You are on page 1of 107

See discussions, stats, and author profiles for this publication at: https://www.researchgate.

net/publication/331407846

RORSCHACH TESTİ: DİNAMİK-DİAGNOSTİK YAKLAŞIM

Book · January 2016

CITATIONS READS

0 16,672

1 author:

Elif güneri yöyen


Sakarya University
32 PUBLICATIONS   72 CITATIONS   

SEE PROFILE

Some of the authors of this publication are also working on these related projects:

orginal article View project

Kişilik Testi geçerlilik güvenilirlik testi View project

All content following this page was uploaded by Elif güneri yöyen on 28 February 2019.

The user has requested enhancement of the downloaded file.


RORSCHACH TESTİ:
DİNAMİK-DİAGNOSTİK YAKLAŞIM

Yrd. Doç. Dr. Psikolog


Elif GÜNERİ

İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları,


2016
İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Yayın Kurulu’nun
incelemeleri ve İGÜ Yayın Kurulu’nun 21.12.2015 tarih ve 53330280-770-1142 sayılı yazıları, İGÜ Yönetim
Kurulu’nun 06.01.2016 tarihinde yapılan 2016/01 nolu toplantısında alınan 03 numaralı karar uyarınca
Üniversitemiz Yayınevi tarafından basımına karar verilmiştir.

© İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları


© Istanbul Gelisim University Press
2016
Sertifika No: 23696
Her hakkı saklıdır. All rights reserved.

İGÜ Yayınları; 35.


ISBN: 978-605-4827-25-1

Yayına Hazırlayan:
Ahmet Şenol ARMAĞAN

Kapak Tasarımı:
Tarık Kaan YAĞAN

İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları


Adres: Rektörlük Binası - Cihangir Mah. Şehit Jandarma Komando Er Hakan Öner
Sok. No: 1, 34310 Avcılar / İstanbul / TÜRKİYE

Telefon: +90 212 422 70 00

Belgeç: +90 212 422 74 01

E-posta: iguyayinlari@gelisim.edu.tr
Web: www.gelisim.edu.tr
Facebook: iguyayinlari

Twitter: IGUYayinlari
Baskı ve cilt
Servet İşler
Sertifika No. 29956
Tel: +90 212 5939467
E-posta: islercopy@hotmail.com

ii
Eser Hakkında Görüşler

Projektif testler çoğu zaman, klinisyenlerin hastayı değerlendirme


zorluğu yaşadığı durumlarda can simidi gibi imdada yetişir. Ancak bu
testleri uygulayabilecek yeterlilikte psikolog sayısı son derece azdır.
Sevgili Elif'in bu kitabı, az olan bu sayının artmasında önemli bir
katkı sağlayabilir. Kendisini kutluyorum.

Prof. Dr. Mustafa BİLİCİ

&

Hermann Rorschach tarafından hazırlanan ve psikoterapi alanında


insanların iç dünyalarının ortaya çıkarılmasında kullanılan bu testin
uygulanması, kodlanması, değerlendirilmesi ve raporlamasını yapan
Dr. Elif Güneri Yöyen, alanda çok önemli bir eser ortaya koymuştur.
Bu kitapta, Rorschach Testi’nin yönergesi, puanlanması ve
yorumlanması açısından çeşitli ekoller ve bu ekollerin stratejileri
bütünleştirilerek sunulmuştur. Rorschach kodlarının ayrıntılı bir
çözümlemesi yapılarak bütüncül yanıtlar, ayrıntılı yanıtlar, biçim
yanıtları, kinestezi yanıtları, renk yanıtları, gölge yanıtları, nesne
egemen gölge yanıtları, insan yanıtları, kemik-obje-bitki-coğrafya-
doğa-popüler yanıtları değerlendirilerek insanın iç dünyasına göre

iii
tiplerin nasıl ayrılacağı gösterilmiş, daha sonra testin nasıl
kodlanacağı konusunda açıklamalarda bulunulmuştur. Yanıtlara
dayalı olarak psikoterapide hangi içeriklere ne tür yanıtlar verildiği
açıklanarak hastalık ve sağlıkla ilgili ölçütler belirlenmiştir. Testte
psikoz, şizofreni, epilepsi, oligofreni, organizite, depresyon, psikotik
depresyon, epilepsiyle depresyon, depresyonel obsesyon,
depresyonel histeri, karekteryal depresyon, depresyon beşlisi,
depresif arazlar, şizoidi ve borderline kişilik yapısı, paranoid kişilik,
klasik mani, akut mani, anti sosyal kişilik, nevrotik belirtilerle ilgili
anksiyete ve obsesif-kompülsif nevroz konuları ile ilgili normlar
belirlenmiştir. Testin duygusal faktörleri ele alınarak açıklamalar
yapılmıştır. Bu eser, Rorschach testinin kullanılması konusunda yol
gösterici bir eserdir. Yazar, bu eseriyle alanda önemli bir boşluğu
doldurmaktadır. İnsanın simge kullanarak neler yapabileceğini bu
eserde görmek mümkündür. Bu kitap psikoloji öğrencilerinde, klinik
psikologlarda ve alana ilgi duyanlarda ufuk açacak niteliktedir.

Prof. Dr. Ali Osman ÖZCAN


23.06.2015 İstanbul

iv
ÖNSÖZ

Bu kitapta, Rorschach Testinin diagnostik ve kişilik analizi boyutları


ayrıntıları ile aktarılarak psikologların mesleki işleyişlerinde kolaylık
sağlanması ve ihtiyaçlarının giderilmesi amaçlanmıştır. Klinik
Psikoloji Enstitüsü Derneği tarafından verilen “Rorschach Testi
Eğitimleri”nde kullanılan “Rorschach Testi El Kitabı”ndan sıklıkla
faydalanılmış ve aktarımda kuruluşun eğitimde izlediği yapılanma
takip edilmiştir.

İki kısımdan oluşan kitabın birinci bölümü, büyük bir özveri ile
yazdığım yüksek lisans tezimin kitaba dönüştürülmüş halidir. Bu
bölüme ilişkin ayrıntılı bilgi için okurlarım yüksek lisans tezime
Yükseköğretim Kurumu tez arşivinden ulaşabilirler. Kitabımın ikinci
kısmı, Klinik Psikoloji Enstitüsü Derneği tarafından verilen
“Rorschach Testi Eğitimleri”nde kullanılan “Rorschach Testi El
Kitabı”ndan ve Rorschach Testi’ni ülkemize kazandıran Yani
Anastasiadis hocamızın ders notlarından derlenmiştir. Bu bağlamda
hocamıza minnetin bir sembolü olan kitabım kendisine atfedilmiştir.

İlgililere faydalı olması temennisi ile kitabımı Yani Anastasiadis


Hocamıza ve Klinik Psikoloji Enstitüsü Derneği’ne ithaf ediyorum…

Yrd. Doç. Dr. Elif GÜNERİ

v
İÇİNDEKİLER

Eser Hakkında Görüşler iii


Önsöz v
İçindekiler vii
Giriş 1

I.BÖLÜM 3
PSİKOLOJİK ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME 3
PROJEKSİYON’UN TANIMI 4
PROJEKTİF TESTLER 7
RORSCHACH TESTİ 11
RORSCHACH TESTİNİN YÖNTEMİ VE TEKNİKLERİ 16
TÜRKİYE’DE RORSCHACH’NIN GELİŞİMİ 17
RORSCHACH TESTİNİN UYGULAMASI 19
RORSCHACH KODLARI 21

II.BÖLÜM 39
KODLAMA 39
BANAL LİSTESİ 43
F+ LİSTESİ 44
DİNAMİK YORUM 49

vii
TERMİNOLOJİ 51
TANISAL DEĞERLENDİRME 57
Psikodiagnostik Yaklaşım 57
PSİKOZ 57
ŞİZOFRENİ 57
EPİLEPSİ 61
OLİGOFRENİ 62
ORGANİZİTE 63
DEPRESYON 64
PSİKOTİK DEPRESYON 65
EPİLEPSİ İLE DEPRESYON 65
DEPRESYONEL OBSESYON 65
DEPRESYONLU HİSTERİ 66
KARAKTERYAL DEPRESON 66
DEPRESYON BEŞLİSİ 66
DEPRESİF ARAZLAR 67
ŞİZOİDİ VE BORDERLINE KİŞİLİK YAPISI 67
PARANOİD KİŞİLİK 68
KLASİK MANİ (HİPOMANİ) 69
AKUT MANİ 70
ANTİSOSYAL KİŞİLİK 71
NEVROTİK BELİRTİLER 72
ANKSİYETE 72
GENEL NEVROTİK BELİRTİLER 73

viii
HİSTERİ 73
FOBİ 74
OBSESİF-KOMPÜLSİF NEVROZ 74
RORSCHACH NORMLARI 75
RORSCHACH DİAGNOSTİK YORUM 77

KAYNAKLAR 89

ix
Giriş

Yaratıcısının başta sadece kendisinin inandığı ama bugün bir şaheser


kabul edilen, yayınlanmasında finansman sıkıntısı çektiği, mürekkep
lekeleriyle başlayan, derken bir devrim niteliğine bürünen Rorschach
Testi, kişilik dinamiklerinin açıklanması ve ayırt edici tanıya
gidilebilmesi yani, psikodiagnostik niteliği ile psikiyatri sahasında en
çok tercih edilen projektif testlerden birisidir.

Rorschach testi diagnostik özelliği ile klinik alanda, özellikle ilk


atakta ve exitasyon tablosunda, klinik tanılamanın yapılması güç olan
şizofreni ve bipolar affektif bozukluk manik epizod gibi hastalıkların
ayrıştırılmasında büyük kolaylık sağlamaktadır. Doğru teşhisin
doğru tedaviyi ve doğru sağaltım yöntemlerini getirdiği gerçeğinden
hareketle hastanın ayırt edici tanısının yapılması, farmakoterapiden
psikososyal terapiye, aile ve hastanın bilinçlendirilmesinden
hastanın sağaltım ve rehabilitasyon sürecine ilişkin birçok alana
hizmet etmektedir. Aynı zamanda ayırıcı tanı hastaya, hastane
koşullarında uygulanan işlemlerdeki (ilaç, laboratuvar istemleri,
psikometrik ölçümler vs.) değişime ve bu işlemlerden kaynaklanan
mali ve iş gücü kaybının önüne geçmektedir. Bu bağlamda Rorschach
Testi’nin ülkemizdeki haklı popülaritesi her geçen gün artmaktadır.
Uygulama, kodlama, değerlendirme ve raporlamada birbirinden
farklı okullar ve bu okulların takipçileri, ruh sağlığı alanında dünyada
ve ülkemizde aynı standartlarda Rorschach Testini kişilik analizi
yapmak için kullanmaktadırlar. Ancak ülkemizde klinik alanda her
geçen gün daha fazla kendini hissettiren Rorschach Testinin
diagnostik özelliği artık psikoloğun günlük mesleki işleyişinde bir
ihtiyaç ve hatta bazı psikiyatri hastanelerinde ve kliniklerde bir
zorunluluk olarak psikoloğun çalışmasını zorlamakta ve bir anlamda
yönlendirmektedir.

2
I.BÖLÜM

PSİKOLOJİK ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME

Klinik psikologların mesleki rolleri arasında araştırma ve


psikoterapiden başka psikolojik değerlendirme yer almaktadır (Dağ,
2006:99). Psikolojik değerlendirme çeşitli psikolojik yöntemler
kullanarak, bireylerin yeteneklerini, davranışlarını, bireysel
özelliklerini değerlendirme sürecine verilen isimdir ve psikolojik
testler bu değerlendirmede önemli bir yer tutarlar (Savaşır,
2004:149). Psikolojik test kavramı, psikolojik ölçmeler yapmak
amacıyla yapılandırılmış ya da oluşturulmuş, herkes tarafından
standart biçimde kullanılabilecek her tür testi, tekniği, envanter ya
da soru listesini, ölçeği, çizelge ya da cetveli ve anketi içeren geniş bir
kavramdır (Dağ, 2006:102).

Bireylerin ruhsal durumunun, davranışlarının, insanlarla ve toplumla


olan ilişkilerinin nicel olarak ifadelendirilmesine olanak sağlayan
psikolojik testler bireysel özellikleri değerlendirmek amacıyla
kullanılan testlerdir. Anastasi’e göre psikolojik test, davranış
örneklerinin standart ve nesnel ölçümüdür. Test sonuçları bize bir
insanın davranışından örnekler verir ve bunu başkalarının ya da aynı
bireyin değişik zamanlarda ki davranışlarıyla karşılaştırma olanağı
sağlar. Bireyin davranışlarından örnekler alınmasındaki amaç,
yalnızca bu örneklemdeki davranışı ölçmek değil, bu örneğin temsil
ettiği daha anlamlı davranışlar hakkında bilgi edinmektir (Savaşır,
2004:149).

Bir başka ifadeyle psikolojik testler davranışın bir örneklemidir, bu


örneklem standart bir koşul altında ifade edilmiştir, davranışın
örnekleminden sayısal bilgiler sağlamanın (puanlama) belli kuralları
vardır. Psikolojik testin temel işlevleri; tanı veya sınıflama, prognoz
ya da yordama, araştırmalarda nesnel veri toplama olarak sayılabilir
(Dağ, 2006:102).

PROJEKSİYON’UN TANIMI

En basit ifadesiyle projeksiyon (yansıtma) rahatız edici düşünceleri,


kabul edilmesi güç fikirleri, duyguları dışa yansıtarak dış algılamayı
etkileyen bir ego savunma mekanizmasıdır (Savaşır, 2004:159).
Bebeklikte gelişmemiş egonun kendini başka nesnelerden ayırt

4
edememesinden ve salt haz uğruna tatlıları kendine mal edip,
tatsızları dışına atmasından doğan bu ilkel savunma biçimi gerçeğin
yeterince tanınmamasından kaynaklanır. Çünkü egonun ilk yargısı
yenilebilir ve yenilemez objeler arasındaki ayrımı yapmaktır. İlk
kabul yutma, ilk ret tükürmedir. Bu bağlamda projeksiyon ilk
yadsımanın ürünüdür (Fenichel, 1974:135).

Genel olarak kişinin dürtü, arzu gibi içten gelen ve kabul edilemez
duygularını kendinden dışarı atarak dış dünyaya atfetmesini anlatan
projeksiyon kavramı gerçekte ilkel bir savunma mekanizmasından
çok daha fazlasını ifade etmektedir. Freud’un belirttiği üzere
projeksiyon sadece bir savunma olarak ortaya çıkmayıp, çatışma
olmadığında da var olmakta, iç algının dışarı yansıtılmasının ilkel bir
mekanizması olup, dış dünyayı oluşturmada duyusal algılarımızı
etkilemektedir (Freud, 1918:107-108).

İlk kez Freud tarafından tanımlanan projeksiyon kavramı üzerine


Murray 1938’ de detaylı bir çalışma yayınlamıştır. Murray’ın
“projeksiyon” kavramı, kısmen Freud’un geliştirdiği ego savunma
mekanizmalarından biri olan “yansıtma” (projection) kavramını da
içermekle beraber, Freud’dan farklı olarak bu mekanizmayı, kişinin
psikolojik yapılanması içerisindeki ihtiyaçlarının, ilgilerinin ve
zihinsel işleyişinin; algısal girdiler yoluyla uyandırılması anlamında
her insanda görülen doğal bir süreç şeklinde tanımlamış olduğu

5
görülmektedir Nihayetinde kişi, kendisini çevreleyen ortamı algılar
ve kendi duygulanım durumuna, beklentilerine, arzularına göre tepki
verir. Bir başka ifadeyle kişiliğin yapısı ve temel özellikleri, görünen
davranışta ortaya çıkabilir. Projektif tekniklerle kişiliğin
değerlendirmesinde projeksiyon bu anlamı ile yer almaktadır (Zabcı,
2004: 50-60).

