You are on page 1of 133

ÇOCUK SAĞLIĞINA

GENEL BAKIŞ
ÇOCUK SAĞLIĞI KAVRAMI
 Tüm toplumlarda çocuklar, geleceğin yetişkini olarak
özenle yetiştirilen, eğitilen ve eldeki olanaklaı en üst
düzeyde kullanarak, tü gereksinimleri karşılanmaya
çalışılan değerli bireylerdir.
 Çocuk minyatür bir birey değil, kendine özgü bir
bireydir.
 Fizyolojik ve bilişsel yönden immatür, fakat gelişen bir
canlıdır.
 İmmatürlüğü sebebi ile sağlığın korunması ve
geliştirilmesi konusunda erişkin
savunuculuğu/sözcülüğüne ihtiyaç duyarlar.
 Çocuğun sağlıkta ve hastalıkta bakımı, toplumdaki
yetişkinlerin düşüncelerine bağlı olarak değişerek farklı
kavramlara ulaşılmıştır.

 Son yüzyılda hızlanan sanayileşme, kentleşme, sağlık, eğitim


ve konut sorunları ile teknoloji alanında yaşanan hızlı
değişimin medikal alanlarda ve yaşamın her alanında
kullanımının artması, ulaşım ve haberleşmenin hızlanması
sonucu toplumsal yaşam biçimleri farklılaşmış ve çocuk
sorunları yeni boyutlar kazanmıştır.
 Çocukların ruh ve beden sağlığı sorunları, kadınların ana
olarak korunma gereksinimlerinin birbirinden ayrılmaz bir
bütün olarak ele alınmasını gerektirmiştir.
 Zaman içerisinde çocuğun ruh ve beden sağlığının yanı
sıra iyi yetiştirilmesinin, gelişim ve eğitim
gereksinimlerinin en iyi şekilde karşılanmasının önemi
anlaşılır olmuştur.
 Önceleri "Çocuk Hastalıkları" olarak tanımlanan Pediatri
Bilim Dalı, "Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları" olarak değişmiş,
böylece sağlıkla ilgili alanlarda olduğu kadar, sosyal
alanlarda, da rasyonel ve ekonomik değer kazanmıştır.
 Çocukluk çağı döllenme anında başlar ve ergenliğin
tamamlanması olarak kabul edilen 18 yaşa kadar devam
eder.
 Sosyal pediatri; siyasal, çevresel
ve ailevi etmenlerin çocuk
sağlığına etkilerini inceler, bu
etkileri dikkate alarak pediatrinin
toplum ve aile bağlamında
uygulanmasını ve her çocuğun
sağlık sorunlarının
değerlendirilmesinde temel
çevresel belirleyicilerin de dikkate
alınmasını amaçlar.
 Koruyucu pediatri, çocukları hastalıklardan korumanın
yanı sıra hastalıkların erken tanı ve tedavisi ile sakatlık ve
yinelemelerin önlenmesini, engelli çocukların var olan
yetilerini tam kullanmalarını sağlamayı hedefler.
 Bu açıdan üç tür koruyucu pediatri uygulaması vardır:
 Birincil (primer) koruyucu pediatri: Hastalık oluşmadan
önce korumayı temel alan hizmetlerin sunulmasıdır.
 Gebelik öncesinde folik asitten zengin beslenmenin
sağlanması, genetik danışmanlık, gebelik döneminde ve
daha sonraları anne ve babanın çocuk bakımı konusunda
bilgilendirilmesi, bebeklerin anne sütü ile beslenmesinin
sağlanması, bulaşıcı hastalıklara karşı aşılama…..
 İkincil (sekonder) koruyucu pediatri: İkincil koruyucu
hizmetlerin amacı hastalığın ya da hastalık riskinin var
olduğu durumlarda erken tanı ile hastalığın gelişmesini ya
da ilerlemesini önlemektir.
 Epidemiyolojik çalışmalarla toplumda çocuk sağlığı ile
ilgili önde gelen sorunların belirlenmesi ile ikincil
koruyucu pediatri önlemleri daha etkin olarak
uygulanabilir.
 Çocuklarda büyüme gelişmenin izlenmesi, metabolik
hastalıklar, görme ve işitme sorunlarının taranması,
saptanması ve erken tanıyı içerir.
 Üçüncül (tersiyer) koruyucu pediatri: Çocukta
tekrarlayan sorunların denetlenebilmesi ve giderilemeyen
sorunlarla birlikte yaşamayı kolaylaştırmayı içerir.
 Örnek olarak; sağlık sorunlarıyla engellenmiş çocuğun
çalışamaz duruma düşmemesi için çaba gösterilmesi,
yürüyemeyen bir çocuğa tekerlekli iskemle sağlanması,
fizik tedavi uygulamaları ile hareket kısıtlılığının
azaltılması…
 26 Eylül 1924 tarihinde Milletler Cemiyeti Genel Kurulu
5 maddelik Çocuk Hakları Bildirgesini kabul etmiş ve
böylece çocuklarla ilgili ilk uluslararası düzenleme ortaya
çıkmıştır.
 Birleşmiş Milletler tarafından, 78 ülkenin temsilcisinin
katıldığı genel oturumda 10 maddelik "Çocuk Hakları
Bildirgesi" 20 Kasım 1959'da oy birliği ile kabul
edilmiştir.
 Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi olarak 20
Kasım 1989 tarihinde 193 ülkenin imzasıyla ilan
edilmiştir. Bu sözleşme Amerika ve Somali dışındaki tüm
ülkeler tarafından kabul edilmiştir.
ÇOCUK SAĞLIĞINI KORUMAYA YÖNELİK ÖRGÜTLER

United Nations International Children's


Emergency Fund-Bileşmiş Birleşmiş
Milletler Çocuklara Yardım Fonu
UNESCO (United Nations Educational,
Scientific and Cultural Organization-
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve
Kültür Kurumu)

Dünya Sağlık Örgütü- DSÖ (World Health


Organisation- WHO)

Uluslararası Çalışma Örgütü


(International Labour Organization- ILO)

Uluslararası Hemşirelik Konseyi


(International Council of Nursing-ICN)
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı

Anne Çocuk Eğitim Vakfı


(AÇEV)

Türkiye Eğitim Gönüllüleri


Vakfı (TEGV)

Türk Anneler Birliği

Türkiye Kadın Dernekleri


Federasyonu
DÜNYADA ÇOCUK SAĞLIĞINA GENEL BAKIŞ
Dünyada Çocuk Sağlığı

Çocuklar yaşam standartlarına göre incelendiğinde, 18 yaş altı nüfusun


ancak 205 milyonu sanayileşmiş ve gelişmiş ülkelerde, yaklaşık 2 milyarı
ise gelişimini henüz tamamlamamış ülkelerde yaşamaktadır.

Yapılan araştırmalar, dünyada çocuk nüfusunun çok önemli bir


bölümünün sağlığı koruma ve geliştirme alanlarında alt yapı ve kurumsal
hizmetler yönünde yetersiz olduğunu göstermektedir.

