You are on page 1of 7

Türkiye’deki Okul Öncesi Eğitimdeki Okullaşma Oranlarının 2015 ve 2021 Yılları

Arasındaki OECD Raporlarındaki Verilere Göre Karşılaştırılması

Pınar ULU

1 GİRİŞ

Eğitim, bireyin zihinsel ve fiziksel gelişimindeki eylemleri ifade etmektedir.


Dolaysıyla birey kendi gelişimini sağlayıp toplumu da geliştirmelidir (Tezcan, 1985).
Okul öncesi eğitimi; çocukluk döneminin en kritik ve belirleyici yıllarını içine alan bir
dönemi ifade etmesi ve bu yaş çocuklarının zihinsel, sosyal, psikolojik ve kişilik gelişim
özelliklerine ve gelişimsel düzeylerine uygun, zengin uyarıcılar barındıran çevre
olanakları sağlayan tüm gelişim alanlarını en iyi biçimde yönlendiren bir eğitim sürecidir
(Aygül Yalçın ve Yalçın, 2018) Çocuğun bilişsel, sosyal-duygusal, psiko-motor ve dil
gelişiminin gereksinimlerinin karşılanması, öz bakım becerilerinin kazandırılması, hayata
iyi bir şekilde hazırlanabilmesi için nitelikli bir okul öncesi eğitimi verilmesi büyük önem
taşımaktadır (Canbeldek, 2015).Çocuklara verilen okul öncesi eğitim, çocuğun geleceği
üzerinde büyük iz bırakmaktadır. Çocuğun gelişiminin büyük bir kısmını tamamladığı
dönem erken çocukluk dönemidir. Çocuk kendini, çevresini yaparak, yaşayarak, tecrübe
ederek, keşfederek öğrenir. Çocuğun yaparak, yaşayarak, keşfederek, tecrübe ederek,
öğrenebilmesi için de kaliteli bir eğitim ortamının olması gerekmektedir. Bu anlamda en
başta aileye, okulla tanıştığı ilk yıllarda ise okula büyük görev düşmektedir. Okul öncesi
okul çocuğunun yaşamına ciddi olumlu etkilerde bulunmaktadır. Okul öncesi eğitim
kurumlarına giden çocuklar geleceğe daha emin adımlar atarak daha çok başarı elde
etmektedirler (Akan, 2013).
Okul öncesi dönem, çocuğun temel alışkanlıkları kazandığı, sosyalleştiği, topluma
uyum sağladığı, ileri ki yaşama hazırlık yaptığı dönemdir. Erken yaşta kaliteli ve
donanımlı çevre deneyimi yaşamanın ve öğrenme deneyimi edinmenin, çocuğun gelişim
alanlarına eğitsel katkı sağlaması, okul öncesi eğitimin ne kadar önemli olduğuna ve
böylelikle okul öncesi eğitimin yaygınlaşmasına etken olmuştur (Feyman, 2006)
Bu anlamda ülkeler eğitim politikalarında ulusal-evrensel dengesini oluşturmaya çalışıp
somut hedefler belirlemeye çalışmaktadır. Bu oluşum ve gelişim sürecinde eğitim
anlamında ülkelerin eğitim politikalarındaki durumlarını ortaya koyan ve düzenli olarak
yayınlanan OECD, Eurydice raporları vardır. Bu raporlar Avrupa ve Avrupa dışı gelişmiş
ülkelerin eğitim durumlarını istatistiksel veriler aracılığıyla açıklamaktadır. OECD, her iki
yılda bir Türkiye hakkında bir Ekonomik İnceleme Raporu ve düzenli olarak politika
incelemeleri hazırlamaktadır. Düzenli olarak yayınlandıklarından, ülkelerin eğitim
durumlarını bir önceki döneme göre değerlendirme yapma imkânı da sunmaktadır.
https://www.oecd-ilibrary.org/docserver/5ea7657e-en.pdf?
expires=1688649193&id=id&accname=guest&checksum=A7A6C58AD18354AD04724E
1F71181D50
1.1 Amaç
Bu çalışmanın amacı Türkiye’deki okul öncesi eğitimde okullaşma oranlarının
2015 yılı ve 2021 OECD raporlarına göre güncel mevcut durumun tespiti ve verilere göre
karşılaştırma yapılabilmesidir. Araştırmada Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı 2022-
2023 eğitim öğretim yılı güncel okullaşma oranlarına da yer verilmesidir.

