You are on page 1of 15

TIBBİ KENEVİR YETİŞTİRİCİLİĞİ ACİLEN SERBEST BIRAKILMALI

Dr. Hüseyin Demirtaş


Türkiye Cumhuriyeti nihayet her geçen gün büyüyen medikal (tıbbi) kenevir
pazarından pay alabilmek ve yabancı yatırımcıları çekebilmek için harekete
geçmek zorunda olduğunu kavramaya başladı. 2016 yılında 19 ilde endüstriyel
kenevir/kendir ekimine izin verilen ülkemizde, daha sonra 2019 yılı başında
Cumhurbaşkanımız Erdoğan büyük bir kenevir ekim hamlesi başlatmıştı. Ancak
zat-ı âlilerinin ilan ettiği bu büyük hamlenin, ilgili danışmanların ve yüksek
bürokrasinin keneviri tek başına endüstriyel ve tekstil hammaddesi olarak ele
almaları yanında, bu alanda bile ilerlemenin ancak tıbbi kenevir ekiminin
önündeki engellerin kaldırılmasına bağlı olduğunu asla kavrayamamalarından
dolayı büyük ölçüde akamete uğradığı tespitini rahatlıkla yapabiliriz. Halbuki 2025
yılına kadar endüstriyel kenevirin pazar payının dünya genelinde sadece 26
milyar Dolar, tıbbi kenevirin ise 2026'ya kadar 148 milyar Dolara ulaşması
bekleniyor. Ayrıca ülkemizde endüstri keneviri ekenlerin, kenevir tarlada
çiçeklendiğinde ve sömekleri çıktığında, bunları jandarmanın imha etmek
zorunda bırakmasından dolayı çiftçi yılmıştır. Bu suretle üretim endüstriyel
kenevir yetiştiriciliği ile sınırlı kaldığından ekimi yapılan arazi miktarı 4-5 yıl
öncesinde en fazla 50 dekar kadarken 2020 yılında ancak 4650 hektara çıkabildi.
Ne hazindir ki, kenevir ekimi artacağına sert şekilde düşmektedir. 19 Mayıs
Üniversitesi Kenevir Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Selim Aytaç, 2021
rakamlarının Türkiye genelinde ekim alanlarının toplam 500 dekar civarında
olduğunu belirtmektedir. Son 2 yılda 4150 hektar birden düşüş gerçekleşmiş…
Diğer illere yayılmak hak getire, zaten yüzde 85 Samsun ve Amasya ağırlıklı ekim
yapılıyordu.
Diğer taraftan sadece endüstri keneviri ekmek, maliyetleri karşılamadığı
gibi, çiftçi bir hektar kendir ektiğinde ancak en fazla 15-16 bin TL
kazanabilmektedir. Bu da kendir tarımına ilgiyi epey azaltmaktadır. Halbuki
komşumuz Bulgaristan yılda 60 bin hektar, Romanya ise 250 bin hektar kendir
ekmektedir. Burada hemen ekleyelim; endüstriyel kenevir çeşitlerinin hiçbiri esrar
(bilimsel adıyla THC) içermez. Veya eser miktarda yüzde 0,02 içerir. Bu oran da
kenevirin uyuşturucu vasfını yitirmesine neden olur. Dolayısıyla kenevir çiçek ve
sömeklerinin imha edilmesi uygulaması tamamıyla yanlıştır ve milli servetin çöpe
atılması anlamını taşır.
Öte taraftan ASAM Kendir Enstitüsü Başkanı Dr. Erdem Ulaş gibi bazı
şahıslar gerek yazdıkları kitaplarda gerekse de katıldıkları TV programlarında
sadece ABD’de sanayi kenevirinin pazar hacminin 2050 yılına kadar 150 milyar
Dolara çıkacağını öne sürerek Türk kamuoyunu yanıltmakta ve halka boş umut
pompalamaktadırlar.
Şahsen son 4 yılda özellikle tıbbi kenevir üzerine gelişmeleri yetişebildiğim
kadarıyla ve imkanlarım dahilinde çok yakından takip ediyorum. Bunun sebebi
ise 2018 yılının ekim ayında Türkiye’nin ilk medikal ve endüstriyel kenevir şirketini
İzmir’de kurmuş olmamdır. (TurCannabis Medikal Bitkileri Ticaret Ltd. Şti.)
Kenevirin sanayi, tıp ve eczacılıktaki önemini yıllar önce kavramıştım. Ancak 4 yıl
önce bu alana el atma fırsatı bulabildim. Yurtdışında yaşadığımdan başta
Almanya, Hollanda, Çek Cumhuriyeti ve İsrail yanında bu işin amiral gemisi
konumundaki Kanada olmak üzere pek çok ülkede kenevirle ilgili pek çok
seminere ve konferansa kâh bizzat kâh çevrimiçi katıldım.
Türkiye’de bir ilk olan şirketi kurmamın üzerinden geçen 3.5 yılın ardından,
biz şu sonuca vardık. Tek başına sanayi keneviri ekmekle Türkiye hiçbir yere
varamaz. Çünkü kârlı ve cazibeli bir ürün değil. Herhangi bir teşvik ve destek yok.
O nedenle devlet mutlaka THC ve CBD üretimi de dahil olmak üzere kenevir
ekimine izin vermelidir. Özellikle esrar içermeyen tohumlardan ekilen CBD’lik
kenevir tarımına izin vermeli ki, çiftçi CBD imali için çiçek ve sömeklerini kurutarak
satabilsin, sonrasında hasat edeceği yaprak, sap ve liflerini ise sanayi
kuruluşlarına vererek iki yönlü kazanabilsin. Aksi takdirde Türkiye aradan yıllar
geçse de kenevir ekimi konusunda bir arpa boyu yol kat edemez. İşe böyle
başlayınca zaten yıllar içinde sanayi kenevirine de talep artacağından, sırf sanayi
kenevirinden de para kazanabilir hale gelir. Ayrıca şunu hatırlatmak lazım ki,
kenevir işinde en çok kâr getiren psikoaktif bir bileşen olan THC, arkasından ikinci
önemli bileşen CBD ve en sonunda da endüstriyel kenevirden elde
edilmektedir. Hemen altını kalınca çizerek yazalım: İçeriğinde esrar (THC)
barındıran tıbbi kenevir ekimi zaten kesinlikle rastgele yapılmaz. Endüstriyel
kenevirden ayrı olarak, tıbbi kenevir ekimi için devlet belli sayıda şirkete sıkı bir
elemeden sonra ekim-dikim lisansı verir. Bu lisans tahsis edilen şirkette gider
büyük bir arazi üzerine üretim hedefine göre binlerce metrekarelik seralar inşa
eder, arazinin etrafını dikenli tellerle ve çitle çevirir. Giriş ve çıkışlar özel güvenlik
elemanlarınca denetlenir. Arazi ve üretim tesisi 7/24 mobese kameralarla
gözetlenip kayıt altına alınarak üretim gerçekleştirilir. Bundan dolayı tıbbi keneviri
serbest bırakmanın neredeyse hiçbir kriminal sonucu ortaya çıkmaz.
Dünyada kenevir yasağının nedeni malum: Kenevirin, ilaç olmaya elverişli
olan en önemli bileşeni (THC) aynı zamanda uyuşturucu için de kullanılabilen
bileşen durumunda. Üretimi ve kullanımı Ortaçağ’da da Yeniçağ’da da son
derece serbest iken, modern zamanlarda özellikle 2. Dünya Savaşı sonrasında
ciddi şekilde yasaklara, milyarlarca dolar tutan mücadelelere konu olan bir tür
oldu.
Oysa bugün bilim dünyası son 25-30 yıldır tıbbi kenevire (Medical
Cannabis) olan bakış açısını yeniden değiştiriyor. Ancak durum hala ülkelere
göre yasal farklar arz ediyor. Değeri anlaşılsa bile bu alanın regülasyonundaki –
düzenlenmesindeki- zorluklar ya da ticari rekabetler, halk ve devlet katındaki
endişelerin giderilememesi gibi nedenlerle bazı ülkeler (Türkiye, İran, Suudi
Arabistan) hala şiddetle yasaklıyor, bazıları (Hollanda, Kanada, Uruguay, bu
sene sonuna kadar Almanya) tamamen onaylıyor, kimileri (İsrail, Lüksemburg,
Fransa, Portekiz, İspanya, Kuzey Makedonya, Yunanistan, Güney Kıbrıs) devlet
kontrolünde sıkı denetimler eşliğinde üretiyor.