Bir ülkenin kalkınmışlık ve refahının en hassas göstergesi çocuk sağlığı


düzeyidir. DSÖ verilerine göre dünyada her yıl 5 yaş altı 6.9 milyon ve
her saat yaklaşık 800 çocuk ölmektedir. Ölüm nedenlerinin %58'i
enfeksiyon hastalıkları, %17'si ise aşı ile korunulabilen hastalıklardır.
Dünyada 5 yaş altı ölümlerin %40'ını neonatal ölümler
oluşturmaktadır.

Neonatal ölümlerin ise %14'ü preterm doğum komplikasyonları,


%9'u doğum asfiksisi, %6'sı sepsis, %4'ü pnömoni, %3'ü
konjenital anamoliler, neonatal tetanoz, %1’i ise diyare nedeniyle
meydana gelmektedir.

5 yaş altı ölümlerin diğer nedenleri pnömoni (%18), diyare (%10),


sıtma (%7), kazalar (%5), HIV/AIDS (%2) ve kızamık (%1)'tır.
Dünyada Çocuk Ölümlerinin Önlenmesi İçin Yapılan
Girişimler

 Pnömoni her yıl 5 yaş ve altı 1.4 milyon çocuğun


ölümüne sebep olmaktadır.
 Hastalık için en önemli risk faktörleri, malnütrisyon ve
hava kirliliğidir.
 Bağışıklama ile hastalık önlenebilmektedir. İyi tedavi ve
kaliteli bakım ile sağaltım başarılı olmaktadır.
 Yılda yaklaşık 800.000 çocuğun ölümüne yol açan İshal ;
Su, sanitasyon ve hijyen olanaklarının arttırılmasının yanı
sıra yeterli beslenme, bağışıklama, sadece anne sütü ile
beslenme ishalli hastalıkların önlenmesine yardımcı
olabilmektedir. Oral Rehidratasyon Sıvısı (ORS) ve çinko
desteği ishalde yaşam kurtarıcı girişimler olarak
açıklanmaktadır.
 Sadece anne sütü ile beslenme ve anne sütüne erken
başlamanın doğumdan 6. ayın sonuna kadar olan süreçte
ishal, pnömoni ve neonatal sepsisi önlemektedir.
 Tüm bu girişimlerle birlikte çocuk ölümlerinin
azaltılmasında ilk bir yaş içerisinde Kızamık aşısının
yapılması da önemlidir.
 Dünyada önemli çocuk ölümleri nedenlerinden olan HIV
ve Sıtmaya yönelik önleme ve tedavi çabaları devam
etmektedir.
Özetle dünya çocuklarının ve özellikle
yenidoğanların sağlığının yükseltilmesinde ve
sürdürülmesinde temel sağlık hizmetlerini içeren
uygulamalar: hastalıkların önlenmesi ve tedavisi,
kaliteli üreme sağlığı hizmetleri, doğum öncesi
bakım hizmetlerinin yeterliliği, doğumda vasıflı
sağlık personelinin bulunması, acil durumlarda
temel ve kapsamlı doğum, doğum odasındaki
bakımı ve neonatal dönemde bakımı
kapsamaktadır.
TÜRKİYE'DE ÇOCUK SAĞLIĞINA
GENEL BAKIŞ
 Türkiye'de çocuk sağlığının durumu, bölgeler ve kentsel
yaşamın çocuklara getirdiği fırsatlar, engeller ve
sorunlarla ilişkilidir.
 Türkiye'de çocuk nüfusu incelendiğinde genel nüfusa
oranla çocukların oldukça önemli bir sayıda olduğu tespit
edilmiştir.
TNSA 2018 Verileri
Nüfusa
2003 yılında beş Nüfus kaydının
kaydettirilmeyen beş Anneleri ilkokul
yaşından küçük olmaması çocuğun
yaşından küçük eğitimini
çocukların % 16'sı ve/veya anne
çocukların ülke tamamlamamış
kayıt dışındayken, babasının sağlık
çapında dağılımı çocukların nüfus
2008 yılında ise bu hizmeti ve sosyal
incelendiğinde, kırsal kayıt oranı % 14 gibi
oran %6'ya yardım almalarını
bölgelerde %8, doğu düşük oranlardadır.
düşmüştür. engellemektedir.
bölgelerinde % 11'dir.
 Çocuklar ve özellikle 0-5 yaş grubu sağlık yönünden
nüfusun en duyarlı kesimini oluşturur.
 Çocukların sağlık düzeyi toplumun ve ailenin ekonomik
koşulları, kültür düzeyi, çevrenin hijyenik koşulları, sağlık
hizmetlerinin sayı ve niteliği ile yakın bir ilişki gösterir.
Bebek 1 yaşına geldiği
zaman yaşama olasılığı,
Doğuşta, 1 yaşında ve 5
doğuştaki yaşama
İnsanların yaşam yaşında beklenen yaşam
olasılığından daha
sürelerinin uzaması, süreleri arasında fark
yüksektir. Sağlığın
çocukluk dönemindeki bulunmaktadır. Çocuğun
temelleri çocukluk yaş
sağlık sorunlarının sağlıklı yaşadığı yıllarla
grubunda atılmaktadır,
çözümlenmesi ile birlikte, beklenen yaşam
özellikle 0-5 yaş grubu
yakından ilişkilidir. süresinin arttığı
çocuklar sağlık
görülmektedir.
yönünden en duyarlı
kesimi oluşturmaktadır.
Çocuk Sağlığının Değerlendirilmesinde
Kullanılan Sağlık Göstergeleri
 Embriyo ve fetüs ölümleri
 Embriyo ölümleri gebeliğin ilk on haftasında oluşan
ölümlerdir. Gebeliğin daha ileri dönemlerinde olan
ölümler ise fetüs ölümleri olarak adlandırılır.
 Gebeliklerin %10-15 gibi bir oranının spontan düşük ile
sonlandığı tahmin edilmektedir. Spontan düşüklerin sıklığı
bireysel ve çevresel faktörlerle yakından ilişkilidir.
 Ölü Doğumlar
 Bir yıl içinde ölü olarak dünyaya gelmiş en az gebeliğin
22 haftasını tamamlamış olan fetüslerdir.
 Gelişmiş ülkelerde 1000 canlı doğumda 7-8 arasında iken
ülkemizde % 0.13 TNSA 2013 verilerine göre ise bu oran
%0.9’dur.
TNSA 2018 VERİLERİ
 Perinatal Ölümler
 Perinatal ölümler, ölü doğumları ve canlı doğumdan
sonraki ilk yedi gün içinde olan bebek ölümlerini kapsar.

