You are on page 1of 276

GÜVEN VEREN TEKNOLOJİ S AY I 1 1 5 / O C A K 2 0 2 3

ISSN 1300-2473
ASELSAN A.Ş. Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfının bir kuruluşudur.
Birliktelik değerimizin Güven değerimizin Gelişim değerimizin
ASELSAN kültüründeki karşılığı: ASELSAN kültüründeki karşılığı: ASELSAN kültüründeki karşılığı:
• Her durumda birlikte • Söylediğimizi yapar, yaptığımızı • Sürekli öğrenir ve kişisel
sorumluluk üstleniriz. söyleriz. gelişimimizin sorumluluğunu
• Birbirimizle her durumda • Açık, net ve şeffaf iletişim alırız.
dayanışma içinde oluruz. kurarız. • Potansiyelimizi zorlayıcı
• Ortamda bulunmayanın • Verdiğimiz sözleri tutarız. hedeflerle keşfeder ve
hakkını koruruz. geliştiririz.
• İşleri zamanında ve tam olarak
• Ekip amaçları için birbirimizi teslim ederiz. • Gelişim için geri bildirim alırız
cesaretlendiririz. ve yapıcı geri bildirim veririz.
• Hatayı kimin yaptığına değil,
• İç ve dış paydaşlarımızın
• İş sonuçlarına katkı sağladığını sorunun çözümüne odaklanırız.
düşündüğümüz davranışları gelişimine katkı sağlarız.
takdir ederiz.
• Bölümler arası iş süreçlerinin
uyumu için bilgiyi ve deneyimi
paylaşır, iş birliği yaparız.
• Farklılıklara saygı gösterir,
farklılıklardan sinerji yaratırız.

Mükemmellik değerimizin Yenilik değerimizin


ASELSAN kültüründeki karşılığı: ASELSAN kültüründeki karşılığı:
• Süreçlere uygun çalışır, • Rutini sorgular, yeni fikirler
süreçlerin etkinliğini sürekli üretir, yaratıcı çözümler deneriz.
izler ve iyileştirme önerileri • Değişim ihtiyacını anlar,
sunarız.
destekler ve değişime öncülük
• Kaynaklarımızı verimli ederiz.
kullanırız.
• Hata yapmaktan korkmayız ve
• Daha iyisi için bir işin nasıl hataları bir öğrenme fırsatı
yapılmayacağını değil nasıl olarak görürüz.
yapılabileceğini konuşuruz. • Bireylerin farklı fikirlerini ifade
• İşimizin izlenebilir, tekrar etmelerini destekleriz.
edilebilir olmasını sağlarız.
• Dünyadaki yenilikçi yaklaşımları
• Paydaşlarımızın ihtiyaç ve takip eder, proaktif bir anlayışla
beklentilerini doğru analiz ve işlerimize yansıtırız.
tespit eder, karşılıklı teyit ederiz.
HAYALLERIMIZ
UZAY İÇIN

Uzay; kullanım sahalarının artması, başta savunma


ve güvenlik olmak üzere, sivil, ticari ve askeri
birçok alanda üstünlükler sağlamasıyla oldukça
hızla gelişen bir sektör haline geldi. Uzay ve uydu
teknolojilerindeki gelişmeler, savunma ve güvenlik
alanında sunduğu benzersiz yeteneklerin yanında,
insanoğlunun yaşadığı gezegeni ve onu çevreleyen
atmosferi daha iyi tanımasına imkân sağladı.
Uzay uygulamaları, ülkelerin sosyoekonomik
gelişmelerinde olumlu yönde değişiklikler yarattı,
insanlığın refah düzeyinin artırılmasında ve yaşam
kaynaklarının daha verimli/etkin kullanımında önemli
rol oynamaya başladı. Prof. Dr. Haluk GÖRGÜN
Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür
Uzay araştırmaları çerçevesinde geliştirilen
teknolojiler ile elde edilen bilgiler günlük yaşantıda;
sağlık, tarım, çevre, enerji, ulaşım, iletişim gibi çok
farklı alanlarda yoğun olarak kullanım imkânı buldu. yanı sıra üniversitelerle de yoğun iş birliği içinde
Bu sayede yeni iş sahaları, uzmanlık alanları ortaya çalışmalar yapıldı. ASELSAN ülkemizin “Teknoloji
çıktı ve küresel sanayi ile yeni pazarlar oluştu. Üreten Güçlü Türkiye” hedefi doğrultusunda her
geçen gün yeni teknoloji ve tasarımlarını uydu
Gelecekte ülkemizin teknolojik durumunun, refah teknolojileri alanında da artırmaya devam etti.
seviyesinin ve uluslararası konumunun uzayın ne
ölçüde kullanıldığı ile bağlantılı olacağı tespitinden ASELSAN, ülkemizde ve yurt dışındaki artan
hareketle ASELSAN, “toplumsal refahı artıracak ihtiyaçları da kapsayacak şekilde kara, hava ve deniz
şekilde uzaydan azami derecede faydalanma ve platformları için, uydu yer kontrol merkezleri de dâhil
bunu sahip olduğu milli teknoloji temelinde başarma” olmak üzere milli ve güvenilir uydu haberleşmesi
yönünde bir strateji belirledi. çözümleri ile sahada yer almaktadır.

Bu strateji doğrultusunda ASELSAN, uydu Bugüne kadar sahip olduğu teknoloji birikimi ve
teknolojilerine yönelik çalışmalarına hız verdi ve uydu çözüm odaklı yaklaşımları neticesinde ASELSAN,
teknolojilerinin farklı bileşenlerinde ürün ve sunduğu uzay sistemlerine yönelik genel sınıflandırma
hizmetler ile önemli roller üstlendi. ASELSAN, çerçevesinde uzay ve uydu teknolojilerine ilişkin
Türkiye’nin küresel rekabet gücünü artıracak, stratejik hedef olarak; uzay kesiminde (yörüngeye
ekonomik ve teknolojik bağımsızlığını sağlayan yerleştirilen uzay aracı ve/veya uydu) temelde
kritik teknolojilerin yer aldığı Milli Teknoloji Hamlesi görev yükü ve haberleşme alt sistemlerine ve yer
yaklaşımı doğrultusunda uydu teknolojileri alanında kesiminde de sabit ve taşınabilir yer istasyonları
da büyük hamleler yaptı. ve kontrol merkezleri ile tüm platformlar için uydu
haberleşme terminallerine yönelik çalışmalarını
2000’li yıllarda hazır alınan ürünlerle sağlanan uydu yoğun bir şekilde sürdürüyor.
haberleşme sistem çözümleri son yıllarda milli
çözümlerle geliştirilerek yurt dışı bağımlılığı ortadan Temel teknolojilerden teknolojinin bile ötesine geçen
kalktı. Savunma Sanayii projeleri destekleriyle düşlerimiz için uzay hakkında söylenecek çok söz
uydu modemleri, RF sistemler, anten sistemleri, var. ASELSAN Dergimizin bu sayısında sonsuz uzayla
yazılımlar, uydu sistemlerinde haberleşme altyapısını ilgili yaptıklarımızı, yapacaklarımızı ve hayallerimizi
sağlayacak ekipmanlar yerli ve milli firmalarımızla sizlerle paylaşmak istedik.
kurulan ekosistemimiz ile zenginleştirildi. Bu
çalışmalar sırasında yan sanayii ve KOBİ’lerin Keyifli okumalar dilerim.
“Bir ulusun asker ordusu ne kadar
güçlü olursa olsun, kazandığı zafer
ne kadar yüce olursa olsun, bir
ulus ilim ordusuna sahip değilse,
savaş meydanlarında kazanılmış
zaferlerin sonu olacaktır.
ISSN 1300-2473 Bu nedenle bir an önce büyük,
YIL: 36, OCAK 2023, SAYI: 115 mükemmel bir ilim ordusuna
sahip olma zorunluluğu vardır.”
ASELSAN Elektronik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
Adına Yayın Sahibi
Prof. Dr. Haluk GÖRGÜN

Genel Yayın Yönetmeni


Prof. Dr. Hakan KARATAŞ

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü


İbrahim BİLEKLİ

Yayın Kurulu
Hande BALCI
Esra DOĞU
Esra ERKAN
Gülru SELÇUK FİLİZ
Bahar GİRGİNER
Berkan KARAKURT
Serkan KEKEÇ
Cansın MISIRLI
Fuat Taner ÖZDEMİR
Murat SELÇUK
Cemil SEYİS
Çağrı TURNA HÜCRESEL MOBİL HABERLEŞME UZAY İLE
Aybeniz YİĞİT BULUŞUYOR: UYDU ÜZERİNDEN 5G ERİŞİM
S/110
Haber Merkezi
Cengizhan ÇATAL
Simge SADAK

Fotoğraf
Evren BARIŞIK
İbrahim ÖZTÜRK

Dağıtım
Osman ARDOĞAN

Tasarım
EDİTORYAL Tasarım Ltd. Şti.
Bağlar Caddesi, No: 14
Kağıthane Ofispark, C2 Blok Zemin Kat
Kağıthane 34406, İstanbul
www.editoryal.com.tr

Yayın Tarihi
Sayı 115 - 16 Ocak 2023 UYDU HABERLEŞMESİNDE
STABİLİZE ANTENLER
Yayın İdare Adresi
ASELSAN Elektronik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
S/130
Mehmet Akif Ersoy Mahallesi
İstiklal Marşı Caddesi, No: 16
Yenimahalle 06200, Ankara

Baskı Cilt
16 Ocak 2023 / 09:00
EMSAL Matbaa Tanıtım Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti.
Bahçekapı Mah. 2477. Cad. No: 6, Etimesgut/Ankara
+90 312 278 82 00, Sertifika No: 46753

Yayının Türü
Yerel Süreli Yayın

Dergide yayımlanan yazılardan, kaynak adı gösterilerek alıntı


yapılabilir. Dergide yayımlanan yazılar yazarların kişisel görüşüdür.
ASELSAN Elektronik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketini sorumlu
kılmaz. ASELSAN Dergisi, Basın Ahlak Yasasına uymayı taahhüt eder.
ZAMANA KARŞI BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ:
ASELSAN Elektronik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme
TÜRKSAT 5B ASELSAN EKİPMANLARI
Vakfının bir kuruluşudur. S/232
İÇİNDEKİLER
TARİHÇE
UZAY ÇALIŞMALARININ TARİHÇESİ 004

UZAYA GENEL BAKIŞ


BİLİNMEYEN KARANLIK: UZAY 016
BİLİM KURGUDAN GERÇEĞE: UZAY ARAÇLARI 028
İNSANLI UZAY UÇUŞLARI VE UZAY YÜRÜYÜŞÜ 038
UZAYDA HAREKET: YÖRÜNGELER VE İTKİ SİSTEMLERİ 046
UZAY HUKUKU 056
UZAY SAVAŞLARI: SAVUNMA VE GÜVENLİK BOYUTUNDA UZAY 062

UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ


UZAY TEKNOLOJİLERİNDE EĞİLİMLER 072
TEKNOLOJİ PERSPEKTİFİNDE UZAY SEKTÖRÜNÜN DÖNÜŞÜMÜ-UZAY 4.0 082
GEO’DAN LEO’YA: HABERLEŞME UYDULARINDA YENİ YAKLAŞIMLAR 088
ŞEFFAF UYDU GÖREV YÜKÜNDEN ESNEK GÖREV YÜKÜNE 094
HER ORTAMDA UYDU HABERLEŞMESİ 098
UYDULAR ARASI HABERLEŞME: OPTİK VE RF TEKNOLOJİLER 104
HÜCRESEL MOBİL HABERLEŞME UZAY İLE BULUŞUYOR: UYDU ÜZERİNDEN 5G ERİŞİM 110
UYDU HABERLEŞMESİNDE KRİPTO VE KUANTUM TEKNOLOJİLERİ 118
UYDU VERİ LİNKİ TEKNOLOJİLERİ 124
UYDU HABERLEŞMESİNDE STABİLİZE ANTENLER 130
UYDU HABERLEŞMESİNDE DİZİ ANTEN KULLANIMI 134
UZAY TABANLI NESNELERİN İNTERNETİ 138
DÜNYAMIZA UZAYDAN BAKIŞ: UZAKTAN ALGILAMA TEKNOLOJİLERİ 144
GNSS UYDU TABANLI DÜZELTME SİSTEMİ VE HATA KAYNAKLARI 152
ATOMİK SAATLER VE GNSS İÇİN ZAMAN ÜRETİMİ 158

UZAY İÇİN TASARLAMAK VE TEST ETMEK


UZAY ORTAMININ UYDULARA ETKİLERİ 164
UYDULARIN YAPISINA GENEL BAKIŞ 170
UZAY EKİPMANLARI İÇİN TASARIM GELİŞTİRME VE ÜRETİM YAKLAŞIMLARI 178
ASELSAN BASKI DEVRE ÜRETİM TESİSİ 186
UZAY ORTAMI İÇİN RADYASYON TESTLERİ 190

POPÜLER UZAY
AY İLE İLK TEMAS: TÜRKİYE’NİN AY GÖREVİ 198
ARTEMİS: İNSANLIĞIN AY İLE YENİDEN BULUŞMASI 208
KIZIL GEZEGEN MARS: YENİ DÜNYA UMUTLARI 216
YENİ TATİL ANLAYIŞI: UZAY TURİZMİ 218

ASELSAN'DA UZAY
ASELSAN VE UZAY: ASELSAN’IN UZAYA BAKIŞI, YETKİNLİKLERİ VE HEDEFLERİ 222
ZAMANA KARŞI BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ: TÜRKSAT 5B ASELSAN EKİPMANLARI 232
TÜRKİYE'NİN İLK YERLİ HABERLEŞME UYDUSU TÜRKSAT-6A 234
YÜKSEK HIZLI X-BANT VERİCİ BİRİMİ 238
KEŞİF GÖZETLEMEUYDULARI YER İSTASYONLARI 240
KARA UYDU HABERLEŞME SİSTEMLERİ 246
DENİZ UYDU HABERLEŞME SİSTEMLERİ 250
İNSANSIZ PLATFORMLAR İÇİN UYDU HABERLEŞMESİ 254
UZAY ALANI DURUMSAL FARKINDALIĞI 258

GÜNCEL HABERLER
ASELSAN KONYA SİLAH SİSTEMLERİ FABRİKASI AÇILDI 264
ASELSAN VE KARSAN’DAN YERLİ VE MİLLİ ELEKTRİKLİ MİNİBÜS 266
GÖKER GÖREVE HAZIR 267
MURAD’IMIZA ERDİK 268
TOBB VE ASELSAN’DAN GÜÇ BİRLİĞİ 270
KUANTUM TEKNOLOJİLERİ ARAŞTIRMA LABORATUVARI 271
004 UZAY ÇALIŞMALARI TARİHÇESİ

UZAY
ÇALIŞMALARININ
TARİHÇESİ
ASELSAN DERGİ SAYI 115 005
006 UZAY ÇALIŞMALARI TARİHÇESİ

Cem BİLSEL
Göksen DERELLİ

Uzay çalışmalarının kökenine inmeden


önce içinde yaşadığımız evren ile
ilgili olarak bazı temel sorulara yanıt
verelim mi?

Mevcut teori ve gözlemler, Big Bang


diye adlandırdığımız Büyük Patlama
ile doğumu gerçekleşen evrenimizin
yaşının yaklaşık 14 milyar yıl olduğunu
öngörmektedir. Evrenin genişleme
oranının Einstein’ın izafiyet teorisine
uyumlu bir şekilde ilerlediği iddia
edilmektedir.

Evrende dünyamız dışında canlılar var mı


sorusuna ise hâlâ yanıt aranmakta olup,
içinde bulunduğumuz zamanın ötesinin
bizlere ne getireceği konusu ise tüm
gizemini korumaktadır.

Uzay, gezegenimiz Dünya’nın da içinde


bulunduğu gök cisimleri arasında
var olan boşluk olup, evren ise güneş
sistemleri, gezegenler, galaksiler ile diğer
tüm madde ve enerji yapıları da dahil
olmak üzere uzay ve zamanın tamamını
içermektedir.

Her şeyin zıddıyla birlikte var olduğu kaos


(karmaşa) ile kozmostan (düzen) oluşan
evrenin bir parçası olan uzay, insanoğlu
için hep bir bilinmezlik ve öngörülemezlik
içermiş, ulaşılması zor olanı elde etmenin
cazibesi ile bilim insanları uzayın sır
perdesini aralamak için olağanüstü
gayret sarf etmişler, yoğun bir çalışma
içerisine girmişlerdir.

Acaba tüm dinozorları dev bir meteor


mu yok etmişti? Öyle ise dinozorları yok
eden bir meteor insanlığın da sonunu
getirebilir mi?
ASELSAN DERGİ SAYI 115 007
008 UZAY ÇALIŞMALARI TARİHÇESİ

Rus Bilim İnsanı Tsiolkovski


(1857-1935)

Roket teorisinin matematiğini


geliştirmiş ve çok kademeli
roketlerle uzaya yolculuk
fikrinin babası olmuştur.
Dünya’nın çekim gücünden
kurtulmanın ve uzayın
derinliklerine doğru yolculuk
yapmanın sadece çok
kademeli roketlerle mümkün
Yıldızlar ölür ve kara delikler ortaya çıkar, ama kara
olabileceğini derinlemesine
deliklerin ortaya çıkması için yıldızların ölmesi tek
analiz eden ilk kişidir.
başına yeterli midir, aynı zamanda inanılmaz bir
şiddetle çökmeleri, etraflarında bulunan her şeyi
Uzun araştırmalardan sonra
de birlikte götürecek bir enerji oluşturmaları da
sıvı hidrojen ve sıvı oksijen
gerekmiyor mu? Acaba bu kara delikler sürekli hareket
karışımının yeterli nozul çıkış
halinde olup, önlerine gelen her şeyi de yutuyorlar mı?
süratinin elde edilebilmesi
ve bir roketin yükselebilmesi
Kızıl gezegen Mars’ta su olduğu ispatlandı, ama acaba
için yeterli olduğunu
mikroskobik boyutlarda da olsa bir yaşam var mıdır?
keşfetmiştir. Daha sonraları
Ya da henüz bilmediğimiz başka gezegenlerde başka
ise sıvı hidrojenin başka bir
canlılar da var mıdır? Onlarla iletişim kurabilir miyiz?
sıvı, asetilen veya petrol gibi
yoğunlaştırılmış hidrokarbonla
Ölü olup da başka yıldızların enerjilerinden beslenen
yer değiştirebileceğini öne
yıldızlar var mıdır acaba?
sürmüştür. Yer çekimi kuvvetini
kim yenerse onun evrene
Big Ear radyo teleskobu 1977 Ağustos ayında uzayın
yerleşebileceği fikri ona aittir.
derinliklerinden bir sinyal aldı; acaba neyin nesiydi bu
sinyal, nasıl oluşmuştu?

Acaba Dünya gibi insanların yaşayabileceği başka bir


gezegen var mıdır? Varsa kaç ışık yılı ötededir, nasıl
ulaşılabilir?

Bu ve benzeri birçok soruya yanıt bulmaya çalışan bilim


insanları, bu araştırmalarında hayvanlar da dahil olmak
üzere değişik enstrümanlar kullanmışlardır.

Uzaya ilişkin arayışlarda dört bilim insanının ismini


öncelikle anmak uygun olacaktır:
ASELSAN DERGİ SAYI 115 009

Romen Asıllı Alman Bilim ABD'li Bilim İnsanı Alman Asıllı ABD’li Bilim
İnsanı Hermann Obert Robert Hutchings Goddard İnsanı Wernher von Braun
(1894-1989) (1882-1945) (1912-1977)

Roketle uçuş üzerine 1922 Daha önce sarkaç üzerindeki İkinci Dünya Savaşında V-2
yılında ilk makalesini yazmış çalışmalara yoğunlaşan roketlerini ve balistik füzeleri
ancak Heidelberg Üniversitesi Robert Hutchings Goddard, tasarlamıştır. Savaş sonrası
bu makaleyi çok spekülatif ABD’nin Birinci Dünya ABD’ye yerleşen Wernher
bulduğu için kabul etmemiştir. Savaşına girmesiyle beraber von Braun, burada ABD için
Buna rağmen söz konusu çalışmalarına askeri alanda çalışmalarına devam etmiş
makale Obert’in 1923’te roket devam etmiş ve onun ve kısa sürede fikirleriyle
teorisinin matematiği, pratik çalışmalarından esinlenerek Amerikan Uzay Programına
roket modelleri, potansiyel İkinci Dünya Savaşında yön veren kişi olmuştur.
uzay istasyonları ve diğer kullanılan Bazuka ortaya Nihayet 1955 yılında ise bir
gezegenlere yolculuk üzerine çıkmıştır. ABD vatandaşı olarak kabul
yazdığı kitabın temelini edilmiştir.
oluşturmuştur. Bugün daha bilinen adıyla
Rocket Propelled Grenade yani William Pickering ve
Hermann Obert’in 1923 RPG yine onun teorileriyle icat James Van Allen ile birlikte
yılında yazdığı kitapta bulunan edilmiştir. Bir roketi devamlı geliştirdikleri ilk Amerikan
teoriler pratik uzay araçlarının olarak katı yakıt parçacıklarıyla uydusu olan Explorer-1
icat edilmesi fikri için temel beslemenin mümkün uzaya fırlatılmış ve Van
olmuştur. Kendi roketinden olmadığını keşfettikten sonra Allen Radyasyon Kuşaklarını
çıkan gazların süratinden daha ilgisini sıvı yakıtlı roketlere keşfeden ilk uydu olmuştur.
süratli hareket edebilen bir yönlendirmiştir. Wernher von Braun, 1960
roketin vakum ortamında da yılında NASA Marshall Uzay
hareket edebileceğini ve uzaya 1926 yılında Tsiolkovsky Üssünün yöneticisi olmuş ve
uydu yerleştirmenin mümkün ve Hermann Obert’in üzerinde çalıştığı SATURN-5
olacağını ileri sürmüştür. Obert, düşüncelerinden bağımsız roketi Ay’a yapılan ilk
alkol ve hidrojen karışımını yakıt olarak ortaya attığı yanma insanlı yolculukta başarı ile
olarak kullanabilecek roket odasına iki ayrı yoldan gelen kullanılmıştır.
fikrini ileri sürmüştür. sıvı yakıt ve sıvı oksijen ile
yanmanın gerçekleştiği Bugünkü anlamda uzay
ilk sıvı yakıtlı roket fikrinin çalışmaları, İkinci Dünya Savaşı
babası olmuştur. sonunda V1 ve V2 roketlerini
geliştiren Alman bilim
insanlarının ABD ve Sovyetler
Birliği’ne (SSCB) götürülmeleri
ile başlamış, ilk yıllarda SSCB,
ABD’den daha önde olmuştur.
010 UZAY ÇALIŞMALARI TARİHÇESİ

SSCB ile ABD arasındaki siyasi


düşmanlığın hakim olduğu Soğuk Savaş
diye adlandırılan dönemde, SSCB 1957
yılında ilk uzay üsleri olan Baykonur’u
inşa etmeye başlamış, 4 Ekim 1957
tarihinde ise ilk yapay uydu olan SPUTNIK
I’i Dünya yörüngesine fırlatmıştır.
SSCB’nin SPUTNIK’i fırlatması ABD
tarafında krize dönüşmüş ve 3 Kasım
1957 tarihinde Rusların içinde Laika adlı
bir köpeğin bulunduğu ikinci uyduları
SPUTNIK II’yi uzaya yollaması ABD’de
Başkan Eisenhower yönetiminin
muhalifler ve kamuoyu nezdinde önemli
ölçüde eleştirilmesine yol açmıştır.

1945’te Wernher von Braun ve 457


Alman bilim adamı öncülüğünde uzay
çalışmalarına başlayan ABD ise ilk
uydusunu (Explorer I) 31 Ocak 1958’de
yörüngeye yerleştirebilmiş, bu uydu
vasıtasıyla ilk olarak Dünya çevresindeki
radyasyon kuşağı keşfedilmiş ve bu
kuşağa adı geçen buluşu yapan ABD’li
bilim adamı Van Allen’ın adı verilmiştir.

Bundan beş ay sonra aynı yıl içinde


Ulusal Havacılık ve Uzay İdaresi (National
Aeronautics and Space Administration–
NASA) kurulmuştur. NASA’nın kuruluşu
ile ABD’de sivil ve askeri uzay faaliyetleri
birbirlerinden ayrılmıştır.

1960 yılında SSCB tarafından içinde


canlı olan (Belka ve Strelka adlı köpekler)
uydu fırlatılmış, nihayetinde de 12 Nisan
1961 yılında Yuri Gagarin VOSTOK adlı
uzay aracı ile uzaya gönderilen ilk insan
unvanını almıştır.

ABD’nin ilk insanlı uzay uçuşu ise 5 Mayıs


1961’de Alan B. Shepard tarafından
gerçekleştirilmiştir.

Uzay çalışmaları 1960’lı yıllarda Batı


blokunu temsilen ABD ve Doğu blokunu
temsilen SSCB arasında bir teknolojik
yarış şeklinde cereyan etmiş ve her iki
ülke de bu alanda üstünlüğü ele geçirmek
için çok önemli miktarlarda yatırımlar
yapmışlardır.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 011
012 UZAY ÇALIŞMALARI TARİHÇESİ

İlk uyduların geliştirilmesinde askeri


gereksinimlerin önemli rolü olmuştur.
Çünkü her iki süper güç de uzayı hâkim tepe
(ultimate high ground) olarak görmüştür.

ABD ve SSCB’nin uzay çalışmalarını temelde


üç temel motivasyon unsuru yönlendirmiştir:
• Alman V1 ve V2 füzelerine ilişkin
teknolojinin ABD ve SSCB’nin eline geçmesi
sonucu elde edilen avantajla uzun menzile
balistik füze ile ulaşma fırsatının doğması
ve bu düşüncenin, doğal olarak insanları
atmosferin üst katmanlarına yani uzaya
taşıyabileceğinin görülmesi,
• Kitle imha silahlarının, kıtalararası menzile
sahip balistik füzelerle düşman hedeflerine
atılması isteği sonucunda ABD ve Rusya
tarafından, Soğuk Savaş döneminin en
önemli silahlarından kıtalararası balistik
füzelerin (ICBM) ortaya çıkarılması,
• Soğuk Savaş döneminde ABD ve SSCB’nin
birbirlerinin askeri yetenekleri hakkında
yoğun istihbarat toplama ihtiyacı nedeniyle,
hava sahası ihlali yapmadan düşman
hedeflerinin keşfinin yapılması ve bunun
sonucunda keşif uydularının ortaya
çıkmasıdır.

ABD ve SSCB dışındaki diğer ülkelerin uzay


teknolojilerine yüksek katılım göstermeleri,
genellikle ABD ve SSCB tarafından yürütülen
çalışmaların belirli bir seviyeye ulaşmasından
oldukça sonra başlamıştır.

1969 yılında ABD ve SSCB arasındaki uzay


teknolojileri yarışının bitmesinden ancak on
yıl sonra, 1979 yılında Fransa, Ariane-1 roketi
ile 1.600 kg ağırlığa sahip deneysel uydusunu
alçak dünya yörüngesine yerleştirmeyi
başarmıştır.

Uzayda var olmanın avantajlarını tecrübe


eden ülkeler bu alanda önemli yatırımlar
yaparak, küresel bir yarışı başlatmıştır. Uzay
yarışı ağırlıklı olarak savunma ve güvenlik
gerekçelerinden beslenmiş ancak kaçınılmaz
olarak tüm sektörlerde etkisini hissettirmiştir.

Uzay, iletişimden tarıma, ulaşımdan sağlığa


oldukça geniş bir yelpazede, kullanan tarafa
büyük yetenek ve avantajlar sunmuştur.
Diğer taraftan, günümüzde giderek
yaygınlaşan ve bilimsel araştırma, gözetleme,
haberleşme, meteoroloji, seyrüsefer, askeri
vb. kullanım alanları olan insan yapısı uydular
insanoğlunun yaşam standartlarını artırmıştır.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 013
014 UZAY ÇALIŞMALARI TARİHÇESİ

Ay yüzeyine insansız ilk inişi ise Sovyet uzay


aracı Luna-2 1959’da gerçekleştirmiştir. Uzay
aracı inişte yüksek süratinden dolayı kazaya
uğramıştır. ABD’ye ait Ranger-4 uzay aracı
ise 1962’de Ay yüzeyine inişi denemiş, ancak
kaza sonucu parçalanmıştır.

Sovyet Luna-9 ve Luna-13 uzay araçları Ay


yüzeyine sert iniş yapmışlar ve Ay yüzeyine ait
ilk fotoğrafları Dünya’ya gönderebilmişlerdir.
ABD’ye ait beş insansız uzay aracı da
Surveyor görevlerinde Ay yüzeyine yumuşak
inişi gerçekleştirebilmişlerdir.

Ay yüzeyine insansız uzay araçlarıyla inişin


(çarpma) gerçekleştiği 24 Eylül 1959
yılından günümüze kadar olan sürede ABD,
Sovyetler Birliği, Japonya, Avrupa Uzay Ajansı,
Hindistan, Çin ve İsrail’e ait insanlı ve insansız
olmak üzere yaklaşık 62 adet inişli (sert iniş,
yumuşak iniş, gezgin, örnek geri getirme) Ay
görevi icra edilmiştir. Bu görevlerden 29 adedi
başarılı olarak sınıflandırılmaktadır. İnişli
görevlerin yanında Ay yörüngesine oturtulan
(orbiter) ve yakın geçiş gerçekleştiren
(Flyby) uzay araçlarıyla yaklaşık 72 görev
gerçekleştirilmiştir.

Ay yüzeyine ilk insanlı iniş ise 21 Temmuz


1969’da ABD tarafından gerçekleştirilmiştir.
Ay yüzeyine ilk ayak basan insanlar,
Apollo-11 Ay modülüyle ABD’li astronotlar
Neil Armstrong ile Buzz Aldrin’dir. Şimdiye
kadar toplam altı adet Ay’a insanlı iniş
gerçekleştirilmiştir. Bu inişlerin tamamı
ABD’ye ait olup Ay yüzeyine ayak basan
toplam insan sayısı 12’dir.

Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS), Avrupa


Uzay Ajansı (European Space Agency-ESA)
çatısı altında toplam beş Uzay Ajansı iş
birliği ile geliştirilmiş olup, ilk kısmı 1998
yılında fırlatılmış, alçak Dünya yörüngesine
yerleştirilmiş, yaşanabilen ilk yapay uydudur.

Sonuç olarak;
• Kendi ulusal uzay teknolojilerini geliştirmeyi
amaçlayan ülkelerin, deneyim kazanmış
olan diğer ülkelerin geçmişte göstermiş
oldukları çabaları dikkatle incelemeleri
maliyet, zaman ve kaçınılabilecek riskler
bakımından önemli avantajlar sunmaktadır.
• Bu yönüyle uzay çalışmalarının tarihçesi,
herkes için çıkarılacak birçok dersi ve
öğretiyi içermektedir.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 015
016 UZAYA GENEL BAKIŞ

BİLİNMEYEN
KARANLIK:
UZAY

Fuat Taner ÖZDEMİR


İsmail Ergün KOCABIÇAK

Başımızı kaldırdığımızda gördüğümüz sonsuzluk


veya evren; bu kavramı tanımlamak için tek
bir kelime kullanıyoruz; uzay. Peki uzay diye
tanımladığımız bu ortam nasıl ortaya çıktı, nasıl
bir yapısı var, neleri içerir, sınırları var mıdır?
ASELSAN DERGİ SAYI 115 017
018 UZAYA GENEL BAKIŞ

Evrenin oluşumu hakkında en yaygın


kabul gören teori; yaklaşık 13,8 milyar
yıl önce çok sıcak ve yoğun tek bir
noktadan başladığını temel alan Büyük
Patlama (Big Bang) teorisidir.

Bilim insanları Büyük Patlamanın,


isminden anlaşıldığının aksine, uzayda
gerçekleşen bir patlama olmanın
ötesinde uzayın tüm evrende meydana
çıkması olduğunu ifade etmektedir.
Evrenin varoluşuna ilişkin bulgular
Büyük Patlama sonrası arta kalan
ışımalar ve kozmik mikrodalgaların
incelenmesiyle elde edilmektedir. Bu
incelemeler neticesinde evrenin 13,8
milyar yıllık var oluş yolculuğu ortaya
konmaktadır.

Büyük Patlamanın hemen sonrasında


çok sıcak ve yoğun nokta olan
evrenin aşırı bir hızda genişlemesi
evrenin soğumasını ve yoğunluğunun
azalmasını beraberinde getirmiş
ve madde oluşmuştur. Büyük
Patlamadan sonra ilk 380 bin yıllık
sürede yoğun sıcaklık nedeniyle
atomların birbirlerine çarpması toz
bulutu gibi dağılmış nötron, proton ve
elektron plazmalarının oluşmasına
neden olmuştur.

Büyük Patlamadan yaklaşık 400


milyon yıl sonra toz bulutları
birleşerek ilk yıldızları ve galaksileri
oluşturmaya başlamıştır. Bizim içinde
bulunduğumuz güneş sistemi de
Büyük Patlamadan yaklaşık 9 milyar
yıl sonra meydana gelmiş ve 4,6 milyar
yaşındadır. Yapılan son araştırmalar
Güneş’in, Samanyolu (Milky Way)
Galaksisi içinde yer alan 100 milyardan
fazla yıldızdan birisi olduğunu ve
galaksimizin merkezine kabaca 25
bin ışık yılı uzaklıkta bulunduğunu
göstermektedir.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 019
020 UZAYA GENEL BAKIŞ
ASELSAN DERGİ SAYI 115 021

Dünyaya bağlı bakış açımıza göre, uzayın çoğunlukla Kimse uzayın ne kadar büyük olduğunu tam olarak
deniz seviyesinden yaklaşık 100 kilometre yukarıda, bilmiyor. Bu durum da uzaydaki mesafeleri ölçmek
Kármán hattı olarak bilinen yerde başladığı ve tanımlamak için yeni bir birimin ortaya konmasını
düşünülür. Bu, solunacak veya ışık saçacak miktarda kaçınılmaz kılıyor. Bu birim, ışığın bir yılda kat etmesi
havanın olmadığı yükseklikteki hayali bir sınırdır. gereken mesafeyi (yaklaşık 9,46 trilyon kilometre)
Bu irtifayı geçtikten sonra, oksijen molekülleri temsil eden ışık yılıdır. Bugün teleskoplarla
gökyüzünü mavi yapacak kadar bol olmadığı için evrenimizin oluşumuna kadar uzanan süreçte oluşan
mavi yerini siyaha bırakmaya başlar. galaksilerin haritası çıkarılıyor. Bu, yaklaşık 13,8
milyar ışık yılı uzaklıktaki uzayı görebilmek anlamına
gelir. Ancak evren genişlemeye devam ederek uzayı
ölçmeyi daha da zorlaştırmaktadır.
022 UZAYA GENEL BAKIŞ

GÖRÜNMEYEN UZAY RADYASYONU YILDIZLAR, GEZEGENLER, ASTEROİDLER VE


KUYRUKLU YILDIZLAR
Uzay, parlayan benekler şeklinde görünen gök
cisimlerine ilave olarak farklı radyasyon biçimlerine Yıldızlar (güneşimiz gibi) kendi radyasyonlarını
de ev sahipliği yapmaktadır. Bu radyasyon için en üreten devasa gaz toplarıdır. Kırmızı süper
çarpıcı örnek güneş rüzgârlarıdır (güneşten akan devlerden (0.3-8 güneş kütlesine ve 4.700 °C’den
yüklü parçacıklar). Uzaydaki radyasyon zaman fazla sıcaklığa sahip bir yıldızın evriminin geç
zaman dünyanın kutuplara yakın bölgelerinde kutup aşamaları), süpernovaların artıkları olan soğuyan
ışıkları olarak bilinen auroralara neden olur. beyaz cücelere (yaşamının son evresindeki soğuk
yıldızlar) kadar değişik yapıda olabilirler.
Güneş sisteminin dışındaki süpernovalardan (enerjisi
biten yıldızın şiddetli patlaması) kaynaklanan Yıldız patlamaları, evrene element yaymaktadır
kozmik ışınlar da diğer bir radyasyon kaynağıdır. Her ve demir gibi elementlerin var olma sebebidir.
ne kadar biz göremesek de kozmik ışınlar aslında Bununla birlikte bu patlamalar, nötron yıldızları
bulunduğumuz her ortamda bizi çevreler. Bir bütün adı verilen inanılmaz derecede yoğun nesnelerin
olarak uzay esasen, Büyük Patlamadan arta kalan oluşmasını da sağlayabilir. Nötron yıldızları
radyasyon olan Kozmik Mikrodalga Arka Planı radyasyon darbeleri gönderirse, bunlara pulsar
(Cosmic Microvave Background-CMB) olarak bilinen yıldızları denir.
şeyle doludur. CMB, cihazlarımızın algılayabildiği en
eski radyasyondur. Gezegenler, temel olarak kendi yer çekimi
sayesinde yuvarlak hale gelecek kadar büyük
Bu durum aslında bizlere uzayın statik bir ortam ancak bir termonükleer füzyon başlatacak kadar
olmadığını, meydana gelen uzay olaylarının doğrudan büyük olmayan (kendi ışık kaynağı olmayan),
dünyamızı ve yörüngesindeki uzay araçlarını etrafındaki gezegenimsileri temizlemiş ve içinde
etkileyeceğini gösterir ve uzay havası kavramının da bulundukları sistemin yıldızından aldıkları ışığı
altında yatan olguları ifade eder. yansıtan gök cisimleridir.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 023

Güneş sistemimiz içindeki gezegenler için bu tanım Asteroitler, cüce gezegen olmak için yeterince
üzerinde tüm bilim çevrelerinin tam mutabakatı büyük olmayan kayalardır. Bilim çevrelerinde
yoktur. Ancak Plüton’un bir gezegen olarak kabul edilip asteroitlerin, küçük boyutları nedeniyle genellikle
edilemeyeceğinin tartışıldığı 2006 yılında Uluslararası güneş sisteminin oluşum sürecinin kalıntıları
Astronomi Birliği (International Astronomy Union-IAU) olduğu kanısı hakimdir.
gezegen için bu tanımlamayı yapmıştır. Bu tanımlama
ile Plüton ve benzeri küçük nesneler cüce gezegenler Çoğu asteroit, Mars ve Jüpiter gezegenleri
olarak kabul edilmiştir. Yeni Ufuklar (New Horizon) arasındaki bir kuşakta yoğunlaşmıştır. Ancak
uzay aracı 2015 yılında Plüton’un yanından geçerken, sistemimizde gezegenler ile etkileşime girebilecek
Plüton’daki arazi çeşitliliği gözlemlenmiş ve bu tespit şekilde gezegenlerin yörüngesinden geçebilen
de gezegen tanımı ve Plüton’a yönelik tartışmayı birçok asteroit de vardır.
yeniden başlatmıştır.
Kuyruklu yıldızlar, güneş sistemimizde Oort Bulutu
Güneş sistemi dışındaki gezegenlerin tanımı ise adı verilen geniş bir buz kütlesi topluluğundan
hala IAU tarafından kesinleştirilmemiştir. Ancak kaynaklandığına inanılan nesnelerdir. Eski
kendi sistemimizdeki tanımlamayı referans alırsak dönemlerde kuyruklu yıldızlar Dünya için tehlike ve
bu tanıma uyacak şekilde güneş sistemi dışındaki yıkım ile ilişkilendirilirken, Halley Kuyruklu Yıldızı ve
ilk gezegen 1992'de Pegasus Takımyıldızında ilgili periyodik veya geri dönen kuyruklu yıldızların
bulunmuştur. O zamandan beri binlerce yabancı keşfi, bunların sıradan güneş sistemi fenomenleri
gezegen doğrulanmıştır. Bununla birlikte güneş olduğunu ortaya koymuş ve kuyruklu yıldızlara
sistemlerinde protoplanet adı verilen oluşum bakışı değiştirmiştir.
sürecini tamamlamamış gezegenler de bulunmuştur.
024 UZAYA GENEL BAKIŞ

GALAKSİLER VE KUASARLAR

Galaksiler (gök ada) milyarlarca yıldızdan oluşan


topluluklardır; galaksimiz Samanyolu bunun
tipik bir örneğidir.

Yıldızlar, galaksinin merkezinin yörüngesinde


döner. Bir yıldız evriminin sonuna ulaştığında,
gazının çoğunu yeni nesil yıldızların kaynağı
olacak şeklide yıldızlar arası ortama geri
döndürebilir. Bu nedenle galaksiler, gazı
yıldızlara dönüştüren ve tekrar geri getiren
sistemler olarak düşünülebilir.

Güneş sistemi ile karşılaştırıldığında, galaksiler


çok büyüktür. Galaksilerde yüz milyardan fazla
yıldız bulunmaktadır. Bir galaksinin şekli bize,
oluştuğu koşullar hakkında bilgi verir. Üç temel
galaksi şekli eliptik, sarmal ve düzensiz olarak
sıralanabilir.

Galaksiler, merkezlerine gömülü süper kütleli


kara deliklere sahiptir. Bu kara delikler aktifse
ve içine çok miktarda madde çekerse, devasa
miktarda radyasyon üretir. Bu tür bir galaktik
nesneye ise kuasar denir.

Bugün kuasarların, son derece enerjik


çekirdeklere sahip galaksiler olduğunu biliyoruz.
Böyle bir çekirdeğin yaydığı radyasyon miktarı,
galaksinin geri kalanından gelen ışığı bastırır,
böylece yalnızca özel gözlem teknikleri ile
galaksinin geri kalanı görülebilir.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 025
026 UZAYA GENEL BAKIŞ

KARANLIK ENERJİ VE KARANLIK MADDE Karanlık enerji, bilim adamlarının evrenin devam
eden genişlemesinden sorumlu olduğunu
Uzayla ilgili bir bir aydınlatılan olgular bir yana düşündüğü gizemli ve bilinmeyen bir güçtür. Karanlık
zihinlerde derin sorular oluşturan bilinmeyenler enerjiyi tanımlamak için ortaya konan; uzayın bir
arasında iki temel konu ön plana çıkıyor: Karanlık özelliği, yeni bir dinamik akışkan veya yeni bir yer
madde ve karanlık enerji. çekimi teorisi olasılıkları arasında karar vermek için
henüz çok erken ve bunun için ise gereken şey daha
Bilim insanları evrenin bileşimini, yaklaşık yüzde 68 fazla ve daha iyi veri.
karanlık enerji, yüzde 27 karanlık madde, yüzde 5
normal madde olarak tanımlıyorlar. Karanlık enerji kavramına yönelik çalışmalarla iç içe
giren karanlık madde konusunda ise bilim çevreleri
1990'ların başında, evrenin genişlemesi konusunda elde ettikleri sonuçlar itibarıyla karanlık maddenin
genişlemenin ve yeniden çökmenin durdurulması ne olduğundan çok ne olmadığına yönelik veriler
için gerekli enerji yoğunluğuna sahip olunup, elde ettiler.
olunamaması konusunda iki farklı tez tartışılırken,
yer çekiminin zaman geçtikçe genişlemeyi Karanlık maddenin gerçekte ne olduğu veya
yavaşlatacağı konusunda bilim çevrelerinde kesine mevcut tanımımıza göre madde olup olmadığı bile
yakın bir kanı hakimdi. Bugüne kadar genişleme bilinmemektedir. Bununla birlikte, karanlık madde
konusunda yavaşlama gözlemlenmemişti ama teorik ışık veya enerji yaymaz ve bu nedenle doğrudan
olarak evrenin yavaşlaması gerekiyordu. gözlemlenemezken, bilim insanları, karanlık
maddenin uzaydaki maddenin büyük çoğunluğunu
Ancak 1998 yılında Hubble Uzay Teleskobunun oluşturduğuna dair önemli kanıtlar bulmuşlardır.
(Hubble Space Telescope-HST) çok uzak süpernova Karanlık madde ve karanlık enerjinin varlığına dair
gözlemleri, uzun zaman önce evrenin aslında bugün kapsamlı kanıtlar sağlansa da şimdiye kadar yalnızca
olduğundan daha yavaş genişlediğini gösterdi. Yani etkileri gözlemlenebilen ve doğrudan kendisi
evrenin genişlemesi herkesin düşündüğü gibi yer gözlemlenemeyen karanlık madde hâlâ yeterince
çekimi nedeniyle yavaşlamıyor, aksine hızlanıyordu. anlaşılmamıştır.
Teorisyenler bu duruma hala tatmin edici bir cevap
bulamadı ama kavramsal bir tanımlama yaptılar;
karanlık enerji.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 027

KARA DELİKLER En büyük kara deliklere süper kütleli kara delik


denir. Bu kara delikler, güneşin kütlesinin 1 milyon
Kara delik, yer çekiminin ışığın bile dışarı katı kütleye sahip olabilir. Bilim adamları, her
çıkamayacağı kadar büyük olduğu bir yerdir. Yer büyük galaksinin merkezinde süper kütleli bir kara
çekiminin çok güçlü olması maddenin oldukça küçük delik bulunduğuna dair bazı kanıtlar bulmuşlardır.
bir alana sıkıştırılmasından kaynaklanmaktadır. Bu Samanyolu Galaksisinin merkezindeki süper kütleli
olgu ancak bir yıldız ölürken ortaya çıkabilir. kara delik Yay A olarak adlandırılır ve yaklaşık 4
milyon güneşe eşit kütleye sahiptir.
Işık dışarı çıkamadığı için insanlar kara delikleri
göremezler. Bu yüzden kara deliklerin bulunması için Bilim adamları; en küçük kara deliklerin evrenin
özel donanıma sahip teleskoplar geliştirilmektedir. başlangıcında, yıldız kütleli karadeliklerin bir yıldızın
Bu tür özel gözlem araçları ile kara deliklere çok merkezi kendi üzerine çöktüğünde, süper kütleli
yakın olan yıldızların diğer yıldızlardan nasıl farklı kara deliklerin ise içinde bulundukları galaksiyle eş
davrandığı gözlemlenebilir. zamanlı olarak oluştuğunu düşünmektedir.

Kara delikler büyük veya küçük olabilir. Bilim Kara delikler uzayda yıldızları, ayları ve gezegenleri
adamları, en küçük kara deliklerin sadece bir atom yiyerek dolaşmazlar. Dünya bir kara deliğin içine
kadar küçük olduğunu düşünüyor. düşmeyecektir, çünkü güneş sistemine yeterince
yakın bir kara delik yoktur.
Başka bir tür kara delik yıldız kütleli olarak adlandırılır
ve kütlesi güneşin kütlesinden yirmi kat daha Güneş ile aynı kütleye sahip bir kara delik Güneş’in
fazla olabilir. İçinde bulunduğumuz Samanyolu yerini alsa bile, Dünya yine de bu kara deliğin
Galaksisinde bile çok sayıda yıldız kütleli kara içine düşmezdi çünkü kara delik Güneş’le aynı yer
delik olabilir. çekimine sahip olurdu ve Dünya ile diğer gezegenler,
şimdi Güneş’in yörüngesinde döndükleri gibi kara
deliğin yörüngesinde de dönerlerdi. Bu arada merak
etmeyin, Güneş asla kara deliğe dönüşmeyecek.
Çünkü Güneş bir kara delik oluşturacak kadar büyük
bir yıldız değil.
028 UZAYA GENEL BAKIŞ

BİLİM
KURGUDAN
GERÇEĞE
ASELSAN DERGİ SAYI 115 029

UZAY
ARAÇLARI

Kardelen ŞİMŞEK
Barış BULGUN

Asırlardır insanoğlunun ilgisini çeken uzay;


yirminci yüzyıla kadar astronomların gökcisimlerini
incelemesi ve ortaya atılan hipotezlerin ötesine
geçememiştir. Teknolojik gelişmelerin hız
kazanmasıyla, uzayı keşfetmek, Dünya ve dış uzayla
ilgili bilgimizi artırmak mümkün hale gelmiştir.
030 UZAYA GENEL BAKIŞ

İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman bilim


adamlarının daha uzun menzile sahip roketler
geliştirme çalışmaları, hayalleri gerçeğe
dönüştürmede bir dönüm noktası olmuştur.
Alman yapımı olan V-2 roketi fırlatılarak, 189
km yüksekliğe ulaştığı için tarihte ilk uzay aracı
olarak kabul görmektedir.

12 Nisan1961 yılında ise Ruslar VOSTOK adlı


uzay aracını göndermiş, Yuri Gagarin uzaya
gönderilen ilk insan unvanını almıştır.

SPUTNIK I, 4 Ekim 1957’de fırlatılarak dünyanın ilk


yapay uydusu olmuştur. ABD ve Sovyetler Birliği
arasında yaşanan Soğuk Savaş döneminde Ruslar
SPUTNIK I ve SPUTNIK II uydularını fırlatmıştır.
Uyduların fırlatılmasıyla iki ülke arasında uzay
yarışı başlamış, uzay faaliyetleri hız kazanmıştır.
Rusların girişimine karşı ABD ilk uydusunu
(Explorer I) 1958’de yörüngeye yerleştirmiş ve bu
uydu sayesinde Dünya çevresindeki radyasyon
kuşağı (Van Allen) keşfedilmiştir.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 031

Uzay yarışında iki ülke de sadece roket ya da uydu Bugün bakıldığında, kısa tarihini yukarıda
göndermekle kalmamış, rekabet daha da ileriye özetlediğimiz uzay alanında onlarca ülke oldukça
ulaşarak Ay’a kadar uzanmıştır. Her iki ülkede ilk farklı çalışmalarla bu ortamdan istifade etmek için
çalışmalar başarısız olmasına rağmen faaliyetler birbirleriyle yarış halindedir. Bu yarışın teknolojik
hız kesmeden devam etmiştir. Sovyet Luna-9 ve boyutunu bizlere gösteren en önemli unsur, uzayda
Luna-13 insansız uzay araçlarının başarılı bir şekilde ait olduğu ülkeyi ve ülkenin elde edeceği kazanımları
Ay yüzeyine inip ilk fotoğrafları göndermesinden temsil eden uzay araçlarıdır. Hedeflenen faydaya bağlı
sonra, ABD’ye ait beş insansız uzay aracı da olarak çok farklı uzay aracı türü kullanılabilmektedir.
Surveyor görevlerinde Ay yüzeyine yumuşak inişi Bizlerin en yaygın olarak bildiği uydular, bu geniş
gerçekleştirmiştir. ailenin sadece bir türü olmasına rağmen, sayıca en
kalabalığıdır. Özellikle uzay bilimleri, astronomi, derin
Ay yüzeyine ilk insanlı iniş ise, 21 Temmuz 1969’da uzay araştırmaları görevlerinin gerekleri nedeniyle
ABD tarafından gerçekleştirilmiştir. Ay yüzeyine ilk uzay aracı ailesinin üyelerinin sayısını artırmıştır.
ayak basan insanlar, Apollo-11 Ay modülüyle ABD’li Günümüzde keşfetmenin, gidebilmenin yanı sıra
astronotlar Neil Armstrong ve Buzz Aldrin’dir. bu yerler hakkında merak edilen sorulara cevaplar
üretmemizi sağlayan uzay araçlarının birbirinden
farklı kullanımları olan türleri mevcuttur. Şimdi kısaca
bu araçları görevleri bazında tanıyalım.
032 UZAYA GENEL BAKIŞ

Yakın Geçişli Uzay Araçları (Flyby Spacecraft): Atmosferik Uzay Araçları (Atmospheric
Güneş sisteminin keşfinde kullanılmaktadır. Spacecraft): Adından da anlaşılacağı gibi, bir gök
Yakınından geçtikleri gezegenle ilgili gözlem cismi veya gezegenin atmosferine girerek ısı, basınç,
yapabilecek ve bunları dünyaya gönderebilecek yoğunluk, bulut durumu ve benzeri bilgileri toplamak
sensörlere sahiptirler. üzere geliştirilmişlerdir.

Yörünge Uzay Araçları (Orbiter Spacecraft): İnişli Uzay Araçları (Lander Spacecraft): Süregelen
Aslında Dünyamız etrafındaki uydulara benzer yeni yaşanabilir gezegen arayışlarında ve evrenin
şekilde, uzaktaki bir gezegene ulaşarak, onun oluşumu başta olmak üzere Dünyamızın var
yörüngesine girip, taşıdıkları görev yüküne oluş serüvenini daha iyi anlayabilmek, ihtiyaç
göre bize o gezegen hakkında veriler sağlayan duyduğumuz verileri toplamak için en çok kullanılan
araçlardır. araçlardır. Bunlar, incelenen gök cismi veya gezegen
üzerine iniş yaparak, sahip oldukları farklı sensörler
ile elde ettikleri verileri Dünya’ya iletir.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 033

Gezgin Uzay Araçları (Rover Spacecraft): Bir gezegen veya


gök cisminin yüzeyine indirildikten sonra sabit kalmayıp,
kendi üzerinde bulunan hareket sistemleri ile gök cisminin
yüzeyinde dolaşarak, inişli uzay araçlarına göre daha geniş
alanlardan örnekler alabilen gezgin uzay araçları bugün
özellikle Mars ile ilgili çalışmaların en önemli araçları haline
gelmiştir. Bu araçlar elde ettikleri örnekleri analiz ederek
sonuçlarını Dünya’ya gönderebilmektedir.
034 UZAYA GENEL BAKIŞ

Nüfuz Edici Uzay Araçları (Penetrator Spacecraft): Bugüne kadar


örneği çok sayıda olmayan ancak etkisi ve kullanım şekli itibarıyla en
etkileyici uzay araçları olarak tanımlanabilir. Bu araçlar bir kuyruklu
yıldız veya benzeri yapıda bir uzay cisminin yapısı içine nüfuz ederek,
buradan topladığı verileri Dünya’ya göndermektedir.

İletişim Uzay Araçları (Communication Spacecraft): Aslında ismi


ile özdeşleştirildiğinde görevi açıkça anlaşılan bu araçlar, Dünya
yörüngesinde çok sayıda bulunmaktadır. Bununla birlikte uzay bilimleri
kapsamında derin uzay araştırmaları gibi görevlerde kullanılan röle
uyduları da bir bakıma iletişim uzay aracı sınıfında ele alınmaktadır.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 035

Gözlem Uzay Araçları


(Observatory Spacecraft):
Aslında bu araçlar Dünya’dan
uzaya bakmak ve onu
anlamak için kullandığımız
teleskopların bir bakıma uzaya
yerleştirilmiş halidir. Gözlem
uzay araçlarının küresel
ölçekte en bilinen örnekleri
isimleri ile ikonikleşen Hubble
Uzay Teleskobu ile onun
yerine alacak yeni nesil uzay
teleskobu James Webb’dir.
Bu araçlar Dünya yörüngesine
yerleştirilerek araştıracağı gök
cismini uzaktan gözlemleyen,
yörüngede oldukları için de
atmosferik olumsuzluklardan
etkilenmeden daha yüksek
performans elde edilen uzay
araçları olarak çalışmalara
önemli katkılar sağlamaktadır.

Uydular: Uydu kelimesi kullanıldığı alana göre farklı elde eden uzay araçlarına yapay uydu veya kısaca
anlamlar taşıyabilmektedir. Astronomide uydu, bir uydu denmektedir. Uydular fonksiyonlarına (görüntü
gezegenin çekiminde bulunarak onun çevresinde uydusu, elektronik istihbarat uydusu, yer gözlem
dolanan daha küçük gök cismi yani doğal uydu ya uydusu vb.), bulundukları yörüngelere (LEO uydu,
da ay (moon) anlamına gelmektedir. Bu tanımlama MEO uydu, GEO uydu vb.) veya büyüklüklerine (büyük
ile analoji kurularak, kapalı bir yörünge çizerek uydu, küçük uydu, mini uydu, mikro uydu, nano uydu
Dünya çevresinde dolanan ve taşıdıkları görev vb.) göre sınıflandırılabilmektedir.
yükleri vasıtasıyla kendilerinden beklenen verileri
036 UZAYA GENEL BAKIŞ

İnsanlı Uzay Araçları (Manned Spacecraft): Buraya kadar anlatılan tüm uzay
araçları, aslında bizlerin uzaydaki temsilcileri olarak insana ihtiyaç duymadan
belirlenen görevleri gerçekleştiren araçlardı. İnsanın uzaya olan ilgisi için bu
araçlar birçok şeyi başarırken, onu bilinmeyen bu karanlığa taşıyacak farklı
araçlara duyulan ihtiyaç, zaman içerisinde yok sayılamayacak bir seviyeye ulaştı.
İnsanlı uzay araçları işte bu ihtiyacı karşılamak ve uzay ortamında insan varlığını
mümkün kılabilmek için tasarlanmış araçlardır. Diğer uzay araçlarından farklı
olarak, içerisinde yaşamı sürdürme zorunluluğu bulunduğundan geliştirme
süreçleri en zorlu ve en maliyetli uzay araçları unvanına sahiptir. Bu yönleriyle,
diğer uzay araçlarına göre tarihsel gelişim sürecinde hem bu araçlar hem de bu
araçları geliştirebilen ülkelerin sayıları oldukça azdır.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 037
038 UZAYA GENEL BAKIŞ

İNSANLI
UZAY
UÇUŞLARI VE
UZAY
YÜRÜYÜŞÜ
ASELSAN DERGİ SAYI 115 039

Orhan Çağdaş ÜNVER


040 UZAYA GENEL BAKIŞ
ASELSAN DERGİ SAYI 115 041

Yuri Gagarin, 12 Nisan 1961’de Vostok 1 uzay


mekiğiyle Dünya yörüngesini turlayarak ilk insanlı
uzay uçuşunu gerçekleştirmiş oldu.

Bu olayla birlikte ABD ve Rusya (eski ismiyle


SSCB) arasındaki uzaya uydu gönderme
yarışı bir sonraki aşaması olan insanlığın
uzaya taşınmasına dönüşerek uzay çağının
başlamasının habercisi oldu ve iki ülke arasındaki
kıyasıya rekabet de uzaya taşınmış oldu. İlk
insanın uzaya gönderilmesinden kısa bir süre
sonra, ABD Başkanı John F. Kennedy, 12 Eylül
1962’de yaptığı konuşmada, insanlı uzay
yolculuğunun yeni hedefi olarak Ay’ı işaret etti ve
on yıl içinde Ay’a insan yollama sözü verdi. ABD
bu amaçla önce iki kişilik Gemini uzay mekiğini,
ardından üç kişilik Apollo uzay mekiğini üretti.

Astronotlar Frank Borman, James Lovell ve


William Anders’ı taşıyan Apollo 8 uzay mekiği,
Aralık 1968’de Ay yörüngesini on kez kat etmeyi
başardı. Ardından 21 Temmuz 1969’da astronotlar
Neil Armstrong, Buzz Aldrin ve Michael Collins’i
taşıyan Apollo 11 mekiği Ay yüzeyine iniş yaptı.
Neil Armstrong, bu sefer sırasında Ay’a ayak basan
ilk insan ve Michael Jackson’dan sonra en ünlü ay
yürüyüşünü (moonwalk) yapan kişi oldu.

Rusya da aynı yıllarda Ay’a insan yollamak üzere


üç kişilik Soyuz mekiklerini üretmeye başladı
fakat mekiği yüzeye indirebilecek güçte roket
geliştiremediğinden Ay misyonuna 1974’te son
verdi. Bu olay ile birlikte iki ülke arasındaki kıyasıya
rekabet yerini yavaş yavaş iş birliğine bıraktı.
1975’te Apollo mekiği ile Rus Soyuz 19 mekiği
uzayda birbirine kenetlendi. Bu tarihten 2000’lere
kadar iki ülke arasındaki rekabet zaman zaman
tekrar kızışsa da tam yirmi yıl sonra uzayda
inşa edilmeye başlanacak Uluslararası Uzay
İstasyonu (ISS) insanlı uzay uçuşları anlamında
ülkeler arasındaki iş birliğinin en yüksek zirvesi
haline geldi. Tüm bu süre boyunca bu uçuşları
gerçekleştirebilen Avrupa, Japonya, Kanada ve
Çin gibi yeni ülke ve birlikler de bu konsorsiyuma
katılmaya başladılar ve uzay insanlık tarihinde hiç
olmadığı kadar çok uluslu ve insan popülasyonu
barındıran bir yer haline geldi. Başka bir deyişle
tıpkı geçmişte bilinmeyen kıtaların, sonrasında
okyanusların derinliklerinin evcilleştirilmesi
ve insanlaştırılmasında olduğu gibi, uzay da
insanların nasıl evcilleştirileceğini ve bir yaşam
ortamı oluşturulacağını öğrenmeye başladığı bir
yer haline gelmeye başladı.
042 UZAYA GENEL BAKIŞ

İnsanlı uzay uçuşları yeni milenyumda tüm hızıyla Ülkemiz de bu yarışta olduğunu göstermek için yakın
devam etti ve bu yolculuklara yeni uluslar katıldı. bir zamanda Türk Astronot Programını başlattı. Uzun
Uzay teknolojileri alanında kısa sürede büyük aşama uğraşlar sonucu seçilme sürecinin sonuna yaklaşılan
kaydeden Çin de kendi taykonotu Yang Liwei’yi, 15 ve uzayda Rusların kozmonot, Batı Dünyasının
Ekim 2003’te Shenzhou 5 mekiğiyle uzayda yirmi astronot, Çinlilerin taykonotu gibi bu topraklara
bir saat uçurarak hem ülkesinin ilk insanlı uzay ait anlamlar içeren kendine has ismiyle Türk
yolculuğunu gerçekleştirdi hem de bu yarışta iddialı Astronotumuz, ilk uzay uçuşunu yakın bir zamanda
olduğunu göstermiş oldu. gerçekleştirecek.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 043

Günümüzde uzay uçuşları, bilim insanlarının ISS’e Uzayda sürekli işler durumda bir insan yapımı
taşınması ve burada yer çekimsiz ortam deneylerinin istasyonun olması durumuyla son yirmi senedir
sürdürülmesi çerçevesinde devam etmekte. daha sık duymaya başladığımız bir başka kavram
Gelecekte de başka gezegenlerin kolonizasyonunun da insanlığın gündelik hayatına girmeye başladı;
gerçekleştirilmesi için bu uçuşların önemi uzay yürüyüşü.
giderek artacak.
044 UZAYA GENEL BAKIŞ

Aslında uzay yürüyüşü kavramının başlangıcı yarım


asır öncesine uzanıyor.

Uzay yürüyüşüne çıkan ilk insan Alexei Leonov


elli sekiz yıl önce 18 Mart 1965 tarihinde ilk
uzay yürüyüşünü gerçekleştirdi ve bu yürüyüş
yaklaşık olarak on iki dakika sürdü. Uzay yürüyüşü
teknik anlamda, adından da anlaşılacağı üzere,
uzay aracındaki astronotların bazı görevler için
uzay aracının dışına çıkmasına verilen isim. Bu
yürüyüşlerde rekor on altı kez uzay yürüyüşüne
çıkan Anatoly Solovyev’de. Solovyev’in uzayda araç
dışı görev yaparak geçirdiği toplam süre seksen iki
saat. Yani Solovyev ömrünün neredeyse üç buçuk
gününde uzayda araç dışında bulunmuştur. 11 Mart
tarihinde Susan Helms ve Jim Voss’un STS-102
görevi sırasında ISS dışında geçirdikleri süre sekiz
saat elli altı dakika olup, tek seferde yapılan en
uzun uzay yürüyüşü olmuştur.

Peki astronotlar bir uzay yürüyüşüne nasıl


hazırlanırlar ve ne tarz ekipmanlara sahiptirler?
Astronotlar uzay yürüyüşüne çıkmadan birkaç
saat önce uzay giysileri giyerler. Basınçlandırılmış
yani oksijenle doldurulmuş bu giysilerin içinde,
astronotlar birkaç saat boyunca saf oksijen
solurlar. Bu işlemin amacı vücut içerisindeki
tüm azottan kurtulmaktır. Bu işlem yapılmaz
ise ve uzay ortamına vücutlarında azot varken
çıkarlarsa, omuzlarında, dirseklerinde, bileklerinde
ve dizlerinde acı hissetmelerine neden olacak
gaz baloncuklarının oluşma ihtimali vardır.
Dalgıçların da sık sık korunmaya çalıştığı vurgun
yeme kavramına eşdeğer olan bu olaya bükümler
(bends) denir.

Vücutlarındaki azottan kurtulan astronotlar, hava


kilidi denilen özel bir kapıdan geçerek uzay aracının
dışına çıkarlar. Hava kilidi uzay ve uzay aracı
arasında iki farklı kapı ile yalıtılmış bir geçit gibidir.
Astronotlar hazır olduklarında ekipmanları ile ilk
kapıdan geçerler ve arkalarından bu ilk kapı hava
geçirmeyecek şekilde sıkıca kapatılır. Sonrasında
ikinci kapı açılır ve böylece uzay ortamına çıkarlar.

Astronotların uzay yürüyüşüne çıkarken giydiği


uzay giysileri yeterli miktarda hava ve su
bulunacak şekilde tasarlanır. EMU (Araç Dışı
Hareketlilik Birimi) adı verilen bu giysi, astronotu
aşırı sıcak ve soğuktan, zararlı uzay tozundan ve
radyasyondan koruyacak şekilde üretilmiştir. Ay’a
tekrardan insanlı uçuşların başlatılacağı Artemis
projesi için, EMU tasarımını esas alan fakat farklı
birçok geliştirme içerecek xEMU (araç dışı keşif
hareketliliği birimi) adı verilen yeni bir tasarım
üzerinde çalışılmaktadır.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 045

Uzay yürüyüşü boyunca astronotlar bir kordon Tıpkı coğrafi keşifler sırasında insanoğlunun
vasıtası ile istasyona yakın kalırlar. Kullandıkları araç bilinmeyen kıta ve denizleri keşfetmesinde olduğu
gereçler de aynı zamanda kendi uzay giysilerine gibi, şimdi de uzayın derinliklerini ve bilinmeyen
bağlıdır. Bir diğer güvenlik önlemi de Safer adı verilen gezegenleri keşfetmeye başladık. Bunu da geçmişte
sırt çantaları taşımalarıdır. Küçük jet iticileri içeren kendi geliştirdiğimiz gemilerle yaptığımız gibi şimdi
bu çantalar, eğer bir astronotun güvenlik kordonu de uzay gemilerimizle yapıyoruz. Uzayın sonsuz
kopacak olursa, uzay aracına iticilerle güvenli dönüş derinliğinde daha keşfedecek çok şey var.
yapmasını sağlar. Bu itici çantalar ile kordonsuz
olarak yapılan ilk uzay yürüyüşü Bruce McCandless
tarafından yapılmıştır ve McCandless uzay aracından
doksan metre uzaklaşarak tekrar geri dönmüştür.
046 UZAYA GENEL BAKIŞ

UZAYDA HAREKET:
YÖRÜNGELER VE
İTKİ SİSTEMLERİ
Sibel TÜRKOĞLU

Günlük hayatımızda hareketlerimize yön veren, Kısa yanıt, farklı kuvvetlerin dengesinde olmasıdır.
kelimenin tam anlamıyla bizi Dünya’ya bağlayan Aslında yeryüzündeki birinin bastığı zemin
kuvvet, yer çekimidir. yerçekimine ters yönde ve eşit büyüklükte bir
kuvvet uygular, bu sayede Dünya’nın merkezine
Yer çekimi ya da genel adıyla kütle çekimi, evrendeki doğru yolculuk etmesine engel olur. Dolayısıyla,
dört temel kuvvetten biridir. Dolayısıyla, bizim uzaydaki bir cismin farklı bir kuvvetle yer çekimini
hareketlerimizi etkilediği gibi diğer gök cisimlerini veya merkezcil kuvveti dengelemesi gerekir.
ve uyduların hareketlerini de etkilemesini bekleriz. Merkezcil kuvveti dengeleyen olgu ise bu cismin
Ancak kütle çekimi bizi yeryüzünde tutarken, Dünya etrafında belirli bir hızla dönmesidir.
Dünya’nın doğal uydusu olan Ay 384.400 km Buradan da anlaşılacağı gibi bir uzay aracının
uzağımızda dolanır. Yapay bir uydu olan Uluslararası Dünya'ya düşmeden kapalı bir yörüngede hareket
Uzay İstasyonu, Ay’dan dokuz yüz altmış kat daha edebilmesi için bulunduğu yörüngenin yüksekliğine
yakındır ve sadece dört yüz km irtifada hareketine bağlı olarak belirlenen bir hızla Dünya etrafında
devam eder. Peki ya yeryüzündeki bir cismi Ay’dan ya dönmesi gerekmektedir.
da Uzay İstasyonu’ndan ayıran nedir?

Şekil 1: Yörüngede Kuvvetlerin Dengesi


ASELSAN DERGİ SAYI 115 047
048 UZAYA GENEL BAKIŞ

YÖRÜNGEDE Gök cisimlerinin ya da uyduların bu dönüşleri Yörüngelerin genel özelliklerini


HAREKET sırasında izledikleri güzergâh ise yörünge anlayabilmek için 17. yüzyılda yaşamış
olarak isimlendirilir. Güneş’in etrafındaki Johannes Kepler’in gezegenler
Jüpiter ile Dünya etrafında ilerleyen 1 kg’lık üzerinde yaptığı gözlemlerden edindiği
küp uydu da aynı evrensel kanunlara uygun çıkarımlara göz atalım.
biçimde yörüngelerinde hareket eder.

“Gezegenler bir düzlem içinde hareket eder. Yörüngeleri ise odaklarından birinde Güneş’in yer aldığı elipslerdir.”

Şekil 2: Kepler'in 1. Yasası

Başka bir deyişle, gezegenler düzgün bir elips çizer. Daire de asal ve yedek eksenleri eşit olan bir elipstir.

“Güneş’ten gezegene çizilen bir vektör, eşit zaman dilimlerinde eşit alanlar tarar.”

Şekil 3: Kepler'in 2.Yasası

Yukarıdaki alanların aynı sürede “Gezegenlerin yörünge periyotlarının kareleri ile Güneş’e
taranabilmesi için gezegenin olan ortalama uzaklıklarının küplerinin oranı sabittir.”
Güneş’e yakın olduğunda hızlanması,
uzaklaştıkça yavaşlaması gerekir. Yörünge periyodu, gezegenin yörüngesindeki bir turunu
Kütle çekimi mesafe azaldıkça ne kadar sürede tamamladığını ifade eder. Diğer bir
artar, buna karşı koyabilmek için deyişle, gezegenimiz Güneş’e ne kadar uzaksa bir
de gezegen daha hızlı dönerek turunu tamamlaması o kadar uzun sürer. Güneş’e en
merkezkaç kuvvetini artırır. Basitçe yakın gezegen olan Merkür’ün periyodu sadece seksen
bir ifade ile gezegen Güneş’e ne sekiz Dünya günü sürerken, dış gezegenlerden olan
kadar yakınsa o kadar hızlıdır. Uranüs için bu süre seksen dört Dünya yılıdır.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 049

YÖRÜNGE TÜRLERİ

Elimizdeki bu bilgileri kullanarak, uydumuza görev


gereksinimlerine uygun bir yörünge seçmek
istediğimizde üç temel parametrenin üzerinden
geçmeliyiz.
• Yörüngenin irtifası (yerden yüksekliği)
• Yörünge düzlemi
• Yörünge eliptikliği

YÖRÜNGENİN İRTİFASI

İrtifaya göre uydular 3 sınıf altında değerlendirilirler,


LEO (Low Earth Orbit), MEO (Medium Earth Orbit),
GSO (Geosyncronous Orbit). Uydunun yerden
yüksekliği ne kadar fazla ise kapsayabileceği alan
da o kadar fazladır. Aynı sensörün farklı irtifalarda
kapsama alanlarının nasıl değiştiği Şekil 5’te Şekil 4: Yörünge Türleri (LEO, MEO, GSO, GEO, HEO)
görülebilir. Ancak yeryüzü ile aradaki mesafe
arttığından, uyduda kullanılacak haberleşme ve optik
sistemlerin uygun bir biçimde seçilmesi önemlidir.

