You are on page 1of 146

ETRÜSK MiTLERi

ETR Ri

Larissa Bonfante
Judith Swaddling

Birgül Açıkyıldız
Etrüsk Mit/eri
larissa Bonfante - Judith 5waddling
Kitabın Orijinal Etruscan Myths, British Museum
Çeviren: Açıkyıldız
Dizi Editörü:
Kapak ve
©Phaenix Yayınevi Tüm Hakları Saklıdır.
Haziran 2011, Ankara
Phaenix Yayınevi - 258
ISBN No: 978-605-5738-75-4
Phoenix
ŞehitAdem Sak. HititApt.
Kızılay-Ankara
Tel: 0(312) pbx
Faks: 0(312) 419 16 11
e-posta: info@phoenixkitap.com
http://www.phoenixkitap.com
Baskı
Desen Ofset
Birlik Mah. 476. Sak. No:
Çankaya!AN KARA 0(312) 496
Dağıtım:
Ekinoks Yayın-Dağıtım
ŞehitAdem Yavuz Sak. HititApt. 14/1
K ızılay-Ankara
Tel: 0(312) 419 97 81 pbx
Faks: 0(312) 11
e-posta: info@siyasalkitap.com
http://www.siyasalkitap.com
Larissa Bonfante, Barndard Koleji'nde gördüğü güzel sanatlar ve
klasikler öğreniminı
Cincinnati Üniversitesi'nde
almış ve 1966'da güzel sanatlar ve
arkeoloji alanlarında tamamlamıştır. Halen New
York Üniversitesi'nde nr,)tı>cnr başarıları dolayı­
r::� ••+;+;',";',
sıyla 2007'de Amerikan tarafından altın ma-
dalyaya layık

Judith Swaddling, British Museum'da Etrüskler başta olmak


üzere Roma imparatorluğu öncesi italya uygarlıkları departma­
nından sorumludur. Etrüsklerle ilgili pek çok sergi ve konferans
düzenlemiş, dersler vermiştir.
Modena.

k- Bolonya
.

i
Marzabotto·
ADRİYATİK
DENİzİ

Ancona

·Praeneste

Cap�a (\

Cumae Napoli"'-Ir,.
(I',thekoussai) Ö' .
Pompel1 -i �,.-,

Ltrii5k sınırları
içindekiler

Biliyoruz? 11
19
Thebai l)öngüsü 37
Yerallı Dünyası 47
Herele, Theseus ve Diğer Kahramanlar 57
Kehanet ve Kem Göz 81
93
101
ttrüsk Panteonu 123
İlave Okumalar İçin Öneriler 139
Dizin 141
Etrü s k Mitleri Hak kında
Neler Biliyoruz?

Etrüskler, klasik nüfuzlu halklarından


biridir. Etrüsklerin ve dillerinin deşifre
edilemez olduğu gibi popüler1iğini korumakta-
dır. Bunların hepsi, birer yanlış anlamadan ibarettir. Bu merak
uyandıran halk hakkında bilmediğimiz pek çok detay olmakla
birlikte, bildiklerimiz gizemli kalanlardan çok daha ilginçtir. Et­
rüsk toplumunun tarihi, ekonomisi, toplumsal örgütlenmesi ve
dinleri hakkında her geçen gün biraz daha bilgi ediniyoruz, en iyi
bildiğimiz alanlardan biri ise mitolojileridir.
Etrüsk mitolojisiııi
genel olaylar ve çevre
yüzyıllar arasında orta
Romalılar açısından
ve kuzey İtalya'nın batı
nehir Amo ve Tiber
Yunanlarca Tirhenler olarak bilinmekteydiler ve batıdaki Tirhen
Denizi'nin ismi de Yunanlar tarafından Etrüsklere ithafen veril-

11
objedir. Bu tanrılardan Romalı tanrılar ile öz-
deşleşebilir: Tİn Zeus karşılığıdır; Unİ, Hera veya
Juno; Herele, Herkules; Bacchus; Selvans,
Silvanus. Ayrıca bunlar ve bir Etrüsk güneş
tanrısı olan Catha ve bir de içermektedir. Bu
ve diğer kitabelerde, Etrüsklerin Yunan mitolojisinde olmayan
çok sayıda yerel tanrıya taptıklarım öğreniyoruz.
Bu kitap ile, hem British Museum hem de dünyamn dört bir
yanındaki diğer müzelerde ve D.H. Lawrence'nin ilk olarak 1 932
yılında yayınlanmış olan ' Etrüsk Yerleri' adlı kitabında özenle
tasvir ettiği Etrüsk sitelerinde bulunan objeler aracılığıyla Etrüsk
mitlerinin sunumuna okuvucunun ilgi duymasım umuyoruz.
Okurlar ayrıca bu kitabın okuma için önerilen
kitap ve makalelere de

Kronoloji Üzerine Not:

Bu kitapta, Etrüsk tarihine Yunan sanat tarihinin


geleneksel kronolojik terimlerini kullamyoruz.
1. Demir çağı ( Ön-Etrüsk ya da Villanova Dönemi) : MÖ 1 0.
yüzyıldan 9. yüzyıla (MÖ 1 000-800 dolayları).
2. Oryantalizm (DoğuluIaşma) Dönemi: MÖ 8. yüzyıldan 7. yüz­
yıla (MÖ 800-600 dolayları).
3. Arkaik Dönem: M Ö 6. yüzyıldan 5. yüzyılın ortalarına (MÖ
600-450).
4. Klasik Dönem: MÖ (MÖ 450-300).
5. Helenistik Dönem:

Etrüsk İsimlerinin Telaffuzu

Etrüsklerin alfabesinde g, d ve b harfleri yoktu ve sadece k, t ve p


gibi sert sessizler vardı, dolayısıyla yabancı kelimelerde -

17
Yunanca, Latince veya g, d ve b karşılarına
çıksa, bunları Etrüskçc dönü:;;türmüşlerdi. Etrüskçede
a, e, i, u olmak üzere vardır; o harfi ise yok-
tur. Yunanca ve Latince uyarlanmasına o
her zaman u olarak ACı/rum ve Apol/o,
ApZu haline gelmiştir. Eri! tekil isimlerin sonları, Herele ve
Prumathe' de olduğu gibi genellikle -e, ve Lasa, Aritimi' de olduğu
gibi dişil -a ya da -i olurdu; ama tanrı isimleri her zaman bu kura­
la uymazdı. Bazen sesliler düşürülür veya daha az vurgulu telaf­
fuz edilen, 'daha zayıf' olan harflerin yerini alırdı: Minerva,
Menrva'ya dönüşür, Apollo Aplu şeklini alır.

18
Tru va Savaşı

Yunan mitolojisindeki Iruva Savaşı gerçekten


meydana gelmiş midir? olayın doğru olduğuna
şüphe duyulmaksızın dönemlerde tarih ile mitoloji
arasında kesin bir sınıf uzun bir süre -en
azından MÖ 5. yüzyıla kadar- Yunanlara kendi tarih, din ve felse­
feleri için temel oluşturmuştu. Başlangıçta bu mitler, kökenlerini
yalnızca kendi yerel ataları olan Romulus'a değil, aynı zamanda
Homeros'un İlyada'sında bir kahraman olan Truvalı Aeneas'a da
dayandıran Romalılar da dahil olmak üzere, klasik dünyanın
halkları tarafından her yerde benimsenmişti.
Homeros'un İlyadasıı on yıl gibi uzun bir süre devam eden
Truva Savaşı'nın anlatmaktadır. Diğer
şairler efsaneyi hem hem de Homeros'un
ele aldığı kısımdan sonra hikayeleştirerek ayrıntıla-
rıyla anlatmışlardır. şairlerini büyük ölçü-
de etkileyen bir koleksiyon hikayelerin tamamı,
Truva Döngüsü'nü mitten meydana gelmekte-
dir. Etrüsklerin bu mitleri bilmelerini sağlayan, büyük olasılıkla
Yunan edebiyatı ya da hikaye anlatıcılığı sayesinde edindikleri

19
za çıkan 'Paris'in Kararı', çok popüler bir sah­
nedir (Resim 1 ). Oturmuş (bkz . kapak) bir za­
manlar bulundukları çevrelemekteydiler. Meza­
rın arkasında kalan üç ilişkili iki mitolo-
jik sahneyi göstermektedir.

Resim 1: 'Paris'in Kararı ' sahnesinin Etrüsk versiyonu. Turms (Hermes) güzellik
yarışmasını yapacak olan Paris'e üç tanrıça Minerva (Athena), Uni (Hera) ve Turan 'ı
(Aphrodite) getirir. En sağda Helen düğün ü için hazırlık yapmaktadır. Banditaccia
Mezarlı,�ı'ndaki bir mezardan resimli pişmiş toprak levha,
Cerveteri, MÖ 560-550 dolayları.

Soldaki Paris'in Yargılaması'dır. Paris çoban şapkası sayesinde


tanınabilmektedir ve anınısatan bir dal taşımakta-
dır. Paris, miğfere benzer uzunlukta beyaz
tunik ve siyah manto selamlamaktadır. Resmi
vazifede (tepesinde bir alan elçi asası ile göste-
rilmiş) bulunan Hermes getirirken bir taraftan da
Paris'e yarışmanın Grup bu yarışma
için kırmızı yünlü tunik ya da peplos giymiştir ve gruba sadece
mızrağıyla silahlanmış olan Athena öncülük etmektedir. Athena

21
Boccanera levhalarının Paris'in Kararı'nın sonucu­
nu göstermektedir. seçmesi karşılığında Pa­
ris'i Helen'le evlendireceği ve Helen'in en sağ­
daki resmi Paris'inkiyk evliliğin sembolü olan
kemerini düzeltirken, taşıdıkları abaZastronun
(uzun bir parfüm vazosu) ve kozmetik ya da mücevher kutusu­
nun içindekilerle onu süslemek ve p arfümlemek üzere hazır bek­
lemektedirler. Burada hem Paris hem de Helen kendilerini final­
de bir çift yapacak olan törene uygun olarak resmedilmişlerdir.
B occanera levhalarımn sağ tarafında yer alan gelinin süslen­
mesi sahnesi, Etrüsk aynalarında sıklıkla karşımıza çıkmaktadır
ve merkezdeki figür Helen' dir. Alternatif olarak sahne bazen
Hera ile Aphrodite'i hazırlamrken gösterir.
British Museum' daki elbiseleri içindeki tan-
rıça, Helen'in yaşamının ve güzellik tanrıçası,
Etrüsk dilinde Turan (Resim 2). Aphrodite
manto ile chiton4 giy­
mekte; küpe, süs tacı, yılanlı bilezikler tak­
maktadır. Kanatlı bir hizmetli olan Achvizr ayakta durmakta ve
önünde Turan'ın kendini dikkatlice seyrettiği bir aynayı tutmak­
tadır. Sağdaki hizmetli elinde tuttuğu aZabastrondans Turan'ın
boynuna parfüm sürmek için bir parfüm tası kullanmaktadır.
Paris'in Yargılaması'na renklilik ve canlılık katan aynı tarihli
ve günümüzde Münih'te bulunan Pontus Vazosu çoban Paris'i
sürüsünün ortasında ve zekice hazırlan-
mış bir sahne, Hermes taIimatl arını tanrıçalara ilet-
mek üzere sabırsızlıkla dururken yaklaşan gru-
bu göstermektedir. Zeus'un eşi olduğu-
nu işaret edercesine tutarak en önce yürü-

Chiton: Eski Yunan'da giyilen yün bir tunik. (çev.)


AZabastron: Yunan ve Romalılar tarafından, içine parfüm ya da merhem koy­
mak için kullanılan dar boyunlu, uzun, testiye benzer yassı kap. (çev.)

23
nin sonucunda bir Leda' nın diğer ço­
cukları ikiz kardeşler ile Clytemnestra' dır.
Clytemnestra en erkek kardeşi
Agamemnon ile eVlf'ni
yumurtası Leda tarafından indeki Zeus ile ilişkiye
girmiş olan intikamcı kader tannçası Nemesis tarafından dünya­
ya getirilmiştir. Ünlü yumurta daha sonra Leda'ya sunulmuş ve
Leda Helen'i kendi çocuğu gibi büyütmüştür.
Etrüsk vazo ve aynalarında görülen Helen' in Yumurtası te­
ması (Resim 3) İtalya' da oldukça gözde bir konudur.

Resim 3: Turms (Hermn,) Latva (Leda) ve Tuntle


(Tyndareos,!'!? getiriyor.
B ir şarap kadehinin içinden, MO 350 do/ayları.