1.2 Tanımlar

OECD Nedir? OECD açılımı, Organisation for Economic Co-operation Development;


Türkçe karşılığı ise İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’dır. OECD, İkinci Dünya
Savaşı sonrasında Avrupa ekonomilerini desteklemek ve iyileştirmek amacı ile
oluşturulmuştur. OECD, demokratik yapılara ve piyasa ekonomisine sahip 38 ülkenin
küreselleşmenin ekonomik, sosyal ve yönetim sorunlarını çözmek ve bu sürecin
fırsatlarından faydalanmak üzere müştereken çalıştıkları uluslararası bir organizasyondur.
OECD’nin merkezi Paris'te bulunmaktadır. Kurucu üyeleri arasında Türkiye’ de
bulunmaktadır.
1.3 Çalışmanın Önemi

Bu çalışmanın amacında belirtildiği üzere ülkemizdeki okul öncesi eğitimde


okullaşma oranlarındaki verilerin değişimleri karşılaştırılırken aynı zamanda rakamsal
artışlarla birlikte eğitimden yararlanan öğrenci sayılarının ve eğitimin kalitesinin de gelişip
gelişmemesi durumu büyük önem taşımaktadır. Çocukların gelecek eğitim hayatlarına
etkisinin büyük olacağına inanılmakta ve Türkiye’de okul öncesi eğitimin 5 yaşındaki
çocuklar içinde zorunlu eğitim kapsamına alınması ve okul öncesi eğitimin
yaygınlaştırılması amacıyla, mevcut eğitimin sorunları çeşitli platformlarda tartışılmakta
ve sorunlara yönelik çözüm önerileri aranmaktadır. Ancak yapılan bütün çalışmalara
rağmen, ilköğretim öncesi hazırlık yaşındaki çocukların okullaşma oranlarında ilerlemeler
sağlansa da okul öncesi eğitimde özellikle 3 ve 4 yaşındaki çocukların okullaşma
oranlarının, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkelerindeki seviyelere
henüz ulaşılamadığı görülmüştür. Bu açıdan bakıldığında neler yapılabileceği ülkemiz ve
gelecek nesillerimizin eğitim düzeylerinin kalitesi açısından büyük önem taşımaktadır.

2. LİTERATÜR TARAMASI

Okul öncesi eğitim kurumları; bağımsız anaokulları olarak açılabileceği gibi mülki
idare amirinin onayı ile çocuk gelişimi ve eğitimi alanı olan mesleki ve teknik ortaöğretim
kurumlarında uygulama sınıfı ve diğer eğitim kurumları bünyesinde ana sınıfı olarak da
açılabilir.
Anaokulu, ana sınıfı ve uygulama sınıflarına, kayıtların yapıldığı yılın eylül ayı sonu
itibarıyla 57-68 aylık çocukların kaydı yapılır. Okulun kayıt alanında ikamet eden ve bir
sonraki eğitim ve öğretim yılında ilkokula başlayacak çocukların kaydı yapıldıktan sonra
fiziki imkânları yeterli olan anaokulu ve uygulama sınıflarına 36-56 aylık, ana sınıflarına ise
45-56 aylık çocuklar da kaydedilebilir. Öğrencilerin bitirdiği yaş temel alınarak; okul öncesi teorik yaş 3-5
(3 yaşın 1-9 ayları arası)

Dünya genelinde nitelikli okul öncesi eğitiminin önemi konusunda artan bir görüş
birliği (Sönmez, 2021: 69) bulunmasına rağmen, ülkemizde okul öncesi eğitim kademesinde
nitelik ve nicelik bağlamında birtakım sorunların yoğunlaştığı görülmektedir (Gülcan, 2019:
87). Bu sorunlara ilişkin ülkemizde 2018 yılında yayımlanan “2023 Eğitim Vizyon”
Belgesi’nde yer alan “Erken Çocukluk Eğitimi” ile ilgili nitelik ve nicelik bakımından şu üç
temel hedefe yer verilmiştir:

1. Erken çocukluk eğitim hizmeti yaygınlaştırılacak,

2. Erken çocukluk eğitim hizmetlerine yönelik bütünleşik bir sistem oluşturulacak,

3. Şartları elverişsiz gruplarda erken çocukluk eğitimin niteliği artırılacaktır (MEB, 2018:
80- 82).

Araştırmaya yönelik olarak yapılan doküman analizlerinde 2015 ve 2021 eğitim


öğretim dönemlerindeki, okullaşma oranları ilgili bulguları tablolar halinde gösterilmiş ve
yorumlanmıştır. Bu bağlamda Okullaşma oranları okul öncesi eğitim; öğrenci sayılarına
ilişkin istatistiksel veriler ortaya çıkmıştır.