2
İngilizce Tıbbi Kenevirin Faydaları

THC ve CBD’nin İyileştirdiği Rahatsızlıklar

3
Daha önce tıbbi keneviri serbest bırakan ülkelerin yaşadığı tecrübeler
göstermiştir ki, yıllar içerisinde minimum personel ve tesis ile maksimum verimin
alınması yönünde oldukça ilerlemiş düzeyde. Kısaca güvenliği sağlamada
teknoloji kullanımının artması, yüksek çitler, bekçiler, eğitimli köpekler ve sahada
çalışacak kişilerin sürekli olarak tabi tutulacakları tahliller ile kaçak, istismar ve
suiistimaller rahatlıkla engellenebiliyor.
Türkiye'de, Cumhurbaşkanımızın da belirttiği gibi tekstilden, hayvan
yemine ve hatta inşaat malzemesine kadar pek çok alanda maliyetleri düşürüp
sıhhati artıracak olan doğa ve çevre dostu endüstriyel kenevirin önü zaten açılmış
vaziyette. Burada herhangi bir engel yok gibi. Asıl sorun son derece kârlı,
ülkemize milyarlarca dolar döviz ile know-how getirecek, yüzlerce yabancı
yatırımcı çekecek, on binlerce insanımıza istihdam kapısı açacak; yerli sermaye
sahiplerini de yaban ellerde ikbal aramaktan ve yatırım yapmaktan caydırarak bu
alana yatırıma yönlendirecek olan tıbbi kenevirin önünün henüz açılmamasında
yatıyor. Çünkü maalesef hala kanser ve AIDS başta olmak üzere epilepsi,
depresyon, alzheimer, otizm, migren, anksiyete, fibromiyaljiye kadar 250 çeşit
hastalığa şifa kaynağı olabilen tıbbi kenevire bir türlü izin verilmiyor.

