Professional Documents
Culture Documents
Toplumu oluşturan bireylerin birbirinden farklı ihtiyaçları ya da istekleri bulunmaktadır. Bu ihtiyaçların ya da isteklerin giderilmesi için çeşitli mal ve hizmetler
gereklidir. İşte sermaye ve emek gibi üretim unsurlarını bilinçli ve sistematik bir şekilde bir araya getirerek bireylerin ihtiyaçlarını gidermek üzere ekonomik mal ve
hizmet üretmeyi ve bunu yaparken belli bir kâr elde etmeyi amaçlayan bu üreticilere “işletme” adı verilmektedir.
Bir işletme ile ilgili tarafların, işletmenin finansal işlemleri ve olayları hakkında gereksinim duydukları bilgiyi onlara muhasebe sağlar. Muhasebe, işletme tarafından
gerçekleştirilen faaliyetleri ve buna bağlı olarak meydana gelen değişmeleri saptar ve bu değişmelere ait verileri yeni kararların alınmasında ve faaliyetlerin
izlenmesinde kullanılabilir bilgiler haline getirir.
Muhasebe ve İşlevleri
İşletmeler, mal ve hizmet üretmek, satmak için çeşitli faaliyetlerde bulunur. Örneğin; mal alınır-satılır, ödemeler yapılır, para tahsil edilir, çalıştırılan işçilere ücret
ödenir, hammadde alınarak üretimde kullanılır, bankaya para yatırılır veya bankadan para çekilir ve bunlar gibi binlerce işlem yapılır. Bunların sonucunda ise,
işletme hakkında eski ya da yeni, önemli ya da önemsiz, finansal ya da finansal olmayan, öznel ya da nesnel, kanıtlanabilir ya da kanıtlanamaz gibi değişik
özelliklere sahip oldukça fazla bilgi oluşur. Bu önemli işlev işletmenin muhasebe bilgi sistemi tarafından yerine getirilmektedir. Muhasebenin Tanımı
En basit tanımı ile muhasebe, paydaşlara doğru kararlar alabilmeleri için gereken bilgiyi sunan bilgi sistemidir.
Ancak burada söz edilen bilgi finansal bilgidir. Personel sayısı, çalışma süreleri, pazar payı gibi finansal olmayan pek çok bilgi de kararlarda kullanılmasına rağmen,
bu bilgiler muhasebenin ilgi alanına girmemektedir.
Muhasebede, değer akışını izlemek için, ölçü birimi olarak para kullanılır. İşletmeye giren üretim faktörleri ve işletmeden çıkan mal ve hizmetler paraya çevrilir ve
bunların parasal tutarları muhasebe anlamında kayıtlara geçirilir. Para ile ifade edildiği için bu değer hareketlerine, mali nitelikteki işlemler denir. Muhasebenin görevi,
para ile ifade edilebilen değer hareketlerini belirli bir kayıt düzeni içerisinde izleyip, elde edilen sonuçları belirli dönemler itibari ile ortaya koymaktır.
Muhasebe; işletmenin varlıklarının, sermayesinin ve borçlarının ne olduğu, parasal değerleri, hangi değişmelere uğradıkları, faaliyetlerin sonunda ne elde edildiği veya
ne kaybedildiğinin bilinmesi için varlıkların, sermayenin ve borçların saptanması, diğer bir ifadeyle, ekonomik faaliyetlerin belirlenmesi, izlenmesi ve sonuçların
ölçülmesi işlevini yerine getirerek bilgi kullanıcıları tarafından ihtiyaç duyulan bilgiyi sağlamaktadır.
Muhasebenin İşlevleri
Bir bilgi sistemi olarak muhasebe, ilgili verilerin toplanıp derlenmesi ve ardından yorumlanarak karar almaya yarayacak bilginin ortaya çıkarılması temelinde işleyen
bir süreçtir. Bu sürecin aşamaları da muhasebenin işlevlerini oluşturmaktadır.
Muhasebenin kaydetme, sınıflandırma, özetleme ile analiz ve yorumlama olmak üzere 4 adet temel işlevi bulunmaktadır.
1. Kaydetme: Sürecin ilk aşaması olarak işletmeye ilişkin ekonomik olaylar sonucunda ortaya çıkan verilerin belgelere dayanarak düzenli bir biçimde deftere
yazılması işlevidir.
2. Sınıflandırma: Kaydedilen mali nitelikteki işlem ve olayların niteliklerine ve etkiledikleri unsurlara göre ayrıştırılarak aynı niteliklerdeki verilerin aynı,
farklı niteliklerdeki verilerin ise farklı sınıflar altında incelenebilmesi için verilerin gruplara ayrılması işlevidir.
3. Özetleme: Belirli dönemler itibariyle kaydedilmiş ve sınıflandırılmış olan verilerin dönem sonlarında anlamlı ve sistemli bir şekilde bir araya getirilerek
raporlanması; diğer bir ifadeyle bilgi kullanıcılarına kararlarında dayanak olarak kullanabilecekleri finansal raporların oluşturulması işlevidir.
4. Analiz ve Yorumlama: Raporlanan verilere anlam kazandırılan ve ekonomik olaylar ile sonuçları arasındaki ilişkilerin yorumlandığı işlevdir.
Yerine getirdiği işlevler çerçevesinde muhasebe en genel anlamda, mali (finansal) nitelikteki olayları para ile ifade edilebilir bir şekilde kaydeden, sınıflandıran,
özetleyerek raporlayan ve analiz ederek yorumlayan bir bilgi sistemi olarak tanımlanır.
Muhasebe Bilgisinin Kullanıcıları
İşletmenin çevresinde pek çok paydaş bulunmakta ve bu paydaşların işletme ile aralarında doğrudan ya da dolaylı olarak bir ekonomik çıkar ilişkisi bulunmaktadır.
Diğer bir ifadeyle, bu paydaşlar bir şekilde ya işletme ile iş yapmakta (müşteriler, tedarikçiler, vb.) ya da işletmenin yaptığı işlerin sonuçlarından etkilenmektedir
(devlet, işletme yönetimi, vb.).
Muhasebe sisteminin ürettiği bilginin kullanıcılarını iç kullanıcılar ve dış kullanıcılar olarak ayırmak mümkündür. İç kullanıcılar işletmenin içinden olan, diğer bir
ifadeyle bilgiye doğrudan erişimi olabilecek kullanıcılardır.
Öte yandan, dış kullanıcılar işletme bünyesinde faaliyet göstermemekle birlikte işletme hakkında bilgi ihtiyacı bulunan kullanıcılardır.
