You are on page 1of 15

KARGAŞANIN BASTIRILMASINDA BİBER GAZI

(OLEORESIN CAPSICUM [OC]) KULLANIMI VE BAZI


TOKSİKOLOJİK ÖZELLİKLERİ

THE USE OF PEPPER GAS (OLEORESIN CAPSICUM [OC])


TO CONTROL THE RIOT AND SOME OF ITS
TOXICOLOGIC CHARACTERISTICS

Dr. Ercan SEYHAN*1


Prof. Dr. Nihat MERT*2
Prof. Dr. Handan MERT*3

*1 Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı (JKDB)-ANKARA / Uluslar arası Adli


Patlayıcı Madde İncelemeleri Ağı (FINEX) Yönetim Kurulu Başkanı
*2 Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fak. Biyokimya ABD
*3 Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fak. Biyokimya ABD

Adli Bilimler Dergisi / Turkish Journal of Forensic


Sciences, 10 (1): 34 - 42, 2011

ÖZET
Biber gazı, özellikle 1980’lerden sonra kolluk güçleri, askeri
birlikler ve kişisel korunma maksatları ile sıklıkla kullanılmaya
başlamıştır. Avrupa’da da birçok ülkede yaygın olarak kargaşanın
bastırılmasında kolluk kuvvetleri tarafından da kullanılmaktadır.
Yaygın olarak biber gazı olarak bilinen oleoresin
capsicum (OC), deri ve mukus membranlarda yoğun tahriş
etkisi yaratan kimyasal bir ajandır. Biber gazının teneffüs edilmesi
ya da deri veya göz ile teması sonrası anlık tepkiler gözlenmektedir.
Gözde meydana gelebilecek etkiler; yanma hissi,
kızarıklık, istem dışı gözlerin kapanması, gözyaşı üretilmesi,
şişme ve batma hisleridir. Deride ise karıncalanma, ağrılı yanma
hissi, edema, eritem ve çok nadiren su toplanması görülebilmektedir.
Solunum sisteminde ise nasal yanma, tıkanma
hissi, gırtlakta yanma hissi, öksürme, hapşırma ve nefes almada
zorlanma hisleri yaratabilmektedir. Yönelim bozuklukları,
panikleme ve vücudun motor kontrollerini kaybetmek ise
görülebilecek diğer sistematik etkilerdir.
Anahtar Kelimeler: Kolluk Kuvveti, Kargaşanın Bastırılması,
Biber Gazı (OC), Etk

İnsanlığın dünyada var olduğundan beri


kamu düzeninin sağlanması ve adaletin tesisi
için sürekli bir ihtiyaç hâsıl olmuştur. Bu dengenin
sürekliliğini sağlamak için kanun koyucu
zor kullanma yetkilerinin sorumluluğunu
yüklenmişlerdir. Kolluk güçleri ve kanun koyucu
kendilerine karşı hayati tehlike yaratacak
haller ile şiddete maruz kalabilecekleri durumlarda
görev yapmaktadırlar. Böyle bir durumda
kolluk kuvveti kamu düzeninin sağlanabilmesi
için hangi seviyede güç kullanacağına çok hızlı
bir şekilde karar vermek zorundadır.
Biber gazı, özellikle 1980’lerden sonra
kolluk güçleri, askeri birlikler ve kişisel korunma
maksatları ile sıklıkla kullanılmaya başlamıştır
(20). Her ne kadar İsveç tarafından biber
gazının gözde meydana getirebileceği potansi-
yel hasar verebilme tehlikesi nedeniyle yasaklanmış
olsa da, Avrupa’da birçok ülkede yaygın
olarak kargaşanın bastırılmasında kolluk
kuvvetleri tarafından kullanılmaktadır (10).
Yaygın olarak biber gazı olarak bilinen
oleoresin capsicum (OC), deri ve mukus
membranlarda yoğun tahriş etkisi yaratan kimyasal
bir ajandır. OC, cayenne biberinden elde
edilen ve hammaddesi capsaicin olan organik
bir maddedir. Genellikle ortama alkol, kerosin
veya petrol ürünleri ile karıştırılarak püskürtme
metoduyla yayılmaktadır (10).
Biber gazının teneffüs edilmesi ya da deri
veya göz ile teması sonrası anlık tepkiler gözlenmektedir.
Gözde meydana gelebilecek etkiler;
yanma hissi, kızarıklık, istem dışı gözlerin
kapanması, gözyaşı üretilmesi, şişme ve batma
hisleridir. Deride ise karıncalanma, ağrılı yanma
hissi, edema, eritem ve çok nadiren su toplanması
görülebilmektedir. Solunum sisteminde ise nasal
yanma, tıkanma hissi, gırtlakta yanma hissi, öksürme,
hapşırma ve nefes almada zorlanma hisleri
sayılabilir (29). Yönetim bozuklukları, panikleme
ve vücudun motor kontrollerini kaybetmek
ise görülebilecek diğer sistematik etkilerdir (38).

