Professional Documents
Culture Documents
Çağdaş Yorumbilim Kuramları
Çağdaş Yorumbilim Kuramları
Çağdaş Yorumbilim Kuramları
kitabiyat
18
OSMAN BİLEN
kitabiyat
Batı Düşüncesi / Çağdaş 3
Osman Bilen
Çağdaş Yonımbilim Kuraml,111
Romantik, Felsefi, Eleştirel Herıııeneutik
ISBN 975-6666-23-4
kitabiyat
Dr. Mediha Eklem Sokak 41/12 06420 Kızılay ANKARA
tel.: O (312) 433 24 65 tel. ve fak.s: O (312) 433 66 68
e-posta: kitabiyat@islamiyatdergisi.com
ÇAGDAŞ YORUMBİLİM KURAMLARI
Romantik, Felsefi, Eleştirel Hermeneutik
OSMAN BİLEN
ANKARA 2002
İÇİNDEKİLER
BİRİNCİ BÖLÜM
YORUMBİLİMİN FELSEFİ TEMELLERİ .............................................. [21-52]
A. Bir Mantık Kavramı Olan 'Hermenia'dan Yorumhilime .................... 21
B. Çağdaş Hermeneutik Kuramlarının Gelişimi ........................................ 34
İKİNCİ BÖLÜM
ROMANTİK HERMENEUTİK .............................................................. [53-89]
A. Schleiermacher ........................................................................................ 57
B. Dilthey ...................................................................................................... 68
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
FELSEFİ HERMENEUTİK .................................................................. [91-140]
A. Fenomenoloji ve Hermeneutik .............................................................. 91
B. Heidegger ve Varoluşsal Hermeneutik ................................................ 96
C. Gadamer'in Felsefi Hermeneutiği .......................................................... 113
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
NESNEL YORUMBİLİM KURAMI veya
YENİ-ROMANTİK HERMENEUTİK ................................................ [141-173]
A. Betti: Metin Yorum Yöntemi Olarak Hermeneutik .......................... 141
B. Hirsch: Edebiyat Eleştiri Kuramı Olarak Hermeneutik .................... 163
BEŞİNCİ BÖLÜM
ELEŞTİREL HERMENEUTİK ............................................................ [175-200]
A. Habermas: Eleştirel Sosyal Bilim Kuramı .......................................... 175
B. Apel: Aşkın Bir Eleştirel İletişim Kuramı ............................................ 181
13.08.2002
Osman Bilen
ÖNSÖZ
Bsefe,
u çalışmada, Çağdaş Yorumbilim Kuramları başlığı altında fel
ilahiyat, tarih araştırmaları ve edebiyat eleştirisi alanla
rında yaygın olarak kullanılan ve gittikçe önem kazanan bir ko
mı hakkındaki bir araştırma sunulacaktır. Türkçede 'hermeneutik'
terimini yayınları ile okuyucuya tanıtmak ve bu konuda bir ilgi
uyandırmakta Doğan Özlem'in katkısını özellikle belirtmek gere
kir.1 Yine de, terim; felsefe, edebiyat, tarih ve hatta ilahiyat bili
mi çevrelerinde aşina olduğumuz açık bir kavram haline gelme
miştir. Dahası, bu terim, Batı'da bu alandaki literatürde de, sınır
lı bir anlamda ve çoğu zaman belirsiz kullanıldığından, hermene
utiğe tanımlayıcı bir çerçeve çizmek güçtür. Bu nedenle "herme
neutik nedir?" sorusuna, sözlüklerde rastlanan, geniş anlamda,
"yorumlama ve açıklamanın yöntemsel ilkelerini araştırmak"; üze!
anlamda, "Kutsal Kitap yorumlamanın genel ilkelerini araştırmak"
şeklindeki tanımlarla cevap vermek güçtür. Bu tanımlar, terimin
kullanım yerleri hakkında bilgi verici olsalar da, hermeneutik sa
hasını tanımak için daha geniş çalışmalara ihtiyaç vardır.
Dar anlamda hermeneutikle ilgili sayılabilecek keneli kültür ve
düşünce geleneğimiz içinde çeşitli bilim alanlarında ela elbette
eserler mevcuttur. Bu konuda, tarih araştırmalarında yöntem üze
rine yapılan çalışmalar, edebiyat kuramı ve eleştirisi hakkındaki
çalışmalar, ilahiyat alanında tefsir ve fıkıh usülü üzerine yazılmış
eserler, hermeneutik sorunlarıyla ilgili araştırmalara örnek göste
rilebilir. Ancak, genel olarak insan bilimlerinde karşılaşılan anla
ma ve yorumlama sorunlarının felsefi açıdan değerlendirilmesi,
çağdaş febefenin üzerinde durduğu önemli konulardan biri haline
gelmiştir. İnsan bilimlerine özgü bir yöntem geliştirmek için üne
sürülen yorumbilim kuramları hakkında henüz yeterince araştır
ma bulunmamaktadır. İm;an bilimlerinin yorumlama ve anlama
A
slında 'hermeneutik' kelimesi felsefe lügatimize yeni giriyor
sanılabilir; ancak, bu doğru değildir. Kelimenin eski şekliyle
karşılaşan ilk Türk, hu kelimenin geldiği Grekçeyi tam olarak bil
mese bile, felsefe geleneğinde, önceleri yorum konusunu da içine
alan mantık sanatının ikinci büyük üstadı olma unvanını taşıyan
Farabi idi. Grekçe hermeneuein fiilinden gelen kelime Aristote
les'in mantıkla ilgili yazıları arasında Peri hermeneias risalesinin
başlığı olarak mevcuttur. Farabı'nin Baıi Eıiminy,1s 1 olarak da bil
diği bu risale, mantık kitapları arasında el-'İlxıre adıyla anılmaya
başlamıştır. Farabı'nin şerh ettiği ve üzetlediği bu risalesinin baş
lığındaki kelimenin ifade ettiği anlam, çağdaş felsefede hermene
utik olarak yeniden kullanılmaya başlandığında kaybolmuştur;
dolayısıyla, kavramla olan aşinalığımız da ... Aristoteles, "süyle
mek, dile getirmek, ifade etmek, telaffuz etmek" anlamına gelen
hermeneia' y ı "bir şey hakkında doğru veya yanlış olan ifadeleri"
doğuran zihinsel eylem olarak tarif eder. 2 Büylece Aristoteles ta
rafından hermeneia, hüküm ve önerme anlamında kullanılır. Bir
lafzı diğer bir söze yüklemek, lafzın delalet ettiği nesne ile ilgili
bir durumu bildirmektir. Yalın olarak bir nesneye delalet eden la
fızların doğruluk veya yanlışlığından söz edemeyiz. Ancak, bir hü
küm bildiren ifadelerin veya iki lafzın doğnıluğu veya yanlışlığı
1 Far.ahı, İ/ıs;ı'u/ U/Cım: İlimlerin Sııyımı, ıscev. Ahmet Ate�. İstanbul: MEB Yayınl:ı
rı, 1990, s. 86.
2 Aristoteles, De Inteıpretatiııııe, !6a!0-l 5, T/ıe B;ısic \Vcırks ııf AristCJtle, ed. Ric
hard McKecın, New York: Randcım Hmıse, 1941
22 Çağdaş Yonımbilim Kuramları
� İbn Sına, e/-İşarac ve't-Tenhilı:ıc, neşr. S. Dunya, Kahire 1960, I. 169; Naci Bo
lay, Fanil>i ve İbn Sınil'da Kavram Anfayışı, İstanbul: MEB Yayınlan, 1990, s. 61.
4 Aristoteles, De lncerprec,ıtione, 17a2-5.
,; Hermes için bkz. Edith Hamilton, Mytlıo/ogy: Time/ess Ta/es of Gocls ;ınd Hem
e,ç, New York: Mentor Books, 1942 4 3, s. 33-34.
6 Plato, İon, 534e, T/ıe Co/Jecred Düılogues of Phıto, ed. E. Hamilton ve H. Cairns,
Princeton: Princeton University Press, 1985.
Yorumbilimin Felsefi Temelleri 23
ıınd Met/ıod, çev. Joel Weinsheimer ve Donald G. Marshall, New York: Cross
road Puhlishing Co., 1989 2 (Bundan sonra WM ve TM olarak atıf yapılacaktır).
12 Aristoteles, De Interpretııtioııe, 16b10-25; krş. Mübahat Küyel, "Farahi'nin Peri
Hermenias Muhtasarı", Ar::ışrmmı IV 0996), s. 4-8.
Yorumbi/imin Felsefi Temelleıi 27
disini dille ifade eder. Akli olan, bir ilkedir; tarihsel olan, tekil
olan, bireysel olan, duygusal olan ise, bir oluştur. Dolayısıyla, bi
lime özgü yorumlama süreciyle, tarihi, dini, edebi ifadeleri yo
rumlama süreçleri, kelimenin en geniş anlamında farklıdır. Bu
fark, ilkinin, zamana bağlı olarak değişmeyen ilkeleri esas alma
sından; diğerinin ise, zamanla ilişkili olan, sürekli değişen, yenile
nen durumları esas almasından kaynaklanır.
2. Açıklama, Açımlama, Tefsir: Hermeneutiğin işaret ettiği ikin
ci bir mana, açıklamadır. Açıklama, bir kavramı sözle ifade etmek
değildir; daha ziyade bir durumu sözle ifade etmektir. Burada, zi
hinde var olan bir anlamı dışa vurmak manasında bir ifadeden
söz etmiyoruz. Açıklama, var olan bir metni, bir anlamı değil, ya
şanan bir durumu yorumlama biçiminde bir şeyi sözle ifade et
mektir. Wittgenstein'ın üzerinde çok durduğu 'hayat biçimi' 13 kav
ramının kapsamına giren türden bir açıklamadan söz ediyoruz.
Örneğin "Tuğla!" ifadesi, yapı ustasının çırağa verdiği "Tuğla ge
tir!" emri olarak yorumlanabilirken; yoldan geçen birisi için "Dik
kat; üzerine tuğla düşecek!" şeklinde bir uyarı olarak da yorum
lanabilir. Bu tür örneklerde, bir durum, önce sözle ifade edilmiş
tir; dile getirilen yeni şey, aynı zamanda, başka bir durumun yo
rumudur; daha önce açıklanmayan bir durumun açıklamasıdır.
Aristoteles'in kullandığı anlamda, açıklama ve tarif etme olarak
hermeneutik, mantık öncesidir; yani doğrulama ve yanlışlama
bekleyen bir ifadedir. Açıklama bir çeşit söylemek, hüküm vermek
değil midir? Öyle görülebilir; ancak, söylemek, yani bir tasavvuru
dile getirmek, tasdik bekleyen bir şey haline getirmek, rasyonel
bir edimdir. Tasavvur etmek ise, "Neden düşünce vardır?" sorusu
gibi, daha gerisine gidemeyeceğimiz bir edimdir. Söylemekle de
ğil, açıklamakla; yani terkip etmekle ve ,iyırmakla söylenebilir
olan bir şeyin hakikati ispatlanabilir ve bildirilen bir şey olmaya
başlar. Bu şeyin özüne, değişmeyen yönüne tekabül eden bir açık
lama olarak bir ifade, önerme haline gelir. Dolayısıyla, eğer haki
kat, düşünce ile nesne arasındaki uygunluk ise, o ancak ibarele
rin önerme haline gelmesiyle ortaya çıkar. Diğer taraftan, oluş ve
değişme, olgusal hükümlerin sabit gerçekliği ve akli ilkelerin göl
gesi altında kalmaya haşlar. Klasik mantıkçıların yorumlama anla
mında 'ibare' kelimesini kullanması, bu bakımdan dikkat çekicidir.
16 Boeck, bu sorunu çözmek için, "anlama, hem mutlak hem de bağımlıdır," der.
Konuyu anlamak mutlaktır, konuyu diğer ilişkileri içinde anlamak bağımlıdır.
Ona göre yorumlama, bu mutlak anlamayla ilgilenir; eleştiri ise, 'bağımlı anla
mayla'. Boeck, On Interpretııtion, s. 37.
YonımlJilimin Felsefi Temelleri 31
lemdir. Bir şey hakkındaki kısmi bir anlama, o şeyin bütününü an
lamanın önkoşuludur. Bu süreçte ön-anlama genişleyerek bütünü
anlamaya dönüşür ve süreç içinde ön-anlama bütünle birleşir. Tıp
kı bir bulmacanın çözülmesinde olduğu gibi; cevabını bilmediğimiz
bir sonıyu, ilgili satır veya sütunda -diğer sorulara verdiğimiz ·ce
vaplar için kullanılan harflerden- oluşan bir kelime sayesinde an
ladığımız gibi. "Demek ki sorunun cevabı bu imiş" diyebiliriz. Her
zaman konu hakkında belli bir ön-anlama gereklidir; aksi takdirde
anlama hiçbir şekilde gerçekleşmez. Fakat ön-anlama da süreç
içinde değişir. Bulmaca örneğinde olduğu gibi, soruyu bilmeden de
ilgili cevap satırının veya sütununun doldurulabileceğine dair bir
ün-anlama olmasa, bulmaca çözmeye girişmek bile mümkün değil
dir. Bu ön-anlama, bulmaca çözmenin bağlamını oluşturur.
Fakat, yine de bu gibi durumlarda ortaya çıkan hermeneutik
soıun, anlayan öznenin kendi ufkunun, metnin veya nesnenin uf
kuna nasıl uygun hale geldiğidir. 17 Özne, anlamaya çalıştığı duru
mu, ön-anlama ufku içinde değiştirmiş, dönüştürmüş olamaz mı?
Ya da, öznenin kendi ön-anlama ufku, metnin anlamı içinde kay
bolarak dönüşüme uğramaz mı? Bu sorular doğa bilimsel yöntem
açısından ön-yargıların terk edilmesi ve bilginin nesneye uygun
luğunu, objektifliği denetleme süreci içinde değerlendirilir. İnsan
bilimleri açısından bu denetim sürecinin kendisi asıl sorunu oluş
turur. Bu da hermeneutiğin üçüncü bir yönüne işaret eder.
3. Çeviri, te'vil, meal olarak henneneuin: Çeviri, anlamayı sağ
lamak üzere yapılan temel yorumlama sürecinin özel bir biçimi
dir. Çeviri, yabancı, anlaşılmaz olan bir şeyi, bir başkasının ken
di diline aktarmasıdır. Çeviri yapan kişi, bir sözle diğer bir söz
arasında aracılık yapar. Ancak çeviri, sadece iki dilde birbirine
eşdeğer olan kelimeleri eşleştirmekten ibaret değildir; böyle ol
saydı, mekanik veya bilgisayar için yapılan çeviri programları ba
şarısız olmazdı. Çeviride özne, iki farklı dünya arasında gidişli-ge
lişli bir aracılık yapar. Çeviri süreci bize şunu öğretir: Dilin ken
disi zaten, evreninin kuşatıcı bir yorumunu içerdiği içindir k�, çe
viri yapan öznenin tekil bir ifadeyi çevirirken bile bu evren yo
rumunu hesaba katması gerekir. Dahası, çeviri sayesinde biz, di
lin dünyamızı nasıl biçimlendirdiğinin farkına varırız.
17 Örneğin Austin, aynı sorunu "kelimelerin kullanımı hakkında bir karar vermek"
ile "kelime hakkında karar vermek" arasında bir ayırımla çözmeye çalışır. "Yo
rumluyorum," "bunu şu şekilde tasvir ediyorum" demek, bir tür karar vermek
tir. Fakat bunlar sözel konularla ve bizim açıklamalarmızla ilgilidir. J. L. Austin,
How to Tlıings witlı Words, Cambridge: Harvard University Press, 1975 2 , s. 155.