25
4. yüzyılın sonlanna kırmızı figürlü vaz0-
nun her iki yüzünde İlkinde aile reisi
Tyndareus'a (Tuntle) huzunında yumurtayı tes-
lim eden Hermes geleni selamlamak için
bir araya toplanmış göstennektedir: Helen'in an-
ne ve babası Tuntle ile Latva, iki erkek kardeşi Castor ile Pollux
(Castur, Pultuce). Tanrıça Aphrodite ya da Turan ana tanrıça ro­
lünde gösterilmektedir. Yunanlann Nemesis kültüne vurgusunun
aksine Etrüskler yumurta imgesi ve ailenin bir arada oluşuna
odaklanmıştır.
Aphrodite, Paris'in Yargılaması'nda Helen'i Paris'e eş olarak
söz vererek galip gelmişti. Hile, Paris'in gidip Helen'i kendisinin
getirmesinde yatıyordu. ile önceden evli oluşu
ve Sparta'da kocası ve yaşıyor oluşu gerçeğin-
den yılmayan Paris, bir anda Sparta'yı zi-
yaret eder. Oradayken kutsal güven duygusunu
suiistimal eder. Tannlar olarak Helen'i baş-
tan çıkarır ve Truva'ya denize açılırlar. İşte bu
olay, Truva Savaşı'nın sebebi olur.
Paris Helen'i Truva'ya götürdükten sonra Yunan kahraman­
lar Helen'in kocası Menelaous'un öcünü alması için bir araya ge­
lirler. Menelaos'un kardeşi Agamemnon sefere öncülük eder.
Toplanan büyük filo Aulis'ten yola çıkmak için hazırken öfkeyle
dolan Artemis filonun yola çıkmasını engelleyen rüzgarlar gön-
derir. Bilici Kalkhas, ancak Agamemnon'un
kızı İphigeneia'nın almabileceğini bildirir
Kurban, usulüne getirilir. Bir başka ver-
siyona göre tannça babası ile diğerlerinin
haberi olmadan bir koyarak onu barbar6
Taurislilerin ülkesine şekilde sonlanmakla be-

Eski Yunanları Yunan olmayan halkların hepsini barbar olarak nitelerdi. (çev.)

Jh
raber, 4. yüzyıla ait bir Khalkhas'ın (Etrüsk dilinde)
kurban edilmiş bir üzerindeki işaretlerden tanrı-
nın isteklerini okuyan olarak tamamen yerli bir
versiyonunu göstermektedir Daha sonraları Etrüsk
sanatçılar, ölü küllerinin duvar resimleri ve
diğer objeler üzerine resmedilmiş sayısız kurban sahneleri ara­
sında İphigeneia'nın kurban edilişini de çokça betimlediler (bkz.
7. Bölüm).
Homeros'un İlyadası Akhilleus'un köle bir kız olan Briseis
uğruna Agamemnon ile yaptığı savaşı anlatır. Akhilleus aşağı­
lanmış olduğunu hisseder, savaşta yer almayarak çadırına çekilir
ve zamanını sevgili arkadaşı Patroklos ile geçirir. Olaylar Yunan-
lar açısından git gide . Sonunda Patroklos
Akhilleus'a savaşta en azından kendisine
zırhını ödünç vermesi Böylece Truvalılar
Akhilleus'un gerçekte döndüğüne inanabilecekler
ve düşmanlar da geri korkutulmuş olacaklardır.
Ne var ki birbirini takip eden savaşta Patroklos Truvalı kahraman
Hektor tarafından öldürülür. Akhilleus ölü arkadaşının cenazesi
için Truvalı oniki tutuklunun kurban edilişini de içeren görkemli
bir tören hazırlar (Resim 41, 42). Bu hadise Yunan sanatında yal­
nızca güney İtalya'dan bir vazoda gösterilmektedir. Öfkeli
Akhilleus, tanrı Hephaistos tarafından yapılmış ve annesi Thetis
tarafından kendisine verilen yeni zırhı ile bir kez daha savaşa
katılır, Hektor'u öldü duvarlarının çevresi
boyunca savaş arabasının sürükleyerek aşağılar.
İlyada'nın sonunda, ölüleri için yas tutmak
üzere bir araya gelirler: için, Priam ise oğlu
büyük Hektor için.

27
Resim 4: Kanatlı b ilici Khalklıas, olmak üzere kehanet için
uygun bir pozda kurban edilmiş bir hayvanın ciğerinden alametleri okuyar.
HaYL'anın soluk borusu L'e akciğerleri masanın üzerinde, ayinler sırasında kullanılan su
kabı arkada, yerde bulunmaktadır. Sahne MÖ 400 dolaylarma ait bir
tunç aynanm arkasma oyulmuştur.

Akhilleus, öfkeli mizacı ve trajik yazgısıyla prensIer, yöneti­


ciler ve liderler için örnek bir kahraman olmuştur. Büyük İsken-
der yastığının altında Mekodonyalı ordusu
ile Küçük Asya'ya7 kentine hürmetlerini sun-
muştur. İskender'in örneğindeki gibi onu
genç, romantik ve karizmatik olarak gösterir. Truva Sa-
vaşı hikayelerinin çok Etnıria'da da Akhilleus aris-
tokrat fazilet ve güç

Küçük Asya: Anadolu. (çev.)

28
Dolayısıyla, MÖ Etrüsk aristokrah tara-
fından sipariş edilen atlı dekorunun Yunan mitini
temsil etmesi şaşırha kahraman Akhilleus'u
kendisine örnek olarak büyük sanatçılarından
bu sahneleri Monteleonı? levhalarına resmet-
melerini istemişti. Günümüzde New York'daki Metropolitan Sanat
Müzesi'nde yer alan bu eser, modem Spoleto yakınlarındaki bir
mezarda bulunmuş ve adını bu yerden almıştır (Resim 5). Bu de­
ğerli objenin, bir fildişi levhaya yaslanmış olan kabartmadaki tunç
figürlerin parlak eilasından dolayı, tannlara ait chryselphantine (al­
tın ve fildişi) heykeleikleri gibi sanki alhn ve fildişinden yapıldığı
sanılmış olabilir. Savaş arabasının ön panelinde demir ustası tanrı
Hephaistos tarafından alhn zırh Thetis tara­
fından oğluna verilirken

Resim 5: Kahraman Akhilleııs'un bir zamanlar bir E trüsk


prensine ait olan tunç ve fildi"iııdeıı arabanın kabartma süslemesi-
nin çizimi. Monte/func

Yunan kahramanın bir kutsal kahramana layık bu


şatafatlı aracın mağrur sahibi Etrusk prensin silahlanması için bir
model teşkil etmektedir. Tannçanın ve kahramanın, yani anne ile

29
Resim 7: Ajax'ın intiharı. A thena Ajax'a hassas noktası olan koltuk altını gösteriyor.
Sahne bundan dolayı Ajax'ın intiharında Aeskhylos'un oyun u kaybedişini göstermektedir.
Kılıcı daha önceki başarısız teşebbüsünden dolayı eğilmiş.
Etrüsk tunç aynanın arka yüzünden, MÖ 3. yy.

Babasının asaletini almış olan


Akhilleus'un oğlu bir caniydi. Mey-
dana gelen katliamda Zeus'un altarında Priam'ı
öldürmüş ve kafasını oğlu Astyanax'ı kale
burcundan fır1atıp karısını kendine köle
olarak almış ve Priam'ın kızı Polyxena'yı Akhllleus'un mezarında
kurban etmişti. Truva atının tehlikeleri konusundaki ikazları boşa

33
Etrüsk sanatçıları Yağmalanması'dan çok sayıda
sahne resmettiler. Bir Truva Atı'mn yapımı tas-
vir edilmektedir (Resim yüzyıla ait François
Mezarı' nda Kassandra'nın gösterilmektedir:
Kassandra çıplaktır ve sarılmaktadır. Şa-
şırtıcı bir şekilde, Yunan sanatında olduğu gibi bu Athena'nm
değil, Aphrodite/Turan'ın bir heykelidir. Truva'nın yıkımmdan
sonra kurtulmuş olan Yunan kahramanları evlerine dönerler.
Bunların daha sonraki maceraları Nostoi, 'Geri Dönüşler'de anlatı­
lır. Helen kocası Menelaos ile beraber eve dönmüştür: Öcünü al­
mak için kılıcıyla üstüne yürüyen ve kendisini öldürmeye kalkı­
şan kocasını güzelliği ile etkisiz hale getirir (Resim 8).
Agamemnon'un eve karısı Clytemnestra
ve onun aşığı Aegisthos'un sonuçlamr. Bu hikaye,
tıpkı gelecek bölümde Oedipus hikayesinde ol-
duğu gibi bir aile lanetidir.

35
ThebaiOöngü s ü

Thebai döngüsü, Etrüsk


bir ailenin üç kuşak içeren bir Yunan mi-
tidir. Bu hikaye en iyi Yunanistan'daki TI-ıebai'nin
kralı Oedipus ile ailesinin anlatan çeşitli Yunan tra-
gedyalarından bilinmektedir. Sophokles'in ünlü oyunu Dedipus
Tyrannus, yani Kral Dedipus, bu konuda tam ve eksiksiz bir anlatı
olmuştur.
Thebai kralı Laios, Delphoili kahinden, doğacak oğlunun
kendini öldürüp annesiyle evleneceğini öğrenir. Bir şehvet anı
sonrasında Laios, Oedipus adında bir çocuğun babası olur ve
onun ölüme terkedilmesi karar verir. Ama Oedipus
çobanlar tarafından kurtarılır çocuksuz kral ve kra-
liçesi tarafından evlat daha sonra kehaneti öğ-
rendiğinde yazgısından Korinth'ten kaçar, kav-
şakta bir adam ile bu adamın kendi-
sinin babası olduğunu Kehanetin geri ka-
lanı ise tamamlanmak için bekler. ..
Hikayenin devamında insan başlı ve aslan vücutlu korkunç
bir canavar olan Sfenks önemli rol oynar. Bu mistik yaratık pek

37
İsmene ne de Antigone sahibi olabilir; oğulları
Eteokles ve Polyneikes (Resim 9).

Resim 9: Polyneikes (Fulnice) krallığı için dövüşüyorlar.


Bir tunç dolayları.

Oedipus'un sürgün Thebai'nin yönetimi-


ni oğullarının alması Yönetim yılı bitmesine
rağmen Eteokles tahtı kardeşine devretmeyi rededer. Bunun üze­
rine Polyneikes en iyi altı adamı toplayıp kenti kuşatır. Bunun

39
Resim 13: Porta del/'Arco ya " Ana kapı, zafer hatırası ve
düşmanlara ibreti alem olarak kafalarının yerleştirilmesini
çağrış tırabilecek kafaları da içeren çok sayıda eski unsur da katılarak
MÖ 1. yüzyılda restore edildi.

43
Resim 14: Yunan kahramanlar ml1him'fW< (hi/id) ve Aiax, Lasa olarak etiketlenmiş ama
daha çok Vanth'a benzeyen durmaktalar. Lasa, bu üç figürün
Etrüskçe isimlerinin Lasa, Aivas olduğu bir parşömeni açıyor.
Vulci'den tunç 300 dolayları.

Thdeus ve Melanippos öfkenin efsanevi örneği


haline gelirken, Capaneus insanoğluna verebile-
ceği deliliğin derecesini göstermektedir. Aeskhylos'un oyunu,
Thebai kapılarından birinde birbirlerini bıçaklayarak ölen

1111
Eteokles ve Polyneikes sayfa 39). Bu iki kar-
deş arasındaki öldürücü döneme ait Etrüsk kül
vazolarındaki rölyeflerde Bu olay yedi
kapının sonuncusunda, Polyneikes ile
kentin savunucusu sonunda birbirleriyle
karşılaştıkları anı göstermektedir. Bir haberd onların ölümlerinin
ardından buyruğu duyurmak için gelir: Eteokles'in bedeni resmi
bir cenaze töreni ile defnedilecekken, kendi kentine savaş açmış
olan Polyneikes'in cesedi gömülmeden ve yas tutulmadan kala­
caktır. Bu korkunç kuşatma ve kardeş katilliğinin ardından,
Antigone'nin her iki kardeşine de uygun cenaze düzenlenmesine
dair kararlılığı sonunda kendi ölümüne neden olur.
Etrüsklerin Thebai sahneleri resmetmeye bu
kadar tutkun olmaları ithal ettikleri Yu-
nan vazoları Thebai resmetmekle beraber,
Etrüsklerin Yunan iyi bildikleri açık-
tır. Hikayeden çıkan yazgının gerçekleştirilme-
si ve tanrının isteklerine gerektiğidir; Etrüskler ise
ölüm, kurban, kan ve bedenlerin parçalanması sahneleri ile ilgi­
lenmişlerdir.
Tipik bir Etrüsk sahnesinin işlendiği bir tunç ayna, bu eserle­
ri sipariş eden Etrüsklerin ve onları yaratan sanatçılarla zanaat­
karların kafasında yan anlamlar olduğunu açıkça göstermektedir
(Resim 14). Merkezde kanatlı bir kadın figürü, sağdan sola doğru
giden Etrüsk alfabesiyle (Ajax), 'Hamphiare'
(Amphiaraos) kelimelerinin bir parşömen ruloyu
açmaktadır. Bunlar isimleridirler. Aşkın ve
güzelliğin övüldüğü Etrüsk peri kızı
Lasa, bu aynada ölüm Vanth'ın yerini almış gibi
görünen kanatlı figürdür. tuttuğu parşömen toma-
rı yanındaki iki genç adamın alın yazısına karar vermektedir. Bu­
rada tanrıların değişmez ve önceden buyurulmuş olan isteklerini

