You are on page 1of 23

KİTABIN YAZARI: ORHAN KEMAL

BASIM YILI : Orhan Kemal’in toplumcu


gerçekçi anlayışla yazdığı Murtaza adlı
roman, 1952 yılında önce gazetede tefrika
edilir ve aynı yıl kitap olarak yayımlanır. Eser
eklemeler yapılarak 1969’da yeniden
yayımlanır.
Büyük ilgi gören roman 1965’te Murtaza,
1984’te ise Bekçi adıyla iki kez sinemaya
uyarlanır; tiyatro eseri olarak da sahnelenir.
 Eser, ismini roman başkişisi Murtaza’dan alır. Murtaza
ismi, sözlük anlamıyla örtüşen ironik bir kullanımla karşımıza
çıkar. Murtaza, “irtiza edilmiş, beğenilmiş,
seçilmiş” demektir. Yazar başkişiyi toplumsal yozlaşmayı
ilişkiler düzeyinde ve insan sorunsalında irdelemek üzere
seçer. Aynı bağlamda Murtaza da kendisinin insanları
“disipline etmek” üzere seçildiğine inanır.
 Psiko -sosyolojik bir bakış açısıyla insan ilişkilerini ve
insanın öznel çıkmazlarını metne taşıyan yazar, Murtaza tipi
ile mizahi zalimliğin süreçlerini de yansıtır. Murtaza, bireysel
varoluş çatışmaları ile sosyal bozulmuşluğun simgesi
konumundadır. Onun kimliğinde yazar, sosyal yaşamın
tükettiği/ yok ettiği unutulmuş bireylerin yaşamını aktarır:
“Değişim yaşayan bir ülkenin tufan gibi geçip giden zaman
içindeki” bu bireyler trajedisi, Murtaza tipi ile vücut bulur.
 Mübadele sonucu Türkiye’ye göç etmiş olan Murtaza’nın aşırı
dürüstlüğü yüzünden annesinin yokluk içinde ölmesi ve karıyla
birlikte yoksulluk içinde yaşaması
 Gece bekçiliği yapan Murtaza’nın yaşadığı çevre şartları ve insanlarla
uyum sağlayamaması
 Murtaza’nın karısı ve çocuklarıyla birlikte gecekondu mahallesinde
yaşam mücadelesi vermesi
 Murtaza’nın gece bekçisi olarak hem gecekondu evlerinin hem de
apartmanların bulunduğu caddeden sorumlu tutulması
 Görevine aşırı düşkünlüğüyle dikkat çeken Murtaza’nın çevresindeki
insanlarla ve ailesiyle çatışma içinde olması
 Murtaza’nın baskıya dönüşen görev anlayışından dolayı gece
bekçiliğinden alınıp, Fen Müdürü tarafından fabrikaya kontrol
memuru olarak alınması
 Murtaza’nın görev anlayışı yüzünden fabrika işçilerinin ve memurların
rahatsız olması
 Murtaza’nın küçük oğluna çok güvenmesi ve iyi bir eğitim almasını
istemesi
 Murtaza’nın fabrikada çalışırken yorgunluktan uyuya kalan kızını
dövmesi
 Murtaza’nın tavırlarından bıkan işçilerin Murtaza’dan şikâyetçi
olmaları, Fen Müdürü’nün Murtaza’yı koruması
 Fabrikanın diğer kontrol memuru Nuh’un, Murtaza’nın Fen Müdürü
tarafından korunması üzerine işten ayrılması
 Murtaza’nın fabrikaya giren hırsızı yakalaması
 Murtaza’nın Fen Müdürü tarafından ödüllendirilerek eve dönmesi
 Murtaza’nın dövdüğü kızı Firdevs’in beyin kanaması sonucu ölmesi
 Konusuna göre:Sosyal Roman /Murtaza tipi aşırı
kontrolcü birey tipi oluşturması hem de dönemin
sosyal sorunlarına değinmesi bakımından sosyal
romandır.

