirket, komandit şirket ve anonim şirkette ortaklar tüzel kişiler ve gerçek kişiler olabiliyor.
Komandit şirkette sadece komandite ortakların yani sınırsız sorumlu ortakların gerçek kişi olması
gerekiyor.

Şirketler Hukuku 2.Ders

ADİ ORTAKLIK
Adi Ortaklık: Tüzel kişiliği olmayan borçlar hukuku şirketi olarak da adlandırılan hatta yalın ortaklık
olarak karşımıza çıkan bir şirket türüdür. Dolayısıyla Borçlar Kanunu 620. Md. Tanımlanan “adi
ortaklık” tanımı bir şirket sözleşmesi tanımıdır.
Adi ortaklık Sözleşmesi: 2 yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek
üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. 620-645. Maddeler arasında düzenlenmiştir.
Borçlar Kanunu; ortaklık terimini tercih etmiştir. Ticaret Kanunu ise şirket terimini.
Adi ortaklık 620-645 ıncı maddeler arasında düzenlenmiştir. Adi şirket diğer bütün şirketlerin anasıdır.
Örneğin: adi şirket ile diğer ticaret şirketleri arasındaki ilişkiyi manken örneği ile betimlemek
gerekirse; mağazalarda mankenler kullanılır. Ve bu mankenlerde mevsime göre üzerindeki kıyafetler
değiştirilir. Hatta üzerinde hiç kıyafet yokken dahi görebilmekteyiz.
Adi ortaklık; üzerinde hiç kıyafet bulunmayan manken ve bu mankenin 5 tane unsuru var.
1) En az 2 kişi olmalı
2) Ortak amaç unsuru
3) Sözleşme
4) Sermaye
5) Eşitlik ve aktif işbirliği
Daha sonra bu mankene bir takım özellikler eklendiğinde şapka, fular, etek, papyon takıldığında
farklılaşmaya başlıyor. Eklenen bu özellikler adi ortaklığı aslında bir kollektif şirkete , bir anonim
şirkete, bir limited şirkete dönüştürüyor. Takılanlar çıkartıldığında ise geriye tekrar adi ortaklık kalıyor.
İşte temelde adi ortaklık vardır diğer tüm şirketlerin.
Borçlar Kanunu 620/2 Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini
taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır.

*Kanunda düzenlenen şirketlerin ayırt edici özelliğini taşımıyorsa “adi ortaklık” sayılır. Sayısı
bilinmiyor, çünkü tescili yok, sicili yok. Ama ticaret şirketleri için ilgili bakanlık açıklıyor. Türkiyede 1 yıl
içinde en çok kurulan şirket; limited şirket ikinci sırada ise anonim şirket geliyor.

Soru: Çocukluk arkadaşı A ve B üniversite sınavı sonrasında aynı üniyi kazanıyorlar. Gidecekleri
şehirde ev arkadaşlığı yapmayı çok arzulayan ve 3 odalı bir evin kirasını tek başlarına da
karşılayamayacakları için A ve B birlikte aylık kirası 3.000 TL olan bir ev kiralıyorlar. Ve hayallerini
gerçekleştiriyorlar. Kiranın yarısını A diğer yarısını ise B karşılıyor.
A ve B arasında nasıl bir hukuki ilişki vardır?
Cevap: A ve B arasında Borçlar Kanunu 620/1 maddesine göre adi ortaklık sözleşmesi vardır. Adi
ortaklık sözleşmesi; iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere
birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.
Adi ortaklık her türlü amaç için kurulabilir. İktisadi, dini. Sosyal, kültürel amaçlar olabilir. Ortak amaç;
borçlar hukukundaki genel sözleşmelere ilişkin sınırlamalar ile oluşturulmalıdır. Kanuna, kanunun
emredici hükümlerine, ahlaka, kişilik haklarına kamu düzenine aykırı olmayacak. A ve B arasında
hukuki açıdan Adi Ortaklık ilişkisi vardır.
Kişi unsuru var, ortak bir amaç var, sermaye payı var(kirayı paylaşmak), sözleşme var(örtülü-açık
olabilir. Adi ortaklıkta sözleşmeler açık- örtülü olabilir şekle tabi değildir.) Affectio Sociates de var.

İstisna şekle tabi olan sözleşme: Eğer devri özel bir şekle tabi olan bir ekonomik değer sermaye payı
olarak, katılma payı olarak ortaklar taraından adi şirkete getiriliyor ise bu sermaye payı unsurunun
devir için tabi olduğu şekle uyulmalıdır. Örneğin taşınmazın devri tapuda tapu sicili memurunun
huzurunda taahhüt ve tasarruf aşaması ve tapu siciline tescil şeklinde oluyor.
Bu yazılı şekle uyulmaması durumunda ne olur? Bütün şirketi geçersiz saymak değil sadece devri yazılı
şekle tabi olan kısmın geçersizliğinden söz etmek gerekir.
Bir sözleşmenin şekle tabi olmaması= ispat sıkıntısını ortaya çıkarır. İspat hukukuna ilişkin genel
hükümler devreye girecektir. HMK da düzenlenmiştir. HMK 200 de senetle ispat zorunluluğundan
bahseder.

Adi ortaklığın uygulama alanı çok geniştir. Örneğin; ev arkadaşlığı, iki kişinin milli piyango bileti
alması, iki kişinin araba kiralayıp dünya seyahatine çıkması, iki yazarlı fikir eserleri... Adi ortaklıktır.
Aralarında bir uyuşmazlık çıktığında uygulanacak hükümler adi ortaklık hükümleridir.

Ortaklar arasındaki ilişki I. Katılım payı BK MADDE 621- Her ortak, para, alacak veya başka bir mal
ya da emek olarak, ortaklığa bir katılım payı koymakla yükümlüdür. Sözleşmede aksi
kararlaştırılmamışsa katılım payları, ortaklığın amacının gerektirdiği önem ve nitelikte ve birbirine eşit
olmak zorundadır. Bir ortağın katılım payı, bir şeyin kullandırılmasından oluşuyorsa kira
sözleşmesindeki; bir şeyin mülkiyetinden oluşuyorsa satış sözleşmesindeki hasara, ayıptan ve zapttan
sorumluluğa ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
Adi ortaklığa sermaye payı olarak getirilecek unsurlarda TK 127 de düzenlenmiştir.
Sermaye koyma borcu I - Konusu MADDE 127- (1) Kanunda aksine hüküm olmadıkça ticaret
şirketlerine sermaye olarak; a) Para, alacak, kıymetli evrak ve sermaye şirketlerine ait paylar, b)
Fikrî mülkiyet hakları, c) Taşınırlar ve her çeşit taşınmaz, d) Taşınır ve taşınmazların faydalanma ve
kullanma hakları, e) Kişisel emek, f) Ticari itibar, g) Ticari işletmeler, h) Haklı olarak kullanılan
devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler, i) Maden ruhsatnameleri
ve bunun gibi ekonomik değeri olan diğer haklar, j) Devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen
her türlü değer, konabilir.
ADİ ORTAKLIKTA YÖNETİM VE TEMSİL NASILDIR?

SORU: A ve B ev arkadaşı. A, film izlemeyi çok seviyor ve evde film izleyebileceği tek olanağı küçük
laptopu çok da keyif almıyor. Daha büyük bir ekrandan daha iyi bir ses kalitesi ile çok daha fazla keyif
alacağını düşünüyor. Bir gün internet araştırmalarında oldukça da pahalı 3,000 TL bir ev sinema
sistemi görüyor ve evleri için satın alıyor. B, eve geldiğinde şok yaşıyor. Bu ev sinemasının bedeline B
de katkı verecek midir?

Şirketlerde yönetim: Şirketle ilgili kararların alınması aşamasıdır. Alım, satım, borçlanma, işçi
istihdamına karar verme gibi bütün şirketin yönetimini kapsar. Yönetici ise bu kararları almaya yetkili
kişidir.
Şirketlerde temsil; Şirkette alınmış olan kararların uygulanması icrasıdır. Şirketin üçüncü kişilere karşı
temsili söz konusudur.
Şirketlerde ilişkiler iç ilişkiler ve dış ilişkiler olmak üzere 2ye ayrılır.
Şirketlerde iç ilişkiler; Ortaklar arasındaki ilişkiyi ve aynı zamanda ortakların şirket ile olan ilişkilerini
ifade eder. Şirket tüzel kişiliğe sahip ise bu ilişki daha somut bir şekilde ortaya çıkar. Adi ortaklık gibi
tüzel kişiliği olmayan bir şirket yapılanmasında ise bir ortağın diğer bütün ortaklarla ilişkisi biçiminde
kendini gösterir.
Sermaye payı koyma borcu, kâr ve zarara katılım, yönetim, denetleme hakkı, rekabet yasağı, girme,
çıkma, çıkarılma, kâr ve zarar paylaşımı.
Şirketlerde dış ilişkiler: Temsil (Şirketin 3. Kişilere karşı) sorumluluk ve şirket alacaklısı konumundaki
kişidir.

Cevap: Borçlar Kanunu 625. Maddesi ortaklığın yönetimi, 637 . maddesi ise temsile ilişkindir.
Adi ortaklıkta kural; bütün ortakların yönetici sıfatına haiz olmasıdır. Adi şirket tipik bir şahıs
şirketidir. Şahıs şirketinde özden, içeriden, ortaklar eliyle yönetim söz konusudur. Kural “bütün
ortakların yönetici” olmasıdır. Eğer 2 veya daha fazla yönetici söz konusu ise bunlar arasında da kural
bireysel, ferdi yönetimdir.
Örneğin: adi ortaklığı en güzel betimleyen orkestradır. Davulu, kemanı, piyanosu, üflemeli çalgısı ile
hepsinden bir ses çıkıyor. Hepsi karar alma yetkisine sahiptir.
BK 625 ıncı maddesinde: Ortaklığın yönetimi MADDE 625- Yönetim, sözleşme veya kararla yalnızca
bir veya birden çok ortağa ya da üçüncü bir kişiye bırakılmış olmadıkça, bütün ortaklar ortaklığı
yönetme hakkına sahiptir. Ortaklık, ortakların tümü veya birkaçı tarafından yönetilmekte ise,
bunlardan her biri, diğerleri katılmaksızın işlem yapabilir; ancak ortaklığı yönetmeye yetkili olan her
ortak, tamamlanmasından önce işleme itiraz etmek suretiyle, bu işlemin yapılmasını engelleyebilir.
Ortaklığa genel yetkili bir temsilci atanması ve ortaklığın olağan dışı işlerinin yürütülmesi için, bütün
ortakların oybirliği gereklidir. Ancak, gecikmesinde sakınca olan hâllerde, bu konuda yönetici
ortaklardan her biri yetkilidir.
Burada olağan dışı işlerden anlaşılması gereken: ortaklığa genel yetkili bir temsilci atanması
hususudur.
Olağan işler: Günlük, rutin tekrarlanan işlerdir. Gazete, ekmek, kahve alınması.
TK 223 madddesi olağan-olağandışı işler başlığındaki hüküm adi şirket açısından yararlanabiliyoruz.
Yönetimin kapsamı MADDE 223- (1) Şirketin yönetimi kapsamındaki hususlar, şirketin amacını ve
konusunu elde etmek için yapılması gereken olağan işlem ve işler ile sınırlıdır. Şirketi yönetenler, şirket
menfaatine uygun gördükleri işlerde, olağan işlem ve işlerle sınırlı olmak şartıyla, sulh, feragat ve
kabul ile tahkime de yetkilidirler. Şu kadar ki, bağışta bulunmak, kefil olmak, üçüncü kişi lehine
garanti vermek, ticari mümessil tayin etmek ve şirket konusuna girmiyorsa taşınmazları satmak,
satın almak, teminat göstermek, şirketin özüne ilişkin üretim araçlarını elden çıkarmak, rehnetmek
veya ticari işletme rehni kurmak gibi olağan iş ve işlemler dışında kalan hususlarda ortakların
oybirliği şarttır.

Yönetimle ilgili olarak olağan dışı işler adi ortaklıkta oy birliği ile yapılacaktır. Bunun dışındaki olağan
işlerde ise her bir yöneticinin tek başına bireysel yönetim yetkisi vardır.
Temsile ilişkin olarak : TBK 637/3 Temsil MADDE 637- Kendi adına ve ortaklık hesabına bir üçüncü kişi
ile işlemde bulunan ortak, bu kişiye karşı bizzat kendisi alacaklı ve borçlu olur. Ortaklardan biri,
ortaklık veya bütün ortaklar adına bir üçüncü kişi ile işlem yaparsa, diğer ortaklar ancak temsile ilişkin
hükümler uyarınca, bu kişinin alacaklısı veya borçlusu olurlar. Kendisine yönetim görevi verilen
ortağın, ortaklığı veya bütün ortakları üçüncü kişilere karşı temsil etme yetkisi var sayılır. Ancak,
temsil yetkisine sahip yönetici ortağın yapacağı önemli tasarruf işlemlerine ilişkin yetkinin, bütün
ortakların oybirliğiyle verilmiş olması ve yetki belgesinde bu hususun açıkça belirtilmiş olması şarttır.

Yönetici ortak aynı zamanda temsilci sayılır.


Doktrinde her ne kadar kanun koyucu burada “ortak” terimini kullanmış ise de yani yönetim görevi
verilen ortağın demiş ise de bu ortağın kelimesi kişinin olarak anlaşılmalıdır. 3. Kişileri de kapsayacak
şekilde.

Sorunun cevabına gelirsek: B bu ev sinemasının bedeline katkı verecek midir? “Bütün ortaklar
yöneticidir. Sözleşmede veya sonradan alınacak bir kararla aksi kararlaştırılmadıkça bütün ortaklar
yöneticidir.”
Somut olayımıza baktığımızda A ile B arasında aksine bir anlaşma bilgisi verilmemiş. Dolayısıyla her
ikisi de yönetici sıfatına haizdir. Ev sineması “olağan dışı” bir iştir. Kanun koyucu karar alırken oy birliği
gerekir diyor. A nın burada B ye alalım mı diye sorması gerekiyordu. Bu ev sinemasının A ve B
açısından adi ortaklık açısından herhangi bir geçerliliği olmayacaktır. Bireysel olarak kendisine almış
sonucu doğabilir. Hatta ev arkadaşlığı adına B nin de adına alıyorum diyorsa A “yetkisiz temsil”
sonuçları doğacaktır.

Yönetim yetkisinin kaldırılması ve sınırlandırılmasına ilişkin düzenleme TBK 629 da yer almaktadır.
Yönetim yetkisinin kaldırılması ve sınırlanması MADDE 629- Ortaklık sözleşmesiyle ortaklardan
birine verilen yönetim yetkisi, haklı bir sebep olmaksızın, diğer ortaklarca kaldırılamaz ve
sınırlanamaz. Ortaklık sözleşmesinde yetkinin kaldırılamayacağına ilişkin bir hüküm bulunsa bile,
haklı bir sebep varsa, diğer ortaklardan her biri yönetim yetkisini kaldırabilir. Haklı sebepler, özellikle
yönetici ortağın görevini aşırı ölçüde ihmal etmesi veya iyi yönetim için gerekli olan yeteneği
kaybetmesi durumlarında vardır.
ADİ ORTAKLIKTA KÂR PAYI PAYLAŞIMI NASILDIR?

Not: 2 kişilik ortaklığa ait düzenleme yok denecek kadar azdır. Kollektif şirkette TK 257-258
maddesinde yer verilmiştir.
Soru: A ve B arkadaşları için hiçbir karşılık almadan bir video klibi çekmek istiyorlar. Bunun için ihtiyaç
duydukları bir dron almak istiyorlar. Ve 4000 TL değerinde dronu birlikte satın alıyorlar. A, 3000 TL
sini B ise kalan 1000 TL sini karşılıyor. B, müziğe olan ilgisi dolayısıyla evde bir müzik stüdyosu
oluşturmak istiyor. Artık kullanmadıkları dronu satışa çıkarıyorlar. Ve internette hemen alıcı
buluyorlar. Dronu 5000 TL ye satıyorlar. Bu satış sonucunda 1000 TL lik bir kâr da elde etmiş
oluyorlar.
Bu kâr A ve B arasında nasıl paylaştırılacaktır?

Şirketlerde kâr ve zarar konusu iç ilişkilerde karşımıza çıkmaktadır. Adi ortaklık şirketinde ise bu
konunun BK 622 ve 623. Maddesinde karşımıza çıkıyor. Kanun koyucu; 623. Maddede “ Sözleşmede
aksi kararlaştırılmamışsa her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine
bakılmaksızın eşittir der.
Kazanç ve zarara katılma MADDE 623- Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve
zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir. Sözleşmede ortakların
kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder.
Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı
olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir.
Cevap: A ve B 1000 TL lik kârı aralarında eşit olarak paylaşacaklardır.
Not: İç ilişkiler adi ortaklıkta düzenleyici hükümler şeklinde düzenlenmiştir.
Yalnızca emredici hükümler şeklinde düzenlenen Ortaklık işlerini inceleme BK MADDE 631- Yönetim
yetkisi olmasa bile, her ortağın, ortaklığın işleyişi hakkında bilgi alma, defter ve kayıtlarını inceleme,
bunlardan örnek alma ve mali durumu hakkında özet çıkarma hakkı vardır. Aksine sözleşmeler kesin
olarak hükümsüzdür.

Rekabet Yasağı; Şirketler hukukunda iç ilişkilerde karşımıza çıkmaktadır.


Hukukta rekabet 3 yerde karşımıza çıkıyor.
1) Rekabet yasakları ile (şirketler hukuku, acenta sözleşmeleri)
2) Haksız rekabet
3) Rekabetin korunması konusunda
Rekabet Yasağı: Ortakların şirketin yapmış olduğu işler nevinden işleri kendi adına veya bir başkası
adına yapmamasıdır.
Adi ortaklık bakımından bu rekabet yasağı kapsamına bütün ortakların girmiş olduğunu görüyoruz.
Rekabet yasağı BK 626 - Ortaklar, kendilerinin veya üçüncü kişilerin menfaatine olarak, ortaklığın
amacını engelleyici veya zarar verici işleri yapamazlar.
Bu hüküm emredici hüküm olarak görülmektedir. Yargıtay: şirketin fiilen yapmış olduğu işler ile sınırlı
olarak rekabet yasağı vardır ya da yoktur diyor.
Bu noktada özen borcuna değinmemiz lazım. Adi ortaklık özelinde BK 628. Maddede düzenlenmiştir.
Özen borcu MADDE 628- Her ortak, ortaklık işlerinde kendi işlerinde olduğu ölçüde çaba ve özen
göstermekle yükümlüdür. (Subjektif Özen) Her ortak, diğerlerine karşı, kendi kusuruyla verdiği
zararları, başka işlerde ortaklığa sağladığı menfaatlerle mahsup ettirme hakkı olmaksızın gidermekle
yükümlüdür. Ortaklık işlerini ücret karşılığı yürüten ortak, vekâlet hükümlerine göre sorumlu olur.
(Objektif Özen)

İç İlişkiler Kapsamında Ortak Giriş ve Çıkışları


Çıkma: İradi olarak ortağın kendi isteğiyle şirketten ayrılmasıdır.
Çıkarılma: Gayri iradi olarak diğer ortaklar tarafından çıkarılmaktır. TBK 632-636 Md arasında bu konu
düzenlenmiştir.
*Adi ortaklığa yeni ortak girişi bütün ortakların “oy birliği” ile olur.
Alt Katılım: Yeni ortak girişi tamamen dışarıdan yeni bir sermaye koyabileceği gibi mevcut
ortaklardan birinin şirketteki payına ortak olma şekli ile de olabilir. Sermaye payının devrinde
bütün ortakların rıza göstermesi gerekiyor.
Devreden-devredilen arasında alt katılım oluşur. Bir adi şirket oluşur.
BK 633md; çıkma, çıkarılma şirketi sona erdirmek yerine devamına olanak sağlayan müessesedir.
Şirketlerde sona erme fesih son çare olarak başvurulmalıdır.

Ortaklıktan çıkma ve çıkarılma MADDE 633- Bir ortağın fesih bildiriminde bulunması, kısıtlanması,
iflası, tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesi veya ölmesi hâlinde, sözleşmede
ortaklığın diğer ortaklarla devam edeceğine ilişkin bir hüküm varsa, bu durumlardan biri
gerçekleştiğinde, o ortak veya temsilcisi ya da ölen ortağın mirasçısı ortaklıktan çıkabilir veya diğer
ortaklar tarafından yazılı olarak yapılacak bir bildirimle ortaklıktan çıkarılabilir.

ADİ ORTAKLIKTA SONA ERME

BK 639 ıncı maddede düzenlemiştir.


Şirketlerde sona erme deyince 2 şey akla gelmelidir.
Fesih; iradi olarak ortakların almış olduğu karar ya da ortaklardan birisinin başvurusu ile mahkeme
kararı. Ortakların oy birliği ile vermesi gerekiyor.
İnfisah; kendiliğinden olması sebepleri
1) İnfisah - Sona erme nedenlerinden birinin gerçekleşmesi (ortaklardan birinin ölümü,
amacın gerçekleşmesi, ortakların oy birliğiyle fesih bildirimi, iflas, kısıtlanması)
2) Tasfiye ( tasfiye halinde ibaresi eklenmelidir) BK 644 ıncı maddede düzenlenmiştir. Kural
olarak ortaklarca gerçekleştirilir.
Ortakların 3. Kişilere karşı sorumluluğu adi şirketin tüzel kişiliği olmaması dolayısıyla 1. Dereceden
doğrudan ve şahsendir. Müteselsil sorumluluk emredici değildir. Elbirliği mülkiyet rejimi BK 638.
Maddeyi değerlendirdiğimizde emredici değildir.

TİPİK- ATİPİK ORTAKLIK


Tipik Ortaklık: BK 620-645 maddeleri arasında hükümlerin uygulama alanı bulacağı şirketlerdir.
Elbirliği mülkiyeti, müteselsil sorumluluk, kâr ve zarar paylaşımında eşitlik. Bütün ortaklar yöneticidir
temel özelliği.
Atipik Adi Ortaklık; Konsorsiyumlar, ortak girişim, iş ortaklıkları(baraj, inşaat metro inşaatı)
*Sözleşmeye dayalı ortak girişimler tipik bir adi ortaklıktır. Elbirliği mülkiyeti geçerlidir.
*Konsorsiyumlar atipik adi ortaklıktır. Elbirliği mülkiyeti yoktur. İş ortaklıkları. Sermayeye bağlı, tüzel
kişiliği olmamasına rağmen kurumlar vergisi ödüyorlar.

ŞİRKETLER HUKUKU 3. DERS

PRATİK SORU VE CEVAPLARI

SORU: 10.000 TL sermayesi bulunan M, bu para ile bir sahaf dükkanı açmaya karar vermiş, bu
düşüncesinden söz ettiği kardeşi K, ağabeyine destek olmak ve sahaf dükkânı olarak kullanılmak üzere
bir dükkân satın almış ve içini döşemiştir. İki kardeş “Mavi Sahaf” adını verdikleri sahaf dükkânında
çalışmaya başladıktan bir süre sonra, nakit sıkıntısına düşmüşler; M’nin bu durumundan haberdar
olan arkadaşı A da kendilerine yardımcı olabileceğini söyleyerek, iki kardeşe bir yıl sonra geri
ödenmek üzere 5.000 TL vermiştir. Yapılan yazılı anlaşmaya göre, sahaf dükkânının 2018 yılı kârından
A’ya % 10 pay verilecektir.

Buna göre:

1. Kardeşler arasındaki ilişkinin hukuki niteliğini gerekçeli olarak açıklayınız.


2. Kardeşler 2018 yılı içinde zarar etmişler, aralarındaki anlaşmaya dayanarak bu zararın %
10’una A’nın da katılması gerektiği gerekçesiyle, kendisine 3.500 TL ödemişlerdir. A’nın
yerinde siz olsaydınız, bu duruma itiraz eder miydiniz? Neden?
3. Sahafçılıktan umduklarını bulamayan kardeşler, işlerini tasfiye etmeye karar vermişler,
yaptıkları hesap sonucunda piyasaya 25.000 TL borçlu oldukları anlaşılmış, M, dükkânın
satılarak bu borcun kapatılmasını önerdiyse de, kardeşi K, bu öneriye karşı çıktığı için, Size
avukat olarak danışmaya karar vermiştir. M’nin bu talebini hukuki açıdan gerekçesiyle -
değişik olasılıklara göre- değerlendiriniz.

CEVAP

1. M ile K arasındaki ilişki hukuki açıdan Borçlar Kanunu 620/1 fıkrasına göre bir adi ortaklık
sözleşmesidir. Adi ortaklık sözleşmesi : “2 ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak
bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.” Hukuki anlamda bir şirketten,
adi ortaklıktan söz edebilmemiz için 5 unsur gereklidir. Bu unsurlar; 1) En az 2 kişi olmalı 2)
Ortak amaç 3)Sözleşme 4)Sermaye 5)Eşitlik ve Aktif İşbirliği
BK 620/2 “ Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa,
bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır.”
(Sermaye Unsuru; BK 621.Md: “Her ortak, para, alacak veya başka bir mal ya da emek olarak,
ortaklığa bir katılım payı koymakla yükümlüdür.” Türk Ticaret Kanunu 127. Md. “Kanunda
aksine hüküm olmadıkça ticaret şirketlerine sermaye olarak;
a)Para, alacak, kıymetli evrak ve sermaye şirketlerine ait paylar,
b)Fikri mülkiyet hakları,
c)Taşınırlar ve her çeşit taşınmaz,
d)Taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları,
e)Kişisel emek,
f)Ticari itibar,
g)Ticari işletmeler,
h)Haklı olarak kullanılan devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi
değerler,
i) Maden ruhsatnameleri ve bunun gibi ekonomik değeri olan haklar,
j)Devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değer konabilir. )
Eşitlik ve Aktif İşbirliği: Eşit kar paylaşımı, eşit zarara katılma, eşit oy hakkı kastedilir. Sermaye
payı olarak farklılık olması çok normaldir.
Sözleşme : Karşılıklı birbirine uygun irade beyanlarının bulunması söz konusudur. Adi ortaklık
sözleşmesinde kanunda şekle ilişkin herhangi bir düzenlenme yoktur. Borçlar Hukuku Genel
Hükümlerinde ise kural olarak bir şekil serbestisi ilkesi vardır. Adi ortaklık herhangi bir şekle
tabi olmadan yapılabilir. Yazılı-sözlü-örtülü şekilde olabilir.
Ortak Amaç: Mavi Sahaf adında sahafçılık yapmak üzere bir amaç ve kâr elde etme amacı söz
konusudur. )

2. A; Mavi Sahaf adi ortaklığının bir ortağı değildir. Olayda 2 tane veri bulunmaktadır. Birincisi A;
“bir yıl sonra geri ödenmek üzere 5.000 TL vermiştir.”
Adi şirkette sermaye payı geri iade edilmez. Ancak ve ancak şirket sona erer, tasfiye yapılır,
hatta kural olarak aynen iadesi mümkün değildir, paraya çevrilir sermaye. Dolayısıyla A
tarafından bir yıl sonra geri ödenmek üzere 5.000 TLnin verilmesi Sermaye Payı unsurunun
gerçekleşmediğini göstermektedir.
İkincisi; “Yapılan yazılı anlaşmaya göre, sahaf dükkânının 2018 yılı kârından A’ya % 10 pay
verilecektir.”
Şirketlerde iyi günde, kötü günde, kârda zararda bir ortaklık söz konusudur. Sadece kâra katılıp
zarara katılmama şirketlerin yapısına aykırı bir durumdur. Tek istisnası vardır: Eğer ortaklar
isterlerse emeğini sermaye payı olarak getiren ortağın zarara katılmayacağına ilişkin bir
düzenleme yapabilirler. Bu düzenleme 3. Kişilere karşı ileri sürülemez. Aralarındaki hukuki
ilişki: Kâra Katılmalı Ödünç Sözleşmesidir.

