You are on page 1of 24

ARKEOLOJ~DE YENI KAVRAMLAR VE

METODOLOJIK ARA~TIRMA PLANLAMASI


AL~~M. DiNçoi. SÖNMEZ KANTMAN
~stanbul Cniversitesi Edebiyat ~stanbul Cniversitesi Edebiyat
Fakültesi, Eski onasya Dilleri Fakültesi, Prehistorya Kürsüsü
ve Kültürleri Bölümü Asistan~~ Asistan~~

Son y~llarda do~al bilimlerin toplumsal bilimlere önemli katk~-


larda bulundu~u görülmektedir. Radyokarbon, potasyum-argon,
termolüminesans gibi tarihleme teknikleri, sedimantoloji, palinoloji,
pedoloji, paleoseroloji, spektroskoptik analiz gibi yeni ara~t~rma konu-
lar~~da, arkeolojiye gene ba~l~~olduklar~~ do~al bilimlerden aktar~l-
m~~t~r. Fakat, sadece bunlarla yetinilmemi~, özellikle Amerika'da
1960'dan sonra geli~en yeni bir ak~m~n temsilcileri arkeolojinin amaç-
lar~nda da do~al bilimlerin etkisi ile baz~~ de~i~iklikler yapmaya ve
ara~t~rma metodlar~n~~matematiksel bir kesinli~e ba~lamaya yönel-
mi~lerdir. A~a~~daki sat~rlarda bu ekole ba~l~~ de~i~ik yazarlar~n ileri
sürdükleri görü~lerin sentezi ve k~smen bu yazarlar~nkine, k~smen de
ki~isel tecrübelerimize dayanan bir hipotetik ara~t~rma plan~~verilme~e
çal~~~lacakt~r.

Her bilimde ya da s~n~rl~~anlam~~ile her bilim dal~nda oldu~u


gibi, arkeoloji alan~nda da, dünya yüzünde bu bilimle u~ra~an her
ülkenin dü~ünen arkeologlar~~taraf~ndan yeni teoriler, yeni ara~t~rma
sistemleri ve birbirinden üstün olduklar~~ yap~c~lar~nca savunulan
yeni yorum metodlar~~ ortaya at~lmaktad~r. Yaln~z di~er bilimlerde,
örne~in t~p'ta, yenilikler, ilk defa hangi ülkede geli~tirilmi~~olurlarsa
olsun, di~erlerinde de uygulanabildikleri halde, yeni arkeolojik
metodlar~~ de~il ba~ka ülkelerin arkeolojisinden almak, bir bölgeden
di~erine hiç de~i~tirmeden aktarabilmek dahi, yap~lmas~~kolay olan
bir ~ey de~ildir. Çünkü arkeolojik sistemler, toprak alt~ndan ç~kan
maddi belgelerle s~k~~s~k~ya ilgilidir ve bunlar~n nitelikleri ile bulunu~~
yerleri ise bir co~rafi alanda di~er bir co~rafi alandan, —alanlar~~
332 ALI M. D~NÇOL - SÖNMEZ KANTMAN

siyasal bölünü~e göre s~n~rlarsak— bir ülkede öbüründen farkl~d~r.


K~talar aras~ndaki uyu~mazl~k ise, ula~~m ve haberle~me araçlar~n~n
çok geli~mi~~oldu~u günümüzde dahi bir Amerika ~ehrinin gerek
sosyal yap~, gerek bu yap~da kullan~lan maddi araçlar bak~m~ndan
bir Asya ~ehrinden ne kadar farkl~~ oldu~u dü~ünülürse, daha belir-
ginle~ir.
Bu nedenle —ve arkeolojik çal~~malar~n her iki k~ta'da da ayn~~
anda ba~lamamas~ndan— arkeolojinin Yeni ve Eski Dünya'lardaki
geli~imi de birbirine paralel olmam~~t~r. Bu bilim Amerika'da anti-
kac~l~k'la ba~lam~~~ve Eski Dünya'da da bu noktadan geli~en evrim
basamaklar~n~~daha çabuk atlam~~t~r. A~amalar~n k~sa süreler içinde
tamamlanmas~na en büyük yard~m~, bu k~tadaki bilim adamlar~n~n,
bir nesil önce antropologlara konu olmu~~k~z~lderililere ait nesne-
lerin, kendi zamanlar~nda birer arkeolojik kal~nt~~ halini ald~klar~na
tan~k olmalar~, dolay~s~~ile Amerikan arkeolojisinin antropolojiden
kesinlikle ayr~lamamas~~yapm~~t~r. Böylelikle, belgelerin biçiminden
çok görevi, taksonomik hiyerar~ilerden çok sosyo-ekonomik sistem-
ler üzerinde durulmu~tur. Bu, en aç~k ifadesini ~öyle bir iddiada
bulmaktad~r : "Amerikan arkeolojisi antropolojidir ya da hiçbir~ey
de~ildir" (Willey ve Phillips, 1958 : 2). E~er bu iddia do~ruysa akla
gelen soru, bu iki bilimin amaçlar~na varmak bak~m~ndan birbir-
lerine ne gibi katk~larda bulunduklar~d~r. Fakat her~eyden önce,
antropolojinin amaçlar~n~n neler oldu~unu aç~klamak gerekir.
Böyle bir soru ile kar~~la~an antropologlar~n genellikle verdikleri
cevap, antropolojinin insan varl~~~n~n 'zaman' ve 'zemin' içinde
gösterdi~i fiziksel ve kültürel benzerlik ve ayr~l~klar~n bulunup ç~ka-
r~lmas~~ ve aç~klanmas~~ için gösterilen çaba oldu~udur (Kroeber, 1953).
Belgelerin bulunmas~~yönünden arkeolojinin antropolojiye olan
katk~lar~~büyüktür. Gerçekten de kaybolmu~~kültür sistemlerinin
çe~itlili~i hakk~ndaki bilgilerimiz, bugün elli y~l öncesinden çok daha
fazlad~r. Ancak, bu katk~~belge toplanmas~~ile kalm~~, aç~klama kav-
ram~na fazla bir belirginlik getirmemi~tir. Apklama'n~n buradaki
anlam~~ise (Hempel, 1965 : 245, 297 - 299), belirli bir kültür sistemi
içindeki çe~itli özelliklerin tan~mlanmas~~ ve bunlar~n kar~~l~kl~~ili~-
kilerinin nitelenmesidir. Bu özelliklerin evrimi ve dolay~s~~ile kültür
sisteminin yap~s~nda meydana gelen de~i~imlerin tesbiti de aç~klama
içine giren konulard~r. Belgelerin bu yönde de~erlendirilmesi gerek
Eski, gerek Yeni Dünya arkeolojisinde Childe'in öne sürdü~ü kültür
ARKEOLOJ~DE YENI KAVRAMLAR 333

tamm~na dayan~larak ba~lam~~t~r (Taylor, 1948; Childe, 1934, 1936,


1939, 1942, 1951). Ancak, ba~lang~c~ ndan beri Amerikan arkeolojisi,
antropoloji ile beraber yürüdü~ünden, ba~ka bir deyimle maddi
belgeler ba~l~~bulunduklar~~kültürel sistemler içinde ele al~nd~~~ndan,
Amerikal~~bilim adamlar~~Childe teorileri üzerinde daha fazla durmu~~
ve bunlar~~ ara~t~rma programlar~nda kullan~labilecek ~ekilde siste-
matize etmek yoluna gitmi~ lerdir. Bundan dolay~~da asl~nda onun
görü~lerinin modernize edilmi~~bir bilimsel dil ile yans~t~lmas~ndan
ba~ka bir~ ey olmamakla beraber, yeni kavramlar Yeni Dünya'da
ortaya ç~kmaktad~ r (Binford, 1962; Longacre, 1964). Bu yeni görü~-
lerin iyi ve toplu bir ele~ tirisi Kent V. Flannery taraf~ndan yap~lm~~t~r
(Flannery, 1967). 1960 sonras~~arkeolojik yay~nlar~nda s~k s~k raslanan
"yeni arkeoloji" deyimi böyle kavramlar~ n hemen hepsini kapsa-
maktad~r. Bunun aç~klamas~~ ~u ~ekilde yap~lmaktad~r (Wolf, 1964 :
68 - 69) :
"Yeni arkeoloji kendini, koleksiyoncular~n `te~hirlik' parça ele geçirme deli-
li~inden ve y~llardan beri toprak alt~nda ya da ormanlar içinde kalm~~~harabelerin
kaybolmu~~"ha~metini" yeniden canland~rmak gibi çocukça isteklerden kurtar~p,
geçmi~teki insanlar~n tüm yerle~melerini ke~fe yönelmi~tir. Art~k maddi kültürün
münferit kal~nt~lar~n~n mekanik olarak toplanmas~ndan öteye, kaybolmu~~toplum-
lar~n rekonstruksiyonuna geçilmi~, ekolojideki gruplar~n, antropolojideki `örgütlen-
meyi sa~layan üniteler'in arkeolojideki kar~~l~klar~ mn bulunmas~na ba~lanm~~t~r".
Bugüne kadar "eski arkeoloji" yukar~da sözü edilen amaçlara
varamam~~~ m~d~ r, ya da bunlara ne dereceye kadar yakla~m~~t~r;
bunun tart~~mas~~bir makalenin dar s~n~rlar~~içinde ele al~namayacak
kadar geni~~bir konudur. Ancak, burada yap~ lmak istenen ~ey, "yeni
arkeoloji" ekolüne ba~l~~ bilim adamlar~n~n, klâsikle~mi~~ara~t~rma
ve yorum metodlar~na olan itirazlar~ mn ve ileri sürdükleri görü~~ve
kavramlar~n tamt~lmas~d~r.
Herhangi bir bilimde genel bir çal~~ ma hipotezi ortaya konuldu~u
zaman, bunda mutlaka en az iki büyük unsur bulunur: ~~— Ince-
lenecek fenomen'in s~n~rlar~n~ n tesbiti için gerekli kriterler bulmak ve
bu fenomen'i meydana getiren birimlerin niteli~ini ortaya ç~karmak;
2 — Bu birimlerin dahil oldu~u sistemin i~lemesi veya de~i~mesi
s~ras~nda birbirleri ile olan ili~ kileri hakk~nda tahminlerde bulunmak
(Binford, 1965 : 203). Antropolojik çal~~malarda ele al~nan fenomen
daima kültür oldu~u halde, kendilerini "yeni arkeolog" olarak nite-
leyenlerin çal~~ ma hipotezlerindeki birim'ler ile "normatif ekol"deki
334 ALI M. DINÇOL - SÖNMEZ KANTMAN

eskilerin kültür birim'leri aras~nda büyük ayr~l~ klar bulunmaktad~ r;


