You are on page 1of 23

Mütareke Dönemi:

- I. Dünya Savaşı'nın yenik devletlerine imzalatılacak olan barış anlaşmalarının hazırlanması için toplanan
Paris Barış Konferansı'nda İzmir ve çevresinin Yunanistan tarafından işgal edilmesi kararlaştırılmıştı.
- İtilaf Devletleri, Paris Barış Konferansı'ndan önce, Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasının
hemen ardından antlaşmanın 7. maddesine dayanarak işgallere başlamışlardı.
- İlk olarak Musul, İngilizler tarafından işgal edilmişti.
- Fransızlar da Hatay'ın Dörtyol ilçesini işgal etmişlerdi.
- Fransızlara karşı, silahlı ilk halk direniş hareketi de başlamıştı.

İşgallerin Başlaması Kuvayı Milliye ve Millî Mücadeleye Hazırlık dönemi


İzmir’in İşgali (15 Mayıs 1919):
 İngiltere’nin büyük desteği neticesinde 18 Ocak 1919 Paris Barış Konferansı’nda, sahte belgelerle
İzmir’in Yunanistan’a verilmesi kararı alındı. Yunan ordusunun İngiltere’nin desteği ile 15 Mayıs 1919
da ilhak (Kendi toprağı ve vatanı yapmak için işgal etme) amaçlı İzmir’i işgal etmeye başladı.
 İstanbul Hükümeti’ne bu işgalin Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 7. maddesi gereğince yapılacağı
bildirildi.
 Damat Ferit Paşa Hükümeti’nden gelen emirler gereği, İzmir Valisi İzzet Bey ve Kolordu Komutanı
Ali Nadir Paşa'dan işgal hareketine karşı koymamaları ve işgal kuvvetlerine karşı gereken kolaylığın
gösterilmesi istendi.
 15 Mayıs 1919 sabahında, bir İngiliz gemisinin desteğinde ve yerli Rumların tezahüratları ile Yunan
ordusu İzmir'e asker çıkardı.
 Yunanlıların İzmir’i işgaline ilk tepki olarak Hukuk-u Beşer gazetesi yazarı Hasan Tahsin (Osman
Nevres), silahını ateşleyerek Yunan bayrağını taşıyan askeri vurdu. İzmir’de (Batı Anadolu’da) ilk
silahlı direniş başlarken Hasan Tahsin de şehit düştü.
 Ardından Yunanlılar karşı koymama emri almış askerlerimizi şehit ettiler. Bundan sonra Yunan
askerleri ve Rumlar tarafından Türklere karşı katliamlar ve türlü eziyetler başladı. Birçok insanı
öldürüp işkence yaptılar. Bu şekilde Türkleri Batı Anadolu’dan kaçırarak ya da onları yok ederek iç
kesimlere doğru ilerlemeye başladılar.
İzmir'in İşgalinin Sonuçları:
 Türk halkı Yunanlılara karşı silahlı direniş hareketine başladılar.
 Reddi İlhak cemiyetlerinin çalışmaları ile Kuvvayı Milliye birlikleri kurulmaya başladı.
 Anadolu’nun her yerinde İzmir’in işgaline karı protesto mitingleri yapılmaya başladı. Bu
mitinglerden en ünlüsü binlerce kişinin katıldığı Sultanahmet Mitingi’dir. Bu mitingler, Türk
halkında ulusal direniş bilincinin yayılmasını sağladı.
 İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edilmesi İtalya’nın itilaf devletleri ile arasını açtı.
 Kurtuluş Savaşı’nın başlaması hızlandırıldı.
 İzmir’in işgali Mondros’tan sonra yapılan işgallerin iddia edildiği gibi geçici ve düzen sağlamak
amaçlı olmayıp kalıcı ve ilhak niteliği taşıyan işgaller olduğu anlaşıldı.
 Yunanlılar, Aydın, Nazilli, Akhisar ve Ayvalık'ı işgal etti.
 Kuvayi Milliye ortaya çıktı. Bu işgale kadar hukukla müdafaa yolunu seçen Türk halkı, bu olaydan
sonra vatanını silahla müdafaaya başladı. (Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri yerine Kuvayi Milliye)

Amiral Bristol Raporu: (13 Ekim 1919):


 İzmir’in İşgali sırasında Yunanlıların gerçekleştirdikleri saldırı ve zulümler yurt içinde şiddetle
kınanmış ve protesto edilmiştir. Bu haberler sadece Türk kamuoyunda değil, ayrıca Avrupa
kamuoyunda da büyük yankı uyandırmıştır. İtilaf Devletleri bu durumun kendileri için zararlı
olacağını düşünmüşlerdir. Yunan işgalini denetim altına almak, bölgedeki ekonomik çıkarlarını
korumak, Türk halkına güven vermek amaçlı bölgeye Amerika Birleşik Devletleri’nden Amiral
Bristol başkanlığında komisyon göndermişlerdir.
Amiral Bristol’un raporuna göre;
 Hristiyan halkın güvenliğinin tehlike altında olduğuna dair Paris Barış Konferansı’na yanlış bilgi
verilmiştir.
 Batı Anadolu’da gerçekleşen katliamların sorumlusu Türkler değil, Yunanlılardır. İddia edildiği gibi
Türkler Rumlara zarar vermemektedir.
 Yunanistan’ın işgal amacı bölge güvenliğini sağlamak değil, bölgeyi ilhak etmektir.
 Yunan askerleri bölgeden derhal çekilmelidir. Yerlerine İtilaf Devletleri kuvvetleri gelmelidir.
 Batı Anadolu’da Türk nüfusu, Rum nüfusundan fazladır.
 Türk halkı işkence ve zulüm görmektedir.
Raporun Önemi: Bu raporda işgalin haksızlığı ve Millî Mücadele’nin haklılığı gözler önüne serilmiştir.
Amiral Bristol Raporu, Türklerin haklılığını dünyaya duyuran ilk uluslararası resmi belge olmuştur. İtilaf
devletleri kendi görerek kabul ettiği belgedir.

General Harbour Raporu:


 Amerika Birleşik Devletleri Doğu Anadolu’daki Ermeni iddialarını araştırmak ve Anadolu’yu
mandası altına alarak yönetme amaçlı olarak ABD Başkanı Wilson, General James G. Harbord'u bu
konuları incelemekle görevlendirdi.
General Harbour Raporuna göre;
 Doğu Anadolu'da "Erminler katlediliyor." şeklindeki ileri sürülen iddiaların asılsız olduğu, Doğu
Anadolu'da Türk Nüfusunun, Ermeni nüfusundan fazla olduğu belirtilmiştir.
 Türk milliyetçilerin Anadolu'yu savunma konusunda kararlı olduğu, bu yüzden de manda yönetimi
kurabilmek için 400 - 450 bin kişilik bir orduya ihtiyaç olduğu belirtilmiştir.
 Anadolu'nun kaynak yönüyle fakir olduğu, mandanın kabulü halinde Türkiye'nin ABD için
ekonomik yük olacağı belirtilmiştir.
Önemi: Ermeni iddialarının asılsızlığını ve Doğu Anadolu'nun Türk yurdu olduğunu İtilaf devletlerinin
kendilerinin kabul ettiği resmî belgedir.

Kuvvayı Milliye Nedir:


 Kuvây-ı Milliye: Kelime manası ‘Milli Kuvvetler’ anlamına gelir.
 Kuvay-ı Millîye, Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra, vatanı işgal eden düşmanla ve azınlık
faaliyetlerine karşı çarpışan silahlı grupları ve onlara maddi, manevi ya da fikirsel yardımda
bulunan herkesi kapsamaktadır.

Kuvayi Milliye’nin kurulmasının sebepleri;


 Mondros Mütarekesi uyarınca Türk ordusunun terhis edilmesi,
 Osmanlı hükümetlerinin Türk halkının can ve mal güvenliğini koruyamaz hale gelmesi,
 Anlaşma Devletleri’nin Anadolu’yu yer yer işgal etmeye başlaması,
 Azınlıkların siyasi amaçlarla çeteler kurup Türk halkına karşı baskı ve katliamlara girişmesidir.

 Birinci Dünya Savaşı sonrasında başlayan işgallere karşı Osmanlı Devleti’nin tepkisiz kalması
üzerine Türk halkının örgütlenerek başlattığı milis direniş hareketidir.
 Milis Kuvvet ise Sivillerden oluşan silahlı güce denir. Kuvay-ı Millîye birlikleri, yerel halk
kahramanlarının liderliğinde, gönüllülük esasına göre oluşmuştur.
 Kuvayı Milliye ismi, tüm yurttaki işgallere karşı Türk halkının oluşturduğu her türlü direniş hareketi
için kullanılmıştır. İşgallere karşı ilk direniş hareketi, 19 Aralık 1918’de Fransızlara karşı, Güney
Cephesinde, Hatay’ın Dörtyol ilçesinde başladı. İşgal kuvvetlerine karşı ilk kurşun burada
sıkılmıştır.
 Diğer yandan Kuvayı Milliye ismi, Batı Anadolu'da, Yunanlılara karşı yapılan mücadele için de
kullanılmaktadır. Bu anlamıyla kullanıldığında ise Hasan Tahsin'in ilk kurşunu sıkmasıyla yani
İzmir'in işgali ile başladığı söylenebilir.
 Dikkat: Kuvayı Milliye'nin savaş yöntemi Gayr-ı Nizami Harp'tir. Yani bir çeşit Gerilla savaşıdır.
Bu grupların düzenli ordu birliklerine karşı Nizami Harp yapma şansı yoktur. Sayısal olarak veya
teçhizat açısından düzenli ordu karşısına çıkamayacağı için vur-kaç taktiği ile savaşır. Saldırıp geri
çekilir. İkmal yollarını vurur. Pusu kurar v.s. Böylece düşmanı yıldırmaya çalışır.

Kuvayı Milliye’nin (Olumlu Yönleri) Faydaları:


 Yunanların Anadolu’da ilerleyişini durdurmasa da yavaşlatmıştır.
 Türk köylerini, Rum ve Ermeni çetelerin saldırılarına karşı korumuşlardır.
 TBMM’ye karşı çıkan iç isyanları bastırdı.
 Düzenli ordunun kurulması için gerekli olan zaman kazanıldı.
 İstanbul-Ankara yolunu açık tutarak İstanbul’dan Anadolu’ya insan, cephane ve silah naklini
kolaylaştırmışlardır.
 Ulusal bilincin doğmasına sebep oldu.
 Güney Cephesi’nde Fransız ve Ermeni işgallerinin sona erdirilmesinde tamamen Kuvayı Milliye ile
yürütülmüştür.
Kuvayı Milliye’nin olumsuz yönleri:
 Kuvayı Milliye tüm vatanın kurtuluşunu değil kendi bölgelerinin kurtuluşunu amaçlamıştır. Yani
Bölgesel Niteliklidirler.
 Kuvvayı Milliye birliklerinin tek merkezden idare edilmemesi ve askeri düzen-disiplinden yoksun
olması.
 Yunan işgalini yavaşlatsa da durdurabilecek ya da yurttan atabilecek güce sahip olmaması.
 Her türlü ihtiyaçlarını da bölgelerindeki halktan zorla temin edip halka baskı yapılması.
 Bazı Kuvayi Milliye liderlerinin emir almak istememesi.
 Suçlu gördükleri kimseleri hukuk devleti anlayışına aykırı bir biçimde kendilerinin cezalandırmaları,

Düzenli ordunun kurulmasıyla Kuvayı Milliye birlikleri düzenli orduya katılmış ancak ruhu savaşın sonuna
kadar devam etmiştir. Ege Bölgesi’nde Ethem, Demirci Mehmet Efe, Yörük Ali Efe, Karadeniz’de Topal
Osman Ali Şükrü Bey, Güney Cephesi’nde Şahin Bey isimleri öne çıkan yerel halk kahramanlarıdır.

Mondros'tan Sonra Kurulan Cemiyetler:


 İtilaf Devletleri bir yandan işgal ettikleri yerleri genişletirken, diğer yandan da Anadolu ve
Trakya'da bağımsızlık elde etme emeliyle harekete geçen azınlıkları kışkırtıyor ve kullanıyorlardı.
 Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandıktan sonra işgallerin başlaması ve Osmanlı Hükümetinin
buna tepkisiz kalması üzerine Türk halkı yurdunu savunmak için öncelikle cemiyetler kurarak
mücadele yolunu seçmiştir. Cemiyetler şeklinde örgütlenmelerinin sebebi Wilson ilkeleridir.
 Bu girişimlere karşı kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri ile bir taraftan siyasi faaliyetler
başlarken, diğer taraftan Kuvay-ı Millîye adı altında askerî kurumlar oluşturulmaya başlandı.

 Cemiyetler Kuruluş amaçları yönünden ele alındığında iki grup cemiyet kurulmuştur.
a-) Yararlı Cemiyetler
b-) Zararlı Cemiyetler: Bu cemiyetler de iki gruba ayrılır;
1-) Azınlıkların kurduğu zararlı cemiyetler,
2-) Türklerin kurduğu zararlı cemiyetler (Milli varlığa düşman cemiyetler)

Millî Cemiyetler (Yararlı Cemiyetleri): İtilaf Devletleri, Mondros Ateşkes Antlaşması'nın 7. Maddesini
hukukî dayanak göstererek, ülkenin çeşitli yerlerine asker çıkarmaya başladılar. Bu gelişmelerden cesaret
alan azınlıklar da kendi emelleri doğrultusunda harekete geçerek, Türklere karşı taşkınlıklarını arttırdılar.
İstanbul Hükümeti’nin bu duruma sessiz kalması karşısında Türk aydınları harekete geçtiler. Vatanı koruma
ve bağımsız yaşama isteği doğrultusunda cemiyetler kurdular.

