You are on page 1of 268

Kundalini

In Hinduizm'e , Kundalini ( Sanskritçe : कुण्डलिनी , romanizasyonlarda :  Kundalini , yanık  'Sarmal
yılan', telaffuz ( yardım · bilgi ) ) ilahi feminen bir şeklidir enerji (veya Shakti ) 'de, omurganın dibinde yer
olduğuna inanılan Muladhara . İlahi dişil ile ilişkili bir güç veya güç olduğuna inanılan Śhaiva Tantra'da önemli
bir kavramdır.  ya da Tanrıça'nın biçimsiz yönü. Vücuttaki bu enerjinin, tantrik uygulama yoluyla geliştirilip
uyandırıldığında , ruhsal kurtuluşa yol açtığına inanılır . KUNDALINI ilişkili Parvati veya Adi Parashakti üzere
yüksek olma Shaktism ; ve tanrıçalar Bhairavi ve Kubjika ile . [1] [2] Terim, onunla ilişkili uygulamalarla birlikte 9.
yüzyılda Hatha yogaya uyarlanmıştır . [3] O zamandan beri Hinduizmin diğer biçimlerinin yanı sıra
modern maneviyat ve Yeni çağ düşüncesine de uyarlanmıştır .

Kundalini, çakralar ve nadiler

Kuṇḍalinī uyanışlarının çeşitli yöntemlerle gerçekleştiği söylenir. Birçok yoga sistemi Kuṇḍalinī'yi şu yollarla
uyandırmaya odaklanır: meditasyon ; pranayama nefesi; asana pratiği ve mantraların söylenmesi . [4] Kundalini
Yoga , Hinduizm'in Shaktizm ve Tantra okullarından etkilenir . Adını düzenli Mantra , Tantra , Yantra ,
Asanalar veya Meditasyon uygulamaları yoluyla kundalini enerjisinin uyanışına odaklanmasından
alır . [4] [5] Kuṇḍalinī deneyiminin sıklıkla omurga boyunca akan belirgin bir elektrik akımı hissi olduğu
bildirilir. [6] [7] [8]

etimoloji
Kuṇḍalinī kavramı Upanishads'ta (MÖ 9. - 7. yüzyıllarda) bahsedilmiştir . [9] Sanskritçe sıfat kuṇḍalin "dairesel,
dairesel" anlamına gelir. 12. yüzyıl Rajatarangini vakayinamesinde (I.2) "yılan" ("sarmal" anlamında) için bir
isim olarak bahsedilir . Kunda'nın (a ismi olarak bulunan "çanak, su-pot" anlamına gelen bir i NAGA olarak)
(yılan tanrısı Mahabharata 1,4828). 8. yüzyıl Tantrasadbhava Tantra , David Gordon White tarafından "halka
şeklinde olan" olarak parlatılan kundali terimini kullanır . [10]

Kullanımı kundali Tanrıça için bir isim olarak Durga'nın (bir çeşit Shakti ) genellikle görünür Tantrism ve
Shaktism gibi erken 11. yüzyıl kadar Śaradatilaka . [11] 15. yüzyılda Hatha yogada teknik bir terim olarak kabul
edildi ve 16. yüzyılda Yoga Upanishads'ta yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Eknath Easwaran , terimi
"sarmal güç", normalde omurganın tabanında duran ve "orada bir yılan gibi kıvrılmış" olarak tanımlanan bir
kuvvet olarak yorumlamıştır. [12]
1
En yüksek ruhsal bilgi, Kundalini gücü uyandırıldığında ortaya çıkar. Denilmiştir ki: "Kavgadan gelen
bilgi,kunda linive (ilişkili) eylemsizlik durumu otomatik olarak sahaja durumunu (samadhi) meydana getirir' ( -
Warahopanishad, 2.77). uyandırılması Kundalinisamadhi'ye götüren manevi bilgi ile ilişkilidir.
Öyleyse,Kundalinibilgi, bilinçüstü
konsantrasyonla sonuçlanan bilinçüstü ruhsal bilgidir. Yani kundalini biçimsiz ve görkemlidir ve muladhara
üçgeninde üç buçuk sarmal halinde uzanır. O ebedidir, çünkü o ebedi Shiwa ile birliktedir; Shiwa ile fevkalade
bir şekilde birleştiği ve onunla bir ve aynı olduğu için o Yüce Bilinçtir. Bu nedenle Shiwa'nın onsuz bir ceset
gibi olduğu, yani Shiwa'nın gücü kundalinii'sinden asla yoksun olmadığı söylenir. Ve kundalini aracılığıyla
sadece Yüce Varlığa ulaşılabilir. İnsan bilinci, kundalininin ruhsal ışığıyla tamamen aydınlanmadıkça, Yüce
Varlık idrak edilemez. Bu yüzden ona Parakundali - Yüce Kundali denir. Şöyle denir: 'Yıldırım Brahman'dır;
yıldırımın gökyüzündeki karanlığı ortadan kaldırması gibi, Şimşek-Brahman da günahların karanlığını yok eder;
Şimşek-Brahman'ı bilen kişi, Brahman'ın kazanılmasını engelleyen günahları ortadan kaldırabilir' ( -
Brihadaranyakopanishad, 5.7.1). Şimşek benzeri parlak kundalini Brahman'dır, yani dünyeviliği ortadan
kaldıran Yüce Varlığın gücüdür. Kundalini'nin doğasında bulunan ışıklı güç, özümseme doğasındadır. Kundalini
uyandırıldığında, onun özümseme gücü konsantrasyonda açığa çıkar ve tüm yaratıcı ilkeler emilir.
Kök şakrası, fizik bedende perinede (anüsle cinsel organlar arasındaki bölge) bulunur. Testisle doğrudan
bağlantılı olduğu için onları besleyen duyusal sinirlerle ilişkilendirilir. Kadın vücudunda ise rahim boynunda
bulunur. Eski yoga metinleri kök şakrasını, temel niteliği koku olan toprak elementiyle ilişkilendirirler.
Dolayısıyla fiziksel olarak da kök şakrasının koku duyusu ve burunla bağlantılı olduğu söylenir.
Müladhara (müla = kök) kuyruksokumunda, makat ile üreme organları arasında bulunur. Dört taçyapraklı
kırmızı bir lotus biçimindedir; yaprakların üzerine altın harflerle v, sh, ş ve s yazılmıştır. Kök şakrası geleneksel
olarak dört kırmızı yapraklı bir lotusla temsil edilir. Yapraklardan her biri bir Sanskritçe harf içerir (Sam, Vam,
Şam ve Sam). Her harf, bağlantılı nadilere özgü ses titreşimlerini ifade eder. Bu şakranın bija mantrası toprak
elementini temsil eden Lam' dır.
Lotusun ortasında toprak elementinin (prthivi) simgesi olan sarı bir kare bulunur; bunun da ortasında tepesi
aşağı bakan bir üçgen vardır. Yoninin simgesi olan bu üçgene Kamarupa denir; üçgenin tam merkezine
svayambhu-linga (kendi başına var olan linga) yerleştirilmiştir, başı bir mücevher gibi parıldar. Kendi etrafında
sekiz halka yaparak (bir yılan gibi) çöreklenmiş, şimşek kadar parlak Kundalini uyur orada ve ağzıyla (veya
başıyla) linganın girişini kapar. Kundalini böylece brahmadvarayı(brahman kapısı) ve sushumnaya geçiş yolunu
tıkar. Müladhara çakra, maddenin yapışma, tutkunluk gücüyle, ataletle, sesin doğuşuyla, kokuyla, apcına
nefesiyle, tanrılar arasında da lndra, Brahma, Dakini, Şakti vb. ile bağıntılıdır.
Muladhara kelimesi "kök" (mula) ve "temel" (adhara) anlamına gelen kelimelerden türemiştir. Dolayısıyla bu
şakra, yedi şakranın kökü ya da temelidir. Satyananda, mulanın, en iyi biçimde Hint düşüncesinin Sankhya
geleneğindeki fiziksel yapının fizik ötesi temeli mula-prakriti kavramıyla anlaşıldığını söyler. (Prakriti, dişil
olarak tanımlanan maddedir. Onun tersi olan ruh da eril puruşadır.) Mula-prakriti, doğal gelişimin bütün
süreçlerinin temel kaynağıdır; maddenin bileşenlerine ayrıldığında döndüğü kökendir. Bilinçli ve bilinçsiz
zihinler de dahil insanın bütün yönlerinden nihai sorumlu odur. Kök şakrası, büyük Şakti mula-prakritinin
yeridir. Bu fizik ötesi kuvvet burada uyandırılmaya hazır beklemektedir.
Buradaki yönetici tanrıça kırmızı gözlü, korkutucu Dakini' dir. Dakini'nin erkek eşdeğeri vücudu fil
şeklinde olan Ganeşa'dır.* Kök şakrasının şeklindeki baş aşağı üçgen, yaratıcı enerji şaktiyi simgeler. Daha önce
açıklandığı gibi üçgenin içindeki Şiva-linga ya da fallus sembolü, astral bedeni temsil etmektedir. Onun etrafını
saran yılan, kundalininin sembolüdür.
Kundalini, yedi hortumlu bir filin üzerinde durmaktadır. Bu yedi hortum, fizik bedenin yaşaması için
vazgeçilmez olan yedi minerali temsil eder. Bu sembolleri içinde bulunduran dış zarın içindeki sarı kare, kök
şakrasmm yantrasıdır; psişik enerjiyi ifade eden semboldür. Bu şekil, kendi özel enerjisindeki toprak elementini
belirtir.

2
İnsan varoluşu çok sayıda bedenden meydana gelir. Bu bedenlerden her biri çeşitli sinir merkezleri,
hemoglobin, oksijen, karbon, vs. içerir. Astral beden, yani psişik beden, büyük bilinçdışı da birçok yön ya da
boyuttan oluşur.
Kundalini, kıvrılmış bir yılan gibi kök şakrasında uyur durumdadır. Kök şakrasının içinde Brahma granthi adı
verilen düğüm benzeri bir oluşum vardır. Düğüm çözüldüğünde kundalininin gücü olan şakti, omurganın içinde
yukarı doğru, suşumna nadiye doğru ilerlemeye başlar. Suşumna boyunca iki başka granthi daha vardır: kalp
şakrasındaki Vişnu granthi ve alın şakrasındaki Rudra granthi. Bu iki psişik düğüm, kundalininin yükselmesine
engel oluştururlar. Fakat bir kez gevşeyip yılan gücünün çıkışına izin verdiklerinde, o kişiye bilgelik ve güç
ihsan edilir. Kundalini, yoga uygulaması ya da başka ruhsal disiplinlerin sonucunda uyandığında bilinçaltı
boyutundan dışarı doğru patlama şeklinde bir fışkırma meydana gelir. Bu, yer altındaki gizli şeylerin yüzeye
itildiği bir deprem gibidir. Bu yayılma kök şakrasının bilinçaltı deposundan bir anda çıkan birçok eski yaşamın
karmasını da içerebilir. Yine şunu hatırlatmak isterim: Bu güçlü bilinçaltı kuvvetlerinin güvenli bir şekilde
kontrol edilebilmesi için alın şakrası diğer şakralardan önce açılmalıdır. Kundalininin birbirine zıt iki niteliği
vardır. Kök şakrasında uyur durumdayken zaman ve mekan sınırlarının ötesinde, sadece görünmeyen bir
durumda var olur. Bir kez harekete geçirildikten sonra ise fiziksel boyutun kurallarına tabi olan maddi bir
kuvvete dönüşür. Aynı şey evrensel mula-prakriti için de geçerlidir. O da doğanın yaratılışından önce zaman ve
mekanı aşmasına karşın, gelişim süreci ilerledikçe bu kurallara uyar. Kök şakrası uyandığında bazı olgular
ortaya çıkar. Pek çok yoga uygulayıcısının deneyimlediği şey, öncelikle astral bedenin havaya yükselmesidir.
Kişi fizik bedenini geride bırakarak mekan içinde, yukarı doğru uçma hissi duyar. Bu, kundaliniden
kaynaklanan bir şeydir. Onun yükselen devinimi astral bedenin fizik bedenden ayrılarak yükselmesine neden
olur. Bu olay, astral ve zihinsel boyutlarla sınırlıdır ve fizik bedenin havaya yükselmesinden farklıdır. Swami
Satyananda Saraswati'nin Açıkladığı Şekliyle Şakralar 245 Astral yükselmenin yanı sıra kişi bazen durugörü
veya duruişiti gibi olağanüstü bir psişik durum yaşar. Ortaya çıkan diğer ortak olgular kuyruk sokumu
bölgesinde hareketlenme ve sıcaklığın artması, omurilik boyunca bir şeylerin yükseldiği hissidir. Bu duygular,
uyanan kundalininin enerjisi olan şaktinin yükselişinden kaynaklanır. Çoğu durumda şakti, solar pleksus
şakrasına ulaştığında yeniden kök şakrasına doğru inmeye başlar. Kişi enerjinin başının tepe noktasına
yükseldiğini hisseder fakat genelde şaktinin çok küçük bir bölümü solar pleksus şakrasının ötesine
geçebilmektedir. Kundalinin daha ileriye yükselebilmesi için gayretle denemeler yapmaya devam edilmelidir.
Satyananda'ya göre, solar pleksus şakrası geçildikten sonra bir daha zorlu engellerle karşılaşılmaz. Bununla
beraber kundalininin sadece kök şakrası ve karın şakrasını harekete geçirdiği ilk aşamada birçok sorun ortaya
çıkabilir.
Kök şakrasının açılması her türlü bastırılmış duyguyu öyle bir patlama halinde serbest bırakır ki, kişi aşırı
rahatsız ve psikolojik olarak tutarsız hale gelir. Bir gün saatlerce derin derin uyuyabilir, başka bir gün gece
yarısı meditasyon yapmak ya da banyo yapmak için uyanabilir. Heyecanlı ve tutkulu olur; bazı zamanlar çok
konuşkan ve şarkı söylemeyi seven biridir, başka zamanlarda kolaylıkla öfkelenip eline geçeni diğer insanların
üstüne fırlatabilir. Bu duygusal ve fiziksel dengesizlik evresinde, deneyimli ve nitelikli bir öğretmenin rehberliği
şarttır. Karın şakrasının açılması da benzer bir bastırılmış duygu patlamasına yol açar. Öfke, hüzün, kararsızlık,
kara sevda gibi duygular katlanılamaz bir dereceye kadar yükselebilir. Kişi bu fırtınalı dönemlerden kaçınmaya
çalışmak yerine, onları gurunun gözlem ve denetimi altında geçirmelidir. Bunlar yozlaşma ya da kötü karakter
belirtileri değil, aksine ruhsal gelişim sürecinin önemli bir parçasıdır. Bu aşamalar engellenir ya da bastırılırsa
daha fazla ilerlemek mümkün olmaz.

Kök şakrasını daha aşağıdaki şu şakralar izler: Atara, Vitara, Sutara, Talatara, Rasatara, Mahatara ve Patala.
Bunlar kuyruk sokumu ile topuklar arasında bulunurlar ve hayvani içgüdüleri kontrol ederler. Kök şakrası bu
yedi şakradan daha yüksek düzeyde olmasına karşın tutku ve hayvani içgüdüler onda da hakim durumdadır
ancak ilahi şakti de buradadır. Sıradan bir insan zaman zaman aşağı şakraların etkisine teslim olup içgüdüsel
olarak bir hayvan gibi davranabilir fakat her zaman kök şakrasına ya da insani başka bir üst şakra ya döneceği

3
söylenir. Doğru bir kundalini yoga uygulaması kök şakrasındaki şaktiyi ruhsal enerjiye (ojas) dönüştürüp onun
suşumnaya yükselmesini sağlayarak kundalininin bu hayvani merkezlere inmesine engel olur.
Üç ana nadi, yani ida, pingala ve suşumna kök şakrasından çıkar. Bunlar rivayete göre sayısı 72.000 (bir
kaynak 300.000 olduğunu söyler) olan bedendeki nadilerin en önemlileridir. Satyananda, "nadi" kelimesinin sık
sık "sinir" olarak çevrilmesine rağmen nad, yani "akmak" kökünden türediğini söyler. Dolayısıyla, psişik bilinç
akışı şeklinde çevrilmelidir. İda nadi, kök şakrasının solundan, pingala sağından ve suşumna da ortasından
başlar. Suşumnanın içinde daha süptil olan çitra nadi vardır ve onun içinde de daha da süptil olan Brahma nadi
vardır. Dolayısıyla suşumna diğer iki bilinç akımı için bir kanal olarak düşünülebilir. Su- Swami Satyananda
Saraswati'nin Açıkladığı Şekliyle Şakra/ar 247 şumna, kök şakrasından yukarı doğru alın şakrasına çıkar. İda ve
pingala her şakrada yolları kesişip aksi yönde ilerleyerek omurga boyunca bir spiral oluştururlar. Sonunda ida
soldan, pingala da sağdan alın şakrasına girer. İda nadinin zihinsel ve psişik faaliyeti, pingalanın ise pranayı ve
çeşitli fiziksel hareketleri kontrol ettiği söylenir. Bu nadilerin her şakrada konumlarını karşılıklı olarak
değiştirmeleri psikolojik ve fiziksel enerji arasındaki dengenin sürdürülmesine yardım eder. Bu da zihin ve
vücut faaliyetleri arasında bir uyum sağlar. Satyananda'ya göre, ida ve pingala nadilerin enerji akışında bir
dengesizlik olursa şakti akamaz ve suşumnaya yükselemez.

*
KUNDALİNİ
Kundalininin bazı yönlerine daha önce değinmiştik; o hem bir yılan, hem bir tanrıça hem de bir "enerji" biçiminde
betimlenir. Hathayogapradipika (III. 9) Kundaliniyi şu sözlerle tanıtır: "Kuçilangi (vücudu eğri) , Kundalini, Bhujangi
(dişi yılan), Şakti, İşvari, Kundalini, Arundhati - tüm bu terimler eşanlamlıdır. Nasıl ki bir kapı anahtar- la açılırsa, yogin
de kurtuluş (muhti) kapısını Hatha Yoga sayesinde Kundalin'yi serbest bırakarak açar."147 Uyuyan tanrıça, guru'nun
kerametiyle uyandırılınca, tüm çakralar hızla katedilir. Şabdabrahman'la, Ol'la özdeşleştirilen Kundalini, tüm tanrı ve
tanrıçalann vasıflarını kendinde toplar Bir yılan kılığında tüm yaratıkların gövdelerinin ortasında oturur (dehamadhyaya)
Kundalin, Paraşakti biçiminde gövdenin tabanında kendini gösterir(adhara); Paradevata biçiminde ise adharanın
merkezinde bulunan, nadilerin içinden çıktığı düğümün ortasına yerleşir. 153 KwhgalinlKundalini, prananın serbest
bıraktığı sezginin {manas) gücüyle sushumnanın içinde hareket eder: "Iğne ipliği nasıl taşırsa, o da sushumnanın içinde
öyle taşınıp götürülür." Asanalar ve kumbhakalarla uyandırılır; "o zaman prana Boşluk (şunya [the Void]) içinde
özümsenip yutulur.
Kundalin'nin uyanışı çok şiddetli bir ısı yaratır ve çakralann içinden geçip ilerlemesi bedenin alt kısmı ceset gibi buz
kesip hareketsiz kalırken, kundalini'nin geçtiği kısmın yakıcı hale gelmesiyle kendini gösterir. Budist Tantralar
Kundalin'nin yakıcı niteliğini, ateş gibi oluşunu daha da açık bir biçimde vurgular. Budistlere göre, Şakti (Candali, Dombı,
Yogini, Nairarnani vb. diye de adlandırılır) nirmahakayada(göbek bölgesi) uyuklar; bu bölgede boddhiçita yaratılarak
uyandırılır ve bu uyanış "büyük bir ateş" duyumsanmasıyla kendini gösterir. Hevacra-tantra, "Çandali. göbekte yanar" der
ve her şey yanınca alında bulunan "ay"dan aşağı nektar damlaları döküldüğünü söyler. Guncaripada'nın bir ilahisi, söz
edilen görüngüyü şu örtülü sözlerle ifade eder: "Lotus ile yıldırım ortada buluşurlar ve onlar birleşince Candalı tutuşur. Bu
tutuşmuş ateş Dombi'nin evine ulaşır; Ay'ı alının ve suyu boca ederim. Ne o şiddetli ateş, ne de duman kalır -ve Meru
Dağı'nın tepesinden göğe girilir."Budistlere göre gizli güç göbek bölgesinde uykuda bulunur; Yoga uygulanarak
tutuşturulur ve bir yangın gibi iki üst çakra'ya (dharma ve sambhoga) yayılır, onların içine girer, ushnisha-kamala'ya
(Hinduların sahasrarasına denk düşer) ulaşır ve yoluna çıkan her şeyi "yaktıktan" sonra, nirmana-kayaya geri döner. 158
Öteki metinler bu sıcaklığın cinsel
enerjinin "aşkın dönüşümü"yle sağlandığını belirtir.
Kundalini (veya Candali) ile ateş arasındaki ilişkiler, Kundalininin çakralardan geçerek yükselmesiyle "içsel ısı"
üretimi şimdiden vurgulanmaya değer olgulardır. Bazı mitlere göre Tanrıça Şakti'nin tüm tannların ateş enerjileri
aracılığıyla yaratıldığı hatırlanacaktır.
Söz ettiğimiz tüm disiplinlerin şart koştuğu manevi hazırlık yapılmaksızın Kundalini'yi uyandırmak olanaksızdır. Ama
fiili uyanış ve çakralardan geçiş, temel unsuru özel bir beden duruşu (asana, mudra) sayesinde solumayı durdurmak
(kumbhaka) olan bir teknikle tetiklenir. Nefes alıp vermeyi durdurmak için en sık kullanılan yöntemlerden biri
khecarimudra tarafından önerilendir: dilin ucunun geriye, gırtlağa doğru götürülmesi sayesinde nefes borusunun

4
ağzının tıkanması. 160 Bunu başarabilmek için dilaltı bağının önceden kesilmesi gerekir. Bu şekilde yol açılan bol
tükürük salgılanması göksel ölümsüzlük sıvısı (amrta), dilin kendi eti de "yenilen inek eti" diye yorumlanır
"Fizyolojik bir durum"a ilişkin bu simgesel yorum oldukça ilgi çekicidir. Yoginin "aşkınlığa" katılmaya başladığı ifade
edilmeye uğraşılmakta, yoginin Hindu'nun en katı yasağını (inek eti yemek) ihlal ettiği, yani artık koşullanmamış olduğu,
bu dünyada bulunmadığı ifade edilmekte; dolayısıyla yogin göksel ölümsüzlük sıvısının da tadına bakabilmektedir.
Bu anlattığımız khecarimudranın bir yönüdür sadece; nefes borusunun ağzının dille tıkanmasına ve bunun sonucunda
solumanın durmasına cinsel bir uygulamanın da eşlik ettiğini göreceğiz. Buna geçmeden önce, Kundalini'nin bu şekilde
uyandırılışının alıştırmanın başlangıcından başka bir şey olmadığını belirtelim; yogin bir yandan Kundaliniyi orta "yol"da
(sushumna) tutmaya, diğer yandan da onu çakralardan geçirerek başın tepesine kadar tırınandırmaya çabalamaktadır. Ama
Tantracı yazarların bile belirttiğine göre, bu çabaların başarıyla taçlanmasına çok ender rastlanır. Işte Tarakhanda'dan
bilmece gibi bir metin (buna Tantrasara'da da rastlanır): "lçilir, yeniden içilir, yere yığılmcaya kadar içilirse ve ayağa
kalkıp yeniden içmeye başlanırsa, yeniden doğum döngüsünün ebediyen dışına çıkılır." Nefes alıp vermenin tamamen
durdurulması sırasında yaşanan bir deneyimdir bu. Yorumda şöyle deniyor: "Satçakra sadhananın (= çakraların içine
girilmesi) ilk aşamasında mürit soluğunu, çakraların her birinde yoğunlaşma ve meditasyon gerçekleştirebilecek kadar
uzun süre tutamaz. Dolayısıyla kundalini'yi de sushumna içinde, kıımbhakanın (solumanın durdurulması) elverdiğinden
daha uzun süre tutmayı başaramaz. Bu nedenle göksel ölümsüzlük sıvısı (çeşitli biçimlerde anlaşılabilir, en çok öne çıkan
anlam, nefes borusunun ağzının tıkanmasının yol açtığı bol tükürük salgısıdır) içtikten sonra yere -yani toprak elementini
temsil eden muladhara çakra'ya- düşmek zorunda kalır. Mürit bu temrini birçok kez yinelemelidir ve onu sürekli uygularsa
yeniden doğum döngüsünün nedenlerini yok eder. "Bazı Tantra okulları, kundalini'nin yükselişini hızlandırmak için beden
duruşlarını (mudra) cinsel uygulamalarla birleştirdiler. Bunun altında yatan fikir, nefesin, düşüncenin ve meninin
"hareketsizliği"ni aynı anda ve bir arada sağlamak gereğiydi. Goraksha SSamhita (6 1 - 7 1 ) , khecari-mudra sırasında
insanı bir kadın kucaklasa bile bindu'nun (= sperm) "düşmediğini" açıklar. Ve "bindu vücutta kaldığı sürece, ölüm korkusu
var olmaz. Meni gelecek olsa bile yonimudra tarafından durdurulur. Hathayogapradipika (III,82) aynı sonucu elde etmek
için vacrolimudrayı salık verir. Bunun için süt ve "uysal bir kadın" bulmak gerekir. Yogin "medhrasım (maithuna sırasında
salgılanan bindu) pompa gibi geri çekmeli" bu emilim eylemi kadın tarafından da gerçekleştirilmelidir. "Salgılanan
bindu'sunu geri çeken yogin onu koruyabilir; bindu'nun yitirilmesiyle ölüm, tutulmasıyla yaşam gelir."Tüm bu metinler
nefes, psikolojik-zihinsel deneyim ve erkeklik tohumu arasındaki karşılıklı bağımlılık üzerinde ısrarla dururlar. "Hava
(nefes) hareket ettiği
sürece, bindu da hareket eder; nefesin hareketi durunca o da durağanlaşır. Dolayısıyla yogin nefesini denetim altına alıp
dokunulmazlığı sağlamalıdır." "Prana vücutta kaldığı sürece yaşam (civa) gitmez; ölüm, nefesin gidişidir."
Şu halde bindu'nun nefese bağımlı olduğu ve bir anlamda onunla benzeştirildiği görülüyor; çünkü birinin veya
diğerinin gidişi ölümle eşdeğerdir. Bindu aynı zamanda çita'yla da benzeştirilir ve böylelikle ya "hareketin" ya da
"hareketsizliğin" uygulandığı üç düzey, prana, bindu, çita benzeştirilmiş olur. Kundalini ani bir hareketle kesintiye
uğratıldığında -solunum ya da meni salgılanması yoluyla- üç düzey arasındaki türdeşliğin yapılanmasını bilmek önemlidir.
Hele ki metinlerin her zaman bu üç düzeyden herhangi birini işaret etmediği düşünüldüğünde daha da önemlidir.

Shaiva Tantra'da

5
Heykelleri Shiva ve Shakti de Kamakhya tapınağın en eski biri Shakti Peethas , önemli tapınaklarından Shaktism Hindu
geleneği tanrıça odaklı

KUNDALINI merkezi bir kavram olarak ortaya çıkmıştır Shaiva Tantra'nın özellikle arasında Śākta gibi kült
Kaula . Bu Tantrik geleneklerde, Kuṇḍalinī "bedenlenmiş Bilincin doğuştan gelen zekasıdır". [13] teriminin olası
ilk söz olan Tantrasadbhāva-tantra önceki diğer tantra'dan görselleştirme söz olsa da, (sekizinci yy) Şakti
merkezi kanalın ve yukarı doğru hareketinde prana'nın genellikle KUNDALINI ile ilişkili olduğu ya da önemli
bir kuvvetin ( sonraki çalışmalarda). [14] göre David Gordon Beyaz , bu dişil ruhsal kuvvet de denir ,
bhogavati "keyfi" ve "sarmal" ve anlamına bir iki anlama sahip olduğu onun mutluluk ve zevk, hem sıradan
fiziksel zevk ve manevi mutluluk için güçlü bir bağlantı Shiva'nın yaratıcı faaliyetinin ve Tanrıça ile nihai
birliğin keyfi olan kurtuluş ( moksha ). [15]

Nüfuzlu olarak Şakta denilen gelenek Kaula , Kundalini Tanrıça ile ilişkili bir "gizli doğuştan manevi güç"
olarak görülen Kubjika yüce Tanrıça olduğunu (lafzen "çarpık bir"), ( Paradevi ). O aynı zamanda saf mutluluk
ve güçtür ( Shakti ), tüm mantraların kaynağıdır ve merkezi kanal boyunca altı çakrada bulunur. Shaiva
Tantra'da bu ruhsal gücü uyandırmak ve bir mutluluk ve ruhsal kurtuluş hali yaratmak için pranayama , bandha ,
mantra okuması ve tantrik ritüel gibi çeşitli uygulamalar kullanıldı. [2] [15]

Göre Abhinavagupta , büyük tantrik alim ve ana Kaula ve Trika soy, iki KUNDALINI ana formları, yukarı
doğru bir hareket KUNDALINI (vardır Urdhva genişlemesi ile ilişkili) ve aşağıya doğru hareket eden
KUNDALINI ( Kurban kasılma ile ilişkili). [16] Karşılaştırmalı din bilgini Gavin Flood'a göre Abhinavagupta ,
Kuṇḍalinī'yi "bedeni, nefesi ve zevk ve acı deneyimlerini tezahür ettiren güç", "üreme kaynağı olarak cinselliğin
gücü" ve ile:

"hece kuvvet ha mantranın ve kavramı Aham ile, tüm kaynağı olarak yüksek öznelliğinin, bir bilinç başlangıç


hareketi olarak ve m nihai çekme. Böylece dernekler ayrıntılı bir dizi bilgisi, tüm taşıma Kuṇḍalini ile birlikte
bilincin, saf öznelliğin bir tezahürü olarak kozmosun merkezi anlayışı, yaratılışı canlandıran ve vücuttaki özel
formunda, yukarıya doğru, yanılsamayı parçalayan hareketiyle özgürleşmeye neden olan bilinçten ayrılamaz güç
olarak anlaşılır. " [16]

Çakralar arasında gelgit misali ilerleyen kundalini sırasıyla dışa açılma ve içe kapanma hareketiyle ilerler.
Birinci çakrada dışa doğru açılan enerji ikincide içe yönelir ve üçüncüde tekrar dışa açılarak dördüncüde tekrar
içe kapanır. Beşinci ve altıncı çakralarda aynı ritmini devam ettiren enerji akışı yedinci çakrada en derin iç
hamlesini yapıp öz varlığıyla bağlantıya geçerek, kendisini sekizinci çakradaki en güçlü dış hamlesini yapmak
üzere hazırlar. Dokuzuncu çakra ise enerjinin herhangi bir yöne hareket etmeden denge halinde duruşunu ifade
eder (sattva-nötr). Bir sonraki gelen çakra bir öncekinin dengeleyicisi ve anti tezi olduğu için kundalininin
yukarı tırmanma çabası hayatlar boyu değişik enkarnasyonlarda devam eder. Çünkü karma yasası gereği
herhangi bir çakrada öğrenilen ders ve kazanılan meziyetler ancak o çakranın dengeleyici çakrası ile sağlama
yapılırsa mezuniyete hak kazanılır.

Açıklama

6
Meditasyondaki bir yoginin el yazması resminin detayı, Kundalini yılanını çakraların altında Sushumna Nadi'nin etrafına
dolanmış halde gösteriyor

William F. Williams'a göre, Kundalini türüdür dini tecrübe dahilinde Hindu o dibinde biriken "kozmik enerji"
bir tür olduğuna karar verilirse, içinde gelenek, omurga . [17]

Uyandığında, Kundalini, muladhara çakradan , merkezi nadi ( sushumna olarak adlandırılır ) aracılığıyla başın
tepesine ulaşan omurganın içinde veya yanında yükselen olarak tanımlanır . Kundalini'nin farklı çakralar
yoluyla ilerlemesinin, farklı uyanış seviyelerine ve mistik bir deneyime ulaştığına inanılır , ta ki Kundalini
sonunda başın tepesine, Sahasrara'ya veya taç çakraya ulaşarak, son derece derin bir bilinç dönüşümü üretene
kadar. [6] : 5-6

Divine Life Society'den Swami Sivananda Saraswati , Kundalini Yoga adlı kitabında şöyle demiştir: "Aşkının
zihinsel gözünün önünde süper duyusal vizyonlar belirir, tarif edilemez harikaları ve tılsımları olan yeni
dünyalar Yogi'den önce kendilerini açar, uçaklar ardına uçaklar varlıklarını ve ihtişamını dünyaya gösterir
Uygulayıcı ve Yogi, Kundalini Çakra'dan sonra Çakra'dan geçtiğinde, artan derecelerde ilahi bilgi, güç ve
mutluluk alır ve onları tüm ihtişamıyla çiçek açar..." [18]

Kundalini uyanışının Sahaja Yoga tekniği ile ilgili raporlar , uygulamanın parmak uçlarında ve bıngıldak kemiği
bölgesinde hissedilen serin bir esinti ile sonuçlanabileceğini belirtir . [19] [20]

Kundalini deneyimleri
Kundalini deneyimlerini çağırmak
Muktananda gibi Yogiler , Kundalini'nin shaktipat (bir Guru ya da öğretmen tarafından ruhsal aktarım) ya da
yoga ya da meditasyon gibi ruhsal uygulamalarla uyandırılabileceğini düşünürler . [21]

Pasif yaklaşım yerine tek uyanış ziyade aktif uyandırmak Kundalini çalışırken tüm engelleri gidelim teslim bir
yoldur. Pasif yaklaşımın en önemli kısmı, bir kişinin Kundalini'sinin zaten deneyime sahip olan bir başkası
tarafından uyandırıldığı shaktipat'tır . Shaktipat, Kundalini'yi yalnızca geçici olarak yükseltir, ancak öğrenciye
temel olarak kullanması için bir deneyim verir. [22]
7
Daha sonra, "Eski yazarların söylediği gibi, hem makrokozmosa, tüm Evrene hem de mikrokozmosa, insan
vücuduna yayılmış olan yaşamsal güç veya pranadır ... Atom bunların her ikisinde de bulunur. Prana, karasal
yaşam fenomenlerinden ve evrendeki diğer gezegenlerdeki yaşamdan sorumlu yaşam enerjisidir.Prana evrensel
yönüyle önemsizdir.Fakat insan vücudunda, Prana tüm organizmada çalışan ince bir biyokimyasal madde yaratır
ve sinir sistemindeki ve beyindeki ana faaliyet ajanıdır.Beyin sadece Prana sayesinde canlıdır... [23]

...Aydınlanmış bir insanın karakterindeki en önemli psikolojik değişim, onun daha şefkatli ve daha mesafeli
olması olacaktır. Şiddete, saldırganlığa veya yalana yönelik herhangi bir eğilim olmaksızın daha az ego olurdu.
Uyanmış yaşam enerjisi, ahlakın anasıdır, çünkü tüm ahlak, bu uyanmış enerjiden kaynaklanır. En başından
beri, insanlarda ahlak kavramını yaratan bu evrimsel enerji olmuştur.

Amerikalı karşılaştırmalı dinler bilgini Joseph Campbell , Kundalini kavramını "sarmal bir dişi yılan figürü -
"iğrenç" değil "ince" bir maddeden oluşan bir yılan tanrıçası olarak tanımlar; bu, uyuşuk, uykulu bir durumda
yaşadığı düşünülmelidir. Omurganın tabanına yakın, yedi merkezden ilki olan süptil bir merkezde: o zaman
yoganın amacı bu yılanı uyandırmak, başını kaldırmak ve onu omurganın süptil bir sinirini veya kanalını
yukarıya getirmektir. Başın tepesindeki "bin yapraklı nilüfer" ( Sahasrara ) denir ... En aşağıdan en yükseğe
yükselen lotus merkezinden geçerek beşi arasında ve her uyanışla birlikte, insanın psikolojisini ve kişiliğini
uyandırır. uygulayıcı tamamen ve temelden dönüşecek." [24]

Hatha Yoga

Hatha Yoga Pradipika'da anlatıldığı gibi Hatha Yoga'nın Geç Kundalini modeli . Bu model aynı metinde daha önceki Bindu
modeliyle çelişmektedir . [25]

Göre Goraksasataka veya "Goraksa Yüz Ayet", hatha yoga böyle mudras olarak uygulamalar mula bandha ,
uddiyana bandha ve jalandhara bandha ve pranayama uygulaması Kumbhaka Kundalini uyandırabilir. [26] Bir
8
başka hatha yoga metni olan Khecarīvidyā , khechari mudra'nın kişinin Kundalini'yi yükseltmesini ve kafadaki
amrita depolarına erişmesini sağladığını ve bunun ardından vücudu doldurduğunu belirtir . [27]

Şaktipat
Manevi öğretmen Meher Baba , Kundalini'yi aktif olarak uyandırmaya çalışırken bir ustaya olan ihtiyacı
vurguladı:

Kundalini, yüksek bedende gizli bir güçtür. Uyandığında altı çakrayı veya fonksiyonel merkezi deler ve onları
aktive eder. Bir üstat olmadan, kundalini'nin uyanışı kimseyi Yolda çok uzağa götüremez; ve bu tür ayrım
gözetmeyen veya erken uyanış, güçlerin kötüye kullanılması kadar kendini aldatma tehlikeleriyle de doludur.
Kundalini, insanın alt düzlemleri bilinçli olarak geçmesini sağlar ve nihayetinde parçası olduğu ve bazen de
kundalini olarak tanımlanan evrensel kozmik güçle birleşir... Önemli nokta, uyanmış kundalini'nin yalnızca
yukarı doğru yardımcı olmasıdır. belirli bir dereceye kadar, bundan sonra daha fazla ilerleme sağlayamaz. Bir
Kusursuz Üstat'ın lütfuna duyulan ihtiyaçtan vazgeçemez. [28]

Kundalini uyanışı
Kundalini uyanışı deneyimi, kişi hazırlıklı veya hazırlıksız olduğunda gerçekleşebilir. [22]

Hindu geleneğine göre, bu ruhsal enerjiyi bütünleştirebilmek için, vücudun ve sinir sisteminin dikkatli bir
şekilde arınması ve güçlendirilmesi genellikle önceden gereklidir. [29] Yoga ve Tantra , Kundalini'nin bir guru
(öğretmen) tarafından uyandırılabileceğini öne sürer , ancak beden ve ruh, pranayama veya nefes kontrolü,
fiziksel egzersizler, görselleştirme ve ilahi gibi yogik kısıtlamalarla hazırlanmalıdır . Öğrenciye yolu açık
yüreklilikle izlemesi tavsiye edilir. [22]

Geleneksel olarak, insanlar Hindistan'daki ashramları düzenli meditasyon, mantra zikri, ruhsal çalışmalar ve
kundalini yoga gibi fiziksel asana uygulamaları ile uykudaki kundalini enerjilerini uyandırmak için ziyaret
ettiler .

dini yorumlar
Hint yorumları
Kundalini meydana düşünülen çakra ve nadiler ait ince gövdesine . Her çakranın özel özellikler içerdiği
söylenir [30] ve uygun eğitimle Kundalini'yi bu çakralardan geçirmek bu özellikleri ifade etmeye veya açmaya
yardımcı olabilir.

Kundalini, insan organizmasında uyuyan, hareketsiz potansiyel bir güç olarak tanımlanır. [31] Nadis (enerji
kanalları), çakralar (psişik merkezler), prana (süptil enerji) ve bindu'dan (öz damlaları ) oluşan " süptil beden "
in ezoterik bir tanımının bileşenlerinden biridir .

Kundalini, omurganın tabanında kıvrılmış olarak tanımlanır. Konumun tanımı, rektumdan göbeğe kadar biraz
değişebilir. [10] : 229–231 Kundalini'nin üçgen sakrum kemiğinde üç buçuk sarmal halinde bulunduğu söylenir . [19]

Swami Vivekananda , Raja Yoga kitabında Kundalini'yi kısaca şöyle anlatır : [32]

Göre Yogi'lerden , iki sinir Pingala ve IDA denilen omurga sütununda akımları, ve denilen içi boş bir kanal
vardır Sushumna omurilik üzerinden çalışan. İçi boş kanalın alt ucunda Yogilerin "Kundalini'nin Lotusu" dediği
şey vardır. Onu, Yogilerin sembolik dilinde, Kundalini denen bir gücün kıvrıldığı bir biçimde üçgen şeklinde
9
tanımlarlar. O Kundalini uyandığında, bu içi boş kanaldan geçmeye çalışır ve adım adım yükselirken, zihnin
katman katman açılır ve Yogi'ye tüm farklı vizyonlar ve harika güçler gelir. Beyne ulaştığında, Yogi bedenden
ve zihinden mükemmel bir şekilde ayrılır; ruh kendini özgür bulur. Omuriliğin tuhaf bir şekilde oluştuğunu
biliyoruz. Sekiz rakamını yatay olarak alırsak (∞), ortada birbirine bağlı iki parça vardır. Diyelim ki sekizden
sonra sekizi üst üste yığarak omuriliği temsil edecek şekilde eklediğinizi varsayalım. Soldaki İda, sağdaki
Pingala ve omuriliğin ortasından geçen o içi boş kanal Sushumna'dır. Bazı bel omurlarında omuriliğin bittiği
yerde , ince bir lif aşağı doğru çıkar ve kanal o lifin içinde bile yukarı doğru akar, sadece çok daha incedir.
Kanal, modern fizyolojiye göre üçgen şeklinde olan sakral pleksusun yakınında bulunan alt uçta kapalıdır.
Merkezleri omurilik kanalında olan farklı pleksuslar, Yogi'nin farklı "nilüferlerini" çok iyi temsil edebilir.

Kundalini Shakti bir tanrıça olarak düşünüldüğünde, başa yükseldiğinde kendisini ( Lord Shiva ) Yüce Varlığı
ile birleştirir . Aday daha sonra derin meditasyona ve sonsuz mutluluğa kapılır. Paramahansa Yogananda adlı
kitabında Tanrı Arjuna ile Konuşuyor: Bhagavad Gita şöyle diyor: [33]

Derin meditasyonda yoginin emriyle, bu yaratıcı güç içe döner ve bin yapraklı nilüferdeki kaynağına geri döner,
ilahi güçlerin göz alıcı iç dünyasını ve ruhun ve ruhun bilincini açığa çıkarır. Yoga, kuyruk sokumundan ruha
akan bu gücü, uyanmış kundalini olarak ifade eder.

Paramahansa Yogananda ayrıca şunları da belirtir:

Yogi, gizli bir astral geçiş yoluyla, kundalini'nin koksigeal pleksustaki kıvrımlı yolu yoluyla ve sakral, lomber
ve daha yüksek dorsal, servikal ve medüller pleksus yoluyla yukarıya doğru zekanın, zihnin ve yaşam gücünün
projektörlerini tersine çevirir. ve kaşların arasındaki noktada ruhani göz, nihayet ruhun beyindeki en yüksek
merkezde (Sahasrara) varlığını ortaya çıkarmak için. [33]

Batı önemi
Arthur Avalon takma adıyla da bilinen Sir John Woodroffe (1865–1936), yayınlanmış eserleri Hindu felsefesine
ve Yogik uygulamalara geniş kapsamlı bir ilgi uyandıran bir İngiliz Oryantalistti . Kalküta'da Yüksek Mahkeme
Yargıcı olarak görev yaparken , özellikle Hindu Tantra ile ilgili olarak Sanskritçe ve Hindu Felsefesi okudu .
Çok sayıda orijinal Sanskritçe metni tercüme etti ve Hint felsefesi , Yoga ve Tantra üzerine dersler verdi . The
Serpent Power: The Secrets of Tantric and Shaktic Yoga adlı kitabı, Kundalini yoga pratiğinin birçok modern
Batı uyarlaması için önemli bir kaynak haline geldi . : Bir akademik ve felsefi sofistike çevirisini, ve yorum, iki
temel Doğu metinler üzerinde sunulur Shatchakranirūpana (Altı Bedensel Merkezlerine içine Açıklama ve
Soruşturma) Tantrik Pūrnānanda Svāmī (1526) tarafından yazılan ve Paduka-Pancakā bir tefsiri Sanskritçe
tarafından Kālīcharana (Guru'nun Beş Katlı Taburesi). Sanskritçe "Kundali Shakti" terimi, "Yılan Gücü" olarak
tercüme edilir. Kundalini'nin, belirli meditasyon teknikleri kullanan bir bireyde salınan bir enerji olduğu
düşünülmektedir. Omurganın tabanında kıvrılmış bir yılan olarak sembolik olarak temsil edilir. [34]

Heinrich Zimmer , Artistic Form and Yoga in the Sacred Images of India adlı kitabında , Sir John Woodroffe'un
yazılarını överek şunları yazdı : [35]

Hindu geleneğinin değerleri bana, Hint araştırmaları alanında öncü ve klasik bir yazar olan Sir John
Woodroffe'un, takma adı Arthur Avalon'un muazzam yaşam çalışması aracılığıyla ifşa edildi. geç Hindu
geleneğinin kapsamlı ve karmaşık hazinesini kullanıma sunan kitaplar : Tantralar , Vedalar , Destanlar,
Puranalar , vb. kadar büyük ve zengin bir dönem ; Hint bilgeliğinin en son kristalleşmesi, bir zincirin

10
vazgeçilmez kapanış halkası, mitoloji ve sembolizmde Budizm ve Hinduizm tarihindeki sayısız sorunun
anahtarını veren .

Woodroffe daha sonra çalışmasının kabulü hakkında yorum yaptığında amacını netleştirdi, "Bütün dünya
(elbette bu tür konularla ilgilenenlerden bahsediyorum) Kundalinî Shakti'den bahsetmeye başlıyor." Niyetini
şöyle tanımladı: "Yabancı olan bizler, kendimizi Hindu'nun derisine yerleştirmeli ve onların öğretilerine ve
ritüellerine kendi gözümüzle değil, onların gözünden bakmalıyız." [36]

Batılı kundalini bilinci, İsviçreli psikiyatrist ve psikanalist Dr. Carl Jung'un (1875–1961) ilgisiyle güçlendi .
Jung'un 1932'de Zürih'teki Psikoloji Kulübüne sunduğu Kundalini yoga semineri, Doğu düşüncesinin psikolojik
anlayışında ve içsel deneyimin sembolik dönüşümlerinde bir dönüm noktası olarak kabul edildi . Kundalini yoga
, Jung'a yüksek bilincin gelişim aşamaları için bir model sundu ve sembollerini, yeni neslin alternatif dinlere ve
psikolojik keşiflere olan ilgisine duyarlılıkla, bireyleşme süreci açısından yorumladı. [37]

Jung'un The Psychology of Kundalini Yoga kitabının girişinde , Sonu Shamdasani , "Derinlik psikolojisinin


ortaya çıkışı, tarihsel olarak, yoga metinlerinin tercümesi ve yaygın olarak yayılmasıyla paraleldi... Batı
düşüncesinin, terapötik uygulamaların dönüştürücü potansiyeline dayanan içsel deneyim haritaları geliştirme
konusundaki sınırlamaları.. Benzer bir "teori" ve "pratik" hizalaması, dahası Batı düşüncesinin bağlarından
bağımsız olarak gelişmiş olan yogik metinlerde somutlaşmış gibi görünüyordu. Ayrıca, psikoterapi kurumları
tarafından benimsenen inisiyasyon yapısı, sosyal organizasyonunu yoganınkiyle yakınlaştırdı ve böylece yeni
bir karşılaştırmalı psikoloji biçimi için bir fırsat açıldı." [36] : xviii-xix

Amerikalı yazar William Buhlman, 1969'da OBE olayı sırasında yaygın olarak ortaya çıkan sesler, titreşimler ve
diğer fenomenler hakkında bilgi toplamak için beden dışı deneyimler hakkında uluslararası bir araştırma
yapmaya başladı. Birincil ilgisi, bulguları , kundalini ile ilgili ruhsal deneyimlerinin bileşenleri olarak
'titreşimsel durum' gibi benzer fenomenlere atıfta bulunan Gopi Krishna (yogi) gibi yogiler tarafından yapılan
raporlarla karşılaştırmaktı . Açıklıyor:

Aşkın bir beden dışı bilinç durumu ile sonuçlanan tam Kundalini deneyimlerinin sayısız raporu vardır. Aslında,
birçok insan bu deneyimi aydınlanmaya giden nihai yol olarak görüyor. Temel öncül, Kundalini enerjisinin
omurgadan yukarı ve başın tepesine - taç çakraya - akışını teşvik etmek ve böylece farkındalığınızı evrenin daha
yüksek göksel boyutlarına yansıtmaktır. Sonuç, bilincin biçim ve düşüncenin ötesinde manevi alemlere tarif
edilemez bir genişlemesidir. [38]

Sri Aurobindo , Woodroffe'unkine paralel ama biraz farklı bir bakış açısına sahip, Kundalini konusunda diğer
büyük akademik otoriteydi - kendisi de Kundalini ve onun fiziksel temeli üzerine son zamanlarda bir bilgin olan
Mary Scott'a göre ve eski bir Kundalini üyesiydi. Teozofi Derneği . [39]

Yeni yaş
Kundalini referansları bir dizi New Age sunumunda bulunabilir ve birçok yeni dini hareket tarafından
benimsenen bir kelimedir . [40]

Psikoloji
Carl Jung'a göre "... Kundalini kavramının bizim için tek bir kullanımı vardır, yani bilinçdışıyla olan kendi
deneyimlerimizi tanımlamaktır..." [41] Jung, Kundalini sistemini dinamiği anlamanın bir aracı olarak sembolik
olarak kullandı. Bilinçli ve bilinçsiz süreçler arasındaki hareket. [42] [ sayfa gerekli ]
11
Shamdasani'ye göre Jung, Kundalini yoga sembolizminin, hastaların zaman zaman sunduğu tuhaf
semptomatolojinin aslında Kundalini'nin uyanmasından kaynaklandığını öne sürdüğünü iddia etti. Bu tür
sembolizm bilgisinin, aksi takdirde bir hastalık sürecinin anlamsız yan ürünleri olarak görülebilecek pek çok
şeyin anlamlı sembolik süreçler olarak anlaşılmasını sağladığını savundu ve semptomların genellikle kendine
özgü fiziksel lokalizasyonlarını açıkladı. [42] : xxvi

Doğu manevi uygulamalarının popülerleşmesi, batıdaki psikolojik problemlerle ilişkilendirilmiştir. Psikiyatri


literatürü, "doğulu ruhsal uygulamaların akışından ve 1960'larda başlayan meditasyonun artan popülaritesinden
bu yana, birçok insan, yoğun ruhsal uygulamalarla uğraşırken ya da kendiliğinden çeşitli psikolojik zorluklar
yaşadı" diye belirtiyor. [43] Yoğun ruhsal uygulamayla ilişkili psikolojik zorluklar arasında, "yogik gelenekte
tanımlanan karmaşık bir fizyo-psikospiritüel dönüştürücü süreç" olan "Kundalini uyanışını"
buluyoruz. [43] Araştırmacılar alanlarında Benötesi psikoloji , [30] ve Yakın ölüm çalışmalar [44] duyusal, motor,
bazen Kundalini sendromu denir Kundalini kavramı ile ilişkili ruhsal ve duygusal belirtiler karmaşık bir desen
nitelendirdiler. [45]

Kundalini uyanışı ile ilişkili ruhsal acil durum arasındaki ayrım , kültüre aşina olmayan psikiyatristler tarafından
akut psikotik bir epizod olarak görülebilir . Bazı yoga uygulamaları ile ortaya çıkan artmış P300 genliklerinin
biyolojik değişiklikleri akut psikoza yol açabilir. Yogik tekniklerle yapılan biyolojik değişiklikler insanları bu
tür tepkilere karşı uyarmak için kullanılabilir. [46]

Bazı modern deneysel araştırmalar, Kundalini uygulaması ile Wilhelm Reich ve takipçilerinin fikirleri arasında
bağlantılar kurmaya çalışır . [47]

DAİRE VE KARE

Yin dünyası bir kare ile temsil edilirken, yang gökyüzü bir dairedir. Bunu anlamanın en iyi yolu, toprak ana, yerin tüm
açısal şekillerini içinde tutarken, baba gökyüzü, tüm yıldızları içeren yeryüzünün üzerindeki bir

kubbedir. Yine de, bu kafa karıştırıcı olabilir. Dünya bir küredir, öyleyse neden bir kare ile temsil ediliyor? Ancak, yalnızca
modern insanların uzaydan dünyanın görüntülerini gördüğünü unutmayın. Eski insanlar için dünya pürüzlü, engebeli bir
yerdi. “Dünyanın dört bir yanını aramak” ifadesini de bir düşünün.

Sırasıyla yang gökyüzünü ve yin dünyasını temsil eden daire ve kare. Eski bir metin, aynanın bir daire (yang) olduğunu ve
güneşi yansıtmak ve ateş (yang) oluşturmak için kullanılabileceğini söyler, ancak ay ışığında geometrik bir toprak kap (yin)
dışarıda bırakıldığında, çiy damlacıkları ve nem (yin) üzerinde oluşur.

Gökyüzünde açılar yoktur, sadece yeryüzündedir. Bu nedenle kare, fiziksel dünyanın açısal doğasına uygun bir
amblemdir. Daire, gökyüzünün sonsuz genişliğini ve yıldızların kubbesini temsil eder.

HAYVAN KRALLIĞI

Her tür ya yin ya da yang'dır, ancak her türün içinde dişi yin ve erkek yang'dır. Genel olarak yin ve yang'ı temsil etmek için
kullanılan iki özel hayvan vardır: kısrak dişi yin enerjisini, ejderha ise erkek yang enerjisini sembolize eder. Bu iki motifi
sıklıkla görebilirsiniz.

Kısrak ve ejderha, sırasıyla dişi yin enerjisinin ve erkek yang enerjisinin sembolleridir. Bir türün yin mi yang mı olduğunu
belirli ilkeler belirler. Örneğin, tüylü uçan yaratıklar yang yönüne aittir, çünkü yang enerjisi gökyüzüne yukarı doğru
12
yayılırken dünyadan uzaklaşabilirler. Ateşböcekleri çift yanglıdır - sadece gökyüzüne uçmakla kalmaz, aynı zamanda ışık
yaymak. Öte yandan, pullu ve kabuklu yaratıklar, ağırlıklı olarak yerde kaldıkları için yin yönüne sahiptir. Yaz aylarında
birçok hayvan kürklerini, geyikler de boynuzlarını döker. Bu

bir yang sürecidir. Ayın hareketinden etkilenen hayvanlar yin yaratıkları olarak kabul edilir. Örneğin, ay döngüsünün
belirli aşamalarında balıklar daha derin sulara doğru hareket eder. Sonuç olarak, eski Çinliler üstlerindeki dünyayı yang,
etraflarındaki dünyayı yin, dağları yang ve vadileri yin, gökyüzündeki yaratıkları yang

ve kazı yapan yaratıkları yin olarak gördüler. Hayvanlar aleminin tamamı yin ve yang yaratıklarına

bölünebilir ve daha sonra her tür cinsiyetine göre yin ve yang'a bölünebilir.

YINYANG İLE ÇALIŞMAK:

Kendinizi dünyanın merkezi olarak görün

Evren

Dünyayı, her birimizin üzerinde küçük ve rastgele yerleştirilmiş bir nokta olduğumuz bir küre olarak düşünmeye

alışkınız. Buna karşılık, eski halklar kendilerini yinyang'ın aktığı evrenin merkezi olarak görürlerdi. Eski Çinliler, dünyayı,
çevrelerinde buldukları açıları temsil eden bir kare olarak kavramsal terimlerle sundular ve ufku, her biri 12 sembolik
hayvandan biri tarafından temsil edilen bölümlere ayırdılar. modernliğini bırak zihniyeti geride bırakın ve çevrenizi eski
bir şekilde görmeyi deneyin. Kendinizi evrenin merkezine geri koyun; hareket

edersen, evren seninle birlikte hareket eder. Her yöne bakın –dünya size nasıl görünüyor? Dünyanızın merkezinde
olduğunuzu ve içinizden akan yin ve yang'da gezinmeniz gerektiğini unutmayın.

YANLIŞ ANLAMLARI AŞMAK

Hepimiz yinyang çalışmasına belirli önyargılı fikirlerle geliyoruz, bu da konuyla ilgili gerçek bir anlayış geliştirme
arayışımızı engelleyebiliyor. Bu bölüm, aklınızda olabilecek tüm yanlış anlamaları ortadan kaldıracak ve önünüzde net bir
yol bırakacaktır.

HER ZAMAN DENGE YOKTUR

Yin ve yang'ın her zaman dengede olduğunu düşünme hatasına düşmeyin. Dünyaya bir bütün olarak bakarsanız, o zaman
evet, zaman içinde doğal bir dengeyi koruduğu doğrudur: avcı-av ilişkisi, bitki yaşamının büyümesi ve

ölümü, mevsimlerin değişmesi, hepsi mükemmel bir denge içindedir. kozmik bir perspektiften. Ancak, yazın ortasında
barınak olmadan çölün ortasında duracak olursanız, aşırı yang'dan muzdarip olursunuz. Aynı şekilde, kendinizi kışın en
karanlık noktasında Kuzey Kutbu'nda çıplak bulursanız, çok fazla yininiz olur. Yaz ve kış, çöller ve buzulların küresel olarak
dengede olması, yanan veya donarak ölen zavallıya hiçbir şey kazandırmaz. Bunlar uç örnekler olabilir, ancak ilke
doğrudur.

Yinyang teorisi, yin ve yang arasındaki değişim dalgalarını en iyi avantajınız için sürmeyi içerir. Kendinizi doğru zamanda
doğru yere koyun ve bu ikisinden hangisi daha baskın ise ondan yararlanmak için doğru şeyi yapın.

13
Yin ve yang zamanla dengelenir, ancak bir kişi veya yer içinde herhangi bir anda nadiren dengede olurlar. Bunu anlamak
ve buna göre hareket etmek, yinyang'ın faydalarından yararlanmanızı sağlayacaktır.

*"Khecarlmudra uygulandığı sürece bindıı (gizli dilde erhehlik tohumu anlamına gelir) bedenden dışarı çıkmaz. Bindu
üreme organlan bölgesine gelince, yonimudranın gücüne dayanarnayıp gerisin geri döner. Bu
hindu iki türdedir: beyaz ve kırmızımsı. Beyazına şuhra (meni) denir, kırmızının adı maharacas'tır. Mercanla aynı
renkte olan racas, üreme organlannda bulunur (Yoga-Tantra metinlerinde racas, dişi üreme organlarının
salgısı anlamına gelir). Meni, acna çakra ile bin taçyapraklı lotus arasında, bunların tam ortasında yer alan ayın
merkezinde yaşar. Çok ender olarak birleşirler. Bındu Şiva'dır, racas da Şakti; meni aydır, racas da güneş; onların
birleşmesinden kusursuz bir beden elde edilir."
İki temel kutup öğesinin (Şiva ve Şakti) birleşmesi, tüm zıtlıkların aşılması sözkonusudur. Bu konuya yeniden döneceğiz.
Atman-bralıman özdeşleşmesi salt, katıksız müşahede yoluyla elde edilmez, tam tersine deneyimle, çileci bir teknik ve
mistik bir fizyoloji; başka bir deyişle, insan bedeninin kozmik bir bedene dönüştürülmesi süreci aracılığıyla
gerçekleştirilir. Bu süreçte, gerçek atardamarların, toplardamarların ve organların rolü, kozmik veya tanrısal güçlerin
deneyimlenebileceği veya "uyandırılabileceği" "merkezler" e ve
"damarlar"a kıyasla açıkça ikinci plana düşer. Somuta ve deneyimlenebilene yönelik bu eğilim -"somutluk" burada kimi
kozmik güçlerin anatomik düzlemde yerini belirleme anlarnma gelse de- Hint ortaçağındaki
tüm gizemci akımların özelliğidir.

Meşhur bir mitos, Büyük Tanrıça'nın nasıl doğduğunu anlatır. Korkunç bir iblis olan Mahisha evreni ve tanrıların bile varlığını
tehdit ediyordu. Brahma ve tüm panteon Vishı:ıu ile Şiva'nın yardımına başvurdu. Öfkeyle şişen tüm tannlar enerjilerini ağızlanndan çıkan bir ateş
biçiminde hep birlikte üflediler. Bu ateşler birleşip bir alev bulutu oluşturdu ve bu bulut sonunda 1 8 kollu bir Tanrıça biçimine büründü. Bu Tanrıça,
yani Şakti canavar Mahisha'yı ezip dünyayı kurtarınayı başardı. Heinrich Zimmer'in belirttiği gibi, tanrılar "enerjilerini Şakti'ye, Tek Güç'e,
başlangıçta her şeyin kaynağı olana iade etmişlerdi. Bunun sonucunda evrensel gücün ilk hali büy""l'ık bir yenilenme yaşamıştı."3 Tantracılıkta ve
ondan türemiş tüm hareketlerde Şakti'nin -son tahlilde Kadın'ın ve Ana Tanrıçaların- bu üstünlüğünü asla gözden kaçırmamak gerekir. Yerli ve halk
tinselliğinin yeraltından giden büyük akıntısı bu yolla Hinduizme dökülmüştür.

YINYANG NEREDE?

Cennet yukarıda, dünya aşağıda ve insanlar arasında. Yinyang onların içinde ve çevresinde bulunur. Yin dünyanın
yüzeyinde birikir, yang gökten iner ve birlikte insan dünyasına karışırlar. Bununla birlikte, bir dağ yamacındaki güneş ve
gölge alanlarına bakarak yinyang'ın etkilerini görebilseniz ve havada ısı veya nem hissedebilseniz de, yinyang'ın kendisi
fiziksel olarak tezahür etmez. Gök, yer ve insanlar arasında oradadır, ama orada değildir. O halde "Yinyang nerede?"
sorusunun cevabı. zamanın başlangıcındaydı, zamanın sonunda olacak, senin üstünde, senin altında ve karışımı seni
yapıyor, evreni birbirine bağlayan her yerde akan kuvvettir.

Yin ve yang, insanların hayatlarını sürdürdüğü cennet ve dünya arasında buluşur.

YINYANG NEDİR?

Yinyang fiziksel bir şey değildir; etkileşime geçilecek bir durum, bir yol ve bir fikirdir. En temel düzeyde, karanlık ve
aydınlık, soğuk ve sıcak, küçük ve büyük gibi bir zıtlıklar kümesidir. Evrenin yaratılmasına yardımcı olan bir güçtür ve bir
uçtan diğerine akışı temsil eder.

Yinyang, takip edilebilecek bir dizi kural ve binlerce yıldır üzerinde çalışılan bir kavram sunar.

Yinyang'ı görselleştirmenin bir yolu, tüm zamana yayılmış evrenin dokusudur. Kumaş yapımında tezgâhta ayrı ayrı uzanan
paralel ipliklere çözgü, aralarında dokunan ipliğe ise atkı denir. Yinyang, insanların içinde yaşadığı gerçekliğin dokusunu
yaratmak için dört mevsimi bu şekilde birbirine bağlar.

Çin'den gelen eski bir metin şöyle diyor:

• Cennet babadır.

14
• Toprak anadır.

• Yinyang, gerçekliğin dokusunun bükülmesidir.

• Dört mevsim gerçeklik dokusunun atkısıdır.

Cennet, dünya ve dört mevsim, insanların görebileceği veya deneyimleyebileceği fenomenlerdir, ancak yinyang, her şeyi
birbirine bağlayan bağlayıcı ipliktir.

ENERJİ TÜRLERİ

Yang enerjisi doğası gereği genişler ve dışa doğru hareket eder, dağılmaya ve

yayılmaya çalışır. Yin enerjisi geri çekilme, bir araya gelme ve donma

eğilimindedir. Örneğin, vücudun yang enerjisi gün boyunca dışa doğru yayılır,

ancak geceleri yin kontrolü ele alır ve uyuyabilmesi ve toparlanabilmesi için

tüm enerjiyi vücuda geri çeker. Güneş yang'dır ve enerjiyle patlar, oysa ay

yin'dir ve kendi ışığıyla parlamak yerine güneşin parlaklığını emer veya

yansıtır.

Yang yayılır, yin kasılır. Bu yin ve yang'ın doğasıdır.chi.

YINYANG ÜZERİNDE İNSAN ETKİSİ

Eski Çinliler yinyang'ı evrensel bir yasa olarak görürken, davranışlarının yinyang dengesini iyi veya kötü yönde

etkileyebileceğine de inanıyorlardı. Bu insan sonucu olduchidışa doğru yayılan ve kozmik ile karışan enerjichisuya atılan
bir çakıl taşından çıkan dalgalar gibi. Çok büyük bir sıçrama yinyang'ın dengesini bozabilir. Kasırga, kuraklık, sel ve veba
gibi doğal afetler, insan zulmünün veya haksız cezaların intikamı olarak görülüyordu. Taoist ustalar

kehanetleri ve alametleri gözlemlediler ve eğer yinyang'da zararlı bir dengesizlik tespit ederlerse, insanlara belirli
ritüelleri ve eylemleri gerçekleştirmeleri talimatını verirlerdi.chitopluluktan uygun olarak olduchievrenin.

Eski Çinliler, aşırı hava olaylarını insanoğlunun bir sonucu olarak gördüler.chietkileyen yinyang dengesi.

Bu, insan varoluşunun temel sorularına geri dönen geniş kapsamlı bir konudur.

Bizi kim veya ne yarattı ve neden?

Var olmanın bir amacı var mı?

Bu amaçla etkileşime geçebilir miyiz?

Dışarıda bizi dinleyen birileri veya herhangi bir şey var mı?

Çinliler için bir şeyin Dao olduğunu, ancak hiçbirimiz onun ne olduğunu kesin olarak bilemeyiz.

15
İnsan davranışı yinyang dengesini bozabilir. Antik çağda nüfus, ritüel ve eylem yoluyla düzeni yeniden sağlamak için
Taoist ustalara başvurdu.

YINYANG DERNEĞİ

YIN YANG
Olumsuz- Pozitif
Statik- Dinamik
Dişi- Erkek
Ay -Güneş
Sonbahar mevsimi -Bahar
Kış mevsimi Yaz
Meydan Daire
Toprak Cennet gökyüzü
su Ateş
Batı Doğu
Kuzey- Güney
Gece- Gün
Karanlık- Işık
Aşağı- Yukarı
Doğru- Ayrıldı
Dahili- Harici
hareketsizlik Hareket
Çift sayılar -Tek sayılar
Müzik- Dans
Azalan -artan
Sağlam Sıvı, buhar veya gaz
Yumuşak Sert
Soğuk Sıcak
loş Parlak
Malzeme bileşeni İşlevsellik veya doğa
* Bazı okullarda doğu ve batının yin, kuzey ve güneyin ise yang olduğunu unutmayın.
Ateş ve su aynı anda yaratılmıştır ve aynı çıkış noktasından gelirler, ancak biri yin'e diğeri yang'a dönüşür.
BİRBİRİNE İLİŞKİN YIN VE YANG

Önceki tabloda listelenen tüm yinyang ilişkileri sabit değildir. Bazıları bağlama göre değişebilir. Örneğin, bir fincan
kaynayan sıcak çay, bu durumda yin olan bir fincan ılık çay ile karşılaştırıldığında yang'dır. Ancak, bir fincan sıcak çay bir
fincan buzlu çayın yanına konursa, ılık çay yang olur ve buzlu çay yin olur.

YINYANG İŞTE

16
Yang dışa doğru gitmektir, yin içe doğru hareket etmektir; yang dışa doğru uzanmaktır, yin eğilmektir; yang genişletmek,
yin ise sözleşme yapmaktır. Tabii ki, bağlam bunu etkileyebilir - uzun bir yoldan giden bir şeye kıyasla biraz yin giden bir
şey - ama genel olarak yang dışa doğru harekettir, yin içe doğru harekettir.

DEĞİŞEN İLİŞKİ
Yin ve yang'ın birbirleriyle ilişkisi dışında var olmadığı söylenebilir. İlk insanlar bir yamaçta güneş ışığını “yang” olarak
adlandırdıklarında ve gölge “yin” iki durum arasında bir ilişki oluşturdular. Güneş hareket
ettiğinde, gölge ve ışık alanları da hareket etti ve ilişki de öyle. Bu temel fikirden, birçok düşünce okuluna yayılan
karmaşık bir ilişkiler sistemi geliştirdi. Gezegenlerin hareketlerinden gezegenlerin işleyişinechiinsan vücudunda evren
durağan değildir ve yinyang da değildir. Her şey olayların nasıl gözlemlendiğine bağlı.
Yinyang ilişkileri statik değildir.

CENNETSEL KORUMA
Bir şey kendi içinde yang olabilir, ancak başka bir şeyle yin ilişkisi olabilir. Örneğin, gökyüzü yang'dır, ancak dünyayı
sarmak için yarattığı hava örtüsü yin'dir (yin, örtü ve koruma ile ilişkilendirilir). Aynı şekilde, ağacın yere yaptığı gölge yin
iken ağacın kendisi yang'dır.
* Yinyang, iki sürahi arasında ileri geri su dökmek gibidir. Toplam su miktarı asla değişmez, ancak bazen bir sürahi boşken
diğeri dolu olabilir.
YINYANG İLE ÇALIŞMAK:

Yinyang'ın hayatınızı şekillendirdiğini bilin


Durumunuzun aşırı derecede yang olduğu ve diğer zamanlarda aşırı derecede yin olduğu zamanlar olacaktır.
Yinyang her zaman her yerdedir ve içinde bulunduğumuz alemin temelidir. Manzara ve gökyüzü ile sonsuza kadar bir
ilişki içindesiniz ve bu ilişki siz varoluşunuz içinde hareket ettikçe sürekli değişiyor. Eylemleriniz yinyang dengesini
etkileyebilir ve yinyang sizi etkileyebilir. Yin ve yang'ın birbirleriyle savaşta olmadığını ve sizinle savaşta olmadığını
unutmayın. Sadece, yanlış zamanda yanlış yerde olmak, her ikisinden de bunaldığınız anlamına gelebilir. En basit ifadeyle:
Kuzey Kutbu'nda kıyafetsiz durursanız donarsınız; çölde bir kürk manto giyersen, terlersin.
HAREKETTE YINYANG

Artık yinyang hakkında temel bir anlayış kazandınız, sürecin nasıl ilerlediğini, nasıl
yaşadığını görmenin zamanı geldi. Bu bölüm, zihninizde kalan son sınırları
yıkarak, yin ve yang'ın karşıt kuvvetler olduğu fikrinden, dinamik bir yapı
17
oluşturmak için birbirine karışırken her iki tarafın girdabını oluşturan sürekli
hareket halindeki yinyang resmine geçmenize yardımcı olacaktır. tüm.

ANALOJİ KULLANMA
Lao Tzu'nun Dao De Jing'ini okuduysanız, "Yol tarif edilemez ve eğer onu tarif edebiliyorsanız, o zaman gerçek Yol
değildir" ifadesine aşina olacaksınız. Bu ünlü söz Dao'ya atıfta bulunur, ancak aynı şekilde yinyang için de geçerlidir.
Evrenin yapı taşları insan anlayışının ötesindedir, ancak bu yapamayacağımız anlamına gelmez. denemekonları anlamak
için. Eski Çinliler, bu tür ayırt edilemez kavramları iletmek için genellikle analoji kullandılar. Aşağıda, insanların yinyang'ın
akışkanlığını kavramasına yardımcı olmak için kullanılmış
bazı örnekler verilmiştir.
AĞAÇ
Bu benzetmede kökler yinyang'ı temsil eder. Yeraltına gizlenmiş kökler, ağacın diğer tüm kısımlarını besler. Her dalın her
dalındaki her yaprak, varlığını köklere borçludur. Tıpkı bir ağacın kökleri gibi, yinyang da dünyaya ulaşır ve her şeyi etkiler.
Bu temel anlamın ötesinde, ağaç, yinyang'ın nasıl göründüklerine bağlı olarak değişen yönlerine de ayrılabilir:
• Ağacın kendisi yang'dır; yaydığı gölge yin'dir.
• Yerin üstündeki kısımlar yang'dır; yerin altındakiler yin'dir.
• Gövde yang'dır; dallar yin'dir.
• Şubeler yang'dır; yapraklar yin'dir.
• Yaprağın üst kısmı yang'dır; alt taraf yin'dir.
Dalların gövdeye göre yin, yapraklara göre yang olduğuna dikkat edin.
Ağaç analojisi, "köken ve çevre" olarak bilinen önemli bir doğu kavramıyla ilgilidir. 本末),kelimenin tam anlamıyla "gövde
ve dallar". Her şeyin bir merkezi ve dış noktaları olduğunu bilmek, insanların yaşam deneyimlerini anlamlandırmalarına
yardımcı olur. Bu teori Çince olarak bilinir.benmove Japonca olarak honmatsu.

Tüm eylemler, temel bir unsurdan gelen niyetlerden kaynaklanır. Mahsuller tarlalara ekilen tohumlardan gelir; toprak
kuruduğunda, bunun nedeni güneşin çok sıcak olması ve sel basması, çok fazla yağmur yağmasıdır. Aşk
zihinde başlar ama dışa yansıtılır; savaş ve kan dökülmesi, arzunun veya öfkenin sonucudur; ve dünyanın en büyük
şehirleri insan zekasının sonucudur.
Tüm bu örnekler, kökenin nasıl etki yarattığını ve başlangıç noktası olmadan hiçbir şeyin nasıl var olmadığını
göstermektedir. Köken ve çevre teorisi, yinyang ve Geleneksel Çin Tıbbının çoğunun temelini oluşturur.

KUNDALİNİ-UYUYAN YILAN
Yılan, Batı ve doğu ezoterizminde her dinde yaşamsal kudreti, yaşamsal değişimi, devri daim’i sembolize eder. Daha çok Mısır, Babil, Yunan
ve Hint uygarlıklarında kullanılmıştır. Son derece kompleks ve evrensel bir semboldür. Yılanlar yaşamın ilkbaharlarının, ölümsüzlüğün ve
aynı zamanda ruhun kayıp hazine ile sembolize edilen yüksek zenginliklerinin koruyucularıdırlar. Yılan bilgidir, güçtür, uyanıklılıktır,
süptilliktir ve aynı zamanda kurnazlıktır; karanlık, kötülük, yozlaşma ve baştan çıkarıcılıktır. Hem ayla hem de güneşle ilişkilidir, hem
hayat, hem de ölümdür, hem ışık hem karanlık, iyi ve kötü, bilgelik ve kör tutku, şifa ve zehir, koruyucu ve yok edici; hem ruhsal hem de
fiziksel olarak yeniden doğumdur. Yılan güneştir, ama aynı zamanda da dünyasaldır, eşeylidir, ölümle ilgilidir, her düzeydeki gücün
tezahürüdür, hem maddi hem de ruhsal olan tüm potansiyellerin kaynağıdır; ayrıca ölüm ve yaşam sembolleriyle de yakından
ilişkilendirilir. Yeraltında yaşayan yılan yer altı dünyasıyla ilişkilidir ve ölülerin sahip olduğu sihirli güçlere, her şeyi bilişlerine o da sahip
olabilmektedir.

Yılan, son derece farklı simgelerle ilişkilendirilebilen bir semboldür. Pek çok kadim uygarlıkta yılan ölüler diyarını, ölüler ülkesini simgeler;
bunun nedeni ise, hayatının büyük çoğunluğunu saklanmakla geçirmesi, dünya yüzeyinin altındaki oyuklarda yaşaması ve aynı zamanda da

18
derisinin dökülerek yenilenmesidir. Yılan, ayakları olmadığı halde fazla çaba göstermeksizin hareket eder, tıpkı bir kuş gibi yumurtadan
çıkar ve zehirli ısırığıyla genellikle öldürücü de olur.

Görünür olan yılan, geçici bir ‘Büyük Görünmez Ruh’un, tüm doğal güçlerin ve ‘Hayat Ruhu’nun ya da ‘Prensibin Üstadı’nın dünyevi bir
tezahürüdür. O, erken kozmogonilerde bulunan ve sonradan daha psikolojik ve daha ruhsal yorumlara yolu açan tanrıdır. ‘Yılanlar ya da
ejderhalar eşiklerin, mabetlerin, hazinelerin, ezoterik bilginin ve tüm ay tanrıçalarının koruyucularıdır.’ Onlar, fırtınaları yaratanlardır,
suların güçlerinin yöneticileridir, suları kuşatanlardır ve hem suları sınırlayanlar, hem de su getirenlerdir. Ölümün sularını geçen ölülerin
tüm büyülerinde onlardan yardım istenir.

Yılan doğurgan bir eril güçtür, tüm kadınların eşidir, bir yılanın varlığı hemen hemen evrensel olarak gebelikle özdeşleştirilir. Tüm dişil
tanrıçalara ve Meryem Ana’ya eşlik eder ve genellikle onların etrafında dolanırken ya da ellerinde onu tutar şekilde tasvir edilir. Yılan
burada aynı zamanda gizli, gizemli ve sezgisel olanın dişil karakteristiklerini taşımaktadır. Aniden ortaya çıkışını ve ortadan kayboluşunu
önceden tahmin etmek imkansızdır.

Tradisyonlar yılanın negatif rolünü vurgulamaya daha çok meyillidir dolayısıyla da yılan öldüren hayvanların pozitif bağlantıları olduğu
düşünülür (örneğin kartal, leylek, şahin gibi). Bununla beraber, eski mitsel sistemler yılanın dünyayla ve yer altı dünyasıyla olan
ilişkilerinden ötürü onun gizemli ve pozitif yanlarını kapsamaktadır. Yılan aynı zamanda şifa ve reenkarnasyon ile de ilişkilendirilir.

Yılan ve ejderha sembollerinin sıklıkla birbirlerinin yerine kullanıldığı görülür ve Uzakdoğu’da bu iki sembol arasında hiçbir ayrım
yapılmaz. Yılan sembolizmi birçok farklı değer alabilmektedir; örneğin eril olabildiği gibi dişil de olabilir, ya da kendi kendini yaratabilen
bir varlığa da dönüşebilir. Yok edici bir güç olarak yılan ölümü ve yıkımı temsil eder, periyodik olarak derisini değiştirmesi onun hayatı ve
yeniden dirilişi temsil etmesine neden olmakta, çöreklenmiş yılan olarak ise tezahür sikluslarını temsil etmektedir. Androjen olduğuna
inanılan yılan tüm kendi kendini yaratan tanrıların sembolüdür, o ayrıca dünyanın yaratıcı gücünü temsil eder. Birbirlerinin kuyruğunu
ısıran iki yılan veya ejderha, görünüşte zıt olsalar da düalite realitesindeki herşeyin aslında aynı kaynaktan veya prensipten doğduğunu öne
sürmektedir.
Yılanın yaşamla ve ölümle böyle göze çarpan ve doğal ilişkileri vardır ve çoğu toplumsal tradisyonlarda önemli bir rol oynar. Norveç
mitolojisinde dünyanın etrafına dev bir yılan (Jörmungandr) dolanmıştır; bu yılan denizin sembolüdür ve kadim Mısırlı sureti olan Güneş
Tanrı’nın gemisini alabora etmekle tehdit eden dev Apophis’ten farklıdır.

Asya kökenli felsefi sistemlerde omurgaya dolanmış halde bulunan Kundalini Yılanı uyanmak için gerekli olan ve meditasyonla yükselen
hayati enerjiyi sembolize eder.

Yılanın çarkla olan bağlantısı Ouroboros’un Gnostik sembolünde grafik formda açıklanmıştır; bu aynı zamanda Kuyruğunu Isıran
Yılandır, bu mitsel varlığın yarısı karanlık, yarısı aydınlıktır; ki bu da yılanın siklusun her iki yönünü de yansıttığını net olarak
açıklamaktadır; yani aktif ve pasif, olumlu ve olumsuz, yapıcı ve yıkıcı gibi.

Yılanın, tıpkı kara kurbağadaki gibi başında bir mücevher taşıdığına inanılır; ayrıca hazinelere ve büyülü yüzüklere sahip olduğuna
inanılır.

 Enerji Kanalları "Nadi"


 

Ayman Sozakbayeva tarafından yazıldı.

Kategori: Ayman Sozakbayeva

19
Bizim vücudumuz evrenin bir minyatür kopyasıdır. İnsan bedeninde 72.000 enerji kanalları var. Nadi hayat enerjisi
Prana’nın aktığı kanal sistemidir, Sanskrit dilinde ‘kanal’, ‘tüp’ anlamına gelir. Nadi kelimesi ‘Nad’ kökünden geliyor, anlamı
‘içi boş tüp’, ‘ses’, ‘titreşim’, ‘rezonans’. Ayrıca, ‘hareket’ olarak da tercüme edilir.

Üç ana enerji kanalı vardır: Sol kanalı İDA, sağ kanalı PİNGALA ve merkez kanalı SUSHUMNA. Sushumna kanalının içinde
daha da ince binde bir saç kalınlığında ‘Chitrini’ kanalı var. Bu Chitrini kanalında çakralar bulunur ve onun üzerinden
uyanmış Kundalini enerjisi hareket eder. İda kanalı Sushumna’nın solundadır, Pingala kanalı ise Sushumna’nın sağ
tarafındadır. Mitolojide bu üç ana Nadi, Hindistan’ın üç kutsal nehirlerine tekabül ederler: Ganj (İDA), Yamuna (PİNGALA),
Saraswati (SUSHUMNA).

Sıradan insanlarda Nadi’ler tıkanmıştır. Bir Yogi’nin ise Nadi’lerinin temiz olması önemlidir, çünkü enerjinin engelsiz
akmasına ve sonuçta kurtuluşa (Moksha) ulaşmasına yardımcı olur.

20
 

SOL KANAL ‘İDA NADİ

Sol kanal Sanskrit dilinde ‘İDA NADİ’ Ay kanalı denilir. O Muladhara çakradan başlayıp insan bedeninin sol tarafından geçer.
Agni çakradan, sağ tarafa geçerek süper egoyu oluşturur.

21
Bu kanal bizim arzu enerjimizi taşır. Arzulardan duygularımız oluşur duygular henüz gerçekleşmeyen arzulardır, bu
kanalda geçmişin saklandığını söyleyebiliriz.

Sol Kanalın Kalitesi

Bizim arzularımız eylemin temelidir. Onların hareket güçleri olmadan biz bir şey yapamazdık. Bu kanal sağ sempatik sinir
sistemini besler. Sağ tarafta geleceğimizi oluşturan bilinçli zihin var. Gelecekle ilgili düşünülen ne olursa olsun sağ taraf
üzerinde kaydedilir.

Sol kanalın en önemli kalitesi ruhun ön koşulundan biri, sevinç getirmesidir. Çocuğun yaşadığı sevinci hatırlıyorsunuzdur
veya iki üç yaşlarındaki çocuğu izlemişsinizdir. Gün boyunca fiziksel veya duygusal acılarla karşılaştığı halde, onları hızla
unutur. Ayrıca, ağlarlar sonra sakinleşip, tekrar hızlı şekilde sevinçli hale dönebilirler.

Aslında bu sevinç duygusu hala şimdi de bizim içimizdedir. Ancak bu sevinç hayatta yaşanan duygusal ve fiziksel acılardan
dolayı bloke edilmiş olabilir.

Sol Kanalın Sorunları

Sol kanalın sorunları genellikle pasiflik veya duygusal aşırılık olarak ifade edilir, aynı zamanda öforiden depresyona kadar
götürebilir. Bu dengesizlik ile kendini kontrol etmek kolay değildir ve kötü alışkanlıklardan kurtulmak zordur, en kötü
durumda insan takıntılı ve apatik hale gelebilir.

Ayrıca, sol kanal baş bölgesini besler ve sol kanal bozukluklarında ruhsal bozukluklar, epilepsi ve bunama ortaya çıkabilir.

Sol Kanal Sorunlarının Çözümü

Yoga uygulamaları eski sorunları çözmeye yardımcı olarak, sevinç ile varoluşumuzun temelini kalıcı hale getirir. Yani enerji
kanallarımız temizlenerek tüm çakralarımız ve nadi kanallarımız uyumlu hale gelir. Enerji dengesi için ilk adım kişisel
gelişim yani kendini gerçekleştirmektir.

SAĞ KANAL ‘PİNGALA NADİ’

Sağ kanal Sanskrit dilinde ‘PİNGALA NADİ’ Güneş kanalı denir. O başlangıç olarak Swadhistana chakradan alarak, bedenin
sağ tarafından geçer. Agni çakradan, sol tarafa geçerek egoyu oluşturur.

Bu kanal eylem enerjisini taşır. Bu enerji zihinsel ve fiziksel performansı içermektedir. İnsanda sağ taraf hakim olduğu
zaman, o soğuk ve agresif hale gelir.

22
Sağ Kanalın Kalitesi

Sağ kanal bilinçli, zihinsel ve fiziksel aktivitelerden sorumludur. Sağ kanal saflığı, huzuru, barış, düşüncede netlik ve iyi
karar vermek gibi…

Gelecek hakkındaki tüm düşünceler sağ kanaldadır. Sağ kanalın hırs ve saldırganlık sonucu olan, toplu bilinç üstüne erişimi
vardır.

Sağ Kanalın Sorunları

Sağ tarafın enerjisini çok fazla kullanan bir kişi, sol tarafı zayıf olduğu için sevinç arzusu kaybolur. Aşırı basınç ego tarafına
yükselir ve onun balon gibi şişmesine neden olur ve bu merkez kanalını bloke eder. Böylece, tüm sistem dengesiz hale
gelir. Şişmiş ego bizim algılarımızın kendi duygularını bastırır. Bu şekilde alınan kararlar ve yapılan hareketler ‘gerekli’ ve
‘mantıklı’ bir inançla, diğer insanları bastırırlar. Sağ tarafın aşırı aktif hali kalp hastalıklarına yol açar.

Sağ Kanal Sorunlarının Çözümü

Düzenli yoga pratiği etkin bir şekilde olumsuzlukları ortadan kaldırır ve kanalları normal hale getirir. Meditasyon ve basit
metotlarla çakralar temizlenir ve iç denge enerjiyi yükseğe taşır. Kendinizle çalışarak yenilenmeyi hissedersiniz.

MERKEZ KANAL ‘SUSHUMNA NADİ’

Merkez kanal Sanskrit dilinde ‘SUSHUMNA NADİ’, orta yol olarak adlandırılır. Sushumna Muladhara çakradan başlayıp bin
yapraklı Sahasrara çakraya yükselir. Sushumna geçmiş ve gelecek değil, şimdide enerji kanalıdır.

İnsanda bu kanal parasempatik sinir sistemi olarak ve aktif olarak faaliyet gösterir, yani bilinçli olarak kontrol
edemediğimiz şeyler, kalp atışları, akciğerlerin hava ile dolumu, dolaşım sistemi organlara oksijen taşıması gibi.

Sushumna Nadi’den Kundalini enerjisi geçer, sonra bıngıldak kemiği (Brahmarandhra) bölgesine geçer ve İlahi enerji ile
bağlanır.

Merkez kanalı gelişmiş ise, biz sezgisel olarak doğru hareket ediyoruz ve bizim tüm eylemlerimiz her zaman bizim ve bütün
insanlığın yararına yöneliktir.

Tüm çakraların çalışması dengeli ise, yin ve yang enerjileri de Sushumna kanalında dengelenir. Bu durumda kişinin
elementleri dinamik denge halindedir ve ruhsal, zihinsel ve fiziksel olarak mükemmel durum içerisindedir. Fakat, bazı
çakralar dengesiz halde olup uzun süre bu durumda tutuluyor ise, enerjik bedende enerjinin fazlalığı veya eksikliği olur ve
bu nedenle kişi fiziksel ve ruhsal hastalıklarla karşılaşır.

23
Sushumna bilinç, uyum ve ilahiyat enerjisini temsil eder ve "şimdi" ile sorumludur. Bu yüzden de manevi öğretmenler
geçmiş (ida) ve geleceğe (pingala) sarılmadan, sadece "şimdi" de (sushumna) yani ‘’şimdi ve burada’’ anında olması
gerektiğini vurguluyorlar. Bu, kişinin tam enerjik dengesini koruması durumudur.

Düzenli ve kalıcı hatha yoga pratiği algı organlarında kademeli arıtmaya yol açarak, sonuçta ‘çakra ve nadi’ soyut
kavramından deneyim ile öğrenilir.

                                      

Kadim zamanlardan beri aydınlanmayı hedefleyen sayısız öğreti, yöntemde farklılık gösterseler de,
temelde Kundalini enerjisinin uyarılması ve devindirilmesine yönelik çalışmalar içerir. Kundalini, sembolik olarak
omuriliğin dibinde üç buçuk kez kıvrılmış uyuyan bir yılan şeklinde gösterilir.

Kundalini sözcüğü de, spiral anlamına gelen “kundal” kelimesinden türemiştir ve uyarıldığında bu enerjinin spiral
şeklinde, yılan gibi hareket edip yükseliyor olmasından esinlenmiştir. Çeşitli kaynaklarda tanımlandığı biçimiyle, yaşam
enerjisi bedende üç ana kanal boyunca hareket eder. Sol ve sağ kanallar İda ve Pingala, omurilik boyunca uzanan
üçüncü kanalın Sushumna çevresinde tıpkı bir asa etrafında dolanan iki yılanı içeren modern tıbbın sembolü Kadüste
olduğu gibi spiral şeklinde dolanırlar.

Bu iki kanal, eril (Pingala) ve dişil İda), pozitif ve negatif, sıcak ve soğuk, objektif ve subjektif, dışsal ve içsel gibi
niteliklere tekabül eder. İşte tekâmül, bu kanallardaki enerjilerin dengelenmesi sürecidir. Orta kanal ise aydınlanma
kanalıdır. Üç ana kanal kuyruk sokumunda bir araya gelir. Eğer yaşam enerjisi sol ve sağ kanallardan dengeli olarak bu
noktaya inerse, “Uyuyan Yılan” ı uyandırırlar ve Kundalini orta kanaldan yukarıya doğru yükselir.

24
Kundalini enerjisi yükselirken çakraları aktive eder. Enerji hareketi esnasında çark gibi dönen bu merkezler, Sanskritçe
“çark” kelimesinden türemiş “çakra” kelimesi ile tanımlanırlar. Kundalini yükseldiğinde çakralar boyunca hareketini
sürdürür ve birer birer çakraları aktive eder. Eğer bir çakrada tıkanıklık söz konusuysa, Kundalini’ nin rahat
akamamasından dolayı, o çakraya ilişkin psişik ve fiziksel sistemlerde rahatsızlık baş gösterir.

Yani bir bakıma kişinin arınmışlık seviyesine bağlı olarak Kundalini’ nin hareketiyle belli bir çakraya atfedilen niteliklerin
olumlu veya olumsuz yanları tezahür eder. Bu nedenle Kundalini hareketi kişinin ruhsal sürecinde engel oluşturan ana
unsurları tespit edebilmesi adına çok önemli bir süreçtir.      

                                     
Nadi Sistemi
Nadi‘ler fizik bedendeki nöronlar, yani sinir lifleri gibidir. Eterik bedende Prana’ nın akışını temin eden
kanallardır. “Nadi”, kelime olarak “su kanalı” anlamını taşır. Bu kanalların sayısı, Tantrik öğretiye göre 350 bin civarın-
dadır. İçlerinden on dördü ana kanal sayılır. En önemlileri ise üç tanedir: İda, Pingala ve Sushumna. Sushumna,
omurilik doğrultusundaki esas kanaldır. Bunun üzerinde, az önce bahsettiğimiz ilk altı Çakra yer alır. Sushumna’nın so-
lunda İda kanalı, sağında da Pingala kanalı paralel olarak yükselir. Bu üç kanal için aşağıdaki şekle bakınız.

Şekilde, İda ve Pingala’nın Çakraların etrafında dolanarak yükseldiği görülmektedir. Bu şemanın anatomik bir resim
olmaktan ziyade tasviri olduğunu unutmamak gerekir. Esasında, süptil bedene ait olan bu sistemin teş-
hisi Yoga metoduyla olmaktadır ve çizilen şekle nispetle çok daha karmaşıktır. Burada basite icra ederek bir fikir versin
diye şematik bir şekle sokuldu.

25
Yoga’nın Esasları
Laya-Yoga ve Kundalini-Yoga, insan bedeninin süptil kısımları üzerinde yapılan çalışmalara yöneliktir. Yine bir Hintlinin
söylediği gibi: “İnsan sadece gölgesi olan bir şey değildir.” Hâlbuki akademistler insanı yalnız fizik bedenin
bir sonucu olarak görmeye alıştıklarından, onun “gölgesini” oluşturan tarafını incelemek zorunda
kalmışlardır. Bhagavad-Gita‘ ya göre, insanın benliğini örten üç “elbisesi” vardır: Akıl bedeni, his
bedeni ve fizik bedeni. Bu üç elbiseyi kullanmasını bilen kişi, “babasının” evine dönmeyi becerirmiş, o kitaba göre.

Fizik beden üzerinde bu üçlü ayırımı şu şekilde belirtmek mümkündür:


Karın, göğüs ve kafa. Karın bölgesi karaciğer ile göğüs bölgesi kalp ile kafa bölgesi beyin ile belirlenir. Bu bölgelerin
fizyolojisini bilen kişi, üç bedenin nasıl çalıştığını da benzetme yoluyla anlayabilir. Her üç bölgeyi birbirine bağlayan
da belkemiği olmaktadır. Kafatası içindeki beyin, hipofiz ve pineal bezleri ile birlikte diğer iki
bölgeye omurilik vasıtasıyla hâkim durumdadır. Aralarındaki diyafram ile ayrılmış bulunan göğüs ve karın bölgesi de
karşılıklı olarak birbirini etkileyen bir çalışma şekline sahiptir.

Göğüs bölgesinde akciğerler ve kalp, karın bölgesinde de karaciğer, mide, pankreas, dalak,


bağırsaklar, böbrekler, mesane ve en altta da cinsel organlar bulunur. Bu bölgelerin anatomi ve fizyolo-
26
jisini iyice öğrenmek ve beyin-omurilik sistemini detaylı olarak bilmek, Laya-Yoga ile uğraşacak bir kimse için son
derece önemlidir.

Bütün bu üç bölgeyi birleştiren belkemiği, 33 vertebradan oluşur ve içinden geçen omuriliği korur. Kafatası, bu
belkemiğinin üstüne yerleşmiş olarak, içindeki beyin kompleksini belkemiğindeki omurilikle irtibat kuracak biçimde
muhafaza eder. Bedene dağılan bütün sinirler de bu beyin-omurilik sisteminden çıkmaktadır. 33 kemikten oluşan
belkemiğine karşın, kafatası 22 kemikten ibarettir.

Göğüs bölgesinde, akciğerler nefes ile kalp kan ile ilgili faaliyeti yürütür. Karın bölgesinde ise, sindirim ve boşaltım işleri
yapılmaktadır. Nefes ile alınan Prana’ nın kana intikali göğüs bölgesinde meydana gelir ve bunun neticesi de karın
bölgesinde ortaya çıkar.

Prana, canlıyı cansızdan ayıran hayat prensibidir veya hayat nefesidir. Kelimenin kökü
“an” (teneffüs etmek) olarak beş şekilde ortaya çıkar: Prana, ağız ve burun yoluyla teneffüs. Apana, alınan nefesin
aşağıya inişi. Samana, nefesin göbek merkezi etrafında dolanışı.

Udana, gırtlaktan yükselerek başa çıkışı. Vyana, oradan bütün vücuda yayılışı. Bu nefes kavramını Semitik tariflerde
de sık sık görmek mümkündür: Adem’ in burnundan üflenen hayat nefesi gibi.

İnsanın üç bedenden oluştuğu düşünülmüştür: Karana-sarira, mental beden. Linga-sarira, astral beden. Jiva-


sarira, et beden. Bu üç beden veya form, ait oldukları mental,  astral ve fizik ortamlara uyum gösterecek özelliktedir.
Mental bedenin ötesinde daha süptil bedenler de vardır. Astral beden ile fizik beden arasında da Prana‘ nın işleyişini
mümkün kılan bir eterik beden bulunmaktadır.

27
Bu kanallarda akan şey Prana, yani hayat enerjisidir. Prana’ yı kontrol edebilmek
için teneffüse hâkim olmak gerekir. Fakat nefes yoluyla alınan şey Prana
değildir. Nefes yoluyla ancak havayı ciğerlerimize çekeriz ve veririz. Bu havanın
kafatası içindeki boşluklarda yarattığı sirkülasyon, Prana’ nın Agneya Çakrasında iki
unsura ayrılmasını ve nefesin içeriye çekilmesi de Prana’ nın iki nadi vasıtasıyla
aşağıya inmesini sağlamaktadır. Kısaca, nefes alıp vererek Prana’ nın süptil bedene
intikalini temin etmiş oluruz. Yoksa teneffüs yoluyla içimize Prana girmez, giren şey
sadece havadır. Bu olayı bir çeşit indüksiyon olarak düşünmek mümkündür.
Böylelikle, İda ve Pingala kanallarında dengesiz olarak Muladhara Çakrasına kadar gelir. Bu geliş esnasında diğer
Çakraların içinden geçerken, Çakraların ilgili olduğu özellikler çok az uyarılır ve kişi bu uyarının cinsine göre fizik
bedeninde bir değişiklik ve hissi dengesinde bir dalgalanma duyar.

Hissi şokların sayısı arttıkça, Çakralar büsbütün çalışamaz olur ve Nadiler’ de daralmalar meydana gelir. Bunun sonunda,
Prana’ nın akışı bazı bölgelerde tıkanır ve süptil bedenin o kısımları enerjiden yoksun kalır veya biriken enerji istenmedik
yerlerde yoğunlaşır. Bu dengesiz hâl derhal fizik bedene intikal ederek çeşitli ruhsal ve bedensel hastalıkların ortaya
çıkmasını sağlar. Aynı biçimde, fizik bedene giren zararlı bir madde, kimyasal veya fiziksel yoldan tahribat meydana
getirerek, bir çeşit feed-back oluşur ve Çakralar arızalanır.

Yoga tatbikatının ilk iki aşamasını başarabilen bir kimse, önce kendisine bir Asana seçer.
Asana, fizik bedenin hangi şekilde duracağını gösterir. Bu duruşta dikkat edilecek nokta, Çakraların durumudur. En
elverişlisi, Muladhara Çakrasının yere tam olarak temas etmesini sağlayıp, diğerlerinin dikey bir şekilde sıralanmasını
temin etmektir. Bunun için perine bölgesi, yâni leğen kemiğinin ön iki ucu ile kuyruk sokumu arasında kalan üçgen bölge
yere tam olarak temas eder. Sonra, bağdaş kurma şeklinde, sol ayak topuğu sağ kasığa, sağ ayak topuğu sol kasığa
yerleştirilir.

