Professional Documents
Culture Documents
com 1
Facebook sayfasında ve İnternet sitemizde tanıtımını yaptığımız, yerli bilimkurgu romanlarının incelemelerinin
yanında; kısa öyküler, ülkemizde ve dünyada bilim alanındaki gelişmeler, film ve çizgi film incelemeleri, çizgi ro-
manlar, film müzikleri incelemeleri, yerli ve yabancı bilimkurgu yazarlarının tanıtımı, yabancı bilimkurgu roman incel-
emeleri, film yönetmenleri, anime eserler, bilgisayar oyunları ve daha pek çok konu
Yerli Bilimkurgu eserlerinin tanıtımının yanında, yabancı eserlere ve magazinsel haberlere de yer vermemizin se-
bebi, daha uzun soluklu bir dergiyi hayata geçirmek amacını taşımaktadır.
Öncelikli konularımız Yerli Bilimkurgu Eserleri ve Kısa Öykü Yarışması katılımcılarının öyküleridir.
Dergimize katkıda bulunmak için, yazılarınızı, incelemelerinizi, çizimlerinizi, tasarımlarınızı, kısa öykülerinizi,
yerlibilimkurguyukseliyor@gmail.com
adresinden bizlere ulaştırabilirsiniz.
Yerli Bilimkurgu Yükseliyor Dergisi, Yerli Bilimkurgu Yükseliyor Platformunun süreli yayınıdır.
Dergimiz; tanıtım, bilgilendirme ve bilimkurgu severlerin ortak alanıdır.
Gönüllü yazarların - çizerlerin desteği ile şekillenmektedir. Kâr amacı gütmez.
Yazarlar
ESRA UYSAL
ÖZLEM BUKET DURU
KENAN BÖĞÜRCÜ
MURAT K. BEŞİROĞLU
BURAK FEDAKAR
İSMAİL ŞAHİN
ARDA TİPİ
MUHİTTİN YAĞMUR POLAT
SEZAİ ÖZDEN
Katkıda Bulunanlar
ÖZGEN BERKOL DOĞAN BİLİMKURGU KÜTÜPHANESİ - ETHEM DERMAN - GÜRHAN ÖZTÜRK - AYSUN ERDOĞAN - KENAN BÖĞÜRCÜ - MÜGE İNCE
SANİYE ÖZTAŞ - ERCAN ERGÜR - KASVET ULU - EVREN İNANÇOĞLU - SEDA ŞİMŞEK - NURAY BULAT - SEYHAN YILDIZ YILDIRIM - EKİN ERTARAKÇI
KİTAPLA MUHABBET FACEBOOK GRUBU - VOIDRUNNER - PARADİGMA POLİSİYE - ÇINARDİBİ DERGİSİ - GÖK KIZ: KOZMİK GÖÇEBE
Kapak İllüstrasyonu SEZAİ ÖZDEN
www.yerlibilimkurguyukseliyor.com - www.yerlibilimkurgu.com
yerlibilimkurguyükseliyor@gmail.com
Bu sayıda Yerli Bilimkurgu Yükseliyor Dergisi
2020-Ağustos Yıl:4 / Sayı 40
Roman / Bölüm - 29
Siyahi, Yalnız ve Aykırı Son İnsan
Octavia E. Butler GÜRHAN ÖZTÜRK ......................................... 50-59
MÜGE İNCE ................................................................ 16-21
www.yerlibilimkurgu.com 3
Tükenmeden Alın!
41 YAZARDAN
41 ÖYKÜ
www.yerlibilimkurgu.com 5
Bilimkurgu sözcüğünü dilimize kazandıran
değerli gazeteci ve yazar ORHAN DURU anısına
oluşturacağımız, YBKY Bilimkurgu Öykü Seçkisi
2019 için, Ekim 2018’de başlattığımız katılım süresini
tamamlamış bulunuyoruz.
Seçkiye katılmak için öykü gönderen herkese teşekkür
ederiz.
Tam olarak 62 öykü tarafımıza ulaştı. Sadece 1 öykü
katılım şartlarını sağlamadığı için değerlendirmeye
alınmadı. Öyküleri 7 kişilik ekibimizle defalarca
okuyarak ve üzerinde tartışarak değerlendirdik. Bu
seçkide yer almasalar bile bir sonraki seçkide yer
alabileceklerinin sinyallerini veren pek çok katılımcı
olduğunu görmek/bilmek bizi gerçekten çok mutlu etti.
Hepsi çok kıymetli zamanlarını ayırarak birbirinden
güzel öykülerle, farklı evrenleri önümüze serdiler.
Hepsine, ilgileri ve alakaları için ayrı ayrı teşekkür
ediyoruz.
YBKY Bilimkurgu Öykü Seçkisi 2019’un, 2018’den
farkı, seçkiye girecek öykülerin değerlendirmeye tabi
tutulmasıdır. Bunu da ilanla zaten duyurmuştuk. İlk
seçkimizde (2018) öykü gönderen herkes seçkiye
dâhil olmuştu. Kimseyi geri çevirmemiştik. İlk olması
bakımından özel olmasını istemiştik; nitekim öyle de
oldu ve YBKY Bilimkurgu Öykü Seçkisi 2018, Türk
bilimkurgu edebiyatında, 47 yazarı ve 51 öyküsü ile yerini aldı.
Bu girişimin hayat bulmasını sağlayan;“Gönderilen tüm öyküleri basmamız gerek, hepsi girmeli.”
dediğimizde, çok kritik bir zamanda -kâğıt krizinin başlangıcında- risk alarak fakat aynı zamanda bir rekora imza
atıp TÜRKİYE TARİHİNDE KATILIMI EN YÜKSEK BİLİMKURGU ÖYKÜ SEÇKİSİNİN hayat bulmasını
sağlayan Paradigma Polisiye’ye, cesaretinden ve yerli bilimkurguya katkılarından dolayı ayrı bir parantez açarak
teşekkür ediyoruz.
Bu yıl da katılım yüksek oldu. Seçkiye katılabilecek öyküleri değerlendirirken; öncelikle anlatım
diline, dilbilgisine, argo sınırlarını aşarak rahatsız edici derecede -küfür, hakaret- barındırmadığına, öykünün
olay örgüsünün kendi içinde çelişmemesine, bilimkurgu olup olmadığına ve alenen herhangi bir siyasi
oluşum lehine veya aleyhine ifadeler olup olmadığına bakarak değerlendirdik. Tüm bunların dışında -bu
seferlik- çözümünün basit olduğunu düşünerek imla hatalarını görmezlikten geldiğimizi belirtmek isteriz.
Ve tüm bu süreçten sonra 2019 Seçkisine girmeye hak kazanan 27 öykünün yanında yayın ekibimizin kaleme
aldığı 5 öykü ve düzenlediğimiz son üç yarışmada ilk üçe giren 9 öykü ile toplamda 41 öykü listedeki yerini aldı.
Gösterdiğiniz ilgiden dolayı tüm katılımcılara, bilimkurgu severler adına tekrar tekrar teşekkür ederiz.
İyi ki varsınız güzel insanlar.
13. Nur İpek Önder Mert - Silahlı 33. İsmail Turhan - Zaman Ayracı
14. Efe Sarıtunalı - Bir Mutant Hikâyesi 34. Abdülkadir Doğanay - Bulut Çobanı
Daha YBKY 6. Kısa Öykü Yarışması Birincisi
15. Zeynep Kevser Şahin - Muhteşem 35. Sezen Aksın Sivrikaya - Sonsuz Aşk
İstanbul Köprüsü YBKY 6. Kısa Öykü Yarışması İkincisi
21. Gökhan Görmez - Kum Kuşları 40. Arda Tipi - Ateşin Çocukları
www.yerlibilimkurgu.com 7
Çıktı!
YBKY Bilimkurgu Öykü Seçkisi 2020 için, Eylül
2019 da başlattığımız katılım süresini tamamlamış
bulunuyoruz.
Gönderdikleri öyküleri, belli sebeplerden ötürü
seçkiye dâhil edemesek bile, bir sonraki seçkiye
katılabileceklerinin sinyallerini veren pek çok
katılımcı olduğunu görmek/bilmek bizi gerçekten çok
mutlu etti. Hepsi çok kıymetli zamanlarını ayırarak
birbirinden güzel öykülerle, farklı evrenleri önümüze
serdiler. Hepsine, ilgileri için ayrı ayrı teşekkür
ediyoruz.
Bu yıl da katılım yüksek oldu.
Tam olarak 72 öykü tarafımıza ulaştı. Geçen yıl
olduğu gibi 1 öykü katılım şartlarını sağlayamadığı
için değerlendirme aşamasına giremedi. Başka iki
öykü ise yıllar önce başka bir platformda yayınlanmış
olduğu için değerlendirmeye alınmadı.
Öyküler yine yedi kişilik ekibimiz tarafından defalarca
okunarak ve üzerinde tartışarak değerlendirildi.
Seçkiye katılabilecek öyküleri değerlendirirken;
Öncelikle anlatım diline, dil bilgisine, argo sınırlarını
aşarak rahatsız edici derecede -küfür, hakaret-
barındırmadığına, öykünün olay örgülerinin kendi
içinde çelişmemesine, bilimkurgu olup olmadığına, alenen herhangi bir siyasi oluşum lehine veya aleyhine
ifadeler olup olmadığına ve mantık hataları olup olmadığına bakılarak değerlendirildi.
Geçen yıldan farklı olarak dilbilgisi ve imla hatalarına bu yıl daha özenli ve dikkatli yaklaşacağımızı ilanda da
belirtmiştik. Çoğu öykü bu sebeplerden ötürü değerlendirmeden geçemedi.
Ve tüm bu süreçten sonra 2020 Seçkisine girmeye hak kazanan 28 öykünün yanında, Kenan Böğürcü’nün Kolordu
isimli çizgi öyküsü, yayın ekibimizin kaleme aldığı 4 öykü ve bir çizgi öykü, düzenlenen son iki yarışmada ilk
üçe giren 7 öykü ve YBKY 8. Kısa Öykü Yarışmasında Jüri Özel Ödülü alan Azra Ulukaya’nın Vicdan isimli
öyküsü ile birlikte toplamda 42 öykü listedeki yerini aldı.
Önümüzdeki yıl seçkiye bir yıl ara verme kararı aldık. Hem insanlar biraz dinlensin hem de öykülerimiz biriksin
istedik. Yani; bu yıl öykü seçkisini çıkardıktan sonra 2021’in eylül ayına kadar yarışmalara devam edeceğiz. Bu,
bir yandan da 2022 Seçkisine girecek öyküler için de hazırlık olacak.
Bildiğiniz gibi kitabın gelirini Özgen Berkol Doğan Bilimkurgu Kütüphanesi’ne bağışlıyoruz. YBKY 2018
Bilimkurgu Öykü Seçkisi’nin gelirini geçtiğimiz aylarda kütüphaneye aktardık. 2019 Seçkisinin de telifi bize
ulaştığında aynı şekilde kütüphanenin hesabına aktaracağız. 2020 Öykü Seçkisi’nin de telifi de aynı şekilde
değerlendirilecek. Bu yüzden geçmiş yıllarda olduğu gibi katılımcılardan feragat belgesi isteyeceğiz.
Bilimkurgu edebiyatı literatürüne, bu listeyle adını yazdıran yazarlarımızı tekrar tebrik ediyor, çabaları ve
bilimkurguya destekleri için tekrar tekrar teşekkür ediyoruz.
2. Gurur Asi - Klon İsyanı 29. Mehmet Fatih Balkı - Yarım Peygamber
20. Ceren Altay - Suikastçının Şiir Defteri 41. Burak Fedâkar - Sonsuzluk Aşkı
21. Saniye Öztaş - İnsanlık İçin Ne Kadar 42. Sezai Özden - Böcek Tarlaları
Fedâkar Olabilirsin! Çizgi Öykü
22. Onurcan Kurt - Gelecek Yankısı
www.yerlibilimkurgu.com 9
Ayın Kitap İncelemesi
İsmail Şahin
Klon 2059
Mikail Kahraman Avcı
Baskı Yılı / Yeri: Ocak 2019 / İstanbul
Sayfa Sayısı: 80
Yayınevi: Artikel Yayıncılık - İstanbul
Yıl 2059’dur ve teknoloji ilerlemiş ve hayatın her Eski futbolcular, profesörün isteği üzerine
alanında robotlar kullanılmaktadır. Hatta birçok İstanbul’a gelir ve profesörün çiftliğinde kalırlar. Bu
meslek robotlar tarafından yerine getirilmektedir. arada hepsinin doku, kan vs. örneklerinin alındığı
Polis, asker, barmen, şoför, kasiyer… Diğer yandan ise yıllardaki halleriyle klonlanmışlardır. Profesörün
tarım alanları hızla azalmakta, eskisi gibi sebze, meyve teorisine göre klonlar örneklerin alındı zamanlardaki
üretilmemektedir. İnsanların beslenmeleri haplarla oyun tekniklerine sahip olacaktır.
sağlanmaktadır. Klonlama serbest bırakılmıştır ve
Klonlara durum anlatılır ve teknik direktör Kurt
bu nedenle parası olan herkes işlevini kaybetmeye
eşliğinde çalışmalara başlar. Amatör bir takımla maç
başlayan organlarını klonlarından elde etmektedir.
yaparlar. Daha sonra profesör, TKD’li bir takımla
Bu dönem “Teknolojik Klon Devresi - TKD” olarak
maç için TKD başkanına meydan okur ve maç teklif
anılmakta ve Dünya nüfusunun yüzde altmış beşi
eder. Oyuncuların kimler olduğundan bahseder. TKD
TKD’yi savunurken geri kalan kısmı ise TKD yerine
başkanı ekibine futbolcuları araştırmalarını söyler.
her şeyin eskisi gibi kalmasını istemektedir.
Ancak gelen haberler futbolcuların en son bir ay önce
Profesör Hürkan ise TKD’ye karşı çıkanlardan ülkelerinden ayrıldığı ve bir daha haber alınamadığı
biridir. Bir süre hastanelerde çalıştıktan sonra spor yönündedir.
organizasyonlarının sağlık ekibinde görev almıştır.
Maç, İstanbul’da Atatürk Olimpiyat Stadyumu’nda
Görev yaptığı on yıl boyunca dünyanın en iyi
yapılacaktır. İlk yarıyı TKD takımı 2-0 önde kapatır.
futbolcularıyla çalışmıştır. Çalışmaları sırasında bu
İkinci yarıda ise klon futbolcular tamamen taktik
futbolculardan kan, doku, saç örnekleri alıp saklamıştır.
değiştirerek oynar ve uzatmalarda oyunu kazanır.
Bir yandan üniversitede hocalık yaparken diğer yandan
Maç öncesinde ülkelerdeki TKD-Doğal sistem tercih
kendi klonlama tekniğini geliştirmiştir.
edenlerin oranı Doğal sistem lehine değişmiştir. Zira
2060 yılında bütün ülkelerin katılacağı bir referandum çocukluğunda bu futbolcuları izleyen yaşlı kesim
yapılacaktır ve sonuçta hangi tarafın oyu fazla ise doğal sistemi tercih etmiştir. Gençler ise futbolcuların
bütün ülkeler o sistemle yönetilecektir. TKD veya gençlik yıllarındaki gibi giyinip o yıllardaki müzikleri
doğal sistem. Profesör Hürkan bir arkadaşıyla buluşup dinlemeye başlamıştır.
aklındaki bir projeden bahseder. Zamanında çalıştığı
Kitap oldukça ince ve hemen okunup bitiyor. Ancak
futbolcuların klonlarını yapıp, TKD sisteminin çipli
kitabın bazı kısımlarında hızlı geçişler var. Bir başka
futbolcularıyla bir maç yapılmasını sağlamaktır.
konu ise kitabın editöre ihtiyaç duyması. Profesörün
Arkadaşı Kurt lakaplı, teknik direktör Benhur’dur.
konuşmalarında kimi zaman “yapacam-edecem”
İki arkadaş ayrıntılar üzerinde konuşur. Dönemin en şeklinde yerler var. Konusu ilginç ama kitap çok
iyi futbolcularından bazıları Kessi, Sobben, Conaldo, kısa. Her şey birden olup bitiyor. Biraz daha detaylı
Ceymar vs.. dir. Ancak bu futbolcuların şimdiki yaşları olabilirdi.
60-80 aralığındadır. Profesör ve Kurt takımda yer
alacak oyuncuları belirleyip hepsini ziyaret ederler.
Projeden bahsederler. Görüştükleri bütün futbolcular
klonlanma teklifini kabul ederler.
www.yerlibilimkurgu.com 11
12 www.yerlibilimkurguyukseliyor.com / Ağustos 2020 / sayı 40
www.yerlibilimkurgu.com 13
Genel
Bilimkurgu Sözcüğünü Türkçeye Kazandıran Kişi
Müge İnce
hisseder. Disleksili olmasına rağmen kitap Üniversiteden sonra Amerikan Senaryo Yazarları
okumayı çok sever. Ama tabii ki kitap almak için Birliği’nin, Açık Kapı Programı’na katılmış
durumu yoktur. Annesi yanında çalıştığı ailelerin ve orada yazar Harlan Ellison ile tanışmıştır.
çöpe atacağı kitapları Octavia’ya getirir. Ayrıca Octavia’nın senaryoları başarısızdır ama yine
okuldaki dışlanmışlığı onun kütüphanede daha çok de onun düzyazıda başarılı olacağına dair ışığı
zaman geçirmesine neden olur. Hikâye yazmaya göstermektedir. Bunu fark eden Harlan Ellison
on iki yaşında izlediği kötü bir film ile başlamıştır.
onu Clarion Bilimkurgu Çalıştayı’na katılması
O ilginç anı çok net hatırlamaktadır. için teşvik etmiştir. Clarion sayesinde ilk hikayesi
“Crossover”, Clarion antolojisinde basılır (1971).