Kenevir şifa kaynağıdır

Kenevirin içeriğinde bulunan cannabinoidlerin her biri başka bir işe


yarıyor; THC (esrar) maddesi içeren bileşen kanserde kullanılıyor, CBD içeren
ağrı kesiyor örneğin. Çünkü insan beyninde ve vücudunda sadece bu
cannabinoidlere uyan cannabinoid reseptörleri (alıcıları) var. Bir cannaboid
bileşeni olan THC’nin avantajı ve dezavantajı şu: THC bu bitkiyi aynı anda hem
4
“uyuşturucu” hem de “tıbbî değer” açısından zengin yapan psikoaktif bir madde.
Tıbbi kenevirin üretiminde ve kullanımında ülkelere göre değişen yasal engeller
olmasının nedeni de bu. Ancak dikkatten kaçan bir şey var: Bugün bütün narkotik
ağrı kesiciler, kanser ilaçları gibi ilaçlar da “opioid”tir. Yani, morfin temellidir.
Morfin nedir? Sentetik uyuşturucu. Yanlış ellere düşerse, keyif için kullanılırsa
bağımlılık yapacağından korkulan maddeler arasındadır. Ama kimse “Allah
korusun ya olursa?” diyerek yasaklanmasını önermiyor. İhtiyaç halinde, sentetik
olmasından, yani hem de doğal olmamasından ileri gelen birçok yan tesirine
rağmen kırmızı reçeteye bağlı olarak tıbbi alanda kullanılıyor.
Ana maddesi kenevirin kuru sömek ve çiçeklerinin CO² metoduyla
sıkılmasıyla elde edilen kenevir yağı – dikkat tohum yağı değil- olan Sativex gibi
ilaçlar da Türkiye’de 2016’dan bu yana serbest. Yasal. Yani aslında THC içerikli
Sativex üzerinden kenevirin ilaç değeri kabul edilmiş oluyor. Eğer ülkemizde tıbbi
kenevir serbest bırakılırsa, bu gibi ilaçları da kendimiz üretebileceğiz ve
milyarlarca dolarımız artık yabancı ilaç tekellerine gitmeyeceği gibi, üstüne üstlük
biz bu ilaçların hem kendisini hem de hammaddesini ihraç eder hale geleceğiz.
Kırmızı reçete ile hastalara yazılan çok pahalı bir ilaç olan Sativex’in gram fiyatı
Almanya’da eczanelerde 25 Euro’ya kadar çıkabiliyor. Biz ise bunu ithal
ediyoruz.
Nitekim tıbbi kenevir uzmanı Ebubekir Erdal Kasa’ya göre, devletin hali
hazırda, âtıl durumdaki pek çok tesis veya arazisinin, çok düşük oranda araç-
gereç ihtiyacı ve yatırım ile 1-2 yıl içerisinde ciddi bir üretim seviyesine
erişilebileceği gibi üniversitelerimizin, ilaç sektörümüzün araştırmalarına
hammadde sunmak ve kısa sürede Sativex ve diğer sentetik ilaçların yerini
almayı başarmak hiç de imkânsız değil.

5
TIBBİ KENEVİR SERBESTLİĞİ NELER GETİRİR
Öncelikle belirtelim ki, 2016’dan bu yana süren uygulamalarda görüldüğü
gibi kenevir konusu tek başına Tarım, Gıda ve Orman Bakanlığı’na bırakılamaz.
Şimdiye kadar ülkemizde sadece endüstriyel kenevir serbest olduğundan yetki
ve sorumlulukların bu bakanlıkta kalması anlaşılabilirdi. Ancak tıbbi kenevir ekim-
dikimi serbest bırakılacak olursa, artık işe genel anlamda sağlık, özelde tıp ve
eczacılık boyutuyla Sağlık Bakanlığı, iç güvenlik boyutuyla İçişleri Bakanlığı,
kenevirin yüzlerce sanayi dalını ilgilendirmesi yanında gerek endüstriyel gerekse
de tıbbi ve farmakolojik yönleriyle inovasyona açık yapısıyla Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı’nın dahil olmaları; bu 4 bakanlığın kenevirle ilgili görev tanımlarının
yapılması ve daha sonra da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde tüm bu
bakanlıklardan gönderilen uzmanlardan müteşekkil bir üst kurul/koordinasyon
biriminin kurulması gerekmektedir.
Tıbbi keneviri serbest bırakmaktaki ilk görev TBMM’ye düşmektedir
kanaatindeyim. Yüce Meclisimize önce bir Tıbbi Keneviri Serbest Bırakma Yasa
Teklifi sunulmalı ve konu acilen ama titizlikle oluşturulacak Yasa Hazırlama
Komisyonu’nda ele alınmalıdır. Bakanlıkların görev tanımları yapılmalı ve
arkasından da bir üst kurul/koordinasyon kurulu oluşturularak genel kurulda
oylanıp taslak yasalaştırılmalıdır.
Akabinde Cumhurbaşkanlığı bünyesine alınacak bu üst kurul, hemen
toplanarak önce tıbbi kenevir ekim-dikimini yapacak şirketlere yönelik kriterleri
belirlemeli ve ilk etapta sayısı 20’yi geçmeyecek şirkete lisans tahsis etmelidir.
Burası işin teknik yönüdür. Sayılar ve sınırlamalar zaman ve zeminin şartlarına
göre değiştirilebilir.
Şartları yerine getiren şirketlere lisans dağıtıldıktan ve yasal altyapı tam
hazırlandıktan sonra da, bu durum dünya kamuoyuna ilan edilip T.C
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nin ilgili ülkelerdeki temsilcilikleri aracılığıyla tek
tek büyük şirketlerle bizzat görüşülerek ülkemizde yatırım yapmaya davet
edilmelidir. İlgi duyan yabancı şirketler de yerli lisans sahibi bir ortakla Türkiye
tıbbi kenevir pazarına girebilmelidir.
Gerek okuma ve araştırmalarımdan gerekse de çeşitli ülkelerdeki sahadaki
deneyim ve gözlemlerimden çıkardığım sonuçlardan yola çıkarak vurgulamak
gerekirse, Türkiye’miz hem tıbbi hem de endüstriyel kenevir yetiştiriciliğine
dünyadaki en uygun ülkedir. Zaten kenevirin anavatanı da Anadolu’dur. Bu ifade
kesinlikle altı boş bir ifade değildir. Çünkü;