3. Sermaye payı olarak taşınmazlar açısından mülkiyet hakkı getirilebileceği gibi kullanma hakkı
da getirilebilir. Olayımızda dükkânın K tarafından kullanma hakkı olarak getirildiği, sona erme
durumunda K’ya aynen iadesi söz konusu olacaktır. Mülkiyetin getirildiği durumlarda ise TBK
642 md. “ Katılım payı olarak bir şeyin mülkiyetini koyan ortak, ortaklığın sona ermesi üzerine
yapılacak tasfiye sonucunda, o şeyi olduğu gibi geri alamaz; ancak koyduğu katılım payına ne
değer biçilmişse, o değeri isteyebilir.” Zarar paylaşımının yapılması TBK 623/1 md.
“Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının
değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir.” M ile K 25.000TL olan borçlarını eşit olarak
karşılamalıdırlar.

SORU: A, B ile birlikte Kale Belediyesi Sebze Halinde 31 Nolu Komisyoncu Dükkânını
işletmektedir. B, 16.11.2017 günü Mal Müdürlüğüne, A ile birlikte çalışamadıklarına ve
dükkânın kendisine tahsis edilmesine ilişkin bir dilekçe vermiştir. Bu dilekçe üzerine Kale
Belediye Başkanlığı tarafından 01.12.2017 günü A ile B arasındaki ortaklığın sona erdiği kararı
verilmiş ve B’nin talebi doğrultusunda tahsis kararı alınmıştır (Örnek Olay: 13. HD, 17.03.1994,
E. 228, K. 2528).

Taraflar arasındaki ilişkiyi hukuki açıdan ve ayrıca olayı sona ermeye ilişkin bilgileriniz
doğrultusunda gerekçeleriyle kısaca değerlendiriniz.

CEVAP: A ile B arasındaki hukuki ilişki adi ortaklıktır.

BK 639. maddede adi ortaklığın sona erme nedenleri düzenlenmiştir. BK 639/4 “Bütün
ortakların oybirliğiyle karar vermesiyle” veya BK 639/7 “Haklı sebeplerin bulunması halinde, her
zaman başkaca koşul aranmaksızın, fesih istemi üzerine mahkeme kararıyla.” sona erebilir. Sona
erme nedenleri arasında Belediyenin adi ortaklığı sona erdirmesi durumu söz konusu değildir.

SORU: İnşaat işleri yapan A ile L Limited Şirketi, Ankara’da bir alışveriş merkezinin inşaatını, iki
yıl içinde tamamlamak üzere birlikte üstlenmişler ve inşaata başlamışlardır. Aralarında akdettikleri adi
şirket sözleşmesine göre, A, yönetici sıfatını haizdir, temsile ilişkin ise herhangi bir düzenleme
sözleşmede yer almamaktadır. Alışveriş merkezini tamamlayan A ve L Limited Şirketi yeni bir inşaat işi
üstlenerek birlikte çalışmaya devam etmişlerdir.
Buna göre:

1. Söz konusu inşaat işleri için A’nın, B’yi genel yetkili vekil olarak atayıp atayamayacağını,
gerekçesiyle açıklayınız.
2. L Limited Şirketi’nin iflas etmesinin, adi şirket üzerinde nasıl bir etkisinin olacağını -çeşitli
olasılıklara göre- gerekçesiyle kısaca açıklayınız.

CEVAP
1. A ile B arasında bir adi ortaklık vardır. Ortaklığın yönetimi BK 625/1’e göre “Yönetim,
sözleşme veya kararla yalnızca bir veya birden çok ortağa ya da üçüncü bir kişiye
bırakılmış olmadıkça, bütün ortaklar ortaklığı yönetme hakkına sahiptir.”
Sözleşmenin “A’nın yönetici sıfatına haizdir” şeklinde hüküm içermesi hukuka uygundur.
A’nın B’ yi genel yetkili vekil olarak atayıp atamayacağını değerlendirme konusunda; karar
alma yetkisinin kapsamına bakmak gerekiyor. Her bir yönetici şirket amacının
gerçekleştirilmesine yönelik olarak işlemlerde karar alma yetkisine haizdir. BK 625/3.md
“ Ortaklığa genel yetkili bir temsilci atanması ve ortaklığın olağan dışı işlerinin
yürütülmesi için, bütün ortakların oybirliği gereklidir.” Dolayısıyla yönetici olarak A’nın
B’yi genel yetkili vekil atamasına ilişkin karar alması mümkün değildir. Bütün ortakların
yani A ve L’nin birlikte bu kararı alması gerekecektir.
Adi ortaklıkta temsilci ? BK 637/3 “Kendisine yönetim görevi verilen ortağın, ortaklığı
veya bütün ortakları üçüncü kişilere karşı temsil etme yetkisi var sayılır.”
Yönetim görevi verilen kişi aynı zamanda temsilcidir.

2. Ortaklığın sona ermesi söz konusu olacaktır. BK 637/3 “ Sözleşmede ortaklığın devam
edeceğine ilişkin bir hüküm yoksa, bir ortağın kısıtlanması, iflası veya tasfiyedeki payının
cebri icra yoluyla paraya çevrilmesiyle.” sona erebilir. Bu maddeden yararlanılabilecektir.
Somut olayımızda A’nın en azından L’nin iflası sonrasında mahkemeden mevcut şirketin
kendisine malvarlığının aktif ve pasifleri ile devredilmesi hakkı olabilecektir.
TBK 633.md “ Bir ortağın fesih bildiriminde bulunması, kısıtlanması, iflası, tasfiyedeki
payının cebri icra yoluyla paraya çevrilmesi veya ölmesi halinde, sözleşmede ortaklığın
diğer ortaklarla devam edeceğine ilişkin bir hüküm varsa, bu durumlardan biri
gerçekleştiğinde, o ortak veya temsilcisi ya da ölen ortağın mirasçısı ortaklıktan çıkabilir
veya diğer ortaklar tarafından yazılı olarak yapılacak bir bildirimle ortaklıktan çıkarılabilir.”
Bu maddede devama ilişkin hüküm olsa da şirketin 2 ortaklı olması dolayısıyla bu
hükümden faydalanamıyoruz.
TİCARET ŞİRKETLERİ

Ticaret şirketleri ticaret kanunumuzda düzenlenmiştir. Ticaret Kanunumuzda genel bir ticaret
şirketi tanımı yapılmamıştır. Onun yerine kanun koyucu her bir şirket türüne ilişkin özel hükümlerinde
o şirketi ayırt edici özelliklerini içerecek şekilde tanımlama yolunu tercih etmiştir. TTK 124 ve devamı
maddelerinde Ticaret şirketlerinin düzenlendiğini görüyoruz. Ticaret şirketlerinin düzenlenmesine
sistematik olarak baktığımızda ilk olarak bir genel hükümler yer almaktadır. Daha sonrasında ise her
şirket türüne ilişkin özel hükümleri görüyoruz.

Genel hükümler kapsamında düzenlenmiş olan konular : ticaret şirketleri hangi şirketlerdir
sorusunun yanıtlandığını, şahıs ve sermaye şirket ayrımını ve bu ayrım kapsamında yer alan şirketler
hangileri, ticaret şirketlerinin tüzel kişiliğe sahip midir, ticaret şirketlerinin hak edinebilme ve borç
altına girme ehliyetini, ticaret şirketlerine neler sermaye payı olarak getirilebilir, şirketlerin yeniden
yapılandırılması olarak karşımıza çıkacak olan birleşme-bölünme-tür değiştirme, şirketler
topluluğudur.

Ticaret şirketleri TK 124-210 maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Ticaret Şirketleri Türleri TK Madde 124 “ Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited,
sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket ve kooperatif şirketlerden ibarettir .” Numerus Clausus
ilkesi vardır.

TK 124/2 “ Bu kanunda kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara
bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır.”

Kooperatifler bu ayrımda yer almamaktadır. Sui generis bir yapısının bulunması ve her iki türün
özelliklerini barındırıyor olması dolayısıyla ikili ayrım dışında bırakılmıştır.

-Ticaret şirketlerinin hepsi tüzel kişiliğe sahiptir. TK 16.maddesi dolayısıyla tüzel kişi tacir
konumundadırlar.

-Adi ortaklıkta tüzel kişiliği olmayan bir şirket yapılanması ile ortakların birinci derecede şahsen ve
müteselsilen sorumlu olduğu bir yapı var iken, ticaret şirketlerinde artık tüzel kişiliğin söz konusunun
olduğu, ortakların kişiliğinin dışında ayrı tüzel kişiliklerinin bulunduğu ve şirketle işlem yapan 3.
kişilerin öncelikle bu tüzel kişilikle işlem yapmaları söz konusudur. Ortaklar, tüzel kişiliğin
arkasındadır. Buna da tüzel kişilik perdesi adı veriliyor.
- Portakal örneği; Tüzel kişiliği kabuğu ile birlikte bir portakala benzetebiliriz. 3. Kişiler kabuğu
görüyorlar. Kabuğun arkasındaki ortakları, pay sahiplerini göremiyorlar. Ne zamanki tüzel kişilik
perdesi aralanıyor, kabuğu soyuluyor portakalın o zaman ortaklara başvurmak mümkün. Adi
ortaklık ise kabuğu tamamen soyulmuş bir portakaldır.

- Tüzel kişilik ve ehliyet TK 125/2

“ Ticaret şirketleri, Türk Medeni Kanunun 48.maddesi çerçevesinde bütün haklardan yararlanabilir ve
borçları üstlenebilirler. Bu husustaki kanuni istisnalar saklıdır.” Tüzel kişiler; gerçek kişilere özgü yaş,
cins, hısımlık gibi gerçek kişilere özgü hususlar dışında bütün hakları edinebilir ve borç altına
girebilirler. Ticaret şirketlerinde ultra vires ilkesi hakimdi. Eski ticaret kanunumuz zamanında
şirketlerin ehliyet kapsamı işletme konuları ile sınırlanmıştı. Şirketlerin amacı pozitif anlamda kâr elde
etmek, bir diğer yandan da işletme konularındaki amaca erişmek için faaliyetleri kapsar. Örneğin
taşımacılık, giyim sektörü, gıda sektöründe çalışmaları şirketlerin konusunu gösteriyor. Şirketlere
ilişkin özel hükümler gereğince işletme konularının şirket sözleşmelerinde belirtilmesi zorunludur.
Sınırlamanın kökeni İngiltereye dayanır. Kraliyet tarafından verilen imtiyazları belli kişilerin kullanması
gerektiği görüşü zamanla hukuka giriyor. Ve bu öğreti şirketler hukukunda ultra vires olarak yer
almıştır. Günümüzde 6102 sayılı ticaret kanunu 125/2 “Ticaret şirketleri, Türk Medeni Kanunun
48.maddesi çerçevesinde bütün haklardan yararlanabilir ve borçları üstlenebilirler. Bu husustaki
kanuni istisnalar saklıdır.” hükmü ile bu sınırlama söz konusu değildir. Ticaret şirketleri gerçek
kişilere özgü yaş, cins, hısımlık dışında ticaret şirketleri her türlü hak edinebilir ve borç altına
girebilir.

İşletme konusu hâlâ şirketlerin özel hükümlerinde sözleşmelerinde yer verilmesi gereken zorunlu
unsurlardan bir tanesidir. Bir şirket temsilcisi şirket sözleşmesinde yazan işletme konusu dışında 3.
kişilerle bir işlem yaptığında şirket bu işlem ile bağlıdır. Tamamen 3. kişileri korumaya yönelik bir
sonuçtur. Ticaret unvanı ile ilgili hükümlerde herhangi bir değişiklik söz konusu değildir.

-Uygulanacak hükümler açısından-

Sözleşme hükümleri kanunun emredici hükümlerine aykırı olamaz. Şirketler hukuku ile ilgili
problemlerin çözümlenmesinde başvurabileceğimiz hükümler noktasında: her şirket türüne ilişkin
özel hükümler, ticaret şirketleri için genel hükümler, tüzel kişilere ilişkin genel hükümler, adi ortaklığa
ilişkin adi ortaklığın hükümlerinin uygulanması gibi geniş bir çerçeve söz konusudur.

*-Sermaye payı koyma borcu-

TK127-132 maddeleri arasında düzenleme getirilmiştir. Bilmemiz gereken hususlardan bir tanesi;
ticaret şirketleri tüzel kişiliğe sahip olduğu için, ortakların sermaye payı koyma borçları şirkete
karşıdır. Bu borcun yerine getirilmesini yani ifasını veya ifa edilmeme, geç ifa durumunda
başvurulacak yaptırımları, talep etme ve dava açma hakkına şirket sahiptir. Sermaye payı koyma
borcunda taahhüt ve tasarruf aşaması olmak üzere 2li bir ayrım söz konusudur. Şirket sözleşmesinde
ortakların taahhütü bu unsurun gerçekleşmesi bakımından kural olarak yeterlidir. Bunun dışında bazı
özel düzenlemeler vardır. Örneğin anonim şirkette nakdi sermayenin dörtte birinin ya da yüzde
yirmibeşinin kuruluş aşamasında ileride kurulacak şirket adına açılacak hesaba yatırılması gerekir.
Geri kalanının 24 ay içerisinde ödeme planına konulması gerekmektedir. Kural olarak taahhüt
yeterlidir. Daha sonrasında borcun ifası aşaması gelmektedir. Sermaye payı koyma borcunu
getirmeyen ortağa karşı ifa davası açılabilir. Geç ifa veya ifa edilmemesi durumunda ise şirket zarara
uğramışsa zararın tazmini davası açılabilir.

TK 128/7 maddesinde “Şirket, her ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmesini isteyebileceği
ve dava edebileceği gibi, yerine getirmede gecikme sebebiyle uğradığı zararın tazminini de
isteyebilir.”

Şahıs şirketlerinde bu davayı ortaklar da açabilir. Her bir ortağa teker teker ifa davasını, tazminat
davasını açma hakkını şahıs şirketlerinde kanun koyucunun tanıdığını görüyoruz. Bu davanın ismi
ORTAK DAVASI (Actio Pro Socio) dir. Bu davada her bir ortağa; diğer ortağa karşı şirkete ait olan bir
sosyal talep hakkını kullanma olanağı verilmiştir. Bu davanın özelliği; bu dava sonucunda Acti Pro
Socio’yu açan ortak mahkeme tarafından haklı bulunur ise ifa veya tazminat şirkete yapılacaktır .
Davayı açan ortak olmasına rağmen ifa ve tazminat ödemesi şirkete yapılır. *

Sosyal talep; sermaye payı koyma borcu, haksız rekabet, tazminat davası, özen yükümlülüğü, sadakat
yükümlülüğü.. (şirketi zarara uğratan ) sosyal talep ile actio pro socio açılır..

Kişisel talep; kâr payı, şahsi haklar faiz ve ücret..

-Taşınmazların sermaye payı borcu olarak getirilmesi durumunda-


TK 128/3 “ Sermaye olarak taşınmaz mülkiyeti veya taşınmaz üzerinde var olan veya kurulacak olan
ayni bir hakkın konulması borcunu içeren şirket sözleşmesi hükümleri, resmi şekil aranmaksızın
geçerlidir.”. Ayrıca bir resmi şekle riayet edilmesi gerekmez. Fakat TK 128/3 hükmün adi ortaklık
tarafından uygulama alanı bulup bulmayacağı doktrinde tartışmalıdır. Bu istisnai hükmün getiriliş
nedeni; şirket sözleşmesinin yazılı şekle tabi olması ve tek bir şeklin yeterli görülmesi düşüncesidir.
Adi ortaklık sözleşmesinde de yazılı olduğu durumlarda bu hükmün kıyasen uygulanabilmesi
mümkündür. Ama bu istisnai hükümdür ve istisnalar dar yorumlanır kuralı vardır. Taşınmazların devri
kural olarak tapu sicili memuru huzurunda sözleşme ve tapu siciline tescil ile ancak devredilebilir .

Tasarruf aşaması açısından; Tapuya tescil gereklidir. Şirkete tek taraflı tescil hakkı verilmiştir.

Taşınırlar bakımından ise; bir tescilsiz iktisap, yani sözleşmede taahhüt edilmiş olması suretiyle tüzel
kişilik kazanımından itibaren şirket bunlar üzerinde rahatça tasarruf edebiliyor.

Temerrüt faizi; yaptırımlar noktasında nakdi sermaye söz konusu ise temerrüt faizi uygulanması
gündeme gelir. Sorumlu olma TK 130/1 “ Sermaye olarak şirkete alacaklarını devretmiş olan bir
ortak, alacaklar şirketçe tahsil edilmiş olmadıkça sermaye koyma borcundan kurtulmaz.” TK 130/2
“Alacak, vadesi gelmemiş ise aksi kararlaştırılmış olmadıkça, vade gününden, muaccel ise şirket
sözleşmesi veya esas sözleşme tarihinden itibaren bir ay içinde şirketçe tahsil edilmelidir.”

-Ortakların kişisel alacaklıları-

TK 133/1 “ Bir şahıs şirketi devam ettiği sürece ortaklardan birinin kişisel alacaklısı, hakkını şirketin
bilançosu gereğince o ortağa düşen kâr payından ve şirket fesholunmuşsa tasfiye payından alabilir.
Henüz bilanço düzenlenmemişse alacaklı bilançonun düzenlenmesi sonucunda borçluya düşecek kâr
ve tasfiye payı üzerine haciz koydurabilir.”

-Birleşme, bölünme ve tür değiştirme özel olarak düzenlenlenme sureti ile tasfiye ile sona ermeye
tabi olmaksızın şirketlere bu imkan verilmiştir. Birleşme iki şekilde olur: Devralma suretiyle birleşme
ve yeniden kuruluş sureti ile birleşme olarak 2ye ayrılır. Devralma suretiyle birleşme: bir şirket başka
bir şirketi devralmak suretiyle devrolunan şirketin hukuken sona ermesi halidir. Külli bir halefiyet var
bu birleşmede. Şirket bütün aktifleri ve pasifleri ve ortakları ile devralan şirkete geçer.

Yeniden kuruluş sureti ile birleşme : 2 şirket bir araya gelerek yeni bir şirket oluşturmaktadır. A ve B
şirketi C şirketini kuruyorlar. Bu iki şirketin bütün aktif pasifleri ve ortakları yeni kurulan şirkete geçer.
Tür değiştirme: TK 124. Md yer alan ticaret şirketlerinin birbiri arasındaki değişiklikleridir. Tür
değişikliği TK 180 ve devamı maddesinde, geçerli tür değiştirmeler TK 181, birleşmeler açısından
geçerli birleşmeler TK137 ve bölünme açısından da TK 160. maddede düzenlenmiş olduğunu
görüyoruz. Birleşmede genellikle sermaye şirketini devralan, şahıs şirketlerinin ise devrolunan
olmasının arandığını, bunun dışında sermaye şirketlerinin sermaye şirketleri ve kooperatif ile
birleşebileceğini, şahıs şirketlerinin şahıs şirketleri ile ve devrolunan olmak koşulu ile sermaye şirketi
ve kooperatif ile birleşebileceğini, yine kooperatiflerin kooperatifler ile ve sermaye şirketleri ile ve
yine devralan şirketleri olmak koşulu ile şahıs şirketleri ile birleşebileceğini görebiliyoruz.

Tür değişikliği açısından ise; TK 181/1

a) “Bir sermaye şirketi;

1. Başka türde bir sermaye şirketine;


2. Bir kooperatife;

b)Bir kollektif şirket;

1. Bir sermaye şirketine;

2. Bir kooperatife;

3. Bir komandit şirkete;

c) Bir komandit şirket;

1. Bir sermaye şirketine;

2. Bir kooperatife;

3. Bir kollektif şirkete;

d)Bir kooperatif bir sermaye şirketine, dönüşebilir.

Tür değiştirmede bilinmesi gereken değişiklikten sonraki şirketin değişiklikten önceki şirketin hukuken
halefi olmasıdır. Bütün aktifler ve pasifler artık yeni şirkete geçmektedir.

Bölünme açısından

Bölünme; sadece sermaye şirketleri ve kooperatifler için uygun görülmüştür.


TK 160 maddesi “ Sermaye şirketleri ve kooperatifler, sermaye şirketlerine ve kooperatiflere
bölünebilirler.”

Bölünme; tam ve kısmi bölünme olarak 2’ye ayrılır.

TK 159(1)/a “Tam bölünmede, şirketin tüm malvarlığı bölümlere ayrılır ve diğer şirketler devrolunur.”

TK 159(1)/b “ Kısmi bölünmede, bir şirketin malvarlığının bir veya birden fazla bölümü diğer şirketlere
devrolunur.”

-Ortak hükümler

TTK 191-193 maddeleri arasında; birleşme, bölünme ve tür değiştirme açısından 3 tür davanın
düzenlenmiş olduğunu görüyoruz. Bu davalar; iptal davası, ortaklık paylarının veya ortaklık
haklarının korunmasını inceleme davası ve tazminat davasıdır.

TK 192/1“ 134 ila 190. maddelerin ihlali halinde, birleşme, bölünme ve tür değiştirme kararına olumlu
oy vermemiş ve bunu tutanağa geçirmiş bulunan birleşmeye, bölünmeye veya tür değiştirmeye
katılan şirketlerin ortakları; bu kararın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilanından itibaren iki ay içinde
iptal davası açabilirler.”

TK 192/3 “ Birleşme, bölünme ve tür değiştirmeye ilişkin işlemlerde herhangi bir eksiliğin varlığı
halinde, mahkeme taraflara bunun giderilmesi için süre verir. Hukuki sakatlık, verilen süre içinde
giderilemiyorsa veya giderilememişse mahkeme kararı iptal eder ve gerekli önlemleri alır. ”

Sorumluluk TK 193/1 “Birleşme, bölünme veya tür değiştirme işlemlerine herhangi bir şekilde
katılmış bulunan bütün kişiler şirketlere, ortaklara ve alacaklılara karşı kusurları ile verdikleri
zararlardan sorumludurlar. Kurucuların sorumlulukları saklıdır.”

Ticaret şirketleri açısından şirketler topluluğu ticaret kanunumuzda ilk kez düzenlenmiştir. Hukuken
birbirinden bağımız ekonomik olarak birbirine bağlı şirketlerden bahsedilir. Bu yapılanmalar holding
şirket olarak adlandırılan şirketlerde karşımıza çıkıyor. Holding şirketler Ticaret Kanununda anonim
şirketler ile ilgili düzenlemede karşımıza çıkıyor. Amacı başka şirketlere iştirâkten ibaret olan holding
şirketler olarak atıfta bulunuluyor. Ana şirket ve yavru şirket- hakim ve bağlı şirket

TK 195/1 a) Bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketinin, doğrudan veya dolaylı olarak;

1. Oy haklarının çoğunluğuna sahipse veya


2. Şirket sözleşmesi uyarınca, yönetim organında karar alabilecek çoğunluğu oluşturan sayıda
üyenin seçimini sağlayabilmek hakkını haizse veya
3. Kendi oy hakları yanında, bir sözleşmeye dayanarak, tek başına veya diğer pay sahipleri ya da
ortaklarla birlikte, oy haklarının çoğunluğunu oluşturuyorsa,

Bağlı şirketin organlarının şirkete ve pay sahiplerine karşı sorumsuzluğu

Kural olarak hakim şirket bağlı şirketlere onu zarara uğratacak, mal varlığında eksilmeye sebebiyet
verecek talimatlar veremez. İstisnası tam hakimiyettir yani hakim şirket bağlı şirketin %100üne
sahipse talimat verebilir. Bağlı şirket de bu talimatlara uymak zorundadır. Talimattan dolayı bağlı
şirket zarara uğrasa dahi yöneticilere karşı herhangi bir sorumluluğa gidilemez.

TK 205-1 “Bağlı şirketin yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri ve sorumlu tutulabilecek ilgililer, 203 ve
204üncü madde kapsamındaki talimatlara uymaları nedeniyle, şirkete ve pay sahiplerine karşı
sorumlu tutulamazlar.”

TK 209 Güvenden doğan sorumluluk “ Hakim şirket, topluluk itibarının, topluma veya tüketiciye
güven veren bir düzeye ulaştığı hallerde, bu itibarın kullanılmasının uyandırdığı güvenden
sorumludur.”

Şirket alacaklılarının dava hakkı

TK 206 “Hakim şirket ve yöneticilerinin 203üncü madde çerçevesinde verdikleri talimatlar dolayısıyla
bağlı şirkette oluşan kayıp, o hesap yılı içinde, denkleştirilmediği veya zamanı ve şekli de belirtilerek
şirkete denk bir istem hakkı tanınmadığı takdirde, zarara uğrayan alacaklılar hakim şirkete ve onun
kayıptan sorumlu yönetim kurulu üyelerine karşı tazminat davası açabilirler.”

TK 210 maddesinde Ticaret Bakanlığına bazı yetkiler tanınmıştır .

1. Şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanmasına ilişkin tebliğler çıkartmak


2. Bakanlık denetçileri tarafından şirketlerin denetlenmesi
3. Bakanlığa şirketleri sona erdirecek fesih davası açma hakkının verilmesi
Kahoot Soruları

1. Bütün şahıs şirketlerinde ortak olan a.ş. hangisidir?


a) Çoğunluk ilkesi
b) Ortaklar arası bağımsızlık
c) kural olarak özden/ortaklar eliyle yönetim
d) yönetim kurulunun varlığı

2. Ticaret şirketlerinin hak ehliyetinin sınırını işletme konuları belirler (Y)


3. Aşağıdakilerden hangisi şirketlerin yeniden yapılandırılması kapsamında değildir?
a)bölünme b)tür değiştirme c)tasfiye d)birleşme

4. Birleşme, bölünme ve tür değiştirme ile ilgili olarak açılabilecek davalardan birisi de “iptal
davasıdır” (D)

5. Birleşme hukuken aşağıdaki anlardan hangisinde geçerlilik kazanır ?

a) Ticaret siciline tescil edildiği anda b) Birleşme raporu hazırlandığı anda

c)TTSG’nde ilan edildiği anda d) Birleşme kararı alındığı anda

6. A.ş şirketlerden hangisinin tüzel kişiliği yoktur?

a)anonim şirket b) adi şirket c)limited şirket d)kooperatif

7. Anonim şirkete bir taşınmazın sermaye payı olarak getirilmesi taahhüt edilmiş ise, resmi şekle
uyulmalıdır. (Y)

8. Şahıs şirketlerinde ortaklar da sermaye payı koyma borcunun ifa davasını (ortak davası =actio pro
socio) açabilirler. (D)

9. Tam hâkimiyet halinde, talimatlar dolayısıyla bağlı şirkette oluşan kayıp için alacaklılar tazminat
davası açabilir. (D)

10. A.ş hangisi Ticaret Bakanlığının şirketlerle ilgili yetkilerinden değildir?

a)Tebliğ yayımlama b)Denetleme c)Şirketin feshi davası açma d)Yöneticileri değiştirme


Şirketler Hukuku 4. DERS

KOLLEKTİF ŞİRKET

Ticaret Kanunumuzun 211-328 maddeleri arası Kollektif şirketlere ayrılmıştır. Madde sayısı
olarak baktığımızda anonim şirketlerden sonra en yoğun diyebileceğimiz hükümler burada yer
almaktadır. Kurulan şirketler bakımından ilk sırada nicelik olarak limited şirket gelmektedir. Daha
sonra ise anonim şirket ve daha sonra ise kollektif şirket gelmektedir. Kollektif şirket tipik bir şahıs
şirketidir. Adi şirket de tipik bir şahıs şirketidir. Kollektif şirket için ise şahıs ticaret şirketi ifadelerinin
de kullanılması mümkündür. Adi şirkete ilişkin bazı hükümler kollektif şirket için uygulama alanı
bulmaktadır. Adi şirket ile kollektif şirketin birbirlerini tamamlayan birbirlerini destekleyen özellikleri
vardır.

Şirketler; kanunda tanım, kuruluş, yönetilme şekli, temsili çalışması faaliyetleri ve sona
ermesi ile kanunda bir sistematik bir diziliş vardır.

Kollektif şirket kurmanın tercih nedenleri; çok fazla sermaye gerektirmez, birbirini tanıyan az
sayıda kişilerin bir araya geldiği, küçük işlerin yapılabildiği, ortakların şahsen bütün mal varlıkları ile
sınırsız, mütelselsil sorumlulukları söz konusu, kuruluşu basit kolay ve masrafsızdır.

ÖRNEK OLAY: Öğrencilikleri sırasında da ev arkadaşlığı da yapan, A, elektrik-elektronik


mühendisi, B ise bilgisayar mühendisi olarak mezun olmuşlardır. Mezuniyetleri sonrasında da birlikte
iş yapma kararında olan A ve B’nin hayallerinde birlikte bir yazılım şirketi kurmak vardır. Bu amaçla
diğer arkadaşları C ve D ile de anlaşarak, birlikte yaptıkları araştırmalar sonucunda bir kollektif şirket
kurmaya karar veren A, B, C ve D mevcut nakdi birikim ve emeklerini birleştirme konusunda
anlaşmaya varmışlardır.

^^^^^^^^^^^^^^

Daha sonra, bir avukat arkadaşlarından da yardım alarak, aralarında yazılı bir kollektif şirket
sözleşmesi akdetmişler, sözleşmeyi imzalamışlar ve imzalarını da notere onaylatmışlardır.

TTK 212 md uyarınca “Kollektif şirket sözleşmesi yazılı şekle tabidir; ayrıca, sözleşmedeki imzaların
noterce onaylanması veya şirket sözleşmesinin ticaret sicili müdürü yahut yardımcısı huzurunda
imzalanması şarttır.” Tarafların yapmış olduğu sözleşme bir kollektif şirket sözleşmesidir.

^^^^^^^^^^^^^^

Bu arada ofis olarak kullanılmaya uygun bir yer bulmuşlar ve 2 yıllığına aylık 3000 TL’ye bu
yeri K’den kiralamışlar ve 2 gün içinde de 5000 TL depozito ödemeyi de kabul etmişlerdir.

TTK 216. Md uyarınca “Tescil yükümlülüğü yerine getirilmeksizin şirket adına işlere başlanmışsa,
ortaklar giriştikleri işlerden dolayı üçüncü kişilere karşı müteselsilen sorumludur.”
Ortaklar, noterlikçe onaylı sözleşmelerini, onay tarihinden 7 gün sonra ticaret siciline tescil
ettirmişlerdir. Bu sebepten dolayı depozitosunu alamayan K’ya karşı A,B,C ve D müteselsilen sorumlu
olacaktır.

Tanım- TTK 211 “Kollektif şirket ticari bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek
amacıyla, gerçek kişiler arasında kurulan ve ortaklarından hiçbirinin sorumluluğu şirket alacaklılarına
karşı sınırlamamış olan şirkettir.”

Kollektif şirketin ayırt edici nitelikleri:

1) Sadece gerçek kişiler arasında kurulabiliyor.


2) Ticari işletme işletmek için kurulabiliyor
3) Ortaklarının 3. Kişilere(şirket alacaklılarına) karşı sorumluluğu sınırlandırılmamış.

Tanımda ticaret unvanı altında işletmek özelliğine değinilmiştir. Ticaret unvanı ticari adlardan bir
tanesi işletme adı ve marka yanında tacir olmaya bağlanan sonuçlardan biridir. Kollektif şirket
olduktan sonra ticaret unvanı seçme zorunluğu vardır.

Adi şirket ile Kollektif şirket arasındaki farklar

1)Adi şirketin tüzel kişiliği yoktur, kollektif şirketin tüzel kişiliği vardır.

2)Adi şirket kanuna, kanunun emredici hükümlerine, kişilik haklarına, ahlaka aykırı olmama
sınırları çerçevesinde her türlü amaç için kurulabilir (iktisadi, kültürel, sosyal, sportif), kollektif şirket
ise sade ve sadece ticari işletme işletmek amacıyla kurulabilir.

3)Adi ortaklıkta bir şekil serbestisi vardır. Kollektif şirkette yazılı bir şirket sözleşmesi gerekir

4)Adi ortaklıkta gerçek yada tüzel kişiler kurucu olabilirken, kollektif şirket gerçek kişiler
arasında kurulur. (Tüzel kişiler kollektif şirkete ortak olamazlar. Örneğin; anonim, limited şirket, veya
başka bir kollektif şirket kollektif şirkete ortak olamayacaktır.

5)Adi ortaklıkta ortakların 3. kişilere karşı(şirket alacaklılarına) şahsen ve müteselsilen


sorumluluk var iken, kollektif şirkette, şirketin tüzel kişiliği olması dolayısıyla öncelikle şirket tüzel
kişiliğin sonrasında ise ortakların sınırsız sorumluluğu gündeme gelecektir.

-Adi ortaklıkta ortakların sorumluluğu birinci derecede, kolektif şirkette ise ikinci derece bir
sorumluluk söz konusudur.

Sözleşme Şekil -

TTK 212 “Kollektif şirket sözleşmesi yazılı şekle tabidir; ayrıca, sözleşmedeki imzaların noterce
onaylanması veya şirket sözleşmesinin ticaret sicili müdürü yahut yardımcısı huzurunda
imzalanması şarttır.”

Not: Mersis(Merkezi Sicil Kayıt Sistemi) online olarak şirket kuruluş işlemine izin veren sistem.
Kollektif şirketin kurulabilmesi için kanunda şekil koşulu öngörülmüştür. Kanunda yazılı şirket
sözleşmesi, imzaların noterce onaylanması ve ticaret siciline tescil ettirilerek kollektif şirket tüzel
kişilik kazanır. Hukuken bir kollektif şirketin doğumu ticaret siciline tescil edildiği andır. Ancak tescille
tüzel kişilik kazandığı aşamaya kadar bazı duraklar vardır. Bu duraklar arasında bir takım hukuki
problemler yaşanabilir. Eksiklikler olabilir, kanunun aradığı şekilde bir sözleşme ile karşı karşıya
kalabiliriz bu arada da bir takım işlemler yapılmış ise ne olacak? Bu noktada karşımıza TTK 214 ve 215
maddeleri çıkmaktadır. Öncesinde ise zorunlu kayıtlar söz konusudur.

Zorunlu Kayıtlar

TTK 213(1) “Kollektif şirket sözleşmesine aşağıdaki kayıtların yazılması zorunludur:

a) Ortakların ad ve soyadlarıyla yerleşim yerleri ve vatandaşlıkları.


b) Şirketin kollektif olduğu.
c) Şirketin ticaret unvanı ve merkezi.
d) Esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış bir şekilde şirketin işletme konusu.
e) Her ortağın sermaye olarak koymayı taahhüt ettiği para miktarı; para niteliğinde olmayan
sermayenin değeri ve bu değerin ne suretler biçilmiş olduğu; sermaye olarak kişisel emek
konulmuşsa bu emeğin niteliği, kapsamı ve değeri.
f) Şirketi temsile yetkili kimselerin ad ve soyadları, bunların yalnız başına mı, yoksa birlikte
mi imza koymaya yetkili oldukları,
(2)Ortaklar, emredici hükümlere aykırı olmamak şartıyla, şirket sözleşmesine diledikleri
kayıtları koyabilirler.

Noksanlıklar

TTK 214 “Sözleşmesi kanuni şekilde yapılmamış veya sözleşmeye konması zorunlu olan kayıtlardan
biri veya bazıları eksik yahut geçersiz olan bir kolektif şirket, adi şirket hükmünde olup, hakkında 216
ncı madde hükmü saklı kalmak şartıyla, Türk Borçlar Kanununun adi şirketlere ilişkin hükümleri
uygulanır.”

Tescil Yükümlülük

TTK 215 “Kollektif şirketi kuranlar, şirket sözleşmesinin noterlikçe onaylı bir suretini onay tarihinden
itibaren on beş gün içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret siciline vererek şirketin
tescilini istemek zorundadır. Suret, sicil müdürlüğünce saklanır ve 213 üncü madde gereğince
sözleşmeye konması zorunlu olan kayıtlar ile kanunun emreylediği diğer hususlar tescil ve ilan olunur.
Şirket sözleşmesinin ticaret sicili müdürü veya yardımcısı huzurunda imzalanması halinde de sureti
ticaret sicili müdürlüğü tarafından saklanarak yukarıda öngörülen tescil ve ilan sağlanır.”

Yükümlülüğün yerine getirilmemesi

TTK 216 “Tescil yükümlülüğü yerine getirilmeksizin şirket adına işlere başlanmışsa, ortaklar giriştikleri
işlerden dolayı üçüncü kişilere karşı müteselsilen sorumludur.”
TTK 216/2 “Bir kollektif şirket sözleşmesi yapılmaksızın, şirketin türünü gösterir bir kaydı içermese
bile, ortak bir unvan altında, üçüncü kişilerle işlem yapılması veya onlara karşı haksız bir fiil işlenmesi
halinde de aynı hüküm geçerlidir.”

ÖRNEK OLAY: Kollektif şirket sözleşmesinde

1. Yöneticinin kim ya da kimler olduğuna ilişkin herhangi bir düzenleme yok ise

Soru: Yönetici kim ya da kimler olacaktır?

TTK 218(1) uyarınca “ Ortaklardan her biri, ayrı ayrı şirketi yönetme hakkını ve görevini haizdir.
Ancak, şirket sözleşmesiyle veya ortaklarının çoğunluğunun kararıyla yönetim işleri ortaklardan
birine, birkaçına veya tümüne verilebilir.”

2. Daha sonra çoğunlukla alacakları bir ortaklar kararıyla A’yı şirket yöneticisi olarak atayabilirler
mi? Evet TK 218. Md uyarınca atayabilirler. Şirket sözleşmesiyle veya ortaklarının
çoğunluğunun kararıyla yönetim işleri ortaklardan birine, birkaçına veya tümüne verilebilir.

3. Şirket sözleşmesinde yönetici olarak A gösterilmiş, Şirket temsilcisinin kim olduğuna ilişkin
herhangi bir bilgiye ise yer verilmemiştir.

Soru: Böyle bir durumda şirket temsilcisi kim ya da kimler olacaktır?

TK 213 f bendi uyarınca; Şirketi temsile yetkili kimselerin ad ve soyadları, bunların yalnız
başına mı, yoksa birlikte mi imza koymaya yetkili oldukları maddesinin Kollektif şirket
sözleşmesine yazılması zorunludur. Böyle bir şey yazılmadığı için eksiklik durumunda ise TTK 214
“Sözleşmesi kanuni şekilde yapılmamış veya sözleşmeye konması zorunlu olan kayıtlardan biri
veya bazıları eksik yahut geçersiz olan bir kolektif şirket, adi şirket hükmündedir. Dolayısıyla da
adi şirkette de yönetici kişiler aynı zamanda şirketi temsile de yetkilidirler. Şirket sözleşmesinde
yönetici olarak A gösterilmiş bu durumda A’nın aynı zamanda şirket temsilcisi olduğu sonucuna
varabiliriz. Kollektif şirketlerde temsil yetkisinin 3. Kişilere karşı ileri sürülebilmesi için tescill ve
ilan şarttır. Kollektif şirkette temsil yetkisi sınırlandırılamaz. Konu bakımından , miktar
bakımından, imza ve şube

Daha sonra şirket sözleşmesinde değişiklik yaparak, yeni sözleşmelerin de ticaret siciline tescil
ettirmişler ve bu sözleşmelerinde yönetici ve temsilci olarak A ve B’yi göstermişlerdir. B, bir spor
klubüne Şirket adına 3000 TL bağışta bulunma kararı almış ve bağışta da bulunmuştur. B, böyle
bir karar alabilir mi ?

TK 223 md . uyarınca bağışta bulunmak açıkça olağanüstü işler kapsamında sayılmıştır. Bütün
ortakların oy birliğini gerektirir. B böyle bir bağışta bulunma kararı alamaz. A,B,C ve D’nin oy
birliği ile bu kararı almaları gerekecektir.
Ortaklar Arasındaki ilişkiler (iç ilişkiler)

Sözleşme serbestisi TTK 217 “ Ortakların birbiriyle olan ilişkilerinin düzenlenmesinde sözleşme
serbestisi geçerlidir.”

Şirketin Yönetimi

TTK 218(1) “ Ortaklardan her biri, ayrı ayrı şirketi yönetme hakkını ve görevini haizdir. Ancak, şirket
sözleşmesiyle veya ortaklarının çoğunluğunun kararıyla yönetim işleri ortaklardan birine, birkaçına
veya tümüne verilebilir.”

TK 218/2 “Ticari mümessillere ve diğer ticari vekillere ilişkin hükümler saklıdır.”

Yönetimle ilgili olarak olağan ve olağanüstü iş ayrımının yapıldığını görüyoruz. Kanun koyucu bazı
işlemlerin olağan dışı işlemleri yönetici olsun ya da olmasın bütün oy birliği ile karar almasını istiyor.

Yönetimin Kapsamı

TK 223 “Şirketin yönetimi kapsamındaki hususlar, şirketin amacını ve konusunu elde etmek için
yapılması gereken olağan işlem ve işler ile sınırlıdır. Şirketi yönetenler, şirket menfaatine uygun
gördükleri işlerde, olağan işlem ve işlerle sınırlı olmak şartıyla, sulh, feragat ve kabul ile tahkime de
yetkilidirler. Şu kadar ki, bağışta bulunmak, kefil olmak, üçüncü kişi lehine garanti vermek, ticari
mümessil tayin etmek ve şirket konusuna girmiyorsa taşınmazları satmak, satın almak, teminat
göstermek, şirketin özüne ilişkin üretim araçlarını elden çıkarmak, rehnetmek veya ticari işletme rehni
kurmak gibi olağan iş ve işlemler dışında kalan hususlarda ortakların oybirliği şarttır.”

Olağan işler konusunda ise şirketin amacını ve konusunu elde etmek için yapılması gereken bütün
günlük rutin tekrarlanabilen işlerle ilgili yöneticiler karar alabilecektir.

Yönetim hakkını nasıl kullanacaklar? Kural yalnız başına yetkili olmaları ancak isterlerse birlikte
hareket etmeleri de söz konusu olabilir.

Yönetim işlerinde yalnız başına veya birlikte hareket

TK 221/1 “Şirket işlerinin yönetimi, ortakların tümüne veya birkaçına verilmiş ise, bunların her biri
yalnız başına yönetim hak ve görevini haizdir. Bununla beraber, şirketi yönetmekle yükümlü olan
ortaklardan bazısı, yapılacak bir işin şirketin menfaatlerine uygun olmadığını ileri sürerlerse, yönetim
hak ve görevini haiz diğer ortaklar , çoğunluk kararıyla o işi yapabilirler.”

TK 221/2 “ Şirket sözleşmesinde şirket işlerinin yönetimi kendilerine verilmiş ortakların birlikte
hareket etmeleri yazılı ise, ortakların, gecikmesinde tehlike görülen haller istisna olmak üzere, her
işte anlaşmaları gerekir. Anlaşamadıkları takdirde durum ortaklar kuruluna götürülür ve bu kurulca
verilecek karara göre hareket edilir.”

Diğer ortakların itirazı

TK 222 “Yönetim şirket sözleşmesiyle bir ortağa verilmişse, bu ortak, diğer ortaklar itiraz etseler ve
karşı çıksalar bile, hileye dayalı olmamak şartıyla, şirketin yönetimi için gereken işlemleri yapabilir.”
Denetim

TK 225 “ Bir ortak yönetim hakkını ve görevini haiz olmasa da şirket işlerinin gidişi hakkında bizzat
bilgi edinmek, şirketin belgelerini ve defterlerini incelemek, bunlara göre kendisi için şirketin finansal
durumunu gösterecek bir hesap tablosu düzenlemek hakkını haizdir. Buna aykırı sözleşme
geçersizdir.”

Ortakların bu hakları ellerinden alınamaz. Aksine sözleşmeler geçersizdir. Emredici hükümdür.

TK 218/2 maddesinde ticari temsilcilere ve ticari vekillere ilişkin hükümler saklı tutulmuştur. Üçüncü
kişiler yönetici olarak atanabilirler mi? Oy birliği ile verecekleri bir kararla ticari temsilci olarak
atanabileceğini belirtebiliriz saklı tutma dolayısı ile.

Kollektif şirket şahıs şirketi olması dolayısıyla her ortağın bir oy hakkı vardır. Emredici bir hükümdür.
Getirdiği sermaye ne olursa olsun bir oy hakkı vardır.

Oy hakkı ve kararlar

TK 226 “Her ortak bir oy hakkını haizdir. Buna aykırı sözleşme geçersizdir.”

TK 226/2 “Şirket sözleşmesinin her ne şekilde olursa olsun değiştirilmesine ilişkin kararlar oybirliğiyle,
diğer kararlar ise, kanunda veya şirket sözleşmesinde aksine hüküm yoksa, ortakların çoğunluğunun
oylarıyla verilir.”

TK 226/3 “Oybirliği” şirketteki ortakların tümünün, “çoğunluk” şirketteki ortakların salt çoğunluğunun
olumlu oylarıyla alınması gereken kararları ifade eder.

Kollektif şirkette sermaye payı olarak getirilebilecek hususlar açısından da herhangi bir istisnai
düzenleme yoktur. Devrolunabilen, nakden değerlendirilebilen her değerin yanı sıra emek, ticari
itibar, hizmet ilişkileri getirilebilir.

ÖRNEK OLAY: A,B,C VE D

Birinci olasılık: Ortaklar 2019 yılı sonunda 20000 TL kâr elde etmişlerdir. Bunu aralarında nasıl
paylaşacaklardır?

Kâr payı hakkı ve zarara katılma

TK 227, 228 ve 229. maddeler kâr ve zarara ilişkin düzenlemeleri kapsıyor. Her bir ortağın kollektif
şirkette her faaliyet dönemi sonunda (ocak ayı ile başlayan aralık ayı biten bir yıllık süre) kendisine bir
kâr payı ödenmesini talep etme hakkı vardır. İlgili hükümleri incelediğimiz zaman yöneticiler her
hesap dönemi ile ilgili olarak şirketin finansal tablolarını hazırlar, bilançosunu, kâr ve zarar cetvelini
çıkarıp ortaklar kuruluna sunarlar. Ve kâr paylaşımına ilişkin bir hazırlık yaparlar. Ortaklar bu kararları
onaylamak suretiyle gerçekleştirilebiliyor. Yöneticiler bu kâr ve zarar paylaşımını keyfi olarak
yapamazlar. Kanuna, şirket sözleşmesine, şirket kararlarına veya dürüstlük kurallarına uygun olarak
yapacaklar paylaşımı. Bu hususlara aykırılık var ise şayet kârın kullanılmasına ilişkin karar hakkında bu
karar tarihinden itibaren ortakların 3 ay içinde iptal davası açabilirler.

Ayrıca ortaklar aralarında alacakları kararla kâr paylaşımını ortaklardan birine veya tamamen
dışarıdan üçüncü bir kişiye de bırakabilirler. Kâr paylaştırıcısı görevlendirebiliyorlar. Bu kişinin de kâr
paylaşımına ilişkin kararı hakkaniyete uygun olarak vermesi gerekiyor. Aykırı olduğu düşünülüyor ise
bu kararın öğrenilmesinden itibaren 3 ay içinde içerisinde bir iptal davası açma hakkı söz konusu
olabiliyor. Söz konusu kararın öğrenilmesinden itibaren üç ayın geçmesi, belirlenen kâr payının ortak
tarafından tamamen veya kısmen alınması veya başka bir kimseye devredilmesi, zararın ödenmesine
başlanması gibi açık veya zımni kabulü gösteren durumlarda dava hakkı düşer. Bu 3 aylık dava hak
düşürücü süredir.

227/3 “Kâr ve zararın paylaşılmasına ilişkin karar hakkaniyet kurallarına aykırı olduğu takdirde
mahkemece iptal olunur. Bu hâlde kâr ve zarar adi şirket hükümlerine göre paylaştırılır.” Adi şirkette
kural aksi kararlaştırılmış olmadığı sürece eşit olarak paylaşılması idi.

İkinci olasılık: Ortaklar 2019 yılı sonunda 20000 TL zarar etmişlerdir. Bu zarar nasıl karşılanacaktır?

Zarar payı

TTK 229/1 “Ortaklar oybirliği ile karar almadıkça hiçbir ortak, sermayesinden eksilen kısmı
tamamlamaya zorlanamaz.”

TK 229/2 “Sermayenin zararla eksilen kısmı, aksine karar yoksa, gerçekleşecek kâr ile kapatılır.”

Kollektif şirkette aksine karar almadıkça gerçekleşecek kârdan karşılanacaktır şirket zararları.

Kollektif şirket sözleşmesine “ortakların şirketin defter ve belgelerini inceleme hakları yoktur”
şeklinde bir hüküm konulabilir mi ? neden ?

TK 225 Denetim

“Bir ortak yönetim hakkını ve görevini haiz olmasa da şirket işlerinin gidişi hakkında bizzat bilgi
edinmek, şirketin belgelerini ve defterlerini incelemek, bunlara göre kendisi için şirketin finansal
durumunu gösterecek bir hesap tablosu düzenlemek hakkını haizdir. Buna aykırı sözleşme
geçersizdir.”

Ortaklardan bilgisayar mühendisi olan D, aynı zamanda X yazılım kollektif şirketinde de ortak olmuş
ve orada emeğiyle çalışmaya başlamıştır. Bunu öğrenen diğer ortakların hukuken yapabilecekleri
herhangi bir şey var mıdır?

Rekabet yasağı

TK 230/1 “Bir ortak, ortağı olduğu şirketin yaptığı ticari işler türünden bir işi, diğer ortakların izni
olmaksızın kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete
sorumluluğu sınırlandırılmamış ortak olarak giremez.” X aynı ticari türden bir ticaret şirketine ortak
olarak giremez.

Kanun metninden anlaşılacağı üzere sorumluluğu sınırlandırılmış ortak olarak girebilir. Sorumluluğu
sınırlandırılmış ortaklar anonim şirkette, limited şirkette ve komanditer ortaklıkta karşımıza çıkıyor.
Sorumluluğu sınırlandırılmamış ortaklar ise adi şirket, kollektif şirket ve komandite ortak olmak üzere
karşımıza çıkmaktadır.
Diğer ortaklar, D’nin kendi şirketlerini kurmadan da X yazılım kollektif şirketinde ortak olduğunu
biliyor olsaydı vereceğiniz cevap değişir miydi?

TK 230/2 “Yeni kurulan bir şirkete giren ortağın, daha önce kurulmuş diğer bir şirketin de
sorumluluğu sınırlandırılmamış ortaklarından olduğunu diğer ortaklar bildikleri hâlde önceki şirketten
ilişiğinin kesilmesini aralarında açıkça kararlaştırmamışlarsa, bu durumu kabul ettikleri varsayılır.”

Bu doğrultuda D için bir rekabet yasağı olmayacağını kabul etmek gerekir.

Diğer ortaklar rekabet yasağına aykırı davranış durumunda hukuken ne yapabilirler?

Aykırı hareket

TK 231 “Bir ortak 230 uncu maddeye aykırı hareket ederse, şirket, bu ortaktan tazminat istemekte
veya tazminat yerine bu ortağın kendi adına yaptığı işleri şirket adına yapılmış saymakta, üçüncü
kişilerin hesabına yapmış olduğu işlerden doğan menfaatlerin şirkete bırakılmasını istemekte
serbesttir.”

TK 231/2 “Bu seçeneklerden birine diğer ortaklar çoğunlukla karar verir. Bu hak, bir işlemin
yapıldığının veya ortağın diğer bir şirkete girdiğinin öğrenildiği tarihten başlayarak üç ay ve her hâlde
işlemin yapıldığı tarihten itibaren bir yıl sonra zamanaşımına uğrar.

