You are on page 1of 29

BÖLÜM 2: ATOMLAR VE ATOM KURAMI

Kütlenin Korunumu Yasası (Lavoisier 1774)

Tepkimeden çıkan ürünlerin kütleleri toplamı; tepkimeye giren maddelerin


kütleleri toplamına eşittir.

Bu yasa, maddenin bir kimyasal tepkimede yoktan var olamayacağını, var olan
maddenin de yok olamayacağını ortaya koymaktadır.

Örnek: 5 g X ile 3 g Y tam verimle birleştiğinde 6 g XY bileşiği oluşuyorsa hangi


maddeden kaç g arttığını söyleyebiliriz?

Çözüm: Bu tip soruların iki tür yanıtı vardır.


Eğer X’ in tamamı tükenmişse 5 g X ile 1 g Y birleşmiştir. Bu durumda 2 g Y
artar. Eğer Y’ nin tamamı tükenmişse 3 g Y ve 3 g X birleşmiştir. Bu durumda 2
g X artmıştır.
Örnek: Eşit kütlede hidrojen ve oksijen gazı karışımı tepkimeye sokuluyor.
Tepkime sonucunda 54 g H2O oluştuğuna göre hangi maddeden kaç g artmıştır?
(H=1 g/mol; O=16 g/mol)

Çözüm: Suyun formülü H2O olduğuna göre 1 mol su 18 g’ dır. 54 g H2O, 3 mole
eşittir. 3 mol suda 3 x 16 = 48 g O ve 3 x (2 x 1) = 6 g H vardır. Eşit kütlelerde
oldukları için, başlangıçta 48 g O ve 48 g H olması gerekmektedir. Çünkü 6 g O
ve 6 g H olması olanaksızdır.
Bu durumda oksijen tamamen tükenirken; 48 – 6 = 42 g H artar.

Sabit Oranlar Yasası (Proust 1799)

Bir bileşiğin bütün örnekleri aynı bileşime sahiptir. Yani, bileşenler kütlece sabit
bir oranda birleşirler.
Örnek: X ile Y kendi aralarında 2 farklı bileşik oluşturmaktadırlar. Birinci bileşik
%40 X iken, ikinci bileşikte %60 X vardır. Birinci bileşiğin formülü XY3 olduğuna
göre ikinci bileşiğin formülü nedir?

Çözüm: Her iki bileşikten de 100’ er g alalım (Yüzde sorularında 100 sayısını
temel alırsanız, çözüme kolayca ulaşabilirsiniz).
1. bileşik → 40 g X ve 60 g Y vardır.
XY3 → 40 g X → 1 mol; 60 g Y → 3 mol (1 mol Y 20 g’ dır).
2. bileşik → 60 g X ve 40 g Y vardır.
60 g X (60/40) = 1,5 mol ve 40 g Y (40/20) = 2 mol → X1,5Y2 → X3Y4
Katsayılar tam sayı olmalıdır. O yüzden 2 ile çarptık.
Dalton Atom Kuramı

Kimyasal birleşmenin iki yasasından (kütlenin korunumu yasası ve sabit oranlar


yasası) yararlanan John Dalton 1803-1808 tarihleri arasında bir atom kuramı
geliştirdi. Dalton atom kuramı üç varsayıma dayanır.

1. Her bir element atom adı verilen çok küçük ve bölünemeyen taneciklerden
oluşmuştur. Atomlar kimyasal tepkimelerde oluşamazlar ve bölünemezler.

2. Bir elementin bütün atomlarının kütlesi (ağırlığı) ve diğer özellikleri aynıdır.


Fakat bir elementin atomları diğer bütün elementlerin atomlarından farklıdır.

3. Kimyasal bir bileşik iki ya da daha çok sayıda elementin basit sayısal bir
oranda birleşmesiyle oluşur. Örneğin, bir atom A ve bir atom B (AB) ya da bir
atom A ve iki atom B (AB2) gibi.
Buna göre; eğer bir elementin, atomu bölünmüyorsa tepkime öncesindeki ve
sonrasındaki atomların sayısı aynı olmalıdır (Kütlenin Korunumu Yasası). Diğer
taraftan bir elementin bütün atomları kütlece aynı ise, sentez yöntemine bağlı
olmaksızın bir bileşiğin % bileşimi tek bir değer alır (Sabit Oranlar Yasası)
• Dalton atom kuramı katlı oranlar yasasını anlamamızı da sağlamıştır.
Dalton teorisinde pek çok yanlışlık ve eksiklik olmasına rağmen çok önemlidir.
Kendisinden sonra gelen bilim adamlarına bir kapı aralamış, fikir ortaya atarak
tartışılmasını sağlamıştır. Böylece daha doğruya ulaşma imkânı sağlamıştır.