45
karara bağlayan yazılı görkemi tipik Etrüsk
özelliğidir.
Ayna, sükünet dalmış bir sah-
neyi göstermektedir. iki yakışıklı genç,
sanki yazgılarına görülmektedirler. Bir
falcı ya da kahin olan Amphiaraos, 'Yediler Thebai'ye Karşı' ku­
şatmasında yer almıştı. Seferin felaket sonuçlarını önceden göre­
bildiğinden ilk önce kahlmayı reddetmişti. Fakat Polyneikes tara­
fından rüşvet olarak bir kolye alan karısı, Amphiaraos'un gitme­
sini sağladı. Amphiaraos yedi kapıdan birinde Thebai'ye saldır­
mak üzere görevlendirildi. Tıpkı seçilmiş diğer en iyi altı adam
gibi saldırıda başarısız oldu. Arabavla uzaklaştırıldı ve orada bı-
rakıldıktan sonra ZelJS'un tarafından toprakta
açılan çukurda yok oldtL Amphiaraos Tapınağı
haline geldiği rivavet Bu dramatik olay,
Telamon' daki Etrüsk alınlığında yer alan,
Amphiaraos'un kendisini gediğin içine baktığı
salmede gösterilmektedir,
Truva Savaşı'nın kahramanlarından biri olan Ajax'ın hikaye­
si tamamen farklı bir kaynağa aittir. Bu aynayı tasarlayan Etrüsk­
lü sanatçı, iki ayrı hikayede gördüğü benzer bir mesajı yani tanrı­
ların isteklerinin gücü karşısında insanın çaresizliğini göstermek
için iki kahramanın hikayelerini birleştirmiştir. Biz bir önceki bö­
lümde Ajax'ın hikayesini inceledik ve bir savaşçının büyük hayal
kırıklığı ve aşağılanmasının kılıcı üzerine atarak
intihar etmesine yol

46
Yeraltı Dünyası

Truva Savaşı on yıl Truva'dan evine dö-


nüşü sırasındaki maceraları daha devam etmişti.
Homeros'un Odysseia'sında ve Yunan ile Et-
rüsk sanatındaki ilk çoğunda da göste-
rildiği gibi Odysseus'un mücadele ettiği kor-
kunç yaratıkların rahatlıkla ikamet ettiği bu çok uzaklardaki batı
topraklarına giden diğer maceraperestlerle birlikte oldukça popü­
lerdi.
Bu hikayelerin farklı sunumları arasında en dikkat çekici
olanlardan biri, öldürücü şarkılarına direnebilmesi için direğe
bağlanmış olan Odysseus ile Sirenleri göstermektedir. Odysseus
ayrıca güzel cadı Kirke çeviriyordu) ile tanış-
mış ve onu hile ile çoğunu insan yiyen ca-
navar Scylla ile su kaptırmıştı ve evine, eşi
Penelope ile oğlu Telenıakhos' a dönmeden önce gü-
zel peri Kalypso ile Bunun yanı sıra,
Odysseus yeraltı dünyasına zorunda kalmıştı. Bu, tüm
maceraları içindeki en ünlüsüydü ve dinı ayinleriyle inanç dün-

47
nekli doğasına uygun mekanizmasını bazı
detaylanyla göstermektediL

Resim 15: Hera'ya tecavüz lxion gökyüzünde bir tekerlek

üzerinde dönüyor. TU1i( MÖ460-450 dolayları.

Resim 1 6: Çıplak kahraman Odysseus (Uthuste), çıplak dev Kyklops'un (Cuc/u) tek gözünün
içine koca bir kazık saplamakta. Her iki figürün kimlikleri yazıtlar sayesinde teşhis edilmektedir.
Bir mezar resminin 19. yüzyıl restorasyonu, Orcus Mezarı, Tarquinia, MÖ4. yüzyıl.

50
Homeros'un yeraltı Latince isminden tü-
reyen, Tarquinia'daki Mezarı'nda betimlenen
sahnelere esin kaynağı figürlerin hepsi bir
zamanlar isimleri ile bunların tamamı günü-
müze ulaşamamış olsa çarpıcı bir görke-
mi işaret etmektedirler. İki odayı birbirine bağlayan alanın arka
duvarında, Homeros'un Odysseia'sındaki en gözde maceralardan
biri resmedilmiştir: Odysseus iri, doymak bilmeyen, tek gözlü
Kyklops Polyphemos'u kör etmektedir (Resim 1 6). Bunlar Etrüsk
isimleri Uthuste ve Cuc1u ile belirtilmişlerdir.
Yeraltı dünyasının diğer sakinleri de mezar odasını doldur­
maktadırlar. Bir zamanlar arkadaşı Peirithoos'un eşlik ettiği üz-
gün Theseus artık Kahramamn üzerinde, ak-
baba gagası ve mavimsi, teniyle korkunç kanat-
lı şeytan Tuchulcha bekleyip durmaktadır.
Burada, sıklıkla görüldüğü tanrı ve kahramanlar Et-
rüsk şeytanları ile
Mezarın diğer renkler daha dingin,
daha koyu ve karamsardır. Cehennemin hükümdar çifti; kurt de­
risinden bir başlık giyen Hades (bölüm başlığı) ile yılan saçlı gü­
zel Persephone, yeraltı dünyasının yöneticileri olarak tahtta
oturmaktadırlar. Önlerinde, Herakles'in onuncu görevini tamam­
lamak için sığırlarım geri getirdiği üç başlı dev Geryon durmak­
tadır. Burada Geryon bir Etrüsk zırhı giymekte ve yeraltı dünya-
sının tanrılarına göğüs canavardan ziyade daha
çok bir insana benzemektedir. bunları sipariş ve-
ren aristokrat çiftlerin resimlerin konusudur
halen, ne var ki artık transfer edilmektedir:
altın kaplı masa ve bu yeni konum için
sahneyi hazırlamaktala

51
lahitlerİn, kül kaplannı vazo gibi günlük yaşam
objelerinde de süsleme ve yaşarken tattıklan
zevklerin yerini almışla rcl i
Yaşanan dünya ile arasındaki fiziksel sınır Et-
rüskler için önemli Sanatçılar Yeraltı
dünyasının tahkim edilmiş duvarlarını ve girişini gösteren ve
genellikle Sisyphos'un taşı olarak tasvir edilen kaya parçasını,
Yunan mitinin temsili olarak yeniden işlemişlerdi. Sisyphos, te­
peye her ulaştığında tekrar aşağı düşen kayayı, sonsuza kadar
tepeye taşımaya cezalandırılmıştı.

Resim 18: İki kanatlı demon, bir elbise giymekte ve çekici


ile mezar odasına giden için duran çıplak göğüslü
Vanth bir meşale tutmaktadır. Yazıllar sayesinde kimlikleri tespit edilmektedir. Anina
ailesinin mezarı, Fondo Scataglini, Tarquinia, MÖ 4. yüzyıl sonları.

53
Resim 19: Hermes Psychopompos (Turms Aitas), kadın yüzü ve giysileri ile gösterilen
kör Teiresias (Terasias)'ın hayaletini oturmakta olan ve elinde bir kılıç tutan Odysseus'a
doğru yönlendiriyor. Bir tunç aynanın arka yüzünden, MÖ 4. yüzyıl.

Hayaletler de Etriisk mitolojisinde önem teşkil etmişlerdir.


Günümüzde halen kullanılan birinin hinthial; 'haya-
let', 'gölge' ya da değildir. Orcus Meza-
rı'ndaki Teiresias ve de hinthial ola-
rak bahsedilmiştir (Resim Yerallı dünyasın-
daki ruhların hepsi Yunan önemli kahraman-
hklara imza atmamıştır. İthaka'ya dönerken
öldürdüğü taliplerin ruhları gibi, Teiresias ve Agamemnon ara­
sındaki meyvesiz ağaçta minik ruhlar daldan dala atlarlar.

55
Herele, Theseu s ve
Diğer Kahramanlar

Herakles klasik mitolojinin kahramanıdır ve hakkında


en çok hikayenin anlatıldığı kişidir. Ünü o kadar yaygındı ki; do­
ğumu, çocukluğu ve maceralan Yunan mitleri, piyesleri, heykel­
leri ve resimlerinin en gözde konulanydı. Herakles, Zeus'un
Thebaili kral Amphitryon'un eşi Alkmene'den doğan oğludur.
Amphitryon savaş için evinden uzaktayken Zeus Amphitryon'un
kılığına girerek Alkmene'yi baştan çıkanr ve Herakles'in doğu-
mu, Alkmene ile daha fazla Zeus'un normalden
daha uzun tuttuğu bi gerçekleşir. Bunun
sonucunda Alkemene babalardan iki oğula hamile
kalır: Kocası Amphitryon'da ölümlü İphikles ve
Zeus'un oğlu Herakles.
Herakles, Etruria'da biliniyordu ve Yunan kar-
şılığı olan Herakles'ten daha az olmamak üzere mitolojik betim­
lemelerin gözde konusu olmuştu. Herele, tıpkı Yunan sanatında
gördüğümüz sahnelerde olduğu gibi, tunç aynalarda, heykel ile

57
lık eden dört tanrının edindiği ve tanrı olarak
Olympos'a kabul edilmesi kutsal tören sıra-
sında yetişkin biri olarak Herele'yi emzirmek-
tedir. Bu sahne, solda Apollon/Apulu; sağda
serernoninin yazılı olduğu ve meşruluğunu belirten tableti işaret
eden ve elinde yıldırım çubuğunu tutan ZeuslTinia'dan oluşmak­
tadır. Herele'nin Uni'nin oğlu (unial dan) olduğu töreni betimle­
yen bu görsel doküman, harika bir resimli yazı örneğidir. Tablet,
'söz konusu görüntünün Vni'nin oğlu Herele'nin nasıl emzirildi­
ğini gösterdiğini' anlatmaktadır. Burada Yakın Doğu etkileri se­
zilmektedir ve sahne, Mısır Isis'in üsiris'i tanrı yapmak
için emzirmesine benzemektedir.
Bununla birlikte Hera kocasının diğer
kadınlardan olma \,v\_ıU',HH kıskanmıştır ve özellikle
de Herakles'e karşı yaşamı boyunca ona
eziyet etmiştir. Bu doğmadan kendini
gösterir. Zeus, Perseus'un torunları arasından bir çocuğun doğ­
mak üzere olduğunu ve Argos ülkesini yönetebileceğini açıklar.
Bunun üzerine çocuk doğumlarının tanrıçası olan Hera,
Perseus'un bir başka torunu ve Herakles'in kuzeni olan
Eurystheus'un doğumunu yedi ay olarak hızlandırır ve
Alkemene'nin doğum sancılarım da geciktirir.
Bir geç dönem Yunan mitinde, Herakles henüz bebek iken,
Zeus'un Hera'nın onu evladı gibi sahiplenme-
sini umut ettiği tekrarlanmaktadır oğullarından hiçbiri,
Hera'nın göğsünden Olympos'a kabul
edilmeyeceği için, Zeus için Hera'yı kandı-
rır. Ne var ki zaten donahlmış olan Herakles,
Hera'nın göğsünü emer. Tanrıça duydu-
ğu acıyla Herele'yi göğsünden aniden ittirir; süt tanrıçanın etra-
fından gökyüzüne ıneydana gelir. Hera,
büyüdükten sonra bile bela açmaya devam
eder, hatta kardeşlerin koyar; ne var ki He­
rakles yeni doğmuş bir kadar güçlüdür ki onları
çıplak elleri ile kolayca
Hera, oğlanlar büyürken artık kral olan zorluk ve tehlike içe­
ren bazı görevleri yapması için süper kahramana emir vermesi
konusunda Herakles'in kuzeni Eurystheus'u cesaretlendirir. He­
rakles'ten yana olan Athena'nın desteği ile Herakles bunların
hepsini tamamlamayı başarır. Herakles' e sıklıkla kendisinin silah
arkadaşı gibi hareket eden genç yeğeni İolaos eşlik eder. Bu gö­
revlerin on ikisi, Herakles'in bilinen On iki Görevi haline gelmiş­
tir. Bunlar her zaman olmamakla birlikte
şu görevleri içermektedir: korku salan aslanın
öldürülmesi (Herakles derisini omuzlarının
üzerine atmış olarak Argos'taki Lema'da
ikamet etmekte olan Iydra'nın öldürülme-
si; 3) Üç vücutlu canavar sürülerinin yakalanması; 4)
Erymanthos Dağı'nda yaşayan vahşi yaban domuzunun geri geti­
rilmesi; 5) 5tymphali Gölü'nü istila eden et yiyici kuşların temiz­
lenmesi; 6) İnsan yiyen Diomedes atlarının yakalanması; 7) Arte­
mis'in altın boynuzlu hayvanı olan Kerynae geyiğinin geri geti­
rilmesi; 8) Girit'i harap eden vahşi boğanın yakalanması; 9) Ama­
zonların kraliçesi Hippolyta'nın kemerinin elde edilmesi (Resim
22); 10) Bir nehri Elis yüklü ahırlarına yön-
lendirerek onları köpek Kerberos'u Ye-
raltı dünyasından da 12) dünyanın diğer
ucunda bulunan ve bir korunan Hesperidlerin
bahçelerine gidip altın

LO Milky Way: Yunancada süt anlamındaki galadan türeyen Galaksias, İngilizce­


ye Milky Way (Süt Yolu) olarak geçmiştir (ed.).