Bu sayede, Muladhara’dan aşağı inen Nadi’ler kapalı bir devre oluşturur. Dik durmak suretiyle de Sushumna’ nın serbest
çalışması temin edilir. Bağdaş kurmak şart değildir. Mühim olan, aşağı Nadi’ lerin açılan uçları Muladhara’ ya değmiş
olsun. Kolların durumu da seçilen Mudra’ ya göre belirlenir. Mudra, ellerin almış olduğu şekildir.

Asana’ yı sağladıktan sonra, Pranayama’ ya geçilir. Pranayama, nefes alıp vermeyi ritmik bir hale getirip Prana’ yı
kontrol etmeye yarar. İda ve Pingala kanallarında Prana’ nın akışı düzenli bir hale geldikten sonra, sıra Kundalini’ nin
uyarılmasına gelir.

Agneya Çakra Sirkülasyonu 

28
Asana ve Pranayama devam ederken, Yogi aldığı nefesi tutma süresini diğerlerine oranla gitgide uzatır. Bu işlem,
Prana’nın Muladhara üzerinde birikmesine ve bu çakranın tabanında iki ayrı kanaldan gelerek yoğunlaşmasına sebep
olur. Bu birikim arttıkça, Yogi Kundalini’ nin kıpırdadığını hisseder. Bu safhada Pratyahara aşaması uygulanır. Yani dış
dünya ile bütün irtibat kesilir ve Agneya Çakrasında İda ve Pingala kanallarına giren Prana’ nın eşit ölçüde olması temin
edilir. Agneya Çakra sirkülasyonu bunu sağlar. Eşit ölçüde iki kanaldan aşağıya inen Prana, Apana karakterine bürü-
nerek Muladhara Çakrasının tabanında karşılaşır ve bu kinetiğin yarattığı potansiyel, Kundalini‘ nin uyanmasına
sebep olur.

Kundalini’ nin uyanması, bir çeşit zincirleme atomik reaksiyon


tarzındadır. Kontrol altında tutulmazsa, süptil bedene büyük zarar verir. Kontrol edildiği takdirde, Sushumna’ nın alt
ucundaki engelleri aşarak, Çakralara doğru yükselir. Bu engelleri iptidai insanın değer yargıları olarak niteleyebiliriz. Değer
yargıları şuuraltı baskıları ile uyumsuzluk yaratıyorsa, Sushumna’ nın alt ucu tıkalı sayılır. Bu durumda, uyarılan Kundalini
rastgele bir çıkış noktası yaratarak süptil bir patlamaya yol açar. Bunun en belirgin neticesi de ya bir organın bozulması,
ya da hissi bir bunalımın ortaya çıkmasıdır.

Pratyahara, bu iç dengesini temin etme aşamasıdır. Değer yargıları ile dürtüleri arasında denge kuramayan kişi bunu
yapamaz. Eğer bu denge kurulmuşsa, Kundalini’ yi kontrol altına almak mümkündür. Yogi bu anda nefesini en azına indirir
ve adeta nefes borusunu tıkamışçasına tam bir sükûnet içinde Savasana duruşuna geçer. Savasana, ceset gibi
olmaktır. Nabız ve nefes duyulmayacak kadar azalmıştır, beden ısısı düşer. Bu durumda Yogi, Darana aşamasına geçer
29
ve bütün zihni durulmuş bir halde dikkatini Kundalini üzerinde toplar. Sonra, Diana aşamasında Kundalini enerjisini
belirli bir Çakrasında yoğunlaştırarak Samadi halinde kalır. Samadi halinde, Kundalini enerjisi o Çakrada belirli bir
operasyonu gerçekleştirmek için bir çeşit yakıt vazifesi görmektedir. Bu operasyonu idare eden şey, Yogi’ nin o anki üstün
şuurudur.

Kundalini’ nin ilerleyişini ani bir sıcaklık dalgasının belkemiği boyunca


yükselmesi şeklinde hissetmek mümkündür. Bu sıcaklık yükseldikçe, isabet eden Çakranın özelliklerinde bir
“aydınlanma” olur. Süreyi uzatmak, Yogi’ nin kabiliyetine bağlıdır. Bir müddet sonra, tekrardan hızla geriye kaçar ve
yuvasına gizlenir. Bu işlemi Sahasrara Çakrasına kadar ilerletebilen Yogi, asıl Samadi haline girer. Fakat bu durumu
yaratmak çok zordur ve nadir kişilerde ancak görülmüştür.

Kundalini’yi uyararak birçok Siddhi’ lere sahip olmak mümkündür. Bu Siddhi2 ler, Yogi’ nin sahip olduğu kudretlerdir.
Tamamen bu alanda çalışan Yogi’ lere Siddha, yani majisyen derler. Patanjali der ki: “Bu majik güçlere sahip olmak
için kişi ya eski hayatlarında yetenek kazanmış olmalı, ya bazı kimyevi maddeleri kullanmalı, ya bazı mantraları tatbik
etmeli, ya inzivaya çekilip ibadete dalmalı, yahut da Raja-Yoga usulüne göre meditasyon yapmalıdır.” Bunlara
ilaveten, bir kısım Tantrika‘ ların (Vama-kara) ritüellerini de majik güçler sağlayan metodlar arasında sayabiliriz.

Son olarak, Mantra konusuna da temas etmemiz gerekir. Mantra: Mananat Trayete’ nin


kısaltmasıdır. Zikir manasına gelir. Mantra, bir veya birkaç heceden oluşan ses tarzında ortaya çıkar ve üçe ayrılır;

Baikhari – Yüksek ses – Sakinleştirir (Herkesle senkron sağlanmalı)


Upanshu – Fısıldama   – Enerji verir
Manasik – İçten ses – Uyanış olur   (Bilincimiz etkilenir)
Sesler de elli Sanskrit harfine ait titreşimlerdir. Mantralar belirli bir usule göre kullanılır. Bütün bu özellikler ve diğer
karakterler, sembollerle bezenmiş Yantra’ lar halinde, Yogi’ler tarafından kullanılmaktadır. Yantra, belirli bir formüle
göre hazırlanmış ve çeşitli sembollerden oluşan diagramlara denir.

30
Gayatri Yantra
Örnek:
Gayatri Mantra                                                  
OM BHUR BHUVA SWAHA
OM TAT SAVİTUR VARENYAM
BHARGO DEVASYA DHEEMAHİ
DHİYO YO NAHA PRACHODAYAT

Mantra, belirli bir formüle göre tanzim edilmiş kelimelerin veya hecelerin telaffuz ediliş şekline denir. Belirli bir gücün
ses ile ifadesi Mantra, yazı ile ifadesi de Yantra olur.

Bizim vücudumuz evrenin bir minyatür kopyasıdır. İnsan bedeninde 72.000 enerji kanalları var. Nadi hayat enerjisi
Prana’nın aktığı kanal sistemidir, Sanskrit dilinde ‘kanal’, ‘tüp’ anlamına gelir. Nadi kelimesi ‘Nad’ kökünden geliyor,
anlamı ‘içi boş tüp’, ‘ses’, ‘titreşim’, ‘rezonans’. Ayrıca, ‘hareket’ olarak da tercüme edilir.
Üç ana enerji kanalı vardır:
Sol kanalı İDA,
31
sağ kanalı PİNGALA ve
merkez kanalı SUSHUMNA.
Sushumna kanalının içinde daha da ince binde bir saç kalınlığında ‘Chitrini’ kanalı var. Bu Chitrini kanalında çakralar
bulunur ve onun üzerinden uyanmış Kundalini enerjisi hareket eder. İda kanalı Sushumna’nın solundadır, Pingala kanalı
ise Sushumna’nın sağ tarafındadır. Mitolojide bu üç ana Nadi, Hindistan’ın üç kutsal nehirlerine tekabül ederler: Ganj
(İDA), Yamuna (PİNGALA), Saraswati (SUSHUMNA). Sıradan insanlarda Nadi’ler tıkanmıştır. Bir Yogi’nin ise
Nadi’lerinin temiz olması önemlidir, çünkü enerjinin engelsiz akmasına ve sonuçta kurtuluşa (Moksha) ulaşmasına yardımcı
olur.

1- Sol kanal Sanskrit dilinde ‘İDA NADİ’ Ay kanalı denilir. O Muladhara çakradan başlayıp insan bedeninin sol tarafından
geçer. Agni çakradan, sağ tarafa geçerek süper egoyu oluşturur.Bu kanal bizim arzu enerjimizi taşır. Arzulardan duygularımız
oluşur duygular henüz gerçekleşmeyen arzulardır, bu kanalda geçmişin saklandığını söyleyebiliriz.
2- Sol Kanalın Kalitesi
Bizim arzularımız eylemin temelidir. Onların hareket güçleri olmadan biz bir şey yapamazdık. Bu kanal sağ sempatik sinir
sistemini besler. Sağ tarafta geleceğimizi oluşturan bilinçli zihin var. Gelecekle ilgili düşünülen ne olursa olsun sağ taraf
üzerinde kaydedilir.Sol kanalın en önemli kalitesi ruhun ön koşulundan biri, sevinç getirmesidir. Çocuğun yaşadığı sevinci
hatırlıyorsunuzdur veya iki üç yaşlarındaki çocuğu izlemişsinizdir. Gün boyunca fiziksel veya duygusal acılarla karşılaştığı
halde, onları hızla unutur. Ayrıca, ağlarlar sonra sakinleşip, tekrar hızlı şekilde sevinçli hale dönebilirler.Aslında bu sevinç
duygusu hala şimdi de bizim içimizdedir. Ancak bu sevinç hayatta yaşanan duygusal ve fiziksel acılardan dolayı bloke edilmiş
olabilir.

3-Sol Kanalın Sorunları


Sol kanalın sorunları genellikle pasiflik veya duygusal aşırılık olarak ifade edilir, aynı zamanda öforiden depresyona kadar
götürebilir. Bu dengesizlik ile kendini kontrol etmek kolay değildir ve kötü alışkanlıklardan kurtulmak zordur, en kötü durumda
insan takıntılı ve apatik hale gelebilir.Ayrıca, sol kanal baş bölgesini besler ve sol kanal bozukluklarında ruhsal bozukluklar,
epilepsi ve bunama ortaya çıkabilir.
. 4- Sol Kanal Sorunlarının Çözümü
Yoga uygulamaları eski sorunları çözmeye yardımcı olarak, sevinç ile varoluşumuzun temelini kalıcı hale getirir. Yani enerji
kanallarımız temizlenerek tüm çakralarımız ve nadi kanallarımız uyumlu hale gelir. Enerji dengesi için ilk adım kişisel gelişim
yani kendini gerçekleştirmektir.
5- Sağ kanal Sanskrit dilinde ‘PİNGALA NADİ’ Güneş kanalı denir. O başlangıç olarak Swadhistana chakradan alarak, bedenin
sağ tarafından geçer. Agni çakradan, sol tarafa geçerek egoyu oluşturur.Bu kanal eylem enerjisini taşır. Bu enerji zihinsel ve
fiziksel performansı içermektedir. İnsanda sağ taraf hakim olduğu zaman, o soğuk ve agresif hale gelir
6- Sağ Kanalın Kalitesi
Sağ kanal bilinçli, zihinsel ve fiziksel aktivitelerden sorumludur. Sağ kanal saflığı, huzuru, barış, düşüncede netlik ve iyi karar
vermek gibi… Gelecek hakkındaki tüm düşünceler sağ kanaldadır. Sağ kanalın hırs ve saldırganlık sonucu olan, toplu bilinç
üstüne erişimi vardır
7- Sağ Kanalın Sorunları
Sağ tarafın enerjisini çok fazla kullanan bir kişi, sol tarafı zayıf olduğu için sevinç arzusu kaybolur. Aşırı basınç ego tarafına
yükselir ve onun balon gibi şişmesine neden olur ve bu merkez kanalını bloke eder. Böylece, tüm sistem dengesiz hale gelir.
Şişmiş ego bizim algılarımızın kendi duygularını bastırır. Bu şekilde alınan kararlar ve yapılan hareketler ‘gerekli’ ve ‘mantıklı’
bir inançla, diğer insanları bastırırlar. Sağ tarafın aşırı aktif hali kalp hastalıklarına yol açar.
8-Sağ Kanal Sorunlarının Çözümü
Düzenli yoga pratiği etkin bir şekilde olumsuzlukları ortadan kaldırır ve kanalları normal hale getirir. Meditasyon ve basit
metotlarla çakralar temizlenir ve iç denge enerjiyi yükseğe taşır. Kendinizle çalışarak yenilenmeyi hissedersiniz.
9- Merkez kanal Sanskrit dilinde ‘SUSHUMNA NADİ’, orta yol olarak adlandırılır. Sushumna Muladhara çakradan başlayıp bin
yapraklı Sahasrara çakraya yükselir. Sushumna geçmiş ve gelecek değil, şimdide enerji kanalıdır.
İnsanda bu kanal parasempatik sinir sistemi olarak ve aktif olarak faaliyet gösterir, yani bilinçli olarak kontrol edemediğimiz
şeyler, kalp atışları, akciğerlerin hava ile dolumu, dolaşım sistemi organlara oksijen taşıması gibi.
Sushumna Nadi’den Kundalini enerjisi geçer, sonra bıngıldak kemiği (Brahmarandhra) bölgesine geçer ve İlahi enerji ile
bağlanır.
Merkez kanalı gelişmiş ise, biz sezgisel olarak doğru hareket ediyoruz ve bizim tüm eylemlerimiz her zaman bizim ve bütün
insanlığın yararına yöneliktir.
Tüm çakraların çalışması dengeli ise, yin ve yang enerjileri de Sushumna kanalında dengelenir. Bu durumda kişinin elementleri
dinamik denge halindedir ve ruhsal, zihinsel ve fiziksel olarak mükemmel durum içerisindedir. Fakat, bazı çakralar dengesiz
32
halde olup uzun süre bu durumda tutuluyor ise, enerjik bedende enerjinin fazlalığı veya eksikliği olur ve bu nedenle kişi fiziksel
ve ruhsal hastalıklarla karşılaşır.
Sushumna bilinç, uyum ve ilahiyat enerjisini temsil eder ve "şimdi" ile sorumludur. Bu yüzden de manevi öğretmenler geçmiş
(ida) ve geleceğe (pingala) sarılmadan, sadece "şimdi" de (sushumna) yani ‘’şimdi ve burada’’ anında olması gerektiğini
vurguluyorlar. Bu, kişinin tam enerjik dengesini koruması durumudur.
1h
Mandala
Mandala, içinde resim ve tasvir bulundurmasıyla, Yantra’ dan farklıdır. Bu ses Yogi tarafından çıkarıldığında, Mantra’
nın ilgili olduğu güç, operatif anlamda kullanılıyor demektir. Bir ağaca sahip olmak isterseniz, o ağacın tohumunu toprağa
ekmeniz gerekir. Eğer bir güce sahip olmak istiyorsanız, o gücün tohumu olan Mantra’ yı kullanırsınız. Ekilecek toprak,
insanın kendisidir veya kâinatın kendisidir. Hangi tohumun nereye ekileceğini bilmek lâzım. Nasıl ekileceğini de, niçin
ekileceğini de.

Esma-ül-hüsnâ
İslâmî gayb ilmi ile uğraşanların kullandıkları “Esma-ül-hüsnâ” için geçerli olan kanunlar aynen burada da vardır. Bunları
bilmedikçe, rastgele bir hece seçip tekrarlamanın hiçbir anlamı olmaz. “Meditasyon yapıyoruz,” diyenlerin çoğu bazı
Mantra’ ları tekrarlarlar. Meselâ, “Om” (veya “Aum”) hecesinin (bija-mantra) nerede, niçin ve nasıl kullandığını
bilmeyen birisi isterse yüz bin defa tekrarlasın, hiçbir netice alamaz.

Mantra’ lar genellikle Mudra’ larla birlikte belirli bir Asana seçilerek yapılan Nyasa ritlerinde kullanılır. Mudra’ lar,
ellerin almış olduğu biçimi belirler. Yapılacak çalışmaya göre gerekli duruşu (asana) tespit eden Yogi, ellerinden çıkan
tesirleri kullanılır hale getirmek için, Nadi’ lerin özelliğine göre bir sembolü eliyle tespit eder. Bu durumda kullanılacak
parmak, bedenin ilgili bölgesine temas ettirilir ve Mantra telaffuz edilir.

Nyasa ritleri, herhangi bir cismi veya bedeni veya bir organı belirli bir güçle şarj etmek veya parazit tesirleri temizlemek
için yapılır. Nefes kontrolü nasıl Prana’ yı kontrol etmeye yarıyorsa, Mantra’ nın telaffuzu da ilgili gücün maksatlı olarak
kullanılmasına yaramaktadır. Asana ve Mudra’ lar, yani bedenin ve ellerin almış olduğu şekil, gerek Prana’ nın gerekse o
gücün kolaylıkla iletilmesini temin etmek içindir.

Derlenmiştir

M. Halûk AKÇAM’ a ait çizimler tarafımdan tekrar düzenlenmiştir.


33
Kaynak: Ruh ve Madde dergisi, sayı 241-254

Resim Düzenleme: Çiğdem Sarıgül

Yunan Mitlerine göre, Apollon’un oğlu Asklepios şifa tanrısıydı. Bilgeliği ve becerilerinin eşi benzeri yoktu.
Hatta ölüm ve yaşamın sırrını bile çözdüğü söyleniyordu. Antik Yunan’da Asklepios’a ait şifa tapınakları, ilksel
sarmalın farkındaydı ve bunu Asklepios’un asası ile sembolize ediyorlardı.

Hipokrat tıbbın babası olarak anılmaktadır. Bugün bile tıp etiğinin dayandığı yeminde adı geçen kişinin,
eğitimini Asklepios’a ait tapınaklardan birinde aldığı söylenmektedir. Günümüzde evrimsel enerjimizi
simgeleyen bu sembol Amerikan Sağlık Örgütü’nün ve dünyadaki tüm sağlık kurumlarının logosu olarak
kullanılmaktadır.

 Asklepios

34

 Amerikan Sağlık Örgütü Logosu

Yılan ve kuş sembolleri insan doğasının ikiliğini temsil eder

Yılan, Batı ve doğu ezoterizminde her dinde yaşamsal kudreti, yaşamsal değişimi, devri daim’i sembolize eder. Daha çok Mısır, Babil, Yunan
ve Hint uygarlıklarında kullanılmıştır. Son derece kompleks ve evrensel bir semboldür. Yılanlar yaşamın ilkbaharlarının, ölümsüzlüğün ve
aynı zamanda ruhun kayıp hazine ile sembolize edilen yüksek zenginliklerinin koruyucularıdırlar. Yılan bilgidir, güçtür, uyanıklılıktır,
süptilliktir ve aynı zamanda kurnazlıktır; karanlık, kötülük, yozlaşma ve baştan çıkarıcılıktır. Hem ayla hem de güneşle ilişkilidir, hem
hayat, hem de ölümdür, hem ışık hem karanlık, iyi ve kötü, bilgelik ve kör tutku, şifa ve zehir, koruyucu ve yok edici; hem ruhsal hem de
fiziksel olarak yeniden doğumdur. Yılan güneştir, ama aynı zamanda da dünyasaldır, eşeylidir, ölümle ilgilidir, her düzeydeki gücün
tezahürüdür, hem maddi hem de ruhsal olan tüm potansiyellerin kaynağıdır; ayrıca ölüm ve yaşam sembolleriyle de yakından
ilişkilendirilir. Yeraltında yaşayan yılan yer altı dünyasıyla ilişkilidir ve ölülerin sahip olduğu sihirli güçlere, her şeyi bilişlerine o da sahip
olabilmektedir.

Yılan, son derece farklı simgelerle ilişkilendirilebilen bir semboldür. Pek çok kadim uygarlıkta yılan ölüler diyarını, ölüler ülkesini simgeler;
bunun nedeni ise, hayatının büyük çoğunluğunu saklanmakla geçirmesi, dünya yüzeyinin altındaki oyuklarda yaşaması ve aynı zamanda da
derisinin dökülerek yenilenmesidir. Yılan, ayakları olmadığı halde fazla çaba göstermeksizin hareket eder, tıpkı bir kuş gibi yumurtadan
çıkar ve zehirli ısırığıyla genellikle öldürücü de olur.

Görünür olan yılan, geçici bir ‘Büyük Görünmez Ruh’un, tüm doğal güçlerin ve ‘Hayat Ruhu’nun ya da ‘Prensibin Üstadı’nın dünyevi bir
tezahürüdür. O, erken kozmogonilerde bulunan ve sonradan daha psikolojik ve daha ruhsal yorumlara yolu açan tanrıdır. ‘Yılanlar ya da
ejderhalar eşiklerin, mabetlerin, hazinelerin, ezoterik bilginin ve tüm ay tanrıçalarının koruyucularıdır.’ Onlar, fırtınaları yaratanlardır,
suların güçlerinin yöneticileridir, suları kuşatanlardır ve hem suları sınırlayanlar, hem de su getirenlerdir. Ölümün sularını geçen ölülerin
tüm büyülerinde onlardan yardım istenir.

Yılan doğurgan bir eril güçtür, tüm kadınların eşidir, bir yılanın varlığı hemen hemen evrensel olarak gebelikle özdeşleştirilir. Tüm dişil
tanrıçalara ve Meryem Ana’ya eşlik eder ve genellikle onların etrafında dolanırken ya da ellerinde onu tutar şekilde tasvir edilir. Yılan
burada aynı zamanda gizli, gizemli ve sezgisel olanın dişil karakteristiklerini taşımaktadır. Aniden ortaya çıkışını ve ortadan kayboluşunu
önceden tahmin etmek imkansızdır.
35
Tradisyonlar yılanın negatif rolünü vurgulamaya daha çok meyillidir dolayısıyla da yılan öldüren hayvanların pozitif bağlantıları olduğu
düşünülür (örneğin kartal, leylek, şahin gibi). Bununla beraber, eski mitsel sistemler yılanın dünyayla ve yer altı dünyasıyla olan
ilişkilerinden ötürü onun gizemli ve pozitif yanlarını kapsamaktadır. Yılan aynı zamanda şifa ve reenkarnasyon ile de ilişkilendirilir.

Yılan ve ejderha sembollerinin sıklıkla birbirlerinin yerine kullanıldığı görülür ve Uzakdoğu’da bu iki sembol arasında hiçbir ayrım
yapılmaz. Yılan sembolizmi birçok farklı değer alabilmektedir; örneğin eril olabildiği gibi dişil de olabilir, ya da kendi kendini yaratabilen
bir varlığa da dönüşebilir. Yok edici bir güç olarak yılan ölümü ve yıkımı temsil eder, periyodik olarak derisini değiştirmesi onun hayatı ve
yeniden dirilişi temsil etmesine neden olmakta, çöreklenmiş yılan olarak ise tezahür sikluslarını temsil etmektedir. Androjen olduğuna
inanılan yılan tüm kendi kendini yaratan tanrıların sembolüdür, o ayrıca dünyanın yaratıcı gücünü temsil eder. Birbirlerinin kuyruğunu
ısıran iki yılan veya ejderha, görünüşte zıt olsalar da düalite realitesindeki herşeyin aslında aynı kaynaktan veya prensipten doğduğunu öne
sürmektedir.

Mısır hiyerogliflerinde yılan ve kuş, insan doğasının ikiliğini veya kutupluluğunu temsil eder. Başı aşağıya
dönük yılan, sarmal dünyanın evrimsel enerjisini; başı yukarıya dönük kuş ise, güneşe, ışığa veya tek noktaya
odaklı uyanmış bilinci sembolize eder ve Akaşa’nın boşluğuna yönelmiştir.

Firavunlar ve tanrılar, uyanmış enerji ile betimlenir. Bu uyanmış enerji sayesinde Kundalini yılanı, omurgadan
yukarı doğru ilerler ve iki gözün arasındaki Altıncı (Ajna) Çakra’dan yani Üçüncü Göz’den dışarı çıkar. Bu
tasvire Horus’un Gözü denmiştir.

Hint geleneklerindeki bindi, ruhun ilahi olanla bağlantısı olan Üçüncü Göz’ün de temsilcisidir. Kral
Tutankamon’un maskesi, yılan ve kuş motiflerinin bir arada gözlenebileceği klasik bir örnektir.

 Horos’un Gözü

36
 Kral Tutankamon’un Maskesi

Maya ve Aztek gelenekleri, yılan ve kuş motifini bir tanrıda birleştirmiştir: Quetzalcoatl veya Kukulkan. Kuş
tüylü yılan tanrı, uyanmış bilinci veya uyanmış Kundalini’yi temsil eder.

Yılan ve kuş sembolleri Hristiyanlık’ta da bulunmaktadır. Gerçek anlamları daha derinlere gömülü olabilir ama
yine de diğer antik medeniyetlerle aynı anlamı taşır. Hristiyanlık’ta kuş veya güvercin İsa’nın başının üzerinde
görülür. Kundalini’yi ya da Hristiyanların isimlendirmesi ile Kutsal Ruh’u temsil eder. Bunun nedeni İsa’nın
Altıncı Çakra’ya ve onun ötesine yükselmiş olmasıdır.

Hem İsa hem de Buda dünyevi doyumsuzluğa sırt çevirmişlerdir

John 3:1-2’de şöyle der: ”Musa’nın yabanda yaşayan yılanı tutup havaya kaldırdığı gibi, insanoğlu da yukarıya
kaldırılmalıdır.” İsa ve Musa, içlerindeki Kundalini enerjisini uyandırarak insanın doymak bilmez arzularını
37
harekete geçiren bilinçsiz sürüngen güçlerden uyanmışlardır. İsa’nın kırk gün kırk geceyi çölde geçirdiği ve bu
süre boyunca ”Şeytan” tarafından baştan çıkarıldığı söylenir. Benzer şekilde Buda, aydınlanmaya ulaşmak için
oturduğu Bodhi veya bilgelik ağacının altında “Mara” tarafından baştan çıkarılmıştır. Hem İsa hem de Buda,
duyusal hazların cazibesine ve dünyevi doyumsuzluğa sırt çevirmek zorunda kalmışlardır. Hikâyelerin ikisinde
de Şeytan, insanın bağımlı olduğu dünyevi şeylerin kişileştirilmiş halidir.

Adem ile Havva’nın hikâyesini Hint ve Mısır geleneklerinin ışığında okursak, hayat ağacını koruyan yılanın
Kundalini olduğunu görürüz. Elma, bizi içsel dünyanın bilgisine, içimizdeki bilgi ağacına odaklanmaktan
alıkoyan, dışımızdaki duyusal dünyanın cazibesini ve baştan çıkarıcılığını sembolize eder.

Ağaç, basitçe, içimizdeki enerji meridyenlerinin, yani Nadilerin ağ örgüsüdür- ki bu gerçek anlamda,
vücudumuzu baştan aşağıya ağaç benzeri yapılarla kaplar.

Enerji Kanalları (Nadiler)

Yılan ve ejderha sembolleri içsel enerjiyi temsil eder

Dışsal zevklere doğru yaptığımız egosal arayışımızda, içsel dünyadan gelecek bilgilere kendimizi kapattık.
Akaşa ve bilginin kaynağı ile aramızdaki bağları koparttık. Ejderhaların anlatıldığı dünyadaki tarihsel mitlerin
çoğu, içlerinde gömülü oldukları kültürlerin içsel enerjilerine dair yapılmış benzetmeler olarak okunabilir.
Ejderha Çin’de hâlâ mutluluğu temsil eden kutsal bir semboldür. Tıpkı evrimsel enerjilerini uyandırmış olan
Mısır Firavularının ve antik Çin İmparatorlarının kanatlı yılan veya ejderha ile temsil edilmeleri gibi.

Çin İmparatoru’nun kraliyet totemi, İda ve Pingala arasındaki dengeye benzer bir dengeyi gösterir. Taoizm’de
Üst Dantien, epifiz merkezimizi ifade eder; bu bölgenin harekete geçirilmesi Ying ve Yang, İda ve Pingala
dengesi ile deneyimlenebilir.
38

Epifiz bezi ışığı algılayabilir

Doğada çok çeşitli ışık algılama mekanizmaları vardır. Örneğin, deniz kestanesi büyük tek bir göz gibi hareket
eden dikenli bedeniyle gerçekten de görebilir. Deniz kestaneleri, dikenlerine çarpan ışığı algılar ve çevreleri
hakkında bir fıkir edinebilmek için bu ışıkların yoğunluklarını karşılaştırır. Yeşil iguanaların ve diğer
sürüngenlerin başlarının tepesinde parietal bir göz veya epifiz bezi bulunur ve bunu kanatlı yırtıcıları fark
edebilmek için kullanırlar.

Deniz kestanesi

İnsandaki epifiz bezi, uyuma ve uyanma döngüsünü düzenlemeye yardımcı olan küçük bir endokrin bezidir.
Kafanın içinde derinlere gömülü olsa da epifız bezi ışığa duyarlıdır. Filozof Descartes, epifiz bezi bölgesinin
veya Üçüncü Göz’ün, bilinç ve madde arasındaki arayüz olduğunu ifade etmiştir.

İnsan vücudundaki neredeyse her şey simetriktir. İki göz, iki kulak, iki burun deliği, hatta beyinde bile birbirinin
simetriği olan iki ayrı lob vardır. Fakat beyinde, ayna simetriği alınmamış olan bir bölüm de mevcuttur. Burası,
epifiz bezi bölgesi ve onu çevreleyen enerjik merkezdir.

39
Epifiz bezi merkezi

DMT, epifiz bezi tarafından doğal olarak salgılanır

Fiziksel bir düzeyde, DMT gibi kendine has moleküller, epifiz bezi tarafından doğal olarak salgılanır. Ayrıca
DMT, ölüm ve doğum anında da vücutta doğal olarak salgılanır ve kelimenin tam anlamıyla, yaşayanlar ve
ölüler dünyası arasında eşsiz bir köprü görevi görür. Derin meditasyon ve Samadhi halindeyken veya enteojen
kullanımı yoluyla da DMT doğal olarak üretilir. Örneğin, Güney Amerika’daki şamanik geleneklerde, iç ve dış
dünya arasındaki perdenin kaldırılması için Ayahuasca bitkisi kullanılır. Ayahuasca bitkisi yapısında bulunan
bileşenler nedeni ile epifiz bezini güçlü şekilde uyarır ve DMT salgılamasını tetikler.

Epifız (pineal) sözcüğü, kozalak (pine-cone) ile aynı köke sahiptir. Zira epifiz bezine bakıldığında, kozalak
yapraklarının sarmal dizilimine benzeyen bir örüntü görülür. Yaşam çiçeği olarak da bilinen bu örüntüye,
aydınlanmış veya uyanmış varlıkları betimleyen antik sanat eserlerinde sıkça rastlanır. Kutsal sanat eserlerinde
görülen kozalak imajı, uyanmış Üçüncü Göz’ü, evrimsel enerjinin akışını yönlendiren tek noktaya odaklı bilinci
temsil eder. Kozalak; Sushumna yani ana enerji kanalı, Ajna Çakra’ya ve ötesine yükseldikçe aktive olan
çakraların çiçeklenmesini temsil eder.

Kozalak sembolü yüzyıllar boyunca uyanmış bilinci temsil etmiştir:Yunan mitolojisine göre; Dionysos’a
tapınanlar, kozalak süslü bir değnek veya etrafı sarmaşık ile sarmalanmış ve tepesinde kozalak olan dev bir asa
taşırlardı. Bu da Dionysos’a ait enerjinin veya Kundalini’nin omurgadan yukarı doğru, Altıncı Çakra’daki epifız
denilen kozalaksı beze yaptığı yolculuğu temsil eder.

40
Vatikan’ın orta yerinde, İsa’nın veya Meryem’in dev bir heykelini görmeyi bekleriz; ne var ki orada bizi
bekleyen şey, dev bir kozalak heykelidir. Bu da bizlere, Hristiyanlık tarihinde çakralara veya Kundalini’ye dair
bilgilerin var olmuş olabileceğini, fakat herhangi bir sebepten bu bilgilerin geniş kitlelere yayılmasının
engellendiğini gösterir. Resmi kilisenin açıklamasına göre; kozalak, yenilenmenin ve yeniden doğmanın
sembolüdür ve İsa’nın içindeki yeni hayatı temsil eder.

13’üncü yüzyıl filozofu Meister Eckhart şöyle demiştir: “Tanrı’yı gördüğüm göz ile Tanrı’nın beni gördüğü göz
birdir ve aynıdır.” Kral James İncili’nde İsa şöyle demiştir: ”Bedenin ışığı gözdür; eğer gözün bir olursa, bütün
bedenin ışıkla dolar.” Buda ise ”İnsan vücudu bir gözdür” demiştir.

41
Kundali’nin aktive olması epifiz bezini harekete geçirir

Samadhi halindeyken kişi, hem gören hem de görülendir. Biz, kendinin farkında olan, bilinçli evrenleriz.
Kundalini’nin aktive olması, Altıncı Çakra’yı ve epifiz merkezini harekete geçirir ve bu bölge evrimsel
fonksiyonlarından bazılarını geri kazanmaya başlar.

Epifiz bezi bölgesindeki Altıncı Çakra’yı aktive etmenin bir yolu olarak binlerce yıldır karanlık meditasyon
uygulanmaktadır. Bu bölgenin harekete geçirilmesi, kişiye içsel ışığını görme imkânı verir. Bu kişi, tanınmış bir
yogi, mağarada inzivaya çekilmiş bir şaman, bir taoist, Maya Tapınağı’nda bir çırak yahut Tibet Rahibi de olsa,
bütün geleneklerde, karanlıkta geçirilen bir zaman dilimi kavramı vardır.

Meditasyon yapmaya devam ettikçe üçüncü göz aktive olmaya başlar

Epifiz bezi, kişinin bilinç enerjisini doğrudan deneyimlemesine açılan bir giriş kapısıdır. Filozof Nietzche şöyle
demiştir: ‘“Yeterince uzun süre uçuruma bakarsanız, en nihayetinde uçurumun da size baktığını
görürsünüz.”  Taş gömütler veya antik anıt mezarlar, dünya üzerinde sağlam kalmış en eski yapılar arasındadır.
Çoğunun geçmişi MÖ 3 bin – 4 bin yılları arasındaki Cilalı Taş Devri’ne kadar uzanır. Batı Avrupa’dakilerden
bazıları ise 7 bin yaşındadır. İnsanın içsel ve dışsal dünya arasındaki köprüleri kurabilmesi için, daimi bir
meditasyon haline girmesinin yolu olarak bu taş gömütler kullanılırdı. Kişi tamimiyle karanlık bir ortamda
meditasyon yapmaya devam ettikçe, üçüncü göz aktif hale geldiğinden, içsel enerjiyi ve ışığı
gözlemleyebilmeye başlar. Güneş ve Ay kanalları tarafından yönetilen 24 saatlik ritimler, bedenin fonksiyonları
üzerindeki kontrollerini yitirirler ve böylece yeni bir ritim oluşur.
42
Yedinci yani Tepe Çakra binlerce yıl boyunca ”OM” sembolüyle temsil edilmiştir. Ve bu sembol, elementleri
temsil eden Sanskrit işaretlerinden oluşmuştur.

Başın üstünde bulunan hare sembolü Yedinci Çakra’yı ifade eder

Kundalini, Altıncı Çakra’nın ötesine yükseldiğinde, bir enerji haresi oluşturmaya başlar. Dünyanın pek çok
farklı yerindeki farklı geleneklere ait dini ve tarihi resimlerde değişmez bir biçimde hareler görülür. Uyanışını
gerçekleştirmiş bir varlığın etrafında görülen hare veya bir enerji akımının tasviri, dünyanın her yerinde,
neredeyse tüm inanışlarda kullanılan ve kabul edilen bir olgudur. Çakraları uyandırmanın bu evrimsel süreci
hiçbir grup veya dinin tekelinde değildir. Bu, dünya üzerindeki her insanın doğuştan sahip olduğu bir haktır.
Tepe Çakra’mız, ilahi olanla bağlantı noktamız, evrene açılan kapımızdır- ki o ikilikten çok ötedir; isim ve
şekilden fazlasıdır.

Akhenaton, Güneş’in Oğlu olarak anılan bir firavundu. O, Kundalini enerjisini ve bilinci bir araya getirerek,
içindeki Tanrı sözcüğünü yeniden keşfetmişti. Mısır hiyerogliflerinde uyanmış bilinç, yine tanrıların veya
uyanmış varlıkların başının üzerinde görülen, güneş ve Üçüncü Göz’de beliren yılan sembolleri ile temsil
edilmektedir. Hint ve Yogi geleneklerinde bu hareye ”Sahasrara”, yani bin yapraklı lotus derler ve Tepe
Çakra’yı Sahasrara olarak adlandırırlar.

43
Akhenaton

“Buda”, uyanmış bilinci temsil eder ve lotus çiçeğinin üzerine oturmuş, başı kozalaksı bir yapı ile sembolize
edilir. Lotus çiçeği, yaşam düzeninin çiçeğidir. Bu, içine tüm olasılıkların sığabileceği esas düzendir. Bu, uzayın
şeklinin aynısıdır ve Akaşa’nın doğasında var olan bir özelliktir.

Tüm öğretiler aynı amacı güder: Kişiyi ızdıraptan kurtarmak

Eğer bir şeyi oldurmaya çalışıyorsanız, aslen ona karşı bir direnç yaratıyorsunuz demektir. Evrimsel enerjinin
ortaya çıkmasını sağlayan şey, tüm dirençlerden kurtulmaktır. Kadim yoga geleneklerinde, bedeni meditasyona
hazırlamak için yoga duruşları kullanılırdı. Hatha Yoga, asla sadece bir egzersiz programı olarak
tasarlanmamıştı. Bilakis, kişinin iç ve dış dünyalarını birbirine bağlama yolu olarak kullanılıyordu. Sanskrit
dilinde bir sözcük olan Hatha’nın anlamı: ”Ha” Güneş, ”Tha” Ay’dır; iki zıt enerjiyi bir araya getirerek ikilikten
kurtulmayı ve bütün olmayı amaçlar; kişi böylece zihnini, kendisine acı veren düşünce dalgalarından arındırır.
Patanjali’nin Yoga Sutraları’nda Ashtanga (Sekiz Dallı) Yoga ile Buda’nın Sekiz Katlı Yolu aynı amacı
güderler; kişiyi ızdıraptan kurtarmak.

44
İkilikler dünyasının kutupları dengede olduğunda üçüncü bir şey doğar: Doğanın evrimsel güçlerinin kilidini
açan gizemli Altın Anahtar. Güneş ve Ay kanallarının (İda ve Pingala) dengesi, Ying ve Yang’dır, Hatha’dır ve
bizim evrimsel enerjimizdir. Günümüzde insanlar, neredeyse sadece düşünceleri ile ve dış dünya ile
özdeşleştiklerinden, Kundalini’nin doğal olarak uyanmasını sağlayan içsel ve dışsal güçlerin dengelenmesi
noktasına ulaşan bir insana nadir olarak rastlanır. Onu bir illüzyon olarak değerlendirenler için Kundalini,
kişinin enerjisinin ve bilincinin doğrudan deneyimlenmesi olmak yerine, her zaman bir metafor olarak kalacak,
bir fikirden ibaret olacaktır.

Inner Worlds Outer Worlds adlı belgeselin üçüncü bölümünden çevrilmiştir.

Namaste (İçimdeki ışık içindeki ışığı selamlar.)

"Mesmer'in bütün sistemi madde ve hareket üzerine kurulmuştur. Akışkan maddenin bütün hareketlerinde üç şey
görür: Yön, şiddet. hız. Gerek organik. gerek organik olmayan cisimlerin bütün özellikleri, bunların biraıaya gelişi ve
hareket tarzlanna bağlıdır. Akışkanın 'akış' halinde olmasıyla insan. diğer insanlara etki eder ve !lastalara şifa verir."
Mesrner organizmanın genel fonksiyonlarını genel fizik görüşü ile kabul eder, İnsanın korunmasını, llukrıatısa
ben-

liklarlzı onu İlişki hâlinde tutan bir duyarlılığı bulunduğunu, bir ”hareket şiddetini” yüklenme kabiliyetinde ve
[rtibat hâlinde olduğunu kuvvetle savunur.
'"Bedensel fonksiyonların tam bir düzen içinde olması. bir ahenk hâlidir. Hastalık zıtlık hâlidir.yani ahenk
bozulmuştur- Ahenk bir tane olduğundan sagllk da bir tanedir. Sağlık kendini doğru bir çizgi ile gösterir, hastalık bu
çizginin sapmasıdır. Ve bu sapma az çok önemli olabilir. İyileşinc bozuk olan ahengin düzen altına girmesidir-
Kurulmuş olan prensip 'korunma prensibidir, şifanınki de aynıdır. Mıknaüş gibi insanda da kutuplaşma vardır ve bunlar
arasında aklınlar gidip gelir."
Mesmer'in kuramı hakkında daha birçok Şey söylenebilir. fakat bu kitabın hem anlarının hem de kuramının
az gelişmiş ve öncül oluşu. buna gerek göstermemekledir, Bu konuda başka eserlerden bol bol bilgi edinmek
mümkündür,
DE PUYS6GUR (Armand - Mare- Jacques de Chastcnet de Marquis, 1751 - 1825): .Ş-mn zamanlarında 16. ve 17.
alay komutanlığını yapan bu 1.at. Mesmcr'[n öğrencisi olup evrensel akışkanı kabul eder. Ona göre;
inceledığimiz olaylar. bir akışkan sirkülasyonunun değil. bir hareketin sonucudur. Bu bir titreşim hareketidir. Bir hastayı
tedavi etmekle onda bir etki meydana getiriyoruz ve bu etki onun bütün fizik lx:cerilcrirıe hâkim oluyor ve bedenin her
tarafına yayılıyor.
Puysü•gur evrensel akışkanı ancak "elektrik” olarak gö-
rüyor. Ona göre. bütün fizik ilkelere de uygun olan elektriğin bir şekli, canlısal manyetizmdir; bedenden geçen bu
elektrik bize hayat veril', buna "canlısal elektrik” denir.
Görüşü günümüzün dinamik görüşüne uygundur. Elektriği rarılısal olarak üç taraflı [nceliyor. Kâinatta ilk meydana
gelen hareket her şeyin sebebidir, Puysegur'e, harcket kelimesine eş anlarnh kelime olarak, elektrik en yakın Aeliyor.
İnsan tabiatın hâkimi durumundadır. Tabiattaki hareketi artıran, insandır, Sinirler. bu yüksek elektriği almakta,
dağıtmakta ve harika hareketlere çevirmekte elverişolan kanallaxüır. Yalnız istemek yeterlidir. İstek. bu doğal ve fizik
gücümüzü kullanmakta ve bu gürü harekete geçirıllckte yardımcıdır. Hayalsal ilke hayatın gerçek kaynağıdil". Bitki ve
hayvanda bunlar vardır.
Hayatsal ilke bütün organik cisimlerde, hareketin geIlştirici merkezidir. Bitkilerde lifler. hayvanlarda sinirler bu
doğal elektriğin pasif ileticileridir. Bu ilke zayıflayınca. hastalik doğar, Onu besleyeıxk elektrik m[ktannı sağlamazsak.
canlı sistemin dengesi tamamen bozulur ve ölüm ortaya çıkar. Hastalık denge bozukluğu ve hayvansal elektrik
dolaşıinının eksikliğinden ileri gelir. Hastalığı iyileştirmek için iki yol vardır: Biri canhsal elektrik dolaşımına engel
olan hu*usların hasta kısımdan kurtarılması; ikincisi. hayatsal ilkcye kendi akımına engel olan hususları avlaması için
araçL.r vermek ve onu güçlendirmek için etki etmek. Birincisi 11Açlar yoluyla hekimler tarafından yapılır. İkincisi
manyrtizÖrün işidir.
Hayatsal ilke elektriğin kaynağıdır. Ancak kendine haşka bir elektrikle kuvvetlenebilir. bu da
manyetizmln uygulamasını gerektirir. iyi organize edilen bir hayat ilke sinirler yoluyla. aktif ve nüfuz edici canlısal

45
bir elekli•ik hâlinde çıkar ve hastanın sinirlerine doğru yönelir. Hast/•nın hayatsal ilkesi güçlenir ve elektrik dolaşımı
kendine c. 'gel olan engellen yıkar , sağlık ortaya çıkar, aynı zamanda

operatör ve süje arasında elektrik dengesi kurulur. Hayatsal ilke. irade ve istek ile gönderilir. Sağlığı iyi olan bir kimse
en i göndericidir. İyilik verici elektrik. şifa için en iyi araçtır. olarak. Puysegur, doğadaki kuvvetler birliğine inanıyor;
hareket kuramı dikkate değer; elektriği enerjinin özel bir

hâli olarak kabul ediyor: manyetizm de bu özel elektrik hâlinden ibarettir. Hayatsal ilkeyi iyi tarif etmekle beraber
Duıville. hastalıkları hayatsal ilkenin zayıflaması, dengesizlığl olarak kabul etmiyor.
Durville'in eleştirisi şöyledir: "Gerçekten, hastalık bugün bir denge eksikliğidir, fakat hayatsal ilke zayıflamış organ veya
organlar içinde aşırı hir derecede olduğu zaman, hastalık devam eder. Genel bir hastalık hâlini açıklamak için. hayatsal
ilkenin kutup olarak kabul edebileceğimiz zıt iki kuvvet tarafından denge hâlinde tutulduğunda ısrar edeceğiz: Biri
organize eder ve korur, diğeri bazen yok eder. Bu hayat ve ölüm arasındaki kavgadır. Birincisi artarsa aşın kuwet. [kincisi
arlarsa mylfhk ortaya çıkar. Her iki hâlde de hastalık vardır.”

Hayatsal ilke üzerine etki etmiş olan gücün manyetik akışkan olduğu tamamen anlaşılmıştır.
DELEUZE 1753-1835)' Tam bir sofudur; rasgele ipotezler ileri sürmediğini görmekteyiz.
Mesrner'fn kuramı ona şüpheli ve belirsiz görünüyor. Bilinen fizik yasalarına da terstir. Bir bakıma evrensel akışkanı
kabul ediyor, fakat Insanın bunu uzak mesafelere nasıl ilettiğini ve uzaktan nasıl etki ettiğine pek iyi akil erdiremiyor.

İnsan bedeni kutuplu olabilir, fakat hu kutuplar değişebilir. yok olabilir ya da yeniden güçlenebilir
de. Puysegur'ün "İnanın; isteyin" sözünü tersine, "'İsteyin; İnanın” hâline sokarak iradeyi ön plâna
alıyor. İnanmadan da sonuçlar elde edilir, ötekisi ise iradenin etkisini artırır. demektedir.
Genel İlkeler:
Deleuze'ûn varsayımı 34 maddede toplanmıştır ve şöy-
I. İnsan diğer insanlara karşı. iradesi yoluyla. etki etme melekesine sahi ptir.

2. Bu melekeye manyetizm ismi verilir. İradesine itaat eden özel organlara etki etmekte ve bu, bütün canlı
varlıklaIşın sahip olduğu bir kudret genişlemesidir.
3. Biz bu melekeyi ancak sonuçlan ile anlarız ve ancak
Kundalini ve Çakralar - Süptil Bedenin Uyanışı
Suşumna nadirlin. kımdalininin, Aydan doğan nektarın, aklın çözüldüğü halin önünde eğiliyorum, şuurun Özbeni olan
Tanrıçanın, Yüce Şaktinin önünde eğiliyorum. - Hatha Yoga Pradipika JV. 64 Yedi Çakra Daha derin anlamıyla yoga,
kundalini ya da yılan gücünün uyandırılmasmı gerektirir. Kundalini spritüel potansiyelimizi açma kabiliyeti olan içimizde
saklı, daha yüce evrim kuvvetidir. Uyur haldeyken, enerjisinin ufak bir bölümü normal psikofiziksel faaliyetlerimizi devam
ettirmeye yarar. Uyanmış haldeyken ise kozmik şuura olan kapasitemizi açığa çıkarır, bizi hayal edebileceklerimizin
ötesine taşır. Bu evrimsel potansiyeller, süptil bedendeki uyur haldeki enerji merkezleri olan ve kundalininin aktive ettiği
yedi çakrada var olur.
Çakra, çark veya enerjinin dönen çemberi demektir. Çakralar aynı zamanda ayurvedik şifada, özellikle de bu sayede
çalışan prana ve akılla ilgili olan ayurvedik şifada önemlidir. Çakralar sinir sisteminin gerisinde, fiziksel bedeni yönetir ve
yönlendirir. Yedi çakra üç ilksel bölgede oluşur.
Üç alt çakra, omurganın kökünden göbek bölgesine kadar birbirine yakın bir şekilde bulunur, bu bölge yaklaşık altı ila
sekiz inç boyutundadır. Bunlara birlikte kanda ya da çiçek soğanı denir ve ateş bölgesini oluştururlar. Uyanan kundalini
tıpkı bir kazandaki ateş gibi, bu üç çakrayı birlikte yakar.

46
Bu çakralarm birbirine olan yakınlığı, bazı metinlerin neden kundalininin kök çakradan yükseldiğini söylerken,
diğerlerinin cinsel organ çakrasmdan yükseldiğini, bazı diğerlerinin ise göbek bölgesinden yükseldiğini söylediğini açıklar.
Benzer şekilde daha üst üç çakra daha vardır - gırtlak, üçüncü göz ve tepe çakrası birbiri ile yakından alakalıdır ve daha üst
seviyeli beyin fonksiyonlarını yönettikleri baş bölgesini oluşturur. Birçok ortak değeri ve daha yüce ifade ve algı güçlerini
paylaşırlar. Burasının ay bölgesi, ya da soma bölgesi olduğu, yansıtıcı ve derinlemesine düşünme değerleri olduğu
söylenir. Bu iki grup arasında kalp merkezi de çakra olarak yer alır, göbeğin alt kısmı ile gırtlağın üstünü birbirine
bağlayarak her iki üçlü grup çakraya aracılık eder. Bazen kalbin daha üst çakralar arasına konulduğu görülür. Bazense
daha alt çakralar arasına konduğu görülür. Burası güneş bölgesidir, ateşin ışığını genişletir ve parlaklığını aya yansıtır. Kalp
ve göbek arasında olan solar pleksusu bağlar.
Üç katlı Baş Çakrası –
Ayın Meskeni Sahasrara – Taç veya Şuur Çakrası /
Ay Ajna –
Üçüncü Göz veya Akıl Çakrası / Ayın Yörüngesi Vişhudha – Gırtlak veya Eter Çakrası /
Ayın Yansıması Merkezi Kalp – Güneşin Meskeni Anahata -Kalp veya
Hava Çakrası Üç Katlı Kanda veya Çiçek Soğanı / Ateşin Meskeni Manipura - Göbek veya Ateş Çakrası
Svadiştana - Cinsel Organ veya Su Çakrası
Muladhara - Kök veya Toprak Çakrası
Alttaki üç çakra kümesi daha çok fiziksel veya hayati fonksiyonları yansıtır, buna doşalar yoluyla birçok sağlık sorunu
dâhildir. Vatanın, sabitlemeye hizmet ettiği kök veya toprak çakrası ile özel bir ilişkisi vardır. Kapha su çakrası ile ilişkilidir.
Pitta ateşle ilgilidir. Kalp çakrası duygusal sorunları yansıtır. Baş çakraları spritüel sorunları yansıtır.
Benzer şekilde çakraların fiziksel hastalıklar, psikolojik hastalıklar ve spritüel büyüme ile ilgili üç farklı işleme seviyesi
vardır.
1. Fiziksel hastalıklar dışsal çakra fonksiyonlarının dengesizlikleri ile alakalıdır; bunu çakralarla, vata, pitta ve kapha
doşalara karşılık eden çeşitli sinir ağları ve endokrin organları ile yapar.
2. Psikolojik hastalıklar içsel çakra fonksiyonlarının dengesizlikleri ile - özellikle süptil bedenin, aklın ve akılsal izlenimler
alanının enerjileri olan prana, tejas ve ojas ile ilgili dengesizlikleri ile- alakalıdır.
3. Spritüel veya yogik gelişim çakraların açılmasını amaçlar.
Bu, kişisel doğamızdaki sıradan faaliyetleri, kozmik seviyeye yükseltmeyi gerektirir. Yogiler astral bedenin çakralarını,
nedensel bedenle birleştirir; böylece yaradılışın tüm sürecini tersine çevirir. Böylece toprak suyla, su ateşle, ateş havayla,
hava eterle, eter akılla, akıl zihinle ve zihin Yüce Özbenle birleşir. Günümüzdeki çoğu çakra şifası yarı değerli taşları, şifalı
bitkileri, bedensel çalışmayı, sesi, renk terapisini ve titreşimsel şifayı vurgular. Buna ek olarak, psişik şifacılar çakralar
üzerinde kendi prana veya çileri ile çalışır, bunu bir şifa gücü olarak yönlendirir. Ayurveda hastalıklan tedavide, sağlık ve
canlılığın desteklenmesinde bu tür usulleri içerir. Bu tür yaklaşımlar kronik durumlarda, zayıf bir bağışıklık sisteminde ve
derinlemesine kökleşmiş sinir sistemi hastalıklarında çok önemlidir. Günümüzdeki pek çok çakra kitabı, çakralan fiziksel
bedendeki bir tür kuvvetler olarak açıklar; buna göre suşumna ya da merkezi kanal da omurga ile özdeşleştirilir. Bu
kitaplar çakralan çeşitli omurgasal merkezlerle ve bunların yönettiği sindirim, solunum veya üreme gibi fizyolojik
süreçlerle ilişkilendirilir.
Çakralar biçim verip canlı tuttuğu fiziksel beden üzerinde etki gösterse de, yine de bu çakralann kendileri fiziksel
değildir. Bazı şifacılar bu tür dışsal yöntemlerle çakralar üzerinde çalışmanın çakralan açacağını ya da uyandıracağını iddia
eder. Bu tür iddialara da şüpheyle yaklaşılmalıdır. Yogaya göre sıradan insan halinde -ki bu hali aşmak ısrarlı spritüel
uygulaması dışında fazlasıyla zordur- bu çakralar kapalı kalır; yani doğrudan faaliyet göstermez. Bunun sonucu mutlaka
hastalık ya da spritüel cehalet olmak zorunda değildir. Bu dışsal dünyanın bir gerçeklik olarak algılanmasını, kişinin ne bu
beden ne de bu akıl olan, ama düşünceden bağımsız şuur olan gerçek Özbeninden habersiz yaşamasını içerir.
Kişinin çakralan spritüel seviyede kapalı olabilir ve yine de kişi sağlıklı, duygusal olarak dengeli, akılsal olarak yaratıcı ve
hayatta başarılı olabilir. Bu, dışsal değil, içsel çakra fonksiyonlarına bağlıdır.

47
Çakralan açmak kişinin sıradan insani hayat alanlarına bir ışık tutabilse de, bunlan düzenleme kapasitesini geliştirme
süreci değildir; asıl amaç sıradan insani durumdan, daha yüce bir evrim haline geçebilmektir. Çakralar sadece
pranayamanın, mantra ve meditasyonun içsel uygulamaları ile gerçekten açılabilir. Diyetten, yarı değerli taşlara dek
uzana her tür dışsal yardım yardımcı olabilir, ama en uygun uygulama için daha yüce değerli modalitelerin emrinde
kalmak gerekir. Bugünkü düşüncemizin spritüelde Yeni Çağ akımlarına dek pek çoğu, belli zaman-mekân koordinatlarına
indirge- meye çalıştığımız bir maddesel paradigmaya bağlıdır. Bu mentalite çakralar, prana veya doşalar gibi süptil
fenomenlere olan yaklaşımda kullanılır. Ancak çakraların fiziksel bedende olduğunu; biçim, fonksiyon ya da görünüş
açısından aralarında biraz farklar olan bir tür uzuv veya organ gibi olduğunu düşünmek yanlıştır.
Çakralar enerjetik ve fonksi-yonaî merkezlerdir, sadece fiziksel bazı konumlar değildir. Bu çakralan fiziksel bedenin belli
bölümlerinde diğer bölümlere göre daha çok hissederiz, ama fiilleri fiziksel bedeni, aklı ve bunun ötesinde ne varsa her
şeyi etkiler. Bunun sonucunda çakralar farklı kişilerde, farklı zamanlarda, farklı şekillerde çalışır. Enerjinin çakralar
üzerinde nasıl çalıştığına bakılarak, bunlarla farklı seviyelerdeki çeşitli fenomenler arasında ilişki kurulabilir. Bu nedenle
çakralar hakkmdaki yogik kitaplar dâhil tüm kitaplar her bir ayrıntıda anlaşmayabilir. Bu tür görüşler çakralarla olan farklı
öngörüleri veya farklı çalışma yöntemlerini temsil eder. Bunlar mutlaka yanlış demek değildir, ama ardındaki uzun
deneysel gelenek göz önüne alınarak, çakralarla ilgili geleneksel yoga öğretilerine öncelik verilmelidir.
Süptil beden, izlenimlerimizin ve pranalarımızm bedenidir. Kişi bir izlenimi bir kutuya koyabilir mi? Rüzgâr gibi,
prananm da hareketi vardır, ama bu belli bir organla sınırlandırılamaz. Kişi rüzgârın nerede bulunduğunu veya esintisi
durduğunda nereye gittiğini söyleyebilir mi? Korelasyonlar bağlantıları çizme araçlarıdır ve bağlantılar nihai olarak
spritüel âlemde evrenseldir, bu tür korelasyonların çeşitliliğinin olması gerekir. Süptil bedene, sadece fiziksel
fonksiyonlarına göre değil, farklı seviyelerdeki fiziksel realiteyi kapsayan ve tamamen nüfuz eden kendi gerçekliğine göre
bakmayı öğrenmeliyiz. Süptil beden kendi zaman ve mekânını yaratır, tıpkı bir rüya ya da vizyon gibi. Sadece dışsal faktör
veya biçimlerle sınırlı değildir. Bunun da ötesinde, açılmış çakralar astral bedenin sıradan faaliyetlerinin bir parçası da
değildir. Tersine, yükseltilmiş ya da spritüel olarak uyanmış rolü ile ilişkilidir. Astral bedenin nedensel beden ve onun da
ötesindeki saf şuur tarafından tarafından emilmesini temsil ederler. Çakralar açıldığında, astral beden kademesel olarak
çözülür.
Fiziksel bedenin ve süptil bedenin yapıtaşlarını ve fonksiyonlarını bağdaştırabilsek de, bu ikisinin aynı şey olmadığını
anlamalıyız ve spritüel olarak açılmış astral bedenin bundan daha fazlası olduğunu anlamalıyız, tıpkı bedensel terimlerle
ifade edebildiğimizin ötesinde bir şey olan galaksilerin ötesine sıçrayan enerji bulutu gibi...
Kundalini ve Çakralar Çakralar fiziksel bedene kıyasla, daha yüksek bir enerji sisteminin bir parçasıdır. Yardımcı olacak
bir analoji yapmamız gerekirse, her bir çakrayı aktive etmek, tüm sıradan beden ve beyin fonksiyonlarını devam
ettirmede gerekli olan enerji miktarının iki katıdır. Birinci, kök ya da toprak çakrasım aktive etmek için sıradan psikososyal
fonksiyonlarımız için gerekli enerji miktarının iki katı gerekir, ikinci çakrayı aktive etmek içinse bu enerjinin de iki katı
gerekir, bu şekilde baş bölgesine kadar enerji miktan katlanarak gider. O halde sıradan insan şuurundan birinci uyanmış
çakraya dek, çakralar arasında büyük bir şuur değişimi vardır. Çakralarm işlev görebilmesi, fiziksel bedenin
sağlayabileceğinden çok daha büyük bir enerji kaynağına bağlıdır. Bu, kundalini şaktinin rolüdür.
Kundalini fiziksel bir kuvvet değildir, aynı zamanda sıradan akıl ya da ego tarafından kontrol edilebilecek bir şey
değildir. Kundalini farkmdalığm ya da dikkatin konsantre edilmiş enerjisidir. Kişinin sadece tek noktaya odaklı bir aklı
varsa, kundalini uyumlu bir halde faaliyet göstermeye başlar. Kundalini şuurdan ayrı bir enerji değildir; akıl, egoya dayalı
düşünce ve duygu parçalanmasından kurtulduğunda, tezahür eden farkmdalığm enerjisidir.
Kundalinin uyanışı prana ya da yaşam gücünün suşumna ya da merkezi kanala girişini gerektirir. Bu, prana dışsal
dünyaya olan düşkrmlüğünden geri çekildiğinde ve duyusal iştiraki ortadan kaldırıldığında gerçekleşir. Yaşam enerjimiz
fiziksel bedenle ve onun faaliyetleri ile özdeşleştiği sürece, bu yaşam gücü merkezi kanala gelemez. Bu nedenle kundalini
uyanışı sıradan şuurun terk edildiği samadhi halini içerir. Başlangıçta bu bir tür trans hali olarak deneyimlenir, burada
fiziksel bedenin farkında olmayız. Daha sonra bu, uyanıklık halindeyken gerçekleşir, kişinin fiziksel fiili zayıflamadığı halde,
kişi fiziksel bedenin kişinin gerçek kimliği olmadığını deneyimler.

48
Uyanmış prana veya kundalini enerjisini geliştirmek kişinin şifacı olarak becerisini ve gücünü fazlasıyla artınr. Kundalini,
İlahi Annenin şifa gücünün ta kendisidir, bizi kozmik yaşamla, sevgiyle ve onun iyileştirici gücüyle bağlar. Bu türde bir
şifacı sadece dokunuşuyla, sesiyle ya da varlığıyla iyileştirebilir. Bu nedenle, bu süptil pranik kuvveti manipüle etmeye
çalışmama, aksine ilahinin bizim için onu bize yönlendirmesine müsaade etme konusunda dikkatli olmalıyız. Pranik şifa
kuvvetini kullanmada kendimize kişisel olarak değil de, İlahi Anneye meditasyon yapmak en iyisidir. Güç her zaman ego
için cezp edicidir ve kundalini belki de en yüce güç olduğu için, ego bunu yakalamayı dileyebilir. Ama bu şimşeği
yakalamayı istemek gibidir. Kişi sadece kendini yıldırıma tutulmuş bulabilir. Çakralann Kozmik Yönleri Açılmış çakralar
kendi element ve yetileriyle ilgili kozmik fonksiyonlara erişimi mümkün kılar; evrenin (elementlerin) nesnel
oluşumlarının, evrenin öznel oluşumları olan bilişsel araçların (duyu organları) ve fiil araçlarının (fiil organlan) birliği
bilgisini verir. Çakralar açıldığında, bu faktörlerin kozmik doğasını kendi daha derin farkmdalığımızın bir parçası olarak
deneyimleriz. Yaradılışın sırlarını öğreniriz ve evreni kendi aklımızla birleştiririz. Süptil enerjilerimizi ve yetilerini
uyandırdıkça, üçüncü göz bölgemizde daha süptil olan sesler, ışıklar ya da tanrılara dair vizyonlar deneyimleyebiliriz. Ama
bu tür deneyimler özellikle bir çakra açılmadan da gerçekleşebilir. Süptil merkezlerin faaliyet göstermesi için, kaba veya
fiziksel merkezler bir dinleme veya denge haline getirilmelidir. Bu nedenle yoga uygulamaları bedende, nefeste,
duyularda ve akılda sabitlik geliştirir; özellikle de pratyahara, çakralarla çalışmanın temelini oluşturur.
Kundalini bir geri çekilme kuvvetidir, yaradılışın sürecini tersine çevirmeyi, böylece Bir Olana geri dönmemizi sağlar. Bu
nedenle dışsal meşguliyetlerimiz ve bağımlılıklarımız azaltılmadığı sürece, faaliyet gösteremez.
Toprak çakrasınm uygun bir şekilde gelişmesi toprak elementine bağımlı olmamayı gerektirir. Kişi dışsal olarak
maddeyi biriktirme özlemi çekmez, bunun yerine içsel olarak algılamanın bir biçimi olduğunu görüp bunu takdir etmeyi
öğrenir. Kişi toprak elementine ait renklerin, dokuların ve gölgelerin zevkini çıkarmayı öğrenir, ama bunu sahip olma ya
da onlara tutunma arzusuyla değil, akıldaki ihtişamlı dağların bir seyri olarak yapar.
Su çakrasını uygun bir şekilde açmak, artmış bir cinsel dürtüye sahip olmaktan ya da büyük bir cinsel iktidar sahibi
olmaktan farklıdır. Fiziksel cinsel organın uyur duruma geçmesini ve cinsel dürtülerin farkındalık kuvvetine doğru süblime
edilmesini gerektirir. Kişi, su elementinin akışından ve tadından, sevindirici bir hareket olarak, kozmik bir denizdeki
algılamanın dalgalarını sürmek gibi zevk almayı öğrenir.
Ateş çakrasını uygun bir şekilde açmak, kişinin bireysel iradesini ve kararlılığını artırmayı içermez. Kozmik ateş
enerjisini (tejas) uyandırmayı ve onun ileriye doğru parlamasını içerir. Kişinin kendisi ateşe dönüşmeli ve bedenle akılda
bulunan tüm tortuları yakmalıdır. Bu tıpkı her bir yuga döngüsü sonunda tüm evreni yok eden ateşi deneyimlemek
gibidir, aynı şekilde tüm kişisel güdülerimiz de bu ateşte yok edilir.
Kalp ya da hava çakrasını açmak, artmış, korunmaya muhtaç veya açık bir duygusal halde olmaktan farklıdır. Kalp
çakrayı uyandırmak için, kişisel duyguların ötesine geçmeli ve tüm duygusal değişimlerin ardındaki kozmik sevgi enerjisini
anlamalıyız. Bu, şefkat ve adanmanın evrensel hisleriyle evrensel yaşam gücüne açılmamızı gerektirir. Bu, kendisi sevginin
ta kendisine dönüşen saf adanmanın bir deneyimidir.
Gırtlak ya da eter çakrasını açmak, artırılmış bir konuşma veya ifade gücü meselesi değildir, kozmik boşluğun
enginliğinde sessiz kalabilmekdir, burada kişisel sesimiz ilahi Söz içinde kaybolur. Ebedi bilgi olarak ikamet eden sesin özü
olan kozmik eterle bir hale gelmektir.
Üçüncü gözü açmak, bedene veya hatta duyulara gereksinim duymadan, saf bir anlayış olarak yaşamayı öğrenmektir.
Taç çakrasımn açılımı kişinin gerçekleştiğinde ayrı benliğinin ortadan kaybolduğu, saf Varoluşun sonsuz, ebedi doğası
ile birleşmesi anlamına gelir.
Süptil bedenin ardındaki şuurun uyanışı, tıpkı yazın ortasında kalın ve ağır bir kabanın gerekli olmaması gibi, kaba
bedenin ve bedene ait fonksiyonların gitmesini içerir. Bedene bağımlı olanlar için bu söylediğim korkutucu olabilir, ama
yaşamı sınırlı haliyle algılamayanlar için anlattıklanm neşe vericidir.
Çakralar, Deneyimler ve Güçler
Her bir çakra, evrenin ya da fizikselin ötesindeki farklı dünyaların (lokalar) ilgili seviyesinin farkmdalığım sağlar. Doğanın
(prakriti), duyular ve duyuların süptil özlerinin (tanmatralar), yaşam gücü (pranalar) ve kozmik yaradılış sürecinin süptil
işleyişleriyle ilgili bir anlayış kazanırız. Astral evrenin ilgili alt-planlarm görülmesi ki bunlar fiziksel dünyadaki herhangi bir
49
şeyin ötesinde mucizevîdir, üçüncü göz için mümkündür. Güzel astral dağlar görülebilir, yan saydam astral okyanusların
geniş enginliği, parıldayan astral güneşler ve kalp gibi atan astral yıldızlar görülebilir. Kişi çeşitli dünyalara astral rüzgârlar
sürükleyebilir ya da kendi aklını sonsuz astral boşluklar, güzellik ve neşenin çeşitli evrenleri boyunca genişletebilir. Kişi
bilgelerle, tanrılarla ya da eski yaşamlardaki arkadaşlarla buluşabilir; ruh bağlantılannı yenileyebilir.
Daha yüksek seviyeli çakralarda saf anlayışın, ideal algılamanın ve kişisel sınırlamaların ötesindeki sonsuz farkındalığm
nedensel âlemlerine giriş hakkı kazanır. Kişi, yaradılış atölyesini ziyaret edebilir ve evrenlerin nasıl akıl ve sadece
düşünceden yaratıldığını görebilir. Yine de tüm yogiler dünyaları keşfetmeyi ya da çakralaria ilgili yetileri keşfetmeyi
tercih etmezler. Birçok büyük jnani yani bilgi yogası yolunu takip eden kişi, saf birlik ya da Mutlak ile direkt olarak
birleşmeye çabalar ki bu, tüm süptil ve nedensel bedenin ötesindedir. Bu kişilerin uyanışında, çakralar ve bu çakraların
fonksiyonları arasındaki farkları çok zor ayrıt ederler. Bu kişilerin deneyimine göre - örneğin bu bakış açısına en çok uyan
Ramana Maharşi bu kişilere bir örnektir - tek bir çakra ya da merkez olduğunu, bunun da kalpteki Özben olduğunu, kaba
ve süptil dünyalara ait tüm fenomenlerin, tıpkı aynadaki yansımalar ya da denizdeki dalgalar gibi olduğunu söyler. Benzer
şekilde birçok büyük adanmış da sadece Tanrı ya da Bhagavaıı ile kalpte birleşmeyi diler ve çakraların çeşitli deneyimleri
İle - bu deneyimler kendisine gelse bile, ilgilenmez. Bunlar çok üst seviyeli hallerdir ve çok az kişi tarafından erişilebilir,
ama yine de çakraların kendi başlarına birer son olmadığını ama bir seri aşama olduğunu, dikkatli olmazsak, bizi
yolumuzdan saptıracağını fark etmeliyiz. Yogik edebiyat, çeşitli siddhilerden yani psişik güçlerden bahseder. Bunlar
öncelikle süptil bedenle ve onun pranası ile ilgilidir, keza madde beden çok daha yumuşak başlıdır. Süptil udana ya da
yukarı hareket eden hava kişinin kendisini istediği kadar hafif hissetmesine izin verir, buna levitasyon (laghima) yeteneği
dâhildir. Süptil apana ya da aşağı hareket eden hava istediğimiz kadar ağır veya sabit (garima) olabilmemizi sağlar. Süptil
vyana veya genişleyen hava istediğimiz kadar genişlememize, sonsuza kadar genişlememize (mahima) izin verir. Süptil
samana ya da büzüştürücü hava istediğimiz kadar küçülmemize, mükemmel bir şekilde yoğunlaşmış (anima) hale
gelmemize izin verir. İlksel prana istediğimiz herhangi bir şeyi kazanmamıza (prapti) izin verir. Çakralar açıldıkça, süptil
bedendeki ilgili bu güçler de deneyimlene-bilir. Bazen etkileri fiziksel bedene dek geçer. Buna ek olarak, sıradan fiziksel
şuurla kundalini ve çakraların gerçek uyanışı arasında çeşitli süptil haller olduğunu unutmamalı, her sıra dışı deneyime
aydınlanma veya kundalini deneyimi gözüyle bakmamalıyız. Vizyonlar, beden-dışı deneyimler, translar, kanal olmak,
mistik rüyalar, deha, çeşitli ilhamlar ve diğer her tür hal -gerçekse bile - kundalininin gerçek uyanışının belirtisi olmayabilir
ve kesinlikle bir varlığa kendimizi verme ya da kendimiz dışında deneyimler edinmekten çok daha öte olan,
farkındalığımızın tam gelişimini gerektiren Kendini-Bilme ile karıştırılmam alıdır. Çakraları uygun bir şekilde açmak ilahi
lütfü gerektirir. Bu sadece duygusal bir rahatsızlıktan doğan bir halden dolayı gelen irade gücü ya da zorlamayla
yapılamaz. Bedeni ve aklı saflaştırmadan kundaliniyi uyandırma çabalan, akıl ya da yaşam gücünün rahatsız olması ve
çeşitli yanılgı dolu deneyimlerin ortaya çıkması gibi yan etkileri içerir. Bu nedenle, geleneksel yogik edebiyat her zaman
uygun yaşam faktörleriyle doğru tavırlarının (yama ve niyamalar) yanı sıra ayurvedik yaşam stili rejimlerini, kundalini
uygulamalarının temeli olarak vurgulamıştır. İstisnai olarak kundalini ya da çakra deneyimlerine sahip olmak mümkün
olsa da, bunların pek çoğu pranik ya da akılsal rahatsızlıklardır.
Akıl saf değilse, alt çakralann faaliyeti, ilgili fiziksel ve duygusal itkilerdeki artışla birlikte artar. Bu nedenle daha üst
seviyeli çakralardan - genelde kalp veya üçüncü göz- önce alt çakralar ile çalışmaya başlamalıyız. Yedi üst çakraya ek
olarak, muladharanm altında yedi alt çakra daha vardır, bunlar bizi cehalet ve yanılgı içinde | tutmak isteyen güçlerin
işlediği alt dünyalarla, düşük sevi-* yeli astral ya da asuraların (anti-tanrı) âlemleriyle ilgilidir. Dikkatli olunmazsa, bu
düşük seviyeli çakralara ve onlann gazap, gurur ve güç gibi negatif deneyimlerine düşmek de mümkündür. Çakralara
dikkatli bir şekilde ve doğru bir rehberlikle yaklaşırsak, korkacak bir şey yoktur, ama fazlasıyla dikkatli olmak, yıldırım gibi
olan bu kuvvetlerle çalışmada çok cüretkâr olmaya yeğdir. Herşeyin üstünde, çakraları açmanın kendisi bir son değildir,
ama Kendini-Bilme yolunda atılan bir adımdır. Çakralar sadece yoldaki gösterilerdir; aynı zamanda kişinin doğru yoldan
saptığı yan yolları gösterir. Bunları anlarken, kozmik bağlantılarını göz önünde tutarak yapmalıyız.
Nadiler - Akıl ve Prananın Kanal Sistemleri Kalbin tüm düğümleri açıldığında, fani ölümsüze dönüşür. -Katha Upanişad
6.15 Ayurveda bedeni gastrointestinal sisteminin büyük kanalından, sinir sisteminin süptil kanallarına dek bir kanal
koleksiyonu olarak görür. Yoga da benzer şekilde süptil bedene (akıl-prana alanı), birbiri ile ilişkili kanallar (nadiler)
50
sistemi olarak bakar. Fiziksel bedendeki kanallar, süptil bedendeki kanallarla bağlantılıdır. Vedik bakış açısına göre, Vayu
yani kozmik hava kuvveti tüm bu kanalları yaratandır. Vayuya sutratman, Özben ya da sutranın Atmanı denir, kelime
anlamı ip, kanal ya da su yoludur. Vayunun yarattığı kanallar evrendeki her şeyi, tıpkı bir ipe dizilmiş değerli taşlar gibi bir
arada tutar. Bedende kanalların olması gibi, aynı şekilde dışsal doğa da çeşitli kanallarla doludur - nehirler ve derelerden
intergalaktik boşluktaki enerji akımlarına dek. Bu bölümde akim ve süptil bedenin kanallarını inceleyeceğiz. Ayurveda ile
ilgili genel kitaplar fiziksel kanallara dair bilgi edinmede kullanılabilir.
Aklın kendi tekil nadisi ya da kanalı vardır, buna çitta nadi ya da şuur kanalı denir. Ayurveda bunun fiziksel karşılığı
olarak manovaha strotalar yani düşünceyi taşıyan kanallar olarak bahseder. Hepimizin akim akışı, düşünce akışı ya da
şuur akıntısı deneyimi vardır. Bu akış, çitta nadiden gerçekleşir. Çitta nadi spritüel kalpten doğar, burası reenkarne olan
ruh ya da bireysel Özben olan Jivatmanın meskenidir. Kalpte Yaratıcı ile olan bağlantımız bulunur, çitta enerjisini buradan
alır. Öz itkiler daha derindeki akıl ya da kalpten, sam-skaralardan yükselir, bu nadi yoluyla hareketi ileri sevkeder.
Çitta nadi samskaralarımızın kalpten dış dünyaya olan akışıdır. Önce gırtlağa doğru yukarı hareket eder, buradan ifade
ortaya çıkar, sonra duyularla ve dışsal nesnelerle bağlatıya geçtiği başa doğru devam eder. Sonra baştan geriye boğaza ve
ardından kalbe geri akar. Çitta nadinin iki katlı akışı bu şekildedir. Önce dışsal dünyaya doğru dışarı hareket eder, bu
kalpten yukarı başa doğru ve duyular sayesinde dışarı doğrudur. Sonra tam aksi yönde hareket ederek, duyuların dış
dünyasından psişenin iç dünyasına doğru, yani baştan aşağı kalbe doğru gider. Çitta nadinin dışsal akışı, dışsal aklın,
duyguların ve yaşamsal itkilerin oluşumuna yol açar; Samkhya bunlara, manas ve süptil beden alanı der. Çitta nadinin
içsel akışı içsel akla ve sezgiye yol açar, Samkhya buna buddhi ya da içsel zekâ der.
Dışsal akış, kozmik itici kuvveti ya da cehaletin hareketini izler. Çitta nadinin içsel akışı bizi bedene geri getirir ve kafada
bir duyusal faaliyet hâkimiyeti altında olan bir uyanıklık hali yaratır. Çitta nadinin içsel akışı bizi şuurumuzun derinliklerine
götürür ve rüya ve derin uyku halleri yaratır. Rüya gırtlak bölgesinde oluşur. Derin uyku kalp bölgesinde oluşur. ölüm
gerçekleştiğinde, uykuda olduğu gibi çitta nadi içe doğru akar, bizi astral plana, cennet ve cehennem dünyalarının
rüyamsı deneyimine götürür, ölüme yakın deneyimlerde insanların genelde ifade ettiği tünel deneyimi, bu nadinin
faaliyette olduğunu gösterir. Sıradan insan aklında, çitta nadinin akışı sınırlı ve kesiktir. Akıllarımızın dikkati dağınık ve
bölünmüştür, akıllarımız çeşitli yönlere doğru kayar. Yine de akıl kanalındaki akışta bir süreklilik kalır, biz bunu
kendikimliğimiz olarak deneyimleriz. Çitta nadideki hâkim düşünce Bendüşüncesidir. Bedenle benliğin özdeşleştirilmesi,
çitta nadinin dışa doğru akışını meydana getirir. Özbenin saf şuur olarak idraki içsel akışı meydana getirir. Ego
(ahamkara), çitta nadi üzerindeki akışı sınırlamayı ortaya çıkaran faktördür. Akıldaki prananın negatif hareketidir, diğer
yandan ruh ya da ilahi Özbenin duyusu akıldaki pozitif harekettir.
Ego düzeni bozulmuş ya da arzuları temel almış prana (akıldaki apana) tezahürüdür, ruh ise dengeli ya da sevgi-tabanlı
pranadır. Çitta nadi ayrılmış benlik düşüncesi ile bloke olduğunda, dışsal akla, duygulara ve duyulara yakalanırız. Benlik
hissini kişiselden evrensele doğru genişlettiğimizde, çitta nadideki akış artar. Çitta nadi özgürce aktığında devreyi
tamamlar ve kalbe geri döner. Meditasyon uygulamasında kişi daha hızlı, daha özgür ve daha tutarlı olan akışın çitta
nadiden geçtiğini deneyimleyebilir. Akış bir kez tamamen özgürleştiğinde, bu bizi tekrar kalpte bulunan şuur ok-yanusuna
çeker; serbest akış, sessizlik ve sabitlik ile bir hale gelir. Ego çeşitli toksinlerin , t o r t ula rın v e y a ağır maddenin ( m a -la
s ) çit t a n a did e a r tışın a s e b e p olu r v e a kışın a k e t v u r u r. Bu toksinler yanlış sindirilmiş gıdalardan,
izlenimlerden ve bunlarla ilişiği olan her şeyden, yanlış beslenmeden, duyuların yanlış kullanımından ve yanlış insan
ilişkilerinin kurulmasından türer. Böylece çitta nadideki akış, bedensel, pranasal ve akılsal kondisyondan etkilenir.
Çitta nadi fiziksel ve süptil bedenlere ait tüm kanal sistemleri ile bağlantılıdır. Bu bakış açısıyla, yoga kalpteki
düğümlerden (hri-daya granthi) ve bu düğümlerin özgürleşme veya aydınlanmanın gerçekleşmesi için çözülmesi
gerektiğinden bahseder. Bu düğümler çitta akışının engelleridir, akıl boşluğundaki vayu veya prana akışındaki blokajlardır.
Samskaralanmız, derin arzulanmız veya güdülerimiz, özbenden gelen çitta nadi boyunca devam eden enerji akışına ket
vurur ve dışsal dünyada çeşitli sınırlı ego kimlikleri olarak yansır. Bu nedenle spritüel kalbi açmakla çitta nadiyi açmak aynı
şeydir. Çitta nadi boyunca, ilgili çevresel süptil nadiler de açılır, fiziksel bedene saadet deneyimi getirilir. Aslında akıl kendi
akışından farklı değildir. Aklın titreşimleri (çitta spanda) aklın akışıdır (çitta ııadı). Akıl sakinlik ve sessizlik haline
geldiğinde, aklın akışı da aynı şekilde sakinleşir, huzurla birleşir, boşluğa genişler. Çitta nadi nedensel bedenin kanalıdır,
51
daha derin aklın ve kalbin alanıdır. Buradan tüm yaşamın temeli olan ruhun orijinal pranası ortaya çıkar. Çitta nadi bu
nedenle hem orijinal pranik akış, hem de aklın akışıdır. Aklın hareketi (çitta spanda) her zaman prana hareketine (prana
spanda) yansır. Bu şekilde, çitta nadi tüm kanal fonksiyonlarım yönetir. Suşumna ile ve uyandığında suşumnadan geçen
enerji akımı yılan gücü kundalini ile yakından alakalıdır. Çitta nadiden geçen serbest akış kundalinin suşumna boyunca da
akmasına sebep olur. Çitta nadi kalpten başa dek suşumnamn üst bölgeleri ile ilgilidir. Çitta nadi sadece düşünce akışını
değil, aynı zamanda bundan türeyen prana akışını da yönetir. Daha üst seviyeli pranik nadi olan suşumna, uyanmış
akıştaki çitta nadi ya da aklın kanalı ile yakından bağlantılıdır. Çitta nadi dışa doğru aktığında, kundalini uyur ya da uyuşuk
haldedir. Çitta nadi içe doğru aktığında, kundalini uyanır ve hareket etmeye başlar. Çitta nadinin içe doğru olan akışı, tüm
diğer nadile-rin saflaştınlmasa ve canlandırılmasına yol açar, böylece çakralann ve çakralara ait potansiyellerin açılmasına
yol açar. Ancak tüm yogiler tüm çakralan ve onların enerjilerini deneyimlemeyecektir. Bazıları direkt olarak kalbe gider ve
deneyimin diğer olasılıkları üzerine düşünmezler. Çitta nadi akışı, arzuya dayanır. Arzu çitta nadinin dışa akmasını sağlar.
Bağımlı olmama hali, içe doğru akmasına sebep olur. Cinsel arzu en güçlü arzu olduğu için, bu kanalı dışa doğru çeken en
önemli arzudur. Çitta nadi dışa aktığında, enerjimiz dışsal dünyaya doğru yönlenir ve nihayetinde burada kaybolur. Ama
bir kez içe aktığında, enerjimiz içsel dönüşüm için yönlendirilir. Yogik uygulama açısından bakılırsa pratyahara (duyu
kontrolü), içsel akışın gelişmesi için, çitta nadinin dışa akışını engelleme çalışmasıdır. Dharana yönlendirilmiş dikkat
yoluyla gerçekleşmiş çitta nadideki enerji yoğunlaşmasıdır. Meditasyon çitta nadideki enerji akışı sürekli hale geldiğinde
gerçekleşir. Samadhi, çitta nadideki akışı herhangi bir engelle karşılaşmazsa oluşur. Belki de en iyi yöntem düşünce
akışını, düşüncenin kaynağı olan kalpteki Ben-düşüncesine, bilgi yogasının özü olan ilahi Tlen-O-olan-Oyum’ düşüncesine
doğru takip etmektir. Bir başka yol da kalpte hangi biçimi bize çekici geliyorsa o haldeki Tanrıya adanmadır.
Mantra ya da daha yüksek düşünce üreten herhangi bir şey de çitta nadinin açılmasına yardımcı olur. Şuurumuzu
genişleten herhangi bir şey de benzer şekilde enerjisinin daha özgürce akmasını sağlayacaktır. Başka bir deyişle, tüm
yoga, özellikle de daha üst seviyeli uygulamaları, çitta nadinin gelişimini hedefler. Çitta nadi doşalar arasında en çok
vata ile yakından alakalıdır, keza vatanın prana ve akıl ile bağlantısı vardır.
Akıl, prana ve vata birlikte hareket eder. Vatanın aşın artımı çitta nadide anormal veya rahatsız akışı beraberinde
getirir. Ancak bağımlılık olarak kapha akışını bloke eder. Öfke olarak pitta da benzer şekilde akışı aşırı artırabilir. Üç hayati
öze bağlı olarak prana, çitta nadinin serbest akışından doğar. Tejasm ise kendi ışık gücü vardır. Ojas çitta nadinin
akışındaki sabitliktir.
Süptil Bedenin On Dört Kanalı Süptil bedende yetmiş iki bin nadi bulunur. Bunların en önemli ondört tanesi tüm beden-
akıl fonksiyonlarını yönetir. Bunlar arasında üçü ilksel enerji akışına karar verir ve biri de spritüel gelişimin anahtarını
elinde tutar.
Suşumna Bu nadiler arasındaki en önemli ve merkezi olana suşumna ya da astral omurga denir. Fiziksel bedende
omurilik kanalı üzerinde bulunur. Üzerinde tıpkı bir lotüs gibi yerleşmiş çeşitli çakraların fonksiyonlarını kontrol eder.
Suşumna doğası gereği satviktir, uyanmış kundalini ya da prana şakti ile aktive olur. Başka türlü enerji akışı oldukça
sınırlıdır.
İda ve Pingala İda ve pingala, suşumnanm yanı sıra üç önemli nadi' dir. Suşumna uyanmadığında, enerji nöbetleşe sıra ile
bu iki kanaldan akar, her biri diğerinin yaptığı işi tamamlar. Suşumnanm sol ve sağ tarafında beraber dokunmuş iki spiral
gibi akar, kökleri omurganın kökünden üçüncü göze kadar dayanır, sol ve sağ burun deliklerinde sonlanır.
İda sol nadidir. Aysaldır, dişildir, serinletici ya da kapha enerjidir ve değeri gereği tamasiktir. 1da vizyon, konuşma ve
hayal gücü ilhamı verir ve adanmaya doğru olan eğilimimizi artırarak, bizi daha değer verici ve sevgi dolu kılar. Pingala
sağ nadidir. Güneşsel, eril, ısıtıcı ya da pitta enerjidir ve doğası gereği rajasiktir. Pingala güdülenmemizi, dürtülerimizi ve
karalılığımızı sağlar, bizi daha derin bilgiyi ve algılamayı aramaya iter.
Normalde enerjimiz diğer nadiye kıyasla, bir nadiden daha fazla akar, buna karar verirken nefesin hangi burun
deliğinden daha fazla geçtiğine bakılabilir. Bu açıdan bakıldığında, iki nadi sol ve sağ beyin fonksiyonları ile de ilgilidir. Sol
beyin fonksiyonu, ters ya da sağ burun deliği ile ilgilidir ve bizi daha rasyonel, bağımsız ve agresif yapar. Sağ beyin
fonksiyonu ters ya da sol burun deliği ile ilgilidir ve bizi daha duygusal, hassas ve alıcı yapar.

52
Nefes sol burun deliğinden daha fazla geçtiğinde, sağ beyin ve fonksiyonları aktive edilmiştir. Sağ burun deliğinden
aktığındaysa, sol beyin ve fonksiyonları desteklenmektedir. Prana ya da yaşam gücü dengeli olduğunda, güneşsel ve
aysal Nadilerdeki enerji dengeli hale geldiğinde, kundalini uyanır ve prana suşumnaya girer. Bu süptil bedeni faaliyete
geçirir ve bizi aklın ve algılamanın daha yüce bir haline taşır. Süptil bedenin sağlığının anahtarı, bu iki nadideki enerji
akışını dengelemekte yatar. Pranayama bölümünde bu konuyla ilgili daha detaylı bilgi verilmiştir. Bu nadiler henüz
dengeli değilken, kundaliniyi uyandırmaya ya da çakraları açmaya çalışırsak, suşumnadan ya da ida ve pingaladan
içeri süptil toksik maddelerin girmesine sebep olabiliriz. îdaya doğru hareket eden kundalini sahte imgelemelerin, çarpık
duyguların, aşırı pasif bir akim yanı sıra, diğer varlıkların şuurunun büyük ihtimalle kaybına sebep olur. Genelde kapha
bozuklukları ve fazla kilo fiziksel seviyede görülür. Pingalaya doğru hareket eden kundalini, öfkeye, kişisel-doğruluk
hissine ve aşırı eleştirel bir akla, kendilerini çok spritüel sanmalarına rağmen ego-istik olan kişilere sebep olur. Fiziksel
seviyede ateş, yangı, gizemli bir kaynaktan kaynaklanan içsel ateş gelişir.
On Dört Majör Nadi Üç ana nadinin yanı sıra, diğer on bir nadi de önemlidir, böylece toplamda on dört nadi eder. Her bir
nadi bağlantılı olduğu bedendeki bir nokta (delik) ile özdeşleşir. Tüm nadiler kuyruk sokumundaki kök çakra ile başlar,
suşumnanın yolunu izler ve omurga üzerinde belli noktalarda dal verir.
Sekiz nadi ida ve pingalanın sağ/sol hâkimiyetini izler. Altı tanesi altı çakra ile ilgilidir. Sağ taraftaki Nadiler (pingala
hâkim nadiler)
1. Pingala “Kırmızı Olan” - üçüncü gözden dallanır, kendi deliği olan sağ burun deliğine giderek burayı prana ile doldurur;
ayrıca sağ burun kanalını yönetir.
2. Puşa “Besleyici Olan” - Güneş tanrısının bir biçimidir, üçüncü gözden dallanır, deliği olan sağ göze giderek burayı prana
ile doldurur. Burası genel olarak prana ile yönetilir. Bu çok önemli bir nadidir; çünkü ruh (Atman) uyanıklık halindeyken
sağ gözü mesken edinir. Sağ gözdeki Gören üzerine yapılan meditasyon, Kendini-Bilmenin önemli bir yaklaşımıdır.
3. Payasvini “Özsu dolu olan” - üçüncü gözden dallanır ve deliği olan sağ kulağa doğru giderek burayı prana ile doldurur.
Aynı zamanda sağ östaki borusunu yönetir. Sağ kulakta, içsel sesleri ya da nadalan duyarız.
4. Yaşasvati “Zaferi Bol Olan” - Kök çakradan akarak dallandığı göbek çakrasına gider. Sağ ayağa ve sağ ele prana sağlar.
Enerjisi elin ve ayağın ortasındaki merkezden gelir, buradan beş el ve ayak parmağına doğru yayılır, esasen el ve ayakların
başparmaklarında sonlanır. Sağ elin avuç içinden çok güçlü bir şifa enerjisi yaymak mümkündür, bu tıpkı sıklıkla ruhla
ilgili sağ göz gibidir.
Sol Taraftaki Nadiler (İda Hâkim Nadiler)
1. İda “İlham verici olan”: Üçüncü gözden dallanır ve deliği olan sol burun deliğine giderek burayı prana ile doldurur. Aynı
zamanda esinlenmiş ya da vizyoner konuşmayı yönetir. Tüm bedenin prana ile beslenmesini sağlar. 2. Şakhini “Deniz
Kabuğu gibi olan”: Üçüncü gözden dallanır ve deliği olan sol kulağa giderek burayı prana ile doldurur, aynı zamanda sol
östaki borusundan sorumludur. Daha yüce etkilere karşı alıcı olmamızı sağlar.
3. Gandhari “Bir müzikal nota olan”: Üçüncü gözden dallanır ve deliği olan sol göze giderek burayı prana ile doldurur.
Aynı zamanda hayalleri ve yaratıcı vizyonları destekler.
4. Hastijhva “Filin Dili olan”: Kök çakradan akarak dallandığı göbek çakrasma gelir. Sol ayağa ve sol ele prana taşır.
Enerjisi el ve ayakların ortasındaki merkezden gelir ve buradan el ve ayağın beş parmağına doğru yayılır, esasen
başparmaklarda sonlanır. Delikleri el ve ayağın başparmaklarının ucudur.
Merkezi Nadiler
1. Alambuşa: Bir bariyer ya da sınırı işaret eder. Omurganın kökünden ya da rektumun ucuna doğru giden kök çakranm
merkezinden akar ve dışkılama organlarına prana sağlar. Deliği anüstür. Kök ya da toprak çakrası ile ilişkilidir, apana ile
bağlantılıdır.
2. Kuhu “Saklı Olan ya da Yeni Ay”: Omurganın kökünden, cinsel çakraya doğru ve ileri doğru penis ya da vajinanın
sonuna dek akar, üreme organlarına ve bunun yanı sıra bunlarla bağlantısı olan üriner organlara prana sağlar. Cinsel
organ ya da su çakrası ile ilişkilidir, apana ile bağlantılıdır.
3. Vişhodara “Herşeyin Taşıyıcısı olan”: Omurganın kökünden göbek çakrasına ve mideye doğru akar; sindirim sistemine
prana sağlar. Deliği göbektir. Göbek ya da ateş çakrası ile ilişkilidir, samana ile bağlantılıdır.
53
4. Varıma “Herşeyi Kapsayan”: Kozmik Boşluk Okyanusunu yöneten bir Vedik tanrıdır. Omurganın kökünden kalp
çakrasma doğru akar ve tüm bedene prana sağlar, genelde bunu solunum, dolaşım ve yaşbezleri aracılığıyla yapar. Deliği
deridir. Kalp ya da hava çakrası ile ilişkilidir, vyana ile bağlantılıdır. Bu nadi daha derin hisler ve kalbin bilişini tezahür
ettirmemize yardımcı olur.
5. Sarasvati "Konuşma Tanrıçası”: Gırtlak çakrasından dallanır, dilin ucuna dek gider ve buraya prana sağlar. Aynı
zamanda genel olarak ağız ve gırtlağı kaplar. Gırtlak veya eter çakrası ile ve udana ile ilişkilidir. İsmin de işaret ettiği üzere
bu nadi konuşma gücü, bilgelik ve mantra verir.
6. Suşumna "Çok Saadet Dolu Olan”: Omurganın kökünden ya da kök çakranm kökünden, başın tepesine dek gider. Aynı
zamanda omurgayı, beyni, sinir dokularını canlandınr, kemikleri destekler. Üçüncü göz bölgesinde, diğer Nadilerin
enerjisini toplar, özellikle de sekiz sağ-sol hâkim nadinin-kini. Beş prana içinde prana ile bağlantılıdır.
Nadilerin Yerleri Bedenin, baş üstünde yedi deliği vardır;
sağ ve sol burun delikleri,
sağ ve sol kulaklar,
sağ ve sol göz ve ağız.
Bunlara yedi rişi ya da yedi bilge denir; çünkü bunlar bize rehberlik eden yetilerdir. Bunlara aynı zamanda yedi prana da
denir; çünkü prananın değişik biçimlerini yönetirler, ayrıca yedi güneş (Aditya) de denir; çünkü çeşitli aydınlanma
biçimlerine izin verirler. Bunların aynı zamanda gurusu Brihas-pati (konuşma) olan tanrılar ya da devalar olduğu söylenir.
Altta iki delik vardır, idrar yolu ve anüs. Bunlann guru-sunun Şukra (üreme) olan şeytanlar ya da asuralar olduğu
söylenir. Göbek boyunca, on delik vardır. Başın tepesindeki nokta onbirincidir ve akıl ya da şuur ile ilişkilidir. Bunlar on
dört nadiyi oluşturur. Ayak ve el nadilerinin eller ve ayaklar sayesinde dışsal dünyaya açılımları vardır. Derinin kendisi tüm
bedenin açılımıdır. Bunlar da on dört nadinin kalanını oluşturur. Tüm bu on dört nadi destekledikleri bedendeki farklı
deliklerdir. Omurganın kökünden doğarlar. Sadece suşumna ve alarrıhuşa direkt olarak kök çakradan doğar. Diğerleri
merkezin küçük üçgeninden doğar. Sadece spritüel uyanış durumunda, prana direkt olarak suşumnaya girer, Yoksa
çevredeki on iki nadide kalır, ida-pingaia hâkimiyeti ve bunlann sol ve sağ taraf hâkimiyeti altındadır. Enerjimiz genelde
suşumnadan ve sarasvatiden yükselir. Alambuşa ve kuhu tarafından aşağı doğru tükenir.
Saf prana suşumnadan yükselir; tortulu prana ise alambuşa sayesinde dağıtılır. Pingala ve idanın birbiri çevresinde spiral
şeklinde sağ ve sol burun deliklerinden hareket ederek aysal ve güneşsel kuvvetleri bir çakradan diğer bir çakraya
taşıması gibi, pavaşvini ve şankhini de sol ve sağ kulaktan hareket eder, puşa ve gandhari sağ ve sol gözden, yaşavati ve
hastijihva ise bedenin sağ ve sol yanlarından hareket eder. Bu sekiz kanal genelde birbiri ile ilişkilidir ve birlikte faaliyet
gösterir. Prana sağ yanda pingala boyunca akarken, genelde ilgili kanallar sayesinde sağ kulakta, sağ sağ gözde ve
bedenin sağ tarafında da bulunur. 1da boyunca akarken ise, aynı zamanda sol kulak, sol göz ve bedenin sol tarafmdadır.
Beş duyunun da kendi kanalları vardır:
Duymak için, sağ ve sol kulağı (payaşvini ve şankhini);
dokunmak için, deri (varuna);
görmek için, sağ ve sol göz (puşa ve gandhari); tatmak için dil (sarasvati) ve koklamak için sağ ve sol burun deliği (pingala
ve ida).
Beş fiil organının da kendi kanalları vardır; bunlar
konuşma (sarasvati),
eller ve ayaklar (yaşaswati ve hastijihva),
ürogenital organlar (kuhu) ve
anüstür (alambuşa).
On Dört Nadinin Tedavisi Nadileri tedavi etmenin en iyi yolu her birinin farklı delik ya da ağızlarını tedavi etmektir, keza
bunlar enerjinin alınması ve iletimi için ana bölgelerdir. Bu tedavi, masaj, sıcak terapisi (ham pamuk yakımı gibi) ya da
şifalı bitki ve yağların uygulanması olabilir.
Prana, kanallar boyunca hareket eder, bedenin içine ve dışına doğru gelerek bu farklı kanalları yaratır. Bu kanalların
yaratımıyla, hepimiz tüm pranaları etkileyebiliriz ve bedenle aklı canlandırabiliriz. Suşumna, başın tepesine baskı
54
uygulanarak, baş derisine masaj yapılarak veya şifalı bitki ve yağ sürülerek tedavi edilebilir. Brahmi Yağı (hindistancevizi
baz yağı üzerine hazırlanmış gotu kola), suşumna ve baş merkezini kayganlaştıran ve tonlandıran özel bir karışımdır.
Kulak kanalları (payaşvini ve şankhini) kulağın memesine bastırılarak ya da kulağa masaj uygulanarak uyarılabilir.
Kulağın açıldığı yere yapılan yağ masajı ile tonlanabilir. Brahmi yağı bunlar için de çok iyidir.
Göz kanalları (puşa ve gandhari) göz çevresindeki noktalara bastırılarak, özellikle de gözlerin orta üstündeki noktaya
bastırılarak uyarılabilir. Yağlar ve şifalı bitkilerin göze uygulanması da faydalıdır. Bunların en iyisi trifala gheedir. Gözler
ayrıca üçüncü göze baskı uygulama ya da yağ sürme ile de dengelenir ve uyarılır, özellikle sandal ağacı macunu ve sandal
ağacı yağı kullanılırsa.
Burun kanalları (pingala ve ida), sağ ve sol burun deliklerinin noktalarına anlık baskı uygulandığında uyarılabilir. Aynı
zamanda alternatif burun deliği nefesi ve nasya terapileri (genel olarak hintkamışı), aromaterapi (kafur, nane ve tarçın
gibi baharatlı kokular) ile de tedavi edilebilir. Bu iki kanal elbette tedavideki en önemli kanallardır; çünkü nefes sayesinde
bunlarla direkt olarak başa çıkabiliriz.
Ayaklar ve ellerin kanalları (yaşasvati ve hastijihva) belki de tedavideki en önemli ve dışsal olarak müdahale edilebilen
en kolay kanallardır. Bunlar sayesinde tüm bedendeki pranik akışı dengeleyebiliriz. Bu iki nadi, çeşitli daha küçük ya da
ikincil çakra ya da nadi merkezleri ile de ilgilidir, bu çakralardan eklemlere (omuzlar, dirsekler, bilekler ve eller, kalça,
dizler, bilekler ve ayaklar) yayılırlar. El ve ayaklara ve özellikle eklemler 1 bölgesindeki uzuvlara yapılan masaj ile tedavi
edilirler. Ayak ve el merkezine, el ve ayak parmaklarının uçlarına baskı uygulanması da faydalıdır. Avuç içlerine ve ayak
tabanlarına uygulanan şifalı bitkiler ve yağlar da işe yarar. Dil kanalı (sarasvati) için boyun ve gırtlağa şifalı bitkiler ve
yağların uygulanması tedavi edicidir. Hintkamışı ghee özellikle iyidir. Damağa dili yerleştirmek sarasvatinin suşumna ile
bağlanmasında yardımcıdır. Tüm beden kanalı (varuna) genel vücut masajı ile ve de-rive, özellikle de kalp bölgesinin arka
yakınına şifalı bitkiler ve yağların uygulanmasıyla tedavi edilir. Mide kanalı (visvodara) karna, göbek bölgesine yapılan
masajın yanı sıra göbeğe (zencefil macunu gibi) şifalı bitki ve yağların uygulanmasıyla tedavi edilir. Sindirim sistemi için
şifalı bitkilerin kullanımı da bir diğer yöntemdir.
Üreme kanalı (kuhu), apışarası ya da penisin üzerindeki noktaya yapılan masajla ve ayrıca üretraya (kadınlarda da) yağ
uygulanmasıyla tedavi edilebilir. Brahmi yağı cinsel faaliyetlerin kontrol altına alınması için de iyidir.
Dışkılama kanalı (alambuşa), rektuma yapılan masajla ya da şifalı bitki ve yağların bu alanda kullanılmasıyla tedavi
edilebilir. Alambuşa suşumnadan sonraki en önemli kanaldır. Burada vata, ilaçlı lavman (basti) ile tedavi edilir. Kanallar
duyular, fiil organları veya bedendeki ilgili sistemler sayesinde ve aynı zamanda dallandıkları çakraların tedavi edilmesi ile
tedavi edilebilir. İyi bir yöntem, bu kanalları görselleştirmek ve düşünce yoluyla bu kanallardan -kırmızı renkli veya
turuncu renkte- prananm direkt geçişini yönlendirmektir. Nadileri ve nadilerden akan enerjiyi görselleştirmeyi öğrenmek
pranayama ve pratyaharanın önemli bir yöntemidir. Kanallar aynı zamanda pranayama, görselleştirme ve kendilerine
yönlendirilmiş prana akışı ile de tedavi edilebilir. Bu konuda daha fazla bilgi pranayama bölümünde vardır.