Şekil 5: Farklı İrtifalardaki Yörüngelerde Kapsama Alanları

LEO (Low Earth Orbit): Türkçe’ye GSO (Geosyncronous Orbit): MEO (Medium Earth Orbit): MEO
yer yakın yörünge olarak Yersenkron yörünge (GSO) yörüngesi ise LEO ve GSO arasında
çevrilebilen bu yörünge türünde türünün en önemli özelliği kalır. GPS, GLONASS ve Galileo
uydular yerden 160 km ile 2.000 yerden 35.786 km yükseklikte gibi navigasyon sistemleri MEO
km arasındaki bir irtifadadır. olduğu için periyodunun bir yörüngelerdedir. Van Allen Kuşağı
Yere en yakın yörünge türü bu güne eşit olmasıdır. Başka bir olarak adlandırılan Güneş’ten
olduğundan uydular çok hızlı deyişle bir turunu Dünya’nın gelen yüksek enerjili parçacıkların
hareket eder. 500 km irtifaya kendi etrafındaki turuyla aynı yoğunlaştığı bölgeler de MEO’nun
sahip bir LEO uydunun periyodu anda tamamlar. sınırlarındadır. Bu parçacıklar uydudaki
yaklaşık bir buçuk saattir ve sistemleri olumsuz etkileyebileceği
yaklaşık 6.8 km/sn’lik bir hızla için, bu parametre yörünge seçiminde
hareket eder. dikkate alınmalıdır.
050 UZAYA GENEL BAKIŞ

YÖRÜNGE DÜZLEMI YÖRÜNGENIN ELIPTIKLIĞI

Yörünge düzleminin Ekvator düzlemiyle Yüksek enlemleri kapsayabilmek için, bu bölgelerin


yaptığı açı eksen eğikliği olarak adlandırılır ve üzerinden geçecek bir yörünge tasarlayabiliriz.
uydunun yeryüzünde hangi enlemler arasında Yörünge ile Ekvator düzlemi arasındaki açıyla uydunun
dolaşacağını belirler. Eğer eksen eğikliği, 45° ise üzerinden geçtiği en yüksek enlem aynıydı. Dolayısıyla
uydu ±45° enlemleri arasında dolaşacak, yüksek uygun bir eksen eğikliği verilmiş yörünge ile bu sorun
enlemlerdeki yerleşimlerin -örneğin Norveç- çözülmelidir. Hedefimiz Kuzey Yarımküre’nin yüksek
üzerinden geçmeyecektir. Ancak 90° eksen enlemleri olsun. Şekil 8’de görülen düzgün 8, dairesel
eğikliğine sahip bir uydu hareketi boyunca tüm bir yersenkron yörüngenin yer izidir.
enlemleri dolaşabilecektir.
Ancak bu yörüngede Ekvator 8’in tam ortasından
Eğiklik değeri 0° ise daima Ekvator etrafında geçerek yörüngeyi ikiye böler, başka bir deyişle uydu
dolaşacaktır. Eğer Dünya ile aynı hızla turunun yarısını Güney Yarımküre üzerinde dolaşarak
dönerse, yeryüzündeki biri için uydu daima harcar. Ancak uydu Kuzey Yarımküre üzerinde
sabit görünür. Bu yörünge yersabit (GEO- yavaşlayıp, Güney Yarımküre’de hızlanırsa çözüme
Geostationary Orbit) olarak adlandırılır ve yaklaşılabilir. Uydunun hızlanması için yere yakın,
35.786 km irtifadaki yersenkron yörüngenin yavaşlaması için de uzak olması gerekiyor. Bu da
özel bir türüdür. Yersenkron yörünge herhangi yörüngenin artık daire değil elips olması demektir.
bir eksen eğikliğinde olabilir ve eğikliğine uygun
enlemlerde düzgün bir “8” çizerek hareket Şekil 9’da sarı yörünge dairesel iken pembe yörünge
ederken, yersabit yörünge hep aynı nokta eliptiktir. Pembe yörünge artık Kuzey Yarımküre’de
üzerindedir. on yedi saatini geçirirken, yüksek enlemlerde (Şekil
8’de orantısız 8’in üst kısmı) yaklaşık yedi saat
Yersabit yörüngeler, hareketsiz olduğundan tek bulunmaktadır. Bu yörünge türü özeldir, Tundra
bir uydu ile kapsama alanına kesintisiz hizmet yörüngesi olarak anılır. Ayrıca, Tundra’ya ek olarak
sağlayabilir. Bu avantajından dolayı televizyon periyodu yarısı olan benzer özelliklerde Molniya adında
yayını yapan uydular GEO yörüngededir. bir yörünge türü de mevcuttur. Böylesi yörüngeler,
Eliptikliği Yüksek Yörüngeler (HEO-Highly Eliptical
Ayrıca teoride 3 adet GEO uydu ile tüm Dünya Orbits) olarak isimlendirilir ve yüksek enlemlerdeki
kapsanabilir. Ancak Şekil 7’de de görülebileceği ülkeler tarafından kullanılır. Bununla beraber, uydunun
üzere, kutuplara yakın olan yüksek enlemdeki görünür olmadığı bir zaman aralığı her halükârda
bölgeler tam olarak kapsanamaz. Bu bölgeler olduğundan, tek uydu ile sürekli kapsama yüksek
için farklı çözümler gerekir. enlemler için mümkün değildir.

Şekil 6: Yersabit (GEO) ve Yersenkron (GSO) Yörüngelerin Yerizleri


ASELSAN DERGİ SAYI 115 051

Şekil 7: 3 Adet GEO Uydu ile Dünya'nın Kapsanması Şekil 8: Tundra ve Dairesel GSO'nun Yer İzleri

Şekil 9: Tundra ve Dairesel GSO


052 UZAYA GENEL BAKIŞ

YÖRÜNGEYE ULAŞMAK VE ONU KORUMAK

Bir uyduyu hedef yörüngeye yerleştirebilmek


için hem ilgili irtifaya çıkarmak hem de sahip
olması gereken dönüş hızını sağlayabilmek
gerekir. Bunu yaparken de yer çekimi
kuvvetini ve atmosferden kaynaklanan
kayıpları yenmelidir. Uydu hızı gerekenden
farklı bir değerde olursa farklı yörüngeler
elde edilir.

Eğer fırlatma hızı düşükse, özellikle de


Dünya’dan kaçış hızı olan 11.2 km/sn’nin
altında ise, Şekil 10’daki 1 numaralı yörünge-
altı (suborbital) uçuşunu gerçekleştirir ve
yörüngeye ulaşamaz. Hız yeterli ise hedefimiz
olan 2 numaralı dairesel yörüngeye oturur.
Ama hız gerekenden daha yüksek ise 3
numaradaki gibi bir eliptik yörünge oluşur. Hız
daha da artırılırsa parabolik (4) ve hiperbolik
(5) yörüngeler elde edilir. Ancak bunlar açık Şekil 10: Hız ve Yörünge Tipleri
yörüngelerdir, yani uydu uzay sonsuzluğuna
doğru ilerler.

İtki

Yörüngeye ulaşabilmek için gereken bu


hızlanma itki ile sağlanır. İtki, sistemden
hızla fırlatılan kütle sonucunda sistemin ters
yönde ivmelenmesinden ibarettir. Yüksek
miktarda kütle, kısa sürede ve yüksek hızda
fırlatılabilirse, yüksek itkiye ulaşılabilir.

Uyduları yörüngeye çıkarmanın yanı sıra uydu


fırlatıldıktan sonra da itki sistemlerine ihtiyaç
duyabilir. Genel olarak üç temel sebep ile
uydularda itki sistemlerine yer verilir:

• Yörünge Manevrası: Yörüngenin


yükseltilmesi, alçaltılması ya da düzleminin
değiştirilmesi için gerçekleştirilen işlem
manevra olarak anılır. Özellikle GEO
uyduların ulaşması gereken irtifa çok
yüksektir ve fırlatıcılar uyduları uygun bir
transfer yörüngesine (GTO-Geostationary
Transfer Orbit) bırakır. Sonraki aşamada
ise uydu üzerindeki itki sistemiyle uygun Şekil 11: Hohman Transferi ile Yörünge Değişimi
manevralar gerçekleştirilerek hedef
yörüngesine ulaştırılır.

Genel hatlarıyla bir yörünge manevrasını


Şekil 11’da görebilirsiniz. Aynı düzlemdeki iki
yörünge arasında geçiş için Hohman Transfer
Yörüngesi’nin kullanımı verilmektedir. Bu
işlemde itki kullanılarak iki defa hız değişimi
yapılır (Δv1, Δv2).
ASELSAN DERGİ SAYI 115 053

• Uydu Yörüngesinin Korunması: Uydu İtki Sistemleri


uzayda yörüngesini bozacak pek çok etkiye
maruz kalır. Dünya’nın kütlesinin homojen Farklı itki ihtiyaçlarını karşılamak için farklı
dağılmayışı, atmosferden kaynaklanan sistemler mevcuttur. Bir uydu görevi için uygun
sürüklenme, manyetik bozuntular, uzaydan itki sistemi seçilirken çeşitli parametreler
özellikle de Güneş’ten gelen ışımalar ilk akla göz önüne alınır. Bunlardan ikisi sistemin
gelenlerdir. Bu etkiler yüzünden uyduların üretebildiği itki ve itki yönteminin verimliğinin
yörüngesi ya da takım uydular arasında uyum göstergesi olan özgül itki (specific impulse)
bozulabilir. Bu bozulmaları belli bir seviyede değerleridir.
tutmak ve düzeltmek için itki sistemleri
kullanılır. Aşağıdaki tabloda, küçük uydular için kullanılan
• Uydu Yöneliminin Kontrolü: Uyduların uzayda itki sistemleri bu iki ölçüte dayanarak
istenen yöne bakmasını yönelimini kontrol kıyaslanmıştır. İtki sistemlerini daha rahat
ederek sağlarız. Yönelim kontrolü, diğer inceleyebilmek adına yakıtları kullanım
yöntemlerin yanı sıra birbirine dik 3 ekseninin yöntemlerine göre üç temel gruba ayırılmıştır:
her birinde iki tane olacak şekilde altı adet Kimyasal İtki, Soğuk Gaz İtkisi, Elektrik İtkisi.
küçük itki sistemiyle sağlanabilir.

İTKI SISTEMI İTKI (N) ÖZGÜL İTKI (S)

KİMYASAL İTKİ

Tek Yakıtlı 0.25 – 25 200-285

Alternatif Tek ve Çift Yakıtlı 10 mili – 120 160-310

Hibrit 1 – 230 215-300

Katı Yakıtlı 0.3 – 260 180-280

SOĞUK/SICAK GAZ İTKİSİ

Soğuk/Sıcak Gaz 10 mikro – 3 30-110

ELEKTRİK İTKİSİ

Elektrotermal 0.5 – 100 mili 50-185

Elektrostatik

Elektrosprey 10 mikro – 1 mili 225-5000

Izgarlı İyon 0.1 – 20 mili 1000-3500

Hall Etkili 1 – 60 mili 800-1950

Elektromanyetik

Atımlı Plazma ve Vakum Arkı 1 – 600 mikro 500-2400


054 UZAYA GENEL BAKIŞ

Kimyasal İtki (Chemical Propulsion): Kimyasal


yakıtlar yakılarak yüksek hızlarda ve kısa sürede
büyük miktarlarda kütle çıkışı sağlanır. Böylelikle
diğer itki sistemlerinden çok daha yüksek itki
sağlandığından, uydu fırlatma sistemi olarak
günümüzde kullanılan roketler kimyasal itki
ile çalışır. Kimyasal itki kendi içinde, tek yakıtlı
(monopropellant), çift yakıtlı (bipropellant), katı
yakıtlı (solid), hibrit (katı ve sıvı yakıtlı) olarak üç
temel gruba ayrılır. Şekil 12: Kimyasal İtki (Çift Yakıtlı)

Soğuk/Sıcak Gaz İtkisi (Cold/Warm


Gas Propulsion): Soğuk Gaz, en basit itki
sistemlerinden biridir. Basınçlandırılmış gaz
itki sisteminin arkasından bırakılarak itki elde
edilir. Yönelim kontrolü ve yörünge manevraları
için kullanılır. Sıcak gaz itkisinde ise fark yakıtın
ısıtılmasıdır, ancak yanma gerçekleşmez.

Elektrik İtki (Electrical Propulsion): Bu itki


türünde kütleyi ivmelendirmek içi kullanılan
yöntem elektrik olduğundan bu ad ile anılır. İtki
üretmek için üç farklı yöntem kullanıldığından
üç grup altında incelenebilir. Elektrotermal,
elektrostatik ve elektromanyetik. Bu gruplardan
elektrostatik ve elektromanyetik olanlar Plazma Şekil 13: Soğuk Gaz İtkisi
İtkisi olarak da anılır. Günümüzde özellikle
de GEO yörüngedeki uydularda kullanılmaya
başlanan Hall Etkili İtki Sistemleri (Hall Effect
Thruster) de birer plazma itki sistemidir.

Plazma İtkisi (Plasma Propulsion): Bu sistemde


gaz halindeki yakıt, düşük sıcaklıklardaki
plazmaya dönüştürülür. Ardından bu
plazmadaki yüklü parçacıklara elektriksel
kuvvet uygulanarak itki üretilir. Yakıt çok
verimli kullanılır ve yüksek itki hızı sağlayabilir.
Ancak, sistemden atılan kütle miktarı küçük
olduğundan, üretilen kuvvet kimyasal itkiye
kıyasla düşüktür. Bu sebeple, kısa sürede yüksek
itki kuvveti gerektiren fırlatma aşamasında
kullanılmaz. Şekil 14: Plazma İtkisi

Buna karşın yakıt verimliliği yüksek olan bu


sistemler ile eşit miktardaki yakıttan daha
fazla itki sağlanabilir. Böylelikle, yörüngede
düzeltme ve manevra ihtiyacı olan GEO
uyduların görev süresi uzarken, gezegenler
arası yolculuk yapan uzay araçları da hedefine
ulaşabilir. Bununla beraber, düşük itki nedeniyle
plazma sistemlerinin manevraları daha uzun
sürer. Transfer yörüngesine (GTO) bırakılan bir
uydu GEO yörüngesine ulaşmak için plazma
itki sistemi kullanırsa yaklaşık altı ay içinde
hedefine varır. Dolayısıyla, plazma itki sistemini
kullanırken bekleme süresi göze alınmalıdır.
056 UZAYA GENEL BAKIŞ

UZAY
HUKUKU
Av. Buket KOLDAŞ ÜNVER
ASELSAN DERGİ SAYI 115 057
058 UZAYA GENEL BAKIŞ

İnsanların bir arada yaşamalarının doğal sonucu Bu doğrultuda Birleşmiş Milletler Uzayın Barışçıl
olarak hukuk doğmuştur. Nerede toplum varsa orada Amaçlı Kullanımı Komitesi (BMUBAKK-United Nations
hukuk vardır. Hukuk, toplumsal yaşamın ayrılmaz bir Committee on the Peaceful Uses of Outer Space
parçası olması sebebiyle, toplum ile birlikte şekillenir, [UNCOPUOS]) 1959 yılında oluşturulmuştur. İlk
değişir ve gelişir. İhtiyaçlar, imkânlar değiştikçe ve kurulduğunda yirmi dört üyeye sahip UNCOPUOS’a
teknoloji geliştikçe, yeni alanlarda yeni kavramların, Türkiye 1977 yılında dahil olmuştur. Günümüzde yüz
anlayışların ortaya çıkması ve ilişkileri düzenleyen, üyesi bulunan bu komite Birleşmiş Milletlerin en çok
yaptırımlarla donatılmış kurallar bütününe ihtiyaç üyeye sahip komiteleri arasındadır. Uzayın barışçıl
duyulması çok muhtemeldir. yollarla kullanımına ve keşfine yönelik faaliyetlerin
izlenmesi ve bu alanda iş birliklerinin sağlanması ve
Havacılık alanındaki gelişmeler, zaman içinde geliştirilmesi amacı ile kurulan UNCOPUOS ayrıca
havacılık faaliyetlerine duyulan ilgi ve yapılan alanında en önemli uluslararası organdır. Bilimsel
yatırımlar sonucunda, hava sahasındaki egemenliğin ve Teknik Alt Komite ve Hukuk Alt Komitesi olmak
nereye kadar uzandığı, uzayın nereden başladığı üzere iki alt komitesi bulunan UNCOPUOS, Hukuk Alt
ve uzay üzerindeki hakimiyet tartışma konusu Komitesi ile uzayın tanımı ve sınırlanmasına ilişkin üye
olmaya başlamıştır. Uzay üzerindeki hakimiyet ülkelerin ulusal mevzuat ve uygulamaları hakkında
tartışması, her ülkenin kendi ülke sınırlarının üstünde bilgi toplamakta ve tüm ülkelerin üzerinde mutabakat
yer alan hava ve uzay üzerinde mülkiyeti olduğu sağlayacağı tanımlar oluşturulması çalışmalarını
görüşünden başlayarak, Ay ve Güneş sisteminin yürütmektedir. Uzay hukukunun gelişmesinde büyük
tıpkı derin deniz yatağındaki madenler gibi insanlığın katkı sağlayan UNCOPUOS, uzay hukukunun asli
ortak mirası olduğu görüşüne kadar evrilen bir kaynaklarını oluşturan uluslararası anlaşmaların
tarihçeye sahiptir. Uzay üzerindeki hakimiyet hazırlanması ve alandaki kılavuz kuralların
konusu ayrıca uzay sınırının belirlenmesi ve hava oluşturulmasında büyük rol oynamıştır, oynamaktadır.
faaliyetlerinden ayrılmasını da gündeme getirmiştir.
Ülkelerin hava üzerindeki egemenlik haklarının Uluslararası hukukun bir alt dalı olarak kabul
uzay için de geçerli olup olmamasını etkileyecek edilebilecek uzay hukukunun temelini uluslararası
uzay sınırının belirlenmesi amacı ile günümüze anlaşmalar ve uluslararası örf ve âdet hukuku
kadar birçok yaklaşım ortaya çıkmış olmasına kuralları, bir diğer adıyla teamüller oluşturmaktadır.
rağmen, ortak bir sonuç henüz belirlenmemiştir. Uzay hukuku alanındaki beş temel uluslararası
Genel olarak bu yaklaşımları anlatmak gerekirse; anlaşmaya kısaca değinmek gerekirse;
Sahacı (Territorialist) Yaklaşım, hava sahası ile uzay
arasında kesin bir ayrım olması ve hava hukuku ve 1967 Tarihli Ay ve Diğer Gök Cisimleri Dahil, Uzayın
uzay hukukunun uygulanabileceği alanları açık ve Keşif ve Kullanılmasında Devletlerin Faaliyetlerini
net şekilde sınırlandırmak gerektiğini savunurken, Yöneten İlkeler Hakkında Antlaşma (Uzay
İşlevselci (Functionalist) Yaklaşım ise uzay ve hava Antlaşması-Outer Space Treaty)
arasında kesin bir sınırın çizilmesini doğru bulmayıp,
uzay ve hava araçlarının çıkabileceği yüksekliğe göre Türkiye’nin 1968’de taraf olduğu Uzay Antlaşması,
sınırın belirlenmesini savunmaktadır. Günümüzde on yedi maddeden oluşmakta ve uzayın barışçıl
uzay sınırının, uluslararası alanda da kabul görmüş amaçlarla keşfi ve kullanımının sağlanması, hak
ancak henüz bir teamül olmamış, Von Kármán Çizgisi ve özgürlüklerin korunması, sorumlulukların
olan deniz seviyesinden 100 km yukarıda başladığı belirlenmesi, uluslararası barış ve güvenliğin
görüşü yaygındır. sağlanmasına yönelik temel ilkeleri düzenlemeyi
amaçlamaktadır. Uzay hukukunun temel
İlk insan yapımı uydu olan Sputnik-1’in Sovyetler çerçevesini çizen bu antlaşmada, taraf devletlerin
Birliği tarafından fırlatılması ve yörüngeye sorumlulukları, uzayın barışçıl yollarla kullanımı,
yerleştirilmesi uzay hukuku için çok önemli bir astronotların durumu gibi diğer anlaşmalarda detaylı
dönüm noktasıdır. Bu olaydan sonra uzay hukuku, olarak ele alınacak konular ilk defa düzenlenmiştir.
bu alanda çok önemli bir role sahip olacak olan
Birleşmiş Milletlerin ilgi alanına girmiştir. Uzayda 1968 Tarihli Astronotların Kurtarılması,
yapılan her faaliyetin diğer tüm ülke ve kişileri, hatta Astronotların Dönüşü ve Uzaya Fırlatılmış Olan
dünyadaki faaliyetleri etkilemesi, uzayın büyük Cisimlerin İadesi Hakkında Anlaşma (Kurtarma
stratejik öneme sahip olması ve özellikle teknik Anlaşması-Rescue Agreement)
ve yasal açıdan uzay faaliyetlerinin güvenliği ve
sürdürülebilirliğine duyulan ihtiyacın artışı sebebiyle, Türkiye’nin 1968 yılında imzaladığı ve 2006 yılında
bu faaliyetler kapsamında yasal düzenlemelere onayladığı on maddeden oluşan Kurtarma Anlaşması,
ihtiyaç duyulmuştur. insanlığın uzaydaki temsilcileri olan astronotların
ASELSAN DERGİ SAYI 115 059
060 UZAYA GENEL BAKIŞ

ve uzay araçları veya cisimlerinin, kaza, tehlike acil 1975 Tarihli Uzaya Fırlatılan Araçların Tescilleri
durum veya istenmeyen iniş sonucunda, başka Hakkında Sözleşme (Tescil Sözleşmesi-
bir devletin egemenliği altındaki bölgeye inmeleri Registration Convention)
halinde, bu devlet tarafından kurtarılmaları, ülkelerine
dönüşlerinin veya fırlatma makamına iadelerinin Birleşmiş Milletler Hukuk Alt Komitesi tarafından
sağlanması ve gerekli bilgilendirme ve yardımların 1962 yılından itibaren çalışılan ve müzakere edilen
yapılmasını düzenlemektedir. Anlaşma kapsamında Tescil Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler tarafından 1974
fırlatma makamı ayrıca tanımlanmış ve bu makamın yılında onaylanmış ve 1975 yılında imzaya açılmıştır.
bir devlet olabileceği gibi uluslararası devletlerarası Türkiye Tescil Sözleşmesine 2006 yılında katılmıştır.
bir kuruluş da olabileceği düzenlenmiştir. Uzay cisimlerinin kimliğinin belirlenmesi konusunda
devletlere yardımcı olacak bir mekanizma kurmayı
1972 Tarihli Uzay Cisimlerinin Neden Olduğu ve taraf devletlerin kendilerine ait uzay cisimlerine
Zararlardan Dolayı Uluslararası Sorumluluğa yönelik sorumluluklarını belirlemeyi amaçlayan
İlişkin Sözleşme (Sorumluluk Sözleşmesi-Liability Tescil Sözleşmesi on iki maddeden oluşmaktadır.
Convention) Sözleşme uluslararası ve ulusal olmak üzere iki tane
tescil mekanizması düzenlemiştir. Birleşmiş Milletler
2006 yılında Türkiye tarafından onaylanan Genel Sekreterliği, uluslararası tescilleri muhafaza
yirmi sekiz maddelik bu sözleşme daha önce etmekte ve devletlerin ve uluslararası devletlerarası
bahsettiğimiz Uzay Antlaşmasının tazmin organizasyonların bu bilgilere tam ve açık erişimini
yükümlülüğünü ele alan yedinci maddesini daha güvence altına almaktadır. Ulusal tescilin içeriği
detaylı düzenlemektedir. Fırlatan devletin, kendi ve tutulma yöntemi devletlere bırakılmıştır. İlave
uzay cisminin uçuş halindeki hava aracına veya olarak Türkiye’nin hala bir tescil kaydı olmadığını
dünya üzerinde verdiği zararın tazmininden, mutlak belirtmek isteriz.
sorumluluğu olduğunu düzenleyen Sorumluluk
Sözleşmesi, aynı zamanda fırlatan devlet tanımının 1979 Tarihli Ay ve Diğer Gök Cisimleri Üzerinde
kimleri ifade ettiğini açıklarken, zarar, fırlatma ve Devletlerin Faaliyetlerini Düzenleyen Anlaşma (Ay
uzay cismi gibi kavramları da tanımlamıştır. Dünya Anlaşması-Moon Agreement)
yüzeyi dışında herhangi bir yerde, fırlatan devletin
uzay cismi tarafından, diğer fırlatan devletin uzay Uzay aktivitelerine karşı ciddi anlamda kısıtlayıcı
cismine veya uzay cismi içindeki mallara veya hükümler içeren, Ay ve diğer gök cisimlerinin,
kişilere verilen zararlarda ancak kusur sorumluluğu barışçıl amaçlarla ve zarar verilmeden kullanımını
ile sorumlu olunabileceğini düzenleyen sözleşmede, ele alan ve yirmi bir maddeden oluşan Ay
ilave olarak fırlatan devletlerin birbirlerine ve üçüncü Anlaşması, 1979 yılında Birleşmiş Milletler Genel
kişilere karşı sorumluluğu gibi birçok önemli konu da Kurulunda onaylanmış ancak yürürlüğe girmesi
düzenlenmiştir. 1984 yılını bulmuştur. Türkiye anlaşmaya 2011
ASELSAN DERGİ SAYI 115 061

yılında katılmıştır. Uzay Antlaşması’nda Ay ve Uzay hukukunun uluslararası boyutu uzun


diğer gök cisimleri kapsamında düzenlenen birçok zamandır gündemdedir ve hızla gelişmekte ve
hükmü tekrar eden ve ayrıntıları ile düzenleyen Ay şekillenmektedir. Ancak Uzay Antlaşmasının,
Anlaşmasında, maddeler Ay özelinde yazılmıştır. uzay faaliyetlerinin yürütülmesinde devletlere
Ancak anlaşmanın birinci maddesinde Ay’a yönelik yüklediği uluslararası sorumluluk, devletlerce kendi
tüm hükümlerin, Dünya dışında Güneş sistemindeki kurumlarına ve özel hukuk kişilerine yansıtılmalı
diğer gök cisimleri için de uygulanacağı belirtilmiştir. ve bu faaliyetler denetlenmelidir. Uzay hukukunun
Bu kapsamda Ay Anlaşmasının hükümleri Ay’ın ülkelerin iç hukukunda da ele alınması ve bu
yanında, gezegenler, bunların uyduları, gök taşları kapsamda iç mevzuatta düzenlemelerinin yapılması
için de uygulanabilir olacaktır. Anlaşmaya göre günümüzde artan öneme sahiptir. Avustralya,
Ay’ın keşfi ve kullanımı tüm insanlığın yetkisindedir, ABD, Çin, Danimarka, Fransa, Belçika, Brezilya gibi
bu doğrultuda yapılacak tüm faaliyetler, taraf birçok devlet iç mevzuatlarında uzay hukukuna yer
devletlerin iş birliği ve karşılıklı yardımıyla ve tüm vermiştir ve iç mevzuatında düzenlemeye giden
ülkelerin iyiliği ve yararına yürütülmelidir. İlave ülke sayısı artmaya devam etmektedir. Türkiye ise,
olarak anlaşma uyarınca Ay ve onun doğal kaynakları taraf olduğu anlaşmalardan doğan uluslararası
insanlığın ortak mirasıdır ve bunlardan yararlanma sorumluluğunu henüz iç mevzuatında tam olarak
durumu mümkün olduğunda, bu kaynaklardan düzenlememiştir, ancak 2018 yılında Türk Uzay
yararlanmayı yönetecek uluslararası bir rejim Ajansının kurulması ülkemiz için bu alanda büyük
oluşturulmalıdır. Diğer bahsedilen antlaşmalardan bir adımdır. Uzay ve havacılıkla ilgili uluslararası
farklı olarak Ay Anlaşmasına taraf ülke sayısı kuruluşlarda Türkiye’yi temsil etmek, uzaya yönelik
düşüktür, sadece on sekiz devlet tarafından kabul hak ve menfaatlerin korunması ve güvence altına
edilmiştir. Bunun sebebi belki de kısıtlayıcı hükümler alınması için ulusal ve uluslararası kuruluşlarla
içermesi, teknolojinin ve edinimlerin iş birliği amacı koordinasyonu yürütmek, uzay ve havacılık bilim ve
ile paylaşılmasını ve yararlanmayı yönetecek teknolojilerine yönelik yayınlar çıkarmak, faaliyetleri
uluslararası bir rejimin oluşturulmasını düzenlemesi desteklemek, alanda bilimsel ve teknolojik altyapıyı
olarak gösterilebilir. oluşturmak gibi görevleri olan Türk Uzay Ajansı
hukuk alanında da çalışmalar yapmaya yetkilidir.
Birleşmiş Milletler Hukuk Alt Komitesi uzay alanında
çalışmalarına oluşturduğu çalışma grupları ile Uzay Antlaşmasından bu yana teknolojinin hızla
devam etmekte ve bu alanda soft law olarak gelişmesine rağmen, günümüzde yavaş ancak emin
tanımlanabilecek uluslararası alanda konuları adımlarla ilerleyen uzay hukuku, yeni iş birlikleri ve
düzenleyen ancak bağlayıcı olmayan nitelikte teknolojik gelişmelere paralel olarak hukuk alanına
kurallar ortaya koymaktadır. Uzay çöplüğünün nüfuzunu sürdürecek ve getireceği yeni tartışmalar
azaltılmasına yönelik yayınladığı ilkeleri bu ve ilkelerle gelişimini devam ettirecektir.
kapsamda örnek olarak gösterebiliriz.
062 UZAYA GENEL BAKIŞ

UZAY SAVAŞLARI
SAVUNMA VE GÜVENLİK
BOYUTUNDA UZAY
ASELSAN DERGİ SAYI 115 063

Fuat Taner ÖZDEMİR


Yunus Sarp YILDIRIM
Mutlu AKINCI
064 UZAYA GENEL BAKIŞ

“Bir gün insanoğlu uçaksız da göklerde yürüyecek,


gezegenlere gidecek, belki de Ay’dan bize mesajlar
yollayacaktır. Bu mucizenin tahakkuku için 2000 yılını
beklemeye hacet kalmayacaktır. Gelişen teknoloji bize
daha şimdiden bunu müjdeliyor. Bize düşen görev ise,
Batı'dan bu konuda fazla geri kalmamayı temindir."
Mustafa Kemal ATATÜRK
Eskişehir Tayyare Alayını ziyaretinde, Yıl: 1936

Yaratılışından itibaren insanın dikkatini çeken, İncirlik’ten 1960 yılında kalkan ABD’nin U-2 casus
astronomi ve astroloji alanında asırlar önce erken uçağının Rusya üzerinde düşürülmesinden sonra o
dönem çalışmalarına başlanan uzay; yirminci dönemin ABD Başkanı Eisenhower U-2 uçuşlarını
yüzyılın ilk yarısından itibaren bugünkü anlamada yasaklamıştır. Ancak bu yasaklamanın ardında;
kullanım konseptlerinin gündeme gelmeye uzayda kazanılan yeni bir yeteneğin keşif görevlerini
başladığı bir döneme girmiştir. İkinci Dünya Savaşı daha güvenli, daha geniş bir kapsama alanında ve
yıllarında Alman bilim insanlarının uzun menzile hiçbir kısıtlama olmaksızın gerçekleştirilebilmesine
sahip roketler geliştirme çalışmaları, hayallerin olanak sağlamasının öz güveni vardı. U-2 uçuşlarının
gerçeğe dönüşmesinde bir dönüm noktası yasaklanmasından sadece üç ay sonra ABD aynı
olmuştur. verileri uydu vasıtasıyla alabilmişti. Bu ilk askeri
keşif uydu sistemi olarak kayıtlara geçen Corona
Alman bilim insanlarının İkinci Dünya Savaşı programıydı ve o zamanlarda bir bilimsel araştırma
sonunda ABD ve SSCB’ye götürülmeleri ile bugünkü programı olarak topluma sunulmuştu.
anlamda uzay çalışmaları yoğun bir şekilde
başlamıştır. İlk uydu olan Sputnik-1’in Ekim 1957 Bunu haberleşme ve seyrüsefer uyduları
yılında SSCB tarafından yörüngeye fırlatılması ile izlemiştir. Kendi egemen hava sahalarının çok
başlayıp, Ay yüzeyine ilk insanlı inişin 21 Temmuz yüksek irtifalardan kat edilerek değerli hedeflerin
1969’da ABD tarafından gerçekleştirilmesine kadar fotoğraflarının istem dışı olarak çekilmesi, Rusları
olan süreçte sadece ABD ile SSCB arasındaki Soğuk buna karşı önlem almaya sevk etmiştir. Benzer şekilde
Savaşın yeni bir enstrümanı olan uzay çalışmaları Rusların nükleer silahları uzaya yerleştirebileceği
aynı zamanda askeri uzay yarışının da başladığı iddialarının ciddi bir tehdit oluşturacağını
dönem olarak ele alınıyor. değerlendiren ABD’liler de buna bir önlem alma
gereğini hissetmişlerdir. Bu ihtiyaç, her iki ülkenin
Tarihin ilk zamanlarından itibaren, askerî açıdan de karşı ülkenin istenmeyen uydularını etkisiz
yüksekleri ele geçirmenin ve hâkim tepe elde hale getirmek amacıyla karşı uydu (Antisatellite)
etmenin savaşan taraflara daima avantaj sistemlerini geliştirmelerine yol açmıştır.
sağladığı, bu avantajın bilincinde olan devletlerin
güvenlik ve bekaları için sahip oldukları tüm Uzaydaki silahlanma yarışının bu ilk işaretleri
olanakları seferber ettikleri görülmüştür. Bu sonrasında ABD’de askeri uzay için belki de yeni
nedenle yirminci yüzyılın sonlarından itibaren ilham kaynağı Holywood oldu. 1977 yılında Dünya,
hava boyutuna yeni bir boyut daha eklenmiş Jedi şövalyeleri, ışın kılıçları, hiper uzay araçları, lazer
ve silahlanma yarışı sınırları olmayan uzaya silahları ve güç ile tanıştı. Yıldız Savaşları, 1977'de
taşınmıştır. sinema salonlarında patladı ve bir anda popüler oldu.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 065

Çok geçmeden de bir bakıma uzay fantezisinin Yıldız Savaşları Programı, ABD ile SSCB arasında
unsurları olarak görülen Star Wars, gerçek hayatta tesis edilen karşılıklı güvenceye dayalı imha
uzay teknolojisinin gelişiminin bir sembolü oldu. (Mutually Assured Destruction-MAD) doktrinine
1983’te ABD Başkanı Ronald Reagan, nükleer zarar vermesi ve saldırı amaçlı bir silahlanma yarışını
füzelerin saldırısından korumaya yardımcı olmak yeniden ateşlemesi potansiyeli nedeniyle büyük
için Stratejik Savunma Girişimini gündeme getirdi. eleştiriler aldı. Ayrıca 1990’ların başında, Soğuk
Eleştirmenler alaycı bir şekilde onun bu girişimine ve Savaşın sona ermesi ve nükleer cephaneliklerin hızla
tanımladığı programa Yıldız Savaşları adını verdiler. azalmasıyla, bu programa verilen siyasi destek çöktü
Yıldız Savaşları o dönem için askeri uzay kavramını ve Clinton Yönetimi 1993 yılında Yıldız Savaşları
tanımlayan bir girişim olarak tarihteki yerini aldı. Programını resmen sona erdirdi.
Bu dönemde, lazerler, parçacık ışınlı silahlar, yer ve
uzay tabanlı füze sistemleri dahil olmak üzere, tam Yıldız Savaşları Programının sonlandırılması askeri
da Star Wars filmlerinde olduğu gibi, gelişmiş silah uzay için bir son değildi tabii ki. Uzayda konuşlu
konseptleri, çeşitli sensörler, komuta ve kontrol sistemler; Dünya’nın herhangi bir yerine anında
ağları ile yüksek performanslı bilgisayar sistemleri erişim imkânı sağlaması, sunduğu konumlama
üzerinde önemli çalışmalar yapıldı. verileri vasıtasıyla hedeflere hassas angajmanı
mümkün kılması, bilgi üstünlüğüne katkı sağlaması
gibi özellikleri ile savunma ve güvenlik açısından
caydırıcılığı artırması ve muharebe sahasının
kontrolünün sağlanması noktasında önemli roller
oynuyordu.
066 UZAYA GENEL BAKIŞ

UZAYIN STRATEJİK BOYUTU bağlantı ve etkileşim sağlıyor. Diğer bir deyişle


bugün için hâkim tepe olan uzay, artık askerî
Uzay sistemleri askeri harekâtta kilit rol oynar harekât açısından önemi en fazla olan ortam
Harekâtın etkinliğini artırır. Haberleşme, istihbarat, haline geldi.
erken ihbar ve navigasyon yetenekleri ön
plandadır. Buraya kadar ortaya konan bilgiler askeri uzay
denince akla sadece silah sistemleri ve taarruz
Uzay, hedef alınan (kötü niyetli tehditler) ortam yeteneklerini getirmemelidir. Uzayın kullanım
haline gelmektedir alanlarının genişlemesi askerî açıdan da uzayın
Engellemeden, direkt olarak yörüngedeki sistemi kullanım yaklaşımını şekillendirmiştir. Bugün uzay
imhaya kadar geniş bir yelpazede tehditler askeri açıdan;
artmaktadır. • Silahlı kuvvetlerin tüm unsurlarının (kara-deniz-
hava) desteği noktasında etkinliğini artıran bir
Askeri uzay, güç gösterimi aracı ve caydırıcılık kuvvet çarpanı,
unsuru olarak kullanılmaktadır • Harekâtın mevcut boyutlarına (kara, deniz, hava,
Kinetik imha silahları ile Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) siber) ilâve olarak, silahlı kuvvetlerin harekât icra
Fengyun 1C uydusunu imha ettiği bir testi 2007 edebildiği yeni bir boyut olmak üzere iki farklı
yılında, benzer bir testi Hindistan da 2020 yılında yaklaşımla ele alınmaya başladı.
gerçekleştirdi. ABD, RF, ÇHC, Fransa ve Hindistan
bu alanda yetenek sahibi ülkeler arasındadır. Artık uzay tabanlı yetenekler sınır ötesi istihbaratın
sürekliliği, durumsal farkındalığın artırılması ve
Uzay sistemleri bilgi çağı olan yirmi birinci hayati iletişimi kolaylaştırmanın neredeyse tek yolu.
yüzyılda, küresel bilgi ağı, bilgi teknolojisi ve Bu noktadan hareketle dünya genelinde gelişen yeni
ağ merkezli harekât çerçevesinde tamamen uzay stratejileri temel olarak uzayın askerî açıdan
bilginin gerçek zamanlı ve küresel olarak başlı başına bir hareket alanı olarak ele alınması ve
toplanması ve dağıtılmasına imkân tanıyor, bu bu alanda faaliyet gösterecek askeri organizasyonun
da güç unsurları (diplomatik, enformatik, askerî kara, deniz ve hava gibi ayrı bir kuvvet olarak
ve ekonomik) arasında sinerji yaratacak şekilde yapılanması yönündedir.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 067

GELİŞEN ULUSAL UZAY STRATEJİLERİ Burada icra edilen görevler temelinde, dünya geneli
ve NATO literatürü açısından askeri uzayı daha
derinlemesine ele alırsak Kuvvet Artırma, Uzay
ABD Uzay Komutanlığı
Kontrol ve Uzay Durumsal Farkındalığı olmak üzere
2019 yılında kurulmuştur. Uzay
üç ana başlık altında tanımlandığını görürüz.
operasyonlarını ABD Uzay Komutanlığı
icra etmektedir. 2021 bütçesi 15,4
Kuvvet Artırma; satıh kuvvetlerinin (kara,
milyar dolardır.
deniz, hava) harekâtını destekleyici yetenekleri
kapsamaktadır. Bu destek genellikle; komuta kontrol
ve haberleşme, seyrüsefer, istihbarat, keşif ve
gözetleme erken ihbar, çevresel gözlem (meteoroloji
de dahil olmak üzere), harita ve jeodezi alanlarında
Fransa Uzay Kuvvetleri
olmaktadır.
Uzay gözlem ve savunma görevi ile
kurulmuştur. 2020-2025 yılları arasında
Uzay Kontrol; bir yandan uzaya güvenli ulaşım
700 Milyon Avro bütçe kullanması
ve kesintisiz bir uzay kullanım olanağı sağlarken,
beklenmektedir.
aynı olanakların düşmana tanınmaması anlamına
gelmektedir. Uzay Kontrol kavramının savunma ve
taarruz olmak üzere iki farklı amaca yönelik yetenek
bileşenleri bulunmaktadır. Uzay Kontrol görev
alanının taarruzi yönü Karşı Uydu (AntiSatellite-
ÇHC Stratejik Destek Kuvvetleri
ASAT) Sistemlerini de içermektedir. Halen tartışmalı
Uzay sistemlerini korumak amacıyla
olan uzay hukuku bakımından kullanımı doğrudan
kurulmuştur. 2015 yılında askeri uzay, siber
yasaklanmamış, ancak bunun yanında serbest
ve E/H bileşenlerini yönetebilecek şekilde
de bırakılmamış olan ASAT Sistemleri konusunda
Stratejik Destek Kuvvetlerini oluşturmuştur.
başta ABD, ÇHC, RF ve Fransa olmak üzere bazı
ülkelerin, satıhta veya yörüngede konuşlu farklı
silah platformları vasıtasıyla yörüngedeki uydu
068 UZAYA GENEL BAKIŞ

sistemlerini imha edebilecek yetenekleri Uzaya olan bağımlılığın artması, bu ortamda sahip
geliştirmekte olduğu ve hatta bu yeteneklerini test olunan yeteneklerin her koşulda muhafazası ve
ettiği bilinmektedir. güvenliğinin sağlanmasını zorunlu kılmaktadır.
Askeri açıdan konu değerlendirildiğinde de bu durum,
Uzay Durumsal Farkındalığı (UDF) temel harekâtın planlamadan, icra aşamasına kadar her
olarak, uzay alanının gerçek zamanlı resminin evresinde sahip olunan sistemlerin kullanılabilirliğinin
oluşturulmasını ve böylece buradan gelebilecek garanti altına alınmasını dikte ettirmektedir.
tehditleri önceden tespit ederek gerekli önlemleri
almayı mümkün kılmaktadır. Bununla birlikte Uzaydaki genişleyen tehdit yelpazesi her şeyi
UDF ile uydu operatörleri, varlıklarının potansiyel kapsamamaktadır. Şu an için, bu tehditler temel
tehditlere ve çarpışma risklerine yakınlığını daha olarak, LEO’daki uzay varlıklarıyla ilgilidir. Siber uzay,
iyi izleyebilir ve kontrol edebilir. uzayla buluştuğunda, askeri iletişim için ikili bir
güvenlik açığı ortaya çıkmaktadır. Yer ve uzaya dayalı
Özellikle alçak Dünya yörüngesinde (Low Earth varlıklar arasındaki komuta kontrol ve bilgi kanalları,
Orbit-LEO) uzay çöpünden (space debris) yanıltma, bozulma, karıştırma ve diğer müdahale
kaçınmak için UDF yetenekleri ile uzay trafik biçimlerine karşı oldukça hassastır.
yönetim sisteminin geliştirilmesi hayati önem
taşımaktadır. UDF ayrıca, karşı eylemlerin ve ASAT Optik iletişim, kriptoloji, frekans atlamalı radyo
sistemlerinin neden olabileceği olumsuz olayların iletişimi yoluyla veri ve bilgi akışlarının güvenliğini
faillerinin inkâr edilemeyecek şekilde tespit sağlamak, hayati bir yetenek olarak kendini gösteriyor.
edilmesine de imkân tanıyacaktır. Uyduların kendilerinin de onları daha az etkili ve hatta
işe yaramaz hale getirmek için saldırgan eylemlere
konu olma olasılıkları giderek artıyor.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 069

fırlatılması daha az maliyetli ve daha az zaman


alan mikro veya nano uydularda yatmaktadır.
Modülerlik ve uyarlanabilirlik de yakın geleceğin
askeri uydu sistemleri için küçülme ile birlikte
maliyet ve hızlı reaksiyon bakımından hızla
yükselen bir eğilim olarak karşımız çıkıyor.

Uzayın askeri kullanımı önlenemez bir


şekilde giderek yaygınlaşacağından
silahlı kuvvetlerin uzay varlıklarını nasıl
kullanabileceğini, onları nasıl koruyacağını ve
bu eşsiz çevre ile etkileşmenin yeni yollarını
tasarlaması zorunludur. Askeri gelişmelerin ve
gereksinimlerin nereye doğru gideceğini askeri
uzay alanında izlenecek stratejiler belirleyecektir.
Bu konuda kayda değer olan birkaç öngörü
aşağıda sıralanmıştır:

Programlanabilir Uydular ve Sensörler

Hızla uyarlanabilen uygulamalara ihtiyaç


duyulduğunda, bu talebe uzaktan kolayca
yönlendirilebilen uydular ile cevap verilebilir.
Daha fazla minyatürleştirme ve yeni çip teknikleri
bu gelişmeyi desteklemede önemli bir rol
oynayacaktır.

Gelişmiş Optik İletişim

Güvenli, düşük gecikmeli ve geniş bant


gereksinimi ile LEO haberleşme uydularının
kullanımı artacaktır. Bu durum, uydular arasında
haberleşmeyi zorunlu kılacaktır. Uydular arası
Uzaydaki askeri aktörler, uzaya dayalı varlıkların haberleşme dışında, uydular ile satıh platformları
fiziksel saldırılara, yüksek enerji radyasyonuna ve yer istasyonları arasında da yüksek kapasiteli
maruz kalmaya, elektromanyetik karıştırmaya ve haberleşme ihtiyacı optik haberleşme konusunda
dünyadan ortaya çıkan bir dizi yeni tehdide karşı daha fazla çalışmayı gerektirecektir.
nasıl korunabileceğini düşünmeye başladılar. Bu
noktada sistemlerde özel kaplamalar ve katmanlar, Uzay Durumsal Farkındalığı
karıştırmayı algılayan sensörler, savunma ve
uygun karşı önlemler dikkate değer temel hususlar Kazara veya kasıtlı olarak müdahale ve
olarak kendini gösteriyor. Bunlara ilave olarak çarpışmalara karşı korunma, uzaydan gelebilecek
askeri otoritelerin, uzay durumsal farkındalığı, tehditleri yeteri kadar önceden tespit edebilme
uzay trafiği yönetimi, uzayda manevra kabiliyeti, ve etkin uydu operasyonları için hassas uzay
hızlı reaksiyon ve görev yükü uyarlanabilirliği ile resminin oluşturulması zorunlu olacaktır.
uzayda kurallara dayalı bir düzen oluşturmaya
yönelik uluslararası iş birliği konularında yeni yollar Donanımın Güçlendirilmesi
ve araçlar üretmeleri de gerekmektedir.
Güvenli, düşük gecikmeli ve geniş bant
Karşı tarafın saldırgan eylemleri veya gereksinimi ile LEO haberleşme uydularının
doğal koşullar ve hatta bir kaza sonucunda kullanımı artacaktır. Bu durum, uydular arasında
uyduların kaybedilmesi durumunda, haberleşmeyi zorunlu kılacaktır. Uydular arası
kaybedilen yeteneğin mümkün olan en kısa haberleşme dışında, uydular ile satıh platformları
sürede yeniden kazanılması kritik olacaktır. ve yer istasyonları arasında da yüksek kapasiteli
Gerçekten de askeri uyduların geleceği, eski haberleşme ihtiyacı optik haberleşme konusunda
uzay sistemlerine kıyasla geliştirilmesi ve daha fazla çalışmayı gerektirecektir.
070 UZAYA GENEL BAKIŞ
ASELSAN DERGİ SAYI 115 071

Görev Yüklerinin Güçlendirilmesi

Karşı tarafın yörüngede yakınsama


operasyonları ve kullanabileceği ASAT silahları
yerleşik sensörleri hedef alarak uyduları kör,
sağır ve sessiz hale getirebilecektir. Zararlı
lazerlere ve elektromanyetik radyasyona karşı
daha iyi koruma, beka kabiliyetini ve kullanım
ömrünü artıracaktır.

Dahili Kendini Koruma

Otomatik veya özerk kendini koruma


uygulamaları, harici karıştırmayı önleyerek
veya bir kendini savunma aracı olarak
saldıran uyduları devre dışı bırakarak uyduları
koruyabilecektir.

Uydu Platformu Çevikliği

Diğer uyduları geride bırakabilen-yörüngede


yüksek manevra kabiliyetine sahip olan
uyduların hayatta kalma şansı daha yüksek
olacaktır. Bunun için uzun süre sürdürülebilir
güç sağlamanın bir yolu, güneş pilleri yoluyla
enerjinin kazanıldığı elektrik tahrikidir.

Yaklaşma Operasyonları

Uydular; UDF, uzay trafik yönetimi ve


hassas yönlendirme konusunda yaşanacak
gelişmelere bağlı olarak daha yakın bir
yörünge formasyonunda çalışabilecektir.
Böylece küçük uydu platformlarında dağıtık
mimaride tasarlanacak sensörler ile yüksek
performans elde edilmesi sağlanabilecektir.

Zamana Duyarlı Tasarım, Geliştirme, Üretim


ve Fırlatma

Yeniden programlanabilir uydular, yeni uydular


üretme ve fırlatma baskısını hafifletebilse de
tüm askeri gereksinimleri karşılayamayabilir.
Gelişmiş yeteneklere sahip uydular için
zamana duyarlı geliştirme ve fırlatma
yaklaşımlarının çalışılması, uzay varlıklarının
hızlı bir şekilde yenilenebilmesi bakımından
önemli bir ihtiyaç olacaktır.

Gelişen teknoloji ve uzayın kullanımına yönelik


eğilimler, askeri ve sivil tüm uygulamalar
için uzaya bağımlılık ve uzay alanının artarak
kullanımının kaçınılmaz olduğunu bizlere
göstermektedir.
072 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

UZAY
TEKNOLOJİLERİNDE
EĞİLİMLER
Hacer SELAMOĞLU

Son yıllardaki yeni sensör teknolojileri, fonksiyonel


malzemeler, yeni itki teknolojileri, yapay zekâ, ileri robotik
teknolojileri, eklemeli imalat üretim yöntemi, verimli enerji
depolama teknikleri, optik haberleşme gibi teknolojilerdeki
gelişmeler, uzay alanında sadece artımsal teknolojilerde değil,
yıkıcı ve ezber bozan teknolojilerde de inovasyon yaratmaya
odaklanılacağının ipuçlarını vermeye başlamıştır.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 073
074 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

GELECEĞİN OYUN BOZUCU UZAY TEKNOLOJİLERİ geniş mesafelerin ve aşırı zor çevresel koşulların
üstesinden gelmesini ve uzay teknolojisinde
Dünyanın ilk yapay uydusu Sputnik 1’in yeni bir sıçrama elde etmesini sağlayacaktır.
yörüngeye oturtulmasının üzerinden altmış beş Günümüzde, derin uzay araştırmaları şu altı ana
yıl, Apollo 11 ile Ay yüzeyine yapılan insanlı ilk yönde ilerlemektedir: Ay'ın keşfi, Mars'ın keşfi,
uzay uçuşunun gerçekleşmesinin üzerinden asteroitlerin ve kuyruklu yıldızların keşfi, Güneş’in
ise elli üç yıl geçmiştir. Bu süre zarfında uzay keşfi, Merkür ve Venüs'ün keşfi, dev gezegenlerin
sektörü sivil ve askeri amaçlı kullanılmıştır. ve uydularının keşfi.
Uzayın haberleşme, veri aktarımı, navigasyon ve
görüntüleme amaçlı kullanımı için teknolojiler Bugüne kadar, derin uzay araştırma faaliyetlerini
geliştirilmiştir. Uzay ortamının ağır operasyonel ve bağımsız veya iş birliği içinde yürüten ülkeler ve
çevresel gereksinimleri, her türlü aracı ve görev kuruluşlar arasında ağırlıklı olarak ABD, Rusya
yükünü uzaya taşımanın getirdiği zorluklar, ilgili Federasyonu, Avrupa Uzay Ajansı (ESA), Japonya,
teknolojilerin uzun sürelerde ve yüksek maliyetlerle Çin Halk Cumhuriyeti ve Hindistan yer almaktadır.
geliştirilebilmesi sonucunu doğurmuştur. Bu Bu ülkeler ve kuruluşlar yaklaşık iki yüz kırk bir
durum da uzay teknolojileri konusunda daha düşük derin uzay sondası fırlatmıştır. Şu anda güneş
risk içeren ve var olan teknolojiler üzerine göreceli sistemindeki Ay, Mars, Venüs, Merkür, Jüpiter,
olarak küçük eklemeler yapılarak devam edilen Satürn, Uranüs, Neptün, asteroitler ve kuyruklu
artımsal teknolojilere yönelmeyi zorunlu kılmıştır. yıldızlar gibi gök cisimleri araştırılmış ve Ay, Mars,
Venüs, Titan'a, asteroitlere ve kuyruklu yıldızlara
Son yıllardaki yeni sensör teknolojileri, fonksiyonel başarılı inişler yapılmıştır. Ayrıca Ay’dan ve
malzemeler, yeni itki teknolojileri, yapay zekâ, asteroitlerden örnekler toplanmıştır.
ileri robotik teknolojileri, eklemeli imalat üretim
yöntemi, verimli enerji depolama teknikleri, optik Derin uzay keşif misyonları, geniş hedef
haberleşme vb. teknolojilerindeki gelişmeler, aralığı, uzun uçuş mesafesi ve zaman gibi tipik
bu döngüyü kırarak uzay alanında sadece özelliklere sahiptir. Bu sebeplerle, geleneksel
artımsal teknolojilerde değil, yıkıcı ve ezber Dünya yörüngesindeki veya Dünya’ya yakın
bozan teknolojilerde de inovasyon yaratmaya uzay araçlarıyla karşılaştırıldığında, sondalar ve
odaklanılacağının ipuçlarını vermeye başlamıştır. alt sistemler bazında çok farklı gereksinimlere
ihtiyaç duyulmaktadır. Bu gereksinimler de radikal
Bu teknolojiler, uyduların yörüngede servis teknolojiler ve yaklaşımlarla karşılanabilecektir.
hizmetlerinin sağlanabilmesini, sistemlerin
minyatürleşmesini ve ucuzlamasını, göreceli Örneğin, derin uzay aracı yörünge tasarımı, çoklu
olarak daha az maliyetli sivil uzay uçuşlarını, gök cisimlerinin etkisi altında yörünge tasarım
paradigma değiştirici alçak yörünge küçük uydu yönteminin dikkate alınmasını gerektirmekte
takımlarının kullanımını, uzaydan çok büyük ya da atmosferli gök cisimleri için aerobraking
boyutlu bilgi toplanmasını sağlayacağı gibi çok gibi yeni tasarım konseptleri ve yöntemleri
daha uç nokta teknolojik araştırmalar için de gerektirebilmektedir.
cesaret vermektedir.
Derin uzay sondasında gezegen yüzeyinde
Derin uzay araştırmaları, Ay’dan ve asteroitlerden çalışan gezici otonom araçlarının (rover), özerk
maden çıkarma, uzayda kolonizasyon, Mars navigasyona sahip olması, bazı olası arızaları
atmosferinden solunabilir hava elde etme, uzaydan otonom olarak belirleyebilmesi, teşhis edebilmesi
enerji hasadı ve uzay çöpünün değerlendirilmesi ve onarabilmesi veya yeniden oluşturabilmesini
yeni uzay kavramı içerisinde gelişen ve dikkat sağlayan teknolojilere sahip olması gerekmektedir.
çeken radikal çalışma alanlarından bazılarıdır. Bu
teknolojiler, geleceğin şekillendirilmesinde oyun Sondanın saniyede birkaç kilometre veya daha
bozucu etki yaratma potansiyeli barındırmaktadır. fazla ivme ile güçlü manevra kabiliyetine sahip
olması gerekmektedir. Geleneksel kimyasal
DERİN UZAY ARAŞTIRMALARI tahrikin özgül itici kuvvetinin sınırları, derin uzay
araştırma görevlerinin güçlü manevra kabiliyeti
Derin uzay araştırmaları, Dünya’yı, güneş sistemini, taleplerini karşılamayı zorlaştırır. Bu da derin uzay
evreni anlamak ve daha sonra güneş sistemindeki sondasında, daha yüksek özgül itici kuvvet, daha
diğer gök cisimlerini araştırmak, keşfetmek ve uzun hizmet ömrü ve üstün performans sunan
uygun olanlara yerleşmek için bir ilk adımdır. Bu ilk elektrik, güneş ve nükleer gibi tahrik teknolojilerini
adımlar, insanoğlunun bilinmeyen uzaya gitmesini, zorunlu kılmaktadır.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 075
076 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

ASTEROİT MADENCİLİĞİ Asteroit madenciliğinin, zorlu ve maliyetli olmasına


rağmen, artmakta olan nüfusa karşılık dünyadaki
Derin uzay araştırmalarının itici güçlerinden değerli kaynakların azalması ve hatta tükenmekte
birisi de asteroit madenciliğidir. Asteroitler, olması, bu alana olan ilgi ve ihtiyacın artmasına
meteorlardan daha büyük, gezegenlerden sebep olmaktadır. Bu kapsamda NASA, 2016’da
ise daha küçük olan güneş sistemindeki kaya OSIRIS-REx isimli uzay aracını Bennu isimli asteroide
oluşumlarıdır. Temel olarak karbonlu kondrit göndermiştir. Bu aracın 2023’te topladığı numunelerle
(C-tipi), taşlı (S tipi) ve metalik (M tipi) olmak birlikte Dünya’ya ulaşması beklenmektedir.
üzere üç çeşit olan asteroitlerin en yaygın türü,
asteroit kuşağının dış kısmında bulunan C-tipidir ABD, 2015’te Amerikan şirketlerine Ay ve
ve bunlar bilinen tüm asteroitlerin yaklaşık yüzde asteroitlerdeki kaynakları kullanma izni veren bir
yetmiş beşini oluşturmaktadır. S-tipi asteroitler, yasa çıkarmıştır. Şirketlerin araştırmalarına göre
bilinen tüm asteroitlerin yaklaşık yüzde on yedisini bu asteroitlerde, Dünya yüzeyinde bulunanlardan
oluşturmakta ve esas olarak metalik nikel-demir trilyonlarca kat daha fazla değerli maden
ve magnezyum silikat karışımından meydana bulunmaktadır. Örneğin, Dünya’da nadir bulunan
gelmektedir. Ayrıca yapılarında kobalt, altın, platin elementlerden biri olan platin elementinin,
ve rodyum da barındırmaktadır. M-tipi asteroitler asteroitlerde çok daha fazla rezerve sahip olması
ise tipik olarak asteroit kuşağının ortasında bulunur. sebebiyle Ocak 2022'de AstroForge şirketi
M-tiplerinin bileşimi tam olarak bilinmemekle kurulmuştur. AstroForge, asteroitlerden platin
birlikte, S-tipine kıyasla da çok daha fazla miktarda madenciliği yapabilmek için halihazırda var olan
metal içerdiği, esas olarak nikel-demirden ticari uzay teknolojisini kullanmayı planlamaktadır.
oluştukları ve ayrıca nikel, iridyum, paladyum, Diğer bir örnek de İngiltere’de 2016 yılında kurulan
platin, altın, magnezyum, osmiyum, ruteryum ve ilk uzay madenciliği kuruluşu olan AMC şirketidir.
ve rodyum benzeri metaller barındırdığı tahmin 2022 yılında Tohoku Üniversitesi-Uzay Robotik
edilmektedir. Asteroitlerin bileşimindeki farklılıklar Laboratuvarı (SRL) ile iş birliği yaparak Uzaya
Güneş’e olan yakınlıklarıyla ilgilidir. Uyumlu Robotik Asteroit Kaşifi (SCAR-E) projesi
kapsamında, asteroitlerin içine gömülü malzemeleri
Asteroit madenciliği, Dünya’ya yakın asteroitlerdeki çıkarmayı, işlemeyi ve kullanmayı hedeflemektedir.
değerli mineral ve metallerin tespit edilmesi,
yüzeylerinden ve çekirdeklerden çıkarılması, Mars’ta bir üs kurarak madencilik yapmanın,
analizi, metallerin ayrıştırılması gibi işlemleri içerir. Dünya’dan yürütülecek faaliyetlere kıyasla çok daha
Tüm bu işlemler için, uzay araçlarıyla, asteroitlere düşük maliyette gerçekleşeceği, Mars’ın ve özellikle
gönderilecek üç boyutlu yazıcılara, madencilik de uydusu Phobos’un, uzay araçlarını fırlatmak ve
robotlarına, spektrofotometriye ve termal nakliyat gerçekleştirmek için uygun bir yörüngeye
modelleme cihazları ile delme, patlatma, kırma sahip olması da yapılan bilimsel öngörüler arasında
yöntemlerine ihtiyaç duyulmaktadır. yer almaktadır.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 077

UZAY KOLONİZASYONU Uzay kolonizasyonu söz konusu olduğunda


dünyalaştırma (terraforming) kavramı da ayrıca
Derin uzay araştırmalarındaki motivasyon ön plana çıkmaktadır. Burada dünya harici bir
kaynaklarından bir diğeri de uzay kolonizasyonu gezegenin yeryüzündeki yaşam imkânlarına
veya uzayda kalıcı yerleşimin sağlanmasıdır. Uzay kavuşturulması ifade edilmektedir. Ancak bu
kolonizasyonu insanlığın gelecekte var olabilmesi kapsamdaki faaliyetlerden fayda elde etmenin çok
bakımından en önemli şanslarından biri olarak kabul uzun yıllar sonrasında, örneğin Mars için yüz bin yılda
edilmektedir. Uzayda koloniler kurabilmek için en gerçekleşebileceği ön görülmektedir.
temelde su, yiyecek, atmosfer, yapı malzemeleri,
enerji, ulaşım, haberleşme, yapay yer çekimi, Ay’da uzun süreli insan kolonisini inşa etmek
radyasyon önleme ve yaşam destek sağlayacak için başlatılan çok uluslu ARTEMİS Projesi de
teknolojiler üzerinde çalışılması gerekmektedir. önümüzdeki yıllar boyunca gerçekleştirilecek
görevler dikkate alındığında insanlık için çığır
Bu kapsamda, uzay kolonizasyonunu mümkün açacak gelişmelere sahne olacak bir program olarak
kılabilecek şu teknolojilerin önem kazanacağı görülmektedir.
öngörülmektedir:
• Sadece ilk malzemeler ve sistemler Dünya’dan
sağlanacağından şişirilebilir habitatların, geçiş
sırasında ve koloni kurulurken kolonistleri “Tek bir gezegenle sınırlı kaldığı sürece insan
barındırmak için kullanılması, ırkının uzun vadede varlığı risk altındadır.
• Ek sistemlerin, tesislerin inşasının, gök cisminden Er ya da geç, bir asteroid çarpması veya
türetilen malzemeler ve eklemeli imalat gibi nükleer savaş gibi felaketler hepimizi yok
teknikler kullanılarak gerçekleştirilmesi, edebilir. Ama uzaya yayılıp bağımsız koloniler
• Yörüngeleri Güneş’e yakın gök cisimleri için elektrik kurduğumuzda geleceğimiz güvende olacak.
enerjisi sağlamak üzere dönüştürme verimliliği Güneş sisteminde Dünya’ya benzer bir
yüksek olan fotovoltaik teknolojiler, gezegen yok, bu yüzden başka bir yıldıza
• Güneş’ten daha uzak gök cisimleri için fotovoltaik gitmemiz gerekecek.”
teknolojiler yeterli enerjiyi sağlamayacağından
nükleer enerji gibi başka enerji kaynakları, Stephen Hawking
• Kapalı devre olacak şekilde su ve atmosfer
taleplerini karşılamak üzere önemli geri dönüşüm
ve geri kazanım teknolojilerini içeren yaşam
destek sistemi,
• Hava ve suyun geri dönüştürülmesi için çok verimli
biyolojik teknolojileri içeren gıda üretim tesisleri ve
bunların yaşam destek sistemine entegre edilmesi.
078 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

MARS ATMOSFERİNDE SOLUNABİLİR HAVA NASA, MOXİE (The Mars Oxygen In-Situ Resource
Utilization Experiment) adı verilen bir çalışma ile
Mars’ta koloni kurma hedefi ile yürütülen faaliyetler, Mars’a gönderilen insanların görevleri boyunca
NASA’nın en kritik misyonları arasında yer soluyabileceği oksijeni üretme misyonu üzerinde
almaktadır. Kızıl Gezegen ve çevresindeki yaşamı, yoğunlaşmıştır. Bu teknoloji ile birlikte ayrıca
iklimi ve çevreyi keşfetmek görevlerinden sonra Mars yüzeyinden dünyaya geri dönüş için ihtiyaç
gelen dördüncü ve en kritik görev ise Mars’a insan duyulacak sıvı oksijenin de üretilebileceği
göndererek yerinde deneyler yürütmektir. Bu amaçla değerlendirilmektedir. MOXIE, 20 Nisan 2021'de
Mars atmosferinden solunabilir hava elde etmek Mars atmosferinde katı oksit elektrolizi kullanarak
üzere çalışılmaktadır. karbondioksitten oksijen üretmeyi başarmıştır.
NASA yaklaşık bir araç aküsü boyutunda olan MOXIE
Mars atmosferi, yüzde 20,95 oranında oksijen ile saatte yaklaşık olarak 6-10 gr aralığında oksijen
içeren Dünya’dan farklı olarak içeriğinde yüzde 0,16 üretebildiğini açıklamıştır. Ancak bir insanın bir
oranında oksijen muhteva etmektedir. Bu seviyenin saatte ortalama 35 gr oksijen tükettiği göz önüne
yükseltilmesi için yapılan araştırmalar sonucunda alındığında, bu miktar oldukça düşük seviyede
katı oksit elektroliz hücresi teknolojisi ön plana kalmaktadır.
çıkmaktadır.
NASA MOXIE ile gerçekleştirdiği deneysel
Katı oksit elektroliz hücresi, hidrojen gazı (ve/veya çalışmalardan olumlu sonuç elde etmesi
karbon monoksit) ve oksijen üretmek için bir katı durumunda, gelecekte yine katı oksit elektroliz
oksit veya seramik elektrolit kullanarak suyun (ve/ hücre teknolojisini kullanarak daha büyük çapta (yüz
veya karbon dioksit) elektrolizini sağlamak için kat daha büyük) bir sistem ile saatte 2 kg oksijen
rejeneratif şekilde çalışmaktadır. Katı oksit elektroliz üretebilmeyi hedeflemektedir.
hücreleri, tipik olarak 500 ile 850°C arasında,
yüksek sıcaklıkta elektrolizin gerçekleşmesine izin
veren sıcaklıklarda çalışmaktadır. Yüksek sıcaklıkta
gerçekleştirilen bir reaksiyonu ihtiva ediyor olması bu
teknolojinin en önemli dezavantajını oluşturmaktadır.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 079

UZAYDAN ENERJİ HASADI VE UZAY ÇÖPÜNÜN Bu maliyetin büyük kısmının fırlatma maliyetlerinden
DEĞERLENDİRİLMESİ kaynaklandığı düşünüldüğünde, Dünya
yörüngelerindeki uzay çöplüğünde bulunan dokuz
Uzaydan enerji hasat etmek için tipik bir sistem; bin ton civarında malzemenin yeniden kullanımı
uzayda konuşlanmış istasyonlarda fotovoltaik enerji gündeme gelmektedir. Bu malzemelerin ayda
panellerinden elde edilen DC enerjinin mikrodalga kurulacak bir uzay üssüne yönlendirilip, orada üs
veya lazer enerjisine çevrilmesi ile enerjinin kablosuz inşaatında ve güneş enerjisini dünyaya yollayacak
olarak yer istasyonlarına gönderilmesi sonrası yer dev uydu gibi projelerde kullanımının mümkün
istasyonlarında elektrik enerjisine dönüştürülmesi olabileceği değerlendirilmektedir. Bunun için de
prensibine dayanmaktadır. büyük boyutlu nakliye sağlayacak teknolojiler ile
uzay çöpünün yeniden kullanımı için sistemleri
GEO yörüngeye yerleştirilecek olan bu enerji monte edip, üretecek robotik teknolojilerine ihtiyaç
uydularının panellerine çok büyük aynalarla Güneş duyulmaktadır.
enerjisinin yansıtılması da sistemin parçası olarak
görülmektedir. Enerji uydularının GEO yörüngeye Enerjinin mikrodalga ya da lazerle Dünya’ya
yerleştirilmeleri sebebi olarak, uyduların tüm yıl gönderilmesi esnasında insanlara zarar
boyunca güneş ışınlarından yararlanacak olması, verilmesinden kaçınılması da dikkat edilmesi
bu yörüngede yeryüzüne göre beş kat daha fazla gereken konulardan birisi olarak öne çıkmaktadır.
güneş enerjisine ulaşım kapasitesinin bulunması, bu Bunun için uyduların yer istasyonları ile çok hassas
yörüngenin periyodunun Dünya’nın kendi etrafında hizalanması probleminin çözülmesi gerekmektedir.
dönme hızına eşit olması nedeniyle Dünya üzerindeki Aksi durumlarda enerji istasyonları büyük hasarlar
yer istasyonuna kesintisiz olarak enerji gönderebilme oluşturan silahlara dönüşebilecektir.
kapasitesine sahip olması sayılabilir. Öte yandan
Space Island Group tarafından 10 ila 24 MW arası Uzay çöpünün geri dönüşümü için henüz erken
bir sistemi dünyanın alçak yörüngesine kurmanın olmakla birlikte kapasitesi küçük de olsa alçak
maliyetinin yaklaşık iki yüz milyon dolar civarında yörüngeye yerleştirilebilecek enerji istasyonu
olduğu öngörülmektedir. çalışmalarına halen devam edilmektedir. Japan
Aerospace Exploration Agency (JAXA) ve Mitsubishi
080 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

önümüzdeki yirmi ila otuz sene içerisinde bu doğru evrileceği ve hangi yeni uygulama alanlarında
yönde çalışarak, 1 GW’a varan yatırım yapmayı kendine yer bulacağı konusunda hiç kuşkusuz ana
planlamaktadır. belirleyici faktör olmaya aday durumdadır.

