You are on page 1of 168

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI

Ünite-1

SOSYAL DÜZEN KURALLARI VE HUKUK

İnsan, yaşamını sürdürdüğü çevrede diğer insanlarla ve kurumlarla birçok ilişkiye


girer. Bu ilişkiler sosyal ilişki olarak adlandırılmaktadır. Bu sosyal ilişkilerin tâbi olduğu
düzen ise, sosyal düzen olarak ifade edilmektedir. Genel kabul gören bir yaklaşıma göre sosyal
düzen kuralları; din kuralları, ahlak kuralları, görgü kuralları ve hukuk kuralları şeklinde
sınıflandırılmaktadır.

İnsan toplum denilen sosyal çevre içinde yaşamaktadır. İnsan yaşamını sürdürdüğü bu
çevrede diğer insanlarla ve kurumlarla birçok ilişkiye girer; bu ilişkiler sosyal ilişki olarak
adlandırılmaktadır.

Sosyal ilişkiler her ne kadar birtakım çatışmalar içerse de belli bir düzen içinde
yürümektedir. Sosyal ilişkilerin tabi olduğu bu düzen sosyal düzen olarak ifade edilmektedir.
Sosyal düzen içinde yaşayan insanların ödevleri, hak ve yetkilerini düzenleyen kurallara sosyal
düzen kuralları denilmektedir.
Sosyal düzen kurallarının özellikleri şunlardır:
• Genel nitelik taşır yani ayrımsız herkese uygulanır.
• Süreklidir yani bu kurallar çok uzun zamandır ve aralıksız bir biçimde uygulanmaktadır.
• Bunlar yaptırımlı kurallardır.

Sosyal düzen kuralları zaman içinde değişim gösterebilirler., hatta bölgeden bölgeye, ülkeden
ülkeye dahi farklılaşabilirler.
Bir sosyal düzen kuralının zamanla ortadan kalkması da söz konusu olabilir. Öte yandan, bir
davranış aynı zamanda birden çok sosyal düzen kuralını ihlal edebilir. Örneğin aynı olay hem
ahlak, hem din ve hem de hukuk kurallarına aykırı olabilir.Hırsızlık, adam öldürme gibi.
SOSYAL DÜZEN KURALLARININ TÜRLERİ
Genel kabul gören bir yaklaşıma göre sosyal düzen kuralları şunlardır:
> Din kuralları
> Ahlak kuralları
> Görgü kuralları
> Hukuk kuralları

Din Kuralları
İlkel toplumlarda kuralları koyan ya da oluşturanlar genellikle din adamlarıdır.Dinsel
kuralların etkin olduğu toplumlarda hukuk kuralları teokratik temellere dayanmaktadır.
Din kuralları Tanrı ile insanlar arasındaki ilişkileri düzenleyen, Tanrı’nın emir ve
yasaklarını içeren kurallar bütünüdür. Din, evreni yaratan ve yöneten ilahi bir varlığa yani
Tanrı’ya inanmayı ve ona ibadeti emreder. Kutsal kitaplarda düzenlenen bu ilişkinin bir
boyutu uhrevi yani kişi ile Tanrı ve öbür dünya ilişkileridir. Kutsal kitapların getirdiği kurallar
uhrevi olanlar yanında aynı zamanda sosyal yaşamı da düzenlemekte ve bu durumda din
kuralları hukuk kuralı niteliğine bürünmektedir
Din kurallarının değişmezliği ve dogmatikliği din kurallarının toplumsal yaşamın
2

gerisinde kalmasına yol açabilmektedir. Din kuralları Tanrı buyruğu olduğu için dogmatik ve
statiktir. Din kurallarına uyulmadığı takdirde kişinin günah işleyeceği, Tanrı tarafından
cezalandırılacağına inanılır.
Laikleşme hareketi (özellikle Avrupa’da yaşanan Reform hareketi) saf din kurallarının
toplumsal yaşamdaki etkisini azaltmıştır.Din kurallarına uymayanlar, günahkâr sayılma,
toplum dışına itilme gibi manevi yaptırımlarla karşılaşırlar.Laik toplumlarda din kuralına
uymamanın sadece manevi yaptırımı bulunmaktadır.
Ahlak Kuralları
Değerler sistemi içinde, insan davranışları hakkında “doğru” ya da “yanlış” bulma açısından
yapılan değerlendirmelerin bütünü, toplumsal bir kurum olarak ahlakı oluşturmaktadır.
Ahlak kuralları iyilik-kötülük, doğruluk-yanlışlık gibi çeşitli konulardaki değer yargılarıdır.
Ahlak kurallarının iki yönü bulunmaktadır:
Nesnel (objektif, sosyal) Ahlak insanın diğer bireylere karşı olan ödevleri ile ilgilidir.
Öznel (sübjektif) Ahlak kişinin kendi şahsı ve iç dünyasına karşı ödevlerini ifade
etmektedir.
Örneğin başkaları hakkında kötü düşünmemek, yalan söylememek subjektif ahlaka ilişkin
;fakirlere yardım etmek, verilen sözü tutmak objektif ahlakla yakından ilgilidir.
Ahlak zamana, yere, topluma göre değişir.
Ahlak kurallarına uymama halinde karşılaşılan yaptırımlar manevidir.
Ahlak kurallarını ihlal edenlere toplumca ayıplanma, toplum dışına itilme gibi manevi
yaptırımlar uygulanır. Buna karşılık bir ahlak kuralı hukuk tarafından benimsenmişse o ahlak
kuralına uymamak aynı zamanda hukuk kuralının da ihlali anlamına geleceği için maddi
yaptırım söz konusu olabilir.
Hukuk kuralları ahlak kurallarına göre daha dar bir alanı kapsar. Zira ahlak kuralları subjektif
ve objektif kurallarla hem toplumsal hem de kişisel değer yargılarını içerirken; hukuk kuralları
sadece toplumsal olan, dışa yansıyan davranışlarla ilgilenir.
Ahlak kurallarına uymamanın yaptırımı manevi iken hukuk kurallarına uyulmadığı takdirde
maddi yaptırımla karşılaşılır.
Ahlak kuralları kişilere yükümlülükler getirirken hukuk kuralları hem yükümlülük hem de
yetki verebilir.

Görgü (Nezaket) Kuralları


Toplumsal düzen, gündelik ilişkilerde bazı davranış kalıplarına uyulmasını gerektirir.
Ahlak kurallarından farklı olan bu kurallar, görgü kuralları olarak adlandırılmaktadır. Bu
kurallar tavırlar, yöntemler ve hareket biçimlerinden oluşur. Başkası konuşurken dinlemek, el
öpmek, kibarca yemek yemek, selam vermek veya misafir ağırlamak bu kurallara örnek
gösterilebilir. Görgü kuralları bazen hukuksallaşabilir, askerde selam vermek bu duruma örnek
gösterilebilir. Görgü kuralları bölgesel ve yöresel olabilir. Belli bir bölgede kendine özgü
görgü kuralları ile karşılaşılabilir. Görgü kuralları yazılı değildir, aktarılarak günümüze
ulaşmıştır. Görgü kurallarına uymayanlar görgüsüz, kaba veya saygısız olarak nitelendirilir.
Bu anlamda görgü kurallarına uymamanın yaptırımı manevidir.

Hukuk Kuralları
Hukuk kuralları en önemli sosyal kurallardır. Hukuk kuralları kişilerin dışa yansıyan
ilişkilerini düzenlediği gibi toplum yaşamını düzenlemek, huzuru ve barışı sağlamak,
dayanışmayı gerçekleştirmek gibi fonksiyonları yerine getirir.
3

Hukuk kurallarının temel özellikleri:


• Genel olması
• Soyut olması
• Emir vermesi
• Yaptırım içermesi
Hukuk kurallarını diğerlerinden ayıran en önemli özellik yaptırımının maddi olmasıdır.
Hukuk kurallarına uymama hâlinde kişiye maddi yaptırım uygulanır, kamu gücü devreye
girerek kuralı ihlal eden kimseye zor kullanır ve kuralın gereğini yerine getirir. Hukuk
kurallarının diğer sosyal düzen kurallarından farkı, bu kuralların devletin zorlayıcı gücüyle
desteklenmiş olmasıdır.Hukuk kuralları toplum hayatında kişilerin birbirleriyle ve toplumla
olan ilişkilerini düzenleyen ve uyulması kamu gücüyle yani maddi yaptırımla desteklenmiş
sosyal kurallardır.
Hukukla ilgili olarak yapılan tanımlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde hukuk kurallarının;
• Kişilerin dışa yansıyan davranışlarını düzenlediği,
• Toplumdaki egemen güç, yani üstün siyasal iktidar tarafından belirlendiği,
• Genel olarak kişiler arasındaki ilişkileri düzenlediği,
• Örgütlü siyasal mekanizma aracılığı ile gerçekleştiği,
• Maddi yaptırım içerdiği,
• Toplumsal barışı, hukuk güvenliğini ve adaleti sağladığı görülür.
Hukuk kuralları, belirli bir toplumsal-kültürel çevre içinde şekillense de bu kuralları
yapan irade, siyasal iktidarın / devletin iradesidir; ayrıca, diğer sosyal düzen kurallarından
farklı olarak, hukuk kurallarına uyulmaması hâlinde devlet (kamu) gücüyle desteklenen maddi
yaptırımla karşılaşılır. Bu yaptırım, kuralın konusuna göre çeşitli biçimlerde olabilmektedir.
Örneğin;
Bir alacaklının borcunun ödenmemesi hâlinde icra yoluyla söz konusu borcu ödemeye veya bir
vergi borcunu vergi dairesine ödemeye mecbur edilmek,
Rutin fennî muayenesi yapılmamış bir aracın trafik polisi tarafından trafikten men edilmesi
işlemine maruz kalmak
Bir suçun işlenmesi hâlinde mahkeme kararıyla hürriyetten yoksun bırakılmak gibi.
Hukuk kuralları, diğer sosyal düzen kurallarından tamamen bağımsız değildir. Tüm sosyal
kurallar hemen hemen aynı konuları, yani sosyal hayatı düzenler. Bazı değerler hem hukuk,
hem ahlak, hem de din kuralı hâline gelmiş olabilir.
HUKUK KURALLARININ SOSYAL DÜZEN KURALLARI İÇİNDEKİ YERİ
Hukuk Kurallarının Ögeleri ve Özellikleri
Her hukuk kuralının 3 ögesi bulunur:
• Konu
• İrade (emir)
• Yaptırım

Konu, kanun koyucunun sosyal yaşama ilişkin bakış açısını da yansıtır. Hukuk
kuralının konusu kişilerin dışarıya yansıyan ilişkileri; eylem ve işlemleridir.
İrade (emir), kanun koyucunun yapılmasını uygun bulduğu ya da yasakladığı davranışa ilişkin
iradesini ifade eder. Hukuk kuralıyla kanun koyucu açıkça ya da üstü kapalı olarak bir şeyi
4

yasaklar ya da serbest bırakır.

Her hukuk kuralında bir yaptırım bulunur. Hukukta yaptırım maddi nitelik taşır. Bu yaptırım,
ceza,cebri icra, tazminat, geçersizlik ya da iptal olabilir.
Örneğin;
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. Maddesine göre;
“Kusurlu veya hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle
yükümlüdür.”
Konu: Başkasına kusurlu veya hukuka aykırı fiille verilen zararlar.
İrade( emir): Kişilerin bu tür zararları vermemeleri.
Yaptırım: Bu tür zararları verenlerin zararı gidermeleri yani tazmin etmeleri; kısacası
tazminat.
Hukuk kuralları;
• Genel
• Soyut
• Sürekli
• Yaptırıma bağlı kurallardır.

Hukuk kuralları soyuttur; somut ve tek bir olay için hazırlanmamıştır. Aynı nitelikteki
toplumsal olaylar için
Hukuk kuralları bağlayıcıdır; bu bağlayıcılığa aykırı hareket edilmesi halinde maddi yaptırım
ortaya çıkmaktadır.
Hukuk ve Adalet
Hukuk sisteminin nihai amacı adaleti gerçekleştirmektir.Hukuk devleti demek, adaleti
sağlayan devlet demektir. Adalet; ahlaka dayanan, herkese hakkı olanı veren, bireylere
hürriyet ve eşitlik sağlayan, insan haklarına saygılı ve insanları mutlu eden erdem ve iradedir.
Aristo adaleti 2’ye ayırmaktadır:
Denkleştirici Adalet Dağıtıcı Adalet
İnsanların şahsi ve özel durumlarına Değerlerin dağıtılmasında, herkesin
bakılmaksızın aynı işleme tabi tutulmasıdır. Yeteneğine ve toplumdaki durumuna göre pay
Mutlak, aritmetik bir eşitliği ifade eder. almasıdır.
Örneğin; Örneğin;
Devletin herkese eşit oranda yardım Devletin engelli ve hastalara diğerlerine göre
yapması daha fazla yardım yapması
Devletin herkesten eşit oranda vergi Devletin kazanca göre vergi alması
alması

HUKUKTA YAPTIRIM
Yaptırım Kavramı ve Tarihçesi
Sosyal kurallara uyulmadığı takdirde karşılaşılan tepkiye yaptırım denir. Hukukta
yaptırım, özü itibariyle cebir ve ceza unsurlarını içerir; hukuk kuralının yürürlüğü, yaptırım
olmaksızın sağlanamaz. Yaptırımın tarihçesi incelendiğinde ilk aşamanın “kişisel öç” olduğu
görülür. “Sana zarar verene sen de zarar ver” ifadesiyle açıklanabilecek kişisel öç anlayışı terk
edilmiştir. İkinci aşamada, “kısas” uygulamaları dikkati çekmektedir. “Göze göz dişe diş”
şeklinde ifade edilebilecek kısas uygulamalarının yarattığı sakıncalar toplumları başka
yaptırımlar aramaya yöneltmiştir. Kısas uygulamalarının sakıncalarını bertaraf etmek için ise
5

“uzlaşma ve hakeme başvurma” gibi yöntemler benimsenmiştir. Modern hukuk sistemlerinin


ortaya çıkışıyla yaptırım uygulama yetkisi devletin tekeline geçmiştir. Böylece yaptırım
kamusallaşarak bugünkü niteliğini almıştır.
Hukukta Yaptırım Türleri
Hukuki yaptırımlar 5 kategoride incelenebilir:
• Ceza
• Cebri icra
• Tazminat
• Geçersizlik
• İptal
Tek bir hukuka aykırı eylemden birden fazla yaptırım türü aynı anda ortaya çıkabilir.
1. Ceza
Suçun işlenmesi önlemek, suç işlenmesiyle bozulan toplumsal düzeni kurmak ve suçluyu ıslah
Suçun karşılığı olan ceza, birçok toplumda temel yaptırım olarak kabul edilir.
Türk Ceza Kanunu’na göre cezalar 2’ye ayrılır:

etmek amacıyla ceza yaptırımına başvurulmaktadır.


Hapis cezası Adli para cezası

Ağırlaştırılmış müebbet hapis Belli bir miktar paranın hükümlü tarafından


Müebbet hapis hazineye ödenmesidir
Süreli hapis

Türk Ceza Kanunu ayrıca cezalara ek olarak hükümlülerin belli hakları kullanmaktan yoksun
bırakılabileceğini de belirtmektedir.
Ceza Kanunu’nda düzenlenen cezalar yanında bir de belirli bir topluluğa dahil olma sonucu, o
topluluğun düzenine uyma yükümlülüğünü getiren disiplin hukuku cezaları vardır. Disiplin
cezaları:
• Uyarma
• Kınama

• Geçici uzaklaştırma
• İhraç vb.
Disiplin cezaları ancak belli statülerde bulunan kişilere uygulanabilen yaptırım olması sebebiyle genel cezalardan
• Aylıktan kesme ayrılır.
2. Cebri İcra
Bir borç ilişkisinde borcunu kendi rızasıyla yerine getirmeyen borçlunun devlet gücü
aracılığıyla bu borcunu yerine getirmesini sağlayan bir yaptırımdır. Örneğin;
Süresi dolmasına rağmen oturduğu taşınmazı tahliye etmeyen bir kiracının tahliyesinde
Boşanma davasının sonucu velayeti anneye bırakılan çocuğu teslim etmeyen babanın
durumunda
Borçlandığı parayı süresi içinde ve kendisine yapılan uyarıya (ihtara) rağmen hala ödemeyen
borçluya karşı da cebri icraya gidilebilir.
Yaptırımın uygulanmasında temelde icra daireleri görevlidir. Hak sahibi öncelikle icra
dairesine başvurarak borçlunun yükümlülüğünü yerine getirmesini isteyecektir.
Alacaklının elinde bir mahkeme kararı varsa ilamlı icra; para ve teminat alacağına yönelik bir
kambiyo senedi varsa ilamsız icra talep edilir. Bunun üzerine icra dairesi önce bir ihtarda
bulunacak (ödeme emri, tahliye emri); borçlu hala borcunu yerine getirmemişse icra dairesi
6

hakkı zorla yerine getirecektir.


3. Tazminat
Bir kimsenin hukuka aykırılık oluşturan kusurlu bir davranışı sonucu başkasına verdiği zararın
o kişiye ödettirilmesidir.
Tazminata konu zarar maddi ya da manevi olabilir.
Maddi Tazminat Manevi tazminat

Zarar gören kimsenin mal varlığında iradesi Genel olarak iki halde ödenir;
dışında meydana gelen eksilmenin zarar veren Bir kimsenin bedensel bütünlüğünün
tarafından aynen ya da nakden giderilmesidir. zedelenmesi durumunda zarar görene
Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde ise zarar
Aynen tazminde zarar görenin malvarlığının gören ya da ölenin yakınlarına hakimin uygun
para ya da para dışındaki şeylerle önceki hale göreceği bir miktar para manevi tazminat adı
getirilmesi amaçlanır. Ör: kırılan sandalyenin altında ödenir.
onarılması
Bunun dışında, kişilik değerlerinde iradesi
Nakden tazminde ise, zarardan sonraki durumla dışında meydana gelen eksilme sebebiyle
önceki durum arasındaki fark parayla çekilen üzüntü, elem ve kederin dindirilmesi ve
karşılanmaya çalışılır. Ör: sandalyenin tamir telafi amacıyla manevi tazminat olarak bir
masrafının ödenmesi miktar para ödenebilir.
Manevi zarar paradan başka yollarla da
giderilebilir. Özür dileme, mahkeme kararının
ilanı veya kınama yazısı yayımlanması manevi
zararın giderilmesine yönelik yaptırım türleridir.

Tazminat bir haksız fiilden doğabileceği gibi sözleşmeye aykırı davranıştan da ortaya çıkabilir.
Örneğin, bir tartışma sonucu başkasını yaralayan kimsenin verdiği zararın tazminine haksız fiil
sebep olmuş iken yapılan anlaşmaya rağmen taahhüt ettiği malı zamanında teslim edemeyen
ve zarara yol açan kimsenin tazminat yükümlülüğüne sözleşmeden doğan sorumluluğu yol
açmıştır.
Zarar veren kimse zararını kendiliğinden tazmin etmezse bu kimse aleyhine cebri icra
yaptırımı da uygulanabilecektir.
4. Geçersizlik
Hukuka aykırı bir şekilde yapılan işleme uygulanan yaptırım geçersizlik yani hükümsüzlüktür.
Bir işlemin kanunun aradığı koşullara uyulmadan yapılması onun geçersizliği sonucunu
doğurur.
Özel hukukta görülen geçersizlik yaptırımının türleri şunlardır:
• Yokluk
• Butlan (mutlak, kısmi ve nispi butlan)
• Tek taraflı bağlamazlık
• İleri sürülmezlik
a. Yokluk
7

Hukuki işlem kanunun öngördüğü kurucu unsurlardan en az birine uyulmadan yapıldığı için
hiç oluşmamış sayılır. Bu tür hukuki işlemler, hukuk düzeninde varlık kazanmamaktadırlar.
Örneğin; evlendirme memuru önünde yapılmamış evlenme işlemi, yani dini nikah yok
hükmündedir. Hukuk düzeninde hiçbir anlam ifade etmemektedir.
b. Mutlak Butlan (Kesin Hükümsüzlük)
Kanunun öngördüğü kurucu unsurlara sahip olan ancak kanunun emredici hükümlerine aykırı
olarak yapılan hukuki işlemler aleyhine uygulanan yaptırımdır.

Hukuki işlemin mutlak butlan ile geçersizliğine yol açan sebepler arasında aşağıdakiler
sayılabilir ;
• İşlemi yapan tarafların hukuki işlem ehliyetine sahip olmaması
• İşlemin konusunun ahlaka, adaba, kamu düzenine veya kanunun emredici hükümlerine
aykırı bulunması
• İşlemin konusunun imkansız olması
• İşlemin geçerlilik koşulu olan şekle uygun yapılmaması
• İşlemin muvazaalı olması

Sonuçları birbirine çok benzemekle birlikte, yokluk yaptırımına tabi bir hukuki işlem hiç
doğmamış kabul edilirken mutlak butlanda işlem doğmuş ama geçersiz sayılmıştır.
Yok işlem hiç doğmamış, mutlak butlanla batıl işlem ise ölü doğmuş bir işlemdir.
Mutlak butlan herkesçe ileri sürülebilir.
Mutlak butlan iddiaları zamanaşımına uğramaz.
Mutlak butlan halini hakim kendiliğinden dikkate alır.
Sebep ortadan kalksa bile mutlak butlan yaptırımına tabi işlem geçerli hale gelmez.
Taraflar anlaşarak mutlak butlanla batıl işlemi geçerli hale getiremezler.
c. Nispi Butlan (Göreceli hükümsüzlük- İptal edilebilirlik)
Kanunun öngördüğü unsurlara sahip olan ve kanunun emredici hükümlerine aykırı olmayan
bir işlemin, o işlemi oluşturan iradelerden birindeki sakatlık sebebiyle geçersiz sayılmasıdır.
Ancak iradenin sakatlandığının ortaya çıkmasıyla işlem geçersiz hale gelir. Eğer iradesi sakatlanan kimse buna rağmen
sakatlığı ileri sürmezse işlem geçerli bir işlem kabul edilir.

Başlıca nisbi butlan sebepleri şunlardır:


• Yanılma
• Aldatma
• Korkutma (ikrah)

Örneğin; aldatma ile bir işlemi yapan kimse aldatmaya maruz kaldığını iddia eder ve ispatlarsa işlem baştan itibaren geçersiz
kılınır. Bir kimse aldatmaya maruz kaldığını bilmesine rağmen herhangi bir işlem yapmaz ise işlem geçerli bir işlem gibi
değerlendirilir.

d. Kısmi Butlan
Hukuki işlemin tamamı değil bir kısmının geçersizliği söz konusudur.

Mutlak butlanın tersine nisbi butlanda işlem, iradesi sakatlanan kimsenin bunu ileri sürüp
ispatlamasına kadar
Borçlar Kanunu’na göre, sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının geçersizliği
sözleşmenin bütününün geçersizliğine yol açmayıp, sadece o hükümlerin ( o kısmın)
geçersizliğine yol açar.
e. Tek Taraflı Bağlamazlık (Eksiklik)
Kurucu unsurları ve geçerlilik gerekleri mevcut olan ve bu yüzden geçerli sayılan bir işlemin,
hukuki sonuçlarını doğurması için tamamlayıcı bir dış olgunun sonradan gerçekleşmesine
8

bağlanmasıdır.
Burada, eksik olan işlemin tamamlanması aranır.
Eksikliğin tamamlanması ile işlem baştan itibaren geçerli hale gelir.
Örneğin, ayırt etme gücüne sahip bir küçüğün velisinin izni olmadan yaptığı sözleşme tek
taraflı bağlamazlık yaptırımına tabidir. Sözleşme küçüğü bağlamaz ama diğer tarafı bağlar.
Velisinin onayı (icazeti) ile sözleşmenin eksikliği tamamlanmış olur ve küçüğü de bağlar hale
gelir. Veli onaylamazsa sözleşme baştan itibaren geçersiz olur.
5. İptal
Hukuk kurallarına aykırı bir biçimde yapılmış idari işlemlerin idari yargı organlarınca ortadan
kaldırılması halinde iptal yaptırımı ortaya çıkar.
Anayasa’ya göre idarenin her türlü eylem ve işlemi yargı denetimine tabidir.
Eğer idare organlarının yaptığı işlemler yetki, şekil, sebep, konu veya amaç yönünden hukuk
kurallarına aykırı ise bu işlemler aleyhine iptal davası açılarak işlemin iptali yoluna gidilebilir.
ÜNİTE-2
HUKUKUN KAYNAKLARI VE UYGULANMASI Hukukun kaynakları
• bilgi kaynakları,
• organsal kaynaklar
• biçimsel kaynaklar
Bilgi kaynakları, hukuk hakkında bilgi veren, hukuk hakkında bilgiye ulaşılmasını
sağlayan kaynaklardır. Resmî Gazete, düsturlar, meclis tutanakları, hukuk kitapları, İnternet
siteleri, bloglar, içtihat derlemeleri hep hukukun bilgi kaynaklarıdır. Organsal kaynaklar,
hukuku yaratan organlara göre yapılan sınıflandırmadır. Bu ayırımda sosyal normu hukuk
kuralı haline getiren organ esas alınır. TBMM kanunlar bakımından, Cumhurbaşkanlığı,
bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri ise yönetmelikler bakımından yaratıcı kaynak niteliğindedir.
Hukukun hangi biçimlerde ortaya çıktığını gösteren kaynaklar ise, hukukun biçimsel
kaynaklarıdır. Bu ayırıma göre hukuk, gelenek hukuku, içtihat hukuku ve yazılı hukuk
şeklinde üç biçimde ortaya çıkar. Bunlardan yazılı hukuk ve gelenek hukuku hukukun asıl
kaynaklarını, içtihat hukuku ise yardımcı kaynağını oluşturur.
POZİTİF HUKUKUN KAYNAKLARI
Yazılı hukuk, Anayasa’nın yetkili kıldığı otoritelerce çıkarılan yazılı metinlerdir.
Kara Avrupası hukuk sisteminde yazılı hukuk kurallarının hiyerarşik bir yapı içinde olduğu, bu
yapıda en üstte Anayasa’nın bulunduğu ve hiyerarşinin yukarıdaki kaynaklar itibarıyla aşağıya
doğru indiği kabul edilmektedir.
Hiyerarşi astın üste uygunluğu anlamına geldiği için, normlar hiyerarşisi adı verilen bu
yapılanmada sistem, hiyerarşinin bozulması hâlinde bunu düzeltir. Başka bir deyişle alttaki
kurallar üsttekine aykırı olursa, siyasal veya yargısal yollarla bu uyumsuzluk giderilerek
hiyerarşik yapı korunur.
NORMLAR HİYERARŞİSİ
1)Anayasa
2)Uluslararası sözleşme
3)Kanun
4) Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi
5) Yönetmelik
9

Anayasa
Anayasa, devletin temel yapısını, kişilerin hak ve ödevlerini, devlet organlarını ve bu
organların işleyişini düzenleyen esas ve kurallar bütünüdür. Anayasa en genel, en soyut ve en
güçlü hukuk kurallarından oluşur. Anayasa hükümleri yasama, yürütme ve yargı organları ile
idare makamlarını; diğer kişi ve kuruluşları bağlar. Türkiye’de bugüne kadar 1876, 1921,
1924, 1961 ve 1982 Anayasa’ları olmak üzere toplam beş Anayasa uygulanmıştır. Bugün
yürürlükte olan Anayasa 7 Kasım 1982 tarihinde halk oylaması ile kabul edilerek yürürlüğe
konulmuştur. 1982 Anayasası sonraki yıllarda geniş çaplı değişikliklere uğramıştır. 12 Eylül
2010 tarihinde gerçekleştirilen halk oylaması ile yapılan değişiklikle Anayasa’nın çeşitli
maddeleri değiştirilmiştir. 21.01.2017 tarihinde 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla Anayasa’da önemli değişiklikler
yapılmıştır.
Anayasa’lar devrim, hükûmet darbesi, savaş ve benzeri olağanüstü durumlarda ortaya
çıkan asli kurucu iktidarlarca yapılır. Türk Anayasa Tarihi’ne bakıldığında her Anayasa’nın
böyle bir oluşum sonucu ortaya çıktığı görülmektedir. Gerçekten, Türkiye’nin meşruti
monarşiye geçmesiyle 1876 Anayasası; TBMM’nin kurulmasıyla 1921 Anayasası; Türkiye
Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla 1924 Anayasası; 1960 Darbesi’yle 1961 Anayasası ve 1980
Darbesi’yle 1982 Anayasası’nın ortaya çıktığı söylenebilir.
Anayasa’da değişiklik yapma iktidarı tali kurucu iktidara aittir. Tali kurucu iktidar asli
kurucu iktidar gibi sınırsız yetkilere sahip olmadığı için Anayasa’ların sadece belli
maddelerinde değişiklik yapabilirler.
Ülkemizde bugün yürürlükte olan 1982 Anayasası sert bir Anayasa’dır. Sert Anayasa demek
diğer kanunlara göre daha güç koşulların yerine getirilmesiyle yani daha zor değiştirilebilen
Anayasa demektir.
Anayasa’nın hangi süreçlerden geçilerek değiştirilebileceği 1982 Anayasası’nın 175.
maddesinde olabildiğince ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Anayasa’nın değiştirilmesi Türkiye
Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebilir.
Anayasa’nın değiştirilmesi hakkındaki teklifler Genel Kurulda iki defa görüşülür. Değiştirme
teklifinin kabulü Meclisin üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyuyla mümkündür.
Anayasa’nın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulü, bu maddedeki
kayıtlar dışında, kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tâbidir.
Cumhurbaşkanı Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları, bir daha görüşülmek üzere Türkiye
Büyük Millet Meclisine geri gönderebilir. Meclis, geri gönderilen Kanunu, üye tamsayısının
üçte iki çoğunluğu ile aynen kabul ederse Cumhurbaşkanı bu Kanunu halkoyuna sunabilir.
Meclisce üye tamsayısının beşte üçü ile veya üçte ikisinden az oyla kabul edilen Anayasa
değişikliği hakkındaki Kanun, Cumhurbaşkanı tarafından Meclise iade edilmediği takdirde
halkoyuna sunulmak üzere Resmî Gazetede yayımlanır. Doğrudan veya Cumhurbaşkanının
iadesi üzerine, Meclis üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile kabul edilen Anayasa
değişikliğine ilişkin kanun veya gerekli görülen maddeleri Cumhurbaşkanı tarafından halk
oyuna sunulabilir. Halkoylamasına sunulmayan Anayasa değişikliğine ilişkin Kanun veya
ilgili maddeler Resmî Gazetede yayımlanır. Halkoyuna sunulan Anayasa değişikliklerine
ilişkin kanunların yürürlüğe girmesi için, halkoylamasında kullanılan geçerli oyların
yarısından çoğunun kabul oyu olması gerekir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa
değişikliklerine ilişkin kanunların kabulü sırasında, bu Kanunun halkoylamasına sunulması
halinde, Anayasa’nın değiştirilen hükümlerinden, hangilerinin birlikte hangilerinin ayrı ayrı
oylanacağını da karara bağlar. Halkoylamasına, milletvekili genel ve ara seçimlerine ve
mahalli genel seçimlere iştiraki temin için, kanunla para cezası dahil gerekli her türlü tedbir
alınır.
10

Uluslararası Anlaşmalar
Uluslararası anlaşmalar, iki veya daha fazla devlet tarafından akdedilmiş olan ve
TBMM’nin kabulünün ardından Cumhurbaşkanınca onaylanıp Resmî Gazete’de yayınlanarak
yürürlüğe giren bağlayıcı hukuk kurallarıdır.
Bir uluslararası anlaşmanın geçerlik ve bağlayıcılık kazanabilmesi TBMM’nin
sözleşmenin onaylanmasını bir kanunla uygun bulmasına, Cumhurbaşkanının onayına ve
Resmî Gazete’de yayınlamasına bağlıdır. Bu süreci geçen uluslararası anlaşmalar, kanun
niteliğini taşır.
Bazı uluslararası anlaşmaların onaylanması için kanunla uygun bulunmasına gerek
yoktur. Anayasa’nın 90’ıncı maddesinin ikinci fıkrasına göre ekonomik, ticari veya teknik
ilişkileri düzenleyen ve süresi bir yılı aşmayan anlaşmalar, devlet maliyesi bakımından bir
yüklenme getirmemek, kişi hâllerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına
dokunmamak şartıyla yayımlanma ile yürürlüğe konabilir. Bu takdirde bu anlaşmalar,
yayımlarından başlayarak iki ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulur.
Anayasa’da 2004 yılında yapılan bir değişiklikle temel hak ve özgürlüklere ilişkin
uluslararası anlaşma hükümleriyle kanunların aynı konudaki hükümleri arasında uyuşmazlık
çıkması hâlinde uluslararası anlaşma hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.Uluslararası
anlaşmalar, hukukun yazılı kaynaklarından biridir. Anayasa’nın 90. maddesi gereğince,
usulüne uygun olarak yürülüğe girmiş ululararası anlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar
hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiasında bulunulamayacağı gibi, Anayasa Mahkemesine de
başvurulamaz.
Kanunlar
Kanun, yetkili organ tarafından yazılı olarak çıkarılan, kanun adını taşıyan, genel, sürekli ve
soyut hukuk kuralıdır. Kanunu çıkarmaya yetkili organ ülkenin yönetim biçimine göre değişir.
Ülkemizde olduğu gibi parlamenter sistemlerde bu organ meclistir. Yazılı hukukun
uygulandığı ülkelerde, bu arada Türkiye’de de kanunlar yazılı olarak çıkarılırlar. Kanunların
bir diğer özelliği başlıklarında mutlaka “kanun” ifadesinin bulunmasıdır. Kanunların genel
olması demek aynı durumdaki bütün kimseleri, aynı vasıftaki tüm olayları kapsaması anlamına
gelir. Kanunlar yürürlükten kaldırılmadıkları sürece sürekli bir biçimde uygulanırlar. Öte
yandan kanunlar belirli bir durum ya da olayı değil, olması muhtemel soyut durumları
düzenler; somut olay ortaya çıktığında soyut kural somut olaya uygulanır.
1982 Anayasası kanunların ne şekilde çıkarılacağını ayrıntılarıyla anlatmıştır. Kanun teklif
etmeye milletvekilleri yetkilidir. Kanun tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde
görüşülme usul ve esasları içtüzükle düzenlenir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı
seçimler dahil bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır. Türkiye Büyük
Millet Meclisi, Anayasa’da başkaca bir hüküm yoksa toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile
karar verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin bir
fazlasından az olamaz. Türkiye Büyük Millet Meclisi, geri gönderilen kanunu üye tam
sayısının salt çoğunluğu ile aynen kabul ederse, kanun Cumhurbaşkanınca yayımlanır; Meclis,
geri gönderilen kanunda yeni bir değişiklik yaparsa, Cumhurbaşkanı değiştirilen kanunu tekrar
Meclise geri gönderebilir.
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi
Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından, Anayasa’ya ve kanunlara uygun
olarak kullanılır ve yerine getirilir . Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Anayasa’nın ikinci kısmının birinci ve ikinci
bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan
siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemez.
1. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde
11

kanun hükümleri uygulanır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda kanun
çıkarması durumunda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir.

