Professional Documents
Culture Documents
SİVAS-SICMÇERMİK YffiESİNİN
JIDMORFOLOJİSİ
Muaımıer ATİKER
IDKTOOA TEZİ
Tez Yöneticisi
1992
İSTANBUL
.,. ;, )
'
'
'
.,_,'
. ' ' . .. ..
İÇİNDEKİLER
Sayfa No.
1. GİRİŞ . • . . . . . . . . . . . . . . • . . . . . • . . . • . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . • . . • 5
2. JEOLOJİ . . . • . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . • • . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 26
2. 1. Temel birimler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 26
Sayfa No.
4. MORFOrEK'JDNİK • • • . • • • . • • • • • • • • • • • • • • . • • • . • • • . • • • . • • . • . • . . • • • • • 120
7. SCMJÇLAR • . . . . . . . . . • • . . . . . • . • . . . • • . • . . . • . . • • • . • • • • . . . . • . . . . • . . 159
8. BİBLİYCGRAFYA ................................................ 164
9. EKLER
1. Sivas-Sıca.kçermik yöresinin jeoloji haritası
2. Sivas-Sıcakçermik yöresinin jeomorfoloji haritası
-3-
ÖZET
Sivas ili ile Yıldızeli ilçesi arasında yeralan "Sıcakçermik yöresi 11 ge-
niş bir alana yayılan termal kaynakları ve bu kaynaklar çevresinde çökelmiş olan
traverten'leri ile tanınır. Sıcak.çermik kaplıcası'nda kullanılan şifalı termal
sular ve önemli bir endüstriyel hammadde olarak yöredeki taşocak.larında üretilen
traverten'ler ve oniks'ler bölge ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır.
Bölge 1 de Ak.dağ masifine ait dağ sırasının 2000 nı. dolayında yükseltisi
olan doruk düzlükleri; alt-orta Miyosen dönemine ait ve geniş yayılımı olan bir
aşınını yüzeyi nin (Ak.dağ yontukdüz'ü) kalıntılarıdır.
1
İncesu fornıasyonu'nun korelanı olarak Ak.dağ yontukdüz 1 ü çevresinde bir etek ova-
sı şeklinde gelişmiş olan üst Miyosen dönemi aşınım yüzeyi'nin, daha sonraki aşı
nımlardan artakalan böltimleri, dağın çevresine doğru eğimli, uzun sırt düzlükleri
şeklindedir.
ı
-~-
tır. Bu dönem sıkışma tektoniği'ne bağlı en önemli tektonik yapı; Merak.om pla-
tosu güneyiiıdel\:i ters fay (Sivas-Düzyayla fayı) 'dır.
lamış; fayın yükselen güney bloku 1 nun oluşturduğu engel önünde ani bir dirsekle,
ana akış batıya yönelmiş, fay zonuna yerleşen Kızılırnıak, batı yönde akışa ge-
çerek Pliyosen başlangıcından itibaren vadisini şekillendirmeye başlamıştır.
Pliyosen dönemi 1 nin, en geniş alanlı l\:alıntısı olan ~1erakom yüzeyi 1 nin gölsel
kireçtaşları, Pliyosen sonlarına doğru karstlaşmaya uğramış, Kuvaterner başlan
gıcına rastlayan genç tektonik:. etkisinde; Kızılırmak ve kol akarsularının vadi-
rını oluşturan açılma çatlakları (extension fissures), yörenin K-G yöndel\:i sıl\:ıŞ
masını ve buna l\:arşılık D-B yönde açılma-genişlemesini ortaya koyan genç tekto-
nik yapılardır. Termal sull!_r, bu açılma çatlakları_rıı izleınektedir.
I<uvaterner'de bölgede, karasal subtropikal iklim koşullarında (serin ve
nemli) ve son yükselmelerin de etkisiyle; sakin evrelerle aralanan,nisbeten kısa
süreli yarılmalar gerçekleşmiş; en alt Pleyistosen aşınım döneminde gelişen ve
ova kenarı glasileri 1 nden oluşan en genç aşınım yüzeyi de,akarsu seki sistemle-
rinin oluşumu ile parçalanmış, Kızılırmak ve ana kolları, Kuvaterner içerisinde
vadilerini yaklaşık 200 m. derinlikte kazmıştır.
Tepeçermik 1 te kilometrelerce uzunlukta ve birbirine koşut, K-G uzanımlı
traverten sırtlarındaki güncel açılına çatlakları, yörede sıkışma köl\:enli tel\:to-
nik aktivitenin süregeldiğini ortaya koymaktadır. IX>ğal anıt niteliğindeki bu
çatlaklı traverten sırtları'nın korwınıa altına alınması gerekmektedir.
1. GİRİŞ
l4in\ 1,,. • ._
••• Tı•"••
"
•
"o
....... ~
.
o
"
' ' ' ' "
BE.1- oAGLAR 1
ÖLÇEK' J/500000
iŞARETLER
ğin çok önemli izlerinin görülebildiği ender alanlardan biridir . Yöre, bölgenin
en yüksek sıcaklıklı ve yüksek debi'li sıcak kaynaklarının bulunduğu önemli bir
"termal alan" üzerinde bulunmaktadır .
kazanmamıştır.
İncesu
formasyonunun oluşturduğu kalın örtü, traverten 1 i yeryuzune ta-
şıyan termal suların kristalize kireçtaşları içerisinde oluşturduğunu düşündü
özellikle alanın termal niteliğinin, yani rezervuar, ısıtıcı, örtü kaya ve bun-
ların tektonik ilişkisinin belirlenmesi zorlaşmaktadır.
Ak.dağ kireçtaşları,
havza kenarında üst Miyosen (İncesu fm.) çökelleri
altına dalmakta, Sıcakçermik kuzeyinde ve batısında yer yer adalar halinde, ör-
tüsünden sıyrılmış yassı tepeler şeklinde yüzeylenmektedir. İyi karst gelişimi
özelliğine sahip olan bu kristalize kireçtaşları, yöredeki traverten 1 lerin ana
kaynağını oluşturmaktadır. Bu nedenle traverten'i taşıyan termal sularla derin-
deki kireçtaşlarının ve tektonik yapının ilişkisinin araştırılması gereklidir.
Alandaki jeotermal enerjinin oluşunnı ve onunla doğrudan bağlantılı olan genç
tektoniğin yaşının jeomorfolojik veriler aracılığıyla saptanması büyük önem
taşımaktadır.
genişlikte olan etüt alanının büyük bölümü, 1/35 000 ölçekli hava fotoğrafların
dan taranmış, bunun yanısıra bölgenin genel jeolojisini havza ölçeğinde tanımak
ve jeomorfolojik ana birimlerin yayılımını görmek amacıyla, etüt alanının 'dışın
da oldukça geniş bir alanda prospeksiyon çalışmaları yapılmıştır. Jeomorfolojik
harita alımında, Erol (1979, 1986, 1989) 1 un geliştirdiği harita alma yöntemi
esas alınmıştır.
Tortoniyen devri ortasında son defa yeni bir regresyon vuku bulmuş ve
memleket nihai olarak sudan çıkmıştır. !vliyosen formasyonları Oligosen 1 e göre
çok açık bir açılı diskordansla belirgindir. Oligosen ve Miyosen arazisi şiddet
le kıvrımlanmış, Oligosenin jipsli-tuzlu plastik tortulları, tektonik menşeli
kıvrımlara daha özel (dalgalanma, dikleşme, ters dönme gibi) bir görünüş vermiş
tir.
BAYKAL (1947) Tol<at-Sivas arasında geniş bir bölgeyi içine alan etüdün-
de, serpantin ve diyabaz kütleli Çamlıbel masifi ile çökelik metamorfik kütleli
Akdağ1Rsifi'ninantiklinal yapıları arasında Kretase, Eosen, Oligosen ve Neojen
- ıı ~
Araştırmacı,
daha önce Sivas-Yıldızeli arasında jipsli seri olarak gös-
terilmiş olan karasal Ponsiyen 1 i, Damlacık Sarıhasan ve Yukarı Balahor köylerin-
de bulduğu omurgalı fosillere dayanarak ilk kez ortaya koymuştur.
kırıı
maıara yolaçmıştır.
deniz ile zaman zaman bağlantı kuran geniş lagünlerde çökelmiş olmalıdır. Bölge-
de genel olarak jips çökelmesi Eosen sonundaki regresyonla başlamış, Oligosen
etmiştir.
1
ile }fiyoscn de devam
hl..TRTliAN (1963) Sivas güneyindeki Tecer Dağları yöresini içine alan ça-
lışmasında, en alttaki Kretase kalkerlerinden başlayarak stratigrafik diziyi
açıklamış, birimlerin tektonik ilişkilerini ortaya koymuştur. Teıneldeki üst
Kretase kalkerleri, Eosen kalkerleri üzerine, Eosen kalkerleri de Oligosen
üzerine itilmiştir. Kretase kalkerleri KD-GB yönlü tektonik yapıya uygun uzan-
makta ve aynı yönlü iki paralel fayla kesilmektedir. Tecer Dağı çevresindeki
düzlükler, Oligosen ve ~..fiyosen yaşlı iki ayrı seviye halindelzi jipsli seriden
oluşur. Arada açısal diskordans vardır. Kalker ve marnlı denize! ~.Jiyosen,
jipsli~iyosen'lc girift yapıdadır. üstteki gevşek, kaba taneli, yatay yapılı
konglomeralar, fosil bulunamadığından Pliyosen yaşta varsayılmıştır. Bölgede-
ki bütün tabaka kıvrım ve kırık yönleri KD-GB uzanışlıdır. Bu yön genel alpin
istikametidir. Kıvrımlar genellikle güneye vergenslidir. Bölge Kretase sonun-
da Tetis Jeosenklinali içerisinden Laramiyen orojenik fazında kıvrılarak yük-
... lt'i -
selmiş, karalaşmanın ardından Eosende yeniden denizel ortama girmiş, önce sakin
ortamda kalkerler, sonra hareketli ortamda fliş 1 ler çökelmiştir. Eosen sonunda
Pireneen orojenezi ile yeniden karalaşan bölgede Oligosen_ ve W!iyosen boyunca
göllere yerveren çöl ortamı (kum ve jipsli çökeller) hakim olmuştur. Tetis'in
son transgresyonu Miyosen içendedir. Miyosen sonunda Rodanik orojenezi ile böl-
ge son olarak yükselmiştir.
ALAGöz (1967) Sivas çevresinde geniş bir bölgeyi içine alan etüdünde,
jipsli seri üzerinde gelişen jips karstını detaylı olarak incelemiş, karst şe
killerinden mağara, dolin, ponor, uvala, karst tepeleri ve kanyonların tanımla
rını yapmış, oluşwnlarını açıklamıştır. Sivasın K ve KB sındaki platoyu oluştu
KETİN (1977) Anadolu'da Alpin öncesi ve Alpin dönemin ilk, orta ve geç
hareketlerinin etkilediği al~nların belirtildiği çalışmada, devirlere göre deği
şen deniz ve kara alanları paleocoğrafya haritalarıyla gösterilmiştir. Alpin
orojenezin ilk etkili dönemi olan Laramiyen safhasında İç Anadolu ve Torosla-
rın Şiddetli deformasyonu sırasında Orta Anadolu kristalin masif inin intrüzyo-
nu da gerçekleşmiştir. Üst Kretase-Paleosen'de ınasifin çevresinde (kuzeydeki
Pontid, gilneydeki kenar kıvrımları arasında) ultramafikleri kapsayan ofiyoli-
tik seri yerleşmiştir.
Hersinyen orojenezi veya daha öncesine ait bir rejyonal metamorfizma ürtinü ola-
bilir. Ofiyolitik seri; serpantinit, şistleşmiş diyabaz, radyolarit'ten olu-
şur. Bölgeye yerleşmesi üst Kretase 1 den öncedir. Metamorfitler arasına granit,
siyenit, gabro arasında değişen, damar şekilli plütonitlerin sokuluşu, olası
lıkla Laramiyen orojenik fazına bağlıdır. Bölgede geniş yayılımı olan Tersiyer
10 -
volkanitleri (Riyolitik tüf, bazalt, andezit vs.) Neojen yaşlı gevşek karasal
sedimentitlerle örtülmüştür. Tatlısu gastropadları içeren bu genç çökeller ~la
sılıkla Pliyosen yaşlıdır.
rclı:: ve T·alas ovaları) yeralır. Bunlar) çökmeye bağlı olarak dolmuş en genç çökel
havzalarıdır. Faylar genellikle KD-GB yönlüdür. I3ircr grabcncik olarak Pliyoserı
dcn buyana gelişen bu ovalar, Neotektonik döneme ait genç açılmalardır. Jipsli
formasyonda gelişen karst, daire biçimli dolinler ve :rıağaralar oluşturmuştur.
Karst başlangıcı, orta lı1iyoscn sonu kıvrım tektoniği ile yükselme olaylarıdır.
Karstın yeraldığı aşınım yüzeyi Eğerci fm. ile örtülünce,, karst geçici olarak
durmuş, daha sonra Kuvaternerdcki yarılmayla yeniden başlamıştır. Bölgeye Pli-
yosen sonu, Kuvaterner başında yerleşen Kızılırmak Vadisi epijeniktir. Vadide
iki seki sistemi çok belirgindir. Eğerci fm. 'nun dirençsiz killi seviyelerin-
deki heyelanlar, selı::ileri çok yerde bozmuştur. Kızılırmalı:: vadisinin uzanımında
Ecemiş-Erciyes fay zonunun etkili olduğu henüz tartışmalıdır. Bölgedeki KD-GB
uzanımlı l~ıvrım ve kırılmalarla aynı yöndeki havza uzanımlarJ.nın varlığı KB-GD
yönlü bir sıkışma tektoniğini ortaya koymaktadır. Çöküntü ovaları, çekme-geril-
me sonucu normal faylanma ile açılmış, faylar önünde glasi1 ler gelişmiş, yükse-
len faylar arası bloklar, lıorst biçimi almıştır.
~. JTA (1988)1/100
000 ölçekli Si'ıas F24 paftası, 1973-74, ve 1984-86 yıl
larında yapılan 1/25 000 ölçekli bari taların derlenmesiyle tarrıamlanmıştır. Ter-
siyer havzasının Sivas doğusundaki bir bölümünü lı::apsayan paftanın açıklamasında
birimlerin tanımlanması, birbirleriyle korelasyonu ve bölge için önerilen birim
adlamaları yeralrnaktadır. Sivas kuzeyindeki jeolojik birimlerden metamorfik şist
ve mermerler : Karaçayır fm. (üst Paleozoyilı::-alt ~Iesozoyik), jipsli seri : Hafik
fm. (orta-üst ~liyosen), en üstteki göl kireçtaşı içeren akarsu çökelleri ise
Zöhrep fm. (Pliyosen) olarak adlandırılmış, bu formasyona Hafik ile diskordans
olması ve fosil bulunamayışı nedeniyle Pliyosen yaşı verilmiştir.
NOIDı1AN (1990) Güneydeki Akdağ metamorfi tleri ile kuzeydeki Asmadağ me-
tamorfi tleri (Tokat Masifi) arasındaki ofiolitli melanj'ın.(Kampaniyen-erken
l'liestrihtiyen) orta Paleosen, erken Oligosen ve geç Pliyosen zamanlarında yer-
alan K-G doğrultulu kompesif tektonizmalar etkisinde hareket ederek, daha genç
birimler üzerine (genellikle güneye doğru) itilmiş ve daha eski birimlerden ko-
pan blokların melanj'a karışmasına neden olduğunu belirlemiştir.
