You are on page 1of 16

i

Research and Training Methodology in Term of History and Description of


Resources

Araştırma ve Eğitim Metodolojisi Açısından İslam Tarihinin Tanımı Sınırları


ve Kaynakları

Yrd. Doç. Dr. Mehmet ŞİMŞİR


KMU Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü
E-posta: m_simsir@mynet.com

Abstract 1. Giriş
History is a memory which provides the information and Tarih ve İslam Tarihinin Tanıtımları
experience to be ready continually for humans to today and
1.1. Tarihin Tanıtımı
future. Thanks to history, the past is remembered and both
today and the future is formed by taking necessary lessons. Kelime itibari ile “geçmişte yaşanmış olayları ve bunların
The Islamic History, a special branch in General History, anlatımlarını” (Uygur, 1996: 154) ifade eden Tarih
is of great significance at the same degree. Recognizing it, kelimesi Batı dillerine Grekçe “İstoria” kelimesinden
making limitation and acquairing sources is important as geçmiştir. (Togan, 1981: 2; Tosh, 1997: V) Arapça olarak
well. For that reason, in this study, the definition, ise Beni Temim lehçesinde “Turih” ya da Kays lehçesinde
limitation, scope and the sources of History and Islamic “Te’rih” kelimesinden geldiği söylenmekle birlikte (es-
History have been mentioned. Sahavî, 1930: 6) eski Babil dillerindeki “Verehe” veyahut
da Farsça “Mahruz” kelimesinden Arapçaya geçmiş
Keywords: History, Islamic History, Limits of Islamic
olabileceği de ifade edilmiştir (Hamidullah, trz.: 17-18;
History, Sources of Islamic History
Rosenthal, 1963: 230).
Tarih, insanlığın elde etmiş olduğu tecrübe (Kütükoğlu,
Özet 2011: 1-5), bilgi birikimi (Togan, 1981: 2) ve yaşanmış
olaylarını tayin ve tespit etmektir (es-Sahavî, 1930, s. 385).
Tarih insanın bugünü ve yarını için sürekli hazır halde O, insanlığın bugünü ve yarını için sürekli hazır halde
bulunmasını sağlayacak bilgi ve tecrübeleri kendisine bulunmasını sağlayan bilgi ve tecrübeleri kendisine sunan
sunan hafızası durumundadır. Tarih sayesinde geçmiş hafızasıdır. Ama bu hafıza sadece geçmişi hatırlatmakla
hatırlanmakta, gerekli ibretler alınarak bugün ve yarınlar kalmamakta, bugünü ve yarını da şekillendirmekte, olay ve
şekillendirilmektedir. Dolayısıyla Tarih İlmi insanlık için şahısları tasnif etmekte, gruplandırmalar yapmaktadır
vazgeçilemez bir fenomendir. Genel Tarih içerisinde özel (Febvre, 1985: 67). Bu açıdan Tarih, bazılarının iddia ettiği
bir alan olarak İslam Tarihi de aynı derecede öneme gibi “geçmişte kalmış düşünceleri haber vermekle”238
sahiptir. Onun bilinip tanınması, sınırlarının, kalmamakta, nedensellikler ve neticeler üzerinde durup
kaynaklarının tespiti ve analizi de son derece önem arz çıkarımlar yaparak bugün ve yarınları etkileme çabasına
etmektedir. Bu nedenle bu tebliğde, Tarih ve İslam girişmektedir. Bu da insanın doğasında var olan birçok
Tarihi’nin tanım ve sınırları, kaynakları ve bunların duygunun gereği ve yaşam sürecinde ayakta kalabilmesi
değerlendirilmesine yer verilmiştir. için temel bir ihtiyacı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu
Anahtar Kelimeler: Tarih, İslam Tarihi, İslam Tarihi’nin sebepledir ki Tarih insan ve insanlık için daimî
Sınırları, İslam Tarihi’nin Kaynakları kalabilmenin bir gerekliliğidir. Yani her şey geçicidir ama
tarih kalıcıdır.
Bu durumu tarih metodolojisine dair bilinen en eski risaleyi
kaleme alan Kifâyeci şu şekilde izah etmektedir;

238
Bu tür görüşler için bkz.; Özlem, 1994: 17-18;
Çağlayan, 1981: 7.

244
i

Hiçbir şey sürekli değildir. Her insan bu cismani, edilecek bilgi ve yapılacak planlamalar için hayati önem
maddi âlemlerden ölüm ötesindeki ruhanî, nuranî, taşımaktadır. Çünkü ancak doğru verilerle doğru sonuçlara
berzahî, melekutî âlemlere intikal eder. Herkes ulaşılabilir. Bu nedenle tarihî olayları incelerken, bilgi ve
eseriyle yaşar ve bu âlemde hatırası tarih ve tecrübeleri aktarırken hakikatlerin karartılmasından uzak,
kelamla bâki kalır. Öyleyse hatırlanması hoş bir net, kesin ve ispatlanabilir belgelere dayanmasını gerekli
kelam ol, zira dünya bir kelamdan ibarettir. Tarih, kılmaktadır. Çünkü tarihi, sonraki dönem insanlarına
saygın, önemli ve büyük şeylerden oluşur. Tarih, aktaran vasıta yine insandır. İnsan ise tamamen objektif
insanlar nezdinde makbuldür, fikirlere ve ibretlere olabilecek durumda ya da hatadan münezzeh bir yapıda
şâmildir. Tarih, muteber bir şekilde maslahatlarla değildir. İnsanı inançları, çevresi, ideolojisi, hissiyatı ve
ve güzelliklerle ilintilidir ve onların kaynağıdır. yaşadıkları etkileyebilmektedir. Bu nedenle İngiliz tarihçi
Şayet tarih olmasaydı bize ne bir haber ne de bir Edward Hallet Carr’ın de belirttiği gibi önce tarihi aktaran
eser ulaşırdı. O ruhların ve bedenlerin gıdasıdır. insanı yani tarih yazıcısını iyi tespit etmek ve
O, insanların ve toplumların haberlerinin değerlendirmek gerekmektedir.241 Bunun yanında tarihi
kaynağıdır. O, acayipliklerin, garipliklerin, aktarımlar belgelere dayanması gerekirken (Collingwood,
rivayetlerin ve mesellerin madenidir. Tarih, edibin 1996: 40; Thomson, 1983: 8) müverrihlerin belgeler
süsü, akıl sahibinin dayanağı, muhaddisin konusunda yanlışa düşmeleri (Togan, 1981: 87; ed-Duri,
yardımcısı ve destekçisi, zeki kişinin hazinesidir” 1991: 46), ideolojik ya da hissi davranmaları (Halil, 1985:
(Muhyiddin Ebû Abdillâh Muhammed b. 121), yaşadıkları çeşitli baskı (Togan, 1954: 45; Tarihte
Süleyman el-Kâfiyecî’nin “el-Muhtasar fi İlmi’t- Usul, 1981: 99), ve taassuplar (Kâşif, 1997: 66) veyahut da
Tarih”adlı eseri, F. Rosenthal’in, İlmu’t-Tarîh ilmi konularda özellikle de tarihçilerin bilmesi gereken
İnde’l-Arab (Arapça’ya çev. Salih Ahmed el-Ali, farklı ilim dalları hakkındaki bilgisizlikleri (İbn Haldun,
Beyrut 1983), isimli eserinin 325-370 sayfaları 1990: I/18-99; Hizmetli, 1991: 86) onları hatalı aktarımlara
arasında s.367’den nakleden; Şulul, 2001: 220). sürükleyebilmektedir. Bu durumların hassaten tarih
konusunda çalışmalar yapan araştırmacılar, eğitimini
Tarihle ilgili yapılan bir tanımda da onun gerekliliği ve bu
yapan ve alanlar tarafından iyi bilinmeli ve farkında
misyonu şu şekilde ifade edilmiştir; “İlm-i Tarih, efrad-ı
olunmalıdır.
nas-ı vekâyi’ ve ma’sir-i maziyeye ve vükelâ ve havâssı
hafâya ve serâir-i mukteziyeye muttali’ idüp, nef’i amme-i
1.2. İslam Tarihinin Tanıtımı
eşhas mütalaasını mecbûl ve beyne’l-havâs makbul ve
mergub bir fenn-i kesirü’l-menâfidir” (Ahmed Cevdet Tarihin ne olduğu ile ilgili bu bilgileri aktardıktan sonra
Paşa, 1302: I/13). Tüm teferruatı göz önünde tüm insanlık için bu kadar ehemmiyet arz eden bir ilim dalı
bulundurularak yapılmış olan Ahmed Cevdet Paşa’nın bu olması nedeniyle, insanlığın kurtuluşu için ilahi bir sistem
tanımını Ümid Meriç şu şekilde özetlemiştir; “Tarih, halka olarak gönderilen tüm semavi dinlerde de tarih ve onun
geçmiş olayları ve eserleri, devlet adamlarına da bilinmesi metodolojisine yer verilmiş olduğunu öncelikle
lazım gelen sırları öğretir. Bu itibarla herkes için faydalı belirtmeliyiz. Özellikle de son semavi din olan Hz.
bir ilimdir” (Meriç, 1979: II/20). Dolayısıyla tarih, her bir Muhammed (s)’in tebliğ ettiği İslam dininin en temel
insan, toplum ve devlet için vazgeçilemez bir husustur. 239 kaynağının (yani Kur’an-ı Kerim’in) insanlık tarihi ile ilgili
Hatta sadece dünyevî değil, uhrevî boyutuyla da tarih çok ciddi bilgiler sunduğunu görmekteyiz. 242
bilmek önemlidir (İbn Esîr, 1967: I/7-9). Bu nedenle
“İslam Tarihi” dediğimizde genel tarih anlayışı içerisinde
geçmişte yaşanmış önemli her hadisenin neden ve
kişi, inanç, zaman ya da bölge olarak bir sınırlandırma
neticeleri ile birlikte bilinmesi insanlığın menfaatinedir. 240
Ancak burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta bu getirmiş olmaktayız. Yani tüm insanlık tarihi içerisinde
büyük hadise ve onun kahramanlarının, cereyan eden sadece Müslümanların bulunduğu yerler ve zamanlar
kastedilmiş gibi görünmektedir (Apak, 2009: I/20-21;
olayın gerçekleşme şeklinin bütünüyle hakikate uygun
Yıldız, 1994: 18-19). Hatta İslamiyet’i, ilk tebliğ eden
olarak aktarılmasıdır (Hizmetli, 1991: 20). Bu durum elde

239
Tarih bilgisine sahip olmanın önemi konusunda İbrahim Kafesoğlu’dan nakleden Baykara, 1996: 4;
Endülüslü alim Muhammed el-Hamis (v. 1239), Nasr, 1991: 227-228; Baykal, 1974: 135; Şeşen, 1998:
“Kur’an ve sünnet ile birlikte en fazla ilgilenilmesi 2, 10; Türkçe Sözlük, 1988: II/1419.
gereken bilim dalı tarih ve biyografidir” demiştir, bkz.; 241
Edward Hallet Carr bu durumu şu şekilde izah
Muhammad Beg, 2006: 51-60; Ünlü tarihçi Sahavî ise
etmektedir; “Tarihi ve tarihçiyi incelemek için onun
bu konunun ehemmiyetine vurgu yapmak için tarih
tarihî ve içtimaî çevresini inceleyiniz. Tarihçi, bir birey
bilgisinin Müslümanlara farz-ı kifâye olduğunu
olarak, aynı zamanda hem tarihin hem de toplumun bir
söylemiştir, bkz.; es-Sahavî, 1930: 45; Ayrıca kendisini
ürünüdür”, bkz.; Carr, 1993: 54.
ve çevresini tanımak isteyen bir kimse için tarihi bilmek 242
İslam’ın tarih ilmine verdiği teşvik konusu için bkz.;
ve öğrenmenin önemi konusunda bkz.; Collingwood,
Şeşen, 1998: 16-17.
1996: 40-41; Özçelik, 1996: 6-8.
240
Bu açıdan tarih ilmine dair yapılmış bazı tanımlar için
bkz.; el-Câbirî, 2000: 308-309; Togan, 1981: 13;