61
Resim 22: Herele ve ismi başka bir yerde geçmeyen, Amazon kraliçesi Hippolyta olmas ı
muhtemel Mlakukh. Bu başarılı rölyef kompozisyonu birkaç Etrüsk bronz aynasından
biridir. Kısa ucu bir başka malzemeden yapılmış olan kulp üzerine yerleştirilmiştir.
Büyük olasılıkla İspanya yakınlarındaki Adria'da bulunmuş olan bir grup zengin
Etrüsk mezar eşyalarındandır, MÖ 5. yüzyıl başları.

Kartalı vurmasının Prometheus Herakles'e,


Hesperidlerin uzaklardaki elmaları getirmeye teşeb-
büs etmemesi gerektiğini Atlas'ı yardıma ça-
ğırması bu nedenledir ile Atlas'ın kızları
oldukları için, Atlas labileceğini bilebilirdi.
Atlas, tanrılara karşı savaşmış bir ırk olan Titanlardan biridir ve
tanrılar Atlas'ı gökyüzünün ağırlığını omuzlarında taşımakla ce-

64
zalandırmıştır. Dolayısıyla gider ve kendisi gök-
yüzünü tutarken gidip ister. Ne var ki Atlas
dönüşte elmaları Herakles'e reddeder. Bunun üzerine
Herakles başı için içi hazırlarken bir kaç sani-
yeliğine gökyüzünü kandırır. Atlas yükü geri
almayı kabul ettiğinde H�rakles elmaları kapıp kaçar. Eğik omuz­
larında gökyüzünü tutarken gösterilen Herakles'in Atlas ile karşı­
laşması hikayesi antik sanatta popüler bir temaydı.

Resim 23: Zincir/erinden


kurtu/muş Prometheus.
Elrüskçe yazı/ar figü rlerin
kim olduklarını anlatıyor
(soldan sağa): Asklepios
(Esplace), Prometheus
(Prumathe), Minerva
(Menrva) ve Herku/es
(Here/e). Herkules
Prometheus 'liuzun
çilesinden kurtarmış,
heııüz vurduğu kartalı
altında
iıı tmaktadır; Asklepios
Prometheus 'u n göğsünü
bandajla sarmaktadır.
Bolsena'dan tunç bir
aymının arka yüzünden,
AlO 300 do/ay/arı.

65
yarı bir figür olarak Firavun üslubunda
gösterilmektedir. HerakIes ve çığlıklar ara-
sında dört kişiyi bir Diğer yüzde, ağır baş-
lı Nübyeli köleler gelmektedirler. Etrüsk
sanatçıları, nüktedan Yunan hem de Mısır
sanatı ve gelenekleri hakkında bilgi sahibiydiler.

Resim 24: jri çıplak Herkules (Hercle), aItarın kaidesinde büzü!müş olan Mısır kralı zalim
Busiris'in adamlarını yok ediyor. Caere (Cerveteri)'de MÖ 6. yüzyılın ortalarında
yapılmış boyalı bir su testisinden.

Theseus ve Diğer Kahramanlar


Yunan sanatında Theseus HerakIes'inki gibi zor görevler
yerine getiren bir kahramand özellikle Atinalı bir kah-
raman olarak çok Atina'da yapılmış olan
anıtlarda sıklıkla resııwdilirdi. çoğunlukla Ariadne ve
Atinalıların Minotau boğa başlı canavarla
savaşmaları için zorla gönderdikleri delikanlı ile bakirelerle bir­
likte gösterilmiştir.

67
annesi Semlall, Daidalos, Yeralh dünyasındaki
Theseus'u içermektedir.
Etrüsk zanaatkarların CJ,GCH1"'.C buldukları figürler­
den biri Daidalos'tur mücevherahnda, iki kez
kıymetli taşlarda ve ya da madalyonda
testeresi ve keserini tutarken görülmektedir.

Resim 25: Satir Syme ve farafmdan izlenen Areatha


(Ariadne), Fufluns Ltrüsk bir tunç aynanm

11 Yunan mitindeki Seme1e'nin Etrüsk karşılığı. (ed.)

69
meyerek Güneş'e çok erir ve bu trajik uçu-
şunun anısı olarak adının Denizi'ne düşer. Etrüsk
zanaatkarları yetenekleri gurur duyuyorlardı
ve kanatların eklenmesi göstermeye bayılıyor-
lardı. Başka yerlerde (Resim 27) inşası,
Prometheus'un yaralarının bandajlanması (Resim 23) ve
Athena'nın doğumunda Zeus'un kafası (Resim 28) gibi detayları
da zevkle resmetmişlerdi.
Muhtemelen Minotaur'un en şaşırtıcı Etrüsk sunumu, kor­
kunç bir canavar olarak değil de kendisine sevgiyle bakan annesi
Pasiphae'nin kollarında bir bebek olarak gösterilmesidir (Resim
29). Sanat tarihçi Otto Brendel'in sözlerindeki gibi, "canavar bile
bir zamanlar sevimli Yunan mitlerinin Etrüsk
aileye, çocuklara, anne
verdikleri öneme uygundur;
durumlar dışında
Yunan sanatında
Yunan mitinde iki kahraman, görev-
leri sırasıyla Gorgon ve Khimaera'yı yok etmek olan Perseus ile
Bellerophon idi. İnsanoğlunu dehşete düşüren bu iki canavar,
Etrüsk sanatı ve mitinin özel ilgi alanı içindeydi. Perseus, Zeus'un
altın yağmur şeklinde kur yaptığı ve baştan çıkardığı Danae'nin
oğluydu. Çocukken annesiyle beraber bir sandığın içine hapse­
dilmiş, ama ölümden kurtulmuştu. Büyüdüğü zaman üç korkunç
Gorgon' dan biri olan insanı taşa çeviren
Medusa'nın kafasını gönderilmişti. Hades'in gi-
yeni görünmez yapan korumaları olan Nymphalar,
miğferi Perseus'a ödünç sandallar ve Gorgon'un
kafasını kopardıktan için bir çantayla onu
donatırlar. Hermes ise verir.

12 Etruscan Art, Londra, 1997, s. 344

71
Resim 30: Athena tarafındUlI mağarasını koruyan iki
Graia ile karşılaşır. Perseus Medusa'nın başını koymak için
bir çanta ile donatılmıştır. Başında Inı/ımmaktadır. Praeneste'den (gü-
nümüzde Palestrmıı) tunç br 400-350 dolayları.

75
Resim 31: Minerva (Atlıena), cliin IııI'mek için bir su birikintisinde
Medusa'nın yansımasına güucilli AIlıena Medusa'nı n kopmuş
başını yukarıda tutuyor, MÖ4. yüzyıl,

Etrüsk toplumunda önemden dolayı,


Kalydon domuzu için ava katılan ve oradan
zaferle çıkan Yunan kadın kahraman Atalanta'nın popülerliği pek
de şaşırtıcı değildir şüphesiz.

76
Resim 33: Kanatlı at Pegasu,;' LI ve yılanlı kuyruğu olan cana-
var Khimaera'nın aslan ağzına bir m ızrak itiyor. BoLsena'dan bir Etrüsk tunç aynasının
arka yüzünden, MÖ. 350-300 dolayları.

78
Resim 34: Yunan kader /Hlırpa, Kalydon domuzunun
kafasının takılı olduğu bir I'ilkıyor ve her iki taraftaki aşık
çiftlerin kader/erini altına alıyor,
Tunç dolayları.

79
Meleager'in annesi, bir öfke anında
öldürdüğünü öğrendiğinde, odunlan geri alır ve tek-
rar ateşe atar; oğlu acı hisseder ve ölür.
Atalanta Etrüsk kahramanlar, tannlar ve
tannçalar eşliğinde fev kalade güzellikteki bir
ayna üzerinde, kız kardeşi Klotho (Resim 34) tarafından uzatılmış
olan yaşam ipliğini kesen Kader tannçası Yunan Atropos'un Et­
rüsk karşılığı olan Athrpa'ya eşlik ederken görülür. Anthrpa iki
aşık çift, Atalanta ile Meleager (At1enta, Meliacr) ve Aphrodite ile
Adonis (Turan, Atunis)'in huzurunda Kalydon domuzunun kafa­
sını duvara çivilemek üzeredir. Resmin, Romalılardan miras ka­
lan Kaderin Çivisi imgesini kullanarak, Atalanta, Meleager ile
yaban domuzunun eden kaderleri üze­
rinde düşünmeye teşvik

80
Kehanet ve
Kem Göz

Etrüsk mitolojisine şeyden önce, muhteme-


len tanrıçalara verilen erkek merkezli mitoloji-
sine büsbütün zıtlık oluşturmaktadır. Az sayıdaki imge ve sem­
bol, cinsellik ve evlilikle ilişkili olanlar ile erkek ve kadın arasın­
daki ayrım kadar güçlü ve evrenseldir. Etrüskleşmiş mitolojik
konular bu bölgelerde Yunanistan'dan radikal bir şekilde farklıla­
şır. Önceki bölümlerde ilahelerden, kutsal çiftlerden, cinsiyet de­
ğiştiren bazı daha önemsiz tanrılardan ve aileler, anneler ve ço-
cuklar üzerinde odaklanan savıda örnekten bahsettik. Özel-
likle Etrüsk düşünce toplumsal yaşantısını
yansıtan bu tür Etrüsk Etrüsk sanatçıları
ve sanat müdavimleri
Dini sahneler ve tanrıçalar Etrüsk
sanatında Yunan sanatında daha önemlidirler. En
belirgin örnek, Yunan Hera'nın olan Uni'dir (Roma'da
ise Juno'dur). Yunan dini için Hera'nın sadece Zeus'un eşi olmak­
tan öte pek az önemi vardı, Etrüsk tanrıçası Uni ise kendi başına

81
rüsk ve İtalyan sanatında görülmektedir (Resim 35).
Menrva (Athena) bile bir kourotrophos olarak
gösterilmiştir. annesi Pasiphae'nin
kollarındaki bebek Minotau daha önce görmüş-
tük (Resim 29). Roma'daki Müzesi'nde bulunan bir
aynada Helen yatakta kıvrılıp uzanmış bir şekilde kızı
Hermione'yi emzirirken ve Paris de onları seyrederken gösteril­
mektedir.
Kadın tanrıçaların doğurma rolünü erkek tanrıların üstlen­
dikleri Yunan sanatındaki doğum sahneleri, Etrüsk sanatında da
mevcuttur. Athena (Menrva), Zeus'un (Tinia) başından çıkmak­
tadır; Dionysos (Fufluns) ise Zeus'un
ve Helen'in ailesi
içtenlikle karşılar-

�aşırtıcısı, muhtemelen
sabit bir ikonografi­
CinsiyetIer, yaşlar ve
ilişkiler değişkendir. Tinia yetişkin Yu­
nan karşılığından farklı olarak genç bir
tanrı olabilmektedir. Turan'ın maiyeti
ile ilişkilendirilen ikinci derecedeki tan­
rısal varlıklar (Thalna, Lasa Sitmica ve
Achvizr) cinsiyet değiştirebilmekte, dişi
olarak görülebil­
tragedyası ve mito­
kadın hem de erkek ola-
olan kör bilici
hayaleti (hinthial), bir ay­
Resim 35: Etrüsk sanatmda
popüler bir konu olan emzircıı verilmiş bir yüz, kadın
annenin pişmiş toprak figürü. özellikleri ve kadın elbiseleri giymiş
Bu tür adaklık figürler çoğunluk­ olarak gösterilmektedir (Resim 1 9).
la tapınaklarda ibadet ya da
şükran için adamrdı.
MÖ450-400.

83
li Satirlerin işlendiği dostane ilişki için­
dedirler (Resim 36). va da aşık değillerdir.
Apollon ile Artemis'in
durumunda olduğu veya birbirini şefkat-
le öpen Semla ve Fut1uns olabilirler. Tanrılar ba-
zen Vanth ve Charu örneğinde olduğu birlikte görev başında
olurlar (Resim 1 8). Tanrı çiftleri çoğunlukla daha genç bir erkek
ile daha yaşlı ve daha iri bir dişi figürden oluşurlar; Turan ile
Atunis (Resim 25) ya da genç Fufluns ile annesi gibi.

Resim 37: Turan ve Atımis ri/ııın'ın kanatlı hizmetkiirı


Zipna ve solda kuğusu Tusna ile bırlikte. Etrajlarında Turan'ın diğer hizmetkarları ve
aşağıda tombul bir Satir bulunmaktadır. Olgun bir kadının kendisinden genç aşığıyla
birlikteliği tipik bir Etrüsk motifidir. MÖ 4. yüzyıl.

85
Resim 39: Capitoline Kurdu adlı emziren dişi kurda ait tunç bir Etrüsk heykeli.
Romulus ve Remus'u simgeleyen ikizler Rönesans döneminde eklenmişlerdir
(bkz. s. 1 1 2). MÖ 5. yüzyıl.

