Professional Documents
Culture Documents
Ali Çimen - Tarihi Değiştiren Diktatörler (2) - - 85Юм02 PDF
Ali Çimen - Tarihi Değiştiren Diktatörler (2) - - 85Юм02 PDF
y k k tapla r v a r . . .
TİMAS YAYINLARI
İstanbul 2014
timas.com.tr
TARİHİ DEGİŞTİREN DİKTATÖRLER
Ali Çimen
TİMAŞYAYINLARI 1 2271
Popüler Tarih Dizisi 1 22
EDİTÖR
Cüneyt Dalgakıran
KAPAK TASARIMI
Ravza Kızılruğ
1. BASKI
Nisan 201O, İstanbul
8.BASKI
Şubat 2014, İstanbul
ISBN
9 l �lfül!lllll l ıl !lıl�lll}l
TİMAŞ YAYINLARI
Cağaloğlu, Alemdar Mahallesi,
Alayköşkü Caddesi, No: 5, Fatih/İstanbul
Telefon: (0212) 511 2424
P.K. 50 Sirkeci / İstanbul
timas.com.tr
cimas@timas.com. tr
facebook.com/timasyayingrubu
twiner.com/timasyayingrubu
BASKI VE CİLT
Neşe Matbaacılık A.Ş
Akçaburgaz Mah.
Mehmet Kopuz Cad. No: 17
Esenyun/İstanbul
Telefon: (0212) 886 83 30
Matbaa Sertifika No: 22861
YAYIN HAKLARI
© Eserin her hakkı anlaşmalı olarak
Timaş Basım Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi' ne ainir.
İzinsiz yayınlanamaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.
TARİHİ DEGİSTİREN DİKTATÖRLER
Ali Çimen
ALİ ÇİMEN
alicimen.org
facebook.com/ rarihidegistirenlerserisi
facebook.com/ alicimen
cwiner.com/alicimen
youcube.com/rarihidegistirenler
iletisimalicimen@gmail.com
Yayınlanmış Eserkri
Echelon
İpler Kimin Elinde (Hakan Yılmaz ile birlikte)
İnsanoğlunun Uzay Macerası
Tarihi Değiştiren Konuşmalar
Tarihi Değiştiren Savaşlar (Göknur Göğebakan ile birlikte)
Tarihi Değiştiren Kadınlar
Tarihi Değiştiren Askerler
Tarihi Değiştiren Bilginler
Tarihi Değiştiren Olaylar
Tarihi Değiştiren İmparatorluklar
Tarihi Değiştiren Diktatörler
Tarihi Değiştiren Günler
Tarihi Değiştiren Gizli Servisler
Tarihi Değiştiren Liderler
Tarihi Değiştiren Keşifler
"Zalimler için yaşasın Cehennem!"
ÖNSÖZ� 9
Nefret İmparatoru
Adolf Hitler� 31
Faşizmin Babası
Benito Mussolini � 49
9
TARiHi DE<'.ll ŞTI R E N Di KTATÖRLER
Hitler'in özel yazlı�ı Kartal Yuvası'nda. Bu kitabın önsözünü yazmak için en ideal yer . . .
kitabın benim için farklı bir anlamı var. Şöyle ki, sene 1990. Yirmi
yaşındayım. Gazeteci olma hayalleri kuruyor ve üniversiteye hazırlık
sürecini � asap bozucu gerilimleriyle boğuşuyorum. Ve o günlerde,
İngilizcemi ilerletme adına girdiğim turizm şirketindeki posizyonum
dolayısıyla bir anda kendimi Sovyetler Birliği'nde buluyorum! Akabinde
yaptığım yolculuklarla artık tarih sahnesinde olmayan bu ülkenin o
meşhur çalkantılı son bir yılına şahitlik ediyorum. Hayatımın tar
tışmasız en ilginç deneyimiydi. Asrımızın en acımasız ideolojisiyle
yoğrulmuş bu devletin soğuk yüzüyle ilgili ilk elden gözlemlerim, his
settiklerim ve anlatmak istediklerim, yıllardır zihnimin bir köşesinde,
aktarabileceğim bir platform bulabilirim ümidiyle, derin dondurucu
da bekliyordu. Bu kitap buzların çözülmesini de sağlayacak umarım.
İçeriğe dair,
Kitabın içeriğine gelince; serinin diğer başlıklarındaki yöntemi
takip ettik. Mümkün olduğu kadar popüler isimleri bir araya getir
meyi, kelimenin tam anlamıyla modern anlamda diktatör tanımına
karşılık düşenleri işlemeye çalıştık. O yüzdendir ki, sadece cani ruhlu
bir politikacı olan ama idare tarzı açısından diktatörlüğün gerek
tirdiği kriterleri üzerinde taşımayan Miloseviç gibi isimleri eledik.
10
Ö N SÖZ
Sene 2005, Şubat. Güney Kore-Kuzey Kore arasındaki askerden arındırılmış bölgeden
Kuzey Kore'yi izliyorum.
11
T A R i H i D E (ilŞT I R E N D i KTAT Ö R L E R
12
Rusya'nın düşmanları bile onun kadar
çok Rus öldürememişti!
Stalin
( 1 879-1953)
Sovyetler Birliği'ni geri kalmış bir tarım ülkesinden bir süper güce
dönüştüren Joseph Stalin, bunu yaparken, akıl almaz bir insan kıyımına
da imza atmıştı. Çocukluğundan itibaren kendisine haksızlık yapıldığı
inancıyla büyümüş, büyüklük ve saygı görmeye dönük bir iştaha sahip
olmuştu. Eğitimsiz biriydi. Bunu, eğitimlilere duyduğu nefretle gizle
meye çalıştı. Fizik, kimya, edebiyat onun dünyasına yabancı şeylerdi.
Ama kaba gücün dilini bülbül gibi şakıyordu. Annesinin ona çizdiği
kutsal yolu elinin tersiyle iterek, küçük yaşta gönderildiği kilise oku
lundan kaçan bu Gürcü çocuğunun bundan sonraki hayatı da, hep
13
TARi H i D E G I ŞTIR E N D i KTATÖ R L E R
1 . ..
Sekreter' demek her şey demek
Sovyet armalarında ve sistem olacaktı.
•
yıkılmadan önceki Sovyet bay-
Stalin kısa zamanda kadronun
rağında kullanılan orak ve çekiç,
işçi ve köylülerin meydana
hayati önem taşıdığını anladı.
getirdiğine inanılan proleter Ekibi kontrol edersen, mekanizmayı
imparatorluğunun sembolleri kontrol edersin. İşin sırrı buydu
olarak kabul edilmişti. ve Stalin buna vakıf olmuştu.
Zamanla parti içindeki herkesin
tayininde rol oynadı; öyle ki
herkes bir şekilde kendisini ona borçlu hissediyordu. Partinin ente
lektüel çekirdeği, olan biteni anladığında, iş işten geçmişti. Devrimin
beyni ve Stalin'e karşı sesini yükseltebilecek tek isim olan Lenin
ölüm döşeğindeydi ve Stalin çoktan kendi adamlarını mekanizmanın
ana damarlarına yerleştirmişti. Lenin'i kimin görebileceğine bile o
karar veriyordu. Her ne kadar Lenin, ölmeden evvel kendisinden
sonra Stalin'in önünün kesilmesini tavsiye ettiyse de partinin beyni
durumundaki Politbüro onu dinlemeyecekti. Ne var ki kendi elleriyle
bir canavar yarattıklannı anl.adıklannda iş işten geçmiş olacaktı.
14
STALI N
ıs
TARi H i D E c'.'; I ŞTI R E N D i KTATÖ R LER
Stalin döneminden alışıldık bir sahne. Şehrin göbe�inde liderin devasa heykeli, gelen
geçeni süzüyor. Liderli�in varlı�ı her daim akılda tutulmalı, her başını kaldıran onunla göz
göze gelmeliydi.
16
S TA L I N
toplum yaratma adına tanrı inan Moskova'nın biraz dışındaki özel konutunda
gecenin geç saatlerine kadar yenilir içilirdi.
cının, monarşinin ve geleneksel
Parti kurmayları her gece liderin kendilerini
değerlerin ortadan kaldırılmasıyla
davet etmesini heyecanla beklerdi. Bu
çıkan devasa boşluğu bir şeyin
aynı zamanda korkudan kaynaklanan
doldurması gerekiyordu. Ve bu bir heyecandı da. Eğer davet gelmemişse,
temizlenmiş alanı 'Her şeye gücü gözden düşmüşsünüz demekti. Ve Stalin'ı
yeten bir lider' imajından daha yakından tanıyan herkes, gözden düşmenin
iyi ne doldurabilirdi ki? ne anlama geldiğini gayet iyi bilirdi: Ölüm
Propaganda makinesinin diş sizi kapının eşiğinde bekliyor:'
17
TA R i H i D E <'.;IŞT I R E N D i KTAT Ö R L E R
18
STA L I N
uçuklatan Rus gizli servisi KGB'nin atası alındığı bu dönemde yaklaşık 500
j
geçmişti. 1934-1953 yılları arasında 1 milyon 54 bin kişi bu kamplarda, Sovyet sanayileşmesi
uğruna ölesiye dek çalıştırıldığı için hayatını kaybetti. Kendisi de bir Gulag mahkumu olan
Nobel Edebiyat Ödüllü muhalifRus yazarı Alexander Soljenitsin, burada yaşadıklarını'Arhipelag
Gulag' (Gulag Takımadaları) isimii eserinde anlatmış ve 'İnsanların çalıştırılarak öldürüldük eri'
yerler tespitini yapmıştı. Kamplar, zamanla etkinliğini kaybetse de, Gorbaçov dönemine dek
faaliyet göstermeye devam etti.
. ..
19
TARiHi D EC'; I ŞTI R E N D i KTATÖRLER
20
STA L I N
21
TARI H 1 D E C'; I ŞTI R E N D l KTATÖR L E R
Kızıl Ordu'nun ikinci Dünya Savaşı'nda Almanlara karşı verdi�i destansı mücadele,
Sovyet diktatörü Stalin'in dünya lideri olmasının yolunu açmıştı. Savaş, 26 milyon Rus'un
canına mal olsa da ...
22
S TA L I N
dan d a saldırısıyla Naziler önce izlerdi. Öyle ki İkinci Dünya Savaşı sona
ererken, Ruslar Berlin1 ele geçirince,
Rus topraklarından, ardından d a
Stalin'ın verdiği ilkemMerden biri, Hitler'ın
Doğu Avrupa'dan sürüldü. Batıdan
film arşivinin Moskova'ya taşınması
Amerika ve İngiltere, doğudan da olmuştu. Stalin1n gözde aktörleriyse
Ruslar tarafından kıstırılan Hitler, Charlie Chaplin, Clark Gable, Spencer
Berlin'deki sığınağında intihar etmiş, Tracy, Johnny Weismüller ve kovboy
o zamanlar henüz kimse pek farkına filmlerinin değişmez jönü John Wayne'di.