245
i

olarak Hz. Muhammed (s)’i görüp sınırı onunla başlatmak zorlamakta, aynı zamanda iyi bir tarih metodolojisi
ve ondan sonra yolundan giden ve onların muhatap uzmanı, tarihçi ve tarih bilimi ile ilgili diğer bilim dalları
oldukları ya da ilişki içerisinde bulunduklarını ifade etmiş hakkında bilgi sahibi olma durumunu gündeme
gibi görünmekteyiz. Oysaki İslam’ın kendisini tanıtma getirmektedir. Zira bu açıdan tarihçiler özellikle de İslam
şekline ve tarih konusundaki yaklaşımına baktığımızda bu Tarihçilerinin bu alanı dini bir bilim dalı olarak değil, İbn
tabir ile kastedilmek istenilenin çok daha geniş olduğunu Haldun’un ifade ettiği gibi251 insanî, beşerî bir bilim dalı
görmekteyiz. Tarihi, insanlığın yaratılışından itibaren243 ve olarak görüp evrensel bir yaklaşım sergilemeleri
hatta daha öncesinden244 ele alarak va’z olunduğu gerekmektedir.
dönemdeki olaylara kadar getiren İslam, olaylara ve
şahıslara bakış açısıyla birlikte kendi nazarından bir tarih
anlayışını ortaya koymuş ve tarihi, hakka ve hakikate 2. İslam Tarihi’nin Kaynakları
(Mutlakiyete) ulaşma aracı kabul ettiğini (el-Fârûkî/el-
Fârûkî, 1999: 91) ayrıca tarihi olayları ve şahısları iyi ve İslam Tarihi konularında yapılacak çalışmalarda da genel
kötünün prototipini ortaya koymak ve onlardan ibretler tarih araştırmalarında olduğu gibi mevzu bahis edilecek
alarak bugün için çıkarımlar yapmayı temel hedef olarak konu ile ilgili bilgi veren malzemeler kaynaklık teşkil
aldığını görmekteyiz (Sırma, 1991: 19). Bu nedenle “İslam edecektir. Tarih ilmi içerisinde anlatımları
Tarihi” aynı zamanda “İnsanlık Tarihi” olarak karşımıza gerçekleştirebilmek için müracaat edilen ve bize tarihi bilgi
çıkmaktadır. Aynı zamanda genel tarih anlatımına göre Hz. veren malzemelere “Kaynak” denilmektedir (Kütükoğlu,
Muhammed (s)’den sonra onunla ilişki içerisinde bulunan 2011: 17). Kaynaklar da taşıdıkları özellikler ve
tüm kesimleri (müntesiplerini-muhataplarını-hasımlarını) ehemmiyetlerine göre “Ana Kaynaklar” ve “Yardımcı” ya
ele almamız gerektiğini düşünecek olursak bugüne kadar da “İkincil Kaynaklar” diye bölümlendirilebilir. Ana
geçen süreci de buna dâhil etmeliyiz (Gibb, 1991: 20; Kaynak gözle görülebilen bir eser, ayakta kalan bir bina,
Şeker, 2003: 73; Apak, 2009: I/23-24). yazılı bir vesika veya telif edilmiş bir kitap gibi incelenmek
istenilen dönemden kalma ya da o dönemle ilgili olarak
Bu durumu şu şekilde de izah edebiliriz; İslam’a göre hiçbir bize ulaşan bakıyye ve kayıtlardır (Kütükoğlu, 2011: 17;
şey yok iken her şeyin yaratıcı bulunan Allah var idi (yani Apak, 2009: I/33). Dolayısıyla bu alanda kullanılacak
O, ezelidir),245 her şeyi yoktan var etti (yani O, her şeyin kaynaklarda ilk etap da bulunması istenilen özellik,
sahibidir).246 Yarattığı şeylerden biriside zaman idi (yani O, incelenecek İslam Tarihi konusunun dönemine ya da en
takdir edendir).247 Bu zamana göre bir hesap düzeni kurdu yakın bir döneme ait olması, direkt ya da dolaylı olarak bu
ve özellikle insanı bu zaman içerisinde nasıl yaşadığı konu ile ilgili bilgi sunması yahut da o devrin
konusunda denemeye tabi tuttu (yani O, düzene koyan ve kaynaklarından faydalanılarak hazırlanmış olmasını
hesaba çekecek olandır).248 Yollarını kolaylaştırmak için gerektirmektedir. İşte bu özellikleri üzerinde taşıyan
bir sistem var etti (yani yol olarak İslam’ı koyandır). 249 Bu kaynaklara “Ana Kaynaklar”, bu özellikleri üzerinde
sistemi insanlara anlatmak üzere ilk insanlardan başlayarak taşımayan veya bir ana kaynağa atfen ondan daha sonraki
peygamberler tayin etti, (yani bu ilk yaratma süreci ile bir dönemde hazırlanmış derleme malzemelere de
birlikte İslamiyet’in tarihini başlattı).250 Bu, ilk günden “Yardımcı” ya da “İkincil Kaynak” diyebiliriz.
itibaren Müslümanlar tarafından da kabul edilen görüş
oldu. Nitekim ilk Müslüman tarih yazıcıları bu kabul 2.1. Ana Kaynaklar
nedeni ile eserlerine hep ilk yaratılış hadisesi ile başlamış, 2.1.1. Kur’an-ı Kerim
Hz. Muhammed (s)’in dönemine kadar geçen Aslında bu noktada tüm semavi dinlerin kaynağının aynı
peygamberler ve kavimlerinin tarihleri hakkında olduğunu hatırlarsak (Hamidullah, trz.: 13) İslam Tarihinin
anlatımlarda bulunmuşlardır. Durum böyle olunca da İslam kaynaklarının da tüm semavi dinlerin kaynakları olduğunu
Tarihi’ni dünyanın yaratıldığı ilk günden günümüze kadar söylemek yadırganamaz.252 Yani yaşayan semavi dinlerin
getirmemiz gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu ise özellikle kaynaklarının, özellikle de kutsal kitaplarının İslam Tarihi
İslam Tarihçilerini genel dünya tarihini bilme konusunda için kaynaklık teşkil ettiğini söyleyebiliriz. Ancak burada

243
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; Bakara, 2/30; Al-i 248
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; Bakara, 2/155,
Imran, 3/59; Nisa, 4/1; Zümer, 39/6; Hucurat, 49/13; 214;En’am, 6/165; Tâ-Hâ, 20/115-120; Enbiyâ, 21/35;
Hamidullah, trz., s.13, 15. Mü’minûn, 23/30; Ankebût, 29/2; Mülk, 67/2; İnsan,
244
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; Bakara, 2/117; 76/2; vd.
En’m, 6/73; Talak, 65/12; Daha fazla örnek ayet için 249
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; Al-i Imran, 3/19;
bkz.; Aykan, 1997, s. 463-467, 1037-1042 vd. Mâide, 5/3; En’am, 6/125; Tevbe, 9/32-33; Rum, 30/30;
245
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; Bakara, 2/255; Şûrâ, 42/13; vd.
Hadid, 57/3. 250
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; Al-i Imran, 3/73-
246
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; Kasas, 28/68; Sâd, 74, 144; En’am, 9/128; Gâfir, 40/78; vd.
39/62; Gâfir, 40/62; Tahrîm, 65/12; vd. 251
İbn Haldu’un bu konudaki tarih ve tarihçi anlayışı
247
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; En’am, 6/38, 59; hakkındaki görüşleri için bkz.; Şeşen, 1998, s. 14.
Tevbe, 9/51; Hûd, 11/6; Ra’d, 13/39; Isrâ, 17/58; 252
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; Al-i Imran, 3/183-
Enbiyâ, 21/35; Furkan, 25/2; 33/38; Asr, 103/1; vd. 184.

246
i

dikkat edilmesi gereken husus, bu kaynakların Kur’an ile birlikte onda zikredilen konuları açıklamak,
güvenilirliği, daha açık ifade edersek ilk geldikleri asıl teşbih, istiare gibi kapalı kavramları izah etmek veyahut
hallerini muhafaza edip etmedikleri meselesidir. Tevrat, Kur’an ahkâmını ortaya koymak amacı ile yazılan tefsir
Zebur, İnciller ve Kur’an-ı Kerim’i bu noktada ele kitaplarını da tarih ve İslam tarihi kaynakları olarak
aldığımızda sonuncusu hariç diğerlerinin bu özelliğini zikretmekte fayda vardır (Apak, 2009: I/34; Hamidullah,
kaybetmiş oldukları ortadadır.253 Dolayısıyla 1993/b: 42; Savaş, 1995: 7-9). Zira bu kaynaklarda da hem
inceleyeceğimiz bir olay ile ilgili bu kaynaklara müracaat tarih hem de ilgili ilim dallarından birçoğu ile ilgili önemli
ettiğimizde gerçeğe en uygun bilgiyi, korunmuş ve bilgiler bulunabilmektedir.
tahrifata uğramamış,254 ilk geldiği andan itibaren kayıt
2.1.2. Hadis kitapları
altına alınmış (Hamidullah, 1993/a: I/8; Hamidullah,
1993/b: 42; Cerrahoğlu, 1997: 53-54), ilahi bir kitap olarak “Hadis” kelimesi sözlüklerde, “söz, haber, yeni şey”
tartışmasız Kur’an-ı Kerim’de bulabileceğimiz açıktır. anlamlarına gelmekle birlikte terim olarak; “Hz.
Örneğin İslam Tarihinin bir konusu olarak Nuh (a.s.) ve Muhammed(s)’in söz, fiil ve takrirlerine” verilen isimdir
onun döneminde yaşanan tufan hadisesini gerçek (İbn Manzur, trz.: II/436; Cevherî, 1979: I/278; Koçkuzu,
mahiyetiyle ortaya koyabilmek için öncelikle Kur’an’a 1983: 13-14; Karaman vd., 2006: 215; Kandemir, 1997:
bakmamız gerekecek, ancak diğer semavi kitaplarda da XV/27 vd.). Hadisler, delil değerleri açısından sahih, hasen
konu ile ilgili bilgiler bulabileceğimiz için olayı, şahısları ve zayıf; kaynağı açısından merfu, mevkuf ve maktu; senet
ve gerçekleşme şeklini mukayeseye tabii tutmamız sayısı açısından mütevâtır, meşhur, âhâd; senedin muttasıl
zorunluluğu hâsıl olacaktır. Yine Kur’an-ı Kerim, bir tarih olup olmaması açısından muttasıl, munkatı’, mu’dal,
kitabı olmamakla birlikte insanlığın düşünce seviyesini mürsel, muallâk, muanan, müennen, müdelles gibi
yükseltmek,255 araştırmaya sevk etmek,256 doğru yola kısımlara ayrılır (Karaman vd., 2006: 215; Ayrıca bkz.;
ulaştırmak257 için tüm insanlık tarihi sürecindeki Yardım, 1992: I/36-54; Koçyiğit, 1998: 9-11). Hadis ilim
tecrübelerin özetini sunmak gibi bir misyonu olmasından dalında güvenilirlik açısından bunca metodun bulunması
dolayı kendisine müracaatımız kaçınılmaz durumdadır. ne denli ehemmiyetle, titiz bir yaklaşımla Hz. Muhammed
(s)’in anlatımları ve yaşantısının sonraki nesillere doğru bir
Ayrıca incelemeye çalıştığımız konu açısından Kur’an’a
şekilde aktarılmasının hedeflendiğini bize göstermektedir.
baktığımızda, bize geçmiş milletler ve peygamberler
Aslında tarihçinin kendi ilim dalı için belge olarak
tarihine ait bilgiler sunması, Hz. Muhammed (s)
kullanacağı vesikada aradığı şey de budur.
dönemindeki birçok olaya dair malumatlar vermesi 258 ve
genel bir tarih ve tarih metodolojisi anlayışını ortaya Güvenilirliği açısından böyle bir konuma sahip olması
koyuyor olması259 kaçınılmaz bir şekilde onu ilk kaynak nedeniyle İslam Tarihinin kaynakları arasında ikinci sırada
olarak zikretmemizi gerektirmektedir (Hamidullah, zikretmemiz gereken kaynak hadis rivayetleridir
1993/a: I/8). Çünkü Kur’an’ın korunmuş bir kitap (Hamidullah, 1993/a: I/8; Apak, 2009: I/27). Zira bu ilim
olması,260 içinde şek ve şüpheye mahal bulunmaması,261 dalı, Hz. Muhammed (s)’in günlük yaşantısını detaylı bir
tahrifata uğramamış,262 insan eli değmemiş263 olma gibi şekilde aktarmasının yanında gerek Kur’an ayetlerini
özellikleri onu diğer bütün kaynaklardan önde bir konuma açıklamak, gerek Kur’an’da değinilse de teferruatına
getirmektedir. girilmeyen konularda daha fazla bilgi vermek amacıyla

253
Semavi dinlerin kutsal kitaplarının aslî halini 18; Derveze, 1995: I/16-17; Watt, 1998: 65; Ayrıca
koruyamadıkları, hatta daha sonraki dönemlerde farklı Genelde tarih, özelde İslam Tarihi araştırmalarında
kişiler tarafından çeşitli anlatımlara dayalı olarak Kur’an’ın ilk kaynak olma durumu hakkında daha geniş
kaleme alındıklarına ve bu nedenle Kur’an’ın bilgi için bkz.; Hizmetli, 1991: 147-161.
diğerlerine karşı üstünlüğüne dair bkz.; İbn Kesîr, 1978: 259
Kur’an’ın Tarih anlayışı ve Kur’an’da tarih konuları için
98-100; Gündüz vd., 2010: 78-85, 222-227; Aydemir,
bkz.; Halil, 1988: 14-15, 147-164, 101-102; Sıddıkî,
1981: 71-75.
1990: 193-195, 220-221.
254
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; En’am, 6/115; 260
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; En’am, 6/115;
Yunus, 10/15-17; Hicr, 15/9; Kehf, 18/27; Ankebût,
Yunus,10/15-17; Hicr, 15/9; Kehf, 18/27; Zuhruf, 43/5;
29/48-49; Zuhruf, 43/5; Vâkıa, 56/77-78; Hâkka,
Vâkıa, 56/77-78; Abese, 80/13-16; Burûc, 85/22; vd.
69/40; Abese, 80/13-16; Burûc, 85/22; A’lâ, 87/6-7; vd. 261
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; Bakara, 2/2; Nisa,
255
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; Nisa, 4/105; Maide,
4/82; En’am, 6/115; Yunus, 10/37; Kehf, 18/1; Zümer,
5/67; Nahl, 16/44, 64; vd.
39/28; vd.
256
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; Bakara, 2/219, 266; 262
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; En’am, 6/115;
Al-i Imran, 3/7, 118, 191; Nisa, 4/82; Mâide, 5/18;
Yunus, 10/15-17; Hicr, 15/9; Kehf, 18/27; Ankebût,
En’am, 6/50; vd.
29/48-49; Zuhruf, 43/5; Vâkıa, 56/77-78; Hâkka,
257
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; Bakara, 2/1-3;
69/40; Abese, 80/13-16; Burûc, 85/22; A’lâ, 87/6-7; vd.
Mâide, 5/16; İbrahim, 14/1; Isra, 17/9; Hâc, 22/2; 263
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; Bakara, 2/97; Nisa,
Lokman, 31/3; Hucurat, 49/20; vd.
4/163, 166; Nahl, 16/102; Talak, 65/10; vd.
258
Kur’an-ı Kerim’in Hz. Muhammed (s)’in hayatı için ilk
kaynak olduğuna dair görüşler için bkz.; Heykel, 1968:

247
i

O’nun yaşantısı sürecinde yapmış olduğu açıklamalarını Siyer kitapları ile dini tebliğ sürecinde gerçekleşmiş tüm
içermektedir (Yardım, 1992, I/5, 27-35; Koçyiğit, 1998: 9- askeri faaliyetler hakkında bilgileri derleyen Meğazi
15). Elbette bu açıklamaları arasında itikat, ibadet ve kitaplarıdır (Hamidullah, 1993/a: I/9; Sırma, 1991: 101;
muamelat ile ilgili bilgiler olduğu gibi genel bilgiler ve Fayda, 2009: XXXVII: 319; Yaman, 2009: XXXVII/316;
önceki peygamber ve kavimlerle ile ilgili malumatlarda Apak, 2009: I/28; Baş vd., 2013: 34). Siyer, kelime anlamı
vardır. Diğer taraftan daha O hayatta iken sözleri ve itibari ile “yol, adet, tutum, davranış, ahlak, manevi gidişat
açıklamalarını “Hafızamız zayıftır, hâlbuki sen her gün ve yaşantı” gibi anlamlara gelmektedir (İbn Manzur, trz.:
birçok şey söylüyorsun” (et-Tirmizi, 1981: İlim, 42) IV/389-390; el-İsfehânî, 1992: 433; Mütercim Âsım
diyerek Hz. Muhammed (s)’den aldıkları izinle yazmaya Efendi, 1305, II/418). Istılahta ise en kısa şekliyle “Hz.
başlayanlar olmuştur.264 Bu açıklamaları yapan kimsenin Muhammed (s)’in Tercüme-i Hâlidir” yani tüm yönleri ile
peygamber olması265 ve onun yalan ya da yanlış bir bilgi doğumundan ölümüne kadar O’nun hayatını ele alan
aktarma ihtimalinin bulunmaması266 bu bilgileri de son biyografik eserlerdir (Vida, 1997: X/699-703; Terzi, 1990:
derece kıymetli hale getirmektedir. Dolayısıyla İslam 3). Meğazi ise, kelime anlamı itibari ile “savaş yapılan yer,
Tarihinin ikinci en önemli kaynağını hadis kitapları düşmanla savaşmak ve savaşa gitmek, arzu, istek,
oluşturmaktadır.267 savaşların menkibeleri” anlamlarına gelmektedir (İbn
Manzûr, trz.: XV/124; Mütercim Âsım Efendi, 1305:
Ancak hemen şunu belirtelim ki bu kaynak insanların
IV/1103). Istılahta ise “Hz. Muhammed (s)’in bizzat
oluşturmuş olduğu kaynaklardır. Her ne kadar bu
katıldığı gazveler ve döneminde cereyan eden seriyyeleri”
kaynaklarının temelini oluşturan rivayetlerin güvenilir
(İbn Manzûr, trz.: XV/124; Fayda, 2009: XXXVII/319)
olması için olağan üstü çabalar sarf edilmişse de (senet,
inceleyen eserlerdir.
metin ve ravi tenkit sistemi ile)268 hatadan uzak kalamadığı
noktalar olabilir. Ancak tarih ilmi içerisinde yazılı Gerek kelime anlamları gerekse ıstılah anlamları ile bu iki
kaynakların tenkiti konusunda en güvenilir bilgilere ulaşma tür kaynağın ne kadar birbirine benzer ve iç içe geçmiş
imkânını insanlara sunan bir konumda oldukları olduğu ortadadır ve hatta bazen de birbirleri yerine
unutulmamalıdır. Zira tarih ilmine kaynaklık eden diğer kullanılmışlardır (Öz, 2006: 23). Her iki tür de Hz.
yazılı belgelerden hemen hemen hiçbirisi hadis ilim Muhammed (s)’in hayatını konu almış ise de biri
dalında olduğu gibi senet, metin ve râvi sistemine, bunların diğerinden daha genel diğeri ise daha hususi konuları
inceden inceye tenkit edildiği bir anlayışa sahip değildir muhtevidir. Yani siyer genel olarak Hz. Muhammed (s)’in
(Hamidullah, 1993/a: I/8). Bu nedenle hadis kaynakları tüm hayatını, Meğazi ise daha ziyade dönemindeki askeri
incelenecek İslam Tarihi konusu için en önemli ikinci faaliyetleri içine almaktadır. Bu açıdan “Siyer daha genel,
kaynak konumundadır. Dolayısıyla bu kaynaklarda Meğazi daha özeldir” diyebiliriz.269
usulüne uygun aktarılan rivayetler yukarıda bahsettiğimiz
Bu iki tür kaynağın mahiyeti ve kaynaklık hususiyetine
semavi dinlerin muharref kitaplarındaki rivayetlerden evla
baktığımızda ise şunları söyleyebiliriz. Hz. Muhammed (s),
durumdadırlar. Çünkü semavi dinlerin muharref kitapları
İslam dininin ilk va’z edicisi, vahyi alan ve insanlara
bu tür bir tenkite tabii tutulmamışlardır.
ulaştıran, neyin nasıl yapılacağına dair ilk örnek olması
2.2. İkincil (Yardımcı) Kaynaklar açısından son derece önemli bir şahıstır. Bu nedenle
döneminde herkes tarafından son derece dikkatle takip
2.2.1. Siyer, Meğazi, Şemâil, Hilye ve Delâil Kitapları
edilmiştir. Nitekim bu konuda Kur’an’ın teşviki de son
İkincil kaynakların ilk başında zikredeceğimiz kaynaklar, derece ehemmiyetli olmuştur.270 Bu nedenle Ashab-ı
Hz. Muhammed (s)’in hayatını her yönü ile konu edinen Kiram dediğimiz Hz. Muhammed (s)’in etrafındaki ilk

264
Hz. Muhammed (s) döneminde içlerinde başta Hz. Ebu 268
Yardım, 1992: I/162-167; Koçyiğit, 1998: 167-176;
Bekir, Hz. Ömer, Hz. Ali olmak kaydıyla kadınlarında İsnad sistemi için İslam kültüründe; “Bu ilim dindir,
olduğu onlarca sahabenin kendilerine ait hadis onu kimden aldığınıza dikkat ediniz” denilerek
derlemeleri oluşturduğuna dair bkz.; İbn Sa’d, 1904- önemine vurgu yapılmıştır, bununla ilgili olarak bkz.;
1940: VII/2, 189; ez-Zehebî, 1955: I/5; el-A’zamî, İbn Sa’d, 1904-1940: VII/194.
1396: 92-142; Sıddîkî, 1966: 52-58; Hamidullah, 1967: 269
Siyer ve Meğazi türlerinin benzerliği ve aralarındaki
30-137; Hamidullah, 1957: 4; Yardım, 1992: II/20-25;
nüans konusunda Siyer ilmine giriş olarak yazdığı
Koçyiğit, 1998: 41-68, vd.
eserde İzmirli İsmail Hakkı şu yaklaşımı
265
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; Al-i Imran, 3/144;
sergilemektedir; “Siyer, ensâb-ı şerife’den başlar,
Nisa, 4/79-80; A’raf, 7/158; Tevbe, 9/33; Fetih, 48/29
Mekke, Medine olaylarını ihtiva eder. Meğâzî ise
vd.
Peygamberin büyük gazvelerinden bahseder. Mekke
266
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; Ra’d, 13/7; Yâ-Sîn,
olaylarını ihtiva etmez. Siyer daha umumî, megazî ise
36/4; Şûrâ, 42/52; Zuhruf, 43/43; Ahkaf, 46/9; Necm,
daha hususidir” bkz.; İzmirli, 1332: 8-9.
53/3-4; Kalem, 68/4; vd. 270
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; Al-i Imran, 3/164;
267
Hadis ilmi ve bu alanda yazılmış eserlerin tarih ilmi için A’raf, 7/17, 19; Ra’d, 13/7; Neml, 27/79; Ahzâb, 33/21;
ne kadar önemli olduğuna dair bkz.; Hamidullah, Cum’â, 62/3; Kalem, 68/4; vd.
1993/a: I/8; Sezgin, 1957: 1-18.

248
i

Müslümanlar “sanki başlarında bir kuş varmış da peygamberliğinin ispatına yönelik hazırlanmış Delâil
devinirlerse uçacakmış gibi” (Taberânî, 1985: VII/196; (Hamâde, 1989: 57-65; Yardım, 1997: 22, 29; Yavuz,
Ayrıca bkz., el-Buhârî, 1992: Cihad, 38; Ebû Davûd, 1969: 1994: IX/115-117) kitapları da zikredilmelidir. Bu tür
Tıb, 1, Sünnet, 38; Nesâî, 1964: Cenâiz, 81) pürhiddet onu kitaplar ayrı bir ilim dalı olarak genellikle hicri III. asrın
takip etmişlerdir. O’na olan bu ilgi hayatının tüm ikinci yarısına doğru ortaya çıkmaya başlamışlardır
safhalarını çekici hale getirmiş ve ilgili tüm bilgi ve (Yardım, 1997: 35). Hz. Muhammed (s)’e duyulan büyük
belgeler kaydedilmeye başlanmıştır. Hatta bu durum sevgi ve onun üstünlüklerini ispata yönelen bu kaynaklar
genelde şifahî bir anlatıma dayalı olan İslam öncesi Arap bazen aşırı ve delili olmayan bilgiler ile edebi bazı üsluplar
tarihinden sonra Araplar için gerçek bir ilim dalı olarak nedeni ile kaynak olarak kullanılacağında dikkatli hareket
tarih ilminin başlangıcı olmuştur (Günaltay, 1991: 17; etmeyi gerekli kılmaktadır.275
Bernard, 2000: 183). Bu sayede hem hadis ilmi içerisinde
2.2.2. Tabakât ve Terâcim Kitapları
hem de bir tarih ilmi olarak daha doğrusu bir biyografi
hazırlama gayreti ile bu ilim dalları oluşmuş ve zaman İslam Tarihi çalışmalarında kendisinden istifade edilecek,
içerisinde gelişerek zengin bir koleksiyon haline kendine has bir tarz olarak Tabakât ve Terâcim kitapları
dönüşmüştür.271 bilinmesi gereken önemli eserlerdir. İslam Tarihi sahasında
tanınmış şahsiyetlerin biyografilerini, menkıbelerini konu
Hadis ilmi içerisinde ortaya çıkmış olsa da zamanla ayrı bir
edinen bir telif türüdür (Yardım, 1997: 30; Durmuş, 2010:
hüviyet kazanmış olan bu ilim dalları aynı zamanda tarih
XXXIX/288). Kur’an ve Hadis ilimlerinin geliştiği ilk
ilmi için kaynaklık teşkil etmiş ve onunla yakın ilişki
dönemlerde gerek Kur’an gerekse Hz. Muhammed (s)
içerisinde olmuşlardır.272 Bu ilim dalları kendi içerisinde
hakkında bilgiler, sahabeler kanalı ile hayata aktarılmakta
ise kaynak olarak Hz. Muhammed (s) dönemindeki her
idi. Bu sistem içerisinde güvenin tam olarak tesis
türlü yazılı kaynak (şiir, antlaşma metinleri, mektuplar,
edilebilmesi için de daha önce bahsettiğimiz (isnad sistemi)
hadis derlemeleri, sulh ve emannâme belgeleri, nüfus
gibi kişiler hakkında detaylı bilgilerin ortaya konulması
sayımı, gönüllü mücahitlerin listeleri vs.) ile şifahî olarak
gündeme gelmiştir. Çünkü zamanla İslam Devleti
anlatılan tüm bilgileri toplama gayreti içerisinde
toprakları genişlemiş, bu sınırlar içerisinde Müslüman ve
olmuşlardır.273 Bu açıdan isnad zinciri kullanarak
gayr-i Müslim nüfus çoğalmış, bunlar içerisinde dini, siyasi
rivayetleri derliyor olması her ne kadar hadis ilmi ile bir
birçok grup oluşmuş ve hepsinin bu özel durumları
benzeşme arz etse de siyer ve meğazi konularında bu sistem
aktardıkları rivayetlere sirayet eder hale gelmiştir.
biraz daha tesâhül göstermiştir.274 Ayrıca olaylara yaklaşım
Dolayısıyla kendisinden bilgi aktarılan kişiler tüm yönleri
tarzı açısından hadis ilmi bir konu ile ilgili tüm rivayetleri
ile bir araştırmaya tabi tutulmuşlardır. “Cerh ve Ta’dil”
değerlendirmeye alırken, siyer ve meğazi ise daha çok
sistemi olarak ifade edilen bu yöntem sayesinde hadis,
tarihi bir anlatımla olayın bütününü sergilemeye yönelmiş
tefsir, siyer, meğazi vb. ilim dallarında ismi geçen ve
bu açıdan rivayetleri birbirine mukayese etmeye
kendisinden bilgiler aktarılan herkes hakkında
girişmemiştir (Öz, 2006: 42-43).
bibliyografik bir külliyatın ortaya çıkması söz konusu
Siyer ve Meğazi kitaplarının yanında Hz. Muhammed olmuştur.
(s)’in diğer insanlardan beşeri yönden bir farkının
Sahabe ve tabiin başta olmak üzere muhaddis, müfessir,
olmadığını vurgulamakla (Yardım, 1992: I/7) birlikte tüm
şair, filozof, tabip, komutan vs. kesimden pek çok kişi
fiziksel özelliklerini adeta resmedercesine vasf edip gözler
hakkında bilgi sahibi olunmuştur (Efendioğlu, 2010:
önüne seren Şemâil (Mütercim Âsım Efendi, 1305:
XXXXIX/291-292; Baş vd., 2013: 23). Bu araştırma
II/1386-1387; Yardım, 1997: 22, 29; Baş vd., 2013: 39),
içerisinde kişinin maddi manevi tüm yönleri incelenmiş,
“yaratma, yaratılış, süs, zinet, gerdanlık” anlamlarına
şahsi karakteri, dini temayülü, mensubu olduğu aile,
gelip, O’nun tavır, hareket ve güzel ahlakını edebî tarzda
eğitimi başta olmak üzere birçok yönü hakkında bilgiler
anlatan Hilye (Mütercim Âsım Efendi, 1305: III/836-837;
toplanmıştır. Bu sayede senet zinciri içerisinde bulunan
Uzun, 1998: XVIII/44-46) ve peygamberlik özelliklerinden
kimselerin bilinmesi sağlanmış, dolayısıyla rivayetin
bahsederek diğer peygamberle birlikte O’nun

271
Biyografi hazırlama işi aslında daha önceki dönem ve 1989: 55; Tosh, 1997: 81-82, 89; Kütükoğlu, 2011: 23-
milletlerde de olan bir husustur. Hz. Muhammed 24.
(s)’den önce tarihte önemli bir konuma sahip olmuş 272
Siyer ve Meğazi’nin Hadis ve Tarih ilimleri ile olan
bazı şahıslar için de bu durum söz konusu olmuştur. alakası için bkz.; İzmirli, 1332: 8-9.
Örneğin Muhammed Hamidullah Siyer ilminin batıda 273
Savaş, 1995: 14-16; Fayda, 1985: 360; Bu konuda daha
karşılığı olarak ilk İncillerin yazılmasını benzer bir geniş bilgi için bkz.; Horovitz, 2002.
örnek olarak göstermektedir, bkz.; Hamidullah, 1967: 274
Siyer rivayetlerindeki isnad sisteminde hadis ilmine
14; Konu ile ilgili olarak diğer görüşler için bkz.;
oranla daha mütesâhil davranıldığına dair bkz.; el-
Abdulğanî, 1980: 9-10; Hallâk, 1989: 124; Bununla
Bağdâdî, 1986: 162-163; es-Suyûtî, 1993: I/252;
birlikte Biyografik eserlerin tarih ilmi içerisinde kabul
Umerî, 1990: 81; Âşıkkutlu, 1997: 63-64.
edenler olduğu gibi buna karşı çıkanlar da olmuştur, 275
Konu ile ilgili geniş bilgi için bkz.; Azimli, 2010: 21-
bununla ilgili bkz.; Collingwood, 1996: 352; Halkın,
29; Öz, 2006: 77-85.