AKT:İ.tlfUR,T., TEKİRLİ,E.,
YURDAKUL,E. (1990) Sivas-Erzincan arasındaki
Tersiyer havzasının jeolojisinin incelendiği bu çalışmada, havzanın temel jeo-
lojisi ve yapısal evrimi irdelenmiştir. Tersiyer havzası tabanında; kuzeybatıda
Paleozoyik-Mesozoyik yaşlı Karaçayır forınasyonu (Akdağ'ın uzantısı), güneyde
Mesozoyik yaşlı Munzur Kireçtaşı ve bunları tektonik dokanakla üzerleyen ve
bölgede alt Kampaniyen-alt Mestrihtiyen zaman aralığında yerleşmiş olan Refa-
hiye Ofiyolitli karışığı bulunmaktadır. Havza kuzeydoğudan Kuzey Anadolu Fay
zonu ile sınırlanmaktadır. Bölgede Refahiye ofiyolitli karışığı yatay hareket-
lerinin kesintili olarak alt Miyosen sonlarına kadar tekrarlandığı belirlenmiş
tir. Oligosen ve &iiyosen yaşlı kırıntılarla karbonatlar, denizel, lagüner ve ka-
rasal ortamlarda birbirleriyle geçişli olarak çökelmiştir. Bölge üst Miyosen
sonlarında tamameı1 karalaşmış, Nntec'""...cnik dönemde güneyde Tecer, kuzeyde de Düz-
yayla doğrultu atımlı faylarının (sol yönlü) D-B uzanımda geliştiği belirlen-
miştir. Bölgedeki granit, siyenit, granodiyorit bileşenli plutonik kayaların
Eosen yaşlı volkanizma ürünü olduğu vurgulanmıştır.
2- JEOLOJİ
Kaya türü A ç K L A M A
Kuvaterner ı...
ı-ı.n
o ::
lllJJıı
il::; \ 1 Traverten
1 T r;ı
) I 1 1 \-,..,
1 1 \ UJ Beyaz, gri, gölsel kireçtaşr
ı r ı '(\b
-~ ... ı__ ı ıv
..- ~ ,, - \;
- -- - - ~ ....
1../)
o. r / T ! r renkli kiltaşıJkumtaşı,çakıltaşı
~ I f i T
LL - 1 - ·- __, •., , _, ardalanması
<ı: I
I g 717/T
N ,_,.._ """"'I - - - -
. .. .. -- - . ..
IIavzada yanal ve düşey yönde geçişli olan akarsu ve göl fasiyesi çökel-
lerinin toplam kalınlığı 600 m. ye ulaşır. Güney ve güneybatı yönde kalınlığı
rı, güneydoğuda hafif bindirmeli bir ters fay (Sivas-DUzyayla fayı), güneybatı
ile ilgilidir. Sıcakçcrmik yöresinde en geniş yayılıma sahip olan İncesu for-
masyonu'nun Kızılırmak, Kalın Irmağı ve İncesu Dcresi'nin vadi yamaçlarında l(X)-
200 m.lik düşey istifleri gözlenir. Havza içerisindeki fasiyes değişimleri bu
kesitlerde net olarak saptanabilmektedir. (Şekil: 4-5-6-7)
!\:il taşı, sil ttaşı, kumtaşı' nın çoğunlukta olduğu ince taneli fasiyesi,
sık ardalanmalı ve birbirleriyle geçişlidir. Pembe, kurşuni, sarı ve yeşil renk-
lerin birbirinden ayırdığı katmanlar içerisinde.ıdemiroksit ve kireç yumruları
görülür.
bir örnek olarak verilebilir. İnce çökeller arasında daha sık olarak gözlenen
l<alsiyum karbonat (Ca C0 ) yumruları, özellikle Kalın köyü çevresi ve Sıcakçer
3
mil< güneyinde yoğı.ınlaşır. Burada yeşil rerık:li killer arasında tüp ve nodül ya-
pısında kaliş çökelimleri ve jips kristalleri görülür. (Şekil: 8). Bu yapılar,
'
Alanın batısında
Bedel, Sarıkaya, Demircilik ve Emirler köyleri dola-
yında, İncesu formasyonunun orta düzeyinde gözlenen ince ve süreksiz, 1-10 m.
arası kalınlıklarda 1 açık sarı yer yer de limonit sarısı renkte kireçtaşları
yeralır. Genellikle çok gözenekli, bol gastropodlu ve bazı bölümleri bataklık
ortamında oluşmuş traverten'e benzeyen sürgersi boşluklu yapıda (Şekil: 6) olan
bu ince kireçtaşı düzeyleri farklı kalınlıktadır. Sarıkaya köyü çevresinde li-
monit sarısı renge sahip traverten dokulu kireçtaşları, çökelme sırasında de-
mirli eriyiklerin suda bol olduğunu ortaya koymaktadır. (Şekil: 10). Demirli
eriyikl€r, Akdağ güney yamacındaki (Bedel-Demircilik köyleri arası) granitik
intrüzyonlar ve şistler'den kaynaklanmış olmalıdır. Silttaşı, kiltaşı, kurntaşı
fasiyesiyle yanal ve düşey yönde geçişli olan kireçtaşları bazen birkaç kilo-
metre genişliğe ulaşan mercekler şeklindedir. Bedel köyü yakınındaki üst düzey-
leri, kirli beyaz renkte ve çok iyi karst erime boşlukludur. (Şekil: 7)
İncesu
formasyonunun hemen her düzeyinde gözlenen çakıltaşı-kurııtaşı
fasiyesi; 2-8 m. arasında değişen kalınlıklarda, genellikle alt sınırı kilta-
şı, silttaşı üzerinde açılmış aşındırmalı bir tabanla başlayan ve boyutları
Bunların üzerine gelen gri, yeşil, sarı, pembe renkli silttaşı, kil ta-
şından oluşan fasiyes topluluğu1 genellikle sudaki süspansoid.haldeki (asılı yük)
tanelerin çökeliminin yoğun olarak yeraldığı "taşkın ovası 11 ortamını belirlemek-
tedir. Bu fasiyes, menderesli akarsuların yatak dışına çıkarak, genişleyen taş
kın ovasında yayıldığı bol yağışlı dönemleri simgelemektedir.Bir başka tanımla,
taşkınların ardından 1 havzaya bol suyla taşınan suda asılı malzemenin kalın çö-
keliminin gerçekleştiği, düşey büyümeyi simgeleyen evrelerdir. (Şekil: 8)
Şekil: 11. Bayat köyü yakınındaki Kalkankaya Tepesi kuzeyinde, İncesu formas-
yonu'nun gölsel kireçtaşlarında antiklinal biçimli kıvrım yapısı .
Kıvrım çekirdeğinde yeralan Bayat volkaniti, İncesu formasyonu'nu
keserek dom şeklinde sokulmuştur .
.,
., ..,
-ı
- 33 -
İncesu
formasyonunu oluşturan detritikler; havzayı kuzeyden çevreleyen
Akdağ-Karaçayır metamorfitleri, daha geride Çamlıbel Dağı ofiyolitli Tekelidağ
bağlı olarak çok iyi yuvarlanmış olan akarsu malzemesi, havza kenarında (örne-
ğin Ak.dağ güney yamacı önünde) köşeli ve iri bloklar da içeren kaba gereçli
yelpazelerden oluşur. (Şekil: 20,25,59)
Yalçınlar
(1955), eski çalışmalarda, alanın yanlışlıkla jipsli Oligo-
sen1e dahil edilen doğu bölümünü, bulduğu omurgalı faunasına dayanarak karasal
üst 11iyosen 1 e dahil etmiştir. Yalçınlar, İncesu Deresi vadisinde Sarıhasan köyü,
Yıldız Irmağı vadisinde Yukarı Balahor köyü ve .Kızılırmak güneyinde Damlaçık
köyünde akarsu çökelleri arasında bulduğu; Hipparion gracile, sus erymanthius,
1fastocton sp. , Rhinoceros sp, , Hyaena eximia, Giraffa sp. , Gazel la sp. , Cervus, ..
gibi omurgalı fosillere Ponsiyen yaşını vermiştir.
Araştırmacı,
birimin en üstündeki ~,:Er-al:ı::m' yaylası gölsel kireçtaşların
Yalçınlar,
bölgede denize! Miyosen'deki son transgresyonun alt Miyosen
(Vindobonian sonu) de olduğunu, üst Miyosen'de Ponsiyen karasal havzasının ge-
liştiğini, en üstteki Merakom yaylası kireçtaşlarının alt Pliyosen gölünde tor-
tulandığını vurgulamıştır •.
Bayat Suyu, Diki li taş T. (Akdağ) doğusundaki Kırkpınar köyündeki karstik kaynak-
l ardan beslenmektedi r . (Şekil: 12)
aynı özellikl eri taşıyan Eğerci formasyonu ' nun değişik katlarında taşkın ovası
- 40 -
ci) fosil tUrJer-i (Occitonomys, Byzantina, Pseudomeriones, Tamias ... . ... gibi)
de doğrulamıştır.
alanlı çıkış merkezleri yada baca dolgusu şeklinde olan bu küçük alanlı bazalt
görünümlü andezit kütleleri, Bayatsuyu vadisinin şekillenmesinde etkili olan
genç faylar üzerinde yeralır . Metamorfik temeli, Hafik forma.syonuhu ve İncesu
formasyonu'nu kesen bu genç volkanitler, Kalkankaya'da yüzeylenen Akdağ meta-
morfitlerfnin üzerine diskordansla gelen gölsel kireçtaşlarında, yapı ve bile-
şim bozukluklarına yolaçmıştır . (Şekil: 11-13)
K .
Kal~nkay~ T.
.
,._:.3 llıe~ &o3ın.1 G
B ayat Sı.ı'f4
~ Şekil: 13. Ilıca Boğazı epijenik yarma vadisi ve kuzeyindeki Bayat volkaniti'nin
İncesu formasyonu'nda oluşturduğu deforma.syon.(Ölçeksiz kesit).
Burada sarı renkli traverten dokusundaki kireçtaşı katmanlarını pişirerek, koyu
kurşuni renge dönüştüren andezitik lav sokulumu, kireçtaşlarının antiklinal oluş
turarak kıvrılıp parçalanması ve dom yapısı kazanmasına neden olmuştur.
göre bu çatlaklardan çıkan sıcak sular, çatlak dolgusu şeklinde, dik tabakalı
'
P€mbe-beyaz oniks'leri oluşturmuştur.
Şekil: 14. Tepeçermik 1 te, K-G yönlü ve birbirine paralel uzanan, çatlaklı,
genç traverten sırtları.
Buradaki çatlak sistemi boyunca çıkarak çevreye yayılmış olan sıcak su-
ların; bir örtü şeklinde kapladıkları yüzeyin morfolojisine, yayılma hızı ile il-
gili olarak buharlaşma ve tortulanma hızına bağlı olarak farklı özellikte kat-
manlar oluşturduğu gözlenir.
Travertenlerde genelde alttaki yaşlı katmanlardan üstteki genç katmanlara doğru
gözeneklerde artma olduğu görülür. Alt seviyeler daha masif yapıda ve sağlamdır.
Genç çatlakların (açık çatlaklar) bulunduğu traverten sırtlarında, sırtın orta-
sındaki çatlak boyunca çıkarak iki yana doğru yayılan termal sular, basıncını
Yitirmesine bağlı olarak co nin uçmasıyla, suda eriyik haldeki kalsiyum bikar-
2
bonatı [ Ca(H ()) ) J çatlak çevresinde yüzeye çıkarken kalsiyum karbonat (Ca
3 2
C03) olarak çökeltmiş ve traverten katmanlarını oluşturmuştur.
- -- -- -
İnc:cs<A
-
Ç-m •
.:--:. -:: - -:-- - .
Şekil: 15. Bir traverten sırtı kesitinde eski ve yeni çatlak yapısı ile yatay
(dışa eğimli) ve dikey (oniks dokulu) travertenlerin ilişkisi .
Sarıtaş
ve Delikkaya'daki travertenler de yine aynı termal etkinliğin
ürünleridir. Günümüzde bu iki alanda da traverten oluşumu sürmektedir . Her iki
alandaki kaynak sıcaklıkları 30°-35°C dolayındadır . Travertenler üzerindeki çat-
laklar, Sıcakçermik'teki kadar geniş olmayıp Sarıtaş'ta KB-GD, Delikkaya ' da K-G
ve KKB-GGD uzanımlıdır.
şıdığı alüvyon konisi gereçleri vadi tabanı alüvyonlarıyla yanal geçişli olarak
ta, aşağı kısımda ise birikim sürmektedir. Bunların bitki örtüsüyle kaplı ve ka-
rarlı durumda olanları Kızılırmak'ta görülür. Kızılırmak ve Yıldızırmağı
gibi menderesli ırmakların vadi tabanları ve taşkın yatakları fazla geniş değil
dir. Bu özellik, akarsuların Holosen içerisinde yataklarına birkaç metre derin-
likte görülmesine bağlı olmuştur.
(Şekil: 39) Genelde akarsu taşkın ovasında biriken ince gereçli alüvyonlar, vadi
tabanı kenarı güncel glasilerinin köşeli birikim gereçleriyle de yer yer geçişli
olarak çökelmektedir.
Alanda bugün için vadi tabanlarında önemli bir alüvyon çökelirni olayı
1
gözlenmemektedir. Başta Kızılırmak vadisi olmak üzere biriknıe den çok taşınma
nın daha etkin bir şekilde geliştiği gbzlenen alanda erozyon, dik yamaçlarda
olduğu gibi, akarsu kanalları kenarlarında da hızlı bir şekilde ilerlemektedir.
3. JEOMORFOLOJİ
Sıcakçermik
yöresinde, genelde yükselme sonucu akarsularla derince ya-
rılarak parçalanmış İç Anadolu platolarının sahip olduğu jeomorfolojik karek-
terlerin tipik örnekleri görülür.
Alanın
orta kesimi, batıdaki Ak.dağ ile doğudaki Çeltekdağ-Sakardağ me-
tamorfik kütleleri arasında yeralan Tersiyer havzasının genç çökelleriyle kap-
lıdır. Geniş çerçevede incelendiğinde; Sıcakçeiıllik yöresinde Sivas Tersiyer
havzasının, aynı metamorfik kütlenin devamı olan bu iki yüksek dağ arasında
açılmış olan K-G uzanımlı derin bir oluğa sokularak, kuzey yönde genişlediği
görülür. OluğW1 kuzeyinde yeralan Eosen volkanitleri güneye doğru alttaki ola-
sılı Oligosen ve üstündeki Miyosen denizel ve karasal çökelleri altına dalmak-
tadır.
ve geniş yayılımı olan plato yüzeyini oluşturur. Plato, kuzeyden İncesu D. va-
disi, güneyden Kızılırmak vadisi ile sınırlanır.
Yöre 1 deki çukur alanlar; başta Kızılırmak olmak üzere, Kalın Irmağı,
Yıldız Irmağı ve İncesu Deresi vadi oluklarıdır. Ana ırmak ve kol dereleri bo-
yunca araziyi derin bir şekilde yarmış ve bir anlamda ~1iyosen çökel havzasının
üst bölümünü büyük ölçüde erozyona uğratarak boşaltmış olan bu akarsular, genel-
de duraksamalı gömülmeyi belirleyen çok basamaklı bir morfoloji oluşturmuştur.
1963, Atalay-1987).
Oligosen 1 de Trakya, Kuzey İç Anadolu üzerinden Doğu Anadolu 1 ya uzanan
detritik-evaporitik tortulların çökeldiği denizel-lagtiner havzalar gelişmiştir.
Bu havzalar, alt Miyosen'in sonlarına doğru karasal tortullarla dolarak ve da-
ha sonra tektonikle biraz yükselerek gölsel havzalara dönüşmüşlerdir.
Erol ( 1989) 'a göre, alt tı1iyosen başlarında; batı ve gtineybatı kesimi
yüksek aşınım alanları, kuzeydoğusu ve doğusu alçak denizel-lagtiner birikim alan-
ları halinde olan Anatolid kuşağı; alt Miyosen sonlarında kuzeydeki Pontid (bu-
günkü Kuzey Anadolu) dağları ile güneyde Tetis okyanusunun derinliklerine doğ
ru dalan şaryaj kütlelerinin oluşturduğu alçak tepelik-dağlık bir kıyı şeridi
ile karşılanması sonucu K-G yönlü gerilmeye (%50 oranında, genişlemeye) uğra
ması ( graben 1 ler oluşturarak açılması) gibi jeolojik olaylar, yeryüzü şekille
rinin oluşmasında en önemli rolü oynamıştır (Ketin-1966, Sengör-1980, Erinç-
1977, Erol-1989).
Orta Miyosen
Messiniyen Koni biçimli Tortoniyen (Dl) peneplen!