Bununla birlikte her ne kadar filmlerini
varmasa da, meydan Stalin'e kalmıştı.
izlese de, Stalin1n John Wayne'e yönelik
Şu işe bakın ki, Müttefikler, 'kendi
bir nefreti vardı. Kovboy filmlerinin
vatandaşlarından milyonlarcasını Komünist ideolojiye aykırı düştüğüne
öldüren' bir diktatörün yardımıyla inanan Rus lider, iki KGB ajanını Wayne1
'kendi ırkından olmayan milyonlar öldürmesi için Amerika'ya yollamıştı!
casını öldüren' bir başka diktatörü Stalin1n ölümünün ardından Kruşçev,
mağlup etmişti. Öte yandan Stalin, Wayne hakkındaki infaz kararını iptal
ettirecekti.
Nazilerden 'kurtarması' karşılığında
23
TAR i H i D EG I ŞT I R E N D i KTATÖR L E R
ikinci Dünya Savaşı esnasında temelleri atılan yeni dünya düzeninde Stalin de, Roosevelt
ve Churchill gibi dünya liderlerinden biri olacaktı.
24
ST A L I N
25
T A R i H i D E G I ŞT I R E N Di KTATÖR L E R
26
S T ALI N
Tarihi bir foto!)raf. Stalin ve Lenin mumyalanmış halde aynı mozolede. Bir süre sonra
Stalin sistem tarafından lanetlenecek ve mozoleden çıkartılarak başka bir mezara
nakledilecektir
- _,
27
TAR i H i D E (; IŞTI R E N D i KTATÖ R L E R
yanına yerleştirilse de, 196 1'de, bir gece ardından katıldı ğ ı toplantılardan
29
Nefret İmparatoru
Adolf M itler
( 1 889- 1 945)
31
TA R i H i D E G I Ş T I R E N D i KTATÖ R L E R
32
ADOLF H ITLER
Münih sokaklarında savaş çıgırtka nlıgı yapan kalabalıklar arasında hayatına bir anlam
vermeye çalışan Adolf Hitler de vardı. Daha sonradan özel fotografçısı d a olacak Heinrich
Hoffmann'ın çektigi bu karede 'Savaş! Savaş ! " diye bağırarak kendinden geçenlerden
biri de gelecegin Führer'iydi.
33
TA R i H i D E G I Ş T i R E N D i KTATÖ R L E R
güç ve savaş onun kalbiydi adeta. Küt küt atmalıydılar sürekli. Savaşın
galipleri , o zamanlar farkında değillerdi ama genç adamın varlık sebebine
kastetmişlerdi . Bu onlara pahalıya patlayacaktı .
34
ADOLF H ITLER
35
TARi H i D E � I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
36
ADOLF HITLER
ni verdi. İlk perde oynanmış, kısa sürede sıyrıldı. Savaşın ilk ve en önde gelen
J
vasiyeti üzerine yakıldı. Hemen her görüşt '
hem de Alman siyasi eliti, Hitler'in insan, onun propaganda sanatındaki dehasını
etkisiz bir siyasi palyaçodan öteye kabul eder.
geçemeyeceğine inanıyordu.
iktidarı teslim etmekte bir sakınca
görmemişlerdi. Bilmedikleriyse,
göz ardı edilmekten hayatı boyunca nefret etmiş bu adamın, çaresiz
sokakların sesi olmayı çoktan başarmış olmasıydı. Hitler hapishanedeki
koğuşta zihninde biriktirdiği zehri Alman halkının bünyesine zerk
etmeye başladı. Nefes kesen bir propaganda atağıyla Yahudi düşmanlığı
37
TAR i H i D E G I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
Naziler iktidara gelir gelmez a k ı l almaz bir propaganda bombardımanıyla 7'den 70'e
herkesi tek bir potada eritmeye soyundu. 'Ben' yoktu artık 'Biz' vardı ve o 'Biz', Hitler'in
şahsında ete kemi�e bürünmüştü.
38
ADOLF H ITLER
39
TAR i H i D E G I Ş T I R E N D i KTATÖ R L E R
40
ADOLF H ITLER
N urmberg Gösterileri: Duygusal Enerji reaktörü. Hitler'in hem kendi hem de Alman
halkının içindeki d uygusal enerjiyi ortaya çıkarabildi!ji tek yer, kitlesel gösterilerdi.
Diktatörlü!)ün dinamiklerini oluşturan bu faaliyetlerde yüz binlerce insan Führer'in
karşısında adeta tek vücut oluyor, kendinden geçiyordu. Bir tür dini ritüeli andıran bu tip
görüntüler toplumun tek tipleştirilmesinin en çarpıcı örne!)iydi.
41
TAR i H i D E G I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
zamanı ---....-�....
.. . ..)
Hitler saldırgan dış politi
kasını hayata geçirmekte gecikmedi. Önce silahtan arındırılmış Rhein
bölgesi, ardından da doğum yeri Avusturya'yı ilhak etti. Persepolis'e
giren Büyük İskender gibi, şaşalı bir kortejle Avusturya'ya giren Hitler,
akıl almaz sevgi gösterileriyle karşılandı. Hitler'in ardından, SS'ler
geldi. Avusturyalı Yahudilere kan kusturmak için ...
Ruhr ve Avusturya'daki 'kolay goller' Hider'in iştahını açmıştı.
Bu kez gözünü Çekoslovakya'daki Alman nüfusun yaşadığı Südeder
(Suılentenland) bölgesine çevirdi. Münih'te bir araya geldiği Fransız
42
ADOLF HITLER
H itler Jesse Owens'ın elini sıkmadı mı? Hitler'in, Berlin'de düzenlenen 1936 Olimpiyat
oyunlarında fırtına gibi esen Amerikalı siyahi atlet Jesse Owens'ın başarısından öfkeye
kapılarak Olimpiyat Stadı'nı terk etti()i anlatılır. Lakin bu sadece palavradan ibarettir.
Owens'ın madalya töreninin oldu()u gün, Hitler stada gelmemişti bile. Öte yandan
oyunlar boyunca Alman sporcular da dahil olmak üzere stadı dolduran tüm Almanlar her
fırsatta Nazi selamı vermekten geri durmuyordu.
1:
En büyük günahı Soykırım oldu
H itler'in fikirlerinin ürünü olan Soykırım 6 milyon Yahudi'nin hayatına mal oldu. Ayrıca
Çingeneler, Polonyalılar, Slavlar, dindarlar, homoseksüeller, entelektüeller ve zihinsel özürlülere
!
ı varıncaya kadar onlarca farklı etnik, dini veya sosyal grup da bu kırımdan payını almıştı.
1 Kurbanlar önce gettolara, ardından da Nazi işga l i altındaki Avrupa ülkelerine yayılan 250
kadar toplama kampına tıkılmış, zorla çalıştırılmış, üzerlerindeakıl almaz deneyler yapılmış ve
nihai aşamada da 'gazlanarak' öldürülmüşlerdi. Gaz odalarından çıkartılan cesetler, fırınlarda
yakılarak imha edilmişti. Tüm bunlara karşın Hitler'ın, Soykırım emrini bizzat verdiğine dair
hiçbir yazılı belge ele geçirilemedi.
!
\. __
43
TAR i H i D E ıj l ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
44
ADOLF HİTLER
45
TAR i H i D E G I Ş T I R E N D i KTATÖ R L E R
46
ADOLF HITLER ·
Berlin'de gizlendigi sıgınagı korumak için devasa Alman ordusundan kala kala bir avuç
çoluk çocugun kalmış olması, çılgın bir diktatörün sınırsız ihtirasının faturasından başka
bir şey degildi.
47
T A R i H i D E G I ŞT I R E N D i K TATÖ R L E R
Ve . . . Perde iner
S avaşın tüm A l ınanya'yı e nkaz haline getirdi kten sonra b i t
mesiyle birlikte, Alınan halkı çok uzun süren b i r kabustan uyandı.
Kendilerinden geçerek inandıkları Führer' in, sıradan faniler gibi
'ölmesi', hepsini şok etmişti. Şokun şiddeti, Yahudilere uygulanan
soykırımın boyutlarının, ancak savaşın bitmesinden sonra, ortaya
çıkmasıyla birlikte daha da artacaktı. H itler, geride, koskoca bir
dünya savaşı, 60 milyona yaklaşan insan kaybı ve "Aman Allah' ım
biz ne yaptık! " d iyen milyonlarca savaş yorgunu Alman bırakmıştı. . .
48
Faşizmin Babası
49
TAR i H i D E (; I ŞT I R E N D i KTATÖR L E R
50
B E N I TO M U SSOLI N I
Faşizm'in doğumu!
1 9 l 4'e gelindiğinde Mussolini, yine kalemin gücüne sarılmış, önce
H Popolo d'Italia (İtalya Halkı) isimli bir gazetede kalem oynatmış,
ardından da, savaş taraftarı Fasci d'Azione Rivoluzinnaria ( Devrimci
Faşist Hareket) isimli grubu kurmuştu ! Savaşla dizüstü çökecek bir
toplumun kendisini iktidara getirebileceğini ümit ediyordu. Askere
çağrıldı, lakin 1 9 1 7'de, bir el bombası taliminde yaralanınca, tekrar
cephe gerisine dönüp, gazetesinin başına geçti.
Mussolini'nin l 91 9'da Fasci İtaliani di Combattimento'yu ( İtalyan
Savaş Ligi ) kurmasıyla birlikte Faşizm de organize bir siyasi hareket
olarak kendi ayakları üzerinde
durmaya başlamıştı. Lig, zamanla
Partito N azionale Fascista'ya İngiliz istihbaratına çalışmış
(Ulusal Faşist Parti) dönüşecekti. İngiliz The Guardian gazetesi 2009 Ekiminde
1 9 1 9'daki seçimlerde yaşadığı Cambridge Üniversitesi tarihçilerinden Peter
aşırı sağa mensup bir siyasetçi ortalığı sallamıştı. Buna göre, Mussolini 34
yaşında gazetecilik yaparken, 1 9 1 7 yılında
k i m l iğiyle mec liste boy gös
İ n g i liz i ç istihbarat servisi M i S hesabına
termeyi başarmıştı M ussolini.