Sanatları, hem eski hem de modern toplumlarda görülebilen,


cinsellik ile ölüm arasındaki bağlantıyı gösterir. Etrüsk sanatında
çok önemli bir motif üzerindeki vurgu, aris-
tokratik dünyadaki ailelerin nesiller hem de yaşam
ile ölüm arasındaki kopanl amaz zincirini ifade
etmekteydi. Etrüsk sa kuvvetli gücünden
dini, ritüel ve kötülüğe
ile soyun devamlılığını ölünün öbür tara­
fa ulaşmasına yardımcı olmak; tanrılanna saygılarmı sunmak ve
hem ölüleri hem de yaşayanları korumak için faydalanmıştı. Bazı

90
imgelerin güçlü etkisi durumlardaki kötülük ve
korkunun kovulması bu özellikle ölümlüle­
rin tanrılarıyla, karşıya geldikleri
mezar yapıları başta
ta özel bir 'ritüel' ya da yerine getiriyordu .

Resim 40: Satir y a d a resmedilen nehir tanrısı

Her ikisinin d e kötüliileri MÖ 6. yüzyıl.

91
Kana Kan

Zulüm, Sahneleri
Etrüsk sanatçılarının, sunma konusunda Yu-
nan mitlerine özel bir Kendi gelenek ve
inançlarını yansıtan zulmün ve kanlı sah-
nelerin Etrüsk mezar sanatındaki hakimiyetidir. Daha sonra Et­
rüsklü sanatçılar tarafından seçilen pek çok Yunan mitleri, savaş­
lar, şiddet, kurban, ölüm ve parçalanmayla ilgilidir. Mezar yapı­
ları içindeki bu tip sahnelerin amacı bir ölüm ayinini gerçekleş­
tirmek ve ölü için kan sağlamaktı: İ mgeler belli ki ölünün onuru­
na yapılan asıl kan kurbanı yerine geçmekteydi.
Etrüsk sanatındaki en dikkat olan Yunan mitolojinden
çoğunlukla farklılaşan sıklığı ve çeşitliliğidir.
Troilos'un mitolojik sahnesinin Etrüsk yoru-
munu daha önce gördük diğer sunumlar kurban
temasının erken tarihlerden sisteminde yankı
yapmış olduğunu o-r.<:t?'rtn
Tarquinia' daki mezar odalarının duvarlarının süslemelerin­
de olduğu gibi, MÖ 4. yüzyılda Yeraltı dünyasından sahneler,
gerçek yaşam ziyafetlerinin yerini alarak giderek çok daha sıklık-

93
var ki ürestes bunu pahasına yapar ve dişi
şeytan Furiler, dünyanın onu takip ederek bu
kan davasının öcünü ürestes'i sık sık
kendi ölüm demonları Furiler ile gös-
termişlerdir. Furiler; topuklu botlar, kısa etek-
ler giyen ve vücutlarııun üst kısmında, çıplak göğüslerinin ara­
sında basit çapraz bantlar bulunan Etrüsk Vanth'mkine benzer
kıyafetler içinde olurlardı (Resim 18). Bir Etrüsk aynasında, adı
Nathum olarak geçen bir Furi, anne katili ürestes'i gösteren bir
sahnede tıpkı güzel tunç heykelciğindeki (Resim 53) gibi yılanlar
tutmaktadır.
Etrüsk atölyelerinde yap1lmış, Oresfeia dönemine ait bir baş-
ka sahne doğrudan edilmesi ile ilgilidir.
Furilerden kurtulmaya uzaklara, Taurislilerin
barbar ülkesine kaçmak dostu Pylades ile bir-
likte Tauris'e16 vardıklarında kurban edilmek üzere ol-
duklarını ve kanlı kurbanı olan rahibenin uzun
zamandır kayıp olan, şekilde kurban edil-
mekten kurtardığı kız kardeşi İ phigeneia' dan başkası olmadığını
keşfeder. Bu ve diğer sahnelerde yer alan altar, ölümle ilgili ritü­
ellerin kutsal içeriğine işaret etmektedir.
İlyada' da (23. 1 75-6) sadece iki satırda yer alan ve Yunan top­
raklarında icra edilen sanatta hiçbir zaman betimlenmemiş olan
Truvalı mahkumların kurban edilmesi sahnesi, İtalya sanatında
önemlidir. Zira meza konu teşkil eden bu sah­
nede, Akhilleus ölen
on iki mahkumu Bu kahraman
İlyada' da azametli bir Arkadaşının ölü­
müyle yıkılan AkhilIeus, edilmesinin de içinde bu­
lunduğu eski bir gelenek a dama ile süslü ve pa-

16 Tauris, bugün İran'da bulunan Tebriz şehridir (çev.).

95
Resim 41 (Sağda):
Truvalı Mahkumların
Kurban edili.?i
bu tunç kutu
üzerine işlemııi;ilir.

Resim 42 (Altta):
Patroklos'un yakıldığı
odun yığınının önündeki
Akhilleus (.A,c!ıle: .s(1ldan

ve mahkumım
boynundan kanlar
fışkırır. Akhilleus'un
arkadaşı Ajax, diğer üç
mahkumu öne d(1.�nI
getirirken,
diğer mahküm
yanında
Baştan aşağı silahlı
Athena (Minerva)
sağdadır. Praeneste'den,
MÖ 4. yüzyıl.

98
Akıbet

Roma
Roma mitolojisi, bilinçli rnitolojisinden daha tarihi
ve dinseldi. Jane Gardner'ın "çoğu Roma miti eski
yazarlar tarafından kurmaca olarak değil, Roma halkının erken
tarihi olarak sunuldular" P Roma mitleri için b aşlıca kaynakları­
mızı oluşturan Livy, Virgil ve Halikamassoslu Dionysios gibi ya­
zarlar, ilk imparator AUgustus zamanında yazıyorlardı. Roma'nın
erken tarihi ve kökeni sorunları, bu dönemde kenti için yeni bir
başlangıç sözü vermiş olan Augustus için çok büyük bir ilgi kay-
nağıydı. Romalılar zamanında bir Yunan olan Plutarkhos
MS 1 00 dolaylarında Paralel Yaşamları'
adlı kitabı yazar ve önemli adamlarının
karakterleri ile ahlaklarından Plutarkhos da Roma'mn
erken tarihine ilişkin 'Yaşamlar' kitabında
Roma'nın ilk iki kralı yer vermiştir.

17 Roman Myths, Londra, 1993.

101
Romalıların atası olarak Homeros'un şiirle-
rinde yer alan hem Yunan kahramanların Yunan
kökenli oluşları, dünyanın tanıyan geri kalan
kısmıyla Romalıları sınıflandırmanın bir
parçası olarak kabul Roma soyunun Mars ile
Bakire Rhea Silvia'nın ikiz oğulları olan Romulus ve Remus'tan
geldiğini iddia eden yerel İ talya mitinde herhangi bir çelişki ol­
madığını düşünüyorlardı. Romulus ve Remus, kralın emri üzeri­
ne Tiber Nehri'nin kıyısında terk edilmiş, ama dişi bir kurt tara­
fından kurtarılarak beslenmişlerdir (Resim 39). Roma'nın köken­
leri hakkındaki Yunan ve yerel Roma mitleri, ikizlerin esas kuru­
cu Aeneas'ın torunları olarak kendi yerlerini almalarıyla zaman
içinde uygun bir kronolojiye
Aeneas, Homeros'un kendine örnek
alan Virgil'in destansı kahramanıdır. Bu hikaye,
Aeneas'ın yazgısını I;;'o ma'nın gelecekteki ku-
ruluşunu güven allına katlanmak zorunda kaldığı
seyahatleri ve savaşları Bunun dışında Virgil,
Aeneas'ın en kuvvetli rakiplerinden biri olan ve zalimliği, düş­
manları için tertiplediği cinayet çeşitleriyle resmedilen Caere kra­
lı, zalim ve acımasız Mezentius'un hikayesini de anlatmaktadır
(bkz. sayfa 97).
Etrüsk ve Roma mitolojisi arasındaki en ilginç zıtlık,
Cacus'un kişiliği ile ilgilidir. 4. yüzyıla ait bir aynada, uzun saçlı
genç Cacu'nun boymında çalarken (Resim 38)
gösterilmiş olduğu yerel efsanesini görmüştük.
Kendisinden daha genç da yardımcısı Artile,
dizlerinin üstünde duran bir kehaneti okuyor ya
da kayıt ediyorken Cacus'un d urmaktadır. Artile; Etrüsk
sanalında görülen I,asa, Amphiaraos ve
Fate'nin çivisini çakan Athrpa'yı da (Resim 4, 14, 34) kapsayan
çok sayıda bilici, falcı, kahin ve rahip grubunda yer alır. Aynı ay-

103
heykellerin ve kentte diğer şeylerin köke-
nini açıklamak için
Romalı yazarlar, monarşisine hikayelerin-
de yer verirken kendi olan Etrüsk gelenek-
leri üzerinde bilinçli Tarquin soyunu anlatan
hikayeler, Tarquin ve Tanaquil gibi aristokratik çiftler üzerinde
yoğunlaşır. Tarquinlerin güçlü eşlerinin pozisyonları ve özgür­
lükleri, Etrüsk kadmlarının önemini yansıtmaktadır. İlk Tarquin
olan Lucius Tarquinius (asıl adı bir Etrüsk ünvanı olan Lurumo
idi), Roma'ya Etrüsk aristokratı olan karısı Tanaquil ile birlikte
gelir. Tanaquil, böylece ikinci kez yüksek mevki sahibi olur. Güç­
lü sezgi yeteneğiyle kocasmın kral olacağını önceden haber ver-
miştir ve Roma halkı haline gelip tahtı ka-
zanması için ona yardım yaşlı bir kraliçe
iken damatları Servius varisi olmasını planlar.
Son kral zalim acımasız eşi Tullia da
önemli mevki sahibidiL tahtı elde etmesi için
(tıpkı Bayan Macbeth cniştesi ve hatta kendi
babası yaşlı kral Servius Tullius'un öldürülmesi için bir komplo
kurar. Atlı arabasını kralın cesedi üzerinde sürerek ve arabanın
tekerleklerini babasının kanına bulayarak ataerkil Romalıların
gözlerinde tarifi imkansız bir vahşet gerçekleştirir.
Livy ve diğerleri tarafından anlatılan geleneksel bir hikayeye
göre Roma' daki Etrüsk monarşisi, ahlak kurallarına karşı geldik-
leri söylenen, biri Romalı diğeri Etrüsk prensesi
olan iki kadın arasındaki son bulur. Mücadele-
nin durulduğu bir arasında bir yarışma
yapmaya karar verirler yaptıklarını görmek üzere
gece atlarıyla gezintiye Roma'nın iffetli yöneticisi
Lucretia'yı, gecenin geç evinde çalışırken ve eski
zamanlarda Yunan ve Romalılarda iyi bir ev kadını olmanın ve
iyi ev idare sinin göstergesi olan yün eğirrne işini hizmetçilerine

105
davranışa hayranlık alamaz, ama Cloelia bir
tutsak olduğu için ondan ister. Cloelia geri döner;
Porsenna ise Cloelia'yı beraber serbest bı-
rakır ve böylece her d avranış sergiler. Roma-
lılar, altta kalmamak meyd anında at üstündeki
Cloelia'nın tunç heykelini yaparak onu onurlandırırlar. Hikaye­
nin bütünü, Roma' da bulunan at üstündeki bir kadın heykelinin -
muhtemelen bir Etrüsk tanrıçası ya da Amazon heykeli- varlığını
açıklama çabası olabilir.
Mucius Scaevola'nın hikayesi de Posenna'nın Roma'yı ku­
şatması sırasında geçmektedir. Hikayedeki adı, Yunancada 'so­
lak' anlamına gelen $caevus'tur. Latince sinister kelimesinin karşı-
lığı ' sol' ya da 'şanssız'elı r ' Solak' demektir. Dos-
tu Romalıların umutsıl/ genç aristokrat Mucius,
kralı öldürmeye kararlıdır kuşanarak E trüsk kam-
pına gitmek üzere kralı bir tepe üstünde
yardımcısıyla beraber maaşIarını dağıhr-
ken görür. Her iki adanı giydiklerinden Mucius
yanlış adamı bıçaklar. Kral kendisine karşı hazırlanan komplo
hakkında bilgi edinmek istediğinde, Mucius, ülkesi ve zafer ka­
zanmak söz konusu olduğunda, Romalı bir vatandaş için acının
ne kadar az önemli olduğunu göstermek için sağ elini cesurca
altardaki ateşin üzerine koyar. Mucius, kendisi başaramadığı
takdirde, diğer üç yüz gencin de suikash gerçekleştirmek için
yemin ettiklerini versiyonuna göre,
Porsenna Mucius'un oldukça etkilenir ve yine
suikaste teşebbüs için Romalılarla anlaş-
ma yapıp kuşatmayı Roma taraftarı ve daha
olası görünen alternatif
diklerini ve böylece kralın söylemektedir. Kral
ve yardımcısının aynı şekilde giyinmiş olmaları hakiki bir E trüsk

107
Bütün Etruria'nın en
Gözü pek Üçlünün
Kanlı cesetleri toprakta
Yüreklerinin yandığını

Ordunun ilerlediği sırada kesmesiyle birlikte köprü


çöker:

Gök gürlemesi gibi bir gürültüyle


Gevşeyen kolonlar çöktü
Ve bir su bendi gibi, koca enkaz
Akarsuya enlemesine düştü:
Ve uzun bir zafer
Roma'nın duvarlarından
En yüksek kulelerin tC" c,,,I ,,, ri n

San köpükler sıçradL

Cesur Horatius tek


Ama halen akıllarda;
Üçlü, otuzbin düşmanın önünde,
Ve uçsuz bucaksız azgın suların ardında.
"Onunla beraber aşağı ! " diye bağırdı hain Sextus,
Solgun yüzündeki bir gülümseme ile.
"Şimdi yol ver," diye bağırdı tann Porsena,
"Şimdi yol ver bizim şerefimize! "

Horatius Baba Tiber'ı zırhıyla nehrin içine


atladı:

"Ey Tiber!
Romalıların dua
Bir Romalının hayatı,
Bu gün senden medet umuyor!"
Böyle söyledi
Yanında, güzel kılıcı kınında,

109
verilen bilinçsiz bir kötülüklere karşı ko-
rucudur.
Etrüsk motiHerini gördüğümüz için şaşır-
mamamız gerekir, zira Etrüsk sanatıyla çevri-
liydi. Pliny, Atalanta figürlerinin Roma yakın-
larında bir L atin kenti olan Lanuvium' daki bir tapınakta yan yana
resmedilmiş olduğunu söyler. Güzel Helen ile kadın atlet
Atalanta, Etrüsk sanatçılarının çok sevdiği bir konuydu ve M Ö 4.
yüzyıla ait bir aynada da yan yana bulunuyorlardı (Resim 34) .
Hatta İ mparator Ca1igula'nın bu figürler için yanıp tutuştuğu ve
figürlerin kendi sarayına taşınmasım istediği, ama duvardan çı­
karmayı başaramadığı söylenmektedir.

itoloj is i
Etrüsk demonolojisinin etkisi, Ortaçağ re-
sim ve heykellerindeki tasvirlerinde önemli bir unsUf-
du. Çarpıcı Etrüsk Hıristiyan bağla-
mına nakledilmişti. Luca Signorelli'nin Orvieto Katedrali'ndeki
'Lanetli' (1499-1 504) resminde ve Michelangelo'nun Sistine Şape­
li'ndeki 'Son Yargı' sındaki (154 1 yılında tamamlandı) demonlar
Etrüsk örneklerine dayanmaktadır ve Charun ile Tuchulcha Hı­
ristiyan inancındaki cehennemi konu alanlara ilham kaynağı ol­
muştur (Resim 43, 44). Etrüsk demonu Charun, Giotto'nun Şey­
tan'ının yüzü ve yine Padua' daki Arena Şapeli'ndeki
Judas'ı için bir örnek
Etrüsk sanatında güzel dişi demonlar,
bu çirkin, gaga burunlu partnerleri ve eşleriy-
diler (Resim 1 8) . Çok imgesi, Etrüsk mo­
dellerine dayandırılabilir ]{önesans sanatının bazı

113
ma'daki ölüm cezala Lateran Meyda­
m'ndan aşağı doğru i tkar kötülüklere karşı
koruyucu vasıflara karşısında çarpılır
ve şiirinde bunu etkil i

Resim 44: Michelangelo tarafından Sistine Şapeli'nde resmedilmiş olan 'Son Yargı'dan
ölülerin korkunç feribotçusu (1535-154 1 ) . Saçının garip topuzu ve sivri uçlu hayvan
kulakları Tarquinia'daki Anina mezarından Charu jigürünü anımsatmaktadır.

Yaşam yolculuğunun ortasına gelip de Yeraltı dünyasına


yolculuğu henüz başlamışken kaybeder ve kendini karan­
lık bir ormanda bulur. hayvanlara dair özel­
likle üç betimlerne her biri, sırası gelince
önüne çıkarak onu keserler: İlk önce bir
panter ya da leopar; üçüncü ve sonuncu ola­
rak en korkuncu, zayıf olan dişi bir kurt:

115
Ve cılızlığı binbir
Çok kişiye neler
besbelli bir kurt,

Resim 45: Yunan Yeraltı dünyas ından bir sahne: ölümüne neden olan yaralarına bandaj­
lar saran Agamemnon 'un ruhu ve mantosunu başının üzerine çekmiş olan Yunan bilid
Teiresias (Teriasals). Önemsiz ölümlülerin minik ruhları ikisinin arasındaki bir çalının
dallarında yarasa/ar gibi çırpınıyorlar. II Orcus Mezarı'ndaki bir duvar resminin 19.
yüzyılda restore edilmiş versiyonu, Tarquinia, MÖ 4. yüzyıl.

Rönesans Toskana' sında dönemi boyunca Etrüsk


imgeleri ile mitolojik pek çok sanatçı
vardı. Rönesans sanatındaki hakkında çok şey ya­
zılmıştır ve halen vardır. ' Resimli mağa­
ralar' denen bu mezarlan sanatçılar pek çoğu Et­
rüsklere ait olan klasiklerin a lındığını gördüler. Et-

20 Dante, In/erno I, 49-51, Henry Wadsworth Longfellow çevirisi, 1867.

116
rüsk aynaları ile hem resimli vazoları mev­
cuttu ve bunlara 'antik' yürekten saygı duyulur­
zaman Etrüsklere ait
bilinmekle birlikte, türlü
imgeleri için model
olarak kullamlınışlardı. Aslında bunların
kenti dört bir yandan çevreleyen karanlık
ve gizemli yeralh mezarlarında bulun­
muş olmaları, bu objelere akıl almaz bir
değer verildiğinin göstergesidir.
Michelangelo'nun 'Tutsaklar' da de­
nen 'Köleler'i (y. 153 1 ), Orcus Meza­
hayaleti öme­
(Resim 45, 46) resim­
ru hlarında karşımıza çı­
benzeyen şerit halindeki
bağl anmışlardır. Bu bağlar,
bu heykellerle aslında
ruhların özgür olmayı arzuladıklarını
ama dünyaya ait olan bedenleri yüzün­
den tutsak olduklarını betimlediği izle­
nimi vermektedir.
Demek ki, Etrüsk mitolojik imgeleri­
nin zenginliği ve Etrüsklerin zihniyeti,
yayıldığı yerlerde
Michelangelo tarafından
yapılmış olan, 'Köle' ya da
Etrüsk mezarların­
Tutsak' olarak bilinen bu dünyanın ışığına çıkmış
heykel, yukarıda gösterilen
Agamemnon 'un bandajları-
sanatlarını zengin-
na benzer bir kumaş ile
sarılıdır. E trüsk mezar res­
minden etkilen ilmiş gibi
görünmektedir.

117
Yunanistan ve daha gelişen Etrusk uy-
garlığı, batı medeniyetine bir miras bıraktı.
Capitoline Kurdu ve saran bir demet değnek
ya da bir tomar dal benimsenen sembol),
Roma ve Roma İmparatorluğu'nun sembolleri olarak bugün he­
men fark edilebilirler. Bunlar orijinal de Etrüsk kökenlidir. Beşaret
sahnesinin Rönesans resimlerindeki rengarenk açılmış kanatlarıy­
la Meryem'e görünen güzel melekler, Etrüsk kökenlidir. Keza,
Ortaçağ'a ait Son Yargı sahnelerinin korkunç hırıltılı şeytanları,
çıplak ruhların ilk önce kafalarını yutan Cehennem'in Ağzı ve
Dante'nin inferno'sundaki m aruz kaldıkları zalim,
kanlı işkenceler de nihayetinde Etrusk
sanatından tanıdığımız kaynaklanmaktadırlar
ve yazılı eserlerinin Etrüsklerin zengin mi-
tolojilerini harikulade önüne sermektedir.
Gördüğümüz gibi tamamen yerel karakterler,
hikayeler ve kehanetler kadar Yunanların sanat ve edebiyat gelene­
ğinde sunulan Yunan mitlerini de içine alan karmaşık bir oluşum­
dur. Etrüsk sanatçılan, hikayelerin sunumu kadar seçimi konusunda
da Yunan mitlerine özel bir ilgi gösterdiler ve Yunan imgeleriyle
sahnelerini kendi gelenek ve düşüncelerini ifade etmek için şaşırtıcı
ölçüde değiştirdiler. Yunan eserleri, Etrusklerin dini inançları, büyü
hakkındaki fikirleri, cenaze toplu msal yapılanmn genel
hatlarını görmemize olanak
Etrüskler son derece Eserlerinin çoğu kehanet ve
keramet ile ilgili sahneler zira onlarınki vahiyle
gelmiş bir dindi. Cenaze i çin önemliydi. Mezar
sanatında karşımıza kanlı ve acımasız savaş,
kurban, ölüm ve parçalanmış beden sahneleri, bir cenaze törenini
yerine getirmeyi amaçlamaktaydı ve belli ki ölü onuruna gerçek
bir kurban adamanın yerini tutuyordu. E truskler için Yeraltı

118
dünyasına yolculuk da ulaşmış olan sanat eser-
lerinde sıklıkla gösterilnıişti.

47: Pişmiş topraktan


boyalı an tefiks, gö­
ğüsleri açık bir kadını gösteri­
yor. Bunun kötü ruhları kov­
duğuna inanılıyordu.
Campania'daki Capua'dan,
MÖ y. 520-500. Pliny de
fırtınaların açık kadın göğüs­
leri tarafından sakinleştirebile-
inanışını kaydetmiştir.
sonraki dönemlerde
!Ilulı temelen aynı inanıştan
gemi başı süsleri sık sık
şekilde yapılmıştır.

Resim 48: Sağdaki örnekte.


Victoria figürü bir gemi
süsünü andırmaktadır.
Nelson 'un cenaze arabası
1 805 yılında yapılmıştır.

119
Oldukça geniş bir olan cinsel imgeler ve
semboller, seks ile birbirine çok yakın olarak
görülmesi olgusuyla bir mezardaki ero-
tik sahnenin kötü ruhları olduğuna inanılırdı.
Cinsel motiflerin, göndermelerin kuv-
vetli gücü; dini, ritüel ve kötülüklere karşı koruyucu amaçlar için
kullanıldı. Bunlar verimliliği, aile ile soyun devamlılığını garanti
ediyor ve kutsuyor; ölünün öbür tarafa ulaşmasına yardım edi­
yor; tanrılarına saygılarını sunmak için kullanılıyor ve hem yaşa­
yanları hem de ölüleri koruyorlardı. Bazı imgelerin güçlü etkisi
kötülüğü kovmak için, ayrıca dini ve ölümü konu alan sanatta
özel bir 'ritüel' veya yerine getirmek için kul­
lanılırdı.
Son olarak, bu ailenin önemini belirten
sanalında çok önemli bir
motiftir. Hem tanrı üzerindeki bu Etrüsk
vurgusu, kadının ailesinin kadar aile soy ağacında
önemli bir rol oynaması, Etrüsk kadınlarının yüksek mevkileri ile
ilgili olarak anlalılanlar, Yunan ve Etrüsk davranış biçimleri ara­
sındaki en temel farklılıkları oluşturmaktadır. Demokratik Atina
toplumunun erkek egemen dünyası veya oligarşik Roma toplu­
munun pater jamilias21 yapısının aksine aristokrat çiftler Etrüsk
yaşamının toplumsal temeliydiler. Çocukların varlığı ve aile
grupları da çiftler üzerindeki bu ilişkilidir.
Peki, Etrüsklere ve 1 . yüzyıllarda sa-
vaşlarda öldüler. Ama zamanına gelene ka-
dar Etrüskler dilleriyle İ ç savaşlarda ha-
yatta kalabilenler yüksek pozisyonlarda
memur olmayı başardı lar. kehanet kitapları ile

21 Pater jamilias: Aile babası. (çev.)

120
saygı görmeye devam Etrüsklerden günümüze
varlığını sürdürebilen, İtalya' sındaki bölge­
lerden biri olan Etrurja oldu.

Resim 49: Orcus Mezar/ 'ndan olması muhtemelbir Etrüsk mezar resminden esinleni/miş,
kurt postımdan şapkasıyla Hades. Michelangelo döneminden, 16. yüzyıl başları.

121
Etrü s k Pante onu

Aşağıdaki liste, İtalyan ile çeşitli Etrüsk kay­


naklarında karşımıza hakkında bilgi ver-
mektedir. Bu tanrıların ve isimlerini; Etrüsk
mücevherleri, aynaları ve diğer sanat objelerinde betimlenen sah­
nelerden ve tanrılara adanan hediyelerdeki adak kitabelerinden
bilmekteyiz.
Yunan tanrıları, Etrüsk sanatı ile edebiyatında sadece isimle­
rini ve isimlerinden bazılarının yananlamlarını koruyabilmişler­
dir. Örneğin, Yeraltı dünyası demonu Charu (Yunan Kharon, Re-
sim 1 8) ya da bilici Chalchas Kalkhas, Resim 4) için du-
rum böyledir. Onların Yunanca kelimeyi
Etrüskçeye uyarlayan
Etrüskler, tıpkı Romalıların yaptığı gibi,
Yunan mitolojisinden karakteri kendilerine
uyarladılar. Arada bazı konusudur, zira Etrüskler
yerel tanrılarından çoğunu Yunan panteonundakilerle özdeşleş­
tirmişlerdi. Ne var ki genel olarak taptıkları ilahlar ile sanatların­
da betimledikleri mitolojik tanrılar aynı değildi. Piacenza Ciğeri

123
Aita, Eita
(Hades/Pluton/Dis). Bu yaşlı
tanrı, görünüşe
hiptir postundan
b aşlık ( Resim 49) .
tı dünyasım eşi Phersipnai
(Persephone) ile yönetirken
görülür. İkisi de
Tarquinia'daki mezar resim-
lerinde oymalı ayna
Torre San Severo' dan
(Orvieto) bir lahiti de içine
alan diğer abidelerde tahtta
otururken betimlenirler.