Yaşanan ekonomik ve teknolojik gelişmeler sonucunda işletmelerin büyük ölçekli çok ortaklı şirketlere dönüşmesi, işletme yönetimini özel bilgi ve beceri gerektiren
bir işe dönüştürmüş, bunun sonucunda ise işletme sahipliği ile işletme yönetimi ayrı kişilerde toplanmaya başlamıştır. Bu durum, işletme sahiplerinin, sahibi oldukları
fakat başka kişiler tarafından yönetilen işletmeleri hakkında daha fazla bilgiye ihtiyaç duymalarına yol açmıştır.
Yatırımcılar finansal tablolardan işletmenin sürekliliği ya da yatırım yapılabilirliği gibi konularda değerlendirmeler yapmak üzere yararlanırken, kredi verenler
verdikleri krediyi anapara ve faiz olarak geri alıp alamayacaklarını diğer bir ifadeyle işletmenin borç ödeme gücünü ve kârlılık durumunu analiz etmektedirler.
Tedarikçiler ise bir yandan pazarlık gücü konusunda bilgi edinirken diğer yandan işletme ile gelecekte de iş yapıp yapamayacaklarını değerlendirmeyi
amaçlamaktadırlar. Son olarak devlet kurumları, finansal bilgi yardımı ile işletmelerin ödemeleri gereken vergi tutarını belirlemekte- dirler. Ayrıca mikro ve makro
ekonomik analizler yapabilmek için de finansal bilgi toplamaktadırlar.
Muhasebenin Bölümleri
Muhasebe bilgisinin kullanıcılarının işletme içinden ve işletme dışından kullanıcılar olarak ayrıldığı düşünüldüğünde, iki farklı boyutta muhasebe bilgisine ihtiyaç
olduğu ortadadır. İlk boyut her iki bilgi kullanıcısının da ihtiyaçlarını karşılamayı hedefleyen “finansal muhasebe” sisteminin çıktıları, ikinci boyut ise yalnızca işletme
içindeki kullanıcılara bilgi sağlayan “yönetim muhasebesi” sisteminin çıktıları ile temsil edilmektedir.
Finansal muhasebe olarak da adlandırılan genel muhasebe, tüm bilgi kullanıcılarının kararlarına temel oluşturacak bilgiyi sunmak üzere finansal raporların
oluşturulması sürecini ifade etmektedir. Genel muhasebede bilgiler hiçbir analize ve değişmeye uğratılmaksızın kaydedilir.
Finansal raporlar geçmiş olaylar sonucu ortaya çıkan mevcut finansal durumu ve geçmiş olayların işletmenin performansı üzerinde yarattığı etkileri yansıtmaktadır.
Ancak şurası önemlidir ki, her ne kadar finansal raporlar gereken bilgileri sunsalar da geleceği kesin olarak gösteren kristal küreler değildirler.
Öte yandan, yönetim muhasebesi, işletmenin faaliyetlerinin planlanması ve kontrolü amacıyla yönetime sunulacak ve karar almalarına destek olacak bilginin
oluşturulması ve yorumlanması sürecidir.
Maliyet muhasebesini, işletmenin yapısına ve iş yapma şekline en uygun sistemin uygulanması yoluyla üretilen ürünün, üretim sürecinin ya da sunulan hizmetin
maliyetini hesaplamayı amaçlayan bilgi sistem olarak tanımlamak mümkündür. Maliyet ve yönetim muhasebesi kapsamındaki işlemler genellikle işletmeye bağlı
olarak çalışan yönetim muhasebecileri tarafından gerçekleştirilirken, finansal muhasebe bilgisinin oluşturulması yani işletme defterlerinin tutulması, konusunda daha
çok işletmeden bağımsız muhasebe meslek mensuplarından yararlanılmaktadır.
Muhasebe Mesleği
Meslek mensupları muhasebe bilgi sisteminin işçileri olarak da tanımlanabilmektedir. Diğer bir ifadeyle, muhasebe bilgisinin ortaya çıkması sürecini bizzat işleten
kişilerdir. Yaptıkları işin niteliklerine göre bağımsız denetçi, iç denetçi, yönetim muhasebecisi gibi unvanlar taşımalarına rağmen yasal olarak Serbest Muhasebeci
Mali Müşavir (SMMM) ve Yeminli Mali Müşavir (YMM) olarak iki unvana ayrılmaktadırlar. Mesleğin gelişiminin temelinde 1989 yılında çıkarılan 3568 sayılı
Serbest Muhasebecilik Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik yasası yer almaktadır; çünkü bu yasa ile meslek yasal gü- venceye kavuşturulmuş olmaktadır.
Muhasebenin Temel Kavramları
Muhasebenin temel amacı, ilgili taraflara kararlarında kullanabilecekleri bilgileri sunmaktır. Sunulan bu bilgilerin herkes tarafından anlaşılabilmesi, karar almada
kullanılabilecek kadar güvenilir olması ve kullanıcısına fayda sağlayabilmesi için belirli ilkeler ve uygulamalar çerçevesinde hazırlanmış olması gerekmektedir.
Muhasebe uygulamalarına yol gösteren genel kabul görmüş muhasebe ilkelerinin var olması, bir taraftan söz konusu farkların nedenlerini açıklarken bir taraftan bu
farkların en aza indirilmesini sağlar.
Genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri
• Gelir Tablosu İlkeleri: Bu ilkelerin amacı, işletmenin belirli bir döneme ilişkin faaliyet sonuçlarını oluşturan gelir ve giderlerini sınıflandırarak gerçeğe
uygun olarak gösterilmelerini sağlamaktır.
• Bilanço İlkeleri: Bilanço ilkelerinin amacı ise, işletmenin varlıkları ve bu varlıkların edinildiği kaynakların muhasebe kayıt, hesap ve tablolarında anlamlı
bir şekilde gösterilmesinin sağlanması ve böylelikle işletmenin finansal durumunun bilgi kullanıcılarına gerçek durumuyla yansıtılmasıdır.
Bilanço ilkeleri kendi içinde üç gruba ayrılır;
•Varlıklara ilişkin ilkeler,
•Yabancı kaynaklara ilişkin ilkeler,
•Öz kaynaklara ilişkin ilkeler.
Muhasebenin temel kavramları finansal nitelikli olayların nasıl ve ne zaman kaydedileceği, ne şekilde ölçüleceği gibi konuları açıklar.