Projeksiyonu kişinin kendisinin reddettiği ve kabul edemediği


özellikler olan düşüncelerini, duygularını ya da isteklerini başka bir
kişi ya da nesneye yüklemesi olarak ifade eden Köroğlu’nun
projeksiyonu, normal projeksiyon ve bir semptom olarak
projeksiyon şeklinde iki ana başlıkta açıkladığı görülmektedir. Buna
göre normal projeksiyon, “mazeret” adı verilen günlük olağan
etkinliklerden sayılabilir. Bir semptom olarak projeksiyon;
rasyonalizasyon gibi, gerçeğin yanlış yorumu ya da çarpıtılmasıdır ve
bu yüzden tehlikeli olabilir. Olgun olmama ve incinebilir olma ile
birlikte gider. Displasman’ın (yer değiştirme) bir biçimidir ve inkâr
ile yakından ilgilidir. Patolojik olarak her tür paranoid bozuklukta
işleyen mekanizmadır ve ego dezorganize olursa şunlara yol açar:
 Hezeyanlar ya da projekte edilen düşünceler: Ego, iç
fantezilerini dış gerçeklikten ayırt etme yeterliğini yitirir.
 Bir düşünce projeksiyonu olan referans düşünceler.
 Halüsinasyonlar ya da algı yanılmaları (Köroğlu, 2004: 32).

6
PROJEKTİF TESTLER

Projektif testler terimi ilk olarak 1939’da L. K. Frank tarafından


ortaya atılmıştır. Projektif testlerin amacı bireye belirsiz bir uyarıcı
vererek duygularını, düşüncelerini, fikirlerini cevaplarında yansıtma-
sını sağlamaktır (Savaşır, 2004:159). Frank’a göre projektif teknik-
lerin en önemli özelliği, kişinin kendi özel dünyası ve kişilik özel-
liklerini açığa çıkaran süreçleri uyandırmasıdır (Rabin, 1986:3-11).

Baymur, “Genel Psikoloji” isimli kitabında kişiliği, bireyin iç hayatını


oluşturan ihtiyaç ve güdülerin dinamik bir örüntüsü olarak
görenlerin, bireyin dış davranışlarını incelemekle yetinmeyip, kişinin
iç hayatını dışa yansıtabilecek bazı metotlar geliştirdiklerini ve buna
projeksiyon yani yansıtıcı testler adının verildiğini belirterek,
projektif testlerde ana ilkenin, bireyi, belirsiz, eksik, karışık ya da
değişik biçimlerde algılanabilecek müphem uyarıcılar karşısında
bırakmak ve bireyin bu uyarıcıları anlamlandırmasını,
tamamlamasını ya da bunları bir sistem ve düzene koymasını
istemek olduğunu aktarır (Baymur, 1983:265).

Köknel’de (1989) aynı konuya vurgu yaparak projektif testlerde


uyaranların genellikle belirsiz olduğunu, bireyin vereceği tepkilerin
sınırlanmadığını, belirsiz uyaranlara verilen tepkilerin kişinin kendi
düşüncelerini, duygularını, çatışmalarını, gereksinimlerini ve

7
kaygılarını yansıttığı varsayımının bu testlerin çıkış noktasını
oluşturduğunu ifade etmektedir (Köknel, 1989:120).

Projektif testlerin sadece algı testleri olmadığını aynı zamanda


davranışın bilinçdışı yönlerini ortaya çıkardığını, algısal ve hayali
olan arasında karşılıklı bir etkileşimin söz konusu olduğunu ve
böylece projektif testlerdeki uyaranın gerçekliğinin, fantezinin
dıştaki sınırlarını denetlerken aynı zamanda algılananın fantezi ile
zenginleştiğini belirten Rabin’den başka (Rabin, 1986:3-11) Rausch
de Traunberg (1994) de projektif yöntemin özel bir durum ileri
sürdüğünü, bu durumun algı ile projeksiyon, gerçeklik ve fantezi
arasında bir birleştirme yeri olduğunu, bu birleştirme yerinden
hareketle düşünce için bir alan açıldığını ve bu alanda simgeleştirme
çalışmasının başladığını belirtmektedir (Roman, 2001:233-250).

Projektif deneyimin hem algısal hem de fantastik dünyada olanı


davet etmesi açısından bir ikilem içerdiğini belirten Chabert’a göre
bu ikilem durumu, test malzemesinde temsil edilmeyen imgelerin
yaratılmasını gerektirirken aynı zamanda malzemenin
gerçekliğinden de güç alır. Böylece projektif bir test de tıpkı geçiş
olguları gibi test malzemesinin somut ve elle tutulur yapısından
dolayı gerçekliğe ve projektif düzeneklerin uyanışı ile fantastik olana
çağrı yapar (Chabert, 1997: 11-12).

8
Projektif testlerin amaçları kişinin bireysel işlevselliğini dinamik
açıdan inceleyerek, kendisine has özel eklemlemelerini, değişim
kapasitelerini ve ortaya çıkabilecek ruhsal davranışlarının
varlığından haberdar olmalarını sağlamaktır. Test sırasında zihni
işlemleri sorgulama sonucunda da kişinin ruhsal işleyiş biçimi ortaya
çıkmaktadır. Çeşitli teorik modeller çerçeveyi anlamlandırırken
burada seçilen psikanalitik model ile projektif testler klinikteki flu ve
sorgulanan durumlarda yol gösterici olmaktadır. Projektif testler
klinik psikoloji araştırmalarında kullanılan çok yararlı ve değerli bir
metot olarak da görülmelidir. Sundukları güçlü teorik alt yapı, sabit
ölçülebilir durumları her türden popülasyona uygulanabilir olmaları,
hem niteliksel hem de niceliksel açıklamalara izin vermeleri,
projektif testlerin sürekli güncelliğini koruduğunu göstermektedir.
(http://www.rorschachturk.org/ror_projektif.asp 17.01.2008).

Projektif tekniklerin bir diğer özelliği ise bir yandan uyaranın, test
ortamının, kullanılan malzemenin, testi uygulama yönteminin
standart oluşu buna karşın beklenen yanıtın tanımlanmamış
olmasıdır. Bir başka ifadeyle projektif testlerde doğru yanıt yoktur,
sınırsız çeşitlilikte yanıt alınır. Genel bir kural olarak, uyaran ne
kadar az yapılanmışsa ve ne kadar belirsizse, kişinin içten gelen
arzularının, kaygılarının ve çatışmalarının o oranda teste daha fazla
yansıtılabileceği düşünülür. Rorschach testi bu özelliğiyle en çok
tercih edilen projektif testlerden biri olmuştur.

9
Projektif testlerin genel özellikleri şunlardır:
 Dolaylı bir yöntemdir. Birey verdiği cevapların önemini
bilmez.
 Cevap özgürlüğü vardır. Objektif testlerin tersine ‘evet’, ‘
hayır’ şeklinde kısıtlı cevaplar yerine projektif testlerde tam
bir özgürlük vardır. Birey uyarıcıları kendine göre
cevaplandırır. Cevaplar hiçbir şekilde kısıtlanmamıştır.
 Projektif testlerde uyarıcı tam olarak belirlenmemiştir.
Böylece bireyin tam belirli olmayan uyarıcıyı kendine göre
değerlendirip, kendi duygu ve düşüncelerini yansıtacağı
düşünülmüştür.
 Kişiliği bütün olarak değerlendirmeye yöneliktir.
 Projektif testlerin, uyarıcılara değişik ve çok sayıda özgür
cevap verme özelliği, cevapların istatistik değerlendirilmesini,
güvenirliğinin saptanmasını, nesnel olmayı güçleştirir
(Savaşır, 2004:159).

10
RORSCHACH TESTİ

Yaratıcısının sadece kendisinin inandığı ve bugün bir şaheser kabul


edilen yapıtının yayınlanmasında finansman sıkıntısı çektiği,
mürekkep lekeleriyle başlayan, derken bir devrim niteliğine bürünen
Rorschach Testi kişilik dinamiklerini açıklanması ve ayırt edici tanıya
gidebilmesi yani psikodiagnostik niteliği ile psikiyatri sahasında en
çok tercih edilen projektif testlerden birisidir (Güneri, 2008).

Rorschach testi diagnostik özelliği ile klinik alanda özellikle ilk atakta
ve exitasyon tablosunda klinik tanılamanın yapılması güç olan
şizofreni ve bipolar affektif bozukluk manik epizod gibi hastalıkların
ayrıştırılmasında büyük kolaylık sağlamaktadır. Doğru teşhisin
doğru tedaviyi ve doğru sağaltım yöntemlerini getirdiği gerçeğinden
hareketle hastanın ayırt edici tanısının yapılması, farmakoterapiden
psikososyal terapiye, aile ve hastanın bilinçlendirilmesinden
hastanın sağaltım ve rehabilitasyon sürecine ilişkin birçok alana
hizmet etmektedir. Aynı zamanda ayırıcı tanı, hastaya hastane
koşullarında uygulanan işlemlerdeki (ilaç, laboratuvar istemleri,
psikometrik ölçümler vs.) değişime ve bu işlemlerden kaynaklanan
ekonomik ve iş gücü kaybının önüne geçecektir (Güneri, 2008).

11
Rorschach testi sunduğu bu geniş olanağa rağmen başlangıçta,
objektif testler gibi standart olarak puanlanamaması,
standardizasyon çalışmasının olmaması, geçerlilik ve güvenilirlik
şartlarının taşımaması nedenleriyle psikiyatri sahasında şüphe
uyandırsa da, Beck ve Hertz’in Rorschach Testi için normatif verileri
çalışma olarak yayınlamasının ardından, Rorschach testi objektif bir
test olma yolunda ilk adımını atmıştır (Exner, 1986). Beck ve Hertz’in
öncülüğünü yaptıkları bu çalışmaların ardından gelen araştırmalar
ile Rorschach testinin bünyesine, projektif niteliğine ek olarak
objektiviteyi de almasıyla, gerek kişilik analizinde ve gerekse tanı
koymada en çok tercih edilen test olagelmiştir.

Standardize edilmiş 10 planş üstündeki mürekkep lekelerini


anlamlandırmak veya şekillendirmek biçiminde olan bu test
üzerinde Rorschach’dan önce çalışanlar olmuştur. Fakat
Rorschach'dan önce kimse mürekkep lekeleri testinden şahsiyeti
bütünlüğü ile kavrayan standardize bir ruhsal tanı yöntemi
çıkarmayı düşünmemiştir (Anastasiadis, 1975).

İsviçreli psikiyatr Hermann Rorschach geliştirdiği bu testi bir kişilik


testi olarak ortaya çıkarmıştır Mürekkep lekelerini algılamayı
incelemek için kullanırken birçok değişik tanılı hastaların değişik
cevaplar verdiğini görmüş ve lekeleri tanı ve kişiliğin dinamiğini
açıklamak için kullanmaya başlamıştır (Savaşır, 2004:159).

12
Hermann Rorschach, psikiyatri çalışmalarını Eugen Bleuler’in
yanında yürütmüş, Jung’dan ve psikanalizden etkilenmiştir. 1910
yılında yayınladığı birçok psikanalitik çalışma ve makalesi
bulunmaktadır. 1911 yılında ise mürekkep lekeleri ile ilgilenmeye
başlamıştır. 1919’da bu alana olan ilgisinin derinleşmesi sonucunda
1921’de “Psikodiagnostik” isimli başyapıtını yayınlamıştır. Kitabın
orijinal başlığı “algılamaya dayalı tanısal test” olup, normal, nevrotik
ve psikotik vakaları içerir. Hermann Rorschach’nın ilk amacı sağlıklı
veya patolojik deneklerin fantazmatik içeriklerden bağımsız olarak,
algısal süreçlerini lekeler aracılığıyla ifade etmeleriydi. Yorumların
ikincil olarak düşünülmesi gerektiğini savunmaktaydı (İkiz, 2001:13-
14).

Mürekkep lekelerini algıyı incelemek üzere kullanırken, değişik


hastalık gruplarındaki insanların ayrı tepkiler verdiklerini gözlemiş
ve lekeleri kişiliğin dinamik özelliklerini anlamak ve tanıya varmak
için kullanmaya başlamış olan Rorschach (Anastasi, 1970:495-498),
algıyı duyum, bellek ve çağrışımı kapsayan yorumsal bir süreç olarak
tanımlamıştır. Rorschach’a göre test edilen kişi mürekkep lekesini
gördüğünde duyumları kaydeder, onları geçmiş deneyimlerine
dayanarak imgelere dönüştürür ve daha sonra benzer bellek izleriyle
bunları birleştirerek bu imgelere bir anlam yükler. Sonuç olarak

13
yorum algının özel bir türü, Rorschach deneyimi ise kişinin algısal
gücünün testi olarak adlandırılabilir (Rorschach, 1969:17-18).

Rorschach testi malzemesi siyah ve çeşitli kromatik renkte,


mürekkep lekelerini içeren 10 resimden oluşur. Bu testin amacı
süjeye yapılanmamış bir uyaran vererek, o uyaranı nasıl algıladığını
incelemektir. Testin yapılanmamış olması onun algılanması sırasında
bireyin kişilik özelliklerinin rol oynamasına neden olur. Amaç verilen
belirsiz uyarıcı sayesinde (mürekkep lekesi) bireyin duygularını,
çatışmalarını, düşüncelerini yansıtmasını sağlamaktır (Anastasi,
1970:495-498).

Rorschach testinin, “beklenmedik”, yani belirsiz bir biçimde


oluşturulmuş şekillerin özgürce yorumlanmasına ilişkin “psikolojik
bir deney” olduğunu ifade eden Samurçay’a göre deney rastlantısal
olarak ortaya çıkmış, yani özgün olmayan şekillerin
yorumlanmasıdır. Rorschach’nın da belirttiği gibi Rorschach test
deneyi belirsiz ve beklenmedik şekillerin özgür bir şekilde
yorumlanması esasına dayanır (Samurçay, 1983:19-52).

Rorschach testi Beck tarafından geliştirilmiş ve A.B.D.’de


tanıtılmıştır. Test yetişkin ve çocuklara verilmekle birlikte kullanılan
normlarda farklılıklar göstermektedir. (Morgan, 1981:284).

14
Rorschach puanlaması, yorumlanması zor bir test olduğundan ve
standart bir test olmasına karşın psikoloğun özelliği de işe
karıştığından tecrübeli bir psikolog tarafından verilmelidir. Testin
değeri psikoloğun bilgisi ve tecrübesi ile artmaktadır. (Anastasi,
1970:495-498).

Rorschach protokolündeki tepkiler; yer (bütün, detay, vb.), belirleyici


(renk, biçim, hareket, vb.), kapsam (hayvan, insan, bitki vb.) ve
orijinalite açısından puanlanır. Bu puanların yüzdeleri ve bu
puanların birbirleriyle olan ilişkileri, tepkilerin söylenişi, niteliği de
testin değerlendirilmesinde göz önüne alınır.