Bölgesel amaçlı kurulan bu cemiyetlerin ortak bazı özellikleri Şunlardır:


a) Hepsi de Müdafaa-i Hukuk cemiyetleridir.
b) Kuruldukları bölgede Türklerin çoğunlukta olduğunu tarihsel gerçeklerle ve basın yayın yoluyla
dünya kamuoyuna kanıtlamayı amaçlamışlardır.
c) Wilson İlkeleri'nin 12. Maddesinden yararlanarak milli mücadeleyi desteklemek için kuruldular.
d) Bölge halkının desteğini ve birliği sağlamak için geniş katılımlı kongreler düzenlemişlerdir.
e) Haklarını savunmak, isteklerini iletmek için Paris Barış Konferansı'na ve İstanbul'daki İtilaf
Devletleri temsilcilerine heyetler göndermişlerdir.
f) Bölgelerini İşgal güçlerine, azınlık çetelerine ve İstanbul Hükümetine karşı savunmuşlardır.
g) Kuruluşlarında milliyetçilik fikri etkili olmasına rağmen bölgesel nitelik taşırlar.
Dikkat: Bütün vatanın kurtarılmasını değil bölgesel kurtuluşu amaçlamışlardır. Yani ‘Ulusal bağımsızlık’
hedefleri yoktur.
h) Yaptıkları çalışmalarla ulusal direniş ruhunun ortaya çıkmasını ve güçlenmesini sağlamışlardır.
i) Kuvayı Milliye hareketini başlatmışlardır.
j) Bu cemiyetler Sivas Kongresi’nde birleştirilerek ‘Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’
adını aldılar.

1-) Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti: (1918)


 Amacı: Trakya'daki Rum taşkınlıklarını engellemek, bu bölgenin Yunanistan'a katılmasını
engellemek amacıyla Edirne’de kurulmuştur.
 Edirne ve Lüleburgaz'da kongre yapmışlardır.
 Trakya'da bağımsız bir Türk devletinin kuruluşunu gerçekleştirmişler, sonra Anadolu hareketine
katılmışlardır.
 Basın yolu ile Trakya'nın Türk yurdu olduğunu çıkardıkları Ahali ve Yeni Edirne gazeteleri ile
duyurmaya çalışmışlardır.
 İlk kurulan milli cemiyettir.

2-) Şark Vilayetleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti (Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti):
 Doğu Anadolu bölgesinde Türklerin Ermenilerden çok olduğunu basın yayın yoluyla Dünya’ya
duyurmak amacı ile İstanbul merkezli olarak kurulmuş Erzurum’da çalışmalarını yürütmüştür.
 Bu amaçla Türkçe olarak Hadisat ve Albayrak gazetelerini, Fransızca olarak ise Le Pays (Vatan)
gazetelerini çıkarmışlardır.
 Doğu Anadolu'da bir Ermeni Devletinin kurulmasını önlemek ve bölge halkının haklarını savunmak
için mücadele etmişlerdir.
 V. Ordu komutanı Kazım Karabekir Paşa öncülüğünde Erzurum Kongresi, bu cemiyet tarafından
düzenlenmiştir.
 Kars İslam Şurası İkinci Kars kongresinden sonra Wilson prensiplerine uygun olarak kurulmuştur.
Elviye-i Selase’nin (Kars, Ardahan, Batum’un) Ermeni ve Gürcülerin eline geçmesini önlemek
amacı ile kurulmuştur.

3-) İzmir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti: İzmir ve Ege Bölgesi'nde Türklerin Rumlardan çok olduğunu ve
İzmir’in Türklere ait olduğunu basın yayın yolu ile dünyaya kanıtlamak ve bölgenin Yunanistan'a
verilmesini önlemek amacıyla İzmir halkı tarafından kurulmuştur.

4-) İzmir Redd-i İlhak Cemiyeti: İlhak toprağına katmak, kendi toprağın haline getirmek demektir.
 Önce Müdafaa-i Hukuk adını taşıyan bu cemiyet, İzmir'in Yunanistan tarafından işgal edileceğinin
öğrenilmesi üzerine tepki olarak kurulmuştur.
 İzmir'in işgali, Türk halkının uyanmasını sağlamıştır. İşgallerin geçici olmayıp ilhak niteliğinde
olduğunu anlamasını sağlamıştır.
 Bu yüzden İzmir Müdafaa-i Hukuk cemiyeti yerini Redd-i İlhak cemiyetine bırakmıştır.
 Bu cemiyet, İzmir’in işgalinden sonra direnen ilk silahlı cemiyettir.
 Direnişin başlaması ve Kuvayı Milliye hareketinin doğmasında etkili olmuştur.
 Balıkesir, Akşehir kongrelerinin toplanmasında görev almıştır.

5-) Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Millîye Cemiyeti:


 Doğu Karadeniz ve Trabzon civarının Rumlara verilerek bu bölgede Pontus Rum Devleti'nin
kurulmasını önlemek; işgallere ve Pontus Rum çetelerine karşı silahlı direnişte bulunmak üzere
kurulmuştur.
 İstiklal gazetesini çıkarmışlardır.
 Erzurum Kongresi'nin toplanmasında Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile birlikte önemli
rol oynamıştır.

6-) Kilikyalılar Cemiyeti:


 Çukurova ve Adana çevresini işgal eden Fransızlar ve Fransız ordusunda yer alan Ermenilerin
saldırılarına karşı Ali Fuat Paşanın girişimleri ile İstanbul merkezli olarak silahlı direniş cemiyeti
olarak kurulmuştur.
 Çukurova bölgesinde Türklerin Ermenilerden daha çok olduğunu dünyaya duyurmaya çalışmıştır.
Fransızların Maraş, Urfa, Antep’i işgal etmeleri üzerine merkezini Adana’ya kaydırmışlardır.
Fransızca bir gazete çıkararak bölgenin durumunu Dünyaya duyurmaya çalışmışlardır.
 Pozantı Kongresi'ni toplamıştır.

7-) Millî Kongre Cemiyeti:


 İstanbullu aydınlar tarafından İstanbul'da kurulan bu cemiyetin diğer cemiyetlerden farkı, ülke
genelinde partiler üstü bir örgütlenmeyi sağlamaktı.
 Kuvayı Milliye ismini ilk kez bu cemiyet kullanmıştır.
 Amaçları, Basın yayın yolu ile Anadolu’nun Türklere ait olduğunu ve Türkler aleyhine yapılan
olumsuz propagandaları Dünyaya ispatlamaktı.
 Anadolu’nun kurtuluşunu Bölgesel olarak değil, Ulusal kurtuluşu amaçladığı için diğer
cemiyetlerden ayrılır.
 Milli Cemiyetlerin birleşmesini ilk olarak bu cemiyet istemiştir.

8-) Mim Mim grubu ve Karakol cemiyeti: Kurtuluş savaşı sırasında istihbarat toplamış, Anadolu’ya silah ve
insan kaçırma konusunu organize etmiştir.
 İstanbul'da kurulmuş bu cemiyetin kurucusu eski İttihatçılardan Kara Kemal'dir.
 Bu cemiyet İtilaf devletlerinin kontrolündeki İstanbul'dan, Osmanlı cephaneliklerinden silah
kaçırarak Anadolu'ya göndermiştir.
 İstanbul'dan Anadolu hareketine geçmek isteyenleri Anadolu’ya göndermiştir.

9-) Anadlu Kadınları Müdafayı Hukuk Cemiyeti:


 Melek Raşit Hanım tarafından Sivas’ta kurulmuştur.
 İşgal kuvvetlerine karşı ve Osmanlı hükümetinin olumsuz kararlarına karşı protestolar yapmışladır.
 Millî mücadele zamanında para ve malzeme olarak yardım faaliyetlerinde bulunmuşlardır.

Azınlıkların Kurduğu Cemiyetler:


 Rum, Ermeni ve Museviler tarafından kurulan bu cemiyetlerin ortak amacı, dağılan Osmanlı
İmparatorluğu topraklarından pay almak ve kuruldukları bölgelerde bağımsız bir devlet kurmayı
amaçlamışlardır. Bu özellik azınlık cemiyetlerinin en ayırt edici özelliğidir.
 Azınlıklar tarafından kurulmuş İtilaf Devletleri tarafından desteklenmiş ve yönetilmişlerdir.
 Osmanlı’nın parçalanması için çalışmışlardır.
 Yaptıkları çalışmalarla Türk topraklarının işgalini kolaylaştırmışlardır.
 Mondros'un 7. Maddesi gereği İtilaf devletleri güvenliklerini tehlikede gördükleri bir yeri işgal
edebilecekti. İşte kendi kurdukları azınlık çetelerini, işgal etmek istedikleri bölgeye gönderip kargaşa
çıkarmışlar. Sonra da "7. Madde gerekçesi ile burayı işgal ediyorum." demişler.
 Kuruluşlarında, Ermeni ve Rum Patrikhaneleri etkili olmuştur.

1-) Rumlar tarafından kurulan azınlık cemiyetleri:

a-) Mavr-i Mira (Kara Gün) Cemiyeti:


 Mavri Mira Cemiyet’i Mondros Mütarekesi‘nden sonra Aralık 1918’de İstanbul’da Fener Rum
Patrikhanesi tarafından kurulmuştur.
 Ana hedefi Trakya ve Ege bölgesini Yunanistan'a katarak Rumları silahlandırıp Megalo İdeayı
(Büyük Ülkü) (Bizans İmparatorluğu sınırlarına yeniden ulaşarak büyük bir devlet kurmak)
gerçekleştirmek istiyorlardı.
 Yunanistan’ın da desteğiyle azınlıkların kurduğu zararlı cemiyetler içinde en geniş kapsamlı faaliyet
yürüten cemiyettir.
 Yunan işgaline zemin hazırlamak için Anadolu’da Rumların yaşadığı çevrelerde silahlı çeteler kurup
bölgede yaşayan Türkleri katletmiştir.
 Yunan Kızılhaçı, Göçmenler Cemiyeti ve Rum İzcilik Okulu tarafından destekleniyordu.
 Bir Yunan (Rum) cemiyeti olup Wilson Prensiplerinden istifade etmeye çalışmaktaydı.
 Merkezi İstanbul olup Etnik-i Eterya Cemiyeti‘ne bağlıdır.
 Mondros’un 7. maddesini yürürlüğe koydurmaya çalışır.
b-) Etnik-i Eterya Cemiyeti:
 Etniki Eterya Cemiyeti 1814’de Makedonya ve Girit’i Yunanistan’a katmak amacıyla Aleksandır
İpsilanti tarafından kurulan zararlı cemiyettir.
 1829 Edine Anlaşması ile Yunanistan’ın bağımsızlığını sağlayan cemiyettir.
 Azınlıklar tarafından kurulan ilk cemiyettir.
 1821’ deki Mora isyanın çıkmasını ve bunun sonucunda Mora ve adaların Osmanlı hakimiyetinden
çıkmasını sağladı. Yunanistan bağımsız olmasıyla amaçlarına ulaştılar.
 Bundan sonra Yunan topraklarını genişletmeyi hedefledi. Ayrıca bu cemiyet Karadeniz Bölgesi’nde
Pontus Devleti kurulmasını da destekledi.
 Mütareke Dönemi'nde Batı Anadolu'da Rum nüfusunun artırılması ve Trabzon dolaylarında Pontus
Rum Devleti'nin kurulması için çalışmıştır.
 Asıl amaçları merkezi İstanbul olmak üzere Bizans İmparatorluğu’nun yeniden kurulması idi.

c-) Pontus Rum Cemiyeti:


 Pontus Rum Cemiyeti, Doğu Karadeniz'de Pontus Rum devletini yeniden kurmak amacı ile
kurulmuştur.
 Doğu Karadeniz kıyılarında bir Pontus Devleti kurulması düşüncesi, Yunanistan'ın bağımsızlığını
elde ettiği yıllara kadar gitmektedir.
 Yunan Megalo İdeası'nın (Büyük Ülkü) hedeflerinden biridir.
 Misyonerlik faaliyetleri de yürüten Merzifon Amerikan Kolejinin etkisiyle 1904'te Pontus Cemiyeti
kuruldu.
 İstanbul'daki Fener Rum Patrikhanesi ve ona bağlı kiliseler, Pontus Devleti kurma girişimine hız
verdiler.
 Ruslar, Rum çetelerinin de yardımıyla Trabzon başta olmak üzere Karadeniz Bölgesi'nin bir kısmını
işgal ettiler.
 Pontus sorunu, Lozan Barış Antlaşması ile tarihe karışmış olmasına rağmen, Yunanistan yapay
olarak Pontus meselesini gündeme getirmeye devam etmiştir.
 1985 yılından itibaren sözde “Pontus Soykırımı” iddialarına hız vermiş, 19 Mayıs gününü sözde
“Pontus Soykırımı'nı Anma Günü” olarak kabul eden tarihî gerçeklerle uyuşmayan bir yasa
çıkarmıştır.

2-) Ermeniler tarafından kurulan azınlık cemiyetleri:


Taşnak ve Hınçak Cemiyetleri:
 Amaçları Wilson ilkelerinden yararlanarak İtilaf Devletleri'nin yardımı ile Doğu Anadolu'da ve
Çukurova (Kilikya) başta olmak üzere Güneydoğu Anadolu yöresinde Ermeni Devleti kurmaktı.
 Ermeni Patriği Zaven Efendi tarafından yönetilen Hınçak Komitesi, Mavri Mira Cemiyeti ile de iş
birliği yaptı. Londra ve Paris gibi şehirlerde siyasi faaliyetlerde bulunmuşladır.