249
i

sıhhat derecesi hakkında fikir sahibi olma durumu söz bahseden “Lügat”-“Edebiyat” kitapları, bölgelerin
konusu olmuştur (Günaltay, 1991: 19). Böylece râvi ve fetihleri esnasında yaşanan gelişmelerden bahseden
rivâyetlerin sîka, sahih, zayıf ve metrûk diye tespiti “Futuhât” kitapları, iktisadî durumlar ve uygulamalardan
mümkün olmuştur (Koçkuzu, 1983: 448). bahseden “Harac”-“Emvâl” kitapları ve çeşitli olay ve
şahıslardan bahseden “Fiten”-Fihrist”-“Melâhim”
2.2.3. İlk Dönemlerde yazılmış Genel Tarih, Coğrafya,
kitapları da kaynaklarımız arasında zikretmemiz gereken
Seyahatnâme, Neseb, Edebiyat, Futuhât, Harac vb.
eser türleridir (Apak, 2009: I/36; Baş vd., 2013: 33). Yine
Kitaplar
burada Peygamberler, Sahabeler, Halifeler, Krallar,
İlk olarak ortaya çıkan hadis, siyer ve meğazi türlerinden Devletler, Kisralar, Kayserler Vezirler, Umera, Ekâbir,
sonra zamanla elde edilmiş bilgi ve Müslüman tarih Meşâhir, Udebâ ve Şuarâ tarihlerine dair özel kitaplarında
yazıcılığının gelişmesi ile genel tarih kitapları yazılmaya varlık ve kaynaklıklarından bahsedilmelidir (Sırma, 1991:
başlanmıştır. Başlangıçta Hz. Muhammed (s)’in hayatı 111).
üzerinde yoğunlaşmış olan anlayış, İslam’ın ön gördüğü
Her ne kadar çok az bir kısmının elimizde orijinali bulunsa
tarih bilinci, bu alanın ehemmiyeti konusundaki yaygın
da Hz. Muhammed (s) döneminde varlığını birçok
kanaat ve insanın tarih içerisinde meydana gelen olaylara
kaynaktan öğrendiğimiz nüfus sayım kayıtları, resmî ve
merakı Müslümanlar arasında tarih yazıcılığına hız
özel mektuplar, anlaşma metinleri, maaş, itâ, tâyin kayıtları
kazandırmıştır. Hicri II. asırla birlikte, insanlığın ilk
ile emirnâmelerinden, Hulefâ-i Râşidîn dönemindeki bu
dönemlerinden itibaren tarih ilminin tüm kaynakları
türlere ilave olarak zikredilebilecek olan fetva belgeleri,
kullanılarak olaylar yazıya geçirilmeye başlanmıştır (Baş
divan kayıtları, borç, senet, tapu, zekât kayıtları da bizim
vd., 2013: 23). Hicri III. asırla birlikte bu saha çok daha
için kaynaklık oluşturmaktadırlar (Yardım, 1992: II/13-18;
geniş bir kapsama ulaşmıştır (Sırma, 1991: 106). Hz.
Öz, 2006: 50-54).
Muhammed (s) dönemine kadar bilgiler aktarıldıktan sonra
O’nun dönemine genişçe yer ayrılmış, akabinde müellifin 2.3. Diğer Tali Kaynaklar
kendi dönemi de dahil olmak üzere ulaşılan tüm bilgi ve
2.3.1. Yazılı Olanlar
rivayetler aktarılma gayretine girişilmiştir. Genel Tarih
kitaplarının yazılma ve gelişmeye başladığı hicri II. ve III. Bu başlık altında zikredeceğimiz kaynaklardan ilk akla
asırlara kadar geçen süre göz önüne alındığında bir rivayet gelenler takvimler, kitâbeler, şecereler, günlükler,
için senet zincirindeki râvi sayısı 6-7 şahsı bulduğu biyografiler, kronikler (vak’anüvistlerin eserleri) ve arşiv
görülmektedir (Hamidullah, 1974: 365). Bu konuda artık belgeleridir. Bu kaynaklar sadece özel olarak İslam
rivayetlerin sıkı bir eleştiriye tabi tutulması bir kenara Tarihi’nin kaynakları değil, genel Tarih ilminin kullandığı
bırakılmış, belki de tarih ilminde daha elverişli ve daha çok kaynaklar olarak da önem arz ettiğini öncelikle ifade
tercih edilen bir metot olarak ifade edebileceğimiz “tüm etmeliyiz. Değerleri itibari ile bu kaynakların hepsi tüm
rivayetlerin sonraki dönemlere aktarılması” düşüncesiyle “tarih metodolojisi” anlayışlarında ve tüm tarihçiler için
hareket edilmiştir. Bu tutum için ünlü Müslüman tarihçi genel ve önemli kaynaklar olarak görülmüşlerdir. Bu
Taberî’nin sadece şu görüşünü aktarmak yeterli olacaktır; açıdan hemen hemen herkes tarafından bilinmektedir. Bu
“Önceki tarihlerde yaşanmış bazı hadisata dair nedenle biz burada sadece kısa bir tanıtımla yetineceğiz.
naklettiğim bir kısım haberleri doğru ve hakiki bulmayıp
İnsan hayatı için çok önemli bir araç olarak zaman Yüce
inkâr edenler ya da çirkin sayanlar bilsinler ki, bu haberler
Yaratıcı tarafından var edilmiştir. 276 Güneş ve ay
tarafımızdan uydurulmadan râvilerce bize nakledilmiş ise
hareketlerine göre tasarlanmış muazzam bir sistem olan
biz de o şekilde alarak derc ediyoruz.” (Taberî, 1988: I/13).
zamanın dönemlendirilmesi insanlığın ferdi yaşam
Böyle bir anlayışla yıllık olarak olaylar zinciri tüm
ayrıntıları ile gözler önüne serilmiştir. Bu eserlerde dini tarzından toplumsal yaşam tarzına geçtiği andan itibaren
meselelere yer verildiği gibi idari teşkilat, sosyal hayat, önemli bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır (Sırma, 1991:
15). Bu ihtiyaç nedeni ile insanoğlu, hayatı ile zaman
kültür ve medeniyet tarihine ait bilgilere de yer vermiştir.
arasında ilişkiyi ortaya koyma adına çeşitli teknikler icat
Bu eserlerin yanı sıra genişleyen İslam topraklarında farklı etmiştir. Bu çerçevede takvim, “seneleri, ayları, günleri,
bölgelere dini ve dünyevi gerekçelerle yapılan seyahatler mevsimleri ve akıp giden bu zaman içerisinde olayların
neticesinde “Coğrafya” ve “Rıhle”-“Seyahat”lere dair yerleri ve boyutlarını bize veren belgelerdir”277 diye tarif
kitaplar da kaleme alınmıştır. Bunlar çeşitli bölgeler ve edebiliriz. Tarih içerisinde Güneş, ay, hem güneş hem ay,
buralardaki doğal ve toplumsal hayata dair çok geniş yıldız, gezegen ve bunların konum ve hareketlerine göre
bilgiler veren eserler olmuşlardır. Ayrıca bölge ve şehir hesap edilmiş, hayvan, önemli bazı olay, şahıs, kavim vs.
tarihlerine dair eserler ile önemli şahısların nesepleri ve isimleri anılır olmuş, birçok takvim çeşidi kullanılmıştır
ölüm tarihlerine dair hazırlanmış olan “Neseb”- “Vefayât” (Pakalın, 1983: III/387-388; Akgür, 2010: XXXIX/487-
kitapları, dil konusundaki durumlardan ve gelişmelerden 490). Önceki başlıklarda belirttiğimiz üzere İslam, tarihi,

276
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; Bakara, 2/189; 277
Çeşitli tarifler için bkz.; Pakalın, 1983: III/387;
En’am, 6/96; Tevbe, 9/36; Yunus, 10/5; Nahl, 16/12; Kütükoğlu, 2011: 23; Akgür, 2010: XXXIX/487.
Isrâ, 17/12; Hâc, 22/47; Rum, 30/4; Secde, 32/5;
Meâric, 70/4; vd.

250
i

kâinatın yaratılmasıyla başlatmaktadır. Dolayısıyla bizlerin “biyografi” çalışmaları da tarih ilmi için önemli
bu geniş zaman dilimi içerisinde olayları, şahıs, bölge ve kaynaklardır (Kütükoğlu, 2011: 24).
toplumları tam olarak değerlendirebilmek adına bu
Bu başlıktaki kaynaklardan son olarak “Kronik”lerden
takvimleri ve özelliklerini, her birinin diğerindeki
bahsedecek olursak; Batı dillerinde “Kronik” İslam
karşılığının hangi zamana tekabül ettiğini iyi bilmemiz
âleminde ise “Vakayinâme” olarak isimlendirilen bu tür
gerekmektedir.
kaynaklar, “Tarihi hâdiselerin kayd ve zaptı için
“Mezar taşlarına yazılan yazı, üzerine yazı yazılmak yahut Vak’anüvist ünvanı ile tayin olunan hususi memur
resim çizilmek suretiyle binaların cephelerine ya da özel tarafından yazılan tarihi metinle ve bunların kayıtlı
mevkilere dikilen taş-madeni levhalar”278 anlamına gelen bulunduğu eserler” (Pakalın, 1983: III/575) şeklinde
kitâbelerde, önemli şahıslar, olaylar, dönemin siyasi, örf ve tanımlanmaktadır. Dünya Tarihinde, tarih ilminin
toplumsal yaşamları ile alakalı özel bilgiler vermesi ehemmiyetine dair bilinç oluştuğu ilk andan itibaren resmi
açısından son derece ehemmiyetli kaynaklardır olarak kendilerinden sonrakilere bir iz, eser bırakmak
(Hamidullah, 1993/a: I/8, Savaş, 1995: 17). Ayrıca her isteyenler tarafından bu kaynak türü oluşturulmaya
hangi bir yapının iç ve dış duvarında bulunan yazı, başlanmıştır. Mısır, İran, Çin, Hind kültürlerinde bunların
kabartma, motif, okçulukta atılan okun düştüğü yere izlerini bulmak mümkündür (Hamidullah, 1993/a: I/8-9).
dikilen nişan taşı ile menzil ve mesafe taşlarına işlenmiş Resmi bir anlatım ve yazarlarının bu iş ile resmi olarak
yazılar da bu tür kaynaklardandır (Alparslan, 2002: görevlendirildiğini düşündüğümüzde bilgilerin o devletin
XXVI/76). Hz. Muhammed (s)’den önce tarihin birçok resmi politikası çerçevesinde olduğunu göz önünde
dönemi ve toplumu hakkında bize teferruatlı bilgi veren bu bulundurmamız gerekecektir. Ancak önemli bilgi ve resmi
tür kaynaklar O’nun döneminde ve sonrasındaki zaman evrak hüviyeti taşıma özelliklerini unutmadan tarihçi için
içerisinde de İslam Toplumları hakkında çok önemli önemli bir kaynak olduğunu vurgulamamız lazımdır. Yine
bilgiler sunan kaynaklar olmuşlardır (Kütükoğlu, 2011: bunun yanında tüm devletlerde var olan ama özellikle bazı
27). Özellikle mezar taşları, türbe ve sarayların büyük devletler için muazzam bir dereceye ulaştığını ifade
cephelerinde bulunan bu kitabeler bizim için ehemmiyetli edebileceğimiz, birçok farklı alanda tutulmuş olan “arşiv”
bilgiler vermektedir. ve “mahkeme sicilleri” bizler için önemli kaynaklardır.
Asabiyet anlayışı içerisinde neseplerine büyük önem veren 2.3.2. Yazısız Olanlar
Araplar, kendi asılları ile övünebilmek için “soy kütüğü”,
Tarihte geçmiş toplumların yaşantılarını bilmemizde,
“soy ağacı”, “silsilenâme”, “sicil” olarak da
nesilden nesile sözlü olarak aktarılan anekdotlar, şiirler,
isimlendirebileceğimiz şecereleri gerek şifahi gerekse
efsaneler, kıssalar, fıkralar, vecizeler, destanlar, hikâyeler
yazılı olarak ellerinde bulundurmak için çok önceki
ile maddi bir varlık olarak mevcut bulunan ve birçok açıdan
tarihlerden itibaren büyük bir gayret içerisinde olmuşlardır
bilgiyi içerisinde barındıran eski kentler, kaleler, suyolları,
(Hamidullah, 1993/a: I/9; Savaş, 1995: 12). Aslında bu
çeşmeler, zaviyeler, türbeler, mezarlar, heykel ve
uygulama sadece Araplar için değil tarihin eski
kabartmalar, çeşitli ev, av ya da savaş araçları vb. de tüm
dönemlerinde Yunan, Roma, Hind, Türk, Yahudi
tarihçiler için önemli kaynaklar arasında sayılmalıdır. 279
medeniyetlerinde de görülmektedir (Herodotos, 2002: I/19,
Sayılan bu kaynaklar hangi dönemi araştırırsa araştırsın bir
119, 136, 273, 341, 394, 441; Bozkurt, 2010:
tarihçi için vazgeçilmez kaynaklardır. Dolayısıyla bu
XXXVIII/403; Kütükoğlu, 2011: 22-23). Bu uygulamalar
kaynaklar hem genel tarih ilminin hem de onun içinde özel
da bizim için önemli bilgiler barındırmaktadır. Zira İslamî
bir bölüm olarak İslam Tarihi’nin kaynakları olarak kabul
literatürde “Ensab İlmi” diye zikredilen bu tür, sadece soy
edilmelidir.
silsilesinden bahsetmez aynı zamanda içerisinde kıssalar,
haberler ve olaylarla ilgili bilgileri de barındırabilmektedir
(Beyâtî, 1987/1407: 51).
3. Kaynakların Eleştirisi
Bazı şahısların kendi hayatlarında başlarından geçen ya da
şahit oldukları olayları kayıt altına alması şeklinde çok eski Yukarıda genelde Tarih ve özelde İslam Tarihi’nin kaynağı
dönemlerden itibaren var olan “günlük” tutma uygulaması, olarak zikrettiklerimiz türler çeşitli açılardan eleştirilere
önemli şahısların hayat hikâyelerini derleme şeklinde tabii tutulabilir. Çünkü bunların hemen hemen tamamı
insan eli ile oluşturulmuş kaynaklardır. Dolayısıyla insanın