çünkü her iki ekolün kültür tan~m~~birbirine benzememektedir.
Kültür de~i~ik biçimlerde tammlan~ nca, bunu meydana getiren
birimler ve bunlar aras~ ndaki dinamik ili~ kiler de farkl~~olarak aç~ k-
lamr. Normatif görü~ ün en iyi örneklerinden birini Taylor (1948 :
Ilo) vermektedir :
"Kültür birimlerinden benim anlad~~~m ~ey, bunlar~ n kültür denen bütün'den
ç~km~~, birbirleri ile ili~ kili fakat birbirlerinden ayr~labilen özellikler oldu~u ve bu
özelliklerin bir insan grubu veya toplumun bütün bireyleri taraf~ndan payla~~ld~~~d~r."
Kültürün yerel da~~l~m~ ndan söz ederken Willey ve Phillips
(1958 : 18) de benzer bir fikri savunmaktad~rlar :
"Sadece arkeolojik yönden bir kültür birimi, homojen bir kültür bütünü hak-
k~nda ara~t~ rma yapmaya yetecek büyüklükteki bir co~rafi aland~r".

Yukar~ da verilen örneklerden ba~ ka yazarlar da (Ford, 1954)


kültürün insan davran~~~ mn teorisi oldu~unu ileri sürmektedirler.
Gene Taylor'a göre (1948 : ~ o~ ) :
"Kültür, fikirlerden kurulu bir yap~d~r."
Ford'un (1954 : 47) görü~ ü ise ~öyledir :
"... bu evler, kültür ürünleridir, kültürün kendisi de~il. Bunlardaki a~aç, ka-
m~~~ve saz kombinezonlar~, etnologlar~~yaln~zca ilkel insanlar~ n uygun mesken
in~as~~ hakk~ ndaki fikirlerini yans~ tt~~~~için ilgilendirir".
K~saca söylenebilir ki, ad~~geçen yazarlar —gerek onlardan daha
eskileri (Malinowski, 1944 : 5, 36 - 42)— ve onlar gibi dü~ünen
di~er 'normatif teorisyenler' kendi çal~~ma sahalar~~ olarak, insan
hayat~n~n çe~itli yönlerinin fikri temellerini —onlarca kültür budur—
seçmi~lerdir. Bu çal~~ ma için gerekli bilgiyi ise, kaybolmu~~insan
topluluklar~n~ n uygun ya~ama yollar~~hakk~ ndaki normatif fikirlerini
yans~ tan kültür ürünlerinden al~rlar. Bu görü~ e göre, arkeologlar~ n
i~i ise, art~k ya~ amayan insanlar~n b~rakt~ klar~~maddi belgelerden,
bu insanlar~ n normatif kavramlar~n~~bulup ç~ karmaktan ibarettir.
Örne~in, bir ev plan~ ndan o zaman o yerdeki in~aat kurallar~n~,
keramikten, belirli bir bölgenin belirli bir devredeki çanak çömlek
yapma tekni~ini bulmak, bunlardaki devaml~l~~a bakarak kültürün
devaml~l~~~n~ n bulundu~unu, e~er de~i~ me varsa, kültür de~i~iminin
meydana geldi~ini ileri sürmek gibi (Willey, 1962 : 172). Oysa
kültür, ilerde de de~inilece~i gibi, ne sadece normatif fikirler toplu-
lu~u ne de sadece teknolojiden kurulu bir düzendir.
ARKEOLOJ~DE YENI KAVRAMLAR 335

Su halde, kültür fenomenini gerekti~i gibi inceleyebilmek için


kar~~m~za ç~kan bir sorunu çözmek zorunday~z : kültürü meydana
getiren birimler nelerdir ? Bunlar nas~ l tesbit edilebilir ? Normatif
ekole ba~l~~olanlar, kültür birimlerini keyfi bir ay~r~mdan do~mu~~
~eyler olarak görürler ve bu iddialar~n~~ fikir aktar~m~~ dedikleri olaya
dayanarak savunurlar. Onlarca, nesiller aras~ ndaki kültür benzer-
li~inin temelini ve sebebini ö~renme, ayr~~toplumlar aras~ndakini ise
yay~l~m te~ kil eder (Binford, 1965 : 204). Bunun sonucu da, kültürün,
nesilden nesile, ve aralar~ndaki sosyal uzakl~k ve yak~nl~~a göre de
toplumlar aras~nda aktar~ld~~~~kabul edilir. Kültürün, zaman ve
zemin içinde oradan oraya aktar~ labilen bir "bütün" oldu~una
inamld~~~~anda da, bu bütünü parçalamak keyfi ve ancak metodo-
lojiye yarayan bir i~~ ~eklinde nitelenir (Ford, 1954 : 51). Kültürün,
keyfi de olsa, böyle birimlere ayr~lmas~~ise kültür ürünleri incelenen
gruplar aras~ ndaki sosyal mesafenin ölçülmesinde kullan~lan bir araç
olarak görülür.
Benzer biçim karakteristiklerinin zemin içindeki da~~l~m~n~n
kesilmesi normatif ekol mensuplar~nca üç ~ekilde izah edilir : ~~— Sos-
yal al~~veri~leri engelleyen do~al faktörlerin (da~~s~ralar~, deniz, v.b.)
varl~~~ ; 2 - Yabanc~~özellikleri kabul etmeyen tutucu bir de~er
sisteminin bulunmas~ ; 3 — Yeni bir toplulu~un belirli bir alana göç-
mesi veya s~zmas~~ile, o co~rafi alanda mevcut sosyal düzen ve kültür
özelliklerinin kesilmesi. E~yan~ n zaman içindeki da~~l~m~nda görülen
biçim de~i~ikliklerinin ise, yenilesme (innovation) ya da geleneklerden
sapmalar (drift) sonucu ortaya ç~kt~~~~ileri sürülür (Ford, 1954 : 51;
Binford, 1963 : 89 - 93). Yenile~meler de, sapmalar da kültüre has
özellikler olarak kabul edilir ve Caldwell'in (1958 : ~ ) dedi~i gibi :
"Zaman ve zemin içinde maddi kültürde görülen de~i~imler sanki kurala ba~l~~
imi~cesine bir seyir takip etmektedirler".

Biçimdeki de~i~me ve devaml~l~ klar ise, zaman içinde birdenbire


kesilince, bu, ticaretin geli~mesi, göçler ve de~i~ik dini kült fikirlerinin
al~nmas~~gibi tarihi olaylara ba~lanmaktad~r.
Kültürel benzerlik ve farklar da normatif ekolc e, kültür
ili~kileri olarak tan~mlan~ r. Bunlar, genellikle ~öyle bir örnekle ifade
edilirler : Belirli bir co~rafi alanda, her ne sebeptense, yaratma gücü
etraf~ndakilere göre çok daha fazla olan bir kültür merkezi vard~r.
Yeni kültür, bu merkezden ç~ karak etraftaki kültürlerle kar~~~r ve
336 AL~~M. DiNÇOL - SÖNMEZ KANTMAN

nihayet eriyerek çevre kültürlerini (marginal cultures) meydana getirir.


Kültür ili~kileri ise, kültür merkezleri veya alt merkezler aras~ndaki
kar~~l~kl~~ ya da tek yönlü etki aç~s~ndan de~erlendirilir. Bu ekole
mensup yazarlar~n makalelerinde ço~u zaman yeni co~rafi alanlara
do~ru yay~lan kültür ak~m'lar~ndan söz edilir. Kültür, bu yazarlarca,
"devaml~~akan büyük bir nehir gibidir ve bu nehrin ufak kollar~~da,
çömlek yap~m~n~n, gelin-kaynana ili~kilerinin, ev in~a etmenin, tap~-
nak yapman~n (veya baz~~hallerde yapmaman~n) ve hattâ ölmenin
bile en uygun yollar~~hakk~ndaki birbirinden farkl~~ fikri normlar~~
temsil eder" (Binford, 1965 : 204). Bu fikri ayr~l~klar de~i~ik zaman
ve yerlerde donarlar ve bunun sonucu belirli, bazen de pek yüksek
seviyede kültürler ortaya ç~kar. Normatif ekolün temsilcileri, kültür
devaml~l~~~m ancak bu noktalarda kesip, evrelere ay~r~rlar.
Normatif teorinin son y~llardaki en ilginç ve tam ele~tirisi David
Aberlee taraf~ndan (1960) yap~lm~~t~r. Bu yazar, normatif ekole ba~l~~
olanlar~n, kültür ayr~l~k ve benzerliklerini tarihf ve psi~ik olmak üzere
iki aç~dan görmek zorunda olduklar~n~~belirtir. Aberlee bu görü~ünü
~öyle özetler (Aberlee, 1960 : 3) :
"Hiç bir kültür, o anda içinde bulundu~u durum ile izah edilemez. Tarihi
olaylar icab~~bir kültür, di~er de~i~ik kültürlerle muhakkak temas etmi~tir ve bunlar
da, ba~ka kültürleri do~uran kültürel malzeme potansiyelinin kayna~~n~~meydana
getirmi~tir. Hangi kültürün hangi kültürlerle temas kuraca~ma dair temel bir
kural olmad~~~ndan, tarihi faktör, tamamen ~ans ve tesadüflere ba~l~d~r. Psi~ik
faktöre gelince: kar~~la~t~~~~kültür özelliklerini al~p almamakta karar veren insan
akhd~r ve kabul ya da redde psikolojik kurallar tesir eder. ~u halde, kültür kurallan,
psikolojik kurallard~r".
Buna göre, normatif görü~, arkeolo~u bir kültür tarihçisi veya
da bir paleo-psikolog olmak durumunda b~rak~r —ki, bu i~~için
arkeologlar~n ço~u pek az e~itilmi~tir—. Böylece kendilerini kültür
tarihini incelemekte yetkili gören arkeologlar, arkeolojiye aç~klama
seviyesi'nde çok az katk~da bulunabilirler.
Normatif görü~ün eksikli~i kar~~s~nda, kültür seyrini daha yeterli
olarak aç~klayabilecek, de~i~ik kültür tan~m~na dayanan yeni sistemler
gerekmektedir. E~er kültür, insan~n gerek fiziki, gerek sosyal çevresine
uyum için kulland~~~~ ekstra - somatik araçlar olarak nitelendirilirse 1,
Bu görü~e göre, teknoloji, do~al çevre ile s~k~~ s~k~ya ilgilidir. Örne~in, bir
çölde ortaya ç~kan arkeolojik belgeler aras~nda çok miktarda bal~k oltas~nm varl~-
~~n~~beklemek anlams~z olur. Fakat bu, "çevre s~n~rland~rmas~" olarak dü~ünülme-
melidir; çünkü, çevre ile insan organi~mas~~aras~ndaki sistematik ilgilere daima
ARKEOLOJ~DE YEN~~KAVRAMLAR 337