ABD, Çin, İngiltere ve Hindistan’da da bu konuda Savunma, uzay faaliyetleri için her zaman itici
çalışmalara devam edilmektedir. ABD, Japonya ve güçlerden biri olsa da artan ölçüde uzayın
Avrupa’da mikrodalga ve lazerle enerji transferi askerileşmesi ve uzayın silahlandırılması noktasında
testleri başarıyla gerçekleştirilmiştir. yeni tür tehditler ve egemenlik gösterimine sahne
olmaktan kaçınamamaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti
Uzay teknolojileri, gelişim sürecinde dönemsel 2007 yılında, kendi uydusu Fengyun 1C’de
olarak kendini gösteren oldukça farklı unsurlardan kinetik bir imha yöntemi kullanarak karşı uydu
etkilenmektedir. Radikal ve oyun bozucu uzay (antisatellite-ASAT) uygulamasını denemiştir. Daha
programlarının ülkelerin uzun vadeli gündemlerinde yakın zamanlarda, 2020’de Hindistan, bir alçak yer
yer almasını, yapay zekâ, makine öğrenmesi ve blok yörünge (Low Earth Orbit-LEO) uydusunu hedef alan
zinciri gibi sayısal teknolojiler, eklemeli imalat gibi benzer bir test gerçekleştirmiştir.
üretim teknolojileri, otonom sistemler ve ileri robotik
teknolojileri gibi yenilikçi teknolojiler sağlamakta ve Şimdiye kadar, yalnızca birkaç ülke (ABD, Rusya,
bir temel hazırlamaktadır. Çin ve Hindistan) yabancı bir uzay aracını
potansiyel olarak etkisiz hale getirme yeteneğini
Bir diğer unsur olarak savunma ve güvenlik, diğer göstermiş olmakla birlikte, diğer ülkelerin, bu tür
tüm teknoloji alanlarında olduğu gibi uzay ve uydu senaryoların gerçekleşmesini önlemek ve karşı
teknolojilerine de yön veren ana unsurlardan biri saldırı yöntemlerini geliştirmek için bu yeteneği
olmayı sürdürmektedir. Savunma ve güvenlik elde etmeleri beklenmektedir. Bu durum, uzay
kaygıları, hem uzayda sahip olunan sivil, ticari her egemenliğini ve gözetimini sağlamak için özel
türlü kapasiteyi korumak hem de askeri açıdan savunma birimlerinin teşkil edilmesi sonucunu da
bu ortamı kullanarak doğrudan avantaj sağlamak doğurmaktadır. ABD Uzay Kuvvetleri ve Fransız
gerekçeleriyle uzay teknolojilerinin hangi yöne Uzay Komutanlığının teşkili ile NATO’nun uzayı
ASELSAN DERGİ SAYI 115 081

resmi olarak yeni harekât alanı olarak tanımlaması Çin’in dört yüz km yükseklikte alçak Dünya
bu konuda kaydedilen en dikkate değer ve uzay yörüngesinde kalıcı uzay istasyonu kurmak için
teknolojilerine yönelik eğilimleri derinden etkileyecek faaliyetleri devam etmektedir. Tiangong uzay
gelişmeler arasında gösterilmektedir. istasyonu, yaşam destek sistemleri ve yaşam
alanlarının yer alacağı aynı zamanda çeşitli
Kurumsal aktörlerin; ekonomik büyümeyi teşvik araştırmaların yürütüleceği büyük bir laboratuvar
etmek ve uzay ortamının sürdürülebilirliği olarak tasarlanmıştır. Atmosferde gezinen
gibi yaklaşan zorluklarla yüzleşmek için uzay asteroidlerden örnekler toplanarak bu uzay
politikalarının tanımlanması, güncellenmesi ve istasyonunda 2025 yılında incelemelerin başlaması
uygulanmasında öncü bir rol üstlenmeleri uzay hedeflenmiştir. Çin’in 2030 yılında Ay’a ayak basma
teknolojilerine yönelik eğilimleri belirleyecektir. Bu hedefinin yanı sıra 2040 yılında nükleer enerjili uzay
duruma en güzel örneği yeşil ekonomiye yönelik araçları ile uzaya seyahat etme hedefi yer almaktadır.
birkaç büyük uzay programının yenilenmesinin, uzay
tabanlı uygulamalar ve hizmetler için yeni fırsatlar Birçok ülke uzaya erişim ve uzayda bulunmak için
yaratması gösterilebilir. önemli çalışmalar yapmaktadır. Gelecek yirmi yılda
sivil alandaki gelişmelerin uzayda domine edeceği
Uzay programları için ülkelerin harcamaları öngörülmektedir. Küçük takım uyduların büyük
COVID-19 pandemisine rağmen yüzde 10,7 artışla ölçekte kullanımı uzayın kullanımını kolaylaştıracak
92 milyar ABD doları seviyesine ulaşmıştır. Amerika ve artıracak, özellikle uzay tabanlı verinin kullanımına
Birleşik Devletleri 2021 yılında yaklaşık 54,6 milyar yönelik teknolojiler ön planda olacaktır. Tüm bu
ABD doları harcayarak, dünyanın en fazla uzay gelişmeler, önemli hukuki ve etik düzenlemeler
harcaması yapan ülkesi konumundadır. Çin ise konusunda çalışma gerekliliğini zorunlu kılacaktır.
uzay programlarına yaklaşık 10,3 milyar ABD doları Yapılan tüm teknoloji eğilim analizleri ve teknoloji
harcayarak ikinciliğe yerleşmiştir. Üçüncülüğü ise öngörüleri kapsamında uzun vadeli uzay
3,95 milyar ABD doları uzay harcaması ile Fransa teknolojilerinin getireceği yıkıcı ve oyun değiştirici
almıştır. etkileri bugün itibarıyla tam olarak tahmin edebilmek
hayal sınırlarını bile aşmaktadır.
082 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

TEKNOLOJİ
PERSPEKTİFİNDE
UZAY SEKTÖRÜNÜN
DÖNÜŞÜMÜ
UZAY 4.0

Şahabeddin KUTLU

17 Temmuz 1975 tarihinde Apollo ve Soyuz uzay araçlarının


uzayda birbirine kenetlenmesi ile SSCB ile ABD arasındaki
uzay yarışında da yeni bir döneme geçilmişti. Aradan geçen
yaklaşık kırk yıllık süreçte uzayın navigasyon, haberleşme ve
gözlem amaçlı kullanımı çalışmalarına onlarca ülke daha dahil
oldu. Ancak 2030 yılına doğru yaklaşırken yaşanılan süreçte
alçak dünya yörüngesinin odak noktası olduğu yeni bir uzay
yarışının fitili ateşlenmiş gözükmektedir.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 083
084 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

Son yıllarda küreselleşen dünyanın her yerinde DÜNYA NEREYE GİDİYOR?


artan kullanıcı ihtiyaç ve taleplerini karşılama
adına LEO (Low Earth Orbit) uyduların daha düşük Tarihsel olarak alçak yörünge uyduları üzerinden
gecikmelerle kesintisiz iletişim sağlamaya imkân erişim hizmetleri sağlamaya çalışan ilk şirketler
tanıması, haberleşme ağlarının bu altyapı üzerine iyi bir şekilde lanse edilmemeleri, yüksek hızda
kurulması konularını da gündeme getirmiştir. erişim sağlayamamaları, bunun sonucunda az
Özellikle 5G teknolojisinin beraberinde getirdiği sayıda kullanıcının ilgisini çekmeleri ve yüksek
nesnelerin interneti (Internet of Things-IoT) maliyetlerle engellenmeleri gibi nedenlerle yeterince
uygulamalarının hem pazar olarak önemli bir yer büyüyememiş veya iflas etmek durumunda
edineceği hem de mevcut altyapılarda köklü bir kalmışlardı. Uydu telefon hizmetlerini halen
değişikliğe yol açacağı düşünülmektedir. Gerek sunmakta olan Iridium 1999 yılında iflas koruma
Türkiye gerekse dünya için yeni bir gelişme olan ve başvurusunda bulunmuş; petrol-madencilik,
haberleşme sektöründe yeni kırılımların yaşanması kamu hizmetleri, ormancılık, balıkçılık, askeri,
kuvvetle muhtemel olan bu alanda, LEO uydular ulaşım ve acil durum uygulamaları olan Globalstar
üzerinden altyapı kurma planları olan dünyanın ise 2002 yılında aynı durumla karşılaşmıştır.
önemli teknoloji firmalarının çalışmaları, sektörde Globalstar, daha sonraları ikinci nesil uyduları ile
yer alan herkes için bir fırsat olduğu kadar bir tehdit varlığını devam ettirse de istenilen pazar payını
olarak da karşımıza çıkmaktadır. hiç yakalayamamıştır. Teledesic firması da proje
maliyetini 9 milyar ABD doları olarak çıkarmış fakat
17 Temmuz 1975 tarihinde Apollo ve Soyuz uzay yatırımcı bulamadığı için Ekim 2002’de uydu yapım
araçlarının uzayda birbirine kenetlenmesi ile SSCB çalışmalarını resmen askıya alarak faaliyetlerini
ile ABD arasındaki uzay yarışında da yeni bir döneme sonlandırmıştır. Rusya merkezli Gonets uydularının
geçilmişti. Aradan geçen yaklaşık kırk yıllık süreçte mesajlaşma, M2M (makine-makine) haberleşmesi
uzayın navigasyon, haberleşme ve gözlem amaçlı ve GLONASS navigasyon uydularından gelen verilerin
kullanımı çalışmalarına onlarca ülke daha dahil yere iletilmesi servislerine rağmen kullanım alanı
oldu. Ancak 2030 yılına doğru yaklaşırken yaşanılan Rusya ile sınırlı kalmıştır.
süreçte alçak dünya yörüngesinin odak noktası
olduğu yeni bir uzay yarışının fitili ateşlenmiş Tüm bu gelişmeler neticesinde geçmişten günümüze
gözükmektedir. bu alanda faaliyet gösteren operatörler, aslında
başarısız birer girişimler olarak öne çıkmışlardır.
Sektörü yakından takip eden kimi araştırmacılar Ancak günümüzde küreselleşen dünyanın her
tarafından Yeni Uzay (New Space) olarak tanımlanan yerinde artan kullanıcı ihtiyaç ve taleplerini
bu yarış, öncelikli olarak ticari müşterileri hedefleyen, karşılama adına alçak yörünge uydularının daha
bir getiri arayan risk sermayesi ile desteklenen, düşük gecikmelerle kesintisiz iletişim sağlamaya
uzayda veya uzay için geliştirilen yenilikçi ürünlerden imkân tanıması, haberleşme ağlarının bu altyapı
veya hizmetlerden kâr sağlamaya çalışan küresel bir üzerine kurulması konularını da gündeme getirmiştir.
şirketler ve girişimciler endüstrisi haline gelmiştir. Özellikle 5G teknolojisinin beraberinde getirdiği IoT
uygulamalarının hem pazar olarak önemli bir yer
Kimi araştırmacılar tarafından da Uzay 4.0 edineceği hem de mevcut altyapılarda köklü bir
(Space 4.0) olarak adlandırılan bu yeni dönem; değişikliğe yol açacağı düşünülmektedir. Bu noktada
yıllardır yapılan geliştirme faaliyetleri neticesinde, alçak yörünge uyduları üzerinden altyapı kurma
fırlatma maliyetlerini oldukça düşüren yeniden planları olan dünyanın önemli teknoloji firmalarının
kullanılabilir fırlatma araçları ile birlikte uzaya eşi çalışmaları her geçen gün dünyanın gündemine
görülmemiş bir ölçekte erişim sağlayan yeni bir uzay daha çok gelmektedir. Bunun yanı sıra birçok firma
altyapısı ortaya çıkarmıştır. Bu altyapı ile birlikte da 5G teknolojisini uydu haberleşme altyapısı ile
uydu tabanlı haberleşme, navigasyon ve gözlem buluşturmak üzere çalışmalar yürütmektedir. Bu
hizmetlerinde mevcut pazarların artarak yeni iş ve gelişmeler doğrultusunda Yeni Uzay alanında her
endüstrilerin genişlemesine olanak sağlaması kesin geçen gün değişik büyüklükteki yeni işletmeler
gözükmektedir. Ekonomik kalkınma yoluyla uzay piyasaya girmektedir. Girişim sermayeli kurulan
sınırını insan yerleşimine açmak için çalışan tüm şirketler de hesaba katıldığında yarısı ABD merkezli
kişiler, işletmeler ve kuruluşlar da bu yeni yarışın bu şirketlerin sayısı iki yüz elliyi aşmaktadır.
yeni oyuncuları olmuşlardır. Yeni Uzay veya Uzay Aynı zamanda bu işletmelerin çalışma alanları
4.0, hangi ismi verirsek verelim bu yeni yarışta incelendiğinde en önde gelen uygulamaların IoT
haberleşme, navigasyon ve yer gözlem uygulamaları alanındakiler olduğu görülmektedir. Bununla
için yeni fırsatlar ve imkânlar her geçen gün daha çok beraber Yeni Uzay’ın en önemli bileşenlerinden
öne çıkmaya başlamış durumdadır. birisi de düşük maliyetli küp uydular ile uzaya
ASELSAN DERGİ SAYI 115 085

erişimin sağlanarak hizmetlerin veriliyor olmasıdır. Elde edilen teknolojik ve ekonomik ilerleme
1999 yılında ilk defa gündeme gelen bu küp sonrasında son yıllarda SpaceX, OneWeb, Telesat ve
uyduların uzaya fırlatılma sayısı bugün iki bin adete O3b gibi firmaların başını çektiği uydu operatörleri
yaklaşmıştır. Özellikle de fırlatılan bu uyduların bugüne kadar görülmemiş büyüklükte uydu filoları
sayısının son on yılda otuz kat; haberleşme amaçlı oluşturmaya başlamışlardır. Sayıları binler ile ifade
olanlarının pazar payının ise dört kattan fazla bir artış edilen bu uydu filoları ile birlikte dünya adeta bir ağ gibi
göstermesi çok dikkat çekicidir. örülerek dünyanın her yerine yüksek hızlarda erişim
hizmetinin sunulması mümkün hale gelmektedir.
Sahip olunan yeni imkânlarla 2030 yılına doğru yol
alırken birim maliyetlerin de düşmesi ile birlikte Özellikle SpaceX’in Kasım 2020 itibarıyla beta
tüm dünyada fırlatılması planlanan uydu sayısının sürümü adıyla kullanıma başlamış olması,
on bin adedi aşacağı tahmin edilmektedir. Bu da dünya kamuoyunun söz konusu projelerin
bugün yörüngedeki aktif uydu sayısının beş katına uygulanabilirliğine daha güçlü bir şekilde inanmasını
çıkması anlamına gelmektedir. Bu yeni uyduların sağlamıştır. SpaceX’in iletişim uydusu ağı fikri
önemli bir kısmı 5G ve IoT uygulamaları için Ocak 2015’te ilan edilmiştir. Kendi fırlatma roketi
planlanmıştır. Özellikle 5G uygulamalarının uydular Falcon 9 ile fırlatma başına 60 Starlink uydusu
üzerinden verilmesi ve iletişim altyapılarının bu iki haftalık periyotlar halinde fırlatılmaktadır. Tüm
yöne evrilmesi için çok sayıda çalışma halihazırda sistemin yaklaşık kırk iki bin uydu ile tamamlanması
yürütülmektedir. Böylece küresel bazda gerçek planlanmaktadır. Bu süreçte SpaceX, bazı uyduları
zamanlı geniş bant iletişimi sağlayan küçük uydu yeni teknolojilerin gösterimi ve doğrulanması
filolarının yer durağan uyduları (GEO) tamamlayan amacıyla kullanmaktadır. SpaceX, yetersiz hizmet
bir yapıya ulaşması ve 2030 yılına kadar küresel alan bölgelere internet hizmeti vermeyi amaçlamış
bir etkiye sahip olması beklenmektedir. Küçük olup yaklaşık 30 milyar ABD doları harcayacağı
uydulara yönelik eğilim sadece uyduların inşa, projeden, 2025 yılı itibarıyla yılda 10 milyar ABD
fırlatma ve işletme maliyetlerini azaltmakla dolarının üzerinde kazanmayı hedeflemektedir. Ticari
kalmamış, aynı zamanda uzayda daha hızlı ve daha servislerinin yanı sıra ilerleyen dönemde Starlink
esnek bir dağılım alarak oluşturdukları büyük uydu sisteminin bir kısmının askeri haberleşme amaçlı
filolarını uygulanabilir hale getirmiştir. olarak kullanılması da planlanmaktadır.
086 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

Kanada merkezli TELESAT, alçak yörüngede gerekse uluslararası iş birlikleri ile gerçekleştirilen
çalışacak yüz yirmi uydudan oluşan TELESAT her proje Türkiye’nin bu sektördeki tecrübesini daha
LEO ismini verdikleri bir uydu filosu fırlatmayı da artırmıştır. Gelinen noktada Türkiye Uzay Ajansı
hedeflediğini 2016 yılında belirtmiştir. 2020 (TUA) 2018 yılında kurulmuş ve Milli Uzay Programı
yılında ise bu uydu takımının bin altı yüz uydudan da Şubat 2021 itibarıyla ilan edilmiştir durumdadır.
oluşmasını hedeflemişlerdir. 2021 yılında 3 milyar Gerek Türkiye gerekse dünya için yeni bir gelişme
ABD dolarlık bir büyüklüğe sahip, iki yüz doksan sekiz olan ve haberleşme sektöründe yeni kırılımların
uydu ve ilgili yer hizmetlerini içeren bir sözleşmeyi yaşanması kuvvetle muhtemel olan Yeni Uzay hem
Thales Alenia Space firması ile imzaladığını duyuran bir fırsat hem de bir tehdit olarak Türkiye’nin gelecek
şirket, düşük gecikmeli internet kullanımı ve 5G dönemlerde sık sık karşılaşacağı bir konu olarak
altyapı hizmetini 2023 yılı itibarıyla kırsal ve kentsel yerini almaktadır.
bölgelerde sunmayı planlamaktadır.
FIRSAT MI TEHDİT Mİ?
2016 yılında Lüksemburg merkezli SES uydu
operatörü tarafından satın alınan O3b ise hali hazırda Toplumun geniş coğrafyalar üzerinde sürekli
yörüngesinde bulunan orta irtifa (MEO) uydular ile bilgiye olan ihtiyacı nedeniyle yüksek hassasiyetli
mobil cihazlara ses ve veri haberleşmesi ile birlikte uydulardan bilgi ihtiyacı artmaktadır. Bu
mobil operatörlere de internet sağlayan bir firmadır. ihtiyacın ancak geleneksel çözümlerin yeniden
O3b (Other 3 billion) ismi, dünyada henüz geniş değerlendirilmesi ile karşılanabilmesi mümkün
bant internet hizmeti alamayan üç milyar insanı gözükmektedir. Alçak yörüngede servis sağlayan ve
temsilen konulmuştur. O3b, Yeni Uzay yarışında çok sayıda küçük uydudan oluşan uydu filolarının
geniş bant haberleşme hizmeti vermeye başlayan getirdiği daha fazla kapasite ile birlikte fiyatların
ilk operatör olup düşük gecikmeli, yüksek hızlı düşmesi öngörülmektedir.
uydu haberleşmesi sağlanması için ABD Savunma
Departmanı ile 2018 yılında bir anlaşma yapmıştır. Alçak yörünge uydularının kullanıldığı haberleşme
altyapıları genel olarak uzay kesimi, yer kesimi ve
İngiltere’nin 2018 yılında Avrupa Galileo Navigasyon kullanıcı kesiminden oluşmaktadır. Uzay kesiminde
Sisteminden; 2020 yılında da Avrupa Birliği’nden dünyayı devamlı olarak tarayan bir uydu filosu
ayrılması ile birlikte OneWeb’e ortak olması uydu yer alırken; yer kesiminde ağ geçitleri, kullanıcı
haberleşme ve navigasyon projelerine Avrupa kesiminde ise kullanıcı terminalleri yer almaktadır.
ülkelerinden bağımsız bir şekilde devam etmesi Devamlı olarak hareket halinde olan ve belirli bir
anlamında önemli bir aşama olmuştur. Bununla alanı kısa süre görebilen uydular kendi aralarındaki
beraber süreç içerisinde OneWeb’in, uyduların iletişimi zamanla inter-satellite link (ISL) adı verilen
üretimi için Airbus ile bir ortaklığa giderek uydular arası haberleşme alt sistemleri ile yapmaya
OneWeb Satellites şirketini kurması nedeniyle de başlayacaktır. Bununla beraber yer kesimi üzerinden
Avrupa’dan tamamen bağımsız olması pek mümkün erişim sağlanan yüksek bant genişliği ve düşük
gözükmemektedir. Bu dört şirketin yanı sıra Kepler iletişim gecikmesi olan internet altyapısı küçük güç
(Kanada), Kuiper (ABD), Hongyun (Çin) gibi farklı ve anten boyutları ile kullanıcı terminallerine uydular
şirketlerin de ilerleyen zaman içerisinde bu alanda üzerinden iletilmektedir.
servislerine başlaması beklenmektedir.
Bununla beraber, her ne kadar dünya genelinde
PEKİ YA TÜRKİYE? bu yeni gelişmelere doğru bir eğilim gözükse
de küçük uydulardan oluşan bir uydu filosu inşa
Türkiye açısından bakıldığında, 90’lı yıllarda adım ederken aşılması gereken birçok engel vardır. İlk
attığı uydu haberleşme sektörü ile bu yüksek olarak, projelerin finanse edilmesi, düzenleyici
teknolojili ve stratejik alanda söz sahibi olmak onayların alınması ve diğer uydu sistemleriyle
her zaman Türkiye’nin gündeminde olmuştur. Bu güvenli bir şekilde bir arada işletilmesini sağlamak
hedefle çıktığı yolda önceleri hizmet alımı daha için frekansların ve yörüngelerin koordine edilmesi
sonra kendi uydusunu dış temin yoluyla tedarik gerekmektedir. Üstelik uyduların çarpışmalardan
ederek işletmeye başlamış ve en nihayetinde de artık kaçınarak ilave bir uzay çöpüne de neden olmaması
kendi gözlem uydularını ve haberleşme uydularını gerekir. Ayrıca birçok uydunun düzenli, zamanında
kendisi üretme noktasına gelmiştir. Aradan geçen ve ekonomik olarak fırlatılması gerekmektedir.
bu yaklaşık otuz yıllık süreçte Türkiye artık kendi Uyduların büyük bir kısmı fırlatılıp faaliyete geçene
uydu projelerine yön verebilecek konuma gelmiş ve kadar hizmete başlanması mümkün olmayacaktır.
bu konuda kurum/kuruluşları vasıtasıyla çeşitli iş Gelişmiş antenlerin ve modemlerin tasarımı, kullanıcı
birliği modelleri de geliştirmiştir. Gerek milli olarak ekipmanlarının geliştirilmesi, uyduların kısa ömürlü
ASELSAN DERGİ SAYI 115 087

olması gibi karmaşık ve yüksek teknolojili teknik sağlanmaktadır. Yaşanan teknolojik ilerlemeler
gereksinimler ciddi bir risk oluşturmaktadır. Birçok ve özellikle 5G/IoT alanındaki gelişmelerle birlikte
girişim şirketi ve yatırımcı, bu risklere gerektiği kadar değişen ihtiyaçlar-talepler doğrultusunda LEO
önem vermemeleri nedeniyle ya başlamadan sona uyduların önemi son on yılda daha da öne çıkmaya
ermiş ya da büyük finansal risklerle mücadele etmek başlamıştır. Bu noktada LEO uydular üzerinden
zorunda kalmıştır. sağlanan servisleri geniş bant ve dar bant olarak
ikiye alarak incelemekte fayda vardır. Zira; geniş bant
Teknolojik gelişmelerin çok hızlı olmasına karşın haberleşme hizmetlerinde sahip olunması gereken
uluslararası boyutta düzenleyici çalışmalar teknik kabiliyetler ve finansal ihtiyaçlar oldukça büyük
nispeten daha geriden gelmektedir. Ulusal ölçekte çaplı projelerin hayata geçmesine bağlıdır. Bununla
ise henüz çoğu ülkenin bu yeni duruma hazır beraber dar bant haberleşmede ise IoT uygulamaları
olmadığı da bir gerçektir. Bu da hem mevcut ve ile teknolojiyi yakalayabilmek ve yetkinlik
hem de yeni girişimler için bir belirsizlik anlamına kazanabilmek için daha etkin ve ekonomik bir
gelmektedir. Yine de bu engellerin aşılması ile başlangıç noktası olarak öne çıkmaktadır. Dünyada
beraber alçak yörünge uydu filolarının tüm dünya genel itibarıyla mini uydu sınıflarında uydu filolarının
için yeni teknolojik, ekonomik ve sosyal fırsatlar kurulmaya başlandığı bu dönemde teknolojiyi sosyal
oluşturabilmesi çok mümkün gözükmektedir. ve toplumsal birçok alanda kullanarak ekonomik
faydalar elde etmek mümkün gözükmektedir.
Radyo ve televizyon yayıncılığı başta olmak üzere İnsanoğlunun uzay serüveninde yeni bir dönüm
veri haberleşmesi, ses haberleşmesi, askeri noktası olabilecek bu aşamada elde edilecek
haberleşmeler, navigasyon uygulamaları gibi birçok kazanımlar iklim değişikliği, demografik kalkınma,
kullanım alanı olan GEO uydular, yüksek bir irtifada göç, kaynak sıkıntısı, çatışmalar ve felaketler, enerji,
olmaları nedeniyle daha uzun bir gecikme süresine dijital bölünme ve sağlık gibi küresel sorunlarla
sahiptirler. Ayrıca geniş kapsama alanlarına rağmen başa çıkmak için bir araç olarak kullanılabilecektir.
bütün dünyaya hizmet sunabilme açısından tek Bu sürecin henüz başındayken karar vericiler için
başlarına yeterli gelmemektedirler. Bu nedenle, de kritik dönem başlamış durumdadır. Bu kritik
birçok kritik iletişim kablo üzerinden veya daha hızlı dönemde doğru karar verme ve politika oluşturma,
bağlantı sağlayan LEO takım uyduları üzerinden gelecek nesillere ilham ve motivasyon sağlamadır.
088 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

GEO'DAN
LEO'YA Yunus Sarp YILDIRIM
Önder BELCE
Ahmet Fazıl YARAŞLI
ASELSAN DERGİ SAYI 115 089

HABERLEŞME
UYDULARINDA YENİ
YAKLAŞIMLAR
090 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

Mekândan bağımsız olarak istediğimiz bilgiye V (40–75 GHz), W (75- 110 GHz), E (60 GHz- 90
anında ulaşabildiğimiz, birçok otonom aracın ve GHz) frekans bantlarının uydu haberleşmesinde
makinenin pürüzsüzce işlerini yapıp bize rapor yaygın kullanımı ile terabit seviyelerinde veri iletim
verdiği, sanal gerçeklikle istediğimiz kişilerle hızlarına ulaşılması beklenmektedir.
istediğimiz ortamlarda ve hatta istediğimiz bir
zaman diliminde vakit geçirmenin mümkün olduğu Frekansların bu denli tekrar kullanımının
bilim kurgu filmlerinden çıkmış bir geleceğe, da girişim olarak bilinen haberleşme sinyali
internetin hayatımıza girmesiyle birlikte hızla üzerindeki bozucu etkisini kontrol altına alınması
ilerlemekteyiz. Sürekli olarak gelişen uygulamaların gerekmektedir. Radyo dalgalarının girişiminin
bant genişliği ihtiyaçlarını karşılamak üzere daha kontrol edilebilir düzeyde olduğu ve kullanıcı
özellikle 5G-6G gibi teknolojiler ile bant genişlikleri bant genişliklerini artırmak için ilave bant genişliği
sürekli olarak artsa da kapsanan coğrafya ve sağlayan optik haberleşme teknolojilerinin en
nüfusun sınırlı kalması, uydu teknolojilerinin daha azından ağ geçidi (Gateway) bağlantılarında
yaygın ve maliyet etkin kullanılmasını kaçınılmaz kullanılması için çalışmalar/denemeler devam
kılmaktadır. etmektedir. Gelecekte radyo frekans bantlarında
çalışan yer senkron yörünge uydularında optik
Bütün bu gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan görev yüklerinin de yer bulacağı ve giderek ağırlığını
ihtiyaçların karşılanabilmesi için haberleşme artıracağı değerlendirilmektedir. Hali hazırda alçak
uydularında da yeni yaklaşımlar ve yenilikler zaruri yörünge uydularına optik veri iletim hizmeti vermek
hale gelmiştir. Peki ama bu gelişmelere bağlı üzere uzaya fırlatılmış yer sabit haberleşme
olarak uydu haberleşmesinde ya da haberleşme uyduları bulunmaktadır.
uydularında ne tip yeni yaklaşımlar mevcuttur?
Uydularda yaşanan kapasite artışı kadar bu
YER SABIT YÖRÜNGE (GEO) HABERLEŞME kapasitenin de verimli kullanılması günümüzde
UYDULARI geliştirilmeye devam edilen bir diğer husus
olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kapsamda uydu
Artur C. Clarke ilk olarak 1945 tarihinde dile üzerinde var olan kapasitenin en verimli şekilde
getirdiği yeryüzünden yaklaşık 36.000 km irtifadaki değerlendirilmesi ve değişen pazar ihtiyaçlarına
yer sabit uydular üzerinden haberleşme fikri ancak ayak uydurabilmesi için esnek görev yüklerine
yirmi yıl sonra fırlatılan ilk ticari uydu ile hayata sahip uydulara rağbet giderek artmaktadır. Bu
geçebilmiştir. Dünya’nın açısal dönüş hızına esneklik uyduya iletilen sinyallerin içeriğinin birler
eşit açısal dönüş hızına sahip yer sabit yörünge ve sıfırlar seviyesinde çözülerek uydu üzerinde
haberleşme uyduları televizyon ve radyo yayınları anahtarlama yapılmasını mümkün kılacak şekilde
için yaygın olarak kullanılmaktadır. Bununla gerçekleştirilebilse de günümüz haberleşme
birlikte bu uydular internet ve veri iletişimi için de altyapılarının hızlı değişmesi ve kullanıcı
özellikle karasal ve mobil şebekelerin ulaşamadığı donanımlarının birbiri ile yaşadıkları uyumluluk
coğrafyalarda kullanım alanı bulmaktadır. Birkaç problemleri sebebiyle çok tercih edilmemektedir.
gigabit seviyesinde toplam veri iletim oranına Günümüzde sinyallerin sayısal teknikler
sahip geleneksel yer senkron haberleşme uyduları vasıtasıyla ayrıştırıldığı ve yönlendirilebildiği yarı
maliyet etkin bir bağlantı sağlama noktasında saydam görev yükleri ile gerçekleştirilmektedir.
zorlanmaktadır. Uydu haberleşmesinde kıt kaynak Yeniden yapılandırılabilir yazılım tanımlı uydu/
olarak karşımıza çıkmakta olan kullanılabilir bant görev yükü (Software Defined Satellite-Payload)
genişliği aynı uydu üzerinde oluşturulan birçok ve hüzmeleme (Beam Forming Network)
küçük spot kapsama üzerinde tekrar kullanmak teknolojilerini birlikte kullanan bu tip uydular ile
suretiyle uydunun toplam bant genişliğini birlikte uydu üzenindeki tekrarlayıcı kapasitesi,
artırma yaklaşımı özellikle veri haberleşmesi için kapsama alanları, frekans planları yörüngede
kullanılmakta olan uydularda yaygınlaşmaktadır. değiştirilebilmektedir. Bu sayede tek tip üretilen
Bu şekilde uyduya tahsis edilmiş frekanslar uyduların yörüngede özelleştirilmesi uydunun
defalarca kullanılarak maliyetlerin düşürülmesine görevine özgü yürütülen tasarım, üretim ve test
çalışılmaktadır. Özellikle Ka-Band olarak yaklaşımının bırakılmasına ve bu süreçlerin
nitelendirilen 27.5-31 GHz radyo frekans bandının standartlaştırılarak seri üretim yaklaşımının
kullanıldığı bu tip uydular yüksek/çok yüksek benimsenmesinin yolu açılmaktadır. Uydu/uzay
veri hızlı uydular (HTS/VHTS, High/Very High endüstrisinde köklü bir değişikliğe sebebiyet veren
Throughput Satellites) olarak adlandırılmakta ve bu yeni yaklaşım ile uyduların çok daha uygun
halihazırda 500 Gbps’lik veri aktarım hızlarına maliyet ve teslim tarihleri ile operatörlere teslimi
ulaşabilmektedir. Yakın gelecekte Q (33- 50 GHz), mümkün olmaktadır.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 091
092 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

Sürekli artan kapasite ihtiyaçları uyduların görev Otonom araçlar, insansız hava platformlarındaki
yükü ve anten alt sistemlerinin yanı sıra güç alt gelişmelerin de katkısıyla yakın gelecekteki
sistem ve ısıl alt sistem sınırlarını da zorlamakta. internet trafiğinin yüzde 70’nin makineler
Üreticiler bu kapsamda TWT vericilerinin veriminin tarafından oluşturulacağı tahmin edilmektedir. Bu
yükseltilmesi, uzay platformlarında elektrikli itki trafiğin büyük bir kısmının geniş bant haberleşme
sistemlerinin yaygınlaşması ve eklemeli katman ihtiyacının olacağı aşikâr olsa da düşük bant
üretim tekniklerinin uzay sektöründe kullanılması genişliğine ihtiyaç duyacak düşük verici gücüne
gibi birtakım çalışmalara yoğunlaşmaktadırlar. sahip birçok sensörün de azımsanmayacak sayıda
olacağı tahmin edilmektedir. Bu kapsamda alçak
ALÇAK YÖRÜNGE (LEO) HABERLEŞME UYDULARI yörünge uyduları üzerinden nesnelerin interneti
(IoT-Internet of Things) uygulamalarına yönelik
Yeryüzünden 500 ila 2.000 km irtifada işletilen çeşitli uygulamalar da geliştirilmektedir. NB-IoT,
uydular alçak yörünge haberleşme uyduları LoRa, SigFox gibi düşük güç gereksinimlerini
olarak nitelendirilmekte olup özellikle mobil sağlayan çeşitli LPWAN (Low Power Wide Area
haberleşme servisleri için 1990’lı yıllardan itibaren Network) haberleşme teknolojilerinin uygulandığı
kullanılagelmektedir. Yer sabit yörüngeye kıyas LEO uydular vasıtasıyla küresel ölçekte nesnelerin
ile oldukça düşük irtifalarda işletilmesi düşük çevrim içi hale gelmesi hedeflenmektedir. 3GPP
veri iletim gecikmeleri ve düşük verici gücü organizasyonu tarafından desteklenmekte
gereksinimleri ile avantaj sağlamakla beraber olan NB-IoT dalga formu ile global ölçekte cep
kesintisiz bir haberleşme sağlanabilmesi için telefonlarına hizmet sunmak üzere denemeler
yüzlerce uydunun fırlatılması gerekliliği ile oldukça başlamış ve yakın gelecekte yaygınlaşması
yüksek ilk yatırım maliyeti ortaya çıkmaktadır. beklenmektedir. Böylelikle yakın gelecekte ortaya
Buna karşın yeniden kullanılabilir roketler ve seri çıkacak cep telefonlarıyla uydu üzerinden de
üretim yaklaşımının benimsenmesi ile uydu üretim haberleşme imkanını bulacağız.
ve fırlatma maliyetleri bir miktar düşürülmüştür.
Böylelikle Starlink, Oneweb, Kuiper, Leosat ve Özellikle düşük bant genişliği ve düşük güç tüketimi
Telesat gibi firmaların binlerce uydudan oluşan gerektiren nesnelerin interneti gibi uygulamalar
Mega Takım uyduları (Mega Constellations) için 10 cm ve katları şeklinde boyutlandırılan birkaç
mümkün hale gelmektedir. Bu uydular ile fiber kiloluk küçük küp uyduların kullanımı artmaktadır.
hızında ve düşük gecikmeli küresel bağlantı
hizmetlerinin sağlanması hedeflenmektedir. Bu ORTA DÜNYA YÖRÜNGESI (MEO) HABERLEŞME
denli yüksek sayıdaki uydunun işletilmesi de ciddi UYDULARI
maliyetler getirmekle birlikte takım uyduların
belirli bir amaç kapsamında otonom olarak faaliyet Orta Dünya yörüngesi uyduları yeryüzünden
gösterebilmesi için yapay zekâ temelli sistemler ile 5.000 ila 20.000 km irtifada yer sabit yörünge ile
operasyonları yürütme yaklaşımına gidilmektedir. alçak yörünge uyduları arasında işletilmektedir.
İrtifaları sebebiyle sinyal gecikmesi ve verici
Özellikle geniş bantlı uygulamalar için çoklu gücü gereksinimi noktasında yer sabit ve alçak
uydu kullanımı, uyduların takibini mümkün kılan yörünge uyduları arasında bir konuma sahiptir.
antenlerin kullanımını zorunlu hale getirmektedir. Bu uyduların alçak yörünge uydularına nazaran
Geleneksel olarak mekanik yöntemleri ile parabolik Dünya etrafındaki dönüşünün daha yavaş olması
antenlerin hareket ettirilmesi ile gerçekleştirilen sebebiyle daha basit kullanıcı terminalleri ile
uydu takip yöntemleri alçak yörünge uydularında haberleşebilme imkânı sunmaktadır.
ise elektronik takip kabiliyetli aktif faz dizilimli anten
sistemlerinin kullanımı ile gerçekleştirilmektedir. Orta Dünya yörüngesi daha ziyade konum
belirleme uyduları tarafından yaygın olarak
Çoklu uydular üzerinden hizmet sağlanmasının kullanılsa da geniş bant veri iletimi için de
bir diğer güçlüğü ise aktarılan kullanıcı trafiğinin kullanılmaktadır. Özellikle gemi ve uçak gibi mobil
belirli ağ geçidi yer istasyonuna indirilebilmesi için platformların haberleşmesinde MEO uyduların
uydular arasında iletişim hatlarının (Inter Satellite kullanımının artacağı değerlendirilmektedir.
Links) kurulması gerekliliğidir. Uydular arası Frekans tekrar kullanımının olduğu esnek görev
optik/lazer bağlantı sistemleri ile kullanıcı trafiği yükleri ile veri haberleşmesinin bu yörüngede
yer istasyonuna en yakın uyduya iletilmektedir. de artacağı değerlendirilmekle birlikte alçak
Günümüzde uydular arasında terabit seviyesinde dünya yörüngesindeki uydular arası optik/lazer
optik lazer iletim hatlarının kurulumuna ilişkin şebekenin bir parçası olarak da kullanılabilmesi
çalışmalar devam etmektedir. için çalışmalar mevcuttur.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 093

GEO MEO LEO


(36.000 km) (5.000-20.000 km) (500-2.000 km)

Sinyal gecikme Yüksek Düşük Çok düşük

Kapsama alanı Çok büyük Büyük Küçük

Küresel kapsama için gerekli olan uydu sayısı 3 6 >100

Yer anteni özelliği Sabit Takip özellikli Hızlı takip özellikli

Yüksek maliyetler ve iletişim imkânlarının sınırlı sağlayacak, karasal/mobil haberleşme ağları


olmasına bağlı olarak uydu merkezli gelişmiş ile tam entegre uydu haberleşme ağlarının
uydu haberleşme teknolojileri günümüzde hizmet kullanılacağı düşünülmektedir. Gelecek yıllarda
tabanlı sistemlere doğru evrim geçirmektedir. insanoğlu uyduları yeryüzündeki haberleşme
Gelecekte kullanıcı verisinin değişik gecikme ve ihtiyaçlarının yanı sıra Ay ve Mars gibi
bant genişliği ihtiyacına göre farklı yörüngedeki gezegenlerdeki koloniler ve makinalar ile daha
uydular arasında anahtarlanarak en optimum etkin haberleşebilmemiz içinde kullanabilmenin
iletim hattı üzerinden verinin iletilmesini yollarını arayacaktır.
094 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

ŞEFFAF UYDU
GÖREV YÜKÜNDEN
ESNEK GÖREV
YÜKÜNE
Özlem İPEK nesil haberleşme uydularının en önemli özelliklerden
Bengül BAYRAKTAROĞLU KARA biri de Görev Yükünün esnek yapıda tasarlanması
Ezgi BIYIKLI olarak öne çıkmaktadır.
Sibel TÜRKOĞLU
Uydu Haberleşme Görev Yükü için Esneklik Tam
Olarak Ne Anlama Geliyor?
Hayatın her alanında esneklik; değişime
ayak uydurmak ve böylece değişime karşı Uydu Haberleşme Görev Yükü, uydunun fırlatılma
hayatta daha dirençli durarak, hedeflerimize amacı olan Haberleşme Alt Sistemidir. Uydu
ulaşabilmemizi sağlar. Haberleşme Görev Yükünün ana kaynakları;
frekans, bant genişliği, çıkış gücü ve kapsama
İş hayatında ve teknolojik çalışmalarda esnek alanıdır. Haberleşme Görev Yükü, bu kaynaklar
olabilmek, elimizdeki mevcut kaynakları da en iyi sayesinde yerdeki kullanıcıların haberleşme
şekilde kullanmamızı gerektirir ve bunun sonucu ihtiyaçlarını karşılar.
olarak esneklik, bize başarıyı getiren en önemli
unsurlardan biridir. Görev Yükünün kaynaklarını en optimum şekilde
kullanabilmek, Görev Yükü kaynaklarının etkin
Esneklik, kısa bir süre içinde çok az bir maliyet olarak kullanılmasını ve yerdeki kullanıcıların
ve çabayla değişebilme veya değişime uyum ihtiyaçlarının en düşük maliyet ve en yüksek veri hızı
sağlayabilme yeteneği olarak da tanımlanır. ile karşılanmasını gerektirir.

Uydular İçin Esneklik Kavramı Var mı? Görev Yükünün esnek olması sayesinde; Görev Yükü
kaynaklarının kullanıcı ihtiyaçlarına ve operasyonel
Cevabın evet olduğunu tahmin etmişsinizdir. Çünkü, koşullara göre gereken miktarlarda tahsis edilmesi,
görev ömrü çok uzun olan (15-30 yıl) haberleşme yönetilmesi ve Görev Yükünün verimliliğinin
uydularının fırlatılması sonrasında; yerden müdahale artırılması sağlanabilir. Bu esneklik sayesinde,
imkânı çok kısıtlı olan bir uzay sistemini, uzun yıllar uydu fırlatıldıktan sonra da Görev Yükünün ana
boyunca değişen dünyaya ve kullanıcı ihtiyaçlarına kaynaklarının, yerden gönderilen komutlarla
karşın verimli kullanabilmek ve değişikliklere adapte yönlendirilebilme ve değiştirilebilme şansı olacaktır.
edebilmek, çok büyük avantaj sağlayacaktır.
Esnek (Flexible) Görev Yükleri Neden Giderek
Aksi takdirde; Haberleşme Uydusu Görev Yükünü Yaygınlaşıyor?
tasarlarken, önümüzdeki uzun yıllar boyunca
değiştiremeyeceğimiz frekans bant genişliği, çıkış GEO’da (Yer Sabit Yörünge, 36.000 km) görev
gücü ve kapsama alanını sabit şekilde 15-30 yıl yapmakta olan uydu haberleşme Görev Yükleri,
öncesinden planlamak gerekiyor. Bu nedenle; yeni 2010 yıllarına kadar çoğunlukla Geleneksel Şeffaf
ASELSAN DERGİ SAYI 115 095

Görev Yükü Esnekliği Sayesinde Görev Yükünün Kapsama Alanında Örnek Konfigürasyon Değişikliği
096 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

(Transparent) Görev Yükü tipindeydi. Yani; uydu, Esnek GEO Görev Yükünün Kullanıldığı
uzaydaki yörüngesine yerleştirildikten sonra, uydu Frekans Bantları
içinde bulunan Haberleşme Görev Yüklerinin frekans
ve kapsama alanı özellikleri; o anki kullanıcı talep Esnek Görev Yükleri kapsamında; geliştirilen
ve ihtiyaçlarına göre yerden komutla konfigüre görev yükleri çoğunlukla Ka-Bant frekansında
edilemiyordu. Çünkü, Geleneksel Şeffaf Haberleşme çalışmaktadır. Buna ek olarak; X-Bant, Ku-Bant,
Görev Yükleri; çıkış gücü, frekans planı, bant UHF Bant ve L-Bant gibi diğer frekans bantlarında
genişliği ve kapsama alanı sabit olacak şekilde çalışacak şekilde tasarlanan Esnek Görev Yükü
tasarlanmaktadır. Diğer yandan; bu durum, teknik çalışmaları da bulunmaktadır.
açıdan daha basit ve karmaşık olmayan bir Görev Yükü
mimari yapısı kullanılması avantajını da sağlamaktadır. Tüm dünyada GEO Haberleşme Görev Yükleri
açısından, Ka-Bant frekansının yaygın olarak
GEO’da (36.000 km) yer alan Esnek (Flexible) Görev kullanılmaya başlandığı ve diğer frekans bantlarına
Yüküne sahip uyduların çalışmaları yaklaşık 2000 göre öne çıktığı görülmektedir. Bunun en önemli
yıllarının başlarında başladı. 2010-2011 yıllarından nedeni; Ka-Bant frekansının geniş bant ve yüksek
itibaren ise; esnek görev yüküne sahip uydular haberleşme veri kapasitesi sunması ve de Ka-
uzayda hizmet vermeye başladı. Bant Esnek Görev Yükleri sayesinde; kanal, bant
genişliği ve veri hızının kullanıcı ihtiyacına göre,
Esnek Görev Yüklerinin, hem sivil hem de askeri hem askeri hem de sivil uygulamalarda anlık olarak
haberleşme uydularında kullanımı giderek daha değiştirilmesini sağlamasıdır. Ayrıca; Ka-Bant Esnek
da yaygınlaşmaktadır. Esnek Görev Yükleri Görev Yüklerinde, çok sayıda dar spot kapsama alanı
sayesinde; haberleşme uyduları görev aldığı uzay huzmeleri de oluşturulabildiğinden, karıştırmaya
yörüngesinde iken, kullanıcıların ihtiyaç durumuna karşı yüksek koruma sağlanmaktadır.
göre en kritik frekans ve güç kaynaklarının esnek
bir şekilde yeniden tahsis edilebilmesine olanak ASELSAN’ın Esnek Görev Yüküne Yönelik
sağlanmaktadır. Bilgi Birikimi

Esnek Görev Yükünün Avantajları Mevcut durumda devam etmekte olan ve 2023’te
gerçekleştirilecek uydu fırlatılmasına doğru başarıyla
• Görev Yükü kapasitesinin kullanımını, haberleşme ilerlediğimiz TÜRKSAT 6A Ku-Bant Görev Yükü
veri hızının birim maliyetini düşürebilmek için ve TUMSİS X-Bant Görev Yükü projelerinden elde
optimize edebilmesi ettiğimiz GEO Görev Yükü sistem/ekipman tasarımı
• Görev Yükü kapasitesinin, uydunun görev ömrü bilgi birikimi sayesinde ASELSAN olarak Şeffaf Görev
boyunca kullanıcı ihtiyaçları ve taleplerine göre Yükü geliştirme tecrübemiz bulunmaktadır.
aşağıdaki alanlarda yeniden konfigüre edilebilmesi:
– Frekans esnekliği Şeffaf Görev Yükü tecrübemize ek olarak; Nisan
– Bant genişliği esnekliği 2014’te fonksiyonel ve performans testleri başarı ile
– Kapsama alanı esnekliği (Huzmenin sayısı, tamamlanmış olan EHF Bant İşlemsel Görev Yükü
büyüklüğü ve hizmet yeri açısından esneklik) Mühendislik Modelinin aşağı hat gönderme frekans
– Çıkış gücü esnekliği bandı Ka-Bant’tır ve alma hattında aynı reflektörü
kullanan toplam oluşturulabilen huzme sayısında
Görev Yükü Esnek Olduğunda Görev Yükü Mimarisi alma feed yapısı ve de gönderme hattında faz dizili
Nasıl Değişiyor? anten yapısı bulunmaktadır. Bu kapsamda; EHF
Bant İşlemsel Görev Yükünde çok sayıda huzme
Bir Haberleşme Görev Yükünün esnek yapıda olması, arasından seçilebilir iki adet huzme oluşturma yapısı
geleneksel Şeffaf Görev Yüklerinde kullanılanlardan özelliği, tipik bir Ka-Bant Esnek Görev Yükünde de
farklı yeni tip yapıların ve teknolojilerin kullanılmasını kullanılabilecek bir yapıdır. Buna göre; başarı ile
gerektirmektedir. Bu yapılara örnek olarak; aktif faz dizili tamamlanmış olan EHF Bant İşlemsel Görev Yükü
antenler, çoklu portlu güç yükselteç yapıları, huzme projesinden elde edinilmiş olan Görev Yükü sistem
anahtarlamalı yapılar ve giriş-çıkış rotalaması da geliştirme bilgi birikimi de olası bir Esnek Görev
yapabilen frekans kanallayıcı yapıları verilebilir. Kullanıcı Yükünün ASELSAN tarafından geliştirilebilmesinde
ihtiyaçları göz önünde bulundurularak, bu yapılardan büyük fayda sağlayacaktır.
biri veya birkaçı en uygun çözüm olarak Esnek Görev
Yüklerinde kullanılabilmektedir. Tabii bu yapılar Esnek
Görev Yüklerinin, Şeffaf Görev Yüklerine göre, daha
karmaşık mimaride olmasına da neden olmaktadır.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 097

Esnek Görev Yükünün Kullanıcı İhtiyacına Göre Esnekliği


098 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

HER ORTAMDA
UYDU
HABERLEŞMESİ
Mutlu AKINCI
Özge DEMİR ÖZCAN
Ahmet Nuri SEZER
ASELSAN DERGİ SAYI 115 099
100 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

İnsan var olduğundan itibaren haberleşme ihtiyacı


hissetmiş ve haberleşmek için çeşitli yöntemler
kullanmıştır. Haberleşmenin ucuz, erişilebilir ve
hızlı olması tercih edildiğinden, haberleşmede
uyduları kullanmak her geçen gün daha önemli
hale gelmektedir.

Uyduları kullanarak küresel iletişim fikri ilk olarak


ünlü İngiliz bilim adamı ve bilim kurgu yazarı Arthur
C. Clarke tarafından Mayıs 1945’te ortaya atılmıştır.
2000’li yılların başında tamamlayıcı haberleşme
sistemi olarak kullanılan uydu haberleşme
sistemleri, günümüzde ana haberleşme sistemleri
olarak kullanıma geçmiştir.

Uydu haberleşmesi, birden fazla yer istasyonu


arasında iletişimi sağlamak için radyo sinyallerinin
iletilmesi ile gerçekleşen kablosuz bir iletişim
yöntemidir. Uzayda bir röle misali görev yapan
uydular üzerinden iletişim sağlanır. Esnek ağ
oluşturma, güvenilir bağlantı, geniş sinyal kapsamı
ve çığır açan coğrafi sınırlama avantajlarına sahip
olmasının yanı sıra her zaman ve her yerde talep
üzerine kullanılabilir. Şeffaf iletim özellikleriyle
uydu iletişimi ses, video, veri, internet vb.
multimedya erişimi sağlayabilir. Bu tip haberleşme
sistemleri; kamu güvenliği, acil durum, yayın,
telekomünikasyon, denizcilik, ormancılık, enerji ve
diğer sektörlerde yaygın olarak kullanılmaktadır.

Günümüzde, sivil ve askeri kullanımda, tüm


hizmetlerin her yerde ve her an alınabilmesi
önemli bir beklenti haline gelmiştir. Askeri
uydu haberleşme sistemleri her yerde her an
kesintisiz iletişim, taktik sahadan alınan önemli
verilerin aktarılması, en uç noktalardaki coğrafi
koşullar nedeniyle iletişim kurma imkânı olmayan
kullanıcılara tıpkı karargâhtaki gibi bir hizmet
altyapısı sağlamaktadır. Uydu haberleşmesi, Uydu haberleşmesi her bir yörüngeye göre farklılık
araçta, açık denizlerde su üstü ve su altı göstermektedir. Uydu yörüngeleri dünyadan
sistemlerde, hatta kıtalar arası uçan uçaklarda uzaklıklarına göre isimlendirilmektedir. Uyduları
veya dünyanın en ücra köşesinde aynı hızda ve yörüngelerine göre sınıflandıracak olursak LEO,
kalitede hizmet sağlanabilmesinde önemli bir rol MEO, HEO, PEO, GEO ve Geosenkron yörüngelerde
oynamaktadır. Gelişen teknoloji ile beraber artık çalışan uydular bulunmaktadır. Öncelikle GEO
yüksek bantlı haberleşme gereksinimi artmış, uydular üzerinden haberleşme yetenekleri
karasal bağlantının yetersizliği ve coğrafi koşulların dünyada ve ülkemizde yaygınlaşmış olsa da MEO
zorlukları nedeniyle uydu haberleşme ihtiyacı ve LEO haberleşmelerin sağladığı avantajlar
kaçınılmaz hale gelmiştir. Uydu haberleşmesi, arttıkça bu sistemlerin kullanımlarının gelecekte
Kara/Hava/Deniz Kuvvetleri için tüm projelerin daha da yaygınlaşacağı değerlendirilmektedir.
vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş olup NATO Ülkeler özellikle enlem boylam olarak dünyadaki
görevleri, kıtalararası görevler, terörle mücadele konumlarına göre hangi yörüngede uyduları olması
kapsamında gerçekleştirilen tüm harekatlarda gerektiğini belirleyebilirler. Örneğin kutuplara
önemli kabiliyetler sağlamaktadır. Askeri alanın yakın olan ülkeler için bazı yörünge kullanımları
yanı sıra evimizde, iş yerimizde kullandığımız geniş avantaj sağlayabilirken, Türkiye gibi orta kuşakta
bant bağlantı ihtiyacı her şeyin otomatize olduğu yer alan ülkelerde bu yörüngede bir uydu olması
günlük yaşamda gereklilik haline gelmiştir. durumunda verimli bir haberleşme yapılamayacağı
ASELSAN DERGİ SAYI 115 101

görülmektedir. Ülkemizin kendi kontrolünde olan alçak yörüngede hareketine devam eden uydular,
uyduları ile her türlü veriler alınarak, en kritik dünya etrafında tur atmakta ve bu turun zamanı 15-
anlarda en kritik bilgilerin zaman kaybı olmaksızın 30 dakika süresine kadar inebilmektedir. Genellikle
iletilebilmesi taktik ve stratejik anlamda önem arz görüntü toplama ve bu görüntülerin anlık işlenmesi
etmektedir. Bu verilerden askeri veya sivil amaçlı pek hususunda faydalı olan bu tip uydular istihbarat,
çok alanda faydalanılmaktadır. tarımsal alanların kontrolü ve güvenlik gibi konularda
veri akışı sağlayarak haberleşme sistemlerinde
Bir uydunun uçabileceği en alçak irtifa yaklaşık devrimsel bir yaklaşım sergilemişlerdir.
150 km civarındadır. Ancak, uluslararası belgelere
bakıldığında uzay için bir başlangıç noktasının net Uyduların dünya etrafındaki hareketleri; fırlatma
tanımı bulunmamaktadır. Kullanım alanlarına göre sonrası bırakıldıkları yere, bırakılma durumuna,
uydular farklı irtifalarda görev yapmaktadır. Örneğin, devamında itki motorlarıyla uydu üzerinde yaptırılan
haberleşme uyduları ekvatordan yaklaşık 36.000 km manevralara bağlı olarak belirlenmektedir. Uydu, bu
uzaklıkta yer almaktadır. Bu uyduların yörüngedeki etmenler doğrultusunda yörüngeye oturmaktadır.
hızı düşük olduğundan yer yüzü ile bağlantı kurduğu Yörüngeye yerleştirme aşaması, fırlatma esnasında
noktayı sürekli görebilmektedir. Bu durum iletişimin kullanılan yakıtın en çok kullanıldığı durumdur.
kopmaması ve sürekli veri bağının devam etmesi Daha sonrasında içinde kalan yakıt miktarına göre
açısından avantaj sağlamaktadır. Öte yandan daha uydunun yörüngede kalan ömrü belirlenir.
102 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

Uydu haberleşmesi gözlem uyduları,


istihbarat uyduları, önemli radar iz bilgilerinin
taşınabilmesi, istenmeyen hareketlerin
ve değişimlerin tespiti ile bunun önemli
karargâhlarla paylaşılması açısından da
kritiktir. Uydu haberleşme ürünleri sırtta
taşınabilen küçük kompakt ve çeşitli
iletişim yeteneklerini içinde bulunduran
sistemlerden, büyük anten çaplarına sahip
taşınabilir ve sabit terminallere kadar
geniş bir yelpaze içerisinde dünyanın çok
büyük bir bölgesinde haberleşme olanağı
sağlamaktadır.

Dünyada uydu haberleşme ihtiyaçları


sadece insanlar arası ve askeri bağlamda
değil, aynı zamanda etrafımızdaki tüm
cihaz ve araçlar ağ üzerinden bizlere
hayatı kolaylaştırabilmek amacıyla
kullanıma başlanmıştır. Bu haberleşme
ağı sayesinde cihazlar birbirleri ve sabit
istasyonlar ile haberleşebilmekte, anlık veri
transferinin sağladığı tüm avantajlardan
yaralanabilmektedir.

Halihazırda, uydu haberleşme sistemleri;


istihbarat toplamadan, navigasyona,
dünyanın dört bir yanındaki güçleri
izlemeden, füze fırlatmalarını tespit
etmeye kadar çok çeşitli faaliyetler için
kullanılmaktadır. Bir ülkenin ne kadar
güçlü bir haberleşme ve izleme altyapısı
olursa, olası tehditlere karşı caydırıcılığı
ve savunması da o kadar yüksek olacaktır.
Gelişen teknolojiler ile önümüzdeki dönem
için IoT uydularının, gözlem uydularının,
Starlink benzeri alçak yörünge uydularının
da yaygınlaşması ile uydu haberleşmesi
hayatın içerisine daha çok dahil olacak ve
haberleşme alışkanlıklarımızı değiştirmeye
devam edecektir.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 103
104 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

UYDULAR ARASI
HABERLEŞME:
OPTİK VE RF
TEKNOLOJİLER
Önder BELCE En temel düzeyde, ISL’ler özellikle, her bir uydu
bazında ilgili yer kesimleriyle sürekli bir iletişim
pencereleri olmayan alçak Dünya yörüngesinde
NEDEN ISL? (Low Earth Orbit-LEO) oluşturulan uydu ağlarının
her bir düğümünün veri gönderecek ve alacak
Uydular arası iletişim, yeni uzay yaklaşımıyla birlikte şekilde donatılmasıyla, herhangi bir uydunun yer
daha büyük uydu takımlarına ve giderek daha fazla istasyonu haberleşme konisi içerisinde olması
çoklu ancak birbirine bağlı olan bir uzay kesimine, gerekliliğini ortadan kaldırmakta veya bunun için
yani karasal olmayan ağlara doğru ilerledikçe daha gereken süreyi en aza indirme imkânı sunmaktadır.
fazla ihtiyaç duyulan bir uygulama olarak karşımıza Bu şekilde yapılanmış uydu takımları için ISL;
çıkmaktadır. Bir tahmine göre 2030 yılına kadar elde edilen uzay tabanlı verinin en kısa sürede
fırlatılacak uyduların yaklaşık yüzde seksen beşini kullanıcıya iletilmesi için uydu takımı içerisinde ilgili
uydu takımları oluşturacak. yer istasyonuna en yakın uyduya ulaştırılmasını
veya hangi uydu tarafından işletileceğinden
Bu uydular görev konseptleri gereği, sadece Dünya bağımsız olarak, görev komutlarının en kısa sürede
üzerinde bulunan yer istasyonlarıyla değil, aynı uydu takımı içindeki ilgili uyduya iletilebilmesi için
zamanda birbiriyle doğrudan iletişim kuracaktır. oldukça fazla seçenek sunmaktadır.
Uydular arası iletişim veya çapraz bağlantı (cross-
link) teknolojisi, Iridium gibi sistemler vasıtasıyla ISL kullanımı, uydu takımının görev türüne göre
onlarca yıldır kullanılıyor olsa da büyük uydu uygulamada farklılıklar gösterebilmektedir.
takımlarının sayısı arttıkça ve çok farklı görevler Telekomünikasyon ve geniş bant sağlayıcıları,
için bu uydu takımları kullanıldıkça gelişmiş RF, LEO'dan daha yüksek veri, daha yüksek bant
mikrodalga ve optik uydular arası bağlantı (Inter- genişliği ve daha düşük gecikme süresi sağlamayı
Satellite Link-ISL) teknolojilerine yatırım yapılması hedeflemektedir. Savunma ve güvenlik makamları
kaçınılmaz olmaktadır. için ise ISL sürekli bağlantı, yedeklilik ve zamana
duyarlı bilgilere gerçek zamanlı erişim olanağı
ISL için ilk uygulamalar RF temelli olarak kendini anlamına gelmektedir. ISL aynı zamanda
göstermiştir. Iridium bu durum için en güzel formasyon uçuşu için veya keşif gözetleme
örneklerden birini teşkil etmektedir. Iridium LEO uyduları tarafından alınan çok büyük boyutlu
haberleşme takım uydularında, kesintisiz ve kayıpsız görüntülerin yüksek hızlarda ve yer istasyonu
iletişim için uyduların birbirleriyle haberleşmesinde haberleşme konisi bağımlılığını ortadan kaldırmak
Ka-Bant RF linkler kullanılmaktadır. için de kullanılmaktadır.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 105
106 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

Son yıllarda uydular tarafından toplanan görev Bugün LEO uydu takımlarını desteklemek için ISL
yükü verilerinin hacmi gelişen teknoloji ve elde kapsamında optik haberleşmenin kullanımına
edilen verilerin hassasiyetleri nedeniyle giderek yönelik geliştirilen terminallerle 2,5 Gbps ila
artmaktadır. Bu nedenle uydular arası haberleşme 1.000 Gbps arasında değişen hızlarda veri iletimi
teknolojileri de gün geçtikçe daha fazla önem gerçekleştirilebilmektedir. Optik bağlantıların
kazanmaktadır. Çeşitli uygulamalarıyla ISL, uydu belki de en iyi bilinen uygulamalarından biri,
takımı yönetimi, izleme, uz ölçüm ve komuta yaklaşık 2.500 uydusunun yüzlercesini lazer
(Tracking, Telemetry & Command-TT&C) ile görev iletişim terminalleriyle donatan SpaceX’in Starlink
yükü verisi indirme için çoklu yer istasyonları veya sistemidir. Ocak 2021’den bu yana şirket, küresel
röle uyduları kullanma gibi alternatif konseptlere geniş bant hizmeti sağlamak için düzinelerce
göre her geçen gün biraz daha fazla tercih edilen optik bağlantılı LEO uyduyu kullanmaktadır.
ve böylece ISL ile birbirine bağlı uydu takımlarını Optik bağlantıların Starlink internet servisini
temel alan sistem mimarilerini ön plana taşıyan iyileştirmesi ve gecikmeyi kabaca 55 milisaniyeden
bir uygulama olmaya devam etmektedir. Bununla 20 milisaniyeye düşürmesi, özellikle ulaşılması
birlikte ISL kullanmayan uygulamalara bakıldığında, zor yerlerde uydu internetinin kullanılabilirliğini
ONEWEB sistemi (toplamda yörüngede iki bin sağlaması beklenmektedir.
uyduya ulaşmayı hedeflenmektedir) haberleşme
sürekliğinin sağlanması ve veri kaybının önlenmesi ISL kapsamında optik haberleşmeyi temel
için Dünya üzerinde farklı lokasyonlarda kırk adet ağ olarak iki alt başlıkta inceleyebiliriz. Bunlardan
geçidi (gateway) kurmaktadır. birincisi, LEO’da görev yapan keşif ve gözetleme
uydularının görev yükü verilerinin yer istasyonlarına
ISL İÇİN OPTİK HABERLEŞME indirilmesini içeren uzaydan-yere haberleşme,
diğeri ise, LEO uydu takımlarının (haberleşme,
Lazer haberleşme RF haberleşmeye alternatif olarak navigasyon, vb. amaçlı) yüksek boyutlu uydular
veri transferini lazer ışınları ile yapmak amacıyla arası haberleşme ihtiyacının karşılanmasını içeren
kullanılmaktadır. Uzayda lazer haberleşme ise genel uzay-uzay haberleşmesidir.
olarak dış uzay (deniz seviyesinden yaklaşık 100
km ve üzeri yükseklik) için optik haberleşme olarak Optik haberleşme sinyallerinin atmosferden
tanımlanmaktadır. Öncelikli olarak, hem dış uzayda çok geçerken zayıflama etkilerinden kaynaklanabilecek
yüksek mesafelerde (binlerce kilometre) uydular arası zorluklarından büyük oranda kaçınmak amacıyla
haberleşme amacı ile hem de alçak yörüngede son uzaydan-yere haberleşmede optik haberleşme
yıllarda oluşturulan çoklu uydu konseptlerinde daha tercih edilmemektedir. Uzay-yer (veya yer-uzay)
düşük mesafelerde uydular arası haberleşme amacı optik haberleşmesi için bulutluluğun yüksek olması,
ile kullanılmaktadır. Ayrıca bu iletişim yöntemi ile derin türbülans ve diğer atmosferik etkiler kayıplara yol
uzayda görev yapacak uzay araçları ile milyonlarca açabilmekte ve yerde konuşlu alıcılar için direkt
kilometre öteden haberleşme imkânı da bulunmaktadır. gün ışığı bir bozuntu kaynağı teşkil etmektedir.
Bu nedenlerle, uzaydan-yere yüksek kapasiteli,
Uzay teknolojilerinde, özellikle son yıllarda yaşanan yüksek veri hızları gerektiren görev yükü verilerinin
değişim ile birlikte, LEO’da görev yapan takım uydular yer istasyonuna indirilmesi gibi uygulamalarda,
aracılığı ile Dünya üzerinde haberleşme (askeri ve görev yükü verisinin (uydu üzerinde veri depolama
sivil), internet, IOT (Internet of Things), vb. hizmetler kapasitesi ve yer istasyonuna X-Bantta veri
sunulmaktadır. Alçak yörüngedeki uyduların sunduğu indirme hızlarının limitlerinden kurtularak) GEO’da
bu hizmetler Dünya’ya eşzamanlı (Geostationary bulunan röle uyduları kullanılarak yer istasyonlarına
Orbit, GEO) yörüngedeki uydulara yönelik bazı indirilmesine yöneliktir. Bu yaklaşımda LEO’daki
avantajlar sunmakla birlikte, Dünya etrafındaki hızlı uydu ile GEO’daki röle uydusu arasında ISL optik
dönüşlerinden kaynaklanan sürekli yer değişimi haberleşme ile sağlanırken, röle uydusu ISL ile aldığı
dolayısı ile veri kaybı olmaması için birbirleri arasında veriyi yer istasyonuna RF temelli olarak Ka-Bant
yüksek hızlı veri iletimi yapılması zorunluluğunu da vericiler ile indirmektedir.
getirmektedir. Söz konusu yüksek hızlı veri alışverişini
yapabilmek için de optik haberleşme güçlü bir Optik temelli ISL uygulaması sadece haberleşme
alternatif olarak öne çıkmaktadır. Bu noktada RF hattının tasarımı ötesinde uydu tasarımında
temelli çözümler geliştirilmeye ve uygulanmaya da önemli isterleri dikte ettirmektedir. Optik
devam ederken, yüksek kapasiteli veri iletimine yönelik haberleşme huzme genişliği RF vericilere kıyasla
artan talep ile birlikte optik iletişim konusundaki çok dar olduğu için uydunun yönelim kontrolünün
çalışmalar ve uydular arası optik haberleşme ağlarına RF verici ihtiyaçlarına kıyasla çok daha hassas
yönelik uygulamalar da artmaktadır. olması gerekmektedir.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 107
108 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

Huzme genişliğinin oldukça dar olmasının NASA tarafından otonom sürü teknolojilerini
gerektirdiği hassas yönelim kontrol gereksinimi; göstermek için bir CubeSat görevi olan Starling
uydunun Yörünge Yönelim Belirleme & Kontrol Programı için de seçilmiştir.
Sistemi (YYBKS) tasarımını zorlaştırmakta, sistem
seviyesinde güç ve kütle bütçelerinde zorlayıcı Bununla birlikte RF teknolojilerinin kullanımı
hedeflere ulaşılmasını gerektirmektedir. Bu nedenle noktasında Ka-bant, ISL ve uydu-yer bağlantıları ile
ISL için optik haberleşme uygulaması bu tür yeni nesil LEO uydu takımlarının geliştirilmesinde
hassas yönelime sahip çok yüksek çözünürlüklü tercih edilmektedir. Katlanabilir, geniş diyafram
görüntüleme uydularında görece daha kolay tasarımı, ağırlık veya boyut bakımından ilave
uygulanabilmektedir. Ancak küçük uyduların yük getirmeden bant genişliğini artırmayı
(<500 kg) kullanıldığı alçak yörünge haberleşme, amaçlamaktadır. Diğer bir deyişle RF, gelişmeye
elektronik istihbarat ve sinyal istihbaratı gibi devam eden güvenilir, çok yönlü bir teknoloji olmaya
uygulamalarda ISL için optik haberleşmenin devam etmektedir. Son derece yüksek frekans bant
kullanımı görev yükü tasarımında boyut/kütle/ genişlikleri (Q/V-bandı, W-bandı ve Ka-bandı gibi)
güç bakımından ayrıca ve hassas olarak dikkate ile yapılan denemeler, 400 Mbps aralığında veri
alınmalıdır. hızlarına ulaşarak, RF/mikrodalga ISL'leri gelecekte
optik ISL’in değerli bir rakibi haline getireceğinin
ISL İÇİN RF ARTIK ESKİ BİR TEKNOLOJİ Mİ? işaretlerini vermektedir.

Optik haberleşme serbest uzayda yüksek


kapasite ve veri hızları için ideal olsa da yer
kesiminde hala alışamamış zorlukları nedeniyle
yetersiz kalmaktadır. Bu durum aslında teknoloji
olgunlaşana kadar, optik bağlantılarla donatılmış
uyduların muhtemelen birden fazla frekansta
iletişim kurmasını bir süre daha gerektirecektir.
Optik ISL’in aslında klasik RF uzaydan-yere
haberleşmeye bir yönüyle ilave yükler getirdiği
de görülmektedir. Yüksek bant genişliğine sahip
optik ISL kullanılması, RF aşağı hat bağlantılarının
yükünü artırmaktadır. Bu, yüksek veri hızlı RF
beslemelere olan talebi artırmaktadır.

Bu duruma karşılık olarak sektörde uzay ve yer


kesimleri arasında çoklu frekanslarda iletişim
kurmak için faydalı yükler geliştirilmektedir. Buna
örnek olarak Kepler'in Aether uydularının ilk nesli,
çeşitli görevler arasındaki uyumluluğu optimize
etmek, uydular arasında tutarlı bir iletişim sağlamak
ve büyük miktarda veriyi yer istasyonlarına indirmek
için yere yüksek kapasiteli bir ana taşıyıcı bağlantısı
olarak hizmet etmek üzere Ku-bant terminali
ile uydular arası iletişim için optik bağlantılar ve
her zaman açık bir S-bant ISL içeren çoklu bir
haberleşme altyapısı kullanmayı planlamaktadır.

Elbette, birden fazla terminalle birlikte görev yükleri


taşımak her uydu takımı için tercih edilebilecek
bir çözüm değildir. Bu nedenle hâlâ birçok şirket,
birbirine bağlı LEO uydu takımlarına yönelik artan
ISL talebini karşılamak için mevcut teknolojiyi
kullanan çözümlerden vazgeçmemektedir.
CesiumAstro, formasyon konfigürasyonlara ve
çarpışmadan kaçınmaya yardımcı olmak için hazır
bir çözüm olarak tanımladığı CommPack adlı bir
S-bant ISL’yi piyasaya sürmüştür. CommPack,
ASELSAN DERGİ SAYI 115 109

OPTİK Mİ, RF Mİ? Tüm bu hususlar dikkate alındığında ISL’in


kullanımının kaçınılmaz olacağı tespiti ile birlikte
Uydular arası iletişim ağları, 1970’lerdeki ilk ISL ISL’in en azından belirli bir süre daha hem RF hem
deneylerinden bu yana çok yol kat etmiştir. Ancak de optik teknolojiler temelinde ve her ikisinin de
teknolojinin geniş çapta benimsenmeden önce bir diğerini tam olarak ikame edemeyeceği şekilde
daha kat etmesi gereken uzun bir yol olduğu kullanımına devam edileceği öngörülmektedir.
düşünülmektedir. 2030 yılına kadar olan dönem ilişkin ISL için optik haberleşmenin mi yoksa klasik RF
projeksiyonlarda Dünya’nın yörüngesinde olacağı haberleşmenin mi tercih edilmesi için ise veri
düşünülen elli bin veya daha fazla sayıdaki uyduların boyutları ile gerekli veri hızlarının temel ister
güvenli ve etkin operasyonları için ISL daha önemli hale olacağı aşikardır. Bu kapsamda düşük veri boyutu
gelecektir. Aynı zamanda, karasal telekomünikasyon gerektiren uygulamalar için RF bağlantı ile ihtiyaç
ve internet hizmetlerindeki gelişmeler, kullanıcıların karşılanabilmektedir. Daha karmaşık ve zorlayıcı bir
beklediği birlikte çalışabilirlik, bağlantı ve ağ teknik çözüme sahip (hem maliyet hem de tasarım
yetenekleri için yüksek beklentiler oluşturacaktır. olarak) optik haberleşme seçeneği ise yüksek veri
Giderek artan bir şekilde, uzay sistemlerinin bu transferi gereken ve serbest uzay uygulamalar için
beklentileri karşılaması beklenecek ve birbirine bağlı tercih edilebilir.
uydular, gelecekteki uydu takımlarının performansı ve
sürdürülebilirliği için temel oluşturacaktır.
110 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

HÜCRESEL MOBİL HABERLEŞME


UZAY İLE BULUŞUYOR
UYDU ÜZERİNDEN
5G ERİŞİM
ASELSAN DERGİ SAYI 115 111
112 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

Furkan Can KAVASOĞLU


Cansu SUNU
Doç. Dr. Defne KÜÇÜKYAVUZ

Uydu üzerinden haberleşme ile karasal haberleşme Uydu teknolojisinde son yıllarda gözlemlenen
teknolojileri yıllar boyunca farklı kulvarlarda gelişmeler, uydu haberleşmenin özellikle geniş bant
gelişim göstermiş, gerek kullanılan dalga şekilleri erişim servisinde önemini korumaya devam etmesini
ve protokoller gerek standardizasyon çalışmaları sağlamıştır. Viasat ve HughesNet gibi firmaların
gerekse de pazar paylaşımı açısından birbirinden geliştirdiği HTS (High Throughput Satellite)/VHTS
farklı yaklaşımlar sergilemiştir. Günümüzdeki her (Very High Throughput Satellite) çözümleri uydu başına
an her yerde internete erişim ihtiyacı ve son yıllarda 100 Gbps hatta 1 Tbps toplam veri hızı kapasitelerini
gerçekleşen uydu teknolojisindeki gelişmeler hedeflemeye devam etmektedir. Bunun yarı sıra alçak
sonucunda, bu tutumda çarpıcı değişiklikler yer yörünge (low earth orbit-LEO) uydu teknolojisinin
gözlemlenmeye başladı. Hayatımızın vazgeçilmez gelişmesi ile birlikte düşük fırlatma maliyetleri, hızlı
bir parçası haline gelen hücresel haberleşme üretim döngüleri ve GEO uydulara kıyasla daha düşük
ağlarının yakın bir süreçte uyduları da kapsayacak yayılım gecikmesi olması gibi nedenler, Amazon,
şekilde genişleyerek mobil kullanıcılara tam SpaceX, OneWeb gibi firmaların büyük yatırımlar ile
anlamıyla kesintisiz erişim sağlaması bekleniyor. uydu üzerinden ağ erişim hizmeti sektörüne girmesine
Bu gelişmeler hem hücresel ağ operatörlerini hem neden olmuştur. LEO uydu haberleşme teknolojisinin,
uzay kesimi üreticileri ve uydu servis sağlayıcılarını 5G haberleşmesinin temel kullanım alanları arasında
hem de ekipman üreticilerini heyecanlandırıyor. yer alan mobil geniş bant haberleşmenin yanı
sıra nesnelerin interneti (Internet of Things-IoT)
Uydu haberleşme konusunda ürün geliştiren kapsamında akıllı ev, akıllı şehir, akıllı tarım, akıllı sanayi
şirketler standardizasyon çalışmaları konusunda, ve benzeri uygulamaları da içeren kitlesel makine
özellikle son yıllarda hücresel mobil haberleşme haberleşmesi (Massive Machine Type Communications-
standartlarında söz sahibi olan 3GPP (Third mMTC) alanında da kullanım bulacağı öngörülmektedir.
Generation Partnership Project) konsorsiyumu
kadar etki sahibi olamadılar. Televizyon ve çoğul Öte yandan mobil haberleşme sektörünün 3GPP
ortam (multimedia) yayınlarının dağıtımını konsorsiyumu bünyesinde geliştirmekte olduğu
standardize etmeyi amaçlayan DVB (Digital Video 5G (New Radio-NR) teknolojisi, kendisinden önce
Broadcast) Project konsorsiyumu tarafından uydu gelen 2G (GSM), 3G (UMTS, W-CDMA, HSPA) ve
üzerinden video yayınları için geliştirilen DVB-S 4G (LTE, LTE-Advanced) teknolojileri gibi sadece
standardı ve gelişmiş sürümleri, yıllar içerisinde hücresel mobil haberleşmeyi kapsamamaktadır.
IP tabanlı haberleşmeye de olanak sağlasa da 5G haberleşme teknolojisini Ağların Ağı (network of
tek yönlü (ileri hat yani uydu ağ geçidinden networks) olan bir ekosistem olarak tanımlarsak,
kullanıcı ekipmanına doğru) haberleşme için IMT-2020 ve IMT-2030 vizyonları kapsamında 5G
tanımlanması ve uydu üzerinden geri hat (kullanıcı ve sonrası için hedefi, mobil cihazları kullanan
ekipmanından uydu ağ geçidine doğru) haberleşme tüm insanların ve tüm akıllı teknolojik aletlerin/
için geliştirilen DVB-RCS standardı ve gelişmiş algılayıcıların her yerde ve her zaman birbiri ile
sürümünün endüstride yaygın kabul görmemesi, haberleşmesi olarak özetleyebiliriz. Kapsamı bu
etkisinin giderek azalmasına sebep olmuştur. kadar geniş tanımlanan 5G teknolojisinin birbirinden
Yer durağan yörünge (geostationary orbit-GEO) farklı gereksinimlerini, tek bir erişim teknolojisi ile
uydular üzerinden IP tabanlı ağ erişimi sağlayan aynı anda karşılamak mümkün görünmemektedir.
uydu modem firmaları, ileri hatta genelde ortak bir Bu sebepten ötürü uydu haberleşme gibi farklı
standart kullansalar da (DVB-S2/S2X), özellikle teknolojilerin, 4G’de kullanılan ve 5G’de güncellenen
geri hatta hepsi kendine özgü çözümler geliştirmiş hücresel haberleşme teknolojileri ile birlikte uyumlu/
ve bu sebepten ötürü birlikte çalışabilirlik ayarlanabilir bir şekilde çalışması gerekmektedir.
(interoperability) sağlamak mümkün olamamış,
bölünmüş bir pazara yol açmıştır. Bunun sonucunda 5G teknolojisi sahada tam olarak kullanılmaya
ise piyasadaki IP tabanlı uydu haberleşme başlandığında, sayısı ciddi miktarda artan ve
sistemleri farklı sektörler için (askeri, kamu ve farklı performans gereksinimleri olan kullanıcı
ticari) ayrı bir ağ çözümü olarak geliştirilmiş ve bu ekipmanlarına hizmet verebilmek için uydu
nedenle hiçbir zaman hücresel ağlar gibi toplumun haberleşme teknolojisinin ön plana çıkacağı alanlar
geniş kesimlerinde kullanım bulamamışlardır. aşağıdaki gibi sıralanabilir:
ASELSAN DERGİ SAYI 115 113

Aynı anda her yerde bulunma: Çok geniş kapsama Güvenilir haberleşme: Olası doğal afet (deprem, sel
alanı sağlama, karasal altyapı zorlukları nedeniyle vb.) ve savaş durumlarında 5G karasal şebekenin
kısıtlı servis alan veya hiç servis alamayan coğrafi ulaşılabilir olmadığı durumlarda (örneğin fiber optik
bölgelere hizmet sağlama. kabloların zarar görmesi durumları), karasal şebekeye
alternatif olacak şekilde ağ erişimi sağlama.
Hareketlilik desteği: Gemi, hızlı tren ve uçak gibi
hareketli platformlardaki kullanıcılara kesintisiz Kesintisiz servis: 5G LEO uydu çözümleri, sınırlı
erişim sağlama. RF gücüne ve enerjisine sahip cihazlarla iletişim
kurabilir. Böylece araç takibi, uydu üzerinden akıllı
Ölçeklendirilebilir servis: Karasal ağdaki trafik cihazlara yazılım güncelleme sunulması, enerji-gaz
yükünün arttığı durumlarda, uydu üzerinden arka altyapısının takibi, yol durum takibi veya algılayıcı
plan (backhaul) trafik aktarımı (offloading) sağlama. verisi toplayan cihazların verilerinin merkez birimlere
iletimi gibi servisler sunma.
Verimli içerik dağıtımı: Özellikle yüksek kapasiteli
video içeriğinin (örneğin Netflix, YouTube vb.) 5G 5G mobil haberleşme teknolojisinin radyo erişim
hücresinin çeperlerinde kalan (network edge) baz ağı (radio access network-RAN) ve çekirdek şebeke
istasyonu/içerik önbelleklerine (cache storage) uydu (core network-CN) protokollerinin tanımlandığı
üzerinden tüme gönderim (broadcast) veya çoğa 3GPP standardının ilk sürüm (Release 15) geliştirme
gönderim (multicast) olarak dağıtılarak, ağdaki trafik faaliyetleri kapsamında Mart 2017’de karasal
yoğunluğunun azaltılması. olmayan ağlar (non-terrestrial networks-NTN)
114 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

üzerinden 5G haberleşme konusunun fizibilite analizi


için bir İnceleme Kalemi (Study Item) başlatılmıştır.
NTN kapsamında farklı yörüngelerdeki uyduların
yanı sıra atmosferdeki düşük irtifadaki diğer
hava platformları (örneğin balonlar, insansız hava
araçları vb.) da çalışma kapsamında ele alınmıştır.
Çalışmada 5G RAN protokolü olan New Radio (NR)
dalga şeklinin tasarım ve doğrulamasında kullanılan
kanal modelleri NTN platformlara genişletilmiş ve
farklı sahaya yerleşim senaryoları tanımlanmıştır.
Release 16 kapsamında içinde ASELSAN’ın da
destekleyen firmalar arasında yer aldığı iki İnceleme
Kalemi önerisinde (RP-181334, SP-180505) ise
NTN yapısının 5G RAN mimarisine etkilerinin
tanımlanması ve olası çözümlerin değerlendirilmesi
hedeflenmiştir.

