Professional Documents
Culture Documents
'i
1■
'bw^î:i; W»
:z
•i^>rı-wi
" îr
te".
•k ■
;X . y-if “BABA ı-‘
.4
■ * ty
■\-Jc 1,1 fj, ’ı
; 1 '2İİÛBP
hft
0 i
Çoğunuz soracaktır: İkinci kitap niye?
Pablo Escobar Benim Babam kitabında zaten her şeyi anlatmadın mı?
Cevabım kısa ve net olacak: Bu kitapta şimdiye kadar
\\
anlatılmamış hassas konulara değinip babamla doğrudan ilişkili
ve bugüne dek gizli kalmış gerçekleri anlatacağım.
■rS
$ /l
Juan Pablo ESCOBAR
f'
Eİ J\ I
! “Otuz yaşıma geldiğimde bir milyon peso
kazanmamış olursam, kendimi öldüreceğim!
Yirmi altı yaşına geldiğinde, kendini
JÜAN PABLC ESCOBAR öldürmesine gerek kalmamıştı.
■<*
1^^987452
THG
I■
L SNO
rfKİ C;57152 SMO
ISBN 978-605-9545-99-0
ıl !
® instagram.com/nemesiskitap
T. I
T facebook.com/nmssktp
B twitter.com/nemesiskitap
nemesis
KİTAP
•I ’'
__ - ■a
PABLO
i[ö M O
SUÇUSTÜ
M
j
NEMESİS KİTAP
No 400
ISBN: 978-605-9545-99-0
2. Baskı: Şubat 2021
NEMEStS KİTAP
Gümüşsüyü Mah. Osmanh Sok. Osmanlı İş Merkezi 18/9
Beyoğlu/İstanbul
Tel: (0212) 222 10 66 - 243 30 73
Faks: (0212) 222 46 16
info@nemesiskitap.com
www.nemesiskitap.com
Sertifika No: 49065
Baskı ve Cilt:
Dörtel Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.
Zafer Mah. 147. Sok. 9-13A Esenyurt/İstanbul
Tel.: 0212 565 11 66
Sertifika No: 40970
JUAN PABLO ESCOBAR
PABLO
S1 > jj | A f J /
§ rOj iUi
SUÇUSTÜ
nemcsis
KİTAP
t
I
i*.
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ 9
11
i
I
MRR''SEAV1N PE‘S* '
■
“Juan Pablo, sana mesaj göndermeme izin verdi
ğin için çok teşekkürler. Benim adım Aaron Seal,
babamınki ise Barry Seal. Eminim bu ismi çok
duymuşsundur. Tıpkı benim, senin babanı duydu
ğum gibi. Babanın geçmişindeki insanları arayıp
onlarla uzlaşma sağlamak istediğini okudum ve
bunu çok takdir ettim. Ben de babamı öldüren ki
şilerle iletişime geçip onları affettiğimi söyledim.
Babanın, babamın suikastı için para ödediği söy
leniyor. Sadece, onu affettiğimi bilmeni istiyorum.
Tüm içtenliğimle, babanı ve adamlarını bir anda
karşısına alan babamı affetmeni istiyorum senden.
Babamın tek amacı kendini kurtarmaktı ve sonun
da bedelini ödedi. Bil ki, ne benim ne de annemin
tarafından herhangi bir dargınlık söz konusu değil.
Juan, hayatının ne kadar zor geçtiğini herkesten
daha iyi anlıyorum. Benimki de öyleydi ama daima
Tanrı ya sığındım. Bana cevap vermek istemezsen
anlayışla karşılarım. Tanrı seni kutsasın. Aaron. ”
15
1
16
BARRY SEAL'IN PEŞİNDE
17
■■■
19
'1
JUAN PABLO ESCOBAR
i
Daha sonra CIA tarafından gönderilen bir teknisyen, kamerayı
uçağın arka girişinde sağ üst köşeye yerleştirdi fakat büyük İ
i bir sorun vardı. Kameranın uzaktan kumandası yetersizdi ve
çekim yaparken, düğmesinden fazlasıyla gürültülü bir klik sesi
çıkıyordu. Bu nedenle babam ve yanındakileri uyandırmadan
çekim yapmanın tek yolu motorun çalışır durumda olmasıydı.
■
20
BARRY SEAL'IN PEŞİNDE
21
1 r>
22
r.
BARRY SEAL’IN PEŞİNDE
23
11
Cruz ve Vasquez ise ömür boyu David Wade Islahevi ’nde ka
lacaklar. ”
Max Mermelstein, üç suçlunun baş tanıklarından biri ol
muştu. İfadesi ikna ediciydi çünkü Seal’ı vurduktan Ingram
makineli silahla daha önce evinde alıştırma yaptıklannı belirt
ti. Adli tıp uzmanlan duvannda cinayet tabancasının balistik
raporlanyla örtüşen delikler buldu.
25 Mayıs 2015 günü, cinayetin üzerinden otuz yıl geçtik
ten sonra İngiliz Daily Mail gazetesinde yapılan bir röportajda
Seal’ın dul kalan eşi Debbie, kocasının ölüm haberini telefonla
arayan bir arkadaşından aldığını anlatıyordu: “Hemen çocukla
rımı arabaya koyup oraya doğru sürmeye başladım. Çok fazla
trafik vardı, ben de telefon kulübesinin olduğu bir yerde durup
arkadaşımı aradım. “Hangi hastaneye gideceğim bilmiyorum ”
dedim. O da bana: “Debbie, eve git. Onu hastaneye götürmeye
cekler” dedi. Çocuklarıma, babalarının öldüğünü söyledim. Eve
gittik. Tek yapabildiğim şey mutfağa gidip ağlamak oldu ”
Debbie Seal birçok yerde, kocasını öldürmek isteyenlerin
babam ve “Meksikalı” olduğunu fakat Seal’ın ayrıca Nikara
gua’daki Kontralar isimli silahlı örgütün operasyonlarını fi
nanse ettiği uyuşturucu kaçakçılığı eylemlerine göz yumanlar
arasında CIA ve bazı politikacıların da bulunduğunu bildi
ğini belirmişti. Seal bunun yanı sıra, Albay Oliver North’un
da dâhil olduğu ve İran’dan, Nikaragua’daki antikomünist
mücadeleyi desteklemek amacıyla, yasa dışı silah alımlarmı
kapsayan ‘İran-Kontra’ skandalına ilişkin sırlan da biliyordu.
İlginç bir şekilde FBI, Seal’ın üstünde, Amerika’nın o dö
nemki Başkanı Ronald Reagan’m uyuşturucuyla mücadele
den sorumlu yardımcısı olan George Bush’un telefon numa
rasını bulmuştu. Bu durum olayın ne denli derinlere indiğini
gösteriyordu.
25
1i
“Merhaba Aaron,
İçten mesajın beni bir hayli şaşırttı. Samimi duy
gularla yazdığını biliyorum, bunu hissedebili
yorum. Bilmeni isterim ki babamın işlediği suç
lardan kesinlikle gurur duymuyorum. Kaybın ve
çektiğin acılar için çok üzgünüm. Babamın adına
senden özür diliyorum. Daima gençlere örnek ol
mak için çabalıyor ve onlarla konuştuğumda şunu
26
BARRY SEAL'IN PEŞİNDE
29
JUAN PABLO ESCOBAR
30
ı
I
31
JUAN PABLO ESCOBAR
33
JUAN PABLO ESCOBAR
6 Council of the Americas: Her iki Amerika kıtasında serbest ticaret ve iş
birliği sağlanması amacı güden ticari organizasyon. 1965 yılında David
Rockefeller öncülüğündeki bir grup işadamı tarafından kurulmuştur, -yhn.