Kişiliğin dinamiklerini ölçen bu test, sözel bir test olup bireysel


olarak uygulanmaktadır. 7-70 yaş arası herkese uygulanabilen
Rorschach testinde zaman sınırlaması yoktur. Materyali on tane kart
ve kayıt formu olan test, siyah ve renkli mürekkep lekelerini içeren
on resimden oluşur. Her kart kendi içerisinde şekil, renk, hareket ve
gölge içermektedir. 1, 4, 5, 6, 7 numaralı kartlar koyu renkli, siyah ve
beyaz, 2 ve 3 numaralı kartlar siyah ve kırmızı renklerden oluşmakta,
8, 9 ve 10 numaralı kartlar ise renklidir. Her kartın ortak özelliği
simetrik ve bir eksen etrafında oluşmalarıdır. Hasta gruplarına
uygulanabildiği gibi, pedopsikiyatri alanında çocuklara, geriatri
alanında yaşlılara, nöroloji alanında Alzheimer hastalarına, adli

15
psikiyatri alanında suçlulara ve ordu içerisinde askerlere
uygulanabilmektedir (İkiz, 2001: 82-86).

RORSCHACH TESTİNİN YÖNTEMİ VE TEKNİKLERİ

Günümüzde, Rorschach testinin yönergesi, puanlanması ve


yorumlanması açısından bir birlik bulunmamaktadır. Hermann
Rorschach’nın ölümünden sonra farklı ekoller kendi sistemlerini,
dolayısı ile kendi yönerge, puanlama ve yorum stratejilerini
oluşturmuşlardır. Hermann Rorschach’dan sonra, Beck, Klopfer,
Piotrowski, Rappaport, Exner kendi puanlama ve yorum sistemlerini
geliştirmişler, Hertz ve Schaffer da özellikle testin yorum alanına
büyük katkılarda bulunmuşlardır (Özer, 1994:3-5).

Farklı teknikleri kullansalar da, birbirinden değişik eğilimleri temsil


eden tüm okullar Hermann Rorschach’nın orijinal yöntemine sadık
kalmışlar ve aynı malzemeyi kullanmışlardır (Beizmann, 1982: 22).

Fransa’da geliştirilen teknikler Klopfer, Piotrowski ve Beck’in


yorumlamaları üzerine kurulmuştur. Beizmann’ın 1966’da
yayınladığı “Form Yanıtlarının Puanlaması” kitabıyla çalışmalar

16
istatistiksel verilere oturtulmuştur. Schafer’in 1940’lı yıllarda
psikanalitik yöntemle Rorschach testini bütünleştirmeye çalıştığı
modelinden hareketle, bu okulun temsilcileri psikanaliz ve
psikanalitik psikopatolojiye dayanarak Rorschach çalışmalarını
yürütmektedirler. Fransız okulunda testin sadece içeriği değil, nasıl
söylendiği de önemlidir. Gizli ve görünürdeki içerik beraber ele
alarak ruhsal yapılanma anlaşılmaya çalışılır. Sadece algısallık değil,
testi veren ile etkileşim de göz önüne alınır. Hastanın verdiği
yanıtları sınıflayarak alt gruplara ayırmayı içeren psikogram
hazırlamanın yanı sıra, her kartın içerik olarak psikanalitik teoriye
dayanılarak yorumlanmasına özen gösterilir (İkiz, 2001:24-27).

TÜRKİYE’DE RORSCHACH’NIN GELİŞİMİ

“Rorschach testi insan ruhunun röntgen filmidir”. Bu cümle ilk Türk


Klinik Psikoloğu olan Doç. Dr. Yani Anastasiadis’e aittir. Türkiye’nin
ilk kez Rorschach testi ile tanışması Yani Anastasiadis ile olmuştur.
İstanbul Üniversitesinde öğrenciyken “Karakter Bozukluğu” dersinde
Hermann Rorschach’nın adını ilk kez duyan Anastasiadis’in ilgisi,
Loosle-Usteri’nin “Manuel Pratique du test du Rorschach” kitabı ile
başlar. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde staj yaparken
Dr. Mazhar Osman kendisinden paranoya hastalarına Rorschach testi

17
yapmasını ister. Böylece ilk kez 1947’de Rorschach testi hastanede
hastalara uygulanmaya başlar. 1955-1960 yılları arasında
Anastasiadis, hastanede çalışan psikologlara haftada iki gün
Rorschach dersleri vermeye başlar. Bu derslerde Palem, Bohm, Beck
ve Nina Rausch de Traubenberg’in değişik yaklaşımlarını gösterir.
Klinik deneyimlerini geliştirmek için Paris St. Anne hastanesinde bir
süre çalışır. Anastasiadis’e göre E.E.G. nasıl beyin fonksiyonlarını
gösteriyorsa Rorschach testi de insan ruhunu yansıtmaktadır.
Formülasyonlar üzerine çalışarak detaylı bir psikogram
hazırlamıştır. Rorschach testinde bir diğer önemli kişi, Ankara
Üniversitesi’nden Prof. Nermin Samurçay’dır. Samurçay, Daniel
Lagache’de psikanalitik psikoterapi eğitimine devam etmiş, Prof.
Zazzo ile çalışmıştır. Burada Rorschach testini öğrenen Samurçay,
Dider Anzieu’un yorumlamasıyla ilgilenmiştir. Samurçay, uzun yıllar
Ankara Üniversite’sinde Rorschach testini anlatmıştır. 1977’de sonra
2009 yılına kadar yapılan Türk araştırmaları; Dinçel 1977; Samurçay
1978; İnceer 1982; Bakır 1984; Gürel 1985; Oran 1986; Özaydın,
Kireççi, Taneli 1987; Ebadi 1988; Oğuzkaya 1991; Gücer 1992, Üge
1993; Torun 1994, Yücel 1998; Erdener 2002; Pirim 2002; Zabcı
2004 (İkiz, 2007/a:12-14), Güneri 2008, Rorschach testiyle
istatistiğin birleştiği testlerdir.

18
RORSCHACH TESTİNİN UYGULAMASI

Rorschach testinin uygulama koşulları şöyledir: H. Rorschach’nın da


belirttiği gibi uygulama her türlü korkunun, kaygının dışında
gerçekleştirilmelidir. Dış baskı ve otorite karşısında bağımlılık
durumu tüm testleri, özellikle Rorschach testini etkileyecektir. Bu
nedenle testi, deneğe güven duyabileceği bir ortamda uygulamak
vazgeçilmez bir gerekliliktir (Baymur, 1983:265).

Rorschach testi uygulaması için deneğin alışageldiği bir rahatlık,


dinginlik içinde bulunması gerekir. Gerginlik, korku, kaygı halleri
testin uygulanmasını engeller. Denek, test odasına girdiğinde
uygulayıcı, Rorschach testi hakkında bir bilgisinin olup olmadığını
sorar. Uygulayıcının yapacağı açıklama “kişilik” ya da “zekâ” gibi
deneği yanıltıcı yanıtlar vermeye iten kavramları anımsatacak,
çağrıştıracak hiçbir öğe taşımamalıdır. “Hayal gücünü” ölçen bir test
olduğu açıklaması yapılacak en tarafsız açıklamadır. Önemli olan
soru sorduğunda bireyi, her testin zihinsel yeteneklerini ölçmek
amacıyla uygulanmadığı yönünde rahat ettirmek, kaygılarını
gidermektir. Test uygulayan, deneğin soruları dışında hiçbir gereksiz
bilgi vermeyecektir. Eğer sorular uygulamayı etkileyecek düzeyde
ise, test sonrasında daha fazla bilgi verileceği sözü verilebilir. Test

19
materyali birinci kart en üstte ve şekilli kısımlar görülmeyecek
şekilde masanın üzerinde bulunmalıdır. Denek masada,
uygulayıcının biraz önünde ve solunda, uygulayıcıya sırtı dönük
olarak oturur. Rorschach testi gün ışığında ve mümkünse sabah
olmalı, asla yapay ışıkta uygulanmamalıdır (Samurçay, 1983:19-52).

Hermann Rorschach hastaya testi verirken “Bu sizce ne olabilir?”


sorusunun sorulması gerektiğini söylemiştir. Farklı okullarda, bu
yönergeye bazı eklemelerin yapıldığı görülmektedir; “Bu test 10 adet
mürekkep lekesinden oluşmaktadır” türünde açıklamaların da içinde
bulunduğu bir dizi farklı yaklaşım vardır (İkiz, 2001:69).

Deneğe birbiri ardına kartlar verilir ve “bu ne olabilir” diye sorulur.


Denek kartı elinde tutar ve istediği şekilde döndürebilir. Şekli gözüne
istediği kadar yakın veya uzak tutabilir. Her karta en az bir cevap
almak denenir, ancak bunun için bir telkinde bulunmaktan
kaçınılmalıdır. Yanıtlar alındığı sürece bir kâğıda not edilir. Kartın
incelenmesi için bir zaman sınırı konulmaz (Kronenberg ve Lemkau,
1975:21-53).

Anket Rorschach testinin önemli evrelerinden biridir. Anket yoluyla


sağlanan bilgiler olmaksızın psikolog testi yorumlayamaz. Kartlar
deneğe bir bir gösterilip cevaplar alındıktan sonra anket evresine
geçilir. Bu evrede deneğe verdiği cevabı kartın neresinde gördüğü
sorulur. Kartta gördüğü form, hareket ve renk araştırıcılar, ayrıca

20
gördüğü şeyin ne olduğu belirlenir. Ankete başlarken uygulayıcı
“gördüğün şey hakkında sana sormak istediğim bir iki sorum olacak”
şeklinde doğal bir biçimde konuşmalı, fakat belirli bir plan
izlenmelidir (Samurçay, 1983:19-52).

RORSCHACH KODLARI

Kodlama testi uygulayanın testin bitiminden sonra, verilen tüm


yanıtları belirli bir sınıflamaya koymasıdır. Bu çalışmada, kodlamada
için Beizmann’ın (1966) “Form yanıtlarının puanlaması” adlı kitabı
esas alınmıştır. Fransız Okulunda kodlama üç temel anlam
içermektedir. Bunlardan birincisi, verilen yanıtın şeklin ne kadarını
kapsadığı yani lokalizasyon, ikincisi bunun ne türden bir yanıt
olduğu (biçim veya hareket), üçüncüsü de bu yanıtın içeriğidir
(hayvan, insan, anatomi vs.). Her bir alan için özel bir harf yani
endeks kullanılmaktadır (İkiz, 2001:94).

G (Global) yanıtları: Bütün yanıtlardır. Seçilen alan kartın


bütünüdür. Kişinin kartları aldığında, dış dünyayı algılamasında tekil
ve bütüncül yaklaşımları vurguladığında verilen lokalizasyona
yönelik yanıtlardır (İkiz, 2007/b:10-13). Sosyal aktivite ve genel
olarak çevreye gösterilen uyum için kabul edilecek değişkenlerden
olan G cevapları, bireyin bütünleme, genelleme ve soyutlama yetisini

21
belirtir (İnceer vd., 1984:119). Rorschach, G cevaplarını kuramsal
zekâ ile sistemli düşüncenin belli bir birlikteliğini içeren, büyük
ilişkileri sezme erki ve sentez yeteneği olarak ele almaktadır. Ayrıca
şekli bütün olarak algılamak bireyin gerçeğe güncel olarak
yaklaşabilmesini de ifade eder (Samurçay, 1983:19-52). Birincil
olarak emosyonel faktörlere bağlı olan G cevapları bireyin kavrama,
algılama, gerçek ile ilişki kurma tipi konusunda bilgi verir
(Kronenberg ve Lemkau, 1975:21-53). Global tutum bir mental
yaklaşımdır, bir zihin yönüdür, objeleri bir bütün olarak algılama
biçimidir. G’lerin fonksiyonu sadece entelektüel değildir. Bireyin o
andaki projeksiyon yeteneğine bağlıdır. Rorschach’a göre normal
zekâlı bir kişi %25-30 arası global cevap verir. Global cevap %’si,
25'ten aşağı ise, bireyin zihinsel hudutları, koheren birlikler inşa
etmeye engeldir (Anastasiadis, 1975).

D (Detay) yanıtları: Lekelerde detay, yani parçaların idrakini


gösterir (Anastasiadis, 1975). Seçilen alan kartın bir bölümünü
kapsar ve bu alan yalıtılmış olması, göreceli olarak boyutu ve yanıt
sıklığı ile ayrıştırılır. Dünyayı algılamada, bilişsel süreçlerin
çalışmasında bir uyaranın diğerinden ayırt edilerek verildiği,
kartların parçalara ayrılarak algılandığı yanıtlardır (İkiz, 2007/b:10-
13).

Dd (Detay Detay) yanıtları: Küçük detayları yani küçük parçaların


idrakini gösterir (Anastasiadis, 1975). Kartların küçük bir bölümü

22
dikkate alınarak verilen yanıtlardır. Seçilen alan diğer kısımlardan
koparılarak yalıtılması ve oldukça küçük boyutuyla dikkat
çekmektedir (İkiz, 2007/b:10-13). Dd yanıtları deneğin sorunların
üstüne gitmediği, sorunlarından kaçtığını, ayrıntılara saplandığına da
alamettir. Gerçekleri değerlendirirken kendi fikirlerini ortaya
koyamadığını, duygularından bir şeyler katamadığını, katı, rasyonel
olma, forma uyma çabası içerisinde kalıpların dışına çıkmadığı
anlamına gelmektedir (Anastasiadis, 1975).

Dbl (Detay Blanş) yanıtları: Kartların siyah kısımlarının dışında


oluşturulan beyazlıklara verilen yanıtlardır. Seçilen alan karttaki
şekil dışında kalan beyaz arka plandır (İkiz, 2007/b:10-13). Detay
blanş muhalefete delalettir. Karşı koyucu bir tutum (negativizm),
yapılması gerekeni yapmama durumu söz konusudur, hafif psikotik
eğilimleri gösterebilir. Bununla birlikte deneğin inisiyatifini
kullanabilme kapasitesine de işaret eder; şöyle ki deneğin her şeyi
kabullenmeyip kendi fikrini savunması, kanıtlama çabaları, iç
dinamizmini gösterebilir. Dbl yanıtları lekenin eksik yerlerine
veriliyorsa regresyona eğilim, güven arayışı, kendini boşlukta
hissetme ve ölüm korkularına işaret eder (Anastasiadis, 1975).

F (Form) yanıtları: Hem normal, hem de anormal deneklerin


çoğunda yorum lekenin yalnızca şekli tarafından belirlenir. Bu tür
form yanıtları “F” olarak işaretlenir. (Kronenberg ve Lemkau,
1975:21-53). Biçim yanıtları olan F yanıtları seçilen alanın boyutları

23
ve sınırları ile sadece görüldüğü ve olduğu gibi verildiği durumlardır.
Kişi, test malzemelerini algılayıp buna anlam vererek kartlardaki
şekilleri bildik şekillere çevirmektedir. Kenarları, köşeleri ile bütün
bir şekli algılama kapasitesi olarak verilen yanıtlar, algısal, somut ve
gerçek nesnelerin yansıtılmasıdır. F yanıtları gerçeklik ilkesinin
yapılandırılması hakkında bilgi verirken, temel ego fonksiyon-
larından biri olan gerçekliği test edebilme yetisinin yanı sıra,
yargılama, doğru düşünme, kendini değerlendirme, düşünme
kapasitesi, bilinçli faaliyet gösterme gibi birçok sürecin işleyişi
üzerinde yorum yapılmasına olanak sağlamaktadır (İkiz, 2007/b:10-
13).

F cevapların yüksek olması; formalizasyon, hayatta kasılma,


emosyonlarda inhibisyon, anksiyete yaratan bir kontrol eğilimini
ifade eder (Samurçay, 1983:19-52).

Form cevapları F+ ve F- olarak işaretlenir.