Naçliler: Ida, Pi7J.gala, Sushum1J.ii. Beden -hem fiziksel hem de "latif' beden- belli sayıda nilgiden (tam karşılığı kanallar,
yollar, atar veya toplardamarlar, ama aynı zamanda "sinirler") ve çakra'dan (tam karşılığı çemberler, daireler, ama
genellikle "merkezler" diye çevrilir) oluşur. Biraz basitleştirerek, dirimsel enerjinin bedeni "nefesler" biçiminde
nilçillerden geçerek dolaştığı ve çakralarda da kozmik ve ilahi enerjinin örtük biçimde bulunduğu söylenebilir. Çok
miktarda ni'igi vardır: "Bir aşvattha yaprağında her yöne doğru açılıp uzanan büyük ve küçük nagller gibi, bunlar
sayılamaz."97 Yine de bazı sayılar ileri sürülür: 300.000,98 200.000,99 80.000,100 en çok da 72.000.101 Bunların 72'si
özel bir öneme sahiptir. Hepsinin adı sayılmaz. Şiva Sarrıhiti'i 1 4'ünden söz eder, metinlerin çoğu ise 10'unu sayar: igi'i,
97 Trişihhibrahma7Ja Upanişad, 76. 98 Şiva Saırıhita, II, 14; Gorahsha Şataha, 13. 99 Gorahsha Paddhati, 12. 100
Trişihhibrahmara Upanişad, 67. 101 Hathayogapradı:pika, IV, 8; vb. 292 YOGA VE TANTRACIUK pil:ıgala (veya pingla),
sushuml)ii, gandhari, hasticihva, püsii, yaşasvini, alambusha, hühuç ve şarrzhhinL ıoı Bu nagiler sırasıyla sol burun
deliğine, sağ burun deliğine, brahmarandhra'ya, 103 sol göze, s;ğ göze, sağ kulağa, sol kulağa, ağza, cinsel organa ve
makata. açılırlar. 1� \ Bu nadilerin en önemlileri, tüm Yoga\tekhiklerinde en temel rolü • ! 1 \ oynayanları ilk üçüdür:

55
iga, pil)gala, sushuınui'ii' Biraz sonra iga ile ' ' 1 pil)gala çevresinde geliştirilmiş bazı isimleri vh çok karmaşık benzeştirme
sistemini hatırlatacağız. Ama şimdiden sushuml)iinın eşanlamlıları içinden bazılarını saptayabiliriz: b ralımana di, 105
mahiipatha ("Büyük Yol"), şmaşal)a (mezarlık), şambhavi (= Durga), madhyamarga ("Orta Yol"), şahtimarga (Şakti
Yoluı06). Bunların içerdiği simgesellik sonra aydınlatılacaktır. Nagiler genelde çok kısaca betimlenir; bolca klişeye,
kalıplaşmış formüllere rastlanır ve göreceğimiz üzere "gizli dil" de bunların anlaşılınasını iyice güçleştirir. İşte
sushumuanın mistik yapısı üzerine temel metinlerden biri: "Meruı07 dağının dışındaki bir yerde onun solunda ve sağında
iki kanal Shiras, 108 Shashi109 ve Mihira110 yer alır. Sushuml)a 1 02 Goraksha Şataka, 2 7, 28; öteki listelerde bazı isimler
değişir; krş. örn. Trişikhibrahmaııa Upanişad, 70-75. 103 Brahmarandhra: Kafatasının tepesi -y.n. 104 Goraksha Şataka,
29-31; ama belli çeşitlerneler sözkonusudur: başka metinlere göre bazı nağıler topuklara dek ulaşır. 105
Hathayogapradipika, II, 46. 106 A.g.y. , III, 4. 107 Omurga. (Bu ve devamındaki 17 not kitabın çevirmeni Arthur Avalon'a
[Sir john Woodroffe] aittir.) 108 Örn., Naçlıs. 109 Ay - solda ve feminen, ya da Shakti-rupa N adi Ida. 110 Güneş - sağda ve
maskulen, ya da N adi Pinggala. 293 YOGA adı verilen yol ortadadır: (maddenin) üç temel Guı:ıas'ııı dan oluşur ve hem Ay,
hem Güneş, hem de Ateş112 görünümüne sahiptir; tamamen Dhüstüram çiçeklerinden oluşmuş bu yol kanda'nın114
merkezinden kafaya kadar uzanır ve onun içinde Vacn1 adı verilen meghradan115 Kafaya kadar parlayarak uzanır.
Onun116 içinde Citrini vardır: Sadece yoginlerin Yoga'sı tarafından erişilebilen Pranava'nınm parlaklığıyla parlar. Citrini
örümcek ağının tellerine benzer ve omurganın merkezine yerleştirilmiş tüm lotusları delip geçer ve onun kendine ait
biçimi saf idraktir.118 Citrini üzerine dizilmiş olan lotuslar sayesinde çok güzel gözükür. Içinde Brahmanaçli119 bulunur.
Hara'nın120 ağzından başlayan bu kanalın son noktası Adideva'121dır. "O, 122 şimşekler silsilesi kadar güzel ve lotus
ipliği kadar hoş tur. Bilgelerin zihinlerinde parlar. Aşırı derecede incedir; safbilginin uyandırıcısı; büyük mutluluğun vücut
bulmuş hali ve gerçek doğası Bilinç'123tir. ııı Guı:.ıalar, Sattva, Racas ve Tamas adı verilen üç temel Guı:.ıa'dan oluşur. m
Bir diğer deyişle dışarıdan içeriye doğru Sushum�a, Vacra ve Citrini'dir. m Dhatura fastous. ıı4 Tüm nac;lılerin çıkış
noktası. Kanda=Ampul. ııs Penis. ıı6 Yani vacramn ve ayrıca dalaylı olarak da Sushum(ıa'nın içinde. 117 Oly! sesi. ııs
Shuddhabodhasvarupa. Ondan saf olanlarca chana türetilir. (Shangkara) ıı9 Cinini'den ayn bir Nadi değil, tam tersine
Citrini içinde bulunan kanaldır. 120 Şiva; burada Svayambhu-lingga. 121 Parama Bindu Brahmanagı yakınlarına ulaşır ama
Adi-deva'nın kendisine yaklaşamaz. 122 Yani Cintini, Brahmanagi'nin iç kısmı. 123 Şuddha-bodha-svabhava. 294 YOGA VE
TANTRAC!LIK Brahmadvara124 onun ağzında parlar. Bu yer leziz yemekler le süslenmiş bir bölgeye giriştir. Knot olarak
bilinir ve aynı zamanda sushum!JCi ağzı olarak da anılır."125 Görüldüğü gibi, "latif" bir beden ve ;'mistik bir fizyoloji"
sözkonusudur. Yine de okuduklarımızda "soyut" hiçbir yan yoktur; karşımızda kavramsallaştırmalar değil, fizikötesi
deneyimleri ifade eden imgeler vardır. Metinler, erginlenmemiş bir kişide ncuj.ilerin "kirli" "tıkalı" olduğunu ve onları
asanalar, pramayama ve mudralarla "anndırmak" gerektiğini ısrarla tekrar eder.126 I4a ve pi!Jgala hem iki "nefesi" hem
de bedenin tüm mistik enerjisini taşır; onlar asla sadece basit "kanallar", "yollar", fizyolojik organlar değildir.
Sammohana-tantra'ya göre, i4a Şakti'dir, pil;gala da Purusha'dır.127 Başka metinler !alana. (= i4a) ve rasananın (= pi!
Jgala) sırasıyla eril tohumu ve dişil yumurtayı taşıdıklarını söyler.128 Ancak eril tohum Şiva ve ayla, kan da (genellikle
"kadınların racas'ı"yla özdeşleştirilir) Şakti ve güneşle aynı özdendir 129 Kaı:ıhupada'nın Dohakosha yorumunda ayın
erkeklik tohumımdan, güneşin de kadının yum urtasından doğduğu belirtilmiştir. 130 Zaten iga ve pi(?gala için en sık
kullanılan isimler, gerek Hindu gerekse Budist Tantralarında, "güneş" ve "ay" dır. Sammolıana-tantra'da sol naçlinin
yumuşak tabiatından ötürü "ay" sağ naginin de güçlü tabiatı nedeniyle 114 Brahman kapısı. 125 Sha[çahranirüpm;a, 1 -3;
çev. Arthur Avalon (Sir john Woodroffe), The Serpent Power, s. 4-12. 126 örn. krş. Hathayogapradipiha, I, 58. 127
Alıntılanan, Sha[çahranirüpm;a. 128 Sadhanamala, Hevacra Tantra ve Herukta Tantra, alıntı yapan Dasgupta,
Introduction to Tantric Buddhism, s. 1 1 9. 129 Gorahshasiddhantasamgraha, alımılayan Dasgupta, s. 1 72, dipnot 4. 130
A.g.y.� s. 1 72, dipnot 5. 295 YOGA "güneş" olduğu söylenir. Hathayogapradipika onları gündüz ve geceye benzetir ve bu
zamansal simgeselliğin önemini biraz daha ileride göreceğiz. Ama iga ile pivga!anın prava ve apana'yı taşıdıklarını
unutmamak gerekir; bunlardan birincisi Rahu (Ay'ı yutan Aşura), apana ise "zamanın ateşi"dir (Kalagni).131 Bu noktada
simgeselliğin anahtarlarından birini bulmuş oluyoruz; belli başlı "nefesler" ve belli başlı "latif kanallar" aracılığıyla zaman
yok edilebilir. Budist I antralarda sushumvaya avadhüti denk düşer ve bu "sinir" nirvanaya giden yol kabul edilir.
Sadhanamala der ki:132 "Laiana (= iga) pracnayla (Hikmet), rasana da (= pivgaia) Upaya'yla (yol) aynı yaradılıştadır:
56
Avadhüti ise mahasukhanın (Yüce Mutluluk) merkezi olarak ortada kalır." Dohakosha yorumlarında avadhüti terimi
"ateşten yaradılışıyla tüm günahları yakıp kül eden" olarak açıklanır. 133 Metinler sürekli şu motifi yineler: Orta yoldan
ayrılmayın, sağ ve sol tuzaklarla doludur! "Güneş ve ay adı verilen iki kanadı kesin!"134 "Iki yandaki !alana ve rasanayı
yok etmek gerek."135 "Ay (çandra) ve güneş (sürya) birbirine iyice karışınca, erdem ve erdemsizlik hemen yok olur". 136
"Orta yoldan gidilir ve sağ ile sol (yollara) hakim olunursa, Yüce Mutluluğa (mahasukha) erişilir."137 "Sağ ve sol
tuzaktır."138 131 Kaı;ı.hupada'nın Dohakosha'sına elle düşülmüş şerh, alıntılayan Dasgupta, s. 1 73, dipnot 1. 1 3 2 Yay.
Bhattaçharyya, ll, 448. 133 Alımılayan Dasgupta, s. 107. 134 Guı;ı.çl.arl'nin Çaryapada'sı, 4. 135 Kanı;ı.upada'nın
Dohakosha'sı, 3. 13 6 Saraha. 137 Çarya 8, Kambalapada. 138 Çarya 37, Sarahapada. Tüm bu metinler ve daha pek çoğu
için, bkz. P. C. Bagchi, Studies on the Tantras, s. 61 vd. 296 YOGA VE TANTRACILIK Bu simgeselliğin şu iki yönünü şimdilik
akılda tutalım: 1) Vurgu belli başlı iki nefese, güneş ve ayla özdeşleştirilen praua ve apanaya yapılmaktadır; demek ki
insan bedenine yönelik bir "kozmikleştirme" sözkonusudur; 2) Ama sadhaka'mn tüm çabası "ay" ve "güneş''i
birleştirmeye dönüktür ve bunu başarabilmek için "orta yol"dan ilerler. Güneş-ay birliği simgeselliğinin çok yönlü ve
karmaşık yapısını birazdan göreceğiz. Önce çalıraları da betimleyerek latif beden çözümlemesini taınaınlayalım.
Çakralar Hindu geleneğine göre, yedi önemli çakra vardır; bunlar altı sinir ağıyla ve sutura frontalis'le139 ilişkilendirilir.
1) Müladhara (müla = kök) kuyruksokumunda, makat ile üreme organları arasında bulunur. Dört taçyapraklı kırmızı bir
lotus biçimindedir; yaprakların üzerine altın harflerle v, sh, ş ve s yazılmıştır. Lotusun ortasında toprak elementinin
(prthivl) simgesi olan sarı bir kare bulunur; bunun da ortasında tepesi aşağı bakan bir üçgen vardır. Yoninin simgesi olan
bu üçgene Kamarüpa denir; üçgenin tam merkezine svayambhü-lirhga (kendi başına var olan lirhga) yerleştirilmiştir, başı
bir mücevher gibi parıldar. Kendi etrafında sekiz halka yaparak (bir yılan gibi) çöreklenmiş, şimşek kadar parlak Kur:ıçlalini
uyur orada ve ağzıyla (veya başıyla) lirhgamn girişini kapar.Kuı::ıçlalini böylece brahmadvarayı140 ve sushumuaya geçiş
yolunu tıkar. Mü!adhara çakra, maddenin yapışma, tutkunluk gücüyle, ataletle, sesin doğuşuyla, ko139 Daha eksiksiz bir
betimleme için çakralar öğretisi konusunda en yetkili eser olan Satçakra nirüpana'ya başvurun, çev. Arthur Avalon. Ayrıca
bkz. Not VI, 9. 140 "Brahman kapısı". 297 YOGA kuyla, apcına nefesiyle, tannlar arasında da lndra, Brahma, Qakinı:, Şakti
vb. ile bağıntılıdır.
2) Calamm:zçlala (çünkü tattvası jala, yani sudur) ve medhradhara (mei}hra = penis) olarak da bilinen svadhishthana
çakra, erkek üreme organının dibinde yer alır (kuyruksokumu sinir ağı). Kırmızı-turuncu renkli altı taç yapraklı bir lotustur
ve üzerlerinde b, bh, m, r, l harfleri yazılıdır. Lotusun ortasında Varul).a'yla mistik bağıntısı olan beyaz bir yarım ay vardır.
Ayın ortasında bir bica-mantra, onun da merkezinde yanında tanrıça Çakinfyle birlikte Vishl).u. 141 Svadhishthana çakra
su elementiyle, beyaz renkle, praı:za nefesiyle, tat alma duyusuyla, elle vb. bağıntılıdır.
3) Manipüra (mani = mücevherler; püra = kent) veya nabhishçhana (nabhi = göbek) bel bölgesinde göbek deliği
bizasında yer alır (karın boşluğu sinir ağı). On taçyapraklı mavi lotus ve 0, <}.�, rh, t, th, d, dh, n, p, ph harfleri. Lotusun
ortasında kırmızı bir üçgen ve üçgenin üstünde bir boğanın üstüne oturmuş, yanında mavi renkte Lakinı Şakti ile tanrı
Maharudra. Bu çakra ateş elementiyle, Güneş, racas (aybaşı akıntısı) samana nefesi, görme duyusu vb. ile bağıntılıdır.
4) Anahata Canahahata şabd iki nesneye dokunmadan çıkartılan bir ses, başka bir deyişle "mistik bir ses"tir); praı:ıa ve
civatmanın merkezi olan kalp bölgesi. Kırmızı renk. Altın renginde on iki taç yapraklı lotus
(k, kl:y., g, g� vb. harfleri). Ortada "Süleyınan'ın mührü" tarzında üstüste bindirilmiş duman rengi iki üçgen, bunun
ortasında altın rengi bir başka üçgen, onun içinde parlak bir lirhga. Iki üçgenin üstünde Kakini Şakti'yle (kırmızı renkte)
birleştirilmiş İşvara bulunur. Anahata çakra hava elementiyle, dokunma duyusuyla, fallusla, devinim gücüyle, kan
dolaşımıyla vb. bağıntılıdır.
5) Vişuddha çakra (temizlik, arılık çakra'sı): gırtlak bölgesi Commgayla omurilik soğanının birleştiği yerdeki gırtlak ve
yutak sinir ağı), udana nefesinin ve bindu'nun merkezi. Kırmızı-kül rengi on altı taç yapraklı lotus (a, a, i, u, ü vb. harfleri).
Lotusun içinde a.kaşa elementinin (esir, boşluk) simgesi olan mavi bir alan, ortasında içinde bir fil bulunan beyaz bir
çember. Filin üstünde yarısı gümüş, yarısı altından Sadaşiva'yı tutan bıca-mantra (Hang) duruyor; tanrının yarısının gümüş
yarısının altın olmasının nedeni, erdişi (androjin) yönüyle tasvir edilmesidir (ardha-na.rlşvara). Bir boğanın üstüne
oturmuş, çok sayıdaki elinde kendine özgü bir sürü nesne ve alarnet taşıyor ( vacra, üç uçlu mızrak, çan vb.). Bedeninin
yarısı on kollu ve beş suratlı (her biri üçer gözlü) Sada Gaurfyi oluşturuyor. Visuddha çakra beyaz renkle, Esir (akaşa), ses,
57
deri vb. ile bağıntılıdır. 6) Acna. (= emir, buyruk) çakra, kaşların arasındadır (oyuk pleksüs). İki taçyapraklı beyaz lotus, h
ve ksh harfleri. Bilişsel yetilerin merkezi; buddhi, ahaf[lküra, manas vel ) "latif' hallerinde indryalar (= duyular). Lotusun
içinde tepesi aşağı dönük beyaz bir üçgen vardır (yon i simgesi); üçgenin ortasında itara ("öteki") adı verilen, yine beyaz
bir limga. Paramaşiva'nın merkezi burasıdır. Blca-mantra, O/'dur. Buranın koruyucu tanrıçası Hakini'dir; altı suratı, altı
kolu vardır ve beyaz bir lotusun üzerine oturmuştur. 7) Sahasrara çakra: Başın, bin taçyapraklı, ters dönmüş bir lotusla
gösterilen tepesindedir (sahasra = bin). Brahmasthana, brahmarandhra, nirvanaçakra vb. isimler de alır. Taçyapraklar SO
harili Sanskrit alfabenin tüm olası telaffuzlarını (50x20) taşır. Lotusun ortasında içinde bir üçgen bulunan dolunay vardır.
Tantra sadhanasının hedefi olan Şiva ve Şakti'nin nihai birleşmesi (unmanl) orada deneyimlenir. Kuı::ıçlalinı: de altı aşağı
çakra'dan geçtikten sonra oraya açılır. Sahasra.ra'mn bedensel düzleme ait olmaktan çıktığını, aşkın düzlemi yansıtmaya
başladığını belirtmek gerek -zaten bu nedenle genellikle "altı çakra" öğretisinden söz edilir. Daha önemsiz başka çakralar
da vardır. Örneğin müladhara ile svadhishthana arasmda yonisthana bulunur; burası Şiva ile Şakti'nin bir araya geldiği
yüce mutluluk yeridir ve kamarupa diye de anılır (müladhara gibi). Arzunun kaynağı ve tensel düzlemde sahasrarada
sonucuna ulaşacak Şiva-Şakti birleşmesinin erken bir habercisidir. Acfıa çakranın yanıbaşmda idrak işlevleriyle ve bazı
Yoga deneyimleriyle ilişkili manas çakra ve soma çakra bulunur. Yine iicfıii çakranın yanında "latif' bedeni ve "fiziksel"
bedeni ürettikleri varsayılan yedi "nedensel biçim"in merkezi olan karana-rüpa bulunur. Son olarak da başka metinlerde,
çakraların arasmda yer alan veya onlarla özdeşleşmiş belli sayıda adharadan (=destek, zarD söz edilir. Budist Tamralarda
sadece dört çakra bilinir; bunlar sırasıyla göbek, kalp, gırtlak bölgelerinde ve beyin zarının sinir ağında bulunur. En
önemlisi olan bu sonuncu çakra'ya ushrhisha-kamala (kafa lotusu) adı verilir ve Binduların sahasrarasma denk düşer. Üç
kaya (beden), aşağıdaki üç çakra'da yer alır: nirmarha-kaya göbek çakra'smda, dharmakaya kalp çakra'smda, sambhoga-
kaya boğaz çakra'sındadır. Ama bu çakralarm sayısına ve yerlerine ilişkin anormallikler ve çelişkilerle karşılaşılır Hindu
geleneklerinde olduğu gibi, çakralar mudralarla ve Tanrıçalarla birleştirilmiştir: Locana, Mamakı:, Pandara ve Tara
(Şrisamputa144). Hevacra-tantra dört çakra'yla ilişkili olarak uzun bir "dörtleme" listesi verir: dört tattva, dört arhga, dört
"an", dört soylu hakikat (arya-sattva) vb
Kundalini Kundalini'nin bazı yönlerine daha önce değinmiştik; o hem bir yılan, hem bir tanrıça hem de bir "enerji"
biçiminde betimlenir. Hathayogapradipika (III. 9) Kur.ı.çl.alinı:'yi şu sözlerle tamtır: "Kuçilangi (vücudu eğri), Kur.ı.çl.alini,
Bhujangi (dişi yılan), Şakti, İşvari, Kur.ı.çl.ali, Arundhati - tüm bu terimler eşanlamlıdır. Nasıl ki bir kapı anahtar Bu arada
birçok T:mtra okulunun kuçlalinı simgeselliğini zıtların birliğini ifade etmek için kullanmadığını da unutmayalım. la açılırsa,
yogin de kurtuluş (muhti) kapısını Hatha Yoga sayesinde hwhgalinl'yi serbest bırakarak açar."Uyuyan tanrıça, guru'nun
kerametiyle uyandırılınca, tüm çahralar hızla katedilir. Şabdabrahman'la, O/'la özdeşleştirilen Kwhçlalini, tüm tanrı ve
tanrıçalann vasıflarını kendinde toplar Bir yılan kılığında1 tüm yaratıklarınısı gövdelerinin ortasında oturur
(dehamadhyaya) Kurhgalini, Paraşakti biçiminde gövdenin tabanında kendini gösterirısı (adhara); Paradevata biçiminde
ise adharanın merkezinde bulunan, naçiılerin içinden çıktığı düğümün ortasına yerleşir. Kwhgalinl, praı.za'nın serbest
bıraktığı sezginin {manas) gücüyle sushumı.zanın içinde hareket eder: "Iğne ipliği nasıl taşırsa, o da sushumı.zamn içinde
öyle taşınıp götürülür." Asanalar ve humbhahalarla uyandırılır; "o zaman praı.ıa Boşluk (şunya [the Void]) içinde
özümsenip yutulur"ıss_ Kurhgalini'nin uyanışı çok şiddetli bir ısı yaratır ve çahralann içinden geçip ilerlemesi bedenin alt
kısmı ceset gibi buz kesip hareketsiz kalırken, humçialini'nin geçtiği kısmın yakıcı hale gelmesiyle kendini gösterir. Budist
Tantralar hwhgalini'nin yakıcı niteliğini, ateş gibi oluşunu daha da açık bir biçimde vurgular. Budistlere göre, Şakti
(Candali, Qombı, Yoginı, Nairarnani vb. diye de adlandırılır) nirmari?akayada (göbek bölgesi) uyuklar; bu bölgede
boddhiçita yaratılarak uyandırılır ve bu uyanış "büyük bir ateş" duyumsanmasıyla kendini gösterir. Hevacra-tantra,
"Çal)çlalı. göbekte yanar" der ve her şey yanınca Calında bulunan) "ay"dan aşağı nektar damlaları döküldüğünü söyler.
Guficaripada'nın bir ilahisi, söz edilen görüngüyü şu örtülü sözlerle ifade eder: "Lotus ile yıldırım ortada buluşurlar ve
onlar birleşince Candalı tutuşur. Bu tutuşmuş ateş Qombi'nin evine ulaşır; Ay'ı alının ve suyu boca ederim. Ne o şiddetli
ateş, ne de duman kalır -ve Meru Dağı'nın tepesinden göğe girilir."157 Bu simgesel söz dağarının anlamları üzerinde
ileride yeniden duracağız. Ama şimdiden bir olguyu akılda tutalım: Budistlere göre gizli güç göbek bölgesinde uykuda
bulunur; Yoga uygulanarak tutuşturulur ve bir yangın gibi iki üst çakra'ya (dharma ve sambhoga) yayılır, onların içine
girer, ushriılsha-kamala'ya (Hinduların sahasril.rasına denk düşer) ulaşır ve yoluna çıkan her şeyi "yaktıktan" sonra,
58
nirmari1.a-kayaya geri döner. 158 Öteki metinler bu sıcaklığın cinsel enerjinin "aşkın dönüşümü"yle sağlandığını
belirtir.159 Kuriwjahnı (veya Candall.) ile ateş arasındaki ilişkiler, kwi?çlalinf'nin çakralardan geçerek yükselmesiyle "içsel
ısı" üretimi şimdiden vurgulanmaya değer olgulardır. Bazı mitlere göre Tanrıça Şakti'nin tüm tannların ateş enerjileri
aracılığıyla yaratıldığı hatırlanacaktır. Diğer yandan "içsel ısı" üretiminin, en gelişkin haline Şamanizm'de ulaşan çok eski
bir "büyü" tekniği olduğu bilinmektedir. Başat deneyiminin - kumçlalini'nin yükselmesiyle tutuşturulan "ateş"- manevi
içeriği büyüveya Şamanizm'den bambaşka bir düzlemde yer alsa da, Tantracılığın da bu evrensel büyü geleneği içine
oturduğunu hemen belirtelim. Zaten yine bu "içsel ısı" üretimi konusunda, bazı Himalaya uygulamalarında bulgularran
Tantracılık-Şamanizm ortak yaşamını inceleme fırsatını da bulacağız. Söz ettiğimiz tüm disiplinlerin şart koştuğu manevi
hazırlık yapılmaksızın kıırh�alin!'yi uyandırmak olanaksızdır. Ama fiili uyanış ve çakralardan geçiş, temel unsuru özel bir
beden duruşu (ilsana, mudra) sayesinde solumayı durdurmak (kumbhaka) olan bir teknikle tetiklenir. Nefes alıp vermeyi
durdurmak için en sık kullanılan yöntemlerden biri khecarimudra tarafından önerilendir: dilin ucunun geriye, gırtlağa
doğru götürülmesi sayesinde nefes borusunun ağzının tıkanması. 160 Bu şekilde yol açılan bol tükürük salgılanması
göksel ölümsüzlük sıvısı (amrta), dilin kendi eti de "yenilen inek eti" diye yorumlanır 161 "Fizyolojik bir durum"a ilişkin bu
simgesel yorum oldukça ilgi çekicidir. Yoginin "aşkınlığa" katılmaya başladığı ifade edilmeye uğraşılmakta, yoginin
Hindu'nun en katı yasağını (inek eti yemek) ihlal ettiği, yani artık koşullanmamış olduğu, bu dünyada bulunmadığı ifade
edilmekte; dolayısıyla yogin göksel ölümsüzlük sıvısının da tadına bakabilmektedir. Bu anlattığımız khecarimudramn bir
yönüdür sadece; nefes borusunun ağzının dille tıkanmasına ve bunun sonucunda solumanın durmasına cinsel bir
uygulamanın da eşlik ettiğini göreceğiz. Buna geçmeden önce, kurh�alini'nin bu şekilde uyandırılışının alıştırmanın
başlangıcından başka bir şey olmadığını belirtelim; yogin bir yandan kwiı�alini'yi orta "yol"da (sushumı:ıa) tutmaya,
diğer yandan da onu çakralardan geçirerek başın tepesine kadar tırınandırmaya çabalamaktadır. Ama Tantracı yazarların
bile belirttiğine göre, bu çabaların başarıyla taçlanmasına çok ender rastlanır. Işte Tarahha�uj.a'dan bilmece gibi bir
metin (buna Tantrasara'da da rastlanır): "lçilir, yeniden içilir, yere yığılmcaya kadar içilirse ve ayağa kalkıp yeniden içmeye
başlanırsa, yeniden doğum döngüsünün ebediyen dışına çıkılır."Nefes alıp vermenin tamamen durdurulması sırasında
yaşanan bir deneyimdir bu. Yorumda şöyle deniyor: "Saççakra sadhananın (= çokraların içine girilmesi) ilk aşamasında
mürit soluğunu, çokraların her birinde yoğunlaşma ve meditasyon gerçekleştirebilecek kadar uzun süre tutamaz.
Dolayısıyla hıılfu]alini'yi de sushumvii içinde, kıımbhakamn (solumanın durdurulması) elverdiğinden daha uzun süre
tutmayı başaramaz. Bu nedenle göksel ölümsüzlük sıvısı (çeşitli biçimlerde anlaşılabilir, en çok öne çıkan anlam, nefes
borusunun ağzının tıkanmasının yol açtığı bol tükürük salgısıdır) içtikten sonra yere -yani toprak elementini temsil eden
muladhara çakra'ya- düşmek zorunda kalır. Mürit bu temrini birçok kez yinelemelidir ve onu sürekli uygularsa yeniden
doğum döngüsünün nedenlerini yok eder."

Bedeninizi ödüllendirin 3: Nadi Shodhana nefes tekniği uygulama


Nadi Shodhana Nefes Tekniği, Kanal Temizleme Nefesi olarak da bilinir ve ismini Sanskritçede kanal
anlamına gelen Nadi ve arınma anlamına gelen Shodhana’dan alır. Bu nefes tekniğinin bilinen diğer ismi
ise Dönüşümlü Burun Nefesi’dir çünkü uygularken bir burun deliğinden nefesi verip alırız, sonra aynı işlemi
diğer burun deliğiyle yaparız.

Bu nefes tekniğinde hedefimiz bedeni ve zihni dengeye getirmektir. Bu dengenin nasıl sağlandığıyla ilgili
önemli bilgilere bakalım birlikte…

59
Hint yoga kültüründe Prana, Japon kültüründe Ki, geleneksel Çin tıbbında Çi olarak bilinen yaşam
enerjimizin bedenimizdeki kanallar içinden aktığına inanılmaktadır. Binlerce kanal olduğu söylenmekle
birlikte ana kanallar İda, Pingala ve Şuşumna’dır. İda bedenin sol tarafında bulunurken yin / dişi / ay /
sakin enerjiyi temsil eder. Pingala bedenin sağ tarafında bulunur ve yang / eril / güneş / aktif enerjiyi temsil
eder. Şuşumna ise omurga hattı boyunca, bedenin ortasında bulunan ana enerji kanalıdır.

Bu konu nereye gidiyor dediğinizi duyar gibiyim. Şimdi bu bilgilerin nefesle olan bağlantısına geldik.
Bedenimizde dolaşan İda Nadi sol burun deliğinde, Pingala Nadi sağ burun deliğinde son bulur. Nadi
Shodhana nefes tekniği de, İda ve Pingala’yı, yani yin ve yang, dişi ve eril, ay ve güneş, sakin ve aktif
enerjiyi dengeleyerek bedenimizi ve zihnimizi dengeye getirir.

Bu dengelenmenin gözle görülür birçok faydası vardır. Halsiz, üşengeç hissediyorsanız Nadi Shodhana
nefes tekniğini uygulayarak enerjinizi yükseltebilir, konsantrasyonunuzu artırabilirsiniz. Zihniniz dolu
olduğunda uykuya geçmekte zorlanıyorsanız bunu kolaylaştırabilir ve daha iyi uyumanıza yardımcı
olabilirsiniz. Sinir sisteminizi rahatlatarak aktif zihni sakinleştirebilirsiniz.

Ben bu nefes tekniğini geçen sene egzama tedavisinin parçası olarak doktorumun önerisiyle her gün
uygulamaya başladım. Etkileriyle de o zaman yakından tanıştım. (Dönüşüm için ilk adımı atın: Düzenli
nefes ve meditasyon çalışması) Her sabah kalktığımda ve akşam yatmadan önce 10 tekrar yapıyordum.
Başta tabii “Ne var ki bunda, ne faydası olacak?” diye düşünebiliyor insan. Ama hem eski kadim öğretilerin
hem de bilimin bir bildiği var! Ben de her gün yapmaya devam ettikçe o stresli dönemimde çok faydasını
gördüm. Güne daha sakin başlıyor, kafama taktığım şeylerin zamanla azaldığını ve bana eskisi kadar
dokunmadığını gözlemliyor, yatarken de günü daha sakin kapatıyordum. Beni tanıyanlar bilir, normalde de
sakinimdir zaten ama egzama tedavisi benim için fiziksel ve psikolojik olarak zorlayıcı bir süreçti. Nefes
tekniğiyle sinir sistemini rutin olarak yatıştırmak, süreci daha sakin ve yapıcı bir şekilde geçirmeme destek
oldu.

Hem teknik faydalarını bildiğim hem de kendimde sonuçlarını gördüğüm için diğer nefes tekniklerinin
içinde benim için hep ayrı bir yeri olacak Nadi Shodhana’yı nasıl uygulayacağımız konusuna gelelim o
halde…

Uygulamaya geçmeden önce


 Sandalyede veya koltukta omurganız dik olacak şekilde rahat bir oturuşa geçin. Sandalye veya koltuğa
yaslandığınızda sırtınız geriye gidiyorsa sırtınızın arkasına bir minder koyarak dik duruşunuzu
destekleyebilirsiniz. Dilerseniz yerde bağdaş kurarak ya da meditasyon minderi üzerine oturarak da
yapabilirsiniz.

60
 Gözlerinizi çalışma sırasında kapatarak iç alanınıza daha rahat odaklanabilirsiniz. Fakat bu size iyi
hissettirmezse gözlerinizi duvarda ya da yerde bir noktaya sabitleyerek de yapabilirsiniz.
 Burnunuzu çalışma öncesinde temizlemeniz faydalı olacaktır.
 Çalışma tamamlanmadan kendinizi iyi hissetmediğiniz bir nokta olursa, çalışmayı daha öncesinde de
sonlandırabilirsiniz.

Nadi Shodhana Nefes Tekniği uygulama rehberi


 Yazının başında bahsettiğim gibi her nefes alma-verme döngüsünde tek burun deliğini kullanacağız. Bu
sebeple el parmaklarımızla burun deliklerinden birini dönüşümlü olarak kapatmamız gerekiyor.
 Burun deliklerinizi boşluk kısmından değil de kıkırdak kapakçıkların burun kemiği ile birleşme çizgilerine
nazikçe bastırarak kapatmanız yeterli olacaktır. Çok fazla bastırmayın, yoksa açık olan burun deliğini de
dolaylı olarak daraltmış olursunuz.
 Sağ elinizle yapacaksanız baş parmağınızı sağ burun deliğini kapatmak için, yüzük parmağınızı
(dördüncü parmak) sol burun deliğini kapatmak için kullanın. Bu esnada işaret ve orta parmağınızı
destek amaçlı alnınıza dayayabilir; bu size rahat gelmezse serbest bırakabilir veya avucunuzun içine
kapayabilirsiniz. Eğer sol elinizle yapacaksanız da bunun tam tersini uygulayabilirsiniz. Uygulama
sırasında bir eliniz yorulduğu zaman diğer ele geçerek de ilerleyebilirsiniz.
 Sağ ve sol burun deliğinden nefes verip almayı denerken iki tarafın farklı açıklıkta olduğunu
farkedebilirsiniz. Bu normal bir durum endişelenmeyin. Eğer sağ veya sol burun deliğinizde tıkanıklık
varsa, çalışmayı yaparken o tarafa geldiğinizde boşta olan elinizle burun deliğinizin yan tarafından
yüzünüzü dışarı doğru gerdirin. Daha rahat nefes aldığınızı farkedeceksiniz.
 Hazırsanız önce iki burun deliği de açıkken nefes alın, nefes verirken baş parmağınızla sağ burun
deliğinizi kapatın ve sol burun deliğinden nefes verin.
 Sol burun deliğinden nefes alın. Nefes verirken sol burun deliğinizi yüzük parmağınızla kapatın ve sağ
burun deliğinden nefes verin.
 Ve şimdi sağ taraftan nefes aldığınızda bir turu tamamlamış oluyoruz. Bundan sonrasında da aynı
şekilde devam edin.
 Aklınızda kolay kalması açısından bir burun deliğinden nefes verip, aynı burun deliğinden nefes
alıyoruz. Sonra bu tarafı kapatıp, diğer burun deliğinden nefes veriyoruz ve alıyoruz.
 Bu şekilde ilerleyerek isterseniz süre tutup 3 dakika ile başlayabilirsiniz. Ya da turları sayarak 10 tur
yapabilirsiniz. Size kolay zor gelmesine göre süreyi kısaltıp uzatabilirsiniz. Verdiğim bu süreler
başlangıç için oldukça uygun.
 Çalışma sırasında nefes verişlerinizin süresini alış süresinden uzun tutmayı araştırabilirsiniz. Bunu
gerçekleştirmek için ekstra stres yaratmayın fakat nefes veriş süreniz uzun olduğunda bilin ki
sakinleşmenizi destekleyecek. Birazdan vereceğim bilgiyle bilimsel nedenini de açıklayacağım.
 Çalışmaya başlarken sol burun deliğinden nefes vererek başlamıştık. Çalışmayı tamamlarken de sol
burun deliğinden nefes vererek bitirin.

Son yönlendirmemin spiritüelliğin ötesinde bilimsel bir açıklaması var. Bedenle beyin tarafları çapraz
çalışır. Yani vücudun sol tarafı beynin sağ lobu ile, vücudun sağ tarafı beynin sol lobu ile ilişkilidir. Çalışma
başında ve sonunda sol burun deliğini kullanarak beynin sağ lobunu kullanıyor ve parasempatik sinir
sistemini aktif hale getirmiş oluyoruz. Buna ek olarak nefes vermek yine parasempatik sinir sistemini
aktifleştiriyor. Parasempatik sinir sistemini aktifleştirmek ne işimize yarıyor derseniz de, bu çalışmadaki

61
ana amacımız olan sinir sistemimizi rahatlatmamızı sağlıyor. Yani biz çalışma başında ve sonunda sol
burun deliğimizden nefes vererek beynimize “Sakinleşebilirsin, her şey yolunda!” mesajını gönderiyoruz!

Nadi Shodhana’nın nimetlerinden faydalanmak için tek yapmamız gereken uygulamak! Siz de sabah ve
akşam rutininiz haline getirebilir, yoga ve meditasyon çalışmalarınız öncesinde bedeninizi ve zihninizi
çalışmaya hazırlamak için kullanabilir ya da günün dilediğiniz zamanı sinirli halinizi yatıştırmak,
konsantrasyonunuzu artırmak, enerjinize kavuşmak için kullanabilirsiniz. Sonbaharda dilediğiniz her
zaman dengelenmek için kullanabileceğiniz bu pratiği öğrenmek, kendi iyiliğiniz için atabileceğiniz en etkili
ve kolay adımlardan biri olacaktır.

Bir DNA ipliği, insanların algıladığı görünür ıĢıktan çok daha

küçüktür. En güçlü optik mikroskoplar bile bunu ortaya çıkaramaz çünkü

DNA, görünür ıĢığın en küçük dalga boyundan yaklaĢık 120 kat daha

dardır.5

Bir hücrenin çekirdeği, bir toplu iğne baĢının 2 milyonda birine eĢit

88• Kozmik Yılan

62
hacimdedir. DNA'nın iki yarda ipliği, kendi üzerine sonsuz bir Ģekilde

kıvrılarak bu küçük hacme sığar, böylece efsanevi yılanlar gibi aĢırı

uzunluk ile sonsuz küçüklüğü uzlaĢtırır.

Ortalama bir insan, bazı tahminlere göre 100 bin milyar hücreden

oluĢur. Bu, bir insan vücudunda yaklaĢık 125 milyar mil DNA olduğu

anlamına gelir; bu, Satürn ile GüneĢ arasındaki 70 gidiĢ-dönüĢ

yolculuğuna tekabül eder. Bir Boeing 747 ile tüm hayatını en yüksek

hızda uçarak geçebilir ve bu mesafenin yüzde birini bile kat edemezsin.

KiĢisel DNA'nız dünyanın etrafını 5 milyon kez saracak kadar uzundur.6

Dünyadaki tüm hücreler -hayvansal, bitkisel veya bakteriyel olsunlar-

DNA içerir ve hepsi, tuz konsantrasyonunun dünya çapındaki

okyanusunkine benzer olduğu tuzlu su ile doldurulur. Esasen deniz suyu

olan Ģeyi ağlar ve terleriz. DNA suda yıkanır ve bu da çift sarmalın

Ģeklini oluĢturmada çok önemli bir rol oynar. DNA'ların dört bazı

(adenin, guanin, sitozin ve timin) suda çözünmediği için, merdivenin

basamaklarını oluĢturmak üzere çiftler halinde birleĢtikleri molekülün

merkezine kendilerini sıkıĢtırırlar; daha sonra çevreleyen su

molekülleriyle temastan kaçınmak için sarmal bir yığın halinde

bükülürler. DNA'nın burgulu merdiven Ģekli, hücrenin sulu ortamının

doğrudan bir sonucudur.7 DNA, tıpkı efsanevi yılanların yaptığı gibi


63
suyla birlikte gider.

DNA molekülü, dört bazla birbirine bağlanan iç içe iki Ģeritten oluĢan

tek bir uzun zincirdir. Bu bazlar yalnızca belirli çiftlerde eĢleĢebilir - A

ile T, G ile C. Bazların baĢka bir Ģekilde eĢleĢtirilmesi, tek tek

atomlarının diziliĢi nedeniyle imkansızdır: A sadece T, G ile bağ

yapabilir.

Mitler ve Moleküller •5

Bu, iki Ģeritten birinin diğerinin arkadan öne kopyası olduğu ve genetik

metnin çift olduğu anlamına gelir: ġeritlerden birinde kesin bir yönde

okunan bir ana metin içerir. transkripsiyon enzimleri ve tersine çevrilmiĢ

ve çoğunlukla okunmayan bir yedek metin.

Ġkinci Ģerit iki temel rol oynar. Onarım enzimlerinin hasar durumunda

ana metni yeniden oluĢturmasını sağlar ve hepsinden önemlisi genetik

mesajın kopyalanması için mekanizma sağlar. Ġki ayrı ve tamamlayıcı

Ģerit elde etmek için, daha sonra çoğaltma enzimleri tarafından çift Ģerit

halinde yeniden oluĢturulabilen bir fermuarın fermuarını açar gibi çift

sarmalı açmak yeterlidir. Sonuncusu yalnızca bir A'yı a T'nin karĢısına

ve bunun tersini ve bir G'yi bir C'nin karĢısına yerleĢtirebildiğinden ve

bunun tersi olduğundan, bu, aynı olan iki ikiz çift sarmalın oluĢumuna
64
yol açar.

90• Kozmik Yılan

aslına saygılar. Bu nedenle ikizler, tıpkı eski mitlerin belirttiği gibi,

yaĢamın merkezinde yer alır ve yılansı bir formla iliĢkilendirilirler.

Bu kopyalama mekanizması olmadan bir hücre asla kendini

kopyalayamaz ve yaĢam olmazdı.

DNA, yaĢamın bilgi molekülüdür ve özü, efsanevi yılanlar gibi hem

tek hem de çift olmaktan ibarettir.

DNA VE ÇOĞALTMA MEKANĠZMALARI tüm canlılar için aynıdır.

Bir türden diğerine değiĢen tek Ģey harflerin sırasıdır. Bu sabitlik,

dünyadaki yaĢamın kökenlerine kadar uzanır. Biyolog Robert Pollack'e

göre: "Gezegenlerin yüzeyi birçok kez değiĢti, ancak DNA ve

replikasyonu için hücresel makine sabit kaldı. Schrödingers 'aperiyodik

kristal' DNA'nın kararlılığını abarttı: hiçbir taĢ, hiçbir dağ, hiçbir

okyanus, hatta üzerimizdeki gökyüzü bile bu kadar uzun süre boyunca

sabit ve sabit kaldı; Cansız hiçbir Ģey, ne kadar karmaĢık olursa olsun,

DNA ve onun replikasyon mekanizmasının bir arada var olduğu zamanın

çok küçük bir bölümünde değiĢmeden hayatta kalamaz.‖8

YaklaĢık 4,5 milyar yıl önce, varlığının baĢlangıcında, Dünya


65
gezegeni yaĢam için elveriĢsiz bir yerdi. ErimiĢ bir lav ateĢ topu olarak

yüzeyi radyoaktifti; suyu o kadar sıcaktı ki, sadece yoğuĢmasız buhar

halindeydi ve solunabilir oksijenden yoksun atmosferi siyanür ve

formaldehit gibi zehirli gazlar içeriyordu.

YaklaĢık 3 9 milyar yıl önce, dünya yüzeyi erimiĢ magmanın

üzerinde ince bir kabuk oluĢturacak kadar yeterince soğudu. Garip bir

Ģekilde, yaĢam ve dolayısıyla DNA, bundan sonra nispeten hızlı bir

Ģekilde ortaya çıktı. Bilim adamları 3.85 milyar yıllık tortul kayaçlarda

biyolojik aktivite izleri buldular ve fosil avcıları 3.5 milyar yıllık gerçek

bakteri fosilleri buldular.

Dünyadaki yaĢamın ilk 2 milyar yılı boyunca, gezegende yalnızca

oksijenin zehir olduğu anaerobik bakteriler yaĢıyordu. Bu bakteriler suda

yaĢadı ve bazıları oksijeni dıĢarı atarken H2O molekülündeki hidrojeni

kullanmayı öğrendi. Bu, yeni ve daha verimli metabolik yollar açtı.

Mitler ve Moleküller •91

Atmosferin oksijenle kademeli olarak zenginleĢmesi, oksijen

kullanabilen ve DNA'sını paketlemek için bir çekirdeğe sahip yeni bir

hücre türünün ortaya çıkmasına izin verdi. Bu çekirdekli hücreler, bakteri

hücrelerinden en az otuz kat daha hacimlidir. Biyolog Lynn Margulis ve

Dorion Sagan'a göre: "Bakteriler ve çekirdekli hücreler arasındaki


66
biyolojik geçiĢ... o kadar ani ki, zaman içindeki kademeli değiĢimlerle

etkili bir Ģekilde açıklanamaz."

O andan itibaren, bildiğimiz gibi hayat Ģekillendi. Çekirdekli

hücreler, algler gibi ilk çok hücreli varlıkları oluĢturmak için bir araya

geldi. Ġkincisi ayrıca fotosentez yoluyla oksijen üretir. Atmosferdeki

oksijen yaklaĢık yüzde 21'e yükseldi ve daha sonra yaklaĢık 500 milyon

yıl önce bu seviyede stabilize oldu - çok Ģükür, çünkü oksijen yüzde

birkaç daha yüksek olsaydı, canlılar kendiliğinden yanacaktı. Margulis

ve Sagan'a göre, bu durum ―tehlike ve fırsat, risk ve fayda arasındaki

dengeyi korumaya yönelik bilinçli bir karar izlenimi veriyor.‖9

YaklaĢık 550 milyon yıl önce, yaĢam, yalnızca suda değil, karada ve

havada da yaĢayan çok çeĢitli çok hücreli türlere, alglere ve daha

karmaĢık bitki ve hayvanlara dönüĢtü. O zaman yaĢayan tüm türlerden

hiçbiri bu güne kadar hayatta kalamadı. Bazı tahminlere göre,

yeryüzünde yaĢamıĢ türlerin neredeyse tamamı çoktan yok olmuĢtur ve

Ģu anda yaĢayan 3 milyon ile 50 milyon arasında tür bulunmaktadır.10

92• Kozmik Yılan

DNA bir transfo ustasıdır. çiftleĢme, tıpkı efsanevi yılanlar gibi.

Hücre temelli yaĢam DNA'sı, soluduğumuz havayı, gördüğümüz

manzarayı ve parçası olduğumuz canlıların akıllara durgunluk veren


67
çeĢitliliğini oluĢturdu. 4 milyar yılda, tamamen aynı kalırken,

hesaplanamaz sayıda türe çoğaldı.

"DNA çift sarmalı bir çift yılanı temsil ediyordu.

Resmi ters çevirerek, molekülün tamamen simetrik

olduğunu görebilirsiniz - çift sarmalın her bir yarısı,

tamamlayıcı yarısının sentezi için bir Ģablon görevi

görebilir" Wills'den(1991>P-) 37)-

ÇEKIRDEĞIN IÇINDE,DNA sarılır ve açılır,

kıvranır ve kıvrılır. Bilim adamları genellikle

bu uzun molekülün biçimini ve hareketlerini bir

yılanınkiyle karĢılaĢtırır. Moleküler biyolog Christopher Wills Ģöyle

yazıyor: "DNA'nın iki zinciri, ayrıntılı bir kur ritüelinde birbirinin

etrafına dolanmıĢ iki yılana benziyor."11

Özetle, I)NA suda yaĢayan ve hem son derece uzun hem de küçük,

tek ve çift olan yılan biçimli bir dönüĢüm ustasıdır.

Tıpkı kozmik yılan gibi.

Mitler ve Moleküller •93

68
Birçok Ģamanik insanın yaĢamın yaratılıĢını tartıĢmak için "kozmik

yılan"dan baĢka imgeler kullandığını, özellikle bir ip, bir asma, bir

merdiven ya da cenneti ve dünyayı birbirine bağlayan göksel kökenli bir

merdivenden bahsettiğini biliyordum.

Mircea Eliade, bu farklı görüntülerin, axis mundi veya dünyanın

ekseni olarak adlandırdığı ve dünyanın her yerindeki Ģamanik

geleneklerde bulduğu ortak bir tema oluĢturduğunu göstermiĢtir.

Eliade'ye göre, axis mundi Öteki Dünya'ya ve Ģamanik bilgiye eriĢim

sağlar; ġamanların yaĢarken kullanmayı baĢardıkları, normalde ölüler

için ayrılmıĢ bir "paradoksal geçit" vardır ve bu geçit genellikle bir yılan

ya da bir ejderha tarafından korunur. Eliade'ye göre Ģamanizm, kiĢinin bu

pasajı aĢmasına, eksene ulaĢmasına, onunla iliĢkili bilgiyi edinmesine ve

onu geri getirmesine -çoğunlukla insanları iyileĢtirmesine- izin veren bir

dizi tekniktir.12

Burada da DNA ile bağlantı açıktır. Moleküler biyoloji literatüründe,

DNA'nın Ģekli yalnızca birbirine dolanmıĢ iki yılanla değil, aynı

zamanda çok kesin bir Ģekilde bir ip, bir asma, bir merdiven veya bir

merdivenle karĢılaĢtırılır - görüntüler bir yazardan diğerine değiĢir.

Örneğin, Maxim Frank-Kamenetskii, "bir DNA molekülünde

tamamlayıcı ipliklerin iki sarmaĢık gibi birbirinin etrafına dolandığını"

düĢünür. Ayrıca, bilim adamları son zamanlarda kanser dahil birçok

hastalığın DNA düzeyinde ortaya çıktığını ve bu nedenle


69
çözülebileceğini anlamaya baĢladılar.13

Dünyanın ekseninin farklı temsillerini, kozmik yılana paralel bu

görüntüleri keĢfetmeye baĢladım. Bir axis mundi kavramı, Amazon'un

yerli halkları arasında özellikle yaygındır. Ashaninca, örneğin, bir ―gök

ipi‖nden bahseder. Gerald Weiss'in yazdığı gibi: ―Campalar arasında, bir

zamanlar Dünya ve Gökyüzünün birbirine yakın olduğuna ve bir

kabloyla bağlı olduğuna dair bir inanç var. Yazara, inkfteca (kelimenin

tam anlamıyla, "gökyüzü ipi") adı verilen, tuhaf basamaklı bir Ģekle

sahip bir asma, Dünya ve Gökyüzü'nü bir arada tutan kablo olarak

94• Kozmik Yılan

gösterildi.7Weiss'e göre bu asma, yirminci yüzyılın baĢında Taulipang

Kızılderilileri tarafından ilk etnograflardan biri olan Theodor Koch-

Grünberg'e gösterilenin aynısıdır. Koch-Grinberg, çalıĢmasında

Taulipangs asmasının ustaca bir taslağını verdi.

"Liana (Bauhinia caulotretusj 'yerden göğe uzanan.'” Koch-

Griinberg'den( 1917, Cilt 2, Çizim IV).

70
Eksen mundi'nin en iyi bilinen varyantlarından biri, bir eksen etrafına

sarılmıĢ iki yılanın oluĢturduğu caduceus'tur. En eski zamanlardan beri,

bu sembolün Hindistan'dan Akdeniz'e kadar Ģifa sanatıyla bağlantılı

olduğu görülür. Çin'in Taoistleri, iki serpantin ve tamamlayıcı formun

tek bir androjen hayati ilkeye dönüĢmesini simgeleyen yin-yang ile

caduceus'u temsil eder:

Tuhaf bir Ģekilde, Taulipanglar Guyana'da, Ashaninca'dan yaklaĢık

üç bin mil uzakta yaĢıyorlar, yine de tam olarak aynı asmayı gökyüzü

ipiyle iliĢkilendiriyorlar.

Mitler ve Moleküller •95

Batı dünyasında, caduceus, bazen modifiye edilmiĢ biçimde16, tıbbın

sembolü olarak kullanılmaya devam etmektedir:

Perulu Amazon'daki Shipibo-Conibo arasında, axis mundi bir

merdiven olarak temsil edilebilir. Ayahuasquero Josö Chucano Santos'un

açıklamalarına dayanan aĢağıdaki çizimde, "gök merdiveni" kozmik

anakonda Ronin ile çevrilidir (bkz. üst °f Sayfa

ġamanik bilgiye eriĢim sağlayan merdiven o kadar yaygın bir temadır

ki Alfred M£traux ona ―mesleğin sembolü‖ adını verir. Ayrıca Amazon


71
Ģamanlarına kadar

96• Kozmik Yılan

Ayahasquero Jost Chucano Santos'un açıklamalarına

dayanan "gökyüzü merdiveni" çizimi.

"Büyünün tüm sırlarında ustalaĢmayı" "merdivenin ya da basamakların

ruhları" ile temasa geçerek öğrenirler.

M6traux ayrıca bu Ģamanların ―biçimi bir merdiveni çağrıĢtıran bir

asmadan hazırlanan bir demleme‖ içtiğine de iĢaret eder. etnobotanikçi

Richard Evans Schultes'in belirttiği gibi (bkz. sayfa 97).

BAĞLANTILARIN ÇOĞUBu noktaya kadar dünyanın kozmik yılan ve kalıp

ekseni arasında ve DNA'nın formla iliĢkili olduğunu bulmuĢtum. Bu,

Carlos Perez Shuma'nın bana söylediği Ģeyle uyumluydu: Doğa

iĢaretlerle konuĢur ve dilini anlamak için

Mitler ve Moleküller •97

"Banisteriopsis caapi,Büyüleyici çift sarmallar halinde büyümeye meyilli bir

sarmaĢık, ayahuasca, yage, caapi olarak bilinen entheojenik [halüsinojenik] bir


72
iksirin ana bileĢenlerinden biridir. Samanyolu'na. 'Ayahuasca [ruhun asması'] olarak

da bilinir.‖ (HowardRheingold alıntı.) Schultes ve Raffauf'tan (2992. s. 26).

()98• Kozmik Yılan

ġamanların öğrendiği doğa ruhlarının dili ve DNA'nın dili.

Ne yazık ki, Ģamanik dil üzerine çok fazla derinlemesine çalıĢma yok,

Ģüphesiz, çünkü antropologlar bunu hiçbir zaman gerçekten ciddiye

almamıĢlardır.19 Graham Townsley'nin Peru Amazon'daki Yaminahua

ayahuasqueros Ģarkılarıyla ilgili son çalıĢmasında bir istisna buldum.

Townsley'e göre, Yaminahua Ģamanları, halüsinasyonlarında

gördükleri ruhları taklit ederek, onlarla iletiĢim kurmak için koshuiti adı

verilen Ģarkıları öğrenirler. Bu Ģarkıların sözleri, Ģaman olmayan

Yaminahualar için neredeyse tamamen anlaĢılmazdır. Townsley Ģöyle

yazıyor: "Bu Ģarkılarda neredeyse hiçbir Ģey normal adıyla anılmıyor.

Bunun yerine en absürt metaforik dolambaçlı ifadeler kullanılıyor.

Örneğin, gece 'hızlı tapir' olur, orman 'yetiĢtirilmiĢ fıstık/balık

'peccaries/jaguar' olur. sepetler,' anakondalar 'hamaklar' vb.

Her durumda, diye yazıyor Townsley, mecazi mantık belirsiz ama

gerçek bir bağlantıyla açıklanabilir: "Böylece balıklar beyaz yakalı

pekari haline gelir, çünkü bir balığın solungaçlarının bu tür pekarilerin

boynundaki beyaz çizgilere benzerliği vardır; jaguarlar 'sepet' haline gelir


73
çünkü bu özel gevĢek dokuma sepetin (wonati) lifleri jaguar iĢaretlerine

tam olarak benzer bir desen oluĢturur.‖

ġamanların kendileri bu metaforların anlamını çok net bir Ģekilde

anlıyorlar ve onlara tsai yoshtoyoshto, kelimenin tam anlamıyla "dil-

bükme-bükme" diyorlar. Townsley bu ifadeyi "bükülmüĢ dil" olarak

çevirir.

Büküm kelimesi iki ve ikiz ile aynı köke sahiptir. Twisted, teknik

olarak "çift ve kendi etrafına sarılmıĢ" anlamına gelir.

Yaminahua Ģamanları neden çarpık bir dilde konuĢuyor? Ġçlerinden

birine göre: "Koshuiti'mle görmek istiyorum - Ģarkı söylerken, bir Ģeyleri

dikkatle inceliyorum - çarpık dil beni yakınlaĢtırıyor ama çok da değil -

normal kelimelerle Ģeylere çarpardım - çarpık olanlarla onların etrafında

dönüyorum - ben net bir Ģekilde görebilirler.‖

Townsley'e göre, ruhlarla olan tüm Ģamanik iliĢkiler, "nesneleri olan

varlıkların dirençli doğasını yansıtmak için kasıtlı olarak eksiltili ve çok

Mitler ve Moleküller •99

referanslı bir tarzda inĢa edilmiĢtir." ġu sonuca varıyor: ―Yos/ii,

canlandırdıkları döĢemelere hem 'benzeyen hem de benzemeyen' gerçek


74
varlıklardır. Sabit veya üniter bir doğaları yoktur ve bu nedenle,

paradoksal olarak, "bükülmüĢ dil"i "olarak görmek" onları yeterince

tanımlamanın tek yoludur. Buradaki metafor yanlıĢ adlandırma değil,

mümkün olan tek doğru adlandırmadır.‖20

Yaminahua ayahuasqueros tarafından tanımlanan ruhların dili ile

DNA'nın dili arasındaki bağlantıyı aramaya baĢladım. "Çift ve dolanmıĢ"

veya "twistingtwisting" veya "yoshtoyoshto"nun ikincisine mükemmel

bir Ģekilde karĢılık geldiğini buldum.

Bir insanın (örneğin) "genom" adı verilen genetik bilgisi, tek bir

DNA ipliği boyunca yayılmıĢ 3 milyar harfte bulunur. Bazı yerlerde bu

filament kendi etrafında dönerek "kromozomlar" olarak bilinen 23 daha

kompakt parça oluĢturur. Hepimiz ebeveynlerimizin her birinden

eksiksiz bir kromozom seti miras alırız ve bu nedenle 23 çift

kromozomumuz vardır. Her kromozom, baĢlangıçta çifte mesaj olan çok

uzun bir DNA ipliğinden oluĢur - bir Ģeritte ana metin ve diğerinde

tamamlayıcı kopya. Böylece hücrelerimizin tümü, yedek kopyalarının

yanı sıra iki tam genom içerir. Genetik mesajımız iki katıdır ve toplam 6

milyar baz çifti veya 12 milyar harf içerir.

Bir insan hücresinin çekirdeğinde bulunan DNA iki

1OO • Kozmik Yılan


75
metre uzunluğundadır ve bu filamanı oluĢturan iki Ģerit birbirini birkaç

yüz milyon kez sarar.21

Maddi yönü ya da biçimi söz konusu olduğunda, DNA, kendi etrafını

saran çift katlı bir metindir. BaĢka bir deyiĢle, bir ―dil-bükme-bükme‖dir.

TIUNSCRIPTIONENZĠMLER, DNA metninin sadece proteinlerin ve

enzimlerin yapımını kodlayan kısımlarını okur. "Genler" adı verilen bu

pasajlar, çeĢitli tahminlere göre insan genomunun sadece yüzde 3'ünü

temsil ediyor. Kalan yüzde 97 okunmuyor; iĢlevleri bilinmiyor.

Bilim adamları, metnin kodlanmayan kısımları arasında, belirgin bir

anlamı olmayan çok sayıda sonsuz tekrarlanan dizi ve hatta her iki yönde

de okunabilen kelimeler veya cümleler olan palindromlar buldular.

Genomun ezici çoğunluğunu oluĢturan bu bariz anlamsız ifadeyi "çöp

DNA" olarak adlandırdılar.22

Bu "çöp" içinde, bunun gibi on binlerce pasaj bulunur:

ACACACACACACACACACACACACACAC. .. . Toplamda yarım

milyon kez tekrarlanan 300 harfli bir dizi bile var. Hepsi söylendiği gibi,

tekrar dizileri genomun tam üçte birini oluĢturur. Bunların anlamı Ģu ana

kadar bilinmiyor.

Moleküler biyologlar Chris Calladine ve Horace Drew durumu Ģöyle

özetliyor: "Vücudumuzdaki DNA'nın büyük çoğunluğu Ģu anda


76
anlamadığımız Ģeyler yapıyor."23

Bu saçmalık okyanusuna dağılmıĢ genler, DNA'nın dilinin anlaĢılır

hale geldiği adalar gibidir. Genler, amino asitleri proteinlere sıralamak

için talimatları heceler. Bunu üç harfli kelimelerle yaparlar. Örneğin

―CAG‖, DNA dilinde amino asit glutamin kodlar.

Genetik kodun tüm kelimeleri üç harfli olduğundan ve

Mitler ve Moleküller •101

DNA'nın dört harfli bir alfabesi vardır (A,G,C,T), genetik kod 4 X 4 X 4

= 64 olası kelime içerir. Bu kelimelerin hepsinin bir anlamı vardır ve ya

proteinlerin yapımında kullanılan 20 amino asitten birine ya da iki

noktalama iĢaretinden birine ("baĢla", "dur") karĢılık gelir. 64 kelimenin

22 olası anlamı vardır. Bu fazlalık, bilim insanlarının genetik kodun

"yozlaĢmıĢ" olduğunu söylemelerine neden oldu. Aslında, sadece bir eĢ

anlamlılar zenginliğine sahiptir - tıpkı "jaguar" ve "basket" gibi farklı

kelimelerin aynı anlama geldiği bir dil gibi.24

Gerçekte, fayanslar daha da karmaĢıktır. Genler içinde, "intronlar"

adı verilen kodlanmayan birçok bölüm vardır. Transkripsiyon enzimleri

belirli bir geni kopyalar yazmaz, düzenleme enzimleri intronları atomik

hassasiyetle ortadan kaldırır ve "eksonlar" olarak bilinen gerçek kodlama

parçalarını birleĢtirir. Bazı genler, yüzde 98'e varan oranda intron içerir;
77
bu, yalnızca yüzde 2'lik genetik bilgi içerdikleri anlamına gelir. Bu

intronların rolü hala gizemini koruyor.2,5

Ġnsan genomundaki intron ve ekzonların oranı henüz bilinmiyor,

çünkü Ģimdiye kadar içerdiği tüm genlerin sadece yarısı tanımlandı,

tahmin edilen toplam 100.000'den.26

DNA filamenti boyunca "çöp" ve genler değiĢir; genler içinde,

intronlar eksonlarla karıĢır ve bunlar hemen hemen her kelimenin eĢ

anlamlı olduğu bir dilde ifade edilir.

Hem içeriği hem de biçimi söz konusu olduğunda, DNA, kendi

etrafını saran ikili bir dildir.

Tıpkı doğanın ruhlarının çarpık dili gibi.

BU BAĞLANTILAR NEDNA ile kozmik yılan, dünyanın ekseni ve doğanın

ruhlarının dili arasında ne anlama gelir?

yazıĢmalar anlatılamayacak kadar çok

Ģans yalnız. Bu konuda kendini ifade etmek zorunda olan bir jüri üyesi olsaydım, aynı gerçeğin farklı
açılardan anlatıldığına inanırdım. Eski Mısırlıların "niteliklerin sağlayıcısı" olan kozmik yılanı ele alalım.
Ona eĢlik eden iĢaretler ―bir‖ (i), ―birkaç‖ (in), ―ruh, çift, yaĢam

gücü‖ (U ), ―yer‖ (L), ―bükülmüĢ keten fitili‖ (1) ve "su" (). Çenesinin altında

ikinci yılanda ise ―yaĢamın anahtarı‖ anlamına gelen bir Mısır haçı

vardır.27 DNA ile bağlantılar açıktır ve her düzeyde çalıĢır: DNA gerçekten

78
uzun, tek ve çift yılan veya bükülmüĢ keten fitili Ģeklindedir; birden birkaçına kadar geliĢen çifte
yaĢamsal bir güçtür; yeri sudur.

Eski Mısırlılar, bilim adamlarının ―DNA‖ dedikleri Ģey değilse,

niteliklerin ve yaĢamın anahtarının sağlayıcısı olan bir çift yılandan

bahsettiklerinde baĢka ne demek istemiĢ olabilir?

Bu metaforlar, söylediklerini kastetmiyorlarsa neden bu kadar tutarlı

ve sık kullanılıyor?

Shakti: Kozmik Enerji Hindistan'da tarih öncesi çağlara dayanan dini inançlara göre, prana'nın varlığı, canlı
organizmalarda düşünce faaliyeti, duyum ve dürtülerin aktarımı için bir ortamdır. Her madde oluşumunda
79
bulunan, normalde algılanamayan kozmik bir maddedir. Bu, Yoga'nın doğru tipteki kişi tarafından 86 uygun
satırda uygulanmasıyla doğrulanabilen yerleşik bir gerçektir. Bu inançlara göre prana madde, akıl, zeka veya
bilinç değil, kozmik enerjinin veya shakti'nin ayrılmaz bir parçasıdır. Prana hepsinde bulunur ve maddedeki güç
ve canlı organizmadaki canlılık olarak tüm kozmik fenomenlerin arkasındaki itici güçtür. Kısacası, kozmik aklın,
bu muazzam dünyanın hayal edilemeyecek kadar geniş faaliyetini yürüttüğü ortamdır. Uzayda durmadan
yanan devasa küresel oluşumları ve yeryüzünün her tarafını dolduran habis ve hayırsever küçücük mikropları
yaratma, sürdürme ve yok etme gücüdür. Başka bir deyişle, şakti inorganik maddeye uygulandığında kuvvettir
ve organik düzleme uygulandığında yaşamdır. İkisi, hem inorganik hem de organik düzlemlerde işleyen yaratıcı
kozmik enerjinin farklı yönleridir. Kolaylık sağlamak ve karışıklığı önlemek için, prana veya prana-shakti terimi
genellikle kozmik enerjinin organik alanda işleyen yönüne, yani sinir dürtüsü ve canlılık olarak uygulanırken,
shakti genetik adı her forma uygulanır. enerji, canlı ve cansız; Gerçekliğin yaratıcı ve aktif yönüne. Kundalini ile
uğraşırken biz sadece prana veya prana-shakti ile ilgileniriz, bazen kısa olması için shakti olarak anılır, ancak,
tam anlamıyla, shakti tanımı, evrenin yaratıcısı olan kozmik enerjiye uygulanır. Günümüz bilimi, karşı
konulamaz bir şekilde, enerjinin fiziksel dünyanın temel maddesi olduğu sonucuna götürülüyor. Bedensel
uzantılardan ayrı, ölümsüz bir hayati ortam olarak yaşamın varlığına dair şüphe, medeniyet kadar eskidir.
Beden üzerinde işleyen fizik yasalarının değişmez doğası, çürümenin ve ölümün kaçınılmazlığı, yaşam
ilkesinin son derece anlaşılmaz doğası, onu organik çerçeveden ayrı olarak algılamanın tamamen imkansızlığı
ve hepsinden önemlisi mutlak yokluk neden olur. bedensel ölümden sonra hayatta kalmanın herhangi bir kanıtı.
Bununla birlikte, yogilere göre, yaşam enerjisinin ölümsüz bir varlık olarak varlığı, samadhi'nin süperbilinç
durumunda öznel olarak görünür hale gelir. Sinirlerden akışı, meditasyonda belirli başarı ölçütlerine ulaşılır
ulaşılmaz samadhiden önce bile deneyimlenebilir. Bu olduğunda, beynin konsantre durumda ona daha büyük
bir talep hissedilir. Bunu karşılamak için vücudun diğer bölgelerinde bulunan hayati enerji veya prana başa
doğru akar ve bazen kalp, akciğerler ve sindirim sistemi gibi hayati organların bile işlevini yitirmesine neden
olur. Nabız ve nefes algılanamaz hale gelir ve tüm vücut soğuk ve cansız görünür. Hayati enerjinin artan
akışının sağladığı ek yakıtla beyin daha yoğun bir şekilde canlı hale gelir; yüzeysel bilinç bedensel duyumların
üzerine yükselir ve algılama yetisi büyük ölçüde genişleyerek onu fizikselüstü varlıkların farkında hale getirir.
Bu durumda algının ilk nesnesi, parlak, maddi olmayan bir madde olarak deneyimlenen, duygulu ve hem
bedenin içinde hem de dışında hızlı bir titreşim halinde, her tarafta sınırsızca uzanan prana'dır. Yoga prana
hayattır ve hayat pranadır. Yaşam ve canlılık, insandaki ruh ya da ilahi kıvılcım anlamına gelmez. Prana,
fiziksel enerji aracılığıyla evreni yarattığı ve onun üzerinde etkide bulunduğu gibi, yalnızca tanrısallığın organik
krallığı var ettiği ve organik yapılar üzerinde etkide bulunduğu yaşam enerjisidir. 88 Atomları yarattıktan sonra,
fiziksel enerji sayısız türde moleküle dönüştürülür ve bunun sonucunda sayısız bileşik ortaya çıkar; bu bileşikler
de yine birleşerek ve karışarak, sıcaklık ve basınç farklılıklarıyla, fiziksel dünyanın inanılmaz çeşitlilikteki
görünümünü oluşturur. Prana, protoplazma ve tek hücreli organizmalardan başlayarak, sınıflar, cinsler, türler,
alt türler ve gruplar yaratan, çeşitliliği sonsuz, şekli ve rengi son derece zengin olan harika yaşam alanını var
eder. Temelde sabit ve değişmeden kalırken, hem mimar hem de üretilen nesne olarak sayısız kombinasyona
girer. Muazzam bir Evrensel Güç olarak var olur ve duyularımızla algıladığımız kozmostan daha harikadır.
Canlı bedenleri canlandıran, harika fiziksel ve kimyasal reaksiyonlara neden olan gizemli şeylerin neler
olduğunu anlamıyoruz, oysa bedenlerin sahipleri onlarda neler olup bittiği hakkında hiçbir şey bilmiyor, vücut
makinesini düzenleyen, onu rahimde inşa eden zeka hakkında hiçbir şey bilmiyorlar. , hastalıkta korur,
tehlikede tutar ve yaralandığında iyileştirir. Prana'nın varlığını hem bireysel hem de kozmik yönleriyle somut bir
gerçeklik olarak kabul eden Kundalini Yoga'nın kurucuları, sinir sistemi üzerinde daha büyük bir akışı
saptıracak ölçüde istemli kontrol elde etmenin mümkün olduğunun çok önemli keşfine öncülük ettiler. Prana
beyne. Her yoga sisteminin mihenk taşı olan ana egzersiz olan konsantrasyon, insanın evrimini hızlandırmak
için doğanın öngördüğü yöntemlere uyduğu için takdire şayan bir şekilde başardılar. Zihin kontrolü ve
konsantrasyonunda belirli bir dereceye kadar yeterlilik kazandıklarında, içi boş omurgadan beyne kısa süreler
için canlı, parlak, hızlı hareket eden, güçlü bir parlaklık çekebildiklerini ve uygulama ile süreyi uzatabildiklerini
keşfettiler. zihin üzerinde çok şaşırtıcı bir etkiye sahipti ve onun ham maddi dünyada deneyimlenen her şeyin
ötesinde, üstün görkem bölgelerine uçmasını sağladı. Kanala sushumna adını verdiler ve akan parlaklığın
tabanından yukarı doğru yükseldiği belirgin bir şekilde hissedildiğinden, bu noktayı Tanrıça'nın oturduğu yer
olarak ele aldılar ve onu orada bir yılan kılığında uyurken ağzıyla açıklığı kapatıyormuş gibi temsil ettiler. spinal
kanala yol açar. Sushumna'nın solunda ve sağında bulunan ve içinden geçen hayati enerjinin bir kısmını
vererek alevli ışımanın oluşumuna katkıda bulunan sinir sistemine ida ve pingala adı verildi. Modern bilimin
80
sağladığı bilgiden yoksun olmalarına rağmen, yüksek bilinç durumlarında, maddi kozmosla iç içe geçen ve yan
yana var olan ince yaşam dünyasının varlığını varsaymaları uzun sürmedi. Sonuç olarak, Hatha Yoga
hakkındaki kadim yazılar, prana-shakti veya hayati enerjiye ve onun vücuttaki iletken ağ sistemlerine, yeni
başlayanlar için nadiren bir kafa karışıklığı kaynağı olan şifreli referanslarla doludur.  

Özellikle Kundalini ile ilgili karmaşık zihinsel ve fiziksel egzersizler sistemi teknik olarak Hatha Yoga olarak
bilinir. Sanskrit dilinde Hatha, güneş ve ay anlamına gelen ha ve tha kelimelerinin birleşimidir ve sonuç olarak
Hatha Yoga adı, bu iki kürenin birleşmesinden kaynaklanan yoga biçimini belirtmek için tasarlanmıştır. Kısaca
burada kullanılan ay ve güneş, ida ve pingala adı verilen iki nadi veya sinir vasıtasıyla omuriliğin sağ ve sol
tarafında akan iki sinir akımını belirtmek içindir. Birincisi soğuk olduğundan ayın soluk parlaklığına benzediği
söylenir; ikincisi, sıcak olduğundan, güneşin parlaklığına benzetilir. Tüm yoga sistemleri, canlı bedenlerin
varoluşlarını, evreni kaplayan ve prana olarak adlandırılan son derece ince, maddi olmayan bir maddeye borçlu
olduğu varsayımına dayanır. Yaşamsal enerji olarak kendini gösteren Prana, sinir sistemi ve beyin aracılığıyla
organizmaları kontrol eden tüm organik olayların nedenidir. Prana, modern terminolojide 'hayati enerji' vücuttaki
farklı işlevleri yerine getirmek için farklı görünümler üstlenir. Sistemde, uyanmış durumdaki yogiler tarafından
açıkça algılanabilen, biri ateşli, diğeri soğuk etkili iki ayrı akım halinde dolaşır. Kendi deneyimlerime dayanarak,
vücutta sistem üzerinde soğutma veya ısıtma etkisi olan iki ana hayati akım türü olduğunu tereddütsüz bir
şekilde onaylayabilirim. Prana ve apana, sistemde her dokuda ve her hücrede yan yana bulunur, ikisi daha
yüksek sinirlerden geçer ve küçük dalları iki farklı akım olarak bulunur. Geçişleri asla normal bilinç durumunda
hissedilmez, sinirler yaşamın en başından beri akışa alışmıştır. Son derece incelikli doğası nedeniyle,
yaşamsal enerji Yoga'nın eski otoriteleri tarafından nefese benzetilmiştir. Soluduğumuz havanın hem prana
hem de apana ile dolu olduğu ileri sürülür. Bu hayati akımlar, nefes alma ve verme sırasında hava ile birlikte iki
burun deliğinden dönüşümlü olarak akar. Soluduğumuz hava esas olarak oksijen ve nitrojenden oluşur.
Kundalini Yoga'daki eski yazarların bazen aynı terimi prana veya apana için kullandıkları göz önüne
alındığında, yani. Soluduğumuz hava için kullanılan vayu, nefes ve Prana'nın özdeş olmasından kaynaklanan
bir karışıklık olasılığı vardır. Bu kesinlikle böyle değil. Oksijen olmadan yeryüzünde bildiğimiz yaşam mümkün
değildir ve bu elementin dünya yaşamının iki temel gereksinimi olan hem havanın hem de suyun bir bileşeni
olması dikkat çekicidir. Bu, karasal kürede kozmik hayati enerjinin veya prana-shakti'nin, faaliyeti için ana araç
olarak oksijeni kullandığı gerçeğinin açık bir göstergesidir. Biyokimyanın, ileri bir tarihte, oksijenin tüm organik
olaylardaki araçsallığını, akıllı yaşamsal güç prana'nın oyunu için ana kanal olarak kabul etmesi olasıdır.
Dünya, tüm elementlerin ve bileşiklerin her atomunu ve her molekülünü kaplayan kendi prana kaynağına
sahiptir. Muazzam bir hayati enerji kaynağı olan güneş, parlaklığının bir parçası olarak sürekli olarak yeryüzüne
muazzam bir pranik radyasyon kaynağı akıtıyor. Tutulmalarla bağlantılı hurafeler bu nedenle bir gerçeklik
unsuruna sahip olabilir, çünkü bu gibi tüm durumlarda güneşten veya aydan gelen pranik 84 yayılımlar kısmen
veya tamamen kesilir. Havadaki ve atmosferdeki buhar ve toz içeriğindeki değişikliklerin belirli hassas mizaçlar
üzerinde belirgin bir etkisi vardır ve ayrıca pranik akımın akışında değişikliklere neden olduğu da bulunabilir.
81
Ay, dünya için bir başka büyük prana tedarik merkezidir. Gezegenler ve yıldızlar, hem yakın hem de uzak,
tükenmez prana depolarıdır ve parlaklıklarıyla aktarılan enerji akımlarıyla dünyayı canlandırırlar. Güneşten ve
aydan, gezegenlerden ve yıldızlardan yayılan pranik yayılımların hepsi birbirine benzemez ama her birinin
kendine özgü bir özelliği vardır. Gök cisimlerinin ışığı, yeryüzüne çok uzak mesafeler katedilerek
incelendiğinde, her birine özgü spektrumda farklılıklar gösterir. Milyarlarca yıldızın yaydığı sayısız ışık
demetlerinin, sayısız noktada birbirini kesip tekrar geçerek, uzayın muazzam genişliğini her noktada dolduran
etkileşimlerini hayal gücümüzle hayal etmek, insanın hayal gücü için imkansızdır. Benzer şekilde, prana'nın
devasa dünyasını ya da yaşam enerjisini, sınırsız boyutunda ve görücülerin tanımladığı gibi, puslu bir şekilde
bile tasvir etmek imkansızdır. Karasal yaşam fenomenini açıklamak için, maddi dünyanın elementlerini ve
bileşiklerini kullanarak organik yapıların mimarı olarak hareket eden akıllı bir yaşamsal ortamın varlığını kabul
etmekten başka alternatif yoktur. Hepsi, olağanüstü bir zeka ve amacın kanıtlarını gösteriyor, öylesine
inanılmaz bir beceriyle inşa edilmiş ve öylesine bolluk içinde ve öylesine çok çeşitli biçimlerde üretilmiş ki,
herhangi bir kendiliğinden oluşum ya da şans fikrini yanlışlıyor. Bu ortamın varlığı ampirik olarak kanıtlanamaz;
insan dehası ve becerisi, bu kadar incelikli araçlarla deney yapılabilecek mükemmelliğe henüz ulaşmadı.
Güneş ve aydan gelen pranik radyasyonlara muazzam bir önem atfedilmiştir. Aslında, bazı eski otoriteler insan
zihninin kökeninin izini Ay'a kadar sürer. Yoganın tüm yapısı, kavranabilir bir süper fiziksel şey olarak prana'nın
geçerliliğine dayanmaktadır. Binlerce yıldır birbirini izleyen yogiler, öncüllerinin iddialarını doğruladılar.
Prana'nın samadhi olarak bilinen süperbilinç durumuna götüren baş ajan olduğu gerçeği, hiçbir yoga okulu
tarafından asla sorgulanmamıştır. Yogaya inananın önce pranaya inanması gerekir. Yogada başarıya ulaşmak
için kişinin yalnızca olağandışı zihinsel ve fiziksel yeteneklere sahip olması değil, aynı zamanda aziz karakteri,
dürüstlük, iffet ve dürüstlüğün tüm özelliklerine sahip olması gerektiği gerçeğini göz önünde bulundurarak.
Prana'nın sistematik manipülasyonu yoluyla, kendi eğitmenlerinden öğrendikleri gibi, kendi süperbilinç
deneyimlerine açık bir şekilde tanıklık etmiş olan çok sayıda ünlü görücünün tanıklığını gözden düşürmek
inattan başka bir şey değildir. 

Zihinsel durumumdaki dalgalanmayı ifade etmek için sıklıkla kullandığım 'bilincin genişlemesi ve daralması'
ifadesiyle ne demek istediğimi tam olarak ifade etmemin imkansız olduğunu oldukça iyi anlıyorum. Bununla
birlikte, ortalama bir insanın kısmetine nadiren düşen öznel deneyimimi ancak bu ifadeyi kullanarak belirsiz bir
şekilde bile tanımlayabilirim. Bildiğim kadarıyla, Kundalini'nin uyanışından sonraki garip olaylar şimdiye kadar
hiçbir zaman ayrıntılı olarak açıklanmadı ve analitik çalışmanın konusu yapılmadı. Konu, yalnızca tezahürün
son derece nadir ve şaşırtıcı doğası nedeniyle değil, aynı zamanda gelişimin bazı temel özelliklerinin, deneyimi
yaşayan bireyin mahrem hayatı ve mahrem bölgeleriyle yakından bağlantılı olması nedeniyle gizemle örtülü
kalmıştır. Bu eserde yapılan açıklamalar şaşırtıcı, hatta inanılmaz gelebilir, çünkü konu yüzyıllardır örtülü bir
varoluştan sonra ilk kez açıkça tartışılmaktadır. 91 Hepimizin ortak zihinsel durumunu tanımlayan kelimelerin
anlamlarını ne kadar zor olursa olsun az çok takip edebilir veya ortak deneyim ve bilgilere dayalı entelektüel
sorunları ve soyut önermeleri tartışabiliriz. Ancak bu sayfalarda açıklamaya çalıştığım fenomen o kadar sıra
dışı ve sıradanlıktan o kadar uzak ki, muhtemelen sadece birkaç kişi anlayacaktır. Her zaman ender bulunan
Kundalini Yoga'nın başarılı ustaları artık neredeyse yok. Uyanışın yaşamın herhangi bir döneminde aniden
meydana geldiği spontane tip vakalar, çoğunlukla, deneyimin tutarlı bir anlatımını imkansız kılan zihinsel
bozuklukla son bulur. Bu nedenle, bu garip deneyimin ayrıntılı bir açıklamasının hiçbir yerde bulunmaması
82
şaşırtıcı değildir. Bilimin bu kritik çağında, daha önce hiç ayrıntılı olarak anlatılmamış tuhaf bir zihinsel olguyu
betimlerken, ihtiyatlı davranmak amacıyla, bu çalışmada yer bulması gereken ama eminim ki, içinde yer
alacağından pek çok şeyi saklamak zorundayım. bir eğitim hazırlık dönemi olmaksızın tesadüfen yılan ateşini
tutuşturanların çoğunun deneyimi. Bu plana göre hareket ederek, kendi içimde tanık olduğum neredeyse
tekinsiz olayların çoğunu anlatmadan, sonraki aylarda zihinsel durumumun daha önce anlattığım gibi devam
ettiğini, ancak gözle görülür bir iyileşme olduğunu söylemem yeterli. bedensel sağlığımda ve eski gücümün ve
canlılığımın yavaş yavaş geri geldiğini buldum. * * * Hükümet Daireleri, Mayıs ayında Jammu'dan o zamanlar
eyaletin yazlık başkenti olan Srinagar'a taşındı, ancak izinde olduğumdan ve sinirlerimin zayıflamış hali içinde
sıcağın yorucu etkilerine dayanamaz hale geldiğimde, Nisan ayı başlarında Keşmir'e gittim - Değişiklik bana iyi
geldi. Vadi çiçeklerle doluydu. Güzel kokularla dolu berrak bahar havası canlandırıcı bir etki yaptı. Radyant
akımın sürekli hareketlerinde veya kafamdaki parıltının yoğunlaşmış davranışında kesinlikle hiçbir değişiklik
olmadı. Öte yandan, faaliyetleri daha yoğundu. Zihinsel gücüm, duruşum ve dayanma gücüm kısmen bana geri
geldi ve kendimi konuşmalara canlı bir şekilde ilgi duyarken buldum. Benim için daha değerli olan, ölmüş gibi
görünen aileme duyduğum derin sevgi duyguları yeniden kalbimde kıpırdandı. Birkaç hafta içinde kendimi uzun
yürüyüşlere çıkabilir ve çok fazla efor gerektirmeyen sıradan işlerle ilgilenebilir hale getirdim. Eski iştahım geri
geldi ve içimde bir fırtına yaratma korkusu olmadan yemek yiyebildim. Hatta öğünler arasındaki süreyi
rahatsızlık duymadan uzatabiliyordum. Srinagar'daki ofisim açıldığında, zihinsel durumumu kötüleştirme veya
verimsizlik veya davranışlarımda herhangi bir anormallik belirtisi gösterme riski olmadan resmi görevlerimi
üstlenebileceğimin güvencesini alacak kadar güç ve dayanıklılık kazanmıştım. Masamdaki kağıtları
karıştırdığımda hafızamın bozulmamış olduğunu ve yaşadığım korkunç deneyimin yeteneğimi hiçbir şekilde
olumsuz etkilemediğini fark ettim. Bununla birlikte, kolayca yoruldum ve yalnızca birkaç saatlik özenli
uygulamadan sonra huzursuz oldum. Uzun bir zihinsel çalışma döneminden sonra, kendimi her zaman
gözlerimi kapatırken ve içten içe dinlerken buldum. Kulaklardaki uğultu normalden daha yüksekti ve 93 ışıklı
daire daha genişti. Bu, uzun süreler boyunca sürekli bir dikkat durumunu sürdüremediğimin ve dikkatle
ilerlemem gerektiğinin bir göstergesi olarak hizmet etti. Buna göre, çalışma dönemlerini dinlenme aralıklarıyla
değiştirmeye karar verdim; meslektaşlarımla sohbet ederek, pencereden dışarı bakarak veya dışarıdaki işlek
caddeye taşınarak. Değişen koşullara uyum sağlamak için sürekli olarak yeni önlemlerin uygulanmasına ihtiyaç
duyan bu son derece anormal ruh halinde bile, nasıl oldu da bilmiyorum, içimde ortaya çıkan beklenmedik ve
zor durumlarla başa çıkmak için doğru yöntemi sık sık buluyorum. günlük temaslar. Başkalarına anormalliğim
ve artık hayatımın düzenli bir özelliği olan tuhaf belirtilerim hakkında bir kelime bile üfleseydim, bir deli olarak
etiketlenebilir ve buna göre davranılabilirdim. Gizemli olaydan çıkar sağlamaya çalışsaydım ve gerçekte sahip
olmadığım bir okült bilgim olduğunu iddia etseydim, bir aziz olarak selamlanabilir ve mucizevi bir kaçış yolu
arayan insanlar tarafından gece gündüz rahatsız edilebilirdim. yaşadıkları zorluklardan. Anormal durumum
konusunda katı bir ihtiyatlı davrandım ve yakın arkadaşlarımla yaptığım konuşmalarda bundan asla
bahsetmedim, ancak en iyimser anlarımda bile, yaklaşan bir çılgınlık korkusu beni asla tamamen terk etmedi.
Ani ve güçlü bir uyanış durumunda kişinin katlanmak zorunda olduğu riskin büyüklüğü, yeni enerjinin
salınmasıyla eş zamanlı olarak, sinir sisteminin hassas dokusunda derin işlevsel ve yapısal değişikliklerin
meydana gelmeye başlaması gerçeğiyle ölçülebilir. sistem. Akıl hastanelerindeki mahkûmlar arasında,
hastalıklarını vaktinden önce aktif olan veya hastalıklı bir şekilde işleyen Kundalini'ye borçlu olanlar sıklıkla
vardır. 94 Arayış Devam Ediyor Yeteneklerimin geri gelmesi ve zihnimin berraklığının artmasıyla durumum
hakkında tahminlerde bulunmaya başladım. Kundalini ve Yoga ile ilgili elime geçen her şeyi okudum ama
benzer bir olguya rastlamadım. Fışkıran sıcak ve soğuk akımlar, kafadaki parlaklık, kulaklardaki doğaüstü
sesler ve kavrayan korku hepsinden bahsedilmişti. Bende, uyanmış bir Kundalini'nin ayırt edici özellikleri olarak
kabul edilen, durugörü veya esriklik veya bedensiz ruhlarla iletişim veya başka herhangi bir olağanüstü psişik
hediye belirtisi yoktu. Çoğu zaman, geceleri odamın sessizliğinde ve karanlığında, kendimi korkunç biçimde
biçimsiz yüzlere ve çarpık biçimlere korkuyla bakarken buluyordum. Beni korkudan titrer halde, varlıklarını
açıklayamaz halde bıraktılar. Bazen, bu tür olaylar nadir olsa da, parlak sisin içinde, yüzü ve figürü neredeyse
ayırt edilemeyen, ancak yine de çok yumuşak, büyüleyici ve yatıştırıcı bir parlaklık yayan bir mevcudiyete
sahip, şeytani, ruhani bir biçimden yayılan daha parlak bir ışıltı algılayabiliyordum. . Böyle durumlarda içim
mutlulukla doldu ve ilahi huzur varlığımın her zerresini doldurdu. Garip bir şekilde, bu tür her durumda, ilk
görüntünün hatırası, sanki beni umutsuzluğumda cesaretlendirmek istercesine, Acı verici ve amansız bir
şekilde ona doğru sürüklendiğim bir süper duruma dair bir anlık bir bakışla, canlı bir şekilde aklıma geldi. O
zamanlar, görüntülerin dünyaüstü bir varoluşun gerçek anlık görüntülerini95 sağlayıp sağlamadığından emin
83
değildim, 95 ya da şimdi oldukça heyecanlı ve neredeyse parıldayan hayal gücümün yalnızca birer ürünüydü.
Sanki kendi elle tutulamayan zihinsel şeyim parlak bir maddeye dönüşmüş ve zihin maddesinin bu başkalaşımı
düşünce imgelerindeki parlaklığın sorumlusuymuş gibi, beni sürekli olarak parlaklığın bilincine varmaya neyin
sebep olduğunu bilmiyordum. Her geçen gün daha fazla güç kazanarak ev ve resmi görevlerime katılmaya
devam ettim. Birkaç hafta daha sonra, herhangi bir rahatsız edici semptom hissetmeden, artık dönüştürülmüş
zihinsel donanımımla saatlerce dikkatli bir şekilde çalışabildim. Yavaş yavaş, dayanma gücüm geliştikçe ve
korku anlarım seyrekleştikçe, görünürdeki anormalliğimle daha barışık hale geldim ve artık omuriliğimde ve
diğer sinir yollarımda yeni üretilen hayati akımın hareketlerinin eskisi kadar keskin bir şekilde bilincinde
değildim. Daha önce olmuştum. Zamanla, akımın dağınık sinir liflerinden geçişi daha az algılanabilir hale geldi
ve çoğu zaman bunu hiç fark etmedim. Artık kendimi dikkatle herhangi bir işe saatlerce adayabilirdim. Daha
sonraki istikrarlı zihinsel durumumu krizden sonraki ilk aşamalardaki durumla karşılaştırdığımda, deliliğin
pençelerinden çok dar bir farkla kurtulduğumu ve kurtuluşumu herhangi bir çabama borçlu olmadığımı fark
ettim. ama enerjinin kendisinin iyi niyetli eğilimine. Birincil aşamalarda, özellikle krizden önce, çok inandırıcı
bazı nedenlerle, yaşamsal akım, kendisine yeni bir kanal bulmaya çalışan çılgınca oraya buraya koşan taşkın
bir ırmağın şişmiş suyu gibi düzensiz ve kör bir şekilde hareket ediyor gibiydi. geçit. Yıllar sonra gerçekte ne
olduğuna dair bir sezgiye sahip oldum ve insan vücudunda gizlenmiş, beklenmedik bir şekilde, sahibinden
gerekli duayı ve harekete geçmek için uygun bir fırsatı bekleyen mucizeyi tahmin edebildim. O yazın Keşmir'de
geçirdiğim altı ay, bende kayda değer bir olay veya kayda değer bir değişiklik olmadan geçti. Garip
rahatsızlığımın neden olduğu heyecan yavaş yavaş azaldı. Bununla ilgili bilgisi olan çoğu kişi, ani çöküşümü
zihinsel nedenlere bağladı, ancak bazı çevrelerde tuhaf rahatsızlığımın Kundalini ile yakından bağlantılı yoga
uygulamalarının sonucu olduğuna dair bir fısıltı dolaştı. Sonuç olarak, meraklı kişi şu ya da bu bahaneyle beni
görmeye geldi ve daha fazla bilgi almaya çalıştı. Birçoğu için, yılan gücünün yalnızca uyanışı, doğaüstüne ani
bir dalış anlamına geliyordu. Suçlu değillerdi. Çoğu insan, bunun insan bilincinden kozmik bilince bir adım,
daha küçük bir odadan daha büyük bir odaya giden bir eşiği geçmek kadar kolay ve güvenli bir adım olduğu
fikrine sahip görünüyor. Bu yanıltıcı fikir genellikle, yoga bilgisini ve müritlerinde olumlu sonuçlar getirme
yeteneğini iddia eden, insanlığın saflığıyla ticaret yapan beceriksiz rehberler tarafından destekleniyor, kendileri
de yoganın ilerici bir bilim olarak geliştiği gerçeğinden tamamen habersiz. son yüzlerce yıldır ölü. Eski
günlerde, görevin ciddi ve zor doğası tam olarak kabul edildi ve bu işe girişen adaylar, kendilerini tüm dünyevi
sorumluluklardan kurtarmaya özen gösterdiler. Stres altında yılmadan veya boyun eğmeden tüm olasılıkları
karşılamaya hazır, metanetli bir zihin tutumu geliştirdiler. 97 Deneyimlerim hakkında anlamsız nedenlerle daha
fazla bilgi toplamaya yöneltilen soruşturmalara, bugüne kadar devam eden bir ihtiyatlılığı koruyarak, genellikle
sağır bir kulak verdim. Meraklarını tatmin edemeyen ve bende dikkate değer bir değişiklik bulamayan ruhsal
maceramın öyküsü bir efsane olarak ele alındı ve hatta fiziksel bir hastalığı ilahi bir takdirle karıştırdığım için
bazıları tarafından alay konusu oldum. Yaz sonunda neredeyse eskisi kadar güçlüydüm. Kafamdaki ışıklı
akımlar ve parlaklık dışında, kendimde başka hiçbir değişiklik fark etmedim ve korkunç maceram için hiçbirini
daha kötü hissetmedim. Zaman zaman herhangi bir göreve dikkatimi vermekte güçlük çekiyordum ve bu süreyi
genellikle açık havada konuşarak ya da gezinerek geçiriyordum. Bu gibi durumlarda, kalp ve karaciğer
bölgelerindeki sinir merkezleri üzerinde, özellikle de ikincisinde, sanki etkinliğini artırmak için organa daha
büyük bir radyasyon akışı zorlanıyormuş gibi, daha büyük bir baskı fark ettim. Bende kayda değer veya sıra
dışı bir şey olduğuna dair başka hiçbir belirti yoktu. İyi uyudum, iştahla yedim ve birkaç ay süren zorunlu
hareketsizliğin vücudum üzerindeki etkilerinin üstesinden gelmek için biraz egzersiz yaptım. Geçmişteki
alışkanlığım olduğu gibi akşamları okumak ya da herhangi bir zihinsel çalışma yapmak içimden gelmiyordu.
Bunu beynimi daha fazla yormamak için içeriden bir ipucu olarak değerlendirerek, genellikle yemekten hemen
sonra rahatlamak ve dinlenmek için odama çekilirdim. Ekim 1939'un sonlarına doğru, büroyla birlikte Jammu'ya
gitmek için hazırlıklar yaptım. Kendimi yolculuğa ve ardından orada altı ay tek başıma kalmaya o kadar uygun
hissettim98 ki, sağlığı nedeniyle, tüm iniş çıkışlarımda tek şaşmaz ortağım olan karımı kendi yeteneğime
güvenerek Keşmir'de bıraktım. kendime bakmak için O zamanlar, evden uzaktayken yanımda olmayarak büyük
bir risk aldığımı fark etmemiştim. Benim bilgim dışında, vücudumda salınan fırtınalı kuvvet hâlâ aynı aktif iş
başındaydı ve hareketlerinin tam olarak farkında olmasam da, hayati organlarım üzerindeki baskı öncekinden
daha az ağır değildi. Bununla birlikte, içsel olarak anormal bir durumda olduğum düşüncesi aklımdan hiçbir
zaman tamamen çıkmadı, çünkü içimdeki parlaklık bana sürekli olarak bunu hatırlatıyordu. Ama zaman
geçtikçe ve durum sabit kaldıkça, benim için tuhaflığının ve doğal olmayanlığının çoğunu kaybetti, adeta
varlığımın bir parçası, olağan ve normal durumum haline geldi. 
84
Hindu anlayış, Batı’daki hiyerarşik ve Uzak Doğu’daki heterarşik anlayışı iç içe barındırmasıyla farklılaşır. İsminin
etimolojisinin3 de çağrıştırdığı gibi var olanların her biri için bir ruhsal tahakkuk (sadhana) imkânını gözetir. Bu nedenle
ruhsal tahakkuk yolu (marga)4 aydınlanmacı ve ezoterik öğeler içerse de daha çok mistiktir5.  Uphanishad’larda dağ ve
mağara analojisi yer alır. Mağara ve dağ, içkin (mündemiç, inherent) olanla aşkın (müteal, transcendent) olanın
beraberliğini temsil eder. İçkin olan öz Purusha’dır, aşkın olan ise Atman’dır6. Atman ve Brahman aynıdır (“Ayam Atma
Brahma”7). Ruhsal tahakkuk, kendini bilmektir (Atma Jnana8). Brahman ise kendini ben-olan-ben olarak bilir9.
Samsara’dan (transmigrasyon döngüsü) kurtuluş olan mokşa (mukti) evrensel ruh olan Atman’ın Brahman olarak ifade
bulması ile mümkündür. Atman’ı bilen Brahman’ı bilmiş olur. O –hiyerarşik bir anlayışla– vasıl olunacak bir noktayı
anlatmaz. “Atma, bir içe dönüşle kendisine varıldığında agâh olunandır; insanın kendi varlığıyla bütün katmanlarında tanış
olmasıdır. Agâh olma bir uyanmadır; insanın özvarlığı ile tanış olmasıyla eşdeğer sayılmıştır” (Bobaroğlu).