Ölü Doğum Sayısı + 0-7 Günlük Ölen Bebek Sayısı

 Perinatal Ölüm Hızı: x 1000


Tüm Doğumlar (Canlı ve Ölü)
 Ülkemizde perinatal ölüm hızı 2009'da binde 14.1,
2010'da ise binde 12.7 olarak belirlenmiş olup kentlerde
kırsal bölgelere göre yüksektir.
 Perinatal ölüm hızı, annenin eğitim düzeyinin düşük
olması, gebeliğin planlanma durumu, doğumlar arasındaki
sürenin iki yıldan daha kısa olması, annenin gebelik
sayısının dörtten fazla olması, doğum öncesi yeterli
bakımı alamama, prematürelik ve düşük doğum ağırlığı,
anne yaşının 40'ın üzerinde olması, işsizlik ve güvensiz
evde doğumlar gibi risklerin varlığında yükselmektedir.
 Anne Ölümleri
 Anne ölümü, gebeliğin belirlendiği en erken dönemden
doğumdan sonraki 6 hafta bitene kadar geçen sürede
gebeliğe bağlı ölümler olarak tanımlanır.
 Sık ve fazla doğum anne ölüm oranını etkileyen en önemli
etmendir. Anne ölüm oranı yüz bin canlı doğumda 15.5'dir
(TC. SB. Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2011).
 Bebek Ölümleri
 Doğumdan sonraki ilk 365 gün içinde olan ölümlerdir.
Sıklığı bin canlı doğuma oranlanarak hesaplanır.
 Anne yaşının 20 den küçük, 40 yaştan daha büyük olması,
bebeklerin çok düşük ya da düşük doğum aralıklı olması,
prematüre olması ve iki yıldan daha az aralıklı gebelikler
bebek ölüm riskini arttıran durumlardır.
TNSA 2018
Bebek ölümlerinin azaltılmasında:

Kadınların bağımsızlık kazanması

Özellikle kadınların eğitiminin yaygınlaştırılması

Ulaşılabilir sağlık merkezlerinin kurulması

Sağlık hizmetlerinin etkin olarak sunulması


Sağlık hizmetlerinde doğum öncesi ve doğum sonrası hizmetlere özel
yer verilmesi
Sık doğumların önlenmesi

Yeterli beslenmenin sağlanması

Tüm toplumun aşılanması önemli rol oynar.


 Bebek Ölüm Hızı:
Bir Yaşını (365 gün) Tamamlamadan Ölen Bebek Sayısı

Bebek Ölüm Hızı: x 1000


Canlı Doğum Sayısı

 Doğumdan sonraki ilk 7 gün (erken yeni doğan),


 İlk 28 gün (yeni doğan)
 29-365 günler (yenidoğan sonrası /post-neonatal) için ayrı
ayrı değerlendirilmektedir.
 TNSA 2013 verilerine göre bebek ölüm hızı %o 13’tür.
 Neonatal (Yenidoğan) Ölümleri: Bir yılda canlı doğup,
doğumdan sonra ilk 4 hafta içinde ölenlerin o yıl canlı
doğanlara oranıdır.

 Neonatal (Yenidoğan) ölüm nedenleri; kırsal bölgelerde


yaşayan eğitimsiz annelerin bebekleri, anne yaşının 40'tan
büyük olması, iki gebelik arasındaki sürenin iki yıldan
kısa olması, bebeğin düşük doğum ağırlıklı doğması gibi
durumlarla birlikte, doğum travmaları, doğuştan
anomaliler ve prematüreliktir.
Bir Ayını Tamamlamadan Ölen Bebek Sayısı

Neonatal (Yenidoğan) Ölüm Hızı: x1000


Canlı Doğum Sayısı

 Sağlık Bakanlığının Sağlık İstatistiği Yıllığı verilerine


göre; neonatal (yenidoğan) ölüm hızı 2009'da binde 7,7;
2010'da binde 6,5; 2011'de binde 4,6 olarak bildirilmiştir.
DSÖ verilerine göre Türkiye'de neonatal ölüm hızı binde
10 olarak açıklanmıştır.
 Yeni Doğan Sonrası (Postneonatal) Bebek Ölümleri: Bir yıl
içinde canlı doğan ve doğum sonrası 30-365 gün içinde ölen
bebeklerin sayısıdır.
 Postneonatal ölüm nedenleri; doğuştan anomaliler,
prematürelik, alt solunum yolu enfeksiyonu ve menenjit gibi
yenidoğan dönemi enfeksiyon hastalıklarıdır. Yeni doğan ölüm
hızı Sağlık Bakanlığı kayıtlarına göre 2003-2008 yılları arası
için binde 4; 2009'da binde 3,1 ve 2010'da binde 1,6 olarak
bildirilmiştir.

30-365 Gün İçinde Ölen Bebek Sayısı


 Postneonatal Ölüm Hızı: x1000
Canlı Doğum Sayısı
 Beş Yaş Altı (0-5 yaş) Ölümler: Bu ölçüt ülkenin gelişmişlik
düzeyi ile sıkı bir ilişki gösterir. Bir yılda meydana gelen ve
beş yaş altında olan tüm çocuk ölümlerini içerir. Ülkemizde beş
yaş altı ölüm hızı T.C Sağlık Bakanlığı Sağlık İstatistiği Yıllığı
2011 verilerine göre binde 11.3'tür.
 TNSA 2013 verilerine göre beş yaş altı ölüm oranı %0 15dir.
 Ülkemizde beş yaş altı çocuk ölüm nedenleri sırasıyla;
perinatal nedenler, akut solunum yolu enfeksiyonları, doğumsal
kalp hastalıkları, meningokok enfeksiyonları ve ishalli
hastalıklar olarak bildirilmektedir.

Beş Yaşını Tamamlamadan Ölen Bebek Sayısı


 Beş Yaş Altı Ölüm Hızı: x 1000
Canlı Doğum Sayısı
TÜİK 2019
Çocukların Sağlık Durumu
 Bebek ve çocukları etkileyen enfeksiyon hastalıkları,
sağlığı tehdit eden en önemli faktörler içinde yer alır.
Enfeksiyon hastalıklarının önlenmesinde en kolay çözüm
yolu bağışıklamadır.
 Bağışıklama: Bağışıklama bebek ve çocuk hastalıklarının
ve ölümlerinin önlenmesinde en ucuz ve etkili
programların başında gelmektedir.
 Eğitim ve motivasyon eksikleri nedeniyle ülkemizde
aşıları tamamlanmış çocuk oranları henüz istendik düzeye
ulaşamamıştır. Bu nedenle bakanlık sık aralarla
Genişletilmiş Bağışıklama Programları düzenlemektedir.
Genişletilmiş Bağışıklama Programı (GBP)
 Genişletilmiş bağışıklama programlarının temel amacı;
doğan her bebeğin aşı takvimine uygun olarak yukarıda
sayılan hastalıklara karşı bağışık hale getirilmesidir.
 Genişletilmiş deyimi, aşısız veya eksik aşılı bebek ve
çocukların tespit edildiği anda aşılanmasının sağlanması
ve bu uygulamanın ülke genelinde her yerde eşit olarak
yapılması anlamını vurgulamak için kullanılmaktadır. Bu
aşıların tamamı Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz olarak
uygulanmaktadır.
GBP Kapsamında Yürütülen Hastalık Kontrol
Programları
Maternal ve Neonatal
Polio Eradikasyon Kızamık Eliminasyon
Tetanoz Eliminasyon
Programı (PEP) Programı
Programı

Aşı Sonrası
Hepatit B Kontrol Difteri / Boğmaca
İstenmeyen Etki
Programı Kontrol Programı
İzleme Sistemi

Streptokokus
Hib'e Bağlı pnömoniya'ya Bağlı Kabakulak
Hastalıkların Kontrolü İnvaziv Pnömokokal Hastalıkların Kontrolü
Programı: Hastalıkların Kontrolü Programı
Programı
Çocuklarda Ölüm Nedenleri
TUİK DOĞUM İSTATİSTİKLERİ
2020
Doğum Öncesi Bakımı

Türkiye'de TÜİK 2011 verilerine göre doğum yapan annelerin ortalama yaşı
27,3'tür.

