You are on page 1of 537

GORDOCON, DUYDUCUN, DENEYIMLEDICIN HER ~EY

ILLOZl'ONDUR. TEK GER<;EK SENIN l<;INi>EDIR.


~

Sen ,'\',: Datdun ,Ve De CJlccck.fin! Bir 8cdC'n Olm3d1gln1


Anlad.ipnda En Bii)'WC H.:ikik.:111 Kcffcdcceksin!
Nigahdar / Ba1ak Sayan


© 2079, lnkilap Kitabevi Yay1n Sanayi ve Ticaret A~

Yay1nc1 ve Matbaa Sertifika No: 44066

Bu kitab1n her turlu yay,n haklar1 Fikir ve Sanat Eserleri Yasas1 gere[Jince
ink1/ap Kitabevi'ne aittir. Tum haklar1 sakl1d1r. Tan1t1m i<;in yap1/acak k1sa a/1nt1/ar
d1i1nda, yay1nc1n1n izni a/1nmaks1z1n, hi<;bir iekilde kopyalanamaz, <;o[Ja/t1/amaz,
yay1mlanamaz ve da[J1t1/amaz.

Yay1ma haz,rlayan Bulent Ulus


Kapak tasar,m Ruveyda Kul
Sayfa tasar1m Ruveyda Kul - ~ewal Ulusoy
Kapak gorse/ Sebahattin Kay1~
Arka kapak gorse/ Cengiz Karabulut

ISBN: 978-975-10-3961-3

19202122 8765432

Istanbul, 2019

Bask1 ve Cilt
ink1lap Kitabevi Yay1n Sanayi ve Ticaret A~
c;:oban~e~me Mah. Sanayi Cad. Altay Sk. No. 8
34196 Yenibosna - istanbul
Tel: (0212) 496 11 11 (Pbx)

ink1lap Kitabevi Yay1n Sanayi ve Ticaret A~

c;:oban~e~me Mah. Sanayi Cad. Altay Sk. No. 8



34196 Yenibosna - Istanbul
Tel : (0212) 496 11 11 (Pbx)
Faks: (0212) 496 11 12
posta@inkilap.com
inkilap.com
GCRDOCON, DUYDUGUN, DENEYiMLEDiGiN HER ~EY
iLLOZYONDUR. TEK GER<;:EK SENrn i<;:iNDEDiR.
/2-

Sen Ne Dogdun Ne De Oleceksin! Bir Beden Olmad1gm1


Anlad,gmda En Biiyiik Hakikati Ke~fedeceksin!

••
•••••
.ii. INK.I
Ba~ak Sayan
Ankara dogumlu yazar ilk, orta ve lise egitimini ayn1 ~ehirde tamamla-
d1. Oniversite egitimi ic;in istanbul'a geldikten sonra oyunculuga ba~la-
yan Sayan bugune dek pek c;ok dizi ve filmde rol ald1.

ilk roman1 Baglanma Korkusu'nun ard1ndan c;e~itli gazetelerde ko~e ya-


zarl1g1 yapt1. Aylarca listelerden du~meyen, tesaduf ile kader temalar1n1
irdeledigi Kelebegin Kaderi'nin ard1ndan yazar, 0/ii Ku!jlar,n Sessizligi
ile psikoloji ve felsefeyi gerilimle harmanlayarak heyecan dozu yuksek
bir dunya yaratt1.

2014 y1l1nda evlenen Sayan, 2017 y1l1nda ikiz bebeklerini kucag1na


~ld1. Dogumdan k1sa bir sure sonra ilk c;ocuk roman1 Riizgar 0/mak
lsteyen <;ocuk'u kaleme ald1.
Yazar son roman1 Nigahdar ile okuru 1200 sene onceki Abbasi im-
paratorlugu donemiyle gunumuz aras1nda dola~t1r1rken, yine heyecan
dozu yuksek bir dunyan1n ic;inde, bir yandan tasavvuf ve kuantum fizigi
aras1nda paralellikler kurup bir yandan da Tanr1 ve bilim kavramlar1n1n
nas1I birbirine yakla~abilecegini gosteriyor.

Romanlar1n1n arka planlar1nda spirituel ogeleri mutlaka kullanan Ba~ak


Sayan, okuyucular1n1n hayata bamba~ka bir noktadan bakmalar1n1 sag-
laman1n en buyuk motivasyonu oldugunu belirtiyor.
Sevgi,li anneme ve babama...
Gerfek olaylardan esinlenilmi§tir. ..
• •
GIRi~

BAGDAT
MS 8 Mart 922 Pazartesi

iine§ k1z1I bir pen<;e gibi bat1 semas1nda yava§<;a al<;al1-


yordu. Ak§am1n ilk y1ld1zlar1 t1pk1 birer hayalet gibi belli
belirsiz goriinmeye ba§lam1§t1 gokyiiziinde. Hava <;ok s1cakt1.
Uzaklardan riizgarla birlikte hareketlenen alt1n rengi kumlar1n
f1s1lt1lar1 duyuluyor, Dicle Nehri'nin yiizeyi doviilmii§ alt1n gibi
parl1yordu. Kerpi<;ten yap1lm1§ evlerin damlar1 giin boyu <;ektik-
leri 1s1 nedeniyle f1r1n gibi s1cakt1. Sokaklar bo§, etraf sessizdi.
(:op y1g1nlar1n1n aras1nda yiyecek arayan birka<; sokak kopegi
d1§1nda etrafta kimseler yoktu. ~ehir durgun bir su gibi sakin
goriiniiyordu.
Oysa Ebu Bekir, bu sakinligin bir yan1lsama oldugunun
fark1ndayd1. ikinci Abbasi halifesi olan el-Mansur taraf1ndan
kuruldugu giinden beri bilimin, sanat1n, §iirin, edebiyat1n ve ba-
r1§1n simgesi olan bu §ehir o giine degin goriilmedik bir infaza
tan1k olacakt1. Yava§<;a at k1l1ndan yap1lm1§ h1rkas1n1 giyinip
siyah sar1g1n1 ba§1na dolad1. Kalbi s1k1§1yor, nefes al1p vermekte
zorlan1yordu. Son iki giindiir ne yemek yiyebiliyor ne de su i<;e-
biliyordu. Art1k oliimden de oldiiriilmekten de korkmuyordu.

9
Hayir, korkusu bu degildi. Bir daha gorememekti onu. Sesini
duyamamak, bir me§ale gibi oniinii aydinlatan. sozlerini din-
leyememekti. Omrii boyunca aradigi ve ge<; kavu§tugu miir§i-
dini ansizin kaybedip yonsiiz kalmakti. Yine de i<;inde tuhaf
bir umut vardi. Hem Halife Muktedir hem de annesi Valide
Hatun severlerdi onu. Belki son anda bir geli§me olur da affe-
dilirdi. Nasil olmu§tu da onun gibi Miisliiman idam ediliyor-
du anlayamiyordu.
Katiat'el-Rakik'in arka sokaklarinda bulunan tek katli ker-
pi<; evinden <;ik1p hizl1 adimlarla tozlu sokaklarda yiiriimeye ba§-
ladi. Bu civarlar sessizlik i<;inde olsa da biliyordu ki §ehir hinca-
hin<; doluydu bugiin. Kufe'den, Horasan ve Basra kapilarindan
akin akin insanlar geliyordu §ehre giinlerdir. Soylenenlere gore
halk hem halifenin yazlik sarayi olan, Dicle'nin dogusunda bu-
lunan el-Kasrii'l-Haseni'nin hem bir zamanlar Halife Mutazit'in
ikametgah1 olan Siireyya Sarayi'n1n hem de resmi hilafet sara-
y1 olan Daru§§ecere'nin etraf1nda toplanmi§ti. Bag,ranlar, ken-
dinden ge<;enler, aglayanlar, ate§li sozlerle destek verenler... Bu
idamI arzulayanlar kadar kar§1 <;1kanlar da vard1. insanlar birbi-
rine girmi§, protestolar biiyiimeye ba§lami§ti. Protestolar1n ayak-
1
lanmaya donii§mesinden korkuldugu i<;in hem ~urta Te§kilati
hem el-Memaliku'l-Huceriyye denilen muhafiz birlikleri hem de
dogrudan dogruya halifeye bagli olan muhaf1z kuvveti Harasu'l-
Halife birlikte <;al1§1yor, protestocular1 yaka pa<;a yakalay,p go-
tiiriiyorlard1. Ozellikle Huceriyye birlikleri <;ok sert miidahale et-
. tikleri i<;in kar§i <;ikanlar1n sesleri daha az duyuluyor gibi goriinse
de biliyordu ki ger<;ek boyle degildi, bu topraklarda onun Allah
a§k1ndan ve verdigi vaazlardaki sozlerinden etkilenmemi§ kimse
yoktu. Halife tahta <;ik1§1nda etkin rol oynam1§ bu birlige <;ok gii-
veniyordu ama i<;lerinde bu idamdan rahats1zlik duyanlarin say1s1
da az degildi. 0 nedenle her an her §ey degi§ebilir, idam ba§ka bir
cezaya donii§ebilirdi. Tek sorun vezirdi. Halife olan biteni goriip

I Bugiinkll emniyet te~kilall

10
direnirse durum degi§ebilirdi. Boyle dii§iinrnek biraz nefes alrna-
s1n1 ve bir kerpetenle s1k1§t1r1lm1§<;as1na zorlukla atan kalbinin
rahatlarnas1n1 sagl1yordu. Ancak yine de idarn edilecek ki§inin
ne kadar ba§I dik ve soylediklerinin arkas1nda duran bir ki§i ol-
dugunu bildiginden, korkusu tam olarak ge<;rniyordu. Zira ona
asl1nda rnahkerne salonunda bir §ans sunulmu§ ve tovbe etmesi
istenrni§ti. 0 ise rovbe etrnesini gerektirecek hi<;bir §ey yaprnad1-
g1n1 belirtrni§ti kararl1 bir sesle. Yine de bu topraklar pek <;ok §ey
gorrnii§tii. Biliyordu ki havan1n birden donrnesi gibi insanlar1n
kararlar1 da degi§ebilirdi. Ozellikle kararlar bir adarn1n iki du-
dag1nm aras1ndaysa.
Dald1g1 dii§iincelerden uzaklardan duydugu seslerle s1yr1l-
d1. Yiizlerce insan1n sesi birbirine kart§IIlI§, biiyiik bir ugultu
haline donii§rnii§tii. Sehre yakla§rnt§tI. i<;ini saran endi§enin ve
korkunun §iddetlendigini hissetti. Bu ana ne tan1k olrnak ne de
§ehirde kalrnak istiyordu art1k ancak en yak1n dostunu boyle
bir anda yaln1z b1rakarnazd1. Yan1nda olarak ona destek olrnal1,
son sozlerini duymal1 ve oldiigii takdirde yaprnas1n1 istediklerini
yerine getirrneliydi. Sehre yakla§t1k<;a giiriiltiiler daha da art1-
yordu. Giine§ gokyiiziinde pembe bir §erit olu§turarak gozden
kaybolrnak iizereydi. Tiim doga baharla birlikte uyanrnaya ba§-
lam1§ken boylesine bir oliirn iyiye i§aret degildi bu topraklar i<;in.
Bir masumun kanznt doken rahat nefes alamaz bu dunyada diye
ge<;irdi i<;inden. Bunu yapanlar kadar buna izin verenler de ce-
zaland1r1l1rd1. Zira bana dokunmayan y1lan bin ya§as1n diyerek
haks1zl1klar kar§1s1nda susanlar giin gelir odenecek bedeli pay-
la§mak zorunda kal1rlard1. Allah'1n yaratt1g1 bu goklerin alt1nda
hi<;bir §ey kar§1l1ks1z kalrnaz, aglatan asla giilmezdi.
Biraz soluklanmak i<;in durdu. Ellerini dizlerinin iizerine ko-
yup gozlerini kapad1. Derin bir nefes al1p rahatlam1§t1 ki aniden
yan1 ba§tnda patlayan bir k1rba<; sesiyle gozlerini a<;t1. K1z1l yele-
leri giine§in son 1§1klar1yla alev alrn1§ gibi goriinen at1n tepesinde
oturan ofkeli bir asker, olanca giiciiyle, ba§1na gri bir takke tak-
rn1§, beyaz entarisinin iizerine <;izgili bir ku§ak baglarnI§ delikan-
l1ya vuruyordu. Vururken bir yandan da bag1r1yordu.

11
''Bre kendini bilmezler! Size mi kald1 bir z1nd1g1n, 2 bir din
dii§man1n1n, devleti y1kmaya kalk1§an bir meczubun3 hakk1n1
savunmak? Her kim ki onun yan1nda yer al1r, omriinii zindanda
gec;irmeye haz1r demektir. ''
Delikanl1 k1rbac1 yedikc;e ac;1lan yaradan f1§k1ran kan at1n
govdesine s1<;r1yor, k1z1l kahve tiiylerinin iizerinde minik k1rm1z1
benekler olu§turuyordu. Bir yandan kendisini korumak ic;in kol-
lar1n1 ba§1na dolam1§ken bir yandan da cevap veriyordu:
''E§itlik ve adalet talep etmek anam1n ak siitii gibi helaldir.
Allah bile e§it yaratm1§ken tiim kullar1n1, onun yaratt1g1 bu gok-
lerin alt1nda insanlar1 ay1rmak, baz1lar1n1 gozetirken baz1lar1na
diinyay1 zindan etmek en biiyiik giinahlardan biridir!''
Onun sozleri diye gec;irdi i<;inden Ebu Bekir. Allah nastl ki
tum kullartnt e§it yaratmt§, bir dilenci ile bir hukumdart birbirin-
den ayzrmtyorsa, bir halifenin gorevi de halktna e§it davranmak-
tzr demi§ti her zaman. Arna her soyledigi gibi bu sozleri de halk1
isyana te§vik olarak alg1lanm1§tI. Art1k bir §eyden c;ok emindi;
insan her §eyi kapasitesi kadar anl1yor, i<;inde ne varsa d1§ar1da
da onu goriiyordu. Ad1mlar1n1 yeniden h1zland1rd1. Birden ken-
disini bir kalabal1g1n ortas1nda buldu. Askerlerin pe§ine dii§tii-
gii bir grup protestocu h1zla yan1ndan uzakla§Irken biraz ileride
bir y1lan gibi k1vr1larak gokyiiziine yiikselen dumanlar evlerin
iizerine kara bir bulut gibi c;okmeye ba§lam1§tI. Diikkanlar1n
camlar1 k1r1lm1§, ic;leri yagmalanmI§tI. insanlar birbirine girmi§,
her kafadan bir ses yiikseliyordu. Tekme tokat kavga eden koca
koca adamlar1n etraf1nda kendi aralar1nda tartI§an c;ocuklar var-
d1. Gozlerini k1sarak ilerideki meydana bakt1 Ebu Bekir. Mah§er
gibi bir kalabal1k Bab'el-Teak meydan1n1 tamamen kaplamI§,
bulundugu noktadan durmadan hareket eden bir kar1nca obe-
gine benziyordu. Tela§la ko§maya ba§lad1. Her ad1mda burnunu
dolduran is kokusu yogunla§1yordu. 0 an fark etti ki yak1lan tek
diikkan az evvel gordiigii degildi. <;ok say1da yang1n c;1kar1lm1§t1.

2 Dinsiz, inanySIZ, tannSIZ


3 Akl1 ba~1nda olmayan

12
itfaiye birlikleri h1zl1 hareketlerle bir c yana bir bu yana kc§tu-
ruycrdu. Sehir tarn anlarn1yla bir kacsun i~indeydi. Kalabal1g1n
aras1na kar1§t1g1nda kalbi neredeyse duracak kadar h1zl1 at1ycr-
du. Biiyiik bir grup hep bir ag1zdan bag1r1ycrdu:
''idarn isteriz! idarn isteriz! idarn isteriz! ''
Bunu oyle bir tcnla ve ritirnle soyliiycrlard1 ki duyan bu-
nun bir zikir ayini cldugunu zannedebilirdi. Arna kendilerinden
ge~erek bir insan1n oliirniinii istediklerini hayk1ranlar, c ki§inin
Allah'1n yaratt1g1 bir can cldugunu unutmu§lard1. Havada kan
ve d1§k1 kckusu vard1.
Etraf1n1 saran kalabal1g1 yar1p on tarafa ge~meye ~al1§1rken
dcnakald1 birden. i§te kar§1s1ndayd1 arad1g1. Simsiyah k1v1r k1v1r
sa~lar1 yiiziine yap1§rn1§, y1ld1zs1z bir gece gibi kara clan gozleri
sabit bir ncktaya bak1ycrdu. Dzerine giydigi k1z1l lekelerle dclu
entarisinin list k1sm1 tarnamen y1rt1lrm§, s1rt1ndaki derin k1rba~
izleri crtaya ~1km1§t1. Dudaklar1 hi~ durrnadan k1p1rd1ycr ancak
bedeni crada clsa bile kendisi yckmu§ gibi goriiniiycrdu. ida-
mm ger~ekle§tirilecegi platfcrrnun bir ko§esine yerle§tirilen ~ar-
m1ha, t1pk1 isa gibi, ellerinden ve ayaklar1ndan ~ivilenmi§ti. K1z1l
bir nehir gibi bileklerinden ve ayaklar1ndan siiziilen kan ah§ap
platfcrrnun iizerinde birikiycr, kara bir gal clu§turuycrdu. En
ondeki insanlardan baz1lar1 aglayarak cna dckunrnaya ~al1§1ycr,
digerleri cnlar1 engellemek i~in ugra§tycrdu. Dort bir yan1 ~evi-
ren askerler kimseye goz a~t1rm1ycrdu.
Ba§tnda siyah ciibbesinin i~inde k1p1rt1s1z bir §ekilde duran
cellat Ebii'I Haris bekliycrdu. Gozleri bir giinah kadar kara ve
ciiretkard1. Tek kelime etmeden ta§tan ycntulrnu§ bir heykel gibi
emri verecek clan ki§iye bak1ycrdu. C::arrmh1n hemen yan1nda bir
daragac1 ile idarn sehpas1 bulunuycrdu. Sehpan1n kar§1s1nda be-
yaz bir kuma§tn iizerine tiirlii tiirlii b1~aklar, han~erler ve k1l1~lar
dizilmi§ti. Platfcrrnun tam kar§1s1nda haz1rlanm1§ alanda saray
erkan1, vezir ve ba§kad1 hazretleri yerlerini alm1§t1. Sanki cnlara
ozel clarak diizenlenmi§ bir eglenceyi izler gibi kendi aralar1nda
f1s1lda§arak giilii§iiycrlard1. Giilmeyen tek ki§i vezirdi. Kendin-
den emin bir §ekilde platfcrmun iizerindeki adarna bak1ycrdu.

13
Bak1§lar1 k1l1c; ucu kadar sert ve keskindi. Yiizii kuru bir erik
gibi k1r1§ k1C1§t1. Bir an evvel infaz1n gerc;ekle§mesini istedigi goz-
lerindeki ifadeden belli oluyordu. Protestolar1n ayaklanmaya
donii§mesinden korkuyordu belli ki. Giiriiltii o kadar yogundu
ki kilometrelerce oteden duyulabilirdi. Giic;lii bir sesle ~almaya
ba§layan borazanla bir sessizlik ~oktii etrafa aniden. Herkes
beklenen an1n geldigini anlam1§, donup kalrm§tI. C::1t c;1karma-
dan neler olacag1n1 bekliyorlard1. Ebu Bekir kalbinin duracag1n1
zannetti bir an. Bundan sonras1 birazdan belli olacakt1. ic;inden
dua etmeye ba§lad1.
''Yiice Rabbim, kurtar onu! Senin ugruna can1n1 feda etme-
ye haz1r olan bu kulunu kurtar! 0 ki senin a§k1nla doludur, senin
sozlerini yaymak ic;in diinyay1 donmii§tiir defalarca! Merhamet
et ona! C::ek c;1kar onu bu durumun ic;inden!''
Cellat iizerindeki siyah ciibbeyi c;1kar1p bir ko§eye b1rak-
t1ktan sonra ellerini beyaz bir toza bularken Ebu Bekir en one
gec;mek i~in biitiin giiciiyle kalabal1g1 yarmaya ba§lad1. insanlar
ofke ve §a§k1nl1kla ona yol verirken cellar mahkumu yerden kal-
d1rmaya c;al1§1yordu. Nihayet en one ula§t1g1nda durdu. Goz goze
geldi en yak1n dostu, ogretmeni ve yolda§1yla. Bak1§lar1 ilkbahar
sabah1 gibi huzur vericiydi. Sanki etraf1nda olan biten hic;bir §ey
onu etkilemiyor, ona temas etmiyordu. Yiizlerce yarayla lime
lime olmu§ bedeni, kir pas ic;indeki k1yafetleri ic;inde bile oyle
bir I§Ik yay1yordu ki etrafa insan1 tuhaf bir duygu kapl1yordu.
Gozlerinden ya§lar siiziilmeye ba§lad1 Ebu Bekir'in. Arkada§1na
bakt1. Ba§1n1 sallad1g1n1 fark etti giiliimseyerek. Aglama diyordu
ona. Aglama. Ne demi§ti ona en son mezarl1kta?
Glum de dogum gibi bir yantlsama. Saktn arkamdan agla-
yzp uzulme. Sevin Rabbine kavu§tu diye.
Deniyordu iiziilmemeyi ama nas1l ba§arabilirdi ki bunu?
Ancak onun gibi yiiksek mertebelere c;1kmas1 gerekirdi ki anla-
yabilsin bu hali. Gozlerinden siiziilen ya§lar1 sildi elinin tersiyle.
Bu sICada cellat Ebii'l Haris sabah1n ilk I§1klar1yla c;akt1g1
c;ivileri yerlerinden c;1karmakla me§guldii. Her bir c;ivinin yerin-
den c;1k1§1nda kara bir kan d1§ar1 bo§al1yordu. Mahkumun bir

14
deri bir kemik kalm1§, k1z1l yaralarla dolu bedeni batan giine-
§in son 1§1klar1yla parl1yordu. Gokyiiziinde ~1glik atarak donen
ku§lar birazdan ya§anacak felakete isyan eder gibiydi. Kalabal1k
~1t ~1karmadan neler olacag1n1 izliyordu. Aglayanlar, doviinenler
d1§1nda kimsenin sesi duyulmuyordu. Cellat, mahkumu ~arm1h-
tan indirir indirmez, bo§ bir ~uval gibi yere yuvarlanan bedenini
oldugu yerde oylece b1rak1p dipsiz bir kuyuyu andiran gozlerini
az otedeki alanda onlar1 izleyen vezire ~evirdi. Bekledigi i§aret
gelince i§ine kald1g1 yerden devam edecekti. Vezir bir k1§ golii
gibi gri gozlerini k1s1p upuzun sakal1n1 s1vazlad1ktan sonra ba§1n1
oniine egdi. i§areti alan cellat yerde yatmakta olan mahkumu
kald1r1p idam sehpas1n1n oniine getirdi. Dizlerinin iizerine ~ok-
mesini saglad1ktan sonra ellerini idam sehpas1na baglad1. Vii-
cudundaki yaralardan akan taze kan mahkfrmun bileklerinden
siiziiliirken Ebu Bekir h1~k1ra h1~k1ra aglamaya ba§lad1. Yolda§1,
dostu, ogretmeni son saatlerini, son dakikalar1n1 ya§1yordu kar-
§1s1nda. Ancak ne bag1r1yor ne de agl1yordu. Gozlerindeki ya§lar1
eliyle silerken birinin koluna dokunmas1yla irkildi. Dondiigiinde
kendisi gibi gozleri ya§l1 bir adam ona dogru egilip f1s1lt1yla ko-
nu§maya ba§lad1:
''O biiyiik bir zat. Allah'1n gorevlendirdiklerinden biri. K1r-
ba~lan1rken de ~arm1ha gerilirken de ne bag1rd1 ne inledi. Tek
kelime etmeden katland1 cezas1na. Ne yaparlarsa yaps1nlar oldii-
remeyecekler onu!''
Ebu Bekir haftalar sonra yap1lmas1 gereken idam1n neden
one ~ekildigini anlad1. Sehirdeki isyan degildi bunun tek sebe-
bi. Hakk1nda anlat1lanlar Bagdat'1 a§ffil§, tiim islam §ehirlerine
ula§maya ba§lam1§t1. Vezir bu i§ bir an evvel halledilmezse an-
lat1lanlar1n yogunla§acag1ndan, ad1n1n daha fazla biiyiiyecegin-
den korkuyordu. Onu oldiirmek i~in once itibarm1 yok etmeye
~al1§m1§lar ama ba§ar1l1 olamam1§lard1. Att1klar1 her ad1m onun
halk nazar1ndaki itibar1n1 fazlala§t1rm1§, olanlar kar§1s1ndaki
siikuneti ise insanlarda yap1lanlara isyan etme arzusu dogurma-
ya ba§lam1§t1. Ondan kurtulmak i~in tek yolun oliim oldugunu
dii§iiniiyorlard1 ama yan1l1yorlard1. Ebu Bekir biliyordu ki bu

15
oliim binlerce y1l anlat1lacak bir hikayenin ba§lang1c1 olacak,
sozleri as1rlar1, §ehirleri, k1talar1 a§arak zaman1n sonuna ula-
§acakt1.
Cellat, mahkumun dogru pozisyonda olmas1n1 saglad1ktan
sonra geriye c;ekilip eserine bakt1 dikkatlice. Elleri idam sehpa-
s1nda, ayaklar1 arkada birbirine baglanm1§, ba§l oniine dii§mii§-
tii. Bir sonraki i§aret ic;in yeniden vezire doniip bakt1. 0 k1sac1k
birkac; saniye Ebu Bekir'e y1llar gibi geldi nedense. Vezirin ba§1n1
oniine egmesiyle bir ko§eye s1ralad1g1 aletler ic;inden en biiyiik
lal1c1 c;ekip ald1 cellar. insanlar bir ag1zdan bag1rmaya ba§lad1 o
anda:
''Oldiiriin onu! Kesin ba§1n1! ''
'' idam istiyoruz! ''
''Bitirin i§ini pis meczubun! ''
'' Din d ii§man1 ! Z1nd1k !''
''Bu yapt1g1n1z1n cezas1n1 odeyeceksiniz! ''
'' Boylesi bir Allah a§1g1n1 nas1l katledersiniz! ''
''O yiice bir zatt1r! 0 adaletin ve e§itligin yeryiiziine gelme-
sini saglayacak ki§idir! ''
'' Bir gidersek bin geliriz! ''
K1l1c; havada giimii§ p1r1lt1lar sac;arak doniip idam sehpas1-
n1n iizerine indi. K1pk1rm1z1 kan bir p1nardan f1§k1r1r gibi etrafa
sac;1l1rken havada donerek taklalar atan kesik el kalabal1g1n ara-
s1na dii§tii. insanlar aniden kuduran bir deniz gibi dalga dalga
birbirlerini itip bag1rmaya ba§lad1lar. Kendilerinden gec;mi§ gibi
bag1r1p aglayanlara dii§iip bay1lanlar, iistiinii ba§1n1 y1rtanlar e§-
lik ediyordu. Ba§ka bir grup zafer kazanm1§c;as1na ellerini ha-
vaya ac;m1§ giilerek kahkahalar at1yordu. Ebu Bekir ic;in zaman
durmu§tu. Etraf1n1 saran tiim sesler, insanlar, e§yalar, yiizler ani-
den yak olmu§, tek bir §ey kalrm§tl geriye: ic;indeki ses. Olanca
giiciiyle kendisini engellemeye c;al1§an askerlerin ellerinden kur-
tulup platformun iizerine atlamaya c;al1§1rken biliyordu ki bu
boyle son bulmayacakt1. Bu oliime neden olan hakikat bir sir
gibi saklanacak ve insanl1k buna haz1r oldugunda ac;1klanacakt1.

