Professional Documents
Culture Documents
2
3.a. İşçi Yanılma Modeli (M. Friedman)
W/Pe=W/P*P/Pe
3
A noktasında (Pe = P 1 ) iken uygulanan talep
genişletici bir politika fiyatlar genel düzeyine
İşçi Yanılma Modeli: Kısa dönem Arz Eğrisi artırarak (P 2 ) w nin düşmesine yol açar. P artışının
farkında olan işveren emek talebini artırır. Bu
durumda W de artar.
Ancak; (ΔW /W) < ( ΔP/P)
Pe = P 1 olan işçiler W artışını w artışı olarak
algıladıklarından emek arzını artırırlar (B noktası) .
Bu durumda istihdam ve hasıla düzeyi de artar
YN Y1 (YN’den Y1’e) .
Özetle P > Pe olması kısa dönem arz eğrisinin pozitif
A eğimli olmasını sağlar.
Özetle kısa dönemde bekleyiş hataları nedeniyle,
B kısa dönem arz eğrisi pozitif eğimlidir.
B
YN Y1
4
5
3.b. Firma Yanılma Modeli (Eksik bilgi modeli, E. LUCAS, Yeni Klasik Model
7
3.c. Katı Yapışkan Ücret Modeli (Yeni Keynesyen Model)
9
10
11
Ekonomi OL1 kadar emek arz ve talebi denkliğinde Y1 hasıla
düzeyinde faaliyet göstermektedir. İşçilerin fiyatlar genel
düzeyine ilişkin beklentileri; Pe = P1 .fiyatlar genel düzeyinin P1
olacağı beklentisi ile toplu iş sözleşmeleri sonucunda nominal
ücretler belirlenir. Ekonomi A noktasında dengededir.
Ancak beklenmedik bir şekilde fiyatlar genel düzeyinin artması
YN Y1 sonucu (W/P)1 düzeyi (W/P)2 ye düşer. Dolayısıyla hedeflenen
reel ücret de düşer. İşçiler para yanılgısı içinde olmadıkları için
A reel ücretin düştüğünün farkındadırlar. Ancak toplu iş
B sözleşmesi ile belli bir süre için (2 yada 3 yıl olabilir) nominal
ücretler belirlenmiştir. Bu nedenle reel ücretteki düşüşü telafi
etmek için çalışma saatlerini artırmak zorunda kalacaklardır.
YN Y1 Emek arzı OL2 ‘ye çıkacak ve hasıla YN’ den Y1 ye çıkacaktır.
Ancak bu durum kısa dönem için geçerlidir. Sözleşme süresi
dolduğun reel ücretlerdeki düşmeyi telafi edecek şekilde
yeniden sözleşme yapılarak hedeflenen reel ücret belirlenecek
ve istihdam ve hasıla seviyesi eski düzeyine dönecektir.
12
Kısa ve Uzun Dönem Toplam Arz Eğrileri
13
14
Yararlanılan Kaynak
Erdal Ünsal, Makro İktisat, İmaj Yayıncılık, Ankara.
15
Fiyat ve Hasıla Düzeyinin
Belirlenmesi
PROF. DR. NİLGÜN ACAR BALAYLAR
35
35
29.7
30
25
20 20.3
20 18.4
14.6
15
12 11.92 11.84
10.1 10.4
9.3 9.7
10 8.4 8.2 8.8 8.5
8 7.7 7.5 7.4
6.5 6.56.4 6.2
5 5.5 5 5 5 5 5 5 5 5 5
5 4 4
0
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020
Nüfus
Çalışma Çağı Nüfus ya da Kurumsal Çalışama
yacak
Nüfus (15-64 yaş aralığı) kadar
genç ve
yaşlı
olanlar
İstihdam İşsiz
Edilen
PROF.DR. NİLGÜN ACAR BALAYLAR 2
İstihdam Oranı = İstihdam edilen/Toplam İşgücü
2000 46.211 23.078 21.581 1.497 50,6 49,9 46,7 6,5 9,3 6.8
2001 47.158 23.491 21.524 1.967 52.9 49.8 45.6 8.4 - -5.7
2005 48.356 21.691 19.633 2.058 48,2 44,9 40,6 9,5 12,0 8.4
2006 49.275 21.913 19.933 1.98 47,0 44,5 40,5 9,0 11,1 6.9
