You are on page 1of 10

İSLÂM TARİHİ

İslâmiyet’ten Önce Arap yarımadası


Arabistan yarımadasının güneyinde Aden Körfezi ve Umman Denizi, doğusunda Basra Körfezi, kuzeyinde Suriye,
batısında Kızıldeniz bulunmaktadır.
Yarımada Kuzey Arabistan, Güney Arabistan ve Hicaz olmak üzere üç kısımda ele alınmakta.
İslâmiyetten önceki dönemde Kuzey Arabistan’da Nebatî ve Gassani devletleri, güneyde Main (Mina), Seba ve Sayfa | 1
Himyeri devletleri kurulmuştur. Hicaz bölgesinde üç önemli şehir dikkati çekmekte. Bunlar; Mekke, Medine ve Taift’tir.
İslâmiyet’ten Önce Arabistan’da Hayat
Arabistan halkı göçebe olarak yaşayan Bedevîler ile şehirlilerden oluşuyordu. Halk hayvancılık ve ticaretle geçimini
sağlıyordu. Güney bölgelerinde çok az da olsa tahıl ziraati ve meyvecilikle uğraşılıyordu. Hurma vazgeçilmez ürünlerden
biriydi. Tarihi Baharat Yolu Hicaz topraklarından geçiyordu.
Hz. İbrahim tarafından yapılan Mekke’deki Kâbe (Beytullah - Allah’ın evi) buranın canlanmasında önemli bir vasıta
idi.
Arabistan yarımadasında çeşitli dinî inançlar vardı. Bunlar;
a. Yarımada halkının büyük çoğunluğu putlara tapıyordu. Kâbe putlarla doluydu. En ünlüleri Lat, Menat, Hubel ve
Uzza idi. Aslında put yapım ve pazarlama işi Mekkeliler için önemli bir geçim kaynağıydı. Biri putu yaparak, başka
birileri bunları satarak, bazıları da Kâbe’ye putlar için getirilen yiyecekleri yemek suretiyle geçimini sağlıyordu. Her
kabile ve hatta adeta her ailenin bir putu vardı. Helvadan putlar da yapılmış, yiyecek bulamadıkları zaman putlarını
yemişler.
b. Halkın bir kısmı ise Hz. İbrahim tarafından getirilen dine inanıyorlar ve bunlara Hanif deniliyordu. Hanifler
Kâbe’yi tavaf etmekte, Hacer-ül Esved taşını kutsal saymaktaydı.
c. Hıristiyanlar.
d. Yahudiler.
e. Ay, güneş ve yıldızlara tapınanlar.
f. Mecusilerdir.
Arap yarımadasında kan davaları sıkça görülüyordu. Kadının toplumda hemen hiç yeri yoktu. Kız çocuğu dünyaya
gelince bundan utanç duyuyorlardı. Bazıları kız çocuğunu diri diri toprağa gömmekten çekinmiyordu.
Dört ay süren haram aylarında (Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Receb) savaşlar bırakılıyor, panayırlar kuruluyor,
şiir yarışmaları düzenleniyordu. Panayırların en ünlüsü Ukaz Panayırıdır.
İslâmiyet’in Doğuşu Sırasında Diğer Devletler
Orta Asya’da Köktürk Devleti vardı. Türklerin önemli bir kısmı hayvancılıkla uğraşmaları sebebiyle konar göçer idi.
İpek Yolu’na hakim olan Türkler, Çinliler, İran ve Arap tüccarlarla ticaret yapıyorlardı. Türkler Göktanrı dinine
inanıyordu. İçlerinde Budizm ve Maniheizm’i kabul edenler de mevcuttu.
Çin’de Konfüçyüs ve Lao-Tzu’nun görüşleri yaygındı. Ayrıca Çinliler Buduzm’e inanmaktaydı. Japonya’da tabiat
güçleri ve ruhlara tapınmayı ön plana çıkaran Şintoizm dini yaygındı.
İran’da Sasani devleti vardı. İranlılar doğuda Göktürkler, batıda Bizans imparatorluğu ile mücadele halindeydi.
İran’da iyilik ve kötülüklerin mücadelesini esas alan Zerdüştlük dini hakimdi, ateşe tapınıyorlar, kutsal ateşlerini
söndürmüyorlardı.
Hindistan’da milli birlik yoktu, çok sayıda etnik grup ile sayısız dini inanç mevcuttu.
Anadolu ve Balkanlarda Bizans İmparatorluğu vardı. En güçlü dönemini yaşayan Bizans’ta hakim din Hristiyanlık
idi.
Avrupa’da feodal sistem hakimdi. İtalya ve Batı Avrupa’da Katolik Hristiyanlar, doğuda Ortodoks Hristiyanlar
mevcuttu. Papa krallara taç giydirmekte, aforoz ve endüljans gibi yetkilerini kullanmakta, halk dini açıdan
sömürmekteydi.
Afrika’nın doğusunda Habeşistan krallığı yer alıyordu. Habeşler IV. Yüzyılda Hristiyanlığı kabul etmişti. Afrika’nın
kuzeydoğusundaki Mısır ise Bizans İmparatorluğu yönetimi altındaydı.
HZ. MUHAMMED (SAV)’İN HAYATI (571 - 632)