(Dil) , 11
(Dl/) adatep~ler
: , _- ....::... oluk/1 .i:ırı / Ad~dağJar 1
Pedipfenıeri
.. ' ' . , _ ...... ~,..... ,' 1'
v1
~.sı ı;'liyosen(Dııı)', D1 ,
, ,,,\,. -
.!-..V_ ==ı~
,,-- ,. or
= .'-
1
1
1
'4'~~='""
r--, ~
.;.
oı
ırıkım yüzeyferi ı
K , ı - .,,=:: =ı - - ~= ~~·~;; Dil
s~? te~ner
1 \ ~ ..
l\J erı ... Dili ,,---ustPliyosen(Dll/)
1 -, aşınım yüzeyleri
.. ,. J,,~·~·,,;b·:~
V-biçim!i P!iyokuvaterner
Deniz düzeyi vadileri
3 2
· ·1. ~dağ yontukdilz'ü kalıntı reliefi (D I dönemi, alt-orta Miyosen)
kaç yüz metre genişlik ve birkaç km. uzunluktaki yüzey kalıntıları, günümüzde
belirgin olarak yapılarını korumaktadır. Bunların yakın mesafelerdeki diğer do-
1
ruk düzlUkleriyle bağlantısı kurulabilmektedir. Akdağ ın Sivas kuzeyindeki uzan-
tısı olan Sakardağ, üzerinde de, aynı yontukdüzün kalıntıları görülmektedir.
Akdağ ın
1
uzun ekseni boyuncaımerkezden çevreye doğru hafif bir eğimle
alçaldığı gözlenebilen bu yontukdüz (Şekil : 19), kuzeyinde ve ona paralel ola-
rak uzanan ofiyolitli Çamlıbel Dağları sırası nın (Tekelidağ karmaşığı) üzerinde
1
1 1
çok sonra kazandığı bu şekil, bölgenin yükselmesine bağlı olarak, farklı aşınım
dönemlerinde Akdağ yontukdüz ' ünü parçalayan akarsuların, vadi yukarı gelişen ge-
rilemesine aşındırına.sı sonucudur.
Doruk çevresinde oldukça olan yüzey, genelde ışınsal drenaj
daralmış
Şekil: 21. Dereköy ve gerisindeki Kozan Tepesi'ne (I) güneyden bakış . Kozan T.,
Akdağ yontukdüzü ' nden (D I) ayrılmış konik şekilli bir adatepe'dir
Burada Akdağ ve önündeki İncesu formasyonu üzerinde gelişmiş olan
O I, O II , O III ve D IV aşınım yüzeylerinin yamaç geçişleri belir-
gindir.
Ak.dağ
metamorfik kütlesini kuzeyden sınırlayan Yıldızeli Irmağı ile
onun kolu olan Seren ırmağ~ arasındaki suböl.Umü, üzerinde Çalınbaşı T (1831 m.)
TUrnbül T.(1818 m.) ve Ziyaret T. (1738 rn.) adlı tek tepelerin dizildiği
- 55 ~
200-300 m. genişliği sahip 1 D-B uzanımlı 1 eğimli bir sırt düzlüğüdür (Şekil:22).
Bu sırt düzlüğü, aşınımdan artakalmış eski bir aşınım yüzeyi kalıntısı görünü-
mündedir. Akdağ kireçtaşları ve yer yer de şistleri kesen yüzey kalıntısı üze-
rindeki tipik yerşekilleri, basık konik şekilli kireçtaşı tepeleri ve sırt düz-
lüğünün güneydeki Serenboğazı Deresi vadisine bakan eğim kesikliğinde yeralan
ani diklik 1 ler şeklindeki karstik erime yamaçları dır. Bunlar olasılıkla iyi eri-
1
yebilen kireçtaşlarında gelişmiş eski dolin 1 lerin (fosil karst), daha sonraki
a}ı;:arsu erozyonundan artakalmış yrunaçları'dır.
Bu uzun sırt düzlüğünün 2 km. güneyinde 1 aynı yükseltide ve ona koşut uzanan Sat
T.(1806 m.) düzlüğü de aynı özelliktedir. İki sırt arasındaki derin oluk, ola-
sılıkla eski bir kırık zonu üzerinde yeralır. Oluğun ortasında, oluk tabanının
kalıntısı olarak görülen düzlük, temel kütleye sokulmuş bir granit daykını kes-
mektedir. Bu eski oluk (olasılıkla Tortoniyen dönemi) doğu ve batı yönde (zıt
yönlü) iki dere tarafından akaçlanmakta, oluk içerisinde çökelmiş olan üst Mi-
yosen yaşlı karasal İncesu formasyonu 1 nun kalıntıları sürekli erozyona uğramak
tadır.
gelişmiş olan bu düzlük parçasıCadalgalı bir yüzeye sahiptir. Sırtın Navruz yay-
lası kuzeyinden geçen uzantısı GB yönde uzanır. Bu sırtın güney ve kuzey yarnaç-
sen yaşlı İncesu formasyonu 1 na ait kaba konglomera 1 lar gözlenir. Sırt düzlüğünde;
kireçtaşlarının olduğu bölümlerde, yüzeyi parçalayan vadi köklerinden bazıları,
olarak çok girintili-çıkıntılı yapı kazanmış olan bu sırt düzlüğünde çok sa-
yıda eski karstik erime şekilleri ne
1
rastlanır (Ek:2). Kazan T. ve Ziyaret T.
çevresindeki yaklaşık 200 m. genişliğe ulaşan 3 büyük dolin görülür. Bu .dolin-
ler sonradan vadiye bağlanarak açılmış, U şekli kazanmışlardır. Dolinlcrin bu-
lunduğu yamacın altındaki Kırkpınar köyü, adını buradaki karstik soğuksu kay-
naklarından almaktadır. Buradaki,iyi eriyebilen bol çatlaklı-kırıklı Akdağ
forrnasyonu nun en üst birimleri, genelde kaba taneli etek döküntüsü ve sel yel-
1
Üst Miyosen yaşlı İncesu formasyonuna ait çökellerin 1 temel üzerine yer-
leştiği çukurluklar, genelde birkaç kilometreye ulaşan genişlikte fakat fazla
derin olmayan uzun oluklar şeklindeki depresyonlardır. Akdağ doruklarının batı
Çağlayan köyü'nUn yerleştiği Seren Irmağı vadisi ile Bayat Suyu vadisi içeri-
sinde görülebilmektedir.
Seren Irmağı vadisinin, alanımızın batısında kalan yukarı kesiminde
(Ak.dağüzerinde) yeralan ve kalın bir şekilde)geniş bir paleo-oluğu doldurmuş
olan İncesu formasyonu, henüz boşalmaya uğramamıştır. Bu çökeller, çevresindeki
temel ile aynı düzeyde olan tipik bir birikim yüzeyi (D II) durumundadır.
Aynı düzeyde aşınıma uğramış temel üstündeki aşınım yüzeyi (DII) ile yaşıt ol-
Ust ~!iyosen sonlarına doğru (11essiniyen 1 de) ise, giderek kuraklaşan sı
cak bir iklimin etkisinde 1 eski dağ blokları kenarında,kurak-yarıkurak. bölgelere
özgü geniş aşınım-etek düzlüğü (pediment) sistemleri oluşmuştur. D I yüzeyleri-
ni çevreleyen bu yüzeyler, 11 pediplain 11 (etek ovası) tipi denüdasyon yüzeyleri
olarak da tanımlanabilir.
ortaya koymaktadır.
Havza tabanı yönünde,Akdağ temelinden birkaç km. uzaklaşıldığında,
rin oluklar halinde yarılmasına yolaçmış, Akdağ'ın KD-GB uzanımına koşut olan
güneydeki depresyon, kuzeydeki yükselmenin karşıtı olarak sürekli tortulanma
sağlayan bir çöken basen oluşturmuştur.
zeyde, dağ eteği kaba yelpaze çökelleriyle doludur. Eğimli sırt düzlükleri, üst
flliyosen havzasında çökelen İncesu formasyonu ile yaşıt (korelan) olan üst f\Iiyo-
sen dönemi (D II) aşınım yüzeyinin kalıntılarıdır. Bu yüzeyler ııetek düzlüğü 11
sonucudur.
Bölgedeki Ust !'ıliyosen havzası, Ak.dağ 1iasifinin güneyinde, masif le ay-
nı uzanımda (KD-GB) ve yaklaşık 500-600 m. kalınlıkta çökelle dolmuş uzun bir
basen yapısındadır. Bu havzada, karasal ortam koşullarında çökelen İncesu for-
masyonu; havza tabanının, tektonik gelişim süreci içinde sürekli çöktüğünü, bu
nedenle de, havzanın sürekli düşey yönde bUyüdüğünU (çökel kalınlaşmasına
- GO -
eteğinden başlayarak, Kızılırmak Nehri ile İncesu Deresi vadileri arasında, batı
yönde uzanan tipik bir 11
kireçtaşı platosu dur. Batı bölümü çalışma alanımız
11
toplam kalınlığa
sahip olan gölsel kireçtaşları, Sivas Ovasına yönelik duvar
şeklindeki dik kornişleriyle dikkat çekerler. Bu korniş'ler Kızılırmak vadisi
İncesu
formasyonunun, üst düzeyindeki gölsel ortamı karakterize eden
bir üyesi olan Merakom kireçtaşı, aynı formasyonun akarsu çökelleriyle yanal
ve düşey yönde geçişlidir. Bu ilişki, platonun batı yamacındaki vadi köklerin
de açık olarak görülür.
Kireçtaşı katmanlarınınıK-KB yöndeki hafif eğimli yapısının, plato yüzeyi eğimi
disi ile sınırlanan kenarındaki yükseltilerin ise (Borazit T,-1583 m., Cindili-
ğinbaşı T-1609 m. 1 Saksağınbaşı T-1593 m., Hüyüklü T. 1597 m. Kulanı T.- 1582 m),
güney kenara göre daha az olduğu görülür.
Merakom kireçtaşlarının,K-KB
yönde eğim kazanmasını sağlayan tektonik
yapı, olasılıkla Pliyosen başlarında, karasal havzadaki çökelimi (İncesu fm.)
miştir. Genelde~ irili-ufaklı dikey yuvarlak delikler şeklinde olan lapya boş
®
Kızılırnıa).:
zeylerini kesintiye uğratır . Üstteki gölsel kireçtaşı'nı kesen vadıilerin üst ya-
maç zonları (kaşlar) ise, ani bir eğim kesikliği ile dikleşen,sarp şekilleriyle
belirginleşirler.
il
. ,
Platonun batı kenarını sınırlayan Incesu Deresinin, Kızılırmağınkilere göre
kısa olan kollarıda ,aynı şekilde çoğunlukla karstik kaynaklardan beslenmek-
tedir (Ek : 2).
Mera.kom platosundaki karst gelişimi, genelde plato yüzeyini kaplayan gölsel ki-
reçtaşı katmanlarının kalınlığı ile sınırlıdır. Karstik gelişimi kontrol eden
karst taban düzeyi, İncesu formasyonunun killi katmanlarıdır. Kireçtaşı kat-
manlarının altında, iyi bir geçirimsiz seviye olarak yeralan killi katman do-
kanağının, genelde karstik kaynakların çıkış zonu'nu oluşturduğu gözlenir. He-
men tüın plato yüzeyi çevresinde ve kireçtaşı korniş'lerinin tabanında, kaynak
ağızlarınınidiziler halinde sıralandığı görülür.
ters fay (Sivas fayı), yükselen güney bloktaki jipsli Hafik formasyonu 1 nu
(orta ~1iyosen) 1 kuzeydeki İncesu forınasyonuİıun (üst ~Iiyosen) en üst seviyesi
olan !ııferakom kireçtaşı düzeyine yUksel tmiş durwndadır (Şekil: 63, 64) .
Batı ucu çalışma alanımıza giren bu fayı Sivas doğusunda Hafik ·ilçesine (Düz-
yayla köyü) kadar uzanmakta ve fay boyunca, sıkışma ile ilgili kıvrım yapıları
gözlenmektedir.
lü) aksine,güneye eğimli yerel yüzey eğimleri oluşmuş, böylece plato üzerindeki
ana subölUmti de,Kuvaterner içerisinde,Kızılırmak akaçlaması yararına kuzeye
kaymıştır.
ka-
Çalışma alanının doğusunda,Çeltekdağ-Sakardağ eteğindeki Karaçayır
na aittir (Şekil:23 ).
- 67 -
1 1 Günümüzdeki erozyon · K 1
.ı.er Dere . ' ızı ırma
k k l
ol arının etkisinde' Handere' Çelebi
sı, Borazit S v
de eğim ka uyu adileri çevresinde, plato yüzeyininıbu vadiler yönün
zarunasına y ı kt
neaen Olmo»t d o açma a, plato tizerindeki subölümiliıün,KB yönde ka'~asın,·
'"'
··~ a ır.
ılkcı,ğ
Çevresindekı' '!
"erakom yaşıtı (DIII) yilzey kalıntıları :
o rrr d" .
lllü U
• ft ı·
onemıne ait olan aşınım yüzeyinin kalıntıları ' Akdagw ana subo"lu"-
mış 1 lYosen yaşlı (DII) sırt düzlükleri çevresinde ve bu yüzeyi sonradan ;ar
an Vadiler içerı·s· d
l indeo Akd 1 y·· . p1· d. . .
~, ın e yera ır. uzeyın, ıyosen önemı vadı tabanları şek·
Kozan Te ag a sokulduğunu gösteren en tipik örnek Kozan Deresi vadisidir (Ek : 2;
Miyosen Pe doğusıındaki vadide; metamorfitler, granit sokulumu ve üstündeki üst
YaıııacınctaYaşıı
d
detritikleri kesen Pliyosen (D III) yilzeyinin, vadinin her iki
lik ' aralan yüzeyler şeklinde Akdağ'a sokulduğu gözlenir. 1 km. geniş-'
te Olan bu
derın b· eski vadi tabanı, akarsuyun Pliyosen sonundaki gençleşmesiyle,
ır
Şekilde yarılmıştır (Ek : 2).
1
' ilst l!" Akdağ güneyindeki Pliyosen (D III) yilzeyi, ana subölümünün yeraldığı
1
Y1!JJıa lYosen (D II) yilzeyinci;n50-150 m. arasında değişen yükseklikteki dik bir
ç zonu 1"1
tir e ayrılır. Bu yamaçlar, Akdağ metamorfitleri üzerinde gelişmiş-
(Şekil : 21,25).
İki Yüze
GiJıı eydeY arasındaki yamaç zonu dağın doğu bölümünde bu öl çilde keskin değildir.
b '
lJl\k Yö .' u dik Yamaç önünde Akdağ metamorfitlerini (şist ve klreçtaşı) Kızılır-
Slst ~Unde eğimli
olarak dtizlemiş olan, yaklaşık 1500 m. yükseltideki D III
~·~ .. . .
Yon 1 n,Derekoy ve Bedel köylerine yakın olan alt kesımlerı, İncesu formas-
u nun b
tir. ' avza kenarı kolüvyal, kaba gereçli yelpaze çökelleri Uzerinde gelişmiş-
T, Navruz köyü üzerinden geçen ana subölUmü çizgisi, Bayat Suyu ile Kızılırmak
arasında önemli bir konuma sahiptir.
pınar köyü çevresinde, üst Miyosen dönemi (D II) yüzeyine,etkin bir yamaç ge-
rilemesi sonucu dik bir ard yamaç oluşturarak sokulmuş olan D III yüzeyi, bu-
günkü akarsu ve kollarıyla parçalanmış olarak, vadinin yamaçlarında talveg
yönünde eğimli olan sırtlar şeklinde kalmıştır.
dadır. Kuzeyde Seren Irmağı vadisinin Çağlayan köyü dolayında yeralan aynı yaş
taki yüzey kalıntıları daıBayat Suyu vadisindekilerle yaklaşık aynı yükselti-
lerde ve aynı özelliktedir.
Akdağ'ın Yıldızeli
ilçesine bakan kuzey yamacı, D II yüzeyinden itiba-
ren dik bir eğimle kuzeydeki Kuvaterner yüzeylerine iner. Pliyosen yüzey kalın
tıları içermeyen bu yamaç, Pliyosen içerisinde ve Kuvaterner başlangıcında
Dikilitaş T.-Başyatağın
T. arasındaki ana subölUmü'nün güneyinde, Kı
zılırmak vadisine eğimli olan Pliyosen yüzeyinin, suböltimü kuzeyindeki kol akar-
sahip olduğlUlu ve yüzey eğimlerinin en aza indiği olgun yapıda a~Lnım yüzeyle-
rinin ancak ana akarsular çevresinde gelişebildiğini,yan dereler boyunda ise,
daha yüksekte ve daha eğimli yüzeyler halinde geliştiğini belirlemektedir.