bütünün bir parças~~olarak kültür, bir toplumu çevresine ve di~er


sosyo-kültürel sistemlere ba~layan bir uyum sistemidir. Kültür bu
anlamda, normatif ekolün yapt~~~~tarifteki gibi, toplumlardaki
fertler tarafindan payla~zlan de~il, fertlerin bizzat kat~ld~klar~~ bir ~eydir.
Kültürel sistemlerde, insanlar, nesneler ve yerler, çevresel ve sosyo-
kültürel alt sistem'lerden kurulu bir bütünün parçalar~d~r ve kültür
seyrinin /ocus'u, bu alt sistemler aras~ ndaki dinamik ili~ kilerdir. Bunlar
aras~ ndaki kompleks ili~ kiler düzeni ise, tek bir parçaya —örne~in,
sadece fikri yöne— indirgenerek aç~klanamaz —nas~l bir motorun
çal~~mas~~yaln~ zca benzin, akü veya motor ya~~~ile izah edilemezse—
(Binford, i965 : 205).
Yukar~da da söylenildi~i gibi, kültür payla~~lan de~il, fertlerin
kat~ld~klar~~bir ~eydir; ancak, bu katk~~de~i~ ik niteliktedir. Kültür
sistemlerinin temel karakteristi~i, de~i~ik yerlerde de~i~ ik i~ler gören
sosyal birimlerin ve bireylerin bir araya gelmesidir. Bu bireyler ve
sosyal birimler ise, çe~itli sosyal müesseseler arac~l~~~~ile de~i~ik örgüt-
lenme seviyesindeki daha geni~~birimleri meydana getirirler. Sosyal
sistem geni~leyince, bunu meydana getiren birimlerde uzmanla~ma
artar ve buna ba~l~~olarak da, birimlerin ayn~~fikri düzeni payla~a-
bilme derecesi o oranda dü~er. Örne~in, kasabalardan ~ehir yerle~-
melerine geçildi~inde, ~ ehir örgütünü meydana getiren ve belirli
i~lerde uzmanla~m~~~birey ve gruplar, birbirlerinin yapt~klar~~i~lerden,
daha ufak çaptaki toplumlar~ n bireyleri kadar haberdar olamazlar.
Bu örnekten de anla~~labilece~i gibi, kültürün payla~~ld~~~~fikri,
sa~lam bir teori de~ildir.

`kültür'ün müdahale etti~i kabul edilmelidir. K~sacas~~bir ekolojik sistem söz konu-
sudur (Binford, 1962: 218). Bu sisteme göre, organizman~n bir çevreye uyma iste~i,
gene organizma taraf~ndan s~n~rland~r~lm~~t~r. örne~in, so~uk bir iklimde ya~amak
zorunda kalan insan organizmas~, kendisine gerekli beden ~s~s~n~~koruyabilmek için
periferik kan damarlar~n~~büzer, böylelikle kan taraf~ ndan ta~~nan ~s~n~n d~~ar~ya
verilmesini önler. Fakat bu durum periferik organlar~n, yani kol ve bacaklar~ n yete-
rince kanlanmas~n~~engeller, buralardaki dokular yava~~yava~~canl~l~~~n~~kaybeder
ve donma denilen olay meydana gelir. Böylelikle, bedenin bio-kompansatör mekaniz-
ma yard~m~~ile çevreye uyumu, gene bedende cereyan eden f izyolojik bir olay nedeni
ile s~mrlanm~~~olur. E~er, kültürü meydana getiren beden d~~~~araçlardan çevreye
uygun bir tanesi, bir örtü veya post, kullan~l~rsa uyum s~n~rlar~~geni~letilebilir.
Ancak, ayn~~ do~al çevreye uyum zorunda olan iki ayr~~insan, ya da sosyal düzene
sahip iki topluluk ayn~~uyum araçlann~~kullanmayabilir.
Belida: C. XXXII, 22
338 AL~~M. D~NÇOL - SÖNMEZ KANTMAN

Bugünkü normatif çal~~ ma sistemi, kültür özelliklerinin payla~~l-


d~~~~fikrine dayand~~~ndan, ço~u zaman farkl~l~klar~~gizler ve ba~ka
taksonomik metodlarla incelendikleri takdirde de~i~ik nitelikte olduk-
lar~~anla~~labilecek olaylar~, birarada imi~~gibi gösterir. Oysa, kültür
tek yönlü de~il, çok yönlü bir olayd~r ve yukar~da da söylenildi~i gibi,
seyri tek bir faktörle izah edilemez. ~u halde yap~lmas~~gereken i~,
bu de~i~ik faktörleri bulup ç~karmak ve aralar~ndaki ili~kileri belirli
kurallara ba~layabilmektir. Ancak böyle bir metodla kültür seyrinin
kurallar~~anla~~labilir. Arkeolojik sistemler ise buna yard~mc~~olma-
l~d~ r. Kültür seyrinin, böyle bir analizini yapmak için, çözülmesi
gereken iki problemle kar~~la~~lmaktad~ r : ~~—Keramik s~n~fland~rmas~,
2 - Arkeolojik belge topluluklar~n~n s~n~fland~rmas~. ~lkönce bu
s~n~fland~rma sorunlar~ndan ilkini ele alal~m.
Kera~mikte biçim çe~itlili~i iki ~ekilde belirir : a) Yap~m tekni-
~indeki de~i~iklik, b) Yap~m~~tamamland~ktan sonra kab~n ald~~~~
genel görünümdeki de~i~iklik. Her iki faktör birbirine ba~l~~olmak
zorunda de~ildir. Mesela., ayn~~teknikle yap~lan iki kaptan birinin
gövdesi yumu~ak bir kavisle döndü~ü halde, di~erininki kesin bir
omurga yapabilir. Bunlar aras~ ndaki farka, morfololik de~i~iklik ad~~
verilir. Bundan ba~ka bir de dekoratif de~i~iklik vard~r. Buna örnek,
boya ve çizik bezeme teknikleridir. ~u halde, genel olarak, iki büyük
de~i~iklik s~n~findan veya analitik boyut' tan söz edilebilir, i) teknik
boyut, ii) biçimsel boyut. Morfolojik ve dekoratif de~i~iklikler her
iki boyut içinde de görülebilir. Bunlar~ n birlikte görülme ihtimali
~öyle ~ ematize edilebilmektedir (Binford, 1965 : 207) :
Morfolojik de~i~iklik Dekoratif de~i~iklik
Teknik boyut
Biçimsel boyut
Kesin olmayan benzerlik ve ayr~l~ k kavramlar~na dayanan eski
taksonominin yerini çok de~i~ kenli ölçüler almal~d~r.
Biçim de~i~meleri, ba~l~~olduklar~~sosyo-kültürel birlik göz
önünde tutulursa, yukar~da verilen de~i~kenlerle ke~isen daha geni~~
iki grupta toplanabilir : ~~— Birinci derecedeki görev de~i~imleri, 2 —
~kinci derecedeki görev de~i~imleri. Birinci derecedeki de~i~im, do~rudan
do~ruya kab~n kullan~m amac~~ile ilgilidir. Örne~in, bir tabak ile
bir pithos aras~ndaki ayr~l~k gibi. ~kinci derecedeki görev de~i~imi ise,
ARKEOLOJIDE YENI KAVRAMLAR 339