2007 50.177 22.253 20.209 2.044 45,4 44,3 40,3 9,2 11,2 5.7
2008 50.982 22.899 20.604 2.295 43,5 44,9 40,4 10,0 12,3 0.7
2009 51.833 23.71 20.615 3.095 43,8 45,7 39,8 13,1 16,0 -4.8
2010 52.904 24.594 21.858 2.737 43,3 46,5 41,3 11,1 13,7 9
2011 53.985 25.594 23.266 2.328 42,1 47,4 43,1 9,1 11,3 9.6
2012 54.961 26.141 23.937 2.204 39,0 47,6 43,6 8,4 10,3 2.2
2013 55.983 27.047 24.601 2.445 36,7 48,3 43,9 9,0 10,9 4
2014 57.401 28.787 25.642 3.145 33.2 50.2 44,7 10,9 12.9 3.2
2015 58.294 29.652 26.448 3.204 32.1 50.9 45.4 10.8 12.8 4
2016 59.493 29.652 26.448 3.204 32.1 50.9 45.4 10.8 12.2 4
2017 60.223 31. 790 28. 515 3 .275 33.6 52,8 47,3 10,3 12,2 7,4
2018 60.948 31.957 27.655 4.394 33,2 52,4 45,4 13,5 15,6 2,6
2019 61.921 32.052 27.658 4570 32,3 51,8 44,7 13,7 15,8 0,9
2020 62.579 30.873 26.812 4.061 27.4 49.3 42.8 13.2 15.3 1.8
Genç
Nüfusta
Yıllar
İşsizlik
Oranı (%)
2000 13,1
2005 17,5
2006 16,5
2007 17,3
2008 18,6
2009 22,9
2010 19,9
2011 16,8
2012 15,8
2013 17,1
2014 20.2
2015 19.2
2016 22.8
2017 19.3
2018 24,9
2019 25
2020 25.3
Türkiye ve Farklı Ülke Gruplarına Göre İşsizlik Oranı (%) Yüksek Gelirli Ülkeler
Düşük Gelirli Ülkeler
4.8
4.8
6.8
5.3
Orta Gelirli Ülkeler 5.6 6.5
OECD Ülkeleri 5.4 7.3
Orta Üst gelirli Ülkeler 6.0 6.7
Dünya 5.4 6.5
25
2019
Kaynak: WorldBank,
https://data.worldbank.org/indicator/SL.UEM.1524.FE.ZS
26
15-24 Yaş Aralığında Ne İşte Ne de Eğitimde Olanlar [Not in Employment,
Education or Training ( NEET)]
27
Ülkelere göre Ne İşte Nede Eğitimde Olanların (NEET) Oranı (2019)
Kaynak: ILO
28
Türkiye’de yüksek işsizliğin temel nedenleri
1
TOPLAM ARZ EĞRİSİ (AS-Aggregate Supply)
Bir ekonomide farklı fiyat düzeylerinde üretilmek satılmak istenen hâsıla
miktarına toplam arz (AS) denir.
2
1. Klasik (Neoklasik) Toplam Arz Eğrisi
AS eğrisi, kısa dönem toplam üretim fonksiyonu ve emek piyasası birlikte ele alınarak türetilir.
Kısa dönem toplam üretim fonksiyonu Bir ekonomideki n sayıda firma tarafından, üretim
teknolojisi veri iken, belirli bir dönemde belirli miktarda girdiler kullanılarak üretilecek en fazla
çıktı miktarı olarak tanımlanabilir.
3
a. Toplam emek talebi
Emeğin marjinal ürünü
4
Kısa dönemde firmanın kâr mak. koşulu, emeğin marjinal ürününün reel ücrete eşit olması
şeklinde belirlenebilir.
w=MPLi
Kısa dönem üretim süreci azalan verimler kanununa tabi olduğundan kullanılan emek miktarı
arttıkça MPLi düşer. Bu durumda daha fazla emek kullanmak için reel ücretin de düşmesi gerekir.
Böylece emek talebi, reel ücretin ters bir fonksiyonu haline gelir:
5
6
7
b. Toplam Emek Arzı
Bir ekonomide çalışabilecek durumda olan herhangi bir kişi sahip olduğu toplam zamanı (24
saat) “çalışmak (reel gelir) ve boş zaman ” arasında faydasını en çok kılacak biçimde dağıtır.