Hz. Muhammed, Kureyş kabilesinin Haşimoğulları koluna mensuptur. Soyu Adnanoğulları vasıtasıyla Hz. İbrahim’e
dayanmaktadır.
Hz. Muhammed’in dedesi Abdülmuttalib, babası Abdullah, annesi ise Amine’dir. Hz. Muhammed, 20 Nisan 571
tarihinde Mekke’de dünyaya geldi. Peygamberimizin isimleri Ahmet, Mahmut, Mustafa ve Muhammed’dir. En çok
Sayfa | 2
kullandığımız Muhammed kelimesinin anlamı yerde ve gökte övülen demektir.
Peygamberimizin babası Abdullah, Hz. Muhammed (SAV) doğmadan önce vefat etmişti, kabri Medine’dedir.
Mekke’nin havası çok ağır olduğu için yeni doğan çocuklar genelde sütanneye veriliyordu. Hz. Muhammed de bu gelenek
gereğince Halime adında bir sütanneye verildi. Beş yaşına kadar sütannesinin yanında kaldı. Hz. Muhammed, altı yaşında
iken annesini de kaybetti. Sekiz yaşına kadar dedesi Abdülmuttalib ile birlikte kaldı.
Sekiz yaşında dedesinin ölümü üzerine amcası Ebû Talib’in himayesinde yaşamaya başladı. Amcası ticaretle
uğraşıyordu. Hz. Muhammed on iki yaşındayken amcasıyla birlikte Suriye’ye gitti. Kervan Busrâ kasabasına geldiğinde
Bahîra adındaki rahip O’nun geleceğin peygamberi olduğunu anladı. Bahira’nın uyarısı üzerine Ebu Talip burada
mallarını satarak Mekke’ye geri döndü.
Hz. Muhammed, on yedi yaşındayken Yemen’e seyahat etti, yirmi yaşındayken Kureyş ve Hevazinliler arasında
haram aylarında yapılan Ficar Savaşı’na katıldı. Peygamberimiz bu savaşta amcalarına ok hazırlamıştır.
Hz. Muhammed, Mekke’de Muhammed’ül Emin (Güvenilir) olarak tanınıyordu. Bunu öğrenen Hz. Hatice
kervanlarının yönetimini Hz. Muhammed’e verdi. Hz. Hatice daha çok kazanmaya başladı. Hz. Muhammed yirmi beş
yaşında iken kırk yaşındaki dul bayan Hz. Hatice ile evlendi. Hz. Hatice vefat edinceye kadar başka biriyle evlenmedi.
605 tarihinde Kâbe onarılıyordu. Hacer-ül Esved taşını her kabile kendisi duvara yerleştirmek istiyordu. Bu durum
az kalsın çatışmaya dönüşecekti. Kabile ileri gelenlerinden birisi Kâbe’ye ilk gelenin hakemliğine başvuralım önerisinde
bulundu. Kâbe’ye Hz. Muhammed geldi. Hz. Muhammed, yere bir örtü serdirdi, taşı bu örtünün üzerine koydu, kabile
ileri gelenleri taşı birlikte Kâbe’nin duvarına yerleştirdiler. Böylece bir çatışma ortamı yerini huzura bıraktı. Hz.
Muhammed’in saygınlığı daha da arttı.
Hz. Muhammed, hiçbir zaman putlara, ay, güneş, ateş vb.ne tapınmamıştır. Mekke’deki bir kısım halk gibi O da Hz.
İbrahim’in getirdiği Hanif inancına sahipti. Hanifler bir Allah’ın varlığına inanıyorlardı. Hz. Muhammed (SAV) zaman
zaman Nur Dağı’ndaki Hira mağarasına gitmekte ve orada düşünceye dalmak suretiyle ibadet etmekteydi. 610 yılında
Hira mağarasında düşünceye daldığı bir anda vahiy meleği Cebrail gelerek, peygamberimize: “Oku” dedi. Peygamberimiz
ben okuma bilmem cevabını verdi. Cebrail ikinci kez oku dedi, Hz. Muhammed yine ben okuma bilmem cevabını verince
Cebrail Alak Suresinin ilk beş ayetini okudu, peygamberimiz de bu ayetleri tekrarladı. Alak Suresinin ilk beş ayeti
şöyledir: 1-Yaratan Rabbinin adıyla oku! 2-O, insanı bir alekadan (embriyodan) yarattı. 3-Oku! Rabbin sonsuz
kerem sahibidir. 4-O Rab ki kalemle yazmayı öğretti. 5-İnsana bilmediği şeyleri öğretti.
Hz. Muhammed eve gelerek durumu eşi Hz. Hatice’ye anlattı. Birlikte dönemin bilginlerinden Hz. Hatice’nin amcası
Varaka’ya giderek konu hakkında bilgi verdiler. Varaka, Hz. Muhammed’in son peygamber olduğunu anlayarak kendisini
müjdeledi.
-"Müjde sana Ey Muhammed, Allah'a yemin ederim ki sen Hz. İsâ'nın haber verdiği son Peygambersin. Gördüğün
melek, senden önce Yüce Allah'ın Musâ'ya göndermiş olduğu Cebrail'dir. Keşke genç olsaydım da, kavmin seni
yurdundan çıkaracağı günlerde sana yardımcı olabilseydim... Hiç bir Peygamber yoktur ki, kavmi tarafından düşmanlığa
uğramasın, eziyet görmesin..." dedi. Aradan çok geçmeden Varaka vefat etti.
İlk Müslümanlar
Hz. Hatice (eşi), Hz. Ali (amcası Ebu Talib’in oğlu, daha sonra peygamberimizin damadı), Hz. Zeyd
(Peygamberimiz kölelikten azad etmişti) ve yakın arkadaşı Hz. Ebubekir’dir.
Daha sonra Hz. Muhammed’in amcası Hz. Hamza ile İslâm’a en çok karşı çıkan Hz. Ömer Müslüman oldular.
Onların Müslüman olmasıyla İslâmiyet hızla yayılmaya başladı.
Aynı zamanda baskılar da arttı. Baskıların artması üzerine peygamberimizin izniyle 615 yılında on iki erkek ve dört
kadından oluşan bir grup Habeşistan’a göç ettiler. Habeş kralı Asmaha’nın Müslümanlara iyi davranması üzerine ikinci
bir kafile Habeşistan’a göç etti. Kureyşliler Müslümanların teslimini istedilerse de Asmaha onları teslim etmedi.
Hz. Muhammed 619 yılında önce eşi Hz. Hatice’yi daha sonra amcası Ebu Talib’i kaybetti. Bu sebeple 619 yılı
“Hüzün Yılı” olarak adlandırıldı.
621 yılında Medine’den 12 kişiyle peygamberimiz arasında I. Akabe Biatı yapıldı. On iki Medineli Müslüman oldular
ve Hz. Muhammed’e bağlı kalacaklarına söz verdiler. 622’de ise yetmiş beş Medineli Müslüman oldu, Mekkeli
Müslümanları da Medine’ye davet ettiler.
Mekkeliler bu durumu endişeyle karşıladı. Medine’nin Müslümanlaşması Mekke - Şam ticaret yolunu tehlikeye
düşürebilirdi.
Hicret (20 Eylül 622)
Hicret, Mekkelilerin baskısı üzerine Müslümanların 622 yılında Mekke’den Medine’ye göç etmesidir. Mekke’den
Medine’ye göç eden Müslümanlara Muhacirin, göç eden Müslümanlara yardımcı olan Medinelilere ise Ensar denir.
Hz. Muhammed’in izniyle Müslümanlar Medine’ye göç ettiler. Evindeki emanetleri sahiplerine vermesi için Hz.
Sayfa | 3
Ali’yi görevlendiren Hz. Muhammed ile Hz. Ebubekir gizlice Mekke’den ayrıldılar. Bir haftalık sıkıntılı bir yolculuktan
sonra Medine yakınlarındaki Kubâ’ya ulaşmayı başardılar. Burada ilk mescid yani Kubâ Mescidi yapıldı.
Peygamberimiz bu mescidin yapımında bir işçi gibi çalıştı. Baskılardan uzak bir vaziyette hür olarak ilk ibadet burada
yapıldı. Yoluna devam eden peygamberimize Medine’ye ulaşmadan Cuma farz kılındı. Hz. Muhammed, Beni Salim
Yurdu denilen yerde ilk Cuma Namazını kıldırdı ve ilk hutbeyi okudu.
Hz. Muhammed, Medine’de sevinçle karşılandı. Yaklaşık altı ay müddetle Ebû Eyyûb El-Ensarî’nin evinde misafir
oldu.
Medine Sözleşmesi (Anayasası)
Medine’de yaşayan Müslümanlar, Yahudiler ve diğer gruplar arasında bir vatandaşlık antlaşması imzalandı. Bu
sözleşmeyle devletin kuruluş esasları, organları ve temel prensipleri ortaya konuldu. Böylece Medine bir şehir devleti
olarak teşkilatlandı. 47 maddeden oluşan bu sözleşme İslâm devletinin ilk anayasasıdır. Sözleşmeye uymayan Yahudiler
zamanla Medine’den çıkarıldılar.
Hicretle birlikte Medine’de İlk İslâm Devleti kuruldu. İslâmiyet hızla yayılmaya başladı.