Filmin adı Mars’tan Gelen Şeytani Kız’dı ve o İlk romanı ise beş kitaptan oluşan serinin ilk kitabı
sırada on iki yaşındaydım ve bu benim hayatımı “Patternmaster” (1976) olur.
değiştirdi. Bu filmi izlerken bazı aydınlanmalar
yaşadım. İlk düşüncem Tanrım, ben bundan
daha iyi hikâye yazarım. oldu. Sonra düşündüm
ve Tanrım herhangi biri bile bundan daha iyi
bir hikâye yazar. dedim. Üçüncü düşüncem ise
Birilerine bu korkunç hikâyeyi yazması için para
ödendi. oldu. Böylece yazmaya başladım ve bir yıl
sonra masum dergilere korkunç kurgu yazılarımı
göndermekle meşguldüm.
www.yerlibilimkurgu.com 17
Octavia’nın hâlâ en çok satan kitabı ise “Kindred”tır 1984 yılında kısa hikâyesi “Speech Sound” ile
. Kindred’ı yazarken annesinin çektiği sıkıntılardan Hugo ödülünü kazanmıştır. Ertesi yıl “Bloodchild”
ilham aldığını söyler. Bir keresinde, romancığı ile bilimkurgu ve fantastiğin en önemli
tüm ödüllerini toplamıştır; Locus, Hugo, Nebula
Annemin arka kapıdan işe girmesinden hiç ve Science Fiction Chronicle.
hoşlanmazdım demiştir. “Eğer annem tüm o
aşağılamalara katlanmasaydı, iyi beslenemez ve Xenogenesis (1987) üçlemesini yazmadan önce
rahatça yaşayamazdım. Bu yüzden başkalarının Güney Amerika seyahatine çıkmıştır. Seyahatte
geçmişi hissetmesini sağlayacak bir roman yazmak bu kitabı için bilgiler toplamış ve araştırmalar
istedim. Siyahilerin var olmak için katlandıkları yapmıştır. Yazar bu kitabında, nükleer savaş
acı ve korku sonrası yok olmakta olan insan ırkı ile uzaylı ırkı
arasındaki ilişkileri anlatır. İnsan Lilith, uzaylı
Oankali türü tarafından ele geçirilir. Uzaylıların
amacı kendi genetik çeşitliliklerini artırmaktır.
Lilith insanlara yardım etmekle uzaylıların ona
sunduğu ilerlemeleri kabul edip ırkına ihanet
etmek arasında sıkışıp kalır. Serinin diğer kitapları
ise Adulthood Rites (1988) ve Imago (1989)’dur.
Kindred 1979
www.yerlibilimkurgu.com 19
kadındır. Tam zamanlı işlerde çalıştığı dönemlerde bu satırları yazdığı tarihte bilimkurguda en iyi
her gece ikiden sabah beşe kadar hikâyelerini ödülleri kazanmış ve tanınan bir yazardır.
yazmıştır. Ölümünden sonra incelenen 1988 tarihli
Yazarın ölümünden sonra her yıl Octavia E.
not defterine aşağıdaki satırları karalamıştır:
Butler Anma Bursu verilmeye başlanmıştır. Burs
Octavia’nın hayal ettiği gibi siyahi yazarların
çalıştaylara katılması için verilmektedir.
anlatır:Peru’ya gittiğimde, Machu Picchu’da ulaştım ve aşağı indim. Kast ettiğim buydu.
gördüğünüz iki tepenin yükseği olan Huayna Yazmayı anlatan iyi bir mecaz bu, çünkü mesela bir
Picchu’ya tırmandım. Normal bir insan için kolay roman yazarken bir an gelecek ve yapamadığınızı
bir tırmanıştır. Demem o ki fit olmasanız bile kolay. düşüneceksiniz ya da çok kötü olduğunu düşünüp
Fakat ben dizimi incitmeyi başardım. Kendime atmak isteyeceksiniz. Öğrencilerime söylerim;
“Yeterince yükseğe tırmandım, yeterince yükseğe bir zaman gelecek yakmak veya tuvalete atıp
tırmandım.” deyip durdum, peki neden geri sifonu üstüne çekmeyi isteyeceksiniz fakat devam
dönmedim? Tepeye olan bütün yolu çıktım, küçük ederseniz. İşte bu sizi;
mağaranın içinden emekledim ve dağın tepesine
‘Keşke bir yazar olsaydım’ dan çıkarıp bir yazar
yapar.
Kaynaklar:
-https://electricliterature.com/now-more-than-ever-
we-wish-we-had-these-lost-octavia-butler-novels-
659f0b2e5d36
-http://articles.latimes.com/1998/oct/18/magazine/tm-
33581/2
-https://www.theparisreview.org/blog/2018/01/08/
staging-octavia-butler-abu-dhabi/
-http://www.nytimes.com/2006/03/01/books/octavia-e-
butler-science-fiction-writer-dies-at-58.html
-https://www.theguardian.com/news/2006/mar/16/
guardianobituaries.bookscomment
-http://www.inmotionmagazine.com/ac04/obutler.html
-https://www.npr.org/sections/
codeswitch/2017/07/10/535879364/octavia-butler-
writing-herself-into-the-story
-https://theportalist.com/facts-about-octavia-butler
www.yerlibilimkurgu.com 21
9. Yerli Bilimkurgu Yükseliyor Kısa Öykü Yarışması - Dünyanın Dönüşümü
Saniye Öztaş
Kara Zanlı
Adam çalışma odasında, kitaplığının önünde sere “Bir şeyler yazıyormuş…” dedi, gözleri şüpheyle
serpe yatıyordu. Gri kanatlarının açık olması ölmeden kısılmıştı.
önce biriyle boğuştuğunu gösteriyordu. Türlerinin
“Masası gördüğünüz gibi tertemiz. Üzerinde
kanatları eğer bir tehdit yoksa ya da uçmuyorlarsa
çalıştığı her neyse kaldırmış olmalı zira şimdilik
kanatlarını kapalı olurdu. Ancak bu adamın kanatları
önemli bir belgeye rastlamadık.” Dedi adam dikkatle
açıktı.
dedektifi izlerken. “Belki misafir geldiğini görünce “Ben yaptım dedektif ancak inanın yapmak
güvenli bir yere kaldırmış olabilir.” Diye ekledi. zorundaydım. Beni yakalatmadan önce size göstermem
gerekenler var lütfen benimle gelin. Bu ağır yükü
“Ya da” dedi deneyimli dedektif “Katil
taşımam mümkün değil.” dedi.
çalışmaları çaldı.”
Ayağa kalktığında gözlerine biraz can gelmiş
Olay yerinde yapılan incelemeler sonucu katilin,
gibiydi. Biraz önceki o yaşayan ölü değildi. Simasına
ölen araştırmacı çiftin tanıdıkları biri olduğu tahminine
sirayet eden, kanatlarını gerişinde bile hissedilen
ulaşmışlardı. Karı kocanın yedi çocuğu da sorguya
büyük bir acı taşıyordu sanki. Dedektif önünden geçip
çekilecekti. İlk anda buldukları beşinden bir şey
dışarı çıkan adamı takip edip etmemek konusunda bir
çıkmamıştı ancak ölen çiftin dünyanın yaşadığı son
an kararsız kalsa da izlemesi gerektiğini hissederek
büyük yıkımdan öncesine dair bir şeyler buldukları ve
arkasından ilerledi. Ağarmakta olan tan yerine doğru
bunun üzerine araştırmalar yaptıklarını öğrenmişlerdi.
uçan adamı kanatlarını çırparak takip etmeye başladı.
Dedektif gün ağarırken evine ancak ulaşabilmişti.
Öğlen güneşine kalmıştı tekrar dedektif. Önünde
Sorgu, araştırma, içtikleri onca kahve, adamın kafasını
uçmakta gencin açlık ve susuzlukla pek işi yok gibi
davul gibi etmişti. Üstelik Profesör ve karısının, yerde
duruyordu ancak onunda dünden beri tıpkı kendisi gibi
kurumaya yüz tutmuş kanlarının kokusunu burnundan
yemek yemediğini hissediyordu. Nihayet dünyanın
hâlâ atabilmiş değildi. Muhtemelen birkaç gün boyunca
neredeyse her yerinde olan tarihi kalıntılardan küçük
hatta cinayeti kimin işlediğini bulana kadar da bu koku
bir tanesinin üstüne geldiklerinde genç hızlıca pike
gitmeyecekti.
yapıp yere kondu. Dedektif tüylerinin arasından
Evinin kapısını açıp içeri girdiğinde burnundaki sızan terin kokusundan rahatsız olmuştu. Gencin
kan kokusunun artmış olmasını hayretle karşıladı. durumu kendisinden farklı değildi ancak o bu durumu
Daha önce evine girdiğinde burnunda kalan bu koku umursamıyor gibiydi.
bir miktar olsun azalırdı ama şimdi, cinayet burada
Önemsiz olduğunu düşündüğü kalıntıda ne
işlenmiş gibiydi sanki.
aradıklarından habersiz genci takip etti. Girdikleri
Eve girip salona geçti, aydınlatmaları açıp rahat tünellerin sonunda metal bir kapının önüne gelen genç,
koltuğuna döndüğünde bir an için gördüğü kişiyle hemen arkasındaki dedektife göz ucuyla bakıp şifreyi
irkildi. Kanepesinde boş bakışlarını yere sabitlemiş, girerken anlatmaya başladı.
tüm vücudunu kaplayan alacalı tüyleri kurumuş kan
“Büyük felakette binlerce canlı türünün yok
lekeleriyle kararmış olan biri oturmaktaydı.
olduğunu sanıyorduk ancak anne ve babamla yaptığımız
Kanatları ölmüş birinin kanatları gibi kendini çalışmalar sonucunda aslında türlerden sadece birinin
salmıştı. Adam ölü gözlerini ürkütücü bir yavaşlıkla diğerlerini yok ettiğini gördük. Büyük felaket gerçekte
dedektife çıkardı. Verdiği soluğun bile kan koktuğunu onlar içindi. Geriye kalan tüm canlılar içinse bir
düşündüğü adam hiç şüphesiz Profesör ve eşinin katili kurtuluş.” Kapı dedektifin tüm hayretini cezbederek
ve aynı zamanda tüm araştırmalarına yardım eden en açılınca genç adam, dedektifin şaşkınlığına güldü. “Bu
büyük oğullarıydı. daha ne ki dedektif, teknolojileri o kadar gelişmişti ki
gökyüzünün dışındaki karanlığa çıkmışlardı.” Genç
www.yerlibilimkurgu.com 23
Kara Zanlı - Saniye Öztaş
açılan kapıdan içeri girerken bir an için sendelese yakında çürüyecek. Anlayacağınız ben bir katilim.
de dengesini yeniden sağlayıp yoluna devam etti. Büyük felaketten sonra görülmüş en büyük katliamı
“Kendilerine insan diyorlardı. Bizim türediğimiz ben yaptım ancak emin olun onlar, kendilerine insan
türe ise karga. Büyük felakette bu türün neredeyse diyen bu canlılar, bunu her gün yapacak ve pişman
nesilleri tükenmişti. Hayatta kalabilen çok azı da ya olmayacaklardı. Buranın sırrını size emanet ediyorum.
açlıktan ya da zehirli gazlardan ölmüştü ama bundan Lütfen onlar tamamen yok olmadan kimseye buradan
bir yıl önce burayı keşfettik. O kadar ilerlemişlerdi bahsetmeyin.”
ki ölümsüzlüğün peşine düşmüşlerdi ve insanlar
Bunlar gencin son sözleriydi. Yere düşen bedeni
kendilerini şu gördüğünüz tüplere koymuşlardı.”
verdiği son nefesle derhal soğumaya başlarken,
Dedektif gördüğü yüzlerce tüpün içindeki türlerini, hayır dünyayı kurtaran bu genci orada
canlılara dehşet içinde baktı. Adamın sessiz adımları bırakmak zorunda kalmış, kapıyı asla açmamak üzere
etrafta dolandı. Gözleri her birini tek tek taradı. Ne kapatmıştı dedektif. Belki burnundaki kan kokusu
kadar güzellerdi ve ne kadar da kibirli duruyorlardı. zamanla tamamen gidecekti ancak yüreğine çöreklenen
Renk renk ve eşsizlerdi. Dedektif bunca kıyımın onlar garip duygu, ömrünce onunla kalacaktı.
tarafından yapıldığına inanmakta güçlük çekiyordu.
Genç adam, dedektifin onları iyice incelediğine ve
şaşkınlığını attığına karar verince devam etti.
“En gelişmiş Dünya dışı uygarlıkların NASA için son çalışması Alien Minds, “Akıllı
biyolojik olacağına inanmıyorum” diyor Connecticut uzaylılar nasıl düşünürdü? Bilinçli deneyimleri olur
Üniversitesi ve Princeton’daki İleri Araştırmalar muydu? Uzaylı olmaya has belli bir duyumsama biçimi
Enstitüsü’nden Susan Schneider. “En sofistike olabilir mi?” Bilişsel bilim insanı ve filozof Schneider,
uygarlıklar postbiyolojik, yapay zekâ veya uzaylı “Dünya dışı zekâ ve bilinçle karşılaşacak olsak” diye
üst zekâ biçimleri olacak.” Schneider, yapay zekânın soruyor, “Neye benzeyebilir? Hatta onu tanıyabilir
-bilim kurgu haricinde de- çok uzun zamandır zaten miyiz?”
orada olduğu fikrindeki birkaç düşünürden biridir.
Kültürümüzün antropomorfize (insanımsılaşmış)
olduğunun farkında olsak da Schneider uzaylıların sadece biyolojik beyin gelişimlerine sahip olsalar
‘süperbilgisayar’ olduğu yönündeki önerisinin bizi bile, ‘süper-zekâ’ya yapay yollarla ulaşılacaklardır ve
çok zorladığını düşünüyor. Öyleyse, en zeki uzaylı dolayısıyla biz de bunları ‘yapay zekâ’ olarak kabul
uygarlıklarının süper-zeki YZ (yapay zekâ) olan edebiliriz.
üyelere sahip olacağı görüşünün ardındaki mantık
Ancak kendisi bundan daha güçlü bir şeyden
nedir?
şüpheleniyor: Karbon bazlı olmayacaklarından.
Schneider, uzaylı süper-zekânın varlığına ilişkin Zihin yükleme, zeki bir canlıyı ölümsüzlüğe yakın
çıkarımını birlikte destekleyen üç gözlem sunuyor. bir konuma getirir, ‘reboot’ (yeniden başlatma)’ları
mümkün kılar ve karbon bazlı yaşam formlarının
Birincisi ‘Kısa Pencere Gözlemi’ : Bir toplum
hayatta kalamayacağı belli koşullar altında yaşamını
onları kozmosla temasa geçirebilecek teknolojiyi
sürdürmesine izin verir. Ek olarak, silikon materyal bilgi
yarattığında, kendi paradigmalarını biyolojiden YZ’ya
işleme için beynin kendisinden çok daha iyi bir ortam
değiştirmekten sadece birkaç yüz yıl uzaktadır. Bu
gibi görünmektedir. Zira organik nöronlar, mevcut
‘kısa pencere’ karşılaştığımız uzaylıların postbiyolojik
mikroişlemcilerden yedi kat daha yavaş olan yaklaşık
olma ihtimalini artırıyor.
200 Hz’lik bir tepe hızına ulaşabilirler en fazla. Beyin
Kısa Pencere Gözlemi insanın kültürel evrimi bunlardan bazılarını masif paralellikle telafi ederken,
ile de destekleniyor, en azından şu ana kadarki süreç. beynin merkezleri, dikkat gibi önemli zihinsel birimler
İlk radyo sinyallerimiz sadece yüzyirmi yıl öncesine inanılmaz derecede yavaş ve maksimum kapasitesi
dayanıyor ve uzay araştırmaları sadece elli yaşında, beynin yaklaşık yedi yönetilebilir bölümünden oluşan
ancak zaten cep telefonları ve dizüstü bilgisayarlar gibi seri, yani sıralı işlemlere dayanır.
dijital teknolojilere ‘dalış’ yaptık.
Ayrıca, bir insan beynindeki nöronların sayısı
Schneider’in ikinci argümanı ‘yabancı kraniyal hacim ve metabolizma ile sınırlıdır, ancak
uygarlıkların yaşlılığı’. SETI (Dünyadışı Zekâ bilgisayarlar tüm binaları veya şehirleri işgal edebilir
Arayışı Programı) taraftarları çoğu zaman yabancı ve hatta birbirleriyle dünya çapında uzaktan bağlantı
uygarlıkların bizimkinden çok daha yaşlı olacağı kurabilirler. Elbette, insan beyni herhangi bir modern
sonucuna varmışlardır. Tüm kanıtlar dünya dışı zekânın bilgisayardan çok daha zekidir günümüz itibariyle.
maksimum yaşının milyarlarca yıl olduğu sonucuna Yine de akıllı makineler, prensip olarak beynin,
varıyor, özellikle 1,7 milyar ila 8 milyar yıl. tersine mühendislik yöntemiyle taklit edilmesi ve
algoritmalarının geliştirilmesiyle inşa edilebilirler.
Medeniyetler bizden milyonlarca veya
milyarlarca yıl daha büyükse, çoğu bizden çok “Biz Galaktik Bebekleriz” - Evrendeki
daha zeki demektir. Standartlarımıza göre, birçoğu Diğer Noktalarda YZ Devrimi’ne benzer bir
‘süperzeki’ denebilir. Biz galaktik bebekleriz. şey olmuş olabilir.
Ama onların süper-zekâ formları olmaları, aynı Connecticut Üniversitesi’nde SETI ve YZ’ın
zamanda YZ formları olmaları anlamına mı gelir? kesiştiği nokta hakkında yazmış olan bilişsel bilimler
Schneider, bunu olumluyor. Biyolojik form olarak ve felsefe profesörü Susan Schneider, “Şu anda bir
YZ devrimi var ve yapay zekânın gün geçtikçe daha
www.yerlibilimkurgu.com 27
akıllı hale geldiğini görüyoruz” diyor. “Bu bana gelişti – Darwin’in ‘evrim’inden çok çok daha hızlı.
benzer bir şeyin evrenin diğer noktalarında devam 1900 yılında telsiziniz vardı; 1945’te bilgisayarlarınız
edebileceğini gösteriyor. Bir toplum onları kozmosla vardı.” diyor SETI Enstitüsü’nün kıdemli bilim adamı
temasa geçirebilecek teknolojiyi yarattığında, Seth Shostak. “Bana öyle geliyor ki kaçınılması zor bir
kendi paradigmalarını biyolojiden Yapay Zekâ’ya ark.”
değiştirmekten sadece birkaç yüz yıl uzaktadırlar.”
Yapay zekâ ve SETI üzerine yazdığı yazılarda
Dünya aslında nispeten genç bir gezegendir, bu Schneider, “Makine bilinci konusuna agnostik
nedenle bazı astrobiyologlar dışarıda medeniyetler açıdan bakıyorum. Bilincin biyolojik olmayabileceği
varsa, bizden çok daha gelişmiş olabileceklerini konusunda elimizde bir ipucu yok.”
düşünüyorlar.