çalışıyor ve İtalya'nın Birinci Dünya Savaşı'nda
Aynı günlerde faşistler tarafın
müttefiklerin safında kalması yolundaki
dan oluşturulan silahlı milisler,
kampanyada faaliyet göstererek teşkilattan
Mussolini'nin eski yoldaşları olan bugünün parasıyla haftada 6 bin 400 euro
Sosyalistlere kan kusturmaya alıyordu! Tarihçinin MIS'in Roma temsilcisi Sir
başlamıştı bile ! H ükümetse hu Samuel Hoare'nin 1954 yılında yayımlanan
olaylara pek müdahale etmiyor anılarına dayanarak verdiği bilgilere göre
du. Bir grup sanayici ve toprak Mussolini, İngiliz istihbaratına hizmet için
reformu yanlısının desteğini il popo/o d'ltalia (İtalyan Halkı) gazetesinde
arkasına alan Mussolini, bunun savaş yanlısı yazılar kaleme aldı. Tarihçiye göre,
51
TAR i H i D E G I ŞTI R E N D i KTATÖ R L E R
Mussolini, ortalı!;jı tozu dumana katan konuşmalarından birini yapıyor. Baş dik, karın
içeride, gö!;jüs dışarıda. Mangalda kül bırakılmıyor; muhtemelen düşmanların kafasının
nasıl ezilece!;jine dair ahkam kesiliyor.
52
B E N ITO M U S S O L I N I
53
TAR i H i D E <'.'; I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
54
B E N I TO M U S SO L I N I
55
T A R İ H İ D E G I Ş T İ R E N D İ KTAT Ö R L E R
56
B E N ITO M U S S O L I N I
Ruh ikizi Hitler ile birlikte. Mussolini, hep Hitler'in 'daha komik' versiyonu olarak
görülmüştü. Kendisi de bu yorumların farkındaydı ve Alman yoldaşını çok kıskanıyordu.
'O kısa pantolonla gezerken, ben Faşizmin kitabını yazdım' diyordu ki, fena halde
haklıydı.
57
TA R i H i D E G IŞTI R E N D i KTATÖ R L E R
V e yolun sonu. ltalyan diktatörü Mussolini ayaklarından asılmış, cansız gözlerle dünyaya
tersten bakıyor. Ve tarih yapması gerekeni yapıyor; kılıçla gelen kılıçla gidiyor.
58
BENİTO M U S SOLİNİ
Hatta aralarında kendi damadı terk ederek Arjantin'e gitmişti. Oysa sevdiği
59
Devrimcilerin eli en kanlısı, Modern Çin'in Mimarı
Başkan Mao
( 1 893-1 976)
61
TA R i H i D E <'.; I ŞTI R E N D i KTATÖ R L E R
62
BAŞKAN MAO
63
TA R i H i D E C':i l Ş T I R E N D i KTATÖ R L E R
Mao, Sovyetlerle yaşadığı ideolojik gerginliğe karşı, Masa Tenis Diplomasi'si sonucu
Amerika'yı yanına çekmişti. Başkan Nixon, Mao ile birlikte Pekin'de . . .
64
B A Ş KA N M A O
65
TA R I H 1 D E C':i l Ş T I R E N D i KTATÖ R L E R
66
BAŞKAN MAO
Bayan Mao lakaplı Jiang Qing kocası öldükten sonra Mao'nun geçmişteki uygulamalarını
lanetlemek isteyen rejim tarafından yargı karşısına çıkarılmıştı.
Mao'nun gücü giderek artıyordu. 1941 'de ÇKP'nin üye sayısı 700
bini bulmuştu. Lakin bu kafi değildi. Ona; gönüllü, içten destekten
ziyade, sorgusuz sualsiz peşinden gelecek yığınlar lazımdı. Böylelikle
tuşa bastı ve insan hayatının her zerresine uzanan bir kanunlar dizisini
hayata geçirdi. 1942'de hiciv ve taşlama yasaklandı. "Garip dil kulla
nımı" başlıklı bir de kanun çıkartılarak, parti aleyhinde, ima yoluyla
da olsa aleyhte düşünceler dile getirmek yasaklandı, yapanlar ajan
suçlamasıyla cezalandırılmaya başlandı. 1945'te partinin kontrolünü
tamamen ele geçirmişti Mao.
İkinci Dünya Savaşı'nın bitmesiyle milliyetçilerle komünistler
arasındaki ittifak da sona erdi. İktidar mücadelesi tekrar başladı. Uzun
ve kanlı bir sürecin sonunda Mao, Amerikan destekli milliyetçileri
mağlup etmişti. Milliyetçiler Formoza Adası'na kaçarak Tayvan adıyla
bilinen Milliyetçi Çin'i kuracaklardı.
67
TAR i H i D E � I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
Toplumu, liderin kurdugu 'sahte cennete' inandırmak için hazırlanmış posterlerden biri.
Saglıklı yüzler. neşeli çehreler. Lider önde, topl um her kesimiyle arkasında, m uasır
medeniyete dogru yürüyorlar...
68
BAŞKAN MAO
Yıl 1 966. Kültür Devrimi günlerinde eskiye dair ellerine geçen her şeyi yakan Maocu
gençlik ülkede terör estiriyordu.
69
TA R i H i D E c'; I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
Kültür Devrimi g ünlerinde ellerinde taşıdıkları kırmızı kitapçıklarla aşka şevke gelmiş
devrimci gençler lidere ve rejime ba�lılık yemini ediyor.
70
B A Ş K A N M AC
( Great Purge) ardından da, daha göre bir milyon) insan öldü. Bugünkü
Çin'de bu dönem 'On yıllık kaos' ya da
bilindik şekliyle, Kültür Devrimi
'On yıllık bela' olarak isimlendiriliyor
(Cultural Revolution) olarak tarihe
ve ders kitaplarında bahsi geçmiyor.
geçecekti. Mao'nun amansız ısrarıyla,
71
TAR i H i D E (; I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
ulus, 'geçmişe ait dört eskiyi' ezmeye başladı. Bunlar kültür, fikirler,
alışkanlıklar ve gelenekti. Onun tabiriyle 'yenilikçi düşünceler' ve
'komünizmin düşmanları' ortadan kaldırılıyordu. Asırlara meydan
okumuş tarihi binalar yerle bir edildi; bu yerle bir etme işlerinde özel
likle ülkedeki entelektüeller çalıştırıldı. Mao'nun lanetinden kimse
kaçamıyordu. Öğretmenler ve yazarlar işkenceye uğruyor, operalar,
tiyatrolar ve filmler, devrimci propagandaya payanda olacak şekilde
yeniden tasarlanıyordu. Mao'nun gözdesi olan ve Madam Mao olarak
tarihe geçen J iang Qing, kocasının ölüm makinesinin dişlilerini yağ
lamakta gecikmemişti. Kendi başına ölüm timleri kuran ve estirdiği
terör fırtınasıyla dünyanın en kudretli kadınları liginde başa oynayan
Qing, bir zamanlar kendisinin talip olduğu rolleri kapan aktrislerin
de aralarında olduğu yüz
lerce kişiyi ipe gönderirken
gözünü kırpmamıştı. Mao
bile kendisini, karısı için,
"Jiang Qing bir akrep kadar
öldürücüdür" demek zorunda
hissetmişti.
72
BAŞKAN MAO
Genç Kızıl Muhafızlar, eskiye dair ne varsa yakıp yıkıyorlar. Amaç Kültür Devrimi ışı!jında
yeni bir toplum yaratmak. Yerde duran plaketlerse Konfüçyüs'e ait yazmalar ...
73
TAR i H i D E C':i l Ş T I R E N D i KTATÖ R L E R
' O da ölümlü' diyenlerin hainlikle suçlandı�ı bir anda ölmüştü Mao. Ondan daha büyük
bir liderin olmadı�ına şartlanan kitleler, gözyaşları içinde koştular katafalkına, son bir kez
görmek için 'her şeylerini'.
Mao da ölür . . .
Lakin Mao'nun tüm şevkine rağmen, b u devran böyle devam
etmeyecekti. 1972 yılına gelindiğinde diktatör 80 yaşındaydı. Tedavisi
olmayan ve motor sinir hücrelerini tahrip eden bir hastalığın limanına
demir atmıştı. Giderek azalan görme yetisinden dolayı etrafındakilere
ayakuçlarına basarak yürümeleri emredilmişti. Zira Başkan'ın ne olursa
olsun tedirgin olmaması gerekiyordu. Hayatının son demlerine doğru
ağızlarından salya akan, geçmişin başarılarıyla avunan ve iktidardan
devrilmiş krallarla ilgili şiirlere gönül vermiş biri olup çıkmıştı.
Ecel, 1976 yılının 9 Eylül gecesi, gece yarısını on geçe Mao'nun da
kapısını çaldı. "Mao da ölümlü birisi" demeye cesaret edenlerin karşı
devrimcilikle suçlandığı bir ülkede, Mao da ölmüştü işte. Tiananmen
Meydanı'na toplanan binler, dizlerini dövdü. Asla bir başkasıyla
kıyaslama şansları olmadığı 'eşsiz' başka1;lları ölmüştü. Gözyaşları sel
oldu aktı; diz kapakları dövünmekten aşındı. Mao'nun mumyalanmış
cesedi, meydanda sergilendi. Halen de orada.
74
BAŞKAN MAO
75
Bir milleti tarlalarda telef eden psikopat
Pol Pot
( 1 92 8-1 998)
77
TA R i H i D E G I Ş T I R E N D i K TATÖ R L E R
78
POL POT
79
TAR i H i D E G I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
80
F O L POT
ğ�� � ;:;;
.
Devrimin, eşitliğin ve özgürlü ığı yor... "" )
Ey Angka seni öylesine çok seviyoruz ki ...
81
TAR i H i D E (; I Ş T I R E N D i KTATÖ R L E R
82
F O L POT
Medeniyeti sıfırdan başlatmaya niyetli hastalıklı bir zihniyet, bir milleti pirinç tarlalarında
telef etmişti. Bu topraklar Ölüm Tarlaları olarak tarihe geçecekti.
kapitalist yaşam tarzı varlığını ülke nüfusunun üçte birini imha etmişti! )
devam ettirecek, o zaman devrim
83
TA R i H i D E t'; I Ş T I R E N D i KTATÖ R L E R
Kızıl Kımerler, halkı, tarıma dayalı ütopyalarından alıkoyacak her şeyi yasaklamış, bu
ba!)lamda modern yaşamı ça!)rıştıran arabalar da ıskartaya çıkarılmıştı.
84
POL POT
Aralarında 1 1-1 2 yaşlarında çocukların da bulundu�u Kızıl Kımer gerillaları adeta ülkeye
kan kusturmuşlar, yüz binlerin kanına girl"'lişlerdi.
85
TAR i H i D E C'.i l ŞTI R E N D i KTATÖ R L E R
Sol başta Pol Pot olmak üzere Kızıl Kımer rejiminin liderleri, 1 975'de başkent Phnom
Penh'de objektive poz veriyor. Rejimin sembolü kırmızı atkılar omuzlarda ...