2. Cumhurbaşkanı, kanunların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı


olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilir. Kararnameler ve yönetmelikler,
yayımdan sonraki bir tarih belirlenmemişse Resmi Gazetede yayımlandıkları gün
yürürlüğe girer.
3. Olağanüstü hallerde Cumhurbaşkanı, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda,
104 üncü maddenin onyedinci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara
tâbi olmaksızın Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Kanun hükmündeki bu
kararnameler Resmi Gazetede yayımlanır, aynı gün Meclis onayına sunulur.
4. Savaş ve mücbir sebeplerle Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplanamaması hariç
olmak üzere; olağanüstü hal sırasında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri üç
ay içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülür ve karara bağlanır. Aksi
halde olağanüstü hallerde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi kendiliğinden
yürürlükten kalkar.

5. Anayasa Mahkemesi, kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye


Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasa’ya şekil ve esas bakımlarından
uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar.

6. Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından Anayasa’ya


aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz . Kanunların,
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
veya bunların belirli madde ve hükümlerinin şekil ve esas bakımından Anayasa’ya
aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası
açabilme hakkı, Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisinde en fazla
üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki
üyelere aittir.

Yönetmelikler
Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren
kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara
aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler. Hangi yönetmeliklerin Resmi Gazetede
yayımlanacağı kanunda belirtilir . Yönetmelikler, yayımdan sonraki bir tarih belirlenmemişse
Resmi Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girer. Gelenek Hukuku (Örf-Adet Hukuku)
Hukukun yazılı olmayan ve asli nitelik taşıyan kaynağı gelenek hukukudur. Gelenek
hukuku, yetkili bir organ tarafından bilerek istenerek konulmuş olan kurallar değil, toplumda
kendiliğinden oluşan kurallardır.
Bir gelenek kuralının hukuk kuralı olarak kabul edilebilmesi için bazı koşullara ihtiyaç
duyulur. Sürekli (genel olarak kabul edildiği gibi en az 40 yıl) olarak uygulanan, bağlayıcılığı
ve zorunluluğu konusunda toplumda genel inanç bulunan; içeriği belli, akla uygun ve hukuka
aykırı olmayan gelenekler devletçe de desteklenirse hukuk kuralı haline gelebilir. Örneğin;
Anadolu’da yaygın olan ortakçılık veya yarıcılık gibi uygulamalar gelenek hukuku kuralı
niteliği taşır. Bunun gibi ticaret yaşamındaki birçok gelenek de hukuk kuralı olarak kabul
edilmektedir. Bunlara karşılık yine birçok yerde görülen imam nikâhı, kan davası gibi
gelenekler yukarıdaki özellikleri taşımadıkları için hiçbir biçimde hukuk kuralı hâline
gelemezler.
12

Özel hukuk alanında uygulama bulunan örf-adet hukuku, kamu hukuku alanında yer
bulmamaktadır. Anayasa, idare, vergi veya ceza hukuku gibi bazı hukuk dalları nitelikleri
itibarıyla geleneklerin hukuk kuralı olarak uygulanmasına imkân tanımaz.

İçtihat Hukuku
İçtihat kavramı, görüş ya da karar anlamına gelmektedir. Hukukun kaynağı olarak iki tür
içtihattan söz edilebilir. Bunlar yargısal ve bilimsel içtihattır.Bilimsel içtihat, hukuk
bilgilerinin hukuki konulardaki bilimsel görüş ve yaklaşımlarıdır. Hukuk alanında çalışan
bilim adamları olanı inceler ancak olması gerekeni belirtir. Bilimsel içtihada uygulamada
doktrin (öğreti) de denmektedir. Bilimsel içtihadın türleri şunlardır: Şerhler, sistematik eserler,
monografi, makale, içtihat derlemesi ve monografilerden oluşur. Şerhlerde kanunlar madde
madde açıklanır; zaman zaman bunlara yargı kararları da eklenir. Sistematik eserler, bilim
adamlarınca, kanunların ya da hukuksal konuların belli bir sistematikle incelenmesidir.
Monografilerde, bir tek müessese (kurum) ele alınır ve tüm detayları ile karşılaştırmalı olarak
incelenir. Makaleler ise, bilimsel eserlerde yer alan kısa inceleme yazılarıdır. Içithat
derlemeleri ve bibliyograflarlar da bilimsel içtihatlar arasında yer almaktadır. Yargısal içtihat
ise mahkemelerin önlerine gelen uyuşmazlıklar ile ilgili olarak vermiş oldukları kararlardan
oluşur.

HUKUK KURALLARININ TÜRLERİ


1. Emredici Hukuk Kuralları
Bu tür hukuk kurallarında, bütün hukuk kurallarında varlığı hissedilen emir unsuru baskındır.
Bu tür hukuk kurallarının aksi kararlaştırılamaz; bunlarda genellikle emir kipi
kullanılmaktadır.
Emredici hukuk kuralları yoğunlukla ceza kanunlarında görülür, ancak diğer kanunlarda da

Örnek vermek gerekirse:


• Aynı konutta birlikte yaşadığı kişilerden birine karşı kötü muamelede bulunan kimse 2 ay ila 1 yıl arasında hapis
cezası ile cezalandırılır
emredici kurallara rastlamak mümkündür.
• Alacağın devrinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır
• Erkek veya kadın 17yaşını doldurmadıkça evlenemez
Emredici hukuk kuralları kamu düzenini, kamu yararını ve genel ahlakı korumak üzere
çıkarılır. Bu kurallara aykırılığın yaptırımı geçersizliktir.
2. Tamamlayıcı Hukuk Kuralları
Tarafların serbest iradeleriyle başka türlüsünü belirlemedikleri taktirde uygulanan
kurallardır.
Bu kurallarda taraflar arası ilişkilere olabildiğince az müdahale hedeflenmektedir.
Türk hukukunda irade serbestisi esastır ancak, kişiler serbest iradeleri ile bir konuda
kararlaştırma yapmazlarsa doğacak boşluk tamamlayıcı hukuk kuralları ile doldurulur.
Örnekler vermek gerekirse:
• Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı
borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler
• Aksine bir anlaşma yoksa para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
parça borçları sözleşme kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde, diğer borçlar,
doğumları sırasında borçlunun yerleşik yerinde ifa edilir
• Eşler arasında edinilmiş mallara katılım rejiminin uygulanması asıldır
• Kanununda eşler arasında mal ayrılığı, mal ortaklığı ya da edinilmiş mallara katılım
13

rejimlerinden biri tercih edilebilir.


Eğer eşler bu tercihi yapmamışlarsa o zaman TMK m.202 uygulanır
Tamamlayıcı hukuk kuralları tarafların serbest iradeleri ile düzenleyebilecekleri halde iradeleri
ile belirtmedikleri durumlarda uygulanır.
3. Yorumlayıcı Hukuk Kuralları
Tarafların iradeleri ile açıkça belirtebilecekleri hâlde belirtmedikleri konuların açığa
kavuşturulmasında yardımcı olan kurallardır.
Yorumlayıcı kurallar ile tamamlayıcı kurallar arasında şöyle bir fark bulunmaktadır:
Tamamlayıcı kurallar önceden öngörülmemiş bir hukuki boşluk olursa doldurur. Yorumlayıcı
kurallarda taraflarca kararlaştırılan hususun farklı anlama gelebilecek yönleri
yorumlanmaktadır. Tamamlayıcı kurallar boşluk doldurmakta; yorumlayıcı kurallar
düzenlenmiş bir hususu yorumlamaktadırlar.
Örneğin:
• İfa zamanı veya sürenin son günü, Kanunlarda tatil olarak kabul edilen bir güne rastlarsa,
kendiliğinden bu günü izleyen ve tatil olmayan ilk güne geçer.
• Sekiz veya 15 gün olarak belirlenmiş süre bir veya iki haftayı değil, tam sekiz veya 15 günü
ifade eder.
4. Tanımlayıcı Hukuk Kuralları
Kanunların daha iyi anlaşılması için bazen belli hususların açıkça tanımlanması,
anlamının ve içeriğinin belirlenmesi gerekir. İşte tanımlayıcı hukuk kuralları bu tanımları
getiren düzenlemelerdir. Örneğin:
• Bir iş sözleşmesine dayalı olarak çalışan gerçek kişiye işçi denir.
• Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.
• Nişanlanma evlenme vaadiyle olur.
• Bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından
bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşmedir.
5. Diğer Hukuk Kuralları
Hukuk kurallarının yukarıdaki sınıflandırması dışında, hiç bir gruba girmeyen bazı
kuralların bulunduğu da kabul edilmektedir.
Bunlar arasında ilga edici (yürürlükten kaldırıcı) hukuk kuralları, yetki verici hukuk kuralları
sayılabilir.
KANUNLARIN UYGULANMASINA İLİŞKİN ESASLAR
Kanunun uygulanması demek soyut hukuk kurallarının somut olaya uygulanması
demektir. Böyle bir uygulamada, hukuk kuralı (büyük önerme); somut olay (küçük önerme) ve
vargı (sonuç) anlamına gelir. Örneğin: “İşçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süreyle
işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya çıkarsa, işçi iş sözleşmesini haklı nedenle
derhal feshedebilir”. Bu hukuk kuralı, yani büyük önermedir.
Ali’nin çalıştığı işyerinde yangın çıkmış ve işyerindeki faaliyet bir haftadan fazla sürecek
şekilde durmuştur. Bu küçük önerme, yani somut olaydır.
Ali bu olay sebebiyle ve kanuna dayalı olarak iş sözleşmesini haklı sebeple derhal feshedebilir.
Bu da vargı, yani sonuçtur. Böylece hukuk kuralı uygulanarak bir vargıya (sonuca)
ulaşılmaktadır.
Kanunların Zaman Bakımından Uygulanması
Bir kanunun ne zaman yürürlüğe gireceği kural olarak, kanun metninde belirtilir.
Dolayısıyla kanun, kendi metninde belirtilen tarihte (genellikle yürürlük adını taşıyan
maddedeki tarihte) yürürlüğe girer. Kanunun ne zaman yürürlüğe gireceğine ilişkin bir madde
bulunmaması hâlinde, o kanun Resmî Gazete’de yayımdan sonraki 45. günde Türkiye’nin her
tarafında, aynı anda yürürlüğe girer.
14

Bir kanunun ne zaman yürürlükten kalkacağı çeşitli olasılıklara göre belirlenir.


Kanun metninde açıkça yürürlükten kalkma tarihi yer alabilir. Örneğin; bütçe kanunları bir
yıllıktır ve bir yılın sonunda o yılın bütçe kanunu kendiliğinden yürürlükten kalkar.
Bir yeni kanun eski kanunu açıkça yürürlükten kaldırılabilir. Örneğin; 4857 sayılı İş Kanunu
120. maddesi ile önceki 1475 sayılı İş Kanunu’nu yürürlükten kaldırmıştır.
Yeni kanun eski kanunun bütününü değil, bir maddesini yürürlükten kaldırabilir. Buna
değişiklik yapma yolu ile yürürlükten kaldırma denir.
Anayasa Mahkemesi de bir kanunun tamamını ya da bir kaç maddesini iptal ederek
yürürlükten kaldırabilir.
Bazen bir kanunun yürürlükten kalkıp kalkmadığı açıkça düzenlenmez. Diğer bir ifadeyle
yürürlükte bir kanun bulunmasına rağmen aynı ya da benzer bir konuda yeni bir kanun
yürürlüğe konulmuş ve eski kanun yürürlükten kaldırılmamış olabilir.
Bu durumda önceki kanun ile sonraki kanunun niteliklerine bakılarak üstü kapalı bir
yürürlükten kaldırmanın (zımni ilganın) varlığı araştırılır. Eğer,
• İki kanun da genel nitelikteyse iki genel kanundan eskisi yürürlükten kalkar.
• İki kanun da özel kanun niteliğindeyse iki özel kanundan eskisi yürürlükten kalkar.
• Önceki genel, sonraki özel bir kanun ise özel kanun genel kanunu yürürlükten kaldırır.
• Önceki özel, sonraki genel bir kanun ise ilke olarak özel kanunun uygulanmasına devam
edilir.
Kanunların Geçmişe Etkisi
Kanunlar kural olarak, yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki olaylara uygulanırlar.
Kanunun yürürlüğünden önceki olaylara uygulanmaz. Bu ilkenin amacı, hukukun vatandaşlara
sağladığı güvenin sürekli olmasıdır.
Özel hukukta yeni çıkan kanun aksine bir hüküm olmadıkça eski kanun zamanındaki olaylara
uygulanmaz; yürürlüğe girdiği zamandan sonraki olaylara uygulanır. Ancak, kamu düzeni ile
ilgili olan hususlarda geçmişi etkileme söz konusu olabilir.
Eğer yeni kanunun geçmişe etkisi kazanılmış hakları etkilemiyor ve hukuk güvenliğini
zedelemiyorsa kanun uygulaması geçmişe yürüyebilir.Kanunların geçmişe etkisi ceza
hukukunda farklı bir anlam taşımaktadır. Ceza hukuku açısından eski - yeni kanunlardan sanık
lehine olanı uygulanır. Örneğin; bir fiilî eski ceza kanunu hükmü suç kabul ederken yeni
kanun suç olmaktan çıkarırsa sanık ya da mahkumun beraat etmesi gerekir. Bu durumda hukuk
kuralı geçmişi etkiler. Buna karşın bir fiilî eski kanun suç kabul etmez iken yeni kanun suç
olarak görürse, sanığa eski kanun döneminde yaptığı fiil için yeni kanun döneminde ceza
verilemez. Yani bu durumda geçmişe etki söz konusu olmaz.Yargılama hukukuna ilişkin
kanunlar bakımından derhal uygulama ilkesi geçerlidir. Yargılamaya ilişkin bir kanun
yürürlüğe girdikten sonra, henüz tamamlanmamış yargılama işlemlerine yeni kanun hükümleri
uygulanacaktır. Tamamlanmış yargılama süreçleri bakımından ise yeni kanunun
uygulanmasına imkan yoktur.

Kanunların Yer ve Kişi Bakımından Uygulanması


Kanunlar kural olarak ülkenin coğrafi sınırları içinde uygulanır.
Bir devletin kanunları, o devletin hâkimiyet alanı ve sınırları içinde geçerlidir. Bir ülke
sınırları içinde bulunan herkesi o devletin hukukuna tabi tutmaya yersellik ikesi denir. Ülkede
geçerli olan kanunlar, ülke sınırları içinde bulunan yerli yabancı herkese uygulanır ve kural
olarak bir ayrım yapılmaz.
Bu ilke gereğince, Türkiye sınırları içinde meydana gelen olay ve ilişkilerde kural olarak Türk
Hukuku uygulanır.
Kişisellik ilkesi ise kişiyi nerede olursa olsun vatandaşı olduğu devletin ulusal kanunlarına
tabi tutma amacını taşır.Uygulamada kamu hukuku dalları bakımından yersellik ilkesinin
geçerli olduğu görülür. Nitekim vergi hukukunda, ceza hukukunda ve usul hukuklarında
15

kişilere bulundukları ülkenin kanunları uygulanır. Hatta ceza hukukunun temel ilkelerinden
biri yerselliktir. Yani kişiler suçu işledikleri yer kanunlarına göre cezalandırılırlar.
Özel hukuk alanında ise kişisellik ilkesinin ağır bastığı söylenebilir. Şöyle ki, bir ülkede
yaşayan yabancıya kendi ulusal hukukunun uygulanması, bu kuralların bulunduğu ülkenin
kamu düzenini ilgilendiren hükümlerine ters düşmemek koşuluyla mümkündür. Bazı
durumlarda yersellik mi yoksa kişisellik ilkesinin uygulanacağının tespiti çok zor olabilir. Bu
noktada çıkacak sorunların çözümü, devletler özel hukukunun ilgi alanına girmektedir.
Kanunların Anlam Bakımından Uygulanması
Yorum Metodları
Yorum yasama organınca yapılabilir, bu tür yoruma yasama yorumu denir. Yargı
organınca yapılan yoruma yargısal yorum; bilim adamlarınca yapılan yoruma ise bilimsel
yorum denir.1924 Anayasası’nda kabul edilen yasama yorumu, sonraki anayasalarda yer
almamıştır. Dolayısıyla bugün için TBMM sadece kanun yapabilir, yaptığı kanunun yorumu
için kendisine başvurulmuş olsa bile yorum yapamaz. Bilimsel yorum, hukukun gelişmesine
katkıda bulunurken, mahkemeleri bağlamaz, mahkemeler bilimsel yorumda farklı şeyler
söylense bile kendi yargısal yorumlarını uygulayabilirler.
Kanunda belirtilen sözleri açıklamak suretiyle yapılan yoruma lâfzî (dilbilgisel) yorum denir.
Bu tür yorumda kelimelerin sözlük anlamları önemlidir. Ancak, kelimelere çok fazla önem
verilmesi yüzünden bu yorum metodunda amaçtan uzaklaşıldığı ileri sürülmüştür. Lâfzî yorum
metodu şekli bir yorum metodudur. Kanunun yorumunda kanun koyucunun subjektif iradesi
dikkate alınıyorsa tarihsel yorum yön-temi söz konusu olur. Bu yorum metodu ise tarihsel
olaylara önem verdiği ve güncel gelişmeleri dikkate almadığı için eleştirilmektedir.
Hukuk kuralının yorumunda ve hukuki uyuşmazlığın çözümünde sosyal gerçekliğe, somut
gerçekliğe ve eşyanın tabiatına önem ve öncelik veriliyorsa amaçsal yorum metodu söz konusu
olur. Bu yöntemde amaç toplumsal barış ve toplumun gerekleridir. Amaçsal yorum, çağdaş bir
yorum yöntemidir.
Yorumda Kullanılan Mantık İlkeleri
1. Kıyas
Kıyas, bir olay ile ilgili olarak hukukun öngördüğü çözümün, bu olaya benzer
özellikler taşıyan başka bir olay bakımından da geçerli sayılmasıdır. Örneğin; sigara içmenin
yasak olduğu bir yerde kıyas yolu ile pipo ya da nargile içmenin yasak olduğu sonucuna
varılabilir.Kıyas yoluna bazen durumun bir gereği olarak başvurulabilir; bazen de kanun
açıkça kıyas yolunu benimser. Örneğin Türk Borçlar Kanunu’nun 246. maddesine göre,
“Taşınır satımına ilişkin hükümler kıyas yoluyla taşınmaz satımına da uygulanır”.
Kıyas uygulaması genişletici yoruma imkân verir. Bu yönüyle kıyasın ceza hukukunda
uygulanması söz konusu değildir.
2. Aksi İle Kanıt
Aksi ile kanıt uygulaması kapsamı daraltmaktadır.
Hakkında çözüm bulunmayan bir konuda mevcut kuralın daraltılarak uygulanması, yani
kuralın içermediği hususların kural dışına çıkarılması niteliğindeki mantık ilkesidir.
Örneğin;
• Bir fiil suç ise aksi ile kanıt yöntemi dolayısıyla o fiilin aksi suç değildir.
• “20 yaşını dolduran her erkek Türk Vatandaşı askerliğini yapar” hükmü karşısında, aksi ile
kanıt yöntemine göre kadınlar askerlik yapmazlar.
• Türk Medeni Kanunu 11. maddesine göre “evlenme kişiyi ergin kılar”. O hâlde aksi ile kanıt
ilkesi sonucu nişanlanma kişiyi ergin kılmaz.
16

3. Evleviyet
Kıyas uygulamasının belirgin olduğu durumlarda “çoğun içinde az da vardır” anlamına gelen
uygulamadır. Örneğin;
• Bir iş başvurusu için Yüksek Lisans yapmış olma koşulu aranıyorsa doktorasını tamamlamış
bir kimse de o işe başvurabilir;
• Çimlere basmanın yasak olduğu bir yerde, çimlere oturmanın da yasak olduğu sonucuna
varılabilir.
Evleviyet yolu, kıyasın bir türüdür. Bu yola “haydi haydi uygulama” da denir.
“Çoğun içinde az da vardır” kuralı, evleviyet ilkesi ile bağlantılıdır

HÂKİMİN TAKDİR YETKİSİ VE HUKUK YARATMASI


Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesi hâkimin takdir hakkını düzenlemektedir.
Bu maddeye göre, kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı
sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniye göre karar
verir.
Hâkimin takdir yetkisini kullandığı durumlarda ortada soyut hukuk kuralı vardır. Ancak hâkim
bu kuralın sınırları içinde değerlendirme yetkisine sahiptir. Hâkim olayın özelliklerine göre
farklı uygulamalara gidebilir.
Örneğin;
• Ceza Hukukunda cezaların alt ve üst sınırları vardır. Hâkim somut olaya göre alt ve üst
sınırlar arasında bir ceza tespit eder.
• Borçlar Kanunu’na göre, manevi tazminatta hâkimin geniş bir takdir yetkisi vardır. Hâkim
talep edilen manevi tazminatı olayın özellikleri ve tarafların durumuna göre belirler.
Hâkimin, önüne gelen bir uyuşmazlığı çözümsüz bırakması ve bir karar vermeden kaçınması
mümkün değildir.
Anayasa’nın 36. maddesinin ikinci fıkrasına göre, bir mahkeme görev ve yetkisi içindeki
davaya bakmaktan kaçınamaz.
Medeni Kanun’un 1. maddesine göre, “hakkında uygulanabilecek Kanun hükmü ya da
örf ve âdet kuralı bulunmayan konularda, hâkim kanun koyucu olsa idi nasıl bir kural koyacak
idiyse ona göre hüküm verir”. Hâkim hakkı yerine getirmekten kaçınamaz; dolayısıyla özel
hukuk bakımından hâkim önüne gelen bir uyuşmazlıkta çözüm için bir hukuk kuralına
ulaşamazsa öncelikle kıyas yapacak; benzeri hükümleri uygulamayı deneyecek, bilimsel ve
yargısal içtihattan yararlanabilecek; gelenek hukukuna başvuracaktır. Eğer bu yollarla sonuca
ulaşamazsa kendisini kanun koyucu yerine koyarak hukuki sorunu çözmeye çalışacaktır. Buna
hâkimin hukuk yaratması denir.
Ceza hukukunda kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi gereği hâkimin hukuk yaratması söz
konusu olmaz. Eğer bir konu ceza kanunları ile düzenlenmemişse, hâkim kendi görüş ve
düşüncesine uygun bulmasa dahi hukuk yaratamayacak ve ortada bir suç ve ceza olmadığı için
davaya son verecektir

ÜNİTE- 3
HUKUK SİSTEMLERİ VE TÜRK HUKUK TARİHİ
Bir toplumda, toplumu oluşturan bireyler tarafından paylaşılan hukuka ilişkin, fikir,
tutum, değer ve kanılar toplamına hukuk kültürü adı verilir.Karşılaştırmalı hukuk, geliştirdiği
çözümleme düzeyleri, özgül ayrımlar ve terim dağarcığıyla, farklı ulus ve toplumların hukuk
düzenlerinin çeşitliliklerine karşın yine de birleştirici bir kavram olan hukuk altında anlaşılır
kılınmasına katkı sağlar.Yapılan ayrımlar genelde, kamu hukukundan çok özel hukuku temel
alırlar.
17

Hukuk sistemlerinin karşılaştırılabilmesi için başlıca bulunması gereken unsurlar:


- Tarihsel temeller: Bir hukuk düzeninin diğerinden farkı ancak tarihsel olarak belirlenebilir.
Ulusların hukuk sistemleri birbirinden az-çok farklıdır çünkü her ülkenin ayrı tarihi vardır.
- Toplumsal ve kültürel zemin: Hukuk kurallarının toplumsal ilişkileri şöyle ya da böyle
düzenlemesini belirleyen etmenler, din, dil, gelenekler ve sosyo-ekonomik yapıdır. Bu
etmenler toplumdan topluma farklılaşırlar.
- Hukuk teknikleri: Her hukuk kültürü, hukukun yaratılmasında, uygulayıcıların
eğitilmesinde ve uygulamasında az çok birbirinden farklı teknikler kullanırlar. Örneğin İngiliz
hukukunda, yargısal örnek kararlar ana kaynaktır ve hukuk kültüründe akıl yürütme ve
kanıtlama örnek olayları kullanılır. Kıta Avrupası hukukunda ise temel kavramlar kurucu
nitelik taşır ve hukuki akıl yürütme ve kanıtlama genel kavramların özel durumlara
uygulanmasına ağırlık verecektir.
HUKUK SİSTEMLERİ
Hukuk sistemlerinde sınıflandırma ölçütü olarak ırk, hukuk tekniği, ortak tarihsel
geçmiş, dil, ideoloji ve benzeri unsurlar esas alınır.

ANGOLA
KITA AVRUPASI İSLAM HUKUK SOSYALİST HUKUK
AMERİKAN HUKUK
HUKUK SİSTEMİ SİSTEMİ SİSTEMİ
SİSTEMİ

BATI HUKUK KÜLTÜRÜ


1. Kıta Avrupası Hukuk Sistemi
Avrupa’nın ada kısmında (İngiltere) değil, kıta kısmında yani bugünkü, Almanya,
İtalya, Fransa, Avusturya, ispanya, Hollanda, ve İsviçre ülkelerinin bulunduğu coğrafyadan
ortaya çıkan hukuk sistemidir. Başlıca özelliği, Roma Hukuku’nun yeniden canlandırılmasına
dayalı olmasıdır.
Avrupa da Roma Hukuku’nun etkisi Danimarka, İsveç, Finlandiya, Norveç ve İzlanda’yı
kapsayan Nordik Hukuk çevresinde de görülmektedir.Önemli tedvin (bir ülkede dağınık
haldeki hukuk kurallarının derlenip sistemli bir bütünlüğe kavuşturulması) hareketlerinden
geçip günümüze ulaşan bu sistemin temeli Roma Hukuku’dur.
Roma hukuku
Corpus Iuris Civilis (roma hukuku konusunda en kapsamlı külliyat. I. Iustinianus tarafından
hazırlatılmıştır.) kaynaklı hukuktur. Roma hukukunun yapısını anlayabilmek için başvurulacak
kaynak Institutiones’lerdir.
Gaius’un Institutiones’i kişiler (personae), şeyler (res), ve davalar (actiones) olarak üç
bölümdür.
- Gaius için kişiler(personae), haklara ve borçlara ehil olan hukuk özneleridir.üç kategori insan
vardır: Özgür insanlar (Roma vatandaşları) ve köleler; aile reisi (pater familias) ve ona tabi
olanlar; yabancılar ve vatandaşlar.
Köle: Roma’da köle halini almanın en önemli sebebi, savaş esirliğiydi. Savaşta esir düşen ve
onun alt soyu, onu esir eden veya satın alan Roma vatandaşının malıydı. İmparatorluk
döneminde eşya hükmünde olan kölenin mallara sahip olma anlamında hak ehliyeti yoktu.
Klasik sonrası dönemde is, köle sayısı azalmış ve durumları özgür insanlarınkine yaklaşmıştır.
Köle efendisi adına işlem yaparsa, taahhüdleri ve devir işlemleri geçersiz, iktisapları
18

geçerlidir. Bu dönem roma hukukçularına göre kölenin borcu doğal borçtur. Doğal borç
ilişkisinde, alacaklı alacağını elde etmek için dava hakkına sahip değildir ancak, bu durum
kimi hukuki sonuçların doğmasına engel de değildir. Borçlu doğal borcunu yerine getirirse
bunu geri isteyemez. Örn kumar borcu.
Vatandaş: Roma hukukuna göre özgür bir insanın hak sahibi olabilmesi için aynı zamanda
vatandaş da olması gerekir.Roma vatandaşı ana babadan doğan çocuk Roma vatandaşıydı.
Aynı zamanda efendisi tarafından azat edilen bir köle de vatandaş olabilirdi. Azat edilen eski
köleyi özgür yapan efendisi değildir devlet topluluğuna katıldıkları için, senato veya
imparatorlar vatandaşlık tevcih edebilirlerdi. Dolayısıyla roma vatandaşlığı, doğum yoluyla,
azat etme ve tevcih yoluyla elde edilebilirdi.
Aile reisi (pater familias): Roma hukukunda ile (familia), aile reisinin egemenliği altındaki
kişiler topluluğudur. Bu kişiler arasında kan bağı olabileceği gibi, bir aile reisinin başka bir
aile reisinin egemenliği altına girmesi veya evlat edinme durumlarında olduğu gibi kan bağı
olmayabilirdi de. Aile içinde hak ehliyetine sahip olan aile reisiydi ve çocuklarla kadınlar hak
ehliyetinden yoksundular.
Pandekt hukuku: Roma hukukunun Almanya’da geçerli olduğu bölgenin ve zamanın
gereklerine göre düzenlenmiş halidir. Cermen hukukuyla harmanlanmış bir hukuktu, bu
yüzden Roma-Cermen Hukuku olarak anılageldi. Ancak Almanya dışında Fransa, Hollanda,
İtalya gibi pek çok ülkede Roma Hukukundan etkilenmiştir.
2. Anglo - Amerikan Hukuk Sistemi:
İngiliz Hukuku:
Avrupalılar için hukuk, yasa ve yasama etkinliği iken, bir İngiliz için bu yargılama etkinliğidir.
İngiliz hukuku genel kavramlara bağlantılı oldukları yasalara değil, örnek olay gruplarına ve
bunların konu edildiği yargı kararlarına dayalıdır.
İngilizler için hukuk kuralı yasama etkinliğinin sonucu olarak ortaya çıkmış soyut ve genel bir
düzenlemeyi değil; örnek yargı kararlarında işlenen çözümleri ifade eder. Yasama sonucu
ortaya çıkan hukuk (Statute Law) kuralı, ancak yargısal olarak yorumlandığında İngiliz Hukuk
sistemi ile bütünleşmiş olur.
İngiliz Hukuku’nun Kaynakları

Statute Law( Yasa Hukuku):


Common Law(Ortak Equity (Hakkaniyet):
ingiliz hukukunun içtihattan
Hukuk): Common Law’ın aşırı
sonraki ikinci kaynağı.
İngiltere’yi işgal eden Norman biçimciliğinin karmaşık
parlamentonun çıkardığı
Krallarının adalet hizmetlerini formüllerine göre değil de
yasalar, onayladığı anlaşmalar
görmek için atadıkları gezici yargıcın vicdanı ve hakkaniyet
ve bunların uygulanma usul ve
yargıçların oluşturdukları aşırı ilkelerine göre yargılamasından
esaslarını gösteren
biçimci hukuku ifade eder. doğan içtihat hukuku.
düzenlemeleri kapsar.