nakledilen şu rivâyet, “…Dağın başına çıkınca, orada


278
Pakalın, 1983: II/284; Alparslan, 2002: XXVI/76; İlk
büyük bir mezar gördüm… “Bu Allah’ın Resulü İsâ b.
Dönem İslam Tarihçilerin bu tür kaynakları
Meryem’in bu köye gönderdiği elçisinin mezarıdır.
kullandıklarını bize gösteren şu rivayetleri hatırlamakta
Onların yanında öldü. Onlar da bu dağın başına
fayda vardır; Örnek 1) İbn Şebbe, Zührî’de naklettiği
gömdüler” yazılıydı. bkz.; Taberî, 1988: I/355; Benzeri
rivâyette; “Bir mezar bulundu… Taşında, “Ben,
rivayetler için bkz.; İbn İshâk, 1981: 86; İbn Hişâm,
Ninova halkından Abdullah, Allah’ın Rasûl İsâ b.
trz.: I/70, 196.
Meryem’in bu beldeye elçisiyim, ölüm bana yetişti…” 279
Bu sayılanların tarihe kaynaklık değerleri için bkz.;
yazıyordu. bkz.; İbn Şebbe, trz.: I/149; Örnek 2)
Kütükoğlu, 2011: 19-20.
Taberî’de geçen ve İbn Süleym el-Ensârî’den

251
i

müdahalesi söz konusu olan bu kaynaklara farklı tesirlerin seçilmiş özel kâtipler285 vasıtasıyla yazıya geçirilmiş (İbn
olabileceğini peşinen kabul etmemiz gerekmektedir. Zira Abdi Rabbih, 1948: IV/161; İbn Abdi’l-Berr, trz.: I/50-51)
insan, mekanik bir varlık değil, bilakis duygu, düşünce, ve yirmi üç yıllık nüzul sürecinde en ufak bir değişiklik
idealler ve çeşitli maddi-manevi çevresel etkilere açık bir vuku olmaması için sık sık kontrol edilmiş, 286 her yıl Hz.
yapıdadır. Tarih malzemeleri ve kaynakları üzerinde bunun Muhammed (s) ve Cibril tarafından mukabele edilmiştir
birçok örneğini görmek mümkündür. “Genel Tarih” İlmi (el-Buhârî, 1992: Bedü’l-Vahy, 5, Bedü’l-Halk, 6; Müslim,
kaynakları olarak zikredilenler hakkında genel yaklaşım 1955: Fezâilü’s-Sahâbe, 98-99). Bu sayede içinde hiçbir
malum olduğu için bu başlıkta biz onlara değinmeyeceğiz. değişiklik, eksiltme ya da ilave söz konusu olmamıştır. 287
Ancak özel bir alan olarak bahsettiğimiz “İslam Tarihi”nin O’na duyulması gereken itibara en ufak bir halel
özel kaynakları, bunların sıhhat derecesi, aynı konu ile gelmemesi içinde hem manevi hem de dünyevi açıdan
ilgili olarak çelişkili rivayetlerin bulunması durumunda gerekli tüm tedbirler alınmıştır.288 Bütün bunlardan dolayı
tercihe şayan olacak aktarımı, rivayetlerin sıhhat derecesi Kur’an-ı Kerim, diğer tahribat ve tahrifata uğramış semavi
için bu kaynakların durumları hakkında kısaca bilgi kitaplar dâhil hiçbir kaynak ile güvenilirlik açısından
vermeye çalışacağız. mukayese kabul etmez durumdadır.289 Bu nedenle
diğerlerinde yer almış olan aynı konulardaki tarihi birer
3.1. Kur’an-ı Kerim’in Durumu
vakıa olarak bahsedilen kıssalar hakkında Kur’an’ın
İslam Tarihi’nin ilk kaynağı olarak zikrettiğimiz Kur’an-ı verdiği bilgilerin onlara göre sahih olması kaçınılmaz bir
Kerim, sadece İslam Tarihi değil Tarih ilminin tüm hakikattir (Kâşif, 1997: 25; Sâlim, trz.: 19-20; Şurrâb,
kaynakları arasında insan eli değmemiş bir özelliği 1993: 276; Halil, 1988: 7; Demir, 2003: 79-99; Şengül,
sebebiyle her türlü eleştirinin ötesinde tutulmalıdır. Zira bu 1994: 102, 131-134).
konuda bilgi sahibi insaflı herkesin kabul ettiği şey; O’nun
Kısaca ifade ettiğimiz bu gerekçelerle İslam Tarihi’nin özel
ilk vahyolunduğu hali ile muhafaza edildiği gerçeğidir.
kaynaklarından ilk sırada bulunan Kur’an-ı Kerim’in tarih
Durum böyle olunca Kur’an-ı Kerim’de geçen ve tarih
için vermiş olduğu tüm verilerin tartışmasız doğru olduğu
araştırmalarına ışık tutan her türlü bilgi en doğru bilgi
ve en güvenilir bir kaynak olarak önümüzde bulunduğunu
olarak ilk başta görülmeli ve bu konu ile ilgili bilgi veren
ifade edebiliriz.
diğer tüm kaynaklar o pencereden değerlendirilmelidir.
O’na atfettiğimiz bu değeri açıklamak gerekecek olursa
3.2. Diğer Kaynakların Durumu
aslında malum olan bazı hususların tekrar edilmesinde
fayda vardır. Kur’an-ı Kerim dışında belirtmiş olduğumuz İslam
Tarihi’nin bütün özel kaynakları elbette diğer tarih
Kur’an-ı Kerim vahiy mahsulüdür.280 Yani O, Allah’ın
kaynaklarında olduğu gibi tenkide tabi tutulabilir. İnsan eli
insanlara haber vermesinden ibarettir. Bu da O’nu içinde
ile oluşturulduğundan dolayı içerisinde çelişkili bilgiler,
şek ve şüpheye yer olmayan bir kaynak281 durumuna
abartılı ifadeler hatta yanlış aktarımlar olabilir. Ama şunu
getirmektedir. Tamamı hem manevi âlemde 282 hem de
da belirtmeliyiz ki başta hadis ilmi olmak üzere bu
indiği ilk andan itibaren dünya âleminde kayıt altına
kaynakların hemen hemen tamamı geliştirilen isnad sistemi
alınmıştır.283 Gelen her vahiy başta Hz. Muhammed (s)
sayesinde güvenilirliği en üst seviyeye çıkartacak tedbirleri
olmak üzere insanlar tarafından derhal ezberlenmiş,284
kendi içerisinde almış durumdadır. Öyle ki aktarılan tüm

280
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; Nisa, 4/166; En’am, 285
Hz. Muhammed (s)’e gelen ayetleri yazıya geçiren
6/155; Furkan, 25/6; Şuarâ, 26/192; Neml, 27/6; Necm, vahiy katiplerinin çokluğu ile ilgili bkz.; el-Kettâni,
53/6-15; Talak, 65/10; vd. 1990: I/199-265.
281
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; Bakara, 2/2; Nisa, 286
Hz. Muhammed (s) için görev yapmış katiplerin
4/82; En’am, 6/115; Yunus, 10/37; Kehf, 18/1; Zümer, çokluğu, maharetleri ve yazdıklarının büyük titizlikle
39/28; vd. kontrol edildiğine dair geniş bilgi için bkz.; el-Kettâni,
282
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; En’am, 6/115; 1990: I/209-219; Hamidullah, 1993/a: II/697;
Yunus,10/15-17; Hicr, 15/9; Kehf, 18/27; Zuhruf, 43/5; Hamidullah, 1993/b: 42.
Vâkıa, 56/77-78; Abese, 80/13-16; Burûc, 85/22; vd. 287
Konu ile ilgili bazı ayetler için bkz.; En’am, 6/115;
283
Cerrahoğlu, 1997: 53-54; Ayrıca Hz. Muhammed (s)’e Yunus, 10/15-17; Hicr, 15/9; Kehf, 18/27; Ankebût,
gelen ayetleri yazıya geçiren vahiy katiplerinin çokluğu 29/48-49; Zuhruf, 43/5; Vâkıa, 56/77-78; Hâkka,
ile ilgili bkz.; el-Kettâni, 1990, I/199-265; İbn Abdi 69/40; Abese, 80/13-16; Burûc, 85/22; A’lâ, 87/6-7; vd.
Rabbih, 1948: IV/161; İbn Abdi’l-Berr, trz.: I/50-51. 288
Vahye muhatap olan ilk şahısların bu tedbirlerine bir
284
Hz. Muhammed (s)’in vahyi hemen ezberlediğine dair
örnek olması açısından sadece şu örnek bile yeterlidir;
bkz.; Ta-Ha, 20/114; Kıyame, 75/13-19; A’la, 87/6;
“Biz düşman topraklarına sefer çıktığımızda Kur’an
Ashaptan birçok kişinin inen tüm ayetleri ezberlediği,
nüshalarını taşımaktan nehiy olunmuştuk. Bunun
bunlara Kurrâ denildiği ve kimler olduğuna dair bkz.;
sebebi o nüshaların düşman eline geçme korkusu idi.”
el-Askalânî, 1300: IX/43; İbnü’n-Nedim, 1377: 41; İbn
Rivayet için bkz.; Ahmed b. Hanbel, 1992: II/6.
Haldun, 1990: II/1049; el-Kettâni, 1990: III/3. 289
Kur’an-ı Kerim’in diğerlerine üstünlüğü konusu için
bkz.; İbn Kesîr, 1978: 98-100; Aydemir, 1981: 71-75.