86
POL POT
87
TAR i H i D E G I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
Pol Pot rejiminin yıkılmasının üzerinden onlarca yıl geçti. Ölüm Tarlaları ise halen
kurbanlarından kalanları kusmaya devam ediyor.
88
POL POT
89
TAR i H i D E G I Ş T I R E N Di KTATÖ R L E R
90
Avrupalı diktatörlerin en okumuşu
*
Fiesra, öğleden sonr<ı yapılan �ekerleı rıeye \-erilen addır. Akdeniz ve Latin ülkele
rinde oldukça yaygındır. Fado ise Punek dilerin geleneksel müziğidir. Bununla
hirlikte hazıl;ırı burada kast edilenin Fado değil Fatima, yani Hıristiyanlık olduğu
nu iddia eder. Yine sık sık hu sö:ün, İspanyol dikratiir Francn tarafından söylen
diği de öne sürülür ama işin aslı, lwr ikisinin de böyle hir şey siiylediğini gösteren
hir kayıt yoktur.
91
TA R i H i D E (; I ŞTI R E N D i KTATÖ R L E R
92
ANTONIO O _IVEIRA SALAZAR
93
TAR i H i D E <'.i l ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
Salazar ekonomi profesörlü�ünden diktatörlü�e yatay geçiş yaptı�ı için hep farklı oldu.
Giyim kuşamı ve genel tarzıyla diktatörden ziyade bir salon adamını andırıyordu .
94
ANTO N I O O L I V E I RA SALAZAR
Salazar rejimini yıkan kansız askeri darbe, silahların namlularına karanfil takıldı�ı için.
Karanfil Devrimi olarak tarihe geçmişti.
95
TA R i H i D E C'; I ŞTI R E N D i KTAT Ö R L E R
rmı gözden uzak geçirdi ve 1970'te öldü. Son ana dek halen başbakan
olduğunu sanıyor, etrafa emirler verip duruyordu. Portekizliler onun
ardından hep şu espriyi yapacaktı.
- Sa/azar ölmüş .
- Nasıl?
- Koltuktan düşmüş.
- Ne koltuğu?
- İktidar!
96
ANTO N I O O L İ V E İ RA SALAZAR
97
İspanya'nın başına 36 yıl bela olan diktatör
/"
1939-75 yılları arasındaki İspanya, Franco'nun İspanyası olarak isimlendirilirdi. Bazı İspanyollara
göre bu dönem ülkenin başına gelmiş en güzel şey, diğerlerine göreyse, tabii ki, en kötü şeydi!
./
99
TAR i H i D E G I Ş T I R E N D i KTATÖ R L E R
Franco hep dini arkasına aldı. Kimi lspanyollara göre Hristiyanlı!)ın yılmaz
savunucusuydu.
100
FRANCi SCO FRANCO
monarşi yanlısı diğer üst düzey Milliyetçilerin liderliğini General Franco yaptı.
İç savaş üç yıl sürdü. 350 bin kişi öldü. Gülen
subaylardan uzak kalması için
taraf milliyetçiler oldu. Bu aynı zamanda uluslar
Madrid dışındaki farklı görevlere
arası ideolojik bir hesaplaşmaydı da. Hem
tayin edilmekten kurtulamadı. milliyetçiler hem de cumhuriyetçiler dışarıdan
1 933'te cumhuriyet krize girdi. destek aldı. Her iki taraf safında da binlerce
Vadettiklerini gerçekleştiremi- yabancı gönüllü savaştı. Hitler ve Mussolini
yordu. Cumhuriyetçilerle sol faşistlikte kader ortaklığı yaptıkları Franco'yu,
101
TA R İ H İ D E G I Ş T I R E N D i K TA T Ö R L E R
102
FRANCI SCO FRANCO
103
T A R I H 1 D E (; I Ş T I R E N D I KT ATÖ R L E R
104
F R A N C I S C O F RA N CO
lspanyol iç Savaşı ile ilgili en meşhur kare. Foto!)rafçı Robert Capa, cumhuriyet yanlısı bir
militanın Franco'nun askerleri tarafından vuruldu!)u anı böyle yakalamıştı.
bombalı saldırı sonucu dünyayı terk etti. Kimilerine göre gözü kadar
sakındığı Blanco'nun ölümü, Franco'nun sağlığın bozulmasında
birinci dereceden rol oynamış, ama
ilginçtir, aynı zamanda ülkenin daha
Son heykeli
demokratik bir geleceğe yönelmesinde
sökülmeden diktatörler
de pay sahibi olmuştu. Blanco'nun ölmez!
halefi, liberal siyasi reformlar yapa İspanya'da hükümet, General Francisco
cağı teminatıyla iktidara gelen Franco'nun başkent Madrid'deki son
Carlos Arias Navarro oldu. Franco heykelini, ancak ölümünden 30 yıl sonra,
20 Kasım 1 975'te öldü. Ölümüyle 2005'de kaldırılabilmişti. Hükümet, fazla
göze batmaması için heykeli gece geç
birlikte İspanya, tekrar dünyanın
saatlerde yerinden söktürmüş, olay
geri kalanıyla konuşabilmeye başladı.
esnasında bir grup Franco taraftarı
Ülkedeki ipler, 2 2 Kasım'da İspanyol faşistlerinin marşı olan Cara
kral olarak taç giyen Juan Carlos'un al Sol'u söylemekten geri durmamıştı.
eline geçti. 1978'de yapılan yeni Ölümünden ve lspanya'nın demokrasiye
geçişinden sonra ü l kenin dört bir
anayasayla, diktatörün budadığı tüm
yanındaki Franco heykelleri ve anıtları
hak ve ayrıcalıklar iade edildi. Bask
sökülmeye başlanmıştı.
Bölgesi ve Katalonya özerkliğine
tekrar kavuştu. 1 986'da ülkenin
105
TARi H i D E G I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
( �
Klasik bir faş t diktatör ol� AB'ye katılmasıyla, dik
Franco'nun tam anlamıyla Faşist bir diktatör olduğunu tatörün yoldan çıkardığı
söyley� bilir miyiz? Aslına bakılırsa hem evet hem ülke, nihayet güvenli bir
de hayır. Zira general, faşizmin oldukça önemli limana demir atmış oldu.
bazı ilkelerini hayata geçirirken, bazılarını ise hiç
Diktatörün ölümünün
g ündemine bile almamıştı. Milliyetçiydi, şanlı
üzerinden oldukça uzun
geçmişi kutsuyordu, muhalefete göz açtırmadan
bir süre geçmesine rağmen,
'birlik beraberlik' türküleri söylüyordu. Bununla
birlikte, dikkat çekecek şekilde, çağdaşı diğer faşist
İspanyollar Franco'nun
liderlerin aksine askeri genişleme yanlısı bir siyaset mirasıyla hesaplaşabil
izlemedi. Ona göre "ispanya /spanyollar içindr ve miş değil. Neredeyse adı,
ötesi fanteziden ibaretti. Yakın ya da uzak topraklarda İspanyol ulusal bilincin
gözü olması için kendince bir sebep görmemişti. den ve adının verildiği
Daha da ötesi Franco, Hitler1n mistik ütopyacılığına tüm binalardan silinse
ya da üstün ırk saçmalıklarına prim vermedi. Belki de, hayaleti, İspanyolları
de bu pragmatist; dimyata prince gitmeyip evdeki rahatsız etmeye devam
bulgurdan olmama yaklaşımı, lspanya'yı, Almanya ve
ediyor.
ltalya'nın yıkıcı akibetini paylaşmaktan kurtarmıştı.
Diğer bir deyişle, Franco'nun faşizmi, hep bir tarafı
eksik bir faşizm oldu.
106
Orta Afrika'nın Frapan 'İmparatoru'
Bokassa
( 1 92 1- 1 996)
1 07
TA R i H i D E G I ŞT I R E N D i KTAT Ö R L E R
Bokassa, imparator olarak, posta pulları üzerinde d e olsa, tüm dü nyayı dolaşmıştı.
108
BO KASSA
Aklın tatile çıktı�ı anlardan biri. Halkı fakirlikten kırılırken altından tahtta taç giyen bir
imparator sureti.
İşsizsen kanıtla!
Bokassa, aklından zoru olan bir diktatör tipolojisinin örneklerini
sergilemeye başladı. Ülkenin başındaki en büyük sorun işsizlikti.
Diktatörün bulduğu çözümse eşsizdi. 1 8-55 yaş arasındaki herkes
bir işinin olduğunu kanıtlamak zorundaydı, aksi takdirde para ya da
hapis cezasına çarptırılacaklardı!
109
TAR i H i D E G I Ş T I R E N D i KTATÖ RLER
�
Bokassa 70'lerin ortasında
j
Vay anasını sayın seyirciler. neredeyse tüm Afrikalı dik
İmparatorun tacını Paris1n ünlü kuyumcularından tatörlerin ilham perisi olan
Claude Bertrand hazırlamış, tac, ülkenin önemli Libya lideri Kaddafi ile bir
doğal kaynaklarından biri olan elmas taşlarla (her
araya geldi. Ondan çok feyz
biri 58 karatlık) süslenmişti. Bokassa'nın törende
oturduğu taht, 2 ton saf altından yapılmış ve leopar almış olacak ki Salah Eddine
kürkleriyle süslenmişti. 43 ülkeden gelen 3 bin Ahmed Bokassa adını alarak
500 konuğu taşımak için 100 dolayında limuzin •
Müslüman oldu. Lakin birkaç
ve 130 atlı araba tahsis edilmiş, yine konuklara
en pahalısından 65 bin şişe şampanya ikram 1 ay sonra yine Katolik bir
ıı
devlet başkanı olarak halkını
edilmiş, ikramlar Paris'ten getirilen garson kızlar
tarafından servis edilirken, 1 20 kişilik orkestra selamlayacaktı! Bu şaşırtıcı
da konukları eğlendirmişti. Tüm töreni organize :J manevrada, Kaddafi'nin
110
BOKASSA
Afrikalı 'imparatorun' 2 2 milyon dolara patlamış taç giyme töreninde kuş sütü bile eksik
de�ildi.
111
TA R i H i D E G I Ş T I R E N D i KTATÖ R L E R
112
BO KASSA
1 13
T A R i H i D E G I Ş T I R E N D i KTAT Ö R L E R
1 14
BC KASSA
115
Afrika Kasabı
1 17
T A R i H i D E (i l Ş T I R E N D i KTATÖ R L E R
118
i D i AM N DADA
r 1
Sıfatlardan sıfat beğen . . .
Amin ordu içerisindeki pozis
yonunu güçlendirmeye başladı.
Bunu yapmak için de kaçakçı
lıktan ve Sudan'ın güneyindeki
isyancılara sattığı silahlardan
elde ettiği parayı kullanıyordu.