F+ (İyi Form) yanıtları: Olumlu form yanıtlarıdır. Bir toplumda


sayıca birçok kişi tarafından verilmesi esas olarak alınmaktadır.
Verilen yanıtla gerçek biçim arasındaki uyum ön plandadır. Keskin,
inandırıcı, doğru algılanan, iyi düşünülmüş yanıtlarda görülmektedir
(İkiz, 2007/b:10-13). F+, iyi form cevapları, deneğin cevabının
karttaki şekilde görülüp görülmemesine göre belirlenir (İnceer vd.,

24
1984:119). F+ idrakin net olması demektir. Dikkatin uyanık olması,
hatıra imajlarını iyi bir şekilde seçebilmek demektir. F+ cevapların
%’si önemlidir. % 100 F+ çok rigid bir düşüncenin ifadesidir, iyi form
cevaplar entelektüel yetenek çeşitliliği de evokasyon hafızasının
kuvvetli olduğunu gösterir. Kuvvetli F yüzdesi, büyük bir entelektüel
enerjiden ileri gelir veya böyle bir stüasyon, bireyin isteyerek veya
istemeyerek affektif hayatını daralttığı zaman meydana gelmektedir
(Anastasiadis, 1975).

Rorschach iyi biçim cevapları yüzdesinin altmış olduğu (F+= %60)


durumları normal sınırlarda kabul etmekte, düşük sayıları patoloji
göstergesi olarak ele almaktadır. Bu rakamın üstüne çıktıkça bireyin
gerçeğe uyum kapasitesinin arttığı söylenebilir. Ancak %100’e varan
F+ değeri, niteliğe verilen aşırı önemi vurgulamakta, katı kuralcı
kişilerin özelliği olarak kabul edilmektedir. Az sayıdaki cevaplar ise
(% 60 ve civarı) çevresini gerçekçi ve doğru biçimde
değerlendirebilen, yargılarında yanılgıların az olduğu bireyi işaret
etmektedir (İnceer vd., 1984:119).

F- (Kötü Form) yanıtları: Olumsuz form yanıtlarıdır.


Ayrıştırılamayan ve tamamen düzgün sunulamayan formlardır.
Kişinin doğru karar verememesi sonucunda kendisini kontrol
etmeden her türlü uyaranın egemenliğine bıraktığını gösteren bu
yanıtlar, seçilen anlamla hiçbir benzerlik taşımayan yanıtlardır. İyi
düşünülmüş yanıtlar olsalar da algısal olarak doğru değillerdir. Kişi

25
gördüklerine herkesin verebildiği yanıtlar yerine keyfi açıklamalar
yaparak bozulmuş imgeler sunmaktadır. (İkiz, 2007/b:10-13).

K (Kinestezi) yanıtları: Hareket yanıtlarıdır. Kişi, bir nesneyi


algılayıp tüm bir beden imgesi oluşturmakta, sonrasında da bu
nesnenin üzerinden yaratıcılığını kullanarak ona eylem
yüklemektedir (İkiz, 2007/b:10-13). Hareket cevapları şekil algıları
ve hareket faktörleri tarafından belirlenen cevaplardır. Denek objeyi
hareket halinde imajine eder. Bununla birlikte hareket tarif edilen
her cevap K değildir. Sıfat olarak kullanılan cevaplarda bir hareket
varmış gibi düşünülse de bunlar form cevaplarıdır. (Kronenberg ve
Lemkau, 1975:21-53). Testi formüle ederken K cevaplarının sağlıklı
formülasyonu için aşağıda verilen cümle belki bir kural olarak
alınabilir “İşaret edilen hareket yanıtın belirlenmesinde primer bir
rol oynuyor mu?” Bazen bir cevabın F’mi, K’mı olduğunu belirlemek
güç olur. Entelektüel denekler genellikle hareket faktörlerinin cevaba
katkısının olup olmadığını söylerler; bununla birlikte bunların
sorulması için testin bitmesini beklemek gereklidir. Aksi halde dikkat
çok güçlü bir şekilde hareket faktörlerine çekilebilir (İnceer vd.,
1984:119).

Hareketi gösteren yanıtlarda kişinin bir nesneyi algılayıp, ona bütün


bir beden imgesi yükleyip, ardından yaratıcılığını kullanarak o
nesneye bir takım hareketler yükleme kapasitesini ortaya

26
çıkartmakta, biçim ve hareket beraber ortaya çıkmaktadır. Kişinin
entelektüel seviyesini ve içselleştirebilme kapasitesini gösteren bu
yanıtlar, aynı zamanda yaratıcılık ve ruhsal zenginliği de ortaya
koymaktadırlar. Yaşa bağlı olarak gelişen entelektüel ve duygusal
yetilerin artmasıyla K yanıtlarının da artması beklenmektedir
(Anastasiadis, 1975).

K cevaplarının sayısı “zekâ üretkenliği”, “çağrışım zenginliği”, “yeni


çağrışımları biçimlendirme kapasitesi” ile orantılı olarak
yükselmektedir. Düşünme ne kadar stereotipik ise, K cevapları da o
kadar az olur (İnceer vd., 1984:119).

K cevapları aynı kişide renk cevapları ile kıyaslandığında kişinin


yaşam tipi ortaya çıkarılır. K cevaplarının renk cevaplarına baskın
olması durumunda, o kişinin dışadönükten ziyade içedönük bir kişi
olduğunu ifade eder. İçe dönük tip yaratıcıdır, duygusal tepkileri
stabil, hareketleri yavaştır, tepki göstermeden önce düşünür, onun
tepkileri ikincildir (Kronenberg ve Lemkau, 1975:21-53). Renk
cevapları bireyler arası duygulanımı ve temel affektif özellikleri ifade
eder (İnceer vd., 1984:119).

Ka. (Animal Kinestezi) yanıtları: Hayvana ait hareket yanıtlarıdır.


Tüm bir insana ait özdeşleşme yapma ve bütün bir insan imgesine
göndermede bulunma yerine, hareketlerin hayvanlar üzerinden açık-
landığı durumlarda kullanılan kodlamalardır. (İkiz, 2007/b:10-13)

27
Kobj. (Obje Kinestezi) yanıtları: Nesnelere ait hareket yanıtlarıdır.
Bir nesnenin üzerine yansıtılmış eylemleri içeren net ve sabit
yanıtlardır (İkiz, 2007/b:10-13).

Rorschach testinde renklerin yorumlar üzerine etkisinin


incelenmesinde değişik olasılıklar ortaya çıkar. Bunlar: C, CF ve FC
kodlarıdır.

C (Saf Renk) yanıtları: Renk yanıtlarıdır. Tayin edici olan kartın


rengidir. Renk uyaran olarak algılanmaktadır. Affektif yanın ön
planda olduğu; canlı, renkli duygusal dünyanın hareketli olduğu
durumlarda kullanılan kodlamadır (İkiz, 2007/b:10-13). Duygusal
öğeleri ortaya koyan, kişinin uyaranlara nasıl yanıt verdiğini
açıklayan yanıt türleridirler. C yanıtları aynı zamanda canlı ve renkli
duygusal dünyanın varlığına işaret ederek, kişinin dışarıdan gelen
uyaranlara yanıt verip sonra kontrol sağlayıp, sağlayamayacağı
bakımından da önemlidirler. (Rorschach, 1969:29-36). Bu cevap
impulsivitenin temsilcisi olarak kabul edilebilir. İmpulsivitenin
kelime anlamı atılgan, düşüncesizce hareket edendir. C’ler ne denli
çoksa, impulsif eylemlere eğilim de o denli çoktur (Akdikmen, 1985).

C yanıtları, formun anlamlı bir katkısı olmaksızın yalnızca renk


tarafından belirlenmektedir. Bu kodu veren kişiler duygularını
kontrol edemeyen, heyecanlarının etkisinde kolayca kalabilen,
olaylar karşısında aniden patlayan, telaşa kapılan bireylerdir ve C

28
cevabı ayrıca kaçış davranışına da işaret edebilir. Deneğin impulsif
eğilimi vardır ancak kontrol etmek için soyutlamalara başvurur,
dürtüyü duygusal yükünden arındırıp kontrol etme çabasına
girebilir, ya da bu kontrolü yitirdiğini ve regresif bir cevap verdiği
söylenebilir (Anastasiadis, 1975).

FC (Form Hâkim Renk) yanıtları: Renk yanıta katkıda bulunur


ancak belirli bir form içinde yer almaktadır. Kişi rengi, kavramları
tanımlamak için kullanmakta; çoğunlukla da söz konusu kavram
kendi içeriğinde rengi barındırmaktadır (İkiz, 2007/b:10-13). FC
cevapları normallerde yaygın olarak görülür. Duygusal ilişkilere
girme yeteneği bu cevabı veren kişilerde görülen bir özelliktir ve
FC’ler kişinin uyum yeteneğini de ifade eder (Minör vd., 1989:123-
135). Yorum birincil olarak şekil üzerine kurulmuştur fakat renkten
de anlamlı olarak etkilenir. FC yanıtları denekte mantığın duygulara
baskın olduğunu gösteren cevaplardır. Bireyin duygularını ifade
edebildiğini ancak daha çok mantığının ön planda olduğunu, ego
gücünün fazla olduğunu, şahsiyetin pasiflik değil aktif tutum
çabasına giriştiğinin göstergesi olan FC yanıtlarında, deneğin bunu
yaparken duygularının farkında olabilme, kendisini başkalarının
yerine koyabilme, kişiler arası ilişkilerinde spontanlık, kendisinin ve
başkalarının duygularının farkından olabilme özelliklerinden söz
edilebilir (Anastasiadis, 1975).

29
CF (Renk Hâkim Form) yanıtları: Renk ön plandadır; ancak biçime
ait özellikler de bulanmaktadır. Affektif yapının bir biçim üzerinden
açıklandığı durumdur (İkiz, 2007/b:10-13). Sıklıkla normallerde de
bulunan CF cevapları kadınlarda erkeklerden daha sıktır. Duygusal
dalgalanma, duyarlılık, çabuk öfkelenme bu cevabın taşıdığı
özelliklerdir (Minör vd., 1989:123-135).

Yorum birincil olarak lekenin rengi tarafından belirlenir fakat form


da tümüyle gözden uzak tutulmaz. CF cevapları C’ye nazaran kişi
tarafından etkinlik, örgütlenme isteyen cevaplardır. Sıcak, içten gelen
duyguların dışavurumudur. Bu kişilerin insan ilişkilerinde sıcaklık,
spontanlık vardır. Ancak yine de çocuksuluktan duygularının etkisi
altında kalmakta olan, egosantrik, kendi duygularını çok ön planda
tutup başkalarının duygularına önem vermeyen, kendilerini
başkalarının yerine koyamayan kişilerden söz edilebilir
(Anastasiadis, 1975).

Üç grup renk cevabının ayrılması çok önemlidir ve bir gruba veya


diğerine dâhil etmek sıklıkla soruya açıktır. Doğal olarak birincil renk
cevapları, yani formu tamamen ihmal eden cevaplar, tanınması en
kolay olanlarıdır. Diğer iki grup genellikle “eğer şekil siyah olsa idi
yorum yine aynı mı olacaktı” diye sorularak birincil renk
cevaplarından ayrılabilir. Eğer bir cevabın FC veya CF olduğu
çözülemiyorsa, renk cevaplarında form görmenin açıklığına bakılır.
Form görmenin açıklığı, denek siyah lekeleri yorumladığı

30
zamankinden daha az keskin ise, bir FC den ziyade CF düşünülebilir.
Keza birincil olarak renk cevapları veren vakaların genellikle CF
cevapları verdikleri de doğrudur (Anastasiadis, 1975). Renk
cevaplarından C ve CF cevapları kişinin kendine dönüklüğünün
ifadesidir yani bu kişilerin tepkileri egoisttir (Minör vd., 1989: 123-
35).

Clob (Gölge) yanıtları: Kişinin korkularını karta aktardığı


yanıtlardır. Clob yanıtları ağır endişe ve korkuyu işaret ederken (İkiz,
2007/b:10-13), bu tür tefsirler, formun ve gölgenin önemine göre
deneğin, angooisse’a karşı mücadele kabiliyetini, aynı zamanda ruhi
bakımdan denge derecesini gösterir. Clob cevapları esasen angooisse
belirtisidir. Clob analizine baktığımızda; Clob cevapları, normal
kişilerde nadirdir, şahsiyetin affektif merkezinde sarsılma, kuvvetli
intibak güçlüğü, kuvvetli disphorie, dış stimülüslere karşı anxieteli
reaksiyon, dış realiteye intibakta güçlük, kontrolden tamamen
mahrum merkezi affektif reaksiyonlar, şahsiyetin derin yapısında
fragilite (kolay kırılabilirlik, zayıflık, narinlik), affektivitede mobilite
(değişkenlik, sebatsızlık) anlamlarına gelmektedir. Özetle kartın
karanlık niteliğine verilen Clob yanıtlar deneğin kendisini güvensiz
hissetmesinden doğan ilkel anksiyeteyi belirtir. Genellikle çocukluk
dönemi agressive dürtülerin projekte edilmesiyle ortaya çıkan bu
cevaplar aynı zamanda deneğin o dönemdeki düşünce biçimini de
ortaya çıkarır; büyüsel veya mantık ötesi düşünce gibi. Clob

31
cevaplarının fazlalığı şizofreniyi düşündürür (Anastasiadis, 1975).

FClob (Form Hâkim Gölge) yanıtları: Anxietenin kontrol edildiği


durumlarda, ClobF yanıtları da endişe boyutunun biçimin önüne
geçtiği durumlarda görülmektedir (İkiz, 2007/b:10-13). Angoisse’ın
henüz zekâya ve iradeye tabi olduğunu yani şahsiyetin henüz
angooisse’ı kontrol edebildiğini gösteren FClob yanıtlarında, FClob
sayısının 3’ten fazla olması deneğin, angooisse’nın kontrol çabasında
başarısız olduğuna, şahsiyetin temelinde istikrarsızlık olduğuna ve
dysphorie’ye işaret eder (Anastasiadis, 1975).

ClobF (Gölge Hâkim Form) yanıtlar: Gölgenin ön planda olduğu,


formun bu gölgenin akabinde ortaya çıktığı yanıt tipidir. Rorschach
testinde ClobF cevaplarının 3 taneden fazla olması şahsiyetin
temelinde istikrarsızlık, kuvvetli dysphorie, neticesiz bir kontrol
eğilimine işaret eder. ClobF sayısının daha fazla olması ise şahsiyetin
merkezinde dysphorie’nin (melankolik eğilim) hâkim olduğunu
ancak muhakemenin henüz kaybolmadığını göstermektedir
(Anastasiadis, 1975).

KClob (Obeje Hâkim Gölge) yanıtlar: Objelerin gölgeli kısımlarda


görülmesi ya da hareket halindeki gölgeli obje yanıtlarıdır
(Anastasiadis, 1975).

H (Human) yanıtları: İnsan yanıtlarıdır. Kişi tam bir insan şekli


sunabilmektedir. Özdeşim kapasitesi ile ilgili olan insan yanıtları

32
bütün bir beden imgesine sahip kişiliğe gönderme yapmakta, sosyal
uyumu göstermektedir (İkiz, 2007/b:10-13). Human yanıtları
deneğin insanlarla ilişkilerini ve bu ilişkinin niteliğini, bireyin beden
bütünlüğünü ortaya koyan yanıtlardır. Human yüzdesinin yüksek ve
niteliklerinin kötü olması kişiler arası ilişkilerde ve sosyal uyumda
yoğun sorunlar, insanlardan uzaklaşma, özdeşim problemleri, H
yüzdesinin düşük olması ise gerçeklik ilkesinde kuru, kısır bir
yaklaşımı, ilişkilerde yüzeyselliği, korkulu veya kaçış davranışlarını,
identifikasyon problemini işaret eder (Anastasiadis, 1975).