çömlekçi ustas~n~n ya da bir ailenin çömlek yapmadaki gelene~ine


ba~l~d~r. Mesela, baz~~biçim özellikleri belirli bir grubun veya belirli
bir davran~~~n standartla~m~~~sembolü haline gelebilir. Birinci dere-
cedeki görev de~i~ikliklerinin incelenmesi, yâni ayr~~amaçlarda kulla-
n~lan kap tiplerinin say~s~n~n tesbiti, bunlar~n görüldü~ü toplumdaki
de~i~ik i~ler gören gruplar~n niteli~i ve büyüklü~ü hakk~nda de~erli
bilgiler verebilir. Kullan~m amaçlar~n~n kesinlikle anla~~lamad~~~~
hallerde dahi, bu tiplerin yerel da~~l~m~ndan, bir kaz~~yerindeki de~i~ik
faaliyetlerin hangi kesimlerde yo~unla~t~~~~ortaya ç~kar. Ikinci dere-
cedeki de~i~iklikler ise, sosyal ili~kilerin ve geleneklerin devaml~l~~~n~~
veya farkhla~t~~~n~~belli eder. Böyle bir görü~~aç~s~ndan yap~lan incele-
melerin ne gibi sonuçlar verece~ine örnek olarak, "yeni arkeoloji"nin
kurucular~ndan Binford (1965 : 206) ~u misali vermektedir : Illi-
nois'da bulunan Havana gelene~i ile Ohio'daki Scioto gelene~ini ele
alal~m. Bunlardan Havana gelene~inde görülen kap tipleri büyük bir
ço~unlukla geni~~a~~zl~~kazanlard~r ve seyrek olarak da düz dipli
"saks~" biçimlerine raslan~r. Bundan ç~kan sonuç, bu toplumda yiye-
ceklerin bir aileden daha büyük gruplar için pi~irildi~i ve sakland~~~-
d~r. Havana gelene~ine ba~l~~bütün toplumlarda, mü~terek yemek
yeme özelli~i görülmektedir. Buna kar~~l~ k ikinci derecedeki görev
de~i~ikliklerinde ise zaman ve zemin içinde büyük farkl~l~klar bulun-
maktad~r, ki bu da Havana gelene~ine dahil toplumlarda sosyal
ili~ki ve sembollerin de~i~ti~ine i~aret eder. Havana ile ça~da~~oldu~u
san~lan Ohio'daki Scioto gelene~-inde ise, kap biçimleri daha küçüktür,
kazan tipine ender raslan~ r. Fakat her iki gelenekte teknik ve biçimsel
boyut bak~m~ ndan birçok benzerlikler de mevcuttur. Büyük kaplar~n
yoklu~u, Scioto grubunda yeme~in birlikte yenmedi~ini ve besin
saklanmas~n~n da farkl~~yollardan yap~ld~~~n~~ortaya koyar.
Eski ekole ba~l~~olanlar, Havana ve Scioto gruplar~ndaki ortak
unsurlar~~"kültür yak~nl~~~" ~eklinde yorumlamakta ve bunlar~~"Ho-
pewell devresi" ad~~ alt~ nda toplayarak her ikisinin de "Hopewell
kültürü"nün de~i~ik özelliklerini payla~t~klar~n~~iddia ederler. Hal-
buki, yukar~dan beri sözü edilen görü~~aç~s~ndan bak~ld~~~nda, bu
gruplardaki sosyo - kültürel sistemlerin birbirlerinden tamamen farkl~~
olduklar~~kolayca meydana ç~kar. Ad~~ geçen gruplar aras~ndaki
ortak keramik elemanlar~~ ise çe~itli sosyal müesseseler yard~m~~ile
olu~mu~~bölgesel al~~veri~lerin mevcudiyetine dayanarak izah edilir.
Bu sonuçlar, "bir kültür merkezi"nden akan Hopewell kültürünün
340 AL~~M. D~NÇOL - SÖNMEZ KANTMAN

etrafa yay~ld~~~ na inanan eski görü~ lerden oldukça farkl~d~ r (Binford,


1965 : 206).
Arkeolojik belge topluluklar ~ n~ n 2 s~ n~ fland~ r~ lmas~na
gelince, "yeni arkeolog"lar ~ imdiye kadar çanak çömlek d~~~nda
kalan arkeolojik belgelerin de eksik olarak de~erlendirildi~ini ve
aç~klama yönünden bir katk~ da bulunulmad~~~n~~iddia etmektedirler.
Çünkü, her zaman göz önünde tutulmas~~gereken bir husus, genellikle
inamld~~~~gibi, maddi kültür kalint~ lar~n~ n sadece teknolojik özellik-
leri ayd~nlatma~a yaramad~~' ~d~r. Bunlar gerekti~i ~ekilde de~erlen-
dirildikleri zaman, sosyal sistemler ya da ideolojiler hakk~nda de~erli
ipuçlar~~verir. Elbette ki, ne bir toplumdaki akrabal~k düzeni, ne de
o toplumun hayat görü~ ü, çanak çömlek parçalar~~gibi, kaz~lan top-
raktan ç~ kmaz, ama o düzen içinde ya~am~~~ve o hayat görü~ünü
benimsemi~~insanlar~n kulland~klar~~belgeler elimizdedir : e~er bun-
lar diet birlikleri'ne göre s~mfland~r~l~ rsa, kaybolmu~~kültür sistemlerini
düzenli ve anla~~ labilir ~ekilde yans~t~ rlar. Binford (1962 : 219)
görevlerine bakarak, aletleri üç büyük grupta toplamaktad~r :
— Teknomik âletler : Bunlar görevleri yönünden, do~rudan
do~ruya fizik çevre ile ilgili âletlerdir. Alet topluluklar~n~n teknomik
unsurlar~ndaki de~i~ iklik ekolojik çevre ile aç~ klanabilir. Arkeolo~un
böyle de~i~iklikleri aç~ klayabilmek için, ara~t~ rma yapt~~~~alan~n
toprak verimlili~ini, çevredeki do~al kaynaklar~ n niteliklerini, da~~-
l~mlarm~, yo~unluklarm~~ ve bunlar~n ya~an~lan "mekan"a yak~nl~k
ve uzakl~klar~ m da tesbit etmesi gerekir. Çevrenin niceli~i, fosil flora
ve fauna yard~m~~ ile de anla~~labildi~inden, teknomik nesnelerin
çevre ile olan direkt ilgisi rahatl~ kla aç~klanabilir.
2 — Sos_yo-teknik âletler : Bu aletler, görevleri bak~m~ ndan kültür
sistemlerinin sosyal alt-yap~ 's~na ba~l~d~ r. Bireyleri birbirine ba~layan
ve daha iyi ya~ ayabilecek, teknolojiyi daha ilerletebilecek kohesiv
gruplar haline getiren extra-somatik araçlara, örne~in bir ba~bu~~
tac~na, bir sava~ç~~sopas~ na sosyo-teknik aletler ad~~verilir. Bunlar,
2 ket toplulu~u ve diet birli~i terimlerinin antropolojide özel bir anlam~~ vard~r.
Kaz~ld~~~~dü~ünülen bir evde ortaya ç~kar~lan her türlü belge, o evin 'alet toplu-
lu~u'nu meydana getirir. Bu belgelerin içinde, görevlerindeki birlik bak~m~ndan
ayn~~grupta toplanabilen nesneler ise, 'alet birli~i' ni te~kil eder. örne~in, tabaklar,
sandalyeler, çatal, masa ve sürahiler, bir evin 'Met toplulu~u' dur. Bunlardan
çatal, tabak ve sürahiler, mutfak e~yas~~olmak bak~m~ ndan, masa ve sandalyeler de,
oturma kesimine ait oldu~undan, sayd~klar~m~z iki ayr~~'alet birli~i' ne sokulabilir.
ARKEOLOJIDE YENI KAVRAMLAR 341

mensup olduklar~~kültürel sistemlerin sosyal yap~s~n~~yans~t~r. Ba~bu~~


tac~, o toplumda bir idareci s~n~f~n, sava~ç~~sopas~~ise ayr~~bir sava~ç~~
s~n~fin~n varl~~~n~~ gösterir. Bunlardaki de~i~iklikler ise, toplumun
sosyal strüktüründeki de~i~me ya da evrime i~aret eder.
3 — ideo-teknik âletler : Arkeologlar~n s~k s~k meydana ç~kard~k-
lar~~bu alet grubu da, kültür sistemlerinin ideolojik unsuruna ba~l~d~ r.
Bunlar, bir topluluk içindeki bireylerin "e~itildikleri" sembolik ortam~~
ve o toplumun fikir düzenini belirten âletlerdir. Tanr~~idolleri, tabiat
sembolleri, totemler ve buna benzer nesneler, bu s~n~fa dahildirler.
Bunlardaki ~ekil de~i~iklikleri genellikle toplum yap~s~n~n de~i~imleri
ile yak~ndan ilgilidir.
Böyle s~n~fland~rmalar~n baz~~ problemlerin aç~klanmas~ndaki
pozitif katk~lar~n~~belirtmek için ~öyle bir örnek verilmektedir (Bin-
ford, 1962: 220) : Kuzey Amerika'da Wisconsin eyaletinde, Arkaik
Devir, Erken ve Orta Woodlad devirleri olmak üzere 3 evre gösteren,
ço~unlu~u bak~r aletlerin te~kil etti~i bir belge toplulu~u vard~r.
Arkaik devre tarihlenen aletler, Erken ve Orta Woodland evrelerinde
yap~lm~~~olanlara bakarak, daha üstün bir i~çilik göstermektedirler.
Teknolojinin zaman geçtikçe ilerlemesi gerekti~ine göre, burada
bunun tam tersinin ortaya ç~kmas~n~n sebebi nedir? Genellikle inan~-
lan ~ey, burada baz~~sebeplerden teknolojik bir devolüsyon, bir tersine
evrim meydana geldi~idir. Halbuki, yukar~da sözü edilen alet s~n~f-
land~rmas~~yoluna gidilirse, durumun böyle olmad~~~~aç~kça görülür.
Alet yap~m~n~n sebebi, ekonomik terimlerle ~u ~ekilde aç~klan~r :
Bir nesnenin alet olabilmesi için i~~yap~m~ndaki enerji sarf~n~~ azaltmas~~
ya da bu nesnenin yap~lmas~~ s~ras~nda sarfolunan enerji miktar~na
göre, i~~görmedeki enerji muhafazas~n~~ artt~rmas~~gerekmektedir. Bir
Metin di~erine olan üstünlü~ü de ayn~~ kriterlerle ölçülür. Arkaik
devirde ise bak~r madenleri ya~amlan çevreden çok uzakt~, ilkel
madencilik teknikleri ile bunlar~~ç~karmak çok zordu. Ba~ka bir deyimle,
ham madde kaynaklar~n~n da~~l~m~~ ve bunlar~~ i~letme müthi~~bir
zaman ve enerji sarf~n~~gerektirmekteydi. Buna kar~~l~k, ta~~ve kemik
aletler için bu söz konusu de~ildi. Ham madde bulunmas~ndan sonra,
alet yap~m~nda da ayn~~enerji sarf~~görülmekteydi. Önce bak~r içindeki
kristalin kar~~~mlar~mn temizlenmesi gerekiyordu; bundan sonra
ufak parçalar halinde eziliyor, nihayet bu parçalar birbirine dövülerek
kaynat~llyor ve adeta alet 'in~a' ediliyordu. Istenilen ~ekil verildikten
sonra da cila' ve rötu~~i~leri gerekliydi. Çakmak ta~~~veya kemik alet-
342 AL~~M. D~NÇOL - SÖNMEZ KANTMAN