Ülkenin genelkurmay başkanı,
mafya babası gibi hareket ediyor
du. Aynı günlerde, ülkesindeki
Yamyam mıydı? İngiliz ve İsrail ajanlarıyla da al
takke ver külah olmuştu. Başkan
Hakkındaki yamyamlık iddiaları hiçbir zaman
gündemden düşmedi. Kendisi de İngiliz Obote giderek kontrolden çıkan
ordusunda görev yaparken Mau Mau kabilesi yoldaşını ev hapsine aldırsa
tarafından esir alındığında kendisine bir kez da, işe yaramadı. Obote çareyi,
zorla insan eti yedirildiğini söylemişti. 33 Amin'i, ordu içerisinde daha
çocuğu bulunan ve 5 kadınla evli olan Amin'ın etkisiz bir pozisyona taşımakta
eşlerinden birinin cesedi bir araçta parçalar buldu. Lakin ok yaydan çıkmıştı
l
J
halinde bulundu. Hizmetçileri, sarayındaki
bir kez . . .
buzdolaplarında insan kafaları gördüklerini
e de, bunlar doğrulanamadı.
25 Ocak 1 9 7 l 'de, Obote,
. . Singapur'daki bir Commonwealth
1 19
TAR i H i D E G I Ş TI R E N D i KTATÖ R L E R
Tahtırevanla gezerdi
İdi Amin, iktidardayken dört beyaz İngiliz'ın taşıdığı tahtırevanla dolaşırdı. Böylelikle kendince
Afrika'yı sömüren beyaz ırktan intikam alıyordu. Eski efendisi olan İngilizlere olan takıntısı
bununla da sınırlı değildi.
Kendisini İngilizlerin en yüksek nişanlarından olan 'Victoria Nişanı' ile ödüllendiren Amin,
1 976'da arabulucu olarak gittiği Kuzey İrlanda'da 'İskoç bağımsızlığı' için mücadele ettiğini
belirterek"İngiliz MilletlerTopluluğu'nun başında Kraliçe değil, ben olmalıyım" demişti. Kendini
'İskoçya kralı' da ilan eden Amin, 1 975'te Suudi Arabistan kraliyet ailesinin fertlerinden birinin
�enazesine de İskoç erkeklerinin giydiği etek olan 'kilt' giyerek katılmıştı!
120
i D i AMiN DADA
121
TARi H i D E (j l ŞTI R E N D i KTATÖ R L E R
122
i D i AMI N DADA
123
TA R i H i O E i'.; I Ş T I R E N D i KTATÖ R L E R
124
"Şili uçurumun kenarına gelmişti netekim ... "
General Pinoşe
( 1 9 1 5-2006)
"Bazen demokrasiye
kan banyosu yaptırmak gerekebilir. "
Agusto Pinoşe
125
TA R i H i D E G I Ş T I R E N D i KTATÖ R L E R
1 26
G E N E R .A. L P I N O Ş E
Türkiye'den aşinası oldu!:jumuz bir kare. Darbeci general önde, kuvvet komutanları
arkada, memleketi uçurumun eşi!:jinden k urtarmış olmanın pozunu veriyorlar.
127
TAR i H i D E G I ŞT I R E N Di KTATÖ R L E R
1 1 Eylül 1 982. Şili'nin canına okuyan darbenin lideri Pinoşe, halkı selamlıyor. Şili halkı
bilinmez ama Amerika rahat nefes almıştır artık. Şili "güvenli" ellerdedir.
128
G E N E RA L P I N O Ş E
Papa il. Jean Paul 1 987'de diktatörü ziyaret etmiş, hayır dualarını eksik etmemişti.
129
TA R i H i D E (i l Ş T İ R E N D i K T AT Ö R L E R
130
G E N E Fl A L P I N O Ş E
Yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen iki lider. Şili'nin darbeci diktatörü Pinoşe ve demokrasinin
beşi�i lngiltere'nin Başbakanı Margaret Thatcher. ilginç bir ikili.
Dokunulmaza da dokunurlar
Nihayet 2001 'de yargı Pinoşe'nin insan hakları ihlallerini gizlemeye
yönelik suçlardan mahkeme önüne çıkarılmasına karar vermiş ve eski
diktatör 6 haftalığına ev hapsine alınmıştı. Muhalifleri açısından
sembolik bir zafer olmasına karşın generalin altı hafta göz hapsinde
131
TA R i H i D E C'; I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
1 973'teki darbeden 1 990'a kadar ülkeyi demir yumrukla yönetmiş, o n binlerce kişiyi
işkenceden geçirterek öldürmüş Pinoşe'ye ait, farklı adlar altında, 1 00'ün üstünde banka
hesabı belirlenmişti. Yurt dışına milyonla rca dolar kaçırmıştı.
132
GENERAL PINOŞE
Şili adaleti, yürüyemeyecek duruma gelmiş dahi olsa eski diktatörün peşini bırakmadı.
Onu adaletin pençesinden ancak ölüm kurtaracaktı.
parmak izini almış, üstelik eski devlet başkanına, adi suçlular gibi
her gün karakola rapor verme zorunluluğu da getirilmişti. Yargı bir
dönemin tabutuna son çiviyi çakıyordu.
Mahkemeler birbiri ardına hakkında celp çıkartmasına rağmen,
avukatları, müvekkillerinin sağlık durumunu kalkan gibi kullanarak
bunları savuşturmayı başarıyordu. Tüm bu gelişmelere karşın yargı,
kendisini olmasa bile, suç ortağı onlarcasını demir parmaklıkların
ardına tıkmayı başarmıştı. Diktatörün halen sıkı bağlantıları vardı.
Darbe kurbanı diğer ülkelerde de sıklıkla görüldüğü gibi , her zaman 'pos,
tal yalayıcısı' bir kitle , darbecilerin hayatlannı idame ettirmelerine fırsat
sağlıyordu.
Yine de Pinoşe, 2006'da, Allende'nin iki korumasının öldürül
mesinde birinci dereceden rolü olduğu gerekçesiyle beşinci kez adli
makamlar tarafından ev hapsine alınmaktan kurtulamayacaktı.
133
T A R i H i O E Li l ŞT I R E N D i K TATÖ R L E R
134
Kara Afrika'nın beyaz diktatörü
il. Leopold
( 1 865 - 1 909)
:135
TA R i H i D E � I ŞTI R E N D i KTATÖ R L E R
136
11 . L ı: O P O L D
137
T A R İ H i D E G I Ş T I R E N D i K T AT Ö R L E R
138
1 1 . L EO P O L D
139
TAR i H i D E G I ŞT I R E N D i KTAT Ö R L E R
140
i l . LEOPOLD
141
TA R i H i D E c'; I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
1 42
i l . LEOPOLD
143
TARi H i D E G I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
144
i l . LEOPOLD
t45
"Zaire'nin karton Leoparı"
Mobutu
1 47
TAR i H i D E G I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
•1 ,
.
"'
Mobutu iktidarının son anlarına kadar Amerika'nın himayesinde kaldı. ABD Başkanları
Nixon, Reagan ve Baba Bush ile arasından su sızmadı. insan haklarına daha duyarlı olan
Başkan Carter, Mobutu'ya mesafeli davransa da, mali yardımı kesmemişti. Foto!)rafta
Mobutu, Beyaz Saray'da dönemin başkanı Nixon ile birlikte.
148
M O B U TU S E S E S E K O
Mobutu, Komünizm karşıtlı�ıyla tarihe çeçmiş ABD Başkanı Reagan ile birlikte.
r:.
başkanı Kasavuba'yı devreden
�
çıkarmıştı. Bununla birlikte ranı yok içmeye, Concorde'la
l
'sivil iradeye saygısı sınırsızdı' ve gider Paris'el
iktidarını üniversite mezun
.
. -
149
TA R i H i D E (; I Ş T I R E N D i KTATÖ R L E R
:J
bir keresinde şöyle demişti: "Kremlindekiler
aptal olduğu için bu ülkede bu kadar bürokrasi
atın!
yok. Sadece insanları bürokratik ıvır zıvı rla
Mobutu 1 9 7 1 'de ülkenin
meşgul edip, derin meselelere eğilmelerini
engellemek istedikleri için var:' adını Zaire olarak değiştirdi.
'-..
Zaire: 'Diğer nehirleri yutan nehir.'
150
M O B UTU SESE SEKO
Mobutu da giyim kuşam söz konusu oldugunda 'ben burdayım ' tarzını benimsemiş
diktatörlerdendi. Abartılı renkler, allı pullu asalar ve kafadan hiç çıkmayan leopar desenli
takkeler, Mobutu klasikleri arasına girmişti.
151
TAR i H i D E(; I Ş T I R E N D i KTATÖ R L E R
152
MOBUTU SESE SEKO
dina m iklerinden biri haline doğal olara k kamu h izmetleri aşırı d e recede
hantaldı. Zaten çoğu memur da şöyle diyordu:
gelmişti. M uhalifler satın
"Hükümet bize maaş öder gibi yapıyor
alınıyor, 'Yağma Hasan'ın
biz de çalışır gibi yapıyoruz!"
böreği'ne ortak ediliyordu.
Parayla iradesi h üküleme
yenlerin çaresine de gizli
polis bakıyordu.
153
TA R i H i D E Cl l ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
ikisi bir arada. Afrika'nın başına bela olmuş iki diktatör. Solda Mobutu, karşısında
Ugandalı idi Amin.
girişiminden de yakayı
f.Mobutu'dan bana para kaldı kurtaracaktı azılı diktatör.
birlikte yiyelim' Bu kez imdadına yetişen,
internetle haşır neşir olan herkes bir şekilde Afrika Belçikalı ve Fransız askerler
mahreçli, 'Bana miras kaldı, yardım etparayı Afrika olmuştu. Batı'nın komünist
dışına çıkaralım' içerikli dolandırıcı mailleri almıştır. karşıtı olanlara diktatör de
İnternet jargonuna '419 dolandırıcılığı' olarak giren
olsalar zaafı olduğunu gören
1
bu maillerin mucitlerinin, Mobutu'nun iç ettiği
paralardan ilham aldığını biliyor muydunuz? Maili
Mobutu sık sık bu kartı oynadı.
yazanlar genellikle Mobutu'nun karısı, kardeşi ya da Kendisine başkaldıranlar
çocuğu olduğunu iddia ediyor. Serveti yurt dışına arasında Doğu Alman ve
çıkarabilmek için yurt dışından ortak aradıklarını Kübalı ajanlar olduğunu
söylüyorlar. Bir kez balık yemi yutunca da, ağlarına söyleyerek, ağabeylerini yar
düşürdükleri kişilerden, resmi işlemler için biraz
dıma çağırıyordu. Amerikalı,
avans yollamasını istiyorlar ve parayı alınca da
Fransız ve Belçikalılar da sağ
sırra kadem basıyorlar. Halen bu tuzağa düşen
var mıdır bilinmez ama her halükarda Mobutu, olsunlar, yardım söz konusu
uzun bir süre daha zarar vermeye devam etmişti! olduğunda ellerini korkak
alıştırmadılar. 80'lere dek bu
böyle devam etti. 1965-88
154
MOBUTU SESE SEKO
j
Bu militanlar, Mobutu'nun suçlamış, işkenceden geçirtmiş ve ömür boyu
*
Ruanda'da 1994 yılında yaklaşık yüz gün içinde 800 bin Tutsi ve ılımlı Hucu,
radikal Hucular tarafından kacledildi. Tarihin en büyük soykırımlarından biri
olan bu olayda Batı'nın rolü sık sık tanışma konusu oldu. Özellikle Belçika, olay
lara göz yummakla suçlandı. Hata Fransa Eski Cumhurbaşkanı François
Mitterrand, "O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil."
bile demişti. Dönemin ABD Başkanı Bili Clinton da daha sonradan kariyerinin
en büyük hatasının, söz konusu soykırıma müdahale etmemiş olmak olduğunu
söyleyecekti.