Ak.dağ
güneyindeki Pliyosen aşınım yüzeyi, o dönemdeki ana drenaja bağlı olarak,
metamorfik ktitlenin;flüvyal erozyonla ve etkin yamaç gerilemesiyle olgun bir mor-
foloji oluşturacak şekilde aşınmasıyla gelişmiştir. Yamaç gerilemesinin hızlı
olduğu Demircilik, Dereköy, Bedel köyleri kuzeyinde, üst ~Iiyosen dönemi (D II)
yüzey sisteminin birhayli gerilediği ve Pliyosen aşınım yüzeyi ard yamacının,
diğer bölümlerden çok farklı olarak dikleştiği; 200-300 m. bağıl yükseklik ka-
zandığı görülür. Bayat Suyu ve Seren Irmağı vadilerindeki yaşıt yüzeylerin ard
yamaçlarının dikliği ve yüksekliği ise çok daha azdır.
3.2.4. De
__ mircilik yüzeyi (D IV dönemi, en alt Pleyistosen)
40 cm.) ~mircilik yüzeyinin büyük bölümünde, kuru tarım yapılan ince (20-
r1ka bır taşlı toprak katı gelişmiştir. Plato, güneyde Emirler, doğuda Sa-
Ya, Becteı k .. 1 .
ve S oy erı yakınında dik yamaçlarla sınırlanır. özellikle Emirler
1arına arıkaya
ba-ı
köylerine dönük yamaçların üst bölümleri, gölsel kireçtaşı katman-
-
.Beci 1 Olarak gelişmiş kornişler 1 den oluşur (Ek : 2).
el-Sarıka . . . . _
dar . ya çızgısının dogusunda, plato'nun metamorfik temel yakınına ka-
gerııedi - · . . ·
ler· gı' yerını Incesu formasyonu üzerinde gelişmiş olan akarsu seki-
ıne bıraktıg-ı .. ··ı kt
A.k:cıa- goru me edir. Aynı yüzey, daha doğuda Nevruz köyü dolayında,
g kireçtaşlarını kesmektedir.
ılkııağ'
n. tr
ln -
dogu ve kuzey eteklerindeki Demircilik yaşıtı (en alt Pleyistosen-
1
') '"'
Juzeyıeri :
~ad· Bayat Suyu vadisinde, vadinin yukarı kesiminde başlayan eğimli yüzeyler,
lar ı Yamaçlarında yandere erozyonuyla dilimlenmiş, talveg yönünde eğimli sırt
Sekl ~eklindedir. üstteki Pliyosen dönemi yüzeylerinden1 yaklaşık 20-30 m. yük-
lkte bir yamaç zonu ile ayrılan Demircilik yüzeyi parçaları, vadinin kuzey
- 73 -
Yamaçıarlnda, özellikle B t
ser v aya -Menteşe köyleri arasında, İncesu çökellerini ke-
e geniş ı
t aşıarı ve a anları kaplar. !fenteşe-Yılarılıkaya kbyleri arasında,Akdagv kireç-
Olan ve N ~er yer de alttaki şistlerin, Demircilik yüzeyi ile aynı düzeyde
eo en ·ö t·· ün
.. Bu f
ruı ur. . .r un sıyrılmasıyla açığa çıkmış fosil e ler olduğu gö-
osıı yüzeyler çevresinde, genelde kaba detritikler yeralır.
zey Bayat vadisi güney yama~ında, daha dar sırtlar halinde kalmış olan yü-
leri ~rçaıarı, genelde şistler, kireçtaşları ve yer yer de İncesu fm. detritik-
Uzerindedir.
Yüzeyı Seren Irmağı vadisinin batı bölilmünde, Çağlayan köyü çevresindeki yaşıt
. er, 1550-1600
rlni de m. yükseltiye sahiptir. Çağlayan batısında 1 Eosen volkanitle-
Çök 1 . kesmiş olan ytizeyin diğer bölümleri; vadinin bu kesiminde üst ~fiyosen
e ınıi (İ '
tist fl.fiyosen ncesu fm · ) öncesi paleokanal 1 ı (Tortoniyen ol .uğunu) doldurmuş olan,
Yaşlı İncesu fm. çökellerini kesmiştir.
ku 2eye e~.
Yıldızeli
. güneyinde, Akdağrı kuzeyden sınırlayan dik yamacın altındaki
dad
ır 'l
gımıı glasi yüzeyi kalıntıları, seki sistemlerinden ayrılamayacak durum-
d · aklaşık 1500 m. dtizeyinde başlayan ve kuzeydeki eski akarsu ovası yönün-
·~~·ı olan bu yüzeyler seki sistemlerıyle
seı. . - içinıyük-
. . olmadıgı
yamaçlı geçışlı
~ Sek· J
ner içerisinde çok basamaklı bir yapı oluşturarak Demircilik yüzeyine (eski
aşınım-birikim ovası) gömülmesi, ve durgunluk dönemlerinde akarsuların yanal yer-
değiştirmeleri, bu geniş alanda Demircilik yüzeyinin erozyona uğrayarak yokolma-
ve birikim sürmüş, nisbeten nemli ve serin olan bir evrede (Tuna pluviyali),
akarsular etkisinde ve Karadeniz yönündeki taban düzeyi denetiminde, Kuvaterner
başlangıcı olarak yaşlandırılabilecek aşanım-birikim yüzeyi sistemi (D-IV) ge-
lişmiştir. Bu yüzey sisteminin oluşumunu başlatan ve aynı zamanda Pliyosen dö-
nemi yüzeyi (O III) gelişiminin tamamlanmasını sağlayan olay, Pliyosen sonunda
Anadolu yu yeniden etkileyen neotektonik hareketlerin neden olduğu taban düzeyi
1
değişmeleri 1 dir.
ılna çi ·ı .
en aıt zgı erıyle Pliyosen içerisinde belirginleşmiş olan akarsu ağı,
Pley·
raklarnaıar ıstosen'de D IV yüzey sistemi gelişiminin ardından,kısa aralıklı du-
ve gömtilmeler sonucunda bugtinkü genç vadilerini oluşturmuştur.
Vadi sistemi :
gü.ne a· açıanır. Akdağ 1 ın, Dikilitaş T.-Navruz köyü arasındaki ana subölümünün
DrenajYınde
a~
kalan diğer yarısı ise, Kızılırmağın kolları tarafından akaçlanır.
Bunun b gının buradaki genel görünümü, yarı ışınsal drenaj tipini ortaya koyar.
r d . aşlıca nedeni; Akdağ metamorfik kütlesinin, güney, batı ve kuzey 1 den ya-
1
aırese1 .
Oluş şekılde, Neojen havzalarıyla (genç basen ler) çevrelenmiş bir dağ
1
Udur.
l;:izg\
seı Vadiler
PıeYist
osen akarsu sekileri :
YOrj. Pleyistosen r de Anadolu r da yağış artışı ile belirginleşmiş olan peri-
y lk
es:t .
Plüviyaı salınımlar akarsularda debi artışına, göllerde ise, göl sevi-
,
doı , YLlkseımeıerine neden olmuştur (Erol-1969, 1983). Araştırmacıya göre, Ana-
gl Uda Plüviyaı göl ve akarsu sekilerinin dolguları,pluviyal dönemlerin başlan
Ya: evresinde birikmiş, bir sonraki plüviyal dönemin başlangıcında ise, artan
gışıa k' h
li r nedeniyle hacimleri büyUyen akarsular tarafından yarılarak, se ı a-
de:~ dönüştürülmüştür. Akarsu sekilerinin olu~undaki diğer önemli etkenler;
tel tz düzeyi değişimine bağlı olan (östatik) taban dilzeyi değişmeleri ile, ye-
tab
an düzeyi değişmelerine yolaçan tektonik olaylardır.
1
akarsu · Sıcakçerm ı·k yoresı
·· · ve çevresinde yeralan akarsu sekileri, genelde
Yatakları .... d ". .
tir. S . Yonun e egımlı etek düzleri (glasi'ler) morfolojisine sahip-
ekılerin ... . 1 . .. . .
den, d egım erı ve uzerlerındekı kolüvyal malzeme birbirine benzediğin-
aha J'Ukar 1 d k .
zeyıe:r. . a ı D IV yüzeyinden ayrılması oldukça zordur. Yine, D IV yU-
ının b .. Uk
Yesen uy bölümünde olduğu gibi, İncesu formasyonu 'nun içerdiği üst .Mi-
Yaş11 aka .
kesild·.... rsu bırimlerinin, Pleyistosen yaşlı akarsu seki yüzeyleri ile
ıgı bölUml .
kuııı~çakıı erdekı kum-çakıl depolarının;
seki üzerindeki Kuvaterner yaşlı
akars dep0larından ayrılması oldukça güçtür. Çünkü İncesu formasyonutnun
u gereçl ·
buJlUımaına erıyle Pleyistosen akarsu gereçleri arasında önemli farklılıklar
lerl) kta, Plüviyal dönemlerdeki akarsular da, aynı malzemeyi (İncesu birim-
aşınctırıp-t . . .
zeyıe . aşıyarak, sonuçta yatak ytikli olarak Pleyıstosen yaşlı seki yti-
rıncte
lllama.kt seki dolgusu olarak çökelttiğinden, ayrım yapmak çok yerde mümkün ol-
çB.kıı. adır. Bu nedenle, akarsu sekileri üzerinde seyrek de olsa rastlanan kwn-
kıııar~ı:x:ı:arınınçok detaylı gözlenmesi gerekmiş; bulunabilen yarmalarda ça-
toıanına ' ncesu formasyonu yapı özelliğinden az da olsa farklılıkları (çimen-
1 ' diskordans, pekişme gibi özellikleri), değerlendirilmiştir.
1
seki oluşumu sırasında, yörede genç tektonik hareketlerin de, genelde önemli
yükselmelere, dolayısıyla da negatif taban düzeyi değişmelerine yolaçarak ya-
rılmaya katkıda bulunduğunu ortaya koymaktadır.
(Şekil : 27,28). Kuzey yamaçta, Çelebiler köyü güneyinde geçerek vadi tabanına
inen ters fay (Sivas fayı), Hafik ve İncesu formasyonlarını karşılaştırır.
Jipsli Hafik formasyonu üzerinde gelişmesi'ne neden olmuştur (Bkz: Merakoın yay-
lası yüzeyi) .
.
K ııı l ıı-ma k
'
'
\
\
1 1 • ~4yal .. n b~s~rn&~ı
Ho lose.rı 9 asi '.sı
Şekil: 27. Damlacık köyü kuzeyinden Kızılırmak vadisi ve Merakom yaylası (D III)
na bakış. önde vadinin iki yamacında alçak seki yüzeyleri (S~) ve bu
seki alanlarındaki güncel heyelanlar (2) görülüyor . Kuvaterner eroz-
yonunun başlangıcını simgeleyen (D IV) yüzeyi, Kızılırmak vadi taba-
nından 200 m. yüksektedir.
Bu heyelan alanıyla yaklaşık aynı özelliklere sahip olan bir başka ör-
nek, Hayırbey köyü heyelanı'dır . Kızılırmağa güneyden kavuşan Çallı Deresi va-
dis1nin Kızılırmak kavşağına yakın olan bölümünde , vadinin batı yamacında yer-
alan Hayırbey köyü eski yerleşmesi, yaklaşık 10 yıldan beri süren bir heyelan
üzerindedir . Köyün yerleştiği yamaç, aynı zamanda K-G, KD-GB uzanımlı bir
normal fay zonu üzerindedir . Fay dikliği önUndeki yamaç zonunun, yaklaşık Çallı
Deresi vadi tabanına kadar ulaşan büyük bir bölümü (yaklaşık 1,5 km2 ),kayma ala-
nı içerisindedir (Şekil : 30,32 . Ek: 2).
ç. a Uı D.
o
burası için de geçerlidir. Ek olarak, heyelan alanı üzerindeki fay'ın da, heye-
lanı başlatan faktörler'den birisi olduğunu belirtebiliriz . Burada fay dikliği
önünden çıkan üç soğuksu kaynağı ; fay zonunda su toplanabildiğini, dolayısıyla
bu suyun killi zonlarda şişme sağlayarak, kayına'ya yol açabileceğini ortaya koy-
maktadır . Heyelanı önleme olanağı bulunmadığından, köy yerleşmesi terkedilerek
vadi tabanında yeni bir köy kurulmuştur.
Kızılırmak batı
bölümünde Demircilik platosu'nun Sarıkaya
vadisinin
köyü'ne bakan yamacında, yaklaşık 1 km2lik alanı kaplayan, eski bir heyelan
olayı gözlenir. Plato yüzeyindeki gölsel kireçtaşı kornişinin altında, yüksek
seki (SY.) sınırında başlayan bu heyelan'ın eteğinde , çok sayıda kaynak çıkışı
vardır. Bu kaynaklar, platonun çok yerinde gözlendiği gibi, üstteki. karstik
bOşluklu gölsel kireçtaşı'ndan kaynaklanmakta, ve alttaki killi çökellerde kay-
maya yolaçma.ktadır (Şekil : 31, 33).
® Ocmi,.c.\lık
p l•t-o.I~ ... ~>'naklar
_, - :
1
:
1
Dc§l rM«I\ D .
1
l 1 '
1
1( ııc.
+ '
S arıkaya K.
:l
-
-
İnce•~ fM. ..
. . . -. .- . -, - - _.,.-.... -......
.-. -::-:-::- . .-.· -:---: ·.......
~----------···· ·
ra bölmektedir .
- 84-
Şeki 1 .
· 32. Hayırbey köyü çevresindeki heyelanlı alandan bir görtinüm. öndeki yol
sol yönde kayarak yer değiştirmektedir. Karşı yamaçtaki heyelan ba-
samakları 'nın hemen arkasında jipsli Hafik formasyonu yilzeylenmekte-
dir . Burada jipsler'in sağladığı şişme basınçları, heyelana neden
olan başlıca etkenlerden birisidir.
Şe~l:
33. Demircilik platosu ile Sarıkaya köyü arasındaki g~cel heyelanın
Yakından görUnUmü. İncesu forınasyonu'nun gölsel kıreçt~şlarından
kaynaklanan karstik kaynaklar, alttaki çakıl merceklerı aracılı
ğıyla killi birimleri etkilemektedir .
-15 -
bitki ör .Bölgede
. kurakl ıga
- bag-1 ı olarak, genellikle otsu bitkilerden oluşan
tunabıı
tUsu (step fl ora ' sı ) , erozyonun aktıf
. olduğu bu yamaçlarda güçlükle tu-
IDekte ve .. 11 .
öneınıı .. oze ilde keven ve kökleri derine inen ot ttirleri, erozyonu
olçüde engellemektedir.
Yama t Kızılırmak
vadısının,
· . . Merakom platosu güneyindeki bölUmünde her iki
ç a da '
Ilafik sık olan sel yatakları çevresindeki yamaçlarda (hem İncesu bem de
kild formasyonu çökellerinde) gelişen kırgıbayır'larda,erozyon hızlı bir şe-
~.
kuzey Kızılırmağa kuzeyden karışan büyUk kol akarsuların, Kızılırmak vadisi
rının
Yamacın ı
erozyona uğratarak yatıklaştırdığı ve bu nedenle yamaç eğimle-
sıkÇa a~aldığı kavşak bölümUnde (Sıcakçermik güneyi), eski kırgıbayır şekilleri
ke~en)g~~lür. Genelde bu yamaçların sonradan bitki örttisü (otsu bitkiler ve
ııu.ş ~ e kaplanmış olan bölUmlerinde,erozyon aktivitesi büyük ölçüde azal-
e Kır b
gı ayır gelişimi durmuştur .
duğu K Kuru dereler ve sel yataklarıyla, günümüzde yarılmanın daha etkin ol-
Zeydek·ızı11'1"m . . ı. vadisinin gUney yamacında, aktif kırgıbayır yüzeylerinin, ku-
... IQ.l\.
ney llere g··ore çok daha geniş alanları kapa 1 dı ğ ı goz
·· ı enır.