lerde ise zaman ve enerji sarf~~bu kadar fazla de~ildi. I~~görmedeki


enerji muhafazas~ na gelince; kesme ve parçalama gibi görevlerde
bak~m~~m~, yoksa ta~~veya kemi~in mi üstün oldu~unu ancak deneyler
tesbit edebilir. Fakat, bak~r~n ç~kar~lmas~~ve i~lenmesinde kaydedilen
zaman ve enerjinin, bak~r aletlerin daha dayan~kl~~olmas~~ ve daha
uzun süreler kullan~labilmeleri bak~m~ndan kar~~lanaca~~n~~dü~ünmek
gerekir. Ama deliller bu dü~ üncenin tersini göstermektedir. Çünkü,
ham maddenin tekrar kullan~ld~~~na i~aret eden hiç bir belge bulunma-
maktad~r; eskiyen ya da k~r~ lan aletlerin ham maddelerinden fayda-
lan~lmam~~t~r. Ayr~ca, bak~r aletler, büyük bir ço~unlukla mezar
hediyesi olarak bulunmaktad~r. E~er bunlar~n ta~~ve kemik olanlara
göre, dayan~ kl~l~~~~olsayd~, herhalde teknolojik bak~mdan de~erli
nesneleri elinde tutabilecck bir sosyal mekanizma kurulurdu. Bütün
bunlar, bu bak~r aletlerin teknomik âletler de~il fertlerin toplum için-
deki sosyal mevkilerini sembolize eden birer sosyo-teknik diet oldu~unu
belirtmektedir. Egaliter toplumlarda sosyal mevki, bireyleri bu mevkie
yükselten üstün teknolojik kabiliyetlerin sembolleri ile belirtilir.
Arkaik devirden sonra, kültürel sistemin sosyal alt-yap~'s~nda bir
de~i~me olmu~, bu s~n~fa giren nesnelerin yap~lmas~~durmu~tur.
Yeni arkeologlar gerek keramik, gerek di~er belge topluluklar~n~ n
s~n~fland~r~lmas~~hakk~ndaki örneklerden de anla~~laca~~~gibi, arkeo-
lojik belgelerin toplum içindeki kullan~m amaçlar~na bak~lmaks~z~n
tek tek ele al~nmas~na ve birbirleri ile kar~~la~t~r~ labilir e~de~er nesne-
ler olarak görülmesine kar~~tt~rlar. Örne~in, bir toplumda kült e~yas~~
olarak kullan~lan bir pi~mi~~toprak kap, s~rf genel biçimi benzedi~i
için di~er bir toplumdaki bir mutfak kab~~ ile kar~~la~t~r~lmamal~~ ve
buna dayanarak her iki toplumun ayn~~kültürden ç~kt~klar~~ ~eklinde
`afaki' yorumlar yap~lmamal~d~r. Ba~ka ba~ka toplumlarda, bunlar~n
kültür sistemlerini yaratan bir tak~ m de~i~ik yap~da alt sistemler
vard~r ve bunlar~n birer parças~~olan, onlar~ n özelliklerini yans~tan
arkeolojik belgeler de, hiçbir zaman e~de~er nesneler de~ildir.

~~~
Kültür sey rini gerçe~e en yak~n ~ ekliyle inceleyebilmek için,
kaybolmu~~kültür sistemlerini fiziksel, biyolojik ve sosyal boyutlara
göre içinde bulunduklar~~uyum çevresi aç~s~ ndan ele almak gerekir.
Bilindi~i gibi, birbirinden ayr~~sosyo-kültürel sistemlerin belirli bir
ARKEOLOJ~DE YENI KAVRAMLAR 343

co~rafi alan içinde yo~unluk ve bile~iklikleri artt~kça, topluluklar~n


birbirleri ile olan ili~kileri de yo~unla~makta, mürekkep hale gelmek-
tedir. Gerçekten de, belirli bir co~rafi alanda yer alm~~~belirli bir
kültür sistemindeki de~i~ iklikleri anlayabilmek için, o alandaki
sosyo-politik da~~ hmlarda meydana gelen de~i~imlere ba~l~~uyum ve
di~er çevre faktörlerini de dikkate almak gerekir.
Bu nedenlerle, çözümlenmesi gereken sorunlar~n bölgesel aç~'dan
ele al~nmas~~ ve kültür sistemlerinin olu~umunda yap~c~~ unsurlar~~
ihtiva eden co~rafi alan~n çok ayr~nt~l~~ve sistematik bir ~ekilde ara~-
t~r~lmas~~yoluna gidilmelidir. Kültür sistemleri geli~ip daha kar~~~k
bir yap~~arzettikçe daha geni~~ekolojik sahalara yay~l~r ve çok çapra~~k,
yayg~ n ve birbirini etkileyici toplum d~~~~(extra-societal) ili~kilerle
ba~lan~r. Buna göre bir kültür sisteminin muhteva (öz), yap~~ ve zemin
yönünden ele al~n~p ekolojik ili~kileri ile birlikte tan~mlanmas~, ara~-
t~rma amac~~olarak kabul edilmelidir. Son y~llarda, özellikle kurtarma
çal~~malar~nda, tek tek yerle~me yerlerinden çok belirli bölgeleri
kapsayan ara~t~rmalar~n önem kazanmas~na, belge toplamakta ve
stratigrafinin tesbitinde daha dikkatli davran~lmas~na, daha çok say~da
fenomenin izlenme~e çal~~~lmas~na ra~men, genel belge (data) top-
lama ve izleme metodlar~nda de~i~iklik olmam~~t~r. Burada ileri
sürülebilecek bir husus, programlanmam~~~ ara~t~rmalar~n uygulan-
mas~~sonucu, günümüzde geçerlik kazanan teorilerin ortaya ç~kar-
d~~~~sorunlar~n çözümlenmesine yararl~~belgelerin elde edilememe-
sidir. Arkeolojik belge toplanmas~nda kaydedilen ilerlemeler yaln~zca,
arkeolojik tarifi yap~labilen birimler aras~ndaki tarihi devaml~l~k ve
stilistik kronoloji problemlerinin k~smen çözülmesinde faydal~~olmu~,
kültür seyrinin apklanmas~na yararl~~bilgilerin elde edilmesinde yetersiz
kalm~~t~r.
Genellikle arkeolojik kaz~ lar~ n amac~ n~ n, eski kültürler
hakk~nda bilgi edinmek için gerçekler toplamak oldu~u hususunda,
arkeologlar~n ço~u hemfikirdir. Ancak, ~u iki nokta daima hat~rda
tutulmal~d~r: ~~— Toplanan belge, çözümü istenen herhangi bir
problemden ba~ka meselelerin ayd~nlat~lmas~nda da kullan~labilir
mi? Ba~ka bir deyimle, belgeler iyi de~erlendirilip, bunlardan al~na-
bilecek her türlü bilgi al~nm~~~m~d~r ? 2 — Hangi problemlerin mev-
cut oldu~u, belge toplanmas~ndan önce dü~ünülmü~~müdür, yani,
belge toplanmas~~ eksiksiz midir? Bu konuda Binford'un (1964 :
427) vermi~~oldu~u bir örnek ~öyledir :
344 AL~~M. DINÇOL - SÖNMEZ KANTMAN

"Belirli bir bölgede mevcut yerle~me yerlerinin ço~unun p~nar kenarlar~nda


yer alm~~~olduklar~n~~ g~5sterebilmek için yapm~~~oldu~um incelemede elimdeki veri-
lerin yeterli olmad~~~n~~ farkettim; her~eyden önce, arkeolo~un ara~t~rmalanm
o bölgenin hangi belirli k~s~mlar~nda yürüttü~ü hususunda bir kay~t mevcut de~ildi.
Acaba, gerçekten de p~nar kenar~nda yer alm~~~yerle~me yerleri mevcut de~il miydi,
yoksa p~nar olan bölgelerde ara~t~rma yap~lmam~~~m~yd~?"
Arkeolojide teorik çal~~malar geli~ip yeni ve ileri görü~ler ortaya
kondukça, o zamana kadar önemsiz ve bilinmesi gereksiz addedilen
gerçekler de~er kazanma~a ba~layacakt~r. Bu nedenle, çal~~ ma tek-
ni~inin devaml~~olarak geli~ tirilmesi, elimizdeki belgelerin, sorulacak
sorular~n tümünü olmasa bile ço~unu cevapland~rabilecek ~ekilde
toplanmas~~gerekmektedir.
Arkeolojik kaz~~çal~~mas~na konu olan yerler, genellikle eski yer-
le~me yerleri ya da kültür faaliyetleri belirtisi gösteren, di~er bir
deyimle yüzey kal~nt~s~~veren yerlerdir. Ancak, tabildir ki, yüzey
kal~nt~s~~ gösteren yerlerin tümü de~il, önemli olarak nitelendirilen
baz~lar~~ kaz~lmaktad~r. Fakat, ayn~~bölgedeki bir yerle~me yerinin
di~erlerine oranla daha az ya da daha çok önemli oldu~u hususunda
belirli ve sabit kriterler mevcut de~ildir. Genellikle, bir yerle~me
yerinin kaz~lmak üzere ayn~~bölgedeki bir di~erine tercih edilmesi,
arkeolo~u ilgilendiren belli bir evreyi yans~tmas~, bol malzeme ver-
mesi, ya da baz~~hallerde oldu~u gibi, köylere, kasabalara müsait
yollarla ba~lanm~~~olmas~~gibi nedenlerledir. Bir de bunlar~n yan~s~ra,
belirli bir kaz~~için ve belirli bir süre içinde mevcut mali imkanlar~n
hacmi de tercihte oldukça geçerli bir etkendir. Gerçekten de, k~s~tl~~
bir süre ve mali imkanlar çerçevesi içinde mümkün olan en yeterli, güvenilir ve
yerle~me yerini gerçe~e en yak~n bir ~ekilde temsil eden belgeleri (data) topla-