155
T A R i H i D E (; I Ş T I R E N D i KTATÖ R L E R
156
Amerika'nın Ortadoğu'daki adamı
1 57
TA R i H i D E G I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
158
ŞAH M U H A M M E D R I ZA P E H LEVi
İslam devrimine dek artarak devam prensesin tahta bir varis doğuramaması
üzerine boşan m ıştı. Şah'ın ikinci karısı
edecekti.
ise İran'ın Federal Almanya Cumhuriyeti
Şah'ın, kendisini iktidara Büyükelçisi Halil İsfendiyar ile Alman eşi
getiren Batı'ya minnet borcu kolay Eva Karl'ın tek kızı olan Süreyya İsfendiyar'dı.
b itecek gibi değildi. Amerika, Süreyya'nın çocuğu olmayacağı anlaşılınca
onun iktidarıyla birlikte İran'a boşandılar. Süreyya Şah'tan sonra hayatına
yardım musluklarını açtı. Lakin Avrupa'da film yıldızı olarak devam etti.
ülkedeki herkes, Şah gibi Batı Şah'ın üçüncü karısı ise Farah Diba oldu.
aşığı değildi. Özellikle de İran Şahın karılarından sadece Farah, Şahbanu
petrolünün İranlılara ait olması (İmparatoriçe) unvanını kullandı. Çiftin dört
1 59
TA R i H i D E G I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
Şah Rıza Pehlevi v e karısı Farah Diba'nın şaşalı hayatı, dünyanın önde gelen cemiyet
dergilerinin kapaklarından inmezdi.
160
ŞAH M U HA M M E D RIZA PEH LEVi
Amerika'nın hep gözdesi oldu Şah. ABD başkanları onu a�ırlamak için yarıştı. Şah, lsrail'i
tanıyan ilk Müslüman liderdi. 1 963'te Washington' da Başkan Kennedy ile birlikte.
161
TA R i H i D E ('; I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
Eski güzel günlerde. Şah v e eşi Farah Diba, ABD Başkanı Nixon v e eşiyle Beyaz Saray'd a
yemekte. Aktör Peter Faik ise onlara eşlik ediyor.
162
Ş A H M U H A M M E D R I ZA P E H L E V i
Hayatın tadını çıkarmayı seven Şah, say sız Amerika gezilerinden birinde Miami' de su
kaya�ı yaparken. Aynı Amerika yıllar son·a hastayken Şah'ı kapı dışarı edecekti.
163
TAR i H i D E C'.; I ŞTI R E N D i KTATÖ R L E R
de İslami renkleri geri plana itip daha laik bir İran portresi yaratmak
istiyordu. Ve bunu, zamanın akışına bırakmak yerine, kafalara vura
vura yapmak niyetindeydi. Ülkedeki muhafazakarlar, özellikle başını
Şii din adamı Ayetullah Humeyni'nin çektiği mollalar sınıfı, devrime
karşı seslerini daha da yükseltti.
164
ŞAH M U HAM M E D RIZA PEH LEVi
165
TARi H i D E G I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
70'1erin sonlarına dogru Kum kentinde gerçekleşen Şah karşıtı b i r gösteri. Ordu
müdahale etmiş ve onlarca ögrenci ölmüştü.
166
ŞAH M U H AM M E D R I ZA P E H LEVi
Şah ülkeden kaçmıştır artık. imam Humeyni'nin Fransız Havayolları'na ait bir uçakla
sürgünde bulundu�u Paris'ten geri dönüşüyle lran'da yeni bir perde açılmaktadır.
168
Ş A H M U H A M IV E D R I Z A P E H L E V i
Biyografisinde özel zevklerini tenis, kayak, avcılık ve hızlı araba kullanmak olarak
açıklamıştı Şah. Attı�ını vuruyordu do�rusu. Tek atışta ülkesinin başbakanını 'vurmuştu'.
169
T A R i H i D E G I Ş T I R E N D i KTAT Ö R L E R
170
Avrupa'nın 'Komünist Kralı'
N i kolay Çavuşesku
( 19 1 8-1989)
171
T A R i H i D E G I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
Bakanın içini açan ve 'nurlu ufuklar' çizen posterler, totaliter sistemlerin e n önemli
iletişim silahlarındandı.
rağmen, içine kapanık, sessiz biriydi. Ölümünden kısa bir süre sonra
Newsweek dergisine konuşan bir hapishane arkadaşı, "Dayak yedi
ğinde ağzını açmaz, gülünmesi gerektiği yerde dudakları kıpırdamazdı.
Zayıf, çelimsiz kendi halinde biriydi." cümlesiyle anlatacaktı onu.
Kendisini Komünist ideallere adayıp yeni bir dünya kurmanın hayal
leriyle yaşayan milyonlarca devrim tutkunundan biriydi Çavuşesku.
Onlardan farkı, girip çıktığı hapishane koğuşlarında, daha sonradan
Romanya'nın İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki ilk komünist devlet
başkanı olacak Gheorghe Gheorghiu-Dej ile tanışmış olmasıydı. İlk
172
• N I K O LAY Ç A V U Ş E S K U
Çavuşesku 1 970'te Beyaz Saray'da Başkan Nixon'ı ziyaret ediyor. Nixon döneminde ilk
kez bir Komünist lider Beyaz Saray'da aı�ırlanıyor.
günden itibaren hep onun himayesinde oldu. 1965 'te de yerini alarak
devlet başkanı olacaktı.
İktidara geldiğinde 4 7 yaşındaydı. Doğu Bloğunda olsa da, büyük
ağabey Kremlin'le arasındaki takip mesafesini hep muhafaza etti.
Komünist blok dışındaki ülkelerle ticarete sıcak bakıyordu. Bu dışa
açık yüzü, Amerika tarafından 'kazanılabilecek bir müttefik' olarak
görülmesini ve ülkesinin ticarette en ayrıcalıklı ülke statüsü almasını
sağlayacaktı.
173
TA R i H i D E li l ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
Yine bir stadyum ayininde kitleler tek vücut olmuş liderlerinin adını yazıyor.
174
N I K O LA Y Ç A V U Ş E S K U
Çavuşesku çifti el üstünde tutuldugu dönemlerde Beyaz Saray' da, Başkan Nixon ve karısı
tarafından agırlanırken ...
175
TARi H i D E (:; I ŞTI R E N D i KTATÖ R L E R
Yine Beyaz Saray'dan bir kare. Konuk Çavuşesku, ABD Başkanı Carter ile iki ülke
dostlu�una kadeh kaldırıyor.
176
N I K O L A Y Ç AV U Ş E S K U
177
TAR i H i D E C'i l ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
178
N I K O L A 'ı' Ç A V U Ş E S K U
Lider, 2 1 Aralık 1 989'da Bükreş'teki Komünist Parti Merkezi'nden son kez halka
seslenmeye çalışıyor, ama dinleyen yoktur artık. Ok yaydan çıkmıştır ...
l79
TA R i H i D E � I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
180
N I K O L A Y Ç AV U Ş E S K U
c,.'Ocuğun yanı sıra, kürtaj için başka verdiğini açıklamıştı. Popescu, 1985'te
'Ulusal çıkarları koruma' belgesine sadık
ülkelere kac,.maya �'alışırken öldürülen
kaldığını belirtmek için imza attığını
kadınların dramını bıraktı. Yetersiz
belirtmiş, bu işleri, Komünist rejimin
heslenme ve sağlık koş ullarından
iktidarda olduğu dönemde yaptığını
dolayı binlerce bebek hastanelerde vurgulayarak, kendisini savunmuştu.
öldü. Rej im devrildi ama ülke halen /
181
TA R i H i D E <'.':i lŞTI R E N D i KTATÖR L E R
)
uzunluğu 12 km'yi bulan fişleme dosyalarıysa
rağmen hiç istifini bozmu
\__ Bükreş'teki arşivlerde saklanmaya devam ediyor. yor, düzmece açılışların
182
N I KO LAY ÇAV U Ş E S K U
23 Aralık 1 989 . . Askerler Çavuşesku'nun sarayını kuşatmış ... Baskıcı rejim ha devrildi ha
.
devrilecek . . .
183
TA R i H i D E (; I Ş T I R E N D i KTATÖ R L E R
184
Hayalleriyle milyonların gerçeklerini karartan adam
Saddam J-lüseyin
( 1 93 7-2006 )
185
TAR i H i D E Ci l Ş T I R E N D İ KTATÖ R L E R
186
S A D D ı'.. M H Ü S E Y 1 N
1 87
TARi H i D E � I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
Rejimin duvarlara çiziktirdi�i pembe tablolarla sokakların gerçek rengi arasında derin bir
uçurum vardı. Her diktatörlükte oldu�u gibi.
188
S A D D A /v1 H Ü S E Y i N
1.89
TA R i H i O E C'; I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
1 90
S A D D A r.ı1 H Ü S E Y i N
:l9 1
TARi H i D E (; I ŞTI R E N D i KTATÖ R L E R
Binbir yüzü vardı Iraklı liderin. B i r g ü n do�um gününü kutlayan Batılı b i r lider oluyor,
di�er g ü n havaya silah sıkan bir aşiret reisi.
192
SAD DAM HÜSEYiN
193
T A R i H i D E G I ŞT i R E N D iKTATÖ R L E R
194
S A D D A M H Ü S EY i N
1
girmemesi için yine kesenin ağzını
yemeklerini şarap eşliğinde yemeyi sevdiği
açan ve İran'la savaşması için
ve Mattheus Rose'yi tercih ettiği söylense
kendisine neredeyse 40 milyar
de, Saddam halk arasında alkol alırken hiç
dolar yardım yapan Amerika, bu
l görüntülenmedi.