✔ Ülkemiz en başta iklimi, doğası ve bol güneşi yanında verimli


topraklarıyla Kuzey Makedonya, Yunanistan, Fransa, Portekiz ve
İspanya’ya büyük fark atar. Almanya, Hollanda, Polonya, Danimarka gibi
kuzey, doğu ve orta Avrupa ülkeleri zaten başta iklim ve doğa yapısıyla
ilkten devre dışı kalmış durumdadır. Üstelik bu ülkelerde enerji giderleri
havanın yılın çoğunda soğuk geçmesinden dolayı çok yüksek olması bir
yana, bir de emek gücü çok pahalıdır. Sera kurulum masrafları, arazi satın
6
alma ve kiralama bedelleri de çok yüksektir. Hele hele tıbbi kenevir sektörü
büyük ölçüde yüksek kalifiye işgücü istihdam ettiğinden AB’nin lokomotif
ülkesi Almanya ve ardından Hollanda’da tıbbi kenevir ekim-dikimini kârlı
olmaktan tamamen çıkarma tehlikesini barındırır. İşte bu yüzdendir ki,
Alman kenevir şirketleri, esrarın keyfi kullanımı serbest bırakıldıktan sonra,
bu pazarın ihtiyacını iç tedarik yöntemiyle kesinlikle karşılayamayacaklarını
bildikleri için gözlerini Taliban Afganistan’ına dikmişlerdir. (Ek dosya:
“Türkiye Tıbbi Keneviri Serbest Bırakıyor” haberine bakınız)
✔ Türkiye’miz gerçekten çok yönlü avantajlara sahiptir. Bu itibarla
Almanya özellikle tıbbi kenevirde hakikaten Türkiye’ye muhtaçtır! Hiç
mübalağasız Almanlar bizi gerçekten kıskanıyor ve hatta kenevir işinde
kıskançlıktan çatır çatır çatlayacaklar bile. Çünkü Alman şirketlerinin asıl
derdi kesinlikle tıbbi kenevir değildir. Öyle olsaydı tıbbi kenevir 2017’den
beri serbest Almanya’da. Ama sadece Demecan adında tek bir şirket daha
bu sene Almanya’da bizzat tıbbi kenevir ekimine başlayabildi. Almanya’nın
tıbbi kenevir ihtiyacı hala büyük oranda Kanada’dan karşılanmakta. Nedir
öyleyse bu Alman şirketlerinin derdi? Şudur: Almanlar tıbbi kenevir işini çok
ciddiye almadılar ve ne içerde ne de dışarda bir yatırım faaliyetine pek
girişmediler. Ta ki, Hollanda ve Kanada’daki gibi keyfi esrar kullanımının
serbest bırakılmasına karşı çıkan CDU lideri ve Alman Şansölyesi Angela
Merkel’in partisinin seçimleri kaybedip, SPD-Yeşiller-FDP koalisyonunun iş
başına gelmesine kadar sürdü bu boş vermişlik. Kısaca Olaf Scholz
liderliğindeki yeni hükümet esrarın en kısa zamanda serbest bırakılacağını
koalisyon sözleşmesine bile yazdı. Ve Bundestag’ta derhal bir yasa
hazırlama komisyonu kurularak kollar sıvandı. Esrarı serbest bırakan
yasanın sonbaharda hazır olması bekleniyor. Bakınız: (https://www-spiegel-
de.cdn.ampproject.org/c/s/www.spiegel.de/politik/deutschland/karl-lauterbach-
kuendigt-zwischenspurt-fuer-neue-gesetze-an-a-0f370684-6f29-4ec4-b47c-
c4407b3c50bf-amp)

✔ Aslında Alman şirketleri benim kanaatim Taliban’a filan pas atarak


Türkiye’ye göz kırpıyor. Zira onlar da biliyorlar, uluslararası sistem
tarafından bile tanınmayan Afganistan’da yoğun güvenlik kaygıları içinde
esrar tedarikinin yapılamayacağını. Konuştuğumuz Alman uzmanlar, ilgili
çevreler ve siyasi gözlemciler de bu durumu laf arasında itiraf ediyorlar.
Bendenizin son dönemde ülkemizi harekete geçirmek için giriştiğim
hummalı faaliyetin sırrı da bu duyum ve gözlemlerde gizlidir diyebilirim.