yabilmek, söz konusudur. Bu görü~, arkeolojide uygulanmas~~gerekti-
~ine inan~lan "örnekleme" yöntemlerinin amac~n~~te~kil etmektedir.
Ancak, burada kastedilen "örnekleme", mesela bir hüyükte ki~isel
yarg~lara dayan~larak aç~lan bir tran~eden elde edilen bilginin hüyü~ün
a~a~~~yukar~~tümü hakk~nda fikir vermesi ~eklinde de~il, ihtimal (ola-
s~l~k) teorisine dayanan ve örnekten ölçülü, kontrollu bir ~ekilde temsilt
bilgi istihsal etmek bilimi olarak anla~~lmal~d~r.
Bu görü~e dayanarak arkeolojik ara~t~rmalar~~ki~isel yarg~lardan
kurtar~p, kesin bilimsel metodlara ba~layarak geli~tirebilmek için,
her~eyden önce, statistik biliminden aktar~lan baz~~ kavramlar~n
bilinmesi gerekmektedir (Dixon ve Massey, 1957 : 31 - 47) :
ARKEOLOJ~DE YENI KAVRAMLAR 345

— örnekleme : Bir bütünden al~nan bir parçan~n, bütünü


yeterince temsil edebilmesi olay~na örnekleme denir. Ele al~nan tüm,
bir ünivers'dir. Universi meydana getiren birimlerin hepsine birden,
popüksyon ad~~verilir. (Örne~in, arkeolojik olarak ara~t~rmas~~yap~lan
bir co~rafi alan bir ünivers, bunun içindeki yerle~me yerlerinin toplam~~
popülasyon'dur.)
2 — Basit rasgele örnek seçme veya örnekleme : Bir
popülasyon içindeki birimlerin her birinin örnek olarak seçilebilme
~ans~~ e~itse, seçilen örnek rasgele örnek'dr.
3 — Kademeli örnekleme: E~er bir popülasyon içindeki
birimler homojen de~ilse, bunlar aras~nda (al~nan örne~in bütünü
daha iyi bir ~ekilde temsil etmesini sa~layabilmek için) kademeli bir
örnekleme yap~l~r. (Sat~h buluntular~~toplan~lan bir hüyükte, zirve
ile yamaçlar aras~nda buluntu yo~unlu~u bak~m~ndan fark vard~r.
Bundan dolay~, yamaç ve zirve ayr~~birer bütün —strata— olarak
ele al~n~ r ve her birinden tekrar rasgele örnekleme yap~ l~r.)
Arkeolojide iki esas örnekleme üniversi vard~r: Bölge
ve yerle~ me yeri. Univers olarak bölge ele al~nd~~~ nda, yukar~da da
söylenildi~i gibi, popülasyon, yerle~me yerleri toplam~d~r. Yerle~me
yeri tek ba~~ na bir ünivers olarak kabul edilirse, kaz~da ortaya ç~kan
kültür belgeleri ve kültür özellikleri (gömüler, yap~lar, ocaklar, çöp
çukurlar~, v.b.) popülasyonu te~ kil eder. Bunlar~n yan~s~ra, kültür,
evvelce de söylenildi~i gibi, çevresel ~artlara uyum olarak nitelendi-
~inden, maddi belgeler d~~~ ndaki kültürü etkileyen tüm do~al özel-
likler de birer popülasyon olarak dikkate al~nmal~d~r (p~narlar, top-
rak, flora ve fauna, v.b.).
~imdiye kadar aç~klanmas~ na çal~~~lan yeni görü~ler ve özellikle
örnekleme metodlar~n~ n uygulanmas~na dayanan bir ara~t~rma
programlamas~na a~a~~ da hipotetik bir örnek sunulmaktad~r 3 .

3 Bu makalenin yazarlar~ ndan her ikisi de sistematik ara~t~ rma programla-


r~nda yer alm~~lar, 1963 y~l~nda, Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Prehis-
torya Kürsüsü Ba~kan~~Prof. Dr. Halet Çambel ve Chicago Üniversitesi Do~u Bi-
limleri Enstitüsü Ba~kan~~Prof. Dr. Robert J. Braidwood ikili yönetiminde yürütül-
mü~~olan Güney-Do~u Anadolu Tarihöncesi Ara~t~rmalar~~Karma Projesi yüzey
buluntular~~ tesbiti safhas~nda Siirt yak~nlar~nda bir alçak hüyükte (S 63/7)
yap~lan sistematik yüzey toplamas~, ve 1967 y~l~~yaz sezonunda, ~stanbul Üniversi-
tesi Edebiyat Fakültesi Prehistorya Kürsüsü taraf~ndan Michigan Üniversitesi An-
tropoloji Müzesi'nin de i~tiraki ile yürütülen Keban Baraj~~Göl Sahas~'ndaki arke-
olojik belgelerin tesbiti ve incelenmesi çal~~malar~na kat~lm~~lard~r.
346 AL~~M. D~NÇOL - SÖNMEZ KANTMAN

Belirli bir bölge içindeki prehistorik kal~nt~lar~~inceleme imkân~na


sahip oldu~umuzu farzedelim. Bunda kabul edilen amaç, kaybolmu~~
kültür sistemlerinin yap~s~n~, görevlerini ve bunlar~n kültür seyrindeki
de~i~me ve evrimler s~ras~nda birbirleri ile olan ili~kilerini bulup ç~kar-
makt~r. Öncelikle yap~lacak i~, ele al~nan bölge içindeki, geçmi~te
kültür faaliyetlerine sahne olmu~~yerle~me yerlerini tesbit etmektir.
Bölgeyi bir anda ad~m ad~m taramak mümkün olmad~~~ndan, tümü
temsil edebilecek bir örnekleme sistemi kurulmal~d~ r. Burada uygu-
lanacak en elveri~li sistem kademeli örneklemedir. Bölgeyi kademeli
olarak bölmek için de, ekolojik kriterlerden faydalanmak gerekir.
Çünkü, yukar~dan beri söylenildi~i gibi, kültür sistemleri ile ekolojik
çevre ~artlar~~ aras~nda s~ k~~ ili~kiler mevsuttur. Bu ekolojik kriterler,
bitki örtüsü, fizyografik ve pedolojik (toprakbilim) özelliklerdir.
Bunlardan toprak cinslerini gösteren haritalar, çe~itli toprak cinsleri-
nin da~~l~m s~n~rlar~n~~kesin olarak belirttiklerinden, bu i~te kullan~la-
bilecek en elveri~li araçt~r. Bölge bunlara dayanarak kademelendiril-
dikten sonra, her toprak cinsinin kapsad~~~~alan, kilometre kare ya
da hektar cinsinden birimlerle karelenir. Kareler say~ld~ktan sonra
toplam~n kaçta kaç~n~n ara~t~r~lmas~~gerekti~ine karar verilmelidir.
Genellikle % 20 yeterli bir örnekleme oran~d~r. Toprak cinslerinin
meydana getirdi~i kademelerdeki her karenin seçilme ~ans~~ e~it
oldu~undan, her kademe için, % 20 nisbetinde, ayr~~rasgele örnekleme
yap~l~r.
Rasgele örnekleme yapabilmek için, her kademe x vey
eksenlerinden müte~ekkil bir koordinat sistemi içine al~nd~ktan sonra,
her iki eksen ~~'den n'e kadar numaralan~r. Bu tamamlan~nca, pratik
bir usulle rasgele örnek seçimi yap~l~r; mesela x vey eksenindeki numa-
ralar ka~~t parçalar~na yaz~larak, x eksenindekiler ile y eksenindekiler
ayr~~ ayr~~ iki kutuya konur, ve seçilmesi kararla~t~r~lan örnekleme
yüzdesi kaç kareye tekabül ediyorsa, o miktarda ka~~t birer birer
bu kutulardan çekilin Bu i~lem "rasgele say~lar tablosu" kullan~larak
da yap~labilir. Her iki ka~~t bir kareyi gösterdi~inden, bu kareler
koordinat sistemi içinde i~aretlenir. Tesbit edilen bütün stratalar
için bu i~lem tekrarland~~~nda, ekolojik kriterlere göre kademelenrni~~
olan bölgenin her taraf~na, tamamen ara~t~r~lacak olan örnekleme birim-
leri da~~lm~~~olur. Bu suretle, bölge ara~t~rmas~~yaln~zca arkeolo~un
verimli olabilece~ine inand~~~~yerlerde de~il, tüm bölgede e~it da~~l~ml~~
olarak yürütülece~inden, tarih öncesi insan~n~n yerle~mek için ne
ARKEOLOJ~DE YEN~~KAVRAMLAR 347

gibi çevre ~artlar~n~~ tercih etmi~~oldu~u hususu da, ki~isel yarg~lara


yer verilmeksizin, kendili~inden ortaya ç~kar.
Bundan sonra yap~lmas~~gereken i~, ekolojik kriterlere göre kade-
melenmi~~olan bölgenin her tarafina da~~t~lm~~~örnekleme birimleri
içindeki alan~ n tamamen taranmas~~sonucu tesbit edilen yerle~me yer-
lerini, gösterdikleri özelliklere (benzerlik ve farklara) göre s~n~flan-
d~rmakt~ r. Bu özellikler ise ancak, sat~ hta bulunan kültür belgelerinin
incelenmesi sonucu ortaya ç~kaca~~ ndan, tesbit edilen her yerle~me
yerinde sistemli sat~h ara~t~rmas~~ yapmak gerekir.
Sat~ h ara~ t~ rmas~~ için kullan~ lan metodlar da, bölge
ara~t~rmas~ nda tatbik edilenlerin daha ufak bir alanda uygulan~~~ndan
ibarettir.
— Yerle~me alan~~ ölçülerek e~~boyutlu (4. x 4„„ 5. x 5m