Muhasebenin temel kavramlar
•Sosyal Sorumluluk Kavramı
Sosyal sorumluluk kavramı, muhasebe uygulamalarının yürütülmesinde ve finansal tabloların düzenlenmesi ve sunulmasında sadece belirli bir grubun değil tüm ilgili
tarafların çıkarlarının gözetilmesini gerekli kılar.
•Kişilik Kavramı
Kişilik kavramı işletmenin, sahiplerinden ve işletmeyle ilgili tüm taraflardan (yönetici, çalışan, müşteri, satıcı, kredi verenler vd.) ayrı bir kişiliği olduğunu ifade eder.
•İşletmenin Sürekliliği Kavramı
İşletmenin sürekliliği kavramı, işletmelerin belirli bir süre sonunda faaliyetlerini durdurmak üzere kurulmadığı ve aksi yönde bir kanıt bulunmadıkça, bütün
işletmelerin faaliyetlerini öngörülemez bir süre boyunca sürdüreceği varsayımının geçerli olduğunu ifade etmektedir. •Dönemsellik Kavramı
Kâra geçiş noktasının hesaplanmasında eşitlik veya Bu kavram işletme faaliyetlerinin belirli zaman aralıkları ile kontrol edilmesi ve sonuçlarının ne olduğunun
değerlendirilmesi gereksiniminin sonucu ortaya çıkmıştır. İşletmenin sürekliliği kavramı gereği işletmenin ömrünün sınırsız olduğu kabul edildiğine göre,
performansın ölçülebilmesi için faaliyetlerin durmasının beklenmesi olanaksız olmaktadır.
•Parayla Ölçülme Kavramı
Bu kavram, işletmede gerçekleşen olaylardan niteliksel olanlarının değil niceliksel (sayısal) olan olayların muhasebeleştirildiğini, bu muhasebeleştirme sürecinde de
paranın temel ölçüt olarak kullanılması gerektiğini belirtmektedir.
•Maliyet Esası Kavramı
Bu kavram, varlıkların, elde edilmeleri için katlanılan toplam maliyet ile muhasebeleştirilmeleri gerektiğini işaret etmektedir. Katlanılan maliyet ise elden çıkarılan
kaynakların (ödenen para mevcudu ve varsa elden çıkarılan diğer kaynakların) toplam parasal değeri ile ölçülmektedir.
•Tarafsızlık ve Belgelendirme Kavramı
Bu kavram, olayların sonuçlarının muhasebe sisteminde kayıt altına alınabilmesini objektif belgelere dayanması ön koşuluna bağlamaktadır. Muhasebede yapılan her
kayıt, mutlaka bir belgeye dayandırılmalıdır. Bu belge mali olayı tarafsız ve yargısız bir biçimde yansıtmalıdır.
•Tutarlılık Kavramı
İşletmenin ömrünün dönemlere ayrılıp her dönemin kendi içinde değerlendirilmesinin yanı sıra dönemler arasında karşılaştırma yapılarak işletmenin performansının
zaman içerisinde değerlendirilmesi de önemlidir. Diğer bir ifadeyle, başarımın değerlenmesinde karşılaştırmanın önemli rolü vardır. Bu karşılaştırmanın yapılabilmesi
tutarlılık kavramı sayesinde olmaktadır.
•Tam Açıklama Kavramı
Bilgi kullanıcılarının karar almada ihtiyaç duydukları finansal bilginin oluşturulması ve sunulması muhasebenin görevidir. Bu görevin düzgün bir şekilde yerine
getirilmiş olması tam açıklama kavramı ile ifade edilebilmektedir.
•İhtiyatlılık Kavramı
Bu kavram, muhasebe olaylarında temkinli davranılmasını ve işletmenin karşılaşabileceği risklerin göz önüne alınması gereğini ifade eder. Bilgi kullanıcılarının
beklenmeyen kötü sonuçlarla (sürprizlerle) karşılaşmasını engelleyen bu kavram, temelinde işletme ile ilgili risklerin veya belirsizliklerin ortaya çıkması durumunda
muhasebecilerin en az seviyede iyimserlik sergilemesini gerektirmektedir.
•Önemlilik Kavramı
Hangi bilginin ne şekilde sunulacağına karar verilirken göz önünde bulundurulan bir diğer ölçüt bilginin önemidir. Bir bilginin sunulmaması ya da yanlış sunulması
karar vericilerin verecekleri kararı değiştirebilecek niteliğe sahipse, o bilgi önemli bir bilgi olarak kabul edilmektedir.
•Özün Önceliği Kavramı
Bu kavram, bir işlemin özünün yasal biçiminden farklı olması durumunda muhasebeleştirmede esas alınacak olanın öz olduğunu belirtmektedir. Görünüşün, gerçekleri
işlemin özü kadar güvenilirlikle sunamayacağı düşüncesi bu kavramın temelini oluşturmaktadır.
Temel Finansal Tablolar
İşletme yönetiminin başarısı, işletmenin varlıkları ve bu varlıkların kaynakları üzerinde para ile ifade edilebilen değişimlere neden olan her karar üzerinden ayrı ayrı
değerlendirilemez. Gerçekleşen mali nitelikteki işlemlerin çokluğu düşünülürse böyle bir yaklaşım gereksiz bilgilerin üretildiği, zaman alıcı ve akıl karıştırıcı bir
uygulama olmaktan öteye gidemeyecektir. Bu bakımdan yönetimin başarısını oluşturan, işletmenin varlıklarında ve bu varlıkların kaynaklarında (sermaye ve
borçların) para ile ifade edilen değişimler yaratan söz konusu olayların etkilerinin tek tek değil, belirli bir süreyi kapsayacak şekilde bir bütün olarak ele alınmaları,
özetlenerek analiz ve yoruma sunulmaları gerekir.
Muhasebe, temel işlevlerinden biri olan özetleme işlevini, finansal tabloları düzenleyerek yerine getirir. Özellikle işletme bünyesi dışında kalan bilgi kullanıcılarına
yönelik bilgi ihtiyaçlarının giderilmesi için düzenlenen finansal tablolar, işletmenin finansal sonuç yaratan bütün işlemleri ve bunların sonuçları hakkında bilgiler
sunmaktadır.