Ancak biyolojik olmayan bileşenler bilinçli
“Elbette, radyo var. Sonra bilgisayarlarımız varlıklara eklenebilir. Schneider, “Aslında teknolojik
var. Daha sonra Moore Yasası’nın da gösterdiği medeniyetlerin uzun sürmeyebileceğinden endişeliyim,
üzere, dijital bilgisayarlar her geçen yıl daha verimli ancak başarabilirlerse de bunun postbiyolojik
makinelere dönüştüler. Makineler çok hızlı bir şekilde (biyolojik sonrası) olacağına inanmak için birçok
www.yerlibilimkurgu.com 29
Çizgi Roman - GÖK KIZ: Kozmik Göçebe / Bölüm 14
Yazan ve Çizen: Kenan Böğürcü
GÖK KIZ
Kozmik Göçebe
Kenan Böğürcü’nün yazıp-çizdiği “GÖK KIZ: Kozmik Göçebe”
on dördüncü bölümüyle sizlerle.
Yerli Bilimkurgu Yükseliyor Dergisi için özel olarak hazırladığı
çizgi romanın tanıtım yazısı kısaca şöyle;
Keyifli okumalar
Alphaville Kulesi
Gözlerimden uyku akıyordu fakat masamdaki toparlayacağına inanan bir grup geride kaldı. Ben
rapor yığını da beni bekliyordu. buraya gelmek konusunda karasızdım ancak ikizim
Bazen, ömrümü geçirdiğim bu odada, kendimi Cathna burasının bizim için harika bir gelecek ve
kapana kısılmış gibi hissetsem de sonuçta bu hayatı kariyer imkânı olduğunu ileri sürmüştü. Onunla ters
kendim seçmiştim. düşmek istememiştim.
İkizimin aksine ben, hiçbir zaman sorumluluk Cathna, bu devasa yerleşkenin kurucularından
seven biri olmadım. O ikimizin yerine bunun üstesinden ve teknoloji derneğinin de en önemli üyesi oldu.
gelebiliyor nasılsa. Burası gezegenin merkezinde yer alan tek yapı.
Günün sonunda camdan dışarı bakıyor ve Muazzam büyüklükte bir kayadan destek alınarak
yaşadığım ve çalıştığım mekânın ne kadar harika bir inşa edilmiş. Alt katlarda tahminime göre biraz daha
yer olduğunu düşünüyorum. Yüzlerce metre uzunlukta çarpık bir kentleşme mevcut. İnsanlar geçimini tarımla
dikine devasa bir yapı… sağlıyorlar. Bu da diğer katlara beslenme kaynağı
Zaman Kulesi Alphaville… İnsanlığın, 156-B anlamına geliyor. Çoğu şey elle yapılıyor ve eski enerji
Gezegeni’ne sığındığından beri nüfus yoğunluğuna kaynakları kullanılıyor. Enerji ihtiyacı olduğundaysa
bulduğu yegâne çözümlerden biri burası. En azından üst katlardan bu eksik kolayca giderilebiliyor.
üst birimler tarafından öyle olduğu iddia ediliyor. Ben orta tabakadayım ve görevim her türlü bilgiyi
Binanın olayı geride kalan herkesi kapsaması ve arşive işlemek. 21.yüzyıl teknolojisi kullanıyoruz.
bununla birlikte alt katlardan üst katlara doğru zamansal Cathna ile dairemizi ortak kullanıyoruz. Elbette O,
farklılıkların olması… Bilim insanları Dünya’daki tüm yukarı tabakanın bir elemanı olduğu için teknolojide
kültürü ve teknolojiyi yeniden yaşatmak adına üç farklı iyi işler çıkarıyor. Alt tabakalarla bir bakıma aracı
zaman çizgisine ait katlar tasarlamışlar. Merkezinden durumda... Birçok insan tanıyor ve her türlü gelişmeden
gökyüzüne yükselen asansör sistemi sizi çağlar önce onun haberi oluyor.
arasında gezintiye çıkarabiliyor. Aslında ‘Ralph’den sonra ilk onun haberi oluyor
Başlarda burası adeta bir kurtarma operasyonunun diyebiliriz. Ralph, Alphaville’in asansör sorumlusu ve
parçasıydı. Ancak Dünya’nın kendi atmosferini benim de yakın arkadaşımdı. Tüm bunları düşündüğüm
www.yerlibilimkurgu.com 37
yöneldi. hatırlamıyordum. İnsan üzerinde bırakmış olduğu
“Dediğine göre o pozisyona alınmasında senin de etkiyi de unutmuştum. Tamam, şeffaf bir kabin Ralph’in
yardımın olmuş.” yaptığı kurulum sonrasında ışıl ışıl olmuştu. Bükülen
“Doğrudur.” zamanın dışarıdan tuhaf bir görünümü vardı. Yukarı
“Güzel. Yarın ben de onu ziyarete gitmeyi çıkmaya başlar başlamaz binanın ilk kurulumundan bu
düşünüyorum.” yana geçen süre hızlı çekimde sarılmaya başlandı.
Cathna tuhaf bir şekilde, bir müddet sessiz Manzara görülmeye değerdi. Güneş ve ay
kaldıktan sonra “ Git tabii, ne de olsa uzun zaman oldu, gökyüzünde sürekli yer değiştiriyor ve geceyle gündüz
konuşulacak bir sürü şey birikmiş olmalı. O bölümde birbirini kovalıyordu. Hayran olmamak elde değildi.
işler epey karışık.” dedi. Ralph ise sadece sakin sakin önüne bakıyordu.
“Karışık derken…” Sonunda kozmik yolculuğumuz sona ermişti ve
“Mekân konusunda aksaklıklar yaşanmış sanki bambaşka bir gezegene giriş yapmıştık. Güzel
olabilir. Nerede olduğunu bulmakta biraz zorlanman bir yaz gününün günbatımındaydık. Ortamın ısısı bir
muhtemel… Sevgili Ralph sana bu konuda yardımcı harikaydı.
olacaktır. Ben çok yorgunum, yatmaya gidiyorum. Sana Sanal gerçeklik programının ve refah içerisindeki
iyi geceler.” dedi Cathna ve masadan kalkıp odasının insanların reklâmları, ana binaya geçilen koridorda asılı
yolunu tuttu. Arkasından bakakalmıştım. Kafam şimdi olan devasa panellerde dönüp duruyordu. Hologramlar
çok daha fazla karışıktı. her yerdeydi ancak insanlara dair henüz bir iz yoktu.
Ralph sonunda yetkili birinin hologramını
yakalayıp aradığımız kişiyi sorunca yabancı, bize
Ertesi gün uyandığımda ilk işim Ralph’i bulmak oldu. küçümseyen bir bakış attı ve “Sanal gerçeklik
Her zamanki yerinde, Asansör’ün önünde nöbetteydi. elemanlarının paralel evrende çalıştığını herkes bilir.
“Asansörü kullanmak istiyorum. Marco’yu Arkadaşınızı yanlış yerde ve zamanda arıyorsunuz.”
görmek için üst zaman dilimine çıkmalıyım.“ dedim. dedi.
Ralph kaşlarını çatıp bir süre bana baktı. “Pekâlâ
dediğin gibi olsun. Umarım arkadaşının hangi katta ***
olduğunu biliyorsundur. Biliyor gibi görünmüyorsun Ralph ile asansörü kullanıp eve geri dönüşümüzü
da…” hiç mi hiç hatırlamıyorum. Benim için büyük bir hayal
“Doğrusunu söylemem gerekirse en ufak bir kırıklığı olmuştu. Marco bilgimin çok ötesinde bir
fikrim yok. Sadece sanal gerçeklikle ilgili bir bölümde yerdeydi ve Cathna’nın bana yardım etmeye hiç niyeti
olduğunu biliyorum. Katla ilgili bilgiyi sen verirsin yoktu.
diye düşünmüştüm.” Ralph’e beni, Alphaville’in alt katlarına
“Bu bilginin ikizin tarafından benimle götürmesini rica etmiştim. Oranın kendine özgü
paylaşılmayacağını tahmin etmişsindir. Belki üst rahatlatıcı bir karmaşası vardı. Üst katların göz
katlara göz atmamızda bir fayda olabilir.” yorucu metalik dizaynı yerine buhar gücüyle çalışan
“Dediğin gibi yapalım bakalım.” dedim ve makinelerin dünyasında olmak beni daha çok
Ralph’in takdim ettiği yoldan asansöre girip kontrolü dinlendiriyordu.
ona bıraktım. 156-B’nin alabildiğine uzanan bomboş
topraklarına bakıp düşünmeye başladım. Bu kulenin
*** nasıl bir parçası olduğumu, vasfımı ve amacımı
Asansöre en son ne zaman bindiğimi düşünmeye başladım.
Daireme giriş yaptım ve odama geçip sandalyeme “Bu gizli ve yeni bir bilgi, yetkimin dışında
oturdum. O esnada tuhaf bir şey oldu. Biri bana kalıyordu.”
sesleniyor gibiydi. Hayal gördüğümü düşündüm ancak Cathna benden gözlerini kaçırmıştı. Üstelemekle
odamda bir takım görüntülerin belirip kaybolduğuna sakin kalmak arasında gidip geliyordum.
yemin edebilirdim. “Marco ile derdin ne söyler misin? Neden onu
Akvaryuma benzer bir şey görmüştüm. benden gizlemeyi tercih ettin. Sen her zaman yardım
Camımdan görünen manzara bir an için değişmişti. etmek isterdin.”
Puslu bir gökyüzü ve daha çok ışıklandırma… “Sana söyledim yetkimin dışında…”
Görüntüler gelip gidiyordu. Sonra birden her şey durdu “Konumuz kıymetli işin ve yetkilerin değil.
ve onu gördüm. Marco’nun hayaletimsi görüntüsü tam Neden birbirimize ulaşmamızı engelledin?”
karşımdaydı. Bana bir şeyler anlatmak istiyor gibiydi. “HER ŞEYİN SENLE İLGİLİ OLDUĞUNU
Sesi boğuk çıkıyordu. SANIYORSUN ÖYLE DEĞİL Mİ?”
Arkasındaki kapıya baktıktan sonra bana döndü. Biraz sakinleşmek için derin bir nefes aldım
Endişeli görünüyordu. Bir şey söyleyecek gibi oldu ve kardeşimin cümlesini tamamlamasını bekledim.
fakat birden bire çıkan rüzgâr her şeyi süpürüp götürdü. Marco’nun yanlış kanıları var. Sisteme güvenmiyor ve
Gördüklerim eğer bir sanrı değilse Marco zamanda … Biliyor musun zerre kadar umurumda değilsiniz.”
kapana kısılmış olmalıydı. Cathna eskiden beri istediği şey olmadığında
kestirip atmayı çok severdi. Bu yüzden hiçbir
zaman ciddi konuları tam anlamıyla konuşmayı
Kafam allak bullaktı. Zihnim bir sürü soruyla dolup başaramamıştık. Çözümü kaçmakta buluyor ve her
taşıyordu. Neyse ki, kafası sorularla dolu olan kendimle şeyin üzerine bir çizgi çekme yoluna gidiyordu. Ama
çok fazla zaman geçirmeme gerek kalmamıştı. Cathna bu defa böyle olmasına izin vermeyecektim.
ilk defa mesaiye kalmaksızın eve erken gelmişti. “Cathna seni anlayabiliyorum. Sana kızgın
Kapıdan içeri girdiğinde kısa süreliğine göz göze değilim. Sadece bana karşı dürüst olmanı istiyorum.”
geldik. Konuşmamıza gerek kalmadan bakışlarımdan “Pekâlâ, Marco su altıyla ilgili bir benzetimde
bir sorun olduğunu anlamış gibiydi. görevli. Yani hâlâ yaşıyor merak etme. Yalnız seni
Bir süre sessizce yemeğimizi yedik. Mutfakta bir düşünceleriyle etkilemek isteyecektir. Sana tavsiyem
araya geldiğimiz anda Cathna dayanamayıp “Kötü bir onları çok fazla ciddiye alıp başına iş açmaman. Arkanı
gün geçirmişe benziyorsun. Bir sorun mu var?“ diye kollamakla uğraşmak istemiyorum.”
sordu. “Cathna biz ne zaman bu duruma geldik söyler
Dolabın kapağını açtığım sırada “Evet, oldukça misin? Her şeyden önce biz vardık. Dünya’daydık.
kötü bir gündü diyebiliriz.“ dedim ve dolabın kapısını Sonra bu tuhaf yere geldik ve sen diğer yarından
sertçe kapattım. “Marco’yu hiçbir yerde bulamıyorum.” uzaklaştın.”
İkizimin suratındaki ifade yine sertleşmişti. Derin “Benim katımda olabilirdin fakat sen tüm
bir nefes alarak geç kalan konuşmamızı başlattım. imkânları geri çevirdin. En büyük sebep bu olabilir
“Bu gün asansörle üst zamanlara çıktım.” mi?”
“Kuralları çiğnemek pahasına… Güzel…” “Yukarıda mutlu olamazdım. Burada olmaktan
“Odamda Marco’nun görüntüsüyle karşılaştım. dolayı mutlu muyum onu bile bilmiyorum. Sen yanımda
Halüsinasyon değildi. Muhtemelen o da bana olduğun için kabullenmek zorunda kaldım. Şimdi ise
ulaşmanın peşindeydi. Bana neden onun paralel bir karşıma geçmiş başının çaresine bak diyorsun.”
evrende olduğunu söylemedin?” Gözlerim dolmuştu ve O da bunu görüyordu.
www.yerlibilimkurgu.com 39
Cathna’nın da aynı durumda olması beni aydınlanan odanın tam ortasında şaşkın şaşkın
şaşırtmıştı. Anında bakışları farklı bir yöne çevirdi. birbirimize bakıyorduk. Dayanamayıp söze girdim.
Sonunda yutkunup bana döndü ve “aslında her şey “Seni aradım, paralel evrende olman gerçekten
tam anlamıyla yolunda gidiyor sayılmaz. Açıkçası inanılmaz. Cathna her şeyi anlattı. O çok tuhaf
son zamanlarda zamansal boyutlardaki yırtıklarla davranıyor. Bana işini savunuyor fakat sorunları
uğraşıyoruz. Paralel evrenler arası geçişler şimdilik görmezden gelmesi…”
kontrol altında ancak sistem her an çöküntüyle burun “Sistem çöküyor Anna. Alt katlarda kaynak
buruna gelebilir. “ sorunları var. Sanayi devrimi katı üst katların
“Yani tehlike altında mıyız diyorsun?” teknolojisinden haberdar ve isyan çıkartmak üzereler.
O sırada Cathna‘nın sözleri, tabletinden gelen Kurulsa bunu göz ardı ediyor ve paralel evren projesini
bir sinyal sesiyle kesilmişti. Cathna‘nın yüzüne oturan kurtuluş olarak görüyor.”
korku ifadesi beni de korkutmuştu. Sorun, gerçekten Marco’yu dinlerken her şey zihnimde daha da
büyük olabilirdi. Cathna hareketlenmişti. netleşiyordu. Alphaville hiçbir zaman kusursuz değildi
“Ben gidip duruma bakacağım. Eminim ve olmayacaktı.
korkulacak bir şey yoktur. Sen odana git ve düğmeye “Sağlam bir projenin içerisinde olduğumuzu
basıp bekle.” dedi ve cebinden çıkardığı tuhaf aleti sanıyorduk. Aslında Dünya’dan hiç ayrılmamalıydık.”
elime tutuşturup gitti. dedim.
“Alternatif evren de kurtuluş olmayacak. Hatta
her şeyi daha da kötü hale getirebilir. Bunu durdurmanın
Marco, devasa sanal bir akvaryum görüntüsünün tam bir yolunu bulmalıyız.” dedi Marco onaylayan gözlerle
ortasında duruyordu. Onlarca farklı cinste irili ufaklı bana bakarak. Benim cevabım ise netti.
balıklar ve yumuşakçalar etrafını çevirmişti. Benzetim “Ralph’i bulmalıyız!”
teknolojisindeki 10 farklı filtre üzerine çalışılıyordu.
Gerçeğinden hiçbir farkı olmayan net görüntüyü elde ***
etme çabasındaydılar. Marco’nun uzmanlık alanı olan Marco ile asansörün olduğu koridora doğru
lazerler bu konuda epey iş görüyordu. seri şekilde ilerlediğimiz sırada yanımızdan endişeli
Uzun süredir yoğunluk nedeniyle Anna’yı görme görünen bir takım insanların geçtiğini fark etmiştik.
şansına erişememişti. Kule onu saklama konusunda Sarsıntının ne kadarı katlar arasında bir farkındalık
çok iyiydi öyle ki varlığından bir iz bile yoktu. Kimse yaratmıştı merak ediyordum. Sebebi ne olabilirdi?
onu tanımıyordu. Sanki hiç bilmediği bambaşka bir Kardeşim bu işin tam olarak neresindeydi? Bir sürü
yerdeydi. Zaten evinden binlerce ışık yılı uzaktaydı. soru kafamın içinde dönüp duruyordu.
Güvendiği tek kişi Anna’ydı. O da sırra kadem basmıştı. Ralph her zamanki gibi görev yerindeydi ancak
O da huzursuz görünüyordu. Yolunda gitmeyen bir
*** şeylerin baş gösterdiği apaçık ortadaydı.
Elimdeki kumanda benzeri alete baktım. Sarı Ralph’e yaklaştığım sırada “Neler döndüğüyle
bir ışık yanıp sönüyordu ve dokunmatik ekranında ilgili bir fikrin vardır umarım.” dedim. Ralph ise
tek bir gösterge vardı. Tek yapmam gereken ona basıp eteğindeki taşları dökmeye çoktan hazır gibiydi.
olacakları görmekti. Parmağımı düğmeye değdirdiğim “Sorun yeni neslin şu alternatif evren fikri.
anda ışık maviye dönüştü ve odada ikinci bir evren Çakışık evrenleri ayırma fikrinin tutmayacağını
oluşmaya başladı. öngörememiş olmaları çok yazık. Katlarda yırtıklar
Marco ile devasa bir akvaryumun loş ışığıyla meydana geliyor.”
Marco kaşlarını çattı ve “YIRTIKLAR MI? ” kozmik faaliyetler. Yaptıklarının farkında olmadığımızı
diyerek yüksek sesle araya girdi. düşünüyorlar ancak teknik birimin yerini bile tespit
Ralph “Sakin ol.” dedi bizi daha tenha bir ettiğimizden bihaberler. İsyancı gibi görünmek istemem
koridora çıkarttığı esnada. ancak ben de dostunuz Marco ile aynı fikirdeyim.
