You are on page 1of 5

2.

hafta

Metaller bir reaksiyon sırasında e larını vererek + yüklü olurlar. Ametaller ise bu e ları alarak – yüklü
olurlar. Na+, K+, Ag+, H+, Cl-, Br-, I-, Ba2+, Be2+, Ca2+, Al3+, O2-, S2-, birden fazla atom birleşerek te
bir iyon meydana getirebilirler. Asitler: İki ya da daha fazla ametalden meydana gelen bileşiklerdir.
Genellikle suda çözündüklerinde ortama H+ iyonu veren bileşiklerdir. Diğer bir ifade ile; katyonu H+
olan bileşiklerdir. sulu çözeltileri elektrik akımını ileti. Çünkü eter, şekeri çözer fakat tuzu çözmez ve
ayrıca su ile de karışmaz. Buna göre karışım bir ayırma hunisine alınır, üzerine bir miktar eter konulur
ve ayırma hunisi çalkalanır. Atom numarası bir elementin kimlik numarasıdır. O halde proton ve
nötronların kütlesi toplamı atomun kütlesini oluşturur.

İzotop; Atom numarası (Z), aynı fakat kütle numaraları farklı olan atomlara

birbirinin izotopu, izotop atomlar denir. Bu sebeple izotop atomların kimyasal özellikleri aynı, fiziksel
özellikleri farklıdır. Buna göre O:16, C:12, Fe:56, ...Bu nedenle bu şekilde hazırlanan atom tartılarına
bağıl (nisbi) atom ağırlıkları denir. Mol sayısının bir diğer tanımı ise şöyledir: Avagadro sayısı kadar
(6.02x1023) tanecik (atom, molekül, iyon) içeren madde miktarına 1 mol denir.

O2 molekülü: 2 oksijen atomu içerir = 2N sayısı kadar oksijen çekirdeği içerir.

= N sayısı kadar oksijen molekülü içerir. O3 (Ozon gazı, veya ozon molekülü): 3 oksijen atomu içerir.

= 3N sayısı kadar oksijen çekirdeği içerir. = N sayısı kadar ozon molekülü içerir.

H2O molekülü: 2 Hidrojen atomu + 1 oksijen atomu olmak üzere 3 atom içerir.

H2O molekülü: 2 Hidrojen atomu + 1 oksijen atomu olmak üzere 3 atom içerir. 2N sayısı kadar
Hidrojen çekirdeği + N sayısı kadar da Oksijen çekirdeği içerir. 2 x (6.02x10 üzeri 23) + 6.02x10 üzeri
23

3.Hafta

1 atom-gram sodyum demek = Na) fizikçi J.J.Thomson bu katot ışınlarının mağnetik veya elektrik alan
uygulaması ile saptığını ve bu sapmalardan sapan katot ışınlarının – yüklü olduğunu bulmuştur.
Böylece elektrik atomunun, yani e ların gerçek varlığı gazlardan elektrik akımı geçirilmesiyle yani
katot ışınlarından ortaya konulmuştur. Günümüz atom bilgisine göre; nötron denilen parçacıklardan
bahsedilmemesi Thomson modelinin eksikliklerinden biridir.

Bu ışınlara pozitif ışınlar veya kanal ışınları demiştir. Tüpte H2 gazı varsa proton H2 nın
iyonlaştırılmasıyla kolayca elde edilir. Moseley elementlerin periyodik sistemde AN larına göre
sıralanması fikrini ortaya atmış. ikinci önemli bulgusu; izotopların ayrı bir atom olmadığıdır.
Rutherford, bu ışınların α ve β olduğunu buldu. Rutherford’un bu ışınları bulmasının çok büyük bir
anlamı vardır; bölünemez denilen atom bölünüyor demektir. İşte bu keşif kimyasal element
hakkındaki düşüncemizi de temelinden değiştirmiştir. Rutherford, atomun merkezinde + yüklü bir
merkez önerdi ve buna çekirdek dedi. Böylece Rutherford 1919 da azot atomlarını doğal radyoaktif
maddelerin verdiği α tanecikleri ile bombardıman ederek transmutasyonu başlatmıştır, yani yapay
olarak azot atomunu oksijen atomuna çevirmiştir. Bu yüzden klasik teori atomlara uygulanamaz.
Atomlar için belirli yörüngeler olabilir, ve e ların bu yörüngelerdeki hareketi, klasik düşüncenin tersine
enerji vermez. e lar bir yörüngeden diğerine ancak enerji alıp – vererek geçer. Bu yörüngeler n (baş
kuantum sayısı) ile belirlenebilir. Broglie, dalgalar tanecikler (fotonlar) gibi hareket edebilirse, e gibi
taneciklerin de dalga özelliğine sahip olabileceğini düşündü, ileri sürdü. Yani Broglie’a göre bir e,
sürekli bir dalga gibi hareket eder. Radyasyon, enerjinin bir yerden bir başka yere veya uzayda yer
değiştirmesi veya taşınması olayıdır. Modern Atom Teorisi’ne göre; elektron dalga özelliği
göstermektedir. Elektronların bulunma ihtimalinin fazla olduğu küresel katmanlar var olup, bunlara
orbital denir. enerji taneciklidir, kuantlaşmıştır, yani süreksizdir, ancak belli bazı enerjileri alabilir,
sürekli alamaz. Klasik mekanikteki yörünge kavramının yeri artık kuantum mekaniğinde;

