Professional Documents
Culture Documents
uzlaştırma kuramı
Sibel DOSTOĞLU
[F
îngiliz mimar, eleştirmen ve kuramcı Colin Rowe, Liver- "Toplumsal Darvinizm'in -doğal seçme ve en güçlünün
pool Mimarlık Okulundan mezun oldu. Ünlü mimarlık tarih- yaşaması- bir başka biçimde ortaya çıkması ile, dünyanın
çilerinin yetiştiği WarburgEnstitüsünde Rudolp Wittkover'in büyük kentlerinin tecavüze uğraması sürüyor. Geriye eski ve
öğrencisi oldu. Rönesans, Maniyerizm ve Modern Mimarlı- ayartıcı bir öğüt kalıyor: 'Tecavüz kaçmılmazsa ondan zevk
ğın analitik ilkelerini inceleyen kuramsal yazıları 1940'larda almaya bak.' Ama eğer, fütüristlerin 'kuvvetliyi kutlayalım'
"Architectural Revieuı" Dergisinde yayınlandı, ki bu yazılar inancının da özünü oluşturan bu öğüt vicdanlar tarafından
daha sonra, 1972'de "İdeal Villanın Matematiği ve Diğer kabul edilebilir cinsten değilse, oturup tekrar düşünmeliyiz.
Makaleler"adıyla bir kitapta toplanacaktır. Elinizdeki yazı bundan söz ediyor işte. Yapıcı hayal kırıklı-
1952'de ABD'ye gelerek Yale üniversitesinde Henry ğı için bir öneri: Düzenle düzensizliğin, basitle karmaşığın,
Russel Hitchcock'un derslerini izledi. 1953-56 arasında sürekli referanslarla gelişigüzel olguların, özel ile kamusalın,
Teksas'ta Austin Üniversitesinde tarih ve kuram öğrettikten yeni buluşlarla geleneğin, geçmişe bakışla kehanetlerin aynı
sonra, Cambridge'den aldığı teklifle İngiltere'ye döndü ve anda birlikteliği için bir çağrı. Bizim için, modern kentin
1962'ye kadar, İngiltere'nin ünlü "akademik modernistleri" bazı erdemleri olduğu açık; sorun, modern bir söylemin ge-
Sir Leslie Martin ve Colin St. John Wilson ile birlikte Cam- rekliliğini kabullenirken, bu erdemleri koşullara cevap vere-
bridge 'de çalıştı. bilir hale getirmek."
1962 'de ABD 'ye dönerek Cornell Üniversitesinde "Ur- (C. Rouıe and F. Koetter, Collage City, Camb. Mass:
ban Design" programını yeniden örgütledi. Kolaj Kent kita- The MİT Press, 1984, Introductıon, s. 8)
bında özetlenecek olan düşünceleri bu dönemde gelişti ve
kuramcı/eğitimci olarak etkinliği arttı. Fret Koetter ile bir-
likte yazdığı "Kolaj Kent" 1978'de basıldı. Etkin yapıtı Kolaj Kent'e yukarıdaki sözlerle giriş ya-
Cornell Üniversitesindeki görevini sürdüren Colin pan Colin R o w e , b u sözlerden de anlaşılabileceği üzere, mev-
Roıue'un ABD mimarlık dünyasındaki tartışmalarda da
cut koşullardan yola çıkan, iddiasız ve "ayaklan yere basan"
önemli bir yeri vardır. New York Beşlisi diye bilinen grubun
bir kent/mimarlık kuramının sözcüsü. Mucizeler yaratılama-
(P. Eisenman, M. Graves, C. Gıvathmey ve R. Siegel, J. Hej-
duk, R. Meier) ardındaki kuramcı olarak, elit ve yeniden yo- yacağını ve hiçbir durumun mükemmel olmadığını bilerek,
rumlanmış bir modernizmin savunuculuğunu yapmakta, tavizlerle çalışmaya ve uzlaşmaz gibi görünen uçları - en
özellikle de R. Venturi ve C. Moore'un temsil ettiği popülist başta da "geleneksel" ile "modern"i- uzlaştırmaya dayanan
çizgiye karşı kampta yer almaktadır. bu kuram, Modern Mimarlığın eleştirisi ve krizi tartışmaları-
7 MİMARLIK 84/9
nın bütün hararetiyle sürdüğü 70'li yıllardaki en önemli dü-
şüncelerden biri hiç kuşkusuz. Çoğu kez "sağduyunun ye-
niden inşası" 1 olarak nitelendirilen, karşıt fikirlerin didiş-
mesi yerine "aydın bir çoğulculuk " (enlightened pluralism)
görmek isteyen bu düşünce biçimi, salt bir kent/mimarlık
kuramından öte, bir dünya görüşü ve politik göndermeler
(implications) de içeriyor. Mimarlıktan politikaya her alan-
da siyahlarla beyazlar kavgasının yetersizliğini, aslında tüm
renklerin gri tonlarından oluştuğunu hatırlatıyor. Ancak
bu, içinde her şeyi barındıran, "ortadaki" kavramsal alan- j İ._/_J
dan (the-in-between) hareketle yapıcı bir eylem programı V i l l a M a l c o n t e n t a ve V i l l a S t e i n a n a l i t i k d i a g r a m l a r ı .