✔ Özetle Alman Meclisi şimdi harıl harıl çalışıyor. Esrar serbest olduktan
sonra Almanya başka ülkeleri de yanına alarak BM Genel Kurulu’nu
olağanüstü toplantı çağrısı ile oturuma davet edecek, bu suretle BM
Uluslararası Uyuşturucu ile Mücadele Sözleşmesi’nden esrar uyuşturucu
maddeler listesinden çıkartılacak ve esrarın uluslararası ticaretinin önü
açılacak. İşte bu beklentiyle harekete geçen Alman şirketleri şimdi fellik
fellik Almanya dışında keyfi kullanımlık esrar üretimi yapabilecekleri ülke
arayışına çoktan girmiş durumdadır. O yüzdendir ki, şahsıma yapılan
7
başvuruların sayısı beşi geçmiştir. Bendeniz de ülkemizdeki yasal altyapı
maalesef hazır olmadığından Alman girişimcileri Kuzey Makedonya ve
Yunanistan’da yatırıma yönlendirmiş bulunmaktayım. Üç ülke şirketleri
arasındaki görüşme ve ziyaret trafiğimiz baş döndürücü bir hızla devam
etmektedir.

✔ İrlandalı analist Daragh Anglim, boşuna "Almanya yakında değil


Avrupa'nın dünyanın en büyük yasal esrar pazarına ev sahipliği yapacak"
demiyor. Komşularıyla birlikte 18 yaş üstü yaklaşık 150 milyonluk bir
potansiyeli olan yasal esrar pazarı ortaya çıkacak. Bu pazarın mutlaka
doyurulması gerekiyor. Nitekim Almanya’nın saygın tıbbi kenevir
uzmanlarından biri sayılan Bloomwell Group şirketinin sahibi Niklas
Kouparanis’e göre ise Almanya’da keyfi esrar kullanımının serbestleşmesi
ile birlikte Alman Maliyesinin sadece vergi gelirlerinde bile 4,7 milyar Euro
artış bekleniyor. Tıbbi kenevir pazarının 3 yıl içinde 148 milyarlara çıkacağı
hesaplanan bir konjonktürde, hacmini ve büyüme rakamlarını henüz kimse
tam tahmin edemese de Alman keyfi esrar pazarının en geç 3 yıl içinde
hızla 250-300 milyarlara tırmanmasını beklemek hayal görmek olmasa
gerek…

✔ Ülkemizin kenevir piyasasındaki en büyük artısı çok zengin termal


kaynaklara sahip olmasıdır. Termal kaynak zenginliği bu piyasada bize en
az 2 yönden artı değer kazandırabilecektir. Hürriyet Gazetesi Başyazarı
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun 30 Nisan 2022 tarihli „Sağlık turizminde
patlama yapabiliriz“ başlıklı köşe yazısında haklı olarak vurguladığı gibi,
ülkemizde özeliyle devletiyle hastanelerimizin verdiği hizmetler ve
yakalanan üstün kalite fevkalade övgüye değerdir. Sağlık hizmetleri
standardımız İngiltere gibi Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerine bile fark
atmaktadır. Hele hele fiziki tedavi, rehabilitasyon ve kür kalitesi bakımından
Almanya ile yarış etmektedir. Buna karşılık Almanya’yı geçmemizin yegâne
yolu da yine gelip, sağlık sistemimize kenevirin sağladığı tıbbi imkanların
ve tedavi metotlarının dahil edilmesinden geçmektedir. Şöyle ki,
Almanya’da termal tedavi ve sağlık turizmi 100 yıldan fazladır çok yaygın
ve sağlık sistemine entegre edilmiştir. Buna karşılık bu ülkenin termal
sularının sıcaklığı çok düşük ve bu tesislerin oldukça eski olması yanında,
kür hizmetlerinden ağırlıklı olarak kendi vatandaşları yararlanmaktadır.
Açıkçası çok az yabancı sağlık turizmi için Almanya’yı tercih etmektedir. O
itibarla eğer biz zaten Afyon, Bursa, Yalova ve Kütahya gibi termal kaynak
ve SPA tesisi zengini illerimizde mevcut olan sağlık merkezlerinin hemen
yanında kurulacak kapalı plantajlarda tıbbi kenevir yetiştirmeye ve
buralardan elde ettiğimiz ilaç ve kürleri de verilen hizmetlere dahil edersek
çok kısa zamanda değil Avrupa’nın rahatlıkla Kanada ve ABD’nin bile
önüne geçebiliriz. Böylelikle özellikle İskandinavya, Ortadoğu, Balkanlar ve
Orta Asya için olağanüstü kalitemiz ve oldukça makul fiyatlarımız ile ciddi
bir sağlık turizmi atağı yapabiliriz.

8
✔ Daha 2018 yılı sonunda katıldığım Frankfurt’ta düzenlenen ilk
uluslararası tıbbi kenevir konferansında bendeniz de ülkemizin hep bu
yönünü öne çıkardım. Özellikle tıbbi kenevir seralarının ısıtılmasında termal
sularımızın kullanılabileceğini ifade ettiğimde büyük bir ilgi gördüm. Çünkü
tıbbi kenevir yetiştirmede senede en az 4 sefer ürün alındığından en büyük
gider kalemi enerji ve ısıtma giderleriydi. Şuna kesinlikle inanıyorum ki, biz
tıbbi kenevir ekimini serbest bıraktığımızda, sırf termal kaynaklarımızın
zenginliği, sularımızın yüksek ısı ve kalitesiyle de öne çıkabilir ve bu alanda
en çok yabancı yatırımcı çeken ülke konumuna yükselebiliriz. Bu
nedenlerden dolayı biz, yukarıda saydığım illeri tıbbi kenevir ekiminde pilot
bölge seçer, buralardaki mevcut termal sağlık merkezlerini de birbirine
entegre edersek, hasta ve emeklilerini Akdeniz ülkelerine göndermek ve yıl
boyu tedavilerini yaptırmak niyetiyle büyük fonlar oluşturan İskandinav
ülkeleri için çekim merkezi olmamız içten bile değildir. Sırf bu yöntemi
uygulamanın getireceği yabancı yatırımcı ve sermayeyi, sağlayacağı geniş
istihdamı hesaba katmamız bile her türlü hayal gücünü aşıyor diyebiliriz.
Kısaca sağlık ve termal turizmle entegre tıbbi kenevir tedavi ve kürleri
üçlüsünün getireceği yabancı sermaye miktarı en geç 5 yıl içinde 2 haneli
milyar dolarlara çıkabilir.