3-) Yahudiler tarafından kurulan azınlık cemiyetleri:


 Alyans İsrailit ve Makabi Cemiyetleri:
 Yahudiler tarafından kurulan bu cemiyetler; Osmanlı içinde yaşayan Yahudilerin ticari menfaatlerini
korumaya çalışmaktı.
 Osmanlı Devleti’nin yıkılmasıyla Filistin'de Kudüs ve çevresinde İsrail adında yeni bir devlet
kurmayı planlamış ve kurulacak bu devlete ekonomik kaynak sağlamayı amaç edinmişlerdir.

Türklerin kurduğu zararlı cemiyetler (Milli varlığa düşman cemiyetler):


 Bu cemiyetlerin çoğu Türk ve Müslüman olan Hilafet ve saltanat yanlısı kişiler tarafından
kurulmuştur.
 Birçoğu İstanbul merkezli olarak kurulmuştur.
 Millî varlığa düşman cemiyetlerin çoğu İtilaf Devletleri'nin, özellikle de İngilizlerin desteğiyle
kurulmuş ve yönlendirilmişlerdir.
 Halkın gücüne dayanarak bağımsızlığın sağlanabileceğine inanmadıkları için İstanbul Hükümeti’nin
politikalarını desteklemişlerdir.
 İtilaf devletlerinin manda ve himayesini istemişlerdi.
 Bu cemiyetlerin faaliyetleri millî birliği bozucu sonuçlar doğurmuştur.
a-) Hürriyet ve İtilaf Fırkası (21 Kasım 1911):
 1911'de İttihat ve Terakki'ye karşı olanların kişilerin kurduğu partidir.
 Padişah ve Halife etrafında birleşerek devleti düşman işgalinden kurmak istediler.
 Millî mücadele aleyhine çalıştılar. Mesuliyet, Alemdar, Sabah gibi gazeteler çıkararak fikirlerini
anlatmaya çalıştılar.
 İttihat ve Terakki'nin eski rakibi olan bu cemiyet Anadolu'da başlayan kurtuluş hareketini
başlatanları İttihatçılar olarak gördüklerinden M. Kemal ve arkadaşlarına karşı çıkmışlardır.

b-) Sulh ve Selamet-i Osmani Fırkası:


 Ulemadan bir grup kişi tarafından İstanbul'da kurulmuştur.
 "Sulh da Selamet te Padişahın emirlerine sıkı sıkıya bağlılıktan geçer. Başımıza gelenler padişahın
sözünü dinlemediğimiz için geldi." diyorlardı.
 Yenilginin sorumlusu olarak İttihatçılar gördüklerinden Millî mücadeleye de karşıdırlar.
 Ülkenin kurtuluşunun ancak padişah ve halifenin emirlerine mümkün olacağını savunmuşlardır.

c-) İslam Teali Cemiyeti:


 İstanbul'da bazı medrese hocaları (Cemiyeti Müderrisin) önderliğinde kurulan bu cemiyetin amacı,
hilafet ve saltanatı güçlendirerek kurtuluşu sağlamaktı.
 İngiliz gizli servisi tarafından yönlendirilmiş ve Anadolu’da dini nitelikli ayaklandırmalar
çıkarmışlardır.
 Devletin varlığının Padişah ve Hilafete bağlı kalarak sağlanacağına inanıyorlardı.

d-) İngiliz Muhipleri Cemiyeti: (İngiliz Severler Cemiyeti)


 İngilizlerin desteği ile İstanbul'da kurulmuştur.
 İngiliz rahip casus Frew tarafından yönlendirilmiştir.
 Sadrazam Damat Ferit Paşa ve bazı devlet adamlarınca desteklenmiştir.
 Cemiyetin ana gayesi, Osmanlı ve İngiliz dostluğunu güçlendirmek ve İngiltere'nin koruyuculuğu
altına girmekti. (İngiliz mandasına girmeyi istemişlerdir.)
 Padişaha bağlı kalmayı savunmuştur.
 Anadolu’da çıkan ayaklanmaları desteklemişlerdir.

e-) Wilson Prensipleri Cemiyeti:


 Bir gurup gazeteci ve yazar tarafından Halide Edip, Ahmet Emin, Refik Halit gibi Osmanlı aydınları
tarafından kurulmuştur.
 Cemiyetin amacı, kurtuluşun ancak Amerika mandasına girmekle mümkün olabileceğini
savunuyordu.
 Belli bir süre sonra Türklerin bağımsızlığını istemeye başladılar.
 Zararlı cemiyetler içinde en masum olanı bu cemiyettir.
 Sivas Kongresinden sonra bu fikir tamamen terk edilir.

f-) Kürt Teali Cemiyeti:


 İngilizlerin desteği ile İstanbul'da kurulan bu cemiyettir.
 Musul petrollerini kontrol altına almaya çalışan İngilizler tarafından desteklenmiştir.
 Cemiyetin amacı, Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu’da bağımsız bir Kürt devleti kurmaktı.
 Derneğin kurucuları bağımsız bir Kürt devleti hayali kursalar da Kürt halkının böyle bir düşüncesi
yoktur.
 Kendilerini, Türklerden ayrı bir millet olarak da değerlendirmezler. Bu yüzden Türklerin kurduğu
zararlı cemiyetler içerisine alıyoruz.

Kurtuluş Savaşı (Hazırlık Safhası):


 Mustafa Kemal Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandığı sırada Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı
görevinde bulunuyordu.
 Mustafa Kemal antlaşma gereği emrindeki orduları dağıtma ve İstanbul’a dönme emri almıştı.
 Mustafa Kemal 13 Kasım 1918’de İstanbul’a geldi. Mustafa Kemal’in İstanbul’a geldiği gün
İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan gemilerinden oluşan bir filo Dolmabahçe önlerinde demirlemişti.
Boğaz’da düşman gemilerini gören Mustafa Kemal yaverine “Geldikleri gibi giderler!’ dedi.
Mustafa Kemal bu sözü ile işgallere karşı direnişte kararlılığını ve ileri görüşlülüğünü
göstermiştir.
 İtilaf devletleri aynı gün karaya asker çıkararak şehrin önemli noktalarına askerler yerleştirildi. Bu
durumu gören M. Kemal arkadaşı Rafet Ferit’e ise “Hata ettim, İstanbul’a gelmemeliydim. Ne yapıp
edip Anadolu’ya dönmenin çaresini bulmalı.” dedi.
 Mustafa Kemal İstanbul’a geldikten sonra padişah ve diğer yetkililerle görüştü. Şişli’de bir ev tutarak
annesi ile yaşarken birçok dönem arkadaşı ile ülkenin içine düştüğü durumu değerlendirmek için
toplantılar yaptı. Arkadaşları ile yapılan toplantılarda ortaya çıkan ortak fikir ‘Kurtuluşun tek
çaresinin Anadolu’ya geçip Türk halkına ayaklandırmak’ olduğu fikrine varıldı.
 Mustafa Kemal bu sürede yakın arkadaşı Fethi Okyar ile Millî mücadele yanlısı yayın yapan
‘Mimber’ gazetesini çıkardılar.
 Bu arada Karadeniz’de Rum çetelerinin Türk köylerine saldırması ve Türklerin de karşılık vermesi
yüzünden karışıklık çıkmıştı. İngilizler bölgede güvenliğin sağlanamaması halinde Mondros’un 7.
Maddesi gereği Samsun ve çevresinin işgal edileceğini bildirdi.
 İstanbul hükümeti bu bölgede güvenliği sağlamak ve işgali önlemek için bölge halkının da itibar
edeceği, adı İttihatçılığa bulaşmamış birini Müfettiş olarak göndermek istiyordu.
 Damat Ferit Paşa ise siyasi rakip olarak gördüğü Mustafa Kemalin İstanbul’da bulunmasından
rahatsız olmuş uzaklaştırmak istiyordu.
 Mustafa Kemal ise Padişahla ilişkisini kullanarak (Padişahın, Şehzadeliği döneminde birlikte
gittikleri Viyana seyahatinde yaverliğini yapmıştı.) Anadolu’ya geçmek istiyordu.
 Mustafa Kemal Samsun bölgesine 9. Ordu Müfettişi olarak son derece geniş yetkilerle (5 İlin
askeri ve sivil amirlerine emir verme) bölgeye gönderilmiştir.
 Mustafa Kemalin 9. Ordu müfettişi olarak yetkileri:
 a-) Türk halkının elindeki silahları ve cephaneleri toplamak,
 b-) Doğuda illerindeki tüm askeri ve sivil görevlilere emir verme yetkisi,
 c-) Samsun bölgesinde güvenliği sağlamaktı.
 d-) Bölgede silah ve cephane dağıtan silahlı çete gruplarını dağıtmak,

Mustafa Kemal Paşa ve onun emrindeki 18 arkadaşı bölgede asayiş sağlamak ve bozulan düzeni yeniden
inşa etmek üzere İstanbul'dan Samsun'a doğru 16 Mayıs 1919'da Bandırma vapuruyla yola çıkan heyet, 19
Mayıs 1919 sabahı saat 6'da Samsun Limanı'na ulaştı. Bu sebeple 19 Mayıs 1919 Millî mücadelenin
başlangıcı olarak kabul edilir.
Mustafa Kemal, Samsun’a çıktığında İzmir 15 Mayıs 1919 günü yeni işgal edilmişti.

Mustafa Kemal’in Samsun'a Çıkışı (19 Mayıs 1919):


 Mustafa Kemal Samsun’a resmi görevli olarak Samsun’a çıkmış,
 Askeri görevi: 9. Ordu Müfettişi,
 İdari görevi: Doğu Karadeniz'de meydana gelen Pontus Rum Çeteleri ile yerel milis kuvvetler
arasındaki uyuşmazlığı gidermek.
 Hukukî görevi: Teftişlerde bulunmak,

 Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a çıktıktan sonra bölgedeki durumu inceleyerek 9. Ordu Müfettişi
olarak İstanbul Damat Ferit Paşa Hükümeti’ne 22 Mayıs 1919’da bir rapor gönderdi.
Samsun Raporunda:
 Samsun bölgesindeki asayişsizliğin sebebi Türkler değil Rumlardan kaynaklanmaktadır.
 Türk halkının yabancı mandasına ve kontrolüne tahammülü yoktur.
 Yunanlıların İzmir’i işgale hakları yoktur işgal geçicidir.
 Millet, millî egemenlik esasını ve Türk milliyetçiliğini kabul etmiştir ve bunu muhakkak
gerçekleştirmeye çalışacaktır.
 Rumların neden olduğu bu durum Rumların emellerinden vazgeçmesiyle asayiş kendiliğinden
düzelecektir.
Samsun raporu Millî mücadelenin ilk hazırlık belgesi olarak kabul edilir.
Mustafa Kemal Samsun’da bölgede bulunan birçok yetkili ile görüşmüş bu görüşmelerde ortaya çıkan belli
başlı kurtuluş çaresi olarak görülen düşünceler şunlardı.
a-) Amerikan mandasına girmek,
b-) İngiliz himayesine girmek,
c-) Bölgesel kurtuluş çareleri aramak,
 Bu düşüncelere Mustafa Kemal Paşa karşı çıkmış ve reddetmiş ‘Ya istiklal ya da ölüm’ diyerek
kurtuluşun tek çaresi olarak ortak mücadele (Millî mücadele) olarak görmüştür.
 Mustafa Kemal Samsun’da İngiliz’ler den dolayı güvenliğinin tehlikeye girmesi sebebiyle rahat
hareket edememesi üzerine daha güvenli bir bölge olan Havzaya geçti.
 Atatürk, Havza'ya geçişinde İngilizlerin şüphesini çekmek istemediği için böbrek sancılarına
Havza'nın şifalı kaplıcalarının iyi geleceğini gerekçe göstererek 25 Mayıs 1919'da Samsun'dan
ayrıldı.

Havza Genelgesi (28 Mayıs 1919):


 Mustafa Kemal Havza'da termal hotele yerleştikten sonra çalışmalara hemen başladı, 26 Mayıs
1919'da ilçeyi temsil eden 7 kişilik heyeti ikametgahında kabul ederek içinde bulunulan zor durumu
anlattı.
 İlk Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti 28 Mayıs 1919'da Havza'da kuruldu. Mustafa Kemal, "Anadolu
halkını uyarmak" amacı ile aynı tüm yurttaki vali, askeri ve sivil amirlere bir genelge gönderdi.
Genelge de:
a-) İstanbul Hükümeti ve İtilaf devletleri temsilcilerine telgraflar çekilerek işgaller protesto edilmelidir.
b-) Büyük ve heyecanlı mitingler düzenlenerek işgaller protesto edilmelidir.
c-) Mitingler sırasında düzenin korunmasına dikkat edilmeli, Hristiyan halka karşı saldırı ve düşmanlık
yapılmamalı. (7. Maddeye sebep olunmamalı)
d-) Askeri birlikler terhis edilmemeli, silah ve cephaneler teslim edilmemeli. Aksine muhafaza edilmelidir.
(Bu madde IX. Ordu müfettişliği görevine aykırı hareket edildiğinin bir göstergesidir.)
Bu genelge ile (Önemi);
 Mustafa Kemal Paşa, halkın işgallere tepki göstermesini ve ulusal bilincin uyanmasını sağlamak
istemiştir.
 İtilaf devletlerinin propagandalarını haklı çıkaracak davranışlardan kaçınılmasını istemiştir.
 Millî Mücadele döneminde yayımlanan ilk ulusal genelgedir.
 İstanbul ve yurdun birçok bölgesinde mitingler düzenlenmiştir.
 İtilaf devletlerine işgal için fırsat verilmesi istenmemiştir. (Mondros'un 7. maddesini hatırlattı.)
 Mustafa Kemal 30 Mayıs'ta Havza’da düzenlenen mitinge bizzat katılmıştır.