II. OLEORESIN CAPSICUM (OC) ve KOLLUK


KUVVETLERİ
Yıllardan beri kolluk kuvveti kargaşanın
bastırılması ve saldırgan tavırların önlenmesinde
şüphelilere karşı choloracetophenone
(CN) ve cholorbenzylidene malononitrile (CS)
içeren kimyasal ajanlar kullanmıştır (15). Bu
kimyasal ajanların etkinliği, büyük oranda
püskürtme ve hava sıcaklığına bağlı olarak
azalmış veya fazlalaşmıştır. Özellikle CN ve
CS’nin dekontaminasyonu ile ilgili ciddi sıkıntılar
yaşanmıştır.
Hali hazır durumda ise kolluk kuvveti
toplumda biber gazı olarak bilinen oleoresin
capsicum (OC)’yi daha sıklıkla kullanmaya
başlamıştır. Oleoresin capsicum, cayenne biber
bitkisinden elde edilen ve yakıcı ajan olarak
değerlendirilen ve üzerindeki yağlı reçine yardımı
ile tatbik edildiği yüzeye yapışan organik
bir maddedir. OC’nin etkinliği sıcaklık ve püskürtme
mesafesine göre değil büyük oranda
yakıcılık özelliğine dayanmaktadır. Bu özellik
ise OC’ye saldırgan, uyuşturucu almış veya
akıl hastası olan şüphelilerin kontrol altına
alınmasında CN ve CS’ye oranla çok daha fazla
etkinlik sağlamaktadır (14). Ayrıca OC’nin
kolluk kuvvetine görevleri esnasında saldıran
hayvanlar üzerinde de etkin olduğu düşünülmektedir.
Kolluk kuvveti açısından oleoresin capsicumun
dekontaminasyonu CN ve CS’ye oranla
çok daha kolaydır. OC kullanımı deri yüzeyinde
dermatik iz, deri depigmentasyonu veya yanıklara
neden olmamaktadır (14). Bugün adli bilim
alanında biber gazı kolluk kuvvetinin şiddete
karşı kullanmış olduğu orta seviyeli bir güç kullanım
vasıtası haline gelmiş ve cop ile kuvvet
kullanımına bir alternatif olmuştur. Bu durum
ise kolluğun cop kullanılmasını azaltmıştır.
Avrupa ve dünyanın diğer kesimlerinde konu
ile ilgili yapılan çalışmalarda oleoresin capsicumun
geçici etkileri ile ilgili çok az miktarda
şikâyetler olur iken cop kullanımındaki kalıcı
hasarlar ile ilgili birçok dava devam etmektedir.

III. BİBER GAZI (OC) KİMYASAL BİLEŞİMİ


Moleküler formülü, C 18H27NO3 N-[(4-
Hydroxy-3-methoxyphenyl) methyl]-8-
methyl-6-nonenamide (5) olan oleoresin capsicumun
kimyasal bileşimi incelenmeden önce
capsaicin, capsaicinoit terimleri bilinmelidir
(11). Oleoresin capsicum ekstraklarında düzensiz
oranlardaki miktarlarda bileşenler bulunması
nedeniyle hem doğal, hem de sentetik
OC üretiminde oransal farklılıklar bulunmaktadır
(19). Capsicum, oleoresin capsicumun
elde edildiği biberdir. Capsicum, etkisiz hale
getirme yeteneği, tadı, görünüşü, aroma keskinliği,
orijinal rengi ve yetiştirme işlemleri
açısından farklılıklar gösterir. DNA yapısı ve
zehirleyicilik seviyesi değişir. İki ayrı bölgede
yetişen biberden aynı yöntemler ile elde edilen
oleoresin capsicumların içerikleri farklılık
gösterecektir (23). Capsicum bitki ailesinin
içerisinde, çilibiber alkaloiti olan ve capsaicin
adı verilen madde vardır. Capsaicin diğer bitkilerde
bulunmayan çok keskin ve güçlü kristal
bir maddedir. Bu madde capsicum içerisindeki
yakıcılık ve keskinliğin kaynağıdır. Yirmi
cins capsicum içerisinde yaklaşık üç yüz çeşidi
mevcuttur.
OC cayenne biber bitkisinden elde edilen ve
yakıcı ajan olarak değerlendirilen bir maddedir.
OC’nin formülündeki yoğunluk ile toksikolojik
etkisi ürünün içerisinde mevcut olan capsaicin
miktarına bağlıdır. OC üzerindeki yağlı reçine
yardımıyla tatbik edildiği yüzeye yapışan organik
bir madde olup, farmakolojik olarak analjezik
ve yemeklerde lezzetlendirici olarak da kullanılmaktadır.
OC’nin aktif bileşeni capsaicindir
(4). OC, alkol, keton, eter ve parafin yağlarında
çözülür (3,4). OC’nin yoğunluğu ve toksik etkisi,
içerisinde mevcut capsiacinoid (capsaicin)
miktarı ile doğrudan ilişkilidir.
Biber gazının anlaşılmasını kolaylaştıracak
diğer bir terim ise capsaicinoittir. Tek bir
madde olan capsaicin aslında iki doymamış ve
üç doymuş homolog birleşiminden meydana
gelir. Bu karışıma kısaca capsaicinoid denir.
Capsicum annumun keskin içeriğinde capsaicinoid
olarak bilinen beş bileşen mevcuttur
(23).
Moleküler ağırlığı 305.4 g/mol olup, erime
noktası < -600C, kaynama noktası >187oC ve
yanma noktası 215oC’dir. Kaygan, koyu kırmızı
renkte olup eşik değeri 10 ppm olan baharat
kokusuna sahiptir. Suda tam çözünür. Benzen,
alkol, keton, eter ve parafin yağında ise daha
az çözünür. 25oC’de, 1.0073-1.10735 gravitesi
vardır. Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansı
(OSHA), Ulusal Amerikan Mesleki İş Güvenliği
ve Sağlık Enstitüsü (NIOSH) ve Amerikan
Kamu Endüstriyel Hijyen Konferansı (ACGIH)
tarafından belirlenmiş belirli bir maruz
kalma (ekspozür) limiti mevcut değildir (3,4).
Capsaicinoidi oluşturan beş bileşen kodları
ve sistematik isimleri ile birlikte aşağıda
gösterilmiştir.