7 Vizemi aldığım gün, haberi vermek için annemi aramıştım. Bana şöyle
demişti: “Ah, sana verdilerse o hâlde belki bana ve kardeşine de verirler”.
Annem de, kendisi ve kardeşim için aynı güne başvuru randevusu almıştı.
Pek ihtimal vermesem de, destekleyici belgeler adı altında sunmak için an
neme de Birleşik Devletler’den bana gönderdikleri davet mektuplarından
göndermelerini sağlamıştım. Annem ve kardeşim konsolosluğa gidince
gözler benim vizeme çevrildi ve sonunda iptal karan verildi: “Cancelled
without prejudice” (Koşulsuz olarak iptal edilmiştir). Konsolosluktaki
üniformalı bir memur, anneme, “Hanımefendi ne hakla vize başvurusu
yapmaya geliyorsunuz?” demiş.
35
JUAN PABLO ESCOBAR
❖❖❖
39
JUAN PABLO ESCOBAR
❖❖❖
41
BÖLÜM 2
... ’NIN ÇOCUKLARI OLMANIN
SONSUZ DRAMI
“Hayatında zor günler geçirdiğin ama sonunda düze çıktığın
zamanlar olmuştur. Benim için daima daha kötüye gitti. Yasa
dışı bir şey yapmadığım hâlde hep kanun dışı sayıldım. Bize
düşen hayatta yaşadığımız fazlasıyla ortak şeyler var. Sen de
takip edildin, ben de. Sen de ölümün kıyısına geldin, ben de.
Her zaman ... *nın çocukları olarak anıldık. ”
Bu vurucu sözlerin sahibi, babamın baş düşmanlarından,
hatta ölümünde belirleyici olmuş kişilerden Miguel Rodriguez
Orejuela’nın oğlu William Rodriguez Abadia idi.
Babamın hayatını gözden geçirirken, yaklaşık otuz yıl önce
dünyanın en büyük iki kokain kartelinin başları haline gelen
ve aynı zamanda babamın ölümü, William’m akrabalarımnsa
Birleşik Devletler’de uzun yıllar hapis yatmasıyla sonlanan
şiddetli bir çatışmaya neden olan babası Miguel ile amcası
Gilberto Rodriguez ve babamın dehşet verici hikâyesini tam
olarak anlamak için Rodriguez Abadia ile iletişime geçmemek
olmazdı.
Hayat bizi daha en başından çok farklı noktalara koymuştu:
William, iş dünyasında bir dönem başarı sağlamış, tanınan bir
aileden geliyordu, Birleşik Devletler’in en prestijli okullarında
eğitim alma şansı olmuştu fakat babasıyla iyi bir ilişkisi ol
mamıştı. Benimse anlatacak pek bir şeyim yok: Babam istese
kendini geliştirebilirdi ama onun yerine yasa dışı işler yapmayı
tercih etti ve bizi de şiddet dolu dünyasma sürükledi. Hiçbir
45
JUAN PABLO ESCOBAR
46
,..'NIN ÇOCUKLARI OLMANIN SONSUZ DRAMI
47
jUAN PABIO ESCOBAR
olarak senin baban öldü ama benim amcamla babam hâlâ ha
yatta, Birleşik Devletler’de bir hapishanedeler. Sen bir şekil
de üstündeki yükü attın.
J.P.E.: Şüphesiz. Her ne kadar babasız kalmış olsam da
ne zaman suçluların iadesiyle ilgili bir haber duysam kendimi
şanslı hissediyorum. Babam hâlâ hayatta ve akrabalarınla ben
zer koşullarda hapis yatıyor olsaydı, hayata karşı duruşumda
da nasıl olurdu diye düşünmeden edemiyorum. En sonu, ba
bamın hayatta olmamasma şükrediyorum, yoksa şimdi, akla
hayale sığmayacak zorluklarla karşılaşıyor olurdu.
W.R.A.: Babam ve amcam, saçma düşüncelerinden ötürü
adaletle işbirliğine girmeyi tercih etmediler. Yalnızca ailenin
bir kısmını kurtarmak için bazı mal varlıklarını teslim ettiler.
İsteseler daha az yatabilirlerdi ama dört duvar arasında ölmeyi ■
3
seçtiler. Babam 73 yaşında ve hâlâ 13 yılı var. 85-86 yaşında
çıkacak. Fazla yaşayacağını sanmıyorum. Amcam Gilberto ile
fazla iletişimim yok ama o da yaşlı. Hasta olduğunu söylediler.
Neyse Juan Pablo, şimdi aynı soruyu ben sana sormak istiyo
rum: Miguel ve Gilberto Rodriguez hakkında ne düşünüyor
sun?
J.P.E.: Adlarını ilk kez 13 Ocak 1988’de, annem ve kız kar
deşim Manuela ile yaşadığımız Mönaco binasında bomba yük
lü arabayı patlattıkları gün duydum. O gün canımızı kurtararak
oradan kaçmayı başardık. Aslında biz bomba olduğunu düşün
memiştik. O zamanlar Kolombiya’da o çapta bombalar patla
mazdı. Deprem ya da doğal afet olduğunu düşündük. Bomba
hiç aklımıza gelmemişti. Oradan, babamın bizi beklediği, Pob-
lado bölgesine yakın, bizimkilerin “Los Viejitos”, yetkililerin
se “El Bizcocho” diye andığı bir koya götürüldük. Öldüğümü
zü düşünmüştü çünkü tüm iletişimi kaybetmiştik. Vardıktan bir
iki saat sonra hâlâ elinde telefonla aramalar yapıyordu ve çok
gergindi. Tekrardan hayata dönmüştük ve neler olduğunu yeni
48
...’NIN ÇOCUKLARI OLMANIN SONSUZ DRAMI
49
jUAN PABLO ESCOBAR
50
...'NIN ÇOCUKLARI OLMANIN SONSUZ DRAMI
51
jUAN PABLO ESCOBAR
52
...'NIN ÇOCUKLARI OLMANIN SONSUZ DRAMI
54
...'NIN ÇOCUKLARI OLMANIN SONSUZ DRAMI
56
... 'NIN ÇOCUKLARI OLMANIN SONSUZ DRAMI
57
JUAN PA8LO ESCOBAR
58
...'NIN ÇOCUKLARI OLMANIN SONSUZ DRAMI
59
JUAN PABLO ESCOBAR
böyle bir şey olması üzücü çünkü Kongre’de ciddi bir hukuk
savaşı verdim ve sağ çıkmamın imkânsız olduğu toplantılara
gittim. Babama bu hale nasıl geldiğimizi sormak isterdim. Hiç
gereği yoktu. Birazcık aklı olan insan, otuz yıl ceza yiyecekle
rini bilir. Her zaman bana bir yol göstereceklerini düşünürdüm
ama sonunda kendi yolumu kendim bulmak zorunda kaldım.
J.P.E.: Babanla aranı düzeltemezsen çok yazık olur.
W.R.A.: Son bir kez daha deneyeceğim. Seninle yüz yüze
konuşma fırsatımız olmadı. Mecburen Skype üzerinden görü
şüyoruz ama tek yolu bu. Ben Amerika’dan çıkamıyorum, se
nin de girmene izin vermiyorlar.
J.P.E.: Senin neden çıkmana izin vermiyorlar?
W.R.A.: Hâlâ göçmenlik sorunumu çözemediler. Vize ve
receklerine dair söz verdiler. Her gün parmak izimi alıyorlar,
az kaldı, yakında alacaksın diyorlar ama altı yıldır bir şey ol
duğu yok. S Vizesi16 almak on yılı bulabiliyormuş. Çıkması da
neredeyse bir mucize.
