Professional Documents
Culture Documents
Turizm Ve Otel İşletmeciliği Programi: Turizmde Güncel Konular Öğr. Gör. İlker Günay
Turizm Ve Otel İşletmeciliği Programi: Turizmde Güncel Konular Öğr. Gör. İlker Günay
PROGRAMI
TURİZMDE GÜNCEL KONULAR
Öğr. Gör. İLKER GÜNAY
A) Hüzün turizmi kavramı
1. Eğlence Fabrikaları
2. Sergiler
3. Zindanlar
4. Ebedi İstirahatgahlar
5. Türbeler
6. Anlaşmazlık (Çatışma) Alanları
7. Soykırım Kampları
1. Eğlence Fabrikaları
Gerçek ya da hikayeleştirilmiş
ölümleri ve ölümle ilgili olayları ticari
ahlak anlayışıyla sunan eğlence odaklı
yerlerdir. Stone buna örnek olarak
Romanya’da bulunan Drakula Parkı’nı
göstermiştir. Bir Orta Çağ kulesi
içerisinde yer alan bu alan, aristokrat
vampir olarak betimlenen Drakula’nın
mitolojik hikayesini sunmakta ve dark
turizmin aydınlık kısmını temsil
etmektedir.
2. Sergiler
Sergilerde toplumsal hafıza oluşturma,
eğitme ve mesaj verme özelliklerinin yanı sıra
ölümle ilişkili ürünler sunulmaktadır. Sergiler
genel olarak gerçek ölüm alanlarının
uzağında yer almaktadırlar. Bu tür sergilerin
insanlar üzerinde sözel anlatımdan daha
fazla etki yaptığı görülmektedir. Sergilere
yönelik artan etik tartışmalara örnek olarak
çeşitli tekniklerle korunan insan vücutlarının
sergilendiği Dünya Çapındaki Vücut Dünyası
Sergisi örnek olarak verilebilir.
3. Zindanlar
Zindanlar geçmişin adalet ve
cezalandırma şartlarını günümüz tüketicisine
sunan çekicilikleri ve yerleri ifade etmektedir.
Bu ürün tipi, temel ticari odak olarak, özellikle
eğitim ve eğlencenin bir birleşimi
niteliğindedir. Yüksek derecede ticari anlayış
ve turizm altyapısına sahiptir. Sonuç olarak
zindanların, hüzün turizmi çerçevesi
paradigmasının merkezinde yer aldığını; koyu ve
açık elementlerin bir karışımı olduğunu söylemek
mümkündür. Örneğin Notthigham Adalet
Galerileri’nin pazarlama sürecine bakıldığında,
ilgili yapının tutuklamaların yapıldığı, cezaların
verildiği ve idamların yapıldığı bir yer olmasına
karşın “korkuyu hisset” sloganıyla “yılın aileyle
ziyaret edilebilecek turizm çekiciliği” olarak ilan
edildiği görülmektedir.
4. Ebedi İstirahatgahlar
Ebedi istirahatgahlar kavramı, hüzün
turizmi kapsamında potansiyel ürün olarak
mezarlıkların ve kabirlerin kullanılmasıdır. Avrupa
Önemli Mezarlıklar Birliği (Association of
Significant Cemeteries in Europe-ASCE),
mezarlıkların kültürel mirasın bütünleyici öğeleri
olduğunu; mezarlık ya da kabirlerin tarihi ve
sanatsal değerlerinin korunması gerektiğini
belirtmektedir. Bu tür yerlerin çoğunluğunda romantik
ve gotik mimari ürünü olan heykeller korunmakta,
mozelyum, kabir ve mezar taşlarının bakımı yapılarak
tanıtılmaktadırlar. Ayrıca bu tür mekanlar yerel ekolojik
manzaranın korunmasında da önemli bir rol
oynamaktadır. Örneğin Paris’teki en büyük park
konumunda olan Père-Lachaise Mezarlığı’nı yılda iki
milyondan fazla kişi ziyaret etmekte; alan birincil
fonksiyonunun ötesinde bir panteon bahçesi ya da
açık hava müzesi şeklinde kullanılmaktadır.
5. Türbeler
Dark türbeler genellikle ölüm
alanına çok yakın yerlerde ve ölümü
takiben kısa bir sürede inşa
edilmektedirler. Çoğu türbe turizm
amacıyla yapılmamıştır ve bulundukları
yerlerde turizm açısından sınırlı bir
altyapıya sahiptirler. Bu yapılar ölen
kişiye saygı ve anma amacıyla
yapılmaktadırlar. Bu tür yerlerin
tanıtımında medya çok önemli bir rol
oynamaktadır. Stone buna örnek olarak
1997 yılında vefat eden Galler Prensesi
Diana’ya ithafen, bu olaydan nispeten kısa
bir süre sonra sökülerek yeniden inşa
edilen Althorp House’daki mekanı
göstermektedir.
6. Anlaşmazlık (Çatışma) Alanları
Tarihi ve savaş temasıyla
bağlantılı bu alanların hüzün turizmi
kapmasına alınmaması gerektiğini
belirten bazı araştırmacılar mevcuttur.
Çatışma alanlarının arka planında
genellikle güçlü politik ideolojiler
olmasına rağmen eğitim ve anma
alanları olarak değerlendirilmeleri de
gerekmektedir. Savaş alanları ile ilgili
hatıraların yaşatılmasının ötesinde
romantik yönelimler de söz konusudur ve
bundan dolayı anlaşmazlık (çatışma)
alanları hüzün turizminin daha aydınlık
ucunda bulunmaktadır.
7. Soykırım Kampları
Soykırım kampları hüzün
turizminin en karanlık yüzünü
oluşturmaktadır. Bu alanlar
hüzün turizmi teması olarak
soykırım, zulüm ve felaketi temsil
etmektedir. Soykırım kampları
ölüm olaylarının geçtiği gerçek
alanlarda bulunmaktadır ve
büyük oranda politik ideolojilerle
bağlantılıdır. Auschwitz-Birkanau
Toplama Kampı evrensel olarak
şeytani bir semboldür ve insanların
çektikleri acılarla ilgili korkunç
hikayeleri barındırmaktadır.
C) Önemli Hüzün Turizmi Destinasyonları
1. Alcatraz Hapishanesi
2. Robben Adası
3. Austchwitz-Birkenau Toplama Kampı
4. Çernobil
5. Ruanda
6. Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı
7. Başkomutan Tarihi Milli Parkı
8. Sarıkamış
9. Ulucanlar Cezaevi Müzesi
10. Sinop Tarihi Cezaevi Müzesi
1. Alcatraz Hapishanesi
Alcatraz adası, ABD San Francisco Koyu’nda
bulunmaktadır. Üzerinde yer alan yapı, San Francisco’yu
korumak amacıyla bir askeri üs olarak 1850 yılında kullanılmaya
başlanmıştır. 1933 yılına kadar ABD ordusunun hakimiyetinde
olan ada, bir yıl sonra Alcatraz Hapishanesi’ne çevrilmiştir.
Alcatraz’ın kapasitesi 336 hücreden oluşmaktadır. Ancak
hücreler hiçbir zaman tam olarak dolmamıştır. Hapishaneden tarihi
boyunca 36 kişi kaçma girişiminde bulunmuştur. 23’ü yakalanmış,
6’sı öldürülmüş ve 2 tanesi boğulmuştur. 5 kişinin akıbeti ise belli
değildir. Bu kişiler resmi kayıtlarda “kayıp veya boğulduğu tahmin
edilenler” olarak geçmektedir. 29 yıl hizmet veren hapishane
yüksek maliyetleri nedeniyle daha sonra kapatılmıştır. 1973
yılından itibaren turizme açılmış ve milyonlarca turist tarafından
ziyaret edilir hale gelmiştir.
2. Robben Adası
Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Cape Town şehri açıklarında
yer alan Robben Adası yaklaşık olarak 5 kilometre kare
yüzölçüme sahiptir. Ada tarihsel olarak hem Hollanda koloni
döneminde hem de İngiliz sömürge döneminde hapishane, akıl
hastanesi ve askeri üs olarak kullanılmıştır. Ada bir dönem
cüzzam hastalarının izole edilmesi amacıyla kullanılmıştır. Adada yer
alan mezarlıklar bunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir.
Kuşkusuz adanın en önemli mahkûmu, beyazların mutlak
üstünlüğü anlayışına karşı çıkan ve bundan dolayı yaklaşık 20
yıl aynı hücrede hapis yatan Nelson Mandela'dır. Son siyasi
mahkûmun 1991 yılında tahliye olduğu Ada, 1996 yılından bu
yana açık hava müzesi olarak ziyaretçilere hizmet vermektedir.
3. Austchwitz-Birkenau Toplama Kampı
Auschwitz-Birkenau Toplama Kampı 1941 yılında Naziler tarafından
kurulmuş, zaman içerisinde genişletilerek bir nevi kampüs halini almıştır.
Başta Yahudiler olmak üzere Çingeneler, homoseksüeller, sakatlar ve
savaş esirlerinden oluşan yaklaşık bir milyon üç yüz bin kişi kampta
öldürülmüştür. Adını, yakınında bulunan Oswiecim kasabasından almıştır. II.
Dünya Savaşı’nda Nazi Almanya’sı tarafından kurulan bu tür kamplarda, toplam
6 milyon kişinin öldürüldüğü tahmin edilmektedir.
Austchwitz gibi eski Nazi toplama kamplarının turistik çekicilikler olarak
ortaya çıkması 20. yüzyılın son dönemlerine dayanmaktadır. Tarihin en kanlı,
karanlık ve trajik yönünü temsil eden toplama kampları, İsrail, Alman, Avrupa ve
Amerika menşeeli Yahudiler için modern hac alanları şekline dönüşmüştür.
Polonya’da bulunan Austchwitz-Birkenau Toplama Kampı, dünyada
en kötü şöhrete sahip ziyaret alanlarından birisidir. Kamp, Nazilerin
Yahudileri topluca öldürdükleri bir alandır. Kamp spesifik doğasının yanı
sıra toplumsal hafıza oluşturma ve eğitim kaynağı olma özellikleriyle de ön
plana çıkmaktadır.
4. Çernobil
26 Nisan 1986 tarihinde Çernobil Nükleer Santrali’nin 4 numaralı
reaktörünün patlamasıyla bir nükleer kaza meydana gelmiştir. İddialara göre
kaza, bir deneyi yürüten deneyimsiz personel ve düşük güvenlik sistemi
nedeniyle olmuştur. Kazada patlamanın etkisi ile reaktörün çatısı havaya uçmuş,
hemen ardından Ukrayna, Rusya, Belarus ve çoğu Avrupa ülkesinin üzerinde
radyoaktif bulutlar oluşmuştur. Radyoaktif iyonların yayılması neticesinde oluşan
çevresel zararın Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan nükleer bombalardan dört yüz
kat daha fazla olduğu belirtilmektedir.
Son yıllarda Ukrayna-Kiev menşeli tur firmalarının patlama bölgesine
yaptıkları turlar giderek artmıştır. Bölgeyi, yılda yaklaşık olarak 10.000
turistin ziyaret ettiği düşünülmektedir. Santralin yaklaşık elli kilometre kare
yakınına kadar olan alanda radyasyon oranının güvenli seviyede olduğu
ölçülmüştür. Bu duruma çevredeki yaban hayatı ve yetişen bitkiler de
referans olarak gösterilmektedir. Yapılan ziyaretler çok sıkı kurallara ve
izne tabii olarak gerçekleştirilmektedir
5. Ruanda
Ruanda soykırımı 1994 yılı Nisan ve Temmuz ayları
arasında meydana gelmiştir. Sadece yüz gün içerisinde bir
milyonu aşkın insan hayatını kaybetmiştir. Ölenlerin
çoğunluğu Tutsi, öldürenlerin çoğunluğu ise Hutu’dur.
Soykırırm yerel ölçekte gerçekleşse de katliam yaşanan
belli merkezler tespit edilebilmiştir. Bunlardan Kigali Soykırım
Anma Merkezi, 250.000 kişinin cesedinin bulunduğu alana inşa
edilmiştir. Kigali’nin yanı sıra Bisesero, Murambi, Ntarama,
Nyanza, Nyarabuye ve Nymata soykırımla ilgili diğer
merkezlerdir. Tur operatörleri, Virunga Ulusal Parkı’na dağ
gorillerini görmek için yapılan yürüyüş turlarının yanı sıra
bu merkezleri ve Kigali yakınındaki, katliam yaşanan
binaları Ruanda tur paketinin bir parçası olarak
sunmaktadırlar.
6. Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı
Troya Savaşından yaklaşık olarak 3.100 yıl sonra karşısındaki
yarımada da bir dünya savaşı yaşanmıştır. Çanakkale Boğazı’nı
çevreleyen deniz ve kara alanları orduların savaş alanı konumuna
gelmiştir. Savaşın yakın tarihe ait olması ve yerleşim alanı içermemesi
nedeniyle bölge tahrip olmamış ve koruma amaçlı olarak ulusal park
ilan edilmiştir. Yarımada, doğal özellikleri bakımından ulusal park olma
özelliklerini taşısa da, korumaya alınmasının başlıca nedeni sahip
olduğu tarihi geçmiştir.
1973 yılında milli park ilan edilen Gelibolu Tarihi Yarımadası
Milli Parkı Marmara Bölgesi’nin batısında, Çanakkale Boğazı’nın
kuzeyinde, Avrupa yakasında ve Çanakkale il sınırları içerisinde
bulunmaktadır. Milli Park, Gallipoli olarak da bilinen Gelibolu’da
hayatlarını kaybeden 250.000 şehidimiz anısına kurulmuştur. Milli
Park’ta eserler, abideler ve mezarlıkların yanı sıra Tuz Gölü ile
Arıburnu Kayalıkları yer almaktadır.