İSİM KODU SİSTEMATİK İSMİ


Capsaicin C trans-8-methyl-6-
nonemamide
Dihydrocapsaicin DHC 8-methyl-N-vanillylnonamide
Nordihydrocapsaicin NDHC 7-methyl-N-vanillyloctamide
Homodihydrocapsaicin HDHC 9-methyl-N-vanillyldecamide
Homacapsaicin HC Tr a n s - 9 - m e t h y l -
N-vanillyl-7-
Decanamide
Capsaicin sentetik veya doğal olarak elde
edilebilir. OC içerisinde isopropil alkol yerine
bazı sentetik anologlarda kullanılmaktadır. Bu
yolla OC’nin yakıcılığı doğal olmayan yollarla
artırılabilmektedir (7).
Sentetik analoglar aşağıdaki gibidir:
N-Vanillyl octanamide N-Vanillyl decanamide
N-Vanillyl nonanamide N-Vanillyl undecanamide
N-Vanillyl papaiperic Acidamide
N-Vanillyl octanamide gibi sentetik kimyasallar
capsaicindeki yakıcılığı artırırken
üretimdeki maliyeti düşürmektedir. Ancak bu
bileşikler asidik olmaları nedeniyle gözde ve
deride tahribat yaratabilmektedir (7).
Biberler ve biber ekstraktı içerisinde en
çok bulunan ve en etkin olan analog madde
capsaicin ile dihydrocapsaicindir. Bu maddeler
bibere keskinlik ve capsaicinoid konsantrasyonu
sağlarlar. Biber içerisindeki Capsaicinoidin
konsantrasyonu kuru olarak %0.1’den %2.0’ye
kadar değişir. Bu ise kullanılan biberin cinsine
bağlıdır (33). Biberin yetişme şartları ile hasat
zamanı capsaicinoid konsantrasyonunda çok
etkilidir. Capsaicinoid konsantrasyon seviyelerindeki
değişim birkaç hususa bağlıdır. Oleoresin
capsicum üreticileri ile nefsi müdafaa silahları
üreten üreticiler bu maddenin etkin konsantrasyon
miktarını tayin için analitik metotlar
kullanmışlar, ancak hiç birisi sabit kimyasal
bir birleşim oranına ulaşamamışlardır (33).
Son olarak ürünün yaratmış olduğu acı
verme hissini tadarak test edilmiştir. Bu test literatürde
Scoville Organoleptic Testi olarak bilinir
(33). Bu testin en büyük problemi ise capsaicinoid
konsantrasyonu hakkında sayısal bir
değer verilememiş olmasıdır. Bundan dolayıdır
ki ürünün zehirleyicilik potansiyeli hakkında
bir kanaate varmak oldukça güçtür (13). OC’de
kullanılan Capsicainin gücü Scoville Heat Unit
(SHU) ile ölçülür Orijinal test beş deneğin acı
biberi tatması ile yapılırken, şimdi Yüksek Performansı
Likit Kromatografi (HPLC) ile daha
modern olarak yapılmaktadır (33,13).
maruz kalacakları kişisel saldırıları önlemek
maksadı ile kullanılmaktadır. Savunma
maksatlı kullanılan OC’nin kimyasal etkinliği
16000 SHU’dan 1.5 milyon SHU’ya kadar değişebilmekte
olup, etkin doz olarak %5-10’luk
çözeltiler önerilmektedir (5,34).
Bu ürünü üreten üreticiler, SHU birimini
kullanmakta ve ürün içerisindeki capsaicin
seviyesine atıfta bulunmaktadır. Ancak SHU,
ham maddesi tek başına oleoresin capsicumun
etkinliğini ölçmeye yarayan anahtar değildir.
Bu basitçe ham madde halindeki OC’nin içerisindeki
capsaicin seviyesinin sevk etmeyi kolaylaştıran
taşıyıcı bir madde ile karıştırılmadan
önceki miktarını belirtir. Ayrıca bu seviye
diğer capsaicinoid bileşenlerinin de yoğunluk
seviyelerini belirtmez. Bu bileşenler ürünün
oleoresin capsicumun içindeki capsacinoid
bileşenlerinin etki ettiği alanlar (REMS) veya
tam olarak etkisiz hale getirmek için kullanılan
yoğunluk miktarıdır (23).
REMS, OC içerisindeki capsacinoid bileşenlerinin
vücutta etki ettiği başlıca alanların
İngilizce baş harflerini gösterir.
R, Solunum
E, Gözler
M, Motor kontrol
S, Deri / Mukus membranları