Amerikan Hukuku:
Doğudaki görece düzenli yaşamı saymazsak, Amerika’nın batısına göç hareketi
hukuksuz bir toplumsal yaşam biçiminden hukuki bir toplumsal yaşam biçimine geçişin
modern dünyadaki belki de tek örneği olması Amerikan Hukuku’nun hukuk tarihi açısından
özel bir yere sahip olmasını sağlamıştır. Mahkeme içtihatları ve yasama olmak üzere iki
kaynağı vardır. Anayasa’yı yorumlamada nihai yetki Yüksek Mahkemenindir. Yüksek
19

mahkeme anayasanın bir bölümüyle çatışan federal yasayı kaldırabilir.


3. Sosyalist Hukuk Sistemi
Marksist düşüncenin özel bir yorumuna dayalı olarak tasarlanmış bir hukuk düzenidir.
Geçmişe oranla, günümüzde daha az sayıda ülke hala sosyalist bir hukuk düzenine sahip
oldukları tezini savunurlar. Karl marks’ın hedefi bir hukuk sistemi inşa etmekten çok,
varolanın perdelediklerini açığa çıkarmaktı. O nedenle kendisi sosyalist hukuk kuramı
geliştirmedi.
Sovyetler Birliğinde Hukuk
Belirli bir toplumda hukukun içeriğini egemen sınıfların nesnel yaşam gereksinmeleri
ve yararları belirler. Hukukun işlevi, egemen sınıfın (kapitalist düzende kapitalistler- sosyalist
düzende emekçiler) varlığını sağlamak ve mülkiyet ilişkilerini buna uydurmaktır.
Sosyalist hukuk üç temel ilkeye dayandırılmıştır:
1. Sosyalist Demokrasi İlkesi: Siyasal iktidarın, işçi sınıfı ve onun partisinin
önderliğinde, biçimsel burjuva demokrasisini yıkıp emekçilerin egemenliğini kuran,
işçi sınıfı ve müttefiki toplumsal sınıflar eliyle kullanılmasıdır. Varlık sebebi, diğer
ekonomik ve kültürel koşullara uygun bir toplum düzenini ayakta tutarak sınıfsız,
devletsiz, dolayısıyla da hukuksuz bir toplum inşa etmenin önünü açmaktır.
2. Sosyalist Yasallık İlkesi: Araçsal bir değer taşıyan hukuka, sosyalist toplum
ilişkilerinin oluşturulması için, ilgililerin itaati anlamına gelir. Yasa koyucu yönünden
sosyalist düzen ilkelerine uygun yasama faaliyeti, yurttaşlar yönünden hukuka itaat
anlamına gelir.

3. Demokratik Merkeziyetçilik: Bu ilke sonucu, alt derece mahkemeler, üst derece


mahkemelerin işlemleri ile bağlıdırlar.
4. Mülkiyet Biçimleri: Sosyalist hukuk sistemini ayrı bir hukuk sistemi yapan temel iki
özellik araçsalcılığı ve mülkiyet biçimleri konusundaki farklılığıdır. Araçsalcılık
(enstrümantalizm), hukukun kendisine özgü bir doğası olduğunu yadsıyan, ve onu salt
toplumsal değişmenin bir aracı olarak gören bir hukuk ideolojisidir. Araçsalcılığın bir
diğer sonucu da, hukukun bağımsız bir değer taşımadığı, istenilen düzeni tesis etmek
gibi bir araç-değere yönelik olabileceği, ortak hayır, adalet ve özgürlük gibi amaç-
değerlere yönelik bir değer taşımadığı yolundaki ahlaki tutumdur.
Devlet Mülkiyeti: konusu, toprak ve toprağın altı, değirmenler, fabrikalar, madenler,
sular, ormanlar, her türlü ulaştırma, bankalar, iletişim araçları, devlet tarafından
kurulan tarımsal-zirai işletmeler, sovhozlar, şehir ve sanayi merkezindeki konutlardır.
Bu malların yöneticisi devlettir ve devlet mülkiyeti bütün halkın malı anlamını taşır.
Sovhozlarda, üretim araçları devlete aittir ve devlet toprağın sahibi sayılır. Orada
çalışanlar ücret karşılığı çalışır.
5. Kolektif Çiftlik Mülkiyeti: bu kategoride yer alan kolhozlar, devlet denetiminde
bulunan tarımsal çiftlik kooperatifleridir. Burada bulunan mallar, tesisler ve üretilen
ürünler, kolhozların ve kooperatif örgütlerinin ortaklaşa malıdır. Bu toprakların çıplak
mülkiyeti devlete aittir ancak yararlanma hakkı kolektif çiftlik tüzel kişiliğine aittir.
Devlet sovhoz işletmelerinin üretimini istediği gibi kullandığı halde, kolhozlar
ürünlerini kendi malları gibi tek başlarına kullanırlar.
6. Kişisel Mülkiyet: yurttaşlar maddi ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamak için kişisel
mülkiyet sahibi olabilirler ancak bu mallar çalışmadan, gelir elde etmek amacıyla
20

kullanılamaz. Bu durumun istisnası ikinci konuta sahip olanlar kira geliri elde
edebilirlerdi.
7. Özel Mülkiyet: Kişisel mülkiyetten farkı malın tahsis edilme biçimidir. Eğer mal
sahibinin ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılıyorsa kişisel mülkiyetten,
aynı mal gelir elde etmek için kullanılıyorsa özel mülkiyetten söz edilir.
4. İslam Hukuku
Osmanlı Türkleri İslam dinine mensup oldukları için, özel hukuk alanında İslam
hukuku uygulanıyordu.
- Şeriat: Dar anlamda, İslam dinini belirleyen ilahi buyruklar toplamı, geniş anlamda ise
insanın toplumsal varoluşunu sürdürmesinin koşullarını, yani hukuk düzenini ifade eder.
- Fıkıh: Hukuki anlamda, insanın belirli koşullara bağlı olarak ne yapması gerektiğini, söz
konusu koşullarla eylemsel gereklilik arasındaki bağın niteliğini ve şu ya da bu tarzda
eylemeyi seçerse bunun sonuçlarının neler olacağını bilme yetisi anlamına gelir. şeriat belli
hiyerarşik kaynaklardan saptanacaktır. Bu kaynaklar:
1. Kitap (Kur’an),
2. Sünnet: Hazreti Muhammedin söz ve eylemleri
3. İcma: Fakihlerin bir sorun karşısında aynı çözüme ulaşmaları.
4. Kıyas(Örnekseme, analoji): belli bir sorunu çözmek için, ona çok benzeyen başka bir
sorunun çözümüne uygulanan hükmü benzeterek uygulamak.
5. İstihsan: daha önce karşılaşılmamış bir durum ortaya çıktığında fakihin kendisine uygun
gelen ve genel kuralın istisnası olarak kıyasen hüküm kurması.
6. Maslahat (mesalih-i mürsele): kaldırılmasında zorunlu ve kamusal bir yarar bulunan bir
güçlüğü kaldırmak için hükmolunan çözüm.
7. Örf: toplumun benimsediği davranış tarzları.

Klasik islam bilimi şeriatı üç ana bölümde incelemişlerdir:


1. İbadat (İbadetler): Allah’ın rızasını kazanmak için amacıyla gerçekleştirilen olumlu-
olumsuz eylemler. Namaz, oruç, hac gibi.
2. Muamelat (işlemler): Sözleşme, miras, evlenme, boşanma vb işlemler bu bölümde
incelenir.
3. Ukubat (Ceza Hukuku): İşlenen ve suç sayılan fiiller ile bunlara uygulanacak yaptırımları
gösteren kısımdır. Üç tür yaptırım vardır:
- Kısas: Öldürme, yaralama, bir uzvun kullanılamaz hale getirilmesi vb suçları işleyenlerin
faillerinin, kadı kararıyla işledikleri suçun aynısına maruz bırakılması.
- Hadd: Allah’ın haklarına karşı işlenen suçlara uygulanır. Zina, hırsızlık, yol kesme vb suçlara
karşılık gelen yaptırımlardır.
- Ta’zir: Dolandırıcılık, evrakta sahtecilik, şantaj, yalancı tanıklık gibi fiillere uygulanır.
Osmanlı Hukuku
Şer’iat ve Örf
Genellikle Osmanlı hukukunun İslam hukuku özellikleri taşıdığı söylenir. Diğer bir özlliği
aynı zamanda örfi hukuk oluşudur. Şer’iat’a göre hükümdarın kendisini yasa koyucu olarak
kabul etmesi mümkün değildi çünkü Şa’ri (yasa koyucu) Allah’tı.
Hükümdarın kendi iradesine dayanarak şeriat dışı alanda yasa koyma yetkisi anlamında örfi
hukuk ortaya çıkmıştır. Padişahın, kanunname, emirname, yasakname adıyla yasalar koyması
sonucu örfi hukuk ortaya çıkmıştır.
Kazasker (kadı asker), Osmanlı Devleti’nde askeri sınıfa ait, şer’i ve hukuki davalara bakan
21

hakimdir. İlmiye mesleğinin mertebelerinden biridir ve Rumeli ve Anadolu olmak üzere iki tür
kazaskerlik mevcuttur. Rumeli kazaskeri derece olarak daha üstündü ve kazaskerler aynı
zamanda kadı ve müderrislerin atama işleriyle de yetkiliydi.
Tanzimat Dönemi: Gelenek ve Batı Hukuku
Osmanlı toplumu tanzimatla birlikte hukuksal kurumların modernleştirilmesi için
düzenlemelere girişti. Gülhane Hattı Hümayunu’nda vatandaşların kanun önünde eşitliği ilkesi
ilk defa beyan edilmiş ve ceza hukukunda keyfiliğin ortadan kaldırılacağı açıklanmıştır.
1876’da modern anlamda bir anayasa, Kanun-u Esasi ile meclis ve meşruti ilkeler kabul
edilmiştir.
Cumhuriyet ve Türk Hukuk Devrimi
Osmanlı Devleti adli kapitülasyonlardan kurtulmak için yasalaştırma ve yabancı hukukun
benimsenmesi alanında çok çaba göstermiştir.
1926’da kabul edilen Türk Medeni Kanunu’nun sonucu olarak:
- Türkiye laik bir hukuk düzenin geçmiş oldu ve Türk Hukuku, Kıta Avrupası Hukukunun bir
parçası oldu
- Hukukun birliği ve tekliği sağlanmış oldu
- Çok eşli evliliğin yasaklanması ile tek eşli evliliğin kabulü başta olmak üzere aile düzeni ve
evli kadınların statüsünde kökten bir değişim gerçekleşti.
- Modern hukuki düşünce ve hukuk kültürü de benimsenmiş oldu.

TANIMLAR
- Hukuk Kültürü: Belirli bir toplumda, o toplumu oluşturan bireylerce genellikle paylaşılan
hukuka ilişkin fikirleri, tutumlar, değerler, kanıtlar ve beklentiler toplamı olarak
tanımlanabilir.
- Hukuk Sistemi: Çoğu zaman bir ülkedeki hukuk kurallarının bir dizge yada biriyle içsel
bağlarıdır.
- Tedvin (Yasalaştırma): Bir ülkede dağınık halde bulunan hukuk kurallarının ait oldukları
hukuk dalına bağlı olarak derlenip sistemi bir bütünlüğe kavuşturulması.
- Doğal Borç: Alacaklının alacağını elde etmek için dava hakkına sahip olmadığı, bu
durumun kimi hukuki sonuçların da doğmasına engel olmadığı borç. Örn: Kumar borcu
İngiliz Hukukunun Kaynakları:
1- Common Law (Ortak Hukuk)
Geniş Anlamda Common Law: İngiltere, ABD, Kanada, Yeni Zellanda, Avustralya gibi
ülkelerin hukuklarının ortak adı.
Dar Anlamda Common Law: İngiltere’yi işgal eden Normların adalet hizmetini
gerçekleştirmek amacıyla atadıkları gezici yargıçların oluşturduğu aşırı biçimci hukuku ifade
eder.
2- Equity (Hakkaniyet): Common Law’ın aşırı biçimciliğinin karmaşık formüllerine göre
değil de yargıcın vicdanı ve
hakkaniyet ilkelerine göre yargılamasından doğan içtihat hukuku.
3- Statute Law (Yasa Hukuku): Parlamentonun çıkardığı yasalar, onayladığı anlaşmalar ve
bunların uygulanma usul ve esaslarını gösteren düzenlemeler.
Federal Devlet: Birden fazla kendi içinde özerk devletin aynı merkezi iktidara tabi olarak
oluşturduğu devlet birliğidir. Federal devlet ve federe devlet olmak üzere iki devlet türü vardır.
Hem federal devletin hem de federe devletlerin hukuku söz konusudur.
Sosyalist Hukukun İlkeleri:
- - Sosyalist Demokrasi İlkesi: Siyasal iktidarın, işçi sınıfı ve onun partisinin önderliğinde,
işçi sınıfı ve müttefiki toplumsal sınıflar eliyle kullanılmasıdır.
- - Sosyalist Yasallık İlkesi: Sosyalist toplum ilişkilerinin oluşturulması için araçsal bir
22

değer taşıyan hukuka, ilgililerin itaati anlamına gelir.


- - Demokratik Merkeziyetçilik: İktidardaki komünist partisinin ve sosyalist devletin
yönetim ve düzenleme ilkesidir.
İslam Hukuku
- Şeriat: Dar anlamda, İslam dinini belirleyen ilahi buyruklar toplamı, geniş anlamda ise
insanın toplumsal varoluşunu sürdürmesinin koşullarını, yani hukuk düzenini ifade eder.
- Fıkıh: Hukuki anlamda, insanın belirli koşullara bağlı olarak ne yapması gerektiğini, söz
konusu koşullarla eylemsel gereklilik arasındaki bağın niteliğini ve şu ya da bu tarzda
eylemeyi seçerse bunun sonuçlarının neler olacağını bilme yetisi anlamına gelir.
- Mezhep: Arapçada yol, çığır, görüş anlamına gelen mezhep sözcüğü, ilahiyat ve felsefe
alanında kutsal metinlerin nasıl anlaşılıp içeriklendirilmesi gerektiğine ilişkin yol, yordam,
yöntem, üslup ve tarz bütünlüğü taşıyan bir anlayışın benzerlerinden ayırt edici özellikleriyle
oluşturduğu ekolü ifade eden bir terimdir.
Ehl-i Rey: Kıyası kabul eden fıkıh anlayışıdır.
İslam Hukukunun Kaynakları:
- Kitap: Kur’an-ı Kerim
- Sünnet: Hz. Muhammedin söz ve eylemleri
- İcma: Fakihlerin bir sorun karşısında aynı çözüme ulaşmaları.
- Kıyas (Örnekseme, analoji): belli bir sorunu çözmek için, ona çok benzeyen başka bir
sorunun çözümüne uygulanan hükmü benzeterek uygulamak.
- İstihsan: Daha önce karşılaşılmamış bir durum ortaya çıktığında fakihin kendisine uygun
gelen ve genel kuralın istisnası olarak kıyasen hüküm kurması.
- Maslahat (mesalih-i mürsele): kaldırılmasında zorunlu ve kamusal bir yarar bulunan bir
güçlüğü kaldırmak için hükmolunan çözüm.
- Örf: Toplumun benimsediği davranış tarzları.

İslam Hukukunda Yaptırımlar:


- Kısas: Öldürme, yaralama, bir uzvun kullanılamaz hale getirilmesi vb suçları işleyenlerin
faillerinin, kadı kararıyla işledikleri suçun aynısına maruz bırakılması.
- Hadd: Allah’ın haklarına karşı işlenen suçlara uygulanır. Zina, hırsızlık, yol kesme vb
suçlara karşılık gelen yaptırımlardır.
- Ta’zir: Dolandırıcılık, evrakta sahtecilik, şantaj, yalancı tanıklık gibi fiillere uygulanır.
- Kazasker: Osmanlı Devleti’nde askeri sınıfa ait şer’i ve hukuki davalara bakan hakim.
Kanun-u Esasi 1876’da ilan edilmiş Anayasadır.
- Mecelle: 1868-1878 yılları arasında Ahmet Cevdet Paşa başkanlığındaki bir komisyon
tarafından derlenen ve Hanefi mezhebinin medeni hukuka ilişkin fıkıh kuralları kodeksidir.
ÜNİTE-4
YARGI ÖRGÜTÜ
Geniş anlamıyla yargı, yargı teşkilatını ve yargı organları tarafından yerine getirilen
tüm işleri kapsar. Bağımsız ve tarafsız mahkemelerce somut bir hukuki uyuşmazlığın veya hak
ihlalinin çözülmesi amacıyla genel ve soyut nitelikteki hukuk kurallarının, çeşitli yargılama
usullerinin kullanılması suretiyle somut olaylara uygulanmasıdır.Dar anlamıyla yargı,
düzenlendikleri hukuk dalına, uyuşmazlıkları çözmekle görevli mahkemelere ve bu
mahkemelerde uygulanan yargılama usullerine göre “yargı örgütü “ farklı “yargı kollarına”
ayrılmıştır. Türk Hukuku’ndaki yargı kolları şu şekilde sıralanabilir:
- Adli yargı
- İdari yargı
23

- Anayasa yargısı
- Mali yargı
- Uyuşmazlık yargısı

ADLÎ YARGI
Adlî yargı, genel ve olağan yargı koludur, zira diğer yargı kollarının görev alanına
girmeyen tüm dava ve yargısal işler adlî yargıda çözülür. Adlî yargı kolunda, ilk derece
mahkemeleri, bölge adliye mahkemeleri ve Yargıtay olmak üzere üç dereceli bir yargılama
sistemi kabul edilmiştir.Adalet Bakanlığınca, Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2005
tarihinden itibaren en geç iki yıl içinde, bölge adliye mahkemelerinin kurulması ve
kuruluşlarının, yargı çevrelerinin ve göreve başlayacakları tarihin Resmî Gazete’de ilân
edilmesi öngörülmüştür. Adalet Bakanlığı 1 Haziran 2007 tarihinde Kanun hükmünün gereğini
yerine getirebilmek adına, dokuz ayrı bölgede, bölge adliye mahkemesi kurulmasına karar
vermiş ve bu mahkemelerin kuruluşları ile yargı çevreleri Resmî Gazete’de ilân edilmiştir.
Daha sonra 13.06.2011 tarihli Adalet Bakanlığı kararıyla, ek olarak altı yere daha bölge adliye
mahkemesi kurulması kabul edilmiş ve sayıları toplamda on beşe çıkan bölge adliye
mahkemelerinin yargı çevreleri yeniden belirlenmiş; ayrıca tüm bölge adliye mahkemelerinin
Cumhuriyet Başsavcıları atanmıştır.
Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlamasıyla birlikte, adlî yargı kolundaki üç
dereceli mahkeme sistemi aşağıdaki şekilde oluşmaktadır:
• Kişiler arasında doğan uyuşmazlık hakkında yargılama yapma ve uyuşmazlığı çözmeye
yönelik olarak davanın esası hakkında karar vermekle görevli ilk derece mahkemeleri,
• İlk derece mahkemesi kararlarının istinaf incelemesini yapmakla görevli ikinci derece
bölge adliye mahkemeleri,
• Bölge adliye mahkemesi ve bazı hallerde ilk derece mahkemesi kararlarının temyiz
incelemesini yapmakla görevli Yargıtay.

İstinaf İlk derece mahkemelerince verilen kararların bölge adliye mahkemeleri tarafından olgu
ve hukuk yönünden incelenmesi (denetlenmesi) suretiyle düzeltilmesi, iyileştirilmesi veya
iptal edilmesi amacına yönelik bir kanun yoludur.
İlk Derece Mahkemeleri
Hukuk Mahkemeleri:
özel hukuk alanında ortaya çıkan uyuşmazlıkların (örneğin boşanma, tazminat, alacak davası
vb.) çözüldüğü ve karara bağlandığı adlî yargı ilk derece mahkemeleridir.
İş yoğunluğunun fazla olduğu yerlerde, hukuk mahkemelerinin birden fazla dairesi
oluşturularak bu daireler numaralandırılabilir.
Daireler arasında iş dağılımının Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenebileceği
öngörülmüştür.
Bir hukuk mahkemesinin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi de Adalet
Bakanlığı’nın önerisi üzerine, coğrafi durum ve iş yoğunlu ölçütlerine göre, Hakimler ve
Savcılar Kurulunca belirlenir.
Hukuk mahkemeleri her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu dikkate
alınarak belirli ilçelerde kurulur.
Yargı Çevresi Bir mahkemenin yargı yetkisinin sınır-larını belirleyen idarî ve coğrafi
çevredir.
24

Hukuk mahkemeleri, genel ve özel mahkemeler olarak iki gruba ayrılabilir a)Genel
mahkemeler, bakacakları dava ve işler belli kişi ya da uyuşmazlık türlerine göre
sınırlandırılmamış olan ve özel mahkemelerin görevine girmeyen bütün uyuşmazlıkları
çözmekle görevli mahkemelerdir.
Sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleri tek hâkimlidir.
Sulh ve asliye hukuk mahkemelerinin yargı çevresi, il veya ilçenin yargı çevresine
bakılmaksızın, Adalet Bakanlığı’nın önerisi ile Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından
belirlenir.

Asliye hukuk mahkemesi, kanunlarda aksine


bir düzenleme bulunmadıkça,
• Dava konusunun değer veya miktarına
bakılmaksızın malvarlığı haklarına
ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin
davalara,
• Sulh hukuk mahkemesi ve diğer özel
mahkemelerin görev alanları dışında
Sulh hukuk mahkemesi, dava konusunun
kalan tüm dava ve işlere (HMK m. 2)
bakar. değer veya tutarına bakılmaksızın;
• Kira ilişkisinden doğan tüm
uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu
davalara karşı açılan davalara,
• Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın
paylaştırılmasına ve ortaklığın
giderilmesine ilişkin davalara,
• Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece
zilyetliğin korunmasına yönelik olan
davalara,
• Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile diğer
kanunların, sulh hukuk mahkemesi
veya sulh hukuk hâkimini
görevlendirdiği diğer davalara (ör.
Taşınmazın aynına ilişkin olmayan, kat
mülkiyeti kanundan doğan davalara
veya çekişmesiz yargı işlerine)
bakmakla görevlidir.
b)Özel mahkemeler:
Özel bir kanunla kurulan ve bakacakları dava ve işler belirli kişiler veya uyuşmazlık türleri ile
sınırlandırılmış bulunan mahkemeler ise özel mahkeme (uzmanlık mahkemesi) olarak
adlandırılır.Hukuk mahkemeleri arasındaki özel mahkemeler, asliye ticaret mahkemesi, aile
mahkemesi, tüketici mahkemesi, iş mahkemesi, icra mahkemesi, kadastro mahkemesi, fikri ve
sınaî haklar hukuk mahkemesi olarak özetlenebilir.
Özel mahkemelerin bakmakla görevli oldukları davalar ise, kendi kanunlarında belirlenmiştir;
örneğin, asliye ticaret mahkemesi, ticari nitelikteki davalara bakmakla; tüketici mahkemesi,
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik
uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davaları çözmekle görevlidir.Bir yerde
25

özel mahkeme kurulmamışsa, özel mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, özel
mahkeme sıfatıyla, o yerde görevli asliye hukuk mahkemesi tarafından bakılır.Özel
mahkemeler, asliye ticaret mahkemesi hariç, tek hâkimlidir. Asliye ticaret mahkemesi ise, bir
başkan ve yeteri kadar üyeden oluşur.
Ceza Mahkemeleri
Ceza mahkemeleri kanunların suç saydığı fiil (davranış) veya işlemlerin gerçekleşmesi
halinde, suç işleyenlerin yargılanması ve suçlu bulundukları takdirde alacakları cezaların
belirlenmesi için açılan davalara bakmakla görevlidirler.Ceza mahkemeleri ile sulh ceza
hakimliği, her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak
belirlenen ilçelerde Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığı
tarafından kurulur.
Ceza mahkemeleri de genel ve özel ceza mahkemeleri olarak iki gruba ayrılabilir.
Ceza yargısındaki genel mahkemelerin görevi aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
• Asliye ceza mahkemesi, kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller dışında, sulh ceza
hakimliği ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işlere bakmakla
görevlidir.
• Ağır ceza mahkemesi ise, kanunların ayrıca görevli kıldığı haller dışında, Türk Ceza
Kanununda yer alan yağma (TCK m.148), irtikâp (TCK m. 250/1 ve 2), resmî belgede
sahtecilik (TCK m. 204/2), nitelikli dolandırıcılık (TCK m. 158), hileli iflas (TCK m. 161)
suçları, Türk Ceza Kanununun ikinci kitap dördüncü kısmının dört, beş, altı ve yedinci
bölümünde tanımlanan suçlar (devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu
düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve
casusluk, 318, 319, 324, 325 ve 332’nci maddeler hariç) ve 3713 sayılı Terörle Mücadele
Kanununun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar ile ağırlaştırılmış müebbet hapis,
müebbet hapis veya on yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere
bakmakla görevlidir.
Özel ceza mahkemelerinin (uzmanlık mahkemelerinin) kuruluşu ile görev ve yetkileri özel
kanunlarda düzenlenmekte olup, bu mahkemeler özel kanunlarla belirlenen dava ve işleri
görür.
Özel ceza mahkemeleri, çocuk mahkemesi, çocuk ağır ceza mahkemesi fikri ve sınaî haklar
ceza mahkemesi ve icra ceza mahkemesidir .
Ceza yargısında görev yapan genel ve özel mahkemeler yanında, her il merkezi ve
ilçede, o il veya ilçenin adı ile anılan bir Cumhuriyet başsavcılığı kurulur. Cumhuriyet
başsavcılığında, bir Cumhuriyet başsavcısı ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısı bulunur .
Cumhuriyet başsavcılığı, kamu davasının açılmasına yer olup olmadığına karar vermek üzere
soruşturma yapmak veya yaptırmak; kanun hükümlerine göre, yargılama faaliyetlerini kamu
adına izlemek, bunlara katılmak ve gerektiğinde kanun yollarına başvurmak; kesinleşen
mahkeme kararlarının yerine getirilmesi ile ilgili işlemleri yapmak ve izlemek ve kanunlarla
verilen diğer görevleri yapmakla görevlidir.
Bölge Adliye Mahkemeleri
Bölge adliye mahkemeleri, ikinci derece adlî yargı mahkemeleri olup, bölgelerin coğrafi
durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen yerlerde, Hakimler ve Savcılar
Kurulu’nun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığı tarafından kurulur. Bölge adliye
mahkemelerinin yargı çevrelerinin belirlenmesine, değiştirilmesine veya bu mahkemelerin
kaldırılmasına ise, Adalet Bakanlığı’nın önerisi üzerine Hakimler ve Savcılar Kurulu karar
verilir. Türkiye’de Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir,
Samsun illerinde bölge adliye mahkemeleri kurulmuş olup ve bu mahkemelerin yargı çevreleri
Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenerek Resmî Gazete’de ilân edilmiştir.
26

Bölge adliye mahkemelerinin aslî görevi, adlî yargı ilk derece mahkemelerince verilen ve
kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılacak istinaf başvurularını inceleyip karara
bağlamak ve kanunlarla verilen diğer işleri yapmaktır.