Klasiklere göre emek arzında birey parasal ücretlere göre değil, reel ücretlere göre karar verir.
Neo-klasik yaklaşım bireyin çalışma veya boş zaman tercihine bakarak çözümleme yapar.
Reel ücretin artması bir birine zıt iki etki doğurur:
İkame etkisi : w artınca boş zamanın fırsat maliyeti de artmıştır. Bu durumda kişi daha fazla
çalışacak ve daha az dinlenecektir.
Gelir etkisi: w artınca, kişinin eski çalışma saati üzerinden eline geçen reel gelir artar. Dinlenme
(boş zaman) normal bir maldır ve artan reel gelir karşısında talebi artar.
8
Klasik (Neo-klasik) modele göre ücret artışları sonucunda
gelir etkisi>ikame etkisi dolasıyla ücretler ile emek arzı arasında pozitif yönlü ilişki mevcuttur.
LSj= f(+w)
Tüm bu açıklamalar diğer kişiler için de geçerlidir. O halde Toplam emek arzı :LS= f(+w)
9
10
Piyasaların sürekli temizlendiği varsayımı gereği reel
ücretin denge reel ücrete daima eşit olması, fiyat
E2 düzeyi değişince nominal ücretin anında P’deki
değişime intibak ettiği anlamına gelir.
E1
E1 noktasında tam istihdamda iken fiyatlar genel düzeyinin p2 ye çıkması ile birlikte w düşer. Bu
durumda emek arz doğrusu sol yukarıya doğru kayarken emek talep doğrusu da sağa doğru kayar.
Emek arzının düşmesi, emek talebinin artması W’leri artıracaktır. W deki artış P’deki artış oranına
ulaştığında ki bu durumda ΔP=ΔW olduğundan w başlangıç seviyesine dönecektir, ekonomide
denge yine tam istihdam seviyesinde dengeye gelecektir.
11
Klasik (Neo-Klasik) modelin yapısını belirleyen üç temel varsayım:
a. Rasyonellik : Kâr ve fayda max.
b. Para hayalinin olmaması: Reel değişkenler üzerinden karar verme.
c. Piyasalar sürekli temizlenir: Tüm piyasalarda fiyatlar esnektir ve taraflar tam bilgi sahibidir.
12
A noktasında iken P’nin P2 olarak artması w yi düşereceğinden LD’nin sağa kaymasına yol açar (A1) . Aynı anda LS’de sola kayar .
Dolayısıyla W artar. Süreç W’deki atışın P’deki artışa eşitlenmesine kadar devam eder. Bu durumda başlangıçtaki w, LF ve YF
seviyelerine geri dönülür (B).
13
2. Keynesyen Toplam Arz Eğrisi
Keynes’in emek talebi konusunda yaptığı analiz Klasik model analiziyle aynıdır.
14
15
Nominal ücretler sabitken P’nin artması w’yi
düşürür ve LD, Y artar. Bu tam istihdam üretim
seviyesine kadar devam eder. Ancak bu noktadan
sonra fiyatların artması emek arzını ve hâsıla
miktarını artıramaz. Dolayısıyla tam istihdam
üretim düzeyine kadar fiyatlar genel seviyesi ile
hâsıla düzey i arasında pozitif bir ilişki vardır ve AS
bu ilişkiyi yansıtacak biçimde pozitif eğimlidir.
Yani toplam arz toplam talepten bağımsız değildir.
Tam istihdam seviyesinden sonra ise fiyat artışları
kullanılan emek miktarını ve dolayısıyla hâsılayı
etkilemez. AS fiyatlardan bağımsızlaşır ve dikey
eksene paralel dik bir doğru şeklini alır.
C noktasında iken P düşerse, w artacağından LD sola kayar. W aşağı doğru rijit dolayısıyla Kd’nin
düşmesi W yi düşürmüyor. ; bu durumda ekonomiyi eksik istihdamdan (B) noktası) çıkaracak bir
mekanizma yok.
Bu nedenle Keynes, talep genişletici politikalarla hükümetin ekonomiye müdahale etmesi gerektiğini
savunuyor. Talep genişletici politikalar P’nin aratarak w’nin düşmesini sağlayacak ve ekonomi tekrar C
noktasına geçecektir.