32 Çağdıış Yorwıı/Ji/im Kuram/an
rak ele alan yaklaşımlar da vardır. Bir metinsel yorum kuramı ge
liştirme amacı gütmeden de, çoğu defa, metin yorumlama uygu
lamasına örnek bir durum olarak anlama ve yorumlamanın felse
fi sorunlarının tahliline başvurulur. Buraya kadar üzerinde durdu
ğumuz hususlar, çağdaş hermeneutik kuramlarının etrafında şe
killendiği temel felsefi sorunları da göstermektedir: Anlama, yo
rumlama, uygulama, tarih, dil, yöntem, ön-anlama, hakikat ve ge
çerlilik ölçütü, anlam, nesnel.lik, öznellik. Bu sorunların önemli bir
kısmı çağdaş felsefede epistemoloji sorunları olarak, diğer bir kıs
mı bilimsel yöntem sorunu olarak tartışılmaktadır. Diğer bir kıs
mı ise, felsefenin hakkında söyleyecek bir şeyi olmadığı düşünü
len konulardır. Hermeneutik sorunları felsefi sorunlar olarak gör
meyenlerin bakış açısını dile getirmek için hu hatırlatmayı yap
makta yarar var. Bu da felsefeye nelerin dahil olduğu üzerinde
bir konsensüs sağlanamamasından kaynaklanıyor. Zaten böyle
bir konsensüse imkan ela yoktur. Bu, felsefenin zenginleşmesine
katkıda bulunan bir durumdur; onu sınırlayan bir şey değildir.
Hermeneutik sorunların mantık alanından çıkarılarak genel
felsefi bir alanda tartışılması, teolojik, hukuksal ve filolojik yorum
lama yöntemlerinin gelişmesine de çok şey borçludur. Bu alanlar
daki gelişmeler hermeneutiğin felsefi bir önem kazanmasında
başlıca etkenler olmuştur.
B. Çağdaş Heımeneutik Kuramlarının Gelişimi
Konuya yakından bakıldığında, klasik yorumlama anlayışı ile çağ
daş yorumlama kuramlarınının, genel hatlarıyla, bazı noktalarda
kesiştiğini görmek mümkündür. Bu kesişme noktaları, felsefe tari
hi içinde sorulan veya cevap aranan şöyle bir sorunun karşılığının
bulunmasıyla açıklanabilir: Hermeneutik, Platon'un gösterdiği yön
de, benzerlik veya temsilı yolla mı anlam sorunuyla ilgilenecek;
yoksa, Aristoteles'in açtığı çığırdan giderek, ne kendileri anlamlı
olan ne de taşıdıkları anlamın bir tür dönüşmüş şekli sayılan, ba
ğımsız yapısal öğelerle ilgili bir yorum ktır�mı mı olacaktır? Belki
bu soruya üçüncü bir unsur eklenmelidir. O da, felsefi bir yorum
kuramı ve böyle bir kuramın yorumlama pratiğinde kullanılması
aynı kurallara mı bağlıdır? Hatta daha da ileri giderek, hu tür so
ruların felsefi değerini sorgulamak da mümkün gözükebilir. Ancak,
bu somların ortaya çıkmasının başlıca nedeni, insan bilgisinin de
ğeri hakkındaki hir yargının gizlice etkin olmasında aranmalıdır.
\'onımhilimin Felsef7 Temelleri 35
, lilek, istek, dua gibi önemli bazı sözel ifadeleri tasnif dışı bırakma
ı ,;ılıasına yapmak mümkündür. İkincisi, dilsel veya filolojik temel
,,zerinde birleştirmektir: Platon'un yapmaya çalıştığı gibi, dilsel ve
ııl'snel unsurları ideler öğretisi içinde birleştirmek; mistik te'vil an-
1.ıyışlarında olduğu gibi, nesneleri ve dilsel üğeleri onların daha ge
ı ıs indeki bir anlam dünyasının sembolü olarak anlamak veya or
ı.ıı.:ağda olduğu gibi, gramatik inşa ve belagat üğelerini retorik ve
·,.ınat anlayışı içinde birleştirmek mümkündür. Kant'ın eleştirel fel
·., ·fesinin gösterdiği ve mantıksal atomculuğun teyit ettiği gibi, akH
ı·ı · deneysel olarak kanıtlanamayan ifadeleri, sübjektif veya cluygu
·,.ıl tavır alış olarak değerlendirmek de mümkündür. Fakat, yine
, 1, ·, bu farklı bilgi ve ifade alanlarını uzlaştırmadan ve aralarında
ki zorunlu bağları kurmadan ve birini öteki aracılığıyla açıklama
' Lın bırakan bir kuramın felsefi olması neredeyse çelişkilidir.
36 Çağdaş Yorumbilim Kuram/an
lıiki yönü bir sanattır; ancak, müspet ilimlerin veya matematiksel ilimlerin tat
bikine teknik, /ıiye/ (beceri) demektedir.
'1 William K. Wimsatt ve Cleanth Brooks, Licemıy Cricicism: A S/ıoıt History I, Chi
cago: University of Chicago Press, 1957, s. 142.
-'·' Açık delalet (signiticatio) ve zımni delalet (supposorio), mantık bağlantılı ola
rak Kul�al Kitab'ın mecazi veya çokanlamlılığını yori.ımlamada yardımcı sanat
lı. Bkz. H. G. Gadamer, "Hermeneutik", Historiches Wörthuch der Philosophie,
cd. J. Ritter, Basel Scwabe, 1974, C. 3; Türkçe çevirisi Doğan Özlem, Herme
ııeutik Üzerine Y:ızıhır, s. 12.
·ı Wimsatt ve Brooks, Liternry Cricici.mı, s. 147.
38 Çağdaş Yonımbi/im Kuram/ıırı
24 Thoınas Aquinas, Summa Tlıeo/ogica, I. Kitap, 1. Soru, 10. bent, cevap, Tlıe füı
sic Writings of St. Tlıomas Aquimıs, I. (ed.), Anton C. Pegis (New York: Ran
doın House, 1945) s. 16.
25 Thomas Aquinas'm, lafzi anlamlar dışında şiir vb. insanların ürettiği sanatlarda
Kutsal metinlerde anlam zenginliğine benzer bir şey aramanın gereksizliğini ifa
de eder. Bkz. Qııestiones Quodlihet:ıles, 7. Kitap, 6. soru, 16. bent'ten naklen
Wimsatt ve Brooks, Literary Cı-iticism, s. 150.
26 Bkz. Martin Luther, T/ıe Bond,ıge of r/ıe Wi//, çev. J. A. Packer ve A.R. Johns
ton, Londra: James Clark and Co. Ltd., 1957, s. 74.
Yorumbiliınin Felsefi Temelleri 39
27 Bkz. Martin Luther, T/ıe Bondage of tlıe Will, çev. J. A. Packer ve A.R. Johns
ton, Londra: James Clark and Co. Ltd., 1957, s. 70-74. Lucher, Hıristiyan Kutsal
metinlerindeki "anlaşılması güç pasajların, konunun gizeınliliğinden değil, gra
mer ve dille ilgili bilg i eksikliğinden kaynaklandığını" savunur. Age., s. 73.
28 Bkz. G. Ebeling, "Herıneneutik", Religion in Gesdıidıte um/ Gegenw:ut C. III,
(Tübingen: J. C. B. Mohr, 1958:l), s. 243-263.
29 Wolfhart Pannenburg, "Herıneneucics and Universal History", Wachterhouser,
Brice R. (ed.) Hermeneuı:ics ,mel Modem Philosop/ıy (Albany: State University
of New York Press, 1986), s. 111.
:ıo Pannenburg, ''Herıneneutics and Universal History'', s. 112.
40 Çağdaş Yorıım/Jilim Kuramları
38 Bkz. C. Wolff, Vemünftige Gedanken von den Krüften de.ç mensclılic/ıen Veı:ç
taııdes uııd ilıı-em ric/ıtigeıı Gelmıuclıe (Halle 1713), Gess:uııe/te Werke, C. I, 1.
Kısım (ed.), H. W. Arnt (Hildesht:iın: Olms, 1965) [Beşeri Anlama Yetileri ve
Onlarm Doğnı Kullanımı Üzerine R.-ısyonel Düşünceler) Almanca bu mantık ki
tabı yanında Latince P/ıilosop/ıia R:ıtiomılis sive Logic:ı (Leibzig, 1723) [Rasyo
nel Felsefe veya Mantıki adlı eserlerinin unvanı dahi bu a�·ıdan ilgi çekicidir.
Bkz. "Wolff, Christian", Encyc/opedia of P/ıilosoplıy, C. Vlll, s. 340-344.
39 Wolff, Vemiinftige Gedanken, ss. 219 vd.; ayrıca bkz. Joachim Wach, D;ı,ç Vers
telıen. Gruııdztige einer Gesclıic/ıte der Hernıeneutisc/ıen T/ıeorie im 19. J:ı/ır
/ıunderı, 3 cilt (Tübingen, J.C.B. Mohr, 1926-1933), 1. 165.
40 Wach, Das Verstelıen, s. 165; krş. Gadamer, TM, s. 179 / WM, s. 168.
41 Chladanius'un kendi ifadesi olarak nakleden Kurt Mueller-Vollmer, "lntroducti
on", Hemıeneuıics Reader, s. 7.
44 Çağdaş Yorumbilim Kuramları
ği ezeli bir yükselme, gelişme·, olgunlaşma, gerileme ve çöküş, tarih idealini tas
vir eder." G. Vico, Tlıe New Science, çev. Thoınas Bergin ve Max H. Fisch, It
lıaca: Cornell University Press, 1994\ s. 104.
·11 A. Richardson, Histoıy S:ıcrec/ ,mel Pmfane (Londra: S.C. M., 1964), s. 23-24.
· ' 1 >:ıvicl l luıne, An Iııqııiıy Coııceming Hwıı,ın Uııclerst:ınc/iııg (New York: Was
1
4i R.G. Collingwoocl, T/ıe Icle.ı of Histoıy, Lonclra: Oxforcl University Press, 1956,
s. 91.
46 Hercler ile ilgili bu yargı için bkz. F. Meinecke, Historism, çev. J.E. An<lerson,
New York: Her<ler an<l Her<ler, 1972, s. 341.
47 JG. Herder, Gessamıııe/te Werke, C. 18, s. 246'dan naklen Meinecke, Historism,
s. 368.
48 Collingwood, Tlıe Ic/e,ı of Hiscoıy, s. 113.
Yonımhilimin Felsefi Temelleri 47
57 Martin Heidegger, Being aııd Time, çev. John Macquarrie ve Edward Robinson
(New York: Harper and Row, 1962), s. 62. (Bundan sonra BT olarak kısaltıla
cak ve gerektiğinde / ile orijinal sayfa numaralarına atıf yapılacaktır.)
58 Jürgen Habermas, "Der universalitatsanspnıch der Hermeneutik", Karl-Otto
Apel ve diğerleri (ed.), Hemıeııeutik und ldeologiekritik (Frankfurt: Suhrkamp,
1971), [s. 120-158], s. 120. Ayrıca bkz. "Hermeneutics' Claim to Universality'",
Gayle L. Ormiston ve Alan D. Schrift (eds.), T/ıe Heımeneuric Tradicion: From
Ast co Ricoeur (Alhany: State University of New York Press, 1990), s. 245.
59 Emilo Betti, Die Heımeııeurik Allgenıenine Meclıodik der Geisreswissensdıa/ten
Q.C.B. Mohr: Tübingen 1962), s. 5; ayrıca İngilizce çevirisi için bkz. "Hermene
utics as the General Methodology of the Geisreswisseıısdm/ten", çev. Josef Ble
icher, Henııeııeuric Tmdicion Fmııı Ast to Riceour, ed. Gayle L. Ormiston and
Ailen D. Schrift (Albany: State University Of New York Press, l'.)90), s. 159-197.
60 TM, s. 182 IWM, s. 170.
ı,ı Hans-Georg Gadamer, "Text and lnterpretation'", Diane P. Michelfelder and Ric
hard Palmer (ed.), Dialogue ,mel Decoııstruccioıı: 77ıe Gad:ınıer-Derricla Eııco
uncer (Alhany: St::ıte University of New York Press, 1989), s. 31.
Yorum/Jilimin Felsefi Temel/eri 51
ROMANTİK HERMENEUTİK
1 E. Kant, CJjtique of Pure Re,ısoıı, çev. Norman K. Smith (New York: St. Martin's
Press, 1965), s. A 126.
2 Kant, CJjtique of Pure Re:ısoıı, s. A 258/13 314.
3 Kant, age., s. A 256/B 312.
4 Kant, Critique of l'ııre Reasoıı, s. A 346/13 404.
'i Kant, Critique of Pure Re,ısoıı, s. A 157/13 196.
6 E. Kant, Critique of Prnctirnl Reasoıı, çev. Lewis W. 13eck (New York: Macmil
lan, 1985), s. 118.
7 Kant, Critique of Pı,ıctica/ Re,ısoıı, s. 166.
Roımıncik Hermeneutik 55
19 Schleiermacher, Hermeneutics, s. 73
20 Schleiermacher. Hemıeneurics. s. 82.
60 Çağdaş Yorumbilim Kuramları
31 Schleiermacher, Heımeneutic,, s. 95 .
.ıı Schleiermacher, Hermeneutics, s. 76.
66 Ç.ığdıış Yonııııbilim Kunııııl.ırı
19 John Stuart Mili, A Syscem of Logic, r.ıtionative :ınd incluctive, Londra: Long
mans, Green, Reader & Dyer, 18728.
40 John Stuart Mili, System der clecluktiven und incluktiven Logik, Almanca'ya çev.
Schiel (18632), VI. hölüm, "Von der Logik der Geisteswissenschaften oder mo
ralishen Wissenschaften" (Manevi veya Ahlaki Bilimler Mantığı Üzerine)" başlı
ğı ile çevrilmiştir.
41 John Stuart Mili, Tlıe Logic of ehe Mor.ıl Sciences, Giriş ile hirlikte, nşr. A. J.
Ayer Salle, Ill.: Open Court,1990, s. 20; Dilthey'ın aynı paragrafı yorumu için
hkz. W. Dilthey, lntrocluction to t/ıe Huımın Sciences, çev. Ramon J. Betansoz,
Detroit: Wayne University Press, 1988, s. 141.
Romantik Hermeneutik 73
' Windellxınd, "Oie Philosoplıie des 19. J;ılırlıunderts', Die Ku/ıur eler c;egemv:ırr
7
'i9 Windelband hakkında ve bu kavramların çevirisi için bkz. Doğan Özlem, T;ı
ri/ı Felsefesi, s. 112 vd.
6o Windelband, Prii/udien, (Tübingen, 19249), il. 21.
6t Heinrich Rickert, Die Grenzen der N:ıtwwissensclı,ıftlidıeen Begrifls/Jilclwıg
(Tubingen, 1902), s. 228'den naklen, Michad Ermarth, Willıe/m Diltlıey: '/1ıe Cri
tiqlıe of Historic,ı/ Re,ı,çon (Chicago: University of Chicago Press, 1978), s. 189.
Romantik Heı-ıneneııtik 81
64 Bu konuda hkz. Kamuran Birand, "Manevi İlimler Metodu Olarak Anlama", Ifa
murnıı Birnnd Külliyatı, 1-3, Ankara: Akçağ Yayınlan, 1998, s. 13-78.
Romantik Henneneııtik 85
FELSEFİ HERMENEUTİK
A. Fenomenoloji ve Henneneııtik
Ş imdiye kadar üzerinde durduğumuz anlama ve yorumlama
kavramı, epistemolojik çerçevede tanımlanan bilgi kavramının
karşıtı olarak ele alınmıştır. Anlama, esas olarak, sadece üznenin
zihninde oluşan bir bilişsel edim veya öznenin kullandığı ayrı bir
zihinsel meleke değildir. Anlama, beşerı tecrübenin ilişkisel ve
karşılıklı oluşuna işaret eden bir kavramdır ve hu manada Hus
serl'in "yönelimsellik" 1 kavramına benzer. Öznenin yöneldiği nes
ne veya tecrübenin ilişkili olduğu nesneyi dikkate almadan, yalın
bir zihinsel edim olarak anlamadan söz edemeyiz. Anlama, özne
ve nesne arasındaki bu ilişkinin kendisi olarak düşünülmelidir;
ilişki içinde olan öğelerden biri veya ötekine göre tek yanlı ola
rak anlamadan söz edilemez.
