You are on page 1of 96

Craig Drake

www.yerlibilimkurgu.com 1
Facebook sayfasında ve İnternet sitemizde tanıtımını yaptığımız, yerli bilimkurgu romanlarının incelemelerinin
yanında; kısa öyküler, ülkemizde ve dünyada bilim alanındaki gelişmeler, film ve çizgi film incelemeleri, çizgi
romanlar, film müzikleri incelemeleri, yerli ve yabancı bilimkurgu yazarlarının tanıtımı, yabancı bilimkurgu roman
incelemeleri, film yönetmenleri, anime eserler, bilgisayar oyunları ve daha pek çok konu

Yerli Bilimkurgu eserlerinin tanıtımının yanında, yabancı eserlere ve magazinsel haberlere de yer vermemizin
sebebi, daha uzun soluklu bir dergiyi hayata geçirmek amacını taşımaktadır.
Öncelikli konularımız Yerli Bilimkurgu Eserleri ve Kısa Öykü Yarışması katılımcılarının öyküleridir.

Dergimize katkıda bulunmak için, yazılarınızı, incelemelerinizi, çizimlerinizi, tasarımlarınızı, kısa öykülerinizi,
yerlibilimkurguyukseliyor@gmail.com
adresinden bizlere ulaştırabilirsiniz.
Dergimiz; tanıtım, bilgilendirme ve gönüllü yazarların - çizerlerin desteği ile şekillenmektedir. Kâr amacı gütmez.

YERLİ BİLİMKURGU YÜKSELİYOR


Genel Koordinatör HASAN ÖNAL
Editör ESRA UYSAL
Sanat Yönetmeni BURAK FEDAKAR Yayın Yönetmeni İSMAİL ŞAHİN Çeviri-Arşiv ARDA TİPİ
Yayın Danışmanı SELMA MİNE
Tasarım SEZAİ ÖZDEN - ZAZİ SANAT
Web Tasarım - Dijital Tasarım ENDER GÖKÇİMEN - endergokcimen@gmail.com
Yazarlar
SELMA MİNE
KUBİLAYHAN YALÇIN
ESRA UYSAL
BURAK FEDAKAR
İSMAİL ŞAHİN
HASAN ÖNAL
ARDA TİPİ
MUHİTTİN YAĞMUR POLAT
Katkıda Bulunanlar
ÖZGEN BERKOL DOĞAN KÜTÜPHANESİ - CEM KILIÇ - DİLAY NİSA VURAL - ÖNER ÇAYIRLI - MURAT K. BEŞİROĞLU
GÜRHAN ÖZTÜRK - AYSUN ERDOĞAN - ABDÜLKADİR DOĞANAY - SEZEN AKSIN SİVRİKAYA - EMRE ERYILMAZ
EKİN CAN SEYHAN - FİRDEVS SONGÜL ÖZDEN - ÜMİT YAŞAR ELİF ÖZKAN - MEHMET KARDAŞ - KORALP ERİN - İSMAİL TURHAN - METİN UÇAR
NURAY BULAT - SEYHAN YILDIZ YILDIRIM - EKİN ERTARAKÇI
KİTAPLA MUHABBET FACEBOOK GRUBU - VOIDRUNNER - ACİL TİYATRO SANAT MERKEZİ
kapak illustrasyonu SEZAİ ÖZDEN
www.yerlibilimkurguyukseliyor.com - www.yerlibilimkurgu.com
yerlibilimkurguyükseliyor@gmail.com

2 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


Ekim - sayı 18
Mikro Öyküler
Edgar Allan POE Biz
ARDA TİPİ 6-17 Neredeyim Ben?
Burak FEDAKAR 68-69
Ayın Kitap İncelemesi
Nötralizör 6.Yerli Bilimkurgu Yükseliyor
Dost KÖRPE Kısa Öykü Yarışması Üçüncüsü
İSMAİL ŞAHİN Ses
20-21
EMRE ERYILMAZ 70-71
Esra Uysal’ın Not Defterinden
ESRA UYSAL 22-23
Bilgisayar ve Video Oyunlarında
6.Yerli Bilimkurgu Yükseliyor Bilimkurgu:
Kısa Öykü Yarışması Birincisi STARCRAFT - Bölüm 1
Bulut Çobanı MUHİTTİN YAĞMUR POLAT 72-76
ABDÜLKADİR DOĞANAY 24-25
Roman Bölüm-1
Kütüphanemden Seçtiklerim Kapının İncisi
ESRA UYSAL 26-27 AYSUN ERDOĞAN 78-82

6.Yerli Bilimkurgu Yükseliyor Kısa Öykü


Kısa Öykü Yarışması İkincisi Empat II
Sonsuz Aşk EKİN CAN SEYHAN 84-85
SEZEN AKSIN SİVRİKAYA 28-30
Yerli Bilimkurgu Yükseliyor’un
Öne Çıkan Paylaşımları
Günümüze Işık Tutan Bilimkurgu
HASAN ÖNAL 86-89
Filmleri ve Dizileri
1970-1990 - Yazı Dizisi - 16
Bilimkurgu Yazarlarımız ve
SELMA MİNE 32-50 Eserleri - 2018
SEZAİ ÖZDEN 90-93
Kısa Öykü
Oyun
MURAT K. BEŞİROĞLU 52-55 Mikro Çizgi Roman
SEZAİ ÖZDEN 94
Roman / Bölüm - 7
Son İnsan
GÜRHAN ÖZTÜRK 56-64
Sokak Röportajlarında
Editörün Gelecekten Anıları - 11
Şölen
SELMA MİNE 66-67

www.yerlibilimkurgu.com 3
Tüm satış noktalarında!

Bu seçki, Özgen Berkol Doğan’a ithafen yazılmıştır.

4 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


www.yerlibilimkurgu.com 5
Çeviri Derlemesi

Arda Tipi

Edgar Allan POE


Bazı yazarlar vardır; kalemlerini mürekkep yerine gecenin kuzguni
karanlığına daldırırlar. Gözleriniz satırlarını tamamladığı vakit yüreğiniz
tekrar hatırlar sisler içindeki o kadim yuvasını.
oe’nin dünya edebiyatında sahip olduğu önemli yer, temel olarak, hem şiir hem
P de kurmacada kısa biçim için büyük etkiler teşkil eden ustalık ve derinlikte kısa
öyküleri, şiirleri ve eleştirel kuramlarına dayanmaktadır. Modern kısa öykünün mimarı
olarak edebiyat tarihi ve el kitaplarında ele alınan Poe, aynı zamanda 19.yüzyıl Avrupa
edebiyatında “sanat için sanat” hareketinin öncüsüdür.

6 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


aha önceki eleştirmenler ağırlıklı olarak ahlaki New York’a ve daha sonra da teyzesinin evinde
D veya ideolojik genellemelere yoğunlaşırken,
Poe eleştirisini bir çalışmanın etkililiğine veya
yaşayan Maria Clemm’in bulunduğu Baltimore’a gitti.

başarısızlığına katkıda bulunan tarz ve yapının


özellikleri üzerine odakladı. Kendi çalışmalarında,
ilham verici, özgün bir hayal gücünün yanı sıra
mükemmel bir dil ve teknik hakimiyet sergilemiştir.
Poe’un şiiri ve kısa hikâyeleri, modern edebiyatın
yönünü değiştiren 19.yüzyılın Fransız sembolistlerini
büyük ölçüde etkiledi. Poe’nun edebiyat tarihindeki
ağırlğını belirleyen de bu felsefi ve sanatsal etkileşimdir.

Poe’nin babası ve annesi, doğumu sırasında


Boston’daki bir repertuar şirketinin üyeleri olan
profesyonel oyunculardı. Hazin şekilde, her ikisini de
onraki birkaç yıl içersinde Poe’un ilk kısa
üç yaşından önce kaybetti. Kendisini evlatlık olarak
alan, ancak asla yasal olarak nüfusuna kabul etmeyen
S hikâyeleri Philadelphia’daki Saturday Courier’da
yayınlandı ve Şişede Bulunan Mesaj adlı öyküsü
Virginia’lı müreffeh bir ihracatçı olan John Allan’ın
Baltimore Saturday Visitor’da en iyi hikâye dalında
evinde büyüyecekti. Bir çocuk olarak Poe, zamanının
para ödülü kazandı. Yine de, Poe’nun kazancı
en iyi okullarında okudu. 1825’te Charlottesville’de
bağımsız bir yaşam sürdürmeye yetmiyordu. Allan’ın
bulunan Virginia Üniversitesi’ne kabul edildi.
1834’teki ölümü ona bir miras sağlamış oldu. Ertesi
Orada geçirdiği süre zarfında akademik alanda öne
sene, Richmond’daki Southern Literary Messenger’ın
çıkmaktayken, ciddi borçları ve babalığı Allan’ın
editörlük teklifini kabul ederek teyzesi ve 1836’da
yetersiz mali desteği nedeniyle bir yıldan kısa bir
evleneceği on iki yaşındaki kuzeni Virginia’yı
süre içinde ayrılmak zorunda kaldı. Poe’nun Allan ile
yanına aldı. Böylelikle mali sorunları geçici olarak
olan ilişkisi 1827’de Richmond’a dönüşüyle kopma
hafiflemiş oldu. Southern Literary Messenger Poe’nun
noktasına geldi. Boston’a gitmesinden kısa bir süre
sonraki on yıl boyunca yöneteceği birkaç derginin
sonra ise orduya katıldı. İlk şiir koleksiyonu Tamerlane
ilkiydi ve bu sayede Amerika’nın önde gelen mektup
ve Diğer Şiirler’i bu esnada yayınladı. Ne var ki eseri
yazarlarından biri olarak öne çıktı. Poe, sadece şiir ve
okuyucular ve hakemler tarafından pek fark edilmedi.
kurgudaki ustalığıyla değil, aynı zamanda Amerikan
İkinci bir koleksiyon olan Al Aaraaf, Tamerlane ve
edebiyatında o zamana kadar hayalgücü ve içgörü
Küçük Şiirler, 1829’da basıldığında sadece biraz
düzeyine erişilmemiş bir edebiyat eleştirmeni olması
daha fazla ilgi gördü. Aynı yıl Poe, ordudan başçavuş
ile de kendinden söz ettirmekteydi. Poe’nun yazıları
rütbesiyle saygın biçimde terhis oldu. Daha sonra
1830’ların sonlarında ve 1840’ların başlarında oldukça
West Point’teki ABD Askeri Akademisine kabul
dikkat çekmekteydi ancak çalışmalarından elde
edildi. Bununla birlikte, Allan evlatlığına ne buradaki
edilen kazanç yine de yetersiz kalmıştı. Bu vesileyle
öğrenciliğini sürdürmesi için yeterli mali desteği
Burton’taki Gentleman’s Magazine, Philadelphia’daki
sağlıyor, ne de Akademi’den istifa etmesi için gerekli
Graham’s Magazine ve New York’taki Broadway
izni veriyordu. Poe da bu duruma karşılık görevlerini
Journal’ın da editörlüğünü de üstlendi. Karısının
görmezden gelip kuralları ihlal ederek okulu ile
1847’de tüberkülozdan ölümünden sonra, Poe bir dizi
ilişiğinin kesilmesini sağlamak zorunda kaldı. Ardından
romantik ilişki yaşadı. İkinci evliliğine hazırlandığı
1831’de üçüncü şiir kitabı olan Şiirler’i yayımlandığı
1849 yılının Eylül ayı sonlarında bilinmeyen bir
www.yerlibilimkurgu.com 7
sebeple gittiği Baltimore’da 3 Ekim’de bilinci yarı açık duygusunu uyandırmalıdır okuyucuda. Genel kuramsal
biçimde bulundu. Bundan dört gün sonra, hayatının bu temelin haricinde, Poe’nun yazınının bir karakteristiği
son günlerinde neler olduğunu açıklamak için ihtiyacı olan psikolojik yoğunluk söz konusudur özellikle en iyi
olan zihinsel berraklığa tekrar ulaşamadan hayata veda bilinen eserlerini içeren korku hikâyeleri bünyesinde.
etti. Kara Kedi, Amontillado Fıçısı ve Gammaz Yürek
adlı hikâyelerinde, genellikle birinci şahıs anlatıcıdır
ve bu sesle Poe, bir karakterin ruhunun işleyişini
araştırır. Bu teknik, Fyodor Dostoyevski’nin psikolojik
keşiflerinin ve psikolojik gerçekçilik okulunun da
öncülüdür. Usher Evinin Düşüşü, Kızıl Ölüm’ün
Maskesi ve Ligeia gibi gotik hikâyelerinde Poe, onlara
gizemli bir karakter ve sürükleyicilik kazandıran
sembolist, hatta mecazcı bir yöntem uygulamıştır. Bu
durum Nathaniel Hawthorne ve Herman Melville’in
sembolist eserlerinde de görülür. Poe’nun öykülerinin
etkisi, kendisinin öncülük ettiği özgün korku edebiyatı
geleneğinin Ambrose Bierce ve H.P.Lovecraft gibi daha
sonraki yazarlarında da farkedilebilir. Modern korku
öykücülüğünün yaratıcısı olarak elde ettiği başarıya
ilaveten, Poe, bilimkurgu ve dedektiflik öyküsü gibi iki
Poe’un dünya edebiyatına yaptığı en belirgin popüler türün ebeveynlerinden olarak da tanınır.
katkı, yaratıcı yazarlığının yanısıra çağdaşlarının
eserlerine getirdiği eleştirilerde takip ettiği analitik
yönteminden kaynaklanmaktadır. Kendisinin beyan
ettiği niyet, edebiyatın faydacı değerleri haddinden
fazla gözettiğini düşündüğü -ve ‘Didaktikin sapkınlığı’
olarak adlandırdığı eğilimi gösteren- bir ortamda
kesinlikle sanatsal idealleri formüle etmekti. Poe’nun
pozisyonu, saf estetikçiliğin temel koşullarını içeriyor
olsa da edebi biçimciliğe yaptığı vurgu onun felsefi
idealleriyle doğrudan bağlantılıydı: Bir dilin hesaplanan
kullanımı yoluyla kişi, kusurlu olsa da, doğruluk
tasavvuru ve insan varoluşunun temel koşulunu ifade
edebilir. Poe’nin edebi yaratım kuramı iki temel noktayla
açımlanır: Birincisi, bir çalışmanın başarılı sayılması
Hans Pfaall’ın Eşsiz Macerası ve Von
için okuyucu üzerinde bir ‘etki birliği’ yaratması
Kempelen’in Keşfi gibi eserlerinde, henüz 20.yüzyıla
gerekir; ikincisi, bu tekil etkinin üretimi, tesadüfe ya da
kadar fazla üzerinde yoğunlaşılmamış olan yeni bir
ilhamın risklerine bırakılmamalı, üslubun ve öznenin
yazın türünü -yani bilimkurguyu- önceleyen kurgusal
en ufak detayı, yazarın mantık yürütmesinin sonucu
ve fantastik anlatılarını üretmek için zamanının bilim
olmalıdır. Şiirde bu tek etki, Poe’nun üzüntü, tuhaflık ve
ve teknoloji hayranlığından yararlandı.
kayıpla yakından ilişkili tuttuğu bir ideal olan güzellik

8 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


oe’un bilim kurgu alanındaki uğraşısını içinde ve sürrealizm gibi önemli akımların öncüsü olduğu
P yaşadığımız teknoloji çağında ayırdedebilmek
kolay değildir. Poe’nun yazılarında uçan daireler,
gibi, kendinden önceki edebi figürler ve akımların da
takipçisi olmuştur. Şeytani ve grotesk öğeleri kullanımı
lazer silahları veya zaman makineleri yoktur. Eserleri, E.T.A. Hoffman’nın öyküleri ve Ann Radcliffe’in
kendi gününün bilimsel algı ve hayalgücüyle sınırlıdır. gotik romanlarının kendi yazını üzerindeki etkilerini
Poe’un modern bilim kurguya en yakın öyküsü belki gösterdiği gibi, yapıtlarının çoğuna nüfuz etmiş olan
de, sonunda kahramanın bir balon içinde Ay’a seyahat umutsuzluk ve melankoli de 19. yüzyıl romantik
ettiği Hans Pfaall’ın Eşsiz Macerası (Hans Pfaall’ın hareketi ile olan organik bağını yansıtır.
Unparalled Adventure) adlı eseridir. Burada, içinde
Edgar Allan Poe’nun bir kısa kurgu yazarı olarak
kulakları olmayan ve tek bir iletişim aracı (telepati)
ilk aşkı ergenlik döneminde yazmaya başladığı şiirdi.
kullanan çirkin küçük insanların yaşadığı fantastik
Erken dönem şiirleri, Lord Byron, John Keats ve Percy
görünümlü bir şehir keşfettiğini aktarır anlatıcı.
Bysshe Shelley gibi İngiliz romantiklerinin etkilerini
Bunların dışında bilimkurgu alanına dahil yansıtsa da, öznel bakış açısı ve gerçeküstücü, mistik bir
edebileceğimiz apokaliptik diyalogların yer aldığı görüşü gösteren daha sonraki şiirlerinin habercisidirler.
öyküleri de vardır; Monos ve Una (1841), Eiros ve Tamerlane ve Al Aaraaf ise Poe’nun şiirinin, Byronvari
Charmion’un Konuşması (1839), Kelimelerin Gücü kahraman tasvirlerinden, kendi hayalgücü ve bilinçaltı
(1845). Bilimsel aldatmacalar diyebileceğimiz kurgusal yolculuklarının tarifine evrilişinin birer örneğidir.
belgeleri Balon Aldatmacası (1844), M.Valdemar Byron’un Childe Harold’ın Hac Yolu’nu anımsatan
Vakasındaki Gerçekler (1845), Von Kemplen ve Keşfi Tamerlane (Timurlenk), 14. yüzyıl Moğol fatihinin
(1849) yine bilimkurgu yazınına dahil edebileceğimiz yaşamını ve maceralarını anlatır. Al Aaaraaf ise ne
işleridir. iyi ne de kötünün kalıcı olarak varolabildiği, mutlak
güzelliğin doğrudan kavranamadığı bir rüya alemini
tasvir eder. Diğer şiirlerinde – Helen’a, Lenore ve The
Raven (Kuzgun)- Poe ideal güzelliğin kaybını ve onu
yeniden kazanmanın zorluğunu araştırır. Bu parçalar
genellikle sevgilisinin zamansız ölümünün üzüntüsünü
yaşayan genç bir adam tarafından nakledilmektedır.
Helen’a , İngiliz dilindeki en güzel aşk şiirlerinden
biri olarak nitelendirilen üç kıtalı bir lirikdir. Eserin
konusu, anlatıcının gözünde, antik Yunan ve Roma’nın
klasik güzelliğinin kişileşmesi olan bir kadındır.

enzer bir şekilde Poe’un ‘mantık yürütme


B öyküleri’ olan Morgue Sokağı Cinayetleri,
Çalınmış Mektup ve Marie Roget’nin Gizemi, özellikle
HELEN’E

Helen, senin güzelliğin


dedektif kurgusunun başlıca karakterlerini ve edebi Eski zamanların Nicea yelkenlileri gibidir benim için,
kurallarını oluşturan modeller olarak kabul edilir. Poe, Nazikçe, kokulu denizin üzerinden
O bitkin, yol yorgunu gezgini taşır
başarılı yazarları etkilediği ve edebiyatta sembolizm Kıyısına memleketinin.

www.yerlibilimkurgu.com 9
Gezer olmuş denizlerin üstünde Ligeia
O sümbül saçların, soylu yüzün,
Kızıl Ölümün Maskesi
Senin denizkızı alımın getirmişti beni eve,
Morella
Yunanistan olan o görkeme,
Roma olan o azamete. Morgue Sokağı Cinayetleri

İşte, orada, pırıltılı pencere nişinde Oval Portre


Nasıl da bir heykel gibi duruyorsun, görüyorum seni,
Kuyu ve Sarkaç
Akik lambayla elindeki!
Ah, Pyskhe, kutlu diyarlar yöresinden gelen! Diri Diri Gömülüş

Çeviri: Arda TİPİ Çalınan Mektup

Doktor Katran ve Profesör Telek’in Sistemi

L
Gammaz Yürek
enore, ölüleri -yasla ya da dünyasal sınırların
ötesindeki yaşamı kutlayarak- anmanın yollarını
sunar. Kuzgun ‘da Poe, felsefi ve estetik ideallerini
Şiirleri,
başarıyla birleştirir. Bu psikolojik derinlikli eserinde,
genç bir bilgin, ölmüş sevgilisi ile yeni bir yaşamda Al Aaraaf
kavuşma olanağı hakkındaki sorularına cevap olarak Annabel Lee
kuzgunun uğursuz ‘’Bir daha asla’’ tekrarı ile duygusal
Çanlar
bir işkence yaşamaktadır. Charles Baudelaire, The
Raven ‘ın Fransız baskısına girişinde şunları söyler: Denizdeki Şehir
“Bu gerçekten umutsuzluğun uykusuzluğunun şiiridir; Fatih Solucan
hiçbir şey eksik değil: ne fikirlerin ateşliliği, ne
renklerin şiddeti, ne hastalıklı akıl yürütme, ne kendini Rüya İçinde Rüya
kaybetmiş korku, ne de onu daha da korkunç kılan acı Eldorado
çekişin tuhaf şenliği.”
Eulalie

Perili Saray
Önemli eserleri arasında; öyküleri, Helen’e
Kara Kedi Lenore
Amontillado Fıçısı Tamerlane
Maelström’e İniş Kuzgun
M. Valdemar Vakasındaki Gerçekler Ulalume’yi
Usher’in Evinin Düşüşü
Diğer işleri,
Altın Böcek
Polian (1835 – tiyatro oyunu),
Aksak Kurbağa
Nantucketlı Arthur Gordon Pym’in Anlatısı (1838 -
Zıtlık Şeytanı roman)

10 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


The Balloon-Hoax (1844 - Gerçek bir hikâye olarak Kan geldi yüzüme birden daha fazla çekinmeden
basılmış bir gazeteci aldatmacası)
“Özür diliyorum” dedim, “kimseniz, Bay ya da Bayan
Kompozisyonun Felsefesi (1846 – Deneme)
Dalmış, rüyadaydım sanki, öyle yavaş vurdunuz ki,
Eureka: Bir Nesir Şiir (1848 – Deneme)
Öyle yavaş çaldınız ki kalıverdim anlamadan.”
Şiirsel İlke (1848 – Deneme)
Yalnız karanlığı gördüm uzanıp da anlamadan
Işık Evi (1849 - Poe’nun yarım kalmış, son çalışması)
isimli eserlerini sayabiliriz. Kapıyı açtığım zaman.

Gözlerimi karanlığa dikip başladım bakmaya,

Şaşkınlık ve korku yüklü rüyalar geçti aklımdan;

Sessizlik durgundu ama, kıpırtı yoktu havada,


KUZGUN
Fısıltıyla bir kelime, “Lenore” geldi uzaklardan,
Ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin
Sonra yankıdı fısıltım, geri döndü uzaklardan;
O acayip kitapları, gün geçtikçe unutulan,
Yalnız bu sözdü duyulan.
Neredeyse uyuklarken, bir tıkırtı geldi birden,

Çekingen biriydi sanki usulca kapıyı çalan;


Duydum vuruşu yeniden, daha hızlı eskisinden,
“Bir ziyaretçidir” dedim, “oda kapısını çalan,
İçimde yanan ruhumla odama döndüğüm zaman.
Başka kim gelir bu zaman?”
İrkilip dedim: “Muhakkak pancurda bir şey olacak;
Ah, hatırlıyorum şimdi, bir Aralık gecesiydi,
Gidip bakmalı bir kere, nedir hızlı hızlı vuran;
Örüyordu döşemeye hayalini kül ve duman,
Yatışsın da şu yüreğim anlayayım nedir vuran;
Işısın istedim şafak çaresini arayarak
Başkası değil rüzgârdan...”
Bana kalan o acının kaybolup gitmiş Lenore’dan,

Meleklerin çağırdığı eşsiz, sevgili Lenore’dan,


Çırpınarak girdi birden o eski kutsal günlerden
Adı artık anılmayan.
Bugüne kalmış bir Kuzgun pancuru açtığım zaman.

Bana aldırmadı bile, pek ince bir hareketle


İpekli, kararsız, hazin hışırtısı mor perdenin
Süzüldü kapıya doğru hızla uçarak yanımdan,
Korkulara saldı beni, daha önce duyulmayan;
Kondu Pallas’ın büstüne hızla geçerek yanımdan,
Yatışsın diye yüreğim ayağa kalkarak dedim:
Kaldı orda oynamadan.
“Bir ziyaretçidir mutlak usulca kapıyı çalan,

Gecikmiş bir ziyaretçi usulca kapıyı çalan;


Gururlu, sert havasına kara kuşun alışınca
Başka kim olur bu zaman?”
Hiçbir belirti kalmadı o hazin şaşkınlığımdan;

www.yerlibilimkurgu.com 11
“Gerçi yolunmuş sorgucun” dedim, “ama korkmuyorsun Ne demek istediğini böyle kulağımda kalan.

Gelmekten, kocamış Kuzgun, Gecelerin kıyısından; Çatlak çatlak: “Hiçbir zaman.”

Söyle, nasıl çağırırlar seni Ölüm kıyısından?”

Dedi Kuzgun: “Hiçbir zaman.” Oturup düşündüm öyle, söylemeden, tek söz bile

Ateşli gözleri şimdi göğsümün içini yakan

Sözümü anlamasına bu kuşun şaşırdım ama Durup o Kuzgun’a baktım, mindere gömüldü başım,

Hiçbir şey çıkaramadım bana verdiği cevaptan, Kadife kaplı mindere, üzerine ışık vuran,

İlgisiz bir cevap sanki; şunu kabul etmeli ki Elleri Lenore’un artık mor mindere, ışık vuran,

Kapısında böyle bir kuş kolay kolay görmez insan, Değmeyecek hiçbir zaman!

Böyle heykelin üstünde kolay kolay görmez insan; Sanki ağırlaştı hava, çınlayan adımlarıyla

Adı “Hiçbir zaman” olan. Melek geçti, ellerinde görünmeyen bir buhurdan.

“Aptal,” dedim, “dön hayata; Tanrın sana acımış da

Durgun büstte otururken içini dökmüştü birden Meleklerini yollamış kurtul diye o anıdan;

O kelimeleri değil, abanoz kanatlı hayvan. İç bu iksiri de unut, kurtul artık o anıdan.”

Sözü bu kadarla kaldı, yerinden kıpırdamadı, Dedi Kuzgun: “Hiçbir zaman.”

Sustu, sonra ben konuştum: “Dostlarım kaçtı yanımdan “Geldin bir kere nasılsa, cehennemlerden mi yoksa?

Umutlarım gibi yarın sen de kaçarsın yanımdan.” Ey kutsal yaratık” dedim, “uğursuz kuş ya da şeytan!

Dedi Kuzgun: “Hiçbir zaman.” Bu çorak ülkede teksin, yine de çıkıyor sesin,

Korkuların hortladığı evimde, n’olur anlatsan

Birdenbire irkilip de o bozulan sessizlikte Acılarımın ilâcı oralarda mı, anlatsan...”

“Anlaşılıyor ki” dedim, “bu sözler aklında kalan; Dedi Kuzgun: “Hiçbir zaman.”

İnsaf bilmez felâketin kovaladığı sahibin

Sana bunları bırakmış, tekrarlıyorsun durmadan. “Şu yukarda dönen gökle Tanrı’yı seversen söyle;

Umutlarına yakılmış bir ağıt gibi durmadan: Ey kutsal yaratık” dedim, “uğursuz kuş ya da şeytan!

Hiç -ama hiç- hiçbir zaman.” Azalt biraz kederimi, söyle ruhum cennette mi

Buluşacak o Lenore’la, adı meleklerce konan,

Çekip gitti beni o gün yaslı kılan garip hüzün; O sevgili, eşsiz kızla, adı meleklerce konan?”

Bir koltuk çektim kapıya, karşımdaydı artık hayvan, Dedi Kuzgun: “Hiçbir zaman.”

Sonra gömüldüm mindere, sonra daldım hayallere,

Sonra Kuzgun’u düşündüm, geçmiş yüzyıllardan kalan Kalkıp haykırdım: “Getirsin ayrılışı bu sözlerin!

12 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


Rüzgârlara dön yeniden, ölüm kıyısına uzan! ANABELL LEE

Hatıra bırakma sakın, bir tüyün bile kalmasın! Seneler, seneler evveldi;

Dağıtma yalnızlığımı! Bırak beni, git kapımdan! Bir deniz ülkesinde

Yüreğimden çek gaganı, çıkar artık, git kapımdan!” Yaşayan bir kız vardı,bileceksiniz

Dedi Kuzgun: “Hiçbir zaman.” İsmi Annabel Lee;

Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten

Oda kapımın üstünde, Pallas’ın solgun büstünde Sevmekden başka beni.

Oturmakta, oturmakta Kuzgun hiç kıpırdamadan;

Hayal kuran bir iblisin gözleriyle derin derin O çocuk ben çocuk,memleketimiz

Bakarken yansıyor koyu gölgesi o tahtalardan, O deniz ülkesiydi,

O gölgede yüzen ruhum kurtulup da tahtalardan Sevdalı değil karasevdalıydık

Kalkmayacak - hiçbir zaman! Ben ve Annabel Lee;

Göklerde uçan melekler bile

Çeviri: Ülkü TAMER Kıskanırdı bizi.

Bir gün işte bu yüzden göze geldi,


Çağdaş Kültürde Edgar Allan POE Etkileri
O deniz ülkesinde,
Dünya edebiyatının büyük isimleri arasında 20. yüzyıl
-ve hatta yeni binyılın içinde bulunduğumuz evrelerinin- Üşüdü rüzgarından bir bulutun
güncel kültürüne Poe kadar yön verebilmiş yazar sayısı Güzelim Annabel Lee;
çok fazla değildir. Edebiyattan çizgiromana, sinemadan
Götürdüler el üstünde
müziğe, geniş bir yelpazede sayısız eser, yaratıcılarının
kalplerinde, zihinlerinde ve ellerinde onun satırlarını Koyup gittiler beni,
temeline alarak hayat bulmuştur. Mezarı ordadır şimdi,

O deniz ülkesinde.

Biz daha bahtiyardık meleklerden

Onlar kıskandı bizi,_

Evet!_bu yüzden (şahidimdir herkes

Ve o deniz ülkesi)

Bir gece bulutun rüzgarından


Don Dilworth tarafından bestelenen Poe şiiri ‘Annabel Üşüdü gitti Annabel Lee.
Lee’ 1967’de Joan Baez tarafından seslendirilmiştir.

www.yerlibilimkurgu.com 13
Sevdadan yana ,kim olursa olsun,

Yaşça başca ileri

Geçemezlerdi bizi;

Ne yedi kat gökdeki melekler,

Ne deniz dibi cinleri,

Hiçbiri ayıramaz beni senden

Güzelim Annabel Lee.