16 S Vizesi: Suç veya suçlarla ilgili şahitlik yapan ve/veya ihbarda bulunan
kişilere verilen vize.
60
BÖLÜM 3
“DOKUZ CANLI ADAM”
Babamla çatışıp bir bakıma galip gelen güçlü paramiliter ko
mutan Ramon îsaza ile bir görüşme ayarlamak, yirmi yıldan
uzun süre önce etrafımızı saran savaşın dinamiğini başka bir
perspektiften görüp anlamanın kilit noktasıydı.
İsminden bahsedildiğini en son, babamın ölümünden altı ay
sonra, 1994 yılının ortalarında duymuştum. Annem, kız karde
şim ve ben iki savcı ve bir polis ajanı ile Nâpoles Malikâne
sine dönmüştük. Bölgedeki bir uyuşturucu kaçakçısına, sahip
olduğumuz birkaç arsayı teslim etmek için Magdalena Me-
dio’ya seyahat etmiştik. Yine babamın düşmanlarının, haya
tımızı bağışlama karşılığında öne sürdüğü koşullardan biriydi.
Annem mal varlıklarımızı teslim ettikten sonra hafta sonunu
Nâpoles’te geçirmeye karar vermiştik. Gitmeden önce bir elçi
aracılığıyla İsaza’ya haber yollamıştık. Güvenliğimizi sağla
yacağına dair bize garanti vermişti.
Yıllar sonra malikâneye dönmek garip ve hüzünlüydü
çünkü La Mayoria adını taktığımız ana binanın dört bir yanı
yabani otlarla sarılmıştı ve vaktiyle sahip olduğumuz lüks ve
konfor tamamıyla ortadan kaybolmuştu. Bu yüzden Nâpoles’te
babamın inşa ettirdiği, içerisinde dört küçük kulübe, Tablazo
isimli bir bar, bir muayenehane ve bir eczane olan, “diğer ta
raf’ diye bilinen yerde konaklamıştık. Malikânenin bu kısmı
da talandan payını almış ancak odalar ayakta kalmıştı, yalnızca
biraz temizlik gerektiriyordu.
63
JUAN PABLO ESCOBAR
❖❖❖
65
JUAN PABLO ESCOBAR
66
DOKUZ CANLI ADAM
67
JUAN PABLO ESCOBAR
68
DOKUZ CANLI ADAM
69
BÖLÜM 4
ESKİ HİKÂYELERİN
YENİ VERSİYONLARI
Babamın, 19 Nisan Hareketi’nin (M-19)’9 önemli liderleriyle
kurduğu ilişki hakkında son 30 yıl boyunca epey yazılıp çizil
di. Geçen yıllar boyunca bu ilişkilerin ülkenin mevcut durumu
na olan çeşitli etkileri ortaya çıkartıldı.
Babamı yeniden keşfetme girişimim beni bu konuyla ilgili
yeni araştırmalar yapmaya sürükledi. Öğrendiklerim karşısın
da hiç tanımadığım, farklı yüzleri olan bir Pablo Escobar ile
karşılaştım ve kafam iyice allak bullak oldu.
M-19 ve babam arasında yaşananları araştırırken devrimci
örgütün kurucularından Otty Patino’ya ulaştım. 1980 ve 1991
• yılları arasında çeşitli çıkar ortaklıkları sayesinde dönem dö
nem bir araya gelen solcu asilerle mafya örgütleri arasında ya
şanan olayları tüm gerçekliğiyle anlatmaya gönüllü olmuştu.
Mesafeli biri olsa da oldukça bilgili ve nazik bir tavır ser
gilemişti.
“Size anlatacaklarım, olanlarla ilgili kişisel yorumum değil,
bilakis gerçeklerin ta kendisi olacak,” dedi Patirio, kendinden
emin bir şekilde.
Patiho’nun Pablo Escobar’ın oğlu karşısmda olmaktan do
layı pek de rahat olmadığı açıktı. Kısa sürede benimle bir ilişki
kurmak istemediğini fark ettim. Tek amacı, zamanında şahit
olduğu ve benim de iki yıl önce, ilk kitabım Pablo Escobar
74
ESKİ HİKÂYELERİN YENİ VERSİYONLARI
75
JUAN PABLO ESCOBAR
76
ESKİ HİKÂYELERİN YENİ VERSİYONLARI
77
JUAN PABLO ESCO8AR
78
ESKİ HİKÂYELERİN YENİ VERSİYONLARI
79
JUAN PABLO ESCOBAR
80
ESKİ HİKÂYELERİN YENİ VERSİYONLARI
❖❖❖
81
JUAN PABLO ESCOBAR
22 El Tiempo: 1911 yılında yayın hayatına başlayan ulusal çaplı, günlük ga
zete. -yhn.
82
ESKİ HİKÂYELERİN YENİ VERSİYONLARI
Daha sonra 14 yaşında evden kaçıp daha iyi bir gelecek ara
yışında Guyana’nın başkenti Georgetovvn’a gittiğini söyledi.
Çok geçmeden iyi bir iş de bulmuştu. Elmas ticaretine girmişti.
Kısa sürede Avrupa’ya seyahat edebilecek kadar para kazan
mış ve orada İsrail cemiyeti içerisinde etkili kişilerle bağlan
tı kurmuştu. Yurt dışında kısa bir süre geçirdikten sonra biraz
para biriktirerek Kolombiya’ya geri dönmüş ve zalim babasına
karşı gerçekleştirdiği bir çeşit darbeyle ailenin reisi olmuş; ilk
iş olarak da hayatları boyunca yaşadıkları Antiquia, Amalfı’de-
ki topraklarını satıp Cördoba’da bir malikâneye yerleşmişti.
Fidel Castano’nun anlattığına göre Antioquia’da yeni yeni
kokain işine başlayan kaçakçılarla da o dönemde iletişime geç
mişti. Bolivya’dan gelen hamuru işleyip kokaine dönüştürüyor-
larmış. Orada babamla tanışmış. O ve iki kardeşi yüksek miktar
da kokain üretimi için gerekli olan hammaddeyi getirmek üzere
Bolivya ve Peru’ya seyahat etmeye başlamışlar. Castafio kardeş
ler kısa sürede zengin olmuş. Bu sırada Fidel, yağmacıları ve
gerillaları öldürmesine göz yuman Cördoba’daki ordu memur- .
lan ile sıkı bir ilişki içindeymiş. Tüm bunlann yaşandığı sırada,
seksenli yıllann başında Castano kardeşlerin babalan, Fidel’in
satın aldığı arsadan birkaç FARC militanmca kaçınlmış.
Gerillaların Jesûs’u öldürmelerinden korkan eşi Rosa Eva
ve kızlarından birkaçı Fidel’den fidyeyi ödemesini rica etmiş
ler fakat o, devrimci bir örgüte maddi destek vermeyeceği
ni söylemiş. Yine de ısrarlar sonuç vermiş ve sonunda ciddi
miktarda parayı fidye olarak göndermiş. Fakat FARC, baba
sını iade etmemekle kalmayıp üstüne daha çok para istemiş.
Castano tekrar fidye ödemeyeceğinde ısrar etmiş ve kısa süre
sonra, babasının haftalar önce öldürüldüğünü öğrenmiş.
“Sonuç olarak FARC, Castano kardeşlerin zenginliğinden
faydalanmak için babalarını kaçırdığı dönemde Fidel Castano
zaten paramiliter güçlerdendi,” diye ekledi Patino.