Sembolizması hiyerarşik anlayıştaki üçgen ve heterarşik anlayıştaki çemberin10 iç içeliğini anlatan kozmik yumurtadır
(Hiranyagarbha11), Kozmos (evren) ise “Brahmanda”dır (Brha: genişlemek, anda: yumurta). Bu bütünde hiyerarşi her bir
zerrede kutbiyetle tahakkuk eder. Bu ise evrenin rahmetidir (“Rahmet: Birbirini desteklemek.”  Bobaroğlu). Dharma
kutbiyetin imlediği ekseni anlatır12. Arapça hurufatta o elifle temsil edilir. Anadolu geleneğinde sopayla, direkle, asayla
temsil olunandır. Kısacası; “hak”tır13. İnsan özgür iradesinden dolayı eylemlerinde (karma) en yüce iyiyi, summum
bonum’u (“yani kemalatı”, Bobaroğlu), diğer bir deyişle; hakikati (satya; sat: varlık) gözetip eylemlerine ona yönelik bir
kutbiyet kazandırmak durumundadır.

Her eksenden çevreye kaçış (merkezkaç kuvveti, santrifüj) merkeze geri çağıran bir kuvvete sebebiyet verir. Bu karma
yasasıdır. Batı illiyet (causality) anlayışının Hindu doktrini hatalı yorumlamasında olduğunun aksine, karma yasası
özgürlük içerir (Guénon, Widgery). Kötülüğün sebebi ise –tıpkı Sokrates’in öğretisinde olduğu gibi– bilgisizliktir, cehalettir
(avidya). Bu nedenle Hindu ahlâkta (dharma; burada anlamı ethos) iyi ve kötü kelimeleri kullanılmaz. Bilgili14 ve bilgisiz
kelimeleri kullanılır. Cehalet bilgisizlik değil, kutbiyetsiz bilgililiktir. “Yönsüzlüktür” (Bobaroğlu). O halde hakikî bilgi
Varlık’ın bilgisidir ki bu Brahma’nın bilgisi olarak ifade edilen ve tarihin en eski kutsal metinlerini teşkil eden Vedalar’dır
(Vid: Bilmek, fiilinden). Vedaların amacı prakrit (doğal) olan insanı (human) işlenmiş (sanskrit15) olan insana
dönüştürmektir16.

Dolayısıyla, hakikî bilgi kendini bilmektir ve yaratılanların hepsinin Yaradan’dan olduğunu hatırlamaktır.  Yaratımın kendisi
de ilahî bir eğlence, “lila” olarak görülür ve bu, keşif sürecini de zevkli kılar17. Yaratımın mayası (Türkçedeki) bizzat
Maya’dır. Coomaraswamy, Maya sözcüğü için uygun iki çeviri önerir: Tabiat18 ve Büyü19. Guénon’un tanımıyla: “Maya,
İlâhî İdrak’ın kendisiyle iş gördüğü anaç20 güçtür (shakti). Bu nedenle o İlahî Etkinlik (Ichchha-Shakti) olan Etkinlik
85
Kudretidir (Kriya-Shakti). Yüce İlke’de içerilir. Bu, Maya’nın yukarı yönüdür, doğurandır. Aşağı yönüyle o doğurulmuş
olandır, Prakriti21’dir.”  İkinci durumda ondan “Maya peçesi” (İsis’in peçesini hatırlayalım) olarak da söz edilir. Aslında bu
ikisi birdir ve Brahma’dadır. Şöyle ki: “Hakk (Varlık) hareket (devim) ile diyalektik bir birliktedir ve hayat harekettir”
(Bobaroğlu).  Bu nedenle, hareketin içinde çift yönde görünen tek bir güçten (shakti) bahsedebiliriz. Shakti, daha evvel
değindiğimiz küresel benzetmedeki iki yönlü kuvvettir: Fenomenlere olduğu kadar halk etmeye de vasıta olan merkezkaç
kuvveti ve mokşaya yönelme anlamına gelen, yöneleni bir sadhu (sadhana, tahakkuk yolunda olan), yogi (yoga, birlik
yolunda olan), sunyasi (her şeyi bırakmış) kılan merkezî kuvvet. Zamansallık içeren bu ifadeyi zamansallığından kurtarıp
dekonstrükte edersek fark edeceğimiz o dur ki durulan her nokta haktır. O halde, avidya (cehalet) olanı Hakk’tan gayrı ve
haksız görmektir, Maya’yı ikilikle bilmektir. Avidya ikiliğin olduğu yerdedir. Bu nedenle avidya Samkhya
görüşünde22 Purusha’nın (öz) kendisini Prakriti’yle (töz) bir görmesidir ki bu ego’dur (ahamkara). Samkhya’da aktarılan
tezahür dizgesini öze doğru ve içsel olarak yürümeyi23 anlatan Yoga görüşünde ise avidya, prana’nın (yaşam enerjisi)
kaynağı olan Chitta Nadi (Kalp damarı, akımı24)’nin dışarıya yönelmesi ve varlığın kendini şeylerle özdeşleştirmesidir –ki
bu onlardan kendini ayrı görmesinden ötürüdür. Nesneleşme, nesneleştirme hep bir parçalanmayı anlatır. Yoga (Birlik)
öğretisinde merkezin dışına iten ve merkeze çeken olmak üzere iki kuvvetten söz edebiliriz: Fenomenlerce celb edilen
zihin (ki ilk adımı dikkattir) veya İlahî cazibeye tutulmuş bir kalp (ki ilk adımı konsantrasyondur25). Kısaca, celb ve
cezbe26. İlkine Maya denir, ikincisi de Maya olmakla beraber, az evvel zikrettiğimiz gibi, o “İlahî Shakti, İlahî İrade (Ishvara
Samkalpa) veya bilginin kudreti (vidya) olarak [da] anılır” (Frawley). İkinci durumda, “İlke’de içerilen ilahî ‘sanat’ olması
bakımından, Maya aynen Judeo-Christian gelenekte anlaşıldığı gibi “bilgelik” veya “sophia” ile özdeşleşir; öyle ki o,
Avatara’nın annesidir27” (Guénon). Bu durumda, anaç (doğurucu) yönü olmakla o İlke ile bir olur. Aynı zamanda tezahür
etmiş âlemdeki doğumu bakımından Prakriti’yle birdir ve bu, Maya’nın üst ve aşağı olan iki yönü arasındaki ilişkiyi açıklar
(Guénon).Yaşam enerjisi kalp sahasından dışarıya yönelmiş haldeyken kundalini (çöreklenmiş yılan) kuyruk sokumunda
uyur haldedir. Bu bölge kök çakra (muladhara) olarak anılır. Guénon’a göre: Kundalini, kozmik güç olarak Shakti’nin bir
yönüdür, insanda yaşamsal güç olarak iş gören Shakti’dir. Uyandırıldığında yukarı yönelir, ikincil Shakti’leri içine katarak
ve diğer altı çakradan geçerek yükselir, başın taç kısmında bulunan sahasrara28’da (“bin yapraklı lotus”) Paramashiva ile
birleşir.”

Böylelikle dişil öğe olan ilahî Shakti eril öğe olan İlahî Shiva ile birleşir. Shakti yükselişini ida (dişil olan, soldadır)
ve pingala (eril olan, sağdadır) denilen iki temel nadi boyunca çakraların etrafında iç içe geçerek yapar, sağ ve sol
nostrillerde sonlanır. Aynı esnada ortadaki kanal olan shushumna boyunca yükselip agni (anyi, üçüncü göz) çakraya ulaşır,
böylelikle ferdiyet hülasa olmuş olur29. “Kundalini boğaz çakrasından geçtikten sonra duyulan ses OM’dur30” 
(Bobaroğlu). Bundan sonraki aşama Shakti’nin sahasrara’da zatiyet mertebesine yükselmesidir31. Sonuç, “üstün bir
sevinç bahşeden” (Widgery) Nirvana32’dır33. Bu nedenle Brahman,

“sat-çit-ananda” (Varlık-Bilinç-Sevinç) olarak anılır34 (Farklı şekilde ifade edersek: Mutlak Varlık – Saf Bilinç – Sebepsiz
Sevinç). Varlık özneliği bakımından bilinçlidir, bilinçsiz olsa sınırlı bir nesne olur, mecbur kalır. Bilinç ise var olmak istemesi
bakımından mutlu olmak zorundadır. Yaratım, O’nun var olma biçimidir. O halde aydınlanmanın (satori) en temel
semptomu sevinçtir. Anadolu’da ifadesini İsmail Emre Hazretleri’nin şu sözlerinde bulur: “Allah’la bitişen şendir.” “Bu
sevinçten (ananda) sızan şey ise sevgidir (prema)” (Bobaroğlu). Sızma edimi şuurdur, dili şiirseldir (poetik) (Bobaroğlu).
Nitekim güç için değil, haz için değil, zevk edip anlamak için bilmek ve sevmek el ele gider.

Dip Notlar:

1- Guénon’un notuyla; “ ‘Hint’ bir dili, milleti anlatırken ‘Hindu’ bir tradisyonu ifade eder”. Hatırlayacağımız başka bir
ayrım gibi: “İsrailoğulları ve Yahudi kelimelerinin ayrımı.” (Bobaroğlu). Hindistan kelimesi ise Farsça Hindu ve istan
(toprak parçası) kelimelerinden gelmektedir. Hindu kelimesi Indus nehri, Sindhu (Sans. “nehir, okyanus”) isminden
kaynaklanmaktadır. Eski Yunan’da Indoi (Ινδοί;”İndoi”) denmekteydi. Ülkenin adı orijinal dilinde ise Bharat’tır (Efsanevî
Kral Bharata’dan gelmektedir).

86
2- En yakın manasıyla: “philosophia perennis” (per:bütün, annus: yıl; perennis: yıllar boyunca, daimî), “sophia” (bilgelik),
Hermetik Felsefe.

3- Sindu: beraber titreşen su, deniz nehir kütlesi. Sim (bütünlük anlatır, alan) + dhu (titremek) Holografik bir düşünsel
tasarımı anlatır.

4- Batılıların analitik bakışıyla ayrı şeylermiş gibi görünen ve özünde aynı doktrinin devamı olan zamansal dinsel
anlatımında üç kurtuluş yolu olarak kurban etmeyi (Vedacılık), bilgiyi (Brahmanizm) ve sevgiyi (Hinduizm) öğütleyen
Hindu Gelenek, maneviyâtında “üç yolu işaret eder: Eylem Yolu, Bilgi Yolu ve Adanma Yolu. Sırasıyla; Karma Marga, Jnana
Marga ve Bhakti Marga. (Karma Yoga, Jnana Yoga, Bhakti Yoga olarak da anılır). Purva Mimamsa Karma Yogayı, Advaita
Vedanta Jnana Yogayı, Dvaita (dualist) Vedanta ise Bhakti Yogayı vurgular.” (Widgery, 1971, Frawley, 2002) Bu üç kavram
bize Eski Yunan’da Aristo’nun Ethikon Nikomakheion adlı eserinde yer verdiği bir ayrımı çağrıştırır: Bios Praktikos (Vita
Activa, pratik yaşam), Bios Theoretikos (Vita Contemplativa, düşünsel yaşam) ve Bios Poietikos (üretken yaşam). Anadolu
Geleneğinde de bu üç ayrımın bir örneğini Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.’nin Mârifetname’sinde kişinin bu üç alana olan
yatkınlıklarının ve bu yatkınlıklarının dış yansımalarının ele alınmasında okuruz. Hindu Gelenek’te irfanî öge (sohbet)
mevcuttur. (Uphanishad ([ustanın] “yanında oturmak” olduğunu hatırlayalım.) Genel olarak yollar iki türlüdür: Kesbî ve
Vehbî. (Bobaroğlu) Bir takım tekniklerin (tantra) yapılmasını içeren kesbî yol mistisizmin de özünü teşkil eder. Vehbî yol
kalp yoludur. “Yoga tekniklerini uygulamanın yanı sıra kalpte (“Çhitta”, chit: saf bilinç), herhangi bir şekilde –örneğin bir
mantra söyleyerek- Tanrı’ya ibadet etmek de bir yoldur”. (Frawley, 2002) Mistik yolun muhattaralı olduğu, bir rehberle
gitmenin en güvenli yol olduğu birçok kaynakta belirtilir. (İsmail Emre Hazretleri şöyle der: “Sen canını Hak için hedef eyle
/ Zevk ile bul, boşuna çekme azap.”) Bir Guru’yla (mürşid, Gu: Karanlık, Ru: Işık, Esk. Yun. Goras: Karanlıktan aydınlığa
erdiren) rabıta ya onunla fiziksel âlemde onun yanında bulunarak (“vapu”, beden, -daha çok- vücud) veya onun
uygulamalarını yapmak ve misyonunu devam ettirmek suretiyle mecazî olarak (“vani”, söz) kurulmaktadır.

5- Mistik: Gizemli, Gizemci. Lat. Mysticus < Yun. Mystikos < Myein: kapamak. (Aynı kökten İngilizce “mute”). Burada
Niyazî Mısrî Hz’nin sözünü hatırlayalım: “Göz, kulak, dil kapıların, kapatalım bir zaman.” Yunanca kelime bir inisiasyonu da
anlatır: Mysterion (genelde çoğul olarak; “Mysteria”): Gizli doktrin. Mystes: Gizli doktrine inisiye olmuş olan. (Özellikle
Orfik Gelenek’te bu kelimeye rastlarız.)

6- Purusha (veya Pumas) kullanıldığında tezahürden bahsediliyor demektir. (Guénon) Coomaraswamy: “atman (küçük
harfle yazıldığında) dönüşlü (reflexive) olarak zat veya kendi (itself) manasına gelir. (A) büyük harfle yazıldığında (ve
genelde Atma olarak) ruh manasına gelir. (Lat. Sanctus Spiritus, Grekçe Pneuma, Mısır’da Amon, Çince’de Ch.)” Ön Hint-
Avrupa dili: et-men (nefes), awetmo, wet (üflemek); Yun: atmo (buhar), Eski Alm.: Atum (nefes), Mod. Alm: Atem. 
Purusha ferdiyeti, Atma zatiyeti anlatır. (Guénon, Coomaraswamy) Ferdiyet göreceli bir özgürlüğü içerse de (free from)
daha çok bağımsızlığı, zatiyet ise hürriyeti (freedom) getirir.

7- “Ayam Atma Brahma” (Atman ve Brahman aynıdır); “Aham Brahmasmi” (Ben Brahmanım); “Prajnanam Brahma”
(Bilinç Brahma’dır), “Tat tvam asi” (Sen O’sun) ve “Sarvam khalvidam brahma” (Bunların hepsi Brahmandır) denmiştir.
Bunlardan ilk dördü Uphanişad’larda yer alan Yüce Söz’lerdendir (Mahavakyalar) ve Advaita (ikilikçi olmayan, dualist
olmayan) Vedanta’nın öncüsü Adi Shankara (8.yy)’nın öğretisindeki dört manastırda (math) kurumsallaşan dört temel
görüşü oluşturur. Shankara’nın akımının inisiyelerine “svami” denir. Anlamca “koca” kelimesiyle alakalı olduğundan
mistik evliliği anlattığını düşünebiliriz.

8- Esk. Yun. : γνῶθι σεαυτόν (okunuş. “Gnothi Seauton”; Kendini Bil) Gnosis (hikmet) kelimesinin ön Hint Avrupa dilindeki
kökü “jna-“ dır, İngilizce’ye “know” olarak geçmiştir. Almanca kennen (tanıma), können (-ebilmek),ve İngilizce “can” (-
ebilmek) fiillerinin kökenidir. Söz konusu etimolojik ilişki metafizik bilginin deneyim zorunluluğunu sezdirmektedir.
(Türkçe’de bilmek ve –(e)bilmek fiillerinde olduğu gibi.)

87
“Vedanta’nın [özellikle Advaita (İkilikçi olmayan) Vedanta’nın] karşı çıktığı bilen ve bilinenin ayrı olduğu iddiasıdır.”
(Coomaraswamy) Öyle ki “Sanskritçe’de madde kelimesini tam olarak karşılayacak bir kelime bulunmamaktadır.”
(Guénon) Guénon ayrıca bir benzerliğe dikkat çeker: Eski Yunan’da da aynı durum mevcuttur. Aristo’nun hüle’si (ὕλη) 
tözdür (substance), madde (matter) değil. Ayrıca çoğu çeviride –loji ekiyle kıyaslanan “-shastra” (bilim alanı) –loji’nin
aksine bileni alandan ayırmaz.

Aydınlanma (satori) uyanmak değil rüyada iken rüyada olduğunun bilincinde olmak, bir çeşit açık gözlerle lüsid rüya
halinde olmak gibidir. (İsmail Emre Hz’nin deyişiyle “Uykudan uyanmak göz ilen değil, biliyorum demek söz ilen değil”.)
Bu nedenle “öğreti bakımından bir batınilik zahirilik ikiliği yoktur; herkesin az veya çok öğretide derinleşmesi ve
yeteneklerinin elverdiği ölçüde ona nüfuz etmesi anlamında—çünkü bazı kimseler için tabiatlarının parçası olan
sınırlamalar vardır ve bunların aşılması imkânsızdır—orada ancak doğal bir batınilikten söz edilebilir.” (Guénon)

9- Ing. “I-am-that-I-am”, Esk. Yun. “ἐγώ εἰμί” (ego eimi), ibr. “eheyeh aşer eheyeh”.  Sansk. “Soham” (O Ben; eng.: That is
I, I am that) mantrasının ard arda tekrarındadır.

10- Çin’de birbirini pekiştiren ve sönümleyen beş hing’in (etken, “agent”) çemberini hatırlayalım. Guénon’un Granet’ten
alıntılayarak belirttiği üzere, “beş element (unsur)” ifadesi Hindu Doktrin’deki beş elementi düşünürsek hing için doğru
bir çevrim olmamaktadır.

11- Altın Rahim, Altın Yumurta; garbha: rahim; Yun. δελφύς “delfüs”: rahim. Delfi Tapınağı ismini buradan alır.

12- Dharma sözcüğü “desteklemek, tutmak, taşımak, sürdürmek” anlamlarına gelen dhri- fiilinden türetilmiştir. (Farsça: -
dar eki. ör: defterdar. Latince “firmus” (tutan)) “Bu fiille benzeşen başka bir fiil dhru- fiilidir ki o da dhruva (kutup)
kelimesinden türetilmiştir”. (Guénon)

13- Bunun yanında burada diğer dillerde birçok kelimeyle (yasa, görev, virtua (erdem), ethos (ahlak) vs.) karşılanmaya
çalışılan dharma için tek bir kelime önermekten sakındığımızı belirtelim. Sözgelimi, yirminci yüzyılın ortalarında
Afganistan’da ortaya çıkarılmış ve Yunanca, Aramice ve Sanskritçe dillerinde yazılmış MÖ.258 tarihli bir yazıtta dharma
Yunanca “Euseveia” (eu-:iyi, sevas: hüşû. “tanrı korkusu”) kelimesiyle karşılanmıştır. Hinduizm’de evrensel yasalara uygun
davranmak, dini vecibeleri yerine getirmek anlamında kullanılır. Buddhizm anlayışı incelendiğinde kutup yerine bir
eksenin vurgulanması şaşırtıcı olmaz; o nedenle Buddhizm’de dharma kozmik ya

*"Conspiracy" kelimesinin, ABD dolarının sembolü olan "Ağaca sarılmış yılan" figürünün anlamsal açıklaması
niteliğinde olduğu da görülmektedir.

88
ushumna nadisi, kundalini enerjisinin geçtiği bir kanaldır. kundalini mecazi olarak omuriliğin dibinde yedi
rakamın yarısına eşit üç-buçuk kez kıvrılmış uyuyan bir yılan şeklinde gösterilir. kundalini kelimesinin kökeni
spiral anlamına gelen "kundal" kelimesinden gelir ve bu kundalini uyarıldığında spiral şeklinde ve yılan gibi
hareket edip yükselişinden kaynaklanır.

89
üç ana nadi kuyruk sokumunda bir araya gelirler. eğer solar prana ve lunar prana eşit bir şekilde buraya
inerlerse, birleşerek üçüncü bir prana şekli olan kundalini'yi meydana getirirler, kundalini de bu orta kanaldan
yukarıya doğru yükselir. kundalini yükselişinde yedi çakranın da içinden geçtiği söylenir. en üstteki sahasrara'ya
ulaştığında insan bir vecit, kendinden geçme hali yaşarmış. kundalini şakti adında dişi bir enerji olarak
tanımlanır. sahasrara çakrada ise şakti'nin eşi tanrı "şiva" bulunmakatdır ve her ikisinin birleşmesi kozmik bir
vecit halini yaratır. bu birleşme yoga'nın gayesidir ve sonucunda "samadhi" denilen bir hal yaşanır. hatta "yoga"
sanskritçe'de birlelşme anlamına gelen "yug"'den türemiştir. bu durumda omuriliğin dibindeki cinsel enerjisi
dönüşüme uğrayarak mistik bir deneyime sebep olmaktadır. 

kundalini enerjisinin bir ateş özelliği vardır, ve yer çekimine karşın yükselme eğilimini gösterir. nadilerde
herhangi bir blokaj varsa, onu yakarak geçer. tehlikeli yanı buradan kaynaklanır. ayrıca kişide çakraların enerjisi
yukarıya doğru bakmıyorsa, enerjiyi yapıcı bir şekilde yönlendiremiyorsa veya kişinin sağlam karakteri yoksa,
kundalini enerjisi aşağı doğru akar, kabına sığmaz ve bir şekilde patlar ve dışarıya boşalır. bu boşalma kişinin
zaaflarına göre değişir, aşırı şiddet, öfke veya şehvet olabilir. insan bir anda kendini kaybedebilir, çünkü
90
kundalini yükseldiğinde insanda inhibisyonlar yok olur. normal olarak kundalini yükseldiğinde insanın yüksek
ve ince düşüncelerini, hislerini, yaratıcı faaliyetlerini hatta fiziksel gücünü devreye sokar. 

bütün dahilerde kısmi de olsa bir kundalini faaliyeti bulunduğu söylenir. bazen de kundalini bir kaza sonucu
yükselebilir. belirli gizli tekniklerle uyarılabilir. bir anda aşırı enerji yüklemesi olur, insan kendini güçlü ve
şuurlu hisseder, duyuları iyicene açılır, ancak kişinin geliştirdiği pozitif yönleri yoksa, aksine negatif yönleri
varsa, örneğin potansiyel bir cani ise, bir anda içindeki dışa çıkar ve cinnet geçirir. kundalinin doğal bir süreçle
gelişmesi en iyi yöntemdir.

YİN-YANG
YİN VE YANG Evrende kısaca “Eril İlke” ve Dişil İlke” diye adlandırılabilecek iki temel ilke 23 Franklyn SILLS, Sağlık İçin
Enerji Çalışmaları, Ege Meta Yayınları, İzmir, 2003, s.180-181. 24 Vehbi BARDAKÇI, agy., s.131. vardır. “Cinsiyet Prensibi”
çoğunlukla yanlış anlaşılmış bir prensiptir. İnsanların çektiği acıların önemli bir kısmının nedeni de bu yanlış anlaşılmadır.
Bu iki ilke, yaşamdaki iki temel hareketin karşılığıdır ve herşeye yansır. Bu iki hareket birbirini zorunlu olarak tamamlar.
Nefes almakla nefes vermek nasıl zorunlu olarak birbirini tamamlıyorsa, evden çıkmakla eve dönmek, doğmakla ölmek,
gündüzle gece, yazla kış, açılmayla kapanma, vermeyle alma, uyanıklıkla uyku, boşalmayla yüklenme, sağ ile sol, vb… de
birbirini zorunlu olarak tamamlar. Sefer Yetzirah’ta geçen ve “simyanın ana formülü” olarak bilinen “Ateş suyu destekler”
ifadesi bunu anlatmaktadır.25 Bu ilkeler canlılar dünyasına erkeklik ve kadınlık, mikro fiziğe proton ve elektron olarak
yansımıştır. Bu ilkelerin her ikisi de bütün canlılarda vardır.26 Bir kadını sadece Dişil İlke ile, bir erkeği de sadece Eril İlke
ile özdeşleştirmek ve bundan ibaret olduklarını farz etmek, özümüzle uyumsuz bir konuma düşmemize sebep olur. “Yang
ve Yin prensiptirler, kadınlar ve erkekler değil; bu yüzden yapmacıklı sert erkek ve 25 Eric Steven YUDELOVE, agy, s.180.
26 Jung’un Animus ve Anima ile ilgili tezi de Yin’in içinde Yang, Yang’ın içinde Yin bulunduğunu ifade eden bir tezdir. Rajas
Sempatetik Sinir Sistemi Tamas Merkezi Sinir Sistemi Sattwa Parasempatetik Sinir Sistemi Yin Dişil İlke Tekâmül Kıyamet
Eve dönüş Büzülme Tanrı’nın nefes alışı Yang Eril İlke Tezahür Yaratılış Büyük patlama Genişleme Tanrı’nın nefes verişi
BİRLİK (TANRI) ÇOKLUK (MADDE ALEMİ) Evrende KUTUPSALLIK Bölüm 2 14 15 yapmacıklı narin dişi arasında asla gerçek
bir ilişki olamaz.27” Saf Yin veya saf Yang kimse yoktur. Eril İlke’nin yansıması olan her hareket birlikten çokluğa doğru
91
giden bir harekettir. Dişil İlke’nin yansıması olan her hareket de, çokluktan birliğe doğru gitmeyi hedefler. Bunlardan biri
iyi, diğeri kötü değildir. Ya da biri diğerinden daha kıymetli değildir. İkisinin de hem olumlu, hem olumsuz yansımaları
vardır. İki harekete de doğru yer ve zamanda ihtiyaç vardır. Kötü olan tek şey, bunların yersiz, zamansız, aşırı ve dengesiz
olmasıdır. İki hareketten birindeki aşırılık veya yetersizlik, Bütün’ün dengesini bozar. Bu iki temel ilke bütün öğretilerde
vardır. En tanınmış adları Yin ve Yang olduğu için burada da bu terimler kullanılmaktadır. İki temel hareket, Kur’an-ı
Kerim’de “Hûnnes”(Yin, Dişil İlke) ve “Künnes”(Yang, Eril İlke) isimleriyle belirtilmektedir. Aynı zamanda, her ne kadar Elif-
Lam-Mim harfleri Trinite simgesi ise de, aynı zamanda Ha-Mim de çok önemli bir simge olup, bu iki kutbu temsil
etmektedir. Ha Yang’ın, Mim de Yin’in simgesidir. Bu ikili, Budist öğretilerinde Sanskritçe, Japonca ve eski Çince karışımı
olarak, Ho ve Myo şeklinde geçer. Myo-Ho28 ile Ha-Mim aynı şeyi ifade eder. İslam’da bu iki kavramın diğer bir karşılığı
da, Enfüs ve Âfak’tır.29 Enfüs, bilgisayardaki yazılıma, Âfak ise donanıma benzer. Enfüs bir şeyin görünmeyen, gizlide olan
özü, Âfak ise dışarıdan algılanan yönleridir. Enfüs Teklik Âleminin, Âfak ise Çokluk Âleminin karakteridir.30 “Karanlık dişi”
hem gizemli, sır dolu dişiliği, dolayısıyla “yin”i, batıniyi simgeliyor, hem de Çince’de aynı zamanda “ana rahmi” anlamına
geliyor.”31 Rahman’ın ise Hinduizm’deki tanrı Brahma ile büyük bir paralelliği bulunmaktadır, çünkü Yang’ın (Rajas guna)
kişileşmiş hali Brahma’dır. Üç logostan “bin bir tür”, tüm varlıklar türemiştir. Bin bir tür, logosların özel27 Alan WATTS,
Suyun Yolu Tao, Dharma Yayınları, İstanbul, 2001, s.55. 28 Sıralama bu şekilde olmaktadır. 29 Budizmde Âfak’a “Ki”,
Enfüs’e ise “Ku” denir. Fizikte bunların karşılığı “aktüel” ve “virtüel” gerçeklikler olmuştur. Virtüel gerçeklik Ku veya Enfüs
boyutudur ve artık bilim dünyasında kabul edilmektedir. Âfak uzay/zaman boyutu, Enfüs ise zaman/uzay boyutudur.
Zaman enerjisinin yoğunluğu, gizil alanda çok daha fazladır. 30 Halûk NURBAKİ, Kur’an’ın Matematik Sırları, Damla
Yayınevi, İstanbul, 2003, s.127-128. 31 Lao TSE, agy, s.105. liklerini de taşımaktadır: Onların “önü”, gözle görülür yanları,
aydınlıktır, Çince’siyle: Yang’dır. “Ardı”, gözle görünmeyen, gizli yanları karanlıktır, Yin’dir.”32 Kur’an-ı Kerim’de de gizlide
olan ve açıkta olan şeyler anlamında bu ifade defalarca geçmektedir: “Önünüzdekiler ve arkanızdakiler…” “Bedende
besleyici cevherin ya da özün üretilmesine ve üretilen bu öze Yin, besleyici özün taşınıp kullanılarak bedenin
yaşatılmasına, yani işleve Yang denir. Öz (Yin) beslendiği zaman beden pürüzsüz ve verimli çalışır (yang), çalışma sağlıklı
yürüdüğü sürece uygun nitelik ve nicelikte öz üretilir; bu iki süreç birbirlerini yaratır, düzenler ve kullanırlar, dolayısıyla
Yin ve Yang gibi birbirlerine bağlıdırlar. …. Yin içte yer alır ve Yang’ın maddesel temelidir; Yang dıştadır ve Yin’in verimli
çalıştığını gösterir.”33 Özdeşleştirme ve kutsallaştırma sonucunda, Eril İlke ile Dişil İlke, tanrılara dönüştürülmüşlerdir.
Örneğin Ana Tanrıça Kibele, Dişil İlke’nin kişileştirilmiş şeklidir. Katolik inancında Meryem Ana’nın bulunduğu konum da
aynıdır. Meryem Ana heykelciklerinin giysilerinin hep mavi olduğunu görürsünüz. O’na büyük bağlılık duyan rahibe
tarikatlarının üniformaları da aynı renktedir. Niçin? Çünkü Dişil İlke’nin rengi budur. Kırmızı ise Eril İlke’nin rengidir, savaş
Tanrısı Mars’ın rengi olması gibi. Hindu inancındaki Şiva-Şakti evliliği de, iki ilkenin beraberliğinin diğer bir simgesidir.
Anka kuşu ise, iki ilkenin karşılıklı bağımlılığını, bağlılığını, kaynaşmasını ve dengesini simgeler.34 “Yin ve Yang bir araya
gelip, bütünlüğü oluşturmak için kendi bireyselliklerini bırakırlar. Bunun en basit örneği bir aile kurmak için bir araya
gelen kadın ve erkektir. …. İki insan bir araya gelip, tek başlarına kuramayacakları kadar büyük birşey kurarlar. Bu da Tai
Chi’dir.”35 Evlenme töreninde kadın erkeğin renginde (Yang-beyaz), erkek ise kadının renginde (Yin-siyah) giyinir. Bu
sembolizm, kadının içindeki Eril İlkeyi, erkeğin de içindeki Dişil İlkeyi tanıyıp geliştirmeye niyet ettiğini gösterir. 32 Lao
TSE, agy., s.118-119. 33 Hakan ONUM, Ejderi Uyandırmak, Yol Yayınları, İstanbul, 2004, s.139. 34 Lao TSE, agy., s.49-51.
35 Eric Steven YUDELOVE, 100 Gün, Dharma Yayınları, İstanbul, 2000, s.44. Evrende KUTUPSALLIK Bölüm 2 16 17 Kutsal
evlilik, Tanrı’nın kendi halkıyla “evliliği”, yani bağıdır aynı zamanda. Bu, Musevilikte Shekinah kavramı, Hristiyanlıkta ise
Hz.İsa’nın Kilise ile evli olması inancı ve Efkaristiya ayini ile karşılık bulmuştur. Yin ve Yang, sadece “iki zıt kutup” diye
geçiştirilemez. Çünkü bunlar sürekli olarak birbirinden doğar ve birbirine dönüşür. Döngülerin tamamlanabilmesi için
dönüşmek zorundadır. Aralarında çok sıkı bir “organik” bağ vardır: “Yaşam ölümün köküdür, Ölüm yaşamın köküdür;
Uğursuzluk uğur getirir, Uğur uğursuzluk getirir”36 Yin’in Yang’a, Yang’ın Yin’e dönüşmesini anlatan bir mesel de şöyledir:
“ezecekler mi birini büyütürler onu alabildiğine zayıf mı düşürecekler birini güçlendirirler onu alabildiğine yok
edeceklerse birini geliştirirler onu alabildiğine alacaklar mı elindekini onun ona verirler önce bol bol” 37 Veya şu mesel:
“eksik olan tümleşir 36 Lao TSE, agy., Yin Fu Jing-Sırlar Kitabı, 16. Mesel, s.155. 37 Lao TSE, agy., 36. Mesel, s. 52. eğri olan
düzleşir boş olan doldurulur eski olan yenilenir az olana verilir çok olandan alınır”38 Hacı Bektaş Veli’nin meselindeki
“kurt” ile “kuzu” da bu iki kutbu temsil eder: “Kurt ile kuzu beraber yatar.” Bunun Sefer Yetzirah’taki “Ateş Suyu
destekler” ifadesinden bir farkı yoktur. Dünyanın ve uygarlığın sağlığı, başka bazı şeylerin yanı sıra, Eril İlke ile Dişil İlke’nin
dengesine de bağlıdır. Bu nedenle, dünya ve günümüz uygarlığı çok hastadır. Kadınların ezilmesi ve aşağılanması,
92
çocukların yetişkinler kadar saygı görmemesi, yaşlıların “gereksiz insanlar” gibi algılanması, ruhsallığın ve inancın
“safsata”, “hurafe”, “saçmalık”, “cehalet” olarak adlandırılması, sanatçıların perişan yaşamlar sürmesi, sokak
hayvanlarının toplatılıp zehirlenmesi ve benzer durumlar bu uygarlığın Dişil İlke’ye (Yin’e) saygısını kaybetmiş bir uygarlık
olmasından ileri gelmektedir. Anaerkil dönemden ataerkil döneme geçiş, Yin’e saygının korkuya dönüşmesi ve Yang’ın
yükselişe geçmesiyle gerçekleşmiştir. Tarımın icadı nelere yol açmıştır? Çiftçinin hayvancılık yapanlara meydan
okumasına, meraları tarla yapmak için mücadele etmesine, tarlaları genişletmesine, bu gelişmelerin bir simgesi olarak
Kabil’in Habil’i öldürmesine. Kendi egemenlik alanını genişletmeyi hedefleyen, emperyalist tutumlar, Eril İlke’nin
yansımasıdır. Yin’den niçin korkulmuştur? Daha yüksek frekanslı olduğu için: “yumuşak yener serti zayıf yener güçlüyü”
39 38 Lao TSE, agy., 22. Mesel, s. 41. 39 Lao TSE, agy., 36. Mesel, s.52. Evrende KUTUPSALLIK Bölüm 2 18 19 Veya: “göğün
altında en yumuşak yener göğün altında en serti hiç olan sızar hiç aralıksıza bundan anla gücünü edimsizin sözsüz öğreti
edimsiz edim seyrek nasip olur göğün altında”40 Yin’in daha yüksek frekanslı olduğunu, kadına “latif cins” denmesinden
de anlıyoruz. “Latif”, birçok kişinin sandığı gibi “sevimli, hoş” değil, “süptil” anlamına gelir. Bir gücü yenmek için daima o
güçten daha yumuşak ve süptil olmak zorundasınız.41 Ataerkil dönemin temel değerleri, otorite, kontrol, planlamak ve
yönetmek, hep daha çoğunu istemek, egemenlik hırsı ve emperyalizm olmuştur. “Başarı” kavramı da “ne kadar çok şeyi
kontrol edip yönetebildiğiniz” çerçevesinde şekillenmiştir. Aslında Eril İlke’nin amacı bu değildir. İlke nötrdür ve birlikten
çokluğa geçiş yönündeki her oluşumu destekler. Biz insanlar bunu dengesiz, ölçüsüz ve korkak bir tarzda kullanmayı
seçtik. Tümüyle yok sayıp, inkâr ettiğimiz Dişil İlke’nin yanı sıra, o çok sevdiğimiz Eril İlke’ye karşı da kusur işledik. İnkâr
edilen ilkenin temsilcisi olarak kabul edilen kadın cinsi, böyle bir uygarlıkta tabii ki dezavantajlı bir durumda olacaktır. Bu
“temsilcilik” mekanizması, Batı ülkeleriyle Doğu ülkeleri arasında da paylaşılmış durumdadır. Gelişmiş ülkelere İngilizce
zamir olarak “he”, az gelişmiş ülkelere “she” denmesi sizce bir rastlantı mı? Bugün Batı ülkeleri Eril İlke’nin, Doğu ülkeleri
de Dişil İlke’nin temsilcileridir. “ihtişamlı ve zenginken saraylar yabani otlar bürümüşse tarlayı 40 Lao Tse, agy., 43. Mesel,
s.57. 41 Doksanlı yıllarda ortaya konan “hard security”(sert güvenlik) ve “soft security” (yumuşak güvenlik) gibi
kavramlar, bu yönde bir bilinç değişiminin gerçekleştiğini göstermektedir. ambarlar bomboşken pahalı ve süslü ise giysiler
keskin kılıçlar sallanıyorsa kemerlerde ve patlayasıya yiyip içenler boğuluyorsa bolluktan orada haydutluk yasası geçerli
demektir budur işte sahte YOL-ah!” 42 “Haydutluk Yasası”, Yin ile Yang’dan birinin üstün, diğerinin aşağı sayılmasıdır. Bu,
bazı insanların, bazı toplumların ve insan kategorilerinin diğerlerinden üstün sayılması ve bölüşüm dengesizliği ile de
vücut bulmuştur. “Bununla ne ilgisi var” denebilecek pek çok şeyin ve bu arada Faşizmin de kökeni budur. Ekonomik kriz,
zenginin giderek zenginleşmesi ve fakirin giderek fakirleşmesiyle aşırı bir durum alan dengesizliğin giderilmesi için ortaya
çıkan bir gelişmedir. Aynı şekilde, depremler de yeryüzünün denge arayışlarıdır. Felaketleri şu şekilde elementlere
ayırmak mümkündür: Bunların hepsi dünyanın denge arayışlarıdır. Toprağın denge arayışı olan depremin, insan bünyesi
içinde bir denge arayışı olan epilepsi nöbeti ile ciddi bir benzerliği bulunmaktadır. Hastalar nöbeti birçok zaman “Başımın
içinde deprem oldu” diye tarif ederler. Bu konunun detayına ilerleyen sayfalarda girilecektir. 42 Lao Tse, agy., 53. Mesel,
s.64. Deprem Sel, Tufan Yangın, Volkanik Patlamalar Kasırga, Tayfun Kıtlık, enflasyon, ekonomik kriz Toprak Su Ateş Hava
Boşluk (Eter) Evrende KUTUPSALLIK Bölüm 2 20 21 “Beyniniz hasta olduğu” için nöbet geçirmezsiniz. Beyniniz görevini iyi
yaptığı için geçirirsiniz. Sorun beyinde değil, bünyenin genel dengesindedir. Eğer dengeyi başka yollardan sağlarsanız,
nöbetlere ihtiyacınız kalmayacağından, hastalığa veda edersiniz. Haftanın günlerinden Salı Eril İlke’nin, Cuma ise Dişil
İlke’nin güçlü olduğu günlerdir. İslamiyet’in insanlığı dengeye yönlendirmek için bu çağda dezavantajlı konumda olan Dişil
İlke’nin gününü kutsal gün olarak kabul etmiş olması olasıdır. Uygarlıkların ve dinlerin de Yin ve Yang değerleri vardır.
Semavi dinlerin Yin-Yang vurguları yukarıda belirtilmiştir. Ancak bu husus, dinlerin özüne ilişkindir, uygulanışlarına değil.
Uygulamaya bakılırsa, Hristiyanlığın uygulaması Yang olmuştur, oysa özünde Yin vardır. Günümüzde Yin yükselişe
geçmiştir, ancak bu henüz dikkat çekecek kadar ortaya çıkmış değildir. Yaygınlaşan “Gender” çalışmaları (Kadınlık Durumu
üzerine araştırma ve uygulamalar), Feminizmin birçok değişik kolunun türemiş ve yaygınlaşmış olması, kişisel gelişime ve
mistik konulara ilginin artması, bu yükselişin işaretleridir. Kadının daha okumuş, daha zengin ve daha yüksek statülü
olduğu evliliklerin sayısının giderek artıyor olması da buna hizmet etmektedir. Eskiden genelde tersi görülmekteydi. Yin’e
saygı yeterince arttıktan sonra yeni bir çağ başlamış olacaktır. Çalışma ilişkilerinde de bir Yin-Yang dengesi veya
dengesizliği yaşanır. Bütün tarafları memnun edebilecek seçenek, Yin’i ağırlıklı insanların yönetici, Yang’ı ağırlıklı
insanların ise çalışan olmasıdır. Yin’i ağırlıklı insanlar, diğerleri kadar iyi çalışmayabilirler ve inisiyatif almakta eksik
kalabilirler. Herşeyi çok kontrol etmezler. Güvenir ve oluruna bırakırlar. Çalışan için bu eksi puandır, çünkü hataların çok
olmasına yol açar. Bu kişi çalışan olmak yerine yönetici olursa, çalışanlarını rahat ve özgür bırakır, onlara inisiyatif verir ve
93
güvenir. Yang’ı baskın olan bir yönetici, herşeye karıştığı, herşeyi kontrol etmeye çalıştığı, çalışanlarına hiçbir inisiyatif
bırakmadığı, çalışanlarını kendi elleri ve ayaklarıymış gibi yönettiği için, Yin’i baskın çalışanları için uygun, Yang’ı baskın
çalışanları için ise çekilmez olur. Yüksek sorumluluk sahibi, inisiyatif almak isteyen, Yang bir çalışan, Yin bir yönetici ile çok
rahat eder, kendini özgür hisseder ve daha yüksek verimde çalışır. Yang, oyunu sahiplenir, oyunun sahibiymiş gibi oynar,
sorumluluk üstlenir ve bunun sonucunda istediklerini elde eder. Ancak oyun onun için “hakikat” haline geldiğinden,
farkındalığı giderek düşer. Yin ise oyunu sahiplenmez, benimsemez ve hakikat saymaz. Oyunun oyun olduğunun
farkındadır. Bunun sonucunda, istediklerini pek elde edemez, daha az başarılı görünür, çünkü zaten istemeye değecek
birşey yoktur onun için. İstenen şeylerin hepsi oyunun bir parçasıdır. Yin’in farkındalığı yüksektir. Plan, program, disiplin,
kararlılıkla hedefine ilerlemek, hedef sahibi olmak Yang tutumlar iken, plansız ve programsız yaşamak, dağılmak ve
akıntıya kapılmak Yin tutumlardır. İnsan bedeni de Yin-Yang dengesinin bir eseridir. Bu dengenin varlığı, sağlık anlamına
gelmektedir. Denge bozulduğunda, hem bedenimizde, hem de zihnimizde sorunlar ortaya çıkar. Ancak sağlıklı denge, iki
kutbun birbirine eşit olması demek değildir. “İdeal denge %60 yang, %40 yindir ki, kabaca havadaki pozitif ve negatif
iyonlar arasındaki dengeye karşılık gelir.”43 Bu tıpkı bedenimizdeki asit-alkali dengesi gibidir.44 GÜNDELİK YAŞAM TESTİ
Benzer şekilde, insanın günlük yaşamı da Yin ile Yang arasında %40-%60 oranına göre paylaştırılmalıdır. Dünyevî
faaliyetleri Yang (çünkü birlikten çokluğa doğru bir harekettir), ruhanî faaliyetleri de Yin (çünkü çokluktan birliğe doğru bir
harekettir) olarak ele almak uygun olur. Sizdeki dengenin ne durumda olduğunu anlamak için, yaşamınızda hangi
faaliyete ne kadar zaman ve enerji ayırdığınıza bakmalısınız. Tipik bir gününüzü örnek alarak gün boyunca yaptıklarınızı
bir kâğıda yazın ve yanlarına sürelerini ekleyin. Faaliyetleri kategorize ederken, faaliyetin amacına bakmalısınız. Amaç
dünyevî ise o faaliyet dünyevî bir faaliyettir. “Dünyevî amaç” ifadesi ile kastedilen şunlardır: Hayatta kalmak, sağlığına
kavuşmak, para kazanmak, saygınlık ve statü kazanmak, bir iş sahibi olmak, bir sorumluluğu yerine getirmek, halledilmesi
gereken çeşitli işlerini halletmek, açlığını/susuzluğunu gidermek, mal mülk sahibi 43 Serge KING, Olağanüstü Enerjiler,
Ege Meta Yayınları, İzmir, 2002, s.190. 44 Ancak asit-alkali dengesinin oranı %20-%80’dir. Evrende KUTUPSALLIK Bölüm 2
22 23 olmak, birisinin sempatisini veya takdirini kazanmak, ünlenmek, giyim kuşamla ilgili ihtiyaçları karşılamak,
zayıflamak, güzelleşmek, mekânları kendi ihtiyacınıza ve zevkinize göre düzenlemek, vb. “Ruhanî amaç” ifadesi ile
kastedilen şunlardır: Zihinsel ya da ruhsal bir zevk almak, vicdanını rahatlatmak, arınmak, ibadet etmek, bir sanat eseri
yaratmak veya deneyimlemek, Yüce Olan’la bağlantı kurmak, ahlâkını geliştirmek, kendini tanımak, tekâmül etmek,
öğrenmek, eğlenmek, dinlenmek, derinleşmek, sorgulamak, başka alemlerle bağlantı kurmak, estetik olanı bulmak,
Gerçeği bulmak, vb. Şu halde, bedensel ya da duygusal bir ihtiyacınızı karşılamak, hayatınızı idame ettirmek için
yaptıklarınız, dünyevî kategoriye girer. İdealist, felsefî ya da dinî amaçlı faaliyetler ise ruhanî kategoriye girer. Ancak esas
olan konu değil, amaçtır. Eğer bir insanın hoşuna gitmek için oruç tutuyor veya namaz kılıyorsak, bu faaliyet dünyevî bir
faaliyettir. Normalde dualar, spiritüel çalışmalar, akademik/bilimsel ve sanatsal çalışmalar ruhanî kategoriye girer. Ancak
para kazanmak için bir sanat faaliyeti icra ediyor veya üniversitede öğrencileri umursamadan, mecburiyetten ders
anlatıyorsanız, buna ayırdığınız zamanlar dünyevî kategoriye girer. Bu ilkeye göre, uyku saatleri dışında kalan tüm
zamanınızı nasıl geçirdiğinizi tek tek yazarak hesaplayın. Bu sorgulama, neyi ne amaçla yaptığınız konusunda şu an
farkında olmadığınız hususları aydınlatmaya da yarayacaktır. Zamanınızın yüzde kaçı dünyevî faaliyetlere, yüzde kaçı
ruhanî faaliyetlere harcanıyor? Ruhanî faaliyetler zamanın %40’ını almalı, ancak yoğun olmalı. Dünyevî faaliyetler
zamanın %60’ını almalı, ancak hafif olmalı. Eğer dünyevî faaliyetler çok yoğun olursa, oran doğru olsa dahi denge bozulur.
Bütün günü zihinsel ve spiritüel faaliyetlerle geçirirseniz de denge bozulur. (Bazı özel zamanlarda bu uygulamalar
yapılabilir. Şu an sadece normal günlerden söz ediyoruz.) “Madde Alemi pozitif enerjilerle, Mânâ Alemi de negatif
enerjilerle iç içedir. Pozitif enerjiler arttığında, mânâ aleminin enerjileriyle bezenmiş ruhun aynı oranda negatif mânâ
alemi enerjilerini yakalayıp gücünü yükseltmesi şarttır.”45 45 Muammer SAĞLAM, agy., s.384-385. “Eğer madde içinde
negatif enerjiler artarsa, yani beden içinde mânâ alemi enerjileri artarsa ve bu enerjiler pozitif enerjilerle dengelenmezse,
bu defa da halüsinasyonlar, gaipten sesler duyma, beyin sulanması, delirme, çıldırma gibi haller belirir; şizofreni ve
benzeri ruh hastalıkları artar. İnsan bedeni pozitif ve negatif enerjileri dengede tutması gereken bir sistemdir. Bu denge
bozulmamalıdır.”46 EKONOMİDE YİN VE YANG Paranızı neye harcıyorsunuz? Tezahüre mi, tekâmüle mi? Bu ikisi arasında
nasıl bir oran var? %60-%40 oranını gözetmeyen ve kaynaklarının hemen hemen tümünü tezahüre harcayan bütün
ekonomiler ve bütçeler (devlet olsun, örgüt olsun, kurum olsun, aile olsun, kişi olsun…) ekonomik krize mahkûmdur.
Dengesiz şekilde kullanılan kaynak tükenir. Dengeli kullanılan kaynak ise tükenmez. Hz.İsa’nın sözüne bir bakalım:
“Zambakların nasıl büyüdüğüne bakın! Ne çalışırlar, ne de iplik eğirirler. Ama size şunu söyleyeyim, tüm görkemine
94
rağmen Süleyman bile bunlardan biri gibi giyinmiş değildi. Bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle
giydiren Tanrı’nın sizi de giydireceği ne kadar daha kesindir, ey imanı kıt olanlar! “Ne yiyeceğiz, ne içeceğiz?” diye
düşünüp tasalanmayın. Dünya ulusları hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa Babanız, bunları gereksindiğinizi bilir. Siz
O’nun egemenliğinin ardından gidin, o zaman size bunlar da verilecektir.”47 Aynı ifadeler Matta İncilinde de
bulunmaktadır: “Uluslar hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa Göksel Babanız, tüm bunları gereksindiğinizi bilir. Siz
önce O’nun egemenliğinin ve O’ndaki doğruluğun ardından gidin, o zaman size tüm bunlar da verilecektir. Buna göre,
yarın için kaygılanmayın. Yarının kaygısı yarının olsun. Her günün derdi kendine yeter.”48 Günümüzün bankalarla,
finansman ve sigorta şirketleriyle, altıncı ve dövizcilerle, bankerlerle dolu dünyasına ne kadar uzak, değil mi? Kaynakları
tekâmül amacıyla kullanmak nasıl olur? Ruhunuzun ve zihninizin ihtiyaçlarını karşılayarak. Örneğin kitaba veya müziğe
ödenecek para sizin için 46 Muammer SAĞLAM, agy., s.385. 47 Luka İncili, 12; 27-31. 48 Matta İncili, 6; 32-34 Evrende
KUTUPSALLIK Bölüm 2 24 25 YİN YANG Dişil İlke Eril İlke Toprak Ana/Doğa Ana Göksel Baba Allah’ın “Rahim” adı Allah’ın
“Rahman” adı Hûnnes Künnes Gizlide/potansiyel/virtüel olan Açıkta/ortaya çıkmış/aktüel olan Potansiyel enerji Kinetik
enerji Enfüs Âfak “Hûn” emri “Kûn” emri İçerisi Dışarısı Olabilecek olandan yola çıkarak düşünmek Tezahür etmiş olandan
yola çıkarak düşünmek Tekâmül Tezahür ne öncelikte? İlk sırada mı geliyor, son sırada mı? İlk sırada yeme içme, giyim
kuşam, ev eşyası, araba, ev, mal mülk mü var? Kurslara, eğitimlere, sanat faaliyetlerine, mesela bir konsere verilecek
parayı sokağa atılmış gibi mi görüyorsunuz? Ekonomik krizin temel işlevi insanları bir seçim yapmaya zorlamak, bu
şekilde, seçim ve ayıklanma sürecini hızlandırmaktır. ZİHİN VE DİL YAPILARINDA YİN VE YANG Iren James Byrne, dillerin
yapılarını karşılaştırmış ve düşünme tarzını dil bakımından ikiye ayırmıştır: 1. Hızlı tepki veren, hızlı düşünen, uçarı
mentalite 2. Yavaş tepki veren, yavaş düşünen, ama daha derin ve “phlegmatic”49 mentalite. İlkini analitik, ikinciyi
sentetik dil yapılarına yakın bulmuştur. Birinciyi izole edici, ayrıştırıcı dillere, ikinciyi daha karmaşık, güçlü morfoloji ve
zengin türetme olanakları bulunan, polisentetik dillere benzetmiştir. Bunlar Jung’un dışadönük ve içedönük karakter
kategorileri ile de paralellik göstermektedir. İlk mentalite ve ayrıştırıcı dil yapıları Yang, ikinci mentalite ve polisentetik dil
yapıları Yin kutbunu anlatmaktadır. YİN VE YANG KAVRAMLAR Evrenin iki temel hareketi olan Yin ve Yang’ın çeşitli
karşılıkları, aşağıdaki tabloda yer almaktadır. Bunların üzerinde dikkatle düşünülmesi tavsiye edilir. Fakat bilinmelidir ki,
neyin Yin, neyin Yang etkili olduğu konusunda kaynaklar, öğretiler ve yazarlar arasında tam bir fikir birliği
bulunmamaktadır. Kutuplar aslında aynı özelliğin farklı nicelikleridir.50 Bir niteliğin az bulunuşu ile çok bulunuşudur.
Mesela “aydınlık” ve “karanlık”, ışığın az veya çok bulunuşudur. “Ağır” ve “hafif” veya “uzun” ve “kısa” gibi karşıt anlamlı
sözcükler de, ağırlığın veya uzunluğun az ya da çok olmasını ifade eder. Dolayısıyla özleri zıt değil, aynıdır. 49 Dört
ahlattan balgam unsurunun hakim olduğu. 50 Kybalion, Hermes Yayınları, 2. Basım, 2009, s.84. Evrende KUTUPSALLIK
Bölüm 2 26 27 Kendiliğindenlik Mot-a-motluk Doluluk Boşluk Tokluk Açlık Bolluk bilinci Kıtlık bilinci Elinde tutmak,
biriktirmek Harcamak Şarj olmak (yüklenmek) Deşarj olmak (boşalmak) Büzülme Genişleme Nefes alma Nefes verme
Uyku Uyanıklık Önceliğin bütünde olması Önceliğin detaylarda olması Merkezcil Kuvvet Merkezkaç Kuvvet Ruhanî
Dünyevî Karanlık Aydınlık Gece Gündüz Ay Güneş Sezgi ve hayal gücü Rasyonellik Koşulsuz sevgi Koşullu sevgi İçe dönük
üretim Dışa dönük üretim Cemaat tipi toplum Cemiyet tipi toplum Simgesel düşünme Analitik düşünme Dionysos Kültü
Apollon Kültü Bilinçdışı Bilinç Evrende KUTUPSALLIK Bölüm 2 28 29 Gönüllü eylemler/Oyun Zorunlu eylemler/İş
Dinlenmek ve eğlenmek Çalışmak Sorumluluklarını başkalarına vermek Başkalarının sorumluluklarını üstlenmek Sürece
odaklılık Sonuca odaklılık Alt dünya Üst dünya Islaklık Kuruluk Soğukluk Sıcaklık Dolaylılık Doğrudanlık Özel alan Kamusal
alan Öznellik Nesnellik Tümevarım Tümdengelim Manyetizma Elektrik Yutma, içine alma Püskürtme, kusma Karadelik
Akdelik Kaos Kozmos Eşzamanlılık Ardıllık Alıcılık Vericilik Esneklik Sağlamlık Hayır Evet Durgunluk Hareket Sonuç Neden
Tepki Etki Evrende KUTUPSALLIK Bölüm 2 30 31 Çöküş Gelişme Susmak Konuşmak Asimetri Simetri Eğri Düz Teorik Pratik
Elektron Proton Negatif elektrik yükü Pozitif elektrik yükü Tiz dalga Pes dalga Mavi Kırmızı Zaman enerjisi Ruh enerjisi
Geçmiş Gelecek Gerçekleşmiş olanlardan bağımsız umut Gerçekleşmiş olanlara dayanan güven Sol Sağ Arka Ön Hizmet
Kanalı (İşlevsel Kanal) Yönetici Kanal Yatıştırma Uyarma Parasempatetik sinir sistemi Sempatetik sinir sistemi Alt çakralar
(1, 2, 3) Üst çakralar (5, 6, 7) Sol burun deliğinden nefes almak Sağ burun deliğinden nefes almak Sağ beyin yarıküresi Sol
beyin yarıküresi Dünyanın doğu yarımküresi Dünyanın batı yarımküresi Çift sayılar Tek sayılar Evrende KUTUPSALLIK
Bölüm 2 32 33 Şiir Düzyazı Bitişmek Ayrılmak Yoğunlaşmak Dağılmak Toparlanmak Yayılmak Şekillerle ve renklerle
uğraşmak Sözcüklerle ve sayılarla uğraşmak Derdini eylemle anlatmak Derdini sözle anlatmak Yaratıcılık Denetleme
Bağlantı kurmak Bağlantıları koparmak Bağımlılık Bağımsızlık Tantra Yoga Mantra Yoga Teslimiyet İrade İstemsiz İstemli
İlişkilere odaklılık Göreve odaklılık İzin vermek Yapmak İşbirliği Rekabet Edilgen Etken Bırakanlar Alanlar Gevşeklik
95
Gerginlik Muhalefet İktidar Uyum sağlamak Yönetmek Zayıflık Güç Değiştirme Pekiştirme Evrende KUTUPSALLIK Bölüm 2
34 35 Kendi realitemizden çıkabilme gücü Kendi realitemizi yaşayabilme gücü Yaşamla dans etmek Yaşamla mücadele
etmek Gerçeği yeniden yapılandırmak Gerçeği ifade etmek Kayarak ve cambazlıkla yapılan sporlar Takım sporları ve
rekabet içeren diğer sporlar Fazlalık Gereklilik Süs ve örtü Esas eşya Cinsel etkinlik Cinsel perhiz Zehir İlaç Kendini bilmek
Dış dünyayı bilmek Negentropi Entropi İnisiyasyon Dünyevi açıdan sağlamlık ve güvenilirlik Nefse karşı cihad Başkalarına
karşı cihad Müdahale etmemek Müdahale etmek Tartışmada altta kalmak Tartışmada üste çıkmak Toplardamarlar
Atardamarlar Su Ateş Toprak Hava Hipofiz Epifiz Sol şakak lobu Sağ şakak lobu Sağ göz Sol göz Sol el Sağ el Sol el yolu (eşli
gelişim) Sağ el yolu (bekârlık yemini ile gelişim) Evrende KUTUPSALLIK Bölüm 2 36 37 Yin’in başlıca rolü, “İlk Uyandırıcı”
rolüdür. Uygarlıkların ilk dönemlerinin Yin olması, Yang’ın kronolojik olarak ondan sonra gelmesi, bundan dolayıdır. Mu
(Lemurya) Yin bir uygarlık iken, ondan türeyen ve sonra bir yıkıma doğru giden Atlantis, Yang bir uygarlıktır. Eski Mısır Yin
bir uygarlık iken, Mısır’dan göç ederek yeni bir uygarlık kuran İsrail, Yang’dır. Önce anaerkil dönem yaşandı, sonra ataerkil
dönem. İnsan ömrünün ilk dönemi olan çocukluk da Yin bir dönemdir. Ergenlik ve yetişkinlik Yang olup, ömrün sonunda
tekrar Yin’e dönülür. Yine “İlk Uyandırıcı” rolünden dolayıdır ki, Tarot’un Büyük Arkana kartlarının sıralamasında dişil
karakterler eril karakterlerden önce gelmektedir.51 “Yin sonu gelmeyen bir yaratmadır, doyurucu olandır, yüce anadır,
bu yüzden de Yin hep Yang’dan önde sayılır. 51 Çünkü Büyük Arkana, tarih ve kronoloji demektir. Sıfır numaralı kart olan
Deli veya Joker, insanın Aden bahçesindeki durumudur. Karmadan muaftır. Bilgi ağacının meyvesini yedikten sonra 1
numaraya gelinir: Büyücü. Hermafrodit olan Büyücü, Kadim Bilgiye sahip insandır. Sonra Başrahibe gelir. Başrahip ondan
sonradır. İmparator da İmparatoriçe’den sonra gelir. Her kart belli tarihsel dönemlere ve olaylara denk gelir. “Kule”
kartını 2000’li yıllarda geçmiş bulunuyoruz. “Uyanış” kartına sıra geldiğinde yeni çağa geçiş süreci tamamlanacaktır.
“Uyanış”’tan sonra gelen ve en son kart olan “Dünya” ise Altın Çağ’ı simgelemektedir. Sol böbrek Sağ böbrek Dil Damak
Yavaşlık Hız Mekâna oryante olma Zamana oryante olma Yang gizil olandan doğmuştur, bu nedenle karanlıkta ortaya
çıkan aydınlıktır; onun doğuşu da gerçekleşmiş olmak, varlık olmak, tin ya da anlık olmak içindir.”52 53 Yin’in farkındalığı
Yang’dan yüksektir. Çünkü Yang’ın hareket yönü “yukarıdan aşağıya”dır ve dikkat aşağıdadır. Yin’in hareket yönü
“aşağıdan yukarıya”dır ve dikkat yukarıdadır. İkisinin de dengesizlikleri, aşırılıkları vardır, ancak Yin kendinin ve
aşırılıklarının daha çok farkındadır. Aşırılıklarından haz alır. Farkındalığı yeterli olmayan Yang’ın aşırılıklarını ona
göstermek için bir bakıma kendini harcar. Kendini malzeme olarak kullanarak mizah ve çeşitli oyunlar yapar. Kendini
malzeme yapmaktan ve rezil olmaktan çekinmemesi, “İlk Uyandırıcı” rolünden dolayıdır. Benzer şekilde, cinsellikte de “İlk
Uyandırıcı” kadındır. Uyandırıcılar genelde sevilmez ve lanetlenir. Çünkü insanlar uyumaya devam etmek isterler. Vakitsiz
uyandıranlara “Cadı” denir,“Fahişe” denir, “Şeytan” denir. Engizisyon mahkemeleri her daim kurulur. Oysa günümüzde
Şeytan kendini Yang’da ifade etmektedir. Kendini hangi unsurda ifade edeceği, döneme göre değişir. Şeytan, “Kanun” gibi
görünen, ama gerçekte evrenin kanunlarına taban tabana zıt olan uygarlığımızdır. Kendini gözden silebilmek için birilerini
“şeytan” olarak gösterir ve insanları oyalar. Adem ile Havva bilgi ağacının meyvesini yasak olduğu halde yemişler ve bir
frekans düşüşü yaşamışlardır. Buna “ilk günah” veya “aslî günah” adı verilmiştir. Tanrı “Yemeyin, yoksa ölürsünüz”
demiştir. Ölmediklerine göre Tanrı niçin böyle söylemiştir? Bu sözün anlamı, “Frekansınızı düşürürsünüz ve tekrar
yükseltebilmek için inisiyasyona ihtiyaç duyarsınız”dır. Tekâmül yolunda yer alan inisiyasyon, ölümü temsil eder.
Çokluktan Tekliğe gidiştir. Teklikten Çokluğa gidiş, yani çoğalma ise, cinsellikle olur ve cinselliğin başlaması, anılan frekans
düşüşü ile aynı tarihtedir. Cinsellikle çoğalırız, ölümle azalırız. Cinsellikle çoğalmaya başlarken insana geri dönüş yolunu
hatırlatmak için işaretler konmuştur. Bu işaret, erkekte sünnet derisi, kadında ise adet görme ve doğurganlıktır. Daha ağır
yük 52 J.C.COOPER, Taoculuk Nedir?, Omega Yayınları, İstanbul, 2003, s.47. 53 Önce Yin mi, yoksa Yang mı türemiştir?
Bölümün başında alıntıladığımız gibi, Kabala’daki Hayat Ağacına göre önce Chokmah, sonra Binah türemiştir. (Yani önce
Ruh Enerjisi, ikinci olarak Zaman Enerjisi ortaya çıkmıştır. Ruhsal Enerji eril, Zaman Enerjisi dişil ilkeye işaret eder.) Fakat
daha latif olan, daha sonra türeyendir. Varoluş sırası ile frekans yüksekliği sırası terstir. Altın Çağ’daki ideal denge
durumunda Yin, uyandırıcı rolünden dolayı önceliklidir. Evrende KUTUPSALLIK Bölüm 2 38 39 kadına verilmiştir, çünkü
meyveyi ilk yiyen ve eşine de yediren o idi. Yani o İlk Uyandırıcı idi. Daha cesur ve daha meraklı olan o idi. Yin, hem
frekansı düşürürken ilk uyandırıcı rolünü üstlenir, hem de frekansı yükseltirken. Hem çoğalma yolunda, hem de Bir’e geri
dönüş, tekâmül yolunda. Biri olmadan ötekinin olması düşünülemez. Bunlar madalyonun iki yüzüdür. Erkekler sünnetli de
doğabilirlerdi, ancak öyle doğmamaktadırlar. “Fazlalık” olan bir deri, hatırlatıcı olarak konmuştur ve geri dönüş yoluna
geçip geçmeme, insanların özgür iradesine bırakılmıştır. Sünnet, sadeleşmeye ve tekâmüle hizmet eden bir faaliyettir.
“Yoksa ölürsünüz” denirken, simgesel olarak ölümün yerine konmuştur.54 Daha sonra İbrahim ve öbür peygamberlere
96
hatırlatılmıştır. İnisiyasyonu temsil eden bu eylem, maalesef hiç de bir inisiyasyon gibi yaşanmamaktadır. Kadının ise
sünnete ihtiyacı yoktur. Kadın sünneti, eril egemenliğin aşırılığının etkisiyle kadını Yang’laştırmak için icat edilmiş olup,
Tanrı’nın insana 54 Ölüm de sünnet gibi bir sadeleşme eylemidir ve bir inisiyasyondur. Ölümle fizik bedeni çıkarıp atarız
ve sadeleşiriz. Daha üst boyutlara geçerken, eterik bedeni, astral ve zihinsel bedenleri de çıkarıp atarız ve en sade hale
ulaşırız. Yeniden enkarne olacağımız zaman önce yeni bir zihinsel beden giyiniriz, sonra bir astral beden, eterik beden. En
sonunda da, fizik bedeni giyinebilmek için ana rahmine düşeriz. BİRLİK (TANRI) Yin Azalma Ölüm Sadeleşme Frekans
Yükselişi İnisiyasyon Yang Çoğalma Cinsellik Karmaşıklaşma Frekans Düşüşü Çocuk doğurma ÇOKLUK (MADDE ALEMİ)
yüklediği ödevlerle katiyen bağdaşmamaktadır. Kadın “doğal inisiye”dir. Onun tekâmülü için de doğum yükü konmuştur.
Her kadının çocuk doğurması şartmış gibi algılanması ve çocuk doğurmayan kadınlardan garip bir şekilde hesap
sorulması, kolektif bilinçaltındaki bu bilgiden kaynaklanmaktadır. Başka yollardan tekâmül ediyorsanız, bu eylemler şart
değildir. İnsanın “düşüşü”, aslında bir gerileme değil, bir ilerlemedir. Rüya bilincinden uyanıklık bilincine geçilmesiyle
insanlar fiziksel dünyanın ve kendi fiziksel bedenlerinin farkına vardılar. Ölümün ve acının da bilincine vardılar. “Böylece
bir otomat olarak davranmayı bıraktılar ve acıdan, hastalıktan ve ölümden muaf olmayı vererek yerine hür düşünen varlık
olmayı aldılar.”55 Bir Yin özelliği olan yaratıcılık cesaret ister. Çünkü yaratıcılığın tanrıların kıskançlığını ve öfkesini çektiği
düşünülür. Çok yaratıcı kişiler, büyük sanatçılar, hep birşeylerle mücadele etmek zorunda kalırlar. “Kendine oyma put
yapmayacaksın” emri de Tanrı’nın kendine rakip istememesinin yanı sıra, yaratıcılığa karşı bir şekilde de
yorumlanabilir.56 Yeni şeyler yaratmak fanatik yorumculara göre isyandır. Yaratıcılık, garip bir biçimde, suçluluk
duygusuyla paralel gider. İkinci çakramızın esas duygusu Yaratıcılık, gölge duygusu ise suçluluk duygusudur. Her ikisini de
barındıran Yin, ikinci çakra ile simgelenir. Elementi sudur ve bedenin sıvılarını yönetir. Yin’i çok baskın insanlar, farkında
olsunlar veya olmasınlar, suçluluk duygusunu çok derinden yaşayabilirler.57 Benzer şekilde, beşinci çakramız da Yang’ı
simgeler ve bu iki çakra daima birbiriyle dengelenir. Bu iki çakradan birinde sorun yaşayanlar, büyük olasılıkla diğerinde
de sorun yaşarlar. Üreme ile gırtlağın ilişkili olduğunun bir kanıtı, ergenlik çağına girdiğimizde sesimizin değişmesidir. Bir
başka örnek, tiroid hastalıklarının üreme organlarının işlevini etkilemesidir. Pleiadeslilerin verdiği tebliğ bilgilerine göre,
ataerkil dönemde kadının beşinci, erkeğin ise ikinci çakrası bir ölçüde işlevsizleşmiştir. Erkeğin hissetme kabiliyetini
yükseltmesi, kadının ise kendini ifade etmeyi öğrenmesi gerektiğinden bahsetmektedirler.58 55 Max HEINDEL, agy, s.
424. 56 Rollo MAY, Yaratma Cesareti, Metis Yayınları, İstanbul, 2005, s. 53-54. 57 GURMUKH, İnsanın Sekiz Yeteneği,
Dharma Yayınları, İstanbul, 2001, s.29. 58 Barbara MARCINIAK, Pleiades Öğretileri-1, Ötesi Yayıncılık, İstanbul, 2000, s.
216-227. Evrende KUTUPSALLIK Bölüm 2 40 41 Yin ile Yang arasındaki rekabet, Yunan mitolojisinde de Apollon ile
Dionysos arasındaki rekabette temsil edilmiştir. Dionysos’un ve inananlarının özelliği, çılgınlık, kendinden geçme,
sarhoşluk gibi şeylerdir. Dionysos, Apollon gibi, güzel sanatların koruyucusu olarak kabul edilmiştir. “Ama Apollon’un
şairlere ve kâhinlere seçici ve mesafeli bir yaklaşımı söz konusuyken, Dionysos tercih ettiklerini acımasız bir sarhoşluk
girdabına sokar, onların kendilerini dışa vurmalarını sağlar ve onlar üzerinde hak iddia eder. O değişim tanrısıdır- bu ister
şarap, ister komik ya da trajik bir maske ile ya da kendinden geçme yoluyla olsun.”59 Hint tanrısı Şiva ile de oldukça
benzer özellikler gösteren Dionysos’un kültü, Yin yoluyla gelişime davet eder. Bu konuyu bu kitapta derinlemesine ele
almamızın nedeni, bulgularımıza göre epilepsi hastalığının genellikle Yin-baskın insanlarda görülüyor olmasıdır. Isı, Işık ve
Elektrik üçlüsü içinde Yin’i temsil eden Elektrik’tir60 ve -epilepsinin de aralarında bulunduğu- elektrikle bağlantılı
hastalıkların Yin aşırılığından kaynaklanmasında şaşılacak birşey yoktur. Yang aşırılığında da epilepsi ortaya çıkabilir,
ancak bu diğerine göre çok nadirdir; olduğunda da, ayakta geçirilen küçük nöbetler şeklinde gerçekleşir. “Satva ışığı
yaratır. …. Satva epifiz hormonu olan melatonin ile ilişkidedir. Işığı yaratan ve böylece karmaşayı ortadan kaldırarak net
bir görüş sağlayan satva’dır. Rajas enerji verme gücüne sahiptir. Kişiye ilham ve motivasyon veren bu gunadır. Doğasında
acı vardır, zira acı sadece eylemden kaynaklanır. Tamas durdurur. Karşı koymanın, engellerin ve engel olmanın kaynağı bu
gunadır.”61 Epilepside de enerji deşarjının engellenmiş olması, hastalığın tamas gunasından kaynaklandığı izlenimini
vermektedir. Kişi normal bir şekilde deşarj olamadığı için anormal deşarjlar yaşamaktadır. Doruk deneyimler satvik iken,
nöbetler tamasiktir. Tamas’ı satva’ya çevirebilmek için büyük ölçüde rajas (yang unsuru) kazanmak ve dengelenmek
gerekir. Beyin dalgalarının da kutupsallığı vardır. Pozitif ve negatif olarak ifade edilir. 59 Giovanni BANDİNİ, Cennette Kim
Kimdir?, İlya İzmir Yayınevi, İzmir, 2005, s. 92. 60 Ancak manyetizma-elektrik ikilisinde elektrik yang rolündedir. Çünkü yin
ve yang mutlak olmayıp, roller, üçlüde veya ikilide yer alan diğer unsurlara göre ortaya çıkmaktadır. 61 Harish JOHARİ,
Dhanwantari, Okyanus Yayıncılık, İstanbul, 2000, s. 27. Epilepsi hastalığında ortaya çıkan EEG’de kutupsallığın genelde
negatif olduğu tespit edilmiştir. Bunun epilepsi hastasındaki Yin fazlalığı ile yakın bir ilişkisi olması gerektiğini
97
düşünüyoruz. “Normal şartlar altında, beyin dalgaları şeklinde görülen elektriksel hareketler bir yarıkürede, diğerine
oranla daha yoğun olur. Beyin konusunda yapılan araştırmalarda, her yarıkürenin kendine özgü, karakteristik davranış
kalıpları olduğu, bunların da ancak elektrik o yarıkürede merkezlenirse ortaya çıktığı anlaşılmıştır.”62 Alfa ritminin ve
genel olarak EEG’nin sirkadyen ritimlerle ve âdet döngüsüyle ilişkisi de araştırılmıştır. 1976’da Harding ve Thompson’un
ortaya koyduğu sonuçlara göre, yumurtlama öncesi dönemde Alfa ciddi şekilde, Beta ise kısmen artmakta, fotik (ışıkla
ilgili) yönlendirme azalmaktadır. Yumurtlama sonrasında Alfa yavaşlamakta, ancak miktarı artmaktadır. Beta azalmakta,
Teta artmakta, fotik yönlendirme de artmaktadır. Âdet öncesi dönemde Alfa frekansı artmakta, ancak görülme miktarı
azalmaktadır. Beta artmakta, Teta azalmaktadır. Âdet günlerinde ise Alfa frekansı yavaşlamakta, miktarı artmakta, Beta
azalmakta, Teta artmaktadır.63 Harding ile Thompson, doğum kontrol hapı kullanmanın bunu etkilemediğini görmüştür.
Âdet döngüsünde yumurtlama öncesi ve âdet öncesi dönemlerin Yang, yumurtlama sonrası dönem ile âdet günlerinin ise
Yin dönemler olduğunu düşünebiliriz. Bu arada, östrojenin epileptik nöbet tetikleyicisi ve Yin, progesteronun ise
antiepileptik ve Yang olduğunu belirtmekte fayda vardır. Bedendeki unsurların, zihindeki düşünce ve duyguların,
faaliyetlerin, yiyecek ve içeceklerin, renklerin, saatlerin, herşeyin Yin ve Yang ağırlığı vardır. Tıpkı herşeyin bir frekansının
olması gibi. Bazı şeyler Yin’imizi, bazı şeyler Yang’ımızı arttırır. İki unsuru dengede olan insan sayısı çok azdır. İnsanların
çok büyük çoğunluğu, bedensel, zihinsel ve ruhsal özellikleriyle, ya Yin-baskın, ya da Yangbaskın’dır. Sağ beyin
yarıküremiz Yin ile, sol beyin yarıküremiz de Yang ile ilgi62 Harish JOHARİ, agy, s. 35. 63 Ernst NIEDERMEYER ve F. Lopes
da SİLVA (editörler), Electroencephalography: Basic Principles, Clinical Applications and Related Fields, Lippincott
Williams&Wilkins, Baltimore MD, 1999, s.154. Evrende KUTUPSALLIK Bölüm 2 42 43 lidir ve bunlardan birini ağırlıklı
olarak kullanırız. Bir elimizi diğerinden daha yoğun şekilde kullanırız. İki elini eşit şekilde kullanabilen insanlar da vardır,
ancak sayıca çok azdırlar. Sağ burun deliğimizden solumak sempatetik sinir sistemini (Yang, beynin sol yarımküresi), sol
burun deliğimizden nefes almak da (Yin, beynin sağ yarımküresi) parasempatetik sinir sistemini harekete geçirir.
Sempatetik sinir sistemi, heyecan ve gerilimi yönetir. Adrenalinin ve tansiyonun yükselmesinden, kalp atışlarının
hızlanmasından sorumludur. Parasempatetik sinir sistemi ise rahatlama, sakinleşme, dinlenme ve sindirimden
sorumludur. Burun delikleri gün boyunca eşit olarak kullanılmamaktadır. Bir süre bir burun deliği ağırlıklı olarak çalışırken,
bir süre sonra denge ters dönmekte ve öteki ağırlıklı olarak çalışmaktadır. Bu 24 saatte yaklaşık 10 nöbet değişimiyle
olmaktadır. Nöbet değişimi, burun delikleri dar yapıda olan kişilerde daha sıktır.64 Bir burun deliğinin daralması, bedenin
elektrik dengesini değiştirir. Burun deliklerinin daralması halinde insan elektrik akımlarına karşı dayanıksız olmaktadır.
Ayrıca sigara da solunum yollarını daraltmaktadır.65 Swar Yoga bilgilerine göre, sağ burun deliğinden solunum yapılması
bazı günlük faaliyetler için, sol burun deliğinden solunum da başka bazı faaliyetler için uygundur. Bunlar günümüzün
yaşam tarzında uygulanamaz gibi görünen bilgilerdir. Ancak birkaç faaliyete dahi uygulansa kârdır düşüncesiyle, bu
faaliyet listesinden seçtiklerimizi yan sayfada sunuyoruz:66 Michael A. Persinger ve arkadaşları, beynin sağ
yarımküresinde ak maddenin ve kan akışının, sola göre %10 daha fazla olduğunu saptamışlardır. Ayrıca erkeklerin
beyninde kadınlara oranla %7 oranında daha fazla ak madde bulunduğunu, bunun testosteron düzeyiyle ilişkili olduğunu
yazmışlardır.67 Gri madde ile ak maddenin dişil ve eril ilkelerle ilişkili olması kuvvetle muhtemeldir. 64 Uğur KILIÇARSLAN,
Burun ve Mucizeleri, dizgi-baskı: BÜRO-TEK, Ankara, 1989, s.126. 65 Uğur KILIÇARSLAN, agy, s.130 ve 167-168. 66 Harish
JOHARİ, agy., s.40-41. 67 Michael A. PERSINGER ve ark., NeuroTheology and Its Convergence with NeuroQuantology,
NeuroQuantology, December 2010, Vol.8, Issue 4, s.432-443. Sol burun deliği (Sağ yarıküre, Yin) solunumu esnasında
uygun olan faaliyetler Sağ burun deliği (Sol yarıküre, Yang) solunumu esnasında uygun olan faaliyetler Sıvı yiyecekler
yemek Katı yiyecekler yemek Küçük abdesti yapmak Büyük abdesti yapmak Yeni bir işe başlamak Uyumak Dans etmek
Ağır bedensel işler yapmak Sevdiklerimizle buluşup sohbet etmek Tartışmak Müzik çalmak Dinsel metinleri öğrenmek
Meditasyon yapmak Yıkanmak Kısa yolculuklar yapmak Uzun yolculuklar yapmak Depresyon tedavisi Eğlenmek Evrende
KUTUPSALLIK Bölüm 2 44 45 Zamanın Yin-Yang Etkileri70 Renklerin Yin-Yang Etkileri71 Elementlerin Yin-Yang Etkileri72
73 70 Serge KING, agy., s.195-197. 71 Serge KING, agy., s.198. 72 Hakan ONUM, agy, s.40. 73 Serge KING, agy., s. 62.
Mekânların Yin-Yang Etkileri68 Coğrafyada yin ve yang’ın çok değişik şekillerde ele alınabildiğini René Guénon’un şu
cümleleri de anlatmaktadır: “Söz konusu durum dağ olduğunda yang tarafı güney yamacı olacaktır. Ancak söz konusu
vadi olduğunda kuzey tarafı yang, ırmak olduğunda yine kuzey kıyısı yang olacaktır. (yin tarafları ise elbette daima karşı
taraflarıdır) Bununla birlikte, güneş ışınlarının yönü söz konusu olduğunda, her durumda ışığı alan taraf yang olarak
tanımlanır.”69 68 Serge KING, agy., s.193-194. 69 René GUÉNON, agy, s.41, 2 numaralı dipnot. Yin Yang Vadiler,
mağaralar, oyuklar Yüksek, sivri yerler, zirveler Yuvarlak, elips yerler Dağlar Deniz kıyısı, bataklık, sazlık gibi sulak alanlar
98
Köşeli yerler, köşeler Ormanlar, bahçeler Açık alanlar Az nüfuslu, faaliyetin az olduğu yerler Çıplak yerler İbadet yerleri
Kalabalık yerler Meditasyon yapılan yerler Yoğun aktiviteye sahne olmuş yerler (Fabrika, iş yeri, spor sahası, savaş alanı,
otoban gibi) Şifa verilen yerler Yin Yang Gece Gündüz Ayın ilkdördün ve sondördün evresi Yeniay ve Dolunay Kış Yaz
Sonbahar İlkbahar Yağmurlu zamanlar Fırtınalı zamanlar Bitiş, kapanış zamanları (yılın son günü gibi) Başlangıç, açılış
zamanları (yılın ilk günü gibi) Yin Yang Yeşil Kırmızı Mavi Turuncu Mor Sarı Siyah Beyaz Evrende KUTUPSALLIK Bölüm 2 46
47 Ancak Wilhelm Reich, potasyumu parasempatetik, kalsiyumu ise sempatetik sistem ile ilişkilendirmiştir. Yang, Yin ve
insan üçlüsünden bahseden bir kaynakta şöyle ifade edilir: “Simyada bu üçlü kükürt, cıva ve tuzla simgelenir. Bu
kavramlar özdeksel değil, tinsel ilkeler diye anlaşılır. Kükürt Yang olarak katı, yakıcı niteliktedir, göğün istencini vurgular,
etkin ilkedir. Cıva ise Yin olarak düşünülür; sıvımsı, aya benzeyen, edilgin, sınırlandırıcı güçtür. Tuz ise “billurlaştırma”dır,
etki ve tepkinin, Yin-Yang’ın ürünüdür, içinde karşıt güçlerin durağanlaştığı, birbiriyle uzlaştığı yansız bölgedir. Bu bölge
bireydeki emeği dile getirir.”74 Bazı kaynaklara göre de; tuz Yin, kükürt Yang, cıva Satva’nın karşılığıdır. Yin’e Yang, Yang’a
da Yin iyi gelir. Acaba merkezî sinir sistemi için Magnezyumun tavsiye edilmesinin nedeni bu mudur? Kalsiyum ve
Potasyumun epilepsiyle yakın alâkaları Yin etkili olmalarından dolayı olabilir mi? Aynı şekilde, hiperventilasyonun Yin
etkili oksijenin aşırılığı anlamına geldiği de bellidir. Şizofrenide, beyinde kükürtün eksildiği bilinmektedir. Bu Yang
yetersizliğinin karşılığı olabilir mi? Vitaminlerin Yin-Yang Etkileri Yin Yang Denge Azot, Oksijen, Potasyum, Fosfor,
Kalsiyum, Jasper, Alüminyum Hidrojen, Karbon, Sodyum, Arsenik, Magnezyum, Bakır Demir-Çelik Yin Yang C D, E
Hareketlerin Yin-Yang Etkileri76 Fizik bilimi ile Kadim Bilgi arasında bağlantı kuran yazarların başında gelen Fritjof CAPRA,
parçacıkların davranışlarını anlatırken diyor ki: “Yalnızca yüklü parçacıkların birer iz bıraktıklarına dikkat etmeliyiz. Bu
izlerin ise manyetik alanların varlığı nedeniyle saat yönünde bükülmüş olduklarını görürüz (pozitif yüklü parçacıklar).
Negatif yüklü parçacıkların izleri ise saat yönüne ters biçimde bükülmüştür.”77 “Kasırgaların kuzey yarıkürede saat
göstergelerinin tersi yönde, güney yarıküredeyse aynı yönde döndükleri saptanmıştır.”78 Bunlar yaşam enerjisinin akış
yönleridir. Kutupsallık ve cinsiyet ilkeleri, diğer tüm evrensel ilkeler gibi, yalnız fizik planda değil, her seviyede
işlemektedir. Yüksek frekanslı planlarda, yasalar da daha süptil hallere bürünür, daha süptil şekillerde işler. Her
seviyedeki planda herşey dengelenebilir, bütün aşırılıklar giderilebilir ve hastalıklı unsurlar dönüştürülebilir. Esas olan, bu
ilkeleri kavramak ve yararımıza kullanabilmektir. 76 Ted ANDREWS, Büyüsel Dans Teknikleri, New Age Y

LAYAYOGA
kundalini.Ama kıvrılmanın anlamı ya da Kun- ben
yüzeysel anlamından, 'gizlilik'ten çok daha derindir.
kundalini muladhara'da 3 1/2 sarmal halinde, 8
sarmalda, sekiz çakranın her birinde bir sarmal
halinde, sahasrara'da 3 1/2 sarmalda ve
sahasrara'nın ötesinde 3 1/2 sarmal halindedir.
Kun'un ilk çözülmesi- da\mimuladhara'da
gerçekleşir. İkincisi, sekiz sarmalın açılması
kundalini, üçüncüsü sahasrara'nın çözülmesi
Kundalini, ve nihayet sahasrara'nın ötesindeki
kundalini gerçekleşir. Çözme, kumaşın
dinamitlenmesi sürecidir.K.undalinidört aşamada
gerçekleşir. Kundalini çözüldüğünde tek dinamizm
haline gelir. Bu dinamizm, bedensizlik ve akılsızlık
aşamasına ulaşır ve sonsuz, bütün yüce bilinç
biçiminde yeniden durağan hale gelir.

tezahür etti. Belirli bir kritik anda, Bindu, içinde


pranik enerjinin daha yoğun hale geldiği ve içinden
gücün fışkırdığı üçgen bir biçim aldığı genişletilmiş
bir daire biçimindeki dinamik benzerini dışarı atar.
Bu üçgene gömülmüş daire, içinde teknik olarak 'a',
'u' ve 'm' olarak adlandırılan ve parlak ilk mantrayı
oluşturan sarmal biçimlerde üç güç bileşeninin
yattığı pranik enerji radyasyonunun ilk biçimidir.
99
Sarmal faktör, 3 1/2 sarmal halindeki kundalini'nin
kendisinin kopyalanması ve prana'nın statik
desteğidir. Prana, spiral haline gelen hareketinde
karakteristik Kundali-bobinini sergiler.
Pranik dürtü, pranik harekette sergilenen iki
temel faktörden oluşur. Spiral ve dikeydirler. Spiral
hareket, çakra adı verilen daireler biçiminde ince
dinamik grafikler oluşturur; ve dikey hareket,
çakraların sistematik olarak düzenlendiği
sushumna alanının ortaya çıkmasına neden olur.
Dolayısıyla 'bobin', dinamik pranada olduğu kadar
statik kundalinide de kalan temel bir faktördür.
Bobin, hem sarmada hem de açmada salınan
gerçek güçtür.

KundaliniKulakundalini muladhara'da 3 1/2


bobin halinde olduğu için. 3 bobin şunu gösterir:
Kundali- enerji maddede gizlidir,nadive zihinsel
alanlar ve yarım bobin bunu gösteriyorKundalini
statik bir formdadır. Her bir çakradaki bir bobin,
çakranın hareketsiz ve karanlık olduğunu ve
güçlerinin tezahür etmediğini gösterir.
Sahasraradaki 3 1/2 bobinden 3 bobin şunu
gösterir:Kundali- amakala, nirwanakala ve nirwana
shakti noktalarında enerji etkisiz kalır. Bu,
samprajnata samadhi'nin gelişmediği, prakriti'nin
özümsenmediği ve Kundalini'nin her şeyi
özümseyen gücü göstermediği anlamına gelir. 1/2
bobin, statik durumunun göstergesidir.
Sahasrara'nın ötesinde, ilk bobin Para Bindu'da,

ikinci bobin Para Nada'da, üçüncü bobin Shiwa-


Shakti'de ve yarım bobin Sakalashiwa'da. Bütün

bunlar, asamprajnata samadhi'ye ulaşılmadığı


anlamına gelir.

Kundalini çözülmeye başladığında, spiral pranik


enerji dinamizmini kaybeder ve adım adım dinamik
Kundalini'ye emilmeye başlar. Bu şekilde, çakralar
kundalini tarafından emilir. Kundalini sarmallar
halindeyken, pranik dinamizm esas olarak
beyinden pranik radyasyonlar olarak tezahür eder.
sushumna.hiç durmadan merkezkaç ve merkezcil
hareketler olarak; ve spiral yönü pranik çakralara
gider ve merkezileşmiş pranik güçleri aktive eder.
Pranik ana akımlar ve merkezi pranik güçler, beden
ve zihin üzerinde daha fazla kontrol etkisi
uygulandığında, nadi-shuddhi tarafından işlevsel
olarak daha verimli hale gelir.
Ancak kundalini çözülmeye başladığında,
merkezi 'sushumnaite' prana akımları alçalmaya
başlar ve merkezi pranik güçler yavaş yavaş ana
pranik akıma çekilir. Bu, vücudun bazal
metabolizmasının kademeli olarak azalması ve
zihinsel bilinç dalgalanmalarının kesilmesi ile
gösterilir. 1/2 bobinin açılması kundalini'nin
brahma nadi'ye girmesine neden olur. 3 bobinin
100
çözülmesi, üzerinde kontrol etkileri üretir.

Ancak bobinlerin önemi daha da ileri gidiyor.


Kundalini'nin gecikmesi, dinamizm olarak
prana'nın statik desteği olduğunu gösterir.
Dinamik prana, en üst düzeyde Bindu'da
yoğunlaşan yaratıcı enerjidir ve olmak üzeredir.

35

giriiş
pranik güçler, beden ve zihin. Pranik güçler
üzerindeki etkiler ikidir: merkezi pranik
akımların emilmesi ve pranik hareketin
başlatılması. Kundalinibrahma yoluyla hareket
nadi; ve ikincisi, değişenKundalinihareket
Kundalinipranik güçlerin canlanmasına neden
olan ve nadishuddhi etkilerini üreten
radyasyon. Vücut üzerindeki etkileri de ikidir:
Birincisi, vücut doğal olarak hareketsiz bir
duruma geçer ve ikincisi, vücut normal
durumuna döndüğünde daha sağlıklı ve
verimli çalışır. Zihinsel etkiler de ikidir: derin
konsantrasyonun gelişimi ve ruhsal
niteliklerin doğal olarak ortaya çıkması. Bütün
bunlar arasındaki karşılıklı ilişkiyi gösterir.
Kundalinive

uyarılmış, cinsel istek tamamen kontrol


altındadır. uyandırmaKundaliniasla cinsel haz ile
bağlantılı değildir. Ancak aşırı cinsel zevk, yoğun
bir zihinsel depresyona neden olduğunda,
Kundaliniuyandırılabilir. Ama bu bilinçsiz
uyandırma ruhsal olarak kullanılırsa, o zaman
bu bilinçsiz uyandırma çok faydalı olur, aksi
takdirde,Kundalinitekrar "uykuya" döner. Öte
yandan, herhangi bir biçimde cinsellik
belirtisinin bulunmadığı yüksek derecede yoğun
tanrısal aşk (bhakti), cinsel istek uyandırmada
en güçlü faktördür.Kundalini.
bilinçli olarak uyandırmadaKundalini,hissedilir
ve 'görülür'. geçişiKundalinifarklı çakralar
aracılığıyla hissedilir ve görülür. uyandırıldığında
Kundaliniçakralardan geçer, önce tamamen
aydınlanırlar, sonra konsantrasyon derinleşir ve
sonunda çakralara emilirler.Kundalini.Bu
şekilde, farklı çakralarda bulunan tüm prensipler
adım adım emilir. Nihayetinde, kundalini'nin en
süptil, görkemli ve zihin-aşkın derecede bilinçli
formundan başka hiçbir şeyin olmadığı bir
aşamaya ulaşılır. En süptil'in anlamı,
Kundalini'nin her şeyden daha süptil olmasıdır.
Malzeme alanında, temel parçacıklar en küçük
olanıdır. Ancak prana wayu, temel
parçacıklardan daha süptildir. OlarakPrana wayu
emilirKundalini,yani ikincisi birincisinden daha
incedir. Benzer şekilde, en rafine akıl da
Kundalini tarafından emilir, yani akıldan daha
101
süptildir. Güç ne kadar incelikliyse, o kadar
kuvvetlidir ve kuvveti sayesinde kendisinden
daha kaba olanı emebilir. Bu nedenle, kundalini
maddi, hayati ve zihinsel alanlarda işlev
göremez, ancak onları özümsemeye, tam güçte
ve aydınlanmada olduğu maddi, hayati ve
zihinsel olmayan bir katman yaratmaya
eğilimlidir.

prana.
Kundalini sarmal halindeyken, prana kuvveti
sarmal hareketini sergileyerek bedeni
canlandırır ve zihinsel dinamizmi işler. Ne zaman
Kurç- dalinisargısız, sarmal enerjisiPrana önce
bobin olur ve sonra dinamik olarak geri çekilir
Kundalini.Bu da vücudun doğal olarak hareketsiz
kalmasına ve yaşamsal işleyişinin yavaşlamasına
neden olur. Bu durumda zihin, algısal ve zihinsel
seviyelerin üzerinde gerçek konsantrasyon
olarak işlev görür. Gerçekten dinamik olmadan
önce,Kundalinisushumna yoluyla radyasyon
yayar. Bu koşul altında, zihin doğası gereği
ruhsal hale gelir ve bedeni arınmış ve dinç
kılmak ve sürdürmek için bir dürtü hissedilir.
KundaliniKun-'da olduğu gibi bilinçli olarak
uyandırılır daliniyoga,veya derin tanrısal duygu
içeren çeşitli dini ve manevi uygulamalarda olduğu
gibi bilinçsizce. Hayatta bazı durumlar vardır
Kundaliniayrıca bilinçsizce uyandırılır. Şiddetli
hastalıklarda veya bazı büyük tehlikelerde olduğu
gibi yoğun ölüm korkusunda; en derin dayanılmaz
acıda; ya da yoğun bir mutlulukta, bilinçsiz bir
Kundaliniolabilir.

kundalini muhteşemdir. Kunaalini-'ışığın' üç


yönü vardır: ince fenomenlerin aydınlatıldığı ve
konsantrasyonda deneyimlendiği güneş benzeri
parlak ışık; konsantrasyonu derinleştiren ay
benzeri 'soğuk' ışık; ve büyük soğurma gücü
sergileyen ve soğurma konsantrasyonunu
geliştiren ateş benzeri yanan ışık. Kundali-gücü
aydınlanmanın doğasında vardır. Önce uygun
nesneleri aydınlatır ve sonra içine emilir. her şey
olduğunda

Cinsel istek, yoğun aşkla birleşirse, o zaman


Kundalinibilinçsizce uyandırılabilir. Derin aşkta
yükselen cinsel güç, görsel deneyimlerde veya
yakın temaslarda sınırlandığında, belirli bir
noktada derin konsantrasyon gelişir ve bu da
Kundalini.Ancak cinsel arzunun kendisi
üzerinde hiçbir etkisi yoktur.Kundalini.Ne
zamanKundalinidır-dir
36

Giriiş

absorbe edildiğinde, Kundalini Yüce ve görkemli


102
güç olarak kalır ve bu gücün tamamı bilinçtir. Zihin
tamamen içine çekildiği için bu zihinsel bilinç
değildir. Bu zihin-aşkın bilinçtir - kundalini'-bilinçtir.
Zihinsel bilinç chitta'da çalıştığında, bunun maddi
kopyası beyinde bulunur ve bazı fiziksel aktiviteler
bilinçli hale gelir. Aksi takdirde, sinir uyarıları,
nöronal faaliyetler, organik ve kaslı hareketler,
hepsi bilinçsizdir. Zihni soğurma yeteneğine sahip
olan ve zihinsel olmayan bilinç ışığını yayan güç,
Kundalini. Kundalinien dolu haliyle
tezahür yüce bilinçtir.

kundalini yoga-shakti (-güç). Yoga gücü aslında


kundalini'-yogada işler.
Supreme Shiwa ile birleşmeden sonra,kunda lini
muladhara'ya geri döner ve onun inişinde çakralar,
onların güçleri ve tanrısallıkları
- hepsi geri yüklendi. Bu geri tepme süreci, özünde
gündelik yaşamda işlev gören bilincin
ruhsallaşmasıdır. Yani, günlük hayatımızda manevi
gerçeğin farkına varabilmek için yoğun bilinçte
gelişen manevi gerçekliğin duyusal bilince
aktarılmasıdır. Kundalini'nin çözülmesinde ve geri
tepmesinde, kundaliniyoga uygulayıcısı İlahi Olan'ı
biçimsiz veçhesinde yüce konsantrasyonda ve
ayrıca konsantrasyon sonrası uyanık bilinçte
formda deneyimler. Yani Arawinda37kundalini'yi
ilahi bir güç olarak adlandırır.