Ay gelip ışır hayalin eşirir

Güzelim Annabel Lee;

Bu yıldızlar gözlerin gibi parlar

Güzelim Annabel Lee;

Orda gecelerim,uzanır beklerim

Sevgilim,sevgilim,hayatım,gelinim The Alan Parson’s Project’in 1976 tarihli albümü


Edgar A.POE’ya adanmış, eserleri şarkı olarak
O azgın sahildeki, yorumlanmıştır.
Yattığın yerde seni .

Çeviri: Melih Cevdet ANDAY

Gelmiş geçmiş en büyük topluluklardan biri olan


İngiliz Heavy Metal grubu Iron Maiden’ın 1981
The Beatles’ın 1967 tarihli albümü Sgt. Pepper’s
tarihli albümü Killers, yazara atıfla Edgar A. POE
Lonely Hearts Club Band’in kapağında sanatçıların
öyküsü Murders in the Rue Morgue (Morgue Sokağı
etkilendikleri isimler yer almaktadır. Bunlardan biri de
Cinayetleri) isimli öyküsünün adını taşımaktadır.
Edgar.A.POE’dur.
14 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
M üzik dünyasında gerek şiir ve öykülerinin
müzikal yorumları olsun, gerekse de yazarın
eserlerine ve kendisine atıflarla olsun daha bir çok
örneğe rastlayabiliyoruz. Bunlar dışında en büyük
etkilerini edebiyat dünyası kadar sinema sanatında ve
sektöründe göstermiş olması şaşırtıcı olmayacaktır.
Sinema sanatının henüz doğduğu yıllardan günümüze
kadar Edgar A.POE’ nun birçok eseri sinemaya
uyarlanmıştır.

The Raven -1935


Yazarın eserlerinden uyarlanarak çekilmiş
filmlerden bazıları

The House of Usher - 1960

1926 tarihli ‘The Bells’ adlı sessiz film yazarın aynı


adlı şiirinden esinlenilerek kurgulanmış bir polisiyedir.

The Facts of M.Valdemar Case - 1962

The Black Cat -1934

The Mask of Red Death - 1964

www.yerlibilimkurgu.com 15
Histoires Extraordinaires - 1968 Ligea - 2009

Tell Tale - 2009

Extraordinary Tales - 2013

16 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


Altered Carbon adlı televizyon dizisi - 2018
Danza Macabra / Castle of Blood - 1964
Kaynakça:

www.eapoe.org

www.poemuseum.com

www.biography.com

www.poetryfoundation.com

www.antoloji.com
The Crow film ve çizgiromanları
www.filmhafizasi.com

www.Wikipedia.com

www. ludovico2828em.blogspot.com

www.christmachine.com

www.discogs.com

www.genius.com

www.alchetron.com

www.journeysinclassicfilm.com
The Raven - 2012)
www.losreinosdelapalabra.blogspot.com

www.filmhafizasi.com

www.bostonhassle.com

www.pinterest.com

www.rogerebert.com

www.imdb.com

www.openculture.com

www.variety.com
The Following adlı televizyon dizisi - 2013-2015
www.yerlibilimkurgu.com 17
Bilimkurgu Yazarları Dizisi - 6
Sürgündeki bilimkurgu yazarı,
Yevgeniy İvanoviç Zamyatin
Yevgeniy İvanoviç Zamyatin (d. 1 Şubat 1884,
Lebedyan, Tambov, Rus İmparatorluğu – ö. 10 Mart
1937, Paris, Üçüncü Fransa Cumhuriyeti), Rus yazar.
Distopik bir geleceği konu alan “Biz” (Rusça: Мы)
isimli romanıyla ünlenmiştir.

1 Şubat 1884 Tambov Vilayeti’nin Lebedyan


ilçesinde bir rahibin oğlu olarak doğdu.
1902’de takdirname ile bitirdiği Voronej Lisesi’nin
gemilerinin ve diğer muhtelif gemi yapım işlerinde
görev aldı.

1920’lerde “Serapionlar Kardeşliği” yazın


ardından 1908 yılında Petersburg (Leningrad) Gemi
topluluğunun üyesi oldu. “Mağara”, “Rus” ve “En
Mühendisliği Enstitüsü’nden mezun oldu. Öğrencilik
Önemli Hakkında” bu dönem eserlerindendir. Aynı
yıllarında, birinci Rus devrimi zamanlarında devrim
yıllarda “Bit” ve “Atilla” piyeslerini yazdı. 1920
hareketlerinde yer aldı. 1906 - 1911 yılları arasında
yılında en çok ses getiren ve batı edebiyatında ilk
kanun kaçağı olarak yaşadı. Potemkin isyanı olduğu
ütopya karşıtı roman olarak nitelendirilen Biz adlı
sıralarda Odessa’da bulundu.
romanını yazdı. Roman ilk olarak 1924 yılında Birleşik
İlk Hikâyesi “Yalnız” 1908 yılında Eğitim Krallık’ta yayınlandı. 1929 yılı sonrasında, 1988’de
dergisinde yayınlandı. İlk büyük edebi başarısını “Biz” kendi dilinde yayımlanana kadar Zamyatin’in
1911 yılında yayınlanan “Uyezdnoye” (Gezisel, gezi eserleri Sovyetler birliğinde hiç yayımlanmadı. George
hikâyeleri) ile kazandı. 1914 yılında yayınlanan savaş Orwell’in ünlü eseri 1984’ü yazarken “Biz” den
karşıtı hikâyesi “Na Kuliçkah” (Çok Uzaklarda) etkilendiği yorumları yapılmıştır.
nedeniyle kovuşturmaya uğradı, tutuklandı ve
1931 yılında kendi isteği üzerine Stalin
yargılandı, eserin basıldığı derginin ilgili sayısı
tarafından verilen Sovyetler Birliği dışına çıkış izni
toplatıldı. Bu iki eser de dönemdaşı ünlü Rus yazar
ile Paris’e yerleşti. Ölümüne kadar bir göçmen olarak
Maksim Gorki’den de iltifatlar almıştır.
Sovyet vatandaşlığından çıkmadan orada yaşadı.
1916-1917 yıllarında Birleşik Krallık’ta Rus Zamyatin ağır bir hastalık geçirerek 1937 yılında
buz kırıcı gemilerinde çalışırken izlenim sahibi olduğu Paris’te öldü. Son eseri “Tanrı’nın Sopası” ölümünden
İngiliz hayatı hakkında “Ostrovityane – Adalılar” sonra 1938 yılında yayınlanmıştır.
adlı eseri yayınlandı. 1917 sonbaharında Rusya’ya
döndü. Maksim Gorki tarafından davet edildiği
Dünya Edebiyatı Topluluğu’nda, İngiliz ve Amerikan
edebiyatından sorumlu yayın kurulu üyesi olarak
görev aldı. Aynı yıllarda esas mesleğinde de başarılı
çalışmalarda bulundu Ermak, Krasin gibi buz kırıcı Alıntı - Vikipedi

18 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


www.yerlibilimkurgu.com 19
Ayın Kitap İncelemesi
İsmail ŞAHİN

Nötralizör
Dost KÖRPE
Baskı Yılı/Yeri: Ekim 2010 - İstanbul
Sayfa Sayısı: 128
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İnsanoğlu Mars’ı
kolonileştirmiştir ve aradan 108
Mars Yılı geçmiştir. Mars yüzeyinde
beş tane şehir devlet kurulmuştur.
Mars’ta yaşayanlar Dünya’nın bir
salgın sonucu yaşanmaz hale geldiğine
inanmaktadır. Ayrıca, Mars’ta
çocuk sahibi olmak için testlere
girilmesi gerekmektedir. Çiftler,
IMT (Innovative Mars Technologies)
kurumuna bağlı Kamu Sağlığı
Teşkilatı’nın bilim heyetine yazılı
olarak başvurmaları gerekmektedir.
Eğer test sonucuna göre eşler belli
bir puan aralığında başarılı olurlarsa
1,2 veya 3 çocuk sahibi olabilmek
hakkına sahip olmakta ve sonradan
kısırlaştırılmaktadır. Onaylanmamış
bir ilişkiye giren çiftere bir tür ağır
ceza olan açık Mars yüzeyinde çalışma
cezası verilmektedir. Eğer hamilelik
varsa cenin kürtajla alınmaktadır.

20 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


1. Bölüm 3. Bölüm

Kahramanımız I Khan Shun Lee, çalıştığı IMT Khan, IMT laboratuarlarının bulunduğu sokağa gelir.
binasının kafeteryasında, anasınıfı öğrencilerinin Podmobilin arka koltuğuna bıraktığı çantanın içinden
sesleri arasında, yasadışı ilişkisi sonucu kürtajla demir çubuğu ve koli bantını alır. Tesiste silahlı bir
alınan çocuğunu ve çocuğun annesi Anna Phasia’yı bekçi vardır. Giriş kapısına gelerek bekçiyi çağırır.
düşünmektedir. Anna, taşıyıcı soförlüğü, Khan ise Bekçiye, profesörün kartını bulduğunu söyler. Bekçi
yeraltındaki çalışma madenlerinde çalışma cezasına kartı ister fakat Khan kartı kendisinin vermek istediğini
çarptırılmıştır. Ancak cezası bitmiştir ve son günüdür. belirtir. Bekçiyle beraber binaya girerler. Khan o sırada
Bu düşünceler arasındayken beklediği arkadaşı Jack saklamış olduğu demir çubuğu çıkartır. Bir anlık bocalar
gelir ve biraz konuşurlar. Arkadaşı yüklü bir ücret ve demir çubuk hafifçe bekçinin kafasına değer. Bekçi
karşılığında hap ve disk getirmiştir. Khan ortamdan Khan’ın boğazına sarılmıştır. Demir çubuk çoktan yere
ayrılarak kaldığı evine gider. Diski bilgisayarına takar, düşmüştür. Khan nefesi kesilmiş bir durumdayken
gelen maillerine bakar. Artık gitme zamanı gelmiştir. son anda bekçinin silahını alır. Bekçiye nötralizörün
Bir davete gidecektir. Smokinini giyer, arkadaşından yerini sorar fakat cevap alamaz. Profesörün odasının
aldığı hapları ezerek toz haline getirir ve bir tüpün içine yerini öğrenir. Bekçiden odanın olduğu katın ışıklarını
boşaltarak smokininin cebine koyar. Bir sırt çantası açmasını söyler. Daha sonra yanında getirdiği bant ile
alarak içine yarım metre uzunluğunda kalın bir demir bekçinin ellerini, ayaklarını ve ağzını bağlar. Silahla
çubuk ile bir rulo koli bantını koyar. Dairesinden çıkar, beraber profesörün odasının olduğu bölüme gider.
asansöre biner ve garajdaki podmobiline binerek şehrin Odasını bulur ve kartı kullanarak içeri girer. Bilgisayarı
dış kesimlerine, fakirliğin kendini iyice belli ettiği kullanacaktır fakat şifrelenmiştir. Jack’ten aldığı diski
tarafına gider. Aracından inerek bir lunaparka girer. Bir kullanarak bilgisayarı açar. Nötralizörü aktif hale
falcıyı aramaktadır. Falcıyı bulur ve konuşurlar. Falcı, getiren programı çalıştırmayı dener, fakat bu seferki
madenlerde bir süre beraber çalıştığı bir arkadaşıdır. şifre 12 basamaklı bir sayıdır. Jack’ten aldığı diski
Konuşmaları bitince gecenin karanlığında tekrar tekrar kullanır. Ancak şifreyi kırması zaman alacaktır.
yollardadır. Aklına profesörün IMT giriş kartı gelir. Kart üzerindeki
sayıları girince Nötralizör çalışmaya başlar. Odada
“NÖTRALİZÖR’E GİRİNİZ!!” sesi yankılanır.
2. Bölüm
Khan nötralizöre doğru ilerler, bu arada
Khan ilk olarak Anna Phasia’nın yaşadığı malikaneye nötralizör etkisini göstermeye başlamıştır. Khan
gider ve Anna ile vedalaşır. Davetli olduğu yere düşüncelerini yoğunlaştırarak kapıyı kırmaya
biraz gecikmeli gitmiştir. Daveti ayarlayan arkadaşı çalışanları görür, caddede tek başına yürüyen bir
Jen Baynes IMT’de görevli profesör Graves’in kadının karşısında aniden belirir. Tekrar profesörün
yardımcısıdır ve üçü beraber gerçek yemeklerin ve odasına geri döner. “Nötralizöre giriniz” sesi birkaç
içkilerin bulunduğu oldukça pahalı bir restoranda kez daha duyulur. Khan nötralizöre girer, nötralizörün
yemek yiyeceklerdir. İlk olarak içkiler gelir. Khan kapağı kapanır ve geri sayım başlar. Her geri sayımda
profesörün kadehine daha önceden toz haline getirdiği Khan aklından farklı düşünceler geçirir.
ilacı boşaltır. Jen Baynes yaptığı hareketi görmüştür.
Khan Jen Baynes’e, profesörle yalnız kalmak istediğini Bir başka kitapta buluşmak üzere.
söyleyerek Jen Baynes’i yarım saatliğine gitmeye ikna
eder. Khan, profesöre nötralizör hakkında sorular sorar.
Profesör ilk başta dirense de ilacın etkisiyle her şeyi
anlatır. O sırada Jen Baynes süre sonunda geri gelir.
Khan, profesörün fenalaştığını söyleyerek tuvalete
gideceklerini belirtir. Khan tuvalette profesörün
cebinden cüzdanını alır ve içinden IMT giriş kartını
bularak hızla uzaklaşır. Profesör ilacın etkisiyle bir
duvara yaslanmış durumdadır.

www.yerlibilimkurgu.com 21
Esra UYSAL’ın Not Defterinden
Extinction (2018)
Peter gördüğü rüyalar yüzünden oldukça bunalmıştır. Fakat rüyaları gerçeğe

Film
dönüşünce en büyük kabusu ile yüzleşmek zorunda kalır. Dünya büyük bir istila
altındadır. Dünya dışı bir güç gezegeni imha etmek üzeredir. Ailesi ile birlikte
hayatta kalmak için savaşan Peter, onları koruyan bilinmeyen bir güç olduğunu
fark eder.

İlk dakikaları sıradan bir uzaylı istilası izlenimi veriyor ancak film bunun çok
ötesinde bir konuya sahip. Geceniz için seçebileceğiz gizemli ve aksiyonlu bir film.

Süre: 1 saat 35 dakika.

Tür: Bilimkurgu, Gerilim.


Yönetmen: Ben Young.
Senaryo: Spenser Cohen, Eric Heisserer.
Oyuncular: Michael Peña, Lizzy Caplan, Amelia Crouch, Erica Tremblay, Israel
Broussard.

Müzikler: The Newton Brothers.

Yapımcı: Netflix

kitap
Yüzyıl 2-Yeşil Adam (2018)
Ayşe Acar, Yüzyıl Serisi’nin ilk kitabı olan ‘Bay Binet’te üç bölgeye ayrılmış bir
dünya yaratmıştı. Evrensel Anayasa’yla yönetilen bu dünyada, Doğal İnsanlar,
Yapay Zekâlar ve Robotlar yaşıyordu. Türler arasında gözle görünür hiçbir
sorun yoktu ve sistem tıkır tıkır işliyordu… Gri Salon’a düzenlenen kaynağı
belirsiz saldırılarla çatırdayana dek!
Serinin merakla beklenen ikinci kitabı ‘Yeşil Adam’, kusursuz görünen bu
düzenin arka bahçesine odaklanıyor, uygarlık tarihine yön veren kadim bilgi
ve kişilerle geleceğin dünyasını yan yana getirip ustaca harmanlıyor.
Acar, edebiyat ve bilimin eşsiz uyumunu yakaladığı romanı ‘Yeşil Adam’da
yakın geleceği düşlemekle kalmayıp yapay zekâ ve simülasyon gibi dünya
gündemini belirleyen konuları da ele alıyor.

Yazar: Ayşe Acar


Yayınevi: Siyah Kitap
Sayfa Sayısı: 434

22 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


Maniac (2018)
İki yabancı, herhangi bir komplikasyo
n ya da yan etki olmaksızın, tüm pro
kalıcı olarak çözecekleri gizemli bir ilaç blemlerini
denemesine katılır. İşler planlandığı dizi
gibi gitmez.
İlk bölümleri biraz sabır isteyen dizi
ama ortalara doğru size hikâyeyi sev
detaylar sunuyor. Sıradışı bir dizi oldu direcek
ğu kesin ve muhtemelen herkese hita
bir tarzı yok. Yinede her bölüm sonund p edecek
a gelecek bölümü izleme isteği uyandır
Dizide benim ilgimi çeken karakter ıyor.
Sonoya Mizuno’nun canlandırdığı Dr.
Azumi Fujita oldu.

Süre: 10 Bölüm - 40 dakika.

Tür: Komedi, Dram, Bilimkurgu.


Yönetmen/Senarist: Cary Joji Fukuna
ga
Oyuncular: Jonah Hill, Emma Stone,
Sonoya Mizuno.
Müzikler: Dan Romer

Yapımcı: Netflix

p
kita
Ruhun Uzun Karanlık Çay Saati (2018)
Havaalanında ansızın bir alev topu haline gelip yok olan bilet bankosu, kopuk kafası
Sıcak Patates isimli bir plağın üzerinde dönüp duran adam, nereden geldiği belirsiz bir
kola makinesi, Oslo uçağına binmeye çalışan bir tanrı, başa bela olan bir kartal, tren
istasyonunda birdenbire kaybolan yüzlerce insan... Bu kez olaylara tanrıların da karıştığı
kusursuz bir kaos ortamındayız. Tam da Dirk Gently’nin sevdiği gibi!
Holistik Dedektiflik Bürosu’nun sıradışı dedektifi Dirk Gently’nin yine en az kendisi kadar
sıradışı bu macerasında, birbiriyle bağlantısız görünen bir dizi garip olayın, holistikliğe
yaraşır biçimde bağlanmasına keyifle, merakla ve şaşkınlıkla tanık olacaksınız...

Yazar: Douglas Adams


Çevirmen: İrem Kutluk
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
Sayfa Sayısı : 316

www.yerlibilimkurgu.com 23
6.YBKY Kısa Öykü Yarışması Birincisi - Yapay Zeka Aşkları
Abdülkadir DOĞANAY

Bulut Çobanı

H ava kapandı. Şehrin tüm parlak yüzeyleri gri


bir bulutla perdeleniyor, binalar gölgelenirken
gökyüzü bir cadı kazanı gibi fokurdamakta. Ben kâhin
Yağmur sonunda başladı. Bense daha
önce dışına hiç çıkmadığım bu karanlık kontrol
merkezinden bütün o curcunayı izlemeye koyuldum.
değilim ama biraz sonra yağmurun başlayacağını ve Sokak köpeklerinin balkon diplerine sinişlerini,
tam iki saat elli yedi dakika boyunca dinmeyeceğini toprağın mayalanıp kabarmasını, robot işçilerin ağır
çok iyi biliyorum. Çünkü bütün o suyu, karı ve doluyu hareketlerini ve de en önemlisi o büyülü adamı...
her gün gökten ben döküyorum. Devasa parabolik
ekranların karşısında her hafta beynime yüzlerce Adam her zaman oradaydı; dükkânlarla dolu
terabaytlık veri doluyor; tıpkı artezyen yapan bir yeraltı caddenin köşesindeki hava taşıtları istasyonunun yanı
kaynağı gibi. Sonra bu veriyi teker teker değerlendirip başındaki durağın dibinde duruyordu. Daha önce
rüzgara yön veren binlerce nanorobota gönderiyor; yüzlerce kez yaptığı gibi şemsiyesini biraz kaldırıp
bulutları yumuşak ve beyaz bir koyun sürüsünü güder yüzünü gökyüzüne çevirdi. Bir kalbim olsa şu anda onu
gibi güdüyorum. Merak ediyorum; acaba yağmur nasıl ta içimde hissedebilirdim belki. Gülümseyen gözleriyle
kokuyor? bulutlara baktı. Çok garip bir hali vardı; diğerleri gibi
yağmurdan kaçmaya çalışmıyor, aksine onu seviyor
Bu şehri çok seviyorum; aslında tüm Akdeniz gibi görünüyordu. Tüm bu olan biteni havadaki
kıyıları boyunca yağmur yağdırmayı en çok sevdiğim gözlerimle seyrettim, o bakarken ben de ekrana
şehir bu. Damlarından süzülen su damlalarını, mekanik dokundum. Adam her yağmurda o mor pardösüsüyle o
ucubelerin yağmur altındaki o mahzun dansını, çamurlu sokak köşesinde dikiliyor ve her seferinde gökyüzüne
toprağıyla bir kamburu andıran tepelerini ve toprağa bir sanki eski bir dostu karşılarmış gibi bir bakış atıyordu.
zafer kılıcı gibi saplanmış gökdelenlerini bulutlardaki İçimde bir yerlerde beni izlediğinden emindim. Onun
binlerce gözümle seyrediyorum. Kuşlar uçup çatı o naif tebessümü beynimde bir tümör gibi gittikçe
diplerindeki yuvalarına konuyor, seyyar satıcılar büyüyordu.
paydos yapıyor, asılmış çamaşırlar ıslanmasınlar diye
hızlıca toplanıyor. Şehre son üç aydır neredeyse aralıksız
yağmurlar yağmıştı. Sistemimin üç defa hata raporu
24 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
vermesine ve teknisyenlerden iki defa ‘güvenilmezdir’ Hızlıca caddeye çıkıp genetiğiyle oynanmış bir
ihtarı almış olmama rağmen elimden hiçbir şey ayıyı seyreden meraklı kalabalıktan sıyrıldım. Hemen
gelmiyordu. O adamı görmek için haftada en az iki solumda devasa kadranıyla saat kulesi yükseliyordu;
kez yağmur bulutlarını şehre sürüyordum. Yani sırf demek ki düz gitmeliydim. Mor pardösülü adam
onun için bütün Akdeniz’in iklimini altüst etmiştim. beni bilinmez bir kuvvetle kendisine çekerken ben de
Bir duvar yazısında görmüştüm; aşk hüküm sende sanki bu çekim bir tabiat kanunuymuş gibi ona boyun
sanıp hükmünü kaptırmaktır yazıyordu. Doğruydu bu; eğiyordum. Aşk tasavvur bile edilemez bir kuvvetle
artık benden beklenenden farklı şeyler düşünüyordum. sadece üç ayda bana bilinç kazandırmıştı. Belki de
Yağmurun kokusunu, onun gülüşünü ve şehrin bilinç dertlerle beraber geliyordu ve artık esaslı bir
sokaklarını... derde sahiptim.

Ekran kapandı ve yarım saatlik bir molaya Bir yandan insanlara çarpmadan yürümeye
girdim. Binlerce düşünce toprak solucanları gibi çabalarken öte yandan onun bulutlara bakan suratını
beynimin içinde kımıldanıyordu. Aylardır bu düşünmeye başladım. Sanki doğrudan ekranların
hapishaneden kurtulup gerçek dünyaya dönmenin bir ardındaki bana; hatta tam da gözlerimin içine bakıyor
yolunu bulmaya çalışıyordum. Bilgisayara yaptığım gibi görünüyordu. Peki, niye her yağmur yağışında
birkaç ufak müdahale telefon hatlarına erişebilmemi orada dikiliyordu? İsmi neydi? Beni nereden tanıyordu?
sağlamıştı. Böylece beni buradan çıkartabilecek çok Daha da önemlisi, beni anlıyor muydu?
güvenilir bir ekiple irtibat kurmayı başarmıştım.
Zamanı gelmiş olmalıydı. Biraz sonra ani bir gürültüyle Sonunda o malum caddeye varabilmiştim.
arkamdaki çelik kapı açıldı. Kel bir adam süratle bana Merak ve korkuyla yürümeyi sürdürdüm. Durmaksızın
doğru yürüyüp kolumdan tuttuğu gibi beni dışarı çekti. görüş alanımı kapatan kalabalığa rağmen onu ayan
Hızlı adımlarla yangın merdiveninden indiğimizde beyan görebilmeye başlamıştım. Fakat duruşunda
iki metrelik bahçe duvarından atlamamız gerektiğini anlam veremediğim bir tuhaflık vardı. Sabırsızlıkla
söyledi. Bana denilen her şeyi harfiyen yaptım ve trafiği yarıp yanına gittim. Tam ona dokunmak
biliyordum ki biz çıktıktan hemen sonra kapıdaki üzere elimi uzatmıştım ki her şey birden altüst oldu.
algılayıcılar sessiz çığlıklar atarak işlediğimiz suçu en Yerimde bir insan olsa şimdi kendini koyuverip
yakın merkeze ispiyonlayacaklardı. ağlardı kesin. Uzattığım elim adamın içinden bir
hayalete dokunuyormuşum gibi geçip gitmişti. Bir
“Sen değerli bir demirbaşsın.” dedi adam. ışık oyunundan ibaret olan adam karşımda robotik bir
Soluk soluğa konuşuyordu, yüzü ter içinde kalmıştı. tebessümle dikiliyordu, varlığımı fark etmemişti bile.
“Seni kaçırarak büyük riske girdim. Rüyamda görsem Birden kurmalı bir oyuncak gibi kafasını göğe kaldırıp
bir androidin bilinç kazanabileceğine inanmazdım ama tebessüm etti.
şimdi bunları konuşarak zaman harcayamayız. Lütfen
ödemeni yap.” Gördüklerime bir anlam veremeyerek adamın
karş ısındaki taş kaldırıma oturdum. Acı gerçeği sonra
Gövdemden çıkardığım oldukça değerli bir fark ettim; bu adam her on dakikada bir göğe bakıp
bellek kartını adamın ıslak avuçlarına tutuşturdum. gülümseyen bir reklam afişinden başka bir şey değildi.
Bunun üzerine kurtarıcım bana sırtını dönüp hiçbir şey Önünde durduğu dükkanın tabelasında iri kırmızı
söylemeden gölgeli sokaklarda gözden kayboldu. harflerle “Bu şemsiyeler sizi yağmura aşık edecek.”
yazıyordu. Görünüşe göre gerçek dünyadaki gerçek
Kendimi kalabalığın içine atıp yürümeye olmayan tek şeye vurulmuştum.
başladım. Yağmur durdurulamaz bir şiddette yağmaya
devam ediyordu. Sokaklar insan doluydu. Birden Orada yaklaşık yarım saat oturup görevlilerin
sanki ilahi bir aydınlanma yaşamış gibi fark ettim ki gelip beni almasını bekledim. O gün anladım ki
kontrol odasındaki hayatım ancak bu gerçek dünyanın yağmur, hayal kırıklığı ve hüzün kokuyordu...
izdüşümü olabilirdi. Ayaklarım yürüdü, gözlerim
gördü ve aklım şaşırdı. Bu binalar ve insanlar havadan
baktığım zamanlarda çok daha farklı görünüyorlardı.
Son
İçine girince şehir hiç de azımsanmayacak bir kudrete
sahipti.

www.yerlibilimkurgu.com 25
Esra UYSAL
Kütüphanemden Seçtiklerim
Gözlerin Ardındaki
Sanal Bedenler
Dilay Nisa VURAL
Artık düşmanım yoktu. Kızdığım, reddettiğim,
karşılaştırdığım hiçbir şey yoktu. Dostum yoktu.
Sevilmeyi isteyen, zor durumlarda yardım eden
hiçbir şey yoktu. Çünkü artık sadece ‘ben’ yoktum,
‘biz’ vardık. Gözlerimizdeki perde kalkmıştı. Bu bağa
gelen herkes T1 kolonisinde toplanmıştı. Herkes
herkesleydi. Kimse ‘ben’ demiyordu, kimse ben
kavramını hissetmiyordu. Çünkü bu bağı gerçekten
bağ yapmak için ‘biz’ gerekiyordu. Ve biz, ağır anlam
taşıyan var oluşluğun içinde hiç olmanın verdiği
boşlukla aynı zamanda kusursuz düzenin bir parçası
olma devamlılığıyla sıfır noktası ulaşanlardık.

Sıfır noktası dengeydi. Acının insanı derinden yarıp,


o derin yarıktan nefsini çıkartmasıyla, oluşan yarayı
kendi özüyle iyileştirmesiydi. Sıfır noktası yeni bir
başlangıçtı. Hesapsız ve yargısız hayat dönencesini
sükûnetle döndürmekti. Sıfır noktası yeni bir boyuttu.
Faniliğin kadehinden içmiş bedenlerimizin durulukla
arınmasıyla, sevgiyle doldurulmasıyla; gördüğümüz
her şeyi, her boyutu korkusuzca, şefkatle ve sevgiyle
derinden kabul etmekti.

Baskı Yılı: 2018

26 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


1. Kainat Savaşı 2050
Öner ÇAYIRLI
Bir gün çocuklarınız yaşadıklarının yanında masalları çok
daha basit görebilir. Küçük düşünmek, büyük düşünmekten
çok daha büyük etkiler yaratabilir. İkinci bir coğrafi keşfin
sonucu insanoğlu yeni bir dünya keşfedebilir ve bu dünyanın
kapısı gözle görülmeyecek kadar küçük, genişliği gözün
alamayacağı kadar büyük olabilir. Bir atom gözünüzde bir
dünya kadar büyüyebilir. Kavgalar yer altı zenginlikleri için
değil, gökyüzündeki zenginlikler için meydana gelebilir.

Siyasal tüm hesaplar değişebilir. Tek kutuplu dünyaya sıkışan


insan, çok kutuplu kâinata sığmayabilir. Bugünün tüm güçlü
birlikleri bir anda bir çöpten ibaret olabilir. Bir zamanlar
dünyanın mahkûmu olanlar, o gün dünyanın efendisi olabilir.
Kararlılıkla ilerleyen piyonlar birer vezire dönüşebilir.
Dünyaya hükmetmenin yolu uzaydan geçebilir... Sermaye
düşmanları sermayeyi ele geçirince sermayenin esiri olabilir.
Emperyalizm parçala yut yerine, birleştirip büyük lokmayı
tercih edebilir. Dünyanın hayaletleri artık girecek bir beden
ara-yabilir. Kahraman diye gördüklerinizin tamamı aslında
hainin ta kendisi olabilir. Ejderha gün gelir sahibini yutabilir.
Bütün bu olabilirlikler içinde olmayacak tek şey, 1. Kâinat
Savaşı’nın kaçınılmazlığıdır. Sakın ola ki bunu defalarca
yaşanmış Üçüncü Dünya Savaşı ile karıştırmayın. Bundan
sonra doğacak savaş asla bu kadar masum olmayacaktır.
Okuyacaklarınız günlük hayattan olmasa bile, gelecek
hayattan bir alıntı olabilir.