Medine’de Meydana Gelen Diğer Gelişmeler


Müslümanları namaza davet için ezan kabul edildi. Bilâl-i Habeşî ilk müezzin olarak ezanı okudu. Oruç ve zekat farz
kılındı. 624 yılında gelen bir ayet üzerine kıble Kudüs’teki Mescid-i Aksa’dan Mekke’deki Kâbe’ye çevrildi. Kâbe’nin
de içinde bulunduğu alanı çevreleyen büyük mescide Mescid-i Haram denilmektedir.

BEDİR SAVAŞI (624)


Müslümanların bütün mal varlığı Mekke’de kalmıştı. İki yıldır Müslümanlar Medinelilere adeta yük olarak
yaşıyorlardı. Mekkelilere ait zengin bir Mekke kervanının Medine yakınlarından geçeceği öğrenildi. Müslümanlar
Mekke’de kalan mallarına karşılık bu kervanı ele geçirmek istedi. Ebu Süfyan durumu Mekke’ye bildirdi. Müslümanlar,
Bedir bölgesinde kervanı beklerken savaş için gelen Mekkelilerle karşılaştılar. Savaş, Ebu Cehil komutasındaki 900
kişilik Mekke birlikleriyle, Hz. Muhammed komutasındaki 300 kişilik İslâm birliği arasında Bedir kuyuları yakınında
yapıldı. Savaşı Müslümanlar kazandı.
Sonuçları
1. Müslümanlar ilk zaferlerini kazandılar, Müslümanların kendilerine olan güvenleri arttı.
2. Savaş sonunda İslâm savaş hukukunun esasları belirlendi. Buna göre;
a. Ganimetin 1 / 5’i hazineye verilecek geri kalanı savaşa katılanlar arasında paylaşılacak.
b. Savaş esirlerinin teslim şartları belirlendi. Okuma yazma bilenler on Müslüman çocuğuna okuma yazma öğretecek,
zenginler fidye karşılığında serbest bırakılacak, fakir ve okuma yazma bilmeyen Mekkeli esirler ise şartsız serbest
bırakılacaktır. Burada İslâmın eğitim öğretime verdiği önemi görmekteyiz.
3. Suriye - Hicaz ticaret yolunun denetimi Müslümanların eline geçti.

UHUD SAVAŞI (625)


Mekkeliler, Bedir Savaşı’nın öcünü almak için Ebu Süfyan komutasında 3000 kişilik bir ordu ile yola çıktı.
Müslümanlar da savaş hazırlığına başladı. Müslümanlar 700 kişilik birlikleriyle Mekkelileri Uhud dağı eteklerinde
karşıladılar. Hz. Muhammed, elli okçuya Uhud dağının yamacını tutma görevi verdi. Savaşı Müslümanlar kazandı.
Müslüman askerler zafer duygularıyla ganimeti toplamaya başladı. Bu durumu gören elli okçudan kırk üçü görev yerlerini
terk ederek savaş alanına indi ve onlar da ganimeti toplamaya başladı. Bu durumu fark eden Mekke ordusu
komutanlarından Halid bin Velid emrindeki atlı askerlerle Uhut dağının yamacından saldırı başlattı. Görev yerinden
ayrılmayan yedi okçu şehit oldu. Kaçan Mekkeliler de geri döndüler. Müslümanlar iki ateş arasında kaldı. Hz. Hamza
şehid edildi, Hz. Muhammed ise yaralandı. Mekkeliler daha fazla bir şey yapamayacaklarını anladıklarından savaş alanını
terk ettiler. Hz. Muhammed, savaşı Mekkelilerin kazandığı intibaını yıkmak, Müslümanların moralini yükseltmek için
bir müddet Mekke ordusunu takip etti.
Sonuçları ve Önemi
a. Mekkeliler bu savaşla Müslümanları tek başlarına yok edemeyeceklerini anladılar.