Yunanistan’a 2019’da Gelen Yabancı Yatırım Tablosu

✔ Ülkemiz tıbbi kenevir yetiştiriciliğini İsrail gibi sadece devlet eliyle ve


sıkı denetimle de yapabilir. Ancak bu yol tek başına yeterli, verimli ve
kârlı değildir. Pek çok işte olduğu gibi özel sektöre de bu işi gayet verimli
biçimde yaptırabilirsiniz. Kamu-Özel Sektör Ortaklığı birinci modelse
diğeri de aynen halihazırda tıbbi kenevirin serbest bırakıldığı
Yunanistan, Güney Kıbrıs, Makedonya ülkelerde olduğu gibi devlet belli
9
şirketlere lisans dağıtmak suretiyle bir düzenlemeye gidebilir. Örneğin
Yunanistan bundan yaklaşık 3 yıl önce 14 şirkete lisans tahsis etti. 14
lisanstan birini alabilmek içinse 30'dan fazla yabancı şirket sıraya girdi.
Bu lisansı alan şirketlerin Yunanistan için yıllık 2 milyar Euro civarında
bir gelir üretebileceği ve 10 bin kişiye istihdam temin edebileceği tahmin
ediliyordu. Yunanistan 3 senede hedefine ulaştı sayılır. Bununla birlikte
kenevir sektörü önemli bir hacme ulaşırken, 2 yıl önce Atina’da bir fuar
bile açıldı ve büyük bir ilgi gördü.

✔ Yunanistan’a gelen yabancı yatırım miktarı göze az gelebilir. Ancak


ülkemizin tıbbi kenevir yetiştiriciliği için sunduğu imkânlar Yunanistan,
Güney Kıbrıs ve Kuzey Makedonya ile kıyas bile edilemez. Bir kere
Yunanistan en başta müflis bir ülkedir. Yüzölçümü ülkemizin üçte biri bile
değildir. Diğer 2 ülke bizim bir Bilecik ilimiz etmez. Bu nedenle tıbbi kenevir
yatırımcıları AB üyesi Portekiz, İspanya, Fransa ve Çekya gibi ülkeleri
yüksek maliyetler yüzünden tercih etmezken, Yunanistan, Bulgaristan,
Güney Kıbrıs ve Kuzey Makedonya’ya da sundukları imkanların
yetersizliğinden, ekilebilir topraklarının azlığından, rüşvet ve yolsuzluğun
tam önüne geçilememesinden ve de henüz ekonomik olarak bellerini tam
doğrultamadıklarından dolayı gitmekte çekingen davranmaktadırlar. Ayrıca
bu ülkelerin hiçbirinde gelen yabancı yatırımcılara yeterince teşvik ve
destek verilmemekte, önleri açılmamaktadır. Bu devletler yatırımcıya ne
ucuz enerji ve su ne arazi-arsa tahsisi ve vergi indirimi veya bir süre vergi
muafiyeti sunuyor ne de plantajların ve içindeki seraların güvenliğinin
sağlanmasında yardımcı oluyorlar. Türkiye’miz bu ülkelerin yabancı
yatırımcıya tanımadıkları ayrıcalıkları ve geniş imkânları tanıyaraktan, kısa
sürede en çok yatırımcı ve yüksek meblağda sermayeyi çeken ülke haline
rahatlıkla gelebilir. Zira Türkiye’de devletimiz en büyük mülk sahibidir. Yüz
binlerce hektar ekilebilir devlet arazisi, mera; sayısız arsa ve tesis âtıl
vaziyette beklemektedir. Tüm bu imkanlar yabancı ve yerli yatırımcının
önüne serilebilir. Bunun da tek şartı, Cumhurbaşkanımızın tensif
buyurmasıyla Türkiye’nin bir an önce dünyanın en modern, en ileri tıbbi
kenevir yasasını çıkarması ve derhal yürürlüğe sokmasıdır.

✔ Yasa yürürlüğe girdiği ilk yılda tahmin ediyorum ki, en az 10-15 yabancı
şirket ve yatırımcı, asgari de 3 ile 5 milyar $ arası doğrudan yatırıma yönelik
döviz ülkemize girebilir. Toplam bu yatırımlar da sektörde dolaylı ve
doğrudan en az 10 bin insanımıza iş kapısı açabilir. Bu iş bir başladı mı
yaratacağı sinerjiyle katlamalı büyümelere imza atacak bir raddeye erişir.
Çünkü elbette tıbbi kenevir elde bir fakat asıl patlama ve devasa büyümeyi
bu sene sonunda yeni devreye girecek Alman keyfi esrar pazarı faktörü
tetikleyecektir.