TK 231/3 “Yukarıdaki hükümler, hakları ihlal edilen ortakların, şirketin feshini istemek haklarını
etkilemez.”

Tüzel Kişiliğin kazanılması

TK 232 “Kollektif şirket ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır. Aksine sözleşme üçüncü kişilere
karşı geçersizdir.”

Temsil

TK 233 “Şirketi temsile yetkili olan kimse, şirketin işletme konusuna giren her türlü işi ve hukuki
işlemleri şirket adına yapmak ve şirketin unvanının kullanmak yetkisine sahiptir. Bu yetkiyi sınırlayan
her şart, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.”

Hükümleri

TK 234/1 “Şirketi temsil yetkisini haiz olan kimseler tarafından, açık veya zımni olarak şirket adına
yapılmış olan işlemlerden dolayı, şirket alacaklı ve borçlu olur.”

234/2 “Bir ortağın şirkete ait görevlerini yerine getirirken işlediği haksız fillerden şirket de doğrudan
doğruya sorumludur.”

Temsil yetkisinin kaldırılması


TK 235 “Haklı sebeplerin varlığı hâlinde temsil yetkisi, bir ortağın başvurusu üzerine, mahkemece
kaldırılabilir. Gecikmesinde tehlike bulunan hâllerde mahkeme temsil yetkisini ihtiyati tedbir olarak
kaldırıp bu yetkiyi bir kayyıma verebilir. Kayyımın atanmasını, görevlerini, mahkemece verilen temsil
yetkisini ve bunların sınırlarını, mahkeme resen tescil ve ilan ettirir.”

Sorumluluk

Kural olarak, öncelikle şirket alacaklılarına karşı kollektif şirket tüzel kişiliği malvarlığı ile sorumludur.
Eğer şirkete karşı yapılan icra takibi semeresiz kalmış ise, veyahutta şirket herhangi bir sebeple sona
ermiş ise şirket ile birlikte ortaklardan birine ya da birkaçına alacağın tahsili bakımından şirket
alacaklıları başvurabilirler. Ortakların şirket borçları dolayısı ile takibi bireysel takip haciz uygulatma
sureti ile olabileceği gibi külli takip iflas yolu ile yapılabilir. Kural olarak tacirler iflasa tabidir. Ancak
tacir olmadığı hâlde iflasa tabi olan kişi ve kişiler de vardır. Bunlardan bir tanesi kollektif şirket
ortakları.

Çıkma düzenlenmemiştir ama sözleşmeye hüküm konulabilir. Çıkarılmaya ilişkin düzenlemeler yer
almaktadır ticaret kanunumuzda. TK 245 Haklı sebeplerin varlığı halinde, bir ortağın şirkete ihanet
etmiş olması, bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi, bir ortağın
kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması, bir ortağın
uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin işlerini yapmak için
gerekli olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi gibi hâller haklı sebeplerdendir.

ÖRNEK OLAY:

Şirketin yönetici ve temsilcileri A ve B, yazılım programı hazırlamak için kullanılmak üzere Şirkete
toplam 50.000 TL değerinde 2 bilgisayar satın almışlar ve bilgisayarların parasının yarısını hemen,
diğer yarısını da gelecek ay ödemek konusunda da satıcı S ile anlaşmışlardır. Ancak ikinci taksidi
zamanında ödeyememişlerdir. Bilgisayar satıcısı S, kalan 25.000 TL alacağını kim veya kimlerden, nasıl
talep edebilir? Şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı birinci derecede şirket sorumludur. Ancak
şirkete karşı yapılan icra takibi semeresiz kalmış veya şirket herhangi bir sebeple sona ermiş ise, yalnız
ortak veya ortakla birlikte şirket aleyhine dava açılabilir ve takip yapılabilir.

Ortakların kişisel sorumluluğu

TK 236 “Ortaklar, şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı müteselsilen ve bütün malvarlığı ile
sorumludur.”

Sorumluluğun derecesi

TK 237 “Şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı birinci derecede şirket sorumludur. Ancak şirkete
karşı yapılan icra takibi semeresiz kalmış veya şirket herhangi bir sebeple sona ermiş ise, yalnız ortak
veya ortakla birlikte şirket aleyhine dava açılabilir ve takip yapılabilir.”
Ortaklardan C, başka bir şehirde yaşamaya karar vermesi üzerine Şirketten çıkmak istediğini diğer
ortaklara bildirmiştir. Bu hukuken mümkün müdür? Çeşitli olasılıklara göre değerlendiriniz.

Çıkmaya ilişkin düzenleme yoktur kollektif şirkette. Çıkma iradidir çıkarılma ise gayri iradidir.
Çıkarılmaya ilişkin düzenlemeler var. Çıkmaya ilişkin düzenleme olmadığından bu durumda ya
sözleşmede hüküm olması lazım eğer böyle bir hüküm yok ise ancak şirketin sona erdirilmesi ve öyle
çıkması söz konusu olabilecektir.

Ortaklardan D, kendisine düşen 100.000 TL sermaye borcunu aradan geçen uzun bir süreye rağmen
henüz ifa etmemiştir. Diğer ortakların D’ye karşı hukuken yapabilecekleri nelerdir?

Sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi

TK 246 “Sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesinden dolayı fesih davası açabilmek için önce
ortağa noter aracılığıyla uygun süreyi içeren bir ihbar gönderilir. İhbar, verilen süre içinde borcun
yerine getirilmesi ihtarını da içerir.”

Şirketin feshinin istendiği durumlarda çıkarılma söz konusu olabilir.

Actio pro socio (ortak davası) hem şirket tarafından, hem her bir ortak tarafından sermaye koyma
borcunu yerine getirmeyen ortağa karşı açılabilir.

Kollektif şirketin sona ermesi (infisah=kendiliğinden) ya da erdirilmesi (fesih=iradi)hangi hallerde ve


nasıl mümkün olacaktır?

TK 243 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.

Şirketlerde sona erme ya kendiliğinden(infisah) yolu ile ya da iradi(fesih) olarak ortaya çıkabilir.

TK 243 Kollektif şirketler, 253üncü madde hükmü saklı kalmak kaydıyla Türk Borçlar Kanununun 639
ve 640 ıncı maddelerinde öngörülen ve aşağıda yazılı sebeplerden birinin gerçekleşmesiyle sona erer:

a) Konkordato ile sonuçlanmış olsa bile şirketin iflası.


b) Şirket sermayesinin tamamının veya üçte ikisinin kaybedilmesine rağmen, sermayenin
tamamlanmasına veya geri kalan sermaye ile yetinmeye karar verilmemiş olması.
c) Şirketin diğer bir şirket ile birleşmesi.
d) Ortaklardan herhangi birinin istemi üzerine ve bu ortağın noter aracılığıyla diğer ortaklara
uygun bir süreyi içeren ihtar göndermiş olması şartıyla mahkemece feshe karar verilmesi.
e) Ortaklardan birinin iflası.

Ortağın ölümü

TK 253 “Şirket sözleşmesinde şirketin ölen ortağın mirasçılarıyla devam edeceğine ilişkin düzenleme
yoksa, mirasçılarla diğer ortakların oybirliği ile verecekleri karar üzerine şirket bunların arasında
devam edebilir. Mirasçılar veya içlerinden biri şirkette kalmaya razı olmazlarsa, diğer ortaklar, ölen
ortağın razı olmayan mirasçılarına düşen payları ödeyerek onları şirketten çıkarır ve aralarında şirkete
devam edebilirler. Bu durumda sağ kalan ortaklardan birinin şirketin devamına onay vermemesi
sebebiyle oybirliği sağlanamadığı takdirde şirket sona erer.”
Sona erme aşamasından tasfiye aşamasına geçilmektedir.

Tasfiye ticaret kanunumuzun 267 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Tasfiye memurunun bütün
ortaklarca belirlenmesi, veya anlaşamazlar ise mahkeme aracılığı ile tasfiye memurunun belirlenmesi,
alacakların toplanması, mevcutlarının ve bunların değerlerinin tespiti, şirket borçlarının ödenmesi,
şirket bilançosunun çıkartılması ve tüm bunlar yapıldıktan sonra ortaklara pozitif bir değer kalmış ise
tasfiye kârının ortaklar arasında paylaştırılması, zarar kalmış ise bu zararın da yine ortaklar arasında
paylaşılması söz konusu olacaktır.

Tasfiye sürecinde tüzel kişilik devam edecektir. Ta ki tasfiye sonuçlandırılıp ticaret sicilinden terkin
edilinceye kadar. Bu süreçte tasfiye halinde ibaresinin ticaret unvanına eklenmesi gerekir.

Tasfiyenin sonu

TK 303 “Tasfiyenin sona ermesi üzerine, şirketin ticaret unvanının sicilden silinmesi ve bunun tescil ve
ilanı için durum, tasfiye memurları tarafından ticaret sicili müdürlüğüne bildirilir.”

Kahoot Soruları

1)Aş. Hangisi kollektif şirketi tercih nedenlerinden değildir?

a)Büyüyen girişimlerde sorumluluğu paylaşacak kişilere ihtiyaç duyulması

b)Kuruluşunun kolay, basit, çabuk ve masrafsız olması

c)Ortakların sorumluluğunun sınırlandırılması

d)Emeğin şirkete sermaye payı olarak getirilebilmesi

2)Adi şirket ve kollektif şirket arasındaki farklara ilişkin olarak aş hangisi doğrudur?

a)Her iki şirket türü de Ticaret Kanununda düzenlenmiştir.

b)Her iki şirketin kuruluşu da yazılı şekil koşuluna bağlanmıştır.

c)Adi şirket ve kollektif şirket tüzel kişi tacir sıfatını haizdir.

d)Adi şirkette gerçek/tüzel, kollektif şirkette ise sadece gerçek kişiler ortak olabilir.

3)Aş. Hangisi kollektif şirketin özelliklerinden değildir?

a)Ortakların sınırsız sorumluluğu

b)En az bir ortak

c)Ticari işletme işletmek

d)Tüzel kişilik

4)Kollektif şirket tipik bir şahıs şirketidir. (Doğru)


5)Kollektif şirkette temsilci tayini için bütün ortakların oy birliği gerekir. (Doğru)

6)Kollektif şirkette sadece yöneticiler için rekabet yasağı söz konusudur. (Yanlış)

7)Kollektif şirket ortaklarının şirket alacaklılarına karşı sorumluluğu ile ilgili aşağıda söylenenlerden
hangisi doğrudur?

a)Ortaklar birinci derecede sorumludur.

b)Şirket ticaret sicilinden terkin edilmişse ortakların sorumluluğu doğar

c)Şirkete karşı yapılan icra takibi semeresiz kalmışsa ortaklar sorumlu olur.

d)Ortaklar arasında müteselsil sorumluluk yoktur.

8)Aş. Hangisinin şirket süresinin uzatılması kararına karşı itiraz hakkı vardır?

a)Bir ortağın kişisel alacaklısının

b)Ticaret Bakanlığının

c)Sermaye Piyasa Kurulunun

d)Şirket alacaklısının

9)Kendisinden kaynaklanan haklı nedenlerle şirketten çıkarılan ortağın, çıkarılmanın iptali dava açma
hakkı vardır (Doğru)

10)Kollektif şirket ortakları, tacir olmadıkları için, iflas yoluyla takip edilemezler (Yanlış)

ŞİRKETLER HUKUKU 5.DERS

ANONİM ŞİRKET

Anonim şirketler tipik bir sermaye şirketidir. Kişilerin önemli olmadığı, aksine sermayenin
önemli olduğu, sermayeye göre oy hakkının belirleneceği, çok sayıda ortağın pay sahibinin söz konusu
olabileceği, şirkete girme çıkmanın kolaylaştırılmış olduğu, içeriden özden-ortaklar eliyle yönetimin
değil aksine dışarıdan profesyonel kişilerce yabancı bir malvarlığının yönetilmesi söz konusu olacaktır.
Kararların alınmasında oy birliği ilkesinin değil kural olarak çoğunluk ilkesinin, sermayeyi elinde
bulunduranların söz sahibi olabileceği bir şirket yapılanması vardır. Organlar eliyle şirket temsili ve
yönetiminin gerçekleştirileceği, ortakların şahsı ile alakalı örneğin ölüm vs. gibi şirketi sona erdirme,
çıkma çıkarılma gibi durumlarla karşılaşılmadığı bir şirket yapılanması ile karşı karşıyayız. Çünkü
anonim şirketin tipik bir sermaye şirketi olmasıdır. Ticaret Kanunumuzun 329 vd. maddelerinde
anonim şirketin düzenlenmiş olduğunu görüyoruz. Paylı şirket ifadesinin de kullanılmaktadır.
Tanım TK 329 “ Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından
dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir.”

TK 329/2 “ Pay sahipleri, sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı
sorumludur.”

Örnek Olay: Öğrencilikleri sırasında da ev arkadaşlığı da yapan, mezuniyetleri sonrasında da A


ve B diğer arkadaşları C ve D ile birlikte bir yazılım kollektif şirketi kurmuşlardı. Aradan geçen yıllar
sonrasında, işlerinin giderek büyümesi ve daha da büyümek istemeleri sonucunda, Kollektif
Şirketlerini anonim şirkete dönüştürme kararı almışlardır.

Öncelikle böyle bir karar alabilirler mi? Nasıl?

TTK m. 181ve 184

 Yeni türe, olayımızda anonim şirketin kuruluş hükümlerinin yerine getirilmesi gerekir.
 Yöneticiler tarafından TTK m. 185 kapsamında yazılı bir tür değiştirme planı hazırlanması, TTK
m. 186/2 kapsamında da bir tür değiştirme raporu hazırlanması
 Ortaklara tür değiştirme belgelerini TTK m. 188 kapsamında inceleme hakkı tanınması
 TTK m. 189/1 tür değiştirme planının ve yeni türe ilişkin esas sözleşmesinin (mevcut kollektif
şirket sözleşmesinde gerekli değişiklikler yapılarak TTK m. 339) ortaklar kuruluna sunulması
ve orada onaylanması (TTK m. 189)
 Tür değiştirmenin ve yeni sözleşmenin yöneticiler tarafından tescil ettirilmesi (TTK m. 189/2),
daha sonra da TTSG’nde ilanı

ÖZDEŞLİK İLKESİ: Yeni türe dönüştürülen şirket eskisinin devamıdır (m,180)

TTK m. 329- Anonim şirketin karakteristik özellikleri nelerdir?


1) Ortakların mali sorumluğu sınırlandırılmıştır.
2) Pay sahipliği(hissedarlık) kolayca devredilebilir.
3) Büyük miktarda sermayenin toplanması anonim şirket sayesinde mümkün olmaktadır.
4) Tüzel kişiliği bulunmaktadır.

TK 331 Amaç ve Konu “Anonim şirketler, kanunen yasaklanmamış her türlü ekonomik amaç ve
konular için kurulabilir.”

Kurucu pay sahipleri kimler olacaktır? (TTK m. 337)

Kurucular Tanım

TK 337/1 “ Pay taahhüt edip esas sözleşmeyi imzalayan gerçek ve tüzel kişiler kurucudur.”

TK 337/2 “ Kurucular, birinci fıkrada yazılı işlemi, üçüncü bir kişinin hesabına yaptıkları takdirde, bu
kişi de kuruluştan doğan sorumluluk bakımından kurucu sayılır. Söz konusu üçüncü kişi, kendisi
hesabına iş gören kimsenin bildiği veya bilmesi gereken bir hususu kendisinin bilmediğini ileri
süremez.”

Pay sahipleri arasında hangi ilkeler hakim olacaktır?

 Eşit işlem ilkesi (TTK m. 357)

TK 357 “ Pay sahipleri eşit şartlarda eşit işleme tabi tutulur.”

 Pay sahiplerinin şirkete borçlanma yasağı/şirkete karşı borçlu olma yasağı(TK m.358)

TK 358 “ Pay sahipleri, sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ifa etmedikçe ve
şirketin serbest yedek akçelerle birlikte kârı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça
şirkete borçlanamaz.”

 Tek borç ilkesi (TK m. 329) – m 480/4 ikincil yükümlülükler!

TK 329/2 “ Pay sahipleri, sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı
sorumludur.”

TK 480/4 “ Pay devirlerinin şirketin onayına bağılı olduğu hâllerde, esas sözleşmeyle pay sahiplerine
sermaye taahhüdünden doğan borçtan başka, belli zamanlarda tekrarlanan ve konusu para olmayan
edimleri yerine getirmek yükümlülüğü de yüklenebilir. Bu ikincil yükümlülüklerin nitelik ve kapsamları
pay senetlerinin veya ilmühaberlerin arkasına yazılabilir.”

 Çoğunluk ilkesi(TK m. 434,421-istisna oy birliği)


 Kamuyu aydınlatma ilkesi (SPK m. 14,15)
 Yabancı malvarlığını yönetme ilkesi
 Malvarlığının korunması ilkesi (m. 332, 343/1, 509/2)
 Emredici hükümler ilkesi –çelik korse-
 Kurumsal yönetim ilkesi (m. 1529)
 Uluslararası finansal raporlama ve bağımsız denetim ilkesi
 Şeffaflık ilkesi (m. 1524) – internet sitesi bilgi toplumu hizmeti

ÖN ANONİM ŞİRKET: TTK m. 335

TK 335 “ Şirket, kurucuların, kanuna uygun olarak düzenlenmiş bulunan, sermayenin tamamını
ödemeyi, şartsız taahhüt ettikleri, imzalarının noterce onaylandığı veya ticaret sicili müdür yahut
yardımcısı huzurunda imzaladığı esas sözleşmede, anonim şirket kurma iradelerini açıklamalarıyla
kurulur.”

Anonim şirket nasıl kurulur?


1) En az 1 kişi gerekli gerçek kişi/ özel hukuk-kamu hukuk tüzel kişi de olabilir
2) Azami sınır bakımından hiçbir sınırlama yoktur
3) Halka kapalı anonim şirket ( küçük aile tipi şirketler )
4) Halka açık anonim şirket ( payları borsada işlem gören şirket, payları halka arz edilen )
TK 1523 md. Ölçeklerine göre sermaye şirketini düzenler.

TK 335 md

huzurunda imzalanması

-Pay bedellerinin ödenmesi TK. M 344 SPK m 12/1 ( tamamen ve nakden ödeme)

*-Aranıyorsa Bakanlık izni

Büyük anonim şirketler: Bankalar, sigortalar, factoring, holdingler, umumi mağazacılık) Bakanlık iznine
bağlıdır. Olayımızdaki yazılım şirketinde bakanlık iznine gerek olmayacaktır.

-Ticaret siciline tescil ve ilan (TK. Md. 354)

Ticaret siciline tescilin bir iyileştirici etkisi vardır.

Ön ortaklık hukuki açıdan nasıl anlam ifade etmektedir? Nitelik adi şirket/ortaklık olarak ifade
edilmektedir. BK. 620/2 “ Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini
taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır. “

Anonim şirketlerde sermaye ile ilgili TK 342 . md de Ayni sermaye konulabilecek malvarlığı unsurları
başlığı altında özel bir düzenleme vardır.

TK 342 “ Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve
devrolunabilen, fikri mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dahil, malvarlığı unsurları ayni sermaye
olarak konulabilir. Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye
olamaz. Şirketin yalnızca malvarlığı ile sorumlu olması nedeniyle yasaklama getirilmiştir.

Değer biçme TK 343 “ Konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve
ayınlara, şirket merkezinin bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce değer
biçilir. Değerleme raporunda, uygulanan değerleme yönteminin somut olayın özellikleri bakımından
herkes için en adil ve uygun seçim olduğu; sermaye olarak konulan alacakların gerçekliğinin,
geçerliğinin ve 342 nci maddeye uygunluğunun belirlendiği, tahsil edilebilirlikleri ile tam değerleri;
ayni olarak konulan her varlık karşılığında tahsis edilmesi gereken pay miktarı ile Türk Lirası karşılığı,
tatmin edici gerçeklerle ve hesap verme ilkesinin icaplarına göre açıklanır. “

Nakdi Sermaye TK 344 “Nakden taahhüt edilen payların itibari değerlerinin en az yüzde yirmi beşi
tescilden önce, gerisi de şirketin tescilinin izleyen yirmi dört ay içinde ödenir. Payların çıkarma
primlerinin tamamı tescilden önce ödenir.”

Ödeme Yeri TK 345

Eski Ticaret Kanununda Anonim Şirkette yazılı esas sözleşme, noter onayı, mahkeme onayı bakanlık
izni ve ticaret siciline tescil vardır.
Gelişimle birlikte; mahkeme onayı kaldırıldı. Kural olarak anonim şirket kuruluşu Bakanlık iznine tabi
değildir. İstisnası TK 333 İzin başlığı altında düzenlenmiştir. TK 333 “ Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca
yayımlanacak tebliğle, faaliyet alanları belirlenip, ilan edilecek anonim şirketler Gümrük ve Ticaret
Bakanlığının izni ile kurulur.”

Anonim şirket sermaye şirketi olduğundan;

TK 332 En az sermaye tutarı “ Tamamı esas sözleşmede taahhüt edilmiş bulunan sermayeyi ifade
eden esas sermaye elli bin Türk Lirasından ve sermayenin artırılmasında yönetim kuruluna tanınmış
yetki tavanını gösteren kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş bulunan halka açık olmayan anonim
şirketlerde başlangıç sermayesi yüz bin Türk Lirasından aşağı olamaz. Bu en az sermaye tutarı
Cumhurbaşkanınca artırılabilir.”

Asgari Sayı TK 338 “ Anonim şirketin kurulabilmesi için pay sahibi olan bir veya daha fazla kurucunun
varlığı şarttır.”

338/2 “ Pay sahibi sayısı bire düşerse, durum, bu sonucu doğuran işlem tarihinden itibaren yedi gün
içinde yönetim kuruluna yazılı olarak bildirilir. Yönetim kurulu bildirimi aldığı tarihten itibaren yedi
gün içinde, şirketin tek pay sahipli bir anonim şirket olduğunu tescil ve ilan ettirir. Ayrıca, hem
şirketin tek pay sahipli olarak kurulması hem de payların tek kişide toplanması halinde tek pay
sahibinin adı, yerleşim yeri ve vatandaşlığı da tescil ve ilan edilir. Aksi halde doğacak zarardan,
bildirimde bulunmayan pay sahibi ve tescil ve ilanı yaptırmayan yönetim kurulu sorumludur.”

TK 339 ncı madde esas sözleşmeden bahseder. “ Esas sözleşmenin yazılı şekilde yapılması ve bütün
kurucuların imzalarının noterce onaylanması veya esas sözleşmenin ticaret sicili müdürü yahut
yardımcısı huzurunda imzalanması şarttır.”

Anonim şirketlerde ani kuruluş sistemi vardır. Şirket sermayesinin tamamının pay sahipleri tarafından
taahhüt edilir. Fakat kuruluştan sonra TK 346 halka arzedilecek paylar düzenlemesi bulunmaktadır.
“Esas sözleşmede taahhüt edilmiş olup da taahhüt sahiplerince, şirketin tescilinden itibaren en geç iki
ay içinde halka arzedileceği esas sözleşmede belirtilmiş ve ayrıca garanti edilmiş bulunan nakdi
payların karşılıkları satıştan elde edilen gelirden ödenir.”

TK 353 Fesih davası “ Anonim şirketin butlanına veya yokluğuna karar verilemez. Ancak şirketin
kurulmasında kanun hükümlerine aykırı hareket edilmek suretiyle, alacaklıların, pay sahiplerinin veya
kamunun menfaatleri önemli bir şekilde tehlikeye düşürülmüş veya ihlal edilmiş olursa, yönetim
kurulunun , Gümrük ve Ticaret Bakanlığının, ilgili alacaklının veya pay sahibinin istemi üzerine şirketin
merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince şirketin feshine karar verilir.”

Olay: Anonim şirketin tescilinden önce pay sahiplerinden A, anonim şirket hesabına şirket binası
olarak kullanılabilecek, daha büyük, üç katlı bir bina kiralamıştır. Bu kira sözleşmesinden doğan kira
borcu dolayısıyla binayı kiraya veren K’ye karşı kim veya kimler hangi koşullarla sorumlu olacaklardır?

Cevap: TTK 355/2 “Tescilden önce şirket adına işlem yapanlar ve taahhütlere girişenler, bu işlem ve
taahhütlerden şahsen ve müteselsilen sorumludurlar. Ancak işlem ve taahhütlerin, ileride kurulacak
şirket adına yapıldığı açıkça bildirilmiş ve şirketin ticaret siciline tescilinden sonra üç aylık süre içinde
bu taahhütler şirket tarafından kabul olunmuşsa, yalnız şirket sorumlu olur.”

TK 355/1 “Şirket ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır.”

1.000.000 TL sermayeli ve 1000 paya bölünmüş

Olay: Şirketin tescilinden sonra 6 ay geçmiş ve İ’ye ait olan bir bilgisayar bakım onarım işletmesi
150.000 TL karşılığında devralınmıştır. Bu devir hukuken geçerli midir? Neden ?

Genel kurulca onaylanıp ticaret siciline tescil edilmedikçe geçerlik olmaz

Cevap: TK 356 Kanuna karşı hile “ Şirketin tescilinden itibaren iki yıl içinde bir işletme veya aynın,
sermayenin onda birini aşan bir bedel karşılığında devralınmasına veya kiralanmasına ilişkin
sözleşmeler, genel kurulca onaylanıp ticaret siciline tescil edilmedikçe geçerli olmaz. Bu sözleşmelerin
onaylanmasından ve tescilinden önce, bunların ifası amacıyla yapılmış olan ödemeler dahil, her tür
tasarruf geçersizdir.”