“İnsanların yaşadıkları mekânda herhangi bir şey Hatta oyumu eldeki kaynaklarla ve kalan insanlarla
yaparken diğer evrenden gelip giden görüntülere şahit Dünya’ya dönmemiz yönünde kullanma taraftarıyım.”
olmaları pek hoşlarına gitmeyecektir. Yan etkileri bu dedi. Bu ciddi düşünceye sahip olan başkalarının
denli görmezden gelmiş olmaları inanılmaz. Biliyorum olduğunu görmek şaşırtıcıydı.
ama sakin olmalıyız.” Marco ile birbirimize baktık. Bu büyük etki
“Cathna’yı bulmak zorundayız.”dedim çarçabuk. yaratabilirdi. Cathna’yı bulma isteğim bin kat daha
Marco kararlı bir şekilde bana bakarak “Sistemi artmıştı. Ona her şeyi anlatma niyetindeydim.
etkisiz hale getireceğimiz düzeneğe ulaşmalıyız.” dedi. Ralph birden ayağa kalkınca uğrayacağımız
Ralph’ın ise hepsinden iyi bir teklifi vardı. ikinci bir kişinin daha olduğunu hatırladım. Marco
Görev yerine doğru gittiği sırada bize doğru döndü ve ve Ralph Alex ile konuşup ondan gerekli bilgileri ve
“Sizi faydalı birkaç kişiyle tanıştırmama izin verin. belgeleri aldılar. Sonrasında asansör katına geri döndük.
Söz veriyorum sonrasında sorunumuzun bir çaresine Olmamız gereken asıl yere gitme vakti gelmişti
bakacağız.” dedi
www.yerlibilimkurgu.com 41
Ceketinin cebinden orta büyüklükte sarı bir zarf çıkardı uygun olan şartlar olgunlaşmış durumda. Burada olmak
ve Marco’nun eline bıraktı ve “Zarfın içinde önemli zorunda değilsin.”
bir dosya var. Arşiv sorumlumuz en yetkin elemanıyla İçimdeki Cathna ile konuşma isteğini
bizzat teslim etmek istedi.” dedi tuhaf bir ciddiyetle. bastıramıyordum. Onun da bizle geldiğini hayal
Sonra bana dönüp göz kırptı. ediyordum.
Görevli kız aynı ses tonuyla “ Anlaşıldı sizi arşiv Marco ve diğerleriyle arşiv odasından çıktık ve
odasına götürmeme izin verin. Beni izleyin lütfen.” kapıları bizim için kısa süreliğine aralanan kontrol
dedi ve kendimizi onu takip ederken bulduk. odasına yaklaştık. O sırada tuhaf bir şey oldu.
Koridorun bitiminde yanından geçtiğimiz Dileğim gerçekleşmişti. İkizim varlığımı
camekânın arkasında duran kontrol panelini gördük. hissetmiş olmalıydı. Cathna, Lara’nınkine benzer
Marco’nun tutkuyla panele bakışını fark etmiştim. beyaz önlüğü ve iş gözlükleriyle, tam karşımızda
Dünya’ya dönmek için yanıp tutuştuğunu gözlerinden koridorun diğer tarafında, aynı kılıkta ve yaş grubundan
okuyabiliyordum. Adını bilmediğimiz kızın arkasında bilim insanlarının en önündeydi ve Alex’e son derece
sırayla yeni bir beyaz odaya girdik. Işıklı sütunların benzeyen bir adamın hemen yanında durmuş bana
olduğu alana geldik. Marco elindeki zarfı kıza uzattı bakıyordu.
ve O da zarfı alıp içinden çıkan cam parçasını sütuna
yaklaştırdı. Cam parça sütunda açılan bir aralığa ***
saplandı ve hızla içeri yutulup gözden kayboldu. Kız “Anna olmaman gereken yerlerde olmak gibi
derin bir oh çekti ve gülümseyerek bize döndü. bir huyun var. Seni, sözde yenilikçi fikirlere kulak
“Arşive dâhil ettiğim o şey kameraları etkisiz asmaman konusunda uyardığımı sanıyordum.”
hale getirdi ve panel odasının kilidi kısa bir süreliğine dedi Cathna. Bense dediklerinin sadece bir kısmını
imha etti. Bu arada ben Lara.” algılayabilmiştim. Dikkat kesilmiş şekilde ikizimin
“Memnun oldum fakat ortada büyük bir plan var yanında duran ve Alex olmadığına yüzde yüz emin
ve ben bu konuda en az bilgisi olan kişiyim sanırım .” olduğum adama bakıyordum.
dedim. Bunun üzerine Marco bana doğru dönüp ellerini “Merhaba Anna sonunda seninle tanışma
omuzlarıma koydu. fırsatı bulduğuma sevindim. Kardeşin Cathna ile fikir
“Anna, az önce gördüğün kontrol sistemi arzu ayrılığına düştüğünüzü görüyorum. Oysa kendisinin
ettiğin yere bir boyut açmaya yarıyor. Buradaki ekip Alphaville projesi ve beraberinde gelen paralel evren
bir süredir bunu alternatif evrene kapı aralamak için çalışmamızda bize olan katkısı çok büyük.”dedi
kullanma niyetinde fakat biz Dünya’nın korunaklı bir Alex’e benzeyen adam. Cathna ile birbirlerine bakıp
bölgesine açılması taraftarıyım.” dedi Marco yumuşak gülümsediler. Benim için tuhaf hissettiren bir andı.
bir ses tonuyla. Esrarengiz bilim adamı sözlerine devam etti. Pür dikkat
“Haklı olabilirsiniz fakat hiçbir sorun onu dinliyorduk.
çıkmayacağına nasıl emin olabiliyorsunuz? Dünya’daki “Ben Ryan. Alex de benim ikizim. Onunla çoktan
her şeyin yerli yerinde olduğuna dair bir kanıtınız var tanışmış olmalısınız. Bizim de tıpkı sizinki gibi fikir
mı?” ayrılıklarımız oluyor. Kendisi alt zaman dilimlerinin
Açıklama sırası Lara’daydı. birinde kalmak istedi. Sonradan bu fikirden de
“Endişeni anlıyorum Anna. Bir süredir vazgeçip, Dünya’ya dönme hususunda insanları ikna
Dünya’dan sonar raporları geliyor. Zaten hâlihazırda etme kararı aldı. Kararına saygı duymak istiyorum
orada araştırma yapan bir ekip var. İnanması zor ama ancak ileri bir teknoloji yardımıyla alternatif bir
atmosfer de dâhil tüm katmanlarda insan yaşamına evrenden kaynak elde etmek ya da belki de yeni bir
koloni kurma yolunda adımlar atmak yerine neden o açılan içinden geçebileceğimiz büyüklükte bir solucan
kokuşmuş gezegene geri dönmek isteyelim? Mantığım deliği meydana geldi.
bir türlü kabul etmek istemiyor. ” “Madem gitmekte kararlısınız size engel
Ryan’ı dinlerken Marco’nun gözlerinden olmamalıyız. Alex ve diğer sanayi grubuyla size iyi
alev fışkırdığını görebiliyordum. Soğukkanlılığını şanslar diliyorum. Yolculuk için her şey hazır. ” dedi
koruyarak Ryan’a aynı küstahlıkla cevap verdi. Ryan.
“Belki de haklısınızdır. Belki de burada “Sonunda istediğin oldu. Yolun sonuna geldik ”
kalmalı ve paralel evren açma uğruna açılan dedi Cathna.
yırtıklara şahit olmalıyız. Ya da sizden günün birinde Duygularını belli etmemek için direniyor olsa da
gelecek olan kaynak yardımını beklemeli ve gerçek dudaklarının titrediğini görebiliyordum.
evimizi unutmalıyız. Düşündüm de bunlar bizim “Hâlâ bizimle gelmek için bir şansın var
katlanabileceğimiz türden şeyler değil. Kuleniz biliyorsun.” dedim. Cathna başını salladı ve günlerdir
sizin olsun, biz izninizle Dünya’ya dönüyoruz. Bu ilk defa gülümsedi.
yolculuğun alt yapısının mevcut olduğunu ikimiz de “Ben şansımı burada kalmaktan yana
biliyoruz. Birbirimizi kandırmayalım.” kullanıyorum. İdeallerimden vazgeçmemi istiyorsun
“İlginç bir düşünce yapısına sahip olduğun ama ben buyum. Kararlarımdan caymak benim hiçbir
kesin. Evrenlerin aralanırken bir takım yırtıklara zaman âdetim olmadı. Ben, burada senin göremediğin
sebebiyet verdiği doğru fakat bu sorunun üstesinden geleceği görüyorum. Umarım sen de haklısındır ve hak
geliyoruz. Güzel haber şu ki anında donan ve yırtıkları ettiğin hayata kavuşmak üzeresindir. Günün birinde ve
kapatabilecek yeni bir madde ürettik. Kaynak farklı bir zaman diliminde görüşmek üzere kız kardeş.
konusuna da gelecek olursak. Yenilebilir enerji kaynağı Hoşça kal.”
kullanmamakta ısrarcı olan alt zaman dilimleri ile fikir Yapabildiğim tek şey elimi kaldırıp Cathna ‘ya
birliğine varabilmeyi çok istiyoruz. Anlaşmaya varmak el sallamak oldu. Birkaç adım geri attım ve Marco’nun
onların elinde. Eğer onlar da şartlara uyarsa elimizden elimi tutup beni halkanın içine almasına izin verdim.
geleni yapmaya hazırız.”
“Sanırım bu kule varlığını sürdürdüğü sürece ***
yukarısı ve aşağısı kavramları olmaya devam edecek. Gözlerimi kapadım ve açtığımda yemyeşil
Bunun ikilem yarattığı görmüyor musunuz? Neden tek bir alana ayak basmıştık. Üzerimizde masmavi bir
bir kat olamıyor ve tüm kaynaklar sorunsuzca ortak gökyüzü vardı ve az ilerimizdeki yaylada kurulmuş
kullanılamıyor.” ilk yerleşkemiz bizi bekliyordu. Dağların arkasından
“Anna tek taraflı düşünüyorsun. Hiçbir şey beliren devasa uzay aracı az sonra yere iniş yaptı.
dışarıdan göründüğü gibi değil bunu unutma. Bizden Marco’ya bakıp gülümsedim. Kendimi her şeye
fırsat mı istiyorsunuz o halde istediğiniz fırsat size yeniden başlamak için hazır hissediyordum.
verilecek.” dedi Cathna ve sürpriz bir şekilde önünde
durduğumuz odanın kilit düğmesini açtı ve bizi içeri
buyur etti.
Ryan şaşkınlığını gizlememişti ancak olaylara
herhangi bir müdahalesi de olmadı.
Cathna kontrol panelini çalıştırdı ve gerekli
ayarlamaları yaptıktan sonra tek bir düğmeye basması
yeterli oldu. Odanın ortasında ışıklı bir hale oluştu ve
www.yerlibilimkurgu.com 43
Kütüphanemden Seçtiklerim
Esra Uysal
www.yerlibilimkurgu.com 45
9. Yerli Bilimkurgu Yükseliyor Kısa Öykü Yarışması - Dünyanın Dönüşümü
Kasvet Ulu
Güzel bir kadın olduğuna emin olduğum birinin Statik kesildi. Bir süre öyle dış kapının buzlu
sesi “Aradığınız numara kullanılma-maktadır,” dedi camında kendi siluetimi izledim. Sonra cızzzt diye bir
bant kaydından. “Numarayı sildirmiş,” dedi, “Hattı sesle kilit açıldı. İçeri girdim.
iptal ettirmiş lan,” dedi. “Yine de sen bilirsin ama
Beş altı basamakta bir soluklandım, kusacak “Başkasının hayatını mahvedecek bir hata
gibi oldum bir ara, sonra o geldi, koluma girdi; beni yapmıyorum.”
dar, havasız bir daireye çıkardı. Rahatsız bir koltuğa
“Yav abi,” dedi. Etrafını gösterdi. “Şuraya bi’
yığılıverdim. Karanlıkta, onun-la bakıştık öyle. Beş
bak. Bak bi’ şuraya. Şu hâle bi bak.”
dakika, on dakika, belki daha uzun.
Öyle boş boş etrafıma baktım. Tek göz bir odada
Sonra “Ya Bülent abi,” dedi. “Niye böyle
bir çürük şilte bir baza, etrafta onlarca kablo, bilgisayar
yapıyorsun abi?”
donanımı, köşede ahşap masa, çöp kovası.
“Napıyorum? Napmışım? Napıyormuşum?”
“Şu hâlime bir bak…”
“Abi niye bırakmıyorsun peşimi?”
“Hayır ne oldu? Sen silmedin mi? Hayatını
Derin bir iç çektim. Önüne kalın bir perde satmadın mı? Hayallerini satmadın mı!”
asılmış pencereden dışarı baktım. Başka bir pencereye
“He sattım,” dedi, “Napayım yani? Yav abi…
bakıyordu ev. Oranın camındaki yansımadan çocuk
Kaç aydır bak gözünü seveyim. Polise gideceğim
parkıyla Dikmen’in bir kısmı görünüyordu.
gidemiyorum. Korkuyorum senden.”
“Bir tane bir şeyim oldu benim,” dedim. “Çok
“Ne polisi lan! Polis benim Ozan! Polis benim
sevdim. Şu tasını tarağını siktiğimin dünyasında bir
oğlum! Emekli olduk diye bitmedi polis-liğimiz…”
şeyi çok sevdim. Onu da benden aldınız…”
Öksürdüm. “Biliyorum ben. O mükemmel değildi
“Abi gözünü seveyim bak bu böyle gerçekten değil mi? O yüzden istemediniz onu. Ama benimdi…”
olmuyor.”
“Abi bak gel ben seni evine bırakayım. Kafan
“Ne olmuyor lan! Ne olmuyor!” güzel olmuş, alkollüsün. Bu böyle hiç olacak gibi
değil. Yarın dinç kafayla…”
“Abi,” dedi, sustu sonra. Diyecek bir şey
bulamadı. “Hadi ordan lan!”
“Hayır,” dedim, “Biliyorum ben… Yoook… “Ya ben üzülmüyor muyum? Ben kendime
Çok da iyi biliyorum lan. Sevmediniz onu, çünkü size kızmıyor muyum?”
uymadı değil mi? Çünkü gerçekti lan. Gerçekten daha
“Ne yaptığını çok iyi biliyorsun!”
gerçekti. Sizin yalanla-rınıza uymadı. Uymadı lan
işte!” “Ne yaptım ben abi?”
“Sen yapmadın mı oğlum! Sen yapmadın mı?” “Eyvallah abi,” dedi. Sonra sustuk. Konuşmadık
öyle. Birbirimize baktık. Derin bir iç çekti, şakaklarını
“Yav abi… İnsanoğlu hata yapmaz mı? Sen hiç
ovdu.
hata yapmıyor musun?”
www.yerlibilimkurgu.com 47
Yalnız Ölü Balıklar - Kasvet Ulu
“Abi bak,” dedi. “Ben bir program yazdım değil “Sevmediniz,” diye mırıldandım, “İstemediniz
mi? Adını Sevgi koydum, Sevgi’yi pazarladım, değil onu… Mükemmel değil diye, gerçek bir kadın gibiydi
mi abi?” diye istemediniz. Size sizin gibi orospular lazımdı…”
“Düzgün konuş ... tahtanı!” “Abi, Bülent abi. Gel ben seni eve bırakayım,”
Kolumdan tuttu. “Hadi, gel abi.”
“Yaptım mı abi bunu? Yaptım mı yapmadım mı?”
Çekip kurtardım kendimi. Dışarıda birkaç yerden
“Yaptın. İyi bok yedin!”
ezan sesi geliyordu. Bir köpek ulu-yordu uzaklarda bir
“Sonra ne oldu? He? Ne oldu? Sevgi çok yerlerde. Pencerenin arasından ölüm gibi bir soğuk
beğenildi. Her tarafta herkes abone oldu. Sonra Kutlu sızıyordu, yanaklarım-daki gözyaşlarını donduruyordu.
Group gelmedi mi? Beni satın almadılar mı? Parayı Sevgi’yi düşündüm. Onunla ettiğimiz kavgaları,
karıya kıza yedirmedim mi? Aha bu bok çukuruna küsüşlerimi-zi, yaşadığımız onca şeyi düşündüm.
düşmedim mi? Ben milyoner olacakken maaşlı çalışan Triplerini, saçma sapan hallerini ama benim oluşunu
oldum lan. Şimdi benden ne istiyorsun? Sikeyim böyle dü-şündüm. Başlı başına, her şeyiyle, tamamıyla benim
işi, kapitalizm yine kazandı, büyük balık küçük balığı oluşunu…
yuttu mu diyeyim? Onların standartlarına uymadı,
Tekrar koluma girdi, “Gel abi,” dedi.
sildiler Sevgi’yi, kaynak kodlarına kadar sildiler,
yerine daha güzel, daha uyumlu bir kadın yazdılar. Ben “Olmuyor,” dedim. “Onsuz olmuyor oğlum…
mi suçlu oldum şimdi? Ben mi sildim?” Olmuyor işte… Anlamıyorsunuz siz… Olmuyor
oğlum…”
“Bir daha yaz lan! Bir kere yazdın bir daha yaz!”
“Gel abi gel… Gel…”
“Yazamam abi yazamam, sözleşme imzaladık.
Sattım diyorum. Bitti!” “Nasıl geçiyor oğlum bu? Geçecek mi bu? Nasıl
geçiyor bu?..”
“İyi bok yedin! Hepsi senin yüzünden…”
Bir an durup düşündü. Gözleri daldı onun da.
Tekrar sustuk. Bu susuşlar yaşatıyordu beni.