Hd yanıtları: İnsan şeklinin bir bölümünün verildiği yanıtlardır.


Bedene ait kısımlar verilmekte, insan parça parça
tasarımlanmaktadır (İkiz, 2007/b:10-13). Eksik ya da kopuk human
yanıtları benlik imgesinin bozuk olduğunu, bireyin bedenini bu
şeklide algıladığını gösterir (Anastasiadis, 1975).

A (Animal) yanıtları: Hayvan yanıtlarıdır. Kişini sosyalleşme süreci


ve sosyal uyum yollarını göstermektedir (İkiz, 2007/b:10-13).
Rorschach testinde hayvan cevapları sıklıkla görülür. Hemen hemen
tüm zeki deneklerin eğitimlerine bakılmaksızın, cevaplarının % 25-
50’si hayvan formudur. Dahası, yalnızca imajinatif yanı, hayal gücü
kuvvetli olan denekler % 35’den daha az cevap verirler. Hayvan
cevaplarının yüzdesinin %50’den fazla olması da stereotipi yani
tekdüzeliğin, aynı şeyi tekrarlayıcılığın belirtisi iken, hayvan
cevabının yüzdesinin düşük olması neşeli duygulanımı gösterir

33
(Lipovsky vd., 1989:449-458).

Ad (Animal Detay) yanıtları: Hayvana ait özelliklerin bütün değil de


bedenin parçaları şeklinde verildiği yanıtlardır (İkiz, 2007/b:10-13).

Anat.(Anatomi)yanıtları: İnsan ve hayvan bedeninin içine,


organlara ve anatomik yapıya ait yanıtlardır (İkiz, 2007/b:10-13).
Beden imgesi, yani kişinin bedenini algılayışı bakımından önemli
olan anatomi yanıtları, dışarıdan bakıldığında görünmeyen, iç
organları gösteren yanıtlardır (Phillips ve Smith, 1953:127).

Os. (Kemik) yanıtları: Kemik anatomisine ait yanıtlardır. Kişinin,


düşmanca dürtülerini bastırmakta yoğun uğraş verdiği, bireyin
kontrolünü kaybetme korkusunu açığa çıkartan yanıtlardır. Birey
öfkesini, saldırgan dürtülerini bastırmaya çalışmakta, bunları ifade
etmekte ketlenme yaşamakta ve bu duygu ve yaşantılarını inkâr
etme yolunu seçmeyi tercih ettiğinde bu tür cevaplar vermektedir
(Prim, 2002: 56).

Obj. (Obje) yanıtları: Çeşitli cansız nesnelerin adlandırıldığı


yanıtlardır (İkiz, 2007/b:10-13). Obje yanıtlarının human yanıtlarını
ne denli etkilediği çok önemlidir. Protokolde obje yüksek H düşük ise
canlı olanı yâdsıma, cansızlaştırma eğilimi söz konusudur ve özellikle
obsesif ve şizofrenilerde görülür. Bu patoloji gurubunda
nesneleştirme eğilimi küçümseme ve duyguları kaale almama ile
birlikte görülür (Anastasiadis, 1975).

34
Plt. (Bitki) yanıtları: Bitki çeşitlerinin verildiği yanıtlardır (İkiz,
2007/b:10-13). Çocuksuluğa gönderme yapar ve sayıca çok olması,
içerik analiziyle değerlendirilerek “ puerilisme” belirtisi olarak kabul
edilir (Anastasiadis, 1975).

Geog. (Coğrafya) yanıtları: Çeşitli coğrafi şekillerin verildiği


yanıtlardır. (İkiz, 2007/b: 10-13). Zekâ kompleksine işaret eder,
deneğin kendisini zeki gösterme çabaları olabileceği gibi, özellikle
belirsiz tepkiler kaçış cevaplarına, beden imgesi bozukluklarına
işaret eder (Anastasiadis, 1975).

Nat. (Doğa) yanıtları: Doğaya ait tanımlamaların yapıldığı


yanıtlardır (İkiz, 2007/b:10-13). Sık Nat. cevapları hafif şizoid belirti
olarak kabul edilir. Deneğin yalnız kalma, doğaya sığınma, kaçış ve
uzaklaşma eğilimine işaret edebilir (Anastasiadis, 1975).

Ban. (Popüler) yanıtlar: Sık rastlanan yanıtlardır. Kişinin herkes


gibi olduğu, gerçeklere uyduğunu ve sosyalleştiğini göstermektedir
(İkiz, 2007/b:10-13).

K/C Faktörü: Erlebnis Typus’da “K” faktörü introversiviteyi, C


faktörü ise extratensiviteyi gösterir. Erlebnis K’nın C’ ye oranından
görülmektedir. Hermann Rorschach birincisinde “K”, ikincisinde “C”
faktörünün hâkim olduğu iki psikolojik tip ortaya çıkarmıştır. Gerek
introversivite ve gerekse extratensivite iki kutup eğilimdir. Hermann

35
Rorschach erlebniste 4 tip ayırt eder.

 İntroversif Tip: Bunun saf tipi ve mixt tipi vardır. Saf tipinde
K cevapları vardır, C cevapları yoktur. Mixt tipte ise hem K,
hem de C cevapları vardır, fakat K cevapları baskındır.
İntroversif tip mixt olduğu zaman adaptatif, saf olduğu zaman
egosantrik bir ruhi yapıyı gösterir. Böyle bu erlebnis veren
kişilerin düşünceleri kendi iç dünyalarına yönelmiştir, içlerine
kapanmışlardır, çevreleri ile affektif ilişkileri zordur, zayıftır.
Bu tiplerde aynı zamanda kuvvetli hayal gücü, yaratıcılık ve
artistik kabiliyette vardır.

 Extratansif Tip: Burada da saf ve mixt tip vardır. Saf tipte


sadece renk (C) cevapları bulunur, mixt tipte ise hem C hem
de K cevapları vardır, fakat renk cevapları baskındır. Bu tip
saf olduğu zaman renk cevaplarının tam baskınlığı ile ifade
olunur. Bu tip ve özellikle mixt olanı sosyaldir, expansiftir,
pratik ve sağduyu sahibidir, introversif tipten daha büyük bir
uyum yeteneğine sahiptir. Loosli-Usteri’nin sonuçlarına göre
saf extratansif tip 10-13 yaş arasındaki çocuklarda çok
görülmektedir.

 Ambiequal Tip: Bu tipin “dilate” ve “retracte” şekli vardır.


Dilate şeklinde K ve C cevapları hemen hemen eşittir
(K/C=3/5,5/3). Retracte veya kopuk tipte ise gerek K ve

36
gerekse C cevapları eşit sayıdadırlar (K/C=4/4,3/3).
Ambiequal tip dilate olduğu zaman zengin ve dengeli bir
şahsiyet ifadesidir. Gerek entelektüel alanda (orijinal düşünce,
yaratıcı ve yapıcı düşünce) ve gerekse affektif alanda (vitalite
ve heyecan) denge kurmuştur ve sosyal uyumu iyidir.
Ambiequal retracte tip ise, fakir bir tiptir. Dilate tipte bulunan
nitelikler burada çok fakirleşmiş durumdadırlar. Gerek dilate
ve gerekse retracte tipler, özellikle affektif ambivalans
gösterenlerde çok görülür.

 Coarte Tip: Burada da iki şekil vardır. Saf coarte ve coartatif


tip. Saf coarte tipte K ve C cevapları hiç yoktur (K/C=0/0).
Coartatif tipte ise bazen K/C= 1/0 şeklindedir. Coarte tip
melankoli ve kurumuş şizofrenlerde vardır. Coartatip tip ise
affeksiyon adına bir ümit demektir. Coarte tip, hislerin dışa
vurulmasını inhibe eder, hayal gücünü frenler. Onda hâkim
olan, lojik fonksiyondur. Prodüktivite kabiliyeti zayıftır,
affektif ilişkileri ve ilgileri çok sınırlıdır. Çok vicdan sahibi,
titiz ve disiplinli, inhibe kişiler ve mental debiller çok defa
coarte veya coartatiftirler.

Görüldüğü gibi ruh hastalığı olan birey uç kutuplardan birine fiske


olmuş tiplerdir. Bu uç kutup saf introversif veya saf extratansif
olabilir. Saf introversif tipin özellikleri şunlardır: Rigidite, affektif

37
kuruluk, realite ile ilişkileri ve bağları kesmek. Saf extratensif tipin
özellikleri ise, frensiz bir labilite, explozite, aynı zamanda agresif bir
irritabilite, anxiete, maturite eksikliği ve regresif bir infantil
affektivite (Anastasiadis, 1975).

Affectif Maturite: Loosli-Usteri’nin Rorschach testine katkılarından


biri olan bu bölümde FC > CF + C formülü kullanılır. Toplam FC
sayısının, CF ve C toplamından büyük olması maturite, tersi
immaturite bulgusu olarak kabul edilir (Anastasiadis, 1975).

Kadinsky: K > Ka.+Kobj. formülü ile hesaplanır. Normalde toplam K


sayısının, Ka ve Kobj. toplamından büyük olması beklenir. Formülün
tersine dönmesi yani K < Ka.+Kobj. olması, infantil hayal gücü olarak
kabul edilir (Anastasiadis, 1975).

Beck’in Extratensivite Formülü: 8, 9 ve 10. planşlar için verilen


toplam cevap sayısının, tüm planşlar için verilen cevap sayısı
toplamına oranından hesaplanır. Bu oranın normal değeri %40’tır. <
%40 olması extratensiviteyi, > %40 olması ise introversion’u işaret
eder (Anastasiadis, 1975).

38
II.BÖLÜM

KODLAMA

G → Global cevapları gösterir.


G → Kesikli global cevapları gösterir.
D → Detay cevaplarını gösterir.
Do → Dış detay cevaplarını gösterir.
Di → İç detay cevaplarını gösterir.
Dbl →Boşluk cevaplarını gösterir.
DG → Once detaydan başlayıp globale giden cevapları gösterir.
DblG → Beyaz boşluklarda globale giden cevapları gösterir. (Göl –
kıtalar vb. gibi)
DdG → Kü çü k parçalardan globale giden cevapları gösterir.
A → Animal cevapları gösterir..(% 35-50 > Stereotypie)
Ad → Animal detay cevaplarını gösterir..(Ad ve Hd cevapları çokluğu
komplexiteyi verir.)
H→ Human cevaplarını gösterir.
Hd → Human detay cevaplarını gösterir.
Anat. → Anatomi ile ilgili cevapları gösterir..(Böbrek, ciğer…)
F+ → İyi form cevapları gösterir.
F- → Kö tü form cevapları gösterir.
Obj → Obje içeren cevaplar. (İsim yazılarak yanılgı ve sübjektiviteden
kaçılabilir.)
Geog. → Coğrafya ile ilgili cevapları gösterir.
Plt . → Bitki ile ilgili cevapları gösterir.
Sex → Sex ile ilgili cevapları gösterir.
Sg → Kan cevaplarını gösterir.
Os → Kemik cevaplarını gösterir. (Bu bir pelvis vb. Özellikle
paranoidlerde görülür.)
Na .→ Naturel, tabiat cevaplarını gösterir.
K → Hareket cevaplarını gösterir.
Flex. → Duran hareket cevaplarını gösterir.
Ka → Hayvan hareketi ile ilgili cevapları gösterir.
Kobj. → Objenin hareketi ile ilgili cevapları gösterir.
KC → Hem hareket hem renk cevapları. (Yanardağ)
C → Kan gibi saf renk cevaplarını gösterir.
CF → Renkten şekle giden cevapları gösterir.
FC → Şekilden renge giden cevapları gösterir.
C’ → Beyaz renk şoku cevaplarını gösterir.
C’’ → Siyah renk şoku cevaplarını gösterir.

40
Cn → Renk sayımını gösterir. (Mavi, yeşil…ve şizoid eğilimi
düşündürür.)
Clob → Gö lge (IV, VI, VII. planşlar sis, bulut, leke, açıklık – koyuluk,
belirsizlik.)
Clob F → Gö lge hâkim şekil cevaplarını gösterir. (2.planş, siyah
bulut.)
F Clob → Şekil hâkim gölge cevapları gösterir.
FV → Derinlik cevaplarını gösterir. (Vadi, uçurum.)
FT → (Forma Textur) Elle dokunma. Özellikle histeriklerde sık
görülür. Tüy, kürk vb.
Sy → Simetri cevaplarını gösterir.
Abstr .→ Abstraksiyon, soyutlama cevaplarını gösterir.
Pers → Perseverasyon (tekrar)
Po → Pozisyon cevaplarını gösterir.
Profil → Yandan gö rmesi.
Spalt → Kesilmiş, parçalanmış cevapları gösterir.
Med → Medyan (resmin merkez hattın üzerinde bulunan şeylere
göre verilen cevap.)
C’ch → Beyaz renk şoku gösterir.
C’’ch → Siyah renk şoku gösterir.
K/C → Affektiviteyi gö steriyor.
(C) ve (K)’lar aynı miktarda ise normal insan affektivitesini gösterir.
K/C=0/0
C’ler hâkimse extravert, K’lar hâkimse introvert şahsiyet yapısı.

41
R → Cevapların adedini gösterir. (∑ R)
R.Z→ Reaksiyon zamanı gösterir.
T/B→ Triade cevapların banal cevaplar ile beklentisini gösterir.
3.,5.,8. Planşlarda banal beklenir.
Do → Oligofren teferruat ihtiva eden cevaplar.
Relation Personel → Hastanın kendisiyle ilgili bir şeyden bahsetmesi,
kendine dönmesi. Şizoid kişilik yapısı.
Perplexite → Tereddü tlü cevap kararsızlık. (Onay istemek. Öyle değil
mi? Öyle mi? Benziyor mu?)
Orig. → Orijinal cevapları gösterir.
F% → Şekli cevaplar yüzdesini gösterir.
F+% → İyi şekil cevaplar yüzdesini gösterir.
A% → Hayvan ve hayvan kısmına ait cevaplar yüzdesini gösterir.
H% → İnsan ve insan kısmına ait cevaplar yüzdesini gösterir.
< → Planşı yan tutması. Λ → Planşı düz tutması. V → Planşı ters
tutması.

42
BANAL LİSTESİ

1– G- Yarasa, Kelebek, Kuş.


D- Kadın vücudu.

2– G – 2 Ayı

3– G - Herhangi bir şekilde iki insan.


D- (Kırmızı) Kelebek.

4- G- Post.
D- Çizme, Ayak.

5- G- Yarasa, Kuş, Kelebek.

6- G- Post.
D- (Yukarı) Kelebek, Kuş.

7- G- Bulutlar.
D- (Üst) Kadın başı.
(Alt) Kelebek.

8- D- Dört ayaklı hayvan (Ayı, Kurt, Köpek, Fare)


D- (Orta) Ağaç.

43
9- D- (Kırmızı) İnsan başı.

10 - D- Örümcek, Yengeç, Ahtapot, Akrep.


D- (Med) Tavşan başı.
D- (Gri) İki fare.