 Akımına göre: Realisttir. Sanat anlayışını “Ben


tanıdığım insanları yazdım” sözüyle ifade eden
Orhan Kemal, Adana’da bir banka şubesinde
gözlemlediği bekçiden esinlenerek Murtaza adlı
romanını yazmıştır.

 Dönemine göre : Cumhuriyet Dönemi’nde


toplumcu gerçekçi çizgide bir eserdir.
 Romandaki olaylar, II. Dünya Savaşı
sonrasında, Adana’da geçmektedir. Yazar; bu
eserinde bir fabrikada gece kontrolörü olan,
görevini her şeyin üstünde tutan, saf bir
adam çevresinde gelişen olayları toplumcu
gerçekçiliğe bağlı kalarak yansıtmıştır.
Murtaza’nın unvan, namus, şeref işini
hakkıyla yapma uğruna yaşadığı olaylar
edindiği düşmanlıklar ve yaptığı mücadele
anlatılır. Kızının rahatsızlandığı durumda bile
Murtaza onun işten kaçmasından dolayı
üzüntü duymaktadır.
 Vazife aşkı ve insanların düzenlerine yapılan
müdahalenin hoş karşılanmaması.
 1)İnsan vazifesini hakkıyla yerine getirmelidir.
 Vazife aşkını sorumluluk bilincini verilmiş olan
emaneti her şeyden üstün tutmalıdır.

Romanda Murtazanın aşırı düzeyde ve abarılı görev
düşkünlüğü ve çevresindekilerin ona olan olumsuz
tavrı hatta dalga geçmeleri söz konusudur.
1)İnsanın sorumlulukları vazifesi hayatındaki her şeyden önce
gelmelidir.
2)İnsan hayatında sorumluluklarına paradan daha çok
önem vermelidir.
3)İnsan vazifesini yaparken akrabalarına yakınlarına torpil
geçmemelidir.
4)Ebeveynler çocuklarını yetiştirirken iyi yetiştirmelidirler.
5)İnsan hayatında paradan daha önemli şeyler olduğunu
unutmamalıdır.
6)Çalışanlar görevlerinde üstlerine karşı saygılı olmalıdır.
7)İnsanları düşünceleri alay konusu yapılmamalıdır.
8)Çocuklar babalarını kandırmamalıdır ve karşı
gelmemelidirler.
9)Resmi yerlerde memur gibi üst görevlilere torpil
geçilmemelidir.
10) Ebeveynler evlatlarına şiddet uygulamamalıdır.
 MURTAZA:Romanın ana kahramanıdır.Sivri uzun burunlu,
kalın kapkara kaşlı, geniş alınlı, yeşil gözlüdür.
Sorumluluklarını vazifesini çok iyi bilir,vazifesini her şeyi
üstünde tutar cesur bir muhacirdir.
Murtaza'yı karakter olmaktan bir 'tip'e dönüştüren onun
toplumsal-tarihsel hakikatle olan temasıdır. Murtaza'nın
gerçekten yaşayan biri olup olmaması yazar için asla
önemli ve gerekli değildir. Sanatçının toplumsal olanı
algılaması, onun özgür yaratımına bağlıdır. Mahallenin
hâkimine benzetilmiştir. Çünkü mahallelinin her işine
hatta özel hayatına bile karışmaktadır.