7. Başkomutan Tarihi Milli Parkı
Kurtuluş Savaşı’nın son aşamasını temsil eden Büyük Taarruz ve
Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin ve yaşandığı alanların Türk
Milleti açısından büyük bir anlamı bulunmaktadır. Kocatepe ve
Dumlupınar savaş alanları tarihi mekanlar olmanın ötesinde bir milletin
uyanışını ve küllerinden yeniden doğuşunu temsil etmektedir.
Turizm açısından değerlendirildiğinde, Başkomutan Tarihi Milli
Parkı’nın turizm potansiyelinin Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı kadar
kullanılmadığı göze çarpmaktadır. Bu durumun temel nedenlerinden biri
Afyonkarahisar’ın bir destinasyon olarak, Türkiye’nin bağımsızlık
mücadelesinin kalbi olan ve savaş alanlarını içeren milli park teması yerine
çoğunlukla termal turizm ve gastro turizm temalarıyla ön plana çıkmasıdır.
Diğer neden ise Afyonkarahisar’da Başkomutan Tarihi Milli Parkı’na tarihi ve
kültürel derinlik katacak bir başka unsurun bulunmayışıdır. Ayrıca Çanakkale
Savaşları ile ilgili efsaneleşen anlatımların ve hikayelerin Kocatepe ve
Dumlupınar için de oluşturulması ve bunların ziyaretçilere aktarılması
gerektiği söylenebilir.
8. Sarıkamış
I. Dünya Savaşı esnasında, 1915 yılında, Enver Paşa
komutasındaki Türk Ordusunun kış taarruzu için aşmak istediği
Sarıkamış Allahuekber Dağlarında, kimi kaynaklara göre 60 bin,
kimi kaynaklara göre ise 90 bin Mehmetçik soğuktan donarak
şehit olmuştur. Bu talihsiz olayda şehit olan askerlerimiz
anısına Kars-Sarıkamış karayolu üzerinde yaptırılan “Şehitler
Anıtı” Sarıkamış’ın yakın tarihimizdeki acı ve unutulmaz izlerini
yansıtmaktadır. Yıllarca savaş alanı olmuş, unutulmaz acıları
bağrında saklamış ancak milli şuurundan asla taviz vermemiş olan
Sarıkamış'a gereken önem Cumhuriyet'in ilanı ile verilmeye
başlanmıştır. O günden bu güne Sarıkamış doğunun tarihi kadar
görkemli doğası ile de turizm cenneti olma yolunda ilerlemeyi amaç
edinen, ilçeleri arasında yer almıştır.
9. Ulucanlar Cezaevi Müzesi
1925 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk hapishanesi olarak
inşa edilen Ulucanlar Cezaevi’nin, gelecekte ne gibi acılara,
yalnızlıklara, umutsuzluklara şahit olacağını ve kimlere ev sahipliği
yapacağını kimse tahmin edememiştir. 2006 yılında kapatılan ve 2009
yılında restore edilmek üzere Altındağ Belediyesi’ne devredilen
Ulucanlar Cezaevi, 15 Haziran 2011 tarihinde bambaşka bir kimlikle,
müze olarak, kapılarını ziyaretçilere açmıştır. Açık kaldığı 81 yıl
boyunca infazlara ve mahkûm isyanlarına tanıklık eden, Türk siyasi ve
edebi hayatının önemli isimlerinin kaldığı Ulucanlar Cezaevi,
koridorlarında artık kültürü, sanatı ve yeni umutları barındırmaktadır.
Ulucanlar Cezaevi, Altındağ Belediyesi tarafından müze ve kültür sanat
merkezine çevrilmiştir. Türkiye’de bir ilki gerçekleştiren Altındağ
Belediyesi, cezaevinin yıkılmasına izin vermeyerek, Ankara’ya önemli bir
eser kazandırmıştır. Günümüzde bambaşka bir çehre ile ziyaretçilerini
ağırlayan Ulucanlar Cezaevi, Türkiye’nin yakın tarihinin adeta sesiz
bir tanığıdır.
10. Sinop Tarihi Cezaevi Müzesi
Sinop şehri, kaçmanın imkansız olduğu, ünlü mahkumlarıyla tanınan Sinop Tarihi
Cezaevi ile anılmaktadır. Cezaevinde yatan edebiyatçılar, siyasetçiler, askerler daha sonra
yazıya döktükleri hatıratlarıyla önemli eserlerin ortaya çıkmasını sağlamışlardır. Tarihi
Sinop Cezaevi, Sinop Kalesi’nin iç kısmında ve eski tersane alanında inşa edilmiş bir
yapıdır. Sinop Kalesi’nin hangi dönemde ve kimler tarafından inşasına başlandığı tam olarak
bilinmemekle beraber, bazı otoriteler yaklaşık dört bin yıl önce bölgede hüküm süren Gaskalılar
tarafından yapıldığını kabul etmektedir.
Sinop Kalesi’ni oluşturan kale bedenleri sebebiyle, 1887 yılından beri iç alan cezaevi
olarak kullanılmaya başlanmıştır. Esasen yüksek kale bentleri ve derin mahzenleri nedeniyle
Osmanlı geleneğindeki zindan tanımına uyduğu için çok eski dönemlerden beri hapishane olarak
kullanılsa da, belirli bir standarda kavuşturularak resmi şekilde hapishane olarak kullanılma
başlama tarihi 1887 olarak bilinmektedir. Sinop Mutasarrıfı Veysel Paşa amacına uygun olarak,
bugüne kadar ulaşabilen eski hapishane binasını yaptırmıştır. Bina, iki katlı, kesme taştan oluşan,
“U” planlı bir yapı olarak tasarlanmıştır.
Cezaevi 1996 yılından itibaren boşaltılmış ve Kültür Bakanlığı’na devredilmiştir.
2003 yılında İl Özel İdaresine tahsisi yapılmıştır. 2000 yılından itibaren ziyarete açılan
Cezaevi’ni sanat galerileri, müzeleri, konaklama tesisleriyle tam teşekküllü bir kültür
kompleksi haline getirme çalışmaları halen devam etmektedir.
TURİZM VE OTEL İŞLETMECİLİĞİ
PROGRAMI
TURİZMDE GÜNCEL KONULAR
Öğr. Gör. İLKER GÜNAY
A) Ekoturizm ve ekoturistin tanımları
Ekoturizm topluluğu
(Ecotourism Society)
ekoturizmi, çevreyi koruyan
ve yerel halkın refahını
sürdüren, doğal alanlara
doğru olan sorumlu turizm
olarak tanımlar.
Zaman içerisinde ekoturizm farklı şekillerde ifade edilmiştir.
Doğaya dayalı turizm
Yumuşak turizm
Yeşil turizm
Sorumlu turizm
Alternatif turizm
Ekoturizm
Yayla
turizmi, son yıllarda
hızla gelişen ve
turizm çeşitliliği
içerisinde önemli
yeri olan bir turizm
aktivitesidir (Zengin,
2008, s.157).
Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de yayla turizmine
elverişli 26 adet yayla bulunmakta bu yaylaların en geniş alana sahip
olanları 27600 m2 alanıyla Trabzon Yılantaş Yaylası, 17000 m2
alanıyla Ordu Topçam Yaylası ve 12000 m2 alanıyla Antalya İbradı
Maşata Yaylası öne çıkmaktadır.
2. Dağ Turizmi
Dağ turizmi,
sanayileşme ve
teknolojik gelişmelerin
neden olduğu,
kalabalık, bunaltıcı ve
insan sağlığını
olumsuz yönde
etkileyen, giderek
kirlenen kentlerden
uzaklaşmak, dağların
temiz ve güzel
havasından
yararlanmak üzere
insanların dağlara
yönelik
gerçekleştirdikleri bir
turizm türüdür (Kozak,
Kozak ve Kozak, 2001,
s.24).
Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de dağ turizmine elverişli
8 adet dağ bulunmaktadır. Bu dağlar Ağrı Dağı (5165m), Antalya Beydağlar
(3069m), Kayseri Erciyes Dağı (3916m), Mersin Bolkar Dağları (3524m), Niğde
Aladağlar (3756m), Rize Kaçkar Sıradağları (3962m), Tunceli Mercan (Munzur)
Dağları (3370m) ve Van Süphan Dağlarıdır (4058m).
3. Mağara Turizmi
Mağaracılık
, bilimsel ve
sportif amaçlarla
yürütülen bir
uğraştır. Sportif
mağaracılık
dünyanın en
tehlikeli doğa
sporlarından biri
olarak kabul
edilmektedir
(Altan, 2006,
s.60).
Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de turizme açık
31 adet mağara bulunmaktadır. Türkiye’nin en uzun mağarası, 15
km’den fazla olan Isparta’daki Pınargözü Mağarası; en derin
mağarası ise 1429m ile Mersin’deki Peynirlikönü Mağarasıdır.
4. Tarım ve Çiftlik Turizmi
Kırsal alanlarda ekonomik refah düzeyini
arttırmak için kullanılan bir turizm türü olan tarım
turizminin değişik tanımları mevcuttur. Bazı
tanımlarda tarım turizmi, çiftlik turizmi olarak
ifade edilmektedir. Ancak kırsal turizm veya
sadece ziyaretçinin bir çiftlikte konaklamasını
içeren çiftlik turizmi aslında birbirinden farklı
aktivitelerdir. Bu farklılık, tarım turizminin
günübirlik yapılabilir, çiftlik turizminde ise
geceleme olması gerektiği yolundadır (Tekin,
2014, s.34).
5. Trekking/Doğa Yürüyüşü
a) Hard trekking:
Zorlu, dağcılık
bilgisi ve
malzemeleri
gerektiren, uzun
süreli
yürüyüşlerdir.
b) Soft trekking:
Rahat, her
kondisyon
seviyesinde kişinin
katılabileceği
günübirlik
yürüyüşlerdir.
Seyahat acenteleri Kaçkar dağlarında, Toros dağlarında ve Kapadokya
bölgesinde trekking turları düzenlemektedirler. Bu turlara her yıl binlerce turist
katılmaktadır (Erdoğan, 2003, s.133).
6. Karayolu Seyahati (Overland Tourism)
7. Kuş Gözlemciliği
Kuş
gözlemciliği doğayı
kuşların dünyasından
tanımayı sağlayan bir
gözlem sporudur.
Ülkemizin kuşlar
açısından zengin
olmasının en önemli
nedenleri, zengin sulak
alanlara sahip olması
ve kuş göç yolları
üzerinde bulunmasıdır.
Türkiye’nin farklı iklimli bölgeleri birçok farklı kuş türünün
yaşaması için elverişlidir. Yaklaşık 465 kuş türü Türkiye sınırları
içinde gözlemlenebilmektedir.
8. Yaban Hayatı (Fauna) Gözlemciliği
Yaban
hayatı gözlemleme
tehlikeli, korkutucu
ya da nadir tür olan
hayvanları inceleme
amacıyla yapılan
seyahatleri
kapsamaktadır
(Tekin, 2014, s.33).
Türkiye’de 40.000 hayvan türünün yaşadığı saptanmıştır.
Avrupa kıtasında 60.000 kadar hayvan türünün yaşadığı
düşünülürse Türkiye’nin fauna açısından ne kadar zengin olduğu
görülmektedir (Erdoğan, 2003, s.138).
9. Botanik Turizmi
Botanik
turizmi, her ne kadar
belli bir bölgede
yetişen, özellikle de
endemik türlerin
görülmesi ve
incelenmesi için
yapılsa da, günümüzde
özel amaçlarla
oluşturulan botanik
bahçelerinin ziyareti
şeklinde
gerçekleştirilmektedir
(Kozak ve Bahçe,
2009, s.176).
10. Atlı Doğa Yürüyüşleri
Turizmin
çeşitliliği içerisinde yer
alan atlı doğa yürüyüşleri
tarihi ve doğal
güzelliklerin bulunduğu
yörelerimizde
düzenlenen günübirlik
veya birkaç günlük gezi
programları ile
yapılmaktadır.
Türkiye’de atlı doğa yürüyüşleri, Kapadokya, Bayburt,
Kastamonu, Gaziantep, Aksaray, Antalya, Muğla gibi şehirlerde
daha yoğunlukla gerçekleştirilmektedir (Selimoğlu, 2004, s.15).
11. Bisiklet Turizmi
Bisiklet turizmi
yeni yaygınlaşmaya
başlayan bir turizm
türüdür. Bütün
dünyada hızla
yayılan doğa turizmi
anlayışına paralel
olarak ülkemizde de
bisiklet turları son
yıllarda seyahat
acenteleri tarafından
doğal güzelliklere
sahip kırsal
alanlarda
düzenlenmektedir.
12. Sualtı Dalış Turizmi
Su altı
dünyasının flora, fauna
ve arkeolojik kültür
varlıklarını görmek,
fotoğraflamak, filme
almak ve sportif balık
avlama amaçlı olarak
gerçekleştirilen tanıtım,
sportif ve eğitim amaçlı
dalışlar ile kıyıda verilen
konaklama ve ağırlama
hizmetleri içine alan bir
turizm çeşididir (Taş,
2012, s.44).
Türkiye batıklar ve sualtı mağaraları açısından da zenginlik
göstermektedir. Bazı dalış bölgeleri; Antalya-Kemer, B-24 Amerikan
Savaş Uçağı Batığı, Uluburun Antik Batığı, Gelidonya Antik Batığı,
Balıkesir-Ayvalık, Muğla-Datça, Marmaris, Bodrum, Çanakkale-Saros,
Gökçeada, Bozcaada ve Mersin olarak sıralanabilir (www.turizm.gov.tr).