Hüküm
Bir davada ileri sürülen taleplerin maddi hukuk kurallarına göre incelenmesi sonucunda,
davanın esas bakımından kabulü veya reddi şeklinde mahkemece verilen nihai karardır.Bölge
adliye mahkemesi hukuk dairelerinin görevleri şunlardır:
> İlk derece hukuk mahkemelerinden verilen ve kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı
yapılan istinaf başvurularını karara bağlamak,
> Yargı çevresi içerisinde bulunan ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve
görev uyuşmazlıklarını çözmek,
> Yargı çevresindeki yetkili ilk derece hukuk mahkemesinin bir davaya bakmasına fiili
veya hukuki bir engel çıktığı veya iki mahkemenin yargı sınırları kapsamının
belirlenmesinde tereddüt edildiği takdirde, o davanın bölge adliye mahkemesi yargı
çevresi içerisinde başka bir hukuk mahkemesine nakline veya yetkili mahkemenin
tayinine karar vermek,
Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.
Her bölge adliye mahkemesinde ayrıca bir Cumhuriyet başsavcılığı bulunur. Bölge adliye
mahkemesi Cumhuriyet savcıları, ceza davalarına ilişkin hüküm ve kararlara ait dosyalardan
kendilerine verilenleri inceleyerek yazılı düşüncesiyle birlikte ilgili daireye göndermek ve
duruşmalara katılmak; ceza daireleri kararlarına karşı gerektiğinde kanun yollarına başvurmak;
Cumhuriyet başsavcısının vereceği veya kanunla belirlenen diğer görevleri yapmakla
görevlidir.
Yargıtay
Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adlî yargı merciine
bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merci olup, Anayasa ve diğer kanunlara göre
görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir.
Yargıtay’ın karar organları daireler, Hukuk Genel Kurulu, Ceza Genel Kurulu, Büyük
Genel Kurul, başkanlar kurulları, birinci başkanlık kurulu, yüksek disiplin kurulu ve yönetim
kuruludur.Yargıtay Kanunu’na göre, Yargıtay’da on iki hukuk, on iki ceza dairesi ve her
dairede bir daire başkanı ile yeteri kadar üye bulunur. Yargıtay’da ayrıca yeteri kadar tetkik
hâkimi bulunur . Tetkik hâkimleri kurul ve daire başkanlarının kendilerine verecekleri dosya
ve evrakı inceleyerek, kararlara ve yapılacak işlere ilişkin düşüncelerini içeren rapor
düzenlerler. Yargıtay hukuk ve ceza daireleri bölge adliye mahkemeleri ve bazı durumlarda ilk
derece mahkemelerince verilen nihai kararların temyiz incelemesini yapmakla görevlidir.
Temyiz başvurusu üzerine inceleme Yargıtay’daki ilgili daire tarafından yerine getirilir.
Yargıtay daireleri bir başkan ve dört üyenin katılmasıyla toplanır ve toplantıya katılanların salt
çoğunluğu ile karar verir . Bölge adliye mahkemesinin veya ilk derece mahkemesinin kararı
bozulursa, dosya yeniden inceleme yapılmak ve karar verilmek üzere duruma göre bu
mahkemelerden birine gönderilir.Dairelerin üstünde Hukuk Genel Kurulu ve Ceza Genel
Kurulu bulunur. Hukuk Genel Kurulu hukuk dairelerinin başkan ve üyelerinden, Ceza Genel
Kurulu ise ceza dairelerinin başkan ve üyelerinden oluşur.Hukuk ve Ceza Genel Kurullarının
temel görevleri, Yargıtay dairelerince verilen bozma kararlarına direnen bölge adliye
mahkemesi ve ilk derece mahkemesi kararlarının ve ilk derece mahkemesi olarak Yargıtay
ilgili dairesi tarafından verilen hükümlerin temyiz yoluyla incelemesini yapmaktır . Bir diğer
önemli görevi ise, içtihatların birleştirilmesine karar vermektir.
27

Yargıtay’ın bir diğer karar organı ise Büyük Genel Kuruldur.Görevleri:


> Hukuk Genel Kurulunun benzer olaylarda birbirine aykırı biçimde verdiği kararları ile
Ceza Genel Kurulunun yine benzer olaylarda birbirine aykırı olarak verdiği kararları,
> Hukuk Genel Kurulu ile Ceza Genel Kurulu; Hukuk Genel Kurulu ile bir hukuk
dairesi; Hukuk Genel Kurulu ile bir ceza dairesi;
> Ceza Genel Kurulu ile bir ceza dairesi, Ceza Genel Kurulu ile bir hukuk dairesi;
> Bir hukuk dairesi ile bir ceza dairesi arasındaki içtihat uyuşmazlıkları Büyük Genel
Kurulun içtihadı birleştirme kararlarıyla giderilir .
Yargıtay Büyük Genel Kurulunun kararları kesin olup, bu kararlar aleyhine başka bir yargı
merciine başvurulamaz.

İDARİ YARGI
İdarî yargı, hukuka aykırı idarî işlemlere karşı açılan iptal davaları veya idarî eylem ve
işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları
ve kamu hizmetlerinin yürütülmesi için yapılan idarî sözleşmelerden kaynaklanan (tahkime
tâbi olmayan uyuşmazlıklara ilişkin) davaların görüldüğü yargı koludur.
İdarî yargı kolunda görevli olan mahkemeler üç derece ayrılmıştır:
> İlk derece idare mahkemeleri ve vergi mahkemeleri
> İkinci derece bölge idare mahkemeleri
> İdarî yargının en üst yargı merci olan Danıştay
Bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemeleri, bölgelerin coğrafi
durumları ve iş hacmi göz önünde tutularak Adalet Bakanlığı tarafından kurulur ve yargı
çevreleri tespit olunur. Bu mahkemelerin kaldırılmasına veya yargı çevrelerinin
değiştirilmesine ise, ilgili bakanlıkların önerisi üzerine Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından
karar verilir. Aynı yargı çevresinde birden fazla idare veya vergi mahkemesinin faaliyet
gösterdiği hâllerde, özel kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı takdirde, uzmanlaşmanın
sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, mahkemeler
arasındaki iş bölümü, Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenebilir.
İlk Derece Mahkemeleri
İdarî yargı kolundaki ilk derece mahkemeleri idare mahkemeleri ve vergi mahkemeleridir.
İdare mahkemeleri, başka bir yargı merciine bırakılmayan iptal davalarını, tam yargı
davalarını, tahkim yolu

Vergi mahkemeleri , genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve
harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları ve
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin
davaları çözmekle görevli ilk derece mahkemeleridir.
İdare mahkemeleri ve vergi mahkemeleri bir başkan ile yeteri kadar üyeden oluşur. Kurul
halinde karar verilmesi gereken dava ve işlerde, mahkeme kurulu başkan ile iki üyeden oluşur.
Kanunda öngörülen parasal sınırın altındaki iptal ve tam yargı davaları ile vergi davalarında
tek hâkimle karar verilebilir.
Bölge İdare Mahkemeleri
Bölge İdare mahkemeleri, ikinci derece idare mahkemeleri olup, bölgelerin coğrafi durumları
28

ve iş yoğunluğu gözönünde tutularak Adalet Bakanlığınca kurulur ve yargı çevreleri tespit


olunur. Bölge idare mahkemelerinin kaldırılmasına veya yargı çevrelerinin değiştirilmesine,
Adalet Bakanlığının önerisi üzerine, İçişleri, Maliye Bakanlıkları ile Gümrük Bakanlığının
görüşleri alınarak, Hakimler ve Savcılar Kurulu karar verir.
Bölge idare mahkemesi dairelerinin görevleri şunlardır:
> İlk derece idare veya vergi mahkemelerince verilen ve istinaf yolu açık olan nihai
kararlara karşı yapılan istinaf başvurularını inceleyerek karara bağlamak.
> İlk derece mahkemelerince yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen
kararlara karşı yapılan itirazları inceleyerek karara bağlamak.

> Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemeleri arasındaki görev ve yetki
uyuşmazlıklarını çözmek.
> Yargı çevresi içinde bulunan yetkili ilk derece mahkemesinin bir davaya bakmasına
fiili veya hukuki bir engel çıktığı veya iki mahkemenin yargı çevresi sınırlarında
tereddüt edildiği veya iki mahkemenin de aynı davaya bakmaya yetkili olduklarına
karar verdikleri hâllerde, o davanın bölge idare mahkemesi yargı çevresi içinde
bulunan başka bir mahkemeye nakline veya yetkili mahkemenin tayinine karar vermek
Danıştay
Danıştay, kanunun başka bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son
inceleme (temyiz) merci olup, kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece
mahkemesi olarak bakar.
Danıştay’ın karar organları daireler, Danıştay Genel Kurulu, İdarî İşler Kurulu, İdarî Dava
Daireleri Kurulu, Vergi Dava Daireleri Kurulu, İçtihatları Birleştirme Kurulu, Başkanlar
Kurulu, Başkanlık Kurulu, Yüksek Disiplin Kurulu ve Disiplin Kuruludur.Danıştay, kamu
hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin imtiyaz sözleşmeleri hakkında görüş bildirmek, idarî
uyuşmazlıkları çözmek ve kanunla gösterilen diğer işleri yapmakla da görevlidir . Buna göre,
Danıştay hem temyiz merci olarak görev yapar hem de Anayasa ve kanunlarda öngörülen
hallerde ilk derece mahkemesi sıfatıyla kendisine verilen dava ve işlere bakmak, görüş
bildirmek ve karar vermekle yükümlüdür.
Danıştay, dokuzu dava, biri idarî daire olmak üzere on daireden oluşur . Bölge idare
mahkemelerinin verdikleri nihai kararların ve ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da
görülen davalarla ilgili nihai kararların temyiz incelemesi Danıştay Dava Daireleri tarafından
yapılır.İçtihatları Birleştirme Kurulu, dava dairelerinin veya idarî ve vergi dava daireleri genel
kurullarının kendi kararları veya ayrı ayrı verdikleri kararlar arasında uyuşmazlık (çelişki)
bulunması ya da birleştirilmiş içtihatların değiştirilmesi gerektiğinde, içtihadın birleştirilmesi
veya değiştirilmesi hakkında karar vermekle görevlidir.
ANAYASA YARGISI
Anayasa yargısında görevli mahkeme Anayasa Mahkemesidir. Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu, hem Anayasa’da hem de 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi’nin
Kuruluşu ve Yargılama Usûlleri Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir. Anayasa Mahkemesi on
beş üyeden oluşur.Anayasa Mahkemesi üyeleri on iki yıl için seçilirler. Bir kişi ikinci kez
Anayasa Mahkemesi üyesi seçilemez. Üyeler altmış beş yaşını doldurunca emekliye ayrılırlar.
Zorunlu emeklilik yaşından önce görev süresi dolan üyelerin başka bir görevde çalışmaları ve
özlük işleri kanunla düzenlenir.
29

Anayasa Mahkemesinin Görev ve Yetkileri Anayasa’ya Uygunluk Denetimi


> Soyut norm denetimi: Anayasa Mahkemesi kanunların, Cumhurbaşkanlığı
kararnamelerinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün veya bunların belirli
madde veya hükümlerinin şekil ve esas bakımından, Anayasa değişikliklerinin ise
sadece şekil açısından Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla açılan iptal davalarına bakmakla
görevlidir. Ancak, olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı
kararnamelerinin şekil ve esas bakımından Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla
Anayasa Mahkemesinde iptal davası açılamaz. Soyut norm denetiminde Anayasa’da
öngörülen belirli kişiler tarafından doğrudan Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası
açılması söz konusudur. Buna göre, Anayasa Mahkemesi’nde doğrudan iptal davası
açma hakkı, Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisinde en fazla üyeye sahip
iki siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir .
Doğrudan iptal davası açma hakkı, iptali istenen normun Resmî Gazete’de
yayımlanmasından başlayarak altmış gün içinde kullanılmalıdır.
> Somut norm denetimi: Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 152. maddesine göre
mahkemelerce itiraz yoluyla kendisine intikal ettirilen
işleri karara bağlamakla görevlidir. Somut norm denetimi, görülmekte olan (derdest) bir
davada, davaya bakan mahkemenin, uygulanacak kanun veya Cumhurbaşkanlığı
kararnamesi hükümlerini Anayasa’ya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri
sürdüğü aykırılık iddiasını ciddî bulursa, itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne
başvurması ve Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri
bırakması suretiyle gerçekleşir. Anayasa Mahkemesi, itiraz başvurusunun kendisine
ulaşmasından itibaren beş ay içinde kararını vermelidir. Bu süre içinde karar verilmezse,
mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır (AY m. 152).
Ancak, mahkemenin nihai karar kesinleşinceye kadar Anayasa Mahkemesi tarafından
karar verilirse, davaya bakan mahkeme bu karara uymak zorundadır.
> Bireysel başvuru: Herkes, Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve
özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin
kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilir.
Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”
Anayasa Mahkemesinin Diğer Görevleri
> Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını, Cumhurbaşkanı
yardımcılarını, bakanları, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay başkan ve üyelerini,
Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hâkimler ve Savcılar Kurulu ve Sayıştay
başkan ve üyelerini, Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri
Komutanlarını görevleri ile ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılamak

> Siyasi partilerin kapatılmasına ve devlet yardımından yoksun bırakılmasına ilişkin


davaları karara bağlamak

> Siyasi partilerin mal edinmeleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun
denetlemek

> Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, milletvekillerinin yasama


dokunulmazlıklarının kaldırılmasına, milletvekilliklerinin düşmesine ya da milletvekili
olmayan bakanların dokunulmazlıklarının kaldırılmasına karar verilmesi hâllerinde,
Anayasa, kanun veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü hükümlerine aykırılık
iddiasına dayanan iptal istemlerini karara bağlamak
30

Mahkeme üyeleri arasından Anayasa Mahkemesi Başkanı ve başkanvekilleri ile


Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı ve Başkanvekilini seçmek
Anayasa Mahkemesinin Çalışma Usûlü
Anayasa Mahkemesi, iki Bölüm ve Genel Kurul halinde çalışır. Bölümler, başkanvekili
başkanlığında dört üyenin katılımıyla toplanır
Siyasî partilere ilişkin dava ve başvurulara, iptal ve itiraz davaları ile Yüce Divan sıfatıyla
yürütülecek yargılamalara Genel Kurulda bakılır, bireysel başvurular ise bölümlerde karara
bağlanır.
Anayasa değişikliğinde iptale, siyasî partilerin kapatılmasına ya da Devlet yardımından yoksun
bırakılmasına karar verilebilmesi için toplantıya katılan üyelerin üçte iki oy çokluğu şarttır.
Anayasa Mahkemesi, Yüce Divan sıfatıyla baktığı davalar dışında kalan işleri dosya üzerinde
inceler.
Anayasa Mahkemesi’nde açılan iptal davalarında, kural olarak kanunların esas ve şekil
bakımından, Anayasa değişikliklerinin ise şekil bakımından Anayasa’ya uygun olup olmadığı
denetlenir. Kanunların şekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla
yapılıp yapılmadığı bakımından mümkün iken; Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama
çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır.
Şekil bakımından denetleme, Cumhurbaşkanınca veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyelerinin beşte biri tarafından istenebilir. Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün
geçtikten sonra, şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamayacağı gibi daha sonra def ’i
yoluyla da ileri sürülemez.
DİĞER YARGI KOLLARI
Mali yargı
Mali yargı kolunda görevli organ Sayıştay’dır. Sayıştay’ın hem idari hem de yargısal
görevleri bulunmaktadır. Sayıştay, merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile
sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını, Türkiye Büyük Millet
Meclisi adına denetlemek ve ayrıca sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamakla
görevlidir. Mahalli idarelerin hesap ve işlemlerinin denetimi ve kesin hükme bağlanması da
Sayıştay tarafından gerçekleştirilir. Bununla beraber vergiler, benzeri malî yükümlülükler ve
ödevler hakkında Danıştay ile Sayıştay kararları arasındaki uyuşmazlıklarda Danıştay kararları
esas alınır.
Denetim görevleri:
Kamu idarelerinin mali faaliyet, karar ve işlemlerini denetlemek ve sonuçları hakkında
Türkiye Büyük Millet Meclisine raporlar sunmak
Genel uygunluk bildirimini Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmak
Kanunlarla verilen diğer inceleme, denetleme işlerini yapmak
Yargısal görevleri
Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin; gelir, gider ve mallarına ilişkin hesap
ve işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygun olup olmadığını denetlemek
ve kamu zararına yol açan hususları kesin hükme bağlamak İlgililer, Sayıştay’ın kesin
hükümlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yoluna
başvurabilirler.
Uyuşmazlık Yargısı
Farklı yargı kolları arasında ortaya çıkan yargı yolu uyuşmazlıklarını gidermek amacıyla teşkil
edilen yargı kolu ise uyuşmazlık yargısıdır. Anayasa’ya göre, adlî ve idarî yargı mercileri
arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmekle görevli ve yetkili yüksek
yargı merci Uyuşmazlık Mahkemesidir.
31

Uyuşmazlık Mahkemesi bir başkan ile altı asıl, altı yedek üyeden kurulur . Uyuşmazlık
Mahkemesinin başkanlığını, Anayasa Mahkemesinin kendi üyeleri arasından görevlendireceği
bir üye yapar. Mahkemenin Başkanı, Başkanvekili ve üyeleri dört yıl için seçilir. Görev süresi
bitenler yeniden seçilebilirler.
Olumlu görev uyuşmazlığında, uyuşmazlık çıkarma talebinde bulunabilecek makam çeşitli
ihtimallere göre belirlenir . Buna göre, reddedilen görevsizlik itirazı;
• Adlî yargı yararına ileri sürülmüş ise Cumhuriyet Başsavcısı,
• İdari yargı yararına ileri sürülmüş ise Danıştay Başsavcısı uyuşmazlık çıkarmaya yetkili
makamdır.
Olumsuz görev uyuşmazlığı ise adlî veya idarî yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi
aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya
kesinleşmiş olması ile ortaya çıkar.
Olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi talebi, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilir.

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ YARGISI


İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Korumaya Dair Sözleşme, Türkiye’nin de üyesi
olduğu Avrupa Konseyi tarafından 4 Kasım 1950 tarihinde Roma’da imzaya açılmış; 3 Eylül
1953’de yürürlüğe giren Sözleşme, Türkiye tarafından 18 Mayıs 1954 tarihinde
onaylanmıştır.Avrupa Konseyinin sözleşmeyi hazırlamaktaki aslî amacı, insan haklarını ve
temel özgürlükleri korumak ve geliştirmektir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, sözleşmenin tarafı olan devletlerin sözleşmeye
sayıda hâkimden oluşmaktadır . Hâkimler, her bir sözleşmeci devlet için, o devlet tarafından gösterilen üç aday
uymalarını sağlamak amacıyla görev yapan bir mahkemedir. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi, sözleşmeci devletlerin sayısına eşit
geldikleri devlet adına değil, kendi adlarına katılırlar. Altı yıl görev yapmak üzere seçilen hâkimler, daha sonra
arasından Avrupa Parlamenterler Meclisi tarafından seçilir. Mahkemede görev alan hâkimler
mahkemeye tekrar mahkeme üyeliğine seçilebilirler. Hâkimlerin görev süresi yetmiş yaşında
sona erer.
Avrupa İnsan hakları mahkemesinin organları şunlardır:
• Genel Kurul
• Komite
• Daire
• Büyük Daire
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Başvuru ve İnceleme
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Eki Protokollerin sözleşmeci devletlerden biri
tarafından ihlal edilmesi nedeniyle zarar gören gerçek kişiler, hükümet dışı kuruluşlar ve kişi
grupları, Mahkemeye başvuruda bulunabilirler. Kişilerin mahkemeye başvuru yapabilmeleri
için iç hukuk yollarını tüketmiş olmaları gerekmektedir. Buna göre, iç hukuk yollarının
tüketilmesi ve kesin bir karara ulaşılmasından itibaren altı ay içinde başvuru yapılmalıdır.
Mahkemenin yargılama (resmî) dilleri İngilizce ve Fransızca olmasına rağmen, kişiler
başvurularını sözleşmeci devletlerin dillerinden herhangi biri ile yapabilirler.Mahkeme
kendisine yapılan başvuruyu kabul edilebilir bulursa, öncelikle başvuruda bulunan taraf ile
şikâyet olunan devlet arasında, insan haklarına saygı esasından hareketle, dostane çözüm
sürecinin başlatılmasına ve yürütülmesine yardımcı olur. Dostane çözüm süreci başarıyla
sonuçlanırsa, Mahkeme varılan çözümle sınırlı, kısa açıklama içeren bir karar vererek
başvuruyu kayıttan düşürür.
32

Dostane çözüme varılamazsa, başvurunun esası hakkında inceleme yapılır. Mahkeme,


başvuru hakkındaki incelemesini, kural olarak dosya üzerinden (duruşmasız) yürütür. Bununla
beraber, duruşma yapılmasına karar verilen hallerde duruşmalar herkese açıktır. Mahkeme,
gerektiğinde hakkaniyete uygun bir tazminata hükmederek, başvuruda bulunan tarafın
zararlarının giderilmesine hükmedebilir.
Sözleşmeci devletler, taraf oldukları davalarda Mahkemenin kesinleşmiş kararlarına
uymayı taahhüt. Bakanlar Komitesi sözleşmeci devletlerden, mahkeme kararının yerine
getirilip getirilmediği konusunda bilgi isteme yetkisine sahiptir.

HUKUKSAL KAVRAMLAR

Abes = Gereksiz, yersiz, saçma


Abone = Sürdürümcü
Acele = İvedi
Acente=Bağımsız aracı
Acil = İvedi
Aciz = Düşkün, yetersiz
Aciz varakası = Düşkünlük belgesi, Borç ödeyemezlik belgesi
Adalet = Tüze, türe, yargı
Addetmek = Saymak
Adi = Sıradan
Adlİ = Türel, yargısal
Adli müzaharet = Yargısal yardım
Adli sicil = Yargısal kütük
Af = Bağışlama
Ahde vefa = Söze bağlılık, sözleşmeye bağlılık
Ahkam=Düzenlemeler, hükümler
Ahval=Koşullar, durumlar, olaylar
Ahz-u kabz = Alma
Aidat = Ödenti
Aidiyet = İlişkinlik
Ait = İlişkin
Akıbet = Son, sonuç
Akit = Sözleşme
Akli = Ussal
Aktif = Etkin
Alaka = İlgi
Alakalı = İlgili
Aleniyet = Açıklık
Aleyh = Karşı, karşıt
Amme = Kamu
Arazi = Yerey
Ariyet = Ödünç
Arşiv = Belgelik
Arz = Sunu
Arz etmek = Sunmak
Asgari = En az
33

Asıl = Asal, temel


Aşikar = Açık, belli
Atıf = Gönderme, yollama
Ati = Gelecek
Avans=Öndelik
Aynen = Olduğu gibi
Aynı = Özdeş
Ayni = Mal, mala ilişkin
Aza = Üye
Azami = En çok
Ahkam=Düzenlemeler, hükümler
Ahval=Koşullar, durumlar, olaylar
B

Bakiye = Kalan, artan


Basiret = Öngörü
Basiretli = Öngörülü
Basiretsiz = Öngörüsüz
Bayi=Satıcı
Bedel=Karşılık, eder
Beraat = Aklanma
Beraat etmek = Aklanmak
Bestekâr=Besteci
Beyan = Açıklama, bildirim
Beyanname= Açıklama yazısı
Beyan etmek = Açıklamak, bildirimde bulunmak
Bilahare = Sonra
Bilanço=Dönemsonu kaynak çizelgesi
Bilhassa = Özellikle
Bilumum = Bütün
Bina = Yapı
Binaen = Dayanarak

Caiz = Uygun
Caiz değil = Uygun değil
CD=Yoğunteker
Cebren = Zorla
Cebri icra = Zorla yürütüm, zorla yerine getirme
Celp = Çağrılık
Celse = Duruşma
Cemiyet=Topluluk, dernek, toplum
Cevap = Yanıt
Cevaplamak = Yanıtlamak
Cevaplandırmak = Yanıtlamak
Cevap vermek = Yanıt vermek
Cihet = Yön
Cins = Tür
Cinsiyet=Eşey
34

Cümle = Tümce
Cürüm = Suç

Dahil = İç, içinde


Dahil olmak = Girmek, katılmak
Daimi = Sürekli
Dair = İlişkin
Davetiye = Çağrılık, çağrı kağıdı
Defa = Kez
Def'i = Savu
Dekont = Ödeme belgesi
Delalet etmek = Göstermek, kanıtlamak
Delil = Kanıt
Dermeyan= İleri sürme
Detay = Ayrıntı
Devir = Aktarış
Devretmek = Aktarmak
Distribütör=Dağıtıcı
Doktrin = Öğreti
Doküman = Belge
Efrat (Efrad) = Bireyler
Ehemmiyet = Önem
Ekipman = Donanım
Ekseriyet = Çoğunluk
Elbette = Kuşkusuz
Eleman = Öğe, çalışan
Endeks = Dizin
Esbab-ı mucibe = Gerekçe
Yediemin (Yeddiemin) = Güvenilirkişi
E

Efrat (Efrad) = Bireyler


Ehemmiyet = Önem
Ehil = Yetkin
Ehlivukuf = Bilirkişi
Ehliyet = Yetkinlik, yeterlik
Ekipman = Donanım
Ekseriyet = Çoğunluk
Elbette = Kuşkusuz
Eleman = Öğe, çalışan
Emir = Buyruk
Emniyet = Güvenlik
Emsal = Benzer
Emval=Varlıklar
Endeks = Dizin
Esas = Temel, asal
Esbab-ı mucibe = Gerekçe
Eser = Yapıt
35

Esnasında = Sırasında
Eşkal = Kılık
Eşya = Nesne, varlık
Etraf = Çevre
Evrak = Belge
Evvel = Önce
Evvela = Öncelikle
Ehliyet=Yeterlik

F
Faiz=İşlenti, ürem
Fesih=Bozma
Faal = Etkin
Faaliyet = Etkinlik
Fahri=Onursal
Fail = Eylemci
Faiz = Ürem, işlenti
Fakat = Ancak
Fakir = Yoksul
Faks = Belgeç
Faktör = Etken
Fark = Ayrım, başkalık
Fark etmek = Ayrımsamak
Farklı = Başka, ayrık
Fayda = Yarar
Faydalanmak = Yararlanmak
Faydalı = Yararlı
Faydasız = Yararsız
Feragat etmek = Çekilmek, vazgeçmek
Ferdi = Bireysel
Fert = Birey
Fesih=Bozma
Fihrist = Dizin
Fiil = Eylem, davranış
Fiilen = Eylemsel, eylemli olarak
Fiili = Eylemsel
Firma = İşletme
Fiyat=Eder
Fonksiyon = İşlev

Gaip = Yitik
Gaiplik = Yitiklik
Garanti = Güvence
Gayrimenkul=Taşınmaz
Grafoloji = Yazıbilim
Grafolojik = Yazıbilimsel
Grup = Küme, Öbek
36

Gayrimenkul=Taşınmaz

Hacir = Kısıt
Hacir altına almak = Kısıtlamak
Hacir altına alınmak = Kısıtlanmak
Hadise = Olay
Haciz=Elkoyma
Hakaret = Aşağılama, sövgü
Hakaret etmek = Aşağılamak, sövmek
Hakikat = Gerçek
Hakikaten = Gerçekten
Hakiki = Gerçek
Hakim = Yargıç
Hakkında = Üzerine, ilişkin
Hal = Durum
Halef = Ardıl
Hamal=Yükçü
Harcırah = Yolluk
Harç=İşlem gideri, işlem vergisi
Has = Özgü
Hasılat = Kazanç
Hayat = Yaşam, dirim
Hayati = Yaşamsal
Heyet = Kurul
Heykel=Yontu
Heykeltıraş=Yontucu
Hıfzıssıhha = Sağlık koruma
Hibe = Bağış
Hibe etmek = Bağışlamak
Hisse = Pay
Hissedar = Paydaş
Hisseli = Paylı
Hitaben = Yönelik
Hitabet = Konuşma
Hitam=Sona erme
Hitap = Seslenme
Holding = Yatırım ortaklığı
Hukuk = Tüze
Hukuki = Tüzel
Husus = Konu
Hususi = Özel
Hükmi şahıs=Tüzelkişi
Hüküm = Yargı

İaşe = Geçim
37

İbra=Aklama
İbraname=Aklama belgesi
İcbar = Zorlama
İcra=Yürütüm, yorum (yapıtlarda)
İdame = Sürdürme
İdare = Yönetim
İdari = Yönetimsel
İddia = Sav
İddia etmek = Savlamak, öne sürmek
İfade = Söylem
İfade almak = Sorgulamak
İfade vermek = Sorgulanmak
İfa etmek = Ödemek, yerine getirmek
İflas = Batkı
İflas etmek = Batmak
İhbarname=Haber yazısı
İhmal = Savsaklama
İhtar = Uyarı
İhtarname=Uyarı yazısı
İhtilaf = Uyuşmazlık
İhtimal = Olasılık
İhtira beratı=Buluş belgesi
İhtiva = İçerme, kapsama
İhtiva etmek = İçermek, kapsamak
İhtiyaç = Gereksinim
İhtiyati = Sakınımlı, geçici, ileriye yönelik
İhtiyati=Geçici, ileriye yönelik
İkame etmek=Yerine koymak, (dava) açmak
İkamet etmek = Oturmak
İkametgah = Yerleşim yeri
İkaz = Uyarı
İkrar=Açıkça benimseme, onama, kabul
İktibas = Alıntı
İktisap = Kazanım, edinim
İlam = Karar
İlan = Duyuru
İlave = Ek
İlliyet = Nedensellik
İmalat = Üretim
İmar = Bayındırlık
İmarlı = Bayındır
İmarsız = Bayındırsız
İmha = Yok etme
İmha etmek = Yok etmek
İmkan = Olanak
İmkansız = Olanaksız
İmtina = Çekinme, kaçınma
İmtina etmek = Çekinmek, kaçınmak
İndeks = Dizin
İnfaz = Yerine getirme, uygulamak
38

İnhisar=Tekel
İnkar = Yoksama
İnkar etmek = Yoksaymak
İnternet=Bilgisunar
İntifa=Yararlanma
İntikal = Geçme
İntikal etmek = Geçmek, ulaşmak
İptal=çürütme, kaldırma, bozma
İptal etmek=Çürütmek
İrade = İstenç
İrat = Gelir
İrtibat = Bağlantı
İsim = Ad
İskan = Yerleşim
İskonto = İndirim
İsnat = Yükleme
İspat = Kanıt
İspat etmek = Kanıtlamak
İstasyon=Tren durağı
İstifade = Yararlanma
İstihkak=Ayni geri verme
İstimlak = Kamulaştırma
İstinaden = Dayanarak
İstinaf= Üst yargı
İstirdat=Gerialım
İstismar = Sömürü, kötüye kullanma
İstisna = Ayrıklık, başkalık
İstisnai = Ayrıksı
İstişare = Danışma
İşaret = İm
İştigal = Uğraş
İştirak = Katılım
İtfa = Sönüm
İtfa etmek = Söndürmek
İtham = Suçlama
İzah = Açıklama
İzahat = Açıklamalar
İcra=Yürütüm
İhtiyati=Geçici, ileriye yönelik
İkame etmek=Yerine koymak, (dava) açmak
İkrar=Açıkça benimseme, onama, kabul
İnhisar=Tekel
İnternet=Bilgisunar
İptal=çürütme, kaldırma, bozma
İptal etmek=Çürütmek
İstihkak=Ayni geri verme
Joint venture=Ortak girişim

K
39

Keyfiyet=Durum, nitelik
Kaide = Kural
Kalem=Yazı işleri
Kanaat = Kanı
Kanun = Yasa
Kanuni = Yasal
Kapasite = Sığa, yeti
Kat'i = Kesin
Katip = Yazman
Kayıt=Koşul, unsur
Kelime = Sözcük
Keyfiyet=Durum, nitelik
Kıyas = Karşılaştırma, örnekseme
Kıymet = Değer
Komisyon = İnceleme kurulu, yarkurul
Komisyon = Arapay, yüzdelik
Komisyoncu = Arapaycı, aracı
Komisyonculuk = Aracılık
Komite = Kurul
Kontrat = Sözleşme
Kontrol = Denetim
Kuvvet=Güç
Küfür = Sövgü

Lazım = Gerek, gerekli


Lüzum = Gerek

Maaş = Aylık
Mabet=Tapınak
Mağdur=Kıygın, zarar gören
Mahalli=Yerel
Mahcur = Kısıtlanmış
Mahcuz: haczedilmiş
Mahfuz = Saklı
Mahiyet = Nitelik
Mahkeme= Yargı
Mahrukat=Yakıt
Mahrum = Yoksun
Mahsus = Özgü
Makam = Orun
Maksat = Amaç
Mal=Varlık
Mali=Parasal
Malik = İye
Mamelek=Malvarlığı
Mana = Anlam
40