Apulu, (Apollon) .
Letun'un (Leto) oğlu ve
Aritimi'nin (Artemis) erkek
kardeşi; kehanet, müzik ve
gençlik Etrüskçeye
uyarlanan Yunan ismiyle
linmektedir. Tanrıların
lerini insanlara bildirmede Resim 50: Doğal boyutlarında, pişmiş
kehanetin esas olduğu Etrüsk topraktan boyalı Apol/on figürü.
Heykel, yapıldığında Veii 'deki Portanaccia
dininde, önemli bir tanrıyd!.
Tapınağı 'ımı oınurgasına
Apalloııı görünüşü_ mi�;ti. y. MÖ. 51 0.
davranışlarıy la tanınmakta­
dır: Defne dalı ve defne tacı onun yok edici gücünü göste­
ile kithara ya da lir onu müzi­ rir; bu özelliği onun tıbbın tan­
ğin tanrısı ve ilham perileri­ rısı ve Asklepios'un babası
nin (Musalar) lideri olarak olarak gücünün
tammlamaktadır. Ok ile sidir. m od aya uygu n

125
giyinen Etrüsk gençleri . Geyik, Artemis'e aittir
bir kolye ya da kabartmalı görevlerinden biri
bilezik takar ve aynalarda onu geri getirmek üzere
kardeşi Artemis (Aritimi)
ya bir peri ile birlikte
Herele'nin Uni (Resim 20) flchlae (Acheloos). Yunan mi­
tarafından evlat edinilmesi tolojisinde Okeanos ile
gibi önemli sahnelerde izleyi­ Tethys'in oğludur. Yunan sa­
ci olarak yer alır ve diğer tan­ natı onu Herakles ile mücadele
rılarla birlikte sakin sohbet eden, boğa vücutlu, boynuzlu
sahnelerinde gösterilir. Son­ bir nehir tanrısı olarak gösterir.
raki dönemlerden Helenistik Herakles, onun Comucopia ya
ölü külü vazoları, Boynuzu haline
merkezini temsil eden boynuzunu kırar. Herak­
tümseğe benzeyen bir Acheloos arasındaki
olarak simgelenen, Acheloos'un ölmesiyle
Delphoi' deki tapınağını Sakallı başı iyi şans
terİr. Yunan mitine göre; olarak Etrüsk sanatında,
Apollon Delphoi' deki tapına­ madalyon veya mücevherlerde
ğından üçayaklı kutsal seh­ sıklıkla gösterilmiştir. Bu boy­
payı çalan kardeşi Herakles nuzlu erkek yüzü imgesinin,
ile sık sık kavga içindedir. kötü ruhları korkutup kaçırdı­
Veii' deki tapınağın süsleme­ ğına ve iyi şans sembolü oldu­
lerinden (Resim 50) biri olan, ğuna inanıhrdı (Resim 40).
pişmiş topraktan yapılmış
ünlü Veii Apollo heykeli, A rtumes (Arte­
rıyı büyük adımlarla Apollon'un ikiz
ken göstermektedir. Apollon ile birlikte
ğın çatısında, Apollon aynalarda görülür. Ar-
rakles karşılıklı durmaktadır kardeşi ile yakından
ve aralarında da uğruna dö­ ilişkilidir. Tanrının tunç bir
vüştükleri Kerynae geyiği heykelciği, kız kardeşi

126
'Aritimi'ye adanan bir çok daha sık karşı­
beye sahiptir. Aritimi'ye çıkınaktadır. Tek yumur­
pınılan mabetierde, olduklarından, simetrik
adaklar hediye edilmektedir, a yna süslemeleri için
Etrüsk dininde
A thrpa (Atropos ) . Yunan mi­ oldukça önemliydiler ve onlara
tolojisine göre, Atropos üç adanan adaklardan anladığı­
Kader tanrıçasından (Fate) mız kadarıyla Etrüsklülerin
biridir. Berlin' deki bir ayna­ taphkları ilahlardandır. Bir
da, diğer tanrıların huzurun­ Yunan vazosunun ayağındaki
da Kader'in değiştirilemez adak kitabesinde, isimleri
çivisini yerine çekiçle çakar­ E trüskçe ' Tinas cliniar',
ken güzel, çıplak bir oğulları olarak yer
olarak görülür (Resim Castor ve PoIlux,
Altın Post'u
A tunis (Adonis). fetihlerine katılmışlardı.
Aphrodite'nin sevgilisi, 4. yüzyıla ait bir
Yunan, hem de Etrüsk tunç kozmetik veya
lojisi onun gençliği üzerine mücevher kutusunun (cista)
odaklanır. Etrüsk sanatı ba­ üstünde diğerleri ile birlikte
zen onu çok genç bir oğlan karşımıza çıkmaktadırlar (Ro­
olarak, tanrıça ile aşk dolu bir ma, Villa Giulia Müzesi).
kucaklaşma halinde gösterir.
Bu, yaşlı tanrıçaları daha genç Catmite (Ganymedes) . Yunan
aşıkları ile gösteren betimle­ Ganymedes yakı­
melerden biridir (Resim gençtir (Resim 5 1 ) .
gence aşık olur v e onu
Castur ve Pultuce (Castor saki olması için
PoIlux). Zeus'un oğulları dağına götürmek
bu kutsal ikizler, oymalı kartal şekline girer.
rüsk aynalarında Yunan mi­ Ganymede burada Hebe'nin
tolojisindeki herhangi bir ka- erkek arkadaşı olur.

127
gelmektedir ( İngi­
keliıne 'eatamite').

sayıdaki ana tanrıça­


Yunan Ge gibi
ıIluhtemelen Toprak Ana'dır.
İsmi Piaeenza Ciğeri'nde kar­
şımıza çıkmaktadır. Beş tunç
heykelciğinin üzerindeki bir
adak kitabesinde şöyle yaz­
maktadır: Me cels atial celthi,
' Ben Cel tapınağındaki Anne
(aidim).'

' Cel'in oğlu' bir dev-


Toprak Ana Ge'nin oğ­
aynada yer alan
tanrılarla devlerin
Resim 51 : Kuğu başlı,�ı giymiş kanatlı
bir genç, mulı temelen ealmile savaşında Silahlı Laran'ın
(Ganymede), bir şarap kabına süralıiden (Ares) kovaladığı, başından
şarap döküyor. ışınlar (veya ışık?) çıkan bir
Tunç bir lambadan, Kıızey E trüsk
MÖ. 300-200 dolayları.
figür olarak karşımıza çıkmak­
tadır.
Yunan ve Etrüsk sanatında
açık kanatlarıyla yukarı (Kharon). Bu isim Ye­
ru yükselen kartal tara fından dünvasının kayıkçısı Yu-
taşınılan bir figür olarak Kharon'un karşılığı olarak
rüıür. E trüskçe adı olan çıkmaktadır. Bununla
n ' " 11 Oft-" Yeraltı'nda ikamet
Catmite, Yunanca
(Ganymedes yerine) dışında bu Etrüsk figü­
'Gadymedes' ten gelmektedir rünün Yunan kayıkçı ile bağı
ve Latince ismi Catamitus, olduğuna d air bir bilgi yoktur.

128
Simgesi çekiç olan Prometheus' un
sıklıkla ortağı Vanth yaralarını sararken
te ölülere Yeraltı (Resim 23) .

olarak görülür (Resim (Dionysos/Bacch us).


Dionysos'un Etrüsk ismi olan
Cu lsans. Kapı gardiyanı Fufluns, Piacenza Ciğeri'nde
(Piacenza Ciğeri'nde ' cul alp') karşımıza çıktığından onun
Janus, tamamiyle Etrüsk bir Etrüsk dininde önemli oldu­
tanrısı veya demonudur. ğunu biliyoruz. Bu şarap tanrı­
Culvanların karşılığı olan dişi sı, Etrüsk mitolojisinde de
Culsu, Vanth gibi giyinen bir önemlidir. Fufluns, Yunan sa­
demondur ve Chiusi' den kendisini niteleyenlere
Hasti Afunei lahitinde -Satir ve
mıza çıkmaktadır. Ctllsu lardan oluşan kortejiy­
tü, Laris Pulenas'ın mezar Ariadne ile birlikte­
kitabesinde kayda gös terilmektedir.
tir (Resim 1 7) . annesi Semele (Semla) ile
de gösterilmektedir ki bu Yu­
Esplace nan sanatında pek sık tasvir
(Asklepios/Aesculapius). Yunan edilmeyen bir çifttir. Birçok
geleneğine göre şifa tanrısı ilginç sahne Etrüsk sanatına
Asklepios, Apollon'un oğ­ hastır. Bunlardan biri, Yunan­
luydu. Apollon, Asklepios'u ların 'Dionysos İlahisi'nde
henüz doğmamışken Tyrrheniah (yani
nin karnından bir zorla korsanlar tarafından
tır. Apollon, yetiştirmesi yakalanmasını anlatan
şifa sanatını öğretmesi Korsanlar, kim 01-
Asklepios' a bilge Sentor bilmeden fidye için
Cheiron'u verdi. r>.�'''' HC: 1} 1 vakalamayı planlarlar.
(Esplace) b i r Etrüsk aynasın­ Dionysos kimliğini ve gücünü
da Herele ve Menrva'nın hu- korsanları yunus balığına dö-

129
ait aynalarda genç,
kadın olarak; çoğunlu kla
nath ve çıplak; pencere
dı ya da bir parfüm kab1
tarken gösterilir. Lasa
şına ya da kutsal çiftlerin ku­
caklaşma salınelerinde bir
hizmetli olarak göriiıür. Lasa,
bir aynada giyinik ve kanatlı
olarak, kendi ismi ve mah­
kum kahramanların isimleri­
nin yazılı olduğu ruloyıı hı­
­
tarken gösterilmekted
salınelerde Vanth' ın
almış gibi görünmektedir
(Resim 14). Bir erkek
olan Lasa Sitmica'nın
de söz konusudur. Bu isim
Resim 52: A tlmıa ve Ares 'in (Minerva ve
Piacenza Ciğeri'nde, süslü
Laran), E triisk etkisiyle Umbria 'da yapıl­
aynalarda ve bir altın yüzük­ mış tunç heykelleri. Bu tip boyuna uzatıl-
te bulunmaktadır. mış figürlerin sanatçı Alherto
Giacometti'ye ilham verdikleri düşünül­
mektedir. MÖ 5. yüzyıl.
Minerva, Menrva
(Athena/Minerva). Bu tanrıça­
tarzında aşırı kıvrımh
nın Latince adı Minerva,
giymiş ve miğfer,
Etrüskçeden gelmektedir.
nıızrağı ile kuşanmış
Minerva, başlıca Etrü sk
İtalyan ilahlarındandır tanrıçayı betimlemişler­
sanatçılar, tanrıçayı
Piacenza Ciğeri'nde )id
kafasından doğarken
mamakla birlikte ism i
(Resim 28) ve diğer iki tanrıça
çok abidede karşımıza çık­
Hera (Uni) ve Aphrodite (Tu­
maktadır. Etriisk sanatçıları,
ran) ile birlikte 'Paris'in Kara-

131
Menrva'nın doğumunu üzerinde karşımıza
laylaştırmak için Tinia'nın
kafasını açarken
üzeredir. Bir başka seferde Tin
Uni'yi daha önce tutsak (Zclis//ove/lupiter). Tanrıların
tahttan kurtarır. Bu sırada lideri ve gün ışığı tanrısı; Yu­
ona Tretu adındaki bir asistan nan ve Romalı tanrılarla insan­
yardımcı olur. Bir başka ların kralı olarak tanımlanmak­
olayda, Etule adındaki bir tadır. Sanatta vazgeçilmez
asistanın yardımıyla Truva simgesi olan, iki çiçek tomur­
Atı'nı (öyle görünüyor ki bu­ cuğu gibi arka arkaya birbirine
rada tunçtandır ve Pecse veya geçmiş olarak biçimlendirilen
Pegasus ismindedir) tutar. Yıldırım, onun
(Resim 27). Sethlans'ın simgesidir: Etrüskle­
gelişen metalürji kitabına göre, yıldı­
le ünlenmiş bir kent olan olarak yorum­
Populonia sikkelerinde landıkları nda tanrıların istek-
şımıza çıkmaktadır. insanoğluna bildirirler.
Tinia, Pheidias' ın yaptığı
Thesan (Eos/Aurora). Sabah ve Olympia' daki Zeus heykelinde
Şafak tanrıçası veya Aurora, en somut örneğini gördüğü­
Yunan sanatında olduğu gibi müz klasik Yunan ikonografi­
Akhilleus (Achle) tarafından sine göre ihtişamlı bir şekilde
öldürülen oğlu Memnun tahtında gösterilmektedir (Re­
(Memnon) ile at arabası m etkileyici sakallı
sürerken ya da genç kısmen giyinik olarak
rından biri olan Tithonus geleneksel ola­
ya Kephalos'u kaçırırken Çı plak bırakan giysi)
rüıür. Thesan, Etrüsk betimlemelerindeki
ilahıydı: Zagreb mumya çelenkleri yerine genel­
dajlarında ve Pyrgi' den bir likle meşe yapraklarından olu­
şan bir taç giymiş olarak otur-