“Valla klişe olacak ama,” dedi, “…zaman abi… zaman
Yoksa ya ağlayacak ya kusacak ya birini öldürecektim.
işte… Öyle geçecek, unutucan… Bir gün kadehi
Sustuk öyle, kesildi sesler. Sessizlik sardı ansızın.
koyarken hatırlama-yacaksın artık, o zaman da hiç
Uyudu başkent, bu koca şehir uyudu sanki, bu
olmamış olacak zaten… Hiç yaşamamış olacak…
mükemmel izolasyon uykuya daldı. Bir yerde bir
Sabredicen abi… Hadi Bülent abi… Gel abi…”
kadeh kırıldı. Bir yerde iki sevgili ayrıldı; çok oldu,
çok zaman geçti üstünden… Arabanın arka koltuğuna devrildim, ellerimi
iki bacağımın arasına aldım. Eve gidene kadar öyle
“Eyvallah abi,” dedi sonra. “Eyvallah. Bak
gökyüzündeki reklam uydularını izleyerek yattım,
benim yarın işim var. Şirketin yemeği var. Koduğumun
ağladım, Sevgi’yi düşündüm.
yerinde IT’ci eleman olduk. Bak sabah yedide işteyim,
saat dört!”
göndermesiyle büyük bir sivil kaybının önüne geçilmiş mesleğini ciddiye aldığının da bir yansımasıydı bu
oldu. özelliği. Hatice Çelikay, mesleğinde yirminci senesini
doldurmak üzereydi. Meslek yaşamı boyunca özel
Orduyla Özel Takım ile yapılan kısa süreli
insanlar üzerine haberler yapmış, araştırma yazıları
bir çatışmanın yaşandığı, saldıranlardan birinin
yazmıştı. Her çıkan özel insan haberini didik didik
yaralanması üzerine takım üyelerinin büyük bir kısmının
incelemişti. Elinden geldiğince tarafsız olmaya
General ile beraber teslim oldukları ve sorgulanmak
çalışmış, özellikle ülkesinin bu konuda atacağı adımları
üzere savunma bakanlığına götürüldükleri öğrenildi.
iyi bir şekilde takip etmişti. Bu yüzden ne zaman özel
General’i bizzat teslim olması için ikna edenin Kara
insanlar ile ilgili önemli bir haber gündeme otursa
Kuvvetleri Komutanı Zeki Korel olduğu açıklanan
insanlar ilk olarak haberleri ondan öğrenmeyi tercih
bilgiler arasında. Güvenlik sebebiyle ve projenin
ederlerdi.
başarılı olup olmamasına bağlı olarak özel takımın
üyelerinin isimleri herkesten saklanmıştı. İzmir’de Haber programına konuk olarak iki siyasetçiyi de
basına yakalanmalarına rağmen hiçbir kameranın almıştı. Biri özellikle Anka Projesi’ne en çok muhalefet
görüntü almaması sağlandığı için hiçbirinin kimliği göstermesiyle ön plana çıkan partinin Milletvekili
öğrenilememişti. Nazlı Ulugül, diğeri de doğu illeri tarafından çok
fazla desteklenmesiyle ve o bölgede faaliyet gösteren
Genel Kurmay Başkanı yaptığı açıklamada
yasadışı örgütlerle bağlantıları olduğu öne sürülen
durumun kontrol altına alındığını bildirdi. Yüzbaşı
başka bir partinin Milletvekili Fatih Tunçkaya idi. Nazlı
Halil ve adamları sabahın erken saatlerinde Savunma
Hanım siyaset hayatından önce spor hayatıyla bilinen
Bakanlığı’nı ele geçirmişlerdi, binaların yan yana
birisiydi, bu atletik görünümü siyasete girdiği zaman
olmasına rağmen gerçekleştirilen bu cesurca saldırı
işine yaramıştı ve özellikle güçlü kadın profili çizerek
Genel Kurmay Başkanlığının hemen duruma karşılık
halkın ilgisini üzerinde toplamayı başarmıştı. Fatih Bey
vermesi ile alt edildi ve Savunma Bakanı kurtarıldı.
ise gür bıyığıyla ve kalın ses tonuyla simgeleşmiş bir
Yüzbaşı Halil’in binadan askerler gelmeden önce
siyasetçiydi, ideolojilerinden taviz vermeyen yapısıyla
kaçtığı ve şimdi Anıtkabir’de Özel Takım üyelerinden
tanınıyordu. Geçmişi çoğu kişiye kara bir lekeydi,
birisiyle beraber bir saldırı düzenleme amacıyla olduğu
ama doğuda yaşayan halk için bu önemli değildi. Tam
bilgisi verildi. Anıtkabir’in etrafında sıkı bir güvenlik
tersi oradaki insanların dertlerinin ne olduğunu daha
önlemi alındı, ama kimse içeri girmeye cesaret
iyi görebilmesini sağlamıştı kara leke olarak tabir
edemiyor. Yüzbaşı Halil’in yanında olan kişinin
edilen şeyler. Yüzbaşı Halil ile dost olduğu kendisinin
Ağrı’daki felaketle de ilgisi olduğu öne sürüldü. Benzer
saklamadığı bir gerçekti. Onun bölgeyi özgürleştirme
bir biçimde Ankara’da da büyük bir patlama yapılmaya
hareketine yürekten inanırdı, ama eylemlerinde aşırıya
çalışıldığı düşünülüyor.”
kaçtığını kabul ederdi sadece. Özel insanları da parti
Haberleri sunan sunucu monoton bir ses tonuyla propagandalarına en çok dahil eden kişilerden birisiydi.
konuşuyordu. Sanki yaşanan olaylar kendi ülkesinde
“İlk olarak Nazlı Ulugül’den yorum almayı
olmamış gibi soğukkanlı bir hali vardı. Karakteri ona
istiyorum. Çünkü kendisinin birkaç gün önce tesisi
sert bir hava veren simsiyah saçı ve ceketi tarafından
görmeye gittiğini ve özel insanlarla karşılaştığını
da destekleniyordu. Bakımına özen gösteriyordu,
biliyoruz. Verdiği demeçte partisinin projeye biraz
www.yerlibilimkurgu.com 51
daha sıcak bakmaya başladığını açıkça bildirmişti. “Belki de yorum yapmaya değmeyecek iddialar
Bu yaşanan olaylar karşısında hem kendisinin hem de olduğu içindir.”
partisinin tutumunun ne yönde değişeceğini çok merak
Haber sunucusu soğuk gülümsemesiyle Nazlı
ediyordur şu anda seyircilerimiz.”
Hanım’a karşılık vererek sorularını bitirdiğini bildirdi.
Haber sunucusunun konuşmasının bitmesinin Daha fazla ondan bir yanıt almayacağı belliydi, hem
ardından hiç uzatmadan Nazlı Hanım sorulan şu anda İstanbul’daki gizemli patlamalardan çok
sorulara ve imalara yanıt vermeye başladı. Yüzünde Anıtkabir’e yapılmakta olan saldırıya liderlik eden
hiç gülümseme yoktu, belli ki o da kendisini ihanete Yüzbaşı Halil daha önemliydi. Bu konuda yorumlarını
uğramış gibi hissediyordu. almak istediği esas olarak diğer konuğuydu.
“Öncelikle halkıma ve partime karşı bir özür “Peki, Fatih Bey. Sürekli Yüzbaşı Halil’i
borcum olduğunu düşünüyorum. Kandırıldım. Özel savundunuz, ona kulak verilmediği için başka yollara
insanların işe yararlılığı konusunda ikna olmuştum. başvurmak zorunda kaldığını söylediniz. Ağrı’daki
Sözüne inanılan biri olarak partim de benim raporum felaketin ardından öldüğü sanıldığı dönemde bile
doğrultusunda özel insanlar konusunda daha hassas ve saygıyla kendisini andınız ve tarih kitaplarında
açık fikirli bir yol izlemeye karar vermişti. Maalesef özgürlük savaşçısı olarak anılacağını belirttiniz. Şu
projenin öncesindeki tutumumuzun ve kararlı anda hâlâ kendisiyle ilgili aynı düşünceler içerisinde
duruşumuzun ne kadar da doğru olduğunu bugün acı misiniz, Ankara’da bakanlık binalarına yaptığı ve
bir şekilde görmüş olduk.” Anıtkabir’e yapmaya niyetlendiği saldırılara rağmen?”
“Orada karşılaştığınız nelerdi ki projeye karşı Fatih Bey konuştukça gür bıyığı da ona eşlik
tutumunuzda bir değişiklik olmuştu en başta?” ediyordu. Bu görüntüye alışkın olan seyirciler için artık
bir sevimlilik göstergesi değildi bu ilk ortaya çıktığı
“Projenin amacı özel insanları başta ülkemizin
zamanlardaki gibi. Doğu’da hâlâ bir halk kahramanı
askeri güvenliğinde olmak üzere kullanmak ve
ve demokrasi savunucusu olarak görülüyor olsa da
onları bu yönde eğitmeye başlamaktı. Gerçekten
hâlâ terör örgütleriyle olan bağlantısına kesin bir
de onların bu doğrultusunda faydalı olduğunu
çizgi çekmeyi reddettiği için sempatisini kaybetmeye
gördüm. General Serhat Seçkin onları iyi eğitiyordu.
başlamıştı.
Anlaşılan eğitmekteki maksadı başkaymış ve bunu
görememişim.” “Yüzbaşı Halil’i bu aşamaya getirenler zaten
şu anda bakanlık binalarında ahkam kesmeye devam
“Onları görmeye gitme nedeniniz konusunda
edenlerdir. Kendisi yapmaya çalıştığı eylemde belli
da bazı spekülasyonlar ortaya atıldı. O gün içerisinde
ki artık yapabileceği başka bir şeyi kalmadığını
İstanbul’da meydana gelen patlamalar ve şehrin
anlatmak istemiştir. Farkındaysanız hiçbir sivile
bazı kısımlarına ulaşıma izin verilmemesi, buna
zarar verilmemiştir, sadece bakanlık binaları hedef
Marmaray’ın kullanımı da dahil olmak üzere sizin ve
alınmıştır.”
Özel Takım’ın ilgisi olduğu iddia edildi. Bu konuda
çok fazla yorum yapmaktan kaçındınız.” “Fatih Bey, öyle diyorsunuz ama Anıtkabir’i
patlatmak kendi fikirleriyle bile çelişmekte olan ve
artık tamamen teröre hizmet eden bir eylem değil de Ses kaydı burada sona eriyordu. Starfell ismi
nedir?” başta haber sunucusu olmak üzere çoğu kişi şok etkisi
yaratmıştı. Arafat Operasyonu’nda görev almış ve
“Ben sonuna kadar gideceğini düşünmüyorum.
şehit olan askerlerin operasyon kapsamında takma
Şu anda sadece anlaşılmak ve özgürlükçü fikirlerinin
isimleri vardı, ölenlerden bir tanesinin de adı Starfell
dünyanın tamamı tarafından duyulmasını istiyor.”
olarak geçiyordu. Artık operasyonun neden felaketle
“O halde hep beraber Anıtkabir’den askeri sonuçlandığı daha anlaşılır olmuştu.
helikopter aracılığıyla çekilen görüntüleri izleyelim ve
“Görüntülerdeki kişiyi tesiste görmüş müydünüz,
haklısınızdır diye umalım.”
Nazlı Hanım?” diye sordu hemen muhabir.
Anıtkabir’e kimseler yaklaşamıyordu. Ordu
“Evet, hatırlıyorum. Ama kendisiyle birebir
yapının etrafını sarmıştı. Arada üzerinden helikopterler
görüşme fırsatım olmamıştı. O yüzden yorum
ile takip ediyorlardı. Ama kendisini patlatabilen özel
yapamıyorum,” diye yanıt verdi Nazlı Ulugül.
insanın varlığından dolayı kimse içeriye doğru bir
adım bile atamıyordu. Ağrı’daki felaketi kimseler “Bu işleri değiştiriyor,” diye atıldı Fatih Tunçkaya
unutmamıştı. Benzer bir olayın ülkelerinin başkentinde hemen. “Ordunun görevlendirdiği bir general ve
yaşanmasına izin veremezlerdi. Herkesin aklında şu öldüğü sanılan bir komando vatan hainliğiyle karşımıza
anda şu sorular vardı: Eğer Ağrı’daki felakete aynı özel çıkıyor. Burada çok daha fazlası var, ordunun büyük
insan sebep olmuşsa, bu kişi şu anda proje için seçilmiş bir kısmının dahil olduğu bir darbe girişimiyle karşı
Özel Takım üyelerinden biri nasıl çıkıyordu? General karşıya olabiliriz. Genel Kurmay Başkanı dün tesisin
Serhat Seçkin seçtiği kişinin kim olduğunu biliyor bulunduğu adaya birkaç askeri birlikle beraber gittiğini
muydu? Bilerek mi o kişiyi seçmişti, ta o zamandan ve tesisten birisini tutukladığı yönündeki iddiaları da
beri Yüzbaşı Halil ile irtibat halinde miydi? Ordu kabul etmemişti. Hatta tutuklu özel insanın Savunma
General’e nasıl güvenebildi ve seçtiği kişileri kontrol Bakanlığı’nda tutulduğu, o yüzden Yüzbaşı Halil’in
etmemişti? ilk oraya saldırdığı da söyleniyor. Ahmet Çakal neden
ortaya çıkıp bunlara yanıt vermiyor?”
Yüzbaşı Halil, askeri üniformalı özel insanla
konuşuyordu. İkisinden başka kimseler kalmamıştı. “Ada Çıkartması son derece asılsız bir iddia,
Özel insanın yanında getirdiği komandoların hepsi saçmalıktan başka bir şey değildir, Fatih Bey,” diye
öldürülmüştü. Helikopterin çektiği görüntüler karşılık verdi Nazlı Ulugül.
uzaktandı, ama tek bir sefer ses kaydı alınabilmişti.
“Öyle mi, o halde İstanbul’da bir hastanenin
“Sana bir defa bir seçenek sunmuştum, Starfell. durduk yere askerler tarafından kapatılması ve Ahmet
Özgürlüğü beraber getirebiliriz demiştim. Şu anda Çakal’ın da o gün orada görülmesine de ne demeli?
amacımıza ulaşıyoruz, kardeşim. Sen ve ben.” Kendisi herhalde göz ameliyatı olmaya gelmemişti.”
“Bana kardeşim demeyi bırak.” “Askeri bir mesele olduğu söylendi. Ben de en az
sizin kadar bilgi sahibiyim bu konuda.”
“Neden ki? Aileden sayılırsın sen de, ne de olsa
kız kardeşimin kalbi sana ait, özgürlüğün gibi…” “Ben de bunu demeye çalışıyorum. Benim
www.yerlibilimkurgu.com 53
partim ya da Yüzbaşı Halil’den önce asıl görülmesi mikrop kapacaktı yüksek ihtimal. Rüyacı ne kadar acı
gereken başka meseleler olduğunu göstermek gayreti çekse de belli etmemeye çalışıyordu. Ozan ise sakince
içerisindeyim.” yanında kıvrılmış bir şekilde duruyordu.
“Ama Fatih Bey, şu anda Ankara’da bir patlama Vurulduğunu gördüğü an her yer kararmıştı.
gerçekleştirmeye çalışan kişi de Yüzbaşı Halil. Bu Rüyacı’nın hiç düşünmeden öne atlaması hiç aklından
gerçeği değiştiremeyiz,” diye sözü devraldı Hatice çıkmıyordu. Ona iki gündür çok acımasız davranmıştı,
Çelikay. o yüzden çok pişmandı. Ondan özür dileyemeyecek
olmanın korkusunu yaşıyordu.
“Özel Takım üyelerinin bakanlıkta
sorgulamalarının devam ettiği son verilen bilgiler Bay Fend tesisteki ikinci ve üçüncü günde
arasında. Yeni bilgiler geldikçe anında sizleri de yaşadığı sıkıntıları tekrardan hissetmeye başlamıştı.
bilgilendirmeye devam edeceğiz. Şimdi kısa bir reklam Bu rahatsız edici hissin nedeni o zaman General’in
arası.” takmış olduğu iğne boyutundaki bir cihazdı, bu sayede
Bay Fend’in ses dalgalarından yansıyan özel gücünü
Haberleri izlemişlerdi. Hepsi tutuldukları zindan
cihaz emiyor ve yanında yalan söylenmesi mümkün
gibi odada dev ekranda gösterilen haberi izlemeyi
olabiliyordu. Kara Kuvvetleri Komutanı’nın General’i
mecbur bırakılmışlardı. General Serhat’a uymuşlar ve
kandırması da aynı şekilde gerçekleşmiş olmalıydı,
baş kötü olarak gördükleri Genel Kurmay Başkanının
Bay Fend’in gücüne karşı alınmış olan önlem tüm
peşinden gitmişlerdi, Kedi Oğlan’ı kurtarma
askerlerde mevcut gibiydi. O cihazın bir yan etkisi
operasyonu başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
olarak Bay Fend depresyonda ve panik atan geçiren
“Şu anda gerçekten de çizimin gerçekleşmesini insanlar gibi bir hale bürünüyordu. Bu seferki daha
istiyorum,” dedi General. Manuel’in kıyamet yoğun bir histi. Efla’nın gözü sürekli arkadaşındaydı,
çiziminden bahsediyordu, orada boynunda bir ip vardı onun durumunu hiç iyi görmüyordu. Yapabilecekleri
ve kendisini asmak üzereydi. Haberlerde kendilerini bir şey de yoktu.
hain olarak göstermişlerdi. Ahmet Çakal’ın en baştan
“Yüreğim… Yüreğim sıkışıyor…” diye sesi
beri planı bu olmalıydı. Bu yüzden General’in seçtiği
duyuldu Bay Fend’in. Ses daha çok bir yardım
kişilere karışmamış olmalıydı, özellikle Starfell’i
çığlığıydı. Dayanamayacaktı, kalbi yerinden çıkacak
seçmesine seç çıkartmamıştı. Yüzbaşı Halil ile anlaşan
gibiydi artık. En sonunda Efla’nın üzerine doğru düştü.
ve onu Ankara’ya getiren kendisiydi, ama onla
Efla arkadaşını tutabilmişti, ama Bay Fend’in durumu
anlaşma yapmasının asıl nedeni Özel Takım üyeleri ile
daha kötüye gidiyordu.
terör örgütünü ilişkilendirip onları hainlikle suçlamak
istemesi olmalıydı. “Yardım edin. Fend kalp krizi geçirmek üzere,”
dedi ve dediği gibi de söylediği şey gerçekleşti.
Kimse konuşmuyordu. Herkes sessizce
Başkası dese şom ağızlısın diyebilirdi, ama diyen kişi
bekliyordu sadece. Rüyacı bir köşede yatıyordu.