Dalton Atom Teorisindeki Eksiklik ve Hatalar:

1. Bir elementin bütün atomları aynı değildir. O dönemde nötron tanecikleri


tespit edilemediği için izotop atomların farkına varılamadı. Bir elemente ait bütün
atomların proton ve elektron sayısı aynı olmak zorundadır. Nötron sayısı farklı
olsa da aynı elemente aittir, fakat farklı atomdur.
2. Atomların içi dolu değildir. Aksine boşluklu yapıya sahiptir.
3. Bilinen en küçük parçacık atom değildir. Günümüzde atom çekirdeğini
oluşturan 70 çeşit parçacığın var olduğu ve bunların bilinen 50 hareketinin
olduğu ifade edilmektedir.
4. Bir elementin bütün atomları aynı olmadığı gibi bir bileşiğin bütün molekülleri
de aynı değildir.

Katlı Oranlar Yasası: Eğer iki element birden fazla bileşik oluşturuyorsa, bu
elementlerin herhangi birinin sabit miktarıyla birleşen diğer elementin kütleleri
arasında küçük tamsayılarla ifade edilebilen bir oran vardır.

Örnek: 1. oksit oluşumunda, 1,33 g oksijen 1,0 g karbon ile birleşir. 2. oksit
oluşumunda, 2,66 g oksijen 1,0 g karbon ile birleşir. Birleşiklerin formülünü
bulunuz?

Çözüm:
İkinci oksit oksijence daha zengin olup, birinciden iki kat daha fazla oksijen
içermektedir. Aralarında 2,66 g / 1,33 g = 2,00 gibi bir oran vardır. Eğer birinci
oksit CO ise, ikinci oksit: CO2’ dir.
Elektronların Keşfi: Katot Işını Tüpü

İlk katot ışını tüpü Micheal Faraday (1791-1867) tarafından yapılmıştır.


Faraday havası boşaltılmış bir cam borunun iki ucuna bir doğru akım üreteci
bağlamış, tüpün katodundan çıkan ışının anoda gittiğini bulmuştur. Böylece
Faraday katot ışınlarını keşfetmiştir.
Floresans: Yüksek enerjili bir ışının bir madde yüzeyine çarpmasıyla ışık
yayılmasına denir.

 Katot ışınları, katodun yapılmış olduğu maddeye (demir, platin vb.) bağlı
olmadıklarını bulmuştur.
 Katot ışınları, tüp içerisinde doğrusal yol alırlar.
 Katot ışınları gözle görünmezler. Ancak, çarptıkları bir yüzeyden yaydıkları
ışın gözükebilir.
 Bu ışınlar elektrik alanında ve manyetik alanda, tıpkı negatif yüklü bir
parçacık gibi sapmaya uğrarlar.

Katot Işınları ve Özellikleri (e- nun keşfi)

Thomson, katot ışınlarının kütlesinin (m), yüküne (e) oranını (m/e) hesaplamıştır.
Thomson, katot ışınlarının bütün atomlarında bulunan negatif yüklü temel
parçacıklar olduğunu ileri sürdü.

Bundan sonra katot ışınlarına elektronlar adı verildi. Bu terimi ilk kullanılan
George Staney olmuştur.

Katot ışınları demeti soldan sağa doğru elektriksel olarak yüklü plakalar (E)
boyunca hareket ederken sapmaya uğrarlar. Beklendiği gibi, negatif yüklü
parçacıklar saparlar. Katot ışınları demeti soldan sağa doğru mıknatıs alanında
(M) hareket ederken sapmaya uğrarlar. Beklendiği gibi negatif yüklü parçacıklar
saparlar. Eğer bu iki düzenek beraber kullanılır ve birbirlerini dengeleyecek
şekilde ters yönde uygulanırsa, katot ışını sapmaya uğramaz. Burada uygulanan
elektrik ve manyetik alanların büyüklüğünden yola çıkarak (m/e) oranı
bulunmuştur. Yapılan duyarlı ölçümler sonucunda bu oran -5,6857 x 10-9 g/C
bulunmuştur (katot ışınları negatif yüklü olduklarından, kütle-yük oranı da
negatiftir).