2.1 Okul Öncesi Okullaşma Oranları


Yaş gruplarına (Doğum yılları) göre NET okullaşma oranları hesaplanırken;
öğrencinin ait olduğu eğitim kademesine (öğrenim türüne) bakılmaksızın, ilgili yaş grubunda
bulunan toplam öğrencilerin, ilgili yaş grubunda bulunan toplam nüfusa bölünmesi ile elde
edilmiştir.
Düzeltilmiş Net Okullaşma Oranı: İlgili teorik yaş grubunda bulunup, ilgili eğitim
kademesi veya bir üst eğitim kademesine devam eden öğrenci sayısının, ilgili eğitim
kademesindeki teorik yaş grubundaki toplam nüfusa bölünmesi ile elde edilir.

Bu başlıkta, Türkiye’nin 2015-16 eğitim öğretim yılına ait okullaşma oranları, tarihsel
süreçte 4-5 yaş aralığında Türkiye’nin yıllara göre okullaşma oranının gelişimi, Türkiye’de
okul öncesi eğitim kurumlarındaki yıllar içerisindeki eğitim öğretim yılına ait okullaşma
oranları Tablo 1’de gösterilmiştir.

Okul Öncesi Eğitim Kurumlarında Yaşlara ve Yıllara Göre Okullaşma Oranları

Tablo 1

Öğretim Yılı 3 Yaş 4 Yaş 5 Yaş


2015-2016 11,74 33,56 67,17
2016-2017 12,48 36,15 70,43
2017-2018 12,37 30,11 75,14
2018-2019 12,40 30,06 75,17
2019-2020 13,31 33,42 75,10
2020-2021 5,63 16,41 58,03
2021-2022 11,45 29,77 83,41

Net Okullaşma Oranı: İlgili teorik yaş grubunda bulunup, ilgili eğitim kademesi veya bir üst
eğitim kademesine devam eden öğrenci sayısının, ilgili eğitim kademesindeki teorik yaş
grubundaki toplam nüfusa bölünmesi ile elde edilir.

Not 1. Yaş gruplarına (Doğum yılları) göre NET okullaşma oranları hesaplanırken;
öğrencinin ait olduğu eğitim kademesine (öğrenim türüne) bakılmaksızın, ilgili yaş grubunda
bulunan toplam öğrencilerin, ilgili yaş grubunda bulunan toplam nüfusa bölünmesi ile elde
edilmiştir.

Not 2. 2021/'22 okullaşma oranları hesaplanırken, kullanılan nüfus ve öğrenci sayılarında


Türkiye'de ikamet eden T.C. vatandaşları kapsanmıştır. Türkiye'de ikamet eden yabancı
uyruklu nüfus ve yabancı uyruklu öğrenci sayıları kapsam dışında tutularak, tamamlanmış
olan en son takvim yılı sonu öğrenci rakamları (Şubat 2022) ve tamamlanmış olan en son
nüfus rakamları (31 Aralık 2021) kullanılarak hesaplanmıştır. Okul öncesi okullaşma oranları
hesaplamalarına yaz eğitimi ve 3-6 yaş oyun odası kurs programı öğrenci sayıları dâhil
edilmemiştir.

Okullaşma oranları(3 yaş, 4 yaş, 5 yaş) açısından Türkiye OECD ve AB ülkelerinin bir
hayli gerisindedir. OECD ve AB ülkelerinde 5 yaşta okullaşma oranı %95 kadarken bu rakam
Türkiye’de %71’dir. 4 yaşta OECD ve AB ülkelerinde okullaşma oranı %90’a yakınken bu
rakam Türkiye’de %30 civarlarındadır. 3 yaşta OECD ve AB ülkelerinde okullaşma oranı
%70 civarlarındayken bu rakam Türkiye’de yaklaşık %10 civarlarındadır. Görüldüğü üzere
okullaşma oranının özellikle 3 ve 4. yaşlarda arttırılması gerekmektedir.