Efla’ydı. Kimsenin elinden bir şey gelmiyordu. Ancak
Korkudan doktorlar yaklaşamamışlar, kısa bir
birisi belki burada olsa yardımcı olabilirdi. Efla’nın
tedavi uygulamışlardı. Kurşunu çıkartmışlardı, ama
olasılık tahminlerinde bile bulunamadığı, gücünün
pansumanı yarım yamalak yaptıklarından yarası
üzerinde iş yaramadığı birisiydi. Şu anda burada olması
imkansızdı, çünkü zaten onu kurtarmak için buralara Hiç gecikmeden danışmanlarını toplayan Bayezid,
kadar gelmişlerdi. durum değerlendirmesi yapmak istedi. Yanında
bulunan tüm paşaları, vezirleri ve oğulları hemen
O sırada tutuldukları odanın kapısı açıldı. İçeriye
saldırıya geçip düşman ordusunu imha etmeyi teklif
ellerinden ve kollarından zincirlenmiş halde Kedi
etmişlerdi, Bayezid ise bir hata yaparak, böyle bir
Oğlan atıldı. Etrafına baktıktan sonra gülümsememek
saldırının mertçe olmadığını ifade etmiş ve yol yorgunu
için kendini zor tuttu: “Anlaşılan mesajım ulaşmış.”
ordusunun savaş öncesi dinlenmeye ihtiyacı olduğunu
belirterek konaklamayı tercih etmişti. Timur orduları
sayı bakımında Osmanlı ordusuna üstün olmakla
28.06.1402, 613 sene önce, Ankara, Çubuk Ovası beraber Bayezid, Timur’a karşı gerçekleştirmiş olduğu
bu savaşta muzaffer olmayı umut ediyordu. Bu umudu;
Niğbolu’da, kendi ordusunun donanım ve teçhizatı
“Türkistan ve İran’da güçlü bir devlet kuran bakımından üstün, Avrupa’nın en elit Haçlı ordusuna
Timur, kendini İlhanlıların varisi sayarak Anadolu karşı kazanmış olduğu zaferin vermiş olduğu güvenden
üzerinde hak ileri sürmekteydi. Bayezid döneminde doğmaktaydı. Timur ise bu savaşı kazanarak kurmuş
Osmanlıların erken bir aşamada Ön Asya’ya dayanması olduğu imparatorluğu tehdit edecek hiçbir düşmanı
Timur’un dikkatini çekti. Timur’un saldırılarıyla kalmamasını hedefliyordu ve böylece sırtını sağlama
topraklarını yitiren Karakoyunlu devletinin hükümdarı aldıktan sonra kılıcını Çin’e doğru çevirebilecekti.
Kara Yusuf Osmanlılara sığınınca, Bayezid ile Timur
28 Temmuz 1402’de iki ordu, sabah namazlarını
arasında mektuplaşma başladı. Bayezid, Kara Yusuf’un
kıldıktan sonra savaş düzeni aldılar. Bayezid, Niğbolu
geri verilmesi yolundaki isteğini kabul etmedi.
Savaşı’nda kullanmış olduğu hilal taktiğini uygulamak
Osmanlılara gözdağı vermek isteyen Timur, Bayezid
için ordusunun en ön safında yer alan askerlerine saldırı
tarafından toprakları ellerinden alınan Anadolu
emrini verdi. Bu saldırı emriyle savaş başlamıştı. Fakat
beylerinin de kışkırtmasıyla Anadolu’da önemli bir
Çubuk ovası düzlük bir arazi olarak bilinse de bodur
konumda olan yeri Sivas ve Suriye’nin merkez kenti
çam ağaçlarıyla ve boyu aşan otlarla doluydu, bu durum
Şam’ı ele geçirdi. Timur’un Irak’ın merkezindeki
askerlerin saldırısını yavaşlatıyordu. Osmanlıların
Bağdat’a yönelmesi üzerine Bayezid da doğuya
saldırıya geçtiğini gören Timur, karşılık olarak ok
ilerledi. Bu gelişme iki hükümdarın arasını iyice açtı.
yağdırmaya başladı. Okçuların yoğun ok yağmuruna
Bayezid’e bir elçi gönderen Timur son bir defa Kara
hedef olan Osmanlılar mecburen geri çekilmeye
Yusuf’un teslim edilmesini ve Osmanlıların kendisine
başladılar. Uyguladığı taktiğin işe yaramadığını
bağlanmasını istedi. Bayezid’in bu talepleri reddetmesi
fark eden Bayezid, Osmanlıların elit askeri birliği
savaşın gerekçesi oldu.
Yeniçerilere ve ağır süvari birliği Sipahilerine
Bir gün öncesinde Bayezid adına yaraşır süratiyle saldırmalarını emretti. Bu taarruza karşılık olarak Timur
Çubuk Ovasında, Timur’un ordusunu dinlenmeye da komutanı İsen Buga’ya saldırı emri vererek gizli
çekilmiş, dağınık ve emniyetsiz fakat en iyi mevkide, silahlarını devreye sokmuştu. Yüksek çam ağaçlarının
Çubuksu nehrini arkasına almış bir vaziyette bulmuştu. içerisine gizlemiş olduğu birbirlerine zincirlerle bağlı
Osmanlı ordusu ise yorgun ve su sıkıntısı çekmekteydi. savaş filleri idi bunlar. Osmanlılar, o zamana kadar
www.yerlibilimkurgu.com 55
yapılan hiçbir savaşta fillerle karşılaşmadıkları için babaları da yakalandığına göre aralarında uzun süren
şaşkınlıktan ne yapacaklarını bilememişlerdi. Yine de bir taht kavgası başlayacaktı muhtemelen. Mustafa’nın
saldırıya devam eden Yeniçeriler ve Sipahiler filleri bu kavgada yer alıp alamayacağı daha kesin değildi.
ellerinden geldiğince alt etmeye çalıştılar. Savaşın Anlaşılan o da bu gidişle esir düşecekti. Osmanlıların
en kanlı ve şiddetlisi olan bu çatışmada savaş filleri, yanında Niğbolu Savaşı’ndan beridir duruyordu Kedi
Yeniçerilerin ok atışları ve Sipahilerin yapmış oldukları Oğlan. Beyazıd ile bizzat tanışmak istemişti. Timur
saldırılar sonucu etkisiz hale getirilse de Osmanlı ile olan mektuplaşmalarına birebir tanık olmuştu ve
askerleri çok ağır kayıplar vermiştir. gidişatın ne yönde olacağını tahmin etmişti. Beyazıd’ın
güvenini kazanmıştı, tarih ve coğrafya bilgisi sayesinde
Fil hücumunun ardından Timur, geride bekleyen
şehzadelerin eğitiminden sorumlu hocalardan birisi
ordusunun Yeniçerilere saldırmalarını emretmiştir.
olmuştu.
Bunu gören Bayezid takviye birlikleri olarak geride
beklettiği Kara Tatarlar’ı savaş meydanına sürmek için Ankara Savaşı’na da gelerek tarihi bir anda yer
emir verdi. Fakat Timur ile daha önceden anlaşmış olan almak istemişti. Savaş sürerken o kayıtlarını tutuyordu.
Kara Tatarlar, taarruz sırasında Bayezid’e ihanet ederek Son ana kadar da yazmayı bırakmamıştı. Şehzade
yön değiştirmişlerdi. Timur tarafında bulunan Anadolu Mustafa ve bir avuç Yeniçeri ile Çataltepe’de umutsuz
Beylerinin kendi sancaklarını açması sonucu, bunları bir halde bekliyordu. Buradan istese kaçabilirdi, ama
fark eden Osmanlı ordusundaki Anadolu birlikleri de, şehzadeyi nedense bırakmak istemiyordu. Sohbetini
kendi beylerinin yanında saf tutarak, Timur tarafına gerçekten de özleyecekti.
geçerler. Yeniçeri birliklerinin hiç beklemediği bu
“Yazmayı bırakmalısın, Kedili Hoca. Timur’un
saldırı karşısında Osmanlı ordusu tam bir bozgun
Büyücüsü fillerini Çataltepe’ye yönlendirmiş,” diye
havasına girmişti. Bu bozgun karşısında ordusuna
uyardı Mustafa Çelebi. Gençti, cesurdu, ama bir
genel taarruz emri veren Timur, Bayezid’in canlı
yandan da korktuğunu saklayamıyordu. Kedi Oğlan
olarak ele geçirilmesini emretmişti. İyice kuşatılan
tüy kalemini düzgünce cebine yerleştirdikten sonra
Osmanlı ordusundaki Vezirler, İsa Çelebi, Süleyman
yanında getirdiği kedisini sevdi. Baş kısmında siyah
Çelebi, Mustafa Çelebi ve Mehmet Çelebi kuşatmayı
tüyleri olan beyaz bir kediydi. Uzun zamandır yoldaşı
yararak kaçmayı başarmışlardı. Şehzadelerin kaçtığını
olarak yanında taşıyordu. Bu nedenle ona “Kedili
acı fark ettiği halde Bayezid geri çekilmeyi reddetmiş
Hoca” lakabını takmışlardı.
ve savaşmaya devam etmişti. Savaşın sonlarına doğru
kuşatmayı yararak savaş alanından uzaklaşmayı Osmanlı kılık kıyafeti Avrupa ülkelerinden
başarsa da atı tökezleyip düşen Beyazıd yakalanıp biraz daha farklıydı. Ama Anadolu kültürünü daha
bağlandı. Savaş alanında kaçmayan son şehzade Çelebi çok seviyordu. Yeniçeri askerlerinin savaş sanatını
Mustafa kalmıştı geriye. izlemekte ayrı bir keyifti. Buradan giderse en çok
buranın kıyafetlerini ve pek tabii ki savaş disiplinlerini
Kayıt sonu… Kedili Hoca…”
özleyecekti. Kedi Oğlan, savaşları sevmezdi, barış
yanlısıydı. Ama en azından Osmanlılar gibi dürüst
savaşanları tercih ederdi.
Diğer şehzadelerin yanında Mustafa’nın
sohbetini daha çok severdi. Diğerleri kaçmıştı ve “Sana anlattığım mitolojik hikayelerden hiç mi
ders çıkartmadın? Büyü diye bir şey yoktur. Hepsi doğanın kendisi bile. Ağaçlar bile kökleriyle toprağa
sadece daha keşfedilmemiş bilimsel fenomenler…” bağlı olmasa ve ayrılabilse kaçmayı tercih ederdi.
diye çıkıştı Kedi Oğlan, şehzadeye. Yapacağı şey neyse doğayı korkutuyordu bu.
www.yerlibilimkurgu.com 57
Görmeni istedim. En sonunda yola geldin sen de, yoksa savaşı kazanabilirlerdi. Hançeri korkusuzca havaya
bu savaşta bir tarafta yer alıyor olmazdın.” kaldırdığında hesaplamadığı bir şey olmuştu ve filin
kendisini fark edebileceğini düşünememişti. Filin
“Hayır,” diye inatla karşılık verdi büyücüye Kedi
verdiği ani tepkiden dolayı Büyücü arkasını dönmüş
Oğlan. “Savaşın getireceği hiçbir şeyin yanında yer
ve şehzadeyi görmüştü.
almayacağım.”
Öfkeyle kılıçları toprağa saplayıp şehzadeye
Filin üstünden aniden yere iniş yapan büyücü
doğru ilerlemiş ve şehzadenin hançer tutan sağ
yanında getirdiği kılıçlardan birini Kedi Oğlan’a uzattı:
elini bileğinden yakalamıştı. Toprağa sağladığı
“Savaşmak zorunda kalabilirsin. Bir kere daha benzer
kılıçları göstererek: “Hadi, Osmanlı’nın geleceğini
bir anı yaşamak istemezsin. Kaybettiklerini hatırla. Al
kurtarabilirsin. Şimdi al o kılıcı ve bana saldır,” diyerek
şu kılıcı ve benimle savaş bu sefer.”
Kedi Oğlan’ı kışkırtmaktaydı Büyücü.
Artık zaman normal düzenine geri dönmüştü.
Siyah peçesine korkuyla bakan şehzade acıyla
Özel güçlerden bağımsız bir mücadele olmasını istiyor
inliyordu. Çünkü sağ eli yaşlanmaya başlamıştı ve bu
gibiydi. Kedi Oğlan kılıcı görmemiş gibi davrandı
yaşlılık hali tüm bedenine yayılıyordu yavaşça. Saçının
ve siyah peçeye rağmen büyücünün yüzüne doğru
beyazlaması ve gözlerinin görmekte zorlanması fark
konuştu.
ettiği yaşlılık emareleri arasındaydı.
“Seni geçen sefer yendiğimde elime kılıç almama
Kedi Oğlan topraktan kılıçlardan birini çektikten
gerek kalmamıştı. Seni insanlığın en değerli faziletiyle
sonra: “Adil bir dövüş olmasını istiyorsan sen de kendi
yenmiştim, bu sefer de aynı erdemle karşında
kılıcını al,” dedi.
dikileceğim.”
“Her zamanki gibi adalet duygun yerinde duruyor,”
“Ve yine intikamını alamayacaksın, korkak
dedi Büyücü ve şehzadeyi geriye doğru fırlattı. Çelebi
küçük kardeşim.”
Mustafa korkuyla yanlarından uzaklaşmaya başladı,
Onlar aralarında konuşurken Çelebi Mustafa ama çok fazla gidemeyecekti. Düşman askerlerinin
da filin arkasından dolanıyordu. Kedili Hoca’nın arasında bulmuştu kendisini ve mecburen teslim olmak
büyücüyü garip lisanda konuşarak oyaladığını zorunda kalmıştı. Babasıyla beraber Timur’un esiri
sanmıştı. Ona arkadan saldıracaktı. Elinde sadece bir olarak savaş alanından ayrılacaktı.
hançer vardı. Kılıcını savaş alanındayken kaybetmişti.
Büyücü ilk hamlesini yapmakta gecikmedi.
Düşman askerlerden birinin göğsüne saplamıştı ve
Kılıçlar tam ortadan birbirleriyle kucaklaştılar. Çıkan
kılıç kaburga kemiklerinden ikisinin arasında sıkışıp
ses şairane bile denebilirdi. Kedi Oğlan daha çok
kalmıştı. Sonra Çatal Tepe’ye geri çekilmek zorunda
savunmada kalmayı tercih ediyordu. Büyücü tekrar
kalmışlardı ve babasının düşman tarafından esir
tekrar hamlelerini sıraladı. Kedi Oğlan her seferinde
alınışını izlerken bulmuştu kendisini.
kılıcıyla hamleleri savuşturabildi.
Timur’un büyücüsünü öldürebilirse filleri
“İnsan asırlar geçse de kılıç kullanmayı
kullanamayacaklarını umut ediyordu, bu sayede
unutmuyor. Bir de öğrenmek istemiyorum derdin, sana
tekrardan geride kalan askerlere umut verebilirdi ve
www.yerlibilimkurgu.com 59
Commander64 Günlükleri
Muhittin Yağmur Polat
Bilgisayar ve Video Oyunlarında Bilimkurgu
www.yerlibilimkurgu.com 61
Magnus Tide, jet (sürekli uçuş
yapan) ve hover pozisyonunda
uçuş yapabilen (sabit bir konumdan
ateşlemenizi sağlayan) bir melez
araç kullanıyor. Yager bu nedenle
tam olarak geleneksel bir uzay atış
oyunu değildir. Bazı görevlerde
Hover pozisyonunda havada
asılı kalarak hedefinizden uzak
durmanız gerekirken, bazen de Jet
pozisyonunda tam hızla hedefe
yaklaşma yapmanız gerekebilir.
Oyunda aracın bu iki pozisyonu
gerekiyor. Bu karmaşık bilim kurgu hikâyesinde anahtar
arasında iyi bir denge kurulmuştur. Bu da oyunda
figür olacaksınız. Hikâye ilerledikçe giderek gelişiyor
doğrusal olmayan bir oynanış tarzı oluşturur. Savaştaki
ve oyun tanıştığınız karakterlere karşı eylemlerinize ve
zamanımızın çoğunu; tam hızda ilerleyip, çok yükseğe
davranışlarınıza tepki veriyor. Çok oyunculu senaryoda
uçabildiğimiz ve fıçı tono, pike ve keskin dönüşler
Ölümüne karşılaşmalardan havadaki it dalaşlarına ve
gibi akrobatik hava manevraları yapabildiğimiz jet
çeşitli taktik takım oyunlarına kadar, çok oyunculu bir
pozisyonunda geçiriyoruz. Bu sırada da aracın burnunu
oyundan beklediğimiz her şey sunuluyor.
hedef yönünde tutarak hedefe kilitlenmeli ve ondan
sonra ateş etmelisiniz.
Her görev, güçlendirmeler, onarım noktaları ve
mühimmat paketleriyle dolu geniş arazilerin olduğu
bölgelerde gerçekleşiyor. Her görevin başlangıcında,
karşılaşabileceğimiz hedeflerin ne olabileceğine dair
kısa bir tanıtım sunulur. Ancak bir kampı savunmak
veya bir DST Taşıyıcısını yok etmek zorunda kalınca
şartlar önemli ölçüde değişir. Saldırı ve savunma
aşamalarının sağlıklı bir karışımıyla görev hedeflerimiz
seviyeden seviyeye değişiklik gösterir. Bölgeler
oldukça büyüktür. Eylemlerin çoğu bir bölgelerin
bir bölümle sınırlı olsa da, hedefler arasında biraz
araştırma yapabileceğiniz durumlar oluşmaktadır.
Avrupa’da piyasaya sürülmüştür. Microsoft’un oyun Xbox’ta bunun bütünleşik olarak sunulması başarıda
konsolu pazarına ilk giriş yaptığı cihazdır. Altıncı nesil etkili olmuştur.
oyun konsolları olan Sony’nin PlayStation-2, Sega’nın
Dreamcast ve Nintendo’nun GameCube cihazları ile
yarışmıştır. Xbox, Atari Jaguar konsolunun 1996’da
satışları durdurmasının ardından bir Amerikan şirketi
tarafından piyasaya sunulan ilk oyun konsoluydu.