O halde, anlama, insanın bütün bilişsel edimlerinin evrensel
bir özelliğidir. Anlamanın evrenselliğinin, bazı felsefecilerin yazı
larında aklın evrenselliğinin yerini aldığı söylenebilir. Gadamer,
1960'da yayımlanan Wahrheit ııncl Methocle'de,2 bu geniş anlama
kavramının izlerini herıneneutik tarihi içinde göstermeye çalışır.
1 Husserl'in çok sık kullandığı iıııentioıııılitiiı için bkz. Edımınd Husserl, logisdıt·
Unteı:�uclıungen, (Halle, 1906 2); İngilizce çevirisi, logic:ı/ lnvestig,ıcions (2 cilt),
çev. J. N. Findlay, New York: Huırnınities Press, 1970, il. 260 vd.
2 Hans-Georg Gadamer, W,ı/ırlıeit um/ Meılıode, Gıwıdzuge eiııer Plıilosoplıisc
lıeıı Herıııeneıııik (Ti.ibingen: J.l:l.l:l. Mohr, 1960 1 , Ti.ibingen: J.C.l:l. Mohr, 1965 2 ).
s. 370-371; İngilizcesi, Tnıtlı ;ille/ Meılıcıd, çev. Joel Weinsheinıer ve Oonald G
Marshall, New York: Crossro"d Puhlishing Co., 1989 2 . (Bundan sonr" kitabın her
iki dildeki 2. baskıların" WM ve TM olar"k atıf yapılacaktır.)
92 Ç:ığd:ış Yonımbi/im Kuramfarı
3 Franz Alexander, "The logic of Emoıions and Its Oynamic 13ackgrmınd", Iııter
ıwtirııwl Joum:ıl of Psyc/ırıaıı:ı/_ysis, XVI (Ekim 1935), s. 399.
4 Theodore Abel, "The Operation Called Verstehen", Herhert Fiegl ve May 13rod
heck (ed.), Re,ıcliııgs in r/ıe P/ıilosoplıy ofScieııce, New York: Appleton-Centmy
Crofts, 1953, s. 685.
Felsefi Hermeneutik 93
: Husserl, ·'Philosophy asa Rigorous Science", s. 185; krş. Edımınd Husserl. lde
:ı.�: Gener.ıl lntroduccion To Pııre l'/ıenomeııology, çev. W.R. Boyce Gihsnn,
Londra: Collier-Macmillan. 1962. s. 9
8 Bkz. Edımınd Husserl. Lngiwl lııvestig,ııioııs, il. 290.
belirten 'dır' bağlacı, çoğu kez öznel hatalar sonucu yanlış ilişki
leri veya olmayan ilişkileri belirtmede de kullanılabilir.
Halbuki Husserl'e güre, bunlar anlamsız değildir. Her şeyden
önce, gramatik anlam öğeleri de dediğimiz hu kategorik göster
geler, bütün hakkındaki zihinsel bir edimi gösterir. Bu edimlerden
bazıları bağımsız iken, diğer bazıları bir ilişkiyi gösterirler. Bu
edimlerin farkı, onların yöneldiği madde değil, 'yorumsal anlam'la
ilgilidir. Duyu algısına dayanan nesnenin içeriği tek başına veya
ilişki içinde hep aynı kaldığı halde; onun anlamı -kurulan ilişkiye
göre- yorumsal anlamayla birlikte değişir. 11 Buradan şöyle bir so
nuca varırız: Aynı nesnenin anlamının birliği ve farklılığı, algının
ilişkisel bütünlüğüne bağlıdır. Bu bütünsellikleri kavramak için
Husserl, ister istemez bilginin başlangıcına gidilmesi ve "yaşama
dünyası"12 adını verdiği ufkun araştırılması gerektiğine işaret eder.
Husserl, tecrübeyi de zaten bu 'ufuk yapısı' içinde tarif eder: En
basit anlamıyla hiçbir tecrübe yoktur ki, "Bir şeyin ilk defa kav
ranması veya bilinmesi olarak o şey hakkında yalnız bu bilgide
var olandan daha fazlası zaten 'biliniyor' olmasın." 13 Husserl'in
ön-bilme ( Voıwissen) dediği bu bilgi, "her bir tecrübenin kendi
ufkuna sahip olmasından kaynaklanır". Bir şeye aşina olmamak
bile, Husserl'e göre "aynı zamanda sürekli bir aşinalık kipidir". 14
Tecrübenin 'ufuk yapısı'nda olması, tecrübenin "mantıksal bildi
rim-öncesi" doğasına ait bir özelliktir.ıs
Peki, bilme edimlerinin bütününü içine alan ufuk herhangi bir
özne tarafından kavranabilir mi? İşte bu sorunun cevabını Husserl,
bireysel öznenin sınırlı ve sonlu zihinsel edimlerini dikkate alarak,
"transandantal özellik"te arar. 16 Husserl, aşkın özne kavramına
başvurmakla, öznel idealizme kaydığını fark etmiştir; fakat bu, ya
zı hayatının geç bir dönemine rastlar. Fransa'da "Kartezyen Düşü
nümler" adı altında verdiği konferanslarda, dinleyiciyle bağ kur
mak amacıyla Descartes'ın kavramlarını açıklamaya çalıştı. Böyle-
11 Husserl, Logic.ı/ Jnvestigııtions, il. 796-7: krş, E. Husserl, Experieııce ,ınd Judg
meııt, Ed, Ludwig Landberger, �·ev. J. S. Churchill ve K. Ameriks, Evanston:
Northwestem University Press, 1973, s. 156.
12 Husserl, Experieııce :mel ]udgment, s. 163; krş. Husserl, /de:ıs, s. 93-95.
13 Husserl, Experieııce mıd Jlldgmeııt, s. 31-32.
14 Husserl, Experieııce :mel Juelgmeııt, s. 37.
11 Hans-Georg Gadamer, "Hermeneutics of Suspicion··. ıH:m :ıııc/ \Vorld, 17 0984)
s. 313-324; yeniden yayını, Henııı:meucic:;: Questioııs :mel Pmspects, ed. Gary
Shapiro and Alan Sica (Amherst: University of .\ılassachusetts Press, 1984), s. 59.
16 Husserl, C:ute.çi;ııı Meelit:ıtioııs, s. 18-25.
96 Çağdaş Yonıınbiliın Kurnmfarı
Bu, onun yaptığı birinci tespit. İkincisi, Varlık, şimdiye kadar hep
'kendisini gösteren', 'ortaya koyan' ve 'hazır olan', yani fenome
nal olarak mevcut olan anlamında alınmıştır. Peki, Varlık, somut
-veya soyut- belirli, bulunan ve mevcut olarak anlaşılmayacak
sa, nasıl anlaşılmalıdır.
Heidegger bunun, Varlık sonısunu kendisine sorun edinen bir
varlıktan 'hareketle cevaplanabileceğini savunur. En azından Var
lığı, yeryüzünde hangi varlığın kendisine sorun edindiğine dair bir
ip ucu vardır elimizde. Varlığı kendisine sorun edinen varlık, in
sandır. Öyleyse soruyu anlamak için tahlile başlayacağımız bir çı
kış noktası olarak, bir varlık mevcuttur: Dasein. 'Bu-varlık' anla
mına gelebilecek bir terimi seçmekle ve 'insan' kavramını kullan
maktan kaçınmakla Heidegger, geleneksel kavramaların taşıdığı
anlam yükünün etkisi altında, kendi düşüncelerinin yanlış anlaşıl
masından sakınmaya çalışır. Dasein, her şeyden önce Varlık so
rusunu kendisine sorun edinen bir varlıktır. Burada artık ne me
tafizik ne de teoloji yapılmaktadır. Temel bir fenomonolojik çö
zümlemede -Varlık sorusunu kendisi için bir sorun edinen ve öte
ki nesnelerden böyle bir soruyu sorabilmekle ayrılan insan varlı
ğının veya Dasein'ın varoluş kiplerini çözümlemede- bulunmak
tadır. Eğer Varlık sorusunun anlamı ortaya çıkarsa, işte o zaman
-Heidegger açık bir dille hunu söylemiyorsa da, maksadı bu gö
rünüyor- bu yeniden temellendirme çabaları askıda kalmaz. Ya
ni doğa bilimlerinin de, insan bilimlerinin de temelini yeniden
oluşturma sorunu kökten ele alınabilir.
Heidegger'in güzüyle bakarsak, şimdiye kadar gelinen nokta
da doğa bilimlerinde, varlığı, hazır olan, mevcut olan yönüyle ta
nımlıyor, sınırlıyor ve varlıklar (mevcut olanlar) hakkındaki göz
lemlerimizi veya çıkarımlarımızı genelleştirerek yasalar belirleme
ye çalışıyoruz. Bilgimiz hu işlemlerin uygulanamayacağı durum
larla karşılaşırsa, işte o zaman Kant gibi ya bilgiye bir sınırlama
getirmek akla geliyor; ya da bu sınırların içinde olamayan varo
luş kipleri yadsınıyor. Varlığı sadece görüngü olarak varlık yünüy
le incelemek, doğa bilimlerinin konusudur. Aynı yöntemi insan bi
limlerine taşıdığımız zaman orada bazı güçlükler doğar. Bu du
rumda Heidegger'in sorusundan iki şey ortaya çıkıyor: Birincisi,
Varlık sorusu cevaplanırsa, temel bulma sorunu da çiizülür. İkin
cisi, Varlık sorusunu kendisine sorun yapan insan varlığının -He
idegger'in Dilthey ile ilişkisi burada ortaya çıkar- varoluş kipleri
ni ve yapılarını araştırmaktır. Bu da Varlıkla -yani bütünle- ilgili
Felsefi Hermeneutik 99
�, BT, s. 31.
100 Çağdaş Yonımbilim Kuram/an
idegger ise, her şeyden önce anlamanın neye göre olduğunu, na
sıl bir ufuk içinde gerçekleştiğini ortaya koymamız gerektiğini dü
şünür. İşte bu nedenle, hayat veya zihin gibi öznel ve görece bir
kavrama dayanmak yerine, kendisine varlığı sorun edinen ve d?
layısıyla da Varlık hakkında bir ön-bilgisi olduğunu gösteren in
san varoluşunun yapılarının fenomenolojik çözümlemesi, bize ta
rih, saqat ve edebiyat gibi insan bilimlerinin ve tabiat bilimlerinin
deneysel araştırmalarının temelini aydınlatacaktır. Bu yapılar, za
mansallık, anlamak ve dilselliktir. Şimdi yalnız anlamanın değil,
dilsellik ve zamansallığın da insan varoluşunun yapıları içinde
birlikte düşünülmesi, hermeneutik açıdan yeni bir ufuk açar. "Za
man"22 ise Varlığı anlamanın ufkudur. Gerek insanın varoluşsal
yapısı olarak sürelilik (Temporalitat), gerekse Varlığı anlamanın
genel ufku olarak zamansallık (Zeitlichkeit), zamanla ilgili iki
farklı kavramdır. Bunları birbirinden ayırmak gerekir. Demek ki,
insanın kendi varlığını gerçekleştirmesinin, anlama edimlerinin uf
kunu 'sürelilik' oluşturuyor. Bu, bir şeye vakti olmak anlamında
olamadığı gibi, insanın vakit içinde olması anlamına da gelmez.
İnsan varlığına, ölüme-doğru-varoluşu, 'yönelmişliği' (yok olma
dan önce kendisini gerçekleştirememe tasası) ve varlığının baş
langıçsızlığı ve 'atılmışlık' (başlangıca doğru ilgi) dahil olduğun
dan, bir şeyin zaman içinde olması, zamanın ölçülmesi gibi du
rumların hepsi, insan varlığının süreliliğinden türemiş şeylerdir.
Bir şey, zamansallığını Dasein'ın süreli oluşundan alır. İnşan bi
limlerinde çözümsüz bir sorun haline gelen -anlamaya engel ve
ya yanlış anlamaya neden olduğu düşünülen, bir metnin veya
geçmiş olayın anlamını belirleyen temel öğe olarak görülen- ta
rihsellik, böylece Heidegger'de farklı bir mana kazanır.
Varlık imkanları olarak ve ileri yönelmişlik ve başlangıca dö
nük ilgi olarak süreliliğin somut vakte dönüştürülmesi, insanın ta
rihselliğidir. Nedir bu süreliliği somut vakte çevirme? İnsan başka
birçok insanla birlikte varlığının imkanlarını deneyen, gerçekleşti
ren veya gerçekleştiremeyen bir "gündelik" hayat yaşar. Günlük
yaşama ve başkaları gibi var olma da zaten bir tarihsellik kipidir.
İnsanın kendi varoluşunu, edimleriyle ortaya koyması veya yorum-
22 Heidegger, varlığı anlamanın ufku olarak 'zaman' için kitabın başlığında da yer
alan Zeit; zeidic/ı 'zamansal'; Zeitlickeit, 'zamansallık' terimlerini ve insanın va
roluşsal veya kategorik (BT, s. 37) yapısı olarak zaman içinde sürelilik (vakit
lilik) için temponılitiit ve sıfat hali tempom/ süresel (vakitse!, muvakkat) terim
lerini kullanır (BT, 38; hu terimlerin açıklaması için bkz. BT, s. 40, 324 vd.).
Felsefi Hermeneutik 101
!4 Friedrich Nietzsche, Beyoncl Gc,oc/ tınd Evi/, çev. Walter Kaufmann (New York:
Vintage Books, 1966) s, 27-31; krş, F. Nietzsche, T/ıe use :mel Abu.�e of History,
çev. Adrian Collins (Indianapolis: Bobbs Merrill, 1957 2 ), s. 30.
Felsefi Hermeneııtik 103
ı; BT, s. 385.
26 Heidegger, Almanca, olmak, vuku bulmak, meydana gelmek anlamındaki gesc
/ıe/ıen fiili ile geçmiş olaylar veya tarih anlamındaki gesclıic/ıte kelimesinin eti
molojik ilişkisine işaret ederek, Historie ve Gesdıidıte'den birincisini, tarih bi
limi anlamında; ikincisini, gerçekten meydana gelen, olan geçmiş için kullanır.
İnsanm kendi varlığını bir oluşum süreci (gesdıdıen) aynı zamanda tarih yap
mak olarak anlar ve dolayısıyla, insanm tarihselliği (gesclıiclıt/iclıkeit) tarihsel
zamanın içinde olmak anlamına gelmez; tam tersine, bu tarihsellik, tarihin olu
şumunun ve tarih biliminin imkanıdır. Bireysel D,ısein'ın oluşumu ·lmlar' içinde
olduğundan, toplumsal oluşuma da talih ve kader anlamındaki Gesc/ıik kelime
siyle ifade ederek etimolojiye dayalı ayırımlar yapar. BT, s. 41,426,429 ve özel
likle de s. 434-448.
104 Çağdaş Yonımbilim Kuram/an
27 BT, s. 434-448.
Felsefi Henneneutik 105
28 BT, 5. 62.
29 BT, 5. 62.
30 BT, 5.72/46.
106 Çağdaş Yonımbilim Ktıramfarı
31 BT, s. 25/5.
32 Gadamer bunun doğurduğu sonucu şöyle açıklar: "Bu, çağdaş felsefedeki nes
nelliği tamamen yıktı" ve onunla birlikte geleneksel metafiziğin "mevcut olarak
Varlık" kavramını. TM, s. 257; WM, s. 243.