Maruz kalmak=Karşı karşıya olmak


Masraf=Gider
Matbu = Basılı
Matbua=Basma
Mazbata=Tutanak
Mecbur = Zorunlu
Mecmu=Toplam
Meçhul=Bilinmeyen
Mehil=Önel
Memur=Görevli
Men=Yasaklama
Menfaat = Çıkar
Menfi=Olumsuz
Menkul=Taşınır
Mercii = Orun, başvuru yeri
Merhun: rehnedilmiş
Mesafe = Uzaklık
Mesken = Ev, konut
Meslek = Uğraşı
Mesmu : Dinlenebilir, dikkate alınabilir
Mesnet = Dayanak
Mesul = Sorumlu
Mesuliyet = Sorumluluk
Meşru = Yasal, Geçerli
Mevcut = Var
Mevkuf=Tutuklu
Mevzu = Konu
Meydana gelmek = Oluşmak, ortaya çıkmak
Mezkur=Söz konusu
Miktar=Tutar
Miras = Kalıt
Mirasçı = Kalıtçı
Mirasçılık = Kalıtçılık
Mobilya=Döşeme
Muaf = Bağışık
Muafiyet = Bağışıklık
Muamele = İşlem
Muayyen = Belirli
Mucibince = Gereğince
Muhabere = İletişim, haberleşme
Muhafaza = Koruma
Muharrer = Yazılı
Muhatap=İlgili
Muhtelif = Çeşitli
Muhtemel=Olası
Muhteva = İçerik, kapsam
Mukavele = Sözleşme
Mukavemet = Direniş,direnç
Mukavemet etmek = Direnmek
Mukayese = Karşılaştırma
41

Murabaha=Tefecilik
Muris = Kalıt bırakan
Musakkaf=Üstü kapalı
Muttali = Öğrenmiş
Muttali olmak = Öğrenmiş olmak
Mücbir = Zorlayıcı
Mücerret = Soyut
Müdafaa = Savunma
Müdafi = Savunucu
Müddeabih=Dava konusu
Müddet = Süre
Müeyyide = Yaptırım
Mühlet = Önel
Mühür = Damga
Mükerrer = Yinelenen
Mülga=Yürürlükten kaldırılan
Mülkiyet = İyelik
Mümessil=Temsilci
Mümeyyiz=Sezgin
Münazaa=Çekişme
Müracaat = Başvuru
Müsadere = Zoralım, Elkoyma
Müsait = Elverişli, uygun
Müsbet = Olumlu
Müstacel = İvedi
Müstahdem=Hizmetli
Müstesna=Ayrık
Müşteki = Yakınıcı
Müşterek = Ortak
Müştereken = Ortaklaşa
Müştereken ve müteselsilen = Ortaklaşa ve zincirleme
Mütalaa = Değerlendirme, görüş
Müteaddit=Birden çok
Müteahhit = Yüklenici
Mütekabil=Karşılık
Mütekabiliyet=Karşılıklılık
Mütemerrit=Direngen
Müteşebbis = Girişimci
Müzekkere = Yazı
Mali=Parasal
Mamelek=Malvarlığı
Masraf=Gider
Mazbata=Tutanak
Mecmu=Toplam
Meçhul=Bilinmeyen
Memur=Görevli
Menkul=Taşınır
Merci=Başvuru yeri
Mevkuf=Tutuklu
Muhatap=İlgili
42

Müddeabih=Dava konusu
Mülga=Yürürlükten kaldırılan
Mümessil=Temsilci
Münazaa=Çekişme
Müsadere=Zoralım
Müstahdem=Hizmetli
Müteaddit=Birden çok
Mütekabil=Karşılık
Mütekabiliyet=Karşılıklılık
N

Nafaka = Geçimlik
Nakil=Taşıma
Natamam = Eksik
Nazaran = Göre, oranla
Nesep = Soy
Neşir=Yayım
Netice = Sonuç
Nisbet = Oran
Nisbeten = Oranla
Nisbi = Oransal
Nizamname = Tüzük
Noksan = Eksik

Objektif = Nesnel
Organizasyon = Düzenleme

Örf = Töre

Puan=Sayı, değer
Prensip = İlke
Program=İzlence
Proje = Tasarı

Randıman = Verim
Rapor = Bildirge
Rehber = Kılavuz
Rehin = Tutu
Reis = Başkan
Re'sen=Kendiliğinden, görevi gereği
Resmi = Kamusal
Reşit = Ergin
43

Riayet=Uyma
Rücu=Dönme
Rüşt = Erginlik

Sadakat = Bağlılık
Sadece = Yalnızca
Safahat = Evreler
Safha = Evre
Sahip = İye
Saik = İtki
Sair = Öbür, diğer
Sakıt = Düşük, düşmüş, geçersiz
Salahiyet = Yetki
Salahiyetli = Yetkili
Sarahat=Açıklık
Sarfiyat = Gider
Sarih = Belirgin, açık
Sebat=Direnme, sonuna değin sürdürme, ısrar etme
Sebep = Neden
Sefer=Savaşa gitme
Sehim = Pay
Sehven = Yanlışlıkla
Sekreter = Yazman
Selef = Öncel
Sermaye=Anamal
Sicil=Kütük
Sirayet etmek = Bulaşmak, yansımak
Sistem=Dizge, düzen
Sosyal = Toplumsal
Sual = Soru
Suni = Yapay
Sicil=Kütük
Ş

Şahadet = Tanıklık
Şahıs = Kişi
Şahit = Tanık
Şahitlik = Tanıklık
Şahsi = Kişisel
Şart = Koşul
Şartlı = Koşullu
Şekil = Biçim
Şekli = Biçimsel
Şerh=İrdeleme, açımlama
Şerik=Ortak
Şifahen = Sözle
Şiddet=Baskı, kaba güç
Şifahi = Sözel
44

Şikayet = Yakınma
Şikayetçi = Yakınıcı
Şirket = Ortaklık
Şufa = Önalım
Şümul = Kapsam
Şüphe = Kuşku

Taahhüt = Bağıt
Taahhüt etmek = Bağıtlamak
Taayyün=Belli olma, belirme
Tacir=Tecimen
Tadil=Değişiklik
Tahakkuk etmek = Gerçekleşmek
Tahdit = Sınırlamak
Tahkik = Soruşturma, inceleme
Tahlil = Çözümleme
Tahliye = Boşaltma, salıverme
Tahmil etmek = Yüklemek
Tahmini = Yaklaşık
Tahsis=Özgüleme
Talep = İstem
Talimat = Yönerge
Tamir = Onarım
Tanzim etmek = Düzenlemek
Taraf = Yan
Tasdik = Onay
Tasdik etmek = Onaylamak
Tasdikli = Onaylı
Tashih = Düzeltme
Tatbik=Uygulama
Tatil = Dinlence
Tayin = Atama, belirleme
Tazminat = Ödence
Tebligat = Bildirim
Tebliğ = Bildiri
Tebliğ etmek = Bildirmek
Tecil = Erteleme
Tedavi=Sağaltım
Tedbir = Önlem
Tediye=Ödeme
Teferruat = Ayrıntı
Tefrik etmek = Ayırmak
Tehdit = Gözdağı
Tehir = Erteleme
Tekerrür = Yinelenme
Teklif = Öneri
Temerrüt=Direnim
Teminat = Güvence
45

Temyiz= Yasal yol


Tercih = Yeğleme, seçim
Tercüme = Çeviri
Tereke = Bırakıt
Tesbit = Belirleme, saptama
Tesis = Kuruluş
Teşebbüs = Girişim
Teşekkül = Oluşum
Teşhir=Sergileme
Teşhis = Tanı, tanıma
Teşkilat = Örgüt
Tevcih etmek = Yöneltmek
Tevdi etmek = İletmek, vermek
Tevkifat=Durdurma, kesinti
Tevsi=Genişletme
Ticaret=Tecim
Ticari=Tecimsel

Uhdesinde olmak=Üstünde olmak


Umum = Genel
Umumi = Genel
Unsur = Öğe
Usul = Yöntem

Ücret=Eder

Vade=Ödeme süresi
Vakıa = Olgu
Vasıf = Nitelik
Vasıta = Araç
Vatandaş=Yurttaş
Vasi = Koruman
Vazgeçmek = Caymak
Vazife = Görev
Vazifeli = Görevli
Vazifesizlik = Görevsizlik
Vecibe = Ödev
Vefat=Ölüm
Veraset = Kalıtçılık
Vekalet = Bakmanlık
Vekil = Bakman
Vesika = Belge
Vuku bulmak = Olmak
46

Yediemin (Yeddiemin) = Güvenilirkişi


Yekun = Toplam
Yemin = Ant
Yemin etmek = Ant içmek
Yevmiye = Gündelik

Zabıt = Tutanak
Zabıta = Tutanakçı
Zabıt katibi = Tutanak yazmanı
Zam=Artış, artırım
Zaman = Süre
Zamanaşımı = Süreaşımı
Zan = Sanı
Zanlı = Sanık
Zarar = Yitem
Zarfında = İçinde
Zaruret = Zorunluluk
Zaruri = Zorunlu
Zat = Kişi
Zati = Kişisel
Zemin = Düzlem
Zıya=Yitim, yitme
Zikretmek = Anmak, sözünü etmek
Zilyet=Eldeci
Zilyetlik=Eldelik
Ziraat = Tarım
Zirai = Tarımsal
Ziynet = Süs
Zümre = Bölük

Medeni Hukuk Terimleri Sözlüğü

a`şâr (Öşr’ün çoğulu) ondalık.

a`zâ (uzv’un çoğulu) üye.

a`zamî en yüksek, en büyük, en çok.

ödeme güçsüzlüğü. ~ hâli: ödeyemezlik. ~ vesikası: ödeme

aciz güçsüzlüğü belgesi.


47

ödeme güçsüzlüğü. ~ hâli: ödeyemezlik. ~ vesikası: ödeme

âciz güçsüzlüğü belgesi.

açığa vurma ızhâr.

açım şerh.

açımlamak şerhetmek.

âdâb aktöre.

âdâb-ı muaşeret bk. muaşeret âdabı.

adalet tüze.

addetmek saymak.

adem yokluk.

1)…sizlik: adem i mes’ûliyyet =sorumsuzluk. 2) …mezlik:

adem i.. adem i ifâ = ödemezlik.

âdet görenek.

âdî bayağı. ~ kefalet : bayağı boyunluluk. ~ şirket : bayağı ortaklık.

adlî tüzel.

Adliyye Vekâleti Tüze Bakanlığı.

af (afiv) yarlıgama, bağışlama.

âhar başka, başkası.

ahfâd torunlar (hafîd’in çoğulu).


48

ahkâm hükm’ün çoğulu.

ahlâf halef’in çoğulu. bk. halef

ahlak sağtöre.

kişisel durumlar, kişi durumları. ~ sicilli: kişiler kütüğü, kişisel

ahvâl-i şahsiyye durumlar kütüğü, kişi durumları kütüğü

ahz ü i`tâ alışveriş, alavere.

ahz ü kabz alış.

âidât ödenti.

âile malları ortaklığı âile şirket -i emvâli.

âile malları ortaklığı. hisse-i temettü’ şartiyle ~ : kazanç paylı

âile şirket-i emvâli âile malları ortaklığı.

akalliyyet azınlık.

akça para (bk. nakid).

akdî sözleşimsel, sözleşmeli.

akdin in`ikadı sözleşmenin kuruluşu.

akıl us.

sözleşme (Eski Roma töresindeki ’contractus’ ile ’pactum’

ayırımından değişik olarak, bugün ’akid’ ile ’mukavele’

terimleri aynı kavramı anlatmak için kullanıldığından, her

akid ikisine de karşılık diye, töre dilimize iyice yerleşmiş ve yayılmış


49

bulunan ‘’sözl

sözleşme (Eski Roma töresindeki ’contractus’ ile ’pactum’

ayırımından değişik olarak, bugün ’akid’ ile ’mukavele’

terimleri aynı kavramı anlatmak için kullanıldığından, her

ikisine de karşılık diye, töre dilimize iyice yerleşmiş ve yayılmış

âkid bulunan ‘’sözl

aklama (derneklerde) ibrâ.

aksâtâ bk. ahz u i’ta

aksü`l-amel tepki.

aktöre âdâb.

ala, alış, alma tesellüm, kabz, ahz ü kabz.

alacağı geçiren alacağı temlîk eden.

alacağı temellük eden alacak geçirilen.

alacağı temlîk eden alacağı geçiren.

alacağın geçirilmesi alacağın temlîki.

alacağın temliki alacağın geçirilmesi.

alacak geçirilen alacağı temellük eden.

alâka ilgi.

alâkadar ilgili.
50

alavere, alışveriş 1) ahz ü i’tâ. 2) muâmelât.

aldatma hîle.

ale`l-âde olağan, bayağı.

açık. ~ mükâfat va’di: bk. mükâfat i’lânı, mükâfâtlı müsabaka

alenî i’lânı.

aleniyyet açıklık.

âlet aygıt.

alıkoma hakkı hapis hakkı.

alım iştirâ. ~ hakkı: iştirâ hakkı.

amaç maksad.

amaçlama kasd

amaçlamak kasdetmek.

amaçlayarak kasden, kasdî olarak.

ambar ardiyye. ~ sözleşmesi: ardiyye mukavelesi.

amel iş.

amele işçi.

amil etken.

âmir 1) buyurucu, buyuran. 2) üst.

âmme kamu. ~ hakları: kamu hakları. ~ hukuku: kamu töresi. ~ hükmî


51

şahsiyyeti: kamu tüzel kişiliği. ~ intizâmı: kamu düzeni. ~

menfaati: kamu yararı. (bk. maslahat)

an`ane gelenek.

an`anevî geleneksel.

ana baba ebeveyn.

ana-akça sermâye (bk. baş-akça).

analık evlâd edinen (bk. çocuk edinen).

and yemîn. ~ içmek: yemîn etmek.

anık hâzır. ~ bulunmayan: gaib.

anıklar arasında hâzırlar arasında.

anlaşmazlık İhtilaf, niza, münazaa (bk. çekişme).

apaçık âşikâr.

da’vâ (bk. dilem). ~ konusu: müddeâ bih. ~ yöneltilme yetkisi:

pasif husûmet ehliyyeti (salâhiyyeti). ~ yöneltme yetkisi: aktif

husûmet ehliyyeti (salâhiyyeti). ~ a katılma: da’vaya müdâhale.

aranç ~ ın bildirilmesi: da’vânın ihbârı.

aranççı da’vâcı (bk. dilemci).

arançlı davalı (bk. dilemli).

arazî (arz’ın çoğulu) 1) toprak. 2) yer parçası (Grundstück).


52

ardıllık halefiyyet, istihlâf.

ardiyye ambar. ~ mukavelesi: ambar sözleşmesi.

arıtım,arıtma tasfiye.

arıtmak tasfiye etmek.

iğreti. ~ akdi: iğreti sözleşmesi. ~ alan: iğreti alan. ~ veren: iğreti

âriyyet veren.

armağan hediyye.

art boyunlu kefîle kefîl.

artan, artık bakıyye (bk. kalan).

artırma müzâyede.

arz-ı hâl dilekçe.

arzetmek sunmak.

dilek. ~ şartı: dilek koşulu (Wollensbedingung, condition

arzû purement potestative) (bk. sırf irâdî şart).

arzuhal bk. arz-ı hâl.

âsâr-ı atîka eski yapıtlar.

asgarî en az, en aşağı.

asıllar usûl (bk. kökler).

asliyye mahkemesi ilk yargılık.


53

aşılanma intifa’. ~ hakkı: intifa’ hakkı.

aşikâr apaçık.

atama tayîn.

atamak ta’yîn etmek.

atanmış kalıtçı mansûb mirâsçı.

ateh bunama, bunaklık. ~getirmek: bunamak.

bozukluk. ~ lara karşı tekeffül (te’mînât): bozukluklara karşı

ayıb sağlama.

ayın nesne.

ayırım 1) tefrîk. 2) fasıl.

temyîz, ~ gücü: temyîz kudreti. ~ gücü olan, ~ güçlüsü:

mümeyyiz. ~ gücü olmayan: gayr -i mümeyyiz. ~ güçsüzlüğü:

ayırtım temyîz kudret sizliği.

aynî nesnel.

ayni nesnel.

ayniyyet özdeşlik.

ayrık müstesnâ. ~ tutma: istisna.

ayrıltı, ayrıt madde (Artikel, article).

ayrım fark.
54

ayrıntı teferruât.

azınlık akalliyyet.

bâb başlık (Titel, titre).

babalık (çocuk edinmede) evläd edinen (bk. çocuk edinen).

bağımlı gayr -i müstakil, müstakil olmayan. ~ elmen:fer’î zi’l- yed.

bağımsızca müstakillen.

bağımsızlık istiklal.

1) hibe. 2) af (afiv) (bk. yarlıgama) .~ sözleşmesi: hibe akdi. ~

bağış, bağışlama sözvermesi: hibe va’di.

bağışlama va`di bağışlama sözvermesi, sözverisi.

bağışlanan mevhûbün leh, hibe edilen.

bağışlayan vâhib, hibe eden. ~ a dönme anlaşması:vâhibe rücû’ şartı.

bağlı mülzem.

Bakanlar Kurulu İcrâ Vekîlleri Hey’eti.

bakım nafaka (bk. geçimlik).

bakıyye kalan, artan, artık.

sulh (karş. uzlaşma). ~ yargıcı: sulh hâkimi. ~ yargılığı: sulh

barış mahkemesi.

baş-akça sermâye (bk. ana-akça)


55

başkan reîs (bk. baş).

mümessil, temsilci (bk. adına davranan, adına davranıcı

başkası adına davranan özdeyen, özdeyici).

başkası adına davranma temsîl (bk. adına davranma, özdeme).

başkasını kendi yerine

geçirme (vekillik sözleşmesinde): ikame.

başvurma 1) mürâcaât. 2) rücû’ (Rückgriff). ~ boyunlusu: rücû’a kefîl.

bâtıl çürük. ~ muamele: çürük işlem.

batkı, batkınlık iflâs. ~ yığını: iflâs masası.

batkın müflis.

âdî, ale’l-âde (bk. olağan). ~ boyunluluk: âdî kefâlet. ~ ortaklık:

bayağı âdî şirket.

bâyi` satıcı.

bedel karşılık.

bekit vakıf (bk. turgu).

bekitçi vâkıf (bk. turgucu).

bekitlenmîş vakfedilmiş (bk. turgulanmış).

beklemeç, beklenen hak muntazar bak.

beklenmedik olay kazâ.


56

belediyye kentişleri.

belge vesîka.

belgit sened (bk. dayanç).

belirti karîne.

belirtme tesbît (bk. saptama). ~ arancı (dilemi): tesbît da’vâsı.

benzeri bulunabilen

(benzerli) nesneler misliyyât, mislî şeyler.

benzeri bulunamayan

(benzersiz) nesneler kıyemiyyât ,kıyemî şeyler.

betik kitab.

bey` satım, satış. ~ akdi: satım, satış sözleşmesi,

beyan açıklama.

beyyine tanıt. ~ külfeti: tanıt yükü.

bırakıt terike (tereke). ~ elmeni: terike zi’l -yedi.

bırakma terk.

bi gayri hakkın mâl

edinme bk. sebebsiz iktisâb.

bi`zzat ihkak ı hak kendiliğinden hak alma.

biçimleyici inşâî. ~aranç (dilem): inşâî da’vâ. ~hak: inşâî hak. ~ işlem: inşâî
57

muamele. ~ yargı: inşâî hüküm.

bildiri, bildirim ihbâr, tebliğ.

bildirmek ihbâr etmek, teblîğ etmek.

bilirkişi ehl -i hibre, ehl- i vukuf.

bina yapı.

birden ziyâde kimselerin

bir şey üzerinde mülkiyyeti topluluk iyeliği (Gemeinschaftliches Eigentum).

birey ferd.

bireyci ferdiyyetçi.

bireycilik ferdiyyetçilik.

bireyleştirme ferdîleştirme (bk. bireyselleştirme).

bireysel ferdî.

birlikte borçlu müşterek borçlu.

birlikte iye müşterek mâlik, hissedâr (bk. paydaş).

birliktekusur (birlikte

nedenleme) müterâfik kusûr.

bitim hitâm (bk. sona erme, ortadan kalkma).

borcun nakli borcun yüklenilmesi, borç yüklenme,

borç vecîbe. ~ ilişkisi: borç münâsebeti, ~ kapatma: itfâ (bk.


58

söndürüm). ~yüklenme: borcun nakli. ~sözvermesi: borç va’di. ~

tanıması: borç ikrârı.

borç ikrârı borç tanıması.

borç münâsebeti borç ilişkisi.

borç va`di borç sözvermesi

borçlanma işlemi iltizami muamele, taahhüd muamelesi (karş. harcama işlemi).

boşuğ 1) izin. 2) cevâz.

boyunlu kefîl, art ~ : kefîle kefîl. başvurma ~ su:rücû’a kefîl.

boyunluluk, boyun olma kefâlet. ~ konusu: mekfûlün bih. ~ sözleşmesi: kefâlet akdi.

bozacağını bildirme feshi ihbâr.

bozdurulabilme fesih kaabiliyyeti, nisbî butlan (bk. bozulabilme).

bozma fesih, ibtâl ( bk. dağıtma).

bozucu koşul infisâhî şart.

1) ayıb. 2) noksan. ~ lara karşı sağlama: ayıblara karşı tekeffül

bozukluk (te’mînât).

bozulabilme fesih kaabiliyyeti, nisbî butlân (bk. bozdurulabilme).

bölük dâire.

bölümsel kısmî. ~ ödeme: kısmî îfâ.

bölünebilen kaabil -i taksîm, taksîmi kaabil olan.


59

bölünemeyen gayr-i kaabil-i taksîm, taksîmi, kaabil olmayan.

bölüşme, bölüştürme taksîm (bk. bölme, bölüm).

bulunmama, bulunmazlık fıkdan (bk. yokluk).

bunaklık, bunama ateh.

bunamak ateh getirmek.

çürüklük, mutlak ~ : çürüklük (Nichtigkeit, nullité), nisbî ~ :

butlân bozulabilme, bozdurulabilme (Anfechtbarkeit).

buyruğa yazılı emre muharrer.

buyuran, buyurucu amir.

buyurucu töre emredici hukuk.

cârî hesâb yürüyen hesap.

zorla yerine getirtme, zorla yürütüm.~ta’kıybi: zorla yerine

cebrî icrâ getirtme, zorla yürütüm koğuşturması.

cedvel çizelge.

cem`iyyet dernek.

cemâat topluluk. ~vakfı: topluluk turgusu, bekiti.

Cevâz boşuğ

cezâ kıyın.

cezâî şart sözleşme kıyını, sözleşme cezâsı (Konventionalstrafe, clause


60

pénale).

cihâz çeyiz, kalın, donatım.

cürüm suç.

tikel. ~ halef: tikel ardıl. ~ halefiyyet: tikel ardıllık. ~’ intikal:

cüz`î tikel geçiş.

çağ zaman (zeman).

çağırı da’vet.

çağlararası töre intikalî hukuk (bk. geçiş töresi).

çalışma, çalışmalar mesâî.

çalışma yardımcısı müstahdem. ~ kullanan: istihdam eden (Borçlar Yasası, 55).

çekilme isti’fâ (bk. bozacağını bildirme).

çekilmezlik tahammül edilmezlik.

İhtilaf, niza, münazaa (bk. anlaşmazlık). ~ li: ihtilaflı, münâzaun

çekişme fîh, münazaalı.

çekişmeli yargı ihtilâflı kazâ.

çekişmesiz yargı ihtilâfsız kazâ.

çeşit borcu nev’i borcu, nev’an muayyen borç.

çevre, çevre-içi şümûl (bk. kaplam).

çeyiz cihâz (bk. donatım, kalın).


61

çıkar menfaat.

çocuk edinen evlâd edinen (bk. analık, babalık).

çocuk edinilen evlâd edinilen, evlâdlık (bk. oğulluk, kızlık).

çocuk edinme evlâd edinme (bk. oğulluk alma, kızlık alma).

çocuklar evlâd.

çocuklar, torunlar … fer’ler, feriler, fürû (bk. dallar).

çoğalma taaddüd (bk. çokluk).

çoğunluk ekseriyyet.

çokluk taaddüd (bk. çoğalma).

çürük batıl. ~ işlem: batıl muamele.

çürüklük butlân, mutlak butlân.

aranç, dilem, ~ etmek: arançlamak, dilemlemek. ~ nın ihbârı :

arancın, dilemin bildirilmesi, ~ ya müdâhale: aranca, dileme

katılma. ictinâb ~ sı: önleme arancı, dilemi. îfâ ~sı: ödeme

arancı, dilemi, inşâî ~ biçimleyici aranç, dilem

da`vâ (Gestaltungsklage), me

da`vâcı aranççı, dilemci.

da`vâlı arançlı, dilemli.

da`vet çağırı. îcâba ~ önermeye çağırı.


62

dağılma (derneklerde) infisâh (bk. bozulma).

dağıtma (derneklerde) fesih (bk. bozma).

dâimî sürekli.

1) bölük. ~ mülkiyyeti: bölük iyeliği. 2) (Devlet dâireleri için)

dâire görevge.

dallar fürû’ (bk. çocuklar, torunlar…).

muvâzaa. ~ lı işlem: muvâzaalı muamele (karş. görünüşteki

danışık işlem).

daraltım tahdîd, takyîd (bk. sınırlama).

daraltmak tahdîd etmek, takyîd etmek (bk. sınırlamak).

dayanışma teselsül.

müteselsil, ~ borç: müteselsil borç. ~ boyunluluk: müteselsil

dayanışmalı kefâlet. ~ sorum, sorumluluk: müteselsil mes’ûliyyet.

def` (defi) savu, kaçını (Einrede, Verweigerungsrecht, exception).

değerli kâğıtlar kıymetli evrak.

değişim, değişme mübâdele, istibdâl.

delîl kanıt.

deneme ya da yoklamayla

satım tecrübe ve muâyene şartiyle satım.


63

denetlemek murâkabe etmek, teftîş etmek.

denkleştirme (kalıt =

mîrâs`ta) iâde (karş. geri verme).

der- meyân (doğrusu: der miyân) etmek: ileri sürmek.

dernek cem’iyyet.

derpîş etmek öngörmek.

devrî dönemli. ~ edâlar: dönemli edimler.

dilek koşulu arzû şartı, sırf irâdî şart (karş. istek koşulu).

dilekçe arz-ı hâl (arzuhâl)

davâ (bk. aranç) ~ konusu: müddeâ bih. ~ yöneltilme yetkisi:

pasif husûmet ehliyyeti (salâhiyyeti). ~ yöneltme yetkisi: aktif

husûmet ehliyyeti (salâhiyyeti). ~e katılma: da’vâya müdâhale.

dilem ~in bildirilmesi: da’vânın ihbârı.

dilemci da’vâcı (bk. aranççı).

dilemli da’vâlı (bk. arançlı).

dinlenme (aranç,

dilem=davâ`nın

dinlenmesi) istimâ’.

direnen mütemerrid.

direnme temerrüd.
64

döllük, dölyatağı rahim.

dönemli devrî. ~ edimler: devrî edâlar.

dönüştürme tahvîl (bk. çevirme).

duyuru i’lân.

dürüstlük,dürüstlük

kuralları objektif hüsn- i niyyet.

düşme sukut.

düşmek sâkıt olmak, sukut etmek.

düşürücü yıllanma

(zamanaşımı) ıskatî mürûr- ı zaman.

düzeltim, düzeltme, düzelti tashîh. ~ arancı (dilemi) :tashîh da’vâsı.

ebeveyn ana baba.

kullanma karşılığı (kullanma çıkarları =Gebrauchsvorteile

ecr-i misil karşılığı).

edâ edim.

eder fîât.

edim edâ, ıvaz.

ege velî.

egelik velâyet.
65

ehil yetenekli.

ehl-i hibre, ehl-i vukuf bilirkişi.

yetenek, istifâde ~i: hak yeteneği (Rechtsfae higkeit). kullanma

ehliyyet (fi’l) ~ i: eylem yeteneği (Handlungsfaehigkeit).

ekalliyyet bk. akalliyyet.

ekseriyyet çoğunluk. ~ -i ârâ: oyçokluğu.

eksik, eksiklik noksan.

eksiltme münâkasa.

elinden alım zabt. ~ a karşı sağlama: zabta karşı tekeffül (te’mînât).

emânet bk. vedia.

emre muharrer buyruğa yazılı.

emredici hukuk buyurucu töre.

emvâl mallar.

en aşağı, en az asgarî.

en büyük, en çok, en

yüksek a’zamî.

en kişisel haklar münhasıran şahsa bağlı haklar.

encümen yarkurul.

engel mâni’.
66

erek gaye.

ereksel gayî.

ergin reşîd.

erginlik rüşd.

erk kudret, iktidâr.

esâsda hatâ temel yanılması, yanılgısı (Grundlageirrtum).

eser yapıt.

esham (sehm’in çoğulu) paylar.

eski yapıtlar âsâr- ı atîka.

eşit müsâvi. ~ olarak, eşitçe müsâvâten, mütesâviyen.

etken amil.

etki 1) te’sîr. 2) hüküm.

etkisizlik hükümsüzlük.

nikâh (bk. evlilik). ~ malları sözleşmesi: evlenme mukavelesi

evlenme (bk. karı koca malları sözleşmesi). sözleşmesi: evlenme akdi.

evlilik nikâh (bk. evlenme).

evlilik dışı çocuk nesebi gayr- i sahîh çocuk, nesebi sahîh olmayan çocuk,

evlilik içi çocuk nesebi sahîh çocuk.

gayr-i menkul taşınmaz.


67

gayr-i mislî eşyâ benzeri bulunmayan, benzersiz nesneler.

gayr-i mu`teber geçmez.

geçer, geçerli mu’teber.

geçerlik mu’teberiyyet.

geçici muvakkat. ~ yazım:muvakkat tescîl.

geçimsizlik imtizâcsızlık.

geçindirme iâşe.

geçiren fâriğ.

geçirilen mefrûgün leh.

geçirim, geçirme ferâğ, nakil.

geçirim sözvermesi ferağ taahhüdü ferağ va’di.

geçiş intikal.~ töresi: intikalî hukuk (bk. çağlararası töre).

geçmez gayr-i mu’teber.

geçmezlik mu’teberiyyetsizlik.

gelenek an’ane.

geleneksel an’anevî.

gelir îrâd.

genişletme tevsî’.
68

gerçek kişi hakîkî şahıs (bk. doğal kişi).

Gereç mâ-lezime, levâzım.

gerek şart (karş. koşul).

gerekseme, gereksinme ihtiyâc.

geri alma istirdâd.

geri alma arancı (dilemi) istihkak da’vâsı (bk. iyelik arancı, dilemi).

geri verme iâde (karş. denkleştirme).

geri-alım hakkı vefâ hakkı.

gezici seyyâr.

gider masraf.

giderme arancı (dilemi) men’ da’vâsı.

gönderen mürsil.

gönderme irsâl.

gönülalma ma’nevî tazminât (bk. tinsel zarar -giderim).

göreli nisbî. ~ hak: nisbî hak.

görenek örf ve âdet. ~ töresi: örf ve âdet hukuku.

göreneksel örfî.

görevden ötürü re’sen.