Robert Millikan, (1906-1914) yılları arasında çok sayıda yağ damlacığının


davranışını inceleyerek elde ettiği sonuçlardan hareket etmiş ve bu damlacık
üzerindeki yük-büyüklüğünün (q), elektron yükünün (e), katları olduğunu
göstermiştir. Yani, q = n.e (burada n = 1, 2, 3..) olduğunu saptamıştır. Millikan
bu deneyler sonucunda, elektron yükünü tayin etmiştir. Elektronun yükü (e)
1,6022 x 10-19 C’ dur. Bu değer, elektronun kütle/yük bağıntısında yerine
konursa, kütle (m) için, 9,1094 x 10-28 g değeri bulunur.

X-ışınları gibi ışınlar iyonlar (elektrik yüklü atom ya da moleküller) oluşturur. Bu


iyonlardan bazıları damlacıklara katılarak, onları yüklü hale getirir. Elektrik yüklü
plakalar arasına gelen damlaların hızı ya artar ya da azalır. Hızın nasıl
değişeceği damlacıklar üzerindeki yükün büyüklüğüne ve işaretine bağlıdır.
Thomson Atom Modeli

Thomson Atom Modeli’ ne göre, nötr bir atomda eksi yükü dengeleyen artı yükler
bulunmalı ve bu artı yükler bulut şeklinde olmalıdır. Elektronlar bu pozitif yük
bulutu içinde yüzmelidir.

Thomson, atomu “üzümlü keke” veya “karpuza” benzetmiştir

X-ışınları ve Radyoaktiflik
Katot ışını çalışmaları sırasında iki önemli rastlantısal buluş X-ışınları ve
radyoaktifliktir.
1895’ de Roentgen katot ışını ile çalışırken, katot ışını tüpü dışında bulunan bazı
maddelerin bir ışıma yaptığını ya da fluoresans ışık yaydığını farketti ve bu
fluoresansın, katot ışını tüpünün yaydığı ışından ileri geldiğini gösterdi.
Roentgen buna X-ışını adını verdi. X ışını günümüzde yüksek enerjili
elektromanyetik ışın olarak tarif edilir.

Becquerel, radyoaktifliği keşfetmişti. Fotoğraf plakası (siyah kağıda sarılı) +


üzerine uranyum içeren floresans maddeyle kaplı parayı koydu. Güneşe bıraktı
ve fotoğraf plakasını banyo edince paranın gölgesinin çıktığını tespit etti. Aynı
olay karanlıkta gerçekleştiğini tesadüf eseri de keşfetmiştir. Böylece
radyoaktifliği keşfetmiştir.

Radyoaktiflik: Kararsız bir atom çekirdeğinin küçük madde parçacıkları ve


elektromanyetik ışınım vermesi olayıdır.
Rutherford (1871-1937) radyoaktif maddelerin yaydığı ışınlardan ikisini, alfa (α)
ışını ve beta (β) ışınını buldu.

• Alfa (α) parçacıkları, iki temel pozitif yük birimi taşıyan ve helyumun kütlesine
sahip olan taneciklerdir ve He2+ iyonu ile aynı özelliğe sahiptirler.

• Beta (β) parçacıkları, radyoaktif atomların çekirdeğinde meydana gelen


değişmeler sonucu ortaya çıkan negatif yüklü taneciklerdir ve elektron ile aynı
özellikleri taşırlar.

• Gama (Ɣ) ışınları, parçacık değildir ve deliciliği çok fazla olan elektromanyetik
ışındır. Yüksek enerjili ışınlardır. Gama ışınları, Paul Villard tarafından
bulunmuştur.
Rutherford Atom Modeli

Geiger ve Rutherford, 1909, çok ince altın plakalara alfa (α) parçacıkları
göndererek atomun iç yapısını açıklamaya çalışmışlardır. Rotherford’ un
beklentisi pozitif yüklü α -parçacıklarının Thomson atom modeline göre küçük
pozitif yüklü atom bulutundan geçeceği ve sapmayacağı yönündeydi. Bazı α
parçacıkları elektronların yanından geçerken hafifçe sapabilirdi.

Bu denemede şu gözlemleri bulmuşlardır.


1. α - parçacıklarının çoğu doğrultularından
sapmamışlardır.
2. Elektronlara yakın yol izleyen α - parçacıkları
hafif sapmaya uğrarlar.
3. Çekirdeğe yakın yol izleyen α - parçacıkları
şiddetle saparlar.
4. Çekirdeğe tam karşıdan yaklaşan bir yol
izleyen α - parçacıkları geriye yansırlar.
Rutherford Atom Modeli’ ne göre;

1. Bir atomun kütlesinin çok büyük bir kısmı ve pozitif yükün tümü, çekirdek
denen çok küçük bir bölgede yoğunlaşır. Atomun büyük bir kısmı boş bir uzay
parçasıdır.