olabileceğini söylüyor. Kentler için de bundan başka çare Villa Malcontenta, plan. Palladio. v i l l a Stein, plan. Le Corbusier.
yok, toplumlar için de... Bir başka deyişle, mimar/plancı 1 =
olmakla aydın olmak farklı şeyler değil Colin Rowe için.
Kolaj Kenti birlikte yazdığı Fred Koetter, F. Scott Fitz-
gerald'dan bir alıntı yaparak şöyle özetliyor bu tavırlarını:
"Birinci sınıf bir aklın göstergesi, aynı anda iki karşıt
düşünceyi zihinde barındırabilmek ve gene de eylem yete-
neğini koruyabilmektir. örneğin kişi hem her şeyin ümitsiz-
liğini görüp, hem de onları değiştirmek isteyebilmelidir."2
8 MİMARLIK 84/9
"Bütün ütopik projeksiyonlarda, ister istemez, 'top-yekun İlkeler düzeyinde Palladio-Mies Van der Rohe paralel-
politika' ve 'top-yekun tasarım'dan bir şeyler vardır. Ütopya leri, "Neo-klasisizm ve Modern Mimarlık" (1956-57) maka-
hiçbir zaman seçenek tanımamıştır. ThomasMoore'un Uto- lesinde çiziliyor. "Maniyerizm ve Modern Mimarlık" (1950)
pia'sında yaşayanların 'mutlu olmamaları imkansızdı, çün- makalesinde ise, Le Corbusier'nin La Chaux-de-Fonds'daki
kü iyi olmaktan başka seçimleri yoktu.' Ve ister lügat ister Villa Schwob'unun (1916) etüdünü yapıyor Colin Rowe:
mecazi anlamdaki bütün ideal toplum fantezilerinde bu, hiç Palladio'nun Vicenza'daki Casa Cogolla'sından (giriş cephe-
seçeneksiz iyilik içinde yaşama ideali var varolagelmistir sindeki sağır panel), Ledoux, Gabriel ve Fransız Akademik
Colin Roıve ve Fred Koetter Mimarlığına kadar (simetri, oval pencereler vs.) pek çok re-
feransla, tarihin sürekliliğini ima ediyor. Rowe'a göre, Le
Corbusier'nin "Tüm Eserleri"nde Villa Schwob'dan söz edil-
memesi, Modern Mimarlığın basite indirgenip sloganlaştınl-
Sir T h o m a s M o r e ' u n C t o p y a ' s ı n a a n b i r r e s i m .
mış polemiğini örnekliyor: Corbusier'nin mimarlığında,
-kent önerilerindeki köktenci ve tarihi yadsıyan t u t u m u n a
karşılık- örtük bir "tarihin farkındalık " ve "uzlaşmaya ha-
zırlık " olduğunu gözlerden kaçırıyor.
V
ÜTOPYA VE GELENEK
Colin Rowe, kendi entelektüel kaynaklarının en başın-
da bilim felsefesinin ünlü ismi Kari Popper'ı sayıyor. Popper,
planlanmış ve sımsıkı yalıtılmış toplum modelleri olarak
gördüğü ütopyaların hoşgörüsüzlüğü, farklılıkların bastırıl-
masını, çoğu kez kendini "değişme " gibi gösteren bir dura-
ğanlığı ve nihayet şiddeti doğurduğunu düşünüyor; somut
kötülükleri yok etmeye çalışmak yerine, soyut iyiliklerin
peşinden koşmaya kalkıp despot oldukları için eleştiriyor
onları. 5
Popper'ın ütopyalara ve "topyekun tasanm"lara karşı
düşünceleri, Colin Rowe'un önce "Ütopyanın Mimarlığı"
(1959) makalesinin, sonra da "Kolaj Kent"\n esasını oluştu-
ruyor ama, Colin Rovve ütopyayı tümden reddetmiyor:
Ütopyaların sınırlarını görmeye, onları harfi harfine almak
yerine bir "yöneltici" olarak düşünmeye davet ediyor bizi.