Doğum öncesi bakımın temel amacı, annelerin sağlıklı bir gebelik geçirmelerini,
sağlıklı bebeklerin doğmasını sağlamaktır.

Bu amaca yönelik olarak annede gebelikten önce var olan hastalıklar ve riskli
gebelikler saptanır, gebelik komplikasyonları olarak ortaya çıkabilecek
hastalıkların erken tanı ve tedavisi, gerekirse sevki sağlanır, fetüs intrauterin
izlenir, anne tetanoza karşı bağışıklanır, doğumun nerede, nasıl ve kim tarafından
yapılacağına karar verilir.

Anneye beslenme, gebelik hijyeni, doğum, doğum sonu bakım, bebek bakımı ve
doğum sonu kullanabileceği aile planlaması yöntemleri konusunda eğitim verilir.
TNSA 2018 VERİLERİ
 İyi bir doğum öncesi bakım için gebeliğin 7. ayına kadar (ilk
28 hafta boyunca) her ay, daha sonra 36. haftaya kadar iki
haftada bir ve daha sonra 40. haftaya veya doğuma kadar her
hafta yapılmalıdır. Bu da gebelik süresince en az 10 doğum
öncesi bakım anlamına gelmektedir.
 TNSA 2013 verilerine göre kadınların doğum öncesi bakımı
%89 olarak bulunmuştur.
ÇOCUK SAĞLIĞININ KORUNMASI VE GELİŞTİRİLMESİ İÇİN
ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

Çocuk sağlığının geliştirilmesi, korunması ve güvenliği ile


ilgili kapsamlı verilerin düzenli olarak toplanması, bu
verilerin analiz edilerek değerlendirilmesi ve ilgili birimlere
dağıtılabilmesini sağlayan sürveyans sisteminin
güçlendirilmesi

Sağlıklı 0-18 yaş arası çocuk izlemlerinin düzenli ve nitelikli


olarak yapılması ile risk altındaki çocukların erken
saptanarak çözüm önerilerinin geliştirilmesi
Herkese eşit, ulaşılabilir, etkili bir birinci basamak
sağlık hizmetinin sunulması, gezici sağlık hizmetleri
ile riskli gruplara evde bakım hizmetlerinin verilmesi

Erken yaşta evlilik ve akraba evliliklerinin önlenmesi

Riskli gebeliklerin önlenmesi, doğum öncesi bakım,


doğum ve doğum sonrası dönemde sağlık
hizmetlerinin nitelik ve niceliğinin yükseltilmesi
Enfeksiyon hastalıkları tanı ve tedavisi kriterlerinin
satandardize edilerek yaygın olarak kullanımının sağlanması

Çocukluk dönemi şişmanlık, sigara, alkol ve madde


kullanımı, şiddetin ve yaralanmaların önlenmesi konusunda
ilgili eylem planının uygulamaya başlanması

Çocuklara yönelik şiddet bulgularının belirtilerinin erken


saptanarak kayıt altına alınması

Korunma altına alınan çocukların sağlık sistemi içinde


koruyucu ve geliştirici hizmetlerden yararlanmalarının
artırılması
Riskli işlerde çalışan çocukların çalışma yaşamından
çekilebilmesi için eylem planının uygulanmaya başlanması

Sokakta yaşayan ve çalışan çocuklara sunulan hizmet modeli


ile tüm çocuklara ulaşılması

Suça sürüklenen çocukların rehabilitasyonu için acil


girişimde bulunulması

Engelli çocukların sağlık hizmetlerine ulaşmalarının


kolaylaştırılması ve artırılması
DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE
ÇOCUK SAĞLIĞINI ETKİLEYEN ETMENLER

Aile
 Çocuğun yaşamını sağlıklı bir biçimde devam
ettirebilmesi ve dış dünyaya atılabilmesi için bir aileye
ihtiyacı vardır.
 Çocuğun en önemli gereksinimi olan sevginin verilmesi,
sevgi ve güven ortamında büyütülmesi diğer bütün
etkenlerden önde gelmektedir.
Aşırı sert ve otoriter
ailelerde, çocuğun yaptığı her
şey göze batar ve çocuk
sürekli eleştirilir ve
Aşırı hoşgörülü ailelerde, çocuğun
cezalandırılır. Bu çocukların yaptığı her şey hoş görülür. Böyle
ileriki yaşantılarında itaatsiz bir aile ortamında yetişen çocuklar
davranışlar, içe kapanma, gerçek hayatı tanıyamaz, belli
otorite karşısında sinme gibi kuralları kazanamazlar.
kişilik ve davranış özellikleri
görülür. Otoriter ailelerde
yetişen çocuklar yaratıcı ve
hoşgörülü olmazlar.
Aşırı koruyucu ailelerde, anne-babalar çocuğun
başına kötü şeyler gelmesi endişesi ile kendi
kendine bir şeyler yapmasına izin vermezler. Bu
durum çocuğun aşırı bağımlı, ürkek, çekingen ve
güvensiz bir kişilik geliştirmesine neden olur. Bu
tür aile ortamlarında yetişen çocukların temel
güven duyguları gelişmediği için gerçek hayatın
içine atıldıklarında şaşkın ve ürkektirler.
Tutarsız ailelerde, çocuğun yaptığı bir
davranış bazen çok sert bir tepki alabildiği gibi
bazen de çok olumlu bir şekilde karşılanabilir.
Çocuk ne zaman ve nerede ne yapılacağına
karar veremez. Kendine ve çevresine karşı
güven duyamaz ve tutarlı bir kişilik
geliştiremez. İleri yaşantısında insanlara güven
duymaz, kendi görüş ve düşüncelerini
aktaramaz ve uygulamaya koyamaz.
Demokratik ailelerde, çocuğa olumlu davranışlar
aktarılır. Çocuk nerede ne yapacağını nasıl
davranacağının farkındadır. Hangi durumlarda
ceza, hangi durumlarda ödül alacağını bilir.