Xbox adı, Microsoft’un bilgisayarlardaki grafik API’si
olan DirectX’e atıf yapan DirectX Box ifadesinin
daraltılmasıyla türetilmiştir. Kasım 2002’de başlatılan
Xbox Live hizmeti ise oyuncuların oyunları çevrimiçi
olarak oynamalarına izin veriyordu. İlk olarak
Dreamcast’in daha sonra da PlayStation 2’nin çevrimiçi
oyun hizmeti ile rekabet etti. Her ne kadar Xbox Live,
abonelik gerektirmesine ve henüz o yıllarda tamamen
yaygınlaşmamış olan geniş bantlı internet bağlantısı Kaynaklar
istese de çevrimiçi oyun hizmeti ücretsiz olan diğer 1. Mobygames.com
rakiplerine karşı başarılı olmuştur. Daha iyi sunucular, 2. Wikipedia.com
arkadaş listesi gibi özellikler ve Halo 2 gibi kilometre 3. Ign.com
taşı oyunlar ile diğer konsolların internet bağlantısı 4. Gamespot.com
için ilave donanımlar satın alınmasını gerektirmesi ve 5. Xboxaddict.com
www.yerlibilimkurgu.com 63
Roman - İkinci Kitap - Evrenin Hükümdarı - Bölüm -7
Aysun Erdoğan
Kapının İncisi
bulunduğun da da fethedilmesi gereken Türk’ün asıl Sereniya’ya bakarak sadece; “Sen!” diyebilmişti.
menzili.” General, Hakan’ın tavrına bir anlam verememişti. Ona
sadece; “Sen Boğlaca Sereniya’yı tanıyor musun?”
Hakan, Generalin anlattıklarını can kulağıyla diye sordu.
dinlemekteydi. KIZIL ELMA efsanesini o da
biliyordu. Bu kadar kısa bir sürede, böyle muazzam bir Sereniya ve Hakan birbirlerinden gözlerini
gemi yapmayı başardıkları için tüm Dünya insanlarına ayırmamışlardı. Generalin sorusuna Sereniya cevap
hayranlık duymuştu. Revirde ki odasında uyandıktan verdi.
sonra, kendisiyle ilgilenen hemşireden gemi ile
ilgili bilmesi gerekenleri öğrenebilmesi için yardım “Resmen tanışmadık General. Aslında ben
istemiş, o da hologram ekranı açarak Kızıl Elma’nın kendisini tanıyorum ama o beni ilk defa görüyor. En
yapım aşamasını anlatan ve geminin planlarını içeren azından gerçeklikte ilk kez karşılaştık.”
bir dosya açmıştı. Yüksek statüde bir subay olduğu
Sereniya’nın cevabına General de çok şaşırmıştı.
için gemi ile ilgili bilmesi gereken her şey General
“Ne demek gerçeklikte? Başka bir yer daha mi var
Manisalı’nın emriyle hazırlanmış ve ona bu şekilde
yoksa?”
bildirilmişti.
Bu sefer Generale Hakan cevap vermişti. “Var
General, masada ki sürahide bulunan kırmızı
efendim. Hanımefendi daha önce benim bilinçaltıma
şerbeti, önünde duran üç tane bardağa doldurmaya
büyük bir pervasızlıkla girmişti. Kendisiyle orada
başladı. Bir tanesini Albaya uzatırken diğerini de kendi
tanıştık. Gerçi ben onun hayal olduğunu sanıyordum
önüne çekti. Üçüncü bardak ise şimdilik masadaki
ama öyle değilmiş. Su anda kanlı ve de canlı olarak
yerini koruyordu.
karşımda duruyor.”
Hakan, önünde duran şerbeti eline almıştı. Fakat
Hakan’ın asabi tutumu Generalin gözünden
gözü üçüncü bardaktaydı. Elinde ki şerbetten büyük
kaçmamıştı. Ama hiç bir şey demedi. Bu sefer
bir yudum alan ve keyifle midesine indiren General
sözü Sereniya aldı. “Lütfen general, Albayınıza
Manisali, Hakan’a bakarak; “Kocabaş suyu şerbeti.
söyler misiniz, ben onun zihin sarayına pervasızca
Çok güzel bir içecektir. Senin gibi çok kan kaybeden
girmeseydim o şu anda yaşamıyordu. Yapmış
biri için mükemmel bir şerbet.”
olduğum iyilikleri kişilerin yüzüne vurmayı sevmem
Komutanının emriyle Hakan şerbetten bir yudum ama kendime de bu şekilde davranılmasını hiç hoş
almıştı. Şerbetin güzel bir içimi vardı. insanın içini karşılamam General. Lütfen Albayınıza bana karşı
rahatlatıyordu. daha saygılı davranmasını bildirin. Ben Narhalt’ın
tek Boğlacasıyım. Bana yapılan saygısızlığı, halkıma
Masada duran üçüncü bardağı generale sormak yapılmış sayarım.”
için ağzını açmıştı ki odanın kapısı çalındı. General
memnun bir şekilde oturduğu koltuğun arkasına iyice Sereniya’nın bu ani çıkışı, iki adamı da
yaslanmış bir şekilde ; “Gel.” diye emir verdi. Kapı susturmuştu. Genç kadın masaya yanaşmış ve boş olan
açıldığında içeriye Sereniya girmişti. Onu karşısında koltuğa oturmuştu. Öfkelenince parlak olan sarı saçları
gören Hakan birden ayağa fırlamıştı. Ne kadar çok saha çok parlamış ve bal rengi gözleri ise daha şok
şaşırdığı yüzünden rahatlıkla okunabiliyordu. Hakan, sarıya dönmüştü. Onun kızgınlığını Hakan rahatlıkla
www.yerlibilimkurgu.com 65
hissedebiliyordu. Çünkü kızdığı kışı bizzat kendi Sürekli bana bir şeyler söylüyor. Bu durumda ben ne
şahsıydı. Kendisini hayret ettiren diğer bir nokta ise o yapacağimi bilemiyorum.”
da kendi kendine kızıyordu. Bu duygudan kurtulmak
için hafifçe öksürmüş ve Masada duran şerbetinden bir General bu sefer Sereniya’ya dönmüştü. “Bu
yudum daha almıştı. konuda senin söyleyebileceğin bir şey var mi?”
Ortamda ki gerilimli havayı General de fark etti, Sereniya koltuğunun arkasına yaslanmış olarak
ama hiç bir anlam verememişti. İkiliye dikkatle baktı. ikiliye cevap verdi.
Sadece; “Ne oluyor?” diye sordu. Onun sorusunun
“Kafasında ki ikinci kişi benim General. Ayrıca
cevabını Hakan verdi. “Boğlaca Sereniya bana
onun düşmanı da değilim. O yüzden benden korkmasına
çok kızgın. Beni bir kaşık suda rahatlıkla boğabilir
gerek yok. Bu düşüncelerin karışmasını engelleyebilir
efendim.”
miyim, bilmiyorum. Aynı şekilde onun düşünceleri de
“Bunu da nereden çıkardın. Onu hayatında ilk kez benim beynimin içinde dolanıp duruyor. Bu durumla
gördüğünü söylemiştin. Daha önce tanışmadıysanız ben baş edebiliyorsam o da baş etmesini öğrenecek.
sana nasıl öfkelenebilir.” Aksi taktirde General, Albayınız hiç kimsenin işine
yaramaz.”
“Evet efendim. Hanımefendiyi ömründe ilk kez
görüyorum. Baygın yatarken bana her ne yaptı ise Sereniya’nın sözleri çok sertti. Tüm olan biteni
onun sonucu olarak birbirimizin duygularını artık bir çırpıda açıklayıvermişti. Hakan biraz daha sakin bir
hissedebiliyoruz.” şekilde Sereniya’nın yanına geldi. Yanında ki koltuğa
oturdu ve onun gözlerine bakmaya başladı. “Peki ya
Sereniya, Hakan susunca onun kaldığı duygular, şu anda senin için hissettiklerim. Onlar için
yerden konuşmasına devam etti. “Sadece hisleri ne söyleyeceksin.”
paylaşmıyoruz Albay.” Hakan’a doğru bakarak
“Birbirimize telepatiyle de bağlıyız. Bu bağ öylesine Hakan’ın sorusuyla Sereniya’nın yüzü kıpkırmızı
güçlü ki aramızda ki mesafelerin artık hiç bir önemi olmuştu. “Bu hissettiğin derin duygular benim sana karşı
yok.” hissettiklerim Albay. Ben böyle olsun istememiştim
ama yaşam enerjimi sana verirken, farkında olmadan
Hakan hiddetle yerinden kalktı ve bulundukları kalbimi de sana açmış oldum ve benim duygularıma
odanın penceresine doğru ilerledi. Kızıl Elma’nın sen de karşılık verdin. İşte şimdi de bu durumdayız.
dış uzayı gösteren camından küçük kırmızı gezegen Nasıl düzelteceğimi de inan ki bilmiyorum.”
görünmekteydi.
Sereniya’nın samimiyetine Hakan inanıyordu.
Bir süre bu manzarayı izledi. General Manisalı’nın Çünkü aralarına asla yalan giremezdi.
elini omzunda hissedince arkasını döndü. General ona;
“ Ne hissettiğini bize açıkça anlat. Belli ki bu durum
seni fazlasıyla etkiliyor.”
***
“Efendim, ben ne diyeceğimi bilemiyorum.
Sanki kafamın içinde ikinci bir kişi daha var gibi.
Oktay ve Hakan, üç metre boyunda ki dev kaldığı ve çok çalıştığı, gözlerinin altında oluşmuş
robotların baş kısmının içinde bulunan kontrol olan halkalardan ve şişmiş göz kapağından rahatlıkla
merkezinde ayakta duruyorlardı. Robotların kontrol anlaşılabiliyordu.
mekanizmalarına, vücutlarına giymiş oldukları
tulumlar sayesinde bağlanmışlardı. Aynı zamanda da General Manisalı’ya hızlı bir şekilde, yeni
robotların kontrolünü, kendi beyinlerine yerleştirilmiş öğrendiği bilgileri anlatmaya başladı.
olan nano çiplerin yardımıyla da sağlıyorlardı. Bu iş
“Araştırmalarımız sonucunda anladık ki
için sadece düşünmeleri yeterliydi. Robotlar, onların
Narhalt’ın atmosferine ve yer çekimine insanların
düşündüklerini anında yerine getiriyordu. Bir çeşit
alışabilmesi neredeyse imkansız gibi bir şey efendim.
uzuvları gibi olmuşlardı.
Bu gezegene giden her dünyalı, eninde sonunda
Bulundukları yer ise Kızıl Elma’nın eğitim ölmeye mahkumdur. Atmosferinde ki oksijen miktarı
alanıydı. İlk defa kullanacakları bu teknoloji, onlar çok az. Üstelik de bizler için zehirli olan sülfür gazı
için çok yeniydi. Bu teknoloji aslında Dünya da pek atmosferinde oldukça yoğun miktarda bulunmakta.
çok alanda kullanılıyordu. Beyin zarının kenarına Yer çekimi ise ayrı bir dert ki bunu zaten biliyoruz.
yerleştirilen nano çip, yine nano parçalarla donatılmış Bizim iskelet sistemimize kalıcı zararlar verdiğini
olan her türlü eşyayı insanların fazla kas gücü söylememe bile gerek yok.”
kullanmasına gerek kalmadan, sadece düşünceleriyle
Doktorun sözleri General Manisalı’ya fazla
hareket ettirilmesini sağlıyordu.
abartılı gelmişti.
Oktay ve Hakan daha önce düşünerek hiç bir
“İyi ama elimizde Hakan ve Oktay gibi sağlıklı
nesneyi hareket ettirmemişlerdi. Şimdi ise kendilerini
örnekler var Doktor. Üstelik yıllarca Narhalt’da
bu konuda geliştirecek eğitmenler ile çalışıyorlardı.
yaşamış olan Emin Doğaner gibi pek çok insan da
Bu eğitim alanında birbirlerine rakiplerdi. mevcut. Bunu nasıl açıklayacaksınız?”
Emirlerinde ise, nano çipler ile kontrol ettikleri beşer
Doktor Bjørn, kendinden emin bir şekilde
tane savaşçı robotlar vardı. Amaçları, bu sahada
generalin sorusuna cevap verdi; “Narhaltlı doktorların
önlerine çıkan her türlü engeli aşmaktı. Aslında bu
insanlar üzerinde kullandığı ilaçların etkilerini
eğitim, Hakan’ın ve Oktay’ın, savaş sırasında emirleri
araştırdık efendim. Bunun sonucunda anladık ki bu
altında bulunan robotları nasıl kontrol edebileceklerini
ilaçlar, kullanan kişilerde kalıcı DNA değişimlerine
öğrenmeleri için yapılıyordu.
sebep oluyor. Albay Çelik’in ve Teğmen Doğaner’in
Büyük eğitim sahasının üstünde, camları her türlü DNA’larında da değişime neden olmuşlar. DNA da
darbeye karşı sağlamlaştırılmış olan odada, gemide ki bu değişim sonucunda ise Boğlaca Sereniya’nın
bulunan bazı yüksek rütbeli subaylar ve Boğlaca Albay’ın bedenine nakletmiş olduğu yaşam enerjisi,
Sereniya vardı. Albay Çelik’in hayatını kurtarabilmiştir. Eğer bu
DNA mutasyonu yaşanmamış olsaydı Boğlaca’nın
Kızıl Elma’nın baş hekimi olan Norveçli Dr. enerjisi, Albay Çelik’i kurtarmak yerine rahatlıkla
Bjørn Nordmann, Seyir odasına hızlı bir giriş yapmış öldürebilirdi.”
ve iri bedenini General Manisalı’nın yanında bulunan
koltuğa bitkin bir şekilde bırakmıştı. Günlerdir uykusuz Doktor Bjørn’un anlattıkları, odada bulunan
www.yerlibilimkurgu.com 67
Kapının İncisi - Aysun Erdoğan
her kesi sarsmıştı. Çünkü hiç kimse böyle bir sonuç duyduğu eğitim hocasının sesiyle irkildi. “Teğmen,
beklemiyordu. Özellikle DNA larının değişmiş olması önünüzde ki iki numaralı savaş robotuna düşünceniz
ayrı bir önem arz etmekteydi. Doktor Bjørn konuşmaya ile ileriye doğru iki adım atmasını bildirin.”
devam etti. “Emin Doğaner’in DNA’sı da aynı Albay
ve Teğmen gibi değişikliğe uğramıştı efendim. Yapmış Oktay, eğitim hocasının direktiflerini harfiyen
olduğumuz otopsi sonuçları bunu gösteriyor. Büyük uygulamıştı. Robotun ileriye doğru adım atmasını
olasılıkla ona da aynı ilaçtan verilmişti. Zaten kızı düşündü. O, daha yeni düşünmüştü ki, iki numaralı
Asya’nın doğumu da bu şekilde gerçekleşmiş olmalı. savaş robotu ileriye doğru adım attı. Gülerek; “Çok
Çünkü İnsan DNA ları ve Narhalt halkının DNA ları kolaymış.” dedi.
birbirlerinden oldukça farklılar. Yani bu iki türün
Bu durum ona oyun gibi gelmişti. Hiç vakit
çocuklarının olması normal şartlarda mümkün değil.”
kaybetmeden diğer robotları da harekete geçirdi. Albay
Ortamda büyük bir sessizlik hakimdi. Herkes Hakan Çelik’de aynı onun gibi çabuk öğreniyordu. Bu
Doktorun dediklerini can kulağıyla dinlemiş ve iş düşündüklerinden daha kolay olmuştu.
anlattıklarını anlamaya çalışıyorlardı.
İlk eğitim tamamlanınca sıra ikinci adıma
Boğlaca Sereniya oturduğu koltuktan kalktı ve gelmişti. Robotların savaş sistemlerini çalıştırarak
eğitim sahasına bakan cama doğru ilerledi. Hakan’ın hedefleri vurmak.
içinde olduğu mavi renkte ki robota doğru baktı.
Duvarlardan birbiri ardına çakan lazer silahları
Sereniya robota bakarken, mavi robot da başını
hiç vakit kaybetmeden, Oktay’ın ve Hakan’ın
çevirmiş ve ona doğru bakmıştı. “Benim duyduklarımı
bulunduğu büyük robotlara ateş etmeye başlamışlardı.
sen de duydun mu?” diye fısıltıyla konuştu. Onun
Hakan, hemen kendisini savunmaya almış ve içinde
konuştuğunu odada ki hiç kimse duymamıştı. Sadece
bulunduğu robotu, aynı kendi vücudu gibi varsayarak
mavi robotun içinde bulunan Hakan, Sereniya’nın
hareket etmeye başlamıştı. Tahmin ettiğinden daha
kendisine yöneltmiş olduğu soruyu çok net bir şekilde
rahat hareket ediyordu. Üzerine gelen lazer atışından
duydu. O da fısıltıyla; “Evet, duydum.” diye cevap
kurtulmak için kenara çekilmesi yeterli olmuştu.
verdi.
Emrinde bulunan savaşçı robotlara kendisine
Daha sonra ise başını çevirip Oktay’a doğru baktı.
ateş eden silah ünitelerini imha etmeleri emrini
Artık savaş pozisyonu alabilirlerdi. Kendi emrine
verdi. Hedeflere birbiri ardına ateş açan robotlar,
verilmiş olan beş tane robota düşünceleriyle emir verdi
silah sistemlerini imha etmişlerdi. Oktay’ın emrinde
ve tam önlerinde tek sıra olmalarını istedi. Kendisi de
ki robotlar ise aynı örümcekler gibi düz duvara
hemen arkalarında yerini aldı. Aynı şekilde Oktay da
tırmanmışlar ve lazer silahlarını yok etmişlerdi.
pozisyon almış ve tüm dikkatiyle karşısında dizilmiş
olan savaş robotlarına bakmaktaydı. Hakan keyifle gülümsedi. “Başka var mi?” diye
sordu. Uzun süre yaşamak zorunda kaldığı acizlik
“Bakalım şimdi ne olacak.” diye düşündü. Daha
hissinden kurtulmuş ve kendi benliğine geri dönmüştü.
önce bu teknolojiyi kullanmamıştı, ama eğlenceli
Kendisini artık daha iyi hissediyordu. Savaşmak için
olacağını hissediyordu.
hazırdı.
Kulaklarına takılmış olan kulaklıklar sayesinde
Eskiciler
Başıyla onayladı. “Batık şehir Esfanbul’un doğu “Bir daha o sözü kullanırsan seni burada
sınırındayız,” dedi. Çıplak gözle görülemeyecek olan, boğarım!” Tufan’ın sesi keskin bir bıçaktı.
sekiz yüz yıl öncesine ait dev yapılar, buldukları ve Deniz utanmış gibiydi, yine de üzgün değildi.
aracın dış bölge radarına aktararak yolunu tuttukları Onlar kendilerine Eskiciler derken Hibritler, Genetik
eski haritadan rahatlıkla seçilebiliyordu. İnsanları, Kalıntı olarak isimlendirmiş, dahası her gün kafalarına
küresel ısınmaya rağmen vazgeçemedikleri enerji vurarak bunu kabul ettirmiştiler. Artık iyice azınlık
yönetim politikaları nedeniyle cezalandırırcasına olan kalıntıların eş seçmelerine, çocuk yapmalarına,
vuran Büyük Tufan hiç bu kadar gerçekçi gelmemişti.
hatta sevmelerine bile izin verilmiyordu. alacak başkalarına ihtiyacı olmuştu. Güç yönetim
sistemlerinin, özellikle de sıvı akışkan ve hidrolik
Tufan “Bunu değiştireceğiz,” dedi. “Burası teknolojisinin gelişimi tam da bu döneme denk
eski bir üretim tesisi olmalı. Aradığımızı bulacağız.” geliyordu.