dalga katerkterli Ψ dalga fonksnu ile tanımlanmıştır. Buna göre artık Bohr modelindeki yörünge
yerine atomik orbitallerden bahsettiğimizi söyleyebiliriz. Kuantum sayıları bir atomdaki e ların enerji
düzeylerini belirten tam sayılardır. Orbitaller ise e nun çekirdek etrafında bulunabilecekleri
bölgelerdir. e tanecik olarak düşünülürse, orbital: atom içinde e nun bulunma olasılığı en yüksek
bölgeyi gösterir. Yani, e tanecik olarak kabul edilirse e nun belirli bir noktada bulunma olasılığından,
dalga olarak kabul edildiğinde ise e yük yoğunluğundan söz edilir.

4.hafta

O halde Gruplarda aşağı doğru inildikçe I azalır, aşağıya gidildikçe atomların elektron kaybetmeleri
daha kolay olur, yani iyonlaşma enerjileri düşer ve metallik karakter artar. Bir atom e larını ne kadar
kolay kaybederse, metal özelliği o kadar fazladır. Metallerin iyonlaşma enerjileri, ametallerinkine göre
daha düşüktür. Elektronegatiflik; bir kimyasal bağda, bağın iki ucundaki atomların bağ e larına yaptığı
çekimin bir ölçüsüdür. Elementler artan atom numaralarına göre sıralandıkları yatay sıralara ise
periyot denir. Hidrojen hariç hepsi metaldir. H; metaller sınıfında (IA Grubunda) yer alan istisnai tek
ametaldir. değerlik e larının sayısı 1 dir. 1. grup elementleri güçlü indirgeyici ajanlardır. Herbirinin son
yörüngesinde 2 e var olup, değerlik e larının sayısı 2 dir. Grupta yukarı çıktıkça e.n. ve k.n. ları azalır.
VII A Grubu’nun tüm elementleri renklidir ve zehirlidir. Oksidasyon sayıları 0 dır.

VIII A Grubu’nun tüm elementleri tek atomlu gaz halindedirler. Soy gazların en dış elektron kabukları
tamamen elektronlarla doludur, dolayısıyla kimyasal tepkime vermezler, çünkü e alıp veremezler.

Bir periyotta soldan sağa doğru gidildikçe; 1- Proton, nötron sayıları ve kütle numarası artar, 2- Atom
numarası artar, 3- Değerlik elektron sayısı artar, 4- Elektron alma isteği (ametalik karakter) artar, 5-
Yörünge sayısı değişmez, 6- Atom hacmi ve çapı azalır.

Periyodik sistemde aynı bir periyotta soldan sağa doğru gidildikçe, metalik özellik azalır, ametalik
özellik artar. Bir grupta yukarıdan aşağı inildikçe ise metalik özellik artarken ametalik özellik azalır.
metalin iletkenliği sıcaklık arttıkça azalır, yarı metalinki ise artar. Çünkü sıcaklık arttıkça metallerde e
ların titreşimi artar ve bu da iletkenliği kısıtlar. Bir bileşik yazılırken önce metal ve sonra da ametal
yazılır. Bu nedenle ilk bileşenin değerliği daima + sonraki bileşeninki – olur. Elektron alış – verişinin
veya başka bir ifade ile indirgenme – yükseltgenme reaksiyonlarının bir arada meydana geldiği
reaksiyonlara redoks reaksiyonları denir.