16
1

UL...

y giimii§ bir tepsi gibi gokyiiziinde parl1yor, y1ld1zs1z gokyii-


zii katran karas1 bir kuma§1 and1r1yordu. Riizgar kulaklar1
sag1r eden bir ugultuyla eserken duydugu sesle aniden yatag1n-
dan f1rlad1. Sa~lar1 terden s1r1ls1klam olmu§, nefes al1§ veri§leri
h1zlanm1§tl. istanbul Bogaz1'na tepeden bakan, Kuzguncuk ile
Beylerbeyi aras1nda kalan, etraf1 yiizy1ll1k servi ve ~am aga~la-
r1yla kapl1, yiiksek parmakl1kl1 duvarlar1n ~evreledigi, Osmanl1
mimarisinin en nadide orneklerinden biri kabul edilen ii~ katl1
tarihi ko§kiin geni§ bah~esindeki aga~lar1n dallar1 pencere per-
vaz1na vurup ritmik bir ses ~1kar1rken zifiri karanl1kta solugunu
tutarak kulak kabartt1. On dokuz odaya sahip olan k6§k ~ok
biiyiik ve eski oldugundan gece sessizliginde ah§ap parkelerin
g1c1rt1lar1 duyulurdu zaman zaman ancak bu farkl1 bir sesti ke-
sinlikle. Kocaman evde yaln1z ba§1na ya§amaktan nefret ediyor-
du ama boyle olmasr gerekiyordu. Akl1na birden ko§k hakk1nda
~evre sakinlerinin ~1kard1g1 dedikodular geldi. Perili oldugu soy-
lentileri o kadar uzun zamand1r kulaktan kulaga f1s1ldan1yordu
ki bazen kendisi bile inan1r oluyordu bu sozlere.

17
Bulundugu odan1n hafif aral1k kap1s1n1n oniinden gelen her
g1c1rt1yla i~ini dolduran korkunun giderek biiyiidiigiinii hissetti.
i~inden m1r1ldanarak dua okumaya ba§lad1. Her §ey boyle mi
son bulacakt1? insan ne kadar ~ok kendini haz1rlasa da oliim
hep ani ve korkutucuydu. Halbuki son birka1r y1l1 kendisini zih-
nen bu fikre al1§t1rarak ge~irmi§ti. Her an oliimle burun buruna
gelecegini bilerek. Vazifesi bunun her an olabileceginin fark1nda
olarak ya§amas1n1 gerektirmi§ti. Ozelikle son birka~ y1ld1r bu
tehdit fazlala§mI§tl. Kolay bir §ey degildi bu §ekilde ya§amak.
Ger~i insanoglu olecegini bilerek ya§ayan tek canl1yd1 diinyada.
Bunu bilen ama sanki hi~ olmeyecekmi§ gibi ya§ayabilen. Aca-
ba ne olacakt1 oldiikten sonra? Ne hissedecekti oliim an1nda?
Can1 ac1yacak m1yd1 ruhu ~1karken bedeninden? Ya da bilinci
her §eyin fark1nda olmay1 siirdiirecek miydi? Nereye gidecekti
peki sonras1nda? Ne olacakt1 ona? <;ocuklugundan beri kafa-
s1n1 kurcalayan, dii§iindiik~e solugunu kesen b1~ak gibi keskin
bir soruydu bu? Oliimden sonra ne olacak? Ya kutsal kitaplar-
da yaztfdtgt gibi degilse, ya her §ey son buluyorsa olumle bir-
likte? Bunu dii§iinmek istememi§ti ornrii boyunca. Bu soruyu
her sordugunda kalbini s1k1§t1ran bir duyguyla ka~mI§tI cevab1
aramaktan. insan ya§amin1n sonunda onu hi~ligin bekledigini
bilerek siirdiiremezdi hayat1n1. Bir anlam1 olmal1yd1 ya§aman1n.
Eger oliimle her §ey sona eriyorsa tiim ya§am1 bo§unayd1. An-
cak i~indeki ses oyle soylemiyordu. Ona ne olacag1n1 bilmiyordu
sonras1nda ama bunun bir son olmad1g1na emindi. Bu nedenle
kendini adad1g1 bu gorevin sonunda oliim olsa bile sakindi. El-
bette korkuyordu olmekten ama sonras1n1 bilmemenin getirdigi
bir korkuydu bu sadece.
Vazifesi ugruna olmek. Yine de buna degerdi. Kaybettigi
onca §eye ragmen. Derin bir nefes alarak sakinle§meye ~al1§t1.
Kan1n1 donduran, kalbinin deli gibi ~arpmas1na neden olan bu
korku anlams1zd1. insantn afntna ne yaztfmt§sa o olur diye ge-
~irdi i~inden. Sayet yaz1lmam1§sa tek bir yaprak bile kopmaz
aga~tan. Bu dii§iinceyle rahatlad1g1n1 hissetti. Ne de olsa oliim
bir uyku gibiydi.

18
''En-nevmu ahi'l-mevt'' 4 dedi f1s1lt1yla. Uyku oliimiin karde-
§iydi. insanlar her gece oliip, sabahleyin k1yamet olup ha§ir ve
5
ne§ir olurlard1.
Tam bu s1rada kap1n1n aniden g1cirdayarak sonuna kadar
ac;1lmas1yla gozlerini yumdu fark1nda olmadan. Gormek istemi-
yordu kap1n1n ard1ndakini. Nefesini tutmu§ ne olacaksa olrna-
s1n1 bekliyordu. En az1ndan giivendeydi ona emanet edilen mu-
kaddes s1r. 6 0 anda can1ndan daha onemli olan tek §ey buydu.
Mensubu oldugu tarikat1n neredeyse bin yiiz senedir korudugu
7
bir s1rdi bu. Her nigahdar ba§1na neler gelebilecegini bilerek bu
gorevi kabul ederdi. Kendisinden bir onceki nigahdar1n olmeden
evvel ona soyledikleri c;1krn1yordu akl1ndan hie;.
''insan1n en alc;ag1 din kisvesi alt1nda diinya rnenfaati sag-
layand1r. Boyleleri c;ogal1rsa bir toplumda, digerleri yapt1klar1n1
gormesinler diye dinle boyarlar herkesin goziinii. Senin zaman1n
benimkinden daha zor olacak, c;iinkii say1lar1 c;ok artm1§ dururn-
da. Bunlar kendi gibi dii§iinmeyenleri dii§man ilan ederler. Dik-
katli olman gerek. ''
Hakl1yd1. Son on yedi y1la doniip bakt1g1nda toplurn keskin
bir b1c;akla ikiye kesilmi§ gibi ayr1lm1§t1 birbirinden. iki grubun
da birbirine tahamrniilii yoktu. Halbuki iki taraf da ayn1 toprak-
larda ya§ayan, ayn1 gelenek goreneklerle §ekillenmi§, ayn1 dine
mensup insanlard1. Derin bir nefes c;ekti ic;ine. Kulaklar1nda sa-
g1r eden bir ugultu vard1, ba§1 doniiyor, viicudunun kontroliinii
kaybediyordu. Gozleri duvarda as1l1 duran Arapc;a yaz1lm1§ Allah
ve Ene'l Hak yaz1lar1na tak1ld1. Teslimiyetten ba§ka yapabilecegi
hic;bir §ey yoktu. Her §ey Allah'tand1. Bu ya§lanrn1§ bacaklar, bu
giic;siiz kollar ve c;elimsiz beden ile kendisini savunrnay1 b1rak, ka-
c;amazd1 bile. Kaderinde ne varsa o olacakt1. Birden odan1n ic;ine
bir dua kadar yurnu§ak bir ses yay1ld1. H1zla gozlerini ac;t1. Kar§1-
s1nda gordiigii §eye bakarken kendi haline giildii sesli bir §ekilde.

4 Uylcunun oliimiln karde~i oldugunu bilmezler.


5 Toplanma, bir araya gelme, k1yamet giinii oliilerin diriltilip m~ere yikanlmas1.
6 Kutsal
7 Bekyi, gozcii, koruyucu, muhafaza eden, saklay1c1

19
''Nereden c;1kt1n sen boyle? Korkuttun beni. ''
Kendisinin bile §a§1rd1g1 bir c;eviklikle yataktan &.rlay1p boz
renkli kediyi kucagina ald1. Hayvan1n viicudundan yaytlan s1cak-
hk ic;ini 1s1t1Iken derin bir nefes alarak bagda§ kurdu yatag1n ic;in-
de. Her korku gibi sadece zihnindeydi onun korkusu da. Gerc;ek
degildi. Neden bu kadar abarttzm diye gec;irdi ic;inden. Birkac; giin
once devasa bahc;enin parmakl1kl1 kap1s1na b1rakilan olii hayvan-
lar yiiziinden kac;mI§tl huzuru. Gerc;i ev bir kale gibi korunakl1y-
d1. Birc;ok noktada kameralar vard1. Demir parmakl1klar o ka-
dar yiiksekti ki ic;eriye birinin yakalanmadan girmesi imkans1zd1.
Daha t1rmanmas1 bitmeden polis gelmi§ olurdu. Birden akl1na
duvar1 c;evreleyen giivenlik sistemini kapatt1g1 geldi. K1sa bir siire
once kedisinin ve kopeginin o bolgelere fazla yakla§mas1 netice-
sinde alarm c;almaya ba§l1yor, giivenlik §irketi dakikalarca onu
ar1yordu. Bu durumdan o kadar gma gelmi§ti ki en sonunda kapa-
t1vermi§ti o bolgeyi. Ancak evi en az bu sistem kadar iyi koruyan
ba§ka biri daha vard1. Kopegi Kral. Biri daha eve yakla§madan
havlamaya ba§lard1. Ayakl1 bir giivenlik sistemiydi adeta.
Hayvaru bir siire ok§adiktan sonra yere b1rakirken ayaga
kalkt1. Ya§lanrnI§ bacaklar1 ayakta durmakta bile giic;liik c;ekiyor-
du art1k. SusamI§tI. Mutfaga gidip su almal1yd1. Yan1nda yirmi
y1ld1r c;al1§an yard1mc1s1 o giin izinli oldugundan evde tek ba§I-
nayd1. Ke§ke uyumadan evvel su almayz akzl etseydim diye gec;irdi
ic;inden. Odadan c;1k1p say1s1z odaya ac;1lan geni§ holii ge<;tikten
sonra merdivenlerden a§ag1 indi. Bacaklar1 yiiriidiik<;e biraz daha
a<;1lm1§t1. D1§ar1dan gelen kopek havlamalar1 riizgar1n sesine ka-
r1§1yordu. Normalde Kral hemen kar§1l1k verirdi d1§ar1dan gelen
havlamalara ama hi<; <;1t1 <;1km1yordu bu gece. A§ag1 iner inrnez
I§1klar1 yakrnak istedi ancak elektrikler kesildi. Gozlerini iyice
ac;arak etraf1na bak1nd1. Alt kattaki biiyiik salon ile mutfak ka-

p1s1n1n aras1ndaki yatag1nda yatard1 genellikle Kral. Arna yoktu


yerinde. Nereye kayboldu yine kim bilir diye ge<;irdi i<;inden. iki
y1l evvel bir yak1nlar1n1n dogum yapan kopeklerinden birini ona
getirmesiyle ya§amaya ba§lam1§tl Kral ile. Rottweiler cinsi olduk-
<;a iri, gorenin aniden korkup sindigi iirkiitiicii bir goriintiisii olan

20
ama ~ok s1cak ve arkada§ canl1s1 bir kopekti. Kedi Mirnav'la bile
iyi anla§1yordu. Gece karanl1g1nda tiiylerinin aras1ndan simsiyah
gozleri se~ilemezdi. Kara bir golge gibiydi adeta. Simdi bu ka-
ranlikta onu se~mek iyice zordu. Ag1r ad1mlarla kadife perdelerin
~evreledigi devasa pencereleri clan geni§ salona girip ''Kral'' diye
seslendi ancak hi~ ses yoktu. Normalde seslenmesine firsat ver-
meden ad1mlar1n1 duyar duymaz yan1na ko§ard1. Bah~eye ~tkma-
ntn bir yolunu mu buldu yoksa diye dii§iindii endi§eli bir §ekilde.
Kap1lar1 a~abiliyordu Kral. Bir duvar1nda boydan boya, agz1na
kadar t1ka basa kitap dolu kiitiiphanesi olan salonun tavandan
yere kadar uzanan penceresinin k6§esinde duran koltuga dogru
yiiriidii yava§ ad1rnlarla. Gozleri karanl1ga al1§mI§tI biraz daha.
Koyu renk perdenin arkasmda bir §i§kinlik dikkatini ~ekmi§ti.
UyuyakalmI§ olabilirdi miydi? Bir §eylerin alt1na girmeye de bay1-
l1rd1 zira. Perdeye elini uzat1p kald1racag1 s1rada kalp at1§lar1 ye-
niden hizlaruru§tl. Kral ile ya§amaya ba§lad1g1ndan beri kendisini
daha giivende hissediyordu ama az evvelki korku §imdi giderek
biiyiiyordu sanki. Usulca perdeyi kald1rd1g1nda yerdeki yast1klar1
fark etti. Belli ki yast1klar1 buraya siiriikleyip bogu§mU§tU onlarla
Kral. Yerden kaldrr1p yeniden koltugun iizerine koyarken gozleri
pencereden goriilen bah~eye tak1ld1. Yapraklar1n1 dokmii§ meyve
aga~lar1 gecenin karanhgmda hirer korkulugu and1r1yordu. Aga~-
lar1n biraz otesindeki parmakl1klar1n etrafin1 kara bir gerdanhk
gibi sarm1§t1 ~al1lar. Gozleri bah~enin bir k6§esinde duran kopek
kuliibesine tak1ld1. Giindiizleri bah~ede vakit ge~irmeyi seven ko-
pegi uyumak istediginde bu kuliibeye girerdi ancak o anda bo§tu.
Nereye gitmi§ olabilir bu kopek? Sinirlenmeye ba§lam1§t1. i~in-
deki korkular1 dindiren yegane varl1k kaybolmu§tu gece yar1s1
ortadan! Hem de yard1mc1S1n1n izinli oldugu gece! Tam arkas1n1
doniip gidecekken parmakliklar1n aras1nda bir karalt1 fark etti
aniden. <:;al1larm karalt1s1 ile kart§ml§ bir §ey orada oylece duru-
yordu. ''Kral'' dedi neredeyse f1s1lt1 halinde. Kalp at1§lar1 giimbiir-
tiiye donii§mii§tii. 0 muydu ger~ekten? Neden orada k1m1ldama-
dan duruyordu? Bah~e kap1s1Ill a~1p h1zla d1§ar1 f1rlad1. Yiiziine
~arpan dondurucu soguk buzdan parmaklar1 ile tiim viicudunu

21
ele ge~irirken bacaklar1ndaki son enerjiyle ko§maya ba§lad1.
Birka~ saniye sonra parmakl1klara ula§t1g1nda dizlerinin iizeri-
ne ~oktii birden. Kan kadar s1cak ya§lar gozlerinden siiziiliirken
f1s1lt1 halinde tekrarlad1:
''Kral! Kral! Ne oldu sana oglum?''
Kopekten ~1t ~1km1yordu. Uzan1p elini hayvan1n s1rt1n-
da gezdirdi. Viicudu hala s1cakt1. K1p1rt1s1z bir §ekilde duran
hayvan1n bedeni dokunur dokunmaz bir kiil~e gibi y1g1l1verdi
topraga. Simsiyah gozlerinde donup kalm1§ olan o son bakI§I
gordiigiinde kalbi gogiis kafesini patlat1rcas1na atmaya ba§la-
d1. Hayvan1 uzan1p kendine ~ekti. Ne oldugunu anlayam1yor-
du. Birden giydigi a~1k mavi pijamalar1n iizerinde simsiyah bir
karalt1 fark etti. Deh§et i~inde elini bu karalt1ya gotiirdiigiinde
bunun bir leke oldugunu anlad1. Dolunay1n giimii§ renkli I§Ig1
i.izerine vururken hala s1cak olan k1z1l kara leke ellerine bula§-
m1§t1. Kan! Birden tiim sesler yok oldu. Kulaklar1ndaki ugultuya
kalp at1§lar1n1n sesi ekleniyordu. H1zla yerinden dogrulup eve
dogru ko§maya ~al1§1rken ayag1 tak1l1p yere kapakland1. Agz1-
n1 dolduran kan1n tad1n1 alabiliyordu. Yakla§makta olan ayak
seslerini duyuyor ama kime ait oldugunu anlamak i~in bakmaya
korkuyordu. Yapmas1 gereken tek §ey eve girip kap1lar1 kilitle-
mek ve polisi aramakt1. Ancak bacaklar1nda derman kalmam1§-
t1. Bah~eye f1rlarken kap1lar1 a~1k b1rakt1g1 i~in alarm sistemi
de devreye girmezdi. Sa§k1nl1kla ba§1n1 kald1rd1g1nda yakla§an
karalt1ya bakt1 §Ok i~inde. Zihni, ellerine bula§an §eyin ne oldu-
gunu ona hayk1r1rken yerinden dogrulmaya ~al1§t1. Ona y1llar
gibi gelen bu saniyeler h1zla akarken i~indeki korkunun biiyii-
yi.ip onu yuttugunu hissediyordu. i§te bekledigi son gelmi§ti.
Bah~enin toprak zemininde att1g1 her ad1m1 eklemlerinde hisse-
derken en az1ndan saklamas1 gereken s1rr1 asla bulamayacakla-
r1 bir yerde emniyete alm1§ olman1n verdigi giivenle i~i rahatt1.
Tam birka~ ad1m atm1§tl ki s1rt1nda hissettigi §iddetli darbeyle
yere dii§tii yeniden. Bacaklar1nda bir daha ayaga kalkacak gii~
kalmam1§tI. Kollar1n1n iizerinde siiriinerek ilerlemeye ~al1§1rken
durumunun acizligini fark etti ac1 i~inde. Onu bekleyen sondan
ka~mas1n1n imkan1 yoktu. Tarih tekerriirden ibaretti ger~ekten

22
de. Gecenin sessizligini bozan o tok sesi i§ittiginde siiriinmekten
vazge~ip durdu. Arkas1na ba§1n1 ~evirdiginde kar§IS1nda duran
ki§iye bakt1 §a§k1nl1kla.
''Nerede?'' diye sordu adam buz gibi soguk bir ses tonuyla.
''Neyden bahsettigini bilmiyorum'' diye kar§1l1k verdi korku
i~inde.
''Bence ~ok iyi biliyorsun. Nigahdar sen degil misin?''
Derin bir nefes alarak yutkundu. Bunu nas1l bilebilirdi? Ki11,li-
gi hayat1 boyunca ozenle saklad1g1 en biiyiik sirr1yd1. Bunu ogren-
diklerine gore kar§1s1ndaki uzun zamandrr haz1rland1gi cellad1yd1.
''Omriin boyunca saklad1g1n s1rr1 sadece siz mi biliyorsunuz
san1yorsun? ''
Sadece kendilerinin bilmedigini elbette biliyordu. Yiizy1l-
lar boyu ozenle saklanm1§t1 bu sir. Haz1r olmayanlardan. Yan-
11§ anlayabileceklerden ... insanlar haz1r oldugunda onlara a~1k-
lanacak olan bu sir biitiin insanl1g1 degi§tirebilecekti. insanlar1
kolele§tiren tiim sistemleri, dinleri, ideolojileri ve en onemlisi
sava§lar1 ortadan kaldrracak bir s1rd1 bu. Her koruyucu ya§ad1g1
donemde bunun olmasm1 beklemi§ ama o beklenen zaman bir
tiirlii gelmemi§ti. C::iinkii insanlar geli§mek yerine onlara ogreti-
len, asla sorgulamad1klar1 bilgilerle ya§amlar1n1 devam ettiriyor,
neden sorusunu sormuyor, kendilerini geli§tirecek hi~bir ad1m1
atm1yorlard1. Atanlar ac1mas1zca sindiriliyor, kci§eye s1k1§t1r1l1-
yor, yok ediliyordu. Onlara ogretilenlerden ba§ka tiirlii bir ger-
~egin oldugunu fark edenler artik seslerini digerlerine duyurmak
ve dogruyu payla§mak yerine etliye siitliiye dokunmadan ya§a-
maya ~al1§1yordu, sanki bu diinyadaki rolleri sadece nefes al1p
vermekten ibaretmi§ gibi. ibn Arabi bo§una dememi§ti, ''Viicut
8
Hak, zihin halkt1r," diye. Yani insana ait yalrnz dii§iince var-
d1. Arif olmayan bir insan1n zihni, i~i t1ka basa e§ya dolu bir
gecekondu gibiydi. Mana aleminin s1rlar1n1 ogrenmek isteyen
o e§yalar1 d1§ar1 atmal1, ogrendiklerini bir kenara koymal1yd1.
Ancak insanoglu bu e§yalar1n bir k1sm1n1 d1§ar1 at1yor, ba§kala-
r1n1 dolduruyordu. Oda bir tiirlii bo§alrruyordu. Zihnimiz bo§,

8 Bkz. Risale-i Serh-i S1rr-1 Ene 'I Hak. Prizenli el-Hae Abdurrahim Fedai

23
yanl1§ bilgilerle doluydu. C::ocuklar ozgiir olarak dogsa da onla-
ra ogretilenlerle bir kal1ba sokuluyor, once kavramlar, sonra on
yarg1lar, daha sonra sistemler, dinler, mezhepler derken biiyii-
diik~e her olay1 o kal1plarla degerlendirir oluyordu. Din kisvesi
alt1nda insanlar1 somiiren, maddesel kazan~ d1§1nda hi~bir §eye
onem vermeyen, bu ugurda kii~iiciik ~ocuklar1n bile olmelerine
goz yuman, ~1kard1klar1 sava§larla binlerce insan1n yok olmas1na
sebep olanlarm kurdugu bu sistem yani diinyan1n i§leyi§i degi§-
meliydi. Diizen degi§meliydi. Art1k bunun zaman1 gelmi§ti. Ama
naszl? Bu sorunun cevab1n1 bilmiyordu ama kar§1s1ndaki adam1n
gozlerinin i~ine bakarken hissettigi korkunun yerini teslimiyete
b1rakt1g1n1 fark edebiliyordu. Ay I§1g1n1n yans1mas1yla sivri, gii-
mii§ bir par1lt1 adam1n ellerinde yan1p sonerken, ''Beni oldiirerek
s1rra vak1f olacag1n1 m1 zannediyorsun?'' diye sordu.
''S1rra vak1f olmak degil derdim. Sizin sir dediginiz biiyiik
bir yalan. Bir yalan biitiin diinyay1 zehirleyecekse eger, kokiin-
den kaz1nmas1 gerekir. ''
'' Allah'1n yaratt1g1 can1 alarak ona kulluk mu ettigini san1r-
sm? Bilmez misin oldiirdiigiin her can onun can1ndan bir par~a-
d1r asl1nda. ''
Kar§1s1ndaki adam1n gozlerinde aniden beliren ofkeyi gore-
biliyordu. Yine de sogukkanl1 bir ses tonuyla kar§1l1k verdi:
''Beni ho§ sozlerle oyalad1giru san1yorsan bo§a tiiketme nefe-
sini. ~eyhinizin bin sene evvel ya§adig1 sonu ya§ayacaksm sen de!
Sizlerin nefes almas1 bile giinahtir bu diinyada! Cehennemliksiniz!''
''Cennet ve cehennem Allah'a yak1nl1k ve ondan perdeli kal-
ma azab1ndan ba§ka bir §ey degildir, '' demek istedi ancak tam
agz1n1 a~1p bir cevap verecekken gogiis kafesinde hissettigi ani
bir darbe ile nefesi h1r1lt1ya donii§tii. Agz1n1 a~sa da sesi ~1km1-
yordu. Gogsiine giren b1~ag1n giimii§ p1r1lt1s1 ay 1§1g1 ile karanl1k-
ta clans ederken akl1na gece uyumadan evvel okudugu kitaptaki
son sat1rlar geldi birden.
''Hakiki nimet insan1n oliimii ve kendisinden zuhur ettigi
9
asl1na donmesinden sonraki halidir. ''

9 ibnArabi

24

NEWYORK

ar taneleri hat1ralar kadar sessiz ve yumu§ak bir §ekilde


gokyiiziinden siiziiliirken tiim §ehir bembeyaz bir battaniye-
nin alt1nda kalm1§ gibi goriiniiyordu. Caddeler bo§almt§, devasa
gokdelenlerin kubbeleri kaybolmu§tU. Kar kiireme kamyonlar1
yolun iizerinde biriken karlar1 kiireyerek ac;maya c;al1§1rken k1zak
kayarak sevinc; c;1gl1klar1 atan c;ocuklar1n sesleri etrafta c;ml1yor-
du. insanda koskoca evrende minicik oldugu hissini uyand1ran
gorkemli dev binalar1n cephelerindeki elektronik reklam pano-
lar1, onlarca renk ve yaz1yla yan1p soniiyor, yagan kara ragmen
yiizlerce otomobil caddelerde uzun kuyruklar olu§turuyordu.
Bindigi taksi Broadway Caddesi ile 116. Cadde'nin kesi§tigi
noktada durdugunda h1zla inip devasa bir alan1 c;evreleyen, sag
tarafmda elinde kitap tutan bir heykelin yer ald1g1 siyah demir
parmakl1kl1 kap1dan gec;erek yiiriimeye ba§lad1. Soguk, buzdan
bir c;ekic; gibi vuruyordu yiiziine. 0 kadar soguktu ki insan eti-
nin kesildigini zannedebilirdi. Bu §ehirde dogmu§ olsa da hic;bir
zaman alt§amamt§tI bu soguga. Belki de Akdeniz kan1 ta§1yor
olmas1ndand1 bu, kim bilir. Cilalanm1§ kehribar kadar parlak,
oltu ta§I kadar siyah sac;lar1, mermer gibi bembeyaz teni ile tezat
olu§turuyor, bir c;ocuk kadar kiic;iik yiiziinde ye§il gozleri hirer
miicevher gibi I§1ld1yordu. S1k1 s1ktya sar1ld1g1 siyah yiin §apkas1

25
ile atk1s1n1 gev§etirken derin bir nefes ald1. Ge~ kalmamt§tt. Sa-
atine bakt1, dokuza geliyordu. ilk dersi bir saat sonra olduguna
gore en az1ndan yar1m saat ko§u band1nda ter atabilirdi.
Diinyan1n en iyi birka~ iiniversitesinden biri olan Columbia
Oniversitesi'nin Broadway ve Amsterdam caddeleri arasmdaki
devasa bir alana yay1lm1§ kampiisiiniin i~inde ko§ar ad1m yiiriir-
ken akhna bugiin ogrencilerine soracag1 soru geldi. ''Tanr1'n1n
varl1g1n1 bilimsel olarak ispatlayabilir miyiz?'' Asl1nda bu soruyu
sormaktaki amac1 ogrencilerini dii§iinmeye, sorgulamaya te§vik
etmek ve toplumun onlara empoze ettigi dii§iinceleri, inan~lar1
bilimin ortaya koydugu ger~eklerle ~iiriitmekti. insanoglu dog-
dugu andan itibaren ona ogretilen, ger~ekligini hi~bir zaman ir-
delememi§ yiizlerce bilgi ile §ekillendiriliyordu. <;ocuklar once
anne babalar1n1n, ard1ndan ya§ad1klar1 toplumun kurallar1ru
ve inan~lar1n1 benimsiyor, yeti§kin olduklar1nda nas1l bireyler
olacaklar1n1 bunlar belirliyordu. i§te bu yiizden ogrencilerini
sarsmak ve onlara ogretilenleri sorgulatmak istiyordu. Sistemin
i~inde, kendilerine ba§ka bir noktadan bakmalar1n1, evreni ve
ya§ad1klar1 diinyay1 daha fazla anlamalarm1 saglamay1 arzulu-
yordu. Okulda kal1p egitmen olmas1n1n en biiyiik nedeni buydu
i§te. Tanr1 ve din olgusu bunu sorgulamalar1n1 saglaman1n en
etkili yoluydu. C::iiokii toplumlar1 kal1plara sokan en biiyiik gii~
dindi. Bu nedenle fizik boliimiinde atom fizigi okuyan ogrenci-
lerin, ''Tanr1'n1n varl1g1n1 bilimsel olarak ispatlayabilir miyiz?''
sorusunun cevab1n1 aramalar1 ba§lt ba§l1na ironikti. <;iinkii her
ne kadar fizik okuyor ve bilimsel bir ~evrede bulunuyor olsalar
da ailelerinden ald1klar1 kiiltiirel miras nedeniyle hala onlarm
dii§iincelerini ve inan~lar1n1 ta§1yorlard1.
Ziyaret~i merkezinin oniindeki merdivenleri h1zla ~1k1p arka
taraftaki business school'un hemen oniindeki spor merkezinin
kap1s1na yoneldiginde ~alan cep telefonu ile irkildi. Kaluna ast1-
g1 kocaman siyah renkli ~antas1n1n i~indeki kar1§1kl1kta telefonu
bulmak ~olde su bulmak kadar zordu. Son anda telefona ula§tp
a~t1g1nda nefes nefese kalmt§tl.
''Giinayd1n can1m. ''
''Giinayd1n hayat1m. Nefes nefese kalm1§s1n."