b. Müslümanlar, Hz. Muhammed’in emirlerine (staretejisine) itaat etmenin gereğini anladılar.

c. Uhud Savaşı sırasında Mekkelilerle gizlice anlaşan Benî Nadir Yahudileri Medine’den çıkarıldı. Beni Nadir
Yahudileri Hayber Kalesi’ne yerleşti.
Sayfa | 4

HENDEK SAVAŞI (627)


Mekkeliler etraftaki Yahudi ve diğer topluluklarla Müslümanları yok etmek için ittifak yaptılar. Amaçları Medine
İslâm Devletini ortadan kaldırmaktı. 10.000 kişilik bir orduyla Medine üzerine yürüdüler. Mekkelilerin savaş hazırlığında
olduğunu öğrenen Hz. Muhammed, İran asıllı Selmân-ı Fârisî’nin önerisiyle Medine’nin düşmana açık tarafına, atların
atlayamayacağı derinlik ve genişlikte hendek kazdırdı. Hendeğin kazılması esnasında Hz. Muhammed de bizzat çalıştı.
Ayrıca 3.000 kişilik bir ordu hazırlandı.
Mekkeli müşrikler Medine önüne gelince büyük bir hendekle karşılaştı ve şaşkına döndüler. Çünkü yapabilecekleri
hiçbir şey yoktu. Karşılıklı ok atışları oldu. Mekkeliler Medine önünde yaklaşık bir ay beklediler. Kum fırtınası ve yiyecek
sıkıntısı sebebiyle kuşatmayı kaldırdılar.
Önemi:
a. Hendek Savaşı Mekkelilerin son saldırısı oldu. Bundan sonra Müslümanlar taarruza geçti, Mekkeliler kendilerini
savunmaya başladı.
b. İslâmiyet Arap kabileleri arasında hızla yayıldı.

HUDEYBİYE ANTLAŞMASI (628)


Hz. Muhammed 1500 kişi ile Kâbe’yi ziyaret için Mekke’ye doğru yola çıktı. Mekkeliler Müslümanları şehre
yaklaştırmamak için savaş hazırlığına başladı. Hz. Muhammed Hudeybiye’de konakladı. Mekkelilere savaş için
gelmediğini bildirdi. Yapılan görüşmeler neticesinde Hudeybiye Antlaşması imzalandı. Maddeleri:
a. Müslümanlar bu yıl Kâbe’yi ziyaret etmeden geri dönecekler. Ziyaret ertesi yıl en fazla üç gün süreyle
yapılabilecek.
b. Müslümanlardan Mekke’ye sığınan olursa Mekkeliler onları teslim etmeyecek, velisinin izni olmadan Müslüman
olan gençleri Müslümanlar Mekke’ye teslim edecekler.
c. Arap kabilelerinden isteyen Hz. Muhammed ile isteyen de Mekkelilerin himayesine girebilecek. Ancak; her iki
taraf da himayesindeki kabilelere askerî yardımda bulunmayacaktır.
d. Antlaşmanın süresi 10 yıldır.
628 tarihinde hac yapılmadan geri dönülmesi ile velisinin izni olmadan Müslüman olan Mekkeli gençlerin iade
edilecek olması antlaşmanın Mekkelilerin lehine olduğu izlenimini vermekte. Ancak; Medine’ye kabul edilmeyen
Müslümanların Mekke kervanlarına zarar vermesi bu maddenin Mekkelilerin aleyhine işlemesine sebep oldu.
Hudeybiye Antlaşmasını Mekkeliler himayelerindeki kabilelere askerî yardımda bulunmak suretiyle bozdular.
Önemi:
a. Mekkeliler Müslümanların varlığını hukuken tanıdılar.
b. İslâmiyet hızla yayılmaya devam etti. Hz. Muhammed, Bizans İmparatoru Heraklius, Habeş Kralı, Sasanî ve Mısır
hükümdarlarına İslâma davet mektupları gönderdi.

Hayberin Fethi (629)


Medine - Suriye yolu üzerinde bulunan Hayber’de Yahudiler oturuyordu. Mekkelilerle işbirliği halinde İslâmın
yayılmasını engellemeye çalışıyorlardı. Hz. Muhammed 1500 kişi ile 629 tarihinde Hayber’i fethetti. Böylece Medine
Şam ticaret yolu güvene kavuştu. Müslümanlara karşı direnebilecek Yahudi merkezi kalmadı. Hayber Yahudilerinin
burada yaşamalarına müsaade edildi.
629 yılında Müslümanlar Hudeybiye Antlaşması gereğince Kâbe’yi ziyaret ederek Hac vazifelerini ifa ettiler.
Mute Savaşı (629):
İslam keşif birliğinin Gassaniler tarafından öldürülmesi üzerine Zeyd bin Harise komutasında 3000 kişilik İslâm
ordusu harekete geçti. Savaş Lut Gölünün güneyinde Bizans ve Gassanilerle Müslümanlar arasında yapıldı. Müslümanlar
başarılı olamadı. Hz. Muhammed’in evlatlığı Zeyd bin Harise şehit oldu. Komutayı ele alan Halid bin Velid daha fazla
kayıp vermemek için geri çekildi.

Sayfa | 5
Mekke’nin Fethi (630):
Mekkeliler iki kabile arasındaki savaşta, kendilerine taraf olan kabileyi destekleyerek Hudeybiye Antlaşması’nı
bozunca Hz. Muhammed hazırladığı 10.000 kişilik kuvvetle Mekke üzerine yürüdü. Mekkeliler karşı koyamadılar. İslâm
ordusu dört ayrı koldan şehre girdi. Kâbe putlardan temizlendi. Mekke halkına dokunulmadı.