Cu2+ + 2e- → Cu0

Zn0 → Zn2+ + 2e-

şeklinde yazılır. Burada kendisi indirgenip, karşısındakini yükseltgediği için Cu2+ iyonuna yükseltgen
denir. Tersine kendisi yükseltgenip, karşısındakini

indirgediği için Zn0 iyonuna indirgen denir. Elementel halde ister tek atomlu, çift atomlu veya çok
atomlu olsun tüm

elementlerin değerlikleri (oksidasyon sayıları) 0 dır. H20 , Na0, Ca0, Fe0 gibi.

Ancak 0 lar yazılmaz. Tek atomdan oluşmuş iyonlarda yükseltgenme sayısı, iyonun değerliğine

eşittir, Na+, Ca2+, Cl- gibi.

3- Flor’un bileşiklerdeki yükseltgenme basamağı daima -1 dir. Diğer

halojenlerde aynı şekilde elbette -1 dir. Hidrojen, hidrürlerinin dışında bütün bileşiklerinde +1
değerliklidir. Oksijen, peroksitlerde -1 değerliklidir. Normalde, peroksitler dışında ise -2 değerliklidir.

5.hafta

Periyodik sistemde aynı bir periyotta soldan sağa doğru gidildikçe, metalik özellik azalır, ametalik
özellik artar. Bir grupta yukarıdan aşağı inildikçe ise metalik özellik artarken ametalik özellik azalır.
Metaller, ametallerle tuzları oluştururlar.(İyonik Bileşikler). Periyodik cetvelde soldan sağa gidildikçe
iletkenlik; azalır çünkü soldan sağa gidildikçe em talik karakter azalır, ametalik karakter artar. Saf bir
madde için bileşim oranı maddenin her yerinde aynıdır. 1- NaCl de, Na ve Cl un yüzdelerini
hesaplayınız. Başka bir ifade ile; NaCl ün % bileşimini hesaplayınız. NaOH de, Na ve OH yüzdelerini
hesaplayınız. H2SO4 ün mol kütlesini hesaplayınız. H:1, S:32, O:16.

Na → Na+ + e - (Yükseltgenme reaksiyonu). Bir bileşik yazılırken önce metal ve sonra da ametal
yazılır. Bu nedenle ilk bileşenin değerliği daima + sonraki bileşeninki – olur.yükseltgen denir. İndirgen
denir. tek atomlu, çift atomlu veya çok atomlu olsun tüm elementlerin değerlikleri (oksidasyon
sayıları) 0 dır. Ancak 0’lar yazılmaz. Flor’un bileşiklerdeki yükseltgenme basamağı daima -1 dir. Diğer
halojenlerde aynı şekilde elbette -1 dir. Örnek H2 + 1/2 O2 → H2O denklemine göre 5.4 g su elde
etmek için kaç gram H2 ile kaç gram O2 e ihtiyaç vardır, hesaplayınız. Kimyasal bağlarla atomlar
birbirine bağlanarak molekülleri oluştururlar. . Üç önemli bağ çeşidi vardır. Bunlar; 1- İyonik bağlar, 2-
tnevalok

bağlar, 3- Metalik bağlar. Oktet kuralı denir. Dublet kuralı denir. kovalent bağ oluşumuna katılmayan
elektron çiftine ortaklanmamış elektron çifti denir. Bağın iki ucundaki atomlar aynı olduğu zaman,
elektronegativiteleri de aynı olacağından, bu durumda oluşan kovalent bağlara apolar kovalent bağlar
denir. Polar kovalent bağlar. ilgili atom veya atomların bağ e larına yaptığı çekimin bir ölçüsü idi.
Kovalent bağları, iyoniklerden ayıran ne önemli özellik; kovalent bağların yöne bağlı olması,
iyoniklerin ise bağlı olmamasıdır. Bu yüzden iyonik bağlar daha kuvvetlidir. %100 iyonik bağ yoktur,
fakat %100 kovalent bağ vardır. İyonik ve kovalent bileşiklerin karakteristik özellikleri tablosu. Suyun
iyi bir çözücü olmasının önemli diğer bir sebebi dielektrik sabitinin yüksek olmasıdır. İki elektriksel
tanecik arasındaki çekimi azaltan kuvvete dielektrik sabiti denir. Birimi Debye (Diba) dır. Örn., suyun
dielektrik sabitinin değeri 80 D dir. Bunun anlamı; su içine eklenen yemek tuzunun Na+ ve Cl - iyonları
arasındaki çekim kuvvetlerinin 80 kere azalması demektir. Bu azalma ise söz konusu tuzun çözünmesi
demektir. Sıcaklığın artmasıyla dielektrik sabitinin değeri azalır. Dipol moment : Polar bir molekül
üzerindeki yük ayrımının büyüklüğünü ifade etmek için kullanılan br terimdir. Dipol moment birimi
Debye (D) dir. NaCl iyonik bir bileşiktir, oysa HCl kovalent bir bileşiktir.