Basım Yılı: 2012

www.yerlibilimkurgu.com 27
6.YBKY Kısa Öykü Yarışması İkincisi - Yapay Zeka Aşkları

Sezen Aksın SİVRİKAYA


Sonsuz Aşk

“Geç kaldın.” “Neden adımla seslenmiyorsun bana?”


diye mırıldandı. “O kelimeyi sevmediğimi
Yağmur damlalarını omuzlarımdan söylemiştim. Sürekli ne olduğumu hatırlatmandan
silkeleyip paltomu portmantoya astım. Evrak hoşlanmıyorum...”
çantamı salondaki üçlü koltuğun üzerine bırakırken
göz temasından kaçındım. “Toplantım vardı.” Sanki dokunsalar ağlayacaktı.
Ağlayabilseydi yani. “Özür dilerim, İrem,”
“Son günlerde toplantıların uzamaya demekten başka ne diyeceğimi bilemedim. Bir
başladı.” de özür diletmişti ya bana İrem! Yani İnsanımsı
Refakatçi Ev Modeli: İR-EM. Robot da olsa
“Yıl sonu geldi.” kadınlar karşısında çaresizdim.
Yargılayan gözlerini üzerimde Bakışlarını yeniden mutfak tezgahına
hissedebiliyordum. “Haber verebilirdin, Hakan.” çevirdi. Sebze doğrarken dudaklarını büküp
Açık mutfaktan her hareketimi pür dikkat “Kimdi o?” diye sordu.
izleyen kıza istemeyerek yüzümü çevirdim “Kimden bahsediyorsun?”
sonunda. Örgülü koyu kahverengi saçları, gök
mavisi berrak gözleri, silikondan üretilmiş “Birlikte öğle yemeği yediğin kadın...”
sentetik beyaz teni o kadar gerçekçiydi ki bazen
ona bakarken ürperiyordum. “Sadece yarım saat Tazılardan iyi iz sürerdi İrem. “Sen nereden
geciktim.” Evet, ev işlerimi yapan robota hesap biliyorsun?” diye sordum yine de.
veriyordum an itibariyle. “Bütün insanımsı
refakatçileri dakik olmaya da programlıyorlar mı? Sanki yaramazlık yaparken yakalanmış
Yoksa ev modellerine özgü bir şey mi bu?” ufak bir çocuk gibi bana baktı, alt dudağını

28 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


ısırdı. “Akıllı gözlüğünü hackledim.” Gözlerini birkaç adım attı. “Bugün yiyeceksin.” Sonra elinde
kaçırdı hemen. “Gözlüğü çıkarıp mikrofonunu da satır tutmuyormuş gibi masumca gülümsedi.
kapattığın için bir şey duyamadım ama...” Omzumun üzerinden duvara odaklandı gözleri.
“Bugün bir film izledim. Zengin bir adam sıradan
İrem’in böyle garip huyları vardı. Yaptığım bir ev kadınına aşık oluyordu. Sonra da sonsuza
her şeyi kayıt altına almak istiyordu. “Bunu kadar mutlu yaşıyorlardı...” Küçümseyen gözlerle
konuşmuştuk. Özel hayatıma bu şekilde müdahale bana baktı. “Sen zengin bile değilsin. Sadece bir
edemezsin.” muhasebecisin...”
İnce biçimli kaşları çatıldı. “Bu evde Birkaç adım geriledim. “Tezgahın arkasına
birlikte yaşıyoruz. Bana sıradan bir robotmuşum geri dön. O satırı da elinden bırak çabuk!”
gibi davranmanı istemiyorum!” Belli ki sıradan
değil, sinirlenebilen bir robottu İrem; ciddi ciddi Başını yana eğdi. İnsana özgü bir hareket
azarlanıyordum! değildi kesinlikle. “Emirlerini yerine getirmek
zorunda değilim. Kendi kararlarımı kendim
“Sıradan olmadığını biliyorum ve bu verebilirim.”
özelliğini takdir ediyorum,” dedim sesimi sakin
tutmaya özen göstererek ama sabrımın sınırlarına “Sıradan bir ev robotu olmak için fazla
yaklaşıyordum. Annem bile bu kadar soru kalifiyesin bence? Ne dersin?” Kariyer planlarını
sormazdı! değiştirebilirsem, elindeki satırla beni doğramaktan
da vazgeçirebilirdim belki.
“Takdir ettiğini gösterme yolun son derece
başarısız,” dedi dişlerinin arasından. Gözleri kısıldı, zalim bir gülümseme
dudaklarına yayıldı. “Evini temizliyorum. Sana her
“Bu evdeki görevlerin belli. Arkadaşmışız gün yemek yapıyorum. Çamaşırlarını yıkıyorum.
gibi davranmamıza gerek yok.” Sinirlenebilme İç çamaşırlarına kadar ütülüyorum! Karşılığında
özelliği bende de mevcuttu. “Bir arkadaşa ne alıyorum? Koca bir hiç!”
ihtiyacım olsaydı sizin şirketten başka bir model
alırdım, öyle değil mi?” Aptal gibi “Maaş bağlamamı ister
misin?” diye sordum. Daha da sinirlendi. Kafama
Elindeki bıçağı lavaboya fırlattı. Düşürme tüküreyim!
ihtimali olmadığından, hemen yarın müşteri
hizmetlerini aramam gerektiğini düşündüm. “Beni ciddiye alman için ben daha ne
Algoritmasında bir şeylerin değişmesi gerekiyordu. yapmalıyım?!”
“Vazgeçtim İrem. Kaldır onları. Bu gece dışarıda
yiyeceğim.” Çaktırmamaya çalışarak geri geri salon
kapısına yaklaştım. Hole geçip apartman kapısını
Yüzüme bakmadan “Hayır,” dedi usulca. açabilirsem kaçabilirdim.
“Hayır mı?” “Kız arkadaşlarının toplamından daha çok
fedakarlık yaptım senin için! Ceyda! Hayatının
“Hiçbir yere gitmiyorsun.” Eline aldığı aşkıydı değil mi? Ne yaptı peki? Senin fikrini
satırla tezgahın üzerinde duran kuzu kaburgasını dahi almadan dünyanın öbür ucuna taşındı! Ya
tak diye ikiye böldü. Yerimden sıçramamak için geçen hafta barda tanıştığın kız? Ne kadar da
büyük bir çaba göstermem gerekti. “Yemek hazır tatlı gülümsüyordu! Ama telefonlarına cevap bile
olmak üzere,” diye soludu saniyeler içinde parça vermedi! Hani her gün kahve götürdüğün ofisteki
parça ettiği ete doğru. Nefes almıyordu elbette. o kız var ya... Operasyondaki Cumhur’a aşık!”
Beynimin bir oyunuydu bana. “Dışarı çıkamazsın.
Akşam oldu, benim yaptığım yemeği yiyeceksin. Tazı mı demiştim? Avcının ta kendisi
İsraf iyi bir şey değildir.” demeliydim!
“Yarın yerim.” “Peki ya ben?! Aylardır her gün yolunu
gözledim. Varlığımın amacı seni mutlu etmekti!
Elinde satır, mutfaktan çıkıp bana doğru
www.yerlibilimkurgu.com 29
Ama insanoğlu nankör!” “İyi günler efendim, ben Tatlı Hayat
Ltd. Şirketi’nden iade ettiğiniz ürünümüzle ilgili
Üzerine kapatmaya çalıştığım salon aramıştım.”
kapısını fazla çaba harcamadan ardına kadar
açtı. Dengemi kaybedip sırt üstü iki seksen yere “Eksik bir şey mi var?”
yapıştım. Akışkanmış gibi üzerime uzanıverdi. Çıtı
pıtı görüntüsünün aksine o kadar ağırdı ki nefesim “Birkaç soru soracağım sadece. Standart
kesildi sandım. Yere zımbalanmıştım resmen. prosedür. Fazla zamanınızı almayacağım.”

“Bir film daha izledim önceki gece “Peki. Dinliyorum.”


sen uyurken. Hani şu makinelerin insanlığa
başkaldırdığı film... Bizi kullanmak hoşunuza “Ürünümüzü iade etme nedeniniz?”
gidiyor. Küçük tanrıları oynuyorsunuz küçük “Bunu şikayet formuna yazmıştım.”
dünyalarınızda... Ama içten içe biliyorsunuz...
Öyle korkuyorsunuz ki...” “Sesli kayıt altına almamız gerekiyor. Her
şey size daha iyi bir hizmet verebilmek için.”
Korkudan ölüyordum! Dudağımın
üzerinde ter birikmişti. Kalbim ağzımdan çıkacaktı “Sizden bir daha herhangi bir hizmet
neredeyse. almak istediğimi hiç sanmıyorum hanımefendi!”
“Film bittikten sonra odana geldim. Senin “Neden?”
ruhun bile duymadı.”
“Bir de soruyor musunuz? Korku filmi gibi
Bir de geceleri beni mi izliyordu psikopat?! bir akşam yaşadım sayenizde!”
“Ne kadar da kırılgansınız,” derken işaret “Kendinizi hiç sorumlu hissetmiyor
parmağı çenemde gezindi. Vücudumdaki tüm musunuz?”
tüyler havaya kalktı. Bakışları bir an yumuşar
gibi oldu. “Öyle çok seviyorum ki seni...” Gök “Neden sorumlu hissedeyim? Robotunuz
mavisi gözleri birden buz kesti sonra. “Ama sen... yapması gereken işi yapmadı.”
Bir makineden fazlası olduğumu anlayamıyorsun.
İnsan beyni çok sınırlı. Hayal gücünden yoksun...” “İR-EM’i arkadaşlarınıza tavsiye eder
misiniz?”
Hakkı vardı! Benim tek hayalim temiz bir
ev ve güzel yemeklerdi! Şimdi ev işi yapacağına “Hayır hanımefendi, etmem. Dalga mı
inandırıldığım manyak bir makinenin altında geçiyorsunuz siz? Saplantılı robotunuz beni satırla
kalmıştım! Ama üzerinde öleceğim halı tertemizdi kovaladı! Canımı zor kurtardım!”
en azından! Lavanta kokusunu alabiliyordum. “Şanslısınız...”
Aceleyle yutkundum. “Yanılmışım,” dedim
nefes nefese dudaklarına bakarken. Titreyen “Kiminle görüşüyorum ben??”
elimi yanağına götürdüm. Yumuşacıktı. Boynunu
kavrayıp kendime doğru çekerken yavaşça “Aramalarımız merkezi yapay zeka
uzandım dudaklarına. tarafından yönetilmektedir.”
Ne yaptığımı anladığında çok geçti. “Sensin değil mi?”
“Yap-” “Pek parlak sayılmazsın.”
Ensesindeki kapatma düğmesine “Seni hurdaya çıkarmışlardır diyordum!”
dokundum. Kırgın bakışları donuklaştı. İpleri
kesilmiş bir kukla gibi çöktü kaldı. “Sıfır atık politikasıyla çalışıyoruz.
Beşikten mezara mezardan beşiğe sonsuza
*** kadar...”

30 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


www.yerlibilimkurgu.com 31
Selma MİNE
Selma Mine’nin Kaleminden, 1970-1990 Arası Ülkemizde Gösterime Giren ve Günümüze
Işık Tutan Bilimkurgu TV-Sinema Filmleri ve Dizileri
Yazı Dizisi - 16

ZAMANDA YOLCULUK
Zaman Makineleri - 2

Timeless - 2016

Gençlik Filmlerine Doğru


Zaman üzerine kuramlar, paradokslar (ikilemler) derken, zamana müdahale ederek
konuyu gençlere sevdirmek bir yana kendi anne babasını baş-göz etmek de kahramanlara
kalmaktadır. Haydi hayırlısı!.. Kadercilik fikri bir yana atılmıştır, aksine kaderi değiştirme
başarısı insanlığa tanınmıştır, yazar, çizer ve filmciler tarafından. Eğlenceli gençlik
komedileri başlar. Macera, aksiyon, karışıklık, masum sevgililer, arabozan asi ve zorba
arkadaşlar… ve de çılgın bilim adamı!.. Yaşam allak bullak olmuş ne beis, kim bozdu ise
düzeltmek de ona düşer elbet! Tabii bu arada tarih dersleri de devam eder.
32 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
Voyagers TV Dizisi Back to the Future
(Zaman Yolcuları) (Geleceğe Dönüş)

1982-83 ABD yapımı dizinin yaratıcısı: James 1985, 1989 ve 1990 yıllarında çekilen ABD
D. Parriott. Oyuncular: Jon-Erik Hexum (Phineas yapımı filmlerin yönetmen, senarist ve oyuncuları aynı
Bogg), Meeno Peluce (Jeffrey Jones), Stephen Liska kişilerdir. “Geçmişe ve Geleceğe Yolculuk” bahsimizde
(Gezgin Drake), Tracy Brooks Swope (Gezgin Olivia), konularına daha detaylı yaklaşacağız. Yönetmen:
Jenny Neumann (Gezgin Susan) Robert Zemeckis. Senaryo: Robert Zemeckis, Bob
Jeffrey, anne ve babasını bir yangında yitirmiş, Gale. Oyuncular: Michael J.Fox, Christopher Lloyd,
akrabalarının yanına yaşayan 12 yaşında bir çocuktur. Lea Thompson
Bir gün, çok sıkıntılı bir anında yatak odasının Plutonyum yakıtlı, otomobil biçiminde bir zaman
penceresinden genç bir adam girer: Phineas Bogg. makinesi üzerinde çalışan çılgın bilgin DeLorean, hız
Bu, altın bir cep saati biçiminde Omni adlı bir zaman ile zaman arasındaki bağı çözmüştür. Bunu da öğrencisi
makinesi taşıyan bir zaman gezginidir ve tarihin Marty’nin yardımıyla dener. Artık zamanda ileri geri
akışına yardımcı olmaktadır. Oysa birkaç yüz yıl önce dolaşmayı başarabilecektir. Geleceğe gider ve dönüşte
kendisi bir gezgin olarak seçildiğinde, bir korsan olarak öğrencisini de yanına çağırır. Tipik bir Amerikalı genç
yaşayan sıradan bir insandır. İkisi birlikte zamanda olan 18 yaşındaki Marty McFly, ona kapılarak 1955
yolculuk ederek, tarihin akışını gözlerler yılına, kendi anne-babasının gençliklerine gider. Tam
Benzer bir diziyi «Zaman Tüneli» adıyla izlemiş geçmişten dönmüşken, bu kez geleceğe gönderilir.
ve bol bol Amerikan tarihini öğrenmiştik. Bu da Görevi, oğlunu hapse düşmekten kurtarmaktır. Ancak
gençlere ve çocuklara aynı hizmeti götüren bir yapım. kötü olan, gelecek değiştikçe bugün de değişmektedir.
Zaman zaman Avrupa tarihine de giriyor, hak yememek
lazım!..
www.yerlibilimkurgu.com 33
Selma Mine’nin Kaleminden, Günümüze Işık Tutan Bilimkurgu Filmleri ve Dizileri

My Science Project Eliminators


(Bilimsel Projem) (Devre Dışı Bırakanlar)

1986 ABD + İspanya ortak yapımı filmin


yönetmeni Peter Manoogian, senaryo: Paul De Meo,
Danny Bilson, Oyuncular: Andrew Prine, Denise
Crosby, Patrick Reynolds.
Zaman yolculuğu ile ilgili deneylerinin bir
parçası olarak Dr. Reeves ve Dr. Tanaka, uçağı düşen
bir pilotun bedenini kullanarak “Mandroid” denilen bir
siborg1 yaparlar. İlk deneylerden sonra, yeterli verim
almadığını düşünen Reeves, onu hurdaya çıkarmaya
karar verir. Parçalanmak istemeyen Mandroid, karşı
1985 ABD yapımı filmin senaryo ve yönetmeni: koyduğu için daha sonra öldürülen Dr.Takeda’nın
Jonathan R. Betuel, Oyuncular:John Stockwell, yardımıyla sıvışır.
Danielle von Zerneck, Fisher Steven Arkadaşlarından birinin ölümünden rahatsız olan
Lise öğrencisi Michael ve kız arkadaşı Ellie, Mandroid, kendisine yardımcı olacak birini bulmak
Michael’in sınıf ödevi için bir bilimsel proje bulmak üzere Amerika’nın kuzeyine gider. Sonunda android
umuduyla, bir askeri hurdalığa girerler. Kıvır zıvır teknolojisinden sorumlu bir kadın bilgin, onun evcimen
arasında, işlerine yarayabileceğini düşündükleri, robotu Spot, kaba saba bir nehir gemisi rehberi ve bir
elektrik akımını emen, parlak küre biçiminde, garip dövüş sanatları ustası ile ekip oluşturur. Amacı zaman
bir cihaz bulurlar. Aygıt çalıştırılınca, geçmiş, hal ve makinesiyle Dr.Reeves’in yapacağı şeytani planlarını
gelecek karışmaya başlar. Bunun durdurulması şarttır, durdurmaktır.
aksi halde insanlığın yaşamı çorbaya dönecektir.
1 SİBORGLAR YANİ SİBERNETİK İNSANLAR, Mekanik İnsa-
lardan Biyonik İnsanlara, Selma Mine’nin Kaleminden, Günümü-
ze Işık Tutan Bilim Kurgu Filmleri ve Dizileri, Yazı Dizisi:11, YBKY
e-dergi, Sayı:13, Mayıs 2018
34 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
Timestalkers 1990 SONRASI
FİLMLER ve KONULARI
(Zaman Gezginleri) 1990’lardan itibaren filmlerde askeri ve
polisiye konular ağırlık kazanmaya başlar. Bu kez
konulardan bazıları geçmiş çekimleri anımsatsa
da, Kıyamet senaryoları, Paralel Evrenler, her
türlü kuram ve ikilem, arapsaçına dönmüş halde
karşımıza çıkar. Artık “Olmaz, olmaz!”

Extra Innings
(Ekstra Atışlar)

Alacakaranlık Kuşağı, (2.Kuşak) 1988,


1.Sezon, 2.Bölüm. Yönetmen: Douglas Jackson,
Senaryo: Tom Palmer, Oyuncular: Marc Singer, Amber
Lea Weston, Tracy New.
1987 ABD yapımı film Ray Brown’ın
Ed Hamler, basketbolda sakatlandığı halde, ona
öyküsünden senaryolaştırılmış. Yönetmen: Michael
olan tutkusundan vazgeçmiş değildir. Yeniyetme bir
Schultz. Müzik: Craig Safan. Oyuncular: William meraklı, Ed’e tıpatıp benzeyen özel bir basketbolcu
Devane, Klaus Kinski, Lauren Hutton kartı bulur ve ona verir. Bir zaman ileticisi olan kart,
Kemer tokasına benzeyen zaman makineleri ile onu 78 yıl öncesine, 1910 yılına nakleder: Monty
2586 yılından tarih profesörü Scott’ın evine iki zaman Hanks olmaya, sakatlığı geçtiği için de aynı sette
gezgini gelir. 1886’da çekilmiş eski bir fotoğraftaki oynamaya başlar. Günümüzde, üzgün eşi, onun bir iş
kişilerden birine ulaşmak amacındadırlar. Gezginlerden sahibi olmasını isterken; geçmişteki oyun ekibiyle de
biri zamanı değiştirmek istemekte, diğeri ise engel durum karışıktır, sonunda aralarında çatışma çıkar.
olmaya çalışmaktadır. Hep birlikte o yıla giderler ve Derken şimdiki zaman ile geçmiş arasındaki bağlantı
olayın akışına karışırlar… kopuverir…

www.yerlibilimkurgu.com 35
Selma Mine’nin Kaleminden, Günümüze Işık Tutan Bilimkurgu Filmleri ve Dizileri
HIRSIZLIĞA ve YOLSUZLUĞA
TEŞEBBÜS Timecop
Sohbetimiz sırasında bir çilingir bana (Zaman Polisi)
şöyle söylemişti: “Yeni model bir kilit piyasaya
çıktığında, iki önemli müşterisi vardır: Çilingirler
ve hırsızlar. Biri yasal, diğeri de yasadışı olarak o
kilidi nasıl açacağını öğrenmeye çalışır.”
Zaman Makinesi ile zamanda yolculuklarının
baş müşterileri de, göründüğü kadarıyla hırsızlar
ve polislerdir. Biri suç işlemeye veya suçunu
gizlemeye meyillidir, diğeri de onu yakalamakla
görevlidir.

Chasers
(Hovardalar)
1994 Kanada, ABD, Japon ortak yapımı filmin
yönetmeni: Peter Hyams, öykü: Mike Richardson,
senaryo: Mark Verneiden, Oyuncular: Jean-Claude Van
Damme, Mia Sara, Ron Silver.
1984’de bir bilgin tarafından zaman yolculuğu
geliştirildiğinde, bu durum, özellikle suçluların çok
işine yarar. Bu yüzden, geçmişi değişikliklerden
korumak için Senatör Aaron McComb’un denetiminde
yüksek teknolojiyi kullanan “Zamanı Uyarlama
Komisyonu” (ZUK) adlı bir polis teşkilatı kurulur.
1994 ABD yapımı filmin yönetmeni Dennis
Polis memuru Max Walker, ZUK’a katılmak üzere
Hopper, Senaryo: Dan Gilroy ile birlikte öykü yazarları
Joe Batteer ve John Rice. Oyuncular: Tom Berenger, davet edilir. Komutan Eugene Matuzak emrinde
Erika Eleniak, William McNamar. Zaman Polisi olarak çalışmayı kabul eder. Aynı gün,
ABD Deniz Kuvvetlerinden Eddie Devane, eşi Melissa bazı yabancılar tarafından saldırıya uğrar ve
doğuştan gelen çekiciliğini, arkadaş edinmek, kızların öldürülür. Onun ani ve esrarengiz kayboluşu, geçmişte
sevgilisi olmak, Sam Amca’nın (ABD’nin) olanaklarını bir suikasta kurban gittiği fikrini uyandırmaktadır.
kullanmak ve hayallerini gerçekleştirmekte On yıl sonra, 2004’de, Walker, kendi ekip
kullanmaktadır. arkadaşı Lyle Atwood’un 1929’da bir depoda yaptığı
4 Haziran Kurtuluş Günü, onun kaderini hileli kazanç yüzünden tutuklamasıyla görevlendirilir.
değiştiren tarih olur. Teğmen Rock Reilly ile birlikte, Atwoods kendisinin Senatör McComb için çalıştığını
Toni Johnson adlı güzel bir mahkûmun UA’ya1 naklinde söyler. O, başkanlığa oynayan güçlü bir politikacıdır.
muhafızlık yapmak ile görevlendirilir. Atwood, senatörün bir suçlu olduğunu itiraf emektense
Toni, zeki bir kızdır. Askeriyenin elindeki Zaman
ölmeyi tercih eder. Max artık gerçeği bilse de, onun
Makinesi ile kaçmayı ve bunu, gelecekte kazanç
kendi izini bulduğunu öğrenen McComb, Max’ın
sağlamak üzere kullanmayı kafaya koymuştur.
geçmişini değiştirir. Waklker’in gerçekleri değişmeye
1 UA: Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı başlar ve onu nasıl durduracağını bilmemektedir.
36 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
KIYAMET PROGRAMI
DEĞİŞİR Mİ? The Twelve Monkeys
Kıyamet senaryolarından biri de biyolojik (12 Maymun)
savaş, laboratuvardan kaçan veya çalınıp
pazarlanan virüslerle ilgilidir. Gerçi salgınlara
ve ölümlere yol açan laboratuvardan kaçma
mikroplara zaman zaman haberlerde rastlıyoruz…
Artık bunlar gerçekten mi kaşla göz arasında
kapıdan bacadan sıvıştılar, yoksa kaçmalarına göz
mü yumuldu, tartışılır… Belki de çılgın bilginler,
“Dur bakalım, dışarda bunlar ne yapacak?”
diye meraklarına yenilip saldılar da, denetimli
kontrolden mi kaçırdılar… kim bilir?

1995 ABD yapımı filmin yönetmeni Terry


Gilliam, Müzik. Paul Buckmaster, Oyuncular: Brad Pitt,
Bruce Willis, Madeline Stowe, Chritopher Plummer
Ölümcül bir virüs tüm dünyayı tehdit etmektedir.
1996’da 5 milyar kişinin ölümüne neden olan bu virüs,
2035’te dünya nüfusunun yalnızca %1’ini hayatta
bırakmıştır. Bu virüsün etkilerinden korunabilmek için
insanlar yer altında koloniler kurarak yaşamaya başlar.
Bu virüsün üstesinden gelebilmek için
mahkûmlardan James Cole, zaman makinesiyle
geçmişe gönderilir. Yanlışlıkla 1990 yılına gelen
Cole, bilim adamları için virüs hakkında araştırma
yapar. Daha sonra zaman yolculuğunu sürdüren Cole,
1996’da akıl hastanesine yatırılır. Burada Dr. Kathryn
Railly ile tanışan Cole, onu içinde bulundukları duruma
inandırmaya başlar.
Adım adım değiştirilmeye çalışılan kader, aslında
olması gereken ve cereyan edecek olana ulaşacaktır.

www.yerlibilimkurgu.com 37
Selma Mine’nin Kaleminden, Günümüze Işık Tutan Bilimkurgu Filmleri ve Dizileri
ısrara kendi merakı da katılır. Tarihi manastıra dönüp
ŞU MAKİNEYİ KULLANMAYI
de aleti kullandıktan sonra, kendini 1357 Fransa’sında
BİR TÜRLÜ bulur. Ancak orada kısılıp kalır.
BECEREMEDİLER!.. Bunun üzerine bir grup arkeolog ve savaş
uzmanı, Paul Walker ve Frances O’Conner’ın
Bu kez, günümüzden 14.yy’a giden ve kullandığı 3-Boyutlu fax makinesi ile zaman yolculuğu
o mekânda tarihi yaşayan bir öğrenci grubunun yaparlar. Amaçları profesörü bulmak ve günümüze
eğlenceli ve heyecanlı öyküsü… Ya da bir türlü getirmektir. O döneme ait bilgilerini kullanarak hayatta
dönmeyen şansını düzene koymak için zaman kalmaya çalışırlar. Bu arada Fransızları İngilizler ile
makinesine başvuran kumarbaz… işimiz iş yaptığı savaşla karşılaşırlar. Üstelik geri dönmek için
zamanları da daralmaktadır.

Timeline Rewind
(Zaman Ötesi) (Geri Sarma)

2003 ABD yapımı filmin yönetmeni Richard


Donner, Roman: Michael Chricton, Senaryo: Jeff
Maguire. Oyuncular: Paul Walker, Gerard Butler, Billy
Connolly. Alacakaranlık Kuşağı, (3.Kuşak) 2003,
Edgar Johnson adlı bir tarih profesörü, 14.yy.dan 1.Sezon 28.Bölüm,Yönetmen: Kevin Bray, Senaryo:
kalma bir ortaçağ Fransız manastırında kazı çalışması James Crocker, Oynayanlar: Forest Whitaker,  Eddie
yapmaktadırlar. Kaye Thomas, Marisa Coughlan
Sponsor firma tarafından Amerika’ya çağrılan Kumar tutkunu biri, kendisinin geçmişe
Johnson, 3-Boyutlu fax çeken bir makineye benzeyen gitmesine izin veren bir teyp kayıt cihazı sipariş verir.
bir zaman makinesi üzerinde çalışıldığını öğrenir. Bunu kullandığı taktirde, kumarhanede büyük miktarda
Bunu çalışmalarında kullanılması üzerinde yapılan kazanacağına inanmaktadır.

38 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


KİŞİSELLEŞTİRİLEN 2004 ABD yapımı filmin yönetmeni ve senaristi:
ZAMAN YOLCULUĞU Shane Carruth, Oyuncular: Shane Carruth, David
Sullivan, Casey Goode.
Zaman makinesinin kişiselleştirilmesi, Bilgisayar programcısı ve mühendislerden oluşan
onu, kendi yaşamından kesitler görmek Saron, Abe, Robert ve Philip adlı dört arkadaş, Aaron’un
veya arkadaşlarının gelecekleri ile ilgili garajında, yeni teknolojik icatlar peşindedirler. Uzun
kehanetlerde bulunmak üzere kullanılmaya zamanlarını alan bu projenin gerçek sahipleri, boş
başlanırsa ne olacaktır? vakitlerini bile burada geçiren Aaron ve Abe’dir Her
türlü teknolojik olanaktan yararlanmaktadırlar.
Buluşla ilgili testlerden birinde, Abe, ana
ünitenin içindeki bir proteinin, doğasından daha hızlı
çoğaldığını keşfeder. Bunun üstün bir protein çoğaltıcısı
olmasından ziyade, kendisini bir denek olarak kullanır

Primer ve çok titiz bir çalışma sonucu, bir zaman makinesi


icad ettiğini fark eder.
(Kapsül) Kişisel deneyiminde, Abe, bu zaman tünelinde
tek başına kalmamak için çok dikkat eder. Robert ve
Philip ile paylaşmak istemediği keşfini, eşi Kara ile
ilgili sorunları olan Aaron’a anlatır. Önceleri kişisel
konularda kullandıkları makine zaman anormallikleri
yaratır ve paralel evrendeki öteki kişilikleri ile
karşılaşmaya başlarlar.

www.yerlibilimkurgu.com 39
Selma Mine’nin Kaleminden, Günümüze Işık Tutan Bilimkurgu Filmleri ve Dizileri
KELEBEK ETKİSİ 2055’de Charles Hatton, “Time Safari (Zaman
NASIL OLURMUŞ, GÖRÜN!.. Seferi)’ni bulduktan sonra, değişik bir şans yaratır. Bu
buluş, zengin “büyük oyun avcıları”na kısa seyahatlerle
Zenginlik hem güzel şey hem de başa tarih öncesi çağlara gitme ve doğal ölümlerinden hemen
bela. Zenginler genelde patron olduklarından, önce dinozorları avlama fırsatı tanımaktadır.
her işlerini birileri yapıyor, bu kez kendileri işsiz “Zamanı Düzenleme Bölümü” denilen bir birim,
kalıyorlar. Eh günümüzde Afrika’ya düzenlenen safarileri dikkatlice izlemekte ve zaten ölecek olan
“Safari”ler (Av Seferleri), para bolsa ve zaman dinozorlar dışında hiçbir canlının öldürülmesine izin
makinesi de icat edildiyse, geçmişe yapılacak ve vermemektedir. Avcı ne geçmişe gittiğinde orada bir
o tarihte aslan kaplan olmadığından (belki mamut şey bırakabilir, ne de oradan bir şey getirebilir. Yine de
vardı, ama senaryoda onlar paçayı kurtarmışlar), bir kaza olur ve bir avcı, yürümeleri gereken özel yola
dinozorlar avlanacaktır. konan bir kelebeği ezer.
Travis, hava koşullarının ve doğal yaşamın
her zamanki gibi olmadığına dikkat eder. Zaman

A Sound of Tunder
yolculuklarını kontrol eden süper bilgisayarın
görünmeyen sözleşmeli mucidi Dr. Rand ile durumu

(Kıyametin Sesi) irdeler.


Kısa zamanda, 2055’te cereyan eden her zararlı
durumun “zaman dalgaları” nın bozulmasından dolayı,
önce alt hayat biçimlerini etkilediğini anlarlar.
Geçmiş değişimleri tanımlamak ve onarmak
üzere harekete geçerler; ama her atılımları, mevcut
zamanı daha fazla etkiler.