Huneyn Savaşı (630)


Mekke’deki putların kırılması üzerine puta tapan diğer Arap kabileleri Mekke üzerine yürümek için Huneyn’de
toplandılar. Hz. Muhammed bu haberi duyunca 10.000 kişilik bir orduyla Huneyn üzerine yürüdü. Huneyn’de yapılan
savaşı Müslümanlar kazandı.

Taif Kuşatması (630)


Bazı kabilelerin Taife sığınması üzerine Hz. Muhammed, Huneyn zaferinden sonra Taif şehrini kuşattı. Taif çok
sağlam surlarla çevriliydi. Bu sebeple şehir ele geçirilemedi. Taifliler sonradan elçi göndererek Müslüman olduklarını
bildirdiler.
Tebük Seferi (631)
Bizans İmparatoru Heraklius’un büyük bir orduyla Müslümanlar üzerine hareket ettiği haberi üzerine, Hz.
Muhammed 30.000 kişilik bir orduyla Tebük’e geldi. Haberin asılsız olduğu öğrenildi, bazı Yahudi ve Hıristiyan
kabileleriyle anlaşma yapılarak geri dönüldü. Hz. Muhammed’in son seferidir.

Veda Haccı ve Veda Hutbesi (632)


Hz. Muhammed, 632 yılında hac vazifesini yapmak için Mekke’ye geldi. Arafat’ta 100.000’den fazla Müslümana
hitabetti. Bu hac peygamberimizin son haccı olduğu için Veda Haccı, okunan hutbe ise Veda Hutbesi olarak anıldı. Veda
Hutbesi’nin okunduğu gün Maide Suresi’nin 3. ayet nazil oldu. Ayette şöyle denilmektedir: “Bu gün sizin dininizi kemale
erdirdim. Üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Ve size din olarak İslâm’ı seçtim.”
Hz. Muhammed, Veda Hutbesi’nde Kuran-ı Kerim’in tamamlandığını bildirdi.
Veda Hutbesi’yle Hz. Muhammed (SAV)’in insanlığa mesajları
- Allah birdir ve Muhammed (SAV) O’nun kulu ve elçisidir.
- Allah’a şirk (ortak) koşmayınız.
- Herkesin can, mal ve namusu kutsaldır.
- Emanete ihanet etmeyiniz.
- Kan dökmeyiniz.
- Kan davası güdmeyiniz.
- Faiz yemeyiniz.
- Hırsızlık yapmayınız.
- Zina etmeyiniz.
- Erkeklerin kadınlar, kadınların erkekler üzerinde hakları vardır.
- Arabın Arap olmayana karşı bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece takvadadır. Irklar birbiriyle eşittir. Herkes Hz.
Adem’in çocuklarıdır.
- Başkalarına zulmetmeyiniz.
- Kimse kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine
suçlanamaz.
- Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah'ın kitabı Kur-
ân-ı Kerim ve Peygamberin sünnetidir.
Hz. Muhammed’in (SAV) Vefatı
Hz. Muhammed 8 Haziran 632 Pazartesi günü Medine’de vefat etti. Vefat ettiği odaya defnedildi. Peygamberimizin
kabri Mescid-i Nebi’nin bitişiğindedir. Kabrinin bulunduğu yere Ravza-i Mutahhara denir. Daha sonra Hz. Ebubekir ve
Hz. Ömer peygamberimizin kabrinin yanına defnedildiler.
Hz. Muhammed (SAV)’in yedi çocuğu vardı. Bunlar; Kasım, Abdullah, İbrahim, Zeynep, Ümmügülsüm, Rukiye ve
Sayfa | 6
Fatma’dır. Sadece Hz. Fatma peygamberimizden sonra vefat etmiştir.

Peygamber: İnsanlara Tanrı'nın buyruklarını bildiren, onları Tanrı yoluna, dine çağıran kimse, yalvaç, yalavaç, elçi.
Resul: Kendisine kitap indirilmiş peygamber.
Nebi: Kendisine kitap indirilmemiş, önceki peygamberin şeriatına uyan peygamberdir.

DÖRT HALİFE DÖNEMİ (632 - 661)


Halife: 1.Birinin yerine geçen kimse. 2. Hz.Muhammed'in vekili olarak Müslümanların imamlığını ve din
koruyuculuğunu yapmakla görevli kimsedir. Peygamberlik görevi tamamlandığına göre halife peygamberimizin devlet
başkanlığı görevini üstlenecektir. İlk dört halife seçimle işbaşına gelmiştir.

Hz. Ebubekir (632 - 634)


a. Sahte Peygamberlerle mücadele edildi.
b. Zekat vermek istemeyenler ve dinden dönenlerle mücadele edildi.
c. İlk kez Arap yarımadası dışına fetih hareketleri başladı.
d. 634’te Yermük Savaşı’yla Bizans mağlup edildi.
e. Kur’an ayetleri tek kitap haline getirildi.
f. İlk kez halifeye, komutanlara ve önemli devlet memurlarına maaş bağlandı.
g. Yeni kurulan İslâm Devleti bu dönemde dağılmaktan kurtarıldı.

Hz. Ömer (634 - 644)


a. 636’da Ecnadeyn Savaşı’yla Bizans yenilgiye uğratıldı. Suriye ve Filistin’in fethi tamamlandı.
b. Kudüs 637’de Hz. Ömer tarafından teslim alındı.
c. Mısır’ın tamamı, Libya’nın bir kısmı fethedildi.
d. Kadisiye ve Nihavend savaşları sonucunda İran’ın fethi tamamlandı. (642)
Yapılan Yenilikler:
a. Divan teşkilatı kuruldu.
a. Ülke illere ayrılarak valiler atandı.
b. Sürekli ve düzenli ordu kuruldu.
c. Düzenli ordu oluşturuldu. Ordugah adı verilen yerleşim merkezleri kuruldu.
d. Adli teşkilat kuruldu illere kadılar atandı. Yargıda bağımsızlık sağlandı.
e. Vergi sistemi düzenlendi. İlk bütçe hazırlandı. Beyt-ül Mal (Devlet Hazinesi) kuruldu.
f. Hicri Takvim kabul edildi.