F+ LİSTESİ
1. Planş’ daki F+’lar:

G-Yarasa, kartal, arı, kelebek, kuş, uçak, maske, böcek (böcek hem F+
hem de F- alır. Aslında F- ‘dir. Ama günümüzde popülasyonda fazlaca
böcek cevabına rastlandığı için F+ ‘da verenlere rastlanabiliyor.
Fakat böceğin cinsini belirtmesi istenmelidir. Global olarak kanatlı
bir böcek olunca F+ alır.), sırt sırta vermiş iki kurt, haritada, kıyılar
D-İnsan kalçası ve beli, iki adam veya iki kişi (I. Planş’ ın orta kısmı)
D-Kuş gagası, kuşbaşı, kuşkanadı
Dbl-Ortada kalan boş kısım insan figürü.I. Planş ve III . Planş’ ta
kadın-erkek cevaplarını sembol değil de, dinamik yönden
yorumlanır.
Dd-Yengeç kıskacı (Şeklin üzerindeki ufak el gibi kısım)

44
II. Planş’ daki F+’lar:

G- Küçük bir fil, deve, iki tane ayı (hatta banal), folklor yapan iki
adam (K), iki insan (hayvan) el ele tutuşmuş diz çökmüş, iki insan
bilek güreşi yapıyor.
D-Ortadaki beyaz kısım abajur (avize), füze, bir köpek başı.(Filin
olduğu yer)
Dd-Pense, kerpeten.

III.Planş’ daki F+’ lar

G-İnsan, bütün olarak insan karikatürü, yalnız insanları göstererek


Hacivat’la Karagöz
D-İnsan kafası
D-Kazan
D-Balık, ağaç dalı, odun parçası, insan bacağı
Dd-Kadın pabucu

IV. Planş’ daki F+’ lar:

G-Dev, totem, korkuluk, iri bir insan


D-Çizme, pabuç, postal, insan ayağı
D- Yılan, keçiboynuzu, sürahi sapı, çaydanlık
D- Salyangoz başı

45
V.Planş’daki F+’lar:

G-Kelebek, yarasa, salyangoz gözlü yarasa, kırlangıç, kartal, kuş,


martı, uçak
D-Tavşan başı, salyangoz başı
D- Timsah başı, insan bacağı
D-Tavşan
Dd-Pense, maşa

VI.Planş’daki F+’lar:

G-Post
D- Kuş, kelebek, sinek, totem
D- Kızılderili Kabilesine ait işaret veya haç
D- Direk, Baston, Derece (orta hat boyunca yapılan tasarım,
medyan cevap)
Dd- Yılanbaşı, solucan kafası, tenya Başı, kuş gagası
Dd- Kedi bıyığı

VII.Planş’daki F+’lar:

G- El ile oynatılan kukla


D- Kız- kadın başı/ oyuncak

46
D- Ayı Başı, Kurt Başı
D- Kelebek
D- Kuzey/güney Amerika, köpek başı, Napolyon ve şapkası,
Dbl-Vazo
D- Tavşan, biblo, kedi

VIII. Planş’daki F+’lar:

D-Dört ayaklı bir hayvan (fare, kurt, domuz, aslan, ayı, tilki,
sincap, kutup ayısı)
D- Dağ
D- Yumuşak kadife yastık, bayrak, flama
D- Balık iskeleti
D- Kelebek

IX.Planş’daki F+’lar:

D- Kukuletalı insan, kılıç kalkan oynayan insan


D- Çocuk Başı, Cenin Başı, İnsan Başı
D- İnsan, cadı, Noel baba, palyaço
D- Keman, viyolonsel, gitar
D- Kılıç

47
X.Planş’daki F+’lar:

D-Örümcek, akrep, ıstakoz, ahtapot, yengeç, kırkayak.


D- İki tane küçük hayvan (fare)
Dd- (Parende atan) iki insan, tavşan başı
D- Lades kemiği (kemik esasında kötü cevaptır, F-alır. Ama
burada lades kemiği iyi cevaptır.), kiraz
D- Geyik, karaca
D- Tırtıl
7- Denizatı

48
DİNAMİK YORUM

Muhteva Semptom

I. Planş G- Kanatlarını çırpan kuş Paranoid eğilim


G- Kedi başı, hayvan başı Dış dünyadan korku
D- Açıkağız Oral agresivite
D- Din adamı Seksleri ayırt etmenin reddi
Dd- Balta Agresif psikopati
Çevreye paranoid eğilim

II. Planş G- Kan, Yangın, Kan Agresivite patlaması


D- Çamur, Menstüration Seksüel bozukluk

III. Planş Banal yoksa “Identification” bozukluğu


G- Kukla, Mekanik Cevaplar, Psikotik araz
D- Kapanmış Çene, Mekanik Kepçe Paranoid eğilim

IV. Planş G- Siyah Duman Kitlesi, Yanmış Psikopatik epileptik


Odun dengenin bozulması.
G- Tuvalete Oturmuş Adam Gastrointestinal bozukluk.
D- İnfilak Psikopatik, epileptik
D- Suyu Yaran Gemi, Düşen Bomba dengenin deşarj.
D- Ağaç Kütüğü, Hayvan Kafası Homoseksüel eğilim.
Fallik sembol.

V.Planş Choe Clob Depresif araz


Banal yoksa. Realiteye bağlılıkta

49
G- Çarpışan, Savaşan insan, zayıflama.
Hayvanlar Obsession.
G- Renkli Kelebek Patolojik reaksiyon.
G- Etler İçinden Çıkmış Ağız Şizofrenik araz.
D- Dağ, Vadi Nevrotik reaksiyon.
D- Timsah Ağzı. Oral agressivite

VI. Planş G- Ezilmiş Hayvan Agressivitenin “conversion”u.


D- Füze, Suyu Yaran Gemi Paranoid, homoseksüel eğilim.
Dd- Yuva, Yumurta İnfantil Regression.

VII. Planş G- Bulut Angoisse güvensizlik


G- Sandık Üstünde Filler, Yığılmış Dengesizlik, yıkılma korkusu
Taşlar. Kontakt kurma eksikliği.
DbI- Kar, Buz Bloku, Aysberg Seksüel “perturbation”.
DbI- Su Kabı, Koy
VIII. Planş Emosyonel somatik
D- Anat. reaksiyonlar.
DbI ve renkten kaçma “Angoise” nevrozu histeri.
Dd- Kablonun kırılması, kopması, “Anxiete”.
düşmesi.

IX. Planş D- İnsan kafası, Fetüs İnfantil devrenin objelerine


bağlanma.

X. Planş D- Entelektüel organisation


Ret yeteneği.
Organik, epileptik araz.

50
TERMİNOLOJİ

Destruction: Yıkıcılık/ yıkmak, tahrip etmek.


Autoerotism: Çocuğun kendi cinsi arzularını kendi üzerinde gidermesi.
Suoression: İtme
Commontere: Duygu yükü
Mutilation: Sakat etmek
Pertarbotion: Karşıtlık, intizamsızlık
Undo: Bozma
Agonistic Davranış: Zıt yönlü davranış
Ambiguite: Müphem
Assertiveness: Girişkenlik
Self Core: Kendine bakma, koruma
Rationale: Akılcı
Receiving Skills: Alıcı beceriler
Discordonce: Ahenksizlik, Anlaşmazlık, ihtilaf
Coherant: Yapışmış, tutarlı
Incoherant: Ayrılmış, tutarsız
Perturbation: Karışıklık
Autopunition: Kendini cezalandırma
Ambiquity: Müphemlik, agresif ve hostil içtepilerin anlatımında
yeteneksizlik. Otorite ve karşı cinsle ilgili güçlükler.

51
Dysthymic: Depresif neurosis (hiçbir şeyden, hiçbir faaliyetten zevk
alamamak.)
Habit Forming Drug: İptila yapan madde
Addiction: İptila, düşkün olma.
Revolving door: Döner kapı (Alkoliklerde)
Social drinking: Sosyal içme.
Allcoholic Anonimus (AA): İsimsiz Alkolikler teşkilatı.
Emprovisation: O anda spontan olarak üretme, yaratma.
Self Esteem: Benlik saygısı
Koprolali: Küfretmek.
Over Protective Family: Aşırı koruyucu
Processing Skills: Çökkünlük, eforsuzluk
Sending Skills: Çakırkeyif hali, hastalıklı bir neşe
Invivo: İyice sapıtma
Anology: Sürece ilişkin beceriler
Confrontation: Gönderici beceriler
Interpretation: Yaşamı içinde
Transference: Benzetme
Countertransference: Yüzleştirme
Counter Identification: Yorumlama
İmpulse: Aktarım
Metaphore-Mecag: Karşı aktarım
Intellectualisation: Karşı özdeşim
Acting out: İtki

52
Substition: Eğretileme
Perturbation: Düşünceselleştirme
Ordone: Eyleme vurma
Displacement: Yerine koymak, ikame etmek
Condensation: Karasızlık, izamsızlık
Desexualisation: Düzenli, tertipli, sıralı
Deagressivisation: Kaydırma
Penetrasyon: İçine girmek, dâhil olmak
Induvition-(Enduvisyon): Sezgi
Definite: Devamlılık
Ambiaquel: Dengeli
Lagorhoe: Oluk gibi, çok bol
Autopunition: Kendini cezalandırma
Elaboration: Tanzim, tertip
Delinquency: Suça yönelme
Habituel: Alışkanlık
Enuresis: Altını ıslatma
Enkopresis: Kakayı kaçırma
Trikotilomani: Saç yolma
Autoagressivite: İçe dönük saldırganlık
Lapsus-Silipon Tongue: Dil sürçmesi
Cathexis: Ruhi enerji, ruhi yük
Libido: Ruhi enerji
Destrudo: Agresivite güdüsüne eşit enerji

53
Condensation: Yoğunlaştırma
Petrification: Taşlaştırma
Dishotomisation: Kavramları ikiye bölerek yapılan çözümleme yolu
Concretisation: Somutlaştırma
Devitalisation: Hayatiyetsizlik
Scatter: Hem iyi hem kötü cevaplar, testin genel havası bozuk, zıtlık
Emigration Psikoz: Göç eden, yer değiştiren psikoz şekli
Dismorfobi: Kişinin dış görünümü oldukça iyi olmasına karşın kendi
ile ilgili herhangi bir uzvunu beğenmeme hali örneğin; yüzüyle ilgili
veya vücudunun herhangi bir yeri ile ilgili olabilir. Bunlar
psikoterapiden yararlanır ama önce hastanın şikâyetinin gerçekçi bir
platforma oturtulması gereklidir.
Immaturite: Olgunlaşamama
Meticulosite: Kılı kırk yarmak, ayrıntılı cevaplar
Remarguel: Dikkat çekmek, bir şeyi vurgulamak
Labilite: Kaypak, telkin altında kalabilir.
Sy: Simetri
Abstr (Abstract): Soyutlama.
Pers (Perseverasyon): Tekrar (aynı şeyi söyleme)
Po: Pozisyon cevapları gösterir.
Profil: Yandan görmesi
Spalt: Kesilmiş, parçalanmış cevapları gösterir.
Med (Medyan): Resmin merkez hattının üzerinde bulunan şeylere
göre verilen cevapları gösterir.

54
C' ch: Beyaz renk şoku
C “ ch: Siyah renk şoku
K | C: Affectiviteyi gösterir.
Relation Personel: Hastanın kendisiyle ilgili bir şeyden bahsetmesi,
kendine dönmesi (Şizoid kişilik yapısı komponentidir)
Perp (Perplexite): Tereddütlü cevapları gösterir. Kararsızlık
göstergesidir (onay istemek ; Öylemi, öyle değimli ? benziyor mu ?)
Destruction: Yıkıcılık ; yıkmak, tahrip etmek
Autoerotism: Cinsel arzuların kendi üzerinden giderilmesi
Suoression: İtme
Commontere: Duygu yükü, gördüklerine bir duygu projekte etmek
(ki bunlar kendi duygularıdır). Yorum anlamında da kullanılır.
Mutilation: Sakat etmek
Perturbation: Karşıtlık, intizamsızlık, karışıklık
Undo: Bozma
Agonistic davranış: Zıt yönlü davranış
Ombiguity: Müphemlik. Agresif ve hostil içtepilerin anlatımında
yeteneksizlik.
Discordance: Ahenksizlik, anlaşmazlık, ihtilaf
Coherant: Yapışmış, tutarlı
Incoherant: Ayrılmış, tutarsız
Autopunition: Kendini cezalandırma
Ordone: Düzenli, tertipli, sıralı
Displacement: Kaydırma, yer değiştirme

55
Condensation: Sıkıştırma, planşın belli bir noktasına yoğunlaşma,
hep belli kısımları yorumlamaya çalışma
Definite: Devamlılık
Pertification: Taşlaştırma
Devitalisation: Hayatiyetsizleştirme
Scatter: Bozukluk, zıtlık, iyi ve kötü cevapların bir arada oluşu.

56
TANISAL DEĞERLENDİRME

Psikodiagnostik Yaklaşım

PSİKOZ

1. 20’ den az cevap vermesi


2. Reaksiyon zamanının 3- 4 dakikadan uzun olması
3. K cevabının 1 tane olması ya da hiç olmaması
4. Fazla C cevabı (Epileptiklerde gelir)
5. F % 70’den az.
6. Adi bir countenu :Kötü tanımlamalarda anlatmak
7. Perseverasyon
8. Fakir bir countenu
9. Anlatmakta, konuşmakta tereddüt
10. Stereotype olması

ŞİZOFRENİ

1. Yüksek scatter (bozukluk | zıtlık. İyi ve kötü cevapların


birlikteliği, dağılmak üzere olan kavrayış biçimi, zıt
çağrışımların birlikteliği)
2. Mutizm
3. Relation personele

57
4. Absurdite (test sırasında hastanın uygunsuz, alakasız şeyler
yapması)
5. D veG contamine (D’nin G’nin içine girmesi)
6. Rijid (birbirini izleyen, ardışık olan cevaplar, rijid
cevaplardır) veya bozuk succession (bozuk succession:
kavrayışın yığışımlı ve noktalarda olması hep aynı bölgeyi
anlatması, diğer taraflara bakmaması)
7. V . Planşın refüsü (bilmiyorum gibi) veya equivalent (ben
bunun adını biliyorum ama dile getiremiyorum, şimdi dilimin
ucundaydı gibi yandan cevaplar)
8. F + % ↓ , F - % ↑
9. F % ↑ , F + % ↓
10. Discordance: ahenksizlik, anlaşmazlık, kavramlar da bozukluk
11. Primer C cevaplarının varlığı (dışa yönelik agresyon gösterir)
12. Cn (renk sayımı) varlığı (kognitif yapının fakirleştiğini
gösterir)
13. Sayı cevaplarının varlığı (2 kedi, 3 tavşan gibi.)
14. Erlebniste extratansivite dominant (yani C’ ler ↑) burada dışa
yönelik kişilikten değil, dışa yönelik agresyondan
bahsedilmektedir.
15. ∑ H % ↓
16. Tam indeffence : Realite ile olan ilişkinin bozukluğu. Banal
cevapların olmaması ile değerlendirilir. Realitenin

58
dichotomisation’u (gerçeğin kesilmesi, yok edilmesi,
olmaması)
17. Contaminasyon
18. Confabulasyon
19. X .Kartta parçalanma şoku.
20. Abstraction (soyut cevaplara gidiş)
21. Şekil ve zeminin karıştırılması
22. Rakam, harf ve geometri cevapları
23. Kopma, kesilme, parçalanma, çürüme, fosilleşme içeren
cevaplar.
24. Stereotypie
25. Perseveration.
26. Original cevapların yokluğu
27. D ↓ (% 68 ↓), FC ↓ (∑ 3 ↓), Kflex +
28. Condensation (yoğunlaşma)
Animalisation (hayvan cevapları)
Vegetalisation (bitki cevapları)
Mecanisation (mekanik cevaplar)
Pertification (taşlaşmış cevaplar)
Agnosie vi tale (hayatiyetin kaybı, cansızlaştırmak)
29. Paranoid itemler (çirkin bakış v.s)
30. A % ↓ (% 35 – 50 ↓)
31. Simetri