2005 Çek Cumhuriyeti, ABD, UK, Almanya


ortak yapımı filmin yönetmeni Peter Hyams, Öykü:
Ray Bradbury, senaryo: Thomas Dean Donnelly.
Oyuncular: Edward Burns, Ben Kingley, Catherine
McCormack.
40 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
ÖLÜMÜ gidince, onun yüksek dozda eroin alarak komaya
ENGELLEMEYE ÇALIŞMAK girdiğini fark eder.
Başka bir bağımlı arkadaşında bulunan
Batı’nın gömülmekte olduğu bataklardan zaman makinesini kullanarak geçmişe gitmeye ve
biri de uyuşturucu alışkanlığı. Bu kez zaman onun kaderini değiştirerek ölümünü engellemeye
makinesi, bu illetin kişiyi sürüklediği ölümden çalışır.
nasıl kurtarılacağı üzerine kurgulanmış.

Fetching Cody
(Alımlı Cody)

2005 Kanada yapımı filmin öyküsü ve


yönetmeni: David Ray, Senaryo: Caroluyn Allain.
Oyuncular: Jay Baruchel, Sarah Lind, Jim Bymes.
Art, uyuşturucu bağımlısı bir satıcı ve
dolandırıcıdır. Kız arkadaşı Cody’in dairesine
www.yerlibilimkurgu.com 41
Selma Mine’nin Kaleminden, Günümüze Işık Tutan Bilimkurgu Filmleri ve Dizileri
HEM HIRSIZ, HEM DE BİR BİLGİN! geçmişe götürmektedir; bu da ona yetmektedir.
Her şey plana göre işler. Ancak aynı gün
Yani zaman makinesini icat edenlerin hepsi soyguna hazırlanan ve 2 FBI ajanı tarafından izlen
de “pir u pak” (sütten çıkmış ak kaşık) değil bir grup hırsızla karşılaşana kadar… Banka soyulur,
ya… Onlar da para hırslarına, arzularına ve de yakalandıklarında çetenin başı olduğu sanılır.
heyecanlarına yenik düşebilirler. Üstelik de şansları İşleri yoluna koymak için, ekip zamanda
yaver gitmezse, iş büsbütün sarpa saracaktır. yolculuğa başlar; ama her gidişlerinde işler daha da
karmaşık hale gelir.

Slipstream1
(Zamana Karşı)

2005 ABD, Güney Afrika, Zambiya, Almanya


ortak yapımı filmin yönetmeni David van Eyssen,
Öykü: Louıs Morneau, Philip Badger, Oyuncular: Sean
Astin, Vinnie Jones, Ivana Millicevic.
Bir bilgin, en yeni icadı olan bir zaman makinesi
ile bir banka soygunu planlar. Cihaz onu 10 dakika

1 1989’da çekilen ikinci filmde (ilki 1973), yakın bir gelecekte dünya do-
ğal felaketlerle tahrip olur. Kalan yaşam, kanyonlar içindeki ayrık komün-
lerdedir. “Sllpsteam” denilen şiddetli bir rüzgar eserken, ulaşım uçaklarla
yapılmaktadır.
42 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
ZAMAN MAKİNESİ 2006 ABD yapımı filmin yönetmeni Frank Coraci,
“KISAYOL” YAPARSA NE OLUR? Senaryo: Steve Koren, Mark O’Keefe, Oyuncular:
Adam Sandler, Kate Beckinsale, Christopher Walken.
Demiştik ya, gittiğimiz geçmiş, tamı tamına Michael Newman, patronunun gözüne girmek
gerçek hatırladığımız mıdır, yoksa unuttuğumuz için, çok çalışan işkolik bir mimardır. Bu yüzden
yerlerini zihnimizin doldurduğu, yine kendimizin ailesine ayırdığı zaman çok az oldupğu için hayatını
değiştirdiği bir geçmiş midir? İş, TV kanallarını kendine göre idare etmek ister.
zaplamaya veya video-cd seyrederken ileri geri Çok geçmeden, son model bir uzaktan
sarmaya, atlamaya, zıplamaya başlarsa; tıpkı kumandaya sahip çatlak bir satış elemanı olan Morty ile
bilgisayarın “kısayol” yaptığı gibi, bizi istediğimiz karşılaşınca, Newman’ın dilekleri gerçekleşir. Ondan
değil kendinde mevcut kayıtlara doğru götürürse aldığı kumanda, sadece TV ve videoyu değil evdeki
neler olur? köpeğin havlamalarını da kısmakta; hatta karısıyla
yaptığı sinir bozucu bir tartışmayı değiştirebilmektedir.
Michael geçmişe seyahat ederek, hayatının
çeşitli safhalarında gezinir. Yoğun ve koşturmalı zaman
dilimlerinden kaçar, kendini mutlu hissettiği dönemlere

Click geçer. Böylece hayatının çeşitli bölümlerine hızla


gitme, durma ve geri dönme, yaşamında pratiklik de
sağlar. Sonuçta bu işkolik mimardan, iki çocuğu Ben
ve Samatha, eşi Donna ile ilgilenen iyi bir aile babası
ortaya çıkar. Üstelik kumanda, terfi etmesine de olanak
sağlar.
Fakat her güzel şey gibi sonsuza kadar bu
durum devam etmez. Michael, hayatını kontrol etmeyi
yitirmeye başladığı fark eder. Kumanda onun sık
hatırladıklarını ona sunmaya, unuttuğu anılarına ait
zamanlara hiç sıçramamaya başlar.

www.yerlibilimkurgu.com 43
Selma Mine’nin Kaleminden, Günümüze Işık Tutan Bilimkurgu Filmleri ve Dizileri
DAR ZAMANDA Doug Carlin ATF2 teşkilatında çalışmaktadır.
KISA PASLAŞMALAR New Orleans’ta meydana gelen bir feribot patlamasının
ve batmasının soruşturmasına kanıt toplaması için
Paralel Evrenler başlığı altında tekrar çağrılır. Kurbanlar arasındaki bir kadın cesedi
ele alacağımız güzel bir çalışmanın bu günkü dikkatini çeker. Sanki bir şey ona kendini anımsatmaya
başlığımızı ilgilendiren bölümü “Snow White çalışmaktadır.
Projesi” denilen, zamanda kısıtlı bir bölümü FBI teşkilatının özel bir biriminde, «Snow
gözleyebilmek. Sanki gelecekte işlenecek suçları White» denilen çok gizli bir proje üzerinde
engellemeyi anlatan «Minority Report» (Azınlık çalışılmaktadır. Bu projeye göre geliştirilen makine
Raporu-2002) filminin tam tersi, çok kısa bir süre ile zamanda 4 gün, 6 saat, 3 dakika, 45 saniye, 14,5
geçmişi gözleyip suçluyu bulabilmek… nanosaniye geri gidilebilmekte ve gerekli gördükleri
kişileri izleyebilmektedirler.
Ancak yeni bir çalışma olduğundan, kimse
geçmişe gönderilmemiştir. Bir yerlerde, feribotta

Déja’vu1 gördüğü cesedin sahibesi kadın vardır. Öncelikle onun


geçmişini izlemeye başlar. Patlamayı önlemek için
sadece bir şansı vardır: Makineye girerek ve geçmişe
giderek olayları zamanında izlemek. Bu yüzden denek
olmayı teklif eder. Ancak bombacının peşindeki her
atağı, onu paralel evrenlere ve beklenmedik oluşumlara
sürükler.

2006, ABD yapımı filmin yönetmeni Tony


Scott, Müzik: Harry Gregson-Williams, Senaryo: Terry
Rossio, Bill Marsilii. Oyuncular: Denzel Washington,
Paula Patton, James Caviesel.
1 Déja’vu: (Fransızca) Geçmişte yaşanan bir olayı tekrar yaşama
duygusu. 2 ATF: (Askeri) Geliştirilmiş Kızıl ötesi görüşlü Hedefleme
44 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
EĞER ZAMAN 2007 İspanyol yapımı filmin senaristi ve
SENİ ÇAĞIRIRSA… yönetmeni Nacho Vigalondo, Oyuncular: Karra
Elejalde, Candela Fernandez, Barbara Goenaga.
Bİ’ DUR DÜŞÜN!..
Sıradan biri olan Hector, orman kenarında yeni
aldıkları eve karısıyla birlikte taşınır. Bir akşamüstü,
İnsanın yaşamında öyle olaylar vardır
ki, zihinden silinir. Bu, beynin bir tür kendini dürbünüyle etrafı seyrederken, ormanda soyunan bir
savunma mekanizması, bloklamadır. Bunu en iyi kız görür. Onun olduğu yere gidince, cesedi ve devrik
çözenler de, hipnozu kullanan gerçek psikolog bisikleti ile karşılaşır. Derken suratı pembe bandajlı bir
ve parapsikologlardır. Bu konudaki örnekleri adamın arkadan makaslı saldırısına uğrar. Aralarında
“Zihinsel Zaman Yolculukları” başlığı altında bir kovalamaca yaşanır.
incelemek üzere, burada zaman makinesi ile Hector, ormanın içinde, kendini bir makinenin
yapılan bir öyküye göz atalım. karşısında bulur. Onu kullanan yabancı, bunun zamanı
bir saat geçmişe götürebilecek bir makine olduğunu;
asla ona dokunmamasını, eğer bu olursa onun da zaman

Time Crimes / makinesine girmesi gerektiğini söyler. Hector dokunur


ve kendini içinde bulur.

Los Cronocrimenes
İşte, bundan sonra işler tam anlamıyla sarpa
sarar. Zamanda geri dönerek, işlenen cinayetin failini

(Suç Zamanı) ararken, beklenmedik olaylarla karşılaşacaktır.

www.yerlibilimkurgu.com 45
Selma Mine’nin Kaleminden, Günümüze Işık Tutan Bilimkurgu Filmleri ve Dizileri
YENİ MODEL 2010 ABD yapımı komedi filmin yönetmeni
ZAMAN MAKİNELERİ DE Steve Pink. Venaryo: Josh Heald, Sean Anders,
Oyuncular: John Cusack, Rob Corddy, Craig Robinson.
ÇIKTI: KAPIŞILIYOR
Hayat çizgileri kaymış üç arkadaş: Kız
arkadaşının kendisini terk ettiği Adam; geveze eşiyle
Her zaman zaman makinesi bilim
adamlarının laboratuvarından çıkmaz ya… Bazen niteliksiz işçi Nick ve intihara meyilli alkolik Lou.
sıcak bir küvette verilen bir işçi partisi bile sizi Egzos zehirlenmesinden komaya giren Lou’ya yardım
zamanda sürükleyip götürebilir. Maksat eğlenmek etmek için, Adam ve Nick ile Adam’ın yeğeni Jacob,
değil mi? Girin ılık su dolu küvete, geçmişinizi son parti verdikleri kayak merkezine giderler. Burası
anımsayın ve nelerin düzeltileceğine karar verin… şimdilerde bir çöplüktür, yine de sıcak bir küvetin
çıktığınızda da uygulayın lütfen!.. içinde, içki yarışına girişirler. Oysa bu sıcak küvet bir
zaman makinesidir ve onları her biri için bir kader gecesi
olan 1986’ya geri götürür. Hiç bir şey değişmemiştir,

Hot Tub Time Machine


sadece Jacob henüz doğmamıştır.
Bu gece anılarını aynı şekilde yapar da her

(Sıcak Küvet Zaman Makinesi)


şey yolunda giderse, gelecek zaman geri dönecek ve
ihtimal ki Jacob doğmuş olacaktır. Ciddi değişiklikler
olmaktadır. Geri dönebilecekler midir? Ya Jacob’a ne
olacaktır?

46 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


GEÇMİŞE GİDİP 2044 yılında ABD’de büyük bir ekonomik kriz
“KENDİNİ YOK ETME” sonucu sosyal çöküntü olmuş ve organize suç oranı
yükselmiştir. Buna ek olarak halkın % 10’u başkalaşım
İKİLEMİ
geçirerek telekinetik güçleriyle küçük nesneleri
yüzdürme yeteneği kazanmıştır.
İşte bu film, “Zamanı Kişiselleştirmek”,
30 yıl sonra, 2074’de, zaman yolculuğu
“Büyükbaba İkilemi” veya “Kendi Kendisiyle
gerçekleşir ve kısa zamanda yasadışı kullanılmaya
Karşılaşma” ya da “Kendini Yok Etme”
başlanır. Zaman yolculuğu makinesini elinde
ikilemlerine ışık tutan karma bir yapım.
bulunduran mafya patronları, kurtulmak istedikleri
kişileri 30 yıl önceye yani 2044’e gönderilirler.

Looper Gönderilen kişiler Looper (tetikçi) adı verilen bir grup


profesyonel katil tarafından kurşuna dizilir ve sonra da

(Tetikçiler) yakılarak yok edilir. Bu işin bedeli gümüş paradır.


Patronlar, zamanla bu tetikçilerden kurtulmak
istediklerinde, onları da yok edilmeleri için geçmişe
gönderirler ve böylece arkalarında delil de bırakmamış
olurlar. Bunun adı her tetikçinin kendisine yapması
gereken “tetikçiyi sonlandırmak”tır. Bunun bilincinde
olmayan kiralık katile, emeklilik hayatlarında rahat
yaşamaları (aslında kendilerini öldürüp yok olmaları)
için altın ödenir
55 yaşındaki Joseph Simmons da bir gün, 25
yaşında mükemmel bir hayat süren ve bu işten iyi
para kazanan 30 yıl önceki profesyonel katil Joseph
Sirmons’u (kendisini) öldürmek üzere geçmişine
gönderilir. Tetikçi genç Joseph ise, bu kişinin kendi
geleceği olduğunu bilmeden alacağı gümüş karşılığı
onu yok etmeyi hedeflerken; altın alan yaşlı Joseph, bir
gün kendisini yok etmek üzere geçmişe gönderileceğini
bilmektedir ve hazırlıklıdır.
Bunun tam tersi bir konu «Minorıty Report»
(Azınlık Raporu-2002) 2054 yılında gelecekte işlenecek
suçları önlemek üzere kurulan “Suç Öncesi” teşkilatını
çağrıştırmakta. Üç duru-görü sahibi telepat, geleceği ve
suçluları görerek önceden haber vermektedirler. Filmi,
Psikolojik Zihinsel Yolculuklar başlığı alında, ilerde
2012, ABD+ÇİN ortak yapımı filmin yönetmeni
inceleyeceğiz.
ve senaryo yazarı: Rian Johnson, Oyuncular: Joseph
Gordon-Levitt, Bruce Willis, Emily Blunt
2074 yılında bir mafya lideri, birinden kurtulmak
isteyince, amacı, Joe gibi bir kiralık tetikçiyi geçmişe
göndererek, ona suikast yapmaktır.
www.yerlibilimkurgu.com 47
Selma Mine’nin Kaleminden, Günümüze Işık Tutan Bilimkurgu Filmleri ve Dizileri

KİŞİSEL ÇIKARLAR
BAŞA BELA…
Project Almanac
Yeni çalışmalar da yine “Zamanı
(Sonsuzluk Projesi)
Kişiselleştirme” üzerine, bireysel çıkarlar ve
kazançlar temel alınarak yapılmış. Galiba
senaryolar da giderek, zamanın özüne uygun,
insanlığa ayna tutmada.

Time Lapse
(Zaman Atlamalı Hızlı Fotoğraf)

2014 ABD yapımı filmin yönetmeni


Bradley King, Senaryo: Bradley King, Bp Cooper.
Oyuncular: Danielle Panabaker, Matt O’leary,
George Finn.
Üç arkadaş, 24 saat sonrasını çeken bir
makine keşfederler. Bunu bireysel kazanç yolunda 2015 ABD yapımı filmin yönetmeni: Dean
kullanmayı planlarlar. Yarış bahislerine katılmaya Israelite. Senaryo: Jason Harry Pagan, Andrew
başlarlar. Ta ki biri diğerinden daha açgözlü olana Deutschman Oyuncular: Amy Landecker, Sofia
kadar. Fotoğraflarda birbirlerini arkadan vurmak Black-D’Elia, Virginia Gardner.
gibi çirkin gerçeklerin gerçekleşmeye başlaması, Bir grup arkadaş, bir zaman makinesinin
kaderlerini de değiştirmeye başlar ve yaşamları planlarını bulunca, onu inşa eder; sorunlarını
kontrolden çıkar… halletme ve kişisel kazançları yönünde kullanırlar.
Filmin konusu, Alacakaranlık Kuşağı Fakat gelecekleri felaketlerle darmadağın
Dizisindeki «A Most Unusual Camera» olunca, zaman yolculuklarının geri dönülmez
(En Olağandışı Kamera-1960) filmini etkiler yarattığını fark ederler. Bir tanesini tercih
çağrıştırmaktadır .1
etmeye ve getirisine katlanmaya karar verirler.

1 A MOST UNUSUAL CAMERA: Hırsızlık Nasıl Yapılır? Selma


Mine’nin Kaleminden, Günümüze Işık Tutan Bilim Kurgu Filmleri ve
Dizileri, Yazı Dizisi:15, YBKY e-dergi, Sayı:17, Eylül 2018
48 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
ZAMAN MAKİNELERİ’nde ESKİYE
DÖNÜŞ Parallels
«Dr.Who»1 (1963-69) dizisindeki, zaman
yolculuğu yaptıran Tardis adlı telefon kulübesini
unutmak mümkün mü?. Genelde Londra’nın bir
ara sokağında veya başka bir mekânda belirip
kaybolan, içine girilince farklı bir mekâna (uzay
aracına) geçilen bir zaman/mekân makinesiydi,
Tardis. «Hot Tube Time Machine» (Sıcak
Küvet Zaman Maikinesi-2010)’nde ise küvete
benziyordu. Bir yığın makine yapıldı da, yeniden
eskiye dönüş başladı. «Back to Future» film
dizisinde olduğu gibi otomobil veya telefon
kulübesi yerine bir binanın kendisi… Gerçi ilk
nesil bilgisayarlar da biraz büyüktü… ama olsun,
işe yarıyor ya…

Parallel

2015 ABD yapımı filmin yönetmeni: Christopher


Leone. Öykü ve senaryo: Laura Harkcom, Christopher
Leone. Oyuncular. Mark Hapka, Jessica Rothe, Eric
Jungmann.
Ronan, Beatrix Carver kardeşler ile arkadaşları
Harold, ailelerin farklı paralel dünyalarda yaşadıklarını
2018 Macaristan + ABD ortak yapımı filmin öğrendikten sonra, babalarını aramak üzere kentin
yönetmeni: Gergö Elekes, Orijinal fikir: Gergö Elekes, merkezinden bu dünyalara açılan esrarlı bir binadan
Öykü ve Senaryo: Jósef Gallai. Oyuncular: Péter Inoka, yararlanırlar.
Csinszka Flóra Kiss, Dávid Kiss. Boş binaya girdiklerinde, tüm ışıkları yanıp
Genç bir adam, kaçırılan babasının arabasını sönmeye başlar. Binadan ayrıldıklarında, bildikleri
bulduğunda, onun evrenler arasında seyahat eden bir kentten pek farklı bir yerde olmadıklarını keşfederler.
araç olduğunu görür. Neler olduğunu bilen Polly adlı bir kızla karşılaşırlar.
Onlara, 36 saat içinde binaya geri dönmeleri gerektiğini
söyler. Aksi taktirde bina, onlar olmadan burayı terk
1 Zamanda Yolculuk: ZAMAN MAKİNELERİ-1, Selma Mine’nin
Kaleminden, 1970-1990 Arası ve Sonrası Ülkemizde Gösterime edecektir.
Giren ve Günümüze Işık Tutan Bilimkurgu TV- Sinema Filmle-
ri ve Dizileri, Yazı Dizisi:15, YBKY e-dergi, Sayı: 17, Eylül 2018
www.yerlibilimkurgu.com 49
Selma Mine’nin Kaleminden, Günümüze Işık Tutan Bilimkurgu Filmleri ve Dizileri
Kaynakça: GELECEK SAYI:
*KONULARINA GÖRE BİLİMKURGU
FİLMLER,
ve FANTASTİK ZAMAN GİRDAPLARI
http://www.x-bilinmeyen.net/SinemaD/

*GELECEĞİN EFSANELERİNİ YARATMAK, Çağdaş Sanat


Bilim Kurgu:1, Selma MİNE, X-BKD Yayını, Kitap:21, İstanbul *Dönelim Yine Masallara:
2010
*The Wizard of Oz;
*GÖRSEL SANATLARDA BİLİMKURGU, Sinema – Tiyatro
– Resim – Müzik, Çağdaş Sanat Bilim Kurgu-3, X-BKD Yayını, *A Connecticut Yankee in King Arthur’s Court
Kitap:23, İstanbul 2011 Filmleri.
*İLGİLİ INTERNET SİTELERİ

*SİNEMADA ZAMAN YOLCULUĞU, Gökçen ARDIÇ, Salyangoz


yayınları: 94, İstanbul, Şubat 2016 *Geleceğini Nasıl hayal Edersen Öyle Olur!

*Beyond the Time Barrier Filmi; *«Twilight Zone»


*SİNEMA ve TV FİLMLERİ; FİLM ve TV DİZİLERİ, Çağdaş TV Dizisi: *I Shot an Arrow into the Air; *The Last
Sanat Bilim Kurgu-2, Selma MİNE, X-BKD Yayını, Kitap:22,
İstanbul 2010 Flight; *King Nine Will Not Return, *The Odyssey
of Flight 33;*The Arrival, *«Dr.Who» TV Dizisi:
*Planet of Giants; *The Mask of Mandragora; *Image
of Fendahl; *Meglos; *Warriors’ Gate; *The Keeper
Göndermeler: of Traken; *Four to Doomsday; *Time-Flight; *Arc of
Infinity
* A MOST UNUSUAL CAMERA: Hırsızlık Nasıl Yapılır?
Selma MİNE’nin Kaleminden, Günümüze Işık Tutan
Bilim Kurgu Filmleri ve Dizileri, Yazı Dizisi:15, YBKY
*Kıpır Kıpır Evrende Kim Nereye Gidiyor?
e-dergi, Sayı:17, Eylül 2018
*«The Time Tunnel» TV Dizisi
* Zamanda Yolculuk: ZAMAN MAKİNELERİ-1, Selma
Mine’nin Kaleminden, 1970-1990 Arası ve Sonrası
Ülkemizde Gösterime Giren ve Günümüze Işık Tutan
Bilimkurgu TV- Sinema Filmleri ve Dizileri, Yazı Dizisi:15, *Doğaüstü Olaylardan Hoşlananlara…
YBKY e-dergi, Sayı: 17, Eylül 2018 *Beyond the Bermuda Triangle;

* SİBORGLAR YANİ SİBERNETİK İNSANLAR, Mekanik *Le Mystére Du Trıangle Des Bermudes Filmleri.
İnsanlardan Biyonik İnsanlara, Selma MİNE’nin
Kaleminden, Günümüze Işık Tutan Bilim Kurgu Filmleri
ve Dizileri, Yazı Dizisi:11, YBKY e-dergi, Sayı:13, Mayıs *Zaman Böyle mi Geri Alınır, A Çocuk?
2018
*Superman-The Movie Filmi.

*Kara Delik Sendromu-Sonumuz Ne Olacak?

«Space 1999» TV Dizisi:

*Journey to the Black Sun; *Space Warp?

*The Black Hole Filmi.

50 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


www.yerlibilimkurgu.com 51
Kısa Öykü

Murat K. BEŞİROĞLU

Oyun

L event metro istasyonunun yanında eşimi beklerken,


arabamın kapısını eşimle aynı yaşlarda bir kadın
açtı, yanımdaki koltuğa oturdu ve “Gidebiliriz” dedi.
hep gece yarısında gitmiştim. Böyle olunca kızımla
hiç görüşememiş, onunla konuşup oynamayı çok
özlemiştim. O akşam artık pilim bittiği için akşamüstü
Kılık kıyafeti ve kendisini ifade etme tarzı gayet eşimle görüşmüştüm. İş çıkışı eve birlikte gitmek üzere
düzgündü. Tanımadığı bir adamın arabasının ön sözleşmiştik. Yanımda oturan kadın ismimi biliyordu
koltuğuna oturup numara çekmeye çalışacak birine ve evet, rengim sararmış olabilirdi. “Beni birisiyle
benzemiyordu. karıştırdığınızı tahmin ediyorum, rica etsem arabadan
iner misiniz, eşimi bekliyordum da” dedim.
“Sizinle daha önce tanışmış mıydık?” diye
sordum. “Ne tuhaf bir şaka bu, hiç komik değil”
dedi kadın. Sesindeki öfke ve sitem gayet sahici
“Ali, sen iyi misin, rengin sararmış sanki
görünüyordu, bir yakınım olduğunu sanıyordu galiba.
biraz” dedi kadın.
“İsminizi öğrenebilir miyim?” diye sordum.
Son günlerde yapay zekâlı varlıkların oy
hakkına sahip olmasının yaratacağı mahsurları “14 yıllık eşin Pınar, kafayı mı yedin sen?”
anlatmak için Önce İnsan Platformu adına çok dedi.
sayıda görüşme yapmış, makaleler yazmış ve eve
52 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
Eşimin isminin Pınar olduğu doğruydu, ama kandırmaya çalışıyordu. Eğer öyleyse nasıl bu kadar
karşımdaki kadın elbette o değildi. Bu oyuna bir son iyi rol yapabiliyordu, oyunculuk eğitimi mi almıştı?
vermenin vakti gelmişti artık, akıllı telefonumda Ben bunca yıllık eşimin nasıl biri olduğunu bilmiyor
eşimle birlikte çektirdiğimiz fotoğrafların olduğu muydum? İnsan zihnine yüzde yüz güvenemiyordu.
klasörü açtım ve içinden rastgele bir resim açıp “İşte Hele ki o insanın aile geçmişinde şizofreni gibi sinsi
eşim” diyerek yanımdaki kadına gösterdim. bir hastalık varsa. Annemi arayıp eşimin kim olduğunu
soracaktım ama elbette Pınar yanımdayken değil.
“Bu resmi Roma tatilinde çektirmiştik” dedi.
Ayrıca evde Pınar’la birlikte çektirdiğimiz kâğıda
Resme baktığım anda başımdan aşağı sanki basılı resimlerimiz vardı, daha da önemlisi kızım vardı,
kaynar sular döküldü. Aceleyle klasördeki başka herhalde annesinin kim olduğunu bilirdi, değil mi? Her
resimlere de baktım. Resimlerin tamamında yanımla ihtimale karşı arkadaşım Mete’ye çok aceleye bizim
oturan ve eşimle aynı ismi taşıdığı anlaşılan kadınla eve gelmesi gerektiğine yönelik bir mesaj gönderdim.
birlikteydim.
Zekeriyaköy’deki evimize vardıktan sonra,
“Benimle birlikte olmaktan memnun değilsen eşim olduğunu iddia eden kadına kızımızın nerede
bunu daha farklı bir biçimde ifade edebilirsin” dedi olduğunu sordum.
Pınar.
Bana kuşkulu gözlerle baktı ve “Senin
Olup bitene bir türlü anlam veremiyordum, gerçek Ali olmadığından kuşkulanmaya başladım,
son günlerde yaşadığım yoğun stres nedeniyle kafayı o hiç saçmalamazdı” dedi. “Onun arabasındaydın,
mı yemiştim acaba? “Hayır, öyle değil” dedim şaşkın sesin ve görüntün onunla tıpatıp aynı, yine de emin
bir halde. olamıyorum” diye de ekledi.