Uydu üzerinden 5G NR dalga şekli ile direkt erişim,


Haziran 2022’de yayınlanan Release 17’de aşağıdaki
temel varsayımlar altında tanımlanmıştır:
• Saydam (transparent) görev yükü içeren GEO ve
LEO uydu aktarıcılar
• FDD (Frequency Division Duplex) 6 GHz altı frekans
bantlarının (S-bant ve L-bant) kullanımı
• GNSS (Global Navigation Satellite System)
yeteneği içeren NTN kullanıcı terminali

Uydu haberleşmeye özgü birtakım zorluklar,


Release 17 5G NR dalga şekli ve protokollerinde
bazı değişiklik ve güncellemeleri beraberinde
getirmiştir. Bunlardan ilki, gerek LEO gerekse de GEO
uydu haberleşmede kanalda gözlemlenen yayılım
gecikmesinin karasal haberleşmeye kıyasla büyük
olmasıdır. Bu özellikle GEO uydu haberleşme için
önemli bir zorluk oluşturmaktadır. Bir başka zorluk
ise özellikle LEO uyduların yüksek hızlı hareketi
nedeniyle iletilen işarette oluşan Doppler etkileridir.
Büyük yayılım gecikmesi ve hareketlilik, zaman kritik • Kullanıcı ekipmanının ilk erişiminde kullanılan
mekanizmaların doğru çalışabilmesi için kullanıcı rastgele erişim mekanizması.
ekipmanında GNSS bilgisi ve uydu gökgünlüğü • Hibrit otomatik yeniden gönderim talebi (Hybrid
(ephemeris) bilgisini standardın bu sürümünde Automatic Retransmission Request-HARQ)
zaruri hale getirmiştir. GEO uydu haberleşmede yaklaşımı.
olmayan ama LEO haberleşmede özellikle mobil • Hücreler arası geçişte el değiştirme (handover) ve
kullanıcı ekipmanını doğrudan etkileyen bir başka hüzme yönetimi.
faktör de yerküre üzerinde de sabit olmayan • Rölanti (idle) durum ve çağrı (paging)
hüzme (beam) kapsama alanıdır. Bu etki karasal mekanizması.
haberleşmede mevcut olmayan hareketli hücre • Takip (tracking) alanı yönetimi.
kavramını doğurmaktadır. Tüm bu zorluklara çözüm
sağlamak amacıyla 5G NR mimarisi ve protokolleri GEO uydu haberleşme çözümleri, kapsama alanının
aşağıdaki konularda adapte edilmiştir. daha geniş ve yerküre sabit olması nedeniyle daha
çok arka plan verisinin fiber optik kablo döşeme
• Zamanlama ve kontrol döngüleri: Çıkış gücü maliyetinin karşılanmadığı yerlere iletilmesi için
kontrol, uyarlamalı kodlama ve modülasyon, kullanılması açısından daha uygun görünmektedir.
kullanıcı ekipmanından uydu ağ geçidine Özellikle GEO uydu maliyetlerinin daha yüksek
doğru iletimde zamanlama, zaman ve frekans olması ve hizmet ömrünün uzun olması, GEO uydu
eşzamanlama mekanizmaları. sistemlerine LEO uydu çözümlerine kıyasla bazı
ASELSAN DERGİ SAYI 115 115

Şekil 1: Karasal hücresel haberleşme ağları ile NTN entegre edilerek aynı anda her yerde kapsama sağlanabilir.
116 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

durumlarda dezavantaj sağlayabilir. LEO uyduların Bu çalışmalara paralel olarak, NTN faaliyetleri
maliyetleri daha az ve hizmet ömürleri daha kapsamında uydu üzerinden IoT uygulamaları için
kısadır, fakat tam da bu sebepten ötürü teknolojik NB-IoT (Narrow Band IoT) ve eMTC (enhanced
gelişmelere ayak uydurması ve güncellenmesi Machine Type Communications) kullanım senaryoları
GEO çözümlerine kıyasla daha pratiktir. LEO uydu kapsamında LTE standardına da güncellemeler
üzerinden 5G direkt erişim sağlamada kullanıcı yapılmaktadır.
ekipmanının tipi de önem kazanmaktadır. Tüm
yönlü (omnidirectional) antene sahip elde taşınan 3GPP 5G NR Release 17’nin yayınlanması ile birlikte
mobil cihazlar, düşük veri hızı gerektiren veya IoT uydu haberleşme ile karasal mobil haberleşmenin
uygulamalarda 6GHz altı frekanslarda direkt 5G bütünleşik olarak tek bir mobil cihazda sağlandığı
erişimi için uygunken, yüksek veri hızı gerektiren ürünlerin birkaç yıl içerisinde piyasa sürüldüğünü
uygulamalarda Ka frekans bandında yönlendirilebilir görmeyi beklemekteyiz. İlk sonuçlar, bu sene çıkan
hüzmeli anten yapılarına sahip VSAT (very small son model telefonlarda gözlemlenmeye başladı
apperture terminal) tipi kullanıcı terminallerinin ve mobil cihazlar üzerinden acil servisler için uydu
uygun olduğu değerlendirilmektedir. haberleşmesinin kullanılabildiği görüldü. 3GPP
konsorsiyumu gibi uluslararası bir standardizasyon
5G teknolojisinin bir sonraki sürümü olan Release kuruluşunun geliştirdiği 5G NTN teknolojisi
18 kapsamında ele alınacak temel konular arasında, sayesinde tedarikçiler arasında uyumluluk garanti
10GHz üzeri frekans bantları ve saydam olmayan altına alınmış, şebeke işletme ve mobil cihaz
yeniden üretici (regenerative) görev yüküne sahip maliyetleri düşürülmüş olacak. Bu da bölünmüş uydu
uydular üzerinden haberleşme sayılabilir. haberleşme pazarı için heyecan verici bir gelişme.

a) Saydam (transparent) görev yükü

b) Yeniden üretici (regenerative) görev yükü

Şekil 2: NTN için olası ağ mimarileri


118 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

UYDU HABERLEŞMESİNDE
KRİPTO VE KUANTUM
TEKNOLOJİLERİ
Sevgi BABACAN ÇETİN ve OSI modeli üçüncü katmanda IP seviyesinde
Ayça Bahar YILDIRIMOĞLU sırasıyla LKC (Link Kripto Cihazı) ve IPKC (IP Kripto)
Berkin AKSOY cihazları ile kriptolama/kripto çözme işlemleri
Erkan USLU gerçekleştirilmektedir. Kripto cihazları sahip
Murat Burhan İLTER oldukları kripto algoritmaları, kripto mekanizmaları
Dr. Neşe KOÇAK ve kimlik doğrulama yetenekleri ile sistemlerde
Dr. Sinan ŞENOL kullanıcı verisine gizlilik, bütünlük, inkâr edilemezlik
ve erişilebilirlik sağlamaktadır. Kripto cihazlarında
iki faktörlü erişim denetimi, acil silme prosedürleri
UYDU HABERLEŞMESİNDE KRİPTO ve parola politikaları ile kullanıcı erişim denetimi
sağlanmaktadır. Kullanacak kurumun talep etmesi
Uydu ve uzay teknolojileri, bir yandan altyapı durumunda kuruma özel milli algoritma tasarımı
gereksinimlerine ait ihtiyacı azaltırken, diğer yandan gerçekleştirilip cihazlara yüklenebilmektedir.
da yeryüzünde uzak mesafelere ulaşabilme imkânı
sağlamaktadır. Bu alanda haberleşme sistemlerinin Uydu şebekesi üzerinden sistemde bulunan tüm
gelişmesi ve sağlanan servislerin artması, her kripto cihazlarının, anahtar ve kripto parametreleri
geçen gün haberleşme güvenliğine olan ihtiyacı AÜM (Anahtar Üretim Merkezi) tarafından gerçek
artırmaktadır. Uydu ve uydu ile ilgili alt bileşenler ve rastsal sayı üreteci kullanılarak üretilmekte, GYM
oluşturdukları haberleşme sistemi bu teknolojide (Güvenlik Yönetim Yazılımı) aracılığıyla ise uzaktan
önemli bir yer tutmaktadır. Gelişen uydu ekipmanları “GİZLİ” gizlilik seviyesinde yönetilebilmektedir.
ile birlikte daha geniş bantta, daha yüksek kalitede Güvenlik yönetimi sayesinde, uydu sisteminde
daha fazla kullanıcıya hizmet verilirken kesintisiz yer alan kripto cihazlarına ait tüm yönetim ve
haberleşmeye devam edebilmek için şebeke konfigürasyon faaliyetleri bir merkez tarafından
güvenliği konusunda yenilikçi önlemler alınmaktadır. izlenebilmekte ve yönetilebilmektedir. Bu sayede,
Bilgi güvenliğinin temel kuralları arasında yer alan sistemlere izlenebilirlik ve yönetilebilirlik özelliği
gizlilik, bütünlük ve erişilebilirlik unsurlarını sağlamak sağlanmaktadır.
adına alınan çözümler hem kullanıcı güvenliğini hem
de uydu şebekesinin hizmet kalitesini sağlamak Uydu haberleşmesinde kullanılan kripto sistemlerinin
adına önemlidir. kuantum sonrasına dayanıklı hale getirilmesi,
kripto mekanizmalarının uydu haberleşme dalga
ASELSAN bünyesinde TSK’nın uydu haberleşmesi tasarımlarında da yer alması ve topolojilerde
ihtiyaçlarına yönelik farklı uydu haberleşme kuantum anahtar dağıtımına yer verilmesi gelecek
bantlarında (Ku, X Bant) sistem çözümlerini içeren ürün tasarımlarında değerlendirilmesi gereken
projeler geliştirilmiştir. Bu sistem çözümlerinin hususlardır.
millileştirilmesi konusunda en kritik noktalarında
biri olan kripto ve bilgi güvenliği ihtiyaçları, KUANTUM SONRASI KRİPTOGRAFİ
ASELSAN bünyesinde tasarımı yapılan “GİZLİ”
gizlilik dereceli onaylı kripto cihazları ve yazılımları Son yıllarda gelişmekte olan iletişim teknolojileri,
ile sağlanmaktadır. Uydu şebeke güvenliğini bilgi güvenliği ve mahremiyet konularına olan önemi
sağlamak adına risk analizleri gerçekleştirilmekte de artırmıştır. Bu sebeple hem akademik hem de
ve analiz sonuçlarına göre sistem çözümleri sektörel anlamda bilgi güvenliğine büyük bir ilgi
oluşturulmaktadır. Sistem topolojilerinde OSI ortaya çıkmıştır. Kriptografi bilimi de bu ilgiden
modeli ikinci katmanda uçtan uca link seviyesinde oldukça büyük bir pay almaktadır.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 119

Kriptografi bir verinin matematiksel yöntemler Asimetrik kripto sistemlerin güvenliği çözümü
kullanılarak yetkisiz kullanıcılar tarafından matematiksel problemlerin zorluğuna
anlaşılamaz hale getirilmesi, sadece yetkili dayanmaktadır. Örneğin günümüzde kullanılan RSA
kullanıcılar tarafından anlaşılıp işlenebilmesiyle (Rivest – Shamir – Adleman) algoritması çarpanlara
ilgilenen bilim dalıdır. Bilgi güvenliği alanındaki ayırma problemine, dijital imza algoritması (DSA)
gizlilik, veri bütünlüğü, inkâr edilemezlik ve kimlik ve Diffie–Hellman anahtar değişim protokolü ise
denetimi gibi kavramlar kriptografik algoritmalar ile ayrık logaritma problemine dayanmaktadır. İşlemci
sağlanmaktadır. gücünün yıllar içinde artması bu algoritmaların
anahtar boylarının büyümesine sebep olsa da
Modern kriptografi simetrik ve asimetrik şu anki hesaplama yeteneğiyle bu algoritmaları
kripto sistemler olarak iki alt başlık altında güvensiz hale getirmek mümkün değildir. Fakat
incelenmektedir. Simetrik kripto sistemlerde 1994 yılında Peter Shor tarafından önerilen
şifreleme ve deşifreleme işlemi aynı gizli anahtarla kuantum algoritma sayesinde yeterli sayıda qubite
yapılmaktadır. Yapısından kaynaklı bu algoritmalar sahip kuantum bilgisayarlarla çarpanlara ayırma
daha verimli fonksiyonlardan oluşmakta bu sayede ve ayrık logaritma problemlerinin polinom zaman
de büyük verilerin şifrelenmesinde kullanılmaktadır. karmaşıklığında çözülebileceği gösterilmiştir. Bu
Asimetrik kripto sistemlerde ise şifreleme işlemleri durumda gelecekte yeterli miktarda qubit içeren
birbirlerine bağımlı açık ve kapalı anahtar çiftiyle kuantum bilgisayarlar üretildiği taktirde, günümüzde
yapılmaktadır. Bir veri şifrelenmek istendiği zaman kullanılan asimetrik kripto sistemler güvensiz
kullanıcının gizli olmayan, herkes tarafından hale gelecektir. 1996 yılında Lov Grover tarafından
bilinebilen, açık anahtarıyla şifreleme yapılır. önerilen kuantum arama algoritması ile klasik kaba
Deşifreleme işlemi ise sadece kullanıcıya ait gizli kuvvet algoritmalarına göre kuadratik bir hızlandırma
anahtarla yapılabilmektedir. Asimetrik kripto sağlanarak simetrik kripto sistemlerin sağladığı
sistemlerde yapılan şifreleme işlemleri maliyetli güvenlik etkilenmesine rağmen uygun uzunlukta
olduğundan büyük verilerin şifrelenmesi için anahtarların seçilmesi ile simetrik kripto sistemler
kullanılamamaktadır. Bunun yerine kriptografik şu an için güvenli kabul edilmektedir. Bu sebeple
protokollerde simetrik kripto sistemlerin kuantum hesaplamaya karşı yapılan kriptografik
anahtarlarının paylaşılması veya sayısal imzalama çalışmalar genellikle asimetrik kripto sistemler
işlemleri için kullanılmaktadır. üzerine yoğunlaşmıştır.
120 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

Kuantum hesaplama tehdidine karşı yapılan üreteci tarafından üretilmesi gerekmektedir. Rassal
kriptografik çalışmaların tümü kuantum sonrası sayı üreteçlerinin kriptografi gereksinimlerini
kriptografi olarak adlandırılmaktadır. Günümüzde sağlamadıkları durumda sistem ne kadar güvenli
kuantum bilgisayarların geliştirilmesi için büyük bir olursa olsun gizli bilgiler istenmeyen kişilerin eline
yarış bulunmaktadır. Sektörel ve akademik düzeyde geçebilmektedir. Rassal sayı üreteçleri, gerçek rassal
yapılan çalışmalar daha yüksek qubite sahip sayı üreteçleri (GRSÜ) ve sözde rassal sayı üreteçleri
bilgisayarlar geliştirilmesine olanak sağlamıştır. (SRSÜ) olarak ikiye ayrılmaktadır. Sözde rassal sayı
Bu sebeple günümüzde kullanılan asimetrik kripto üreteçleri ile kısa bir tohum değerinden deterministik
sistemlerin kuantum hesaplamaya dayanıklı bir algoritma kullanılarak rassal gözüken uzun diziler
algoritmalarla değiştirilmesi gerekliliği ortaya üretilebilmek mümkün olmaktadır. Sözde rassal
çıkmıştır. Öyle ki 2015 yılında Amerika Birleşik sayı üreteçleri, çok hızlı çıktı üretebilmeleri ve kolay
Devletleri’ne bağlı NSA (National Security Agency) gerçeklenebilir olmaları nedeniyle birçok uygulama
kuantum algoritmalara karşı dayanıklı asimetrik açısından oldukça pratik kabul edilmektedir. Fakat
kripto sistemlerin geliştirilmesi, tasarlanması ve bu üreteçler kullanılarak üretilen dizilerin gerçek
bir an önce aksiyon alınması konusunda görüş rassal olmaması sebebiyle güvenliğin öne çıktığı
belirtmiş ve yeni standartların geliştirilmesi için sistemlerde kullanılması uygun görülmemektedir.
çağrıda bulunmuştur. Bu nedenle 2016 yılında NIST Gerçek rassal sayı üreteçleri ise tahmin edilmesi
(National Institute of Standards and Technology) mümkün olmayan fiziksel süreçleri (kaotik sistemler,
tarafından yeni bir standart belirleme süreci elektronik devrelerdeki termal gürültü, serbest
başlatılmıştır. Akademik ve sektörel kurumlara çalışan osilatörler vb.) ölçerek bir rastgele sayı dizisi
yapılan bu çağrıda araştırmacılardan kuantum oluşturmada kullanılmaktadır.
hesaplamaya dayanıklı anahtar paylaşım ve sayısal
imza algoritmaları tasarlamaları istenmiştir. Kuantum rassal sayı üreteçleri de verilerin bir
Tasarlanacak algoritmaların kuantum hesaplamaya kuantum olayın sonucu olduğu GRSÜ’lerdendir.
dayanıklı farklı matematiksel zor problemlere dayalı Kuantum alanında yapılan teknolojik gelişimler
olması, verimli çalışması ve kolay gerçeklenme doğrultusunda akademide ve endüstride kuantum
karakteristiklerine sahip olması beklenmiştir. Bu rassal sayı üreteçleri tasarlanmaya ve kullanılmaya
çağrı sonucunda altmış dokuz adet aday algoritma başlanmıştır. Kuantum fiziği prensiplerine dayanan
belirlenmiştir. Bu algoritmaların dayandığı bu üreteçlerde radyoaktif bozulma, kuantum optik
problemlerden öne çıkanlar; gibi yöntemler kullanılarak rassal sayılar elde
• Kafes tabanlı, edilmektedir. Kuantum mekaniğinin tabiatında var
• Kod tabanlı, olan rastgelelik, kuantum sistemlerini mükemmel bir
• İzojen tabanlı, entropi kaynağı haline getirmektedir.
• Çok değişkenli,
• Özet fonksiyon tabanlı problemlerdir. ASELSAN 2022 yılı içinde öz kaynaklı bir Ar-Ge
projesi olan Kuantum Teknolojileri Geliştirme
2022 yılı Temmuz ayına kadar yapılan analizler Projesini başlatmıştır. Bu proje ile kuantum rassal
sonucunda anahtar paylaşım algoritması olarak sayı üreteci ve kuantum anahtar dağıtımı sistemi
CRYSTALS-KYBER, sayısal imzalama algoritması geliştirilmesi kapsamında çalışmalar devam
olarak CRYSTALS-Dilithium, FALCON ve SPHINCS+ etmektedir.
seçilmiştir. Daha kompakt yapıda ve hızlı sayısal
imza algoritmalarının geliştirilmesi amacıyla NIST KUANTUM ANAHTAR DAĞITIMI
tarafından 2022 yılı Temmuz ayında alternatif yeni
bir yarışma başlatılmıştır. Günümüze kadar geçen sürede iletişim cihazları,
anlık simetrik anahtar anlaşması için Diffie-Hellman
ASELSAN bünyesinde kuantum sonrası kriptografi anahtar değişim protokolünü büyük bir popülerlikle
üzerine yapılan araştırmalar ile kuantum sonrası kullanıyordu. Kuantum bilgisayarların getirdiği tehdit
risklere karşı önlemler alınmakta ve güncel ile birlikte Diffie-Hellman protokolü kullanılarak
gelişmeler takip edilmektedir. anlaşılan anahtarın güvenliği için bir kuantum
saldırısı ve simetrik anahtarın ele geçme riski ortaya
KUANTUM RASSAL SAYI ÜRETEÇLERİ çıkmaktadır.

Kriptografik uygulamalarda rassal sayıların üretimi 1984 yılında, Bennette ve ekibi, Heisenberg’in
oldukça önemlidir. Örneğin, şifreleme sistemlerinde Belirsizlik İlkesine dayalı olarak Kuantum
kullanılan kriptografik anahtarlar, ilklendirme Anahtar Dağıtımı (KAD) protokolünü önerdi.
vektörü ve tohum (seed) değerlerinin rassal sayı Heisenberg’in belirsizlik ilkesi, bir kuantum
ASELSAN DERGİ SAYI 115 121
122 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

parçacığının momentumunu ve pozisyonunu Kuantum anahtar dağıtımı koşulsuz olarak


kesin hassasiyette ölçmenin imkânsız olduğunu güvenlidir. Çünkü gözlemleyici üzerinden
önermektedir. Heisenberg ilkesine dayanarak, farklı herhangi bir kısıt varsayımı yapılmamıştır ama
sayısal tabanlarda kullanılan foton parçacıkları ile klasik haberleşme hattı üzerinden ortadaki
kuantum anahtar dağıtımı sağlanabilmektedir. adam saldırısı mümkündür. Bu saldırıyı önlemek
için de iki taraf birbirine kimlik ispatı yapma
Kuantum Anahtar Dağıtımı uzun süredir çalışılan yöntemlerinden birini kullanabilir. Diğer bir
bir konudur. Önemli birçok protokol mevcuttur. sorun durumu da iletim hataları olmadığı kabul
En önemlilerinden biri BB84 protokolüdür. BB84 edilmiştir. İletim hataları olması durumu için de
kuantum anahtar dağıtım protokolünde 0 ve 1 kodlama teknikleri ile çözümler mevcuttur.
bitleri polarize fotonun durumu olarak kodlanır.
Gönderici tarafta, iletilen foton dört durumdan biri Mevcut yapıda KAD ağları kurmak için fiber
olarak polarize edilir: optik haberleşme ve açık hava ortamları
tercih edilmektedir. Açık hava ortamları için
1. Yatay (0 derece polarizasyon) de en uygun platform uydu sistemleridir.
2. Dikey (90 derece polarizasyon) Uydu sistemleri ile yapılan KAD sisteminin
3. Çapraz (45 derece polarizasyon) diğer protokollere avantajı, E91 protokolünde
4. Ters çapraz (135 derece polarizasyon) olduğu gibi haberleşme birimlerinin foton
üretme ihtiyacı olmamasıdır. BB84 temelli
Kodlama olarak yatay ve çapraz polarizasyonlar protokollerde en az bir kaynağın foton üretmesi
0’ı ve dikey ve ters-çapraz polarizasyonlar 1’i ifade gerekmektedir. Bu açıdan uydu temelli KAD
eder. Alıcı taraf, fotonun durumunu ölçmek için sistemi daha ekonomik terminal üretimini
2 doğrusal tabana sahip foton detektörü kullanır. sağlamaktadır.
Bu tabanlar yatay-dikey (kısaca dikey) ve çapraz-
ters-çaprazdır (kısaca çapraz). Dikey taban 0 ve 90 Uydu sistemleri ile yapılan KAD sisteminin daha
derece polarizasyonları yakalar ilen çapraz taban performanslı olduğuna dair sonuçlar mevcuttur.
ise 45 ve 135 derece polarizasyonları yakalar. Alıcı Yer sistemi ile birkaç yüz kilometre mesafede
bu iki tabanı, fotonun polarizasyonunu ölçmek için yapılan anahtar dağıtımı, KAD çözümüne
rassal bir şekilde kullanır. sahip uydu sistemleri ile 1.200 km mesafede
başarılmıştır.
BB84’ün genel protokolü aşağıdaki sırada işler:
Güvenlik açısından Kuantum Anahtar Dağıtımı
1. Ayşe rassal olarak dört polarizasyondan birini bit sistemlerine, foton sayısı ayırma ve donanımsal
değerine göre seçer ve fotonları gönderir. hatalar kaynaklı saldırılar mevcut olup bu
2. Bora aldığı fotonların her biri için iki tabandan saldırılara yönelik tedbirler üzerine çalışmalar
birini rassal olarak seçer, uygular ve bit devam etmektedir. Yukarıdaki çözümlerde,
değerini hesaplar. kuantum anahtar dağıtım protokolleri için tek
3. Bora seçtiği tabanları Ayşe’ye klasik veya kaynaktan foton dağıtımı öngörülmüş iken iki
güvensiz bir kanaldan paylaşır. kaynak ve daha fazlasını kapsayan çözümlere
4. Ayşe uyuşan tabanları Bora’ya iletir. güncel olarak çalışılmaktadır.
5. İki tarafta paylaşılan bilgilere göre anlaşılan
değerler anahtar olarak kullanır. Kuantum anahtar dağıtımı ile oluşan ağların,
Qinternet’in yani kuantum haberleşmeye dayalı
Örnek bir haberleşme aşağıdaki figürde internetin temelini oluşturması beklenmektedir.
gösterilmiştir. Genel olarak bu haberleşme ağlarının, klasik
ağlar ile kuantum ağların birleşimini kapsaması
1991’de Artur Ekert, kuantum eşlemeye dayalı beklenebilir. Burada da yazılım tabanlı ağ
bir kuantum anahtar dağıtım protokolü önerdi. mimarilerinin bu heterojen ağ yapısını başarıyla
Bu protokol E91 olarak adlandırılır. Bu protokolde yönetmesi beklenmektedir.
kaynak, kuantum eşlenmiş foton çiftlerini üretir.
Bu fotonlardan biri, yukarıdaki protokoldeki Asimetrik algoritmalara (RSA ve Eliptik Eğri),
alıcılar olarak, Ayşe ve Bora’ya gönderilir. İki kuantum programlama algoritma saldırıları
alıcı da rassal tabanlar seçerek ölçüm yaparlar. ile yapılacak ataklar en çok yeni nesil mobil
Ölçüm sonucunda seçtikleri tabanları karşılaştırır teknolojileri (5G/6G) etkileyecektir. Bu
ve uyanlar üzerinden anahtar anlaşmasını yüzden KAD teknolojilerinin mobil şebeklere
tamamlarlar. entegrasyonu da yoğun olarak çalışılmaktadır.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 123

Kuantum anahtar dağıtımının güçlü yönleri Asimetrik algoritmaların geleceğine kuantum


sebebiyle Avrupa Telekomünikasyon programlama ortamları büyük bir tehdit
Standardizasyon Enstitüsü (ETSI) öncülüğünde oluşturmaktadır. NIST’in yürüttüğü kuantum
QKD endüstri çalışma grubu kurulmuş olup dayanıklı algoritma yarışmaları da sorunun zorluğunu
kuantum anahtar dağıtımının standartlaşma ortaya koymuştur. Bu duruma çözüm yine kuantum
çalışmalarına devam edilmektedir. Uluslararası programlama dünyasından KAD olarak gelmektedir.
Telekomünikasyon Birliği (ITU-T) gibi diğer KAD’ın her ne kadar bazı gerçekleme problemleri olsa
standartlaşma organizasyonları da benzer da gelişen teknoloji ile KAD’ın geleceğin en önemli
faaliyetleri yürütmektedir. güvenlik bileşeni olmasını bekleyebiliriz.
124 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

UYDU VERİ LİNKİ


TEKNOLOJİLERİ
Kadir AYHAN YÜKSEK HIZ DOĞRUDAN RF SAYISAL-ANALOG
Dr. Bekir Ahmet DOĞRUSÖZ DÖNÜŞTÜRÜCÜ

Tarihte haberleşme işlevi olan ilk (insan yapısı) Sayısal haberleşmenin ana unsurlarından biri
uydunun Sputnik olduğu söylenebilir. Ancak uzaydan sayısal-analog dönüştürücüdür (Digital-to-Analog
topladığı bilgiyi yere aktarma işlevi içeren ilk uydunun Converter–DAC). Verici kapasitesini belirleyen ana
TIROS-1 olduğunu da belirtmek gerek. Television unsurların başında, güç yükselteç kapasitesi, anten
Infrared Observation Satellite (TIROS) programının ilk yönlülüğü ve spektral etkinlik ile birlikte en üst
uydusu olan TIROS-1, büyük ölçüde bir test uydusu idi. sıralarda kullanılabilir tayf bant genişliği gelmektedir.
Amaçlanan işlevlerin başında da meteorolojik gözlem Kullanılabilir bant genişliğini etkileyen çok sayıda
gelmekteydi. Uydunun iki kamerası, bir adet kayıt unsur vardır, ama bunların başında DAC hızı gelir.
cihazı (manyetik teyp) ve bu makale açısından daha
önemlisi, yer istasyonu ile haberleşme ve istasyon Analog-sayısal (Analog-to-Digital Converter–ADC)
uygun konuma geldiğinde, topladığı fotoğrafları ve sayısal-analog dönüştürücülerin hız gereksinimi
iletmek için kullandığı bir haberleşme sistemi ile ilgili Nyquist kuralına göre, toplam örneklem hızı,
bulunmaktaydı. Temel amacı, sadece bir uydunun yaratmak (DAC) veya almak (ADC) istediğiniz analog
uzaktan kontrolü veya yerden kaynaklanan bir sinyali sinyalin en yüksek frekans bileşeninden (F_max)
yansıtma değil, yörüngede kendi bünyesinde topladığı –ki bu kabaca merkez frekans artı bant genişliğinin
veriyi (meteorolojik gözlem fotoğrafları) yere iletmek yarısına denk gelmekte– iki katından fazla olmak
olduğundan, bu açıdan bir ilki oluşturmakta. TIROS-1 zorundadır. Örneğin, diyelim ki, uydu veri linki için
sadece yetmiş sekiz gün çalıştı, ama temel konseptin 8.200 MHz merkez frekanslı ve bant genişliği 300
kendini kanıtlamasını sağladı. MHz olan (X-Bant) bir haberleşme sinyali kullanmak
istiyoruz. Bu durumda yaratacağımız en yüksek
TIROS-1’den bu yana uydu veri linklerinin dayandığı frekans 8.350 MHz ve DAC örneklem hızının en az
teknolojiler her alanda (kayıt, iletişim, güvenlik) 16.700 MHz (16.7 GHz) olması gerek.
çok değişti, ancak temel mantık aynı kaldı: Yer
istasyonuna göre uygun konuma gelindiğinde, kayıtlı
verinin olabildiğince yüksek hızda iletimi. Uyduların
yörüngesini ve veri kapasitelerini, uydu misyonu
(meteoroloji, gözlem, haberleşme vb.) belirlediğinden
veri linki tasarımında ileti süresini uzatma opsiyonu
bulunmaz. Uydu, yere göre, yörüngesine bağlı bir hızda
ilerlerken, yer istasyonu üzerinden hızla geçip gider
ve topladığı bütün veriyi iletmesi için sınırlı bir süresi
vardır. Elbette bu işe ayırabileceği sınırlı güç, ağırlık ve
kullanmasına izin verilen sınırlı bant genişliği de cabası.

Uydu görev yüklerinin yetenek ve kapasiteleri


arttıkça, veri linki ihtiyaçları da artmakta. Daha az güç
harcayarak, daha az ağırlık ile daha kontrollü ve etkin
olarak, daha yüksek veri hızı, daha fazla bant genişliği,
daha yüksek güvenilirlikte. Yakın vadede bu istekleri
karşılama yeteneğini artırıcı üç teknolojik gelişme
var ve bu gelişmeler sadece yurt dışındaki firmalarda
değil, ASELSAN içinde de değerlendirilmekte.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 125

Nyquist kuralının bir önemli detayı var. Yukarıdaki 2. Sinyal sayısal ortamda gerçel sayı değerli, ama
mutlak kural eğer yaratmak (veya almak) istediğiniz nihai olarak istenenden daha düşük bir merkez
sinyal, (0 – F_max) arası tüm tayfı kaplıyor ise frekansta sayısal sinyal olarak oluşturulur ve görece
geçerli. Ama eğer hedef sinyal gerçekte bir yüksek hızlı DAC ile sentezlenir. 2 GHz bir DAC ile
taşıyıcı frekans (F_c) merkezinde ve kısıtlı bir bant 400 MHz merkez frekanslı ve bant genişliği 300 MHz
genişliğinde ise, toplam örneklem hızının bant olan sinyal oluşturulabilir. Ancak istenen son haline
genişliğinin iki katından fazla olması yeterli olabilir. gelmesi için bir Mixer devresi ile istenen merkez
Yani yukarıdaki örnekte, 600 MHz. Elbette pratik frekansa taşınması gereklidir.
detaylar daha yüksek DAC hızları gerektiriyor,
ama sonuçta alt-örnekleme veya az-örnekleme Bu iki tasarımın da ortak noktası, DAC çıkışında tam
(undersampling) adı verilen bu yöntemle 16.7 GHz olarak istenen sinyalin hazır olmaması. İlave RF
yerine 2 GHz toplam DAC hızı yeterli olabilir. Bunu devreler (IQ-Modülatör, Mixer) gerektirmekte ve bu
sağlayan farklı tasarımlar mümkün: ilave devreler pasif devreler (sadece filtre) değiller,
kendi güç kaynağı (ve güç kaynağının temizliği), saat
1. Sinyal sayısal ortamda karmaşık sayı değerli referansı (ve bu referansın temizliği) gibi sorunlar
tabanbant eşlenik sayısal sinyal olarak oluşturulur da tasarıma ilave ağırlık, tüketilen güç, karmaşıklık
ve çift-DAC (Dual-DAC) yapısı ile evre uyumlu (ve olası hata kaynakları) olarak girmekte. Ancak
şekilde sentezlenir. Bu duruma her biri 1GHz hızda tasarımcının, DAC çalışma prensibinden gelen bir
iki DAC ile (toplam örnekleme hızı 2 GHz) yeterli hız kozu daha var oynayacak. İdealize bir DAC, sample-
sağlanır. Ancak sinyalin istenen son haline gelmesi and-hold prensibi ile çalışır (buna Non-Return-to-
için bir IQ Modülatör ile istenen merkez frekansa Zero–NRZ de denmekte) ve çıkışını her örneklem
taşınması gereklidir. periyodunda kendisine gelen değeri yansıtan sabit
126 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

bir seviyede tutar. Bu da çıkışta, frekans düzleminde, imajların seviyesini daha yavaş düşürmekte. Bu
istenen sinyalin yanı sıra, DAC saat hızına bağlı yöntemle 2 GHz hızında bir DAC kullanarak, üçüncü
aralıklarla ve bir sinc fonksiyonu tayf maskesiyle imajın seçimi ile doğrudan 2 GHz üzerinde (yani DAC
çarpılmış sevilerde imajlar oluşmasına yol açar. örnekleme hızının da üzerinde) bir merkez frekansta
Hatta her iki alternatifte de bu imajları bastırmak sinyali doğrudan DAC çıkışında yaratabiliriz. Elbette
için filtre kullanmak gerekmekte. Eğer çıkıştaki istenmeyen imajların filtrelenmesi gerekiyor, ancak
sinyalin gürültü seviyesinden uzaklığından biraz filtre pasif devre.
feragat edebilirsek, mutlaka ilk imajı kullanmak
zorunda değiliz. Örneğin eğer hedefimiz 1.500 RTC modu RF Mod olarak da geçmekte çünkü analog
MHz merkez frekansı olsaydı doğrudan ikinci imajı bir modülatör veya mixer olmadan, sinyali DAC
alıp, diğerlerini filtreleyip kullanabilirdik. Hatta çıkışında doğrudan istenen RF frekansta yaratma
üçüncü imajı kullanarak daha yüksek frekansları da yeterliliği sağlamakta. Uzay koşullarına dayanımlı
hedefleyebilirdik. doğrudan RF DAC hızları günümüz teknolojisinde
8 GHz’e erişmiş durumda. Yani bu DAC’lar ile uzay/
Ancak sorun sample-and-hold kaynaklı sinc uydu görev yüklerinde 8 GHz’in üzerinde merkez
maskesi. İmajların gürültü üzerindeki seviyesi hızla frekans kullanan doğrudan RF tasarımlar mümkün.
düşmekte. İşte bu noktada sahneye çıkan yeni bir
teknik var: NRZ sample-and-hold yerine, Return-to- Elbette 8 GHz örneklem hızında çalışan bir DAC’ın
Zero (RTX) salvolar ile sinyal sentezi. RTZ modunu sayısal veri arayüzünü sürebilmek için, yüksek hızlı/
da destekleyen yeni DAC’ların etkin sinc maskesi kapasiteli sayısal işlemci kaynağı gerekli.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 127

YENİ DALGA ŞEKİLLERİ Bu standartlarda kullanılan temel teknikler aslında


yeni değiller. 131.3-B-2 (ve ardından gelmekte olan
Teknoloji deyince akla sadece somut/fiziksel 131.31-O-1) aslında iyi bilinen DVB-S2/S2X dalga
öğeler gelmemeli. Son otuz yılın haberleşmede şekillerinin uyarlanması. Benzer şekilde, 131.2-B-
çığır açan unsurlarının önemli bir kısmı 1 de (ve ardından gelmekte olan 131.21-O-1) ilk
tamamen soyut öğeler. Tasarım mimarisi sahneye çıkışı 1993 yılına kadar giden Turbo kodları
yapılanmaları (bugün çoğu teknik yazıdaki kullanmakta. 131.2-B-1’de Seri Bitiştirilmiş Evrişimsel
temel terminolojinin dayanağı olan Open Sytem Kodlama, yani Serially Concatenated Convolutional
Interconnection–OSI gibi) ve dalga şekilleri de Code (SCCC) kullanılmakta ve bu sebeple SCCC
hatırı sayılır etkiye sahipler. Dalga şekli; sayısal kısa ismiyle de anılmakta. DVBS2 (yani 131.3-B-
verinin, elektromanyetik sinyal ile nasıl temsil 2) dahilinde de Düşük Yoğunluklu Eşlik-Denetim,
edileceğinin/iletileceğinin tam tanımını içeren yani Low Density Parity-Check (LDPC) kodlama
teknik tanımlamadır. Bu sözlük tanımı, işin kullanılmakta. Her iki standart da DVBS2 dahil birçok
uzmanları hariç çoğu teknik personel tarafından iletişim dalga şekli standardında kullanılan M-APSK
göz ardı edilen birçok detayı içeriyor ve çok kritik modülasyonu kullanmakta. Her ikisi de modern dalga
bilgi birikimini temsil ediyor. Bu birikim arttıkça şekillerinin vazgeçilmezi olan adaptif kodlama ve
hem önceden yapılanlar iyileşiyor hem de önceden modülasyon tekniğini içeriyor. Ama CCSDS 401.0-B-
yapılması/yapılabilmesi hiç düşünülmemiş 29 kapsamında yüksek hızlı telemetri için önerilen ve
özellikler sağlanabiliyor. halen aktif olan birçok uydu veri linki görev yüklerinde
kullanılan 4D-8PSK-Trellis Coded Modulation (ve daha
Uydu veri linkleri (fiziksel seviye, dalga şekilleri) uzun geçmişi olan GMSK/OQPSK tabanlı yöntemler)
söz konusu olduğunda Consultative Committee ile karşılaştırıldıklarında kritik kazançlar (daha iyi BER-
for Space Data Systems (CCSDS) tarafından SNR performansı, daha yüksek spektral verimlilik,
yayınlanmış standartlar ön plana çıkmakta. CCSDS’in daha geniş verimlilik/SNR ödünleşim aralığı, daha
aktif olduğu farklı teknik alanlar mevcut ve uydu veri düşük ek yük vb.) içermekteler. Yani bu standartlar
linkleri Uydu Veri Bağı Servisi (Space Link Services) haberleşme dalga şekli alanında en son teknolojileri
teknik alanı altında kalmakta. Bu bağlamda iki yeni uzay veri linki dağarcığına katmaktalar.
standart göze çarpmakta:
• CCSDS 131.2-B-1 “Flexible Advanced Coding Bu CCSDS standartlarına tanımlı dalga şekilleri,
and Modulation Scheme for High Rate Telemetry CCSDS 401.0-B-29’dan farklı olarak uydu veri linkini,
Applications” telemetriden farklı ve bağımsız ele almaktalar ve
• CCSDS 131.21-O-1 “Serially Concatenated hem birbirleriyle rekabet halindeler hem de her
Convolutional Codes – Extension (SCCC-X)” ikisine de rakip olacak yeni dalga şekillerine zemin
• CCSDS 131.3-B-2 “CCSDS Space Link Protocols hazırlamaktalar. CCSDS 131.2-B-1 ve CCSDS
over ETSI DVB-S2 Standard” 131.3-B-2’in genişletilmiş versiyonları olan CCSDS
• CCSDS 131.31-O-1 “CCSDS Space Link Protocols 131.21-O-1 ve CCSDS 131.31-O-1 bu rekabete açık
over ETSI DVB-S2 Standard” bir şekilde işaret ediyorlar.

Dalga Şekli Spektral Etkinlik SNR (dB) Modülasyon Kodlama


(bits/sembol)

4D-8PSK-TCM 2, 2.25, 2.5, 2.75 9.75 – 13.4 8PSK (TCM) Evrişimsel ve Blok
(Constellation Mapper)

SCCC 0.71 – 5.39 -0.28 – 21.42 BPSK, QPSK, 8 PSK, SCCC


16 APSK, 32 APSK,
64 APSK

DVBS2 0.36 – 4.45 -2.35 – 16.05 BPSK, QPSK, 8 PSK, LDPC


16 APSK, 32 APSK
128 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

Ancak elbette bedeli olmayan hiçbir kazanç yok. Yeniden programlanmaya elverişli olmaması,
Yer haberleşme sistemlerinde olduğu gibi uzay/ dolayısıyla kod geliştirmeye/güncellemeye
uydu sistemlerinde de bu bedel daha çok işlem gücü uygun olamaması ve gelişen teknoloji ile birlikte
ihtiyacı. Hem DVBS2’in kullandığı LDCP, hem de radyasyon dayanımlarının diğer FPGA tipleri için
131.2-B-1’in kullandığı SCCC kodlama, vericide dahi arttırılması nedeniyle son yıllarda diğer FPGA tipleri
görece yüksek işlem gücü/kapasitesi gerektirmekte. de uzay ortamında kullanılmaya başlanmıştır.
Bu da yer teknolojilerinin uzaya taşınmasındaki FPGA cihazı elektriksel olarak programlanabilen
gecikmeyi açıklıyor: yerdeki işlem gücünün uzaya ara bağlantılar ve mantıksal modüllerden oluşur.
taşınmasındaki gecikmeye paralel. İki hattı birbirine (açık/kapalı) anahtarlama işlevi
sayesinde programlanabilme sağlanır. Üç farklı tipte
YÜKSEK HIZ UZAY DAYANIMLI FPGA anahtarlama teknolojisi mevcuttur ve bunlar FPGA’in
tipini ve belirlemektedir. Piyasadaki FPGA tipleri:
FPGA, en yoğun ve en ileri teknolojiye sahip
programlanabilir cihazdır. Kolay bir şekilde, büyük 1. Antifuse Tabanlı FPGA
ve karmaşık sayısal tasarımlar FPGA içerisinde 2. SRAM Tabanlı FPGA
gerçeklenebilirler. FPGA’ler genel olarak yüksek 3. Flash Tabanlı FPGA
yoğunluklu, yüksek performanslı, hızlı bir şekilde
uygulanabilir, gerçekleme maliyeti düşük cihazlardır. SRAM tabanlı FPGA’lerin her sistem açılışında tekrar
FPGA; otomotiv, haberleşme, askeri, uzay alanlarında yapılandırılmak zorundadır. Bu nedenle sistemde
uzun yıllardan beri kullanılmaktadır. FPGA’in uzay harici bir bellek bulunması gerekir. Flash tabanlı ve
macerası, ilk olarak 1992’de Jet Ateşleme Laboratuvarı antifuse tabanlı FPGA’lerin açılış sırasında tekrar
(Pasadena, California, ABD) tarafından birkaç antifuse yapılandırılmasına gerek yoktur. SRAM tabanlı
FPGA’in uzay uygulamalarında kullanılmasını tavsiye FPGA’ler çok hızlı bir şekilde programlanabilir buna
eden raporu ile başlamıştır. Bu rapor FPGA’lerin karşın flash tabanlı FPGA’ler SRAM tabanlı FPGA’lere
radyasyon dayanımları ile ilgili yayınlanan ilk rapor göre üç kat daha yavaş programlanabilir. Antifuse
olabilir ve bu rapordan sonra antifuse tabanlı FPGA’ler FPGA’ler ise sadece bir kez programlanabilir. Antifuse
uzayda kullanılmaya başlamıştır. tabanlı FPGA’ler, SEU (Single Event Upset) ve TID
(Total ionizing dose) gibi radyasyon etkilerine karşı
Uzay uygulamalarında FPGA seçimini etkileyen dayanıklıdır ve hernangi bir bozulma söz konusu
en büyük faktör, FPGA’in çevre koşullarına karşı değildir. Flash tabanlı FPGA’ler SRAM tabanlı FPGA’lere
gösterdiği performanstır. Uzayda maruz kalınan göre radyasyon konusunda daha dayanıklıdır. Tablo
yüksek radyasyon FPGA alt birimlerinde bozulmalara 1’de FGPA teknolojileri karşılaştırmalı bir tablo olarak
sebep olmaktadır. Radyasyon dayanımları çok verilmiştir.
yüksek olan antifuse tabanlı FPGA’ler uzun bir süre
uzay uygulamalarında en çok kullanılan FPGA tipi
olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tablo 1, FPGA teknolojilerinin karşılaştırılması

Anahtarlama SRAM Flash Antifuse

Anahtar kontrolü Geçici hafıza Geçici olmayan hafıza Geçici olmayan hafıza,
mekanik bağlantı

Yeniden programlama Hızlı Yavaş Mümkün değil

SEU Anahtarlamalar SEU’ya Anahtarlamalar SEU’ya SEU’ya karşı dayanıklı


karşı çok hassas karşı hassas değil
ASELSAN DERGİ SAYI 115 129

Flash tabanlı FPGA’lerin radyasyon dayanımlarının SONUÇ


yüksek olması, yeniden programlanabilir olma özelliği,
hızı ve kapasitesi göz önünde bulundurulduğunda son Yüksek hızlı doğrudan RF DAC, yüksek hızlı FPGA
yıllardaki uzay uygulamalarında ön plana çıkmıştır. ve yeni dalga şekilleri ile günümüz teknolojisi 300
Günümüz haberleşme ihtiyaçlarını karşılamak için MHz üstü bir frekansı bandını doğrudan kullanabilen
yüksek bant genişliği, veri hızı, karmaşık tasarımlar ve uygun koşullar altında 1 Gbps üzerinde veri hızı
gerekmektedir. Bu ihtiyaçları karşılayabilecek flash sağlayan tasarımları destekler durumda. Örneğin,
tabanlı FPGA’ler seçilirken göz önünde bulundurulan; TESAT’ın Integrated Data Downlink Transmitter – IDT
fiyat, satın alınabilirlik (ihracat lisanslamaları ve cihazı bu teknolojileri kullanıma almış görünüyor.
temin süresi), FPGA kullanım tarihçesi, tasarım ve ASELSAN’da da X-Bant Aşağı Hat Veri İndirme Alt
üretim kolaylığı, üretici desteği, COTS versiyonlarının Sistemi Verici Birimi Geliştirme iç geliştirme projesi
satın alınabilmesi (prototiplenebilirlik), kod geliştirme kapsamında bu teknolojileri kullanan tasarım
ortamlarının uygunluğu, radyasyon dayanımları, güç çalışması devam etmekte.
tüketimi ve FPGA’in yeniden programlanma altyapısı
gibi değişkenlere bakılarak değerlendirilir.
130 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

UYDU HABERLEŞMESİNDE
STABİLİZE
ANTENLER
Emre AYNAGÖZ araç. Gemiler, uçaklar, helikopterler, kara araçları,
Bengi DEMİRÇİVİ veri iletişimi ihtiyacı olan herhangi bir platform
İlim KARAÇAL bu kapsama giriyor. Tabii ki üzerinde bulunduğu
platforma göre stabilize antenin farklı ihtiyaçları
da doğabiliyor. Bir gemi ve arazi aracının yol alırken
STABILIZE ANTENLER yaşadığı salınımlar birbirinden çok farklı frekans
ve seviyelerde gerçekleşiyor. Bazı antenlerin
Bilgi alışverişi gün geçtikçe artarken geniş bant veri radom adı verilen koruyucu kabuk içinde çalışması
iletişimine talep de buna bağlı olarak artıyor. Artık fonksiyonları açısından gerekli iken, bazı antenler
hepimiz iletişim olmadığında eksiklik hissediyoruz. bu koruyuculuğa ihtiyaç duymadan hedefe direkt
Alıştığımız cep telefonlarının kapsama alanlarının erişim için radomsuz olmayı tercih edebiliyor.
sınırlı oluşu, profesyonel alanlarda ise telsiz Ayrıca platformlar antenin boyutlarını da etkiliyor.
sistemlerinin yeterli bant genişliğini sağlayamaması Geniş alana sahip gemi gibi bir platformun yüksek
gibi sebepler günlük kullanımda talebi uydu tabanlı bant genişliği ihtiyacı olabiliyor ve bu durumda
sistemlere yöneltiyor. Bu sistemler yüksek kapasite, daha çok eksene sahip, daha büyük ve güçlü bir
hızlı veri aktarımı, görece düşük maliyetleri son anten talep edebilirken, dört kişilik kara aracı gibi
kullanıcı için mümkün kılarken kapsama alanında ise küçük ama veri ihtiyacı da az olan bir platform için
eşi görülmemiş seviyelere ulaşıyor. küçük bir anten iş görebiliyor.

Bu sistemlerin yüksek kazançlı yönlü anten kullanım HAREKET EKSENLERI


ihtiyacı olduğundan, antenlerin uydulara yüksek
hassasiyetle yönlendirilmesi dezavantaj olarak Hareket eksenleri stabilize antenin çalışmasına
karşımıza çıkıyor. Ek olarak, bazı frekanslarda nasıl etki ediyor? Temel olarak, bir antenin uyduya
yer alan polarizasyon ayrımı sebebiyle antenin yönelmesi için iki eksen ve bu eksenlerde açısal
sadece yükseliş ve yanca açılarında uyduyu hareket kabiliyeti olması yeterli oluyor. Bunu dünya
görmesi yeterli olmadığından antenin bakış hattı üzerinde herhangi bir konumu anlatmak için
ekseninde dönüklüğü de önemli hale geliyor. Sabit kullandığımız enlem-boylam bilgisi gibi düşünebiliriz.
duran sistemlerde bu ayarlar bir kerelik kolaylıkla
yapılabilirken hareketli platformlarda anteni sürekli Bu eksenler farklı sırayla dizilebileceği gibi; farklı
düzeltme ihtiyacı bu sistemleri kullanılamaz kombinasyonlarda da seçilebiliyor. Fakat bazı
hale getiriyor. İşte stabilize antenler bu noktada durumlarda, anten sistemi ekvator gibi bazı
devreye giriyor. konumlara geldiğinde, platformun hareketlerine karşı
anteni stabilize etmek için yapılacak hareketlerin çok
PLATFORMLAR VE ETKILERI yüksek hızlarda olması gerekebiliyor. Hatta bu hız
konuma göre sonsuzluğa doğru uzanıyor. Bu durumda
Stabilize antenler, dar bakış açısı olan yönlü bahsettiğimiz belirli konumu oluşturan bölge verimli
antenlerin hareketli platformlarda kullanılmasına bir iletişime sahip olamıyor ve kapsama alanı dışında
olanak sağlıyor dedik. Peki nedir bu platformlar? kalıyor. Böyle durumlarda üçüncü bir eksenin
Beklenmeyen dış etkilere maruz kalan herhangi bir eklenmesi kapsama alanının artmasını sağlıyor.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 131
132 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

Ek olarak, bazı frekanslarda polarizasyon ekseninin ÇALIŞMA SENARYOLARI


varlığı sisteme ek bir özellik getirerek, yapıyı
karmaşıklaştırıyor ancak yüksek verimli olmasını Dünya üzerinde bir yerde bulunan anten terminalinin
sağlayabiliyor. uyduyu görebilmesi için neler gerekiyor ve nasıl
hesaplanıyor?
MIMARI YAKLAŞIM
Öncelikle, antenin uyduyu görebileceği yöne
Yukarıda bahsettiğimiz eksenlerin farklı sayıda, bakabilmesi gerekiyor. Bunu yapabilmenin farklı
farklı kombinasyonda ve farklı sırada dizilimi yöntemleri bulunuyor. Arama ya da tarama olarak
farklı sonuçlar doğuruyor. En basit dizilim olan adlandırabileceğimiz yöntemde, anten mekanik
yanca-yükseliş yapısında ilk eksen olarak ufuk hareketler ile uydu referans sinyalini bulmaya
çizgisini tarayan yanca ekseni ve üzerinde buna çalışabiliyor. Ancak, anten reflektör boyutuna
dik olarak yer alan yükseliş ekseni bulunuyor. Bu bağlı olarak değişse de uydu referans sinyali ilgili
basit yapı hemen her yerde başarıyla çalışırken eksenlerde dar bir aralıkta görülebiliyor. Bu da uzun
yüksek yükseliş değerlerinde sorun yaşayabiliyor. süren arama hareketlerine ve anten sistemlerinin
Bu sorunu gidermek amacıyla eklenebilen çapraz hareketli platformlarda kullanıldığı da göz önüne
yükseliş üçüncü ekseni ile yüksek yükseliş alındığında sonuçlanamayan arama hareketlerine
açılarında performans kaybı olmadan çalışabiliyor. sebep olabiliyor. Aramada kullanılan parametrelerin
Bu eksen sıralamada farklı yerlerde bulunabiliyor. azaltılması ile bu süreler kısaltılabiliyor veya
başarıya ulaşması sağlanabiliyor. Örneğin terminalin
Ayrıca, yanca-çapraz yükseliş-yükseliş bulunduğu GPS koordinatları girilebiliyor veya
sıralamasında çapraz yükseliş bağlantı açısını çok eksenlere tarama aralığı belirlenebiliyor.
yükselterek pratikte tilt-yanca-yükseliş denen
kombinasyona da geçilebiliyor. Her üç dizilimde Anten kör bakış ile başlayıp aramak yerine, bakış
de kendine göre avantajlar ve dezavantajlar hattının eksen konumları için yönelim hesaplamasını
bulunduğundan uygulamaya göre karar vererek yaparak da uyduya yönlenebilir. Öncelikle yönelim
ve hangi kazanımların elde edileceği göz önüne vektörünün hesaplanması ve bu hesap sonucunda
alınarak optimum çözüme ulaşılmaya çalışılıyor. kullanılan anten eksen konfigürasyonuna göre ilgili
eksenlerin yönelim açı değerlerinin elde edilmesi
MALZEME SEÇIMI VE ETKILERI gerekiyor. Bu da antenin ve uydunun GPS konumları
ile algılayıcı verileri kullanılarak matematiksel
Her yapıda olduğu gibi stabilize antenlerde de işlemler sonucunda elde edilebiliyor. Böylece
çeşitli malzeme alternatifleri kullanılabiliyor. Çeşitli anten bakış hattı hızlıca ve etkin bir şekilde uyduya
metallerin kullanım imkânı olduğu gibi hafiflik yönlenebiliyor.
ve mukavemet gereken durumlarda kompozit
malzemeler de kendine yer buluyor. TAKIP YAKLAŞIMLARI

Radomlarda ise durum farklı. Bu yapı hem dış çevre Stabilize antenler dar hüzmeye sahip oldukları
koşullarından sistemi korumakla hem de çalışma için bakış hatlarının hatalı yönlendirilmesi
frekansında radyo dalgalarını geçirmekle sorumlu performanslarını büyük oranda etkiliyor. Ayrıca
olduğu için özel malzeme kullanımını gerektiriyor. haberleşme uydularının uzaydaki yerleşimleri oldukça
En başlıca özelliği, iletken olmayan bir malzeme yakın olduğu için antenlerin hatalı yönelimleri diğer
ile üretilmesi gerekliliği. Tüm sistemi çevre uyduların haberleşme performanslarını olumsuz
koşullarından koruma görevini de üstlendiği için etkileyebiliyor. Bu sebeple, stabilize antenlerin en
rüzgâr yüküne, sıcaklık değişimlerine ve bozucu temel ve olmazsa olmaz özelliği yüksek hassasiyet ile
etkilere karşı da dayanıklı olmalı. uyduya bakabilmek.

Bunların hepsi malzeme bilimi konusunda Ar- Yüksek performans beklentisi olan bu sistemlerin
Ge gereksinimi olarak karşımıza çıkıyor. Farklı aynı zamanda maliyet etkin, kompakt ve
frekanslarda çalışan stabilize anten sistemlerinde mobil bir sistem olması gerekiyor. Tasarlanan
RF geçirgenliğin parametreleri de değişiyor ve bu hareket kontrolcüsünün performansı ne kadar
da farklı alt malzemelerle çalışmayı gerektiriyor. yüksek de olsa anten bakış hattının uyduyu iyi
Bu çalışma, farklı ekiplerin malzemeleri kendi görebilmesini sağlamak için yeterli olmuyor.
açısından değerlendirerek onay vermesine Yönelim hassasiyetini etkileyebilecek faktörler
kadar sürüyor. arasında kullanılan algılayıcıların hassasiyeti ve
gürültü seviyeleri, mekanik parçaların boyutsal ve
ASELSAN DERGİ SAYI 115 133

montaj hizalama hataları yer alıyor. Bu sorunun ETKILEŞIMDE BULUNULAN BIRIMLER


çözümü ve mükemmele yakın yönelim için uyduya
geri beslemeli yönelim yapılması gerekiyor. Uydu Stabilize antenler çalışma senaryoları itibarıyla pek çok
tarafından yayını yapılan referans sinyalinin geri yan cihazla da bir arada çalışmalı. Modem, Low Noise
besleme döngülerinde kullanılarak, uyduya bakışın Block Converter (LNB), Block Up Converter (BUC),
iyileştirilmesi takip olarak adlandırılıyor. Uydu İşaret Sinyali Alıcı gibi birimlerin birbirleri ve stabilize
takibi, yazılım ya da donanım tabanlı yapılabiliyor. antenle uyumlu çalışması sistem performansını
Donanım tabanlı takip ile daha hızlı ve çok daha arttırıyor. Bu sebeple, bu ilişkiler en baştan göz önünde
hassas yönelim yapılabiliyor. Ancak, bu takip yöntemi bulundurularak sistem kurgulanıyor.
radyo frekansı algılama hattının karmaşıklaşmasına,
büyümesine ve bununla birlikte ağırlaşıp maliyet SONUÇ
etkinliğini kaybeden çözümler ortaya çıkmasına
sebep oluyor. Bu yüzden, bu yöntem sabit yer Uydu iletişiminin gün geçtikçe artmasıyla bu
antenleri için daha uygun ve tercih sebebi olmakla sistemleri hareketli platformlarda kullanma arzusu
birlikte, stabilize anten gibi mobil sistemler için artıyor. Bunun sonucu olarak performans beklentisi
dezavantajlı oluyor. Algoritma tabanlı sinyal arttırım de artıyor. Bu sebeple, pazardan daha fazla pay almak
teknikleri ile uydu takibinin yapılması özellikle son için ürünlerin daha hızlı, daha verimli, daha hafif ve
yıllarda öne çıkan yöntem olarak kullanılıyor. Bu küçük, daha ucuz olması hedefleniyor. ASELSAN da
algoritmalar sayesinde uydu yönelim hassasiyeti gittikçe genişleyen ürün yelpazesi ile bu pazarda
yüksek oranda attırılabiliyor. kendine yer buluyor.
134 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

UYDU HABERLEŞMESİNDE
DİZİ ANTEN
KULLANIMI
Alper YALIM sabit ve hareketli kullanıcı terminalleri büyük bir
Mustafa TEKİN hızla geliştirilmektedir. Terminal tasarımcıları, daha
Kenan ÇAPRAZ rekabetçi olmak adına daha hafif, daha az güç
Necati Ulaş KILIÇARSLAN tüketen ya da daha kabiliyetli ürünler geliştirmeyi
amaçlamaktadır. Bu noktada daha ince, düzlemsel
veya yüzey uyumlu dizi anten çözümleri, klasik
Dizi antenler, birden fazla tekil anten elemanının reflektör antenler yerine kullanılmaya çok uygun
birlikte kullanımıyla anten kazancını artırmayı çözümler olarak ortaya çıkmaktadır.
amaçlayan, kazancı artırırken anten hüzmesi
üzerinde kontrol kabiliyeti de kazandıran tasarım Dizi antenin reflektör antenlere kıyasla
çözümleridir. avantajlarından ve dezavantajlarından bağımsız
olarak bazı uygulamalarda dizi anten çözümleri,
Tarihte ilk dizi örneklerinden biri 1905 yılında Karl uydu haberleşmesinin kullanılacağı platform
Ferdinand Braun tarafından tasarlanan üç adet veya uygulama alanı gereği bir zorunluluğa
monopol anten içeren bir anten dizisi ile ortaya dönüşmektedir. Örneğin bir jet uçağında uydu
konulmuştur. Üç adet anten elemanının eşit haberleşmesi için fazlı dizi anten kullanımı,
uzaklıkta ve eşkenar üçgenin köşelerinde olacak platformun hızı ve manevra kabiliyeti
biçimde yerleştirilmesi sonucunda elde edilen anten düşünüldüğünde elektronik hüzme yönlendirme
dizisi ile anten hüzmesinin bazı yönlerde genliğinin özelliği ile en uygun çözüm haline gelmektedir. Diğer
artırıldığı gösterilmiştir. Söz konusu anten dizisinin bir örnekte bir kara aracının sadece tavan kısmı
ana hüzmesinin yönlendirilmesi ise dizideki anten kullanılarak kara aracına dışarıdan anlaşılamayacak
elemanlarının besleme hat uzunluklarının manuel bir şekilde ve rüzgâr yükünü artırmadan uydu
biçimde değiştirilmesi ile gerçekleşmiştir. haberleşme kabiliyeti kazandırılabilir.

Yarı iletken teknolojisinde yaşanan gelişmeler, Birden fazla kaynakla birden fazla hüzme üzerinden
dizi antenlerin besleme mimarisinde yer alan güç zaman paylaşımlı veya eş zamanlı bağlantı
yükselteç, faz kaydırıcı ve diğer elemanların hem kurulması gerektiği uygulamalarda da yine dizi
tasarımını hem de üretimini kolaylaştırmıştır. anten kullanmak en mantıklı çözüm olarak karşımıza
2000’li yılların başından itibaren fazlı dizi anteni ile çıkmaktadır.
bütünleşik hassas üretim gerektiren sistemlerin
sayısında yaşanan artış dikkat çekmektedir. Dizi Uydu haberleşmesinde dizi anten kullanımı ifadesiyle
antenlerin radarlar gibi sivil ve askeri kullanımın yanı akıllara ilk olarak faz kaydırmalı düzlemsel dizi antenler
sıra beşinci nesil haberleşme ve uydu haberleşmesi gelse bile dizi antenler, iletim dizileri veya yansıtıcı
alanlarında da kullanımında artış görülmüştür. diziler olarak ya da bir reflektör antenin besleme
anteni olarak da karşımıza çıkabilmektedir. NASA’nın
Günümüz haberleşme sektöründe kapsama ve araştırma merkezlerinden JPL (Jet Propulsion Lab.),
veri hızı ihtiyaçlarının artışı, gelişen teknoloji ile Entegre Güneş Paneli ve Yansıtıcı Dizi Anteni (ISARA)
birlikte uydu haberleşmesinin önemini her geçen görevi kapsamında küp uydu için aşağı bağlantı
gün artırmaktadır. Bu sürecin doğal bir sonucu veri hızlarını, mevcut temel hız olan 9,6 kbps (UHF)
olarak da dünyamızın çevresindeki yörüngeler hızla değerinden 100 Mbps (Ka-Bant) üzerine çıkaran bir
dolmaktadır. Bu kaynaktan faydalanmak üzere yansıtıcı dizi antenini (reflect array) kullanmıştır.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 135

Şekil 1: ISARA 3U CubeSat ve Solar Panel


136 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

ISARA görevi kapsamındaki yansıtıcı dizi Starlink uyduları, 2019 yılında SpaceX firması
anten, üzerlerinde baskı devre olarak yama ile fırlatılmaya başlanmış ve günümüzde üç
antenler bulunan üç düzlemsel panelden bin adetin üzerinde uydu alçak yörüngeye
oluşmaktadır. Yansıtıcı dizi anten, parabolik yerleştirilmiştir. Fırlatılan uydular ile Avrupa
bir reflektörün yaptığı gibi, besleme anteninin ve Amerika’nın çoğunda hizmet verilmeye
aydınlatmasının faz dağılımının uzak alanda başlanmıştır. Ülkemizde de 2023 yılında hizmet
yapıcı etkiyle birleşeceği şekilde ayarlanmasını verilmesi planlanmaktadır. Şu an için bile anlık
sağlar. Bununla birlikte, parabolik bir çanaktan olarak ülkemiz üzerinden on civarında uydu
farklı olarak, yansıtıcı dizi panelleri düzlemsel geçmektedir. Uyduların kontrolü için kullanılan yer
ve katlanabilir yapıdadır. Yansıtıcı dizi anten istasyonlarından birisi de Gebze’de Bilişim Vadisi
panelinin arka tarafına güneş pilleri eklenmiştir. içerisinde bulunmaktadır.
Anten/güneş paneli aksamı biraz daha kalın
hale gelse bile aksi takdirde boş bırakılacak
olan fırlatma rayları arasındaki ölü boşluk
kullanılmış olur. Anten ve güneş pillerinin bu
kombinasyonu, küp uydu hacminin verimli bir
şekilde kullanılmasını sağlayarak görüntüleme
sistemleri gibi faydalı yükler için alan imkânı
oluşturmaktadır.

ISARA teknolojisinin ilk önemli uygulaması ise


Kasım 2018’de InSight uzay aracıyla birlikte
Mars’a uçtuğu ilk gezegenler arası küp uydu
görevi olan MarCO misyonudur. MarCO misyonu,
InSight uzay aracının Kızıl Gezegen’e inişinde
dünya ile gerçek zamanlı haberleşmesini
sağlamayı hedeflemiştir ve haberleşme
ISARA’da geliştirilen katlanmış panel yansıtıcı
dizi anten teknolojisi ile mümkün olmuştur.

Dizi antenlerin kullanımının arttığı alanlardan


birisi de alçak yörüngeden (LEO) geniş bantlı
veri hizmeti veren takım uydu sistemleridir.
Bu uydular, yer senkron (GEO) yörüngede olan
uydulara göre daha düşük irtifada bulundukları
için gecikme ve yayılım kayıpları daha azdır.
Bu nedenle de son yıllarda alçak yörünge
uydularının kullanımı artmıştır. Önümüzdeki
yıllarda çok hızlı olarak sayıları binleri bulan
alçak yörünge uydu sistemleri görebileceğiz.

Alçak yörüngede bir uydunun kapsama alanı


irtifasına bağlı olarak değişmekle birlikte
yaklaşık olarak 3.000 km çapındadır. Dünya
üzerinde herhangi bir yerde en fazla on dakika
mertebesinde kapsama alanı içerisinde kalır.
Bundan dolayı, tam zamanlı kapsama için takım
uydulara ihtiyaç duyulur. Bir uydu batarken diğer
bir uydu doğar. Yer terminalinde bulunan anten,
ilk uyduyu batana kadar takip eder ve sonra
diğer uyduyu doğarken yakalar. Bu uydulara
günümüzde en iyi örnek Starlink, Oneweb ve
GPS uydu sistemleridir.

Şekil 2: Alçak Yörünge Uydu Takımı


ASELSAN DERGİ SAYI 115 137

Her bir uydu üzerinde dört adet faz kaydırmalı dizi Elektrik olması durumunda dünyanın herhangi
anten kullanılmaktadır. Bu antenler kullanılarak bir yerinde altyapıya ihtiyaç olmadan 100 Mbps
yer terminalleri ile uydu telemetri ve telekomut üzerinde yükleme ve 10 Mbps civarında indirme
haberleşmesi yanında 5G ve uçaklar için de yapılabilir.
haberleşme sağlanması planlanmaktadır.
Günümüz dünyasında bazı sektörlerde uzaktan
Yer terminallerinin de Starlink firması çalışma uygulamaları giderek artmaktadır.
tarafından tasarımı ve üretimi yapılmaktadır. Bu Yazı kapsamında bahsedilen teknolojinin
terminallerde kullanılan antenler faz kaydırmalı yaygınlaşmasıyla uzaktan çalışacak bir çalışanın,
dizi antenlerdir. Uyduların takibi mekanik yerine isterse tertemiz havası olan bir yaylada ya da sakin
elektronik olarak yapılmaktadır. Terminal istenilen bir deniz kenarında sadece bir uydu terminali ve
yere çok hızlı kurulabilir ve hemen kullanılabilir. dizüstü bilgisayarla çalışması mümkün olacaktır.
138 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

UZAY TABANLI
NESNELERİN
İNTERNETİ
Şahabeddin KUTLU Nesnelerin internetindeki temel fikir oldukça basittir:
Esra Zeynep ŞENEL veriyi topla, kablolu ya da kablosuz bağlantı ile daha
Birol KESKİN güçlü bir birime aktar, verileri işle, değerlendir ve
karar ver.
Nesnelerin interneti (Internet of Things), bilgi
üretebilen ve internet üzerinden bunu paylaşabilen Veri Toplama
cihazları, mekanik ve dijital makineleri, nesneleri,
insanları birbirine bağlamamızı sağlayan bir Verinin toplanacağı nesne, yoldaki bir araç, üretim
köprüdür. Bu teknoloji, nesnelerin herhangi bir hattındaki bir makine, kolumuzdaki akıllı saat,
insan müdahalesine gerek olmaksızın birbirleriyle evin bir odası, kilitli bir kapı, insan vücudu ya da bir
ve merkezi kontrol mekanizmalarıyla veri paylaşımı parçası olabilir. Nesneden veriyi toplayan ve onunla
yapmalarını mümkün kılmaktadır. etkileşimde bulunan entegre cihaz ise bir sensör,
anahtar ya da bir yazılım parçasıdır. Entegre cihaz
NESNELERIN İNTERNETI TARIHI ve nesnenin oluşturduğu ikili, Nesnelerin İnterneti
Cihazı olarak adlandırılmaktadır.
Temeli 1980’lerdeki akıllı cihazlar konseptine
kadar uzansa da Kevin Ashton’ın 1999’daki bir Veri Aktarımı
konferans konuşmasında "Internet for Things"
ifadesini kullanması nesnelerin interneti için milat Nesnelerin interneti cihazı, topladığı veriyi üzerinde
olarak kabul edilmektedir. Kevin Ashton, RFID depolayabileceği gibi, çoğunlukla bekletmeden
kablosuz bağlantı teknolojisi kullanılarak nesnelerin merkezi işlem birimine göndermektedir.
uzaktan yönetilebileceği önerisini getirmiştir.
Yalnızca bir yıl sonra, LG firması LAN (Local Area Veri aktarımı genellikle kablosuz haberleşme ile
Network) arayüzü bulunan ve bu şekilde internet yapılmaktadır. Kablosuz haberleşme için birçok
üzerinden yönetilebilecek bir buzdolabı üretmiştir. seçenek bulunmakta olup seçilecek olan protokol
2000’li yıllarla birlikte internetin gelişimi ve ya da yöntem, cihazın tipine, bulunduğu/kullanıldığı
yaygınlaşmasıyla, nesnelerin interneti de çığ gibi ortama, verinin miktarına ve verinin tipine göre
büyümeye başlamıştır. değişebilmektedir.