Kundalini yayılımları beden ve zihin üzerinde bir


kontrol etkisi uygular ve sonuç olarak, fiziksel ve
zihinsel faaliyetler tamamen düzenlenir ve
güçlüdür. uyandıkunda liniaşama aşama prana'yı
geri çeker. Pranik geri çekilmenin ilk işareti,
varsayılan bir vücut duruşunun hareketsiz, acısız
ve zahmetsiz tutulduğu doğal asana oluşumudur.
İkincisi, metabolizmanın bazal metabolik seviyenin
altına düşmesi, yaşamsal faaliyetlerin azalması ve
uzun süreli nefes durması ile birlikte animasyonda
kademeli bir azalma meydana gelir. Bu,
pranayama aşamasıdır. Üçüncüsü, duyusal
işlevlerin tamamen askıya alınması gerçekleşir. Bu
pratyahara'dır. Bundan sonra tamamen
içselleştirilmiş bilinç, dharana, dhyana ve
samprajnata samadhi aşamalarından geçer. Ne
zamanKundalinisahasraraya gelir, sam prajnata
samadhi yer alır. Sonra Kundalini süper bilinci ve

onun kökü olan prakriti'yi emer ve böylece zihin-


aşkın bir durumda olduğundan, asam prajnata

samadhi'de yalnız kalır. Nihayet, Kundalini,


asamprajnata samadhi'nin son aşamasında
tamamen yüce bilinçtir ve onun güç yönü sonsuz
yüce varlığı gerçek olarak destekler.

Konsantrasyon
Konsantrasyon odaklanmış düşünce (bhawana)
103
değil, dharana, dhyana ve samadhi'den oluşan
süreçtir. İlk önce pratyahara kurulmadıkça ortaya
çıkmaz. Odaklanmış düşüncede, düşünceyi seçilen
bir nesne üzerinde merkezileştirmek için zihinsel
çaba sarf edilse de, yine de genellikle çeşitlendirilir;
diğer nesnel imgelere otomatik ve kontrol edilemez
bir giriş gerçekleşir ve sonuç olarak tüm düşünce
sistemi sarsılır.
Konsantrasyon, çok biçimli bilinci bindu adı
verilen bir noktaya indirgeyen zihinsel bir süreçtir.
Bu zihinsel gücün gelişimi, çeşitlendirilmiş pranik
güçlerin, yaşamsal ve duyusal işlevlerin
içselleştirildiği bir pranik konsantrasyon ve geri
çekilme durumuna dönüşmesine bağlıdır. Bunlar
pranayama ve praty ahara süreçleridir. Bundan
sonra ve pratyahara temelinde, pranik dinamizm
zihinde işlev görür ve kendisini dharana gücü
olarak ifade eden uykudaki zihinsel enerjiyi, bilincin
tek-noktalılığını tek bir nesne biçiminde tutmak için
son derece güçlü gücü uyandırır. etkili olması için
yeterince uzun bir süre için. Bu güç adım adım
büyür ve o zaman mümkün olur.

Uyanan Kundalini enerjisi aslında asana,


pranayama ve pratyahara olarak aşama aşama
gelişen ve dharana, dhyana ve samprajnata
samadhi elde edildiğinde sangyama (süper
kontrol) haline gelen yama (kontrol) gücüdür. Son
olarak sangyama, en üstün kontrol gücü olan
asam prajnata samadhi'ye dönüşür. Kundalini,
samadhi gücü veya yoga gücü olarak
adlandırılabilir. Arawinda36uygun bir şekilde aradı
KundalinidenirMahakundalini.Şöyle ifade edilir: T
ripura ilkel güçtür; o Yüce Güçtür; o
Mahakundalini'dir; o da muladhara üçgenindedir ( -
Tr i pur a - tapinyupanishad, 1-9). Yüce Güç, en
yüksek ruhsal veçhesindeyken, o Mahakuw-'dur.
dalini.Bu yönüyle, Maha olarak Yüce Güç - kundalini
Supreme Shiwa ile birleşmiştir; bu yüzden şöyle
denir: 'Sadashiwa (Yüce Shiwa) Mahakundalini (bin
yapraklı nilüferde) ile birleşir' ( -
Bhutashuddhitantra, bölüm 14, s. 12).
Mahakulakundalini ( - Rudrayamala, Bölüm 2, 6.23)
olarak anılmıştır, çünkü Maha - kundaliniayrıca
muladhara'da olduğu gibikulakunda- lini ( -
Rudrayamala, Bölüm 2, 36.181) ve Kula- kundali( -
Kubjikatantra, 1.54). kundalini muladhara içindeki
üçgende yer alır, bu yüzden ona Trikonashakti
(üçgensel güç) denir ( - Tr i - puratapinyupanishad,
1.10).mahakundaliniMahakundal i olarak da
adlandırılır ( - Rudrayamala, Bölüm 2,36.6).

Yüce Bilinç olarak kendisinin fevkalade bilincindedir.


harikaRishi birtharwana şöyle dedi: "Khechari
mudra uygulamasından (gelişmiş bir kontrol

egzersizi) unmani (salınımsız bilinç) ve o yoga-


nidradan doğar; bir yogi yoga-nidra'ya ulaştığı
104
zaman, zamanın ötesine geçer' ( -
Shand'ilyopanishad, 1.7.17-1). Unma ni, bilincin tüm
salınımlardan arınmış olduğu durumdur. En
sonunda yoganidra'ya, yani insan dışı en yüksek
konsantrasyona götüren, süper bilinçli
konsantrasyonun en yüksek halidir. Nidra uyku
demektir, yani bilincin bilinçsizliğe dönüştüğü bir
durumdur. Duyu bilinci süper bilince
dönüştürüldüğünde, samprajnata yoga (süper
bilinç konsantrasyonu) elde edilir. Süper bilinç, Yüce
Bilince kıvrıldığında, bu asamprajnata yoga (insana
özgü olmayan en yüksek konsantrasyon)
durumudur. Nasıl uykuda duyusal-bilinç
bilinçsizliğe kıvrılıyorsa, asamprajnata yogada da
süper-bilinç tamamen Yüce Bilince kıvrılır; bu
nedenle buna yoga uykusu denir.

Yaklaşmanın tek olasılığıKundalini muladhara'da


gizli bir biçimde olduğu zamandır. Sadece
muladhara'da kundalini'yi yoga uykusundan
(samadhi) uyandırmak ve bilincimizi ruhsal ışıkla
aydınlatmak mümkündür. Onun yüce bilinçli yönü
duyu-bilincinin ötesindedir. Ama gizli bir
formdayken, duyu-bilinci ondan hiç etkilenmez.
Duyu-bilinci, zevk arayan arzular ve zevkler ve
dünyeviliğin her biçimi tarafından çok saflaştırıldığı
ve çeşitlendirildiği için, Kundalini'den ruhsal ışık
alamaz. Duyusal zihin çeşitli dünyevi ilkelerle o
kadar güçlü bir şekilde bağlantılıdır ki, bu ilkeler
başka bir güç tarafından ortadan kaldırılmadıkça
kendini özgürleştiremez. Dünyevi şeylere o kadar
düşkündür ki, ondan vazgeçmek düşünülemez;
bunun yerine kişi tutkusuz olmanın acısını hisseder.
Bu kontrolsüz zihinsel durum devam ettiği sürece,
kundalini bir hiçtir. Bu durumun üstesinden ancak
zihnin perhiz ve riayet yoluyla arınması ve
kundalininin uyandırılmasıyla gelinebilir.

Kundalini uyandıran
Kundaliniüç temel biçimde bulunur. Belirtildi:'
Kundaliüç biçimdedir, yani, sonsuza dek bilinçli,
gizli ve konsantrasyon halinde ( -Shada.-
mnayatantra, 4.189).Kundaliniyüce ruhsal güç aynı
zamanda Yüce Bilinç olduğundan; bu yüzden asla
bilinçsiz değildir. FakatKundalinimanevi gücü

tezahür etmediğinde ve manevi bilinci duyu-


bilincine nüfuz etmediğinde, safsızlığı ve çok

yönlülüğü nedeniyle bilinçsiz görünür. Bu gizli


formudur Kundalinive o bu formdamula- dhara,
içine sürekli duyusal-zihinsel radyasyonlar
nedeniyle bilinç salınımlı olduğunda. Ama
sahasrarada sürekli olarak bilinçlidir.

gizli formuKundaliniaslında tüm gücünün kendi


içine çekildiği yoga-nidra ( - uyku) durumudur ve o
105
uyandırılmasıKundalinisürecidir

87

Layayoga'nın temelleri
bilincin ruhsallaştırılması. uyandırdı kundalinitüm
dünyevi ilkelerin özümsendiği soğurma gücünü
gösterir ve bilince ruhsal ışımalara neden olur. Bu
sayede bilinçteki tüm duyusal resimlerin ve
düşünce formlarının oluşumu kontrol edilir ve
bilinç, Tanrı'nın ruhsal ihtişamıyla aydınlanır.
Kundalini.Nihayetinde, bilinç tamamenKundalini,ve
sonra ruhsallaştırılmış bilinç emilir
K.ndalini,vekundaliniyüce yoga elde edildiğinde
Yüce Shiwa'ya. Bu yüzden şöyle denir: 'Getirmek
Kundalinibilinçteki güç ve (sonra) bilinç
(aydınlatılmışKundalini) içine çekilmekkundalini-bu
şekilde çok biçimli bilinci bir konsantrasyon
durumuna dönüştürmek, Shandilya, mutlu ol' ( -
Shandilyopanishad, 1.7.18). Bilinci tamamen

dolduğundaKundalinitarafından tüm duyusal-


entelektüel biçimlerin özümsenmesiyleKundalini,bu

bir süper-bilinçli konsantrasyon halidir. Sonra, bu


süper bilinç emilir.Kundalini.Bu, erkek dışı
konsantrasyonun ilk aşamasıdır. Sonunda, ne
zaman KundaliniYüce Bilince emilir, yüce yogaya
ulaşılır.

Bu ışıltının içinde Yüce Varlık yatıyor' ( -


Mahopanishad, 1.12-14).
Kalp merkezi normalde başı aşağı dönüktür.
UyandığındaKundalini ona ulaştığında, merkez
yukarı doğru açılır ve içinde biçimsiz ve uyanmış
ışık bulunan uçsuz bucaksız bir ışıkla aydınlatılır.
Kundalini.Kundalini'de Yüce Bilinç vardır.
uyandırmaKundalinive onun hrit merkezine
iletilmesi, konsantrasyon sürecidir. İlk aşamada,
yalnızca uçsuz bucaksız bir ışık fark edilir. İkinci
aşamada, konsantrasyon derinleştiğinde,Kundalini
bu ışık içinde gerçekleşir. Ve son olarak,
konsantrasyon en derindeyken Yüce Varlık içinizde
gerçekleştirilir.Kundalini.

koltukKundalinigizli formda denir Kundali-


sthana(koltuğuKundali).Vücudun ortasının kanda-
sthana (perineal bölge) denilen oval şekilli ve orta

kısmına nabhi (merkez) denilen bölge olduğu


belirtilmiştir. Orada on iki kollu bir çakra (merkez)
bulunur. Nabhi'nin yatay çizgisinin üzerinde olan
on iki kollu merkezin üzerindeKundali-sthana

(Trishihi-
brahmanopanishad, Mantra bölümü, 58-62). Yani,

106
perineal bölgenin orta kısmında, üzerinde
Kundalini'nin yeri (yani muladhara'da) bulunan on
iki kollu ince bir merkez vardır (koksiks içinde).

uyandırma süreciKundaliniiki ana formu vardır -


Waidika ve Tant rika. Önce Waidika sürecini ele
alalım.

Ayrıca şöyle ifade edilmiştir: 'Perineal bölgede


ışığın yeri (shikhi-sthana), üçgen şeklindedir ve
erimiş altın gibi parlar. . . . Anüsün iki parmak
yukarısında ve cinsel organların iki parmak altında
bulunur. Merkezden iki basamak aşağıda
Kuno'ah'ın yeridir. Kundali'de sekiz yaratıcı ilkeyle

ilişkili olarak sekiz sarmal halindedir' ( - Darshan-


opanişad,4. 1 - 2 , 11). Bu, koltuğu Kundaliçok

parlak bir üçgen içindedir. Üçgen perine orta


noktasında yer almaktadır. koltuğunu içeren üçgen
Kundalimuladhara içindedir. Bu nedenle
Kundalini'ye Adhara-Shakti (Muladhara'daki Güç)
denir ( - Yogashikhopanishad, 6.23). Perineal
bölgedeki parlayan üçgen muladhara içindedir.
Denilmiştir ki: 'Muladhara, anüs ile cinsel organlar
arasındaki bölgede (perine) bulunur ve içinde bir
üçgen bulunur; . . . nerede (üçgenin içinde) yatıyor

Waidika Sürecikundalini-
uyandıran

uyandırma süreciKundaliniesas olarak


konsantrasyon, nefes kontrolü (prarcayama) ve
belirli kontrol egzersizlerinden (mudralar) oluşur.
Konsantrasyon oranı ayrıca uyarılmış olarak yapılır.
Kundalini farklı çakralarda (süptil merkezler),
bunların en önemlisi kalp bölgesindeki rit
merkezidir. Şöyle belirtilir: 'Hridaya (hrit merkezi),
yüzü aşağıya doğru sarkan bir nilüfer gibidir ve
yaşam enerjisinin akışıyla ilişkili bazı sağlam
fenomenler vardır. Bu merkez, uçsuz bucaksız ve
sınırsız görünen süper ışıkla parlıyor. Bu süper ışık
incelikli ve uyandırılmış bir ışıldamadır.
88

Kundalini-sarmal güç

YüceKundaliniGüç'
nishad,1.168-9). Bu nedenle, koltukkun dalini
muladhara'da bulunan üçgenin içindedir. Bu
koltukta Kundalini gizli bir formdadır.
Şöyle ifade edilir: 'Adhara'nın (muladhara) arka
yüzünde, üçnadiler(pranik güç hatları) (ida, pihgala
ve sushumna) birleştirilmiştir. . . . Adhara'da
Pashchima-Linga (yani, muladhara üçgeninin
arkasında yer alan ve Swayambhw olarak
adlandırılan Linga; Swayambhu-lihga, ruhsal bir
biçimdeki Yüce Bilinçtir) kapının (brahma nadi'ye
107
giden) bulunduğu yerdir; bu kapı açıldığında insan
tüm dünyevilikten kurtulur. Adhara'nın arka
tarafında, eğer ay ve güneş (idave pingala akar)
durgunlaşır, âlemlerin Rabbi orada durur; theyogi
konsantrasyonda Brahma tarafından emilir hale
gelir. Adhara'nın arka tarafında, formda Tanrı'nın
farklı yönleri vardır. Sol ve sağ burun deliklerinden
inspirasyon ve ekspirasyon kontrol edildiğinde,
sushumna(merkezi kuvvet-hareket hattı) akışı
başlar veKundaliniuyarılır ve sushumna içinde yer
alan altı çakradan geçer ve nihayetinde
brahmarandhra'nın (brahma'nın son noktası)
ötesine geçer.nadi,ve sonuç olarak sushumna,
Sahasrara'ya ulaşmak için). Brahmarandhra'ya
girenler en yüksek manevi duruma ulaşırlar' ( -
Yogashikhopanishad, 6.30-4).

( - Yogaşikopa- ayrıca kumbhaka tarafından uyandırılır ve


smAumna'ya girer ve adım adım içinde yatan tüm
çakralardan geçer.sushumna,ve nihayetinde,
sushumna'nın son noktası olan
brahmarandhra'dan geçerek sahasrara'ya ulaşır.
Nefes kontrolü uyanmada önemli bir rol oynar.
Kundalini.Nefes süspansiyonu en yüksek noktasına
kadar geliştirildiğinde, normalde
emeklilik
bu askıya alma biçimiyle uyandı. Bu yüzden şöyle ifade edilir:
'Tarafından
uyandırdı'
Ancak inspiratuar olmayan-ekspiratuar olmayan
sadece bir olduğunda mümkündüryoginefes
kontrolünün en üst seviyesine yükselmiştir. Daha
kolay yöntem bhastra kumbhaka'dır (torasiko-askı
ile kısa hızlı nefes kontrolü). Şöyle ifade edilir:
'Bhastra kumbhaka,Kundali . .ve brahma'ya girişle
ilgili safsızlıkları ve diğer olumsuz koşulları ortadan
kaldırır.nadi'( -Yogakundalyupani-. gölge, 1.38).
Ayrıca, Kundali'nin uyandırılması bhastra
kumbhaka tarafından gerçekleştirilir. . . . Aynı
zamanda (Kundalini) üç düğümü delmeye yardımcı
olur; bu nefes kontrolü özel olarak
uygulanmalıdır' ( - Yogashikhopanishad, 1.99-100).
nefes vermeyen-ekspirasyon yapmayan
(kewala kumbhaka) . kundalini

sus
dır-dir

kewala kumbhaka
Shandilyopanishad,
kundalini
1.7.13-15).
süspansiyon

(-

Nefes kontrolünü etkili kılmak için, prana'nın


güçlü çalışması için güç alanında (nadi-çakra)
108
arınmış bir durum yaratmak gereklidir. Şu ifade
edilmiştir: "Duruşta tamamen hareketsiz olan ve iyi
kontrollü olan ve ölçülü ve sağlıklı bir beslenme

alışkanlığı edinen bir yogi, sol-ilham-askı-sağ-


ekspirasyon ve sağ-ilham-askı-sol-ekspirasyon

nefesi uygulamalıdır. -sushumna nadi'deki (merkezi


ateşli kırmızı kuvvet çizgisi) safsızlıkları almak için
nilüfer duruşunda asılı kalma' (- Shandilyopanishad,
1.7.1). Burada içsel arındırıcı etkileri için sahita
nefes kontrolü tavsiye edilmiştir. Kuvvet-hareket
sistemi(nadikakra)saflaştırılır vesushumna akış

oluşur. Bu nedenle şöyle ifade edilir: 'Kuvvet-


hareket sistemi prana kontrolünün (nefes kontrolü)

doğru uygulanmasıyla arıtıldığında, biyo-enerji


sushumnadan serbestçe geçer; bu merkezi hayati
akış gerçekleştiğinde, zihin sakinleşir ve bu derin
konsantrasyon durumuna götürür' ( -
Shandilyopanishad, 1.7.9-10). Merkez

Burada kundalininin uyanışı ve süptil


merkezlerden geçişi anlatılmıştır. Muladhara'nın
arka tarafında yatıyorsushumna(ateş benzeri
merkezi kuvvet-hareket hattı) ve oradaida(beyaz

kuvvet-hareket çizgisi) ve pingala (kırmızı kuvvet-


hareket çizgisi) sushumna ile birleştirilmiştir.

Pashchima-veya Swayambhu-Linga olarak


adlandırılan Shiwa'nın (Yüce Bilinç) özel formu
vardır. Kundalinibobin halindedir. brahma'ya
açılan kapınadi var mı. Sushumna'nın girişi,
kundalini gizli haldeyken adeta çökmüş bir
durumdadır. Bu aşamada pranik kuvvet akımları
ida ve pingala akışları yaratır ve bunun sonucunda
nefes alma ve nefes verme burun deliklerinden
devam eder. Kumbhaka (askıya alma) tarafından
ilham ve ekspirasyonu kontrol ederek, ida-pingala
akışları durdurulur; ve kumbhaka'nın gelişmesiyle
sushumna'nın girişi açılır.Kundalini

89

L'nin temelleriayayoga
yaşamsal akış uyarmak ve yürütmek için çok
önemlidir.Kundaliaracılığıyla güçsushumna. Bu
nedenle sahita nefes kontrolü temel uygulamadır.

(prana wayu) ve sonra bu kuvvetlerin her ikisi de


(prana ve apana), ısı-enerji ile birlikte,kundalini
sarmal formda olan; Kundaliateş enerjisi
tarafından uyarılır ve biyoenerjinin iki formu
tarafından uyandırılır(Pranave apana) ve geçer
sushumna.O zamanlarKundali kuvvet-hareket
ilkesinden kaynaklanan Brahma düğümünden
109
geçer ve aniden bir şimşek gibi çakar.sushumna.

Apana'nın kontrolü, apanın uyarılmasıyla

yakından ilişkilidir.kundalini.Apanik kontrol anal-


lock ile gerçekleştirilir. Şöyle ifade edilir: "Apana'nın

aşağı doğru hareketi, mula-bandha adı verilen


güçlü anal kasılma ile tersine çevrildiğinde, apana
kuvveti ısı-enerji merkezine ulaşır, ısı-enerji yükselir
ve sonraapanave ısı-enerji uyarımıPrana ve vücut
ısı-enerji ile doludur. e sarmal kundalini,Bu ısı-enerji
tarafından heyecanlanan, uyarılır ve dövülmüş bir
yılan gibi kıvrılır ve canlanır - ve girişten brahmaya
geçer.nadi'( -Yoga- kundalyupanişad,
1.42-6).

Sonra Kundalini yukarıya geçer veWishnu


düğümükalp bölgesinde (yani anahata merkez re)
bulunur; sonra (bu düğümü geçtikten sonra)
Kundalidaha da yükseğe çıkar ve kaşlar arasındaki
boşlukta (yani ajna merkezi) bulunan Rudra
düğümüne ulaşır ve sonra onu delip geçerek
anahata merkezinin bulunduğu ay küresine
(shitangshu-mandala) gider. on altı yapraklı.
(Tantralara göre bu merkeze indu denir ve on altı

Girişsushumna.,aranankundalinikapata taç yaprağı vardır.) (kapısı


Kundalini),anallock tarafından açılır. Şöyle belirtilir:
'Yogi, brahmarandhra'nın kapısını açarak
geçmelidir.kundalini (anal) kasılma ile. e giriş
sushumnageçtiği yol,yogigeçmek zorunda, uyuyan
tarafından örtülür ve kıvrılır kundalini(yaniKundalini
gizli formda). Kim bu gücü uyandırabilirse(
kundalini), özgürlüğüne kavuşacak. Eğerkundalini
boğazın üzerinde uyursa (yani uyanmış Kundalini
Sahasrara'da samadhi durumuna geçerse), yogi
özgürleşir; ama eğer Kundalini gırtlağın altında
uyursa, ruhen cahil kişiler için esarete yol açacaktır
(yani, eğer ruhani bilgiye ulaşmak mümkün
değilse).kundalini muladhara'da kıvrılmış halde
kalır)' ( - Sha- ndilyopanişad,

' O zamanlarKundaliolumsuzluk ilkesinden


(prakriti) kaynaklanan sekiz yaratıcı ilkeyi özümser
ve kendi meskenine (yani sahasrara) gider ve
sonunda Shiwa (Yüce Bilinç) ile birleşir ve onun
içinde emilir. Bu aşamadaPranave birlikte işlev
gören apana nötralize edilir ve nefes normal olarak
askıya alınır' ( - Yogakundalyupanishad, 1.62-69,
74-75).
Burada uyandırma işlemikundalinive sushumna
yoluyla iletilmesi ve Shiwa'ya (Yüce Bilinç) emilimi
açıklandı. Bu oldukça karmaşık bir süreçtir. Sürecin
ilk kısmı, apanın anal kilit ve konsantrasyonla
bağlantılı olarak kumbhaka (nefes süspansiyonu)
tarafından kontrol edilmesinden oluşur. Kontrol
edilen apana, normal aktivitelerini durdurur ve
110
ateş ilkesinin temsil ettiği süper işlevini sergiler.'
Çaldı'(mantra) uyarılır, böylece hafif ateş enerjisinin
ışımalarına neden olur. Ateş enerjisi ve tersine
çevrilmiş apana kuvveti, prana'yı gizli gücünü
sergilemesi için uyarır. Şimdi, apana ve Prana
kontrol gücü altındaki kuvvetler konsantre bir
enerjiye dönüştürülür ve mantra ile temsil edilir.'
Yang'.Doğru uygulama ile'Çaldı've'Yang'kumbha
ka'da bu kuvvetler sarmal üzerine yayılırkundalini,
ve daha sonra uyandırılan onun tarafından emilir.

1. 7. 36-1-36-3) .

Süreç uyandırmanınkundalinioluşur
esas olarak nefes kontrolü, anal kilitlenme ve
konsantrasyonda. "Konsantrasyon gücüne sahip bir
yogi, duyusal bilinci sushuma'ya kaptırabilir ve
solunumu kontrol altına alabilir." Güç alanındaki
safsızlıklar (sahita nefes kontrolü ile) ortadan
kaldırıldığında, pranik güç doğru yönlere doğru (ve

tüm gücüyle) akar; (bu koşul altında) santrifüj biyo-


enerjisi (apana), mula-bandha olarak adlandırılan

güçlü (anal-) kasılma ile yukarı doğru akacak şekilde


yapılırsa, merkezi biyo-enerjinin merkezine yayılır.

90

Kundalini -sarmal güç

Kumbhaka, saflaştırılmış bir güç alanında


çalışmadığı sürece yeterince güçlü olmayacaktır.
Bu zorla arınma (nadi shuddhi), içsel temizlik ve
arındırıcı diyetle birlikte sahita nefes kontrolü ile
gerçekleştirilir.
uyandırdıKundalini,görkemli görünen, önce
muladhara'da bulunan Brahma düğümünü delip
sonra anahata'daki Wishnu düğümünü kırarak
sushumna'dan geçer ve son olarak ajna'daki
Rudra düğümünü geçerek ayın merkezine ulaşır.
Ne zamanKundalinifarklı merkezlerden geçer.
sushumna.,ana yaratıcı ilkelerin, yani beş duyusal
ilkenin, duyu-zihin, duyu-bilinci ve zekanın emildiği
özümseme gücünü sergiler. Emilim
tamamlandıktan sonra, kundalini sahasrara'ya
ulaşır ve sonunda Shiwa - Yüce Bilinç ile birleşir ve
onun içinde emilir. Bu, asampranata samadhi
aşamasıdır - insan dışı en yüksek konsantrasyon.
Bu aşamada animasyonun doğal bir askıya
alınması söz konusudur. Bu yüce durum, yüce
mutluluktur. Bu yüzden şöyle ifade edilir: "Bu,
yüce mutlulukla dolu en yüce haldir" ( -
Yogakundalyupanishad, 1.87).

(Yüce Bilinç). Daha sonra ilham, ekspirasyon


nötralize edilir ve bunu inspiratuar olmayan
ekspiratuar olmayan süspansiyon (kewala
111
kumbhaka) takip eder. Normalde, bu aşamada,
Shiwa ve Shakti'nin yüce birliği(Kundali)en yüksek
konsantrasyonda gerçekleşir ( -
Yogashikhopanishad, 1.115-17).
Bu süreçKundaligüç, oturduğu yerden -
muladhara - kaşların arasındaki boşluğa, yani
ajna'ya iletilir, buna shakti-chalana - güç iletimi
denir. Bu süreç esasen nefesin askıya alınmasını ve
saraswati-chalana (-hareket) adı verilen özel bir
süreci içerir.Kundalininefesin askıya alınması ve
saraswati-hareketiyle uyandırılır. Aşağıdakiler
saraswati-hareket sürecidir: Lotus duruşu
varsayılırsa, sol burun deliğinden ilham alındıktan
sonra nefesi askıya alma yapılır ve aynı zamanda
boğaz-kasılma (yani jalandharabandha - çene kilidi),
karın retraksiyonu ve anal-kasılma yapılır.
uygulanmış. Nefes süspansiyonu sırasında, merkezi
karın kası (rektus abdominis) sağdan sola ve soldan
sağa tekrar tekrar (nauli şeklinde) döndürülmelidir.
Ekspirasyon sağ burun deliğinden yapılmalıdır ( -
Yogakuna'alyupanishad, 1.7-16). Saraswati hareketi
son derece karmaşık bir süreçtir ve doğrudan bir

gurudan öğrenilmelidir. Ayrıca şu ifade edilmiştir:'Kundalisekiz bobinde


olan kişi, shakti-chalana (güç iletimi) sürecine göre
yüksek bir seviyeye taşınan nefes süspansiyonu ile
uyandırılmalıdır. uyandırılmasıKundalianal kasılma
yapılırken (nefes süspansiyonu sırasında) yapılır. . .
Wajrasana (ada mantin duruşu) varsayılarak,
yukarı doğru kasılma (yani anal-kasılma) düzenli
olarak uygulanmalıdır. Biyoenerji tarafından
ateşlenen ateş enerjisi (yani, yukarı apana anal
kasılma ile nefes süspansiyonunda ateş enerjisini
uyarır) Kundali'ye yayılır; böylece "ısıtılarak"
uyanır. Sonra chandra-danda'ya (brahma) girer.

nadi)sushumna içinde uzanır ve (konsantre) biyo-


enerji ve "ateş" ile Brahma düğümünü deler. O

zamanlar KundaliWishnu düğümünden geçer ve


Rudra düğümünün olduğu yere ulaşır ve orada
kalır. Rudra düğümü, yüksek bir seviyeye taşınan
tekrarlanan sahita nefes süspansiyonu ile
delinir' ( - Yogashikhopanishad, 1.82-7).

Gelişmiş bir Waidika uyanış süreci vardır.


Kundalini.İlk olarak, siddhasana varsayılarak boğaz
kasılması (çene kilidi), güçlü anal kasılma ve gırtlak
bölgesine tamamen uzatılmış ve geriye dönük dil
(yani dil kilidi) ile baskı uygulanmasından oluşur; ve
sonra uyanmış Kundali wajrakumbhaka (nefes
süspansiyonunun iletimi için kullanılan özel bir
form) tarafından yürütülmelidir.Kundalifarklı
merkezlerde ve düğümleri delmek için) ay
küresinden (indu merkezi) geçip sahasrara'ya
ulaşana kadar ( - Brahmawidyop- anişad,72 - 5 ) .

Büyük yogi Dattatreya, öğrencisi Sankriti'ye


112
Kundalinni'yi uyandırmak için gelişmiş bir Waidika
sürecini açıkladı. O şöyle dedi: "Sağ veya sol
topukla apış arasına basmak ve karşıt topuğu diğer
ayak bileğinin üzerine koymak (yani, siddhasana'yı
topukla varsaymak)

Rudra düğümü geçtikten sonra, kundalini daha


çok Shiwa'nın doğasını üstlenir.

91

Layayoga'nın temelleri
üzerine güçlü bir baskı uygulamak için apışarasına
yaslanın), (bu şekilde otururken) yogi idrar
yolundan (özel pranayama ile) hava çekmelidir.
pranavamantra ve ardından muladhara (üçgeni)
üzerinde (en güçlü ano-perineal kasılmadan
geliştirilen, böylece apana'nın güçlü yukarı doğru
hareketine neden olan) kuvveti yoğunlaştırması
gerekir. Wayu (apana) tarafından tutuşturulan ateş,
Kundali'yi uyandırır ( - Darshanopanishad, 6.38-42).

Kundalini'nin samadhi hali. Bu Kundalini durumu


sadece samadhi'de gerçekleştirilebilir. Sahasrara'ya
kundalini uygulayan bir yogi, Tanrı ile birliğin süper
bilgisinin ortaya çıktığı samadhi'ye ulaşır. Bu nedenle,
şöyle ifade edilmiştir: 'Kişi kundalini (sahasrara'ya)
uyguladıktan sonra, konsantrasyon halinde kendi
varlığının Shiwa'nın varlığı olduğunu idrak eder' ( -
Todalatantra, bölüm 4, s. 8).
Uyanmış kundalini; tüm yaratıcı ilkelerin geri
çekildiği özümseme gücünü gösterir. Şöyle ifade
edilmiştir: 'Muladhara'dan yükselen kutsal, sarmal
kundalini, sushumna yolundan boşluk merkezine
(wishuddha) geçer ve tüm yaratıcı ilkeleri emer ve
sonra kendi meskenine (sahasrara) gelir' (-
Phetkarinitantra, bölüm 14, s.39).

Burada özel bir pranayama (nefes kontrolü)


açıklanmıştır. Bu pranayama, çok güçlü anal ve
perineal kasılma ile birlikte uygulandığında üretral
havanın emilmesine neden olur. Pranayama,
anoperineal kasılma ile birlikte apana'nın yukarı
doğru hareketine neden olur ve muladhara
üçgeninde yoğunlaşır. Konsantre apana oradaki
ateş enerjisini uyarır ve ateş enerjisi apana ile
birlikte kundalini uyandırır.
Bentov'un Kalp-Beyin Rezonansı Modeli ve
Fizyo-Kundalini Sendromu
Meditasyon, çeşitli çakralardaki gizli enerji aktivasyonuna ek olarak çeşitli merkezlerdeki araştırmacılar
tarafından belgelenmiş olan vücutta bazı fizyolojik etkilere neden olur. Maharishi Avrupa Araştırma
Üniversitesi'ndeki bilim adamları uzun süreli meditatörlerin, TM meditasyon tekniğini uygularken 1 1 sağ ve sol
beyinsel yarı küreler arasındaki beyin dalgası aktivitesinde daha fazla uyumluluk sergilediklerini göstermiştir.
Böylesi meditatörler tarafından üretilen elektriksel dalga aktiviteleri, mertebe ve fonksiyanları açısından,
meditatör olmayanlara oranla daha geniş bir koordinasyon içindedirler.

113
Daha dolaylı bir şekilde, beyin dalgaları devam eden beyinsel aktiviteyi yansıtır. Beyin dalgası aktivitesindeki
daha büyük çaptaki uyumluluk, lazerlerin uyumlu ışıklarıyla mum ışığının uyumsuz ışığı arasındaki fark
incelendiğinde anlaşılabilir. Işık dalgaları lazer ışınında olduğu gibi ileri hareket etmesi için uyarıldığında,
enerjinin çoğalışı inanılmaz bir boyuttadır. Beyin aktivitesinin artan uyumluluğu, daha uyumlu ve
yönlendirilmiş zihin enerjisi arzında da benzer değişiklikleri yansıtır. Uzun süreli meditatörlerde görüldüğü gibi,
sağ ve sol yarı küreler arasındaki karşılıklı etkileşim ve koordinasyon ne denli büyük olursa, düşünce de o denli
daha yaratıcı ve daha esnek olur.
Meditasyonun uzun süreli yoga türleri uygulaması otonomik sinir sisteminin daha fazla kontrolüyle ilintilidir.
Swami Rama gibi ve başka yogiler Batılı bilim adamlarına kalp aktivitesi, deri ısısı ve kan akışını seçerek
düzenleyebilme yeteneklerini kanıtladılar. En son çalışmalar, yogasal belirli meditatif uygulamaların astım gibi
çeşitli hastalıkları olan bireylere olumlu terapisel faydaları vardır. Astımlı hastalarda pranamaya uygulamaları
ve diğer yogasal meditatif teknikler, daha seyrek astım atakları, daha az nefes darlığı ve nefesleri üzerinde daha
çok kontrole yol açtı.
Genel olarak, çeşitli bilim adamlarınca da onaylanan meditasyonun vücutta hem keskin biçimde hem de çok
miktarlarda, eşsiz değişikliklere yol açar. Bentov, ballistokardiograf olarak bilinen özel bir elektriksel ölçüm
aygıtından yararlanarak, meditasyonun derin hallerinde kalp ve beyin aktivitesinde oluşan önemli değişiklikleri
saptadı. Araştırma bulgularını, kalp ve beyin arasında uzmanlaşmış bir bağ aracılığıyla, meditasyonun sonuçta
beyinde kalıcı değişikliklere ve vücut fonksiyonlarına yol açtığına dair bir modelde bir araya getirdi. Bentov
bunu "fizyokundalini modeli olarak adlandırdı.
Bentov, meditasyon da kalpten gelen dairesel nabızlar tarafından oluşturulmuş, fiziksel bedenin
mekanizmasında, meditasyon esnasındaki kalpten gelen dairesel nabızların zorlamasıyla oluşmuş, ahenkli ritmik
osilatörlerden oluşan, bir özel sistem keşfetti. Bentov, vücut derin bir meditasyon durumuna
girdiğinde, vücudun, ritmik ve ballistokardiyografta ölçülen aşağı yukarı ve ritmik nabız atışı olduğunu belirtti.
Meditasyon esnasında, tüm vücudun yavaş, ritmik ve yukarı aşağı mikroosilasyonu düzenli ve belirgin bir hale
gelir. Meditasyon sırasında nefes alma döngüleri değiştikçe, kalp aktivitesinin ritmi de değişir.
Kalp kısılmalarında, kalbin, aort aracılığıyla bir kan basınç dalgası yolladığı bilinir. Basınç dalgası aortik
bifürkasyona çarptığında (büyük atardamarların ayak damarlarına iki küçük atardamara bölündüğü yer) ters
yönde, aorta geri dönen, yansıyan bir dalga oluşur. Bentov derin meditasyon esnasında, pompalama aktivitesi
döngüleri ve bunun yanı sıra ritmik solunum aktivitesini düzenleyen, aortik bifürkasyon ve kalp arasındaki
sıradışı bir dahili geri besleme döngüsünün varlığını keşfetti. Kalpten gelen basınç dalgası aortik bifürkasyona
erişince, kalbe, tam yansıyan dalga cephesinin aortik valfa eriştiği anda, bir sonraki vuruşu başlatmak için bir
sinyal yollanır. Bu aynı noktaya eş zamanlı olarak gelen ve giden bir dalga cephesinin oluştuğu anlamına gelir.
Aorta aşağı doğru hareket eden basınç vurgularının zamanlaması yansıyan basınç vurgulamasıyla çakıştığında
ya da aynı fazda olduğu zaman, sabit bir dalganın oluşumu sağlanır. Bu dalga aktivitesi yedi Hertz'lik bir
frekansla çakışır. Dolaşım dalgalarının bu özel osilasyon sistemi, Bentov'un ballistokardiyografı düzenlemesiyle
gelişmiş meditatörlerde saptadığı yukarı aşağı bir hareketi saptadı.
Bu, kalp-aort osilatör sistemi içindeki sabit dalgaların neden olduğu vücudun yukarı ve aşağı mikro hareketi,
meditasyon süreci esnasında aktive olan fiziksel beden içindeki bir dizi özel olarak ayarlanmış osilatörler içinde
ilktir. Osilatörler, ilki aktive olduğunda, kalan osilatörlerin yankılanan bir biçimde sürüldüğü bir tarzdaki diziler
içinde kurulur. Vücudun yukarı ve aşağı hareketi kafatası içindeki kafatası kemerinin de yukarı aşağı
sallanmasına yol açar. Vücudun mikro hareketinin oldukça küçük olmasına karşın (yaklaşık olarak 0.003'ten
0.009'a kadar) bu aşağı yukarı hareket sinir sisteminde ölçülebilir değişiklikleri uyarmaya yeterlidir. Başın
yukarı ve aşağı hareketi, beyinde her iki yöndeki kafatası kemerine karşı küçük bir etkiye yol açar. Bu hareket
akustik (ve muhtemelen elektriksel) düz dalgalarının beyinin kafatası boşluğundaki kapalı alan içinde akis
yapar.
Kafatası kemeri içindeki akustik düz dalgaları, beyin içindeki oyuk, içi sıvı dolu karıncık boşluklara odaklanır.
Yanal ve üçüncü karıncıklar içinde, düz dalgaların yansıyan hareketlerince akustik sabit dalgalar oluşturulur. Bu
sabit dalgaların temel frekansları beyindeki karıncıkların şekil ve uzunluğunun bir fonksiyonudur. tlginçtir ki,
114
çevreleyen beyin dokusuna iletilen nihai titreşimler orta kulak sinirlerine yönlendirilir ve meditatörlerce sıklıkla
duyulan "iç sesler"e yol açar. Çok fazla sayıdaki meditatör gruplarınca meditasyon esnasında duyulan iç seslerin
frekanslarının özdeşleşmesi Bentov'un frekans tahminleriyle çarpıcı benzerlikler arz eder.
Bu osilatör döngülerindeki önemli olanı serinin en sonuncusudur. Bentov'un modelindeki son yankılanan
döngü beyinsel korteksin beyin dokusundadır. Beynin çukur karıncık sistemin (ventriküler sistem) içinde
yaratılan akustik sabit dalgalar, sağ ve sol beyinsel yarı üreleri birbirine bağlayan
geniş sinir kümesi üzerinde yukarı aşağı bir hareket yaratır. Karıncıktan ge
len akustik enerji beyin dokusu içinde elektriksel aktiviteye tercüme edilir. Corpus callosum'dan kaynaklanan
sinir aktivitesi duyusal korteks boyunca bir dairesel döngüyü takip eder.
Beyinde duyusal korteks beyin dokularının vücudun çeşitli kısımlarına tekabül etmesiyle şekillenir. Ayaktan
gelen duyuları işleyen gri maddenin alanı ayaklara komşu bir alana ve oradan da tüm vücut yoluyla olmak
üzere, vücut kısımları belli bir sıra içinde düzenlenir. Eller ve parmaklar, yüz ve dil gibi dokunmayla ilintili
uyaranları karmaşık türdeki duyusal işlemlerle ilintili vücut kısımları, beyinsel korteksteki doku şeridi boyunca
yer alan geniş gri madde alanlarıyla eşleşerek bir işbirliği gerçekleştirir. Vücudun zıt yanındaki duyuları işleme
tabi tutan her yarı kürede bir duyusal korteks şeridi vardır. Sağ yarı küre vücudun sol yanı ve tersten gelen
duyusal girdileri işleme tabi tutar. Duyusal korteksteki kortikal dokudaki doğrudan stimülas yon (nörolog
araştırmacılarınca beyin fonksiyonlarını haritalamada orijinal olarak kullanılan) vücudun denk gelen organına
dokunulmasıyla bir duyarlılık yaratır.
Bentov'un modelinde, beyin çukur, kalpten iletilen vuruşlarla sıvı dolu karıncıklarında yaratılan sonik
titreşimler üzerinde yattıkları sinir dokusunda bir mekanik ve elektriksel bir uyarıma neden olur. Üçüncü ve
yanal karıncıkların tam üzerinde corpus callosum ve duyusal korteksin alt kısmı yer alır. Corpus callosum'un
tam üzerinde yatan bir kısım da, ayak parmaklarına tekabül eden duyusal korteks şerididir. Beyin dokusunun
sonik titreşimleri tarafından mekanik uyumu duyusal korteks içinde elektriksel bir depolarizasyona yol açar.
Elektriksel ateşleme dalgası ayak parmaklarından bileğe, diz, kalça, gövde ve daha sonra kafaya ve nihai olarak
döngüsel bir şekilde corpus callosum üzerindeki çıkış noktasına geri döner.
Bentov gelişmiş meditatörlerde, meditasyonun duyusal korteks boyunca dairesel bir yol boyunca yankılanan
bir dairesel uyarım döngüsü üretir. Elektrik dalgası gri madde boyunca hareket ettikçe Bentov gri maddenin
uyarım akımı yönünde polarize olduğunu ileri sürer. Beyin dokusunun polarizasyonu, vücut genelinde ayak baş
parmaklarından başlayarak, başa kadar ilerleyen bir sırada çeşitli duyulara neden olur. Meditasyon sürecinin
soldan daha çok sağda oluşmasının sağ yarıküreyi etkilemesi nedeniyle bu duyular genellikle vücudun solunda
başlar.
Gerçekte, Bentov'un modeli, çeşitli meditatörlerde oluşan aşamalı solyan vücut semptomlarını açıklamaya
yardımcı olması amacıyla geliştirildi. Tıp Doktoru Lee Sanella, genellikle sol ayaklarında başlayıp zaman
geçtikçe vücudun üst bölümlerine doğru yukarı çıkan ağrı şikayeti olan sayısız bireyler, daha çok da uzun süreli
meditatörlerini inceledi. Birçoğunda tuhaf duyular ve keskin ağrıların ayaklarından bacaklarına ve daha sonra da
sırt tan boyunlarına doğru çıktığını söylüyorlardı. Birkaç kişi ise kafalarının içindeki bazı gürleyen sesler ve
yüksek sesli ıslıkları ve bunu takip eden parlak bir ışığın tüm vücutlarından içeriye bir sel gibi yayıldığını ve
daha sonrasında ise tam bir mutluluk hissini tarif ediyorlardı. Dr. Sanella bu semptom gelişimini fizyokundalini
sendromu veya kompleksi olarak adlandırdı. Bazı örneklerde, mutlaka uzun süreli meditatör olmayan, ama
"kendiliğinden" kundalini uyanmasının bir sonucu olarak güçlü psişik deneyimleri olan kişiler aynı sol yan
ağrılan ve anormal duyumları yaşadılar. Sanella meditatörler ve bu sendromu yaşayan başka kişilerdeki olumsuz
bu semptomların, arıların kundalini enerjilerinin aktivasyonlarıyla ilintili olduğunu düşündü. Bentov, beynin
meditasyon süreci esnasında etkilendiği semptomları inceleyerek, bu sıra dışı semtom kompleksinin nedenlerini
bir araya getirdi.
Bentov'un meditasyon esnasındaki kalp-beyin rezonansı ve bunun duyusal korteks üzerindeki etkisiyle ilgili
modeli, ayaklardaki bu ağrıların kundalini enerjilerinin bir yan ürünü olabileceğini açıklamada kullanıldı.
Semptomların ilerlemesi kısmen de kök çakradaki kundalini güçlerinin uyanmasıyla bağlantılıydı. Gerçekte,
kundalini enerjisi omurilik aracılığıyla bazı iç yollardan taç çakraya erişmek için yukarıya yükselir. Bu süreç
115
esnasında çakralardaki kirlilikler ve blokajlar serbest kalır ve yanar, kül olur. Bazıları kundalini'yi ince bir
telden geçen bir elektrik akımına benzetir. Enerji direnç alanları yolundan hareket ettikçe, bir elektrik ışık
ampulündeki gibi bir ışık ve yakan ısı oluşur. Çakralar düzeyindeki blokajlar, taç çakranın tüm devresi boyunca
gerçekleşen mevcut yolculuk için temizlenmesi gereken, arttırılmış enerji akışı direnç alanlarıdır.
Gizli enerji düzeyindeki harekete ek olarak, Bentov, kundalini güçlerinin günlük meditasyon uygulamasıyla
aktive edildiğinde merkezi sinir sisteminde de ek bazı değişiklikler olduğunu kuramlaştırdı. Beyinsel korteksteki
sinir dokusunun polarizasyonuyla ilintili bu değişiklikler, karıncık boşluğundaki titreşimsel dalgalar tarafından
yaratılır. Meditasyon, kalbin pompalama sisteminden kaynaklanan titreşimsel enerjiyle akustik olarak
güçlendirilen, titreşimsel olarak ayarlanmış bir osilatörler sistemini aktive eder. Eğer bir birey derin bir
meditasyon haline erişmeyi başarabilirse, solunum yavaş ve darlaşır ve kalp aktivitesi, kalp ve beyin arasında
rezonant bir titreşimsel bağ oluşturabilmek için senkronize olur. Beyin içinde sallanan elektrik devresi salt
duyusal korteks boyunca yer alan gri maddenin bir dairesel uyarım döngüsü içinde tümüyle polarize olması
ertesinde kurulabilmiş olur.
Yaşam boyu süren duygusal streslerin eşitli çakralar vücutsal bölgelerde kilitli tutulmasına ek olarak, beynin
kendi dokusu içinde buna tekabül eden bir enerji blokajı vardır. Titreşimsel olarak uyarılan dalga, yankılan
devre aracılığıyla hareket ettikçe, gir madde enerji akışının yönü boyunca aşamalı olarak polarize olur. Bu yavaş
duyusal korteksin beyin dokusu içindeki enerji akışına direnç alanlarıyla karşılaştıkça, sinyal bir sonraki alana
geçene kadar ileriye doğru hücum eder. Bu süreç, dairesel beyin döngüsü, eksi stres noktaları ve enerji akışı
blokajlarından kurtuluncaya değin devam eder. Bu yavaş akım bir stres ve blokaj alanıyla karşılaştığında,
vücudun ilgili alanında, buna tekabül eden bir ağrı duyusu yaşanır.
Duyumun duyusal korteks düzeyinde yaşanmasına karşın, hissedilen ağrı fiziksel bedenden geliyor gibidir.
Kortikal dokunun ilk alanı ayaklar ve ayak parmaklarıyla ilgili uyarılmış akımla karşılaştığında, beyinin bu
alanında blokları olan meditatörlerin ayaklarında sıra dışı duyumlar hissedilir. Sanella ve Bentov fızyokundalini
sendromlu birkaç meditatörün ağrının ayaklarında, özellikle de sol ayak baş parmağında başladığını ifade
ettiklerini saptadılar. Heri hücum eden akım duyusal korteksin o alanından stresten kurtulabildikçe, duyusal
kortekste yüksek direnç düzeyleriyle karşılaşılır ve blokaj çözülür. Bu ağrı hissinin neden ayak veya ayak
parmağında başladığını ve daha sonra bacağın arkasından, omurgaya vs. devam ettiğini açıklar.
Vücudun istemli kas hareketini kontrol eden bir bölgesi olan beynin motor korteksi, duyusal kortekse doğrudan
komşu bir beyinsel doku şerididir. Beynin bu bölgeleri bazen, topluca sensörimotor korteksi olarak adlandırılır.
Sürekli meditasyon bu döngüyü kısa sürede tamamlamaya yardımcı olur. Döngü dairesel oldukça ve
tekrarlandıkça, akım güçlenir. Limbik sistemde uzanan akım akış yoluna komşu beyin doku alanları zevk
merkezleri olarak bilinen alanları da içine alır. Bu alanlar, suni olarak uyarıldığında aşırı zevk üreten beyin
dokusunun derin alanlarıdır. Bentov akım döngüsünün duyusal korteks aracılığıyla tamamlandığında ve tüm
streslerin akımdan dışarı atıldığında, dairesel yol aracılığıyla gerçekleşen enerji akışının komşu zevk
merkezlerini de uyardığını kuramlaştırmıştır. Bunun, uzun yıllar boyunca yapılan günlük meditatif çalışmanın
ertesinde, uzun-süre meditatörlerince tecrübe edilen duyular ve zevklerin nedeni olabileceğini ileri sürmüştür.
Beyinsel korteksteki ve komşu limbik sistemdeki meditasyon-uyarımlı yankılanan devreler tartışmamızla
ilgili bir fenomende "alevlenme"dir. Alevlenme, beyin içinde önemli bir duygu ve uzamsal hafıza merkezi olan,
limbik sistemin tekrarlanan düşük yoğunluklu bir elektriksel uyarımının etkilerini kapsar. İsminin de
çağrıştırdığı gibi, alevlenme bir yangını başlatacak küçük odun parçaları gibi davranır. Bu vakada, yangın
limbik beyin içindeki uzmanlaşmış yollar boyunca nöronların hızlı tutuşmasıdır. Alevlenmenin köken olarak
epilepsinin olası bir modeli olarak kuramlaştırılmış bir laboratuvar fenomeni olmasına karşın, daha sonraki
biyokimyasal data bu varsayımın doğru olmadığını ortaya koydu. Bilim adamları, bir aminoasit olan torin
epileptik nöbet aktivitesini baskıladığını saptadı ancak daha sonra torinin alevlenme adı verilen nörolojik
fenomen üzerinde hiçbir etkisi olmadığını keşfettiler. Bir epilepsi modeli olarak reddetmek yerine, bazı bilim
adamları alevlenmenin kundalini fenomeniyle ilgili olabileceğini ileri sürdüler.

116
FIZYOKUNDALINI SENDROMUNDA NÖROSENSÖR
TEMELi

DUYUSAL
KORTEKS
ARACILlIYLA
YANKILANAN
UYARIM
DÖNGÜSÜ

117
Şekil 31
NÖRAL UYARIM DÖNGÜSÜNÜN
OLUŞUMU
Kalp-Aort Sisteminin
meditasyon bağlantılı Rezonansı
'
Kafatası Kemerinin Yukarı ve
Aşağı Osilasyonu
'
Beyindeki Akustik
.. Düz Dalgalar
'
Uçüncü ve Yanal Karıncıklardaki
Sabit Dalgalar
'
Duyusal Korteksin
mekanik elektrik uyarımı
'
Yankılanan Uyarım Döngüsü
'
Tekrarlayan Dairevi
Sinir Akımları
'
Akım Yönündeki
Kortikal Doku Polarizasyonu
'
Sensorimotor Kortekste Depolanmış
Streslerden Kurtulma

Bentov ayrıca fızyokundalini sürecin spontan aktivasyonunun kısmen, etkilenen bireyin kronik bir
biçimde anahtarda akustik, mekanik veya elektriksel ve manyetik alan stimülasyonuna maruz
kaldığında, doğal meditasyon süreci tarafından beyin uyarımlı frekanslar üretilir (saniyede dörtten yedi
döngüye kadar olan bir dizi içinde). Böylesine titreşimsel çevre enerjileri, bir elektrikli cihaz, iyi
ayarlanmamış araba suspansiyonları ve hatta havalandırma boruları tarafından üretilebilir. Bu titreşimsel
uyarımın kümülatif etkisi özellikle duyarlı bir sinir sistemleri olan hassas insanlarda spontan
fızyokundalini dizisini tetikleyebilir. Çevresel enerjilerle uyarıma bağlı böylesi vakaların yanı sıra,
spontan kundalini aktivasyonu, uzun süreli meditasyonda sinir sisteminin normal olarak oluşabilecek
aşamalı enerji girdisini tümleme şansı henüz oluşmadan önce, kundalini enerjisinin yükselmesiyle
birlikte çakraların vakitsiz açılması ve aktivasyonu nedeniyle de oluşabilir. Bentov bu türden spontan
kundalini aktivasyonu olan bireylerin, rneditatörlerin aksine, muhtemel daha şiddetli ve uzun süreli
semptomlar yaşayan kişiler olduklarını düşünmüştür.
Günlük meditasyon sürecinin bir gelişimi olarak, Kundalini, insanların bir yaşam süresince fiziksel ve
gizli bedenlerinde depoladıkları stresleri salıverdikleri ve kanallarını yaratıcı ifade ve gizli titreşimsel
girdinin yüksek düzeyleriyle uyum sağlamaya açabilecekleri doğal bir vasıtadır. Salt stresler
salıverildiğinde değil, kortikal döngü tamamlandığında, beyin ve beden stresle başa çıkmada daha etkili
olurlar. Sinir sistemi üzerindeki dönüştürücü etkileri aracılığıyla, kundalini stresi, vücut ve beyinden
oluşur oluşmaz bertaraf eder ve böylece yeni streslerin birikimini önler. Eskisi gibi, biriken tüm stresler
boşalır, beyin içindeki sinir aktivitesinde yeni yollar oluşur. Bir başka ifadeyle, eski beyin enerji ve
bilgiyi işlemede yeni yollar yaratacak bir şekilde yeniden organize olur. Sistemde eni yetenek ve
potansiyelleri aralayan yeni dolaşım yolları oluşturulur.
Duyusal kortikal döngü akımından etkilenen limbik beyin, otonom sinir sisteminin fonksiyonuyla sıkı
sıkıya bağlantılıdır. Bentov meditasyonun yarattığı bağlantılar ve fizyokundalini sürecinin serebrospinal
(beyin ve omuriliğe ait) ve otonom sinir sisteminin arasında daha güçlü ve bilinçli bir bağın oluşmasına
yol açtığı gözlemlerini kuramlaştırdı. Bilinç dışı nefes alma, kalp aktivitesi gibi otonomik süreçler,
118
beyinsel korteks ve bilinçli düşünen aklın potansiyel kontrolü altına alınır. Bu kalp aktivitesi, kan akışını
kontrol edebilen yogilerce batılı adamlarına kanıtlanmıştır.
Beyin ve bedendeki stresleri salarak, kundalini sürecince salıverilen enerjiler, bir yandan çakraları aktive
ederken vücut aracılığıyla ve omurilikteki gizli yollardan yukarı doğru hareket eder. Bentov, ayak
parmaklarından başlayıp, bacaklardan omuriliğe ve boyuna ve yüzün üzerine ve oradan da vücudun
önüne doğru hareken eden bir kundalini enerji yolunu tanımlar. Omurilikten yukarıya doğru hareket
ederken, enerji omurilik boyunca yere alan sinir pleksuslarını bağlayan çakraların iç köklerini uyarır.
Enerji başa doğur ve göğüsün önüne ve karına aşağı doğru hareket ederken, çakraların ön kısımları
uyarılır. Çakra bölgelerinin ön bölgeleri uyarıldığında, birey vücudunun çakra bağlantılı alanlarda
karıncalanma veya başka duyumlar bildirebilir. Vücuttaki kundalini enerji akışı yolu her ikisi de
meditatif süreçle aktive olan beyindeki sensorimotor korteks içinde bulunan dairesel döngü aracılığıyla
hareket eden kutuplaştırıcı akım yoluyla gösterilir.
Meditasyonun, beyin akımını değiştirmede ve kalp ve akciğer aktivitesini senkronize etmedeki
etkilerinin dışında, insan bilincinin evriminde çok daha fazla derin etkileri vardır. Meditasyon
aracılığıyla, bilinçli akıldan saklı tutulan çokça sır keşfedilebilir. Bu sırlar arasında kendi özel yaşam
süresi içerisinde öğrenmeyi yeğlediği gizli dersler vardır. Fiziksel bedenin uğraşmak zorunda olduğunu
anlaması gereken bu dersleri ve blokajları ortaya çıkararak, her birey kendi duygusal, zihinsel ve tinsel
varoluşunu kavrayabilmede daha iyi ve doğru yollara erişebilir. Algıdaki blokajlar çözüldüğünde
ve bozuk davranış değiştirildiğinde, yüksek titreşimsel düzeylerde oluşturulmuş hastalıklar tedavi
edilebilir veya gözle görülür bir oranda hafifletilebilir. insanlık çakraların fonksiyonları ve bunların
insan bilincinin gelişimi ve ifadesiyle olan ilişkilerine daha yoğun bir ilgi göstermeye başladıkça, insan
hastalığının kavramlaştırıldığı yolu değiştirebilecek ve geleceğin şifacı hekimlerince tedavi
edilebilecektir.
Hatırlanması Gereken Noktalar
ı . Majör çakralar, gizli enerjiyi içine alan ve majör salgı bezlerine, sinir merkezlerine ve vücut
organlarına dağıtan uzmanlaşmış enerji dönüştürücüleridir. Çakraların fonksiyonu, bilincin çeşitli
yönleri ve özellikle, bu merkezlerden gerçekleşen enerji akışını etkileyen duygularla ilintilidir. Bireyin
duygusal bedeninde duygusal sorunlara bağlı olarak bir rahatsızlık alanı varsa, o duygusal rahatsızlık
belirli bir çakra aracılığıyla değiştirilmiş bir gizli bir enerji akışına tercüme edilir.
Yedi majör çakranın her birisinin onun uygun çalışmasını etkileyen özel bir duygusal ve tinsel sorunu
vardır. Bir bireyin bu alanlardan herhangi birisinde çözülmemiş duygusal sorunları varsa, o
çakrada işlev bozukluğu oluşur. Böylesi bir bozukluk o vücut bölgesine ve o zayıflamış çakra tarafından
beslenen ilgili organ ve salgı bezlerine besleyici gizli enerji akışından mahrumiyete yol açar.
Kronik stresten kaynaklanan, çeşitli çakralardan, değişikliğe uğramış gizli enerji akışı fiziksel bedeni
olumsuz yönde etkileyebilir.
Belki de en kritik çakra dengesizliği, kalbin öz sevgi ve başkalarına duyulan sevgiyi içeren merkez
olması nedeniyle, kalp çakrasını etkileyen dengesizliktir. Kalp çakrası fiziksel kalbe ve genel dolaşıma,
akciğerlere ve timüs bezine besleyici gizli enerjiyi tedarik eder. Böylece, kronik kalp çakrası bozukluğu
kalp hastalıkları, inmeler, akciğer rahatsızlıkları ve vücudu bakterisel, viral ve kanserli istilalara açık
tutan çeşitli türdeki immünolojik zayıflıklara yol açabilir.
Çakralarının büyükler gibi fetüsün (ceninin) gelişen organlarına enerji beslemesi nedeniyle, geçmiş
yaşamdan aktarılan şiddetli ve çözülmemiş blokajlar, karmik bağlantılı konjenital hastalıklara yol
açabilir. Böylesi karmik hastalıklar çocukluk yıllarında veya daha sonraki yaşamda ertelenmiş bir etkiyi
ortaya çıkarabilir.
Meditasyon, özellikle aktif hayalde canlandırmayla bağlantılı olarak uygulandığında vücut
çakralarını açmada, aktive etmede ve temizlenmesinde önemli bir metodtur.

119
Atha tantrānusāreṇa ṣaṭ chakradi kramodvatah   
Ucyate paramānanda - nirvāha - prathamāṅkurah

Şimdi, Tantralara göre uygun sırayla altı Çakra vb. aracılığıyla elde edilecek olan
Brahman'ın tam olarak gerçekleştirilmesine yönelik Yoga bitkisinin filizlenen
sürgününden ( ilk adım ) söz ediyorum .

Ucyate ParamAnanda = Paramananda diyor.  Ata = Şimdi. tantrAnusArena


= Tantraları takip etmek PrathamAnkurah = İlk adım. nirvAha - = Tam
aydınlanma Sat Çakradi Kramodvatah = Altı Çakra ve diğer şeyler aracılığıyla elde
edilir.    

Altı Çakra Muladhara, Svadhisthana, Manipura, Anahata, Vissuddha ve Ajna'dır. Başarılı


Kundalini Yogi, yalnızca Kundalini Yoga'nın ilkelerini açıklayabilir. Ne bilgelerin en iyisi
ne de yaşça en ileri olanlar, Guru'nun merhameti olmadan onları açıklayamaz. ś a , ṣa , Ha'nın
(  श ष ह Sanskrit alfabesinin son üç harfi) büyüklüğüyle doludur . ṣa, Sa, Ha, Brahma, Vishnu ve Siva'yı işaret eder.  
ParamAnanda Yüce Mutluluk ve Nityam, Vijananam ve Anandam'dır (Ebedi, Bilgi, Mutluluk). Diğer şeyler Nadis'e,
Lingas'a, beş elemente, Siva Sakti'ye atıfta bulunur... sunum: Veeraswamy Krishnaraj

Ayet 1

        Meror bāhyapradeśe   śaśi    mihira sire   savyadakṣe niṣaṇṇe 


Madhye nā di   su ṣ u ṁ nā tritaya - gu ṇ amayi candra s ū ry agni rū pā _ 
        Dhattū ra -smera-pu ṣ pagrathita-tamavapu ḥ   kanda madya cchirahst ā
         Vajr ā khy ā   me ḍ hrade śā   cchirasi parigat ā   madyame ऽ sy ā   jvalanti

Meru'nun dışındaki boşlukta, solda ve sağda iki Sira, Sasi ve Mihira vardır. Maddesi
üçlü Gunalar olan Nadi Susumna ortadadır. O, Ay, Güneş ve Ateş'in şeklidir; Bir dizi

120
çiçek açan Dhatura çiçeklerinden oluşan bedeni, Kanda'nın ortasından Başa kadar
uzanır ve Onun içindeki Vajra, Medhra'dan Başa kadar parlayarak uzanır.

Yorum : Burada Kundalini Yoga için bilinmesi gerekli olan Nadilerden ve Çakralardan
bahsedilmektedir. Meru kelimenin tam anlamıyla bir dağdır, dünyanın merkez
kutbudur; aynı şekilde Meru da insan vücudunun omurgasıdır. Siras ve Sasi, sol ve sağ
taraftaki Ay ve Güneş, İda ve Pingala Nadis'tir. Gunas, merkezi Susumna Nadi'nin
niteliklerini Sattva, Rajas ve Tamas olarak ifade eder.    www.bhagavadgitausa.com/Sat-
Chakra-Nirupana-Kundalini Chakras.htm

bāhyapradeśe = dışarıdaki boşlukta . śaśi - mihira - efendim = Ay ve Güneş Nadis
= Ida ve Pingala nadis. Meru = Meru dağı = Muladhara Çakradan boyuna kadar olan
omurga. savyadakṣe niṣaṇṇe  = sola ve sağa yerleştirilmiş . Madhye-nādi-
suṣuṁnā  = merkezi Nadi veya kanal = susumna Nadi. Bu Nadiler'in ince olduğunu ve
anatomik olmadığını unutmayın. Susumna Nadi, Muladhara'dan ön fontanel alanı olan
Brahma Randhara'ya kadar uzanır. tritaya-guṇamayi = özü üç Guna veya kip olan:
Sattva Rajas ve Tamas. Üç bileşeni, tüpün içinde tüpü, toplamda üç tüpü olan merkezi bir
Nadi vardır: Citrini Nadi, Sattva'dır; Vajra Nadi, Rajas'tır; Susumna Nadi, Tamas'tır. Yılan
Gücü: Sayfa 150, Susumna Nadi, Vajrini Nadi, Citrini Nadi ve merkezi Brahma Nadi veya
kanalı listeler.   candra sūry agni rūpā = Ay - Güneş - Ateş formu. Citrini Nadi soluktur ve
Ay şeklindedir. Vajrini Güneş şeklindedir. Susumna, Ateş gibi ateşli
kırmızıdır. kanda madya cchirahstā = Kanda -MadhyAt- SirahsthA =
ortasından Kanda kafaya . Kanda, insanda Üro-genital Üçgende bulunan soğanlı kök
anlamına gelir; nokta, anüsün iki parmak yukarısında ve fallusun (medhra) kökünün iki
parmak altındadır. 72.000 Nadi, Kanda'dan çıkar ve bunlardan sadece üçü en önemlisidir:
Ida, Pingala ve Susumna. Susumna boyuna gider, omurgadan çıkar, alnına gider, Kundali ile
birleşen kaşların arasından geçer, Brahma Randhra'nın yanına gider ve 12 yapraklı nilüferin
yanında biter. Susumna, omurilikten yukarı çıkarken Sankhini'nin sapına tutunur. Sankhini,
Kanda'da başlayan, boğaza ulaşan, iki kola ayrılan, bir kol sol kulağa, diğeri taca giden bir
Nadi'dir. madyame ऽ syā = Onun içindeki Vajrah = Susumna Nadi'nin İçinde. sunum:
Veeraswamy Krishnaraj

Ayet 2

121
Tanmadhye citriņī sā  praṇavavilāsitā   yoginām yogagamyā
Lūtātantūpameyā sakalasarasijān merumadhyāntarasthān  
           Bhittva dedipate  tad-grathana-racanayā śuddha-bodha-svarūpā
         Tanamadhye  brahmanāḍī  harakukha-kuhara dādi-devāntarātmā.

İçinde Pranava'nın parlaklığıyla parıldayan ve Yoga'da Yogiler tarafından ulaşılabilen


Citrini vardır. O (Citrini) bir örümceğin ipliği kadar incedir ve omurganın içine
yerleştirilmiş tüm Lotusları deler ve saf zekadır. O (Citrini), üzerine asılan bu
(Nilüferler) sayesinde güzeldir. Onun içinde (Citrini), Hara ayının ağzından Adi-
deva'nın olduğu öteye uzanan Brahmanadi vardır.

Tanmadhye   = Onun İçinde (Vajra) .  pra ṇ avavilāsitā = Pranava'nın (om) parlaklığı


içinde l ustrous. İçinden geçerken Ajna Çakradaki Pranava'nın parlaklığını
emer. Lūtātantūpameyā  = örümcek ipliği gibi. O bir örümceğin ipliği kadar
iyi. s akalasarasijān merumadhyāntarasthān Bhittva dedipyate  =  O, bütün nilüferleri
deler. Tanamadhye  = Onun içinde. Citrini'nin içinde, Kundalini'nin Muladhara'dan Parama
Siva'ya geçtiği Brahma Nadi vardır. Kundalini, Sabda Brahman'ın soyundandır. harakukha-
kuhara= Hara'nın ağzının deliği. Muladhara'daki Svayambhu Linga'nın tepesindeki
deliktir. Adi Deva, 1000 yapraklı nilüferin perikarpındaki Yüce Bindu'dur.

Susumna = Su + Sumna = Mükemmel + müzikal ilahi, mutluluk veya neşe = mükemmel


uyum. Tüm bu önemli Nadi'lere Susumna denir. Esasen Susumna, içinde bir tüpün diğerinin
içine yerleştirilmiş üç Nadi ile omuriliğin maddesinden oluşur. Merkezi Nadi (Brahma
Nadi) , orta Nadi Chitra Nadi (AKA Citrini) ve dış Nadi (Vajra Nadi) vardır . Kundalini,
Merkezi Brahma Nadi'den geçer. Bunların ince kanallar, kanallar veya Nadiler olduğunu ve
anatomik varlıklar olmadığını unutmayın.  Chitra Nadi = Citrini = Nadi antropomorfize
edilmiş ve tanrılaştırılmıştır.

Aşağıdaki Şemaya bakın

122
Ayet 3

Vidyanmālā-vilāsā manimanasi lasat-tantu-rūpa   susūkṣmā


                  śuddhajṅanaprabhodhā  sakala-sukha-mayī   śuddha-bodha-svabhāvā
            Brahma-dvāraṁ tadāsye pravilasati  sudhādhāragamya-pradeśaṁ 
           Granthi-sthānaṁ  tadetat vadanamiti suṣuṁnākhya-nadyā lapanti.

O bir şimşek zinciri gibi güzel ve bir (nilüfer) lifi gibi ince ve bilgelerin zihinlerinde
parlıyor. O son derece ince; saf bilginin uyandırıcısı; gerçek doğası saf Bilinç olan tüm
123
Bliss'in vücut bulmuş hali. Brahma-dvara onun ağzında parlıyor. Bölgeye girişte
ambrosia serpilen bu yer, aynı zamanda Susumna'nın ağzı olduğu için Düğüm olarak
da adlandırılır. sunum: Veeraswamy Krishnaraj

O 1 = Susumna Nadi'nin en içteki tüpü olan Brahma Nadi'den yükselen Citrini. Chitra Nadi
olarak da bilinir.

lasat-tantu-rūpa = Bir (lotus) lifi gibi ince ve parlar (Kundalini'nin varlığı


nedeniyle) . s akala-sukha-mayī = Sukha, Ananda veya Spiritüel Mutluluktur. O, tüm
Mutlulukların kaynağıdır. Sukha = (gerçek anlam) hoş, nazik, hoş . śuddha1-bodha2-
svabhāvā3 = Kimin gerçek doğası Saf Bilinçtir. Gerçek anlam = Saf1 Bilinç2 doğal yapıya
göre3. Brahma-dvāraṁ = Brahma'nın Kundalini için açılışı, kapısı, girişi veya çıkışı ve
Siva'ya yükselişi veya Siva'dan inişi. tadāsye = ağzı. Brahma Nadi'nin ağzı. tadetat = girişe
yakın yer. sudhā1dhāra2gamya3-pradeśaṁ4= gerçek anlam = Saf-içeren- [Parma-Siva ve
Sakti]-yer birliği = Siva ve Sakti birliğinden gelen Ambrosia'yı (Suddha) içeren yer. Burada
birleşme (StrIpum-yogAt = kadın-erkek birliği) semboliktir. Granthi-sthānaṁ = Düğüm
yeri = tüm Nadilerin kökünde düğüm olan yer.

sva-bhāvā: Kalicarana bunun kişinin doğası anlamına geldiğini söylüyor. Sankara,


Paramatma veya ilahi veya ruhsal Jnana olan Jnana anlamına geldiğini söylüyor. Sankara,
śuddha-bodha-svabhāvā'yı śuddha-bhāvā-svabhāvā olarak
okur.   www.bhagavadgitausa.com/Sat-Chakra-Nirupana-Kundalini Chakras.htm

Ayet 4

Athādhārapadmaṁ  suṣuṁnākhya-lagnaṁ
124
Dhvajādho gudordhvaṁ catuh-śoṇa-patraṁ. 
Adhovaktramudyat-suvarṇābhavrṇaih
Vakarādisāntair yutaṁ veda-varṇaih.
Sonra Adhara Lotus 1'e
 geliyoruz . Susumna'nın ağzına takılır ve cinsel organların altına ve anüsün
üzerine yerleştirilir. Kırmızı renkte dört yaprağı vardır. Başı (ağzı) aşağı
sarkıktır. Yapraklarında, parlak altın renginde Va'dan Sa'ya kadar dört harf vardır.

Paramanand, 4 ila 13. Ayetler arasında Muladhara Çakrayı anlatır. Adhara Lotus 1 = Destek-
Lotus = Muladhara Çakra Lotus, ürogenital üçgende omurganın tabanında.

suṣuṁnākhya-lagnaṁ = Susumna'nın ağzına takılır. Kanda ve Susumna'nın birleşme


noktasında Muladhara Çakra'nın Dört Yaprağı bulunur. Dhvajādho gudordhvaṁ = üreme
organlarının kökünün altından Susumna'ya. catuh-śoṇa-patraṁ . = dört kırmızı
yaprak. Kızıl veya kızıl. Vakarādisāntair yutaṁ veda-varṇaih. = Dört harf Va, śa
(damak), ṣ (beyin) ve Sa'dır. Vedavarna = Veda karakteri = dört Veda anlamına
gelir. Yaprakların üzerindeki harfler saat yönünde meditasyon yapılacak. Burada Veda dört
anlamına gelmektedir. Altı nilüferin yapraklarının her birinin üzerindeki alfabenin harfleri,
sağdan bir daire etrafında dönerek meditasyon yapılacak (Dakṣināvartena: saat yönünde
yön.)

 
 

125
           
 

Ayet 5

Amuṣmin dharāyaś-catuṣkoṇa-cakraṁ  
Samudbhāsi   śūlāṣṭa kairāvṛtaṁ tat.

126
Lasat pītā-varṇaṁ tadit-komalāngaṁ
Tadante samāste dharāyāḥ svabījaṁ

Bu (Lotus), Prthivi'nin sekiz parlayan mızrakla çevrili kare bölgesidir (Çakra). Parlak


sarı renktedir ve şimşek gibi güzeldir, aynı zamanda içinizdeki Dhara'nın Bija'sı da
öyledir.

Çevirinin bazı bölümleri Woodroffe'a ait değildir.

Amuṣmin dharāyaś-catuṣkoṇa-cakraṁ = Bu (Lotus), Dünyanın dört açılı


Çakrası. dharāyāḥ svabījaṁ : Dhara'nın Bija'sı: Dünyanın Kök mantrası Lam'dır. Prithvi,
dünyanın bir Tattva, ilkesi veya yapı taşı olan Dünya'dır. śūlāṣṭa = Asta + Sula = 8
mızrak. Sekiz mızrak, sekiz yön veya pusula noktası anlamına gelir. Lasat pītā-varṇaṁ
tadit-komalāngaṁ = parlak sarı renk, şimşek gibi güzel, narin bir vücuda sahip. Tadante
samāste dharāyāḥ svabījaṁ = içinde oturan Dhara'lı Bija: Dünyanın Kök Mantrası
Lam'dır. Prithvi, dünyanın bir Tattva, ilkesi veya yapı taşı olan Dünya'dır.  Tad-ante =
Dünyanın Bija'sı olan Prithvi (Dhara Mandala) bölgesinin içi: Lam. Bu Bija parlak sarı
renktedir ( Lasat-pIta-varnam = parlak sarı renk). lam, dört kollu, gök gürültüsünü bir elinde
tutan, kudretli ve fil Airavata'nın üzerinde oturan sarı renkli Aindra-BIja'dır (İndralı Bija).

Sahasrara'dan Muladhara merkezlerine Kundalini Çakraları, insan vücudunun yapı taşlarının


evidir. Ajna Çakra zihnin, Vishuddha Eter'in, Anahata havanın, Manipura ateşin,
Svadhistana su ve Muladhara toprak için evdir. Tüm öğelere bir şekil ve renk atanmıştır:
Dünya sarı ve karedir; Su yarı saydamdır ve hilal şeklindedir; Ateş kırmızı ve
üçgendir; Hava mavi ve daireseldir; Eter dumanlı ve
ovaldir. www.bhagavadgitausa.com/Sat-Chakra-Nirupana-Kundalini Chakras.htm

127
 

 
128
 

Lotusun perikarpında Dünya karesi bulunur. Dünya yuvarlaktır ama buradaki temsili karedir
ve sarı renktedir. Dört açı ve dört kenarda sekiz mızrak bulunur (oklara bakın). Mızrakların
uçları kadın göğsü veya dağ şeklindedir. Wyoming'in görkemli dağlarının, Grand Teton
Milli Parkı'nın 'Grand Tetons' adını hatırlayın. Woodroffe, sekiz mızrağın yedi Kula Dağı
gibi olduğunu söyleyerek Nirvana Tantra'dan alıntı yapar: Nilacala, Mandara, Chandr
Sekhara, Himalaya, Suvela, Malaya ve Suparvata. Mızraklar, Bhairavilerden ( Bhava --
Siva'nın Eşi) BHAIRAVI olan Deity Dakkini'ye aittir.

Bija Mantra (Lam) kare dünyanın tam ortasındadır. Sarı renktedir. Bir elinde şimşeği tutan,
fil Airavata'nın üzerinde oturan Indra'nın Bija'sıdır (Hint-Aryanların gök gürültüsü ve şimşek
tanrısı). Dünyanın ve Indra'nın Bija'sı aynıdır. Indra'nın güçlü kolları olduğu
söylenir; parmaklarının uçları dizlerine ulaşır. İndra tanrıların başıdır ve fizyonomisi ve
vücut yapısı insanlardan farklıdır. Dünyaya bağlı bir kişide dizine ulaşan uzun eller, Marfan
sendromunun karakteristiğidir. http://en.wikipedia.org/wiki/Marfan%27s_syndrome  
Başkan Lincoln'de Marfan sendromu vardı ve bunun Hint-Aryanların Şimşek ve Şimşek
Tanrısı Indra'nın enkarnasyonu olduğundan şüpheliyim.

Indra MAhA-bAhu'dur, büyük uzun kollara sahiptir - bir cesaret işaretidir. AjAnu-lambita-


bAhu = Dizlere ulaşan kollar. Çakradaki Indra fili, Tattva'nın niteliklerini ve oradaki
devata'nın araçlarını gösterir. Çakra, büyük Bhairavi'lerden biri olan DAkinI'de yaşar. sunum:
Veeraswamy Krishnaraj

129
 

Cuturbāhu-bhūṣaṁ gajendrādhi-rūḍhaṁ
tadaṅke navīnārka-tulya-prakāśaḥ.
śiśuḥ sṛṣṭkārī  lasadveda-bāhuḥ

mukhāṁbhojalakṣmiś-caturbhāgabhedaḥ.

Dört kolla süslenmiş ve Filler Kralı'na binmiş, dört parlak kolu olan ve nilüfer
yüzünün zenginliği dört kat olan genç Güneş gibi parıldayan çocuk Yaratıcı'yı
kucağında taşıyor.

 Cuturbāhu-bhūṣaṁ gajendrādhi-rūḍhaṁ = Dört kolla süslenmiş ve fillerin kralına


monte edilmiş. tadaṅke navīnārka-tulya-prakāśaḥ. = kucağında (Dhara Bija'nın) genç
güneş gibi parıldayan. śiśuḥ sṛṣṭkārī  = yaratıcı çocuk = Brahma. lasad-veda-bāhuḥ =
parlayan dört kol. Veda = Vedalar veya dört (dört Veda'daki gibi). mukhāṁbhojalakṣmiś-
caturbhāgabhedaḥ . = Nilüfer çehresinin nimeti dört kat olan. Bununla dört-yüzlü Brahma
kastedilmektedir. burada bazıları Bhedah'ı Veda ile değiştirir , yani Vedalar Brahma'nın dört
nilüfer yüzünden kaynaklanır.

Dhara Bija (Dünya Bija Mantrası) Muladhara'dadır ve Yaratıcı Brahma, Nada'nın


yukarısındaki Bindu'sunda ikamet eder. Ölümsüzlerin kralı Indra filin üzerinde oturuyor.

130
Vasedatra devī ca ḍākinyabhikhyā
lasadeva bā-hūjjvalā rakta-netrā
Samānoditāneka-sūrya-prakāśā 
prakāśaṁ vahantī sadā śuddha-buddheḥ

Adına göre Devi Dakini burada yaşıyor; dört kolu güzellikle parlıyor ve gözleri parlak
kırmızı. O, aynı anda doğan birçok Güneş'in parıltısı gibi göz alıcıdır. O, her zaman
saf Zekanın ifşasının taşıyıcısıdır.

Vasedatra devī ca ḍākinyabhikhyā lasadeva bā-hūjjvalā rakta-netrā = Devi Dakini


adıyla burada yaşıyor; dört kolu güzellikle parlıyor ve gözleri parlak
kırmızı.  Samānoditāneka-sūrya-prakāśā = aynı anda doğan birçok Güneşin
parıltısı gibi göz alıcı. prakāśaṁ vahantī sadā śuddha-buddheḥ = O, her zaman saf
Zekanın ifşasının taşıyıcısıdır.
Baş tanrı Dakini Sakti, Adhara veya Muladhara Çakra'dadır ve Yogi'nin Tattva (Tattva
Jnana) hakkında bilgi edinmesini sağlar. Dakini, Muladhara Çakra'nın kraliçesi ve
aynı zamanda kapı bekçisidir. Dakini, Rakini, Kakini, Lakini, Sakini ve Hakini (hepsi
Sanskritçedeki ilk harfler olan Da, Ra vb. adlarını almıştır) ilgili Çakraların
kraliçeleridir.
Dakini'nin meditasyonu şöyledir: Muladhara'da, Pasus'un kalbine korku salan, iki sağ elinde
mızrak ve khatvanga ve sol iki elinde kılıç tutan onun, kırmızı gözlü Dakini üzerine
meditasyon yapın ve şarapla dolu bir içki bardağı. Şiddetli bir öfkeye sahip ve şiddetli
dişlerini gösteriyor. Tüm düşman ordusunu eziyor. Vücudu dolgun ve

131
Payasanna'ya düşkün . Ölümsüzlüğü arzulayanlar onun üzerine meditasyon
yapmalıdır.
Alnında vermilyon işareti olan Tilaka'sı ve kollyium ile süslenmiş gözleri var, siyah antilop
derisine bürünmüş ve çeşitli mücevherlerle süslenmiş.
khatvanga = Üst ucunda insan kafatası olan bir asa. Pasus = Işıksız olanlar. kılıç =
hayvanların kurban edilmesinde kullanılır. Payasanna = kaynamış süt, pirinç,
tereyağı, şeker, kuru üzüm, safran ile yapılan bir tür muhallebi. Tilaka, yaşayan
bir kocayla hayatlarını belirtmek için alnına takılan kırmızı vermilyon işaretidir.
Siva'nın Parvati'ye söylediği gibi, nilüfer feragat yolunda (Nivrrti Marga) ortaya çıkar ve
Para Brahman'a geri döner ve eylem hayatında (Pravrrti Marga) reddedilir.
Biz dünyalılar, Yüce Bilinçten uzakta bir yol olan Evrim yolu olan Pravrrti
Marga'dayız. Safsızlıklardan etkilenmiş durumdayız (mummalam: üç kirlilik, Anava,
Maya ve Kanma Malamları. Bunlar hakkında daha fazla bilgi için : Primer in Saiva
Siddhanta . Nivrrti Marga'dakiler Yüce Bilince doğru merkezcil yolculuk yapıyor ve
O'nunla bütünleşiyorlar. safsızlıklar

Vajrākhyā viaktradeśe   vlasati satataṁ karṇikā-madhyasaṁsṭhaṁ


koṇaṁ tat traipurākhyaṁ   taḍidiva vilasat- komalaṁ   kāmarūpam
kandarpo nāma   vayur nivasati satataṁ tasya madhye samantāt
jīveśo  bandhu-jīva-prakaramabhί-hasan  koṭisūrya-prakāśaḥ

Nadi'nin Vajra adlı ağzının yakınında ve perikapta (Adhara Nilüferinin), Karmarupa olan ve
Traipura olarak bilinen güzel parlak ve yumuşak, şimşek benzeri üçgen sürekli olarak
parlar. Bandhujiva çiçeğinden daha koyu kırmızı olan ve Varlıkların Efendisi olan ve on
milyon güneş gibi parıldayan Kandarpa adlı Vayu her zaman ve her yerde
vardır. www.bhagavadgitausa.com/Sat-Chakra-Nirupana-Kundalini Chakras.htm
132
Perikarptaki Mulachakra Üçgeni anlatılır . Visvanatha ve Gautamiya Tantra'ya göre üçgen,
Iccha-Jnana-Kriyatmaka'dır (İrade, Bilgi ve Eylem güçleri). Üçgen, DharA-Bija'nın
yukarısındaki büyüleyici Sakti Pitha'dır. Üç satır VAmA, JyestA ve
Raudri'dir. TANTRA7.gif, 37. ayetin altındaki üçgeni gösterir.

Vajrākhyā viaktradeśe = Vajra denilen Nadi'nin ağzına yakın.  koṇaṁ tat


traipurākhyaṁ = Üçgen , Üçgenin içindeki Ka içinde Devi Traipura'nın varlığından dolayı
böyle adlandırılır, son ka, KAma Bija'nın baş harfidir. Tantraraja Siva, Devi'ye "Ka harfi
senin biçimindir" der. Böylece Kam, KAmini'nin Bija'sıdır ve Klim Mantra'dır.   Üçgeni
görmek için TANTRA'ya  gidin .

Bu Muladhara Üçgeni, Sahasrara Çakradaki Suksma (süptil) Kamaraja Üçgeninin Sthula


(kaba) yönüdür. sunum: Veeraswamy Krishnaraj

komala = yumuşak = yağlı ve pürüzsüz. kāmarūpam = KAma'nın hissedilmesine neden


olan şey. O, adananın arzusunun vücut bulmuş halidir. Bu MadanAgArAtmaka, Madana
Odası (Aşkın Devası) anlamına gelir - Yoni.  kandarpa = Bu, Üçgendeki Kandarpa-
Vayu'dur. jīveśa = Varlıkların Efendisi. Yaşamın devamı kAma'ya veya Kandarpa-Vayu'ya
bağlıdır. Vayu = hava. PrAna kalpte yaşar; anüste ApAna; Kandarpa-VAyu, ApAna-
VAyu'nun bir parçasıdır. ApAna ve PrAna birbirlerini çekerek vücuttan ayrılmalarını
engeller. Uyumlu olduklarında vücuttan ayrılırlar. ApAna'nın bir parçası olan Kandarpa,
Yaşamın Efendisidir ve PrAna'nın bedeni terk etmesini engeller. PrAna ve ApAna, canlı
varlığın koruyucularıdır.koṭisūrya-prakāśaḥ = on milyon güneş gibi parlak. Airs veya
Vayus'un açıklaması için BG04'e gidin .

Tanmadhye lingarupī  druta-kanaka-kalā-komalaḥ paścimāsyah  
133
Jñāna dhyānaprakāsaḥ prathamakisalayākārarūpaḥ svayṃbhuḥ 
Vidyupūrṇēṇdubimba-prakara-karacaya-snigdha-saṁtānahāsī
Kāsīvāsī vilāsī  vilasati  saridāvartarūpaprakāraḥ

Onun içinde (üçgenin) Linga-formundaki Svayambhhu vardır, erimiş altın kadar


güzeldir, başı aşağıdadır. O, Bilgi ve Meditasyon tarafından ifşa edilir ve yeni bir yaprağın
şekli ve rengindedir. Şimşeğin ve dolunayın serin ışınları nasıl cezbediyorsa O'nun güzelliği
de öyle. Kasi'de olduğu gibi burada da mutlu mesut yaşayan Deva, girdap şeklindedir.

Svayambhhu = Kendinden kaynaklı, Kendi kendine var olan. Siva-Linga'nın diğer


adı. Svayambhu hem Parabrahman hem de SabdaBrahman'dır, yani Jnana ile O'nun
niteliksizliğini (Brahman) ve DhyAna ile özniteliğini (Isvara) idrak ederiz. 

İki tür Brahman vardır: ParamBrahman ve SabdaBrahman (Sıfırsız Yüce Brahman ve


evrenin yaratıcısı olan Ses Brahman. Parabrahman, seslerin, alfabelerin, hecelerin, kelimeler,
nesir, şiir ve varlıkların ve maddenin evreni. Spiritüel Bilgi ile Parabrahman'ı ve meditasyon
yoluyla Sabdabrahman'ı veya Isvara'yı kavrarız. Basitçe söylemek gerekirse, hepimiz
Sabdabrahman veya Tanrı'nın (logos) düşünce, ses ve sözünden geldik.

Tanmadhye lingarūpī  svayṃbhu = Onun (üçgenin) içinde Linga-formunda Svayambhhu


var . druta-kanaka-kalā-komalaḥ = Vücudu erimiş altının yumuşak parlaklığına
sahip. paścimāsyah = Başı aşağı. Hareketsiz olan her zaman mutlu olan Svayambhu, KAma-
Bija tarafından hareket ettirilmeye hazır bir şekilde başını öne eğmiştir.  Jñāna-dhyāna-
prakāsaḥ = Bilgi ve Meditasyonla Açığa Çıkarılan. prathama-kisalayā-kāra-rūpaḥ = Yeni
yaprakların şekli ve rengi. Bu, yeni açılmamış yaprak tomurcuğunun incelen şekli gibi
Svayambhu Linga'ya atıfta bulunur. (O güzel ve mavi-yeşil Siva --Sivam-SyAmala-
Sundaram.  Vidyut-pūrṇēṇdu-bimba-prakara-karacaya-snigdha-saṁtāna-hāsī =Şimşeğin
ve dolunayın serin ışınları nasıl cezbediyorsa O'nun güzelliği de öyle. Kāsīvāsī vilāsī
= KAsi'de olduğu gibi burada mutlu bir şekilde ikamet eden Deva. sarid-āvarta-rūpa-
prakāraḥ = Girdap gibi (Girdap, Linga'nın tepesindeki çöküntüdür.

134
10. Tasyordhve bisatantu sodara-lasat sūkṣmā  jaganmohini
brahmavāramukhaṁ mukhena  madhuraṁ   saṁchadayanti svayaṁ
śakāvarta nibhā  navīna capalāmālā vilāsāspadā
suptā-sarpasaṁā śvopari lasāt sārdha-trivṛttākṛtiḥ
 
11. Kūjantī kulakuņdalī ca madhuraṁ mattalimālā-sphuṭaṁ
vācāṁ  komalakāvya-bandaracanā bhdātibheda-kramaiḥ
śvāsocchivāsa-vibhañjanena jagatāṁ jīvo yayā dhāryate
sā mūlāmbuja gahvare vilasati proddāma-dīptāvaliḥ

Üzerinde nilüfer sapının lifi kadar ince uyuyan Kundalini parlar . O , kendi ağzıyla Brahma-
dvara'nın ağzını nazikçe kapatan dünyayı şaşırtandır . Deniz kabuğunun sarmalı gibi, Onun
parlak yılan benzeri formu Siva'nın etrafında üç buçuk kez döner ve Onun parlaklığı genç,
güçlü bir şimşeğin güçlü bir parlaması gibidir. Tatlı mırıltısı, aşk delisi arı sürülerinin
belirsiz uğultusu gibidir. Samskrta, Prakrta ve diğer dillerde melodik şiir ve Bandha ve diğer
tüm düzyazı veya nazım bestelerini sırayla veya başka bir şekilde üretir . O , ilham ve son
kullanma yoluyla dünyanın tüm varlıklarını koruyandır . ve kök (Mula) Lotus'un boşluğunda
parlak ışıklardan oluşan bir zincir gibi parlar.

Anlamı : Kundlini Sakti, Svayambhu-Linga'dadır. Devi-Kundalini, ilham ve son kullanma


işlevleriyle bireysel varlıkların (Jiva ve Jivatma) varlığını sürdürür. Arı vızıltısı sesi çıkarır
ve konuşmanın kaynağıdır. Svayambhu-Linga'da oturan Muladhara Lotus'un perikarpındaki
üçgen oyukta yaşıyor. Üzerinde uyuyan Kundalini parlıyor ve Onun parlayan yılan benzeri
formu Siva'nın etrafında üç buçuk kez dönüyor = O, yılan Linga'nın etrafında üç buçuk kez
ve başıyla üzerinden geçerken. world-bewilderer = Siva der ki, "Bu Yüce Sakti bende ve
135
Brahman'ın Kendisi. Bu MAyA benim için çok değerli, bu dünyayı şaşkına çeviriyor."  Tatlı
mırıltısı aşk delisi arı sürülerinin belirsiz vızıltısı gibidir = Uyandığında bu sesi
çıkarır. Sankara'ya göre bu, Sesin Vaikhari durumunu (Mafsallı ses) gösterir.   Sound'un tam
açıklaması için Sabda veya Sound'a gidin  . melodik şiir ve Bandha = Ayet(ler)in
kompozisyonu, bir diyagram veya resme benzeyecek şekilde düzenlenmiştir, örnek: Bir
nilüfer (padma-Bandha), bir at (Asva-Bandha), Ayetin resimli görünümü. ilham ve son
kullanma, = İnsanın 21600 döngü ilham ve son kullanma yaptığı söylenir. O olmadan nefes
almak yok. 

10. Tasyordhve bisatantu sodara-lasat sūkṣmā  jaganmohini  ---Ayet 10 satır 1


brahmavāramukhaṁ mukhena  madhuraṁ   saṁchadayanti svayaṁ    ---Ayet 10 satır
2
śakāvarta nibhā  navīna capalāmālā vilāsāspadā    ---Ayet 10 satır 3
suptā-sarpasaṁā śvopari lasāt sārdha-trivṛttākṛtiḥ    --- Ayet 10 satır 4

vācāṁ  komalakāvya-bandaracanā bhdātibheda-kramaiḥ Ayet 11 satır 2

bisatantu sodara-lasat sūkṣmā = Lotus sapının lifleri kadar güzel parlar . jaganmohini


= Dünyayı şaşırtan. madhuraṁ   = Tatlı. Tatlı Brahma-dv ara'dan gelen nektarı
içer . navīna- capalā-mālā vilāsāspadā = Güçlü bir genç şimşek çakması . Lafzen, 'güçlü bir
genç şimşek çakması zenginliğine sahip.'  komala-kāvya-banda-racanā-bhdātibheda-krama
= O, melodik şiirler üretir.

Devi Kundalini Srsti-rupa'dır , yani Yaradılışın kendi formundadır. O Srsti-Stithi-


layatmika'dır , yani O Yaratılış, Varoluş ve Yok oluştur. O VisvAtitA'dır , yani O evrenin
ötesindedir; O İçkindir ve evreni aşar. O, Jnana-Rupa'dır , yani O, Bilinç
formundadır. O, Urddhva-VAhini'dir , yani Muladhara'dan yukarıya, Sahasrara
Çakralarına gider. O, Ista-Deva-SvarUpini'dir., yani O, Özel Devata olarak meditasyon
yapıyor. "O, ilk gençliğinin tam çiçeklenmesinde, çok büyük ve güzel biçimli göğüsleri olan,
her türden mücevherle süslenmiş, dolunay kadar parlak, kırmızı renkli, huzursuz gözlerle on
altı yaşında bir küçük hanım." Kundalini her zaman kırmızı (RaktA) renginde meditasyon
yapılır. O , kışın sıcak, yazın serin ve erimiş altın gibi parlak bir kadın
olan SyAma'dır . Çakraları delmeden önce, O, Brahmanın Kendisi, aynı anda yükselen
milyonlarca ay gibi parıldar ve dört kolu ve üç gözü vardır. Elleri Vara ve Abhaya
Mudraları yapıyor(Ellerin Nimetler Verilmesi ve Korkma Duruşu) ve bir kitap ve bir
Vina--müzik aleti tutun. Bir aslanın üzerine oturur ve Kendi meskenine (Muladhara Çakra)
geçerken, Huşu uyandıran farklı biçimler alır.