Bu bağlamda, Modern Mimarlığın-niyetlerini de "reçete de-
ğil şiir" 6 olarak görmeyi öneriyor; İncil hikayelerini ya da
vaadedilen Yeni Kudüs'ü anımsatan Modem Kent imajı da
-o cam ve betondan yapılmış, parıldayıp tüm kötülüklerin
sonunu getirecek olan ferah, geleceğin kenti- böyle bir şiir
Rowe için. Bu şiiri var olanla uzlaştırmak, modernle gele-
nekseli, fantezi ile gerçeği bir araya getirmek gerekiyor ve-
rimli bir eylem programı için. Geleneğin kaçınılmazlığını
savunan Popper gene esin kaynağı: Bilim nasıl hipotezlerin
eleştirilip yerlerine yenilerinin konmasıyla ilerliyorsa, top-
lumlar da ancak geleneklerden yola çıkılıp, onların yavaş
yavaş elden geçirilmesi ve yenilenmesiyle ilerleyebilir. Gele-
nek aslında -ikilem gibi gözükse d e - ilerlemeyi sağlayan bir
"eleştirel araç ": Yenilik ve fanteziden elbette güç alacağımı-
"Yarı Cennet Bahçesi, yarı Yeni Kudüs'tü bu vaat edilen zı söylüyor Colin Rowe, ama bu güç, kaçınılmaz olarak, bi-
kent imajı; altından ve kıymetli taşlardan inşa edilmese linen ve var olanla ilişkili olmak, anılarla yüklü bir çerçeve-
bile, ışıldayıp parıldayan bir cam/beton kent olarak zama- ye oturmak zorunda. O halde, nostalji ile kehaneti (nostal-
nın yaralarını saracak, saf ve bütün yükselecek, içinde ebedi gic vs prophetic), anımsama ile beklentiyi, arkadya ile ütop-
bolluk ve iyilik hüküm.sürecek ti." yayı kesin çizgilerle birbirinden ayırmak saçmadır. Colin
Rowe'un deyişiyle, ideal kent hem bir anılar tiyatrosu
Colin Roıve ve Fred Koetter
(theatre of memory), hem de bir kehanet tiyatrosu (theatre
Ville Contemporaine.Le Corbusier. of prophecy) olmalıdır. Bunları uzlaşmaz uçlar gibi göster-
mek nasıl yanlışsa, birinci kavramın taraftarlarını "tutucu-
lar", ikincisininkini de "radikaller" olarak niteleyen genelle-
meler de öyle yanıltıcıdır:
MİMARI.IK o4/S 9
mek en akıllıca iş. Çünkü kehanet olmadan umut olmadığı
gibi, anılar olmadan da iletişim olmaz.
KİRPİLER VE TİLKİLER
Colin Rowe'a esin kaynağı olan bir diğer isim de Isiah
Berlin, özellikle düşünürün "Kirpi ile Tilki" (1957) makale-
si. Berlin, insanları ya da düşünce biçimlerini çok genel iki
kategoride topluyor: Tek ve büyük bir şeyi bilen, her şeyi
bu tek, hakim ve evrensel ilkeye bağlayan "kirpiler" ile,
pek çok şeyi bilen, aynı anda çok farklı -bazen çelişkili-
hedefleri kovalayabilen "tilkiler". Bu tanımlamalardan ya-
rarlanıyor Colin Rowe: Plato,Dante, Dostoyevski'yi "kirpi",
Aristoteles, Shakespeare, Joyce'u "tilki"ye daha,yakın bul-
mak, örneğin Palladio'yu "kirpi",Guilio Romano'yu "tilki"
olarak görmek mümkün oluyor. Gropius, Mies, Hannes
Meyer ünlü "kirpiler" arasında sayılırken; Le Corbusier, za-
man zaman kirpi kılığına giren bir tilki olarak, aslında kirpi-
lerle tilkilerin kesin çizgilerle ayrılamayacağını örnekliyor
(aksi halde kendi öncülleriyle çelişmiş olurdu Colin Rowe).