83
1
JUAN PABLO ESCOBAR
❖❖❖
88
ESKİ HİKÂYELERİN YENİ VERSİYONLARI
Otty Patifio ile sohbetimizde 1990 ile 1991 yılları arasında gö
rev yapan Milli Kurucu Meclis’in, 1886 Anayasası nda yaptığı
değişiklilerle âdeta yeni bir Magna Carta yaratmasından bah
settik. Bir önceki konumuzla da ilgisi vardı çünkü yeni anaya
sa suçlu iadesi maddesini kaldırıyordu. Bu kararın alınmasında
etkili olanlar Cali ve Medellin kartelleriydi. Haliyle Miguel ve
Gilberto Rodriguez Orejuela, Jose Santacruz Londono, Helmer
“Pacho” Herrera ve elbette babam da, tıpkı diğer kaçakçılar
gibi bunu bir zafer olarak görüyorlardı.
Patino’nun hikâyesi ise farklıydı. Mecliste ezici bir çoğun
luğun suçlu iadesini kaldırmayı seçmesinden dört saat sonra
babamın adalete teslim olması dikkat çekici bir unsurdu.
M-19’un konuyla ilişkisi hakkında Patino, silahlı mücadele
yi sona erdiren gerilla örgütünün farklı eğilimlerden üyelerinin
oluşturduğu bir listeyle meclise girdiğini anlattı. Örnek olarak
yaşamını yitiren Başkan adayı Luis Carlos Galan’ı temsilen
kendilerine mecliste koltuk bulan Maria Mercedes Carranza ve
Carlos Ossa Escobar vakalarından bahsetti ve en başından beri
suçlu iadesini savunduklarını söyledi.
Kurucu Meclis çalışmalara başlayınca suçlu iadesi konusu
iki komisyondan geçti: Birinci komisyon ve siyasi işler komis
yonu; kısa sürede yasanın kaldırılmamasına yönelik bir eğilim
gözlenmeye başlanmıştı. îlk nedenlerden biri organize suçlarla
mücadele etmekten aciz olan Kolombiya adalet sistemini güç-
lendirmekti. Suçlu iadesi, adalet sisteminin açıklarını kapatan
bir mekanizma olarak görülüyordu. Ancak güçlü bir adalet sis
temi oluşturulduktan sonra kaldırılabilirdi. Her eğilimden üye
lerin çoğunluğu aynı fikirdeydi.
Tartışmalar ilerledikçe suçlu iadesi tüm ülkenin dikkatini çeken
bir konu haline gelmişti. Kürsü başkanı Antonio Navarro, üyele
ri vicdanlarım dinleyerek oy kullanmaya davet etti. O zamanlar
90
ESKİ HİKÂYELERİN YENİ VERSİYONLARI
91
■
JUAN PABLO ESCOBAR
92
ESKİ HİKÂYELERİN YENİ VERSİYONLARI
Otty Patino bir ara verip bardağında kalan suyu içti. Soh
betin sonlarına geldiğimizin bir işaretiydi. Fakat bir konuyu
konuşmadan gitmek istemiyordu: Mayıs 1985’te, Cali’de An-
tonio Navarro WolfTa yapılan saldırı.
Bilindiği üzere Navarro, gerillalar Carlos Alonso Lucio ve
Eduardo Châvez ile birlikte bulunduğu kafeye fırlatılan bomba
yüzünden ciddi yaralar almıştı. En ağır darbeyi Navarro almış
tı. Patlamayla sol dizi parçalanmış ve ses telleri hasar görmüş
tü.
Konuyla ilgili olarak babamın anlattıklarını hatırlattım (ilk
kitabımda da bahsi geçmektedir25). Saldırıyı gerçekleştiren
Cali’deki Roldanautos otomobil galerisinin sahibi olan uyuş
turucu kaçakçısı Hector Roldân idi. Neredeyse kardeşim Ma-
nuela’nın üvey babası da olacaktı, neyse ki annem reddetmişti.
O ve babam oldukça yakınlardı çünkü ikisi de arabaları çok
seviyordu. 1979 yılında düzenlenen Renault Kupası’nda ta
nışmışlardı. Babama göre Roldân’ın Valle’nin yüksek komuta
kademesiyle bağlantıları vardı ve cinayeti şehirde asker taşı
yan bir otobüse yapılan saldırıdan ötürü Navarro’dan intikam
almak için gerçekleştirmişti.
Sözümü bitirdikten sonra Patino şunları söyledi:
“Bombayı kimin patlattığını ve emri ordunun verdiğini
biliyorum. Bombayı Espinosa soyisimli bir çocuk fırlattı.
Bizim üyelerden biriydi. Yumbo şehrindendi. Gerilla alıştır
malarında başarısızdı, biz de gönderdik. Hırslanmış olacak
ki orduya giderek muhbirlik yapmaya başladı. Karaktersizin
tekiydi. Navarro’ya yapılan saldırı da M-19’daki bir grubun
saçma sapan işler yapmaya başlamasıyla meydana geldi. Or
duya ait bir otobüse saldırdılar. Askerler de intikam almak
için bu çocuğu kullanıp bombayı ona attırdılar. Bunları bili-
94
BÖLÜM 5
SANTOFİMİO
:İ
j
Alberto Santofımio Botero hakkında fazla bir şey hatırlamıyo
rum. Onu babamın yanında en fazla dört kere görmüştüm. Altı
yaşındaydım. îkisi de siyasetle fazlasıyla ilgiliydi. Bir araya
geldiklerinde yürüyüşler yapıp hayattan, politikadan, her şey
den konuşurlardı.
Savaş, sürgün ve geçen zamanla Santofımio ile ilgili hatır
ladıklarım giderek silindi. Babamla olan ilişkisinden ve Ağus
tos 1989’daki Başkan adayı Luis Carlos Galan cinayetinde par
mağı olduğu varsayımlarından dolayı geleceği pek de parlak
görünmüyordu. Kolombiya adaleti bu yüzden ona uzun yıllar
hapis cezası vermişti ve tek çıkış noktası uluslararası mahke
melerde lehine ifade verecek birini bulmaktı.
İki yıl önce ilk kitabımda yazdığım bir paragrafta kimseyi
temize çıkarmak, suçlamak veya kötülemek gibi bir niyetim
olmadığını, fakat babamın Galân’ı öldürmek için ondan akıl
almış olmasına pek ihtimal vermediğimi belirtmiştim. İki ne
denden ötürü suçlu olmadığını düşünüyordum: Birincisi ba
bam kararlarını kimseye danışmadan alırdı, diğer neden ise
cinayetin olduğu dönemde Santofımio’nun babamın gözünde
artık bir hain olmasıydı. Cali Karteli’yle işbirliği yapmış ve 13
Ocak 1988’de Mönaco binasına düzenlediği saldırıyla babama
savaş ilan etmişti.
Kitabım için araştırma yapmak üzere aralıklarla Kolombi
ya’ya gidiyordum. Haziran ortalarında Bogota’da bir avukatla
97
JUAN PABLO ESCOBAR
98
SANTOFİMİO
100
SANTOFİMİO
101
JUAN PABLO ESCOBAR
102
SANTOFİMİO
109
JUAN PABLO ESCOBAR
î.
7
İffİİ
kSİsi
te
▲ Babamın en sevdiği fotoğraf. Çoğaltıp bulunduğu her yere koyardı, La
Catedral Hapishanesi'ndeki odasına da bir tane asmıştı.
114
BABAM VE "MALEVOLO"
119
JUAN PABLO ESCOBAR
120
BABAM VE "MALEVOLO"
121
JUAN PABLO ESCOBAR
124
BABAM VE "MALEVOLO"
126
BABAM VE "MALEVOLO"
127
JUAN PABLO ESCOBAR
128
SOH 7! sZrl
■
Medellin’in farklı yerlerinde gerçekleştirdiğim uzun bir ara
yıştan sonra, sonunda Luz’un evini bulmuştum. Babamın ku
zeni ve 2 Aralık 1993’te şoförü ve koruması olan “Limon” ile
birlikte onu hayattayken gören son kişi...