Kahoot Soruları

1- Bir kollektif şirketin bir anonim şirkete dönüşmesi hukuken mümkün değildir. (Y)

2- Anonim şirkette asgari pay sahibi sayısı ile ilgili olarak aşağıda söylenenlerden hangisi
doğrudur?
a) 5 b)2 c)3 d) 1

3- Aşağıdaki anonim şirketlerden hangisinin kuruluşunda Bakanlık izni alınması zorunlu değildir?
a)Yazılım anonim şirketi
b)Banka anonim şirketi
c)Sigorta anonim şirketi
d)Finansal kiralama anonim şirketi

4- Ön anonim şirket ticaret siciline tescil ile kurulur. (Y)

5- Anonim şirketin tescilinden önce şirket hesabına yapılan işlemlerde her hal ve
durumda/mutlaka şirket sorumludur (Y)

6- Aş. Hangisi anonim şirkete sermaye payı olarak konulamaz?


a) Ticari işletme
b) Vadesi gelmemiş alacak hakkı
c) Taşınmaz
d) Marka

7- Anonim şirketin tescilinden sonra pay sahipleri şayet koşulları varsa şirketin yokluğunun
tespiti davası açabilirler (Y)
8- Aş. Hangisi anonim şirketlere hakim olan ilkelerden değildir?
a) Çoğunluk ilkesi
b) Özden/içeriden yönetim ilkesi
c) Eşit işlem ilkesi
d) Tek borç ilkesi
e)
9- A.ş hangisi anonim şirketlerin ayırt edici özelliklerinden değildir?
a) Sermayenin belirli olması
b) Şirketin sorumluluğunun kendi malvarlığı ile sınırlı olması
c) Ticari işletme işletmek
d) Sermayesinin paylara bölünmüş olması
10- Bir anonim şirket kurulabilmesi için en az/asgari sermaye tutarı 50.000 TLdir. (D)

ŞİRKETLER HUKUKU 6. DERS

-Anonim Şirketlere Devam -

Anonim şirketler TK 329 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Anonim şirketler tek tip bir
anonim şirket olarak karşımıza çıkmıyor. Küçük anonim şirketler, aile ortaklığı olarak adlandırılan
şirketler, büyük halka açık anonim şirketler, banka şeklinde buna ilişkin bankacılık kanunu var, sigorta
şirketi olarak düzenlemeleri var. Anonim şirketi aynı kalıp içerisinde düşünemeyiz. Anonim şirketler
sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, şirket alacaklılarına karşı yalnızca şirket mal varlığı ile
sorumlu olan şirkettir. Pay sahiplerinin sorumluluğu taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile sınırlı
ve şirkete karşı bir sorumluluğu olan şirkettir. Anonim şirketler hür türlü amaç için kurulur. Anonim ve
limited ortaklıkta tek ortaklı şirket kurulabilir. Ortaksız veya pay sahipsiz şirketlerden de bahsetmek
gerekir. Örneğin bir anonim şirket düşünelim tüzel kişiliği var ve bu şirketin tüm paylarına yani tüm
sermayesine bizzat şirket tüzel kişiliğinin sahip olduğu bir şirket. Buna kişisiz şirket, pay sahipsiz veya
ortaksız şirket adı veriliyor. Türk hukukuna göre hem limited, hem anonim şirket açısından kanun
koyucu böyle bir şirket yapılanmasına izin vermemiştir. Anonim şirketin bütün paylarını satın alacak
şekilde şirket yapılanması söz konusu olamaz demektedir. O yüzden en az 1 gerçek ya da tüzel kişinin
pay sahibi olması gerekir. Başlangıçta tek pay sahibi olarak kurulabileceği gibi daha sonradan pay
sahibi sayısının 1 inebileceği söz konusu olabilir. Bu durumda yönetim kurula bu durumun bildirilmesi
yönetim kurulunun da Ticaret Siciline bu konu ile ilgili gerekli bilgileri ve tescili yaptırması
gerekmektedir.

Şahıs şirketinde; şirket, ortak ve alacaklıların menfaati söz konusudur ama anonim şirkette ise
şirket, ortak ve alacaklılara ek olarak kamunun menfaati, halkın korunması söz konusudur.

Anonim şirket işletme konusu kapsamında faaliyetlerde bulunabilir. Borç alabilir, yer
kiralayabilir, satım yapabilir, hizmet sözleşmeleri akdedebilir. Bu işlemler dolayısı ile tescilden önceki
aşamada özellikle de kuruluş aşamasında ön ortaklık ön anonim ortaklık aşamasında kural olarak
işlemleri yapanların şahsen ve müteselsilen sorumlu olacağı, ancak karşı tarafa açıkça şirket hesabına
bunun yapıldığı bildirilmiş ve şirket de tescilden itibaren 3 ay içinde bunu onaylamış ise artık yalnızca
şirket malvarlığı ile sorumlu olacaktır.
Şirketler tüzel kişilik kazandıktan sonra organları aracılığıyla iradelerini açıklarlar. Tüzel kişinin
yöneticileri, temsilcileri tüzel kişilik adına iş ve işlemler yaparlar. Organlar kişi organları olarak
karşımıza çıkabileceği gibi kurul organı olarak karşımıza çıkmaktadır. Anonim şirketler 2 temel zorunlu
organı vardır. Bunlar yönetim kurul ve genel kuruludur.

TK 530 maddede organ eksikliği ile ilgili düzenleme bulunmaktadır.

TK 530 “Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından biri mevcut değilse
veya genel kurul toplanamıyorsa, pay sahipleri, şirket alacaklıları veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının
istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, yönetim kurulunu da
dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmesi için bir süre belirler. Bu süre içinde durum
düzeltilmezse, mahkeme şirketin feshine karar verir.”

TK 559 vd. maddelerinde yönetim kurulunun, 597 vd. maddelerinde denetlemenin, 407 vd.
maddelerinde ise genel kurulun düzenlendiğini görüyoruz.

6102 TK ile birlikte denetleme/denetçiler organ olmaktan çıkarılmıştır.

Genel Kurul TK 407 vd. maddelerinde genel kurul düzenlenmiştir.

Genel kurul; bütün pay sahiplerinden oluşur. Bir karar organıdır.

Yönetim kurulu ise ; belirli koşullarda genel kurul tarafından şirketi yönetim ve temsil
yetkisine sahip kuruldur. Şirketin beynidir. Şirketle ilgili alınan kararları uygularlar. Genel kurul ve
yönetim kurulu arasında eşitlik kabul edilse de şirket içindeki konumlarında kapsam bakımından
genel kurul daha geniştir. Tüm pay sahiplerini kapsar. Pay sahipliği haklarını genel kurulda kullanıyor.
Yönetim kurulu ise daha küçük kurul ve şirket ile ilgili kararları alıyor. Kanunumuzda her iki organın
görev ve yetkileri özellikle vazgeçilmez görev ve yetkilerinin ayrı ayrı belirlendiğini görüyoruz. Görev
tanımlaması adı veriliyor.

Genel kurul ve Yönetim kurulu arasındaki farklar

1- Genel kurul devamlı bir organ değildir. Yani düzenli rutin kısa aralıklarla toplanmaz.
Kanunen olağan yılda 1 kez toplanırlar. Olağanüstü durumda ihtiyaç durumunda her
zaman toplanabilirler.
2- Yönetim kurul ise devamlı bir organdır. Haftada bir, ayda bir toplanabilir ve düzenli olarak
toplanır.
3- Genel kurulun ve genel kurulu oluşturan pay sahiplerinin alınan karar dolayısıyla
sorumluğu yoktur, yönetim kurulu ise yönetim kurulunu oluşturan kişilerin bu kurulda
almış oldukları kararlardan dolayı sorumludur.
4- Aynı zamanda genel kuruldaki alınan kararların yerine getirilmesi görevi yönetim
kuruluna sahiptir.
5- Genel kurula katılım zorunlu değildir, iradidir. Yönetim kurulu toplantılarına katılım ise
zorunludur. Katılmama durumunda mutlaka mazeret bildirilmesi gerekir. Aksi durumda o
toplantıda alınmış olan kararlar doğrultusunda toplantıya katılmadığı için sorumluluk
olabilir.
6- Genel kurula pay sahipleri bizzat katılabileceği gibi 3. Bir kişiye temsil yetkisi vekaletname
vermek suretiyle temsilcisi onun yerine katılabilir oy kullanabilir. Yönetim kurulu
toplantısına yöneticilerin katılması ise şahsen bizzat olmalıdır, temsilen yönetim kurulu
üyeliği yapılmaz. Şahsa sıkı sıkıya bağlı görevdir.

TK 407 “Pay sahipleri şirket işlerine ilişkin haklarını genel kurulda kullanırlar.”
Genel kurulun görev ve yetkileri TK 408 ıncı maddesinde düzenlenmiştir.

Esas sözleşme değişikliği mutlaka genel kurulda karara bağlanması gereken bir durumdur. Özel
hükümler mevcuttur. Esas sözleşme değişikliklerinin kapsamına neler girecektir sorusunun yanıtını TK
339 ıncı maddede görebiliriz.

TK 339/2 “Esas sözleşmeye aşağıdaki hususlar yazılır:

a) Şirketin ticaret unvanı ve merkezinin bulunacağı yer.


b) Esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış bir şekilde şirketin işletme konusu
c) Şirketin sermayesi ile her payın itibari değeri, bunların ödenmesinin şekil ve şartları
d) Pay senetlerinin nama veya hamiline yazılı olacakları; belirli paylara tanınan imtiyazlar; devir
sınırlamaları.
e) Paradan başka sermaye olarak konan haklar ve ayınlar; bunların değerleri; bunlara karşılık
verilecek payların miktarı, bir işletme ve ayın devir alınması söz konusu olduğu takdirde,
bunların bedeli ve şirketin kurulması için kurucular tarafından şirket hesabına satın alınan
malların ve hakların bedelleriyle, şirketin kurulmasında hizmetleri görülenlere verilmesi
gereken ücret, ödenek veya ödülün tutarı
f) Kurucularla yönetim kurulu üyelerine ve diğer kimselere şirket kârından sağlanacak
menfaatler.
g) Yönetim kurulu üyelerinin sayıları, bunlardan şirket adına imza koymaya yetkili olanlar
h) Genel kurulların toplantıya nasıl çağrılacakları; oy hakları
i) Şirket bir süre ile sınırlandırılmışsa, bu süre
j) Şirkete ait ilanların nasıl yapılacağı
k) Şirketin hesap dönemi

TK 408/1 “ Genel kurul , kanunda ve esas sözleşmede açıkça öngörülmüş bulunan hâllerde karar alır.”

TK 408/2 “ Genel kurula ait aşağıdaki görevler ve yetkiler devredilemez:

a) Esas sözleşmenin değiştirilmesi,


b) Yönetim kurulu üyelerinin seçimi, süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi
haklarının belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi ve görevden alınmaları,
c) Kanunda öngörülen istisnalar dışında denetçinin seçimi ile görevden alınması,
d) Finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları
ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması
dahil kullanılmasına dair kararların alınması
e) Kanunda öngörülen istisnalar dışında şirketin feshi
f) Önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı

TK 408/3 “Tek pay sahipli anonim şirketlerde bu pay sahibi genel kurulun tüm yetkilerine sahiptir. Tek
pay sahibinin genel kurul sıfatıyla alacağı kararların geçerlilik kazanabilmeleri için yazılı olmaları
şarttır.

Huzur hakkı: Hazırda bulunma karşılığında; yönetim kurulu üyelerine toplantıya katılma sonucu her
toplantı için ödenen ücret. (huzurda bulunma)

Genel kurullar olağan ve olağanüstü olmak üzere iki türde toplanırlar. Olağan toplantılar her hesap
dönemi içerisinde kural olarak bu hesap dönemi 1 Ocakta başlayıp 31 Aralıkta sona eren bir takvim
yılını kapsayan süreçtir.
Toplantılar

TK 409/1 “Genel kurullar olağan ve olağanüstü toplanır. Olağan toplantı her faaliyet dönemi
sonundan itibaren üç ay içinde yapılır. Bu toplantılarda, organların seçimine, finansal tablolara,
yönetim kurulunun yıllık raporuna, kârın kullanım şekline, dağıtılacak kâr ve kazanç paylarının
oranlarının belirlenmesine, yönetim kurulu üyelerinin ibraları ile faaliyet dönemini ilgilendiren ve
gerekli görülen diğer konulara ilişkin müzakere yapılır, karar alınır.”

TK 409/2 “Gerektiği takdirde genel kurul olağanüstü toplantıya çağrılır.”

Anonim şirkette kazanç payı: yönetim kurulu üyelerine ödenen kârdır.

Genel kurul fiziki ve elektronik olarak toplanabiliyor. Elektronik ortamlar TK 1527de düzenlenmiştir.
Şirket sözleşmesinde açıkça elektronik toplantı olması gerekir.

Genel kurul toplantıyı çağrı usulü ve çağrısız şekilde yapmaktadır.

-Kimler genel kurulu çağırmaya yetkilidir? Genel kurulu çağırmaya yetkili organ; yönetim kuruludur.

Çağrının şekli TK 410/1 “Genel kurul, süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu tarafından toplantıya
çağrılabilir. Tasfiye memurları da, görevleri ile ilgili konular için, genel kurulu toplantıya çağırabilirler.”

TK 410/2 “Yönetim kurulunun, devamlı olarak toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkân
bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında, mahkemenin izniyle, tek bir pay sahibi genel
kurulu toplantıya çağırabilir. Mahkemenin kararı kesindir.”

Azlık oluşturan pay sahibine/pay sahiplerine de genel kurulu toplantıya çağırma yetkisi verilmiştir.

TK 411 ve 412 maddelerinde düzenlenmiştir.

TK 411 “ Sermayenin en az onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri,
yönetim kurulundan, yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulu toplantıya
çağırmasını veya genel kurul zaten toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri konuları gündeme
koymasını isteyebilirler. Esas sözleşmeyle, çağrı hakkı daha az sayıda paya sahip pay sahiplerine
tanınabilir.”

-Bu talebi yönetim kurulu kabul edebilir; ve genel kurulun çağrısı için gereken işlemleri başlatır.
Reddedebilir; veyahutta hiç cevap vermeyebilir.

TK 411/4 “ Yönetim kurulu çağrıyı kabul ettiği takdirde, genel kurul en geç kırk beş gün içinde
yapılacak şekilde toplantıya çağrılır; aksi halde çağrı istem sahiplerince yapılır.”

Mahkemenin izni

TK 412/1 “ Pay sahiplerinin çağrı veya gündeme madde konulmasına ilişkin istemleri yönetim kurulu
tarafından reddedildiği veya isteme yedi iş günü içinde olumlu cevap verilmediği takdirde, aynı pay
sahiplerinin başvurusu üzerine, genel kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu
yerdeki asliye ticaret mahkemesi karar verebilir. Mahkeme toplantıya gerek görürse, gündemi
düzenlemek ve Kanun hükümleri uyarınca çağrıyı yapmak üzere bir kayyım atar.”

Gündem TK 413/1 “ Gündem, genel kurulu toplantıya çağıran tarafından belirlenir.”

TK 413/2 “Gündemde bulunmayan konular genel kurulda müzakere edilemez ve karara bağlanamaz.
Kanuni istisnalar saklıdır.”
Çağrının şekli TK 414 “Genel kurul toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet
sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilanla çağrılır. Bu çağrı, ilan ve toplantı
günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı pay
sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini
bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler iadeli
taahhütlü mektupla bildirilir.”

TK 415 “ Genel kurul toplantısına, yönetim kurulu tarafından düzenlenen “hazır bulunanlar listesi”nde
adı bulunan pay sahipleri katılabilir. “

TK 416 Çağrısız genel kurul “ Bütün payların sahipleri veya temsilcileri, aralarından biri itirazda
bulunmadığı takdirde, genel kurula katılmaya ve genel kurul toplantılarının yapılmasına ilişkin
hükümler saklı kalmak şartıyla, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın, genel kurul olarak toplanabilir ve bu
toplantı nisabı varolduğu sürece karar alabilirler.”

-Çağrısız genel kurul belirli koşullarca yapılmaktadır. 1) Bütün payların sahipleri veya temsilcilerinin
katılımı 2) aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde mümkün olmaktadır. 3) toplantı sonuna
kadar pay sahiplerinin toplantıda bulunması gerekir.

TK 416/2 “ Çağrısız toplanan genel kurulda, gündeme oybirliği ile madde eklenebilir; aksine esas
sözleşme hükmü geçersizdir.”

-Genel kurullar gündemle toplanan kurullardır. Gündeme bağlılık ilkesi olarak somutlaşır ve
adlandırılır. Bunun anlamı kural olarak genel kurul gündeminde olmayan hususlar ile ilgili herhangi bir
karar genel kurulda alınmaz.

-Genel kurullar bir toplantı ve karar yeter sayılarına uygun olarak toplanır ve karar alırlar. Aynı durum
yönetim kurulu için de geçerlidir.

TK 418/1 Toplantı ve karar nisabı “ Genel kurullar, bu kanunda veya esas sözleşmede, aksine daha
ağır nisap öngörülmüş bulunan haller hariç, sermayenin en az dörtte birini karşılayan pay sahiplerinin
veya temsilcilerinin varlığıyla toplanır. Bu nisabın toplantı süresince korunması şarttır. İlk toplantıda
anılan nisaba ulaşılamadığı takdirde, ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmaz.”

TK 418/2 “Kararlar toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verilir.”

Toplantı başkanlığı ve iç yönerge TK 419/1 “Esas sözleşmede aksine herhangi bir düzenleme yoksa,
toplantıyı, genel kurul tarafından seçilen, pay sahibi sıfatını taşıması şart olmayan bir başkan yönetir.
Başkan tutanak yazmanı ile gerek görürse oy toplama memurunu belirleyerek başkanlığı oluşturur.
Gereğinde başkan yardımcısı da seçilebilir.”

420 ıncı madde gündeme bağlılığın istisnasıdır.

Toplantının ertelenmesi TK 420/1 “Finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular, sermayenin
onda birine, halka açık şirketlerde yirmide birine sahip pay sahiplerinin istemi üzerine, genel kurulun
bir karar almasına gerek olmaksızın, toplantı başkanının kararıyla bir ay sonraya bırakılır. Erteleme,
414 üncü maddenin birinci fıkrasında yazılı olduğu şekilde pay sahiplerine ilanla bildirilir ve internet
sitesinde yayımlanır. İzleyen toplantı için genel kurul, kanunda öngörülen usule uyularak toplantıya
çağrılır.”

TK 420/2 “Azlığın istemiyle bir defa ertelendikten sonra finansal tabloların müzakeresinin tekrar geri
bırakılmasının istenebilmesi, finansal tabloların itiraza uğrayan ve tutanağa geçmiş bulunan noktaları
hakkında, ilgililer tarafından, dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca cevap verilmemiş olması
şarttır.”

Esas sözleşme değişikliklerinde toplantı ve karar nisapları

TK 421 “ Kanunda veya esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde, esas sözleşmeyi
değiştiren kararlar, şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği genel kurulda, toplantıda
mevcut bulunan oyların çoğunluğu ile alınır. İlk toplantıda öngörülen toplantı nisabı elde edilemediği
takdirde, en geç bir ay içinde ikinci bir toplantı yapılabilir. İkinci toplantı için toplantı nisabı, şirket
sermayesinin en az üçte birinin toplantıda temsil edilmesidir. Bu fıkrada öngörülen nisapları düşüren
veya nispi çoğunluğu öngören esas sözleşme hükümleri geçersizdir.”

TK 421/2 “ Aşağıdaki esas sözleşme değişikliği kararları, sermayenin tümünü oluşturan payların
sahiplerinin veya temsilcilerinin oybirliğiyle alınır:

a) Bilanço zararlarının kapatılması için yükümlülük ve ikincil yükümlülük koyan kararlar.


b) Şirketin merkezinin yurt dışına taşınmasına ilişkin kararlar.

Oybirliği sadece 2 konuda düzenlenmiştir. Haricinde anonim şirketlerde salt çoğunluk gerekiyor.

Problem: Bir anonim şirkette pay sahiblerinden A’nın %15 payı var. A, şirketin piyasa koşullarını
araştırarak büyüme potansiyelini görerek başka bir şirketle birleşme kararını alınmasını istiyor.
Talebin gerçekleştirilmesi için yönetim kuruluna noterden hazırlattığı belge ile genel kurulu
toplantıya çağırması konusunda başvuruda bulunuyor.

1- A genel kurulu, yönetim kuruluna başvurmak suretiyle toplantıya çağırma yetkisine sahip
midir?
2- Bu çağrıyı alan yönetim kurulu ne yapmalıdır? Neler yapabilir?

Cevap:

1- A’nın %15 payı olması azlık oluşturduğunu ifade etmektedir.

Azlık oluşturan pay sahibine/pay sahiplerine de genel kurulu toplantıya çağırma yetkisi verilmiştir.

TK 411 ve 412 maddelerinde düzenlenmiştir.

TK 411 “ Sermayenin en az onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri,
yönetim kurulundan, yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulu toplantıya
çağırmasını veya genel kurul zaten toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri konuları gündeme
koymasını isteyebilirler. Esas sözleşmeyle, çağrı hakkı daha az sayıda paya sahip pay sahiplerine
tanınabilir.”

2-Yönetim kurulu çağrıyı kabul edebilir. TK 411/4 “Yönetim kurulu çağrıyı kabul ettiği takdirde, genel
kurul en geç kırk beş gün içinde yapılacak şekilde toplantıya çağrılır; aksi halde çağrı istem
sahiplerince yapılır.”

-Sessiz kalabilir, reddedebilir, olumlu cevap verilmeyebilir. TK 412/1 “Pay sahiplerinin çağrı veya
gündeme madde konulmasına ilişkin istemleri yönetim kurul tarafından reddedildiği veya isteme yedi
iş günü içinde olumlu cevap verilmediği takdirde, aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine, genel
kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesi karar
verebilir.”
Mahkeme başvuruda şekli bakımdan 411 ve 412 ıncı maddelerin uygulanabilmesi için; pay sahibinin
azlık oluşturup oluşturmadığı incelemesi ve noterden çağrı yapılmış mı buna bakması gerekiyor.

Kararların etkisi

Genel kurul kararları toplantıya katılsın, katılmasın tüm pay sahiplerini bağlar.

TK 423 “Genel kurul tarafından verilen kararlar toplantıda hazır bulunmayan veya olumsuz oy veren
pay sahipleri hakkında da geçerlidir.”

Genel kurul kararları bir takım geçersizlik yaptırımına tabi olabilir. Geçersizlik yaptırımları denilince
kesin hükümsüzlük(butlan), yokluk ve iptal edilebilirlik gelmektedir.

Yokluk ve butlan; süreye tabi olmaksızın ilgili olup olmaya bağlı olmaksızın herkes tarafından her
zaman tespiti istenebilecek yaptırımlardır.

İptal edilebilirlik; süreye bağlı ve sadece ilgilisi tarafından talep edilebilecek yaptırım türüdür.

TK ‘da butlan ve iptal edilebilirlik düzenlenmiştir. Ancak doktrin kararlarında genel kurul kararlarının
yokluk hükmündedir ifadelerine yer verilmektedir. Örneğin; çağrı usulüne uygun olarak yapılmamış
bir genel kurul ve alınan kararlar, genel kurulu çağrıya yetkili kişiler kapsamına girmeyen çağrı,
toplantı ve karar yeter sayılarına uymaksızın alınan kararlar yokluk yaptırımına tabidir.

TK 445 ile 446 ıncı maddelerde iptal davası, 447de ise butlanın düzenlenmiş olduğunu görüyoruz.

TK 445 İptal Sebepleri

“446 ıncı maddede belirtilen kişiler kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük
kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket
merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.”

3 aylık süre hak düşürücü süredir.

TK 446/1 İptal davası açabilecek kişiler

a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten,


b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının
usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi
bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula
katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların
genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,
c) Yönetim kurulu,
d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden
her biri, iptal davası açabilir.

TK 447 Butlan

“ Genel kurulun, özellikle;

a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez
nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran,
b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında
sınırlandıran,
c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan,
kararları batıldır.”

İlan, teminat ve kanun yolu MADDE 448-

(1) Yönetim kurulu iptal veya butlan davasının açıldığını ve duruşma gününü usulüne uygun olarak
ilan eder ve şirketin internet sitesine koyar.

(2) İptal davasında üç aylık hak düşüren sürenin sona ermesinden önce duruşmaya başlanamaz.
Birden fazla iptal davası açıldığı takdirde davalar birleştirilerek görülür.

(3) Mahkeme, şirketin istemi üzerine muhtemel zararlarına karşı davacıların teminat göstermesine
karar verebilir. Teminatın nitelik ve miktarını mahkeme belirler.

Kararın yürütülmesinin geri bırakılması MADDE 449-

(1) Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu
üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar
verebilir.

- Kararın etkisi MADDE 450-

(1) Genel kurul kararının iptaline veya butlanına ilişkin mahkeme kararı, kesinleştikten sonra bütün
pay sahipleri hakkında hüküm ifade eder. Yönetim kurulu bu kararın bir suretini derhâl ticaret siciline
tescil ettirmek ve internet sitesine koymak zorundadır.

Kötü niyetle bu davaların açılması durumunda davayı açanların şirkete karşı sorumluluğu olacaktır.

TK 451 “ Genel kurulun kararına karşı, kötü niyetle iptal veya butlan davası açıldığı takdirde, davacılar
bu sebeple şirketin uğradığı zararlardan müteselsilen sorumludurlar.”

Pay sahibinin kişisel hakları

I - Genel kurula katılma

MADDE 425- (1) Pay sahibi, paylarından doğan haklarını kullanmak için, genel kurula kendisi
katılabileceği gibi, pay sahibi olan veya olmayan bir kişiyi de temsilcisi olarak genel kurula yollayabilir.
Temsilcinin pay sahibi olmasını öngören esas sözleşme hükmü geçersizdir.

MADDE 427- (1) Katılma haklarını temsilci olarak kullanan kişi, temsil edilenin talimatına uyar.
Talimata aykırılık, oyu geçersiz kılmaz. Temsil edilenin temsilciye karşı hakları saklıdır.
ŞİRKETLER HUKUKU 7. DERS

Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu

Tüzel kişiler organları aracılığı ile iradelerini açıklarlar. Anonim şirketlerde zorunlu yasal olarak iki tane
organ bulunmaktadır. Genel kurul ve yönetim kurulu.

Genel kurul; bütün pay sahiplerinin pay sahipliğinden doğan haklarını kullanabilecekleri bir kuruldur.
Olağan ve olağanüstü olarak toplanabilmektedir. Pay sahipleri bizzat katılabilecekleri gibi temsilci
aracılığı ile de katılabileceklerdir. Genel kurulun devredilemez yetkileri esas sözleşme değişiklikleri ve
yönetim kurulu üyelerinin atanması gibi özellikleri vardır.

Yönetim kurulu TK 359 ile 396. Md.leri arasında düzenlenmiştir. Yönetim kurulu; anonim şirketleri
yöneten ve temsil eden organdır. Yönetim denildiğinde; şirketle ilgili kararların alınması iç ilişkiler
kapsamında ortaya çıkmaktadır. Temsil ise ; yönetim kapsamında alınan kararların yerine getirilmesi
icrası ifası yani dış ilişki kapsamında üçüncü kişilerin devreye girdiği aşamadır. Dolayısıyla anonim
şirketler yönetim kurulu tarafından şirketle ilgili kararları alıyor ve şirket dışarıya üçüncü kişilere karşı
temsil ediliyor. Yönetim kurulu açısından organlar karşımıza kişi organ veya kurul organ olarak
çıkmaktadır.