252
i

rivayetler senet ve metin ikilisinden oluşturulmuş, suretiyle akidede şüpheye düşürmek için (İbnu’l-Cevzi,
öncelikle senet dediğimiz olayı, sözü ya da durumu bize 1415/1995: I/15-16; İzmirli, 1332: 78; Koçyiğit, 1987: 137;
aktaran şahıslar, akabinde metindeki ifadeler “Cerh ve Kandemir, trz.: 51) birçok uydurma rivayetlerde
Ta’dil” dediğimiz sistemle bir doğruluk kontrolünden bulunmuşlardır.290
geçirilebilme imkânını tüm araştırmacılara sunmuştur.
b) Irk, Asabiyet ve Aşiret Taassubu: Bu düşünceler
Kur’an-ı Kerim’in dışında bahsi geçen kaynaklarda her ne Cahiliye döneminde Araplar arasında oldukça yaygındı
kadar sıkı bir tenkid sistemi uygulanmış ve daha sonraki (Barthold, 1984: 99; Derveze, 1995: I/152-153; Hitti, 1989:
araştırmacıların bunu rahatlıkla yapabilecekleri bir usul II/430-433). İslam’ın hızla yayılmasından sonra Hz.
vücuda getirilmişse de bu kaynaklardaki rivayetlerin Muhammed (s) döneminde körelmiş olan bu ırk, asabiyet
hepsinin tamamen doğru ve kullanılabilir rivayetler ve aşiret taassubu karşılaşılan yeni toplumlar ve iktidar
olduğunu söylemek mümkün değildir. Zira zamanla birçok mücadeleleri nedeni ile kısa sürede yeniden hortlamış,
nedenle zayıf, mevzu, çelişkili rivayetlerin bu kaynaklarda gerek Araplar gerekse daha sonra “Şuûbiyye” diye anılan
olduğu tespit edilmiştir. Giriş bölümünde “Tarihin yeni Müslüman olmuş diğer milletler kendilerini hatta
Tanıtımı” başlığında da ifade ettiğimiz gibi bu mesele bölge ve şehirlerini öne çıkarmak için çeşitli rivayetler
aslında sadece İslam Tarihi kaynaklarında görülen bir uydurmuşlardır (Ahmed Emin, trz.: I/49-78; Baş vd., 2013:
problem değildir. Genel olarak tarih kaynaklarında onu 30; Koçyiğit, 1987: 138, 1998: 53-159; Kılıçlı, 1992: 71-
vücuda getiren insandan kaynaklı sorunlardır. Hassaten 73; Barthold, 1984: 100).
İslam Tarihindeki durumu ve gelişimini arz etmemiz
c) Dini Gerekçeler (Terğîb ve Terhîb): Zamanla insanlarda
gerekirse ilgili bölümde zikrettiğimiz gerekçelere biraz
dini hassasiyet konusunda gevşeme görmeleri üzere,
daha açıklık getirme ve özel durumu ifade etme adına
insanları daha çok amele ve iyiliğe sevk etme düşüncesiyle
şunları zikredebiliriz.
çeşitli haberle uyduranlar olmuştur (İbnu’l-Cevzi,
Evet, İslam Tarihi Kaynakları içerisinde de zayıf, çelişkili 1415/1995: I/15-16; Koçyiğit, 1998: 162-166; Kandemir,
hatta mevzu rivayetler vardır. Tarihçinin yapması gereken trz.: 56-61). Her ne kadar iyi niyetlerle bu işler yapılmışsa
güvenilir haberleri, sahih rivayetleri, tarihi hakikatleri aslî da bunların birçok alanda menfi tesirleri ortaya çıkmıştır.
veçhesiyle ortaya koymaksa, mühim olan bizim İslam
d) Siyasi, Dini ve Mezhep Üstünlüğünü Sağlama: Hulefâ-i
Tarihi Kaynaklarındaki bu zayıf, çelişkili ve mevzu
Râşidîn döneminde ortaya çıkmaya başlayan siyasi
rivayetleri tespit edip edemeyeceğimiz, hakikî suretiyle
mücadeleler, akabinde itikadî mezhep ayırımlarını da
olayları aktarma imkanımızın olup olmadığı meselesidir.
beraberinde getirmiş, zamanla harici, şia, mürcie kaderiye,
Şunu rahatlıkla ifade edebiliriz ki İslam Tarihi
rafızıyye, mutezile vb. birçok ayrı görüşün ortaya çıkması
kaynaklarının genel olarak takip etmiş olduğu senet sistemi
söz konusu olmuştur. Üstünlük kurabilmek için bu
sayesinde biz bunu yapabiliriz. Bu tür rivayetlerin neden
grupların hemen hemen hepsi az ya da çok rivayet uydurma
ortaya çıktığını, aynı kaynaklarda çelişkili rivayetlerin
yollarına başvurmuşlar, birbirinden farklı birçok aktarımın
nasıl olup da yer aldığını, bu rivayetleri aktaran ve
ortaya çıkmasına neden olmuşlardır (İbnu’l-Cevzi,
mezcedip kayda geçiren şahısların nasıl kimseler
1415/1995: I/16-17; Koçyiğit, 1998: 135-136, 143-150;
olduklarını ve bahsi geçen dönem olaylarının tarihi seyrini
Kandemir, trz.: 56-61; Öz, 2006: 61).
bilebilirsek bu işlemi çok daha kolay yapabiliriz. İslam
Tarihi için de elimizde bu imkân mevcuttur. Bu nedenle e) Diğer Semavi Din Mensuplarının Etkisi: İslam’ın hem
öncelikle niçin zayıf, çelişkili ve mevzu rivayetler ortaya inanç hem de siyasi hâkimiyet konusunda kısa sürede çok
çıkmıştır, diyerek bundan bahsetmek gerekmektedir. Bu büyük kitlelere ve nüfuslara ulaşmış olması, bu bölge ve
konu hakkında şunları ifade edebiliriz; yaşayanlarının önceki inançlarından bazı düşünce ve
inanışları beraberinde İslam kültür ve medeniyetine
a) İslam Düşmanlığı: Hz. Muhammed (s)’in son zamanları
getirmeleri sonucunu doğurmuştur. Bu durum bazen İslam
vefatı esnasında başlamak üzere İslam Devletinin gücü
dininin birçok özelliği ile tezat teşkil eden rivayetlerin
karşısında Müslüman olmak zorunda kalan bazı kimseler
ortaya çıkmasında etkili olmuştur. 291
bunu içlerine sindiremediklerinden dolayı her fırsatta
aleyhte iş ve işlemlere girişmişleridir (Koçyiğit, 1987: 51; f) Çevre Kültür ve Medeniyetlerin Etkisi: İslam’ın
Koçyiğit, 1998: 150-153; Kandemir, trz.: 51). (Yalancı doğduğu ve fetihlerle hızla yayıldığı bölgelere
peygamberler ve Ridde olaylarında görüldüğü gibi.) baktığımızda dünyanın en eski kültür ve medeniyetlerinin
Kendilerine “Zındık” tabiri kullanılan bu kimseler İslam toplandığı bir havza karşımıza çıkmaktadır. Bu tarihin
dinini bozmak ve alay etmek, Müslümanların ahlakını ve büyük yığını karşısında yeni filizlenen İslam kültür ve
birliğini bozmak, helali haram, haramı helal göstermek

israiliyât diye tabir edilen rivayetlerin çokluğu ve etkisi


290
İbnu’l-Cevzi, 1415/1995: I/15-16; Koçyiğit, 1987: 137;
konusunda bkz.; el-Kettâni, 1990: III/45-47, 135;
Kandemir, trz.: 52; Zındıklar ve faaliyetleri hakkında
Cerrahoğlu, 1997: 244-263; Barthold, 1984: 26-27;
daha fazla bilgi için bkz.; Chokr, 2002.
Diğer din mensupları Müslümanların münazaraları ve
291
Özellikle Kur’an ayetleri ve önceki peygamber ve
karşılıklı etkileşim konusunda ayrıca bkz.; Ahmed
kavimlerin kıssaları konusunda Tevrat ve İncil kökenli
Emin, trz.: I/112-126, 338-339, 363-365.

253
i

medeniyeti illaki etkilenmiş, bunun bazı iz ve işaretlerini rivayetler arasında müellifin bir tercihte bulunması ve
birçok rivayette görmek mümkün olmuştur. 292 çeşitli kriterlere uygun olarak rivayetler arasında seçme
yapması söz konusu olduğu gibi kendisinden sonraki
g) Hz. Muhammed (s)’e Duyulan Aşırı Sevgi: Önceki
insanları kendi kriterlerine bağlı kalarak olayları okumak
maddede ifade ettiğimiz farklı inanç ve kültürle karşılaşan
gibi bir dar alana hapsetmemek adına tüm rivayetleri
Müslümanlardan onlarda görmüş oldukları önder ve
aktaranlar da olmuştur.296
peygamberleri ile ilgili aşırı anlatımlar karşısında Hz.
Muhammed (s)’i daha üstün bir konumda olarak ifade j) Şahsi Menfaat Elde Etme, Baskılardan Korkma:
etmek için benzer bazı rivayetler oluşturma yoluna gidenler İdarecilere yaranmak, bu sayede maddi çıkar elde etmek ya
olmuş, mucizevî anlatımlar çoğalmıştır. 293 Öyle ki Hz. da onların tasallutundan korunabilmek (Togan, 1954: 45;
Muhammed (s)’e atfedilen mucize sayısı üç bin’in üzerinde Togan, 1981: 99) adına çeşitli rivayetler oluşturulduğu da
olduğu söylenmiştir (Halebî, trz.: III/343). görülebilmektedir.297
h) Yeni Mühtedî, Cariye, Hizmetçi ve Kölelerin Etkisi: k) Hikâye Anlatıcılar (Kussâslar) ve Vâizler: Eski Arap
İslam’ın ilk yayıldığı dönemlerde ilgili coğrafya üzerindeki geleneklerinde çokça yer bulan bu husus, İslamî dönemde
kültür ve medeniyetlerde kölelik sistemi yaygın bir şekilde Hz. Ömer’in Temime’d-Dârî’ye verdiği sınırlı izin ile
mevcut idi (el-Mevdudî, 1992: II/151; Hızlı vd., 2011: 33; birlikte artış göstermiş,298 daha çok cami ve mescitlerde
Aydın/Hamidullah, 2002, XXVI: 237-246). Çok çeşitli va’z-u nasihat için meşru görüldü ise de zamanla halkın
bölgelerden esir edilerek gelen köle ve cariyeler ile yeni sevgisini kazanmak, itibar elde etmek, halkın ilgisini
mühtedi294 olanların ya da çalışma amacıyla gelenlerinde çekmek ve çeşitli hediyeler elde etmek adına çeşitli
rivayetlerin oluşumu konusunda tesiri olduğu göz ardı hikâyeler uydurma yoluna sapanlar olmuştur (İbn Hıbban,
edilmemelidir. 1992: I/85-88; Koçyiğit, 1998: 159-161; Kandemir, trz.:
85; Cihan, 1997: 65).
ı) Farklı Din, Kültür ve Medeniyetlerden Yapılan
Tercümeler: İslam’ın ilme verdiği önem nedeni ile ilk Özetle bahsettiğimiz bu gerekçelerle İslam Tarihi’nin özel
günlerden itibaren her türlü ilmi bilgiye her türlü kaynaktan kaynakları içerisinde zayıf, çelişkili ve mevzu rivayetler
ulaşma isteği yaygın olmuştur. Bu nedenle Emeviler bulunabilmektedir. Ama bizim için bu, onların kaynak
döneminde başlayan tercüme faaliyetleri (Hasan, 1991: olma konusunda bir tereddüde düşmemizi
II/282; Demirci, 1996: 93; Karlığa, 2004: 218; Şeşen, gerektirmemektedir. Bilakis bu durum, tüm yönleri ile
1986: III: 457; Avcı, 2003: 191). Abbasiler döneminde olayları görmemizi sağlarken tek taraflı hareket etme gibi
“Beytü’l-Hikme” müessesesi295 ile zirveye ulaşmış ve bir yanlışa düşmekten de bizi korumaktadır. Ayrıca İslamî
birçok ilim sahasında farklı görüşlerin tesiri tüm İslamî İlimlerin temelini oluşturan rivayetlerin gerçekliğini tespit
ilimlerde kendisini göstermiştir. Bunlar çoğunlukla İslam için geliştirilmiş olan “İsnad” metoduna “Tenkid”
Tarihi’nin birinci el kaynaklarında değinilmemiş bazı sistemini uyguladığımızda doğru bilgi ile muhalif olanı
konuları aktarmış olmak ya da aktarılan hadiselerdeki ara birbirinden ayırma imkânına da sahip durumda
boşlukları doldurmak adına alınmıştır (Ünal, 1998, s. 45). olduğumuzu belirtmek gerekmektedir.
i) İlmi Gerekçelerle Yapılan Rivayetler: Yukarıdaki
maddelerde bahsettiğimiz gerekçelerle birçok rivayet
vücuda gelmiş, büyük bir bilgi yumağı oluşmuştur. Bu 4. Araştırma ve Öğretim Esnasında Dikkat
Edilmesi Gerekenler

292
Yahudi, Mısır, Hint, İran, Mezopotamya, Roma gerekse de İran ve Hint kültüründeki mitolojik ve mistik
kültürleri bu coğrafyada yoğun olarak yaşamakta idi. anlayışların etkisiyle, gittikçe efsaneleştirilen, beşer üstü
Bu etkileşim konusu için bkz.; Togan, 1954: 43; bir hüviyete büründürülen bir Peygamber anlayışı
Bernard, 2000: 183; Ahmed Emin, trz.: II/359; Hızlı gelişmeye başlamıştır” bkz.; Erul, 2000: 34.
vd., 2011: 23-40; Arnold, 1982: 297- 300; Demirci, 295
Beytu’l-Hikme konusunda bkz.; Gutas, 2003: 60-64;
1996: 93; Kaegi, 2000: 17; Öz, 2006: 64-72. Ayrıca ilk
Ağarı, 2002: 163-186; Bernard, 2000: 184-185; Söylemez,
insandan başlayarak diğer eski dönem kavim ve
2003: 103; Karlığa, 2004: 219. Bu konuda müstakil bir
peygamberlerinin hayatlarındaki yalan ya da yanlış
çalışma olarak bkz.; Demirci, 1996.
bilgilerin kaynaklara geçmesi hakkında geniş bilgi için 296
Örneğin ilmi gerekçelerle bu tür rivayetlere yer
bkz.; Karauğuz, 2013.
verenlerden ünlü tarihçi Taberi’nin konu ile ilgili tutumu
Bu konuda birçok örnek için bkz.; Azimli, 2010: 13-35;
293
için bkz. 95. dipnotun bağlı olduğu konu.
Öz, 2006: 63; Fahreddîn Râzî, 2002: 230; Karadeniz, 1999: 297
Togan, 1981: 78; Kâşif, 1997: 66; Umerî, 1990: 69;
226-229. Koçyiğit, 1998: 165; Uğur, 1992: 228-229; İzmirli, 1332:
79; Ayrıca bazı rivayetlerle birlikte konu için bkz.; İbn
294
A. Emin, trz.: I/331-332; Aydemir, 1979: 45; Şu tespit
Hibban, 1992: I/65.
bu konunun ehemmiyetine gerekli vurguyu yapmaktadır; 298
Bu konudaki tartışmalar için bkz.; İbn Mâce, 1992:
“Özellikle sahabe dönemi sonrası, Hz. Peygamber’i
II/1235; Kandemir, trz.: 83-84; Cihan, 1997: 62-64.
göremeyenlerde, gerek Hıristiyan ve Yahudi mühtedîler ve
zimmîlerin sahip oldukları Peygamber tasavvurlarının,