Luz yasa dışı olaylara katılmayan kibar bir hanımefendiy
di. Babamla arasındaki bağ ekonomik değil tamamen akraba
sevgisiydi. Babam da bunu çok iyi biliyordu, bu yüzden yaşa
mının son günlerinde canım ve güvenliğini ona emanet etmişti.
Aniden evinin kapısında belirmemin sebebini açıkladıktan
sonra Luz ilk kez, biriyle babamın ölmeden önceki 72 saati
hakkında konuşmayı kabul etti. îlk defa dinlediğim bu hikâ
ye beni hüzünlendirmişti çünkü düşmanları her şeyini elinden
aldığında ve ailesi, yani bizler Bogota’da tehlike içindeyken
yaşadığı sıkıntıların ne kadar zorlu olduğuna dair bir şüphe bı
rakmıyordu.
Anlattıkları, babamın neden son saatlerde telefonların din
lendiğini bildiği hâlde yerinin tespit edilmesini umursamadan
kendi ismini telaffuz edip tüm güvenlik protokollerini çiğneye
rek bir sürü telefon görüşmesi (bizimle konuşmak için Residen-
cias Tequendama’ya yaptığı arama da dâhil) yaptığını açıklıyor.
Luz, babamın La Catedral Hapishanesi’nden kaçmasmdan
üç ay sonra (yaklaşık olarak Ekim 1992) çaresizce Envigado,
La Paz’daki evine geldiğini anlattı. Kapı üst üste çalınıp o ve
çocukları uyandığında saat gece yansını çoktan geçmişti.
131
JUAN PABLO ESCOBAR
bile. Her zaman bize bir dakikanın bile ölüm kalım meselesi
olabileceğini söylerdi. Luz’a da telefon kullanmaması konu
sunda ısrar etmişti çünkü ne kadar tehlikeli olduğunu biliyor
du. Bana daima söylediği bir cümleyi ona da tekrarlamıştı:
“Telefon ölümdür.” Gerektiğinde buluşacakları üç yer belirle
yip bunlara şifreli isimler koydular.
Birkaç ay sonra, 1993 yılının Kasım ayı ortalarına doğru
Luz, 79. cadde, 45. sokaktaki 94 numaralı daireyi satın aldı.
Burası babamın son sığınağı olacaktı. Orta sınıf tipli, gele
neksel bir binaydı. İçinde salon, yemek odası, mutfak, ikinci
katta üç oda, iki banyo ve aşağıda da bir garajı vardı. Luz,
babamın özellikle ikinci katın arka tarafından çatıya çıkan
bölümü beğendiğini çünkü yan komşunun eviyle bitişik ol
duğunu söyledi.
“Bir sene boyunca babanla görüşüp istediklerini ayarlama
ya çalıştım. O ne yapacağımı söylüyordu, ben de yapıyordum.
Fakat ne yazık ki o evde ancak on gün kalabildik.”
Evdeki ilk günler, babamın bizim güvenliğimizi düşünerek,
belirsizlikten ötürü oldukça mutsuz ve endişeli olduğunu göz
lemlemiş. Los Pepes’in (düşmanlarının onu takip etmek için
kurduğu gizli örgüt) Medellin’de bulunan; annem, Manuela,
kız arkadaşım ve benim, bölge başsavcısının koruması altında
sığındığımız Altos binasını yağmaladıklarını öğrenmişti.
Saatler geçtikçe babamın endişesi artıyordu çünkü hiçbir
şekilde iletişime geçemiyorduk. Neler olduğunu yalnızca ha
berlerden öğrenebiliyordu. 28 ve 29 Kasım arasında sürgün
olarak yerleşmeyi düşündüğümüz Almanya’ya seyahatimizin
başarısızlıkla sonuçlandığını duyduğu an deliye dönmüştü.
Babamın son saatlerinde neler olduğunu merak ederken o
anlarda yanında bulunan Luz’un en özel gerçekleri ortaya dö
kecek olması beni bir yerde korkutuyordu. Ben ve ailem için
133
JUAN PABLO ESCOBAR
134
i
i BABAMIN SON 72 SAATİ
-
rinde bir yıldan fazla saklanmıştık. Hükümetin teklif ettiği büyük
-
miktardaki paraya rağmen babamı hiçbir zaman ifşa etmediler.
“Gordo”nun anlattığına göre kasımın son günü olan o sah
ıI
i akşamı babam hükümetin tuzağına düşmemizden ötürü yıkıl
mış vaziyetteydi ve bu durum onu hükümete diz çöktürmek
için düşündüğü seçenekleri yeniden planlamaya sürüklemişti.
Fakat tıpkı diğer hikâyeler gibi “Gordo”nun anlattıkları da il
ginç gelmişti çünkü hiçbir zaman babamın savaşmaya devam
etme niyetinde olduğunu duymamıştım. Geriye kalan tek sağ
kolu “Angelito” diye tanınan Alfonso Leön Puerta Munoz’un
bir önceki 7 Ekim’de özel harekât tarafından öldürülmesinden
sonra tam anlamıyla yalnız kaldığını düşünüyordum.
Fakat “Gordo”nun dediğine göre “Ramon”un (“Angeli-
î
to”nun şifreli adıydı) ölümünün ardından aldığı sert darbeyle
babam sessiz kalmamış aksine mücadelede kaybettiği paraları
telafi etmek için korkunç bir plan yapmıştı.
“Baban bana Llanogrande ve Rionegro’daki bütün zengin
i leri, Aralık ayı şenliklerinde toplandıkları zaman kaçıracağı
nı söylemişti. Beklemedikleri bir anda atağa geçeceklerini ve
bunun için silahlı yüz adama ihtiyaç olduğunu çünkü sağlam
para kaldırmak istediğini belirtmişti. Ayrıca fidyeleri alana ka
dar kaçırdığı kişileri saklamak için çeşitli yerler ayarladığını
söylemişti. Son olarak da, işaret verdiği zaman bir süre ortalığı
yatıştırmak için iki ‘tezgâhtar’ ayarlamak üzere Bogota’ya git
memi istemişti,” diye anlattı Gordo.
Yüzümdeki şaşkınlığı fark etmiş olacak ki, babamın bu
planı ancak bizim güvenliğimizin sağlandığından emin olunca
devreye sokmaya karar verdiğini açıkladı.
“Fakat ‘Gordo’, babam o yılın ocak ayı başlarında Antioqu- i
?
ia Rebelde’den bahsettiği bildirisinde planladığı gibi ELN’ye
katılmaya karar verdiği için değil miydi bunlar?”
135
I
■
JUAN PA8LO ESCOBAR
136
BABAMIN SON 72 SAATİ
137
JUAN PABLO ESCOBAR
138
BABAMIN SON 72 SAATİ
139
-
İ '
i
BÖLÜM 8
“TREN” HATTI
■ *
i
“Tren” diye bilinen kaçakçılık hattını ilk kez La Catedral Ha
pishanesi’nde gizli saklı geçirdiğim akşamlardan birinde öğ
renmiştim. Yaklaşık yirmi gün orada kalacaktım çünkü babama
söylediklerine göre özel harekâttan birkaç polis ile Cali Karteli
beni kaçırmak için plan yapmışlardı.
Babamın örgütünde onun için çalışan haydutlar akşamla
rı toplaşıp birbirlerine hikâyeler anlatır ve suç dünyasındaki
başarılarından bahsederek hava atarlardı. O günlerden birinde
babam “Tren” hattı meselesini açmıştı çünkü yanında en eski
sağ kollarından “Luca” vardı. “Luca” çok para getiren macera
ya dair tüm detayları biliyordu.