Mustafa Kemal, Havza genelgesini yayınladıktan sonra İngiltere, Damat Ferit Hükûmetine baskı yapıp geri
çağrılmasını istedi. Mustafa Kemal Paşaya İstanbul hükümeti tarafından 8 Haziran 1919’da “Geri Dön”
çağırısı yapıldı. Ancak “Geri Dön” çağrısına itibar etmeyen Mustafa Kemal işi haberleşmeye dökerek 13
Haziran 1919 Amasya'ya hareket etti.

 Amasya Genelgesi (Amasya Tamimi) (22 Haziran 1919):


 Havza’dan Amasya’ya gelen Mustafa Kemal burada yakın silah arkadaşları Rauf (Orbay) Bey, Refet
(Bele) Bey, Ali Fuat (Cebesoy) bey bir araya geldi. Kazım Karabekir Bey (telgrafla) gibi önemli
şahıslarla görüştü.
 Amasya Genelgesi Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Rauf Orbay ve Mustafa Kemal tarafından
hazırlanmıştır.
 Erzurum’daki Kazım Karabekir ve Konya'daki Cemal Paşaların da onayı alınarak, hepsinin imzası
ile tüm yurttaki idarecilere gönderilmiştir. Genelge, yurttaki tüm askeri ve sivil makamlar için emir
niteliğindedir.
 Mustafa Kemal çalışmalarını bir program dahilinde yapmak, Milli birliği sağlamak ve Millî
mücadelenin gerekçesini, amacını ve yöntemini belirlemek için yayımlamıştır.
 Genelgenin ilk üç maddesi herkese açıktır. Geri kalan maddeleri ise gizli kaydıyla gönderilmiştir.
Genelgenin:
1-2. Maddelerinde kurtuluş savaşının gerekçesi,
3-4, maddelerinde Kurtuluş Savaşının amaçları ve
5,6,7. Maddelerinde ise Kurtuluş Savaşı'nın yöntemini (metodunu) belirlemiştir.
Madde 1: Vatan bütünlüğü, millet bağımsızlığı tehlikededir.
Maddenin Yorumu 1: Kurtuluş Savaşı’nın yapılmasının gerekçesi belirtilmiştir.
Maddenin Yorumu 2: Resmî belgeyle memleketin içinde bulunduğu kötü durum Türk halkına
duyurulmuştur.
Maddenin Yorumu 3: "Vatanın Bütünlüğü" İfadesi ile bölgesel kurtuluşun çare olmadığı anlatılmıştır.
Maddenin Yorumu 4: Türk milleti ulusal bağımsızlık mücadelesine çağrılmış, işgal güçlerine karşı
çıkılmıştır.
Madde 2: İstanbul hükümeti sorumluluklarını yerine getirmemektedir. Bu durum milletimizi yok
durumuna düşürmektedir.
Maddenin Yorumu 1: Kurtuluş Savaşı’nın bir diğer gerekçesidir.
Maddenin Yorumu 2: İstanbul hükümetine ilk defa karşı çıkılarak görevini yerine getiremediği millete
duyurulmuştur.
Madde 3: Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
Maddenin Yorumu 1: Bu madde kurtuluş savaşı’nın yöntemini belirlemiştir.
Maddenin Yorumu 2: İlk kez üstü kapalı olsa da millet egemenliğinden bahsedilmiştir. Yönetim şeklinin
değiştirileceği ima edilmiştir.
Maddenin Yorumu 3: Milletin azim ve kararı ile milli egemenliğe ce cumhuriyet rejimine geçileceği ima
edilmiştir. Amasya Genelgesine bu yönü ile İhtilal Bildirisi özelliği taşır.
Madde 4: Milletin içinde bulunduğu durumu dünyaya duyurmak için her türlü baskıdan uzak, millî bir
kurul oluşturulmalıdır.
Maddenin Yorumu 1: Kurtuluş savaşı kişisel olmaktan çıkarılıp kurumsal hale getirilmiş, İstanbul
hükümetine alternatif yeni bir hükümet kurulacağı belirtilmiştir.
Madde 5 (Gizli): Anadolu’nun her bakımdan en güvenli yeri olan Sivas’ta her türlü etki ve denetimden
uzak milli bir kongre toplanacaktır.
Maddenin Yorumu: Sivas Kongresi’ni toplama kararı alınmıştır.
Madde 6 (Gizli): Her sancaktan halkın güvenini kazanmış üçer kişi seçilerek hemen Sivas’a doğru yola
çıkmalıdır.
Madde 7 (Gizli): Sivas’taki kongreye katılacak olan delegeler Müdafaa-i Hukuk, Redd-i İlhak
Cemiyetleri ve belediyeler tarafından seçilecektir.
Maddenin Yorumu: Kongre’ye gelecek olan temsilciler ulusal bağımsızlığı isteyen kişilerden olup bu
maddenin amacı kurtuluş savaşı’nı toplumun her kesimine mal etmektir.
Madde 8 (Gizli): Bu genelge Milli bir sır olarak saklanmalı ve delegeler gereken yerlerde kimliklerini
gizleyerek Sivas’a gelmelidirler.
Maddenin Yorumu: İstanbul hükümeti ve itilaf devletlerince Sivas Kongresinin toplanmasının
engellenebileceği belirtilmiştir
Madde 9: Doğu illeri adına 10 Temmuz 1919’da Erzurum’da bir kongre toplanacaktır. O güne kadar
diğer illerin delegeleri Sivas’a ulaşabilirlerse Erzurum Kongresinin delegeleri de Sivas Kongresine
katılmak için yola çıkacaklardır.
Madde 10: Askeri ve sivil teşkilatlar hiçbir suretle dağıtılmayacak yönetimi başkalarına devredilmeyecek
ve silahlar teslim edilmeyecektir.
Maddenin Yorumu: Mondros Ateşkes Antlaşmasına karşı çıkılmıştır.

Amasya Genelgesi’nin önemi:


a-) Amasya Genelgesi kurtuluş savaşı’nın Amacı, Gerekçesi, Yöntemi ilk kez dile getirilmiştir.
b-) Amasya Genelgesi hem İhtilal, hem de Bağımsızlık bildirisi özelliği taşıyan siyasi belgedir.
c-) İstanbul hükümetine ve işgalci güçlere karşı bir başkaldırı duyurusudur.
d-) Kurtuluş Savaşı’nın başladığını tüm Dünyaya ilan edilmiştir.
e-) İlk kez Milli Egemenlikten bahsedilmiştir. Kurulacak devletin yönetim şeklinin ve Cumhuriyet rejimini
belirleyen bir belgedir
f-) Sivas Kongresi’nin toplanmasına karar verilmiştir.
g-) Mustafa Kemal İstanbul’a çektiği bir telgrafta ‘Artık İstanbul Anadolu’ya hakim değil bağlık olmak
zorundadır’ demiştir.
ı-) Amasya Genelgesi Mustafa Kemalin IX. Ordu müfettişi olarak son genelgesidir.

Balıkesir Kongresi (26-31 Temmuz 1919):


 Toplanma ve aldığı kararlar bakımından bölgesel bir kongredir.
 İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali edilmesi ve ardından yaşanan gelişmeler neticesinde Hacim
Muhittin (Çarıklı) Bey’in başkanlığında Balıkesir Redd-i İlhak Cemiyeti kurulmuştur.
 Batı Anadolu cephesinin örgütlenmesi ve Batı cephesinin kurulmasında önemli rol aldı.
 Kongrede, Yunan hareketi sürdükçe mücadeleye devam edileceği kararı alınmıştır.
 Balıkesir Kongresi’nde alınan kararlar İstanbul hükümetine ve İtilaf Devletleri temsilciliklerine birer
telgrafla bildirilmiştir.
 Balıkesir Kongresi Sivas kongresine temsilci göndermekten çekinmiş, İstanbul hükümetine
bağlılıklarını bildirmiştir.
Buna göre;
 Yunanlılara karşı Batı Anadolu’daki Kuva-yı Milliye’nin birleştirilmesi ve güçlendirilmesi
kararlaştırılmıştır.
 Seferberlik ilan edildi.
 Padişaha bağlılık bildirildi.
 Balıkesir Kongresi ile Ayvalık kıyılarından başlayıp Soma, Akhisar, Nazilli kasabalarına kadar
uzanan bir hat üzerinde “Batı Cephesi’nin kurulması kararı verilmiştir (Kurtuluş Savaşı’nın ilk
cephesi).
 Batı Cephesi’nin ve Kuva-i Milliye’nin kurulması resmiyet kazanmıştır.
 Balıkesir Kongresi Amasya Genelgesinin bağımsızlık yönünü kabul etmiştir. Bu yönüyle olumlu olsa
da padişaha bağlılığın bildirilmesi olumsuz olarak değerlendirilebilir.
 Balıkesir Kongresi’ne ilk defa üniformalı subaylar da katılmıştır.

Alaşehir Kongresi (16-25 Ağustos 1919):


 Alaşehir Kongresi Hacim Muhittin Bey ‘in öncülüğünde Balıkesir Kongresi’nin kararlarını
tekrarlamak ve teşkilatı genişletip güçlendirmek amacıyla 16-25 Ağustos yapılmıştır.
 Balıkesir Kongresi ve Erzurum Kongresi’nde alınan kararlar kabul edilmiş. Temsil Heyetiyle irtibata
geçilerek, Sivas Kongresine temsilci gönderilmiştir. Ancak manda ve himaye fikrine sıcak bakmıştır.
 Ayrıca gerektiğinde büyük devletlerin yardımının alınabileceği vurgulanmıştır.
 Yine Alaşehir Kongresi’nde Karesi ve Saruhan (Sancakları) Livâları Hey’et-i Merkeziyyesi adı
altında yeni bir teşkilât kurularak harekâtın bu organ kanalıyla yürütülmesi kararlaştırılmıştır.
 Balıkesir ve Alaşehir Kongreleri bölgeseldir ve Mustafa Kemal bu kongrelere katılmamıştır.
 Balıkesir ve Alaşehir Kongreleri kararları doğrultusunda oluşturulan Batı Cephesi, Temsil Heyeti’nin
işini kolaylaştırmış, Sivas Kongresi’nden sonra Ali Fuat (Cebesoy) Paşa Temsil Heyeti
tarafından Batı Cephesi’ne komutan olarak atanmış, Batı’daki direniş kontrol altına alınmıştır.
 Celal Bayar Batı Anadolu’da Galip Hoca takma adıyla ve Reşad-ı Sani lakabıyla kongreler
düzenlemiştir.
 Kongrede, mücadeleye devam edilirken gelişmiş bir devletten yardım alınabileceği belirtilmiştir.
Yani Manda fikrine sıcak bakılmıştır. Bu yüzden kongre tam bağımsızlık yönünden yoksundur.
Diğer Kongreler:
 1919 yılı Kurtuluş Savaşının hazırlık döneminin en önemli aşaması, kongrelerin yapıldığı yıldır.
İzmir Müdafaa-i Hukuk Kongresi (2-19 Mart 1919)
 İzmir'de toplandı. Düşman saldırısına karşı silahlı eylem yapma kararı aldı.
Edirne Kongresi (9-13 Mayıs 1919)
 Trakya Paşaeli cemiyeti bu kongreyi gerçekleştirdi. Yunanlılara karşı koyma kararı alındı.
Nazilli Kongresi (9 Ağustos 1919)
 Nazilli de toplandı. Muğla, Burdur, Antalya illerinde varlık gösterdi. Düşmana karşı örgütlenme
kararı alındı.

 Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Amasya Genelgesinden sonra düşündükleri adım Sivas'ta bir
kongre toplamaktır.
 Ancak bu arada, doğu illerinin geleceğini konuşmak üzere Doğu Anadolu Müdafaa-İ Hukuk
Cemiyeti'nin çalışmaları ile Erzurum'da bir kongre toplanacağını Amasya Genelgesinde dile
getirilmiştir. Sivas kongresine katılacak delegeler zamanında Sivas’a gelebilirlerse Erzurum kongresi
üyeleri Sivas’a gelip kongreye katılacaklardı. Ancak seçimlerin yapılamaması ve delegelerin Sivas’a
gelememeleri üzerine Erzurum bölgesinde Ermeni Devleti kurulma tehlikesi yüzünden kongrenin
acil yapılmasına karar verildi.
 Mustafa Kemal ve arkadaşları kongreye katılmak için Erzurum’a gitmek üzere yola çıktılar.
 Mustafa Kemal’e İstanbul hükümeti tarafından Amasya Genelgesi nedeni ile dön çağrısı ve baskı
artınca 7- 8 Temmuz 1919 da hem resmi görevi olan IX. Ordu müfettişliğinden hem de askerlik
mesleğinden istifa etti. Kendi ifadesi ile; " Sine-i Millete Dönmüştür."
 Damat Ferit hükümeti Erzurum'daki Kazım Karabekir'e Mustafa Kemal'i tutuklama emri verir.
Ancak Kazım Karabekir onları tutuklamak yerine; "Buyurun Paşam, Askerlerim Emrinizdedir." dedi.