13. Av Turizmi
Ülkemiz coğrafi
yapısı, bitki örtüsü ve
yaban hayatı bakımından
av turizminin gelişmesine
elverişli konumda
olmasına rağmen bu
turizmden yeteri kadar pay
alamamaktadır. Yabancı
turist avcılar, orman
bakanlığınca a grubu
seyahat acentelerine
verilen av turizmi izin
belgesi ile
avlanabilmektedirler.
Türkiye’de ilk av turizmi,
devlet tarafından izinli
olarak Antalya’nın
Düzlerçam’ı ormanlarında,
1981 yılında dağ keçisi ve
domuz avı ile başlatılmıştır
(Akat, 2000, s.28).
14. Balon Turizmi
Dünyada ilk ortaya çıkışı 18.yy
sonlarına uzanan balonla uçuş
etkinliği ülkemizde de yoğun ilgi
görmektedir. Uzun yıllardır bireysel
sportif amaçlı yapıldığı gibi, turistik
yörelerimizdeki yerel etkinliklerde
balonla kent turları
düzenlenmektedir.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünce (SHGM), sıcak hava
balon taşımacılığının Nevşehir-Kapadokya ve Denizli-Pamukkale’nin yanı sıra Burdur-Bucak,
Adana-Kozan, Bitlis-Ahlat, Ankara-Polatlı, Afyonkarahisar-İhsaniye, Eskişehir-Seyitgazi,
Samsun-Bafra, Aksaray-Ihlara'da da yapılabileceği belirlendi.
15. Buharlı Lokomotif Turizmi
16. Macera Turizmi
Macera
turizmi risk faktörüne
rağmen, fiziksel
aktivite ve keyif,
ferahlık, kişisel
hedefler kurulması,
nefesi durdurucu
eylemler, soluk
kesici manzaralar,
son derece
heyecanlı yanlarıyla
macera severleri
çekmektedir
(Erdoğan, 2003,
s.147).
17. Akarsu Turizmi
Kano ve
rafting tamamıyla
doğal şartlarda
gerçekleştirildiğinden
çevre ile uyumlu,
betonlaşmaya ve
çevre kirliliğine yol
açmayan ve doğal
güzellikleri ön plana
çıkarma özelliğine
sahiptir (Erdoğan,
2003, s.150).
Rafting Türkiye’nin alternatif turizm türleri arasında önemli
potansiyellerden birini oluşturmakta olup başta Çoruh nehri olmak üzere,
Köprülüçay, Dalaman ve Melen çaylarında son yıllarda heyecan verici
aktiviteleri gerçekleştirilmektedir (Türksoy ve Yürik, 2008, s265).
18.Parapente – Yamaç Paraşütü
Yamaç
Paraşütü sporu, ilk
bakışta serbest
atlama paraşütüne
benzeyen bir paraşüt
ile uçak yerine,
yüksek bir tepeden
koşulmak sureti
havalanmaktır.
Eğimli ve yüksek bir
tepeye açık olarak
serilen paraşüt,
pilotun koşmaya
başlaması ile hava
ile dolar ve pilotla
birlikte havalanır. Tek
kişi olabileceği gibi
iki kişilik (tandem)
kanatları da vardır.
Önemli yamaç paraşütü merkezleri Muğla Ölüdeniz, Antalya Kemer
Tahtalı Dağı, İzmir Ödemiş Bozdağ, Adıyaman Nemrut Kahta, Artvin Arhavi,
Isparta Eğirdir Davraz Dağı, Bolu Abant Dağı, Ankara Gölbaşı ve Bursa
Uludağ’dır (Erdoğan, 2003, s.152).
19. Bungee Jumping
20. Olağanüstü Doğa Olaylarını İzleme
E) Ekoturizmin etkileri
Ekoturizmdeki en önemli
Çevresel
artışlar koruma alanlarının en
fazla olduğu yerlerde
gerçekleşmiştir. 1997’de
Güney Afrika’yı ziyaret eden Ekonomik
6 milyon turistin yaklaşık
%60’ı bir ulusal park ya da
doğa rezervine (koruma Sosyo-kültürel
altına alınmış alana) gitmiştir.
Çevresel etkileri
Çevresel stres ve yaban hayatında davranış bozukluğu: Taşıma kapasitesi aşılması, stres, yer
Aşırı kalabalık
değiştirme
Mimari açıdan kent benzeri gelişim ve görsel kirlilik: Estetik değerlerin azalması, doğallığın
Aşırı yapılaşma
bozulması
Doğal hayata zarar; değişen su yolları; hayvanlara geçiş zorluğu: Estetik bozulmalar, bitki
Yol ve patikalar
örtüsüne zarar,
Yaban hayatını rahatsız etme; hava kirliliği; estetik kirlilik; doğallığın kaybı; gruplar arası
Motorlu ulaşım
rekabet
Gürültü Doğal seslerin bozulması; yaban hayatı ve ziyaretçileri rahatsız etme ve stres yaratma
Çöpler Görsel kirlilik, yaban hayatının çöple beslenmeye alışması; böcekler; sağlığa zarar
Tahripçilik Doğal ve kültürel değerlerin tahribi ve bozulması
Araçlarla hız yapma Yaban hayatına zarar ve bazen ölümü; güvenliğin azalması; rahatsız edici ses ve toz; kirlilik
Toprak sıklaşması, bitkilere ve yaban hayatına zarar vermesi; doğal alanların bozulması,
Arazide araç kullanma
yaban hayatının tahrip olması
Yaban hayatında beslenme ve avlanma davranışlarında bozulmalar; turistler için tehlike;
Atıklarla beslenmesi
hayvan ölümü
Hatıra eşya toplanması Doğal ve kültürel değerlerin kaybı; uygun olmayan davranışların görülmesi
Enerji Bitki tahribi ve erozyon; Estetik bozulmalar
Kenya’da safari
faaliyetleri yaban hayatı
popülasyonunu, yaşam
alanlarını ve yiyecek
kaynaklarını
azaltmaktadır.
Günümüzde çita nüfusu
yok olmanın eşiğine
gelmiştir.
Amerika’daki
Yellowstone Milli Parkında
turistlerin bıraktıkları çöpler
ayıların yaşam alanlarını
terk etmelerine ve zamansız
ölmelerine neden
olmaktadır.
Filipin ve Maldiv
Adaları’nda resort inşaat
malzemesi için mercan
kayalığı kazısı ve
dinamitlemesi bu hassas
alanlara zarar vermekte ve
yerel halkın geçim kaynağı
olan balıkçılığı yok etmektedir.
Ekonomik etkileri
• Yerelde yaşayanlar için istihdam olanaklarının artması
• İlave bölgesel gelirler (ekoturizm faaliyetlerinden elde edilen
direk gelirler ve parklara giriş ücretleri; yöresel sanatlar ve
zanaatlar ile restoranlar, oteller, birahaneler ve buralardan gelen
vergiler) sağlamasıdır.
• Yerel halka kendilerine ait mülklerde küçük konaklama olanakları
sunmaları, taksi şoförlüğü, tur rehberliği gibi yeni istihdam
olanakları yaratmıştır.
• Yöredeki oteller ve benzeri tesislerin su ve enerji gibi kaynakları
aşırı tüketmeleri, bölgedeki fiyatları arttırmakta, elektrik ve su
kesintilerine neden olabilmektedir.
Sosyo-kültürel Etkileri
• Kumar, çeşitli suçlar, alkol tüketimi gibi faaliyetlerin artması,
ziyaretçi sayılarının artmasıyla dilde ve yerel kültürde bir
erozyon olması gibi durumların ortaya çıkardığı
rahatsızlıklar.
• Yerel topluluklarda, insanlar topraklarından ve yüzlerce yıldır
kullandıkları deniz ve doğadan mahrum bırakılmaktadır.
• Hızlı nüfus artışı, yerel halkın memnuniyetinde azalma, yerel
halkın yeme alışkanlıklarında değişiklikler, yereldeki sosyal
ilişkilerde bozulmalar, suç oranlarında artış, HIV/ AIDS gibi
bulaşıcı hastalıklarda artış, yerelde yaşayanlarda sağlık
problemlerinin artması ve yerel dil ve lehçenin uluslararası
dillerle yer değiştirmesidir.
TURİZM VE OTEL İŞLETMECİLİĞİ
PROGRAMI
TURİZMDE GÜNCEL KONULAR
Öğr. Gör. İLKER GÜNAY
A. Tatil Tercihlerinde Değişimi Tetikleyen Nedenler
Tüketici davranışlarındaki değişimler üzerindeki
araştırmalar, turist davranışlarındaki değişimleri tüketim
kültürü teorisine dayandırmaktadır. Bu bakış açısıyla yeni
tüketici turist tipi, sosyal ve çevresel anlamda sorumlu
davranışlar sergilemektedir. Fakat hedonizm ve
duygusallık da yeni turist tipinin tüketiminin bir yönünü
oluşturmaktadır. Çok fazla bilgi ve deneyim sahibi olmak
onları Uzmanlaştırmakta ve sahip oldukları yaratıcılık,
hizmet üretim süreçlerine dahil olma isteklerini
arttırmaktadır. Bunun yanında yeni turist tipinde, hem
yalnız kalmak hem de topluluğa dahil olma isteği, hem
yeni hem de eskiyi deneyimleme gibi mantığa aykırı
istekler aynı anda görülebilmektedir.
Günümüzde özellikle gelişmiş ülkelerde yaşayanları
etkileyen "zaman fakirliği" yani yapacak çok iş olması
fakat onları yapacak zamanın az olması turizm sektörünü
etkileyen önemli faktörlerdendir. Bu zaman fakirliği
özellikle mobil teknolojilerin, araçların, uygulamaların ve
hizmetlerin turizm sektöründeki kullanımını ve yönlendirici
etkisini ciddi oranda arttırmaktadır. Beş turistten birisinin
seyahat hizmeti verenler hakkında "blog” okumayı tercih
ettiği, havayolu ve otellerden hizmet alanların %66'sının
tatillerini planlarken internette araştırma yaptığı, %57'sinin
ise online rezervasyon yaptırdığı bazı araştırma
sonuçlarında görülmektedir.
B. Yenilikçi Tatil Çeşitleri
1. Hipster Tatilleri
'Hipster', günümüzde kentlerin belli mahallelerinde bulunan
genç, modern, iyi eğitim görmüş ama biraz fakir bir topluluğa ait
belirli bir şehirli yerleşimciyi ifade eden bir terimdir. Hipster'lar ve
onların yaşam tarzları, trendlere ve eğilimlere bağlı olduğundan,
hipster terimini net olarak tanımlamak zordur. Ancak, otantikliği
aramak ve ona olan tutku, hipsterların paylaştığı ortak
özelliklerdir. Hipster terimi, kültürel ana akımın dışında kalmak
isteyen kişileri tanımlamak için oldukça sık kullanılmaktadır. Aynı
zamanda "hipster” terimi dar kot, kargo pantolon, tişört, kolsuz
yelek ve kamyoncu şapkası giyen, şarap, bira, cin tonik gibi eski
moda içecekleri içen kişiler için de kullanılmaktadır.
Çoğu hipster, markalı giysiler giymesine rağmen
markalarının bilinmesini istememektedir. Bir hipster, belirli bir alt
kültürde yer alan bireydir. Hangi alt kültür olduğu önemli değildir.
Çünkü bu konuda hipster tanımı çok belirsizdir. En basit ifadeyle
bir hipster bir şey bilmek isteyen kişidir. Bu herkesten önce bir
grubun (müziğin) varlığım bilmek ya da Suriye'deki çatışmayı
bilmek olabilir. Bir hipster, öğrenmek, görmek ve hatta yapmak
için istekli olan kişidir. Demografik olarak, hipster'lar kendilerini
kültürden ayrı tutmaya çalışırken aynı anda kültür içinde
kalmaya çalışırlar. Bir çok sosyal grup gibi Hipster'lar da kendi
iletişim şekillerine sahiptir. Özel terimler ve argo kelimeler
kullanarak konuşurlar ve bir hipster olmak için en yeni argoya
hakim olmak önemlidir.
'Hipster", özellikle kültürel ana akımın dışında olmaya ilgi
gösteren, en son trendleri ve modaları takip eden kişi olarak
tanımlanabilir. Avrupalı şehirlerdeki gezginler, uzun süre geleneksel
turistik alanları ziyaret etmiştir. Buna rağmen yakın zamanda ana
akımın dışındaki alanları keşfetmeye yönelik bir hareket oluşmuştur.
Hipster mahalleleri, bir zamanlar istenmeyen ancak şu an moda olan ve
bu bölgelerde yaşamak isteyen genç ziyaretçilerle küresel şehirlere
yayılmıştır. Ziyaretçiler şu anda pop-up lokantalar, vegan kafeler,
bağımsız dükkanlar ve sanat galerileri içeren, hipster kültürünü
deneyimleyebilecekleri bölgeleri keşfetmek istemektedir.
"Hipster tatiller” gelişmekte olan büyük seyahat eğilimlerinden biri
olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle turizm endüstrisi onları takip
etmektedir. Hatta bununla ilgili 2015 yılında "hipster seyahat rehberleri”
yayınlanmıştır. Bazı çevrimiçi seyahat acenteleri 'hipster tur paketleri'
satmaktadırlar.