26
''Evet. Yiiriiyorum. ~imdi girdim okula. ''
''Dur tahmin edeyim. Dogru spar salonuna gidiyorsun. ''
Giiliimsediginde sag yanag1nda kii~iik bir gamze beliren
gen~ kad1n ne§eyle cevap verdi:
''E iyi tan1yorsun tabii beni. Sen neredesin?''
Telefondaki tok erkek sesi cevap verdi:
''Ben bugiin rahat1m. Yatag1mda yat1yor, enfes kahvemden
bir yudum al1rken penceremden Manhattan sokaklar1ndaki sa-
bah ko§turmas1na bak1yorum. ''
''Nispet yapmay1 kes istersen."
''Eger gece burada kalsayd1n sana kahveni yapar, sabah
sporunu spar salonu yerine yatakta yapman1 saglard1m. Boylece
okula biraz daha ge~ gidebilir, benimle bu e§siz manzaraya baka-
rak hayat1n keyfini ~1karabilirdin. ''
K1k1rdayarak kar§1l1k verdi gen~ kad1n:
''Dersimin oldugu giinler senin evinde kal1rsam ~ocuklara
'

atom alt1 fizigi yerine yatakta neler yapt1g1m1z1 anlatmak zorun-


da kal1r1m. Dersime ~al1§mam imkans1z seninleyken. ''
'' Atomlar1n diinyas1 yerine biraz ger~ek diinyan1n tad1n1 ~1-
karmal1s1n hayat1m. Okuldan sonra her zamanki yerde bulu§a-
l1m. Opiiyorum. ''
''Anla§ttk," dedikten sonra telefonu kapatt1. Yakla§tk bir
y1ld1r birliktelerdi. ikisi de ayn1 okulda ogretim gorevlisiydi.
Hayat1run neredeyse ~ogunu ge~irdigi bu okulda giinliik ko§tur-
macan1n i~inde nefes almas1n1 saglayan yegane §eydi bu adam.
Biyoloji boliimiinde tiirlerin kokenine dair dersler veren sevgilisi
ile hayata ayn1 perspektiften bak1yorlard1. ikisi de ateistti. As-
10
l1nda kendisine panteist demek daha dogruydu t1pk1 Einstein
gibi ama panteizm de ateizmin bir ba§ka §ekli degil miydi neti-
cede? C::ag1m1z1n dindar goriinen bilim insanlar1n1n inan~lar1na
bakt1g1m1zda asl1nda tam tersine inand1klar1, yani bir yarat1c1ya
inanmad1klar1 ortaya ~1kard1. Arna dinin toplumlar iizerindeki
etkisi nedeniyle bunu a~1k yiireklilikle soyleyebilenlerin · say1s1

IO Evrenin ya da dogan1n Tann ile ayn1 oldugu goril~ii, dogailstii bir taon.ya inanrnazlar.

27
fazla degildi. Nedense yeryiiziinde sadece din hakk1nda en ufak
bir kotii soz ya da en basitinden ayk1r1 bir fikir belirtrnek yasak-
t1. Bu, yaz1!1 olrnayan arna sanki ag1z birligi etrni§<;esine herke-
sin kendisini uyrnak zorunda hissettigi en evrensel ger<;eklerden
biriydi. Hristiyanlar, Hristiyanl1k ve isa ile ilgili konu§ulrnas1na
taharnrniil edernezlerdi. Miisliirnanlar ise Muhammed ve islarn
hakk1nda. Bir Hindu ile tanr1lar1 hakk1nda tartI§rnaya girrnek
sa<;rnayd1. <;unkii bunlar1n hepsi yasakt1! i§te bunu hi<;bir za-
rnan anlayarnarn1§t1. Neden politika hakk1nda, partiler ve poli-
tikac1lar hakk1nda, fizik kurallar1 ve evrenin yarat1l1§1 hakk1nda
konu§rnak norrnaldi de din soz konusu olunca bu yasakt1? Top-
lurn din ile oyle ayr1§t1r1lrn1§ dururndayd1 ki hukuk gibi evrensel
olrnas1 gereken bir konu bile ayn1 dine inanan insanlar aras1nda
dururna gore degi§irn gosterebilecek §ekilde uygulanabiliyordu.
Kiliselere ve dini kururnlara gosterilen abart1l1 sayg1 ve irntiyaz
iizerinde hi<; dii§iiniilrniiyordu. Daha 2006 y1l1nda Birle§ik Dev-
letler Yiiksek Mahkernesi New Mexico'daki bir kiliseyi herkesin
uyrnak zorunda oldugu, haliisinasyon etkisi yapan ila<;lar1n kul-
11
lan1lrnas1n1 yasaklayan bir kanundan rnuaf tutrnu§tu. (;iinkii
bu kilisenin iiyeleri Hoasca <;ay1 ad1yla bilinen bu <;ay1 i<;tikle-
rinde Tanr1'y1 anlayabildiklerine inan1yorlard1. Tuhaf olan, Yiik-
sek Mahkerne'nin bu <;ay1 i<;tiklerinde kavray1§lar1n1n artt1g1n1
soyleyen bu insanlara pozitif ayr1rnc1!1k gostererek kanundan
rnuaf tutabilrnesiydi. Halbuki y1llard1r ac1 <;eken hastalar1n t1b-
bi arna<;la esrar kullanrnalar1n1 engelliyordu ayn1 rnahkerne. Din
insanlar ve sisternler iizerinde rnutlak giice sahipti ve her zarnan
kazan1yordu.
Dald1g1 dii§iincelerden spor salonunun otornatik kap1s1ndan
ge<;tikten sonra s1yr1ld1. S1cak hava tatl1 bir rneltern gibi yiizii-
nii yalay1p ge<;erken tiirn viicudunun gev§edigini hissetti. New
York'un sogugu rne§hurdu ve onun d1§1nda buran1n insanlar1na
sanki bu soguk i§lerniyor gibiydi. Devasa bir spor rnerkeziydi
buras1. Yiizlerce ogrenci ve ogretirn gorevlisi giiniin her saati

11 Richard Dawkins, The God Delusion

28
kullanabiliyordu salonu. Basketbol sahas1, jimnastik ve fitness
salonlar1, olimpik bir yiizme havuzunun d1§1nda yoga, pilates
ve kick box derslerinin verildigi boliimler vard1. Hizla soyunma
odas1na yonelip karnabahar gibi kat kat giydigi k1yafetleri ~1kar-
maya ba§lad1.
Siyah tayt1n1 ve uzun kollu gri ti§brtiinii iizerine ge~irip, sim-
siyah sa~lar1n1 arkada atkuyrugu yapt1ktan sonra salona girer-
ken aynadaki goriintiisii tak1ld1 goziine. Genelde ispanyol ya da
iralyan zannederlerdi onu ama melezdi asl1nda. Annesi Arneri-
kan, babas1 ise Tiirk'tii. Annesi istanbul'a turist olarak gittigi bir
seyahatte tan1§m1§lar, k1sa siirede evlenmi§lerdi. Yakla§1k iki sene
istanbul'da ya§ad1ktan sonra annesinin hamile kalmas1yla Ku-
zey Carolina'ya yerle§mi§ler, k1sa bir siire sonra da New York'a
ta§1nm1§lard1. Annesi New York mahkemelerinden birinde yaz-
man olarak ~al1§1rken babas1 da Soho taraf1nda i~inde envai~e-
§it kitab1n ve oteberinin sat1ld1g1 bir diikkan a~m1§t1 kendisine.
Kanserden olene degin o kitap~1da ge~irmi§ti tiim vaktini. Hep
kitaplarla me§gul bir adam olmu§tu. ''insan okumal1 ki ogren-
sin. Hayatta bilgiden daha k1ymetli bir §ey yoktur hi~," derdi
siirekli. Y1l1n birka~ ay1n1 Tiirkiye'de ge~irirdi. Zaman zaman
tatillerde babas1 ile o da gitmi§ti Tiirkiye'ye ancak dedesi ile ba-
baannesinin kayb1ndan sonra bu yok denecek kadar azalm1§t1.
<;ok konu§kan bir adam degildi babas1. Annesinin de ondan
farkl1 oldugu soylenemezdi. Kendini bildi bileli hep mesafeli bir
ili§kileri olmu§tu. ilk ba§ta bunun normal oldugunu dii§iinmii§tii
ancak zamanla diger ~ocuklar1n anne ve babalar1yla ili§kilerini
gordiik~e kendisini yapayaln1z hissetmi§ti bir anda. Ne annesin-
den ne de babas1ndan bir kez dahi sevgi kelimesi duymarrn§tl.
Ba§1n1 ok§ad1klar1n1, §efkat gosterdiklerini de hat1rlam1yordu.
Hi~bir zaman dayak yememi§ti ama bugiin art1k §iddetin tek
tiiriiniin fiziki olmad1g1n1 biliyordu. Onlar1n dikkatini ~ekmek,
s1cakl1k gormek i~in sabahlar1 giin dogmadan uyan1r, bir tepsiye
kahvalt1 haz1rlard1 onlar i~in. Kii~iiciik viicuduyla koca tepsiyi
i~eri, yataklar1na gotiiriir ve kar§1l1g1nda bir opiiciik ya da ku-
caklama beklerdi ama bir tiirlii gelmezdi o kahrolas1 opiiciikle

29
kucaklama. Onlar soguk bir te§ekkiirle kahvalt1lar1n1 yaparken
bir ko§ede gozleri dolu dolu beklerdi. Sonra da gozya§lar1n1 gor-
mesinler diye odas1na ko§ard1. Zamanla kimseden sevgi bekle-
memesi gerektigini ogrenmi§ti.
Aile ortam1ndaki s1cakl1g1n1 bir tek istanbul'a gittikleri za-
manlar hissederdi. 0 §ehrin, iizerinde bu kadar etkili olmas1n1n
nedeni buydu belki de kim bilir. istanbul deyince akl1na giizel ha-
t1ralar gelirdi. Babaannesi ve dedesi s1cakkanl1 ve ne§eli insanlar-
d1. Y1lda bir sefer ya§ad1g1 bu zamanlar1 iple <s:ekerdi. 0 zamanla-
ra dair hat1rlad1g1 tek §ey etraf1nda ko§turup duran giilen yiizler,
hangi eve giderlerse gitsinler sabah kahvalttlarma konulan giil re-
<s:elleri, pi§mi§ hamurlar, ogle ve ak§am yemekleri i<s:in yap1lan yap-
rak sarma ve dolma <s:e§itleriydi. Bir de insan1 biiyiileyen bogaz.
Bogazi<s:i Kopriisii'niin iizerinden ilk ge<s:tiklerinde babas1 ona,
''Buraya iyi bak Sirin, bu koprii Asya ile Avrupa k1talar1n1 bir-
birine bagl1yor," demi§ti. Hayretle bakrm§tl kopriiye, kopriiniin
iizerinden goriinen yal1lara ve binalara. Sa§1rrm§t1 <s:ocuk akl1yla.
iki k1ta nas1l bu kadar yak1n olabilir birbirine diye. Babaannesi
ile dedesini kaybettikten soma annesi Tiirkiye'de ba§ka akraba-
lar1 olmad1g1ID soylemi§ti ona ama babas1 yine de her sene gidip
gelmeye devam etmi§ti Tiirkiye'ye. Ancak onu bir daha hi<s: go-
tiirmemi§ri yan1nda. Ard1ndan o lisedeyken hastalanmt§, durumu
giderek ag1rla§mI§tl. 0 kadar k1sa siirede ilerlemi§ti ki babasmm
hastal1g1, hasta oldugunu idrak edecek zaman1 bile bulamam1§t1
asl1nda. Hastaneye yat1r1ld1ktan sonra o uzun boylu, kocaman
adam giinden giine giderek kii<s:iilmii§, minnac1k hale gelmi§ti.
Annesi ile birlikte hafta sonlar1 ziyarete gitmi§ti babas1n1 ama
babas1n1n konu§acak pek hali olmam1§tl onunla. Bazen <s:ok ac1
<s:ektigi belli olan yiiziinde, belli belirsiz bir giiliimseme ile ''Sirin,
kiz1m'' derdi. Gozlerinde olu§an §efkat kalbini titretmi§ti Sirin'in.
Biitiin <s:ocuklugu boyunca bekledigi o duygu tam oliim an1nda
kar§1s1ndayd1 nihayet. Son nefesini vermeden bir gece evvel sanki
hissetmi§ gibi zar zor soyledikleri hi<s: <s:1kmam1§t1 akl1ndan.
''Oliimiim seni korkutmas1n sak1n. Unutma oliim bir son
degildir. S1cak ve soguk nas1l ayn1 §eyin farkl1 dereceleri ise hayat

30
ile oliim de oyledir asl1nda. Zaman1 gelince pek ~ok §eyi daha iyi
anlayacaks1n. ''
0 zamanlar ne demek istedigini hi~ anlamam1§t1 babasrn1n.
Oliim, iizerinde en az dii§iinmek istedigi §eydi hayatta ama erken
ya§ta tan1§mt§t1 bu ger~ekle. Annesi, babas1n1n oliimiiniin ardrn-
dan iyice i~ine kapanm1§t1. Hi~bir zaman a§klar1n1 ulu orta ya-
§ayan ki§iler olinam1§lard1 ama birbirlerini seviyordu annesi ile
babas1, biliyordu. Bir kere bile kavga ederken gormemi§ti onlar1.
Aralar1nda hep sayg1l1, sozsiiz bir ileti§im vard1. Konu§madan da
birbirlerini anlarlard1. Ona kar§I mesafeli olmalar1n1 yap1lar1na
bagl1yordu Sirin. Zira ikisi de duygular1n1 belli edebilen tipler
degillerdi.
Babas1n1n oliimiinden sonra annesi, ''Baban ba§ka bir adam-
d1, c;ok ozel bir insand1, ke§ke onu daha iyi tan1yacak zaman1n
olsayd1," demi§ti ona. Babas1 annesini hayata baglayan insan
olmu§tu soyledigine gore. Ya§aman1n hi~bir anlam1 olmad1g1n1
dii§iindiigii s1ralarda tan1§ml§t1 babas1yla annesi. Ve sihirli bir
degnek degmi§ gibi degi§tirmi§ti kar1s1n1n hayat1n1 gen~ adam.
Bu konuda kesinlikle hakl1yd1 annesi. Her ne kadar babas1 me-
safeli ve soguk biri olsa da ayn1 zamanda insanlar1 hemen etkile-
yen inan1lmaz bir enerjisi vard1. Girdigi her ortamda dikkatleri
iizerine ~ekerdi. <;ocukken babas1n1n i§e ge~ gittigi hafta sonlar1
gozlerini Tiirkc;e soyledigi §ark1larla a~ard1. ''Sark1 degil k1z1m
bunlar tiirkii'' derdi babas1 hep. Aralar1ndaki fark1 bilmezdi ama
babas1n1n o ne§eli hali tiim evi sar1verirdi bir anda. Onu o kadar
az ne§eli goriirdii ki bu anlar ic;inde biiyiik bir mutluluk hisse-
derdi. Babas1n1n oliimiinden sonra annesi sal1vermi§ti kendisini
iyice. Yiizii hi~ giilmez, fazla konu§maz olmu§tu. Neredeyse ili§-
ki kurdugu kimse kalmam1§t1 etraf1nda. Normalde de ~ok s1cak-
kanl1 ve sosyal biri olmam1§tl annesi. Arna babas1n1n oliimiin-
den sonra tamamen her §eyden elini etegini c;ekmi§ti. Ne kadar
~abalasa da annesini hayata baglayamam1§t1. Bu §ekilde liseye
ba§lamt§, ii~ sene gec;irmi§lerdi ki annesini aniden kaybetmi§ti
kalp krizinden. 0 kadar ani, o kadar beklenmedik bir oliimdii
ki bu, aylarca gerc;ek olduguna inanmamt§tl. Sanki bir seyahate

31
gitmi§ de gelecekmi§ gibi hissetmi§ti uzun bir siire. Gerc;i sonra-
dan dii§iiniince sanki bu oliimii annesi arzulanu§, viicudu da ona
uymu§ gibi geliyordu zaman zaman. Zira babas1n1n oliimiinden
sonra o da olmii§tii bir anlamda. Annesinin o daha yeni dogdugu
s1ralarda kaybettigi teyzesi d1§1nda da kimsesi olmad1g1 ic;in tek
bir akrabas1 bile yoktu art1k hayatta. Hic;bir zaman bu konu-
da konu§mayan annesinin depresyonundaki nedenlerden birinin
bu oldugunu dii§iinmii§tii hep nedense. Karde§i hakk1nda asla
tek kelime etmezdi. Sonradan duyduguna gore bir trafik kaza-
s1 ile hayat1n1 kaybetmi§ti teyzesi. Haya! meyal tek hat1rlad1g1
eski siyah beyaz bir fotograftaki giiliimseyen gene; bir kad1nd1.
Yani sonuc; olarak ya§ayan tek bir akrabas1 olmayan biri ola-
rak yapayaln1zd1. i§te bu kay1plardan sonra miithi§ bir k1zg1nl1k
kaplam1§t1 ic;ini. Her §eye, herkese k1zg1nd1! Onu yaln1z birakan
annesi ve babas1na, okumak ic;in c;ektigi krediyi odeyebilmek ic;in
c;al1§t1g1 kafedeki patronuna, kiic;iiciik ya§1nda hayat1n ne demek
oldugunu anlamas1n1 saglayanlara. En c;ok da Tanr1'ya. Onlara
en fazla ihtiyac1 oldugu s1rada annesi ve babas1n1n olmesine izin
verdigi ic;in! Gencecik bir k1z1 boylesi bir ac1yla ba§ ba§a b1rak-
t1g1 ic;in! Tanr1 bu kadar kotii olamazd1! Eger bu kadar kotiiliik
olabiliyorsa yeryiiziinde Tanr1 diye bir varl1k bulunamazd1. insan
c;ocuguna zarar veremiyorken Tanr1 kendi yaratt1klar1na bunca
kotiiliigii nas1l yapabiliyordu? 0 kadar kizg1nd1 ki, Tanr1'ya olan
bu ofkesi her gec;en giin ic;inde giderek azalacag1na biiyiimeye
devam etmi§ ve biitiin hayat1na yon vermi§ti. Bu ofke yiiziinden
fizik okumaya karar vermi§, ogretim gorevlisi olup Tanr1 diye bir
varl1g1n olmad1g1n1 bilimsel olarak ispatlayabilmek ic;in c;abala-
m1§tl hayat1 boyunca. Diinyadaki tiim adaletsizliklere, ya§anan
k1y1mlara, sava§lara, giic;siiziin ezilip giic;liiniin somiirdiigii sis-
temlere bakt1g1nda nas1l bir adaletten soz edilebilirdi ki? Allah
ic;in diyerek ba§kalar1n1 oldiirebilen insanlar ne tiir bir yarat1c1ya
tapmt§ oluyorlard1? Neredeyse biitiin sava§lar1n temelinde din
yatm1yor muydu? Ya da dini bahane eden diinyevi menfaatler
yiiziinden degil miydi hepsinin ardmdaki gerc;ek neden asl1nda?
0 sadece bilime, atomlar1n sessiz ama kesin kurallarla kendisini

32
ortaya koyan diinyas1na, fizik yasalar1na, evrensel kurallara ina-
n1yordu. Onun Tanr1's1 bilimdi.
Saat kaf oldu diye ge<;irdi i<;inden dald1g1 dii§iincelerden
s1yr1l11"ken. Kirk dakikad1r aral1ks1z ko§uyordu. Fazla vakti kal-
mami§tI. Eger elini <;abuk tutmazsa derse ge<; kalabilirdi. Kii<;iik
bej renkli havlusunu boynuna dolad1ktan sonra h1zla soyunma
odasma geri dondii. Neredeyse soguga yak1n 1l1k suyun alt1na
kendini b1rakt1g1nda tiim viicudu iirperdi. Ard1ndan s1cak suyu
a<;arak gev§edi. Birka<; dakikal1k du§un ard1ndan f1rlay1p giyin-
meye ba§lad1. Koyu mavi dar jean pantolonunun iizerine siyah
bogazl1 kazag1n1 ge<;irip siyah botlar1n1 da giydikten sonra 1s-
lanmamas1 i<;in tepesinde toplad1g1 sa<;lar1n1 a<;1p kar1§t1rd1. Du-
daklar1na siirdiigii k1rm121 ruj ile art1k haz1rd1. Sim§ek gibi d1§ar1
f1rlad1. Soguk, a<; bir kurt gibi tiim bedenini 1s1r1rken siyah, kal1n
§i§me kabanma iyice sar1nd1. H1zl1 ad1mlarla yiiriimeye ba§lad1.
Columbia Oniversitesi'nin fizik boliimiiniin bulundugu iinlii
Pupin Hall spar merkezinin arkas1ndayd1. Be§ dakikal1k bir yii-
riiyii§iin ard1ndan iizerinde Pupin Fizik Laboratuvarlar1 yazan
gri renkli cam kap1ya ula§mI§tI bile. Bu okul say1s1z bilim insan1,
sanat<;1, gazeteci <;1karm1§t1. Tam ii<; Amerika Birle§ik Devletleri
ba§kan1 bu okulda okumu§, Nobel Odiilii alan bilim insanlar1-
n1n yar1s1ndan <;ogu bu okuldan mezun olmu§tu. Burada oku-
mu§ olmaktan da ogretim gorevlisi olarak kalmaktan da son de-
rece gururluydu. H1zl1 ad1mlarla koridorda yiiriirken yan1ndan
ge<;en iki erkek ogrenci birbirlerini diirterek onu i§aret ettikten
sonra giiliimseyerek, ''Giinayd1n'' dediklerinde tebessiirn ederek
kar§1l1k verdi onlara. Bu tarz tepkilere al1§k1nd1 okulda. Ancak
giizelliginin; zekas1n1n ve bilgisinin oniine ge<;mesine izin vermi-
yordu asla. Yiiriirken iizerindeki paltoyu <;1kar1p kolunun alt1-
na ald1. HIZla ders verecegi salona girdiginde i<;erinin tamamen
doldugunu goi;-iip mutlulukla giiliimsedi. Ogrencileri derslerini
hi<;bir zaman aksatmazlard1.
Kiirsiisiine ge<;ip otururken salondaki ugultu azald1. Herkes
piirdikkat neler anlatacag1n1 dinlemeye haz1rlanm1§t1. Varl1g1n1n

33
insanlar iizerinde boyle bir etkisi vard1. Tek kelime etmese de
yayd1g1 enerji ile insanlar1n dikkatlerini iizerinde toplayabilirdi.
Babamdan ge~en bir ozellik diye dii§iindii ic;inden. 0 da boyley-
di. C::antas1ndan c;1kard1g1 notlar1 dikkatle masan1n iizerine yer-
le~tirdikten sonra bilgisayar1n1 ac;1p haz1rlad1g1 ders videosunu
devasa ekrana yans1tt1. Minik f1s1lt1lar d1~1nda c;1t c;1kmiyordu
salondan. Ekranda once Samanyolu Galaksisi goriindii. Ard1n-
dan goriintii galaksinin merkezine yakla§maya ba~lad1 ve 1~11 1~11
y1ld1zlardan birine zumlad1. Y1ld1z1n ic;inde meydana gelmeye
ba~layan kimyasal reaksiyonlarla olu~an iki helyum atomu bir-
biri ile birle~tikten sonra ortaya berilyum atomu c;1kt1. Ekran1n
farkl1 bir noktas1ndan gelen yeni bir helyum atomu ile birle§en
berilyum atomu alt1 proton, alt1 notron ve alt1 elektronu olan bir
karbon atomuna donii§tii. Ard1ndan birbiri s1ra upuzun bir zin-
cir olu§maya ba§lad1 ve diinyadaki ilk ya§am formlar1 goriindii.
Amipten ba§lay1p su canl1lar1na, bitkilere, hayvanlara, agac;lara
ve nihayet insana donii§en karbon atomu. Bu noktada videoyu
durdurup salona dondii ~irin. Yumu§ak ama net bir sesle konu§-
maya ba§lad1:
''Bu gordiigiiniiz hepinizin c;ok iyi tan1d1g1 karbon atomu.
Bu atomu bu kadar ozel k1lan biitiin canl1lar1n en temel yap1ta§1
olmas1. ilginc; olan sadece karbon elementi bir milyon yedi yiiz
bin farkl1 §ekilde birle§erek farkl1 maddeler meydana getirebili-
yor. Ve karbon atomu dev y1ld1zlar1n merkezindeki niikleer re-
aksiyon sonucu olu§uyor. Baz1 insanlar §Unu dii§iiniiyorlar; iki
helyum atomunun birbirleri ile birle§mesi sonucu ortaya c;1kan
berilyum izotopuna gelip yap1§an ve karbonu meydana getiren
iic;iincii bir helyum atomu tesadiifen birle§miyor. ilahi bir zeka
yani Tanr1 bunun olmas1n1 sagl1yor. Gerc;ekten de berilyum izo-
topunu karbona c;evirecek olan bu iic;iincii helyum atomu te-
sadiifen mi gelip birle§iyor? Bunun olu§mas1 bir duvar1n kendi
kendine ortaya c;1kmas1 kadar imkans1z, diyorlar. Bu da bize §U
soruyu sorduruyor. ''
Yava§c;a videoyu yeniden oynatmaya ba§lay1nca ekranda bir
soru belirdi.