IV. BİBER GAZININ TOKSİKOLOJİK ÖZELLİKLERİ


OC birçok bitkide mevcut olan kimyasal
yakıcılık etkisine sahip bir maddedir. İçeriğinde
capsicain bulunan ürünlerle doğrudan temas
halinde bölgesel tahriş, yanma hissi ve gözyaşı
üretimine neden olur. OC’ye uzun süreli veya
tekrarlanan dozlara maruz kalma durumunda
insanlarda dermatitis, advers nazal, pulmoner
ve gastrointestinal etkiler gösterir.
A. Solunum Toksisitesi
Capsicain buharının yutulması akciğerlerde
tahriş ile uzun süreli öksürüğe neden olabilir.
0.6-18.9 g/m3 arasında değişen OC konsantrasyonuna
maruz kalan sağlıklı kişilerde solunuma
olan etkileri üzerine yapılan deney sonucunda
elde edilen bulgulara göre, bahse konu
yoğunluklar arasındaki OC’nin orta şiddette
astımlı kişiler dâhil üzere ciddi akciğer tahrişine
neden olmadığı belirtilmiştir (12). %2-10
konsantrasyona sahip capsicain solüsyonları
ile insanlar üzerinde yapılan çalışmalarda öksürüğün
OC’nin solunması ile başladığı ancak
ortama OC uygulaması bitirildiği anda öksürüğün
kesildiği gözlemlenmiştir (25).
Blanc ve ark. (1991), OC üretiminde oleoresin
capsicum ile çalışan işçiler üzerinde bir
çalışma yaparak OC’nin kronik etkilerinin neler
olduğu, solunum fonksiyonuna etkileri ile
öksürük eşiğini tespit etmişlerdir. Yoğunlukları,
0.092 den 0.92 g/m3 arasında olan capsaicine
maruz bırakılan işçilerde daha az öksürük tespit
edilmiştir. Yoğunluğu 3.0 g/m3 olan capsaicinde
ise kültürlendirilmiş bronşiyal doku içindeki vitroda
kuvvetli bronş kontraksiyonlar gözlemlenmiştir.
İnsan üzerinde yapılan diğer çalışmalarda
sprey haline getirilmiş capsaicin (0.03g/m3),
sekiz sağlıklı insana solutulmuş ve solunum sistemine
olan etkileri araştırılmıştır. Seyreltilmiş
capsaicin ile karşılaştırıldığında normal nefes
alıp verme ortalamasının sıklaştığı, ancak nefeste
kesilmelerin olmadığı gözlemlenmiştir (24).
Solunum yoluyla havadan soluk borusuna
geçen capsaicin üzerine de çalışma yapılmıştır.
Yoğunluğu 0.73 ile 7.3g/m3 arasında olan
capsaicin havaya 20 sn boyunca boşaltılmış
ve havada yaklaşık 60 sn kaldığı gözlenmiştir.
Normal, sigara içen ve astımlı olan denekler
arasında “bronş daralma” süresi ve yoğunluğunda
hiçbir değişiklik gözlenmemiştir (16).
Philip ve ark. (1994), capsaicinin insan
burnunda meydana getirdiği sekretuar etkileri
üzerinde çalışmışlar, buruna sıkılan 20 μmol/L
(6.1x10-3mg/m3) konsantrasyonundaki capsaicinin
burunda yanma, akıntı ve gözyaşı üretilmesine
neden olduğu gözlemişlerdir. Capsicain
uygulamasından sonra burun akıntısının protein
içeriğinde ciddi olarak artışlar görülmüştür. Solunuma
olan etkileri haricinde, her 10 dakikada
bir verilen capsaicinin toplam protein ve laktoferrin
sekresyonunda azalması ile burunda duyu
siniri inaktivasyonu belirtileri saptanmıştır.
OC yutulduğu zaman soluk borusu üzerinde
ani bir yanma hissi uyandırır ve soluk alıp
vermede geçici kesilmeler ve zor soluk almaya
sebebiyet verir. Organizma üzerinde oluşan
fiziksel etkileri ise gözlerin istem dışı kapanması,
öksürme, boğulma hissi, vücudun üst
kısmında kuvvet kaybı hissi, kusma ve mide
bulantısı sayılabilir. OC, gözlerde ani şişme ile
birlikte boğazda, gözde ve deriye temas ettiği
bölgelerde yoğun yanma hissi yaratır (43).
Capsaicin buharının yutulması akciğerde
tahriş ile uzun süreli öksürüğe neden olabilmektedir.
Yapılan bir deney sonrası OC’nin hafif
astımlı olan şahıslarda dahi ciddi akciğer tahrişine
neden olmadığı bildirilmiştir (12). Ortamda
mevcut OC’nin soluk borusu üzerine etkileri