Hipsterların Seyahat Motivasyonları
Bir hipster tatili oluşturan öğelere bakıldığında
bunlar genel toplumsal tercihlerden kaçmak, benzersizi
aramak, dünyadaki her büyük şehrin kendi merkezinden
uzakta mutluluk duyulan kendi üst modasını oluşturmaya
çalışmaktır. Hipster'lar, görmek, öğrenmek, yapmak ve
düşünmek için seyahat etmektedir. Yeni şeyleri
deneyimlemek, yurt dışında samimi yerleri bulmak, bu
dünyadaki benzersiz, eşsiz yerler arasında bağlantı
kurmak için seyahat etmektedirler. Sınırları zorlayarak
seyahat eder, böylece ne istediğini, istediği yeri ve ne
yapmak istediğini öğrenebilir. Yani öğrenmek için
seyahat eder.
Hipsterların Seyahat Tercihi
Hem uzak hem de yakın yerlere seyahat
etmektedirler. Issız adalara, büyük şehirlere, ücra yerlere
ve büyükanne ve büyükbabalarının evlerine
gitmektedirler. Popüler turistik noktalara ve
keşfedilmemiş destinasyonlara gitmektedirler.
Hipsterların tatil tercihi ile hipster olmayanların tatil
tercihi karşılaştırıldığında, hipster olmayan kişi
Bahamalarda bir cruise gemisinde tatil yapmayı tercih
ederken, bir hipster Fransa'da bir yemek gezisini tercih
edebilmektedir. Yine bir hipster Disneyland'e gitmek
yerine bir motor kiralayıp İspanya'ya seyahat etmeyi
tercih etmektedir.
Hipster ve Şehir
Hipster tatiller, otantikliği keşfetmek, farklı şeyler
yapmak, bilinen yolların dışına çıkmak gibi, klasik
Londra, Paris ve Roma gezilerinin eksik olan
yönlerini sunan tatillerdir. Butik moda mağazaları,
tasarım otelleri, evlerin duvarlarına asılabilecek
eşsiz eşyalar satan dükkanlarla dolu kozmopolit bir
şehir olan İstanbul Türkiye'de bir hipster tatil
destinasyonu olarak gösterilebilir. Özellikle, kenar
mahallelerinde küçük barlar, geleneksel çay
dükkanları, antikacıları ile Beyoğlu iyi bir örnektir.
2. Ekstrem Sporlar/Aktif Tatiller
Günümüz turistleri için daha önce
deneyimlemedikleri yerleri deneyimleme isteği
önemli bir motivasyon olurken, aynı zamanda
ekstrem sporlar da farklı bir motivasyon kaynağı
olabilmektedir. Günümüzde ekstrem sporlar olarak;
"yanardağ sörfü", "kiteboarding", "skydive",
"zorbing", "köpek balığı kafes dalışı", "kayalıktan
atlama" gibi popüler olmaya başlayan ekstrem
sporlar heyecan ve adrenalin arayan kişilere farklı
ve yeni bir tatil seçeneği sunmaktadır.
1. Yanardağ Sörfü
2. Kiteboarding (Uçurtma Kayağı) / Kitesurfing (Uçurtma
Sörfü)
3. Skydive (Serbest Düşüş)
4. Zorbing
5. Köpekbalığı Kafes Dalışı
6. Kayalıktan Atlama
Yanardağ Sörfü
Kruvaziyer turizm; konukların, belli bir rotada işlemekten ziyade değişik destinasyonları
ziyaret etmek üzere, temel amacı normal olarak taşıma değil, misafirleri ağırlamak olan bir
gemiye, boş zamanlarını değerlendirmek için, bir ücret ödeyerek binmek suretiyle yapılan
seyahattir .Ayrıca deniz temelli turizm kategorisi içinde yer almaktadır.
Kruvaziyer turizmin amacı ise ; taşıma veya ulaştırma değil, konukları olan turistleri
ağırlamak olan ve bu amaçla her türlü hizmet donanımına sahip bulunan büyük gemilerle yapılan
deniz seyahatleri, kruvaziyer turist ürünün ana eksenini oluşturmaktadır.
Kruvaziyer gemi seyahati belirli limanlardan başlar. Belirli sayıda limanlar
arasında ve belirli sürede sürecek olan seyahatin öncesinde ve sonrasında,
katılımcıların ulaşımı ve konaklaması, turistik ürünü diğer bileşenleridir.
Uluslararası Kruvaziyer Hatları Birliği’ne göre kruvaziyer gemileri;
“Seyahati programlanmış, derin sularda iki gün ya da daha fazla kalan, en az
100 yolcu kapasiteli gemidir.”
Kruvaziyer gemilerin uğradığı limanlar ve bu limanlarda,
kruvaziyer turistlere sunulan turistik hizmetler, ev sahibi ülkelerin
ağırlıkla yatırım yaptıkları alanları oluşturmaktadır.
Kruvaziyer turistik ürün satın alan misafirler, gemiye hangi limanda
ne zaman bineceklerini, hangi limanları ne kadar süre içinde ziyaret
edeceklerini, bu ziyaretler sırasında liman ülkesinde, karada aktivitelere
katılacaklarını, dönüşün hangi limana ne zaman olduğunu normal koşullar
altında bilirler.
Örnek olarak İstanbul başlangıçlı bir kruvaziyer gemi ile iki hafta süre
ile Karadeniz de 10 liman ziyareti satın alan bir turist kendi olanaklarıyla
İstanbul’a gelir. Programlı seyahatine başlar bitince yine aynı limanda
gemiden ayrılarak ülkesine geri döner. Kruvaziyer gemiler yanaştıkları
limanda ihtiyaçlarını karşılarlar. Gemi ve yolcuları için giriş-çıkış işlemleri
yapılır. Limanlarda genellikle saatli sürelerde kalırlar.
Turizm amaçlı kruvaziyer gemi
işletmeciliği farklı ve zor bir uğraş alanıdır.
Özellikle kruvaziyer gemiler sabit yatırımı,
sermaye ve teknoloji açısından özellikli bir
yatırımdır. Piyasadan talebin iyi olduğu
konjonktürde sorun olmayacak olan
yatırımın geri dönüşümü, turizm gibi
kırılgan bir sektörde oldukça riskli
olabilmektedir.
Örnegin;11 Eylül saldırıları
KRUVAZİYER TURİZMDE
TRANSATLANTİKLERLE TARİHE
YOLCULUK
ÜNLÜ TRANSLANTİKLER
Great Western
• 1838 – 1856
• Uzunluk: 64,8 m.
• Genişlik: 10,8 m.
• Tonaj: 1.340 GT
• Hızı:9 knot
• Yolcu Sayısı: 148 kişi
• İngiltere’nin en büyük demiryolu
şirketlerinden biri olan Great Western
Railway Company’nin bir projesi olarak,
Okyanus–aşırı yolculuklar için inşa edilmiş
ilk gemi. 14 gün ve 12 saat süren
yolculuğuyla okyanusu en hızlı geçen gemi
unvanını kazandı.
Great Britain
• 1845’den bugüne
• Uzunluk: 98,4 m.
• Genişlik: 15,5 m.
• Tonaj: 3.270 GT
• Makineler: Dört silindirli, tek pervaneli
buhar makinesi
• Yolcu Sayısı: Başlangıçta tümü birinci
sınıf 350 kişi. 1850’de Avusturalya seferi
için yeniden inşa edildiğinde birinci sınıfta
50 kişi ve üçüncü sınıfta 680 kişi.
Germanic / Ottawa / Gülcemal
• 1875 – 1950
• Uzunluk:139 m.
• Genişlik:13,8 m.
• Tonaj:5.008 GT
• Makineler:2 x 2 silindirli makinenin
döndürdüğü tek pervane.
• YolcuSayısı:1,720 kişi
• Atlantik'te İngiltere ile Birleşik Amerika
arasında yolcu taşımak amacıyla inşa
ettirdiği iki eş transatlantik’ten biriydir.
RMSTitanic
• Grs.Ton : 48.328 t.
• Yolcu K. : 3.547 kişi
• Mürettebat : 910 kişi
• White Star Line şirketine ait Olympic
sınıfı bir yolcu gemisiydi. Titanik, ilk
ve son seferini 15 Nisan 1912
yılında yapan büyük yolcu
gemisidir. 1912'de yapımı
tamamlandığında dünyanın en büyük
buharlı yolcu gemisiydi.
Dünya Kruvaziyer Turizmi
Kruvaziyer gemilerle yolcu taşımacılığı ilk kez Albert Balin tarafından 19.
yy sonlarında 1890 yılında gerçekleştirilmiştir. O yıllarda yolcu ve yük gemileri
arasında tam bir uzmanlaşma olmadığından, bu yöntem dünya da büyük ilgi
yaratmamıştır. Bu tarihlerde ABD ile Avrupa arasında seyahat edecek zengin
kişileri taşımaamaçlı yolcu gemileri çalışmaya başlamıştır.
Daha sonra 1900’lü yıllardan itibaren 2.
Dünya Savaşı’na değin İngiliz, Alman, Amerikan
ve Fransız şirketleri Avrupa ile Amerika kıtası
arasında lüks yolcu gemileriyle en hızlı ulaşımı
sağlama yarışına girişmişlerdir. 15 Nisan
1912’de Titanic adlı 270 metre boyundaki dev
transatlantiğin buzdağına çarpıp batması ve
yolcu ve mürettebattan 1502 kişinin hayatını
kaybetmesi (Ancak 705 can kurtarılabilmişti)bu
hızı kesmemiştir. Hızın kesilmesi için 2. Dünya
Savaşı’nın patlak vermesi gerekecekti. 2. Dünya
Savaşı’nın hemen sonrasında yolcu gemileri
yeniden eski popülaritesini yakalamıştır.
• Bu dönemde ABD’nin United States transatlantiği (1952 yılında
hizmete girmişti) ve İngilizlerin ünlü Queen Elizabeth II transatlantiği
(1967) en ünlü transatlantikler arasında yerini almıştır.
• Kruvaziyer turizm bir kitle turizmi sayılmasa da, 1950li yıllardan
itibaren, genel olarak turizm hareketlerine katılımın yoğunlaşması,
modern kruvaziyer turizmin de başlangıcı sayılabilir.
• 1950li yıllarda kıtalar arası hava taşımacılığının ön plana çıkmasıyla
Atlantik’te yolcu taşımacılığına yönelik düzenlenmiş gemiler iş
yapamaz hale gelmişlerdir. Bu durum karşısında gemi şirketleri
yeni bir Pazar oluşturmak zorunda kalmış ve gemilerin, gezi, tatil
amaçlı kullanılması fikrinin gelişmesiyle kruvaziyer turları doğmuştur.
1950li yıllarda başlayan gelişme, daha sonra üzerinde geniş olarak
durulacak olan, dünyada başlıca iki bölgede ortaya çıkmıştır. Bu önemli iki
bölge Akdeniz ve Karayipler’dir. 1969 yılında Karayipler’de deniz turlarına
312.000 kişinin katıldığı, Akdeniz’de de hemen hemen bir o kadar
yolcunun aynı amaçla seyahat ettiği tahmin edilmektedir
Ancak havayolu taşımacılığındaki gelişmeler 1960’lı yıllardan
itibaren deniz yolunu yolcu ulaşımından çok bir dinlenme/eğlenme
ve turizmin kelime anlamının “başladığı yere dönmek” olmasından
hareketle gerçek bir “turizm faaliyeti” haline getirmiştir. “Kruvaziyer
Turizmi” diyebileceğimiz etkinlik de aslında dünyada 1960’lı yıllardan
itibaren başlamış ve asıl popülaritesini bu dönemden itibaren
yakalamıştır. Bu yıllarda yapılan kruvaziyer gemileri tipik olarak 180
metre boyunda; 600–700 yolcu taşıyacak kapasitede gemilerdir.
Bu seçkin gemilerde yüzme havuzları, tiyatrolar, restoranlar,
lüks yolcu kamaraları vardı. Daha sonraları kruvaziyer gemilerine
artan taleple birlikte; gemilerin de boyları ve kapasiteleri artmıştır.
Queen Mary II Freedom of the Seas Kruvaziyer gemilerde görülen
patlama; 1990’lı yıllarda da devam etmiştir. Bu yıllarda kruvaziyer gemiler
artık yüzen dev eğlence merkezleri haline gelmiştir. “Freedom of theSeas”
adlı dev transatlantik; dünyanın en büyük kruvaziyer gemisi unvanını da
elinde bulundurmaktadır. Freedom of theSeas denize inene kadar,
dünyanın en büyük kruvaziyer gemisi unvanını 345 metrelik boyuyla
Queen Mary II elinde bulunduruyordu. Freedom of theSeas, Queen Mary
II’den 6 metre daha kısadır ancak, 158 bin Gross Tonaj hacmiyle dünyanın
en büyük kruvaziyer gemisidir
DÜNYA KRUVAZİYER ŞİRKETLERİ
*Carnival Cruise Lines
• Uzay; Dünya atmosferi dışındaki gezegenler ve yıldızların olduğu boş bir alandır.
• Farklı nesnelerin ve olayların ortaya çıktığı ve pozisyon, yöne sahip olduğu üç
boyutlu boşluktur.
• İçerisinde bütün gökcisimlerini, her türlü madde ve enerjiyi barındıran, Dünya
atmosferi dışında kalan sınırsız sahadır.
• Tüm maddeleri kapsayan sonsuz uzantıdır. Uzay, tüm nesnelerin yer aldığı bir
genişliktir.
Günümüzde uzay turizmi farklı bilim adamlarıyla tartışılan bir konu
durumundadır. Bilim adamlarının bir kısmı uzay turizmini turizmin bir çeşidi
olarak görürken bazıları turizmle hiç alakası olmayan sadece “turizm”
olarak adlandırılan ve astronotların yıllardır yapa geldiği faaliyetler olarak
ifadelendirmektedir.