Demokratik ortamlarda yetişen çocuklar hoşgörülü ve


yaratıcıdır, etrafındaki insanlara sevgi ile yaklaşır,
yeniliklere ve yeni şeyler üretmeye açıktırlar, yaratıcı
yönleri gelişmiştir, kendilerine güvenleri tamdır.
Mesleklerinde kararlıdır, güçlüklerle mücadele etmeyi
bilir.
Ekonomik İşlevler:
Biyo/Psişik İşlevler: Biyolojik Günümüzde kadının çalışma
gereksinimlerin karşılanması hayatında yer alması, aileye
duygusal gereksinimlerin para getiren görev ve
karşılandığı anlamına gelmez. sorumluluk üstlenmesi ile aile
Aile içerisinde bu iki işlevin içi rollerin ve otoritenin
birlikte götürülmesi gerekir. paylaşımı, ailede karar alma ve
tüketim eğilimleri değişmiştir.
Eğitim İşlevleri: Boş Zamanları
Bireyin doğduğu Değerlendirme
Dini İşlevleri: Dini
toplumsal yapının İşlevi: Birey için
değerlerin çocuğa ilk
değerlerini, gelenek ve dinlenme ve
verildiği yer ailedir.
göreneklerini, eğlenmenin en önemli
Dini bilgi ve ritüellerin
kurallarını öğrenmesi, gerçekleştiği yer ailedir.
organize edildiği yer
sorunsuz bir birey Böylece
olarak aile önemli bir
olarak yetişmesi toplumsallaşma
işlev görür.
ailenin eğitim işlevi sürecine katkı
olarak önem taşır. sağlanmış olur.
Babanın Rolü

Erken bebeklik döneminde babaları ile sağlıklı ilişkiler kuran


çocukların güvenli bağlanma geliştirdikleri bilinmektedir.

Eğitim

Bireyin yaşadığı çevreye ve topluma uyum sağlamasına yardımcı olan


ve geçmişten gelen kültürel değerlerin yeni nesile aktarılmasını
sağlayan eğitim sürecinin, bugünün ve yarının gereksinimine cevap
verebilecek şekilde düzenlenmesi ve geliştirilmesiyle sağlanır.
İnsan kişiliğinin gelişimsel
Çocuğun aile içinde edindiği statü,
temellerinin 0-6 yaş döneminde
kazandığı değer ve geliştirdiği
atıldığı göz önüne alındığında,
kimlik, onun toplum içinde
eğitsel kimliğin belirlenmesinde
kazanacağı kimliğini ve değerini
anne-baba rolünün önemi daha iyi
belirler.
anlaşılmış olur.
 Sağlıklı bir çevre ve yeterli beslenme ile destekleyici bir
duygusal ortam, yeterli ve gerekli uyarı(m), ilgi, uygun bir
iletişim, dil ve sosyal beceriler ve öz saygı okulda başarıyı
beraberinde getirmektedir. Buna karşın, sağlığı iyi
olmayan erken dönemde yeterli bakım ve uyarı(m)
alamayan çocukların yavaş öğrenmeleri gibi psikolojik
sorunlarla karşılaşma olasılıkları daha fazladır.
Beslenme

Beslenme bozuklukları vücut


direncini bozarak enfeksiyon
hastalıklarının ağır seyretmesine DSÖ 2011 raporlarına göre,
hatta ölümlere neden olmakta, gelişmekte olan ülkelerdeki 5 yaş
erken çocukluk dönemlerinde altı çocukların %17'si ve
bodurluğa, beyin gelişimini dünyadaki her 6 çocuktan biri
etkileyerek okul başarısızlıklarına düşük kiloludur.
ve öğrenme güçlüklerine yol
açmaktadır.
 Çocukluk yaş gruplarında görülen beslenme sorunlarından
biri de obezitedir. TÜİK'in 2010 verilerine göre 15 yaş ve
üstü nüfusun %16.9'u obezdir ve %33'ü fazla kiloludur.
 Açlık/Yoksulluk
 Türkiyede yoksulluk oranı ise %18.08'dir (TÜİK 2011).
 Yoksulluğun bebek ve çocuk üzerine etkisi; yetersiz
beslenme, enfeksiyon hastalıklarının yaygınlığı, temiz
içme suyu ve kişisel hijyen sorunu, kalabalık aile yaşamı
ve sigara içimi gibi olumsuz ev içi koşullardır.
 Yoksulluğun çocuk sağlığını tehdit eden diğer bir nedeni
de çocukların ev dışında ve güvenli olmayan ortamlarda
geçen zamanlarının fazla olmasına bağlı olarak meydana
gelen kazalardır.
 Yoksulluğun çocuklar üzerindeki en bilinen ve en sık
görülen etkisi beslenme yetersizliğidir. yoksulluk; eve
giren besinlerin yetersizliğine, ev içi stres yoğunluğuna ve
annenin kronik yorgunluğuna yol açar. Bu durum anne
sütünün erken kesilmesine, annenin beslenme
yetersizliğine ve bebeklerin düşük doğum ağırlıklı
olmasına yol açar.
 Yoksulluk çocuğun bugünkü sağlığı ve mutluluğuna,
gelecekteki beklentilerine, bir sonraki kuşak olarak kendi
çocuklarının geleceğine zarar vermektedir.
 Yoksul çocuklar; bebek ölümlerinden kötü beslenmeye
okula gidememekten okul başarısızlığına, şiddete, ihmale,
sömürüye ve suça kadar çocuk haklarından yoksunluğun
her biçimine özellikle maruz kalmaktadır.
 Göç
 Yetişkinlerde olduğu gibi çocukların da göç nedenleri
vardır:
 Bazıları daha iyi yaşam ve eğitim fırsatları adına başka
yerlere giderken, bazıları da yoksulluktan kurtulmak için
göç etmektedirler.
 Yaşamakta oldukları yerlerdeki çatışmalardan, afetlerden,
bunlara eşlik eden kargaşa ve yiyecek kıtlığından kaçmak
isteyenler de vardır. Ailesel koşullar, örneğin ebeveyn
ölümü veya evdeki olumsuz durumlar da çocukları göçe
iten etmenler arasındadır.
 Göçmenler göç sırasında ya da sonrasında birtakım sağlık
riskleri ile karşı karşıya kalabilirler. Göç sonrası dönemde
bireyin içinde yaşamaya başladığı yeni toplumdaki
kültürel farklar uyum güçlüklerine neden olur. Stres
düzeyi yükseldiğinde bedensel ve ruhsal sağlık sorunları
ortaya çıkabilir.
Afetler

Çocuklar en çaresiz grup olmaları nedeniyle afetlerden birinci


derecede zarar görürler. Bu bilinçle hareket etmek için afet eylem
planları içinde aşağıdaki düzenlemeler dikkate alınmalıdır:

Çocukların gelişim düzeyleri henüz tamamlanmadığı için


yaralanma düzeyleri erişkinlere göre daha fazladır.

Ağır hasta ya da yaralanmış çocukların tedavi ve bakım


gereksinimleri vardır.
Çocukların ruh sağlık gereksinimleri kendilerine özgüdür.