33 BT, s. 182/143.
34 BT, s. 188/148.
35 BT, s. 201/I;8.
Felsefi Hemıeneucik 107
36 BT, s. 56.
j7 BT, s. 58.
38 Anlama (Suhtilit:ıs intel/igeııdı), yorumlama (.çu/Jtilitas explic,ıııc/i) ve buna bir
de uygulama (subti/it:ıs :ıpp/icanclı) eklendiğini belirten Gadamer, bu ayırımın,
J.J. Rambach'ın lnstirutiones /ıeımeııeutirne _çacrne (1723) adlı eserinde bulun
duğuna işaret eder. Gadaıner, TM, 307/291; ayrıca bkz. H-G. Gadaıner, "Her
ıneneutik", Doğan Özlem (der. ve çev.), Henııeneutik (yoruıııbilgisi) Üzerine
Y,ızılar, Ankarn: Ark Ya)•,nevi, 1995, s. 23.
39 Yorumlamanın ·nlarak"yapısı (,ı.s-structure) için bkz. BT, s. 191-191/150-151.
40 Heidegger ön-anlama ( Vor-veı;seiinclnis) terimini sık kullanmaz ve Vorverstelıen
şeklinde fiil yapısında .'idıı wıcl Zeiı'da (s. 297) bir defa kullanır. Emerich Co-
108 Çağdaş Yorumbilim Kuram/an
46 BT, s. 195/153.
47 Gadamer, Plıilosoplıical Heımeneııtics, ed. ve çev. David Linge, Berkeley: Uni
versity of California Press, 1977, s. 49.
48 BT, s. 434/382. "Tarihsellik" burada Heidegger'in Gesclıichtlichkeit kavramının
çevirisi olarak kullanılmaktadır. Bu kavram, İngilizceye Macquarrie ve Robin
son tarafından, historicality olarak; Historizitiit (tarihilik) ise lıistoricity olarak
çevrilmiştir. Bkz. BT, s. 31, dipnot 2.
110 Çağdaş Yonım/Jilim Kur.ımhırı
49 BT, s. 425-27/373-75.
'iO BT, s. 427/375.
'il BT. s. 442/390.
'i2 BT, s. 449/397.
Felsefi Hermeneıırik 111
53 BT, s. 429/377; ayrıca bkz. Otto Piiggder, Heidegger unc/ clie /ıeımeneurisc/ıe
P/ıilosop/ıie (Freiburg: Verlag Kar! Alber, 1983), s. 102.
,;4 B1: s. 429. 1 377.
55 BT, s. 428/376.
ô6 BT, s. 41-42/20.
112 Çağdaş Yonımbilim Kuramlan
57 BT, s. 41/20.
58 Bkz. Gadamer, TM, s. 300 vd/WM, s. 284 vd.
59 Pöggeler, Heidegger und die Jıerıııeneutisc/ıe Plıilosoplıie, s. 141vd.
60 Pöggeler, Heidegger und die lıerıııeneutisc/ıe Plıilosop/ıie s. 144.
61 Pöggeler, Heidegger uncl die Jıenneneutisclıe Plıilosop/ıie s. 144-145.
62 Pöggeler, Heiclegger uncl clie /ıermeneutisc/ıe Plıilosop/ıie s. 146.
63 Dilthey'ın Yorck von Wartenburg ile yazışmalarına işaret eder Heidegger. BT,
s. 449/397. Bu yazışmalar hakkında bir inceleme için bkz. Hans Ruin, "York
von Wartenburg and the Problem of· Historical Existence", Jourmı/ of tlıe Bri
tislı Society for Plıeııomeno/ogy, C. 25, (Mayıs, 1994), sayı: 2, s. 111-130.
64 BT, s. 189/149.
Felsefi Hermeneutik 113
now ve Williaın Sullivan (ed.) Inıerpretive Socüıl Sciences: A Secoııd Look, Ber
keley: University of California Press, 1987, s. 106.
70 TM, s. xxi, XXXİ; WM, s. XV, xvii.
71 TM, s. xxiv; WM, xxviii.
Felsefi Hermeneutik 115
72 "Deneyim olarak varlık" (Sein ,ı/s Erfa/ınıng) ifadesi Gadamer"in metninde geı,;
mezse de, ima edilmiştir. Bkz. TM, s. xxxvi IWM, s. xxi.
75 Fred Lawrence, "Hans-Georg Gaclanıer, 'Tn.ıth and Method, Hegel's Dialectic :ıncl
Philosophical Henneneutics"', Rdigious Studies Review, 3 (Ocak, 1997), s. 36.
7a TM, s. xxiv IWM, s. xxvii.
116 Çağdaş Yonımbilim Kuramları
102 Paul Schuchman, "Anmerkung zur Hermeneutik Gadamers", Hemieneutik unc/ Di
;ı/ektik 1 (ed.) Rüdiger Bulmer ve diğerleri (Tübingen: J. C. B. Mohr, 1970), s. 309.
ıo:ı Paul Schuchman, "Ar istotle's Phronesis ,ınd Gadamer's Hermeneutics", Plıilo
sop/ıy Toc/;ıy 23, Sayı: 1 (Bahar, 1979), s. 41.
104 Jean Grondin, Hermeııeutisdıe W,ılırlıeit?: Zum W:ılırlıeits/Jegritr H,ıns-Georg
Gudameı:�, I<oningtstein: Fonun Academicum, 1982, s. 145.
105 Gadamer, "Problem of Historical Consciousness", s. 105.
106 TM, s. 291/WM, s. 275.
Felsefi Hemıeneııtik 123
katimizi çeken ve hakikatinin kesinliği ile bizi kuşatıp hakimiyeti altına alan
bütün gerçek geçmişin bilincini." Hans-Georg Gadaıner, Kleine Scı-ifteıı I (Tü
bingen: J.C.B Mohr, 1965), s. 158.
112 TM, s. xxxiv /WM, s. xx.
113 Gadamer, Plıilosophirnl Heımeneutics, s. 38; Gad:ııner, Kliene Sdıriften !, s. 127.
114 TM, s. 341 /WM, s ..'324.
Felsefi Hemıeneutik 125
bir öğe olarak kabul eder. Vurgulanması gereken ilk husus, tarih
sel etkileşim bilincinin "dolaylı deneyimin yapısına sahip" olduğu
dur.119 Bu nedenle, dolaylı deneyim (Erfalmıng), anlamanın tarih
selliği çerçevesinde açıklanmalıdır. Gadamer'e göre, günümüzde
tecrübe kavramı, aşırı derecede deneysel bilimlerden etkilenmiştir
ve bu yüzden de "tecrübenin içsel tarihselliği" göz ardı edilmiştir.
Gada�er, araştırmasının amacının "her türlü anlama tecrübe
sini" incelemek olduğunu ve hu nedenle de, "Tecrübe Üzerine"
başlıklı kısmın Hakikat ve Yöntem'de de anahtar rolün_ü üstlendi
ğini belirtir. 120 Bu kısımda yer alan, tecrübe hakkındaki tahlil, di
ğer kısımlarda "tarihsel nesnenin öteki oluşu" hakkındaki tahlil
lerle yakından alakalıdır. Ötekini tecrübe etmek, hermeneutiğin
asli olgularından birini oluşturur. "Ötekini tecrübe etmek göster
mektedir ki, düşünüm belli bir tarihsel nesnenin etkilerini aşabil
se de, o yine de nesnenin varlığını öz-bilinçte ortadan kaldıra
maz." O halde, ötekini tecrübe etmek, tarihsel etkileşim bilincini
açıklamakta da bize ışık tutar. "Ötekini tecrübe, yine bizim kar
şımızda duran bir şeyin, kendi hakkını iddia etmesi ve bizden
şartsız tanıma talep etmesi ve bu süreç içinde anlaşılmasında�i
paradoksu ifşa eder. "121 \ '· \ ·
2 Emilio Betti, Die Herrııeııeııtik ,ıls ııll emeiııe !Vletoclik der Geisteswisseıısdıafteıı
g
(Tübingen: J.C.B. Mohr, 1962); İngilizce çevirisi, E. Betti, "I-lerıneneutics as the
General Methodology of the Geisteswissenschaften", çev. Josef Bleicher, Heıme
neııtic Trnclitioıı Fmnı Ast to Riceoıır, ed. Gayle L. Ormiston and Ailen D. Schrift
(Albany: State University Of New York Press, 1990) i�·inde (s. 159-197), s.164.
3 Betti, "I-lerıneneutics as the General Methodology", s.160.
144 Çağdaş Yonımbilim Kuram/an
varsayar. " 8 Betti'ye güre, "değer, özü itih:-ı nyla hir ideal kendinde
varlığı olan ve kendi değerini kendisinden alan ve herhangi bir de
ğişmeye, öznenin yapacağı keyfi herhangi bir indirgenmeye dire
nen mutlak bir şeydir -yine de değer, zihinsel yapılar yardımıyla
bilinç tarafından ulaşılacak bir nesne olarak durur" .9 Bu zihinsel
yapılar, deneysel benliği aşar ve gerekli ruhsal olgunluğu kazanan
lar tarafından paylaşılan daha yüksek bir alemle bütünleşmeyi sağ
lar. Anlam-formları dediğimiz bu zihinsel yapılarla veya anlam içe
ren yapılarla sürekli bir iletişim içinde olan öznenin, anlama ve de
ğer yargılarının da sürekli değiştiğini farz etmek gerekir. Bu neden
le, Betti, Dilthey'a uyarak, "çeşitli anlamlı yapıların üslüp ve dahi
li insicamını yönlendiren ve açığa vuran tarihsel kategorilere" du
yulan ihtiyacı vurgular. Anlamlı yapılar, tarihsel şartlara güre deği
şen öğelerin özelliklerini taşırlar; fakat tarihsel kategoriler, bu ya
pılardan önceki epistemolojik düzeyde var olmaları itibarıyla ",ıp
ıioridirler ve hu yapıların aşkın temellerini oluştururlar". 10 Anlama
sürecini nesnenin tarihsel niteliğine uyarlamak gerektiğinde, değiş
kenlik, yorumlamanın ölçütleri arasında sayılmalıdır.
Fakat manevi değerlerin 'ideal nesnelliği', ancak duyulur nes
nelerin 'gerçek nesnelliği' aracılığıyla kavranabilir. Dilthey'ın ün
celeri benimsediği içe-bakış psikolojisine dayalı 'özdeş hissetme'
ve 'yeniden yaşama' anlayışlarını reddeden Betti, anlamanın im
kanını, zihnin nesnelleşmesini yorumlamak olarak sınırlar. Bireyin
yaratıcı zihni, anlamlı ve değer taşıyan fikirlere 'form' vererek,
onları genel alana aktarır. Sanatsal eserlerin oluşum süreci, her
meneutik deneyimin ün-koşullarını temsil eder. Hermeneutik de
neyim, ''anlam-formlarını, onlarda gerçekleşen değerlerin ideal
nesnelliğine yeniden çevirmekle" ilgilidir. 11 Dolayısıyla, yorumla
mada, ne salt gerçek ne de salt ideal olan, ama daima ikisini de
kapsayan bir nesnellik türüyle karşılaşırız.
Bu sorunu aşmak için Humhdolt'un dil felsefesine başvur arak
. "ideal evrenin, dili ve anlam-formlarını da aştığına, daha doğrusu,
dil veya belki hu özel formlarla sınırlandırıldığına" inanan Betti'ye
göre "dil ve anlam-formları, aynı zamanda bu ideal dünyayı araş
tırmak için var olan yegane araçlardır". 12
miş hir zihinle, 'öteki' hiri olarak karşılaşır. "Ancak, üznenin, ken
di bilincini genişleterek özgürleşebilmesi -öznel zihnin kendisinin
nesnelliğe ihtiyacı olduğundan- ve gelenek yoluyla aktarılan içe
riğin de zihin nesnelleşmesi olarak anlaşılabilmesi için -yani, ge
lenek içeriği, yorum süreci içinde anlam alanına yeniden girebil
mek için ona ilgi duyan bir zihne ihtiyaç duyduğundan- her ikisi
de hirhirine hağımlıdır." 1'1 Tarihsel olgunun nesnelliğini atomik
veya tekilin nesnelliği olarak görenlere şiddetle karşı çıkan Betti,
heşerı bilimlerde nesnelliği tekilin değil, tipik olanın nesnelliği
olarak anlar ve tarihselliğin anlamaya engel olmadığını düşünür.
Nesnellik, hir kendinde-varlıktır ve hir 'öteki'ni temsil eder. 'Öte
ki', yaşanan somut tarihsel durumla ve onun içeriğini yaratan üz
günlüğe uygun kavramsal kalıplarla anlaşılır. Anlamanın ün-koşu
lu, ne içinde bulunulan somut tarihsel şartlardan yola çıkmak ne
de eserlerin özgün ortamını yeniden inşa etmektir. Eser, hi;ı:e an
lam-formlarıyla ulaşır, hiz ise esere, tip kavramları veya 'kavram
sal şemalaştırmalarla yaklaşırız. "Tarihsel yeniden inşada, tiplere
ayırımı işlemi tamamen geçerlidir," diyen Betti'nin yaklaşımında,
Weber'in ideal tipleri gibi "kılavuzluk ve hermeneutik işlevi olan
kavramsal şemalar" vardır. 16 Bu tipler, "genelin bireyselleştiği ve
değerin somut hir varoluşta nesnelleştiği" durumların hepsinde
kullanılmalıdır. Ayrıca tip, 'tür'den farklıdır. Tür, sadece kendisine
dahil olan örneklerden oluştuğu halde; tip, ortak niteliklere sahip,
yaratılmış bir form içinde aşağı yukarı özgünce temsil edilen bir
dizi olguyu kapsar. İşte hu nedenle, anlama, doğa bilimlerinin a
çıklama yönteminden ayrılır; çünkü anlama, olguların taşıdığı 'ma
na', ·alaka' ve 'değer'e ulaşmaktır. Bu da genelin bir iirneğini tem
sil etmekten esaslı hir şekilde farklıdır. Ancak Betti, tip kavram
larına güre 'ne;medeki değişmeyi' açıklamak mümkün olmadığı
için, esnek kavramlara da ihtiyaç duyduğumuzu kabul eder. Bu
açığı kapatm_ak için Betti, tiplerin sadece düzenleyici bir işlevi ol
duğunu ve onları yeni durumlara uyarlanamayan katı biçimler
olarak tasavvur etmemizi ünerir. 17
Betti, anlam-forr.1larının aynı kalması ve anlamaya gütüren yo
ruırnın değişmesi arasındaki ilişkiyi ele, Humbclcılt tarafından ya
pılan ve daha sonra De Sassure tarafından gelhtirilen ·dil ve siiy-
kapsamlı ve her şeye nüfuz eden bir bütüne atıfla anla�ılınalıdır." Betti, "Her
ıneneutics as ehe General Methodology", s. 165.
28 Betti, "Hermeneutics as the General M_ethoclology", s. 182-183.
29 Betti, "Herıneneutics as the General Methodology", s.177.
Nesnd )'onıııı/Jiliııı Kurnmı vey.ı Yeni Roııwntik-Herıııeneutik l'i3
''� Hetti, ''Tlw Epistemological l'rohlenı of Undersıanding·. s .. 15; kr�. Helti. '·tıer-
ıneneutics as ıhe (.jeneral Ml'Lhodology", s. 162.
•ı-, Betti, ·'Hernıeneuıics as tlıe Geııer:ıl ı\ıletlıodologv·. s. 162.
''' Belli. "Tlw Epistenıological l'rolılenı of Understaııding··. s. j(ı.