133
Adonis (Atunis) ile birlikte Turms, Yunan dininde­
görülür (Resim 25). ile aynı simgelere
ErosiCupid, hizmetlileri işlevlere sahiptir. Tan­
kuğusu Tusna' dan kahramanlara görev­
kuğusu) oluşan bir cu""«u" ,,, eşlik eder, tanrıçaları
çevresi vardır. Kadınların ' Paris'in Kararı'na götürür (Re­
mahiyetindekilere aşık olma­ sim 1) ya da Helen'in yumur­
larını sağlayarak onlara yar­ tasını anne-babası Latva ile
dım eder. Örneğin Altın Tuntle'ye (Leda ve Tyndareus)
Post'u geri getirmek üzere teslim eder (Resim 3). Önemli
İ ason' a yardım etmek için bir diğer görevi, ölülere Yeraltı
Medea'nın kalbini tutkuyla dünyasındaki tehlikeli yolcu­
doldurur. Paris'le kaçması eşlik etmektir.
için Helen'i kandırır. bir aynada
yazılmış adakların ('terasias') gölgesi­
gibi, Tarquinia Limanı'ndaki (Odysseus) götü-
Gravisca Yunan 1 9). Lakabı ' turms
ve başka yerlerde kendisine aitas' (Hades'in Hermes'i),
ibadet edilmekteydi. Bir za­ ' [Hades'e giden] ruhlara öncü­
manlar Turan, muhtemelen lük eden' anlamına gelen Yu­
Aeneas'ın annesi Romalı nan Hermes Psychopompos'un
Venus Genetrix ve onun nes­ karşılığıdır .
linden gelen Julian soyu ile
ilişkilendirildiğinden 'Turan Uni (HeralTuno). Tanrıların
ati' veya Anne Turan kraliçesinin adı Juno,
adlandırılıyordu. Cni'yle ilişkilidir; bu
Etrüsk dilindeki dişil cin­
Turms (HermesIMercury). bitimine sahiptir. İ smin
haber getiren tanrı -Yunan ' gençliğin tanrıçası'
Hermes- kanatlı sandaletler, gelmesi muhtemel­
seyahat şapkası ve elçi asası dir. Yunan mitine göre
ile donanmış olarak gösterilir. Zeus'un kız kardeşi ve aynı

135
zamanda Zeus'un çok Birinde deniz tan­
daki aşk ilişkisini Ncthuns ve şafak tanrıçası
özellikle de Herakles'e diğerinde ise
kin besleyen karısıdır (Hyperion) ile birlik-
Etrüsk sanatında ve
Yunan panteonundaki benze­
rinden daha önemlidir ve
Tinia veya Zeus ile onun oğlu
Herakles ile ilişkisi oldukça
farklıdır (Resim 20). Karı­
koca, en sadık çift olarak bir­
likte gösterilirler (iç kapak
resmi). Vni, eşi gibi
lukla tahtında oturur
taç ile birlikte başka
herler takar. Vni, Turan
Menrva ile birlikte 'Parü/in
Kararı' sahnesinde ya
rışmayı hazırlarken görülür
(Resim 1 ). İ ki dilde yazılmış Resim 53: Kanatlı ve büyük adımlarla
Pyrgi tabletlerindeki aşk tan­ yürüyen Vanth jigürü, kolları etrafına
rıçası, Yunan Aphrodite'nin dolanmış sakallı yılanlar ile. Vesuvius
Dağı yakınlarında bulunmuştur.
bir benzeri olarak Yakın Do­
Tunç, MÖ 425-400 dolayları.
ğulu ve Fenikeli tanrıça
Astarte veya İ ştar ile kanatlı dişi ölüm
leştirilmektedir. ölüye meşaleler, sa­
ya da fişekler sal-
Vsil (Helios/Sol). Güneş Yeraltı dünyasına eşlik
rısı. Adı, Piacenza 3. yüzyıl Etrüsk sa­
ay tanrısı Tiur'un Vanth, kısa tunikli,
karşımıza çıkmaktadır. İki yüksek botlu ve çıplak göğüs­
aynada, bir ışık halkası (hale) leri üzerinde çapraz olarak

136
birleşen bantlarla, güney Iahitinde (Resim 1 7)
ya vazolarında görülen Charu [n] ile birlik­
veya öfkeli Artemis Bu ikisi sıklıkla Yu­
lak, yarı-çıplak ya da mitol ojisi sahnelerine ek­
olarak karşımıza l enmektedirler. François Meza­
Etrüsk panteonundaki en et­ n'nda Vanth'ın gökkuşağı
kileyici figürlerden biridir. renkleriyle bezenmiş kanatları,
Bir tunç heykelcik, koşar Akhilleus ile Patroklos'un
adımlarla yürüyen, kolları (Achle ve Patrude) arkasında
çevresinde yaralanmış sakallı açıktır. Orvieto' dan bir vazo
yılanları sıkıca tutan Vanth'ı resminde çıplak Vanth dans
göstermektedir (Resim 53). etmekte ve bir Mainad' a ben­
Aşırı kıvrımlı bir Yunan ama kendi adı
sesi (peplos) giymektedir kaydedildiği bir rulo
adımları bir ölüm meleği Vanth ölüm
hızla ilerlediğinden almakta, ama ölü­
güç bela zemine karışmamaktadır ve bazen
Vanth sık sık Anina Meza� Fury rolü üstlen­
rı'nda (Resim 18) veya Laris mektedir.

137
Etrüsk adı karşılığı Roma karşılığı

Aita, Eita Pluto, Dis


Apulu, Aplu Apollo
Aehlae
Aritimi, Artumes Diana
Athrpa (Fatelerden biridir) Atropos Atropos
Atunis Adonis Adonis
Tinas cliniar (Zeus'un oğulları) Dioskouroi Dioscuri
Castur, Pultuee Kastor, Polydeukes Castor, Pollux
Catmite Ganymede Ganymede
Charun, Charu Charon Charon
Culsans Janus
Esplaee Asklepios Asclepius
Fufluns Baeehus
Herele, Hereele, Hereeele Herkules
Laran Mars
Menarva, Menrva Minerva
Nethuns Neptune
Phersipnai, Phersipnei Proserpina
Sethlans Vukan
Tinia, Tina, Tin Zeus Jove, Jupiter
Thesan (Şafak tanrıçası) Eos Aurora
Tiur (Ay tanrıçası) Selene Luna
Turan Aphrodite Venus
Turms Hermes Mereury
Uni Hera Juno
Usil Helios Sol

138
i lave O k uma lar i çin
Öneriler

Larissa Bonfante (ed.), Etrusean Life and Afterlife: a handbook of


Etrusean studies
Larissa Bonfante, ' Etnıscarı' Past. Ancient Writing
from Cuneiform to 1 990)
Giu1iano Bonfante & Etrusean Language: an
Introduetion, 2nd
Federica Borelli & Maria Cristina The Etruseans: art,
arehitecture, and history (London, 2004)
Otto Brendel, Etrusean Art (New Haven & London, 1995)
LuciHa Bum, Greek Myths (London & Austin, 1990)
Thomas H. Carpenter, Art and Myth in Ancient Greece: a
handbook (London, 1991)
Timothy Gantz, Early Greek Myth. A Guide to Literary and
Artistic Sources 1 996)
Nancy de Grummond The Religion of the
Etruscans (Austin,
Nancy de Grummond, (Ph iladelphia, 2006)
Sybille Haynes, Etruscan cu Hural history (London,
2000)
Tom Rasmussen & Graeme Barker, The Etruscans (Oxford, 1 998)
Nigel Spivey, Etruscan Art (London, 1997)

139
Bellerophon, 71, 74, 78
Boccanera tabletleri, 20,
Busiris, Mısır Kralı, 66, 67
Cacu, 87, 88, 1 03, 1 04 1 27, 1 28, 138
Cacus, 1 03, 1 04
Caligula, 1 1 3
Capaneus, 41, 42, 44 Geryon, SI, 61, 1 04
Capitoline Kurdu, 90, 1 1 1, 1 1 2, Giotto, 1 13
1 14, 1 1 8 Gorgon, 30, 71, 73, 74, 89
Capitoline Tapınağı/Tepesi, Graiai, 73, 75
1 02, 1 1 1, 134 Hades, 48, 49, 51, 56, 62, 71, 73,
Castor, 25, 26, 77, 127, 138 75, 89, 1 12, 121, 125, 132, 135,
Catha, 1 7 1 38
Cel, Celselan, 1 7, 128 i Ialikarnassoslu Dionysios, 101
Charu[n], 53, 54, 85, 94, 99
1 23, 1 29, 137, 138
Cicero, 97
Claudius, 1 10, 120
Cloelia, 106 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26,
Clytemnestra, 25, 35 34, 83, 94, 1 13, 1 35
Culsu, 129 Helios, 1 36, 138
Daidalos, 68, 69, 70 Hephaistos, 27, 29, 102, 1 32, 138
Danae, 71 Hera, 1 7, 20, 21, 22, 23, 38, 49,
Dante (Inferno), 42, 1 14, 1 1 6, 50, 56, 58, 59, 60, 61, 81, 102,
118 1 24, 131, 1 34, 1 35, 138
Deianeira, 66 Herakles, 9, 32, 5 1 , 57, 58, 60, 61,
Demeter, 1 1 2, 132 62, 63, 64, 66, 67, 82, 1 1 2, 124,
Dionysos, 1 7, 22, 68, 69, 30, 1 32, 136, 138
87, 1 24, 1 29, 138 20, 21, 23, 25, 26, 55, 56,
Eos, 132, 1 33, 138 76, 135, 138
Eros, 82, 135 26, 83
Eteokles, 39, 45, 96 19, 27, 30, 47, 48, 51,
Euripides, 32 1 02, 103
Eurystheus, 60, 61 Horatius Coeles, 1 08, 1 09, 1 1 0
Fate, 1 03, 127 Hydra, 61
Fenikeli, 1 5, 136 İason, 77, 1 35

142
İkarus, 70 68, 70
İliupersis, 48 67, 68, n, 73, 83
İlyada, 1 9, 27, 28, 95, 1 03 Monteleone, 29, 74
İolaos, 61 Scaevola, 107
İphikles, 57 95
İxion, 49 48
Kalkhas, 26, 87 Nemea, 61
Kalydon Domuzu, 75, 79, 80 Nemesis, 25, 26
Kalypso, 47 Nessos, 66
Kassandra, 34, 35, 94 Nestor, 77
kem göz, 30, 89 Numa, 101
Kerberos, 61 Nympha, 82
Kharon, 49, 54, 123, 128 Odysseus, 32, 47, 48, 50, 51, 55,
Khimaera, 71, 74, 78, 11 1 1 35
Kirke, 47, 48 35, 37, 38, 39, 96
Laris, 52, 54, 1 29, 137 .'iO, 51, 54, 55, 1 1 6, 1 1 7,
Lasa, 18, 44, 45, 82, 83, 1 03, 134
130 Ort'stes/Oresteia, 94, 95
Leda, 2� 25, 26, 135 21, 23, 24, 26, 32, 83,
Leto, 125 94, 1 3 1 , 1 34, 135, 136
Livy, 97, 99, 101, 1 04, 1 05, 1 06, Pasiphae, 68, 70, 71, 73, 83
107, 108, 1 1 0 Patroklos, 27, 95, 96, 137
Lucretia, 1 05, 1 06, 1 1 0 Pausanias, 48
Lucumo, 1 05, 1 1 0 Pegasu� 74, 78, 133
Macaulay, Thomas, 1 08, 1 1 0 Peleus, 20, 24, 77
Mars, 1 02, 103, 130, 1 3 8 Penelope, 47
Mastama, 1 1 0 Persephone, 51, 62, 1 1 2, 1 25,
Medea, 135 38
Medusa, n, 74, 75, 76, 77, 60, n , 73, 75, 76, 132
Melanippos, 40, 41, 44, 68
Meleager, 77, 80 16, 123, 128, 129, 130,
Memnon, 1 33 1 32, 1 34, 136
Menelaos, 25, 26, 34, 35, 113
Mezentius, 97, 1 03, 1 1 0 Plutarkhos, 1 0 1
Michelangelo, 1 13, 1 15, 1 1 7, 121 , PoUux, 25, 26, 77, 127, 138
134 Polygnotos, 48

143

You might also like