· Bunun nedenı;
· gü-
Zey YB.nıa.çta Yarılmanın devam etmesi ve buna bağlı olarak, yamaç eğimlerinin ku-
YB.nıa.çta.kilerden daha fazla olmasıdır .
leızı lıl'rnak
Ka.ıın r Vadisi kuzey yamacında; İncesu Deresi, Yıldız Irmağı,
rınağı kavşağındaki sekiler
sabi . Bu alan, Kalın köyü çevresi dışında, genelde düşük eğimli yamaçlara
Ptır Ka _
Ka.ı · vşak alanı birbirine paralel olarak kuzeyden Kızılırmaga katılan
ın I ,
erozy l'lna.ğı, Yıldız Irmağı, İncesu Deresi gibi büyük kol akarsuların şiddetli
larınonaı Süreçleri etkisinde aşınmıştır . Buradaki sık drenaj ve güçlü akarsu-
diy enerJısıne
·· · bağlı olarak aşınıp aıçaımış olan Kı zı 1ıı111C:1A
-~ 1• vadı· yamacı, va -
e as·
&eneıd ımetrik görünüm kazandırmıştır (Şekil : 34) . Bu asimetri'de Kızılırmağın
e Kuvaterner içerisinde güney yönde kaymış olmasının da rolü vardır .
~e Bu bölUmdeki seki yüzeyleri, Kızılırmak ve kol akarsularının etkisin-
lan &elişmiştir . Çok sayıda ve farklı enerjiye sahip akarsuların etkisinde ka-
bu s k' . . ı
e ılerde, genelde Kızılırınağın güney yöndeki kaymasının da etkısıy e
- 86 -
kayma yamacı
türünde çok basamaklı seki gelişimi görülmektedir. Birbirine da-
ha yumuşak eğimlerle geçen seki yüzeyleri, Kızılırmağa dik açı ile kavuşan ve
birbirine paralel uzanan vadiler arasında gelişmiş dar ve uzun seki kıranları
halinde Kızılırmak yönünde uzanmaktadır (Şekil : 34) .
Vadinin güney yamacındaki sekiler ise, birbirine daha dik yamaç ge-
çişli ve daha belirgin dar basamaklar şeklindedir. Bu asimetri; ana akarsuyun
Pleyistosen içerisinde güneye kaydığını göstermektedir. Bir başka asimetri, ana
vadiye kuzeyden katılan büyük ırmaklara (Kalın Irmağı, Yıldız Irmağı) karşılık,
güneyden başlanan zayıf akışlı derelerin gelişmiş olmasıdır . Bu özelliklerin
nedenlerine morfotektonik ve evrim konularında yeniden değinilecektir.
linde (0,50-1 m. arası kalınlıkta) aşınım glasi'si yüzeyini kaplar. Vadi taba-
- 87-
Şekil : 35. Sarıkaya köyü güneyinde Kızılırmak vadisi. Kızılırma.ğın iki yanında
akarsu yönünde eğimli, Holosen yaşlı aşınım glasileri (G), geri pla~
da en alt Pleyistosen yüzeyi ve yanderelerle yarılmış yamaçta seki
kalıntıları görülüyor.
Şekil: 36. Kızılırmak yatağının genişlediği bölümde güncel burun seti (B) iler-
lemesi ve geçici set adaları (nehir adaları:A) görülüyor . Geri plan-
da en alt Pl eyistosen yüzeyleri (IV) ve akarsu yönünde eğimli olarak
gelişmiş eski glasilerden oluşan aşınım sekilerinin (SY ,sY ,sA ,
1 2 1
SA2) profilinde yamaçlı geçişler belirgindir. Sağdaki çakıl dolgulu
akarsu sekisi (SAZ) çarpak zonunda gerilemektedir . G: Glasi'ler .
.. 88 -
lerini kesmektedir.
Güncel akarsu yatağı yönünde eğimli (5-10 derece) olan bu genç glasi'ler akar-
su yatağına yakın olan etek kısımlarında alüvyon dolgusu içermektedir (Şekil:37).
k Kı-zılırm~k s~ıc:
.ıeı_, ........
G
ICo!ı""°' Y~ "":ı" YaMec.ö,;~ :
ı.:ısan. .. kları f'ı\•to.:c>rNıU:
: .SA
.5A
ı
yanal genişleme sağlayan çarpaklarda ise, yatak çevresinde Miyosen yaşlı çökel-
ler yüzeylenmektedir. Genel bir değerlendirme yaparsak, Kızılırmağın alüvyon
kalınlığının Sıcakçermik dolayında fazla olmadığını,bununda öncelikle, bölge-
Şekil: 39 . . Kalın Irmağı vadisinin Yılanlıkaya boğazı (B) ile Kalın boğazı ara-
sındaki bölümü. Geride boğazın iki yanındaki üstü açılmış fosil yü-
zeyler (F) ortada geniş vadi taba?.ı çevresinde, Kalın Irmağı yönünde
eğimli olan güncel glasiler (G), .on.planda da, Tepeçermik açılma
çatlaklarından biri üzerinde gelışmış traverten sırtı (T) görülüyor.
- 93 -
Ilıca Boğazı :
Kalkankaya tepesi, Akdağ metamorfitlerinin, üzerindeki üst .Miyosen çö-
kellerinin sıyrılmasıyla, ~1..kan şeklinde yüzeylendiği bir fosil yüzey'dir. Do-
ğudan ve batıdan bakıldığında, ortasından (Ilıca boğazı) kesilmiş bir kalkanı
Şekil: 40. Bayat Suyu Vadisinin Bayat köyü-Kalkankaya boğazı arasındaki bölümü.
Vadi yamaçlarında yer yer genç fay yapıları (F) gözlenir. Bayat vol-
kaniti (önde görülen ande~it daykı-V), bu vadide'ki kırıklı yapıya
bağlı olarak yüzeylenmiştır.
ın
Şekil: 41. Ilıca Boğazı'na (B) batıdan bakış . Yarına vadi,Akdağ kireçtaşı ve
şistleri içerisinde açılmıştır . Örtü formasyonuhdan (İncesu fm.)
sıyrılmış olan kireçtaşı yüzeyi (Fosil yüzey-F.)Jortasından ke-
silmiş bir kalkan şeklinde çevreye dalımlıdır . Kalkankaya Tepesi-
nin (T) solunda,Bayat volkaniti yüzeylenıniştir .
- 95 -
..
Şekil : 47 . Kalın köyü yakınındaki traverten ocaklarında açığa çıkmış olan bir
karstik mağaranın duvar süsü travertenleri . Aynışekiller Sıcakçer
mik-Cehenneml ik mağarasında da görülmektedi r . Bu tip karst (ikincil
karst), genelde açılma çatlakları içerisinde gelişmektedir.
- 98 -
Şekil: 48.
Tepeçermik açılma çatlakları (2) üzerine yerleşmiş olan K-G uzanımlı
Kalın Irmağı Vadisi'nin, Ka.lığın Boğazı ile Kızılırmak (K) kavşağı
arasındaki aşağı bölümü. önde, yüksek seki yüzeyini kaplayan en yaş
lı traverten örtüsü (3), bu örtüyü kesen K-G uzanımlı normal fay(F) ,
gerilemiş fay dikliği (1) ve fay önü çukuru (Ç) görülüyor . Geride
Kalın Köyü ve yüksek seki (SY 2) yüzeyi.
49 · Kalın Irmağı (1) ve Kahyalı Deresinin (2) aynı uzanımda <~:?) Kızıl
ırma.ğa birleştiği kavşak bölümü. Kalın Irmağı'n~n yer~eştıgı çatl~
kırık zonu olasılıkla Kahyalı Deresi boyunca gUney yonde de uzan
maktadır. '
- 100 -
Yıldız ve Kalın Irmakları arasındaki K-G uzanımlı yüksek seki yüzeyinden başla
yarak Pleyistosen içerisinde her iki vadinin yamaçlarını kaplamış olan traver-
tenler, akarsuların derinlemesine aşındırmasına koşut olarak, dönemler halinde
yer yer vadi tabanlarına kadar inmiştir.
Kalığın Boğazı
KOi(~" lrmoıjı
.s,,r;t.ı-re
.
:
- ... ··-·-
- -- .. --~
D
genç bir tektonik çizgi üzerine yerleştiğini gösteren doğrusal uzanımı, Danaveran
köyü güneyinde, akarsuyun Akdağ kireçtaşlarını kestiği yarma vadi bölümüne kadar
(Delikkaya kuzeyi) devam eder.
Akarsuyun çizgisel uzanımı, vadinin batı yamacı üstünde, Kalın Irmağı
ile arasındaki subölümü sırtı ile paralellik gösterir. Burada, Danaveran-Yılan
lıkaya köyü arasında, Kalın Irmağı ile Çilözü Deresi arasındaki uzaklık, 1,5 km.
kadardır . Çilözü Deresi nin, Kalın Irmağına çok yakın mesafede aktığı halde, çok
1
daha uzaktaki (KD dan gelen) Yıldız Irmağı'nın bir kolu oluşu, vadinin ve ara-
daki subölümünün, tektoniğe bağlı olarak şekilendiğini ortaya koymaktadır.
Drenaj ile ilgili bir diğer önemli veri; Çilözti Deresini besleyen kol-
ların tamamının 1 kuzeydoğudaki volkanik platoyu akaçlayan küçük derelerden oluş
masıdır. Kol vadilerin tek taraflı oluşundan kaynaklanan bu asimetrik vadi mor-
dir.
Vadiyi yönlendiren kırık ve çatlak yapıları, Danaveran köyü güneyindeki yarma
vadide (Kürtkoca T.-1489 m.- doğusunda) ve Delikkaya köyü yakınındaki yarma
vadide çökelmiş traverten sırtları üzerinde gözlenebilmektedir (Ek : 1,2) .
Yaklaşık 1-2 km . uzunluktaki bu iki yarma vadi, Kalın Irmağı'nın oluş
turduğu Yılanlıkaya boğazı'nın paralelindedir ve Akdağın doğu yöndeki uzantısı
olan şist ve kireçtaşlarını kesmektedir (Şekil : 38) . Kalın Irmağı-Çilözü Dere-
si arasındaki subölümü'nün, Yılanlıkaya köyü çevresinde (Kurtkoca T.-1489 rn. ve
Bozbelen T.-1498 m. ) yüzeylenen, çevresi İncesu formasyonu çökelleriyle örtülü
olan bu temele ait uzantılar, Çilözü D. vadisinde de, örtüsünden sıyrılmış fo-
sil yüzeyler halinde yüzeylenir (Şekil : 51). Vadinin bu bölümünde akarsu, men-
deresli akışıyla üstteki daha genç birimler (Pazarcık volkaniti ve İncesu fm . )
içerisine gömülürken; alttaki sert temeli de , dar kanyonları oluşturarak kesmiş,
daha sonra yumuşak örtünün süpürülmesiyle, temel kayalar üzerindeki fosil yü-
zeyler yüzeye çıkmıştır.
-~-
Yakınındaki
köye adını veren Delikkaya, Çilözü Deresi'nin, Akdağ ki-
reçtaşlarını kesen kanyon vadisinin bitiminde, iyi eriyebilen kireçtaşları içe-
risinde açtığı bir akarsu tüneli'dir.
Burada, Akdağ kireçtaşlarıve üzerindeki çökeller, vadiyi K-G yönde kateden
açılma çatlakları boyunca çıkan termal suların bıraktığı traverten'le örtülmüş
Akarsu, tünelden çıktıktan sonra, ani bir dirsek yaparak, çatlak doğ
rultusuna koşut olarak güneye yönelmekte, büyük olasılıkla K-G uzanımlı bir
çatlak üzerine yerleşmiş bulunmaktadır . Burada, derenin batısındaki vadi yama-
cında ve vadinin tabanında,çatlak sistemine koşut çizgisel uzanımı gösteren, ve
- 105 -
bloklar halinde çökmüştür . Güntimüzde tünel çıkışı üzerinde tavan çökmeleri sür-
mekte, doğal köprü de sürekli daralmaktadır (Şekil : 52) .
Şekil: 53. Delikkaya ' da, terma~ kaynakların (K)_ sır~l~ndığı ~üncel açılma çat-
lağı (Ç) üzerinde güncel traverten çökelımı . Fotograf, Şekil: 39'daki
traverten sırtı üzerinden çekilmiştir . Tünelden çıkan Çilözü deresi
(A), iki traverten sırtı arasındaki dar bir kapız içinde akar .
Sarıkaya
ile Delikkaya arasında Yıldız Irmağı, güney'e yönelen bir dir-
sek yapar. Burada vadi enine profili asimetriktir (Şekil : 55). Sarıkaya tra-
vertenlerinin örttüğü, yüksek seki'ye (SY1 ) ait eğimli glasi yüzeyi kalıntıla
rı, düşük eğimli yamaçlarla basB.nıaklanan uzun sırtlar şeklinde akarsu yatağı
yönünde uzanır. Yıldız Irmağının seki yüzeylerini yaran gömülmesine bağlı ola-
rak, koldereler de seki yüzeylerini parçalayarak, ana akarsu yönünde eğimi
belirgin olan dar (200-300 m. genişlikte) sırt düzlüklerine dönüştürmüştür .
Şekil55'de görüldüğü gibi, burada Yıldız Irmağı, Pleyistosen'de
genelde batı yönde kayarak yatağına gömülmüştür. Kayma sonucu akarsuyun bugün-
kü yatağının oluşturduğu dirsek Delikkaya'daki açılma çatlakları doğrultusuna
da uymaktadır . Ancak açılma çatlakları,yalnızca traverten alanlarında görüle-
bildiğinden, vadinin bu bölümünde de izlemek mümkün olmamaktadır .
- 109 -
'
1
DJY
5 V2.
SH
-- ----
dan (Kaşın T.-1452 m.) geçer. Subölürnünün geçtiği bu yüksek seki (SY ) (1400-
1
1450 m. arası) yüzeyi ile Sıcakçermiğin yeraldığı ikinci yüksek seki (1350-1400
m. ) arasındaki dik yamacın kuzey bölümü, genç bir normal fayla kesilmiştir
(Şekil : 61) . Kaplıca kaynakları, bu fayın önünde ve seki yüzeyini kaplamış olan
Şekil: 56 . Yıldız Irınağı vadisi'nin Yeniyapan köyü yakınında, ana akarsu yö-
nünde eğimli ve genelde aşınım glasisi tipinde gelişmiş alçak se-
kiler (SA). Bu seki yüzeyleri, :Eosen volkanitleri ile üzerindeki
İncesu fm. çökellerini kesmektedir.
yaparak güneye kaydığı ve bunu, bugtinkü vadi tabanında da aynı şekilde güncel
burun seti morfolojisinde sürdürdüğü görülmektedir (Ek : 2) .
A.karsuyun, Çilözü Deresini aldığı ve bir dirsek yaparak güneye yönel-
diği Yeniyapan-Delikkaya köyleri arasında, vadi tabanı 1000 m. dolayında geniş
lik kazanır. Vadinin, buradan başlayarak Kızılırmak kavşağına kadar, K-G yönlü
uzanım gösterdiği bu alt bölümde, vadi tabanı kenarında akarsu yönünde eğimli,
Holosen yaşlı vadi tabanı glasileri yeralır. Ortalama 500-1000 m. arası geniş
likte olan vadi tabanı glasileri, güncel menderesli akarsu yatağının, bu yüze-
ye 1-3 m. arasında olan son gömülmesiyle,genelde bir seki görünümü kazanmıştır.
Vadi tabanı gl asilerinin tipik örnekleri, Sıcakçermik kaplıcası doğu
sunda, Ankara kar~yolunun geçtiği bölümde yeralır. Burada, genişliği 1 km . 'nin
üzerinde olan ve akarsu yatağı yönünde 3-4 derece eğimli olan glasi yüzeyler i-
nin büyük bölümü aşınım tipindedir . Üzerinde 25-50 cm. kalınlıkta toprak örtü-
sü bulunan yüzey, sel yarıntılarıyla kesil~ektedir. Glasi etekleri alüvyal ge-
r eç içermektedir . Akarsu, gl asi etekler inebirkaç metre derinlikte gömülmüş olan
güncel yatağında akmaktadı r .
- l.12 -
ren akarsu, yıl boyunca zayıf fakat düzenli bir akışa sahiptir. Bunun nedeni ,
yağışlı mevsimler dışında da, Merakom yaylası kenarındaki kireçtaşı kornişle-
uzantısı, Yıldız Irmağı ile İncesu Deresinin birlikte oluşturdukları akarsu se-
kilerinden oluşmaktadır .