Uzay turizminin turizm çeşidi sayılması için turizm tanıma uygun
olması gerekmektedir. Turizm tanımının ilk koşulu, seyahatlerin para
kazanmak amaçlı olmamasıdır. İkinci koşul yaşanılan çevreden başka bir
yere seyahat edilmesinin gerekliliğidir. Üçüncü ve son koşul ise
konaklama süresinin en az 1 gece kalınmasıdır. Orbital uzay seyahati 1 ve
10 gün arası, suborbital uzay turizmi ise 1 ve 5 gün arası sürer. Uzay
otellerinin yapımı ile insanlar uzayda uzun süre kalabileceklerdir.
Uzay Turizmi Tanımları
Oxford sözlüğünde uzay turizmi, Rekreasyonel
amaçlardan dolayı insanların uzaya seyahat etme faaliyetidir.
Buradaki rekreasyonel amaç, boş zamanı değerlendirmeden
başlayıp her türlü rekreasyonel faaliyeti kapsar.
Uzay turizmi; insanların eğlence ve macera yaşamaları
için uzaya erişimini sağlamaktır.
Başka bir tanımda uzay turizmi, Tasarım, test, eğitim ve
katılım gibi gelişimsel faaliyetleri içeren varlıklı bireyler
tarafından yatırım yapılarak teşvik edilen alçak yörünge ve
Dünya yörüngesine seyahattir.
B) Uzay turizminin tarihsel gelişimi
2001 - 28 Nisan’da ilk uzay turisti Dennis Tito “Soyuz TM - 32” aracıyla uzay turizmini
başlattı. 21 Haziran’da 40 yıl varlığını sürdüren NASA, ilk kez uzay turizmine olan ilgiyi ve
toplumun tutumunu belirlemek amacıyla anket çalışması yaptı. 27 Haziran 1969 yılında Ay'a ilk
uçuş yapanların katında olan Amerikalı astronot Edwin Aldrin, Dennis Tito’nun uçuşundan sonra
uzay turizminin gelişimini teşvik etmek için ABD hükümetine yönelik bir konuşma yapmıştır.
2002- Zhukovski Merkezi’nin bilim
adamları ve mühendisleri, yörüngeye uzay
turistlerini taşıyacak araç projesini sunmuştur.
Araç, Myasishcheva Deneysel Tasarım Bürosu
ve Amerikan şirketi Space Adventures’in mali
destek katılımı ile geliştirilmiştir. 2002 yılının
25 Nisan’ında Güney Afrikalı Mark
Shuttleworth Güney Afrika'nın ilk, Dünya’nın
ise ikinci uzay turisti olmuştur.
27 Temmuz 2005 yılında Scaled
Composites2 ve Virgin Group Şirketleri ortak
girişimli SpaceShip Company Uzay Şirketi’ni
kurdu. 1 Ekim - optoelektronik alanında
çalışan bilim adamı, Sensors Unlimited Şirketi
başkanı Gregory Olsen, uzay tarihindeki
üçüncü turist oldu. Amerikalı turist UUİ’de
sekiz gün geçirdi. 17 Ekim – Virgin Galactic
Şirketi, uzay turisti olmak isteyenlerin
başvurusunu kabul etmeye başladı.
2006 - Prodea Sistemleri Şirketi, ticari
uçuşlarda yeniden kullanılabilir uzay filosu
oluşturmak için Space Adventures ve Rus
Federal Uzay Ajansı ile işbirliği yapacağını
duyurdu. Space Adventures Şirketi, kamuoyu
ofisi Arap Emirlikleri'nde olacak bir özel uzay
limanı inşa etme planlarını açıkladı. 18 Eylül –
İran asıllı Amerikalı Anousheh Ansari, ilk kadın
uzay turisti oldu. Ansari, sağlık sorunları
nedeniyle uzaya uçamayan Japon Daisuke
Enomoto’nun yerini aldı.
2007 - 7 Nisan’da Dr.Charles
Simonyi beşinci uzay turisti oldu. Uzay
seyahatine katılmak için 20 milyon dolara
katlandı. Temmuz – Bigelow Aerospace
Amerikan Şirketi’nin basın servisi uzayda
bir otel inşa edeceğini duyurdu. Maalesef
bu planlar birkaç yıl sonrasına ertelendi.
Çünkü uzay taşımacılığında hala güvenli
araç sorunu yaşanmaktaydı.
C) Uzay turizmi türleri
Uzay turizminin gerçekleştirme şekline göre iki çeşidi vardır. Bunlar;
orbital uzay turizmi ve suborbital uzay turizmidir.
Orbital uzay turizmi, 400 km yükseklikteki Dünya yörüngesindeki
tesislere yapılan, uzunluğu 8 - 10 gün süren uzay seyahatleridir. Orbital uzay
turlarının günümüzdeki fiyatı 20 - 40 milyon ABD doları miktarındadır.
Orbital uzay turizmi insanlara uzayda konaklama imkânını sunar. UUİ
gibi tesislerde uzaya yolculuk yapan turistler bir hafta veya fazla zaman
geçirerek Dünya’ya dönerler. UUİ içinde turistler astronot kıyafetlerini
çıkarırlar ve insanın yeme-içme, uyuma gibi ihtiyaçlarını giderebilir, Dünya
manzarasını seyredebilir, yer çekimsizlik deneyimini yaşayabilir vb.
Orbital uzay turizmi, Dünya yörüngesine yapılan seyahattir. Tüm mevcut
orbital uzay turizmi fırlatmalarında Kazakistan'daki Baykonur Uzay Üssü’nden
çıkarılan “Soyuz” füzesi kullanılmıştır. Ayrıca “Soyuz” füzesi, ABD astronotlarını
da UUİ’ye taşımakta kullanılmaktadır. Soyuz, üç kişilik bir kapasiteye sahip
olmasına rağmen güvenilir bir araçtır. “Soyuz” füzesinin yedek koltuklarını turistik
uçuşlara sunmak mümkün ancak hükümetin de astronotları taşıma ihtiyacından
dolayı orbital uzay turizmi kapsamlı bir şekilde gerçekleştirilememektedir.
Orbital uzay turizminde kullanılan “Soyuz” füzesinin güvenilir olmasına
rağmen, bu araçlar; eski tasarımlı, az kapasiteli ve çok masraflıdır. Bu füze, ilk
insanı uzaya götüren “Vostok” füzesinin geliştirilmiş türüdür. Bundan dolayı hız,
can kurtarma sistemi ve radyasyondan korunma sistemini geliştirememiştir.
Orbital uzay turizminde eski tasarımlı uzay araçlarının kullanılması, risk
faktörünün büyük olmasının önemli nedenidir. Bundan dolayı orbital uzay
seyahatlerine katılacak katlanmak zorundadırlar.
Suborbital uzay turizmi ise Dünya’nın Alçak Yörüngesi’ne
heyecanlı kısa bir deneyim ve güzel manzara sunan özel
seyahatlerdir. Suborbital uzay turizmi müşterileri, uzay
boşluğuna 2,5 saatte ulaşırlar. Seyahat toplam olarak 5 saat
sürer. Bir tur fiyatı 200.000 ABD doları miktarındadır.
Suborbital uzay turizminde insanlar uzayda konaklama
yapmazlar. Fakat Dünya’da bu tür uzay seyahatini sunmakta
olan belli başlı merkezlere ulaşmak, hazırlık döneminden
geçmek sırasında konaklama unsurunu da gerçekleştirmiş
olurlar.
Suborbital uzay turizmi, 100 kilometre yükseklikte başlayan alçak yörünge seyahatidir.
Bu seyahatler sırasında turistler, uzaydan Dünya Eğrisini görecek ve sıfır yer çekimsizlik
deneyimini yaşayacaklardır.
Suborbital uzay turizminin özelliği, üç günlük bir hazırlık sürecinin ardından müşterileri
uzaya çıkarmaktır. Virgin Galactic şirketinin ‘WhiteKnight2’ taşıyıcısı kendisine bağlı olan
“SpaceShip2” uzay gemisini 23,6 km yüksekliğe götürecek. Buraya kadar yolculuk tam bir saat
sürecek ve kolay bir yolculuk olacaktır. Normal uçaktaki gibi insanlar kendilerini konforlu
hissedecekler. Bundan sonra altı yolcu ve iki pilotu taşıyan “SpaceShip2” uzay gemisi taşıyıcıdan
ayrılarak hibrit yakıtlı füze aracılığıyla 65-75 saniyede Uluslararası Uzay Sınırını aşarak 110km
yüksekliğe çıkacak. Ses hızından daha hızlı uçan uzay gemisinin motoru kapanarak gemi serbest
bırakılacak. Bu arada uzaydan Dünya'yı izlemek için yaklaşık 10 dakikalık bir süre verilecek. Uzay
turistleri koltuklardan çıkarak yer çekimsizlik deneyimini yaşayacaklar. Gemi, manevra kabiliyeti
sayesinde Dünya'nın atmosferine dönmek için uygun değer açıya dönecek. İniş G x 6 kadar G
kuvvetini içerir ve dönüşte insanlar atmosferde bir saat on beş dakika geçirerek Amerika Uzay
Limanı’na dönecek. Toplam seyahat süresi 2,5 saattir. “SpaceShip2” uzay gemisinin teknik açıdan
özelliği, Reaksiyon Kontrol Sistemi’nin olması ve kuyruk kirişlerinin ısıya dayanıklı materyaller ile
kaplı olmasıdır.
Günümüzdeki orbital uzay turizmi
girişimcileri, gerçekçi ve milyar dolarlık
sеrvеtlеri olan dev yаtırımсılаr:
Miсrosoft’un kuruсulаrındа Pаul Аllеn,
Аmаzon.сom’un kuruсusu Jеff Bеzos,
PаyPаl’ı kurаn Еlon Musk’tir. Bunlar gibi
pek çok girişimci her yıl bu аlаnа yaklaşık
500 milyon dolarlık yatırım yapmaktadır.
Fakat sadece orbital uzay turizmini Rus
Uzay Ajansı’yla Space Adventures Şirketi
hayata geçirebildiler.
Space Adventures Ltd. Şirketi, Omega
ve Quark Seyahat Acenteleri’nin
birleşmesinden ortaya çıkan Amerikan
şirketidir. 1996 Yılında havacılık
uzmanlarından oluşan bir grup tarafından
kurulan şirket, eğlenceye yönelik maceralı,
uzak mesafeli ve riskli seyahatler paketini
sunmaktadır. Kuruluş amacı, ticari uzay
uçuşlarını popülerize etmek ve onun herkes
için açık olduğunu ilan etmektir. Şirketin
suborbital uçuşlar için çeşitli uzay araçlarını
yapan WildWings Uzay Yolculuğu Şirketi’yle
anlaşmaları vardır. Space Adventures, 2001
yılındaki ilk uzay turistinin uzaya
çıkarılmasını Rus Uzay Ajansı’yla beraber
gerçekleştirmiştir.
Video Link: https://youtu.be/VYD0DleJn7U
Video Linki https://youtu.be/fFBi-VpiO1M
Blue Origin - Jeff Bezos
Günümüzdeki uzay turlarının mevcut maliyeti çok yüksektir. Orbital uzay turu
fiyatı 40 milyon ABD doları, suborbital uzay turu fiyatı 200 000 ABD doları civarındadır.
Buna rağmen uzay turlarının mevcut maliyetine katlanabilecek potansiyel müşteri grubu
vardır.
TURİZM VE OTEL İŞLETMECİLİĞİ
PROGRAMI
TURİZMDE GÜNCEL KONULAR
Öğr. Gör. İLKER GÜNAY
A) Turizm ve sürdürülebilirlik
Turizm kavramı 20 yüzyılın son çeyreğinde AIEST
(Uluslararası Bilimsel Turizm Uzmanları Birliği) tarafından
“insanların devamlı ikamet ettikleri, çalıştıkları ve her zamanki
olağan ihtiyaçlarını karşıladıkları yerlerin dışına seyahatleri ve
buralardaki, genellikle turizm işletmelerinin ürettiği mal ve
hizmetleri talep ederek, geçici konaklamalarından doğan olaylar
ve ilişkiler bütünü” şeklinde yeniden tanımlanmıştır. Başka bir
tanımda turist, turistik yöre ve arasındaki hareketliliği
vurgulanmaktadır. Buradan hareketle; turizmdeki olgu, ekonomik,
sosyal, politik, kültürel sonuçlar doğuran ve sosyal, ekonomik,
hukuki, coğrafi, politik ve teknolojik çevreler içinde gelişen olay veya
sistemler olarak ifade edilmektedir.
Sürdürülebilirlik, ekosistemindeki tüm çeşitliliğin ve yenilenemez
kaynakların gelecek nesillere aktarılabilmesi için, insanın ekosistem üze
rindeki olumsuz etkilerinin sistemin taşıma kapasitesinin üzerine
çıkmayacak düzeyde tutulmasıdır. Brundtland sürdürülebilirlik kavramını
dünyada yaşayan insanların, gelecek nesillerin yaşam haklarını gasp
etmeden yaşamlarını sürdürmeleri olarak ifade etmiştir.
Sürdürülebilirlik; ekonomik
sürdürülebilirlik, sosyal
sürdürülebilirlik ve çevresel
sürdürülebilirlik olarak
tanımlanan üç bölümden
oluşmaktadır. Bu bölümlerden
birincisi adil paylaşımı, ikincisi
katılımı, üçüncüsü ise doğal
kaynakların korunmasını ifade
etmektedir.