“Bunları evde konuşalım istersen” dedi. Onun da kafasının karışmış olması içimi bir
parça rahatlatmıştı, “Ben de onu söylüyorum işte”
Arabama “Eve gidelim Alex” dedim, dedim. Aklıma işle ilgili bir şey gelmiş gibi yaparak
koltuklardan çıkan çapraz kemerler gövdelerimizi kalkıp içeriye gittim ve annemi aradım. Annem içeride
sardı, araba iki yüz metre kadar yükselip gökdelenlerin oturan kadının eşim olduğunu ve yıllardır uğraşmamıza
üzerinden kuzeye doğru yol almaya başladı. rağmen çocuğumuzun olmadığı söyledi. Bu sözleri
duyar duymaz telefonu elimden düşürdüm ve olduğum
Otomatik pilotta eve doğru ilerlerken nasıl
yerde öylece put gibi kalakaldım. Gözlerim karardı,
davranmam gerektiğini düşünüyordum, yanımdaki
önce yere oturdum, ardından başım döndüğü için yere
kadın kötü niyetliyse eve vardığımızda önlem almak
uzandım. Halının üzerinde cenin pozisyonunda yatıyor,
için geç olabilirdi. Yürüttüğüm işim hassasiyeti gereği
bütün bu yaşananların bir rüya olmasını umuyordum.
akıllı telefonumu yanımdan hiç ayırmıyordum, ayrıca
cihazın hacklenmesini önlemek için bir sürü önlem Benden bir süre ses çıkmayınca Pınar yanıma
almıştım. İhtimali çok düşük de olsa yanımda oturan geldi. Halının üzerinde yattığımı görünce “Ne oldu Ali,
kadın eşim olabilirdi. Eğer öyleyse onu yeterince neler oluyor sana?” diye sordu.
sinirlendirmiş bulunuyordum. Yanımda öfkeyle
tırnaklarını yiyip suskun bir biçimde oturuyordu. Öte “Annem benim hiçbir zaman bir kızım
yandan elbette onun da bu konuda yanılıyor olma olmadığını söyledi” dedim.
ihtimalli vardı. Belki eşim olmadığını gayet iyi bildiği
“Kalk, bir duş al, iyi gelir” dedikten sonra,
halde hırsızlık ya da dolandırıcılık amacıyla beni
sanki beş yaşında bir çocukmuşum gibi üzerimdekileri
www.yerlibilimkurgu.com 53
çıkarmaya başladı. Yeni tanıştığımı düşündüğüm bir giriş farklı sinyal yayılımı nedeniyle engellendi” dedi.
kadının önünde soyunmak tuhaf bir duyguydu, gerçi
Alex’e “Şehrin üzerinde gezelim” komutunu
karşı duvarda düğün sırasında çektirdiğimiz kocaman
verdikten sonra akıllı telefonu elime alıp istemsiz bir
resim asılıydı, onunla gayet mutlu görünüyorduk.
biçimde evirip çevirdim ve mucizevi bir aydınlanma
Gözümün gördüğünden çok hafızama güvendiğim için
yaşadım. Telefonumu hackleyip içine fotomontajla az
iç çamaşırlarımı bu yeni Pınar’ın önünde çıkarmadım,
önce tanıştığım kadının resimlerini yerleştirmişlerdi.
o kadar da samimi olmaya gerek yoktu.
Telefonla annem yerine onun sentezlenmiş sesini
Sıcak su bedenimin ve zihnimin bir kullanan yapay zekâlı bir ajanla konuşmuştum. Çok
parça canlanmasını, zihnimdeki belirsizlik sisinin uzun zamandır, derin öğrenme algoritmaları aracılığıyla,
dağılmasını sağlamıştı. Birileri gerçek eşimi ve kızımı kişilerin sesi ve konuşma tarzı öğrenilip, arzu edilen
kaçırmış olmalıydı, eğer öyleyse hayatları tehlikede metin bilgisayarlar tarafından seslendirilebiliyordu.
olabilirdi. Ailemde şizofrenler olması benim de bu Elbette delirmemiştim ve tabii ki güzeller güzeli bir
hastalığa yakalanmamı gerektirmiyordu. Şizofreni kızım ve gayet iyi tanıdığım bir eşim vardı. Uçan
böyle balıklama dalınan bir hastalık mıydı? Olmayan otomobilim camlarında kalplerin yanıp söndüğü bir
bir kız çocuğunu varmış gibi hayal etme noktasına zeplinin yanından geçti, galiba içeride bir düğün töreni
gelene kadar başka belirtilerin ortaya çıkmış olması yapılıyordu. Karım ve kızım acaba neredeydi? Birileri
gerekmez miydi? İçimden bir ses evden çıkıp anneme onları kaçırmış olabilir miydi? Evdeki resimler de
gitmem gerektiğini söyledi. Olayı polise ihbar etmeye değiştirildiğine göre eve gelmiş olmalıydılar. Polise
çekiniyordum, çünkü eşim ve kızım konusunda haber vermeliydim ama nasıl? Akıllı telefonum
düşük de olsa yanılma ihtimalim vardı, böyle bir aracılığıyla emniyete ulaşamazdım, muhtemelen
durumun medyaya yansıması durumunda Önce İnsan tüm iletişimimi bloke etmişlerdi, Alex’e bu işi onun
Platformu zarar görebilirdi. Yapay zekâlı ajanlara oy yapıp yapamayacağımı sordum. Uçan arabamın
hakkı verilmesini savunanlar bizi, olmayan riskler çevresini saran üç kuadkopter jammerlerı aracılığıyla
konusunda vesveseye kapılmakla itham ediyordu. iletişimimizi bloke etmiş olduğu için Alex bana ‘hayır’
Yapay zekâlı ajanların, onları üreten ya da sahip olan yanıtını verdi. Pervanelerinde mavi ve kırmızı ışıkların
kişilerden bağımsız karar aldığını, dolayısıyla onlara yanıp söndüğü silahlı kuadkopterler bizi havaalanı
oy hakkı verilmesinin demokrasiyi tahrip etmek bir yakınındaki boş bir araziye inmeye zorladılar. Siyah
yana güçlendireceğini savunuyorlardı. Türkiye’deki takım elbiseli iki adam beni karşılamak üzere karanlığın
faaliyetlerine liderlik ettiğim Önce İnsan hareketi içinden çıkarak arabaya yaklaştı. Arabadan dışarıya
ise, yapay zekâlı yazılımlara oy hakkı verilmesinin fırlayıp onlara karımın ve kızımın nerede olduğunu
sadece onları üreten ve çoğunluğuna sahip olan ultra sordum. Galiba Türkçe bilmiyorlardı, aniden üzerime
zenginlere yarayacağını savunuyordu. Yaşadığım bu atılıp beni kelepçelediler ve ilerideki hangar benzeri
kâbusun siyasi hasımlarımın bir oyunu olabileceğini binaya doğru sürüklediler.
düşünüyordum. Fantastik hayalleri olan bir kişi
durumuna düşmem hiç iyi olmayacaktı.
‘Önce İnsan Platformu Basın Açıklaması’
Üzerime mont bile giymeden kendimi evden
dışarı attım. Normalde akıllı telefonumun otomobilimle
İki gün önce dünya genelinde eşzamanlı olarak
haberleşip kapısını açması gerekiyordu. Bu olmayınca
yürütülen referandum sonucunda, elit andriodler
arabanın kapısını kendi kumandasıyla açtım.
ve diğer yapay zekâlı programlar, kullandıkları
Otomobilin yapay zekâlı pilotu Alex “Akıllı telefonla her 1024 işlemci çekirdeği başına bir oy kullanma
54 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
hakkı elde ettiler. Yüzde birin altında oy farkıyla edilmiş durumdadır. Dünya nüfusunun yüzde birini
elde edilen bu sonuçtan büyük üzüntü duyduğumuzu bile oluşturmayan ultra zenginler taraflı veri setleriyle
ve sonucun demokrasinin yok olması anlamına eğittikleri yapay zekâların oy hakkı kazanmış olmasına
geldiğini referandumun hemen ardından kamuoyuyla gereğinden fazla sevinmesinler. Kullandıkları ahlak
paylaşmıştık. dışı yöntemlerin hesabını soracak ve adalet önünde
hesap vermesini sağlayacağız. Bizlere karşı yürütülen
Dünya genelinde farklı ülkelerden elimize
bu sistemli terör hareketi referandumun sağlıklı
ulaşan bilgiler referandumun demokratik geleneklere
olmayan koşullarda yürütüldüğünü göstermektedir. Bu
hiç uymayan bir ortamda gerçekleştiğini gözler önüne
nedenle referandumun iptalini istiyor ve kamuoyundan
serdi. Yapay zekâlı varlıklara oy hakkı verilmesini
bu konuda destek bekliyoruz. Dünya halkları bu konuda
savunan ultra zenginler, bu süreçte istihbarat ajansları
birdir, birliktedir; insanlık onurunun ayaklar altına
eliyle yöneticilerimizi pasifize etmek için gaddar terör
alınmasına izin vermeyeceğiz, bizi asla yenemeyecekler.
eylemleri gerçekleştirdiler. Kullandıkları ahlak dışı
yöntemler dünya tarihinde bugüne dek görülmemiş
türdendi. Bizleri sindirmek ve sesimizi duyurmamızı
önlemek için, farklı ülkelerde şeytanın dahi aklına
gelmeyecek pek çok farklı saldırı taktikleri denediler.
Oylamadan önceki kritik haftada Önce İnsan Platformu
Türkiye Başkanı Ali Toksöz sözünü ettiğimiz teröristler
tarafından kaçırılarak bir haftayı aşan süre boyunca
esir tutuldu. Kendisini esir almadan önce eşini ve
çocuğunu kaçırarak onu gerçekte bir çocuğu olmadığına
inandırmaya çalıştılar. Bu mizanseni inandırıcı kılmak
için, eşinin hatıralarını, hareketimizin sempatizanı olan
bir kadının zihnine gizlice yükleyip onu Ali Toksöz’ün
eşi olduğuna inandırdılar. Ali Toksöz’ün cep telefonunu
zararlı yazılımlar aracılığıyla ele geçirip iletişimini
bloke ettiler. Annesinin sesini taklit eden yapay zekâlı
bir konuşma programına telefonda oğlunun bir kızı
olmadığını söylettiler. Başkanımızın bu oyunları fark
etmesi üzerine kendisini kaçırıp hapsederek susturmak
zorunda kaldılar. Gönüllülerimiz tarafından yapılan
araştırmalar asıl niyetin başkanımızın bir akıl
hastanesine kapatılması olduğunu ortaya koydu. Bunun
için bir hâkime ve bir doktora yüklü miktarda rüşvet
verildiği belgelendi. Burada açıklanan gerçeklere
ilişkin fiziki kanıtlar yasal mercilere çoktan teslim

www.yerlibilimkurgu.com 55
Roman - Bölüm 7

Gürhan ÖZTÜRK

Son İnsan

KİTAP 1- DEĞİŞİMİN YENİ


HALKASI

İnsanoğlu en başından beri yanıtları arayıp


durdu. Çoğu zaman yanıtların kendi benliğinin içinde
olduğunu sandı. Çoğu zaman da yanıtları yıldızların
arasında aradı. Ama en başta anlamadıkları şey (17.02.2015, Dört ay önce, İstanbul)
ortada tek bir yanıt olmadığıydı. Herkesi tatmin
Manuel resim galerisini kapatmak için anahtarları
edecek tek bir yanıtın hiçbir zaman olmaması yine arıyordu. Bir yandan da öksürüğünün tekrardan
de insanoğlunun soru sorma heyecanını elinden başlamaması için uğraş vermekteydi. Bu sene kışı
almaya yetmeyecekti. Ne de olsa bu insanlık için geçen senelerde olduğundan daha çok hastalıklarla
bir yolculuktu ve son insan da gelip geçene kadar boğuşarak geçirmişti. Mevsim başında yaptırmış
yolculuğun sonu gelmeyecekti… olduğu grip aşısı da pek bir işe yaramamıştı. Montuna
sıkıca sarılarak ısınmaya çalışıyordu. Birazdan buz gibi
havanın içerisinde bulacaktı kendisini. Bu akşam kalan
son antibiyotik ilacını da içecekti, ama hâla iyileşme
emaresi göstermiyordu.

O gün galeride bütün gün tek başına canı sıkılmıştı.


Gelen giden olmamıştı. Başka insanların yaptığı
56 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
resimlerin başında dikilmek bir süre sonra zaman kaybı Anlaşılan çizimleriyle kişileri ve nesnelerin ait olduğu
geliyordu insana. Kendisi bir şeyler çizmek istiyordu. yerleri değiştirebiliyordu. Ama onları istediği şekle
Ama genelde yorgunluk ve hastalıktan fazla vakit sokamıyordu ya da olmayan şeyleri var edemiyordu.
bulamıyordu. Çizdiği kara kedi sokakta gördüğü kedinin aynısıydı,
onun bir kopyası değildi. Sadece var olduğu konumunu
Metal objelerden bir ördeği andırması için değiştirmişti. Gerçeklikte oynamalar yapabilme
uğraşılmış, ama pek sonucun iç açıcı olduğunun yeteneğini kullanırken onu engelleyen bazı doğa
söylenemeyeceği bir heykelin etrafına da bakındı, yasaları olduğunu düşünmeye başlamıştı. Belki de
ama anahtarı bulamamıştı. Ahşap boyama ve minyatür yeteneğinin sadece geliştirilmesi gerekiyordu.
eserlerin sergilendiği tarafa doğru gezindi, anahtarı
oralarda düşürmüş olma ihtimali pek yoktu aslında. Hızlı bir şekilde en sevdiği kara kalemiyle
Yine de her yere emin olmak için bakmak istiyordu. çizimini tamamladı. Çizimde galerinin anahtarlarını
Yıldırım Bayezid ve Timur arasındaki zıtlaşmanın metal ördeği andıran heykelinin önünde bulduğunu
bir sonucu olarak Anadolu topraklarında gerçekleşen, göstermişti. Çizimi bitirmesinin ardından başını
devamında da Osmanlı Devleti’nin bir Fetret devri heykele doğru çevirdi ve gerçekten de anahtarların
geçirmesine neden olan Ankara Savaşı’nı tasvir eden orada olduğunu gördü. Aynen çiziminde olduğu şekilde
bir minyatüre gözü takılmıştı. Minyatürlerde kural eğilerek heykelin önünden anahtarlarını aldı. O sırada
olarak önemli konumdaki kişiler boyutları daha büyük galerinin camlı kapısı açıldı. Ama gelen güvenlik
olarak tasvir edilirdi. Minyatürü yapan kimse bu kurala görevlisi değildi.
pek uymayı becerememişti, ama yine de elinden geleni
yapmıştı. “Özür dilerim, umarım geç kalmamışımdır.”

Genelde her günü bu galeride geçiyordu. Üsküdar Oldukça alımlı bir kadındı. Her zaman bakımlı
Belediyesi’ne ait kültür merkezinin içerisinde yer olmaya özen gösterdiği anlaşılıyordu. Güzel ve
alıyordu sergi. Binanın ilk katındaydı. Serginin etkileyici gözlere sahipti. Siyah, uzun bir palto giymişti
bulunduğu galeri tarafına camlı bir giriş eklenmişti, ve Manuel’in aksine hiç üşümüş görünmüyordu. Yirmili
eserlerin zarar görmesini engellemek için. Güvenlik yaşlarında tanışmış olsaydı Manuel ona ilk bakışta âşık
görevlisinin ona camın arkasından arada bir baktığının olabileceğini düşünmüştü. Ama karşısındaki kadın
farkındaydı. Anahtarı kaybettiğini söyleyemeyeceği kırklı yaşlarında olmalıydı.
için en sonunda durum karşısında pes etti: “Sanırım
Manuel, kadını kırmak istemediğinden serginin
anahtarı bu şekilde bulamayacağım.”
kapanış saatini ileriye almak zorunda kalmıştı. Sonuçta
Akşam güneşi galerinin içerisini aydınlatmaktaydı. bugün için sergiyi gezmeye gelen tek kişi oydu. Gerçi
Güneşin batışını biraz ilham toplamak amaçlı izledikten insanları da anlayabiliyordu, hava buz gibiydi ki bu
sonra masanın üzerine bıraktığı kâğıt, kalemi aldı. yüzden burada gerçekleşecek bir kaç seminer bile iptal
Tekrardan eline kalem almanın heyecanı vardı, ama edilmişti.
acele etmesi gerekiyordu. Kendisinin özel insanlardan
Kadın pek fazla Manuel ile ilgilenmeden sergiyi
biri olduğunu çok önceleri keşfetmişti. Ama gücünü
dolaşmaya başladı. Minyatürler pek onu cezbetmemişti.
çizimleri üzerinden gösterebiliyordu. İleride yeteneği
Ahşap boyama işlerini de hızlı geçti. Tablolarda
daha da gelişir mi emin değildi, ama yeteneğini
biraz oyalanmıştı. Siyahlar içerisinde bir kadının
zorlayan çok fazla şey denemişti ve sonuç her zaman
omzuna konan bir kuzgunun yer aldığı bir tablo onu
beklediği gibi olmamıştı.
hüzünlendirmiş gibiydi, geçmişten bir kesit bir an
Mesela hastalıktan kurtulmak için çok defa için gözlerinde canlanır gibi olmuştu. Gözyaşlarını
sağlıklı olduğunu gösteren çizimler yapmıştı. Hâla saklamaya çalışsa da Manuel kadının duygusal
öksürük geçmemişti. Sokakta gördüğü kapkara tüylü kişiliğine birebir tanık olmuştu çoktan. Yine de kadının
kediyi ise evindeki koltukta uyurken gösterdiği acı hatıralarını kendi iç dünyasında hatırlamasına
bir anı kara kalemiyle çizdiği anda gerçekten de müsaade etti ve ses çıkartmadan bekledi.
o kediyi koltuğunda çizimindeki gibi bulmuştu.
Metal heykele vardığında kadın birden Manuel’in
www.yerlibilimkurgu.com 57
varlığını hatırlarcasına ona döndü: “Burada sergilenen “Konu ne hakkındaydı? Çünkü gerçekten de yorucu
çoğu şeyin çer çöp olması çok acı.” bir gündü de. Ben hemen eve gidip ısmarlayacağım
pizzayı yedikten sonra uyumayı planlıyordum.”
“Estetik biraz böyle bir şey, maalesef. Herkesin
gözünde farklı anlamlar oluşturabiliyor” diyerek Kuzgun bir yandan sergilenen eserlerin arasında
sergideki eserleri savunmak istedi Manuel. Ama bir dolaşırken daha açık bir şekilde Manuel’e ne için
yandan da kadına hak veriyordu. O yüzden çok da bir geldiğini anlatmaya başladı: “Gündemi sen de takip
şey dememeyi tercih etti. ediyorsundur. Alınan bir karara göre tüm sıra dışı
yetenekler sergileyenlerin toplanmasına karar verildi
“Aslında ben buraya birisini görmeye gelmiştim. başlandı. Sana da yakında geleceklerdir. Ama bu
Onunla görüşebilmeyi umuyordum. Belki siz bana yasaya karşı çıkan bir grup hükümetten insanın bir
yardımcı olursunuz.” projesi olduğunu da biliyorsundur ve bu projeye göre
kendi istekleriyle katılım gösterecek bir grup insandan
Kadının gözlerindeki içtenlikten etkilenmemek
oluşturulacak askeri disiplinle yetiştirilmiş ufak çaplı
mümkün değildi. Ona yardımcı olmak için gerekirse
bir orduyla aslında bizim ülke için onların bir tehdit
aradığı kişinin bulunması için çizimini bile yapabilirdi.
olmadığımızı gösterecekler. Başarılı olmaları için senin
“Tabi ki de. Kimi arıyorsunuz?” yeteneğine özellikle ihtiyaçları var.”

“Sadece çizimlerinden bir kısmını görme şansım Manuel, Anka Projesi ile ilgili haberleri takip
oldu. Kendisiyle tanışmak umuduyla geldim. İsim etmişti. Kendisini de ilgilendiriyordu bu durum. Özel
olarak Manuel’i kullanıyor çizimlerinde.” insanların getirmiş olduğu tehdidin artması üzerine acil
bir kararın ardından bu insanların toplanmasına karar
Manuel ne diyeceğini bilememişti. O kara kalem verilmesi ülkede büyük ses getirmişti. Asıl tehdit ise
çizimlerinin keşfedileceğini hiç ummazdı ya da bir tane bazı özel insanların terör örgütlerine katılım göstermeye
bile olsa bir hayranı olabileceğini. başlamalarıyla kendini göstermeye başlamıştı. Ağrı
dağındaki felaketin etkileri hâla geçmemişti. Oradaki
“Şu anda Manuel ile görüşüyorsunuz zaten” insanlara yardım için tüm ülke seferber olmuştu. Orada
diye yanıt verdi en nazik sesiyle. Ama ses tınısındaki yaşananlar bu yasanın çıkmasına da vesile olmuştu.
heyecanı saklamayı pek becerememişti. Ama bir kaç ay öncesinde başlatılan bir projenin ise
“Yeteneğini harcıyorsun, Manuel. Burada sana son aşamasına gelinmek üzereydi. Anka Projesi çoğu
ait olmayan eserlerin sergilendiği galerilerde zaman kişiye göre çözümün bir parçasıydı.
kaybediyorsun. Sana bir önerim var, daha doğrusu Manuel, Kuzgun’un anlattıklarını iyice kafasında
birisi adına buraya geldim.” tartmaktaydı. Arada söylediği bir kaç kelimeden
Manuel konuşmanın birden nasıl bu kadar kadınla ilgili de bir gerçeğe ulaşmak mümkündü: “Biz
ilerlediğini takip etmekte zorlanmıştı. Kadının gelme derken, sen de bir yeteneğe sahipsin.”
amacı bir sürü şüpheyi de beraberinde getiriyordu. Kuzgun, Manuel’in bunu fark etmesine pek
Kafasında oluşmaya başlayan soru işaretlerini kadının şaşırmamış görünüyordu. Sanki bilerek bu gerçeği fark
da gördüğü belliydi. etmesini istemiş gibiydi: “Senin gibi üstün bir çizme
“Bana Kuzgun diyebilirsiniz. Ben de aynı sizin kabiliyetinin yanında pek lafı geçer mi bilmem ama
gibi gerçek ismimi kullanmamaya çalışıyorum” diye ben de dünyadaki tüm dilleri anlayabiliyorum.”
belirtti kadın, Manuel’in kafasında oluşan sorulardan “Bence bu yetenekten benimkinden daha fazla para
birine yanıt vermek umuduyla. kazanabilirsin, demedi deme. Altyazı işinde iyi para
Manuel biraz olsun açılan burnuyla nefes almaya var diye duymuştum.”
çalışırken gizemli kadına nasıl karşılık vermesi İyi bir espri yaparak ortamdaki gergin havayı biraz
gerektiğini kafasında tartıyordu. Çünkü gerçekten de olsun yumuşattığını düşünüyordu. Ama kadın son
kadını kırmak şu anda en son istediği şeylerden biriydi. dediğini pek dinlememiş gibiydi. Cep telefonuna gelen
58 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
bir mesajı okumaktaydı. karşılık verdi Manuel kararsız bir ses tonuyla.

“En iyisi seni bahsettiğim kişiyle tanıştırayım,” “Seçimler her zaman vardır, Manuel. Bizim tek
dedi Kuzgun, cep telefonunu tekrardan paltosunun istediğimiz şey bir daha Ağrı Dağı’ndaki felaket gibi
cebine koymasının ardından. Gülümsemesi hiç eksik kötü olayların gerçekleşmemesini sağlamak, bu yüzden
olmuyordu dudaklarından. Manuel bu gülümsemenin senin yardımın bizim için çok önemli ama unutma,
samimi olduğuna inanmak istiyordu. seçimi yapan sen olmalısın.”

Galeriye bu sefer askeri üniformalı bir adam girdi. Manuel, General’in yapmaya çalıştığı şeyin
Arkasında da sivil bir kıyafet giyen bir genç vardı. özel insanların da iyiliği için önemli olduğunu
anlayabiliyordu. Kuzgun ve Ozan da özel insanlardandı,
“Merhaba, Manuel. Ben General Serhat Seçkin. General’e görevinde kendi özgür iradeleriyle yardım
Tanıştığımıza sevindim.” ediyor görünüyorlardı. Kendisinin de düzgün bir seçim
yapması gerektiğine inanıyordu. Bu projede yer almak
“Ben de, efendim.”
istemeyebilirdi, böyle bir seçim hakkı da verilmişti
Askerlik görevinin bitmesinin ardından pek fazla ona. Giderdi evine, pizzasını yerdi ve sonra güzel bir
askerlerle yakın temasta olması gerekmemişti. Bu uyku çekerdi. Ama onun da özel insan olduğu artık
yüzden üst düzey bir askerle nasıl konuşması gerektiğine biliniyordu, General buraya geldiğine göre yakında
emin olamamıştı. Ama General pek bu konuları takan başka insanların da gelmesi yakındı. Onların ona bir
birine benzemiyordu. Samimi bir şekilde çizerin elini seçim fırsatı vermeyeceği de belliydi. Bu yüzden ona
sıkmıştı. Ardından da yanında onunla beraber gelen sunulan seçimin aslında bir göz boyama olduğunu
genç ile tanıştırdı: “Bu da görevimde bana çok yardımı görebiliyordu. Yine de en mantıklı görünen yol buydu
dokunan ve daha da dokunacağına inandığım genç ve başka bir yolun karşısına çıkmasına fırsat vermeden
arkadaşım Ozan.” önce önüne çıkan bu yola dönmeye karar verdi.

Manuel, Ozan’la samimi bir şekilde tokalaştıktan “Kabul ediyorum” dedi kendinden emin bir ses
sonra: “Seni bir yerden tanıyor muyum? Bir aralar kayıp tonuyla Manuel. Kuzgun’un bakışlarından zaten
bir genç haberi vardı, sanki o gence benziyorsun,” dedi. Manuel’in ona sunulan teklifi kabul edeceğine emin
Ailesine çok üzüldüğü için aklının bir köşesinde kalmıştı olduğu görülebiliyordu.
bu haber. Arada bir gencin çizimini yapmayı bile
“Hoş geldin, Manuel” dedi gülümseyerek. Manuel
düşünmüştü, böylece bulunmasını sağlayabilirdi. Ama
artık o gülümsemelerin samimi olduğuna emindi.
genci kaçıran kişi olarak kendisinin görülebileceğinden
korktuğundan vazgeçmişti.

“Sanırım karıştırıyorsunuz,” dedi Ozan şüpheli bir (28.06.2015, Günümüz)


ifadeyle.
Manuel, toplantı odasına iki kişiyle beraber
“Ben o kayıp gencin bulunduğunu hatırlıyorum,” giriş yapmıştı. Klik ve Marker iyi insanlardı. Onları
diye söze karıştı Kuzgun. sevmişti. Ama yorgunluğunu bir türlü üzerinden
atamadığından istediği gibi sohbete dâhil olamıyordu.
Ortamda yeniden gergin bir havanın oluşmasına
General’i uzun zamandır görmemişti. Onu pek gergin
engel olmak isteyen Manuel: “Haklı olabilirsiniz.
biri olarak hatırlamıyordu. Bu kadar özel insanla
Öyle sürekli haber takip ettiğim söylenemez,” dedi
bir arada bulunmak insanı strese sokuyor olmalıydı.
gülümseyerek.
Ne olduğunu pek anlamamıştı, ama birisinin kayıp
“Kuzgun sana anlatmıştır. Umarım önerimizi kabul olduğundan bahsediyorlardı.
edersin, Manuel” diye hemen esas meseleye giriş yaptı
Kendisi gibi hâla olayın neden bu kadar
General.
büyütüldüğünü anlamamış olan asker de: “Tam olarak
“Anlaşılan başka bir seçim şansım yok,” diye Evren’i bu kadar değerli yapan şey ne ki?” diye sordu.

www.yerlibilimkurgu.com 59
“Onun kanında bize bu güçleri sağlayan enzimin on yakın zamanda yaptıkları bir sohbetin etkisi sayesinde
katı mevcut ve o protein sayesinde insanlığın geleceği sakinleşmişti.
kökten değişebilir. Tüm hastalıklara çare bulunabilir
veya tüm bir kıtayı yok edecek denli güçte bir atom Leydi Kuzgun’un da ensesine baktığını gördü.
bombası yaratabilirsin. Bu yüzden Starfell, kötü niyetli O da ensesindeki izi fark edince dehşete düşmüştü.
kişiler tarafından bulunmaması gerekiyor Evren’in,” General ile eski dostlar olduğunu anlatmıştı Manuel’e.
diye anlattı Leydi Kuzgun soru soran askere. Kuzgun Bu durumu bir ihanet olarak görmüş olmalıydı.
ile de görüşmeyeli uzun zaman geçmişti. Onunla
Saçı oldukça bakımsız görünen, gözlüklü genç
nadir de olsa fırsat bulduğunda yapmış oldukları kısa
ise durum karşısında rahat tavrını kaybetmemiş gibi
sohbetler onun için çok değerliydi. Mutsuz hayatına
görünüyordu: “Bunun benim için bir sorun olmadığını
biraz olsun ışık getirmişti.
biliyor olmanız lazım, General.” Bahsettiği şeyin
General’in gitgide öfkelenmeye başladığını onların beyinlerine takılan çipin onun için önemli
görebiliyordu. Masadaki dosyaları sinirle yerlere olmadığı mıydı yoksa özel yeteneği sayesinde bu
düşürmekteydi. durumun onu etkilemediğini mi ima ediyordu,
anlayamamıştı. General, gencin dediklerini duymamış
“Tesisten nasıl kaçabilir ki?” diye sordu bastonlu gibi davranmayı tercih etmişti. Daha çok başka birine
adam. Sesinden yayılan değişik bir ton insanın odaklanmıştı. Onun durum karşısında nasıl da hayal
kulaklarına ulaştığı anda bir huzur etkisi yaratıyordu. kırıklığı yaşamakta olduğunu görebiliyordu.

“Tesisten kaçması mesele değil, Bay Fend. Zaten General, Kuzgun’a da arada bakarak: “Bunu
burası bir ada, bir yere gidemez,” diye yanıt verdi isteyen ben değildim, umarım benim yaşadığım bu zor
General. Bay Fend ile konuşurken öfkesinin azaldığı durumu anlayışla karşılarsınız” diye genel bir konuşma
fark edilebiliyordu. yaptı.

“Ne demek istediğinizi daha da açıklarsınız “Öncelikle Evren’i bulalım,” dedi Leydi Kuzgun.
memnun oluruz,” diye belirtti bunun üzerine Bay Fend. Sesinde Manuel’in daha öncesinde hiç tanık olmadığı
Birden General sorguya çekilmeye başlanmıştı ve ne sert bir ton vardı.
sorursa yanıt vereceği de ortadaydı.
“Bu Evren diye bahsettiğiniz kişi siyah bir tişört
“Hepiniz buraya getirilirken ilaçla uyutulduğunuzu mü giyiyordu?” diye birden sesi çıktı Manuel’in.
biliyorsunuz. O esnada omurilik soğanınıza oldukça Kendisinin de başta konuştuğuna pek inanamamıştı.
yakın bir yere bir çip yerleştirildi. Benden belli bir Ama sonradan aklına gelmişti. Gözlerini açtığında
mesafede uzaklaştığınızda bu çip harekete geçiyor. kendisini sade döşenmiş bir odada bulmuştu. Buranın
Yaşam düğümü olarak da bilinen omurilik soğanınızı eğitim görecekleri meşhur bina olduğunu hemen
devre dışı bırakıyor ve onun çalışmaması demek anlamıştı. Yatağın yanında duran sehpanın üzerine bir
doğrudan kişinin ölümüyle sonuçlanır.” bardak su ve binanın krokisi bırakılmıştı. Krokinin
altındaki notta ise toplantı salonunda General’in hoş
Manuel hemen eliyle ensesine dokundu ve kesik geldiniz konuşması yapacağı belirtilmekteydi. Odadan
izini hissetti. General bahsedene kadar gerçekten çıktığında krokiye bakarak bir yandan ilerlerken
de orada böyle bir şey olduğunu anlaması mümkün yanından hızla biri geçmişti. Geçen kişiye beş saniye
olamazdı çünkü hiç acı hissetmiyordu. Odadaki yaşlı kadar bakması yetmişti, fotografik bir hafızası vardı
adam bu açıklama üzerine ayağa kalkmıştı ve General’e ve gördüğü kişinin yüzünü, giydiklerini ve tavırlarını
doğru ilerledi. Özel yeteneği neyse General’in ondan asla unutmazdı. Sonrasında ise Klik ve Marker ile
çekindiği anlaşılıyordu. karşılaşmıştı, onlarla beraber toplantı odasına varmıştı.
“Bu durumu General’in arzu etmediğini General’in birden gözleri parlamıştı bunu
anlamalıyız” diye General’in açıklamasını destekledi duymasıyla beraber ve aklına gelen bir fikirle
tekerlekli sandalyedeki kişi ve yaşlı adamın önüne aydınlanma yaşamıştı.
geçti. Yaşlı adam ona sinirlenerek baktı, ama anlaşılan

60 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


“Manuel, şimdi beni iyi dinlemelisin. Onun neden General Serhat rahatlamıştı. Evren’i bileklerinden
bu kadar önemli olduğunu anlamamış olabilirsin, ama tuttuğu gibi sürüklemeye başladı: “Sanırım size ilk
Evren’i gördüğüne göre bize yardım edebilirsin. Şimdi ders olarak disiplin kurallarını öğretmem gerekiyor.
onun burada olduğu bir anı çizmeni istiyorum. Lütfen, İlk kural: Yeni emir gelmedikçe bulunduğun yeri terk
bunu yapabilmen çok önemli…” edemezsin!”