2020/2021 eğitim öğretim yılında okul öncesi eğitim okullaşma oranlarındaki düşüşün
nedeni: Okul öncesi eğitiminin isteğe bağlı olması ve Covid-19 salgını nedeniyle kayıtlardaki
düşüşten kaynaklanmaktadır. Brüt Okullaşma Oranı: İlgili öğrenim türündeki tüm
öğrencilerin, ait olduğu öğrenim türündeki teorik yaş grubunda bulunan toplam nüfusa
bölünmesi ile elde edilir.(Milli Eğitim İstatistikleri, Örgün Eğitim 2021/'22 National
Education Statistics, Formal Education 2021/'22)

2.2 Türkiye’de Okul Öncesi Eğitimin Verildiği Kurumlar

Okul öncesi eğitim kurumları açılmasında 13 Ekim 1983 tarihli 5580 sayılı Özel Öğretim
Kurumları Kanunu ile buna dayanılarak çıkarılan 20 Mart 2012 tarihli Millî Eğitim Bakanlığı
Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği özel kişi ve kuruluşlar tarafından açılacak olan
kuruluşların çalışma ve işleyişlerine ilişkin işlem ve usulleri belirlemek amacıyla
hazırlanmıştır. Bunun yanı sıra, 29 Ekim 1983 tarihli 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu Kanunu ile buna dayanılarak çıkarılan 30 Nisan 2015 tarihli Özel Kreş ve
Gündüz Bakımevleri ile Özel Çocuk Kulüplerinin Kuruluş ve İşleyiş Esasları Hakkında
Yönetmelik de özel kişi ve kuruluşlar tarafından açılacak olan kuruluşların çalışma ve
işleyişlerine ilişkin işlem ve usulleri belirlemek amacıyla yayımlanmıştır. Millî Eğitim
Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı olarak açılan 36-66 ay arası çocuklara
hizmet veren resmi ve özel eğitim kurumları ile şimdiki adıyla Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı’na bağlı olarak açılan 0-66 aylık çocuklara hizmet veren Özel Kreş ve
Gündüz Bakımevleri aynı eğitim programını (MEB 2016) uygulamakla yükümlüdürler.
Toplum tarafından genellikle sadece bakım vermekle yükümlü olarak algılanan Özel Kreş ve
Gündüz Bakımevleri, 1983 yılından bu yana okul öncesi eğitim alanında önemli bir paydaştır.
Aynı programı uygulamakla yükümlü olmalarına rağmen farklı kanun ve yönetmeliklerle
hizmet veren bu kurumların gerekli düzenlemeler yapılarak tek bir kanun ve yönetmeliğe
bağlanmaları, yaşanan karmaşanın ortadan kaldırılmasına ve verilen eğitimin niteliğinin
artırılmasına katkı sağlayacaktır. Ayrıca, bu kanun ve yönetmeliklerin hazırlanması ve
güncellenmesi sürecinde özellikle alanda bilfiil çalışan uzmanların da fikir ve görüşlerinin
alınarak deneyimlerinden faydalanılması okul öncesi eğitim kurumlarının hem işleyişinin
kolaylaşması hem de niteliğinin ve işlevselliğinin artırılması konusunda destek sağlayacaktır.
Yürütme kadrolarının oluşturulmasında ise siyasetten arınmış, alanında yetkin, çocuğun üstün
yararı ve haklarını en iyi şekilde gözetecek kişilerin görevlendirilmesi önemlidir. Örneğin ;
‘’Kuran kurslarına 4-6 yaş grubundaki okul öncesi çağı çocuklar da devam etmektedir. Bu yaş
grubunun eğitimi hem çok zor hem de önemlidir. Vakıflar, dernekler vb. kurumlar Kuran
Kursu açabilmektedir. 2012’den bu yana Milli Eğitim Bakanlığı’nın Kuran Kurslarını
denetleme yetkisinin olmamasıdır. Bunların öğretmenleri mutlaka öğretmenlik meslek
eğitimi almış kişiler olmalıdır. Her çocuk sevginin, bilginin, sporun, sanatın, yaratıcılığın,
ulusa ve insanlığa hizmetin kaynağıdır. Her çocuk paha biçilmez bir servettir. Her çocuğun
profesyonel öğretmenler tarafından en iyi şekilde eğitilmesi gerekir (Özcan,2023).’’

