Biz ve öteki arasındaki sınır nedir? Kim ötekidir?
Mültecilerin yaşam hakkı arayışı, oldukça kötü şartlara maruz kalmaları, ölümcül yolculuklar ve büyük kayıplar. Bürokratik süreçlerde sıkışıp kalmaları en önemlisi de görünmez olmaları. Jenny Erpenbeck kitabında bu sorulara yanıt aramış. Kitabın roman formunda olmaması, belgesel niteliği taşıyıp taşımadığı tartışmalarının benim için hiç önemi yok. Çünkü ortaya konan varoluş mücadelesi evrensel bir insanlık dramı. Erpenbeck bu drama bir çözüm arıyor. Onların neden görünmez olduklarını anlamaya çalışıyor. Karakterin ağzından “bir fark yaratabilir miyiz” sorusunu araştırıyor. Mültecilerin hikayelerini dinlerken; çocukluklarını, anılarını, hayallerini ve korkularını aslında onların bizden farksız olduğunu “mülteci” sözcüğünün içine sığdırabileceğimiz birer nesne olmadıklarını anlamamızı kavratıyor okura. Gerçeklerden söz ediyor, roman ya da belgesel ne fark eder? İnsanlık tarihi boyunca hepimiz bir yerlerden gelmedik mi? Bu durum 21.yy.da bile bir çözüme kavuşturulamamışsa, ne yazık onca felsefeye, sanata ve onca kültüre, hiç mi işe yaramadılar?