Erzurum Kongresi (23 Temmuz-7 Ağustos 1919):


Kongreyi düzenleyenler:
 Bu kongre Erzurum'da bir şubesi bulunan Şark vilayetleri Müdafaa-i Hukuk-u Millîye Cemiyeti ile
Trabzon Muhafazaa-i hukuk Cemiyeti'nin birlikte hazırladığı bir kongredir.
Kongrenin toplanma nedeni:
 Mondros’un 24. Maddesi ile Doğu illerinin (Vilayat-ı Sitte) itilaf devletlerinin tehdidi altına girmesi.
 Doğu Karadeniz ve Trabzon'da Rumlar tarafından kurulacak olan Pontus Rum Devletine engel
olmak,
 Doğu Anadolu'da ise, Ermeni katliamlarını durdurmak ve Ermeni Devleti kurulmasını engel olmak
gayesi ile toplantı yapıldı.
 Doğu bölgesindeki cemiyetleri birleştirmek,
Kongrenin toplanma şekli;
 Toplanma amacı, toplanış şekli açısından Bölgesel, aldığı kararlar açısından (Milli) Ulusaldır.
 Yani: Doğu illerinin geleceğini görüşmek ve sadece doğu illerinden gelen delegeler katıldığı için
toplanma şekli bölgeseldir. Ancak alınan kararlar tüm yurtla ilgili olduğu için ulusaldır.
Hangi iller katıldı:
 Kongreye Erzurum, Sivas, Bitlis, Van ve Trabzon temsilcileri katılmıştır.
Neden Erzurum’da toplandı:
 Erzurum, stratejik olarak, galip devletlerin zor ulaşacakları yerde olması, silah ve cephane
depolarının bulunması,15. kolordunun dağıtılmamış olması ile önemlidir.
 Ermenilerin bu şehri hedef alması ve ulaşım imkanları nedeniyle seçilmiştir.
 Kongreye 62 üye katılmıştır.
 Mustafa Kemal; Kazım Karabekir’in devreye girmesi ve iki üyenin istifa ettirilmesiyle son anda
Erzurum kongresine katılmıştır.
 Oy çokluğu ile başkan seçilmiştir.
Erzurum Kongresinin maddeleri:
 Madde: Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür parçalanamaz.
Milli sınırlar ifadesi ilk kez kullanılarak, vatanın bir bütün olarak savunulacağı ilk kez belirtilmiştir.
Milli sınırlar Mondros imzalandığı sırada henüz işgal edilmeyen Türklerin yoğun olarak yaşadığı
Musul ve Batum dahil yerler.
 Madde: İstanbul Hükümet’i vatanın bağımsızlığını sağlayamazsa, bu amaçla geçici bir hükümet
kurulacaktır. Bu hükümetin üyelerini milli kongre seçecektir. Eğer kongre toplanmamışsa seçim
işini temsil Heyeti yapacaktır.
İstanbul Hükümetine karşı alternatif bir hükümet kurulacağı ilk kez ifade edilmiştir. Sadece Doğu
illeri adına karar vermek üzere 9 kişiden oluşan temsil heyeti oluşturuldu.
 Madde: Kuvay-ı Milliye yi amil milli iradeyi hâkim kılmak esastır.
Ulusal egemenliğin şartsız olarak gerçekleşeceği hakkında ilk kez karar alınmıştır.
 Madde: Ulusal irade padişah ve halifelik makamlarını da kurtaracaktır.
Halifelik makamına dokunulmayarak onun siyasî ve dini gücünden yararlanılmak istenilmiştir.
 Madde: Azınlıklara siyasal, sosyal ve ekonomik dengeleri bozucu haklar verilemez. Ancak
ülkemizde yaşayan azınlıkların can, mal ve namus güvenliği sağlanacaktır.
Azınlık hakları ilk kez bir kongrede yer aldı.
 Madde: Manda ve himaye kabul edilemez.
Manda ve himaye ilk kez reddedilmiştir.
 Madde: Mebuslar Meclisi derhal toplanmalı ve hükümet denetlenmelidir.
Erzurum Kongresinin Önemi:
 Kongrede alınan kararlar Millî Mücadelenin temel kurallarıdır.
 Kongre kendinden sonraki olayları etkilemiştir. Çünkü;
 Sivas'ta alınan kararlar bu kongrenin kararlarına dayanır.
 B.M.M. toplanışı ve aldığı kararlar Erzurum kongresine dayanır. Mustafa Kemalin Heyeti Temsiliye
başkanlığına seçilmesi Millî Mücadelenin de lideri olma yolunu açmıştır.

Sivas Kongresi (4-11 Eylül 1919):


Kongrenin toplanma nedeni;
 Amasya Genelgesinde Sivas’ta Milli bir kongrenin yapılması kararının alınması,
 Erzurum Kongresinde alınan kararları bütün yurda duyurmak ve halka mal etmek,
 Ulusal Cemiyetleri (güçleri) birleştirmek,
 Millî mücadeleyi tek elden yönetmek,

 İstanbul hükümeti ve İşgalci güçler Sivas kongresinin yapılmaması için çalıştılar.


 Elâzığ valisi Ali Galip Bey'e kongreyi basmak veya dağıtmak, toplanmasına engel olmak için M.
Kemal ve arkadaşlarını tutuklama görevi verilmiştir. Sivas halkının M. Kemal ve arkadaşlarına sahip
çıkması nedeni ile Ali Galip Bey görevini yapamamış ve Halep'e kaçmıştır. Fransızlar Sivas’ı işgal
etmek istemiş ancak cesaret edememiştir.
 Sivas Kongresi toplanış amacı, toplanış şekli ve aldığı kararlar açısından (Milli) ulusaldır.
 Kongre çalışmalarına yurdun çeşitli bölgelerinden 38 kişi katılmıştır.
Sivas Kongresinin maddeleri:
 Erzurum Kongresi’nin kararları bazı değişiklikler ve ilaveler yapılarak Sivas Kongresi’nin birinci
maddesi olarak kabul edildiği için Sivas Kongresi Erzurum Kongresi’ne göre daha kısa sürmüştür.
 Erzurum kararları milli kongre tarafından onaylatılarak ülkenin tamamına mal edilmiştir.
 Manda ve himaye meselesi kongrede uzun süre tartışılmış ve bir daha gündeme gelmemesi için kesin
olarak reddedildi.
 Bütün milli cemiyetler “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adı altında birleştirildi.
Milli güçler birleştirilerek yönetimi tek elde toplanmıştır. M. Kemal ile Rauf Bey arasında başkanlık
sorunu yaşandı. Sonuçta M. Kemal kongre başkanı seçilerek Millî mücadelenin başkanı oldu.
 Her türlü müdahale ve işgal karşısında ülkenin topluca savunulması kabul edildi.
Bölgesel savunma yöntemi yerine milletçe savunma yöntemi benimsendi.
 Temsil Heyetinin sayısı 9 kişiden 16 kişiye çıkarılarak, yetkileri artırıldı ve başkanlığına M. Kemal
seçildi.
 Millî mücadelenin yürütme yetkisi ülke içinde ve dışında temsil heyetine verildi.
 Batı cephesi komutanlığına Ali Fuat Paşa atandı. Temsil Heyeti, Batı cephesi komutanlığına Ali Fuat
Paşa’yı atayarak yürütme gücünü kullanmış, hükümet gibi hareket etmiş.
 Temsil Heyeti İstanbul Hükümetine bağlı olmadığını göstermek için Anadolu’ya atanan komutan ve
valileri kabul etmedi. Her türlü ilişki ve haberleşmeyi kesti.
İrade-i Milliye adıyla bir gazete çıkarılmasına karar verildi (Ankara’da da bu gazetenin yerini
“Hâkimiyet-i Milliye” gazetesi alacaktır.
Sivas Kongresinin Önemi
 İstanbul hükümetinin Amasya Genelgesi sonrası hakkında tutuklama kararı verdiği M. Kemal'in
kongre başkanı olması ile Sivas Kongresi ihtilalci bir yapıya bürünmüştür.
 İşgallere karşı çıkılıp mandacılık kesinlikle reddedilmiştir.
 Kayıtsız şartsız bağımsızlık ilkesi benimsenmiştir.
 M. Kemal millî mücadelenin fiili lideri olmuştur.
 M. Kemal kongreden sonra İstanbul Hükümeti ile her türlü ilişkiyi kesti. Bundan sonra Damat Ferit
Paşa ülkeyi yönetemez hâle gelince 30 Eylül 1919 da istifa etmek zorunda kalmıştır ve yerine Ali
Rıza Paşa Hükümeti kuruldu.
 Yeni kabine Anadolu hareketini ciddiye almıştır.
 Damat Ferit Hükümeti’nin düşürülmesi, Temsil Heyeti'nin İstanbul Hükümeti’ne karşı kazandığı ilk
zaferdir.

Amasya Görüşmeleri (20–22 Ekim 1919)


 Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde alınan kararlardan biri, Temsil heyetinin Osmanlı Mebusan
Meclisi’nin yeniden açılmasını sağlamak için çalışmalar yapmasıydı.
 Temsil Heyeti daha vatansever, Manda ve himaye yanlısı olmayan bir hükümet kurulana kadar
Anadolu’nun İstanbul ile ilişkisinin kesilmesi kararını verdi.
 Halksız bir hükümet durumunda kalan Damat Ferit Hükümeti istifa etti 12 Eylül 1919. Yerine daha
ılımlı bir kişi olan Ali Rıza Paşa hükümeti kuruldu 2 Ekim 1919.
 Mustafa Kemal Paşa yeni kurulan bu hükûmeti destekleyerek Erzurum ve Sivas -Kongresi
kararlarına ve kurulan millî teşkilata saygılı olunmasını istedi.
 Ali Rıza Paşa hükümeti, İstanbul Anadolu haberleşmesini tekrar sağlamak için 9 Ekim 1919'da
Temsil Heyeti'ne görüşme isteğinde bulundu. Bahriye Nazırı Salih Paşa’yı Amasya’ya gönderdi.
 Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti, Ali Rıza Paşa'nın bu talebini millî birlik ve beraberlik
açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirdi.
 İstanbul hükümetini temsilen Ali Rıza Paşa hükümetinin Bahriye Nazırı Salih Paşa ile Anadolu'daki
cemiyetleri temsilen Mustafa Kemal, Rauf Orbay, Bekir Sami Bey görüşmelere katıldı. Amasya'da
20-22 Ekim 1919 tarihleri arasında görüşmeler yapıldı aşağıdaki konularda görüş birliğine varıldı.
Kabul edilen kararalar:
 İstanbul Hükümeti, Sivas Kongresi kararlarını kabul edecek.
 Türk vilayetleri düşmana terk edilmeyecek, Hiçbir şekilde Manda ve Himaye kabul edilmeyecek,
Türk vatanının bütünlüğü ve bağımsızlığı korunacak.
 Bu iki tarafın birlikte hareket edileceğinin göstergesidir.
 İstanbul Hükümeti, Türk topraklarının işgaline izin vermeyecek. İstanbul hükümeti Temsil
Heyeti’nin onayı olmadan barış görüşmelerine katılmayacak.
 Bu, İstanbul Hükümeti’nin egemenlik haklarından verilmiş bir tavizdir. Bu yüzden mutabakata
varılan konular kabul edilmemiştir.
 Azınlıklara Türk Milletinin siyasi egemenliğini ve sosyal ve ekonomik dengeleri bozucu imtiyazlar
verilemeyecek.
 Tanzimat ve Islahat fermanları ile azınlıklara verilen haklara tepki gösterilmiştir.
 İstanbul hükümeti, Anadolu'daki Anadolu ve Rumeli müdafaa-i Hukuk Cemiyetini resmi bir kuruluş
olarak tanıyacak.
 Osmanlı Mebussan Meclisi yeniden açılacak. Millet vekili seçimleri serbest ve müdahalesiz olacaktı.
 Salih Paşa bu şartlardan sadece Osmanlı Mebussan Meclisinin yeniden açılmasını İstanbul
Hükümetine kabul ettirmiştir. Sadece Meclisin İstanbul da mı Anadolu da mı açılacağı konusunda
fikir birliği yapılamadı .Mustafa Kemal İstanbul’da açılacak Meclisin Milli irade doğrultusunda
karar alamayacağına inanıyordu.
 İstanbul Hükümeti, Mebussan Meclisini milleti temsil edecek esas kurum olarak görüp ‘Mebusan
Meclisi açılırsa Mustafa Kemal'den de temsil heyetinden de kurtuluruz’ diye düşündü. Ayrıca ‘Bu
meclis İstanbul'da açılacağına göre meclise istediğimizi kabul ettirebiliriz’ diye düşünüyorlardı.
Önemi: Temsil Heyeti’nin varlığı İstanbul Hükümeti tarafından Resmen kabul edilmiştir.
Temsil Heyeti’nin Ankara’ya Gelmesi (27 Aralık 1919)
 İstanbul hükümeti, Amasya görüşmelerinden sonra Temsil Heyeti’ne gerek kalmadığını,
dağıtılmasını istedi.
 Millî mücadele ile ilgili Erzurum ve Sivas Kongreleri yapılırken Batı Anadolu'da işgaller
yaygınlaşıyordu.
 Mustafa kemal, Temsil Heyetini dağıtmamış, gelişmeleri daha yakından izlemek gayesi ile
Ankara'ya geçerek bu şehri kendisine merkez edinmiştir.
 Temsil Heyeti Mustafa Kemal başkanlığında 27 Aralık 1919'da Ankara'ya geldi.
Ankara’nın Merkez olma nedenleri:
a-) İstanbul’da toplanacak Meclis-i Mebusa çalışmalarını yakından takip etmek istemesi.
b-) Öneminden dolayı Batı cephesine yakınlığı,
c-) Ankara'nın haberleşme ve demiryolu gibi ulaşım imkânlarına sahip olması,
d-) Ankara’nın düşman birlikleri tarafından işgale edilmemesi.
e-) Ankara'nın Anadolu’nun tam ortasında bulunması,
f-) Ankara’nın etrafının dağlarla çevrili olması işgal için zorlu bir nokta olması,
h-) Ankara halkının Milli mücadele yanlısı olması ve Mustafa Kemale destek vermeleri.
g-) Ankara’da bir ordunun bulunmaması nedeni ile kontrolünün Ali Fuat Cebesoy'da olması,