Çocukların bulgu ve belirtilerini değerlendirmek ve yorumlamak


durumunda olan sağlık çalışanlarının özel bilgi ve deneyime
gereksinimi vardır.

Çocuklarla ilgili sorunlarda politikacıların özel ilgisi gerekir.

Afette çocuklara yönelik özel tedavi rehberleri ve girişim


çizelgeleri gerekmektedir.
 Afet durumunda en önemli sorunlar beslenme ve
hastalıklardır. Çocukların yetersiz besin tüketimi ve
hastalıkları ile savaşılabilmesi için eldeki insan
kaynakları, yapıları ve parasal kaynakları en uygun
biçimde kullanarak alt yapılar oluşturulmalıdır.
 Din
 Çocuk ve adölesanlarda dinin sağlık düzeyine etkisini
ölçen yapılmış az sayıda çalışma vardır. Bu çalışmalar,
dinle uğraşmanın intihar girişimlerini, alkol ve madde
kullanımını, seksüel davranışlara başlamayı azalttığını
göstermiştir.
 Diğer taraftan bu çalışmalar bazı dini tarikatların ve
mezheplerin sağlık kurumlarına veya doktora gitmeyi
yasakladığını, bazılarının ise kan transfüzyonu, aşılama,
doğum kontrolü ve kürtajı yasakladığını göstermiştir.
 Kültür
 Kültür, sağlık ve hastalığın dinamik bir etkenidir. Sağlık,
biyolojik ve çevresel etmenler tarafından olduğu kadar
kültürel etmenlerden de etkilenmektedir. Sağlık ve
hastalık tanımları kültürden alt kültüre, topluluklar
arasında ve hatta ailelerde kuşaktan kuşağa değişiklik
göstermektedir.
 Her kültürde kendine özgü sağlık ve hastalık algısı vardır,
bu nedenle kültür ve sağlık birbirleriyle uyum içindedir.
Sağlığın değer, bilgi, davranış, norm gibi özgün boyutları
da kültür içinde şekillenir.
Sağlık Kültürü; bireylerin ve toplulukların algılama, yorumlama ve
anlama yolu ile aldığı temel sağlık bilgilerini sağlığı koruma ve
geliştirme amacıyla kullanabilme kapasitesidir.

Ülkemizde yapılan birçok araştırma anne ve çocuk sağlığını


doğrudan ilgilendiren dini ve kültürel uygulamaların
azımsanmayacak kadar çok kullanıldığını göstermektedir. Bu
geleneksel uygulamalar arasında, kırk basması, al basması ve şeytan
korkutmasın diye loğusa kadın ve yenidoğan bebeğin yalnız
bırakılmaması, iki loğusa kadını karşılaştırmamak gibi uygulamalar
sayılabilir.
Ebeler/hemşireler, bakım verme rolünde ailelerin
kültürel inançlarını göz önünde bulundurmalı ve
bakım süreci içinde çocuğa zarar verebilecek
uygulamalar konusunda hassas olmalıdır.
Küreselleşme

Küreselleşme, bir noktada meydana gelen olayların başka


noktalardaki olayları etkileyerek toplumsal ilişkilerin dünya
ölçeğinde yoğunlaşmasıdır. Küreselleşme; dünya çapında ekonomi,
siyaset, kültür, sağlık, sosyal hayat gibi birçok konuda büyük bir
değişimi ifade etmektedir.
Devletin sağlık
hizmetindeki rolünün
azalması, koruyucu
Sağlık hizmetinin
hizmetlerin sahipsiz
toplumun tüm
kalması, özel sektöre
kesimlerine eşit şekilde
bırakılan tedavi
sunulamaması
hizmetlerinin bedelinin
küreselleşmenin sağlık
artması sonucu bundan
alanındaki olumsuz
en çok yoksul kesim,
yönlerindendir.
kadınlar ve çocuklar
etkilenmekte ve zarar
görmektedir.
 Çocuklar ve Kitle İletişim Araçları
 Ekonomik, sosyal ve kültürel faktörler gibi kitle iletişim
araçları; da çocuğun gelişimini etkiler.
 Kitle iletişim araçları çocuklarla ilgili konulara yeterli ilgi
gösterecek nitelikte hazırlanmış programlarla çocukları
motive etmeli, olumlu haberler yaparak çocukların
etkinliklerini arttırabilmelidir.
GÜÇ KOŞULLAR ALTINDAKİ ÇOCUKLAR
 Çalışan Çocuklar
 Çalışma; çocuğun sağlığı, güvenliği ve gelişmesini
etkileyerek, çocuğun yeteneklerini, gelişme fırsatını ve
ekonomik gelişimini engellemektedir. UNICEF' in 2011
raporuna göre gelişmekte olan ülkelerde 5-14 yaş
grubundaki 150 milyon çocuk çeşitli işlerde çalışmaktadır.
 Türkiye'de ise çocuk işçi oranı %5.9'dur.
 Erkek çocuklar genellikle sanayi, ticaret ve tarımda
çalıştıklarından çalışma oranları daha fazla, kızların ise
genellikle ev işleri ve tarımda çalışmaları nedeniyle
çalışma oranları daha düşük görülmektedir.
 Kazalar ve Zehirlenmeler
 Dünyada çocuk ölümlerinin %5'ini kaza sonucu
yaralanmalar ve zehirlenmeler oluşturmaktadır.
 Çocukluk çağında bildirilen en sık kaza nedenleri trafik
kazaları, suda boğulmalar, zehirlenmeler ve yanıklardır.
 Savaşlar
 Silahlı çatışmalar arttıkça milyonlarca çocuk parçalanmış
ailelerde ve toplumlarda yaşamak zorunda kalmıştır. Bu
çocuklar her türlü vahşete tanık olmuş, savaş suçu işlemek
zorunda kalmış, başka yerlere göçe zorlanmıştır. Ayrıca
cinsel şiddet, istismar ve sömürü ile karşılaşmışlardır.
 Çocuk İstismarı ve İhmali
 Çocuk istismarı, çocuğun sağlık, büyüme ve gelişmesini
olumsuz olarak etkilenmesine neden olan her türlü
fiziksel, duygusal, cinsel istismar veya ihmale neden
olacak ticari reklam amacıyla veya diğer bütün etkileme
şekilleri de dâhil olmak üzere her türlü tutum ve
davranışlara maruz kalmak olarak tanımlanmaktadır.
 Çocuk ihmali; çocuk istismarı içinde yer alan, çocuğun
beslenme, sağlık, barınma, giyim, eğitim, korunma ve
gözetim gibi temel gereksinimlerinin onun bakımını
üstlenen ana-babası veya diğer yakınları tarafından
karşılanamamasıdır.
Çocuğun şiddet ve istismara uğramasında bazı önemli
risk faktörleri vardır:

Çocuğun yaşı, küçük çocuklar daha fazla istismar ve


ihmal edilirler.