Hz. Osman (644 - 656)


a. Libya’nın fethi tamamlandı. Tunus alındı.
b. Horasan, Harzem, Azerbaycan ve Gürcistan fethedildi. Kafkaslara ulaşıldı. Hazar Türkleri ile savaş dönemi
başladı. Kafkaslarda Araplar yenildi.
c. İlk İslâm donanması kuruldu, Kıbrıs adası fethedildi.
d. Kur’an-ı Kerim çoğaltılarak önemli merkezlere gönderildi. Böylece yorum farkı önlenmeye, dinde birlik
sağlanmaya çalışıldı.
Hz. Osman’ın devlet memurluklarına akrabalarını ataması hoşnutsuzluklara sebep oldu.
Hz. Osman 656’da evinde Kur’an okurken şehit edildi.
Hz. Ali (656 - 661)
Cemel Vakası (Deve Olayı) 656
Hz. Ayşe, Talha ve Zübeyr Hz. Osman’ın öldürülmesi ve katillerin bulunamamasını gerekçe göstererek Hz. Ali’ye
karşı cephe aldılar. İç karışıklık savaşa dönüştü. Savaş daha ziyade Hz. Aişe’nin bindiği devenin etrafında cereyan ettiği
için bu olaya Cemel Vakası dendi. Savaşı Hz. Ali taraftarları kazandı. Hz. Aişe Medine’ye gönderildi.
Sayfa | 7
Sıffin Savaşı (657)
Şam valisi Muaviye ile Mısır valisi Amr bin As Hz. Ali’nin halifeliğini tanımadılar. Bu tanımama olayı savaşa
dönüştü. Muaviye savaşı kaybetmek üzere iken askerleri mızraklarının ucuna Kur’an yaprakları takarak barış istediler.
Aslında bu bir hileydi.
Halifenin iki tarafın seçeceği hakemler tarafından belirlenmesi kararlaştırıldı. Hakemler (Amr bin As ve Ebu Musa
El Eşari) Hz. Ali ve Muaviye’yi halife tanımama konusunda anlaşmıştı. Ancak, ilk sözü alan Amr bin As karar
değiştirerek Muaviye’yi halife ilan etti.
Müslümanlar üç ayrı gruba bölündü.

a. Şiiler (Hz Ali taraftarları)

b. Emeviler (Muaviye taraftarları)

c. Hariciler (Her iki tarafa da karşı olanlar)

Hariciler Hz. Ali, Muaviye ve Amr bin As’ı öldürmeye karar verdiler. Suikast aynı gün Kûfe, Şam ve Kahire’de
yapılacaktı. Amr bin As yaralı olarak kurtuldu. Muaviye rahatsız olduğu için sabah namazına gelmemiş ve suikastten
kurtulmuş. Hz. Ali ise 661 tarihinde tarafından şehit edilmiştir.
Hz. Ali döneminde devlet merkezi Kûfe şehri idi.

EMEVİLER (661 - 750)


Kûfe halkı Hz. Hasan’ı halife ilan etti. Emeviler ise Muaviye’yi halife ilan etmişti. Müslümanlar bir kez daha çatışma
noktasına geldiler. Hz. Hasan kan dökülmemesi için yapılan anlaşmayla halifelikten vazgeçti. Anlaşmaya göre
Muaviye’den sonra Hz. Hasan halife olacaktı. Muaviye kendisinden sonrası için halife tayin etmeyecekti. Ancak, bir süre
sonra Hz. Hasan vefat etti. Muaviye ise kendisinden sonrası için oğlu Yezid’i halife tayın etti. Bu durum problemlerin
daha da şiddetlenmesine sebep oldu.
İstanbul’un Kuşatılması: 668’de Müslümanlar İstanbul’u kuşattı. Eyüp el Ensari şehit oldu. 674’te İstanbul ikinci
kez kuşatıldı. Müslümanlar İstanbul’u alamadı. Sebebi, Bizans’ın elinde Grejuva olması, şehrin etrafının surlarla çevrili
oluşu ve Arapların alışık olmadıkları iklim şartlarıdır.
680’de Kerbela Olayı yaşandı. Hz. Hüseyin şehit edildi.
Halife Abdülmelik zamanında Bizans, Kuzey Afrika ve Horasan’a ordular gönderildi.
I. Velid zamanında Musa bin Nusayr Kuzey Afrika’yı fethetti.
İspanya’nın Fethi: İspanya’daki yerel yöneticilerin Müslümanlardan yardım istemesi üzerine Tarık bin Ziyad
Cebelitarık Boğazı’nı geçerek İspanya’ya girdi. 711’de Kadisk Savaşı’yla İspanya’yı fethetti. Tarık bin Ziyad İspanya’ya
geçtikten sonra askerlerinin geri dönememesi için gemilerini yaktırdı.
Puvatya Savaşı: Müslümanlarla Franklar arasında yaşandı. İslam orduları yenildi. Müslümanların İspanya’dan
Avrupa içlerine geçişi engellenmiş oldu.
Doğuda Gelişmeler: 705 sonrasında Türk illerine doğru ilerleme başladı. Türgiş Kralı Sulu Kağan Maveraünnehr’de
başarılı bir savunma yaptı. Ancak, 736’da bu mücadeleyi Araplar kazandı.
Emevilerin Bazı Özellikleri:
- Emeviler döneminde devletin sınırları doğuda Seyhun nehrinden, batıda Atlas Okyanusu’na, kuzeyde Pirene Dağları
ve Anadolu içlerine kadar ulaştı.
- Bu dönemde İslam mimarisi önemli gelişme kaydetti.
- Kubbetu’s Sahra ve Şam’daki Emevi Camii gibi ünlü eserler yapıldı.
- İlk altın para basıldı.
- Abdülmelik tarafından Arapça resmi dil ilan edildi.
- Halifelik babadan oğula geçmeye başladı.
- Ülke yönetiminde eyalet sistemi uygulandı.
Emevilerin Yıkılış Sebepleri:
a. İmparatorluğun çok geniş sınırlara ulaşması sebebiyle merkezi otoritenin zayıflaması.
b. Emevilerin aşırı Arap milliyetçisi olması. Arap olmayanları Mevali olarak görmeleri.
c. Devlet memurluklarına Emevi ailesinden olanların atanması.
d. Şiilerin halifeliği ele geçirmeye çalışmaları. Sayfa | 8
e. Hz. Muhammed’in soyundan olanlara Emeviler tavır alması.