254
i

Buraya kadar İslam Tarihi’nin tanıtımı, sınırları ve bazı milletler ve belirli bazı zaman dilimleriyle
kaynakları ile bunların durumları hakkında gerekli bilgileri daraltılamayacak geniştir. Kendi içerisindeki
kısaca sunduktan sonra özellikle kaynakları kullanırken dinamiklerinde ortaya koyduğu bakış açısı onu bir İnsanlık
göz önünde bulundurulması gereken hususları ve doğru Tarihi seviyesine çıkartmaktadır. Çünkü ilk insan ve
sonuçlara ulaşabilmek için takip edilmesi gerekenleri toplumlardan itibaren tüm insanlık onun ilgi alanına girmiş,
zikretmek istiyoruz. hepsi hakkında gerek bilgi vermek gerekse çıkarımlar
yapmak, ibret almak şeklinde bir bağlantı kurmuştur.
Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, İslam Tarihi’nin özel
kaynakları olarak bahsi geçen hemen hemen tüm türler, Alanı bu kadar geniş olunca genel Tarih İlmi içerisinde özel
diğer temel İslam Bilimlerinin kaynaklarında olduğu gibi bir konuma sahip olan İslam Tarihi, kendisi gibi diğer özel
olayı ya da sözü rivayet eden şahısları içeren “Senet” ve alana sahip tarih bölümlerinden faklı olarak tarih ilminin
yakın hatta bazen aynı anlamda kullanılmakla birlikte tüm kaynaklarını kullanma kapasitesine sahiptir.
râvilerin silsiledeki durumlarını gösteren “İsnad” sistemini Dolayısıyla İslam Tarihi araştırmalarında tarih ilminin tüm
kullanmıştır. Bu sistem iyi tanındığında “Rical İlmi”nin de kaynaklarını bilmek, bu kaynakların kullanım yönleri ve
yardımı ile sıkıntılı diyebileceğimiz birçok haberin hangi problemlerinin farkında olmak son derece önemlidir.
sebeple vücuda geldiğini belirleme imkânını elde etmiş Bunun yanında İslam Tarihi’nin özel kaynakları olarak
oluruz. Akabinde yine İslami İlim dallarında özelliklede ilgili bölümde zikrettiklerimizin de iyi tanınması, onları
Hadis ve İslam Tarihi ilim dallarında âlimlerin ortaya kullanılırken dikkat edilmesi gerekli yönlerinin bilinmesi
koymuş olduğu “Tenkid” metodu sayesinde farklı gerekmektedir. Örneğin İslam Tarihi kaynakları içerisinde
rivayetler arasında doğru olanı tespit etmiş oluruz. en temel kaynak olarak zikrettiğimiz Kur’an-ı Kerim ve
Dolayısıyla, “Cerh ve Ta’dil” genel ismi içerisinde hadis kitaplarında geçmeyen ama incelenilen konu ile ilgili
“İsnad” sistemi, “Rical İlmi” ve “Tenkid” metodunun farklı ve teferruatlı bilgilerin bulunduğu diğer kaynaklarda
bilinmesi gerekmektedir. geçen bazı rivayetler özellikle olaylar arasındaki boşlukları
doldurabilmek adına kullanılabilmektedir. Hatta bu
Bütün bunları kullanarak, gerçeğe ters düşen hâdiseleri,
rivayetlerde İslam’ın bazı temel ilkelerine aykırı bilgilerin
akla ve nassa aykırı olanları, mana ve lafzında bozukluk
varlığına rastlanılabilmektedir. Yazarlarının dini, siyasi,
gerekçesiyle dikkate alınmaması gereken rivayetleri,
ilmi, şahsi, hamasî, dönemsel farklı gerekçelerle
şahısların zafiyetleri ya da fitne diye tabir edilen olaylardan
kitaplarına aldıkları bu rivayetlerin zamanla kesin doğru
kaynaklı yanlış aktarımları, çeşitli taassup ve öne çıkma
aktarımlar olarak kabul edilmesi ve insanların zihninde
arzusu ile oluşturulmuş anlatımları vs. yalan, yanlış,
İslam’ın özü ile çelişik bazı inanç ve anlayışların ortaya
çelişkili, mevzu rivayetleri tespit, bunun karşısında doğru
çıkması gibi tehlikeli sonuçları olmuştur. Bu nedenle İslam
olanları ortaya koyma imkânına sahip olabiliriz.299
Tarihi alanın çalışmalar yapan ilim adamlarının bu konu
üzerinde hassasiyetle durması, insanları bu konu hakkında
ikaz etmeleri hem dini hem ilmi vazifeleridir.
5. Sonuç
Bütün bu nedenlerle, bu hususların hepsi İslam Tarihi
Tarih Bilimi insanlık için vazgeçilemez bir öneme sahiptir. alanında araştırma yapacak, eğitimini alacak ve verecekler
Bu husus insanoğlunun hem ontolojik yapısından hem de tarafından bilinmesi son derece önemlidir.
hayat gerekliliğinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla
zaman diliminin ilk anlarından itibaren tüm toplumlar için
kendinden öncekilerin hayatları, yaşam mücadeleleri ve
tecrübeleri çeşitli yollarla öğrenilmeye çalışılmıştır. Bu
sayede zamanla metodolojisi olan bir ilim dalı olarak
Bilimler Tarihi içerisinde yerini almıştır. Farklı
toplumların birbirleri ile olan ilişkileri arttıkça tarih ilminin
alanları ve çalışma usulleri gelişmiş, kendi içerisinde
zaman, şahıs, bölge, millet, ideoloji vs. temelli çeşitleri
ortaya çıkmıştır. Kuşkusuz bunların hepsi ayrı ayrı büyük
ehemmiyet arz etmektedir.
İslam Tarihi de bunlar içerisinde sınırları, ilgi alanları,
metotları ve içinde barındırdığı bilgiler açısından fevkalade
bir konuma sahiptir. Öyle ki ilgili bölümde izah etmeye
çalıştığımız gibi onun sınırları kısıtlı bir coğrafi bölge, belli

daha geniş malumat elde edebilmeleri için müracaat


299
Burada sunduğumuz tebliğin sınırlarını zorlamamak
kaynaklarına bakılması gerektiğini zikrederek bu bahsi
adına hepsi hakkında teferruatlı bilgi verme konusunda
tamamlamak istedik. Şu başlıklara bkz.; a) Cerh ve
tereddüt ettik. Bu nedenle takip edilmesi gereken yol
Ta’dil, b) Senet ve İsnad, c) Rical İlmi, d) Tenkid
olarak bunları sıralamakla yetindik. Ancak ilgililerin
(Senet-Metin Tenkidi ya da İç Tenkid-Dış Tenkid)

255
i

Kaynakça Beyâtî, A. Câsim, (1987/1407), Dirâset-u Mukârene li-


Melâhimi’l-Eyyâmi’l-Arabiyye (Ebu Ubeyde, Kitâbu’l-
Abdulğanî, (1980), Muhammed Hasan, et-Terâcîm ve’s- Eyyâmi’l-Arab’ın I. Cildi), Âlemu’l-Kütüb/Mektebetu’n-
Siyer, Dâru’l-Meârif, Kahire. Nahdati’l-Arabiyye, I. Baskı, Beyrut.
Ağarı, Murat, (2002), İslâm Coğrafyacılığı ve Müslüman Bozkurt, Nebi, (2010), “Şecere”, DİA., C.XXXVIII,
Coğrafyacılar (Doğuşu, Gelişimi ve Temsilcileri) , İstanbul.
Kitabevi Yay., İstanbul.
Carr, Edward Hallet, (1993), Tarih Nedir?, İletişim Yay.,
Ahmed b. Hanbel, Ebu Abdillah eş-Şeybânî, (1992), çev. Misket Gizem Gürtürk, IV. Baskı, İstanbul.
Müsned, I-IV, Çağrı Yay., İstanbul.
Cerrahoğlu, İsmail, (1997), Tefsir Usulü, TDV. Yay.,
Ahmed Cevdet Paşa, (1302), Tarih-i Cevdet, İstanbul. Ankara.
Ahmed Emin, (trz.), Duha’l-İslam, Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî, Cevherî, (1979), es-Sıhah, Beyrut.
X. Baskı, Beyrut.
Chokr, Melhem, (2002), İslâm’ın Hicrî İkinci Asrında
Akgür, A. Necati, (2010), “Takvim”, DİA., C.XXXIX, Zındıklık ve Zındıklar, çev. Ayşe Meral, Anka Yay.,
İstanbul. İstanbul.
Aliyyu’l-Kârî, (1986), Nureddin Ali b. Muhammed b. Cihan, Sadık, (1997), Uydurma Hadislerin Doğuşu ve
Sultan (1014/1605), el-Esrâru’l-Merfûa fi’l-Ahbâri’l- Sosyo-Politik Olaylarla İlgisi, Samsun.
Mevzûa, thk. Muhammed b. Lutfi es-Sebbag, Beyrut.
Collingwood, R.G., (1996), Tarih Tasarımı, çev. Kurtuluş
Alparslan, Ali, (2002), “Kitabe”, DİA., C.XXVI, Ankara. Dinçer, II. Baskı, Ankara.
Apak, Adem, (2009), Anahatlarıyla İslam Tarihi, Ensar Çağlayan, Yaşar, (1981), Tarih Öğrenimine Başlangıç,
Yay., İstanbul. İstanbul.
Arnold, Thomas Walker, (1982), İntişar-ı İslâm Tarihi Demir, Şehmus, (2003), Mitoloji Kur’an Kıssaları ve
(İslam’ın Yayılış Tarihi), çev. Hasan Gündüzler, Tarihi Gerçeklik, Beyan Yay., İstanbul.
Akçağ Yay., II. Baskı, Ankara.
Demirci, Mustafa, (1996), Beytu’l-Hikme, İnsan Yay.,
Âşıkkutlu, Emin, (1997), Hadiste Rical Tenkidi (Cerh ve İstanbul.
Tadil İlmi), Marmara ÜİF. Yay., İstanbul, ss.63-64.
Derveze, İzzet, (1995), Kur’an’a Göre Hz. Muhammed’in
Avcı, Casim, (2003), İslâm Bizans İlişkileri, Klasik Yay., Hayatı, I-III, çev. Mehmet Yolcu, Yöneliş Yay. II. Baskı
İstanbul. İstanbul.
Aydemir, Abdullah, (1981), Hz. Peygamber Sahabenin Durmuş, İsmail, (2010), “Tabakat”, DİA., C.XXXXIX,
Dilinden Kur’an-ı Kerim’in Faziletleri, İzmir. İstanbul.
Aydemir, Abdullah, (1979), Tefsirde İsrailiyât, DİB. Yay. Ebû Davûd, Süleyman b. Eş’as, (1969), es-Sünen, Hıms.
Ankara.
ed-Dûrî, A.Aziz, (1991), İlk Dönem İslam Tarihi, çev.
Aydın, M. Akif/Hamidullah, Muhammed, (2002), “Köle”, Hayreddin Yücesoy, İstanbul.
DİA., C.XXVI, Ankara.
Efendioğlu, Mehmet, (2010), “Tabakat”, DİA.,
Aykan, Recep, (1997), Kelime ve Konularına Göre Kur’an C.XXXXIX, İstanbul.
Fihristi, Pınar Yay., İstanbul.
el-A’zamî, M. Mustafa, (1396), Dırasât fi’l-Hadisi’n-
Barthold, Wilhelm, (1984), İslam Medeniyeti Tarihi, çev. Nebevî ve Tarih-i Tedvînihî, Riyad.
M. Fuad Köprülü, DİB. Yay., Ankara.
el-Askalânî, İbn Hacer, (1300), Fethu’l-Bâri bi Şerhi
Baş, Eyüp vd., (2013), İslam Tarihi, Grafiker Yay., Ankara. Sahîh-i Buhârî, Bulak.
Baykal, Bekir S., (1974), Tarih Terimleri Sözlüğü, Türk el-Buhârî, Ebû Abdillah Muhammed b. İsmail, (1992), el-
Dil Kurumu, Ankara. Câmiu’s-Sahîh, Dımeşk.
Baykara, Tuncer, (1996), Tarih Araştırma ve Yazma el-Câbirî, Muhammed Abid, (2000), Felsefi Mirasımız ve
Metodu, Genişletilmiş II. Baskı, İzmir. Biz, çev. Said Aykut, İstanbul.
Beg, Muhammad Abdul Jabbar, (2006), “The Problems of el-Fârûkî, İsmail Râci/el-Fârûkî, Luis Lâmia, (1999), İslâm
Teaching Islâmic History”, The Muslim Educational Trust, Kültür Atlası, çev. Mustafa Okan Kibaroğlu, Zerrin
Issues in Islâmic Education, ss.51-60. Kibaroğlu, İstanbul.
Bernard, Lewis, (2000), Tarihte Araplar, çev. H. Dursun el-Kettâni, Muhammed Abdülhay, (1990), et-Terâtibu’l-
Yıldız, Anka Yay., İstanbul. İdâriyye (Hz. Peygamber’in Yönetimi), çev. Ahmet Özel,
İz Yay., C.I-III, İstanbul.