96 E. D. Hirsclı. "Gaclaıner's Theory or lııterpretatioıı", l?c:'ı.-iew of Mt·t:ıplıysics. 18
U 965), s.-i92-491ı; aynca, E.D. llirsclı, \,';ı/iclity in lnteıpret:ıtion (New ffaven: Yak
liniversity l'ress, 1%7> i�·inde --Appeııdix il" olaı:ık yenidl'n lı:ısılını�tır, s.2·i'>-2M.
164 Çağdaş Yonıınbilim Kuramiarı
ELEŞTİREL HERMENEUTİK
J
ürgen Hahermas, hermeneutikle ilgili tartışmalara Gadamer'in
Hakikat ve Yöntem adlı eserine yazdığı hir eleştiriyle girdi. 1
Frankfurt eleştiri ekolüne hağlı hir yazar olarak, onun, hermene
utiğe daha çok �osyal eleştiri kuramı geliştirmek amacıyla ilgi duy
duğu söylenehilir. Nesnel ve yöntemsel hermeneutik kuramı açı
sından felsefi hermeneutiğin öznelliği ve göreceliği destekleyen hir
yorumlama anlayışı savunduğu iddialarına2 ilave olarak Hahermas,
felsefi veya varoluşsal hermeneutiği dogmatik ve tutucu olmakla
suçladı. Bu karşılıklı eleştirilerin ayrıntılarına burada girmeyeceği
mizi belirtelim. Yalnızca, Habermas'ın eleştirel hermeneutik olarak
anılan kuramının, anlamanın ve yorumlamanın insan hilimlerinde
oynadığı rolün ne olduğu konusundaki ihtilaflar arasında geliştiği
ne işaret etmek istiyoruz. Habermas'ın, felsefi hermeneutikle ilgili
itirazları şu dört noktada toplanır: a) Gelenek ve akılsallık arasın
daki ilişki; b) iktidar ve ün-yargı karşısında eleştirel tavır takımı
bilmenin imkanı; c) sosyal bilimlerin yöntem sorunları; d) dile ha
ğımlılığı sebebiyle hermeneutik deneyimin evrenselliği. Bu dört so
runu derinleştirmek suretiyle Habermas, yazı hayatının bir döne
minde hermeneutikle ilgili tartışmalara dahil olmuş ve daha sonra
:1 Bkz. Jürgen Haherınas, "Preface" On t/ıe logic of" Soci:ıl Sciences, ı,;ev. Shierry
W. Nicholsen ve Jerry A. Stark (Caınbridge, Massachusetts: The MiT Press,
1988), s. xiv.
Eleştire/ HermeneuCik 177
'' Haherınas, Knowleclge ,ıncl Huırnın Incerest, çev. Jereıny J. Shapiro (Boston: Be
acon Press, 1971), s. 176.
178 Çağdaş Yonımbilim Kuramları
; Hahermas, Logic of Socfa/ Sciences, s. 174. krş, Jürgen Habermas, The Tlıeoıy
of Conıımınicacive Accion !: Reason ,ıncl ehe Racionalizacion of Sociecy çev. Tho
mas McCarthy (Bosıon: Beacon Press, 1984), s. 289.
6 Habermas, Logic of Soci,ıl Sciences, s. 174.
Eleştirel Hermeneııtik 179
manda bir erek olarak varsayan gerçek bir deney ve yorum top
luluğu tarafından gerçekleştirilebilir". 62
Apel, Gadamer'in, geleneğin anlamada aracı olduğu görüşüne
karşı, "ilerlemeci ve nesnellik idealine doğru yaklaşan bir yönte
mi" savunur. Çünkü, Apel'e göre, varoluşçu hermeneutik anlama
nın öznesi, 'yalın bir bilinç' değil, fakat Heideggerci paradigma
nın tarihsel olan, 'orada-var-olan'ıdır (Dasein). Apel, daha da ile
ri giderek, bu var olanın, kendi var olma imkanını ve anlamını,
sadece geleneğin ürettiklerinden çıkarabileceğini üne sürer. O
halde, Gadamer için, yorumun hakikati, gelişerek bizi nesnellik
idealine yakınlaştırılan bir şey değil; tam tersine, mevcut tarihsel
durumda geçmişle halin 'ufuk kaynaşması'ndan doğan anlamı gö
rünür kılan, ortaya çıkaran bir şeydir:
Tarihsel etkinin bilinci olarak geleneğin şimdiye ve buraya uy
gun hakikati, elbette geçmişin kendisini-anlamasını düşünüm sa
yesinde aşan bir yorumlamadan kaynaklanır. Fakat aynı zaman
da, hu hakikat, şartlara bağımlı bir anlamaya ve kendini-anlama
ya tekabül etmeli ki, böylece, asla geçmişi aşmasın, aşamasın
-yalnızca geçmiş hakikatten farklı, ondan asla daha iyi olmasın.63
Bir iletişim topluluğu için dil, "kurumların kurumudur"; aynı
zamanda, dogmatik biçimde oluşturulan "kurumların üst kurumu
dur". Böylece, birinden diğerine, yani alt kurumdan üst kununa
ve diğer yolla çeviri mümkün olur. Biri diğerine güre değerlendi
rilmelidir. Bunun için her ikisini de kapsayan bir üst-eleştiri dili
oluşturulahilir.64 Aksi takdirde, normatif hermeneutiği, gürece bir
tarihsiciliğe teslim etmiş oluruz.<ı,;
Günlük anlama ve iletişim, istenildiğinde değişik insan özne
ler tarafından yenilenebilecek deneysel tecrübe temeli üzerinde
ifa edilmez.66 Diyalog modelinde anlam, "umulan bir uygulama
(praxis), yani karşılıklı-eylem (interaction) ışığında açığa çıkar". ı,1
Fakat hu karşılıklı-eylem tekrarlanamaz; çünkü o, durumu sürek
li değiştirir. "Bütün insanlar için, her zaman geçerli, mümkün bir
ıH, Apel, Co/Jected Ess,ıys, s. 56. Gadamc::r, W:ı/ırlıeit um/ Metlıode'de, ·üzgün ha
kikat oluşumundan (W:ı/ıı1ıdr.,gesdıdıen)'' söz t:dt:r. (s. 465). Apel, buradaki
(gesc/ıen) 'oluşum'u tarihsel bir süreç olarak yorumlar.
117 Apel, Collected fa.,ays, s. 56.
11x TM, s. 297/WM, s. 280.
ı 19 Apel, Collected E.mıys, s. 56.
120 Apd, Col/ecrec/ Ess,ıys, s. 57.
121 Apd, Collected Ess.ıys, s. 57.
122 Apel, Col/ecrec/ fas.ıys, s. 59.
1 2:1 Apd. Collectecl Es.«ıys, s. 60.
Eleştirel Hermeneutik 199
lam, yazarın niyetini aşabilir, konu hakkında uzman olan hirisi ta
rafından bu anlam fazlalığı kavranahilir; 3) eleştirel normatif yak
laşım, yani "yeniden-inşa, malzeme seçimi vb. konu hakkındaki
olası doğru hilginin ideal normuyla alakalı heklentisel ön-kavra
yış tarafından belirlenir"_ 130
Bu birleşme, nedensel açıklayıcı hilimlerin sağladığı bir hizmet
şeklinde ortaya çıkar. Şüyle ki, "az veya çok hilincinde olmadan
veya zorla belirlenmişlik ilişkisinin nedensel ve işlevsel bir açık
lamasını yapmada" bu bilimler mesafe kqyucu bir rol üstlenerek,
"psikanaliz ve ideoloji eleştirisine yönelmiş özgürleştirici eleştirel
bilimleri model alan kimselerde" daha derin hir hermeneutik an
lamaya varmayı sağlarlar.1:11
Anlama ile açıklamayı birleştirmek, sorunsuz olmamıştır: Eleş
tirel hermeneutik bilimlerin ya toptan güvenilmez olduğu kana
atine ulaşılmış; ya onun sınırlarını genişletme ya da onu diğer bi
limsel yöntemlerden ayırma yoluna gidilmiştir. Fakat, sosyal evri
mi ve bütünleşmeyi mümkün olduğunca anlaşılır kılmak, hala
pratik aklın ilgileri arasında durmaktadır. Her ne kadar bilimler
"insan ilişkilerinin topyekun şeffaflaşmasını" sağhıyamasa da,132
bu demek değildir ki, yörtemlerin birleşmesi, "insanın kendini an
lamasının derinleşmesi ve böylece de, sorumlu eylemin imkanı
yönlendirici idealinin" altında yatar". m
Bunun mantığı, üzne-nesne ilişkisi kalıbına göre işleyen man
tık değildir; aksine, iddiaların geçerliliğiyle alakalı özneler arası
iletişimin geniş bir mantığı gereklidir,134 Bu mantık, varlığın za
mansallığının ve varlığın tarihinin olumsal sonuçlarına indirgen
mez; çünkü, varlığın tarihi hakkında geçerli hükümlerin verildiği
alan bu mantığın kendisidir. B'i
vlasik mantık içinde felsefi hir sorun olarak yerini alan herme-
1'\..neutik, zamanla daha geniş bir anlam kazanmıştır. Aristoteles
mantığında düşünce, bütün ·insanlarda ortak bir yetenek olarak ey
lemseldir. Düşüncenin evrenselliği, onun dile bağımlı olmayışından
dır; farklı dillerde ifade edilen düşüncenin kuralları da evrenseldir.
Dolayısıyla, Aristoteles mantığında, çeşitli türden yazılı ve sözlü ifa
delerin anlaşılması için geliştirilen yöntemlerin farklılığı, kullanılan
dilin kendine özgü kuralları ve kullanım amaçlarına hağlı sayılmak
ta idi. Ortaçağda edebı ve dinsel metinlerin anlaşılması ve yorum
lanması için gerekli görülen hermeneutik sanatlar -mantık, retorik,
metin eleştirisi ve tefsir- hirhirinden bağımsız, ancak, hazı bakım
lardan da ortak yönleri olan yöntemler olarak düşünülmüştü.
Birer yardımcı disiplin olarak -yorum yöntemlerini ortak kılan
iki temel özellik, yorumlanacak malzemenin dilsel ve tarihsel ma
hiyette olması idi. Dil ve tarihin anlama için ortaya çıkardığı en
gelleri her bilim dalına özgü metinlerin kendi özel türlerine göre
giderme çabaları sonucu, dilhilimsel (filolojik) ve tarihsel yöntem
lerin gelişmesine tanık olduk. Ancak, Aydınlanma, anlama ve yo
rumlama sorunlarını düşüncenin evrenselliği ve akli ilkelerin de
ğişmezliği anlayışı içinde çözmeye çalışmakla, hermeneutiği tek
rar mantık içinde değerlendirmek istedi. Mantığın hütün bilimle
rin evrensel yöntemi olduğu iddiası, doğa bilimlerinin felsefeden
ayrılmasıyla anlam ve önemini kayhetti. Ancak onun yerini, doğa
bilimsel yöntemin bütün alanlarda tek ve yegane geçerli yöntem
olduğu iddiası almaya haşladı.
Önceleri sınırlı bir şekilde dinsel metinleri yonımlama sanatı sa
yılan ve Protestan ilahiyatının kendine özgü yöntem anlayışını ifade
etmek üzere eski Grekçeden alınarak yeniden kullanılmaya haşla
yan hermeneutik, klasik mantıktaki anlamını zamanla kayhederek
Schleiermacher'le birlikte, yavaş yavaş anlam dönüşümüne uğp r
202 Çağdaş Yonımbilim Kur;ım/an
Abel, Theodore, "The Operation Called Verstehen", Herhert Fiegl ve May Brod
beck (ed.), Readings in rlıe Plıilosoplıy of Science, New York: Appleton
Century-Crofts, 1953.
Alexander, Franz, "The logic of Emotions and lts Dynamic Background", Intermı
tiomıl Journal of Psyclıoıınalysis, XVI (Ekim, 1935).
Apel, Karl-Otto ve diğerleri (ed.), Hernıeneutik und Jc/eologiekritik Frankfurt:
Suhrkaınp, 1971.
Apel, Karl-Otto, "Die Entfaltung der sprachanalytischen Philosophie und das Prob
lem der 'Geisteswissenschaften'", Plıilosoplıisclıesjahrbuclı, 72 0965).
............., "Szientismus oder transzendentale Hermeneutik?: Zur Frage nachdeın
Subjekt der Zecheninterpret.1tion in der Semiotik des Pragmatismus",
Rudriger Buhner ve diğerleri, (ed.), Hemıeneurik unc/ Di;ı/ektik, Tuhin
gen: J.C.B. Mohr, 1970.
............. , Amılytic Plıilosoplıy of Language and r/ıe 'Geisteswissensclıaften' Dod
recht, 1967 .
............., Collected Essays: Volume One Toward a Transcendental Semiotics, Ed.
Eduardo Mendieta, Atlantic Highlands, New Jersey: Huınanities Press, 1994 .
............., Transforıııation der Philosoplıie (2 cilt), Frankfurt a. M.: Shurkamp, 1973;
(İngilizceye 1 cilt olarak seçme bir çevirisi), Tow.ırds a Tr.ınsfomıııtion of
Plıilosoplıy, çev. Glyn Adey ve Davis Frishy Londra: Routlegde and Ke
gan Paul, 1980 .
............. , "Regulative Jdeas or Sense-Event?: An Attempt to Determine the Logos
of Hermeneutics", çev. Dale Snow, (ed.) Timothy J. Stapleton, Tlıe Ques
tion of Henneneutics: Essays in Honor ofJoseplı J. Kockelımın.�, Boston:
Kluwer Academic Puhlishers, 1994.
Aristoteles, T/ıe füısic Works of Aristotle, ed. Riclıard McKeon, New York: Ran
doın House, 1941.
Amold, Thomas W., P:ıiııtiııg iıı Jshım, ecl. B.W. Rohinson, New York: Dover Pub
lications, 196;.
Austin,J. L., Howto Tlıiııgs witlı Worc/s. Cambridge: Harvard University Press, 1975.ı.
Berger, Johannes, "Historische Logik und Hernıeneutik", Plıilo.mplıisc/ıes Jalır
buclı, 75 (1967).
Bernstein, Riclıard J., Beyoııd 0/Jject.'l'isııı ,ıııc/ Rel:ıtivisııı: Scieııce, Heımeııeutics
:ıml l'ı:ıxis Philadelphia; University of Pennsylvania Press, 1988.
Betti, Emilin. "The Episıemologic:ıl Problem of Understanding As an Aspecı nf tlıe
General Problem of Knııwing··. ı;e,·. �us:ın Noakes, Hemıeneutics: Ques-
212 Çağdaş Yonımhilim Kuram/an
tion :ınd Prospects, ed. Gary Shapiro and Alan Sica Amherst: University
of Massachusetts Press, 1984 .
............., Al/gemeine Ausleguııgsle/ıre a/s Methodik der Geisceswissensdıaften, Tü
bingen: J. C. 8. Mohr, 1967.
............., Die Hernıeneutik als ;ıl/genıeine Metodik der Geisteswissensdıafteıı, Tü
bingen: J.C.B. Mohr, 1962; İngilizce çevirisi, "Hermeneutics as the Gene
ral Methodology of the Geisteswissensc/wften", çev. Josef Bleicher, Her
meneutic Trndition From Ast co Riceour, Ed. Gayle L. Ormiston and Ailen
D. Schrift Albany: State University Of New York Press, 1990.
Birand, Kamuran, Manevi İlimler Metodu Olarak An/mmı, Kamur:ın Birnııc/ Kiilli
y;ıcı, 1-3, Ankara: Akçağ Yayınları, 1998.
Bleicher, Josef, Contenıponııy Hemıeneuck:ç, Londra: Routledge and Kegan Paul, 1980.
Boeck, August, On Interpretation and Criticisnı, çev.]. P. Pritchard, Norman: Uni
versity of Oklahoma Press, 1968.
Bolay, Naci, Far.ıbi ve İbn Sina'da Kavram Anlayışı, İstanbul: M.E.B. Yayınları, 1990.