NESNELERIN İNTERNETI MIMARISI, BILEŞENLERI Nesnelerin interneti için kullanılan başlıca kablosuz
haberleşme protokol ve yöntemleri aşağıda
Nesnelerin interneti sisteminde temel olarak üç verilmektedir:
bileşen bulunmaktadır:
• Veriyi toplayan cihazlar, • Bluetooth: Kısa mesafelerde ve düşük güç
• Merkezi işlem birimi, tüketimi gerektiren durumlarda kullanılmaktadır.
• Toplanan verilerle ne işlem yapılacağına karar Bluetooth çoğunlukla akıllı telefonlar, giyilebilir
veren yazılım. cihazlar, USB sensör cihazları ve benzerlerinde
kullanılmaktadır.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 139

Güvenlik & Gözetleme

Günlük Hayattaki Tarım Otomasyonu


Cihazlar

Gömülü Mobil

NESNELERİN
İNTERNETİ
Enerji Tüketimi

TeleTıp ve Sağlık
Bina Yönetimi

Araç, Tesis, İnsan ve evcil Akıllı Evler ve


hayvan izleme ve kontrol Akıllı Şehirler

• ZigBee: Bluetooth benzeri uygulamalarda


kullanılmakta olup temel farkı daha uzun
mesafeler için ve yerel alan ağ için geliştirilmiş
olmasıdır.
• RFID (Radio Frequency ID): RFID,
elektromanyetik dalgaları kullanarak çok
kısa mesafelerde (1-10 cm) haberleşme için
kullanılmaktadır. RFID okuyucu cihaz sorgulama
yaptığı zaman, nesne kendisine ait olan seri
numarasını (tag) cevap olarak göndermektedir.
Örneğin, bu seri numarası veri tabanı üzerinde
kontrol edilerek envanter takibi yapılabilmektedir.
• NFC (Near-Field Communications): Temeli
RFID teknolojisine dayanan NFC haberleşmesi
140 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

benzer şekilde çok kısa mesafelerde (0-10


cm) haberleşme için kullanılmaktadır. Mobil
cüzdan, mobil ödeme, erişim kontrolü, elektronik
biletleme gibi daha karmaşık sistemler için
kullanılmaktadır.
• LP-WAN (Low Power–Wireless Area Network):
Düşük güçle uzak mesafe haberleşmesi
amacıyla kullanılmaktadır. Batarya ile çalışan
nesnelerde kullanılmak üzere, yirmi yıla kadar
batarya ömrünün hedeflendiği bir haberleşme
protokolüdür. En başlıca örnekleri, LoRa (Long
Range) ve Sigfox teknolojileridir.
• Wi-Fi (Wireless Fidelity): İnternet dünyasında en bu da yörüngeye yerleştirilebilecek uydu sayısını
yaygın kullanılan kablosuz haberleşme teknolojisi oldukça sınırlamıştır. Bu sebeple, LEO gibi yeni
olmasına rağmen güç tüketiminin yüksek yörünge arayışlarına girilmiştir.
olması sebebiyle nesnelerin internetinde daha
az kullanılmaktadır. Genellikle, güç şebekesine LEO yörüngeye, çok daha düşük maliyetlerle
bağlanabilen cihazlarda tercih edilmektedir. uydu yerleştirilebilmesi ve sinyal gecikmesinin
milisaniyeler mertebesinde olması, nesnelerin
Veri İşleme, Değerlendirme, Analiz interneti uygulamaları için LEO yörünge kullanımı
yaygınlaşmasını sağlamıştır.
Nesnelerden toplanan veriler, merkezi işlem
birimine gönderilmektedir. Nesnelerin interneti LEO yörüngedeki bir uydu dünyanın etrafındaki bir
dünyasında verinin toplandığı ve işlendiği yer bulut turunu yaklaşık doksan dakikada tamamlamakta
olarak nitelendirilmektedir. Merkezi işlem biriminin ve bir gün boyunca dünya etrafında 14-15 tur
yer aldığı bulut, gerçek anlamda bir bulut servis atmaktadır. Dünya üzerindeki herhangi bir
sağlayıcısı olabileceği gibi bir sunucu, bir bilgisayar lokasyondan günde 2-5 kez ve 5-10 dakika süreyle
hatta bir akıllı telefon da olabilmektedir. geçmektedir. Bu sebeple, gerçek zamanlı bir internet
hizmeti verebilmek için uzayda çok daha fazla
Veri işleme, değerlendirme ve analizi, odamızın sayıda uydu olması ve çoklu uydu takımı şeklinde
sıcaklığının kontrolü olabileceği gibi, trafikte tehlikeli yerleştirilmesi ve yönetilmesi gerekmektedir.
bir kazayı tespit etmek üzere görüntü işleme
yeteneğine sahip bir yapay zekâ da olabilir. Çoklu takım uydular, yörüngede mümkün
mertebe eşit aralıklarla yerleştirilerek, tüm
UZAY TABANLI NESNELERIN İNTERNETI dünyanın kapsanması hedeflenmektedir. Bununla
birlikte, uydular arası haberleşme bağlantısı da
İnternetin gelişmesi ve artan veri hızı ihtiyacı kurulmaktadır. Yörüngedeki uydular ağ (mesh)
sebebiyle, bağlantı hızları sürekli artmış ve karasal yapısında çalışarak, uydudan uyduya sinyali
bağlantılar yaygınlaşmıştır. Bununla birlikte, halen aktararak uçtan uca sinyal gecikmesi minimuma
dünya üzerinde internetin ulaştırılamadığı çok geniş indirilebilmektedir
alanlar bulunmaktadır. Buralar için ilk tercih uydu
haberleşmesi olmaktadır. Çoklu takım uydular sağladıkları veri hızına göre iki
gruba ayrılabilir; düşük veri hızı ve yüksek veri hızı
Nesnelerin interneti dünyasında uzay uygulamaları, sağlayanlar.
toplanan verinin merkezi işlem birimine
aktarılmasında kullanılmaktadır.

Uydular temel olarak üç farklı yörüngede


çalışmaktadır:

• LEO (Low Earth Orbit) Yörünge.


• MEO (Medium Earth Orbit) Yörünge.
• GEO (Geostationary Earth Orbit) Yörünge.

Haberleşme ve televizyon yayını amacıyla kullanılan


GEO uydular için düzenleyici kurallar getirilmiş olup
ASELSAN DERGİ SAYI 115 141

Düşük veri hızı sağlayan takım uydular, piko ve nano bu sistemler, 50-500 Mbps veri hızlarını
uydu sınıfında yer almaktadır. Kullanılan frekans sağlamakta, Ku-Bant ve Ka-Bant frekans bantlarını
bandına göre 1 kbps’tan birkaç Mbps’a kadar veri hızı kullanmaktadır.
elde edilebilmektedir. VHF ve UHF bandı ile kbps’lar,
S-bant ve X-bantları ile Mbps’lara ulaşılabilmektedir. Yüksek veri hızı sağlayan sistemler, yer tarafında
Piko ve nano uydu sınıfında, en önemli örnekler görece daha büyük anten ve RF cihazlara, yüksek
Swarm ve Lacuna takım uydularıdır. Swarm firması, çıkış gücü sebebiyle de şebekeden beslenmeye
yaklaşık 250 gr ağırlığında, yüz kırkın üzerinde nano gerek duymaktadır. Düşük veri hızlı sistemler
uydu fırlatmıştır. VHF bandını kullanmakta olup 1 ise tersine daha düşük çıkış gücü, daha küçük
kbps veri hızı sağlamaktadır. anten ve RF cihazlarla çalışabildiği için batarya ile
beslenebilmektedirler.
Yüksek veri hızı sağlayan takım uydular ise küçük
uydu (small satellite) sınıfında yer almaktadır. Bu Nesnelerin interneti mimarisinde, nesne ile uydu
kategoride en önemli örnekler Starlink (SpaceX), doğrudan haberleşebileceği gibi aracı bir birim
OneWeb ve Kuiper (Amazon) takım uydularıdır. Bu (ağ geçidi) üzerinden de haberleşebilmektedir.
kategoride öncülük eden bu üç sistem çok ciddi Ağ geçidi, GSM şebekesindeki baz istasyonu
bir rekabet ve pazar yarışında yer almakta olup gibi kendisine bağlı bulunan nesnelerden veriyi
üç-dört binli sayılarla uydu takımları fırlatmayı toplamakta ve uydu üzerinden merkezi işlem
planlamaktadırlar. Yüksek veri hızı hedefleyen birimine göndermektedir.
142 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

UZAY TABANLI NESNELERIN İNTERNETI Orman yangınları, özellikle son yıllarda hem
UYGULAMALARI ülkemizde hem de dünyada yaşanan felaketlerin
başında geliyor. Yalnızca canlıların hayatlarını tehdit
Uzay tabanlı nesnelerin interneti, iklim, tarım ve etmekle kalmayıp, sera gazı salınımı ve iklim krizi gibi
hayvancılık, denizcilik, taşımacılık, sağlık gibi birçok konularda da negatif etkisi bulunmaktadır. Erişimin
alana uygulanabilir. zor olduğu ormanlık alanlara yerleştirilen sensörlerle,
rüzgâr hızı, toprak nemi ve havada karbondioksit/
Baraj doluluk oranlarının kontrolü ve olası kuraklık karbon monoksit yoğunluğu gibi veriler gerçek
öncesi gerekli önlemlerinin alınması amacıyla zamanlı olarak toplanır ve bu afet henüz ölümcül
kullanılabilir. Yerleştirilecek sensörlerle, barajları boyutlara ulaşmadan yetkililer uyarılabilir.
besleyen akarsu ve derelerin akım rejimleri, su
havzalarının durumu sürekli olarak izlenebilir. Denizcilik ve taşımacılık alanında, kargo gemileri,
trenler ve kamyonlar için akıllı filo yönetimi çözümleri
Büyük ölçekli tarımcılıkta, tarım arazilerine sunulabilir. Taşıma araçları canlı olarak takip
yerleştirilen sensörler ile sıcaklık, yağış/nem, edilebilir, taşınan malzemenin güvenliği, sağlık
toprağın mineral kalitesi gibi parametre verileri durumu uzaktan takip edilip, taşıma sürecindeki
toplanabilir. Çiftçilerin toprağın kalitesinden, hava performans ölçütlerine dair tüm veriler toplanarak
koşullarındaki olası değişikliklerden önceden süreç optimize edilebilir.
haberdar olması sağlanabilir.
İnternet teknolojisinin hızlı gelişiminin, araçları da
Geniş bir alana yayılmış hayvancılık faaliyetlerinde, etkilemesi kaçınılmaz olmuştur. Akıllı ve otonom
hayvan sürülerinin canlı takibi ve coğrafi sınırlama araçlar da artık yollarda yerini almaktadır. Otonom
için kullanılabilir. Hayvanlara bağlanacak sensörlerle, sürüş, sürüş yardım, trafik yoğunluğunun tespiti,
hayvanların sadece konumunun değil sağlık araç-içi eğlence, araç bakım ve arıza tespit gibi
durumlarının da takip edilmesi sağlanabilir. birçok konu uydu üzerinden uzaktan yönetilebilir.
144 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

DÜNYAMIZA UZAYDAN BAKIŞ

UZAKTAN
ALGILAMA
TEKNOLOJİLERİ
Oğuz ALKIŞ
ASELSAN DERGİ SAYI 115 145
146 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

Günümüzde birçok alanda kullanılan uzaktan ELEKTROMANYETIK IŞINIM NEDIR?


algılama teknolojileri sayesinde merak ettiğimiz
nesneler hakkında bu nesnelerden çok uzakta Enerji kaynağındaki yüklü parçacıkların ivmelenmesi
olsak bile detaylı bilgi elde edebiliyoruz. Örneğin bir soncunda oluşan elektromanyetik enerji dalgalar
yanardağ patlaması sırasında etrafa yayılan lavların halinde yayılır. Elektromanyetik dalga birbirine dik
ne kadar büyük bir alana zarar verdiğinin ya da elektrik ve manyetik alan bileşeninden oluşmakta
yaşanan sel felaketi sonrasında zarar gören alanların ve bu iki alanın oluşturduğu düzleme dik doğrultuda
tespit edilmesinde uzaydan elde edilen görüntüler yayılmaktadır. Elektromanyetik (EM) dalgalar yayılmak
kullanılıyor. Peki bu görüntülerin nasıl elde edildiğini için ortama ihtiyaç duymazlar ve uzay boşluğunda ışık
hiç merak ettiniz mi? Bilgi almak istediğimiz hızı ile hareket ederler.
cisimlerden etrafa yayılan elektromanyetik (EM)
ışınımlar (enerji) sayesinde bu nesneler hakkında Elektromanyetik dalgaları tanımlamak için dalga
birçok detaya ulaşabiliyoruz. EM ışınım; atmosfer, boyu, frekans ve genlik bilgileri kullanılmaktadır:
su ve başka ortamlardan değişik oranlarda • Dalga Boyu: Bir dalganın iki tekrarlayan tepesi
geçebildiği gibi uzay boşluğundan da geçebilen arasındaki mesafedir. Dalga boyunu ifade ederken
tek enerji türüdür. Bu nedenle uzaktan algılamada λ (lamda) sembolü kullanılmaktadır. EM dalganın
enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır. EM ışınım bir dalga boyu kadar olan kısmına tam dalga denir.
farklı formdaki nesnelerle etkileşime girdiğinde • Frekans: Uzayda belirli bir noktadan bir saniye
şiddeti ve doğrultusu gibi bazı özellikleri birçok içinde kaç tam dalganın geçtiğinin ölçüsüdür.
değişikliğe uğrar. Uzaktan algılama teknolojileri ile Diğer bir ifade ile dalganın birim saniyedeki
bu değişiklikler saptanmaya çalışılır ve saptanabilen devir sayısıdır. Ölçüm birimi olarak Hertz (Hz)
değişiklikler kaydedilir. Bu işlem sonucunda kullanılmaktadır. Örneğin saniyede 100 devir yapan
ortaya çıkan görüntü ve veriler, elektromanyetik dalganın frekansı 100 Hz’dir.
ışınımda değişikliğe neden olan cismin özelliklerinin • Genlik: EM dalganın genliği sahip olduğu enerjinin
belirlenmesi için yorumlanır. bir ölçüsüdür.

ELEKTROMANYETİK SPEKTRUM
FM TV Mikrodalga TV Uzaktan Ampul Güneş X-Ray Radyoaktif
ELEKTROMANYETİK DALGALAR
Fırın Kumandası Cihazı Elementler
Kaynaklar

NI
LA
İKA
TR N
EK YÖ
EL
Radyo Mikrodalga Kızılötesi Görünür Işık Morötesi X Işını Gama Işını I
AN
AL
İK
ET
NY
MA
FREKANS
YU
A BO
Genişlik

LG
DA
Zaman

GÖRÜNÜR SPEKTRUM

Artan Dalgaboyu
Dalgaboyu Büyüklüğü

si

e

öt
te

or
si

Bina Beyzbol Topu İğne Ucu Bakteri Virüs Atom Atom Altı
Parçacıkları
Artan Frekans

Dalgaboyu Yayan Cisimlerin Sıcaklığı

Dalga Boyu (Nanometre-nm)


ASELSAN DERGİ SAYI 115 147

Elektromanyetik dalgaların dalga boyu ile UZAKTAN ALGILAMA UYDULARININ


frekanslarının çarpımı dalganın ilerleme hızına (ışık YÖRÜNGELERI
hızına) eşit olmaktadır. Elektromanyetik dalgaların
frekans ve dalga boylarına göre sıralandıkları cetvele Yeryüzünden yansıyarak uyduya ulaşan EM enerjinin
elektromanyetik tayf (spektrum) denir. gücü uydunun yüksekliği ile ters orantılı olduğu için
uzaktan algılama kapsamında kullanılan uydular
EM tayfın atmosferik geçirgenliğe sahip olan genellikle alçak yörüngede (Low Earth Orbit-LEO)
bölümleri uydular aracılığı ile yapılan uzaktan görev yapmaktadırlar. LEO yörüngesi yeryüzünden
algılama kapsamında enerji kaynağı olarak 160 km ile 2.000 km arasında değişen yükseklikleri
kullanılmaktadır. Çok kısa dalga boylarına sahip Gama kapsayan bir yörüngedir. Birçok uzaktan algılama
Işını (<0.3 nm) ve X-Işını (0.3-30 nm) atmosferik uydusu 500 km ile 800 km arasındaki yüksekliklerdeki
geçirgenliğe sahip olmadığı için uzaktan algılama yörüngeleri kullanmaktadır. Bu yörüngedeki uydular
kapsamında kullanılmazlar. Elektromanyetik tayfta saniyede yaklaşık 7,5 km hızla ilerlemekte ve her 90-
X ışınlarından sonra gelen morötesi dalgalardan 100 dakikada bir Dünya etrafında bir tur atmaktadır.
300 nm’den daha küçük dalga boyuna sahip olanlar
ozon tabakası tarafından soğrulduğu için dünya Uydu yörüngesi kapsamındaki diğer önemli parametre
yüzeyinden yansıma aracılığı ile yapılan uzaktan eğim (inclination) açısıdır. Yörünge düzlemi ile
algılama sistemleri kapsamında kullanılamazlar. Ekvator düzlemi arasındaki açıyı ifade eden bu
Yakın morötesi olarak adlandırılan 300-400 nm dalga parametre yörüngenin ulaşabileceği en yüksek enlem
boyuna sahip ışınların büyük kısmı dünya yüzeyine derecesini belirlemektedir. Uzaktan algılama uyduları
ulaşabildiği için uzaktan algılama kapsamında yeryüzünün tamamından görüntüleme yapabilmek
kullanılabilmektedir. Benzer şekilde görünür ışık amacıyla genellikle doksan derece civarında eğim
(400-700 nm), kızıl ötesi tayfın (0.7-1000 µm) açısına sahip yörüngede (yakın kutupsal yörünge)
atmosferik geçirgenliğe sahip olan bölümleri ve hareket etmektedir.
mikrodalga dalga boyu aralığı (1 mm-100 cm)
uzaktan algılama kapsamında kullanılmaktadır. Uzaktan algılama uyduları genellikle Güneş’le
senkronize (eş zamanlı) olarak Dünya etrafında
UZAKTAN ALGILAMA TEKNOLOJILERINI dönerler. Güneş’le senkronize olmaları nedeniyle
OLUŞTURAN BILEŞENLER ekvatoru her zaman aynı yerel saatte (aynı Güneş
açısı ile) geçerler ve yeryüzü üzerindeki bir noktadan
Uzaktan algılama sistemleri aşağıdaki bileşenlerden ve her geçişini aynı yerel saatte yaparlar. Bu sayede
süreçlerden oluşmaktadır: uydu aynı bölge üzerinden her geçişinde yaklaşık
• EM ışınım yayan doğal ya da yapay cisimler uzaktan aynı miktarda Güneş ışığına maruz kalır. Bu durum
algılamada enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır. farklı geçişler sırasında elde edilen görüntülerin
Güneş bir doğal enerji kaynağı iken EM tayfın kullanılması açısından avantaj sağlamaktadır.
uzaktan algılamada kullanılan bölümlerinde yayın
yapan uydular ise yapay enerji kaynağı olarak
kullanılmaktadır.
• Enerji kaynağından etrafa yayılan EM dalgalar yeryüzü
üzerindeki cisimlere ve akabinde bu cisimlerden
yansıyarak uydular üzerindeki algılayıcılara ulaşır.
• Algılayıcılara ulaşan EM dalgalar yansıdıkları veya
etkileşime girdikleri cisimler hakkında bilgiler içerir.
Bu bilgiler kısmen anlamlandırılarak uydu üzerindeki
kayıt birimlerine kaydedilir.
• Uydu üzerine kaydedilen veriler ya doğrudan ya da
başka bir uydu üzerinden yer istasyonuna indirilir.
Bu veriler işlenerek ve analiz edilerek ilgili cisimler
hakkında daha detaylı bilgilerin yer aldığı görüntülere
veya veri setlerine çevrilir.
• İlgili görüntüler ve veri setleri analizler ve yorumlar
vasıtasıyla değerlendirilir ve uzaktan algılama
kapsamında nihai bilgiler üretilmiş olur.
148 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

UYDULARDA KULLANILAN ALGILAYICILAR UZAKTAN ALGILAMA: PASIF VE AKTIF SISTEMLER


(SENSÖRLER)
Elektro-Optik (EO) Algılayıcılar
Uydu üzerinde bulunan algılayıcılar yeryüzünden ve
onun üstündeki objelerden yansıyan elektromanyetik EO algılayıcılara sahip uydular genellikle pasif
enerjinin miktarını ölçer. EM tayfın yakın morötesi, sistemlerdir. Bu sistemler enerji kaynağı olarak
görünür ışık ve kızılötesi dalga boylarındaki enerjiyi güneş gibi doğal kaynakları kullanırlar. Uzaktan
ölçmek için Elektro-Optik (EO) algılayıcılar kullanılır. algılama kapsamında kullanılan EO algılayıcıların
EM tayfın mikrodalga bölümündeki enerjiyi ölçmek çalışma mantığı cep telefonumuzda bulunan
için ise Sentetik Açıklıklı Radar (SAR) sistemleri kameralar ile aynıdır. Temel olarak optik ve
kullanılmaktadır. elektronik alt parçalardan oluşurlar. EO algılayıcının

UZAKTAN ALGILAMA

GÜNEŞ Uydu
ATMOSFER
G
Raelen
dy Gü
as ne
yo ş VE
nu eş

nu Rİ
yo ün
as G
dy an
Ransıy
Ya

Sunucu

Yollar Çimen
Binalar Orman
Su

Pasif Uzaktan Aktif Uzaktan


Algılama Algılama
ASELSAN DERGİ SAYI 115 149

optik kısmı merceklerden oluşur, bu mercekler oluşmaktadır. Alkali katot üzerine düşen yakın kızılötesi
yeryüzünden yansıyan EM ışınımın odak düzlemi (NIR) banttaki fotonlar elektron salınımı yaparlar.
üzerinde bulunan detektörler üzerine düşmesini Elektrik alanda hızlandırılan bu elektronlar fosfor anoda
sağlar. Detektörler ise bu enerjiyi elektrik çarparak görünür bantta foton salınımı yapar. Bu
sinyallerine çevirirler. Daha sonra bu sinyaller uydu teknoloji, 20. yüzyılın başlarında geliştirilmeye başlandı
üzerindeki bilgisayarlar vasıtasıyla işlenerek yer ve İkinci Dünya Savaşında düşük ışıkta ve gece görüş
istasyonuna iletilmek üzere kayıt birimlerine iletilir. amaçlı olarak kullanıldı. Daha uzun dalga boylarındaki
kızılötesi bantlarda algılama yapan (MWIR, LWIR)
EO algılayıcıların optik kısımlarında enerji detektörler ancak yarıiletken malzeme teknolojilerinde
toplanacak dalga boylarına özel optik birimlerin büyük teknolojik gelişmelerin olduğu yirminci yüzyılın
kullanılması gerekmektedir. Bu sayede EM tayfın ikinci yarısında ortaya çıktı. Bileşik yarı iletken malzeme
ilgili bölümünde yüksek geçirgenlik sağlanmakta üretim teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde; Cıva
ve mümkün olan en yüksek seviyede enerji Kadmiyum Tellür (Mercury Cadmium Telluride, MCT),
toplanabilmektedir. Özellikle uzaydan yapılan İndiyum Antimoni (Indium Antimonide, InSb), Tip
uzaktan algılamalarda dünya yüzeyine olan uzaklık II Süperörgü (Type II Superlattice, T2SL), İndiyum
fazla olduğu için uyduya ulaşan enerji miktarı sınırlı Galyum Arsenit (Indium Gallium Arsenide, InGaAs),
olmaktadır. Bu nedenle kullanılan optik birimlerin Galyum Arsenit (Gallium Arsenide, GaAs) ve Alüminyum
ilgili EM bantta yüksek geçirgenliğe sahip olması Galyum Nitrat (Aluminium Gallium Nitride, AlGaN) gibi
önem arz etmektedir. algılayıcı yarı iletken bileşik malzemeler üretilebildi. Bu
sayede; UV bandından LWIR bandına kadar bütün dalga
Optik birimler aracılığı ile toplanan enerjinin üzerine boylarında algılama yapan detektörlerin üretilebilmesi
düşürüldüğü detektörler bu enerjiyi elektrik sinyallerine mümkün hale geldi.
çevirirler. İlk örnekleri fotoğraf makineleri ve filmli
kameralar olan görüntüleme sistemlerinde kullanılan EO algılayıcılar üzerinde yer alan detektörlerin EM
detektörler, görünür banttaki (VIS) fotonları algılayan tayfın tek bir aralığındaki enerjiyi ölçmesi ile elde
foto-aktif filmlerdir. Görüntü yoğunlaştırıcılar, görünür edilen görüntülere pankromatik görüntü denir.
bandın dışında algılama yapan ilk detektörlerdir. Görünür ışığın yer aldığı 400-700 nm aralığındaki
Bu yoğunlaştırıcılar alkali katot ve fosfor anottan enerjiyi ölçerek elde edilen siyah-beyaz görüntüler

Yer Gözlem Uydusu Optik Birimi


150 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

bu görüntülere örnek verilebilir. Elektromanyetik


tayfın farklı aralıklarında iki ya da daha fazla kanalda
(bantta) algılama yapılarak elde edilen görüntülere
çok tayflı (multispektral) görüntü denir.

Pankromatik görüntülerin mekânsal çözünürlüğü, çok


bantlı bantlar kullanılarak elde edilen görüntülerden
daha yüksektir. Bu nedenle pankromatik görüntünün
yüksek mekânsal çözünürlüğü ile çok tayflı
görüntülerin yüksek spektral çözünürlüğünün bir
araya getirilerek hem mekânsal hem spektral yönden
yüksek çözünürlüklü görüntü oluşturulabilmektedir.
Bu işlem pan-keskinleştirme (pan-sharpening) olarak
bilinmektedir.
Cleveland Yanardağ Patlaması
SAR Sistemleri

Mikrodalga dalga boyundaki EM ışınım yeryüzünden anten ile hedefe iletilmektedir. Hedeften yansıyan
doğal yayıldığı gibi yapay olarak da üretilebilmektedir. sinyal anten tarafından toplanıp, alıcı tarafından
Yeryüzünden bu dalga boylarında doğal bir şekilde kullanılmaktadır. Sezilen sinyalin zaman gecikmesi,
yayılan EM ışınım yüksek enerjili olmadığı için hedefin radara olan mesafesi ile orantılıdır. SAR
bu enerjinin uzaydan algılanması çok mümkün sisteminde uzay platformunun hareketinden
olmamaktadır. Bu nedenle bu dalga boylarında faydalanılarak yanca boyu uzun olan yapay bir anten
yapay olarak üretilen EM ışınım, enerji kaynağı (sentetik bir açıklık) oluşturulmakta ve bu sayede
olarak kullanılmakta ve bu sistemlere aktif sistem küçük bir anten ile çok iyi yanca açı çözünürlüğü
denmektedir. Bu sistemler RADAR (Radio Detection elde edilmektedir. Hareket boyunca yeryüzünden
and Ranging) teknolojisini kullanmaktadır. İlk yansıyan sinyallerin fazları da kaydedilip sinyal işleme
olarak İkinci Dünya Savaşı sırasında kullanılan radar teknikleri ile bu fazlar uyumlu bir şekilde toplanarak
teknolojisi günümüzde başta mesafe ve hız ölçme hem sinyal-gürültü oranı artırılmakta, hem de faz-
amaçlı olarak birçok alanda kullanılmaktadır. uyumlu toplama sonucunda elde edilen bileşke
hüzmenin odaklanması işlemi ile yüksek yanca
Radar çalışma prensibine bağlı olarak çalışan çözünürlük elde edilmektedir.
uzaktan algılama sistemleri diğer pasif algılama
sistemlerinden farklı çalışmaktadır. Pasif sistemler
doğal şekilde oluşan EM ışınımı kullanırken, aktif
sistemler kendi ürettiği enerji kaynağını kullanarak
uzaktan algılama yapmaktadır. Güneş enerjisini
kullanarak çalışan EO algılayıcılar sadece gündüz
uzaktan algılama yapabilirken, aktif sistemler hem
gece hem de gündüz görev yapabilmektedir. Benzer
şekilde bulutlu ve yağmurlu havalarda EO algılayıcılar
genellikle uzaktan algılama yapmazken, aktif
sistemler bu durumdan çok az etkilenirler.

Uzay platformlarında kullanılan Sentetik Açıklıklı


Radar (Synthetic Aperture Radar, SAR) uydu sistemleri
yeryüzünün gece-gündüz ve olumsuz hava şartlarında
yüksek çözünürlüklü görüntülerinin elde edilmesine
olanak sağlayan bir aktif uzaktan algılama teknolojisidir.

Gerçek açıklıklı radar sistemlerinde mesafe (menzil)


çözünürlüğü iletilen RF darbesinin bant genişliği ile
belirlenmektedir. Yanca (azimut) açısal çözünürlük
ise antenin fiziksel boyutu ile orantılı (dolayısıyla
hüzme genişliği ile ters orantılı) olmaktadır. SAR
sisteminde, RF birimi tarafından üretilen radar sinyali
ASELSAN DERGİ SAYI 115 151

SAR görüntüleme Modları

SAR sisteminde temel olarak aşağıdaki görüntüleme


modları yer alabilmektedir:
• Stripmap (Şerit Görüntüleme): Uydu hareketi boyunca
aydınlatılan alan içerisindeki şeridin görüntülemesi
yapılmaktadır.
• Spotlight (Nokta Görüntüleme): Aydınlatılan alan
içerisindeki kapsama bölgesinin görüntülemesi
gerçekleştirilmektedir. Platform hareketi boyunca
anten hüzmesi bu bölgeyi aydınlatacak şekilde anten
yönlendirilmektedir. Bu sayede daha yüksek yanca
çözünürlük elde edilebilmektedir.
• ScanSAR (Geniş Alan Tarama): Uydu hareketi boyunca
aydınlatılan alan içerisindeki şeridin görüntülemesi
yapılmaktadır. Daha geniş bir şeridin taranabilmesi
için anten şerit içerisinde menzil yönünde tarama
yapmaktadır. Bu görüntüleme tipinde yanca çözünürlük
azalmakta iken şerit genişliği artmaktadır.

UZAKTAN ALGILAMA TEKNOLOJILERININ UYGULAMA


ALANLARI

Uzaktan algılama teknolojileri ile elde edilen görüntüler ve


veriler hem savunma hem de sivil amaçlı kullanılmaktadır.
Günümüzde yapay zekâ (makine öğrenmesi, derin
öğrenme vb.) alanında yaşanan teknolojik gelişmeler ile
birlikte uzaktan algılama teknolojileri; savunma amaçlı
nesne tanıma ve hedef tespiti, tarımsal bölgelerin
takip edilmesi, orman alanlarının tespiti, arazi yapısı ve
kullanımının sınıflandırılması, meteoroloji, şehir planlama,
jeoloji, maden, hidroloji, ekoloji, oşinografi, jeoloji, afet
yönetimi gibi konularda her geçen gün daha fazla kullanım
alanı bulmaktadır.
152 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

GNSS
UYDU TABANLI
DÜZELTME SİSTEMİ VE
HATA KAYNAKLARI
Ali Özgür TAŞOĞLU dört adet uydudan alınacak sinyaller ile türetilecek
Orhan Çağdaş ÜNVER dört adet denkleme ihtiyaç bulunmaktadır. Bir başka
ifade ile konum ve zaman hesaplayabilmek için en
az dört adet uydudan yeterli seviyede sinyal alınması
Küresel Seyrüsefer Uydu Sistemleri (GNSS- gerekmektedir.
Global Navigation Satellite Systems), sabit veya
hareketli nesnelerin konumlarını ve zaman bilgisini Uydular navigasyon mesajının içinde kendi
belirlemelerini sağlayan sistemlerdir. 1995 yılında konumlarıyla birlikte, sinyalin uydudan çıktığı zamanın
ABD Küresel Konumlandırma Sisteminin (GPS) bilgisini de hassas saatleri sayesinde iletmektedir. Uydu
devreye alınması ile hayatımıza giren GNSS, zamanla ve GNSS alıcısı arasındaki uzaklık uydudan yayınlanan
günlük yaşantımızın vazgeçilmez bir parçası haline sinyalin alıcıya ulaşması için geçen zamanın ışık hızı
geldi. Askeri amaçla başlayan GPS programı yoğun ile çarpılması ile bulunmaktadır. Bu uzaklık bilgisini
talep sayesinde sivil alanda da oldukça geniş bir kullanarak kullanıcı kendi konumu ile birlikte zamanını
pazara sahip oldu. Bu yüksek talebin sebebi GNSS da yaklaşık olarak hesaplayabilmektedir. Fakat bu
alıcılarının maliyetlerinin azalmasına ve boyutlarının hesap bazı hata kaynaklarını da içerdiğinden, daha
küçülmesine ek olarak konum verisine ihtiyaç duyan doğru konum hesaplaması için ek düzeltmelere ihtiyaç
uygulama sayısındaki artış olmuştur. bulunmaktadır.

GPS sistemi, 20.200 km yükseklikte altı TEMEL HATA KAYNAKLARI


farklı yörünge düzleminde dönen en az yirmi
dört operasyonel uydudan oluşacak biçimde GNSS ile konum tespiti esnasında diğer tüm
planlanmıştır. sistemlerde olduğu gibi elde edilen sonuçları
etkileyen bazı hatalar oluşmakta ve bu
Yörüngeler ve uydu dizilimleri dünya üzerindeki hatalar değerlendirme esnasında giderilmeye
herhangi bir noktadan herhangi bir anda en az altı çalışılmaktadır. GNSS ile konum belirlemede, uydu ve
uydu ile radyo haberleşmesi sağlanmasına olanak alıcı arasındaki mesafenin belirlenmesi konusunda
tanımaktadır. Uydular düzenli olarak kodlanmış bilgi etkili olan temel hata kaynakları, uydu kaynaklı
yollarken GNSS alıcıları bu sinyalleri alıp uydularla hatalar, atmosfer kaynaklı hatalar ve kullanıcı
arasındaki mesafeyi ölçerek konumlarını tespit kaynaklı hatalar olarak sınıflandırılabilmektedir.
edebilmektedir.
Bir diğer hata kaynağı olan seçimli doğruluk erişimi
Konum ve zaman ölçümünde temel olarak (Selective Availability-SA) yani yetkisiz kullanıcıların
bilinmeyen dört adet değişken bulunmaktadır. Bunlar GPS’in sağladığı doğruluklara ulaşmasını engellemek
yatay konum (x), düşey konum (y), yükseklik (z) ve amacıyla sistemin kasıtlı olarak kötüleştirilmesi de
zamandır (t). Bu değişkenleri hesaplamak için en az 2000 yılında sonlandırılmıştır.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 153
154 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

GNSS zamanına senkronizasyon düzgün şekilde


yapılamamakta ve hatalar oluşmaktadır. GNSS
navigasyon mesajında saat bozukluğu, saat sapması
ve saat sapma oranı hata giderilmesi amacıyla
yayınlanmaktadır.

Atmosfer Kaynaklı Hatalar

Atmosfer kaynaklı hatalar iyonosfer ve troposfer


hataları olarak iki başlıkta incelenebilir.

GNSS uydularından yayınlanan sinyaller


atmosfere girmeden önce uzaydaki boşlukta
ilerlerler. Bu sinyaller atmosfere girdiğinde maruz
kaldıkları ilk tabaka iyonosferdir. İyonosferin
uydulardan yayınlanan sinyallerin yayılmasındaki
etkisi toplam elektron içeriği (TEC) ile orantılı
Uydu Kaynaklı Hatalar olarak ifade edilmektedir ve bu etki sinyalde
gecikmeye sebep olmaktadır. İyonosferdeki TEC
Uydu kaynaklı hatalar uyduya ait yörünge hataları ve dağılımının değişmesi sebebiyle GNSS uydusu ile
uydu saat hataları olarak iki başlıkta incelenebilir. kullanıcı arasındaki mesafe ölçümünde hatalar
oluşmaktadır. İyonosferdeki elektron yoğunluğunu
Navigasyon mesajı içeriğinde GNSS uydularına ifade eden TEC zamana ve konuma bağlı olarak
ait yörünge bilgisi yani başka bir ifade ile uydu değişim göstermektedir. Bu sebeple günün farklı
konumları yer almaktadır. Uyduların tahmini zamanlarında ve dünyanın farklı yerlerinde iyonosfer
yörünge bilgileri, yayın öncesinde yer kontrol kaynaklı GNSS konum hatası farklıdır. Bu hataların
merkezleri tarafından tahmin edilerek GNSS giderilmesi için GPS navigasyon mesajlarında
uydularına gönderilerek kullanıcılara yayınlanır. Klobuchar iyonosfer modeli yayınlanmaktadır. Bu
Bu yaklaşım uydu yörüngelerinin belli varsayımlar model ile en iyi durumda iyonosferik hatanın yaklaşık
içeren modeller kullanılarak ve tahmini olarak yarıya yakınının giderilebilmesi mümkündür.
hesaplanması nedeniyle belirli hatalara neden
olmaktadır. Bu sebeple kullanıcıya yayınlanan uydu Atmosfer kaynaklı bir diğer hata ise troposfer
konum hatası zamana bağlı olarak değişmektedir. kaynaklı hatalardır. Troposfer iyonosfere göre daha
Bu hataların giderilmesi için IGS (International GNSS aşağıda yer alan ve tüm hava olaylarının meydana
Service) tarafından GNSS uydularına ait hassas geldiği katmandır. Atmosferdeki su buharının
yörünge bilgileri üretilmektedir ve günlük olarak tamamına yakını troposferde yer aldığı için GNSS
yayınlanmaktadır. uydularından yayınlanan sinyallere etkisi gecikme
olarak yansımaktadır. Bu gecikme sebebiyle
Saat kaynaklı hatalar genel olarak GNSS iyonosferdekine benzer şekilde GNSS uydusu ile
uydularından yayınlanan saat ile yerdeki kullanıcı arasındaki mesafe ölçümünde hatalar
kullanıcının hesapladığı saat arasındaki farktan oluşmaktadır. Hata miktarı havadaki sıcaklık,
kaynaklanmaktadır. GNSS uyduları, saat hataları basınç ve bağıl nem miktarına göre değişiklik
nano saniye mertebelerinde olan çok hassas atomik göstermektedir.
saatlere sahiptir. Buna ek olarak GNSS kontrol
istasyonlarında daha düşük hatalara sahip olan Kullanıcı Kaynaklı Hatalar
atomik saatler kullanıldığı için GNSS uydu saatlerinin
düzeltmesi yüksek hassasiyetlerle yapılabilmektedir. Kullanıcı kaynaklı hatalar çoklu yansıma ve alıcı
kaynaklı hatalar olarak incelenebilir. Çoklu yansıma,
Yerdeki alıcılarda ise daha düşük maliyetli ancak sinyallerin alıcıya ulaşmadan önce yansıması ve
hata oranları daha yüksek saatler kullanılmaktadır. yayılması kaynaklı oluşan hatalardır. Normalde
Alıcı zamanı konum hesaplama öncesi GNSS uydu gitmesi gereken yoldan alıcıya ulaşan sinyallerle
zamanı ile veya herhangi bir uydu ile senkronize birlikte çoklu yansıma sebebiyle sapmış sinyaller de
değildir. Alıcı kendi zamanını farklı uydulardan alıcıya ulaşır. Bu sinyaller GNSS uydusu ile kullanıcı
gözlem yaparak çok yüksek doğruluğa sahip olan arasındaki mesafe ölçümünde hataya yol açabilir.
GNSS zamanına senkronize etmektedir. Ancak Çoklu yansımaların olası kaynakları ise binalar,
uydu hareketi ve yer çekimi etkisi nedeniyle bu araçlar, su yüzeyleri ve diğer yansıtıcı yüzeylerdir.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 155

Tabloda verilen hatalardan çoklu yansıma


kullanıcının bulunduğu ortamla, alıcı kaynaklı
hatalar alıcı donanımıyla ilişkili olduğundan, bunlar
SBAS ile düzeltilebilir hatalar değildir.

Konum doğruluğunun iyileştirilmesinin yanında,


GNSS sistemlerinin doğruluk, bütünlük, süreklilik
ve elverişlilik değerlerinin belirlenen kapsama
alanında sağlanması da SBAS sayesinde mümkün
olmaktadır.

Doğruluk, alıcıda ölçülen konum ile alıcının gerçek


konumu arasındaki farktır. Bütünlük, pozisyon
ölçümünün doğruluğuna tanımlanacak güven
ölçümüdür. Yatay ve düşey eksenlerde hata
limit değerleri belirlenmekte ve limitin aşılması
durumunda önceden belirlenmiş uyarı zamanı
içinde alarm verilmesi beklenmektedir. Süreklilik,
sistemin kesintisiz bir şekilde işlevini yerine getirme
yeteneğidir. Elverişlilik ise sistemin doğruluk,
bütünlük ve süreklilik kriterlerini zamanın yüzde
Alıcı gürültüsü ve alıcı donanımı kaynaklı gecikmeler kaçında karşıladığıdır.
konum belirlemede bazı hatalara yol açmaktadır.
Bu hataların etkisini azaltmak için bazı donanımsal Uydu Tabanlı Düzeltme Sistemi (SBAS) temel olarak
önlemler alınabilir ancak bu hataları tamamen aşağıdaki alt sistemlerden oluşmaktadır:
gidermek mümkün değildir. • İzleme istasyonu
• Düzeltme merkezi
UYDU TABANLI DÜZELTME SİSTEMİ (SBAS) • Uydu erişim istasyonu
• Düzeltme uydusu görev yükü
Uydu Tabanlı Düzeltme Sistemi (SBAS), yer sabit
yörüngeli (GEO) uydulardan yapılan yayınla GNSS’e Konumları çok iyi bilinen izleme istasyonları
ait hataların düzeltilmesi için hizmet sunan tarafından toplanan GNSS verileri düzeltme
sistemdir. Temel hata kaynaklarından yörünge, saat, merkezine aktarılır. Düzeltme merkezinde
iyonosfer ve troposfer kaynaklı olanlar SBAS yardımı hesaplanan düzeltme bilgileri uydu erişim
ile düzeltilerek konum hatası azaltılabilir. Aşağıdaki istasyonu aracılığıyla düzeltme uydusu görev yükü
tabloda GPS kaynaklı ve SBAS kaynaklı yatay konum üzerinden kullanıcılara dağıtılır. Düzeltme uydusu
hatası karşılaştırmalı olarak verilmektedir. görev yükü yer sabit yörüngeli (GEO) bir uydu
üzerinde yer almaktadır ve bu görev yükü sinyali
alarak ilgili kullanıcılara dağıtmaktan sorumludur.
Kullanıcı mevcut GNSS alıcısını kullanarak uydu
tabanlı düzeltme sinyalini alabilir. SBAS’ın en
büyük avantajı mevcut GNSS sinyal bandının
kullanılıyor olması ve alıcıda donanım değişikliği
gerektirmemesidir.

Dünyadaki Mevcut SBAS Sistemleri

Dünyada birkaç ülke kendi uydu tabanlı düzeltme


sistemlerini uygulamaya almıştır. Bunlar;

WAAS (Wide Area Augmentation System):


Dünyadaki ilk uydu tabanlı düzeltme sistemi
olup Amerika Birleşik Devletleri tarafından
geliştirilmiştir. GPS düzeltmesi sağlayan sistem
Kuzey Amerika’da kapsama alanı sağlamaktadır.
156 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

Uydu Tabanlı Düzeltme Sistemi İçin ASELSAN’da


Yapılan Çalışmalar

Türkiye’nin kritik jeopolitik konumu nedeniyle


ülkemize ait konumlama ve zamanlama sistemi ve
ilgili düzeltme verisinin yerli imkânlar ile sağlanması
gerekmektedir. Bu da ancak kendine ait konumlama
ve zamanlama verisinin milli kabiliyetler ile
karşılanmasıyla mümkün olabilecektir. Bu amaçla
Milli Konumlama ve Zamanlama Sistemine yönelik
ilk adım olan GNSS Düzeltme Sistemi ve Uydu Görev
Yükü kapsamındaki çalışmalar Türkiye’de ilk defa
gerçekleştirilmek üzere Özkaynaklı Ar-Ge Projesi
olarak başlatılmıştır. Hedeflenen nihai amacın
büyüklüğü düşünüldüğünde projenin aşamalı
olarak gerçekleştirilmesi ve her bir fazda kademeli
yetenek kazanımı planlanmıştır. Bu fazlı yapının
ilk ayağı olan ve gerekli literatür çalışmalarının
yapılarak sistem mimarisinin ortaya konduğu Faz-0
EGNOS (European Geostationary Navigation aşaması, 2022 yılının Ocak ayında başarılı bir şekilde
Overlay Service): Avrupa kıtasında kapsama tamamlanmıştır. Faz-1 kapsamında da çalışmalar
alanına sahip olup GPS’e düzeltme sağlamak hızla devam etmektedir.
için geliştirilmiştir. EGNOS, Açık Servis (OS) ve
Can Güvenliği (SOL) olarak iki hizmet servisine GNSS Düzeltme Sistemi ve Uydu Görev Yükü
sahiptir ve Avrupa’nın ilk GNSS düzeltme hizmetini Geliştirme Faz-1 aşaması kapsamında ortaya bir
kullanıcılarına sunmaktadır. masaüstü doğrulama modeli konulacaktır. Bu
masaüstü model, izleme istasyonu verilerinin
SDCM (System for Differential Corrections and alındığı ve düzeltme mesajının oluşturulduğu bir
Monitoring): Rusya tarafından geliştirilen uydu merkez ve fonksiyonel doğrulamaların yapıldığı
tabanlı düzeltme sistemidir. Rusya ve komşu alt sistemleri içerecektir. Masaüstü modelinin
ülkelerde kapsama alanı sağlamaktadır. SDCM’nin en kritik parçalarından olan ASELSAN’a ait
diğer SBAS sistemlerine göre temel farkı hem GPS algoritmalar ile düzeltme mesajının oluşturulması
hem de Rusya Küresel Konumlandırma Sistemine hedeflenmiştir. Donanım geliştirme kapsamında
(GLONASS) düzeltme sağlamasıdır. da görev yükü içerisinde kullanılacak ekipmanlar
ASELSAN kabiliyetleri ile tasarlanacak üretilecek ve
BDSBAS (BeiDou Satellite Based Augmentation doğrulanacaktır. Tüm bu çalışmaların 2025 yılında
System): Çin tarafından geliştirilen uydu tabanlı tamamlanması hedeflenmektedir. Ülkemiz, Faz-1
düzeltme sistemidir. Çin ve çevre bölgesindeki aşamasının başarılı bir şekilde tamamlanmasıyla
kullanıcılara hizmet sağlamaktadır. kendi konumlama ve zamanlama verisini üretebilen
ve dışa bağımlı olmayan sayılı ülkeler arasına girmesi
GAGAN (GPS Aided GEO Augmented Navigation): yolunda oldukça önemli bir aşama kaydetmiş
Hindistan tarafından geliştirilen, GPS’i düzelterek olacaktır.
daha iyi konum doğruluğu sağlayan uydu tabanlı bir
düzeltme sistemidir.
158 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

ATOMİK SAATLER VE
GNSS İÇİN
ZAMAN ÜRETİMİ
“Peki o halde zaman ne? Hiç kimse bana sormazsa biliyorum da
biri sorup da ona açıklama yapmam gerektiğinde bilmiyorum.”
Augustinus

Ramazan UZEL Zaman ile ilgili bütün tanımlamaların yanı sıra zaman
Dr. Caner SAVAŞ gözlemlenebilir bir niceliktir. Bu nedenle, zamanın
tanımı, bir olgunun sezgisel süresi kavramına ve ölçü
birimleri olarak kullanılmak üzere sabit bir süreye
ZAMAN TANIMI VE ÜRETIMI sahip olayların varlığı varsayımına dayanır.

Zaman kavramına yüzyıllar boyunca farklı Peki zaman ölçü birimlerinden olan saniye nasıl
yorumlamalar getirilmiştir. Aristoteles’in zaman için tanımlanır?
gerekli olan tek şeyin hareket olduğu düşüncesi ile
kurduğu nesnel zaman anlayışı, Galileo ve Newton’a • 1960 yılına kadar, saniyenin tanımı Dünya’nın
kadar egemen görüş olarak kalabilmiştir. Döneminde, kendi etrafında dönüşü temel alınarak yapılmıştır.
nesnel zaman anlayışına karşı geliştirilmiş olan • 1960 yılından 1967 yılına kadar, saniyenin tanımı
ve zamanın harekete bağlı olduğunu reddeden Dünya’nın Güneş etrafında dönüşü temel alınarak
düşünceler içinde en önemlisi Augustinus’un öznel yapılmıştır.
zaman anlayışıdır. Augustinus’a göre zaman bir • 1967 yılından itibaren, saniyenin tanımı Cs
başlangıç ve sona sahiptir. Buna göre zaman, bir atomlarının enerji geçişleri temel alınarak
cisim hareket ettiğinde hareketin başlangıcından yapılmaktadır.
bitişine kadarki süreyi ölçmeye yarayan bir araçtır.
Zaman ölçeği ise bir zaman koordinatını herhangi
Newton’a göre mutlak zaman ve mekân, nesnel bir olayla ilişkilendirmeye izin veren bir referans
gerçekliğin bağımsız taraflarıdır. Mutlak zaman çerçevesidir.
göreceli olarak ve sadece matematiksel olarak
anlaşılabilir. Einstein’in özel görelilik teorisine göre ATOMIK SAATLER
ise uzay ve zaman gözlemcinin hareket durumuna
bağlıdır. Einstein’e göre iki farklı olayın tüm Atomik saatler, atomlar tarafından yayılan fotonların
gözlemciler için aynı anda gerçekleşmesi anlamına frekanslarını kullanmaktadır ve aynı zamanda atomik
gelen mutlak eşzamanlılık olamayacağından mutlak frekans standardı (AFS) olarak da adlandırılmaktadır.
zaman düşüncesi de geçerli değildir. Görelilik Atomlardaki elektronlar belirli enerji seviyelerinde
teorisinde zaman, göreceli hareketlere ve hareket bulunurlar. Eğer atom bulunduğu enerji seviyesinden
eden cismin konumundaki yer çekimi alanına bir üst seviyeye geçerse, tekrar taban enerjisi
bağlı olarak, farklı gözlemciler için farklı bir şekilde seviyesine geri dönerken aradaki fark kadar enerjiye
akmaktadır. Buna göre hareket eden bir cisim için sahip bir foton salar. Enerji seviyeleri arasındaki
zaman daha yavaş ilerlemektedir. geçişler dış etkenlerden çok az etkilenmektedir.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 159
160 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

Atom temel enerji seviyesinden bir üst seviyeye Son yıllarda gelişmekte olan ve laboratuvar ortamında
genelde mikrodalga veya görünür ışık (lazer) dalga deneysel olarak gerçekleştirilen, Ytterbium (Yb) ve
boylarında uygulanan dış uyarıcı ile yükseltilir. Sonuç Strontium (Sr) bazlı atomik saatler ve nötr optik
olarak uyarıcı elektromanyetik dalga ve atomların atomik saatlerin doğruluk ve kararlılıkları Rubidyum
salınımı ile belirlenen kararlılık seviyeleri bir günde (Rb), Sezyum (Cs) ve Hidrojen (H) tabanlı atomik
saniyenin milyarda biri kadardır. Bir saniye, Sezyum saatlerden yaklaşık yüz kat daha iyidir. Ytterbium
(Cs) atomunun temel enerji seviyesinin hiper-ince (Yb) ve Strontium (Sr) bazlı atomik saatler ve nötr
geçişlerine denk gelen ışımanın 9.192.631.770 optik atomik saatlerin boyutlarının büyük olması
periyoduna denk gelen süre olarak tanımlanmaktadır. nedeniyle yakın zamanda uydularda kullanımı çok
Yakın gelecekte saniye tanımının optik temelli atomik olası olmamakla birlikte yer istasyonlarında zaman
saatler ile yeniden yapılması beklenmektedir. ölçeğinin iyileştirilmesi amacıyla kullanılabilecektir.

Atomik saatler ile elde edilen frekans kararlılık ve ZAMANLAMA VE SENKRONIZASYON


doğruluk değerleri ile genel görelilik teorisinin test UYGULAMALARINDA KÜRESEL SEYRÜSEFER
edilmesi ve pulsarların (kendi etrafında hızla dönen UYDU SISTEMLERININ ROLÜ
nötron yıldızları) frekanslarındaki, değişimlerin
izlenmesi mümkün olmuştur. Hassas zaman ve senkronizasyon, insanların sağlık,
güvenlik, emniyet, ekonomik ve sosyal refahı gibi
Küresel ve bölgesel konum belirleme sistemlerinde toplumsal işlevlerini sürdürmek için gerekli altyapı
(GPS, GLONASS, Galileo, BeiDou, IRNSS ve QZSS), sistemlerinde çok önemlidir. Küresel Seyrüsefer Uydu
kullanılan uydular üzerinde bulunan atomik saatler Sistemleri (Global Navigation Satellite Systems-
Rubidyum (Rb), Sezyum (Cs) ve Hidrojen (H) tabanlı GNSS), hassas zaman ve senkronizasyon sağlama
atomik saatlerdir. Bu saatlerin ortak özellikleri işlemlerinde sıklıkla kullanılmaktadır. Çünkü, GNSS
uydu üzerine konulabilecek büyüklükte (ağırlık kullanıcılara atomik saatlere sahip olma ve çalıştırma
ve hacim olarak) ve güçte olmasıdır. Uydularda maliyeti olmadan hassas bir şekilde zaman bilgisine
kullanılan bu saatlerin seçimi onların ağırlık, hacim sahip olma olanağı sağlamaktadır.
ve güç tüketiminin yanı sıra saatlerin frekans
doğruluk ve kararlılıklarına, yer istasyonlarının • GNSS, telekomünikasyon uygulamalarında ve uydu
yerleşimine, sayısına ve senkronizasyon sıklığına, haberleşmelerinde (Satellite Communications-
uyduların kullanım amaç ve hedeflerine göre de Satcom), uydu ile olan ve karasal bağlantılarda
değişmektedir. Rb, Cs ve H tabanlı atomik saatlerin zaman senkronizasyonu için zaman bölmeli çoklu
doğruluk (10-10-10-14) ve kararlılıkları atomik fıskiye erişim (Time Division Multiple Access-TDMA)
(Fountain) ve optik atomik saatlerin doğruluk (10- kullanılmaktadır.
16
-10-18) değerlerinden daha düşük olsa da uzun • Profesyonel mobil radyo ve hücresel ağlarda,
yıllardır kullanılmaları, taşınabilir özelliğe ve yüksek zaman dilimlerinin senkronizasyonu ve baz
güvenirliliğe sahip olmaları nedeniyle uydularda istasyonları arasındaki geçişlerde GNSS’ten
kullanılmalarını halen ön planda tutmaktadır. faydalanılmaktadır.

Şekil 1: Günlük yaşantımızda uydu tabanlı zamanlamanın yeri


ASELSAN DERGİ SAYI 115 161

• Ağ zaman protokolü (Network Time Protocol- Yukarıdaki örnekler çoğaltılabileceği gibi, zamanlama
NTP) ve hassas zaman protokolü (Precision Time ve senkronizasyon işlemlerinde GNSS’e olan
Protocol-PTP) bilgisayar sistemlerinde zaman bağımlılığın ve GNSS’in öneminin oldukça fazla
senkronizasyonu için kullanılan standartlardır. olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Yerel alan ağı (Local Area Network-LAN) ve geniş
alan ağı (Wide Area Network-WAN) üzerinden KÜRESEL SEYRÜSEFER UYDU SISTEMLERINDE
zaman dağıtımı ve doğru saat senkronizasyonu ZAMANLAMA YÖNTEMI
için yaygın olarak kullanılmaktadır. Günümüzde, bu
sistemler zaman kaynağı olarak GNSS’e bağımlıdır. Her GNSS uydusu, iletildiği zamanı ve uydunun
• Finansal hizmetler, yüksek düzeyde kullanılabilirlik, yörünge konumunu içeren bir sinyal yayar. Sinyalin
güvenlik ve güvenilirlik içeren güçlü bilişim bir alıcıya ulaşması için geçen süre, uyduya
teknolojileri (BT) sistemlerine ve ağlarına olan mesafeyi hesaplamak için kullanılabilir. Bu
dayanmaktadır. GNSS, finansal hizmetlerde hesaplama da ışık hızına bağlı olduğu için GNSS
muhasebeleştirilen alım/satım işlemlerine ve sistemleri oldukça iyi kalitede saatlere ihtiyaç
varlıkların o an işlem gördüğü fiyatlara zaman duymaktadır. Dolayısıyla, saatlerin kararlı, hassas,
damgası eklemek ve dolayısıyla kronolojik olarak güvenilir ve uzay kalifiyeli sistemler olması
kaydını tutmak için kullanılmaktadır. gerekmektedir.
• Enerji ve güç sistemlerinde, şebeke varlıklarının
işletimini, entegrasyonunu ve korumasını koordine Amerika Küresel Konumlama Sistemi (Global
etmek amacıyla şebeke izleme, sistem kararlılığı Positioning System-GPS) ve Rusya’nın Küresel
ve operatör desteği için hassas zamanlama Konumlama Sistemi (GLObal NAvigation Satellite
kullanılmaktadır. Örneğin, senkronizasyon için System-GLONASS) uyduları 2 Rubidyum (Rubidium)
ortak bir zaman kaynağı kullanarak, elektrik ve 2 Sezyum (Cesium) atomik saatlerini içerirken,
şebekesindeki fazör miktarının büyüklüğünü Galileo ve BeiDou uydularında ayrıca pasif Hidrojen
ölçmek için fazör ölçüm birimleri (Phasor Mazer de kullanılmaktadır. Her ne kadar bu saatler
Measurement Units-PMU) kullanılmaktadır. farklı teknolojilere sahip olsalar da benzer çalışma
PMU’lar ile güç ağını izlemek için GNSS’e dayalı ilkesine sahiptir.
zaman referansları esas alınmaktadır ve PMU
verileri GPS zaman etiketi ile birlikte tutulmaktadır.

Şekil 2: Galileo Pasif Hidrojen Mazer


162 UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

Sistemin sorunsuz çalışması için ilgili konumlama UTC) ölçeğine yönlendirilen bileşik saat olarak
sistemine (örneğin GPS, Galileo) ait tüm uydulardaki tanımlanabilir. Sistem zamanı sayesinde, herhangi
saatlerin en yüksek doğruluk seviyesinde birbirine bir GPS kullanıcısı, UTC bilgisine ve dolayısıyla kendi
senkronize edilmesi gerekir. GNSS’te kullanılan yerel saatine alıcı çıktılarından erişebilmektedir.
atomik saatler kısa zaman dilimlerinde (örneğin Ülkemizde yerel saat, şu an UTC’nin tam üç saat
birkaç saat boyunca) çok kararlıdır. Ama uzun süreli ilerisindedir.
bağımsız çalışmaları durumda, zaman bilgilerinde
kaymalar oluşacaktır. Bu nedenle, daha kararlı olan Dünya üzerindeki seksen beş laboratuvarın
ve yer sistemlerinde kullanılan saatlerle düzenli sahip olduğu yaklaşık beş yüz elli atomik
olarak senkronize edilmesi gerekir. saatin ölçümlerinin işlenmesi ile UTC her hafta
hesaplanmaktadır. Türkiye’de de TÜBİTAK Ulusal
Einstein’in genel görelilik teorisi Dünya’nın Metroloji Enstitüsü (UME) 1994 yılından itibaren
yerçekimi alanı nedeniyle zaman daralmasına Uluslararası Atomik Zaman Kulübü (TAI) üyesi olup
işaret etmektedir. Yüksek irtifadaki saatler (örneğin, UTC ölçeğinin oluşturulmasına katkıda bulunmakta
uydu üzerindeki bir saat), Dünya yüzeyinden ve uluslararası izlenebilirliğini sağlamaktadır.
gözlemlendiğinde daha hızlı çalışıyormuş gibi
görünür. Bu etki bir kilometre yükseklik için senede TAI için alışagelmiş zaman karşılaştırma yöntemi,
yaklaşık 1 mikrosaniye farka karşılık gelmektedir. farklı laboratuvarlarda bulunan GPS zaman ve
Ayrıca, ışık hızı sabit olduğundan uydu üzerindeki jeodezik alıcılarına ait ölçümlerin kullanılarak
gezici bir saatte zaman daha yavaşlar. Ortalama karşılaştırılması üzerinedir. GPS Ortak Görüş olarak
20.000 km yörüngedeki GPS uyduları için bu etki bir adlandırılan bu yöntemde zaman için 10 nano
senede yaklaşık bir milisaniye yavaşlamaya neden saniyeden küçük, frekans için ise 10-13’ten küçük
olmaktadır. Bu nedenlerle, görelilik etkilerinden belirsizliklerde dağıtım yapılabilmektedir. Bazı
kurtulmak için, 10,23 MHz frekansında GPS laboratuvarlar ise uydu ile iki yönlü zaman ve frekans
alıcıları tarafından alınan sinyal içerisindeki kod, transferi (Two-Way Satellite Time and Frequency
GPS uyduları tarafından 10,22999999543 MHz Transfer) cihazları ile donatılmıştır. Bu yöntem, GEO
frekansında yayınlanmalıdır. telekomünikasyon uyduları aracılığıyla GPS’ten
bağımsız bir şekilde zamanlama sinyallerinin
Bahsedilen bilgiler ışığında, navigasyon sistemlerinin karşılıklı değişimine dayanır. TWSTFT yöntemi
aynı zamanda zamanı yaymak için bir araç olduğunu ile zaman için 1 nanosaniyeden küçük, frekans
söyleyebiliriz. Peki, GPS’te sistem zaman ölçeği nasıl için ise 10-14’ten düşük belirsizliklerde dağıtım
oluşturuluyor ve bütün zamanlar hangi referans yapılabilmektedir.
zaman ile senkronize ediliyor sorularının yanıtlarını
araştıralım. Şekil 3’te UTC ölçeğinin üretimi görselleştirilmiştir.
Uluslararası Ağırlıklar ve Ölçüler Bürosu (Fr.
GPS, Sistem Referans Zamanı ve UTC Bureau International des Poids et Measures-
BIPM) uluslararası ölçüm birimleri ve standartları
GNSS’te yer kesimi, uydular ile yani uzay kesimi konusunda üye devletlerin birlikte hareket ettiği
ile iki yönlü haberleşmektedir. Yörünge ve saat bir kuruluştur. Zaman departmanı da farklı
belirlemek için küresel ve sürekli bir kapsama alanı uygulamalar için kullanılan uluslararası zaman
içerisinde yüksek performanslı gerçek zamanlı ölçeklerinin gerçekleştirilmesi ve yayılmasından
uygulamaları destekleyen uydu izleme istasyonları sorumludur. Uluslararası Yer Dönme ve Referans
ile izleme ağının oluşturulması gerekir. Tüm verileri Sistemleri Servisi (International Earth Rotation and
işleyen sistemin beyni görevindeki kontrol merkezi, Reference Systems Service-IERS) ise Dünya’nın
uyduların sinyallerini, konumlarını ve içerdikleri dönüşünün hızını yansıtan zaman standardı olan
atomik saatleri izler; uyduların hassas yörüngelerini Evrensel Zaman UT1’in (Universal Time-UT) yıldızları
hesaplar, saatleri senkronize eder ve bağımsız gözlemleyerek oluşturulmasını sağlar.
zaman ölçeğini oluşturur. Ayrıca, kontrol merkezi
tarafından sağlanan saat düzeltmeleri, uydu sinyali Günümüzün dijital dünyasında, yüksek hassasiyetli
ile kullanıcılara saat ofsetinin bir tahmini olarak zaman bilgisi ve senkronizasyon ihtiyaçları giderek
sunulmaktadır. artmaktadır. Farklı teknolojiler kullanılarak sistemler
arasında zaman iletimi konusunda ve UTC’ye olan
GPS için sistem zamanı, referans olarak seçilen senkronizasyonun uzun süre bağımsız bir yapı ile
Birleşik Devletler Deniz Gözlemevi (US Naval devamını sağlama ile ilgili çalışmalar artarak devam
Observatory-USNO) tarafından sağlanan Uluslararası etmektedir.
Koordine Zaman (Universal Time Coordinated-
ASELSAN DERGİ SAYI 115 163

Şekil 3: Uluslararası Koordine Zaman (UTC) Ölçeğinin Üretimi


164 UZAY İÇİN TASARLAMAK VE TEST ETMEK

UZAY ORTAMININ
UYDULARA
ETKİLERİ
ASELSAN DERGİ SAYI 115 165
166 UZAY İÇİN TASARLAMAK VE TEST ETMEK

Ramazan UZEL görev yapan uzay araçları için risk oluşturur. Atomik
oksijen nedeniyle yüzeyde meydana gelecek
aşınmaya önlem almak için uygun malzeme
seçilmesi gerekmektedir.
Uzayda görev yapacak sistemlerin etkilenebileceği
çevresel şartlar, görev süresi ve yörünge UZAYDA PARÇACIK RADYASYONU KAYNAKLARI
parametrelerine göre farklılık gösterebilmektedir.
Çevresel etkiler, ısıl-vakum ve plazma ortamı, Uzayda görev yapan sistemlerin maruz kalacağı
fırlatma kaynaklı mekanik yükler, uzay çöpleri ve parçacık radyasyonu iki kategoride incelenebilir;
parçacık radyasyonu olarak sınıflandırılabilmektedir. ilki yörüngede dünyanın manyetik alanından ötürü
hapsolmuş düşük enerjili parçacıklar, diğeri ise
Uzaydaki ısıl-vakum ortamının uydulara olan yörünge dışından gelen kozmik parçacıklardır. Yörünge
en önemli etkilerinden biri outgassing olarak dışından gelen parçacıklar galaktik kozmik ışınlar ve
adlandırılan ve uzay ortamındaki malzemelerde güneşten gelen kozmik ışınlar olarak iki tiptir.
moleküler seviyede meydana gelen kopmalardır. Bu
kopmalar sonucunda uydu içindeki veya dışındaki Güneşten gelen kozmik ışınlar solar aktivitelere
diğer ekipmanların üzerinde moleküler seviyede bağlı olarak oluşmaktadır. Genel olarak on bir yıllık
birikmeler ve yüzey özelliklerinde değişimler döngülerle oluşan solar aktiviteler ile değişimleri
gerçekleşebilmektedir. Uzayın ısıl özellikleri ise bu öngörülebilir. Güneş noktaları (sun spot) yakınında
ortamda bulunacak sistemleri oldukça zorlayacak ani parıldamalar olarak gözlemlenen güneş fırtınaları
düzeydedir. Uzayda bulunan bir nesne değişken ısıl sonucunda parçacıklar patlamaların da etkisiyle
yüklere maruz kalmaktadır. Uydu yüzeyindeki yüksek hızlanarak hareket etmektedir. Manyetik fırtınalar
sıcaklık farklarından uydu ekipmanlarını korumak, ve protonların yoğun olduğu güneş aktivitelerinde
uydu içini belli sıcaklık değerlerinde tutabilmek için gözlemlenen koronal kütle atımı (Coronal Mass
uydularda ısıl kontrol alt sistemleri kullanılmaktadır. Ejection) sırasında ise şok dalgalarının da etkisiyle
yüksek hızlarda parçacıklar ortaya çıkarlar.
Toplam elektrik yükü nötr olan gaz molekülleri,
pozitif iyonlar ve negatif elektronlardan oluşan Dünyanın manyetik alanından ötürü yörüngede
plazma ise özellikle uydular üzerinde yüksek hapsolmuş düşük enerjili parçacıklar ise genelde
gerilim farkı oluşturarak elektriksel yüklenmeye elektron ve protonlardır. Hapsolan bu parçacıklar
sebep olabilmektedir. Yüzey iletkenliğindeki farklılık manyetik alanın etkisinden ötürü manyetik alan
sebebiyle özellikle dielektrik malzemeler farklı çizgileri etrafında spiraller çizerek dönmektedir.
gerilimlerle yüklenebilmektedir. Uyduların yüzeyinde Ayrıca, elektronlar doğu, protonlar batı yönüne doğru
oluşan yüzey yüklenmesi (surface charging) sonucu olmak üzere dünyanın etrafında sürüklenmektedirler.
oluşabilecek elektriksel deşarjlar ve elektromanyetik Elektron ve protonların dünya etrafındaki bu
gürültü güneş panelleri gibi uydunun dışında bulunan hareketleri Van Allen Belt Kuşakları olarak
ekipmanlarda hasarlara neden olabilmektedir. adlandırılan radyasyon kuşaklarını oluştururlar.

Çoğunlukla görevinin tamamlamış uydular, fırlatma Van Allen Radyasyon Kuşakları 1958’te Amerika Birleşik
sonrası arta kalan parçalar, mikrometeroidler ve Devletleri tarafından fırlatılan ilk uydu olan Explorer
çeşitli patlamalar sonucu ortaya çıkan parçaların 1 ile Amerikalı fizikçi James A. Van Allen tarafından
oluşturduğu ve uzay çöpü (space debris) olarak keşfedildi. Explorer 1’deki Geiger sayacı ile elde
adlandırılan çok sayıda cisim bulunmaktadır. edilen veriler, daha önce yer ve balon tabanlı aletlerle
Özellikle 1.000 km’nin altındaki alçak yörünge ölçülen kozmik ışınlardan farklı seviyelerde radyasyon
ve 36.500 km civarındaki yer sabit yörünge, çöp değerlerini içeriyordu. Devam eden çalışmalar sonucu
akısının risk oluşturmaya başladığı bölgelerdir. keşfedilen iki kuşak Dünya yüzeyinden 500 ila 58.000
Çarpışma riskinin analiz edilmesi, uydunun km yüksekliğe uzanmaktadır.
yörüngesinde yer alan cisimlerin izlenerek, gerekli
olması halinde manevraların yapılması ile risk en aza Van Allen Kuşaklarında hapsolmuş parçacıkların
indirilebilmektedir. uydular üzerindeki olumsuz etkilerinin yanı sıra
Dünya üzerinde olumlu etkileri vardır. Örneğin,
Uydular için özellikle yakın yörüngede dikkat edilmesi dünyanın manyetik alanı etkisinden kaçan
gereken bir diğer faktör de atomik oksijen etkisidir. parçacıkların daha yoğun atmosfer ile etkileşmesi
Oksijen molekülleri (O2) ultraviyole radyasyonun sonucu Kutup Işıkları (Aurora Borealis) olarak
da etkisiyle oksijen atomu olarak parçalanır ve adlandırılan ışık patlamalarını yaratır. Aurora renkleri
çoğunlukla 200 ile 800 km arası alçak irtifalarda farklı atom türlerine göre değişmektedir.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 167

Dünya etrafındaki manyetik alan (manyetosfer) Fotoelektrik etki, gelen fotonun atomdan elektron
ile Güneş’ten gelen hızlı parçacıklar saptırılarak koparması sonucunda oluşmaktadır. Compton
engellenebilmektedir. Manyetosferin dış kuşağında olayında, gelen foton, atom ile çarpışarak enerjisinin
parçacıklar yavaşlayarak yön değiştirir, Dünya’ya bir kısmını atomun elektronuna aktarır. Çift
yaklaştıkça artan manyetik alan etkisiyle parçacıklar oluşumunda ise gelen fotonun enerjisi yeterli
manyetik alanı aşamayarak, etrafından dolaşır veya ise foton bir elektron-pozitron çifti oluşturur.
manyetik alana hapsolurlar. Van Allen kuşaklarının Düşük enerjili fotonlar genelde fotoelektrik etki
Dünya’ya en yakın olduğu bölgede manyetik yoluyla maddeyle etkileşirken fotonun enerjisi
alanın zayıflaması nedeniyle yüklü parçacık sayısı arttıkça Compton olayı daha baskın olarak
artmaktadır. Güney Atlantik Anomalisi (South Atlantic gerçekleşmektedir. Yüklü parçacıklar ise, madde
Anomaly) olarak adlandırılan bu durumun olduğu içerisinden geçerken ya enerji kaybederler ya
bölgede uydular normalden daha yüksek seviyelerde da geldikleri yörüngeden saparlar. Parçacıkların
parçacık radyasyonuna maruz kalmaktadır. bu şekilde etkilenmesinin nedeni ise geçtikleri
maddenin atomik elektronları ile Coulomb kuvvetiyle
UZAY RADYASYONUN UYDULARA ETKİLERİ etkileşmeleridir. Yüklü parçacıklar geçtikleri
maddenin atomlarını uyararak ya da iyonize ederek
Radyasyonun madde ile etkileşimini incelemek enerji kaybeder.
için fotonlar ve yüklü parçacıklar için ayrı ayrı
değerlendirmek gerekmektedir. Fotonların madde ile Parçacık radyasyonu, elektronik bileşenlere
etkileşimi çoğunlukla üç farklı yolla olabilmektedir: etkilerine göre iki türe ayrılmaktadır. İlki iyonlaştırıcı,
Fotoelektrik etki, Compton olayı ve çift oluşumudur. ikincisi ise iyonlaştırıcı olmayan radyasyondur.
168 UZAY İÇİN TASARLAMAK VE TEST ETMEK

İyonlaştırıcı olmayan radyasyonun kaynağı Tekil olay etkileri, ağır iyonlar ve yüksek enerjili
çoğunlukla, nötron, proton, ağır iyonlar ve çok protonlardan kaynaklanan bir radyasyon etkisidir.
yüksek enerjili gama fotonlarıdır. Bu durumda Genelde Van Allen Kuşağı veya galaktik kozmik
radyasyona maruz kalan malzemenin, atomlarındaki ışınlardan kaynaklı parçacıklar malzeme içinden
yer değiştirmelerden ötürü örgü yapısı değişir ve geçerken enerjilerini kaybetmesi sonucu arkalarında
malzemenin yük iletimi gibi bazı özelliklerinde elektron-boşluk çiftleri bırakarak elektronik
kayıplara yol açar. Buna yer değiştirme etkisi bileşenlerde radyasyon kaynaklı hatalara neden
(Displacement Damage) adı verilmektedir. olmaktadır. Dolayısıyla uydu görev ömrü boyunca,
Çoğunlukla optoelektronik ve bipolar elektronik aktif elektronik bileşenler için her an gerçekleşme
bileşenlerde bu tür radyasyon etkileri görülmektedir. olasılığı vardır. Gelen parçacığın türüne ve enerjisine
İyonlaşma etkisinde ise ile yüklü parçacıklar anlık göre etkileşme mekanizması da değişebilmektedir.
veya uzun zamanlı hasarlara neden olur. Bu tür Yüksek enerjili ağır iyonlar, elektronik bileşenleri
hasarlar daha yıkıcı ve fonksiyonel hatalara sebep iyonize ederken, protonlar çoğunlukla dolaylı
olan etkilerdir. İyonlaştırıcı etkiler, toplam iyonize (indirect) iyonizasyona neden olmaktadır. Tekil olay
doz etkisi (TID-Total Ionizing Dose) ve tekil olay etkileri hasarı kalıcı olan etkiler ve olmayan etkiler
etkileri (SEE-Single Event Effects) olarak ikiye olarak gruplandırılabilir. Kalıcı olan hasarlar, yüksek
ayrılmaktadır. enerjili tek parçacığın normal olmayan yüksek akım
oluşturması sonucu bileşenin bozulmasına neden olan
Toplam iyonize doz etkisi, yörüngede hapsolmuş olurken kalıcı olmayan hasarlar, bileşenin işlevselliğini
elektron ve proton gibi parçacıklar ile Güneş’ten geçici olarak yitirmesi, verilerin bozulması gibi
gelen protonlardan kaynaklanan bir radyasyon örneklerle açıklanabilmektedir.
etkisidir. Maruz kalınan toplam radyasyon miktarı
rad (Radiation Absorbed Dose) ile ölçülür ve uydu ve Uzay radyasyonunun uydular üzerindeki kalıcı ve geçici
uydu bileşenlerinde hasarlara, astronotlar için ise etkilerinden uydunun korunması için radyasyona
sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Toplam iyonize dayanıklı malzemelerin seçimi tasarım aşamasının en
doz etkisi uydunun görev ömrü, yörünge özellikleri önemli evrelerinden biridir. Radyasyon analizi sonucu
ve elektron bileşenin türü gibi parametrelere göre belirlenen hassas elektronik ekipmanlar üzerinde
değişmektedir. 500-1.500 km arası alçak irtifalarda alüminyum, tantalum, tungsten vb. malzemeler ile
yıllık ortalama 1-10 kRad (Si) doz birikmesi olurken, kalkanlama yapılması ile toplam iyonize doz etkilerine
haberleşme uydularının da görev yaptığı 36.000 karşı önlemler alınabilir. Tekil olay etkilerine karşı
km civanındaki yersabit yörüngede bu değer yıllık dayanıklı bileşenlerin kullanılması, radyasyon etkilerine
ortalama 100-1.000 kRAd (Si) olmaktadır. Bunun karşı hassas elektronik ekipmanların bozulmalara
yanı sıra Silikon (Si) temelli bileşenler Galyum ve performans düşmesine karşı dayanıklı ve yedekli
Arsenit (GaAs) veya Galyum Nitrit (GaN) temelli bir şekilde tasarlanması ve uydunun operasyonel
bileşenlere göre toplam iyonize doz etkisine karşı süreçlerinin uzay havası tahminlerine uygun bir
daha hassastır. şekilde hazırlanması gerekmektedir.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 169
170 UZAY İÇİN TASARLAMAK VE TEST ETMEK

UYDULARIN
YAPISINA
GENEL BAKIŞ
Gönül ÇİÇEK
Can DUMAN
ASELSAN DERGİ SAYI 115 171
172 UZAY İÇİN TASARLAMAK VE TEST ETMEK

Birçok elektronik ve mekanik birimden oluşan uydular üzerinde farklı seviyelerde titreşim, ivme ve
uyduların büyüklükleri ve uydularda kullanılan şok yükleri oluşturmaktadır. Doğal olarak, uydunun
malzemeler çeşitlilik göstermektedir. Uyduları görev ömrü boyunca sorunsuz hizmet verebilmesi için,
kütlelerine göre aşağıdaki tablodaki gibi uydularda kullanılacak malzemeler ile yapısal ve ısıl
sınıflandırmak mümkündür. sistemler bahsedilen ortam koşullarına dayanabilecek
mukavemette seçilir ya da tasarlanırlar. Üretimi
tamamlanan uydular ise ortam koşullarına çok benzer
Sınıf Adı Kütle (kg) koşullar yaratan düzeneklerde test edilirler.