59
32. Eksik uzuvlu insan veya hayvan cevapları, kötü anatomik
cevaplar.
33. 3. ve 7. Planşlarda insan figürünün bozulması, deforme olması
34. Hastalık, ölüm, bozuk fetüs, düşük yapma, kanser gibi
cevapların olması.
35. Devitalisation (gerçekle hayati kontağın kopması)
36. Autisme (fazlasıyla içe kapanış, hayallere dalma, içe yönelme)
37. Test ve anket sırasında acaip, anlaşılmayan sözler
(manierisme) , şairane symbolisme.
38. Ambivalance
39. Boş, donuk, hayatsız ve anlamsız sözler / korkunç, acayip
anlaşılmayan, kötü orginal cevaplar.
40. Concretisation (yeniden yaratma)
Absractionnisme (soyutlama)
Rationalisme (mantığa bürüme)
Geometrimse (geometrik cevaplar)
Absurdite (saçma cevaplar)
Discordance (anlaşılmaz, şüphede kaldığımız cevaplar)
Hezeyan
Neologisme (yeniden uydurulmuş cevaplar)
Spaltung (kesilmiş, parçalanmış, kopmuş cevaplar)
Contiguite (bitişiklik, benzerlik, zıtlık gibi mekanik cevaplar)
Description (betimleme)
41. Ankette 9. planşın seçilmesi

60
42. A % ↑ (% 35 – 50 ↑) ve original kötü cevapların % ↑
43. Dd ↑ (% 0 – 6 ↑)
44. Paranoid sch’ de → K ↑ (2 – 8 ↑)
Dezorganize sch’ de → C, ve CF ↑ (C 0 ↑,CF 1 ↑)
45. Banal % ↓ (< % 25 ↓)
46. Clob cevapların varlığı
47. Pozisyon cevapların varlığı (Po +)

EPİLEPSİ

1. Reaksiyon zamanı uzun (Her bir kart için 3 – 4 ↑)


2. Relation personele
3. G % ↓ (% 23 ↓)
4. K = 1 veya 0
5. Met. (metikülözite +)
6. Tekrar ettiği, repeat yaptığı cevaplar
7. Cn + (renk sayımı var)
8. Dscr + (descreption: betimleme +)
9. Ch c ' (+) :Beyaz renk şoku +
10. F + % ↓ :(F + % 70 ↓)
11. Symetri +
12. Host + (Hostilite içeren cevaplar)
13. Ban ↓ (Banal 5 – 8 ↓)

61
14. Com + (Commontare cevapları +)
15. Liens + (Çizgi, hat cevapları +)

OLİGOFRENİ

1. ∑ R ↓ (25 – 35 ↓)
2. Reaksiyon zamanı uzun (Rzm ↑: Her bir kart için 3 - 4' ↑)
3. F + % ↓ (F + % 70 ↓)
4. A % ↑ (% 35 – 50 ↑)
5. Ban ↓ (5 – 8 ↓)
6. Orig. + (Orginal cevapları kötü formda gelir)
7. G % ↓
8. DG ve/ veya Dd G (giden) cevaplar vardır.
9. Dd ↑ (% 0 – 6 ↑)
10. Kavrayış : D, Dd, G v.s (Karışıktır) (yani succession bozuk
veya gevşektir.)
11. K : (0 – 1) (en fazla bir tanedir)
12. Anat + (anatomik cevaplar vardır)
13. Post + (post cevaplar vardır)
14. Hd > H
15. Pers + (perseverasyon vardır)

62
ORGANİZİTE

1. Cevap sayısı 15’ ten aşağıdır (∑ R 15 ↓)


2. Rzm. ↑ (Her cevap için 3-4 dakikadan )
3. K cevapları 0 – 1 arası
4. Cn (renk sayımı) vardır
5. F + % 70 ↓
6. Banal cevapları % 25’ten büyük. (∑ R’ye gö re)
7. Perseveration vardır.
8. Empotans vardır (hasta resim için verdiği cevapların uygun
olmadığını ancak daha iyisini vermeye muktedir olmadığını
kabul eder) (Bu durumu yani bu otokritik bunu
Oligrofreniden ayırır).
9. Perp. + (perplexite vardır = Kararsızlık) (Hasta cevaplarına
güvenmez, testörden onay ister)
10. Verbal streotypie +
11. G % 23 ↑ (G cevapları çok ancak kesikli Global veya DG
şeklindedir)
12. D % 68 ↓
13. Dd % 0 – 6 ↑
14. C ve / veya CF var ancak sayıca az.
(C = 1, CF < 3)
15. Erlebnis extratansiftir.
16. Şüpheli F+’ lar vardır.

63
17. A % ↑ (% 35 – 50 ↑)
18. Orginal cevaplar % ↑
19. Comfabulation +
20. Sık refus’lar +
21. Repetition +

DEPRESYON

Genel Belirtiler
1. F + % 80 – 100
2. A % ↑ (% 35 – 50 ↑)
3. ∑ R ↓ (25 – 35 ↓)
4. Rzm. ↑ (reaksiyon zamanı ↑)
5. Siyaha şok (C” ch)
6. G az (% 23 ↓ ,) (D % 68 ↑ ,Dd % 0 – 6 ↑)
7. Bazen Do +
8. ∑ C ↓ (∑ C = C + CF) (0 veya 1)
9. Orginal cevaplar yok
10. Acizlik; yetersizlik, bıkkınlık belirten cevaplar
11. F clob cevapları (IV. Kartta dev- goril v.s)

64
PSİKOTİK DEPRESYON

1. Genel belirtiler +
2. Reaksiyon zamanı kısa
3. F + % daha çok
4. Şizofrenik belirtiler +

EPİLEPSİ İLE DEPRESYON

1. K ve G az (K = 2’den az, C = 1’den)


2. F + % ↓ (% 70 ↓)
3. F – ile giden perseverasyon
4. Comfabulasyon +

DEPRESYONEL OBSESYON

1. K ve G az (K = 2’den, G % 23 ↓)
2. Dd (% 0 – 6 ↑), Dbl ↑, Do ↑
3. F + % 100’e yakın
4. ∑ C = 0 (∑ C = C + CF)

65
DEPRESYONLU HİSTERİ

1. A % ↑ (% 35 – 50 ↑)
2. Dd, Dbl, Do ↑
3. Renk yanıtları depresyonsuz histeriye göre daha fazla
(depresyonsuz histeride CF + C > FC ve ∑ C (C + CF) > K)
4. Acizlik, yetersizlik duyguları +

KARAKTERYAL DEPRESYON

1. Oralite cevapları +
2. Gizli agressivite +
3. Dbl ↑
4. F + % ↑ (% 70 ↑)
5. G % ↑ (% 23 ↑)

DEPRESYON BEŞLİSİ

1. ∑ R ↓ (13 ve altı)
2. G % 38 ve daha fazlası
3. F + % 94 ve daha fazlası
4. K = 0_

66
C = 0
5. A % 62 (Stereotypie mevcut)
Bu beşlinin bir arada olması durumuna “ Depresif Sendrom”
veya “ Depresif Tablo” denir.

DEPRESİF ARAZLAR

1. ∑ R dü şük (25 – 35 ↓)


2. G % ↑ (% 23 ↑)
3. F + % ↑ (% 70 ↑)
4. A % ↑ (% 35 – 50 ↑)
5. Refoulment (en az 2 ret cevabı)
Bu bulguların 3 veya daha fazlası uyuyorsa Depresif Bulgular
mevcut denir.

ŞİZOİDİ ve BORDERLINE KİŞİLİK YAPISI

1. F + % ↑ = Şizoidi (% 70 ↑)
F + % ↓ = Borderline (% 70 ↓)
2. G çoğunlukla F + ile birlikte = Şizoidi
G çoğunlukla F – ile birlikte = Şizofreni
3. Ambivalans +

67
4. Çekme – itme cevapların varlığı
5. Yaklaşma – bırakma cevapların varlığı
6. Otokritik cevapların varlığı
7. Algılamanın bozulması (F + % 35 – 40 = zayıf)
(F + % 35 < bozuk)
8. Çevreyle çatışma belirtileri
9. Comfabulasyon (DG, DdG, DblG)
10. H > Hd ancak H cevapları cansızlaştırma veya gerçekte var
olmayan kişileri içerir.
11. Orginal cevaplar var ; bazen Orginal cevap iyi formda olabilir
12. Perspektif +
13. Eksen ikiye bölünmüş, ikiye ayrılmış (iki kafalı ….)
14. Sayı ve Po. cevapları var
15. Kendine atıfta bulunma
16. Soyut cevaplar
17. Tanımlama, sembol, izlenim içeren cevaplar
18. İntroversif yapı (K / C’ de K > C)
19. Nat.% ↑ (natürel cevap % ↑)

PARANOİD KİŞİLİK

1. Test ve gözlem boyunca paranoid tutum


2. Uzaktan ,yüksekten, arkadan görünüm ( FV cevaplar)

68
3. Projeksiyon
4. ClobF
5. İntroversiyon (K/C ‘de K > C)
6. G % ↑ (% 23 ↑)
7. Benzerlik illüzyonu
8. A % ↑ (% 35 – 50 ↑)
9. VIII. Kartta şok yokken, IX. ve X. Kartta renk şoku

KLASİK MANİ (HİPOMANİ)

1. F + % 50 – 60’ dan ↓
2. Succession gevşek
3. G , 8-10 tane
4. Kavrama tipi zengin (G-D)
5. Cevapların çeşitliliği fazla
6. A % 40 – 50
7. Orig % (- Orig.) 20 – 30
8. F + / K ters orantılı
9. ∑ R ortalamanın çok üstünde
10. K , 3 – 5
11. FC, 1 – 2
12. CF , 2 – 3
13. C , 1 – 2

69
14. Cn +
15. Rzm ., kısa
16. H > Hd

AKUT MANİ

1. F % düşük
2. F + % 50 – 70
3. G , 4 – 7
4. Kavrama tipi fakir
5. Cevapların çeşitliliği az
6. A % 50 – 70
7. F + / K ters orantılı
8. DG sık
9. G cb (G’de confabulasyon yapıyor)
10. Orig % 10 – 30
11. K , 5 ve daha fazla
12. FC, 1 – 3
13. CF , 2 – 3
14. C ,1 – 3
15. ∑R , ortalamanın üstünde
16. Rzm. , kısa
17. Obj., fazla

70
ANTİSOSYAL KİŞİLİK

1. Dbl ↑
2. Erlebniste Extratensivite (CF ve C’ler hâkim)
3. FC ve K hemen hemen yok
4. F + % oldukça yüksek
5. Succession gevşek
6. G çok ancak kesikli global formda
7. Dd çok
8. Kavrama tipi G – D – Dbl
9. Orginal % ↑
10. Animal % ↓ (% 35 – 50 ↓)
11. H > Hd
12. A > Ad
13. Obje % ↑
14. Clob cevapları mevcut

71
NEVROTİK BELİRTİLER

ANKSİYETE

1. Medyan (eksen), simetri, K ve C’lerin azalması


2. Siyah renk şoku :Clob, ClobF ve Dd ile birlikte
3. Anat. % ↑
4. Succession : rigid veya gevşek
5. G ve K az
6. H<Hd, A<Ad, D % ↑ (% 68 ↑)
7. Kendine güven eksikliğini gösteren cevapları , negatif
cevapları, kritik veya otokritik cevapları, soruları teste
hâkimdir.
8. Kan cevapları, kusur ve kesik, kopuk , eksik cevaplar (çürük
elma, bacağı kesik insan v.s)
9. I.Kartta şok
10. ∑ Clob > K , Dd ile birlikte giden Clob cevaplar
11. Saf C

72
GENEL NEVROTİK BELİRTİLER

1. Renkten kaçış (ve bununla birlikte impulsif cevaplar)


2. Renk şoku (renkli kartlarda renk tepkisi yok) ancak II. ve III.
Kartlarda C ve CF
3.F % ↑
4.G % ↓ (% 23 ↓) (bu durum algılananları bütünleştirme zorluğu
ve sentez yeteneğinde azalmaya bağlıdır)
5.A % ↑ (% 35 – 50 ↑) (bu durum ilgi alanının daralmasındandır)

HİSTERİ

1. Extratansivite (K / C’de C > K’den) yani (∑ C (C + CF) > K


ancak ikisinden de az sayıda
2. Renk şoku var ama aynı zamanda CF + C > FC
3. F % 60 civarında
4. Anat. ve A % ↑ (A % 35 – 50 ↑)
5. Plt. % ↑
6. Ka. + Kobj. > K
7. Hd > H
8. Ad > A
9. Renkleri bir taraftan görmezlikten gelirken, diğer taraftan
renkler tarafından çekilme

73
10. Fallik semboller ve kastrasyon cevapları

FOBİ

1. Kırmızıya şok,
2. Dolaylı ve direkt kan cevapları
3. Clob ve ClobF cevapları
4. Siyaha şok ; bazen IV. kartta şok olmayabilir fakat V.VI ve I.
Kartta şok vardır.
5. Do, Hd > H, yüz ve profil cevapları +
6. Simetri +
7. Kötü, ürkütücü yüzler, şeytan, canavar, hayalet, yırtıcı
hayvanlar, maske vb. cevaplar

OBSESİF-KOMPÜLSİF NEVROZ

1. ∑ R > 40
2. F + % ↑ (% 70 ↑), F % ↑
3. Ardışıklık rijid
4. G az
5. Dd, Ddbl, Do +
6. Eğer K > ∑ C → Obsesif dü şünceler

74
Eğer ∑ C > K → Kompü lsiyon eğilimi
7. A % ↑ (% 35 – 50 ↑), Obj. % ↑, Anat. % ↑
8. Perseverasyon
9. Lekelerin her tarafını yorumlamaya çalışma
10. Dd ve FC birlikte (izolasyondan kaynaklanır)
11. Kastrasyon teması ve anatomik içerik

RORSCHACH NORMLARI

∑ R → 25 – 35 Toplam cevap sayısı 25 – 35 arası


∑ G % → 23
∑ D % → 68
Dd % → 0 – 6
Dbl % → 0 – 3
F + % → 70
K→2–8
Ka. → 0
Kobj. → 0
Cn → 0
C→0
CF → 1
FC → 3
A % → 35 – 50

75
Anat. → 0
Sex → 0
Os → 0
Reaksiyon zamanı → 3 – 4 dakika
∑ zaman → 30” – 40”
Banal → 5 -8
Triade : 3/3 (3. , 5. 8. planşlarda banal)
Sosyal Kontakt 6 / 6 : Sosyal kontakt altı kriter ile değerlendirilir.
Bunlar
1. ∑ D % 68 olmalı
2. K , 2 – 8 olmalı
3. FC, 3 tane olmalı
4. H ≥ 2 olmalı (∑ H = H + Hd)
5. Banal , 5 – 8 olmalı
6. K/C oranı = ∑ C > ∑ K olmalıdır.
(∑ C = C + CF + FC) (∑ K = K + K lex.)
Succession : G – D – Dd
Affectif maturite için : FC > CF + C
Extatensivite için : VIII + IX +X : % 30
∑R
Regression için: K > Ka. + Kobj.
Affectif faktör baskınlığı
K + C + CF + FC + Clob + ClobF + FClob + FV + FT + Po
∑R

76
Zekâ için : H + Hd + A + Ad : % 25 Normal zekâ
∑R % 75 fakir zekâ

Entelektüel ve yaratma kabiliyeti


G/K=2/1
Emotion – stimülüs hassasiyeti
VIII + IX + X = % 60
I + II + III + IV + V + VI + VII
Sosyobilite
1. ∑ H % = ⅟ 2 ∑ A %
2. ∑ D = % 68
3. ∑ Ban. = ≥ 5
Angoisse (endişe, kaygı)
% Hd + Anat.+ Sex + Sg = > 12
∑R

RORSCHACH DİAGNOSTİK YORUM

Kişiliğin entelektüel faktörleri

1. İdrak fonksiyonlarında asimilasyon yani algılamanın


işleyişinde özümseme; F + % ile bakılır
F + % (yüzdesi): % 60 – 90 → iyi

77
% 40 – 60 → vasat
% 40 -35 → zayıf / yetersiz (deficient hudut)
% 35 < çok yetersiz / deficient
Bu bulgular ile biz hastanın şu niteliklerine de ulaşırız.
a. Devamlı dikkat fonksiyonu …
b. Konsantrasyon yeteneği …
c. İdrak fonksiyonunda netlik …
d. İmaj, hatıra netliği…
e. Gözlem yeteneği …
f. Düşüncede devamlılık …
g. Düşüncede sensibilite (hassasiyet) …
h. Müşahede kabiliyeti …

2. Zihni sentez fonksiyonu; yani evocation hafızası (bütünü iyi


kavrama)
G % 20’den ↓ ise zihni sentez kabiliyeti deficient, geştaltı
kavrama zayıf
G % > 30’ dan → dü şüncede rijidite ve yüksek IQ (ancak bu
durum yaşlılarda normaldir)
Rapora formalist düşünce yapısı, düşüncede daralma, rijidite
olarak girer.