Bilanço (Finansal Durum Tablosu)
Bilanço, işletmenin sahip olduğu ve iktisadi faaliyetlerinde kullanarak fayda sağladığı varlıkları ile bu varlıkların edinilmesinde finansman kaynağı olarak kullandığı
tüm borçları (yükümlülükleri) ve sermaye tutarlarını belirli bir tarihte listeleyen finansal tablodur. Daha özet bir tanım ile işletmenin finansal durumunun belirli bir
anda çekilmiş fotoğrafı olarak da düşünülebilir. Bu nedenle finansal durum tablosu olarak da anılmaktadır. Bilançonun temeli, işletmenin, sahiplerinden ayrı bir
kişiliğe sahip olduğu kabulüne dayanmaktadır. Bir işletmenin var olabilmesi ve faaliyetlerini sürdürebilmesi için başta nakit para olmak üzere bir kısım varlıklara
gereksinimi vardır.
Bir işletme faaliyetlerini gerçekleştirebilmek için ihtiyaç duyduğu varlıkları edindiği iki kaynağa sahiptir. Bu kaynaklardan biri öz kaynaklar, diğeri ise yabancı
kaynaklardır. Öz kaynaklar, işletmenin sahiplerinden sağladığı kaynaklar (sermaye) ve yıllar itibariyle kendi faaliyetleri sonucu oluşturduğu kaynaklardır. Yabancı
kaynaklar ise, işletmenin üçüncü kişilerden (kredi verenler vd.) sağladığı borçlardır.
İşletmenin toplam varlıklarının tutarı ile bu varlıkların elde edilmesinde kullanılan toplam kaynak tutarının aynı olması gerektiğine göre, işletmenin varlıklarının
toplam tutarının (aktif taraf toplamının), borçları ile sermayesinin toplamına (pasif taraf toplamına) eşit olması da zorunlu olmaktadır. Bu eşitliğe “temel muhasebe
eşitliği” ya da “bilanço eşitliği” adları verilmektedir.
Çift taraflı kayıt yönteminin temelini oluşturan bu eşitlik şöyle ifade edilir:
Varlıklar = Kaynaklar
Varlıklar = Yabancı Kaynaklar + Öz Kaynaklar
Yeni kurulmuş ve faaliyetlerine yeni başlayacak bir işletme için öz kaynakları sadece sahiplerinin vermiş olduğu sermayeden oluşacağından ve yabancı kaynaklar da
üçüncü kişilerden sağlanan borçları ifade ettiğinden, söz konusu eşitlik aşağıdaki gibi de ifade edilebilir:
Varlıklar = Borçlar + Sermaye
Varlıklar, işletmenin sahip olduğu ve gelecekte fayda sağlamayı beklediği ekonomik değerlerdir. Bir unsurun varlık olarak tanımlanması için fiziksel (maddi) bir
yapıya sahip olması zorunluluğu yoktur. Varlıklar; para, mal, bina, makine, taşıt gibi fiziki yapıya sahip değerler olabileceği gibi, işletmenin başka kişi veya
kuruluşlardan olan alacakları veya bir değeri kullanma hakkı (patent, lisans gibi) gibi değerler de olabilir.
Borçlar, işletme sahipleri dışındaki taraflardan ya da işletme sahiplerinden ortak olmaları vasfı kullanılmadan elde edilen kaynaklardır. İşletme dışındaki kişi veya
kuruluşlardan elde edildikleri için yabancı kaynaklar olarak da adlandırılır. Dolayısıyla yabancı kaynaklar, işletmenin gelecekte ödemesi veya yerine getirmesi gereken
yükümlülükleri ifade eder. Sermaye ise, işletmenin faaliyetlerini sürdürebilmesi için sahipleri tarafından, işletmeye sahip veya ortak olmaları vasfı ile sağlanan
kaynaklardır. Farklı şekilde ifade edilirse, işletme varlıklarının borçlar ile karşılanmayan kısmı olarak da tanımlanması mümkündür.
Bilanço, rapor tipi ve hesap tipi olmak üzere iki şekilde sunulabilmektedir.
Rapor tipi bilançoda bütün kalemler (sırasıyla varlıklar, borçlar ve sermaye grupları olmak üzere) alt alta yazılarak sunulurken (Şekil 1.1),
Hesap tipi bilançoda varlıklar solda, borçlar ve sermaye ise sağda gösterilecek şekilde bir sunum bulunmaktadır (Şekil 1.2). Ayrıca bilançonun üzerinde başlık olarak
yazılması gereken bazı bilgiler de bulunmaktadır.
Gelir Tablosu
İşletmelerin temel amacı kendilerine emanet edilen kaynakları kullanarak (işleterek) sahiplerinin servetlerini artırmaktır. Bilançoda öz kaynaklar ile temsil edilen bu
servetin artırılabilmesi için de işletmeler faaliyetlerde bulunurlar. Bu faaliyetlerden bazıları servetin miktarını değiştirmez; yalnızca içeriğini etkiler.
En geniş tanımı ile gelir tablosu, işletmenin belirli bir zaman aralığında gösterdiği finansal performansı yansıtan tablodur. Gelir tablosunu, belirli bir dönem için
işletmenin kullandığı kaynak tutarı ile bu kullanım karşılığında yarattığı değeri karşılaştırarak, ortaya çıkan kâr ya da zarar rakamının hesaplandığı tablo olarak
tanımlamak da müm- kündür. Bu bakımdan “kâr-zarar tablosu” olarak da adlandırılmaktadır. Kaynak kullanımı, karşılığında değer yaratılabildiği durumda “gider”,
değer yaratılamadığı durumda ise “zarar” adı ile anılmaktadır. Yaratılan değer ise “gelir” olarak adlandırılmaktadır. Bu durumda gelir ile gider arasındaki fark olumlu
ise “kâr”, olumsuz ise “zarar” ortaya çıkmaktadır.
Gelir tablosu, işlemlerin/olayların sonuçlarını ortaya çıktıkları nedeni de göz önünde bulundurarak sınıflara ayırmakta ve birden fazla sayıda kâr/zarar rakamı sunarak
daha detaylı değerlendirmeler yapılmasına olanak vermektedir. İlk olarak ulaşılan performans ölçütü olarak Brüt Kâr, işletmenin yalnızca satış faaliyeti sonucunda
elde ettiği kâr rakamını ifade etmektedir. Net satış hasılatından (indirimler ve satıştan iadeler düşüldükten sonra kalan net hasılat) hasılata konu satışların maliyetinin
düşülmesi ile hesaplanmaktadır. Brüt kârdan faaliyet giderlerinin düşülmesi sonucunda elde edilen bu yeni performans ölçütüne Faaliyet Kârı denmektedir. Faaliyet
kârına işletmenin esas faaliyetleri dışında kalan ve işletmenin o döneme ilişkin diğer faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan olağan gelir ve kârların eklenip, olağan gider
ve zararlar ile finansman faaliyetleri sonucunda dönem içinde ortaya çıkan finansman (faiz) giderlerinin düşülmesi sonucunda Olağan Kâr tutarına ulaşılır. Olağan kâr
tutarına olağandışı gelirler ilave edilip, olağandışı giderler düşündüğünde ise Dönem Kârı olarak adlandırılan performans ölçütüne ulaşılır.