2. Pozitif yükün büyüklüğü atomdan atoma değişir ve elementin atom


ağırlığının yaklaşık yarısı kadardır.

3. Çekirdeğin dışında, çekirdek yüküne eşit sayıda elektron bulunur. Atomun


kendisi elektrik yükü bakımından nötürdür.
Proton ve Nötronların Keşfi:
Rutherford, havadaki azot atomları tarafından saçılan alfa parçacıklarını
incelerken protonu keşfetmiştir.

Proton: Atom çekirdeğinde bulunan (+) yüklü tanecikleri denir.

Rutherford aynı zamanda çekirdek içinde elektrik bakımından nötr temel


taneciklerin bulunacağını tahmin etti. 1932 yılında James Chadwick nötr
parçacılardan meydana gelmiş, yeni bir delici ışın nötronu keşfetti.
Nötron: Atom çekirdeğinde bulunan yüksüz (nötr) taneciklere denir.
Elektron: Atomun etrafında dönen (-) yüklü taneciklere denir.

Üç temel taneciğin özellikleri

Elektron (e-), bir atom birimi (-) yük taşır.


Proton, bir atom birimi (+) yük taşır.
Atomik kütle birimi (akb), karbon-12 kütlesinin tam 1/12’ si kadardır.
 Proton ve nötronun kütleleri bir akb’ den çok az da olsa fazladır. Elektronun
kütlesi ise proton ya da nötronun kütlesinin 2000’ de biridir.
Atom Numarası: Bir atomda bulunan proton sayısına atom numarası ya da
proton numarası denir. (Z) ile gösterilir. Nötr bir atomda elektron sayısı proton
sayısına eşittir.

Kütle Numarası: Atom çekirdeğindeki proton ve nötronların toplamına denir ve


(A) ile gösterilir.
Nötron Sayısı: A-Z

Örnek: Nötr bir atomun kütle numarası 23, atom numarası 11 ise proton, nötron
ve elektron sayısı nedir?

Çözüm: Atom numarası = proton sayısı = Z = 11


Kütle numarası = 23
Nötron sayısı = A - Z = 23 - 11 = 12
Örnek: 1A grubundaki bir X elementi ile bir Y elementi X2Y bileşiği
oluşturmaktadır. Bu bileşikte Y iyonunun elektron sayısı 10 olduğuna göre Y’ nin
atom numarası kaçtır?

Çözüm: 1A grubundaki elementler bileşiklerinde (+1) değerliğe sahip olan


metallerdir. Bu durumda X2Y bileşiğinin nötr olması için (bütün bileşikler nötrdür)
Y iyonunun (-2) değerlikte olmalıdır. Yani Y iyonu dışarıdan 2 elektron alarak 10
elektrona sahip olmuştur. 2 elektron almasaydı nötr halde 8 elektrona dolayısıyla
8 protona sahip olacağından Y’ nin atom numarası 8 olur.

Örnek: X-2; Y+1; Z+3 iyonları izoelektronik olduğuna göre atom numaraları
arasındaki sıralama nasıl olur?

Çözüm: Bu tür sorularda elektron sayısı olarak herhangi bir sayı kabul
ederseniz, çözüm çok kısa ve kolay olur. Elektron sayısını 10 kabul edelim.
X-2 → 2 e- almış ve 10 e- olmuş → X → 8 e- sahip olur → A.N= 8’ dir.
Y+1 → 1 e- vermiş ve 10 e- olmuş → Y → 11 e- sahip olur → A.N= 11’ dir.
Atom Z+3 → 3 e- vermiş ve 10 e- olmuş → X → 13 e- sahip olur → A.N= 13’ dir.

Atom numarası sıralaması Z ˃Y ˃X şeklinde olur.

Kimyasal Elementler

Bir elementin bütün atomları aynı atom numarasına sahiptir. Her bir elementin
bir adı ve kimyasal simgesi vardır. Simgeler İngilizce adlarının kısaltmasıdır. Bir
ya da iki harf içerir. Ancak latince adlardan gelen bazı kısaltmalarda vardır.
Fe= Ferrium (Latince); Pb= Plumbum (Latince); K= Kalium (Latince); Na=
Natrium (Latince);
W= Wolfram-Tungsten (Almanca)

İzotoplar:

Dalton bir elementin bütün atomlarının aynı kütleye sahip olduğunu ileri
sürmüştür. Oysa Thomson neon gazından elde ettiği (+) iyonları kütle/yük
oranlarını ölçmüş ve % 90’ nın belli bir kütlede, % 10’ nun ise daha ağır olduğunu
bulmuştur.
20
10Ne;
21
10Ne;
22
10Ne (Thomson’ un keşfettiği neon atomları)
İzotop: Atom numaraları aynı, kütle numaraları farklı olan atomlara izotop denir.
İzotopların yüzdelerine, doğa da bulunma yüzdesi denir.