Etraftakiler “Luca”yı iki saatten fazla dinledikten sonra
kahkahalara boğulmuşlardı çünkü babamın mafya ve suç örgü
tünün elleri hiç şüphe uyandırmayacak yerlere uzanmıştı.
Babam bu hatta hızlı, rahat ve etkili oluşundan dolayı
“Tren” adını vermişti. 1986 ve 1989 yıllan arasında Birleşik
Devletler’e, tam da Ronald Reagan’dan baba George Bush’a
geçiş sürecinde, uyuşturucuyla mücadele çahşanlan ile işbir
liği yaparak 64 ton kokain sokmuştu. Hat hiçbir zaman keş
fedilmedi ve Kolombiya’ya savaş ilan eden babam bu zorlu
süreçte uzun zaman gizli sığmaklarında kalıp dış dünyayla pek
bağlantı kurmadığından tamamen terk edilmişti. “Tren”in iş
lediği zamanlarda Medellin Karteli yaklaşık 768 milyon dolar
para kazanmıştı.
143
JUAN PABLO ESCOBAR
144
-TREN- HATTI
145
JUAN PABLO ESCOBAR
146
-TREN" HATTI
147
JUAN PABLO ESCOBAR
148
“TREN" HATTI
149
JUAN PABLO ESCOBAR
151
JUAN PABLO ESCOBAR
152
i
Kitabın diğer bölümlerinde de belirttiğim gibi babam, suç kari
yeri boyunca bizden habersiz birçok şey yapmıştı. Fakat şimdi
anlatacağım bölüm bir suçlu olarak erişiminin ne denli sınırsız
olduğunu gösteriyor. Olanları, yaptığım araştırmalar sonucu
öğrendim. Yıllarca Miami, New York, Los Angeles’a koka
in satarak kazanılan onlarca milyon doları yöneten, babamın
kişisel hazinedarı “Quijada” ile iletişime geçtim. Bu bölümde
onun hikâyesini anlatacağım.
Her şey babam, annem, ben ve birkaç akrabamızın yeni alı
nan modem, çift motorlu, sarı ve turuncu şeritli, beyaz renkli
uçak Lear Jefin kutlaması için 1983 yılında Birleşik Devlet-
ler’e yaptığımız seyahatte gerçekleşti. Plana göre birkaç gün
Miami’de kalıp oradan Disney World ve Washington’a gide
cek, ardından Medellin’e dönecektik.
Uçak, kaptan pilotu ve yardımcı pilotuyla Miami-Dade
County’deki yalnızca iş jetlerinin inişine ayrılmış küçük ve özel
bir havaalanı olan Tamiami’ye iniş yapmıştı. Uçaktan indiğimizde
“Quijada” bizi coşkuyla karşıladı ve Miami, 1601 Biscayne Bou-
levard’daki Omni Oteli’ne yerleşmemiz için yardımcı olacak iki
şoför ve iki çalışanı takdim etti. Biz koşuşturmaca içerisindeyken
“Quijada”, babama işaret yaparak kendisiyle özel olarak konuş
mak istediğini belirtti. Bir süre konuştuktan sonra babam gezinin
on gün süreceğini ve bu süre zarfında biz dönene kadar uçağın
orada kalacağım söyledi. Fakat “Quijada”nın başka bir fikri vardı.
155
JUAN PABLO ESCOBAR
156
BABAMIN HAZİNEDARI
157
JUAN PABLO ESCOBAR
159
JUAN PABLO ESCOBAR
160
BABAMIN HAZİNEDARI
161
JUAN PABLO ESCOBAR
162
BABAMIN HAZİNEDARI
163
JUAN PABLO ESCOBAR
164
BÖLÜM 10
“FINEVERY”
Kelimenin tam anlamıyla her taşın altına bakmıştım. O, baba
mın yanında yaşadığı sayısız hikâyelerin tek taşıyıcısı oldu
ğunu biliyordu. Gelgeldim hayatta kalabilmek için babamdan
öğrendiği iki püf nokta vardı: Saklanmak ve ağzını sıkı tutmak.
Aylarca süren soruşturmanın ardından onu, teknesiyle An-
tioquia’nın Sonson kenti yakınlarındaki Miel Nehri’nde is-
karmoz balığı tutmaya çalışırken buldum. Onca zaman sonra
izini bulduğum “Finevery” yirmi beş yıl sonra benimle sohbet
etmekte bir mâni görmedi. Hiç değişmemişti. Hâlâ etkileyici
bir yetenekle “lunfardo”27 konuşuyordu. Lakabım da kendisi
bulmuştu: Bir gün, nasıl olduğunu sorduklarında “çok iyi [very
fine]” olduğu cevabını, kelimeleri ters sırayla yerleştirerek
vermişti. “Came” yerine “necar”, viski ve rom için “Whisky-
roni” gibi kimsenin duymadığı kelimeler üretmesi de duyanları
kahkahalara boğuyordu.
Büyük olaylarda babamın yamnda yer almış çoğu kişi gibi
“Finevery” de Envigado, La Paz’dan geliyor. Ailesi oraya ta
şındığında Escobar ve Henao aileleri çoktan oradaydı ve ba
bam suç kariyerine çoktan başlamıştı.
“Pablo ile tanıştığımda, annenle henüz sevgililerdi. Onun
la konuşmaya çekinirdim. Arada bir yanma yaklaşırdım ama
sadece selamlaşırdık. Bazen de gezerken karşılaşırdık. Ben de
168
“FİNEVERY"
170
"FİNEVERY"
171
JUAN PABLO ESCOBAR
172
"FİNEVERY"
173
BÖLÜM 11
ANEKDOTLAR
Farklı dönemlerde babamın yanında bulunan insanlar bilinme
yen birçok şeye tanık oldular ve zamanla hepsi unutuldu. Kimi
oldukça ciddi, kimisi fazla önemli olmayan fakat bilinmeyi
hak eden olaylardan, kitap için gerçekleştirdiğim görüşmeler
sayesinde haberim oldu.
OREJAS’IN KURTULUŞU
Bu inanılmaz hikâyeyi bana, babamın uyuşturucu kaçakçılı
ğından zengin olmaya başladığı dönemlerde yanında çalıştığı
bir adam anlattı.
Dediğine göre İç Güvenlik Birimi, yani DAS ajanları, Mia-
mi’de üretilen kokainden kazanılan kara paranın büyük bir kıs
mını Panama’da aklamakla görevli olan “Orejas”ı Medellin’de
yakalamışlardı. “Orejas” örgütte önemli bir isim olduğu için
hemen Birleşik Devletler’e iadesi istendi.
Tutuklanması Medellin Karteli için büyük bir darbey
di çünkü Panama şehrindeki bankalarda hesap açtırmak için
“Orejas”ın bağlantıları kullanılıyordu. Babamm hazinedarının
Miami’den yatırdığı paraları normal kanallarla Medellin ban
kalarına transfer ediyordu ve “Finevery” gibi adamlar da basit
bir operasyonla parayı çek olarak alıyordu.
Önemli bir karakter olduğundan “Orejas”ın iadesi Belisario
Betancur tarafından hızla onaylanmıştı. Babam, DAS’taki bir
bağlantısı aracılığıyla “Orejas”ın ertesi sabah beşte Birleşik
177
JUAN PABLO ESCOBAR
179
JUAN PABLO ESCOBAR
180
ANEKDOTLAR
181
JUAN PABLO ESCOBAR
182
ANEKDOTLAR
PEDRO PİCAPİEDRA
Seksenlerin sonlarına doğru Medellin’de, uyuşturucu ticaretin
de güç sahibi olmak için çıkan çatışmalarda gelinen şiddet ve
yozlaşma seviyesini gözler önüne seren olaylar yaşandı.