 Bu sebepler yüzünden Mustafa Kemal tarafından Ankara milli mücadelenin hem de Cumhuriyetin
merkezi seçilmiştir. Sivas Kongresi sonrası yayınlanan "İrade-i Milliye" gazetesi yerine, "Hakimiyet-
i Milliye" adı ile gazete yayınlanmaya başladı.
 Amasya Görüşmelerin de alınan karar gereği Meclis-i Mebusanın açılması için Kasım 1919'dan
itibaren seçimler yapılmaya başladı. Seçimlerde Millî Mücadele yanlısı Müdafa-i Hukuk Cemiyeti
üyeleri başarılı oldu.
 Mustafa Kemal Erzurum milletvekili olarak seçildi. Tutuklanma korkusu nedeni ilede Meclis
çalışmalarına İstanbul’a gitmedi.
 İtilaf Devletleri ise yapılan seçimlere meclisten kendi aleyhlerine bir karar çıkmayacağına inandıkları
için müdahale etmediler.
 Anadolu’dan seçilen Millî Mücadele yanlısı millet vekilleri İstanbul’a gitmeden önce Ankara’da
Mustafa Kemal ile görüştüler. Mustafa Kemal bu milletvekillerinden şu isteklerde bulundu:

a-) Erzurum ve Sivas Kongresinin kararları Meclisi Mebusanda aynen kabul ettirilmesi,
Amacı; Erzurum ve Sivas kongre kararlarını resmiyet kazandırmak
b-) Meclisi Mebusanda Müdafaa-ı Hukuk adıyla bir grup kurmalarını,
Amacı; İstanbul hükümeti ve İtilaf devletlerine meclis grubunun adı ile mesaj vermek. Ayrıca mebusların, bu
meclis grubu çatısı altında birlikte çalışmalarını sağlamak.
c-) Meclisi Mebusanın İstanbul dışında Anadolu’da bir şehirde toplanmasını sağlama,
İtilaf devletlerinin baskısından kurtulmak meclisin milli kararlar almasını sağlamak.
d-) Mustafa Kemalin Meclis başkanı seçilmesini sağlamak gibi isteklerde bulundu.
Amacı; meclis kapatılacak olursa bu sıfatla başka bir yerde tekrar toplayabilmek ve Meclisi istediği gibi
yönlendirmek istemesi.

Son Osmanlı Mebussan Meclisinin açılması


 Mustafa Kemal, Mebussan Meclisi'nin İstanbul'da toplanmaması gerektiğini, burada İtilaf
Devletlerinin baskısı altında rahat çalışamayacağını söylemişse de İstanbul hükümeti Meclisi
İstanbul’da açmıştır.
 Mustafa Kemal Erzurum'dan Mebus seçilmesine rağmen tutuklanma korkusu nedeniyle İstanbul'a
gitmemeye karar aldı.
 Meclis Mebussan 12 Ocak 1920'de açılarak faaliyetlerine başladı.
 Müdafaa-i Hukuk grubu yerine Felah-ı Vatan grubu oluştu.
 Mustafa Kemal başkan seçilemedi. Bu durum meclistekilerin padişaha bağlılıklarını göstermektedir.
 Atatürk isteklerinin yapılmamasına : " Sözlerinde durmayan bu efendiler, korkak idiler, aciz idiler.
Çünkü nazik davranarak büyük gayelere ulaşabileceklerini sanıyorlardı."

Misak-ı Millî (Milli Ant.) kararları (28 Ocak 1920):


 Son Osmanlı Mebussan Meclisi hazırlıklar tamamlandıktan sonra 12 Ocak 1920 de İstanbul’da
toplanarak çalışmalarına başladı.
 Meclisi Mebusan başkanlığına en yaşlı üye olarak Celaleddin Arif Bey seçildi.
 28 Ocak 1920 de Meclisi Mebusan gizli oturumda Türk tarihi açısından çok önemli olan Misakı
Milliyi kabul etti.
 Misak-ı Millî, çizilen sınırlar içinde tam bağımsızlığın sağlanması için vatanseverlerin ortaklaşa
yaptıkları yemin belgesidir.
 Son Osmanlı Mebussan Meclisi tarafından ve Sivas kongre kararları 28 Ocak 1920 de 6 madde
halinde kabul edilip yasalaşmıştır. Tarihte bu yasaya "Misak-ı Milli" denir.

Bu kararda olan maddeler;


a-) Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, asla parçalanamaz
Osmanlı Devleti’nin, Mondros ateşkes antlaşması işgali altında olmayan topraklar Türk vatanı olarak
kabul edilmiştir. Bu o dönemde Osmanlı topraklarında Türklerin çoğunlukta olduğu yerlerdir.
b-) Evliye-İ Selase’de (Kars, Ardahan, Batum) illerinde gerektiğinde halk oylaması gerçekleştirilecektir.
c-) Batı Trakya’nın hukuki durumu, halkın özgür iradesiyle vereceği oylarla belirlenecektir .
d-) Mondros Mütarekesi imzalandığı zamandaki yabancı işgali altında olan Arap bölgelerinin geleceği
halkın serbest iradesi ve oylarıyla saptanacaktır.
e-) Hilafet merkezi İstanbul ve Marmara Denizi'nin güvenliği sağlanacak, İstanbul ve Çanakkale boğazları
ticarete açık olması ilgili devletlerle yapılacak antlaşmaları ile sağlanacaktır.
f-) Ülkenin siyasal, mali, adli ve tam bağımsızlığı esastır; bu konularda hiçbir kısıtlama ve kayıt kabul
edilemez (Kapitülasyonlar kaldırılacaktır).
g-) Hissemize düşen borçların ödenmesi bu esasa uygun olacaktır.
ı-) Azınlıklara verilecek haklar komşu ülkelerdeki Müslümanlara verilecek haklar kadar olacaktır.
Erzurum ve Sivas kongrelerinin devamı niteliğinde olan bu millî kararlar, Türk milletinin tarih boyunca
birlik ve beraberlik içinde olduğunu açık bir şekilde göstermektedir. Son Osmanlı Mebussan Meclisi
onayladı. Cumhuriyetin ilanı ile bu belgede istenenler gerçekleşti.

Misak-ı Millî kararlarının sonuçları:


 Osmanlı Devleti’nin Avrupalı devletlere vermiş olduğu siyasi, adli, ekonomik imtiyazlara
(Kapitülasyonlara) karşı çıkılmıştır.
 Osmanlının gelişmesini ve güçlenmesine engelleyen faktörler ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır.
 Son Osmanlı Mebussan Meclisinin Misakı Milliyi kabul ve ilan etmesi İstanbul’un ulusal hareketi
benimsediğini gösterir.
 Misak-ı Millî ile birlikte vatanın sınırları belirlenmiştir. Kurtuluş Savaşının kesin programı
niteliğindedir
 Misak-ı Millînin Erzurum ve Sivas kongrelerinden en büyük farkı Milli Egemenlik kavramıdır.

Misak-ı Millî kararlarının önemi:


 Türk vatanının milli ve bölünmez sınırı çizilmiştir.
 Türk Milleti tam bağımsızlığı benimsemiştir. Bunlar; Siyasi bağımsızlık, Ekonomik bağımsızlık,
Kültürel bağımsızlık, Askeri Bağımsızlık
 Amasya ve Erzurum ve Sivas karaları onaylatıldı.
 İşgal Devletleri buna İstanbul’u işgal ederek karşı tedbir aldı.

İstanbul’un Resmen İşgali (16 Mart 1920)


 İngilizler Misak-ı Millî kararlarının Meclis-i Mebusanda kabul edileceğini beklemedikleri için buna
büyük tepki gösterdiler.
 İtilaf Devletleri önce Misakı Millîyi iptal ettirmeye çalışmış başaramayınca da 13 Kasım 1918'den
beri fiilen kontrol ettikleri İstanbul'u 16 Mart 1920’de resmen işgal etmiştir.
 Salih Paşa hükümeti görevden ayrıldı.
 İstanbul'u resmen işgal eden itilaf devletleri, işbirlikçi ve Millî Mücadele düşmanı Damat Ferit'i
yeniden başbakanlığa getirdi.
 Ancak bazı tarihçiler bu işgal ile Osmanlı Devleti'nin fiilen sona erdiği kabul ederler.
 İşgalciler Meclis-i Mebusan-ı dağıttılar, Mebusların bir kısmı yakalanmış, kaçabilenler ise
Anadolu’ya geçmiştir.
 Bu olay Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açabilmek için Mustafa Kemal’e gereken ortamı
hazırlamıştır.

İstanbul'un İşgaline Heyet-i Temsiliye’nin Tepkisi


 M. Kemal İstanbul'un işgalini bütün Anadolu'ya duyurmaya çalıştı.
Heyet-i Temsiliye şu kararları aldı:
 İstanbul ile her türlü iletişim ve ulaşım kesilecektir.
 İtilaf Devletleri subayları tutuklanacaktır.
 Banka ve defterdarlıklara el konulacak toplanan vergiler gönderilmeyecek.
 Anadolu'da Heyet-i Temsiliye'nin sözünün dinlemeyenler cezalandırılacaktı.
 Anadolu'dan İstanbul'a para ve kıymetli eşya gönderilmeyecektir.
 Mustafa Kemal Paşa 19 Mart 1920'de vali ve kolordu komutanlarına bir genelge göndererek
seçimlerin yeniden yapılmasını istedi.
 Yapılan seçimler sonunda, yeni seçilen ve İstanbul'dan gelebilen mebusların katılımıyla 23 Nisan
1920'de Ankara'da Büyük Millet Meclisi açıldı.
I. TBMM'nin açılışı 23 Nisan 1920:
 İstanbul’un resmen işgali ve Osmanlı Mebussan Meclisinin dağıtılması, İtilaf Devletlerinin
tehdidinden uzak, Milli bir Meclisin gerekliliğini ortaya koydu.
 Ankara’da açılacak bu yeni meclise; Osmanlı Mebussan Meclisinin kurtulabilen üyeleri doğrudan
kabul edildi.
 Büyük kısmı itilaf devletleri tarafından tutuklanarak Malta’ya gönderilmişti. Onların yerini
doldurmak için yeniden seçim yapıldı.
 Nihayet I. Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920’de açıldı.
 Büyük Millet Meclisinin isminin başına “Türkiye” ifadesi 1921 Anayasası (Teşkilat-I Esasiye) ile
eklenecektir.
 BMM'nin açılması ile Temsil Heyeti görevini tamamlamış ve sona ermiştir.

Meclisin açıldığı gün Mustafa Kemal, Meclisin çalışma esaslarını belirleyen bir önerge sundu.
Meclis tarafından kabul edilen bu önergeye göre:
 Bir hükümet kurmak zorunludur.
 Geçici bile olsa bir devlet başkanı atamak ya da Padişah vekili atamak uygun değildir.
 Yeni kurulan düzenin Osmanlı Devleti’nin bir devamı olmadığını, Bu Meclisin Osmanlı Devleti’nin
bir kurumu olmadığını gösterir.
 Mecliste ortaya çıkan Milli İrade vatanın kaderine fiilen el koymuştur. Meclis'in üstünde (B.M.M.)
hiçbir güç yoktur.
 BMM’nin açılışı Milli Egemenlik için atılan ilk fiili adımdır.
 Büyük Millet Meclisi, Yasama, Yürütme ve Yargı yetkilerini kendinde toplar. (Güçler birliği ilkesi.)
 Meclisten seçilecek bir heyet hükümet işlerini yürütür. Meclisin Başkanı, bu Hükümetin de
başkanıdır.
 Padişah-Halife baskı ve zordan kurtulunca, meclisin vereceği karar gereği durumunu belirlenir.
 25 Nisan 1920'de 11 kişilik hükümet (Bakanlar kurulu) oluştu. İlk çıkan kanun "Ağnam vergisi" dir.

İlk BMM özellikleri:


a-) Kurucu Meclistir. (Yeni Türk devletini kurduğu) Cumhuriyeti ilan eden ise 2. Meclistir.
b-) I.TBMM Yurdu düşman işgalinden kurtaran meclistir.
c-) Güçler birliği ilkesini (Yasama, Yürütme, Yargı) benimseyen bir meclistir.
d-) Olağanüstü yetkilere sahip bir meclistir.

Büyük Millet Meclisine Karşı Ayaklanmalar


İstanbul hükümeti İngilizlerin de gayreti ve yardımı ile Büyük Millet Meclisi çalışmalarını engellemeye
çalıştır.
Bu ayaklanmaların başlıca sebepleri:
a-) İstanbul hükümetinin TBMM aleyhine yayımladığı fetva, M. Kemal ve arkadaşlarının idam istemi ile
Divanı Harpte yargılanmaları.
b-) İstanbul hükümetinin Anadolu üzerinde otorite kurmak istemesi, M. Kemal ve arkadaşlarını ittihatçı ve
Bolşevik olarak nitelendirmesi.
c-) İhtilaf devletlerinin M. Kemal ve arkadaşlarını Padişah ve Hilafet karşıtı olarak göstermeye çalışmaları
d-) İngilizlerin boğazların iki yakasında da tampon bölge oluşturmaya çalışması
e-) Asker kaçaklarının otorite boşluğundan faydalanmak istemesi
f-) Bazı kişilerin manda ve himaye istemeleri,
g-) Azınlıkların işgallerden faydalanarak bağımsız devlet kurma istekleri,
i-) Kuvvayı Milliye birliklerinin disiplinsiz hareketleri,
ı-) Bazı Kuvvayı Milliye birliklerinin düzenli orduya katılmak istememesi,

İstanbul hükümeti İngilizlerin de kışkırtması ile B.M.M’nin çalışmalarını engellemeye çalıştır.