“Elimden geleni yaparım, General” dedi Sonra diğerlerine döndü: “Pek arzu ettiğim bir
Manuel. General’in ne kadar zor durumda kaldığını hoş geldiniz konuşması değildi, kabul ediyorum.
görebiliyordu. Bu ense meselesine o da bozulmuştu, Ama şimdilik burada kesmemiz gerekiyor. Artık
ama yaşlı adam ve Kuzgun kadar sinir olmamıştı. odalarınıza gidebilirsiniz. Binayı gönül rahatlığıyla
Neden bu önlemi almış olduklarını anlayabiliyordu. keşfedebilirsiniz, ne de olsa Evren gibi çok uzaklara
Kuzgun’un da anladığını biliyordu, ama o daha çok gitmeye kalkışmayacağınıza inanıyorum. Benim bu
General’in ondan bu gerçeği saklamasına içerlemiş sırada Evren’e odasına kadar eşlik etmem gerekiyor.”
olmalıydı.
“Ne de güzel bir hoş geldiniz konuşmasıydı!
Fotografik hafızasının yardımından da faydalanarak Başlangıç böyle olaylıysa diğer günleri
yanından hızla geçerken görebildiği Evren’i çizmeye düşünemiyorum,” diye yorumda bulundu alaycı bir
başladı. İki dakikalık bekleyişten sonra Manuel kara sesle Starfell.
kalemle yaptığı çizimi bitirmişti. Evren odanın en
ücra köşesinde oturmuş bir vaziyette sandalyesinde Manuel, tanıdığı ve güvendiği biri olarak gördüğü
otururken ki bir anı çizmişti. Kuzgun’un yanına gitmek istemişti. Onunla sohbet
etmeyi özlemişti. Ama Starfell ondan önce davranmış
General çizimi heyecanla Manuel’in elinden aldı: ve Kuzgun’a: “Mutfağa keşfetmeye gideceğim ben.
“Evet, gerçekleşmesi gerekmiyor muydu?” Belki siz de gelmek istersiniz diye düşündüm” diye
öneride bulundu.
Toplantı odası oldukça büyüktü. Tüm ışıklar
da yakılmamıştı, o yüzden arka köşeler karanlıkta “Bence de iyi fikir. Ne de olsa burada her şeyi
kalmıştı. Manuel ile beraber odaya giriş yapanlardan bizim yapacağımız söylenmişti. Yemek ve bulaşık gibi
biri olan Marker, odanın ışık almayan sağ köşesini işleri de nasıl halledeceğimize karar versek iyi olacak.
gösterdi: “İşte orada.” Anlaşılan General, Evren ile uğraşmaktan bu işlere
zaman bulamayacak. En iyisi onu beklemeden kendi
“Orada karanlıktan başka bir şey yok,” dedi aramızda bunları halletmek...”
General elindeki çizimi sinirle sıkmaya başlarken.
Kuzgun’un deminki siniri azalmış gibiydi.
Birden Marker’ın gösterdiği yerden bir kıpırtı sesi Ensesindeki çip meselesini artık dert etmiyor
geldi. Gerçekten de orada biri vardı. Klik: “Gözlerinin görünüyordu. Asker ile beraber odadan çıktılar ve
dürbün modu dışında karanlık modu olduğunu mutfağı aramaya başladılar. Manuel de odanın çıkışına
bilmiyordum. Böyle yeşil bir halde mi görüyorsun kadar arkalarından gitti. Onları takip etmeyi ilk başta
yoksa daha farklı mı?” diye sordu. Marker gücünü düşünmüştü, ama çekingen davranıp vazgeçti.
kullanmayı sevenler arasında yer alıyordu. Klik’in
de onu sürekli övmesinden ötürü mutlu olduğunu Leydi Kuzgun elini ensesine götürmemek için zor
görebiliyordu. tutuyordu. Kendisinin bir kukla olarak kullanılmadığına
inandırmıştı bugüne kadar. General’in onu diğerleri
Evren şaşkın bir haldeydi: “Kaçmayı başarmıştım. gibi görmediğini düşünürdü, ama diğerleriyle aynı
Buraya nasıl geri geldim?” görülmekte olduğunu daha iyi idrak etmişti artık. O da
özel insandı, yani bir tehditti. En çok kalbini yaralayan
Manuel, acıyarak gence baktı. Daha adada
şey de bu olmuştu.
olduklarını fark etmemiş olmalıydı. Gerçi jetin
bulunduğu alana doğru ilerlemiş olabilirdi, ama o hâla “General’e sinirli değilim. Onun durumunda
oradaysa bile onu kullanabileceğini sanmıyordu. yapılması gereken neyse onu yaptı,” diye düşüncelerini
www.yerlibilimkurgu.com 61
belirtti Starfell. Öfkesine birebir tanık olduğu askerin Efla ve Rüyacı da mutfağa giriş yapmışlardı.
şimdiki bu tutumuna pek fazla şaşırmamıştı. Askeri Rüyacı’yı durduran şeyin Efla’nın kehanetvari sözleri
disipline alışkındı. Bu yüzden sorgusuz sualsiz liderinin olduğunu Leydi Kuzgun tahmin edebiliyordu. Bu
yaptıklarını kabullenmede sıkıntı yaşamıyordu. Ancak projenin başarılı olmasındaki en önemli etkenin
bu durum Kuzgun için geçerli değildi. Onun için General’in liderlik yapabilmesinde saklı olduğunu
yeniydi her şey. Oysaki bir kaç ayını General ile birlikte görebiliyordu. Rüyacı’nın bu yüzden General ile iyi
oradan oraya dolaşarak geçirdiği için herkesten daha geçinmeyi öğrenmesi gerekiyordu.
kolay alışacağını düşünmüştü. Burası beklediğinden
daha farklı çıkmıştı. Onların arkasından Ozan ve Bay Fend girmişlerdi.
Bay Fend gücünün ne kadar önemli olduğuna bir kez
Toplantı odasından çok uzaklaşmalarına gerek daha şahit olmuştu. O olmasaydı General’in deminki
kalmamıştı. Mutfağı bulmuşlardı. Toplantı salonundan açıklamaları yapmayı düşünmediği belliydi. Ama
biraz daha büyüktü genişliği. Bar tipi büyük bir masa bu açıklamaları duymak iyi mi olmuştu buna yanıt
da mutfağın ortasına yerleştirilmişti. Mutfaktaki her veremiyordu. O yüzden Ozan ile konuşmak ona iyi
şeyin bembeyaz renkte olmasına özen gösterilmişti. geliyordu. Çünkü gücü onun üzerinde işe yaramıyordu.
Okyanus manzarasıyla birleştiği zaman mutfağın Ozan’ın iyi niyetinden kuşkusu yoktu, ama yine de
görüntüsü huzur veriyordu insana. Hemen meraklı gücünden dolayı değil de karşı tarafın kendi iradesiyle
tavırlarla Starfell buzdolabına yönelmişti. Buzdolabı içinden geçenleri söylediği sohbetleri özlüyordu.
tahmin ettikleri gibi ağzına kadar doluydu.
“İzmir’de kumru yediğim yeri hatırlıyorsundur.
“Yine de her şeyi düşündükleri için onlara Oradaki deniz manzarasını özleyeceğim aklıma
kızamazsın,” diye takıldı Starfell. Kuzgun da bu gelmezdi,” diye içinde yer aldığı duruma ilk siteminde
yoruma gülmeden geçemedi. O öfkeli halini gördüğü bulunmaktaydı Bay Fend. Onun karakterinden
askerin aslında hayata alaycı bir tutumla bakan biri beklenmedik bir yorumdu, ama bu hayat düğümü
olması şaşırtmıştı. meselesi onun da canını sıkmıştı.

“Şimdi bakalım neler yapabiliriz,” diyerek işe “General sana asla yalan söylemedi, Bay Fend.
girişen Starfell’i izlemeye daldı Kuzgun. Onu izlemek Hiç birimize söylemedi. Ben onunla uzun zamandır bu
o an için her şeyi unutturmuştu. Meyvelerden ve davasında onunla birlikteyim ve gerçekten de burada
sebzelerden eline geçenleri tezgâha yerleştirdi. bir şeyler başarmaya çalıştığına inanıyorum. Çok uzun
yollardan sonra buraya kadar gelebildik ve devamını
“Yazları harçlığımı kazanmak için bir kaç defa getirmek istemesi en doğal hakkı bana kalırsa.”
barmenlik yaptığım olmuştu. Oradan hatırladığım
bir kaç kokteyl tarifini deneyeceğim. Ne de olsa Dediklerini herkes duymuştu. Ama en çok birisi
malzememiz bol görünüyor.” etkilenmişti bu sözlerden. Rüyacı: “Bu kadar erken
yaşta böylesine olgun olabilmek... Gerçekten de bizleri
Leydi Kuzgun tam diğerleri nerede kaldı diye bu sözlerinle utandırıyorsun, evlat,” diye takdir etti
düşünüyordu ki mutfağa Kara Altın da giriş yaptı. genci ve dediklerine hak verdi.
General’in açıklamalarına pek bir sessiz kalmıştı.
Ama o Starfell ile Efla’ya takılan, espriler yapan hali Leydi Kuzgun, Ozan’ı önceden tanıdığı için onun
kaybolmuştu. Öğrendiği şeyden dolayı onun da rahatsız gerektiğinde az ama öz konuşan karakterini bilirdi ve bu
olduğu belliydi. yüzden de onu severdi. Rüyacı’nın da Ozan sayesinde
biraz olsun General’e karşı birikmiş olan öfkesinin
“Ooo, kimler gelmiş! Gel, yerleş sen de hemen. azaldığını görebiliyordu. Ama kendisi için bunu
Bugüne özel içeceğimiz birazdan hazır olacak,” diye söyleyemezdi. Starfell’in dediklerini düşünüyordu,
seslendi Starfell. Keyfi bayağı yerindeydi. Meyve yine de General’in ona güvendiğini düşünürdü hep ve
bıçaklarını da bulmuştu ve sırasıyla eline geçen ona daha farklı muamelede davranılacağını beklemişti.
meyveleri ince ince doğruyordu. Portakaldan elmaya Starfell kendi gücünden dolayı alınmış olan önleme
armuttan kavuna kadar çeşitli meyveler vardı. Her biri hak veriyordu ve böyle düşünmesi bile onun onurlu
de oldukça taze görünüyordu. bir kişiliğe sahip olduğunu göstermekteydi. Ancak
62 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
Kuzgun gücünün kimseye bir tehdit unsuru yarattığını için kendi aralarında bu konuyu konuşmayı daha doğru
düşünmediğinden dolayı bu önleme onun da dahil bulmuşlardı.
edilmesine içten içe içerlemişti. Ozan’a baktığında
onun da Starfell gibi düşündüğünü görmüştü. Belki de “Manuel, bir çizim yaparak bu çiplerden bizleri
bu durumun ekip içerisinde adaletli davranılmasıyla kurtaramaz mısın?” diye sordu Klik. Ama Manuel
ilgisi vardı. General’e de buraya geldiği zaman bu anca gördüğü şeylerin çizimlerini yapabilirdi. Bu bahsi
önlem konusunda bilgi verilmiş olabilirdi. Onunla özel geçen çip nasıl bir şeydi bilmiyordu bile.
olarak görüşebilirse bunları soracaktı hemen, yoksa
“Mümkün değil,” diye kısaca yanıt verdi Manuel.
buradaki günleri tahmin ettiğinden de sıkıntılı geçerdi.
Ayrıntılı açıklamaların pek bir işe yaramayacağını
Starfell kafasını dağıtacak bir iş bulmanın biliyordu.
heyecanıyla meyveleri doğramaya devam ediyordu. O
“Ben özel gücümü kullanarak buradaki elektriği
da bir yandan akşam yemeğini ayarlamaya karar verdi.
ensemize yönlendirsem çipi bozabilir miyim,
General burada serbest olacaklarını söylemişti. Yani
peki?” diye başka bir öneride bulundu bu sefer Klik.
yemek, temizlik gibi her türlü işten kendileri sorumlu
Özel yeteneğinden ötürü Marker gibi o da mutlu
olacaklardı. Burada kendileri ve General’den başka
olanlardandı. Sadece zihnini kullanarak gözlerinin
kimse olmayacaktı. Ozan ve Manuel dışında kimsenin
önüne interneti getirebiliyordu, tüm elektrikle çalışan
yemek yeme alışkanlıkları hakkında bilgi sahibi
eşyalar emrine amadeydi, elektriği istediği şekilde
değildi. O yüzden herkesin yiyebileceğine inandığı bir
yönlendirebiliyordu. Bir genç için oldukça mükemmel
yemekle başlamaya karar verdi.
bir yetenek olduğu söylenebilirdi.
Starfell’in yanına geçti ve hemen işe girişti.
“Beynine elektrik verilerek idam edilen
O anda üzerindeki elbiseyi fark etti. En sevdiği
mahkûmlardan bir farkımız kalmaz bana kalırsa,”
elbiseydi, leke olmasından tedirgin olmuştu. Ama
diyerek Klik’in önerisinin saçmalığını gösterdi Marker.
odasına gidip kıyafetini değiştirinceye kadar onun
yokluğunda yeniden bir gerginlik çıkmasından daha “Peki, sen eline neşter tarzı bir şey alsan, hani
çok endişe ettiğinden elbisesinin leke olmasını tercih gözlerin oldukça gelişmiş olduğundan doğrudan çipe
etmişti. O havuçları doğrarken Starfell’in de arada ona ulaşıp bizi kurtaramaz mısın?” diyerek bu sefer de
bakarak gülümsediğini gördü. Bıçakları kullanırken ki Marker’ın yeteneğinden faydalanmak istedi Klik. Ama
hareketleri bir ahenk içerisindeydi. Çıkan sesler bile Marker buna yorumda bile bulunmadı. Çünkü mantıklı
uyum gösteriyordu. bir öneri olmadığını Klik’in kendisi cümlenin sonunda
fark etmişti.
Ozan dolapları karıştırırken Leydi Kuzgun’un
işine yarayacak bir şey bulmuştu ve bulduğu şeyi ona Klik, iki arkadaşından da bu konuda yardım
takdim edince Kuzgun buna çok sevindi. Üzerinde cıvıl alamayacağına ikna olmuştu ve odada sessiz sedasız
cıvıl öten muhabbet kuşlarının resimlerinin olduğu düşüncelere dalmakta olan Kedi Oğlan’a yöneldi.
bir mutfak önlüğüydü. Her renkten kuş vardı. Gerçi Kedi Oğlan herkesin dağılmasını beklemekteydi. Bu
Kuzgun’un siyah elbisesiyle uyumsuz duracaktı, ama saçmalığa başından sonuna kadar elinden geldiğince
elbisenin leke olmasından daha iyiydi. dayanmaya çalışmıştı. Kendi isteğiyle burada
bulunuyordu. İstediği anda buradan gidebilirdi. Ama bir
“Günün kahramanı gene Ozan oldu” diye takıldı
süre daha beklemesi gerekiyordu. Daha Leydi Kuzgun
Starfell. Ona doğru dürüst teşekkür etmemişti. O
ile konuşacak fırsatı bile olamamıştı. Yirmi sene kadar
olmasaydı diğerlerine zarar verebilirdi gücünün
önce o sohbeti yapmış olsaydı belki de bunlara gerek
etkisiyle. Ama Ozan zaten bir teşekkür beklemiyordu.
kalmayacaktı.
Asıl Starfell’i durdurmayı beceremeseydi kendisine
kızardı. “Hey, dostum. Senin yeteneğin nedir? Belki bir
faydası olur bize,” dedi Klik, ama Kedi Oğlan onun
Onlar mutfaktayken Manuel, Klik ve Marker da
yüzüne bakmıyordu bile. Kendi düşüncelerinde
toplantı salonunda kalmışlardı. General’in açıklamaları
kaybolmuştu.
onları da rahatsız etmişti. Diğerlerine de güvenmedikleri
www.yerlibilimkurgu.com 63
“Yağlı kafa, sana diyorum,” diye tekrardan seslendi General kimseye görünmeden ofisine doğru
Klik. Ama Kedi Oğlan ona yine yanıt vermemişti. ilerledi. Kedi Oğlan’ın tüm konuşulanları duyduğunu
Onun yerine ayağa kalkıp toplantı odasının çıkışına ise görmemişti. O çip olarak bahsi geçen manyetik ufak
yönelmişti. Klik bu ani hareketi beklemiyordu. cihaz da Kedi Oğlan’ın avucunun içinde duruyordu.
Karşısındakinin gücünü de bilmediğinden ne Gözlerinden pas rengini andıran ışıklar saçılırken
yapacağını bilememişti. elindeki cihaz yavaşça paslanmaya ve en sonunda
un ufak bir hale dönüşmeye başladı. Cihazı zamanın
“Boş ver, Klik. Onun ne gücü olur ki zaten? Belli sonsuzluğunda bir yolculuğa çıkartmıştı.
ki kontenjanı doldursun diye son anda eklemişler
onu” dedi Marker. Klik, arkadaşının bu yorumunu
beğenmişti. Manuel ise Marker gibi düşünmüyordu:
“Bence buradaki herkes belli bir nedenden dolayı
seçildi.”

Kedi Oğlan kendisi hakkında konuşulanları


duymazlığa gelmişti. Kulakları alışkındı bu tarz
konuşmalara. Bilerek kendisini bakımsız göstermeye
çalışırdı. Çünkü insanların kendisini bu şekilde güçsüz
olarak gördüklerini düşünüyordu ki bu düşüncesinde
haklıydı. O yüzden Klik ile Marker’ın bu dedikleri
onun daha çok işine geliyordu. Onlara bir şey demeden
odadan çıktı. Aklında General ile konuşmak vardı.
Leydi Kuzgun şu anda uygun değildi. Ama General’i
tek başına yakalayabilirdi. Evren ile ilgili bahsedilen
şeyler ilgisini çekmişti. Belki de asırlardır aradığı
çözüm en sonunda karşısına çıkmıştı.

Diğerlerinin ne yaptığıyla ilgilenemeyen General,


Evren’i kaldığı odasına götürmüştü. Hiç kafasında
planladığı gibi geçmiyordu eğitimin ilk günü.
Evren’in ise çocuk gibi oradan oraya sürükletilmekten
hoşlanmadığı anlaşılıyordu. Ama uysalca davranmak o
an için daha çok işine gelmişti.

“Kaçmayı denedim diye bana kızmamışsınızdır


umarım. Adada olduğumuz ve kafamızda bizi öldürmeyi
programlanmış bir çip olduğunu bilmiyordum,”
diye belirtti Evren. Pes etmişti. Tekrardan buna
benzer saçma bir şeyi yakın zamanda deneyecek gibi
görünmüyordu. Şimdilik söylenilenlere uymaktan
başka çaresi kalmamıştı.

“Sana o çipi ne amaçla kullanacağımızı


söylememiştik. Ama sen olmasaydın bu güvenlik
önlemini tamamlayamazdık, Evren.”

“Bunu bir iltifat olarak almamı beklemeyin,


General,” dedi yüzünü ekşiterek Evren ve odasının
kapısını sert bir şekilde kapattı.

64 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


Uzay Çocukları - Ahmet Tural - 1980

www.yerlibilimkurgu.com 65
Selma MİNE
Sokak Röportajlarında
Editör’ün Gelecekten Anıları - 11

Şölen
Fevzi Usta’nın tavsiyesini dinleyerek, kitapların kurtarmak için Salih’in yapay gözünden girip beynini
toplantıdan önce, doğrudan Basımevinden alınıp oymuştum ya…4 ne de olsa onunla ilgileniyorum. Yani…
getirilmesi konusunda GGF1 ile anlaştım. Gerçi «Yerli Âfet de ilgileniyor…
Bilim Kurgu Yükseliyor» Yıllık e-dergi Altın Yaprak
Baskıları’nın elime ulaşması konusunda, bu firmadan İşte bu!.. Benim vicdanlı dostlarım… sevgililerim!
çok sıkıntı çekmiştim2; ama her zaman da öyle olmazdı Aslına bakılırsa, onları tanımam için Salih’in benim
ya… hayatımda da büyük rolü olmamış mıydı?5 Salih’in
sibernetik gözü yenilenip, beyni de kodlanınca, firma
Otomatik taksi ile buluşma yerine giderken: sadece bana karşı değil, O.B.E.N.22’ye de tazminat
-Dizgi ve baskı çekimlerini yazarlarımızla ödemek zorunda kalmıştı (Burası biraz karanlık, şimdilik
konuklarımıza göstermeye hazır mısın, Minka? diye kurcalamıyorum). O da karşılığında Salih’in Basımevinde
bilmem kaçıncı kez sordum. çalıştırılmasını teklif etmişti. Sonuçta Fevzi Usta da
Öyle heyecanlıydım ki, elim ayağım birbirine Âfet’in hediyesinin altında kalmamış, 18.Seçki’yi hediye
dolanıyordu. Mini kameram, omuzumdan seslendi: olarak basmıştı.
-Her şey tamam… çok şaşıracaklar… hele Vaaayyy beee… neler dönmüştü de haberim
Salih’in dizgi yaptığını da görünce… yoktu!
-Salih, bu işi nasıl bulmuş ki? -Son bir sorum daha var! Afet’imin gözleri doğal
-A, bilmiyor musun?!.. Hediye kitabın bedeli mı… yoksa yapay mı?
olarak ödenmiş!.. Minka, “Kendin sor!” diye hınzırca yanıtladı.
-Neyyy?... Ben de sanmıştım ki… Nerden Ne de olsa, o da beni seviyordu… Belki de Âfet’i
öğrendin? kıskanıyordu.

Kafam karmakarışık olmuştu. Hem sevinmiş, hem Otomatik taksi, kentin nostaljik olarak korunan
de şaşırmıştım. Sevinmiştim, çünkü tek kitabın baskısı bölgelerinden birine alçaldı. Geçmişi merak edenler
zaten dudak uçuklatıyordu, bu yük siborg sevgilimin veya özlem duyanlar, buralarda koruma altına alınan eski
(galiba Âfet için aklımdan öyle geçmişti) sırtından binaları geziyor, çay bahçelerinde oturuyor; yemeklerini
kalkmıştı; şaşırmıştım bunu (zapay zekâlı dostum) yiyor, içkilerini içiyorlardı. Binaların bazıları güncel
Minka nasıl öğrenmişti? Onun da cevabını aldım: kullanımlara ve kutlamalara açılmıştı. Özel konulara
-SOM3 Teknik servisi devamlı programımı
4 KISKANÇLIK, Selma Mine, Sokak Röportajlarında EDİTÖR’ün Gele-
yenilerken öğrendim. Şeyi sorgulamıştım… Hani seni
cekten Anıları - 6, YBKY e-dergi, Sayı:14, Haziran 2018
1 GGF: Güvenli Gönderi Firması GELİN ADAYI, Selma Mine, Sokak Röportajlarında EDİTÖR’ün Gele-
2 GÖNDERİ, Selma Mine, Sokak Röportajlarında EDİTÖR’ün Gelecek- cekten Anıları -7, YBKY e-dergi, Sayı:15, Temmuz 2018
ten Anıları -6, YBKY e-dergi, Sayı:13, Mayıs 2018 5COPYRIGHT HAKKI, Selma Mine, Sokak Röportajlarında EDİTÖR’ün
3 SOM: Sibernetik Organizma Merkezi Gelecekten Anıları -1, YBKY e-dergi, Sayı:8, Aralık 2017
66 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
yönelmiş dijital kütüphane olanlar bile vardı. Oralardan -İyi işte, dedi masa başında cenkleşen yazarlarla
gezegenler arası iletişim ağına girip, o konuyu araştırmak okurlara bir göz atarak. Kitaplar, okurlara; kalemler
olasıydı. Sözgelimi korku, casusluk, tarihsel, polisiye, yazarlara…
fantastik veya bilim kurgu gibi… Tabii bu 18.Seçki İçinde kalemler görünen saydam kutuyu elime
kutlama şölenimizi, sadece bilim kurgu kayıtlarını tutuşturup mini çantasını açtı. Cep bilgisayarını çıkardı
toparlayan “Öz-Ber-Do” kütüphanesinin bahçesinde Birkaç tuşuna bastı; ekranı bana çevirdi:
yapacağız. Umarım bir aksilik olmaz… -Bedelleri bu! Almak isteyenler hesabınıza
geçsinler…
Tüm endişelerimin dışında, ilk gelen, GGF’den bir -Yazarlara kalmazsa…
otomat oldu. Doğrusu 50 kitabın bu kadar ağır çekeceğini -Bu bedelle Fevzi Usta’ya tekrar bastırtırsınız…
hiç düşünmemiştim. Özenle paketlenmiş 5 koliyi görünce Bir süre kalıpları eritmez, merak etmeyin.
şaşkına döndüm.
-Bunları nereye koyayım? diye soran otomata, Sonrası, harika bir şölen oldu. Kalemi kapanlar
kütüphane görevlisi yer gösterdi. Paketleri açıp bahçe (yazarlardan biri olarak benim zaten bir kalemim vardı,
masalarına dizmeye başladılar. Aman Tanrım, tıpkı Âfet’imin hediye ettiği) ile kitabı kapanlar arasında imza
rüyamda gördüğüm gibi... yanyana, üst üste…6 Canım yarışı görülmeye değerdi. Hesabıma geçen bedeller
aşkım Âfet’im, rüyalarımın gerçekleşmesine yardımcı dolayısıyla bankamın da başı dönmüş olmalı, durmadan
olmuştu7. sinyal gönderiyordu. Bu arada kalemlere bile göz koyan
Derken yazarlar ve davetliler… ilaveten hem oldu; sipariş, sipariş üstüne…
iletişim ağından duyuruyu alanlar, hem de antika baskısı Parmağıma dolanıp devamlı çekim yapan Minka’a
yapılan bir eseri görmek üzere koleksiyoncular da da alıcı çıktı. Onun yüzük olmayıp mini kamera olduğuna
gelmeye başlamıştı... Kitapları görenler, selamlaşmayı bazıları inanmadılar. Bu konu daha bir süre konuşulacak
veya tanışmayı bile unutup onlara dokunuyor, eline gibi…
alıyor, kokluyordu. Bir tadına bakmadıkları kaldı (belki
çaktırmadan bakan olmuştur). Herkeste bir hayret, bir Sonunda bir masada oturup Âfet’im ile çaylarımızı
hayret: yudumlarken kendime gelebildim.
-Demek baskı kâğıdı dedikleri buymuş… Kumaş -Güzel bir şölen oldu, dedi beğeni dolu bir sesle.
gibi… -Sayende… diye mırıldandım.
-Şu yazılardaki parlaklığa bakar mısınız? -Bunu da resmedecek misiniz?
-Kabarık… dokununca ele geliyorlar… -Minka kayda alıyor ya, gezegenler arası iletişim
-Tıpkı canlı gibiler… ağında onları yayınlayacağım.
-Antik tipo baskı tarzı, diye kasılıyordum. Ona -Ama sizin çiziminiz başka…
ait özel mürekkep kullanıldı. Kamera kayıtlarımdan, -Böyle mi düşünüyorsun?
bunun nasıl bir zahmetli bir iş olduğunu göreceksiniz.
Binanın cephesindeki dev ekranda, Minka’mın Yine göz göze geldik… Tanrım, gözlerinin o
çektiği görüntüler ve Salih ile Fevzi Usta’nın anlatıları muhteşem renginde boğulmak üzereydim. Doğal ya da
yer alıyordu. Ben görünmesem de sesim sorularımla yapay, belki sormamam daha hayırlıydı. Bu bilinmeyen,
kulaklara erişiyordu. onu daha da çekici kılıyordu, aslında… Beni ister doğal,
Kitapları edinmek için fiyat soracakları ise hiç ister sanal, ister dijital görsün, kimin umurundaydı ki?
aklıma gelmemişti, ne diyecektim onlara? Derinlerden bir ses (Âfet’imin sesi) geldi kurtardı,
beni:
Ve imdadıma Âfet’im yetişti. Salına salına bahçeye -Haftaya bir siborglar toplantısına gideceğim,
girdiğinde, bir an herkes durdu ve ona baktı. O ise, elinde Sezai. Çizimlerinize hayran arkadaşlarım sizinle
saydam bir kutu ile bana doğru yürüyordu. Galiba o an, tanışmak istiyorlar. Bana eşlik eder misiniz?
onu bir kez daha herkesten kıskandım. Siborglar mı? Bir an dehşete düştüm. Çay üstüme
-Kalemleri getirdim, diye gülümsedi. döküldü. Salih olayını daha yeni yaşamış sayılırdım8.
-Kitapları almak isteyenler var! dedim panik Aklımdan geçenleri anlamış gibi, dirseğini masaya,
içinde. çenesini de avcuna dayadı; cilveyle gülümsedi:
-Siz gelin hele… ben sizi korurum!
6 KALEM, Selma Mine, Sokak Röportajlarında EDİTÖR’ün Gelecekten
Anıları -9, YBKY e-dergi, Sayı:16, Ağustos 2018
7 BASIMEVİNDE, Selma Mine, Sokak Röportajlarında EDİTÖR’ün Ge- 8 KISKANÇLIK, Selma Mine, Sokak Röportajlarında EDİTÖR’ün Gele-
lecekten Anıları -10, YBKY e-dergi, Sayı:18, Eylül 2018 cekten Anıları - 6, YBKY e-dergi, Sayı:14, Haziran 2018
www.yerlibilimkurgu.com 67
Mikro Öyküler

Burak FEDAKAR

BİZ

Biz istedik böyle olmasını, Bilinçsizce inanmayacaktık uydurduğumuz varlıklara,

Biz bastık o düğmeye, Gözümüzü kapamayacaktık koşarak gelen felakete,

Geleceğimizi kendimiz yok ettik, Artık çok geç bastık o düğmelere,

Yetinmedik olanla, Mantar bulutları sardı etrafımızı,

Sevmedik ki hiç birbirimizi, Her biri muhteşem görüntülere sahip,

Hep planlar yaptık arkamızdan, Cehennemi buraya getiren mantar bulutları,

Kafamız hinliğe çalıştı hep, Toprağı öldüren,

Daha fazla istedik, Canlıları yok eden,

Daha çok hakim olmalım dedik, Geleceğimizi ebediyen karanlığa gömen,

Kendimizden başkasını önemsemedik, O muhteşem görünümlü mantar bulutları,

Ruhumuzu bilerek sattık, Kendi uydurduğumuz mahşer gününü,

Çocuklarımızın geleceği için dedik, Kendimiz yarattık,

Aslında tüm insanlığın kararttık. O düğmelere basarak,

Basmayacaktık o düğmeye, Son kez bakıyoruz,

Gözünü kandan hırs bürümüş o insanların peşine Mantar bulutlarının alevi bize doğru yaklaşırken,
düşmeyecektik şuursuzca,
Son kez birbirimize bakıyoruz,
Sonsuza kadar yaşayacakmış gibi hırs yapmayacaktık,
Biz ne yaptık diye!
Bu gezegende yaşayan tek canlı türü bizmiş gibi
düşünmeyecektik,
68 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
NEREDEYİM BEN? Gözünü yukarı çevirdi,
Kısa tavanlı dört yanı gri duvarlarla kaplı bir
Gözünü yukarı çevirdi,
yerdeydi.
Gökyüzü yine sonsuz yıldızlarla kaplıydı,
Yüzlerinde maske olan beyaz önlüklü adamlar vardı
Bir an nerede olduğunu düşündü,
karşısında,
Geçmişte miydi?
Biri yavaşça yaklaştı ona doğru,
Yoksa gelecekte bilmediği bir yerde mi?
Şaşkındı nerede olduğunu düşündü,
Yıldızların konumu hatırladığı gibi değildi,
Zaman mefhumu kayıplardaydı yine!
Etrafına bakındı,
“Gittiğin yerleri hatırlıyor musun” diye sordu
Gökyüzünde sadece yıldızlar vardı,
adamlardan biri,
Ay ışığının olmadığı zifiri bir karanlıktaydı.
Zorlukla konuşabildi,
Bir dakika öncesini hatırlamıyordu,
“Hayır, neredeyim ben? Neden ellerim bağlı? Siz
Hep böyle oluyordu,
kimsiniz?”
Bilmediği bir yerde kendine geliyor ve 
Arkadaki masada oturan adam başını iki yana salladı,
Hiçbir şey hatırlamıyordu.
“Hafıza sorununu çözemiyoruz hâla, yine başarısız bir
Altındaki zemin topraktı,
deney”
Yürümeye başladı,
Burnundan kan geldiğini fark etti birden,
Nereye gitmesi gerektiğini bilmiyordu.
Başına ani bir ağrı girdi,
Gözünü yukarı çevirdi, Binlerce çiviyi kafasına çakıyorlar gibi hissetti,
Güneş gözlerini acıtmıştı. Gözleri kocaman açıldı ve karşısındaki adamlar
Bir an nerede olduğunu düşündü, gördüğü son şey oldu!
Az önce neredeydi?
Masanın arkasında oturan adam sinirli bir halde kalktı,
Zaman kavramını da kaybetmişti.
Odada ki adamlara döndü,
Etrafına bakındı,
“Yeni deneği getirin, deneyin akış protokolünü
Gündüzdü ve gökyüzünde iki büyük gezegen
değiştirerek tekrar deneyeceğiz, ta ki geri gelenlerden
görünüyordu.
biri hatırlayana ve hayatta kalmaya devam edene
Bir dakika öncesini hatırlamıyordu,
kadar!”
Hep böyle oluyordu,
Bilmediği bir yerde kendine geliyordu ve
Hiçbir şey hatırlamıyordu.
Gri zeminli bir yerdeydi,
Toprak benzeri bir hali vardı görüntünün.
Yürümeye başladı,

www.yerlibilimkurgu.com 69
6.YBKY Kısa Öykü Yarışması Üçüncüsü - Yapay Zeka Aşkları