Bu subölümünün akarsu erozyonu ile geriletilmesi ve giderek akarsu yan-
dereleriyle parçalanması, daha çok Yıldız Irmağı etkisinde olmuştur. Bu nedenle
subölUmü, erozyonal gücü çok daha az olan İncesu Deresi yakınıda yeralmakta ve
akarsuyun fazla geriletemediği bu yamaçtaki kol akarsuların uzunluğu, 1-2 km.yi
geçmemektedir . Vadinin doğu yamacı ise çok sayıda koldere ile kesilmekte, bu
koldereler, Merak.om platosu yüzeyini parçalayarak geriletmektedir . Buradaki kol-
derelerin uzunluğu 3-9 km. arasında değişir. Bunların çoğunluğu, karstik kaynak-·
lara bağlı olarak, sürekli akış gösterir.
Vadinin iki yamacının.drenaj özellikleri ve drenaj'a bağlı şekillenme
yönünden, çok farklı olduğu görülür. Batı yamaç, çizgisel akarsuyun 1-2 km. ya-
kınından geçen akarsuya koşut uzanımlı kesin (parçalanmamış) bir subölümü ile
İncesu
Deresi vadisinin, Merak.om platosunu sınırlayan doğu yamacında
ki uzun kolderelerin sağladığı, gerilemesine aşındırma etkinliğine bağlı olarak,
plato yüzeyinin parçalanarak gerilemeye uğradığı görülmektedir . Vadinin iki ya-
macındaki bu asimetrik gelişmenin nedenlerini ortaya koyan jeoınorfolojik veri-
ler oldukça belirgin olarak gözlenebilmektedir.
-w-
Bunlardan en önemlisi, Merakom platosu kenarında görülen en alt Ple-
yistosen yüzeyi (D IV) kalıntılarının B ve KB yöndeki yüzey eğimleridir . Bölge-
de, Pliyosen sonunda kurulma.ya başlayan drenaj ağı, Merakom platosunun KB yön-
de hafif eğimli katmanlarının (yapısal eğimin), sonradan belirginleşen (Bkz . Me-
rakom yüzeyi) yapısal eğiminden etkilenmiştir. KB yöndeki bu yapısal eğim; pla-
tonun batı kenarında DIII yüzeyinde ve İncesu Deresi kollarının, parçalayarak,
akarsu yönünde eğimli dar sırtlar şekline soktuğu D IV yüzeyi kalıntılarında
bel irgin olarak görülmektedir. Bu durum, plato yüzeyine yağışla inen suların,
yapısal eğimin etkili olduğu bu bölümde, yüzeysel akışın önemli bir bölümünün
Merakom platosu kenarına vadi yukarı geri aşındırma. ile kama şeklinde
daralarak sokulmakta olan vadi kökleri, gölsel kireçtaşı katmanlarının,blok
kopmaları şeklindeki gerilemesine bağlı olarak gelişen duvar şekilli korniş 1 -
tığında; buradaki karst olayı için taban seviyesi oluşturan killi katmanların
eğimine uyarak,KB yönde yatay akışa geçmekte ve yamacın karst taban seviyesini
Ölduğu gibi, aynı şekilde asimetrik olduğu görülür . Vadiye, doğu yamaçtan ka-
Şekil: 58. önde İncesu formasyonu'nun akarsu birimleri, geride çizgisel (doğru
sal) uzanımlı İncesu Deresi (İ) vadisi ve Merakoın platosunun (M)
KB kenarı görülüyor.
Şekil: 59. İncesu Deresi (İ) vadisinin Kızılırmak kavşağına yakın alt bölümü.
önde, İncesu formasyonu'nu kesen aşınım sekisi yüzeyi (SA2) ve kır
gıbayır morfolojisi görülüyor . Gerideki parçalanmış sırt (SY),
İncesu Deresi vadisi su bölümündeki yüksek seki yüzeylerinin ka-
lıntısıdır .
- ıw-
Ha)'r.ın l ı K. SY.2.
'
________--:-_-:_ ;.·.-----
.SA i -·
:...: .:.:: ....:.:.:..:.:.
. .
.,_,._ _"7. -
:-.-- :- ::. -:-. - - -.
• ... .. • - • - • • - • • - ... • • ... ••••
Henüz başlangıç halinde olan heyelan; alçak seki yamaçlarında görülen İncesu
formasyonu içerisindeki akar su çakıl-kum merceklerinin, özellikle bahar yağışla
rı sırasında fazla su tutmasından kaynaklanmaktadır. Suyla doygunlaşan kum-ça-
kı l depoları, alttaki killi seviyel erde içsel sürtünme direncinin azalmasına
neden olmakta; katman eğimleri i l e morfolojik eğimin de yaklaşık aynı yönde ol-
~. yerkayması hareketini başlatmaktadır . Köyün doğusundaki yamaçta, açılmaya
baş layan çatl akl ar , yamaç yüzeyi ne yağı şla i nen suyu, hızlı bir şeki lde alt t aki
İncesu
Deresi vadisi, yaklaşık 20 km. uzunlukta doğrusal uzanımı olan,
yayvan oluk şekilli bir vadi tabanına sahiptir. Genişliği 200-600 m. arasında
değişen bu taban; ortasında akan derenin her iki yanında, yaklaşık simetrik
bir şekilde, akarsu yönünde eğimli, Holosen yaşlı vadi tabanı glasi'lerinden
oluşur.
Vadi tabanında olağandışı bir çizgisel uzanım (15 km. uzunlukta) gös-
tererek, çok küçük büklümleri ile bu çizgiden çıkmayan akarsu, vadinin orta
bölümündeki Sarıhasan mahallesi yakınından başlayarak Kızllırmak kavşağına ka-
dar Holosen glasisine 1-3 m. arasında gömülmüş olan yatağında akışını sürdürür.
(Şekil : 58, 59). Bu kesimde vadi tabanı glasisi, akarsuyun son gömülmesine
bağlı olarak seki karakteri (SH) kazanmıştır.
Kızılırmak yakınındaki
(Direkli kasabası dolayı) aşağı bölümde, Kızıl
ırmağın da etkili olduğu, Pleyistosen yaşlı akarsu sekileri, Akdağ yamacına
Vadi tabanı
ulaşır.
rulmuş olan Sarıkaya köyü'nde, Kızılırmağın alçak sekilerini (SA -SA ) keserek
1 2
Kızılırmak vadisine bağlanır. Alçak sekilerin ortalama yükseltileri 1330 ve
1270 m.dir. SA2 yüzeyi birkaç metre kalınlıkta iyi yuvarlanmış ve yer yer çi-
mentolanrnış çakıllardan oluşan konglomera örtüsüne sahiptir (Şekil : 36).
Seki yüzeyi, Kızılırmağın güney yönde ötelendiği geniş menderes büklümü yönünde
(güneye doğru) uzamıştipik bir kayma yamacı (köşe döleği) basarnaklanrnası gös-
terınekte ve akarsu günUmüzde de Kızılırmağın güneye kaymasında rol oynamakta-
dır.
//9
- 120 -
4. MOBFOTEKTONİK
çökelmiş olan ,üst Miyosen yaşlı İncesu formasyonu,. tektonik yapıyı büyük ölçüde
_gizlemektedir. Bölgedeki şiddetli erozyonun etkisiyl~ çoğunlukla, ince taneli
ve kil içerikli olan bu birimde, yamaçlarda gelişen kargıbayır'lar (badland),
hızlı yamaç gerilemesine neden olmakta, genç kırık ve çatlak yapıları,kısa sü-
Eede erozyonla bozulmaktadır. Aynı formasyon içerisindeki kil, silt, kuıntaşı,
Alanın
kuzeyinde yüzeylenen Eosen yaşlı andezitik-bazaltik lav, tüf ve
aglomera'lardan oluşan volkanitler (Bkz: jeoloji-Pazarcık volkanitleri) üzerin-
de, hava fotoğrafları yardımıyla gözlenebilen açılma çatlakları, volkanitlerin
ayrışması ve yüzeysel erozyon süreçlerine bağlı aşınma-taşınma sonucunda kısa
Yaklaşık,ICUvaterner başlangıcından
buyana, termal kaynak çıkışlarına
bağlı olarak,çökelmeyi sürdüren travertenler, tektonik bulguları açık olarak
gözleme olanağı vermesi yönünden, en önemli jeolojik birimi oluşturmaktadır.
(Bkz: Sıcak.çermik, Kalığın Boğazı
travertenleri). Bu genç çökeller; aşınma ve
ayrışma olaylarına karşı diğer birimlerden daha dirençli oluşları nedeniyle
kırık ve çatlak yapılarının (eski ve yeni) bozulmadan korunmasını sağlamak.ta
'
halen açılma'nın sürdüğü güncel çatlakların da gözlenmesine' olanak tanımakta-
dır.
En yaşlı
temel birimlerin ·oluşturduğu Ak.dağ bölürnünde 1 derin vadilerin
yamaçları, sırt ve doruk düzlükleri üzerinde eski tektonik dönemlere ait tekto-
nik yapılar (kıvrım, kırık, sürüklenme ve eklemler) gözlenmektedir.
biri olan açılma çatlakları; K-G, KD-GB, KB-GD yönde uzanımlar gösterir. Yalnız
ca traverten alanlarında açığa çıkan bu çatlakların, gevşek çökeller yada kolay
ayrışan volkanitler üzerindeki uzanımları, doğrusal uzanımlı çizgisel akarsu-
metreden fazladır. Kalığın boğazı, buradaki K-G uzanımlı çatlak zonu üzerine,
çatlak uzanımı kontrolünde (zorlanarak) gelişmiş bir yarma vadidir. (Şekil:48)
- 122 -
:t
''
''
'
''
"r--. ---- ·- ,.-
' ----,
...-·· '
''
'·--- ' '
------
+•
••
~. \' 1
' 1
'
'
:,e 19
1 ''
'
'
\ '
'' 1
1 '
''
'
\\
'' I
tJl '' I
'
'
' '· - ,,
'
'' o '
' / "'' '
'
''
'°''" .i 1 '
''
''
''
''
N
j 11 1
1 '
''
''
'
''
'
' ..,'
'
,'
~ ,:
-- \
' !c
' - '' '' ' '
'' '
'
'
'
-' '
'
''
,' "
'/
A__Ç' 1 K l A M A L A R
j Açılma çatiağı(güncel)
Açılma. çattaÇjı ( esk[)
... ,
·:.:~.: Fay önü bataklı§ı
'j:f Traverten havuzu ve konisi
o
1 •
250 50
L+e•2 J
m
ğazı yamaçlarında, daha önceki (eski) traverten çökelim evresine ait traverten
sırtları açıktadır. Çatl ak dolgusu kalınlıkları yer yer 3-4 metreye ulaşır.
Ye.n\ ·b·a.vcr-t.&n
.sırtı
- - - - ·~· -
. ~ . İnca.:s~ fr:n .. _..::_:--~.
Şekil : 62. Aynı açılma çatlağı üzerinde (üst üste) gelişmiş 1 eski ve yeni tra-
verten sırt ları (Şematik kesit)
Alttaki eski çatlaklar ile, üstteki yeni (güncel) çatlakların morfoloji'leri bir-
birinden farklıdır. Güncel çatlaklarda, çatlak dolgusu çökelimi (dikey oniks
bantları) oldukça azdır. Bu çatlaklardaki hareket mekanizması; çatlak uzanımına
dik yönde, iki yana (dışa) doğru açılma-genişleme şeklindedir. Çatlak boyunca
açılan kanatlarda yer yer gözlenen 0,50-1 metre dolayındaki düşey yönde atımlar
'
traverten içerisindeki karstik boşlukların oturması (ağırlıkla ilgili) sonucu
gelişmektedir. Genel de çatlaklarda, fay morfolojisine ait düşey, oblik yada ya-
nal atım izleri gözlenmez . Çatlak boyunca gözlenen maksimum çatlak açıkları,
genelde 1,5 metreye ulaşır.
Bu açık
çatlakl ar, termal aktivitenin durmasından sonraki,yani traver-
ten oluşturan termal suların, çatlak boyunca yüzeye çıkışının tamamlanmasından
sonraki açılmayı belirlemektedir . Bugün aynı çatlaklar boyunca ve genellikle
daha alçak kotlarda traverten çökelimini sürdüren termal kaynaklar vardır . Bu
- 124 -
Anadolu'nun K-G yönde sıkışması sonucu gelişen sıkışma kökenli tektonik yapı
içerisinde oluştuğunu ortaya koymuşlardır.
Doğu Anadolu 1 da kuzey-güney yönlü sıkışmaya bağlı olarak D-B yönde bir
genişleme-açılma'yı sağlayan, genelde K-G uzanımlı açılma çatlakları, Pliyosen-
Kuvaterner volkanizmalarının çıkışında da rol oynamıştır. (Örneğin; Nemrut vol-
kanı-Güner 1984) Açılma çatlaklarının bu özelliği, çatlakların normal faylara
göre çok daha derine indiğini ortaya koymaktadır. Bu çatlaklar, volkanizma çı
kışında olduğu gibi derindeki termal aktivitenin de yeryüzüne çıkması için en
rultu atımlı fay zonuna verev olarak bağlanmaktadır. Genelde Kuzey Anadolu fay
zonu üzerindeki termal kaynak çıkışları, sıkışma zonu (KAF) çevresinde açılma
sağlayan ve dolayısıyla derinlere inen bu çatlakları izlemektedir. (Atiker 1992)
Sıcakçermik
yöresindeki açılma çatlakları da,yaklaşık aynı nitelikte
bir açılma-genişleme zonunun varlığını ortaya koymaktadır. Sivas yöresindeki
K-G yönlü sıkışmaya ilişkin veriler ve bu sıkışma rejimi içerisinde yeralan
açılma çatlaklarının konumu, ileride morfotektonik bölümünde açıklanacaktır.
Kaşın T. (1452 m.) batısındaki K-G uzanımlı, yaklaşık 2 km. uzunluktaki eğim
atımlı bir faya bağlanır.(Şekil: 61). Burası, Kalığın Boğazına doğru alçalan
bir çöküntü oluğu şeklindedir. Bu çöküntü çukurunu, açılma-genişleme olayına
-m-
akarsu tünelinde birleşen K-G yönlü üç ana çatlak gözlenir. ÇilözU Deresi vadisi
içerisinde yeraıan bu çatlaklardan çıkan düşük sıcaklıklı (30°-37°C) termal kay-
naklar, yaklaşık 20 m. kalınlığa ulaşan K-G uzanımlı traverten sırtını oluştur
muştur. Traverten sırtının kuzey ucu, Akdağ kireçtaşı içerisinde, karstik (flu-
viyokarst) süreçlerle açılmış olan,Delikkaya akarsu tüneli'nin üzerinde köprü
şeklinde kalmıştır. (Bkz: Yıldız Irmağı vadisi-Delikkaya akarsu ttineli.-Şekil52)
İncesu Deresi :
Çilözil Deresi :
Körkavuz Deresi :
nısıra; eğim atımlı normal ve ters faylar ile1 genç volkanik etkinlikle yaşıt 4 kıv
rım yapıları da gözlenmektedir.
Kaşın T.(1452 m.) nin bulunduğu,eski traverten örtüsüyle kaplı olan yüksek seki
(SY1 ) yüzeyini kesen, eğim atımlı bir faya paralel olarak, fay önündeki çukurluk-
ta sönlimlerunektedir. K-G doğrultudaki faylı yamaç, gerilemiş fay dikliği morfo-
- 12) ...
lojisi gösterir. Düşey atım yaklaşık 40-50 m. dolayında dır . Faya paralel uzanan,
elips şeklindeki fay önü çukurluğu, faya paralel uzanan açılma çatlaklarının da
katkısıyla açılma-genişleme süreci içerisinde gelişmekte olan bir grabencik ya-
.
Batısıfayla kesilen yüksek seki yüzeyinin, Sıcakçermik kaplıcasına ba-
kan kuzey bölümü de 1,5 km uzunlukta ve aynı yapıda genç bir fayla sınırlanmış
tır. Sıcakçermik termal kaynakları, gerilemiş fay dikliği önünden çıkmakta ve
fay önündeki çukurlukta bataklık oluşturmaktadır . Her iki fay da Kuvaterner yaş
lıdır_ (Şeki.l : 61).
Şekil: 63. Sivas fayı (ters fay), sıkışma kıvrımlaruna. zonu ve Kızılırmak
Vadisi.
yönlU ters atımları ve fay zonunda gelişmiş ilgin.ç _. ~kışma yapıları gözlenir.