veya ~ om x o.) karelere bölünür.
2 - Bu kareler numaraland~ ktan sonra, örnekleme için gerekli
yüzde seçilir (% ~ o - % 20 genellikle yeterlidir).
3 — Rasgele örnekleme say~lar~~tablosu kullan~larak, örnekleme
yüzdesine tekabül eden miktarda kare seçimi yap~l~r.
4 — Yerle~me yerinin ölçekli plan~~üzerinde yap~lan bu i~lemler,
araziye uygulan~ r ve seçilen kareler içindeki kültür belgelerinin tümü
toplan~ r (Bu karelere tesadüf eden mimari kal~ nt~lar da, e~er mev-
cutsa, ölçekli plana i~lenmelidir).
Kareleme yap~ l ~ rken dikkat edilmesi gereken husus-
lar k~saca ~öyle özetlenebilir : 1— Örnekleme kareleri çok büyük
tutulmamal~d~ r; çünkü bir alanda ne kadar çok birim olursa, bütünün
daha iyi temsil edilmesi ihtimali artar; 2— Rasgele örnek seçimi
esnas~ nda kareler bir yerde kümelenirse, seçim tekrarlanarak bunlar~n
alanda homojen olarak da~~lmas~~ sa~lanmal~d~r; 3— Sistematik
sat~h ara~t~rmas~~ yap~lan yerle~ me yerinde, kademelendirmeyi gerek-
tiren fizyografik özellikler bulunmas~~halinde, örnekleme bu özellik-
lere uygun olarak, kademeli yap~l~r.
Böylelikle bölgede mevcudiyeti tesbit edilmi~~olan yerle~me yer-
lerinin özelliklerine göre s~mfland~r~ lmas~~için gerekli bilgiler elde
edilebilir :
— Kültür belgelerinin alan içindeki genel da~~l~m~~ve yo~unlu~u,
2 — Kültür belgelerinin nitelikleri,
3 — Bunlar~ n stilistik ve görev birlikleri yönünden homojen
olup olmad~klar~.
348 AL~~M. DINÇOL -SÖNMEZ KANT/vIAN

Örnekleme prensiplerinin yüzey toplamas~na uygulanmas~~sonucu,


kültür belgelerinin yerle~me alan~~içindeki da~~l~m~~ yo~unluk esas-
lar~na göre tesbit edilebilir. Di~er bir deyimle, her yerle~me yeri
için, belirli tiplerdeki kültür belgelerinin adetlerine göre çizilen
münhanilerle ortaya ç~kan da~~l~m haritalar~ndan, tarafs~z bir muka-
yese arac~~elde edilmi~~olur. Bu suretle yerle~me yerleri: a) kaplad~klar~~
alan, b) belgelerin tipolojik özellikleri ve bunlar~n yo~unluklar~,
dolay~s~~ ile yo~unla~ma merkezlerine dayan~larak yap~lan tahmini
stratigrafi 4, c) belgelerin homojen olup olmamas~, d) bunlar~n
meydana getirdi~i popülasyonun yap~s~, yönlerinden kar~~la~t~r~labilir.
Böyle bir mukayeseli çal~~ma, ünivers olarak ele al~nan bölgedeki
popülasyonu te~kil eden yerle~melerin niteli~ini anlamam~za yarayan
bir tipolojiye var~lmas~n~~sa~lar. Bu ~ekilde incelenen yerle~me yerle-
rinin nitelik, yo~unluk ve yap~~ bak~m~ndan gösterdikleri benzerlik
ve farklara dayanarak, bölge kültürü hakk~nda ileri sürülebilecek
fikirler —çal~~ma hipotezleri— (örne~in, bir büyük merkeze ba~l~~
olarak çevrelenmi~~daha küçük sosyal yap~da yerle~meler ve gene bun-
lar~n etrafinda yer alm~~~köy yerle~meleri benzeri, bölgenin sosyo-
politik yap~s~n~~ortaya ç~karan yerle~me da~~l~m~~ ~ekli (settlement pat-
tern), bir veya birkaç kaz~~yap~larak ispatlanabilir.
Kaz~ lacak yerle~ me yerinin seçilmesinde gene bütünü
temsil edebilme yetene~i söz konusu oldu~undan, ~öyle bir i~lem
teklif edilebilir :
— Sat~h ara~t~rmas~nda elde edilen malzemeye göre bir takso-
nomi geli~tirmek; (örne~in : Bölgede ma~ara, kaya s~~~na~~, hüyük,

4 örne~in, hüyük üzerindeki karelere dü~en el yap~m~, çark yap~m~~keramik ve

çakmak ta~~~ile obsidyen yüzdelerine dayanarak, bunlar~n hüyü~ün nerelerinde


daha yayg~n olduklar~, ayn~~yüzde oranlar~ndan geçirilen münhanilerle, plan üze-
rinde i~aretienebilir. Farzedelim ki, hüyü~ün (S 63/7) ova seviyesine yak~n yamaç-
lar~nda bol miktarda çakmakta~~~ve obsidyen, buna mukabil az miktarda çanak
çömlek, hüyü~ün zirve ile taban aras~ndaki yamaçlar~nda çok fazla el yap~m~~kera-
mik, buna kar~~l~k az çakmakta~~, obsidyen ve çark yap~m~~keramik, zirvede ise
yo~un çark yap~m~~keramik yan~nda az miktarda el yap~m~, çakmakta~~~ve obsidyen
bulunmaktad~r. Buna göre, hüyü~ün ilk yerle~me kat~n~n akeramik bir devrede,
ikinci kat~n el yap~m~~ kerami~in ba~lad~~~~bir zamanda, zirvenin ise çark yap~m~~
çanak çömle~in ortaya ç~kt~~~~devirde olu~tu~unu kesinlikle söylemek mümkündür.
Fakat, ayn~~metodun daha yüksek hüyüklerde ne dereceye kadar uygulanabilece-
~ini ise, Not 3'de sözü edilen Keban Baraj~~Su Birikim Alan~~Ara~t~rma Projesi'nin
birinci safhas~~sonuçlar~~gösterecektir.
ARKEOLOJ~DE YENI KAVRAMLAR 349

aç~khava yerle~mesi gibi de~i~ik yap~da yerle~me yerleri, ya da ayn~~


evreleri yans~tmakla beraber de~i~ik özellikler gösteren yerle~meler,
mesela Bronz Devri'ne ait çe~itli büyükler olabilir; bu durumda
yap~lacak taksonomide bu hüyüklerin boyutlar~~ve Bronz Devri için-
deki safhalar~~gibi hususlar gözetilmelidir.)
2 — Esas örnekleme kademelerine, mesela toprak cinslerine
göre, yerle~me tiplerinin da~~l~m~m tesbit etmek;
3 — Yerle~me yerlerinin meydana getirdi~i popülasyonu, ortaya
ç~kar~lm~~~olan tipolojik esaslara dayanarak kademelendirdikten
sonra bir de tekrar bölgenin esas kademelendirme kriteri, yani toprak
cinsleri, aç~s~ndan strata'ya ay~rmak;
4 — Eldeki maddi imkan ve zamana göre, her tip yerle~meden
yüzde kaç~= kaz~labilece~ine karar vermek;
5 — Her örnekleme stratumu içinde kalan yerle~ me yerlerini
~ 'den n'e kadar numaralamak, rasgele örnek seçimi say~lar~~tablosu
kullanarak örnek seçimini yapmak ve seçilen yerle~me yerlerinde kaz~-
lara ba~lamak.
Bu k~s~tl~~yaz~~çerçevesi içerisinde, çe~itli kaz~~metodlar~n~n Yeni
ve Eski Dünyalardaki uygulan~~lar~~ile, anlat~m~n~~yapmak mümkün
de~ildir. Ancak bu konuda, metodolojik ara~t~rma programlamas~n~n
nihai halkas~~olmas~~sebebi ile, baz~~noktalar~~ k~saca hat~rlatmak
faydal~~olabilir. ideal olarak dü~ünülecek olursa, bir yerle~me yerinde
kaybolmu~~kültür faaliyetlerini aç~klayabilmek için, alan~n tümünü
açmak gerekir. Ancak böyle bir i~lemi gerçekle~tirmek her zaman
mümkün olmad~~~ndan, gene örnekleme metodlar~~ile çal~~ma zorun-
lu& vard~r.
Kaz~n~n deneme tran~eleri ~eklinde mi, yoksa büyük bloklar
açmak sureti ile mi yap~laca~~~hususunda karar vermek çe~itli neden-
lere dayanmakla beraber, bu i~lemin planlanmas~~ve yürütülmesi,
sistematik yüzey toplamas~~sonuçlar~na göre olmal~d~r. Bu suretle,
kar~~ma gösteren ve daha geç yerle~meler taraf~ndan tahrip edilmi~~
olan yerler bo~~yere kaz~lmam~~~olur. Böylece, sistemli yüzey topla-
mas~n~n incelenmesinden elde edilen sonuçlar ara~t~rmac~ya, mali
imkanlar= ve çal~~ma gücünü en iyi ~ekilde de~erlendirecek bir
programlama yapma yetene~i kazand~r~r.
En basit ~ekliyle ifade etmek istenirse; insanlar ba~l~~olduklar~~
topluluk içinde, belirli ~eyleri belirli yerlerde yaparlar. Bu faaliyet-
lerin belirli bir yap~, bir düzen gösteren kal~nt~lar~~ise (kültür belgeleri),
350 AL~~M. D~NÇOL - SÖNMEZ KANTMAN

geride kal~r. Ya~an~lm~~~olan devrede maddi kal~nt~lar~n ya~anan yer


üzerindeki da~~l~m~, belirli i~lerin belirli yerlerde yap~lmas~~nedeni
ile, bir yap~ya, bir düzene ba~l~~ oldu~undan —yeme~in mutfakta
pi~irilmesi gibi—, arkeolojik kaz~~ alan~nda da ayn~~yap~~aksetmekte-