Ticaret kanunumuzda yönetim kurulu terimi kullanılmaktadır. Yönetim kurulu tek kişiden de
oluşabilir.

Yönetim kurulunun özellikle genel kurulla farklılıklarını ortaya koyacak şekilde bazı özelliklerine
bakalım:

-Yönetim kurulu devamlı bir organdır. Düzenli, rutin belki haftalık belki aylık sürekli olarak toplanan
bir organdır. - Genel kurul devamlı bir organ değildir. Yılda bir kez kanuni olarak olağan toplanma
zorunluluğu vardır. İhtiyaç durumunda olağanüstü olarak her zaman toplanabilir.

- Yönetim kurulu üyelerinin bu toplantılara katılmak zorunluluğu vardır. Mazeret bildirilmeksizin


toplantıya katılmama durumunda daha sonra toplantıda alınan kararlar doğrultusunda yönetim
kurulu üyelerinin sorumluluğu bulunmaktadır. – Genel kurulda ise pay sahiplerinin toplantıya katılma
zorunluluğu yoktur.

-Yönetim kurulu üyelerinin şahsen bizzat kendilerinin toplantıya katılmaları gerekir, temsilci aracılığı
ile yönetim kurulu üyeliği yapılamaz. - Genel kurulda pay sahiplerinin bizzat katılabileceği gibi
temsilci aracılığı ile kendilerini genel kurulda temsil ettirebilirler.

-Yönetim kurulunda gündeme bağlılık ilkesi geçerli değildir, gündeme yeni konular eklenebilir,
gündemde olmayan konular görüşülüp karara bağlanabilir. – genel kurulda ise gündeme bağlılık ilkesi
vardır.

-Yönetim kurulunda birer oy hakkı vardır, yönetim kurulunda şahıs şirketlerinde gibi kafa oy ilkesi
geçerlidir. –Genel kurulda ise pay sahipleri oy hakkının sermaye miktarlarına göre belirlenmektedir.

Yönetim kurulunun oluşumuna ilişkin kişi sayısı bakımından azami bir sayı belirtmemiştir kanun
koyucu. En az 1 kişiden oluşabilmektedir. Uygulamada genellikle çoğunluğu sağlamaya uygun olması
dolayısıyla tek sayılarla yönetim kurullarının oluştuğu görülür. Ama çift sayılarla oluşturulmasında
yasal herhangi bir engel yoktur. Bazı özel kanunlarda asgari sayıya ilişkin olarak özel düzenlemeler
olduğunu örneğin ; bankacılar ve sigortacılık kanununda yönetim kurulu üyelerinin en az 5 kişiden
oluşmaktadır. Ticaret kanunumuzda yönetim kurulu üyesi en az 1 kişiden oluşmaktadır. Yönetim
kurulu üyesi gerçek/tüzel kişi olabilir. Tüzel kişiliğin oluştuğu takdirde, tüzel kişiliği temsil etmek
üzere 1 gerçek kişinin de tüzel kişi ile birlikte ticaret siciline tescil edilmesi gerekir. Sadece bu gerçek
kişi toplantılara girmekte ve tüzel kişi adına oy hakkını kullanabilecektir. Gerçek kişi ve diğer yönetim
kurulu üyelerinin tam ehliyetli olması gerekmektedir.

-Organ eksikliği ile ilgili TK 530. Maddesindeki husus;

Organların eksikliği MADDE 530- (1) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından
biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, pay sahipleri, şirket alacaklıları veya Gümrük ve
Ticaret Bakanlığının istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi,
yönetim kurulunu da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler.
Bu süre içinde durum düzeltilmezse, mahkeme şirketin feshine karar verir. (2) Dava açıldığında
mahkeme, taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.

-Yönetim kurulu üyeliğine seçilme engelleri ticaret kanunumuzda açıkça düzenlenmemiştir. Ama
kanunda üyeliği sona erdiren nedenler aynı zamanda seçilme engelidir.

Üyeliği sona erdirme nedenleri TK 363/2 görmekteyiz.

TK 363/2 Yönetim kurulu üyelerinden birinin iflasına karar verilir veya ehliyeti kısıtlanır ya da bir üye
üyelik için gerekli kanuni şartları yahut esas sözleşmede öngörülen nitelikleri kaybederse, bu kişinin
üyeliği, herhangi bir işleme gerek olmaksızın kendiliğinden sona erer.

-Görev süresi MADDE 362- (1) Yönetim kurulu üyeleri en çok üç yıl süreyle görev yapmak üzere
seçilir. Esas sözleşmede aksine hüküm yoksa, aynı kişi yeniden seçilebilir.

Yeni ticaret kanunumuzla birlikte yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olma zorunlulukları
kaldırılmıştır. Pay sahibi olmasa dahi yönetim kurulu üyesi olarak seçilmektedirler.

Atama ve seçim MADDE 359- (1) Anonim şirketin, esas sözleşmeyle atanmış veya genel kurul
tarafından seçilmiş, bir veya daha fazla kişiden oluşan bir yönetim kurulu bulunur.

Üyeliğin boşalması MADDE 363- (1)Herhangi bir sebeple bir üyelik boşalırsa, yönetim kurulu, kanuni
şartları haiz birini, geçici olarak yönetim kurulu üyeliğine seçip ilk genel kurulun onayına sunar. Bu
yolla seçilen üye, onaya sunulduğu genel kurul toplantısına kadar görev yapar ve onaylanması hâlinde
selefinin süresini tamamlar. (2) Yönetim kurulu üyelerinden birinin iflasına karar verilir veya ehliyeti
kısıtlanır ya da bir üye üyelik için gerekli kanuni şartları yahut esas sözleşmede öngörülen nitelikleri
kaybederse, bu kişinin üyeliği, herhangi bir işleme gerek olmaksızın kendiliğinden sona erer.

Görevden alma MADDE 364- (1) Yönetim kurulu üyeleri, esas sözleşmeyle atanmış olsalar dahi,
gündemde ilgili bir maddenin bulunması veya gündemde madde bulunmasa bile haklı bir sebebin
varlığı hâlinde, genel kurul kararıyla her zaman görevden alınabilirler. Yönetim kurulu üyesi olan tüzel
kişi, kendi adına tescil edilmiş bulunan kişiyi her an değiştirebilir.

Müzakereye katılma yasağı MADDE 393- (1) Yönetim kurulu üyesi, kendisinin şirket dışı kişisel
menfaatiyle veya alt ve üst soyundan birinin ya da eşinin yahut üçüncü derece dâhil üçüncü dereceye
kadar kan ve kayın hısımlarından birinin, kişisel ve şirket dışı menfaatiyle şirketin menfaatinin çatıştığı
konulara ilişkin müzakerelere katılamaz. Bu yasak, yönetim kurulu üyesinin müzakereye
katılmamasının dürüstlük kuralının gereği olan durumlarda da uygulanır. Tereddüt uyandıran
hâllerde, kararı yönetim kurulu verir. Bu oylamaya da ilgili üye katılamaz. Menfaat uyuşmazlığı
yönetim kurulu tarafından bilinmiyor olsa bile, ilgili üye bunu açıklamak ve yasağa uymak zorundadır.

Yönetim kurulunun Devredilemez görev ve yetkiler MADDE 375- (1) Yönetim kurulunun
devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri şunlardır: a) Şirketin üst düzeyde yönetimi ve
bunlarla ilgili talimatların verilmesi.

b) Şirket yönetim teşkilatının belirlenmesi. c) Muhasebe, finans denetimi ve şirketin yönetiminin


gerektirdiği ölçüde, finansal planlama için gerekli düzenin kurulması. d) Müdürlerin ve aynı işleve
sahip kişiler ile imza yetkisini haiz bulunanların atanmaları ve görevden alınmaları. e) Yönetimle
görevli kişilerin, özellikle kanunlara, esas sözleşmeye, iç yönergelere ve yönetim kurulunun yazılı
talimatlarına uygun hareket edip etmediklerinin üst gözetimi. f) Pay, yönetim kurulu karar ve genel
kurul toplantı ve müzakere defterlerinin tutulması, yıllık faaliyet raporunun ve kurumsal yönetim
açıklamasının düzenlenmesi ve genel kurula sunulması, genel kurul toplantılarının hazırlanması ve
genel kurul kararlarının yürütülmesi. g) Borca batıklık durumunun varlığında mahkemeye bildirimde
bulunulması.

Yönetim ve temsil MADDE 365- (1) Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil
olunur.

Yönetimin devri MADDE 367- (1) Yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle,
düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu
üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir. Bu iç yönerge şirketin yönetimini düzenler;
bunun için gerekli olan görevleri, tanımlar, yerlerini gösterir, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi
sunmakla yükümlü olduğunu belirler. Yönetim kurulu, istem üzerine pay sahiplerini ve korunmaya
değer menfaatlerini ikna edici bir biçimde ortaya koyan alacaklıları, bu iç yönerge hakkında, yazılı
olarak bilgilendirir. (2) Yönetim, devredilmediği takdirde, yönetim kurulunun tüm üyelerine aittir.

Temsil yetkisi Genel olarak MADDE 370- (1) Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim
kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir.
(2) Yönetim kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü
kişilere devredebilir. En az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır.

Kapsam ve sınırlar MADDE 371- (1) Temsile yetkili olanlar şirketin amacına ve işletme konusuna giren
her tür işleri ve hukuki işlemleri, şirket adına yapabilir ve bunun için şirket unvanını kullanabilirler.
Kanuna ve esas sözleşmeye aykırı işlemler dolayısıyla şirketin rücû hakkı saklıdır. (2) Temsile yetkili
olanların, üçüncü kişilerle, işletme konusu dışında yaptığı işlemler de şirketi bağlar; meğerki, üçüncü
kişinin, işlemin işletme konusu dışında bulunduğunu bildiği veya durumun gereğinden, bilebilecek
durumda bulunduğu ispat edilsin. Şirket esas sözleşmesinin ilan edilmiş olması, bu hususun ispatı
açısından, tek başına yeterli delil değildir. (3) Temsil yetkisinin sınırlandırılması, iyiniyet sahibi üçüncü
kişilere karşı hüküm ifade etmez; ancak, temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin işlerine
özgülendiğine veya birlikte kullanılmasına ilişkin tescil ve ilan edilen sınırlamalar geçerlidir. (4)
Temsile yetkili kişiler tarafından yapılan işlemin esas sözleşmeye veya genel kurul kararına aykırı
olması, iyiniyet sahibi üçüncü kişilerin o işlemden dolayı şirkete başvurmalarına engel değildir. (5)
Temsile veya yönetime yetkili olanların, görevlerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden şirket
sorumludur. Şirketin rücû hakkı saklıdır. (6) Sözleşmenin yapılması sırasında, şirket tek pay sahibi
tarafından ister temsil edilsin ister edilmesin, tek pay sahipli anonim şirketlerde, bu pay sahibi ile
şirket arasındaki sözleşmenin geçerli olması sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Bu şart
piyasa şartlarına göre günlük, önemsiz ve sıradan işlemlere ilişkin sözleşmelerde uygulanmaz.

Yönetim kurulu kapsamında alınan kararlarda geçersizlik ve hükümsüzlük haline ilişkin olarak ticaret
kanunumuzda düzenlenen tek yaptırım butlandır. TK 391. Maddesinde düzenlenmiştir.

Batıl kararlar MADDE 391- (1) Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden
istenebilir. Özellikle; a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan, b) Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya
sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, c) Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki
haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren, d) Diğer organların
devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin, kararlar batıldır.

Yönetim kurulu kararlarında, yokluk yaptırımı kurucu unsurlarında, yönetim kurulunun toplantı karar
yeter sayılarına uyma gibi hususlarda genellikle yokluk yaptırımı karşımıza çıkmaktadır. Örneğin hiç
toplantı yapılmaksızın sanki toplantı yapılmış gibi bir karar alma durumu veya toplantı veya karar
yeter sayılarına uymadan , sağlanmadan alınan kararlarda yokluk yaptırımı söz konusu oluyor.

İptale ilişkin olarak Ticaret Kanunumuzda genel kurul kararlarının iptali gibi bir düzenlemeye yer
verilmemiştir. Bu noktada iptali talep edilebilir mi ? istisnai olarak şirketlerin yeniden yapılandırılması
kapsamında Ticaret Kanunumuzun 192 ve 460. Maddesinde karşımıza çıkıyor.

192/3 Birleşme, bölünme ve tür değiştirmeye ilişkin işlemlerde herhangi bir eksikliğin varlığı halinde,
mahkeme taraflara bunun giderilmesi için süre verir. Hukuki sakatlık, verilen süre içinde
giderilemiyorsa veya giderilememişse mahkeme kararı iptal eder ve gerekli önlemleri alır.

460/5 Yönetim kurulu kararları aleyhine, pay sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri, 445 inci maddede
öngörülen sebeplerin varlığı halinde kararın ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde iptal davası
açabilirler.

Ayrıca Yargıtayın yani uygulamanın da pay sahiplerinin özellikle kişisel haklarını ihlal eden yönetim
kurulu kararları açısından iptalinin istenebileceğine ilişkin bazı kararları vardır. Genel kurulda kararları
itiraz etmek suretiyle genel kurul kararlarının iptalini sağlayarak yönetim kurulu kararlarının iptali yolu
her zaman açıktır.

Yönetim kurulu üyelerinin bir takım hakları vardır. Bunlar kişisel haklar veya mali haklar olarak. Mali
haklar ticaret kanunumuzun 390 . maddesinde düzenlenmiştir.

Yönetim kurulu üyelerinin mali hakları


MADDE 394- (1) Yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla
belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kardan pây ödenebilir.
Kişisel haklar bakımından toplantıya katılma, oy hakkı, bilgi alma hakkı söz konusudur.
Yönetim kurulu üyeliği oldukça büyük sorumluluk gerektiren bir müessesedir. Yöneticiler almış
oldukları kararlar bakımından şirkete verdikleri zararlardan dolayı müteselsilen sorumlu tutulur.
Uygulamada hiç ilgisi olmayan konuda örneğin bankacılık gibi çok teknik bir alanda, veterinerin
yönetim kurulu üyesi olması çok büyük bir risk ve sorumluluktur.
Yönetim kurulu üyelerinin bilgi alma hakları 392. Maddede düzenlenmiştir.
Bilgi alma ve inceleme hakkı
MADDE 392- (1) Her yönetim kurulu üyesi şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında bilgi isteyebilir, soru
sorabilir, inceleme yapabilir. Bir üyenin istediği, herhangi bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma
veya belgenin yönetim kuruluna getirtilmesi, kurulca veya üyeler tarafından incelenmesi ve
tartışılması ya da herhangi bir konu ile ilgili yöneticiden veya çalışandan bilgi alınması reddedilemez.
Reddedilmişse dördüncü fıkra hükmü uygulanır.
(2) Yönetim kurulu toplantılarında, yönetim kurulunun bütün üyeleri gibi, şirket yönetimiyle
görevlendirilen kişiler ve komiteler de bilgi vermekle yükümlüdür. Bir üyenin bu konudaki istemi de
reddedilemez; soruları cevapsız bırakılamaz.

Yönetim kurulu üyelerinin özen yükümlülüğü Ticaret Kanunumuzun 369. Maddesinde


düzenlenmiştir.
 Özen ve bağlılık yükümlülüğü
MADDE 369- (1) Yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir
yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek
yükümlülüğü altındadırlar.
Bu düzenlemede getirilen ölçü objektiftir. Tedbirli bir yöneticinin anlamından objektif olduğunu
anlamalıyız. Yeni ticaret kanunumuzda şirketin menfaatini dürüstlük kurallarını gözeterek yerine
getirme eklenmiştir. Yönetim kurulu üyelerine geniş bir alan sağlamıştır. Çünkü aksine bir yaklaşımda
her imza ve bu imzadan dolayı ortaya çıkabilecek tazminat olayı gündeme gelebiliyordu. Ticaret
hayatında öyle olaylar olabilir ki evet şirket zarara uğramış olabilir, ama bu karar alınmamış olsaydı
çok daha fazla zararla karşılaşılabilecekti.
Yönetim kurulu üyelerinin rekabet etme yasağının TK 396 ıncı maddesinde düzenlenmiş olduğunu
görüyoruz
Rekabet yasağı
MADDE 396- (1) Yönetim kurulu üyelerinden biri, genel kurulun iznini almaksızın, şirketin işletme
konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür
ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla da giremez. Bu hükme aykırı
harekette bulunan yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte veya tazminat yerine
yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden
doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmekte serbesttir.
Emredici bir hüküm değildir. Genel kuruldan izin almaksızın yapılamaz. Genel kurul rekabet yasağını
ortadan kaldırıcı karar da alabilir.
3 aylık ve 1 yıllık bir zaman aşımı düzenlenmiştir.
396/3 Bu haklar, söz konusu ticari işlemlerin yapıldığını veya yönetim kurulu üyesinin diğer bir şirkete
girdiğini, diğer üyelerin öğrendikleri tarihten itibaren üç ay ve her halde bunların gerçekleşmesinden
itibaren bir yıl geçince zamanaşımına uğrar.
Yönetim kurulu üyelerinin şirketle işlem yapma ve şirkete borçlanma yasağı getirilmiştir. 395 inci
maddede.
Anonim şirkete hakim olan ilkeler kapsamında şirkete borçlanma yasağı pay sahipleri açısından
getirilmişti TK 358 mdde. Aşağıdaki hüküm ise yönetim kurulu üyeleri açısından özel bir düzenleme
getirmiştir.

 Şirketle işlem yapma, şirkete borçlanma yasağı


MADDE 395- (1) Yönetim kurulu üyesi, genel kuruldan izin almadan, şirketle kendisi veya başkası
adına herhangi bir işlem yapamaz; aksi halde, şirket yapılan işlemin batıl olduğunu ileri sürebilir. Diğer
taraf böyle bir iddiada bulunamaz.

Pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri ile yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan yakınları
şirkete nakit olarak borçlanamazlar. Pay sahibi olan yönetim kurulu üyeleri açısından borçlanma
yasağı vardır.
395/(2) Pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri ile yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan
393 üncü maddede sayılan yakınları şirkete nakit borçlanamaz. Bu kişiler için şirket kefalet, garanti ve
teminat veremez, sorumluluk yüklenemez, bunların borçlarını devralamaz. Aksi halde, şirkete
borçlanılan tutar için şirket alacaklıları bu kişileri, şirketin yükümlendirildiği tutarda şirket borçları için
doğrudan takip edebilir.
Anonim şirketlerde denetim bir organ olmaktan çıkartılmıştır. Dışarıdan bağımsız bir denetim söz
konusudur.

Kahoot Soruları

1) Aş. Hangisi genel kurul kararlarına karşı iptal davası açamaz?


a) Yönetim Kurulu
b) Kararların icrası kişisel sorumluluğu doğuracaksa yönetim kurulu
c) Toplantıya katılan olumlu oy veren pay sahibi
d) Toplantıya katılmayan ve çağrının uygun yapılmadığını iddia eden pay sahibi

2) Genel kurul kararları toplantıya katılmayan veya katılıp olumsuz oy veren pay sahipleri
hakkında da geçerlidir. (D)
3) Şirket merkezinin yurt dışına taşınması kararı genel kurulda oy çokluğuyla alınabilir. (Y)
4) A.ş hangisi genel kurulu toplantıya çağırmaya yetkili değildir?
a) Yönetim kurulu
b) Belirli koşullarda tek bir pay sahibi
c) Azlığı oluşturan pay sahibi ya da pay sahipleri
d) Denetçi
5) Yönetim kurulu tek kişiden de oluşabilir. (D)

6) Anonim şirket pay sahiplerinin rekabet yasağına aykırı davranmama yükümlülükleri vardır. (Y)
7) Aşağıdaki cümlelerden hangisi doğrudur?
a) Tüzel kişiler yönetim kurulu üyesi olamaz.
b) Yönetim kurulu üyesi genel kuruldan izin almadan şirketle işlem yapamaz.
c) Yönetim kurulu üyesi vekili aracılığıyla toplantıya katılabilir.
d) Anonim şirket genel kurul tarafından temsil edilir.

8) Yönetim kurulu üyeleri en çok üç yıl görev yapmak üzere seçilir. (D)

9) Yönetim kurulu temsil yetkisini murahhas(delege) üyeye devredebilir. (D)

10) Aşağıdakilerden hangisi yönetim kurulu üyelerinin mali haklarından değildir?

a) Huzur hakkı
b) İkramiye
c) Ücret
d) Oy hakkı

Şirketler Hukuku 8. DERS

Anonim şirketler sermaye şirketlerinin tipik bir örneğini oluşturur. Dolayısı ile şahıs
şirketlerinde karşı karşıya kaldığımız pek çok özellik sermaye şirketlerinde ya hiç karşımıza çıkmıyor
veya farklı şekillerde karşımıza çıkıyor. Anonim şirketlerin Türk Ticaret Kanunundaki düzenlemeleri
konusunda kuruluşu, sermayenin tamamının kurucu pay sahipleri tarafından taahhüt edildiği ve
ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanması, yazılı bir şirket sözleşmesi ve bankalar sigortalar gibi
halka açık şirketler gibi şirketlerde bakanlık izninin arandığını, organlar olarak kanunda zorunlu iki
organın bütün pay sahiplerinden oluşan genel kurul ile genel kurul ile genel kurul tarafından
belirlenen ilk yönetim kurulunun ise esas sözleşmede belirlendiği daha sonrakilerin de genel kurul
tarafından belirlendiği yönetim kurulu ve genel kurul ile yönetim kurulu arasındaki ilişki bunların
özellikle devredemeyecekleri yetkileri, görevleri ve yönetim kurulunun özellikle de şirketin yönetim
ve temsiline ilişkin olarak sahip olduğu yetkileri bu yetkilerin murahhas veya delege olarak
adlandırılan üye veya müdürlere devrine ilişkin pek çok düzenlenen toplantılara genel kurulun çağrı
şekli toplantının yapılışı ile genel bilgilere değinilmişti.

Küçük bir esnaf düşünelim. Limonata satıyor. Küçük bir arabası var ve limonata seyyar satışı
ile ilgileniyor. Fakat öyle bir formül yakalıyor ki limonata yapımında kullanıyor. Ve çok da talep
görüyor bu formül ile yapılan limonata üretimini arttırmak istiyor. Çeşitli makinalara fabrikaya ihtiyaç
duyuyor. Böyle kişinin önünde olasılık olarak bir bankadan kredi alması ve bu alacağı kredi ile
yatırımlarını yapması ile üretimini arttırma olanağı var. Kredi faizi ile birlikte geri ödemesi gerekiyor.
Bu bankadan alınan borç.
Bir başka olasılık bu kişinin önünde anonim şirket kurmak olabilir. Bu noktada 50.000 TL
sermaye ile bir anonim şirket kurulabiliyor. Tek kişi ile de kurulabiliyor. Payların tamamının taahhüt
edilmesi sonradan payların belli kısmının halka arza ilişkin veya daha sonrasında halka açılma ve bu
noktada küçük küçük ihtiyacı olan sermayenin belli kısmını kendisi tarafından değil dışarıdan halk
tarafından karşılama olanağı da olabiliyor. Anonim şirketlerin doğuş sebebi: küçük küçük varlıkları
veya değerleri değerlendirme olanağı olarak ortaya çıkmış bir şirket yapılanmasıdır. Küçük sermayeler
bir araya gelerek büyük sermayelere dönüşüp büyük işler yapılabiliyor.

Anonim şirketlerde pay sahiplerinin yönetici pay sahipleri olma durumu var. Onun
dışındakiler yatırımcı pay sahipleri olabiliyorlar.

Anonim şirkette sermayenin belli ve paylara bölünmüş olması gerekiyor. Bu sebeple paylı
şirket olarak da adlandırılmaktadır.

ANONİM ŞİRKETLERDE PAY

Anonim şirketler tanımında MADDE 329- (1) Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara
bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir. (2) Pay sahipleri,
sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumludur.

Anonim şirketlerde pay kavramı farklı şekillerde karşımıza çıkıyor. Anonim şirketlerde pay
denildiğinde; ortaklar tarafından veya pay sahipleri tarafından taahhüt edilen malvarlığı değerlerini
ifade etmek üzere pay kavramı karşımıza çıkmaktadır. Yani esas sermayenin paylara bölünmüş olması
gerekiyor. Esas sözleşmenin içeriği belirlenirken TK 339/2-c “ Şirketin sermayesi ile her payın itibarî
değeri, bunların ödenmesinin şekil ve şartları.” Esas sözleşmede yer alması gereken zorunlu
bilgilerden biridir. Somut bir sözleşme maddesi örneği oluşturmak istersek mesela; 1.000.000 TL
sermayeli 1000 itibari değerli paylardan oluşan gibi. Veya 1.000,000 TL sermayeli 1000 paya
bölünmüş gibi. Bu anlamı ile şirketin esas sermayesini pay sayısına böldüğümüzde payların itibari
değeri karşımıza çıkıyor. İtibari değer efektif bir değerdir. Nominal değer olarak da adlandırılmaktadır.
İtibari değer ile üzerinde yazılı değer kastedilir. Birbirine eşit olması durumunda esas sermayeyi pay
sayısına böldüğümüzde her bir payın itibari değeri buluyoruz. Payların itibari değerini biliyorsak pay
sayısı ile çarparsak esas sermayeyi buluruz. Esas sermayeyi payların itibari değerine böldüğümüzde
ise pay sayısına ulaşırız. Bu formülasyon özellikle payların eşit olması durumunda kullanılabilecektir.

Payların gerçek değeri; payların devredilmesi, satılması, el değiştirmesiyle piyasada bir


gerçek değere ulaşmasıdır. Böylelikle payda iki tane değer karışımıza çıkmaktadır. Payın üzerinde
yazılı olan itibari değeri ile piyasada satılması sonucunda oluşan gerçek değeri.

Pay kavramı pay senedi için de kullanılabiliyor. Anonim şirketlerde kıymetli evrak niteliği
taşıyan senetler çıkartılabiliyor. Bunların birinci sırasını pay senedi-hisse senedi oluşturuyor. TK 484-
501 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Pay senedi çıkarılmadan çıplak paydan söz edilir. Çıplak pay
hukuki terimdir. Esas sermayenin paylara bölünmesi sonucu ile ortaya çıkan paylar olarak adlandırılır.
Ve hisse senedi ile pay senedi ile somutlaştırılmış olan veya bir senette tecessüm etmiş olan diğer
paylar. Adi paylar, hisse senedine bağlanmış paylar, çıplak pay, pay senedine bağlanmış pay ayrımları
karşımıza çıkmaktadır.