Fay zonunda, 100-200 m. genişlikteki bir kuşak boyunca katmanlar, sıkışma etki-
siyl e kıvrımlanmış , fay düzleminin kuzeyindeki İncesu formasyonu'nun, kiltaşı,
kumtaşı, çakıltaşı ardalanmalı katmanları, basınç etkisiyle dikilen kıvrım yapı
®
İ"c:cz.su fm .
. . ... . . .
.. · -- - - - ·
·--· .... , _. - - - - _.
- - - - - ... ....... - - ~
- . - .. - ..... . .. _. . . .............. -
....
-
Şekil: 64. Sivas-DUzyayla ters fayında sıkışma yapısı.
Sivas-Hafik arasında, ters fayın daha düşük açılı olduğu (45 dereceden
az) bölümler görülmekte, sıkışma ile ilgili, doğrultu atım bileşenli hareket göz-
l enememektedir. Sivas dolayındaki böl ümüne "Sivas fayı" adını verebileceğimiz
bu fay, doğu ucundan başlayarak Kızılırmak vadisi kuzeyinde (çoğunlukla vadinin
kuzey yamacında) ve vadiye koşut uzanımdadır . Fayın kuzeyinde, Merakom platosu
kesiminde maksimum kalınlığa (600 m.) ulaşan İncesu formasyonu ' nun , fayın yükse-
len güney blokundaki olasılı 200-300 m. kalınlıktaki üst bölümü, Pliyosen döne-
minde aşırunış, dolayısıyla fayın güneyindeki Pliyosen (D III) yüzeyi,alttaki
jipsli Hafik forınasyonu'nu kesmiştir. (Şekil: 70)
Fayın, Sivas-Hafik arasındaki bölümü 1 daha etkin sıkışma yapılarını ortaya koyma.~
alt Kuvaterner'de gelişmiş olan bu fay üzerinde daha genç deformasyon izleri
gözlenememektedir.
Yıldızeli Bindirmesı
ınaların ise KB-GD yönlü bir sıkışma tektoniğini ortaya koyduğunu belirtmiştir.
bir hattın kuzeyinde kalan ofiyolitli karışık (Tekelidağ karmaşığı), Tokat 'fi.la.-
sifi ile Akdağ Masifi arasında 1 D-B uzanımlı geniş bir kuşağı kaplamaktadır. Bu
kuşak, güney yönde ilerleyen bir bindirme zonu'dur. (Bkz: Önceki çalışmalar
Yılmaz-1981,1983, Aktimur ve diğ.-1990)
bölgesi, tektonik konum olarak; Orta Anadolu ile Doğu Anadolu arasında kalır.
Anatolid/Torid platformu'nun kuzey kesimleri, Senoniyen 1 de Neo-tetis 1 in kuzey
1
kolundan güneye devrilen ofiyolit nap ları ile örtülmüştür.
mış; güneye doğru ilerleyen nap guruplarının önlerinde napla birlikte güne~
tır.
Şengör
(1980)'e göre Doğu Anadolu'daki kabuk kalınlığı, Doğu Anadolu
birikim karmaşığının (melanj kaması) sıkışıp, kıvrım ve bindirme tektoniği va-
sıtasıyla kalınlaşmasının sonucudur. Bu bölgedeki orta ~1iyosen sonrası yapıla-
rı;
1- KB-GD doğrultulu sağ yanal atımlı faylar, KD-GB doğrultulu so:ı yanal
atımlı faylar.
Doğu Anadolu 1 daki K-G daralmanın (%40-60 oranında) sonucu olarak Ana-
dolu levhası, Karlıova da birleşen (Şengör-1980,
1
Şaroğlu,Yılmaz-1984) KAF ve
DAF transforın fayları boyunca, batı yönde kaymaya başlamıştır. Doğu Anadolu'ctaki
daralma (K-G sıkışma), batıya doğru genişlemeye (K-G gerileme-açılma) dönüşmüş
tür. (Ege Bölgesi grabenleri: % 50 genişleme)
Çalışma alanımız, Doğu Anadolu sıkışma bölgesi ve Kuzey Anadolu fay zo-
nu na çok yakındır. Biraz önce açıklamaya çalıştığımız _te_k_t_o_n~i~k~ya~p~ı'-'ş"'e"'k"i"l"le"r'--"i,
1
bu nedenle devam etmekte olan K-G yöndeki sıkışma etkilerini oldukça açık bir
şekilde ortaya koymaktadır. Sıkışma etkilerini ortaya koyan tektonik yapı Şe
çatlakları; büyük olasılıkla yine aynı yönde bölgeyi sıkıştırmakta olan tekto-
niğin etkisinde gelişmesini sürdüren en genç tektonik yapıları oluşturmaktadır.
5. JEOMORFOLOJİK EVRİM
Bölgede önemli yükseltiler oluşturan Ak.dağ masifine ait dağ sırasının, yaklaşık
2000 m. dolayındaki doruk düzlUkleri, alt-orta Miyosen dönemine ait geniş aşınım
yilzeylerinin (O I) kalıntılarıdır.
Kıyı
gerisinde lagürı-playa ortamında, çok ince materyalli çamurlar ve
buharlaşmaya bağlı olarakJkimyasal tortullar (jipsler,tuzlar) çökelirken, kara-
sal yüksek alandan, dönemsel şiddetli yağlşlara bağlı olarak taşınan erozyon
malzemesi de, dağ önünde kalın yelpaze morfolojisi oluşturarak. dep:Jlanmıştır.
(Şekil: 68)
Kır""'l2.I h:ı.mu..-!u.
ka.\~it GİM4'r.lolu.
yelp;;.-ı..d. c;.;;.kı!l..,rı
1]1
Anadolu'da neotektonik dönem başlangı.cıı.-nrastlayan bölgesel (topluca)
yükselmeler; havza dolgularıyla yaklaşık aynı düzeye ulaşacak şekilde,denUdas
yonal süreçler etkisinde yontulması sonucu oluşmuş olan bu yontukdüz 1 ün (Akdağ
yontukdUzti-D I) , orta 1Iiyosen sonunda yeniden erozyonal süreçler etkisine gire-
rek yarılmaya başlamasına neden olmuştur.
~-
Akdag yontukdüzü
Tortoniyen (Dl) Menderesli
ohJdarı
1
· akarsu Örgülü
® I ' Ta?kın akarsu
1 '
ovası
' '
\
1 1
1
'
' '1
Tortoniyen
Granit, " 1 olukları Hafik formasyonu. İncesu
siyenit Akdag
(jips, konglomera, kil formasyonu
metamorfitleri
ardalanmalı )
(şist mermer..)
.
Sekil; 69 . Sıcakçermik dolayı/ üst Miyosen (Miyosen sonu) havzası .
- 140 -
Genelde akarsu çökellerinden oluşan İncesu formasyonu, havzada yaklaşık 600 met-
r eye ulaşan kalınlıkta depolanmıştır . Akarsu çökelleri, havza kenarında kaba ge-
reçli dağ eteği yelpazeleri ile, orta kısımlara doğru ise birkaç seviyede arda-
lanan gölsel kireçtaşlarıyla yanal ve düşey yönde geçişlidir . İyi yuvarlanmış
serpantin çakıllı-kumlu kanal dolgusu çökelleri, kiltaşı-silttaşı'nın çoğunlukta
olduğu ince taneli taşkın ovası fasiyesleriyle sık sık ardalanır . Yeşil-pembe
ofiyolit kökenli olabilecek yeşil renk tonl~rı çoğunluktadır . Akdağ yakın çev-
resindeki çökellerde (Bayatsuyu vadisi-Demircilik köyü gibi) ise kireçtaşı ve
şist çakılları egemendir . Bu özellikler, havzadaki genel taşınma yönünün, kuze-
PLİYOSEN SOMU
® GÜ~JÜ~Ü Z
Oikilit~ş T.
Yıldı zeli ~
Ol Koz.an '(
i)emirci:ik
~ --- -
-
.··- D!I
J EO LOJ İK BİRİMLER
- ---~---
KUVATERNER{ ~ Aiuvyon
fT==rıTT
~Traverten
PLİYOSEN ~ An·1ezlt
ÜST MİYOSEN
~
G~1!j
-~s-
İncesu fm.
ALJ ORTA
MiYOSEN
ın Pazarcık voikanltl
M
tS0ZC-Vi:<.-{(l+::}J Granit-siyenit
nAl~OZ~iK
~ Mermer
r Şist. kuvarsit
JEOMORFOLOJiı< BİRİMLER
lom
J Pliyosen ..dön~ml
L_ aşı n ım yuzeyı
kurak evrelerin bulunduğu fakat bu evrelerin playa ortamı geliştirecek ölçüde ku-
rak olmadığı anlaşılır. Bunun nedeni; genelde Orta Anadolu 1 da çok kurak geçe~
Messiniyen dönemin, kuzeydeki (Kuzey Anadolu dağları iç kesimlerindeki) Messi-
niyen yaşlı havzalarda (Pontid havzası - Saraç-1990) görüldüğü gibi Sivas hav-
zasında da nisbeten yumuşak (dönemsel yağışlı-yarıkurak-step benzeri ortam) geç-
Pliyosen Dönemi :
Sıcak.çermik
yöresi güneyindeki Kızılırmak ana vadisinin, alanımız dışın
daki doğu ve batı yöndeki uzantılarında yaptığımız gözlemler; akarsuyun,farkıı
yaş ve özellikte birtakım fay gurupları üzerine yerleştiğini doğrulamaktadır.Ör
kanyon şeklinde yerleştiği fay zonu, termal kaynak çıkışlarını da içeren, genç
fay yapılarına sahip tir. Daha batıda daıKızılırmak vadisinin bazı bölümlerinin,
KD-GB doğrultulu fay zonlarına yerleştiği vurgulanmıştır. (İzbırak-1948,Sümengen
ve diğ.1987).
Üst Miyosen yaşlı İncesu formasyonu 1 nun üst seviyelerini temsil eden
Merak.om yaylası kireçtaşı platosu'nun (D III - Pliyosen dönemi yüzeyi - 1600 m.
dolayı yUkselti) Kızılırmak. vadisi güneyindeki uzantılarının,tUmüyle jipsli
Hafik formasyonu üzerinde gelişmiş olması da; fayın güney blokunun kuzey bloka
göre yaklaşık 300-400 m. dolayında yükseldiğini belirlemektedir. (Şekil: 70)
Güney blokun bu ölçüde yükselmesi, genelde kuzeyden-güneye doğru olan akışla
rın, fayın güney blokunun oluşturduğu engel önünde ani dirsek yaparak batıya
yönelmelerine neden olmuş, yükselen blok önünde 1 D-B yönde fay zonuna yerleşen
yeni akarsu (Kızılırmak), batı yönde akışa geçerek Pliyosen başlangıcından iti-
baren vadisini şekillendirmeye başlamıştır.
Sıcakçermik yöresinde, Kızılırmak
vadisinin, kuzeyden bağlanan çok güç-
lü akarsu kollarının oluşturduğu büyük vadilere karşın, güneyden bağlanan daha
kısa akarsu vadilerine sahip oluş; morfolojik olarak asimetrik gelişmeyi ortaya
koymaktadır. Kızılırmağa kuzeyden bağlanan Kalın Irmağı ve Yıldız Irmağı gibi
büyük kol akarsular; büyük olasılıkla üst Miyosen döneminden kalan geniş ve yay-
van şekilli akış oluklarına yerleşmiş ve Pliyosen 1 de fluviyal süreçlerle güçlen-
miş olan en eski akarsular'dır (Şekil : 69, 70).
- 144 -
bir karakter kazanarak serin ve yağışlı evrelere sahip oluşuyla ilgili yağış
Sıcakçermik
yöresi ve çevresinde gözlediğimiz Pliyosen yaşlı yüzey ka-
lıntıları, yüzeyin oluşwnunu sağlayan drenaj ağının, ana çizgileriyle günümüz-
deki drenaja benzediğini ortaya koymaktadır.
Çalışma alanımızın
gliney bölUrnUnde yeralan Kızılırmak vadisi drenajı,
başlangıçta bir fay vadisi olarak Sivas-Düzyayla fay zonuna yerleşmiş, Akdağ
Sakardağ arasında, kuzeyden iki büyük kol akarsu olan Kalın Irmağı ve Yıldız
Innağ1 nı alarak güçlenmiştir.
1
11
yük: bir senklinal 'e yada depresyon 1 a yerleştiği şeklindeki genel görüşlerin,
çalışma alanımızın yeraldığı "Yukarı Kızılırmak. bölümü için yeterli olmadığını
11
ortaya koymaktadır.
düzeyine göre derinleşmesine, daha sonra da,karst taban düzeyinin askıda kal-
masına bağlı olarak, karst'ın fosilleşmesine neden olmuştur. (Şekil: 23,70)
ma çatlaklarıdır. K-G yöndeki sıkışmaya paralel yada verev (KD-GB, KB-GD) ola-
rak gelişen ve genelde alanın D-B yönde açılma-genişleme sini sağlayan açılma
1
nan fluvyatil erozyonal süreçler etkisinde, akarsu seki sistemleri (SY ve SA)
gelmişmiştir.
me gösteren seki-glasi sistemleri, genelde glasi oluşumunu izleyen kısa bir sa-
kin evrenin ardından (yeni bir pluviyal evre başlangıcında) yağış artışları
(akarsu enerjisindeki artış) ve negatif taban düzeyi değişimine yolaçan tekto-
nik yUk.selme etkisi altında yarılmaya başlamıştır. Yarılmanın ardından gelişen
yeni glasi-seki sistemi, bir önceki glasi sistemi içerisinde ve onu gerileterek
'
Yaklaşık 10-20 m. arasında, daha aşağı kotta, yeni bir etek düzlüğü sistemi ola-
rak gelişmiştir. Bu nedenle Pleyistosen sekileri çok basamaklı (genelde 4 seki)
bir yapı gösterirler. Bu basamaklar, ana akarsular çevresinde belirgin dik ya
~aç geçişli olduğu halde, akarsu etkisinin zayıf olduğu uzak bölümlerde yamaç
geçişleri belirsizdir.
- 148 -
Güncel vadi tabanları çevresinde gelişmiş olan en genç glasiler (Holosen glasi-
leri), son yarılma ve akarsu yanal hareketine bağlı olarak Holosen sekisi özel-
liğini kazanmıştır. Bu özellik, Sıcakçermik yöresinde büyük olasılıkla tektonik
aktivitenin, yavaş da olsa (Ekim 1991 depremi. 4,5 şiddetinde yaşandı) süregel-
diğini ortaya koymaktadır.
l
- 149 -
sistem ise, bölgedeki en temiz enerji kaynağıdır. Görünür potansiyelinin çok üs-
tünde enerjiye sahip olan sistem, başta kent ve sera ısıtmacılığı olmak üzere
çok sayıda ekonomik kullanıma olanak tanımaktadır.
6.1.1. Travertenler
Genç Travertenler :
Güncel açılma olayının sürdüğü en genç traverten sırtları üzerindeki,
gevşek ve gözenekli katmanlar blok üretimine uygun olmadığı için duvar ve temel
taşı olarak kullanılmaktadır. Çok gözenekli oluşu nedeniyle yöredeki diğer taş
lardan hafif ve sese, sıcaklığa karşı bir ölçüde yalıtkan olması, öncelikle ter-
cih edilmesini sağlrunaktadır. Katmanlar birbirinden kolaylıkla ayrılabildiğinden
'
manivela türü el aletleriyle sökülebilmekte ve parçalanarak satılmaktadır. Bu tip
taş üretimi plansız olarak, gelişigüzel yapıldığından, Tepeçennik 1 teki günce:ı,
açılma çatlakları sürekli yıkıma uğratılmaktadır. (Atiker-1991., Atiker ve Erişen-
Tepeçerınik te olduğu
1
Delikkaya travertenleri de, gibi çatlaklı sırtlar
Açılma çatlaklarında,
çatlak dolgusu olarak ve dikey traverten bantları
şeklinde çökelmiş olan travertenler, yapı ve doku yönünden diğer gözenekli tra-
vertenlerden farklıdır. Çok ince (cm ve mm. boyutunda) ve simetrik olarak çat-
lağın iki duvarı üzerinde çökelmiş olan traverten bantları, çatlağın taşıdığı
İncesu
formasyonu içerisinde, taşkın ovasının killi çökelleri içerisinde
menderesli akarsuların yanal büyümesi sırasında oluşturmuş olduğu burun seti çö-
kelleri ve kanal geçikrne çökelleri, vadi yamaçlarında ve yol yarınalarında açık
olarak görülmektedir. (Şek: 4,5,9). Çoğunluğu,çok iyi yuvarlanmış ve iyi boy-
lanmış kum-çakıl içeren bu depoların pekişmiş, çimentoıanmış olan (konglomeratik)
bölümleri genellikle yol dolgu malzemesi (stabilize) olarak kullanılmaktadır. İyi
pekişmemiş gevşek ve kilsiz depolar ise elekten geçirilerek inşaat çakılı ve ku-
mu olarak değerlendirilmektedir.