Çocuğun cinsiyeti, Kız çocuklar cinsel istismara, eğitim


ve beslenme ihmallerine, erkek çocuklarından daha fazla;
erkek çocuklar ise fiziksel istismara kız çocuklarından
daha fazla maruz kalmaktadır.
Özel durumlar olarak tanımlanan durumlara sahip
çocuklar, düşük doğum ağırlıklı çocuklar, fiziksel ve
zihinsel özürlü çocuklar, hiperaktif çocuklar, doğum
travması olan çocuklar, ikizler, erken doğan bebekler ve
kronik hastalığı olan çocuklar…

Aile özellikleri, istismar ve ihmale uğrama açısından


önemli risk faktörlerindendir. Bu faktörler; cinsiyet, aile
yapısı, aile büyüklüğü, kişisel ve davranışsal özellikler,
çocukluk döneminde şiddete maruz kalma öyküsü, evde
şiddet olması gibi faktörlerdir.
"Toplumsal faktörlerden yoksulluk", "Sosyal
faktörlerden aile" çocuk ilişkisinin bozulması,
kültürel değer yargıları, toplumsal cinsiyet değerleri,
gelir dağılımı, aile içi rollerin dağılımı, çocuk ve aile
politikaları, koruyucu sağlık hizmetlerinin durumu,
sosyal yardım sistemlerinin varlığı, adalet sisteminin
işleyişi gibi pek çok faktör çocuğa yönelik şiddet ve
istismar uygulamalarına neden olmaktadır.
 Özürlü Çocuklar
 Özürlülüğün nedenleri; Genetik hastalıklar, doğum öncesi
bakımdaki yetersizlikler, sağlıksız koşullarda doğumun
sağlıksız koşullarda gerçekleşmesi ve doğum travmaları,
doğumsal anomaliler, yetersiz konut, doğal afetler,
öğrenim düzeyinin düşük olması, yetersiz hijyen koşulları,
yetersiz beslenme, trafik kazaları, iş kazaları, spor
kazaları, yakın akraba evlilikleri, ev kazaları, sigara, alkol
ve madde kullanımı olarak sıralanmaktadır.
 Özürlülük ile baş etmede yaşanan sorunlar açısından
grupların izlenmesi, çocuk ve ailelerine birincil, ikincil ve
gerekirse üçüncül koruyucu hizmetlerin sunumuna yönelik
programların geliştirilmesi önemlidir.
 Korunmaya Muhtaç Çocuklar
 Korunmaya muhtaç çocuklar ve onlar arasında yer alan
kimsesiz çocuklar ailelerinden uzak olan çocuklardır. Bu
çocukların ailesi ölmüş, ailesi tarafından terk edilmiş,
ailesi bilinmeyen veya ailelerinin yanında olup anormal
koşullar altında olan çocuklardır.
 Ülkemizde ailenin ve çocukların korunması ile ilgili 2005
yılında kabul edilmiş "Çocuk Koruma Yasası“ vardır.
 Sokağa İtilmiş Çocuklar
 Yoksulluk ve şiddet gibi nedenler, çocukların ev dışında,
sokakta, gelir getiren işlerde çalışmasına ya da farklı
nedenlerle evden ayrılmalarına ve sokakta yaşamalarına
neden olmaktadır. Sokakta çalışan çocukların genellikle
cam silme, su, mendil, sakız vs satması, ayakkabı
boyacılığı, simitçilik ve çöp toplayıcısı olarak çalıştığı
görülmektedir. Ülkemizde sokakta çalışan çocukların
çoğunluğu erkektir ve 14 yaş altındadır.
Çocuklar sokakta şiddete Ayrıca az bir kısmı da olsa
maruz kalmakta, 1/5'i hırsızlık, yan kesicilik,
cinsel tacize uğramakta uyuşturucu madde
bir kısmı da madde kullanma, kavga ve adam
kullanımına (tiner ve bali yaralama gibi suçlara
gibi) maruz kalmaktadır. karışmaktadır.
 Çocuk evlilikleri pek çok ülkede ve kültürde çeşitli
nedenlerle varlığını sürdürmektedir. Çocuk evliliği çok
büyük oranda kız çocuklarını etkilemekte, onları
ailelerinden ve arkadaşlarından ayırmakta, çocukluklarını
ellerinden almakta, ev içi şiddete maruz bırakmakta ve
gelişimlerini ve eğitimsel, sosyal ve mesleki alanda sahip
oldukları fırsatları tehlikeye atmaktadır.
 Çocuk evliliği çoğunlukla erken ve sık gebeliklere yol
açmakta ve anne ve çocuk ölüm riskini artırmaktadır.
 TNSA 2013 verilerine göre adölesan annelik oranı 4.6’dır.
ÇOCUĞA SAĞLIK BAKIMI VEREN
EBE/HEMŞİRE - TANIM

Evrensel çocuk hakları ve profesyonel hemşirelik


rolleri doğrultusunda 0-18 yaş arasındaki
çocukların aile ve toplum içinde fiziksel, bilişsel,
duygusal ve sosyal yönden sağlıklı büyüme ve
gelişmesi, hastalıklardan korunması ve sağlığının
en üst düzeye çıkarılması; hastalandığında hasta
çocuğun tedavisi, bakımı ve rehabilitasyonundan
sorumlu sağlık çalışanıdır.
Pediatri Ebe/Hemşiresinin Görev, Yetki ve
Sorumlulukları