69

görevli me’mûr.

resmî. ~ arıtım: resmî tasfiye. ~ belgit(dayanç) : resmî sened. ~

Görevsel biçim: resmî şekil.

görünüşteki işlem zahirî muamele (karş. danışıklı işlem).

görüşleri birleştirme tevbîd- i ictihâd karârı,ictihâdları birleştirme karârı (bk. İnançları

kıyılgısı birleştirme kıyılgısı).

gözetim nezâret. ~ katı (orunu) : nezâret makamı.

günce yevmiyye defteri (bk. günlük, günlük defter).

gündelik yevmiyye.

gündem rûznâme.

günlük, günlük defter yevmiyye defteri (bk. günce).

güvençli işlem i’timâda müstenid muamele (bk. inançlı işlem).

hacir kısıt.

hacretmek kısıtlamak.

hâdim gayr-i menkul katlanan taşınmaz.

hak düşümü sukut-ı hak. ~ süresi: sukut-ı hak müddeti.

hak etmiş müstahak (doğrusu: müstahik).

hak ıssı hak sâhibi.

hak kazanma istihkak.


70

hak sâhibi hak ıssı.

hak yeteneği hak ehliyyeti, medenî haklardan istifâde ehliyyeti.

hakem yargıcı.

gerçek kişi, doğal kişi (die natürliche Person, personne

hakîkî şahıs physique).

hâkim yargıç.

hâkim gayr-i menkul katlandıran taşınmaz.

hakk-ı mükteseb bk. mükteseb hak.

hakkın kötüye kullanılması hakkın sû-i isti’mâli.

hakkın sû-i isti`mâli hakkın kötüye kullanılması.

haklar hukuk (karş. töre).

haklı muhik.

hakseverlik nısfet (nasafet).

haksız eylem haksız fi’l.

haksız fi`l haksız eylem.

haksız karışma haksız müdâhale.

haksız rekabet haksız yarışma, haksız yarışıcılık.

haksız yarışıcılık, haksız

yarışma haksız rekabet.


71

hâl-i acz bk. aciz hâli.

halef ardıl.

halefiyyet ardıllık.

hâlin îcâbı durumun gereği, durumun isteri.

hâmile muharrer taşıyana yazılı.

hapis hakkı alıkoma hakkı (Zurückbehaltungsrecht,droit de retention).

tasarruf. ~ işlemi: tasarrufî muamele, tasarruf muamelesi (karş.

harcama borçlanma işlemi). ~ özgürlüğü: tasarruf nisâbı.

hâsılat kirası ürün kirası.

havâle yollama.

haydi haydi evleviyyetle (bk. yeğlikle).

haysiyyet onur.

hâzır anık. ~ lar arasında: anıklar arasında.

hediyye armağan.

Hesâb-ı kat`î bk. hisâb- ı kat’î.

hesâba katma mahsûb.

Hey`et-i umûmiyye bk. umûmî hey’et.

hîle aldatma.

hibe bağış, bağışlama, ~ akdi: bağış, bağışlama sözleşmesi. ~ eden:


72

bağışlayan. ~ edilen: bağışlanan. ~ va’di: bağışlama sözvermesi.

himâye koruma.

hisâb-ı kat`î kesin hesap.

hisse 1) pay. 2) düşerge.

hissedâr paydaş.

hitâm sona erme, bitim.

hizmetli müstahdem (karş. çalışma yardımcısı).

1) haklar. 2) töre. ~ -ı âmme: bk. âmme hukuku. ~ -ı husûsiyye:

hukuk bk. husûsî hukuk.

hukukî törel, ~ muamele: törel işlem. ~ münâsebet: törel ilişki.

husûmet ehliyyeti 1) aktif ~ aranç, dilem yöneltme yetkisi. 2) pasif ~: aranç, dilem

(salâhiyyeti) yöneltilme yetkisi.

husûsî özel. ~ hukuk: özel töre. şahıs: Özel kişi.

hükmî şahıs tüzel kişi.

hükmî şahsiyyet tüzel kişilik.

1) yargı (Urteil, décision) 2) kural (Bestimmung, régle,

hüküm disposition). 3) etki, sonuç (Wirkung, effet).

hükümsüzlük etkisizlik.

hürriyyet özgürlük.
73

1)objektif ~ :dürüstlük, dürüstlük kuralları (Treu und Glauben).

hüsn-i niyyet 2) sübjektif~ : iyi inanç (Guter Glaube).

hüviyyet kimlik.

1) ister. 2) önerme, öneri, ~a da’vet: önermeye çağırı ,~

îcâb yapmak, ~ da bulunmak: önermek.

îcâb-ı hâl bk. hâlin icâbı.

îcâr kirâ ~ akdi: kira sözleşmesi.

îdâ saklatma (bk. vedia).

ödeme. ~ mahalli: ödeme yeri. ~ makamına edâ: ödeme yerine

edim, Ödeme yerine geçen edim (Leistung erfüllungsstatt, dation

en paiment). ~ zamânı: ödeme çağı. ~ yı istihdâf eden edâ:

ödeme uğruna edim (Leistung erfüllungshalber, dation en vue de

îfâ paiment).

îrâd gelir.

ısmarlanan (yapıt = eser =

istısnâ` sözleşmesinde) müteahhid.

ısmarlayan (yapıt = eser =

istısnâ` sözleşmesinde) iş sâhibi.

ıttılâ öğrenme.

ıvaz 1) edim. 2) karşı edim.


74

ıvazsız 1) karşılıksız, karşı edimsiz.

ızhâr açığa vurma, ~ı:irâde istek açığa vurması.

ızrâr etmek zarar vermek.

ıztırâr hâli zorunluluk durumu, zorunlu durum.

i`lâm yargı belgesi.

i`tibâr emri saygınlık vekilliği.

İ`timâda müstenid

muâmele güvençli, inançlı işlem.

İ`tinâ özen.

karşıtlık. ~ muhâkeme usulü: karşıtlık yargılayışı, karşıtlık

i`tirâz yargılama süreci.

i`tizâr özür dileme, özürlenme.

i‘tibâr mektûbu saygınlık betisi.

iâde 1) geri verme. 2) (kalıt = mîrâs’ta) denkleştirme(Ausgleichung).

iâre iğreti verme (bk. âriyyet).

iaşe geçindirme.

ibra (dernekte) aklama.

ibtidâen önceden, baştan.

İcâzet onay. ~ vermek: onaylamak.


75

1) yürütme. 2) yerine getirme. ~ ta’kıybi: bk. cebrî icrâ ta’kıybi.

icrâ ~ Vekîlleri Hey’eti: Bakanlar Kurulu.

ictihâd bilimsel görüş, inanç.

ictihâdları birleştirme

kararı inançları, görüşleri birleştirme kıyılgısı.

ictinâb da`vâsı önleme arancı, dilemi.

içtimâ` toplantı.

idâre yönetim. ~ hey’eti: yönetim kurulu. ~ hukuku: yönetim töresi.

iddiâ sav. ~ etmek: savlamak.

ifâde anlatım.

batkı, batkınlık. ~ masası: batkı, batkınlık yığını (Konkursmasse,

iflâs masse de faillite).

âriyyet. ~ alan: âriyyet alan, müsteîr. ~ söyleşmesi: âriyyet akdi.

iğreti ~ veren: âriyyet veren, muîr. ~ verme: iâre (bk. âriyyet).

ihâle üsterme.

ihbâr bildirim. ~ etmek: bildirmek,

ihmâl savsama. ~ etmek: savsamak.

ihrâc çıkarma.

ihrâz kapma, kapım (Aneignung, occupation).


76

ihtâl bozma.

ihtâr uyarım.

ihtilâf çekişme, anlaşmazlık.

ihtimâl olasılık.

ihtimâlî olasıl.

ihtimâm özen.

ihtirâ türetme, buluş.

ihtirâzı kayıd saklı tutma yazgısı (Vorbehalt, clause de réserve).

ihtiyâc gereksinme, gerekseme.

ihtiyât sakıntı.

ihtiyâtî sakıntıl.

1) (kalıt töresi = mîrâs hukuku’nda:) a) ale’l-âde ~:yedek

harcama. b) fevka’l-âde ~: son kalıtçı atama. 2) (vekillik

ikame sözleşmesinde:)başkasını kendi yerine geçirme.

ikame-i da`vâ bk. da’vâ ikamesi.

ikametgâh yerleşme yeri, yerleşge.

ikrâh korkutma.

ikrâr tanıma.

ikrâr bi`l kitâbe yazılı tanıma.


77

ikrâz ödünç verme.

iktisâb kazanma.

kazandırıcı. ~ mürûr-ı zamân: kazandırıcı yıllanma, kazandırıcı

iktisâbî zamanaşımı.

iktisâd tutum.

iktisâdî tutumsal.

ilân duyuru.

ileri sürmek der-meyân (doğrusu: dermiyân) etmek.

ilgili alakadar.

ilişkin müteallik. ~ olmak: taallûk etmek.

illet neden.

illî nedensel.

illiyyet nedensellik. ~ rabıtası: nedensellik bağı.

ilmî ictihâd Öğreti (Lehre, doctrine).

iltihak katılma.

iltizâmî muâmele borçlanma işlemi (Verpflichtungs geschaeft).

ilzâm etmek bağlamak, borçlandırmak. İ

imkân olanak.

imkânsız olanaksız.
78

imkânsızlık olanaksızlık.

imtinâ` kaçınma.

imtiyâz ayrıcalık.

imtizâcsızlık geçimsizlik.

İn`ika d (sözleşmede) kurulma.

inanca te’mînât.

inancalamak te’mîn etmek.

inançları (görüşleri)

birleştirme kıyılgısı tevhîd-i ictihâd karârı, ictihâdları birleştirme karârı.

inançlı işlem i’timâda müstenid muamele (bk. güvençli işlem).

infisâh bozulma, (derneklerde) dağılma.

infisâhî şart bozucu koşul.

inhisâr tekel.

inhisârî kendi başına, tekelli.

inkâr yadsıma. ~ etmek: yadsımak.

biçimleyici, ~ da’vâ: biçimleyici aranç, dilem

(Gestaltungsklage). ~ hak: biçimleyici hak. ~ hüküm:

inşâî biçimleyici yargı. ~ muamele: biçimleyici işlem.

intifâ` asılanma. ~ hakkı: asılanma hakkı.


79

intihâb seçim. ~ hakkı: seçim hakkı.

intikal geçiş.

geçiş töresi, çağlar arası töre (Übergangsrecht, Intertemporales

intikalî hukuk Recht, droit transitoire).

iptâl bk. ibtâl.

iptidâen bk. ibtidâen.

istek, ~ beyânı: istek açıklaması (Willenklaerung). fesâdı: istek

irâde bozukluğu. ~ izhârı: istek açığa vurması (Willensaeusserung).

istek koşulu (Willensbedingung). sırf ~: dilek koşulu

irâdî şart (Wollensbedingung, condition purement potestative).

irsâl gönderme.

katlandırım. ~ hakkı: katlandırım hakkı. aynî (arzî )~hakkı:

irtifak yersel katlandırım hakkı.şahsî ~ hakkı: kişisel katlandırım hakkı.

irtikâb etmek (kötü iş) işlemek.

isbât tanıt. ~ etmek: tanıtlamak. ~ külfeti: tanıt yükü.

isim ad.

irâde. ~ açığa vurması: irâde izhârı. ~ açıklaması: irâde beyânı, ~

istek koşulu: irâdî şart.

isteksel sözleşme rızâî akid.

ister îcâb (karş. önerme, öneri).


80

isti`fâ çekilme, bozacağını bildirme (Kündigung, congé,démission).

istibdâl değiştirme, değişme.

istifâde yararlanma.

istihdâm eden çalışma yardımcısı kullanan (Borçlar Yasası, 55).

istihkak hak kazanma.

geri alma arancı, dilemi iyelik arancı, dilemi

istihkak da`vâsı (Herausgabeanspruch, Eigentumsklage,action en revendication).

istihlâf ardıl (halef) olma.

istimâ` olunma dinlenme.

istinâf mahkemesi üst yargılık (Obergericht).

istirdâd geri alma.

istisnâ ayrık tutma (bk. müstesnâ).

İstisnâ` akdi yapıt (eser) sözleşmesi (Werkvertrag).

iş akdi iş sözleşmesi.

1) (iş sözleşmesinde) işveren. 2) (yapıt = eser=istısnâ’

iş sâhibi sözleşmesinde) ısmarlayan (der Besteller).

iş sözleşmesi iş akdi.

işgal kapma, kapım (Aneignung, occupation) (bk. ihrâz).

işleme hukukî tagyîr.


81

iştirâ alım. ~ hakkı alım hakkı (Kaufsrecht, droit d’ emption).

1) katılma. 2) ortaklık. ~ hâlinde mülkiyyet:ortak iyelik

iştirâk (Gesamteigentum). ~ hissesi: katılma payı, katkı (Beitrag).

iştirâkli kirâ ortakçılık, yarıcılık (yoluyla kirâ).

işveren (iş sözleşmesinde): iş sahibi.

itfâ (borçlar için) söndürüm, borç kapatma.

itki saik.

ivaz ivazsız bk. ıvaz, ıvazsız.

mâlik. ~ gibi elmenlik: mâlik sıfatiyle zi’l-yedlik (bk. öz

iye tutkanlık).

iyeliği saklı tutma yazgısı mülkiyyeti muhâfaza kaydı.

iyeliğin geçirilmesi mülkiyyetin nakli.

iyi inanç sübjektif hüsn-i niyyet.

izâa yitirme.

izhâr bk. ızhâr,

izin boşuğ.

kabûl taplama. ~ etmek: taplamak.

kabz alma (bk. tesellüm).

kaçını def’, defi (bk. savu).


82

kaçınma imtinâ’.

kaide kural.

kaim olma yerine geçme.

kaim şey yedek, yedek nesne, yerine geçen nesne (Surrogat, Ersatz).

kalan bakıyye (bk. artan, artık).

kaldırılmış mülga.

kaldırma 1) ilga. 2) ref’ (refi). 3) nez’ (nezi).

kalın cihâz (bk. çeyiz, donatım).

mîrâs. ~ arancı (dilemi) : mîrâs sebebiyle istihkak da’vâsı. ~

sözleşmesi: mîrâs mukavelesi. ~ töresi: mîrâs hukuku. ~ a

yaraşma: mîrâsa.liyâkat. ~ ın geçişi: mîrâsın intikali, ~ ın

görevsel arıtımı: mîrâsın resmî tasfiyesi. ~ ın görevsel yönetimi:

kalıt mîrâsı

kalıtbırakan mûris, müverris, mîrâsbırakan.

kalıtçı mîrâsçı (bk. atanmış ~, ön ~, son ~, yasal).

kalıtçılar ortaklığı mîrâs şirketi.

âmme. ~ düzeni: âmme intizâmı. ~ töresi: âmme hukuku. ~ tüzel

kişiliği: âmme hükmî şahsiyyeti. ~ yararı: âmme menfaati,

kamu maslahat.

kanâat kanı.
83

kanı kanâat.

kanıt delil.

yasa. ~ -ı Medeni: bk. Medeni Kanun. ~ un lafzı: yasanın

söylemi, sözü. ~ un ruhu (gayesi, maksadı): yasanın ereği,

kanûn amacı, özü.

kanûnî yasal.

kapım ihrâz, işgal (bk. kapma).

kaplam şümûl (bk. çevre, çevre-içi).

kapma ihrâz, işgal (bk. kapım).

karâr kıyılgı.

karı koca malları

sözleşmesi evlenme mukavelesi (bk. evlenme malları sözleşmesi).

karîne belirti, ~ -i kaatıa: bk. farziyye.

karma muhtelit. ~ bağış, bağışlama: muhtelit hibe.

karşı edim ıvaz, mukabil edâ.

karşılık bedel.

karşılıklı sözleşmeler mütekabil taahhüdleri hâvî akidler.

karşılıksız, karşı edimsiz ıvazsız.

karz ödünç.
84

kasd amaçlama. ~ etmek: amaçlamak.

kasden, kasdî amaçlayarak.

kat 1) kat. 2) makam (bk. orun).

kat`î kesin.

kat`iyyet kesinlik.

katılma 1) iştirâk. 2) (da’vaya) müdâhale. ~ payı, katkı : iştirâk hissesi.

katlanan taşınmaz hâdim gayr-i menkul.

katlandıran taşınmaz hâkim gayr-i menkul.

katlandırım irtifak. ~ hakkı: irtifak hakkı.

katma mülhak.

kayd-ı hayât ile îrâd akdi sağlığınca gelir sözleşmesi.

kayıd yazgı.

kaytd-ı ihtirâzî bk. ihtirâzî kayıd.

kazâ 1) yargı. 2) beklenmedik olay.

kazâî yargısal.~ rüşd: yargısal erginlik.

kazanç paylı âile malları

ortaklığı hisse-i temettu’ şartiyle âile şirket-i emvâli.

kazandırıcı iktisâbî. ~ yıllanma (zamanaşımı) : iktisâbî mürûr-ı zaman.

kazanma iktisâb.
85

kaziyye-i muhkeme kesin yargı.

keenlemyekün yok.

boyun olma, boyunluluk. ~ akdi: boyun olma,boyunluluk

kefâlet sözleşmesi.

kefîl boyunlu.

kefîle kefîl art boyunlu (Nachbürge, arrière caution).

kendi başına inhisârî (bk. tekelli).

kendiliğinden hak alma bizzat ihkak-ı hak.

kendisine gönderilen mürselün ileyh.

kendisine yollanan mühâlün aleyh.

kentişleri belediyye.

kesin kat’î. ~ hesap: hesâb-ı kat’î. ~ yargı: kaziyye-i muhkeme.

kındıran, kındırıcı müşevvik (bk. kıştırtan, kışkırtıcı).

kısım bölüm.

kısıtlamak hacretmek.

kısıtlı mahcûr.

kısmî bölümsel. ~ te’diye: bölümsel ödeme.

kışkırtan, kışkırtıcı müşevvik (bk. kındıran, kındırıcı).

kıyâs örnekseme.
86

kıyâsen örnekseme yoluyla, örneksenerek.

kıyemî şeyler, kıyemiyyât bk. gayr -i mislî şey.

Kıyılgı karâr.

kıyın cezâ.

kıymet değer.

kıymetli evrak değerli kâğıtlar.

evlâd edinilen, evlâdlık (bk. çocuk edinilen). ~ alma: evlâd

kızlık edinme (bk. çocuk edinme).

kirâ îcâr. ~ karşılığı: îcâr bedeli, kirâ ücreti. ~ sözleşmesi: îcâr akdi.

kirâ ücreti kirâ karşılığı.

kirâcı müste’cir.

kiralanan me’cûr.

kirâlayan mûcir.

kişi şahıs.

ahvâl-i şahsiyye sicilli, nüfûs sicilli (bk. kişiler, kişisel durumlar,

kişiler kütüğü kişi durumları kütüğü).

kişiler töresi şahsın hukuku.

kişilik şahsiyyet. ~ hakları: şahsiyyet hakları.

kişisel şahsî, ~ durumlar: ahvâl-i şahsiyye. ~ durumlar kütüğü ahvâl-i


87

şahsiyye sicilli, nüfûs sicilli (bk. kişiler, kişi durumları kütüğü).

~ hak: şahsî hak. ~ sonuçlu babalık arancı (dilemi) : ahvâl-i

şahsiyyeye müteallik neticeleriyle babalık da’vâsı, şahsî ne

kitâb betik.

koğuşturma ta’kîb.

korkutma ikrâh.

koruma himâye, siyânet.

koşul şart (karş. gerek).

koşullar şerâit.

kökler usûl, asıllar.

kötü durum sû-i hâl.

kötü inanç sû-i niyyet.

kötü kullanma sû-i isti’mâl (bk. kötüye kullanma).

kötü yönetim sû-i idâre.

kötüye kullanma sû-i isti’mâl (bk. kötü kullanma),

kullanma isti’mâl. ~ karşılığı, ~ çıkarları karşılığı:ecr-i misil.

kurucu müessis.

kurulma in’ikad.

kusur sun-i taksîr, taksîr.


88

külfet yük. ~ i isbât: tanıt yükü.

küll tüm.

nesne bütünlüğü (Sachgesamtheit) (karşıtı : hak bütünlüğü =

küll teşkîl eden eşyâ Rechtsgesamtheit).

küllî halef tümel ardıl

küllî halefiyyet tümel ardıllık.

küllî intikal tümel geçiş.

külliyyât topgu.

kütüğe yazım tescil, ~arancı (dilemi) : tescîl da’vâsı.

kütüğe yazmak tescîl etmek.

kütük sicil.

lafız söylem, söz. kanûnun~ ı: yasanın söylemi, sözü.

lafzî söylemsel, sözel, ~ tefsir: söylemsel, sözel yorum.

levâzım gereç (bk. mâ-lezime).

lüzûmlu vasıfda hatâ bk. esâsda hatâ.

sözleşme konusu. ~ de hatâ: sözleşme konusunda yanılma,

ma`kudün aleyh yanılgı.

ma`kul ussul, ussal.

ma`zeret özür.
89

mâ-lezîme gereç.

mâ-melek varlık, malvarlığı, varı yoğu.

1) (yasa, tüzük, sözleşme ile başkalarında) ayrıt, ayrıltı (Artikel,

madde article). 2) (“matière” anlamında) özdek, nen.

maddî özdeksel, nensel.

mahal yer.

mahallî yerel.

mahallîleştirmek yerelleştirmek.

mahcûr kısıtlı.

sınırlı. ~ aynî hak: sınırlı nesnel hak. ~ ehliyyet: sınırlı yetenek.

mahdûd ~ ehliyyetli: sınırlı yetenekli. ~ yeteneksiz: sınırlı yeteneksiz.

mahfûz saklı,~ mallar: saklı mallar. ~ hisse: saklı pay.

mâhiyyet nelik.

mahkeme yargılık.

mahrûm yoksun.

mahrûmiyyet yoksunluk, mîrâsdan ~: kalıttan yoksunluk.

mahsûb hesâba katma.

makam kat, orun.

makbûz alındı.
90

maksad amaç.

iye. ~ sıfatiyle zi’l-yedlik : öz elmenlik, iye gibi elmenlik, iyece

mâlik elmenlik (Eigenbesitz).

mallar emvâl.

malvarlığı mâ-melek (bk. varlık, varı-yoğu).

mâni` engel.

maslahat 1) iş, durum. 2) kamu yararı.

masraf gider.

me`cûr kirâlanan.

me`mûr görevli.

mebde` başlangıç.

mebi` satılan.

meblağ tutar.

medenî hak yurttaşsal hak.

medenî haklardan istifâde

ehliyyeti hak yeteneği (Rechtsfaehigkeit).

medenî hakları kullanma

ehliyyeti eylem yeteneği (Handlungsfaehigkeit).

medenî hukuk yurttaşlar töresi (Zivilrecht, bürgerliches Recht, droit civil).


91

Yurttaşlar Yasası (Zivilgesetzbuch, Bürgerliches Gesetzbuch,

Medenî Kanûn Code Civil).

mefrûğün leh geçirilen.

mekfûlün bih boyunluluk konusu.

memâlik-i ecnebiyye yabancı ülkeler.

Memnû` yasak. ~ tasarruflar: yasak işlemler.

memnû`iyyet yasaklık, yasak olma.

men` da`vâsı giderme arancı, dilemi.

taşkınlığın, elatmanın giderilmesi. ~ da’vâsı: taşkınlığın,

men`-i müdâhale elatmanın giderilmesi arancı, dilemi.

menfaat çıkar.

menkul taşınır.

mer`iyyet yürürlük. ~ Kanûnu: Yürürlük Yasası.

merâsim tören.

merdûd yadlanmış.

merhûn tutulu.

merkez özek.

mes`ele sorun.

mes`ûl sorumlu.
92

mes`ûliyyet sorumluluk, sorum.

mesâî çalışma (çalışmalar).

mesken konut.

meslek uğraş.

meslekî uğraşsal.

mevhûbün leh bağışlanan.

mevzu` konu.

kalıt. ~ hukuku : kalıt töresi. ~ mukavelesi: kalıt sözleşmesi. ~

sebebiyle istihkak da’vâsı: kalıt arancı, dilemi (Erbschaftsklage,

action en pétition d’hérédité), ~ şirketi: kalıtçılar ortaklığı

mîrâs (Erbengemeinschaft). ~ a liyâkat: kalıta yaraşma.~ m intik

kalıtçı, kanûnî ~: yasal kalıtçı, mansûb ~: atanmış kalıtçı.

mîrâsçı (ikamede) nâm -zed ~: son kalıtçı. ön ~ : ön kalıtçı.

mislî eşyâ, misliyyât benzeri bulunabilen nesneler, benzerli nesneler.

mu`teber geçer, geçerli.

mu`teberiyyet geçerlik.

mu`teberiyyetsizlik geçmezlik, geçersizlik.

muaccel ödeme günü gelmiş.

ödeme gününün gelmesi. ~ kaydı: Ödeme gününün gelmesi

muacceliyyet yazgısı.
93

muâmelât alışveriş, alavere (bk. ahz ü i’tâ).

muâmele işlem.

muâvin şahıs ödeme yardımcısı (Borçlar Yasası, 100) (karş. müstahdem).

mûcir kirâlayan, kirâya veren.

mûdi` 1) saklatan. 2) yatıran.

yargılama. ~ usûlü: yargılama süreci, yargılayış (procédure,

muhâkeme Prozess, Verfahren).

muhâlün aleyh kendisine yollanan.

muhâlün leh yollanan.

muhayyer seçmeli.

muhîl yollayan.

muhik haklı. ~ sebeb: bk. mühim sebeb.

muhtelit karma. ~ hibe: karma bağışlama.

muhtemel olası.

muîn destek. ~ den mahrûmiyyet: destekten yoksunluk.

muîr bk. âriyyet veren.

mukavele sözleşme.

mûkıym yerleşken.

mukriz ödünç veren.


94

muntazar hak beklemeç, beklenen hak (Anwartschaft, droit expectatif).

murâkabe denetim.

murâkıb denetçi.

mûrîs kalıtbırakan.

mûsâ leh vasiyyet edilen, vasiyyet alan.

mûtazarrır zarar gören.

saltık, salt. ~ butlân: çürüklük (Nichtigkeit, nullité) (karş. nisbî

mutlak butlân).

muvâfakat onam. ~ etmek: onamak.

muvakkat geçici. ~ tescîl: geçici yazım.

muvâzaa danışık. ~ lı muamele: danışıklı işlem (karş. zahirî muamele).

mücbir sebeb zorlayıcı neden.

müdâfaa savunma.

müdâhale karışma, taşkınlık, elatma.

müddeâ savlık.

müddeâ aleyh bk. da’vâlı.

müddeâ bih aranç konusu, arançlık dilem konusu,dilemlik.

müddeî bk. da’vâcı.m

müddeî-i umûmî savcı.


95

müddet süre.

müdîr yönetmen.

müeccel ödeme günü gelmemiş, erteli.

müessese kurum.

müessis kurucu.

müflis batkın.

mühim önemli: ~ sebeb: önemli neden.

mükâfat ilânı ödül duyurusu.

mükâfat va`di Ödül sözvermesi.

mükâfâtlı müsâbaka i`lânı ödüllü yarışma duyurusu.

mükellef yükümlü.

mükellefiyyet yüküm, yükümlülük.

mükellefiyyetli hibe yükümlü bağışlama, yükümlü bağış.

mükteseh hak kazanılmış hak. mülga: kaldırılmış. mülhak: katma.

mülk özgülük.

iyelik. ~ i muhâfaza kaydı: iyeliği saklı tutma yazgısı. ~ in nakli:

mülkiyyet iyeliğin geçirilmesi.

mülzem bağlı.

mümessil temsilci başkası adına davranan, başkası adına davranıcı


96

özdeyen, özdeyici.

mümeyyiz ayırtım gücü olan, ayırtım güçlüsü (bk. temyîz kudreti).

münâkasa eksiltme.

münâzaa çekişme. ~ lı: çekişmeli.

münâzaun fîh çekişmeli.

münhasıran şahsa bağlı en (salt) kişisel haklar (höchstpersönliche Rechte, droits

haklar strictement personnels).

mürâcaât başvurma.

mürselün ileyh kendisine gönderilen.

mürsil gönderen.

mürtehin tutu alan.

yıllanma (Verjaehrung), zamanaşımı. âdî ~:olağan yıllanma,

zamanaşımı, fevka’l -âde ~: olağanüstü yıllanma, zamanaşımı.

ıskatî ~ düşürücü yıllanma, zamanaşımı, iktisâbî ~ kazandırıcı

yıllanma, zamanaşımı. ~ın kat’ı: yıllanmanın, zamanaşımının

Mürur-ı zaman kesilmesi. ~

müsâvât eşitlik.

müsâvâten eşit olarak, eşitçe.

müsâvî eşit.

müsbet 1) olumlu. 2) tanıtlı.


97

müsbit 1) saptayan. 2) tanıtlayan.

müstahak (doğrusu: müstahik): hak etmiş, hak kazanmış.

1) hizmetli. 2) çalışma yardımcısı (Borçlar Yasası, 55) (karş.

müstahdem muâvin şahıs).

müstakar (doğrusu: müstakır) yerleşmiş.

müstakil bağımsız.

müstakillen bağımsızca, bağımsız olarak.

müstakriz ödünç alan.

müste`cir kirâcı.

müsteîr bk. âriyyet alan.

müstesnâ ayrık.

müstevda` 1) saklayan (bk. vedîa alan). 2) saklama konusu, saklanılan.

müstevdi` saklatan (bk. Mûdi’).

müşevvik kışkırtan, kışkırtıcı kındıran, kındırıcı.

müştekÎ yakınan, yakınıcı.

müştemilât eklenti, eklentiler.

müşterek borçlu birlikte borçlu.

müşterek mâlikler paydaşlar, birlikte iyeler.

müşterek mülkiyyet paylı iyelik, birlikte iyelik (Miteigentum, copropriété) (karş.


98

iştirâk hâlinde mülkiyyet).

1) sözveren, yüklenci 2) (yapıt =. eser = istısnâ’ sözleşmesinde)

müteahhid ısmarlanan.

müteallik ilişkin.

mütekabil taahhüdleri hâvî

akidler karşılıklı sözleşmeler.

mütekeffil sağlayan (bk. tekeffül).

mütemerrid direnen.

müterâfik kusûr birlikte kusur (birlikte nedenleme).

mütesâvî eşit, eşitlenmiş.

mütesâviyen eşit olarak, eşitçe.

dayanışmalı (solidarisch, solidaire). ~ borç: dayanışmalı borç. ~

kefalet: dayanışmalı boyunluluk. ~ mes’ûliyyet: dayanışmalı

müteselsil sorumluluk, dayanışmalı sorum.

müteveffâ ölen.

müvekkelün bih vekillik konusu.

müvekkil vekillik veren, vekil eden.

müverris kalıtbırakan (bk. mûris).

müzâyaka sıkıntı.
99

müzâyede artırma.

nafaka geçimlik, bakım.

nakid akça.

nakil geçirme, geçirim. ~ taahhüdü: geçirim söz vermesi.

nakliyye mukavelesi taşıma sözleşmesi.

nakliyyeci taşıyıcı.

nâma muharrer ada yazılı.

yayınlayan, yayınlayıcı, yayıncı yayımlayan,yayımlayıcı,

nâşir yayımcı.

nazariyye kuram.

neden sebeb, illet.

nedensel illî.

nedensellik illiyyet. ~ bağı: illiyyet râbıtası.

nedensiz zenginleşme sebebsiz iktisâb.

nef` (nefi) yarar.

nelik mâhiyyet.

nen madde (“matière” anlamında) (bk. özdek).

nensel maddî (bk. özdeksel).

nesebi sahîh çocuk evlilik içi çocuk.