136
137
Tanmadhye paramā  kalā tikuśalā  sūkṣmātisūkṣmā parā

Nityānada paraṁparātivigalat pīyūṣa-dhārādharā

Brahmāņḍ ādī katāhameva sakalaṁ yadbhāsayā bhāsate

seyaṁ śrī parameśvarī vijayate nityaprabhodhodayā

İçinde egemen Para , Sri-Paramesvari, sonsuz bilginin Uyandırıcısı hüküm sürer. O, yaratma


konusunda harika bir beceriye sahip olan ve en süptil olandan daha süptil olan Her Şeye
Kadir Kala'dır . O, Ebedi Mutluluktan akan sürekli ambrosia akışının kabıdır. Onun nuruyla,
bu Evrenin tamamı ve bu Kazan aydınlanır. sunum: Veeraswamy Krishnaraj

Onun içinde = Svayambhu-Linga'nın içinde. Para = AKA: Kundalini,


Brahmani. Kundalini'de Sabda'nın veya sesin ParA halidir.

Ayet: KalA: Cit- KalA ,   Bilinç-Brahman olan Devi'dir ve


onun parçası veya parçası insanların zihninde ikamet eder; insan bilinci Cit-KalA'dan
türetilmiştir; yani O Cit-KalA'dır. Cit-KalA olmadan işlev göremeyen, insan zihninde bir
parçası olan Brahman-Bilincidir. Bhagavad-Gita'da Bhagavan şöyle der: 15.7: Kendi
Benliğimin   bir parçası , bu Jivatmas dünyasında ebedi yaşayan ruh haline gelir ve altıncısı
zihin olan maddi doğanın (Prakrti) duyularını çeker.Cit-kalA, Lakshmi ile birleşir ve incelen
bir alev olarak görünür. Tüm günahlardan vazgeçmek için, Brahma, Siva, SUra (Güneş) ve
Paramesvara olarak alevin içinde , üstünde ve altında Kundalini üzerine meditasyon
yapın ; Vishnu, Prana, KAlAgni (Çözülme Anındaki Yıkıcı
Ateş) ve Chandra ( ay ). atikuśalā = Yaratmak için harika bir beceriye sahip. Nityānada
paraṁparātivigalat pīyūṣa-dhārādharā = O, Ebedi Mutluluktan (Brahman) akan
Ambrosia'nın sürekli akışının kabıdır. Nityananda = Ebedi Mutluluk = Nirguna Brahman =
Niteliksiz Brahman = Niteliksiz Brahman. parampara= doğrusal iniş (adım adım bağlantılı):
Nirguna-Brahman → Saguna-Brahman → Sakti → NAda → Bindu → Kundalini. Cit-KalA,
Kundalini'nin başka bir şeklidir. Ambrosia, orijinal Nirguna-Brahman'ın soyundan gelen
Nityananda-Parampara olan Paramesvari AKA CitkalA'ya adım adım akar. Ambrosia'nın bu
akışına bakmanın başka bir yolu. Nityananda'dan bu nektar Para-Bindu'ya gelir, Ajna Çakra,
Visuddhar Çakra, Anahata, Manipura, Svadhistana'dan geçer ve Muladhara'ya
ulaşır. ativigalat pīyūṣa-dhārādharā = O, Nityananda'dan bolca akan Ambrosia nehrinin
yuvasıdır. 

 Kazan = Brahm anda'nın alt yarısının kazan şekli (Brahma'nın yumurtası = Evren).

Swami Paramananda, Svayambhu-Ling'in etrafına dolanmış Kundalini'nin üzerinde düz bir


iplik gibi olan Asa benzeri Para-Sakti'den bahsediyor. Işıltısı bu Evreni ve onun kazanını

138
aydınlatan Sri-Paramesvari, Kundalini'nin kıvrıldığı ve üstün hakimiyetini elinde tuttuğu
Svayambhu-Linga'da yaşıyor. 

paramā   = Her Şeye Gücü Yeten . O Yüce MAyA'dır. kalā = NAda-Sakti'nin bir şeklidir.

Dhyātvaitan- mūlacakrāntaravivaralasatkoṭisūryaprakāśāṁ

Vācāmēśo narendrah sa bhavati sahasā sarvavidyāvinodī

Arogyaṁ tasya nityaṁ niravadhi ca mahānandaittāntarātmā

Vākyaiḥ kāvyaprabandhaiḥ sakalasuragurūn sevate   śuddhaśilaḥ.   

Mula-Çakra'da on milyon Güneş'in parıltısıyla parlayan Onun üzerine bu şekilde meditasyon


yapan bir adam, konuşmanın Efendisi ve insanlar arasında Kral ve her türlü bilgide bir Üstat
olur. Her zaman tüm hastalıklardan kurtulur ve ruhu büyük bir mutlulukla dolar. Derin ve
müzikal sözleriyle saf mizacı, Devaların en önde gelenlerine hizmet ediyor.

Mula-Cakra = Kök Çakra = Muladhara Çakra.

mūla-cakra antara-vivara-lasat-koṭisūrya-prakāśāṁ = Aynı anda parlayan on milyon


güneş gibi Muladhara Çakrada parlıyor. Vākyaiḥ kāvya-prabandhaiḥ = Derin ve müzikal
sözleri. sevate   = Hizmet eder . Sözlerini ilahilerde ve benzeri amaçlarla kullanır. Onları
hayranlık sözleriyle memnun eder. sakala-sura-gurūn = tüm-devas-guru benzeri
mükemmellik. Tanrıların en önde gelenleri. Sura-Gurun, Hinduizm'in Üçlemesi olan
Brahma, Vishnu ve Siva'yı ifade eder. Simha (aslan), SARdUla (Kaplan), NAga (yılan) gibi
GurUn erkek isimlerine mükemmelliği ifade etmek için eklenir. Örnek: O bir adamın
aslanıdır.

Özet: Muladhara, üzerlerinde Va, Śa, Ṣa, Sa altın harfleri bulunan dört kırmızı yapraklı bir
Lotus'tur. Perikarp'ta sekiz mızraklı DharA-mandala ve alt kısımda dört kollu ve Airavata
filinin üzerinde oturan DharA-Bija (Lam) bulunur. O sarı ve elinde Vajra (yıldırım)
139
tutuyor. DharA-Bija'nın Bindu'sunun içinde, kırmızı renkli ve Danda (asa), Kamandalu
(kabak), Rudraksa tespih ve Abhaya-Mudra (Korku değil duruşu) ile dört eli olan dört yüzlü
çocuk Brahma vardır. Perikarpta, Brahma'nın yanı sıra, üzerine kırmızı renkli, dört kollu
Sakti Dakini, Çakra'nın (ChakrAdhisthAtrI), elinde SUla (mızrak), KhatvAnga (kafatası
takılı asa), Khadga ( kılıç) ve Casaka (içki bardağı). Perikarpta, içinde kAma-VAyu ve
KAma-Bija olan şimşek benzeri bir üçgen vardır. ikisi de kırmızı. Bunun üzerinde SyAma-
Varna (siyah renk) olan Svayambhu-Linga vardır ve bu Linga'nın üstünde ve çevresinde üç
buçuk kez sarılmış Kundalini vardır ve bu son direklerin üzerinde, Linga'nın tepesinde,
CitkalA vardır.

SVADHİSTHANA

140
  

( Svadhisthana)

Sindura-pūrarucirāruņa padmamanyat 

sauṣuṁņamadhyaghaṭitaṁ dhvajamūladeśe

Aṅgacchadaiḥ parivṛtaṁ taḍidābhavarņaiḥ 

bādyaiḥ sabindu-lasitaiśca Puraṁdarāntaiḥ

Susumna'nın içine cinsel organların köküne yerleştirilmiş, güzel bir kırmızı renkte başka bir
Lotus 1 var . Altı yaprağında Ba'dan Puramdara'ya 2 harfler, şimşeğin parlak rengi Bindu 3 üst
üste gelecek şekilde bulunur. 
sunum: Veeraswamy Krishnaraj

başka bir Lotus 1 = Svadhisthana Çakra.  Puramdara 2 = La harfi.  Bindu 3 = AnusvAra.

Svadhisthana: Para-Linga veya Yüce Linga anlamına gelen Sva'nın yeri. Burası Supreme
Linga'nın yeri.
141
14'ten 18'e kadar olan beş ayet, kırmızı renkli Svadhisthana Çakra'yı
tanımlar. www.bhagavadgitausa.com/Sat-Chakra-Nirupana-Kundalini Chakras.htm

 Sindūra-pūra-rucirā-ruņa = Güzel bir kırmızı renginde . sauṣuṁņa-madhya-ghaṭitaṁ =


Susumna'nın içine yerleştirilir. Svadhisthana Çakra, Susumna NAdi'nin içindedir . dhvaja-
mūladeśe = Cinsel organların kökünde. Aṅga-chadaiḥ = Altı yaprağında. bādyaiḥ
sabindu-lasitaiśca Puraṁdarāntaiḥ = Puramdara veya Indra'nın Bija'sı olan La
harfi. Parlak harfler Ba, Bha, Ma, Ya, Ra, La, altı Lotus yaprağının her birine yerleştirilmiş
altı harftir.

Susumna   = Susumna Nadi'nin iç içe üç tüpü olduğu anlamına gelir. Merkezi Nadi veya
kanal, içinde Svadhisthana Lotus'un bulunduğu Brahma Nadi'dir.

 (Svadhisthana)

Tasyāntre pravilasadviśadaprakāśa-
m ambhojamaņdalam atho varuņasya tasya
Ardhendurūpalasitaṁ   saradinduśubhraṁ 
vaṁkārabijamamalaṁ makarādhirūḍhaṁ.

İçinde 1, Varuna'nın yarım ay 2 şeklindeki beyaz, parlak, sulu


bölgesi ve orada bir Makara 3 , sonbahar ayı gibi
paslanmaz ve beyaz olan Bija Vam'dır.

Onun içinde 1 = Svadhisthana Lotus Çakranın


içinde. yarım ay 2 = Yarım ay Svadhisthana Çakranın burcudur ve su bu
çakranın elementidir. 
Makara 3 = Tabakta görüldüğü gibi efsanevi bir hayvan.
142
ambhojamaņdalam = Svadhisthana Lotus Çakra'nın perikarpı, Varuna'nın sulu bölgesini
(Ambhoja Mandalam) içerir. Ardhendu rūpalasitaṁ = parlayan yarım
ay formu. viśada prakāśam = parlak beyaz .

Varuna Bija beyazdır ve ilmik tutan Varuna'nın taşıyıcısı Makara'nın üzerinde


oturur. Varuna'nın yukarısında tapınmaya değer dört kollu ve mavi renkli Hari (Vishnu)
vardır. Vruna-Bija'daki Va harfi yarı sesli grup Ya, Ra, La, Va'ya aittir.

(Svadhisthana)

Tasy ānkadeśakalito   harireva pāyāt 

nīlaprākasaruciraśriyā Dadhānaḥ

Pītāmbaraḥ  prathamayauvanagarvadhārī  

śrīvatsakaustubha dharo dhṛtavedabāhuḥ.

İçinde olan May Hari 1 , erken gençliğin gururu içinde olan , vücudu göze hoş gelen parlak
mavi renkte olan , sarı giysiler giymiş , dört kollu ve Sri-vatsa 2 ve Kaustubha 3 giyiyor . ,
bizi koru!

İçinde bulunan May Hari 1 = Bu mısra Vişnu'nun Varuna-Bija olduğunu söyler. Vishnu,
VAm'ın Bindu'sunun kucağında. Sri-vatsa 2 = Sri veya Lakshmi'nin gözdesi. Bu, Vishnu ve Avatara Krishna'nın göğsündeki
uğurlu saç kıvrımıdır. Prakrti'yi (madde dünyasını) sembolize eder. 
Kaustubha 3 = Vishnu'nun taktığı taş, Kaustubha taşıyla birleşmiş ruhları sembolize
eder.

143
anka-deśa-kalita = İçinde. Varuna-Bija'nın yukarısındaki Bindu'da, tıpkı Brahma'nın
Muladhara Çakra'da DharA-BijA'nın (Dünya Bija) kucağında olması gibi. nīla-prākasa-
rucira-śriyam = Mavi parlaklık parlak ihtişam. Mavi nurunun büyüleyici güzelliğine
sahiptir. Onun ışıltılı parlak mavi gövdesi (Vishnu) seyretmesi çok
güzel. śrīvatsakaustubha = (Vishnu giyer) Srivatsa ve Kaustubha taşı. Mücevher, on bin
mücevher gibi parlıyor; VanamAla'sı ( orman çiçeklerinden oluşan çelenk ) on bin ay gibi
parlıyor. Sağ göğsündeki Srivatsa buklesi on bin ay gibi parlıyor. Bütün bunlar Vishnu'yu
övmek için söylenir. Pitambara giyen koyu mavi Hari (Vishnu) üzerinde meditasyon
yapın (sarı giysi) Conch, Discus, Mace ve Lotus'u dört elinde tutar. VanamAla
( orman çiçekleri çelengi = Dört Mevsim Birçok renk ve tondan oluşan Orman çiçeği
çelengi, Vishnu'nun dizlerinin hizasına kadar iner ve ortasında Kadamba çiçekleri vardır.
Çelenk, Toprak, Su, Ateş gibi elementleri sembolize eder. Hava ve Eter. prathama-
yauvana-garvadhārī : İlk gençliğin gururlu Vishnu'su.   

Vishnu'nun silahları: Mace veya Sopa Mahat'ı (Adi-Buddhi, Evrensel Zeka, İlahi Akıl,


Kozmik Akıl, Nous-Yunanca, Evrensel Mutlaktan Radyasyon) sembolize eder. Kabuklu :
Sattvic Ahamkara. Erdemli, kendi kendini aydınlatan ben-yapıcı. Sattva = Erdem,
aydınlanma, aydınlatıcı Bilgi. Ahamkara = Yapan, Vishnu'nun Evrensel Egosu. Yay =
evrenin emilimi anlamına gelen Tamasic Ahamkara'yı sembolize eder. Tamas =
karanlık. Kılıç : İlahi Bilgi. Kılıfı : cehalet. Tartışmak : zihin. oklar: duyular.

Muladhara'da Brahma, nakliye aracı (Vahana) Hamsa'ya oturur ve burada Vishnu,


Garuda'nın (Kartal gibi görünen efsanevi bir kuş) üzerinde uçar.

(Svadhisthana)

Atraiva bhāti satataṁ khalu rākiņī sā 

nīlāṁbujodarsahodarakāntiśobhā

144
Nānāyudhodyatakarairlasitāṅgalakṣmīṛ-

divyāṁbarābharaņabhūṣitaattacittā

kundal190.jpg

Rakini'nin her zaman yaşadığı yer burasıdır 1 . Mavi nilüfer rengindedir. Vücudunun


güzelliği, çeşitli silahları tutan kaldırılmış kolları tarafından artırılmıştır. Göksel giysiler ve
süsler giymiş ve aklı ambrosia içmekle yüceliyor.
145
Rakini her zaman burada yaşar 1 = Rakini burada Svadhisthana Çakrada parlar (bhāti).

nīlāṁbujodarsahodarakāntiśobhā = Işıldayan güzelliği mavi nilüferin iç kısmına eşittir.

Rakini, Svadhistana Çakra'nın burun deliklerinden bir damla kan akan çift nilüfer üzerinde
oturan yerleşik Devi'sidir. Kırmızı gözleri ve vahşi dişleri olan mavi renkli Rakini ile
meditasyon yapın. O öfkeli görünüştür ve elinde bir mızrak, bir nilüfer, bir davul ve bir
savaş baltası tutar. Arzulanan nimetleri verir ve pirince düşkündür.

(Svadhisthana)

Svādhiṣṭhānākhyametatsarasijamamalaṁ cintayedyomanusya-

stasy āhaṁkāradoṣādi ksakalarepuḥ kṣīyate tatkṣaņena

yogīśaḥso ऽ piṃohādbhutatimiracayebhānutulyaprakāśo

gadyaih padyaiḥ parabhandhairviracayati sudhāvākyasandoha lakṣmiḥ

Svadisthana olarak adlandırılan bu lekesiz Nilüfer üzerinde meditasyon yapan kişi, Aha
kara'nın hatası gibi tüm düşmanlarından anında kurtulur . Yogiler arasında bir Lord olur ve
cehaletin yoğun karanlığını aydınlatan Güneş gibidir . Nektar benzeri sözlerinin zenginliği,
mantıklı bir söylemde nesir ve manzum olarak akar.

düşman = Altı tutkunun düşmanı: KAma = Şehvet. Lobha = Açgözlülük. Moha =


sanrı. Mada = gurur. MAtsaryya = kıskançlık. Tüm bu altı düşman, bir benlik duygusu olan
Ahamkara'dan doğar. kara   = Egoizm.   

Svadhisthana Lotus Çakrasının tefekkürünün faydaları anlatılmaktadır.

146
Ahaṁkāra-doṣādi: Ahamkara hatası vb. Altı kötü yatkınlık için yukarıya bakın. Bu altı
düşman, Svadhisthana Lotus Çakra üzerinde tefekkür edilerek yok edilir. MAyA ve
MohA'nın karanlığı yok edilir.

14 ila 18. Ayetlerin Özeti:Vermilyon rengindeki Svadhisthana Nilüfer Çakrasının


yaprakları üzerinde şimşek renginde altı harf (Ba, Bha, Ma, Ya, Ra, La) vardır. Ana Lotus'un
perikarpında, merkezinde yarım ay bulunan ikinci 8 yapraklı Lotus ile beyaz bir bölge
vardır. Bu bölgenin içinde Varuna-Bija var, VAM elinde bir ilmikle Makara'nın üzerine
oturmuş. Bindu'nun çukurunda, Garuda'nın üzerinde oturan Vishnu, dört elinde Conch,
Discus, Mace ve Lotus'u tutuyor. Genç ve gururlu Vishnu, sarı bir giysi, orman
çiçeklerinden bir çelenk, göğsünde Srivatsa'nın işareti ve göğsünde bir mücevher Kaustubha
giyiyor. Üç gözlü, çıkıntılı dişleri ve kanayan burun delikleri olan şiddetli görünümlü Sakti
Rakini, kırmızı nilüferin perikarpında oturuyor, syAma varna'dan, dört elinde SUla, Abja,
Damaru ve Tanaka'yı (bir mızrak, bir nilüfer, bir davul,

kundal19ab.jpg

MANİPURA

147
Serpen5.gif

148
Tasyordhve nābhimūle daśadalalasite pūrṇameghaprakāśe

nīlāmbhojaprakāśairrupahitajaṭhare dādipāntaiḥ sacandrai ḥ

Dhāyedvaisvānarauṇamihirasamaṁ maṇḍalam tat trikoṇaṁ

tadbāhye svastikāvyaistribhirabhilasitaṁ tatra vahneḥ svabījam.

Bunun üzerinde 1 , göbeğin kökünde, ağır yüklü yağmur bulutlarının renginde on


yapraklı 2 parlayan Lotus vardır 2 . İçinde mavi nilüfer renginde Da'dan Pha'ya harfler ve
üzerlerinde Nada ve Bindu vardır. Orada, üçgen şeklindeki ve yükselen güneş gibi parlayan
Ateş bölgesi üzerinde meditasyon yapın. Dışında üç Svastika işareti 3 ve içinde Vahni'nin
Bija'sı 4 vardır .

Üstünde 1 = Svadhisthana Lotus Çakranın Üstünde.  on yapraklı parlayan Lotus 2 = İşareti bir


üçgen olan Ateş elementinin oturduğu Manipura
Çakra. üç Svastika işareti 3 = Hindistan bağlamında
uğurlu bir işarettir , svastika evrensel refahı temsil
eder. " Swasti " herkesin ve herkesin esenliği anlamına
gelir, "ka" sembol anlamına gelir. Vahni'nin Bija'sının
kendisi 4 . = Ram, Ateş Mantrasının tohumudur. Vahini
= Ateş.   

149
Svastika (Ansate Cross) , Sanskritçe svastika'dan ( Devanagari'de , स्वस्तिक )türetilmiştir ,
yani herhangi bir şanslı veya uğurlu nesne ve özellikle iyi şansı belirtmek için kişiler ve
nesneler üzerine yapılmış bir işaret . " iyi, iyi " anlamına
gelen su- ( Yunanca ευ - , eu- ile aynı kökenli ) vekökü "olmak" olarak sözlü bir soyutlama
olan asti'den oluşursonuçta Proto- Hint Avrupa kökü *h  1 es- ); svasti bu nedenle " refah "
anlamına gelir. -ka soneki sözlü anlamı yoğunlaştırır veya 'faydalı' anlamını verir ve bu
nedenle svastika kelimenin tam anlamıyla "mutlulukla ilişkilendirilen ", " şans tılsımı "
veya " hayırlı olan şey "e karşılık gelen olarak tercüme edilebilir . [1] Sözcük ilk olarak
Klasik Sanskritçe'de ( Ramayana ve Mahabharata destanlarında )- Wikipedia'da geçer.

Svastika işareti, bir haç çizilip ardından saat yönünde 90º açıyla giden çizgiler çizilerek
yapılır.

Dasa-dala-Lasite = On yapraklı Parlayan Lotus. Lotus, on yaprağı sayesinde


parlar . Purna-megha-prakase: şiddetli yağmur bulutlarının renginde . 2.
sıra. Nilambhoja-prakasair-upahita-jathare-dadi-phantaihsancandraih = mavi
nilüferin rengi, on harf,   Ḍ a, Ḍ ha, Na, Ta, Tha, Da, Dha, Na, Pa, Pha on yaprak
üzerinde görüldüğü gibi Şema. Sacandraih = Ay noktası. Harflerin üzerinde Bindu ve
NAda var. Aruna - Mihira -Samam: genç güneş gibi .

20.Dyāyenmeşādhirūdham navatapanaibhaṁ vedabāhūjvalāṇgaṁ

tatkroḍe rudramūrtiirnivasatī satataṁ suddhasindūrarāgaḥ

Bhasmāliptāṅgabhūşābharaṇasitavapu rvṛddhārūpī triṇetro

lokānāmişṭadātābhayalsitakaraḥ sṛşṭstisaṁhārakarī.

150
 

Dört kollu, doğan Güneş gibi parlak bir koç üzerine oturmuş (Ateş) üzerine tefekkür
et. Kucağında her zaman saf bir kırmızı tonu olan Rudra yaşar. O (Rudra), bulaştığı küllerle
beyazdır; eski bir görünüşe sahip ve üç gözlü. Elleri nimet verir ve korku
giderir vaziyettedir 1 . Yaratılışın yok edicisidir.

lütuf verme ve korkuyu dağıtma 1 = tanrılar lütuf veren (Vara) ve Korkuyu bastıran (Abhaya
Mudra) el pozları sergiler

151
 

Vahni (Ateş) Üzerine Meditasyon: Bir koç üzerinde oturmuş, bir elinde Rudraksa tespih,
diğer elinde Sakti. Silah tutmayan diğer iki el nimet verir ve korkuyu bastırır. Rudra asla bir
boğanın üzerinde otururken meditasyon yapmaz.

Bhasmaliptanga-bhusabharana-sita-vapu = Vücudu küle bulanmış; Kırmızı renkli olduğu


halde, zinetleri O'nu beyaz gösterir.
152
21. Atrāste lākinī sā sakalaśubhakarī vedabāhūjjvalāṅgī

śyāmā pītāmbarādyair canlıhaviracanālaṁkṛta mattacittā

Dhyātvaitannābhipadmaṁ parabhavati nitarāṁ saṁhṛtau pālane vā

vāṇī tasyānanābje nivasati satataṁ jñānasaṁdohalakşmiḥ.

Burada her şeyin velinimeti Lakini yaşıyor. Dört kollu, parlak vücutlu, esmer (tenli), sarı
giysiler giymiş ve çeşitli süslerle süslenmiş ve ambrosia içmekle yüceltilmiş. Bu Göbek
Nilüferi üzerinde meditasyon yaparak (dünyayı) yok etme ve yaratma gücü elde
edilir. Vani , tüm bilgi zenginliğiyle O'nun yüzünün nilüferinde yaşar.

Vani   = Sarasvati, Devi veya konuşma tanrıçası.

lakini = lakini şu şekilde meditasyon yapılır. Mükemmel tapanın mavi renkli, üç yüzü ve her


yüzünde üç gözü olan, sert görünüşlü ve dişleri çıkıntılı I olan Devi Lakini üzerine
meditasyon yapmasına izin verin. Sağ elinde şimşeği ve Sakti'yi (Vahini'nin silahı) tutar.
(Ateş) ve solda Korkuyu gidermek ve nimetler vermek için hareketler (mudra) yapar.O, on
yapraklı Lotus'un göbek perikarpındadır.Ete düşkündür (Mamasi) ve Göğsü kanla kırmızıdır
ve ağzından damlayan yağ.

Göbek nilüferine mücevherler şehri Mani-pura denir çünkü o bir mücevher gibi parlaktır.

canlıhaviracanālaṁkṛta = Çeşitli süslemelerle süslenmiş. Tüm süs eşyaları (inciler ve


değerli taşlar) çeşitli ve güzel tasarımlarda düzenlenmiştir.

19 ila 21. Ayetlerin Özeti.

Nabhi Padma - Göbek Nilüferi - yağmur bulutu rengindedir ve üzerlerinde şu harflerin


bulunduğu on parlak mavi taç yaprağı vardır: Ḍ a, Ḍ ha, Na, Ta, Tha, Da, Dha, Na, Pa,
Phaher birinin üzerinde Bindu ile. Üç tarafında Svastika işaretleri bulunan üçgen şeklindeki
kırmızı Ateş bölgesi, içinde dört kollu Ateş Bija'sının bulunduğu perikarpta, kırmızı renkli
153
Ram, bir koçun üzerinde oturuyor, Hsi ellerinde Vajra'yı tutuyor ( şimşek) ve Sakti silahı ve
Vara ve Abhaya'nın işaretlerini yapar. Vahni-Bija'nın kucağında bir boğanın üzerinde oturan
kırmızı renkli Rudra, küle bulanmış ve yaşlı görünmektedir. Sakti Lakini perikarpta kırmızı
bir nilüfer üzerinde oturuyor. Mavi, dört kollu, üç yüzlü, her yüzünde üçer gözle, iki elinde
Vajra ve Sakti silahlarını tutar ve diğer iki eliyle abhaya ve Vara mudralar yapar. Çıkıntılı
dişleriyle vahşidir, et ve kanla karıştırılmış pilav ve dhal yemeyi sever. Üçüncü bölüm
burada bitiyor.

ANAHATA
 
Serpen10.jpg

154
155
 

   

22. Tasyordhve hṛdi paṅkajaṁ sulalitaṁ bandhūkakantyujjvalaṁ

    kādyair dvādaśavarṇa kairupahitaṁ sīndūrarāganvitaiḥ

    Nāṁnāṇāhatasamjñaka ṁ surataruṁ vācchātiriktapradaṁ

    vāyormaṇdala matra dhūmasadṛśaṁ şatkoṇaśobhānvitaṁ

Bunun üzerinde, kalpte, Bandhuka çiçeğinin parlak rengindeki büyüleyici Lotus vardır ve


içine vermilyon rengi Ka ile başlayan on iki harf yerleştirilmiştir. Anahata adıyla bilinir
ve (yalvaranın) arzusundan fazlasını veren göksel dilek ağacı gibidir. Güzel ve altı köşeli ,
duman rengine benzeyen Vayu Bölgesi burada. www.bhagavadgitausa.com/Sat-Chakra-
Nirupana-Kundalini Chakras.htm

büyüleyici Lotus: 22 ila 27. Ayetler, kalpte meditasyon yapılan Anahata Lotus Çakrasını
anlatır . Yaprakların üzerinde Ka'dan Tha'ya 12 harf vardır: Ka, Kha , Ga, Gha, Ña, Ca, Cha,
Ja, Jha, Na, Ṭa, Ṭha . dilek ağacı = Kalpa-taru, tanrıların başı Indra'nın bahçesindeki
(cennetteki) bir dilek ağacıdır. Dilenen her şeyi ve Moksa'yı (özgürlük) verir. altı köşe = altı
köşeli iç içe geçmiş üçgenlere bakın (Sat-kona).

  hṛdi paṅkajaṁ = Kalp Nilüferi. dvādaśavarṇa = 20 harf. Nāṁnāṇāhata-


samjñaka ṁ : Anahata adı biliniyor. Munis, Heart Lotus'ta sabdabrahman'ın sesini
duydukları için Lotus'a Anahata adını verdiler; Unstruck Sound'dur, yani ses iki çınlayan
nesne tarafından üretilmez. vāyormaṇdalaṁ = Vayu Mandalam veya Hava Bölgesi.

156
23. Tanmadhye pavanākşaraṁ ca madhuraṁ dhūmāvalīdhūsaraṁ

dhyayetpāṇicatuştayena lasitaṁ kṛşnādhirūḍhaṁ paraṁ

Tanmadhye karuṇānidnamamalaṁ haṁsābhamiśabhidhaṁ

pāṇibhyāmabhayaṁ varaṁ ca vidadhallokatrayāṇāmapi

Bir duman kütlesi kadar gri, dört kollu ve siyah bir antilopun üzerine oturmuş tatlı ve
mükemmel Pavana Bija üzerinde meditasyon yapın . Ve onun içinde de , Güneş gibi
nurlu , iki eli üç âlemin nimetlerini veren ve korkularını gideren hareketler yapan, Rahmet
Yurdunu, Paslanmaz Rabb'i (meditasyon yapın). sunum: Veeraswamy Krishnaraj

Purnananda Svami, VAyu Bija'nın Anahata Çakrada olduğunu söylüyor . Pavana Bija =


Yam'ın Bija'sı, bir duman kütlesi kadar gri. Merhamet Evi = Sankara, bunun bir Merhamet
Okyanusu olduğunu düşünür (Kripa Sagar veya KarunAvAridhi). Güneş= Güneş Hamsa'dır
ve Yüce'nin de adıdır. Ham hareket demektir. Sürekli hareket (SAyana) olduğu için
Aditya'dır (güneş). Hamsa ayrıca AntarAtmA'dır (İç Atman veya Ruh, Paramatman). Hamsa
her nefesin Mantrasıdır. Bu zikirsiz Mantra, nefesin içeri ve dışarı gidişini, içeri giren ince
'sah' sesini ve dışarı çıkan ince 'ham' sesini kaplar. (Sa = Siva, Vishnu, Lakshmi veya Gauri
[Parvati veya Sakti]; Ham = Ben; yani = Parvati.} Kişi bu ince sesli Mantra'yı söylerken,
'sah-ham'ın bir türevi olan 'soham', 'Hamsa ' tersten var olur. Sa (Sah) Sakti'dir ve Ha
Siva'dır. Soham, Hamsa ve AUM (Pranava) eşgüçlüdür. Woodroffe'ye göre Hamsah erkek
ve dişinin birliğidir ve evren Hamsah'tır. Tirumular diyor ki AUM, üç harfli bir kelime
olmasına rağmen, tek harfli Mantra'dır.Soham, normal nefes almanın tonlanmamış
sesidir. 'Ben O'yum' anlamına gelir. RamaKrishna Parma-Hamsa'da olduğu gibi 'Kuğu'
anlamına gelen Hamsa, münzevi --Hamsan anlamına gelir. Hava soluyan tüm canlılar dahil
hepimiz bir ömür farkında olmadan bu "Soham" mantrasını okuruz. Bu zikirsiz Mantra'ya
(Ajapa Japa) Ajapa Gayatri denir. Bu ilahisiz Soham'ı içeri ve dışarı solurken, bireysel
benliğinizi Yüce Varlığın Büyük Benliği ile özdeşleştiriyorsunuz. Aldığınız her nefes (ve
157
Mantra) bedeninizin tüm evrenini kaplar. Bu yaşam veren güç veya Mantra, temel olarak
Büyük Benliğe sahiptir. Bu ilahisiz Soham'ı içeri ve dışarı solurken, bireysel benliğinizi
Yüce Varlığın Büyük Benliği ile özdeşleştiriyorsunuz. Aldığınız her nefes (ve Mantra)
bedeninizin tüm evrenini kaplar. Bu yaşam veren güç veya Mantra, temel olarak Büyük
Benliğe sahiptir. Bu ilahisiz Soham'ı içeri ve dışarı solurken, bireysel benliğinizi Yüce
Varlığın Büyük Benliği ile özdeşleştiriyorsunuz. Aldığınız her nefes (ve Mantra) bedeninizin
tüm evrenini kaplar. Bu yaşam veren güç veya Mantra, temel olarak Büyük Benliğe
sahiptir. iki el = Bija'nın elleri ve ayakları vardır.

Ayet Açıklaması: pavanākşaraṁ = Pavana (Hava) harfi. Bu Bija Yam. madhuraṁ = tatlı


ve mükemmel. dhūmāvalīdhūsaraṁ  = Dhuma dumandır. Bir duman kütlesi kadar gri.

Filozofluğuyla tanınan siyah antilop, Ankusa'sını (üvendire) taşıyan Vayu'nun (Hava)


Vahana'sıdır (taşıyıcısı), Varuna'nın PAsa'sını (ilmik) taşıdığı gibi. Isa (Siva), Vayu Bija'da.

24. Atrāste khalu kākinī navataḍitpītā triṇetrā śubh ā

sarvālaṁkaraṇānvitā hītakari saṁyagjnānāṁ mudā

hastaiḥ pāśakapālaśobhanavarān saṁbibhrati cābhyaṁ

mattā pūrṇasudhārasārsārdrahṛdayā kaṅkālamālādhar ā

Burada, yeni şimşek gibi sarı renkli , neşeli ve uğurlu olan Kakini yaşıyor; üç gözlü ve
hepsinin hayırsever. Her türlü süsü takar ve dört elinde ilmik ve kafatası taşır ve kutsama
işareti ve korkuyu gideren işaret yapar. Nektar içerek kalbi yumuşar.

Pandit Purnananda Svami, Anahata Çakra'da Sakti Kakini olduğunu


söylüyor. mattā = coşkulu. Kakini heyecanlı . pūrṇasudhārasārasārdrahṛdayā =

158
Tamamen Saf nektar onun kalbini yumuşatır. Nektar Sahasrara Çakradan akar. Siyah bir
antilop derisi giyiyor.

Elinde bir ilmik (PAsa), trident (SUla), kafatası (KapAl), Davul (Damaru) tutan Yağda olan
Kakini üzerinde meditasyon yapın. Eğilerek poz veren, sarı tenli, Dadhy-anna (lor ve pirinç)
yemeyi, VAruni (Pirinç şarabı) içmeyi sever. Yedi Sakti veya Yogini'nin her biri Dhatus'tan
(katman, tabaka, kurucu kısım, bileşen) birinde bir meskene sahiptir: chyle, kan, et, yağ,
kemik, kemik iliği, bazen 10'u verilen meni, yukarıdaki 7 ve saç , cilt , sinirler (tendon).

25. Etannīrajakarṇikāntaralasacchatis trikoṇābhidha

vidyutkotisamānakomalavapuḥ sāste tadantargataḥ

Baṇākhyaḥ śivalinṅgako ve pi kanakākārāṅgarāgojjvalo

maulau sūkşma-vibheda-yuṅ maṇi riva prollāsalakşmyālayaḥ

Hassas bedeni on milyon şimşek çakması gibi olan Sakti, bu Lotus'un perikarpında bir üçgen
(Trikona) şeklindedir. Üçgenin içinde Bana adıyla bilinen Siva-Linga vardır. Bu Linga
parıldayan altın gibidir ve kafasında bir mücevherdeki kadar küçük bir delik vardır. O,
Laksmi'nin görkemli meskenidir.

Pandit Purnananda Svami, Anahata Lotus'un perikarpındaki üçgeni (Trikona)


anlatır. trikoṇābhidha = Üçgen şeklinde. Sakti, tepe noktası aşağı olan bir aşağı üçgen
olarak görünür. Aşağı Üçgen, Vayu-Bija'nın altında ters bir üçgen gibi görünen kadın arması
veya Yoni'nin simgesidir. Üçgenin içinde BAna-Linga vardır. maulau sūkşma-vibheda-
yuṅ maṇiḥ = kafasında bir mücevherdeki gibi çok küçük bir delik var. vibheda
= delici.  sukşma = dakika. maṇiḥ = mücevher.  Bā na-Linga'nın tanımı budur . Delik,
Linga'nın başındaki yarım ayın içindeki Bindu'daki küçük boşluktur. Bindu, Siva-Linga'nın

159
başındadır. prollāsalakşmyālayaḥ = Lakshmi'nin göz alıcı meskeni. Alaya = tapınak,
mesken,

26. Dhyayedyo hṛdi paṅkajaṁ surataruṁ śarvasya pīthālayaṁ

devasy ānila-hīna-dīpa-kalikā-haṁsena saṁ-śobhitaṁ

bhānormaṇdala-maṇditāntara-lasat kiñjalka-śobhādharaṁ

vācāmīśvara īśavar o ऽ pi jagatāṁ rakşavināśe kşamaḥ

Bu Kalp Nilüferi üzerinde meditasyon yapan kişi, Konuşmanın Efendisi (gibi) olur ve (gibi)
Isvara dünyaları koruyup yok edebilir. Bu Nilüfer göksel dilek ağacı, Sarva'nın meskeni
ve koltuğu gibidir . Rüzgârsız bir yerde bir lambanın sürekli azalan alevine
benzeyen Hamsa ile güzelleştirilir . Güneş bölgesi tarafından aydınlatılan perikarpını
çevreleyen ve süsleyen iplikler büyüleyicidir.   Sarva = Maha-Deva = Siva. Hamsa =
Burada Jivatma'nın kısaltmasıdır.

Pandit Purnananda Svami, Kalp Nilüferi üzerine meditasyon yaparak kazanılan iyilikten
bahsediyor. Dhyayedyo hṛdi paṅkajaṁ surataruṁ śarvasya pīthālayaṁ  = Bu Kalp
Nilüferi üzerine meditasyon yapan Kişi (gibi) Konuşmanın Efendisi olur ve (gibi) Isvara
dünyaları koruyup yok edebilir. anila-hīna-dīpa-kalikā-haṁsena saṁ-śobhitaṁ = Hamsa
(Jivatma) ıssız bir yerdeki lambanın sabit alevi gibidir ve bu Lotus'un güzelliğini
artırır. Surya Mandala, Anahata Lotus'un perikarpındadır. bhānormaṇdala-maṇditāntara-
lasat kiñjalka-śobhādharaṁ = Perikarpını çevreleyen ve süsleyen, güneş bölgesi
tarafından aydınlatılan lifler, çekicilik. Güneş ışınlarıyla renklenen perikarpı çevreleyen
lifler güzellik ve çekicilik verir. Perikarpın etrafındaki Anahata Lotus lifleri, güneş ışınları
tarafından bu şekilde renklendirilen yegane liflerdir ve diğer nilüferlerin diğer liflerine
Güneş ışınları bu kadar dokunmaz. BhAnu Mandala = Güneş Mandala. Vayu bölgesi tüm
160
perikarpı kaplar. Üstünde Surya veya güneş bölgesi var. Üstlerinde Vayu-Bija ve Trikona
vb. Vardır. Kişi tüm bunlar üzerinde meditasyon yapmalıdır. Mam, on KalAs'ı ile Ateş
bölgesinde zihinsel tapınmanın Mantrasıdır. Kala = basamak, kısım, kısım. Vahini (Ateş),
Arka (Güneş) ve Chandr (Ay) bölgeleri üst üste yerleştirilmiştir. īśavar =
Yaratıcı.  rakşavināśe kşamaḥ= Dünyayı aynı derecede hem koruyabilir hem de yok
edebilir. Evreni yaratabilir, sürdürebilir ve yok edebilir.

27. Yogīśo bhavati priyātpriyatamaḥ kāntākulasyā niśaṁ

jñānīśo ऽ pi kṛti jitendriyagaṇo dhyānāvadhānakşamaḥ

Gadyaiḥ padyapadādibhiśca satataṁ kavyāmbhudhārāvaho

lakşmiraṅgaṇadaivataḥ parapure śaktaḥ praveştuṁ kşaṇāt .

Yogiler arasında en başta gelir, kadınlar için her zaman en sevgilisinden daha değerlidir, O
üstün derecede bilgedir ve asil eylemlerle doludur. Duyuları tamamen kontrol
altındadır. Yoğun konsantrasyonundaki zihni, Braham'ın düşüncelerine dalmış
durumda. İlham edilmiş konuşması (berrak) bir su gibi akar. O, Laksmi'nin sevgilisi olan ve
istediği zaman başka birinin vücuduna girebilen Devata gibidir. Laksmi = Lakshmi, Devata
ailesidir, yani o her zaman müreffehtir.

priyātpriyatamaḥ kāntākulasya = kadınlar için en sevgiliden daha değerli (çünkü o onları


memnun etmede beceriklidir). Sankara, kocalarından daha değerli olduğunu
söylüyor. jitendriya-gaṇḥ = Duyuları tamamen kontrol altında. dhyānāvadhāna-kşamaḥ =
Yoğun konsantrasyonundaki zihni, Braham'ın düşünceleriyle meşgul. Dhyana
meditasyondur --Brahma-Cintana ve AvadhAna zihnin sabit ve yoğun konsantrasyonu
anlamına gelir. Yogi her ikisine de muktedirdir. kavyāmbhu-dhārā-vaha = İlhamlı
161
konuşması (berrak) bir su gibi akar. lakşm ī -raṅgaṇa-daivataḥ= O, Laksmi'nin sevgilisi
olan Devata gibidir. Slakshmi, Vishnu'nun eşidir. Rangana iyi şanstır. Bu dünyanın en güzel
zevklerini tattıktan sonra, sonunda Kurtuluş meskenine gider. parapure = başkasının
bedeni. İstediği zaman başka birinin vücuduna girebilir. Kendini görünmez kılmak, bir
düşmanın kalesine girmek ve gökyüzünde uçmak için güç kazanır.

Anahata Çakra ile ilgili 22 ila 27. Ayetlerin Özeti.

Bhaduka Çiçeği rengindeki Kalp Nilüferinin 12 yaprağında Ka'dan Tha'ya ve üzerlerinde


Bindu bulunan kırmızı harfler vardır. Dumanlı renkli altıgen Vayu Mandala
perikarpındadır; yukarısında, içinde on milyon şimşek çakması gibi parlayan Üçgen ile
Surya Mandala var. Yukarıda siyah bir antilop üzerinde oturan, dört silahlı ve bir üvendire
(Ankusa) taşıyan dumanlı tonda Vayu-Bija var. Vayu-Bija'nın kucağında, Hamsa gibi nimet
vermek ve korkuyu dağıtmak için iki kolunu uzatan üç gözlü İsa yaşıyor. Anahata
Nilüferinin perikarpında, içinde altın tonlu dört kollu Sakti Kakini'nin, sarı giysinin, birçok
mücevherin ve PAsa (ilmik), KapAla (kafatası) taşıyan ve Vara (nimetler) yapan kemik
çelenklerinin bulunduğu başka bir kırmızı nilüfer vardır. Abhaya (korkma) işaretleri. Kalbi
nektar tarafından yumuşatılır. Alnında hilal ve Bindu bulunan Bana-Linga şeklindeki altın
renkli Siva, üçgenin ortasında duruyor. Bir arzu dalgasıyla neşelenir. Onun altındaki Hamsa
Jivatma, bir lambanın sürekli azalan alevi gibidir. Perikarpın altında, başı yukarı dönük 8
yapraklı kırmızı bir nilüfer vardır ve Kalpa ağacını, üzerinde tente bulunan mücevherli
sunağı, bayrakları ve benzerlerini içerir ve zihinsel ibadet yeridir.

VISUDDHA
 
Yılan1.jpg

162
 

163
 
 

164
28. Viśuddhākhyaṁ kaṇṭhe sarasijamamalaṁ dhūmadhūmrāvabhāsaṁ

svaraiḥ sarvaiḥ śoṇair dalaparilasitai r dīpitaṁ dīptabuddheḥ

Samāste pūrneneduprathitatamanabhomaṇḍalaṁ vṛttarūpaṁ

himacchayanāgopari lasitatanoh suklavarnambarasya

29. Bhujaiḥ pāśābhītyaṅkuśavaralasitaiḥ śobhitāṅgasya tasya

manoraṅke nityaṁ nivasati girijābhinnadeho himābhaḥ

Triṇetraḥ pañcāsyo lalitadaśabhujo vyāghracaramāmbaraḍhyaḥ

sadāpūrvo devaḥ siva iti ca samākhyānasiddhaḥ prasiddhaḥ

Boğazda, saf ve dumanlı mor bir ton olan Visuddha adı verilen Lotus vardır. Kıpkırmızı bir
tondaki (on altı) taç yapraklarındaki (on altı) parlayan ünlülerin tümü, zihni (Buddhi)
aydınlanmış olanlar için açıkça görülebilir. Bu nilüferin perikarpında, yuvarlak şekilli ve
dolunay gibi beyaz olan Ethereal Bölge vardır . Kar gibi beyaz bir filin üzerinde beyaz

165
renkli Ambhara'lı Bija oturuyor . www.bhagavadgitausa.com/Sat-Chakra-Nirupana-
Kundalini Chakras.htm

Dört kolundan ikisi ilmik ve üvendireyi tutar ve diğer ikisi nimet verme ve korkuyu


dağıtma jestleri yapar. Bunlar O'nun güzelliğine katkıda bulunur. Kucağında her zaman
büyük kar beyazı Deva yaşar, üç gözlü, beş yüzlü, on güzel kollu ve kaplan postuna
bürünmüş . Bedeni Girija'nınkiyle birleşmiştir ve O, Sada-Siva adının ifade ettiği şeyle
bilinir .

Dolunay: Mandala'sı bir daire (Vrrta-rupa) olan Eter, Visuddha Lotus Çakra'nın


elementidir. Bija = Ham, Visuddha'nın Bija'sıdır. Ambhara = Ruhani bölge. giyecek
anlamına da gelir. Beyaz giysili Bija formunda beyaz olan Ambhara, kar renginde bir filin
üzerinde oturuyor. Kucağı: Ham (Nabho-Bija) . Girija = Giri dağdır. Dağ doğumlu
Devi. Dağ Kralı Himavat'ın (Himalaya Dağları) kızı. Bu, Siva-Sakti'den
Androgynous'u ifade eder. Sada-Siva = Her Şeye Kadir Olan.

28'den 31'e kadar olan dört ayet, Visuddha Lotus Çakrayı tanımlar. Hamsa (Jiva) saflığa
ulaşır, bu nedenle bu nilüfer Visuddha (saf), Ethereal, Great ve Excellent olarak
adlandırılır. Boğaz bölgesindeki Visuddha'ya Visuddha denir: Tejo-maya (Ateş tarafından
saflaştırılmış ve özü Tejas'tır) olduğu için saf (amala = safsızlık olmadan) ve dolayısıyla
kirlilik içermez. svaraiḥ sarvaiḥ = A-KARa (A)'dan başlayarak Visarga ile biten tüm
ünlüler, toplam 16 adet. dala-parilasitaiḥ = yaprakları üzerinde parlayan, 16 adet ve
üzerlerinde Bindu ile kırmızı renkli. İplikleri kırmızıdır ve Vyoma-Mandala ile
süslenmiştir. Vyoma = Eter. Mandala = bölge veya daire. dipitam= Belirgin bir şekilde
görünür. Harfler aydınlanmış akıl için olduğu gibi aydınlatılır (Dī pta -
Buddhi). dī ptabuddheh = Aklı ( Buddhi = Akıl) aydınlanan. Akıl, sürekli Yoga
uygulamasının bir sonucu olarak dünyevi uğraşların safsızlıklarından
kurtulmuştur. pūrnenedu-prathita-tama-nabhomaṇḍalaṁ vṛtta-rūpaṁ  = Ruhani Bölge,
yuvarlak şekilli ve dolunay gibi beyaz. purnenedu = Dolunay. nabhomaṇḍalaṁ  = Ruhani
Bölge.   vṛtta-rūpaṁ  = Dairesel şekil. Çeşitli metinler Ethereal bölgeye farklı renkler
atamıştır: beyaz, dumanlı. hima-cchayanāgopari lasita-tanu = Kar gibi bembeyaz bir filin
üzerine oturmuş. Nāga bu bağlamda bir yılan değil, bir fildir.

166
Bhujaih pasa bhity ankusa - vara -lasitaih sobhitangasya (Bhujaiḥ pāśābhītyaṅkuśa-vara-
lasitaiḥ śobhitāṅgasya) = Dört kolundan ikisi ilmik ve üvendiriyi tutar ve diğer ikisi nimet
verme ve korkuyu dağıtma jestleri yapar . Bunlar O'nun güzelliğine katkıda bulunur. tasya
manoh = Mantrası = Ambara'nın Bija'sı veya Eter = Ham. Bija (kök) bir şeyin özünde o
şeydir. tasya manor anke = Bijasının kucağında. Ham, Visuddha Lotus'un perikarpındaki
Eter'in Bija'sıdır ve biz onun üzerinde meditasyon yapacağız. girijabhinna-
deha ( girijābhinna-deha)    = vücudu Girija'nınkiyle birleşmiş veya ondan ayrılamaz olan
kar beyazı Deva. Bu, Siva-Sakti bedeninin androjen olduğu , solda altın rengi (Sakti) ve
sağda kar beyazı (Siva) olduğu anlamına gelir. O, beyaz giysili Sadasiva, Nabho-Bija'nın
kucağında oturuyor. Nirvana Tantra şöyle der: Yantra'nın (AmA KalA) içinde, üzerinde
Ebedi Gauri'nin (yarım aslan üzerinde Sakti) ve sağında Sada-Siva (yarı boğa üzerinde)
oturduğu Yarı Boğa ve yarı Aslan (Simhasana) vardır. . Sadasiva'nın beş yüzü vardır, her
yüzünde üçer göz vardır, vücudu küle bulanmıştır, gümüş bir dağa benzer ve süs olarak
167
kaplan derisi ve yılan çelengi giyer. Siva'nın bedeninin yarısı olan Ebedi Gauri (SadA-
Gauri), Evrenin Anasıdır. lalita-dasa-bhuja ( lalita-daśa-bhuja)  = güzel on
kollu. Aşağıdaki silahları, donanımları taşıyan ve nimetler sunan on kollu Deva olarak O'nun
üzerinde meditasyon yapın. On güzel kol aşağıdakileri taşır.

Sula tanka Krpana Vajra Dahana Nagendra Ganta Ankusa Paşa Abhitikara

Savaş korkmam
trident Kılıç Yıldırım Ateş Yılan Kral Zil iyi ilmik
baltası a işareti

30. Sudhāsindhoḥ suddha nivasati kamale sākinī pītavastrā

śaram cāpaṁ pāśam sṛṇimapi Dadhatí hastapadmaīścaturbhíḥ

sudh|mśoḥ saṁpūrṇaṁ śaśaparirahitaṁ maṇdalaṁ karṇikāyā ṁ

mahāmokşadvāraṁ śriyambhimataśīlasya śuddhendriyasya .

Bu Nilüferde yaşayan Sakti Sakini, Nektar Okyanusundan daha saftır. Giysileri sarıdır ve


dört nilüfer elinde yayı, oku, ilmiği ve üvendirayı taşır. Ay'ın tavşan izi olmayan tüm
bölgesi bu Lotus'un perikarpındadır. Bu (bölge), Yoga'nın zenginliğini arzulayan ve duyuları
saf ve kontrollü olanlar için büyük Özgürlüğün kapısıdır. tavşan = Ay'da tavşan, Ay'da leke,
Ay'da adam.

Swami Purnananda, Sakini'nin Visuddha Lotus Çakra'nın perikarpında kaldığını söylüyor.

Sudhasindhoh suddha ( Sudhāsindhoḥ suddha) = Nektar okyanusundan daha


saf. Sudhasindhu, Sankara'ya göre Chandra veya Ay'dır. Aydaki nektardan daha saf ve daha
beyazdır. Kendisi ışık formunda olan Sakini (Jyotih-svarupa) beyazdır ve ısısızdır. Sahini
üzerine meditasyon şu şekildedir: "Mükemmel Sadhaka'nın Boğaz Nilüferindeki Devi Sakini
üzerine meditasyon yapmasına izin verin. başparmak ve uçlara serçe parmak dokunuşları)
168
Pasus'u (inisiye edilmemiş insanları) kızdırır ve meskeni kemiktedir (O, Asthi-Dhatu'nun
Devata'sıdır. Sütlü yiyeceklere düşkündür ve nektarla sarhoş olur ve sevinir) Devi (Sakti
Sakini), perikarp içindeki Ay Bölgesi'dir.  kamale = bu Lotus'ta. Visuddha Çakra'nın
perikarpındaki.sasa-pari-rahita = Bu perikarp, Ay'ın lekesiz bölgesidir, tavşan izi
yoktur. maha-moksa-dvaram ( mahā-mokşa-dvāraṁ ) = Büyük cennet kapısı. Büyük
kurtuluşa açılan kapı-- diğer uygulamaların yanı sıra duyularını arındırmış ve fethetmiş
olanlar için Nirvana Mukti (bu Mandala'nın övgüsüyle); Yoga yolunda bu konuda
meditasyon yaparak Kurtuluşa (mukti) ulaşırlar. sriyambhimata-silasya ( śriyambhimata-
śīlasya) = Yoga zenginliğini arzulayan. Sri zenginliktir (Yoga'nın). Bu doğa, özgürlüğe
açılan kapıdır. s uddhendriya ( śuddhendriya)= Suddha + Indriya = Saf +
Duyular. Duyuları saf ve kontrollü olan. sunum: Veeraswamy Krishnaraj

Nabho-Mandala Lotusunun perikarpında: ikincisinin içinde, içinde Nabho-Bija (Ham)


bulunan Chandra-mandala olan bir üçgen vardır. Perikarp içindeki üçgendeki dolunayı
düşünün; filin üzerine oturmuş, giysisi süre olan karlı Akasa'yı düşünün. Giysileri beyaz
olan Deva Sada-Siva var - Akasa'yı nitelendiriyor.

    

31. Iha sthāne cittam niravadhi vinidhāy ātmasampūrṇayogaḥ

    kavirvāgamī jñānī sa bhavati nitarāṁ sādakaḥ śāntacetā ḥ

    Tríkālānāṁ darś ī sakalahitakaro rogaśokapramuktaś -

    ciramjīvī jīvī niravadhivipadāṁ dhvaṁsahaṁsaprakāśaḥ.

Atma'nın (Brahman) tam bilgisine ulaşan kişi, zihnini (Citta) sürekli olarak bu Lotus
üzerinde yoğunlaştırarak, güzel konuşan ve bilge olan büyük bir Bilge olur ve kesintisiz bir
iç huzuru yaşar. Üç dönemi görür ve her şeyin hayırsever, hastalık ve kederden uzak, uzun
ömürlü ve Hamsa gibi sonsuz tehlikelerin yok edicisi olur.

169
Svami Purnananda, Visuddha-Chakra üzerinde meditasyon yaparak kazanılan iyilikten
bahseder .

atma-sampurna-yoga (ātma-sampūrṇa-yoga) = Brahman'ın her yeri kapladığı gerçeği


sayesinde Atman'ın (Brahman) tam bilgisine ulaşan kişi. Başka bir anlam Yoga'yı
mükemmelleştiren Kişi'dir. Atma'nın tam bilgisine ulaşan kişi, derinin durgun suları gibi
durur. Böyle bir kişi bir Bilen'dir (Jnani). Herhangi bir talimat olmaksızın tüm Sastralar
konusunda yetkin hale gelir. "Herhangi bir ödül beklemeden merhametli olur; Citta'sı
barışçıldır; Sabit, yumuşak, alçakgönüllü, cesur, bağışlayıcı, kendine hakim, saf ve benzeri
ve açgözlülük, kötülük ve gururdan arınmış." Bhagavad-Gita16.2 & 3. Tri-kala darsi  
( Tri-kāla darśī )= üç dönem-gören. geçmiş, şimdi ve gelecek olmak üzere üç dönemi
görür. Atma'yı (Benliği) ve oradaki tüm bilgi nesnelerini görür. roga-soka-pramuktah
(roga-śoka-pramuktah) = Hastalık-Keder-Kurtulmuş. Mantra'sında Siddhi'ye (Ruhsal
mükemmellik) ulaşarak hastalık ve kederden arınmış. MAyA'dan özgürdür ve bu nedenle
üzüntü duymaz. niravadhi-vipadam-dhvamsa-hamsa-prakasah (niravadhi-vipadāṁ
dhvaṁsa-haṁsa-prakāśaḥ)_ = sonsuz-tehlikeler-yok edici-Hamsa-gösteren,
parlayan. Sonsuz tehlikelerin yok edicisi Hamsa gibi. Sadhaka, Sahasrara'nın perikarpında
ikamet eden Antartma (İç Ruh) olan Hamsa olur, çünkü o tüm bu tür tehlikeleri yok edebilir
ve sonuç olarak Kurtuluş kapısını açabilir. Sankara, Hamsa Güneş'i arar. Hamsa,
Sahasrara'nın altındaki 12 yapraklı Lotus'tur.

Visuddha Çakranın Özeti

Visuddha Çakra boğazın tabanında kırmızı iplikçiklerle ve 16 dumanlı mor tonlu taç yaprağı
ve üzerlerinde Bindu ile taç yaprakları üzerinde 16 kırmızı Ünlü vardır. Dairesel ve beyaz
Nabho-Mandala perikarpın içindedir ve içinde fil monteli beyaz, giysili ve dört kollu Bija
Ham ile Chandra Mandala vardır, dört elinde ilmik ve üvendire tutar ve Vara ve Abhaya
Mudras yapar. Kucağında, boğanın sırtına yerleştirilmiş büyük bir aslan koltuğunda oturan
Sada-Siva var. O , Ardha-narisvara formundadır.; vücudunun yarısı kar beyazı Siva ve
diğer yarısı altın Sakti, beş yüzü, mızrağı tutan on kolu, savaş baltası, kurbanlık kılıcı,
şimşeği, büyük yılanı, çanı, üvendiresi, ilmiği ve Abhaya-mudra yapması. Bir kaplan derisi
giyiyor, vücudunun her yeri kül, boynunda yılanlardan bir çelenk ve alnında aşağı dönük bir
ay rakamı nektarı düşürüyor. Perikarp içinde ve Ay bölgesinde ve kemikler üzerine oturmuş
Sakti Sakini, beyaz renkli, dört kollu, beş yüzlü ve her yüzü üç gözlü, sarı giysili ve elinde
bir yay, bir ok, bir ilmik ve bir ganimet.

170
31. Iha Sthne cittaṁ niravadhi nidhāy āttapavano

yadi kruddho yogī calayati samastaṁ tribhuvanaṁ

Na ca brahmā vişṇur na ca hariharo naiva khamaṇ ī-

stadīyaṁ sāmarthyaṁ śamayatumalaṁ nāpi gaṇapaḥ.

Zihni sürekli olarak bu Lotus'a odaklanmış, nefesi Kumbhaka (nefes tutma) tarafından
kontrol edilen Yogi, gazabı içinde üç dünyayı da hareket ettirebilir. Ne Brahma ne Visnu, ne
Hari-Hara, ne Surya (güneş) ne de Ganapa (Ganesa) gücünü kontrol edemez (O'na
direnemez). gazap   = Bu SturivAda = büyük güçlerinin övgüsü. Eğer öfkelenirse, üç
dünyayı yerinden oynatabilirdi.

Swami Purnannda, Yogi'nin gücünden bahseder.

Ātta-pavana = Kumbhaka tarafından kontrol edilen nefesi (Pranayama'da nefesin tutulması


- nefes kontrolü). harihara = Vishnu ve Siva'nın Yugala --birleşik--
formu. kha mani = gökyüzünün mücevheri = güneş.

5. bölümün sonu.

171
AJNA
Serpen2.jpg

172
    yaprakların üzerindeki
harflerdir. ! Om, Ajna Çakra'nın Bija harfidir.

32. Ājñanāmām bujaṁ tadd himakarasadṛśam dhyānadhāmaprakāśaṁ

hakşābhyāṁ vai kalābhyāṁ parilasitavapur netrapatraṁ suśubhraṁ

Tanmadhye hākinī sā śaśisamadhavalā vaktraşaṭkaṁ Dadhānā

vidyāṁ mudrā ṁ kapālaṁ ḍamarujapavaṭīṁ bibhrtī śuddhacittā.

Ajna adlı Lotus ay gibidir (güzel beyaz). İki yaprağında da beyaz olan ve güzelliğini artıran
Ha ve Ksa harfleri vardır. Dhyana'nın (meditasyon) görkemiyle parlar. İçinde altı yüzü pek
çok ay gibi olan Sakti Hakini var. Birinde bir kitap tutan altı kolu vardır ; diğer ikisi
korkuyu gidermek ve nimetler vermek için kaldırılmıştır ve geri kalanıyla birlikte bir
kafatası, küçük bir davul ve bir tespih tutar. Zihni saftır (Suddha-
Citta). Ajna = Emir. Visuddha Çakra'nın üzerindeki kaşların arasındaki Lotus'un adı . kitap
= Pustaka-Mudra. Vidya'nın veya bilginin bir el hareketi.

Swami Purnananda, 32'den 38'e kadar Ajna Çakra hakkında konuşuyor

32 ila 38. ayetler Ajna Çakrayı tanımlar. Ajnanama ( Ājña-nāmā) = Ajna adı. Ajna adlı


Lotus. Ajna veya Guru'nun Emri, kaşların arasından bu Nilüfer'e iner (GurorAjneti). Boğaz
ve damağa girdikten sonra yukarı doğru gidilerek kaşların arasındaki beyaz ve uğurlu
nilüfere (manaların, aklın yeri) Kundali ile ulaşılır. 2 yaprağının üzerinde Ha ve Ksa
173
vardır. himakara-sadrsam (hima-kara-sadṛśam) = Ay gibi, güzel beyaz. veya ay ışınları
gibi serin. Hima-kara, Ay'dır. Hima havalı demektir; Kara, neden olan demektir. Ay
Ambrosial nektarın yuvasıdır ve soğuk ve güzel beyazdır. dhyana-dhama-prakasam
(dhyāna-dhāma-prakāśaṁ)= Dhyana'nın ihtişamıyla parlıyor. Vücudu, Dhyana Sakti'nin
ihtişamı gibi parlıyor. netrapatraṁ  = iki yaprak. Netra = göz. Ha-ksabhyam kalabhyam-
parilasitavapuh-susubhram = ( Ha-kşābhyāṁ kalābhyāṁ parilasitavapuh su-
śubhraṁ) Yine beyaz olan Ha ve Ksa harfleri. Hakini sa ( hākinī sā) = O, Ajna Çakranın
yerleşik Devata'sı olan Hakini'dir. mudram (mudrā) = nimet vermeyi ve korkuyu
gidermeyi tasvir eden el pozları. vidyam- mudram = bu Bilginin el duruşu anlamına da
gelebilir.  

Beyaz olan, iliklerinize oturan ve ellerinde Damaru, Tesbih, Kafatası, Vidya (kitabın işareti)
ve Mudra'yı (nimet bahşeden ve korkuyu dağıtan el duruşu) tutan Sakti Hakini üzerine
meditasyon yapın. Her birinde üç göz bulunan altı kırmızı yüzü var. Aşağıya bakınız. Beyaz
174
bir nilüferin üzerinde oturuyor ve Turmini ile pişirilen yemekleri seviyor ve ambrosia içerek
mutlu hissediyor.

33. Etatpadmāntarāle nivasati ca manaḥ sūkşmarūpa ṁ prasiddhaṁ

yonau tatkaraṇikāyāmitaśivapadaṁ liṅgacihṇaprakāśaṁ

Vidyunmālāvilāsa ṁ paramakulapadaṁ brahmasūtraprabhodaṁ

vedānāmādibīja ṁ sthiratarahṛdayaścintayettatkrameṇa.

Bu Lotus'un içinde sübtil zihin (Manas) bulunur. Bilindik. Perikarptaki Yoni'nin içinde,


fallik formunda Itara adı verilen Siva vardır. Burada bir şimşek çakması zinciri gibi
parlıyor. En mükemmel Sakti'nin meskeni olan ve parlaklığıyla Brahma-sutra'yı görünür
kılan Vedaların ilk Bija'sı da buradadır. İstikrarlı bir zihne sahip olan Sadhaka, (öngörülen)
sıraya göre bunlar üzerinde meditasyon yapmalıdır. www.bhagavadgitausa.com/Sat-Chakra-
Nirupana-Kundalini Chakras.htm

Swami, Ajna Çakra'daki Zihin olan Manas'tan bahseder. Swami Purnananda, 32'den 38'e
kadar Ajna Çakra hakkında konuşuyor.

Etatpadmantarale nivasati ca manah suksmarupam prasiddham (Etatpadmāntarāle


nivasati ca manaḥ sūkşmarūpa ṁ prasiddhaṁ) = Bu Lotus'un içinde ince zihin (Manas)
yaşar. Manas, duyuların kapsamı dışındadır. Varlığının kanıtı nedir? Evrensel olarak kabul
edilir (prasiddha) ve AnAdi-Purusa'dan gerçekleşmiş şey olarak aktarılır. Manas, Vedaların
İlk Bija'sının üzerindedir . linga-cihna-prakasam (liṅga-cihṇa-prakāśaṁ) = parlayan
Fallik form. Sivalinga, perikarp içindeki Yoni'dedir. Linga formundaki Itara-Siva, Yoni'nin
içindedir. Perikarptaki üçgen içindeki Itara-Sivapada, üç gözlü beyaz ve kristaldir. Vidyun-
mala-vilasam (Vidyun-mālā-vilāsa ṁ)   = Linga, sürekli şimşek çakmalarına
benzer. parama-kula-padam = Mükemmel-Kula-yer. en mükemmel Sakti'nin meskeni
olan. Kula, Üçgen formdaki Sakti'dir. Akula, Sakti değil Siva'dır. Atma, perikarptaki
üçgende Pranava formundadır. Bunun üzerinde, yanan lamba büyüleyici NAda'dır ve Bindu,
175
MakAra'dır (AUM'un M'si). Manas meskeni bunların üzerindedir.  vedanam-adibijam
(vedānāmādibīja ṁ) = Vedaların İlk Bija'sı. Lotus'un perikarpındaki Pranava'nın M'sini
(AUM) ifade eder.  brahma-sutra-prabhodam ( brahma-sūtra-prabhodaṁ)= Brahma-
sutra'yı görünür kılar. Brahma Sutra, Brahma ipliği veya Citrini Nadi'dir. Sutra ipliktir ve
dikişle aynı kökenlidir. Pranava'nın parlaklığı Sutra'yı görünür kılar.

SAdaka bunların hepsi üzerinde meditasyon yapmalıdır: Öngörülen sırayla perikarpta


Hakini, Manas, Itara Linga ve Pranava.

Varlıkların dikey lineerliği aşağıdan yukarıyadır: Perikarpta İlk Hakini , onun üzerindeki


üçgende Itara Linga , O'nun üzerindeki üçgende Pranava , tepede Manas .

34. Dhyānātmā sādhakendro bhavati prapure śighragāmī munindraḥ

sarvajñah sarvadarśī sakalahitakarah sarvaśāstrarthav ettā

Advaitācāravād ī vilasati paramāpūrvasiddhi praśiddho

dīrghāyuḥ so ऽ pi kartā tribhuvanabhavane saṁhṛtau pālane ca.

Atma'sı bu Nilüfer üzerinde bir meditasyondan başka bir şey olmayan mükemmel Sadhaka,
istediği zaman hızla başka birinin bedenine girebilir ve Muniler arasında en mükemmel, her
şeyi bilen ve her şeyi gören olur. Herkesin velinimeti olur ve tüm Sastralarda bilgili
olur. Brahman ile birliğini idrak eder ve mükemmel ve bilinmeyen güçler kazanır. Şöhret
dolu ve uzun ömürlü, her zaman üç dünyanın Yaratıcısı, Yok Edicisi ve Koruyucusu olur.

Swami Purnananda , 32'den 38'e kadar Ajna Nilüferi üzerinde meditasyon yapmanın


faydalarından bahsediyor .

176
munindrah = Munis'in en mükemmeli. Muni kelime anlamı olarak sessiz olan
demektir. Maunam sessizliktir. Sessiz Yogi Muni, meditasyon ve Yoga'da başarılıdır. Muni-
indra = Muni-kral = Muniler arasındaki kral = mükemmel Muni . sarva-sastrarthavetta
(sarva-śāstrarthavettā ) = tüm Sastralarda bilgili. Sastras anlamında usta.Kutsal metinler
ve İlahi Bilgi konusunda yetkin. Advaitacara-vadi ( Advaitācāra-vādī ) = O anlar. Evrenin
ve varlıkların Brahman olduğunu bilir. Evren, Brahman'ın amsa'sı veya parçasıdır. sadece
Brahman'ın Gerçek (Sat) olduğunu, diğer her şeyin gerçek olmadığını (Asat) ve her şeyin
Brahman'ın ışığıyla parladığını bilir. Advaitavadi, bireysel ruhun Yüce Ruh ile özdeşliğini
gerçekleştiren ve bunu başkalarına vaaz eden kişidir. parama-purva-siddhi
(paramāpūrva-siddhi) = mükemmel ve bilinmeyen güçler. prasiddha = mükemmelliğiyle
şöhretle dolu. yani ऽ pi karta tribhuvana-bhavane samhrtau palane ca. (so'pi kartā
tribhuvana-bhavane saṁhṛtau pālane ca.)= Üç dünyanın Yaratıcısı, Yok Edicisi ve
Koruyucusu olur. Bu Praśaṁsā-Vāda = Övgü-ifadesi = Övgü'dür. Sadakha, bedeninin
çözülmesi üzerine Yüce'ye emilir ve böylece Yaratılışın, Korumanın ve Yıkımın kaynağı
olur. (Genel olarak kabul edilen görüş, bireysel ruhun kelimenin tam anlamıyla Siva veya
Vaikuntam'daki Vishnu veya Ana Tanrıça ile birleşmediğidir. Hepsi ayrı kimliklerini
korur.Sayujya, bir yakınlık ve birlik durumu, bireysel bir ruhun Vaikuntam'da veya diğer
cennetlerde ulaşabileceği en yüksek durumdur. Fiziksel bir birlik değildir. Ruhsaldır ama
yine de bir füzyon değildir. Bir aile toplantısı gibidir; hepiniz bir yerdesiniz ama yine de
ayrısınız; patrik veya anaerkil, yığının tepesindedir. Dolayısıyla yaratma, sürdürme ve yok
etme yeteneği, Yüce Varlığın münhasır alanı, ayrıcalığı ve gücüdür.)

35. Tadantaścakre ऽ sminnivasati satataṁ śuddhabuddhyantarātmā

Pradīpābhajyoti ḥ praṇavaviracanārūpavarnaprākaśah

Tadūrdve candrārdha s tadupari vilasadbindurupī makāra

177
s tadūrdhve nādo ऽ veya baladhavalasudhādhārasaṁtanahāsī.

Bu Cakra'daki üçgenin içinde her zaman Pranava'yı oluşturan harflerin birleşimi


bulunur. Saf zihin (Buddhi) olarak içsel Atma'dır ve parlaklığında bir alevi andırır. Üstünde
yarım (hilal) ay ve bunun üzerinde yine Bindu şeklinde parlayan Ma-kara var. Bunun
üzerinde, beyazlığı Balarama'nınkine eşit olan ve Ay'ın ışınlarını yayan Nada vardır.

Swami Purnananda, 32'den 38'e kadar Ajna Çakra hakkında konuşuyor.

harfler = Yani, a ve u, Samdhi tarafından 0 olur ve anusvara (m) ile Pranava veya


mantra Om'u oluşturur.

Ma-kara = Candra- bindu'daki Bindu formundaki M harfi . . sunum: Veeraswamy Krishnaraj

Balarama = Samkara bunu Jala-dhavala vb. olarak okur ve "su gibi beyaz" ile açıklar. Son
kısım "gülen beyazlık Ay'ınkine eşittir" anlamına da gelebilir.

Yazar, Pranava'nın Ajna-Cakra'daki varlığından bahsetmek istiyor ve bu Çakra'da ve daha


önce bahsedilen üçgende, Sandhi kurallarına göre A ve U harflerinin kombinasyonunun her
zaman yaşadığını söylüyor. on üçüncü sesli harfi O yapın. Bu harf kombinasyonu Suddha-
buddhyantaratma-ie'dir, saf zeka (Buddhi) olarak tezahür eden en içteki Ruh'tur. On üçüncü
sesli harfin (O) bu olup olmadığı sorulabilir. Bunu önlemek için yazar, "Üstünde yarım Ay
var, vb." Diyerek onu nitelendiriyor. Yarım Ay (Nada) ve Bindu'nun O'ya eklenmesiyle
Pranava oluşur.
Daha sonra niteliklerini verir:
Pradipabhajyotih ( Pradīpābhajyoti ḥ ) = "Parlaklığında bir alevi andırıyor? Ama bu on
üçüncü sesli harf nasıl kendi başına Suddha-buddhyantaratma olabilir? Bu nedenle diyor ki:
Tadurdve candrardhah   ( Tadūrdve candrārdha) = "Üstünde hilal var" candrārdha
= yarım ay veya hilal ay
tadupari vilasad-bindu-rupi ma-kara ( tadupari vilasad-bindurupī makāra) " Ve
bunun üzerinde, yine ma-kāra , Bindu şeklinde parlıyor", böylece hilal
ve Bindu'nun yerleştirilmesiyle gösterilir. on üçüncü sesli harfin üzerinde Pranava tamamen
oluşur. Bindu = AnusvAra = AUM tonlandığında arka ses. au 13. sesli harftir ve m, AnusvAra
veya sonraki sestir. AnusvAra, üzerinde veya altında nokta bulunan bir m'dir (örn. ṁ)
Burada gösterilen AUM/Om, noktayı gösterir.
sivagn14.jpg

178
tadūrdhve nādo'sau - " Bunun üstünde Nada var " yani, Pranava'nın yukarısında Avantara
(son veya ikinci) Nada vardır ve bu, Baladeva ve Ay'ın beyazlığına adeta meydan okur ( bala-
dhavala-sudhā-dhāra-saṁthana-hāsī ), Bununla onun son derece beyaz olduğunu, hem
Baladeva'nın hem de Ay ışınlarının beyazlığında mükemmel olduğunu söylemek istiyor
(Visvanatha diyor ki, çok sayıda ay anlamına geliyor).
Bazıları Tadadye nado'sau'yu ( Tadurdhve nado'sau'nun yerine ) okur ve bunu "Bindu-rupi
Ma-kara'nın altında Nada'dır" şeklinde yorumlar. Ama bu yanlış. Metin şöyle der: "Bunun
üzerinde yine Bindu formunda parlayan Ma-kara var" ve onun altında Nada var; bu
durumda, Nada'nın aşağıda olduğunu tekrarlamanın faydası yok.
Ayrıca, bu Nada, Pranava'nın bir parçasını oluşturan ve Pranava'nın üzerinde yer alan
farklılaştırıcı (Bhidyamana) Para-bindu'nun bir parçası olan Nada'nın ötesindedir. özel
Pranava (Visista-Pranava) ve "Neden ikinci bir Nada'nın uygunsuz olduğunu söylüyorsun?"
diye sorulursa, Tadadye nado'sau okuması kabul edilebilir.
179
Ama oku. bu nedenle şu şekilde yorumlanmalıdır: "Bindu-rupi Ma-kara'nın altında
gösterilen bu Nada, Bala-dhavala-sudhadhara-samthana-hasi'dir (v. ante) ve ilk bahsedilen
Nada da bu şekilde tarif edilmiştir. tekrar, "büyükler hiçbir sınırlamaya tabi değildir"
düsturunun otoritesine göre suçsuzdur.

36. Iha sthāne līne susukhasādhane cetasi puraṁ

nirālambām badhvā paramagurusevāsuviditāṁ

Tadabhyāsād yōgī pavanasuhṛdāṁ paśyati kaṇāṅ

tatastanmadhyāntaḥ pravilasítarūpān api sadā.
 

Yogi, Parama-guru'nun hizmetiyle bilgisini edindiği, desteksiz asılı duran evi kapattığında
ve Cetalar tekrarlanan uygulamalarla kesintisiz mutluluğun meskeni olan bu yerde
çözüldüğünde, o zaman içinde görür . ortasında ve üstündeki boşlukta (üçgen) belirgin
şekilde parlayan ateş kıvılcımları.

Swami Purnananda, 32'den 38'e kadar Ajna Çakra hakkında konuşuyor.

YORUM  
Pranava'yı tanımladıktan sonra, şimdi onun (Cetas ile) birliğinden, yani Pranava-
yogadan bahsediyor .

180
Yogi evi (Puram baddhva) kapatmalı -yani, zihnini eyleme vererek, iç evi kapatmalı; veya
başka bir deyişle, Yoni-Mudra'yı   belirtilen şekilde yapmalı ve böylece iç evi etkili bir
şekilde kapatmalıdır. Pur kelimesinin kullanımı, Yoni-Mudra'nın kastedildiğini
gösterir. Sonra, Pranava üzerine tekrar tekrar uygulama (Abhyasa) veya meditasyon yoluyla
Ceta'sı bu yerde (Ajna-Cakra) çözündüğünde (Lina), Pranava'nın bulunduğu üçgenin
yukarısındaki boşlukta ve içinde Ateş kıvılcımları görür .(Pavana-suhrdarm kanan) veya daha
açık bir ifadeyle, Pranava'nın dayandığı üçgenin üzerinde, zihinsel görüşünün önünde ateş
kıvılcımlarına benzeyen ışık kıvılcımları belirir. Yoni-Mudra sayesinde iç benlik (Antah-pUr)
zaptedilir ve maddi duyu bölgesi olan dış dünyadan koparılır. Manas, maddi küreden
tamamen ayrılmadıkça saflaştırılamaz ve sabitlenemez. Bu nedenle zihin (Manas) Yoni-
Mudra tarafından tamamen ayrılmalıdır.
desteksiz = Niralarhba-puri. Niralamba (v. post), hiçbir desteği olmayan, yani zihnin
dünyayla bağlantısının kaldırıldığı ve sonsuzun idrakinin kurulduğu anlamına
gelir. Akasamamsi = eti veya özü Akasa olan (Rajanighantu Sözlüğü.)
Yoni-Mudra :   yani zihnin yollarını kapatır ve onu kendi içinde yoğunlaştırır.
Ateş kıvılcımları = Pavana-suhrd-" Arkadaşı hava olan "= Ateş. Rüzgar estiğinde ateş yayılır.
Manaları dış dünyadan ayıran Yoni-Mudra şöyle tanımlanır: "Sol topuğu anüse, sağ topuğu
sol ayağınıza yerleştirin ve vücudunuz, boynunuz ve başınız düz bir çizgide olacak şekilde dik
oturun. Daha sonra dudaklarınızla karga gagası oluşturacak şekilde 1. havayı içine çekin ve
bununla karnınızı doldurun.Sonra2 baş   parmaklarınızla kulak deliklerinizi, işaret
parmaklarınızla gözlerinizi, orta parmaklarınızla burun deliklerinizi ve diğer elinizle ağzınızı
sıkıca kapatın . havayı3 içinizde tutun ve duyularınızı kontrol ederek Marttra üzerinde
meditasyon yapın, böylelikle Prana ve Manas'ın birliğini (Ekatvam)4 idrak
edersiniz . Bu Yogilerin gözdesi olan Yoga'dır."
Sruti şöyle demiştir: "Hamsa'nın5 etkisi altındaki zihin, farklı konular üzerinde ileri geri
hareket eder; Harnsa'yı dizginleyerek zihin dizginlenir."
 ( puraṁ badhvā ) = " Evi kapatır" .-Bu, Khecari Mudra6 anlamına da gelebilir .' Bu
sonuncusu aynı zamanda zihin kararlılığı da üretir.
Söylendiği gibi, "Bununla Citta Brahman'da ( Kha7 ) dolaştığı gibi ve söylenen sözün sesi de
Eter'de (Kha) dolaştığı için, bu nedenle Khecari Mudra tüm Siddhalar tarafından
onurlandırılır."

181
karga gagası 1 : KAki = karga.  Yani, Kaki-Mudra tarafından Sruti, Vayu bu Mudra tarafından
çekildiğinde ve Kurnbhaka tarafından durdurulduğunda, zihin kararlılığının üretildiğini
söylüyor.  
. Next2 =   Bunlar ve sonraki ayetler Sarada-Tilaka, Ch. XXV, vv. 45, 46. Bu pasajın ilk kısmı
Siddhasana'yı anlatır.
Retain the air3 : Yani, Kumbhaka ile, havayı ciğerlerde tutmak.
Manas4 : 'Yani, Hamsa veya Ajapa-mantra'yı okuyun veya Kumbhaka'da nefes alın.
Hamsa5 = Prana olarak tezahür eden Jivatma.
Khecari Mudra6 = Hatha-Yoga'nın Mudralarından biri. Bkz. Giriş. 
Kha7 = üç anlamı vardır - yani." Eter, Brahman ve kaşlar arasındaki boşluk (Ajna). Hatha-
yogapradipika'nın yorumcusu Brahmananda, bu ayeti yorumlarken son anlamı benimser
(Bölüm III, v, 41 ) ve Hatha-yoga-pradipika'nın 55. ayetini yorumlarken ona Brahman'ın
anlamını verir.
söylenmiş kelime8 = Lafzen, dil.
-------------------------------------------------- -------------------------------------------------- -----------------
Citta , Manas'tan ayrıldığında ve tüm dünyevi şeylere bağlılığından yoksun
olduğunda, Unmani 2 olduğunda Khecara 1'dir .
Söylendiği gibi 3 "Yogi, Unmani ile birleşir; Unmani olmadan Yogi olmaz!" Niralamba,
desteği olmayan, yani zihinlerin dünyayla bağlantısının koptuğu demektir.
" Paramaguru •• parama-guru-sevā-suviditāṁ  ( Parama-gutu-seva-suviditam) .-
Parama'nın hizmetiyle kazandığı bilgi, Yoga uygulamasında mükemmelliğe ulaşması
anlamında mükemmeldir (talimatlarla) ) bir dizi ruhani öğretmen (Guru) boyunca aktarılır
ve kitaptan öğrenmenin sonucu değildir 4
. "Guruya Hizmet Etmek" .- Bu tür bilgiler Guru'dan kişisel hizmetlerle (Seva) memnun
edilerek elde edilir. Bakınız." O, Guru'nun talimatlarıyla elde edilebilir, on milyon Sastra ile
değil."

" Kesintisiz mutluluk meskeni"  su-sukha-sādhane ( Su-sukha-sadhana -ei,e. burası,


kişinin hiçbir şeyin kesintiye uğratamayacağı mutluluğun tadını çıkardığı yerdir. Bu kelime
yeri nitelendirir ( Iha-sthane-ei.e., Ajna-Çakra.)

182
"Ateş kıvılcımları belirgin şekilde parlıyor"  pavana-suhṛdāṁ pravilasítarūpān
kaṇāṅ ( Pavana-suhrdam pravilasitarupan kanan ).-Bu Ateş kıvılcımları oldukça belirgin
bir şekilde parlıyor.
Başka bir yerde Pranava'nın ışık kıvılcımlarıyla çevrili olduğu açıkça belirtilir: "Onun
üzerinde, her tarafı ışık kıvılcımlarıyla çevrili, Pranava gibi uğurlu ve şekillenmiş alev benzeri
Atma vardır."
Khecara 1 = Gökyüzünde veya eterde hareket eden şey. Citta'yı dünyaya bağlılığa neden
olarak özgürlükten mahrum eden Manas'tır. Manas'tan ayrıldıktan sonra esirde serbestçe
hareket eder, kendi yoluna gider.
Unmani 2 = Unmani orada, bir sözcük türetecek olursak, Manas'ın "Manaslığı"dır; durur. 40.
ayetin notuna bakınız. Ut = olmadan ve mani Manas'tandır.
Söylendiği gibi 3 = Bu, Jnanarnava-Tantra, Bölüm, XXIV, v. 37'dendir.
book-learning 4 = Bu konularda yetersiz olduğu bilinen bir şey.

37.JvaladdIpākāraṁ tadanu ca navīnārkabahula-

prakāśaṁ jyotirvā gaganadharaṇīmadhyamilitaṁ

Iha sthāne sākşad bhavati bhagavāṅ pūrṇavibhavo-

svyayaḥ sākşi vaḥneḥ śaśimihirayormaṇdala iva.

183
Daha sonra yanan bir lamba şeklindeki Işık 1'i de görür . Açıkça parlayan sabah güneşi gibi
parlaktır ve Gökyüzü ile Dünya arasında parlar 2 . Bhagavan'ın Kendi
kudretinin tamlığıyla kendini gösterdiği yer burasıdır 3 . O çürümeyi bilmez ve her şeye
tanık olur ve burada olduğu gibi Ateş, Ay ve Güneş bölgesindedir 4 .

Swami Purnananda, 32'den 38'e kadar Ajna Çakra hakkında konuşuyor.

YORUM  
Bunlar gibi yogiler, ışık kıvılcımlarının yanında başka vizyonlar da görürler, Ateşli kıvılcımları
gördükten sonra ışığı görürler . 5
( tadanu )-ie = " Sonra"  önceki Sloka'da bahsedilen kıvılcımları gördükten sonra. Daha
sonra bu Işığı (Jyotih) tanımlar.
 gagana-dharaṇī madhya-militaṁ = "Gök ve Yer Arasında Parlar" .-Bu bileşik sıfat Jyotil)
veya Işık'ı nitelendirir.
Işık 1 = Jyotih
Earth 2 = Yoruma bakın, gönderi.
Onun kudreti 3 = P urna-vibhava, ancak Kalicarana'nın post'ta işaret ettiği gibi, çeşitli
şekillerde yorumlanabilir. Visvanatha'ya göre, Kaivalya-Kalika-Tantra'nın ikinci bölümü,
Rahu'nun varlığını güneş ve ay üzerindeki eylemiyle anladığımız gibi, her yeri kaplayan
Brahman'ın varlığının O'nun eylemiyle gerçekleştirildiğini söyleyen bir ayet içerir.
Ateş, Ay ve Güneş 4 = Yani A-ka-tha üçgeni içinde Manipitha üzerindeki
üçgen. Padukapancaka'nın 4. maddesine bakınız,
ışık _ 5  = Metindeki uygulama va kapsayıcı bir anlamda kullanılmıştır. (Alıştırma = ?
katılımcı.)
A-Ka-Tha Üçgeni hakkında daha fazla bilgi.
Sabdabrahman (Ses Brahman) Klinik Brahman veya Tanrı veya Tanrıça'dır, yani O, elle
tutulamayan, görünmez varlık değil, tüm nefes alan, titreşen evren olan elle tutulur,
görünür varlıktır. Gördüğünüz, duyduğunuz, hissettiğiniz, tattığınız ve dokunduğunuz her
şey, doğanın güçleri, bu dünyanın ötesindeki evren, hepsi birer tanrıçadır.  Kamakalaüç
saktisli Sabdabrahman'dır: yaratma, sürdürme ve yok etme. Gücün yurdudur (Sakti--
AbalAlayam = AbalA + Alayam = Sakti + yurdu). Bu Sakti ters bir üçgenle temsil edilir,
taraflar İrade, Eylem ve Bilgidir. Bu üç varlık, bir üçgen dışında herhangi bir şekle
sokulamaz. Parçalarında ayrıdırlar ama yine de bütünün parçalarıdırlar. Üçgenin üç Bindus
184
tarafından işgal edilen üç köşesi vardır: VAhini Bindu, ateş; Chandra Bindu, Ay; Surya Bindu
(Güneş). Bu hatlara Sakti Vama (yaratma), Sakti Jyesthi (bakım) ve Sakti Raudri (yıkım) da
denir. Saktiler "üç Bindus'tan filizlenir." İlişkili tanrılar, ilgili eşleriyle birlikte Brahma, Vishnu
ve Rudra'dır; gunalar, Rajas, Sattva ve Tamas; ve ilgili portföyler.A. _ 16 Ünlü bir satır
oluşturur; 2. satır, Ka ile başlayan 16 ünsüzden oluşur ; 3. satır, Tha ile başlayan 16
Ünsüzdür ; bu nedenle üçgene A-Ka-Tha Üçgeni denir . Bu hatlara Vama hattı, Jyesta hattı
ve Raudri hattı da denir. Ateş hattı Rajasic Vama hattıdır; Ay çizgisi Sattvic Jyesta
çizgisidir; Güneş çizgisi Tamasic Raudri çizgisidir. Bu ters üçgenin tepesinde A, sağ köşesinde
Ka ve sol köşesinde Tha vardır. Kalan alfabeler ha, la, ksha üçgenin iç
köşelerindedir. Sabdabrahman, bu üçgen kamakala (AbalAlaya = Sakti'nin Evi) ile temsil
edilir. Aşağıdaki şemaya bakın.

185
37.JvaladdIpākāraṁ tadanu ca navīnārkabahula-

prakāśaṁ jyotirvā gaganadharaṇīmadhyamilitaṁ

Iha sthāne sākşad bhavati bhagavāṅ pūrṇavibhavo -

svyayaḥ sākşi vaḥneḥ śaśimihirayormaṇdala iva. Devam etti

186
gagana (gökyüzü), Sankhini-Nadi'nin üzerindeki gökyüzü veya boşluktur (bkz. ayet
40, yazı) ve Dharani (Yeryüzü), Muladhara'daki Dhara-mandaladır. Bu ışık ayrıca
Muladhara'dan Sahasrara'ya kadar uzanır.
Daha sonra Ajna-Cakra'da Parama-Siva'nın varlığından
bahseder. www.bhagavadgitausa.com/Sat-Chakra-Nirupana-Kundalini Chakras.htm
"O burada" ( Iha sthāne )-yani, Ajna-Cakra'da; Parama-Siva burada, Sahasrara'da olduğu
gibi. Bhagavan, Parama-Siva'dır.
" Kendini Tezahür Eder" ( sākşad bhavati )-yani, O burada 1 .== (Burada görülüyor.)
"Gücünün tamlığıyla" ( pūrṇa-vibhava ) - Bhagavan'ı niteleyen bu bileşik sözcük, çeşitli
yorumlara elverişlidir.
Purna-vibhava ayrıca aşağıdaki farklı şekillerde yorumlanabilir:
(a) Purna Kendi içinde tam anlamına gelebilir ve vibhava yaratma gücü gibi sonsuz güçler
anlamına gelebilir. Bu durumda kelime şu anlama gelir: "Kendisinde bu tür güçlere sahip
olan, mutlak Yaratıcı, Yok Edici ve Evrenin Destekçisi."
(b) Vibhava yine "çeşitlendirilmiş ve sınırsız yaratma" ve purna "her yere yayılan" anlamına
gelebilir. Bu anlamda Purna-vibhava, "Bu her yere yayılan ve sonsuz (geniş) yaratılışın
kendisinden kaynaklandığı Kişi" anlamına gelir. Cj." Bütün bunların kimden kaynaklandığı ve
kimden kaynaklanarak yaşadıkları, kime gittikleri ve kime girdikleri" ( Sruti 2 ).---> (Tait. Up.,
3. 1. 1.)
(c) Vibhava , yine, "her yerde mevcudiyet" ve Purna "her yere yayılan" anlamına
gelebilir . O zaman şu anlama gelir: "Her yerde hazır bulunuşuyla her şeyi kaplayan O."
(d) Puma  3, arzusu sonuçtan etkilenmeyen ve herhangi bir nesneye bağlı olmayan kişinin
kalitesi anlamına da gelebilir. Purna-vibhava o halde bu niteliğe sahip olan kişi anlamına
gelir. Puma 3 = Phalanupahita-visayitanaspadecchakatvam: Arzusu sonuçtan etkilenmeyen
ve herhangi bir nesneye bağlı olmayan; veya başka bir deyişle, yolları bizim için anlaşılmaz
olan, bizim gibi sınırlamalara tabi olan (Maya).  
Atma dışındaki her şey geçip gider. Eterik bölgenin (Akasa) vb. her yerde mevcudiyeti her
zaman mevcut değildir. Nirvana-Tantra (Bölüm IX), Parama-Siva'nın Ajna-Cakra'daki
varlığından ayrıntılı olarak bahseder.
        -------------------------------------------------- --------------------------------------------------
----------------------

187
"Bunun (yani, Visuddha) Lotus'unun üzerinde , başarması çok zor olan Jnana Lotus'tur; o ,
dolunayın1 bölgesidir ve iki yaprağı vardır." Yine: "İçinde Hamsah şeklinde Sambhu'nun
Bija'sı var"; ve yine: "İşte Mani-dvipa'daki2 Hamsah ve onun kucağında Parama-Siva,
solunda Siddha-Kali33 . O 'ebedi Mutluluğun ta
kendisidir." Kucak derken, Hamsah'ın sonundaki Visarga'yı
oluşturan Bindus içindeki boşluk kastedilmektedir.4
Bu yüzden Sahasrara'yı tarif ederken şöyle denmiştir: " Visarga'yı ölümsüz yapan iki Bindu
vardır.5 Parama-Siva içerideki boşluktadır." Sahasrara'da olduğu gibi burada da temsil
edilmektedir. 6
Bu ikisinin, Siva ve Sakti'nin burada Parabindu formunda, Ma harfi (Makaratma) şeklinde
birlik içinde (Bandhana) olduklarını ve Maya tarafından çevrelendiklerini (Accadana)
anlamamız gerekiyor. 7 "Ebedi Olan burada (Ajna-Cakra) bir gram zerresi biçiminde kalır8 "
ve varlıkları yaratır (Bhutani)." Burada bir gram biçimindeki Parama-Siva yaşar ve
Utkaladimata9'ya göre9 da oluşturur.
"Aslında O Ateş, Ay ve Güneş bölgesindedir"  vaḥneḥ śaśimihirayor
maṇdalamiva(Vahneh sasimihirayor mandalamiva) - Bu bölgelerde Bhagavan'ın varlığı iyi
bilindiği için, O da buradadır. Veya yazar, Sahasrara'da Ateş, Ay ve Güneş bölgelerinde bir
gram zerresi şeklinde ikamet ettiği gibi, burada da ikamet ettiğini kastediyor
olabilir. Sahasrara'daki Arka, Indu ve Agni Mandala'yı daha sonra anlatacağız. Pitha-puja'da
Puja. Paramatma ve Jinanatma, Güneş (Arka), Ay (Indu) ve Ateş (Agni) Mandalaları üzerinde
yapılmalıdır. Paramatma ile ParamaSiva kastedilmektedir ve Jaanatma ile Jaana-Sakti
kastedilmektedir. Bindu, ayrılmaz bir çift olan Siva ve Sakti'den oluşan gramer zerresi gibi
üzerinde meditasyon yapılmalıdır. (Bahsedilen tane, çevreleyen kılıfının altında ikiye
bölünmüştür - iki kotiledon.
bölge1 = Purna-candrasya mandalam,
Mani-dvipa2 = Ambrosia Okyanusu'ndaki değerli taşlar adası. Rudra-Yamala, nektar
Okyanusunun merkezinde, sayısız sayısız dünya sisteminin dışında ve ötesinde olduğunu ve
Sri-vidya'nın Yüce meskeninin orada olduğunu söyler.
Siddha-Kali3 = Sakti'nin bir formu.
Hamsah.4 = , Hamsah'ın sonunda aspirasyon nefesini oluşturan iki nokta .
Visarga.5   = Bozulmaz visarga-Visargariipam avyayaril.
Burada temsil edilmektedir. 6   = Yani, Para-bindu Ajiia'da Omkara'nın Bindu'su olan Pratika
ile temsil edilir.
188
Maya. 7 = Bindu, bir erkek harfi olan Ma'nın genizden gelen sesidir. Bindu burada tezahür
etmemiş Ma'dır.
gram tanesi8 = CaI,lakakara-riipiI,li. Bkz. Giriş. • Görünüşe göre bu isimde bir okul.
Utkaladimata9 = Görünüşe göre bu isimde bir okul.

38.Iha sthāne vişṇoratulaparamāmodamadhure

samāropya prāṇaṁ pramuditamanāḥ prāṇanidhane

Paraṁ nityaṁ devaṁ puruşamajamādyaṁ trijagatāṁ

purāṇaṁ yogīndraḥ praviśati ca vedāntaviditaṁ.

Bu, Visnu'nun eşsiz ve keyifli meskenidir. Mükemmel Yogi, ölüm anında yaşamsal


nefesini (Prana) 1 buraya neşeyle verir ve (ölümden sonra) o Yüce, Ebedi, Doğumsuz, İlksel
Deva'ya, üç dünyadan önce var olan ve Tanrı tarafından bilinen Purusa'ya girer.
Vedanta. sunum: Veeraswamy Krishnaraj

Swami Purnananda, 32'den 38'e kadar Ajna Çakra hakkında konuşuyor.

(Prana) 1 = Karşılaştır, Bhagavad-Gita, Ch. VIII, ayet, 9 ve 10 ve Samkaracarya ile


Madhusadana-Sarasvatl'ın bu ayetler üzerindeki tefsiri.
Bhagavad-Gita
8.10:   Ayrılırken, zihni (Rab'de) adanmışlıkla, yoganın gücüyle, prāna'sı kaşlarının arasına
sabitlenmiş olarak, Purusam ve Divyam'a ulaşır.

189
 
Prana yaşam ve nefestir; Purusum Yüce Kişidir; Divyam ilahidir. Bir yoginin
yaşamındaki ve zamanlarındaki bu özel an, sondan bir önceki andır. Kendini tam olarak
kontrol ediyor ve dikkatini ve yaşam-nefesini glabellar lokus üzerinde
yoğunlaştırıyor. Kundalini yogaya göre kaş kemiği düzlemi, zihnin merkezi olan Ajna
Çakra'dır. Bu edinim seviyesine yükselen yogi, önceki tüm prārabda karmalarını çözer
(yakar), Vijnāna'yı veya sezgisel bilgeliği ve bilgiyi alır ve bu yaşamda özgürlüğü kazanır: Bu
jivan mukti'dir (yaşarken özgürleşme); ve ilahi olanla bir olur. Böyle bir kişi Ramana
Maharishi'dir.          
  Glabella = Trikuuti = alın kemiği veya çıkıntı.
Kundalini Gücüne Gitdetaylar için. Glabella = alında kaşların arasındaki nokta.
 
8.11:   Size Veda Vidahların Ölümsüz (Aksaram) dediği, münzevilerin bramacharya
uyguladıkları arzu yolunu kısaca açıklayacağım. Aksaram'a tutkularından sıyrılarak girerler.
 
Veda Vidhalar, Vedalarda uzman olanlardır. Aksara, bozulmaz AUM
kelimesidir.   Brahmacharya veya bekarlık, bir münzevi olarak adlandırılmadan önce bir
münzevinin tırmanması gereken angalardan, uzuvlardan veya basamaklardan biridir.
Angalar toplam sekizdir:
(1) Yama, Perhiz (Yapılmayacaklar)
(2) Niyama, Kısıtlama (Dos)
(3) Asana, Vücut Duruşları
(4) Pranayama, Nefes Kontrolü
(5) Pratyahara, Duyu nesneleri ile temasın kaldırılması
(6) Dharana, Konsantrasyon
(7) Dyana, meditasyon
(8) Samādhi, Birlik veya Absorpsiyon  

38. Iha sthāne vişṇo ratulaparamāmodamadhure

190
samāropya prāṇaṁ pramuditamanāḥ prāṇanidhane

Paraṁ nityaṁ devaṁ puruşam aja mādyaṁ trijagatāṁ

purāṇaṁ yogīndraḥ praviśati ca vedāntaviditaṁ.