745 tarihinde Ebu Müslim Horasani Horasan bölgesinde ayaklanma başlattı. Bu ayaklanma büyüyerek İran ve Irak’ta
da yayıldı. 750 tarihinde Ebu’l Abbas Abdullah Kûfe’de halifeliğini ilan etti. Emevi ailesine son verdi.
Emeviler döneminde devlet merkezi Şam şehri idi.

ENDÜLÜS EMEVİ DEVLETİ (756 - 1031)


Emevi Devleti’nin yıkılmasından sonra bu aileden Abdurrahman, İspanya’ya giderek Kurtuba merkez olmak üzere
Endülüs Emevi Devleti’ni kurdu. Bu dönemde Müslüman, Hristiyan ve Yahudiler aynı ortamlarda barış içinde yaşadılar.
Devletin en parlak dönemi III. Abdurrahman dönemidir. III. Abdurrahman halife ünvanını kullandı. Böylece İslâm
dünyasında iki halife ortaya çıktı. Hıristiyan kralların saldırıları önlendi. Kuzey Afrika’da Fas ve çevresi alındı.
Endülüs Emevileri bilimde oldukça ilerledi. Avrupalı birçok öğrenci, Endülüs medreselerinde öğretim gördü.
Tuleytula (Toledo) şehrinde tercüme akademisi kuruldu. İslam Medeniyetine ait tarih, coğrafya, felsefe, matematik, tıp,
kimya eserleri Avrupa dillerine çevrildi. Gırnata şehrindeki Elhamra Sarayı ile Kurtuba’daki Kurtuba Ulu Camii eşsiz
mimari eserlerdir. Avrupalılar kağıt ihtiyaçlarını 12. Yüzyılda Endülüs’te kurulan kağıt fabrikalarından karşılıyordu.
1031 tarihinde devlet yıkıldı. 14 Beylik ortaya çıktı.

BENİ AHMER DEVLETİ (1230 - 1492)


Endülüs Emevi Devleti’nin yıkılmasıyla ortaya çıkan beyliklerin en önemlisi merkezi Gırnata şehri olan Beni Ahmer
Devleti’dir. Bu devlet diğer beylikleri ortadan kaldırarak İspanya’da birliği tekrar sağladı. Beni Ahmer Devleti parlak bir
uygarlığa ulaştı. Beni Ahmer Sarayı gibi ünlü eserler yapıldı.
Aragon Kralı Ferdinand ile Kastilya Kraliçesi İzabella’nın evlenmesiyle güçlenen Hıristiyanlar 1492 tarihinde Beni
Ahmer Devleti’ne son verdiler. İspanya’da Müslüman ve Yahudiler katledilmeye başladı. Osmanlı padişahı II. Bayezıt
Osmanlı gemilerini göndererek Müslümanları Kuzey Afrika’ya, Yahudileri ise İzmir, Selanik ve İstanbul’a taşıtarak
onları katliamdan kurtardı.

ABBASİLER (750 - 1258)


Ebul Abbas Abdullah iç ayaklanmaları bastırarak İspanya haricinde siyasi birliği sağladı. İkinci halife Ebu Mansur
Cafer, Bağdat şehrini kurarak devletin merkezini buraya taşıdı. Mansur döneminde eski Yunan ve Helenistik döneme ait
eserler Arapça’ya tercüme edildi.
Abbasi Devleti en güçlü dönemini Harun Reşid döneminde yaşadı. Bizans yeilgiye uğratıldı. Lüks hayat zirveye çıktı.
1001 Gece Masalları dönemin ihtişamını anlatmaktadır. Harun Reşid’in Frank Kralına gönderdiği çalar saat ilmi ve teknik
gelişmeyi izah etmektedir.
Halife Memun ilmi çalışmalarla felsefeye ağırlık verdi. Türkleri Abbasi ordusuna alarak olardan Hassa ordusu kurdu.
Türk askeri için Samerra şehri inşa edildi. Türk askeri Bizans sınırındaki Avasım adı verilen ileri karakol yani
ordugahlara yerleştirildi.
Abbasi halifeleri Mu’tasım’dan sonra yönetimi idare etmekten vazgeçtiler. Ülke Emirü’l-Umera adı verilen
komutanlarca yönetildi. Abbasi topraklarında Tevaif-i Müluk adı verilen bağımsız beylikler ortaya çıktı. Abbasiler
zayıflamaya başladı. Şii Büveyhoğullarının baskısı altına girdiler. Bunun üzerine halife Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’den
yardım istedi. Abbasi halifesi Kaimbiemrillah Tuğrul Beyi Doğu ve Batının Sultanı ilan etti. Böylelikle Selçukluların
üstünlüğünü tanımış oldu.
1258 tarihinde Bağdat’ı işgal eden Moğollar Abbasi Devleti’ne son verdiler.
Abbasiler Emeviler gibi Arap ırkçılığı yapmadı. Bu durum İslâmiyet’in Arap olmayanlar arasında da yayılmasını
sağladı.
751 tarihindeki Talas Savaşı sırasında Türkler Müslüman Arapları destekledi. Savaşı Araplar kazandı. Orta Asya Çin
istilasından kurtuldu. Karluk, Yağma ve Çiğil Türkleri ise birer ikişer İslâmiyet’i benimsemeye başladılar.
MISIR’DA KURULAN TÜRK DEVLETLERİ
TULUNOĞULLARI (868-905)
Ahmet bin Tulun tarafından Mısır ve Suriye’de kuruldu (868). Devletin başkenti Fustat (Kahire) idi. Ahmet, Sayfa | 9
Abbasilerle mücadele etti. Ölümünden sonra oğlu Humareveyh tahta geçti. Taht kavgalarından faydalanan Abbasiler,
905’te Tulunoğulları devletine son verdiler. Mısır altın çağını bu dönemde yaşadı. Bu dönemden kalma ünlü eserler Ulu
Camii ile Tolunoğlu Ahmet Camii’dir.