Rezervuar kaya :
2
Sıcak.çermik yöresinde yaklaşık 8 km genişlikte bir alanı, yer yer
50 metreyi aşan kalınlıkta kaplayan travertenin kaynağı, Neojen örtü altında
ki Akdağ kireçtaşları 1 dır. Karbonatlı rezerVuar kaya niteliğinde olan krista-
lize kireçtaşları, çok kırıklı bir yapıdadır ve iyi eriyebilme özelliğine
- 153 -
havza yönünde uzanan derin oluklar şeklinde yarmış olan Tortoniyen olukları ara-
sındaki eski (fosil) suböllimü sırtına aittir. Kireçtaşı sırtının kuzeyindeki
Bayat vadisi de bir Tortoniyen oluğu üzerinde açılmıştır. (Bkz: Jeomorfoloji-
DII dönemi aşınım-birikim yüzeyi.)
Kireçtaşı temelin, bu suböllimü sırtı doğrultusunda doğu yönde Kalığın Boğazı
altına daldığı görülmektedir. Üzerindeki örtü (İncesu gm.) Kalığın boğazı dola-
yında oldukça incedir. Boğazın doğusunda ve güneyinde örtü formasyonu ani olarak
kalınlaşmak.tadır.
Aynı şekilde Sıcak.çermik doğusundaki Yıldız Innağı da, örtü kayasının büyük bö-
lümünU erozyona uğratıp örtüyü inceltmiş olduğu için olasılıkla İncesu formasyo-
nurnın konglomeratik seviyelerini yada daha alttaki, iyi eriyebilen Hafik'formas-
Yıldız Irmağı'nın
kolu olan Çilözü Deresi de, Akdağ kireçtaşı içerisinde
Delikkaya akarsu tüneline oluşturduğu, Uyuz çermiği termal kaynaklarının bulun-
duğu bölümde, akarsuyun yerleştiği çatlaklı zan boyunca termal rezervuarı etki-
Isıtıcı kaya :
Yörede bulunan en genç volkanizma, Bayat Suyu vadisi içerisinde yeralan
andezitler 1 dir. (Erişen-1989).
Örtü kaya :
Bölgede kalın bir örtü oluşturan Hafik foıınasyonu ile üzerine diskordans-
la gelen İncesu formasyonu, jeoteıınal enerji yönünden de iyi bir koruyucu örtü
'durutnundadır. Yaklaşık kalınlığı 500-600 m. dolayında olan İncesu f~nnasyonu,
genelde killi ve siltli seviyelerinin egemen olduğu, kalın taşkın ovası fasiyes-
lerine sahip olan iyi bir geçirimsiz örtüdür. Aradaki ince konglomera bantları,
geçirimsizliği etkileyecek boyutta değildir.
söylenebilir. üstelik bu sularda, insan sağlığına zarar veren Arsenik (As) kon-
santrasyonunun çok düşük (0,01) oluşu, suyun klir şeklinde içilmesine de olanak
tanımaktadır.
dir.
kullanılmaktadır.
Sıcak.çermik,
daha önce belirttiğimiz gibi zengin termal kapasitesi,
Sivas il merkezine yakınlığı ve Sivas-Ankara karayolu üzerinde oluşu gibi olum-
lu özellikleri nedeniyle bir termal kent olmaya adaydır. Kaplıca tesisleri, ter-
mal akışkanın küçük bir bölümünün kullanılabildiği, altyap1 1 dan yoksun ve sağ
lıksız yapılardır. Bugünkil kullanım ve yerleşme planı, kaplıca kaynaklarının
Yörede henüz yeni başlatılmış olan termal ısıtmacılık, yakın bir gele-
cekte önemli boyutlara ulaşacaktır. Örneğin yörede yaygınlaşan tavuk çiftlikle-
ri, büyük ve küçükbaş hayvan besi çiftlikleri de, seralarda uygulanan yöntemle
ısıtılabilecektir.
Son yıllarda, artan nüfusla birlikte Sivas kentinde de kış aylarında ha-
va kirliliği yaşanmaya başlamıştır. Özgtineylioğlu ve Demir (1988) Sıcakçermiğin
- 158 -
7. SONUÇLAR
-m-
miştir. Kızılırmak, Sivas fayı zonu üzerinde (Sivas kuzeyindeki bölümde) Mera-
kom yüzeyini yararken, Kuvaterner içerisinde genelde güney yönde yatağını kay-
dırmıştır.
gözlenen, kilometrelerce uzunluktaki K-G uzanımlı çok sayıdaki açık çatlak ya-
pıları, alttaki daha yaşlı ve oniks dolgulu ve daha büyük boyutlu çatlak yapı
K-G uzanımlı genişleme zonunun güney bölUrnünün açılmaya bağlı olarak, bir gra-
bencik şeklinde çökmekte olduğunu ortaya koymaktadır.
güncel yarılma ile sekileşme sürecine girmiş olması, yörede plüviyal dönemler-
de artan akarsu enerjisinin, kısa süreli duraksamalarla aralanan tektonik et-
menlerle (yükselme şeklinde) desteklendiğini ortaya koymaktadır.
19- Yöre, yapı malzemesi yönünden önemli bir potansiyele sahiptir. Traver-
tenler, iç tüketim ve dış satımı yapılan değerli bir hamrnaddedir. Traverten
alanlarında, dinamitleme yöntemiyle üretim yapıldığından, önemli ölçüde kayıp
olmaktadır.
- ıo;ı -
18- Doğal anıt niteliğine sahip olan, Delikkaya akarsu tüneli ile Tepeçermik
güncel açılma çatlakları, plansız işletmecilik ve bilgisizlik nedeniyle hızla
tahrip edilmektedir. Bu doğal anıtların, do~al güzellikleri ve
bilimsel değere sahip oıuŞları nedeniyle turizm ve yerbilimi eğitimi amacıyla ko-
runma altına alınması gerekmektedir.
8- BİBLİY03RAFYA
S.9, 5. 1-36
ARIKAN, Y·, 1975, Tuz GölU Havzasının jeolojisi ve petrol imkanları ı\fl'A
Dergisi, 85., 17-37
AR.PAT, E. ve ŞARCÜLU, F., 1972,IXığu Anadolu fayı ile ilgili bazı gözlemler
ve düşünceler : MTA Enst. Derg., 78 1 844-:50
ARPAT, E. ve ŞARcGLU, F., 1975, Türkiyedeki bazı önemli genç tektonil.: olay-
lar. T.Jeol.Kur.Bült., 18. 91-101
BİLGİÇ, T., S!JMENGEN, M., TERLEMEZ, İ., lJNAY, E., GÜRBÜZ, M., ERKAN, E.,1987,
Akdağmadeni masifi ile Hınzırdağı arasındaki Tersiyer Havzasının stra-
tigrafisi. Melih Tekay Simp. Bild. Öz. Ankara.
BİNGÖL, E., 1986, Doğrultu atım sorunu ve jeolojisi MTA Gen.Md.Yay. Eğitim
Serisi No. 28
BRINKMANN, R. 1976 Geology of Turkey l.Aufl. Stuttgart : Enke.
BULUK, C. 1965 Sivas İ 38- c haritası detay jeoloji ve petrol imkanları
3
raporu. MTA Derleme Rap. 4449. (Yayınlanmamış).
CHAPUT,E. 1936 Voyages d'etudes geologiques et geomorphologivques en Turquie,
Paris (Türkçesi·: Türkiyede jeolojik ve jeomorfojenik tetkik seyahatle-
ri Çev: A.Tanoğlu) İ.Ü. Coğ.Enst. Yay. 11 İstanbul
())HEN, H.R. and. EROL. O., 1969 Aspects of the Paleogeography of Central
Anatolia.The Geographical Journal, Vol. 135 Part 3, September 1969
ÇAGLAR, K.Ö. 1961 Türkiye maden suları ve kaplıcaları MTA Yay. No:l07
DARKar, B. 1933 Coğrafi Araştırmalar. İstanbul Univ. Yay. No : 62
ERCAN, T. DİNÇilL, A,MEr1N , S., TÜRKECfu'!, A. ve GÜNAY, E.,1978,Uşak yöresin-
deki Neojen havzalarının jeolojisi. TJK. Bül. 21, 2, 97-106
ERENTÖZ c, TERNEK, Z. 1968 Türkiyedeki termomineral kaynaklar ve jeotermik
enerji etüdleri MTA Dergisi S. 70. S. 1-57
ERİNÇ, s. 1951 Glasiyal ve Postglasyal safhada Erciyes glasiyesi İ.Ü.Coğ.
Enst.Der. C. l S:2
ERİNÇ,S. 1953 Doğu Anadolu Coğrafyası İst. Üniv. Yay. No.572 124 p
ERİNÇ, S. ve BİLGİN, T. 1956 Türkiyede drenaj tipleri. Coğ.Enst.Derg. S.7
s. 124-155
ERİNÇ, S. 1960 Konya bölümlinde ve İç Toros sıralarında karst şekilleri.
T.Coğ.Der. No. 20 S: 101-105
ERİNÇ, s. 1970 Türkiye l(uaterneri ve jeoınorfolojinin katkısı. Jeomorfoloji
Derg. S. 12-35 Ankara
ERİNÇ, S. 1971 Jeomorfoloji 11 İ.Ü.Yay. No. 1628
ERİNÇ, s.
1973 Türkiyenin şekillenmesinde Neotektoniğin rolü ve Jeomorfoloji-
Jeodinamik ilişkileri Jeomorfoloji Derg. S. 5 S:ll-26.
ERİNÇ, S. 1984 Ortam Ekolojisi ve Degradasyonal Ekosistem değişiklikleri
EROL, o., 1978, The Quaternary History of the Lake Basins of Central and
southarn Anatolia. The Envinonrnental history of the Near and Middle
East since the last Ice Age. 111-139. Academic Press. Landon.
EROL, O. 1979, Türkiye 1 de Neojen ve Kuvaterner aşınım dönemleri, bu dönemle-
rin aşınım yüzeyleri ile yaşıt (korelan) tortullara göre belirlenmesi.
Jeomorfoloji Derg. 8., 1-36
EROL, O., 1979, Dördüncü Çağ (Kuvaterner) jeoloji ve jeomorfolojisinin ana
çizgileri. A.U.D.T.C.F. Yay. No. 289.
EROL, o. 1980, Anadoluda Kuaterner Pluvial ve İnterpluvial koşullar ve
özellikle Güney-İç Anadoluda son Buzulçağından bugüne kadar olan çev-
resel değişmeler. Coğ. Araşt. Der. S. 9 S: 5-16
EROL, O. 1981., Quaternary Pluvial and Interpluvial Conditions in Anatolia
and Environmental Changes especially in South-Central Anatolia since tbe
last Glaciation. Beibefte zum Tubinger Atlas des vonderen orients.
Reihe A.Nr. 8
EROL, ô., 1982, Batı Anadolu genç tektoniğinin jeomorfolojik sonuçları. TJK.
Batı Anadolu Genç Tektoniği ve Volkanizması Paneli S: 15-21
'
EROL, ô.,1983 1 Türkiyenin genç tektonik ve jeomorfolojik gelişimi. Jeomor-
foloji Der. S. 11 S: 1-22
EROL, o.,1984, Geomorphology and neotectonics of the pluvial lake basins
in the Taurus belt and South Central Anatolia.Inter. Sym. on the
geology of Taurus Belt. Min. Res. and Exp. Inst. Pub. 119-124
- ıen -
LAHN, E.,1949 1 On the geology of Central Anatolia. TJK. Bült. t.2 no. l Ank.
(Orta Anadolunun jeolojisi hakkında.TJK Bülteni C.2 No.l Ankara)
LEBKÜCHNER, R.F., 1957,Kayseri ve Avanos-Ürgüp havalisi ile Boğazlıyan hava-
lisinin Uzunyaylaya kadar olan kısmının jeolojisi hakkında rapor.
MTA Rap. No. 2656
LUTTING, G. ve STEFFENS, P.ıl976,Explanatory notes for the paleogeographic
atlas of Turkey from the Oligocene to the Pleistocene. PaleogeographiG
atlas of Turkey. 1/1 500 000 Honnover.
MANN, P., JIEMPTON, R.M., BRADLEY, C.D., BURKE, K., 1983,Development of pull-
apart basins.The Journal of geology. Vol. 91 N. 5 p. 529-554
MEŞHUR, M., AZİZ, A. 1980, IV.Bölge Sivas Havzası hakkında rapor. TPAO
Rap. No. 1530 (Yayınlanmamış).
M'!T .A. 1966. 1/500 000 Ölçekli Türkiye Jeoloji haritası. Explanatory text
of the geological maf of Turkey MTA Yayını. 116 Ankara
M.T.A., 1988, 1/100 000 Ölçekli Sivas F 24 paftası. MTA Jeoloji Etlidleri
Dairesi yayını.
MAUMANN, E., 1896, Die grund Lynien Anatolien und zentral Aasiens. Geog,
Z.Sch:2
NAZİK, L., 1989, Mağara morfolojisinin belirlediği jeolojik-jeomorfolojik ve
ekolojik özellikler. Jeomorfoloji Derg. S. 17. 8:53-62
NEBERT, K.,1955,Akdağ jeolojisi hakkında rapor.MTA Rap. No. 2512 (Yayınlan
mamış).
OKAY, A.C. 1952. Sivas 62/1 paftası lovesi raporu MTA Derl. Rap. No. 1955
(Yayınlanmamış).
OKAY ' A.C. 1953 Sivas ile Tokat arasındaki bölgenin (Reşadiye paftasinın.
..
~4/3) jeolojisi hakkında not. MTA Derl. Rapo. 2247 (Yayınlanmamış).
arKUN, G. 1943 Afyon civarının jeolojiki hakkında rapor ~ITA Derl. Rap.:
1430 (Yayınlanmamış).
özcıın, A.' ERKAN, A.' KESKİN, A.' ORAL, A.' ÖZER, s.' SÜMENGEN, M.'
TEKELİ, O., 1980, Kuzey Anadolu Fayı-Kırşehir masifi arasının temeı
jeolojisi. MTA Rap. No. 6722 (Yayınlanmamış).
SARAÇ, G., OKAN, Y. 1990 Messiniyen Krizi AÜ. Fen. Bil. EnstütU.sü Jeoloji
tıitih. Anabilimdalı D:Jktora Semineri. (Yayınlanmamış).
SAYAR, M., ERGUVANLI, K., 1962, Türkiye Merınerleri ve İnşaat Taşları. İTÜ.
Maden Fak. Yay. İstanbul .
- 1'7.4 -
mamış).
ŞENGöR, A.M.C., YIUJAZ, Y., KETİN, İ.,1980, Remnants ofa pre-late Jurassic
ocean in northern Turkey: Fragmentaf Permian-Triassic Paleo-Tethys.
Geol.Soc. lıınerica Bull. 91, 599-609
ŞENGöR, A.M.C., YIUJAZ, Y., 1983, Türkiye'de tetis evrimi : Levha tektoniği
açısından bir yaklaşım. TJK Yerbilimleri Özel Dizisi No. 1
ŞENGöR, A.M.C., GöRÜR, N., ŞARCÖLU, F., 1985, Strike-slip deformation, basin
formation, and sedimentation. Soc.of .Econ. Paleontologists. and
Mineralogists Spec. Publ. n. 37 Oklahoma, USA
YETİŞ, C.ıl984, New obsorvation on the age of Ecemiş Fault ınter. Sym. on
the geology of the Taurus belt s. 159-164 Min.Res.and Exp.Ins.Pub.
Ankara
YILMAZ, A.,1981, Tokat ile Sivas arasındaki bölgede ofiyolitli karışığın iç
yapısı ve yerleşme yaşı. TJK. Btilt, 24/1, 31-38
YILMAZ, A.,1981, Tokat ile Sivas arasındaki bölgede bazı volkanitlerin pet-
rokimyasal özellikleri. TJK Bült. 24/2, 51-58