34
''Evreni Tanr1 m1 yaratt1? Tanr1'n1n varl1g1n1 bilimsel olarak
ispatlayabilir miyiz? ''
Kiic;iik f1s1lt1lar d1§1nda salondan c;1t c;1km1yordu. Sirin yem-
ye§il gozlerini ogrencilerinin iizerinde kendinden emin bir §ekil-
de gezdirirken salonun arka taraflar1nda oturan gene; bir deli-
kanl1n1n el kaldird1gin1 £ark etti.
''Buyurun sizi dinliyorum."
Siyah kal1n c;erc;eveli gozliikleri kemikli yiiziinii daha sen
gosteren delikanl1 tiim salonu dolduran pes sesiyle konu§maya
ba§lad1:
''Karbon olagand1§1 bir element. Yapabildigi bile§iklerin
say1s1 ve bic;imiyle diger elementlerden tamamen farkl1. Burada
inan1lmaz olan ortadaki denge."
''Denge'' derken diye at1ld1 k1z1l sac;l1 gene; bir kiz.
''Sonuc;ta tiim evren 109 farkl1 atomun birbiri ile etkile§ime
girmesi sonucu olu§mU§. Ancak tepkimenin olu§abilmesi ic;in c;ok
onemli bir etken var, o da denge. Mesela oksijen ile hidrojen ato-
mu birle§ince su olu§ur ama bu iki atom yan yana gelir gelmez
tepkimeye girmezler. Bunun ic;in belirli bir s1cakl1k gerekir. Neil-
ginc;tir ki diinyan1n giine§e uzakl1g1 tam da bu tepkimenin olu§a-
bilmesini saglayacak mesafede. Bir derece uzak ya da yak.in olsa
su olu§amazd1. Dstelik sadece bu da degil. Diinyarun eksenindeki
egim, yiizey geni§ligi, kiitlesi, atmosferdeki gazlar1n oranlar1, ay1n
uzakl1g1 ve buna benzer pek ~ok faktor ya§am ic;in olmazsa olmaz
ko§ullar. Ustelik her §eyin bir ba§lang1c1 oldugu da a§ikar. Bu du-
r,1111da tiim bunlar1n tesadiifen olu§tugunu soylemek sa~mad1r."
Sirin, ogrencisini dikkatle dinledikten sonra bekledigi tar:t1§-
man1n ba§lad1g1n1 anlay1p giiliimseyerek sordu:
''Yani evrendeki a~1klanamayan bu kusursuz dengeler iistiin
bir akl1n, Tanr1'n1n sonucudur diyorsun. ''
'' Aynen bunu soyliiyorum. Sonu~ta bilim sadece gozlemledi-
gi fizik kurallar1n1 yorumlamaktad1r. Bu kurallar1n nas1l ve kim
taraf1ndan olu§turuldugu ise as1l sorudur hence.''
''Bu durumda sen kozmolojik ve teolojik argiimana s1g1-
n1yorsun. ilk sebep argiiman1na ve tasar1m argiiman1na, '' diye

35
at1ld1 bir diger neredeyse beyaz denecek kadar sar1§1n olan erkek
.. .... .
ogrenc1.
''Evet boyle oldugunu dii§iiniiyorum, '' diye cevap verdi goz-
liiklii delikanl1.
En onde oturan, sac;lar1n1 s1k1 s1k1 ba§1n1n tepesinde topla-
m1§ olan k1z ofke ile konu§maya ba§lad1:
''Ac;1klanamayan ne varsa Tanr1 yapm1§t1r demek ne derece
dogru? Fotosentezi ac;1klayam1yoruz, demek ki Tanr1 yapm1§t1r!
Alt1n oran1 ac;1klayam1yoruz, demek ki Tanr1 yapm1§t1r! Bundan
yiizlerce y1l evvel de diinyan1n diiz oldugu zannediliyordu ama
oyle olmad1g1 ortaya c;1kt1. Bilim baz1 sorular1n cevabm1 gee; bu-
luyor olabilir ama bu cevab1n olmad1g1 anlam1na gelmez. ''
Her kafadan bir ses c;1kmaya ba§lamI§, hafif bir ugultu tiim
salonu doldurrnu§tU.
''Bir kere ilk sebep argiiman1 kendisiyle c;eli§kili," diye at1ld1
arka s1ralardan bir ba§ka gene; delikanl1. ''Her §eyin bir sebebi
vard1r deyip, Tanr1'ya sebepsiz demek c;eli§kilidir. Ostelik bunun
bir kan1t1 yoktur. insanlar her §eyin bir sebebi olduguna inanma-
y1 isteyebilirler ama bu onun gerc;ek oldugunu gostermez. Sonuc;-
ta kuantum fizigi bize sebepsiz var olan pek c;ok olgu sunuyor.
Kuantum diinyas1nda parc;ac1klar birdenbire sebepsiz yere var
olabiliyor ya da yok olabiliyorlar. ''
''Teolojik argiimanda da sorun var hence," diye araya girdi
ofkeli gene; k1z.
''Ne gibi mesela?'' diye sordu gozliiklii gene;. ''Evren zeki bir
tasar1mc1run iiriiniidiir ve insanlar taraf1ndan tasarlanrnam1§t1r.
Tasar1m yapabilecek varl1klar insanlar ve Tanr1 olduguna gore
ve bunu insanlar yapmad1g1na gore, Tanr1 yapm1§t1r argiiman1n-
da nas1l bir sorun olabilir? Bu argiiman Tanr1 kan1tlar1 aras1nda-
ki en giic;lii argiirnand1r hence."
''Evet belki oyle gibi gelebilir yarat1!1§<;1lara. Arna bir §eye
bak1p onun tasarlanm1§ olup olamayacag1n1 anlamam1z miim-
kiin degildir. ''
''Oyle mi? 0 zaman gozii ele ala!Irn. Farkl1 mesafelerdeki
cisimlere benzersiz bir miikemmellikle odaklanabilen, 1§1ga gore

36
kendisini uyarlayan bir organ1n dogal seleksiyon gibi tesadiifi
bir §ekilde ortaya ~1kt1g1n1 dii§iinmek biiyiik sa~mal1ktir. Darwin
bile teorisinde goziin ona sorun c;1kard1g1n1 soylemi§. ''
Arka s1ralarda oturan kat kat giyinmi§ k1z1l sac;l1 bir deli-
kanl1 araya girdi.
''Bu Darwin kar§1tlar1 taraf1ndan vurgulanan bir ifadedir
halbuki, adam bunu dikkatleri c;ekmek ic;in kullanmt§. Bu ifa-
desinin arkas1ndan da goziin nas1l evrimle§tigini ortaya koydu
sonuc;ta. ''
''Aynen," diye ona kat1ld1 k1z heyecan ic;inde. ''Goz dedigi-
miz organ ilk yass1 solucanlarda c;ukur goz yap1s1 olarak ortaya
c;1km1§. Sonras1nda evrimle§erek igne deligi kamera goziine don-
mii§ ve milyonlarca y1l ic;inde hayatta kalmaya c;al1§an canl1larm
ya§amlar1n1 siirdiirebilmelerini kolayla§t1rmak ic;in evrimle§mi§.
Eger Tanr1 var olsayd1 evrime gerek olur muydu? Zaren en mii-
kemmel formu an1nda yapard1. Milyonlarca y1l ic;inde geli§mesi-
ni oturup beklemezdi herhalde."
Salon kap1s1n1n hemen kenar1nda oturan ya§1na gore olduk-
c;a kiic;iik goriinen bir delikanl1 giilerek konu§maya ba§lad1:
''Herhalde Darwin amca da boyle dii§iindii ki ba§ta rahip
olmak ic;in egitim alan ve Tanr1'n1n varl1g1n1 bilimsel olarak is-
patlamak isteyen bir yarad1l1§<;1yken birden ateist oldu. ''
S1n1ftan giilii§meler yiikselirken sesi goriiniimiine gore epey
kal1n c;1kan bir k1z soze girdi:
''Adami diinyay1 gezmesi ic;in o gemiye bindirenler pi§man
olmu§lard1r herhalde, dinleri kokiinden sarst1 resmen. ''
Sirin, yiiziinde hafif bir tebessiimle salonu dolduran genc;-
leri siizerken onlar1 k1§k1rtt1g1, dii§iinmelerini, analiz etmelerini,
anlamaya c;al1§malar1n1 saglad1g1 ic;in memnundu. ''Arkada§lar''
dedi duyulmas1n1 saglamak ic;in sesini yiikseltirken, ''oniimiiz-
deki derslerdeki tart1§ma konumuz bu olsun o zaman. Herkes
fikrini bir temele oturtarak yazs1n. Bunu s1n1fta tart1§al1m. Not
da verecegim bunun iizerinden. ''
Bilgisayar1na uzan1p bir sonraki videoya t1klamak iizerey-
ken birden salon kap1s1run ac;1lmas1yla ba§1n1 kald1rd1. Devasa

37
kap1da beliren ki.i~i.ik, yuvarlak bir gozli.ik takan bernbeyaz sa~l1
bu adarn okulun ziyaret~i boli.irni.ini.in ba§1ndaki Arthur Doyle
idi. Nereden bak1lsa yetrni§ ya§1nda arna buna ragrnen olduk~a
fit gori.ini.iyordu. Birka~ adunla i~eri girdikten sonra bogaz1n1 te-
rnizleyerek, ''Dersi boldi.igi.irn i~in i.izgi.ini.im Sirin Han1m. Ancak
onernli olrnasa gelmezdirn," dedi. Sa§k1nl1kla Mr. Doyle'a bakan
Sirin, salona donerek, ''Hemen geliyorum arkada§lar, '' dedikten
sonra kap1dan ~•kan ya§l1 adarn1 takip etti. Bugi.ine kadar dersi
hi~ bu §ekilde boliinrnerni§ti. Onemli bir §ey olmalt gerfekten
de diye dii§iindii i~inden. Salondan ~1k1p neredeyse ucu goriin-
meyen geni§ koridorun devasa pencerelerinden birinin oniinde
durdular. Kar §iddetini art1rm1§, tiim §ehir buzdan bir kiirenin
i~inde gibi goriiniiyordu. Ya§lI adam tam kar§1s1nda durup ses-
sizce gozlerinin i~ine bakt1. Sanki bir §ey soyleyecekrni§ de nas1l
soyleyecegini bilemiyorrnu§ gibi goriiniiyordu. Bir siire bir a~1k-
larna bekleyen Sirin dayanarnay1p sordu sab1rs1zca:
''Neler oluyor?''
Ya§lI adam boguk bir ses tonuyla cevap verdi:
'' Sana bu haberi verdigirn i~in ~ok i.izgiiniirn Sirin."
"Hangi haberi? Neler oluyor soylesenize!''
Ya§l1 adam nefesini bo§alttiktan sonra isteksizce cevap verdi:
''Tiirk Biiyiikel~iligi'nden arad1lar. Cep telefonundan ula§a-
madiklar1 i~in okulu ararn1§lar. <;ok acil istanbul'a gitrnen gere- ·
kiyormu§. ''
jstanbul'a mt? diye ge~irdi i~inden. Ne i§i olabilirdi ki
istanbul'da? Onu Tiirkiye'ye baglayan hi~bir §ey yoktu. ''Ben
anlayarnad1m ne olup bittigini," dedi §a§k1nl1kla.
Derin ~izgilerin ve kat kat torbalar1n ~evreledigi gozlerini
Sirin'in gozlerinden ay1rrnayan ya§l1 adam uzan1p elini avucunun
i~ine ald1. ince derisinin alt1ndaki rnavi damarlar nehirler gibi
kollara ayr1lm1§t1. Boguk bir ses tonuyla kar§1l1k verdi:
''Baban vefat etmi§. Ba§In sag olsun. ''

38
3

BAGDAT

MS910

iine§ §ehri <;evreleyen devasa surlar1n gerisinden k1z1l


pembe yiikselirken gozlerini a<;t1. Alacakaranl1k yeri-
ni k1§ denizlerinin soluk maviligine b1rakm1§t1. Uzaklardan
duyulan tek tiik kopek havlamalar1 d1§1nda hi<r ses yoktu et-
rafta. Tabanlar1nda hissettigi agr1ya bak1l1rsa bir gece evvel
daha onceki giinlere gore daha fazla yol kat etmi§ti. Y1ld1zs1z
bir gece kadar kara gozlerini <revreleyen kirpiklerini k1rp1§-
t1rarak bulundugu yeri anlamaya <ral1§t1. Kureyye civar1nda
olmal1yd1. Tek katl1 kerpi<; evlerin gerisinde, Dicle Nehri k1-
y1s1ndaki Horasan kap1s1n1n biraz a§ag1s1nda bulunan yemye-
§il geni§ bah<;elerin ortas1nda, bir elmas gibi parlayan Halife
Muktedir'in yeni yapt1rd1g1 saray Darii§§ecere'nin kubbeleri
ile Cami'el-Kasr'1n minareleri goriiliiyordu. Siyah uzun sa<;la-
r1n1n dii§tiigii, keskin hatl1 yiiziine bir giiliimseme yay1ld1. Ni-
hayet ula§mak istedigi yere varmI§tl. Bagdat ... Omrii boyunca
bir §ehirden digerine gezmi§ durmu§, hayat1 yollarda ge<rmi§ti.
Daha <rocuk ya§ta halla<; olan babas1yla birlikte dogdugu yer
olan iran'1n Beyza bolgesinde el-Tur'dan yola <r1km1§ Ahvaz'1n

39
dokumac1l1k merkezlerini dola§mt§, Nehr-i Tira'ya, Kiirkiib'e,
12
Arap iilkelerinin ii;lerine, Vasit'e kadar gitmi§ti.
Tiim bu §ehirler ii;inde Bagdat ba§kayd1. Bahi;eleri, ye§illik-
leri, §airleri, filozoflar1, halifesi ile iinlii Abbasi §ehri ... Bulun-
dugu cografyada alt1n degerindeydi. Gelen bir daha gitmek is-
temez, gelmeyen gelebilmenin hayalleri ile ya§ard1. Yiiziindeki
giiliimseme giderek biiyiirken ba§1nm gerisinden ~atlak, kaba bir
erkek sesi duyuldu.
''Deli misin sen kendi kendine giller durursun? Hem ne arar-
s1n evimin oniinde? Han m1 sand1n buray1?''
Oldugu yerden dogrulup sesin sahibine donerken bir yan-
dan da iizerindeki dervi§ h1rkasm1 i;eki§tiriyordu.
''Miilkiin sahibi Allah't1r. Hem ev sana ait olsa da onii
Allah'1n sokag1. Kap1na gelmi§ bir Tanr1 misafirine boyle mi dav-
ran1rs1n sen? Nerede kald1 misafirperverlik?''
~i§man bedenini saran cepkeninden gobegi d1§ar1 fularrn§
aciam daha da ofkelendi. Bir hi§mtla yanma gelirken sesini yiikseltti.
''Ne yap1p ne yapmayacag1m1 sana rm soracagrm hen? Kalk
hemen evimin oniinden de daha fazla dellendirme beni! Siz der-
vi§ler ne arars1n1z oradan oraya gezip durmaktan anlamam. Bunu
yapacagma bir i§ bul kendine, i;al1§, para kazan! Milletin evinin
oniinde, sokakta yatmaktansa handa kalabilirsin boylece. ''
Yerinden dogrulup iistiinii diizeltip sar1g1n1 ba§Ina ge~iren
dervi§, k1rlar dii§mii§ uzun sakal1n1 s1vazlarken giiliimseyerek
kar§1l1k verdi:
''Ne ii;in kazanacag1m paray1? Daha iyi ya§amak i~in mi?
iyi ya§aman1n parayla alakas1 yok ki. Biriktirmek i~in mi? Ke-
fenin cebi yok ki! Kim gotiirmii§ mal1n1 miilkiinii diger tarafa?
Ben sadece tek bir §ey i~in ya§arrm. Hakk'1 bulmak! Onun ii;in
aray1§tay1m! ''
~i§man adam1n soylenerek kap1s1n1 kapatmas1n1n ard1ndan
saklayamad1g1 bir co§ku ii;inde yiiriimeye ba§lad1. Boyleleri ile o
kadar ~ok kar§1la§ml§tI ki art1k §a§1rm1yordu. insanlar Allah ii;in

12 Kaynak: M. Louis Mansignon

40
ya§adiklar1n1 soyleyip, onun soylediklerini yapmaya c;ali§salar
da giinliik hayat1n ic;inde unutuyorlard1 her §eyi. Kalpten hisset-
medikfe sozleri okumanin ne anlami var ki diye gec;irdi ic;inden.
Onemli olan onlar1 ta yiireginde hissedip ona gore ya§amakt1.
Arna gel gor ki sadece bu da degildi sorun. insanlar onlara ne
soylenirse ona inanrna egilimindeydiler. Kimse dii§iinmek istemi-
yordu. 0 yiizden kulaktan dolma bilgilerle islam'm gereklerini
yerine getirdiklerine inan1yor, ba§kalar1n1n Kur'an yorumlar1n1
iizerinde hie; dii§iinmeden kabul ediyorlard1. Okumadan, ara§tlr-
madan, hakikati aramadan ... Halbuki Kur'an'1 gerc;ekten anla-
yan bir ki§iye Kur'an'1n manalar1 a§ikar olur, onun i§1gi okuyani
biiyiiler, orada ne okuyan ne okunan ne de okuyu§ kalird1. Belki
hepsi okunan olurdu. Bunun ic;in ''Kur'an'in ehli Allah'in ehli''
denmiyor muydu zaten. Ona gore Allah yolunda ilerlemenin bi-
rinci kurali hakikati kendi kendine aramakti. Ancak kimse gozle-
rinin oniindeki perdeyi kaldirip ardindakini goremiyordu. Haki-
kati sadece ona hazir olanlar kavrayabilirler diye gec;irdi ic;inden.
Onemli olan aramaktan vazgec;memekti. S1ffin Sava§i'nda Emevi
ordusunun askerleri mizraklarinin ucuna Kur'an sahifelerini ta-
kip Hz. Ali'nin askerlerini durdurmaya kalknginda imam Ali,
''Ben canli Kur'an'im'' diye haykirmami§ miyd1? Ancak ne yaz1k
ki insan zihni o kadar §artlanrni§ ki Ali'nin sozlerinin ardindaki
hakikati anlamami§lard1. ~imdi hakikati bulma yolunda geldigi
noktada geriye doniip baktiginda ya§adigi her §eyin onu bu ana
ula§tirmak ic;in ya§andigini anliyordu.
Giine§ dogu semasinda giderek yiikselirken ad1mlarm1 luz-
landirdi. ~ehir uyanm1§, evlerin ic;inden sesler duyulmaya ba§la-
m1§tl. Birazdan sokaklar insan kaynayacakt1 zira bu dev surlar1n
c;evreledigi s1cak kentte ya§am y1lin o zamanlar1 oldukc;a hareket-
li olur, §ehir; Horasan, Kiife, Basra ve Suriye kap1lar1ndan akin
akin gelen ziyaretc;ilerle dolup ta§ardi. Her bahar o kadar c;ok
insan, ismi yeryiiziindeki cennet anlam1na gelen bu kente gelirdi
ki kuma§c;1lar c;ar§1sinda igne atsan yere dii§mezdi. Diinyadaki
en onemli kiiltiir, terciime, §iir ve bilim merkezi olan kente kimi
yak1nlar1ni ziyaret, kimi ali§veri§, kimi i§, kimi yeni insanlarla

41
tant§mak, kimi de kendisi gibi hakikatin pe§inde kendine bir yol-
da§ yahut miir§it 13 bulrnak is:in gelirdi. Y1llar once yeni yetme bir
delikanl1 iken ilk miir§idi olan Sehl-i Tiisteri'nin ona soyledigi
bir sozle ba§lamt§tl aray1§1na:
''Hakikati gordiiklerinden ibaret sanma! Goremediklerinde
ara! ''
Ne demek istedigini anlamamt§tl hocas1n1n. ''Nas1l yani?''
diye sormu§tu merakla. ''Nas1l anlayacag1m onu?'' Hocas1n1n
yan1n k1sa ve oz olmu§tU:
''Bulmak istiyorsan aramal1s1n! Buldugun vakit anlayacak-
s1n! ''
0 kadar s:ok iizerinde dii§iinmii§ ve cevab1 bulamad1g1 is:in
iiziilmii§tii ki bir gece Sehl'i Tiisteri ona, ''Uziilme, bir giin an-
layacaks1n. Allah senin anlaman1 istiyor. istemeseydi onu bilme
arzusunu koymazd1 is:ine!'' demi§ti.
i§te o giinlerden bu zamana dek arayt§la ges:mi§ti omrii. 0
§ehir senin bu §ehir benim dolan1p duruyordu. C::ocukken Vasit'te
bulunan 14 iinlii bir Kur'an okuyucular1 okulunda okumu§, s:o-
cuk ya§ta Kur'an'1 hatmetmi§ ve haf1z olmu§tu. En biiyiik arzu-
su bilinmeyeni bilmek olmu§tu dogdu dogal1. Tefsir konusunda
uzmanla§mt§, Allah'1n insanlara gonderdigi mesaj1n gers:ek an-
lam1n1 kavrayabilmek is:in Araps:a ogrenmeye ba§lamt§tl. C::ev-
resindekilere Kur'an'1n ayetlerini, hadisleri oyle bir anlat1yordu
ki bolgede k1sa siirede iinlii olmu§, herkes s:ocuk haf1z1 gormek
is:in s1raya girmeye ba§lamt§tt. On alt1 ya§mda egitimi sona erin-
ce Tiister'a gitmi§, Seyh Sehl'i Tiisteri'nin miiridi olmu§tu. i§te
her §eye burada ba§lamt§tt. Seyhiyle ges:irdigi zamanlarda soz-
lerini m1h gibi zihnine kaz1r sonradan kayda ges:irirdi ozenle.
Notlar1n1 biriktirir, ard1ndan defalarca okur, iizerinde dii§iiniir
durur ancak cevaplar yerine daha fazla soru belirirdi zihninde.
Nihayet is:i bu sorulardan patlayacak hale geldiginde §eyhi ile
konu§maya karar verirdi. Sehl-i Tiisteri sordugu tiim sorulara
cevap verir ancak yeni sorular sorarak onu cevaplar bulmaya

13 Dogru yolu gosteren, ktlavuz


14 M. Louis Mansignon

42
iterdi. 0 da daha fazla dii§iiniir, daha fazla okur, daha fazla an-
lamaya ~al1§ird1. Fazla yemek yemeyen, fazla uyurnayan, diin-
yadan elini etegini ~ekmi§ olan §eyh onun kalbindeki hak.ikat
aray1§1n1n fitilini boyle ate§lemi§ti. Onun yan1nda kald1g1 iki y1l
boyunca i~indeki bu ate§ giinden giine biiyiimii§ nihayet en so-
nunda on sekiz ya§tna bast1g1 giin sufi olup hakikat1 ogrenmenin
pe§inde h1rka giyerek Tiister'i terk etrni§ ve Basra'ya gitmi§ti.
Bir miiridin miir§idini terk etmesi olduk~a zordu asl1nda. Oyle
bir bagl1!1k olu§urdu ki insan1n kalbinde, yan1ndan ayr1lmak is-
temezdi asla. 0 da bu karar1 zor vermi§ti. Yiireginde hissettigi
bo§lugu §eyhinin dolduramayacagm1 anlad1g1 an gitmeye karar
verrni§ti. Bu oyle bir bo§luktu ki hi~ kirnse dolduramam1§t1 onu
bugiine degin. Kendisini anlayacak, ona yolda§ olacak, birlikte
hakikati ke§fedecegi birinin ozlemi i~indeydi nicedir. Boyle bir
yolda§ diinyadaki tiim miicevherlerden daha k1ymetliydi onun
goziinde. Ve nedense §imdi i~indeki ses onu bu §ehirde bulacag1-
n1 soyliiyordu ona.
Kureyye'nin tozlu mahallelerini ge~ip yemye§il bah~elerin
goriindiigii bir alan1n tam ortas1nda yer alan kuma§~1lar ~ar§I-
s1na geldiginde durup ne§eyle bakt1 etraf1na. insanlar giine ba§-
lam1§tt. Sabah1n erken bir saati olmas1na ragmen ~ar§t §imdiden
dolmu§tu. Diikkanlar hirer iki§er a~1!1yor, kent ahalisi ellerinde
dokuma kuma§tan al1§veri§ ~antalar1 ile iiriinleri inceliyordu.
Miisliiman1, Yahudisi, Hristiyan1 hepsi bir aradayd1. Ad1mlar1n1
h1zland1r1p ~ar§tya dogru ilerlerken yiiriidiigii yolun az otesinde
bulunan ~e§menin ba§inda kii~iik bir kalabal1k fark etti. Kendi
aralar1nda tartI§an grup yerde duran bir §eye tekmeler savuru-
yordu kiifiir ederek. Kalbi yerinden ~1karak f1rlad1 yerinden. Bir
yandan da bag1rmaya ba§lad1:
''Durun! Durun hele ne yap1yorsunuz?''
Onun geldigini goren kalabal1k ba§1n1 kald1r1p §a§k1nl1kla
ona bakarken i~lerinden en k1sa olan1 cevap verdi:
''Sana ne bundan? Ne sual edip durursun?''
Birka~ ad1mda kalabal1g1n yan1na varmI§tl ancak kime vur-
duklar1n1 goremiyordu ha.la. Yiizii ~i~ek bozugu olan gen~ bir
adam araya girdi:

43
''Suyumuzu mundar ediyordu!''
Kalabal1g1 eliyle yar1p ortalar1na vard1g1nda yerde ac1 ile
inleyen, kemikleri neredeyse s1rt1na yap1~m1§ bir kopek gordii.
Zavall1n1n agz1 burnu kan i~indeydi. Oniinde duran adamlardan
biri yeni bir tekme savuracakken hayvan1n iizerine kapand1.
''Durun ne yap1yorsunuz? Kendinize gelin! Allah'tan da m1
korkmuyorsunuz bu zavall1ya vururken?''
Az evvel konu§an k1sa boylu delikanl1 ofkeyle cevap verdi
yeniden:
''Sana m1 kald1 ne yapt1g1m1z1 sorgulamak? Gormiiyor mu-
sun i~tigimiz suyu kirletiyor pis mahluk! ''
Hayvan1n yiiziinii ellerinin aras1na alan dervi§ ac1yla k1vra-
nan bedenini ok§ad1. Ya§ siiziilen gozlerini a~an zavall1 kopek
kendisini bir kiil~e gibi oylece ellerine b1rak1rken dayanamaya-
rak ofkeyle, ''Bre kendini bilmezler! '' diye bag1rd1. ''Siz de hi~
mi vicdan yoktur? Hi~ mi merhamet yoktur? Allah'1n suyuna,
toprag1na sahip ~1kmak size mi kald1? Nas1l sizin bu sudan i~me
hakk1n1z varsa onun da var. Bir ko§ede biriken sudan i~mesinin
ne zarar1 var? Siz hangi hakla Allah'1n yaratt1g1 bu cana zarar
verirsiniz boyle?''
Kalabal1k kendi aras1nda homurdanmaya ba§lam1§t1. Hi~bi-
ri bir dervi§ ile tart1§maya girmek istemiyordu. Birer iki§er dag1-
l1rken ilk konu§an k1sa boylu delikanl1 cevap verdi:
''Pis bir yarat1g1 bunca Miisliimana tercih mi edersin yoksa
dervi§, '' dedi alayla.
insanlar nas1l bu kadar kor olabiliyordu bazen anlam1yor-
du. Gozlerinin oniindeki ger~ege kordii ~ogu.
''Siz yarat1lan her can1n Yaradan'1n ruhundan bir par~a ta§1-
d1g1n1 anlam1yor musunuz?''
''Tovbe de dervi§!'' diye at1ld1 biri i~lerinden. ''Sen Allah ile
bu yarat1g1 nas1l bir tutuyorsun?''
Yerinden dogrulup bunu soyleyen delikanl1n1n kar§1s1na di-
kildi dervi§. Zehir gibi bakan gozlerini kar§1s1ndakinin ofke dolu
gozlerine dikti. Birka~ saniye tek kelime etmeden durup baktik-
tan sonra sert bir ses tonuyla cevap verdi:

44
''O ki yaratt1g1 her cana ruhundan iiflemi§tir... Yeryiiziin-
de var olan her canl1 onun tezahiirii, onun yans1mas1d1r. Hepsi
onun i~in birdir. Siz kimsiniz ki onun yaratt1g1 canlar aras1nda
ay1r1m yapars1n1z? Her kim ki bir canl1ya zarar verir, bilmeli ki
asl1nda Allah'a kar§I gelmi§tir. ''
K1sa bir siire dervi§in gozlerinin i~ine bakan delikanl1 ofke-
den kuduruyordu. Di§lerinin aras1ndan adeta bir 1sl1k gibi duyu-
Ian, ''Goriirsiin yak1nda," sozlerinin ard1ndan yan1ndakileri de
alarak gerisin geri yiiriimeye ba§lad1. Arkas1ndan bir iki saniye
bakt1ktan sonra ac1 bir §ekilde inleyen hayvana dogru egilen der-
vi§ kan i~indeki ba§1n1 avucunun i~ine ald1 yeniden. Biraz ok-
§ad1ktan sonra cepkeninden ~1kard1g1 mataray1 suyla doldurup
hayvan1n i~mesini saglad1. Kana kana suyu i~en zavall1 kopek
rahatlam1§ goriiniiyordu.
'' Sen a~s1nd1r da §imdi," diye giiliimsedi §efkatle. Bir gece
once bu sabah i~in bir k6§eye ay1rd1g1 az1g1n1 ~1kar1p bir lokma
agz1na att1ktan sonra gerisini hayvana uzatt1. Biiyiik bir i§tahla
kendisine uzat1lan ekmek par~as1n1 yemeye koyulan kopegi sey-
reden dervi§, nastl bu kadar basit bir gerregi bile goremiyorlar
diye dii§iindii i~inden. Yaradant gormek irin bu gozlere bakmak
yeterli! K1sa bir siire hayvan1n yemesini bekledikten sonra yerin-
den dogrulup ~ar§1ya dogru yiiriimeye ba§lad1. <;ar§l iyice kala-
bal1kla§ml§t1. Bin bir ~e§it insan alaca renkli kuma§lar aras1ndan
se~im yapmaya ~al1§1yor, hummal1 bir pazarl1k devam ediyor-
du. <;ar§1n1n i~ini keskin bir rayiha doldurmu§tu. Bunun hemen
giri§te yer alan s1ra s1ra baharat~1lardan yiikseldigini anlam1§-
t1. Kimi diikkan sahibi kap1s1n1n oniine att1g1 taburelerde gelen
ge~eni seyrediyor, kimi sabah kahvesini yudumluyordu. Sabah
serinligi §ehrin s1cakl1g1n1 bast1rm1§tl. Herkes giine§ tam tepeye
gelmeden i§lerini bitirmenin tela§1ndayd1. <;e§it ~e§it oteberinin
sat1ld1g1 tezgahlar1 gezerken bir yandan da az evvel kar§1s1na
~1kan kopegin ve ya§ad1g1 olay1n ne anlama geldigini dii§iinii-
yordu. Sufilik yolunda ilerlerken ogrendigi ilk §ey ba§1na gelen
her durumun ona bir ders vermek i~in ya§and1g1yd1. Diinya bir
imtihan yeriydi ve insan baz1 i§aretleri kavramadan hakikate de

45
vak1f olam1yordu. Sehl-i Tiisteri'nin yan1nda kald1g1 ilk birkac;
ay1n ard1ndan bahc;eyi sularken c;ok giizel bir c;ic;ek gormii§ ve
§eyhine sevgisini gostermek amac1yla onu bir saks1ya dikerek he-
diye etmi§ti. ~eyh memnuniyetle c;ic;egi kabul etmi§ ve c;ok mut-
lu oldugunu soyleyerek onu odas1ndaki diger c;ic;eklerin yan1na
koymu§tu. Ancak aradan gec;en birkac; haftanm ard1ndan ona,
''Senin c;ic;ek hasta!'' demi§ti. Daha c;ok gene; olmas1na ragmen
bunun bir mesaj ta§1d1g1n1n bilincindeydi. Ko§arak c;ic;egin yan1-
na gitmi§ ve gerc;ekten de kuruyup solmaya yiiz tuttugunu fark
etmi§ti hayretle. Oysa onu geni§ bir saks1ya yerle§tirmi§, iyi cins
toprakla ekmi§ti. Bulundugu yer giine§ al1yordu. Solup gitmesi
ic;in hic;bir neden yoktu.
''O c;ic;egi bana vermi§ olsan da sahibi ha.la sensin," demi§ti
§eyhi ona.
Giinlerce c;ic;ek ile aras1ndaki bag1 dii§iinmii§, dersinin ne ol-
dugunu anlamaya c;al1§IDI§t1 ama nafileydi. Bir giin dayanamay1p
dogrudan bunun ne oldugunu sormu§tu §eyhine ama ald1g1 yan1t
k1sa ve netti.
''Dogrudan soru sormak yoktur bizim adetimizde. Cevap-
lar1 goriinenin ard1ndan sen kendin bulmal1s1n. Hic;bir §ey bir-
birinden ayr1 ve bag1ms1z degildir. Bu gerc;egi idrak ettiginde et- •

raf1nda gordiigiin her §eyin sana ilettigi mesaj1 da anlayacaks1n


bir anda. ''
Giinler ve haftalar bu §ekilde gec;erken bir sabah giine§ daha
dogmadan uyan1p saks1y1 alarak bahc;eye ko§IDU§ ve heyecanla
c;ic;egin toprag1n1 bo§alt1p koklerini temizlemeye ba§lam1§t1. 0
anda fark etmi§ti ki sorun c;ic;egin koklerindeydi. C::iiriimeye yiiz
tutmu§ bu kokler onun zihnini simgeliyordu. Geride b1rakma-
s1 gereken dii§iincelerini ve inanc;lar1n1 ... T1pk1 bu c;ic;egin c;iirii-
yen kokleri yiiziinden olmeye yiiz tutmas1 gibi o da dii§iinceleri
yiiziinden giinden giine yok oluyordu. Zihninin derinliklerinde
gizli kalm1§ inanc;lar ve fark1nda olmad1g1 dii§iinceler hayat1n1
yonlendiriyordu. Heyecan ic;inde c;ic;egin koklerini temizleyip
kalanlar1 yeniden saks1ya ektikten sonra ic;inden bir ses c;ic;egin
kurtulacag1n1 soyliiyordu. C::iinkii kendi yolunda da ne yapmas1

46
gerektigini anlam1§t1. H1zla Sehl-i Tiisteri'nin yan1na gitmi§ ve
ona anlatml§tl dii§iindiiklerini. ~eyh sakince onu dinledikten
sonra eliyle s1rt1n1 s1vazlam1§t1.
'' Akl1m1zdan ge<ren dii§iinceler ve soyledigimiz sozler yok
olup gitmezler. Bir yerlerde kaydedilirler. Onemli olan zihninin
derinliklerinde fark1nda olmad1g1n bu dii§iinceleri fark edip te-
mizlemen. Onlar temizlendiginde diinyan da temizlenir. ''
Dersini ogrenmi§ olman1n getirdigi mutlulukla giiliimserken
§eyhi devam etmi§ti sozlerine: .
''Hayat1ndaki her sorunun ya da kar§1na <r1kan her canl1n1n
sana iletmek istedigi bir mesaj vard1r. Bakmay1 bilirsen o mesaj1
gorebilirsin. ''
0 anda naszl da anlayamamt§ttm diye ge<rirdi i<rinden. C::i<rek
sadece onun dii§iincelerini temsil etmiyordu. Diinyay1 da sim-
geliyordu. T1pk1 o <ri<rek gibi diinya da a<r1yor ve soluyor, her
§ey doguyor ve oliiyordu. Hi<rbir §ey ayn1 kalm1yordu. Onemli
olan bu diinyaya yap1§1p sanki o hi<r solmayacakm1§ gibi ya§a-
mak yerine, bunun gelip ge<rici oldugunu anlayabilmekti. Elbette
bunlar1 anlamas1 uzun y1llar1n1 alm1§t1. C::1kt1g1 yolculuk asl1nda
kendine yolculuktu. Bunu zamanla daha iyi anlam1§t1.
''Bre dervi§!'' diye kiikredi bir ses kalabal1g1n i<rinden. Dal-
d1g1 dii§iincelerden bu sesle birlikte s1yr1ld1. Herkes durmu§ neler
oldugunu anlamaya <ral1§1yordu. Arkas1n1 dondiigii vakit kar§1-
s1nda pahal1 bir esvap giymi§, olduk<ra kilolu bir adam vard1.
Ba§1na degerli ta§lar ili§tirilmi§ bir sar1k sarm1§t1. Kiirklii kaf-
tan1n1 satsa bir mahalleyi doyurabilirdi. Tombul parmaklar1n1
saran degerli yiiziikler sabah giine§inde oyle bir parl1yordu ki
insan1n gozleri kama§1yordu. Etraf1n1 ku§atml§ kii<riik bir kala-
bal1k vard1. Onlar1n gerisinde ise k1l1<r ku§anmt§ askerler, elleri
bellerinde dimdik duruyorlard1. Dikkatle kar§1s1ndakileri siizer-
ken en onde duran k1sa boylu adam1 tan1d1 hemen. Az evvel za-
vall1 kopege vuran kalabal1ktaki delikanl1yd1 bu. Ofkeli gozlerle
ona bakarken bir yandan da §i§man adam1n kulag1na bir §eyler
f1s1ld1yordu. Ba§1n1 sallayarak ona soylenilenleri dinleyen adam,
''Duyduguma gore densizlik yapm1§, bir kopekle Allahii Teala'y1
bir tutmu§sun! Yegenim duymu§ soylediklerini!'' dedi.

47
S1rt1ndaki heybeyi diizelttikten sonra kendine giivenen bir
ses tonuyla cevap verdi dervi§:
''Herkes idrak edebildigi kadar1yla anlar kar§1s1ndakini.
Benim sozlerimden bunu anlam1§sa demek ki bu tiir dii§iince-
ler dolan1r durur zihninde! Zira hangi kelimeleri kulland1g1m1z1
kafam1z1n i~indekiler belirler. Sevgi, §efkat dolu bir ki§iden nef-
ret sozleri duyamayacag1n1z gibi, bu tiir dii§iinceler dii§iinmeyen
birinin agz1ndan da boyle sozler duyamazs1n1z. Kiipiin i~inde ne
varsa d1§1na o s1zar! ''
K1sa boylu delikanl1 ofkeyle iizerine dogru at1lacakken ya-
n1ndakilerden birinin onu tutmas1yla oldugu yerde durdu. Sinir-
lenmekten ziyade ald1g1 cevaba §a§k1n olan §i§man adam, ''Siz
dervi§ler pek iyi becerirsiniz boyle kelime oyunlar1n1! Sizin yiizii-
niizden §eria t kurallar1 sorgulan1r old u," dedi.
''Her §ey gorecelidir. Seriatta k1sasa k1sas vard1r ve bu he-
laldir ama §eriatta helal olan tarikatta haramd1r. Tarikatta helal
olan ise hakikatte haramd1r. Hakikatle kuvvetlenmeyen §eriat ise
makbul degildir. ''
Ald1g1 cevaplardan ho§nutsuz olan §i§man adam homurda-
narak kaftan1n1 diizeltirken, ''Bak1yorum dilin epey sivri. Kimin
kar§1s1nda ne konu§ulacag1n1 bilmedigin belli. Kim oldugumu
bilir misin sen benim? ''
Dervi§ ba§1n1 sallarken cevap verdi:
''Bilirim. Kadi hazretlerisiniz siz. Gozden ka~mayacak ka-
dar belli ta§1d1g1n1z s1fat! ''
Bunu soylerken kadm1n k1yafetlerini i§aret ederek giiliimse-
mi§ti. Ofkelenmeye ba§layan kad1 giirledi:
''Bre kendini bilmez! Bre kiistah! Senin ne haddine benimle
alay etmek! Hemen k1rbaca ~ekin bunu!''
Bu sozle hareketlenen askerler dervi§in yan1na gelip kolla-
r1ndan tuttugu s1rada kalabal1g1n aras1ndan f1rlayan sade entari
giymi§ olan sar1kl1 bir adam at1ld1.
"Durun kad1 hazretleri! Bu fukara dervi§ ne dedigini bilme-
di. Zira kentimizde belli ki yeni! izin verin ona dersini bildirelim,

48
kimin kim oldugunu, nas1l davranmas1 gerektigini ogretelim! Bi-
lirsiniz §eyhimiz iyi becerir bunu! Herkes taraf1ndan sevilip sa-
y1lmas1 bu yiizdendir. ''

Kadi bir siire karars1z kaldiktan sonra bir el i§areti ile asker-
leri durdurdu. Dervi§in kollar1n1 birakan adamlar kad1nm yarn-
na geri cloner donmez ho§nutsuz bir ifade ile ''Peki," dedi. ''Bu
seferlik boyle olsun §eyhin hat1r1na. Arna goziim iizerinde. ikinci
bir hatada affetmem. ''
Hareketlenen kalabal1k yeniden giinliik i§lerine donerken
gitmeye haz1rlanan kad1 durdu birden. ''Adm ne senin dervi§?
Kim oldugunu soylemedin bana!''
Dervi§ dimdik ayakta durup, zehir gibi bakan bak1§lar1n1
kad1n1n gozlerinden ay1rmadan cevap verdi:
''Hiiseyin Bin Mansur. Hallac-1 Mansur da derler bana. ''

49
4

NEW YORK

ar taneleri buzdan gozya§lar1 gibi gokyiiziinden siiziiliir-


ken §ehrin en uzun ve gorkemli binalar1ndan biri olan, 5.
Cadde ile 34. Sokak'1n kesi§tigi ko§ede on dokuz bin metreka-
relik bir alana yay1lm1§ Rochefeller Center'1n en iist kat1ndaki
penthouse'un zerninden tavana dek yiikselen pencerelerinden a§a-
g1 bakt1. New York §ehri sanki bir kar kiiresinin ic;indeymi§ gibi
ayaklar1nm alt1ndayd1. Central Park bembeyaz bir battaniyenin
alt1nda, devasa gokdelenler ve binalar1n aras1ndan giiliimsiiyordu
adeta. insanlar, agac;lar, evler, sokak.lar, kafeler, caddeler o kadar
kiic;iik goriiniiyordu ki insan kendisini Tanr1 gibi hissediyordu
burada. Yaratt1klar1na gokyiiziinden bakan giic;lii ve kudretli bir
Tanr1 gibi. Ho§, sadece bulundugu penthouse bile boyle hisset-
mek ic;in yeterliydi. E§siz New York manzaras1na bakan salonun
devasa pencerelerinin tam oniine koyu lacivert bir koltuk tak1m1
yerle§tirilmi§, zeminde italya'dan getirtilmi§ ozel bir mermer kul-
lan1lm1§t1. Yirmi ki§ilik devasa ah§ap masa tiim heybetiyle salo-
nun ortas1ndaki yerini alm1§t1. Antrasit rengi duvarlarda degeri
milyon dolarlar1 bulan e§siz resimler as1l1yd1. Rubens, da Vinci,
Michelangelo, Renoir gibi 14 ve 15. yiizytl ressamlar1n1n yarn s1ra
Picasso, Dali, van Gogh, Monet gibi daha yak1n yiizy1l ressamlar1
da goze c;arp1yordu. Resimler sanki yiizy1llara gore s1ralanm1§t1.

50
Duvarlardan birinde yirminci yiizy1l1n en onemli <;agda§ sanat-
<;1lardan biri olan soyut d1§avurumcu ressam Jackson Pollock'1n
devasa bir resmi as1lm1§, onun hemen yan1nda Francis Bacon ve
Paul Cezanne'nin resimleri goze <;arp1yordu. Sadece duvarlardaki
resimler bile ak1l almaz bir servet degerindeydi. i<;eri giren insan-
da biiyiik bir sanat galerisinde oldugu izlenimi veren resimlerden
gozlerini al1p yeniden pencereden d1§ar1y1 izlemeye ba§lad1.
Her y1l ayn1 zamanlarda binan1n oniine kurulan buz pateni
pistini dolduran insanlar bu noktadan bakmca minik kar1ncalar
gibi goriiniiyorlard1. Birka<; giin evvel yerine yerle§tirilen devasa
y1lba§1 agac1n1n oniinde fotograf <;ektirmek i<;in insanlar birbi-
riyle yar1§1yor, ak1l almaz biiyiikliikteki caddeler otomobillerle
dolup ta§1yordu. Binan1n oniine her milletin bayrag1 as1lm1§tl.
Genc;ler kendi iilkelerinin bayraklar1 oniinde selfie <;ekiyor, mut-
lulukla giiliimsiiyorlard1. Ellerinde gokyiiziine dogru kald1r1lm1§
borular ta§1yan 1§1kland1r1lm1§ iki melek figiirii sanki gerc;ekmi§
hissi uyand1r1yordu. Biitiin caddeler, binalar, aga<;lar 1§11 1§11 ve
rengarenkti. Rochefeller Center'1n oniindeki paha bi<;ilmez hey-
keller t§1kland1r1lm1§, her an hareket edecek gibiydiler. Magaza-
lar insanlarla dolup ta§1yor, Noel'e neredeyse yirmi giin olmas1na
ragmen herkes hediye al1§veri§i i<;in caddelerde uzun kuyruklar
olu§turuyordu. Tiim bu olup bitenler insanlarm uyumaya devam
etmelerini saglaman1n bir yoluydu. Tzpkz diger metodlar gibi
diye dii§iindii i<;inden. insanlar1 kontrol etmenin ve onlar1 yon-
lendirmenin <;e§itli yollar1 vard1. Bir §ekilde uyu§turup ger<;ekleri
gormelerini engellemek i<;in yarat1lmt§ bu yollar, yiizlerce y1ld1r
ayn1 ailelerin kontroliinde bir nesilden diger nesile ge<;iyordu.
Boylece gii<; siirekli belli bir merkezde kalmaya devam ediyordu.
Kurduklar1 sistemle diinyadaki tiim insanlar1, milletleri kontrol
ediyor, iilkelerin s1n1rlar1ndan ili§kilere, para sistemlerinden sa-
va§lara kadar her §eyi ama her §eyi yonetiyorlard1. Yani asl1nda
biitiin diinya perde arkas1ndaki gii<;ler taraf1ndan yonetiliyordu.
Diinya iizerindeki en biiyiik gii<; ise dini otoritelerdi. Ozellikle
Katolik Kilisesi diinyan1n en zengin §irketlerinden biriydi. Ak1l
almaz bir serveti olan kilisenin sadece bankas1 degil, diinyan1n

51
her yerinde sayisiz miilkii de vardi. Ayni §ey Miisliimanlar ic;:in
de gec;:erliydi. Kabe'ye sahip olan Araplar diinyanin her yanin-
dan akin akin gelen ziyaretc;:iler sayesinde inan1lmaz bir serveti
yonetiyordu. Her ne kadar halifelik makam1 artik olmasa da
cihat kavram1yla biiyiik kitlelerden bag1§ adi altinda para top-
laniyor, bu insanlara hedef gosterilip harekete gec;:irilebiliyordu.
Yahudiler ise hem Amerika'da hem israil'de kurduklari sistem-
le diinya iizerindeki tiim giic;: kaynaklar1ni yonetiyor, bu sayede
goriinmeden arka planda istediklerini yapabiliyordu. Finans,
film, ilac;: endiistrileri tamamen ellerindeydi. Bu sayede insan-
lari ve devletleri istedikleri gibi yonlendirebiliyorlardi. Ozel-
likle Amerika'n1n ve israil'in kurulu§u Yahudilerle alakal1yd1.
17. yiizyilda Amerika kitasina goc;: eden Yahudiler hemen ha-
rekete gec;:ip mesih planini uygulamaya sokmu§lardi. Bu plana
gore bin dokuz yiiz kiisur sene once Kudiis'te kurulan Siileyman
Tap1nagi'ni yeniden in§a etmek ve t1pki Siileyman'in o zamanlar
ula§tigi diinya egemenligini tamamen ellerine gec;:irebilmek ic;:in
Avrupa'daki soyda§larin1 bu yeni kitaya ta§imaya ba§lami§lar-
di. Hemen ard1ndan ise masonlugu kurup gelecek nesillere bu
plan1 ve bilgileri aktarmay1 hedeflemi§lerdi. Mesihin gelmesiyle
Siileyman Tap1nagi'nin yeniden, iic;:iincii ve son kez in§a edile-
cegine ve tiim diinyanin hakimiyetini ellerine gec;:ireceklerine
inanan Yahudiler, Amerika'ya goc;: etmeden evvel Avrupa'da bir
ittifak kurmu§ ve bu ittifak uzun siire Katolik Kilisesi ile giicii
ele gec;:irmek iizere sava§a giri§mi§ti. iki siiper giic;: c;:ok uzun siire
gizli bir sava§ vermi§ti birbirlerine kar§i. Pek c;:ok gizli orgiit ve
tarikat birbirlerini yak etmek iizere sava§maya ba§lami§ti. An-
cak Amerika Birle§ik Devletleri'nin kurulmasiyla bu sava§ sona
ermi§, bunun yerine ortak dii§mana kar§i birlikte hareket etme-
ye ba§lami§lardi. 0 dii§man insanlik tarihindeki en biiyiik sir ve
onu koruyanlardi.
Daldig1 dii§iincelerden devasa salonun kapisinin ac;:1lmasiyla
siyrildi. ic;:eri giren siyah smokin giymi§ bir adam saygil1 bir ifa-
deyle ba§in1 oniine egip konu§maya ba§ladi:
''Herkes hazir, sizi bekliyorlar Ostat Mo§e. ''

52
Mo§e Eshkenazi art1k ya§l1l1ktan iyice giit;siizle§mi§ bedeni-
ni dik tutmaya t;al1§arak kap1ya dogru yiiriiyiip gorevliyi takip
etmeye ba§lad1. Salondan t;ilap oldukt;a geni§ ve uzun koridor
boyunca yiiriirlerken gozii ister istemez duvarlardaki resimlere
tak1ld1 yeniden. Giorgio Vasari'nin cermet ve cehennemi tasvir
ettigi bu resimleri bugiine dek pek az ki§i gormii§tii. Kat; y1ld1r bu
koridoru ar§1nlad1g1n1 dii§iindii. ilk defa babas1yla birlikte daha
kiit;iik bir t;ocukken geldigi bu duvarlar1n ard1nda nice biiyiik
s1rra vak1f, nice biiyiik ve onemli karara §ahit olmu§tU. Baz1lar1-
n1n bizzat uygulay1c1s1, baz1lar1n1n da takipt;isi olmas1 gerekmi§ti.
Hit;biri kolay degildi. Bir insan1n kald1rabileceginden t;ok daha
ag1rd1 hepsi ama gorevi bunu gerektiriyordu ve kendi irk1n1n de-
vam1 bu zor kararlara bagl1yd1. Simdi art1k hayat1run son yillar1n1
nispeten daha sakin get;irecegini dii§iiniirken beklenmedik bir ge-
li§me olmu§ ve diinyan1n en biiyiik s1rlarrndan birinin koruyucu-
sunun kimligini ve yerini ele get;irmi§lerdi. Gerisi t;orap sokiigii
gibi gelmi§ti. Her iilkede bir ag gibi kurduklar1 sistem sayesinde
adamlar1 hemen gerekli ki§ileri harekete get;irmi§, onlar da i§i
halledecek uygun birini bulmu§lard1. Ancak planda olmayan bir
§ey olmu§tu. Bugiin burada olmas1n1n nedeni de i§te buydu.
Koridorun bitimindeki kanatlar1 iki yana at;1lan devasa ka-
p1n1n oniine geldiginde kalbinin t;arpmaya ba§lad1g1n1 hissetti.
Bu duvarlar1n ard1nda kat; y1l get;irirse get;irsin bu kalp t;ar-
p1nt1s1 asla yak olmuyordu. Gorevli adam ag1r ah§ap kap1n1n
kanatlar1n1 iki yana itip at;t1ktan sonra sayg1l1 bir §ekilde yan
tarafa t;ekilip ba§1n1 oniine egdi. Adam1n oniinden omuzlar1n1
dikle§tirerek get;ip kap1dan it;eri girdi. Ag1r ad1mlarla salonun
ortas1na dogru yiiriirken burnuna o t;ok iyi bildigi koku geldi.
Buhurdanl1ktan yay1lan bu_ tiitsii kokusu ona nerede oldugu-
nu hat1rlat1yordu. it;eri girer girmez ard1ndan kapanan kap1n1n
sesiyle kalbi aniden h1zlanan bir siirat motoru gibi delicesine
t;arpmaya ba§lam1§tl. Oyle ki her an kalp krizi get;irip oraya
y1g1labilirdi. Zay1f kalbi art1k bu i§ler it;in uygun degildi ama
gorevi onu ·oliinceye degin b1rakmayacak cinstendi. Bir kated-
ral kadar yiiksek tavan1n her ko§esinde neredeyse yiiz y1l once