✔ Kanadalı, Amerikan, Alman, Yunan ve Makedon çok iyi ilişkiler kurduğum


ve bazılarının katıldığım kenevir yatırımcıları konferanslarında patronlarıyla
bizzat tanıştığım ve konuştuğum şirketler şunlar: Canopy Growth Corp,
10
Tilray, Aurora Cannabis, Aphria, Wayland, Emerald, CannTrust, Dutchman,
Hexo, Sanity Group Germany, Bloomwell Group Germany, Canna Gold
Greece, Cannacielo Macedonia DOO. Yasal altyapımız tam hazır
olduğunda devletimizin beni ve ekibimi yetkilendirmesiyle hepsine teker
teker giderek ülkemize yatırıma davet edebilirim.

✔ Diyelim ki, devlet güvenlik endişesiyle imkanlarına güvenmedi; o


ihtimalde bile en azından türü geliştirmek ve sadece ihracata yönelik olarak
medikal kenevir tohumu ve fidesi üretmek mümkün. Sadece tohum ve fide
ihraç etmek bile ülkemize hatırı sayılır yükseklikte bir döviz girdisi sağlar.
Çünkü sektörde dönen rakamlar öylesine yüksek ki, verim ve cannabinoid
kalitesi açısından uluslararası başarıya ulaşmış tohumların tanesi 20 ile 85
$ arasında değişen fiyatlarda satılmaktadır.

✔ Olmaz ama varsayalım ki, yabancı yatırımcı gelmedi. O halde bile tıbbi
kenevir konusunda milletimiz ve devletimiz çaresiz değildir. Böyle bir
durumda Türkiye Varlık Fonu bünyesinde bir Tıbbi Kenevir Fonu
oluşturularak, piyasadan yatırımlar için tahvil/hisse karşılığı büyük fonlar
toplanabilir. Bu suretle elde edilecek kaynak lisans almış şirketlere belli
kriterler gözetilerek dağıtılıp devasa yatırımları rahatlıkla finanse edilebilir.
Bu fonun hisselerinin IMKB’de işlem görmesi de mümkündür. Zaten
Kanada ve ABD’deki Canopy Growth, Tilray, Hexo ve Aurora benzeri pek
çok tıbbi kenevir şirketinin hisseleri dünya borsalarında işlem görmektedir.

✔ Ülkemiz tıbbi keneviri serbest bırakırsa, kenevire yönelik kökleşmiş


önyargıların ve toplum içindeki sebepsiz endişelerin de bir an önce
giderilmesi gerekiyor. Çünkü kenevir 99 faydası ve sadece bir tek zararı
olduğu halde son 50-60 yıldır adı çıktı dokuza inmez sekize durumuna
sokuldu. Kelimenin tam anlamıyla şeytanlaştırıldı ve kriminalize edildi. Bu
nedenle toplumun ve de özellikle genç neslin iyice aydınlatılması ve
bilinçlendirilmesi gerekiyor. Bu itibarla devletimiz bir yasallaştırma sürecine
girdiğinde, bendeniz ilgili faaliyetlere hem yazılı hem de görüntülü medyada
30 yılı aşkın gazetecilik ve yazarlık tecrübeme son 5 yıldır edindiğim kenevir
hakkındaki zengin birikimimi de ilave ederek elimden gelen her türlü katkıyı
vermeye de hazırım.

✔ ACİL VE HAYATİ BİR UYARI: Olur da kapalı mekanlarda yapılan tıbbi


kenevir ekimini hemen yasallaştırmak mümkün olmayabilir. Bu ihtimalde
bile içinde THC bulunmayan tohumlardan açık arazide ekilen kenevirin
çiçek ve sömeklerinden elde edilen CBD’nin önündeki engellerin derhal
kaldırılması gerekiyor. Çünkü son 3 yıldır CBD türev ve ürünlerine kanser,
Alzheimer, epilepsi, ağrı tedavisi gören ve uyku düzensizliği benzeri
rahatsızlıkları bulunan hastalardan çok büyük bir talep vardır. CDB üretimi
ve ticareti ülkemizde hala yasal olmamasına rağmen, onlarca firma
yasadışı bir şekilde CBD ithalatı ve ticareti yapmakta, hatta bazıları
merdiven altı üretimle içinde bir gram bile CBD yağı bulunmayan tamamı
11
zeytinyağıyla zenginleştirilmiş ne idüğü belirsiz ürünleri piyasaya
sürmektedirler. Ülkemizde adeta bir CBD karaborsası oluşmuş durumdadır.
(Çünkü kalitesine göre 1 litre hâlis CBD yağı 45-50 bin € arasında alınıp
satılmaktadır. Bir ton kurutulmuş kenevir çiçek ve sömeğinden ise 65 ile
100 litre arasında yağ elde edilmektedir.)
Söz konusu kişi ve firmalar halk sağlığı yanında hastalarımızın
umutlarıyla da oynamaktadırlar ve derhal bu faaliyetlerinden men edilmeleri
gerekmektedir. Bendeniz yine bu konuda devletimizin ilgili birimlerini 3 yıldır
uyarmama rağmen bugüne kadar hiçbir önlem alınmamıştır. Bu türden
firmaların neredeyse tamamını tanıyorum. Bunlardan kurtulmanın tek
çaresi, sorunun çözümü için bir yasa çıkmasını beklemek gerekmediğinden
başta Sağlık Bakanlığı, Tarım, Gıda ve Orman Bakanlığı ve Maliye
Bakanlığı’nın derhal harekete geçerek gerekli düzenlemeleri bir an önce
yapmasıdır. Burada da yukarıda adı geçen ilk iki bakanlık ortaklaşa belli
sayıda firmaya CBD üretimi, ithalat ve ihracat izni vererek bu denetimsiz
duruma bir son verebilir. Bu hususta da bendeniz ve ekibim devletimize her
türlü desteği vermeye hazırız.

TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK TIBBİ KENEVİR GİRİŞİMCİ VE UZMANLARI


EKİBİ
Ekibimiz Türkiye’nin ilkleri arasında yer almaktadır. Çünkü tıbbi kenevir
üzerine daha 2018 yılında oluşturulan ilk ve tek uzman ve girişimci ekibidir. Başta
bendeniz 2018 yılında İzmir’de Türkiye’nin ilk medikal kenevir girişimi (startup)
olan TurCannabis Medikal Bitkileri Ltd. Şirketi’nin kurucusu ve sahibi tıbbi ve
endüstriyel kenevir uzmanı Dr. Hüseyin Demirtaş. Dünyanın en büyük 2.
medikal kenevir şirketi olan Kanadalı Tilray Inc.’de 4.5 yıl orta düzey yöneticilik
yapmış olan İstanbul doğumlu Musevi Türk vatandaşı Cemi Vur, Almanya’dan
annesi Türk, babası Ürdünlü, tıp doktoru ve kenevir uzmanı Dr. Khalid Salim;
uluslararası ilişkiler mezunu, 2005-2008 yılları arasında, T.C. Ulaştırma Bakanlığı
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nde, “Uluslararası İlişkiler ve Antlaşmalar
Uzmanı” olarak görev almış, 2008 yılında ise ABD’ye yerleşerek medikal kenevir
üzerine 15 yıl gönüllü çalışmış Rizeli Ebubekir Erdal Kasa bugüne kadar olduğu
gibi, bundan sonra da devlet ve milletimize vereceği katkıları fahri olarak
sürdürmeye hazırdır. Bir diğeri de çocukluğundan itibaren kenevir bitkisi üzerinde
laboratuvarda deneyler yapmış ve ilgilenmiş, konuyla ilgili akademik makaleler
yazmış endüstri mühendisi İzmir’den Arda Bayyurdoğlu yanında 19 Mayıs
Üniversitesi Kendir Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Selim Aytaç’tan
oluşmaktadır. Aramıza başkalarının da katılmasını ümit ettiğimiz alanında çok
güçlü, başarılı ve birikimli olan ekibimiz, Muhterem Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan’ın tensip ve takdir buyurmalarıyla üzerimize düşen görevleri
yerine getirmek üzere hazır ve nâzırdır.

12
Dr. Hüseyin Demirtaş – Frankfurt/Almanya

Prof. Dr. Selim Aytaç – Samsun

Arda Bayyurdoğlu - İzmir


13
Dr. Khalid Salim – Bonn/Almanya

Cemi Vur – Kanada

Ebubekir Erdal Kasa - ABD

14
BAZI KAYNAK VE OKUMALAR:

1 - https://www.gzt.com/gercek-hayat/mucize-bitki-kenevir-3626565 (İsmail Tokalak ve diğer


önemli uzmanlarla yapılan çok aydınlatıcı bir söyleşi)

2 - https://en.qantara.de/content/cannabis-and-islam-there-is-no-one-single-answer (İslam’ın
esrara bakışı üzerine bir İslam alimiyle söyleşi)

3 - https://www-spiegel-de.cdn.ampproject.org/c/s/www.spiegel.de/politik/deutschland/karl-
lauterbach-kuendigt-zwischenspurt-fuer-neue-gesetze-an-a-0f370684-6f29-4ec4-b47c-
c4407b3c50bf-amp

4- https://t3n.de/news/cannabis-legalisierung-gras-startups-markt-1470837/

5 - https://www.deutsche-startups.de/2021/12/30/bloomwell-jahresrueckblick/ (Yunan asıllı 2


kardeşin Almanya’da birlikte kurduğu Bloomwell Group’un başarı öyküsü

6 - https://www.akasyam.com/etiket/Kenevir.html

7 - Bana ulaşmak için: h.demirtas@web.de; daha önce kenevir için yaptığım çalışmaları
görmek için ise Twitter adresim: https://twitter.com/fesallar?lang=de

Kenevir Çalışmalarım Hakkında Medyada Öne Çıkanlar:


- https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/yalcin-bayer/tibbi-kenevir-trenini-kacirmayalim-
41984997

- https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/kenevir-tariminda-iyilestirme-
bekleniyor-37975.html

- https://www.facebook.com/watch/?v=387934559759780&extid=CL-UNK-UNK-UNK-
AN_GK0T-GK1C&ref=sharing

- https://t24.com.tr/haber/akp-li-yayman-tibbi-kenevirin-serbest-birakilmasi-icin-kanun-
teklifi-sunacagiz,1009035

- https://moonstar.tv/2022/01/19/kenevir-sirketi-patronu-istedi-akp-adim-atti-tibbi-kenevir-
yasasi-hazirlaniyor/

- https://www.milligazete.com.tr/haber/9189660/akp-tibbi-kenevir-yasasi-hazirliyor

- https://www.independentturkish.com/node/461366/haber/h%C3%BCrriyet-
yazar%C4%B1-t%C4%B1bbi-kenevir-trenini-ka%C3%A7%C4%B1rmayal%C4%B1m

- https://www.birgun.net/haber/akp-yasa-hazirliginda-tibbi-kenevir-serbest-birakilacak-
373832

15

You might also like