100

nesebi sahih olmayan

çocuk evlilik dışı çocuk.

nesil kuşak.

nesnel aynî. ~ hak: aynî hak.

nesneler eşyâ. ~ töresi: eşyâ hukuku.

neşir yayım. ~ mukavelesi: yayım sözleşmesi.

neşrettiren yayınlatan, yayımlatan.

nev` (nevi) borcu, nev`an

muayyen borç çeşit borcu.

nez` (nezi) kaldırma.

nezâret gözetim. ~ makamı: gözetim katı, gözetim orunu.

nısfet (nasafet) hakseverlik.

nikâh 1) evlenme. 2) evlilik.

göreli. ~ butlân: bozulabilme, bozdurulabilme (Anfechtbarkeit)

nisbî (karş. mutlak butlan). ~ hak:göreli hak (karş. mutlak hak).

nişanlanma yavuklanma,

nişanlı yavuklu.

nişanlılık yavukluluk.

nitelendirme tavsîf.
101

nitelendirmek tavsîf etmek.

nizâm düzen.

nizâmî hüküm düzen kuralı (Ordnungsvorschrift).

nizâmnâme tüzük.

noksan 1) eksiklik. 2) eksik.

nüfûs sicilli kişiler kütüğü.

nümûne örnek, ~ üzerine satım: Örneğe göre satım.

evlâdlık, evlâd edinilen (bk. kızlık). ~ alma: evlâd edinme (bk.

oğulluk kızlık alma, çocuk edinme).

ale’l-âde (bk. bayağı). ~yıllanma (zamanaşımı) : âdî mürûr-ı

olağan zaman.

olağanüstü durum fevka’l-âde hâl.

olağanüstü yıllanma

(zamanaşımı) fevka’l-âde mürûr-ı zaman.

olanak imkân.

olanaksız imkânsız.

olanaksızlık imkânsızlık.

olası muhtemel. olasıl: ihtimâlî.

olasıl ihtimâlî.
102

olumlu müsbet.

onam rızâ, muvâfakat.

onamak muvâfakat etmek.

onay icâzet, tasdîk.

onaylamak icâzet vermek, tasdîk etmek.

ondalık a’şâr.

onur şeref, haysiyyet.

ortadan kalkma zevâl (bk. sona erme).

ortakçılık, yarıcılık

(yoluyla kirâ) iştirâkli kirâ.

ortaklar şürekâ.

ortaklık şirket.

orun makam (bk. kat).

oturma hakkı süknâ hakkı.

oy re’y.

oyçokluğu ekseriyyet-i ârâ.

îfâ. akça ~ : te’diye.~ arancı (dilemi) : îfâ da’vâsı.~ çağı: îfâ

zamanı. ~ güçsüzlüğü: aciz. ~ güçsüzlüğü belgesi: aciz

ödeme vesîkası.~ gücü olmayan: âciz. ~ günü gelmemiş: müeccel (bk.


103

erteli).~ günü gelmiş: muaccel, ~ gününün gelmesi:

muacceliyyet. ~ gününü

ödemezlik adem-i îfâ.

ödence taksît.

ödenti âidât.

ödeşim, ödeşme takas.

Ödev vazîfe. ~ ler: vezâif, vazîfeler.

ödeyemez âciz (bk. ödeme gücü olmayan).

ödeyemezlik aciz (bk. ödeme güçsüzlüğü).

mükâfat. ~ duyurusu: mükâfat i’lânı. ~ sözvermesi: mükâfât

ödül va’di.

ödüllü yarışma duyurusu mükâfâtlı müsâbaka i’lânı.

ödünç karz. alan: müstakriz. ~ veren: mukriz. ~ verme: ikrâz.

öğrenme ıttılâ’.

Öğreti ilmî ictihâd.

ölçümleme takdîr etmek (karş. değer biçmek).

ölen müteveffâ.

Ölüm vefât. ~ e bağlı harcama: ölüme bağlı tasarruf.

ölünceye kadar bakma sağlığınca bakma sözleşmesi.


104

akdi

ön akid ön sözleşme.

ön kalıtçı Ön mîrâsçı.

ön sözleşme ön akid.

ön-alıcı şefi’ (bk. yeğ-alıcı).

ön-alım hakkı şuf’a hakkı (bk. yeğ-alım hakkı).

önceden ibtidâen.

öncel selef.

öneri, önerme îcâb. ~ ye çağırı: îcâba da’vet.

öngörmek derpiş etmek.

önleme arancı (dilemi) ictinâb da’vâsı.

örf ve âdet görenek. ~ hukuku görenek töresi.

örfî göreneksel.

örneğe göre satım numûne üzerine satım.

öz elmenlik mâlik sıfatiyle zi’l-yedlik (bk. iye gibi elmenlik).

özdek madde (”matière” anlamında) (bk. nen).

özdeksel maddî (bk. nensel).~ zarar-giderim: maddî tazmînât.

özek merkez.
105

özen ihtimâm, i’tinâ.

özgülük mülk.

özgür serbestî, hür. ~ mallar: serbest mallar.

özgürlük serbestî, hürriyyet.

özür ma’zeret. ~ dileme, özürlenme: i’tizâr.

parça borcu ferden muayyen borç.

pasif husûmet ehliyyeti

(salâhiyyeti) aranç, dilem yöneltilme yetkisi (bk. husûmet ehliyyeti).

paydaş hissedâr, müşterek mâlik (bk. birlikte iye).

pazar satak.

piyasa satak. ~ fîâtı: satak ederi.

râbıta bağ, bağıntı.

rahim döllük, dölyatağı.

râhin tutulayan, tutu koyan.

re`sen görevden ötürü (ex officio, d’office, von Amts wegen).

Re`sü`l mâl bk. sermâye.

re`y oy.

red yadlama.

reddetmek yadlamak.
106

ref` (refi) kaldırma.

rehin tutu. ~ almak: tutu almak. ~ etmek: tutulamak ,tutu komak.

reîs başkan.

rekabet memnü`iyyeti yarışma, yarışıcılık yasağı.

görevsel (officiel, öffentlich). ~ sened : görevsel dayanç,

görevsel belgit (öffentliche Beurkundung). ~ şekil: görevsel

resmî biçim. tasfiye: görevsel arıtım.

reşîd ergin.

rızâ 1) istek. 2) onam. ~ fesâdı: bk. irâde fesâdı.

rızâî akid isteksel sözleşme.

riâyet uyma.

riâyetsizlik uymama, uymazlık.

rûznâme gündem.

rüchan öncelik, yeğlik. ~ hakkı: öncelik, yeğlik hakkı.

1) dönme (Rücktritt, résiliation). 2) başvurma (Rückgriffj

recours). ~ hakkı: 1) dönme hakkı. 2) başvurma hakkı. ~ a kefil:

rücû` başvurma boyunlusu.

rüşd erginlik.

sağlama tekeffül.
107

sağlamak tekeffül etmek.

sağlayan tekeffül eden, mütekeffil.

sağlığınca bakma

sözleşmesi ölünceye kadar bakma akdi.

sağlığınca gelir sözleşmesi kayd-ı hayâtla îrâd mukavelesi.

sağtöre ahlak.

sâha alan.

sâik itki.

sakıntı ihtiyât.

sakıntıl ihtiyâtî.

sâkıt olmak düşmek.

vedîa. ~ konusu: vedîa (bk. saklanan nesne). sözleşmesi: vedîa

saklama akdi.

saklatan mûdi’.

saklatma tevdi’ (karş. yatırma).

saklayan müstevda’, vedîa alan.

saklı mahfûz. ~ mallar: mahfûz mallar.~ pay:mahfûz hisse.

saklı tutma yazgısı kayd-ı ihtirâzî, ihtirâzî kayıd.

salâhiyyet yetki.
108

salâhiyyetdâr yetkili.

salt, saltık mutlak.

saltık hak mutlak hak.

saptama tesbît (bk. belirtme). ~ arancı (dilemi):tesbît da’vâsı.

sarâhat açıklık.

sarfetmek harcamak.

sarîh açık.

satak 1) pazar. 2) piyasa. ~ ederi: piyasa fîâtı.

satılan mebi’.

satım bey’. ~ sözleşmesi:bey’ akdi.

satış akçası semen, semen-i mebi’. ~ nın indirilmesi: semenin tenzîli,

satman, satkan tacir (bk. tecimen). ~ lar: tüccâr.

satmanlık, satkanlık ticâret (bk. tecim).

sav iddiâ, müddeâ.

savcı müddeî-i umûmî.

savlamak iddiâ etmek.

savsama ihmâl.

savsamak ihmâl etmek.


109

savu def’, defi (bk. kaçını).

savunma müdâfaa.

savunmak müdâfaa etmek.

saygınlık i’tibâr. ~ betisi: i’tibâr mektûbu. ~ vekilliği: i’tibâr emri.

saymak addetmek.

sebeb neden.

seçmeli muhayyer.

sehebsiz iktisâb nedensiz zenginleşme (ungerechtfertigte Bereicherung).

selef öncel.

semen (semen i mebi`) satış akçası, ~in tenzîli: satış akçasının indirilmesi.

verim (Früchte, fruits), hukukî (medenî) ~: törel verim. tabiî ~:

semere doğal verim.

sened dayanç, belgit.

serbest özgür. ~ mallar: özgür mallar.

serbesti özgürlük, akid ~ si: sözleşme özgürlüğü.

1) ana akça, baş akça. 2) katılma payı, katkı (Beitrag) (Borçlar

sermâye Yasası, 521 ile sonrakiler)

seyyâr gezici.

sıfat 1) nitelik. 2) bk. husûmet ehliyyeti (salâhiyyeti).


110

sıhhat bk. mu’teberiyyet.

sıkıntı müzâyaka.

sınırlama tahdîd.

sınırlayıcı tahdîdî (bk. tüketici).

mahdûd. ~ nesnel hak: mahdûd aynî hak. ~ yetenek: mahdûd

ehliyyet. ~ yetenekli: mahdûd ehliyyetli. ~yeteneksiz: mahdûd

sınırlı ehliyyetsiz.

sıyânet koruma.

sicil kütük. ~ e kayıd: kütüğe yazım.

siyâset yurt yönetimi.

siyâsî yurt yönetimine ilişkin.

son istek harcaması vasiyyetnâme.

son kalıtçı nâmzed mîrâsçı (karş. ön kalıtçı). ~ atama : fevka’l-âde ikame.

sona erme hitâm, zevâl (bk. bitim, ortadan kalkma).

sorum, sorumluluk mes’ûliyyet.

sorumlu mes’ûl. ~’ olmak: mes’ûl olmak.

sorumsuzluk adem-i mes’ûliyyet.

soruşturma tahkîkat.

sömürme gabin.
111

söndürüm itfâ (bk. borç kapatma).

söylem, söz lafız.

söylemsel, sözel lafzî. ~ yorum: lafzî tefsîr (karş. ereksel yorum).

sözleşen âkid.

sözleşimsel akdî, mukavelevî (bk. sözleşmeli).

akid, mukavele. ~ cezâsı (kıyını) : cezâî şart. ~ konusunda

yanılgı, yanılma: ma’kudün aleyhde hatâ. ~ kurma sözvermesi:

sözleşme akid yapma va’di (bk. ön sözleşme). ~ özgürlüğü: akid serbestîsi.

sözleşmeli akdî, mukavelevî (bk. sözleşimsel).

sözleşmenin kuruluşu akdin in’ikadı.

sözlü şifâhî (karş. yazılı).

sözveren va’d eden.

sözverme va’d, vaad.

sû-i hâl kötü durum.

sû-i idâre kötü yönetim.

Sû-i isti`mâl kötü kullanma, kötüye kullanma.

Sû-i niyyet kötü inanç (böser Glaube).

suç cürüm.

sukut düşme. ~ ı hak: hak düşümü. ~ ı hak müddeti:hak düşümü süresi.


112

1) barış. 2) uzlaşma. ~ akdi: uzlaşma sözleşmesi. ~ hâkimi: barış

sulh yargıcı, ~ mahkemesi: barış yargılığı.

Sun`-ı taksîr kusûr.

sunmak arzetmek.

sûret 1) yol, biçim. 2) örnek.

susma sükût.

sübjektif hüsn-i niyyet bk. hüsn-i niyyet.

süknâ oturulacak yer. ~ hakkı: oturma hakkı.

sükût susma.

süre müddet.

sürekli dâimî.

şahâdet tanıklık. şahıs: kişi. şâhid: tanık.

şahıs kişi. şâhid: tanık.

şâhid tanık.

kişisel. ~ hak: kişisel hak. ~ irtifak hakkı: kişisel katlandırım

hakkı. ~ menfaatler: bk. şahsiyyet hakları. ~ ineticeleriyle

şahsî babalık da’vâsı: kişisel sonuçlu babalık arancı, dilemi.

şahsın hukuku kişiler töresi (Personenrecht, droit des personnes).

şahsiyyet kişilik. ~ hakları: kişilik hakları.


113

1) gerek (Voraussetzung). 2) koşul (Bedingung). irâdî ~ istek

koşulu (Willensbedingung), sırf irâdî ~ :dilek koşulu

şart (Wollensbedingung).

şâyi` hisse yaygın pay.

şefi` yeğ -alıcı, ön alıcı (Vorkaeufer, titulaire de droitde preémption).

şerâit (şart’ın çoğulu) koşullar.

şerh açım. ~ etmek: açımlamak.

şerîk ortak.

şifâhî sözlü.

şikâyet yakınma, yakını. ~ etmek: yakınmak.

şikâyetçi yakınıcı.

şirket ortaklık, âdî ~ : bayağı ortaklık. ~ akdi: ortaklık sözleşmesi.

Şüf`a hakkı yeğ-alım, ön-alım hakkı (Vorkaufsrecht, droit de preémption).

şümûl çevre, çevre-içi, kaplam.

şürekâ (şerîkin çoğulu) ortaklar.

ta`dîl etmek değiştirmek.

ta`kîb, ta`kîbât koğuşturma.

ta` lîmât yönerge.

ta`limâtnâme yönetmelik.
114

ta`mîr onarım. ~ etmek: onarmak.

ta`mîrât onarım.

ta`yîn atama.~ etmek: atamak.

taaddüd çok oluk,çoğalma.

taahhüd sözverme, yüklenim.

taallûk etmek ilişkin olmak.

tâcir satman, satkan, tecimen.

tahammül edilmeslik çekilmezlik.

Tahdîd sınırlama, daraltım. ~ etmek sınırlamak, daraltmak.

tahdîdî sınırlayıcı, tüketici (erschöpfend, limitatif).

tahkîkat soruşturma.

tahrîrî yazılı. ~ şekil: yazılı biçim.

tahvîl çevirme, dönüştürme (Konversion).

takdîr etmek 1) değer biçmek. 2) ölçümlemek.

takrîbî yaklaşık.

taksîm bölüm, bölüşme, bölüştürme.

taksîmi kabil olan bölünebilen.

taksîmi kabil olmayan bölünemeyen.


115

taksîr kusur.

taksît ödence.

takyîd daraltım.

taleb istem.

tanık şâhid.

tanıklık şahâdet.

tanıma ikrâr.

tanıt isbât, beyyine.~ yükü: isbât külfeti, beyyine külfeti.

tanıtlamak isbât etmek.

tanıtlanmış müsbet (karş. olumlu).

taplama kabûl.

taplamak kabûl etmek.

tapu dâiresi tapu kütükçülüğü, tapu kütüğü görevgesi.

tapu sicilli, gayr-i menkul sicilli (bk. taşınmaz kütüğü). ~

görevgesi (tapu kütükçülüğü): tapu dâiresi. ~ görevlisi, tapu

tapu kütüğü kütükçüsü :tapu sicilli me’mûru, muhâfızı.

tapu me`mûru tapu kütükçüsü, tapu kütüğü görevlisi.

tapu sicilli tapu kütüğü, taşınmaz kütüğü.

tapu sicilli me`mûru, tapu kütükçüsü, tapu kütüğü görevlisi.


116

muhâfızı

taraf yan.

1) işlem. 2) harcama. ~ nisâbı: harcama özgürlüğü

tasarruf (Verfügungsfreiheit). ölüme bağlı ~: ölüme bağlı harcama.

tasarrufî muâmele harcama işlemi (Verfügungsgeschaeft) (karş. iltizami muamele).

tasdîk onay. ~ etmek: onaylamak.

tasfiye arıtım, arıtma. ~ etmek: arıtmak.

tashîh düzeltme, düzeltim, düzelti.

taşınır menkul.

gayr-i menkul. ~ kütüğü: gayr-i menkul sicilli, tapu sicilli (bk.

taşınmaz tapu kütüğü).

taşıyana yazılı hamile muharrer.

müdâhale, tecâvüz (bk. elatma). ~ m giderilmesi: men-i

müdâhale, tecâvüzün men’i. ~ın giderilmesi arancı (dilemi):

taşkınlık men’-i müdâhale da’vâsı, tecâvüzün, men’i da’vâsı.

tatbîk etmek uygulamak.

tatbîkat uygulama. ~ Kanûnu: Uygulama Yasası.

tavsîf nitelendirme, niteleme. ~ etmek: nitelendirmek, nitelemek.

tazmîn etmek zarar gidermek.


117

zarar-giderim (Schadensersatz, réparation). maddî ~ : özdeksel,

nensel zarar -giderim. ma’ nevî ~ tinsel zarar -giderim,

tazmînât gönülalma (Genugtuung, réparation morale).

te`dîb hakkı uslama hakkı.

te`diye ödeme, (özellikle) akça-ödeme.

te`lîf hakkı yazar hakkı.

te`mîn etmek inancalamak.

te`mînât inanca.

1) kurum. 2) turgu, bekit (vakıf). ~ senedi:turgu, bekit dayancı,

te`sîs belgiti (vakfiyye).

teâmül yapılageliş (Übung, coutume).

teberru` 1) bağışlama. 2) (kalıt = mîrâs’ta) kazandırma.

tebliğ bildirim.

taşkınlık, saldırı. ~ ün (müdâhalenin) men’i da ’vâsi:

tecâvüz taşkınlığın, elatmanın giderilmesi arancı, dilemi.

tecdîd yenileme.

tecrübe ve muâyene

şartiyle satım deneme ya da yoklamayla satım.

1) ayrıntı, ayrıntılar (Zugehör, accessoires) (Yurttaşlar Yasası,

teferruât 621). 2) yan (fer’î) haklar (Nebenrechte) (Borçlar Yasası, 93).


118

tefrîk ayırım, ~ etmek: ayırt etmek.

tefsîr yorum. ~ etmek: yorumlamak.

teftîş denetim. ~ etmek: denetlemek. ~ makamı:denetim katı, orunu.

tehdîd korkutma (bk. ikrâh).

tekeffül sağlama (Gewaehrleistung, garantie). ~ etmek: sağlamak.

tekel inhisâr.

tekelli inhisârî (bk. kendi başına).

telâhuk yarışma (Konkurrenz, concurs).

temel yanılması, yanılgısı esâsda hatâ, lüzumlu vasıfta hatâ.

temerrüd direnme.

temsîl adına davranma, özdeme. ~ etmek: adınadavranmak, özdemek.

temsilci bk. mümessil.

ayırtım. ~ kudreti: ayırtım gücü. ~ kudretsizliği: ayırtım

temyîz güçsüzlüğü. ~Mahkemesi: Yargıtay.

tenkîs indirim. ~ da’ vâsi: indirim arancı, dilemi.

tepki aksü’l-amel.

terbiye eğitim.

tereke bk. terike.

terhîn tutulama, tutu koma.


119

terike bırakıt. ~ zi’l -yedi: bırakıt elmeni.

terk bırakma, bırakı,

terkîn çizim. ~ da ’vâsi: çizim arancı, dilemi.

belirtme, belirtim saptama. ~ da’vâsı: belirtimarancı, dilemi

tesbît saptama arancı, dilemi.

kütüğe yazım. ~ da’vâsi: kütüğe yazım arancı,dilemi. ~ etmek:

tescîl kütüğe yazmak.

tesellüm alma, alış, ala.

teselsül dayanışma (Solidaritaet, solidarité).

teslîm verme, veriş, vere.

teşebbüs girişim.

teşekkül kuruluş.

1) saklatma. 2) yatırma. ~ hakkı: yatırmahakkı (Borçlar Yasası,

Tevdi` 91).

inançları (görüşleri) birleştirme kıyılgısı (bk. ictihâdları

tevhîd-i îctihâd karârı birleştirme karârı).

tevsî` genişletme.

ticâret satmanlik, satkanlık, tecim.

cüz’î. ~ ardıl: cüz’î halef. ~ ardıllık: cüz’î halefiyyet. ~ geçiş:

tikel cüz’î intikal.


120

tinsel zarar-giderim ma’nevî tazmînât (bk. gönül alma).

topgu külliyyât.

toplantı içtimâ’.

toplu sözleşme umûmî mukavele.

torun hafîd. ~lar : ahfâd.

hukuki. ~ ilişki: hukuki münâsebet. ~ işlem: hukuki muamele. ~

törel verim: hukuki (medeni) semere.

tören merâsim.

vakıf, te’sîs (bk. bekit). ~ betisi (dayancı): vakfiyye, te’sîs

turgu senedi.

turgucu vâkıf (bk. bekitçi).

turgulanmış vakfedilmiş (bk. bekitlenmiş).

tutar meblağ, miktar.

tutman vâzı’ü’l-yed.

tutmanlık vâzı’ü’l-yedlik.

rehin. ~ alan: mürtehin. ~ almak: rehin almak. ~ koyan: râhin

tutu (bk. tutulayan). ~ koymak: terhîn etmek.

tutulamak terhîn etmek.

tutulayan râhin.
121

tutum 1) iktisâd. 2) davranış.

tutumsal iktisâdî.

tüccâr (tâcir’in çoğulu) satmanlar, satkanlar, tecimenler.

tüketici tahdîdî (bk. sınırlayıcı).

küllî.ardıl:küllî halef. ~ ardıllık: küllî halefiyyet. ~ geçiş küllî

tümel intikal.

türetme ihtirâ’ (bk. buluş).

tüze adâlet.~ Bakanlığı: Adliyye Vekâleti.

tüzel kişi hükmî şahıs.

tüzel kişilik hükmî şahsiyyet.

tüzük nizâmnâme.

uğraş meslek.

uğraşsal meslekî.

umûmî genel. ~ hey’et: genel kurul. ~ mukavele: toplu sözleşme.

uslama hakkı te’dîb hakkı.

ussal, ussul ma’kul.

1) asıllar, kökler (karş. fürû’). 2) süreç (Prozess, Verfahren,

usûl procédure).

usûl hukuku yargılama töresi, medenî ~ : yurttaşlar yargılama töresi


122

(Zivilprozessrecht, droit de procédure civile).

usûl-i muhâkeme bk. muhâkeme usûlü.

uyarım ihtar.

uygulamak tatbîk etmek.

uyma riâyet.

uymama,uymazlık riâyetsizlik.

uzlaşma sulh. ~ sözleşmesi: sulh akdi.

üçüncü şahıs. ~ yararına sözleşme: üçüncü şahıs lehine şart. ~

zararına sözleşme: üçüncü şahıs aleyhine akid, üçüncü şahsın

üçüncü kişi fi’lini taahhüd.

üçüncü kişi. ~ lehine şart: üçüncü kişi yararına sözleşme. ~ ın

üçüncü şahıs fi’lini taahhüd : üçüncü kişi zararına sözleşme.

ürün kirası hâsılat îcârı.

üsterme ihâle.

va`d, vaad sözverme.

vâhib bağışlayan. ~ e rücû’ şartı: bağışlayana dönme anlaşması.

vakfedilmiş turgulanmış, bekitlenmiş.

vakıf turgu, bekit.

vâkıf turgu, bekit.


123

varı yoğu mâ-melek (bk. varlık, malvarlığı).

varma vusûl

varması gerekli vusûlü muktezî.

vasıf nitelik.

vâsıta araç.

vasiyyet alan mûsâ leh.

vasiyyetnâme son istek harcaması (letzwillige Verfügung)

vatandaş yurttaş.

vatandaşlık yurttaşlık.

vazgeçme ferâgat.

vâzı`-ı kanûn yasayıcı, yasakoyucu.

vâzı`ü`l yedlik tutmanlık.

vâzı ‘ü`l-yed tutman.

vazîfe 1) ödev. 2) görev.

vecîbe borç.

1) saklama. 2) saklanan nesne, saklama konusu. ~ akdi: saklama

vedîa sözleşmesi.

vefâ hakkı geri -alım hakkı (Rückkaufsrecht, droit de réméré).

vefât ölüm.
124

vekillik. ~ akdî : vekillik sözleşmesi. ~ i olmadan başkası

hesâbına tasarruf: vekilliksiz işgörme (Geschaeftsführung ohne

vekâlet Auftrag, gestion d’affaires).

vekil eden müvekkil (bk. vekillik veren).

vekâlet. ~ sözleşmesi: vekâlet akdi. ~ veren: müvekkil (bk. vekil

vekillik eden), ~ konusu: müvekkelün bih.

vekilliksiz işgörme vekâleti olmadan başkası hesabına tasarruf.

velâyet egelik (elterliche Gewalt, puissance paternelle).

velî ege.

verâset kalıtım. ~ i’lâmı, senedi, vesîkası : kalıtçılık belgesi.

vere, verme, veriş teslîm.

vesîka belge.

vezâif ( vazîfe ’nin çoğulu) 1) ödevler. 2) görevler.

vusûl varma. ~ ü muktezî: varması gerekli.

yabancı ülkeler memâlik-i ecnebiyye.

yadlama ret.

yadlamak reddetmek.

yadlanmış merdûd.

yakınan, yakınıcı müştekî, şikâyetçi.


125

yakını, yakınma şikâyet.

yakınmak şikâyet etmek.

yaklaşık takrîbî.

yanılma, yanılgı hatâ.

yapılageliş teâmül.

Yapıt eser. ~ sözleşmesi: istısnâ’ akdi.

yarar nef’, nefi.

yararlanma istifâde, faydalanma.

yargı 1) hüküm. 2) kazâ.

yargıcı hakem, ~ sözleşmesi: tahkîm mukavelesi.

yargıcılık hakemlik.

yargıç hâkim.

muhâkeme. ~ süreci: muhâkeme usûlü (bk. yargılayış). ~ töresi:

yargılama muhâkeme hukuku (karş. yurttaşlar yargılama töresi).

yargılayış muhâkeme usûlü (bk. yargılama süreci).

yargılık mahkeme.

yargısal kazâî. ~erginlik: kazâî rüşd.

Yargıtay Temyîz Mahkemesi.

yarışan haklar mütelâhik haklar.


126

yarışıcılık yasağı rekabet memnû’iyyeti (bk. yarışma yasağı).

yarışma telâhuk.

yarışma yasaği rekabet memnû’iyyeti (bk. yarışıcılık yasağı).

yarkurul encümen.

yarlıgama af (afiv) (bk. bağışlama).

kanûn. ~ nın ereği (amacı, özü): kanûnun, rûhu, gayesi, maksadı.

~ koyucu: vâzı’-ı kanûn, kanûn vâzı’ı (bk. yasayıcı). ~ nın

yasa söylemi, sözü: kanûnun lafzı.

memnû’, memnû’iyyet (bk. yasak olma, yasaklık), ~ işlemler:

yasak memnû’ tasarruflar. ~ olma, yasaklık: memnû’iyyet (bk. yasak).

yasal kanûnî. ~ kalıtçı kanûnî mîrâsçı.

yasayıcı vâzı-ı kanûn, kanûn vâzı’ı (bk. yasakoyucu).

yatıran mûdi’ (bk. saklatan).

yatırma tevdi’ (bk. saklatma). ~ hakkı: tevdi’ hakkı.

yavuklanma nişanlanma.

yavuklanmak nişanlanmak.

yavuklu nişanlı.

yavukluluk nişanlılık.

yayımlatan (yayınlatan) neşrettiren.


127

yayımlayan, yayımlayıcı,

yayımcı (yayınlayan,

yayınlayıcı, yayıncı) nâşir.

yazar hakkı te’lîf hakkı.

yazgı kayıd.

yazılı tahrîrî. ~ biçim: tahrîrî biçim. ~ tanıma:ikrâr bi’l-kitâbe.

yedek harcama ( kalıt

töresi = mîrâs hukuku`nda

) ale’l-âde ikame.

yedek nesne kaim şey (bk. yedek, yerine geçen nesne).

evleviyyet. ~ kanıtı: evleviyyet delîlî. ~le: evleviyyetle (bk.

yeğlik haydi haydi).

yemîn and. ~ etmek: and içmek.

yenileme tecdîd.

yer parçası arazî (karş. toprak).

yerelleştirme mahallîleştirme.

yerine geçen nesne kaim şey (bk. yedek, yedek nesne).

yerine geçme kaim olma.

yerleşge, yerleşme yeri ikametgâh.

yerleşken mukıym.
128

yerleşmiş müstakar (doğrusu: müstakır).

yersel katlandırım hakkı aynî (arzî) irtifak hakkı.

yetenek ehliyyet.

yetenekli ehil.

yetkili salâhiyyetdâr.

yevmiyye gündelik.

yevmiyye defteri günlük defter, günlük, günce (Tagebuch, journal).

mürûr-i zaman (bk. zamanaşımı). ~nın durması: mürûr-ı

yıllanma zamânın ta’tîli. ~nın kesilmesi: mürûr-ı zamânın kat’ı.

yitik gaib.

yitiklik gaiblik.

yitirme izâa.

yok keenlemyekün.

yokluk adem, fıkdan (bk. bulunmama, bulunmazlık).

yoksun mahrûm.

yoksunluk mahrûmiyyet.

yollama havâle.

yollanan muhâlün leh.

yollayan muhîl.
129

yorumlamak tefsîr etmek.

yönetim idâre. ~ kurulu: idâre hey’eti. ~ töresi: idâre hukuku.

yönetmelik ta’lîmâtnâme.

yönetmen müdîr.

yurt yönetimi siyâset.

yurt yönetimine ilişkin siyâsî.

yurttaş vatandaş.

yurttaşlar töresi medenî hukuk.

yurttaşlar yargılama töresi medenî usûl hukuku.

Yurttaşlar Yargılama

Yasası Medenî Usûl Kanûnu.

Yurttaşlar Yasası Medenî Kanûn.

yurttaşlık vatandaşlık.

yurttaşsal hak medenî hak.

yük külfet.

yüküm mükellefiyyet (bk. yükümlülük).

yükümlü mükellef.

yükümlü bağışlama mükellefiyyetli hibe.

yükümlülük mükellefiyyet (bk. yüküm).


130

yürürlük mer’iyyet. ~ Yasası: Mer’iyyet Kanûnu.

yürüyen hesap carî hesâb

zabıtnâme tutanak.

elinden alım. ~ a karşı tekeffül ( te’mînât ) :elinden alıma karşı

zabt sağlama.

zâhirî muâmele görünüşteki işlem (Scheingesechaeft).

zaman (zeman) çağ.

Zâmin olmak 1) sorumlu olmak. 2) sağlamak.

zarar gidermek tazmîn etmek.

zarar gören mutazarrır.

zarar ve ziyan, zarar-ziyan bk. tazmînât.

zarar vermek ızrâr etmek.

zarar-giderim tazmînât.

zararın giderilmesi zararın tazmîni.

zararın tazmîni zararın giderilmesi.

zarûret zorunluk.

zarurî zorunlu.

zevâl sona erme, sona erim, ortadan kalkma.

zımnen altıkça.
131

zımnî altık.

zi`l yed yardımcısı elmen yardımcısı (Besitzdiener).

elmen. aslî ~ : bağımsız elmen (selbstaendiger Besitzer), fer’î ~:

zi`l-yed bağımlı elmen (unselbstaendiger Besitzer).

zi`l-yedlik elmenlik. Fi’li ~ : eylemli elmenlik.

zorla yerine getirme, zorla

yürütüm cebrî icrâ. ~ koğuşturması cebrî icrâ ta’kîbi.

zorlayıcı neden mücbir sebeb.

zorunlu zarûrî. ~ durum, zorunluluk durumu: ıztırâr hâli.

zorunluk zarûret.

zümre (kalıt=mîrâs’ta) kök (Stamm).