Femto 0.01 – 0.1 UYDULARDA MALZEME SEÇİMİ VE TASARIM


Piko 0.1 - 1 DETAYLARI

Nano 1 - 10 Uyduların hafif olması hem yörüngeye ulaştırma


maliyetini düşürmekte hem de operasyon sırasındaki
Mikro 10 - 100
yönelim hareketlerini kolaylaştırmaktadır. Aynı
Mini 100 – 500 zamanda, uydunun yıllar boyunca ortam koşullarına
dayanması gerektiği için mukavemetten de taviz
Küçük <500 verilememektedir. Bu nedenle uydularda sıklıkla
Orta 500 - 1000 kullanılan malzemeler içinde alüminyum üst
sıralarda yer almaktadır.
Büyük >1000
Alüminyum hafif, sağlam, ekonomik, bulunması
ve işlenmesi kolay bir malzemedir. Talaşlı imalat
Kütlelerine göre sınıflandırılmış uyduların boyutları ile istenilen geometriye hızlı ve hassas bir şekilde
ile ilgili örnek vermek gerekirse; büyük bir uydu, ulaşılabilmesiyle alüminyum uydu üzerindeki
antenler ve Güneş panelleri kapalı haldeyken 2.5m x neredeyse her birimin bir parçası olmuştur. Nano
2.5m x 6m boyutlarında olabiliyorken bir nano uydu uydularda iskelet sisteminin yapısında kullanılan
yine antenler ve Güneş panelleri kapalı halde 10cm x temel malzeme olsa da daha fazla mukavemet
10cm x 30cm ölçülerine sahip olabilir. istenen, stresin yoğunlaşabileceği noktalarda,
paslanmaz çelik de tercih edilebilir.
Uyduların servis amaçlarına göre farklı yörüngelerde
çalışması uyduların Dünya’dan farklı uzaklıklarda Paslanmaz çelik yeryüzünde çok çeşitli alanlarda
bulunması, dolayısıyla çeşitli ısı ve radyasyon kendine yer bulmuş, oldukça kullanışlı bir malzemedir.
ortamlarına maruz kalması anlamına gelmektedir. Raflarda yer alan ve birbiri ile uyumu söz konusu olan
Buna ek olarak, uyduların yörüngelerine ulaşmasını cıvata ve pul gibi standart parçalarda çok sık kullanılan
sağlayan roketler ve uydu üzerindeki mekanik birimler paslanmaz çelik, alüminyuma göre daha ağır olsa da

Şekil 1: Sandviç panel yapısı


ASELSAN DERGİ SAYI 115 173

üstün mukavemete ve korozyon direncine sahiptir. ısı transferini hızlandırmak amaçlanır. Bu sebeple bu
Uydularda da kütle için yeterli bütçe bulunduğu yapıştırıcıların ısıl iletken olması gerekmektedir. Uydu
takdirde, dayanımından ve erişim kolaylığından istifade üzerinde bulunan elektriksel cihazların topraklanması
edilmesi sebebiyle paslanmaz çelik kullanılabilir. önem arz etmektedir. Bu amaca yönelik kullanılan
yapıştırıcıların ise elektriksel iletken özellikte olması
Uydularda kullanılan bir diğer alternatif metal gerekir. RF parametrelerde kayıp olmamasını
ise titanyumdur. Alüminyum, paslanmaz çelik ve sağlamak amacıyla RF sızdırmazlık için de çeşitli
titanyum arasında özgül dayanımı (mukavemet/ yapıştırıcılar kullanılabilmektedir.
yoğunluk) en yüksek olan malzeme titanyumdur.
Bununla birlikte maliyeti de oldukça yüksek bir UYDULARDA TİTREŞİM VE ŞOK TESTLERİ
malzemedir. Uydularda genellikle özel gereksinimleri
olan uygulamalarda kullanılmaktadır. Fırlatma ve servis süresi boyunca karşılaşacağı
yüklere dayanabilmesi için tasarlanan ve
Metallerin yanı sıra uydularda kompozit analizleri yapılan uydu ve ekipmanlarının yapısal
malzemelerden de sıkça faydalanılmaktadır. Yüksek performansında azalma olmadan bu yüklerin
dayanımlarına rağmen düşük ağırlık sunarlar. Büyük üstesinden gelebildiğini kanıtlamak için girdiği son
uyduların ekipmanları taşıyan panellerinde ve iskelet aşama testlerdir. Bu testlerin detayları aşağıda
sistemlerinde karbon fiber kullanılmaktadır. Karbon verilmiştir.
fiber malzemeden faydalanmayı bir adım öteye
taşıyan detay ise sandviç panel yapısında gizlidir. Sinüs Titreşim Testi: Fırlatıcının uydu birimleri
Bu yapıda karbon fiber yüzey levhaları arasında üzerindeki 0-100 Hz gibi düşük frekanslardaki
alüminyum malzemeden yapılmış bal peteği bulunur. etkisini benzetmek için uygulanır. Frekans düzenli bir
Yüzey levhaları arasındaki mesafenin artmasıyla rejimde artarken titreşim şiddetinin sabit tutulduğu
büyük yapının katılığı artarken aradaki boşluğu da bir profilin uygulandığı bu test elektrodinamik
bal peteği gibi boşluklu bir yapıyla doldurmak yapının sarsıcılar vasıtasıyla gerçekleştirilebilir.
hafif kalmasını sağlar.
Rastgele Titreşim Testi: Titreşim şiddeti ve
Uydu üzerinde kullanılan malzemelerde en önemli frekansının rastgele değiştiği bu profil 0-2.000 Hz
kriterlerden biri de gaz salımı faktörüdür. Kullanılan gibi geniş bir aralıkta yine elektrodinamik sarsıcılarla
lehimlerden yapısal yapıştırıcılara kadar tüm uygulanabilir.
bileşenlerin vakum ortamına ulaşana kadar gaz
salması beklenmektedir. Ayrıca kullanılan yapıştırıcılar Sanki-statik (İvme) Testi: Roketin yükselirken
kullanım alanına göre çeşitlilik göstermektedir. hızlanması sırasında uydu donanımları üzerinde
Örneğin; cihazların montajında kullanılan yapısal oluşan statik yüke benzer bir etki üretilmeye çalışılır.
yapıştırıcılar için titreşim ve şok yüklerine karşı Bu testi gerçekleştirmek için santrifüj temelli özel
dayanım beklenmektedir. Isı atımı yüksek cihazlar düzenekler bulunsa da elektrodinamik sarsıcı ile de
için ise cihazın tabanına uygulanacak yapıştırıcı ile test edilecek birime benzer yükler uygulanabilir.
174 UZAY İÇİN TASARLAMAK VE TEST ETMEK

Şok Testi: Uydunun fırlatıcıdan ayrılması ya da uydu Akustik Test: Fırlatıcının yükselmesi için gereken
üzerindeki antenlerin ve güneş panellerinin açılması enerjiyi elde edebilmek amacıyla roket motorlarında
sırasında ortaya çıkan şok etkisinin benzetimi yapılır. hızlı bir yanma olayı gerçekleştirilir ve bu esnada büyük
Bir şok tablasının arkasında kimyasal patlatılması, bir gürültü meydana gelir. Bu ses basıncının özellikle
bu tablaya havalı tüfek benzeri mekanizmalarla anten ya da uydu panelleri gibi geniş yüzeylere sahip
ateş edilmesine ya da çekiçle vurulması temeline birimler üzerindeki etkisini benzetmek için akustik
dayanan test düzenekleri kullanılabilir. odada birimler üzerine şartlandırılmış azot gazı
gönderilir ve birimler üzerinde oluşan titreşimler izlenir.

Şekil 2: Elektrodinamik sarsıcı


ASELSAN DERGİ SAYI 115 175

UYDULARDA ISIL - VAKUM TESTLERİ Uyduyu uzay ortamına benzer koşullarda test
edebilmek için genellikle güneş ısı akısını kızılötesi
Uzay ortamına bırakılan uydular kütle çekim kuvveti ile lambalar uzay boşluğunu ise sıvı azotla soğutulmuş
yörüngede hareket etmektedir. Uydunun yörüngedeki bir çeper temsil eder. Tüm bunlara ek olarak uydunun
hareketi boyunca, güneşlenme açısı değişmektedir. eliptik yörüngedeki hareketi düşünüldüğünde
Hatta tutulma olarak düşünebileceğimiz şekilde uydunun kimi yüzeyleri güneşe bakarken kimi
uydu karanlık ortamda kalmaktadır. Bu sebeple uydu yüzeyleri de karanlık uzay boşluğunu görmektedir.
üzerinde bulunan yüzeyler değişken solar ısı yüklerine Bu nedenle uydu üzerinde oluşabilecek sıcaklık
maruz kalmaktadır. Isıl vakum testleri de uydular farklarını dengeye getirebilmek gerekmektedir. Temel
fırlatılmadan önce uydunun yörüngede maruz kalacağı amaç soğuk yüzeyi ısıtmak sıcak yüzeyde oluşan
ısıl etkilere uyduyu hazırlamak ve uzay ortamında ısıyı dağıtmak olmalıdır. Tüm bu amaçlara yönelik
uydunun benzer sıcaklıklarda ve vakum ortamında uydu üzerinde bazı kontrol sistemleri bulunmaktadır.
çalışabilirliğini kanıtlamak için yapılan testlerdir. Bunlardan bazıları panel üzerine dağıtılmış durumda
olan ısıtıcılar, ısı boruları radyatör alanları olarak
Bu testlerin senaryolar belirlenirken yaz gündönümü, sayılabilir. Bu alt sistemler ile uydunun bütününde
kış gündönümü ve tutulma gibi etkiler dikkate eşit dağılımlı (tek düze) sıcaklık profili elde etmek
alınmalıdır. Yörüngesinde hareketine başlayan uydu hedeflenmektedir. Bu elemanlar ile hem yörüngede
ömrü boyunca değişken ısıl yüklere periyodik olarak hem de uzay ortamının küçük bir benzetimi olan
maruz kalacaktır ve bu süreç boyunca uydunun ısıl vakum testlerinde uydu üzerinde kontrollü bir
performansının etkilenmemesi beklenmektedir. Bu sıcaklık dağılımı sağlanır. Yine bu elemanlar ile uydu
nedenle ısıl vakum testleri kapsamında periyodik hizmet ömrü boyunca istenilen çalışma sıcaklıkları
sıcaklık değişimlerine maruz bırakmak amacı ile içerisinde tutulmaya çalışılmaktadır.
uydu sıcaklık döngülerine tâbi tutulur ve elektriksel
performans testleri gerçekleştirilir.

Şekil 3: Isıl vakum test sistemi


176 UZAY İÇİN TASARLAMAK VE TEST ETMEK

ISIL KONTROL ALT SİSTEMİ ELEMANLARI Optik Güneş Işığı Yansıtıcıları (OSR): Radyatör
panellerinin dış yüzeyine yapıştırılan OSR’ler, güneş
Uyduyu yörüngede çalışma sıcaklık aralıklarında radyasyonunu geri yansıtmak ve uyduda üretilen
tutmak için ısıl kontrol elemanları bulunmaktadır. Bu ısıyı dağıtmak için tasarlanmıştır. Termo-optik
bileşenler; ısı boruları, ısıtıcı plakaları, optik güneş ışığı özelliklerinin bu amaca uygun olması sebebi ile
yansıtıcıları ve yalıtım battaniyeleri olarak sıralanabilir. kuvars katmanlardan oluşur.

Isı Boruları: Yüksek termal iletkenliğe sahip bir ısı Çok Katmanlı Yalıtım Battaniyesi (MLI): Çok sayıda
transferi aracıdır. Bir ısı borusu göreceli olarak sıcak ince tabakadan oluşan ısı yalıtımı elemanıdır.
ve ısıl iletken yüzeye temas ettirildiğinde yüzeyden Isıl radyasyon ile uydu içi ısı kaybını azaltmayı
alınan ısı ile ısı borusu içerisindeki kimyasal amaçlayan bu eleman ile uydu içerisinde bulunan
buharlaşarak ısıyı soğuk uca taşır. Isı borusu içindeki cihazlar için daha kontrollü bir ortam sağlanmış olur.
sıvının hal değiştirmesi ile oluşan hareket ile ısı Aynı zamanda uydu yörünge hareketi boyunca maruz
taşınımı sağlanır. Uzay ortamında ısı borularının kaldığı ani sıcaklık değişimlerinden de minimum
kullanılmasının temel sebepleri pasif çalışmaları ve oranda etkilenir.
yerçekimsiz ortamda çalışmaya uygun olmalarıdır. Isı
borularından verim alma için harici bir güç kaynağına
gerek yoktur. Isı boruları yardımı ile cihazlardan atılan
ısı tüm panele yayılır ve panelin radyatör yüzeyleri ile
uzaya atımı sağlanır.

Şekil 6: Optik güneş ışığı yansıtıcı


ASELSAN DERGİ SAYI 115 177

Şekil 4: Isıl boru Şekil 5: Isıtıcı


178 UZAY İÇİN TASARLAMAK VE TEST ETMEK

UZAY EKİPMANLARI İÇİN


TASARIM,
GELİŞTİRME VE
ÜRETİM
YAKLAŞIMLARI
ASELSAN DERGİ SAYI 115 179
180 UZAY İÇİN TASARLAMAK VE TEST ETMEK

Dr. Arslan Hakan COŞKUN

İnsanlık ilk çağlardan beri gökyüzü, Güneş,


Ay, yıldızlarla hep ilgilenmiş; başlarda onlara
tapınmış sonraları incelemeye çalışmış ve
gözlem yapmıştır. Bilimin ve teknolojinin
gelişmesi ile öncelikle uzay, gezegenler ve
Güneş ile ilgili öngörüler, hipotezler geliştirilmiş,
sonrasında da yirminci yüzyıl itibarıyla
uzaya fiziksel yolculuklar yapılmaya ve uzay
daha derinden incelenmeye başlanmıştır.
Günümüzde ise uzay sivil ve askeri haberleşme,
gözlem, istihbarat ve deneysel çalışmalar
için kullanılmakta, bunun yanında derin uzay
araştırmaları ve başka gezegenlerde yaşam
ortamı arama çalışmaları devam etmektedir.

Uzayda insanlı ve insansız görevlerin başarılı ve


sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için bu ortama
dayanıklı ve güvenilir uzay araçları, uydular,
uydu içlerine yerleştirilen fonksiyonel sistemler,
ki bunlara görev yükü veya faydalı yük diyoruz
ve bu sistemlerin alt parçalarını oluşturan
uydu/uzay ekipmanları geliştirmek kaçınılmaz
olmaktadır. Uzay görevleri çok maliyetli,
hata ve arızalara çoğu zaman toleranssızdır.
Bu yüzden uzay ortamını ve göreve giden
araç ve ekipmanlara etkilerini iyi anlamak
durumundayız.

Uzay denince aklımıza ilk gelen havasız ve


basınçsız bir ortam olmasıdır. Böyle bir ortamda
ekipmanların olası gaz salınımları araç içindeki
diğer ekipmanlara özellikle optik olanlara zarar
verebilir. Dolayısıyla ekipmanlarda kullanılan Uzay radyasyon ortamı
özellikle mekanik ve kimyasal malzemelerin
izin verilen seviyelerden fazla gaz salınımı
yapmamaları önemlidir. Yine havasız ortam Bir başka önemli etken ise uzay havasını da
olması ısı transferini de olumsuz etkilemekte oluşturan güneş ışınları, kozmik ışınlar, radyasyon
ve özellikle güç harcayan ekipmanların kemerleri veya derin uzay kaynaklı elektron, proton
yerde olduğu gibi soğutulması mümkün ve iyon gibi maddelerin sebep olduğu radyasyon
olmamaktadır. etkisidir. Bu etkiler özellikle elektronik malzemeler
üzerinde, malzemenin teknolojisine bağlı olmak
Uzay araçlarının uzayda bulundukları konuma üzere, kümülatif veya anlık olabilir. Kümülatif etkiler
ve güneşi görme durumuna bağlı olarak, çok (Toplam İyonize Doz veya Toplam İyonize Olmayan
yüksek ve çok düşük sıcaklıklara maruz kalması Doz) malzemenin performansını zamanla bozarken,
mümkündür. Uzay aracının dış yüzeyinde anlık etkiler (Tekil Olay Etkiler) malzemenin üzerine
bulunan anten gibi ekipmanlar bu yüksek ısıl çarpan elektron, proton, iyon gibi maddelerin
döngülere maruz kalırken, uzay aracı içinde bırakacakları etkiye göre kalıcı veya geçici hasar
yer alan ekipmanların, tasarlanan ısıl kontrol verebilir. Bu durum, uzay görevleri için tasarlanan
sistemleri sayesinde kontrollü bir ısıl ortama ekipmanlarda bulunacakları yörüngede veya
sahip olmaları sağlanabilmektedir. Ancak buna ortamda maruz kalabilecekleri radyasyon etkilerine
rağmen uzun ömürlü görevlerde bu sınırlı dayanıklı malzemelerin kullanılması, bu etkilerin
sıcaklık aralığındaki ısıl döngüler ekipmanlara şiddetini azaltacak ve görev ömrü boyunca güvenli
yapısal zararlar verebilmektedir. alanda kalacak önlemlerin alınmasını gerektirir.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 181

Yukarıda da belirtildiği gibi uzay görevlerinde seçim kümesini oldukça daraltıp, uzay ekipmanlarının
hata ve arıza toleransı oldukça düşüktür, çünkü maliyetinin yüksek olmasına neden olmaktadır.
arıza durumunda görevdeki uzay aracına veya
ekipmana müdahale çoğunlukla mümkün olamaz. Dünya’ya yönelik uzay görevleri genel olarak üç temel
Bir ekipmanda oluşan arıza görev yükü üzerinde yer Dünya merkezli yörüngede tanımlanabilir: Alçak yer
alan diğer ekipmanlara da yayılabilir ve sonunda yörüngesi (Low Earth Orbit-LEO, 160-2.000 km),
bütün görev yükü işlevsiz kalabilir. Bu sebeple, orta yer yörüngesi (Medium Earth Orbit-MEO, 2.000-
uzay ekipmanlarında kullanılan malzemeler ve 36.000 km) ve geo statik yörünge (GEOstationary-
ekipmanlar stres seviyesi yüksek birçok testten GEO, yaklaşık 36.000 km). Keşif, gözetleme ve
geçirilir ve böylece yeterli seviyede güvenilirlik elde istihbarat uyduları LEO’da konuşlandırılırken,
edilmeye çalışılır. Mümkün olduğunca tarihçeli konumlama, zamanlama ve seyrüsefer uyduları için
ekipman ve malzeme kullanılır, aktif ekipmanlarda MEO, haberleşme uyduları için de GEO yörünge tercih
oluşabilecek hata risklerine karşı, yedeklilik yaklaşımı edilir. Uydunun bulunduğu yörünge, maruz kalacağı
uygulanır. Tarihçe, bir uzay ekipmanı ve malzemesi uzay çevresel koşullarını da farklılaştırdığından bu
için daha önce benzer uzay görevlerinde ve çalışma yörüngelerde görev yapacak uzay araçlarının test,
koşullarında kullanıldığının göstergesidir. Yukarıda güvenilirlik ve radyasyon gereksinimleri de değişiklik
belirtilen bütün bu faktörler uzay kalifiye ekipman ve gösterir. GEO uyduları dünyaya göre durağandır ve
malzeme kavramını gündeme getirmekte, malzeme bu sebeple geniş kapsama alanlı haberleşme için
182 UZAY İÇİN TASARLAMAK VE TEST ETMEK

Dünya etrafındaki yörüngeler

elverişlidir, LEO uyduları ise dünya etrafında bir • Elektriksel ve mekanik tasarımın son haline
turunu yaklaşık 90 dakikada tamamlar, bu yüzden getirildiği ve dondurulduğu uzay kalifiye olma
gözlem ve istihbarat amaçlı tercih edilir. GEO uyduları zorunluluğu olmayan ancak uçuş ile elektriksel
20-30 yıl gibi uzun ömürlü olması beklenirken, LEO ve mekanik eş malzemelerin kullanıldığı
uyduları uygulamaya göre 1-10 yıl gibi daha kısa mühendislik modeli,
ömürlü olması yeterli olabilir. • Mümkün olduğunca uzay kalifiye malzemeler
ve üretim süreçleri ile üretilen ve zorlayıcı uzay
Uzay sistemlerine yönelik tasarım, analiz, üretim, kalifikasyon testlerine tâbi tutulan kalifikasyon
testler, montaj ve entegrasyon gibi geliştirme (veya yeterlilik) modeli,
aşamasındaki tüm süreçler için yıllarca oluşturulan • Uçuş amaçlı uzay kalifiye malzeme ve süreçlerle
tecrübe ve birikim ışığında hazırlanan ve güncellenen üretilen ve tahribatsız uçuş testlerine tâbi tutulan
uluslararası standartlar takip edilmektedir. Genelde uçuş modelidir.
takip edilen standartlar Kuzey Amerika’daki DLA
(Defence Logistics Agency) kaynaklı DSCC (Defence Ekipman sağlayıcısının tecrübesi, tarihçesi ve
Supply Center Columbus) ve MIL-STD Askeri malzeme tedarik durumuna göre mühendislik
Standartları ve Avrupa’daki ESA (Europian Space modeli ile kalifikasyon modeli bazen tek bir model
Agency) kaynaklı ECSS (Europian Cooperation for altında üretilip, test edilebilir. Böyle bir modele
Space Standardization) ve ESCC (Europian Space mühendislik yeterlilik modeli denir ve bu modelde
Components Corporation) standartlarıdır. Temel mühendislik modeli malzemeleri de kullanılabilir.
olarak bu standartlar da referans alındığında, Ancak kalifikasyon modeline uygulanan seviyelere
zorlayıcı koşullarda görev yapacak bir uzay yakın seviyelerde testlere tâbi tutulur. Mühendislik
ekipmanı geliştirilirken temelde dört ana model yeterlilik modeli üretilme durumunda uçuş öncesi
oluşturulur. Bunlar; modeli de üretilir. Bu model uçuş modeline göre
• Ekipmanın masa üstü performansının biraz daha fazla teste tâbi tutulan ancak uçuşa hazır
değerlendirildiği işlevsel model (veya masa bir üründür.
üstü model),
ASELSAN DERGİ SAYI 115 183

Yukarıda da belirtilen ortam koşullarında ekipmanın İkinci önemli faz, uzay aracının roketten ayrılması,
belirlenen görev süresi boyunca sağlıklı çalışabilirliği sonrasında anten ve güneş panellerinin açılması gibi
bazı analizlerle ortaya konmaktadır. Bu analizler mekanik şoklara maruz kaldığı süreçtir. Yine fırlatma
çoğunlukla ECSS standartlarına göre yapılır ve kritik roketine bağlı olarak, fırlatma sağlayıcının ve uzay
tasarım aşamasında ne kadar detaylı ve doğru aracı sistem entegratörünün belirlediği seviyelerde
yapılırsa, ekipmanın kalifikasyon/uçuş testlerinde ve ekipmanlar, bu yüklere dayanım durumlarını garanti
görev süresince başarılı olma ihtimali o kadar yüksek etmek için kalifikasyon modelleri vasıtasıyla şok
olur. Ayrıca bu analizler ekipmanın görev süresince testlerine tâbi tutulur ve kritik malzemeler bu
maruz kalabileceği farklı etkilere karşı yeterli kriterlere göre seçilir.
önlemler alınabilmesi açısından da önemlidir.
Üçüncü aşama ise uzay aracının veya uydunun
Bir uzay ekipmanının tâbi olacağı testler ve uzay boşluğundaki yolculuğudur. Bu aşamada,
uygulanacak analizleri belirlemek bakımından aracın bulunacağı yörüngeye ve görev süresine göre
görev boyunca maruz kalacağı çevresel koşulları uzay ekipmanın maruz kalabileceği başta ısıl ve
tanımlamak için üç ana faz dikkate alınır. Bunlardan radyasyon olmak üzere çevresel koşulların etkilerini
ilki fırlatmadır. Fırlatma aşamasında uzay aracının ortaya koyacak analizler yapılır. Bu analizler ile
maruz kalacağı mekanik yükler, temelde fırlatma her bir ekipmanın maruz kalabileceği ısıl yükler ve
platformu ve fırlatma roketi kaynaklı olup, fırlatma radyasyon seviyeleri (kümülatif ve anlık) belirlenerek
sağlayıcı firma tarafından belirtilir. Bu yükler uzay ekipmanın tüm görev ömrü süresince güvenli
aracının sistem seviyesinde maruz kalacağı yükleri seviyelerde kalabileceği elektronik, mekanik veya
ifade etmekte olup, sistem entegratörü detaylı üretimsel önlemler alınır.
analizler çerçevesinde uzay aracında bulunacak
her bir ekipmana gelecek yük seviyelerini belirler. Benzer şekilde elektronik malzemelerin
Bu seviyelere göre ekipmanın yapısal analizleri dolayısıyla ekipmanın güvenilirliğini artırabilmek
gerçekleştirilir ve yeterli güvenlik marjinleri için malzemenin türüne göre üzerlerine düşen
gözetilerek mekanik yapı güçlendirilir. Bu süreçte elektriksel yüklerin hesaplandığı parça stres analizi
elektronik ve mekanik tasarım eş zamanlı gerçekleştirilir ve bu yüklerin belirlenmiş limitler
ilerlemelidir. Çünkü bazı durumlarda özellikle belirli dahilinde olduğu kontrol edilir, limit dışındaki
bir ağırlığın üzerindeki elektronik malzemelerin malzemeler için önlemler alınır. Parça stres analizi ile
konumları etkilenebilir, bu da elektronik tasarımı paralelde yapılan analiz ise güvenilirlik analizidir. Bu
etkileyebilir. Fırlatma sürecinde önemli bir diğer analizde hem malzemeler üzerindeki yükler hem de
olgu da uzay aracı ve içindeki ekipmanlardan, deniz malzemelerin kalifikasyon özellikleri dikkate alınarak
seviyesi basıncından hızlıca sıfıra yakın bir basınç hata oranları hesaplanır.
seviyesine düştüğünde gerçekleşmesi gereken hava
tahliyesidir. Bu amaçla ekipmanlara belirli sayıda Görev ömrü boyunca elektronik malzemelerin
tahliye deliği hesaplanarak uygun yerlere yerleştirilir. karakteristiklerinde kaymalar olabilir ve özellikle
GEO yörüngede bulunan uydular gibi uzun ömürlü
(15-30 yıl) uydularda bu kaymalar daha belirgin hale
gelebilir. Bunun sonucunda ekipman kendisinden
beklenen görev ömrü sonu gereksinimlerini
sağlayamayabilir. Bu durum en kötü koşul (Worst
Case Analysis) analizi ile incelenir. Kritik malzemeler
bu koşullar göz önünde bulundurularak seçilmeye
çalışılır.

Ekipman tasarımında dikkat edilmesi gereken


bir başka önemli faktör de görev yükündeki diğer
ekipmanların faaliyetini veya performansını
etkilememesidir. Bu amaçla yapılan analizlerden biri
elektromanyetik uyumluluk (EMC) ve elektrostatik
boşalma (ESD) analizidir. Bu analiz ile öngörülen
sapmalar için tasarımda önlemler alınır. Aynı
zamanda da kalifikasyon modelinde detaylı EMC
ve ESD, uçuş modelinde indirgenmiş EMC testleri
uygulanır. Ekipmanda görülebilecek arızaların ve
Uzay aracının mekanik yüklere maruz kaldığı uçuş fazları hataların görev yükündeki diğer ekipmanlara yayılma
184 UZAY İÇİN TASARLAMAK VE TEST ETMEK

durumu ve tüm görev yükü performansı üzerindeki kalifikasyon durumları ve lot takip numaraları deklare
etkisi de FMECA (Failure Mode Effects Criticality komponent listesi (Declared Component List) ile
Analysis) analizi ile incelenir. Özellikle tek nokta hata belgelenir ve entegratör/müşteri ile paylaşılır.
(Single Point Failure) olmamasına dikkat edilmelidir.
Bir uzay ekipmanının tasarımı kadar üretimi de çok
Uzay ekipmanının uzun ömürlü görevinde sorunsuz kritiktir. Ekipman üretiminde tel bağlantı, vakum
çalışabilmesini sağlayabilmek için malzeme yapıştırma, malzeme bacak bükme, altından
kaynaklı riskleri minimize etmek gerekmektedir. arındırma, sabitleme, lehimleme, konformal kaplama
Bu sebeple kullanılan elektronik ve elektromekanik gibi birçok üretim süreci uygulanır. Bu süreçler,
malzemelerin belirli kalifikasyon testlerinden ekipmanın uzayda maruz kalabileceği çevresel
geçmesi ve mümkünse tarihçeli olması beklenir. (mekanik, ısıl ve vakum) şartlara benzer koşullara
Malzeme standartları için DSCC ve ESCC standartları tâbi tutularak kalifiye edilmelidir. Bu süreçlerde
takip edilir. Bu standartlarda yer alan kalifiye parça kullanılan kimyasalların tıpkı elektronik malzemeler
listesi referans olarak kullanılabilir ve mümkünse bu gibi uzay uygulamalarında kullanıma uygun olmaları,
listelerden malzeme kullanımı hem maliyet hem de lot bazında izlenebilirliklerinin olmaları ve özellikle
tedarik riskleri açısından tercih edilebilir. Bu listelerde gaz salınımlarının izin verilen düzeyden az olması
bulunmayan bir malzemenin kullanımı durumunda gerekmektedir.
ise tedarik sürecinde veya sonrasında bu standartlar
referans alınarak göreve uygun kalifikasyon testleri Uzay ekipman üretimleri ve testleri kontrollü
uygulanmalıdır. Bunun için malzeme sağlayıcısı ile havalandırma, nem ve elektrostatik koşulları
bu testlerin tanımlandığı ve uzlaşıldığı malzeme barındıran ve yabancı zararlı parçacık sayısı belirli
spesifikasyon dokümanları (Source Control Drawing) seviyelerin altında tutulduğu temiz oda denilen
hazırlanır ve tedarik süreci takip edilir. ortamlarda gerçekleştirilir. Bir uzay ekipmanında
kullanılan mekanik ve kimyasal malzemeler ve
Tedarik edilen malzemelerin tek bir üretim hattından baskı devre kartların tip numaraları, tedarik bilgileri,
aynı koşullar altında çıkması önem arz etmektedir. Bu radyasyon, gaz salınımı, kimyasal yapıları gibi
koşullarda çıkan malzemelere bir lot numarası verilir. özellikleri ve lot takip numaraları deklare materyal
Kalifikasyon testleri aynı lot’dan üretilen malzemelere listesi (Declared Material List) ve uygulanan üretim
uygulanır. Bir uzay ekipmanında kullanılan tüm süreçleri de deklare süreç listesi (Declared Process
elektronik malzemelerin tip numaraları, tedarikçileri, List) ile belgelenir.

Uzay üretim süreçlerinden örnekler


ASELSAN DERGİ SAYI 115 185

Kalifiye malzeme ve süreçler ile üretilen uzay ve testler, kısacası üretim ve test sürecinin her
ekipmanı kalifikasyon testlerine girmeye hazırdır. aşaması deneyimli ve uzman bir kalite grubu
Bu testler kapsamında ekipmanın uzay görevi tarafından denetlenmeli ve oluşan arızalar veya
süresince maruz kalacağı çevresel testler uygulanır. uygunsuzluklar kayıt altına alınmalıdır. Bu adımlar
Bunlar mekanik titreşim, şok, vakumda ısıl döngü, ekipmanın tasarımından yörüngeye kadar olan uzun
EMC ve ESD testleridir. Her test aşamasından yolculuğunda izlenebilirliğinin sağlanması için çok
sonra elektriksel testler uygulanarak ekipman önemlidir.
performansında bir değişim olup olmadığı
gözlemlenir. Testlerden başarı ile geçen ekipmanın Sonuç olarak, uzay görevleri için bir ekipmanın
artık kalifiye olduğu kabul edilir. Testler sırasında hikayesi üretici açısından basit, güvenilir ve
herhangi bir arıza meydana gelirse hata kaynakları mümkünse yedeklenebilir ve tarihçeli bir tasarım
araştırılır, arızanın durumuna göre testler ile başlar. Görev boyunca maruz kalacağı etkilere
yenilenebilir. Uçuş ekipmanlarına da benzer mekanik göre analizleri yapılır ve güvenli marjlarda kalındığı
ve vakumda ısıl döngü testleri uygulanır ancak bu teyit edilir. Görevin ihtiyaçlarını karşılayacak kalifiye
testlerin seviyesi kalifikasyon modele göre daha malzeme ve materyal temini ile uygun temiz oda
düşüktür. Her aşamada yapılan elektriksel test şartlarında uzay kalifiye süreçlerle mühendislik,
sonuçlarının sağlıklı bir şekilde değerlendirilebilmesi kalifikasyon ve uçuş modellerinin üretimi yapılır.
için test düzeneklerinin dikkatlice hazırlanması Hassas, tekrarlanabilir ve güvenilir test ortamlarında
ve ölçüm hassasiyetlerinin istenilen seviyelerde testleri yapılır. Yine uygun taşıma koşullarında
olmaları önemlidir. entegratöre teslim edilmesi ile sonlanır. Sonrasında
bu ekipman gerçek uydu veya uzay aracı içinde yerini
Uzay ekipman üretim sürecinde kalite kontrolü çok alır ve testleri yapılır. Fırlatma sonrasında devreye
önemlidir. Ekipmanların üretiminde kullanılacak alma ve yörünge testleri ile çalışma durumu ve
her türlü elektronik, mekanik ve kimyasal performansı teyit edilir. Tüm bu aşamalar sonrasında
malzemenin, üretimin yapılacağı tesise girişinde ekipman artık görev ömrü boyunca çalışmaya
tedarik koşullarına göre hazırlandığı ve test edildiği bırakılır. Bütün bu süreç boyunca izlenebilirlik, kalite
kontrol edilir. Gelen malzemelerin seri veya lot denetimi, tasarım, üretim, sistem, program ve
numarası izlenebilirliği sağlanacak şekilde temiz satın alma ekipleri arasındaki uyum, disiplin, sabır
oda depolarında depolanması sağlanır. Ekipman ve iş birliği oldukça zorlu sınavlara tâbi olduğumuz
üretim aşamasında malzeme derleme, kart uzayda yüksek teknoloji ürünlerimizin başarısı için
dizgileri ve montajları, elektromekanik montajlar vazgeçilmez ögelerdir.

Kalifikasyon testleri (Titreşim, Şok, Isıl Vakum, EMC, ESD)


186 UZAY İÇİN TASARLAMAK VE TEST ETMEK

ASELSAN BASKI DEVRE


ÜRETİM TESİSİ 42 YILLIK
BASKI DEVRE TECRÜBESİYLE
UZAY TEKNOLOJİLİ
KARTLARI ÜRETİYOR
ASELSAN DERGİ SAYI 115 187

İrem ŞENGÖR FIRTIN Uzay ve uydu teknolojilerinde kullanılan baskı


Dr. Aslı BORAN devre kartlarının zorlu çevresel koşullarda yüksek
güvenilirlik seviyesine sahip olması ve ileri düzeyde
işlevsellik göstermesi gerekmektedir. Bu sebeple uzay
ASELSAN HBT Baskı Devre Üretim Tesisi yüksek teknolojilerinde kullanılacak olan baskı devre kartları
teknoloji içeren savunma elektroniği ürünlerinde askeri kartlardan farklı olarak IPC’nin uzay kartları için
kullanılan; çok katlı katı, esnek, yarı-esnek ve HDI baskı özel olan 6012 S standardına göre üretilmektedir.
devre kartlarının prototip ve seri üretimlerinin ASELSAN
bünyesinde gerçekleştirilmesini amaçlamaktadır. 6600 Daha önce ASELSAN bünyesinde yürütülen bir
m2’lik kapalı üretim alanına sahip olup, cihaz parkuru, çalışmadaki LNA Modülünde ASELSAN’ın üretmiş olduğu
tecrübeli personeli ve teknolojik üretim kabiliyetleri baskı devre kartı kullanılmış, bu modül 1 yıl süren testler
açısından Türkiye’deki tek teknolojik boş baskı devre boyunca uzayda başarılı bir şekilde çalışmıştır.
kartı üretim tesisi konumundadır.
Daha sonra Türksat 5B uydusunda kullanılan EPC
ASELSAN, kendi kabiliyeti ile en yeni teknolojik kartı ASELSAN Baskı Devre Kartı Üretim Tesisi’nde
gelişmelere uyum sağlayarak BDK üretimi konusunda üretilmiştir. EPC kartının üretiminde IPC 6012 S
gereken mühendislik desteğini sağlamaktadır. Ayrıca, standardı kullanılmıştır. EPC kartının üretimi ve boş
olası askeri/sivil ambargo risklerine karşı savunma kart kabul edilebilirlik testleri süresince ASELSAN
sanayinde teknolojik bir merkez olarak yer almaktadır. kendi uzay kalifikasyon sürecini başarıyla geliştirmiştir.
188 UZAY İÇİN TASARLAMAK VE TEST ETMEK

Ayrıca, yapılan araştırmalar ve ESA standartlarından


gelen bilgiler doğrultusunda uzay kartlarında
uygulanmak üzere Grup-6 kalifikasyon test süreci
oluşturulmuştur.

Grup-6 testlerinin tamamı EPC ve LO kartları için


ASELSAN Baskı Devre Üretim Tesisi bünyesinde
gerçekleştirilmiştir. Uzay kartları için oluşturulan
Grup-6 kalifikasyon test süreci içerisinde aşağıdaki
testler yer almaktadır;
• Dizgi simülasyonu
• Rework simülasyonu
• Isıl yaşlandırma
• Termal şok testleri

Bu testler boş kart ve standardın belirlediği özel


kuponlar üzerinde uygulanmaktadır.

Üretimi ve kalifikasyon testleri ASELSAN bünyesinde


tamamlanmış olan bu kartların yer aldığı ekipmanlar
uzayda başarılı bir şekilde çalışmaktadır.

ASELSAN Baskı Devre Müdürlüğü, edinmiş olduğu


tecrübelerin de ışığında üretim ve test kabiliyetlerini
uzay teknolojisine sahip diğer kartları da üretebilecek
yönde geliştirmektedir. Gelecek dönemde de üretim
altyapısına kazandırmayı planladığı;
• Uzay uyumlu son kaplama yöntemleri
• Uzay Kalifikasyonları için gerekli olabilecek test
sistemleri yatırımları
• Temiz oda iyileştirmeleri
• Uzay uyumlu malzemeler

İle ilgili çalışmalarla da tüm uzay kartlarının


üretimine destek vermeye devam etmeyi
hedeflemektedir.
190 UZAY İÇİN TASARLAMAK VE TEST ETMEK

UZAYDA ELEKTRONİK
MALZEMELERİN KARŞILAŞTIĞI
RADYASYON
ETKİLERİ VE
BELLEK ENTEGRELERİNE
UYGULANAN
SEE RADYASYON
TESTLERİ

Ali Yasin ÇAKILCI


İbrahim Aydın COŞKUNER
Nuri Doğancan AKSU
Tuğrul ERTEKİN
ASELSAN DERGİ SAYI 115 191
192 UZAY İÇİN TASARLAMAK VE TEST ETMEK

Günümüzde Dünya yörüngesinde bulunan binlerce Klasik yaklaşımla tasarlanan uydularda kullanılan
haberleşme uydusu iletişimin temel unsurlarından uzay kalifiye entegrelerin fiyatları ticari ürünlerde
birisi haline gelmiştir. Aynı şekilde yeryüzü kullanılan COTS (RAHAT-Rafta Hazır Ticari)
gözlemi için Dünya yörüngesinde çok sayıda uydu malzemelere göre 100-1.000 katlara kadar
bulunmaktadır. Diğer sektörlerde olduğu gibi uzayda çıkmaktadır. Dolayısıyla bu özel kalifiye malzemeler
çalışacak bu uyduların geliştirilmesinde de kalite, ile tasarlanan uydu ekipmanlarının ve uyduların
zaman ve maliyet bir arada değerlendirilip en maliyetleri çok yüksek seviyelerde bulunmaktadır.
uygun çözümler ortaya konmaktadır. Fakat diğer Uzay kalifiye entegrelerinin yüksek fiyatlara sahip
sektörlerdeki ürünlerden farklı olarak uyduların olmasının da temel iki sebebi vardır. İlk olarak uzay
fırlatıldıktan sonra tamir edilmeleri mümkün değildir. uyumlu malzemelerin çok detaylı kalifikasyonları
Bu yüzden kritik görevler gerçekleştirecek uyduların yapılır ve mümkün olduğunca hatasız malzeme
çok yüksek güvenilirlikle çalışmalarına ihtiyaç kullanımı sağlanır. İkinci olarak ise uzay uyumlu
bulunmaktadır. Yakın zamana kadar tasarlanan ve elektronik malzemelerin tasarımlarında, COTS
kritik görevlere sahip olan tüm uydular bu ihtiyaçları malzemelerden farklı olarak, radyasyona dayanmayı
karşılamak için en üst düzey kalite standartlarında (Rad-Hard) veya radyasyon hatalarına tolere etmeyi
ve yüksek maliyetli süreçlerle üretilmekteydi. Sınırlı (Rad-Tolerant) sağlayacak ek önlemler alınır.
sayıda üretilen bu uyduların yıllarca kullanıcılarına
hizmet etmesi beklenmekteydi. Yukarıda bahsedilen yeni ticari uydularda ise
maliyetin azaltılması temel gereksinimlerden biri
Son yıllarda geliştirilmeye başlanan takım uydular haline gelmiştir. Bu sebeple uydudaki elektronik
(mega-constellation) ile farklı yaklaşımların da malzemelerin maliyetlerini azaltmaya yönelik
ortaya çıktığı gözlemlenmektedir. Geniş kapsama Dünya genelinde çalışmalar başlamıştır. Uydu
alanı ve kesintisiz bağlantı sağlamak için binlerce ekipmanlarında ve malzemelerinde ticari firmaların
uydunun işletildiği bu modelde eskisine göre daha varlıkları ile maliyet etkin ve güncel gereksinimlere
küçük ve daha kısa ömürlü fakat daha esnek ve uygun tasarımların yapıldığı yeni uzay adlı
yetenekli uydular geliştirilmektedir. Çok sayıda konsept ortaya çıkmıştır. Bu konseptte, yeterli
uydular fırlatılması ile bozulma durumunda yerine güvenilirliğe sahip COTS malzemelerin (otomotiv
yenilerini devreye alacak şekilde planlamalar vb. seviyelerdeki kalifikasyonlara sahip olan)
yapılmaktadır. Şu anda geniş bant internet erişimini uydularda kullanımı amaçlanmaktadır. Fakat bir
sağlamak üzere LEO haberleşme takım uyduları malzemenin uzayda kullanımının ön koşullarından
kurulumlarına da başlanmıştır. Yeni takım uydular, bir tanesi radyasyon ortamında belirli süre boyunca
devletlerin desteği yerine ticari firmalar tarafından çalışabilmesidir. Bu sebeple, seçilen malzemelerin
finanse edilmektedir. Örneğin SpaceX, Amazon, belirli seviyede radyasyon dayanımları bulunmalıdır
OneWeb gibi firmalar uzaydaki takım uydularını ve radyasyon altındaki davranışları detaylı
yaygınlaştırmaya başlamıştır. olarak karakterize edilmelidir. Radyasyona karşı
ASELSAN DERGİ SAYI 115 193

önlemlerin yetersiz olması durumunda uyduda bazı TNID sebebiyle çift kutuplu transistörlerde baz
fonksiyonlar beklenenden çok daha kısa sürede akımının artması, kazancın düşmesi ve kaçak
yitirilebileceği gibi uydu tamamen kullanılmaz akımın artması gibi sorunlar oluşur. Optoelektronik
duruma gelebilir. malzemeler ve güneş hücrelerinde ise karanlık
akım (dark current) artışına sebep olur. TNID
Yeni uzay konsepti kapsamında ASELSAN tarafından de TID gibi geri dönülmez hasarlara sebebiyet
uzayda kullanılması mümkün olabilecek elektronik verebilir ve elektronik cihazların performansını
malzemelerin radyasyon karakteristiklerini doğrudan etkileyebilir.
çıkartmaya yönelik çalışmalar başlatıldı. Bu yazıda
elektronik malzemelerin uzayda karşılaşabileceği TEKİL OLAY ETKİLERİ (SINGLE EVENT EFFECTS)
radyasyon etkileri, bellek malzemelerinin radyasyon
karşısındaki davranışları ve ASELSAN tarafından Tekil olaylar (SEE-Single Event Effects), bir tek
çeşitli bellekler üzerine gerçekleştirilen tekil olay enerji yüklü parçacığın transistörlere çarpması ile
radyasyon testleri anlatılmaktadır. meydana gelmektedir. Bu olayların temel sebebi
kozmik ışınlar (içerisindeki ağır iyonlar) ve yüksek
RADYASYON BOZULMA MEKANIZMALARI enerjili protonlardır. Bu olayların bazıları entegre
üzerinde geçici hatalara sebep olabileceği gibi kalıcı
Elektronik malzemeler üzerindeki radyasyon etkileri hatalara da sebep olabilirler. Temel SEE radyasyon
toplam iyonize doz (TID-Total Ionizing Dose), toplam hataları aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir:
iyonize olmayan doz (TNID-Total Non-Ionizing Dose)
ve tekil olay etkileri (SEE-Single Event Effects) olarak Kalıcı Elektriksel Hasarlı Hatalar
üç sınıfa ayrılır. (Hard Errors)

TOPLAM İYONIZE DOZ (TID-TOTAL IONIZING SEB (Single Event Burnout): Enerji yüklü bir
DOSE) ETKILERI parçacığın, malzemenin gövdesindeki bir bölgeyi
yüksek akım çeker duruma getirmesi ile oluşur. NPN
Uzayda çalışan elektronik malzemeler elektron tipi BJT'lerde, N-Channel güç MOSFET'lerinde ve güç
ve protonlar sebebiyle uzun vadeli radyasyon diyotlarında kalıcı olarak bozulmalara yol açar.
etkilerine maruz kalmaktadırlar. Bu parçacıkların ana
kaynağı Güneş’teki patlamalardır. Toplam iyonize SEGR (Single Event Gate Rupture): Yüksek enerjili
doz (TID-Total Ionizing Dose) olarak isimlendirilen ağır iyonların MOSFET transistörlerde ortaya çıkardığı
bu radyasyon etkisi, elektronik malzeme üzerinde boşluklar sebebiyle gate ve drain bölümlerinin
birikip çalışma karakteristiğinde geri dönülmez kısa devre olması ile ortaya çıkar ve kalıcı hasara
değişikliklere sebep olur. Bu değişiklikler; voltaj eşik sebep olur.
değerlerinin, güç tüketimlerinin ve zamanlamaların
değişmesi gibi kalıcı hasarlar şeklinde ortaya SEL (Single Event Latchup): Enerji yüklü bir
çıkabilir. Örneğin, transistörlerin anahtarlama parçacığın malzeme içerisinde oluşmuş olan
elemanı olarak çalıştığı bir devrede, TID sonucunda parasitik transistörü aktif hale getirmesi ve
NMOS teknolojisi kullanılan transistörler sürekli açık malzemenin çok yüksek akım çekmesi durumunda
konumunda kalarak hiçbir zaman kapalı konumuna ortaya çıkar. Bu parasitik transistörü devre dışı
geçemeyecek şekilde, PMOS transistörler ise hiçbir bırakmanın tek yolu elektronik malzemeye verilen
zaman kapalı durumdan açık duruma geçemeyecek gücü kesmektir. Kısa sürede gücün kesilmemesi
şekilde bozulabilirler. TID radyasyonu etkilerini durumunda kalıcı olarak hasara sebep olur.
azaltmak için cihazların dışının veya entegrelerin
üzerlerinin (alüminyum vb.) metaller ile kalkanlaması Fonksiyon Kaybına Sebep Olabilecek Geçici
yöntemi uygulanabilir. Hatalar (Soft Errors)

TOPLAM İYONIZE OLMAYAN DOZ (TNID-TOTAL SEU (Single Event Upset): Bir iyonize parçacığın
NON-IONIZING DOSE) ETKILERI etkisi ile bellekte tutulan 1 bitlik veride yaşanan
değişikliğe verilen addır. Bellekte tutulan 1 değerini
Toplam iyonize olmayan doz (TNID) etkileri, 0’a, 0 olan değeri 1’e çevirir.
genellikle çift kutuplu transistörler (BJT), opto-
elektronik malzemeler, CCD (Charge Coupled MBU (Multiple Bit Upset): SEU hatasında olduğu gibi
Device) algılayıcılar ve güneş hücrelerinde bir iyonize parçacık ile oluşur. Fakat bu parçacığın
görülür. Görülen etkiler, yer değiştirme hasarı bir bit yerine birden fazla bitin değerini değiştirmesi
(Displacement Damage) olarak da adlandırılır. durumuna verilen addır.
194 UZAY İÇİN TASARLAMAK VE TEST ETMEK

SEFI (Single Event Functional Interrupt): Elektronik Bu teknolojiye sahip bellekler 1-bit veriyi 1 transistör
malzemelerin durum yazmaçlarında tutulan verilerin ve 1 kapasitör ile tutarlar. Ağır iyon radyasyonu
SEU benzeri etkiler ile bozulması ve malzemenin veya yüksek enerjili protonlara maruz kalan DRAM
kontrol devrelerinin kilitlenerek kullanılamamasına hücrelerinde genellikle SEU görülür. Bu durum veriyi
yol açan hatalara verilen addır. Reset mekanizması tutan kapasitörün boşalmasıyla yani mantıksal
veya güç kapatılıp açılması ile hata düzeltilebilir. 1 olarak tutulan verilerin mantıksal 0 olarak
değişmesiyle oluşur. DRAM bellek hücresindeki tek
SET (Single Event Transient): Bir parçacığın, transistörün kapı (gate) bağlantısına gelebilecek
malzemede geçici voltaj oynamasına sebep yüksek enerjili bir iyon hücrede tutulan veriyi
olması ile ortaya çıkar. Elektriksel hiçbir değişiklik kolaylıkla değiştirebilir. Bu sebeple DRAM tabanlı
yapılmadan dahi voltaj oynaması ortadan kalkar. bellekler tekil olay radyasyonu karşısında hassas
Fakat bir elektronik malzeme çıkışında SET bir yapıdadır ve uzay ortamında kullanılmaları
görülmesi durumu, diğer devreleri olumsuz durumunda donanımda ya da yazılımda bazı
etkileyebileceğinden bu hataya karşı da önlem önlemler alınması gerekir.
alınması gerekmektedir.
EEPROM’lar ve Tekil Olay Radyasyonu Dayanımları:
UZAYDA TERCIH EDILEN BELLEK TIPLERI VE EEPROM’lar kayar nokta kapılı transistör (floating
TEKIL OLAY RADYASYONU DAYANIMLARI gate transistor) teknolojisine sahiptirler ve yüksek
gerilim uygulayarak yazma ve silme operasyonlarını,
Elektronik evreninde çok çeşitli elektronik bellek düşük gerilim uygulayarak ise okuma operasyonunu
çeşitleri ve teknolojileri bulunmasına rağmen uzay gerçekleştirirler. Bu iç yapıları sebebiyle yüksek
uygulamaları için belli başlı bazı teknolojiler öne karakteristik boyutlar (feature size) kullanılarak
çıkar. Bu bellek çeşitleri hafıza boyutu, veri hızı, üretilirler ve bir bitlik veriyi tutmak diğer bellek
kalıcı hafıza gibi özellikleri ile uzay uygulamalarında teknolojilerine göre daha çok fiziki alan kaplar.
değerlendirilirken, aynı zamanda bulundukları Yüksek karakteristik boyut ve kayar nokta kapılı
radyasyon atmosferine uygun radyasyon transistör teknolojisi kullanımı sebebiyle EEPROM
dayanımını sağlamaları da beklenir. Radyasyon bloğu içindeki her bir transistörün giriş kapasitansı
dayanımı yeterli olmayan hafıza elemanları ise yüksektir. Bu sebeple SEU açısından oldukça
yazılımda ya da donanımda geliştirilecek çözümler dayanıklıdırlar ve uzay radyasyonu koşullarında
ile radyasyon etkilerinden arındırılabilir veya çalışmaya uygundurlar. Ancak yine yüksek
radyasyona karşı toleranslı hale getirilebilir. Uzay karakteristik boyutları sebebiyle büyük boyutlu
uygulamalarında genellikle tercih edilen elektronik hafıza ve yüksek hız ihtiyaçlarını karşılamakta
bellek teknolojilerine DRAM tabanlı bellekler, SRAM, zorlanmaktadırlar.
EEPROM, FRAM ve MRAM örnek olarak verilebilir.
SRAM’ler ve Tekil Olay Radyasyonu Dayanımları:
DRAM Tabanlı Bellekler ve Tekil Olay Radyasyonu Altı transistörlü bir SRAM hücresinde 1-bitlik
Dayanımları: DRAM tabanlı belleklere SDRAM ve veriyi tutmak için CMOS yapıda dört transistör
DDR elektronik hafıza elemanları örnek verilebilir. kullanılmaktadır. CMOS yapıdaki NMOS transistörlerin
yüksek enerjili bir iyon ile tetiklenerek açılmaları
durumunda hücrede tutulan veri terslenir. SRAM’lerin
üretim teknolojisine göre değişmesine rağmen,
SEU açısından hassas belleklerdir ve tek transistöre
bağlı yapıda kolaylıkla veri kaybı yaşanabilmektedir.
SRAM’lerin uzay uygulamalarındaki kullanımlarında
yazılımda ve/veya donanımda önlemler
uygulanmalıdır.

MRAM’ler ve Tekil Olay Radyasyonu Dayanımları: Bir


MRAM hücresi 1-bitlik veriyi manyetik polarizasyon
ile tutmaktadır. İçeriğinde bulunan mıknatıslı
yapıya manyetik alan uygulanarak mıknatısın kutbu
değiştirilir. Kutbun N veya S olmasına bağlı olarak
hücre içerisinde mantıksal 1 veya mantıksal 0 değeri
tutulur. Dolayısıyla bir MRAM belleğinde SEU ve MBU
görülmesi beklenmez. Ancak MRAM hücresinde
manyetik alan oluşturan akımın üretildiği yapı ve
ASELSAN DERGİ SAYI 115 195

hücrede tutulan verinin okunduğu diferansiyel Ancak FRAM hücresinin dışında kalan kısımlar
yükselteç bölümleri CMOS yapıdadır. Dolayısıyla CMOS yapıda olduğundan SEL, SET ve SEFI kaynaklı
MRAM belleklerde yüksek enerjili iyonlardan kaynaklı problemler görülmektedir. MRAM’de olduğu gibi
olarak SEFI, SET ve SEL hataları görülmektedir. FRAM’lerin uzayda kullanılması durumunda SEL,
MRAM’lerin uzayda kullanımlarında bu tehlikelere SEFI ve SET kaynaklı problemlere yönelik tasarımda
karşı donanımda ve yazılımda önlemler alınmalıdır. gerekli önlemler alınmalıdır.

FRAM’ler ve Tekil Olay Radyasyonu Dayanımları: SEE Testleri için ESCC-25100 Standardı: ESA
FRAM hücresi DRAM hücresine çok benzer bir tarafından geliştirilen ESCC-25100 standardı tekil
yapıdadır. DRAM’den farklı olarak verinin tutulduğu olay etkileri testleri sırasında kullanılacak yöntem
kapasitör, ferroelektrik bir malzeme olan PZT’den ve standartları içeren evrensel bir rehberdir. Bu
üretilir. PZT çok yüksek dielektrik katsayısına (Ɛr) standart, SEE testleri yapılabilecek iki ayrı radyasyon
sahiptir ve bu durum kapasitörün çok zor dolmasına kaynağı olan protonlar ve ağır iyonlar için genel
ve boşalmasına sebep olur. Ayrıca PZT kullanımı kuralları dört ana başlık altında detaylandırır. Bu
DRAM’lerdeki gibi verinin korunması için elektrik standart kullanılması gereken ekipmanlar, genel
alana ihtiyaç duymamaktadır. FRAM hücresi de prosedür, test sistemi, planlama ve dokümantasyon
MRAM’ler gibi SEU ve MBU’ya oldukça dayanıklıdır. gibi aşamaların nasıl yapılması gerektiğini açıklar.
2022 yılında ASELSAN tarafından Belçika’da
gerçekleştirilen ağır iyon radyasyon testleri bu
evrensel standarda uygun olarak yapılmıştır.
Standartta belirtilen akı, akış, numune sayısı,
enerji ve iyon kokteyli sınırlamalarına uyulmuştur.
Yine kapaklı malzemelerin kapakları ve izolasyon
malzemeleri sökülerek, iyon atışları çip yongasına
direkt olarak yapılmıştır.
196 UZAY İÇİN TASARLAMAK VE TEST ETMEK

AĞIR İYON HIZLANDIRICISINDA BELLEKLERE UCL ağır iyon hızlandırıcısında yapılan testlerde COTS
UYGULANAN SEE TESTLERI FRAM ve COTS MRAM belleklerinde önemli miktarda
SEL oluşumu gözlendi. SEL durumlarının anlık olarak
ASELSAN’ın uzay projelerinde kullanılmaya aday yakalanmasının ve bu durumun olmaması için
birbirinin alternatifi elektronik bellekler, ASELSAN donanımsal önlem alınmasının önemi görüldü. Yine
tarafından yazılımı ve donanımı geliştirilen test aynı belleklerde gözlenen yoğun miktardaki SEFI
sistemi ile Belçika’nın Louvain-la-Neuve şehrindeki ve SET hatalarının önlem alınmaması durumunda
Universite Catholique de Louvain (UCL) Ağır İyon tasarımın güvenilirliğini azaltacağı değerlendirildi.
Hızlandırıcısında (HIF Cyclotron) başarıyla ağır iyon Bu değerlendirme sonucunda, bu belleklerin
ışımasına tâbi tutuldu ve radyasyonun bellekler uzay uygulamalarında kullanılması durumunda
üzerindeki etkileri incelendi. Testler ESCC-25100 SEFI ve SET durumlarının izlenerek yazılımda
standardına uygun olarak Şubat 2022’de ASELSAN alınacak önlemlerle düzeltilmesinin mümkün
personeli kontrolünde gerçekleştirildi. Bu testler olduğu tespit edildi. Radyasyon dayanımlı (Rad-
sayesinde ASELSAN, çok az firmada bulunan Hard) uzay kalifiye EEPROM belleğinin ise ağır iyon
radyasyon test sistemi geliştirme ve radyasyon testi radyasyonu dayanımının yüksek olduğu gözlemlendi.
gerçekleştirme yeteneğini kazanmış oldu. Radyasyona dayanımlı EEPROM için üreticiden alınan
ağır iyon radyasyon testi verisi gözlemlenen test
TEST KAPSAMI VE GERÇEKLEŞTIRILEN ALTYAPI verileri ile kıyaslandı. Alınan veriler, ilgili EEPROM’un
üretici test verisine paralel olduğu gözlemlenerek
Testler için COTS FRAM, COTS MRAM bellekleri ve ASELSAN tarafından geliştirilen radyasyon test
uzay kalifiye EEPROM belleği seçildi. Bu amaçla test sisteminin de başarıyla çalıştığı doğrulanmış oldu.
kartları, veri işleme ve veri aktarım test yazılımları
tasarlanıp geliştirildi. Geliştirilen bu sistem Dünyada çok az firmada bulunan bu yeteneğin
radyasyon testleri öncesinde yine ASELSAN’da ASELSAN’a kazandırılması sayesinde, ileride ağır iyon
geliştirilen yapay hata üretme mekanizmaları ile radyasyonu karşısındaki performansı incelenmek
laboratuvar ortamında testler öncesi doğrulandı. istenilen uygun elektronik malzemelerin ilgili testleri
kolaylıkla yapılabilecektir. Böylelikle, ASELSAN
bünyesinde yapılacak uzay çalışmalarında kullanılacak
elektronik malzemelerin seçiminde maliyet/
güvenilirlik dengesi daha kolay sağlanabilecektir.
198 POPÜLER UZAY

AY İLE İLK TEMAS


TÜRKİYE’NİN
AY GÖREVİ
İsmail Ergün KOCABIÇAK

Uzay çağının başlangıcından bu yana, yüzden


fazla uzay aracı Ay’a ulaşmak amacıyla
Dünya’yı terk etti. Hepsi bunu başaramadı,
özellikle de ilk yıllarda, ama şimdiye kadar
görülen insan yaratıcılığının en şaşırtıcı
başarıları yine bu Ay görevleri ile kaydedildi.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 199
200 POPÜLER UZAY

NEDEN AY'I İNCELİYORUZ? görevi kullanarak, Dünya’ya yaklaşık üç yüz gram


malzemeyi geri getirmeyi başardı.
Ay, şimdiye kadar, Dünya dışında ayak bastığımız
tek gök cismi olarak bilim dünyasında ayrı bir yere Ay kayalarının yaşını kesin olarak belirlemek için
sahiptir. Bu duruma Ay’ın en yakın gök cismi olması gereken cihazlar hâlâ bir uzay aracında kullanmak
neden olmuştur diyebiliriz. Ancak Ay’a olan ilgimiz için çok büyük ve çok fazla güce ihtiyaç duyuyorlar.
sadece mesafeden kaynaklı bir heves değil. Bu nedenle, Ay’ın karmaşık tarihini bir araya
getirmenin en iyi yollarından biri, Ay örneklerini
Ay bir bakıma jeolojik bir zaman kapsülü gibidir. Ay’ın Dünya’ya geri getirmektir. Apollo ve Luna görevleri
yüzeyi, meteorların, lav akıntılarının ve yaklaşık dört tarafından Dünya’ya geri gönderilen örnekler bize
milyar yıl önce iç Güneş sisteminin asteroitleri ve Ay’ın tarihi hakkında çok şey öğretti.
kuyruklu yıldızları tarafından adeta yumruklanmış
gibi ağır ve derin çarpma izleri taşıyor. Ay yüzeyine Ancak hepsi, uzay aracının doğrudan Dünya ile
dört milyar yıl önce iç Güneş sisteminden yapılan iletişim kurabildiği Ay’ın bize görünen tarafından,
bu yoğun saldırının hemen ardından Dünya’da Ay’ın ekvatoruna yakın ve arazinin güvenli inişler için
yaşamın ortaya çıktığı, asteroit ve kuyruklu yıldızların uygun olduğu yerlerden geldi. Ay’ın karmaşık tarihini
muhtemelen Dünya’ya su ve organik maddeler anlamak için yeni yerlerden, Ay’ın karanlık yüzünden
getirdiği düşünülüyor. O zamandan beri Ay’daki hâlâ de örneklere ihtiyacımız var.
bozulmamış kraterleri ve özellikleri incelemek, Güneş
sistemi tarihinin bu döneminde neler olduğunu AY KEŞFİNİN KISA TARİHİ
anlamanın anahtarıdır ve onu köken hikâyemizin
kritik bir parçası haline getirir. Ay keşfinin hikâyesi iki ayrı aşamaya ayrılır.
1950’lerin sonlarından 1970’lerin ortalarına kadar
Ayrıca, bilim insanları Ay’ı, Mars, Merkür ve Güneş süren birinci aşama, uzay yarışı olarak bilinen ABD
sistemindeki aylar gibi diğer gök cisimlerinin ve SSCB arasındaki rekabetin hâkimiyetindeydi. Her
özelliklerini belirlemek için bir yaş referansı iki ülkeden de hızlı bir ilkler dizisiyle, Ay’a yapılan bu
olarak kullanıyorlar. Dünya ve Venüs’ün aksine, yarışta önemli bilimsel kazanımlar elde edildi. Apollo
Ay tektonik aktiviteden yoksundur. Bu nedenle iç ve Luna görevleri, bilim insanlarına uzaydaki en yakın
yapısı oluşumundan bu yana iyi korunmuştur. Bu, komşumuz hakkında daha önce hiç bilmediğimiz
bilim insanlarına gezegenlerin iç yapılarının nasıl kadar çok şey anlattı.
oluştuğunu anlama fırsatı veriyor.
Tarihsel süreçte, Luna, Ranger, Surveyor, Apollo
Ay’ın kutuplarında gölgelenmiş kraterlerde su gibi isimlerle anılan birçok program kapsamında
buzu bulundu. Buzun incelenmesi, gezegenimizin başta ABD ve SSCB tarafından, Ay yüzeyine sert ve
suyunun nereden geldiğini anlamamıza yardımcı yumuşak iniş, yörüngesine girme (orbiting), yakın
olabilir. Buz aynı zamanda gelecekteki insan kaşifler geçiş (flyby) gibi çok farklı konseptlerle görevler
için solunabilir hava, içme suyu ve itki için potansiyel icra edildi.
bir kaynak olarak da kullanılabilir.
Ay’a ilk sert iniş Eylül 1959’da SSCB tarafından
AY'I NASIL İNCELİYORUZ? Luna-2 görevinde gerçekleştirildi. Takiben 3 Şubat
1966’da Sovyetler bu defa Luna-9 iniş araçlarıyla ilk
Uzay uçuşu konusunda gelişmeler kat edilinceye defa Ay yüzeyine yumuşak inişi başardı. Ay görevleri
kadar olan süreçte Ay’ı sadece teleskoplarla ve açısından fark yaratan görevlerden biri de SSCB’nin
1940’lardan başlayarak da radarla inceleyebildik. tarih sayfalarına ilk translunar kaplumbağaları
1960’larda ABD ve SSCB arasındaki uzay yarışı, Ay’a kaydettirdiği görevdi. Zond-5 yörüngeye girmeden
uçmak, yörüngeye girmek ve inmek için düzinelerce Ay’ın etrafında dönen ilk uzay aracı olarak Eylül
robotik uzay aracının fırlatılmasıyla sonuçlandı. 1968’de Dünya’ya geri döndü. Bu görev aynı
Neil Armstrong ve Buzz Aldrin, NASA’nın Apollo zamanda, insan olmasa da Ay’a yolcu taşıyan ilk
programının bir parçası olarak 1969’da Ay’da yürüyen görevdi ve yolcuları iki adet Bozkır kaplumbağasıydı.
ilk insanlar oldu. Bu sevimli kaplumbağalar Dünya’dan ayrıldıktan altı
gün sonra Hint Okyanusu’na inerek tarihi yolculuğu
1969’dan 1972’ye kadar, altı Apollo görevi ile Ay sağ olarak tamamlamışlardır.
yüzeyine on iki astronot gönderildi. Astronotlar
Dünya’ya toplam üç yüz seksen iki kilogram Ay görevlerinin en çarpıcı olanı ABD’nin Apollo
Ay toprağı, kaya ve çekirdek örneği gönderdi. programıdır. Bugün hâlâ sadece ABD’nin başarı
SSCB, 1970’ten 1976’ya kadar üç robotik örnek hanesinde yazan Ay yüzeyine insan indirilmesi bu
ASELSAN DERGİ SAYI 115 201
202 POPÜLER UZAY

program ile başarılmıştır. Apollo programında Apollo-


8’in 1968 Noel uçuşu bir dönüm noktasıydı. Bu
görevde mürettebat ilk kez, yörüngeden Ay’a baktılar
ve Ay yörüngesindeyken, uzay çağının en ikonik
görüntülerinden Earthrise fotoğrafını çekti.

Mayıs 1969’da Apollo-10, Ay’a iniş aracını test etti


ve nihayet Apollo 11’deki Neil Armstrong ve Buzz
Aldrin zorlu bir iniş ile 20 Temmuz 1969’da Mare
Tranquillitatis’e (Huzur Denizi) güvenli bir şekilde
iniş gerçekleştirdi. Şimdiye kadar Ay’a toplam altı
adet insanlı iniş gerçekleştirilmiştir. Bu inişler
ile Ay yüzeyine ayak basan toplam insan sayısı
on ikidir. Her Apollo görevinde üçer astronot Ay’a
gönderilmiştir. Üç astronottan biri Ay yörüngesindeki
uzay aracında kalırken, diğer ikisi iniş modülüyle
Ay yüzeyine inmiştir. Son üç Ay’a iniş görevinde
yüzeyde gezgin tipi araçlar kullanılmıştır. En son
Ay görevi Apollo-17 ile 14 Aralık 1972 tarihinde
gerçekleştirilmiştir.

YENİDEN AY!