İyon: Elektron veren veya alan atoma iyon denir. İyon haline gelen atomun
proton sayısı kesinlikle değişmez.

 Normalde aynı yüklü taneciklerin (örn: protonların) birbirini itmesi beklenir.


Oysa proton ve nötronlar çekirdekte birbirlerine büyük bir kuvvetle
bağlıdırlar. Bu kuvvet bildiğimiz elektriksel kuvvetten çok büyüktür (çekirdek
bağlanma enerjisi). Bu nedenle birbirlerini itmezler.

 Kütle numaralarının tam sayılar olmalarına rağmen karbon-12 dışındaki


atomların kütle numaraları tam sayı değildir. Örneğin, oksijen-16 nın kütlesi
16 akb değil, ona çok yakın bir sayıdır. Kütle spektrumu verilerinden 16O’ nin
C’ a kütle oranı 1,33291 olarak bulunmaktadır. Buradan
12
O’ nin kütlesi,
16

16’ ya çok yakın bir sayıdır.

1,33291 x 12 akb = 15,9949 akb

Örnek: Oksijen-16 nın kütlesi, azot-15 kütlesinin 1,06632 katı olarak


bulunmuştur. O kütlesi 15,9949 akb’ dir. Azot-15 atomunun kütlesi akb
16

cinsinden bulunuz.
16
O kütlesi / 15N kütlesi = 1,06632 →15N kütlesi=15,9949/1,06632 = 15,001 akb

Atom Kütleleri

Bir elementin atom kütlesi (ağırlığı), izotopların doğada bulunma oranlarına


göre, ağırlıklı atom kütlelerinin ortalamasıdır.

Ağırlıklı atom kütlesi aşağıdaki genel eşitliğe göre hesaplanır;


Örnek: Bir X elementinin ortalama atom ağırlığı 23,70’dir. %50 oranında
bulunan izotopunun ağırlığı 23, %30 oranında olan izotopunun ağırlığı 24 ise
%20 oranında bulunan izotopunun ağırlığı kaçtır?

Çözüm: 100 tane atom düşünelim. Toplam ağırlığı 23,70 x 100 = 2370 olur.
50 tane X atomu 50 x 23=1150
30 tane X atomu 30 x 24= 720 olur.
20 tane X atomu ağırlığı ise 2370 - (1150 + 720) = 500 olur. Bu durumda %20
oranında bulunan X atomunun ağırlığı 500/20 = 25 olur.
Örnek: Klor elementinin yaklaşık %75’ i 35
17Cl ve %25 si 37
17Cl izotoplarından
oluşuyorsa klor elementinin ortalama atom kütlesi kaçtır?

Çözüm:

Yine 100 tane atom düşünelim. 100 atomun 75’ si 3517Cl ve 25 si 3717Cl atomudur.
100 atom için toplam kütle;
75 x 35 + 25 x 37 = 2625 + 925 = 3550 olur. Bu miktar 100 atomun kütlesi
olduğuna göre klor için ortalama atom kütlesi yaklaşık olarak 35,5 dir.

Mol Kavramı ve Avogadro Sayısı

Sayılamayacak çokluktaki tek çeşit bir maddenin miktarı SI birim sisteminde mol
birimi ile ifade edilir.
•Bir mol, tam 12 g karbon-12’ de bulunan karbon-12 atomlarının sayısı kadar
tanecik içeren madde miktarıdır.
•Atom ve molekül gibi taneciklerin bir mollerinin içerdiği tanecik sayısına
Avogadro sayısı, NA denir.
NA = 6,02214199 x 1023 mol-1
•Bir mol atomun kütlesine mol kütlesi, M denir.

Örnek: Renyum-187 meteoritleri yaş tayininde kullanılmaktadırlar. 0,100 mg Re


örneği 2,02 x 1017 tane 187
Re atomu içermektedir. Renyum-187’ nin örnekteki
bolluk yüzdesi nedir?

Çözüm:

Önce 0,100 mg elementteki Renyum atomlarının sayısını bulunuz.


0,1 mg x (1 g/1000 mg) x (1 mol Re/186,207 g Re) x (6,022 x 1023 Re atomu/1 mol Re) =
= 3,23 x 1017 Re atomu
% 187Re = 2,02 x 1017 tane 187Re / 3,23 x 1017 Re atomu = % 62,5

You might also like