'sadık müttefikini' Kuveyt için 1
'----�-
gözden çıkarır mıydı? Kulağa
garip gelebilir ama o dönemde Irak, Amerika'nın en çok yardım ettiği
3 . ülkeydi! İşte o sıcak günlerde., halen kimsenin sırrına vakıf olama
dığı bir görüşme gerçekleşti. Amerika'nın Irak'taki büyükelçisi April
Catherine Glaspie, Saddam ile görüştü. Bu toplantıda tam olarak ne
konuşulduğunu kimse anlamadı, ama Saddam, 'ne yaparsan yap , biz
karışmayız' mesajı almış olacak ki, Irak birlikleri 2 Ağustos 1990'da
Kuveyt'e girdi. Ortalık karıştı. Kontrol.den çıkmış bir diktatör, Kuveyt'i
Irak'ın 1 9. vilayeti ilan ederek bir anda dünya petrol rezervlerinin yüzde
20'sinin üzerine oturmuştu.
Iraklı liderin kısa zamanda mesajı okurken gözlük takmadığı anla
şılacaktı. İşgal, petrol fiyatlarının artmasına ve dünya ekonomisinin
krize girmesine neden oldu. Soğuk Savaş'ın bitmesiyle Amerika'nın
kurduğu Yeni Dünya Düzeni'nin Saddam tarafından tehdit edilmesine
195
TAR i H i D E C':i l ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
1 9-20 Aralık 1 983. ABD Başkanı Reagan'ın Ortadoğu temsilcisi Donald Rumsfeld,
2003'te Bush iktidarı döneminde lanetlediği Saddam'ı lrak'ta ziyaret ediyor. Amerika ile
lrak ' ın arasından su sızmadığı günler.
'
izin verilemezdi. İşte Iraklı liderin
siyasi miyopluğu da buradaydı.
Favori filmleri: 'Baba' ile Üstelik Saddam Kuveyt'ten sonra
'İhtiyar Adam ve Deniz'
gözünü Suudi Arabistan'a diktiğini
Irak lideri, daha çok biyografi ve tarih
türündeki kitapları tercih ederdi. Amerika
gösteren sinyaller gönderiyordu
ve İsrail'e olan nefretini sergilediği iki ayrı ki, hiç kimsenin, sağı solu belli
roman yazan Saddam, iktidardan devrilmeden olmayan bir adamı dünyanın
önce bir bilim kurgu romanı yazdığını iddia en zengin petrol yataklarının
ediyordu. Rejimin yıkılmasıyla Batı'ya sığınan üzerinde söz sahibi yapmaya
danışmanlarıysa, Saddam'ın hikayelerini niyeti yoktu.
teybe kaydettiğini, ardından da kasetleri,
'romana dönüştürmeleri' için danışmanlarına Eski dostları Körfez
verdiğini iddia etmişlerdi. TV ile de arası iyi
Savaşı'yla kollarını
olan eski Irak lideri, Arap kanallarının yanı
sıra yabancı haber kanallarını da izlerdi. budadı
Suikast, casusluk ve politik gerilim temalı Ortadoğu petrollerine bağımlı
filmleri özellikle izleyen Saddam'ın favorisiyse, Batı buna göz yumamazdı. Amerika
Baba serisi ve başrolünü Spencer Tracy'nin liderliğindeki Batılı koalisyon,
oynadığı 'İhtiyar Adam ve Deniz'di. BM şemsiyesi altında, bir zaman-
lar İran'a karşı destekledikleri
196
SADDAM H Ü SEYiN
197
TAR i H i D E � I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
Her n e kadar sürekli kendisini iktidara getiren ve orada tutan emperyalistlere atıp tutsa
da Saddam'ın gücü sadece kendi halkına yetti. Halepçe' de ço�u çocuk ve kadın binlerce
sivil onun emriyle gaz bombalarının hedefi olmuştu.
198
SAD DAM H Ü SEYi N
Amerikalılar kendi elleriyle besleyip büyüttükleri, silahlandırıp hem lran hem de kendi
halkı üzerine saldıkları Saddam'ı yine kendi elleriyle deviriyordu .
199
T A R i H i D E G I Ş T I R E N D i KTAT Ö R L E R
200
Dünyanın en akıl almaz rejiminin mimarı baba-oğul
Kim İl Sung
'EbE�di Lider'
( 1 9 1 2- 1 994)
Kim Jong İl
'Biridk Lider'
( 1 942-20 1 1 )
201
TA R i H i D E G I ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
Kuzey Kore propaganda posterlerinden biri. Hedefte her zamanki gibi 'Emperyalist
Amerika' var. inanmayacaksınız belki ama poster de tam olarak şöyle deniyor: it ürür
kervan yürür!
202
KiM iL SUNG - KiM JONG i L
203
TA R i H i D E C'.i l ŞTI R E N D i KTATÖ R LE R
Kuzey Kore rejimi, totaliter rejimlerin b i r numaralı takıntısı olan stadyum gösterileri söz
konusu oldugunda, benzer rejimleri suya götürüp susuz getirecek kadar bu işin duayeni
olmuş durumda. 1 50 bin kişilik kapasitesiyle dünyanın en büyük stadyumu olan
Rungrado Mayıs Stadyumu, sportif karşılaşmalara çok nadiren sahne oluyor. Asıl işlevi,
rejimin bir tür dinsel ayine çevirdi�i kitlesel gösterilere ev sahipligi yapmak.
204
K 1 M 1 l S U �/ G - K 1 M J O N G 1 L
güneydeki düşman kardeşini göz altında tutan Kim, diğer yandan parti
ic,:i muhalifleri ortadan kaldırıyor, mutlak rej imine gidecek olan yolu
asfaltlıyordu. l 949'da Amerika'nın, 'öncelikli güvenlik kuşağının'
dışında bulunduğu gerek<;esiyle Güney'deki birliklerini çekmesi, Kiın'in
ateşini yükseltti. Amerika'nın taktik açıdan geri çekildiğini ve asıl
niyetinin Güney' in Kuzeyi işgaline zemin hazırlamak olduğunu iddia
eden Kuzey Kore lideri, 'İki Kore'yi bi rleştirecek kahraman' olmak
i<,:in kolları sıvadı. Aynı günlerde 'abileri' konumunda olan Sovyet
lideri Stalin ve Çin lideri Mao . Ki m'i, 'şartlar henüz hazır olmadığı
i<,·in' güneye yapacağı sürpriz bir saldırıdan vazgeçirmeye çalışıyordu.
l 9 5 0'de Kim, her iki lideri de, 'Güneyi bir yumrukta yere sereceğine'
ikna etti. Yeşil ışık yanmıştı.
205
TAR i H i D E G İ Ş T I R E N D i KTATÖ R L E R
Bugün Kuzey Kore'ye girmek, sıradan vatandaşlar kampları' açıldı. Buradaki tek
için neredeyse Ay'a gitmek kadar zor. Oldu çalışma, rej im karşıtlarına hayatı
da ü l keye gird i niz, ilk yapmanız gereken zindan etmeye dönük çalışmalar
şey Edebi Lider Kim İl Sung'un an ıtmezarını tabii ki. Yabancı gazete okumak,
ziyaret etmek ve eğilerek selam vermek. Ve
Güney Kore şarkısı dinlemek ya
bu kurala ülkeyi ziyaret eden yabancı devlet
da otoriteye gözünün üzerinde
başkanları da uymak zorunda.
kaşın var demek, bu kamplar
da soluğu almak için yeterli.
H itler'in Yahudi soykırımından sonra bilinen ilk gaz odaları, y ine
bu kamplarda kullanılacaktı. Bu ülkeden batıya iltica eden uzmanlar,
gazlamanın, ülkenin kimyasal savaş programının bir parçası olduğunu
ve 90'ların ortalarına dek muhalifler üzerinde kimyasal denemeler
yapıldığını iddia edeceklerdi.
206
KiM i L SUNG-KIM JONG i L
Edebi Lider Kim il Sung (solda) ve Sevgilı Lider Kim Jong il propaganda fotosu için poz
,
veriyor. "Gülen yüzler, nurlu ufuklara güvenle bakıyoruz" durumları. ikisi de diktatör ama
en azından baba, giyim kuşam konusunda biraz daha zevk sahibi görünüyor. ..
207
TAR i H i D E c'.; I ŞTI R E N D i KTATÖ R L E R
!CH!!!?ct
Iltli:Cl1
Bir başka propaganda posteri. Yine emperyalistlerin kafasına yumruk iniyor. Slogansa
nedense bize pek yabancı del;lil: Yapacaı;ıız diyorsak, yaparız, boş konuşmayız!
208
K i M i L S U \I G - K I M J O N G i L
takvimle oynuyor
Yurt dışı görüşmeler
'pahalı'
Takvimler de diktatörün şenin- Kuzey Kore'de ülkedeki yabancılarla
den kaçamadı. Takvimlerin resmi konuşmak yasak. Zaten her yabancıya
başlangıcı olarak Kim'in doğduğu iki polis eşlik ettiği için konuşmak söz
1912 yılı esas alınmış, ilk yıl, J uche konusu değil. Bu arada yurt dışındaki
209
TA R i H i D E(; I Ş T I R E N Di KTATÖ R L E R
Yüzüklerin Efendisi filmindeki Sauron'un gözünü ça�rıştıran Juche Kulesi. 'Liderin Gözü'
her şeyi görüyor, duyuyor. Herkese ve her şeye tepeden bakıyor. . .
210
KiM iL SUNG-KIM JONG iL
Kuzey Kore'de çocuklar nerdeyse anne ya da baba demeden önce 'Düşman Amerika'
demeyi ö!)reniyor demek, kesinlikle abartı de!jil. işte çocukların psikolojisini alt üst
edecek propaganda afişlerinden biri: "Amerikan domuzlarını süngüleyerek savaş oyunu
oynamak heyecan verici! "
211
TAR i H i D E G IŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
Ve işte bir Kuzey Kore klasi!)i. Totaliter rejimlerin e n i ç burkan manzarası. Lidere saygıda
kusur 'ettirilmeyen' ö!)renciler, vatandaşlar. Kuzey Kore'de kula kullu!)un kitabı yazılıyor
adeta . . .
212
K i M i L S U �I G - K I M J O N G i L
En bayıldı�ım diktatör klasiklerinden. Her :.eyden anlarız ya, tarımdan neden anlamayalım !
Girmişiz ekinlerin arasına, üfürükten bilgileri dinliyoruz. Maksat vatandaş bilsin k i lider
uyumaz, gerekirse başak boylarını bile ölçer. Hadi onu anladık da kazık kadar generallere
ne oluyor. Ne işiniz var tarlada?