Ay görevleri tarihçesinin 1970’li yılların ortalarında için Çin görevden önce Dünya-Ay Lagrange
tamamlanan ilk aşamasından sonra yaklaşık on noktasına her ikisini de net bir şekilde gören bir röle
beş yıl süren bir duraklama yaşandı. Bu duraklama uydusu olan Queqiao’yu yerleştirmişti. 2020’nin
ardından ikinci aşama 1990’larda başladı ve bugün sonlarında, Çin’in Chang’e-5 uzay aracı, Ay’ın daha
hâlâ dikkat çekici programlarla etkileyici ilerlemesini genç, keşfedilmemiş bir bölgesine indi. Yaklaşık
sürdürüyor. 1990’larda Ay’a iki küçük robotik görev 1,7 kilogram örnek topladı ve bunları Dünya’ya
gönderildi. 1994 yılında NASA-Stratejik Savunma geri getirdi.
Girişimi Örgütünün Clementine görevi, uzay tabanlı
füze savunması için geliştirilen sensörleri test etti NASA, 2023 yılında Ay’ın kalıcı gölgeli bölgelerine
ve yörüngesinde dönerek, Ay’ın rengini ve şeklini girecek ve buzu yakından inceleyecek olan VIPER
haritalandırdı. Clementine’den kısa bir süre sonra, gezginini Ay’a fırlatmayı planlıyor. VIPER, NASA’nın
Lunar Prospector uzay aracı, 1998 ve 1999’daki düzenli olarak görev yapacak olan Ticari Ay Yük
görevi sırasında Ay’ın yüzeyini yörüngeden Hizmetleri programının bir parçası. İnsanlığın bu
haritalandırdı. yeniden Ay’a dönüş yolculuğunda heyecan verici
olan, yakın gelecekte mürettebatlı ay görevlerine
Bu dönemlerde Ay görevlerine yeni bir ülke daha geri dönme ihtimalinin sürekli artmasıdır. Bu
katıldı. Hindistan, ilk görevi Chandrayaan-1 ile 8 ihtimale yönelik ipuçlarını aşağıdaki programlar bize
Kasım 2008’de Ay yörüngesine girdi ve bir buzul vermektedir:
keşfetti. Takiben Hindistan’ın 2019’da fırlatılan • Şu anda geliştirilmekte olan SpaceX’in Starship’i,
Chandrayaan-2 uzay aracı, Chandrayaan- süper zengin turistler için gerçek bir olasılık olan
1’in keşfettiği buzulun haritasını çıkarmaya Zond-5’in kaplumbağalarının izlediği rotayı takip
devam ediyor. ederek Ay’ın etrafında geziler planlamaktadır.
Hatta ilk bilet rezervasyonu Japon milyarder
Ay görevi icra eden ülkelerden bir diğeri olan Çin, Yusaku Maezawa’ya ait.
Ay keşif programına başladığında, hızlı bir süreç • NASA’nın Artemis programı, insanları Mars’a
kurguladı. Ülkenin ilk yörünge aracı, ilk iniş aracı ve göndermek için uzun vadeli bir planın parçası
ilk gezgini, birbirlerinden birkaç yıl sonra fırlatıldı. olarak 2024 yılında astronotları Ay’ın güney
Daha sonra 3 Ocak 2019’da Çin, daha önce hiç kutbunun yakınlarına indirmeyi hedefliyor. Bu sıkı
yapılmamış bir şeyi başardı. Chang’e-4 ve gezgin bir takvim, ancak plan, inişten önce sadece iki test
Yutu-2 Ay’ın görünmeyen bölgesine indi. uçuşunun yapılmasıdır. Mürettebatsız bir çevre
görevi ve mürettebatlı bir görev. Üçüncü uçuş,
Ay’ın asla görmediğimiz bu tarafı Dünya ile görüş inişin kendisi olacak ve SpaceX’in Starship’inin bir
hattı iletişimi olmayan taraftı. Bu sorunu çözmek varyantını kullanacak.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 203

• Başarılı gezici ve numune dönüş görevleriyle


Çin, artık robotik Ay görevlerinde dünya lideri
gibi görünüyor, ancak planlar burada bitmiyor.
2030’larda Çin Taikonotları Ay’a götürebilecek yeni
nesil mürettebatlı uzay aracı geliştiriyor.

Önümüzdeki birkaç yıl içinde, en az dört uluslararası


robotik görev Ay’ın yörüngesinde dönecek ve eşsiz
kalitede küresel haritalar yapacak. Sonuçta, insanlar
Ay’a geri dönecekler. Bu sefer Ay’a dönüşün amacı,
bunu yapabileceğimizi kanıtlamak değil, yeni ve
büyüyen bir uzay yolculuğu yeteneğini desteklemek
için Ay’ı nasıl kullanacağımızı öğrenmek.
204 POPÜLER UZAY

TÜRKİYE’NİN AY GÖREVİ Fırlatma kesimi, uzay aracını Dünya yörüngesine


götürecek fırlatma sistemini ifade etmektedir. Yer
Hâlâ planlama aşamasında olan gelecekteki Ay kesimi ise, görev konsepti çerçevesinde sürekli
görevlerine bakıldığında, Ay görevlerine dahil olan kapsama için hizmet alınacak asgari iki adet yurt
veya kendi Ay görevlerini planlayan ülkelerin sayısının dışı yer istasyonu ile Türkiye’de belirlenecek bölgede
artması dikkat çekicidir. Bu noktada; Kanada, tesis edilecek Ay görevi yer istasyonunu içerecektir.
BAE, Kore Cumhuriyeti ve tabii ki Türkiye kendi Ay
görevleriyle bu alana yeni değerler katmaya aday. Uzay kesiminde, uzay aracının Ay’a ulaşması
amacıyla Dünya merkezli yörüngeden Ay’a transfer
9 Şubat 2021 tarihinde Türkiye Uzay yörüngesine geçişi için gerekli ateşlemeyi (delta-v)
Ajansı sorumluluğunda yürütülmek üzere sağlamak amacıyla milli olarak geliştirme çalışmaları
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından devam eden hibrit roket motoru kullanılacaktır. Uzay
açıklanan Milli Uzay Programı ile Türkiye’nin Ay görevi aracı üzerinde Ay yüzeyini görüntülemek ve bazı
ulusal ve uluslararası kamuoyu gündemine girmiştir. bilimsel ölçümler yapmak amacıyla muhtelif görev
Türkiye’nin Ay görevi bütünsel olarak ele alındığında, yükleri de bulunacaktır. Hâlihazırda uzay aracında
geliştirilecek bir uzay aracı ile Ay yüzeyine temasın bulunacağı öğrenilen görev yükleri görüntüleme
sağlanması olarak tanımlanmıştır. Aşamalı olarak ele amaçlı bir kamera ile radyasyon ölçümü için bazı
alınacak görevde Ay yüzeyine sağlanacak temas; sensörleri içerecektir.
• Birinci aşamada, uzay aracının fiziki bütünlüğünü
koruma gayesi olmaksızın belirli bir hızla çarpması Operasyonel konsepte bağlı olarak, yer kesimi
(Sert İniş-Haziran 2024), üç temel fonksiyonu yerine getirmeye yönelik
• İkinci aşamada ise, yine belirlenen bölgeye, planlanacaktır. Bu fonksiyonlar temel olarak; uzay
oluşturulacak bir patern ile uzay aracını aracına erişim, görev operasyonları planlama &
kırıma uğratmadan yumuşak inişin yapılması yönetim ile uçuş dinamiğidir.
(2028/2029) şeklinde gerçekleştirilecektir.
Uzay aracına erişim haberleşme ağı kapsamında
Ay görevinin ilk aşaması olan Ay’a Sert İniş görevi, tesis edilmesi gereken anten veya antenler ile
Dünya’dan ayrılış ve Dünya etrafında yörünge, birlikte, göreve özel haberleşme planı ile sağlanacak
Ay yörüngesine transfer, Ay yörüngesinde haberleşmenin sürekliliğine bağlı olarak küresel
operasyonlar ile Ay yüzeyine alçalma ve çarpma anlamda dağıtık anten sistemlerinin kullanımını
adımlarını içerecektir. Uzay aracının Dünya’dan içerecektir. Anten bazında geçiş planları (süre, AZ/
Ay’a olan yolculuğunun fazlarını biraz daha EL/Range-AER) hazırlanacak, senkronizasyon ve
detaylandıracak olursak; operasyon sürekliliğinin garanti altına alınması
• Dünyadan ayrılış yurt dışı kaynaklı bir fırlatma amacıyla karasal ağlar kullanılarak seçilen operasyon
aracı ile gerçekleştirilecek, merkezi ile bir haberleşme ağı oluşturulacaktır.
• Bu araç ile oldukça yüksek eliptikli (Dünyaya
en yakın nokta 350 km [yerberi], en uzak Görev operasyonları planlama & yönetim fonksiyonu
nokta 125.000 km [yeröte]) Dünya merkezli bir görev planlama, trend analizi, durum-yönelim tespit
yörüngede uzay aracı bırakılacak, & analiz, uzölçüm, uzkomut, izleme ve anomali
• Bu yörünge 2-4 haftalık bir süreçte yaklaşık dört yönetimi, arşiv, veri dağıtım ve yönetimi gibi alt
periyot sonunda (her iki periyot sonunda yörüngeyi fonksiyonları içermektedir. Bu amaca yönelik
yükseltme amaçlı ateşleme yapılarak) yapılarak, olarak genel bir yaklaşımla görev kontrol merkezleri
Ay’a transfer yörüngesine (Lunar Transfer Orbit- teşkil edilmektedir. Uz ölçüm ve uz komut işlevi
LTO) oturtulacak, ile uzay aracı telemetre verileri (güç durumu,
• Transfer yörüngesinde yaklaşık beş gün sürecek ekipman sıcaklıkları, çekilen akımlar vb. uzay aracı
yolculuk sonrasında, Ay yörüngesine girilerek sağlık bilgileri) alınarak değerlendirilmekte, uzay
yaklaşık 2-4 ay sürecek gözlem görevleri aracının görev konseptine uygun olarak komutası
yapılacak, sağlanmakta, otonom fonksiyonların uygunluğu
• Nihai olarak görev, Ay yüzeyinde belirlenecek izlenmektedir.
bölgeye doğru alçalma ve sert iniş ile
sonlandırılacaktır. Görev planlama ile olay/işlem planlarının
hazırlanması ve planların uzay aracına çıkılmasına
Ay görevi bütünsel olarak ele alındığında görev kadar olan süreçteki işlevlerin yerine getirilmesi
mimarisi; uzay kesimi, fırlatma kesimi ve yer sağlanmaktadır. Bunlarla birlikte, sistemin tüm
kesiminden oluşacaktır. Uzay kesimi, Ay yüzeyine bileşenleriyle izlenmesi, anomali tespiti ve yönetimi,
sert inişi gerçekleştirecek uzay aracını içermektedir. uzay aracının görev gereği durum ve yönelim
ASELSAN DERGİ SAYI 115 205
206 POPÜLER UZAY

planlaması, mevcut telemetre verileri dikkate Ay görevi kapsamında sistem mimarisinin yer
alınarak trend analizleri yapılması işlevleri de görev kesimine yönelik planlamalar hakkında somut bilgiler
operasyonları planlama ve yönetim fonksiyonu kamuoyu ile henüz paylaşılmamıştır. Ancak yer
kapsamında gerçekleştirilmektedir. kesimi kapsamında temel olarak bu konuda ticari
hizmet sunan uluslararası yer istasyonları ağı işleten
Uçuş Dinamiği fonksiyonu genel anlamda Dünya’da firmalardan hizmet alınması yönünde bir yaklaşımın
ayrılış ile başlayarak, Ay yüzeyine çarpma/inmeye izlendiği bilinmektedir.
kadar olan süreçte izlenecek uçuş yolunun planlama,
kontrol, düzeltme ve takibine yönelik tüm işlevler için Başarımının sadece ulusal değil, uluslararası arenada
gerekli analiz ve hesaplamaları gerçekleştirmektedir. da oldukça olumlu sonuçları olacak böylesine önemli
Bu kapsamda uçuş dinamiği fonksiyonu; bir uzay programı kapsamında tam fonksiyonel bir
• Yörünge (uçuş yolu) belirleme, yer istasyonunun görev kontrol merkezi işlevlerini
• Yörüngede olabilecek bozulmaları düzeltme, de gerçekleştirilmek üzere tesis edilmesi önemli
• Uçuş yoluna bağlı olarak varsa belirli aşamalarda bir kazanım olacaktır. Bu yönde yapılacak bir
yapılması gereken önceden belirlenmiş planlamada ASELSAN sahip olduğu teknolojik birikim
manevraların planlamasını içermektedir. ile gerek yer kesiminde tüm sistem çözümü sunmak,
gerekse de uzay aracı erişim alt sistemi olarak da
adlandırılan çok bantlı tam hareketli anten sistemini
milli olarak geliştirmek konusunda kendisine
verilecek tüm görevlere hazırdır.
208 POPÜLER UZAY

ARTEMİS
İNSANLIĞIN
AY İLE YENİDEN
BULUŞMASI
Barış BULGUN 1966’nın başlarında SSCB robotik Luna-9 uzay aracını
İsmail Ergün KOCABIÇAK Ay yüzeyine güvenli bir şekilde indirerek yoluna devam
etti. Luna-9’u, Mayıs 1966’da ABD’nin karmaşık
robotik uzay aracı Surveyor-1’in yumuşak inişi takip
AY GÖREVLERİNİN TARİHÇESİ etti. Son robotik görevler, tüm Ay’ı ilk kez yörüngeden
haritalandırarak potansiyel iniş alanlarının son derece
Ay görevlerinin tarihçesine baktığımızda ilk adım yüksek çözünürlüklü resimlerini elde etti ve Apollo
olarak Ekim 1957’deki Sputnik-1’in fırlatılışına görevlerinin takip etmesi için güvenliklerini onayladı.
gideriz. Sputnik-1’in fırlatılmasıyla birlikte Ay Şimdi Ay ve gezegen tarihini anlamadaki bir sonraki
gökyüzündeki uzak gümüş bir diskten, sondalar ve dev sıçrama için sahne hazırdı.
insanlar için ulaşılması hedeflenen gerçek bir yere
dönüştü. Sovyetler ilk olarak Ocak 1959’da Luna-1 APOLLO: İNSANLI AY GÖREVLERİ
ile Ay’ın yanından uçtu. Bu başarıyı bir dizi başka
robotik sonda ile takip ettiler ve aynı yılın ilerleyen Apollo, ABD’nin sıfır insanlı uzay uçuşu kapasitesinden,
zamanlarında, Dünya’dan asla görünmeyen Ay’ın Ay’ın yüzeyine insan indirmeyi başardığı program
uzak tarafını fotoğraflayan Luna-3 ile programlarının olarak tarihteki yerini aldı. Apollo programı süresince
ilk aşamasını sonuçlandırdılar. Apollo-8’in 1968 Noel uçuşu bir dönüm noktasıydı. İlk
kez, insanlar yörüngeden Ay’a baktılar. Mayıs 1969’da
Sovyet kozmonot Yuri Gagarin’in 1961’deki ilk Apollo-10, Ay’ın yörüngesine girdi ve Ay’a iniş aracını
insanlı uzay uçuşuna cevaben, ABD Başkanı John test etti. Nihayet Apollo 11’deki Neil Armstrong ve
F. Kennedy, Ay’a insan indirme hedefini açıkladı. Bu Buzz Aldrin, zorlu bir iniş ile 20 Temmuz 1969’da Mare
amaçla başlatılan Apollo programı, Ay’ı keşfetmeye Tranquillitatis’e (Huzur Denizi) güvenli bir şekilde indi.
olan ilgiyi büyük ölçüde artırdı. Apollo programı Ay’da iki saatten fazla yürüdüler, kayaları ve toprağı
kapsamında aynı zamanda, robotik öncüler, Ay topladılar ve deney paketleri hazırladılar.
yüzeyine yönelik bilimsel keşifler yapacaktı.
Kasım 1969’da Apollo-12, daha önce iniş yapan
Amerika’nın ilk girişimi, Ranger serisi sert iniş uzay Surveyor-3 uzay aracının yakınındaki Oceanus
araçlarıydı. Birkaç umut kırıcı başarısızlıktan sonra Procellarum’a (Fırtınalar Okyanusu) indi. Apollo-13’te
Ranger-7, Temmuz 1964’te Mare Nubium’un (Bulut bir oksijen tankının patlaması, Ay’a inmesini engelledi.
Denizi) ayrıntılı resimlerini Dünya’ya göndermeyi Apollo-14, Apollo-12’nin doğusunda, antik krater Fra
başardı. Takiben Ranger-9’un 1965 Live From the Mauro’nun yakınındaki bir yaylaya gönderildi. Temmuz
Moon video görüntüleriyle bu aşama sonuçlandı. 1971’de, Apollo-15 ile NASA, “J” olarak adlandırılan
ASELSAN DERGİ SAYI 115 209
210 POPÜLER UZAY

Yine Yeniden Ay’a: ARTEMİS Görevi Nedir?

Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Havacılık ve Uzay


Dairesi NASA, Ay yüzeyinin ziyaret edildiği tarihten tam
elli yıl sonra biricik uydumuza yeni bir yolculuk planlıyor.
Birkaç aşamadan oluşacak görevin en büyük amacı,
Ay topraklarını Mars’a ulaşma hedefinin merkez üssü
haline getirmek ve bir ara istasyon olarak kullanmak.
Bunun başarılmasının ardından kazanılacak tecrübe
ve bilgi birikimi ise asıl hedef olan Mars yolculuğunun
gerçekleşmesinde hayati bir önem taşıyacak.

Programın diğer bir hedefinin ise ilk kez bir kadın


astronot ve siyahi astronotun Ay’a adım atması
vizyonu ile dünyada aşılması gereken eşitlik
problemine katkı sağlamak olduğu söylenebilir.

Peki Ama Neden Program Adı ARTEMİS?

üç görevden ilkine başladı. Ay modülü Falcon’un Artemis Yunan Mitolojisinde Zeus’un kızı, bir önceki
Ay yüzeyinde üç gün geçirdiği Apollo-15 görevi, Ay görevinin de adı olan Apollo’nun ikiz kardeşi ve
mürettebatın iniş gemilerinden kilometrelerce uzağa Ay tanrıçasıdır. Hem elli yıl önceki göreve selam
seyahat etmesine izin veren küçük bir elektrikli araba göndermenin hem de ilk kez bir kadının Ay yüzeyine
olan bir Ay gezgini kullanan ilk görevdi. Apollo-16, adım atmasının isim tercihinde etkili olduğu
Nisan 1972’de ay yaylalarının derinliklerindeki antik düşünülebilir.
krater Descartes’a gönderildi. Ay’daki ilk astronomik
teleskobu konuşlandırdılar ve çalıştırdılar. Neden Tekrar Ay’a Gidilmek İsteniyor?

Bugüne kadar Ay’a yapılan son insan görevi olan Uluslararası Uzay İstasyonunun devreye alınması,
Apollo-17, Aralık 1972’de Mare Serenitatis’in (Huzur özel şirketlerin uzay teknolojisine yatırımlarının çok
Denizi) kenarına gönderildi. Bu tarihten sonra insanlı büyük boyutlara ulaşması gibi gelişmelerin ardından
Ay görevleri için uzun bir duraklama dönemi başladı. özellikle son 20-30 yılda uzay teknolojisi çok büyük
Ta ki ARTEMİS görevi duyuruluncaya kadar. Bu kadar bir hızla gelişti. Alçak Dünya yörüngesinde kazanılan
aradan sonra yeniden aynı heyecan ve bekleyiş. İşte tecrübenin ardından aslında Ay’a gitmek bir sonraki
sorularla yine ve yeniden insanlı Ay görevi! en mantıklı hedef olabilir.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 211

Her ne kadar daha önce Ay yüzeyine iniş yapılmış olsa Tarihlerin bir miktar ileri gitmesine kesin gözüyle
da Ay hakkındaki bilgimiz oldukça kısıtlı. Bu program bakılsa da er ya da geç bu tarihi görevin ilk üç aşaması
ile bu bilgi eksikliğin giderilmesi de hedefleniyor. Büyük tamamlanacak ve sadece uzay tarihinin değil, insanlık
buz kütlelerini incelemek, çok daha fazla zemin örneği, tarihinin en büyük olaylarından biri daha yaşanacak.
element getirmek ve ay üstünde koloniler kurmak
programın teknik hedefleri olarak değerlendirilebilir. Ay’a Gidecek Astronotlar Nasıl Seçiliyor?
Fakat unutulmamalıdır ki programın en büyük hedefi
Mars’a giden yolu açmak. Ay görevi bunca zorluk Seçim kriterlerinden en önemlisi ekiple uyumlu çalışan
içermesine rağmen hâlâ insanlı bir Mars görevinin ve görevin kurallarına bağlı kalabilen astronotları
yanında oldukça ulaşılabilir görünüyor. diğerlerinden ayırabilmek. Tarihe geçecek astronotların
bir diğer seçilme kriteri ise askeri helikopterleri
Artemis’in Kilometre Taşları Nelerdir? indirebilme, İzlanda kırsallarında aylar geçirebilme,
sanal gerçeklik gözlükleri ile başına gelenleri atlatma
İlk planlamalara göre Ay görevinin birinci evresi üç gibi teknik zorlukları aşması. Tabii son karar NASA’nın.
aşamada tamamlanacak. Birinci aşamada insansız Kimse en son noktaya kadar gelebilen astronotların
bir uzay aracı Ay’a gönderilecek ve insanlı görevin neye göre seçildiğini tam olarak bilmiyor.
bir provası yapılacak. Ardından 2024 yılı içerisinde
dört Artemis astronotunu taşıyacak olan Orion Bu Görevin Maliyeti Ne Kadar?
kapsülü, alçak Dünya yörüngesinin ötesine gidecek
ve insanlık 1972 yılından sonra ilk kez dünyadan bu NASA’nın Ay görevi için şu ana kadar 40-50 milyar
kadar uzaklaşmış olacak. İkinci aşamanın hedefi dolar harcadığı, 2025 yılına kadar ise 100 milyar dolar
Ay yörüngesinde en az on günlük insanlı bir test ve bandını aşacağı tahmin ediliyor. Apollo görevinde ise
geri dönüşü içerecek. Nihayetinde üçüncü aşamada o yıllarda 28 milyar dolar harcanmıştı. Bu maliyet ise
ise insanlar elli yıl sonra tekrar Ay’a ayak basacak. günümüzde 280 milyar dolara karşılık geliyor.
212 POPÜLER UZAY

KIZIL GEZEGEN
MARS
YENİ DÜNYA UMUTLARI
Orhan Çağdaş ÜNVER
ASELSAN DERGİ SAYI 115 213
214 POPÜLER UZAY

İlk bakışta Dünya’nın daha küçük, daha soğuk bir gösterebilirken, ortalama yüzey sıcaklığı -62˚
komşusu gibi görünen paslı gezegen, içerisinde derece ile, Dünya’nın ortalama sıcaklığından tam
birçok keşfedilmemiş gizem barındırıyor. 138 derece daha soğuktur.

Adını Roma savaş tanrısından alan kızıl gezegen BIR ZAMANLAR RÜZGÂRLI VE SULAKTI
Mars, uzunca bir süre geceleri gökyüzünde bir
gizem olarak kaldı. Fakat yıllar geçtikçe ve insanlık Mars atmosferi çoğunlukla karbondioksit, azot
daha dikkatli bakabilecek teknolojilere sahip ve argondan oluşmaktadır. Dünya standartlarına
oldukça Mars’ın kendi içerisinde bir yıkım barındıran göre, hava akıl almaz derecede incedir. Everest
hüzünlü hikâyesi gün yüzüne çıkmaya başladı. Dağı’nın tepesindeki hava basıncı, Mars yüzeyinde
Milyarlarca yıl önceye gidip bakışlarımızı kızıl olduğundan yaklaşık elli kat daha yüksektir. İnce
gezegene çevirebilseydik, yüzeyinde sıvı su ve hatta havaya rağmen, Mars esintileri saatte 60 mil hıza
belki de yaşam olan Mars’ın Dünya’ya ikizi kadar ulaşabilir, bu da devasa toz fırtınalarının oluşmasına
benzediğini görebilirdik. Sadece daha küçük bir ikizi. neden olur.

Şimdi ise Mars birkaç sıvı su belirtisi olan soğuk, Bir zamanlar kızıl gezegende su bulunduğu
çorak bir çöl. Ancak yörünge araçları, arazi araçları düşünülmekte. Gönderilen robotik gezici araçlar,
ve geziciler kullanılarak yapılan onlarca yıllık milyarlarca yıl önce, göllerin ve sıvı su nehirlerinin
çalışmanın ardından bilim insanları, Mars’ın, bugün kızıl gezegenin yüzeyinde aktığına dair net kanıtlar
bile paslı yüzeyinin altında mikrobiyal yaşamı buldu. Bu, uzak geçmişte bir noktada, Mars’ın
barındırabilecek, dinamik, rüzgârlarla savrulan bir atmosferinin yeterince yoğun olduğu ve suyun
manzara olduğunu ortaya çıkardılar. kırmızı gezegenin yüzeyinde sıvı kalması için yeterli
ısıyı koruduğu anlamına gelmekte. Fakat bugün
DAHA UZUN YIL VE DEĞIŞEN MEVSIMLER ise öyle değil. Mars yüzeyinin altında ve kutup
bölgesinde yer alan buzullarda bol miktarda buz
2.106 mil yarıçaplı Mars, Güneş sistemimizdeki halinde su olmasına rağmen, yüzeyde büyük sıvı su
yedinci en büyük gezegendir ve Dünya’nın yaklaşık kütleleri yoktur.
yarısı kadardır. Yüzey yerçekimi, Dünya’nın yüzde
37,5’i kadardır. Mars ayrıca aktif bir tektonik sistemden yani
Dünyamızı harekete geçiren aktif bir jeolojik
Mars, her 24,6 Dünya saatinde bir kendi ekseni motordan yoksundur ve bu da gezegensel bir
etrafında döner ve bir Mars gününün uzunluğunu manyetik alanının olmadığı anlamına gelir. Bu
tanımlar. Mars’ın dönme ekseni, gezegenin Güneş koruyucu bariyerin olmaması, güneşin yüksek enerjili
etrafındaki yörüngesinin düzlemine göre 25,2 parçacıklarının kızıl gezegenin atmosferini soymasını
derece eğilir ve bu da Mars’a Dünya’daki mevsimlere kolaylaştırır ve bu da Mars’ın atmosferinin neden
benzer mevsimler vermeye yardımcı olur. Hangi bu kadar ince olduğunu açıklar. Ancak yaklaşık 4,12
yarım küre Güneş’e daha yakın eğilirse, ilkbahar ve ila 4,14 milyar yıl öncesine kadar Mars’ın, koruyucu
yaz yaşanırken, yarım küre uzağa eğikse sonbahar bariyer görevi gören bir manyetik alana sahip olduğu
ve kış olur. Her yıl ekinoks adı verilen iki belirli anda tahmin edilmekte fakat bu bariyeri neyin yok ettiği
her iki yarıküre de eşit aydınlatma alır. bilim insanlarınca henüz bilinmemektedir.

Ancak birkaç nedenden dolayı Mars’taki mevsimler, EN BÜYÜK DAĞ VE DERIN VADILER
Dünya’dakilerden farklıdır. Birincisi; Mars, ortalama
142 milyon mil yörünge mesafesiyle, Güneş’e Dünya ve Venüs gibi, Mars’ta da dağlar, vadiler
Dünya’dan ortalama yüzde elli daha uzaktadır. Bu, ve volkanlar var, ancak kızıl gezegen açık ara en
Mars’ın tek bir yörüngeyi tamamlamasının daha büyük ve en dramatik olanı. Güneş sisteminin
uzun sürdüğü, yılını ve mevsimlerinin uzunluğunu en büyük yanardağı olan Olympus Dağı, Mars
uzattığı anlamına gelir. Mars’ta bir yıl 669,6 Güneş yüzeyinin yaklaşık 25,7 km üzerinde yükseliyor
günü veya 687 Dünya günü sürer ve tek bir mevsim ve onu Everest’ten üç kat daha uzun yapıyor.
194 Güneş günü veya 199 Dünya gününden biraz Ancak Olympus Dağı’nın tabanı o kadar geniştir ki
fazla sürebilir. yanardağın ortalama eğimi bir tekerlekli sandalye
rampasından sadece biraz daha diktir.
Mars, Dünya’dan çok daha ince bir atmosfere sahip
olduğundan bu faktör gezegenin yüzeyinin ne kadar Mars sadece en yüksek tepelere değil, aynı
ısı tutabileceğini önemli ölçüde azaltır. Mars’taki zamanda Güneş sisteminin en düşük seviyelerinden
yüzey sıcaklıkları 20˚ ile -140˚ arasında değişkenlik bazılarına da sahiptir. Olympus Dağı’nın
ASELSAN DERGİ SAYI 115 215
216 POPÜLER UZAY

güneydoğusunda, kızıl gezegenin ikonik kanyon Ufukta, Marslı yaşamını aramaya yardımcı olmak için
sistemi olan Valles Marineris yer alır. Boğazlar tasarlanmış daha fazla görev var. NASA, Mars 2020
yaklaşık 4.000 km uzanır. Uçurumlar ağı, Dünya’daki gezicisini, Mars’a başarılı bir şekilde göndererek
Büyük Kanyon’dan dört kat daha derin ve beş kaya örneklerinden topladığı bilgileri Dünya’ya
kat daha uzundur. Vadiler adını, 1971’de Mars’a iletmeye devam ediyor. Avrupa Uzay Ajansı, adını
ulaştığında başka bir gezegenin yörüngesinde kimyager Rosalind Franklin’den alan gezicili bir Mars
dönen ilk uzay aracı olan Mariner-9’dan almaktadır. misyonu planlıyor. Diğer ülkeler de bu mücadeleye
katılarak uzay araştırmalarını bu süreçte daha
MARS’IN KOZMIK ARKADAŞLARI küresel hale getiriyor. Temmuz 2020’de Birleşik Arap
Emirlikleri, Mars atmosferini inceleyecek olan Umut
Uzak geçmişte bir noktada, kızıl gezegen iki küçük yörünge aracını fırlattı ve araç Mars yörüngesine
ve düzensiz şekilli uydusuna, Phobos ve Deimos’a oturmayı başardı.
kavuştu. 1877’de keşfedilen bu iki uydu, Roma
mitolojisindeki tanrı Mars’ın oğullarından adını Tüm bu keşiflerin ortak motivasyonu aslında
almıştır. Uyduların nasıl oluştuğu hala çözülemedi. Mars gezegenini yeni Dünyamız, yuvamız haline
Bir olasılık, asteroid kuşağında oluşmuş olmaları getirebilmek. Muhtemel bir gelecekte insanlar
ve Mars’ın yerçekimi tarafından yakalanmalarıdır. kızıl gezegendeki keşif robotlarına katılabilecekler.
Ancak son modeller, bunun yerine, uzun zaman Fakat Mars’ı yeni yuvamız haline getirmeden önce
önce büyük bir çarpışmanın ardından Mars’tan ara istasyonlar inşa etmemiz gerekiyor. NASA,
fırlayan enkazdan oluşmuş olabileceklerini Mars’a bir atlama taşı olarak kullanmak üzere
öne sürüyor. insanları Ay’a geri gönderme hedefini açıkladı.
Bu ara istasyonların inşası bile Mars hedefinin
İki uydudan daha küçüğü olan Deimos, her büyüklüğü ile ilgili bize bir fikir veriyor. SpaceX’in
otuz saatte bir Mars etrafındaki yörüngesini kurucusu ve CEO’su Elon Musk, insanları Mars’a
tamamlamakta ve uydunun çapı on milden daha göndermek için Starship adlı devasa bir araç inşa
az. Daha büyük kardeşi Phobos, yüzeyinde uzanan ediyor. Elbette Mars ile ilgili yapılan çalışmaların
kraterler ve derin oluklar da dahil olmak üzere birçok çoğu şimdilik kızıl gezegene insanlı uçuşların
yara izi taşıyor. Bilim insanları, Phobos’taki oyuklara yapılabilmesi ile ilgili. Oraya ulaşacak ilk insanlar
neyin neden olduğunu uzun zamandır tartışıyorlar. Antarktika’yı işaretleyenler gibi, Mars yüzeyinde
Eski bir çarpmanın ardından yüzeyde yuvarlanan yürüyen ilk kişiler olacaklar. İnsanlığın sonraki
kayaların geride bıraktığı izler mi yoksa Mars’ın hedefi de bu soğuk, geçmişi yıkımlarla dolu paslı
yerçekiminin Phobos’u parçalara ayırdığına dair gezegenin geçmişindeki canlı belki de hayat
işaretler mi henüz bilinmiyor. barındıran günlerine döndürülmesi olacak. Oraya
ulaşacak ilk nesil tüm zorluklarına rağmen yeni
Phobos her yüzyılda Mars’a yaklaşık bir buçuk geliştirilen teknolojiler ile belki de Mars’ın atmosferini
metre daha yaklaşıyor; elli milyon yıl sonra ya kızıl zamanla yaşanabilir hale getirebilecek. Şimdilik
gezegenin yüzeyine çarpacağı ya da paramparça sadece çılgın bir fikir olarak kalsa bile, her ne kadar
olacağı tahmin ediliyor. sonrasında bu düşüncesinden geri adım atsa da
Elon Musk, yaşanabilir bir atmosfer oluşturabilmek
VE MARS GÖREVI için termonükleer bombalar ile gezegenin dövülmesi
gerektiğini söylemişti.
Şimdiye kadar anlatılan bilgiler aslında geçmişi ve
şimdiki haliyle Mars’ın neden insanoğlu için yeni Tüm bunları zaman gösterecek. Ama ne olursa olsun,
bir yuva oluşturabilme umudu taşıdığını açıklıyor. Mars, gökyüzümüzde ve hikâyelerimizde parıldayan
1960’lardan bu yana, insanlar Mars’ı Dünya’nın kırmızı bir fener olarak insanın hayal gücünü işgal
ötesindeki herhangi bir gezegenden daha fazla etmeye devam edecek.
keşfettiler. Şu anda ABD, Avrupa Birliği, Rusya ve
Hindistan’dan sekiz misyon aracı aktif olarak Mars’ın
etrafında dönüyor veya yüzeyinde dolanıyor. Ancak
kızıl gezegene güvenle ulaşmak hiç de küçük bir
başarı değil. 1960’tan bu yana başlatılan kırk beş
Mars görevinden yirmi altısında ya misyon araçları
Dünya’dan ayrılamadı ya rotası üzerinde sessizliğe
büründü ya Mars’ın yörüngesini kaçırdı, atmosferde
yandı ya da yüzeye çarptı veya zamanından önce
işlevini yitirdi.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 217
218 POPÜLER UZAY

YENİ TATİL ANLAYIŞI:


UZAY TURİZMİ
Esra Zeynep ŞENEL multi milyoner kişi uzay turizmi yapmıştır. Her biri,
1-2 haftalık uzay seyahati için 20-40 milyon dolar
ödemişler ve bu yolculuklar için devlet roketleri ve/
İnsanoğlu, ilk çağlardan itibaren gökyüzü ve veya devlet uzay istasyonlarını kullanmışlardır. 2011
ötesine merak duymuştur. Tarım faaliyetlerini yılında NASA, uzay mekiği programını durdurmuştur
gerçekleştirme, takvim belirleme ve yön bulma gibi ve 2021 yılına kadar uzay turizmi alanında ciddi bir
amaçlar için gökyüzüyle ilgilenen insanlar, uzaya sıçrayış yaşanmamıştır.
çıkmanın hayallerini kurmuşlardır. Günümüzde
teknolojik gelişmeler sayesinde uzay seyahati 2021 yılına gelindiğinde uzay turizmine olan ilginin
kavramı artık bir hayal olmaktan çıkmış, insanların hızla artması, birçok özel şirketin turistleri düzenli
değişen beklenti ve ihtiyaçları sebebiyle farklı olarak uzaya taşımak için uzay aracı tasarlamasına
kavramların doğuşunu da beraberinde getirmiştir. ve test etmesine yol açtı. Virgin Galactic, Blue
Uzay turizmi, bu teknolojik gelişmelerin ışığında, Origin ve Spacex şirketleri 2021’de turist odaklı ilk
insanların uzaya olan merakının ve macera görevlerini gerçekleştirdiler. Her biri profesyonel
beklentisinin bir sonucu olarak doğmuştur. Uzay uzay uçuşlarında asgari eğitim almış birkaç kişiyi
turizminden ilk olarak 1967 yılında Hilton Otellerinin uzaya gönderdiler. Virgin Galactic, temmuz ayında
başkanı tarafından sunulan Uzay Oteli isimli ilk operasyonel turist uçuşunu gerçekleştirdi. Dört
çalışmada bahsedilmiştir. Barron Hilton, gelecekte kişilik mürettebat ve iki pilot, yaklaşık dört dakika
insanların uzay seyahati yapacağını söylemiş ve boyunca yer çekimsiz ortamı deneyimledikleri uzay
bu insanların Hilton Otellerinde konaklamasının sınırının hemen üzerine uçtu. Şirket, gelecekteki
hayalini kurduğunu söylemiştir. Bu sunumdan uçuşlar için her biri 450.000 dolar olan biletleri
yaklaşık iki sene sonra 1969 yılında insanoğlu Ay’a ilk satışı sundu. Virgin uçuşundan birkaç gün sonra
adımı atmıştır. Blue Origin, aralarında kurucusu Jeff Bezos’un da
bulunduğu üç uzay turistinin uçuşunu gerçekleştirdi.
UZAY TURİZMİ NEDİR? Eylül 2021’de dört uzay turisti, SpaceX Crew Dragon
aracıyla, üç gün boyunca süren yörünge uçuşunu
Uzay turizmi, bilimsel araştırma amacı gütmeyen gerçekleştirdiler. Inspiration 4 adlı bu görev, gemide
müşterilere uzay yolculuğu ile ilgili doğrudan profesyonel astronot bulunmayan ilk mürettebatlı
veya dolaylı deneyim sunan bir ticari faaliyet yörünge görevi oldu. Ekim ayında bir Rus film ekibi,
şeklinde tanımlanabilir. Bu tür faaliyetler, yörünge bir kozmonot üzerinde acil ameliyat yapmak için
tesislerindeki uzun süreli konaklamalar, kısa süreli istasyona fırlatılan cerrahın hikâyesini anlatan filmi
yörünge/yörünge altı uçuşlar ve hatta yolcuların kısa çekmek için uzay seyahati gerçekleştirdiler.
süreli yer çekimsiz ortamda kalmalarını sağlayan
uçuşlar gibi pek çok farklı türde gerçekleştirilebilir. UZAY TURİZMİ TÜRLERİ
Bugüne kadar yaklaşık altı yüz kişi uzaya seyahat
etmiş olsa da bunların sadece küçük bir kısmı uzay Günümüzde uzay turisti olmayı hayal eden
turisti olarak nitelendirilebilir; herhangi bir bilimsel bireyler iki farklı yolculuk türü arasından seçim
araştırma için değil, eğlence amaçlı uzay seyahati yapabilmektedir: Suborbital uzay turizmi ve yörünge
gerçekleştirenler. 2001 yılının ortalarında Amerikalı uzay turizmi. Gelecekte ay turizminin de mümkün
bir mühendis ve girişimci olan Dennis Anthony olabileceği düşünülse de henüz bu konuda bir
Tito, 20 milyon dolar ödeyerek yaklaşık sekiz günde girişim yoktur. Suborbital uzay turizminde, turistler
Uluslararası Uzay İstasyonunu ziyaret etti ve ilk uzay yaklaşık 100 km’lik irtifaya çıkıp birkaç dakikalık uzay
turisti oldu. 2001 ile 2009 yılları arasında dokuz deneyimi yaşarlar. Uzay aracı düşük hızla hareket
ASELSAN DERGİ SAYI 115 219
220 POPÜLER UZAY

eder. Suborbital uzay turizmi pazarına şu anda iki UZAY OTELLERİ


rakip şirket hâkim durumda: Virgin Galactic ve Blue
Origin. Yörünge turizminde ise 400 kilometrenin Uzay turizmi denilince akla gelebilecek konulardan
üzerindeki irtifalara ulaşılır ve turistler uzayda günler biri de uzay otelleri. ABD merkezli bir şirket, uzay
hatta bir haftadan fazla zaman geçirme fırsatı oteli fikri için yeni bilgiler ve konseptler ortaya
bulur. Uzay aracı, en az bir tam yörünge boyunca koydu. Başlangıçta Kaliforniyalı şirket the Gateway
uzayda kalacağı için yörünge hızına ulaşmalıdır. Foundation tarafından prömiyeri yapılan ve daha
Artan uzunluk, hız ve mesafe nedeniyle, yörünge sonra Von Braun istasyonu olarak adlandırılan
uzay uçuşları suborbital uzay uçuşlarından önemli bu fütüristik konsept, Dünya etrafında dönen bir
ölçüde daha pahalıdır. Spacex’in Eylül 2021 yörünge tekerleği andıran ve asansör şaftlarıyla birbirine
uzay uçuşundaki dört yolcusunun bilet başına bağlanan birkaç modülden oluşuyor. Proje
50 milyon dolar ödediği iddia edilmektedir. Elon kapsamında iki uzay istasyonunun turist ağırlaması
Musk tarafından kurulan SpaceX, 2021 yılında ilk planlanıyor. Yirmi sekiz turist kapasiteli Pioneer
tamamen özel yörünge uzay uçuşunu başlatan pazar İstasyonunun üç yıl içinde açılması planlanırken; dört
lideri oldu. Ay turizminde turistlerin Ay’a seyahati yüz kapasiteli Voyager İstasyonunun 2027 yılında
amaçlamaktadır. Henüz Ay uzay turizmi uçuşları açılması planlanıyor. Ayrıca bu otellerde şirketlerin
başlatılmamış olsa da 2023-2043 yılları arasında ofislerinin, araştırma merkezlerinin de olabileceği
Ay’ın yüzeyinde veya çevresinde Ay turizmini ve bir çalışma alanı yaratılacağı konuşuluyor. Her iki
başlatma planları açıklandı. istasyonun da dünya etrafında dönen bir tekerleği
ASELSAN DERGİ SAYI 115 221

andıracağı söylenebilir. Otellerin iç dizaynı dünyadaki turizmine talep fazla olduğundan çok sayıda fırlatma
lüks otellere benzeyecek fakat odaların manzarası yapılması gerekiyor. Fırlatma için kullanılacak
dünya olacak. Bu otellerde üç gün konaklamanın gazların ise dünyanın sıcaklığını 1 dereceye kadar
maliyeti ise 5 milyon dolar. artırabileceği düşünülüyor.

UZAY TURİZMİNE YÖNELİK ELEŞTİRİLER UZAY TURİZMİNİN GELECEĞİ VE UZAY EKONOMİSİ

Önceki bölümlerde belirtildiği gibi uzay turizmi, Uzay turizmi uzay ekonomisine katkıda bulunan
türüne göre birkaç saat veya birkaç gün sürebiliyor. bir aktivitedir. Uzay ekonomisi, uzayı araştırırken,
Eğitim süreci de hesaba katılırsa, potansiyel anlarken ve yönetirken insana fayda sağlayan
bir turistin bu uçuş deneyimi için yaklaşık 3-4 aktiviteleri ve kaynak kullanımını içerir. İki kategoride
ay vakit ayırması gerekiyor. Bu uçuşlarda, incelenir: Dünya için uzay ve uzay için uzay
yolculardan seyahat öncesi herhangi bir bilimsel aktiviteleri. Dünya için uzay aktiviteleri, dünyada
bilgi birikimine sahip olmaları beklenmiyor. Fakat kullanılmak üzere uzay ortamından elde edilen ürün
uçuş öncesi eğitimleri ve bazı fiziksel testleri veya servislerdir. Bu aktiviteler telekomünikasyon &
tamamlamaları gerekiyor. Zaman içerisinde, internet altyapısı, yeryüzü gözlemi ve ulusal güvenlik
uzay turistlerinin sağlaması gereken şartların uydularını içerir. Ayrıca, güncel durumda uzay
esnetildiğini söyleyebiliriz. Örneğin, bu kişilerin sağlık ekonomisinin gelirinin büyük bir kısmını bu faaliyetler
durumlarının mükemmel olması gerekmiyor. Küçük oluşturur. Uzay için uzay aktiviteleri ise uzayda
sağlık problemleri, önlem alındığı sürece görmezden kullanılmak üzere uzay ortamından elde edilen ürün
gelinebiliyor. Fakat bu durum, turistlerin eğitim ve veya servislerdir. Bu faaliyetler, uzay turizminin
güvenliğinin yeterince düşünülmediği gibi eleştirilere şirketlere ürün yelpazesi oluşturmada yardım
de sebep olabiliyor. Örneğin yaşı ilerlemiş kişilerin etmesi ile özellikle son yıllarda hız kazanmıştır. Yakın
vücutlarının yer çekiminin olmadığı ortamlarda gelecekte uzay turizmi aktivitelerinin yoğunlaşması
nasıl tepki vereceği tam olarak bilinmiyor. Uzay ve bunların uzay ekonomisindeki payının artması
turizmine yönelik eleştiriler bununla da sınırlı değil. beklenmektedir. Uzay turizminde eleştirilen
Uzay turizmi için gerekli teknolojiyi geliştirmek, olumsuzlukların mümkün olduğunca giderilmesi
uzay aracını üretmek gibi süreçler oldukça ile rekabetin artması ve maliyetin düşmesi
maliyetli olduğundan kaynak kullanımının oldukça muhtemeldir. Böylelikle uzay turizmi, yalnızca çok
fazla olması ve bu turizmin yalnızca çok yüksek zenginlere hitap etmekten çıkıp daha fazla insan için
gelirli kişilere hitap etmesi de eleştiriliyor. Ayrıca, bir seçenek olabilecektir. Yeni iş alanları yaratma,
özellikle suborbital uçuşların küresel ısınmanın insanları uzay hakkında bilinçlendirme ve uzay
etkilerini artıracağı söyleniyor. Uzay araçlarının ekonomisinde inovasyonu teşvik etme konularında
turist kapasitesi oldukça az olmasına rağmen uzay da önemli bir paya sahip olacaktır.
222 ASELSAN'DA UZAY

ASELSAN
VE UZAY

ASELSAN’IN UZAYA BAKIŞI,


YETKİNLİKLERİ VE HEDEFLERİ
Fuat Taner ÖZDEMİR
ASELSAN DERGİ SAYI 115 223
224 ASELSAN'DA UZAY

KÜRESEL UZAY SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ Askeri sistemlerin yüksek performans, güvenlik ve
güvenilirlik isterlerinin bulunması ile teknolojinin
Dünya, Sputnik’in 1957 yılında uzaya fırlatılmasından yayılımı konusunda uygulanan kısıtlar nedeniyle
bu yana, uzay çağına ve bunun farklı dönemlerine sivil, ticari ve askeri uzay çalışmaları başlangıçta
tanıklık etmektedir. Uzay çağının ilk dönemlerinde belirgin düzeyde farklı uygulama alanlarında gelişme
uzay, jeostratejik yarışın tetiklediği ideolojik bir göstermişlerdir. Teknolojik gelişmelere bağlı olarak
alana dönüşmüştür. Uzay teknolojisinde yaşanan sivil ve ticari uzay sektöründeki uygulama alanlarının
gelişmeler ve uzayda gerçekleştirilen faaliyetler yaygınlaşmasıyla sektörler arasındaki farklılıklar da
büyük oranda ABD ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler azalmaya başlamıştır.
Birliği (SSCB) arasındaki Soğuk Savaşın yarattığı
etkiler doğrultusunda şekillenmiştir. Savunma ve güvenlik alanındaki uzay teknolojilerine
yönelik ivme kazanan çalışmalar, bu birlikteliğin sonucu
ABD ve Rusya dışındaki diğer ülkelerin uzay olarak spin-off’lar vasıtasıyla sivil/ticari uygulamaların
teknolojilerine yönelik atılımları oldukça sonra da gelişmesine imkân tanımıştır. Savunma güvenlik
başlamıştır. Ay’a ilk insanın ayak basması ile 1969 sektörünün uzay uygulamaları sivil/ticari sektörde de
yılında ABD ile Rusya arasındaki uzay teknolojileri uygulama alanı buldukça çift amaçlı kullanım (Dual-
yarışının bitmesinden ancak on yıl sonra, 1979 Use) konsepti gelişmeye başlamıştır.
yılında, Fransa, Ariane-1 roketi ile 1.600 kg
ağırlığındaki deneysel uydusunu alçak Dünya Bugün, uzay sistem ve teknolojilerinde paradigma
yörüngesine (Low Earth Orbit-LEO) yerleştirmeyi dönüşümü yaşanmakta, aynı zamanda birden fazla
başarmıştır. alt sektördeki etkileri artmaktadır. Artık uzay, küresel
ekonomide geniş bir son kullanıcı havuzu üzerinde
Bu noktadan sonra uzayda var olmanın avantajlarını olumlu ve yaygın etkileri ile bir hale sektörü halini
tecrübe eden ülkeler bu alanda önemli yatırımlar almaktadır. Bu paradigma dönüşümü, dördüncü
yaparak, küresel bir yarışı başlatmıştır. Uzay yarışı sanayi devriminin etkisini vurgulayan Endüstri 4.0
ağırlıklı olarak savunma ve güvenlik gerekçelerinden kavramına benzer şekilde Uzay 4.0 yani yeni uzay
beslenmiş, ancak kaçınılmaz olarak tüm sektörlerde dönemine geçişe neden olmuştur. Dönemler boyunca
etkisini hissettirmiştir. İletişimden tarıma, uzay sektöründe çalışmalar; yer gözlem, uydu
ulaşımdan sağlığa, oldukça geniş bir yelpazede haberleşmesi, uzay tabanlı konumlama, zamanlama
uzay, onu kullanan tarafa önemli yetenek ve & seyrüsefer, uzaya erişim, uzay durumsal farkındalığı
avantajlar sunmuştur. ve uzay araştırmaları alanlarında gerçekleştirilmiştir.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 225

Her bir faaliyet alanı, bekleneceği gibi, uzayın TÜRKİYE’DE UZAY


tarihsel gelişimi içerisinde önemli ölçüde gelişim
göstermiş ve değişime maruz kalmıştır. Uzayın Küresel ölçekte bu genel bakış sonrasında ülkemizin
gelişim serüvenini, bugünü tanımlayan ve paradigma yirmi beş yıllık uzay tarihçesi gözden geçirildiğinde
dönüşümünü ifade eden yeni uzay tarafından ise ilk bakışta önemli başarı hikâyeleri dikkatimizi
bakarak ele aldığımızda dönemsel tanımlamamızı çekmekle birlikte, halen alınması gereken önemli
aslında geleneksel uzay ve yeni uzay olmak üzere iki kararlar ve atılması gereken çok önemli adımlar
temel aşamada ortaya koyabiliriz. olduğu gerçeğini de görmezden gelmememiz
gerekir. Ülkemizin uzay serüveninin ilk dönemleri
Geleneksel uzay; navigasyon, askeri uzay, uzay haberleşme alanındaki gayretlerimize sahne
bilimleri ve insanlı uzay araştırmaları gibi alanlarda olmuştur. Bu noktada TÜRKSAT serisi haberleşme
daha çok kurumsal bazlı programların/sistemlerin uydularımız uzaydaki varlığımız açısından ilk
baskın olduğu, ticari alanda ise hizmetlerin fırlatma, girişimlerimizi teşkil etmiştir.
görüntüleme ve haberleşme ile limitli olduğu
uygulamaları ifade etmektedir. 2000’li yılların başından itibaren, ulusal güvenlik
bakımından uzaydan en üst seviyede istifade
Bugün halen geleneksel uzay yaklaşımının ortaya edilmesi hedefiyle TSK adına Hv.K.K.’lığı önemli
koyduğu sistemler, ürün ve hizmetler ağırlıktadır. adımlar atmıştır. Atılan bu adım ile birlikte,
Aynı zamanda bu dönem, sınırlı da olsa, yeni uzay haberleşme ve görüntülemenin de ötesinde farklı
uygulamalarına da sahne olmaktadır. fonksiyonel alanlarda da uzayın kullanımı gündeme
gelmeye başlamıştır. Özellikle TSK tarafından ortaya
Geleneksel uzayda kurumsal yapıların konan uzay yol haritası bağlamında;
programlarında yer alan navigasyon, uzay bilimleri, • Haberleşme alanında yeni frekans bantlarında
uzaya erişim gibi alanlarda yeni uzay yaklaşımıyla yüksek korumalı münferit askeri uydu
ticari olarak da hizmet verilmeye başlandığı, bunlara haberleşmesi,
ilave olarak uzay tabanlı yeni ürün, hizmet ve • Pasif sensörlerle görünür ve çok bantlı olarak
servisler geliştirildiği görülmektedir. kazanılan görüntüleme yeteneğinin, aktif
226 ASELSAN'DA UZAY
ASELSAN DERGİ SAYI 115 227

sensörlerle (sentetik açıklıklı radar-SAR) ASELSAN’DA UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ


geliştirilmesi,
• Elektromanyetik spektrumun belirlenecek Türkiye’nin uzay serüveninin her aşamasında
bölümlerinde tehdit unsuru yayın kaynaklarının onun önemli bir parçası olan ASELSAN, yukarıda
uzaydan belirlenebilmesine olanak sağlayacak özetlenen küresel bakış çerçevesinde gelecekte
elektronik destek yetenekleri, ülkemizin teknolojik durumunun, refah seviyesinin ve
• Bölgesel ölçekte de olsa uzay tabanlı uluslararası konumunun uzayın ne ölçüde kullanıldığı
konumlama, zamanlama & seyrüsefer alanında ile bağlantılı olacağı tespitinden hareketle toplumsal
kaynak veri ile düzeltme verilerinin oluşturularak refahı artıracak şekilde uzaydan azami derecede
kullanıma sunulması, faydalanma ve bunu milli teknoloji temelinde
• Hava ve füze savunma mimarisinin sensör başarma yönünde bir strateji belirlemiştir.
bileşenleri kapsamında en üst katmanı ve
balistik füze savunması için de en erken uyarı ASELSAN Uydu ve Uzay Teknolojilerine yönelik
kaynağını teşkil edebilecek uzay tabanlı erken çalışmaları stratejik faaliyet olarak ele almaktadır.
ihbar-ikaz sistemlerinin geliştirilmesi, Gelecek nesil uydu haberleşme teknolojileri, uzay
tabanlı nesnelerin interneti (Internet of Things-IoT)
Türkiye’nin uzay sektörü için önümüzdeki yirmi yıl uygulamaları, uzay tabanlı navigasyon ve düzeltme
içinde ulaşılması beklenen hedefler olarak ortaya sistemleri, aktif/pasif görüntüleme ve algılama
konmuştur. teknolojileri, uzay durumsal farkındalığı, uydular için
optik çözümler (görüntüleme ve lazer haberleşme)
Türkiye’de uydu sistem ve teknolojilerine yönelik uzaydan elde edilecek fayda ve katma değerin
çalışmalar ivme kazanarak devam ederken, artırılması amacıyla ASELSAN’ın hedefleri arasında
15 Aralık 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı yer verdiği başlıca yetenek ve teknoloji alanlarıdır.
Kararnamesi ile Bilim Sanayii ve Teknoloji
Bakanlığı ile ilişkili olmak üzere Türkiye Uzay Bu alanlarda ASELSAN bir yandan kullanıcı ihtiyaçları
Ajansı (TUA) teşkil edilmiştir. TUA öncelikle Milli doğrultusunda sistem çözümlerini geliştirirken,
Uzay Programını (MUP) hazırlayarak 9 Şubat bir yandan da Ar-Ge çalışmalarını sürdürmektedir.
2021 tarihinde ulusal ve uluslararası kamuoyuna Sözleşmeli projelerin yanı sıra ASELSAN’ın öz kaynak
açıklamıştır. yatırımları teknoloji hazırlık seviyesinin artırılması
ve uydu sistemlerine yönelik millilik oranının
Teknoloji ve yetenek geliştirme, insan kaynağı artırılmasına önemli katkılar sağlamaktadır.
yetiştirme, sektörel yapılanma gibi farklı alanlarda
toplam on adet hedef içeren MUP Türkiye’deki uzay Bu strateji doğrultusunda ASELSAN uydu
sektörü paydaşları için önemli bir motivasyon ve teknolojilerine yönelik çalışmalarına hız vermiş ve
kazanım olmuştur. uydu teknolojilerinin farklı bileşenlerinde ürün ve
228 ASELSAN'DA UZAY

sunduğu hizmetler ile önemli roller üstlenmiştir. haberleşme hattını ve bu hattın güvenliğini
Türkiye’nin küresel rekabet gücünü artıracak, sağlamak için kripto donanım ve yazılımlarını içeren
ekonomik ve teknolojik bağımsızlığını sağlayan fonksiyonel zinciri tanımlayan görev yükü modülünü
kritik teknolojilerin yer aldığı Milli Teknoloji Hamlesi hedef yetenek alanı olarak ele almaktadır.
yaklaşımının yapılandırmış olduğu başarılı savunma
sanayii projeleri ile hayata geçirilen teknoloji Bu hedefi belirlerken en büyük dayanağımızı ve
geliştirme projeleri sayesinde ASELSAN, uydu ve referansımızı 2000’li yılların başından itibaren
uzay teknolojileri alanında da önemli aşamalar gerçekleştirdiğimiz Ar-Ge projelerinden başlamak
kat etmiştir. üzere son dönemlerde kamuoyunun da yakından
bildiği ve takip ettiği TÜRKSAT-5B ve TÜRKSAT-6A
Hedef faaliyet alanlarında somut sistem çözümleri projeleri bağlamında ortaya koyduğumuz ürünler,
bağlamında ASELSAN’ın sistem/teknoloji hedefleri performans, elde ettiğimiz teknolojik birikimler ve
küresel uzay sektörünün izlediği gelişim süreci oluşturduğumuz altyapı teşkil etmektedir.
ve evreleri ile de uyumlu olarak, geleneksel uzay
yaklaşımına atfen geleneksel büyük uydu sistemleri ve Bugün gündemimizde olan uydu sistem projeleri ele
henüz gelişme aşamasında olan yeni uzay yaklaşımına alındığında haberleşme alanında;
atfen de görev konseptine dayalı küçük uydu temelli • Florida Cape Canaveral üssünden SpaceX Falcon-9
tüm sistem çözümleri temelinde ele alınabilir. roketi ile 19 Aralık 2021 tarihinde TR saati ile
06:58’de fırlatılan TÜRKSAT 5B uydusu üzerinde
Geleneksel uzay yaklaşımında temel olarak tüm uzay tarihçesi kazanması bakımından ASELSAN
faaliyet alanlarındaki uydu sistemleri için ASELSAN ürünleri olarak Ku-Bant Almaç ve Ka-Bant LNA
uzay kesiminde, uydular için en kritik bileşen olarak ekipmanlarını görebiliriz.
değerlendirilen görev yükü ile görev yükü verilerinin • Proje paydaşı olarak yer aldığımız TÜRKSAT 6A
uydu üzerinde formatlanmasını gerçekleştiren uydusu üzerinde de yine ASELSAN’ın Ku-Bant ve
birimi, takiben bu verilerin yer kesimine iletileceği X-Bant Uydu Haberleşme Görev Yükleri mevcuttur.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 229

Uyduların yer kesiminde ise ASELSAN hem sabit Daha somut ifadelerle geleneksel büyük uydu
hem de taşınabilir uydu yer kontrol istasyonları için sistemlerine yönelik olarak;
de ana sorumlu olarak sistem seviyesinde çözümler • Haberleşme, görüntüleme, elektronik destek,
üretmek için gayret göstermektedir. konumlama zamanlama & seyrüsefer, erken ihbar
gibi tüm faaliyet alanlarında ihtiyaç duyulacak
Ayrıca kullanıcı kesiminde, uydu haberleşme görev yükü modüllerini milli olarak geliştirmek,
sistemleri ele alındığında, 2000’li yıllarda hazır alınan • Bu sistemlerin yer kesimi teşkil eden yer
ürünlere dayalı olarak ortaya konan uydu haberleşme istasyonlarına yönelik olarak da ana sorumlu
sistemleri son yıllarda ASELSAN tarafından rolüyle milli çözümler sunmak üzere büyük bir
milli olarak geliştirilmiştir. Kara, hava ve deniz istek ve azimle çalışıyoruz.
platformlarında sabit ve hareketli stabilize uydu
haberleşme sistemlerinin yer aldığı milli çözümler Geleneksel uzay yaklaşımı doğrultusunda
sayesinde bu alanlarda ülkemizin yurt dışı bağımlılığı yukarıda belirtilen hedeflere doğru çalışmalarımızı
ortadan kaldırılmıştır. Bu süreçte ayrıca, yerli ve milli sürdürürken yeni uzay yaklaşımının yakın gelecekte
firmalarımızı içeren uydu haberleşme sistemleri dikte ettireceği yenilikçi çözüm beklentileri ve
ekosistemi oluşturulmuştur. Türkiye’de buna uygun sektörel yapılanma sürecine
hazırlanmak bakımından görev konseptine dayalı
Bu çerçevede ASELSAN olarak tüm alt bileşenleri ile küçük uydu temelli tüm sistem çözümlerine yönelik
birlikte uzay kesiminde görev yükü modülü ve yer hedeflerimiz de mevcuttur.
sistemleri için ana sorumluk sahibi olma hedefimiz
doğrultusunda uydu teknolojilerine yönelik oluşmuş Yeni uzay yaklaşımının gündeme getirdiği daha
ülkemizdeki mevcut ekosistem içerisinde yer alan küçük, modüler, uyarlanabilir ve kısa geliştirme
tüm kurum kuruluşlar ile iş birliği ve dayanışma takvimine sahip uydu sistemlerine yönelik
içerisinde bu alanlarda önemli atılımlar yapmayı ASELSAN olarak hedeflerimiz daha somut
hedefliyoruz. ifadelerle;
230 ASELSAN'DA UZAY

• Uzay Tabanlı IoT uygulamaları,


• LEO haberleşme uydu takımları,
• LEO haberleşme uyduları ile bütünleşik
navigasyon,
• İstihbarat, yer gözlem ve uzaktan algılama gibi
uzay görev alanlarında sivil, ticari ve savunma
güvenlik sektörlerindeki kullanıcılara dağıtık
sensör mimarisini temel alan yenilikçi küçük
uydu takımları ile sistem çözümleri sunmak
olarak ortaya konabilir.

Yeni uzay yaklaşımı çerçevesinde belirlenen


hedeflere kararlı adımlarla ilerlemek adına
tasarım, sistem, entegrasyon ve program
yönetimi fonksiyonlarını bünyesinde barındıran
Uydu ve Uzay Teknolojileri Direktörlüğü
çalışmalarını sürdürmektedir.

Yapılan bu düzenleme ile geleneksel uzay


yaklaşımı çerçevesindeki hedeflerimize daha
emin adımlarla ilerlerken, yeni uzay yaklaşımının
gerektirdiği uzayda paradigma dönüşümünün
de ilk adımı atılmıştır.

Artık bize düşen görev, ihtiyaç duyulan her yerde


ülkesinin hizmetinde olan ASELSAN ailesi olarak
bugünün Hakim Tepesinde de, teknolojisi, ürün
ve hizmetleri ile “Türkiye’nin ASELSAN’ı var”
dedirtebilmektir.

ASELSAN sahip olduğu altyapı, teknoloji, bilgi


birikimi ve alanında yetkin insan kaynağı
temelinde Türkiye’deki uzay ekosistemini
kullanarak tüm sistem çözümüne yönelik
yaklaşımları ile uzay sektörünün gelişimine
katkı sunmak için her türlü gayreti, her zaman
olduğu gibi büyük bir kararlılık ve özveri ile
gösterecektir.
232 ASELSAN'DA UZAY

ZAMANA KARŞI BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ

TÜRKSAT 5B
ASELSAN EKİPMANLARI
Orhan Çağdaş ÜNVER frekans için almaç dışında yeni bir ekipman olan LNA
Bengül BAYRAKTAROĞLU da geliştirilecekti. Bu da daha önce çalışılmamış yeni
bir tasarım anlamına gelmekteydi.

19 Aralık 2021 tarihinde ASELSAN tarafından Ekipler oluşturuldu ve Eylül 2018’de ASELSAN öz
geliştirilen Ku-Bant Almaç ve Ka-Bant LNA veri kaynakları ile ekipmanların geliştirilmesine başlandı.
aktarım ekipmanlarının yer aldığı Türksat 5B Yaklaşık bir sene sonra ASELSAN tarafından
Haberleşme Uydusu, Florida Cape Canaveral geliştirilen ekipmanlara uzay tarihçesi kazandıracak
üssünden SpaceX Falcon-9 roketi ile Cumhurbaşkanı olan sözleşme Temmuz 2019’da AIRBUS DEFENCE
Yardımcımız Fuat Oktay ve Ulaştırma ve Altyapı & SPACE (ADS) ile imzalandı. Bu sözleşmeye göre
Bakanımız Adil Karaismailoğlu’nun da katılımlarıyla öz kaynaklı proje olarak geliştirilmesine başlanan
başarılı bir şekilde uzaya fırlatıldı. ASELSAN iki uzay kalifiye ekipman Türksat 5B uydusunda
ekipmanları, fırlatmanın öncesinde Kasım 2020’de yer alabilecekti. Bu hem önemli bir fırsat anlamına
uydu platform üreticisi AIRBUS’a gönderilmiş ve geliyor hem de projenin tamamlanma tarihinin
Türksat 5B uydusuna entegrasyonu gerçekleştirilmişti. oldukça öne çekilmesi gerektiğini gösteriyordu.
Geliştirilen ekipmanların AIRBUS firmasına Planlanan proje takviminde hiçbir önemli aksama ve
teslim tarihi olan Kasım 2020, uyduda ASELSAN sapma yaşanmaması gerekiyordu.
ekipmanlarının olması ya da olmaması anlamına
gelen bir ölüm kalım tarihiydi. Ya bu tarihe kadar Fakat gerçek hayat her zaman planlanandan farklı
ekipmanlarımızı tüm testlerden başarılı bir şekilde olduğu için projede de ilk önemli risk gerçekleşti.
geçirerek teslim edecek ya da uydu, ekipmanlarımız Bu risk proje kapsamında Kanada’dan tedarik
olmadan uzaydaki yolcuğuna başlayacaktı. Uzay edilen uzay kalifiye baskı devre kartlarının tüm
projelerinin en büyük heyecanı ve aynı zamanda girişimlere rağmen ilgili alt yüklenici firmadan
telaşı olan fırlatmalar, Türksat 5B uydusunda da yine tedarik edilememesiydi. Sanki Kanadalı firma ile
kendisine yakışır bir şekilde heyecanını ASELSAN arada görünmeyen bir duvar vardı ve tüm iletişim
tarafından geliştirilen ekipmanların ilk kez uzaya çalışmalarına rağmen cevap alınamıyordu. Bu firma
gönderilecek olmasından ötürü tüm ekibe geçirmişti. beklenirse Türksat 5B fırlatmasının kaçırılacağı
Burada biraz durarak, ASELSAN ekipmanlarının oldukça net olduğundan, kritik bir kararla kartların
geliştirilmesi sürecini ezber bozarak anlatalım ve üretimlerinin ilk defa ASELSAN bünyesinde
Kasım 2020 olan termin tarihinden geriye doğru üretilmesine karar verildi. Her zor sürecin başarı
giderek proje boyunca yaşananları özetleyelim. ile sonlandırılmasında olduğu gibi bu süreçten
de ASELSAN güçlenerek çıktı ve bundan sonra
Her şey projenin fiili olarak başlama tarihi olan Eylül yapılacak uzay projelerinde baskı devre kartlarının
2018’de Ar-Ge onay formunun Genel Müdürümüz üretilmesinin ve test edilmesinin ASELSAN
Prof. Dr. Haluk Görgün tarafından imzalanması ile bünyesinde yapılmasının önü açılmış oldu.
başladı. Proje kapsamında hedef ASELSAN tarafından
iki adet uzay kalifiye ekipmanın geliştirilmesi ve bu Bu olay sonrasında da riskler projenin peşini tabii
ekipmanlara maliyet ve takvim etkin olacak şekilde ki bırakmadı. Ama riskler yönetilmek için vardı.
uzay tarihçesi kazandırılmasıydı. Kullanılacak TVAC testlerinin başlaması sırasında azot tankının
frekansın daha önce kullanılmayan bir aralık olması arızalanması, bazı test cihazlarının işlemez
ve ekipmanların uzay tarihçesi kazanacak olması duruma gelmesi, test sürelerinin uzaması ve
bakımından yenilikçi bir proje olacaktı. Ayrıca bu uzay kalifikasyonu için gerekli süreçlerin mevcut
ASELSAN DERGİ SAYI 115 233

süreçlere entegre edilmesi sırasında karşılaşılan


zorluklar yönetilmesi gereken önemli risklerden
bazılarıydı. İlk defa gidilen zorlu bir yolda kaza
yapılmaması mümkün değildi fakat önemli olan
gidilecek yere ulaşabilmekti. Üretilen ekipmanların
Fransa’da bulunan AIRBUS tesislerine sevkiyatı
sırasında koruyucu kutu üzerinde yer alan şok
indikatörlerinden biri açılmış ve tüm ekibe
son bir heyecan yaşatmış olsa da ASELSAN,
yolculuğun sonunda gitmesi gereken yere tam
zamanında varmıştı.

Türksat 5B Projesi kapsamında ASELSAN


tarafından AIRBUS’a gönderilen Ku-Bant Almaç
ve Ka-Bant LNA ekipmanlarının geliştirilme
süreçleri aynı zamanda içerisinde birçok ilki de Uzay Kalifiye Ku-Bant Almaç Ekipmanı
barındırmaktaydı. Birçok test ilk defa bu proje
kapsamında gerçekleştirildi. Yine standartların
çağırdığı birçok doküman bu proje kapsamında
oluşturuldu. Proje bittiğinde ortaya çıkan doküman
sayısı yüzü geçmekteydi.

Geçtiğimiz Mayıs ayında uzayda konumlanacağı


yörüngesine yolculuğu başarılı bir şekilde
tamamlanan Türksat 5B uydusu ve içerisinde
yer alan ASELSAN ekipmanlarına ait ilk sinyaller,
Türksat 5B uydusunun yörüngesine ulaşmasıyla
birlikte yer kontrol istasyonundan başarıyla alındı.
İlk sinyallerin yeryüzüne iletilmesinin ardından
yörünge testleri yapılan Türksat 5B uydusundaki
ASELSAN Ku-Bant Almaç (Düşük Gürültülü
Yükselteç ve Frekans Aşağı Çevirici) ve Ka-Bant
LNA (Düşük Gürültülü Yükselteç) ekipmanları
testlerden başarılı bir şekilde geçerek uzay
ortamında çalışabilirliğini kanıtlamış oldu ve 36.000
km yer sabit yörüngede THS-8 seviyesine ulaşan
Türkiye’nin ilk uzay ekipmanları olmayı başardı. Uzay Kalifiye Ka-Bant LNA Ekipmanı
234 ASELSAN'DA UZAY

TÜRKİYE’NİN İLK YERLİ


HABERLEŞME UYDUSU
TÜRKSAT-6A

TÜRKSAT-6A Projesi- ASELSAN Sorumluluğundaki Görev Yükleri ve Ekipmanlar

Özgür KARADENİZ Gönül ÇİÇEK TÜRKSAT 6A uydusunda bulunacak olan iki


Özlem İPEK Cem BİLSEL adet haberleşme görev yükünü de ASELSAN
Ezgi BIYIKLI Önder BELCE geliştirmektedir. TÜRKSAT 6A Uydu Haberleşme
Görev Yükleri; yerden gelen haberleşme sinyallerinin
frekansını değiştirerek, uzaydaki uzun yolu boyunca
TÜRKSAT 6A Yerli Haberleşme Uydusu Geliştirilmesi uğradığı tüm zayıflatmaları da tolere edecek
ve Üretimi Projesi, TÜBİTAK KAMAG tarafından şekilde, gücünü büyük oranda kuvvetlendirme ve bu
yürütülen bir 1007 Ar-Ge projesidir. Projede dört sinyalleri yüksek RF performans ile tekrar Dünya’ya
kurum (ASELSAN, TÜBİTAK UZAY, TUSAŞ ve gönderme işlevine sahiptir. Böylece, bu görev
CTECH) görev almaktadır. Bu projenin çıktısı olacak yüklerinin hizmet verdiği kapsama alanları üzerinde
TÜRKSAT 6A uydusu, Türkiye’nin yerli ve milli birbirlerine göre çok uzak noktalarda bulunan
imkânlarla geliştirdiği ilk haberleşme uydusu olma haberleşme yer terminalleri ve yer istasyonları
özelliğine sahiptir. kesintisiz olarak haberleşebilecektir.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 235

tüm testlerinden ASELSAN sorumludur. ASELSAN


tarafından geliştirilen ve askeri amaçla kullanılacak
bu görev yükü de TÜRKSAT 6A uydusuna entegre
edilerek, bu uydu ile birlikte yörüngede hizmete
alınacaktır. Ayrıca, X-Bant görev yükünün en kritik
ekipmanı olan frekans aşağı çevirici ve kanal güç
yükseltecini içeren X-Bant DOCON-L ekipmanı,
ASELSAN tarafından geliştirilmiş ve çevresel/
performans doğrulaması başarı ile tamamlanmıştır.

Ku-Bant Uydu Haberleşme Görev Yükünün Ana


Teknik Özellikleri

• Görev yükü tipi: Şeffaf (transparent)


• Kanal sayısı: 16 ana + 4 yedek (Ayrıca yerden
gönderilecek komutlar ile, yirmi adet kanal da
Uydunun fırlatılma amacı olan ve uydunun en kritik birlikte aktif olarak uzayda kullanılabilecek şekilde
bileşeni olan görev yüklerinin sorumluluğunu, sistem tasarımı yapılmıştır.)
TÜRKSAT 6A projesinde ASELSAN olarak üstlenmiş • Çalışma kipleri (sabit kazanç kontrol, otomatik
olmak, çok büyük önem taşımaktadır. 2023 kazanç kontrol)
yılında SpaceX’in FALCON 9 roketi ile TÜRKSAT-6A • Kanal bant genişliği: 33 MHz
uydusunun uzaya fırlatılmasıyla birlikte, uzaydaki • Kapsama alanları:
görevine başlayacak olan bu görev yükleri, Türkiye’de – Doğu
milli olarak geliştirilen ve uzayda kullanılan ilk GEO – Batı
(Yer Sabit Yörünge, 36.000 km) haberleşme alt – Türkiye
sistemleri olacaktır. • Anten tipi: Şekillendirilmiş sabit hüzmeli anten
• Polarizasyon tipi: Yatay, dikey
TÜRKSAT 6A projesinde; proje yürütücüsü kuruluş • Görev yükü toplam kütle: 240 kg
olarak ASELSAN, proje kapsamında geliştirilecek • Yörünge: GEO (36.000 km), 42⁰ doğu boylamı
Ku-Bant Uydu Haberleşme Görev Yükünün • Görev ömrü: En az 15 yıl
sistem tasarımı, entegrasyonu ve tüm (işlevsel ve • Uydunun yörünge transferinde uydu telemetri
çevresel) testlerinden sorumludur. Ayrıca, görev sinyalini güçlendirme işlevi
yükü ekipmanlarından düşük gürültülü yükselteç
ve frekans aşağı çevirici içeren Ku-Bant Almaç
ekipmanı, görev yüklerinin uydu uçuş bilgisayarı ile
haberleşmesini sağlayan Görev Yükü Arayüz Birimi
(FYAB), görev yükü haberleşme kanallarının
ayrımını sağlayan Ku-Bant INET ekipmanı
ve Türkiye kapsama alanına hizmet
veren Ku-Bant Türkiye anteni ASELSAN
tarafından geliştirilmiş ve çevresel/
performans doğrulaması başarı ile
tamamlanmıştır.