Polemikçi sıfatıyla koyduğu kategorileri çoğu kez kendisi
bulanıklaştırıp, "İdeal Villa'nm Matematiği"nde ayrıntılı
analizi yapılan "tilki Le Corbusier", sıra kent önerilerine ge-
lince kirpileşip, Paris'i kendi yüce düşüncesi uğruna bir ta-
bula rasa haline getirebiliyor (Plan Voisin, 1925). Bu bir
"karmaşık ev/basit kent" ya da "incelmiş (sophisticated) bi-
rey/slogancı topluluk" sendromu Colin Rowe için. Aynı te-
mayı Fred Koetter "Arafta Kalmış üzerine Notlar" isimli
Versailles, plan makalesinde işliyor: 8 Aydınlanma çağından beri düşünceler
dünyasının hep karşıt güçlerin savaştığı bir arena olarak al-
"... bir tarafta, her şeyi tek ve merkezi bir görüşe, eksiksiz gılandığını, çözümün hep karşıt görüşü yok etme düşünce-
bir sisteme bağlayan ve o çerçevede düşünüp, hissedenler sinde arandığını söylüyor. Sadece son yıllarda mimarlık dün-
diğer tarafta ise, çoğu kez ilintisiz, hatta çelişkili, ya da ahla- yasına sunulmuş ünlü karşıtlıkları, biz/onlar ikilemelerini
ki veya estetik bir ilkeyle bağlı olmadan, ancak psikolojik anımsatıyor: Beyazlarla griler (New York Beşlisi) "ya o, ya
veya fizyolojik bir nedenle de facto bir biçimde ilişkili, bir- bu "culara karşı "hem o, hem &u"cular (Venturi), dıştalayı-
den fazla hedefin peşinde koşanlar. Bu sonuncuları 'merkez- cılara (exclusivists) karşı kapsayıcılar (inclusivists) (Charles
geV değil'merkezkaç' hayatlar yaşar, işler yapar ve düşünce- Moore), modemistlere karşı post-modernistler (Charles
ler geliştirirler. Pek çok düzeyde hareket eden dağınık dü- Jencks) gibi... Oysa "arafta kalmışlık" kategorisi gerçeğe
şünceleri çok çeşitli deneyimlerin ve nesnelerin özünü kapar çok daha yakın, çünkü gerçek "... karmaşık, çok çeşitli,
onları değişmez, tek ve bazen fanatik bir görüşün içine kaypak, belirsiz, tanımlanması güç" 9 bir şey. Ne yazık ki
almaya, ya da dışında bırakmaya bilinçli ya da bilinçsiz bir belirsiz tanımlar çekici değil; "muğlak" olan "kirli" sayılı-
gayret göstermezler. Birinci tipteki entelektüel ve artistik yor. Dolayısıyla da güçlü ve inandırıcı bir polemik için orto-
kişilik kirpilere, ikincisi ise tilkilere dahildir." • doks olmak, kirpi maskesini takmak gerekiyor - L e Corbu-
Isaiah Berlin sier gibi-.
Villa Adriana, Luigi Canina'nın planı.
KOLAJ KENT
10 MİMARLIK 84/9
de bir araya gelmiş nesnelerin anıtsal etkisinden oluşmuş
bir parçalar kenti (city of fragments)". 1 0 Kolaj Kent kitabı-
nın başında yer alan varsayımsal bir kent planı, "Birleşik
Mevcudiyetler Kenti" (City of Composite Presence), sözü
edilen "eklektik parçaların anıtsal etkisi" düşüncesini örnek-
liyor bize.
Topyekun tasarıma karşı "kolaj" düşüncesi, herşeyi çö-
züp yoktan var eden mühendis/"kirpi" mimar yerine, bir ke-
nara atılmış nesneleri alıp bütünleştiren ve yeni kullaıuu.utr
getiren "brikolör" (bricoleur)/"<ı7/e;'" mimar tipini de bera-
berinde getiriyor. Le Corbusier'nin "... kendi zamanlarının
aletlerini de yapan mühendisleri" (Towards A New Archi-
tecture) değil, Levi-Strauss'un "... belli bir proje için tasar-
lanmış özel aletler yerine, elde ne varsa onunla çalışabilen
çok farklı ve değişik işlerin üstesinden gelebilecek brikolör"
(The Savage Mind) tipi bize "Kolaj Kent"i sunabilir. 11 Çe-
şitli örneklerle besleniyor bu tartışma: Versailles tek ve
muhteşem bir düşüncenin inşa edilmiş biçimi, bir "topye-
kun tasarım", "kirpici" bir tavır... Oysa Tivoli'deki Villa
Adriana, duruma, araziye, rastlantısal faktörlere tavizler ve-
ren, birden fazla düşünceyi içinde barındıran "tilkice" bir
tavır, "kolaj" kavramına daha yakın bir örnek.