Çocuğun bakım
gereksinimlerini çocuğun
ve ailenin kültürel, sosyal, Yatış işlemleri
tıbbi durumuna ilişkin Çocuğu aile ve çevresi ile tamamlanmış çocuğu ve
veriler doğrultusunda bir bütün olarak ele alır ve ailesini servise kabul eder,
Hemşirelik
saptar, belirlediği vereceği bakımın her kendileri için ayrılan oda
bakımı
gereksinimlerin aşamasına aileyi dâhil ve yatağına alır, çocuk ve
karşılanması için eder. ailesinin servise/kuruma
planladığı bakımı uygular uyumunu sağlar.
ve bakımın sonucunu
değerlendirir.
Çocuk ve ailesine rahat
Çocuk ihmal ve
ve güvenli ortamı sağlar, Çocuk/aile ve çevresi ile
istismarı durumlarını
odada gerekli ilişki kurmada uygun
tanır. Şüpheli
malzemelerin yeterli ve iletişim tekniklerini
durumlarda ilgili yerlere
çalışır durumda kullanır.
bildirimde bulunur.
olduğunu kontrol eder.
Hastalık sürecini
objektif (ateş, kan
basıncı ve solunum Tanı amaçlı hastadan Tanı ve tedavi amaçlı
Tıbbi tanı ve tedavi düzeyi, laboratuar alınması gereken girişimler için çocuk
planının bulguları) ve örnekleri alır, uygun ve ailesini hazırlar,
uygulanmasına subjektif veriler şekilde ve en kısa işlem sırasında
katılma doğrultusunda sürede yerine rahatlatır, işlem
değerlendirerek izler ulaştırılmasını sağlar. sonrasında izler.
ve değişiklikleri
kaydeder.
Sekiz doğru ilkesine
göre ilaç
uygulamalarını Oral-parenteral Gerektiğinde
yapar, ilaçların ilaçları, kan ve sıvı hastanın güvenli bir
Gerektiğinde
etkisi ve yan etkisi infüzyonlarını ve biçimde taşınmasını
hastayı ameliyata ve
yönünden gözler, harici ilaç sağlar. Transport ile
işlemlere hazırlar.
istenmeyen bir etki uygulamalarını ilgili tüm koşulları
görüldüğünde yapar. hazırlar.
uygun girişimlerde
bulunur.
Çocuk ve ailenin,
taburcu olduktan
Çocuk ve ailesini, sonra verilen bakımın
hastaneye yattığı devamlılığını Çocuğun bakımı ve
andan itibaren sağlayabilmeleri için tedavisinde terapötik
taburculuğa ve evde onlara gerekli bakım oyunu kullanır.
bakıma hazırlar. becerilerini öğretir,
rehberlik ve
danışmanlık yapar.
Çocuklara ve Hastaneye yatma,
Çocuğun sağlığını kronik ve ölümcül
gençlere bakım
koruma ve geliştirme hastalık gibi
verirken diğer sağlık
için bakımın her ailelerde anksiyete
Eğitim ve bakım
danışmanlı düzeyinde aileye ve strese neden
k profesyonelleri ile
rehberlik eder, sağlık olan krizli
işbirliği içinde ve
eğitimini planlar, dönemlerde çocuk
ekip anlayışı ile
uygular. ve ailesine destek
çalışır.
olur.
Çocuk ve ailenin,
Hastalık ve/veya taburcu olduktan sonra
özürlülük durumunu verilen bakımın
takiben çocuğun/ailenin Hastaneye yattığı andan devamlılığını
en üst düzeyde itibaren taburculuğa ve sağlayabilmeleri için
fonksiyon görebilmesi evde bakıma hazırlar. onlara gerekli bakım
için çocuk ve aileye becerilerini öğretir,
destek olur. rehberlik ve
danışmanlık yapar.
Yenidoğan Ebe/Hemşiresi:
Yenidoğan ebe/hemşiresi, profesyonel hemşirelik rolleri
doğrultusunda yenidoğan ve yenidoğan yoğun bakım
ünitesinde yatan bebeklerin;
 Dış ortama uyumunun sağlanması,
 Sağlıklı büyüme ve gelişmesi,
 Anne sütü ile beslenmesi,
 Hastalıklardan korunması ve sağlığının en üst düzeyine
çıkarılmasında önemli rolleri olan;
 Hastalandığında bakımından sorumlu olduğu bebeği
kapsamlı olarak değerlendirip klinik belirti ve bulguları
yorumlayabilen
 Ailesi ile birlikte değerlendiren,
 Yenidoğanın bakım gereksinimlerini tespit ederek kanıta
dayalı bilgiler doğrultusunda uygun bakımı planlayabilen,
 Ünitedeki araç-gereçleri kullanabilen,
 Araçlardaki verileri değerlendirip yorumlayabilen,
 Bebekler ve yakınları ile iletişimi ve onlara uygun
terapötik yaklaşım kurabilen,
 Eğitim ve danışmanlık yapabilen ve ekip anlayışı içinde,
ekip üyeleri ile iyi iletişim ve işbirliği kurma becerisine
sahip kişidir.
PEDİATRİ EBE/HEMŞİRESİNİN ROLLERİ
 Pediatri hemşirelerinin çalışma alanları, çocuk
hastanelerinin klinikleri, yenidoğan yoğun bakım üniteleri,
çocuk cerrahisi klinikleri, kreşler, ana okulları, ilköğretim
okulları ve liseler, özel poliklinik ve hastaneler, evde
bakım merkezleri, rehabilitasyon merkezleri, çocuk
yuvaları, çocuk köyleri, günlük bakım merkezleri, çocuk
psikiyatrisi merkezleri ve yaz kamplarını da içeren geniş
bir yelpazeyi içerir.
 Çalıştığı her alanda ayrı rol ve sorumlulukları vardır ve bu
rolleri hemşirelik mesleğini evrensel yapar.

Pediatri EBE/hemşiresinin rolleri


 Primer rolleri; Bakım verici, Savunucu, Eğitici, Araştırıcı,
Yönetici/lider

 Sekonder rolleri; Koordinatör, İşbirlikçi, İletişimci, Danışman

 Farklılaşmış uygulama rolleri; Klinik bakım koordinatörü,


Bakım yöneticisi, Klinik hemşiresi

 İleri bakım rolleri; Klinik uygulayıcı, Uzman klinik


hemşiresi, Vaka yöneticisi
AİLE MERKEZLİ BAKIM
 Aile merkezli bakım, hastanede yatan çocuklar ve aileleri
arasındaki ilişkinin korunmasına duyulan gereksinim
nedeniyle ortaya çıkmıştır.
 Bu yaklaşıma göre, ailenin bakımın planlanması,
uygulanması ve değerlendirilmesinde bakıma
katılması ve çocuğun bakımında sağlık çalışanı kadar
söz sahibi olduğunun kabul edilmesi öngörülmektedir.
 Pediatri ebe/hemşireliğinin odağında çocuk ve aile
olmalıdır. Aile merkezli bakım terimi, ailenin çocuğun
hayatındaki merkezi rolünü tanıyan ve bakım planına
ailenin katkı ve katılımını dâhil eden bir bakım
felsefesidir. Ailelerin çocuklarının bakımına tam olarak
katılmalarını destekleyen bir sağlık bakım modelidir.
Aile Merkezli Bakımın
Ebeveynlere Sağladığı Yararlar

Ebeveyn ve sağlık personeli arasındaki


iletişim arttıkça, onlar ve biz ayırımı
azalır ve karşılıklı güven duygusu gelişir.

Ebeveynin hastanede yatan çocuğun


bakımına katılması, çocuğun bakımında
kaybettiği kontrol duygusunu yeniden
yaşamasını sağlar ve ebeveyn ile sağlık
çalışanı arasındaki iletişimi güçlendirir.
Çocuğun durumu konusunda
bilgilendirilen, çocuğun bakımına ve
karar verme sürecine katılan annelerin
anksiyete düzeyleri daha düşüktür.

Ebeveynin, 24 saat çocuğu ile birlikte


kalabilmesi ebeveynin sağlık eğitimi
için hemşireye fırsat sağlar.
Çocuğa Sağladığı Yararlar

Hastanede annenin varlığı ve bakıma katılımı,


çocuğun sosyal, psikolojik ve fiziksel sağlığını olumlu
yönde etkiler.

Prematüre bebeği olan anne ile bebek arasında olumlu


anne-bebek ilişkisinin başlatılması, temel güven
duygusunun oluşturulmasında aile merkezli bakımın
yeri önemlidir.

Ebeveynlerin varlığı, ayrılık anksiyetesini azaltarak


çocuğun güven duygusunu arttırır.
TEŞEKKÜRLER

You might also like