Bununla birlikte, SSB ile 2013 yılında


imzalanan TSK X-Bant Uydu Muhabere
Sistemi Projesi kapsamında;
TSK ihtiyaçlarını karşılamak
üzere, bir adet X-Bant
uydu muhabere görev
yükünün yerli imkân ve
altyapılar kullanılarak sistem
tasarımı, entegrasyonu ve

TÜRKSAT-6A Ku-Bant Görev Yükünün Uydudaki Yerleşim Görüntüsü


236 ASELSAN'DA UZAY

Proje Kapsamında Geliştirilen Görev Yükü Uydu görev yükü sistem ve ekipman geliştirme
Modelleri çalışmalarında; ECSS (European Cooperation for Space
Standardization) uzay standartları dikkate alınmıştır.
Yer sabit yörüngede en az on beş yıl kesintisiz olarak Ayrıca; uydu görev yükü sistem ve ekipman geliştirme/
görev yapacak TÜRKSAT 6A uydusunun zorlu uzay tasarlama çalışmaları kapsamında, uydunun görev
ortamında herhangi bir sorun ile karşılaşmaması ömrü boyunca güvenilirlik gereklerine uygun olarak
için yörüngeye fırlatılacak model dahil üç adet görev performans sağlanacak şekilde detaylı analizler
yükü modeli geliştirilmiştir. Aşağıda verilen bu gerçekleştirilmiştir. Bu analizler, görev yükü sistem
modellerin, sırasıyla doğrulanarak bir sonraki model ve ekipman ön tasarım/kritik tasarım aşamalarında
ile ilerlenmesi proje kurgusu dahilindedir: yapılmış, tasarım dokümanları ile takip edilmiş ve de
• Ku-Bant Uydu Haberleşme Görev Yükü Isıl ve projenin tüm test/doğrulama aşamalarında bu analizler
Yapısal Yeterlilik Modeli (IYYM): Bu model için kontrol edilerek ilerlenmektedir.
görev yükü ekipmanlarının ısıl ve yapısal (kütle
ve ataletsel) eşlenikleri tasarlanıp üretilmiştir. Proje kapsamında gerçekleştirilen görev yükü sistem
ASELSAN sorumluluğundaki IYYM’ler 2017 seviyesi ve ekipman seviyesi analizleri, ana hatlarıyla
yılında üretilmiş ve 2018 yılı içinde uyduya aşağıda özetlenmiştir:
entegrasyonu tamamlanmıştır. Aynı sene içinde • Kapsama alanı analizi
IYYM uydusunun tüm çevresel testleri başarı ile • Eş yörünge (Collocation) analizi
tamamlanmıştır. • PIM (Pasif İntermodülasyon) analizi
• Ku-Bant Uydu Haberleşme Görev Yükü • RF uyumluluk (Self-Compatibility) analizi
Mühendislik Modeli (MM): TÜRKSAT 6A uydusu • EIRP, G/T teknik bütçesi
mühendislik modelinde kullanılan ve yeterlilik • İstenmeyen sinyaller analizi
seviyesi testlerden geçirilen üründür. MM’de • Radyasyon analizi
Ku-Bant görev yükü indirgenmiş ve tek kanallı • Güvenilirlik analizi
yapıdadır. ASELSAN sorumluluğundaki görev yükü • FMECA (Failure Modes and Effects) analizi
MM, 2019 yılında üretilmiş ve 2020 yılı içinde • EMI/EMC analizi
uyduya entegrasyonu tamamlanmıştır. 2021 ve • Isıl analiz
2022 yıllarında TÜRKSAT 6A MM uydusunun tüm • Mekanik analiz
çevresel testleri başarı ile tamamlanmıştır. • RF performans analizleri
• Ku-Bant Uydu Haberleşme Görev Yükü Uçuş • En kötü durum (Worst Case) analizi
Modeli (UM): Yer sabit yörüngeye yerleştirilecek • Parça stres (Part Stress) analizi
TÜRKSAT 6A uydusu uçuş modelinde kullanılacak
ve kabul seviyesi testlerden geçirilecek üründür.
UM’de yirmi kanallı görev yükü teslim edilecektir.
ASELSAN sorumluluğundaki UM üretimleri
2021 yılında, uyduya entegrasyonu ise 2022
yılı içinde tamamlanmıştır. UM sistem seviyesi
çevresel testlere 2022 yılı sonu itibarıyla devam
edilmektedir.

TÜRKSAT 6A Görev Yükü ve Ekipman Geliştirme


Çalışmaları

ASELSAN olarak; TÜRKSAT 6A uydusunun X-Bant


görev yükü ve Ku-Bant görev yükü tasarım,
entegrasyon, doğrulama ve test süreçlerinden elde
ettiğimiz teknik bilgi birikimi, deneyim ve insan
kaynağımız sayesinde haberleşme uydu görev
yükü sistem ve ekipman geliştirme konusunda
çok güçlü bir konumdayız. TÜRKSAT 6A uydusu
uçuş modelinin, uydu seviyesinde çevresel ve
performans testlerinin tamamlanması ve yörüngeye
yerleşmesi ile birlikte, ASELSAN’ın geliştirdiği ve
Türkiye’de ilk kez geliştirilen haberleşme uydu görev
yükü tarihçe kazanacak ve geliştirme ekipman/ Görev Yükü Sistem ve Ekipman
sistemler konusunda rekabet gücümüz artacaktır. Seviyesi Analizleri
ASELSAN DERGİ SAYI 115 237

Uydu fırlatması sonrası uzay sistemlerinde TÜRKSAT 6A Projesinde Uydu Fırlatılmasına


herhangi bir arıza giderme yapılamayacağı için; Doğru Yaklaşırken
uzay sistemlerini ve ekipmanlarını geliştirme
çalışmalarında uygunsuzlukların, sapmaların takip Mevcut durum itibarıyla; TÜRKSAT 6A uydu uçuş
edilmesi ve sorunun kaynağının bulunması büyük modelinin uydu seviyesi çevresel test kampanyası
önem taşımaktadır. Bu kapsamda; X-Bant görev devam etmektedir. TÜRKSAT 6A uydu uçuş
yükü ve Ku-Bant görev yükü sistemi ve ekipman modelinin 2023 yılı son çeyreğinde uzaya fırlatılması
geliştirilmesi süreci boyunca uygunsuzluklar ve yörünge testleri sonrasında hizmete alınması
takip edilmiş ve sorunların kaynağının bulunarak planlanmaktadır.
ilerlenmiştir.
ASELSAN olarak; uzay alanında ürün geliştirme
Projede Elde Edilen Kazanımlar ve Türkiye konusundaki her türlü teknik zorluğa, risklere ve
Açısından İlkler kısıtlara rağmen TÜRKSAT 6A gibi zorlayıcı bir
projede üzerimize düşen sorumluluğu bugüne
Projede gelinen mevcut durum itibarıyla, Türkiye kadar olduğu gibi, gelecekte de fazlasıyla yerine
açısından kazanılmış başarıları ve ilkleri vurgularsak: getirmeyi hedeflemekteyiz. Motivasyonumuz ve
• TÜRKSAT 6A uydu mühendislik modelinin uydu heyecanımız; TÜRKSAT 6A uydusu içerisinde yer alan
seviyesi çevresel (titreşim, şok, ısıl vakum ASELSAN sorumluluğundaki X-Bant görev yükü ve
döngü) ve performans testlerinin başarıyla Ku-Bant görev yükünden ilk haberleşme sinyallerini,
tamamlanması sonucunda; Türkiye’de ilk kez GEO yüksek haberleşme performansı ile alabilmek ve bu
haberleşme görev yükü sistem tasarımı ve diğer kapsamda uzay alanındaki gelecek olası projelerimiz
uydu alt sistemleri ile birlikte çalışabilirliği uzay için kendimize daha da güvenerek emin adımlarla,
koşullarında doğrulanmış durumdadır. Böylece; ülkemizin ve ASELSAN’ın uzay misyonunu devam
uydu görev yükünün uzay ortamına uygun olarak ettirebilmektir.
performans sağlanacak şekilde detaylı olarak
gerçekleştirilen sistem seviyesi analizleri de Bu kapsamda; gece gündüz özverili bir şekilde
doğrulanmıştır. çalışmalarını yürüten TÜRKSAT 6A projesinde görev
• TÜRKSAT 6A uçuş modelinin uydu seviyesi ilk alan tüm kurumlardaki çalışma arkadaşlarımız,
fonksiyonel/performans testlerinin başarıyla ülkemizin tarihine kazınacak bu önemli projede
tamamlanması sonucunda; Türkiye’de ilk kez GEO Türkiye için gurur kaynağı olacaklardır.
haberleşme uydu görev yükü uçuş modelinin uydu
seviyesinde fonksiyonel/performans özellikleri
doğrulanmış durumdadır. Böylece; görev yükünün
tekrarlayıcı sistem seviyesinde beklenilen RF
performansı ve sistem seviyesi analizleri oda
koşulunda sağlayabildiği doğrulanmıştır.

TÜRKSAT 6A uydu uçuş modeli – TÜRKSAT 6A uydu uçuş modeli –


ilk fonksiyonel testleri, Haziran 2022 TVAC (Thermal Vacuum Chamber) testleri, Eylül 2022
238 ASELSAN'DA UZAY

YÜKSEK HIZLI
X-BANT
VERİCİ BİRİMİ
Oğuz ALKIŞ
Barış BULGUN

Yer gözlem uyduları alçak yörüngede (LEO) hareket Gelişen uydular ve uzaktan algılama teknolojileri
ederken yer istasyonunun görüş açısına girdiği ile paralel olarak bu uydular tarafından oluşturulan
zaman diliminde görüntüleri indirebilmektedir. görüntülerin boyutları da artmaktadır. Uluslararası
500-800 km aralığındaki irtifaya sahip yörüngede Telekomünikasyon Birliği (ITU) tarafından yer gözlem
görev yapan uydular saniyede ortalama 7,5 km hızla uyduları için X-Bant’ta ayrılan frekans bandı sabit
hareket etmekte ve Ankara’da konumlandırılmış bir ve 8.025 MHz-8.400 MHz aralığını kapsamaktadır.
yer istasyonunun görüş açısında ise ortalama 8 ile Bu durum daha fazla bant genişliği kullanımını
10 dakika kalabilmektedir. Görüş açısının sağlandığı engellemekte ve mevcut 375 MHz genişliğindeki
zaman dilimleri sınırlı olduğu için görüntülerin aşağı frekans bandının daha verimli kullanılması için farklı
indirilme hızı kritik öneme sahiptir. teknolojiler kullanılmasını teşvik etmektedir.

Uydunun yer istasyonunun görüş açısına girdiği ve ASELSAN tarafından geliştirilen Yüksek Hızlı X-Bant
görüş açısından çıktığı zaman dilimlerinde uydu Verici Birimi, geleneksel vericilere göre frekans
ile yer istasyonu arasındaki mesafe fazla olmakta, bandını daha verimli kullanmakta ve değişken veri
yer istasyonuna yaklaştığı ve yer istasyonunun tam hızı desteği ile yer istasyonu üzerinden geçerken
tepesinden geçtiği zaman dilimlerinde ise uydu maksimum veri indirme imkânı sunmaktadır.
ile yer istasyonu arasındaki mesafe azalmaktadır.
Uydunun geçişi sırasında haberleşme kanalının Uydu yörüngesinde ilerlerken yer istasyonuna
karakteristiğinde bir değişiklik olmadığı durumda yakın olduğu zaman dilimlerinde geleneksel verici
yakın mesafelerde uzak mesafelere göre daha birimleri ile ortalama 2 birim sürede uydudan yer
yüksek veri hızı elde edilmesi mümkündür. Mevcut istasyonuna indirilen veri, Yüksek Hızlı X-Bant Verici
LEO uydularda kullanılan ve X-Bant’ ta yayın yapan Birimi ile 1 birim sürede indirilebilmektedir. Ayrıca
sistemler yer istasyonunun görüş açısındayken sabit tüm geçiş süresince Yüksek Hızlı X-Bant Verici Birimi
veri hızı ile indirme yapmaktadır. Bu durum uydunun ile indirilen toplam veri miktarı geleneksel verici
yer istasyonuna yaklaştığı ve yer istasyonunun tam birimlerine göre 1,5 kat fazla olmaktadır.
tepesinden geçtiği sırada daha yüksek hızda veri
indirme imkanına engel teşkil etmektedir.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 239
240 ASELSAN'DA UZAY

KEŞİF GÖZETLEME
UYDULARI
YER İSTASYONLARI
N. Ulaş KILIÇARSLAN
Özgür KARADENİZ
Ahmet DEMİREL

Keşif gözetleme (yer gözlem) uyduları genellikle Yer gözlem uyduları belli bir yer istasyonu anteninin
500 km ile 2.000 km arasındaki Alçak Dünya görüş alanına, yörüngesine bağlı olarak herhangi
Yörüngesinde (LEO-Low Earth Orbit) bulunurlar. bir noktadan giriş yaparak (AOS-Acquisition of
Bu yörüngeler, tüm dünyanın gözetlenebilmesi için Signal) yörünge izdüşümü boyunca ilerler ve görüş
yere izdüşümleri kutuplara yakın yerden geçen alanından çıkarlar (LOS-Loss of Signal). Bu nedenle
yörüngelerdir. Bu yüksekliklerde bir uydunun yer istasyonu antenleri tam hareketli sistemler
yörüngede kalabilmesi için belli bir hıza sahip olmak zorundadır. Anten uydunun kapsama alanına
olması gerekir. Elektro-optik kameralı yer gözlem girmeden önce beklenen yönde ufuk çizgisine döner
uyduları Güneşe Eşzamanlı Yörüngelere (SSO-Sun ve sinyal alış zamanını (AOS) bekler. AOS zamanında
Synchronous Orbit) yerleştirilir. Bu yörüngenin Anten Kontrol Birimi, uçuş dinamiği yazılımının bir
özelliği uydunun geçtiği yerden sürekli aynı yerel çıktısı olan ve her gün güncellenen uydu yörünge
saatte geçiyor olması dolayısıyla Güneş’in o noktaya parametreleri dosyasını (TLE-Two Line Elements)
benzer açıyla gelerek yerin aydınlatılmış olmasıdır. kullanarak hesapladığı uyduya bakış açılarını
Yer istasyonları bu uydularla ancak istasyonun izlemeye başlar. Sinyal seviyesi yeterli olduktan sonra
görüş alanı içerisinde iken haberleşebilir. Görüş uydunun sinyaline kilitlenir ve ufuk çizgisinde sinyalin
alanının sınırlarını, temel olarak uydunun yerden kaybolma zamanına (LOS) kadar otomatik takip eder.
yüksekliği belirler. Yer istasyonunun uydu ile Uydu kapsama alanından çıktıktan sonra anten park
haberleşme süresinin kısıtlanmaması diğer bir pozisyonuna dönerek bekleme durumuna geçer. Bir
deyişle temas süresinin tamamının kullanılması için sonraki uydu geçişinde bu işlemler tekrar eder.
anten yeri olarak etrafı açık alanlar veya nispeten
yüksek bir nokta seçilmektedir. Bir gün içerisinde Uçuş dinamiği yazılımı çıktısı olan uydu geçiş süreleri
Türkiye enlemindeki bir yer istasyonu anteni uydu ile (temas zamanları) kapsama alanına giriş noktasına ve
ortalama beş defa iletişim kurabilmektedir. Bu beş yörüngeye bağlı olarak 1-2 dakikadan başlayıp 12-13
uydu geçişinin iki veya üç geçişi istasyonun gündüz dakikalara kadar çıkmaktadır. Uydu ile haberleşme bu
zamanına, kalan geçişleri ise gece zamanına süre içerinde olmaktadır. Haberleşme sırasında uydu
denk gelir. Uydu ile iletişim süresini artırmak alt sistemlerine ilişkin sağlık verilerini (housekeeping
isteyen özellikle ticari faaliyet gösteren uydu telemetry) ve dünyanın farklı bölgelerinden toplamış
operatörleri kutup bölgelerine yakın lokasyonlarda olduğu görev yükü verilerini (görüntü verileri) gönderir.
yer istasyonları kurarak veya kiralayarak daha fazla Yer istasyonu bu verileri alır aynı zamanda uydu
veri indirebilmektedirler. Bunun diğer bir amacı ise kontrolüne ait telekomutları ve sonraki yörüngelerde
istasyonun kapsama alanına girmesini beklemeden görüntüsü çekilmesi istenen noktaların koordinat
veriyi indirip elde etmektir. bilgilerini içeren görev planını uyduya yükler.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 241
242 ASELSAN'DA UZAY

Eğer uydunun görev yükü elektro-optik kamera ise dışında ise uydu çektiği görüntüleri kendi hafızasına
görev planı oluşturulurken çekilecek yerdeki ve çekim kaydeder ve belli bir indirme planına göre kapsama
zamanındaki hava tahmin verileri de kullanılarak alanına girdiğinde yer istasyonuna görüntüleri
bir optimizasyon yapılır. Bir yer istasyonunun görev yüksek hızda indirir. İndirilen görüntü verileri ham
planlama başarım kriteri birim zamanda çekilen veri olup ilk önce otomatik olarak radyometrik
bulutsuz eşdeğer görüntü miktarı ile hesaplanır. ve geometrik düzeltme algoritmalarıyla seviye-2
Özellikle ticari yer istasyonlarında görev planlama olarak adlandırılan koordinatlı görüntü oluşturulur
başarımı karlılık açısından çok önemlidir. ve görüntü işleme yazılımları ile açılabilir, işlenebilir
hale getirilir. Bu algoritmalar uydu kamera modelini
Bu başarıma etki eden diğer faktörler ise ilgi ve görüntü ile birlikte indirilen uydunun çekim
alanlarının öncelikleri, yer izdüşüm çizgisi etrafındaki sırasındaki yönelim bilgilerini içeren yardımcı verileri
dağılımı ve ilgi alanlarının büyüklüğüdür. (metadata) kullanır.

Bir keşif gözetleme uydusu görüntüleme Görüntünün bulutsuz bir şekilde başarılı olarak
operasyonları ile ilgili olarak yer kontrol alınmasıyla birlikte ilgi alanına ait ilgili şerit alanının
istasyonundaki iş akışları aşağıda anlatılmıştır. durum bilgisi veri tabanında güncellenerek arşiv
görüntüsü olarak kaydedilir, böylece bir sonraki görev
İŞ AKIŞLARI planına dahil olmaz. İstenen ilgi alanının çekimi
bittiğinde belirtilen görüntü ürünü seviyesinde
İş akışı son kullanıcıdan (görüntü isteği yapan kişi üretilerek son kullanıcıya ulaştırılır.
veya kurum) ilgi alanı (AOI- Area of Interest) bilgisinin
gelmesiyle başlar. İlgi alanı; istenen çekim tarih Uydu görüntülerinin askeri ve sivil birçok uygulama
aralığı, diğer çekim bekleyen ilgi alanları içerisindeki alanı bulunmaktadır. Askeri uygulamalarda
önceliklendirmesi (priority), maksimum uydu hedef tespit, teşhis veya istihbarat toplama bu
yönelim açısı (incidence angle / off-nadir angle), uygulamaların başında gelmektedir. Sivil uygulama
uydu azimut bakış aralığı, minimum güneş yükseklik alanları ise şehir bölge planlama, orman yangını, sel
açısı, maksimum bulut oranı, görüntü üretim gibi doğal afetlerde hasar tespit, telekomünikasyon,
seviyesi, mono /stereo görüntü gibi parametrelerle petrol, doğal gaz boru hattı planlama, coğrafi bilgi
veri tabanına girilir. İlgi alanları uydu kamerasının sistemleri, akıllı şehir veya diğer birçok harita tabanlı
görüş açıklığından (FOV) fazla ise görüş açıklığı uygulamalarda altlık olarak kullanılarak üzerine
genişliğinde şeritlere bölünür. farklı ilgi noktaları katman olarak eklenebilmektedir.
Stereo görüntüler ise sayısal yükseklik modellerinin
Görev planlama yazılımı uydunun eksen yönelim (DEM-Digital Elevation Model) oluşturulmasında ve
hızları kinematiğini de simüle ederek uydu yer bazı üç boyutlu uygulamalarda kullanılmaktadır.
izdüşümü etrafında istenen çözünürlükte, ilgi alanına
ait veri tabanındaki diğer tüm parametreleri ve Sonuç olarak, durumsal farkındalığın sadece yakın
uydu sistem kısıtlarını dikkate alarak çekime aday taktik sahada değil aynı zamanda tüm dünya için
bölgelerden söz konusu geçiş sırasında çekilebilecek çok önemli hale gelmesi ve bilginin anında elde
olan görüntü şeritlerini görev planına dahil eder. edilmesi kurumlar ve karar vericiler için giderek
Görev planlama yazılımının tasarımına bağlı olarak önem kazanmaktadır. Bu nedenle ülkeler keşif
uydunun maksimum alan çekimi yapabilmesi için gözlem uydu programlarında takım uydu planlaması
operatör görev planını optimize eder. Bu optimizasyon yapmakta ve dünya üzerindeki bir noktayı tekrar
sırasında uydu çekim zamanına göre ilgi alanları çekebilme sıklığını (revisit time) artırmaya yönelik
üzerindeki hava tahmin verilerini (bulut kapalılık yörünge tasarımı yapmaktadırlar. Bununla birlikte
yüzdesi) veya gerçek zamanlı meteoroloji uydusu veri indirme hızı ve veriyi bir yerden bir yere aktarma
fotoğraflarını da kullanabilir. Görev planı kapsama gibi iletişim teknolojilerinin de kullanımı önemli hale
alanı içerisinde veya kapsama alanı dışarısında da gelmektedir.
çekim alanları içerebilir. Görev planı oluşturulduktan
sonra uydu geçişi sırasında uyduya yüklenir. ALÇAK YÖRÜNGE YER İSTASYONLARI ASELSAN
İŞ PAYLARI
Uydu aldığı plana göre programlanan çekim
zamanında istenen noktaya yönelerek çekimi Türk Hava Kuvvetleri Keşif Uydu Tabur Komutanlığı
gerçekleştirir. Çekimi yapılan bölgenin kapsama bünyesinde Göktürk-2 Yer Kontrol İstasyonunun
alanında olması durumunda çekimden hemen Anten ve RF Sistemleri ASELSAN sorumluluğunda
sonra yer istasyonuna görüntü verisini indirebilir. kurulmuş ve devreye alınmıştır. Ana yüklenicisi
Eğer görüntü çekimi sırasında uydu kapsama alanı Telespazio olan Göktürk-1 projesi kapsamında da
ASELSAN DERGİ SAYI 115 243

ASELSAN aşağıdaki iş paketleri ile görev almıştır:


• Anten ve RF Sistemler
• Uydu Görüntüleme Alt Sistemi
• Taşınabilir Yer İstasyonu
• Meteoroloji ve Hava Tahmin Birimi

Uydu Erişim Alt Sistemi olarak 7.3m sabit bir anten


ve 5.4m taşınabilir bir anten sistemi sağlanmıştır.

Uydu Görüntüleme Alt Sistemi kapsamında ise


Görüntü İstek Yazılımı, Görüntü Üretim ve Dağıtım
Birimi ve Coğrafi Bilgi Sistemleri donanımları ve
yazılımları sağlanmıştır.

Kullanıcı arayüz tasarımları da ASELSAN


sorumluluğunda geliştirilmiştir.
244 ASELSAN'DA UZAY

Taşınabilir Yer İstasyonu kapsamında bir operatör


ve bir ekipman korunağı, yedekli jeneratör sistemi
sağlanmış olup korunak içi yerleşim tasarım,
montaj, entegrasyon çalışmaları yapılmıştır.

Meteoroloji ve Hava Tahmin Sistemi kapsamında


Eutelsat-10 uydusundan yayın yapan EumetCast
verilerini alan bir sabit ve bir taşınabilir anten
sistemi sağlanmıştır, Devlet Meteoroloji İşleri ve
ECMWF (European Centre for Medium-Range
Weather Forecasts) organizasyonundan bulut
kapalılık verilerinin (TCC-Total Cloud Coverage)
alınmasına yönelik çalışmalar yapılmıştır.

ASELSAN Göktürk-1 uydusunun fırlatılmasından


itibaren yer istasyonunda uydu operasyonlarına
destek vermiştir.
246 ASELSAN'DA UZAY

KARA UYDU
HABERLEŞME
SİSTEMLERİ
Erhan ERKÖSEOĞLU
Utku Cem BİLGİÇ
Gizem ERDOĞAN

Uydu haberleşme sistemleri kara platform çözümleri, İNTİKAL ETTİRİLEBİLİR UYDU HABERLEŞME
her türlü coğrafi koşulda ve taktik operasyonda, TERMİNALİ
sahadaki askeri birliklerin, bağlı bulundukları komuta
merkezlerinin, karargâhların ve savaş alanındaki ASELSAN’ın yerli imkânlarla tasarlayıp üretimini
komutanlıkların emniyetli ve hızlı ses, görüntü ve yaptığı İntikal Ettirilebilir Uydu Haberleşme Terminali,
veri haberleşmesi yapmalarına ve taktik ihtiyaçlarını adını duraklama ve yerleşme, yani intikal halindeyken
karşılamalarına olanak sağlar. Özellikle sınır ötesi uydu haberleşmesi sağlamasından alıyor.
operasyonlarda aşağıdaki ihtiyaçların karşılanması
açısından kritik bir öneme sahiptir ve askeri Engebeli ve dağlık alanlarda rahatça ilerleyebilen,
birliklerin vazgeçilmez haberleşme araçlarıdır. üzerine entegre edilen yedekli jeneratör sistemi ile
• Savaş alanının yakın gerçek zamanlı taktik kendi enerjisini üretebilen, telsiz sistemi sayesinde
resminin oluşturulması çevre birlikler ile görüşebilen, araç üzerindeki
• Silah, sensör ve komuta merkezleri arasında gerek şelter olarak adlandırılan oda içerisinde sistemleri
duyulan yakın gerçek zamanlı veri haberleşmesinin kullanabilme olanağı sunan, intikal ettiğinde devreye
sağlanması alınabilen uydu anten sistemi ile kriptolu ve sınır
• Birliklerin coğrafi konumlarının bir merkezden ötesi haberleşme imkânı sunan, aynı zamanda
otomatik ve sürekli olarak izlenmesinin sağlanması üzerine serilen gizleme ağı ile kamufle olup çevre
• Bu bilgileri gerektiğinde komuta katının unsurlardan gizlenebilen bir terminaldir.
kullanımına sunarak, komutanların, ordu
bölgesindeki tüm birliklerin taktik resmini gerçek Her türlü operasyon ve çevre koşulunda, taktik
zamanlı olarak görmesinin sağlanması veya arazi tipi araç üzerine entegre edilmiş
otomatik takip yeteneğine sahip uydu anten
TSK’nın kullanımında olan uydularla çalışabilecekleri sistemi ile intikal halinde uydu haberleşmesi imkânı
gibi uygun frekanslarda hizmet veren diğer dost sağlayabilmektedir.
ülke ve NATO’ya ait olan uydularla da kullanılabilme
özelliğine sahiptirler. • X-Bant ve Ku-Bant frekanslarında çalışma
kabiliyeti
ASELSAN olarak kara uydu haberleşmesine dair • Anten çapı: 120 cm/150 cm
yerli ve milli imkânlarla tasarım ve üretimi yapılan • Zorlu arazi şartlarına uygun (MIL-STD-810G)
farklı çözümlerimiz mevcuttur, bunlar aşağıda • IP tabanlı, açık ve/veya kapalı ses, veri, video
detaylandırılmıştır. telekonferans ve faks haberleşmesi
ASELSAN DERGİ SAYI 115 247
248 ASELSAN'DA UZAY

GEZGİN ARAÇ UYDU HABERLEŞME TERMİNALİ TAŞINABILIR UYDU HABERLEŞME TERMINALI

ASELSAN’ın yerli imkânlarla tasarlayıp üretimini Adını, kompakt tasarımı sayesinde çanta içerisine
yaptığı Gezgin Araç Uydu Haberleşme Terminali, yerleştirilerek iki kişinin taşıyabileceği kadar
adını hareket halinde yani gezgin şekilde uydu küçültülebilmesinden alan bu terminal, yerli
haberleşmesi sağlamasından alıyor. imkânlarla tasarlanıp üretilmektedir. Taktik
operasyonlar ve zorlu arazi şartları odaklı olarak
Zırhlı yapısı ile yüksek korumaya sahip olan, engebeli ve tasarlanıp üretilmiştir. Ayrıca çantanın ve anten
dağlık alanlarda rahatça ilerleyebilen, içerisine entegre ekipmanının korumalı yapısı sayesinde yüksek
edilen güç sistemi ile kendi enerjisini üretebilen, dayanıklılığa sahiptir. Temel bant alt sistemi ile
telsiz sistemi sayesinde çevre birlikler ile görüşebilen, kesintisiz uydu haberleşme imkânı sunar.
hareket halinde üç eksenli stabilize yapısıyla uyduyu • X-Bant ve Ku-Bant frekanslarında çalışma
devamlı takip ederek kesintisiz ve kriptolu şekilde sınır kabiliyeti
ötesi uydu haberleşmesi imkânı sunan, aynı zamanda • Veri hızı: 8 Mbps (X-Bant), 15Mbps (Ku-Bant)
üzerine serilen gizleme ağı ile kamufle olup çevre • Anten çapı: 90 cm/120 cm/180 cm/240 cm
unsurlardan gizlenebilen bir terminaldir. • İki kişi tarafından taşınabilecek ağırlık ve boyutlar
• Taşınabilir çantalar ile kompakt tasarım
Her türlü operasyon ve çevre koşulunda, araç • Zorlu arazi şartlarına uygun (MIL-STD-810G)
hareket halindeyken sürekli uydu takibi yaparak • X-Bant için, sistemi kesintisiz olarak idame
güvenli ve yüksek hızlı uydu haberleşmesi olanağı ettirebilecek yedekli jeneratör sistemi.
sağlayabilmektedir. Beacon sinyali, Ataletsel • IP tabanlı, emniyetli/emniyetsiz ses, veri, video
Navigasyon Sistemi (INS) ve gyro verilerinin entegre telekonferans, faks haberleşmesi ve QoS yönetimi
kullanımı ile uydu takip ve stabilizasyonda üstün ve
güvenilir performans gösterir.
• X-Bant ve Ku-Bant frekanslarında çalışma
kabiliyeti
• Veri hızı: 3,2 Mbps’e kadar (X-Bant); 15
Mbps (Ku-Bant)
• Anten çapı: 45 cm/60 cm
• Seyir halinde uydu haberleşmesi imkânı
• Zorlu arazi şartlarına uygun (MIL-STD-810G)
• IP tabanlı, açık ve/veya kapalı ses, veri, video
telekonferans ve faks haberleşmesi
ASELSAN DERGİ SAYI 115 249

YENİ TİP SIRT UYDU HABERLEŞME TERMİNALİ bunu ergonomik ve hafif yapısı sayesinde tek başına
rahatça taşıyabilecek, kurulumunu beş dakikadan
Adını sırt çantasında taşınabilecek kadar az yer daha kısa sürede yaparak kriptolu ve sınır ötesi
kaplaması ve hafif olmasından alan sırt terminali, kesintisiz uydu haberleşmesini sağlayabilecektir.
yeni tip olarak adlandırdığımız halinde ASELSAN • X-Bant frekanslarında çalışma kabiliyeti
tarafından tasarlanıp tamamen yerli imkânlarla • Veri hızı: 2 Mbps’e kadar
üretilmektedir. Taktik operasyonlar ve zorlu arazi • Anten çapı: 70 cm
şartları odaklı olarak tasarlanıp üretilmiştir. Ayrıca • Bir kişi tarafından taşınabilecek ağırlık ve boyutlar
çantanın ve anten ekipmanının korumalı yapısı • Taşınabilir çantalar ile kompakt tasarım
sayesinde yüksek dayanıklılığa sahiptir, yüksekten • Zorlu arazi şartlarına uygun (MIL-STD-810G)
düşme testlerini başarıyla geçmiştir. Yani bunu • Kolay ve hızlı kurulum
operasyonel anlamda düşünürsek, bir helikopterden • IP tabanlı, açık ve/veya kapalı ses, veri, video
bırakıldığında zarar görmeyecektir, kullanıcı kişi de telekonferans ve faks haberleşmesi
250 ASELSAN'DA UZAY

DENİZ UYDU
HABERLEŞME
SİSTEMLERİ
Tamer YÜKSELTÜRK tasarlanıp üretilebilmektedir. Ayrıca, ASELSAN
Elif Cansu ÖZDEN tarafından geliştirilen uydu modemi içerisinde
Görkem TİRYAKİ yer alan kripto birimi ile emniyetli haberleşmeye
imkân sağlanmasının yanında; beacon alıcı birimi
ile de ileri hassasiyette uydu takibi sürekli olarak
Uydu haberleşme sistemleri, görüş hattı ötesi yapılabilmektedir. Uydudan gelen beacon sinyali,
haberleşmeye imkân sağlaması ve her türlü coğrafi ataletsel navigasyon sistemi (INS) ve gyro verilerinin
koşulda diğer haberleşme vasıtalarının olmadığı entegre kullanımı ile uydu takip ve stabilizasyonda
veya yeteneklerinin sınırlı kaldığı durumlarda üstün ve güvenilir performans sağlamaktadır.
operasyonel ihtiyaçların karşılanması açısından
kritik öneme sahip olup, aşağıdaki gibi askeri ve sivil Genel Özellikler
tüm ihtiyaçlar için çözüm sunmaktadır.
• Her türlü sensörden gelen verinin aktarımı • Entegre LNB, GPS ve Gyro modülü
• Uydu alanı içerisinde yer alan her yerden gerekli • Ayarlanabilir yayın yapılmayacak bölge seçimi
verinin alınabilmesi • Kullanıcı ihtiyaçları doğrultusunda farklı deniz
• Taktik resmin oluşturulması platformlarına uygulanabilirlik
• Yüksek çözünürlüklü fotoğraf/video aktarımı • MIL-STD-810, MIL-STD-461 uyumluluğu

Özellikle deniz platformlarında kara ile bağlantının Fonksiyonel Özellikler


olmaması ve karasal haberleşme şebeke ve
olanaklarından yararlanılamıyor olması, telsiz • 3-Eksende stabilizasyon ve takip (Ku-Bant için ek
haberleşmesi ve HF haberleşmesinin çözüm olarak polarizasyon ekseni)
olamadığı her yer de uydu haberleşme vaz • Çift ve tek anten kontrolü, Key-hole etkisi önleme
geçilmez bir haberleşme unsuru olarak ortaya kabiliyeti
çıkmaktadır. ASELSAN tarafından yerli ve milli • Beacon sinyali ve/veya Ataletsel Navigasyon
olarak geliştirilen Uydu Haberleşme Terminalleri; Birimi (ANS) verisi kullanarak yüksek uydu takibi
her türlü operasyon ve çevre koşulunda, hareket performansı
halinde, güvenli ve yüksek hızlı uydu haberleşmesi • QoS Yönetimi: Ses, veri, görüntü vb. servisler için
gerçekleştirilmesine olanak sağlar. önceliklendirme, kullanıcı gereksinimlerine göre
konfigüre edilebilir veri hızı
ASELSAN, sivil ve askeri otoritelerin tüm • Milli ve NATO IP kripto cihazları ile uyumlu
ihtiyaçlarına uygun sistem çözümleri sistem mimarisi
sunulabilmekte olup, her türlü büyük, küçük, • Kullanıcı ihtiyaçlarına göre konfigüre edilebilir
hızlı, yavaş, deniz altı ve deniz üstü olmak üzere arayüzler: IP tabanlı açık ve/veya kapalı ses, veri,
tüm platformlar için çözüm üretmektedir. Farklı video telekonferans ve faks haberleşmesi
reflektör çaplarında ve çıkış güçlerinde alternatif • Seri tabanlı veri haberleşmesi (RS232, RS449, link
çözümler ilgili olan ihtiyaç ve platforma uygun olarak haberleşmesi vb.)
ASELSAN DERGİ SAYI 115 251
252 ASELSAN'DA UZAY

3-Eksen hassas stabilize olarak tasarlanan ve farklı Özgün tasarımıyla yüksek RF performansa sahiptir.
platformlara yönelik 100 cm, 120 cm, 150 cm, 180 İhtiyaç duyulan EIRP değerine göre daha güçlü güç
cm reflektör ile ASELSAN tarafından milli imkânlarla yükselteçler kullanılabilmektedir.
özgün olarak geliştirilen uydu antenleri, yüksek RF
geçirgenliğine sahip radom içerisinde muhafaza Anten kontrol birimi, tek anten yönlendirme veya
edilmektedir. Cross-elevasyon ekseni, uydu daha fazla kapsama sağlamak için çift anten
anteninin yüksek uydu elevasyon açılarında key- yönlendirme kabiliyeti kazandırmaktadır. Gemi
hole etkisine maruz kalmasını önlemektedir. Anten, üzerindeki farklı sistemlerin etkileşimini azaltmak
azimuth, elevasyon ve cross-elevasyon eksenlerinde amacıyla, gönderme alanının kısıtlanması gereken
direkt-sürüş motorlarla sürülmektedir. Direkt-sürüş gemi profilinde kör sektör tanımlaması yüksek
motorlar, daha iyi atalet stabilizasyonu, kusursuz hassasiyette yapılabilecek şekilde tasarlanmıştır.
çalışma ve hassas yönlenme sağlamaktadır.
38 cm anten sistemi kaidesi ve reflektörü
45 cm ve 100 cm anten sistemi kaidesi ve reflektörü alüminyum yapıda olup özgün tasarımıyla denizaltı
karbon fiber malzemeden üretilmiştir. Bu sebeple platformlarında kullanılabilir şekilde tasarlanmıştır.
hafif ve mukavemeti yüksektir. Bununla birlikte, Denizaltı platformlarında kullanılan radom,
kompakt tasarım sayesinde kısıtlı yerleşim denizaltının maruz kaldığı tüm denizaltı koşullarında
alanlarına da uygundur. 120 cm, 150 cm ve 180 özellikle yüksek basınç altında anten sistemini her
cm anten sistemi reflektörü ise yine karbon fiber türlü deniz koşulundan koruyacak şekilde tasarlanıp
malzemeden üretilmiş olup, kaidesi alüminyumdur. ve üretilmiştir.

1.5m Gemi Anteni ve Radomu 1.0m Gemi Anteni

L-Bant Uydu Modemi

Anten Kontrol Birimi X-Bant LNB


254 ASELSAN'DA UZAY

İNSANSIZ
PLATFORMLAR İÇİN
UYDU HABERLEŞMESİ
Ömer BİNİCİ
Ahmet Nuri SEZER

Uydu haberleşme sistemi, görüş hattı ötesi Hassas stabilize olarak tasarlanan ve farklı
haberleşmeye imkân sağlaması ve coğrafi platformlara yönelik 27 cm, 45 cm ve 53 cm reflektör
koşullardan çok az etkilenmesi sayesinde, ile ASELSAN tarafından milli imkânlarla özgün olarak
diğer haberleşme vasıtalarının olmadığı veya geliştirilen uydu antenleri, yüksek RF geçirgenliğine
yeteneklerinin sınırlı kaldığı durumlarda aşağıdaki sahip radom içerisinde muhafaza edilmektedir.
gibi operasyonel ihtiyaçların karşılanması açısından Platforma yönelik radom tasarımları ASELSAN
kritik bir öneme sahiptir ve askeri birliklerin tarafından yapılmaktadır. Sistemler, hafif ve yüksek
vazgeçilmez haberleşme araçlarıdır. mukavemetli olmakla birlikte kompakt tasarım
sayesinde kısıtlı yerleşim alanlarına da uygundur.
• Taktik resminin oluşturulması ve yüksek
çözünürlüklü fotoğraf/video aktarımı Ağ merkezli harp konsepti dahilinde daha yoğun
• Platform ve komuta merkezleri arasında gerek ve geniş alanda kullanılmaya başlanan insansız
duyulan veri haberleşmesinin sağlanması kara, deniz ve hava araçlarının; geliştirilen uydu
• Birliklerin ve insanlı/insansız platformların coğrafi haberleşme terminalleri sayesinde haberleşme
konumlarının merkezden izlenmesinin sağlanması menzilleri genişletilmiş olup ayrıca haberleşme
ve kontrolü sistemlerinde yedeklilik sağlanmıştır.

İnsansız platformlara yönelik, ASELSAN tarafından ASELSAN tarafından insansız platformlar için öz
yerli ve milli olarak geliştirilen uydu haberleşme kaynakla geliştirilen uydu haberleşme terminalleri
terminalleri; her türlü operasyon ve çevre koşulunda, ile dışa bağımlılık ortadan kaldırılmış olup; ülkemizin
hareket halinde, güvenli ve yüksek hızlı uydu ihracat potansiyelinin artırılmasına da fayda
haberleşmesi gerçekleştirilmesine olanak sağlar. sağlanmıştır.

Kullanıcı ihtiyaçlarına uygun sistem çözümleri Genel Özellikler


sunulabilmekle birlikte, farklı reflektör çaplarında ve
çıkış güçlerinde alternatif çözümler bulunmaktadır. • Kompakt ve hafif tasarım
Ayrıca, ASELSAN tarafından geliştirilen uydu • Kullanıcı ihtiyaçları doğrultusunda farklı insansız
modemi içerisinde yer alan kripto birimi ile emniyetli platformlara uygulanabilirlik
haberleşmeye imkân sağlanmasının yanında; • MIL-STD-810, MIL-STD-461, MIL-STD-704
beacon alıcı birimi ile de ileri hassasiyette uydu standartlarına uyumluluk
takibi sürekli olarak yapılabilmektedir. Uydudan • Milli dalga şekli
gelen beacon sinyali, ataletsel navigasyon sistemi • Verimli spektrum kullanımı
(INS) ve gyro verilerinin entegre kullanımı ile – Adaptif kodlama ve modülasyon
uydu takip ve stabilizasyonda üstün ve güvenilir – Dinamik kanal yönetimi
performans sağlanır. – IP throughput optimizasyonu
ASELSAN DERGİ SAYI 115 255

27 45 53

İnsansız Platformlar İçin Uydu Haberleşme Terminali Ailesi

ASELSAN modem ailesi


256 ASELSAN'DA UZAY

Fonksiyonel Özellikler

• Azimut ve elevasyon eksenlerinde stabilizasyon ve


polarizasyon takibi
• Kullanıcı gereksinimlerine göre hızı ayarlanabilir
ses/veri bağlantısı
• Beacon sinyali ve/veya Ataletsel Navigasyon
Birimi (INS) verisi kullanarak yüksek uydu takibi
performansı
• Düşük link kurma süresi
• Düşük uçtan uca gecikme süresi
• Milli algoritmalı ve ihtiyaca uygun kripto çözümleri
258 ASELSAN'DA UZAY

UZAY ALANI
DURUMSAL
FARKINDALIĞI
ASELSAN DERGİ SAYI 115 259
260 ASELSAN'DA UZAY

Muammer ŞİMŞEK Earth Orbit. İrtifa ölçekli görüntüsü için bkz. Şekil
2) görev yapmaktadır. İnsanlığın GEO’daki varlığı
Dünyanın yörüngesinde bulunan uydular; iletişim, alçak yörüngelere göre daha az olsa da buradaki
navigasyon ve gözlem başta olmak üzere ekonomik uyduların değeri çok daha yüksektir. Bu kapsamda,
ve sosyal yaşamlarımıza sunduğu faydalarla insanlık özellikle bu irtifadaki varlıklar için çarpışma
için vazgeçilmez araçlar haline gelmiştir. Son yıllarda olasılığını sıfıra indirmek kritiktir.
uydularda yer alan faydalı yüklerinin yeteneklerinin
artması ve uzaya fırlatma maliyetlerinin düşmesi Uzay sistemlerine çarpışma erken ikazı için tespit,
sebebiyle uzaydaki insan varlığı giderek daha hızlı takip ve kataloğa eklenecek cisimlerin türü (uzay
artmaktadır. aracı, roket kalıntısı, çarpışma sonrası saçılmış
parça, doğal gök cismi vb.), sayısı ve bu cisimlerin
Yapılan fizibilite çalışmalarına göre 2027 yılında bulunduğu irtifalar oldukça geniş bir yelpazede
yörüngedeki aktif uydu sayısının sekiz bini aşacağı ve tanımlanmaktadır. Böyle bir kütüphaneyi oluşturup
toplam uzay ekonomisinin 1 trilyon dolar seviyesine idame ettirmek için kapsamlı bir uzay alanı
ulaşacağı öngörülmektedir. Uzaydaki değerin farkındalık sistem mimarisine ihtiyaç duyulmaktadır.
katlanarak artması, buradaki varlıkların durum
takibinin yapılması ve etkilerinin değerlendirilmesini Ortamdaki insan yapımı ve doğal nesnelerin
daha da önemli kılmaktadır. takibine ilave olarak, uzay havasının izlenmesi de
uzay alanı farkındalığı konseptine dahildir. Uzay
Yörüngedeki uydular kadar uydulardan kopan parçalar havası, uzay sistemlerinin operasyonları ile bu
ve çarpışma olaylarından sonra ortaya çıkan uzay çöpü sistemlerden sunulan hizmetlerin kalitesi yanında
de hızla artmaktadır. Beş binden fazla aktif uyduya ek satıh sistemlerinin performansı üzerinde de olumsuz
olarak, görevini tamamlamış uydu ve bu uydulardan etkiler yaratabilmekte, bazı hizmetlerin kesilmesine
kopmuş parçaların sayısı Şekil 1’de verildiği üzere neden olabilmektedir. Bazı durumlarda (Örneğin
milyonlar seviyesindedir. Özellikle alçak yörünge yörüngeye oturma fazında meydana gelebilecek
(LEO-Low Earth Orbit: 200-2.000 km) doyuma ulaşmış geomanyetik fırtınalar) sistemlerin kalıcı olarak gayrı
olarak nitelendirilmektedir. 2012 ve 2016 yıllarında faal duruma düşmesine dahi yol açabilmektedir.
fırlatılan GÖKTÜRK-2 ve GÖKTÜRK-1 gibi uydularımız
bu yörüngede görevini sürdürmektedir. Uyduların görevini yerine getirmesindeki bir başka
büyük zorluksa haberleşme sırasında diğer uzay
2021 yılında fırlatılan TÜRKSAT 5A uydumuz ve sistemlerimden kaynaklı sinyal girişime uğramalarıdır.
diğer haberleşme uydularımız ise 35.786 km Çevre koşulları sebebiyle halihazırda çok zor bir
irtifada bulunan daha yüksek irtifada yer alan ortamda görev yapan uzay sistemlerinin yukarıda
GEO’da (Geostationary Orbit veya Geosynchronos özetlenen diğer dış etmenler sebebiyle görevlerini

Şekil-1: Uzaydaki insan


yapımı varlık sayısı hızla
artmaktadır. 2022 yılı
itibarıyla kataloglanan
veya tahmin edilen
parça sayısı milyonlarla
ölçülmektedir. Özellikle
10 cm’den daha büyük
parçaların uydulara
ölümcül hasar verdiği
bilinmektedir.

Şekil-2: İrtifaya göre ayrılmış yörünge sistemleri. LEO


tipik olarak 200-2000 km arasındaki irtifada yer almakta
olup çoğunlukla keşif, gözlem ve istihbarat uydularının
bulunduğu katmandır. Yakın zamanda haberleşme uydu
grupları için de popülerliği artmıştır. Bu sebeplerden dolayı
uzay çöpü yoğunluğu ve çarpışma riski konularında en çok
problemin bu yörüngede olması beklenmektedir.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 261

Şekil 3: YAKUD Projesi kullanıcı arayüz yazılımının örnek ekran görüntüsü. Modern uzay durumsal farkındalık sistemlerinin
karar vericilere anlık destek verebilmesi için güvenilir veri ve analiz kabiliyetine sahip olması, diğer sistemlerle sorunsuz
bağlantı kabiliyetinin bulunması ve arayüzlerinin hızlı ve kullanıcı dostu olması beklenmektedir.

sürdürmesi her geçen gün giderek daha zor hale ASELSAN Türkiye’nin uzaydaki hızlı büyüyen
gelmektedir. Bu sebeple, uyduların görevlerinin varlığını gözeterek; hava savunma, komuta kontrol,
başarısından emin olmak için uzaydaki diğer varlıkların uydu görev yükleri, uydu yer istasyonları, radyo
bilgilerine azami ölçüde sahip olmak kritiktir. frekansı uygulamaları, RADAR, elektro-optik
alanlarındaki tecrübesine dayanarak 2020 yılında
Ticari büyüklüğüne ve yüksek teknolojisine karşın Yakın Uzay Durumsal Farkındalık (YAKUD) projesini
uzay sistemlerinin dış etmenlere karşı güvenliği başlatmıştır. Proje kapsamında temel mühendislik
uluslararası hukukta gerektiği kadar garanti altına aktivitelerine ilave olarak uzay alanında tecrübe
alınmamaktadır. Uzay ajansları arası protokoller sahibi ve üniversitelerin Geomatik Mühendisliği,
ve Birleşmiş Milletler anlaşmalarında yer alan Astronomi ve Uzay Bilimleri gibi bölümlerinde
çoğu husus ortaklık veya iyi niyet kapsamında görevli akademik personeller ile ortak çalışmalara
değerlendirilmektedir. Uyduların görevini güvenle başlanmıştır. Proje kapsamında dış kaynak verisiyle
yapması nihai olarak operatörlerin ve milli üretilen ilk karar destek çıktılarına ilişkin örnek
kuruluşların yetenekleri ve elde edebildikleri bilgi ile görüntü Şekil 3’te verilmiştir.
sınırlıdır. Bu sebeple, uzay alanı ile ilgili elde edilecek
en küçük verinin dahi kullanılması kritiktir. YAKUD Projesiyle ile LEO yörünge başta olmak üzere
uzay durumsal farkındalığına odaklanılmış olup;
Doğru ve güncel verinin çok kıymetli olduğu bu uyduların ve uzay çöplerinin yörünge bilgilerinin
alanda, sensörlerin kapsama kısıtlarının bulunması üretilmesi ve güncellenmesi hedeflenmektedir. Uzay
ve izlenmesi gereken binlerce cisim olduğu için alanında farkındalığın elde edilmesi için gerekli veri
uzay alanı farkındalığında uluslararası iş birliği dış kaynaklardan ve yüksek teknolojideki RADAR,
kaçınılmazdır. Özellikle uzayda yüksek miktarda teleskop vb. sensörlerden sağlanabilmektedir. Bu
varlığı bulunan ülkeler; bu iş birliklerindeki diğer verilerinin sağlıklı bir şekilde akışının sağlanması
paydaşlara yüksek güvenilirlikte veri sağlamak ve anlamlandırılıp birleştirilmesi gerekmektedir.
ve yerel unsurları için erken ikaz bilgisi üretmek Birleştirilmiş veriyle uzay resminin oluşturulması,
adına ulusal uzay gözlem ve durumsal farkındalık uzay trafiğinin gözlemlenmesi ve nihai olarak değerli
sistemlerini oluşturmakta ve geliştirmektedir. varlıkların çarpışmadan kaçınma manevrası yapması
262 ASELSAN'DA UZAY

Şekil 4: YAKUD Projesi kapsamında öngörülen uzay alanı durumsal farkındalık mimarisi. Uzay durumsal farkındalık sistemleri
faydalı çıktıları üretmek için kendi sensörlerinden ve üçüncü paydaşlardan (Açık kaynak verileri, uydu yer istasyonları verileri,
ortak ülke veri tabanları vb.) temin ettiği verileri kullanmaktadır.

veya yeni fırlatılacak bir uydunun yörüngeye istendiği • Uydu operatörleri ve diğer yer sistemlerine karar
şekilde oturması gibi konularda yarar sağlanacaktır. destek verisi üretilmesi
Proje kapsamında planlanan veri toplama ve yollarıyla kıymetlendirilmektedir.
anlamlandırmaya yönelik iş akışının Şekil 4’te yer
aldığı şekilde oluşturulması planlanmaktadır. Uzay alanı farkındalık sistemleriyle uzun vadede çok
daha küçük cisimlerin tespiti, bu cisimlerin yarattığı
Durumsal farkındalık verisinin üretilme sürecinde; potansiyel tehlikelere göre önceliklendirilmesi ve
uzay cisimlerinin gözetlenmesi, izlenmesi, nihai olarak da gerekirse de toplanması veya daha
tanımlanması, kataloglanması ve uzay havasının yüksek yörüngeye taşınması planlanabilecektir.
takip edilmesi yer almaktadır. Bu amaçla tipik
olarak yerde konuşlu (teleskoplar, radarlar, vb.) ve Milli Uzay Programına ve milli uydu projelerine
uzayda konuşlu (uydu platformlarına yerleştirilen ASELSAN uzman olduğu tüm alanlardaki bilgi ve
görev yükleri) sensörlerden elde edilen verileri deneyimini sunarak şüphesiz ki azami katkıda
kullanmaktadır. Bu sensörlerden alınan veriler; bulunacaktır. YAKUD Projesiyle de yörüngelerdeki
• Uzayın gözlenmesi, hareketlilik konusunda sağlanacak durumsal
• Uzay sistemlerinin yörünge bilgilerinin farkındalık sayesinde uzay projelerindeki
doğrulanması ve güncellenmesi, planlamamız daha sağlıklı olacak, Türkiye’nin
• Uzay sistemleri için çarpışma erken ikaz bilgisi uzaydaki varlığı daha güvende olacaktır.
sağlanması,
264 GÜNCEL HABERLER

ASELSAN KONYA
SİLAH SİSTEMLERİ
FABRİKASI AÇILDI

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile Sanayi ve Şeref defterini imzalayan Bakanlar Akar ve Varank’a,
Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Cumhurbaşkanımız yeni nesil elektronik harp sistemi Koral 2 ile ALKAR
Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı 120 mm Havan Silah Sistemi maketleri takdim edildi.
gerçekleştirilen ASELSAN Konya Silah Sistemleri Daha sonra Akar ve Varank, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
Fabrikasında incelemelerde bulundu. gerçekleştireceği açılış öncesi fabrikadaki hazırlıkları
inceledi, fabrikanın faaliyetlerine ilişkin bilgi aldı.
Bakanlar Akar ve Varank’ı açılış öncesi geldikleri
ASELSAN Konya Silah Sistemleri Fabrikasında, ASELSAN KONYA SAVUNMA SANAYISINDE
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. ÜRETIM MERKEZI OLACAK
Dr. İsmail Demir, Milli Savunma Bakan Yardımcısı
Alpaslan Kavaklıoğlu, ASELSAN Yönetim Kurulu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın resmi açılışını
Başkanı ve Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Görgün, gerçekleştirdiği ASELSAN Konya, hava savunma,
TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi uzaktan komutalı silah sistemleri ve elektrik
ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, tahrikli otomatik topların üretimiyle Türk savunma
ASELSAN Konya Yönetim Kurulu Başkanı Nuh Yılmaz sanayisinin gücüne güç katıyor. Özgün ürünlerin
ve diğer yetkililer karşıladı. geliştirildiği ASELSAN Konya’nın, teknik altyapısı
ve üretim kapasitesiyle savunma sanayisi
ASELSAN DERGİ SAYI 115 265

ihracatına katkı sağlaması hedefleniyor. ASELSAN ASELSAN Konya tarafından UKSS’ler dışında şu
Konya Silah Sistemleri Fabrikası, 17 Aralık 2020’de anda sözleşmeleri imzalanmış olarak yürütülen silah
65 milyon dolar proje sermayesiyle kuruldu. tasarım ve üretim projeleri bulunuyor. Türkiye’nin
Savunma sanayisi için özgün ürünlerin geliştirildiği ihtiyacı olan çap ve kalibrelerde üretilecek olan
ASELSAN Konya’da, yüz on altısı mühendis iki yüz mevcut ürünlere ek olarak ihtiyaç olması halinde
seksen altı personel istihdam ediliyor. 75 mm’ye kadar namlu ve silah üretimi altyapısı
bulunuyor. ASELSAN Konya, ürettiği ve geliştirdiği
ASELSAN’ın uzaktan komutalı silah sistemleri silah ve silah sistemlerinin en güncel teknolojiler
(UKSS) üretimlerinin aktarıldığı ASELSAN Konya’da, kullanılarak atışlı testlerinin yapılmasına yönelik 200
UKSS’lerin tedarik, üretim, entegrasyon, test ve metre kapalı atış alanı altyapısına da sahip.
kalite faaliyetleri yürütülüyor. Uzaktan Komutalı
Silah Sistemleri (UKSS) alanında dünya genelinde
çok önemli bir pazar payına sahip ASELSAN,
bu alandaki üretimlerini ASELSAN Konya’ya
aktardı. Söz konusu alandaki tüm tedarik, üretim,
entegrasyon, test ve kalite faaliyetleri ASELSAN
Konya tarafından yürütülecek.
266 GÜNCEL HABERLER

ASELSAN VE KARSAN’DAN YERLİ VE MİLLİ


ELEKTRİKLİ MİNİBÜS

ASELSAN ve KARSAN, modern ve çevreci ulaşım geliştirdiği teknolojiler, ülkemizin gerekli gördüğü
için yerli ve milli iş birliğine imza attı. İş birliği her alanda yetkin ürünlere dönüşüyor. Askeri alanda
kapsamında KARSAN, e-JEST modelini ASELSAN kendini ispat etmiş bir şirket olarak, komuta-kontrol,
çekiş sistemi ile donatılmış olarak üretecek. Tam güç elektroniği, motor kontrol ve görev bilgisayar
bağımsız tedarik zinciri ekosistemi için batarya sistemleri gibi konularda sahip olduğumuz bilgi
sistemi de ülkemizin akü, batarya ve pil ihtiyacını birikimi ve deneyimlerimizi elektrikli araç sektörüne
milli olarak karşılayan ASPİLSAN Enerji tarafından aktardık. Yerli ve milli elektrikli araç sistemlerinin
üretilecek. yaygınlaşarak ülkemizde bu konuda bir ekosistemin
oluşması için çalışıyoruz. Bunun için bizleri Sanayi
Anlaşma kapsamında KARSAN, yeni e-JEST İşbirliği Projeleri (SİP) ile teşvik eden Sanayi ve
modelini ASELSAN çekiş sistemi ile donatılmış Teknoloji Bakanlığımıza teşekkür ediyoruz.”
olarak üretecek. Yerli ve milli elektrikli çekiş sistemi
olarak, 65 kWh kapasiteye sahip batarya, 70 Kw ASELSAN ile yaptıkları anlaşmanın son derece
güce sahip elektrik motoru, motor sürücüsü, araç önemli olduğunu vurgulayan KARSAN CEO’su Okan
kontrol bilgisayarı, sürücü görüntüleme paneli ve Baş, “KARSAN olarak tüm proje ve iş birliklerimizle
şarj kontrol ünitesi yer alacak. Tam bağımsız tedarik geleceğin teknolojilerine öncülük ediyor, toplu
zinciri ekosistemi için batarya sistemi de ülkemizin ulaşım alanındaki çözümlerimizi bu bakış açısıyla
akü, batarya ve pil ihtiyacını milli olarak karşılayan şekillendiriyoruz. Avrupa’nın farklı ülkelerinde yüzde
ASPİLSAN Enerji tarafından üretilecek. İki adedi 100 elektrikli araçlarımızla hizmet vererek ülkemizi
katlanır olmak üzere toplam on iki koltuk sayısına temsil ediyoruz. Şimdi de Avrupa’da elektrikli
sahip olacak Karsan e-JEST’ler, ASELSAN hızlı şarj minibüs pazarının iki yıldır üst üste lideri olan
altyapısı ile yaklaşık bir saatte şarj olacak. KARSAN e-JEST modelimizin ASELSAN çekiş sistemi
ile donatılmış yeni versiyonunu üretiyoruz. Türkiye’de
ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü modern ulaşım dönüşümü anlamında, böylesine
Prof. Dr. Haluk Görgün, üretilecek yerli ve milli örnek bir çalışmaya imza attığımız için son derece
elektrikli araçlar için şu değerlendirmede bulundu: gururluyuz. Bu adımımızın; benzer iş birlikleri için
“ASELSAN mühendislerinin milli imkânlarla emsal teşkil edeceğine inanıyorum” dedi.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 267

GÖKER GÖREVE HAZIR

ASELSAN öz kaynakları ile geliştirilen GÖKER 35mm savunma ihtiyaçlarına ve kara tehditlerine karşı cevap
Çok Maksatlı Silah Sistemi, başarı ile tamamlanan verecek şekilde tasarlandı. Sistem, 35mm Parçacıklı
testler neticesinde, GÖKER sınır ve üs savunmasında Mühimmatın (ATOM, ATOM-AntiİHA) güç çarpanı
göreve hazır olduğunu gösterdi. olarak kullanımı ile hava hedeflerine (Mini/Mikro
İHA’lar, maket uçaklar, helikopterler vb.) karşı 4 km’ye
Mini/mikro İHA sınıfında yer alan oldukça küçük ve kadar; kara hedeflerine karşı ise zırh delici mühimmat
zorlu hedefleri beklenenin çok üzerinde menzillerde (APDS), yüksek patlayıcılı yangın mühimmatı (HEI)
imha etmeyi başaran sistem, aynı zamanda kara ve ATOM mühimmatları sayesinde, 5 km+ menzilde
hedeflerine karşı da oldukça uzun menzillere kadar yüksek etkinlik sağlamaktadır. Sistem, geniş yükseliş
etkin olduğunu kanıtladı. ekseni kapsaması (350/+950) ile özellikle dağlık
alanlarda düşük alçalış açılarına atış imkân sağlaması
GÖKER Sistemi, sabit tesis ve sınır bölgelerinde sayesinde hem kara hem de hava hedeflerine karşı
konuşlanmak üzere, güncel çok alçak irtifa hava yüksek başarımı ile göreve hazır.
268 GÜNCEL HABERLER

MURAD’IMIZA ERDİK

ASELSAN tarafından yerli olarak geliştirilen ve Demir; projenin, ASELSAN ve Türkiye Havacılık
hem F-16 ÖZGÜR Projesi hem de AKINCI TİHA’da ve Uzay Sanayii A.Ş.’nin (TUSAŞ) öncülüğünde
kullanılması planlanan MURAD AESA Burun Radarı, yürütüldüğünü söyleyerek, “Uzun zamandır
Ankara Gölbaşı yerleşkesinde gerçekleştirilen konuşageldiğimiz Özgür projemizle ilgili
etkinlikte sergilendi. Cumhurbaşkanlığı Savunma çalışmaların meyvelerini görmek ve bundan sonraki
Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, ASELSAN çalışmaların takvimi ile ilgili arkadaşlarımızla
Gölbaşı yerleşkesini ziyaret ederek F-16 savaş yol haritamızı paylaşmak adına görüşmeler
uçaklarının modernizasyonunu içeren Özgür Projesi yapıyoruz. Tabii TUSAŞ ve ASELSAN öncülüğünde
ile ilgili incelemelerde bulundu. savunma sanayii sektörümüzün oyuncularının
bütün kabiliyetleri ile iştirak ettiği bir projeden
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. bahsediyoruz. ’Gözümüz yükseklerde’ diyoruz.
Dr. İsmail Demir, Özgür projesine ilişkin olarak, İstiklal ve istikbal mücadelesinden bahsediyoruz.
“F-16’larımızın çeşitli modelleri var. İlk modellerinden Malumuz, bugün Ulu Önder Mustafa Kemal
başlamak üzere bu uygulama şu anda hayata Atatürk’ün vefat yıl dönümü. Onun da işaret ettiği
geçiriliyor olacak. Adım adım F-16’larımız çok daha gibi ’İstikbal göklerdedir’ lafını biz ’İstikbal ve istiklal
ileri kabiliyetlere sahip, modernize olmuş şekilde Hava mücadelesinde de göklere hakimiyet önemlidir’
Kuvvetlerimizin hizmetine devam edecekler” dedi. diyoruz” diye konuştu.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 269

SON DERECE MODERN RADAR

MURAD Projesi ile bir dizi ürünün


millileştirilmesi ve milli silahların
kullanılmasının mümkün olacağını kaydeden
Demir, “Son derece modern bir radar. Şu
anda dünyada en ileri ölçülerde uygulanan
radarlara muadil bir radar geliştirme projesi.
Üzerine koyduğumuz, kokpitteki aksamların
tamamen dijitalleştirilmesi ve bir dizi
ürünün millileştirilerek artık tamamen Türk
sistemlerinin üzerine entegre edilebileceği,
milli silahlarımızın kullanılabileceği bir
uçaktan bahsediyor olacağız” dedi.

Yapılan çalışmaların Milli Muharip Uçağa


(MMU) da temel oluşturacağını dile getiren
Demir, “Tabii bu aşamada yapılan çalışmalar
MMU yolculuğumuzun temel taşlarını da
teşkil ediyor. Biz MMU çalışmalarına sıfırdan
başlamadık. Bütün bu çalışmalar, işte
oraya giden yolda atılan adımlardır. Burada
kazandığımız her türlü kabiliyetin bir adım
daha ötesini MMU’da kullanıyor olacağız.
F-16’larımızın çeşitli modelleri var. İlk
modellerinden başlamak üzere bu uygulama
şu anda hayata geçiriliyor olacak. Adım
adım F-16’larımız çok daha ileri kabiliyetlere
sahip, modernize olmuş şekilde Hava
Kuvvetlerimizin hizmetine devam edecekler”
diye konuştu.

AKINCI’MIZA DA KISA SÜREDE


TAKACAĞIZ

Proje ile geliştirilen radarların ilk olarak


AKINCI silahlı insanız hava aracında
kullanılacağını söyleyen Demir, “Bugün
gördüğümüz ‘Aktif Faz Dizinli Radar’
dediğimiz radarımızın da aslında ilk
uygulamasını da insansız sistemlere yani
AKINCI’mıza çok kısa sürede takacağız.
Daha sonra da F-16’larımıza, daha sonra
diğer modellerinde ve MMU’da da bu tür
radarı ve ilgili elektronik sistemleri görüyor
olacağız. Bu, önemli bir kabiliyet artışı
anlamına geliyor. Türkiye’nin hava gücünü,
hava-yer, hava-hava mücadelelerindeki
etkinliğini çok daha artıracak sistemlerle
devrede olacağız inşallah” dedi.
270 GÜNCEL HABERLER

TOBB VE ASELSAN’DAN GÜÇ BİRLİĞİ

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile ASELSAN, STRATEJIK ALANLARDA MILLILEŞTIRME VE
KOBİ’ler için Millileştirme ve Tedarikçi Geliştirme YERLILEŞTIRME
Programı Protokolü imzaladı.
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof.
Törene; TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Dr. İsmail Demir törende yaptığı konuşmada, özellikle
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. stratejik alanlarda millileştirme ve yerlileştirmeden taviz
Dr. İsmail Demir, ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı vermediklerine vurgu yaptı. İş dünyasının çatı kuruluşu
ve Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Görgün ve TOBB ETÜ TOBB’un desteğini de çok önemsediklerini bildiren Prof.
Rektörü Prof. Dr. Yusuf Sarınay katıldı. Dr. İsmail Demir “Hep birlikte yürüyeceğiz, başarmaktan
başka şansımız da yok” diye konuştu. ASELSAN Yönetim
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu yaptığı Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Görgün,
değerlendirmede, bir dünya markası haline gelen Anadolu’da TOBB’un geniş bir networkü bulunduğunu
ASELSAN ile birlikte yeni iş birlikleri başlattıklarına belirterek “TOBB iş birliği ile Türkiye’nin her yanından
işaret ederken, “Biz millet olarak önce tarım firmaya ulaşmayı, bağımsız savunma sanayisi yolunda
devrimini sonra da sanayi devrimini ıskaladık. değerli buluyoruz” dedi.
Bunun sıkıntısını da on yıllar boyunca yaşadık. Şimdi
dünya, yeni bir teknoloji devriminin eşiğinde. Biz 2004 yılından bu yana yerlilik oranını artıran
de artık geç kalmadan bunu yakalamak istiyoruz” ASELSAN, her geçen gün rekoru tazeleyerek yüzde
ifadesini kullandı. 70’in üzerine çıkarmayı başardı. ASELSAN, elliye
yakın ilden üç bin beş yüzün üzerinde aktif tedarikçi
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, imzaladıkları protokolle ile ulaşılan bu başarıyı daha ileriye götürme amacıyla
savunma sanayisi sektöründe, ASELSAN’ın yeni bir iş birliğine imza attı.
tedarik zincirine katılabilecek KOBİ’lerin sayısını
artırmayı amaçladıklarını, böylelikle daha çok Amacı birlik ve dayanışmayı artırmak olan Türkiye
KOBİ’nin ASELSAN’ın yerlileştirme ve millileştirme Odalar ve Borsalar Birliği ile atılan imzalar sayesinde
programlarına katkı sunmasını istediklerini sanayi veri tabanına kayıtlı doksan beş bin tedarikçi
belirtti. Hisarcıklıoğlu, “Bu protokol ile ASELSAN’ın faaliyet alanları ve yetkinliklerine göre değerlendirilerek
gelişiminde üye firmalarımızın savunma sanayisi ASELSAN’ın yerlileştirme ve millileştirme çalışmalarına
ekosistemine kazandırılmasını hedefliyoruz. katkı sağlanacak. İhtiyaç alanları doğrultusunda ilgili
Ülkemizin bağımsız savunma sanayisi seferberliğinde tedarikçiler ile bir araya gelinecek ve firmaların yetkinlik
yer alacak firmalara daha fazla teşvik ve destekler konusunda desteğe ihtiyaç duyması halinde TOBB
sağlamasını da arzu ediyoruz” ifadesini kullandı. gerekli rehberliği yapacak.
ASELSAN DERGİ SAYI 115 271

KUANTUM TEKNOLOJİLERİ
ARAŞTIRMA LABORATUVARI

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), TOBB DÜNYANIN GELECEĞI KUANTUM TEKNOLOJILERINDE
Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) ve
ASELSAN, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi
Başkanlığı’nın koordinasyonunda teknolojik alanda yerleşkesinde kurulan laboratuvarda yürütülecek
güç birliği yaptı. TOBB ETÜ Teknoloji Merkezinde projeler ile Türkiye’nin kuantum teknolojilerindeki
düzenlenen törenle Kuantum Teknolojileri bilgi birikimi ve teknoloji hazırlık seviyesi artırılarak
Araştırma Laboratuvarı (KUANTAL) hizmete girdi. ASELSAN üzerinden yerli ve milli sistemlere
dönüştürülmesi amaçlanıyor.
Törene; TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu,
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. ASELSAN bünyesinde Kuantum sistemlerini içeren
Dr. İsmail Demir, ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı savunma ve sivil çözümler alanında altı farklı proje
ve Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Görgün ile TOBB devam ediyor. İlgili projelerde alt yüklenici olarak
ETÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Sarınay katıldı. TOBB ETÜ, Gebze Teknik Üniversitesi, Özyeğin
Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü ve
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, ASELSAN’ın Sabancı Üniversitesi ile ortak çalışmalar yürütülüyor.
Kuantum Teknolojileri Araştırma Laboratuvarını Söz konusu projeler kapsamında laboratuvar
TOBB ETÜ’de açarak; Ar-Ge ve yenilik çalışmalarını yürütmek üzere Kuantum Teknolojileri
çalışmalarının ivme kazanmasını, insan kaynağının Araştırma Laboratuvarı kuruldu. KUANTAL bünyesinde
güçlendirilmesini, uluslararası iş birliklerinin ve Kuantum Algılama ve Sensörler, Kuantum Kriptoloji
rekabet güçlerinin artırılmasını ve üniversite- ve Haberleşme, Kuantum Hesaplama ve Bilgisayar ile
sanayi iş birliğinin perçinlenmesini amaçladıklarını Kuantum Saatler ve Navigasyon alanında çalışmalar
ifade etti. yapılacak. KUANTAL’daki çalışmalar ile ASELSAN
sistemlerinde çalışacak savunma sanayisine yönelik
Kuantum teknolojileri alanındaki adımları çok Kuantum Kriptoloji Cihazları, Kuantum RADAR,
önemsediklerini anlatan Cumhurbaşkanlığı Kuantum LİDAR, Kuantum Pasif Algılama Sistemleri,
Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, İleri Tıbbi Kuantum Görüntüleme Sistemleri, Kuantum
Türkiye’nin bütüncül ve kapsayıcı bir yaklaşımla bu Görev Bilgisayarları, Kuantum İnternet ve Direkt
tür teknolojilerde yol alabileceğini söyledi. Haberleşme Sistemleri geliştirilmesi hedefleniyor.

ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel 2022 yılı Nobel Fizik Ödülü de kuantum dolanıklık
Müdürü Prof. Dr. Haluk Görgün, “Radarlar, kripto alanındaki çalışmalara ithaf edildi. Bu çalışmalarda,
ve haberleşme, konumlama gibi birçok yüksek kuantum mekaniğinin lokal olmayan doğasının
teknolojide kuantum çağına giriyoruz. KUANTAL, doğrulanmasıyla özellikle kuantum dolanıklığa
milli kuantum teknolojilerine destek olacak. sahip parçacıkların evrenin iki ucunda olsalar dahi
Üniversitelerimizle bu alanda yeni çalışmalara ve iş her zaman aynı deneysel ölçüm sonuçlarına sahip
birliklerine imza atmayı sürdüreceğiz” diye konuştu. olacağı kanıtlandı.
Bağış Hesap Numaralarımız
YAPI VE KREDİ BANKASI OSTİM ŞUBESİ
Şube Kodu: 602 Şube Kodu: 602 Şube Kodu: 602
Hesap No: 59468139 Hesap No: 59430336 Hesap No: 59451723
Para Cinsi: TL Para Cinsi: USD Para Cinsi: EUR
Iban No: TR13 0006 7010 0000 0059 4681 39 Iban No: TR60 0006 7010 0000 0059 4303 36 Iban No: TR52 0006 7010 0000 0059 4517 23

You might also like