TK 486. Maddesinde pay senedi çıkartılması düzenlenmiştir.


Pay senedi bastırılması MADDE 486- (1) Şirketin ve sermaye artırımının tescilinden önce
çıkarılan paylar geçersizdir; ancak, iştirak taahhüdünden doğan yükümlülükler geçerliliklerini
sürdürür.

Anonim şirketlerde pay senetleri nama veya hamiline yazılı olarak çıkartılır. Kıymetli evrak
hakla senedin iç içe geçmiş olduğu ve hakkın senetten ayrı olarak ileri sürülemeyeceği,
devredilemeyeceği senetleri ifade eder. Örneğin çek, bono. Pay senedi de bu anlamda bir kıymetli
evraktır. Burada ortaklık statüsünü veya pay ve paya bağlı olan haklar bir senette nama veya hamiline
yazılı olabilir. Nama; isme yazılı senettir. Hamiline yazılı olan senette ise elinde bulunduran hamil
olanın hak sahibi olduğu senetlerdir. Anonimlik hamiline yazılı senetlerle sağlanıyor. Çünkü şirket bu
senetler kimin elindedir, kimdedir hakkında bilgi sahibi değildir.

486 (2) Paylar hamiline yazılı ise yönetim kurulu, pay bedelinin tamamının ödenmesi
tarihinden itibaren üç ay içinde pay senetlerini bastırıp pay sahiplerine dağıtır. Yönetim kurulunun
hamiline yazılı pay senetlerinin bastırılmasına ilişkin kararı tescil ve ilan edilir, ayrıca şirketin internet
sitesine konulur.

486 (3) Azlık istemde bulunursa nama yazılı pay senedi bastırılıp tüm nama yazılı pay senedi
sahiplerine dağıtılır.

Pay kavramı üçüncü anlam olarak pay sahipliği statüsünü ifade etmek üzere kullanılabiliyor.
Ortaklık statüsü. Çünkü her bir paya sahip olmakla aslında o şirketi o oranda bir kısmına malik
oluyoruz. Bu bize pay sahipliği statüsü sağlıyor. Bir takım haklar ve bir takım yükümlülükler söz
konusu oluyor. Pay sahipliği statüsü aslen kazanılabildiği gibi sonradan devir yolu ile de kazanılabilir.
Aslen kazanma; şirket kuruluşunda bizzat esas sermayenin taahhüt edilmesi ile kazanmadır. Devren
kazannma; daha sonraki pay senetlerini devralma şekli ile oluşur. Miras gibi, cebri icra yolu ile elde
etme gibi, eşler arasındaki boşanma sonucunda edinme gibi durumlarda devran pay sahipliği
statüsünün elde edilmesi söz konusudur.

Adi şirketteki sermaye payı ile anonim şirketteki pay kavramının karşılaştırılması

- Adi şirketteki sermaye payı ile ilgili olarak azami ve asgari sınırlama söz konusu değildir.
Anonim şirketlerde ise payın itibari değeri ile ilgili TK 476 . maddesinde Payın itibarî
değeri en az bir kuruştur. Bu değer ancak birer kuruş ve katları olarak yükseltilebilir.
Anılan itibarî değer Cumhurbaşkanınca yüz katına kadar artırılabilir.
- Payın devrinde kural olarak anonim şirkette bir serbestlik ve bir tedavül kolaylığı söz
konusudur. Adi ortaklıkta ise sermaye payının devrinde bütün ortakların oy birliği gerekir.
Bu oy birliğinin sağlanamaması durumunda yapılacak devirlerde alt katılma olarak
adlandırılan devreden ile devralan arasında hukuki yapılanmanın ortaya çıktığını
görüyoruz.
- Anonim şirketlerde ortaklık hakları paya bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Adi ortaklıkta ise
ortaklık hakları ile sermaye payı birbirine sıkı bağlı değildir.
- Adi ortaklıkta sermaye payı farklı olabiliyor. Anonim şirkette ise en azından aynı
kategoride paylar arasında eşitlik var.
- Adi ortaklıkta sermaye payı ne kadar getirilmiş olursa olsun kural olarak eşitlik hem kâr
almada hem zarara katılmada söz konusudur. Anonim şirketlerde ise paylar arttıkça
haklar da artmaktadır. Ne kadar çok sermaye o kadar hak vardır.
- Adi şirkette ortakların tek payı söz konusu iken anonim şirketlerde tek kişi birden fazla
paya sahip olabiliyor.
- Anonim şirketlerde payların bölünmezliği ilkesi vardır. Payların bölünememesi MADDE
477- (1) Pay şirkete karşı bölünemez. Bir payın birden fazla sahibi bulunduğu takdirde,
bunlar şirkete karşı haklarını ancak ortak bir temsilci aracılığıyla kullanabilirler. Böyle bir
temsilci atamadıkları takdirde, şirketçe söz konusu payın maliklerinden birine yapılacak
tebligat tümü hakkında geçerli olur.
-
(2) Genel kurul, sermaye tutarı aynı kalmak şartıyla, esas sözleşmeyi değiştirmek
suretiyle, payları, asgari itibarî değer hükmüne uyarak, itibarî değerleri daha küçük olan
paylara bölmek veya payları itibarî değerleri daha yüksek olan paylar hâlinde birleştirmek
yetkisini haizdir. Şu kadar ki, payların birleştirilebilmesi için her pay sahibinin bu işleme
onay vermesi gerekir.

İmtiyazlı paylar (özel kategorili paylar ) TK 478 ile 479. Maddeler arasında düzenlenmiştir. Bu
kapsama giren paylar özel bir kurul oluşturmaktadırlar. İmtiyazlı paylar diğer paylara nazaran daha
üstün bir takım hakları ifade etmek üzere kullanılan terimdir.

İmtiyazlı paylar I - Tanım MADDE 478- (1) İlk esas sözleşme ile veya esas sözleşme değiştirilerek bazı
paylara imtiyaz tanınabilir. (2) İmtiyaz; kâr payı, tasfiye payı, rüçhan ve oy hakkı gibi haklarda, paya
tanınan üstün bir hak veya kanunda öngörülmemiş yeni bir pay sahipliği hakkıdır.

- Oyda imtiyazlı paylar MADDE 479- (1) Oyda imtiyaz, eşit itibarî değerdeki paylara farklı sayıda oy
hakkı verilerek tanınabilir. (2) Bir paya en çok on beş oy hakkı tanınabilir. Bu sınırlama,
kurumlaşmanın gerektirdiği veya haklı bir sebebin ispatlandığı durumlarda uygulanmaz. Bu iki hâlde,
şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinin, kurumlaşma projesini veya haklı
sebebi inceleyip, bunlara bağlı olarak, sınırlamadan istisna edilme kararını vermesi gerekir. Projede
yapılacak her değişiklik mahkeme kararına bağlıdır. Kurumsallaşmanın gerçekleşmeyeceğinin
anlaşıldığı veya haklı sebebin ortadan kalktığı hâllerde istisna etme kararı mahkeme tarafından geri
alınabilir.

Oyda imtiyazın dikkate alınmayacağı veya her bir pay sahibinin tek bir oy hakkına sahip olacağı
durumlar da düzenlenmiştir.

479 (3) Oyda imtiyaz aşağıdaki kararlarda kullanılamaz:

a) Esas sözleşme değişikliği b) İbra ve sorumluluk davası açılması.

Esas sözleşme değişikliği TK 339 . maddede esas sözleşmede zorunlu bulunması gereken hususlar
düzenlenmiştir.

ibra ; yönetim kurulu üyelerinin o yıl içerisinde yapmış olduğu işlerden dolayı aklanma kararıdır.
Yapılan işlemler hukuka uygundur.

Sorumluluk davası açılması ; kural olarak yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davası genel
kuruldan çıkmaktadır.

Belirli grupların yönetim kurulunda temsil edilmesi MADDE 360- (1) Esas sözleşmede öngörülmek
şartı ile, belirli pay gruplarına, özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve
azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabilir. Bu amaçla, yönetim kurulu üyelerinin, belirli
bir grup oluşturan pay sahipleri, belirli pay grupları ve azlık arasından seçileceği esas sözleşmede
öngörülebileceği gibi, esas sözleşmede yönetim kurulu üyeliği için aday önerme hakkı da tanınabilir.
Genel kurul tarafından yönetim kurulu üyeliğine önerilen adayın veya hakkın tanındığı gruba ve azlığa
mensup adayın haklı bir sebep bulunmadığı takdirde üye seçilmesi zorunludur. Bu şekilde tanınacak
temsil edilme hakkı, halka açık anonim şirketlerde yönetim kurulu üye sayısının yarısını aşamaz.
Bağımsız yönetim kurulu üyelerine ilişkin düzenlemeler saklıdır.

Pay sahipliği statüsü bir takım haklar ve yükümlülükler yüklemektedir. Pay sahipliği statüsü de
anonim şirketlerde aslen veya devren sahip olma ile ortaya çıkmaktadır.

Pay sahipliği statüsünün pay sahibine sağladığı haklar ve yükümlülükler

1) Oy hakkı. Pay sahipleri pay sahipliği dolayısı ile haklarını genel kurulda oy ile kullanırlar. Bu
noktada her bir pay en az 1 oy hakkı verecektir. Bu noktada TK oydan yoksun pay veya oydan
yoksun pay senedi söz konusu değildir. Oydan yoksunluk ile oydan yoksun pay senedi
farklıdır.

Oydan yoksunluk;
MADDE 436- (1) Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs
şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte
bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan
müzakerelerde oy kullanamaz. (2) Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza
yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine
ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.
2) Bilgi alma ve inceleme hakkı
MADDE 437- (1) Finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık
faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisi, genel kurulun
toplantısından en az onbeş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin
incelemesine hazır bulundurulur.
3) Özel denetim isteme hakkı .
Genel kurulun kabulü MADDE 438- (1) Her pay sahibi, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi
için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli
olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel
kuruldan isteyebilir. (2) Genel kurul istemi onaylarsa, şirket veya her bir pay sahibi otuz gün
içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bir özel denetçi
atanmasını isteyebilir. MADDE 444- (1) Mahkeme, özel denetçi atanmasını kabul etmişse,
şirketçe ödenmesi gereken avansı ve giderleri belirtir. Özel hâl ve şartların haklı göstermesi
hâlinde giderler kısmen veya tamamen istem sahiplerine yükletilebilir.
4) Kâr payına katılma- tasfiye payına katılma
TK 507 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Öncelikle malvarlığının veya sermayenin
korunması ilkesi dolayısı ile anonim şirketler ancak net bilanço kârından pay dağıtabilirler.
Yani gelirleri ile giderleri arasında pozitif bir fark ortaya çıkmalıdır. Esas sermaye sınırının
üzerine çıkan ve pozitif olarak artış var ise bu bilanço karından kâr payı dağıtabilirler. Elbetteki
kâr payı dağıtma ve kâr payı talep etme pay sahiplerinin pay sahipliği statüsüne sahip olması
dolayısı ile ortaya çıkan haktır. Kural olarak da her yıl düzenli olarak eğer net bilanço kârı da
var ise bir kâr payı dağıtma söz konusu olabilir. Kâr payı dağıtımına genel kurul karar verir.
Ön hazırlıkları yönetim kurulu yapıyor. Hiç kâr dağıtım kararı almamış hep dağıtmayacağız
yönündeki genel kurul kararının iptali söz konusu olabiliyor. İptali kanuna aykırılık dolayısı ile
söz konusudur. Kural olarak yılda bir kez kâr payı dağıtımı söz konusu olabilir. Ama 3 ayda bir
6 ayda bir dağıtıma şirket sözleşmesinde herhangi bir engel olmayabilir. Şirketin gelişimi,
büyümesi için istisnai olarak kâr dağıtmama kararı alınabilir. Bunun dışında haksız ve kötü
niyetle kâr payı alınması durumunda bunun iadesi söz konusu olur. Buna sebep veren
yönetim kurulu üyelerinin de TK 553 vd. maddelerine göre hukuki sorumlulukları da söz
konusu olabilecektir. Kâr payı dağıtımının belli bir prosedürü muhasebe ilkeleri açısından
ayrıntılı düzenlemeleri söz konusudur.
Anonim şirketlerde yedek akçe olarak adlandırılan bir fonun bir paranın bir miktarın
mutlaka ayrılmasına yönelik TK belli düzenlemeler vardır. Yedek akçe ayırma konuları
zorunlu ayrılması gereken yedek akçeler olarak karşımıza çıkabileceği gibi esas sözleşmeye
hüküm konulmak üzere ihtiyari yedek akçe ayrımına ilişkin hükümler de getirilmiş olabilir.
Neden yedek akçelere ihtiyaç duyulmuştur anonim şirketlerde?
İstikrarlı bir kâr payı dağıtımını sağlayabilmek, şirketin bazı kötü ekonomik durumlar zarar,
ülkedeki olumsuz ekonomik gelişmelerden olumsuz etkilenmeler sonucunda ilk yardım
akçeleridir. Dolayısı ile şirketin zor duruma düşmesini engelleme veya zor durumda ise zor
durumdan kendi imkanları ile çıkma, pay sahiplerine düzenli olarak kâr payı dağıtma
fonksiyonuna sahip oluyor yedek akçeler. Kötü günde kullanmak üzere.

Genel kanuni yedek akçe MADDE 519- (1) Yıllık kârın yüzde beşi, ödenmiş sermayenin yüzde
yirmisine ulaşıncaya kadar genel kanuni yedek akçeye ayrılır.

5) Pay sahiplerinin rüçhan hakkı vardır. Öncelikle alım hakkı. Pay ya da pay senedi alma hakkı.
TK 461. Maddesinde düzenlenmiştir.
Rüçhan hakkı MADDE 461- (1) Her pay sahibi, yeni çıkarılan payları, mevcut paylarının
sermayeye oranına göre, alma hakkını haizdir.
Sermaye arttırımı şirket sermayesinin esas sözleşmede yer alması gereken zorunlu
unsurlardan biri olması dolayısı ile sözleşme değişikliğini gerektirir. Sermaye arttırımı ancak
genel kurulda karar verilmesi gereken bir durumdur. Şirket sermaye arttırımını ya iç
kaynaklardan ya da dış kaynaklardan yapar. İç kaynaklardan sermaye arttırımı yapıldığında
yeniden değerleme şeklinde bir sermaye arttırımı yapılabilir. Örneğin taşınmazların 300
liraydı yıllar içinde 500 lira oldu. Şirket sermayesinde bir arttırım olacaktır.
Dış kaynaklardan ise yeni pay ihraç etmek suretiyle yeni sıcak paranın veya sermayenin
şirkete girmesi suretiyle de sermaye arttırımı olabilir. Bu tür yeni paylar çıkartıldığında eski
pay sahiplerinin bu yeni çıkan sermaye arttırımındaki paylardan öncelikle alma hakkı söz
konusudur. Mali bir haktır. Rüçhan hakkı haklı nedenlerle ve sermayenin en az %60ının
olumlu oyuyla sınırlandırılabilir veya kaldırılabilir.
6) Dava hakkı. İptal davası açma hakkı, sorumluluk davası açma hakkı. Bu haklar da
vazgeçilemez haklardır. Pay sahiplerine sağlanan haklardır.

Pay sahiplerine yüklenen borçlar

1)Sermaye payı koyma borcu. Tek borç ilkesi olarak da anonim şirketlere hakim olan ilkeler
arasında karşımıza çıkmaktadır. Taahhüt ve nakdi sermayenin dörtte birinin peşin olarak ileride
kurulacak şirket adına bankada açılacak hesaba yatırılması geri kalanın da 24 ay içerisinde ödenmesi,

2) Ayın sermaye açısından ise şirket sözleşmesinin taahhüt edilmesi özellikle de taşınmazlar
açısından ayrıca bir resmi şeklin aranmadığı, genel hükümler kapsamında TK 128. Maddesinde
düzenlenmiştir.

3) Pay sahiplerinin sermaye payı koyma borcunu ifa etmemeleri durumunda bir takım
yaptırımlar ile karşı karşıya kalması söz konusu olur.
Anonim şirketlere özgü bir yaptırım olarak karşımıza çıkan müessese ise

Temerrüt I - Sonuçları MADDE 482- (1) Sermaye koyma borcunu süresi içinde yerine getirmeyen pay
sahibi, ihtara gerek olmaksızın, temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür.

482 (2) Ayrıca, yönetim kurulu, mütemerrit pay sahibini, iştirak taahhüdünden ve yaptığı
kısmi ödemelerden doğan haklarından yoksun bırakmaya ve söz konusu payı satıp yerine başkasını
almaya ve kendisine verilmiş pay senedi varsa, bunları iptal etmeye yetkilidir.

4) Iskat usulü Pay sahipliğinin düşürülmesidir.

MADDE 483- (1) Kanunun 482 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının uygulanabilmesi
için, yönetim kurulu tarafından, mütemerrit pay sahibine, 35 inci maddede yazılı gazete ile esas
sözleşmenin öngördüğü şekilde ilan yoluyla şirketin internet sitesinde de yayımlanacak bir mesajla
ihtarda bulunulur. Bu ihtarda, mütemerrit pay sahibinin temerrüde konu olan tutarı bir ay içinde
ödemesi, aksi hâlde, ilgili paylara ilişkin haklarından yoksun bırakılacağı ve sözleşme cezasının
isteneceği belirtilir.

Bir zarar söz konusu ise bunun tazminat talebi olarak şirket tarafından ilgili pay sahibinden
istenmesi söz konusu olabilir.

5) Anonim şirkette bir sermaye şirketi olması sebebi ile afectio sociates aktif iş birliği
unsurunun yok denecek kadar azalması, yatırımcı pay sahiplerinin çoğunluklu olarak karşımıza çıkma
olasılıkları şirket yönetimi, şirket menfaatleri ile hiç ilgilenmeyen pay sahipleri açısından böyle bir
sadakat yükümlülüğü söz konusu olması TK da düzenlenmemiştir. Fakat doktrinde anonim şirketlerde
de pay sahiplerinin bir sadakat yükümlülüğünün özellikle TMK 2. Maddesi dürüstlük kuralı
kapsamında mutlaka olduğu ve olması gerektiği görüşü vardır.

Pay sahiplerinin şahıs şirketindeki gibi bir sadakat yükümü olup olmaması konusunda
doktrinde fikir ayrılıkları vardır. Şahıs şirketlerinde pay sahipleri affectio sociatesin çok yoğun bicimde
kendini göstermesi, aktif iş birliği, müteselsil sorumluluk düşünceleri ile pay sahiplerine şirkete karşı
özen sadakat yükümlülüğü yükleniyordu.

6) Pay sahiplerinin bilgi alma hakkına sahip olması ile sır saklama yükümlülükleri vardır. Şirket
sırrı kavramı da tanımlanmış bir kavram değildir.

Pay sahiplerinin vazgeçilmez hakları

MADDE 452- (1) Genel kurul, aksine esas sözleşmede hüküm bulunmadığı takdirde, kanunda
öngörülen şartlara uyarak, esas sözleşmenin bütün hükümlerini değiştirebilir; müktesep ve
vazgeçilmez haklar saklıdır.

Müktesep hak; eski ticaret kanunumuzda sadece bu haklar vardı. Yeni ticaret kanunumuzda bir de
vazgeçilmez haklar eklenmiştir. Müktesep haklar; kanunda ve esas sözleşmede tüm pay sahiplerinin
olumlu oyları ile sınırlandırılabileceği veya kaldırılabileceği öngörülen haklar müktesep haklardır.
Örneğin ; oy birliğine bağlanmış olan; uyrukluğun değiştirilmesi yani merkezin yabancı bir ülkeye
taşınması kararı, tek borç ilkesine ek borçlar getirilmesine ilişkin kararlar müktesep haktır.

Vazgeçilmez haklar; sınırlama ve kaldırma hakları pay sahibinin rızasına bağlı olmayan rızası olsa dahi
elinden alınamayacak haklardır. Örneğin ; eşit işleme tabi tutulma hakkı, genel kurula katılma hakkı,
genel kurulda kendisini temsil ettirme hakkı, genel kurul kararlarına ilişkin iptal davası açma hakkı,
bilgi alma ve inceleme haklarının gerekçesiz kaldırılması, özel denetim hakkının elinden alınması, kâr
payının elinden alınması gibi haklar. Anonim ortaklığın temel yapısı, payların devrinin serbestliği,
sınırlı sorumluluk yani pay şirketin kendi mal varlığı ile sorumlu olması pay sahiplerinin de sınırlı
olarak taahhüt ettikleri sermaye payı ile sınırlı olarak şirkete karşı sorumlu olması , yöneticilerin almış
oldukları kararlar ve atmış oldukları imzalar dolayısı ile tazminat sorumluluklarının gündeme gelecek
olması.

Pay senetleri

TK 484 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Anonim şirketler pay senedi, tahvil ve intifa senedi gibi bir
takım kıymetli evrak niteliğine haiz senetler çıkartabilirler. Tahviller borçlanma senedidir. Bazen
anonim şirketler bankalardan kredi borç almak yerine tahviller çıkartmak ve satışını sağlamak
suretiyle ve bu tahvilleri satın alan kişilere belli süreler sonrasında belli faizler ödemek suretiyle
şirketlerine sıcak para ve sermaye girişimi sağlayabiliyorlar.

Anonim şirketlerin çıkartmış oldukları en yaygın kullanılan pay senedidir. Evraksız kıymetli evrak
kapsamında gelişmelerin ihtiyaçların bilgisayarın internetin hayatımıza girmiş olması dolayısı ile kağıt
bastırma yerine sadece bilgisayar ortamında kaydi olarak payların oluşturulması ve bütün devirlerin
kaydi ortamda sanal ortamda gerçekleştirilmesidir. Özellikle halka açık anonim ortaklar açısından
buna ilişkin olarak merkezi kayıt kuruluşu kurulmuştur. Kayıtlı olan paylar özellikle borsaya kote
edilmiş hisse senetlerinin bu sistem içerisinde, devirleri, el değiştirilmesi ve tedavülü mümkündür.

Hisse senetleri; sertifikaya diplomaya benzer. İnternette çok rahatlıkla hisse senetlerine ait örnekler
karşımıza çıkmaktadır. Anonim şirketlerde hisse senetleri nama veya hamiline yazılı olarak
çıkartılmaktadır. Hamiline yazılı hisse senedinin çıkartılması koşulu; itibari değere ait bedelin
tamamiyle ödenmesidir. Çünkü hamiline yazılı senedin kimin elinde bulunduğu kimin devralındığı
bilinmemektedir. Bedelin tamamiyle ödenmesi ile 3 ay içerisinde hamiline yazılı senet çıkartılması ve
hisse senetlerinin bastırılması zorunludur. Nama yazılı senetlerde ise azlığın talebi gerekir. Bunun
dışında devrin zilyetliğin teslimi ile gerçekleşmesi söz konusudur. 31-12-2020 yılı içerisinde bir
düzenleme yapılmıştır. 7262 Sayılı Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine
İlişkin Kanunu içinde Ticaret Kanunumuzun çeşitli maddelerinde bir değişiklik yapılmıştır.

Bu değişiklik; hamiline yazılı hisse senetlerinin de merkezi kayıt kuruluşuna kaydına ilişkin bir
düzenleme getirilmiştir. Devrinin şirkete ve üçüncü kişilere karşı geçerli olabilmesi için zilyetliğinin
devri yeterli değildir, aynı zamanda devralan kişinin merkezi kayıt kuruluşuna bu devri bildirilmesi
zorunluluğu getirilmiştir. Devrin yerine getirilmemesi sonucunda ise 5,000 TL değerinde idari para
cezası yaptırımı tabi tutulmuştur. 31-12-2021 yılına kadar ise elinde hamiline yazılı hisse senetleri
bulunan kişilerin mutlaka şirkete başvurmaları ve başvurunun üzerinden 5 iş günü içinde şirket
yönetim kurulunun bu pay sahiplerini merkezi kayıt kuruluşuna bildirmesine ilişkin yükümlülük
getirilmiştir. Bunun yaptırımı ise 20.000 TL idari para cezasıdır. Aynı zamanda merkezi kayıt
kuruluşuna bildirilmeme sonucunda bu paydan doğan pay sahipliği haklarını kullanamayacaktır.

Nama yazılı hisse senetlerinde; kişiye yazılı olan hisse senetleridir. Anonim şirketler pay defterine
kaydeder bu kişileri. Nama yazılı hisse senedinin devrine ilişkin ciro ve zilyetliğin devri ile devredilir
denilmektedir.

Kıymetli evrak 3 şekilde devredilir. Nama, emre ve hamiline olmak üzere. Hamiline yazılı olan
kıymetli evrak ; teslim ile, nama yazılı olan; alacağın temliki+ teslim ile; emre yazılı olan ise ciro+teslim
ile. Ciro emre yazılı olan senede mahsus devir biçimidir. Senedin üzerinde yapılması zorunlu olan bir
devir biçimidir. Bunun için ayrı bir isim olan ciro ile adlandırılır. Kanunen emre yazılı senet olarak
değerlendirilmelidir nama yazılı hisse senetleri. TK 499. Maddesine göre ayrıca bunların pay defterine
kayıt olması gerekiyor.

Bağlı nama yazılı hisse senetleri TK 490. Maddesinde düzenlenmiştir.

Nama yazılı payların ve pay senetlerinin devrinde ilke MADDE 490- (1) Kanunda veya esas
sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama yazılı paylar, herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın
devredilebilirler. (2) Hukuki işlemle devir, ciro edilmiş nama yazılı pay senedinin zilyetliğinin devralana
geçirilmesiyle yapılabilir.

Kanuni bağlam olarak baktığımızda MADDE 491-Bedeli tamamen ödenmemiş nama yazılı paylar,
ancak şirketin onayı ile devrolunabilir denilmektedir. Bu kanuni bağlamdır. İstisnası devir, miras,
mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra yoluyla gerçekleşmesidir.

491 (2) Şirket, sadece, devralanın ödeme yeterliliği şüpheli ise ve şirketçe istenen teminat
verilmemişse onay vermeyi reddedebilir.

Esas sözleşme ile de bağlam hükümleri getirme olanağı vardır.

Esas sözleşmeyle sınırlama 1. İlkeler MADDE 492- (1) Esas sözleşme, nama yazılı payların ancak
şirketin onayıyla devredilebileceğini öngörebilir. (2) Bu sınırlama intifa hakkı kurulurken de geçerlidir.
(3) Şirket tasfiyeye girmişse devredilebilirliğe ilişkin sınırlamalar düşer.