de araştırılmış, özellikle sigara içen ve astımlı
hastalar üzerinde yapılan denemelerde her hangi
bir bronkonstrüksiyon gözlenmemiştir (16).
OC’nin yutulması vakalarında dilde, dudaklarda
ve ağız mukozasında akut batma hissi ve kusma
meydana gelmiştir. Bundan dolayı, OC orta derecede
zehirli olarak tespit edilmiştir (18).
Yapılan bir diğer çalışmada solunum üzerinde
OC’nin FEV1, O2 ve CO2 seviyelerinde
dikkate değer bir değişiklik olmadığını belirtmiştir
(46). Başka bir çalışmada ise capsaicin
yutulmasına müteakip 60 saniye içerisinde nefes
yolunda geçici bir daralma olduğu gözlemlenmiştir
(16).
Başka bir çalışmada ise, Capsaicinin bronş
spazmı, soluk kesilmesi, pulmoner ödem, hipertensitif
kriz, kardiyovasküler etkileri ile
ciddi nefes alıp verme problemleri olduğu öne
sürülmüştür (39, 29).
B. Dermal Toksisite
Fareler üzerine yapılan deneylerde oleoresin
capsicumun (LD50>512mg/kg) deri yolu
üzerinde orta derecede etkili olduğu rapor edilmiştir.
OC’nin insanda deri teması sonucunda
deride tahriş, eritem veya kızarıklık ile ağrılı
yanma hissi yaratmaktadır. Deride iltihap ve
döküntü ise OC’ye kronik olarak maruz kalınması
veya ortamın daha önce yoğun OC’ye
maruz kalması veya daha önceden mevcut olan
dermatit halinde gözlemlenmiştir. (34).
Fareler üzerinde yapılan denemelerde
OC’nin deri üzerinde orta derecede etkili olduğu
rapor edilmiştir. İnsanlarda ise deri teması
sonucu deride tahriş, kızartı ve yanma hissi yaratmaktadır.
Buna ilave olarak capsaicinin deri
ve ağza direkt teması durumunda uzun süreli
bölgesel hissizlik yarattığı bildirilmiştir (9).
Simone ve ark. (1989) tarafından kontrollü
uyarım elde etmek ve derinin difüzyon eşiğini
tespit etmek amacıyla yapılan deneylerde, deride
acı hissi yaratmak için deri altına verilmesi
gereken capsaicin miktarını 0.1 μg olarak tespit
etmişlerdir. Doza bağlı olarak oluşan ağrı birkaç
dakikadan 17 dakikaya kadar uzayabilmektedir.
OC’ye maruz kalan kişiler üzerinde yapılan
bir çalışmada yüzde orta dereceli hiperemi gözlemlenmiştir.
Buna ilave olarak ortalama 24 dakika
boyunca yüzde batma hissi oluşmuştur (42).
C. Göz Toksisitesi
OC’nin göz üzerindeki toksik etkilerinin
belirlenebilmesi amacıyla %5’lik OC test spreyinden
0.1 ml sıvı OC alınarak dört ayrı tavşanın
sol göz torbalarına enjekte edilmiş ve OC’ye
maruz kalan gözler 1 sn sonra kapanmış ve yıkanmamıştır.
OC’ye maruz bırakılmayan diğer
gözler kontrol grubu olarak kullanılmış, 24, 48
ve 72. saatlerde sistematik toksisite ve gözde
yüksek oranda tahriş gözlenmiştir. Gözlere OC
tatbikinden hemen sonra göz kırpıştırma, gözleri
kısma ve inleme gözlemlenmiş, dört tavşanın
üçünde ilk 24 saat sonunda gözde hafif konjuktivit,
eritem veya kızarıklık görülmüştür. Bu durum
48 saat içerisinde tekrar normale dönmüştür
(43). Diğer çalışmalarda ise gözlerine 50 μg/
ml capsaicin tatbik edilen ratlarda sancılı hareketler
ile spasmodik göz kırpmalar görülmüştür.
Ratların konjuktiva, göz kan damarları ile göz
kapakları normal olmayan bir şekilde tamamen
saydam hale gelmişlerdir.
Göze OC tatbik edilen ratlarda, distile su
tatbik edilen ratlardan birazcık daha fazla irritasyon
görülmüştür. Buna ilaveten, gözlenen
irritasyon konjuktivitaya bağlı olarak gelişmiş
ve göz kapaklarının hafif eritem ve membranların
vaskülarizasyonu ile sınırlanmıştır. Maksimum
irritasyon OC’ye maruz kalır kalmaz
başlamış ve 96 saat içerisinde sona ermiştir.
Daha sonra tekrarlanan dozlarda gözde göz irritasyonunda