Dönem net kârı performans ölçütünden ödenecek vergi tutarı düşüldüğünde Dönem Net Kârı olarak adlandırılan son performans ölçütü bulunur.
Ünite 2: Hesap Kavramı ve Muhasebe Süreci
İyi bir işletme yönetimi için işletme faaliyetlerinin planlanması, gerçekleştirilen faaliyetlerin sonuçlarının ölçülmesi ve planlananla karşılaştırılması, elde edilen
bulgular doğrultusunda geleceğe yönelik kararlar alınması ve yeni planlar yapılması gerekmektedir. İşletmelerin bir muhasebe dönemi içerisinde gerçekleştirdikleri
işlemlerin sayısı düşünülecek olursa, her işlemin sonucunun doğrudan finansal tablolara işlenmesinin bilginin güvenilirliği açısından büyük sorunlar oluşturacağı
ortadadır.
Hesap Kavramı
Bir işletmede normal faaliyet dönemi içinde çok sayıda ve farklı işlemler gerçekleştirilmektedir. Gerçekleşen mali nitelikteki işlemlerin etkilerinin doğrudan
işletmenin finansal tabloları üzerinde gösterilmesinin pratik olmaması nedeniyle, söz konusu işlemlerin işletmenin varlık ve kaynaklarının her birinde meydana
getirdiği değişmelerin ve sonucu oluşturan her tür gelir ve giderin ayrı ayrı izlenmesi gerekmektedir.
Mali nitelikli olayların her bir bilanço unsurunda ve faaliyet sonucunu oluşturan her bir unsurda zaman içerisinde meydana getirdiği artış ve azalışların izlendiği bu
çizelgelere “hesap” adı verilmektedir.
Buna göre genel olarak tanımlanacak olursa, işletmenin ticari faaliyetleri kapsamında gerçekleştirdiği mali nitelikteki işlemlerden dolayı, bilanço ve gelir tablosu
unsurlarında meydana gelen artış ve azalışların türlerine göre sınıflandırıldığı ve tutar ile ifade edilerek izlendiği çizelgelere “hesap” denir.
Hesapların Sınıflandırılması
Hesaplar raporlandıkları finansal tablolara göre sınıflandırılmaktadır. Finansal tablolara göre yapılan sınıflandırmada hesaplar ilk aşamada “Bilanço Hesapları” ve
“Gelir Tablosu Hesapları” olmak üzere gruplandırılmaktadırlar. Ayrıca finansal tabloların içeriğini oluşturulan unsurlara göre de alt sınıflara ayrılmaktadırlar.
Bilanço hesapları kendi içinde, varlık hesapları ve kaynak hesapları olarak ayrıştırılmaktadır. İşletmenin varlıklarında meydana gelen artış veya azalışların izlendiği
hesaplara varlık hesapları, borçlarında ve öz kaynaklarında meydana gelen artış veya azalışların izlendiği hesaplara kaynak hesapları denir. Varlık hesapları aynı
zamanda aktif hesaplar, kaynak hesapları ise pasif hesaplar olarak da adlandırılmaktadırlar.
Gelir tablosu hesapları, işletmenin sonucunu (kâr veya zararını) ortaya koyan hesaplar olduğu için aynı zamanda “Sonuç Hesapları” olarak da adlandırılırlar. Bu
hesaplar, gelir hesapları ve gider hesapları olarak ikiye ayrılırlar. Gelir hesapları faiz gelirleri, kira gelirleri, satış gelirleri vb. gelir unsurlarının izlendikleri hesapları
ifade ederken,gider hesapları pazarlama giderleri, yönetim giderleri gibi her türlü gider unsurunun kayıt altına alındığı hesaplardır. Muhasebe; işletmenin varlıklarının,
sermayesinin ve borçlarının ne olduğu, parasal değerleri, hangi değişmelere uğradıkları, faaliyetlerin sonunda ne elde edildiği veya ne kaybedildiğinin bilinmesi için
varlıkların, sermayenin ve borçların saptanması, diğer bir ifadeyle, ekonomik faaliyetlerin belirlenmesi, izlenmesi ve sonuçların ölçülmesi işlevini yerine getirerek
bilgi kullanıcıları tarafından ihtiyaç duyulan bilgiyi sağlamaktadır.
Bilanço ve gelir tablosu hesapları yukarıdaki sınıflandırmanın yanı sıra işlevlerine göre de bölümlendirilmektedir.
Bu bölümlendirmede hesaplar;
• Ana hesaplar ve yardımcı hesaplar
• Asli hesaplar ve düzenleyici hesaplar olarak ayrıştırılmaktadırlar.
Finansal tablolarda sunulan ve ilgili unsuru bir bütün olarak gösteren hesaplara “ana hesap” denilirken, ana hesapların içerdiği bilgilerin detay seviyesinde tutulduğu
hesaplar “yardımcı hesap” olarak tanımlanmaktadır.
Asli hesaplar, finansal tablolarda sunulan unsurların nominal değerleri ile doğrudan doğruya ifade edildiği hesaplar iken, düzenleyici hesaplar asli hesapların tablolarda
net değerleri gösterilmelerini sağlayan hesaplardır.
Yukarıdaki hesap türlerinden başka bir de Nazım Hesaplar vardır. Nazım hesaplar, işletmenin finansal tablo unsurları üzerinde etkisi olmamakla birlikte ileride etki
yaratabileceği düşünülerek saklanan bazı bilgilerin sunulduğu hesaplardır.
Hesapların İşleyişi
Muhasebe öğretiminde kolaylık sağlamak için hesaplar “T” şekli ile ifade edilir. Bu şekil, geleneksel hesap çizelgesinin sadece üst ve orta çizgisini temsil eder. Her
hesap, sol tarafı “borç” sağ tarafı ise “alacak” olarak adlandırılan iki taraflı bir yapıya sahiptir. Büyük defter hesapları, T harfi ile sembolize edildikleri için “T hesabı”
olarak da adlandırılmaktadırlar.