 Murtaza’nın Karısı:Mavi gözlü, zayıf, paraya önem veren


ünvana şerefe önem vermeyen bir kadındır.
 Kamüran:Fabrikanın fen müdürüdür.Laubali her şeyi
ciddiye almayan ama gerektiğinde de ciddi ve doğru
davranmasını bilen her zaman Murtaza’nın arkasında olan
peşin hükümlü olmayan çapkın eğlenceye düşkün akıllı
biridir.
Akile Hala:Zeki yardımsever düşünceli hep Murtaza’nın
yanında olan onu düşünen biridir.Kontrol
Nuh:Kalın kemikli, geniş yüzlü tilkiyi andıran bir yüzü
vardır.Laubali işini ciddiye almayan, yalaka, çıkarlarını
düşünen, Murtaza’dan nefret eden Fen müdürünün
hemşerisi şımarık biridir.
Hasan:Murtaza’nın büyük oğludur.Zayıf uzun boylu
annesi gibi mavi gözlü akıllı biridir.Babasını sevmez
futbola düşkündür.
 Murtaza romanı,ilahi bakış açısı ve 3. kişi
anlatıcı ile kurgulanır. Anlatıcı, olay ve
kişiler dünyası ile geçmişe ve geleceğe ait
her şeyi ayrıntılı olarak bilir. Olayların ve
kişilerin hem içinde hem dışında bir
niteliğe sahip oluşu, onun perspektifinin
sınırlarını belirlemektedir.

 Gece bekçiliği görevindeki aşırı ve gülünç
tavırları ile dikkat çeken Murtaza’nın
çevresindeki insanlarla ve ailesiyle çatışma
içinde olması
Yazar , Modern bir Don Kişot versiyonu bir karakter oluşturmuş çağının
bazı şartlandırmalarına ironi getirmiştir. Önce gece bekçisi, sonra
fabrika gece kontrolörü olan Murtaza’nın, kraldan çok kralcı kesilmesi
ve akabinde oluşan tirajı komik olaylar bu romanın belkemiğini
oluşturmaktadır. Konusu 1940’lı yıllarda geçen bu romanın kahramanı
olan Bekçi Murtaza karakteri sürekli çevresiyle çatışma içindedir.
Bekçi Murtaza, Balkan Savaşı’nda şehit düşen dayısı Kol Ağası Hasan
gibi bir kahraman olmak idealine budalaca saplanmıştır ancak onun
bu idealleri yaşadığı dönemin şartlarına uymaz.
 Romanın geçtiği zaman verilmemiştir.Kitapta
Murtaza 1925’lerden sonraki mübadelede Türkiye’ye göç etti.
1946-47’lerde….
1941-1947 yılları arasındadır. Murtaza’nın 1928 yılında doğan
kızı Firdevs, hikâye zamanının başlangıcında 13 yaşındadır.
Küçük oğlu Hasan ise kundaktadır. Eserin üçüncü bölümünde
“1946-47’lerde” olarak belirtilen zaman ve küçük oğlu Hasan’ın
ilkokula gidip gelmesi hikâyenin bitiş zamanıdır.
 Hikâye zamanı kişi-mekân-olay üçlüsünün çerçevesinde
şekillenen organik bir süreç halinde gelişir. Buradan da hikâye
zamanının 6-7 yıllık bir zaman kesimini kapsadığını
söyleyebiliriz. Başkişinin hikâyesi ile paralel bir biçimde
anlatılan sosyal zaman, romanın zamansal boyutunu
derinleştirir.
 Eserde “yarın,gece yarısı,ikindi saati,bir saat 45
dakika,öğle,akşam üstü ,o gün, birkaç gün sonra, günün
birinde, gece yarısını geçiyordu” gibi zaman ifadeleri de
görülür.
Çukurova,Yunanistan, İstanbul
kahvehane,fabrika,iplikhane,
dokumhane, mahalle,karakol,
lokanta,ev,bakkal dükkanı
olayların yaşandığı yerlerdir.
 Yazar herkesin konuştuğu ortak dili kullanmıştır ve herkesin
anlayabileceği bir dil kullanmıştır.Yabancı terimlere yer
vermemiş sade yalın anlaşılır bir dil kullanmıştır.

Yazar hem uzun hem kısa cümlelere yer vermiştir.Tasvirlerde


bulunurken uzun cümleler kullanmayı tercih etmiştir.Edebi
sanatlara, tamlamalara yer vermemiş akıcı olmasına özen
göstermiştir.