Bugünlerde dünya, risk almadan yaşayamayacağın
kadar derindi. Artık Hibritlerin baskısına boyun eğmemize
gerek kalmayacak!
Suat üst kapağı çevirerek açtığı anda dış
kaplamanın engellediği okyanusun sesi içeriye Hibromer’e bağlı, beş inç kalınlığındaki paha
dolmuştu. Dahası, güçlü ve dalgalanarak onlara ulaşan biçilmez emici hortum suya salındı, hedefe yollandı.
bir uğultu da vardı. “Bunu görmeniz gerek!”
“Borinalar tuhaf davranıyorlar!” Suat
Suat’ın işaret ettiği yöne baktıklarında en az seslendiğinde Serem’in deposu yarıya kadar dolmuştu
bir düzine devasa deniz canlısı gördüler. Birbirleri bile.
etrafında dönerek suda girdap yapıyordular. Kuyruklar
kalkıp indikçe deniz yarılıyor, birisi sıçrayarak tekrar Devasa kuyruklar suya vuruyor ve aynı zamanda
suya daldığında oluşan vakum arkadan gelenleri hem birbirlerine yaklaşıyor hem de birbirlerini
hızlandırarak içine çekiyordu. kovalıyor; öfkeli kafalar suyu yararak çıkıyor, ağır
bedenler tekrar daldığında dev dalgalara neden
“Borina sürüsü,” dedi Tufan. Onların bölgesine oluyordular.
gireceğimizi biliyorduk. Yine de neden kendimi…
tuhaf hissediyorum? “Acele edelim, alacağımızı alıp Tufan, Hibromer’in zırhına çarpan suyun
gidelim.” düzensiz titreşimlerine baktı. “Çünkü alanlarına izinsiz
giriş yapıldı.”
Hibritlerin aksine onların dalış için kıyafetlere
ihtiyacı vardı. Oksijen tüpleri ve iticilerle desteklenmiş Suat “İyi de Serem’in hidromotorları titreşim
kauçuk kostümünü giyen Deniz dalışa geçti. yaymayacak kadar istikrarlıdır,” diyerek Hibromer’i
savunma gereği duymuştu. “Dahası, aracın su
Borinalardan ve bölgenin belirsizliğinden altı sismik titreşimleri pek çok su canlısına uyum
kaynaklı endişelerle dolu bekleyişin ardından geriye sağlayacak şekilde tasarlandı!”
döndüğünde saatler geçmişti.
Tufan çoktan açık kapaktan girmiş ve SuJet
“Söylesene ne buldun?” Tufan’ın sesi gergindi. kostümlerinden birisini giymeye başlamıştı. Yukarıdan
bakan Suat’a “Sorun da bu ya, rahatsızlık veren biz
Adam, surata yayılan koca bir gülümsemeye değiliz,” dedi. “Hibrit devriyeleri! Tahminimce su altı
engel olamayarak “Kurtuluş!” diye bağırdı. “Aşağıda motorlarıyla geliyorlar.” Borinaların arasında güvende
bir tank dolusu karbon siyahı var!” oluruz sanmıştım ama yanılmışım.
“Ne?” Sıkılmış yumruklar salındı, bilekler Suat “Tabii ya,” dedi. “Nasıl da düşünemedim!
sıkıldı, sert adamlar kucaklaştı. “Ne kadar?” Bölgedeki borina sayısı ve vücut kütle indeksleri
“Kendi akışkan iletim tesisimizi ve hatta biliniyordur. Tespit edilmemiz çok doğal.”
hidrokentimizi kurabileceğimiz kadar!” Sularla kaplı Başıyla onaylayan Tufan giyinmiş, sırtına
yeni dünyanın, kaybolan enerji sistemlerinin yerini iticileri takıyordu. “Erken fark edildik. EsfanKent’e
www.yerlibilimkurgu.com 71
Eskiciler - Ercan Ergür
gidip araç değiştirmek için zamanları olmamıştır.” acısını kendi bedeninde hissetmişti! Hayır, bu nasıl
Bunu yaparlarsa kaçacağımızı biliyorlar. “Motorları olabilir! Ben… Ben lânet olası bir Hibrit değilim! Ben
çalıştırın, ben onları oyalayacağım. TekraKent bir Eskiciyim!
yönünde, batı akıntılarında buluşalım.” Duraksadı.
“Ne pahasına olursa olsun karbon siyahını Eskiciler Devriyelerin, uzaklaşmakta olan Hibromer’e
karargâhına ulaştıracaksınız!” doğru yöneldiklerini gördü. Düşünmek için zamanı
yoktu. Bileğindeki bir kadranı kaldırdı, açığa çıkan
Suat motorları devreye çoktan vermiş, üç tüpten birisini bıraktı. Suya çarpan dalga yayıcılar
Hibromer’in alt yüzeyindeki su basıncını dengelemeye merkeze onu almış, güçlü bir itme kuvveti yaratmıştı.
başlamıştı. Bir kolu indirerek sancak motorlarını Canının derdine düşen borinalar dalgaların tersi
çalıştırırken yan kapaklar açıldı, tek yüzeye vuran yönünde, devriyelere doğru atıldı. Kalıbınızdan utanın!
basınçlı su Serem’e yeniden yön vermeye başladı.
Tufan hortumları saldı, deponun beslemesini
Tufan sırtındaki tankın kapağını açtı, pompayı yaptı. Böyle bir karbon siyahı rezerviyle neler yapılmaz
devreye verdi. Boşalan basınçlı su arka iticilerden ki! Hibromer’in kaçtığı yönde ilerliyordu. Artık kimse
yükselir, ayaklarının altındaki zemine vururken Eskicileri… durduramaz.
gökyüzünde süzülmeye başladı. SuJet’ten salınan
iki su hortumu denize uzanıyor, aleti devridaim Arkasında, borinaların ezip geçtiği su altı
kanalarından besliyordu. Sağ bileğindeki kolu çevirdi, araçlarından gelen sesleri duyunca dönüp baktı.
hortumlar makaralara dolanarak toplanır, sırtındaki Kaçmaya çalışan Hibritlerden birisi paletsi elleriyle
tüpe yerleşirken Serem’in aksi yönünde uzaklaşmaya kulaç atmaya çalışıyordu. “Yardım… Yardım edin!”
başladı. Hibromer’in kaçışını gölgelemeliyim! Talep zihinseldi.
www.yerlibilimkurgu.com 73
Kısa Öykü
Evren İnançoğlu
Görev
Uzay son bir kaç saniyedir pencere camının dış yollarını bulmak olduğunu zannediyordum. En önemli
yüzünde yavaşca süzülerek ilerleyen dev büyüklükteki mevkilerde bulunan kişilerin bazılarının bambaşka
salyangozu izliyordu. Dikkatini toplamaya çalışarak bir gündeme sahip olduğunu düşünmek beni dehşete
“Beyinlerimiz bir ağa bir birine bağlanacak. Artık düşürüyor. Son bir haftadır artan kaygı ve stresten
iletişim kurmak için konuşmamıza gerek kalmayacak. dolayı geceleri uyuyamıyorum. Buna çok uzun süre
“ dedi dayabanileceğimi düşünmüyorum.” dedi Melodi.
Şaşkınlığını üzerinden atamadığı her halinden belliydi.
“Bu kırmızı kitaba aykırı değil mi? diye sordu
Melodi
Uzay sorunun muhatabı kendi değilmiş gibi hiçbir “Güçlü olmalıyız” dedi Arya. Konuşurken
şey söylemeden salyangozun süzülüşünü izlemeye oturduğu yerden kalkıp Melodi’nin oturduğu koltuğun
devam etti. baş ucuna kadar ilerlerledi ve elini onun omzuna koydu.
Melodi’ye gülümsedi; şefkat dolu bir gülümsemeydi
Buna karşı çıkmamız gerek.” dedi Arya bu. Sonrasında Uzay’a bakarak konuştu: “Yasayı ihlal
Bu işin arkasında başkaları da var. dedi Uzay ettiklerini bildirebiliriz. Onları kimin ihbar ettiğini
;gözlerini salyangozdan ayırıp Arya’nın gözlerine öğrenmemelerini sağlayabiliriz”
baktı. Sonrasında konuşan yine o oldu: “Onları bu şekilde durdurmamız mümkün
Biz kendimize yeterince taraftar sağlamadan değil” dedi Uzak. “Bu fikirle yüzleşmeliyiz. Bunun
bildiklerimizi başkalarıyla paylaşmayalım. Karşımızda tehlikeleri konusunda argümanlarımızı güçlü bir
istediklerini elde edebilmek için her şeyi yapabilecek şekilde sunabilmeliyiz. İnsanları ikna edemezsek hiç
tehlikeli insanlar var. şansımız yok. Günün sonunda biri gider, bir başkası
gelir.”
“Önceliğimizin yeni gezegen bulmak ve bu
arada da mevcut kaynaklarımızla hayatta kalmanın “Yenilgi garanti mi yani?” diye sordu Melodi
“Kendimizi toparlayalım. Güçlü olmamız gerek.” Yerde yatırken dronun ışığının aydınlattığı
dedi Arya. “Ben yakın olduğum bir kaç kongre üyesinin pencerenin camında süzülen iri bir salyangoz gördü
ağzını arayacağım. O zamana kadar bekleyelim.
Bundan kimseye bahsetmiyoruz.” O anda her yer sallanmaya başladı. Titreyerek
yattığı kanepeden ayağa fırladı. Uyumuş olmalıydı.
“Çarşamba günü yine burada bende buluşalım”
dedi Uzay gözüleri tekrar pencere camına kaydı ama Kapısının çaldığını duydu
salyangoz gitmişti. Üzerine bir şeyler giyip kapıyı açtı. Gelen Melodi
Uzay, Melodi ve Arya gittikten sonra dışarı ve Arya’ydı.
çıkıp bir süre karanlık ve dumanlı caddelerde yürüdü.
Sokaklar bomboştu. İnsanların bir çoğu hava kirliliğinin
daha az olduğuna inandıkları yerlere göç etmişlerdi.
Güneş enerjisi panellerinde bir süreden beri sorunlar
yaşanıyordu o nedenle caddelerdeki aydınlatmalar
iyi çalışmıyordu. Yürüyüş yapmak genellikle Uzay’ı
rahatlatırdı ama zifiri karanlıkta dumanlar içinde
yürümek bu akşam aksi bir etki yaratmış, onu daha
da germişti. Yürüyüşünü kısa keserek dairesine geri
döndü . Duş alıp yatmaya hazırlandığı bir anda kapsı
çalındı. Üzerine bir şeyler giyip kapıyı açtı.
www.yerlibilimkurgu.com 75
Sezai Özden
Bilimkurgu Yazarlarımız
ve Eserleri
2020 - 2019 - 2018
Yerli Bilimkurgu Yükseliyor ekibi olarak, yerli eserlerin tanınması birinci önceliğimizdir.
“Bizimkiler bilimkurgu yazamaz!”diyenler için onlarca eseri toparlayıp arşiv haline getirdik. Herkesin kolaylıkla
ulaşabileceği internet sitemizde, tarihlerine göre sıraladık.
Eserlerimize sahip çıkma zamanının geldiğini düşünüyoruz. Pek çok eser sessiz sedasız basılıp, raflardaki
yerlerini alıp bir süre sonra unutuluyor. Bilimkurguya yeterince değer verilmiyor. Dileğimiz, ülkemizde üvey evlat
muamelesi gören bilimkurgu eserlerinin, bilinmesi ve ötelenmemesi. Biliyoruz ki kısa bir süre içinde, bu eserlerin
çoğu film veya dizi olarak karşımıza gelecekler. Buna inanıyoruz.
Bu liste ülkemizde şimdiye kadar yayınlanan yerli bilimkurgu kitapları hakkında bilgi sahibi olunması için
hazırlanmıştır. Liste sürekli güncellenmektedir. Bu nedenle eksik olduğunu düşündüğünüz, bilimkurgu eserlerini,
Kolektif
Murat K. Beşiroğlu
www.yerlibilimkurgu.com 77
Starbul
2020
Süleyman Sönmez
Varoluş 2
2020
Gürhan Öztürk
Neşet Bozkurt
Tünel
2020
Gül Arıç
www.yerlibilimkurgu.com 79
Ölümün Eşiği
2020
Uğur Ukut
Schrödinger’in Papağanı
2020
Murat K. Beşiroğlu
Rüya Sanatçısı
2020
Murat K. Beşiroğlu
Şeyda Aydın
Dördüncü Dünya
2019
Murat K. Beşiroğlu
Arşınlı Neron
2019
Özcan Tekdemir
www.yerlibilimkurgu.com 81
Ay İnsanları
2019
Erhan Erdil
Doğu Yücel
Onur Dövücü
Türkhan Bozkurt
Sinem Ataklı
Kurbağa Adası
Bir İstanbul Distopyası - 2019
Selim Erdoğan
www.yerlibilimkurgu.com 83
Evren Kütüphanesi - Gizli Tehlike
2019
Sınır 2700
2019
Özgecan Doğan
Abdullah Doğan
Sinan İpek
Değişenler
2019
Yüce Ağanoğlu
Kolektif
www.yerlibilimkurgu.com 85
Türk Bilimkurgu Edebiyatı
ve Arketipler - 2019
Veli Uğur
Rıdvan Ganioğlu
Sentromer: Ötekiler
2019
Sezai Özden
Militan
2019
Melek Taşkın
Ayşe Acar
www.yerlibilimkurgu.com 87
Çağrılan
2019
Sadık Yemni
MİMA
2019
Yüce Zerey
Kolektif
Orkun Uçar
Klon 2059
2019
İstanbul 2099
2019
Kolektif
www.yerlibilimkurgu.com 89
Güneş İnsanları
2019
İsmail Serinken
Hissiz Kumpanya
2019
Volkan Yalçın
Son Tiryaki
2018
Müfit Özdeş
Selma Mine
Aşk Algoritması
2018
Murat K. Beşiroğlu
Çok Çağı
2018
Arzu Eylem
www.yerlibilimkurgu.com 91
2048 Geleceğe Hazır
mısın? 2018
Emre Sayer
Doğu Yücel
Kayıp Rota
2018
Özgen Biçgin
Arda Öngören
Hawking’in Düşleri
2018
Mehmet Sağbaş
www.yerlibilimkurgu.com 93
Kırmızı Top
2018
Mehmet Barış
Albayrak
Külleri
2018
Semih Erelvanlı
Ayşe Acar
Mehmet Açar
Sinek İkilisi
2018
Coşkun Hepyonar
Semih Bulgur
www.yerlibilimkurgu.com 95
Proje 2417
2018
Sinem Ataklı
Gizem Çetin
Kılıcın Öyküsü 1
2018
Tolga Eligül
Ahmet Avcı
Zübeyir Tokgöz
Akın Başal
www.yerlibilimkurgu.com 97
Hastalık
2018
Onur Gürleyen
Kolektif
Mehmet Fatih
Atalay
Kolektif
Distopyanın 60 Tonu
2018
Çağatay Şenkay
İnsan Değiller
2018
Ömer Güngör
www.yerlibilimkurgu.com 99
ÇINARDİBİ
MANİFESTOSU
Duyuyor musunuz? ve de haklının fethine çıkan” Don Kişot misali
yel değirmenleriyle dövüşmek. Kısacası, “akıl
İşte ilk çığlığını koyuverdi gökyüzüne. Ve nur karı” olmasa gerek çabamız! Oysa insanı insan
topu gibi bir dergimiz oldu. Adını “ÇINARDİBİ” yapan kültürdür. İnsan, doğayı gereksinimleri
koyduk. Gözümüz aydın, gönlümüz şen olsun! doğrultusunda dönüştürüp kültürü yaratarak
Gör(e)meyenlere göz, duy(a)mayanlara kulak, insanlaşmıştır. Kültürden soyutlanmış bir insan,
konuş(a)mayanlara dil olsun diyedir ki ÇINARDİBİ kurumuş bir ırmağa benzer. Özcesi, çabamız insan
ete-kemiğe büründü. olmanın bir gereğidir.
Hikâyemiz bir söz ile başlar. Önce bir söz idi Ne “kültür” adı altında dayatılan yozlaşmaya
yalnızca. Yüreğimizin el değmemiş topraklarına mahkûmuz, ne de yabancılaşmanın yarattığı
ektiğimiz bir söz. “Umut ile sevda ile düş ile” yalnızlaşma kaderimiz. Her şeyin para ile
suladık o sözü. Yeşerdi usul usul, yeşerip boy verdi, ölçüldüğü dünyamızda “başka türlü bir yaşam
boy verip çiçeğe durdu ve çatlatıp yüreğimizin mümkün!”. Çınardibi Dergisi de, başka türlü
kabuğunu bir gökkuşağı gibi açtı, siyah-beyaz bir yaşam arayışının ürünü olarak var oldu.
filmleri andıran hayatımızın üzerinde. Yozlaşmaya karşı kültürü, yalnızlaşmaya karşı
toplumsallaşmayı koyarak, başka türlü bir yaşam
İpini koparmış gezegenimizde nasıl bir yankı arayışımızı anlamlandırmaya koyulduk. Hayatın
uyandırır bilinmez ama “bir ihtimal daha var” rüzgârı ile bir yaprak gibi savrulmak yerine,
deyip çıktık Yol’a. Asıl olan da Yol’dur zaten, irademizle hayatımıza ve geleceğimize yön
varmaktan öte… veriyoruz ve sesimizin ulaştığı herkesi çabamıza
ortak olmaya çağırıyoruz.
Paranın egemen olduğu bir dünyada kültürel bir
çabaya girişmek, akıntıya karşı kürek çekmek Yolumuz açık olsun!
belki. Ya da “ellisinde uyup yüreğinde çarpan
aklına / bir Temmuz sabahı / güzelin, doğrunun Çınardibi Dergisi’nin 1. sayı giriş yazısı * 5 Aralık
2006