Babamın bazı adamlarının anlattığına göre Pedro Picapiedra,
Medellin’in en zengin mafyası olmuştu. Babamla tanışıyorlardı
ve her ne kadar, işlerini ayrı ayn yürütseler ve kokain gönder
mek için aynı hatta nadiren denk gelseler de yakın bir ilişkileri
vardı.
Picapiedra, Bakan Rodrigo Lara Bonilla’nın ölümünden
sonra daha da zengin olmuştu çünkü babam, Carlos Lehder,
Gonzalo Rodriguez Gacha, ‘ MeksikalI ’ ve Cali Karteli üye
leri dâhil birçok kişi ortalıklarda görünmemek için kaçmıştı.
Picapiedra ise kaçakçılığa devam etmişti çünkü henüz uyuş
turucuyla mücadele ekibinin radarına girmemişti. O kadar güç
sahibi olmuştu ki, New York’ta devasa bir ofis açmış, kokain
ticaretini oradan yürütmeye başlamıştı.
1984’ün ikinci yarısında ülkeye dönen babam, Picapiedra’yı
arayıp birkaç nakliyatı paylaşmayı teklif etti. Fakat adam onu
183
JUAN PABLO ESCOBAR
184
ANEKDOTLAR
185
BÖLÜM12
BABAM VE NARKO-DİZİLER
Babam ve diğer uluslararası uyuşturucu kaçakçılarının hikâ
yelerini anlatan narko-dizilerinin dünya çapındaki başarıları
tartışılmaz. Büyük yapımcılar uzun zaman önce bu tarz suç
lu hikâyelerinin insanlarda uyandırdığı ilgiyi fark ettiler ama
onunla birlikte tüm değerlerden uzak bir kültür yaratacaklarım
öngöremediler.
Babam hakkındaki yapımların çoğalmasına karşı değilim
ama gerçekle fanteziyi karıştırarak gençlere kaçakçı olmanın ha
valı bir şey olduğu mesaj mı vermelerine itirazım var. Sadece bu
da değil. Kara paranın güzel yanları olduğuna inandırıyorlar ve
buna kanan birçok kişi babamın hikâyesini tekrar etmeye çalışı
yor; çünkü karşılarında hiçbir zaman kaybetmeyen, acı çekme
yen, başına kötülük gelmeyen güçlü bir adam görüyorlar. Benim
anlattıklarımın aksi yönünde bir hayat yansıtıyorlar ekranda. O
dünyada kan, çatışma ve cinayetlerle hayatta kalınıyor.
Babamla ilgili yapımların etkisi öyle bir boyuta vardı ki;
Afrika Kıtası’ndan Kenya, Fas veya Filipinler, Rusya, Türkiye,
Afganistan, İran ve Filistin; aynı zamanda Latin Amerika’dan
Meksika, Guatemala, Peru, Arjantin, Bolivya, Ekvador, Ko
lombiya ve Venezuela gibi ülkelerdeki genç insanlardan “Di
zideki gibi uyuşturucu kaçakçısı olmak istiyorum”, “Kaçakçı
olmama yardım et,” gibi mesajlar almaya başladım.
Elbette hepsine tam tersi şekilde öğütlerde bulunup o kara
dünyaya giriş bileti satmadığımı söyledim. Ayrıca, babam hak-
189
JUAN PABLO ESCOBAR
190
BABAM VE NARKO-DİZİLER
192
BABAM VE NARKO-DİZİLER
193
JUAN PABLO ESCOBAR
194
BABAM VE NARKO-DİZ|LBr
195
JUAN PABLO ESCOBAR
196
babam ve narko-dİzIler
197
*
BÖLÜM13
İKİNCİ BİR ŞANS
Babamın işlediği günahların hayatıma olan etkisinden kurtul
mak kolay olmadı fakat yaşama arzum hepsinden üstündü. 16
yaşındaydım. Hayatımız alt üst olmuş, tüm dünya bize kapı
larını kapatmıştı. Bombalardan ve ölümden uzak bir yaşam
peşindeydik. Almanya, bir mafya babasının ailesi olduğumuz
için tekmeyi basıp bizi geri göndermişti. Kolombiya’ya döner
ken pilot, kabin ekibi ve yolculara uçağın rota değiştireceğini
bildirmişti; çünkü Fransa, Pablo Escobar’ın akrabalarının, iki
kadın ve iki çocuk, kendi hava sahasında dolaşmasını istemi
yordu.
Bogota’ya indiğimizde yetkililer söyledikleri otelde kal
mazsak korumalarımızı almakla tehdit ettiler. Tüm ihtimalleri
elimizden alarak hiçbir hava yolu şirketinin bize bilet satmaya
cağını söylediler. Başımızı sokacak bir yer aramamız yasaktı.
Ne Vatikan, ne Uluslararası Kızılhaç Komitesi, ne de Birleşmiş
Milletler... Tüm kapılar kapalıydı.
/
Bu arada güvenliğimiz için “endişe eden” Kolombiya Hü
kümeti ve Başsavcılık; kız kardeşimin bakıcısının, sanat ve
kültür öğretmenimizin, Medellin’de yaşadığımız binanın yö
neticisinin ve babamın iki çalışanının kaybolmasından sorum
lu olduğu bilinen suçluları bizi korumakla görevlendiriyordu.
Babamın ölümünden sonra bir suçlu ordusu Pablo Esco-
bar’ın damgasının olduğu her şeyi yakıp yıktı ve 1993 yılında
gözleri dönmüş bir şekilde tüm nakdimizi ve mal varlığımı-
201
JUAN PABLO ESCOBAR
202
İKİNCİ BİR ŞANS
Yeniden bir yaşam inşa ederken beş yıl boyunca çok sıkı
çalıştık. Okula gittik, yeni insanlar tanıdık. Annem çalışıyordu,
mütevazı bir işle istikrarlı bir gelecek kurmaya çalışan tipik bir
Latin Amerika ailesiydik. Ta ki soyadımız, yine sahibi olmadı
ğımız bir borcu bize ödetene kadar. Sırf babamın ailesi olduğu
muz için suçlarını üstlenmemiz haksızlıktı. İşlediğimiz tek suç
onunla akraba olmaktı, ki bu bir suç olamazdı. Bu sefer ödeye
ceğimiz borç annemin özgürlüğünden iki yıl çalacaktı. Annem
ve ben, hepsi Arjantinli olan bir federal yargıç, bir avukat, bir
muhasebeci ve birkaç polis memurunun komplosuna kurban
gidip tutuklanmıştık. Tek niyetin durumumuzdan faydalanmak
ve huzurumuzu bozmak olduğu kara para aklamak ve başka
bir sürü şeyden suçlandığımız davanın bezdirici araştırma ve
soruşturma süreci yedi yıl sürmüştü. Uzmanların sunduğu bil
diriden sonra Arjantin yargıtayı davanın nihai olarak kapatıl
masına karar verip “suçlarımızı” atfetmişti. Sekiz savcı sürecin
insan haklarına saldırı içerdiğini söylemişti.
Tanınmaktan korktuğum için arkasına saklanarak yaşadı
ğım kara bulutlar, özgür kalınca dağılmaya başladı. Artık an
latacak fakat tekrar yaşanmayacak bir hikâyem olduğunu dü
şünerek bakıyordum hayata. Zamanında çekindiğim iletişim
araçları artık, yeni nesillere örnek olmak, dünyayı değiştirmek
için herkesin elinden bir şeyler geldiğini göstermek, babamın
üzdüğü insanlardan özür dilemek ve birey olarak sıfırdan bir
hayata başlama şansını yakalamak için ailemin hikâyesiyle
yüzleşmeye hazır olduğumu anlatabilmemde en büyük yar
dımcılarım hâline gelmişlerdi.