TK 493 vd. ise borsaya kote edilmemiş ve borsaya kote edilmiş yani kaydedilmiş olan hisse senetlerine
ilişkin özel düzenlemeler getirilmiştir.

ŞİRKETLER HUKUKU 10. DERS

MENKUL KIYMET

Sermaye Piyasası Kanunumuzun 3. Maddesinde tanımlanmıştır. 6102 kanun öncesinde menkul


kıymet kavramı sadece Sermaye Piyasası Kanuna ve halka açık anonim şirketlere özgü bir terim iken
6102 Sayılı Ticaret Kanunumuzda da menkul kıymet tanımı kullanılmaktadır. Anonim şirketler
tarafından çıkartılan menkul kıymetler deniliyor. Bu kapsamda 3 tane önemli menkul kıymet var; pay
senedi, tahviller(borçlandırıcı senetler) ve intifa senedi
Menkul Kıymet: Daha önceki tanımında ortaklık ve alacaklılık hakkı sağlayan, belirli bir meblağı temsil
eden, yatırım aracı olarak kullanılan, dönemsel gelir getiren, seri halde çıkartılan, ibareleri aynı olan
ve şartları sermaye piyasası kurulunca belirlenen özelliğine sahip.

Bu tanım değişmiştir; SPK nın 3. maddesinde: paylar ve pay benzeri diğer kıymetler, paylara ilişin
depo sertifikaları, borçlanma araçları, menkul kıymetlendirilmiş varlık ve gelirlere dayalı borçlanma
araçları ve bu kıymetlere ilişkin depo sertifikaları şeklinde tanımdan ziyade bir sayma sisteminin
benimsenmiş olduğunu görmekteyiz. Tabi bu sınırlayıcı sayma değildir. Her ne kadar tanımda kıymetli
evrak ifadesi geçmiyor ise de bu sayılanların kıymetli evrak olduğu konusunda bir tereddüt yoktur.

Anonim şirketlerde nama ve hamiline yazılı pay senetleri çıkartılabiliyor. Aslında devir biçimlerine
göre kıymetli evraklar 3e ayrılır: Nama , emre ve hamiline olmak üzere. Ancak TKdaki düzenlemeye
göre anonim şirketler sadece hamiline yazılı yani elinde bulunduranın hak sahibi olduğu ve nama yani
isme yazılı olan pay senetleri çıkartabiliyorlar. Hamiline yazılı hisse senetlerinin devri zilyetliğin devri
ile teslim ile el değiştirebiliyor.

Pay Senetleri bağlamında TK da nama yazılı hisse senetleri ciro ve teslim ile devredilir. Ciro neden
kullanılmıştır? Bu anlamda genel olarak nama yazılı olmaya devam etmektedir, ciro teriminin
kullanılması onu emre yazılı hale getirmez, sadece ister senet üzerinde ister ayrı bir A4 kağıdında
alacağın temlikini yapılabileceğini ifade eder.

Nama yazılı hisse senedi isme yazılı olduğu için senede yazılı olan kişinin belli olması, ikamedinin belli
olması, pay defterine de kaydedilirler.

Nama yazılı pay senetlerinde isme yazılı olarak çıkartılmasının bir nedeni vardır. Hamiline yazılı hisse
senetleri bedeli tamamen ödenmemiş paylar için çıkartılamaz. Çünkü kime ait nerede özellikle de
merkezi kayıt kuruluşuna bildirim koşulu getirilmeden önce bir anonimlik ve devrinin çok kolay olması
durumu vardı. Nama yazılı olanların özellikle bedeli tamamen ödenmemiş paylar için de
çıkartılabiliyor. Çünkü kalan nakdi sermaye borcu kim tarafından devralınmışsa onun tarafından
ödenecektir.

Bankalar hisse senetlerinin sadece nama yazılı olabileceğine ilişkin hüküm getirmiştir.

Şirketlerde de nama yazılı hisse senedinin tercih edilmesinin nedeni, küçük aile tipinin ve
yabancılaşmayı engelleme düşünceleri, devretme durumunda ise kolay devredilmesini engelleme için
ayrıca nama yazılı hisse senetlerine ilişkin olarak bağlam adında bir müesseseye TK da yer verilmiştir.
Bu hisse senedine bağlı nama yazılı hisse senedi denir. Bağlam 2 şekilde olmaktadır. Kanuni bağlam
veya sözleşmesel bağlam; örneğin doktorlar tarafından kurulan bir şirketin hisse senetlerini
devarabilecek kişinin doktor olması gerekir. Doktor olmayan kişinin şirketimizde pay sahibi olmasını
istemiyoruz.

Bu noktada sözleşme ile getirilen bağlam noktasında borsaya kote edilmiş veya borsaya kayıt
edilmemiş şirketler ve dolayısı ile bu şirketlerin hisse senetleri açısından farklı düzenlemeler
olmaktadır.

Borsa: Sermaye Piyasası Hukukunu ilgilendiren ve yine SPK da tanımlanmış bir kavramdır. Yeni ticaret
kanunumuza da girmiştir.

Hukuki açıdan borsa; SPK da tanımlanmıştır. Anonim şirket şeklinde kurulan sermaye piyasası
araçları kambiyo ve kıymetli madenler ile kıymetli taşların kurulca uygun görülen diğer sözleşmelerin,
belgelerin, kıymetlerin serbest rekabet şartları altında kolay güvenli şekilde alınıp satılmasını
sağlamak, oluşan fiyatları tespit ve ilan etmek üzere kendisi veya piyasa işleticisi tarafından işletilen
veya yönetilen alım satım emirlerini sonuçlandıracak şekilde bir araya getiren veya bu emirlerin bir
araya gelmesini kolaylaştıran bu kanuna uygun olarak yetkilendirilen düzenli faaliyet gösteren
sistemler veya pazar yerleridir.

Menkul kıymetler açısından yani pay senetleri açısından BİST var önceki ismi İMKB idi. *Uygulamada
kripto bitcoin borsası olarak geçen uygulama borsa değildir. Çünkü borsa olabilmesi için anonim
şirket şeklinde yapılanması ve SPK dan izin alınması gerekir. Kanuna uygun olarak yetkilendirilen
sistemlerdir borsalar. Her ne kadar borsa ismini kullanıyor olsalar da hukuki açıdan borsa değiller.

Bağlı nama yazılı borsa senetleri TK 492-498. Maddeler arasında düzenlenmiştir.

I - Kanuni sınırlama

MADDE 491- (1) Bedeli tamamen ödenmemiş nama yazılı paylar, ancak şirketin onayı

ile devrolunabilir; meğerki, devir, miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya
cebrî icra yoluyla gerçekleşsin.

(2) Şirket, sadece, devralanın ödeme yeterliliği şüpheli ise ve şirketçe istenen teminat

verilmemişse onay vermeyi reddedebilir.

- Esas sözleşmeyle sınırlama

1. İlkeler

MADDE 492- (1) Esas sözleşme, nama yazılı payların ancak şirketin onayıyla

devredilebileceğini öngörebilir.

(2) Bu sınırlama intifa hakkı kurulurken de geçerlidir.

*(3) Şirket tasfiyeye girmişse devredilebilirliğe ilişkin sınırlamalar düşer.

Borsaya kote edilmemiş nama yazılı paylar TK493, borsaya kote edilmiş olan nama yazılı paylar TK495
red nedenlerine ilişkin özel bir düzenleme getirmektedir. Bu noktada Türkiye Borsası kapsamına giren
şirket sayısı bu yıl itibari ile 491dir..

Borsaya kote edilmemiş nama yazılı paylar


a) Red sebepleri
MADDE 493- (1) Şirket, esas sözleşmede öngörülmüş önemli bir sebebi ileri sürerek
veya devredene, paylarını, başvurma anındaki gerçek değeriyle, kendi veya diğer pay sahipleri ya
da üçüncü kişiler hesabına almayı önererek, onay istemini reddedebilir.
(2) Pay sahipleri çevresinin bileşimine ilişkin esas sözleşme hükümleri, şirketin işletme
konusu veya işletmenin ekonomik bağımsızlığı yönünden onayın reddini haklı gösteriyorsa,
önemli sebep oluşturur.
(3) Bundan başka, devralan, payları kendi adına ve hesabına aldığını açıkça beyan
etmezse şirket, devrin pay defterine kaydını reddedebilir.
Bu 3 durumda şirket payın devrine onay vermeyebilecektir.

Borsaya kote edilmiş nama yazılı paylar


a) Red sebepleri
MADDE 495- (1) Şirket, borsada kote edilmiş nama yazılı payları iktisap eden bir
kimseyi, pay sahibi olarak tanımayı, ancak esas sözleşme, iktisap edilebilecek nama yazılı paylar ile
ilgili olarak iktisap edenin pay sahibi olarak tanınacağı, sermayeyi esas alan ve yüzde ile ifade edilen
bir iktisap üst sınırı öngörmüş ve bu üst sınır aşılmışsa reddedebilir.
(2) Ayrıca istemde bulunmasına rağmen devralan, payları kendi ad ve hesabına aldığını
açıkça beyan etmezse, şirket, payların pay defterine kaydını reddedebilir.

Hepsinin mantığı şirketin kime ait olduğunu bilmesi, yabancılaşmanın önüne geçmek, işletme
konusundan farklılaşmanın önüne geçmek gibi istekler bağlı nama yazılı hisse senetleri ile veya
bağlamla şirketler tarafından sağlanmaya çalışılıyor..

Anonim şirketin karakteristik özelliklerinden biri de pay sahipliğinin veya pay devrinin çok
kolaylaştırılmış olmasıdır. Hatta pay senetlerinin çıkarılma nedenleri de tedavülünün kolay olmasıdır.
Bağlı nama hisse senetleri ile de bu durumdan uzaklaşılmış olunmaktadır. Red nedenleri ortaya
çıkmaktadır. Şirket tarafından onay verilmediği zaman iki teori vardır:
1- Birlik Teorisi; pay sahipliğinden doğan haklarda bir bölünmeye gidilmez. Eğer onay
vermezse bütün haklar devralanda kalır.
2- Bölünme Teorisi: Şahsi haklar devredende kalır, mali haklar devralana geçer.
Eski TK da bölünme teorisi hakim iken yeni TK ile birlikte birlik teorisi benimsenmiştir.
Dolayısı ile TK 494-1 md. Şirket eğer onay vermez ise bütün haklar devredende kalır.

MADDE 494- (1) Devir için gerekli olan onay verilmediği sürece, payların mülkiyeti ve
paylara bağlı tüm haklar devredende kalır.
(2) Payların miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî
icra gereği iktisap edilmeleri hâlinde, bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına
ilişkin haklar derhâl; genel kurula katılma haklarıyla oy hakları ise ancak şirketin onayı ile birlikte
devralana geçer.
(3) Şirket, onaylamaya ilişkin istemi, aldığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde
reddetmemişse veya ret haksızsa, onay verilmiş sayılır.
Borsaya kote edilmiş yani kayıtlı olan nama yazılı paylarda ise borsa üzerinden bir el değiştirme
iktisap söz konusu olduğunda devir ile devralana mali haklar hemen geçer. Borsa dışı iktisap
hallerinde ise devralanın ancak şirkete başvurusu ile haklar devralana geçer.
İNTİFA SENETLERİ
TK 502 ıncı maddesinde düzenlenmiştir.
MADDE 502- (1) Genel kurul, esas sözleşme uyarınca veya esas sözleşmeyi değiştirerek,
bedeli kanuna uygun olarak yok edilen payların sahipleri, alacaklılar veya bunlara benzer bir
sebeple şirketle ilgili olanlar lehine intifa senetleri çıkarılmasına karar verebilir.
intifa senedinin pay senedinin ayrıldığı madde 503de düzenlenmiştir.
MADDE 503- (1) İntifa senedi sahiplerine pay sahipliği hakları verilemez; ancak, bu
kişilere, net kâra, tasfiye sonucunda kalan tutara katılma veya yeni çıkarılacak payları alma
hakları tanınabilir.

***Bir pay senedi üzerinde intifa hakkı TK 432/2 maddesinde düzenlenmiştir.


MADDE 432-2 Bir payın üzerinde intifa hakkı bulunması hâlinde, aksi kararlaştırılmamışsa, oy hakkı,
intifa hakkı sahibi tarafından kullanılır. Ancak, intifa hakkı sahibi, pay sahibinin menfaatlerini
hakkaniyete uygun bir şekilde göz önünde tutarak hareket etmemiş olması dolayısıyla pay sahibine
karşı sorumludur.
*** İntifa hakkı sahibinin oy hakkı vardır

MADDE 503- (1) İntifa senedi sahiplerine pay sahipliği hakları verilemez; ancak, bu
kişilere, net kâra, tasfiye sonucunda kalan tutara katılma veya yeni çıkarılacak payları alma
hakları tanınabilir.
İntifa senedi söz konusu olduğunda intifa senedi sahibinin oy hakkı yoktur. Sadece kâr payına katılma,
tasfiye bakiyesine katılma ve yeni pay alma gibi mali haklarda imkan verecektir.

Bunun dışında tahviller borçlandırıcı senetler olarak ortaya çıkıyor. Ve şirketler sıcak paraya ihtiyaç
duyduklarında çeşitli enstrümanlardan yararlanabiliyorlar. Bankadan kredi almak, halka açılma gibi.
Tahvil adı verilen borçlandırıcı senetler TK 504 ile 506 maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Ödünç para bulmak için özellikle banka kredisini tercih etmek veya kredi faizlerinin çok yüksek olduğu
cazip gelmediği dönemlerde tahvil çıkarmak suretiyle bunları piyasaya sürüyorlar tıpkı pay senedi gibi.
Kişiler de tahvillerden satın alıyorlar ve belli dönem 1 yıl, 6 ay gibi süre sonunda da belirli bir faiz
eklenerek tahvilleri alabilmek için ödedikleri parayı geri alabiliyorlar. Genel kurul kararı ile çıkarılır
tahviller. Borsa da bu tahviller işlem görebilir.

Anonim Şirketlerde Sorumluluk


TK 549 ile 561 ıncı maddeleri arasında hukuki sorumluluk, 562 ıncı madde de ise cezai sorumluluk
düzenlenmiştir.
Kimler sorumludur? Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler, tasfiye memurları ve denetçiler.

Sorumluluk kanuna ve esas sözleşmeye aykırı durumlarda ve kural olarak kusura dayanan bir zararın
nedensellik bağı olduğu sorumluluktur. Özellikle kurucular açısından TK 549 ıncı madde ile 551
arasında özel sorumluluk nedenleri düzenlenmiştir. Belgelerin ve beyanların kanuna aykırı olması,
sermaye hakkında yanlış beyanlar ve ödeme yetersizliğinin bilinmesi, değer biçilmesinde yolsuzluk.
Halktan para toplamak
MADDE 552- (Değişik: 26/6/2012-6335/27 md.)
(1) Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bir şirket kurmak veya
şirketin sermayesini artırmak amacıyla yahut vaadiyle halka her türlü yoldan çağrıda bulunularak para
toplanması yasaktır.

Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının


sorumluluğu
MADDE 553- (1) Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları,
kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde,
(2) hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan
sorumludurlar.
Bu noktada pay sahipleri ve alacaklılar açısından doğrudan ve dolaylı zarar ayrımının yapılması
gerekir. Pay sahipleri ve alacaklılar doğrudan zarara uğrayabilecekleri gibi dolaylı zarara da
uğrayabilmektedir.
Doğrudan zararlarda örneğin: pay sahiplerinin yeni pay alma hakkının ihlali, kar payının ödenmemesi,
payının haksız şekilde iptal edilmesi, alacaklılar açısından alacaklıya geç ödeme yapılması. Bu
durumda bunlar tarafından açılacak olan tazminat davasında mahkemece evet zarar vardır yöneticiler
de bu konuda kusurludur, zarara sebebiyet vermişlerdir deyip tazminata hükmederlerse bu tazminat
pay sahiplerine ve alacaklılarına ödenecektir.

Dolaylı zarar ; aslında zarar şirketin zararıdır. Şirketin zarara uğraması dolayısı ile pay sahipleri ve
alacaklılar da zarara uğrayacaktır. Çünkü pay sahipleri bu zarar noktasına kar payı alamama gibi, veya
daha az pay alma durumu ile karşı karşıya kalacaktır. Alacaklılar açısından baktığımızda ise şirketin
sermayesi çok önemlidir. Bu durumda dolaylı zarar durumunda şirket de zarara uğrayıp mal varlığında
azalma olacaktır. Alacaklıların dolaylı olarak zarara uğraması söz konusu olacaktır. Yönetim kurulu
üyelerinin aşırı masrafları, şirkete ait olan araçları başka işlerde kullanmaları, gerçekleşmediği halde
kar dağıtmaları bunlar şirketi zarara uğratan faaliyetlerdir.
Ancak dolaylı zararlar durumunda kanunumuzda da açıkça düzenlendiği üzere mahkeme eğer
tazminata hükmedecek olur ise pay sahibi veya alacaklılar tarafından açılacak davada tazminat şirkete
ödenecektir. ACTİO PRO SOCİO davası, anonim şirketlerde pay sahipliği davası da adlandırılan tipik
bir dava ile karşı karşıya kalacağız. Çünkü pay sahibi doğrudan zarara uğramamıştır, dolaylı zarara
uğramıştır.
Yönetim kurulu üyeleri açısından kural olarak müteselsil sorumluluk söz konusudur. Müteselsil
sorumluluktan kurtulup bireysel olarak sorumlu olduğu durumlar da olabilecektir. Örneğin ; rekabet
yasağına aykırı davranan bir yönetim kurulu bu durumundan tek başına sorumlu olacaktır. Bunun
dışında görüşmeye katılma yasağı TK 393/2 fıkrasında görüşme yasağını ihlal eden, özen ve sadakat
yükümlülüğünün ihlali TK 369 ıncı maddesi, veya yönetim ve temsil yetkilerinin bölünmesi ve devri
söz konusu olabilir murahhas üyeye veya müdürlere kural olarak da bunların sorumluluğu söz konusu
olacaktır.

Farklılaştırılmış teselsül kavramı Türk hukukuna yeni girmiş terimdir. Müteselsil sorumlulukta bir
borcun borçluların tamamı tarafından, borcun tamamının borçluların hepsinden veya bir kaçından
talep edilebilmesidir. Daha sonra alacaklı alacağını tahsil ettikten sonra borçlular kendi iç ilişkileri
açısından borcu paylaşma sorumluluğu olabilir
Farklılaştırılmış teselsül de ise iç ilişkideki rücuda dikkate alınan kusur oranı gibi kurumlar dış ilişkiye
yansıtılmıştır. Her üye kusuru oranında müteselsil sorumluluğa sahiptir. Daha ilk aşamada mahkeme
bu üyelerin kusurlarını tespit etmek durumunda kalabilecektir. Bireysel sorumluluk veya müteselsil
sorumluluk doğmuştur gibi.
Bu durum mahkemelerin işini zorlaştırmıştır. Bu noktada sorumluluk davasını kimler açacaktır. TK
553ıncı maddede değindiğimiz üzere ; şirket, alacaklılar, pay sahipleri açabilecektir. Alacaklıların
açması noktasında TK bir sınırlama vardır. İflas etmiş olması durumunda dava açma iflas masasına
aittir, ama eğer iflas masası tarafından bu dava açılmıyor ise alacaklılar ikinci derecede dava açma
hakkına sahip olacaklardır. Dava sonucunda hükmedilecek tazminat şirkete ödenecektir.
Bunun dışında TK 361 ıncı maddesinde sigorta getirilmiştir. Yönetici sigortası veya uygulamada
dırector ve offıcer (D and O) . Yöneticiler açısından da böyle bir sorumluluk sigortası düzenlenmiştir
ama zorunlu değildir.
TK 560 ıncı maddesinde kısa ve uzun olmak üzere bir zaman aşımı getirilmiştir.
Zamanaşımı
MADDE 560- (1) Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve
sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği
günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, TürkCeza
Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu
zamanaşımı uygulanır.
Yönetim kurulu üyeleri sorumluluktan nasıl kurtulabilir? Kusursuzluklarını ispat ederek yani bireysel
sorumluluğu gerektiren bir durumun varlığını ispat edebilirler, veya kusursuzluklarını geçerli bir
mazereti varken toplantıya katılmamışlardır, veya karara muhalif kalmışlardır, imza koymamışlardır
artık bu kişilere müteselsil sorumluluk vardır diye toplantıya katıldığı için sorumlu tutulmayacaklardır.
Bunun dışında ibra kararı; ibra kelime anlamı olarak aklanma demektedir. BK borcu sona erdiren bir
neden olarak karşımıza çıkmaktadır. Ticaret hukuku anlamında ise ibra bir menfi borç ikrarı olarak
karşımıza çıkıyor. İbra açık- örtülü ibra şeklinde olabilir.
Açık ibra; genel kurulda alınabilen bir karardır. Ve genel kurulda olağan toplantının zorunlu gündem
maddelerinden bir tanesidir. Yönetim kurulu üyelerinin ibrası. Geçmiş 1 yıl içinde almış olduğu
kararlar yapmış olduğu işlemler genel kurulda görüşülür ve ibra kararı alınır ise bunun anlamı o yıl
içinde yapılan bu işlem ve kararların hukuka uygun olduğunu, şirketi herhangi bir zarara
uğratmadıkları kararıdır. Şirketin seni aklıyorum demesidir.
Örtülü ibra; TK 424 ıncı maddesinde düzenlenmiştir.
Bilançonun onaylanmasına ilişkin karar
MADDE 424- (1) Bilançonun onaylanmasına ilişkin genel kurul kararı, kararda aksine
açıklık bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve denetçilerin ibrası
sonucunu doğurur. Bununla beraber, bilançoda bazı hususlar hiç veya gereği gibi belirtilmemişse veya
bilanço şirketin gerçek durumunun görülmesine engel olacak bazı hususları içeriyorsa ve bu hususta
bilinçli hareket edilmişse onama ibra etkisini doğurmaz.
İbra kararının etkisi ; ibra kararı başka bir genel kurul kararı ile kaldırılamaz. Eğer ibra kararına
ilişkin genel kurul kararı dürüstlük kararına, esas sözleşmeye, kanuna aykırı ise elbette iptali
istenecektir.
İbra davasının sorumluluk davası açma hakkına sahip olan kişiler açısından etkisi ne olacaktır? Bu
konuda şirketin yöneticilere karşı sorumluluk dava açma hakkını ibra kararı ortadan kaldıracaktır. İbra
kararı alacaklıların dava açma hakkı üzerinde hiçbir etki yapmayacaktır.
Alacaklılar genel kurula katılan ve genel kurulda oy hakkını kullanan kişiler değillerdir o yüzden
onların dava açma hakkı devam edecektir.
Pay sahipleri açısından ise TK 558/2 fıkrasında ise bir hak düşürücü süre öngörmüştür.
Şirket genel kurulunun, sorumluluktan ibraya ilişkin kararı, ibranın kapsadığı
açıklanan maddi olaylara ilişkin olarak, şirketin, ibraya olumlu oy veren ve ibra kararını bilerek
payı iktisap etmiş olan pay sahiplerinin dava hakkını kaldırır. Diğer pay sahiplerinin dava hakları ibra
tarihinden itibaren altı ay geçmesiyle düşer.

TK 559 ıncı maddesinde özellikle kuruluş aşamasında ibra yasağına ilişkin bir düzenleme getirilmiştir.
Şu gerekçe ile getirilmiştir; kuruluş aşamalarında bazen bir takım yolsuzlukların, şirket zararının veya
zarar verenin tespiti zaman alabiliyor. Hemen çıkmayabiliyor.
Kuruluş ve sermaye artırımında ibra
MADDE 559- (1) Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, denetçilerin, şirketin
kuruluşundan ve sermaye artırımından doğan sorumlulukları, şirketin tescili tarihinden itibaren dört
yıl geçmedikçe sulh ve ibra yoluyla kaldırılamaz. Bu sürenin geçmesinden sonra da sulh ve ibra ancak
genel kurulun onayıyla geçerlilik kazanır. Bununla beraber, esas sermayenin onda birini, halka açık
şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri sulh ve ibranın onaylanmasına karşı iseler, sulh ve
ibra genel kurulca onaylanmaz.
Kamu borçlarından dolayı sorumluluğuna bakacak olursak yasal temsilciler için anonim şirkette
yönetim kurulu üyeleri için şirketin kamu borçlarından dolayı sorumluluğu objektif ve ikinci derecede
olacaktır. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu gündeme gelecektir.
Kahoot Soruları
1) Aş. Hangisi anonim şirketlerde “pay” kavramının taşıdığı anlamlarından değildir?
a) Esas sermayenin paylara bölünmüş olması ile oluşan her bir pay
b) Pay sahipliği statüsü
c) Pay senedi
d) Pay devri

2) 3 kişinin birlikte sahip olduğu paydan dolayı bu üç kişinin de ayrı ayrı oy hakkı vardır. (Y)
Eğer bir payın birden fazla sahibi var ise bunlar ancak bir temsilci aracılığı ile oy hakkını
kullanabilir.
3) Anonim şirketlerde aş hangisinde imtiyaz tanınamaz?
a) Kâr payında
b) Şirket tesislerinden yararlanmada
c) Oy hakkında
d) Pay sahiplerinden A ya ömür boyu murahhas üyelik
İmtiyaz paya tanınıyor çünkü.
4) Anonim şirketlerde kâr dağıtım karar yetkisi genel kuruldadır (D)
5) Anonim şirketlerde nama, emre ve hamiline yazılı pay senedi çıkarılabilir. (Y)
6) Anonim şirketlerde nama yazılı pay senedini devralanın, devri merkezi kayıt kuruluşuna
bildirim zorunluluğu vardır. (Y)
Hamiline yazılı pay senedini devralanın devri merkezi kayıt kuruluşuna bildirim zorunluluğu
vardır.
7) Kripto para borsası olarak adlandırılan platformlar hukuki anlamda borsa değildir (D)
8) Aş hangisi bağlamın etkisini kaybedeceği hallerden değildir?
a) Miras
b) Eşler arası mal rejimi
c) Cebri icra
d) Bağışlama
e)
9) İntifa senedi sahiplerinde oy hakkı intifa senedi tarafından kullanılır. (Y)
İntifa senedi pay sahipliği hakkı/oy hakkı vermiyordu. Sadece kar payı, tasfiye payına katılım
veya yeni pay senedi alma hakkında intifa senedi çıkartılabiliyor.

10) Anonim şirketlerde bağlı hamiline yazılı pay senedi çıkarılabilir (Y)
Bağlı nama yazılı pay senedi çıkarılabilir.

You might also like