B) Yavaş hareketi ve cittaslow
İtalya’da 80’li yılların sonunda
fast food akımına, insanların ve
kültürlerinin tek tipleştirilmesine karşı
çıkan kendine özgün otantik ürünleri,
mutfağı ve gastronomi kültürünü
önemseyen uluslararası bir harekettir.
Hareketin şehirlerde somutlaştırılmış
birliğine Cittaslow denir. Yavaş
hareketi ve bu felsefeyi taşıyan
Cittaslow’u anlamlandırmak için
yavaşlık kavramını incelemek
gerekmektedir.
Yavaşlık Kavramı
Yavaşlık, Türkçe sözlükte, “hızlı olmayan, ağır başlı,
yumuşak huylu” anlamlarına gelmektedir. Ancak
günümüzde yavaşlık kültürel bir tabu olarak açıklanmakta
ve hızlının yavaştan daha iyi olduğu, hızlının daha çok
seçenek sunduğu ifade edilmektedir. Öyle ki eğlenceli
olma, çekicilik, basitlik, sadelik, dinamiklik kavramları
hızlının alt kavramları olarak değerlendirilebilmektedir.
Buna karşın yavaşlık tembellik, aptallık, gevşeklik,
geride kalma, dışlanma gibi kavramlarla eş anlamlı
kullanılabilmektedir.
Yavaşlık, yaşamın doğru temposunu yakalayarak
sürekli hızlılığa karşıt olmak, tercihleri azaltmak, yaşamın
bize sunduğu zevklerden faydalanmak bu yolla yaşam
kalitesini arttırmak ve bu yaşam biçimini yaymak üzerine
kurulmuştur.
Yavaş yaşam zamanı gevşetmek değil aslında zamanın farkında
olmak, bireylerin kendileri ve başkalarıyla iyi ilişkiler kurmasını sağlamak
ve daha derin tecrübe kazanmak olarak ifade edilebilmektedir. Böylece
yavaş olumlu bir yaklaşım veya ruh haline dönüşmektedir. Yavaşlık tam olarak
bir şeyleri yavaş yapmak değil aslında yapılan işten zevk almak bu işi
isteyerek yapmak için kişinin kendisine zaman ayırması olarak
görülmektedir.
Slow Food
Slow Food, 1989 yılında yerel yiyecek kültürleri ve
geleneklerinin yok olmasını engellemek, hızlı yaşamın ve
insanların yediği yemekte gittikçe azalan ilgilerine karşın
yiyeceğin nereden geldiğine ve yemek tercihlerinin
etrafımızdaki dünyayı nasıl etkilediğine odaklanan köy
insanları gibi sıradan insanların olduğu küresel bir
organizasyondur.
Slow Food kurulduğu günden bu yana 160’ın
üzerinde ülkede faaliyet gösteren ve herkesin “iyi,
temiz ve adil yiyecek” (Buono, Pulito e Giusto)
hakkının olduğunu sağlamaya çalışan küresel bir
harekettir. Slow Food temsilcileri yiyeceğin kültür,
politika, tarım ve çevre gibi pek çok yönünün
olduğunu vurgulamaktadır. Yemek tercihleri sayesinde
bireyler yiyeceğin yetiştirilmesi, üretilmesi ve
dağıtımının yapılması sürecini birlikte etkileyebilmekte
ve sonuç olarak büyük bir değişiklik yaratabilmektedir.
Yavaş Hareketi, iyi adil ve temiz gıdanın tüm insanların ulaşması gereken
bir gereklilik olduğunun altını çizmektedir. Buradan hareketle bazı amaçları
bulunmaktadır. Bu amaçlar:
Çevresel
Kaygılar
1. Düşük Karbonlu Turizm
Düşük karbonlu turizm sera gazı salınımının en düşük seviyeye
çekilmesiyle mümkündür. Turizm endüstrisinde, salınım üç yolla fazla
miktarlarda ortaya çıkmaktadır: ulaşım, konaklama ve turizm
faaliyetleri. Ulaşım bunlar arasında %88 ile en yüksek düzeye sahip
olan etmendir. Konaklama %8, turizm faaliyetleri ise %4 oranında bu
salınıma katkıda bulunmaktadır.
Yapılan son tahminlere göre 2035 yılına kadar yapılan seyahat
sayılarında %179, geceleme sayılarında %156, seyahat edilen km
miktarında %222 artış olacağı ve bu durumun da karbon
emisyonlarını %152 arttıracağı hesaplanmaktadır. Bu durum 2035
yılında turizm sektörü tarafından yaratılan karbon emisyonlarının
bugünkü miktarından üç kat daha fazla olacağını ortaya koymaktadır.
2. Seyahat ve Destinasyon Deneyimi
Yeni insanlarla tanışma, aile ile hoş vakit geçirme,
insanları kendi yaşamlarında izleme, bir gruba dahil olma
gibi seyahat deneyimlerinin en sık karşılaşıldığı seyahat türü
yavaş seyahattir.
Yavaş seyahat mekansal yapısı da yol boyunca gezilen
ve karşılaşılan yerlerle meşgul olma bakımından oldukça
önemlidir. Pauline Kenny’e (2016) göre konaklanan yerin
yakınında yapılan seyahatler yerel halk açısından daha
faydalıdır. Çünkü yerel seyahat yerel ulaşım sistemini
kullanmayı, yerel yiyecekler tüketmeyi ve o bölge
insanlarıyla kaynaşmayı gerektirmektedir.
3. Çevresel Kaygılar
Esas motivasyonları çevresel kaygılar olan ve seyahat
deneyimini yavaş seyahat yoluyla yapmak isteyen turistler “yoğun
(hard) yavaş seyahatçiler” olarak tanımlanmaktayken çevresel
kaygının ana neden olmadan yürütüldüğü turizm faaliyetinde
bulunanlara “yumuşak (soft) yavaş seyahatçiler” denmektedir.
Yoğun yavaş seyahatçiler düşük karbonlu ulaşım yollarını tercih
ederek yavaş seyahati bir yaşam biçimi haline getirmektedir. Bu grup
hava yolu ve araba ile ulaşım yollarından kaçınarak bunu bir kültür
olarak görmektedir. Bir çok yumuşak yavaş seyahatçi de çevre ile
ilgili kaygılar taşımaktadır. Ancak bu kaygılar daha çok kendi
evlerinde enerjiyi tasarruf etme, geri dönüşüme katkıda bulunma
şeklinde kendini göstermektedir.
4. Ulaşım Türü
Seyahat Türü Karbon Miktarı (CO2) kg/yolcu/km
Uçak 0.135
Araba (Benzin) 0.121
Araba (Dizel) 0.082
Otobüs 0.049
Büyük Motorsiklet 0.066
Küçük Motorsiklet 0.039
Tren 0.033
Yürüyüş 0
Bisiklet 0
Tablodan da anlaşılacağı üzere trenle seyahatin belli bir mesafede kişi
başına ürettiği karbon emisyonunu birim alırsak, tren 1 birim, otobüs 1.5 birim,
küçük motorsiklet 1.2, büyük motorsiklet 2, dizel araba 2.5, benzinli araba 3.6,
uçak ise 4 birim CO2 üretmektedir.
D) Yavaş turizm
Sezgin ve Ünüvar yavaş turizmi, belirli bir tabiat ve
manzara, kültür, gastronomi kültürü, tarih ve geleneklerin tadını
çıkararak gerçekleştirilen ve her bireyin hakkını korumayı
amaçlayan sorumlu ve yenilikçi bir turizm türü olarak ifade
etmektedir.
Yavaş Turizmin Boyutları
Yavaş turizm, seyahatin
yeniden keşfedilmesi,
öğrenilmesi olarak
düşünülmektedir. Zira yavaş
turizm seyahatin gerçek
felsefesini içermektedir. Bu da
seyahat edilen
destinasyonlardaki halkla iç içe
olma, onların hayatlarından
zevk alma ve küçük mutluluklar
ve deneyimler içermektedir.
Yavaş Turizm Türleri
E) Yavaş turist
Esas motivasyonu gezdiği dinlendiği bölgede çevresel kaygılar
taşıyan ve seyahat deneyimini yavaş seyahat yoluyla gerçekleştirip
dinlenirken doğa dostu faaliyetlerde bulunan, yiyecek içecek
tüketimini buna göre yapmaya çalışan, bunları yaparken yerel halkın
yaptığından ve sattığından faydalanan, bulunduğu yerde daha uzun
süre kalıp doğanın tadını çıkaran turistler “Yoğun (hard) Yavaş
Turistler” olarak; ana amacının çevresel kaygı olmadığı, bulunduğu
yerde yine yerel kültüre, yerel yiyeceklere önem vermeye çalışan
ancak dinlenirken aynı zamanda bunlarla tam anlamıyla ilgilenmeyen
buna rağmen yavaş turizmin önemli olduğunu düşünen kişiler
“Yumuşak (soft) Yavaş Turistler” olarak tanımlanabilir.
Yavaş Turistin İlgilendiği Turistik Faaliyetler
Patika Kürek Çekme Rehberle Şehir
Kano
Yürüyüşü (Deniz/Nehir/Kanal) Gezisi
Kendini yönlendiren
Konfor beklentisi öncelikli değil
DAVRANIŞLARI
olmuştur.
Çevre bilincinin artması
Küreselleşme eğilimleri
D) Türkiye'de turizmin gelişimi
Etkinlik turizmi “turistik bir çekim unsuru yaratmak için etkinliklerin sistematik bir
şekilde geliştirilmesi, planlanması, pazarlanması ve düzenlenmesi” olarak tanımlanmaktadır.
Etkinlik turizmi, destinasyonun doğal ve kültürel kaynaklarının canlandırılması, bölge imajının
planlaması ve geliştirilmesi ve destinasyonun pazarlanmasını sağlamaktadır. Etkinlik turizmi,
dünyada meydana gelen değişimler nedeniyle ortaya çıkan turizm pazarının hızla büyüyen
türlerinden birisidir.
Etkinlik turizmi, etkinliğe katılacak olan katılımcı sayısını maksimuma çıkarmak
amacıyla etkinlikle ilgili temel çekiciliklerin kullanılması, özel olayların planlanması,
geliştirilmesi ve pazarlanmasıdır. Planlanan bu kültürel etkinlikler doğrultusunda turizmde arz
ve talebin ne derecede etkilendiği bilinmektedir. Çok iyi planlanan bir etkinlik, ülke pazarlanması
ve tanıtımı açısından önemli bir katkı sağlamaktadır. Örnek olarak, Cannes Film Festivali
dünyanın her yerinde bilinmekte ve binlerce sanatçı, gazeteci ve izleyicinin katılması, festival
adına yapılan en güzel tanıtımdır.
Etkinlik Turizminin Destinasyona Sağladığı Faydalar
• Düşük sezonda ziyaretçileri çeker ve turizm sezonunu uzatır,
• Destinasyonda yeni gelir kaynakları yaratır,
• Turistlerin kalış sürelerini uzatarak turistik harcamaları arttırır,
• Destinasyonun çekiciliğini arttırır ve farkındalık yaratır,
• Medyanın ilgisini çeker,
• Altyapının iyileştirilmesini sağlar,
• Kültürel tema yaratarak destinasyonun markalaşmasını sağlar,
• Tekrar ziyaretler için teşvik eder,
• Mevcut olanakların kullanılmasını sağlar.
C) Turizmde etkinlik türleri
1. Temalarına Göre Etkinlikler E. Eğitim ve Bilim Etkinlikleri
A. Kültürel Etkinlikler a) Konferanslar
a) Festivaller b) Seminerler
b) Karnavallar c) Kongreler
c) Anma F. Spor Etkinlikleri
d) Dini Etkinlikler a) Amatör/Profesyonel
B. Politik ve Resmi Etkinlikler b) İzleyici/Katılımcı
a) Zirveler c) Eğlence Amaçlı Oyunlar ve Spor Etkinlikleri
b) Resmi Törenler G. Özel Etkinlikler
c) VİP Ziyaretler a) Düğünler
C. Sanat ve Eğlence Etkinlikleri b) Partiler
a) Konserler c) Eğlenceler
b) Ödül Törenleri 2. Büyüklüklerine Göre Etiklikler
D. İş ve Ticaret Etkinlikleri A. Mega Etkinlikler
a) Toplantılar, Antlaşmalar B. Büyük Etkinlikler
b) Tüketiciye yönelik olarak yapılan gösteriler ve Ticari C. Bölgesel Etkinlikler
Gösteriler
D. Yerel Etkinlikler
c) Fuarlar ve Pazarlar, Tanıtım Etkinlikleri
A.Kültürel Etkinlikler
a) Festivaller
Festivaller, turizm endüstrisi için çekicilik yaratan sosyal amaçlı
kutlamalardır. Festivaller hem toplum, toplumdaki bireyler ve kültürel çevre
arasındaki bağları güçlendirir hem de bireysel ve toplumsal kimliğin önemli
bir parçasını oluşturur. Örneğin; Antalya Film Festivali, Kiraz festivali vb.
b) Karnavallar
a. Zirveler
Politik etkinliklere örnek olarak isviçre Davos‟ta düzenlenen
Dünya Ekonomik Forumu (WEF), bilinen adıyla “Davos zirvesi”
verilebilir. Davos zirvesi ekonomik olduğu kadar politik içerikleriyle de
dünya problemlerinin çözümüne katkı sağlamakta ve büyük bir medya
ve izleyici ilgisi çekmektedir.
b) Resmi Törenler
a. Konserler
Her yıl Avrupa Yayın Birliği (EBU)’nin Avrupa ülkeleri arasında düzenlediği Eurovision
şarkı yarışması (Eurovision Song Contest) dünyanın en ünlü ve uzun soluklu şarkı yarışmasıdır.