,
16
TOPLAM TALEP
EĞRİSİNDE KAYMALAR
PORF.DR. NİLGÜN ACAR BALAYLAR
1
AD EĞRİSİNİN EĞİMİNE İLİŞKİN GÖRÜŞLER
Toplam talebin fiyat değişmelerine karşı duyarlılığına ilişkin farklı görüşler vardır:
Keynesyen iktisatçılar: İnelastik AD (yani, fiyat değişmeleri karşısında pek duyarlı olmayan bir AD)
Klasik-Neoklasik İktisatçılar: Elastik AD (yani, fiyat değişmeleri karşısında duyarlı)
2
AD Eğrisinin Denklemsel Gösterimi
IS eğrisinin denklemi hatırlanacak olursa;
Bu iki denklem birlikte çözüldüğünde para politikası çarpanı elde edilmiş olacaktır.(IS denkleminde yer
alan (i) yerine LM denkleminin açılımı yerleştirilmiştir)
3
AD Eğrisi bilindiği üzere fiyat mekanizmasında meydana gelen değişiklikler üzerinden denge milli
gelir düzeyindeki değişimleri gösterdiğinden, her fiyat değişmesi sonucu reel para arzı
kanalından denge milli gelir düzeyindeki değişmenin aşağıdaki ifadeye göre gerçekleşeceği
anlaşılmaktadır.
Nominal para arzı sabitken P de meydana gelecek herhangi bir değişmenin hasıla üzerinde
yaratacağı etkinin büyüklüğünü tanımlamaktadır.
4
AD EĞRİSİNİN KAYMASINA YOL AÇAN FAKTÖRLER
Mal piyasasındaki denge durumunu gösteren IS ve para piyasasındaki denge durumlarını
gösteren LM eğrilerinde ortaya çıkan kaymalar (AD) eğrisinde meydana gelen kaymalar yol açar.
a. IS Eğrisinde Meydana Gelen Kaymanın AD Eğrisi Üzerine Etkisi
AD eğrisi denklemi
AD eğrisinde meydana gelen sağa doğru topyekün hareketin maliye politikası kaynaklı olması
yukarıdaki denklemde denge milli gelir düzeyinin fiyattan değil otonom harcamalar üzerinden
değişmesi anlamını taşımaktadır. Yukarıdaki denkleme göre genişletici maliye politikasının
gelir üzerinde yaratacağı net etki aşağıdaki gibi hesaplanmaktadır.
5
Genişletici Maliye Politikasının AD Eğrisi Üzerindeki Etkisi
6
(A) noktasındaki (P0) fiyatının geçerli olduğu
durumda elde edilen (Yo) denge milli gelir
düzeyi ile (B) noktasındaki aynı (P0) fiyat
düzeyinin geçerli olmasında durumunda
elde edilen (Y1) denge milli gelir düzeyi
AD1 eğrisinin topyekün sağa doğru
kayarak AD2 formunu almasıyla
gerçekleşmiştir.
7
Burada genişletici bir maliye politikasının denge milli gelir düzeyinde meydana getireceği
değişimin yukarıda elde edilen denkleme göre;
8
LM Eğrisinde Meydana Gelen Kaymanın AD Eğrisi Üzerine Etkisi
9
Şeklin üst panelinden elde edilen bilgiler şeklin alt
paneline aktarıldığında AD eğrisinde meydana
gelen kayma görülmektedir. Reel para arzı artışının
kaynağının fiyat mekanizması değil de nominal
para arzı olması farklı denge milli gelir düzeylerinin
aynı fiyat düzeyinde oluştuğu anlamına
gelmektedir. Buna göre şeklin üst paneline göre
makroekonomik dengeyi sağlayan (A) noktasının
(P0-Y0), (B) noktasının ise (P0-Y1) bileşiminde
dengeye geldiği görülmektedir. Para otoritesinin
veri bir fiyat düzeyinde nominal para arzını
artırmasının AD eğrisini paralel olarak topyekün bir
şekilde sağa doğru kaydırdığı görülmektedir .
10
AD Eğrisinin denklemi
Reel para arzında meydana gelen değişimin denge gelir üzerindeki etkisinin eşitliğin sağ tarafındaki ikinci kısım
itibariyle gerçekleştiği görülmektedir.