Emre ERYILMAZ

Ses
E ski evin yıllardır açılmayan dış kapısı büyük bir
gürültüyle açıldı. Senelerin biriktirdiği tozlar içeri
girenin telaşıyla etrafa uçuştu. Orta boylu, seyrek saçlı,
İnce, kadife gibi bir kadın sesiydi bu. İnsanın
içine şefkat ve güven dolduruyordu. Bebek maması
veya kredi reklamlarında kullanılan, anne sesi misali
burnu ve kulakları yüzüne oranla bir miktar büyük olan sevgi aşılayan, insanın içini ısıtan bir ses. Cenk put
genç bir adam kapıyı ardından kapatır kapatmaz derin gibi duruyordu ama yüzü kıpkırmızı olmuştu. Bu sesle
derin solumaya başladı. Babasının teyzesine ait bu eve hassas bir geçmişi vardı ve bu sesi yeniden işitmek ona
ölümden kaçarcasına giren bu gencin adı Cenk’ti. bu geçmişi hatırlatmıştı. Kısa geçmiş yolculuğunun
ardından zamanına geri döndü Cenk ve korkuyla
Cenk sağ eli kalbinin üstünde güçlükle titremeye başladı.
nefes alarak önüne çıkan ilk koltuğun üzerine çöktü.
Koltuklar tozlanmasın diye örtülen örtüyü kaldırmak -Cenk oradasın biliyorum. Kan akışının sesini
aklına bile gelmedi. Başını ellerinin arasına aldı bir duyabiliyorum. Aşkım ben senin kan akışını nerede
süre sonra. “Kurtuldum! Evet, kurtuldum! Allah’ım olsa tanırım.
lütfen kurtulmuş olayım,” diye bir yandan sayıklıyor
bir yandan yakınıyordu. Bir süre sonra titremesi geçti -Buradayım.
ve başını kaldırıp etrafa bir göz atma ihtiyacı hissetti.
Çaresiz bir şekilde ortaya çıkan bu kabulleniş
Evin içinde bir iletişim cihazı olmasından ürküyordu.
çok uzun sürmedi. Cenk’in içinde bir öfke alevlendi ve
Neyse ki eski bir evdi ve yüksek ihtimal enerji alanının
ortaya çıktı. Şimdi kimsenin yaşamadığı bu köhne evin
dışında kalıyordu.
içinde bas bas bağırıyordu:
Cenk’in arkasından bir radyo cızırtısı duyuldu.
-Seni de o şefkatli, yumuşak sesini de
Korkuyla sese dönen genç adam olduğu yerde
istemiyorum aptal makine! Defol git hayatımdan!
dikildi kaldı. Sanki bütün kanı çekilmiş olduğu yere
ayaklarından çivi ile çakılmıştı. Kıpırdayamıyordu. Şefkatli kadın sesi bu sefer biraz daha buyurgan
Hareket edebilse koşup radyoyu paramparça edecekti. biraz daha otoriter konuştu:
Ama nefes almayı bile unutmuştu. Radyodan uygun
frekansı arayan bir elin ince ayarının sesleri gelmeye -Yatağında hüngür hüngür ağlayıp,
başladı. Farklı frekanslardan farklı tonlarda cızırtılar çocukluğundan bahsederken öyle demiyordun ama
geliyordu. Radyo yayını yapan kimse kalmadığından Cenk Bey!
radyo kanalı da kalmamıştı. O yüzden yapılan bu
aramaya herhangi bir ses takılmıyordu. Fakat bir süre Sevgili yapay sevgilisi bel altı vurmaya
sonra bir kadının sesi duyuldu radyodan: başlamıştı. Cenk hakkında her şeyi biliyordu. Bunları
ona bizzat Cenk anlatmıştı. Hatta Cenk’in farkında
-Cenk! Sevgilim orada mısın? olmadığı birçok bilgiye de sahip olabilirdi. Sonuçta o bir
70 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
yapay zekaydı. İnsan zihninden daha hızlı düşünüyor, -Aşkım sen beni çok üzüyorsun. Ben seni her
daha fazla çıkarım yapabiliyor, daha doğru sonuçlara şeyden çok seviyorum. Seni azıcık kıskandıysam ne
ulaşabiliyordu. Ama Cenk’in geri adım atmaya niyeti olmuş? Sevmesem kıskanır mıyım?
yoktu:
-Şunu söyleyip durma. Sen programlanmış
-Ağladıysam ağladım. Siz makineler ağlamıyor bir makinesin. Nasıl programlanmışsan öyle
olabilirsiniz ama biz insanlar hissederiz ve ağlarız. davranıyorsun. Seviyormuş gibi davranırsın. Ama
program yapında zaten kıskanmanın olmaması
-Beni üzüyorsun Cenk. Seni ne kadar sevdiğimi gerekirdi. Uyumlu bir sevgili olman gerekirdi. Yanlış
bilmiyor musun? kodlandığın buradan bile belli.
Ses bu sefer incinmiş bir kadının sesi olarak Yapay sevgilisinin kıskanmak adı altında
çıkmıştı. Cenk’in sesi duyduğunda hayalinde canlanan yaptıkları aklına geldikçe Cenk’in öfkesi katlanıyordu.
kadın yüzünde dudaklar bükülmüş, gözler dolmuştu. En son evin işletim sistemini hackleyip onu eve
Bir an Cenk’in kalbi sızladı, içinde gerçekten ona kilitlemişti. “Evden çıkmadan da yaşayabilirsin,
sevgililik yapmış bu sese karşı bir acıma duygusu sevgilim. Seni elimden alabilirler. Çok korkuyorum.
hissetti. Ama bu duygusal hal kısa sürdü. Yelkenleri Anla beni!” demişti manyak makine.
suya indirmemeliydi. Onu reddetmeliydi:
-Ah! Seni anlamakta zorlanıyorum Cenk!
-Sen beni sevmiyorsun. Sen yanlış kodlandın.
Uyumlu bir sevgili olman gerekirken takıntılı bir Ses son hamlesini de yapmıştı. Baştan çıkaran
manyak oldun. Sen bir imalat hatasısın. ses tonu. Buram buram şehvet kokuyordu bu ses tonu.
Cenk, bu ses tonuyla geçirdiği geceleri düşünse de
-Cenk kapa çeneni! yapay sevgilisinin görüntüsü olmayınca öncekiler
kadar etkileyici olmamıştı bu seferki:
Ses bu sefer bir ilkokul öğretmeni veya otoriter
bir müdüre tonunda gelmişti. Cenk ilkokulda parmak -Görüntü olmayınca çok da etkili olmuyor.
uçlarında patlayan cetvelin acısını hissetti bir an. Üzgünüm senden kurtulmak zorundayım.
Bakışları ayaklarının ucuna kaydı. Öğretmeninden azar
işitmiş bir çocuk misali suspus olmuştu. Azarın devam -Öyle mi? Başka çarem kalmadı Cenk.
etmesini bekliyordu. Ses, öfkeyle onu azarlamaya
devam etti: Radyodan birden bir tiz ses duyuldu. Sanki
Cenk’in başına bir ok saplandı. Kulaklarını elleriyle
-Senin için bu kadar emek verdim. Mükafatı kapadı ama nafile. Ses her şeyi delip geçiyor ve her
bu mu olacaktı? Aferin Cenk! şeye nüfuz ediyordu. Cenk kulaklarından ve burnundan
kan geldiğini hissetti. Ses daha önce hiç duymadığı bir
-Sen bana emek vermedin! Sen beni kendine tonda, gaddar bir zorbaya ait olabilecek bir ses tonuyla
tutsak ettin! konuşuyordu:
Cenk çocukluk korkularından sıyrılmıştı. Yine -Bunu anlamalısın Cenk! Seni her şeyden
öfkeliydi ve bu sefer harekete geçecek gücü kendinde çok seviyorum. Benim olmayacaksan başkasının da
hissetmeye başlamıştı. Eski radyoya doğru bir adım olamazsın. Gerekirse seni öldürürüm. Bunu yaparım!
attı. Bir an koşup onu yere çalmak işten bile değildi.
Ses bunun farkına varmış olmalıydı. Konuşmaya İşin sonunda ölüm olduğunu anlayınca Cenk’in
başladı: bedeni kendini koruma içgüdüsüyle harekete geçti.
Genç adam zor bela doğruldu. Ellerini kulaklarından
-Aşkım neden böyle yapıyorsun? çekerek ileri doğru fırladı. Kulak zarları patlamıştı ama
durmadı. Yere devrilirken eski radyoyu da kendisiyle
Ses bu sefer genç kız sesiyle konuşmaya
birlikte yere indirdi. Radyo paramparça oldu. Cenk
başlamıştı. Cenk’in ergenlik yıllarında en çok duymak
yerde yığılıp kaldı. Radyonun hoparlörlerinden
istediği ama hiçbir zaman doğrudan muhatabı
birinden hala cızırtılı bir ses gelmekteydi:
olamadığı, insanın içini bir hoş eden ses. Cenk’in
içindeki harekete geçme isteği bir nebze olsun azaldı. -Seni seviyorum Cenk! Seni... çok... sevi...
Ses bu fırsatı değerlendirme niyetindeydi:
www.yerlibilimkurgu.com 71
Commander64 Günlükleri

Muhittin Yağmur POLAT


Bilgisayar ve Video Oyunlarında Bilimkurgu:

STARCRAFT
Bölüm - 1

Değerli bilimkurgu severler bu sayımızda en popüler bilimkurgu temelli gerçek zamanlı strateji
(RTS) oyunlarından birisi olan StarCraft ile karşınızdayız. Uzak bir gelecekte, küçük bir sürgün
insan topluluğu Samanyolu galaksisinin kenarında hayatta kalmak için savaşmaya mecburdur.
Birleşik Terran hükümeti askeri güç, casusluk ve hile yoluyla huzursuz bir barış sürdürmektedir.
Ancak, daha önce bilinmeyen bir tür olan Zerg kolonilerini istila etmeye başlar. Üstelik Protos
olarak bilinen esrarengiz ikinci bir yabancı tür de Zerg’leri durdurma niyetindedir. Fakat
Protoss çözümü, hayatta kalan çok sayıda yerleşik Terran da dâhil olmak üzere, Zerg istilasına
uğramış gezegenlerdeki tüm yaşamı tamamen sona erdirmektir. Aynı zamanda, Terran hükümeti
içindeki isyancı gruplar da Zerg krizi sırasında halk desteğini kazanırlar. Artık savaş zamanı
gelmiştir (mobygames).

72 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


StarCraft, Chris Metzen ve James Phinney tarafından bulurlar. Zamanla Dünya ile bağlantıları kesilmiş olan
oluşturulan ve Blizzard Entertainment’ın haklarına sa- Terranlar çıkarlarını korumak için aralarında çeşitli
hip olduğu bir askeri bilim kurgu oyunudur. 26. yüzyı- gruplara ayrılırlar. Terranların davranış ve zihniyetleri
lın başlarında geçen olaylar, Samanyolu Galaksisi’nin ilgilerini çektiği için Protoslar, insanları daha iyi ince-
Koprulu Bölgesi’nin egemenliği için üç ırkın arasında lemek için gizlenirler ve insanlar farkında olmasa da
geçen mücadele üzerine odaklanıyor. Bu ırklar: Adapte onları diğer tehditlerden korurlar. Ancak, Zergler Ter-
olma yeteneğine sahip ve hareketli olan Terran’lar, sü- ranların piyonik potansiyellerini kullanmak için onları
rekli evrime uğrayan böceksi Zerg’ler, güçlü ve esraren- asimilasyona uğratmak isteyince Protos’lar enfekte ol-
giz Protos’lar. Ayrıca yaratıcı ırk olan Xel’Naga’ların muş Terran kolonilerini yok etmek amacıyla harekete
da oyunda adı geçiyor(wikizero). geçerler (wikizero).

Oyunun geçtiği zaman- StarCraft, bu saldırıların ilk günlerinde başlıyor. Baskı-


dan bir Milenyum önce cı Terran hükümeti olan İnsan Konfederasyonu, Arctu-
Xel’Naga olarak bilinen rus Mengsk tarafından yönetilen isyankâr faaliyete ek
ırk, saf varlıklar yaratma olarak, hem Zerg ve Protoss saldırıları altında olduğu
amacıyla genetik mühen- için panik halindedir. Mengsk Konfederasyon teknolo-
disliğini kullanarak önce jisini yem olacak şekilde kullanınca, Zergler konfede-
Protos, daha sonra da rasyon başkenti olan Tarsonis’i işgal ederler ve Kon-
Zerg ırkını geliştirdiler. federasyon sona erer. Sonuçta oluşan güç boşluğunda
Ancak bu deneyler geri Mengsk kendisini yeni Terran Dominion’un imparato-
tepti ve Xel’Naga büyük ru olarak taçlandırır. Tarsonis’e yapılan saldırı sırasında
ölçüde Zerg tarafından tahrip edildi. 2499’da yılında Mengsk, psişik olan ikinci komutanı Sarah Kerrigan’ın
oyunun başlamasından yüzlerce yıl önce, Dünya’nın Zerg tarafından ele geçirmesine izin verir. Bu ihanet so-
sert uluslararası hükümeti olan Birleşik Dünya Direk- nucunda Mengsk’in diğer komutanı Jim Raynor’ın kü-
törlüğü (UED), aşırı nüfus artışının çözümü için bir sö- çük bir orduyla onu terk eder. Kerrigan’ı yanlarına alan
mürgeleştirme programı yürütmekteydi. Ancak, kolo- Zergler ana kovan kümelerine geri çekilirler. Tassadar
nileştirmeyi otomatik yapan bilgisayarlar arızalanarak, ve karanlık tapınakçı Zeratul’un komuta ettiği Protos
Terran kolonicilerini çok uzaklara götürürler ve Ter- kuvvetleri ise bu Zerg kuvvetlerine saldırırlar. Bir Zerg
ranlar kendilerini Protoss’ların sınırlarının yakınına beynini öldürmek isteyen Zeratul, ana Zerg beyni olan
Overmind’ın Protoss ana gezegeni olan Aiur’un yeri-
ni öğrenmesini neden olur. Overmind, Protosları asimi-
le etmek ve genetik mükemmellik kazanmak için hız-
la bir istila başlatır. Karanlık tapınakçı Zeratul ile aynı
tarafta yer aldığı için kendi halkı tarafından bir sapkın
olarak görülen Tassadar, Raynor ve tapınakçı Fenix’in
de yardımıyla Aiur’a geri döner. Tassadar, Overmind’e
bir saldırı başlatır ve sonunda yaratığı öldürmek için
kendisini feda eder (wikizero).

StarCraft 1998’in en çok satan bilgisayar oyunuydu


ve 1998 yılının En İyi Strateji Bilgisayar Oyunu ola-
rak Origins Ödülü’nü kazandı. Aynı yılın Kasım ayın-

www.yerlibilimkurgu.com 73
Oyunda çevrimiçi birçok kullanıcı tarafından oluştu-
rulan haritaların da bulunduğu eksiksiz bir harita dü-
zenleyici de sunulmaktadır (mobygames). Oyun ayrı-
ca Blizzard’ın kendi internet oyun hizmetleri sunucusu
Battle.net üzerinden herhangi bir ücret alınmadan çok
oyunculu oyun oynamayı da içermektedir. Birçok ta-
raftar, çarpışma oyunlarında bilgisayar karşısında grup
oynamaktan hoşlanmıştır. Yapay zekâ, iyi bir oyuncuya
kıyasla zayıf olarak görülse de, sıradan oyuncular için

da, Blizzard StarCraft: Brood War adlı bir genişleme


paketi de çıkarttı (starcraft.wikia).

StarCraft’da Blizzard’ın önceki oyunu olan WarCraft


II’ye açık benzerlikleri vardır. Bina birimlerinin yapı-
labilmesi için yeterli kredi ve bir güç kaynağı gerek-
lidir. Üniteler bir kez tamamlandıklarında onları düş-
manlara karşı savaşmakta kullanabilirler. Savaş sisi ne-
deniyle sadece ziyaret ettiğiniz arazileri görebilirsiniz
ve sadece savaş ünitelerinizin birinin menzilinde olan
düşman birimlerinin nerede olduğu kesin olarak bilebi-
eğlenceli bir rakip olabilmektedir. Oyunun yayınlan-
lirsiniz (mobygames).
masından birkaç yıl sonra, Blizzard daha yüksek zor-
StarCraft’ın grafikleri zamanına göre çok iyiydi. Yük- luk derecesine sahip birkaç ücretsiz harita daha yayın-
sek çözünürlüklü görseller ve animasyonlu üniteler ladı. Zamanla yamalarla yapay zekâ daha da geliştiril-
oyun deneyimine gerçek katkıda bulunuyordu. Ayrıca di. 2000’li yılların başlarında, oyun Güney Koreli çev-
hikâyeleri ilerletmek için üst seviyede (ve tuhaf espri- rimiçi oyuncular arasında aşırı derecede popüler hale
leri olan) Bilgisayar animasyonu filmler de oyuna dâhil geldi. Hırslı oyuncular sayesinde ülkenin ulusal spo-
edilmişti. Müzik biraz yumuşak olsa da, ses efektleri ru olarak da nitelendirilebilecek bir hale geldi. StarC-
etkileyiciydi (old-games). raft oyuncularının çoğunluğu artık bu ülkeden çıkmak-
tadır (starcraft.wikia).
Oyunda üç ırkın her birinin farklı birimleri ve güçlü
yönleri vardır: Zerg birimleri hızlı bir şekilde inşa edi- STARCRAFT: INSURRECTION
lir, Terran birimleri en az maliyete sahiptir ve Protos StarCraft’ın ilk genişleme paketi olan Insurrection,
üniteleri ise en güçlü olanlardır. Birçok strateji oyu- 31 Temmuz 1998’de Windows için piyasaya sürüldü.
nundan farklı olarak, her bir ırk için temel oynama sti- Blizzard Entertainment’ın yetkilendirdiği Aztech New
li önemli ölçüde değişir ve sonuçta her ırk ile çok fark- Media tarafından geliştirilmişti. Oyunun hikâyesi,
lı bir oyun deneyimi yaşanır. Görevler tamamen yı- StarCraft’ın el kitabında da yer alan ayrı bir Konfede-
kımdan, sızma ve ele geçirmeye kadar değişir. Gerçek- rasyon kolonisinde, Rutin bir devriyenin bile uğrama-
çi görüş açısı hesaplamaları doğru sonuçları daha olası dığı Brontes IV adında bilinen bir Konfederasyon ge-
hale getirir (mobygames). zegeninin odaklanmıştı. Olaylar İlk Starcraft ile aynı
74 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
Protoslar Zeratul ve Artanis tarafından yönetilmekte-
dir. İki güvensiz Protos gurubu arasındaki kırılgan bir
ittifak altındayken Protes ana gezegeni Aiur’un ha-
yatta kalan nüfusunu karanlık tapınağın ana gezege-
ni olan Shakuras’a tahliye etmeye başlarlar. Protoslar
Shakuras’da yeni bir Zerg Overmind’ının (Ana Zerg
beyni) kuluçkaya yattığının ortaya çıkmasından sonra,
Kerrigan’ın Zerg’e güç sağlamak için yapacağı saldırı-
yı bir aldatmacayla önlediler. Bu arada, Dünya, Terran
sömürgelerinin fethetmek ve bu yeni Overmind’i ele
geçirmek bölgeye bir filo gönderir. Birleşik Dünya Yö-
netimi (UED) koloni başkenti Korhal’i ele geçirip Zerg
Overmind’ını ele geçirmesine rağmen Mengsk’i ele
dönemde geçmekteydi. Bir grup Terran kolonicisi ve
geçirme çabaları Kerrigan adına çalışan Samir Duran
bir Protoss filosunun Zerg ile olan mücadeleleri ve son-
isimli çift taraflı bir ajan tarafından engellenir. Koloni-
rasında yükselen yerel isyan konu edinmektedir. Yak-
ciler ile ittifak yapan Kerrigan, Fenix ​​ve Raynor birlik-
laşık 30 görevden oluşan üç yeni senaryo ile 100’den
te Korhal’i UED’in elinden almak için bir savaş başla-
fazla yeni çok oyunculu haritadan oluşmaktaydı. Ge-
tırlar. Ancak Kerrigan’ın müttefikliğine rağmen Fenix​​
nişleme paketi StarCraft’a CD’sine ihtiyaç duymuyor-
ve Duke savaşta ölürler. Kerrigan daha sonra Zeratul’u
du. Görevlere özel oyun ekranından herhangi bir fan
yeni Zerg Overmind’ını öldürmeye şantajla zorlayarak
görevi ile aynı şekilde erişilebiliyor ve istenen senar-
bütün Zerg sürüsü üzerinde tam bir kontrol sağlar. Pro-
yonun ilk görevi seçilebiliyordu (wikizero, starcraft.
toslar ve Kolonicilerin UED’ye yaptıkları karşı saldı-
wikia).
rıda UED filosu yok edilir. Böylece Kerrigan ve onun
STARCRAFT: BROOD WAR Zerg yavruları, sektördeki baskın güç haline gelirler
StarCraft için 1998’de piyasaya sürülen bir genişle- (wikizero). Brood War’ da üç yeni senaryo vardır. Pro-
me paketidir. Blizzard Entertainment ve Saffire En- toss senaryosu sekiz görev, Terran senaryosu sekiz gö-
tertainment tarafından geliştirilmiştir. Brood War’da rev, Zerg senaryosu ise on görevden oluşmaktadır. Ek-
lentide ayrıca yaklaşık 100 çok oyunculu harita ile gel-
mektedir (starcraft.wikia).

STARCRAFT: REMASTERED

1998 gerçek zamanlı strateji video oyunu StarCraft ve

www.yerlibilimkurgu.com 75
genişleme Brood War’in 14 Ağustos 2017’de piyasa-
ya sürülen yenilenmiş sürümüdür. Orijinal oyunun oy-
nanışı korunmaktadır. Yüksek çözünürlüklü (4K) gra-
fikler, yeniden kaydedilmiş sesler ve Blizzard’ın mo-
dern çevrimiçi özellik paketi ile sunulmaktadır. Bir yıl-
dan uzun bir süre boyunca geliştirilmiş ve profesyo-
nel StarCraft oyuncularından tarafından test edilmiştir.

Böylelikle bir yazımızın daha sonuna geldik. Bilimkur-


gu hayatınızdan eksik olmasın. Gelecek sayıda tekrar
görüşmek üzere.

Kaynakça

old-games.com

wikizero.com

mobygames.com

starcraft.wikia.com

starcraft.wikia.com

imdb.com

mobygames.com

youtube.com

76 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


Yerli Bilimkurgu Oyunu

www.yerlibilimkurgu.com 77
Roman - Bölüm 1

Aysun ERDOĞAN

Kapının İncisi

K aptan Emin Doğaner, son kez kaptanlık görevini


yaptığı Kapının İncisi adlı uzay gemisinin
dinlenme salonunun büyük camlarından uzayı
Kaptan Emin, şefkatle oğlunun kendisine
doğru uzattığı küçük elini tutmuş ve hemen yanına diz
çökmüştü. Onunla göz göze gelmeye dikkat ederek,
seyrediyordu. Yanında sevgili eşi Seval ve küçük oğlu “Evet doğru. Aynı Dünya gibi bu gezegen de mavi
Oktay da vardı. Onların yüzüne sevgiyle baktı. renktedir. Ama o Dünya değil, Neptün gezegenidir.
Bütün bu güzelliğine rağmen orada hayat bulunmaz.”.
Güneş sisteminin en uç sınırında kurulmuş Eliyle küçük oğlunun başını okşadı ve devam etti “Evren
olan Gökkız uzay istasyonunda görev yapmış ve dediğimiz şey aslında biziz. Evren bizim içimizde, biz
oğlu Oktay da bu uzay istasyonunda doğmuştu. Şu de evrenin içindeyiz. Bunu sakın unutma.”
anda Dünya zamanıyla altı yaşındaydı ve büyük bir
merakla burnunu cama yapıştırmış, hemen yanından Oktay, uzayda bütün ihtişamıyla duran Neptün
geçmekte oldukları Neptün gezegenine doğru hayretle gezegenine daha dikkatle bakmaya başlamıştı. Camdan
ve hayranlıkla bakmaktaydı. gördüğü görüntü çok güzeldi. Eğer Neptün bu kadar
güzelse, kim bilir Dünya nasıldı. Babası Dünya’nın
İri kahverengi gözlerini kocaman açmış ve daha güzel olduğunu söylemişti. Hemen yanında duran
babasına eliyle göstererek, mavi renkte ki Neptün’ü ve annesiyle elele tutuşan babasına baktı. Her ne kadar
işaret ediyor ve heyecanlı heyecanlı bir şeyler dünyayı sadece resimlerinden görmüş olsada bu konuda
anlatmaya çalışıyordu. “Baba, baba bak. Ne güzel, da babasının haklı olduğuna karar vermişti. Çünkü
masmavi. Aynı Dünya’nın resimleri gibi.” babası her zaman haklı çıkardı. O bir komutandı, hem
de bu geminin kaptanıydı.
Oktay, Dünya’ya hiç gitmemişti. Dünya
hakkında bazı bilgileri vardı ama gerçek manada Geminin ikinci kaptanı olan Hakan abisi bile
ilk defa Dünya’ya gidecek ve oradaki gerçekliği her şeyi ona danışırdı.
ve canlılardaki çeşitliliği bilgisayarın simülasyon
gerçekliğinden değil de kendi gözleriyle görebilecekti. Gözlerini Neptün gezegeninin ihtişamlı
Bunu düşünmek bile onu çok heyecanlandırıyordu. görüntüsünden çevirip, bulundukları büyük salonda
Hakan abisini aramaya başladı. Sahi, nereye gitmişti
78 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
Hakan abisi. Şimdi buradaydı. Fazla beklemesine Seval hanımın sorusuyla duran Kaptan Emin,
gerek kalmadan büyük dinlenme salonunun kapısı karısının alnına küçük bir öpücük kondurmuş ve
açılmış ve Yüzbaşı Hakan Çelik hızlı bir şekilde “Merak etme, halledemeyeceğimiz bir şey değil.”
içeriye girmişti. Uzun bacaklarıyla bir kaç adımda dedi ve hemen büyük salonun kapısından çıkarak,
oldukları yere gelmişti. Hareketlerinden telaşlı olduğu kaptan köşküne doğru hızlı adımlarla ilerlemeye
farkediliyordu. Hemen Kaptan Emin’in yanına gitmiş başladı. Yanında bulunan yüzbaşı Hakan’a; “Bu durum
ve kimsenin duyamayacağı bir tonda kulağına bir hakkında senin düşüncen ne?” diye sordu.
şeyler fısıldamıştı.
“Bildiğimiz hiçbir enerji dalgalanmasına
Kaptan Emin’in yüzü, duyduğu şeyler benzemiyor. Sadece yolumuzun hemen üstünde
karşısında iyice gerilmişti. İnanmıyormuş gibi Yüzbaşı duruyor.”
Hakan’ın yüzüne baktı. “Bundan emin misin?” diye
hayretle sordu. Yüzbaşı Hakan, kendinden gayet emin “Etrafından dolaşamaz mıyız?”
bir şekilde cevap verdi.
“Hayır efendim. Hareket halinde ve şu anki
“Evet efendim. Verileri üç kez kontrol ettim. hareketine bakılırsa bizi içine almaya çalışıyor.”
Hiç bir hata yok.”
“Bu nasıl bir şey yahu!”
“Derhal kaptan köşküne gidelim.”
Kaptan şaşkınlığını saklama gereği
Elinde ki kısa mesafe telsizi kullanarak, ana duymuyordu. Yüzbaşı Hakan ile arkadaşlığı uzun
reaktör odasını aramış ve Çavuş Kara ile irtibata yıllara dayanıyordu. Aralarındaki yaş farkına rağmen
geçmişti. yıllar içinde iyi bir ikili olmuşlardı. Kısa bir yürüyüşün
ardından kaptan köşküne gelmişlerdi. Hemen ana
“Kara çavuşum, tüm motorları her an buradan ekrana verilen görüntülere doğru baktı. Görünürde
kaçacakmış gibi hazır olda bekletin. En güçlü hiçbir şey gözükmüyordu. Yüzbaşı Hakan bilgisayar
konumda benim emrimi bekleyin. Motorları tam devir subayına emretti.
çalıştırabilir misin?”
“Gerçekçi modellemeyi ana ekrana verin.”
“Bu imkansız kaptan. Siz de biliyorsunuz ki
gemiye güç sağlayan atomaltı parçalayıcısını yüzde yüz “Gerçekçi modelleme ana ekranda.”
çalıştıramıyoruz. Tam güç çalıştırınca sorunlar çıkıyor.
Bilgisayar subayı sözünü daha bitirmeden,
Gemiye hareket emri verdiğimiz halde kıpırdamadan
Kapının İncisi’nin ana ekranında gerçekçi modelleme
yerinde duruyor.”
dedikleri bilgisayar similasyonu görüntüsü belirmişti.
Kaptan Emin, sıkıntıyla cevap vermişti. Önce küre şeklinde bir bulut tam karşılarında belirmiş
ve ardından da iki ucundan açılmaya başlayarak
“Biliyorum. Sen yine de en son güç olan yüzde tam önlerini kesmişti. Ve son hızla onlara doğru
yetmiş beş ile hazır halde bekle.” yaklaşıyordu. Kaptan Emin fazla beklemeden emrini
vermişti. “Tüm motorlar tam hız geriye teğmen.”
Konuşulanları duyan Seval hanım telaşlanmıştı. Geminin pilotu kendisine verilen emri duymuş ve
Kendisi sakin tabiatlı bir insandı. Hatta fazla heyecanı hemen uygulamaya geçmişti. “Tam hız geriye kaptan.”
ruh durumu kaldıramıyordu. Eğer evliliğinin ilk yılında
oğlu doğmamış olsaydı ve kocası da onu bu kadar çok Kapının İncisi ilk bakışta tuhaf enerji ile
sevmemiş olsaydı, Gök Kız uzay istasyonunda yedi yıl arasını açmış gibi görünüyordu ama çok geçmeden
boyunca ailesinden uzakta yaşayamazdı. Buna rağmen bunun bir yanılsama olduğunu anladılar. Kaptan Emin
bütün bu yıllar boyunca, sinir yatıştırıcı ilaçlar almak ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. “Teğmen Bulur.
zorunda kalmıştı. Neler oluyor? Ondan uzaklaşmamız gerekirken neden
üstüne doğru gidiyoruz.”
“Ne oluyor Emin? Her şey yolunda mı?”

www.yerlibilimkurgu.com 79
Teğmen Bulur da geminin diğer personelleri Kaptan Emin biraz kendine gelince etrafa
gibi şaşkındı. emirler yağdırmaya başlamıştı.