6.hafta

İki elektriksel tanecik arasındaki çekimi azaltan kuvvete dielektrik sabiti denir. Birimi Debye (Diba) dır.
Örn., suyun dielektrik sabitinin değeri 80 D dir. Bunun anlamı; su içine eklenen yemek tuzunun Na+ ve
Cl- iyonları arasındaki çekim kuvvetlerinin 80 kere azalması demektir. Sıcaklığın artmasıyla dielektrik
sabitinin değeri azalır. Periyodik sistemde kovalentlik özelliği; periyotlarda soldan sağa doğru
gidildikçe artar, tersinde azalır. . İşte bu çekimler metalik bağların temelidir. Dipol-dipol etkileşimleri
polar molekküller arasında oluşur. Dipol-Dipol etkileşimleri düşük basınç ve yüksek sıcaklıkta çok
zayıftır. H bağlarının enerji düzeyleri 15-40 kJ/mol seviyesinde olup, kovalent bağların %10 u kadar bir
büyüklüğe sahiptirler. Bir maddenin şu özellikleri göstermesi hidrojen bağlarının varlığına işaret eder;
1-dielektrik sabitinin çok büyük olması. van der Waals bağları, kaynama noktasının altındaki
sıcaklıklarda sıvı halde suyu bir arada tutan kuvvetlerdir. Van der Waals bağları (London Kuvvetleri),
apolar yapıdaki moleküller arasında meydana gelen bağlardır. e bulutu sarılı iki apolar molekül
birbirine yaklaşırken e-e itmesi sonucu moleküllerde az da olsa kısa anlık elektriklenme olur. Bunun
sonucunda iki molekül arasında zayıf bir çekme olur. Buna Van der Waals bağı denir. Bu bağlar
soygazlar, halojenler, O2, N2 ve CH4 gibi moleküller arasında bulunur. London kuvvetleri moleküldeki
elektron sayısının artmasıyla büyür. Serbest radikaller; NO, NO2 ve diğer bazı moleküllerin sahip
oldukları değerlik e larının toplam sayısı tek sayıdır. Bu tür moleküllere serbest radikaller denir ve
bunların Lewis yapılarında en az bir tane eşleşmemiş e bulunur. Bu şekilde eşleşmemiş tek e
bulunduran maddeler paramagnetik özellik gösterirler. Bunlar magnetik alan tarafından çekilirler.

Çift sayıda e içeren moleküllerde, genellikle bütün e lar eşleşmiş halde bulunurlar ve bu tür
moleküller diamagnetik özellik gösterirler. Spini bir yönde olan e ların sayısı, diğer yönde olan e ların
sayısına eşit olan bileşiklere diamagnetik denir. Bu yüzden bunlar magnetik alan tarafından
çekilmezler. O2 molekülünde olduğu gibi, bazı molekül ve iyonları birden fazla Lewis yapısıyla
göstermek daha doğrudur ve buna rezonans (mezomerik) yapılar denir. Rezonans yapılar; bir
molekülün iki veya daha fazla Lewis yapısının bir karışımı olarak gösterilmesine denir. Eğer birlikte
kalırlarsa oluşan atom bir iyon olur, eğer ayrılırlarsa da serbest radikaller oluşur. Bu eşleşmemiş e lar
yüksek enerjilidir ve eşleşmiş e ları ayırıp işlerine engel olurlar. Bu işlem serbest radikalleri hem
tehlikeli hem kullanışlı yapar. Eğer serbest radikaller nötralize edilmezlerse vücutta ciddi hasarlara
neden olabilirler. Serbest radikal saldırısı "oksidatif zarar" olarak adlandırılır. Antioksidanlar da bu
serbest radikallerin etkilerini nötralize eden, kanser, kalp hastalıkları ve erken yaşlanmaya neden
olabilecek zincir reaksiyonlarını engelleyen moleküllerdir.Formal yük ve yükseltgenme
sayısı,atomların molekül veya iyon içindeki yüklerini belirtmek için belirlenen kavramlardır. Formal
yük moleküllerin veya çok atomlu iyonların açık ve doğru yapılarını belirlemek için kullanılmaktadır.
Çok atomlu bir iyonda formal yüklerin toplamı iyonun yüküne eşit olmalıdır. Bu şekilde bir yük
ayrımının söz konusu olduğu moleküllere polar molekül denir ve bunlar dipol olarak isimlendirilir.

You might also like