 Orhan Kemal yazılarında gerçeklilik çizgisinde yalın açık bir


anlatım kullanır. Eserde kendi görüşlerini direkt olarak ifade
etmemiştir ama kahramanları aracılığıyla zaman zaman
düşüncelerini yansıtmıştır.
dönemin şartlarını açık anlaşılır okuyucuyu sıkmayacak şekilde
sade gerçekçi bir dille anlatmıştır.

 Murtazanın göçmen ağzıyla konuşur.


 Anlatım teknikleri: Diyalog , iç çözümleme
 Yazar bu romanında gerçekçiliği ön planda tutarak diyalog tekniğine
önem vermiş, hikâyeyi çoğunlukla bu diyaloglar yardımıyla kişilere
anlattırmayı tercih etmiştir. Bunu yaparken de konuşma diline önem
vermiş ve şive özelliklerini öne çıkarmıştır. Romandaki konuşmalar,
kişilerin hangi toplumsal sınıftan geldiğinin de göstergesidir.
 Romanda iç konuşmadan çok diyalog tekniğinin kullanımı,
Murtaza’nın davranış ve düşünce sistemini doğrudan yansıtarak
bireyin, bireyle ve toplumla olan çatışmasını ön plana çıkarmıştır.
İnsan psikolojisini konuşmalarla verme yöntemini uygulayan yazar,
Murtaza’yı göçmen ağzıyla konuşturmuştur. Murtaza’nın şivesi
romanda mizahi bir etki yaratmaktadır.
 Murtaza, Orhan Kemal'in 1952'de yayımlanan
ünlü romanı. II. Dünya Savaşı sonrasında
geçer. Türk edebiyatının önemli eserlerinden
biri olan roman, yazıldığı günden beri
defalarca filmlere, oyunlara konu olan
Bekçi Murtaza tipinin öyküsünü kara mizahla
yüklü toplumcu gerçekçi bir dille anlatır.
Toplumcu gerçekçi şiir , 1930′lardan 1980′lere doğru öykü ve
romanda köy gerçekliğine dönüşür . Çünkü 1930'lu yıllardan
itibaren köylüden işçiden dar gelirliden söz edilmiş , büyük
şehirlere göçün çıkardığı sorunlar ele alınmıştır. Halk , aydın ,
medeniyet , cehalet , üretim , kadın kavramları sorgulanmıştır.
Tanzimat döneminde Nabizade Nazım’ın Karabibik kitabıyla
başlayan köye yönelmenin ilk başarılı örnekleri Ebubekir Hazım
Tepeyran’ın “Küçük Paşa” ve Reşat Nuri Güntekin’in
«Çalıkuşu» adlı yapıtlarıyla Milli Edebiyat döneminde verilmiştir.
Temsilcileri: Sabahattin Ali, Sadri Ertem, Samim Kocagöz,
Kemal Bilbaşar, Orhan Kemal, Kemal Tahir, Yaşar Kemal, Fakir
Baykurt, Aziz Nesin,
Rıfat Ilgaz, Necati Cumalı, Abbas Sayar ,Talip Apaydın,Dursun
Akçam,Mahmut Makal, Muzaffer İzgü, Bekir Yıldız
Büyük şehirlere göçün ortaya çıkardığı problemler ve
sosyalizm üzerinde durmuştur.
Siyasi ideolojiler ön plana çıkar.
Çok sağlam bir kurgu görülmez.
Konuşma diliyle yazmış, kahramanlarını bölgesel
ağızlarına göre konuşturmuş, güçlü tasvirler yapmışlardır.
Batı Anadolu köylerindeki sorunları anlatan Samim
Kocagöz'ün eserlerinin yanında Kemal Bilbaşar'ın Doğu
Anadolu'daki ağa-köylü mücadelesini aşk ekseninde
anlattığı "Cemo" adlı romanı da önemlidir.
 Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.

You might also like