YARGI FONKSİYONU

Anayasamız, kuvvetler ayrılığı ilkesini benimsemiştir:


uYASAMA FONKSİYONU: Genel ve soyut norm koyma,
değiştirme ve kaldırma faaliyeti olup, Türk Milleti adına Türkiye
Büyük Millet Meclisince yerine getirilir (Anayasa m.7).
uYÜRÜTME FONKSİYONU: Genel ve soyut normların belli kişi ve
durumlara uygulanması faaliyeti olup, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar
Kurulunca yerine getirilir (Anayasa m.8).
uYARGI FONKSİYONU: Genel, soyut, objektif hukuk kurallarının
bağımsız ve tarafsız yargı organları (mahkemeler) tarafından,
yargısal usullere uyularak, somut bir olaya veya ilişkiye
uygulanması faaliyeti olup, Türk Milleti adına bağımsız
mahkemelerce yerine getirilir (Anayasa m. 9).
ORGANİK ANLAMDA MADDÎ ANLAMDA
YARGI FONKSİYONU YARGI FONSİYONU
Bu tanımlamanın Bu fonksiyonların
ölçütü, faaliyette bulunan ifasında başvurulan
makamdır. Buna göre, işlemlerin hukukî
yargı organlarının mahiyetine, içeriğine
(bağımsız mahkemelerin) dayandırmaktadır. Bu
her türlü faaliyeti ölçüt dikkate alındığında,
yargısaldır. Oysa yargı fonksiyonu, hukukî
mahkemelerin bütün uyuşmazlıkları ve
faaliyetleri yargısal bir nitelik hukuka aykırılık
taşımaz; onların kalem iddialarını çözümleyen
işlerinin yürütülmesi ve
ve karara bağlayan bir
personelin yönetimi gibi idari
nitelikli faaliyetleri de vardır. devlet fonksiyonudur.
Yargı fonksiyonu, yargı
organlarının, hukukî uyuş-
mazlıkları ve hukuka aykırılık
iddialarını, yargısal usuller
uygulayarak, kesin olarak
çözme ve karara bağlama
fonksiyonudur.
ORGANİK ÖLÇÜT + BİÇİMSEL
ÖLÇÜT + MADDİ ÖLÇÜT
Yargı fonksiyonu, yargı organlarının
(bağımsız mahkemelerin), yargısal
usuller uygulamak suretiyle soyut,
genel, objektif bir hukuk kuralını
somut bir olaya ya da ilişkiye
uygulama fonksiyonudur.
YARGI FONKSİYONUN AMACI

Yargı fonksiyonunun amacı, hukuk düzeninin


gerçekleştirilmesi ve korunmasıdır.
Bu çerçevede, yargı fonksiyonunun, hukuksal
korunma ve yargısal denetim biçimlerinde
belirlenen, birbirini tamamlayan ve birbirine
bağlı iki boyutu vardır. Bunlardan ilki, bireysel
hakların gerçekleştirilmesini, ikincisi ise, hukuk
düzeninin korunmasını sağlamaya yönelmiştir.
YARGI FONKSİYONUN DEVLETİN DİĞER FONKSİYONLARI
İLE İLİŞKİSİ

Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır (Anayasa m.


9). Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasa’ya, kanuna ve hukuka
uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler (Anayasa m. 138, I;
HSK m. 4, II).
HUKUKUMUZDA HÂKİMLERİN (OBJEKTİF) BAĞIMSIZLIĞINI KORUMAK
İÇİN KABUL EDİLMİŞ İLKELER
ØHiçbir organ, makam, mercii veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında
mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez;
tavsiye ve telkinde bulunamaz (Anayasa m. 138, II; HSK m. 4, I).
ØGörülmekte olan bir dava hakkında TBMM’nde yargı yetkisinin kullanılması
ile ilgili soru sorulamaz; görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda
bulunulamaz (Anayasa m. 138, III).
ØYasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak
zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette
değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez (Anayasa m. 138,
IV).
HUKUKUMUZDA HÂKİMLİK TEMİNATINA İLİŞKİN
OLARAK KABUL EDİLMİŞ İLKELER
ØHâkimler azlonulamazlar (Anayasa m. 139, I; HSK m. 44).
ØHâkimler kendileri istemedikçe 65 yaşından önce emekliye sevk edilemezler
(Anayasa m. 139, I; m. 140, IV; HSK m 44).
ØHâkimler, bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa,
aylık ve ödeneklerden ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamazlar
(Anayasa m. 139, I; HSK m. 44, 45).
ØHâkim ve savcıların nitelikleri, atanmaları, hakları ve ödevleri, aylık ve
ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya
sürekli olarak değiştirilmesi, haklarında disiplin kovuşturması açılması ve
disiplin cezası verilmesi, görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri
suçlarından dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi,
meslekten çıkarmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve meslek içi
eğitimleri ile diğer özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı
esaslarına göre kanunla düzenlenir (Anayasa m. 140, III).
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU

Adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarının


mesleğe kabul edilme, atanma ve nakil,
geçici yetki verilmesi, yükseltilme ve
birinci sınıfa ayrılması, kadro dağıtılması,
meslekte kalmaları uygun görülmeyenler
hakkında karar verilmesi, disiplin cezası
uygulanması, görevden uzaklaştırılması
gibi bütün özlük işleri hakkında karar
verme yetkisi, Hâkimler ve Savcılar
Kurulu ’ na aittir (Anayasa m. 159, VIII;
HSYKK m. 4).
KURULUN KURULUŞU
(Anayasa m. 159, II).
ØHâkimler ve Savcılar Kurulu onüç üyeden oluşur; iki daire halinde çalışır.
ØKurulun başkanı, Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurul’un tabiî
üyesidir.
HSK Üyelerinin Geldiği Kaynaklar Sayı
1. Adalet Bakanı 1
2. Adalet Bakanı Müsteşarı 1
3. İlk derece adlî yargı hâkim ve savcıları arasından 3
(Cumhurbaşkanınca)
4. İlk derece idari yargı hâkim ve savcıları arasından 1
(Cumhurbaşkanınca)
5. Yargıtay üyeleri arasından (TBMM tarafından) 3
6. Danıştay üyeleri arasından (TBMM tarafından) 1
7. Nitelikleri kanunda belirtilen yükseköğretim 3
kurumlarının hukuk dallarında görev yapan öğretim
üyeleri ile avukatlar arasından, (en az biri öğretim
üyesi ve biri avukat olacak biçimde, TBMM tarafından)
TOPLAM 13
ØKurulun yönetimi ve temsili Kurul Başkanına (Adalet
Bakanına) aittir. Kurul Başkanı dairelerin çalışmalarına
katılamaz.
ØKurul; Başkanlık, Genel Kurul, daireler ve hizmet
birimlerinden oluşur.
ØKurulun hizmet birimleri, Genel Sekreterlik ve Teftiş
Kuruludur.
ØGenel Sekreter, birinci sınıf hâkim ve savcılardan Kurulun
teklif ettiği üç aday arasından Kurul Başkanı tarafından
atanır.
ØKurul müfettişleri ile Kurulda geçici veya sürekli olarak
çalıştırılacak hâkim ve savcıları, muvafakatlerini alarak
atama yetkisi Kurula aittir.
KURULUN GÖREVLERİ
(Anayasa m. 159, VIII, IX)
1. Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin
değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak.
2. Hâkim ve savcılarla ilgili olarak; mesleğe kabul etme, atama ve nakletme,
geçici yetki verme, her türlü yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma,
meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin
cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapmak.
3. Hâkim ve savcıların görevlerini; kanun, tüzük, yönetmelik ve genelgelere
uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetlemek; görevlerinden dolayı veya
görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hâl ve eylemlerinin sıfat ve
görevleri icaplarına uyup uymadığını araştırmak ve gerektiğinde haklarında
inceleme ve soruşturma işlemlerini yürütmek.
4. Yargı yetkisinin kullanımına ilişkin hususlar hariç olmak üzere
hâkimlerin idarî görevleri ile delilleri değerlendirme ve suçu niteleme
yetkisi hariç olmak üzere savcıların adlî görevlerine ilişkin konularda
genelge düzenlemek
5. Yargıtay ve Danıştaya üye seçmek.
6. Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek.
MAHKEME KAVRAMI

Dar ve teknik anlamda mahkeme, devlet tarafından


görevlendirilen ve adalet dağıtımı işiyle uğraşan (bağımsız,
tarafsız, hâkimlik teminatına sahip) bir veya birden fazla
hâkimden oluşmuş ve hukukî uyuşmazlıkları, objektif
hukuk kurallarına göre verdiği kararlar aracılığıyla kesin
olarak çözmekle görevli yargılama yerlerini ifade eder
(Anayasa m. 138 vd.).
Geniş anlamda mahkeme ise, yargı işlevini yerine
getirmeyi üstlenmiş olan tüm kuruluşlardır. Bu çerçevede,
görevi kapsamında olan konular hakkında hukuk kuralları
çerçevesinde, belirlenmiş bir usulü izleyerek karar verme
fonksiyonuna sahip kuruluşlar da geniş anlamda mahkeme
olarak kabul edilir.
MAHKEMELERİN KURULUŞUNA İLİŞKİN
İLKELER
ØAnayasa ’ nın 142. maddesine göre, mahkemelerin kuruluşu,
görevleri, yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir.
Bu düzenleme, “ kanunî hâkim ilkesine ” atıf yapar. Kanunî
hâkim, görev ve yetkisi kanunla belli edilmiş olan mahkemenin
hâkimidir (HMK m. 1).
ØTabii hâkim (doğal yargıç) ilkesi (AY m. 37, m.2, m. 36):
Yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce
yürürlükte bulunan kanunlar aracılığıyla görevi ve yetkisi
belirlenmiş olan mahkemenin hâkimine, tabii hâkim denir. Tabii
hâkim ilkesini karakterize eden unsurlar “ öncedenlik ” ve
“kanunilik ”dir. Bu çerçevede, tabii hâkim ilkesine uygunluğun
sağlanması için, kanunla mahkemenin görev ve yetkisinin
belirlenmesi işleminin yargılanacak olan uyuşmazlığın
gerçekleşmesinden önce yapılmış olması şarttır.
KURULUŞ VE ÇALIŞMA BİÇİMLERİNE GÖRE
MAHKEMELER
Tek hâkimli mahkemeler Çok hâkimli (toplu)
Yalnızca bir tek hâkimin mahkemeler
görev yaptığı Birden çok hâkimin görev
mahkemelerdir. Bu tek yaptığı mahkemelerdir. Bu
hâkim, o mahkemede açılan mahkemelerde, mahkemenin
bütün davaları görür ve üyesi konumunda bulunan
karara bağlar. Dava ile ilgili hâkimlerin bütününden
olarak mahkemece yapılması oluşan kurul davalara bakar.
gereken bütün işlemler, o Yargılama, kurul tarafından
hâkim tarafından yapılır ve yine hüküm
gerçekleştirilir. Bu mahkeme kurulunca verilir.
mahkemelere örnek olarak Bu mahkemelere örnek
sulh hukuk, asliye hukuk ve olarak, asliye ticaret
asliye ceza mahkemeleri mahkemesi, ağır ceza
gösterilebilir. mahkemeleri ve tüm yüksek
mahkemeler gösterilebilir.
YARGI SİSTEMİNE İLİŞKİN DERECELENDİRMEDE
BULUNDUKLARI YERE GÖRE MAHKEMELER

İlk derece Üst derece mahkemeleri


mahkemeleri İkinci derece (istinaf) İlk ve/veya ikinci
Bir davayı ilk evrede mahkemeleri derece mahkemelerinin
gören ve karara Konusu uyuşmazlığın maddi
bağlayan yargı ve hukuki yönünün tekrar kararlarının, kanun
yerleridir. İlk derece incelenmesi olan istinaf kanun tarafından
yoluna başvuru mercileri olup,
mahkemeleri
ilk derece mahkemeleri ile üst
öngörülmüş bulunan
uyuşmazlıkların maddi derece mahkemeleri arasında yollara başvuru üzerine,
ve hukuki yönlerini yer alan mahkemelerdir. Bu
inceleyen mahkeme-
sadece hukuka uygunluk
mahkemeler, konusu
lerdir. uyuşmazlığın maddi ve hukuki ya da hem hukuka hem de
Sulh hukuk mahkemesi, yönünün tekrar incelenmesi olan vakıalara uygunluk
asliye hukuk mahke- istinaf kanun yoluna başvuru
mercileri olup, adli yargı ilk yönünden doğruluğunu
mesi, aile mahkemesi,
asliye ceza mahkemesi,
derece mahkemeleri ile temyiz denetlemeye yönelik yargı
mahkemesi arasında ikinci
idare ve vergi derece mahkemeleri olarak yer
yerleridir.
mahkemeleri ilk derece almaktadırlar. Bölge adliye
mahkemelerine örnek mahkemeleri örnek olarak
olarak verilebilir. gösterilebilir.
GÖRMEYİ ÜSTLENMİŞ OLDUKLARI
UYUŞMAZLIKLARIN NİTELİKLERİNE YA DA
TARAFLARIN STATÜLERİNE GÖRE MAHKEMELER

Genel görevli mahkemeler: Özel görevli mahkemeler


Bakacakları işler, belirli kişi (Uzmanlık mahkemeleri):
ve konulara göre Belirli kişiler ya da meslek
sınırlandırılmamış bulunan, mensupları arasında çıkan
aksi belirtilmiş olmadıkça uyuşmazlıklara veya belirli
aynı yargılama hukuku türdeki uyuşmazlıklara
disiplininin uğraş alanına bakmak üzere kurulmuş olan
giren her türlü işe bakan mahkemelerdir. Örneğin, iş,
kadastro ve trafik mahkemeleri
mahkemelerdir. Örneğin
gibi. Özel görevli mahkemelerde
hukuk yargılaması bakımından
bakılacağı bir kanun hükmü ile
sulh hukuk ve asliye hukuk
belirtilmemiş olan bütün dava ve
mahkemeleri gibi. işler, genel görevli mahkemeler-
de görülür.
TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ
Yargı örgütü bakımından iki büyük sistem öngörülmüştür. Bunlardan
birincisi, Anglo-Sakson ülkelerinde uygulanan “yargı birliği” sistemidir.
Diğeri ise, Almanya, Fransa, İtalya gibi kara Avrupası ülkelerinde
uygulanan “yargı ayrılığı” sistemidir. Ülkemizde de bu ikinci sistem
uygulanmaktadır.
Yargı Birliği Sistemi Yargı Ayrılığı Sistemi
Common law ülkelerinde uygulanır. Fransa, Almanya, İtalya gibi kara
Common law sisteminde, kamu hukuku-özel Avrupası ülkelerinde görülen sistem,
hukuk ayrımı yoktur. Hukuk bir bütündür. yargı ayrılığı sistemidir. Türkiye’de de bu
Kişiler arasındaki uyuşmazlıklar hangi sistem vardır. Bu sistemde kamu hukuku-
hukuka göre çözümleniyorsa, devlet ile özel hukuk ayrımı vardır. Özel kişilere
kişiler arasındaki uyuşmazlıklar da aynı ayrı hukuk, devlete ayrı hukuk uygulanır.
hukuka göre çözümlenir. Bu sistemde yargı
Bunun sonucu olarak da bu ülkelerde
birliği ilkesi geçerlidir. Bu ülkelerde yargı bir
bütün olarak örgütlenmiştir. Adlî yargı, idarî yargı ayrılığı sistemi ortaya çıkmıştır. Bu
yargı diye ikiye bölünmemiştir. Bu sistemin ayırıcı özelliği, adlî yargının
sistemde, içinde bulunan mahkemeler, hem dışında bir de idarî yargının bulunmasıdır.
özel kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklara, Adliye mahkemeleri ve idare
hem de özel kişiler ile devlet arasında mahkemeleri birbirinden bağımsız iki ayrı
ortaya çıkan uyuşmazlıklara bakarlar. düzen oluşturur.
YARGI KOLU (ÇEŞİDİ)

Yargı kolu (çeşidi), kararları aynı


yüksek mahkemede temyiz edilen
mahkemelerin oluşturduğu düzen/
hukukî nitelik ve özellikleri itibariyle
birbirine benzeyen uyuşmazlıkların
aynı yargılama hukuku disiplinine ait
ilke ve kurallar çerçevesinde çözüme
kavuşturulmasından kaynaklanan
kümeleşmedir.
YARGI ÇEŞİTLERİ ANAYASA YARGISI (Anayasa Mahkemesi)

ADLÎ YARGI (Yargıtay)


YARGI ÇEŞİTLERİ

İDARÎ YARGI (Danıştay)

UYUŞMAZLIK YARGISI (Uyuşmazlık Mahkemesi)

HESAP YARGISI (Sayıştay)

SEÇİM YARGISI (Yüksek Seçim Kurulu)


ANAYASA YARGISI
GENEL OLARAK ANAYASA YARGISI
Türkiye’ de anayasa yargısı, 1961 Anayasası ile
anayasa hukukumuza girmiş ve bazı değişikliklerle birlikte
1982 Anayasası’nda da korunmuştur.
Anayasa yargısının temelini oluşturan ilkelerden
ilki, “hukuk devleti ilkesi”dir (Anayasa m. 2).
Anayasa yargısının temelini oluşturan ilkelerden
ikincisi ise, “ Anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı
ilkesi” dir (Anayasa m. 11). Bu ilkeye göre , “Anayasa
hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare
makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel
hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.”
Geniş anlamda anayasa Dar ve teknik anlamda
yargısı, doğrudan anayasa yargısından ise,
doğruya anayasaya kanunların ve diğer bazı
uyulmasını sağlamak yasama işlemlerinin,
amacını güden her türlü anayasaya uygunluğu-
yargı işlemini veya nun yargısal merciiler
anayasa hukuku sorun- tarafından denetimi
larının yargısal usuller anlaşılır.
içerisinde bir karara
bağlanması sürecini
ifade eder.
ANAYASA MAHKEMESİNİN KURULUŞU

Anayasa Mahkemesi, Türk hukukunda ilk kez


1961 Anayasası ile kurulmuştur. Bugün Anayasa
Mahkemesinin kuruluşu, görev ve yetkileri ve
yargılama usulü konuları, 1982 Anayasası’nın 146-
153. maddeleri ile 1982 Anayasası’nda 07.05.2010
tarihinde gerçekleştirilen değişikliklere paralel
olarak hazırlanmış bulunan 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü
ile düzenlenmiştir.
Anayasa Mahkemesi onbeş üyeden kurulur (Anayasa 146, I).
Sayıştay Genel yapacağı gizli oylamayla
Kurulunun kendi seçer. TBMM’nde yapılacak
2 başkan ve üyeleri bu seçimde, her boş üyelik
üyeyi arasından, her boş için ilk oylamada üye tam
yer için göstereceklerisayısının üçte iki ve ikinci
üçer aday içinden, oylamada üye tam sayısının
salt çoğunluğu aranır. İkinci
TBMM; oylamada salt çoğunluk
sağlanamazsa, bu oylamada
baro başkanlarının en çok oy alan iki aday için
serbest avukatlar üçüncü oylama yapılır;
arasından üçüncü oylamada en fazla oy
1 gösterecekleri üç aday alan aday üye seçilmiş olur
üyeyi içinden (Anayasa m. 146, II).
3 üyeyi Yargıtay

genel kurullarınca kendi başkan ve


üyeleri arasından her boş yer için
2 üyeyi Danıştay gösterecekleri üçer aday içinden seçer
CUMHURBAŞKANI

(Anayasa m. 146, III).

Yükseköğretim Kurulunun kendi


üyesi olmayan yükseköğretim
en az ikisi hukukçu olmak kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal
üzere 3 üyeyi bilimler dallarında görev yapan
öğretim üyeleri arasından göstereceği
üçer aday içinden seçer (Anayasa m.
146, III).
üst kademe yöneticileri, serbest
avukatlar, birinci sınıf hâkim ve
4 üyeyi savcılar ile en az beş yıl raportörlük
yapmış Anayasa Mahkemesi
raportörleri arasından seçer (Anayasa
m. 146, III).
TEMEL GÖREVİ
ANAYASA’YA UYGUNLUK DENETİMİ (NORM
DENETİMİ) YAPMAK (Anayasa m. 148, I).
Anayasa Mahkemesi, kanunların, TBMM
İçtüzüğü ’ nün ve Bakanlar Kurulu tarafından
çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin veya
bunların belirli madde ve hükümlerinin
Anayasa’ya şekil ve esas açısından uygunluğunu
denetler. Anayasa değişikliklerini ise, sadece
şekil açısından inceler ve denetler.
Anayasa Mahkemesi ’ nin norm denetimini
yapabilmesi için, ya bir “iptal davası” ile ya da “itiraz
yoluyla” kendisine başvurulmuş olması gerekir.
İPTAL DAVASI (SOYUT NORM DENETİMİ)
Soyut norm denetimi, Anayasa’da belirtilen bazı organların, bir kanun
aleyhine (bu kanunun uygulandığı somut bir olay veya dava yokken)
doğrudan doğruya Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açmaları ile
gerçekleşen denetimdir (Anayasa m. 148, II; m. 150).
KİM?: İptal davası açma hakkı, Cumhurbaşkanı ’ na, TBMM üye
tamsayısının en az beşte biri tutarındaki milletvekiline ve İktidar ile
Anamuhalefet Partisi Meclis Grupları’na tanınmıştır (Anayasa m. 150).
Ancak, şekil bozukluğuna dayalı iptal davaları, sadece
Cumhurbaşkanınca veya TBMM üyelerinin beşte biri tarafından
açılabilir (Anayasa m. 148, II).
HANGİ SÜRE İÇERİSİNDE?: İptal davası açma hakkı, kural olarak iptali
istenen kanun, kanun hükmünde kararname veya İçtüzüğün Resmi
Gazete ’ de yayımlanmasından başlayarak altmış gün sonra düşer
(Anayasa m. 151). Şekil bozukluğuna dayalı iptal davası ise, Anayasa
değişiklikleri ile kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten
sonra açılamaz (Anayasa m. 148, II).
İTİRAZ YOLU (SOMUT NORM DENETİMİ)
Somut norm denetimi (itiraz yolu) ise, bir mahkemede görülmekte olan bir davanın
karara bağlanmasının, o davada kullanılacak hukuk normunun Anayasa’ya uygun
olup olmamasına bağlı olması halinde yapılan denetimdir (Anayasa m. 152).

Bir davaya bakmakta olan mahkeme, önüne gelen uyuşmazlığı çözmek için
uygulamak durumunda olduğu bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin
hükümlerini Anayasa ’ ya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü
aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, anılan hükümlerin iptal edilmesi
istemiyle dosyayı Anayasa Mahkemesine gönderir (Anayasa m. 152, I). Bu
durumda, söz konusu mahkeme, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği
karara kadar davayı geri bırakır. (ZORUNLU BEKLETİCİ SORUN-HMK m. 165)!
Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay
içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse, mahkeme, davayı
yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin
kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak
zorundadır (Anayasa m. 152, III).
Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmi
Gazete’de yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün
Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz (Anayasa m. 152,
IV).
EK GÖREVLERİ
2. Siyasî partilerin malî denetimlerini yapar
(Anayasa m. 69, III).
3. Anayasa’nın koyduğu kurallara aykırı hareket
eden siyasî partilerin kapatılmaları veya devlet
yardımından kısmen veya tamamen yoksun
bırakılmaları talebiyle açılan davaları karara
bağlar (Anayasa m. 69, IV).
4. Yasama dokunulmazlığı kaldırılan veya
milletvekilliğinin düşmesine karar verilen
milletvekillerinin durumuyla ilgili itirazları da
karara bağlar (Anayasa m. 85).
5. Cumhurbaşkanını, TBMM Başkanı, Bakanlar
Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay,
Danıştay Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını,
Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hâkimler ve
Savcılar Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini
görevleriyle ilgili suçlardan dolayı “Yüce Divan”
sıfatıyla yargılar (Anayasa m. 148, VI, c.1).
Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava
Kuvvetleri Komutanları da görevleriyle ilgili
suçlardan dolayı Yüce Divan ’ da yargılanırlar
(Anayasa m. 148, VI, son c.).
6. Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuruları
karara bağlar (Anayasa m. 148, I, III-V; 6216 s.
K. m. 45-51).
Herkes, Anayasa’da güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerinden, AİHS ve buna
ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller
kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü
tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa
Mahkemesine başvurabilir.
İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya
da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve
yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel
başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması
gerekir.
BİREYSEL BAŞVURU

BİREYSEL BAŞVURUYA KONU OLAMAYACAK İŞLEMLER


Ø Yasama işlemleri
Ø Düzenleyici idari işlemler
Ø Anayasa Mahkemesi kararları
Ø Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler
BİREYSEL BAŞVURU HAKKINA SAHİP OLANLAR
Ø Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem
ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan
etkilenenler tarafından yapılabilir.
Ø Kamu tüzel kişileri bireysel başvuru yapamaz.
Ø Özel hukuk tüzel kişileri sadece tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal
edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilir.
Ø Yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan haklarla ilgili olarak
yabancılar bireysel başvuru yapamaz.
BİREYSEL BAŞVURU USULÜ
Ø Doğrudan ya da mahkemeler veya yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılabilir.
Ø Harca tabidir.
Ø Başvuru dilekçesinde, başvurucunun ve varsa temsilcisinin kimlik ve adres bilgilerinin,
işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle ihlal edildiği ileri sürülen hak ve özgürlüğün ve
dayanılan Anayasa hükümlerinin, ihlal gerekçelerinin, başvuru yollarının tüketilmesine
ilişkin aşamaların, başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin
öğrenildiği tarih ile varsa uğranılan zararın belirtilmesi gerekir. Başvuru dilekçesine,
dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da
örneğinin ve harcın ödendiğine dair belgenin eklenmesi şarttır.
Ø Başvurucu bir avukat tarafından temsil ediliyorsa, vekâletnamenin sunulması gerekir.
Ø Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu
öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.
Haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvuramayanlar, mazeretin kalktığı tarihten
itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilirler.
Ø Başvuru evrakında herhangi bir eksiklik bulunması hâlinde, Mahkeme yazı işleri
tarafından eksikliğin giderilmesi için başvurucu veya varsa vekiline onbeş günü
geçmemek üzere bir süre verilir ve geçerli bir mazereti olmaksızın bu sürede eksikliğin
tamamlanmaması durumunda başvurunun reddine karar verileceği bildirilir.
BİREYSEL BAŞVURUNUN İNCELENMESİ
KABUL EDİLEBİLİRLİK BAKIMINDAN İNCELEME: Bireysel başvuru hakkında kabul edilebilirlik kararı
verilebilmesi için 6216 s. K.’nun 45 ila 47. maddelerde öngörülen şartların taşınması gerekir.
Mahkeme, Anayasa ’nın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve
sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı
başvurular ile açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.
Kabul edilebilirlik incelemesi komisyonlarca yapılır. Kabul edilemezlik kararları kesindir ve ilgililere
tebliğ edilir.
ESAS HAKKINDAKİ İNCELEME: Kabul edilebilirliğine karar verilen bireysel başvuruların esas
incelemesi bölümler tarafından yapılır.
Esasa ilişkin inceleme, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediği ve bu ihlalin nasıl ortadan
kaldırılacağının belirlenmesi ile sınırlıdır. Kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme
yapılamaz.
Bireysel başvurular incelenirken bir temel hakkın ihlal edilip edilmediğine yönelik her türlü
araştırma ve inceleme yapılabilir; başvuruyla ilgili gerekli görülen bilgi, belge ve deliller ilgililerden
istenebilir.
İnceleme, dosya üzerinden yapılmakla birlikte, gerekli görülürse duruşma yapılmasına da karar
verilebilir.
İnceleme aşamasında, başvurucunun temel haklarının korunması için zorunlu görülen tedbirlere
resen veya başvurucunun talebi üzerine karar verilebilir. Tedbire karar verilmesi hâlinde, esas
hakkındaki kararın en geç altı ay içinde verilmesi gerekir. Aksi takdirde tedbir kararı kendiliğinden kalkar.
Bireysel başvuruların incelenmesinde, Kanun ve İçtüzükte hüküm bulunmayan hâllerde ilgili usul
kanunlarının bireysel başvurunun niteliğine uygun hükümleri uygulanır.
ESASTAN İNCELEME SONUCU
VERİLEBİLECEK KARARLAR
Ø Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine
karar verilir.
İhlal kararı verilmesi hâlinde, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi yapılamaz; idari eylem ve işlem
niteliğinde karar verilemez.
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını
ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak
şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.
Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Ø Kararlar, gerekçeleriyle birlikte ilgililere ve Adalet Bakanlığı ’ na tebliğ edilir ve
Mahkeme’nin internet sayfasında yayımlanır. Bu kararlardan hangilerinin Resmî Gazetede
yayımlanacağına ilişkin hususlar İçtüzükte gösterilir.
Ø Davadan feragat hâlinde, düşme kararı verilir.
Ø Komisyonlar arasındaki içtihat farklılıkları, bağlı oldukları bölümler; bölümler
arasındaki içtihat farklılıkları ise Genel Kurul tarafından karara bağlanır.
ANAYASA MAHKEMESİNİN ÇALIŞMA VE YARGILAMA USULÜ
(Anayasa m. 149)

ØAnayasa Mahkemesi, iki bölüm ve Genel Kurul halinde çalışır.


ØSiyasî partilere ilişkin dava ve başvurular, iptal ve itiraz davaları ile
Yüce Divan sıfatıyla yürütülecek yargılamalar Genel Kurulca, bireysel
başvurular ise bölümlerce karara bağlanır.
ØMahkeme, Yüce Divan sıfatıyla baktığı davalar dışında kalan işleri
dosya üzerinde inceler. Ancak, bireysel başvurularda duruşma
yapılmasına karar verilebilir. Mahkeme ayrıca, gerekli gördüğü
hallerde sözlü açıklamalarını dinlemek üzere ilgilileri ve konu
üzerinde bilgisi olanları çağırabilir ve siyasî partilerin kapatılmasına
ilişkin davalarda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından sonra
kapatılması istenen siyasî partinin genel başkanlığının veya tayin
edeceği bir vekilin savunmasını dinler.
KARARLARI (Anayasa m. 153)

ØAnayasa Mahkemesinin bütün kararları kesindir.


ØMahkeme, bir kanun veya KHK ’ nin tamamını veya bir
hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareket ederek,
yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
ØBütün kararlar Resmî Gazete ’ de hemen yayımlanır ve
kural olarak derhâl yürürlüğe girer. İptal kararlarının
yürürlüğe gireceği tarih ise, Anayasa Mahkemesince ayrıca
kararlaştırabilir. Ancak, bu tarih, kararın Resmî Gazete’de
yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
Øİptal kararları, kural olarak geçmişe yönelik hüküm ve
sonuç doğurmazlar.
ØTüm kararlar, yasama, yürütme ve yargı organları ile
idare makamlarını ve tüm gerçek ve tüzelkişileri bağlar.

You might also like