Ülkemizde ayrıca Özel eğitime ihtiyaç duyan okul öncesi eğitim yaşında bulunan
çocuklar için, Okul Öncesi Eğitim kapsamında bünyesinde Anasınıfı olan Özel Eğitim Okulu,
Kaynaştırma Eğitimi, Özel Eğitim Anaokulu ve Özel Özel Eğitim Anaokulu olarak yararlanan
472 876 öğrenci bulunmaktadır. (Millî Eğitim İstatistikleri, Örgün Eğitim 2021/'22)

2.3 Çocukları Okul Öncesi Eğitimle Destekleme projesi

Çocukları Okul Öncesi Eğitimle Destekleme projesi (2022), sosyal yardım alan ailelerin
çocuklarının eğitim giderlerini karşılamak için 500 milyon TL (yaklaşık 26,6 milyon ABD
doları) sağladı (Özer, Aşkar ve Suna, 2023[14]). Benzer şekilde, bu çalışmalar arasında,
Türkiye'nin gerekli fiziksel alana sahip olmayan okulları desteklemek için 300 konteyner ve
600 okul öncesi sınıfı kurmayı hedeflediği Erken Çocukluk Eğitiminde Kalitenin ve Erişimin
Artırılması Projesi (2020) bulunmaktadır. Ulaşılması zor durumdaki çocukların talebini
karşılamak (UNICEF, 2022[15]; Avrupa Komisyonu, 2022[16]). Projenin yaklaşık 30.000
çocuğa genişletilmiş erişim sağladığı tahmin edilmektedir. Proje, fiziki altyapının
genişletilmesini kolaylaştırmanın yanı sıra, okul öncesi eğitim hizmetlerinin bulunmadığı
bölgelerde çocukların kullanabileceği eğitim kitlerinin kullanımını içeren alternatif ve esnek
okul öncesi eğitim modelleri sunmaktadır (Avrupa Komisyonu). , 2022[16]). Önceki çabalar
arasında, normal eğitim döneminde devam edemeyen öğrencilerin yaz aylarında okul öncesi
kuruma erişim ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları
Yönetmeliği (2014) de yer almaktadır. Buna ek olarak, yasa, ekonomik dezavantajı aksi
takdirde okul öncesi hizmetlere erişimi engelleyebilecek kırsal alanlardaki öğrencilerin
erişimini genişletmeyi amaçlayan ücretsiz gezici sınıflar açtı. . EÇE projesi, tüm çocuklar için
erken çocukluk eğitim hizmetlerine erişimin artırılmasını ve okul öncesi eğitimin kalitesinin
iyileştirilmesini amaçlıyor. Proje özellikle erken çocukluk eğitimi hizmetlerine erişimi sınırlı
olan veya hiç olmayan elverişsiz koşullarda yaşayan altı yaşın altındaki çocuklara ve
ailelerine odaklanıyor. Projenin ana hedef grupları arasında öğretmenler, okul müdürleri,
aileler ve diğer EÇE hizmet sağlayıcıları yer alıyor; onların kaliteli erken çocukluk
hizmetlerinin sağlanmasına yönelik kapasitelerinin güçlendirilmesi amaçlanıyor EÇE'ye
erişimin önümüzdeki yıllarda genişletilmesi, hem en dezavantajlı durumda olanlara erişim
sağlamak hem de bölgesel farklılıkları gidermek açısından Türkiye için önemli bir hedef
olmaya devam edecektir.

Yüksek gelirli ailelerden gelen çocukların, çok küçük çocukların ihtiyaçlarına özel
kaynaklara, pedagojiye ve diğer uygun özelliklere sahip eğitime erişme olasılıklarının daha
yüksek olduğu halde ailelerin gelir durumuna göre kaliteli okul öncesi eğitime eşit olmayan
erişim söz konusudur. Bölgesel hükümet çabalarına rağmen, okul düzeyinde eğitimde
kentsel/kırsal farklılıklar devam etmektedir.

Türkiye’nin okul öncesi eğitim sisteminin nitelik ve nicelik yönünden geliştirilmesine


yönelik şu öneriler geliştirilmiştir: Türkiye’de okul öncesi eğitime, yerel yönetimlerin daha
fazla finansal destek sağlaması için yasal düzenleme yapılabilir. Okul öncesi eğitimde,
okullaşma oranında istenilen artışın sağlanabilmesi için 5 yaş, zorunlu eğitim kapsamına
alınabilir ve okul öncesi eğitim ücretsiz sağlanabilir. Merkezi bütçe doğrultusunda sağlanan
eğitim harcamalarında okul öncesi eğitime daha fazla kaynak aktarılarak okul öncesi eğitimde
yıllık öğrenci başına harcanan para miktarı artırılabilir. Okul öncesi eğitimde, öğretmen
başına düşen öğrenci sayısının düşürülmesi için belli bir planlama çerçevesinde okul öncesi
öğretmeni atamasında artışa gidilebilir. Ayrıca her okul öncesi öğretmenine bir yardımcı
personelin tahsis edilmesi fayda sağlayabilir.

You might also like