Bunun için;
a-) Mustafa Kemal ve arkadaşları için gıyaben vatan haini ilan edip ölüm cezası verildi.
b-) Şeyhülislamdan Mustafa Kemal ve arkadaşlarının din düşmanı olduklarına dair fetva alındı. Bu fetvalar,
İngiliz ve Yunan uçaklarıyla Anadolu’ya dağıtıldı.
c-) Damat Ferit, sadece halkı BMM'ye karşı kışkırtmakla yetinmeyerek doğrudan kuvvetler toplayıp Kuva-
yı Milliye'nin ve BMM'nin üzerine göndermiştir
d-) İtilaf devletleri ile yapılacak kesin bir barış antlaşmasına hız verdi.
İstanbul hükümeti aldığı bu kararlar doğrultusunda 1919 yılından başlayarak ülkede ayaklanmalar çıkardı.
1920'de bu ayaklanmalar şiddetlendi. Tamamı bastırıldı. Ülkeye ve B.M.M. zarar veren bu ayaklanmalar
sonunda binlerce insan öldü.
Bu ayaklanmalar Şunlardır:

a-) İstanbul Hükümeti tarafından çıkarılan isyanlar:

1-) Anzavur Ayaklanması (25 Ekim-30 Kasım 1919)


 Alaylı jandarma subaylığından emekli, halife ve padişaha bağlı olan Ahmet Anzavur önce Biga,
Manyas ve Gönen taraflarında İstanbul Hükümeti ve İtilaf devletlerinden aldığı destekle bu bölgede
bulunan Çerkezleri kışkırtarak isyan çıkarttı.
 Ahmet Anzavur, çevresine topladıklarına “Kuva-yı Muhammediye” adını takmıştı
 Bu birliklerin amacı İngilizlerin boğazlardaki varlığını korumak ve Anadolu’dan gelebilecek
tehditleri önlemektir.
 İtilaf Devletleri bu isyanı destek vermiş ve boğazlar bölgesinin güvenliğini sağlamaya çalışmışlardır.
 2 Kasım 1919’da başlayan isyan Manyas, Susurluk, Gönen, Balıkesir, Biga ve Uluabad dolaylarında
etkili oldu. Çerkez Ethem tarafından 28 Kasım 1919’da bastırıldı.
 Ahmet Anzavur, aynı bölgede 16 Şubat-16 Nisan 1920 arasında bir defa daha isyan çıkardıysa da bu
isyanı kesin olarak ise Ali Fuat Cebesoy tarafından 16 Nisan 1920 bastırılmıştır.
2-) Kuvayı İnzibatiye (Hilafet Ordusu) Ayaklanması (8 Mayıs-23 Mayıs 1920)
 Kuvayı İnzibatiye (Hilafet Ordusu) 18 Nisan 1920 tarihli bir hükümet kararnamesi ile İngilizlerden
alınan para ve silah yardımıyla kuruldu.
 Damat Ferit tarafından İngilizlerin istek ve desteği ile İzmit çevresinde kurulan Halifelik Ordusu
komutanı Süleyman Şefik’tir. Birliğin oluşturulmasında genellikle Enver Paşa’nın ordudan tasfiye
ettiği eski subaylar kullanıldı.
 Sivas Kongresi sonrası gittikçe güçlenen milli mücadele taraftarlarının yerel isyanlar ile saf dışı
bırakılamayacağını anlayan Damat Fert Paşa’nın düzenli bir orduya ihtiyaç duyması üzerine kuruldu.
 Kuva-yı İnzibatiye’nin kuruluş amacı; Milli kuvvetleri etkisizleştirmek ve Geyve Boğazı’nı ele
geçirerek Eskişehir yolunu açmak, İzmit ve doğusunda kontrolü İngilizlere vermek, Milli kuvvetleri
İstanbul Boğazı’ndan uzak tutmaktır.
 Hilafet Ordusunun isyanını bastırmakla Ali Fuat (Cebesoy) Paşa görevlendirildi. 3 ay süren
çatışmalardan sonra Kuvayı İnzibatiye geri püskürttü. Ele başları yakalanarak cezalandırıldı. 14
Haziran 1920’de Hilafet Ordusu dağıtıldı.
 Kuvay-İ İnzibatiye birliğinin çoğu Millî Mücadele saflarına geçti
b-) İstanbul Hükümeti ve İtilaf devletlerinin kışkırtmaları sonucu Anadolu’da çıkan isyanlar:

 Bolu, Düzce, Hendek, Adapazarı isyanları


 Yozgat Ayaklanması (Çapanoğulları İsyanı)
 Konya, Bozkır Ayaklanması (Delibaş Mehmet, Vali Cemal Bey isyanları)
 Afyonkarahisar Ayaklanması (Çopur Musa İsyanı)
 Bayburt Ayaklanması (Eşref İsyanı)
 Batman Ayaklanması (Cemil Çeto İsyanı)
 Erzincan Ayaklanması (Koçgiri İsyanı)
 Milli Aşiret (Urfa) Ayaklanması

1. Düzce Ayaklanması (13 Nisan-31 Mayıs 1920):


 Kurtuluş savaşı sırasında gerek İstanbul Hükümeti'nin ve gerekse İngilizlerin kışkırtması ile milli
kuvvetlere karşı girişilen ayaklanmalardır.
 İstanbul hükümeti tarafından desteklenen Kuvay-ı İnzibatiye Kuvvetleri Düzce'de ayaklanma
çıkarmışlardır. İsyancılar Düzce’deki güvenlik müfrezesini basmışlar, Komutanı Mahmut Nedim’i
esir ederek Düzce’ye hâkim olmuşlardır.
 Bolu, Hendek, Adapazarı ve Safranbolu halkı da dini duygularla veya saltanata bağlılıklarından
dolayı isyancılara katılmışlardır.
 Bunun üzerine önce Çerkez Ethem ve daha sonra da Ali Fuat Paşa ile Refet Bey komutasındaki
birlikler bölgeye sevk edilmiştir.
 Çerkez Ethem Düzce’yi, Refet Bey Geyve’yi alarak ayaklanmayı bastırmışlardır.
2. Düzce Ayaklanması (8 Ağustos-23 Eylül 1920):
 Birinci Düzce isyanından hemen sonra, milli kuvvetlerin Yozgat isyanını bastırmak için
görevlendirilmesi üzerine, bu durumdan faydalanmak isteyen Abaza ve Çerkezler, İkinci defa Düzce
ve Hendek dolaylarında ayaklanmışlardır.
 Bolu dağına gönderilen birlik, gece yarısı asiler tarafından pusuya düşürülmüş ve asiler birçok milli
kuvvet subayını şehit etmişlerdir.
 Tekrar hareket eden Milli kuvvetler bölgede çıkan ayaklanmayı bastırmayı başarmışlardır.
Çapanoğlu İsyanı (Yozgat): 23 Haziran 1920
 Yozgat ili ve çevresinde çıkan bu ayaklanmanın arkasında İstanbul Hükumeti’ni destekleyen
Hürriyet ve İtilaf Partisi Yozgat Başkanı Çapanoğlu Edip ve kardeşi Celal yer almaktadır.
 Çağanoğlu Edip ve kardeşi Celal halkı kışkırtarak ‘Ankara’da açılan meclisin padişah ve hilafete
karşı olduğunu’ söyleyip isyan çıkarmayı amaçlamışlardır.
 İsyancıları dağıtmak üzere gönderilen kuvvetleri yenmişler isyan genişlemişti.
 Durumun kontrolden çıkması üzerine Genelkurmay Başkanlığı 19 Haziran 1920 tarihinde Çerkez
Ethem’i Yozgat’a sevk ederek isyan bastırıldı.
Konya Bozkır İsyanı (Delibaş Mehmet İsyanı): (4 Ekim-22 Kasım 1920)
 Delibaş Mehmet, Ankara Hükümeti’ni tanımadığını ilan ederek çoğu asker kaçağı 500 kadar silahlı
kişiyle din elden gidiyor diyerek Çumra’ya baskın yaparak yağmaladı.
 İsyancılara Akşehir ve Beyşehir’den de katılım olması üzerine genişledi. Konya ve Isparta’nın bir
kısmının asilerinin eline geçmesi üzerine TBMM Hükümeti ayaklanmayı bastırma görevini Albay
Refet’e verdi.
 Refet Bey komutasındaki birlikler Konya’yı, Bozkır’ı, Seydişehir’i ve Beyşehir’i, ele geçirerek
isyanı bastırdı.
Çopur Musa İsyanı (Afyon) 21 Kasım 1920
 Yozgat ayaklanmasının çıktığı sırada Yunanlıların kışkırtmasıyla Afyon Bölgesi’nde Çopur Musa
tarafından başlatıldı.
 Halkı askere gitmemeye, askeri ordudan kaçmaya teşvik eden ayrıca din elden gidiyor propagandası
yapan Çopur Musa topladığı kuvvetlerle 21 Kasım 1920’de Çivril’i basmıştı.
 Kuva-yı Milliye birliklerinin Çopur Musa’nın üzerine gitmesiyle, Çopur Musa Yunan ordusuna
sığınmıştır.
Şeyh Eşref İsyanı 24 Aralık 1919
 Bayburt’un Hart Bucağında oturan Şeyh Eşref mehdilik iddiası ile ayaklanmıştır.
 Üzerine gönderilen kuvvetleri mağlup edip Bayburt üzerine yürümeye başladı.
 24 Aralık 1919 tarihinde Hart çevresini saran kuvvetlerle çatışmaya girdi. Bir top mermisinin isabet
etmesi sonucu öldü. Bunun üzerine diğer asiler de teslim oldular.
Koçgiri İsyanı
 Erzincan – Sivas bölgesinde 1920 yılları sonlarına doğru eşkıyalık eylemleri artmış Kürt Teali
Cemiyeti İmranlı Başkanı Haydar Bey bir kısım aşiret reisi öncülük etmiş bölgede bir Kürt devleti
kurulacağına dair propaganda yapılmaktaydı.
 7 aşiret reisinin, TBMM’ye 8 Nisan 1921 tarihinde gönderdikleri bir mektupla bir Kürt ilinin
kurulmasını talep ettiler. Ayaklanmaları bastırma görevi Nurettin Paşa’ya veridi. Kangal, Koçhisar,
Merkez Ordusu, Muş, Zara, Kemah, Ovacık, Koçgiri Bölgesi’nde isyancılar yendi.
Milli Aşireti İsyanı (Urfa)
 İngilizler ve Fransızların kışkırtması üzerine Urfa’da Milli Aşireti tarafından Doğu’da bir Kürdistan
Devleti kurmak düşüncesi ile çıkarılan ayaklanmadır (1 Haziran-8 Eylül 1920).
 Büyük bir kuvvetle harekete geçen asiler, Viranşehir’i aldıktan sonra Karakeçili Aşireti’ne mensup
olan birçok kişiyi öldürmüşlerdir. 7-8 Eylül’de 5.Tümenin gerçekleştirdiği taarruz karşısında
tutunamayan asiler Suriye tarafına kaçmışlardır.
Ali Batı İsyanı
 Kurtuluş Savaşı sırasında oluşan karışıklık ve boşluktan yararlanılarak çıkarılan bir isyandır.
11 Mayıs ile 18 Ağustos 1919 tarihleri arasında Mardin’in Midyat ilçesinde bir aşiret tarafından
İngilizlerden de destek alarak çıkarılmıştır.
 Ali Batı’nın gerçek amacı bölgede bir Kürdistan devleti kurmaktı,
Cemil Çeto İsyanı
 Bahtiyar Aşireti’nin İngiliz ve Fransızlardan destek alarak 7 Haziran 1920 çıkarttıkları isyandır.
 Aşiret reisi Cemil Çeto, Kürt Teali Cemiyeti görüşüne uygun olarak bölgede İngilizlerden de destek
alarak Kürt devleti kurmak istiyor.

c-) Azınlık İsyanlar tarafından çıkarılan isyanlar:

Pontus Ayaklanması (Kasım 1918- Şubat 1923):


 Yunanlıların kışkırtması ile Pontus Cemiyeti, Osmanlı Devleti’nin düştüğü kötü durumdan
faydalanarak harekete geçmiş, Samsun’dan Trabzon’a kadar uzanan bölgede bir Pontus Rum Devleti
kurmak istemişti.
 İtilaf Devletleri’nin Yunanlıları desteklemesinden cesaret alan Rum çeteleri, çok sayıda Türk’ü
öldürmüştür.
Ermeni Ayaklanması (28 Eylül 1920)
 Doğu ve Güneydoğu illerinde bir Ermeni devleti kurmak isteyen Taşnak ve Hınçak cemiyetlerinin
isyanlarıdır.
 28 Eylül 1920'de düzenlenen karşı taarruzla Ermeni saldırıları sona erdi.
 Ermeniler, 2-3 Aralık 1920 tarihinde imzalanan Gümrü Antlaşması ile Anadolu'daki toprak
taleplerinden vazgeçtiler.

d-) Milli Mücadele taraftarlarınca çıkarılan isyanlar.