256
i

el-Makdisî, Ebu’l-Fadl Muhammed b. Tahir, (1985), Hallâk, Hassan, (1989), Dirâsetu fî Tarihi’l-Hadarâti’l-
Kitab-u Ma’rifeti’t-Tezkir fi’l-Ehadisi’l-Mevzûa, thk. İ. İslâmiyye, Beyrut.
Alunel Haydar, Beyrut.
Hamâde, Faruk, (1989), Mesâdıru’s-Sîre, Rabat.
el-Mevdudî, Ebu’l-Alâ, (1992), Tarih Boyunca Tevhid
Hamidullah, Muhammed, (1967), Hemmâm b.
Mücadelesi ve Hz. Peygamber’in Hayatı, çev. Ahmed
Münebbih’in Sahîfesi, çev. Talat Koçyiğit, A.Ü.İ.F. Yay.,
Asrar, Pınar Yay., III. Baskı, İstanbul.
Ankara.
Erul, Bünyamin, (2000), “Hz. Peygamber’in Risalet
-(1974), “Akdeniz Çevresi Müslümanlarının Tarih İlmine
Öncesi Hayatına Farklı Bir Yaklaşım”, Diyanet İlmi Dergi
Kazandırdıkları”, çev. İhsan Süreyya
(Peygamberimiz Hz. Muhammed(sav) Özel Sayısı),
Sırma, Diyanet Dergisi, C.III, Sayı 6, Ankara.
Ankara.
-(1957), “Peygamber Zamanında Hadis Tedvini” AÜİF.
es-Sahavî, Şemseddin Muhammed b. Abdurrahman,
Dergisi, C.IV, Sayı 3-4, Ankara.
(1930), el-İ’lan bi’t-Tevbîh li-men Zemme’t-Tarih, Şam.
-(1993/a), İslam Peygamberi, çev. Salih Tuğ, İrfan Yay.,
es-Suyûtî, Ebu’l-Fadl Abdurrahman b. Ebî Bekr, (1993),
İstanbul.
Tedrîbu’r-Râvî fî Şerhi Takrîbi’n-Nevevî, thk: Ahmed
Ömer Hasim, I-II, Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî, Beyrut. -(trz.), İslam Tarihine Giriş, çev. Ruhi Özcan, Beyan Yay.,
İstanbul.
et-Tirmizi, Muhammed b. İsa b. Sevre, (1981), Sunen,
İstanbul. -(1993/b), Kur’an- Kerim Tarihi, çev. Salih Tuğ, İstanbul.
ez-Zehebî, Ebu Abdullah, (1955), Tezkîratü’l-Huffâz, Hasan, Hasan İbrahim, (1991), Târîhu’l-İslam es-Siyâsî
Haydarabât. ve’d-Dînî ve’s-Sakâfî ve’l-İctimaî, Dâru’l- Fikr,
Beyrut/Kahire.
Fahreddîn Râzî, Muhammed b. Ömer b. Hüseyin, (2002),
Kelam’a Giriş (el-Mufassal), çev. Hüseyin Atay, Kültür Hatıb el-Bağdâdî, Ebu Bekr Ahmed b. Ali b. Sâbit, (1986),
Bakanlığı Yay., I. Baskı, Ankara. el-Kifâye fi İlmi’r-Rivâye, thk: Ahmed Ömer Haşim,
Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî, Beyrut.
Fayda, Mustafa, (1985), “Siyer sahasındaki İlk Telif
Çalışmaları”, Uluslararası I. İslam Araştırmaları Hatipoğlu, M. Sait, (1962), İslamî Tenkid Zihniyeti ve
Sempozyumu, İzmir. Hadis Tenkidinin Doğuşu, Basılmamış Doktora Tezi,
Ankara.
-(2009), “Siyer ve Meğazi”, DİA., C.XXXVII, İstanbul.
Herodotos, (2002), Herodot Tarihi, çev. Müntekim Ökmen,
Febvre, Lucien, (1985), Başka Bir Tarihe Doğru, çev. İlhan
Türkiye İş Bankası Yay., İstanbul.
Selimoğlu-Ali Boratav, Tarih ve Tarihçi Annales Okulu
İzinde, İstanbul. Heykel, Muhammed Hüseyin, (1968), Hayât-u
Muhammed, Matbaatu’s-Sünneti’l-Muhammediyye, XIII.
Gibb, Hamilton Alexander Rosskeen, (1991), İslam
Baskı, Kahire.
Medeniyeti Üzerine Araştırmalar, çev. Atilla
Özkök-Kadir Durak, İstanbul. Hızlı, Mefahil vd., (2011), İslam Kurumları ve Medeniyeti,
A.Ö.F. Yay., Eskişehir.
Gutas, Dimitri, (2003), Yunanca Düşünce Arapça Kültür,
çev. Lütfü Şimşek, Kitap Yay., İstanbul. Hitti, Philip K., (1989), Siyasi ve Kültürel İslam Tarihi,
çev. Salih Tuğ, İstanbul.
Günaltay, M. Şemseddin, (1991), İslam Tarihinin
Kaynakları-Tarih ve Müverrihler-, haz.; Yüksel Kanar, Hizmetli, Sabri, (1991), İslam Tarihçiliği Üzerine, Ankara.
Endülüs Yay., İstanbul.
Horovitz, Josef, (2002), İslamî Tarihçiliğin Doğuşu, çev.
Gündüz, Şinasi vd., (2010), Yaşayan Dünya Dinleri, DİB. Ramazan Altınay-Ramazan Özmen, Ankara.
Yay., Ankara.
İbn Abdi’l-Berr, Ebu Ömer Yusuf b. Abdillah b.
Halebî, Ali b. Burhâniddîn, (trz.), es-Sîretu’l-Halebiyye fî Muhammed, (trz.), el-İstîâb fî Marifeti’l-Ashâb, thk. Ali
Sîreti’l-Emini’l-Me’mûn (İnsânu’l-Uyûn), Dâru’l-Ma’rife, Muhammed el-Becâvî, Kahire.
Beyrut.
İbn Abdi Rabbih, Ebû Amr Ahmed b. Muhammed el-
Halil, İmaduddin, (1985), İslam Tarihi, çev. Ubeydullah Endelusî, (1948), Kitâb-u Ikdi’l-Ferîd, thk. A.Emin vd.,
Dalar, İstanbul. Kahire.
-(1988), İslâm’ın Tarih Yorumu, çev. Ahmet Ağırakça, -(trz.), el-İstîâb fî Marifeti’l-Ashâb, thk. Ali Muhammed
Risale Yay., İstanbul. el-Becâvî, Kahire.
Halkın, Léone E., (1989), Tarih Tenkidinin Unsurları, çev. İbn Esîr, İzzü’d-Din Ali b. Ebi’l-Kerem, (1967), el-Kâmil
Bahaddin Yediyıldız, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara. fi’t-Tarih, Beyrut, Lübnan.

257
i

İbn Haldun, Abdullah b. Muhammed, (1990), Mukaddime, Koçkuzu, Ali Osman, (1983), Hadis İlimleri ve Hadis
çev. Z. Kadiri Ugan, İstanbul. Tarihi, Dergah Yay., İstanbul.
İbn Hibban, Ebu Hatim Muhammed b. Ahmed et-Temimî, Koçyiğit, Talat, (1967), “Mevzu Hadislerin Zuhuru”,
(1992), Kitâbu’l-Mücrimîn mine’l-Muhaddisîn ve’d-Duefâ A.Ü.İ.F.D., XV, Ankara.
ve’l-Metrûkîn, thk. Muhammed İbrahim Zâyid, Beyrut.
-(1998), Hadis Tarihi, TDV. Yay., Ankara.
İbn Hişâm, Ebu Muhammed Abdulmelik b. Eyyûb el-
-(1987), Hadis Usulü, Ankara.
Hımyerî, (trz.), es-Sîretu’n-Nebeviyye, thk. M. es-Sekkâ-İ.
el-Ebyârî-A. Selbî, I-IV, Kahire. Kütükoğlu, Mübahat S., (2011), Tarih Araştırmalarında
Usul, TTK., Ankara.
İbn İshâk, Muhammed b. Yesâr, (1981), Sîret-u İbn İshâk,
thk. Muhammed Hamidullah, Konya. Meriç, Ümid, (1979), Cevdet Paşa’nın Cemiyet ve Devlet
Görüşü, İstanbul.
İbn Kesîr, Ebü’l-Fidâ İmâdüddîn İsmail b. Şihâbüddîn
Ömer b. Kesîr ed-Dimaşkî, (1978), Kur’an’ın Faziletleri, Müslim, Ebu’l-Hasen Müslim b. Haccâc, (1955), el-
çev. Mehmed Sofuoğlu, İstanbul. Câmiu’s-Sahîh, nşr. Muhammed F. Abdülbâkî, Dâr-u İhyâ-
i Kutübi’l-Arabî.
İbn Mâce, Ebu Abdillah Muhammed b. Yezid el-Kazvinî,
(1992), Sünen, thk. M. Fuad Abdulbâkî, İstanbul. Mütercim Âsım Efendi, (1305), Kamus Tercümesi,
İstanbul.
İbn Manzur, Muhammed b. Mükrim, (trz.), Lisânu’l-Arab,
Kahire. Nasr, Seyyid Hüseyin, (1991), İslam’da Bilim ve
Medeniyet, çev. Nabi Avcı vd., İstanbul.
İbn Sa’d, Muhammed b. Sa’d, (1904-1940), Kitabü’t-
Tabakâti’l-Kebîr, Leiden. Nesâî, Ebu Abdirrahman b. Şuayb, (1964), es-Sünen,
Mısır.
İbn Şebbe, Ebu Zeyd Ömer en-Numeyrî el-Basrî, (trz.),
Kitâbu Târîhi’l-Medineti’l- Münevvere, I-IV, thk. Öz, Şaban, (2006), İlk Siyer Kaynakları ve Müellifleri,
F. Muhammed Şeltut, byy. Basılmamış Doktora Tezi, Ankara.
İbnu’l-Cevzi, Ebu’l-Ferec Abdurrahman b. Ali b. -(1999), Hz. Peygamber’in Siretiyle ilgili Mevzû
Muhammed, (1415/1995), Kitâbu’l Mevdûât, I-II, Haberlerin Tarihi Değeri, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi,
Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, I. Baskı, Beyrut. Ankara.
İbnü’n-Nedim, Ebu’l-Ferâc Muhammed b. İshak, (1377), Özçelik, İsmail, (1996), Tarih Öğretiminde Yöntem ve
el-Fihrist fi Ahbâri’l-Ulemâi’l-Musannifîn mine’l- Teknikler, Ankara.
Kudemâve’l-Muhdesîn ve Esmâi Kütübühim, Kahire.
Özlem, Doğan, (1994), Tarih Felsefesi, İstanbul.
İzmirli, İsmail Hakkı, (1332), Siyer-i Celile-i Nebevî, thk.
Eşref Edib, İstanbul. Pakalın, Mehmet Zeki, (1983), Osmanlı Tarih Deyimleri ve
Terimleri Sözlüğü, M.E.B. Yay., İstanbul.
Kaegi, Walter, (2000), Bizans ve İlk İslam Fetihleri, çev.
Râğıb el-İsfehânî, (1992), Müfredâtu Elfâzi’l-Kur’ân, thk:
Mehmet Özay, Kaknüs Yay. İstanbul.
Safvân Adnan Dâvudî, Dâru’l-Kalem/ed-Dâru’s-
Kandemir, M. Yaşar, (trz.), Mevzu Hadisler, (Menşei, Sâmiyye, Beyrut.
Tanıma Yolları, Tenkidi), Ankara.
Rosenthal, Franz, (1963), İlmu’t-Tarih inde’l-Müslimin,
-(1997), “Hadis”, DİA., C.XV, İstanbul. Bağdat.
Karadeniz, Osman, (1999), İlim ve Din Açısından Mucize, Sâlim, Seyyid Abdülazîz, (trz.), Târîhu’l-Arab fî Asri’l-
Marifet Yay., İstanbul. Câhiliyye, Dâru’n-Nahdati’l-Arabiyye, Beyrut.
Karaman, Fikret vd., (2006), Dini Kavramlar Sözlüğü, Savaş, Rıza, (1995), Siyer ve Kaynakları, İzmir.
DİB. Yay., Ankara.
Sezgin, M. Fuad, (1957), “İslam Tarihinin Kaynağı Olmak
Karauğuz, Güngör, (2013), Adem’in Çocukları, (Çivi Bakımından Hadis’in Ehemmiyeti”, İslamî Tetkikler
Yazılı Kaynaklar, Tevrat, İnciller ve Kur’an’a Göre), Çizgi Enstitüsü Dergisi, C.II, İstanbul.
Kitabevi, Konya.
Sıddıkî, M. Zübeyr, (1990), Kur’an’da Tarih Kavramı, çev.
Karlığa, Bekir, (2004), İslam Düşüncesi’nin Batı Süleyman Kalkan, Pınar Yay., İstanbul.
Düşüncesi’ne Etkileri, Litera Yay., İstanbul.
-(1966), Hadis Edebiyatı Tarihi, çev. Yusuf Ziya Kavakçı,
Kâşif, Seyyide İsmail, (1997), İslam Tarihinin Kaynakları İstanbul.
ve Araştırma Metotları, çev. Mehmet Şeker-Rıza Savaş-
Ramazan Şimşek, İzmir. Sırma, İhsan Süreyya, (1991), İslam ve Tarih, Beyan Yay.,
İstanbul.
Kılıçlı, Mustafa, (1992), Arap Edebiyatında Şuûbiyye,
İstanbul.

258
i

Söylemez, M. Mahfuz, (2003), Bilimin Yitik Şehri -(1981), Tarihte Usul, III. Baskı, İstanbul.
Cündişâpur, Araştırma Yay., Ankara.
Tosh, John, (1997), Tarihin Peşinde, çev. Özden Arıkan,
Şeker, Mehmet, (2003), “Neden İslam Tarihi”, İSTEM, İstanbul.
Sayı 2, Konya.
Türkçe Sözlük, (1988), Türk Dil Kurumu, Ankara.
Şengül, İdris, (1994), Kur’ân Kıssaları Üzerine, Işık Yay.,
Uğur, Mücteba, (1992), Ansiklopedik Hadis Terimleri
İzmir.
Sözlüğü, Ankara.
Şeşen, Ramazan, (1986), “Tercüme Faaliyetleri”,
Umerî, Ekrem Ziya, (1990), Hadis Tarihi, çev. İsmail Kara,
Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, Çağ Yay., C.III,
Esra Yay., Konya.
İstanbul.
Uygur, Nermi, (1996), Kültür Kuramı, İstanbul.
-(1998), Müslümanlarda Tarih-Coğrafya Yazıcılığı,
İstanbul. Uzun, Mustafa, (1998), “Hilye”, DİA., C.XVIII, İstanbul.
Şulul, Kasım, (2001), “Kafiyeci’nin (788-879/1386-1474) Ünal, İsmail Hakkı, (1998), “Hz. Peygamber’in Dilinden
Tarih Metodolojisi ile İlgili Görüşleri”, DEÜ. İlahiyat Fak. Konuşturulan Tarih: “Yere Batırılacak Ordu” Rivâyeti”,
Dergisi, Sayı XIII-XIV, İzmir. İslâmiyât, C.I, Sayı 2, Ankara.
Şurrâb, Muhammedî Hasan, (1993), fî Usûli Târîhi’l- Vida, G. Lévi Della, (1997), “Sire”, MEB.İ.A., Eskişehir.
Arabi’l-İslâmî, Dımeşk/Beyrut.
Watt, W. Montgomery, (1998), Kur’an’a Giriş, çev.
Taberânî, Ebu’l-Kasım Süleyman b. Ahmed, (1985), Süleyman Kalkan, Ankara Okulu Yay., Ankara.
Mu’cemu’l-Evsat, I-XI, Riyad.
Yaman, Ahmet, (2009), “Siyer”, DİA., C.XXXVII,
Taberî, Ebu Cafer Muhammed b. Cerir, (1988), Tarihu’l- İstanbul.
Ümem ve’l-Mulûk, Beyrut.
Yardım, Ali, (1992), Hadis, Dokuz Eylül Üniversitesi
Terzi, Mustafa Zeki, (1990), İlk Siyer Meğazi Yazarları ve Yay., İzmir.
Eserleri, Samsun.
-(1997), Peygamberimiz’in Şemâili, Damla Yay., İstanbul.
Thomson, David, (1983), Tarihin Amacı, çev. Salih
Özbaran, İzmir. Yavuz, Yusuf Şevki, (1994), “Delâilü’n-Nübüvve”, DİA.,
C.IX, İstanbul.
Togan, Zeki Velidî, (1954), “Ortaçağ İslam Aleminde
Yıldız, Abdullah, (1994), Tarih Bilinci, İstanbul.
Tenkidi Tarih Telakkisi”, İstanbul Üniversitesi İslam
Tetkikleri Enstitüsü Dergisi, C.I., İstanbul.

259

You might also like