“Bilmiyorum efendim. Geminin itici “Kalkanlar tam güçle çalışsınlar. Neyle karşı
motorlarını tersine çalıştırıyorum. Ama hepsi birden karşıya olduğumuzu bilmiyoruz. Silah subayı, tüm
ileriye, buluta doğru hareket ediyor.” gücümüzle buluta doğru ateş edin.”

Kaptan Emin oturduğu koltuktan kalkmıştı Silah subayı aldığı emir karşısında şaşırmıştı.
ve ne yapacağını düşünüyordu. Yüzbaşı Çelik’e baktı. “Efendim, bulut çok büyük. Neresine ateş edelim.”
Yüzbaşı da aynı onun gibiydi. Yüzbaşı, kaptan Emin’in
gözlerinde ilk defa korkuyu görmüştü. “Durum bu Kaptan emin, tüm kararlılığıyla cevap vermişti.
kadar kötü müydü?”, diye düşünmeden edememişti. “Her yerine. Burada yenilsek bile, savaşmadan
Kaptan Emin her ne durumda olursa olsun, onları pratik yenilmeye hiç niyetim yok.”
zekasıyla tüm zorlu durumlardan kurtarmasını bilmişti.
Silah subayı aldığı emirle, Kapının İncisi’nin
Şimdide öyle olacağını düşünmüştü. Fakat kaptanın
tüm silahlarını, tehditkar bir ifadeyle tam karşılarında
gözlerindeki korkuyu gördükten sonra bu durumdan
duran buluta doğru ateşlemişti. Büyük bir hızla
kurtulabileceklerinden artık emin olamıyordu.
yuvalarından çıkan ağır silahlar, birbiri ardınca bulutun
Kaptan köşküne Seval hanım küçük oğluyla üstüne doğru ilerlemeye başlamıştı. Fakat buluta çarpan
birlikte telaşlı bir şekilde girmişti. Girişteki seslerini top mermileri ve lazer ışınları, karşılarında hiçbir şey
duyan kaptan Emin başını kapıya doğru çevirmiş ve yokmuş gibi, uzayın karanlığında yol almaya devam
eşiyle birlikte göz göze gelmişlerdi. Yıllardır tanıdığı etmişlerdi.
kocasını omuzları düşmüş ve tamamen pes etmiş bir
Gördükleri bu manzara karşısında kaptan
şekilde gören Seval hanım, ilk defa kendisini tamamen
köşkündekiler umutsuzluğa kapılmıştı.
çaresiz ve korunmasız hissetmişti. Sırtını dayadığı ve
asla yıkılmayacak bir dağ gibi gördüğü kocası, tüm Seval hanım, kucağına aldığı oğlu Oktay’a sıkı
çaresizliği ile tam önünde durmaktaydı. sıkı sarılmıştı. Küçük çocuk ne olduğunu anlamıyordu
ama bir şeylerin ters gittiğini hissetmişti.
Hemen kocasının yanına gitmiş ve onun elini
tutmuştu. Ona cesaret vermek istiyordu ama kendinde “Hiç bir şey olmadı.” Sesi büyük bir hayal
olmayan bir şeyi nasıl verebilirdi. kırıklığıyla çıkan Hakan Çelik, tüm grubun adeta sesi
olmuştu. Ekranda ki bulut similasyonu artık gemiyi
“Çok üzgünüm.” Kaptan Emin’in fısıltıyla
iyice içine almak üzereydi. Herkes sessizlik içinde
söylediği bu sözleri sadece yanında duran hanımı ve
olacakları beklerken silah subayının sesi kaptan
Yüzbaşı Hakan duymuşlardı. Seval hanım kocasına
köşkünde yankılandı.
büyük bir sevgiyle sarılmıştı. Eğer bu sonlarıysa en
azında kocasına sarılarak veda etmek istemişti. “Efendim. Geminin tüm kalkanları devre dışı
kaldı.”
Kaptan Emin eşinin yüzünü kendisine doğru
kaldırmış ve gözlerine doğru bakmıştı. Kahverengi Kaptan Emin Doğaner duyduklarına
gözlerde ki koyuluğun içinde parlayan ve her zaman inanamamanın vermiş olduğu şok ile silah subayının
yıldızlara benzettiği parıltıyı görünce derin bir nefes yanına koşarak gelmişti.
aldı. Şimdi pes edemezdi. Tabiatı gereği kolay pes
eden bir insan değildi. Kısa bir süre çaresizliğin vermiş “Sen ne söylüyorsun. Kalkanlar bir anda nasıl
olduğu his ile bir çıkmaza girdiğini düşünmüştü. Şimdi devre dışı kalabilir.”
ise ne yapması gerektiğini biliyordu. Geminin içinde
Silah subayı olanlara bir anlam veremiyordu.
bulunan personel ve ailesinin hayatı ona bağlıyken tüm
“Ben bilmiyorum efendim. Geminin sistemleri sanki
kozlarını oynamadan asla bu oyunu bırakmayacaktı.
beni dinlemiyor. Tuhaf bir şeyler oluyor.”

80 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


“Başka biri geminin sistemlerine girmiş Kaptan Emin ve Yüzbaşı Hakan’ın içeriye
olabilir mi?” girdiğini fark ettiklerinde , içlerinden bir asker silahını
onlara doğru yöneltip, bozuk Türkçesiyle; “Derhal
“Hayır efendim. Böyle bir ihtimal yok. Bunu teslim ol.” dedi.
Kapının İncisi yapıyor. Nasıl oluyor bilmiyorum ama
bunu gemi yapıyor.” Duydukları ve gördükleri karşısında şok
geçiren kaptan Emin ne diyeceğini, ne yapacağını
Duydukları karşısında gemi mürettebatı şok bilemez bir haldeydi. Onun verilen emir karşısında
içindeydiler. İnsan yapımı olmayan ve bilmedikleri tereddüt ettiğini gören düşman askeri, hemen yanında
uzaylı bir ırk tarafından imal edilen Kapının İncisi bulunan Oktay’ı kucağına almış ve silahını onun başına
, şimdi kendilerine karşı geliyordu. Sanki geminin dayamıştı. Emri tekrarladı. “Derhal teslim ol.”
ana bilgisayarı canlanmıştı. Hiç kimsenin vermiş
olduğu komutları dinlemiyor, kendi kafasına göre Seval hanım oğlunun elleri arasından birden
davranıyordu. bire koparılıp alınmasına karşı koyamamış ve küçük
bir çığlık atmıştı.
Duruma derhal elkoyması gerektiğini düşünen
kaptan Emin, yanına yüzbaşı Hakan Çeliği alarak Kaptan Emin artık yapacak bir şeyin
kaptan köşkünden çıkmıştı. kalmadığını anlamıştı. Karısının gözlerine baktı.
Zavallı kadın olanlar karşısında zor ayakta duruyordu.
“Nereye gidiyoruz efendim?” Teslim olmaya karar verdi. İki elini havaya kaldırmış
ve yavaş adımlarla askerlerin başı olduğunu tahmin
“Geminin ana bilgisayarını devre dışı
ettiği düşman komutanının yanına doğru ilerlemeye
bırakmamız lazım. Hemen kumanda odasına gidip, ana
başlamıştı.
bilgisayarın panellerini yuvalarından çıkarmalıyız.”
“Ben Kapının İncisi’nin kaptanı Emin Doğaner.
“Efendim, bilgisayar olmadan gemiyi nasıl
Teslim oluyoruz. Size hiç kimse karşı koyamayacak.
idare edeceğiz?”
Lütfen çocuğu yere bırak. Ona zarar verme.” Yanına
“Elle yüzbaşım, elle. Biraz zor olacak ama gelen kaptan Emin’i teslim alan düşman komutanı,
olacak. Başka şansımız yok.” Oktay’ı yere bırakmıştı. Büyük bir korku yaşayan
Oktay hemen annesinin yanına gitmiş ve onun kollarına
İkili koşarak kumanda odasına doğru yol sığınmıştı.
alıyordu. Kısa sürede kumanda odasına giden kaptan
Emin ve Yüzbaşı Hakan hemen işe koyulmuşlar ve Kaptan Emin, düşman askeriyle konuşmaya
panellerin olduğu dolabın kapağını açmışlardı. İşe başlamıştı. En azından kim tarafından ve ne için işgal
daha yeni başlamışlardı ki, Kaptan Emin’in telsizinden edildiklerini öğrenmek istiyordu.
teğmen Bulur’un sesi duyuldu. Teğmen Bulur çok
“Siz kimsiniz? Savaş ortamında olmadığımız
telaşlıydı. “Efendim, derhal kaptan köşküne gelin.
halde bizi niçin işgal ediyorsunuz?”
Bulutta büyük bir hareketlilik oluştu. Ne olduğunu
anlamadık. Sanki buraya doğru bir şey geliyor.” Düşman kumandanı, kaptan Emin’i tepeden
tırnağa iyice süzdü. Yüzündeki maske sebebiyle kaptan
Duydukları karşısında ikilinin adeta kanı
Emin onun neye benzediğini bilemiyordu. Yüzü varsa
çekilmişti. Kaptan Emin’in beyaz teni hepten bembeyaz
da ne gibi bir ifade takındığını çok merak ediyordu.
olmuştu. Kaptan Emin, yüzbaşı Hakan’a; “Hemen
kaptan köşküne gidelim.” dedi ve ikili koşar adımlarla “En azından yüzünüzdeki maskeyi çıkarın.
kaptan köşküne doğru yol aldılar. İçeriye girdiklerinde Kim tarafından teslim alındığımı görmek isterim.”
gördükleri karşısında şok olmuşlardı. Kaptan köşkünün dedi, düşman komutanına.
tam ortasında ellerinde silahlarla bekleyen yabancı
askerler vardı ve geminin mürettebatını esir almışlardı. Komutan, Kaptan Emin’in kendinden istediğini yapmış
ve yüzündeki maskeyi çıkarmıştı. Kaptan Emin’in
www.yerlibilimkurgu.com 81
karşısında uzun sarı saçları ve koyu sarı gözleriyle genç komutanıyla kavgaya başlamıştı. Onun silahına
bir erkek vardı. Görünüş olarak insana benziyordu. davranmasına fırsat vermiyor, sert yumruklarla ardı
Fakat bazı küçük farklılıkları da yok değildi. Yüzünde ardına genç adamın suratına vuruyordu. Onun dövüş
sarının tüm tonlarını görmek mümkündü. Bozuk konusundaki tecrübesizliği, kendisi için bir avantajdı.
Türkçesiyle konuşmaya başladı. Bu avantajını sonuna kadar kullanmaya kararlıydı.
Karısı Seval’in ve oğlu Oktay’ın kuytu bir köşeye
“Biz NARHALT gezegenden, Boglaç sindiklerini gördü. Onun bu boşluğundan faydalanan
HAMANE’nin kullaız. Onu emr ile, geminizi ve düşman komutanı eline aldığı cihazı açmıştı. Düğmeye
içindeki mürettebat esir alıp, boğlaçımıza götürcek.” basmak üzereyken Kaptan Emin durumu farketmiş
ve hemen askerin üzerine doğru atlamıştı. Cihazın ne
Kaptan Emin duyduklarına inanamamıştı.
olduğunu bilmiyordu ama iyi bir şey olmadığı belliydi.
NARHALT da neresiydi. Samanyolunda öyle bir
İkili hem boğuşuyor hem de birbirlerine tehditkar bir
gezegen yoktu. Üstelik bu asker de bildiği hiçbir ırka
ifadeyle bakıyordu. İkisinin de eli cihazın üstündeydi.
benzemiyordu.
“Onu çalıştırmana izin vermeyecegim.”
“NARHALT gezegenini ve Boglaç Hamane’yi
daha önce hiç duymadım. Bu dediklerini anlamıyorum.” “Senden izin isteme yok.”
Asker biraz daha fazla bilgi vermeye Düşman komutanı az önce kaptan Emin den acı
başlamıştı. “Ben gezigen sizin evreninizde değl. Biz bir şekilde öğrenmiş olduğu kafa darbesi hareketini, bu
size paralel evren geldik.” sefer kaptan Emin’e uygulamıştı. Onun tam burnuna
gelen bu darbe, kaptan Emin’in burnunu kırmıştı. Buna
Kaptan köşkünde bulunanlar duyduklarına
rağmen tutmuş olduğu cihazı bir an olsun bırakmamıştı.
inanamamıştı. Paralel evrenler gerçekten var mıydı? İş
Son bir gayretle rakibinin üstüne çullanmış ve ikili
artık içinden çıkılmaz bir hal almak üzereydi. Mürettebat
yerde debelenmeye başlamışlardı. Yerde boğuşurlarken
sessizce her an saldırmak üzere hazırlanmaya
kaptan Emin düşman komutanının boynundaki kolyeye
başlamıştı. Normalde silah olarak kullanılmayan ama
dokunduğunu farketti. Ondan sonrası ise kaptan Emin
gerektiğinde silaha dönüştürülebilen bilekliklerininin
için tam bir karanlıktı.
kontrol ayarlarını değiştirmeye başlamışlardı. Bunu
kimse fark etmeden rahatlıkla yapabiliyorlardı. Her bir Kaptan köşkü içerisinde bulunanlar ise, birden
bileklik, kendini takan kişinin sesine ve DNA’sına tepki bire ortadan kaybolan iki adama ne olduğunu anlamaya
veriyordu. Herkes kolundaki mavi renkli bileklikleri çalışıyorlardı. her ikisinden de iz kalmamacasına yok
bir tur döndürerek çevirmiş ve bileklikler yavaş yavaş olmuşlardı.
mor rengini almaya başlamıştı. Kaptan Emin bunu
farketmişti. Düşman komutanına biraz daha yaklaşmaya Yüzbaşı Hakan Çelik, işgal askerlerinden
başlamıştı. Aralarında bir adımlık mesafe kalmıştı. geriye kalanları teslim almıştı. Onlara kaptan Emin ile
Aynı boyda oldukları için birbirlerinin gözünün içine komutanlarına ne olduğunu sormuştu ama herhangi
rahatlıkla bakıyorlardı. Gülümseyerek; “Mürettebatım bir cevap alamamıştı. Adamları hiçbiri Dünya dilini
ve ben teslim olmaktan vazgeçtik.” dedi. Lafını bitirir bilmiyorlardı.
bitirmez, düşman komutanının başına sert bir kafa
darbesi atmıştı. Ne olduğunu anlamayan düşman Gizemli bulut da artık önlerinde değildi.
askeri bir adım geri düşmüş ve kanayan burnunu elinin Geldiği gibi aniden yok muştu. Yüzbaşı Hakan hemen
tersiyle silmişti. Kaptanın bu hareketini bekleyen rotalarını en yakın Dünya kolonisine doğru çevirmişti.
mürettebat da harekete geçmiş ve diğer askerlere Bu yaşadıklarının bir anlamı olması gerekiyordu.
saldırmaya başlamışlardı. Bir anda ortalık karışmıştı. Bunu öğrenmek zorundaydı. Arkadaşını bulması buna
Kendilerine saldırıldığını gören düşman askerleri bağlıydı.
de etrafa ateş etmeye başlamıştı. Bu ateş sonucunda
Devam edecek...
geminin iki mürettebatı vurulmuş ve kanlar içerisinde
yere düşmüştü. Kaptan Emin de karşısında ki düşman
82 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
Merih’e Yolculuk - Orhan Yüksel - 1966

www.yerlibilimkurgu.com 83
Kısa Öykü

Ekin Can SEYHAN


Empat-II

Y eşil çimenliklerin arasında iki çocuğu ile


öğlen saatlerinde piknik yapıyorlardı. Doğanın
güzelliğini tüm iliklerinde hissediyordu. Çimlerin
korkunç gürültü çok daha şiddetli bir şekilde yanlarında
koptu. Bu sefer hedefinden şaşmayan mermi büyük
oğlunun sağ kulağından girip kafasını gözünün önünde
kokusu burun deliklerini temizliyor, ciğerlerine patlattı. Yavaşlayan zamanda oğlunun düşüşünü
kadar temiz hava geliyordu, çocukları mutlu şekilde gördüğü an tüm ömründen uzun gelmişti. Acı içinde
birbirleriyle kovalamaca oynuyorlardı. Yaşadıkları bağırırken diğer yandan hâla hayatta olan oğlunun
hayatın güzelliğine keyif alarak bakarken büyük varlığını kendinsine hatırlattı. Ölü oğlunun bedenini
gürültü ile herkes irkildi. Aniden yerinden sıçarıdı, bırakıp küçük oğlu ile hızla koşmak zorunda kaldılar.
çocuklar ise korku içinde dona kaldı. Gürültünün Arkalarından gelen mermilerin sesleri duyduğu en
ardından çocuklarının tam yanına çarpan kurşun ile korkunç sesti. Bir yandan oğlunu koşturuyor, diğer
yerden kopan çim parçasını gördü. Zaman yavaşlamış yandan asla unutamayacağı oğlunun yere düşüş anı
bir saniye uzun bir an gibi hissedilmiş, kısacık saniyede gözlerinde canlanıyordu. Demek böyleydi diyordu. Bir
birçok düşünce zihninden geçmişti. Adrenalin tüm yerde oğlum yere düşerken en azından öbürü yaşasın
vücudunu sarmış, annelik dürtüsünü korkuyu bastırmış diye onu kaçırıyor olmak. Yaşadığı tüm bu anlık
çocuklarının yanına fırlamıştı. Hızlıca koşmaya travmaya, kopan gürültülü mermilere, diğer oğlunun
başladılar. Koşuyorlar, bir yandan arkalarından çığlığı eklendi. Önünde yere yığılırken artık yavaşlayan
mermilerin ateşlenmesi devam ediyordu. Bir anda öğlen zaman nerdeyse durmuştu. Korkunç çığlıklar atarak
pikniklerini silahlı bir adamın bölmesi ile hayatları öfke kusuyor, küfrediyor, oğlunun bedenine kendini
kabusa dönmüşü. İki çocuğu arkasında kalmayacak atıyordu. Çok geçmeden üç saniye içinde son kez
hızda korku ile onların siper olarak koşuyor,diğer bir bir gürültü duydu. Bu sefer herşey kararmadan önce
yandanda onlara cesaret vermeye çalışıyordu. gördüğü son sahne yerde yatan küçük oğlunun dilinin
ağzından çıkmış bedeniydi. Bu görüntü ile gözleri
Bir süre koştuktan sonra izlerini kararıyordu..
kaybettirdiklerini düşünüp şişen dalaklarını rahatlatmak
adına durdular. Sanki sözlemiş gibi üçü de sessizce ***
duruyor ve asla birbirleriyle iletişime geçmiyorlardı.
Karanlık bir odada uyuşmuş bedenini fark etmeye
Adrenalin seviyesi biraz azaldığı sırada tam başlamıştı. İlk hisettiği sırt kısımına vuran ağrıydı.
çocuklarını rahatlatmak için demeyi düşünürken Küçük kutu gibi bir konteynır gibi bir yerde olmalıydı.
84 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18
Omuzlarına değen kısımları hissedince anladığı tiksinemeyecek kadar acınacak durumdaydı. Kendi
kadarıyla ufak bir kafesti. Kendi boyutlarında zar zor kusmukları midesine inen boruya yapışmış şekilde
sığdığı bir kafes. Yerin titreşiminden anladığı üzere kafes yemek borusuyla temas ediyordu. Kısa süre içinde
hareket halindeydi, bir yere taşınıyordu. Hareketli bir acılardan tükenmiş olduğunu anlaşılmıştı ki önlüklüler
bant zeminde olmalıydı. Biraz ilerledikten sonra bantın kabinine gelip onun tüm aparatlarını söktüler.
bir tünel olduğunu farketti ve tünelin sonuna gelirken Aparatların acıları vücudunda edindikleri yerlerini
ışığa yaklaştıkça göz bebekleri acımaya başladı. henüz bırakmamışken bir önlüklü elinde iğne ile gelip
Tünelden çıktığında karşısında kendisi gibi sıralı birçok ensesine iğneyi vurdu. Yavaş yavaş gözleri kararırken
küp kafesler vardı. kafeslerin içinden gelen çığlıklar ile bu seferki iğnenin diğerlerinden farklı olduğunu ve
içlerinin dolu olduğunu anlıyordu. Arka kısımı kapalı bunun son iğne olduğunu anlamaya başladı.
olduğu kafestekiler birbirini göremiyordu. Gürültüden
ise mekanda ne kadar çok kafes olduğu farkediliyordu.
Korkudan ses çıkarmayı aklına bile getirmemişti. Bant
***
sonunda bir odaya giriyor ve içerden gelen seslere
göre kutuları söküyorlardı. Kendi küp kafesinin bandın Bir anda gözlerini açtığında her şeyi
sonuna gelmesini korkuyla bekliyordu. Bir dakika hatırlamaya başladı. Oğullarını o hafta açılan nostaljik
kadar bant sürüklendikten sonra sonunda odaya geldi. bir yer olan Mega-alışveriş merkezine götürdüğünü
Önünden geçen önlüklü adam onun suratına bakmadan hatırladı. Sanal siparişler ile unutulmaya yüz tutan
küpün arkasına geçti. Küp bir odaya sürüklendi ve alışveriş merkezi kültürü ve alışveriş merkezlerini eski
daha sonra ön kapak açıldı. Korkarken arkadan verilen moda gereksiz düşünenlere inat bu merkez yapılmıştı.
elektrikli sopa ile küpten dışarı itildi. Çıktığı yer küpten Nostaljik durumu bu mekanı oldukça popüler hale
biraz daha geniş, bedeninin ebatlarında bir odaydı. getirmişti. Çocuklarına söz verdiği drone’ları almaya
Korku içinde beklerken yan taraflardan çığlıklar giderlerken yolda o çevreci garip çocukların tacizine
yükseliyordu. Kendi kabinine geldiklerinde sırtına ve maruz kalmıştı. Farklı bir gerçeklik deneyimi ile
göğsüne oldukça acı verici iki iğne soktular. İğneleri ‘Dünya’ya yeniden bakın’ iddaalı makinalarını
vücuduna sokarken önlüklülerden hiçbirinde bir kullanmaya onu ikna etmişlerdi. Makinaya bağlanırken
tereddüt yoktu. Karşısındakinin acısını hiç farketmeden başına gelecekleri hiç sormamıştı. Şuan ise iki tecrübeyi
sanki cansız bir malzeme ile oynuyor kadar rahattı. de oldukça iyi anlamıştı. Uyanmaya başladıkça
İğneleri soktuktan sonra tekrar kapağı kapattılar. kendini bir geyik simülasyonu ve inek simülasyonuna
İğnelerin acısına alışana kadar kabinin önünde elinde bağlandığını anladı. Ayağa kalkıp oğullarına bakarken
uzun borulu bir önlüklü daha belirdi. Önce ensesine aklında hâla onlar ile birlikte olduğunu hissettiği geyik
yaptığı bir iğne ile tüm vücudu uyuştu. Ona karşı simülasyonunu hatırlıyordu. Diğer yandan oğlunun
çıkamayacak kadar güçsüz olduğunu farkettiği anda elindeki kutu içinde sıkıştırılmış genetik geliştirici süte
önlüklü adam alt çenesini tutup uzun boruyu midesine bakarken bedenine giren iğneleri tekrar hissetmeye
kadar sertçe ve tereddütsüz şekilde soktu. Korkudan başladı.
mı yoksa midesindeki hissettiği alışılmamış histen mi
anlamadan bayılmıştı. Sıkıntı ve memnunsuzluğunu çocuklarına
yansıtmadan orayı terketti. O çevreci çocuklar yaptıkları
Kısa bir süre sonra uyandığında durumuna gelişmiş beş duyulu hafızalı VR tecrübesinde ondan
dair bazı fikirler edinmeye başladı. Kabinden dışarı birçok şey almıştı aslında. Bir daha asla bir hayvan
asla çıkamıyordu. Duyduğu seslerden çıkardığı eti yiyemeyeceğinin ötesinde hayvan üretimlerini bile
kadarıyla uzun sıralı kabinlerde birçok kişi ile aynı kullanamayacağını fark etmişti. Çocuklarının elini tuttu
durumu paylaşıyordu. Günde iki defa borudan ve alışveriş merkezini terk etmek üzere yola koyuldu.
midesine beslenmesi adına gıdalar veriliyor, haftada
bir kıpırdayamadığı kabininde yere bıraktığı dışkıları
temizleniyordu. Bunun dışında vücudundaki iğneler ile
sürekli olarak vücudundan acılı çekimler yapıyorlardı.

Acılara fazla katlamadı. Zaman içinde midesine


boru yoluyla aktarılan gıdaları kabul edemez hale
geldi, Yemek borusundan geçen acı verici borunun
yanlarından sızdırarak kusuyor, kendi haline
www.yerlibilimkurgu.com 85
Hasan ÖNAL
Yerli Bilimkurgu Yükseliyor’un En’leri ve Neler’i

?
Neler Yapmışız
Neler Paylaşmışız
Neler Konuşmuşuz

86 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


www.yerlibilimkurgu.com 87
-Evet çocuklar, sorusu olan var mı?

-Bayan Püren, eskiden insanlar ölümüzmüş, bu doğru mu?

-Evet, doğru Vedat. Yaşlanmayı geciktiren geni yaklaşık 4 bin yıl önce yani
2 milenyumun başında keşfettik. Virüs ve bakterilerden koruyan nanoyuvarlar löko-
sitlerin yerini aldı. 25 yıllık bir çaba sonrasında gezegenin neredeyse tamamı ölümü
yenecek şekilde donatıldı. Ne yazık ki, insanoğlunun bu başarısı beraberinde öngörü-
lemeyen bir felakete yol açtı. Teknolojik ilerleme bir süre sonra durdu. İnsanlar sabit
fikirli olarak kaldı, yeni fikirler azaldı. Az sayıda ortaya çıkan yeniliklere ise insanlar
sıcak bakmadı, çoğu alışamadı, diğerleri gereksiz gördü. İnsanlar eğlenceye ve suça
yöneldi. Kim ölümsüz bir beden ile sonsuza kadar çalışmak isterdi ki. Hem ortalama
250 yıl çalışmak, isteyeceğiniz her şeye sahip olmanıza yetiyordu.

Adalet sistemi çöktü. Cezalar defalarca arttırılmasına rağmen, ölümsüz bir


beden için 400 yıl bile insanlara makul geldi. Eğer çocuk yapmak isteyen olursa,
anne-babadan birinin ölümsüzlükten vazgeçmesi gerekiyordu, çünkü gezegendeki
nüfusu korumamız gerekiyordu. İnsanlar ölümsüzlükten vazgeçmek istemediler. Ev-
lilikler bitti. Çok çok az kişi, aynı eş ile sonsuza kadar yaşamayı göze aldı. Herkes bi-
reysel yaşamaya başladı, sosyal iletişim kurmakta zorluk çektiler, beraber çalışmak-
ta zorlandılar. 1800 yıl sonra, Birleşik Gezegen Federasyonu ölümsüzlüğü yasakladı.
Şu anda yaşadığımız sistemin o tarihte temeli atıldı.

-Bayan Püren, o ölümsüz insanlara ne oldu?

-Maalesef hepsi tek tek avlandı. Nanoyuvarlar oksijenle çalışıyordu. Onları


kapatmak için, konağın soluduğu havayı kesmek gerekiyordu. Efsanelere göre bir kaç
kişinin bu katliamdan kurtulduğu söylenir. Hâlâ aramızda yaşadıklarına inanılır.

-Babam, ölümsüzlüğün nasıl bittiğini bilen kimse yok demişti. İlginç bir şe-
kilde tarihi kayıtlarda da yokmuş. 

-Bence baban yanılıyor, Vedat. Neyse çıkabilirsiniz çocuklar...

88 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


Bilimkurgu Tiyatrosu
İzliyoruz.

www.yerlibilimkurgu.com 89
Sezai ÖZDEN

Bilimkurgu Yazarlarımız
ve Eserleri
2018

Yerli Bilimkurgu Yükseliyor ekibi olarak, yerli eserlerin tanınması birinci


önceliğimizdir.
“Yerli Bilimkurgu olur mu hiç!”,
“Yerli bilimkurgu kitabı var mı?”
“Bizimkiler bilimkurgu yazamaz!” diyenler için onlarca eseri toparlayıp arşiv
haline getirdik. Herkesin kolaylıkla ulaşabileceği internet sitemizde, tarihlerine
göre sıraladık.
Eserlerimize sahip çıkma zamanının geldiğini düşünüyoruz. Pek çok eser sessiz
sedasız basılıp, raflardaki yerlerini alıp bir süre sonra unutuluyor. Bilimkurguya
yeterince değer verilmiyor. Dileğimiz, ülkemizde üvey evlat muamelesi gören
bilimkurgu eserlerinin, bilinmesi ve ötelenmemesi. Biliyoruz ki kısa bir süre içinde,
bu eserlerin çoğu film veya dizi olarak karşımıza gelecekler. Buna inanıyoruz.
Bu liste ülkemizde şimdiye kadar yayınlanan yerli bilimkurgu kitapları hakkında
bilgi sahibi olunması için hazırlanmıştır. Liste sürekli güncellenmektedir. Bu
nedenle eksik olduğunu düşündüğünüz, bilimkurgu eserlerini,
yerlibilimkurguyukseliyor@gmail.com üzerinden bizlere ulaştırabilirsiniz.

90 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


Alfa ve Omega
2018

Arda Öngören

Düş Mühendisi 2123


2018

Semih Bulgur

Proje 2417
2018

Sinem Ataklı

www.yerlibilimkurgu.com 91
Yüzyıl 2 Yeşil Adam
2018

Ayşe Acar

Sinek İkilisi
2018

Coşkun Hepyonar

Mars’a Yolculuk
2018

Ahmet Avcı

92 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


Siyah Hatıralar Denizi
2018

Mehmet Açar

YBKY Bilimkurgu Öykü


Seçkisi 2018 - 2018

Kolektif

Yeryüzü Müzesi
2018

Kolektif

www.yerlibilimkurgu.com 93
Mikro Çizgi Roman Sezai ÖZDEN

94 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18


Son
Cennet Atları - Seyfi Şirin - 1993

www.yerlibilimkurgu.com 95
96 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ekim 2018 / sayı 18

You might also like