İşletme tarafından gerçekleştirilen finansal işlemlerin etkileri niteliklerine göre ilgili oldukları hesapların borç veya alacak tarafına kaydedilir. Hesapların borç tarafına
kayıt yapılması hesabın borçlandırılması olarak adlandırılırken, alacak tarafına kayıt yapılması hesabın alacaklandırılması olarak ifade edilir.
Hesaplarla ilgili olarak kullanılan terimler genel olarak aşağıdaki gibi sıralanabilir:
• Hesabın açılması: Hesabın borç ya da alacak tarafına ilk kez kayıt yapılmasıdır.
• Hesabın borçlandırılması: Bir hesabın borç tarafına kayıt yapılmasıdır.
• Hesabın alacaklandırılması: Bir hesabın alacak tarafına kayıt yapılmasıdır.
• Hesabın kalanı (bakiyesi): Hesabın borç ta- rafındaki tutarların toplamı ile alacak tarafındaki tutarların toplamı arasındaki farktır.
İşletmede farklı tarihlerde ve tarih olarak birbirini izleyen bir sırada gerçekleştirilen işlemlerin belirli bir sistem dahilinde finansal tablolarda sunulabilir hale
getirilmesi gerekmektedir.
Bir işlemin sonucunun ilgili hesaplarda hangi tarafa kayıt edileceği, söz konusu işlemin hangi unsurları etkilediğine bağlı olarak değişir. Bu nedenle, mali nitelikteki
işlemlerin varlıklar, kaynaklar, gelirler ve giderler üzerinde meydana getirdiği artış/azalış yönündeki değişmelerin, bu unsurlar temelinde ayrı ayrı izlenmesi gerekir.
Bilanço Hesaplarının İşleyişi
Bilanço hesaplarının işleyişi, varlık hesapları (aktif hesaplar), kaynak hesapları (pasif hesaplar) ve düzenleyici hesaplar olmak üzere üç grupta ele alınabilir.
•Varlık Hesaplarının İşleyişi: İşletmenin kasa veya bankasındaki parası, nakit benzeri kıymetleri, zaman içinde paraya dönüşecek unsurları ile işletme faaliyetlerinde
kullanılacak kıymetleri işletmelerin varlıklarını oluşturur.
•Kaynak Hesaplarının İşleyişi: İşletmelerin kaynakları, kısa vadeli ve uzun vadeli yabancı kaynakları (borçları) ile öz kaynaklarından oluşur.
•Düzenleyici Hesapların İşleyişi: Düzenleyici hesaplar ise aktifi düzenleyici ve pasifi düzenleyici hesaplar olarak ikiye ayrılır. Aktifi düzenleyici hesaplar, bilançonun
aktif tarafında yer alırlar. Ancak işleyiş özellikleri pasif hesaplar (kaynak hesapları) gibidir. Pasifi düzenleyici hesaplar ise bilançonun pasif tarafında yer almalarına
rağmen, aktif hesaplar (varlık hesapları) gibi işleyiş özelliğine sahiptirler.
Gelir Tablosu Hesaplarının İşleyişi
İşletmelerin temel ve değişmez amacı kâr elde etmektir. İşletmenin kâr elde edebilmesi için bir dönemde elde ettiği toplam gelirlerin toplam giderlerinden büyük
olması gerekir. Gelir, işletme faaliyetleri sonucunda işletme sahiplerinin haklarında meydana gelen brüt artışlardır. Gider ise, işletme faaliyetleri sonucunda işletme
sahiplerinin haklarında meydana gelen azalışları ifade eder. İşletmenin bir dönemde elde ettiği gelirler ve katlandığı giderler gelir tablosunda yer alan hesaplarda
izlenir. Gelir tablosu hesapları, gelir hesapları ve gider hesapları olarak ikiye ayrılır.
Gelir Hesaplarının İşleyişi: Gelir hesaplarında ilk kayıt hesabın alacak tarafına yapılır. Dönem içinde gelirlerde meydana gelen artışlar da ilgili gelir hesaplarının
alacak tarafına kaydedilir. Dönem sonunda, bu hesaplar dönem kârı veya zararını oluşturmak üzere ilgili hesaplara devredilerek kapatılırlar.
Gider Hesaplarının İşleyişi: Gider hesaplarında ilk kayıt hesabın borç tarafına yapılır. Dönem içinde giderlerde meydana gelen artışlar da ilgili gider
hesaplarının borç tarafına kaydedilir. Dönem sonunda, bu hesaplar dönem kârı veya zararını oluşturmak üzere ilgili hesaplara devredilerek kapatılırlar.
Muhasebe Süreci
Bir işletmede raporlama dönemi içerisinde ortaya çıkan işlemlerin sonuçlarının kaydedilmesi, sınıflandırılması ve raporlanması şeklinde gerçekleştirilen muhasebe
işlemlerinin tamamını kapsayan süreç “muhasebe süreci” olarak adlandırılmaktadır. Muhasebe sürecini oluşturan işlemler gerçekleştirildikleri zamana göre “dönem
başı işlemleri”, “dönem içi işlemleri” ve “dönem sonu işlemleri” olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Dönem kavramı finansal raporların kapsadığı zaman aralığını ifade
etmekle birlikte, genellikle 1 Ocak ile 31 Aralık tarihleri arasında kalan süre esas alınmaktadır.
Dönem Başı İşlemleri
Bir işletmenin döneme ilişkin muhasebe bilgisi, dönem başındaki durumu, dönem içerisinde ortaya çıkan olayların bu durum üzerindeki etkisi ve dönem sonunda
ulaşılan son durum olarak üç bileşenden oluşmaktadır.
Dönem Başı Envanterinin Yapılması
Envanter çıkarmak; bilanço günündeki varlıkları, alacakları ve borçları saymak ölçmek tartmak ve değerlemek sureti ile kesin bir şekilde ve detaylı olarak tespit
etmektir. Hali hazırda faaliyette bulunan bir işletme için dönem başı envanterinin çıkarılması gerekmeyebilir. Faaliyetleri devam eden işletmelerde her dönemin
sonunda yapılan envanter, izleyen dönemin dönem başı envanteri yerine geçmektedir.
Dönem Başı (Açılış) Bilançosunun Oluşturulması
Dönem boyunca gerçekleşen olayların sonuçları ile şekillenen dönem sonu finansal durumu ortaya koyabilmek için öncelikle işletmenin dönem başı itibariyle mevcut
finansal durumunun belirlenmesi gerekmektedir.
Belirli bir tarihte varlık ve kaynakların tutarını belirleyebilmek üzere yapılan sayım ve değerleme işlemine “envanter”; yapılan envanter sonucunda elde edilen
bilgilerinin kaydedildiği ve yasal olarak tutulması zorunlu olan deftere ise “envanter defteri” adı verilir.