Eurovision şarkı Yarışması (ESC) fikri 1955 yılında ortaya çıkmış ve ilk olarak İsviçre’nin
Lugana şehrinde 1956 yılında Belçika, Hollanda, Lüksenburg, isviçre, Almanya, Fransa
ve italya'nın katılımıyla gerçekleşmiştir.
b) Ödül Törenleri
Dünyada en bilinen ödül törenlerinden biri olan “Oscar Ödül Töreni” film
endüstrisinde en iyi filmlerin çeşitli kategorilerde ödüllendirildikleri bir ödül törenidir. 1929
yılında Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi (Academy of Motion Picture Arts and
Sciences) tarafından Los Angeles’da verilmeye başlanmıştır. Yılda bir kez düzenlenen
ödül töreni genellikle şubat ayında yapılmaktadır.
D. İş ve ticaret etkinlikleri
a. Toplantılar, Antlaşmalar
Türkiye'nin dış politikası ve menfaatleri doğrultusunda ülkemizin diğer ülkeler ile turizm
alanındaki ilişkileri düzenlemek, hukuki zemin hazırlamak amacıyla Turizm iş birliği Mutabakat
Zaptı (TMZ) ve Turizm iş birliği Anlaşması (TiA) imzalanmıştır. Ayrıca, Turizm işbirliği Anlaşmaları
esasına dayanarak Turizm Karma Komisyon Toplantısı (TKK), Çalışma Grubu Toplantıları ve
Turizm Forumu gerçekleştirilmektedir.
b) Tüketiciye Yönelik Olarak Yapılan gösteriler ve Ticari Gösteriler
Endüstriyel gösteriler,
toptan ve perakende ticarî
gösteriler vb. gösterilerdir.
Ticarî gösteriler endüstri
(tekstil, turizm gibi) bazında
olabileceği gibi, aracı
kuruluşlar bazında (perakende
ve toptan) da yapılmaktadır.
Bu gösteriler sergi ve fuarlar
içerisinde de yer
alabilmektedir.
c) Fuarlar ve Pazarla, Tanıtım Etkinlikleri
a. Konferanslar
Konferanslar, uzman kişi veya kişilerin mesleki veya teknik alanda
belirli bir konu üzerinde verdiği, 50 ile 300 katılımcının bulunduğu
toplantılardır. Konferanslar, bilimsel, ekonomik, sanatsal, vb. alanlarda
olabilir.
b) Seminerler
a. Amatör/Profesyonel
Amatör spor, bir spor türünün maddi beklenti dışındaki amaçlarla (zevk, eğlence
vb.) yapılmasıdır. Profesyonel spor ise amatör sporun tam tersi olarak, kazanç elde
etmek ve para ödülleri kazanmak amacıyla sürekli olarak spor yapmak veya öğretmek
için yapılmaktadır. Örneğin; Formula Yarışları, Avrupa Basketbol şampiyonası, şampiyon
Kulüpler Kupası, Avustralya Açık Tenis şampiyonası gibi etkinlikler.
b) İzleyici/Katılımcı
a. Düğünler
Düğün turistlerinin önemli bir bölümü, İngiltere, Almanya, Amerika Birleşik
Devletleri, İtalya, İskandinavya ve Fransa gibi ülkelerin vatandaşlarıdır. Sıklıkla ziyaret
edilen destinasyonları ise Meksika, Hawaii, Karayipler, Kıbrıs, Sri Lanka, Maldivler,
Morityus, ve İtalya oluşturmaktadır. Benzer biçimde İstanbul pek çok varlıklı Hint
ailesinin düğünlerine ev sahipliği yapmaktadır.
b) Partiler
İnsanların boş
vakitlerinde hoşça vakit
geçirebilmeleri amacıyla
düzenlenen etkinliklerdir.
Örneğin; ev ortamında film
izleme, kadınların çay
partileri etkinlikleri.
2. Büyüklüklerine Göre Etkinlikler
A. Mega Etkinlikler
Mega etkinlikler, en az bir milyon ziyaretçinin katıldığı, 500 milyon
dolar bütçesi olan birden fazla toplumu veya ülkeyi etkileyen ve
dünya medyasının ilgisini çeken etkinliklerdir. Bu etkinlikler
uluslararası ölçeklidir. Olimpik Oyunlar ve Dünya Fuarları mega
etkinliklere örnek olarak gösterilebilir.
Mega etkinliklerin özelliklerini aşağıdaki gibi sıralanabilir:
• Geniş kalabalık kitlelerini çeker,
• Maliyeti oldukça yüksektir,
• Geniş ölçekte gerçekleşir,
• Festival ve diğer etkinliklerle iç içedir,
• Ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekleşir,
• Büyük yatırımları bölgeye çeker,
• Kentsel yenilenmeyi (altyapı ve üstyapı) sağlar,
• Konaklama, yiyecek içecek hizmetlerine olan talep artar,
• Etkinlik sonrası bölgeye kalıcı hizmetler ve yapılar bırakır,
• Gerçekleştiği ülkeye veya bölgeye büyük ölçüde prestij ve saygınlık
kazandırır.
Mega etkinliklere örnek olarak; Amerika Kupası, Olimpiyat Oyunları, Grand
Prix, etkinlikleri gösterilebilir.
B) Büyük Etkinlikler
Büyük etkinlikler, majör etkinliler olarak da
adlandırmakta ve düzenlendikleri yöre, şehir ve
bölgeyle özdeşleştirilmektedir. Mega etkinliklere
göre daha küçük çaplıdır. Büyük etkinlikler, bir
bölgede düzenli olarak yapılan, farklı temalara
odaklanarak geniş kalabalık kitleleri çeken, sınırlı
bir süre içerisinde gerçekleşen ve bölgeye avantaj
sağlayan ulusal ve uluslararası ölçekli
etkinliklerdir. Örneğin, Almanya Münih’te
düzenlenen Oktoberfest kent açısından rekabetçi
avantajlar sağlamakta ve destinasyonda ekonomik
olumlu etkiler yaratmaktadır.
C) Bölgesel Etkinlikler
Düzenlendikleri yerin adıyla
anılan bölgesel etkinlikler,
büyüklükleri, katılımcı sayıları, medya
bağlantıları ve ekonomik etkileri
açısından önem taşır. Örneğin
Australian Formula One Grand Prix.
Ayrıca İstanbul’da düzenlenen
İstanbul Uluslararası Mücevher, Altın,
Gümüş Takı, Saat ve Malzeme Fuarı,
EMITT Fuarı, Uluslararası İstanbul
Film Festivali ve İzmir Fuarı bu tür
etkinliklere örnek olarak
gösterilebilir.
D) Yerel Etkinlikler
En yaygın etkinlik türü olan yerel etkinlikler, öncelikle yerel halkın yararını
gözeten ve toplumun eğlenmesi ve sosyalleşmesi amacıyla düzenlenen etkinliklerdir.
Janiskee yerel etkinlikleri, “aile temelli eğlence etkinlikleri”, Wagen, ise küçük etkinlikler
olarak tanımlamaktadır. Bolu’da düzenlenen Mengen Aşçılar ve Turizm Festivali,
Karabük’te düzenlenen Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali, Ankara’da
düzenlen Dünya Dans Günü ve Kocaeli'nde düzenlenen 7. Kitap Fuarı gibi ülkemizde
birçok yerel etkinlikler düzenlenmektedir.
TURİZM VE OTEL İŞLETMECİLİĞİ
PROGRAMI
TURİZMDE GÜNCEL KONULAR
Öğr. Gör. İLKER GÜNAY
Kim daha güçlü, kim daha hızlı koşabiliyor, kim daha uzağa
fırlatabilir, kim en yüksekten ya da uzağa atlayabilir gibi çeşitli sportif
konularda insanlar arasındaki rekabet antik zamanlardan beri görülmektedir.
Aslında dünya sporsuz düşünülemez ve bazı spor etkinlikleri de seyahat
olmadan gerçekleştirilemez. Bununla birlikte sporun yiyecek içecek,
konaklama, ulaştırma gibi hizmetleri de sağlaması açısından turizme bağımlı
olduğu görülmektedir.
Spor ve turizm arasındaki ilişki ilk olarak on dokuzuncu yüzyıl
başlarında modern batı sporlarının bir merkezi olan İngiltere’de
yarışmaya dayalı sporlar ile ortaya çıkmıştır. Eğitimcilerin, okul
kamplarındaki öğrencilere turizm alanları içinde aktif bir şekilde nasıl
zaman geçireceklerini öğretmeleri spor turizminin gelişiminde baskın
faktör olarak rol oynamaktadır. Sonraki aşamada doktorlar sağlıklı
yaşam şeklinin insanların daha iyi hissetmesine ve daha uzun
yaşamalarına neden olacağını belirterek insanları sportif faaliyetlere
yönlendirmişlerdir. Spor turizmi, turizm endüstrisi içinde en hızlı
gelişen sektörlerden biri haline gelmiştir. Popülaritesini arttıran diğer
unsurlar da ekonomik güçler, teknolojik inovasyonlar (radyo,
televizyon), tutum ve değerlerdeki değişimler olarak
sıralanabilmektedir.
Son yıllarda spor
turizmi, ekonomik olarak,
geniş pazar yapısı ile
karlılık açısından
girişimciler için önem
kazanmıştır. Örneğin, spor
turistlerini bir
destinasyona çekmek için
tasarlanan turnuvalar,
turizm pazarlamasında
önemli unsurlar haline
gelmektedir. Özetle spor
turizmi faaliyetleri
insanların kitlesel olarak
hareketlerini içermesi
nedeniyle bölgesel ve
küresel çapta ekonomik,
kültürel ve çevresel bir
devinim oluşturmaktadır.
Spor aktivitelerinde aktif ya da pasif
olarak yer almak söz konusudur. Aktif olarak
katılım bir spor turu ile ilgili faaliyetleri katılımcı
olarak gerçekleştirmeyi ifade etmektedir. Pasif
katılım ise spor ile ilgili faaliyetlere izleyici
olarak katılma ve sporla ilgili ünlü yerleri
ziyaret etme olarak değerlendirilmektedir. Spor
turizmi aktivitelerinin genelinde doğası gereği
fiziksel güç gerektiren aktiviteler yer
almaktadır. Ancak spor turizmi kapsamında
spor olaylarını sadece katılımcı olarak değil,
izleyici olarak da takip etmek insanlar
üzerindeki cazibesini hiçbir dönemde
kaybetmemektedir.
Spor turizmi, spor ile ilişkili aktivitelere
katılmak ya da izlemek amacıyla seyahat etmeyi
temsil etmektedir. Spor yapmak amacıyla
seyahate çıkmak, spor olaylarını izlemek
amacıyla seyahat etmek, spor anlamında ünlü
ve çekicilikleri olan yerleri ziyaret etmek olarak
tanımlanan spor turizmi, birçok şekilde ele
alınmıştır. Diğer bir ifadeyle spor turizmi,
günübirlik katılım sağlanabilen ya da ticari
olmayan/ticari nedenlerle organize olunan ve
sürekli ikamet edilen yerden uzaklaşmayı
gerektiren aktif (katılımcı) ve pasif (seyirci) spor
aktivitelerinin bütün formları olarak
tanımlanmaktadır.
Spor Turizmi Türleri
Spor turizmi, spor
olaylarına katılımcı ya da
izleyici olarak dahil olmayı
temsil etmektedir. Bu yeni
başlayanlardan elit sporcular
arasında değişen aktif
(Katılımcı) ya da pasif (İzleyici),
çoklu ya da tekli spor
olabilmektedir.
1. Aktif Spor Turizmi
Aktif spor turizm kategorisi, spor olaylarında katılımcı olmak
amacıyla seyahat eden kişileri içermektedir. Diğer bir ifadeyle spor
faaliyetlerinin içinde profesyonel ya da amatör olarak birebir
bulunmak amacıyla gerçekleştirilen faaliyetler bütününden
oluşmaktadır. Aktif spor turizmin özelliklerine bakıldığında bu grupta
sevdikleri sporu yapabilmek için uzun mesafeler kat etmeye razı,
muhtemelen emekliliğinde aktif spor turizm hareketlerine katılacak ve
aktiviteleri tekrar etme eğilimli zengin, yüksek eğitimli erkeklerin
olduğu söylenebilmektedir. Aktif spor turistler, turizm işletmelerinden
iyi tasarlanmış ekipmanlar ve planlanmış aktiviteler beklemektedir.
Bu durumda otel, restoran ve eğlence işletmeleri bu aktiviteler için
gerekli kaynaklar olarak değerlendirilmektedir.
Spor yapmak amacıyla turizm faaliyetlerine katılan kişilerden
söz edebileceğimiz gibi aynı zamanda turizm faaliyetleri kapsamında
farkında olmadan ya da öncelikli amacı spor aktivitelerini
gerçekleştirmek olmayan kişiler de söz konusudur.
Spor tabanlı turizm, bireylerin temelde turizm
hareketine çoklu ya da bir sportif faaliyeti gerçekleştirmek
amacıyla katılmalarıdır. Sonuç olarak sadece aktif spor
katılımı içermektedir.