IHŞİTLER (935-969)
Abbasilerin Mısır valisi olan Muhammed bin Tuğc tarafından Mısır’da kuruldu (935). Ihşit ünvanıyla anılmaktaydı.
(Akşit: Beyaz güneş demektir.) Muhammed bin Tuğc, Mısır’da dirlik ve düzeni sağladı. 946’da ölümünden sonra yerine
geçen oğulları dirayetli değildi. 969 tarihinde Ihşitlere Fatimîler son verdi.
Dikkat: Mısır’da kurulan bu iki Türk devletinin yöneticileri Türk, halkı Arap idi.
EYYUBİLER (1174 - 1250)

Devlet 1174 tarihinde Selahaddin Eyyubi tarafından kuruldu. Eyyubiler, Suriye, Filistin, Irak ve Güneydoğu
Anadolu’yu ele geçirdiler. Selahaddin Eyyubi, Hıttin Savaşı’nda (1187) Kudüs Latin kralı yenerek Kudüs’ü ele geçirdi.
Bu olay III. Haçlı Seferi’nin düzenlenmesine yol açtı. Ancak, Haçlılar Kudüs’ü geri alamadılar.

1193’te Selahaddin Eyyubi’nin ölümü üzerine Melik Adil Seyfettin hükümdar oldu. Yafa’yı aldı. Buradaki Latin
Krallığı’na son verdi. Bu olay IV. Haçlı Seferi’nin düzenlenmesine sebep oldu.

Aybeg, son Eyyubi sultanı Turan Şah’ı öldürerek bu devlete son verdi (1250).

MEMLÛKLER (1250 - 1517)

Mısır’da kurulan Türk İslâm devletidir. Memlûk kelimesi “kul, köle, esir” demektir. Eyyubiler, Karadeniz’in
kuzeyinde yaşayan Kıpçak Türklerinden küçük yaşta satın aldıkları çocukları eğitmekte ve ordularında
görevlendirmekteydi. Bunlardan başarılı olanlar önemli makamlara yükselebilmekteydi.

Aybeg, Eyyubi ordusunda başkomutanlığa kadar yükselmişti. Eyyubi Sultanı Turan Şah’ı öldürerek Memluk
Devleti’ni kurdu (1250). Memluk Devleti önce Eyyubiler ve Haçlılarla mücadele ettiler. 1260 tarihinde ise İlhanlılarla
Ayn-ı Calud savaşını yaptılar. Bu zaferle Mısır Moğol istilasından kurtuldu. Moğollar Abbasi halifeliğine 1258’de
Bağdat’ı işgal ederek son verdiler. 1261’den itibaren halifelik Mısır’da devam ettirildi.

Memluk Sultanı Baybars, Türkiye Selçuklularının isteği üzerine Anadolu’ya geldi. 1277’de Moğolları yenilgiye
uğrattı. Selçuklulardan gerekli yardımı alamayınca geri döndü.

Kalavun zamanında Suriye’deki Haçlılar yenilgiye uğratıldı.

Osmanlı Sultanı Fatih zamanından itibaren Osmanlı - Memluk ilişkileri bozulmaya başladı. II. Bayezıt zamanında
ilişkiler daha da kötüleşti. 1485 - 1491 yılları arasında her iki taraf birbirine üstünlük elde edemedi.

Osmanlı - Memlûk İlişkilerinin Bozulma Sebepleri:

a.Her iki devletin de Türk - İslâm dünyasının lideri olmaya çalışması.


b. Hicaz su yolları meselesi.
c. Memlûk devletinin Osmanlı aleyhine bazı devletlerle anlaşma yapması.
d. Hindistan’dan gelen hediyelere Memlûkların el koyması.
e. II. Bayezıt’a karşı Cem Sultanı desteklemeleri.
f. Her iki devletin de Ramazanoğulları ve Dulkadiroğulları beyliklerini hakimiyet altına almaya çalışmaları.

Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim 1516 Mercidabık ve 1517 Ridaniye Savaşları ile bu devlete son verdi.

Memlûk devletinin Osmanlıya katılmasının Osmanlı açısından yararları:


a. Mısır, Suriye, Filistin ve Hicaz toprakları Osmanlıya katıldı.
b. Osmanlı hazinesi ganimetle dolup taştı.
c. Baharat yolu Osmanlı’nın denetimine geçti.
d. Kutsal emanetler İstanbul’a getirildi.
e. Halifelik Osmanlı’ya geçti.
f. Venedikliler Kıbrıs adası için Memlûk devletine ödedikleri vergiyi Osmanlı’ya ödemeye başladı.

İSLAM MEDENİYETİ’NDE İLİM VE SANAT Sayfa | 10


EKLENECEK


Kutsal Emanetler; üzerinde Hz. Muhammed'in ayak izinin bulunduğu bir taş, Hz. Muhammed'in bir dişi, Hırka-i Şerif ya da Hırka-i
saadet denilen Hz. Muhammed'in hırkası, Hz. Muhammed'e ait bir çift nalın; bir seccade, sancaki yay, biri Hz. Şuayb'ın iki asa, Hz.
İbrahim'in kazanı, Hz. Davud'un kılıcı, Hz. Nuh'un tenceresi, Hz. Yusuf'un gömleği, Dört Halifenin sarıkları, İmam Hüseyin'in gömleği,
Hz. Ebubekir'in seccadesi, Halife Osman'ın el yazısıyla bir Kur'an-ı Kerim, Cafer Tayyar'ın kılıcı, Halit bin Zeyd'in kılıcı, Kabe'nin anahtarı
ve bunların dışında kutsal olduğu bilinen kişilere ait bazı altın eşya ve silah.

You might also like