Nihayet Colin Rowe ve ekibinin 1978'de Roma Inter-
rotta sergisi için hazırladıkları çizimi, kolaj kentin tarihle
modernin yanyanalığı savının bir ifadesi olarak okuyabiliriz.
Ölçek, çağrışımlar, tipoloji vb. açılardan tamamen eklektik
pek çok öğe, tarihin her döneminden fırlayıp kent dokusu
içinde kaynaşıyor bu planda: Labirent, ziggurat, Roma Ti- B i r l e ş i k M e v c u d i y e t l e r K e n t i . D a v i d G r i f f i n ve H a n s K o l h o f f .
yatrosu, ideal kentler, italyan yamaç kasabaları, Mısır tapı-
nakları, Ville Radieuse usulü peysajlar gibi pek çok gönder-
me bulmak olanaklı, ö y l e ki adeta kendi başlangıç noktası-
nı yadsıyarak, "kolaj"ın bir "topyekun tasarım" haline gel-
diğini görüyoruz Roma Interrotta'da -ki bu noktaya tanıt- "jKari Popper'in anti-ütopik polemiği ile Isaiah Berlin'in
mamızın sonundaki kısa eleştirel bölümde değineceğiz-. temelde anti-kirpi vurgusu veri olmak üzere, savımız açık-
tır: Küçük ve hatta çelişkili parçaların (adeta farklı rejimle-
rin ürünleriymişçesine) üst üste birikmesi düsüncesi, politik
UZLAŞTIRMA KURAMI OLARAK koşulların nasıl olsa fiyaskoya dönüştüreceği 'topyekun' ve
"BAGLAMCILIK" 'hatasız' çözümler içeren fantezilerden daha iyidir
Mİ M A R L I K 84/9 11
likle de İngiltere'deki etkinliğini hatırlatalım. Pek çok mi-
mar, "bağlamcılık", "kolaj" kavramı, tarihle alışveriş içinde
bir çağdaş mimarlık gibi düşüncelerin kendi tasarım anlayış-
larını yönlendirdiğini şık sık yineliyor. Bunların en başında
da kuşkusuz James Stirling geliyor. Daha Liverpool'daki öğ-
rencilik yıllarından başlayarak, Colin Rowe'dan "tarihe ve
klasik mimarlığa ilgi ile bakmayı", "modern mimarlık adına
bütün kültürel geçmişimizi silip atamayacağımızı" öğrendi-
ğini söylüyor Stirling ve "... ilerlemek için geriye bakmalı-
yız" diyerek belirtiyor son yıllardaki düşüncelerini. 1 3 Örne-
ğin, Stuttgart Devlet Galerisi binasını -Schinkel ve Asplund'a
göndermelerle- "aydın çoğulculuk" örneği, Roma Interrot-
ta "kolaj"ını ise "bir bağlamcılık tezi" olarak nitelemesi, Co-
lin Rowe etkisinin kullandığı dile bile yansıdığını gösteriyor.
Modernizmin eleştirisiyle sahneye çıkan sayısız stil,
akım ve yaklaşımdan oluşan çoğulcu tablo düşünüldüğünde,
böyle bir tabloyu haklılaştıran bir kuramcı olarak Colin R o m a Interrotta projesi. Colin Rowe.
Rowe'un yaptığı etki fazla şaşırtıcı değil aslında.
12 MİMARLIK 84/9
lerinden hiç farkı olmayan bir seri olay kalır elimizde. "16
Ama gene de, tekçilik (monism) ile "tümüyle görelilik"
(total relativism) arasındaki özlenen nokta tanımlanamadığı
sürece, her türlü düşünceyi içinde barındırmaya dayanan bir
felsefe, sonunda bir praksis kuramından (theory of praxis)
yoksun, pragmatik/hümanist/apolitik bir konumda kalmak-
tan kurtulamıyor. Kimileri için en zayıf noktası, kimileri
içinse en büyük erdemi bu,Sözkonusu felsefenin.
NOTLAR:
KAYNAKÇA
13 M İ M A R L I K 84/9