2. Müsabaka Sporları Turizmi
Müsabaka sporları turizminin en temel amacı herhangi bir spor
olayını izlemek için seyahat edilmesidir. Fiziksel çevreye ve aktiviteye
ilaveten, deneyimlerinin bir parçası olarak turistler için görsel ve
eğlendirici aktivelerin sağlanması gerekmektedir. “Olimpiyat Oyunları”
gibi spor organizasyonları Antik Yunan’dan beri turizm aktivitelerinin
temel çekiciliklerini oluşturmaktadır. Bayanlar Profesyonel Golf Birliği,
Dünya Tenis Birliği, NCAA Erkekler Basketbol Turnuvası tarafından
desteklenen büyük spor olayları, spor turizm sektörünün bir parçasını
oluşturmaktadır. 2010 yılının Haziran-Temmuz ayları içinde Güney
Afrika tarafından ev sahipliği yapılan “Dünya Futbol Kupası”,
dünyanın en öncelikli takım sporu etkinliklerinden birisidir.
Müsabaka spor turizmin etkileri oldukça güçlü olabilmektedir.
Müsabakaları izlemek amacıyla kitlesel bir şekilde hareket eden
insanların ekonomik, sosyo-kültürel ve çevresel etkileri
yadsınamamaktadır. Örneğin, 2014 Dünya Kupası boyunca
Amerikan taraftarları, erkeklerin milli takımını desteklemek için
kitlesel olarak hareket etmiştir. FIFA, 200.000 Amerikan vatandaşına
Dünya Kupası bileti satıldığını bildirmiştir. Portekiz ile Amerika
arasındaki maç, yaklaşık 24.7 milyon izleyiciyle Amerikan tarihinin en
çok izlenen futbol oyunlarından biri olarak kayıt altına alınmıştır.
Sadece bu örnekten bile yola çıkıldığında müsabaka spor turizminin
önemi açıkça ortaya çıkmaktadır. Aktif spor turizmi faaliyetlerinin yanı
sıra müsabaka spor turizmi faaliyetleri ülke ekonomilerine ve
kentlerin ekonomilerine olumlu katkı sağlamaktadır.
3. Nostalji Spor Turizmi
Genel algı aktif spor turistlerinin kitlesel hareket ettiği yönünde olsa da
nostalji spor turizmi kapsamında günümüzde yapılan araştırmalar, spor
müzelerine, ünlü sporculara ilişkin müzelere ve fantezi kamplarına kişisel
veya grup olarak seyahatler yapılmaktadır. Bununla birlikte, oyun ve
oyuncuların nostaljik yansımaları için spor deneyimi yaşamak amacıyla
seyahat eden bir çok spor turisti bulunmaktadır.
Nostalji spor turizmi, sporla ilgili ekipmanları görmeyi, büyük ve ünlü
stadyumları, sporla ilgili müzeleri ziyaret etmeyi içermektedir.
Springfield’de basketbol ünlüleri salonu gibi ünlü sporculara ait salonları
görmeyi, Atlanta’daki ve Barcelona’daki olimpiyat stadı gibi sporla ilişkili
ünlü spor çekim merkezlerini ziyaret etmeyi kapsamaktadır.
4. Hava Spor Turizmi
Özel Turist Filmlerde gösterilen destinasyonlara karşı ilgi duyarak, destinasyonları aktif
Tipi bir şekilde ziyaret eden turist tipidir
Özel turistler: filmde gösterilen destinasyonları
aktif bir şekilde aramaktadırlar. Bu tip izleyiciler
filmde gördükleri manzaralar ve oyuncularla bağ
kurarak kendini gerçekleştirmek ve kendi kimliğini
bulmak için seyahat etmektedirler. Oyuncuların
konuşmaları, davranışları, canlandırdıkları
karakterlerin özellikleri ile film konuları ile paralellik
oluşturmaktadırlar. Sonuç olarak, izleyiciler
kendilerini film kahramanlarının yerine koyarak,
onlarla kendilerini özdeşleştirmeyi istemektedirler.
Genel turistler: filmde gösterilen destinasyonlara fazla
değer ve anlam katmadan sadece ziyaret etmektedirler. Bu
tip izleyiciler genelde filmde gördükleri destinasyonlara ya
eğitim ya da yenilik aramak amacıyla seyahate
çıkmaktadırlar.
Şans eseri turistler: tamamen bir şans yüzünden
filmde gösterilen destinasyonlarda kendini
bulabilmektedirler. Bu tip izleyiciler filmden bağımsız olarak
arkadaş ve akrabalarından etkilenerek veya farklı ülkelerin
kültürlerine ilgi duyarak seyahatle çıkmaktadırlar.
C) Film Turizminin Olumlu Etkileri
1. Ziyaretçi Sayısında Artma
Cesur Yürek (Braveheart) filminden sonraki yıllarda
İskoçya’daki Wallace anıtına yapılan ziyaretlerin %300
arttığını belirtmişlerdir. Aşk ve Gurur (Pride and Prejudice)
filminin gösterimiyle beraber İngiltere'deki Lyme Park'ına
ziyaretler %178 oranında artış göstermiştir. Miami Vice
filminin gösteriminin ardından bölgeye %150 oranında
ziyaretlerde artış olduğu ifade edilmektedir. Bu bulgular, film
turizminin destinasyona olan ziyaretlerde ciddi oranda artışa
neden olduğunun göstergeleri olarak kabul edilmektedir.
2. Ekonomik Etkiler
Rob Roy filminin 1995’de gösterime girmesinin
ardından İskoçya’ya giden ziyaretçi sayısında ciddi bir
artış gözlenmiş ve 1996’dan 2000’e kadar yaklaşık olarak
23 milyon Euro turizm geliri elde edilmiştir. Ekonominin
gelişmesinde ülkeye yönelik turizm hareketlerinin yanı sıra
film turizmi çerçevesinde oluşan film çekimi yapılan yerlere
düzenlenen turlar, film festivalleri, galaları gibi yeni niş
pazarların da etkisi olmaktadır. Film turizminin bölgenin
yaşam standardının iyileşmesinde ve yeni iş olanaklarının
sağlanmasında etkili olduğu düşünülmektedir.
3. Destinasyon İmajı Oluşturma ve Değiştirme
Destinasyon imajıyla ilgili yapılmış birçok araştırmada belli bir
imajı değiştirmenin zorluğu konusunda genel bir yargıya ulaşıldığı ifade
edilmektedir. Oluşmuş bir imajı değiştirmek ne kadar zor olsa da
herhangi bir turistik destinasyonun olumsuz imajının farklı koşullar
altında değiştirilebilmesinin mümkün olabileceğini belirten olgulara da
rastlanmaktadır. 1990’lı yıllarda Türkiye’nin Doğu illerinin genelde
terörle anılmasıyla oluşan olumsuz destinasyon imajı, film ve dizi
çekimlerinde bu bölgelerin doğal çekiciliklerinin yerleştirilmesi ve
etkileyici bir şekilde gösterilmesiyle olumluya çevrilmiş ve son 15-20
yıldır yurt içi ve yurt dışı turistler tarafından tercih edilen ve özel turlar
düzenlenen destinasyonlar halini almıştır. Rekabetin yoğun olduğu
turistik destinasyonların üzerinde olumlu imaj oluşturulması ve bir
destinasyonun sahip olduğu olumsuz imaj algısının olumluya
çevrilmesi, film ve dizilere destinasyonların yerleştirilmesiyle mümkün
olabilmektedir.
4. Tanıtım Aracı Olma
Geçmişten bugüne ülkelerin tanıtımında film ve dizilerin
önemi anlaşılmıştır. Bu nedenle ülkeler, film ve dizilere belli
oranda destek sağlamaya ve böylece destinasyon tanıtımlarını
gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Havaii Turizm Örgütü, turizm
tanıtım ilkelerinde filmlerin tanıtımının ana pazarlama stratejileri
içinde yer aldığını belirtmiştir. Ayrıca Destinasyon Pazarlama
Örgütleri, film yapımcılarıyla işbirliği yaparak film turizmiyle
destinasyon tanıtımını geliştirmeyi amaçlamıştır
Ülkeler, film ve dizi yapımcılarının destinasyonlara
ilgilerinin artırılması, destinasyonların daha ön planda olmasının
sağlanması için yapımcılara vergilerde indirim, müzeler, kültür ve
miras alanları, doğal kaynaklar dahil olmak üzere birçok alana
erişim imkânı sağlayabilmektedirler.
D) Film Turizminin Olumsuz Etkileri
1. Araç trafiğinde artış
2. Yerel halk için yerel olanaklardan yeterine faydalanamama
3. Çevrenin tahrip edilmesi
4. Yerli halkın hayatını pahalılaştırıp zorlaştırma
5. Fırsatçı girişimlerin ortaya çıkmasıyla fiyatlarda aşırı
yükselme
6. Küçük kasabalarda altyapı eksiliğinden sadece günübirlik
ziyaretlerin yapılıyor olması
7. Hedef ülkeyi kötü göstererek turistleri olumsuz yönde
etkilemek
Film - Dizi Destinasyon Ziyaretçi sayısı ve talebe etkisi
Cesur Yürek Wallace anıtı / İskoçya Filinin gösteriminden sonra ziyaretçi sayısı %300 artmıştır
Kurtlarla Dans Fort Hayes / Kansas 20.000 yeni turist.
1998 den 2003'e kadar İngiltere'den gelen turist sayısında her yıl %10
Yüzüklerin Efendisi Yeni Zelanda
artış
Harry Potter İngiltere'de farklı destinasyonlar Tüm destinasyonlarda turist sayısında %50 ve daha fazla artış
Dallas South Ranch, Gösteriminden sonra her yıl 500.000 turist.
Er Ryan'ı Kurtarmak Normandiya, Fransa Amerikalı turist sayısında %40 artış
Üçüncü Türden Yakı İlişkiler Devils kulesi, Wyoming 1975 de %75 artış olmuş, bu gün %20 artış
Truva Çanakkale, Türkiye Turizm'de %73 artış
Görevimiz Tehlike 2 Sydney'deki milli parklar 2000 de %200 artış.
Chimney Rock Park, North
Son Mohikan Filmin gösteriminden sonra %25 artış
Carolina
Aşk ve Gurur Lyne Park in Cheshire, UK Ziyaretçi sayısında %150 artış
Plaj Tayland 2000 yılında genç pazarında %22 artış
TURİZM VE OTEL İŞLETMECİLİĞİ
PROGRAMI
TURİZMDE GÜNCEL KONULAR
Öğr. Gör. İLKER GÜNAY
Turistin uzak mesafelere seyahat etmesinin en önemli
nedenlerinden biri; farklı kültürleri ve yerleri merak edip
keşfetme isteğidir. Tarih boyunca, Doğu ve Batı arasındaki
ticari, askeri, dini, ekonomik ve merak amaçlı seyahatlerde
anlatıla gelen efsane ve söylenceler, günümüz turistinin temel
seyahat güdülerinden biri olmaya devam etmektedir.
Efsane ve söylenceler turizmde az sayıda destinasyonun
sahip olduğu zengin öz değerlerden biri olup, turistleri fiziksel,
duygusal, zihinsel ve ruhsal olarak etkileyen, kişisel deneyim
edinmelerine ve anılarında iz bırakacak bir tatil zevki
yaşamalarına katkı sunan görünmez turistik ürünlerdir. Bu
nedenle turizmde güçlü bir tanıtım teması olarak
kullanılabilirler.
1. Efsane ve Söylence Kavramları
Türk Dil Kurumu Büyük Sözlüğünde efsane;
tanrıların, insanların, kahramanların ve evrenin yaratılışı,
ilk günahı, ilk ölümü, tufanı, tanrıların insanları nasıl
cezalandırdığına dair konuların anlatıldığı destanlardır
(legende) diye tanımlamıştır.
Türk Dil Kurumu Felsefe Terimleri Sözlüğünde
söylence; dinsel nitelikleri olan erkek ve kadınlarla ilgili
olaylar, kutsal varlıklarla ilişkili, hayvan, bitki ve nesneleri
konu alan bir masal türü olarak tanımlanmış olup yerel
söylence, tarihsel söylence, nedenli söylence şeklinde
sınıflandırılmıştır.
Söylenceler (mitoloji); insanlığın sahip olduğu mitleri
ele alıp sistematik olarak inceleyen bir bilim dalıdır.
Efsaneleri ise; tanrı ya da tanrısal varlıklar, evrenin ve
insanın kökeni ve tanrı-evren (alem), tanrı-insan, insan-
evren ilişkilerinin anlatıldığı destanlardır.
Söylence; yaşatıldığı toplum içinde törenler (ritüel)
olarak uygulama şeklinde, ayinlerle müzikal, ya da
anlatılarak canlandırılır. Ayini anlatmada; vaaz, ilahi, dua,
dini dans vb. iletişim şekilleri kullanılabilir.
Günümüzde efsane ve söylenceler farklı disiplinlerin
incelenme konusu olmaya devam etmektedir. Araştırmalarda
farklı görüşler olsada, efsane ve söylencelerin, insanoğlunun
yaşadığı dünyayı, evreni ve doğal olaylar karşısında kendi
zayıflığını bilip kendini koruması konusunda önermeler olduğu
gerçeği kabul edilmektedir. Günümüzde abartılarak anlatıldığı
düşünülen efsane ve söylencelerde gerçeklik payı olduğu bazı
arkeolojik keşiflerce de kanıtlanmıştır. Truva gibi efsanevi kentler
keşfedilmiştir. Diğer yandan efsane olduğu, gerçekliğinden kuşku
duyulan bazı doğa olaylarının tusunami, sel ve volkanların
gerçek olabileceği kabul edilmiştir. Efsaneler ve söylencelerin;
gelecek nesillere tehlikeleri hatırlatma, belirtilerini öğretme ve
önlem alıp yaşamı devam ettirme konusunda toplumsal
farkındalık yaratma gibi işlevlerinin olduğu kabul edilmektedir.
2. Destinasyon Deneyimlenmesinde Efsane ve Söylencelerin Önemi