Bubner, Rudriger ve diğerleri (ed.), Hemıeneurik und Dialektik, Tubingen: J.C.B.
Mohr, 1970.
Bubner, Rudriger (ed.), Henııeneutik und Dialektik, Tubingen: J.C.B. Mohr, 1970.
Collingwood, R. A., The lde;ı of History, Londra: Oxford University Press, 1956.
Coreth, E., Gnındfrngen der Henııeneutik: ein p/ıilosophisc/ıer Beitr.ıg, Freiburg:
Herder, 1969.
De Sausure, Ferdinard, Course in General Linguistic.ç, ed. Charles Bally ve Albert
Sechehaye; çev. Wade Baskin, New York: Philosophical Library, 1959.
DiCenso, James, Hernıeneutics and Disclosure of Tnıth: A Srucly in dıe Works of
Heidegger, Gad:ınıer and Ricoeur, Charlottesville: University Press of Vir
ginia, 1990.
Dilthey, Wilhelm, "The Rise of Hermeneutics", Hermeneutic Tradition: Fmm Ast
co Riceour, Ed. Gayle L. Orınistorn ve Alan D. Schrift, Albany: State Uni
versity of New York Press, 1990.
............., Gesammelte Sdıriften, Stuttgart: B. G. Teubner, 1957.
............., lntroduction to ehe Huımın Scieııces, çev. Ramon J. Betansoz, Detroit:
Wayne University Press, 1988.
Ebeling, G., "Hermeneutik", Re/igion in Geschichte und Gegenwart C.III, Tübin
gen: J. C. B. Mohr, 19583.
Ernıarth, Michael. Wilhe/111 Dilthey: The Critique of Historical Reason, Chicago:
University of Chicago Press, 1978.
Farabi, İlıs;ı'(i/ Ulum: İlimlerin Sayuııı, çev. Ahmet Ateş, İstanbul: M.E.B Yayınları, 1990.
Farrar, Frederic W., History of lnterprecatioıı, Grand Rapids, Michigan, Baker Bo
ok House, 1961.
Fichte, J. G., Science of Knowledge: Wit/ı Fiı'st and Second lntroductioııs, ed. P.
Heath ve J. Lachs, Cambridge: Cambridge University Press, 1982.
Fiegl, Herbert.- Brodbeck, May (ed.), Readings in ehe Plıi/osoplıy of Science, New
York: Appleton-Century-Crofts, 1953.
Forstman, Jack, A Roıııantic Triangle: Sclıleiernıadıer aııd Early Roıııanticism, Mis
soula, Montana, 1977.
Gadamer, Hans-Georg, "On the Circle of Understanding", Henııeneuric.ç versus
Scieııce?: T/ıree Gerımın Views, ed. John M. Conally ve Thomas Keutner,
Notre Daıne; University of Notre Daıne Press, 1988.
Kaynakça 213
............., Critique of Pure Reason, çev. Norman K. Smith, New York: St. Martin's
Press, 1965.
............. , Tlıe Critique ofJudgement, çev. J. G. Meredith, Oxford: Oxford Univer
sity Press, 1980.
Kimınerle, Heinz, "Herıneneutische Theorie oder ontologishche Hermeneutik" Ze
it.�dırift fiir Tlıeologie und Kiı;�c/ıe, 59 (1962).
Kisiel, Theodore, "Happening of Tradition: the Hermeneutics of Gadamer and He
idegger", (ed.) Robert Hollinger, Henneneutics aııd Pr.ıxis Notre Dame,
Indiana: Notre Dame University Press, 1985.
Lawrence, Fred, "Hans-Georg Gadaıner, 'Truth and Method, Hegel's Dialectic and
Philosophical Henneneutics "' , Re/igious Studies Review, 3 (Ocak, 1997).
Lessing, E., "On Proof of the Spirit and of Power" E. Le.�sing's Tlıeo/ogical Wri
tings, ed. Henry Chadwick, Stanford: Stanford University Press, 1956.
............. , E. Lessing's T/ıeological Writing, ed. Henry Chadwick, Stanford: Stanford
University Press, 1956.
Luther, Martin, T/ıe Bondage of t/ıe Wi/1, çev. J. A. Packer ve A.R. Johnston, Lond
ra: James Clark and Co. Ltd., 1957.
Meinecke, F., Hi.�torism, çev. J.E. Anderson, New York: Herder and Herder, 1972.
Michelfelder, Diane P.- Palmer, Richard (ed.), Dialoguı:: mıd Deconstruction: T1ıe Ga
damer-Derrida Encounter Albany: State University of New York Press, 1989.
Mili, Jolm Stuart, A Systenı of Logic, nıtioııative :ınd indııctive, Londr.ı: Longınans,
Green, Reader & Dyer, 18728 .
............., Tlıe Logic of the Mor.ıl Sciences, ed. A.]. Ayer Salle, Illinois: Open Co
urt, 1990.
Mueller-Vollıner, Kurt (ed.), Tlıe Heımeneutics Reader, New York: Continuum,
1988.
Nietzsdıe, Friedrich, Beyoııd Good ,ınd Evi/, çev. Walter Kaufmann, New York:
Vintage Books, 1966.
. ............, Tlıe use ıınd Ahuse of History, çe\f. Adrian Collins, Indianapolis: Bobbs
Merrill, 19572.
Orıniston, Gayle L.-Schrift, Alan D. (ed.), T/ıe Hernıeneutic Tr.ıditioıı: From Ast to
Ricoeur Albany: State University of New York Press, 1990.
Özlem, Doğan, Hermeneutik (yoruııı/Jilgisi) Üzerine Yazılw·, Ankara: Ark Yayıne
vi, 1995.
............., Metinlerle Hermeneutik (yorumlıilgisi) Dersleri 1-11, İstanbul: İnkilap Ki
tabevi, 1996.
............., Tarih Felsefesi, Bornova, İzmir: Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Ya
yınları, 1984.
Palmer, Richard E., Henneneutics, lııteıprecatioıı Tlıeoıy in Sdıleieımaclıer, Dilt
Jıey, Heidegger ıınd Gııclmııer Evanston, Indiana: Northwestern University
Press, 1969.
Pannenburg, Wolfhart, "Hermeneutics and Universal History"·, Hemıeneııtics ııııcl
Modem Plıi/osoplıy. Ed. Brice R. Wachterhouser, Albany: State University
of New York Press, 1986.
Platon, T/ıe Collectecl Diıılogues of Plııto, ed. E. Hamilton ve H. Cairns, Princeton:
Princeton University Press, 1985.
Pöggeler, Otto, Heiclegger uncl clie lıeımeneutisc/ıe Plıilosop/ıie, Freiburg: Verlag
Kari Alber, 1983.
216 Çağdaş Yonımbilim Kuramları
Açıklama 23, 27, 29, 30, 48, 56,70, 71, 74, 162, 207; -nın sınırlılığı 92, 123, 164,
90, 102, 103, 147, 107, 172, 179, 182, 2o6; -nm sonlulu�'l.ı 51, 124, 125, 127,
185,187,190, 194, 196, 200,203 206; -nm tarihselliği 11, 51, 114, 116,
ahlak 35, 36, 54, 76, 187, 192; -i pratik 119-123, 125, 128, 130, 159, 164, 182,
189, 191 183, 184, 189, 198, 199, 206-208; -nm
akıl 40, 41, 44, 57, 76,79, 80, 92, 91, 98, utku 106,205; -nın yöntemi 70, 203; -
127, 132,144,162,172, 178, 184; - yü nın zamansallığı 164,198; derin - 198;
rütme 22,76,103; eleştirel - 131; mut dil-öncesi - 180, 199; doğru - 117. 150,
lak - 123; pr:ıtik - 35,54, 194, 200; saf 151, 209; doğnıdan - 84, 85; edim ola
- 81; salt - 54; tarihsel - 81, 82 r.ık - 96; nesnel - 103, 191; olarak -
Alman: - idealistleri 55, 58; - idealizmi 116; öz-- 181,183; öznel - 191; tarih
53, 54; - tarih ekolü 87, 93; - t:r:.ınsan sel - 46, 47, 110, 114, 120, 159, 169,
dantal idealistleri 74; -ca 107; -ya 78 191; temel - 85, 86, 204; varoluşsal -
anlam 18,34,35, 37,38, 93-95, 113, 114, 96, 107; yanlış - 6o, 100, 136,148, 157;
117, 131, 135, 136, 139, 141-146, 149- yonımsal - 95; yüksek - 85, 86,204
157, 159, 160, 163, 164, 166, 170, 171, anlam-formları 143, 145, 146, 147, 148,
173, 182, 185, 186, 188, 189, 197-199, 150, 161
201,202,207,208; -çıkarımı 146,159, anlamlı-forınlar 142-144, 153, 155-158,
207; - fazlalığı 16o,200; - utku 30,181; 160-163, 207
- önem ayırımı 155, 159; - yükleme Apel, Karl-Otto 51, 117, 173, 181-192,
146, 207; --içeriği 143,144, 158; algıla 194-199, 208,209
nan - 149,168; -ın belirsizliği 164,170; Aquinas, Thomas 38
dogmatik - 38, 39; gerçek - 89, 198; Aristoteles 21, 22, 23, 26, 27, 28, 34, 35
kastedilen - 170, 171, 207; lafzi - 38, 36,37,39,42,58,78,107; - mantığı 58,
39; metinsel - 155, 163,166, 168; sözel 97,201,203; -çi 36, 37
- 169,170,171; tarihsel - 38, 39 August Ernesti,Johann 40
anlama 11, 13-18, 20, 25, 29-31, 33, 34, Aydınlanma 41, 42, 43, 44, 45,46, 51,67,
41,44, 45, 47, 48, 51-54, 56-58, 60-64, 131,172,183, 201; - akılcılığı 41; - dü
66-68, 70, 76, 78, 81, 84-86, 89-93, 96, şünürleri 40, 41, 45; - cı inanç 172; -
99, 100-103, 105-109, 111-123, 126, cı rnsyonalizın 44; - cı tarih anlayışı
128-131, 133-152, 155-159, 161-165, 172; - cılar 115
167, 171-173, 175, 177-179, 181, 182,
184-188, 190-193, l 9(i, 201-209; - da Bacan 70
iresi 30, 108, 181; - döngüsü 26, 108, Baden Yeni-Kantçı Okulu 78, 79
121, 123, 135; - farklılıkları 30, 60; - baglam 170; dilsel ve metinsel bağlam
kurnmı 68,90; - sanatı 49, 57, 58, 202; 177; metinsel - 50; nesnel - 178; psi
- sorunu 65, 85, 86, 115; - süreci 30, kolojik - 94, 204; tarihsel - 93, 204
48, 63, 113, 138, 140, 146, 150, 151, bakış açısı 43, 60, 64. 134, 151, 153, 156,
178, 183, 192, 197, 198,208; - tecrübe 161,162,167,168,170,208; görsel - 168
si 93, 115; - yöntemi 16, 41, 58, 59, 61, ben 54, 55, 92. 93; - duygusu 87; - iiz
62, 70, 85, 89, 137; --açıklama ayırımı gürlüğü 54; -'in birleşmesi 55; -in sü
182; -ıun doğruluk ölçüleri 149; -nın rekliliği 87; aşkın - 54, 56: bilen özne
doğruluğu 140; -11111 diingüselliği 105, olarak - 54; bireysel - 123: deneysel
121, 122; -11111 nesnesi 113, 146, 153, - 54,156; düşünen - 54; eyleyen özne
218 Çağdaş Yorumbilim Kuramları
olarak - 54; mutlak - 55; numenal - bütünlük 87, 89, 99, 135, 139, 151, 155,
54; yaratıcı - 56 156, 157, 158, 159, 167, 190, 196,208;
benlik 55, 90, 105, 157, 186; aşkın benlik - ön-kavrayışı 135, 183; içkin - 46; iç
157, 158; deneysel - 79,145, 158; tec sel - 55; organik - 56; öznenin düşün
rübi - 157 ce -ü 61; tarihsel - 87, 89
l:lerger, Johannes 120
beşeri bilimler 14, 35, 43, 51, 70-72, 77, Chladanius 43
84, 109, 114, 115, 117, 141, 142, 146, Comte 74, 77
147, 152,154, 158, 161, 176, 184; -de cümle: bildirim -si 94; dilek -!eri 22; fiil
nesnellik 71; 72 -si 26; hüküm bildiren -!er 97; isim !e
Betti, Emilio 50, 51, 140-147, 149-161, ri 26; sıfat -leri 26
163,164,166,171,172,182,187,207
bilgi 35, 43,70, 75,78, 79-81, 90, 91, 93, Danhhauer, j. 48
95, 97, 102, 105, 108, 115, 116, 125, Dasein 52, 98, 100, 103, 105-112, 188; -'ın
132-134, 139, 140, 143, 144, 161, 164, kendi tarihselliği 112; -'ın tarihselliği
165, 172, 176, 180-182, 184, 191, 192, 109-111; -'ın zamarnallığı 121
194, 197, 198,200, 203-205, 209; - kav De Sassure 147
ramı 115; - alanı 38; - edimi 99, 103; - Dede Korkut 32
kuramı 36, 191; - toplama 186; -nin Descartes 45, 71,86, 95, 131
geçerliliği 115; -nin nesneye un,'l.lnlu dil 22-24, 26,27,31, 32, 34, 37, 40, 52,58,
ğu 31; -yi temellendinne 96; deneysel 61-66, 68, 85, 87, 101, 107, 128-131,
- 35; doğru - 134; insan -si 34, 35, 50, 135, 136, 139, 145, 147-149, 155, 162,
54; mutlak - 89, 127, 164; nesnel - 176, 178-181, 184, 188, 189, 197-199,
116; sağın - 71; sosyolojik - kuraıru 201, 202, 206,208, 209; - eğitimi 32; -
191; tarih bilim5el - 109; tarihsel - 40, felsefesi 191; - oyunu 190; --önc.-esi
45, 62, 76, 82, 89, 112, 119, 120, 123, 199; --ötesi 199; -e hağunlılık 175; -e
140; teleolojik bilim�eı - 123 getirme 102, 103, 105; -in aşkınlığı 197;
bilim 17, 19, 26, 35, 36,38, 69, 72, 75,78, -in ifade imkanları 61; -in kazanılması
80, 89, 115, 116, 121, 133, 161, 170, 189; -in sınırsızlığı 65; -in sonsuzluğu
178, 182,193,194,198, 200, 203; -sel 207; ana - 33; bilimsel - 129,179; do
bilgi 11, 79, 80, 115; -sel bilginin ge ğal - 180; günlük - 23, 179; kamusal -
çerliliği 133; -felsefesi 11, 19; -ötesi 198; ortak - 61, 63,67; özneler arası -
116; aşkın - 79; deneyimsel - 79; de 181; sıradan - 179, 184; şifahi -
neysel - 79, 128; mutlak - 127; nesnel 25; teknik - 180; yazılı - 25, 61, 134
açıklayıcı - 186; yeni - 75, 76; -ler sı Dilthey 47-53, 68, 69, 72-74, 76-78,81, 82,
nıflaması 36, 176; -sel çözümleme 92; 84-87, 89,90,92, 93, 98, 99, 104, 105,
-sel yöntem 16, 19, 34, 78, 109, 114, 112, 121, 141, 145, 170, 203, 204
115, 133,179, 193,194,200, 203; -sel diyalog 180; - modelinde anlam 188
cilik 16; -sellik 18,78; kültürel - 70, 80 doğa 69, 71, 74,75, 81, 86,90, 114, 133,