Ethem Ayaklanması (27 Aralık 1920-23 Ocak 1921):


 Çerkez Ethem Millî Mücadele’ye önemli katkılar verdi. Yunanlıların İzmir’i işgalinden sonra,
topladığı kuvvetlerle Salihli Cephesi’ni kurmuştu.
 Kuva-yı Seyyare süvari birlikleri, yalnız düşmana karşı değil, Anzavur, Düzce, Adapazan ve Yozgat
ayaklanmalarının bastırılmasında önemli rol aldı.
 Düzenli ordunun kurulmasından sonra Cephe komutanlığı isteyen ve kuvvetlerinin dağılacağını
anlayan Çerkez Ethem, bu durumu kabul etmeyerek TBMM’ye karşı çıkmıştır.
 Batı Cephesi Komutanlığı, Ethem ve Tevfik beylerin vatana ihanet suçu işlediklerim söyleyerek
teslim olmalarını istedi.
 5 Ocak 1921’de bölge düzenli ordunun hâkimiyetine geçti.
 Bunun üzerine Türk kuvvetlerine teslim olmayı reddeden Çerkez Ethem ile ağabeyi Tevfik Bey,
Yunanlılara sığınmayı tercih etti. (7 Ocak 1921)

Demirci Mehmet Efe Ayaklanması (1 Aralık-30 Aralık 1920)


 Millî Mücadele’ye büyük destek veren Demirci Mehmet Efe düzenli ordu kurulurken Çerkez Ethem
ile birlikte otoriteye girmek istemedi.
 Isparta, Keçiborlu yörelerinde ayaklanan Demirci’ye karşı Refet Bey harekete geçti.
 Demirci Mehmet Efe, Antalya dağlarına kaçtı, yanındaki adamları orduya katıldılar. Demirci
Mehmet Efe de 30 Aralık 1920’de teslim olmuştur.
 Daha önceki hizmetleri karşılığında hayatı bağışlanan Mehmet Efe kendisine gösterilen köyde sakin
bir hayat sürdürerek 1959 yılına kadar yaşamıştır.

BMM’nin Ayaklanmalara Karşı Aldığı Önlemler:


 Hıyanet-i Vataniye Kanunu:
 TBMM kurulduktan sonra ülkede otorite kurmakta zorlanmış ve birçok isyanla karşılaşmıştır.
 Çıkarılan kanunla; Büyük Millet Meclisine karşı çıkanlar ve ayaklananların vatan haini sayılarak
idam cezasına çarptırılacakları halka bildirildi.
 Asker kaçaklarını önlemek amacıyla da Firariler Kanunu çıkarıldı. Bu kanunları uygulamak için
mahkemeler kuruldu.
 Damat Ferit hain ilan edildi ve vatandaşlıktan çıkarıldı.
İstiklal Mahkemelerinin kurulması (11 Eylül 1920)
 Büyük Millet Meclisi isyancıların, yağmacıların, casusların ve asker kaçaklarının yargılanması için
11 Eylül 1920'de İstiklal Mahkemelerinin kuruldu.
 İstiklal Mahkemeleri yurdun belli şehirlerinde kurulmuş, suçlu görülenleri anında infaz etmiştir.
 1920-1923 ve 1923-1927 olarak iki dönemde görev yapmıştır.
 Birinci dönemde vatana ihanet ve isyancılarla, ikinci dönemde inkılaplara ve rejime karşı gelenleri
cezalandırmıştır.
Karşı Fetva Yayınlanması 16 Nisan 1920'de:
 İstanbul hükümeti tarafından Şeyhülislam Dürrizade’ye fetvaya yayınlatmış uçaklarla halka
dağıtmıştı.
 BMM ise buna karşılık Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi ve 153 ilim adamının Millî Mücadele'yi
destekleyen fetvalar yayımlayarak halka duyuruldu.
 Asıl dinden çıkan ve asilerin milletin bağımsızlığını tehlikeye düşürenler olduğu ilan edilmiştir.
Hâkimiyet-i Millîye Gazetesi:
 Halkın aydınlanması için Ankara'da Hâkimiyet-i Millîye gazetesi çıkartılarak halk gelişmelerden
haberdar edildi.
Anadolu Ajansının kuruluşu 6 Nisan 1920:
 Millî Mücadele'yi desteklemek ve Türk milletini bilinçlendirmek için gazete çıkarılması yeterli
olmadı.
 Milli mücadeleyi daha geniş alana duyurmak ve daha iyi anlatmak amacıyla kurulmuştur. Bu
gazetelerin ihtiyaç duyduğu haber ve malzemelerin, kaynağından alınması demekti. Ayrıca
bağımsızlık için verilen mücadelenin haklılığı dünya kamuoyuna anlatılmalıydı.
 Bu amaç doğrultusunda vakit kaybedilmeden çalışmalara başlandı ve 6 Nisan 1920'de “Anadolu
Ajansı” kuruldu.
Seyyar Jandarma Birlikleri ve Merkez Ordusu Kurulması:
 İç isyanları bastırmak için kurulmuştur. Çerkez Ethem tarafından komuta edilmiştir. Pontusçu
Rumların faaliyetlerini önlemek için Merkez Ordusu kurulmuştur.
Nasihat Heyetlerinin kurulması:
 Ankara hükümeti isyancılara ilk önce nasihat heyetleri göndermekte dinlemezlerse askeri kuvvet
sevk etmekteydi.
 İstanbul ile ilişkilerin kesilmesi ve Damat Ferit’in vatan haini ilan edilmesi.

İstiklal Mahkemelerinin kurulması (11 Eylül 1920)


Mahkemenin Kuruluş Nedeni:
a-) BMM ne karşı ayaklanmaların çıkması,
b-) Anadolu’da eşkıyaların çoğalması ve iç güvenliği tehdit etmesi.
c-) Kuvvayı Milli birliklerinin düzensiz hareket etmesi,
d-) Askerden firar edenlerin çoğalması,
e-) BMM tüm Anadolu’yu otorite altına almak istemesi,

İstiklal Mahkemelerinin özellikleri:


 Mahkeme kararlarının temyiz hakkı yoktur.
 Mahkeme üyeleri BMM üyeleri arasından seçilmiştir.
 Mahkeme başkanı ise kendi üyeleri arasından seçimle belirlenirdi.

İstiklal Mahkemelerinin faydaları:


 Asker kaçakları orduya geri döndü.
 BMM ne karşı olan ayaklanmalar bastırıldı, İç güvenlik sağlandı.
 Devlet organları çalışmaya başladı. Vergi toplama ve asker alma işlemleri kolaylaştı.
 Tekalifi Milli kararlarına uymayanlar cezalandırıldı
Sevr Barış Antlaşması (10 Ağustos 1920):
 Dünya Savaşı biteli 2 yıl olmasına rağmen Osmanlı ile barış antlaşması neden şimdiye kadar
yapılamamıştır?
 Diğer İttifak devletleri ile barış antlaşmaları (Versay, Trianon, Sen Jermen, Nöyyi) çoktan
imzalanmıştır.
 Ancak, İtilaf Devletleri Osmanlı’nın paylaşımında anlaşamadıkları için barış antlaşmasının
imzalanması bu zamana kadar kalmıştır. I. Dünya Savaşını Osmanlı Devleti içinde bitirecek bir
antlaşma yapmak istiyorlardı.
 Şimdi ne değişti de süreç hızlandı? Yani İtilaf Devletleri Barış antlaşması ile ne elde etmeyi
umuyorlar?
 Anadolu’nun denetiminin TBMM’ye geçmesi, İtilaf Devletleri’ni ve Osmanlı Devleti’ni
endişelendirmiştir. Barış yaparak TBMM’nin gücünü kırmak istemişlerdir.
 Çünkü BMM’nin İstanbul hükümetini tanımadığını ilan etmesi, itilaf devletlerinin Osmanlı Devleti
ile yeni bir barış antlaşması yapmalarını gerekli hale getirmiştir.
 "Yıllardır savaşan bu halka, kötü de olsa bir barış verirsek savaşmaktan vazgeçecekler. BMM'yi
desteklemeyecekler." diye düşünüyorlardı.
 Sevr'in Koşulları nerede belirlendi? İtilaf Devletleri, Osmanlı Devleti’yle yapacakları barış
antlaşmasının şartlarını İtalya’nın San Remo kentinde belirlemişlerdir.
Bu antlaşmanın yapılma sebepleri şunlardır:
 1. Boğazların kesin durumunu belirlemek
 2. İzmir'in Yunanlılara bırakılması ile ortaya çıkan İtalyan Yunan anlaşmazlığını gidermek
 3. Artan Türk halkının tepkisini azaltmak

 18-26 Nisan 1920 tarihinde San Remo Konferansı'na katılan İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcileri
bir metin üzerinde anlaştılar.
 İtilaf Devletleri, hazırladıkları barış antlaşmasının taslağını Osmanlıya kabul ettirmek için Mayıs
ayında Osmanlıdan bir temsilci istediler.
 Bu konferansa Osmanlı Devleti adına, sadece gözlemci olarak Tevfik Paşa katılmıştır. Tevfik Paşa,
Osmanlı Devleti’ne önerilecek antlaşmanın şartlarının (11 Mayıs 1920'de)
 “Antlaşma Şartlarının bağımsız bir devlet anlayışıyla bağdaştırılması mümkün değildir.” diyerek
kabul etmedi.
 Osmanlı hükümetine de son derece ağır olduğunu, onaylanmaması gerektiğini bildirmiştir.
 İtilaf Devletleri Osmanlı Devleti'ni Antlaşmaya zorlamak için ne yatılar?
 İtilaf Devletleri Yunan ordusuna, Bursa-Eskişehir hattına doğru son derece kapsamlı ve büyük bir
saldırı yaptırmışlardır.
 Bir anda büyük miktarda toprak kaybedilmiş, Bursa, Yunan işgaline uğramış, Yunanlılara Eskişehir
yolu açılmıştır.
 Böylece Osmanlı hükümetine, antlaşmayı kabul etmeleri için gözdağı vermiş oldular. Damat Ferit
Türk tarafının Osmanlının isteklerini bildirildi ise de San-Remo kararlarının değişmeyeceği ve 27
Temmuz 1920'ye kadar anlaşmayı imzalamaları istendi.
 Damat Ferit başkanlığındaki bir heyet Fransa’ya giderek Sevr Antlaşmasını imzaladı. (10 Ağustos
1920)
 Yunanlıların bu taarruzu Mustafa Kemal’in, Kuvâ-yı Milliye’nin artık yetersiz olduğunu
kanıtlayabilmesini sağlamıştır.
 Bu işgalin ardından düzenli ordunun kurulması kararı alınmıştır.

Antlaşmanın Şartları: 11 bölüm, 433 maddeden oluşan bu antlaşmanın önemli maddeleri şunlardır.
 İstanbul, Osmanlı Devleti'nde kalacak ancak azınlık hakları tanınmadığı takdirde İstanbul Türklerden
geri alınacaktır.
 Boğazlar, içinde Türk olmayan bir komisyon tarafından yönetilecektir. Boğazlar tüm gemilere açık
tutulacaktır. (Yorum: Bu karar ile boğazlar Türk toprağı olmaktan çıkıp uluslararası karasuyu
sayılacaktır.) Doğu Anadolu’da Ermeni, Güneydoğu Anadolu’da Kürt Devleti kurulacaktır.
Ermenistan sınırlarını Wilson belirleyecektir. (Yorum: Osmanlı Devleti’ni parçalayıp Anadolu’da
iki yeni devlet kurulması amaçlanmıştır.)
 Kapitülasyonlardan bütün devletler yararlanacaktır. (Yorum: Bu kararla Osmanlı Devleti Ekonomik
yönden İtilaf Devletleri’ne bağlı kalmıştır.)
 İmroz ve Bozcaada Yunanistan’a verilecek,
 İzmir Türk toprağı sayılacak ancak yönetimi Yunanistan’a bırakılacaktır.
 Arap toprakları ve Irak İngiltere’ye bırakılacaktır.
 Mardin, Urfa, Suriye, Çukurova, Sivas ve Malatya Fransa’ya verilecektir.
 Antalya, Konya, Batı Anadolu İtalya’ya bırakılacaktır.
 İç Anadolu ve Karadeniz bölgeleri Osmanlı toprağı sayılacak fakat burada İtilaf Devletleri’nin
egemenlik hakları geçerli sayılacaktır.
 Osmanlı 50.700 kişilik bir ordu bulundurabilecek ancak bu ordunun ağır silahları olmayacaktır.
 Türkiye’nin kaynakları savaş tazminatı ödemeye yeterli değildir. Bu nedenle İtilaf Devletleri
tarafından mali bir komisyon kurulacaktır.
 Komisyonun atayacağı bir genel müdür, Osmanlı gümrüklerinin başına geçecek ve gümrük gelirleri
öncelikli olarak İtilaf Devletleri giderlerine, kalanlar ise Osmanlı’nın ihtiyaçlarında kullanılacaktır.
 Türkiye’nin kara ve denizlerinden İtilaf Devletleri vergi ödemeden yararlanabilecektir.
 Azınlıklar hakları genişletilerek devam edecektir.

Sevr Antlaşması’nın önemi:


 Osmanlı Devleti’nin bütün haklarının elinden alınmasından dolayı Osmanlı Devleti sona ermiştir.
 Osmanlı Devleti’nin imzaladığı son antlaşmadır.
 Ayrıca Sevr Barış Antlaşması ölü doğmuş bir antlaşmadır.
 Sevr neden ölü doğmuş bir antlaşmadır?
Yürürlükte olan Kanun-î Esasi’ye göre uluslararası bir antlaşmanın geçerli sayılabilmesi için
Mebuslar Meclisi tarafından onaylanması gerekir. Oysaki Osmanlı Mebusan Meclisi Sevr’in tam
tersi olan Misak-ı Millî ilan edildiğinde dağıtılmıştır. Dolayısıyla Sevr’in hukukî bir geçerliliği
yoktur.
 Türk ulusunu köleleştirmesi, bağımsızlığını elinden alınmasından ve Misak-ı Millî’ye karşı
olmasından dolayı TBMM kabul etmemiştir.
 Türk halkı, savaşarak işgalcileri Anadolu’dan atmış ve Sevr’in uygulanmasını engellemiştir.
 Not: Bu antlaşma, Osmanlı Mebusan Meclisi olmadığı için Damat Ferit başkanlığında toplanan
Saltanat Şurası tarafından onaylanmıştır.
 Anlaşmayı imzalayanlar 19. Ağustos 1920'de B.M.M. tarafından vatan haini sayılmışlardır.
 Türk Milletini yok saymaktadır.

You might also like