kayda değer bir artış gözlenme
edilmemiştir (2).
Yapılan başka bir çalışmada OC’nin göz
konjuktiva ve korneasında orta derecede ve geçici
sürede etkili olduğu tespit edilmiştir (42).
OC’nin gözde ağrı, konjunktivitis, blefarospazm
ve göz yaşarmasına neden olması kişinin
görüşünü kısıtlayacağından dolayı kontrol altına
alınmasını da kolaylaştırmaktadır (33, 22).
Korneal abrazyon nadiren görülmekte
olup, bu etki hiçbir tedaviye gerek kalmaksızın
kendiliğinden kaybolmaktadır (23). Yapılan çalışmalarda
OC’ye maruz kalma sonucunda en
fazla %10 kadar korneal abrazyon gözlenmiştir
(45). Bu durumun nedeni kesin olarak bilinmemekle
beraber püskürtülen OC içerisindeki
solvent veya gözlerin el ile ovuşturulmasının
neden olabileceği belirtilmektedir (13).
Ç. Oral Toksisite
Yiyecekle birlikte OC’nin yutulması olayı
yıllardan beri rastlanılan vakalardandır. OC
yutma vakaları dudaklarda, dilde ve ağız mukozasında
akut batma hissi yaratmakta olup ishal
ve kusmaya sebebiyet vermektedir. Kobayların
capsaicinin oral olarak alınması sonucunda zehirlenmeye
en çok yatkın olan hayvanlar olduğu ve
bu zehirlenme oranın akut oral LD50’sinin 1.10
mg/kg olduğu bildirilmiştir (17). Ancak akut oral
LD50 değeri farelerde 190 mg/kg’den büyük olarak
bulunmuştur. Dişi ve erkek ratlarda akut oral
LD50 değeri 23.6 ve 29.7 mg/kg olarak saptanmıştır
(44). Gosselin ve ark. (1984), OC’yi orta
derecede zehirli olarak tespit etmişler ve insanlarda
muhtemel oral ölüm dozunu, 70 kg’lık bir
insan için 0.5-5.0 g/kg olarak tespit etmişlerdir.
Oral yolla zehirlenme sonucu oluşan ölümlerin
nedeni olarak solunum paralizi olarak gösterilmiştir.
Subkronik ve kronik oral OC alımına bağlı
çalışmalar mide sondası ile 50 mg/kg kristal capsaicinoid
kullanılarak yapılmıştır. Yapılan başka
bir çalışmada ilk 30 dakikada burun akıntısı meydana
gelmiş olup bunların hiçbirisinde dispnö
gözlemlenmemiştir (42).
D. Karsinojen Çalışmalar
OC, Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı
(IARC), Ulusal Toksikoloji Programı (NTP)
ve ACGIH tarafından karsinojen olarak listeye
alınmamıştır. Buna ilaveten yüzyıllardır bir tatlandırıcı
olarak kullanılan ve içerisinde capsaicin
bulunduran acı biberin kansere neden olduğu
konusunda herhangi bir epidemiyolojik bulguya
rastlanılmamıştır (6). Buna benzer olarak, literatürde
ağız yoluyla OC’ye maruz kalan ratlarda
herhangi bir doğum defektinin bulunmaması
capsaicinoidin teratolojik özelliğinin yokluğuna
işaret olarak yorumlanmıştır (44).
Capsaicinin mutajenik ve karsinojenik etkileri
üzerine yapılan bir çalışmada, mutajenik
etkinin ölçülmesini sağlayan Ames Testinde
capsaicin ve capsicumun pozitif cevaplar verdiği
tespit edilmiştir. Bu bileşiklerin mutajenik
aktiviteleri sadece bakterilerde görülmüştür.
Ratlara OC enjekte edilmesinden sonra genel
sağlık durumlarında herhangi bir değişiklik
gözlenmemiştir. Enjeksiyonlar hayvanların
ağırlıkları ve gelişimlerinde de herhangi bir
değişim yaratmamıştır. Araştırmacılar çalışma
esnasında herhangi bir malignant tümör gelişimi
saptamamışlardır (8).
Hayvanlar üzerinde yapılan bazı araştırmalar
(41, 21) capsaicinin mutajenik ve/veya tümorojenik
etkilerinin olabileceğini varsaymaktadır.
Ancak daha sonra yapılan çalışmalar (27, 31)
bahsedilen capsaicin kaynaklı bu etkiyi kanıtlayamamıştır.
Aksine capsaicinin Vinyl Carbamate
ve N-Nitrosdimethylamine kaynaklı mutajenlere
ve tümorojenlere karşı kimyasal koruyucu
etkisinin olduğunu belirtmektedir (40).