Dört yıllık prodüksiyonun ardından 2009’da gösterilen Ba
bamın Günahları belgeseli ile ilk kez içimde, babamın hükü
metle olan absürt savaşında benim gibi öksüz kalan çocuklar
ve seksenlerde bunu dile getirdiği için öldürülen adalet bakanı
ile yaşananları telafi etme isteği uyanmıştı. Babamın örgütü ta-
203
JUAN PABLO ESCOBAR
204
İKİNCİ BİR ŞANS
206
İKİNCİ BİR ŞANS
207
JUAN PABLO ESCOBAR
208
İKİNCİ BİR ŞANS
210
İKİNCİ BİR ŞANS
211
JUAN PABLO ESCOBAR
212
İKİNCİ BİR ŞANS
213
JUAN PABLO ESCOBAR
214
İKİNCİ BİR ŞANS
218
İKİNCİ BİR ŞANS
219
JUAN PABLO ESCOBAR
220
PABLO ESCOBAR BENİM BABAM
kitabının ilk bölümünü okuyabilirsiniz...
Giriş 9
1. İhanet 13
2. Para Nereye Gitti? 25
3. Babamın Kökenleri 37
4. Renault Kokaini 65
5. Papa Narco 73
6. Abartı 96
7. Nâpoles: Rüyalar ve Kâbuslar 102
8. MAS Kargaşası 127
9. Politika: En Büyük Hatası 135
10. Kolombiya'ya Dönüş 153
11. Barbarlık 186
12. La Catedral'den Masallar 242
13. Ayakkabılarımı Bağlarken 278
14. Kartellerle Barış 330
1 Bu, babama göre benim lakabımdı. Birlikte Rusya ’nın son çarı II. Nicholas
ailesi üzerinde büyük etkisi olan gizemli ve inançlı şifacı Grigori Raspu-
tin ’le ilgili birçokfilm izlerdik.
Bu kitap mutlak bir gerçek de değildir. Bu, babamın
hayatına yakınlaşabilmek için bir araştırma, bir girişimdir.
Bu, kişişel, özel bir incelemedir. Tüm erdemlerinin yanı
sıra tüm hatalarıyla bir adamın yeniden keşfidir. Bu ki
taptaki anekdotların çoğu, yaşamının son yılında, ateşin
başında hep beraber toplandığımız uzun ve soğuk geceler
boyu bana anlattıklarıdır. Diğerleriyse, düşmanlarının he
pimizi öldürmeye çok yaklaştıkları anlaşıldığı zaman bana
yazılı olarak bıraktıklarıdır.
Ben her zaman babamın yanında değildim; tüm hikâ
yelerini bilmiyorum. Hepsini bildiğini iddia edenler yalan
söylüyorlardır. Bu kitaptaki hikâyelerin çoğunu gerçekleş
tikten çok sonra öğrendim. Babam kararlarını alırken ne
bana, ne de başkalarına danışmıştır. O kendi başına karar
veren bir adamdı.
Babamın hikâyesiyle ilgili daha fazla şey öğrenmek
adına çıktığım yolculuk beni yıllardır saklanarak yaşayan
ve ancak şimdi bana katkıda bulunabilecek insanlara gö
türdü. Onların bu katkıları kendi anılarıma ve araştırma
ma gereken açıklığı getirdi. Ancak en önemlisi şu ki, bu
kötü ruhun bir sonraki nesillere geçmeyeceğinden emin
olunmasına yardımcı oldular.
Babamla ilgili "gerçekler" kısmen bilinmektedir -ya da
hiç bilinmemektedir. Ve bu yüzden onun hikâyesini anlat
mak büyük bir risk içermektedir; çünkü onun hakkında
söylenen kötü şeylerin çoğu doğru gibi göründüğü için
bunlar muazzam bir sorumluluk duygusuyla anlatılmalıdır.
Bu anlatılanlar, benim babamla ilgili olmasının yanı sıra,
insanlık tarihindeki en kötü şöhretli mafya organizasyo
nunun başında olan bir insanın iç dünyasının kişisel ve
derin bir araştırmasıdır.
Keşke babamın kurbanlarının her birinden açıkça af
dileyebilsem... Birçok masum insanı etkileyen benzersiz,
fark gözetmeyen şiddet karşısında yaşadıkları yıkım bana
acı vermektedir. Bugün onların her birinin anısını onurlan
dırmak için bu araştırmayı yaptığımı bilmelerini istiyorum.
Bu kitap öfkeyle değil, gözyaşlarıyla yazılacaktır. Mahkûm
etme ya da intikam arzusuyla değil ve şiddeti teşvik etmek
ya da suçu savunmak için bahaneler sunmak adına bir
girişimle değil. Okur, benim ve ailenin baba tarafı arasın
daki derin uçurumu ilk kez açığa çıkardığım ilk bölümlerin
içeriği karşısında şaşıracaktır. Yirmi bir yıllık çatışmaların
sonucunda onlardan bazılarının babamın ölümüne neden
olan son olaylara etkin bir biçimde katkıda bulunduklarına
ikna oldum.
Babamın en kötü düşmanlarından çok onun ailesi ta
rafından sert bir muamele gördüğümüzü söylemek abartı
olmaz. Aileye verdiğim değer yüzünden onlara her zaman
içten bir sevgi ve saygıyla yaklaştım, bunlara bir savaşın
kaosunda, yoksulluğun mücadelesinde bile bağlı kalmak
gerektiğine inanırım. Bu acı veren aile trajedisinin sadece
bir kâbus olmasını ne denli dilediğimi babam ve Tanrı bi
lir. Babama acımasız dürüstlüğünden dolayı minnettarım;
onu net bir şekilde görmek, yaptıklarını asla savunmadan
onu olduğu gibi bir adam olarak görmek benim kaderim
di.
Babamın Günahları isimli belgeselde af dilediğimde,
suikaste kurban gitmiş politikacılar olan Louis Carlos
Galan ve Rodrigo Lara Bonilla'nın çocukları bana, "Sen de
bir kurbansın," demişlerdi. Onlara yanıtım hâlâ aynı: Eğer
ben bir kurbansam, Kolombiyalılar'ın uzun listesinin an
cak en sonunda olurum. Babam, bir baba, bir birey -aynı
zamanda- Kolombiya'da ve hatta dünyada acıları halen
hissedilmekte olan derin yaralar açmış bir suçlu olarak
kaderinden, hareketlerinden ve seçimlerinden sorumluy
du. Bir daha kimsenin bu hikâyeyi tekrar etmemesi ama
bundan ders alması için bir gün bu yaraların iyileşmesini
ve iyiliğin kaynağı olmasını hayal ediyorum.
Ben körü körüne babasına sadık bir evlat değildim. Ha
yattayken babamın şiddet içeren taktiklerini sorguladım ve
defalarca düşmanlığından vazgeçmesi, silahlarını bırak
ması, sorunlarına şiddete başvurmadan çözümler bulması
için ona yalvardım.
Babamın yaşamıyla ilgili çeşitli düşünceler olmasına
karşın herkesin fikir birliğinde olduğu tek bir şey vardır:
Onun ailesine karşı olan koşulsuz sevgisi.
Ben, babasının yaptıklarıyla değil, sadece kendi yaptık
larıyla hatırlanmayı dileyen bir insanım. Umarım insanlar,
bu hikâyeleri okurken benimle ilgili gerçekleri unutmaz ya
da beni babamla karıştırmazlar. Ne de olsa, bu benim de
hikâyem.