YORUM
Şimdi Ajna-Cakra'da Yoga yoluyla Prana'dan vazgeçerek kazanılacak iyilikten bahsediyor.
Bu ayet şu anlama gelir: Mükemmel Yogi (Yogindra) ölüm anında ( prāṇa-nidhane )
sevinçle ( pramudita-manāḥ ) Prana'sını ( prāṇaṁ samāropya ) Ajna-Cakra'daki ( Iha
sthāne vişṇoh --ie) Visnu'nun meskenine yerleştirir , daha önce açıklanan Bindu'daki
Bhagavan'ın meskeninde) ve vefat eder ve ardından Yüce Purusa'ya girer.
"Ölüm anında" ( prāṇa-nidhane ), ölümün yaklaştığını hissetmek.
"Sevinçle" ( pramudita-manāḥ ) -Atma ile mutlu birliğin keyfine varmaktan memnuniyet
duymak. (Atmanandena hrsta-cittah.)
" Visnu "=Bhagavan=Parama-Siva (bkz. önceki Sloka).
" Burada" ( Iha sthāne -ie, yukarıda bahsedilen Ajna-Cakra'daki Bindu'da).
"Priina'yı buraya yerleştirir" ( Iha sthāne prāṇaṁ samāropya )-yani, daha önce bahsedilen
Bindu'ya yerleştirir . Purusa'yı Ebedi olarak tanımlar.
-------------------------------------------------- -------------------------------------------------- ------------------
Paraṁ nityaṁ devaṁ puruşam aja mādyaṁ trijagatāṁ
purāṇaṁ yogīndraḥ praviśati ca vedāntaviditaṁ. (38)
" Ebedi" ( nityam ).-Yıkılmaz (VinaSarahitarm).
" Doğumsuz" ( aja ).  
" İlkel" ( purāṇa ) .- O, purāṇa olarak bilinen kişidir Purusa 1
"  deva ", oyunu Yaratma, Varoluş ve Yıkım olan kişi anlamına gelir.
" Üç dünyadan önce kim vardı" ( tri-jagatāṁ  ādyaṁ ) 2 -Bunun anlamı, O'nun her şeyden
önce olduğu gibi her şeyin de Nedeni olduğudur.
" Vedanta tarafından bilinir" ( vedānta-vidita ) 3 -Vedanta, Brahman'la ilgili soruşturmayla
ilgili kutsal metinlerdir. O, bunların bir Bilgisi (Jnana) ile bilinir.
191
Prana'nın Visnu'nun yerine yerleştirilme şekli (Pranaropana-prakara) aşağıda açıklanmıştır:
Prana'nın ayrılma zamanının yaklaştığını bilen ve Brahman tarafından emilmek üzere olduğu
için mutlu olan Yogi, Yogasana'da oturur. ve Kumbhaka tarafından nefesini tutuyor. Daha
sonra kalpteki Jivatma'yı Muladhara'ya yönlendirir ve anusu 4 kasarak ve öngörülen diğer
süreçleri takip ederek Kundalini'yi uyandırır. Daha sonra şimşek benzeri, ipliksi ve özü
Kundali (Kundalini-maya) olan şimşek benzeri, mutlu Nada üzerine meditasyon yapar. ),
Daha sonra Paramatma olan Hamsa'yı Prana 5 biçiminde birleştirir. Nada'dadır ve onu Jiva ile birlikte
farklı Çakralardan geçerek Cakra-bheda kurallarına göre Ajna-Cakra'ya götürür. Orada,
Prthivi'den başlayarak, Kundalini'de kabadan sübtele kadar tüm çeşitli unsurları çözer. Son
olarak, O'nu ve Jivatma'yı, özü Siva ve Sakti (Siva-Sakti-maya) olan Bindu ile birleştirir; bunu
yaptıktan sonra Brahma-randhra'yı deler ve bedeni terk eder ve Brahman'da birleşir.
1 Purana Purusa 1 Samkara'ya göre bir sıfattır ve "Yaratılışın sebebi olan" ve benzeri
anlamlara gelir.
2 tri-jagatāṁ  ādyaṁ ) 2 Yani, üç küre Bhuh, Bhuvah, Svah, Gayatri'nin Vyahrtis'i.
3 vedānta-vidita 3 Samkara, Vedanta-vihita'yı okur ve ifadeyi "Vedanta'nın öğretisi budur"
şeklinde açıklar.
4 anüsü kasarak 4 Gudaril akuncya - yani Asvini-Mudra tarafından.
Prana'nın 5 formu 5 Pranarupa-svasa-paramatmakam. Bkz. Jnana-arnava- Tantra, Böl. XXI,
"VV.13-18.
 

192
 
Anla Psik
Nadi doğa Enerji termik Menşei Terminus Nehir Beyin
m oloji
Ay İçe
Konfo soğuk b sol burun Yamun
Ida YILDIZ Dişi Enerji rt testis Rt. Beyin dönü
r eyaz deliği a
I k
Dışa
Ping sarım Kırmızı Rt burun
Güneş erkek sol testis Ganga lt.Beyin dönü
ala sı -- sıcak deliği
k

 Na  Metabol  psikoso  kişil


Renk  mod  göz  mod  akıl  Algı
di izma matik ik
193
 Huzu  anaboli  Satvik/  Duygus  Sezgi  ön
Ida Beyaz  Sol  Akıl
r k Tamas al sel yüz
Ping Kırmı  Aksiy  kataboli  Ters
 Sağ  rajasic  Akılcı  Sözlü  Vücut
ala zı on k i
                   
hakim Polari Siva- Beyi
Nadi Polarite Durum organlar Nektar vücut
iyet te Sakti n
Sağ
 Nega Janendri besle Saktı
Ida Çita yin Statik Nektar beyi
tin yas nme Formu
n
Sol
Ping poziti Dinami Karmend nektar sindiri Rudra
Prana Yang beyi
ala f k riyas olmayan m Formu
n
                   

CEVAP:
Giriş Bija
 Nad işitme/ Otonom  Hakimiy
kişilik veya Mantra CEVAP yer  
i ses sinir et
Çıkış sı
sistemi
iç Oksipi
parasem Gevşem
Ida B tipi gözle dinleyici Bu tal  Duyusal  
patik e
m lob
dışa Ön
Ping Dövüş/
A tipi dönü geveze Ha Sempatik korte  Motor  
ala Korku
klük ks
 
 
AJNA ÇAKRA'NIN ÖZETİ, 32'DEN 38'E KADAR AYETLER
Ajna Çakra'nın iki yaprağı vardır ve beyazdır. Beyaz olan Ha ve Ksa harfleri1 iki taç yaprağın
üzerindedir. Çakra'nın başkanı Sakti Hakini perikarptadır. Beyazdır, her biri üç gözlü ve altı
kollu altı kırmızı yüzü vardır ve beyaz bir nilüfer üzerinde oturmaktadır. Elleriyle Vara-
mudra ve Abhaya-mudra'yı gösterir,2ve bir Rudraksa tespih, bir insan kafatası, küçük bir
davul ve bir kitap tutar. Onun üzerinde, bir Trikona içinde, şimşek benzeri Itara-Linga vardır
ve bunun üzerinde, başka bir Trikona içinde, alev gibi parıldayan içsel Atma (Antar-atma)
vardır. Dört yanında, havada süzülen kıvılcımlar, kendi parlaklığıyla Mula ile Brahmarandhra
arasında görünür kılan bir ışığı çevreliyor. Bunun üzerinde yine Manas vardır ve Manas'ın
üzerinde, Ay bölgesinde, içinde Sakti'siyle Parama-Siva'nın bulunduğu Hamsah vardır.
(Altıncı bölüm burada bitiyor) 
194
[ Satcakra'nın Yorumunda Visvanatha3, bu ayetin altında Ajna'nın ötesindeki, yani
Samasti'nin veya toplu veya kozmik Ajna'nın ötesindeki bölgenin Svacchanda-samgraha'dan
alınan bir tanımını verir: "Bindu'nun içinde bir uzay yüz milyon Yojanas 4 geniş ve on
milyon güneşin parlaklığıyla parlak.İşte Santi'nin (Santyatitesvara) ötesindeki Devlet'in
Efendisi, beş başlı, on kollu ve bir şimşek çakması gibi parlak.Solunda. Santyatita
Manonmani'dir. Çevrelerinde Nivrtti, Pratistha, Vidya ve Santi vardır. 5.  Bunların her biri bir
ay ile süslenmiştir ve beş başlı ve on kolludur. Bu Bindu-Tattva'dır. Bindu'nun yukarısında
Ardha-candra vardır ve ikincisinin Kalas'ı, yani Jyotsna, Jyotsnavati, Kanti, Suprabha,
Vimala'dır. Ardha-candra'nın üzerinde Nibodhika vardır ve sonuncusu olan Bandhati'nin
Kalas'ı, Bodhini, Bodhii, Jnana-bodha, Tamo'paha'dır. . Nibodhika'nın üzerinde Nada ve
onun beş KalAs-Indhika, Recika, Ordhvaga, Trasa ve Parama vardır. Bu sonuncusunun
üzerindeki nilüferde, yüz milyon Yojan genişliğinde ve on bin ay kadar parlak olan Isvara
vardır. Beş başlıdır ve her başın üç gözü vardır. Saçları keçeleşmiş ve elinde trident (Sula)
var. O yukarıya çıkandır (Urdhva-gamini) ve O'nun kucağında (Utsanga) Kala Urdhva-
gamini'dir."]
beyaz,1 =  Karbura = beyaz, alacalı anlamına da gelir.
Vara-mudra ve Abhaya-mudra,2 = V. s. 337 ön.
Visvanatha,3 Parantez içindeki kısım benim notumdur.-AA
Bindu'nun içinde bir boşluk yüz milyon Yojanas 4 =  Bir Yojana sekiz milin üzerindedir.
Nivrtti, Pratistha, Vidya ve Santi. 5 = Bkz. Kalas ile ilgili olarak, Cilt Giriş. III, Tantrik Metinler,
ed. Avalon. Ayrıca bu cildin Giriş bölümüne bakın; ve The Garland of Letters.

39. Layasthāna ṁ vāyostadupari ca mahānādar ū pam ś ivārdha ṁ

sirākāra ṁ ś ānta ṁ varadamabhaya ṁ ś uddhabuddhiprakā ś a ṁ
195
Yadā yog ī paś yed gurucara ṇ ayugāmbh ō jasevāsu śī las-

tadā vācā ṁ siddhi ḥ karakamalatale tasya bh ū yāt sadaiva.

Yogi'nin eylemleri, Gurusu'nun Lotus ayaklarının hizmeti aracılığıyla her açıdan iyi
olduğunda, o zaman onun üzerinde (yani, Ajna-Cakra) Mahanada'nın biçimini görecektir ve
her zaman onun Lotus'unda kalacaktır. eli Siddhi of Speech1. Vayu'nun2 çözüldüğü yer olan
Mahanada, Siva'nın yarısıdır ve şekil3 içindeki saban gibi sakindir, nimetler verir ve
korkuyu giderir ve saf Zekayı (Buddhi)4 tezahür ettirir.

Layasthanam vāyostadupari ca mahānādarupaṁ śivārdha ṁ

sirākāraṁ śantaṁ varadamabhayaṁ śuddhabuddhiprakāsaṁ

Yadā yogi pasyed gurucaraņayugāmbhōjasevāsuśīlas-

Tadā vācām siddiḥ karakamalatale tasya bhūyāt sadaiva.

Yogi'nin eylemleri, Gurusu'nun Lotus ayaklarının hizmeti aracılığıyla her bakımdan iyi
olduğunda, o zaman onun üzerinde (yani Ajna-cakra) Mahanada'nın biçimini görecektir ve
her zaman Lotus'ta kalacaktır. Elinde Konuşmanın Siddhi'si.1 Vayu 2'nin dağıldığı yer olan
Mahanada, Siva'nın yarısıdır ve şekil olarak saban gibi 3 sakindir ve nimetler verir, korkuyu
giderir ve saf Zekayı tezahür ettirir ( Buda). 4
Siddhi of Speech.1 = Yani, tüm konuşma güçleri.
Vayu 2'nin çözülmesi =  Vayoh layasthanam. Samkara bunu şöyle tanımlar: Etat sthanam
vayoh virama-bhutam-bu, Vayu'nun artık var olmadığı yerdir.
saban şeklinde, 3 =  Yani Siva Hakara'dır; ve Ha'nın üst kısmı çıkarılırsa, mektubun kalan
kısmı bir Kızılderili sabanı şeklini alır.
saf Zeka (Buddhi). 4   =  Suddha-buddhi-prakasa.
saf Zeka (Buddhi). 4   =  Karanavantara-sarira, Karana=neden; Avantara = ikincil veya ara
veya kapsayıcı; Sarira=vücut. Vücut, tükendiği ve solduğu için böyle adlandırılır. Sri
kökünden türetilmiştir, zayıflamak. Karanavantara-sarira bu nedenle "Emrin ara Sarira'sı"
anlamına gelir. Birincil neden, Büyük Neden'dir. Etkileri de kendilerinin ürettiklerinin aracı
nedenleridir; bu nedenle ikincil veya ara nedensel cisimlerdir. Sakala-Paramesvara'yı ilk

196
neden olarak alan Mahanada, onun etkilerinden biridir ve ürettiği ve onu takip eden şey
açısından bir Karanavantara-sarira'dır.
YORUM
Şimdi, Ajna-Cakra'nın yukarısında ve Sahasrara'nın altında bulunan ara nedensel
bedeni (Karana-vantara-sarira) tarif etmek istiyor ve şöyle diyor: Yogi'nin eylemleri,
Gurusu'nun Lotus ayaklarının hizmeti aracılığıyla, her açıdan iyi olduğunda, -yani Yoga
pratiğinde zihninin yoğun bir şekilde yoğunlaşmasıyla mükemmelleştiğinde- onun üzerinde
(Ajna-Cakra'nın üzerinde) Maha-nada'nın görüntüsünü görür ve konuşmada başarılı olur
(Vak-siddha).
Kāranā-vāntara-śarīra  = Karana = sebep; AvAntara = ikincil veya ara veya kapsayıcı; Sarira
= beden. Vücut, tükendiği ve solduğu için böyle adlandırılır. Zayıflamak için SrI kökünden
türetilmiştir. Kāranā-vāntara-śarīra  bu nedenle "sebebin ara sarirası" anlamına
gelir. Birincil neden, Büyük Neden'dir. Etkileri de kendilerinin ürettiklerinin aracı
nedenleridir; bu nedenle bunlar ikincil veya ara nedensel cisimlerdir. Sakala-paramesvara'yı
İlk Sebep olarak kabul eden Mahanada, onun etkilerinden biridir ve ürettiği ve onu takip
eden şey açısından bir Kāranā-vāntara-śarīra'dır .
"Her açıdan iyi eylemler" ( su śī la ). - Yoga uygulamasına yönelik iyi eğilim, ona güçlü ve
bölünmemiş bir uygulama ile takdire şayan hale geldi. Bu sonuç Guru'ya hizmet ederek elde
edilir.
Yazar daha sonra Nada'yı nitelendirir ve bunun Vayu'nun ( vāyor-Laya-sthanam )
dağıldığı yer olduğunu söyler . Kural, "şeyler, kaynaklandıkları şeyde çözülür." Dolayısıyla,
Bhū ta -suddhi ve diğer uygulamalarda Vā yu'nun Spar ś a-tattva,l'ye ve sonuncusunun
Vyoma'da çözüldüğü görülse de : "2 Vayu Nada'da da çözünür. Biz Vahiy yetkisine sahibiz
( Sruti) bunun için:
" Rasa'nın (Rasa-vati) sahibi Prthivi, I-kara'dan geldi. 3 Rasa olan Ka-
kara'dan3 sular ve Tlrthas4 çıktı; Refha'dan ( Ra-kara)3 Vahni-tattva5 ; Nada3, tüm hayatı
kaplayan Vayu6'ya geldi ( Sarva-Pranamaya). Bindu3'ten , her şeyden boş olan ve Ses-
kapsayıcı olan Boşluk7 ortaya çıktı . Brahma'nın dünyevi yumurtası olan (Visva), Kalika
tarafından istila edilmiştir."
Sparsa-tattva,l = Tvak-tattva olarak da adlandırılan "dokunma ilkesi". Bhutasuddhi'ye
gelince, Yazarın "TantraSastra'ya Giriş" adlı kitabında anlatılana bakın.
Vyoma2 Eter.

197
I-kara 3; Ka-kara3; Refa (Ra-kara)3; Nada3 :  Bija Krim burada oluşturuluyor, Kakara =
Kali ; Ra-kara= Ateş olarak Brahma; Ikara= Mahamaya, Anusvara veya Candra-bindu (m)
ikiye bölünmüştür, yani Visvamata veya Evrenin Anası olan Nada; ve Duhkha-hara veya ağrı
kesici (Bijakosa) olan Bindu.
Alfa A içindir; aynı şekilde Ka-kara da Ka içindir.
Tlrthas4 = Adanmışların yıkandığı hac yerleri. Aynı zamanda kutsal sular anlamına da gelir.
Vahni-tattva5 = Ateş.
Vayu6 = Hava.
Void7 = Gagana veya Eter.
Bütün bunlardan8 Yani Ka+Ra+I+m'den oluşan Krim'den.

39. Layasthanam vā yostadupari ca mah ā nā darupa ṁ ś iv ā rdha ṁ  

sir ā k ā ra ṁ ś anta ṁ  varadamabhaya ṁ ś uddhabuddhiprak ā sa ṁ    

Yad ā  yogi paś yed gurucara ņ ayug ā mbh ō jasev ā su śī las-

Tad ā  vā cā m siddi ḥ karakamalatale  tasya bh ū y āt sadaiva . --39

Bu nedenle , Kim-mantra1'in harflerinin süptil olanla birleştiği zaman, VAyu'nun Nāda'da


emildiğini zihnimizde fark etmeliyiz .
"Siva'nın Yarısı" ( ś ivā rdha ).-Bununla burada Siva'nın Arddha-narisvara formunda
olduğu, Yarısının Nāda olan Sakti olduğu kastedilmektedir .
Saban gibi" ( sir ā kā ra ). - Sir ā kelimesi burada kısa i ile yazılmıştır ve Amara- Koś a'da
uzun ī ile yazılmıştır, ancak başladığı gibi açıkça aynı kelimedir. diş ile
bkz. " Onun üzerinde Mahan ā da, saban şeklinde ve parlak" (Isvara-Kartikeya-
Sar ṁ vā da). 2
Metin " Sir ā kā ra yerine Sivā kāra " şeklinde okunursa , Nāda'nın anlamı śiva- ś aktimaya
olur.3
bkz. Prayoga- sāra : " Kurtuluş4 merkezine doğru meyleden Sakti'ye erkek ( Puṁ rū pā -yani
Bindu) denir , Nāda tarafından canlandırıldığında Siva'ya5 döner ( ś ivon -mukhi), " Bu
nedenle RaghavaBhatta " Nāda ve Bindu, O'nun yarattığı koşullardır " demiştir.6

198
Başka bir yerde şöyle söylenmiştir: " O ebedi7 Cit ( Cinmā trā )8 olarak mevcuttur: Işığın
yakınındayken değişimi arzular, masif (Ghaņ i - bhū ya ) ve Bindu olur."
1 Kim- mantra1 =  Kri n ,
2 (Isvara-Kartikeya-Sar ṁ vā da ) . yani, Sammohana-Tantra. Ed., RM Chattopadhyaya,
3 Nāda is śiva- ś aktimaya.3   = Yani özü Siva ve Sakti'dir ,
4 Liberation4 = Nirā m a ya -pad ō nmukhī = Kurtuluş yerine döndürülen kişi: bu, yüce
durumdaki Sakti'dir .
5. Siva'ya döner. Yani ilk durum Cit'tir. Nāda , Sakti veya Bindu'nun Mith ah-
samavā ya'sıdır . Bu ilişkinin kurulması, O'nu erkek veya Bindu olarak göründüğünde
yaratma amacıyla Siva'ya dönmesi için hızlandırır . Mithah-samvā ya = Karşılıklı anlaşma
veya yükümlülük.  
 6 ".6 = Tasy ā eva shaker n ā dabind ū sri ṣ tyupayogyar ū pau'yu yaratır (Upayoga,
yaratma kapasitesi veya uygunluğudur).
7 O ebedidir7 = Başka bir okumaya göre bu bölüm "Tattva olan O" anlamına gelir.
8 ( Cinmā trā )8 : = Tamamen birleştiği Cit olarak oradadır . Cit'i "ölçer" - yani Cit ile birlikte
ve Cit olarak var olur ve aynı zamanda biçimlendirici faaliyettir. Yukarıdaki çeviri metnin
çevirisidir, ancak ayet, Cinmā trā jyoti ṣ ah değil de Cinmā trajyoti ṣ ahmış gibi başka bir
yerde alıntılanmıştır , bu durumda çeviri şöyle olacaktır: "Jyotih yakınındayken kim salt
bilinç olan, değişim arzusu duyar, kütle olur ve Bindu biçimini alır."
Yani muhterem (Srimat) Acarya'nın sözüyle : 1 "Nada masif olur ve Bindu." Şimdi, tüm
bunları göz önünde bulundurarak, sonuç şu ki, Sakti Kendisini, altından yapılmış küpelerdeki
altın gibi Nada-bindu olarak gösterir . 2
Nada ve Bindu yine birdir - çıkarım budur.
1 Samkaracarya,
2 adet altından yapılmıştır. 2   = Yani ikisi de küpe şeklinde altındandır. CJ. Chandogya Up., 6.
1. 4. "Nazik Kişi, bir kil parçasıyla kilden oluşan her şey bilinir. Farklılık, hakkında
konuşulurken ona verilen isimlerdedir. Yalnızca kil gerçektir."

199
40. Tadūrdhve śaṅkhinyā nivasati śikhare sūnyadeśe prakāśaṁ

visargādhaḥ padmaṁ daśaśatadalaṁ pūrņacandrātiśubhraṁ

Adhōvaktraṁ kāntam taruņaravikalākāntikiñjalkapuñjaṁ

 ḷakārādyairvarņaiḥ pravilasitavapuḥ kevalānandarūpaṁ.

Hepsinin üstünde, boş alanda 1 burada Sankhini Nadi ve Visarga'nın altında bin yapraklı


Lotus 2 var . Dolunaydan daha parlak ve beyaz olan bu Nilüfer'in başı aşağı
dönük. Büyüleyici. Kümelenmiş lifleri, Voung Sun'ın rengiyle boyanmıştır. Gövdesi A ile
başlayan harflerle nurludur ve mutlak saadettir. 3

Acarya, Samadhi Yoga'yı uygulamak isteyen Sadhaka'ların "böyle bir zamandan önce her
türlü düşünce ve çabayla Cidā tmā'da kabadan inceliğe kadar her şeyi sırayla çözmeleri
gerektiğini" emreder . 4 Yaradılışı oluşturan hem kaba hem de ince her şey üzerinde önce
meditasyon yapılmalıdır. Bunlara ilişkin bilgi gerekli olduğu için burada ayrıntılı olarak
açıklanmıştır. sunum: Veeraswamy Krishnaraj
1 boş alanda 1 : Bu yer, 'Visvanatha' tarafından alıntılanan Svacchanda-samgraha'da Yüce
Eter (Parama-Vyoma) olarak adlandırılır. Parama-vyoma, Pancaratra'da En Yüce Cennete
veya Vaikuntha'ya verilen addır, Bkz. Ahirbhudhnya, 49.     
2 Bin yapraklı lotus 2: Visvanatha tarafından aktarılan Svacchanda-samgraha'ya
göre Sahasrāra'ya Akula denir.
3 mutlak mutluluk. 3 : Kevalananda-rupam, yani Brahman Bliss. 
200
4 Cidā tmā ". 4 : Cit olarak kabul edilen Atmā .
-------------------------------------------------- -------------------------------------------------- -------------
Beş büyük elementin - Prthivi 0 ve benzeri - Muladhara'dan Visuddha'ya beş Çakra'da olduğu
söylenmiştir. Mūladhara'daki Bhumandala'da1 aşağıdakiler vardır - yani ayaklar, duyular,
koku alma duyusu ve Gandha-tattva2, çünkü onların yeri burasıdır. Jala -mandalada3 benzer
şekilde eller, tat alma duyusu ve Rasa-tattva vardır.4 Vahni -mandalada5 anüs , görme
duyusu ve Rupa-tattva vardır.6 Vayumandalada7 penis, dokunma duyusu ve Sparsa-
tattva.8 Nabho-mandala'da9 konuşma , işitme duyusu ve Sabda-tattva.10 Bunlar on beş
tattva yapar. Bu on beşi Prthivi'ye vb. ekleyerek yirmi brüt tattva elde ederiz,
Daha sonra ince formlara geçiyoruz. Ajna-Cakra'da süptil manalardan söz edilmiştir. Ajna-
Cakra ile ilgili olarak Kankalamalini-Tantra'da (Bölüm II) başkalarından söz edilmiştir:
"Burada, Sakti Hakini'nin varlığıyla güzelleştirilen mükemmel Manalar sürekli olarak parlar,
O parlaktır ve Buddhi11 Prakrti'ye sahiptir , 12 ve ziynet için Ahamkara13 ."
Yukarıdan bakıldığında, bu yerde üç süptil formun - yani Buddhi, Prakrti ve Ahamkara -
varlığı netleşir. Bununla birlikte, Ahamkara'nın yukarıdaki alıntıda gösterilen sıraya
yerleştirilmediğini bilmeliyiz. Mūladhara'dan yukarıya doğru üretilenin jeneratörün altında
olduğunu gördük; çözülen, çözüldüğü şeyin altındadır ve ayrıca Sabda-krama'nın Pāta-
krama'dan daha güçlü olduğunu da biliyoruz.14 Vyoma'nın Ahamkara'da çözüldüğünü ve
dolayısıyla sonrakinin Vyoma'nın üzerinde olduğunu hatırlamalıyız. bkz. " Ahamkara'da,
sesli Vyoma çözülmeli ve Ahamkara yine Mahat'ta." Çözünme yeri olan Ahamkara, Vyoma
Ether'den önce gelir) ve onun üstünde Buddhi ve Prakrti vardır.
Sarada-tilaka (I. 17, 18), bağlantılarından Janya (etki, üretilen, üretilen madde) ve Janaka
(neden, oluşturucu, substrat) olarak bahseder.
" Vikrta , Gunalar ve Antahkarana'dan oluşan Mahat-tattva'yı15 ortaya çıkardığında,
tezahür etmeyen (Avyakta) Mula-bhūta, Para-vastu'dan15 , Kaynağına göre üç çeşit olan bu
(Mahat-tattva) Ahamkara'yı meydana getirdi. nesil."16 Değişim anlamına gelen Vikrti ile
burada Para-vastu'nun yansıması veya görüntüsü (Prati-bimba)17 kastedilmektedir ve bu
tür bir yansıma olarak o Vikrti'dir; ama Mahat-tattva'nın Prakrti'si olduğu için Prakrti olarak
da adlandırılır.18 Karş . " Prakrti Paramā (Yüce) Sakti'dir ve Vikrti onun ürünüdür." kişi
görülür ama görüntü kendisi değildir. )   Para Brahman'ın Prakrti'sinin O'nun başka bir yönü
(Pratibimba-svarupini) olduğu daha önce de gösterilmiştir.
0 Prthivi 0:  Toprak, Su, Ateş, Hava, Eter.
1 Bhumandala1   Toprak Elementinin Bölgesi veya Mūladhara-Cakra.
201
2 Gandha-tattva,2 Koku prensibi veya Tanmatra.
3  jala-mandala.3 Su bölgesi olan Svadhistana (jala). ,
4 Rasa-tattva.4 Tat alma ilkesi.
5 Vahni-mandala5  Ateş bölgesi olan Manipura (Viihni).
6 Rupa-tattva.6 Görme ilkesi.
7 Vayumandala,7 Air (Vayu) bölgesi olan Anahata.
8 Sparsa-tattva.8  Dokunma ilkesi.
9 Nabho-mandala9 Eter (Nabhas) bölgesi olan Visuddha.
10 Sabda-tattva.10 Ses ilkesi.
11 Buddhi11 Sonraki nota bakın. Akıl, ayrımcılık
12 Prakrti,12 Bkz. Giriş ve sonrası, Yorum. Prakrti Tattva'da ikamet eden Sakti, nesneleri ayrı
varlıklar olarak yaratır. Sā ṁ khya görüşü: ona göre Sattva, Rajas ve Tamas'ın denge
durumu, Pradhana ve Avyakta olarak da adlandırılan Prakrti'dir. Bu Yüce'dir (Para-vastu).
13 Ahamkara13 Egoizm-özbilinç .
14 Pāta-krama.14 Yani, ifade edilme sırasına göre şeylerin gerçek düzenlemesi.
 15 Para-vastu15; Mahat-tattva.15.  Mahat-tattva, Prakrti'nin bir Vikrti'sidir, Mūlabhūta
avyakta (tezahür etmemiş kök varlık) Samkhyan Mūla-prakrti'ye karşılık gelir. Burada,
Raghava-Bhatta'nın dediği gibi, Tattvasrsti belirtilir ( Sarada'nın Bölüm I, ayet 17,18'i iletşim)
ve (Bölüm I. ayet 17, 18) şu şekilde yorumlanır: Tezahür Etmemiş Mūlabhūta Para-vastu şu
anlama gelebilir: ya Bindu ya da Sabda Brahman. Vikrta ile hazır olma veya yaratma eğilimi
(Srstyunmukha). Bu Bindu veya Sabda-Brahman'dan Mahat-tattva yayılır, bununla Padartha
Mahat kastedilir: Saivamata'da Buddhi-tattva olarak bilinir, Bu Mahat veya Buddhi-tattva üç
Guna'dan oluşur - Sattva, Rajas ve Tamas. Yani Manas, Buddhi, Ahaṁkāra ve Citta'yı
içerir. Bu dördü, neden (Kārana) olarak Gunaların ürünüdür (Kārya) ve neden (Kārana)
etkide (Kārya) bulunur (Upacāra). Raghava, Isana-Siva'nın sözlerini aktardıktan sonra,
Vamakesvara-Tantra'nın, Sattva Guna'nın tezahür ettiği Buddhi-tattva'nın Tezahür Etmemiş
Sabda-Brahman'dan kaynaklandığını da söylediğini belirtiyor. Daha sonra Sattva, Rajas ve
Tamas'ın denge durumunun Pradhana ve Avyakta olarak da adlandırılan Prakrti olduğu
Sāṁkhya görüşünü ayırt eder. Bu Yüce'dir (Para-vastu), Gunaların dengesindeki bir
rahatsızlıktan Mahat doğar. Bu Mahat, Gunalardan oluşur ve Antahkaranaların sebebidir.
Buna göre Gunalar, beş Tanmatra, Sabda, Sparsa vb. anlamına gelir. Bu görüşe göre Mahat
202
da Prakrti'den ve sonuncusu olan Ahamkara'dan gelir.www.bhagavadgitausa.com/Sat-
Chakra-Nirupana-Kundalini Chakras.htm
Raghava böylelikle Sarada metninin Sakta, Saiva ve Samkhya bakış açılarından
yorumlanabileceği farklı yolları gösterir.
16   onun üretim kaynağı.16 Srsti-bheda --- yani, bir Ahamkara Sattva'nın, bir diğeri Rajas'ın
ve üçte biri Tamas'ın egemenliğinin sonucudur.
17 (Prati-bimba)17 Ürün anlamındadır. Saiva-sakta-darsana'da Mulaprakrti'nin kendisi Siva-
sakti-tattva'nın bir ürünüdür, çünkü Benlik kendisine nesne olur.
18 Prakrti.18  Yani, Para-vastu'nun bakış açısına göre bir etkidir, ancak ürettiği şeye göre bir
nedendir.
-------------------------------------------------- -------------------------------------------------- ------------
(Yüce) Sakti ve Vikrti onun ürünüdür."11 Daha önce Para Brahman'ın Prakrti'sinin O'nun
başka bir yönü (Pratibimba-svarupini) olduğu da gösterilmiştir.
Saradā-tilaka'ya göre Mahat-tattva, Buddhi ile aynıdır.2 Isāna-Siva şöyle der: " Sakti
tarafından geliştirilen amaç Prakrti3 , Sattva-Guna ile ilişkilendirildiğinde Buddhi-tattva'dır.
Samkhya'da Mahat olarak bahsedilen Buddhi."
Mahat-tattva, Gunalar ve Antah-karana'dan oluşur; Gunalar, Sattva, Rajas ve
Tamas'tır. Saradā-tilaka şöyle der: "Antahkarana, Atma'nın Manas, Buddhi, Ahamkara ve
Citta'sıdır.4 Bütün bunlar Mahat- tattva teriminde bulunur.
Şimdi bir soru sorulabilir - yani, eğer Manas Mahattattva'nın içindeyse, Manas'ın bağımsız
bir varlığa sahip olduğundan bahsedildiği v, 33'te söylenenler ne olacak? Ama bunun cevabı,
Manas'ın Ahamkara'nın ürünü olduğu ve Raghava-Bhatta'nın şöyle yazan bir metinden alıntı
yaptığıdır: "Diğer Manas, seçen ve reddedendir (Sa-semkalpa-vikalpaka), " 5 Tejas'ın ürünü
olduğu bilinmektedir ."6 Böylece, Ajna-Cakra'daki Manas ve diğer Tattva'lar kendi sıralarına
yerleştirildiği için, Ahamkara ve diğerleri bunların üzerine yerleştirilmiş olarak
bilinmelidir. Ajna-Cakra'da Hakini, Itara-Linga, Pranava, Manas, Ahamkara, Buddhi ve
Prakrti art arda birbiri üzerine yerleştirilmiştir. Daha önce sözü edilen Candra-mandala'ya
hiçbir yer atanmamıştır, tüm bunların üzerine yerleştirilmelidir. Sorulursa neden tüm
bunların altında değil? o zaman cevap, Sammohana-Tantra'da söylendiğidir: "Ay (Indu)
alındadır ve onun üzerinde Bodhini'nin Kendisidir." Bundan, Indu ve Bodhini'nin Ajna-
Cakra'nın üzerinde olduğu, aralarına herhangi bir müdahale olmaksızın birbirlerinin üzerine
yerleştirildiği anlaşılacaktır. Bodhini her şeyin üzerindedir.

203
1 ürünü."1 Vikrtih pratibimbatii-bir aynada kişi görülür ama görüntü kendi değildir.
2 Buddhi.2 Raghava-Bhatta bunun Saiva doktrinine göre böyle olduğunu söyler.
3 amaç Prakrti,3   Boddhavya-laksana --- yani Jneya olarak bilinebilecek olan); nesnel veya
tezahür eden Prakrti.
4 Atma .4 Bkz. Giriş.
5 (Sa-semkalpa-vikalpaka),"5 Sa-samkalpa-vikalpa için bkz. Giriş.
6 Tejas6 Yani, Indriyaların kaynağı olan Taijasa ahamkara.
-------------------------------------------------- --------------------------------------------------
-------------------------------------------------- -
Sammohana-Tantra, Neden'den (Karanarūpa) yukarıda Ajna-Cakra olarak bahseder: "Indu
(Ay, burada-Bindu) alın bölgesindedir ve onun üzerinde Bodhini Kendisidir. Bodhini'nin
üzerinde mükemmel Nada parlar, içinde şekli yarım (hilal) ay şeklindedir; bunun üzerinde
saban şeklindeki parlak Maha-nada vardır; bunun üzerinde Yogilerin sevgilisi Anji denilen
Kalā vardır. Bunun üstünde Unmani1 vardır, "ki bu kişi ulaştıktan sonra dönüş yok."
Yukarıdaki pasajda "Üstü Bodhini'dir" sözlerinde "o" sözcüğü alın veya Ajna-Cakra anlamına
gelir.
Bhūta-suddhi-Tantra, Bodhini'nin altında Bindu'nun varlığından bahseder: "Bindu ve
Mātrārdhā'nın üzerindeki Devi, Nada'dır ve bunun üzerinde, yine, 'Vayu'nun çözüldüğü yer'
olan Maha-nada'dır. Mātrārdhā, Mātrārdhā-Sakti2'dir.
Brhat-trl-vikrama-samhitā'dan alınan aşağıdaki pasaj, Ardha-mātrā'nın Sakti anlamına
geldiğini kanıtlar: "Genç Güneş gibi parlak olan Aksara, Bindumat'tır (Bindu'nun kendisi);
onun üzerinde Gāndhārarāga3 ile ilişkili Ardha-mātrā vardır . "
Yukarıdaki her iki pasaj da aynı şeyi işaret ettiğinden, Ardha-mātrā ve Bodhini'nin özdeş
olduğunu kabul etmeliyiz. Bindu, Bodhini ve Nada, Bindu-maya-para-sakti'nin farklı
veçheleridir.
1 Unmani,1 Bu pasajda Ajni Samani'dir, Bhūta-suddhi ( yazıya bakın), Ajni ve Samani
arasında da bir ayrım yapar. Bunlar, Laya-krama'da sayılan İlk Neden'in
Avāntarasarlra'larıdır. Sārada'dan alıntılanan metin Srsti-krama'yı verir.
2 Mātrārdhā-Sakti2. Mātrārdhā. Devi Bhigavata'da I, 1, v, 55 ve III, 5, v, 29'da Ardhamātrā
ifadesi (Nada'nın bir adıdır) vardır ve Nllakantha bunu Param padam = yüce durum veya
Brahman. Ardha-matra ifadesi de Candi, I, 55'te hemen hemen aynı anlamda geçer. Gopila
204
Chakravarti, "Ardha-mātra niteliksizdir (Nirguna) ve Yogi tarafından gerçekleştirilebilir"
diyen bir pasajdan alıntı yapar. "Om - bu üç Veda, üç Loka'dır ve üç Loka'dan sonra
Mātrārdhā dördüncüsüdür - Yüce Tattva'dır" Bkz. Candl "Tvamudgithe ardhamatrasi" ve
Devibhāgavata, I, 5, v ,55. Sruti şöyle der: "Sen Pranava, Gāyatri ve Vyāhrti'nin
Ardhamatra'sısın." Burada Devi ve Brahman'ın birliği gösterilmektedir. O, Māya (Māya-
viśita-brahmarūpini) ile birleşmiş Brahman'dır. Nada-bindu Upanisad (v. 1) şöyle der: " A-
kāra sağ kanattır (Om'un bir kuş olarak tasvir edildiği), U-kara diğer (sol) kanattır, Ma-kara
kuyruk ve Ardhamātra baş Sattva onun bedenidir ve Rajas ve Tamas iki ayağıdır Dharma sağ
gözü ve Adharma sol gözüdür Bhurloka ayaklarıdır Bhuvarloka dizleri Svarloka ortasıdır
Maharloka göbeği Janaloka kalptir; Tapoloka boğazıdır ve Satyaloka kaşların arasındaki
yerdir." Ayrıca bkz. Brahmavidya Up., v, 10.
3 Gāndhārarāga3 Yedi temel ince tondan üçüncüsü.
-------------------------------------------------- --------------------------------------------------
--------------------------
Sarada-tilaka şöyle der: "Sat, Cit ve Ananda olan Sakala Paramesvara'dan.1 Sakti ortaya
çıktı; yine Sakti'den Nada yayıldı ve Bindu'nun kökeni Nada'dan geldi. Para-Sakti-maya olan
O tezahür eder . Kendisi üç farklı şekildedir. Bindu ve Nada ve Bija O'nun farklı
veçhelerinden başka bir şey değildir. Bindu Nadatmaka'dır ,2 Bija Sakti'dir ve Nada
yine birinin diğeriyle birliği veya ilişkisidir.3 Bu herkes tarafından
konuşulur. Agamalarda usta olanlar4 " ,
" Para-Sakti-maya ": Para=Siva; dolayısıyla Siva-Sakti-maya = Bindu.
Alnın yukarısındaki Bindu Nadatmaka'dır --- yani Sivatmaka5'tir , Bija, Bodhini (Bodhint-
rupam) olarak Sakti'dir. Nada, birinin diğerine etki ettiği ikisi arasındaki
bağlantıdır; dolayısıyla Kriya-Sakti'dir. Bu üçünün üzerinde Maha-nada var. Bu zaten
gösterildi.
" Bunun üstü Kalā'dır" vb.: Kalā=Sakti. Anji çarpık, ters, bükülmüş, çizgili . Bu, bir harfin
üzerindeki bükülmüş veya eğri bir çizgi şeklindedir. Bu Sakti, yaratılışın başlangıcında ortaya
çıktı, Karş. Pancaratra: "Böyle gördükten sonra, yaratılışın başlangıcındaki Yüce Erkek,
içinde 6'nın tüm Tattva'lar olduğu ve yaradılışa başkanlık eden (Adhistātri) Devi olan Sat, Cit
ve Ananda'nın vücut bulmuş hali olan ebedi Prakrti'yi tezahür ettirir. .
Ayrıca başka bir yerde: "Tezahür etmemiş (Avyakta) Paramesvara'dan, birleşik Siva ve
Sakti'den, Tripura-sundari olan Adya (ilk) Devi Bhagavati, Nada'nın kendisinden geldiği Sakti
ve oradan Bindu geldi."
205
1 Paramesvara.1 Sarada, Ch. ben vv. 7-9, Sakala, Niskala veya Nirguna'nın aksine Kala ile
birleşmiş demektir, ki bu Samkhya'ya göre Gunaların Sāmyāvasthā'sı yani Prakrti'dir,
(MāyaVāda) Vedantistlerine göre Kalā Avidya'dır, Saiva- Tantra Kalā, Sakti'dir
(RaghavaBhatta),
2 Nadatmaka,2 Başka bir metinde Sivatmaka vardır --- yani Bindu, Siva yönüdür.
3 birinin diğeriyle birliği veya ilişkisi.3   Samavāya ksobhya ksobhaka-sambandha --- lafzen,
karşılıklılık bağlantısı olan bağlantı.
4 Agamas4 Bkz. Giriş.
5 Sivatmaka5 Benares baskısında ve aynı zamanda Rasika Mohana Chattopadhyaya'nın
Sarada-tilaka baskısında metin Sivātmaka'yı okur, sanki hatalı görünen Bija'yı
nitelendiriyormuş gibi.
6 Raghava'nın okuduğu 6 Sat, Cit ve Ananda : "Samasta-tattva-samghatma-
spiūrtyadhisthatrirūpinim" - bu, "Tattvas'ın tüm kütlesinin evrimini veya tezahürünü
yöneten veya yöneten Devi" anlamına gelir.
-------------------------------------------------- --------------------------------------------------
--------------------------
"Üstünde Unmani var" vb.: Karş. "Manas'ın 'Manaslığı'nın (Manastva) Unmani olarak
adlandırılmasının sona erdiği yere giderek, buna ulaşmak tüm Tantraların1 gizli öğretisidir ."
Unmani durumu Tattva'dır, bu da Manas'ın dünyevi nesnelere yönelttiği bağlılığın ortadan
kaldırılması anlamına gelir.
Unmani, yine iki türdendir: (1) Sahasrara'da da yeri olan Nirvana-kala- rūpa ; (2) Bu bölgede
de yeri olan Varnāvalī-rūpa. bkz. Kankala-malini: "Sahasrara'nın perikarpında, ayın çemberi
içine yerleştirilmiş on yedinci Kala, takıntılardan yoksundur 3. Bunun adı Unmani'dir,
dünyaya bağlılık bağını keser."
bkz. ayrıca: "Mālā-varna'nın (harflerin tespihi) zihinsel olarak okunmasıyla, Kurtuluşu veren
(elde edilen) Unmani'dir." Mālā-varna = Varnāvalī-rūpa.
Bhūta-suddhi, Unmani'nin altındaki Samani'den bahseder. "Sırada insanların Āñjī olarak
bildiği Vyapika-Sakti (Yayılan Enerji) var . Samanī4 bunun üzerinde ve Unmani her şeyin
üzerinde." Bu (Samani) ayrıca Parasakti'nin bir ara yönüdür (Avāntara-rūpa).
Şimdi aşağıdakileri alıyoruz:

206
Ajna-Cakra'nın yukarısında, Siva (Siva-svarūpa) olan ikinci Bindu vardır. Bindu'nun
yukarısında, bir Ardhamātrā'ya benzeyen Sakti Bodhini vardır; sonraki, Siva ve Sakti'nin
birleşimi olan, yarım (hilal) ay şeklindeki Nada; sonraki (bunun üstünde) saban şeklindeki
Mahanada; Mahanada'nın yukarısında, eğri (Āñjī) şeklinde Vyapika Sakti vardır; bunun
üzerinde Samani ve bunların en yükseği U nmani'dir. Bu , yedi nedensel formun (Karana-
rūpa) yerleştirildiği sıradır .
1 Tantras1 Visvanatha, Unmani'den Samana'nın üzerinde bahseden Svacchanda-
samgraha'dan alıntı yaparak, Unmani aşamasında Kāla ve Kalā arasında hiçbir ayrım
yapılmadığını ve bunun kavranmadığını söyler; beden yok, Devatas yok ve sürekliliğin
kesilmesi yok. Rudra'nın saf ve tatlı ağzıdır. bkz. Siva-Samhita'da Vrttīnaṁ manah, V, 219.
2 Sahasrara2 Sahasrārādhara, Girişe bakın.
3 bağlılık 3 Sarva-samkalpa-rahitā—yani, tüm bağlılıklardan özgür olan, herhangi bir
eylemde hiçbir şey tarafından yönlendirilmeyen. Alıntılanan pasajlar ch'dendir. v, Kankala-
malini.
4 Samanī4   Visvanatha ondan Samanā olarak söz eder ve O'nun Cidānanda.svarūpa (yani
Cit ve Ananda) ve tüm nedenlerin nedeni (Sarva.kāraņa-kāraņam) olduğunu söyler. sunum:
Veeraswamy Krishnaraj

-------------------------------------------------- -------------------------------------------------- ------------

207
 

40. Tadūrdhve śaṅkhinyā nivasati śikhare sūnyadeśe prakāśaṁ

visargādhaḥ padmaṁ daśaśatadalaṁ pūrņacandrātiśubhraṁ

Adhōvaktraṁ kāntam taruņaravikalākāntikiñjalkapuñjaṁ

 ḷakārādyairvarņaiḥ pravilasitavapuḥ kevalānandarūpaṁ. 40

Daha fazla detaya girmeye gerek yok. O zaman metni takip edelim.
Sahasrara'yı tarif etmek isteyerek ondan on ayette daha bahseder.
208
"Bütün bunların üstünde" ( Tadūrdhve ). - Daha önce anlatılan veya konuşulan her şeyin
üstünde.
"Sankhini-Nadi'nin başının üzerinde " - öğrenciye bir görüş verilmiş.     
" Boş alan " ( Sūnya-deśa ) - yani Nādi'lerin olmadığı yer ; Bunun anlamı , susumna'nın sona
erdiği yerin yukarıda olduğudur. .
"Visarga'nın altında bin yapraklı nilüfer var." - Bu Sloka'nın anlamıdır, Visarga, Brahma-
randhra'nın üst kısmındadır. bkz. " (Meditasyon yapın) her zaman mutlu ve paslanmaz olan
Visarga'daki o açıklıkta." Buna benzer başka pasajlar da var.
"Vücudu ile nurludur" vb. ( Lalātadyaih varnaih pravilasitavapuh) .-Lalāta kelimesi ilk sesli
harf olan A'yı temsil eder. Bununla ikinci Lakāra'nın (L) harfleri sayarken dışarıda
bırakılacağını anlıyoruz. Alfabenin. Elli harfi sayarken, ikinci Lakāra1  her zaman dışarıda
bırakılır.
Bazılarının yaptığı gibi metin " Lakārādyaih varņaih" şeklinde okunursa harfleri sayarken
Ksa-kāra'yı dışarıda bırakmalıyız. Elli bir mektup. Sahasrāra 2'nin taç yaprakları olarak
alınamaz. Yirmi defa tekrarlanan elli bir harfle sayı 1.020 ve on dokuz defa tekrarlanan
969'dur. Ksakara'yı dışarıda bırakarak bu zorluktan kurtuluruz. "Lakārādyaih" ile harflerin
okunacağı anlamına gelmez Viloma . 3 Aşağıdaki pasajda yer alan Kaṅkālamaālinī, Anuloma4 olarak okunması
gerektiğini açıkça söylemektedir."Büyük Lotus Sahasāra beyazdır ve başı aşağı doğrudur ve
Ksakāra'dan (Ksa) önceki son harfle biten A-kāra'dan (A) gelen parlak harfler onu
süsler." Burada Ksa harfinin dışarıda bırakıldığı açıkça belirtilmiştir.
Akārādi-ksa-kārāntaih : Bu bileşik, ksa-kārānta, Bahu-vrīhi-samāsa5 tarafından
oluşturulmuşsa, Ksakāra'nın hesaplama dışı bırakıldığı anlamına gelir.
1 Lakāra1  Vaidika Lakāra (La).
2 Sahasrāra 2  elli bir harf Sahasrara'da düzenlenemez,
3  Viloma . 3 yani, baştan sona.
4 Anuloma4 Baştan sona.
5 Bahu-vrīhi-samāsa5 Sanskritçe bir fiil bileşimi biçimi.
Harflerin rengi hakkında hiçbir şey söylenmemiştir ve Mātrkā (harfler) beyaz olduğundan,
Sahasrara taç yaprakları üzerinde beyaz olarak alınmalıdırlar. Bu harfler Sahasrara'da
sağdan sola dolanır.1

209
Bazıları pravilasita-vapuh yerine Pravilasita-tanuh okur ve padma kelimesinin alternatif
olarak cinsiyet açısından eril hale geldiği (vā pumsi padmam), bu nedenle eril cinsiyetteki bir
kelimeyi niteleyen Tanu kelimesinin kendisinin eril olduğunu söyler. Bu olamaz. Nivasati
(=is, ikamet eder) fiili Padmam'ın aday halidir ve Bindu (m) ile bittiği için eril değil nötr
cinsiyettedir. Çünkü bu durumda visarga (yani h) ile biterdi ve tanu sıfatı da visarga ile
biterdi . Tanu kelimesi (eğer okumaları kabul edilirse) nötr olur ; bu nedenle bir ile
bitemezBindu. Ve eğer Bindu yoksa sayaç arızalı hale gelir. Bu nedenle doğru okuma
Pravilasita-vapuh'dur.
Gerisi açık.
1 sağdan sola.1   Daksinavarta---bir saatin akreplerinin çalıştığı yönün tersi.

41. Samāste tasyāntaḥ śaśaparirahitaḥ  śuddha saṁpūrncandraḥ

shurajjyotsnājalaḥ   paramarasacayasnigdhasaṁtānahāsī.

Trikoņaṁ tasyāntah sphurati ca satataṁ vidyudākārarūpam

tadantahūanyaṁ tatsakala-suragaņaih sevitaṃ cātiguptaṁ.

İçinde (Sahasrara) dolunay vardır, hare1'in izi yoktur, berrak bir gökyüzündeki gibi


parıldar. Işınlarını bolca saçar, nektar gibi nemli ve serindir. Onun içinde (Candra-mandala)
şimşek gibi sürekli parlayan Üçgen2 vardır ve bunun içinde yine tüm Surelerin4 hizmet
ettiği Büyük Boşluk3 parlar .

YORUM
Burada, Sahasrara'nın perikarpındaki Candra-mandala'nın varlığından söz ediyor.

210
berrak bir gökyüzündeki gibi göz alıcı ( Suddha ) --- bulutsuz bir gökyüzünde görülen
( nirmalo-daya-viśista )
"Nemli ve soğuktur" vb. ( Parama-rasa-cāya-snigdha-santāna-hāsī ) . Burada nemli
anlamına gelen Snigdha, nektarın nemini ifade eder.
1 tavşanın izi yok 1 Aydaki adam. 
2 Üçgen2  Visvanatha'ya göre A-ka-thādi üçgeni.
3 Büyük Boşluk3 Sūnya=Bindu-that rs, Para-bindu veya Isvara, merkezi Brahman'ın meskeni
(Brahmapada). Kuzey Saiva ve Sakta okullarında Sadasiva ve Isvara, Sūnyatisūnya olarak
adlandırılan Siva-Tattva ve Suddha-vidya arasındaki deneyimin Nim esa ve Unmesa
yönleridir. Sahasrara'daki Güneş ve Ay dairelerinin ve Kāmakalā ile on iki yapraklı nilüferin
konumları Metinde verilmiştir.
4 Sureler4 yani Devalar .
Parama-rasa (Amrta) ısı içermez. Bu bileşik kelimenin anlamı buradan gelmektedir: Işınları
soğuk ve nemlidir ve gülümseme hissi uyandırır.
Kankala-malini, Candra-mandala'nın altındaki boşluğun üst kısmında Antarātmā'nın vs.
varlığından bahseder. Sahasrāra ile ilgili olarak şöyle der: "O Devesi, perikarpında
Antarātmā'dır. Onun yukarısında Guru vardır; Sūrya ve Candra'nın Mandalaları da oradadır.
Bunun üzerinde Mahā-vāyu ve ardından Brahmarandhra. bu boşluk (Randhra) Visarga'dır,
her zaman mutlu olan Brahman'dır. Bunun (Tadūrdhve) üzerinde sonuncusu , yaratan,
koruyan ve yok eden Devi San khinī'dir . "

Samāste tasyāntaḥ śaśaparirahitaḥ śuddhasaṁpūrncandraḥ

shurajjyotsnājalaḥ paramarasacayasnigdhasaṁtānahāsī.

Trikoņaṁ tasyāntah sphurati ca satataṁ vidyudākārarūpam

t adantahūanyaṁ tatsakala-suragaņaih sevitaṃ cātiguptaṁ. --41

" Candra-mandala içinde şimşek gibi sürekli parlar, üçgen ,. ( Trikonam tasyāntah


vidyudākāra-rūpam ).- Yani, parlayan üçgen oradadır.
" Bunun içinde Büyük Boşluk parlar" ( Tadantah sunyam sphurati ) . İçinde bir boşluk olan
şey, Para-bindu'nun (Para-bindusarīram) bedenidir. Üçgenin içinde mükemmel Bindu
(Sūnya) parlar veya üçgenin içinde mükemmel Bindu olan Sūnya parlar.
211
bkz. Todala- Tantra, 6. Ullāsa: "Yüce Işık biçimsizdir ( Nirākara ) ve Bindu yok olmaz. Bindu
boşluk (Sūnya) anlamına gelir ve Guna'yı da ima eder." 1
" Gizli olarak servis edilir" ( Sevitam cātiguptam ).-Kural şudur: "Yeme (Āhāra), boşaltma
(Nirāhara), cinsel ilişki (Vihāra) ve Yoga, Dharma'yı bilen tarafından gizli
yapılmalıdır." Dolayısıyla Sureler (Devalar) O'na gizlice hizmet eder veya ibadet eder.
1 Guna da." 1 Bindu şeklini aldığında, işleyen Guna'larla birliktedir veya o zaman Sakala'dır.  
 

Özgürlüğün ana kökü olan ve Ama-Kala ile saf Nirvana-kala'yı tezahür ettiren o süptil


Bindu (Sunya), çok iyi gizlenmiş ve ancak büyük bir çabayla elde edilebilir . 1. İşte herkesin
Parama- olarak bildiği Deva- Sivas. O, tüm varlıkların Brahman'ı ve Atma'sıdır. Hem Rasa
hem de Virasa O'nda birleşmiştir2 ve O , cehaletin3 ve aldanmanın4 karanlığını yıkan
Güneş'tir .

S uguptaṁ tad yatnā d atiśayaparammoda-saṁtānarāśeḥ

paraṁ kandaṁ sūkṣmaṁ sakalāśaśikalasuddharūpaprakāśaṁ

lha sthāne devaḥ paramaśivasamākhyānasiddhaḥ prasiddhaḥ

svarūpī sarvātmā rasavirasanuto ऽ iñānamohāndhahaṁsaḥ 42.

Bu ayet, tüm safsızlıkları attıktan sonra ruhun kurtuluşunun yükseliş sürecini


anlatır. Muladhara Çakra'dan yükselen Yogi, Siva ile birleşmek için diğer Saktilere
ulaşmadan önce Bindu'ya gider.

212
YORUM
Buradaki anlam, boşluğun (Sûnya) çok gizli ve incelikli olmasıdır, daha sonra anlatılacağı
gibi, bir saç telinin ucunun on milyonda biri gibidir. Sadece uzun ve aralıksız Dhyana ve
benzeri uygulamalardan oluşan büyük bir çabayla elde edilebilir. Nirvāna-Kalā --ie ile birlikte
ayın on altıncı Kala'sının saflığını, Amā Kalā ile birlikte boşluğu (Antah-sūnya) tezahür ettirir
ve üçgen içindeki Nirvāna-Kalā meditasyon (Dhyāna) ile gerçekleştirilir (Prakāsam bhavati) ),
Kurtuluş olan tüm büyük Mutluluk kütlesinin kaynağıdır. Ancak bazıları, Sakala sasi -kalā-
sudd ha -rūpa-prakāsam'ı üçgen içindeki büyük Boşluğu niteleyen olarak okur ve
' sakala'yı on altı kalānın okur.ve Para Bindu'nun ayı bu tür kalālarla tezahür ettirdiğini
söyleyin.
1 Ama-Kala 1 Ay'ın on yedi Kalā'sı (rakamları) vardır, ancak nektar damlayan Ama ve
Nirvana-kala yalnızca bu aşamada ortaya çıkar. Diğer Kalālardan Skanda-Purana Prabhāsa-
Khanda'da bahsedilir.
2 Rasa ve Virasa 2 Kurtuluşun mutluluğu ve Siva ile Sakti'nin birleşmesinden doğan
mutluluk: vide post.
3 cehaletin karanlığı3 Ajnana.
4 sanrı4 Moha. Bu ayet Tripurā-sāra-samuccaya'da geçer, bölüm. V.40.
Bu dikkate alınmasını gerektirir. Trikona (üçgenin) dolunayın içinde olduğu söylendiğinde
tekrarı faydasızdır. Ayrıca bir önceki ayette "Surelerin hizmet ettiğini" görmüştük. Bir
boşluğa uygulanan "hizmet" terimi uygun değildir. Hizmetin nesnesi, üçgen içindeki
Bindu'dur. Para-Bindu'nun mevcudiyeti nedeniyle boşluğa tapınılması gerektiği söylenirse, o
zaman Para-Bindu orada olduğu için boşluk yoktur.
42. S uguptaṁ tad yatnā d atiśayaparammoda-saṁtānarāśeḥ
param kandaṁ sūkṣmaṁ sakalāśaśikalasuddharūpaprakāśaṁ

"İyi gizlenmiş" ( Suguptaṁ  ). - Bir saç telinin on milyonda biri gibi olduğu için.
"Büyük çabayla" ( Yatnāt ) --- yani, uzun süre devam eden meditasyon uygulaması (Dhyana)
vb.
"Baş kök" ( Param kandam .l -e-Para genellikle yüce, mükemmel anlamına gelir; burada
baş, anapara. Kanda = Mūla.

213
"Kurtuluş" vb., ( Atiśaya-paramāmoda-samtāna-rāśi ).- Bileşik kelime, kelimenin tam
anlamıyla, tüm büyük ve yüce mutluluk kütlesinin sürekliliği anlamına gelir ve bu,
Kurtuluştur (Moksa),
" Manifests, etc., Amā-kalā " ( sakala-śaśi-kalā-suddha-rūpa-prakāśam ).-Bu bileşik kelime
aşağıdaki gibi ayrılmalıdır:
Sakala=  Kalā ile: Kalā burada Nirvana- Kalā anlamına gelir, Sasi- Kalā kelimesinde Kalā,
Amā- Kalā, ayın on altıncı Kalā'sı veya rakamı anlamına gelir. Suddha=saf; parlaklık hiçbir
şey tarafından gizlenmez.
Anlam şu ki, Para-bindu incelikli ve başka türlü algılanamaz olsa da, Trikona'da Amā- Kalā ve
Nirvana- Kalā ile meditasyon (Dhyana) tarafından görülür. Suguptarn yerine Sugopyam
okunursa, o zaman Yatnat.
Bazıları Sakala-sasi-kalā-suddha-rūpa-prakasam'ı okur. önceki ayette Sunya'yı nitelemek ve
Sūnya'nın "boş alan" demek olduğunu söylemek saçmadır.2
Daha sonra Sahasrāra'nın perikarpında Parama-Siva'nın varlığından bahseder.
1 Kanda soğan veya kök anlamına gelir. Yoginl-hrdaya, bu Kanda'nın incelikli Parananda-
kanda-bindu-rupa veya Bindu formunda (Visvanatha) yüce Mutluluğun kökü olduğunu
söyler.
2 Yorumcuya göre Kanda'yı nitelendiriyor. Bindu O çemberidir, boşluk Brahmapada'dır veya
içerideki boşluktur.
-------------------------------------------------- --------------------------------------------------
--------------------------

lha sthāne devaḥ paramaśivasamākhyānasiddhaḥ prasiddhaḥ

svarūpī sarvātmā rasavirasanuto ऽ iñānamohāndhahaṁsaḥ 42.

lha sthāne devaḥ paramaśivasamākhyānasiddhaḥ prasiddhaḥ

svarūpī sarvātmā rasavirasanuto ऽ iñānamohāndhahaṁsaḥ 42.

" Paramasiva " 1 ( Paramashiva-samākhyāna-siddha ).-Parama Siva adıyla tanınan kişi.


"Brahman" (Kharūpī).2-Kha=Ātmā, ruh.

214
"Tüm varlıkların Atma'sı" ( Sarvātmā ).-Sarva=tüm (varlıklar). O Jivātma'dır ama aslında
Jivātma ile Paramātmā arasında hiçbir ayrım yoktur. Ātmā, Jīva'dır. Adhyātma Rāmāyana
şöyle der:
"Jivātma, Paramātma'nın başka bir adıdır (Paryāya), Acārya ve Sastraların talimatıyla onların
birliği bilindiğinde, öğrenci Jivātmā ve Parammātā ile ilgili Mūlavidyā'ya sahip olur."
Sruti ayrıca, "Sen O'sun " - Tat tvam asi ' dediğinde , Tvam'ı (Sen) Tat'la ( O) özdeşleştirir .
" Rasa ve Virasa" ( Rasa-virasamita ).-Rasa, Paramānandarasa'dır -yani, Yüce Mutluluk4
deneyimi. Virasa, Siva ve Sakti'nin birliğinin ürünü olan saadettir, O her ikisidir. Veya Rasa,
dünyevi zevke doğal bağlılık ve Virasa ondan kopukluk anlamına gelebilir. O halde manası şu
olacaktır: Onun dünyevi zevklerden kopmasından kaynaklanan Yüce Saadet O'ndadır5.
"Güneş " = Hamsa, Güneş karanlığı dağıttığı gibi, O da öyle yapar.
bilmemeyi (Ajnāna) ve sanrıyı (Moha) ortadan kaldırın.
1 Visvanatha bu Siva'nın Saguna-Siva olduğunu söyler,
2 bkz. Sruti "Kham Brahma" Chao 4-10-5; Br. -1-1. 3 "O sensin." Bkz. Giriş.
4 yani, Moksa.

5 Yani O'nun içindeki Rasa, Virasa olmuştur.

43. Sudhādhārāsāraṁ niravadhi vimuñcan n atitarām

yateḥ svātmajñānaṁ diśati bhagavān nirmalamateḥ.


215
Samaste sarveśaḥ sakalasukhasaṁtānalaharī

parivāko haṁsaḥ parama iti niāmnā paricitaḥ. 43

Bhagavan2 , nektar benzeri özün sürekli ve bol akışını akıtarak , saf zihnin Yati3'ine Jivatma


ve Paramatma'nın birliğini idrak etmesini sağlayan bilgi konusunda talimat verir   . O,
Harnsah Parama (Paramahamsah) adıyla bilinen her türlü saadetin sürekli akan ve yayılan
akımı olan Rableri olarak her şeyi kaplar.
1 Öz1 Yorum gönderisinden anlaşıldığı gibi , bu şu şekilde çeşitli şekillerde tercüme
edilebilir: "Ay'ın gümüşi ışınına benzeyen sürekli ve bol bir nektar akışı dökerek" veya
" Karanlığın yok edilmesi için güçlü, aralıksız ve nektar benzeri sözlerle"
yanılsama" veya "Merhameti nektar benzeri olan ve Brahma-mantra'nın özünü içeren
kelimenin sürekli tekrarı ile." www.bhagavadgitausa.com/Sat-Chakra-Nirupana-Kundalini
Chakras.htm
2 Bhagavan2 Yani Aisvarya'nın altı formunun sahibi olarak Rab,
3 Yati3 Zihni ibadet nesnesi ile birleşen, kendine hakim.
YORUM
" Sürekli ve bol " ( Niravadhi atitaram ).
" Nektar benzeri bir öz akıntısı dökerek " ( Sudhā-dhārāsāram vimuñcan ).- Bileşik kelime
dört farklı şekilde oluşturulabilir ve yorumlanabilir: 
1)   Nektar benzeri bir öz akıntısı saçmak .
2) Sudha'nın (nektar) Adhara'sı (alınabilir) Sudhadhara'dır, bununla Ay
kastedilmektedir; Asara oradan akan şeydir, bir nehirdir. Şimdi, Ay'dan akan şey gümüş
renkli Nektar'dır; dolayısıyla kelimenin tamamı "ayın gümüşi ışınları" anlamına gelir. Bu
sıfat, nitelenen ismin ay gibi beyaz veya şeffaf olduğunu ispat eder. Dökülme =
Vimuncan.
3. Asara yine "söylenen", "söz" anlamına gelebilir. Sudhadhara = nektarın bir kalitesi olan
tatlılık kabı; dolayısıyla Sudhadharasaram = nektar benzeri veya ambrosiyal kelime. O
zaman Niravadhi'nin anlamı "her zaman" olacaktır ve Atitaram "karanlığı, cehaleti veya
yanılsamayı yok etmede güçlü" anlamına gelecektir. Vimuncan o halde "söylemek"
anlamına gelmelidir.

216
4. Sudha yine "merhamet nektarı" anlamına gelebilir ve Sare öz " -yani, Brahma-mantra'nın
özüdür ve Dhara, Brahma-mantra'nın özünü içeren merhametli kelimenin bir akışıdır
(sürekli tekrarı). .
yateḥ svātmajñānaṁ diśati bhagavān nirmalamateḥ. (ayet 43 satır 2)
"Yati'ye talimat verir" vb. ( Bhagavān nirmala-mater yateh svātma-jñānam diśati ),
"Yati." - Zihni, ibadetinin Devata'sına yoğun bir şekilde dayanan kişi.
Bilgi, vb., Paramātmā ( svātma-jñāna ): Svam= Jivatma ve Atma=Paramatma; ve kişinin
bildiği Jnana1 - yani, Paramatma'nın bilgisine götüren ve böylece tapan kişinin Jivatma ve
Paramatma'nın birliğini idrak etmesine yardımcı olan Taraka-brahma-mantra. Disati =
Upadisati (talimat verir). Yukarıdaki niteleyici ifadeler, nitelenen ismin Guru olduğunu ima
eder, çünkü Taraka-brahma-mantra ile ilgili talimatlar O'ndan gelir. Bu nedenle, O Guru
olduğu için önceki ayette "Parama-Siva" olarak nitelendirilir. bkz. Lalita-rahasya'da Gurus-
tattva-nirūpana,
Guru'yu "Kendisinden zevk almaya her zaman düşkün olan ünlü ve mükemmel Purusa2
(Atma-rati-priya)" olarak tanımladıktan sonra şöyle devam eder: "Onun sevgilisi, zorlukla
elde edilebilecek parlak Kişidir. Brahma-vartma (Brahman yolu). Para-Brahman, O'nun
nilüfer ayaklarının parlaklığından başka bir şey değildir."
Yukarıdaki pasajla, Onun nilüfer ayaklarının muhteşem güzelliğinin, Para-Brahman olan
Parama-Siva'nın kalp-nilüferini kapladığı kastedilmektedir.
1 Jnana1 Jnana ruhsal bilgi veya bilgeliktir ve Vijnana maddi dünyanın (bilim) bilgisidir.
2 kim her zaman düşkündür 2 yani kim kendini meşgul eder.
-------------------------------------------------- --------------------------------------------------
----------------------
Guru'nun parlak (Tejo-rūpa) Sevgilisinin (Sakti) ayaklarının yeri Guru'nun1  göğsüdür, başka
herhangi bir Purusa'nınki üzerinde değildir. Dolayısıyla Parama-Siva ve Guru bir ve aynıdır.  
Nirvana -Tantra ayrıca 2 der : "Kafadaki Lotus'ta Mahadeva --- Parama-Guru vardır: üç
dünyada hiç kimse yoktur, Ey Devesi, O kadar tapınmayı hak eden. Ey Devi,
meditasyon yap Dört Guru'nun tümünü içeren" O'nun formunda3 .4
Bu Parama Siva, perikarptaki üçgenin dışında ve aşağıda sözünü edeceğimiz Hamsa'nın
üzerindedir.

217
Kankāla~mālini Tantra5 şöyle der: "Ey Devesi, bu Lotus'un perikarpında Antaratma ve onun
üzerinde Guru vardır. Güneş ve Ay'ın Mandalaları da oradadır." Ve Maha-sankhinl'e kadar
olan sıralarında farklı şeylerin mevcudiyetinden söz ettikten sonra devam eder: "Onun
altında, Ayın Mandalasına yerleştirilmiş Trikona (üçgen) ey Devesi; ve orada Ay'ın üzerinde
meditasyon yaptıktan sonra bozulmayan Kalā, (kişi kendi içinde hilal gibi olan NirvAna
adındaki 17. KalA üzerine meditasyon yapmalıdır” ( KutilA6 ) .
1. Guru   Bu, Siva'nın onsuz Sava olduğu (bir ceset ve 'hareket edemeyen') Sakti'ye övgüdür.
2 Nirvana-Tantra ayrıca 2 der . (dördüncü durum) şüphesiz Paramatma'dır; başın içindeki
Lotus'a yerleştirilirse, ona dışsal olarak nasıl saygı gösterilebilir?" Yani, Sadhaka, kendisi de
eğilmiş olan başın içinde olan kişiye nasıl eğilebilir? ?
3 O'nun formu üzerinde meditasyon yapın3 Yorumcu tarafından alıntılanan pasaj
"Tadamśaṁ" (onun bölümü) şeklindedir; RM Chattopadhyaya's Edition'da "Tadrūpaṁ"
(onun formu) yazmaktadır ve bu okuma burada benimsenmiştir.
4 Guru."4  yani, Guru, Parama-Guru, Parapara-Guru ve Paramesti-Guru.
5 Kankāla~mālini Tantra5 Bu pasaj, Patala II'de (RM Chattopadhyaya'nın Baskısı, s. 3) geçer
ve bütünüyle şöyle devam eder: "İçinde (Sahasrara), Ey Devesi, Antaratma'dır ve onun
üzerinde Vāyu ve yukarısındadır. Mahanada
Brahmarandhra'dır. Brahmaran dhra'da Ebedi Huzur ve Mutluluk anlamına gelen Visarga
vardır . Altta bulunan Üçgen üzerine meditasyon yaptıktan sonra ; Kailas'ına (Siva cenneti)
oradadır. Ey Mahadevi, rahatsız edilmemiş Cetas'ı (kalp veya akıl) buraya yerleştirerek, kişi
hayatının tüm süresi boyunca (Jīva-jīvi) tüm hastalıklardan arınmış mutluluk içinde yaşar ve
böyle biri için yeniden doğuş yoktur. Burada sürekli olarak ne artmayı ne de bozulmayı
bilmeyen Amā Kalā parlıyor ve onun içinde yine Nirvana-Kala olarak bilinen on yedinci
basamak var. Nirvana-Kala içinde Nibodhika broşürü bulunur . Yukarıda , tezahür etmemiş
Nada var , on milyon güneş kadar parlak . O mükemmel Nirvana Sakti'dir, her şeyin
nedenidir. Bu Sakti'de bilinmelidir ki, değişmez ve illüzyondan arınmış olan Siva'da yaşar . "
-------------------------------------------------- -------------------------------------------------- -----------------
6 KutilA: Bkz. Jnanarva-Tantra XXIV, 36.

Nirvana Sakti'nin iki KalA'sı veya İç Kuvveti vardır: sırasıyla 17. ve 16. KalA'lar


olan NirvAna KalA ve AmA KalA . Nirvana Sakti, hem Unmani 1 hem
de Samani 2'dir . Nirvana KalA, Vyapini 3'tür veya Sakti Svarupa ve 16. KalA'nın
üzerinde. Nirvana Sakti, Nirvana KalA'nın Antargata'sıdır (ikamet edenidir). Ananda, Para
(Bindu-Rupa Siva) ve ParA'nın (Sakti veya Prakrti) birleşmesinden doğan Mutluluk veya
218
Sevinçtir; AmA KalA'nın kabı olduğu nektar böyle bir birleşmeden akar. --
Woodroffe. Vücutları koruyan AmA'dır. AmA aynı zamanda Sakti'dir (Urdhva Sakti-Rupa =
[ruhu] yukarı doğru hareket ettiren Sakti Formu); ruhu Brahman'a (yukarı doğru) sevk eden.

AmA KalA, Yaratıcı Sakti'dir ve Saf Bilincin Nirvana KalA'sı olur.

NirvAna KalA   = 17. KalA = Vyapini Tattva = Sakti Svarupa = VyApini Tattva. Vyapika olarak VyApini
Tattva'nın Yüce yönüdür. Ama KalA'dan daha mükemmel. AmA KalA'nın CinmAtra SvabhAvA veya
Saf Bilinç yönüdür. AmartAkArarUpini.  VyApinI = Genişletici. Nirvana Sakti, Nirvana KalA'nın
Antargata'sıdır (İçinde İkamet Eden) .

www.bhagavadgitausa.com/Sat-Chakra-Nirupana-Kundalini Chakras.htm

TATTVA11.gif

219
 

 AmA KalA = 16. KalA = Vyapika Sakti = Paratpara = Para (Bindurupa Siva) ve ParA'nın (Sakti)
birleşmesinden akan Nektarın yuvası. Vyapini Tattva'nın Yaratıcı yönüdür (Anjani). AmA hem
Srstyunmukhi'dir (yaratılışa bakmak) hem de Urddhva-Saktirupa'dır (yukarıya veya özgürlüğe bakmak;
ruhu yukarı doğru özgürlüğe götürür.) Ama, Yaratıcı Anjani ve Adhomukhi ve
Özgürleştiricidir. Srstyunmukhi, aşağı dönük ağız (yapraklar) anlamına gelen Adhomukhi'dir. Kundali
yükselmeden önce yapraklar aşağı döndü.

AmA KalA ve NirvAna KalA, VyApikA ve Anjani olarak VyApini Tattva'nın iki yönüdür


( yaratıcı ve yüce ) .   NirvAna KalA, AmA KalA'dan daha mükemmeldir veya ötesindedir .
220
Sakti Tattva'daki NirvAna Sakti veya Samani, PAsajAla'nın (esaret) meskenidir. 

NirvAna KalA , yaratıcı veçhede AmA KalA olarak adlandırılan şeyin CinmAtra SvabhAvA veya Saf
Bilinç yönüdür .

-------------------------------------------------- -------------------------------------------------- ------------


Yukarıdaki pasaj, Candra-Mandala'daki üçgen içinde Amā-Kala'nın varlığından bahseder, bu
nedenle Guru onların altında ve Antarātma'nın üzerindedir. Şimdi, kankala-Malini'nin
Guru'yu Antaratma'nın üzerine yerleştirmesinin nasıl olduğu sorulursa , Guru'nun
Hamsah'ın üzerine yerleştirildiğinden söz edilir, cevap, Antaratma ve Hamsah'ın bir ve aynı
olduğudur.
Kankala-malini'de Guru Dhyana1 : "Nada ve Bindu arasındaki mükemmel Antarātma'da
bulunan parlak bir tahtta (Simhasana) oturan Guru'nuz üzerine meditasyon yapın" vb. ,
Mantramaya olan Hamsa-pide üzerine oturmuş olarak." Ayrıca Annada -kalpa-Tantra2 ile
karşılaştırın   : "Kafadaki bin yapraklı beyaz Lotus'ta Guru'nuz üzerinde meditasyon yapın;
O, iplikçikler arasında Hamsa'da oturan Parama-Siva'dır."  sunum: Veeraswamy Krishnaraj
Yukarıdaki otoriteler dikkatlice incelendiğinde, Hamsa'nın Antaratma ile kimliği
netleşir. "Parama-Siva olan kişinin kendi Gurusu" ifadesiyle, Parama-Siva'nın Kendisinin
Guru olduğu anlaşılmalıdır.
Sahasrara ile ilgili aşağıdaki pasaj, Parama-Siva'nın üçgenin içinde olduğunu gösterir: "İçinde
(veya yakınında) (Sahasrara) şimşek benzeri Üçgendir ve Üçgenin içinde imperisha b'yi
oluşturan iki Bindus vardır . le Vis arga - Boş boşlukta Parama Siva var.
Bu çelişkili görüşler, Guru'nun III numaralı üçgenin içinde olduğu sonucuna
götürür. Sahasrara'nın perikarpının altında ve ondan ayrılamaz olan, ters çevrilmiş on iki
yapraklı Lotus'un perikarpı. Bu , Paduka-pancaka-Stotra3'te açıkça ifade edilmiştir . Bu
pasajlardan, Guru'nun Sahasrara'nın perikarpındaki üçgenin içinde olduğu çıkarımı
yapılmamalıdır. Üçgen Hamsa ortadaki üçgenin altındadır; aksi halde Kankala-
maliniTantra'nın otoritesiyle çatışırdı.
1 Kankala-malini1 Patala III.
2 Annada-kalpa-Tantra2: Bu alıntı, bu Tantra'nın Prasannakumara Siistri'nin Baskısında
izlenemez.
3 Paduka-pancaka-Stotra3: Paduka-Pancaka'nın 7. maddesine ilişkin notlara bakınız. 

221
-------------------------------------------------- --------------------------------------------------
-----------------------

Samaste sarveśaḥ sakalasukhasaṁtānalaharī

parivāko haṁsaḥ parama iti niāmnā paricitaḥ. Ayet 43, satır 3-4

" O, Rableri olarak her şeyi kuşatmıştır "-( Samaste sarve ś ah )- yani, Her Şeyin Rabbi olan
O, bu perikarpta ikamet etmektedir. Şimdi, Parama-Siva'nın orada olduğu söylenerek,
Isvara'nın (Rab) orada olduğu söylenmiştir; peki neden bu tekrar? Ancak, aşağıdaki niteleyici
ifadelerin de göstereceği gibi, bunu yapmanın bir amacı vardır. Sarvesa (Her Şeyin Efendisi)
Hamsa'dır, yani O, "Ham-Sah" Mantrasıdır.
bkz. Prapañca-sara: "Adı Tattva olan Cinmatra'dır1 : Işığa yakın
olarak yaratmak istediğinde2 Kütleli hale gelir (Ghanibhūya) ve Bindu şeklini alır. Sonra
zamanla Kendini ikiye böler: sağdaki Bindu'dur ve sol taraftaki Visarga'dır.Sağ ve sol
sırasıyla erkek ve dişi olarak ayırt edilir.Ham Bindu'dur ve Sah Visarga'dır; Bindu Purusa'dır
ve Visarga Prakrti'dir; H amsa h. birliktir Prakrti ve Purusa'nın  
Evreni kapla."       
Mahakali-Tantra konu hakkında açıkça konuşur (PatalaI): " Sahasrara'da bulunan Candra-
Mandala'daki4 boş alanda3 , göksel bir geçitle süslenmiş, Ham ve Sah harfleri vardır; kaya
kristali gibi saf ve saf beyaz ipek giysiler giymiş vb." Burada Ham ve Şah harflerinden açıkça
bahsedilmektedir.
Ya da Hamsa ve Parama, Hamsa ve Parama olarak ayrı ayrı okunursa, "Hamsa ve Parama
diye bilinen" anlamına gelir, Yazarın kendisi O'ndan kırk dokuzuncu ayette Hamsa olarak
bahseder. Ya da iki kelime birlikte okunursa, o zaman Karmadhāraya-Samāsa'nın istisnai
kurallarından biri tarafından "Parama-hamsa adıyla bilinen" anlamı olacaktır, bu kelime
oluşturulmuş, 'antah' kelimesi atlandı. bkz. Āgama-kalpa-druma: O, hareket eden ve
hareketsiz olan her şeyi kaplayan Parama-hamsah olarak adlandırılır."

Samaste sarveśaḥ sakalasukhasaṁtānalaharī

parivāko haṁsaḥ parama iti niāmnā paricitaḥ. Ayet 43, satır 3-4

"Daima akan kimdir" vb. ( Sakala-sukha-santāna-laharī-parīvāha )-yani, O'nda her türlü


ölümsüz ve artan mutluluk mümkün olan her şekilde tezahür eder; yani O, adeta sonu
gelmez bir mutluluk zinciridir.
222
Daha önce bu Hamsa'nın Parama-Siva'nın altında olduğu söylendi.
1 Cinmatra1 Vide ante, c. 39. Burada alıntılanan metin, benim yayınladığım baskıdan
farklıdır (Bkz. bölüm I, vv. 41-44, Tantrik Texts, Cilt III).
2 create2   = Vicikīrsu---" kendini çarpıtmak istiyor." Burada "bozulma" veya stres,
yaratımdır. Bkz. Giriş.
3  boşluk3 = Sunya. Sūnya, Bindu içindeki boş alandır.
4  Candra-Mandala4 = Konum Sāmīpye-saptamī olarak okunmalıdır ---yani boşluk Candra-
Mandala'nın içinde değil, yakınındadır; aksi halde bir çelişki varmış gibi görünür. Son Ayet
43.
 

 
 

44. Śivasthānam śaivāḥ paramapuruṣaṁ vaiṣņavagaņā

lapantīti prāyo hariharapadam kecidapare.

Pabaṁ devyā devicaraņayugalāṁbhojarasikā

munīndrā apyanye prakṛtipuruṣasthānamamalaṁ.


Saivalar burayı Siva'nın meskeni olarak adlandırırlar ; Vaisnavalar buna
Parama Purusa2 diyor ; diğerleri yine Hari-Hara3'ün yeri diyorlar . Devi'nin nilüfer
ayaklarına tutku duyanlar, burayı Devi'nin mükemmel meskeni olarak adlandırırlar; ve diğer
büyük bilgeler (Munis) burayı Prakrti-Purusa5'in saf yeri olarak adlandırır .

223
1 Siva1 Siva-sthanam.
2 Purusa2 yani Parama-Purusa --- Visnu'nun yeri, 
3 Hari-Hara3 Visnu ve Siva.
4 Devi4 Sakti veya Tanrıça. 
5 Prakrti-Purusa5 Sakti-Siva,
YORUM
Kendisinde tüm Devatālara ( Sarvadevatāmaya ) ve diğerlerine sahip olan Hamsah bu
perikarpta olduğundan, Saivas, Sāktas, vb. gibi tüm tapınan sınıfların Devatālarının ibadet
yeridir.
"Saivalar" -yani, Siva'ya tapanlar- buraya Siva'nın yeri derler.
" Vaisņavas6 buna Parama-Purusa" diyor - yani, Parama-Purusa'nın yeri veya Vi sņ u
(Vishnu).
"Diğerleri, yine" (Kecid apare) -yani, Hari-Hara'ya tapan diğerleri veya başka bir deyişle,
Birleşik Vi sņu ve Siva ve sadece Siva veya sadece Vi sņu değil - buna Hari'nin yeri diyorlar -
Hara7 . Orayı ne Hari (Visnu) ne de Siva (Hara) yeri olarak değil, birleşmiş benliklerinin yeri
olarak adlandırırlar.
6  Vaisņavas6 Visnu'ya Tapanlar,
7 Hari-Hara7 Hari-Hara-padam.
-------------------------------------------------- -------------------------------------------------- -------------

44. Śivasthānam śaivāḥ paramapuruṣaṁ vaiṣņavagaņā

lapantīti prāyo hariharapadam kecidapare.

Pabaṁ devyā devicaraņayugalāṁbhojarasikā

munīndrā apyanye prakṛtipuruṣasthānamamalaṁ . Ayet 44

" Diğer büyük bilgeler 1 " ( Munīndrā apyanye ).- Yazar bununla, burayı Prakrti-Purusa'nın


saf yeri olarak adlandıran "Hamsah" Mantra'ya tapanları kastediyor. Hamsah, Prakrti ve
Purusa'nın birleşimidir2 dolayısıyla Prakrti ve Purusa'nın yeridir,

224
Yukarıdakiler, bu Lotus'un içinde tüm Devataların bulunduğu Para Bindu'nun mesken yeri
olduğu için, her tapıcının burayı kendi ayrı tapınmasının Devatālarının yeri olarak
adlandırdığını gösterir.
1 Diğer büyük bilgeler 1 Muni "bilen" anlamına gelir ve bu nedenle Zihni her zaman
Meditasyon halindedir.
2 Purusa2   Hamsasva prakrti-puru ṣ obhayarūpatvāt. Ham, Purusa'dır ve Sah, Prakrti'dir.

45. Idam sthānam jñātva niyatanijacitto naravaro


na bhūyāt saṁsāre punarapi na baddhastribhuvane.
Samagrā saktiḥ syānniya mamanasastasya krtinaḥ
sadā kartuṁ hartuṁ khagatirapi vāņi suvimalā.
Aklını kontrol eden1 ve burayı bilen insanların en mükemmeli, bir daha
asla Gezgin'de2 doğmaz , çünkü üç dünyada onu bağlayan hiçbir şey yoktur. Aklına hakim
olan ve amacına ulaşan kişi, her istediğini yapmakta ve iradesine aykırı olanı engellemekte
tam bir güce sahiptir. Her zaman Brahman'a3 doğru hareket eder . İster nesir ister manzum
olsun, konuşması her zaman saf ve tatlıdır.

YORUM
Bu ayette, Sahasrara'nın eksiksiz bilgisinin meyvesinden bahseder, Aktarılmak istenen fikir,
bu yerin bilgisinin bir bütün olarak ve ayrıntılı olarak kazanılması gerektiğidir.

225
"Zihnini kontrol eden" ( Niyata-nija-citta )-yani, içsel yetileri kontrol eden ve bu yerde
yoğunlaştıran kişi. Böyle biri Samsara'dan kurtulur veya başka bir deyişle esaretten kurtulur,
çünkü bu dünyalarda onu bağlayacak veya çekecek hiçbir şey yoktur. Esaret ile Mayik
erdem (Punya) ve günah (Papa) bağları kastedilmektedir.
1 zihin1  Citta.

2 Wandering2 Samsāra, insanların Karmaları tarafından yönlendirildiği doğum ve yeniden doğuş dünyası.

3 Brahman3 Burada Kha = Brahman'a göre Visvanatha'nın yorumu benimsenmiştir. Terim aynı zamanda "hava" veya "esir"
anlamına geldiğinden, metin "Gökyüzünde dolaşabiliyor" şeklinde çevrilebilir .

-------------------------------------------------- --------------------------------------------------
------------------------------------------
Bhāgavata şöyle der: "Eğer Gunaların çalışmasının ürünü olan eylem benliğe atfedilirse, o
zaman bu tür (yanlış) atıf esaret, Samsara ve köleliktir." ayrıca bkz. Bhagavad-Gita: "Ey
Kunti'nin Oğlu, İnsan, kendi doğasının (Sva-bhāva) ürünü olan eylemle bağlıdır "1
Papa (günah) ve Punya'ya (erdem) maruz kalmak amacıyla bu bedende yaşamak
esarettir. Cennette kişi (meyvesinden) Punya'nın tadını çıkarır ve ölüler diyarında (Patala)
keder çeker ve yeryüzünde insan hem Papa'ya hem de Punya'ya tabidir. Tattva-jnanl (gerçeği
bilen kişi) için ikisi de yoktur Köleliğin nedenleri olan Punya ne de Papa; onun birikmiş
(Saṁcita) liyakat (Punya) ve kusur (Papa) Karması da yok edilir. Sonuç olarak, cennette
(Svarga), dünyada (Martya) veya cehennemde (Pātāla) hiçbir esaret altında değildir
ve gerçekten bedenlenmiş değildir.2 Böyle biri, yalnızca ne olduğunu çözmediği sürece
dünyada kalır. başladı. Yaşarken (Jivanmukta) özgürleşir ve bedenin çözülmesiyle tam
Kurtuluşa ulaşır.
Kularnava-Tantra şöyle der: "Yüreğinde Brahman olanlar, ne yüz at kurban ederek erdem
elde edebilirler, ne de yüz Brahmana öldürerek kusur elde edebilirler." Gita (III, 18) ayrıca
şöyle der: "Onun için bu dünyada yapılması veya yapılmaması gereken hiçbir şey yoktur.
Böyle biri için herhangi bir varlığa bağımlılık yoktur."3
Subodhini4 bu ayeti, "bilen"in (Tattvajnani) eylemleri gerçekleştirmekle hiçbir değer
kazanmadığı veya bunları yapmamakla da kusur elde etmediği şeklinde yorumlar.
Sruti5, birikmiş (Samcita) Punya ve Papa'nın yok edilmesinden söz eder: "Şimdi seçen ve
şimdi reddeden Manas O'nda çözüldüğünde; Papa ve Punya yok edildiğinde (yandığında),
Sakti olan Sadasiva ve Atma (eğer. Hamsah, ante), Noel Baba'dır ." Bakınız: Bhagavad-
Gita: "Ve böylece bilginin ateşi tüm eylemleri yok eder."
1 Sva-bhāva)," 1 Bölüm XVIII, v. 60.

2   gerçekten bedenlenmemiş.2 Na sariri bhavati - bir bedeni olmasına rağmen, o bedenden değildir.

226
3 herhangi bir varlığa bağımlılık yok."3   Telang'ın Tercümesi: "Onun bu dünyada yapılanlarla ve yapılmayanlarla hiçbir ilgisi
yoktur; ne de onun herhangi bir menfaati herhangi bir varlığa bağlı değildir" (s. 54, Sacred Books of the East, Cilt VIII).

4 Subodhini4 Yani, Sridhara-svami'nin Gita Üzerine Yorumu.

5 Sruti5   Alıntılanan metin Hamsa Upanisad'dandır, ancak o Upanisad'ın yayınlanmış metinlerinden biraz farklıdır.

-------------------------------------------------- --------------------------------------------------
--------------------------------------------------

45. Idam sthānam jñātva niyatanijacitto naravaro

na bhūyāt saṁsāre punarapi na baddhastribhuvane.

Samagrā saktiḥ syānniya mamanasastasya krtinaḥ

sadā kartuṁ hartuṁ khagatirapi vāņi suvimalā. Ayet 45

 
Sruti5, birikmiş (Samcita) Punya ve Papa'nın yok edilmesinden söz eder: "Şimdi seçen ve
şimdi reddeden Manas O'nda çözüldüğünde; Papa ve Punya yok edildiğinde (yandığında),
Sakti olan Sadasiva ve Atma (eğer. Hamsah, ante), Noel Baba'dır1 . " Bakınız: Bhagavad-
Gita: "Ve böylece bilginin ateşi tüm eylemleri yok eder.2"
"  Tam güç" ( Samagrā-saktī)   yani, onun her şeyi yapmasını sağlayan güç. Güç veya Sakti
ile, yapmak istediği her şeyi yapma3 ve tüm zararlara karşı koyma, havada uçma4 ' ve büyük
konuşma ve şiirsel kompozisyon güçlerine sahip olma yeteneği kastedilmektedir .
1 Noel Baba1  Yani, Yüce Devlete özgü bir okyanusun durgun yüzeyi gibi huzur ve sükunet.

2 ilim ateşi bütün fiilleri yok eder.2"  IV, 37.

3 Yapmak istediği her şeyi yapabilme yeteneği3 Böyle bir kişinin böyle bir gücü olabilir ama onu yanlış bir şekilde
kullanmayacaktır.

4 havada uçar4 Khagati ; bu Kallcarana'nın yorumudur.

227
46. Atrāste śiśūsuryasodarakalā candrasya sā sodaśī  

śuddhā nirajasūkşmatantuśatadhābhāgaikararūpā parā. 

Vidyyutkotisamānakomalatanūrvidyotitādhomukhī  

 nityānandapararṁparātivigalat-pīyūşadhārādhara.

İşte Ay'ın mükemmel (yüce) on altıncı Kala'sı. Saftır ve (renk olarak) genç Güneş'e
benzer. Nilüfer sapındaki bir lifin yüzde biri kadar incedir. On milyon şimşek çakması gibi
parlak1 ve yumuşak ve aşağı dönük. Kaynağı Brahman olan O'ndan bol miktarda
sürekli nektar akışı akar2 (veya O, Para ve Parâ'nın mutlu birlikteliğinden gelen mükemmel
nektar akışının deposudur ).3

YORUM
41 ve 42. ayetler Sahasrāra'nın perikarpındaki üçgen içinde Amā-kala, Nirvāna-kala ve Para-
Bindu'nun varlığından bahseder. Amā-kalā'nın ayırt edici
özellikleri.  www.bhagavadgitausa.com/Sat-Chakra-Nirupana-Kundalini Chakras.htm
1 lustrous1  Kālīcarana "Vidyotitā" okur ama Saṁkara "Nityodita", "sürekli parlayan" okur.

2 nectar2  Yorumcunun alternatif okuması: "Nityananda-pararhparativigalat-piyiisa-dhara-dhara." Parampara "sürekli bir


seyirde" anlamına gelebilir veya Pararn, Siva ve Para-Sakti anlamına gelebilir. Anlamdaki bu farklılık, bu kelimelerin farklı
okunma biçimlerinden kaynaklanmaktadır.

3 Para ve Parâ'nın mutlu birlikteliği).3  Para, Samkara'ya göre toplu olarak Para, Pasyanti, Madhyama ve Vaikhari anlamına
gelebilir. Para ve Para, Bindu-riipa Siva ve Sakti'dir.

46.Atrāste  śiśūsuryasodarakalā   candrasya   sā   sodaśī  
228
śuddhā nirajasūkşmatantuśatadhābhāgaikararūpā parā .    

Vidyyutkotisamānakomalatanūrvidyotitādhomukhī  

 nityānandapara rṁparāti vigalat - pīyūşadhārādharā . 46

"Mükemmel veya yüce" ( Para )-yani, O Cit-Sakti'dir. Prabhasa-khanda'da şu pasaj geçer:


"Bedenleri olan herkesin bedenlerini koruyan mükemmel Maya." Bu, Ama'ya aittir.
"Ayın on altıncı Kala'sı" ( candrasya sodaśī ).- Bununla onun Ama-kala1'den bahsettiğini
anlamalıyız .
" Saf" ( śuddhā )-yani paslanmaz.
"Benziyor" vb. ( śiśu-sūrya-sodara-kalā - ( śiśūsuryasodarakalā ) - Bununla bu Kalā'nın
kırmızılığı belirtilir.
"Nilüfer sapındaki bir lifin yüzde biri kadar ince" ( Nīrajasūk ṣ ma -tantu-śatadhā-
bhāgaika-rūpa) . - Uzunlamasına bölünmüş lotus sapındaki lifin yüzde biri kadar ince.
"Brahman kimin kaynağı" ( Nityānanda-paraṁpara ).-Nityananda=Pūrņananda=Brahman.
. "Akışlar" vb., ( Ati-vigalat-pīyūṣa-dhārā-dharā ) .-Son iki bileşik kelime aşağıdaki gibi
tek bir uzun bileşik kelime olarak okunursa, Pūrņananda-paraṁparati-vigalat-pīyūṣa-dhārā-
dharā, anlamı ayetin sonunda parantez içinde verildiği gibi olacaktır. Ananda o zaman
birliğin sevinci anlamına gelir ve Paraṁ-Parā o zaman Siva ve Sakti anlamına gelir,
Para = Bindu-rūpa , Siva; Para = Prakrti, Sakti. Ananda, ikisinin birleşmesinden doğan
neşedir ve böyle bir birlikten, Amā-kala'nın kabı olduğu nektar akar.
1 Ama-kala1 Visvanatha, bu Amā-kala'nın Urdhva-sakti-rupa veya yukarı (Brahman'a doğru) hareket eden Sakti olduğunu
söyler. 

47. Nirvāṇākhyakalā parā paratparā sāste tadantargatā

229
Keśāgrasya sahasradhā vibhajitasyaikāmśarūpā satī.

Bhutānāmadhidaivataṁ bhagavati nityaprabodhodayā

Candrārdhāngasamānabhaṇguravatī sarvārkatulyaprabhā

İçinde (Ama-Kala) Nirvana-kala var, mükemmelden daha mükemmel. Bir saç ucunun binde
biri kadar ince ve hilal şeklindedir. O, tüm varlıklara nüfuz eden Devata olan, her zaman var
olan Bhagavati'dir. İlahi bilgi verir ve aynı anda parlayan tüm güneşlerin ışığı kadar
parlaktır.

YORUM
Bu ayette Nirvana-kala anlatılmaktadır.

47. Nirvāṇākhyakalā   parā paratparā sāste   tadantargatā

Keśāgrasya sahasradhā vibhajitasyaikāmśarūpā satī .

Bhutānāmadhidaivataṁ bhagavati nityaprabodhodayā

Candrārdhāngasamānabhaṇguravatī sarvārkatulyaprabhā -47

"İçinde" ( Tadantargatā )-yani, Ama-kalā'nın kucağına1 yerleştirilen Kala zaten "Amā'nın


içine yerleştirilmiş ve Nirvana-kala adıyla bilinen on yedinci hilal" olarak tanımlanmıştır .
"Mükemmel olandan daha mükemmel" ( Parā-paratarā ).-Amā-Kalā mükemmeldir; bu
Amā'dan daha üstündür, 'Parā-paratarā' için "Parātparatarā" kabul edilirse, o zaman O en
mükemmel olan manası olacaktır.
"O . . . saç kadar ince " ( Keśāgrasya sahasradhā vibhajitasyaikāmśa-rūpa ).
_ " Hilal şeklinde" ( Candrārdhānga-samāna-bhanguravatī )-Amā-Kalā'ya benzer şekilde
hilal şeklindedir,
1 Ama-kalā'nın kucağına1 yerleştirildi Yani, Amā-Kalā'nın eğrisi içinde. Visvanatha, Amā-Kalā içinde değil ama Candra-
Mandala içinde, ki Amā-Kalā rakamlarından biridir, Nirvana-Kalā, Vyāpinī-tattva'dır der.