V. SONUÇ
Toplumda kargaşa bastırıcı ajan olarak
bilinen kimyasal bileşenler saldırgan kişilerin
etkisiz hale getirilmesi, topluluğun dağıtılması,
dikkatlerinin başka yere çekilmesi ve psikolojik
baskı altına alınmasında etkin olarak kullanılmaktadır
(43). Bu durum kimyasal ajanların
kolluk kuvvetlerince saldırganların gözaltına
alınması ve kargaşanın bastırılmasında yaygın
olarak kullanılmasına neden olmuştur (37).
Kolluk kuvvetleri bu görevi ifa ederken toplum
ve medya onları gözlemektedir. Bu durum
ise görevini yapan kolluğun gözaltına alma ve
kargaşanın bastırılmasında kullandığı tekniği
dikkatli seçmesi ve uygulamasını gerektirmektedir
(1).
birçok
kolluk kuvveti ve kanun koyucunun dikkatini
çekmiş ve kullanımı yaygınlaşmıştır (30).
Oleoresin capsicum güç kullanma seviyeleri
içerisinde ateşli silah ve cop kullanımı haricinde
kargaşanın bastırılması ve saldırganın etkisiz
hale getirilmesinde etkin ve emniyetli ucuz
bir alternatif olmuştur. Oleoresin capsicum
orantısız güç kullanımı sonucunda meydana
geldiği iddia edilen şikâyetler, yaralanmalar ve
buna bağlı olarak devletten alınan tazminatların
azalmasında rol oynamaktadır (35).
Toplum ve basın tarafından sansasyonel
olayların akabinde kolluk kuvvetleri baskı altına
alınabilmektedir. Özellikle kargaşanın bastırılması
esnasında kolluk kuvvetinin kullanmış olduğu
teknikler eleştirilmekte orantısız güç kullanıldığı
yönünde haberler çıkmaktadır. Oleoresin
capsicum kullanımının kargaşanın bastırılmasında
hem kolluk kuvvetinin hem de diğer şahısların
yaralanma, ölüm, zarar görme riskini azaltacağı
açıktır (26). Dünyadaki uygulamalarında da oleoresin
capsicum ajanının kullanılması ile aşırı
güç kullanıldığı yönünde cereyan eden haberler
azalmış, kolluk kuvvetine karşı açılan dava sayılarında
düşüş meydana gelmiştir (28).
KAYNAKLAR
1. Alpert GP, MacDonald J (2001). Police
use of force: An analyses of organizational
charesteristics, Justice Quartedly, 18,
393-409.
2. Anonim (1992). MB Research Labratories
Inc., Oleoresin Capsicum solution-eye
irritation in rabits”AERKO International,
ORC Gensolv, Reported.
3. Anonim (1994a). Oleoresin Capsicum, Material
Safety Data Sheet, J. Manheimer Inc.
4. Anonim (1994b). First defence aerosol
pepper projector, Product Information, Defence
Technology Corporation of America.
5. Anonim (1994c). National Institute of
Justice Technology Assessment Program,
Oleoresin Capsicum, Pepper Spray as a
Force Alternative, Bulletin, March, 1-3.
6. Anonim (1995b). National Institutes of
Health, National Library of Medicine, Toxicology
Data Network Registry of Toxic
Effects of Chemical Substances (RTECS).
7. Anonim (2009a). http://www.zarc.com/
english/cap-stun/tech_info/OC.
8. Busker RW, van Helden HP (1998). Toxicolocic
evaluation of pepper spray as a
possible weapon for the Duch Police Force,
risk assessment and effiency. American
Journal of Forensic Medicine and Pathology,
19, 309-316.
9. Carpenter S, Lynn B (1981). Vascular and
sensory responses of humman skin to mild
injury after topical treatment with capsaicin,
British Journal of Pharmacology, 73,
755-758
10. Chambers G. (2000). Crowd control technologie:
an appraisal of Technologies for
political control. Final Study. Worrking
Document fort he STOA Panel. Luxembourg:
European Parliament Directorate
General for Research.
11. Christensen RG and Frank DE (1995).
Preliminery investigation of oleoresin
capsicum NIJ Report, 100-95
12. Collier JG, Fuller RW (1984). Capsaicin
inhalation in man and the effects of sodium
cromoglycate, Br.J.Parmacol. 81 (1),
113-117.
13. Czarnecki F (2001). Medical implications,
oleoresin capsicum aerosol subject control
system, Kansas City, National Law Enforcement
Training Center, III-1-III-8.
14. Edwards J, Granfield J, Onnen J (1997).
Evaluation of pepper spray, National Institude
of Justice, Washington, D.C. 1-8.
15. Friend CE (1995). Use of pepper aerosol
restraint spray, oleoresin capsicum or
“OC”, Trainning Key, numbered 462, International
Association of Chiefs of Police.
16. Fuller RW, Dixon CM, Barnes PJ (1985).
Bronchoconstrictor response to inhaled
capsaicin in humans, Journal of Applied
Physiology, 58 (4), 1080-1084.
17. Glinsudon R, Stitmunnaithum V, Toskulkao
C, Buranaawuti T, Tangkrisanavinont
V (1980). Acute toxicity of capsaicin in several
animal species, Toxicon, 18, 215-220.
18. Gosselin RE, Smith RP, Hokge HC (1984).
Detergets, sulfactants, and germicides in