dir (Hill, 1966: ~~o). Örne~in, birkaç de~i~ ik tabaka ihtiva eden
bir yerle~me yerinde —hüyük, ma~ara veya kaya s~~~na~~~yerle~me-
leri— her tabakan~ n taban~~ ya da tabaka içindeki muhtelif yap~~
katlar~n~n taban~~ ile do~rudan do~ruya ilgili olan kültür belgeleri,
(tabaka veya yap~~ kat~~içindeki kar~~~k dolgudan ayr~~ olarak), büyük
bir dikkat ve titizlikle tesbit edilirse, bu "kültür faaliyetleri yap~s~"
aksettirilebilir. Ancak, bu i~~için insan topluluklar~mn ya~ay~~~~ ve
insanlar~n mensubu olduklar~~topluluk içindeki sosyal davran~~lar~~
konusunda dünya üzerinde mevcut etnografik belgelerle elde edilen
bilgilere sahip olmak, k~saca, antropoloji bilimi ile yak~nl~ k kurmu~~
olmak gerekir.
Daha önce de belirtilen ve günümüzde gittikçe geçerlik kaza-
narak yayg~nla~an bu görü~ü, bu yaz~da örnek olarak verilen "hipo-
tetik ara~t~rma programlamas~"n~n kazand~rd~~~~kavramlar aç~s~ndan
de~erlendirmek üzere, tekrarlamak gerekirse :
Metodolojik bir ara~t~rma program~, arazide belgeler toplamak üzere yeti~-
mi~~bir "teknik adam" taraf~ndan de~il, bir antropolog, ya da genel antropoloji
e~itimi kazanm~~~bir arkeolog taraf~ndan yürütülebilir. Topraktan ç~kan gerçekleri
konu~turabilmek için her~eyden önce ne gibi sorular~n sorulabilece~ini bilmek
(~imdiye kadar arkeologlarca cevab~~aranan "nerede?" ve "ne zaman?" sorular~ na
ek olarak art~k, "nas~l?" ve "neden?" sorular~~ gelmelidir), ya da dü~ünme yetene-
gine sahip olmak zorunlu~u hissedilmelidir. Arkeolojiyi afzklama seviyesi'ne ula~t~r-
mak ve kültür seyrini anlamak için, ~ey'lerin bulunup ç~kar~lmas~n~~ de~il, kaybol-
mu~~kültür sistemlerinin i~leyi~i hakk~nda bilgi veren belgelerin de~erlendirilmesini
amaç edinmek gerekir.

YARARLANILAN B~BL~YOGRAFYA

ABERLEE, DAVID R.
1960 The Influence of Linguistics on Early Culture and Personality Theory. Essays
in the Science of Culture. In Honor of Leslie A. White. Derleyenler: Gertrude Dole
ve Robert Carneiro, s. 1-49. Thomas Y. Crowell, New York.
BINFORD, LEWIS R.
1962 Archaeology as Anthropology. American Antiquity, Vol. 28, No. 2, S. 217-225.
Salt Lake City.
ARKEOLOJ~DE YENI KAVRAMLAR 351

1963 Red Ocher Caches from the Michigan Arca: A Possible Case of Cultural
Drift. Southwestern journal of Anthropology, Vol. 19, No. ~ , s. 89-108. Albuquerque.
1964 A Consideration of Archaeological Research Design. American Antiquity, Vol.
29, No. 4, S. 425-441. Salt Lake City.
1965 Archaeological Systematics and the Study of Culture Process. American Anti-
quity. Vol. 31, No. 2, Part 1, S. 203-2 ~~ o. Salt Lake City.
CALDWELL, JOSEPH R.
1958 Trend and Tradition in the Prehistory of the Eastern United States. Memoirs
of the American Anthropological Association, No. 88, Menasha.
CHILDE, GORDON V.
1934 New Lig/it on the Most Ancient East : The Oriental Prelude to European Prehistory.
Kegan Paul, Trench, Trubner ve Co., London.
1936 Man Makes Himself. A. Watts ve Co., London.
1939 Dawn of European Civilization. 3. bask~. Kegan Paul, Trench, Trubner ve Co.,
London.
1942 What HaPpened in History. Pelican Books, Hammondsworth.
1951 Social Evolution. A. Watts ve Co., London.
DDCON, WILFRID J. VE MASSEY, FRANK J.
1957 Introduction to Statistical Analysis. 2. bask~. McGraw-Hill Book Company, Inc.,
New York.
FLANNERY, KENT V.
1967 Culture History versus Cultural Process: A Debate in American Archaeology.
Gordon W. Willey'in "Introduction to American Archaeology" adl~~eserinin
ele~tirisi. Scientific American, A~ustos 1967.
FORD, JAMES A.
1954 The Type Concept Revisited. American Anthropologist, Vol 56, No. ~ , S. 42-57-
Menasha.
HEMPEL, CARL G.
1965 Aspects of Scientific Explanation. The Free Press, New York.
HILL, JAMES N.
1966 A Prehistoric Community in Eastern Arizona. Soutwestern journal of Archae-
ology, Vol. 22, No. ~ , s. 9-30, Albuquerque.
KROEBER, A. L.
1953 Introduction. Anthropology Today. Deneyen: A. L. Kroeber, s. XIII-XV.
University of Chicago Press, Chicago.
LONGACRE, WILLIAM A.
1964 Archaeology as Anthropology: a case study. Science, 144: 1454-1455.
1%,1ALINOWSKI, BRONISLAW.
1944 A Scientific Theory of Culture. The University of North Carolina Press, North
Carolina.
352 AL/ M. D~NÇOL - SÖNMEZ KANTMAN

TAYLOR, WALTER W.
1948 A Study of Archaeology. Memoirs of the American Anthropological Association, No.
69, Menasha.
WILLEY, GORDON R.
1962 Archaeological Theories and Interpretation: New World. Anthropology Today,
deneyen: Sol Tax, s. 170-194., The University of Chicago Press, Chicago.
WILLEY, G. R. VE P. PHILLIPS
1958 Method and Theory in American Archaeology. The University of Chicago Press,
Chicago.
WOLF, ERIC.
1964 Anthropology. Englewood Cliffs, N. J., Prentice Hall, s. 68-69.

GENEL BIBL ~ YOGRAFYA

ADAMS, R. M.
1960 The Evolutionary Process in Early Civilizations. The Evolution of Man: Mind,
Culture and Society. Deneyen: Sol Tax, s. 153-68. The University of Chicago
Press, Chicago.
BRAIDWOOD, R. J.
1959 Archaeology and the Evolutionary Theory. Evolution and Anthropology: A Cen-
tennial Appraisal. Deneyen: Betty J. Meggers, s. 76-89. The Anthropological
Society of Washington, Washington.
DEETZ, J.
1965 The Dynamics of Stylistic Change in Ankara Ceramics. The University of Illinois
Press, Urbana.
EDWARDS, A. L.
1946 Statistical Analysis. Rinehart and Co. Inc., New York.
FISHER, R. A.
1950 Statistical Methods for Research Workers. Hafner Publishing Co., New York.
FURGAÇ, H.
196o istatistik Usulleri. Iktisat Fakültesi Yay~nlar~, Istanbul.
LONGACRE, W. A.
1966 Changing Patterns of Social Integration: A Prehistoric Example from the
American Southwest. American Anthropologist, Vol. 68, No. ~ , s. 94-102. Me-
nasha.
MATSON, R. M.
1966 Ceramic Queries. Ceramics and Man, ed. Frederik R. Matson, Menthuen and
Co. Ltd., London, ps. 277-87.
ARKEOLOJIDE YEN/ KAVRAMLAR 353

RIDER, P. R.
1939 An Introduction ta Modern Statistical Methods. John Wiley and Sons, New York.
SPAULDING, A. C.
1960 The Dimensions of Archaeology. Essays in the Science of Culture, In Honor of
Leslie A. White. Deneyen: Gertrude E. Dole ve R. L. Carneiro, s. 437-56.
Thomas Y. Crowell Company, New York.
STEWARD, J. H.
1960 Evolutionary Principles and Social Types. The Evolution of Man: Mind, Cul-
ture and Society. Derleyen: Sol Tax, s. 169-86, The University of Chicago Press,
Chicago.
TO~ROL, B. VE E.
1961 Istatistik Metodlart. Edebiyat Fakültesi Yay~nlar~, Istanbul.
VESCELIUS, G. S.
1960 Archaeological Sampling: A Problem of Statistical Inference. Essays in the
Science of Culture: In Honor of Leslie A. White. Deneyen: Gertrude E. Dole ve
Robert L. Carneiro, s. 457-70. Thomas Y. Crowell Company, New York.
WEATHERBURN, C. E.
1957 A First Course in Mathematical Statistics. The University Press, Cambridge.
WHITE, L. A.
1959 The Evolution oj Culture. McGraw-Hill Book Company, New York.

Benden, C. XXXII, 23

You might also like