53
yapilrm§ gargoyleler 15 insarun ic;ini iirpertiyordu. Sag taraf1ndaki
duvarda metrelerce biiyiikliikte devasa bir da Vinci resmi as1l-
m1§t1. Bunun bir benzeri sadece Medici ailesine ait Floransa'daki
Vecchio Saray1'n1n Be§ Yiiz Salonu'nda as1l1yd1. Diger duvarda
yine Vasari resimleri vard1. Ronesans donemine ait bu resimler,
ortam1n grotesk atmosferiyle birle§ince insan1n tiiylerini <liken
<liken ediyor, ic;ini korkuyla dolduruyordu. Ozellikle buraya ilk
kez gelen insan1n solugu kesiliyor, kendisini bir korku filminin
ic;indeymi§ gibi hissedebiliyordu. Yerden tavana kadar uzanan
pencereleri orten kal.tn, upuzun siyah perdeler ic;eri neredeyse hie;
giin t§1g1 girmemesini sagl1yordu.
insanda bir hie; oldugu duygusu uyand1ran devasa salonun
ortas1na yiiriiyiip durdu. Tam kar§1s1nda t1pk1 mahkeme salon-
lar1n1 and1ran biiyiik bir kiirsii vard1. Kiirsiiniin en tepesinde,
bir taht biiyiikliigiindeki koltukta oturan, yiizii karanl1kta se-
c;ilmeyen ama ciisseli oldugu her halinden belli olan Biiyiik Os-
tat, onun yan1nda iizerinde kandura, ba§1nda omuzlar1n1 orten,
kenarlar1 piiskiillii ba§ortiisii kefiye olan Miisliiman bir Arap,
alt1n rengi i§lemelerle siislii k1rm1z1 bir ciibbe giyip alt1n rengi
bir §eritle siislii krem rengi bir ba§ltk takmt§ olan oldukc;a ya§lt
bir Katolik papaz ile omuzlar1nda alt1n rengi yaprak motifleri i§-
lenmi§ siyah bir ciibbe ve siyah bir ba§ltk ta§1yan Yahudi haham
oturuyordu.
Biiyiik Ostat bir kiikremeyi andiran sesiyle konu§maya ba§ladt:
'' Mo§e Eshkenazi! ''
Tiiylerinin <liken <liken oldugunu hissetti Mo§e. Soguk ter
damlalar1 s1rt1ndan a§ag1 siiziiliiyor, biiyiik bir alev dalgas1 bii-
tiin viicudunu yalay1p gec;iyordu. Sanki viicudunun ic;inden alev
alev yanan bir ate§ vard1 ama d1§ar1dan hic;bir belirti gostermiyor
gibiydi. Bogaz1ndaki g1c1g1 temizlemek ic;in iki kez oksiirdiikten
sonra cevap verdi:
''Huzurunuzday1m Biiyiik Ostat! ''
Adam1n kara bir deligi and1ran gozleri ba§tan a§ag1 onu
siizerken eriyip yok oldugunu hissetti Mo§e. Adam1n gozlerinin

15 <;:irkin yarallklann tasvir edildigi heykeller

54
i~ine bakmaya cesaret edemiyordu. Birka~ saniyelik sessizlik ona
bir as1r gibi geliyordu nedense. C:::ekinerek ba§1n1 kald1r1p adama
bakt1. Kocaman ba§I §i§man bir heykelin iizerine oturtulmu§ gibi
goriiniiyordu. Endi§eli bir §ekilde ona ne soylenecegini bekler-
ken adam1n kiikremeyi and1ran sesi duyuldu yeniden:
'' Gorevinizi yerine getirememi§siniz !''
Mo§e, i~inde hissettigi yang1n1n biiyiimeye ba§lad1g1n1, bi-
razdan onu tamamen yutacag1n1 hissetti. Terden s1r1ls1klam ol-
mu§ aln1ru cebinden ~1kard1g1 bir mendille sildi. Sakinle§meye
~al1§sa da ba§ararmyordu. Derin bir nefes al1p bogazmdaki g1c1g1
ternizledikten sonra konu§maya ba§lad1:
''Nigahdar1n kim oldugunu ve nerede ya§ad1g1n1 ogrendik.
Hemen istanbul'da uygun ki§ileri harekete ge~irdik ve adam1 or-
tadan kaldird1k. Ancak ne yaz1k ki evin alt1n1 iistiine getirdigirniz
halde s1rr1 bulamad1k. ''
Salonda k1sa bir sessizlik oldu. Mo§e, Biiyiik Ostat'1n kara
gozlerinin iizerinde gezindigini ona bakrnasa bile hissedebiliyor-
du. Adam1n bak1§lar1 sanki keskin bir k1l1~t1 ve onu durmadan
par~alara ay1r1yordu.
''Onu ele ge~iremedigimiz takdirde olacaklar1 biliyorsun de-
gil mi?''
Mo§e ba§1n1 sallad1.
''Biliyorum efendim. ''
Mo§e bunu defalarca dii§iinmii§tii. Gorevini yerine getire-
memek onun sadece bu tarikat i~indeki pozisyonunu zora sok-
muyordu, kendi 1rk1n1, insanlar1n1, gaz odalar1nda ya§amlar1n1
yitirmi§, Nazilerin ~al1§ma kamplar1nda' i§kence gormii§, y1llarca
oradan oraya siiriilmii§, en ag1r a§ag1lamalara maruz kalm1§ hal-
k1n1 da zora sokrnu§ olacakt1.
S1rr1n ba§kalar1n1n eline ge~mesi ya da insanlara a~iklanma-
s1 dururnunda diinya iizerinde ta§ iistiine ta§ kalmaz, biiyiik bir
kaos ortaya ~1kard1. insanlar1 bir arada tutan biitiin sistem ve
diizen yok olur, gii~ dengeleri tamamen bozulurdu. Olabilecek-
leri hayal bile edemiyordu. K1yamet dedikleri §ey i§te o giin ola-
bilirdi ancak. Ne olursa olsun gorevini ba§armal1yd1.

55
''Biiyiik Ostat! '' diye soze girdi yeniden. ''Nigahdar1n kim
oldugunu buldugumuz giinden beri hakk1ndaki en ufak detayla-
r1 bile ogrendik. Heniiz s1rr1 ele ge~irememi§ olsak da yak1n bir
zamanda sonu~ alacag1m1za eminim. ''
''Elinizi <;abuk tutun Ostat Mo§e. Sizden once bulurlarsa her
§ey i~in ~ok ge~ olabilir. ''
''Ku§kunuz olmas1n efendim!''
Mo§e, Biiyiik Ostat'1n oniinde sayg1yla egildikten sonra sa-
lon kap1s1na dogru yiiriidii. Ba§I oniinde olsa da tavan1n dart bir
k6§esinden kendisini izleyen korkun~ suratl1 gaygoylelerin iirkii-
tiicii bak1§lar1n1 iizerinde hissediyordu. Sanki her an canlanacak
ve u~arak yan1 ba§1na gelip onu par~alayacaklard1. Bir an evvel
bu salondan ~1kmak ve yar1m kalan i§i tamamlamak istiyordu.
Ne kadar kan dokiilecegi ya da ka~ ki§inin olecegi umurunda de-
gildi asla. Salondan ~1kar ~1kmaz cep telefonunu eline al1p h1zl1
aramalardan 1 numaral1 tu§a bast1. Telefon bir iki sefer ~ald1ktan
sonra a~1ld1g1nda kar§1s1ndakine net bir ciimle soyledi sadece:
''Hemen harekete ge~in ve bulun onu!''

56
5

UL

irli beyaza boyal1 bas1k tavanl1 odan1n i<;inde onlarca ki§i


iki sira halka olu§turmu§, birbirlerinin elini tutarak belli bir
ritimle viicutlar1n1n iist k1sm1n1 once one, sorua arkaya, sonra
saga ve sola dogru egiyorlard1 kendilerinden ge<;mi§ bir §ekilde.
Ba§lar1n1 odarun i<;inde <;alan miizikle ahenk i<;inde h1zla one ar-
kaya sallarken hepsinin dudaklar1ndan ayn1 Arap<;a sozler do-
kiiliiyordu.
''La ilahe illallah! La ilahe illallah! La ilahe illallah! La ilahe
illallah !''
Tempo gittik<;e §iddetlenirken yapt1klar1 hareketler de gi-
derek sertle§iyordu. Kulaklar1 sag1r eden boguk giiriiltii bu-
lunduklar1 odan1n duvarlar1nda yank1lan1rken ruhunu saran
endi§e bulutunun giderek kayboldugunu hissetti. Dairenin or-
tas1nda duran hoca efendinin her ''Hu'' <;eki§inde ba§1n1 daha
§iddetli sall1yor, giderek viicudunun kontroliinii kaybediyordu.
Sanki ruhundaki tiim kirlerden, tiim giinahlardan ar1n1yormu§
gibiydi. Ruhu i<;ine s1k1§t1g1 bedenden ayr1l1yordu adeta. Oda-
n1n ortas1nda <;alan tefin sesi giderek h1zlan1rken tekrarlad1k-
lar1 kelimelerin h1z1 da artmaya ba§lad1. i<;eriyi saran elektrik
gozle goriilecek kadar yogundu. i<;ini dolduran §iikran, kalbinin
derinliklerinde belli belirsiz kendisini hissettiren pi§manl1g1 yok

57
ediyordu. Yapmam gerekiyordu, yaptim! diye dii§iindii. Bazen
Hak yolunda giinah say1lan §eyler de yap1lmal1yd1. T1pk1 pey-
gamber efendimizin yapmak zorunda kald1g1 sava§lar gibi! inan-
c1 kimseyi oldiirmemesi gerektigini soylese de o inanc1 ve kut-
sallar1n1 korumak i~in ne gerekiyorsa yap1lmal1yd1 vakti gelince.
''Tiim islam alemi biiyiik tehlike i~inde! '' demi§ti §eyhi ona.
''~eytan1n kontroliine girmi§ bu insanlara insan goziiyle
bakmamak gerek! Onlar1 yok eden §eytan1 yok etmi§ olur! ''
Dii§man kazanacak olursa Allah yolunda secde edenleri zor
giinler bekliyordu. 0 yiizden dii§man1 yok etmek i~in her yol
miibaht1. Her kim ki bu tehlikeyi yok ederse o Rabbini yiiceltmi§
olacak ve cennetin tiim kap1lar1 ard1na kadar a~1lacakt1 onun
i~in. Akl1na imam Ca'fer-i Sad1k'1n sozleri geldi. Her kim ki kar-
de§i i~in kuyu kazarsa o kuyuya kendisi du§er diye ge~irdi i~in-
den. islam'1 yok etmek, peygamberin emanetine ihanet edecek
olanlar1 en kotii sonun beklemesi ka~1n1lrnazd1.
Miizigin temposu yava§ yava§ azal1rken tutulan ritim de ya-
va§lamaya ba§lad1. Nihayet zikir sona erdiginde hafif~e gozlerini
aralad1. <;evresini saran tiim karde§lerinin yiiziinde ayn1 ifade
vard1. Derin bir adanm1§l1k duygusu ile kar1§mt§ teslimiyet bii-
tiin ruhlar1n1 sarmt§tI. Evinde hissediyordu kendisini bu tekkede.
Hi~ sahip olrnad1g1 ailesi olmu§tu hoca efendi ve §eyhi. Ne anne-
sini tarum1§t1 ne de babas1n1. Soylenene gore annesi o daha be-
bekken olmii§tii. Alkolik olan babas1 da ona bakamayacag1 i~in
<;ocuk Esirgeme Kurumu'na terk edip gitmi§ti. Dokuz ya§tnday-
ken ka~may1 ba§armt§tI oradan bir arkada§I ile. Bak1c1 kad1n-
lar1n dayaklar1ndan, sovmelerinden b1k1p usanm1§lard1. Kendi
ba§lar1n1n ~aresine bakabileceklerini dii§iinmii§lerdi. Yiiriiyebil-
dikleri kadar yiiriimii§, uzakla§abildikleri kadar uzakla§mt§lar-
d1 oradan. Gece oldugunda mevsim yaz oldugundan parklarda
uyumu§, lokantalar1n ~oplerinden toplad1klar1 art1klarla kar1n-
lar1n1 doyurmu§lard1. Onlara ne olacag1n1 bilmiyorlard1 ama ne
olursa olsun her yer ka~t1klar1 yerden iyiydi onlara gore. insan
sokaklarda neler olup bittigini anlayam1yordu orada ya§amaya
ba§lamadan. Ne ~ok evsiz barks1z ~ocuk ya§1yordu sokaklarda!

58
Kimi ailelerinden kac;m1§, kimi terk edilmi§, kimi bilerek sokaga
salmmI§ ... Bir §ekilde buluyorlard1 birbirlerini. Ve bir arada ya-
§amaya ba§l1yorlard1 terk edilmi§ eski binalar1n ic;lerinde.
Onlar da giindiizleri dilendikleri bir yerde tan1§ffil§lard1
digerleri ile. ilk ba§ta aralar1nda tartI§ma c;1km1§ ancak kala-
cak yerleri olmad1g1 anla§1l1nca aralar1na alm1§lard1 onlar1 da.
Beyoglu'nun arka sokaklar1nda, c;evresinde tinercilerin ve alko-
liklerin cirit att1g1, s1valar1 dokiilmii§, neredeyse y1k1lmak iizere
olan eski bir binan1n ikinci kat1nda, yerlere serdikleri kartonla-
r1n iizerinde uyuyorlard1 hepsi de. Ozerine ortecek ortiisii olan-
lar §ansl1yd1. Serin olan gecelerde birbirlerine yak1n uyuyorlard1
ii§iimemek ic;in. ic;lerinde ya§I daha kiic;iik olanlar oldugu gibi
daha biiyiik olanlar da vard1. En biiyiikleri on be§ ya§inda idi.
Tiim gruba bu c;ocuk hiikmediyor, digerleri o ne diyorsa onu
yap1yordu. Hepsi erkek c;ocugu idi. Aralar1nda k1z yoktu hie;. ilk
haftalar her §ey yolunda gitmi§ti. Ancak bir gece her §ey degi§i-
vermi§ti. Gece yar1s1 agz1n1 s1k1 s1k1ya kapatan bir elin varl1g1 ile
uyanm1§, bag1rmak istese de sesi c;1kmam1§t1. Onu siiriikleye sii-
riikleye binadan c;1karan ki§i grubun lideri olan en biiyiikleriydi.
Yan1nda ondan bir ya§ kiic;iik olan ba§ka bir c;ocuk daha vard1.
Korku ic;inde c;1rp1nd1kc;a elini agz1na daha c;ok bast1r1yor, nefes
almas1n1 engelliyordu. Korkudan biiziilmii§ halde neler olacag1-
n1 beklerken alt1na i§emi§ti. Hemen yan taraftaki y1k1k in§aat1n
ic;ine girdiklerinde anlam1§t1 ba§1na neler gelecegini. C::ocuklar-
dan biri k1m1ldayamas1n diye ellerini borulardan birine bag-
larken digeri pantolonunu c;ozmii§tii. Deh§ete kap1lm1§tl bunu
goriir gormez. Ne kadar aglasa ve yalvarsa da i§e yaramamt§tl.
<;1gl1klar1 gokyiiziinii yararcas1na etrafta yank1lan1rken deh§et
verici bir ac1 tiim bedenini ele gec;irmi§ti. Bir giinah kadar kara
kan beton zeminde yay1l1rken gozlerinden ya§lar siiziiliiyordu.
S1ras1yla i§lerini bitirdiklerinde bir c;uval gibi b1rakm1§lard1 onu
oraya. Kac; giin orada oylece yatmt§tl hat1rlam1yordu. Kac; sa-
bah, kac; gece olmu§tU fark1nda degildi. Ac; susuz, kan ic;inde
o beton zeminde yatarken olmeyi dilemi§ti Allah'tan. Ya§ad1g1
hayata lanet etmi§, neden ba§ka c;ocuklar gibi §ansl1 olmad1g1n1

59
sorgulam1§t1. Derken zifiri bir karanl1ga dalm1§, kendisini kay-
betmi§ti iyice ...
Gozlerini a~t1gmda burnuna temiz sabun kokusu gelmi§ti ilk
once. 0 kadar uzun zamand1r bu kokuyu duymam1§t1 ki derin
bir nefesle yeniden ~ekmi§ti i~ine. Ozerinde yatt1g1 ~ar§aflar terte-
mizdi. Penceresinde dantelden bir perde olan kii~iik bir odaday-
d1. Yatag1nm kenar1ndaki eski komodinin iizerinde bir siirahi su
ile bardak duruyordu. Tam kar§ismdaki duvarda ye§il kapli bir
Kur'an astl1yd1. D1§ar1daki avludan ~ocuk sesleri geliyordu. i§te o
anda duymu§tU bu sesi. insan1 adeta hipnotize eden bir miizikle
birlikte ba§lam1§t1 ilahiler. Nedense tuhaf bir huzur kaplam1§tl
i~ini. Derken yakla§1k kirk dakika sonra sesler kesilmi§, kapm1n
a~1lmas1yla §i§man, ortiilii bir kad1n ile ba§mda beyaz takkesi,
siyah ciibbesi ve gogsiine kadar inen sakal1yla gozleri yaz denizi
kadar mavi bir adam girmi§ti i~eri. Bak1§lar1nda o giine kadar
hi~ gormedigi bir §efkat vard1. Yatag1n1n kenar1na oturmu§, elini
elinin iizerine koyduktan sonra ismini sormu§tu. ''ismail'' demi§ti .
k1s1k bir sesle. Kendi sesine bile yabanc1yd1 sanki o anda. ''Kimin
kimsen var m1d1r ismail?'' diye sormu§tu adam ona. ''Yok'' de-
mi§ti ba§1n1 oniine egerek. ''Hi~ kimsem yok."
''O halde tekkemizde kalabilirsin bundan sonra. Yapacak
bir §eyler buluruz sana burada. ''
0 giinden sonra h1zla iyile§mi§, sabahlar1 giine§ dogma-
dan uyan1p temizlige yard1m etmeye ba§lam1§tl tekkede. Yerleri
paspasl1yor, kilimleri siipiiriiyor, mutfakta ~al1§anlara yard1m
ediyordu. Kimi giinler Abbas adl1 bir adamla birlikte pazara
gidiyor, yemeklik malzemeleri ta§1yorlard1 tekkeye. Ogleden
sonralar1 Kur'an kursu i~in gelen diger ~ocuklarla birlikte ders
~al1§1yor, ard1ndan biiyiik salona dolu§an miiritlerin tam kar§1-
s1ndaki koltuga oturup sohbet eden §eyhi dinliyordu. Soyledigi
her §eyi anlamasa da soyleyi§ bi~imi kendisini iyi hissettiriyordu
nedense. Daha dogru diiriist Tiirk~e okuyup yazamadan Arap~a
okumay1 ve yazmay1 ogrenmi§ti. Kur'12n'1 ogrendik~e ruhunu ke-
miren s1k1nt1 yerini teslimiyete b1rakm1§t1. Ak§amlar1 yatmadan
evvel Kur'12n'dan baz1 ayetleri okuyup oyle uyuyordu. Zamania
§eyh onun ya§am kaynag1 haline gelmi§ti. Her §ey demekti onun

60
goziinde. ilahi bir varlik ... insaniistii gibi ... Sanki etraf1na I§Ik sa-
c;1yordu ... C::ocuk akl1yla hayranl1kla ona bakarken bir yandan da
biiyiik bir mionet duyuyordu. Hie; sahip olmadtg1 babas1, ona kol
kanat geren kurtar1c1s1, okumay1 yazmay1 ogreten hocas1yd1. 01
dese olebilirdi onun ic;in. Oyle yumu§ak, oyle vurgulu konu§urdu
ki, onu dinlerken zaman1n nas1l gec;tigini anlayamazd1. Baz1 gece-
ler o yik1k dokiik binada ba§1na gelenler akl1na geliyor, aglayarak
uyaruyor, §eyhin teskin edici sozlerini dii§iiniip sakinle§iyordu.
''Ac1 c;ekmek Allah'a ula§man1n bir yoludur, unutma!'' de-
mi§ti ona §eyh. '' Allah yolunda yapt1klar1n ic;in ac1 c;ekme, gurur
duy! Onun buyruklar1n1 yeryiiziinde yaymas1na yard1mc1 olu-
yorsun t1pk1 peygamber efendimizin yapt1g1 gibi."
Gerc;ekten de oyle miydi? Bunu dii§iiniir dii§iinmez kalbi-
ni biiyiik bir CO§ku ve k1vanc; dolduruyordu. Evet, ne yap1yorsa
Allah ic;in yap1yordu. Onun yolundan sapanlar, §eytan1n hiz-
metine girenler tiim dinleri yeryiiziinden silmek istiyordu. Tiim
miiminlerin kanlar1n1n son damlas1na kadar bunlarla sava§mas1
gerekiyordu. Derin bir nefes alarak solukland1. Co§ku ic;inde zi-
kir c;ekerken biiyiik bir enerji harcam1§, nefes nefese kalm1§t1.
Herkesin aln1nda minik ter damlac1klar1 birikmi§, ic;eride ag1r
bir koku olu§ffiU§tu. insanlar birbirine sar1l1p az evvelki co§ku-
nun vermi§ oldugu duygusal enerjiyi bo§alt1rken pantolonunun
arka cebine koydugu cep telefonun titre§tigini hissetti. Telefonu
eline al1p arayan1n kim oldugunu fark ettiginde h1zla kalabal1g1n
aras1ndan s1yr1l1p odadan d1§ar1 c;1kt1. Tekkenin geni§ bahc;esine
c;1k1p kimselerin onu duyamayacag1 bir ko§eye c;ekildikten sonra
konu§maya ba§lad1:
''Gorevimi ba§ar1yla yerine getirdim efendirn."
Telefonun diger ucundan c;atall1 bir ses duyuldu:
''Goren duyan olmad1 degil mi? Geride bir iz b1rakt1n m1?''
''Yok efendim, hic;bir iz kalmad1."
''Duyduguma gore yerini ogrenememi§sin. ''
Kalbinin s1ki§t1g1n1 hissetti ismail bir anda. S1k1nt1l1 bir §e-
kilde cevap verdi:
'' Yok, tek kelime etmedi."
''Biiyiik Ostat arad1 bu sabah. Eger bir an evvel s1rr1 ele

61
gec;irmezsek, bizden evvel harekete gec;ecek olanlar diinyay1 bii-
yiik bir kaosa siiriikleyecek. Peygamber efendimize ve Allahii
Teala'ya kar§I en birinci vazifemiz budur bizim. Bu nedenle go-
revimizi lay1k1yla yapamad1g1m1z ic;in c;ok iiziildiim. Saklad1kla-
r1 s1rr1n emaneti bir yerlerde mutlaka. Onu bulup yok etmeden
§eytan1n i§ine son vermi§ say1lmay1z. ''
ismail utanc; ic;inde ba§Inl sallad1. Seyhinin onun ic;in yapt1k-
lar1ndan sonra ba§ar1s1z olmas1 kabul edilemezdi.
''Hakl1s1n1z efendim. ''
''Nigahdarlar emaneti olmeden evvel yeni gelene aktar1r.
Bu sefer buna f1rsat kalmad1g1 ic;in mutlaka bir yere saklam1§t1r.
Ona yak1n olan birilerinin bulup korumas1n1 umut ederek. ''
''Ne yapmam gerek?''
''Emaneti aktard1g1 ki§iyi bulman gerek. Onu takip ettiginde
s1rr1 da ele gec;irmi§ olacaks1n. Anlad1n degil mi?''
K1sa bir an dii§iinen ismail hemen ard1ndan h1zla cevap verdi:
"Ever anlad1m efendim."
''Yakalan1rsan ya da ba§1na bir §ey gelirse ne gerekiyorsa
yap1lacak. ''
Birkac; saniye bu ihtimali dii§iinen ismail yutkundu. Bagl1
oldugu tarikat1n c;ok biiyiik oldugunu, miiritler aras1nda devletin
ic;inde onemli mevkilere gelmi§ ki§iler bulundugunu biliyordu.
Yakalan1rsa onu koruyacaklar1ndan emindi. Arna bu ihtimali
dii§iinmemeli, yapmas1 gerekene konsantre olmal1yd1. Ona ve-
rilen bu kutsal gorevi lay1k1yla yerine getirmek tek arzusuydu
§U anda. Sadece hayat1n1 borc;lu oldugu insan ic;in degil, Allah
ic;in de yapmal1yd1 bunu. Dii§iinmeli, bir yol bulmal1yd1. K1sa bir
sessizligin ard1ndan yeniden soze girdi:
''S1rr1 aktard1g1 ki§iyi bulmak ic;in en yak1nlar1n1 izlememiz
gerek. Ancak kimi kimsesi yok dediler onun ic;in. ''
''Evet. Kesinlikle. Biiyiik bir s1rr1 saklayanlar bilirler ki en
k1ymetlilerinden uzak durmalar1 gerekir bu yo Ida.''
''Onun en k1ymetlisi kim peki?''
Telefonun ucundaki ses net bir §ekilde cevap verdi:
''K1z1. ''

62
6


1ST UL

ski istanbul'u bir u<;tan bir uca gorebilen salonun parke do-
- §emelere kadar inen geni§ pencerelerinden birinin oniinde
durmu§, Kuzguncuk ile Beylerbeyi aras1ndan sessiz bir §ekilde
gelip ge<;en vapurlara bak1yordu. Yogun sis bir hayalet gibi §eh-
rin iizerine <;oreklenmi§, Bogazi<;i Kopriisii uzaktan sanki bulut-
lar1n iizerinde yiiziiyormu§ gibiydi. S1ra srra gemiler bogazm az-
g1n sular1n1n arasmda bata <;1ka ilerliyor, arkalarmda brrakt1klar1
dalgalar denizin iizerinde bembeyaz kopiikler olu§turuyordu.
Bulundugu yer etraf1n1 <;evreleyen yiizy1ll1k aga<;lar1n koyu ye§il-
ligi aras1nda bembeyaz mermer bir nokta gibi goriiniiyordu. Her
giin binlerce insan Asya k1tas1n1 Avrupa'dan ay1ran Bogaz'dan
ge<;ip giderken Kuzguncuk tepelerindeki bu harikulade ko§ke
bak1p i<; <;ekiyorlard1. Bembeyaz ah§aptan <;eperi, k1rm1z1 kire-
mitlerden yap1lm1§ <;at1s1, ah§ap panjurlar1, siitunlu balkonlar1,
mermer korkuluklu teras1 ve <;at1n1n sol taraf1nda yer alan, dort
yonden de goriinii1t1c: a<;1k olan cihannii,r1a odas1 denilen minik
kubbesiyle ii<; katl1 bu tarihi ko§k gorende hayranl1k uyand1r1-
yordu. insanlar i<;lerinde kimlerin ya§ad1g1n1 bilmeden, bu zen-
ginlige ve gosteri§e g1pta ediyorlard1. Yerdeki kara bir giinah gibi
goriinen kan goliine bakt1. Ama i§te boyle bir zenginligin sonu
da tzpkz §U parke zeminde yatan adam gibi olabiliyor. Kiinin ne