clinical toxicolgy of commerical products,
Fifth Editon, pp. II- 274- 275.
19. Haas JS, Whipple RE, Grant PM, Andresen
BD, Volpe AM and Pelkey GE (1997).
Chemical and elemental comparison of
two formulations of oleoresin capsicum,
Science and Justice, 37, 15-24.
20. Kaminski RJ, Edwards S (1998). The deterrent
effect of oleoresin capsicum on
assaults against police, testing the velcroeffect
hypothesis, Police Quarterly.
21. Lawson T, Gannett P (1989). The mutagenicity
of capsaicin and dihydrocapsaicin
in V79 cells. Cancer Lett., 48, 109-113.
22. Lee HK (1997). Pepper spray measure
withdrawn in berkeley, San Francisco
Chronicle, November 19, A17.
23. Logman C (1993). Cap-Stun Weapons
Systems: Aerosol Product Line, Technical
Catalog Information for Law Enforcement
and Military, Zarc International Inc., MD.
24. Maxwell DL, Fuller RW, Dixon CMS
(1987). Ventilatory effects of inhaled capsaicin
in man, Eur.J.Clin.Pharmacol 31
(6), 715-717.
25. Midgren B, Hansson I, Karlsson JA, Simonsson
BG, Persson CGA (1992). Capsaicin-
induced cough in humans, American
Review of Respiratory Disease 146
(2), 347-351.
26. Morgan JP (1999). Oleoresin capsicum
policy considerations, Science and Technology,
International Association of Chiefs
of Police, August, 1-4.
27. Muralidhara K, Narasimhamurthy K
(1988). Non-mutagenicity of capsaicin
in albino mice. Food Chem Toxicol., 26,
955-958.
28. Norwicky E (2001). Spray update, Law
and Order, June, 28-29.
29. Olajos EJ, Salem H (2001). Riot control
agents, Pharmacology, Toxicology, Biochemistry
and Chemistry. Journal of Applied
Toxicology, 21, 355-391.
30. Onnen J (1993). Oleoresin capsicum, international
association of chiefs of police
executive brief, in Science and Technology,
June.
31. Park KK, Surh YJ (1997). Effects of capsaicin
on chemically-induced two-stage
mouse skin carcinogenesis. Cancer Lett,
114, 183-184.
32. Philip G, Baroody FM, Proud D, Naclerio
RM, Togiast AG (1994). The human nasal
response to capsaicin, Journal of Allergy
and Clinical Immunology, 94, 1035-1045.
33. Reilly CA, Crouch DJ, Yost GS (2001).
Quantitative analyses of capsaicinoids
in fresh peppers, oleoresin capsicum and
pepper spray products, J.Forensic Sci., 46
(3), 502-509.
34. Rumsfield JA, West D (1991). Topical
capsaicin in dermatological and peripheral
pain disorders, Ann. Pharmacoterap, 25,
381-387.
35. Seyhan E. (2010). Ratlarda Biber Gazının
(OC) Bazı Biyokimyasal Parametreler
Üzerine Etkisi, YYÜ., s. 1-22.
36. Simone DA, Baumann TK Motte RH
(1989). Dose-dependant pain and mechanical
hyperalgesia in humans after intradermal
injection of capsaicin, Pain, 38,
99-107.
37. Smith MR, Alpert G (2000). Pepper spray,
a safe and reasonable response to suspect
verbal resistance, Journal of Fronsic Sciences
(May), 23, 233-245.
38. Smith J. and Greames I. (2002). The use
of chemical incapacidant sprays: A Rewiev.
Journal of Trauma-Injury Infection and
Critical Care, 52; 595-600.
39. Stopford W (1996). Statement Concerning
Pathophysiology of Capsaicin and Risks
Associated with Oleoresin Capsicum Exposure,
Durham, N.C., Division of Occupational
and Enviromental Medicine,
Duke University Medical Center.
40. Surh YJ, Lee RC, Park KK (1995). Chemoprotective
effects of capsaicin and
diallylsulfide against mutagenesis or
tumorigenesis by vinyl carbamate and
N-Nitrosodimethylamine, Carcinogenesis,
16, 2467-2471.
41. Toth B, Rogan E, Walker B (1984). Tumorigenicity
and mutagenicity studies with
capsaicin of hot peppers. Anticancer Res,
4, 117-119
42. Vesaluoma M, Tervo T (1998). Tenascin
and cytokines in tear fluid after photorefrctive
keratectomy, J.Refract Surg, 14, 447-
454.
43. Weaver W, Jett MB (1989). Oleoresin Capsicum
Training And Use, US Department
and Justice Federal Bereau of Investigation,
Chemical Agent Research Report.
44. Winek CL, Markie DC, Shanur, SP (1982).
Pepper sauce toxcity, Drug and Chemical
Toxicology, 5, 89-113.
45. Zollman TM, Bragg RM, Harrison DA
(2000). Clinical effects of oleoresin capsicum
(pepper spray) on the human cornea
and conjunctiva, Opthalmology, 107,
2186-2189.
46. Chan TC, Vilke GM, Clausen J, Schmith
P, Snowden T, Neuman T (2002). The effect
of oleoresin capsicum “pepper spray”
inhalation on respiratory function. Journal
of Forensic Sciences, 47, 299-304.
İletişim Adresi:
Dr. Ercan SEYHAN
Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı
Beytepe/ANKARA
E-mail: ercnes@yahoo.com

You might also like