-----· ,
Konyakçı
-
başkanı' ilan edildi. Böylelikle Jong il olmuştu. Ağzının tadını bilen lider,
700 biner dolarlık alımlar yapmıştı. Jong il'ın
öldüğü halde devlet başkanlığını
ayrıca Bordeaux ve Burgundy şaraplarının
sürdürmeye devam eden ilk lider
olarak da tarihe geçti!
\,_
da hayranı olduğu biliniyor.
213
TAR i H i D E c'.'i lŞTI R E N D i KTATÖ R L E R
� çekeceğiz, yönetmen
Kim Jong İl'in saltanatıysa
20 1 1 'in 17 Aralığı'nda sona erdi.
kaçırın!
Resmi açıklamaya göre Sevgili
Sevgili Lider, sıkı bir James Bond hayranı. Lider kalp krizinden ölmüştü.
Kuzey Kore sinemasının geliştinmesi için Güney
Yüz binlerin mekanik bir şekilde
Kore'den oyuncu karısıyla birlikte kaçırılan
ağlayarak katıldığı cenaze töre
(!) ülkenin önde gelen yönetmenlerinden
ninde kendilerini paralamasını,
Shin Sang Ok'a göre Jong İl aynı zamanda
Rambo serisi filmlerini de çok seviyor. Ok ve
dünya kamuoyu, tıpkı babasının
eşi, silah zoruyla Kuzey Kore'de 20 kadar film . ölümünün ardından yaşananlarda
çektikten sonra Viyana'daki bir tur esnasında olduğu gibi şaşkınlıkla izleyecek
kaçabilmişlerdi. ti. Yine de dünya genelindeki
siyaset odakları açısından ölümü
beklenmedik bir gelişme olmadı.
Bir süredir sağlık durumuyla ilgili çelişkili bilgiler geliyordu. Zaten
diktatörlükle yönetilen tüm ülkelerde bu sağlık meselesi oldum olası
bir muamma olmuştur. Ölenin öldüğü söylenmez, yaşayanın nasıl
yaşadığı bilinmez. Yeni lider ipleri eline alana kadar gerekirse ölen
adam yaşatılmaya devam edilir. Kim Jong İl'in de bir iki yıl evvel
beyin ameliyatı geçirdiği ve sol tarafının kısmen felç olduğu haberleri
214
K i M i L S U l\I G - K I M J O N G i L
göz hapsinde tutan CIA kaynaklı Kuzey Kore'nin resmi İnternet sitesinin
'öldü' haberleri üzerine Kim açıldığı 2003 yılında dek ülkede internete
girme lüksü sadece Kim Jong İl'e aitti. Hatta
Jong İ l, 20 10 yılı Mart ayında,
ülkesini ziyaret eden dönemin ABD Dışişleri
devasa bir fabrikanın açılışı için
Bakanı Madeleine Albright'da n e-mail
meydanlara toplanan ve dans
adresini istemişti!
eden yüz binlerce vatandaşını
selamlamış ve gayet sağlıklı
215
TAR i H i D E G I ŞT I R E N Di KTATÖ R L E R
rak gösterilen Ulusal Güvenlik ! Kim Jong il1n boyu çok kısa. Sadece 1.57.
Mucizeler eşliğinde doğmuş biri için bu
Komisyonu'na atanmasının
durum haliyle kafaya takılması gereken
büyük rolü oldu. Güney Kore
bir mesele. Ama çözüm apartman topukta
istihbaratına göre 'Sevgili Lider'
bulunmuş! lider, kendisi için özel yapılmış
ölümünden önce alt kadrolara,
yüksek topuk ayakkabılar giyiyor. Bununla
Kim Jong-un'un halefi olarak da kalmıyorve daha uzun görünmek adına
desteklenmesi 'emrini' vermişti. saçlarını daha kabarık ve dik gösteren bir
Sembollerin silahlar kadar güçlü \.. model kullanıyor.
olduğu bu sıra dışı ülkede, Jong-
216
KiM iL SUNG-KIM JONG iL
Kim Jong ll'in boy kompleksi oldu1)u biliniyor. On parma1)ında on marifet olan Sevgili
Lider, boy konusunda ne yazık ki di1)er alanlardaki 'mucizevi özelliklerini sergileyememiş.
Bu eksi1ji de apartman topuklu ayakkabıyla gideriyor. Eh o kadarcık kusur da Kim il
Sung'un oglunda olur yani.
217
TA R i H i D E <"J I Ş T I R E N D İ KTATÖ R L E R
219
TA R i H i D E <'.İ I Ş T I R E N Di KTATÖR L E R
2 3 yıllık baskının biriktirdi�i basınç, bir seyyar satıcının kendini yakmasıyla patlayacaktı.
Tunuslular, çoluk çocuk sokaklara döküldü. Kendilerine yeni bir gelecek arıyorlardı.
220
Z E Y N E LA 3 I D I N B i N A L I
kaydırdığı Burgiba da pek matah bir adam değildi. Bin Ali tarafından
sahneden indirilmeden çok önce kendisini ömür boyu devlet başkanı
seçtirmişti. Fransızların tornasından geçmiş katı laik, milliyetçi bir
diktatör bozmasıydı. Tunus'ta u ygulamaya soktuğu laikliğin gözünü
çıkarmış, evlerin haric inde heryerde başörtüsünü yasaklamış, camilerde
belli vakitler d ışında namaz kılınmasını engellemiş ve hatta devlette
çalışanların oruç tutmasını ve n amaz kılmasını resmen yasaklamıştı.
Bu iki ibadetin çalışanların verimini düşürdüğünü savunuyordu!
Tunus'un Batı yanlısı ve 'radikal İslam karşıtı' politikalarında bir
değişiklik olmayacağı anlaşıldığı için bu şaibeli iktidar değişikliği gör
mezden gelinmişti. Önemli olan 'güvenilir' birinin iktidarda olmasıydı ...
Tunus halkı da 'Burgiba'dan daha kötüsü olamaz' demiş olacak ki,
başta bu iktidar değişikliğini memnuniyetle karşıladı. Zaten kaybe
decek bir şeyleri de yoktu. Ülke her açıdan perişan haldeydi. Bin Ali,
iktidarının ilk günlerinde, demokrasiye geçileceğini vaat etmişti ama
1 989 ve 1 994'te yapılan iki seçimde neredeyse rakipsiz seçimlere girmiş,
beklendiği üzere halkın 'yüzde 90 bilmem kaçının' oyunu alarak yerini
pekiştirmişti. Geçmişinde ulusal güvenlik birimi genel müdürlüğü ve
burada muhaliflere ve rej imi tehdit eden unsurlara karşı gösterdiği
mücadeleyle yükseldiği içişleri bakanlığı olan birisinin vaat ettiği
demokrasi de böyle bir şey olsa 5erekti. 1 999'da çok partili seçimler
söz konusu olunca da değişen bir şey olmadı. Bin Ali yine sandıkları
silip süpürüyor, çıkan tozdan 'ülkenin iç düşmanları ' gözlerinin önünü
göremiyordu. Lakin bir sorun vardı. Adı konulmamış diktatör de olsa,
ortada bir anayasa ve o anayasanı n devlet başkanlarının görev süresini
sın ırlayan maddeleri vardı. Anayasa iki kez değiştirildi. Yeter ki hik
metinden sual edilmez Bin Ali baş larından eksik olmasındı . 2009'da son
kez beş y ıllığına seçildiğinde oyları yüzde 90'ın biraz altına düşmüştü.
221
TAR i H i D E C'i l ŞT I R E N D i KTATÖ R L E R
Alışıldık son. Bir zamanlar kendisini el üstünde tutan Batılı liderler, gözden düşmüş
diktatöre ilk tekmeyi atanlar oluyor. Tıpkı idi Amin'e, Şah Rıza Pehlevi'ye, Saddam'a ve
diQerlerine yaptıkları gibi. ..
Akılda kalanlar . . .
� Kökenleri Kartaca Uygarlığı'na dayanan Tunus, 1 6' ıncı yüzyılda
Osmanlı ve İspanya'nın Akdeniz'de hakimiyet mücadelesine sahne
olmuştu. 1 5 74'te Türkler'in eline geçti. 1 8' inci yüzyılda Osmanlı
zay ıflayınca Tunus, 78 yıl boyunca Frans ızların idaresine gird i .
1 956'da bağımsız olan T unus'un i l k l ideri Habib Burgiba oldu.
� Tunus hükümeti özellikle 1990'ların başından itibaren halk arasında
etkisini artıran İslamci Nahda (Yükseliş) Partisi'ne karşı sert önlemler
almıştı. 1 992'de, Cezayir' de İslamci harekete karşı düzenlenen ordu
destekli darbeyi ilk alkışlayanlardan biri de yine Tunus hükümetiydi.
� Bin Ali rej imi, basın özgürlüğü konusunda dünyanın en baskıcı
beş ülkesi arasındaydı. Birçok Fransız gazetesi sansürlenerek ülkeye
sokulurken, muhalif İnternet siteleri sıkı gözetim altındaydı . Ülkede
sadece 'yandaş' medya vardı ve her gün, ne olursa olsun, devlet
başkanı ya da ailesiyle ilgili bir haber yapılmak zorundaydı.
� Üniversite mezunlarının yarısından fazlası işsizdi. Temel gıda fiyatları
nın son yıllarda giderek artması halkı patlama noktasına sürüklemişti.
� Batı medyasının Bin Ali rej iminin yıpranmaması açısından T unus'taki
ekonomik ve siyasi yolsuzluklara yer vermediğini söyleyen Gazeteci
Catherine Graciet 'La Regente de Carthage' (Kartacanın Naibesi)
adlı kitapta T unus'taki yolsuzlukları ele almıştı. Graciet, "Batılılar,
ülkedeki muhalif İslamcıların elini güçlendireceği gerekçesiyle
yolsuzluk haberlerini, görmezden gelmeyi tercih ett iler" diyordu.
224
ALİ ÇİMEN
Üsküdar'da doğdu, Sultanahmet'te büyüdü. Etrafında oynadığı
Ayasofya'nın, Topkapı Sarayı'nın ve Dikilitaş'ın gölgesinde
dünyayı merak etti; tarihi sevdi. Akranları pul koleksiyonu
yaparken, o gazete kupürlerini topladı. Dünyaya olan merakı
çocukluk hayali olan gazeteciliği, tarihe olan özel sevgisiyse
tarih kitapları yazarlığını doğurdu.
alicimen.org
facebook.com/alicimen
facebook.com/tarihidegistirenlerserisi
twitter.com/alicimen
youtube.com/tarihidegistirenler
iletisimalicimen!Clgmail.com