bilinç 54, 55, 74, 89, 90, 92, 93, 96, 109, 178; - bilgisi 203; - bilimi 80; - bilim-
Ü4, 125, 126, 127, 131, 145, 171,188; sel yöntem 17, 19, 31, 71,74, 133, 141,
- eylemi 93; - sürekliliği 54; --dışı 89; 201; - tarihi 86, 186, 204
-in tarihselliği 114,123; -in yönetimsel doğa bilimleri 16-19, 35-37, 50, 52, 70-83,
kategorileri 171; aşkın - 96; çağdaş - 85-87, 89, 90, %, 98, 109, 113-116, 123,
192; düşünümsel - 125; mutlak - 133, 134, 138, 140, 147, 158, 161, 173,
127; öz- - 89, 127, 128, 177; öznel - 176, 180, 194,201,203,204,209; - yün
126, 127, 158; tarihsel - 45, 46, 121, temi 204, 208; -nin yöntemi 70, 71, 116
130, 138; tarihsellikle etkileşimli - 124, dünya 37, 55, 74, 77, 96, 103, 116, 129,
177; tecrübe eden - 109 134, Hi5, 166, 186, 197, 204, 205; -nın
Bultmann 159 varlığı 96; deneysel - 96; dı� - 54, 92,
bütün 205, 206; --parça ilişkisi 25, 47; - 94, 96, 131; dilsel - 169; doğal - 55,
le ilgili ön-kavrayış 196; -!eştirme 158 74; tenomenal - 54; fenomenler -sı
Dizin 219
81; fiziksel - 102; medeni - 75; nesnel 50, 70, 92, 97, 115; doğa -si 76; düşü
- 85, 156; ortak - 84, 85, 128, 204, nümsel - 127; eleştirel - 79; pratik -
206; özneler-arası - 119 192; spekülatif - 126; yaratıcı - 55
düşünce 54, 58, 59, 61, 65, 66, 68, 81, 97, fenoınenolojik: - çözümleme 50, 98, 100;
103, 129, 134, 143, 144, 146, 148, 151, - hareket 89; - yaklaşım 125, 126, 142
157, 162, 201, 202; -nin evrenselliği fenomenolojistler 96
201; -nin ifadeyle ilişkisi 59; akli dü fıkıh usulü 13
şünce 45; bireysel - 198; diyalektik - Fichte 53, 54, 55
126; mantıksal - 45, 92; romantik - filologlar 76
55; spekülatif - 126; tarihsel - 120; ya ftloloji 42, 74, 76
ratıcı - 68, 157 Flacuis, Mattias 39
düşünüm 113, 124, 125, 126, 127, 128, Frankfı.ırt eleştiri ekolü 175
150, 178, 180, 186, 188, 190, 195, 204; Fransa 95
--öncesi 178, 180, 185, 195; --sonrası Frnnsız sosyolojisi 76
192; -sellik 125; eleştirel - 178, 180; Freud 89, 90; - psikolojisi 89
öz-- 54, 125, 127, 187; spekülatif - 127
G-.ıdamer 11, 47, 49-51, 91, 92, 109-114,
Edebiyat 13, 14, 16, 24, 55, 69, 100; - 116, 117, 119-142, 152-155, 159, 161,
eleştirisi 13, 17, 35, 114, 141, 163; - lrn 164-168, 170-172, 175, 177, 179-188,
ramı 13, 207 190, 192, 196, 197, 206, 207; -'in her
edim 24, 27, 95, 99, 100, 101, 102; amaç meneutiği 125
lı - 199; bildirim -i 148; bilişsel - 91, geçmiş 44, 47, 82, 83, 101, 129, 167; nü
113, 125, 173; bilme -!eri 95; deneyim fuz edilemez - 167
-i 94; kategorik - 94; nesnel - 103; öz gelenek 104, 113, 117-120, 122, 130-140,
nel - 103; zillinsel - 29, 91, 94, 95, 102 147, 154, 155, 163, 164, 173, 177-180,
182, 185-188, 192, 193, 206, 208; -çi
eleştiri 176, 180, 184, 187, 192, 209; - ku
179; -!erin sürekliliği 176; -e ait oını:.-ı
ramı 55; - ölı.,üti.i 209; --öncesi 180; es
122; -in anlaşılması 185; -in otoritesi 39,
tetik - 150; sosyal - kuramı 175; tarih
130; -in öznesi 105; -in sürekliliği 136,
sel aklın -si 81, 203; tarillsel - yöntemi
189, 206; dilsel - 130; etken - 181; hü
90; üst- - dili 188
manist - 115; kültürel - 178; tarillsel -
eleştirel: - kuram 176, 180; - normatif 117; yaztlı - 130; yorumlayıcı - 179
yaklaşım 200 Goetl1e 73, 134
epistemoloji 11, 34, 77, 90, 92, 96, 133; - grnmatik: - inşa 35; - unsur 62, 66; - ve
kuramları 92; antropolojik - 196; ras teknik yöntem 62; - yöntem 59, 62, 63,
yonalist - 164; romantik - 92 65, 67, 68, 202
eser 15, 18, 32, 55, 56, 61, 63, 64, 66, 67, Grekçe 21, 41, 201
85, 117, 118, 127, 139, 143, 147, 150, Grondin 122
157, 173, 202, 206, 208; edebi - 186;
yazılı - 24, 205 Haberınas, Jürgen 50, 51, 140, 173, 175-
estetik 35, 112, 114, 117, 205; - teori 53 181, 183, 184, 191, 192, 195, 208, 209
eşanlamlı 23 hakikat 27, 34, 40, 43, 75, 76, 109, 114, 115,
eşdeğerlik 167 117, 119, 159, 182, 184, 185, 188, 190-
eşsesli kelimeler 149 192, 195, 197, 198; - beklentisi 190; -
evren 19, 75, 76, 85,187; -sellik 20 oyunu 187; mutlak - 189; - ve yöntem
114, 115, 120, 121, 128, 134, 139, 175
Fail 55; -lik 105; ahlaki - 54 Hegel 46, 47, 55, 76, 78, 80, 84, 89, 90,
Farabı 21, 28, 36 125-127, 130, 149, 160, 190, 204; -'in
felsefe 11, 13-17, 21, 34, 35, 42, 43, 61, 69, idealizmi 125; -ci 125, 130, 183, 186
75, 76, 82, 114, 126, 154, 181, 191, 201, Heidegger 49, 51, 52, 90, 92, 96-101, 103-
202; - tarilli 25, 34, 187; -ciler 91; aş 113, 119, 121, 125, 142, 154, 156, 165,
kın eleştirel felsefe 79; a�kın - 171, 177, 195, 197, 198, 205; - felsefe
196; çağdaş - 13, 16, 20, 21, 34, 35, 42, si 112; -ci 182, 188
220 Çağdaş Yorumbilim Kuramları
Heidelberg 78
Herder 45,74 İbn Sina 22
hermeneutik 11, 21, 68; - anlama 53, 60, idealizm 89,96,183,205; ahlaki - 55; aş
62,86,92, 112,114,115,129,135,139, kın - 109, 191, 195; bireysel - 89; dil
156, 158, 164, 173, 178, 179, 180, 185, sel - 178; öznel - 95, 126, 184
194, 199, 200; - bilimler 181, 193,209; ideoloji 177; - eleştirisi 187,190,194,200
- �'llba 153, 156; - çözümleme 125, ifade (ler) 27,35,38,41,44,48,58-63,65-
176;- daire 26, 30, 105, lo6,151, 164, 67, 84, 89, 93, 94, 107, 109, 148, 143,
165,181; - deneyimin evrenselliği 175; 150-153, 156,158,162,179,202-207; -
- doğruluk 156; - döngü 47, 108, 109, biçimleri 157, 162;- etıne 65, 99, 103;
121,122,135,205; - durum 110; - ev akli - 44; beşeri - 199; bildirim -i
ren 114;- gereklilik 48;- güçlük 33;- 22; dilsel- 62, 102,131,148, 180, 202,
iletişim 186; - ilkeler 42; - imgelem 204; hayat -i 84, 204; hüküm bildiren
129; - nihilizm 163;- sanatlar 201;- - 94; sözel - 35, 173; sözlü - 11, 24,
tarihsellik 183; - yöntem 44, 46, 47, 25, 53, 60, 93, 202; SÖZSÜZ - 24; şifahi
48, 86; aşkın eleştirel - 191; aşkın fel veya yazılı - 58; tekil - 179; yaratıcı -
sefi- 196; aşkın - 51,191,197; çağdaş 61,66; yaşam-i 204;yaşama-i 84; ya
- 33; deneysel- 196; derin-- 51; eleş zılı - 11, 25,6o; yazılı ve sözlü dilsel -
tirel - 51, 140, 173,175, 176,177,191, 53; yazılı ve sözlü - 58,62, 201
194,195,196,200,208,209;evrensel- iletişim 14,17,18,149,150,164,177,180,
53; felsefi - 17, 20, 51, 114, 117, 121, 181, 182, 183, 188, 189, 193, 195, 198,
138, 140, 141, 152, 153, 154, 155, 164, 199; - bütünlüf,>i.i 17;- edimi 199; -
166, 167, 169, 172, 175-180, 182-184,
toplumu 181, 183; -sel söylem 198; -
190,192,195,198,199,207,209; feno
sel uzlaşma 191;hiliımel- 180; b>i.inlük
menolojik veya varoluşsal - 90; filolo
- dili 180; kültürler arası - 176; özgür
jik ve hukuksal- 41,42; filolojik ve te
- 208; özgür eylem ideali 192; özgür
olojik - 41; geleneksel - 142; 1,,enel -
- 183, 184, 191, 192; özneler arası -
66; klasik - 33, 38, 199, 202; nesnel -
146,178, 194,200; özneler arası özgür
20,51, 140,171,173,177, 207; nonna
tif - 187, 188; romantik - 20, 50, 51, - 209; sınırsız - topluluğu 187,
67, 92, 134, 138, 139, 140, 141, 142, 197; sözlü - 195; toplumsal - 177
146, 149, 150, 157, 163; teolojik - 38, İngiliz deneyselcileri 76; -ce 23,164
53; varoluşçu - 11, 51, 141, 142, 159, insan: - aklı 67, 129,172;- eylemleri 76,
164, 165, 173, 182, 184, 186, 188, 189, 106, 133; - süreliliği 101; - varlığının
197, 207, 208; varoluşsal felsefi - 115; tarihselliği 110; - zihni 22, 55, 70, 73,
varoluşsal - 139, 175, 176, 205; yön 161; -ın kendi-tecrübesi 77; -ın kendi
tembilimsel - 142, 181; yöntemsel - sini-anlama 113;-ın sonluluğu 164; -ın
50,51,141,163,164,175,180,184 tarihselliği 100,104;-ın varlık tecrübe
Hermes 22 sinin kipleri 106; -ın varoluşsal tarih
Hıristiyan 30;- ilahiyatı 56;- oıtaçağında selliği 104; -ın zamansallığı 103, 104
teolojik yorum 38; - tefsirciler 39 insan hiliınleri 11, 13, 14, 16, 17, 19, 31,
Hirsch, E. D. 50, 51, 140, 141, 155, 163, 52, 53, 69-79, 81-87, 89, 93, 98-100,
164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 109-111. 113-117, 121-123, 132-134,
172, 207, 208 139, 141, 163, 173, 175, 176, 182, 189,
Hobbes 45 191, 194, 203-209;- yöntemi 69, 205;
hukuk 14,36,74, 76, 82; - felsefesi 76; - -nele nesnellik 71
henneneutiği 42; - metinleri 42; - usü İslam 25, 33
lü 42, 76; - yonıımınun esasları 42; -
yöntemi 76 Jasners 90
Humlxlolt 147; -'un dil felsefesi 145
Hume, David 45 Kant 16, 35, 53, 54,55,79, 81, 94, 97,98,
Husserl 85,90-96, 99, 109, 126, 142, 148, 105, 127, 144, 170, 171, 183, 191, 199,
153, 171, 187, 204, 205 203, 209; - felsefesi 78; - felsefesinde
Dizin 221
ben 54; -'ın bilgi anlayışı 133; -'ın eleş Marx, Kari 89, 90
tirel felsefesi 35, 53, 81, 203; -çı 126, matematik 36; -sel teorem 71; -sel bilim
171,172,183,191; -çı felsefe 80; Yeni ler 42
-çılar 78, 79, 157, 203; Yeni--çılık 78, mesafe 46, 137, 148, 168; düşünüınsel -
79,80,81,203 185; mekansal - 148, 149; tarillsel -
kartezyen 167,193; - rasyonellik 131 41, 45, 47, 69, 134, 137, 149, 168; 'za
kategorik yönelim 94 mansal - 44,47,129,148
kategoriler 81,97,144,149,170,171,203, metafizik 16, 37, 74, 81, 98, 146, 167; -
205; kültürel - 170, 171; tarihsel - dogınatizm 197; - boşluk 168; - bula
117, 118, 145, 156; yaşaına--i 170; zi nıklık 75; - faraziyeler 115; - sistem 74
hinsel - 161 metin(ler) 15,24,26,33,40,41,44-47,50,
kendini-anlaına 109, 114, 115, 119, 120, 52, 56, 57, 6o, 63,65,70,90, 92, 100,
129,173,177-180,186,188,194,206 117-119,121, 136,137,138,141, 143,
Kiınmerle 68 146,151, 152, 153, 156, 161-163, 166,
kişilik 66,157; -inin oluşması 65 167, 168, 169, 170,171, 185, 201, 202,
konuşma 58,59,61,94,97,134,148,149, 206,209; - eleştiri sanatı 41; - eleştiri
165, 171, 202; - evreni 149; - eylemi si 201; -i anlama 167; -in anlamı 166,
61; güzel - sanatı 37 167,172; -in evrensel bağlamı 161; -in
Kur'an 30 kendisiyle yorumlanması ilkesi 38; -in
kuram 169; -sal bilimler 36; -sal doğa bi otonomluğu 161; -in otoritesi 39; -iıı
limleri 187 özgünlüğü 166; -in tekilliği 166; -in uf
kuşku 177; - hermeneutiği 176,192; -cu ku 171; - yorumlama 14,20,33,34,49,
luk 81, 164,168 114, 120, 138, 141, 177; -i anlama 70,
93; dogmatik - 43; dinsel - 18,58, 62,
Kutsal Kitap 13,30,39,57; - yorumlama
201; dinsel -in tefsiri 33, 37; edebı -
yöntemi 56
33, 37; tarillsel - 41, 140; yazılı - 26,
Kutsal metin 37-40, 56; -teri yorumlama
32,49,53,60,62,63,202
40; -terin anlam kategorileri 38
metinsel: - anlamın belirsizliği 163; -
kültür 16, 33, 65, 67,157,158, 168, 170, bağlamcılık 50; - deşifre araçları 33; -
195; - bilimleri 72,79,80,82; - eserle yorumlama yöntemi 180
ri 156; manevi - 157; ret- evren Mili,J. S.,72,73,74,77
162; -ret perspektivizm 168 Misch,G. 69
I.ıfızlar 21-23,37,107 Nesne 15,18, 21-24,29,36,38,54,57,71,
Latince 23,48,76 77,79-84,91-97,99,106,107, 109,113-
Leibniz 43 118, 120, 123, 125, 126, 128-131, 133,
Luther 39 136-139, 142, 144, 145, 147-152, 157,
158, 16o, 163, 168, 171, 172, 187, 193,
Mana 18,23,27,28, 30, 37,44, 50,65,89, 203, 204,206,208; -nin dolaysızlığı 126;
90, 92, 100, 118, 135, 136, 142, 146- -nin olarak kavranması 6o; -nin taril1-
148,150,152, 168, 182, 189,197,198, selliği 114,117, 120; algtlanan - 80; bili
208; anonim - 90 nen - 78,121,127,158; doğal - 6o,Gl,
mantık 11, 20, 21, 22, 26, 27, 34, 35, 36, 71; tarihsel - 118, 120, 123, 128, 129, 130
37, 42, 43, 56, 58, 97, 194, 200, 201, nesnelcilik 182