63
ya§ayacag1n1, neyle s1nav1n1n oldugunu kimse bilemezdi. insan-
lar birbirlerinin hayatlar1na bak1p, neden ayn1 §artlar1n kendile-

rinde olmad1g1n1 sorgulayarak kiskarurken o hayat1n gerisinde


neler ya§and1g1n1 bilmiyorlard1. Birinin miikafat olarak gordii-
gii §ey digeri ir;in bir ceza olabilirdi. Kiskan<;l1k ... Ne tuhaf bir
duygu. istisnas1z tiim insanlar1n hissettigi ama digerleri gormesin
diye iizerini orttiigii karanl1k yan1. T1pk1 tiim hayat1n iizerine
16
kuruldugu dualite gibi insan da bu ikilik iizerine kuruluydu. iyi
ve kotii. Karanl1k ve ayd1nl1k. <;ocukluktan itibaren bu karan-
l1k yan1rmz1n fark1na var1p onu saklamay1 ogreniyorduk ozenle
digerlerinden. Sanki saklad1g1m1z o taraf hit; yokmu§r;as1na. Bu
nedenle hayat1nda r;eli§ki bar1nd1rmayan, iyilik timsali insanlara
kar§I hep temkinli olmak gerekirdi. Ya da sadece kotii giinlerde
yan1nda goriinenlere kar§I. Zira bu giinler onlar1n kendilerini iyi
hissetmeleri ir;in bir;ilmi§ kaftand1. Ne kadar §ansl1 olduklar1n1
kendilerine hat1rlatmalar1n1 saglamak ir;in. Onemli olan iyi giin-
leri, ba§ar1lar1 ve sevinr;leri payla§abilmekti. insanoglu r;eli§kiler-
le dolu bir varl1kt1 i§te boyle.
Y1ld1zs1z bir gece gogii kadar kara goriinen kan goliiniin
ortas1nda yatan adam1n yan1na r;omelip ellerine plastik eldiven
ger;iren Ba§komiser Mestan Ostiiner, kehribar rengi gozlerini
kisarak dikkatle etraf1 incelemeye ba§lad1. Uzun boyu ve geni§
omuzlar1yla granit bir heykeli and1r1yordu. Koyu kumral sar;lar1-
n1n r;evreledigi kemikli yiiziinde yer yer goriinen ince r;izgiler ona
sert bir ifade kazand1rsa da giiliimsedigi zaman bu sertlik yok
olurdu. Gozleri bulunduklar1 mekan1 h1zla tar1yor, zihnine her
bir ayr1nt1y1 adeta kaz1yordu. Osmanl1 mirnarisi tarz1nda yap1l-
Illl§ olan k6§kiin giri§ kat1ndaki biiyiik salondu bulunduklar1 yer.
Pencereler tavandan yere kadar uzan1yor, iki yana ar;1lan devasa
kap1lardan k6§kiin diger odalar1na ger;iliyordu. El i§t;iligi, alt1nla
yald1zlanm1§ i§lemelerin oldugu tavandan o giine degin gordiigii
en biiyiik kristal avize gosteri§li bir §ekilde sallan1yordu. Boyle-
sini Topkap1 Saray1'nda gormii§tii sadece. Yerde olduk<;a eski ve

16 Z1tlik

64
k1ymetli oldugu belli olan bir iran hal1s1 seriliydi. Pencerenin yan
taraf1nda bordo kadifeden bir koltuk ile onunde olduk~a buyuk
antika bir kap1dan bozularak yap1lm1§ bir sehpa vard1. Tam kar-
§IS1nda devasa bir kutiiphane, onunde ise antika bir ~ali§ma ma-
sas1 ve sandalyesi duruyordu. Duvarlarda orijinal eski Osmanl1
tugralar1 ve padi§ah fermanlar1 d1§1nda ~ok say1da resim as1l1yd1.
Kutuphanedeki tum kitaplar halla~ pamugu gibi dag1t1lm1§,
salonun ortas1na sa~1lmi§t1. Bah~eye a~1lan kap1n1n kar§1s1nda
bulunan eskitme yemek masasm1n uzerinde geli§iguzel kar1§t1r1l-
m1§ onlarca kitap vard1. Adam resmen okumak ifin ya§tyormu§
diye ge~irdi i~inden. Katil belli ki bir §eyler ~almak i~in etra-
f1 ara§ttrmt§tl ama kutuphanedeki kitaplardan ne istemi§ti an-
lamam1§t1. Belki de kitaplar1n arkas1na gizlenen bir kasa olup
olmad1g1na bakmak istemi§ti kim bilir. Etrafa sa~1lan kitaplar
aras1nda felsefe, din, tasavvuf ve bilim kitaplar1 goze ~arp1yor-
du. Baz1 kitaplar o kadar eskiydi ki buyuk kutuphanelerin ar-
§ivlerinde dahi boylelerinin bulunmad1g1na emindi. Kan golu-
nun biraz otesinde deri kapakl1, kapatmak i~in etraf1na sar1lan
§eritlerin birbirine doland1g1 kitab1 uzan1p ald1g1nda §a§1rd1. El
yazmas1 olan kitap okuyamad1g1 bir dilde yaz1lm1§t1. Kurban
be/Ii bir entelektuel duzeye sahipti anla§tlan. Olkenin en unlu ve
en bilinen i§ adamlar1ndan biriydi maktul. Hakk1nda fazla §ey
bilinmiyordu. Turkiye'de sanayi alanmda faaliyet gosteren en
eski isimlerden biriydi. Tum servetini s1f1rdan yapmt§, ulkedeki
ilk margarini urettikten sonra maden i§letmeciligi alan1nda da
isim yapm1§t1. TOSiAD'1n kurucular1 aras1nda da yer alan mak-
tul uzun y1llar bu kurumun ba§kanl1g1n1 da yurutmu§tii. Ozel
hayat1 hakk1nda hi~bir §ey bilinmiyordu. Kar1s1ru kaybettikten
sonra kendi i~ine kapanm1§, her §eyden elini ayag1n1 ~ekmi§ti.
Haydar Doganer ismi hala hat1rlansa bile kimse neye benzedigi-
ni bilmiyordu. Yakin ~evrede ya§ayanlar da adam1 neredeyse hi~
gormemi§lerdi. Evin ihtiya~lar1n1 en yak1n yerle§im merkezinde-
ki alt§veri§ noktalar1na giden yard1mc1s1 yap1yordu. Hem evin
kahyas1 hem de §oforu olan bu adam d1§1nda eve temizlige gelen
bir kad1n oldugunu ogrenmi§lerdi. Hi~ kimsesi olmayan biriydi

65
maktul. Sari renkli bir kedi kii~iik m1r1lt1lar ~1kararak yerde ya-
tan cesedi koklamaya ba§lad1gmda ayag1yla kediyi hafif~e itti .

'' Piiiisssst! C::ekil oradan !''


Belli ki hayvan, sahibinin cans1z bir §ekilde yatt1g1n1 anlad1g1
i~in bu tuhaf sesleri ~1kar1yordu.
Ellerini beline koyarak etraf1 inceleyen Ba§komiser Mestan
birka~ ad1m atarak kan goliiniin biraz otesine, zemine dikti goz-
lerini. Bah~eye a~1lan kap1n1n biraz ilerisinde yere kanla ~izilmi§,
i~inde bir nokta olan daireler vard1. Hayat1nda bu kadar tuhaf
bir §ey gormemi§ti.

Bunu kurban m1 ~izmi§ti yoksa katil mi bilmiyordu. Her


haliikarda bunu yapan bir §ey anlatmaya ~al1§1yordu. Bir iki
saniye dairelere bakt1ktan sonra dikkatle ~evresini incelemeye
devam etti Ba§komiser Mestan. Etraf1 katilin gozleriyle gorme-
si gerekiyordu. Yirmi y1ll1k meslek hayat1n1n yar1s1ndan ~ogunu
Cinayet Biiro'da ge~irmi§ bir ba§komiser olarak buna benzer o
kadar ~ok olay gormii§tii ki art1k hi~bir §ey onu §a§1rtm1yordu.
insan1n i~indeki karanl1k yan1 kabullenmi§ti art1k. istisnas1z her
insan dogarken bu z1tl1kla doguyordu. iyi ve kotiiniin, aydml1k
ve karanl1g1n viicut bulmu§ haliydi bir anlamda. Bu nedenle bizi
katil ya da ermi§ yapacak olan hammadde i~imizde gizliydi. Ka~
defa dii§iinmii§tii, acaba bir insan hi~bir ceza almayacag1n1 bil-
se birini oldiirebilir miydi? insanlar1n digerinin can1n1 almas1na
engel olan §ey i~lerindeki iyilik miydi yoksa alacaklar1na inan-
d1klar1 ceza ile ~ekeceklerini dii§iindiikleri ac1 m1yd1? Bu soru-
nun yan1t1na art1k emindi. Kanunlar, kurallar, dini yapt1r1mlar

66
sayesinde insanlar i<;lerindeki canavar1, o karanl1k taraf1 bastl.I'a-
biliyorlard1. Bu sistem olmasa herkes birini oldiiriirdii kesinlikle
hayat1n1n bir noktas1nda. Bu yiizden katillere i<;lerindeki bu yan1
bast1rmay1 ba§aramayan insanlar olarak bak1yordu. Bu onlarla
empati yapmasma ve onlar gibi dii§iinebilmesine yard1mc1 olu-
yordu. Bir Cinayet Biiro ba§komiseri i<;in katil gibi dii§iinebil-
mek e§siz bir ozellikti.
Evin i<;i de t1pk1 bah<;e gibi Olay Yeri inceleme teknisyenleri
ile Cina yet Biiro polisleriyle kayn1yordu. Beyaz onliikleri ve plas-
tik eldivenleri ile teknisyenler etraf1 inceliyor, morotesi lambalar1
ile gozle goremedikleri detaylar1 bile biiyiik bir dikkatle tar1yor-
lard1. Bir grup teknisyen, bulduklar1 ornekleri ellerindeki plastik
kaplara koyarken Ba§komiser Mestan'1n yan1na gelen yard1mc1s1
Oguzhan belirgin bir sayg1 ile konu§maya ba§lad1:
''Evin tiim giri§ <;1k1§ noktalar1 incelendi ba§komiserim. Zor-
lama olmam1§. Karil bah<;e kap1s1ndan t1rmanarak i<;eri girmi§. ''
''Evdeki giivenlik sistemi neden <;al1§mam1§?'' diye sordu
ka§lar1n1 <;atarak ba§komiser.
''Bilmiyoruz heniiz. Polise herhangi bir arama gelmemi§ tiim
gece. ''
''Katil bir §ekilde giivenlik sistemi oldugu halde eve girme-
yi ba§ard1g1na gore ya giivenlik zafiyeti planl1yd1 ya da ger<;ek-
ten <;ok §ansl1 '' dedi ac1 bir §ekilde giilerek Ba§komiser Mestan.
Ancak §ansa asla inanmayan biri olarak bunun dii§iik bir ihti-
mal oldugunu biliyordu. insanlar1n §ans olarak gordiigii yerde
mutlaka bir <;al1§ma olurdu arka planda. Geriye dogru s1ms1k1
toplad1g1 sa<;lar1n1 eliyle diizelten Cinayet Biiro memurlar1ndan
Zeynep Ozbak1r yanlar1na geldiginde yiiziinde ha.la o tuhaf te-
bessiim vard1 ba§komiserin. Cinayet Biiro'ya yeni atanan gen<;
kad1n l1eyecanl1 goriiniiyordu.
''Elimizdeki bilgiler neler?'' diye sordu Mestan duyguya yer
b1rakmayan bir ses tonuyla.
''Elimizdeki bilgiler herkesin bildigi §eyler. Haydar Doganer.
Yetmi§ sekiz ya§1nda. Olduk<;a varl1kl1. Eski sanayici ve TOSiAD
ba§kan1. Tiirkiye'nin ilk margarinini iireten ki§i ancak yakla§Ik

67
yirmi be§ y1l once fabrikalar1n1 ve markay1 yerel bir al1c1ya sat-
mI§. Maden sektoriinden de uzun zaman once <;1km1§. Pek d1§ar1
<;1kan, etrafta goriinen biri degilmi§. Evden d1§ar1 <;1kt1g1 soylene-
mez hatta."
Mestan gozleri ile evi taramay1 siirdiiriiyordu. Etraftaki da-
g1n1kl1ga bak1l1rsa evin i<;i didik didik aranmI§tl.
''K1ymetli e§yalar duruyor mu? Kontrol ettiniz mi?''
''Ettik ba§komiserim," diye kar§1l1k verdi Zeynep. ''Cinayet
h1rs1zl1k i<;in i§lenmemi§. Evdeki tiim degerli e§yalar oldugu gibi
duruyor. Duvarlardaki tablolar da <;ok onemli ressamlara ait111i§.
Her birinin servet degerinde oldugunu ogrendik eksperden. ''
Ne arzyordun sen boyle diye ge<;irdi i<;inden Mestan. Birini
oldurecek kadar gozunu karartan, aradzgzn §ey neydi?
''Cinayet silah1 bulundu mu?''
''Hayrr ancak ara§t1r1yorlar. ''
''Toksikoloji ornek ald1 m1?''
''Evet, az once ald1lar."
Birka<; saniyelik bir sessizligin ard1ndan yeniden sordu Mestan:
''Cinayet tahmini ne zaman ger<;ekle§mi§?''
''Kan lekesi uzman1na gore kan1n yogunluguna ve rigor
17
mortise bak1l1rsa gece iki civar1 diyebiliriz. Arna tabii kesin de-
gil. Otopsi sonucuna gore netle§ecek. ''
''Evin diger odalar1n1 kontrol ettiniz mi?''
''Evde toplam on dokuz oda, iki salon var. Hepsini incele-
dik. Katil her taraf1 altiist etmi§. Bir §ey ar1yormu§. ''
Tam yan1nda ayakta, elleri belinde bekleyen yard1mc1s1
Oguzhan'a donen ba§komiser: '' Adli bili§ime haber ver. Telefon,
kredi kart1, bilgisayar ne varsa ara§t1r1ls1n. Silinen ya da degi§ti-
rilen dijital izler var mt yak mu bak1ls1n. ''
Yeniden yerde yatan olii ya§lt adama dondii Ba§komiser
Mestan. Adam bah<;ede b1<;aklanmt§ ama eve kadar siiriinerek
geri gelmi§ti. Muhtemelen bah<;edeki olii kopegini fark ederek
d1§ar1 f1rlam1§t1. Yaras1 oliimciildii. Boyutuna ve sapland1g1

17 Olii kat1l1gi

68
noktaya bak1l1rsa on, on be§ dakika ic;inde kan kayb1ndan bi-
lincini yitirmi§, bir iki saat ic;inde de olmii§tii. Ancak ilginc; olan
olmek iizere oldugunu bilen bir adam1n eve kadar gelmeyi ba§a-
r1p telefonla yard1m istemek yerine kiitiiphaneden bir kitap se-
c;ip onu inceleyerek olmeyi beklemesiydi. Daha da ilginc; olan ise
se<;tigi kitapt1. Eski bir el yazmas1 olan kitab1n oldukc;a degerli
oldugu belli oluyordu.
''Neredeyse servet edebilecek c;ok degerli kitaplara sahip-
mi§, '' diye soze girdi yeniden Zeynep komiser.
''Eee no1111al. Evdeki her §ey servet degerinde. Kitaplar da ol-
dukc;a nadir goriiniiyorlar. Ne kadar ederler?'' diye kar§1l1k verdi
Mestan merakla. Servet edebilen kitaplarla ilgili fazla bilgisi yoktu.
''Biz de heniiz tam olarak bilmiyoruz. Ancak diinyada bir
iki kopyas1 d1§1nda ba§ka kopyas1 bulunmayan kitaplar1 varmt§
kiitiiphanesinde. Su el yazmas1 kitaplar bile diinya para eder. Bi-
lirki§i kesin bir §ey soyler. ''
Kati!, para edecek hirbir §eye dokunmamt§ diye gec;irdi ic;in-
den ba§komiser. Cesedin iizerinde duran oldukc;a kalm olan kitab1
c;ekip ald1 Mestan. El yazmas1 kitab1n ne dilinde yaz1ld1g1n1 oku-
yam1yordu. Adamlar el yazzsz ile kim bilir ne kadar zamanda yazz-
yorlar bunu. Kitab1 evirip c;evirdikten sonra ic;inde DNA izine rast-
lanabilecegi ic;in delil po§etine koymas1 ic;in yard1mc1s1na uzatt1.
''Bu dili okuyabilecek birini bulun hemen."
Oguzhan ba§1n1 sallad1ktan sonra h1zla yan1ndan uzakla§1r-
ken yeniden ya§l1 adama dondii Mestan. Olmek uzere olan bir
adam geride kalanlara ne anlatmak ister diye dii§iindii ic;inden.
Eger kendisi oliiyor olsayd1 ne yapard1 o anda? Muhtemelen ya-
k1nlar1na ya da polise ula§maya c;al1§1rd1 yard1m almak ic;in. Arna
bu adam bunu yapmam1§t1. Ne yapmak istemi§ olabilirdi?
Kitap dag1n1n ortas1nda etraf1 inceleyen Zeynep komiserin
sesiyle dald1g1 dii§iincelerden s1yr1ld1.
''Bu kitab1 hep merak etmi§imdir. ''
Kitab1n iizerinde kal1n harflerle The Satanic Verses yaz1yor-
du. ''Seytan Ayetleri'' dedi kitab1n kapag1na bakarken. ''Ke§ke
ingilizce okuyabilseydim. ''

69
''Yasakl1 degil rniydi bu kitap?'' diye at1ld1 gorevlilerden biri
ka§lar1n1 ~atarak.
''Pek ~ok Miisliirnan iilkede yasakland1 arna Tiirkiye'de ya-
sak olrnarnas1na ragrnen ne bas1ld1 ne de ~evrildi, '' diye yan1t
verdi Mestan.
"Ben ~evrildi diye hatrrl1yorurn. Aziz Nesin ~evirmerni§ rniydi?''
''Yok, adarn o kadar ~ok oliirn tehdidi ald1 ki ~evirernedi
korkusundan. iyi de etti ~iinkii hat1rlad1g1rn kadar1yla kitab1 Ja-
poncaya ~eviren ki§i oldiiriilrnii§tii. Ayn1 §ey Norve~ceye ~eviren
ki§inin de ba§Ina geldi. italyancaya ~eviren ki§i ise b1~aklanrn1§
arna §ans eseri kurtulrnu§tU. ''
''Vay anas1n1. Ne kitaprn1§. Merak ettirn iyice §irndi. Anla§I-
lan bizirn rnaktul kitaplara cidden rnerakl1yrn1§. Son dakikalar1n1
okuyarak rn1 ge~irrnek isterni§?''
Mestan soruya cevap verrneden yeniden dii§iinrneye ba§lad1.
Neredeyse seksen ya§mda bir adarn b1~akland1ktan sonra oliirnle
pen~ele§irken ne yaprnak i~in ugra§1rd1? Yerinden dogrulup elleri-
ni arkas1nda kavu§turduktan sonra volta at111aya ba§lad1 salonun
ortas1ndaki kar1§1kl1g1n i~inde. Etrafta gordiigii her bir ayr1nt1y1
zihninde evirip ~eviriyor, olas1l1klar1 hesaplamaya ~al1§1yordu.
Tuhaf yetenegini devreye sokrnal1yd1 ba§korniser. Kendisini ka-
tillerin ve rnaktullerin yerine koyup, onlar gibi dii§iinebilmesiyle
iin salrn1§t1 Cinayet Biiro'da. Daha kii~iiciik bir ~ocukken karar
verrni§ti polis olrnaya. Diyarbak1r'da, izbe ve kotii rnahallede onu
tek ba§tna biiyiitrneye ~ali§an annesi ve agabeyi ile ya§arken derdi
bir an evvel biiyiiyiip ~alt§arak ailesine katkida bulunrnakt1. Zira
kocas1n1 y1llar evvel bir patlarnada kaybeden annesi i~in hayat hi~
de kolay degildi. C:::ocuklarma bakabilmek i~in ii~ i§te birden ~a-
lt§an annesi sabahtan ak§arna kadar bir konfeksiyon atolyesinde
~alt§tyor, ak§amlar1 rnahalleli i~in diki§ dikiyor, hafta sonlar1 da
bir iki yere yernek ve ternizlik yaprnaya gidiyordu. 0 da agabeyi
Arslan ile birlikte annelerini rahatlatrnak i~in erken ya§ta ~alt§-
rnaya ba§larnt§tl. ilk once okul ~1k1§lar1 rnahalledeki oto tarnir-
cisinde ~alt§IDt§, artakalan zarnanlarda da bakkal1n getir gotiir
i§lerini yaprnaya ba§larnt§tt. Kendileri gibi yokluk i~inde olan

70
kom§ular1n1n Hatay'da ya§ayan bir tarud1klarmm ondan epey bii-
yiik olan oglunun Polis Koleji'ni burslu olarak kazarup komiser
yard1mc1s1 olarak mezun oldugunu duydugunda karar vermi§ti
ne yapmak istedigine. Ona gore iiniforma adam olmak demekti.
Adam olmak ve ailesine bakabilmek. i~ine dogdugu s1n1ftan s1yr1-
lip yiikselebilmesinin yegane yolunun bu oldugunu ~ok erken ya§-
ta fark et11ti§ti. 0 nedenle ~ok ~al1§ID1§t1. Giindiizleri okula gitmi§,
okul ~ik1§lar1 para kazanmak i~in ~alt§IDI§tl. Derken ortaokulda
mahalleden en yak1n arkada§I Berat ile Polis Koleji s1navlar1 i~in
Ankara'ya git111i§ti. Bunun i~in neredeyse bir y1la yak1n para birik-
tirmi§, ne annesine ne de agabeyine bundan bahsetmi§ti. Yazlar1
~evre koylerin koyunlar1rn otlat111aya gotiirdiigii i~in birka~ giin-
liigiine ortadan kaybolmas1 zor olmam1§t1. Kazanana kadar kirn-
seye a~iklamamaya karar vermi§ti. Zira agabeyi Arslan sisteme
ofkeliydi. Mestan'1n polis olmas1ru asla istememi§ti. Aralar1nda
~ok §iddetli kavgalar ~1km1§, anneleri onlar1 zar zor ayrrm1§t1.
''Nas1l satarsm kimligini?'' diye bag1rm1§t1 avaz avaz evin
i~inde Arslan. ''Kim oldugumu ~ok iyi biliyorum!'' diye kar§1l1k
vermi§ti Mestan, ''Gelecegimi kurmaya ~ali§mak kendini satmak
degildir ! ''
''Satmakt1r! Yiizlerce gencecik delikanl1 oldii bu toprak-
larda! S1rf dillerini konu§abilmek i~in, s1rf haklar1n1 alabilmek
i~in! Ne ~abuk unuttun Serhat'1n hapishanede ~ektiklerini! Tek
kelime Tiirk~e bilmeyen anas1 Kiirt~e konu§mak yasak oldugu
i~in gorii§ giinlerinde oglunun gozlerinin i~ine bak1p sessiz sessiz
aglamad1 m1? Anas1n1n kar§1s1nda dayak yememek i~in bogaz1n-
da koca bir yurnru ile oturmad1 m1 o lanet olas1ca masada? Ne
~abuk unuttun ya§ananlar1?''
Mestan unutmam1§t1. Arna bu ofkenin kimseye bir faydas1
olmayacag1n1n da fark1ndayd1.
''Miicadeleyi hukuki ya da siyasi olarak yapmak gerek aga-
bey! Silahlara sar1larak degil. Bu sadece daha fazla ac1 ve gozya§l
getirir. Hepimiz ayn1 topraklar1n ~ocuklar1y1z. Biz siz kavgas1na
son vermek gerek. Biz bunu yapabilmeliyiz ki kar§1m1zdakiler-
den de ayn1s1n1 bekleyelim."