3.
a. Dikkat , idrak ve çağrışım fonksiyonu ;

78
G % ↓ , F + ↓ , A % ↓ , G’li izleyen F –’ler iki veya daha çoksa
dikkat, idrak ve çağrışım fonksiyonları zayıf
b. F + % < 30, G % < 13, F - % < 30 ise dikkat, idrak ve çağrışım
fonksiyonları deficient

4. Kalıplaşmış düşünce yapısı


G % ↑, F + % 80 – 90 ve ∑R ↓

5. Düşünce prosesinde dakiklik ;


D ↑, F + ↑, G ↑ ise → iyi
G < % 23 ve F – çok ise → de icient
F Clob fazla ise → zayıf
Succession bozuk ise → bozuk
Dd % 6 ↑ ise → anxiete ve meticü losite

6. Entelektüel kontakt : Banal ise bakılır.


Banal > 3 → iyi
Banal 2 → vasat
Banal 1 → zayıf
Banal 0 → de icient

7. Realite yeteneği (oranlara göre)


D % < 68, A % < 30, Ban. ≤ 2, F + % < 70 →
oran hafif ise realite yeteneğinde uyum güçlüğü

79
oran vasat ise realite yeteneğinde zayıflama
oran yüksek ise realite yeteneğinde kopma

8. Zekâ fonksiyonunda kalitatif zayıflama


- Ban. < 3, Hd > H, Klopfer zekâ formülü > % 75 ise
- Hd > H → zekâ fonksiyonlarında kalitatif fakirlik

9. Evocation (tutma) hafızası ;


“ G, F – “↑ ve ∑ R < 8 ise → zayıflama eğilimi

10. Çağrışımlar
a. Çağrışımlarda fluidite ;
A % ↓ (% 35 ↓) ve diğer cevaplarda (sex, anat. …) dağınıklık
b. Çağrışımlarda sembolizasyon ve abstraksiyon ;
cin, şeytan, bahar, gönül, kalp vs.. cevaplar
c. Çağrışımlarda dezorganization ;
Bir bütünü ikiye bölerek inceleme

11. Zihni blokaj ;


Ard arda refuse, ∑ R ≤ 8 ise →
Zihni blokaj ve buna bağlı çağrışımların yapılandırılmasında
azalma

12. Düşünce ;

80
a. Cevap içeriğinde uyumsuz, kötü cevaplar → dü şüncede
disharmonie
b. Hep aynı şeyi tekrar etme → düşüncede discordant
perseverasyon
c. A, H veya Obj. > % 60 → dü şüncede stereotypie
d. A % 30 ↑ , F + % 70 ↑ , Pü r C ↑ → dü şüncede dezorganization
ve stereotypie
e. A % 50 ↑ → dü şüncede stereotypie
f. A ↓ , H ↓ , succession bozuk → düşüncede dezorganization ve
comfabulasyon
g. Çağrışımların uçuşması (+) → dü şüncede fluidite
h. Sayım varsa yani gördüklerini sayıyorsa (gözü, burnu, ağzı, 4
delik, 6 renk .. vs.)
→ dü şüncede enumeration (daralma)
i. Rastlanmayan orginal (iyi formda) ve yaratıcı cevaplar →
düşüncede orijinalite ve creativite

13. Kolektif düşünceye katılım ;


Banal ≤ 5 ve Triade 3/3 ise → tam

14. Entelektüel yaratma kabiliyeti ;


Beizman formülünden bakılır. Buna göre
G / K = 2 / 1 olmalıdır. Eğer böyleyse → entelektü el ve
yaratma kabiliyeti vardır. Eğer bu oran 3 / 1 olursa yaratıcı

81
kabiliyetten söz edemeyiz. Önemli olan G kaç olursa olsun,
K’nın onun yarısı ya da yarısına yakın olmasıdır. Eğer bu oran
2 / 1’ in dışında ise →
- Kognitif fonksiyonlarda dinamizm eksikliği
- Entelektüel ve yaratma kabiliyetinde yetersizlik söz
konusudur.

15. Erlebnis ; K / C’den yazılır.


-K / C → introversif (iç duyuş yapısı)
-C / K → extratansif (dış duyuş yapısı)
-K + Dbl → içe dö nü k bastırılmış agresyon
-C + Dbl → dışa dönük agresyon
-K / C eşit ise → hem içe hem dışa dönük agresyon

16. Kişilik yapısında dış stimülüslerin entegrasyonu;


-K > Ka. + Kobj → Normal
- K = Ka. + Kobj → infantil
- K < Ka. + Kobj → regresyon / ilkel impulslar davranışı
etkiliyor

Kişiliğin affektif faktörleri

1. F + % 30 – 50 + Clob => Ego düzeyi zayıf

82
2. A Refuse ve ∑R 15’ten az ise => Ruhi- psişik inhibisyon

3. Triade 3 / 3 değil >


Kolektif düşünceye katılım zayıf
Banal 5’ten az ise >

4. H iyi + FC iyi ise => Sosyal – affektif yaklaşım çabaları

5. Sosyal kontakt 0 / 6 => çok deficient


1 / 6 – 2 / 6 => deficient
3 / 6 => zayıf
4 / 6 – 5 / 6 => vasat
6/6=> iyi

6. D % 68’den <
A az (% 35 – 50 < realiteyi kavrama deficient
Banal az (5 <)

7. Affective kontakt
K / C => 0 / 1 veya 0 /0 ise => bozuk
K veya ∑C (∑C = C + CF) yoksa ve Clob var => zayıf
F C vasat (< 3 ise)
=> zayıf
C F vasat (< 1 ise)

83
8. A normal (% 35 – 50)
=> sosyal çevreyle ilişkiler
nevrotik
H az =>
A normal (% 35 – 50), H yok => sosyal çevreyle ilişkiler
bozuk
A az (% 35- 50 <), H çok => sosyal çevreyle ilişkiler vasat
Ad’ den Hd düşük ise => sosyal çevreyle uyumsuzluk
A = H yakın => sosyal çevreyle ilişkilerde çatışma

9. K = O ve extratansivite ↑ (∑ C ↑) => otizm


K çok => Otistik
K çok ve Dd çok => Otizm

10. Sosyalizasyon fonksiyonu


D % 68
∑H/2A => sosyalizasyon
fonksiyonu mevcut
∑ Ban. 5

11. K az, Ka. ve Kobj. çok => infantil / ilkel hayal gücü

12. K < Ka + Kobj. => ilkel impulslar davranışı etkiliyor

84
13. CF ve FC çok => emotif ruhsal yapı
(1) (3)

14. FC > 3 => çevreye uyum çabası

15. Dbl > 2 (+) Geog : => Negativizm

16. C çok, CF çok => impulsivite

17. CF > 3 ise => affektif labilite

18. > 4 – 5 Medyan => nevrotik çatışma ve anxiete

19. Dbl + C / CF ↑ => agressivite


H > A => çevreye uyum çabası
K çok => introversiyon (K > C ise)

20. Plt.cevabı ↑ / Nat. cevabı ↑ => pü erilisme

21. F +% 50 – 60 ↓ => emosyonların kontrolü zayıf


F + % 70 – 80 ↑ => katı / formalist düşünce yapısı

22. Dd > % 6 => anxiete

85
Dd > % 6 + perplexite (tereddütlü kararsız cevaplar) =>
kuvvetli affective ambivalance

23. Sex > => sexüel obsesyon

24. Dbl + K = 1 veya 0 => agresivitenin inhibisyonu


C 1 0

25. D ve Geog. birlikteliği => sosyal çevreye hostilite


dışa yönelik agression

26. Sg > , Med > => Emosyonel kontrol eksikliği

27. Anat. 1 – 2 > => inferiorite bulgusu (aşağılık duyguları)

28. F clob ↑ => nö rotik semptom.


Destek ve korunma ihtiyacı
Dış stümülüslere anxieteli reaksiyon.

29. Anat. > , Os ve Sg var, çürümüş parçalanmış cevaplar =>


psikotik bulgu

30. Dd > , CF + C > FC => affektif immaturite

86
31. Med. > , Clob F > => kişiliğin derin yapısında fragilite (kolay
kırılabilirlik)

32. K > 3 => affektif ambivalance (iç ve dış dünyası değişken)


C 3

33. Dd % ↑ => Kuvvetli meticulosite (çok titiz, dikkatli, kılı kırk


yaran)

34. III. Planşta insan figürü bozulmuş ise => sosyal çevre ile
identifikasyon güçlüğü

35. I. II. III.Planşta tek cevap => readaptasyon güçlüğü.

36. KC, CF, C, FC > => Explosif eğilim

37. H ↓ => sosyal çevreden uzaklaşma

38. Kaflex , Kflex => Pasif agresyon

39. Hd > H => pasif anxiete

40. G < D < Dd => sosyal normlara uyum güçlüğü

87
41. Sg ve Sym. cevapları => emosyonları kontrol güçlüğü

42. K < Ka + Kobj. => regresyon

43. Anat. > , Med. > => paranoid bulgular

88
KAYNAKLAR

Akdimken, R. (1985). Standart English Dictionary, İstanbul: İnkılâp


Kitabevi.

Anastasi, A. (1970). Psychological Testing, (495-498), London: [y.y].

Anastasiadis, Y. (1975). Rorschach Seminer Notları, İstanbul:


İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikoloji Laboratuarı.

Baymur, F. (1983). Genel Psikoloji, İstanbul: İnkılap ve Anka


Basımevi.

Beizmann, C. (1982). Le Rorschach de l’enfant à l’adulte, Paris:


Delachaux et Niestlé.

Chabert, C. (1997). Le Rorschach En Clinique Adulte, 2eme edt., Paris:


Dunod.

Dağ, İ. (2006). Psikolojik Değerlendirme, Yüksel, N., (Ed.), Ruhsal


Hastalıklar içinde (99), 3.Bsk., Ankara: Nobel Tıp Kitap Evleri.

Exner, J.E. (1986). The Rorschach: A Comprehensive System Basic


Foundations, 1.C.,2.edt, :”y.y.y.”:, John Wiley & Sons.

89
Fenichel, O. (1974). Nevrozların Psikoanalitik Teorisi, Selçuk, T.,
(çev.), İzmir: Ege Üniversitesi Matbaası.

Freud, S. (1918). Totem and Tabo, New York: Moffat, Yard & Co.

Güneri, E. (2008). Şizofreni ve Bipolar Affektif Bozukluk-Manik


Epizod hastalarının Rorschach Protokolü Açısından Karşılaştırılması,
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul

İkiz, T.T. (2001). Rorschach Testinin Psikanalitik Yorumu-I, İstanbul:


Bağlam Yayınları.

İkiz, T.T. (2007/a). Yansıtma Psikopatoloji ve Projektif Testler


Dergisi, (7-8), 12-14.

İkiz, T.T. (2007/b). Rorschach Kodlama Kitabı 1 Ergen Normları,


İstanbul: Bağlam Yayıncılık.

İnceer, B., Atalay, D.N., Sorias, O. (1984). Grup Psikoterapisindeki


Terapötik Etkinin Rorschach Psikodiagnostik Test Kayıtlarına
Dayanılarak Araştırılması, 3.Ulusal Psikoloji Kongresi Bilimsel
Çalışmaları içinde (119), İstanbul: Psikologlar Derneği Yayınları.

Klinik Psikoloji Enstitüsü Derneği, (2012). Rorschach Testi El


Kitabı Ders Notları, İstanbul.

90
Köknel, Ö. (1989). Genel ve Klinik Psikiyatri, İstanbul: Nobel Tıp
Kitabevi.

Köroğlu, E. (2004). Psikonozoloji, Tanımlayıcı Klinik Psikiyatri,


Ankara: Hekimler Yayın Birliği.

Kronenberg, B., Lemkau, P. (1975). Rorschach Psychodiagnostics,


Switzerland: Verlag Hans Huber A.G.

Lipovsky, J.A., Finch, A.J., Betler, R.W. (1989). “Assessment of


Depression in Adolescent: Objective and Projective Measures”,
Journal of Personality Assessment, ,53 (3), 449-458 from http://
www.informaworld.com/smpp/content~content=a785037165
13.02.2008.

Minör, S. W., White, H., Owings, E. P. (1989). “Hemisferic


Asymetries in Interpreting Forms. Colors in Ambigous Patterns”,
Brain Cogn, 9 (1), 123-135.

Morgan, T. (1981). Psikolojiye Giriş, Arıcı, H., Savaşır, I., İmamoğlu,


O., (Çev.), Ankara: Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü Yayınları.

Özer, A.K. (1994). Rorschach: Bütünleyici “ Exner” Sistemi, İstanbul:


Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi.

91
Pirim, B., (2002). “Yeme Bozuklukları İle Öfke Tarzı Arasındaki
İlişkinin İncelenmesi” İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Rabin, A.L. (1986). Concerning Projective Techniques, Rabin, A.I.,


(Ed.)., Projective Techniques for Adolescent and Children, (3-11), New
York: Springer Publishing Company.

Roman, P. (2001). Contribution Des Methodes Projectives a la


Clinique de l’ Hyperactivite Infantile”, Menechal, J., (Ed.),
L’hyperactivite Infantile, (233-250), Paris: Dunod.

Rorschach, H. (1969). Psychodiagnostics: A Diagnostic Test Based on


Perception,7th ed., New York: Grime and Stratton.

Samurçay, N. (1983). Projektif Psikoloji ve Psikoanalitik Yaklaşım,


Teksir Edilmiş Ders Notları içinde (19-52), Ankara, Ankara
Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi.

Savaşır, I. (2004). Psikolojik Değerlendirme, Öztürk, O.M.,(Ed.), Ruh


Sağlığı ve Bozuklukları, 10.Bs., içinde (149), Ankara: Feryal Matbaası.

Zabcı, N., (2004). “Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Olan


Çocukların Kişilik Özelliklerinin Rorschach Testi İle Değerlendirilmesi”,
İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, http://www.
rorschachturk.org/ror_projektif.asp 17.01.2008.

92
View publication stats

You might also like