Otonom harcamalar ve fiyatlar genel düzeyi veri iken para otoritesinin nominal para arzını değiştirmesinin denge milli
gelir üzerindeki etkisinin aşağıdaki gibi olacağı anlaşılmaktadır
11
Bu slaytlar Ayşe ÖNCEL’e ait , TOPLAM TALEP VE TOPLAM ARZ’a ilişkin internet kaynağından
hazırlanmıştır.
https://docplayer.biz.tr/40894924-P-m-p-i-ip-ae-ad-ve-y-sekil-7-1-kapali-bir-ekonomide-toplam-
talep-egrisinin-turetilisi.html
12
TOPLAM TALEP (AD)
2020-2021 BAHAR DÖNEMİ MAKRO İKTİSAT II ONLİNE DERS
NOTLARI PROF.DR. NİLGÜN ACAR BALAYLAR
TOPLAM TALEP ANALİZİ
Toplam talep (AD-Aggregate Demand) eğrisi ekonomideki fiyatlar genel düzeyi ile üretim hacmi
arasındaki ilişkinin çözümü için geliştirilen bir analiz aracıdır. Dolayısıyla tek bir malın talep edilen
miktarları yerine, talep edilen toplam reel hasıla (nihai mal ve hizmetler toplamı) ve tek bir malı
fiyatı yerine, fiyatlar genel düzeyi dikkate alınmaktadır.
Toplam talep (AD), ekonominin geneli üzerinde belli bir fiyat düzeyi üzerinden yapılması
düşünülen toplam harcama tutarıdır.
Burada talep kavramı, planlanan harcama şeklinde değerlendirilmelidir.
Toplam talep eğrisi, türetilişi itibariyle, farklı fiyatlar genel düzeylerinde IS ve LM’nin kesiştiği
noktaların geometrik yeri olduğundan, toplam talep eğrisi üzerinde para ve mal piyasasında
eşanlı denge söz konusudur.
Burada fiyatlar genel düzeyinde ortaya çıkan bir düşüşün AD’yi artırdığını yani P ile AD arasında ters yönlü ilişki
olduğunu görmekteyiz.
Pigou Etkisi (Servet Etkisi): Fiyatlar genel düzeyindeki bir düşüş ekonomik birimlerin reel serveti artırır. Serveti
artan ekonomik birimler harcamalarını yani toplam talebi ve reel geliri artırır.
Dış Ticaret Etkisi: Fiyatlar genel düzeyindeki düşüşün reel para arzını arttırıp faiz oranını düşürmesiyle ülkeden
sermaye çıkışının yaşanarak yerli paranın değer kaybetmesi (döviz kuru artışı) ile ihracatı artarken ithalatın
düşmesiyle gelir düzeyinde artış yaşanması şeklinde ortaya çıkan etkidir.
(ke ), kapalı bir ekonomi varsayımı altında “c” ve “t” değerleri tarafından da belirlenmektedir. .
Buna göre çarpan katsayısının daha yüksek bir değer almasına olanak tanıyan olabildiğince
yüksek bir “c” ve olabildiğince düşük bir “t” değeri (AD) eğrisinin daha yatık olmasına neden
olmaktadır.
(k) ne kadar düşükse gelirde meydana gelen artışın para talebinde meydana getireceği artış o kadar
düşük düzeyde kalacaktır. Para talebinde meydana gelen bu sınırlı yükseliş faiz oranında çok daha
ılımlı bir yükselmeye neden olacak ve dışlama etkisinin olabildiğince az olmasına ve gelir üzerindeki
etkisinin olabildiğince yüksek olmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla (k) ne kadar düşükse LM o kadar dik
(AD) ise o kadar yatık olacaktır.
Buna göre para talebinin faize (h) olan duyarlılığı ne kadar düşükse fiyat düşüşünün
yarattığı reel para arzına artışına bağlı faiz düşüşüyle (likidite etkisi) para talebi o kadar
az artış gösterecektir. Para talebindeki ılımlı artış nedeniyle para arzı para talebinden
yüksek olmaya devam edecek ve faiz oranlarındaki düşüş de devam edecektir.
Dolayısıyla (h)’nin düşük olması durumunda reel para arzındaki artış faiz oranlarını
daha şiddetli düşürecektir.
Likidite etkisinin çok daha yüksek bir biçimde gerçekleşmesine yol açan para talebinin
faize (h) duyarlılığının en az olduğu bu durum LM’nin daha dik (AD) eğrisinin ise daha
yatık olduğu anlamına gelir.