Professional Documents
Culture Documents
SEBAHATTİN ÇÖL
TARİHİ I
BATI CEPHESİ’NİN KURULMASI, ASKERÎ VE SİYASİ
GELİŞMELER
Millî Mücadele sırasında Anadolu’nun birçok bölgesinde cepheler oluşturularak işgalcilere
karşı mücadele verilmiştir. Ancak Türk milletinin kaderini yakından etkileyen en önemli
savaşlar Batı Cephesi’nde, özelikle de düzenli ordunun kurulmasından sonra cereyan etmiştir.
15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgali ile başlayan ve Batı Anadolu’yu tamamen istila amacını
güden Yunan saldırılarına karşı ilk anda oluşturulan Kuva-yı Milliye birlikleri, işgallere karşı
direnmeye çalışmışlarsa da düzenli Yunan tümenlerine karşı yeterli olamamışlardır.
Yunanlılar kısa sürede Manisa, Aydın, Ayvalık, Edremit, Ödemiş’i işgal etmişlerdir. Mondros
Mütarekesi hükümlerine aykırı olan bu işgaller, Batı Anadolu halkının tepkilerini arttırarak
savunma ruhunun daha da uyanmasına ve Kuva-yı Milliye fikrinin daha güçlü bir şekilde
gelişmesine sebep olmuştur.
Bekir Sami (Anday), Köprülü Kâzım (Özalp), Mehmet Şefik (Aka), Bekir Sami (Günsav)
gibi asker ve Hacim Muhittin (Çarıklı), Vasıf (Çınar), Mahmut Celal (Bayar) Beyler gibi
sivil aydınların öncülüğünde Kuva-yı Milliye hareketi daha da genişleyerek İstiklal
Savaşı’nın batıdaki cepheleri Mayıs 1919’dan itibaren ortaya çıkmaya başlamıştır.
Bu amaçla Batı Anadolu’da düzenli ordunun kuruluşuna kadar oluşturulan en önemli
Kuva-yı Milliye cepheleri ise şunlardır:
Ayvalık Cephesi • Bergama ve Soma Cephesi • Akhisar Cephesi • Salihli Cephesi •
Aydın ve Nazilli Cephesi
Batı Cephesi’nde düzenli orduya geçişi zorlaştıran iki sebep vardı. Bunlardan birincisi
askerden kaçışların fazlalığı, ikincisi ise Kuva-yı Milliye komutanlarından Çerkez
Ethem’in emir komuta tanımaz tutumu ve disiplinsiz davranışlarıydı.
Ali Fuat Paşa ve Çerkez Ethem’in Ankara’nın muhalefetine rağmen 24 Ekim 1920’de
birlikte yapmış oldukları Gediz Taarruzu ise istenilen sonucu vermemişti. Bu durum
TBMM’de Batı Cephesi’yle ilgili daha radikal kararların alınmasını gündeme getirmiş
ve düzenli ordunun kurulması konusunda bir dönüm noktası oluşturmuştur.
Bir müddet sonra Batı Cephesi Komutanı Albay İsmet Bey ile Çerkez Ethem arasında
anlaşmazlık başlamıştır. TBMM’nin bütün Kuva-yı Milliye birliklerinin düzenli orduya
bağlanma emrine birçok Kuva-yı Milliye birliği olumlu yaklaşmasına rağmen, Çerkez
Ethem ve kardeşleri bu emre uymadıkları gibi, bazı Kuva-yı Milliyecileri TBMM’ye
karşı kışkırtmışlardır. Demirci Mehmet Efe de bu doğrultuda ayaklanmış; fakat üzerine
gönderilen millî kuvvetler karşısında teslim olmuştu. Bütün bunlara rağmen Mustafa
Kemal Paşa, Albay İsmet Bey ile Çerkez Ethem’in arasını bulmak istemişse de bir
başarı elde edememişti. Tüm olumlu yaklaşımlara rağmen Albay İsmet Bey’in emrine
girmek istemeyen ve mücadelesinden vazgeçmeyen Çerkez Ethem ve kuvvetleri
TBMM’ye karşı ayaklanmışlardır.
Bunun üzerine 29 Aralık 1920’de harekete geçen millî kuvvetler Çerkez Ethem
kuvvetlerini mağlup edince, Çerkez Ethem kardeşleriyle birlikte Yunanlılara sığındı.
Kuva-yı Seyyare’ye ait birlikler ise silahlarıyla birlikte millî kuvvetlere katıldı. Böylece
düzenli ordunun kurulmasına karşı son engel de ortadan kalkmış oldu.
I. İNÖNÜ SAVAŞI (6-10 OCAK 1921)
Çerkez Ethem isyanından faydalanan Yunanlılar, Bursa ve Uşak istikametinden
Eskişehir ve Afyon’a doğru 6 Ocak 1921’de harekete geçtiler.
Amaçları ilk planda Eskişehir’i alıp bu bölgeden geçen Anadolu demiryollarının en
önemli merkezini ele geçirmek ve burayı karargâh olarak kullanmaktı. Bir diğer
amaçları ise Yunan ordusunun gücünü gösterip İtilaf Devletleri’nden daha fazla
yardım almaktı.
Bu gelişmeler üzerine Genelkurmay Başkanlığı Ankara ve çevresinde yeni
oluşturulmakta olan düzenli birlikleri Batı Cephesi Komutanı Albay İsmet Bey’in emrine
vererek, savaş bölgesine sevk etmiştir. Türk ve Yunan birlikleri arasındaki güç
dengesine bakıldığında ise 1’e 3 oranında Yunan kuvvetleri üstün durumdadır.
6 Ocak’ta Bursa istikametinden saldırıya geçen
Yunanlılar, 8 Ocak’ta Bilecik’i işgal ettiler.
Yunan ileri harekâtı üç koldan ilerleyerek İnönü
önlerinde birleşip 9 Ocak’ta İnönü mevzilerine
kadar gelmişlerdi.