Açılış Kaydının Yapılması
Açılış bilançosunun oluşturulmasının ardından yapılan “açılış yevmiye kaydı” ile yevmiye defterinde de açılış yapılmış olmaktadır. Ardından yevmiye maddesi ile
açılışı yapılan tüm finansal tablo kalemleri için dönem boyunca gerçekleştirilen işlemlerin sonuçlarının işleneceği birer büyük defter hesabı açılmaktadır.
Dönem İçi İşlemleri
Dönem başında işletmenin varlık ve kaynaklarına ilişkin hesapların açılmasının ardından, dönem içerisinde ortaya çıkan olayların etkilerinin bu kayıtlara (ve açılacak
yeni kayıtlara) yansıtıldığı dönem içi işlemleri gerçekleştirilmektedir. Bunun yapılabilmesi için, tarafsızlık ve belgelendirme ilkesi gereği, finansal olaylara ilişkin ispat
edici belge (fatura, makbuz, bordro, dekont vb.) ve bilgilerin elde edilip yorumlanması gerekmektedir. Ulaşılan yoruma göre söz konusu olayın hangi hesaplara ne
ölçüde etki ettiği belirlenerek, yevmiye defterine doğru kayıtların yapılması sağlanabilecektir.
Günlük İşlemlerin Yevmiye Defter (Günlük Defter) Kayıtlarının Yapılması
Muhasebe sürecinin bu aşaması kaydetme işlevinin yerine getirildiği aşamadır. Olayların belgelerle kanıtlanan sonuçları etki ettikleri hesaplara yansıtılmak üzere bu
aşama ile kayıt altına alınmaktadır.
Çift Taraflı Kayıt Yöntemi: Her muhasebe işlemi veya olayının karşılıklı olarak en az iki hesaba kaydedilmesi ve hesaplara ait tutarların eşitliği ilkesini esas alan kayıt
yöntemidir. Çift taraflı kayıt yöntemi sayesinde, herhangi bir mali nitelikteki olayın işletmenin varlık, kaynak, gelir ve giderleri üzerindeki etkilerinin bir arada
gösterilebilmesi olanaklı hale gelmiştir.
Yevmiye defterini, belgelere dayanarak elde edilen bilginin tarih sırasına göre ve maddeler halinde kayıt altına alındığı ve yasal olarak tutulması zorunlu kılınan defter
olarak tanımlamak mümkündür. Yevmiye defterinde kayıt altına alınan maddeler ise “yevmiye maddesi” olarak adlandırılır.
Yevmiye defterine yapılan kayıtlarda kullanılan hesap sayısına göre üç tür yevmiye maddesi söz konusudur. Bunlar;
•Basit Madde: Bir yevmiye maddesinin hem borç tarafında hem de alacak tarafında tek bir hesabın olduğu maddedir.
•Bileşik Madde: Birden fazla borçlu hesaba karşılık tek hesabın alacaklı olduğu/tek hesabın borçlanmasına karşılık birden fazla hesabın alacaklandığı madde türüdür.
•Karma Madde: Bir yevmiye maddesinin hem borç tarafında hem de alacak tarafında birden fazla hesabın olduğu maddedir.
Günlük İşlemlerin Büyük Defter (Defter-i Kebir) Kayıtlarının Yapılması
İşlemlerin sonuçlarının yevmiye defterine kaydedilmesi borç/alacak dengesinin gözetilmesi açısından önemli olmasına rağmen, finansal tablonun herhangi bir
unsurunda meydana gelen değişimlerin bir arada görülmesi ve o unsurun bakiyesinin belirlenebilmesi için yevmiye defteri uygun bir araç değildir. Yevmiye defterinde
aynı hesaba ilişkin yüzlerce kayıt olduğu göz önünde bulundurulduğunda, o hesaba ilişkin tutarların belirlenmesi ve bakiyenin hesaplanması için bütün yevmiye
maddelerinin tek tek incelenmesi gerekmektedir.
Büyük defter hazırlanırken ait olduğu hesabın adı, yevmiye defterine kayıt tarihi ve yevmiye madde numarası, borçlu ya da alacaklı tutar ve tutarlara ilişkin
açıklamaların yer alması gerekmektedir.
Defter-i Kebire kaydedilen hesaplar ihtiyaç halinde ayrıntıları hakkında bilgi edinmek amacıyla yardımcı defterlere kaydedilebilirler. Büyük defterdeki bir ana hesabın
ayrıntılarını izlemek amacıyla açılan hesaplara yardımcı (tali, muavin, ikincil) hesap denmektedir. Yardımcı defterde, yardımcı hesaplar izlenirler.
Geçici ve Genel Geçici Mizanların Oluşturulması
Muhasebe sürecinin önceki iki aşamasında, yani mali nitelikteki işlemlerin yevmiye defterine kaydedilmesi ve büyük deftere aktarılması sırasında bazı hataların
yapılması mümkündür.
Büyük defter hesaplarının borç ve alacak toplamları ve sonuç bakiyelerini gösterir şekilde listelenmesi sonucu elde edilen ve yevmiye defteri toplamlarının büyük
defter kayıtlarının toplamı ile eşitliğini kontrol etme temeline dayanan tabloya mizan adı verilir. Mizanlar kontrol amacı ile oluşturuldukları için süreç içerisinde çeşitli
zamanlarda düzenlenebilmekte ve düzenlenme zamanına göre değişik isimler almaktadırlar. Genellikle aylık kontrol yapılması için ay sonlarında düzenlenen mizana
“geçici mizan”denir.
Yılın son ayında (31 Aralık’ta) düzenlenen ve 12 aylık kontrolün yapılmasını sağlayan mizan ise “genel geçici mizan” olarak adlandırılmaktadır. Ayrıca dönem
sonlarında düzeltme ve envanter kayıtlarının yapılmasının ardından düzenlenen ve finansal tablolara temel teşkil eden son bir mizan daha vardır. Bu mizana “kesin
mizan” adı verilir.
Dönem Sonu İşlemleri
Dönem içerisinde gerçekleşen olayların sonuçlarının finansal tablolara yansıtılmak üzere kaydedilmesi ve sınıflandırılmasının yapılmasının ardından dönem sonunda
yapılması gereken işlemler tamamlanarak kullanıcılara ihtiyaç duydukları bilgiler sunulmaktadır.