202; doğa bilimsel - 191; geleneksel - nesnellik 34,47,51,71,72,109,115, 121,
205; kategorik - 206; klasik - 58, 123, 125, 137, 138, 141,144-148, 150,
201; modem - 26 153, 154, 156, 158, 161, 163, 177, 188,
mantıksal: - atomculuk 35; - çözümleme 192,194,207
28, 29, 58; - doğruluk 28; - inşa 74; - Nietzsche,Friedrich 89, 102,121
kanıtlama 195; - kavramlar 78,203; - niyet 65; anlamsal (seınantic) - 165
olguculuk 193
Marksist: - diyalektik materyalizm 184; - Olgu 14, 44, 73, 74, 78-82, 84, 127, 128,
eleştiri kuramı 191 140, 154, 159, 182, 197, 203, 204; de-
222 Çağdaş Yonımbilim Kııraml:ırı
neyse! - 87, 183; doğal - 71, 73; insa psikanaliz 184,187,200,208; - modeli 194
ni - 78; manevi - 73; pozitif -lar psiko-linguistik 165
76; somut - 73; sosyal - 85,204; tarih psikoloji 69, 77,79, 80, 81, 90; betimleyi
sel - 43, 47, 73, 75-78, 87, 89, 147, ci - 69,72; gestalt -si 165; içe-bakış -si
153, 159, 183,205; tekil - 76, 87, 179, 145; öğrenme -si 92
203; varsayımsal - 184; zihinsel - 74 psikolojik: - empati 186; - özdeşim 52; -
ontoloji 99, 105, lo6,112,181; -k yanılgı özdeşleşme 150; - yöntem 59, 64, 62,
181 65-67, 68, 161, 202
ortaçağ 35,36,37,.201; - felsefesi 35
oryantalistler 30 Rasyonalist 131
rasyonellik 54,60,172, 180, 183, 196
Ölüm 102, 205; --doğru oluş 102; --doğ realizm 14,16; doğa bilimsel - 80; felsefi
ru-varoluş 100 - 15; !,releneksel - 17; naif - 16; rasyo
ön-yargı 31, 127,130,131,132,133,136, nel - 16; tarihsel - 16
137, 138, 151, 152, 153,160,175, 177, Rickert,Heinrich 80
179, 181, 2o6, 208; asılsız - 132; meş Ricoeİ.ır 163
ru - 131, 132 Roma hukuku 42
ön-yargılama 124 romantik 44, 46, 60, 67, 78, 92, 93, 134,
önerme 21, 22,23, 27,28, 29, 73,92,94, 138, 150, 2o6; - sanat 55, 56; yeni--
106,107,136,187 142
öteki 86,91, 127, 128,129,132, _147,150, Rönesans 41
151, 153, 157; -ni tecrübe 128 ruh 76,79; - hali 63, 66, 67, 81; mutlak -
Özlem, Doğan 13 89; nesnel - 80,84, 149
özne 15, 18, 31, 71, 84, 87, 89-92,94-96,
109, 114, 118, 120. '22,125, 130, 144- Schelling 53
146, 148, 149, 152. ,56, 157, 163, 164, Sebiller 56
172, 179, 182, 189, 193, 203, 204, 205; Schlegel 55
-nin tarihselliği 153; algılayan - 80; an Schleiermacher 47-53, 56-68, 70, 76, 84,
layan - 31,36,204; aşkın - 95,96,205; 85, 89, 131, 141, 148, 161, 169, 185,
bilen - 78, 79, 96, 121, 123, 158; de 201,202
neysel - 156; konuşan - 149; konu Schulz, W. 122
şan/yazan - 59; mutlak - 96, 122; ta Seele 79
rihsel - 156; tecrübi - 156 Sıtkı, Cahit 83
özne-nesne: - ayırımı 90, 92,96, 122,172, Sokr.ıtes 181
194, 205; - aynlığı 120; - ilişkisi 194, sonı sorma sanatı 17
200; - karşıtlığı 96 sonı-cevap mantığı 138, 173, 206
özneler arası: - açıklık 177; - geçerlilik sosyal bilimler 175-177, 179, 181-183,
184, 197; - ortaklık 204; - uzlaşm 182 187, 191, 208; - eleştirisi 195; eleştirel
öznellik .34, 78, 96, 118, 135, 144, 148, - kur.um 176, 177, 178
152, 156, 158,161, 170, 172, 175; aşkın Spinoza 40, 41, 60
- 96. 126, 153; tarihsel - 170 süreklilik 66, 87, 105, 120, 132, 137, 155,
180, 186; - duygusu 87; bireysel -
Pierce 183 87; tarihsel - 87, 104, 105, 173, 203
Platon 22, 23, 25, 34, 35, 36; -cu hatırla
ma 36 Tabiat 71, 83, 178; - bilimleri 51. 70, 71,
pozitivist 179,181; - bilim kuramları 176; 74, 79. 98, 100; - kitabı 50
- yaklaşım 74; mantıkçı -ler 94 Tanrı 37. 75, 81; -'nın kitabı 38
pozitivizm 14, 16, 74; deneysel - t:ırih 13. 14. 18, 34, 35, 40, 41. 45-47, 53,
16; m:ıntıkçı - 89; mantıksal - 16. 191 55,57.69. 74-77,80,85,86,87,89,90,
Pöggeler 112 100, 101, 103-105. 109. 111. 112. 114,
Protest:ın 56; - ilahiya 41; - ilahiy;ıtı 201; 117-120, 122-126. 129. 130. 132, 134-
- yonım teorisi 39; -lık 38, 39, 53, 56 136, 139. 156. 159, 163, 164. 172. 181,
Dizin 223
185, 192, 195, 196, 201, 203-206, 208, liği 182; karşılıklı-eylem -si 189; kültü
209; -araştırmaları 13, 42,123; - araş rel - 133; sanat -si 115, 116, 117; tarih
tırmalarında yöntem 13; - bilimi 43, 44, sel - 83, 170, 181; toplumsal - 133
74, 75, 89, 101, 111, 121; - bilinci 118; tefsir 13, 23, 27, 29, 48, 201
-i anlama 93, 120, 121, 122, 140, 167, Turgot 75
172, 209; -in özneleri 55; -in süreklili Ti.irk 21; - düşünce tarihi 20
ği 87, 104, 110, 120, 129, 130, 186; - Türkçe 13, 23
kavramı 103,104,110; - üstü 156, 192;
- yazıcılığı 101; - yöntemi 43, 45, 46; Ufuk 29,30,31, 95, 99,100, 119, 124, 129,
--ötesi 118; --üstü 119; ampirik - 72; 139, 158, 181, 205, 206; - birleşimi 47,
deneysel olgusal - 183; deneysel - 124; - birleşmesi 129; - genişlemesi
89; doğal - 74, 186; etken - 112, 124, 206; - kaynaşması 164, 170, 188, 189,
127, 130; evrensel - 45, 47, 123, 197, 208; - yapısı 95; bütün hakkında
183; ilerlemeci - anlayışı 67; klasik - ki - 205; değişken - 164; nesnel -
anlayışı 46; mutlak - 46,123; olgusal - 158; onak - 129; tarihsel - 122; za
196; sosyal ve manevi - 196 mansal - 120
tarih felsefesi 75, 76; dogmatik - 196 Umwelt 112
tarihsel: - anlama 46,131; - ar.ıştırma 44,
45, 47; - belirlenmişlik 176; - bilimler Varlık(ğ) 97-100, 102, 105, 106, 108, 112,
46, 47, 81, 109, 110; - ideal 192; - de 197,205; -a dair ön-anlama 108; -ı an
ğişme 153; - etki 189; - etkinin bilinci lama 105,106, 107; -ın arılamı 106; -ın
188; - etkinin bilincinde olma 189; - kendi tarihi 197; tözsel - 122
gelişme 183; - ilerleme 172; - inceleme varlık(lar) 94, 129, 97-99, 205; - felsefesi
46; - insan ll 1; - koşulların göreceliği 198; - göıüngüsü 117; - kipi 99, 110,
159; - materyalizm 16; - olanla nesnel 118,121,158; -ın tarilıi 200; -ın zaman
olan şey 172; - olaylar 104, 204; - öğe sallığı 194, 200; akli - 97; algılanamayan
ler 202; - sürekliliği 87; - sürekliliğin - 97; cismani - 97; doğal ve tarihsel -
diyalektiği 155; - şanlar 60, 64; - ve 112; duyulur - 97; düny-.ı-da- - 96, 102,
dogmatik kaynaklar 43; - evren 162 103, 106, 197; ı,'Örüngü olarak - 98; ilk
�ıri11sel etkileşim 182, 185; - bilinci 122- - 97; kendinde- - 145, 147; nesnel -
124, 127, 128,130 99; numenal - 54; ölürne-doğnı- - 102,
tarihselcilik 16, 51, 112, JJ7, 137, 167, 112; özneler arası - 149; tarihsel - 117,
168, 170, 171 121; tarilısel - kipi 123; yüklem olan -
tari11sellik 18,20,51, 68, 87, 100-106, 109- 97; zaman içinde - 111; zilıinsel - 169
112, 116, 117, 119, 120, 122, 124, 126, varlıkbilim 99
130, 147, 164, 169, 190, 192, 198, 205- varoluş 52, 99, 103, 205; - kipleri 98, 99,
209; - kipi 100, 114, 118, 121 101, 102; - herıneneutiği 182; -çu ve
tarihsicilik 104, 123, 182,184, 195, 197; - ontolojik yaklaşım 166; -çular 144; -
sonrası 185; görece - 188 c;uluk 89, 90, 146; -sal bir yatkınlık 96;
tecrübe 35, 54, 71, 77, 80, 83, 87, 91-93, -sal çözümleme 106, 112, 185; -sal et
95-97, 101, 105,106,109, 114-116, 119, kileşim 185; -sal ilke 138; -sal ön-yapı
126-128, 131. 133. 134. 139, 148, 152, 108; -sal tarihsellik 105; -sal uygulama
166, 170, 171, 179, 203, 204; - üstü 187; -sal yapılar 99,100
192; -nin dilsel doğası 128; -nin dolay Vico 74-76, 86
sızlığı 126; -nin içsel tarilıselliği 128; -
nin tarihselliği 114, 127; beşeri- 83,91, W,ıhrheit und Methode 91, 113, 164
130; bilimsel - 115. 133. 170; bireysel Weber, Max 85. 147
- 92, 133. 160; deneysel - 188; duyu - Windelb,ınd 79, 80
si 77: di.işi.inümsel - 127: estetik - Wingenstein 27, 28, 190
112, 114. 116; hayat -si 113, 205; her Wolff, Christian 43
nıeneutik - 114, 116. 129, 130, 140,
165, 179; iç- - 77. 102; içsel -nin önce- Yahudi 30
224 rı
yargı 80
18.� 1-
206; :·
35; düş :ı,
35; olgı 1-
yasa(lar) -, . .,..- . _ . . . _ . 6,
bilimsel - 76; doğa -ı 77; evrensel - 58, 67; - ile UYh'lllama 182; -nın evren
73; genel - 80, 203; manevi - 73; ne sel kuralları 169; -nın geçerliliği 207; -
densel - 72, 74; psikolojilt - 73 nın nesnelliği 51, 142, 146; -nın nesne
yazar 43,48,55, '63-66,68,69, 85, 134-136, si 162; -nın ölçütleri 145; -nın yöntemi
141, 142, 150-152, 155, 156, 161, 162, 29; bilimsel - 185; dilsel ve gramatik -
166,168-171,186,198,202,207,208;-ın 42; dilsel - 32; dinsel metinleri -
bireyselliği 85; -ın düşünce düny-.ısı 63; 56; dinsel metinleri - sanatı 56; dinsel
-ın kasteniği anlam 141, 155, 164, 166, metinlerin yonun kuralları 38; doğnı -
169, 207; -ın kastı 18, 41, 63, 68, 161, W9; filolojik - yöntemi 34; itibari -
163; -ın niyeti 39, 41, 43, 44, 68, 122, 29; klasik - 34; nesnel - 146, 161,
200, 208; -ın öznelliği 157, 166; -ın yö 185; norınatif - 185; öznel - 146; re
neldiği anlam 181; -ın yönelimi 199; -ın alist - kuramı 15; sözel - 165; sözlü -
zihin hali 68,134,158; -ın zihinsel iç-bü 25; tarınsel - 32, 43, 158; teolojik -
tünlüğü 158; -ın zihni 157, 162, 167 17, 34, 37, 40, 42; yöntem ve - 180
yorum 15, 18-20, 24,28-30, 44, 48, 55, 60, yonımlayan 15, 18,30,44,46,150,118,120,
62, 63, 96, 102,103, 107, 113, 119, 143, 122, 123, 130, 135, 136, 149, 150-152,
146, 147, 150, 153-155, 164, 166, 169, 157-161, 166-168, 170, 180, 182, 185,
171,182-184,189,190,196; - kuramı 34, 186, 208; - özne 30, 45, 46, 68,84, 118,
36; - pratiği 51; - sanatı 15, 41; - süreci 142, 150, 151, 157, 161, 162, 171, 190,
147,150, 152; - teknikleri 166; - toplulu 207; - ve yazar 157; -ın bilinci 123; -ın
f,'ll 188; - yöntemi 44, 140; - yöntemleri bilincinin taril1selliği 123; -ın taril1selliği
5<ı, 201; açıklayıcı - 29; ardışık zamanlı - 122; sınırsız -tar topluluğu 190
169; dilsel ve graınatik - 42; doğru ve yorumlayıcı 185; - okuma 25; - özne 189;
yanlış - 152; doğnı - 172, 184, 207; fdo - topluluk 185, 190, 209; - topluluk
lojik - 199; geçici - 28, 29; hukuksal - yönlendirici fikri 183, 184; -tar toplulu
42; itibari - 28; kavrama dayalı - 165; ki ğu 184, 191
tabın kitapla -(anması 56; mantıksal - yorumun: - doğruluğu 169, 171; - doğru
42; nesnel - 146, 163; özgür - 183; öz luğunun ölçütü 68; - geçerliliği 146,
gür - topluluğu 192, 209; öznel - 112, 164; - hakikati 188; - nesnelliği 138,
146; psikolojik - 64, 67, 161; taril1sel - 142, 153, 154; - nesnesi 163; - özellik
68, 190; teolojik - 42, 56; türemiş - leri 113; -un nesnelliği 181
29; türetilmiş - 29; varoluŞ<,--u - 140,
156; y-<1nlış - 207; zamansal - 197 7.aman 24,32,44, 52, 60, 74,82,83, 97,99,
yorumbilin1 11, 20, 57, 66; - kuramı 13, 100, 101, 104, 105, 106, 137, 155, 157,
53; fılolojik - 185; nesnel - 163; roman 198, 205, 206; - aı-.ılığı 137, 159, 164,
tik - 53, 89, 92; yöntemsel - 163 206; - dışı 26, 57, 197; - kavramı 106; -
yonımcu 14, 15, 47, 141, 151, 152, 166, mesafesi 136; - ufku 102, 205; - üstü
168, 184; - topluluğu 199 156, 160; --içindelik 111; -ın üretkenliği
yonımlaına 11, 13-20, 23-25, 27-29, 33, 186, 188,189, 190; ı,izgisel - 101; döngü
34, 39, 41-45, 48, 51, 53, 56-59, 60, 63, sel - 83; ontolojik - 164; saat -ı 103; şun
65, 67, 91, 93, 96, 105-108, 110, 112, diki - 118, 137, 159; tak-virn -ı 103; tarın
113, 116, 119, 122, 134, 138, 140-142, sel - 103, 154, 198; üç boyutlu - 101
144-146, 148, 149, 152, 154, 155, 157- zamansallık 26, 83, 86, 99, 100, 101, 102,
159, 161-165, 169, 170-173, 175, 181, '103, 111, 118, 204, �05, zaman-üstü -
185,188,198,199,201,202, 205-209;- 157; varoluşsal -.·1'05