-------------------------------------------------- --------------------------------------------------
-------------------------------------------------- ----
230
Bhutānāmadhidaivataṁ bhagavati nityaprabodhodayā , Ayet 47 satır 3  
"Bütün varlıklara nüfuz eden Devatā" ( Bhūtānām adhidaivataṁ ).Adhi-
daivataṁ= Hārdda-caitanyam,l ve bu Kalā, tüm varlıkların Hārdda-caitanyasvarūpa'sıdır.
"İlahi bilgiyi bahşeder" ( Nitya-prabodhodayā )—yani, Tattva-jnana'yı veya Brahman'ın
bilgisini verir.
Candrārdhāngasamānabhaṇguravatī sarvārkatulyaprabhā - Ayet 47 satır 4

"Ve parlaktır" vb. ( Sarvārka-tulya-prabhā ) .-On iki güneş vardır (Dvādaśāditya). "On iki


güneşin tümü parladığında" - O'nun parıltısı böyledir. Bu sıfat ayrıca O'nun kırmızı
olduğunu ima eder.
1 Hardda-caitanyam . Amara, Hārdda'yı Prema, Sneha - yani şefkat, aşk olarak tanımlar . Yani kalpte tapınılan
Istadevata; Kendisi Rab'bin kalbi olan Sakti. Kelime hṛd=kalpten türetilmiştir. Devata aynı zamanda Hardda-kalā denen şey
olarak da mevcuttur, Girişe Bakın. sunum: Veeraswamy Krishnaraj

48. Etasyā madhyadeśe  vilasati paramāpūrvanirvāṇaśaktiḥ

Kotyādityaprakāśā tribhuvanajanī koṭibhāgaikarūpā.

Keśāgrasyātisūkşmā niravadhi vigalapremadhārādharā sā

Sarveşam jīvabhūtā munimanasi mudā tattvabhodhaṁ vahanti.

Orta boşluğunda (yani, Nirvana-kala'nın ortası) Yüce ve İlkel NirvAna-Sakti1 parlar ; O, on


milyon güneş gibi parlaktır ve üç dünyanın Anasıdır. Son derece incelikli ve bir saçın
ucunun on milyonda biri kadar. İçinde sürekli akan bir mutluluk ırmağı2 barındırır ve tüm
varlıkların yaşamıdır. Gerçeğin (Tattva)3 bilgisini bilgelerin zihnine nezaketle taşır .

YORUM Şimdi Para-Bindu'dan bahsediyor.


Nirvana-kala'nın " It" ( Etasyah )-yani,
231
" Orta" ( Madhya-deśe ).- Tur içinde.4
Etasyā madhyadeśe vilasati paramāpūrvanirvāṇaśaktiḥ ayet 48, satır 1 
"Yüce ve İlkel Nirvāna-Sakti" ( Paramā-pūrva-nirvāna -śakti = paramā apūrva-nirvāna-
sakti ).- Parama 5 -yani, sakti olarak Yüce Brahman. Apūrva-ie, Kendisinde hiçbir şey
olmayan O, yaratılışın başlangıcında ortaya çıktı.
1 NirvAna-Sakti1 Bu, Visvanatha'ya göre Samanapada veya Samani Sakti'dir, Bu durum çok sayıda bağdan (Pasajala)
bağımsız değildir.

2 akan mutluluk akışı 2 Prema. Notlara bakın, gönderin.

3 Gerçeğin bilgisi (Tattva)3 Bu " Tattva " kelimesinin Visvanatha tarafından Sivabhedajnanam-ie, yani Siva ve Sive arasındaki
farksızlık olduğu söylenmiştir.

4 Kucak içi.4 Yani hilal içi. Visvanatha'ya göre konum yakınlığı gösterir ve ortaya yakın ama biraz yukarısı anlamına gelir.

5 Parama 5 Bu kelime Samkara tarafından "Para veya Yüce kadar büyük olan" anlamında tanımlanmıştır. Visvanatha bunun
"Geleceği ölçen (Para = Uttara-kāla)" anlamına geldiğini söylüyor - yani, tüm gelecek zaman O'nun kontrolünde.

-------------------------------------------------- --------------------------------------------------
-------------------------------------------------- ----

Etasyā madhyadeśe   vilasati paramā pūrvanirvāṇaśaktiḥ Ayet 48 satır 1  

Kotyādityaprakāśā   tribhuvanajanani   koṭibhāgaikarūpā . ayet 48 satır 2

Keśāgrasyātisūkşmā niravadhi vigalapremadhārādharā   sā ayet 48 satır 3   

Sarveşam jīvabhūtā  munimanasi mudā tattvabhodhaṁ vahanti. Ayet 48 satır 4

" Parlar " ( Vilasati parama )1 yani göz kamaştırıcı bir şekilde yaşar.


"Üç dünyanın annesi" ( Tri-bhuvana-janani ) -yani, O , Svarga, Martya ve Patala ve
benzerlerini içeren Evrenin kökenidir . 2
"Son derece incedir, bir kıl ucunun on milyonda biri kadardır" ( Keśāgrasya-koţi-
bhāgaika-rūpa - tiśukşmā ).- Bir saç ucunun on milyonda biri gibi, son derece hemen göze
çarpmayan.
"İçinde sürekli akan bir mutluluk akışı var" ( Niravadhi-vigalat-prema-dhārā-dharā ).-
Prema, memnuniyet duygusuyla üretilen zihnin hassasiyetidir; yani, Siva ve Sakti'nin mutlu
birlikteliğinden kaynaklanan ve durmadan akan mükemmel nektar akışını Kendi içinde tutar.
" Bütün varlıkların hayatıdır " ( Sarveśāṁ jīva-bhūta )-yani, canlı varlık Onun bir
parçasıdır.

232
bkz. "Ey Devl, kıvılcımlar bir alevden fışkırdığı gibi, Parabindu da (Jiva olarak)
Ondan (Nirvāṇa-Sakti) çıkar ve Dünya'ya dokunduğunda bilici3 olur."4
"Her" ile Para-bindu'da bulunan, hem Siva hem de Sakti olan Sakti kastedilmektedir; ve
Ondan Jiva yayılır.
Nirvana-Sakti, Nirvana-kala'nın altında ve Nada-rūpa6 olan Nibodhika5'in üzerinde yer
alır , Karş. "Nirvana'nın (Kalā) içine yerleştirilmiştir , tezahür etmemiş Nada7 olan ateşli
(Vahni-rūpa) Nibodhika'dır ; onun üzerinde, her şeyin nedeni olan ve on milyon güneşin
parlaklığına sahip olan yüce Nirvana-Sakti vardır.
1 Parama -Yüce (Para) ile birlikte var olan veya eşit derecede olan veya Yüce'yi bilen kişi. Bu, Maya'ya uygulandığı gibidir.

2 gibi. 2   Cennet, Dünya ve Cehennem.

3 bilmek3 Samjñāyuktah, yani Jiva bilinci. Aynı zamanda 'bir isme sahip olur' anlamına da gelebilir. Ad ve biçim, dünyayı Sat,
Cit ve Ānanda do Brahman olarak karakterize eder.

bkz.  Asti bhati priyam rfipam nama cetyamsa-pancakam.

Adyam trayam Brahma-rupam jagadrupam tato dvayam,

4  Dünya."4   Yadā bhūmau patati tadā sam ñāyukto bhavati. Burada Jiva'nın yaratılışından söz edilmektedir. Alıntılanan
Metin Nirvana-tantra I'dendir.

5 Nibodhika5 Bkz. Giriş ve 40. ayetin notu, özellikle Nada, Bodhini ve Bindu ile ilgili kısım.

6 Nada-rūpa6 Bu Sakti'dir, Nada olarak,

7 tezahür etmemiş Nada Avyakta-nada-tezahür etmemiş ses.

-------------------------------------------------- --------------------------------------------------
------------------------------------------------
Değişmez Siva2 olan Brahman1 O'nun içindedir ; Kundali-Sakti'nin Paramatma ile keyif
aldığı yer burasıdır."
Nibodhikā, Avyakta-nada'nın (Avyakta-nādātmikā) bir aşamasıdır ve ateşe benzer. Raghava-
bhatta şöyle der: "Nāda üç durumda bulunur. Tamo-guna baskın olduğunda, Dhvani'nin
doğasında yalnızca ses tezahür etmemiştir (Avyakta-nada)3'tür ; Rajo-guna daha baskın
olduğunda, içinde sesin var olduğu ses vardır. harflerin yerleştirilmesi gibidir4 ; Sattvaguna
üstün geldiğinde, Nada Bindu5 biçimini alır ." Dolayısıyla Nada, Bindu ve Nibodhika
sırasıyla Güneş, Ay ve Ateştir6ve etkinlikleri Jnāna, Iccha ve Kriya'dır, Jnana yine Ateştir,
Iccha the Moon ve Kriya the Sun. Bu Sarada'da söylenmiştir. Bu nedenle, Nirvana Sakti'nin
ateşli (Vahni-rūpa) Nibodhika'nın üzerinde olduğu söylendiği kadar, bilge kişiler
NirvānaSakti'nin Güneş, Ay ve Ateş Mandalalarının üzerinde olduğu sonucuna varmalıdır.
Bu, Kularnava-Tantra'da, "Sahasrāra'daki Bindu-rūpa Para-Brahma" ile başlayan ve
"Perikarptaki üçgen içindeki üç Mandala ile güzelleştirilmiş" diye biten ParaBrahma-
233
dhyana'da açıkça ifade edilmiştir. Üç Mandala ile Güneş, Ay ve Ateş Mandalaları
kastedilmektedir. Nirvana-Sakti'nin Para-bindu (Para-bindu-rūpā) formunda olduğunu
göstereceğiz.
1 Brahman1 Nirañjana. Bu kelime ya Nir+añjana (yani paslanmaz) ya da Nih--añjana (zevk veya acıdan etkilenmeyen,
hareketsiz) olabilir . Brahman'ın yönlerinden biridir. 

2 Siva2 Nirvikara. Bazıları Nirvikalpa ya da koşulsuz bilinç okur. Nirvikalpa aynı zamanda Samadhi'nin son aşamasıdır ve
içinde (Nir) özel ayrımlar (Vikalpa) yoktur; ve "bu" ve "o" yok.

3 (Avyakta-nada)3 Tamo-gunādhikyena kevala-dhvanyātmako'vyakta-nādah.

4 harfler4 Raja ādhikyena kiṁcidvarṇa-baddha-nyāsātmakah. Anlam, harflerin her nasılsa büyük, farklılaşmamış bir biçimde
bir arada var olduğu gibi görünüyor.

5 Bindu5 Sattvadhikyena bindu-rūpah.

6 Ateş6 Tatash cha nāda-bindu-nibodhikā kendu-vahni-rūpah. Jñāna Ateştir, çünkü tüm eylemleri yakar. Eylemin sonucu
gerçekleştiğinde, eylem durur (bkz. v. 45'in notu). Iccha Ay'dır, çünkü Iccha yaratılışın öncüsüdür ve ebedidir. Ay, ne artmayı
ne de azalmayı bilmeyen Amā-kala'yı içerir. Kriyā Güneş'tir, çünkü Güneş gibi her şeyi görünür kılar. Çaba olmadıkça idrak ve
tezahür olamaz. Karşılaştır." Bir Güneş'in tüm Lokaları tezahür ettirdiği gibi " (Gītā). 

Aşağıdaki gruplarda bir düzenleme yapılırsa Metin daha anlaşılır olacaktır: (I) Nada, Güneş, Kriyā; (2) Bindu, Ay, İçha; (3)
Nibodhikā, Ateş, Jñana. Ancak Giriş'e bakın.

49. Tasyā madhyātarāle śivapadamamalaṁ śāśvataṁ yogigamyaṁ

Nityānandābhidhānam sakalasukhamayaṁ śuddhabhodhasvarūpaṁ.

Kecidbrahmābhidhānaṁ padmiti sudhiyo vaişṇavaṁ tallapanti

Keciddhaṁsakhyametatkimapi sukṛitno mokşamātma-prabodhaṁ

234
Onun içinde , Maya'dan arınmış, yalnızca Yogiler tarafından ulaşılabilen ve Nityananda
adıyla bilinen Siva'nın meskeni denen ebedi yer vardır . O her tür mutluluk2 ile
doludur ve saf bilginin kendisidir3 . Bazıları buna Brahman diyor; diğerleri buna Hamsa
diyor. Bilge adamlar burayı Visnu'nun meskeni olarak tanımlar ve doğru insanlar4 ondan
Atma'nın tarifsiz bilgisinin yeri veya Kurtuluş yeri olarak bahseder.
YORUM  

Nirvana-Sakti içindeki Boşlukta Para-Brahma-sthāna'dan (Para-Brahma'nın yeri) bahseder. 


1 Siva1 Siva-padam veya Siva eyaleti. Visvanatha bunun, ne Kāla ne Kalā , ne zaman ne de mekanın olmadığı Sakti'nin
Unmani hali olduğunu söylüyor . Siva'nın bedenidir (Siva-tanu}. Daha sonra Unmanyante Para-sivah denir, Padma-Purana'da
geçen aşağıdaki ayet (Uttara-Khanda, bölüm 78, v. 43) fikri daha popüler bir şekilde ifade eder. Şöyle diyor:

Saivāh Saurāsh ca Gāneśāh Vaişnavas śākti-pūjakāh.

Māmeva prāpnuvantī hi varsāṁbhah sāgaraṁ yathā.  

"Saivalar, Sauraslar, Ganesalar, Vaisnavalar ve Saktalar, hepsi gerçekten bana okyanusa yağmur suyu gibi geliyor."  

2 mutluluk2 Sakala-sukhamayam. Visvanatha burada Param Akula-padaṁ olarak yorumladığı Parama-kulapadarn'ı okur


veya Akula olarak bilinen Yüce Siva'nın meskeni, Kula Sakti'dir, Evrenin huzur bulduğu yer burası olduğu için böyle anılır.

3 saf bilginin kendisi3   Suddha-bodha-svarūpaṁ www.bhagavadgitausa.com/Sat-Chakra-Nirupana-


Kundalini Chakras.htm
4 erkek4 Sukŗtinah, 

-------------------------------------------------- --------------------------------------------------
-------------------------------------------------- --------------------------------

49. Tasyā madhyātarāle  śivapadam amalaṁ  śāśvataṁ   yogigamyaṁ   ayet 49 satır 1

Nityānandābhidhānam sakalasukhamayaṁ śuddhabhodhasvarūpaṁ. ayet 49 satır 2

Kecidbrahmābhidhānaṁ padmiti sudhiyo vaişṇavaṁ tallapanti ayet 49 satır 3

Keciddhaṁsakhyametat kimapi sukṛitno mokşa m ātma-prabodhaṁ   ayet 49 satır 4

"İçinde" ( Tasyāh madhyāntarale ) yani Nirvana'nın içinde1


Param Bindu'nun Kendi formundaki Sakti, yani Bindu'nun içindeki boş alan.
" Siva'nın Yeri" ( Siva-padaṁ ). - Burası Brahman'ın yeridir.
"Maya'dan özgür" ( Amalaṁ )-yani, Maya'nın safsızlığından özgür.
"Adı" -yani, Tattva'yı bilenler tarafından denir.  
"Yalnızca Yogiler tarafından ulaşılabilir" ( Yogi-gaṁyam ).- Aşırı inceliği nedeniyle, söz
ve aklın kapsamının ötesindedir, Yogiler tarafından yalnızca saf jñāna2 ile ulaşılabilir .
235
"Bazıları buna" der - yani, Vedāntistler ( Vaidāntikas ) derler.
" Tarifsiz" ( Kimapi ) - yani, harikalar yaratıyor.
"Atmā bilgisinin yeri" ( Ātmā -prabodham ).- Atmā'nın görüldüğü veya gerçekleştiği yer .
"Kurtuluş." ( Mokşa )-yani kişinin etrafını saran Māyā'dan özgürleştiği yer.
Şimdi şunu işaretleyecek kadar iyi olun: Prakrti ve Purusa'dan oluşan Para-bindu, Maya
tarafından çevrelenmiştir3 ve Lotus'un bin yapraklı perikarpındaki üçgenin içindedir. Yani
söylendi:
"Satya-Ioka'da biçimsiz ve parlak Kişi vardır; Kendini Māyā ile çevrelemiştir ve bir gram
tanesi gibidir; elleri, ayakları ve benzerlerinden yoksundur. O Ay, Güneş ve Ateştir.
Fırlatırken (Utsŗjya) Māyā'nın örtüsü (Bandhana), O iki katlı veçhe (Dvidhā bhitvā)
ve Unmukhi4 olur,4 sonra Siva ve Sakti5'in bölünmesi veya ayrılması üzerine5 yaratıcı
fikir doğar ." 6
Yukarıdaki pasajdaki "Satya-Ioka" kelimesi Sahasrāra anlamına gelir, Ayrıca eğer. "
Niteliksiz Bindu, şüphesiz Siddhi'lerin (erişiminin) Sebebidir. Bazıları, bir olan Deva'nın
paslanmaz olduğunu söyler.
1 Nirvana1  Visvanatha Samana diyor,  

2  jñāna2 Manevi bilgi, söylendiği gibi: Mokse dhir jnanam anyatra vijnanam shilpa-sastrayoh. Moksa (Kurtuluş) kazandıran
bilgiye Jnana denir, güzel sanatlar gibi diğer bilgi biçimlerine ve Sastralar Vijnana'ya denir. 

3 Prakrti ve Purusa çevrilidir3 Maya- bandhana-cchadita- prakrti- purusatmaka-para, bindu.

4 Unmukhi,4 Unmukhi ile kastedilen O'nun yaratmaya yönelmesidir.

S Sakti5 Śiva-Śakti-vighāgena. Bölünme ya da ayrılma, Siva'nın gerçekten bölünmüş ya da Sakti'den ayrılmış olduğu


anlamına gelmez -çünkü ikisi her zaman bir ve aynıdır- ama gizli bir şekilde çözülme halindeki Brahman'la bir olarak var olan
Sakti'nin yaratılışta O'ndan çıkıyor gibi göründüğü anlamına gelir. tezahür eden evren. 

6 yaratıcı düşünce." 6 Sŗ ṣ ţi-kalpanā, Yani özne kendini nesne olarak bilir.

-------------------------------------------------- --------------------------------------------------
--------------------------
(Nira ñ jana), her şeyi kucaklayan (Mahā -pūrna ) ve ilkel Sakti ile bir gram1 tanesi biçiminde
birleşmiş gibi Brahmā'dır ve bazıları tarafından yine Visnu olarak adlandırılır: diğerleri
tarafından, yine, O'na Deva Rudra denir."
Nirvā na-Sakti'nin (yani, Para-bindu'nun dış çemberi) içindeki, bir kıl ucunun on milyonda
birinden daha küçük olan aydınlık boş alan , yazara göre, Brahman (Brahma-
pada). Karşılaştırın." Onun2 içinde doğası yaratmak, sürdürmek ve yok etmek olan Para-
bindu vardır. İçindeki boşluk Siva'nın Kendisidir ve Bindu3 Parama-kundali'dir."
236
Ayrıca: "Çevre (Vŗ tta ) Kundalini-Sakti'dir ve O üç Guna'ya sahiptir, İçindeki boşluk, Ey
Sevgili Mahe śāni hem Siva hem de Sakti'dir4 ."
Bu Bindu, bazılarına göre, Her Şeyin Sebebi olan Isvara'dır. Bazı Paurā nikas O'na
Mahā - Visnu der; diğerleri O'na Brahma Purusa der,
. Karşılaştırın." Ne gündüz ne gece, ne gökkubbe ne dünya, ne karanlık ne de başka bir ışık
vardı; O vardı , duyularla algılanamayan Brahma-Erkek5 ve Pradhana ile birleşen diğer
bilgi kaynakları . " 6
Sarada7  şöyle der: "Ebedi Siva, hem Nirguna (niteliksiz) hem de Saguna (niteliklere sahip)
olarak bilinmelidir. O, Prakrti'nin işleyişlerinden ayrı tutulduğunda (olarak kabul
edildiğinde), ancak Sakala (yani, Prakrti ile bu şekilde ilişkilendirildiğinde ) Nirguna'dır . ) O
Saguna'dır ." 8
Bu, Bindu'nun Saguna-Brahman olduğunu gösterir. Bilmeliyiz ki Saguna-Brahman, insanların
eğilimlerine göre farklı isimlerle anılsa da gerçekte tektir. Daha fazla ayrıntıya girmeye gerek
yok.
Dış kılıfının altında iki bölünmemiş yarım içeren 1 gram 1 Kanaka.

2 İçinde2 Görünüşe göre NirvAna-kalA,

3 Bindu3  Yani iç boşluğun aksine çevre. '

4 Sakti4 Jñānarṇava-Tantra, XXIV, 21.

5   Brahma-Erkek.5 Pradhānikam Brahma-pumān.

6 Pradhana." 6 Kālikā-Purāṇa, XXIV, v, 125.

7 Sarada7  Ch. BEN.

8 Saguna." 8 Ve ayrıca Saktānanda-taraṇginī (Bölüm I) Devi hakkında māyā'sız Maha-māyā'nın Nirguna ve māyā Saguna
olduğunu söyler.

-------------------------------------------------- --------------------------------------------------
--------------------------
41 İLA 49 AYETLERİN ÖZETİ
Su ṣ umnā -Nadi'nin (sonunun) üstünde bin yapraklı Lotus vardır; beyazdır ve başı aşağı
dönüktür; onun filamentleri kırmızıdır. Alfabenin A'dan La'ya kadar olan ve yine beyaz olan
elli harfi, bin yaprağının etrafında yirmi kez döner. Perikarpında Hamsah vardır ve onun
üzerinde Parama-Siva'nın Kendisi olan Guru vardır. Guru'nun üzerinde Sū rya- ve Candra-
Mandalalar ve onların üzerinde Mah ā ·vā yu vardır . İkincisinin üzerine Brahmarandhra ve
onun üzerinde Mahasankhini yerleştirilir. Ayın Mandalasında, içinde on altıncı Kal ā 1 olan
237
şimşek benzeri üçgen vardır.nilüfer lifinin yüzde biri kadar ince ve kırmızı renkli, ağzı aşağı
dönük Ay'ın görüntüsü. Bu Kala'nın kucağında Nirvana-Kala vardır, bir saç ucunun binde biri
kadar ince, yine kırmızı ve ağzı aşağı dönük. Nirvana-Kala'nın altında, Avyakta-nada'nın bir
biçimi olan Nibodhika adlı Ateş vardır.2  Onun üstünde (Nibodhika) ve Nirvanakala'nın
içinde, hem Siva hem de Sakti olan Para Bindu vardır. Bu ParaBindu'nun Sakti'si, Işık (Tejas)
olan ve Hamsah (Hamsa-rupa) biçiminde var olan ve bir saç ucunun on milyonda biri kadar
ince olan Nirvana-Sakti'dir. O Hamsa, Jiva'dır. Bindu'nun içinde Brahma-pada (Brahman'ın
yeri) olan boşluk (Sū nya) vardır .
Agamakalpa-druma ve diğer eserlerin beşinci bölümünde ifade edilen görüşe göre, A-Ka-
Tha3 üçgeni Sahasrara'nın perikarpındadır. Üç köşesinde üç Bindus vardır: üçgenin
tepesindeki alt Bindu Ha-kara4'tür ve erkektir (Purusa} ve köşelerdeki iki Bindus Sa
5 biçiminde Visarga'yı oluşturur ve Prakrti'yi temsil eder. Purusa ve Prakrti böylece kendisini
üç Bindus şeklinde gösterir. Ortasında Ama-kala ve Kucağında NirvanaSakti ve Nirvana-Sakti
içindeki boş alan Para-brahman'dır. Denilmiştir ki: "Mandala'nın içinde Ayın bin yapraklı
beyaz nilüferinde şimşek gibi parlıyor A-Ka-Tha üçgeni ile birleşti
1 Kal ā 1 Yani Amā -kal ā ,

2  Avyakta-nada.2 Avyakta-nadatmaka-nibodhiki ā khya-vahni.

3 A-Ka-Tha3 üçgeni Yani, Paduka-panchaka'nın v, 4'ünde belirtilen üçgen şeklinde düzenlenmiş harfler . Devi, Matrka-
mayi'dir.

Üçgenin 4 tepe noktası Ha-kara4 yani, "Erkek" Bindu'yu temsil eden Ham,

5  Sa 5 Yani, kelimenin tam anlamıyla "duran Sa" veya Visarga, Sa biçiminde. Sa harfi veya daha doğrusu ünlüsüz Sa harfi
Visargah'a dönüşür; böylece Tejas, Tejah olur, Rajas Rajah.

-------------------------------------------------- --------------------------------------------------
--------------------------
Ha-La-Ksa1 İçinde, Visarga'nın altına yerleştirilmiş mükemmel (Para) Bindu (Sunya)
vardır. Bu bölgede, yükselen güneş renginde aşağı dönük on altıncı Kala (AmA KalA), bir
nektar akışı boşaltan hilal şeklindedir ve Onun içinde on milyon parlaklığa sahip Para-Sakti
vardır. güneşler Lotus lifinin binde biri kadar incedir ve Cidātmikā'dır.2 Onun içinde
Nirañjana-Purusa olan, aklın ve konuşmanın ötesinde olan ve Saccidananda olan Bindu
vardır ve Visarga (aynı zamanda oradadır) Prakrti'dir. Hem Pum3 hem de Prakrti olan
Hamsa kendi nuruyla parlıyor."
Bu görüşü izleyenler, Bindu'nun üzerine Sa-kāra'yı ve birlikte Hamsah oluşturan Visarga4 ve
Bindu'nun üzerine Guru'yu yerleştirirler, Ama bu doğru olamaz. Nirvana-Tantra, Guru'nun
Para Bindu-rupa-Sakti'ye taptığını ve O'na yakın olduğunu ve O'na tapındığını söyler. İbâdet
238
eden, her zaman ibâdet edilenden aşağıda ve önünde oturmalı, asla ibâdet edilenin
irtifasında ve arkasında oturmamalıdır. bkz. Nirvana5 : " Cintāmani-gŗha6'da Satyaloka'nın
içindeki mücevherlerle süslü taht ya da aslan koltuğuna (Simhasana) yerleştirilmiş Niranjana
Devi'nin ve O'nun yanında olduğu ve O'na ibadet ettiği için Guru'nuzun üzerine meditasyon
yapın."
Ayrıca Mahakali Tantra, Guru'nun varlığından açıkça Ham ve Sah7 harfleriyle
bahseder . Anlaşılmalıdır ki, burada benimsenenlerden farklı olan veya onlara eklenen
herhangi bir metin varsa, o zaman bunların farklı yöntem ve görüşlere atıfta bulunduğu
kabul edilmelidir.
(Bu yedinci bölümün sonu)
1 Ha-La-Ksa1 Bu Varnalar A-Ka-Tha üçgeninin içindedir.

2 Cidātmika.2 Cit'in doğası. bkz.  Maya-Sakti'nin Tattvai Samdoha'daki tanımı 14.

3 Pum3   Erkek, Purusa,

4 Visarga4   Lit. Visarga jeneratörü, çünkü Sa Visarga'dan geliyor.

5 Nirvana5 Nirvana- Tantra, Ch. X.

6 Cintāmani-gŗha6 Cintāmani taşından yapılmış, Rudra-yāmala ve Brahmānda-Purāna'da anlatılan oda, Lalita, tüm arzu
edilen nesneleri (Cintita) bahşeden tüm bu Mantraların yeri veya kaynağı olarak bahseder.

7 Ham ve Sah7 Jñānārnava Tantra'da (I, v. 13) şöyle denir: ,. Pārvati, Hakāra'da Bindu (Ham) ile Brahma'dır ve Ey Mahesvara,
Visarga'nın (Sah) iki Bindusu Hari ve Kendimdir. Bu ayrılmaz bağlantı nedeniyle, bu dünyadaki insanlar Hari-Hara'dan söz
ederler."

Kundalini

50. Hūṁkāreṇaiva devīm yamaniyamasamabhyāsaśīlaḥ suśīlo

Jñātva śrīṇāthavaktrāt-kramamiti ca mahāmokşavartmaprakāśaṁ

Brahmadvārasya madye viracavati sa tāṁ śuddhabuddhisvabhāvo


239
Bhitvā talliṅgarūpam pavanadahanayorākrameṇaiva guptaṁ.

Doğası Yama, Niyama ve benzeri uygulamalarla arınmış olan kişi , Gurusu'nun ağzından


büyük Kurtuluşun keşfine giden yolu açan süreci öğrenir. Tüm varlığı Brahman'a dalmış olan
kişi daha sonra Hurh-kara ile Devi'yi uyandırır, ağzı kapalı ve bu nedenle görünmez olan
Linga'nın merkezini deler ve Hava ve Ateş aracılığıyla (içinde) Onun içinde Brahmadvara.2
YORUM
Sahasrara ile biten Çakraları tanımladıktan sonra, şimdi Kundalini'nin birliğinden bahsetmek
istiyor ve bunun için önce Kundalini'yi3 uyandırma moduna atıfta bulunuyor .
Bu ayetin aktardığı anlam, Yoga'da başarıya ulaşan kişinin Guru'sundan kalbin kasılması,
hava ve ateşin gücüyle Kundalini'nin uyandırılması vb.4 ve bunu Ruh'tan öğrenmiş olan
süreci öğrendiğidir . Gurusu'nun ağzıyla, Kundalini'yi hava ve ateşle ona vurarak ve Kūrca
sunumunu söyleyerek uyandırır  : Veeraswamy Krishnaraj
1 beğeni,1 Bkz. Giriş.

2 Brahmadvara.2 Yani, Citriņi-Nadi içinde.  

3 Kundalini3 Satcakrabheda olarak bilinen Yoga sürecinde, genellikle Giriş bölümünde anlatılır, ancak pratik olarak Guru
tarafından öğrenilmesi gerekir.

4 falan4 Goraksa Samhita'dan alıntı yapan Yorumcu Sarnkara, havanın ateşi yukarıya çıkardığını ve ateşin Kundalini'yi
uyandırdığını ve O'nun da yukarı çıktığını söylüyor.

-------------------------------------------------- --------------------------------------------------
----------------------------------------------

50. Hūṁ kāreṇaiva devīm    yamaniyamasamabhyāsaśīlaḥ  suśīlo --Ayet 50, satır 1

Jñātva śrīṇāthavaktrāt-kramamiti ca mahāmokşavartmaprakāśaṁ --Verse 50, line 2

Brahmadvārasya madye viracavati sa tāṁ śuddhabuddhisvabhāvo --Ayet 50, satır 3

Bhitvā talliṅgarūpam pavanadahanayorākrameṇaiva guptaṁ. --Ayet 50, satır 4

 
" Mırıltı " ve Svayambhu-Linga'nın ağzını delmek, Kundalini'yi Brahmadvara'nın içine veya
başka bir deyişle Nā di Citrinl'in ağzına yerleştirir ,
"Doğası arınmış olan" ( Su ṣ ila )-yani, Yama ve benzeri şeyleri düzenli olarak uygulayan ve
kendini yetiştirmiş kişi.

240
"Yama, Niyama uygulayarak" vb. ( Yama-niyama-sama-bhy ā sa ś ila ). - Ön Yoga
uygulamalarında mükemmelliğin yalnızca Yama ve Niyama uygulamalarıyla elde
edilmediği gözlemlenmelidir 1. Ancak Sadhaka'nın şehvet, öfke ve benzeri Yoga'ya engel
olan eğilimleri uygulama yoluyla yok etmesi ve Yoga uygulamasında yardımcı olan içsel
havayı kontrol etme, zihin kararlılığı ve benzeri gibi diğer eğilimleri geliştirmesi gerekir. Bu
nedenle Yazar 54. ayette "Yamā" kelimesini kullanmıştır .dyaih " çoğul olarak. Bununla
birlikte, zihinleri şehvet ve diğer eğilimler tarafından rahatsız olanlar için Yama ve
benzerlerini uygulamak gereklidir. Doğa, öfke, şehvet ve diğer tutkulardan arınmışsa, o
zaman ön uygulamalar olmadan gerçek Yoga yapabilir, bu iyi anlaşılmalıdır.
Jñātva   śrīṇāthavaktrāt - krama miti ca   mahāmokşavartmaprakāśaṁ --Verse 50, line
2
"Gurusunun ağzından" ( Sri-nā tha -vaktrā t ) .-Guru'nun talimatları olmadan süreç
öğrenilemez. Bu nedenle şöyle denmiştir: "Yalnızca Guru'dan öğrenilebilir, on milyon
Sastradan öğrenilemez."
" İşlem" ( Krama ).-Adımlar, sıra.
"Büyük Kurtuluşun keşfine giden yolu açan" ( Mahamoksa-vartma-prakāś a ) - Bununla,
Nā di Citrinl kanalına girişin açıldığı 'süreç' kastedilmektedir. 'Kurtuluş Yolu' (Moksa-
vartma), Citrini içindeki kanaldan geçen yoldur). 'Keşif' (Prakāś a ), kişinin içinden geçerek
bundan yapılır.
" O" ( Sah )-yani, Yoga uygulamalarındaki başarısıyla kendini farklılaştıran adam.
Brahmadvārasya madye viracavati sa tāṁ śuddhabuddhisvabhāvo --Ayet 50, satır 3  
"Bütün varlığı Brahman'a dalmış olan" ( ś uddha-buddhisvabhā va 2) . - Suddha-buddhi,
Brahman anlamına gelir ve Svabhava'sı (kendi varlığı) O'nun içinde olan kişidir . Bu bileşik
kelime aynı zamanda 'Zihninin saflığı (Suddha-buddhi) nedeniyle varlığı (Bhava) Ruh'a
(Sva=Atma) dalmış olan Kişi' anlamına gelebilir.  
1 Yoga uygulamaları 1 Anga-yoga. Giriş'e bakın ve Gautam ī yaTantra'dan alıntı yapan Visvanatha ( Posta , s. 123.)

2 ś uddha-buddhisvabhā va 2 Samkara prabhava'yı okur ve pasajı "Gücünü Buddhi'nin saflığından alan O" şeklinde çevirir.

Hūṁkāreṇaiva devīm yamaniyamasamabhyāsaśīlaḥ suśīlo --Ayet 50, satır 1    


"Hūm-kāra ile Devi'yi uyandırır" ( Hūm-kāreņaiva Devīm ).-Agama-kalpa-druma der ki:
"Sonra zihinsel olarak Hamsa'yı okuduktan sonra, anusu nazikçe kasın."1 Dolayısıyla
Kuṅḍalinī'yi hareket ettirirken Hamsa-Mantra'yı takip eder dile getirilmelidir. Bunu takiben
Lalita-rahasya'nın Yazarı, Kuṅḍalinī'yi hareket ettirmek için "Hūṁ Harṁsah" Mantrasının
kullanılması gerektiğini söylüyor. Ancak bölümün Haṁsa-Mantra okunduktan sonra
241
kasılacağı gerçeğinden hareketle, bir lambanın alevi şeklindeki Jīvātmā'nın Haṁsa-
Mantra'nın okunmasıyla niyet edilmesi gerektiği anlaşılıyor. kalpten Mūlādhara'ya getirildi
ve sonra Kuṅḍalinī ile birlikte hareket etti.
Sonraki bir pasajda Āgama-kalpa-druma şöyle der: " Mükemmel Sādhaka, Atmā ile
Sakti'yi Brahmā2'nin meskeninden yükseltip tekrar yükseltmelidir (ve benzeri). Bu, O'nun
Atmā veya Jivātmā ile birlikte götürülmesi gerektiğini gösterir. Kālī-Kulāmrta şunları yaptı:
•• Jīva'yı kalbinden Haṁsa-Mantra ile Mūla Lotus'a3 yönlendirdikten ve Hūṁ-kāra ile
Paradevatā Kuṅḍalinī'yi uyandırdıktan sonra," Kaņkala-malini şöyle der: "Ey Dağların
Kralı'nın kızı Jīvātmā'yı Pranava ile çizdikten sonra, Sadhaka'nın 'So' ham' Mantra'nın
yardımıyla Kuṅḍalinī ile Prana ve Gandha'yı hareket ettirmesine izin verin ve Devi'nin
Svadhistāna'ya girmesini sağlayın."
Bilgeler, yukarıdaki metinlerden Jīvātmā'nın kalpten Pranava veya Haṁsa Mantra
yardımıyla getirilmesi gerektiğini ve ardından Kuṅḍalinī'nin yalnızca Kūrcabija tarafından
uyandırılması gerektiğini anlamalıdır.
Bhitvā talliṅgarūpam pavanadahanayorākrameṇaiva guptaṁ . --Ayet 50, satır 4
"Ağzı kapalı olan" vb. ( Guptam ).-Bu kelime, Linga'yı niteleyen bir sıfat olarak okunabilir
ve ağzının kapalı olması nedeniyle tezahür etmemiş anlamına gelebilir.5 veya niteleyen bir
zarf olarak okunabilir." yerler" ve sonra kelime "algılanamaz" anlamına gelir.
Agama-kalpa-druma, Pañcama-sākhā'da, Kuṅḍalinī'yi uyandırma modu şu şekilde ayrıntılı
olarak anlatılır: "Kendini
Anüsü nazikçe kasıyorum."1 śanair ākuñcayed gudaṁ - yani Asvinī-mudrā tarafından.

2 Brahmā2 Brahma Mūlādhāra'da,

3 Mūla Lotus3 Mukhāmbhuja, Bu, Mulāmbuja için yanlış bir yazı olabilir.

4Gandha4 yani, Prthivi.

6 kapalı.5 Liṅga'nın tepesinde Nāda-bindu--i,e., Candra-Bindu vardır, Ağız, Kuṅḍalinī'nin deldiği Bindu'dur.

 
  ALTI MERKEZ VE YILAN GÜCÜ
Padmāsana duruşu, iki el kucağınıza yerleştirilmelidir. Daha sonra, zihinsel olarak Harṁsa
Mantra'yı okuduktan sonra, anüs hafifçe kasılmalıdır. Daha sonra hava aynı şekilde tekrar
tekrar yükseltilmelidir ,1 . ve kaldırdı, Çakrayı delmesine izin verdi. Şimdi süreçlerinden
bahsediyorum. Mūlādhāra Lotus'ta çok güzel bir üçgen var. İçinde on milyon genç güneş
gibi Kāma2 (parlak) vardır ; O'nun üzerinde (Kāma) ve Svayambhu-Linga'yı çevreleyen
Kundalinl-Sakti'dir." Ayrıca cj. Kāmāgni'nin uyarılmasının ve Kūrca-mantra'nın Onun
üzerindeki etkisinin sonucu olarak, Para-Haṁsa arzusuyla yakalanır ." 3
242
Bhūta -suddhi4 ayrıca şöyle der: "Ey Siva, Sadhaka göğsünü (yanıyor, kalbi) kasmalı,
nefesinin orada kalmasına izin vermeli, 5 ve boğazın tabanını ve vücudun diğer kısımlarını6
kontrol etmeli ve sonra Kapıyı anahtar benzeri bir hareketle ( Kuñcikā)7 aniden açma ve
(arzu ateşi) hava yoluyla (Pavana) tutuşturulmalı, ey Paramesvarl." "Sonra Mūlādhāra'da
Linga üzerinde uyuyan ve ateşin ısısıyla sokulan Yılan8, Linga'da Yoni'nin ağzında
uyandırılmalı ve (arzusunun) ısısıyla zorla yukarıya götürülmelidir9." "Kumbhaka (nefes
tutma) kurallarına ve Guru tarafından gösterilen yönteme göre havayı Nadi'ye taşıyın. Bu
şekilde kontrol edilen Jiva'nın gizli geçit tarafından yönetilmesine izin verin ve yukarı doğru
nefesle tüm Nilüferlerin başlarını yukarı çevirmesini sağlayın. Onu tamamen uyandırdıktan
sonra, bilge kişinin Onu Meru'nun (yani Sahasrāra) zirvesindeki Bhānu'ya (Güneş)
götürmesine izin verin ."
1 yol,1 Tena vartmanā- Kundalinl'in gideceği yol.

2 Kāma2  Kama-vayu veya Kama'nın Havası.  

3 Para-Haṁsa."3   Param Haṁsābhilāsini---yani, tutku Onda heyecanlanır ve O, Kāma'nın ateşi tarafından Sahasrāra'daki
Paraṁ Haṁsa'ya doğru itilir.

4 Bhūta-suddhi4 Bu pasaj belirsizdir ve Tantra'nın tek yayınlanmış baskısında izlenemez, ancak Hathayogapradīpikā'daki
Bhūta-śuddhi ile ilgili bazı pasajlara benzer. Süreci göstermek için çeşitli metinlerden pasajlar içeriyor gibi görünüyor.
Bhūta-śuddhi'nin. Ancak Yorumcu, süreci kendi sözleriyle daha açık bir şekilde anlatmıştır.

5 orada, 5 Yukarı doğru nefes geçişini böylece kapatıyor.

6 vücut,6 Yani göğüs ve anüs, böylece yukarı ve aşağı hava geçişini kapatıyor.

7 ( Kuñcikā)7 Yani, posttan söz edilen Kāma-vāyu'nun hareketi .

8  Serpent8 Nāginī; Kundalinl'in isimlerinden biri.

9 yukarı9 Yani, Svayambhu-Linga'yı çevreleyen Muladhara'daki Trikona.

Şimdi yukarıdaki metni dikkatle inceleyerek oluşturulan prosedüre dikkat edinI : Yogi


uygun duruşta oturmalı ve avuç içleri yukarı bakacak şekilde iki elini kucağına koymalı ve
zihnini (Citta) Khechari Mudra ile dengede tutmalıdır. Daha sonra vücudunun içini hava ile
doldurmalı ve onu Kumbhaka2 ile tutmalı ve kalbi3 kasmalıdır, böylece yukarı doğru nefes
kaçışı durdurulur. Daha sonra, karnından boğazına kadar olan havanın Nadilerdeki
kanallardan aşağıya doğru yöneldiğini hissettiğinde, anüsü kasmalı ve aşağı doğru olan
havayı durdurmalıdır (Apana); sonra tekrar havayı yükselterek Kama4'ü vermesine
izin verin Muladhara Nilüferinin perikarpındaki üçgen içinde soldan sağa bir dönüş
(Vāmāvartena); böyle yaparak oradaki Kama ateşi tutuşur ve Kundalini bununla ısınır
(heyecanlanır). Daha sonra Svayambhu-Linga'nın ağzını delmeli ve "Hūṁ" Bija'nın
yardımıyla açıklığından, Citrini-Nadi'nin ağzı içinde Parama- Siva ile birleşmek5 isteyen
Onu yönlendirmelidir. Bu, metinlerin açık anlamıdır.
I. metinI Tırnak içindeki pasajlar burada farklı kitaplardan alıntılanmıştır: Hathayoga üzerine,

2 Kumbhaka2   Prāņāyāma'da nefesin tutulması.


243
3 kalp3   Hrdayaṁ akūñcayet---yani, Jālaṁdhara-Bandha tarafından, vb. Bkz. Giriş.

4 Kama4   Kāma-vāyu.

5 birleşme5   Sāma-rasya, maddi düzlemde cinsel birliği belirtmek için kullanılan bir terim.

51. Bhitvā lingatrayaṁ tatparamarasaśive sūkşmadhāmṇi pradīpe

Sā devī śuddhasattvā taḍidiva vilasattanturūpasvarūpā.

Brahmākhyāyāḥ sirāyāḥ sakalasarasijaṁ prāpya dedīpyate

Tanmokşākhyānandarūpam ghaṭayati sahasā sūkşmatālakşaṇena.

 
Suddha-sattva1 olan Devi, üç Linga'yı deler ve Brahma-nadi nilüferleri olarak bilinen tüm
nilüferlere ulaştıktan sonra, orada Kendi parlaklığının tamlığıyla parlar. Bundan sonra,
şimşek gibi parlak ve nilüfer lifi gibi ince ince halinde, alev gibi parıldayan Siva'ya, Yüce
Mutluluğa gider ve birdenbire Kurtuluşun mutluluğunu üretir.
YORUM
Şimdi Kuņḍalinī'nin (Siva ile) Birliği tarzından bahsediyor. Kısaca bu ayetin anlamı, Devi
Kuņḍalinī'nin üç Liṅgas'ı - yani Svayambhu, Bāņa ve Itara2'yi delmesi ve böylece Kendisi
için bir geçiş yapmasıdır; ve Brahma-Nādī denilen Nādī'deki (veya ona ait olan) nilüferlere
ulaştığında O, bu nilüferlerde Kendi parlaklığının dolgunluğuyla parlar. Sonra, nilüfer lifi
gibi ince olan Kendi süptil formunda, Kendisi Yüce Mutluluk3 olan ve Sahasrara'nın
perikarpında Bindu formunda bulunan Siva'ya yaklaştığında , Sadhaka'ya sonsuz Kurtuluşun
Mutluluğunu4 getirir . en az beklenendir.
•• Deler" (Bheda), engellenmiş olanın içinden bir geçiş yapmak anlamına gelir.
244
1 Suddha-sattva1 Bedenlenmiş Caitanya'nın bir formu . Yoruma bakın, yayınlayın. Caitanya : bilinç; zeka, duyum,
ruh, ruh; Evrensel Ruh veya Ruh.
2 Itara2 Sırasıyla Mūlādhāra, Anahata ve Ā jña-Cakras'ta. 

3 Yüce Mutluluk3 Paramarasa-Paramānanda.

4 Kurtuluş4   Mokśākhyānandarūpaṁ=Nityānandarūpa-muktiṁ.

51. Bhitvā  lingatrayaṁ  tatparamarasaśive sūkşmadhāmṇi pradīpe  --Verse 51 line 1

Sā devī  śuddhasattvā taḍidiva vilasattanturūpasvarūpā. --Ayet 51 satır 2   

Brahmākhyāyāḥ sirāyāḥ sakalasarasijaṁ prāpya dedīpyate --Verse 51 line 3

Tanmokşākhyānandarūpam ghaṭayati sahasā sūkşmatālakşaṇena .   --Ayet 51 satır 4

" Śuddha-sattvā ."-Sattva, Ati-sattva, Parama-sattva, Suddha-sattva ve Visuddha-sattva ,


bedeni kaplayan Caitanya'nın beş farklı derecesidir1 . Suddha-sattva bu nedenle dördüncü
[Turiya) aşamadır. Brahmanādī ile Citriņī kastedilmektedir. Nilüferler, Citriņī'ye dizilmiş
altı Lotus'tur, (Ati = üstün) Caitanya: Bilinç.
"Üç Linga" ( Liṅga-trayaṁ ).-Daha önce açıklanan üç Liṅgā. Buradan altı Çakra ve beş
Sivas'ın dahil olduğunu anlıyoruz. Bunların hepsini delip toplamda on dört düğüm (Granthi)
yapıyor.
Sāktānanda-tarangiņī, " Brahman Kanalı boyunca on dört düğümü3 delip geçen2"den söz
eder.
Svatantra-Tantra, Liṅga ve Śiva'nın ayırt edici özelliklerinden bahseder.
" Devi, altı Çakraya yerleştirilmiş Śivaları deldikten sonra Brahman'a (Niskala)4 gider .
Farklı Çakraların her birine ulaştığında, her birinin güzellik özelliğini edinir ve
Maheśāna5'yı büyüler ; ve orada dolan O'ndan defalarca keyif alır. neşeyle Ebedi Olan'a
(Sāśvata) ulaşır. Parā tarafından büyülendiği için delindiği (Bhinna) olduğu söylenir."
Māyā-Tantra şöyle der: "Devi, Śakti-mārga boyunca gider, Çakralardaki üç Lingayı farklı
formlarının her birinde deler6 ( Tattadrūpena) ve Niṣkala (Brahman) ile (Sahasrāra'da)
birliğe ulaşır. ." Tattadrūpena —ie, Vaikhari, Madhyamā ve Paśyantī formlarında. Tatta(d) =
ait. Formlara ait tattad-rūpena.
7 "İlk durum ( Bhāva) Vaikharl'dır ve Madhyama kalbe yerleştirilmiştir; kaşların arasında
Pasyanti durumu ve Para durumu Bindu8'dedir ." Yukarıdaki alıntının anlamı, dört ses
üreten (Śabdotpādikā) Śaktis-viz., Para, Pasyanti, Madhyama ve Vaikhari'nin Kuṇḍalinī
(Kuṇḍalinyabheda-rūpā) ile özdeş olmasıdır.
245
1 Vücudu saran Caitanya1 Śarīrāvacchinna-Caitanya.

2 Brahman2 Brahma-randhra, Citrini içindeki kanala Brahmanāḍī ve Brahma-randhra denir.

3 düğüm3 Yani, 3 Linga, 6 Çakra ve 5 Sivas-yani, Brahma ve geri kalanı - 5 Çakrada.

4 Brahman (Niskala)4 Yüce veya Nirguna-Brahman.

5 Maheśāna5 Bu, belirli Çakra'daki Śivadır.

6 Farklı formları6 Yani, Nāḍī boyunca geçişinde, Lingaların her biri ile böyle bir birliğe uygun Kendi formunda birleşir.

7 that7 Bkz. v. II, ante.

8 Bindu8 v. II'ye göre, Para Mūlādhāra'da, Paśyantī Svadhiṣṭhāna'da, Madhymā Anahatā'da ve Vaikharī ağızdadır. Ancak
burada anlatılan Layakrama'dır.

Dolayısıyla Kuṇḍālinī Sahasrara'ya gitmeye başladığında O, Vaikhari formunda


Svayaṁbhū-Liṅga'yı büyüler; Daha sonra benzer şekilde Bāna-Liṅga'yı
kalbinde Madhyama olarak ve Itara-Liṅga'yı kaşlarının arasında Pasyanti olarak büyüler ve
sonra Para-Bindu'ya ulaştığında Parā aşamasına ulaşır (Parābhāva},
Çakra-bheda Yöntemi şöyle tarif edilir: "Ey Paramesvart, Sadhaka'nın Citrini'de bulunan ve
kökenleri kan ve yağ çamurundan olan Nilüferleri onunla birlikte taşımasına izin ver.1
Kanala girmesine izin ver ( Nāla ) )3 solda, aşağıdan ve bu şekilde Cakrabheda (Cakra'yı
delme) gerçekleştirilir. Altı Çakrayı bu şekilde deldikten sonra, Jiva ile birlikte, binici
eğitimli bir kısrağı dizginlerinden tutarken
yönlendirilmelidir." www.bhagavadgitausa.com/Sat-Chakra-Nirupana-Kundalini
Chakras.htm
. Ayrıca eğer. "Devi, Hamsa-Mantra tarafından altı Çakranın birleşme noktalarından
(Susurnna yolu boyunca Nadi ile) Sahasrara'ya götürülmelidir."
Bhitvā lingatrayaṁ tatparamarasaśive  sūkşmadhāmṇi pradīpe  --Verse 51 line 1  
"Alev gibi parıldayan" ( Sūkṣma-dhāmnī-pradīpe ). Parıltı, Nirvana-Sakti (Nirvāṇa-
śaktyātmaka) görünümünde Para Bindu'nun ışık enerjisi (Tejas) olan Hamsa'dır . Parama-
Śiva onunla parlıyor.
Şimdi Kurtuluş sevincinin nasıl meydana geldiğini anlatacağız.
Devi, Kundalini'yi Para-Bindu'da çözerek, Bindu'da Siva ve Atma'nın kimliği üzerine
meditasyon yaparak bazı Sadhakaların Kurtuluşunu etkiler. Bunu diğerlerinin durumunda da
benzer bir süreçle ve Sakti4 üzerine meditasyon yaparak yapar . Diğer durumlarda, yine bu,
Parama-Puru ṣa üzerinde düşüncenin yoğunlaşmasıyla ve diğer durumlarda Sadhaka'nın Siva
ve Sakti'nin Bindu'sunda birliğin mutluluğu üzerine meditasyon yapmasıyla yapılır.
1  fat.1 Nilüferler çamurda büyür ve bu Nilüferler vücudun kanında ve yağında büyür. Tarif edilen süreç Kundlini-Yoga'dır
veya Sarnkara'nın Tippani'sinde adlandırıldığı şekliyle Bhūta-śuddhi'dir.

246
2 Jivatma'yı kalpten Mūlādhāra'ya götüren ve böylece kendisini Kundalini ile özdeşleştiren Sadhaka olarak giren odur .

8  (Nāla)3 Yani Nādi.

4 Sakti4 Saktyātmaka-cintana; veya Siva ve Sakti'nin birleşmesi üzerine meditasyon anlamına gelebilir.

................................................... ................................................... ................................................... ...................................

Māyā -Tantra şöyle der1 : "Yoga öğrenenler, bunun Jiva ve Atma'nın birliği olduğunu
söylerler. Diğerlerine göre (yani, Saivas) bu, Siva ve Atma'nın kimliğinin deneyimidir.
Agama-vādiler şunu ilan eder: Yoga2, Sakti ile ilgili bilgidir (Jñāna). Aksi takdirde, insanlar
Purāna-Purusa bilgisinin Yoga olduğunu söylerler ve yine diğerleri, Prakrti-vādīler, Siva ve
Sakti'nin birleşme saadetinin Yoga olduğunu beyan ederler."3 By "Jiva ve Atma'nın birliği"
Samadhi anlamına gelir, Yoga ile Paramatma ile birliğin elde edildiği şey
kastedilir. Samadhi'den bahsettikten sonra, "Siva ve Sakti'nin birliğinin mutluluğu
(Samarasya)" ile Dhyana'daki farklı Yoga türlerini ele alır.kadın ve erkek birliği. 4
Bṛhat-Śrīkrama bunun üzerine nasıl meditasyon yapılacağından bahseder: "Onlar
bilgi gözüyle5, Nada'da Cidānanda6 ile birleşmiş olan kusursuz Kalā'yı görürler . O
Mahadeva'dır, saf kristal gibi beyazdır ve parlak İlk Neden ( Bimba-rūpanidāna7) . " ve O,
büyük tutkusundan9 dolayı uzuvları uyuşuk olan güzel vücutlu güzel kadın Parā'dır .
Yukarıda Kalā ile Kundalinl kastedilmektedir, Bimba-rūpa-nidāna, Para-Śiva veya
Cidānanda'yı nitelendirir. Cidānanda, Bindu-rūpa Śiva veya Para-Śiva'dır.
1 Māyā-Tantra der ki1 Bu ayetler aynı zamanda Böl. Sarada-Tilaka'nın XXV, vv, 1, 2. "Jiva ve Atma'nın birliği" ile,
Mahavakya, "Tat tvam asi"de (O sensin) belirtildiği gibi, bireyin yüce ruhla kimliğinin gerçekleşmesi
kastedilmektedir. Purāṇa-Puru ṣ a ile Sāmkhya-Darśana'daki Puruṣa kastedilmektedir; V   aisnava bundan anlıyor . Narayana
(kolektif insanlık). "Sakti bilgisi" ile, Sakti'nin Siva'dan ayrı olmadığı Bilgisi kastedilmektedir.

2 Yoga2   Saktyatmaka- jñāna.

3 Siva ve Sakti'nin birleşimi Yoga'dır."3 Sāmarasyātmakaṁ jñānam, Tantrāntara, Sāma-rasya'nın bir Kulayogī'nin Dhyāna'sı
olduğunu söyler.

4 erkek ve dişinin birleşimi. 4  Strīpumyogāt yat saukhyaṁ sāmarasyaṁ prakīṛtam, Başka bir deyişle, maddi türü cinsel
birliktelik olan Siva ve Sakti Birliğinin mutluluğu.

5 bilgi5   jñāna -cakśuh.

6 Cidānanda6   Cidānanda Bilinç-Mutluluktur.

7 Bimba-rūpanidāna7 Bindu formunda İlk Neden olan Bindu-rūpa-nidāna'nın farklı bir okuması vardır.

8 güzel vücut8 Vāmoru - lafzen, güzel kalçalar, bütünün bir örneği olarak seçilen kısım.

9 tutku9 Madālasa-vapuh.

................................................... ................................................... ................................................... ......................................

Başka bir yerde de şöyle söylenmiştir: "Kundali'yi Sūnya-rūpa1 Para-Siva ile birleştirdikten


ve Devi'nin birleşmelerinden elde edilen mükemmel nektarı içmesine neden olduktan sonra,
O da aynı şekilde Kula boşluğuna2 geri getirilmelidir . "
247
"Onları bir araya getirdikten ve Birlikleri üzerine meditasyon yaptıktan sonra3 , Deha-
devata4  böyle bir birlikten akan nektarla yetinsin."
Gandharva-mālikā farklı bir süreçten söz eder: "Sahasrara, Sada-Siva'nın güzel ve uğurlu
yeridir, kederden uzaktır ve her zaman çiçekler ve meyveler taşıyan ve bunlarla süslenmiş
ağaçlarla ilahi güzelliktedir. Kalpa Ağacı5 güzelliğine güzellik katar. Bu ağaç beş
"elementin" tümünü içerir ve üç Guna'ya sahiptir. Dört Veda onun dört koludur. Sarı, beyaz,
siyah, kırmızı, yeşil ve alacalı renklerde solmayan güzel çiçeklerle dolu. Kalpa Ağacı
üzerinde bu şekilde meditasyon yaptıktan sonra, altındaki mücevherli sunak üzerinde
meditasyon yapın. Ey Güzel, üzerinde çeşit çeşit kumaşlarla ve mandala çiçekleriyle
bezenmiş, çeşit çeşit kokularla esnemiş güzel bir yatak vardır. Mahadeva'nın sürekli kaldığı
yer burasıdır. En saf kristal gibi olan, her türden değerli taşlarla bezenmiş, uzun kollu6
Sadasiva üzerine meditasyon yapın.ve büyüleyici güzellikte. O her zaman kibar ve güler
yüzlü. Kulaklarında küpeler vardır ve boynuna değerli taşlardan bir zincir
dolanmıştır. Boynunda duran bin nilüferden oluşan bir çelenk vücudunu süslüyor. Nilüfer
yaprakları gibi sekiz kolu ve üç gözü var. İki ayağına parıldayan ayak parmakları takıyor ve
bedeni Sabda-Brahma'dır (Sabda-Brahma-maya). Ey nilüfer gözlü Kişi, Kaba Bedeni
(Sthula-vapuh) üzerinde böyle meditasyon yap, O, Lotus'un içindeki hareketsiz, ceset
benzeri7 Deva'dır ve her türlü eylemden yoksundur."
Ayrıca: "Svayambhu-Linga'yı çevreleyen Devi-Kundalini üzerine meditasyon yapın. Devi'yi
Hamsa-Mantra'nın yardımıyla Sahasrara'ya götürün, burada, Ey Paramesvari, büyük Deva
Sadasiva'dır.
1 Sunya-rūpa1 Sunya-rūpa. Sūnya, Bindu içindeki "boşluk" veya boşluk anlamına gelir - O olan Siva, Yüce Siva.

2 Kula boşluğu2 Kula-gahvara: Muladhara.

3 union3 Samarasya : u. ante.

4 Deha-devata4 Yani, Devata olarak kabul edilen Sadhaka'nın bedeni.

5 Kalpa Ağacı 5 Tüm meyveleri veren göksel bir dilek ağacı.

6 uzun kollu6 Güç fikriyle bağlantılı.

7 ceset benzeri7 Sakti'siz Siva, Sava'dır (ceset): Devi-bhagavatam ve v. I of the Anandalahari.

................................................... ................................................... ................................................... ................................... 

 Ve sonra O'nun arzusuyla heyecanlanan güzel Kundalini'yi oraya yerleştirin. Kundalini, Ey


Sevgili, sonra uyanır ve nilüfer benzeri ağzının kokusundan memnun olan Siva'nın nilüfer
ağzını öper ve O Devesi, O, Sadasiva'nın tadını çıkarır ama çok kısa bir süre sonra hemen, O
Devi, O Paramesvarl, orada nektar verir. Birleşmelerinden çıkan bu nektar
lac1 rengindedir . Bu nektarla O Devesi, Para-Devata2'yi tatmin etmelidir. Altı Çakradaki
Devataları bu ambrosiyal akımla bu şekilde tatmin ettikten sonra, bilge kişi aynı şekilde Onu
248
Muladhara'ya geri getirmelidir, Zihin bu gidip gelme sürecinde orada çözülmelidir3. Ey
Parvatl, her gün bu Yogayı uygulayan, çürüme ve ölümden kurtulur ve bu dünyanın
esaretinden kurtulur."
Diğer benzer süreçler diğer Tantralarda aranmalıdır. sunum: Veeraswamy Krishnaraj
1 lac1 Lak'ın rengi olan kırmızı aynı zamanda Rajoguna'nınkidir,

2 Para-Devata2 Kundalini.

3 orada çözüldü3  Sivasthanam'da.

52. Nītvā tāṁ kulakuṇḍalīṁ layavaśājjīvena sārdhaṁ sudhīr

mokṣe dhāmani śuddhapadmasadane śaive pare svāmini.

Dhyāyediṣṭaphalapradāṁ bhagavatīṁ caitanyarūpāṁ parāṁ

Yogīndro gurupādapadmayugalālambī samādhau yataḥ.

Bilge ve mükemmel Yogi kendinden geçmiş1 ve kendini Guru'sunun Lotus ayaklarına


adamıştı, Kula-Kundali'yi jiva ile birlikte saf Lotus'un içindeki Kurtuluş meskeninde Rabbi
Para-siva'ya götürmeli ve her şeyi bağışlayan Onun üzerine meditasyon
yapmalıdır. Caitanya-rupa-Bhagavati2 olarak arzular . Kula-Kundalini'ye bu şekilde önderlik
ettiğinde, her şeyi O'nun içine çekmelidir.

YORUM
Kundalini'nin Dhyana-Yoga'sından söz ettikten sonra, şimdi Kundalini'nin Samadhi-
Yoga'sından bahsediyor. Bu ayetin özü, Samadhi'ye ulaşmaya kararlı bilge (Sudhi) ve
mükemmel Yogi'nin (Yogindra) her şeyden önce uyandırılmış olana liderlik etmesi
gerektiğidir, o daha sonra Jiva'sını alarak Brahmadvara'ya ulaşır ve emilime neden olur. O
hareket ettikçe her şeyin Kendi içine. Istadevata olan ve tüm iyi meyveleri veren Kişi,
249
Rabbine götürüldüğünde ve O'nunla birleştiğinde, Para Bindu, En Yüce (Parā, yani Para-
Bindu, Param-bindu-) olarak meditasyon yapılmalıdır . svarupam). Lordu Siva'ya, Para-
Bindu'ya götürüldüğünde ve O'nunla birleştiğinde, iyi meyveler veren Ista-devata olarak
O'nun üzerine meditasyon yapılmalıdır.
1 ecstasy1 Samadhi, Vide Giriş ve gönderi, Yorum.

2 Caitanya-rupa-Bhagavati2 Tüm bedenlerde Cit olan Devi.

................................................... ................................................... ................................................... ......................................

Orada (Sahasrara'da) Para-Bindu'yu Bindu içindeki boşlukta bulunan Cidatma1'de çözmeli


ve Suddha-caitanya-rupa2 olarak Onun (Kundalini)
üzerine meditasyon yapmalıdır . Böylece, kendi içinde "Ben O'yum"un (So'ham) bilincinde
olarak Jiva ve Atma'nın kimliğini idrak eder; ve Citta'yı çözdüğünde, tam ve her şeyi
kaplayan Bilgisi nedeniyle hareketsiz kalır.
Saygıdeğer Eğitmen (Srimat-Acarya)3 şöyle dedi: "Bilge kişi, Karana4 Ma-kara'yı
Cidatma'nın içine çekmeli ve idrak etmelidir: 'Ben Cidatma'yım, Ben ebediyim, safım
(Suddha), aydınlandım (Buddha), özgürleştim (Mukta); Ben tek olanım (Cts), saniyesiz
(Advaya); Ben, tüm mutluluğun ve Vasudeva'nın kendisinin olduğu Yüce Mutluluk'um, ben
— Om5 Zihnin (Citta) ayrımcı olduğunu anladığımda , onu kendi tanıklığına çeker6
Cidatma'ya çekilen zihin (Citta) dikkati dağılmasın. Bırakın o (Sadhaka) derin ve hareketsiz
bir okyanus gibi Aydınlığının tamlığında dinlensin."
" Ma-kara7 : Bu , Pranava'nın Sadhakaları olanlar için söylenmiştir, burada Karana ile Para-
Bindu kastedilmektedir . 49).
Böylece, herhangi bir Devata'ya tapan kişinin, Kundalini'nin tapındığı nesneyle bir olduğunu
anlaması gerektiğini görüyoruz. Örneğin Pranava ibadetinde, tapan kişi kimliğini Omkara ile
gerçekleştirir; diğer ibadet biçimlerinde, farklı tapanların tüm Mantraları tarafından vücut
bulan Kundalini ile kimliğini gerçekleştirir.
Tantrantara şöyle der: "Yogiler arasındaki Kral, zihnini Güneş, Ay ve Ateş8 ışığında oluşan
büyük boşluğun meskeni yaparak Brahma mutluluğuyla dolar ."
1 Cidatma1 The Brahman as Cit. 2 Saf Cit.

2 Suddha-caitanya-rupa2 Saf Cit.

3 (Srimat-Acarya)3 Yani Samkaracarya,

4 Karana4 Yani Bindu, Ma-kara'dır. Her şeyin Karana'sı veya Nedenidir.

5   Om5

  Cidātmāhaṁ nitya-śuddha-buddha-mukta-sadavayaḥ

  Paramānanda-saṁdoho'ham vāsudevo'haṁ om iti.


250
6 tanık6 Yani, hakkında Atma SĀK ṣ i ceta kevalo nirguṇaśca denilen Atmā.

7 Ma-kara7 Bindu, Ma-kara'dır.

8 Güneşin, Ayın ve Ateşin ışığı8 Yani Sahasrara bölgesinde. Pādukāpancake'in 4. maddesine bakın.

 ................................................... ................................................... ............................................


....... .................................................

52. Nītvā tāṁ kulakuṇḍalīṁ layavaśāj jīvena sārdhaṁ  sudhīr --Ayet 52 Satır 1  

mokṣe dhāmani śuddhapadmasadane śaive pare svāmini . -- Ayet 52 Satır 2 

Dhyāyediṣṭaphalapradāṁ bhagavatīṁ caitanyarūpāṁ parāṁ -- Ayet 52 Satır 3

Yogīndro gurupādapadmayugalālambī  samādhau yataḥ . --Ayet 52 Satır 4  

"Kundali'yi Jiva ile birlikte yönetin" ( Jīvena sārdham nitvā ).- Hamsa olan Jivatma, bir
ışığın incelen alevi biçiminde, kalpteki yerinden Muladhara'ya getirilmeli ve ardından
Kundalini ile birlikte yönlendirilmelidir. .
"Kurtuluş Evi" ( Mokṣe dhāmani ).-- Bu, Saf Lotus'u ( Suddha-padma1) nitelendirir. . İşte
Kurtuluş burada elde edilir.
"Gurusunun iki Lotus ayağına adanmıştır" ( Guru-pāda-padma-yugalālambī) .-Bu,
Yogindra'yı (mükemmel yogi) nitelendirir. Yazar, Siddhi'ye ancak Guru'nun talimatlarıyla
ulaşılabileceği anlamına gelir. Bu nedenle Sadhaka onun ayaklarına sığınmalıdır.
"Vecd halinde kendinden geçme" ( Samādhau yataḥ .). - Kulārṇava-Tantra (ix, 9)
Samadhi'yi şöyle tanımlar: "Samadhi, aydınlanma olan 'burada' veya 'burada değil'in
olmadığı türden bir tefekkürdür2 ve hala okyanus gibidir ve bu da Boşluğun Kendisidir3 . "
Ayrıca başka bir yerde: "Muniler, Jivatma'nın Paramatma ile kimliğinin sürekli olarak idrak
edilmesinin Yoga'nın sekiz kolundan (Anga) biri olan Samadhi olduğunu beyan
eder4 . " Pataiijali, "Yoga'yı Citta'nın (Yogas-citta-vrtti-nirodhah) modifikasyonlarının (veya
işlevlerinin) kontrolü olarak tanımlar",
Rapt ( Yatāh .)-yani, bunu sürekli ve bölünmemiş bir dikkatle uygulayan kişi.
Nītvā tāṁ kulakuṇḍalīṁ layavaśā j jīvena sārdhaṁ sudhīr --Ayet 52 Satır 1   
"Kula-Kundalini'ye önderlik ettiğinde, her şeyin onun içine çekilmesini
sağlamalıdır" ( Laya-vasāt-nitvā5 ).--Aşağıda özümseme süreci gösterilmektedir:
"Ey Deveśī, bundan sonra Üçgende Laṁ-kāra6 üzerine meditasyon yapılmalı; ayrıca
Brahma ve sonra Kāma-deva düşünülmeli. Tutkunun tatmini7 , " Kocasının yerine8 ," Ey
251
Devaların Kraliçesi, Ey Büyük Kraliçe, Ey hayatımın sevgilisi, bırakın Ghrāṇa'yı (Prthivl)
düşünsün ve sevimli Sakti Dākinī üzerinde meditasyon yapsın.
1 Suddha-padma1 Samkara onu Sukla-padma, beyaz nilüfer olarak okur.

2 tefekkür2 Dhyana,

3 Boşluğun Kendisi3 Svarūpa-sunya.

4 Yoga4 Bu, Sarada-Tilaka'dan, Bölüm. XXV, cilt 26.

5  Laya-vasāt-nitvā5 Visvanatha bunu Naya-vaśāt olarak okur,

6 Laṁ-kāra6 Pṛthivī'nin Bija'sı.

7 Tutkusu7 Visarga-nāśa-kāminī.

8 Kocası8 Yani Sahasrāra'daki Bindu.

................................................... ................................................... ................................................... .............................................


...

Ey Dağın Kızı, Ey Ganas'ın Kraliçesi , Ey Ana, bunların hepsi Prthivi'ye götürülmeli."


Ayrıca: "O halde, Ey Büyük Kraliçe, kutsanmış Prthivi Gandha'ya emilmeli ve sonra, Ey
Dağ Kralının Kızı, Jivatma (kalpten) Pranava (Mantra) ile çekilmeli ve Sadhaka önderlik
etmelidir. Prāṇa 2 Gandha 3 ve Kundalini, Mantra So'ham ile Svadhisthana'ya."
Ve ayrıca: "(Svadhisthana) perikarpında Varuna ve Hari 4 üzerine meditasyon yapılmalı. Ve
Ey Güzel Kişi, Rākinī 5 üzerine meditasyon yaptıktan sonra tüm bunlar ve Gandha (koku)
Rasa'ya (tat) ve Jivatma, Kundalinj'e emilmelidir. ve Rasa, Manipura'ya taşınmalı."
Ve tekrar: "Ey güzel kalçaların 6'sı (Susroni}, 7 perikarpında Sadhaka Ateş üzerine ve aynı
zamanda Sakti Lakini ile birlikte ve göze hoş görünen her şeyin yok edicisi olan Rudra
üzerine meditasyon yapmalıdır. Ve, Ey Sive, bundan sonra parlak görme duyusu üzerine
meditasyon yapmasına izin ver ve tüm bunları ve Rasa'yı (tat) Rupa'ya (Görme) çeksin ve
ardından Jivatma, Kundalini ve Rupa'yı Anahata'ya götürsün."
Ve yine: " Bırakın 8 perikarpında Jiva bölgesinde yaşayan Vayu üzerinde ve ayrıca Bana-
Linga'nın varlığıyla güzelleşen Yoni-mandala üzerinde meditasyon yapsın. Orada da Vayu
üzerinde meditasyon yapmasına izin verin . 9 Rakini ve dokunuş (Tvākindriya veya Sparsa)
ile birleşmiş olarak ve orada, ey arındıran Sen, Jiva, Kundalini ve Rupa Sparśa'ya (Dokunuş)
yerleştirilmeli ve sonra Jiva, Kundalini ve Sparsa yerleştirilmelidir.
Visuddha." www.bhagavadgitausa.com/Sat-Chakra-Nirupana-Kundalini Chakras.htm
 perikarpında Eterik bölge 11'de ve Siva'da Sakinl ile birlikte meditasyon yapmasına
Ve tekrar: " 10

izin verin ve Konuşmayı (Vak) ve İşitmeyi (Srotra) Eter'e yerleştirdikten sonra, bırak ey
Dağın Kızı, yerleştirsin. tüm bunlar ve Spada Sabda'ya (Ses) ve Jiva Kundalinl'i ve Sabda'yı
Ajna-Cakra'ya yerleştirin."
252
Yukarıdaki pasajlar Kankalamalini-Tantra'dandır.
Gaṇeśa'nın Lord olduğu Siva'da 1 Ganas 1 Görevli (Upadevatā).

Metinde 2 Prāṇa 2  Sic : Quaere Ghrāṇa veya Hassa anlamında Prāna.

3 Gandha 3 yani, Gandha-Tanmātra.

4 Hari 4  yani, Visnu,

5 Rākinī 5   Purāṇkariṇī-onun isimlerinden biri.

6 i güzel kalçalar 6.e. , güzel bir vücuda sahip olan, parçanın bütün için seçilmesi.
7
 içinde 7 " Onun " -yani, Manipura-padma'nın.

8'de 8  " Onun "-yani, Anāhata-padma'nın.

9 Vayu 9 Vayu işte Havanın Efendisi Iśa.


10
 Viśuddha- padma'da 10 .

11 bölge 11 Akāśa.

................................................... ................................................... .............................................


...... ........................................
(Vak) ve İşitme (Srotra), Eter'de, ey Dağın Kızı, tüm bunları ve Spada'yı Sabda'ya (Ses)
koymasına ve Jiva Kundalinl'i ve Sabda'yı Ajiia-Cakra'ya koymasına izin verin."
Yukarıdaki pasajlar Kankalamalini-Tantra'dandır.
Yukarıdaki "Üçgen", başlangıcın yapıldığı Muladhara'daki Üçgendir. Lam-kara bu Üçgenin
içinde olduğu gibi üzerine meditasyon yapılmalıdır. Jiva'yı Pranava'nın kullanımıyla
yönlendirmek farklı bir uygulamadır. " Visarga-nāsakāmiṇī"; Visarga ile kastedilen aşırı
Kāma'nın (arzu) neden olduğu ajitasyondur. Bileşik kelime, arzusunu tatmin etmek için
çabalayan (Kāma) anlamına gelir. Jiva'nın Hamsa-Mantra tarafından getirilmesi, bazılarının
öğretisine göre, "Kocasının Yeri"dir (Patyau pade): Bu Bindu, bin yapraklı Lotus'taki
Siva'dır. Sadhaka onu oraya götürmeli.
Bija Lam, Brahma, Kamadeva, Dakini-Sakti ve koku alma duyusu (Ghrāṇendriya) - bunların
hepsi Prthivi tarafından emilir ve Prthivi, Gandha-tattva tarafından emilir. Jivatma,
Kundalini ve Gandhatattva, Pranava tarafından yukarı çekilir ve So'harn Mantra tarafından
Svadhisthana'ya getirilir. Baştan sona uygulanacak işlem budur. Jiva, Kundalini ve Sabda-
tattva'yı AjnaCakra'ya yönlendirdikten sonra, Sabda-tattva orada bulunan Aharnkara'ya ve
Ahamkara Mahat-tattva'ya ve Mahat-tattva, adı Hiranya-garbha olan Suksma-prakrti'ye
emilmelidir ve Prakrti tekrar Para-Bindu'ya,
Mantra-tantra-prakasa şöyle der: " Vyoma'nın (Eter) Ahamkara tarafından emilmesine izin
verin ve ikincisi Sabda ile birlikte Mahat'a ve Mahat tekrar tezahür etmeyen (Avyakta), yüce

253
(Para), Neden (Karana) içine çekilsin. Sakti, Bırakın Sadhaka, Prthivi ile başlayan her şeyin
Sat, Cit ve Ananda olan Visnu 1 Sebep tarafından emildiğini dikkatle düşünsün ."
Yani, tamamı Saktis (Sarva-Sakti) olan Mahat, Hiranya-garbha adıyla bilinen Suksma-
prakrti tarafından özümsenmeli ve Prakrti, içinde Neden anlamına gelen Para tarafından
özümsenmelidir. Para-Bindu'nun formu. Bu bağlamda Acarya, kaba olanın ince
olana (2) çözülmesi gerektiği kuralını koymuştur . Cj.: " Bütün olanın ince olana ve tümünün
Cidatma'ya emilmesi dikkatle düşünülmeli ve uygulanmalıdır."
1 Visnu 1 Visnu, bu belirli Tantra tarafından belirlenir, ancak Sadhaka'nın Ista-devata'sı olan başka herhangi bir Devata
olabilir.

2 ince 2 Vide, v, 40 ve Altında Yorum.

................................................... ................................................... .............................................


...... ........................................
Prthivl ile başlayan ve Anahata 1 ile biten her şeyin özümsenmesi yukarıda belirtilen şekilde
gerçekleşir; böyle olunca, ayaklar ve Koku duyusu (Ghranendriya) ve Prthivi'ye ait her şey,
Prthivi'de bulundukları gibi Prthivi'nin yerinde çözülür,
Benzer şekilde eller, Tat alma duyusu (Rasanendriya) ve Su ile ilgili her şey Su bölgesinde
çözülür. Ateş bölgesinde (Vahni-sthana) anüs, Görme duyusu (Cakśurindriya) ve Ateşe ait
her şey çözülür. Hava (Vāyusthāna) bölgesinde cinsel organlar, Dokunma duyusu
(Tvākindriya) ve Vayu'ya ait olan her şey çözülür. Akasa'nın yerinde Konuşma (Vak) ve
işitme (Śrotrendriya) duyusu ve Akasa'ya (Eter) ait olan her şey çözülür.
Ajna-Cakra'da Ahamkara, Mahat, Sūk ṣ maprakrti ve benzerlerinin çözülmesi gerçekleşir,
her biri kendi dolaysız nedeni içinde çözülür. Alfabenin harfleri daha sonra Ksa-kara ile
başlayan ve Akara ile biten ters sırada (Viloma) emilmelidir. "Her şey" ile kastedilen,
yukarıda nedensel cisimler (Karana Sarira) oldukları gösterilen "'Bindu", "Bodhini" ve
benzerlerinin, Ters bir düzende (Vilomena) İlk Sebep içinde çözülmesi gerektiğidir ( Adi-
kārana)--Para-Bindu, Böylece geriye yalnızca Brahman kalır.
Süreç şöyle tarif edilir: "Bu şekilde belirlemesini (Samkalpa) yapmış olan Sadhaka, Nyāsa-
sthāna'daki Alfabenin 2 harfini çözmelidir 3 Ksa'nın çözülmesi La'dadır ve La, Ha'dadır; yine
Ha, Sa'ya ve Sa'ya çözülür ve böylece A'ya ulaşılana kadar devam eder. Bu çok dikkatli
yapılmalıdır."
Ayrıca 4 : "İki harfi Bindu'ya çözün ve Bindu'yu Kalā'ya çözün. Kalā'yı Nāda'da çözün ve
Nāda'yı Nādānta'da çözün 5 ve bu Unmanī'de ve Unmanī'yi Viṣṇu-vaktra 6'da çözün; Devamı
sonraki sayfada.
1 Anahata 1 Bu bir hata gibi görünüyor, çünkü son Mahabhuta Akasa Visuddha'da çözülmüştür,

2 çöz 2 Samharet,
254
3 Nyāsa-sthāna 3 Matrkli-Nyasa'da Varnaların yerleştirildiği yerler.

4 Ayrıca 4 Burada Anuloma süreci gösterilmektedir. İki harf Ha ve Kṣa'dır.

5 Nādānta 5 yani, Nada'nın ötesinde olan, Bkz. Giriş.

6 Viṣṇu-vaktra 6 Pum-Bindu; posta.

................................................... ................................................... ................................................... ......................................

Visnu-vaktra , Guru-vaktra'da çözülmelidir 1 Mükemmel Sadhaka o zaman tüm harflerin


Parama-Siva'da çözüldüğünü fark etsin."
Visnu-vaktra ile Pum-Bindu kastedilmektedir. "Surya-Bindu'ya Yüz denir ve aşağıda Ay ve
Ateş vardır." "Bindu'nun Erkek olduğu ve Visarga'nın Prakrti 2 olduğu söyleniyor . "
Tüm bu otoriteler aynı şeyi ima eder ve çözülmenin gerçekleşmesi gereken yerin
" Visnu'nun ağzı " ( Visnuvaktra ) olduğunu kanıtlamaya
giderler . Kesavacarya 3'ten aşağıdakiler de aynı sonuca götürür:
"Onu (Unmani) Bindu olan Erkek'e götür; Bindu'yu Parātma'ya ve Parātma'yı Kāla-tattva'ya
ve bu ikincisini Sakti'ye ve Sakti'yi Yüce (Kevala), sakin (Sānta) olan Cidātma'ya götür. ) ve
parlak."
Her birinin kendi dolaysız nedeni içinde çözüldüğünü gördük.
Nadanta bu nedenle Vyapika-Sakti'de, Vyapika-Sakti Unmani'de ve Unrnani Samani 4'te ve
Samani Visnu-vaktra'da çözülür. Harfler bu şekilde çözüldüğünde, Nilüferlerin yaprakları
5 harfinden oluştuğu için altı Cakra'nın tümü çözülür .
Visvasāra-Tantra şöyle der: "Nilüferlerin yaprakları A6 ile başlayan Alfabenin
harfleridir . Sammohana -Tantra 7, Nilüferlerin ve taç yaprakların çözülmesini 8 şöyle anlatır : "Va'dan
Sa'ya harfleri çözün. Brahma'daki yapraklar , 9 ve Brahma'yı Ba'dan La'ya harfleri içeren ve
Svadhisthana olarak adlandırılan altı yapraklı Lotus'ta eritin.
1 Guru-vaktra 1 Bu, Yüce Bindu'nun ağzıdır (Sarada-Tilaka'dan alıntılanmıştır, Bölüm V, vv. l34-13!1). ayrıca bkz. Sarada,
Ç. XII, 123 ve Kularnava, IV, 76.

2 Pratik 2 Karş. Sarada, Ç. XXV, v, 51. Ayrıca Nitya-ṣoḍaśikā, I, 201 ve Kāma- Kalāvilāsa.

3 Kesavacarya 3 Kesava-Bharati olarak da adlandırılır --- son zaman Vaisnavaları arasında en büyüğü olan Śrī-Caitanya'yı
Samnyasa'ya veya Feragat yoluna inisiye eden büyük bir Vaisnava öğretmeni.

4  Samani 4 Sic. Bu, Unmani'nin Samani'den üstün olduğu diğer metinlerle çelişmektedir.

5 harf 5 Padma-dalnāṁ varṇa-mayatvāt,

6 A 6 Ādivarṇātmakaṁ patraṁ padmanām pārikīrtitaṁ.

7 Sammohana-Tantra 7 Bölüm. IV. Alıntılanan pasaj ayrıca Sarada-Tilaka, Böl. V, vv, 129-134.

8 tasfiye 8   Vilaya.
255
9 Brahma, 9 Yani, Brahma veya Kamalāsana'nın olduğu Muladhara.

................................................... ................................................... ................................................... ...................................

 Bunu Guru'nun yönlendirdiği şekilde yapın." Ve benzeri. Ve şununla biten:  


"Bilge kişi daha sonra onu (Visuddha) Ha ve Ksa harflerini içeren iki yaprağın (Lotus)
içinde çözmeli ve son nilüferde bulunan iki harfi Bindu'ya ve Bindu'yu Kalā'ya
eritmelidir. " 1
Böylece Muladhara'daki dört harfin orada çözüldüğünü ve Muladhara'nın Svadhisthana'da
çözüldüğünü görüyoruz. Ajna-Cakra'ya ulaşılana kadar bu şekilde devam ederek, orada
bulunan Ha ve Ksa harfleri de bu yerde çözülür. Sonra Lotus'un kendisi Bindu'ya, Bindu
Bodhini'ye çözülür ve zaten gösterildiği gibi bu şekilde ilerleyerek her şey Para-Bindu'ya
çözülür. Ajna-Cakra çözüldüğünde, perikarpında bulunan her şey -Hākinī, Itara-Linga,
Pranava---destek olmadan var olamazlar ve bu nedenle Prakrti'ye çözülmeden sonra bunlar
da Para-Bindu'ya çözülür.
1 Bindu'yu Kalā'da çözün." 1  Yani, Ajna-Cakra'nın Bindu'su Kundalini'de çözülür.
 

53. Lākṣābhaṁ paramāmṛtaṁ paraśivātpītvā Punaḥ kuṇḍalī

Nityānandamahodayāt   kulapathā n mule viśet sundarī.

Taddivyāmṛtadhārayā shiramatiḥ saṁtarpayeddaivataṁ

Yogī yogaparaṁparāviditayā brahmāṇḍabhāṇḍasthitaṁ.

Güzel Kundali, Para-Siva'dan çıkan mükemmel kırmızı 1 nektarı içer ve oradan Kula, 3 yolu


boyunca tüm görkemiyle Ebedi ve Aşkın Mutluluğun 2 parladığı yerden döner ve tekrar
Muladhara'ya girer. Zihninde istikrar kazanan Yogi, Ista-devata'ya ve altı merkezdeki
256
(Çakra), Dākinī ve diğerlerindeki Devatalara, Brahmanda'nın 4. kabındaki göksel nektar
akışıyla adak (Tarpana) sunar (Tarpana). Guruların geleneği yoluyla kazandığı bilgi.
YORUM
Şimdi, tarif edilen tüm farklı Yoga türleri anlaşıldıktan sonra ne yapılması gerektiğinden
bahsediyor. Bu ayetin anlamı, güzel Kundali'nin ParaSiva'dan çıkan mükemmel nektarı
içmesi ve Ebedi ve Aşkın Mutluluk yerinden çıkarak Kula yolundan geçmesi ve
Muladhara'ya yeniden girmesidir. Yogi, belirtilen farklı konuları (Tat-tad-dhyānā-nantaram)
anladıktan sonra, Siva ve Sakti'nin ayrılmaz birliğini 5 düşünmeli ve Para-Siva ile böyle bir
birliğin mutluluğundan üretilen mükemmel nektarı yapmalıdır. Kundalini'ye teklif
(Tarpana).
1 kırmızı 1 Samkara, erotik İmgeleminin geri kalanı gibi sembolik olan adet sıvısıyla karıştığı
için çok renkli olduğunu söylüyor. Kırmızı, Rajo-Guna'nın rengidir,
2 Aşkın Mutluluk 2  Brahman Sonsuzluk ve Mutluluktur.
3 Kula yolu, 3 Citrini-nādl'daki Kanal.
4 kap 4 kap Kundalini'dir,
5 ayrı birlik 5 Sāmarasya,

................................................... ................................................... .............................................


...... ................................................

53. Lākṣābhaṁ paramāmṛtaṁ paraśivātpītvā Punaḥ kuṇḍalī ....Ayet 53 satır 1

Nityānandamahodayāt kulapathā n mule viśet sundarī. ....Ayet 53 satır 2  

Taddivyāmṛtadhārayā sthiramatiḥ saṁtarpayeddaivataṁ ....Ayet 53 satır 3

Yogī yogaparaṁparāviditayā brahmāṇḍabhāṇḍasthitaṁ . ....Ayet 53 satır 4

"Kula Yolu" ( kulapathā ).-Brahman'ın yolu, Citrini'deki kanal,


Kundali, kendisi için Tarpana'nın yapıldığı nektarı içer. Aşağıdaki otorite şöyle der:
"Birleşmelerini sağladıktan ve (Onun içkisini) hazırladıktan sonra" vb. Dolayısıyla, O'nun
içirildiği sonucu çıkar. Nektar lak rengi gibi kırmızıdır.

257
"Ebedi ve Aşkın Mutluluğun parladığı oradan" ( Nityānandamahodayāt) -- yani O, ebedi
ve aşkın Mutluluğun keyfinin çıkarıldığı yerden --- yani Brahman'ın açıkça idrak edildiği
yerden geri döner.
"Tekrar Mūlādhāra'ya girer" ( mūle viśet ), - Yukarıya götürüldüğü gibi geri getirilmesi
gerekir. Yukarı çıkarken sıralarına göre (Cakra-bheda-kramena) farklı Linga ve Çakralardan
geçtiği gibi, Muladhara'ya dönerken de öyle.
Muhterem Büyük Eğitmen şöyle der: " Kundālini 1 Her şeyi iki ayağının ucundan akan
Nektar ırmağıyla serpersin ve kendi yerine dönerken, daha önce görünmez olan her şeyi
canlandırır ve görünür kılarsın ve meskenine vardığında yılan gibi kıvrılıp uyuyacaksın." 2
"Geri dönerken canlandırır ve görünür kılarsın." Bu, Kuṇḍalī'nin Kendi yerine dönüşünü
anlatır. Geri dönerken, daha önce yukarı çıkarken Kendisinde özümsediği çeşitli şeylere
Rasa'yı aşılar ve Rasa 3'ün aşılanmasıyla , hepsini görünür ve tezahür ettirir. Onun
geçişi Laya-krama 4 ve dönüşü Srsti-krama 5 idi . Dolayısıyla şöyle denmiştir: " Mutluluk
olan Kuṇḍalī, 6 Surelerin Kraliçesi , 7 aynı şekilde Adhara 8 Lotus'a geri döner."
1 Kundalini 1 Kuhara bir boşluktur; O zaman Kuharini, meskeni bir boşluk, Muladhara'nın
boşluğu olan O olacaktır.
2 Yılan benzeri kıvrımın ve uykun." 2  Samkaracarya'ya atfedilen ünlü Anandalahari-Stotra,
Wave of Bliss Hymn'den alıntılanmıştır . John.Mutluluk Dalgası.Madras : Ganesh and Co.,
1961 .
3 Rasa 3 Rasa: özsu, yaşam özsuyu, yani onları yeniden canlandırır.
4 aya-krama 4 Bkz. ayet 52 ve sonraki not.
5 Srsti-krama 5 Yani, kendi meskenine dönerken yeniden yaratır veya diriltir; tıpkı O'nun
yukarı doğru ilerlemesindeki her şeyi "yok etmesi" veya emmesi gibi.
6 Bliss, 6 Mudrā-kārā-s-rhar, Ananda-rūpiṇī'dir; Mudra=Ananda-dāyinī için. Mudra, Mud =
ānanda (mutluluk)+Rāti=dadati (verir) kelimesinden türetilmiştir: Bu nedenle Mudra,
mutluluk veren anlamına gelir.
7 Sure, 7 Sure = Deva. İşte Çakralardaki farklı Devalar.
8  Adhara 8 Lotus yani Muladhara.
................................................... ................................................... .............................................
...... ...................................
Bhūta-śuddhi-prakaraṇa'da şunlar vardır: "Tattvas Prthivi vb. kendi sıralarına göre Jiva ve
Kundalini gibi Paramatma'dan geri götürülsün ve her biri kendi konumuna
258
yerleştirilsin." Daha sonra özellikle şöyle tanımlanır: "İlk gittiğinde parlaktır
ve döndüğünde harikadır 1. "
Tad divyāmṛtadhāra yā shiramatiḥ saṁtarpayeddaivataṁ . ...Ayet 53 satır 3
"Göksel nektar akıntısı" ( Divyāmṛtadhārā )---Bu, daha önce gösterildiği gibi, Siva ve
Sakti'nin birliği 2 tarafından üretilen ve Brahma-randhra'dan Muladhara'ya akan mükemmel
nektardır . Bu nedenle Yazar 3. ayette "Onun ağzında parlayan Brahma-dvara, ambrosia
serpilmiş yerin girişidir" diyor.
Yogī yogaparaṁparāviditayā brahmāṇḍabhāṇḍasthitaṁ . ....Ayet 53 satır 4 
"Guruların geleneği aracılığıyla edindiği bilgi" ( Yoga-paramparā-viditayā ).-Bu, "Nektar
Akışı" olarak nitelendirilir. Bu, bilginin geleneksel olarak Guruların ardıllığı yoluyla
aktarılan talimatlardan (Yoga uygulamasında) elde edildiği anlamına gelir.
"Brahmāṇda kabında olan" ( Brahmanda-Bhāṇḍa -sthitarn ), -Bu, Amrta'yı (nektar)
nitelendirir. 3 Brahmanda'nın (Evrenin) dayandığı kap veya destek (Bhāṇḍa) Kundalinl'dir,
Kundalini herkesin Kaynağı (Yoni) olduğu için Bhāṇḍa'dır.
Daivatam 4 ' ile Istadevata ve Dakini ve altı Çakradaki diğerleri kastedilmektedir. Şöyle
denmiştir: "Ey Devesi, bu nektarla Para-devata'ya adak (Tarpana) yapılmalı ve ardından altı
Çakrada Devatalara Tarpaṇa yapıldıktan sonra" vb.
1 ambrosial 1   Çünkü ambrosia (Amrta) hayat verir.

2 birlik 2   Samarasya.

3 Amrta (nektar). 3  Visvanatha bunu Daivatam'ı niteleyen bir sıfat olarak okur ve bu, metinle daha uyumlu
görünmektedir. Brahmanda, bir Bhanda ile karşılaştırılır ve Devatalar 'bu' içindedir. Daha sonra bu nektar akışıyla Evrendeki
Devatalara adak yapılır. Veya Kallcarana'ya göre, Kundali'nin içtiği Amrta'nın Devatalarına adak yapılır.

4 Daivatam 4 Daivatam, Devatas'ın kolektif biçimidir.

259
54. Jñātvaitatkramamuttamaṁ yatamana yogi yamādyair-yutaḥ

śrīdīkṣāgurupādapadmayuglāmodaprvāhodayāt.

Samśare na hi janyate na hi kadā saṁkṣīyate saṁkṣaye

nityānandaparaṁparāpramuditaḥ śāntaḥ satāmagraṇīḥ.

Yama, Niyama ve benzerlerini uyguladıktan sonra Yogi , bu mükemmel yöntemi


hayırlı Diksa-guru'nun kesintisiz neşe kaynağı olan ve zihni (Manas) kontrol edilen iki Lotus
Ayağından öğrendim . bu dünyada (Samsara) bir daha asla doğmaz. Onun için Nihai
Çözülme 3 zamanında bile bir yok oluş yoktur . 4 Barışla dolu olur ve tüm Yogiler arasında
önde gelir. 5
YORUM
Burada, Yoga uygulama yöntemini bilerek elde edilecek iyilikten bahsediyor.

54. Jñātvaitatkramamuttamaṁ yatamana yogi yamādyair-yutaḥ ---Ayet 54 satır 1

śrīdīkṣāgurupādapadmayuglāmodaprvāhodayāt . ---Ayet 54 satır 2

Samśare na hi janyate na hi kadā saṁkṣīyate saṁkṣaye ---Ayet 54 satır 3

nityānandaparaṁparāpramuditaḥ śāntaḥ satāmagraṇīḥ . ---Ayet 54 satır 4

"Kesintisiz neşe kaynağı olan uğurlu Diksa-guru'nun nilüfer ayaklarından" ( Sri-dīkśā-


guru-pāda-padma-yugalā-moda-pravāhodayāt ). -Amoda, neşe veya mutluluk anlamına
gelir; ve Pravaha ile kesintisiz ve sürekli bağlantı kastedilmektedir. Amoda pravaha bu
nedenle Nityananda veya "Ebedi Mutluluk" anlamına gelir. Bunun gibi mutluluklar
Guru'nun Yoga pratiği bilgisine götüren Lotus ayaklarından gelir.
1 beğeni, 1 Bkz. Giriş.
2 Diksa-guru, 2 Ona inisiyasyonu veren Guru.
3 Nihai Çözülme 3 Saṁkṣaya = Pralaya.
4 Sonsuz Mutluluk. 4 Nityānanda = Brahman.
5  tüm Yogiler. 5  Satām - lafzen, "İyiliğin".
260
................................................... ................................................... .............................................
...... .................................................
Diksa-guru'dan burada ilk inisiye eden olduğu için ve ayrıca üstünlüğü nedeniyle söz
edilmektedir. Ancak yokluğunda diğer Gurulara sığınılabilir. Bu nedenle şöyle denmiştir:
"Bir arının balı arzulayarak bir çiçekten diğerine gitmesi gibi, bilgi arzulu öğrenci (Jnana)
da bir Guru'dan diğerine gider . "
nityānandaparaṁparāpramuditaḥ śāntaḥ satāmagraṇīḥ . ---Ayet 54 satır 4   
"Ebedi Mutluluk Akışı ile birleşmiş olan" ( Nityānanda-pararṁparā-pramudita )-yani,
"Ebedi Mutluluğun kaynağı olan şeyin sürekli idrakinden memnun" .
"İyiler arasında önde gelen" ( Satām agraiṇiḥ ).)-yani, Yogiler olan iyiler arasında önde
gelen sayılır.
Bir Gurudan diğerine giderim 1. "  Bu, Niruttara-Tantra'nın XII. Bölümündendir. Bu mısra
Kularnava'da (Tantrik Metinleri, Cilt V), Bölüm XIII, 132'de de geçer .

55.Yosdhīte niśi saṁdhyayorathe divā yogī svabhāvasthito

mokṣajñānanidānametadamalaṁ śuddhaṁ ca guptaṁ paraṁ.

Śrīmacchrīgurupādapadmayugalālambī yatāntarmanā-

stasyavaśyamabhīṣṭadaivatapade ceto narīnṛtyate.

261
Gurusu'nun Nilüfer Ayaklarına kendini adamış Yogi, kalbi soğukkanlı ve konsantre bir
zihinle, Kurtuluş bilgisinin en yüce kaynağı olan ve hatasız, saf ve çok gizli olan bu eseri
okursa, o zaman çok kesinlikle zihni Ista-devata'sının Ayaklarında dans ediyor .
YORUM
Burada, altı Çakra ile ilgili ayetlerin çalışılmasıyla elde edilecek iyilikten bahsediyor,

55. Yosdhīte niśi saṁdhyayorathe divā yogī  svabhāvasthito - --Ayet 55 Satır 1

mokṣajñānanidānametadamalaṁ śuddhaṁ ca guptaṁ paraṁ.   ---Ayet 55 Satır 2

Śrīmachrīgurupādapadmayugalālambī  yatāntarmanā -   ---Ayet 55 Satır 3

stasyavaśyamabhīṣṭadaivatapade ceto narīnṛtyate . ---Ayet 55 Satır 4

 
"Kalp sakin" ( Svabhāva-sthitah ) .-yani, kendi gerçek ruhsal varlığına dalmış.
"Konsantre zihin" ( Yatāntarmanāh ) -yani, Yoga uygulamasıyla zihnini içsel ruh
(Antarātma) üzerinde dengeleyen ve yoğunlaştıran kişi,
Gerisi açık. www.bhagavadgitausa.com/Sat-Chakra-Nirupana-Kundalini Chakras.htm
Srl-Pūrnanandayati tarafından bestelenen Sri-tattva-cintamaṇī'nin bir parçasını oluşturan Altı
Çakrayı betimleyen Ayetlerin Açıklamasının Sekizinci Bölümü burada sona ermektedir.

1 zihin 1 Cetas veya Citta.

262
263
 

Kundalini Gücüne gitmek için buraya tıklayın


paduka panchaka ile ilgili yorumlar için
Ayetler ve 

buraya tıklayın
264
Bunlar sadece ayetlerdir. Yukarıda belirtildiği gibi yorum içeren ayrı bir Paduka Panchaka
dosyası var.

265
 

266
 

267
 

268

You might also like