Dönem Sonu Envanter İşlemlerinin Yapılması
Dönem içi işlemler sonucunda elde edilen genel geçici mizan, işlemlerin sonuçlarının doğruluğunu kayıtsal açısından kontrol etmektedir. Diğer bir ifadeyle, işlem
sonuçlarının kaydedilmesinde bir hata yapılıp yapılmadığı üzerine odaklanmaktadır. İşletmenin varlık ve kaynaklarının, muhasebe kayıtlarından bağımsız olarak,
sayılmak ve değerlenmek yolu ile ölçülerek listelenmesine muhasebe dışı envanter adı verilmektedir. Envanter sonuçları ile fiili tutarlar arasındaki farkların, hesapların
fiili duruma göre düzeltilip, yapılan kayıtlarla ortadan kaldırılması işlemine muhasebe içi envanter denir.
Sonuç (Gelir-Gider) Hesaplarının Kapatılması
Gelir tablosu işletmenin belirli bir döneme ilişkin performansını gösteren tablo olarak tanımlandığına göre, her döneme gelir tablosu hesaplarının sıfır (0) bakiye
ile başlaması gerektiği açıktır. Bu doğrultuda, her dönemin sonunda gelir tablosunu oluşturan hesapların bakiyeleri sıfırlanır. Bu işleme hesabın kapanması adı
verilir. Dönem içerisinde oluşturulup dönem sonu geldiğinde kapanmaları ve izleyen dönemlere aktarılamamaları nedeniyle gelir tablosunu oluşturan hesaplara
“geçici hesaplar” da denmektedir.
Kesin Mizanın Düzenlenmesi
Gelir tablosu hesaplarının kapatılmasının ardından bilançonun oluşturulabilmesi için tamamen bilanço kalemlerinden oluşan bir liste oluşturulmaktadır. Bu liste ile
bilanço oluşturulmadan önce aktif ve pasif hesapların birbirleri ile denge kurup kurmadığı da kontrol edilmiş olmaktadır. Kesin mizan adı verilen bu liste ile dönem
sonu bilançosunun içeriği ve tutarları belirlenir.
Dönem Sonu Bilançosunun ve Gelir Tablosunun Düzenlenmesi
Hazırlanan kesin mizanın dengede olması durumunda mizandaki hesaplar kullanılarak işletmenin dönem sonu itibariyle finansal durumunu gösteren bilanço
düzenlenmektedir. Dönem sonu bilançosunun oluşturulmasında Kesin mizanın kalan veren hesapları kullanılmaktadır.
Gelir ve gider (sonuç) hesaplarından ise gelir tablosu düzenlenmektedir. Düzeltme kayıtları sonrasında oluşturulan kesin mizanda işletmenin bütün gelir ve giderleri
son hallerini almış durumdadır.
Bilanço Hesaplarının Kapatılması (Kapanış Kaydı)
Muhasebe sürecinin son aşaması kalan veren tüm bilanço hesaplarının kapatılmasıdır. Bilançonun hazırlanmasının ardından bilanço hesapları da yevmiye ve büyük
defterde kapatılmaktadır. Bunun için, borç kalanı veren hesapların alacak tarafına, alacak kalanı veren hesapların ise borç tarafına kayıt yapılır. Bütün hesapların
kapatıldığı yevmiye maddesine kapanış maddesi denilmektedir.
Muhasebede Kullanılan Belgeler
Muhasebede, mali nitelik taşıyan işlemlerin ilgili defterlere kaydedilebilmesi için, işlemlerin objektif belgelere dayandırılması gerekir. Kayıt tutma sürecinin
başlangıcında, öncelikle kaydedilecek olayın tanımlanması gerekmektedir. Bu ise, söz konusu olayı ispatlayan belgelerin toplanması veya düzenlenmesi ile mümkün
olabilmektedir. Dolayısıyla, mali nitelikteki olayın meydana gelmesi ile başlayan ve finansal tabloların çıkarılması ile sonuçlanan kayıt tutma sürecinde ilk aşama,
olayın tanımlanmasını sağlayan güvenilir bilgileri içeren belgelerin elde edilmesidir. Bu işleme belgelendirme denir.
Yasal Düzenlemelere Tabi Belgeler
Yasal düzenlemelere tabi belgeler TTK ve VUK’da açıklanmaktadır. TTK’ya göre başlıca belgeler; çek, senet, hisse senedi ve tahvildir. VUK’a göre başlıca belgeler
ise; fatura, perakende satış vesikaları, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzları, ücret bordrosu ve diğer vesikalardır.
Muhasebe kayıtlarına esas teşkil eden ve VUK tarafından düzenlenmiş başlıca belgeler:
Fatura, Perakende Satış Vesikaları (Perakende satış fişleri, Makineli kasaların kayıt ruloları, Giriş ve yolcu taşıma biletleri), Gider Pusulası, Müstahsil Makbuzu,
Serbest Meslek Makbuzu ve Diğer Evrak ve Vesikalar (ücret bordrosu, taşıma irsaliyeleri, yolcu listeleri ve günlük müşteri listeleri)’dır.
İşletmelerin İhtiyaçlarından Doğan Belgeler
İşletmelerin ihtiyaçları doğrultusunda oluşturdukları ve kullandıkları belgelere örnek olarak; muhasebe fişleri, işletme içi sevkiyat belgeleri, mutabakatlaşma
mektupları, cari hesap kartları ve stok kartları verilebilir.
Tek Düzen Hesap Planı
İşletmelerde hesap dönemi boyunca işletmenin büyüklüğüne göre yüzlerce finansal nitelikli işlem gerçekleşebilmektedir. Bu işlemler için her seferinde farklı bir hesap
açılması ve sonuçlarının bu hesaplarda izlenerek dönem sonunda ayrı ayrı raporlanması mantıklı değildir. İşlemin özü bakımından benzer içeriğe sahip olan hesapların
bir araya getirilmesi ve tek hesap olarak sunulması gerekmektedir.
Tek Düzen Hesap Planının Genel Yapısı
Hesap planının oluşturulmasında finansal tabloların genel kullanım şeklinin gözetilmesi ve tablolar aracılığı ile sunulan bilginin alınan kararlara temel oluşturabileceği
bir sistematik ile düzenlenmiş olması önemlidir. Bu bakımdan hesap planı, varlık, kaynak, gelir ve giderleri kendi içlerinde sınıflandırarak sunacak şekilde
düzenlenmiştir. Sınıfların/grupların oluşturulmasında hem gerçekleşme zamanı hem de hesabın içeriği göz önünde bulundurulmaktadır.