71
Agabeyinin ofkesini anl1yordu. Ancak miicadele anlay1§lar1
farkl1yd1. Ve s1rf bu yiizden agabeyi ile aras1 y1llar i<;inde a<;1lm1§,
neredeyse hi<; konu§maz olmu§lard1. Bu duruma en <;ok analar1
iiziiliiyordu. Kimseye bir zarar1 olmayan babalar1 bir akrabas1n1
gotiirdiigii hastane yolunda askerler ve militanlar aras1nda ~1-
kan <;at1§ma s1rasmda hayat1n1 kaybetmi§ti. Tek su<;u o anda o
minibiiste olmakt1. Mestan da ofkeliydi sisteme ama ona kar§I
sava§man1n hi<;bir §ey getirmeyeceginin farkmdayd1. Bu sonu
gelmez kavgan1n hi<; kimseye bir yarar1 olmad1gm1nda. 0 yiiz-
den polis olup kendi se~medigi bu s1n1f ayr1m1ndan s1yr1lmal1yd1
bir an once. Digerleri i<;in ancak sistemin i<;inde olursa bir §ey-
ler yapabilirdi. Zira sistem d1§ar1dan degil i<;eriden degi§tirile-
bilirdi sadece. insanlar1n kendi tercihleri olmayan 1rklar1, din-
leri ve uyruklar1 i<;in a§ag1lanmalar1n1 akl1 alm1yordu bir tiirlii.
Diyarbak1r'da dogmay1, bir Kiirt olmay1 o se<;memi§ti. Hayat1
boyunca iilkesiyle gurur duymu§, devletle kavgaya tutu§mam1§tl.
i<;ine dogdugu cografya yiiziinden nas1l su<;lu olabilirdi ki? Arna
i§te belli bir kesim taraf1ndan oyle alg1lanabiliyordu. Sanki her
Kiirt potansiyel teroristmi§ gibi. 0 da askerligini yapm1§t1. 0 da
yurdu i<;in can1n1 vermeye haz1rd1. Toplumdaki bu onyarg1n1n
yok olmas1na katk1 saglamal1yd1. Bunun i<;in mesleginde iyi bir
yere gelmeli ve topluma faydal1 §eyler yapmal1yd1. Bir Kiirdiin
devlet i<;inde yiikselmesinin kolay olmayacag1n1 biliyordu ama
yine de denemesi gerekiyordu bir §ekilde. Bu yiizden hi<; kimseye
belli etmemi§ti s1navlara girecegini. Sessizce Ankara'ya gitmi§-
lerdi Berat ile. S1navlar giinlerce siirmii§, en sonunda da sozlii
miilakata al1nm1§t1. Hayat1nda o kadar heyecanland1g1 ba§ka bir
an olmam1§t1 hi<;. Bir yandan korkuyor bir yandan da bunu ba-
§arabilecegini soyliiyordu kendisine. Miilakat s1ras1nda sorulan
tiim sorulara cevap vermi§ nihayet sonuna gelmi§ti ki korktugu
o soru ile kar§l kar§1ya kalmI§tI birden.
"Bir Kiirt olarak devletin i<;in ne yapars1n?''
Once ne cevap verecegini bilememi§ti. Ne diyebilirdi ki? Ev-
lerinin yak1nlar1nda onlarca bomba patlarken ve iilkenin yar1s1
bunlar1 gormezden gelirken ne diyebilirdi? Daha kiic;iiciik ya§ta

72
o patlamalarla ya§amay1, dahas1 en sevdigini o patlamalardan
birinde kaybetmeyi nas1l a<;1klayabilirdi? Terorist olup devletle
sava§may1 se<;enler nedeniyle tek su<;unun o topraklarda dogmu§
olmak olan insanlar1n ya§ad1g1 haks1zl1g1 nas1l anlatabilirdi?
Gozleri dolmu§tu soruyu duydugunda. Kar§1s1ndaki ki§inin 1rk<;1
oldugunu ve s1rf pisligine bu soruyu sordugunu biliyordu. Yo-
lun sonuna geldigini anlam1§tl. Agabeyi hakl1yd1 belki de. Onun
gibiler i<;in devlette ve biirokraside yer yoktu. Hem i<;ine dogdu-
gu cografya yiiziinden su<;lanacak hem de o cografyan1n iizerine
yiikledigi yiiklerden kurtulmas1 engellenecekti. Kaybedecegini
anlayan insanlar1n i<;lerine yerle§en o korkusuzlukla gozlerini
ona sorular soran adama dikmi§ti.
''Siz nerede dogdunuz?'' diye sormu§tu zehir kadar keskin
bak1§larla.
Adam, kar§1smdaki bu kii<;iik ama cesur gencin sorusu ile
§a§1rarak cevap vermi§ti:
''Rize'de dogdum. Neden sordun?''
Hi<; tereddiitsiiz kar§1hk vermi§ti.
''Laz's1n1z yani?''
insan zihni ezilip a§ag1land1k<;a kendisini o dipsiz kuyudan
<;1karmak i<;in yeni yollar bulurdu kendine. 0 da <;ok okuyup bil-
gi sahibi olmakta bulmu§tu <;areyi. Kii<;iiciik ya§1nda hem siyasi
hem tarihi hem de felsefi <;ok §ey biliyordu. Lazlar1n Rum koken-
li olduklar1n1 ve hatta kokenlerinin <;ok daha eskiye Romal1lara
dayand1g1n1 <;ocukken ogrenmi§ti.
''Evet. Hay1rd1r bu sorular1 soruyorsun?''
''Neden size dogdunuz yer yiiziinden bu soru sorulmuyor
da bana sorulabiliyor? Diyarbaku'da dogmay1 ben mi se<;tim?''
Kar§1smdaki adam1n bir anl1k donup kalmas1 ile ortam ses-
sizle§mi§ti. i§te o anda cevap vermi§ti sorulan soruya:
''Vatansever bir Laz, bir <;erkez, bir Giircii ya da bir Azeri
ne yaparsa ben de onu yapar1m vatan1m i<;in. Dogdugum yeri
se<;memi§ olsam da bu topraklar benim vatan1m. ''
Bu cevab1 verdikten sonra kararl1 bir §ekilde <;1k1p gitmi§ti
salondan. Hi<;bir §ans1 olmad1g1n1 biliyordu o andan sonra. Belki

73
biraz daha yurnu§ak bir karakteri olsa ezilip biikiiliir, kar§1s1n-
dakinin ho§una gidecek bir §eyler soylerneye <ral1§1rd1 arna bu
ona gore onursuzluktu. Dii§iindiigii §eyi soyleyernernek, kendi
kirnliginden utan1p saklarnak ornurgas1zl1kt1. Vars1n olrnas1nd1
polis. Hayat1 boyunca kendi sec;irnleri olrnayan §eyler yiiziinden
ba§1n1n one egik olrnas1ndansa boyle olrnas1 daha iyiydi. Mern-
lekete dondiigiinde bu konuyu tarnarnen atrnI§tI ba§1ndan. 0
derece ernindi kabul edilrneyeceginden. Arna s1cak bir ogleden
sonra kan ter i<rinde koyunlar1 otlatrnaktan dondiigiinde annesi-
nin §a§k1n bak1§lar1 alt1nda Ankara'dan gelen zarf1 ald1g1nda ne
kadar yan1ld1g1rn anlarn1§t1. Kabul edilrni§ti Polis Koleji'ne. Oste-
lik burslu. Agabeyi kar§I <r1krn1§tI buna ilk ba§ta. Onlara her tiir-
lii zorlugu <r1karan bu sisternin i<rinde olarnayacag1n1 soylerni§ti,
ailelerine ihanetle su<rlarnI§tl onu. 0 da ofkelenrni§ti agabeyine.
Onu bu kadar <rabuk silebildigi i<rin. Ofkesi y1llar i<rinde zarnan
zarnan niiksetse de en dogru karar1 verdigini biliyordu. Te§kilat
i<rinde yiikselrnesi digerlerine gore olduk<ra ge<r olrnu§tu arna yine
de engellenernerni§ti ba§korniser olrnas1. ilgilendigi dosyalar1n
hernen hernen hepsini sonuca ula§tirrnay1 ba§arrn1§t1.
Dald1g1 dii§iincelerden aklma birden gelen bir fikir ile s1yr1l-
d1. Bir ipucu vermeye ~alt§tyordu diye ge<rirdi i<rinden.
''Bir ipucu verrneye <ral1§1yordu!'' diye bag1rd1 co§kusuna
engel olrnayarak. Katilini ele verecek bir ipucu. H1zla kara kan
goliiniin ortas1nda ya§l1 adarn1n yan1na <rornelip yeniden ince-
lerneye ba§lad1. Viicudu <roktan kat1la§ITII§ olan cesedin kollar1
gogiis kafesi taraf1nda dirsekten biikiilii vaziyetteydi. iki elinin
parrnaklar1 da s1k1 s1k1ya kapal1yd1. Aczya dayanmak i~in sikmt§
olmalt kendisini diye ge<rirdi i<rinden. H1zla iizerindeki pijarnan1n
ceplerini bir §eyler bulrna iirnidiyle kar1§t1rrnaya ba§lad1. Bo§tU.
T1rnaklar1n1n i<rlerinde DNA izi bulrnak i<rin sag elini kavrad1g1n-
da diger elinin parrnaklar1 aras1nda bir §ey fark etti. Kalp at1§lar1
h1zlanrn1§t1. Adarn1n ta§ gibi kat1la§II1I§ parrnaklar1n1 a<rrnaya <ra-
l1§1rken, ''Biri yard1rn etsin bana! '' diye bag1rd1. H1zla ona dogru
at1lan Korniser Zeynep parrnaklar1n a<r1lrnas1na yard1rn ederken
nefes nefese konu§rnaya ba§lad1:

74
''Orada bir §ey var, goriiyorum!''
Birkac; dakikal1k yogun bir ugra§In ard1ndan adam1n s1ms1k1
kapat1lm1§ avuc; ic;inden c;1kan kiic;iiciik kag1t parc;as1na bakakal-
d1 ikisi de.

15 18 21 8

20 9 14 19

10 23 16 13

17 12 11 22

Once hangisi harekete gec;ecegini bilmeden bir siire kag1da


bakt1ktan sonra Ba§komiser Mestan kendinden emin bir edayla
kag1d1 ac;1p bakt1gmda Komiser Zeynep'in §a§kin sesi doldurdu
salonu:
''Bu da ne boyle?''
Ba§komiser Mestan kag1da bakarken cevap verdi:
''Hic;bir fikrim yok. Yerdekinin ba§ka bir versiyonu gibi. ''
Kag1d1n ortas1nda ic;inde minik karelerin oldugu biiyiik bir
kare c;izilmi§, her karenin ic;ine de c;e§itli say1lar yaz1lm1§tl.
''Gordiigiim en tuhaf §ey bu. Demek ki yerdekini de kurban
c;izmi§, '' diye devam etti konu§maya.
''Ne yapmam1z gerek? Matematik problemi mi c;ozmeliyiz?''
''Bilmiyorurn," diye cevap verdi Mestan. Bir iki dakika §ekle
bakt1ktan sonra devarn etti sozlerine:
''Bu bir kripto. ~ifreli bir rnesaj."
Kalbini biiyiik bir heyecan kaplami§tl Mestan'1n. S1radan
bir cinayet degildi bu. i§in ic;inde ba§ka §eyler oldugunun bir
gostergesiydi. Birden heyecanla at1ld1 Zeynep:
'~Kag1d1n en alt1na bak! ''
Mestan kag1d1n en alt1nda parmaklar1n1n gerisinde kalan
boliirne dikkatini verince rninicik yaz1lm1§ kargac1k burgac1k, ne
oldugu belli olrnayan harflere bakt1.

75
''Nece yaz1lm1§ bu boyle?'' diye sordu Zeynep merakla.
Dikkatle kag1da bakan ba§komiserin akl1na \'.Ocuklugu gel-
di. Okulda arkada§lar1 ile kendi aralar1nda haberle§mek ic;in bir
yol bulmu§lar ve bu §ekilde ogretmenlerine yakalanmadan dile-
dikleri gibi konu§ffiU§lard1 y1llarca.
''Bu tersten yaz1lmI§ bir yaz1. Bir ayna gerek gormek ic;in."
Komiser Zeynep beline baglad1g1 bel c;antas1n1n fermuar1n1
ac;1p ic;inden bir pudra kutusu c;ikard1. Her ne kadar bir Cinayet
Biiro komiseri olsa da bir kad1nd1 o ayn1 zamanda. Pudra kutu-
sunu ac;1p aynas1n1 yaz1ya tutan Mestan dikkatle ne olduguna
bakmaya c;al1§t1ktan sonra §a§k1n bir §ekilde konu§maya devam

ett1:
''Evet, bu da bir kripto ve §6yle yaz1yor. 'Hakikati bulmak
ic;in marifet kap1s1ndan gee;!' "
''Bir bulmaca daha!'' diye ofladt Zeynep. i§ler iyice karma-
§1kla§1yordu. ''Bu ne demek peki?''
Bir an elinde tuttugu kag1d1n iizerinde yazan sozlerin ve §ek-
lin ne anlama geldigini dii§iinen Mestan, cevab1 bilmese de bil-
digi tek bir §ey vard1. Bu §ekil ve yaz1 onlar1 katile ula§t1racakt1.

76
7

BAGDAT

MS910

ayat1 boyunca s:ok onemli gorevlerde bulunmay1 hayal et-


mi§ti. Daha s:ocukken dii§mii§tii bu ate§ yiiregine. Biiyii-
diigii vakit biiyiik bir insan olacakt1. Bunda belki babas1n1n da
etkisi vard1. Dogup biiyiidiigii Samarra'n1n tozlu sokaklar1nda
ko§tururken babas1 hep, ''Bir giin biiyiik insan olacak!'' demi§ti
e§e dosta. Bunu o kadar s:ok yinelemi§ti ki o da buna inanm1§,
bunu arzulamt§, ya§1t1 s:ocuklardan daha onemli vazifeler iistle-
necegini dii§iinmii§tii hep. His:bir §ey onun bu arzusunu bast1r1p
yok edememi§ti. Ancak bir yan1 bunu istese de bir yan1 kiifeler
dolusu hadis kitab1 okur, yine de doymazd1. Simdi dii§iiniiyordu
da, belki de bu yiizden kolayl1kla halifenin mabeyincisi olabil-
mi§ti gens: ya§tnda. Allah dualar1n1 kabul etmi§, en biiyiik haya-
lini gers:ekle§tirmesine izin vermi§ti. Yapt1g1 i§ miihimdi. Allah'1n
yeryiiziindeki els:isi olan halifenin buyruklar1n1 halka iletiyor, d1-
§ar1yla ili§kisini sagl1yordu. Ard1ndan Devamend valisi olmu§tu.
Bu unvan onun is:in ula§abilecegi en son noktayd1 ona gore. Uzun
siire bu i§i mutlulukla yapmt§, halifeye yak1n olmas1n1n getirdigi
biitiin nimetlerden faydalanmt§tl. Babas1n1n ongoriisii gers:ek-
le§mi§ti gers:ekten de. Ta ki Nessac'1n evinde tesadiifen kat1ld1g1

77
bir tasavvuf sohbetine degin. Hie; hesapta olmayan bu ziyaret
hayata bak1§1rn komple degi§tirmi§ti. Daha evvel soyleseler inan-
mazd1 ama bir giinde degi§ivermi§ti hayata bak1§1. 0 giine kadar
iizerinde dii§iinmedigi ne varsa sorgular, fark1na bile varmad1-
g1 baz1 s1rlar1 merak eder olmu§tu. Haftalar ve aylar boyunca
sohbetlerdeki sozleri dii§iiniip, onlara kat1lmaya devam etmi§ti.
Bu sohbetler s1ras1nda fark etmi§ri ki gogsiiniin tam ortas1nda
kendisini bildi bileli var olan o bo§luk duygusu hafifliyor, yok
oluyor, yiiregini tarifi miimkiin olmayan bir a§k dolduruyordu.
Tam da boyle bir duygu durumu ic;indeyken giinlerden bir
giin Rey emiri vas1tas1yla halifeden bir mektup al1p, Devamend
valisi olarak onunla birlikte Bagdat'1n yolunu tutmu§tu. Hali-
18
fe buyruklar1n1 soyledikten sonra Rey emirine bir hilat hediye
etmi§ti. Geri donmek ic;in yola c;1kt1klar1nda hap§1racag1 tutan
Rey emiri gayriihtiyari giydirilen hilat1n yenine burnunu silmi§ti.
Bunu goren i§giizar1n teki yememi§ ic;memi§ an1nda halifeye ye-
ti§tirmi§ti. Halife de derhal, ''Emirlik gorevinden azledin!'' em-
rini vermi§ti. Bu olay onu c;ok dii§iindiirmii§, yap1lan haks1zl1g1
yedirememi§ti. Bu olay oyle biiyiimii§tii ki geceleri onu uykusun-
dan eder hale gelmi§ti. Simdi dii§iiniiyordu da asl1nda onu uy-
kusundan eden ba§1ndaki bu dii§iinceler degil, kalbinin sesiydi.
En sonunda dayanamay1p halifenin huzuruna c;1k1p istifa etmek
istedigini soyleyivermi§ti. 0 kudretli halifenin yiiziindeki §a§k1n-
l1g1 hala daha diin gibi hat1rl1yordu. Yeryiiziindeki her insan1n
gelmek isteyecegi makarm elinin tersiyle itmesini anlayamam1§t1.
Nedenini sordugunda dayanamay1p soyleyivermi§ti:
''Ey halife! '' derni§ti, ''sen ki Allah'1n bir kulu olarak k1y-
meti olmayan bir hilata yap1lan sayg1s1zl1g1 ho§ kar§1lam1yorken,
alemlerin sultan1 olan Allahii Teala ihsan ettigi marifet ve mu-
habbet elbisesini, bir kulun hizmetinde mendil olarak kullanma-
m1 ho§ kar§ilar m1? ''
Bundan sonra Allah'm kulu olacakn, halifenin kolesi degil. Daha
diine kadar makarn, unvan, §ohret derdindeyken bunlar1n hic;bir

18 Padi§ahlann, vezirlerin ve halifelerin birini odiillendi1111ek ya da goniil almak istedikle-


ri zaman giydirdikleri ~ok degerli kuma§tan ya da kiirkten kaftan.

78
oneminin olmad1g1n1 anlam1§, vazifesini b1rakman1n en dogrusu
olduguna kanaat getirmi§ti. 0 giinden sonra da Ciineyd-i Bag-
dadi hazretlerinin tasavvuf okulunun yolunu tutmu§tu. Seyhten
bedeli ne olursa olsun ders almaya kararl1yd1. Onu buyur eden
Ciineyd-i Bagdadi olan biteni dinledikten sonra ne yapmak iste-
digini sordugunda, omriinii Allah yoluna adamak istedigi ceva-
b1n1 vermi§ti.
''Senin cevherinden bana biraz hediye et veya sat!'' dedigin-
de Ciineyd hazretleri giiliimsemi§ ve ''Satmaya kalksam bedelirii
odeyemezsin. Hediye etsem onu kolayca elde ettigin i<;in kadrini
bilmezsin. 0 yiizden benim yapt1g1m gibi ilkin farktan ad1m at.
Fark makam1n1 elde et,'' diye kar§1l1k vermi§ti.
''Yani ne yapmam gerek?''
''Simdi git, bir y1I boyunca kibrit sat!'' diye buyurmu§tu ar-
d1ndan da. ilk ba§ta §eyhin ne yapmak istedigini anlamam1§t1
ama §imdi biliyordu ki onun gonliindeki hastal1g1n ne oldugu-
nu bir bakt§ta bilmi§ti Ciineyd hazretleri asl1nda. Bolgede kos-
koca vali olarak tan1nan birinin bir berdu§ gibi kibrit satmaya
kalkmas1 nefsini oldiirme yolunda ilk adun degil miydi? Ancak
nefsini oldiirme <;al1§malar1 bununla da kalmamI§tl. Bir senenin
sonunda §eyhin yan1na gittiginde, ''Simdi de bir y1I kap1 kap1 di-
len!'' diye buyurmu§tu. Vaktiyle emirlik yapt1g1 vilayet de dahil
her yere gidip kap1 kap1 dilenmi§ti. insanlar bir zamanlar emir
olan ona ac1yarak bak1yor bir §eyler verip kap1lar1n1 kap1yorlar-
d1. 0 da verilenleri fakir fukaraya dag1t1yordu. Bir y1l1n sonunda
gordiigii Ciineyd-i Bagdadi ona §Oyle bir bakm1§ ve ''Sende ha.la
itibar sevdas1ndan kal1nt1 var, git bir y1l daha dilencilik yap,''
demi§, o da bir an bile s1zlanmadan denileni yerine getirmi§ti.
Oniinde el pen<;e duranlar yiiziine bakmaz olmu§, eski dostlar1
onu goriince yollar1n1 degi§tirmeye ba§lam1§lard1. Arna bunlar1n
hi<;biri umurunda degildi. Yola ilk <;1kt1g1nda zorlanm1§t1 ama
nefsini oldiirdiik<;e ac1 kaybolmu§tu. Bir y1l daha zaman1nda yo-
nettigi sokaklarda dilencilik yapt1ktan sonra ''Tamaro'' demi§ti
Ciineyd hazretleri, ''art1k kat1labilirsin sohbetlere. Lakin sohbet-
te bulunanlar1n hizmetkar1 sen olacaks1n!'' Bu §ekilde §eyhini

79
dinleyerek nefsini koreltmi§, onu Allah yolundan ay1rabilecek ne
varsa hepsini yak etmi§, Ciineyd-i Bagdadi'nin talebesi olmu§tU.
Giinbegiin takip ettigi, hi~bir dersini ka~1rmad1g1 tasavvuf oku-
lunun en co§kun talebelerinden biri olmay1 ba§armI§tl en sonun-
da. Hissettigi a§k o kadar co§kulu olurdu ki bazen kendinden
ge~er, ne§eyle hayk1r1rd1. isminin oniine ''deli'' s1fat1n1n tak1lma-
s1 belki de bundand1 kim bilir. Ciineyd-i Bagdadi onun i~in her
§ey demekti art1k. Bu kadar ~ok bilgiyi ba§ka nas1l bilebilirdi?
Arna dikkatli olmak zorundayd1lar. Tasavvuf ilmi pek ho§ kar-
§Ilanan bir ilim degildi. Sapk1n hatta dahas1 z1nd1k goziiyle ba-
k1labilirdi takip~ilerine. Bu yiizden §eyhi Ciineyd'den ogrendigi
ilk §ey tasavvuf ilmini kapal1 kap1lar ard1nda konu§malar1 ge-
rektigiydi. Bu bilgileri anlamaya yetecek egitimi olmayanlar1n
bunlar1 yanl1§ anlayabileceklerini, bu yiizden otoritenin h1§m1-
na ugrayabileceklerini soylerdi. 0 yiizden kentteki tiim sufiler
ve dervi§ler buna dikkat eder, ilimlerini kapal1 kap1lar ard1nda
konu§urlard1. Bu sabah kuma§~1lar ~ar§1s1nda kar§1la§t1g1 der-
vi§e degin bu konular1 boyle a~1k a~1k konu§an gormemi§ti. 0
yiizden §a§k1nd1 biraz.
Tozlu ara sokaklardan ge~tikten sonra kohnemi§ bah~e ka-
p1s1n1 ittirip i~eri girdiklerinde durup solukland1. Saatlerdir hi~
konu§madan sadece yiiriimii§lerdi. Ter damlac1klar1 aln1ndan
simsiyah sakal1na siiziiliirken, "Kapat kap1y1 dervi§!'' dedi ne-
fes nefese. Ard1ndan evin ah§ap kap1s1n1 itip i~eri girdi. Giine§in
ula§mad1g1 evden yay1lan serinlikle rahatlad1g1n1 hissetti. Ciibbe
ve sar1g1n1 ~1kar1p terden s1r1ls1klam olmu§ seyrek siyah sa~lar1n1
eliyle diizeltti. Yerdeki sedirin iizerinde duran birka~ yast1k ve
pencerenin kenar1ndaki do§ekten ba§ka hi~bir §ey yoktu i~eride.
Onlar1 i§aret ederek, ''Gel otur hele, biraz soluklan, '' dedi.
Kendisine soylenileni yapan dervi§ de sar1g1n1 ~1kard1ktan

sonra sedirin iizerine bagda§ kurup oturdu. Omuzlar1na dokii-


len dalgal1 siyah sa~lar1 terden 1slanm1§tl. Simsiyah gozlerinde
bir b1~ak kadar keskin ve kendinden emin bir bak1§ vard1. Tuhaf
bir enerjisi vard1 kar§1s1ndakini i~ine ~eken. Oyle bir huzur duy-
gusu yay1yordu ki etraf1na insan tek kelime etmeden saatlerce

80
yan1nda oylece oturabilirdi. 0 ki Ciineyd-i Bagdadi hazretlerinin
en biiyiik takip~isiydi, onun yan1ndayken bile boyle bir nur gor-
memi§ti onu ku§atan. Dervi§in ko§eli yiiziinii ~evreleyen siyah
uzun sakal1n1n aras1ndan goriinen pembe dudaklar1 ne§eli bir
ifadeyle gerildi.
''Ne bakar durursun oyle yiiziime uzun uzun?''
0 an dervi§in kendisine giiliimsedigini fark edip kendine
geldi. Hayret duygusunu belli etmemek i~in sanki k1zm1§ gibi
konu§maya ba§lad1:
''Deli misin sen Hiiseyin Bin Mansur? Kadi hazretleriyle na-
s1l konu§tun oyle? Ne diye tiim dikkatleri ~ektin iistiine? Bilmez
misin sana i§kence edebilirler! Dahas1 seni oldiirebilirler. ''
Dervi§ onu dikkatle siizdiikten sonra giiliimseyerek cevap
verdi:
'' Allah yolunda eziyet edilmekten de oldiiriilmekten de
korkmam hen! Bu ilmi niye verdi bana Rabbim eger ger~ekleri
soyleyemeyeceksem? ''
Ba§1n1 oniine egip birka~ saniye sessiz kald1. Dervi§ hak-
l1yd1. Tam agz1n1 a~1p bir §ey soyleyecekken devam etti dervi§
sozlerine:
'' Ad1n ne senin? ''
''Tan1tmad1m kendimi sana, dogru. Ebu Bekir ~ibli benim
ad1m.''
''Memnun oldum Ebu Bekir karde§im. Hallac diyebilirsin
bana k1saca sen de. Evini bana a~t1n, sag olas1n. ''
Misafirine ikram edecek pek bir §ey olmad1g1 i~in mahcup
bir §ekilde sedirin hemen yarunda, yerde duran kapag1 kald1r1p
serin kalmas1 i~in ~ukurun i~ine koydugu sudan bir ma§rapaya
doldurdu. Ard1ndan kii~iik bir kaseye koydugu hurmalarla bir-
likte Hallac'a uzat1rken, ''Kusura kalma, ikram edecek pek bir
§eyim yak ne yaz1k ki, '' dedi.
Hallac uzat1lan suyu alip lik1r l1k1r i~tikten sonra cevap verdi:
"Misafir umdugunu degil, buldugunu yer."
Kar§1l1kl1 giilii§tiikten sonra merakla sordu misafirine Ebu
Bekir:

81
''Eee hangi riizgar att1 seni buraya boyle? Ne arars1n
Bagdat'ta? ''
Hurmalardan bir 1s1r1k alan Hallac arkasma yaslan1p rahat-
lad1ktan sonra k1sa bir siire sessiz kald1. Ard1ndan anlatmaya
ba§lad1:
''Seninle ayn1 §eyi arar1z asl1nda. Lakin sen onu buldugunu
dii§iiniirsiin bense onu her buldugumu dii§iindiigiimde asl1nda
hi~ ula§amamI§ oldugumu bilirim. 0 yiizden aray1§1m hi~ bit-
mez. Hala Hakk1 arar dururum. ''
Kar§1smdaki dervi§in etraf1n1 saran nurdan etkilenmi§ bir
§ekilde, ''Bir araya gelmemiz tesadiif degil desene," diye cevap
verdi Ebu Bekir.
"Bu hayatta ne tesadiif ki zaten?''
''Nereden bildin hakikati buldugumu dii§iindiigiimii?''
Yiiziine 1l1k bahar riizgar1 bir giiliimseme yay1lan Hallac
hurmadan bir 1s1r1k daha ald1ktan sonra cevap verdi:
''Nas1l anlad1g1m1 sorma. Bunu nas1l dii§iinebildigini sor
kendine evvela."
Ebu Bekir'in §a§k1nca kendisine bakt1g1n1 goren Hallac de-
vam etti sozlerine:
''Bu yola ~1km1§s1n belli. Sozlerinden anla§1l1yor ki hakikati
buldugunu ama onu insanlarla payla§maman gerektigini dii§ii-
niiyorsun. ''
''Evet oyle. <;iinkii anlamazlar. ''
"Onlarm anlay1p anlamamas1 onemli degil. Hakikat oyle
derindir ki ona vak1f olan kimse onunla dolup ta§ar, otesini be-
risini dii§iinemez art1k. Kiip i~indekinin d1§ar1 s1zmas1na mani
olabilir mi hi~? Eger sen bunu engellemeye ~al1§1yorsan zihninle
hareket ediyorsun demektir hala. Ve insan zihni ihtiya~lar1n1n
kontroliindedir, Hakk'1n degil. ihtiya~tan kurtulman gerekir ki
onu bulas1n."
Bir sohbetle hayat1 degi§en Ebu Bekir onca zamand1r gittigi
okulda nice bilgi ogrenmi§ti ama hi~biri bu kadar berrak degil-
di. Hallac'1n sozlerinden biiyiilenmi§ gibiydi. Kalbi sanki gogiis
kafesini delip ge~ecekti.

82
''Ne yapmam gerek yani?'' diye sordu gozlerini dervi§in
gozlerinden ay1rmadan.
''blmen gerek! Efendimizin soyledigi gibi, olmeden evvel al-
men gerek. Oldugunu dii§iindiigii ki§i olmeli! Nefsin olmeli! An-
cak o zaman ger<;ek seni ke§federsin. Ger<;ek seni ke§fettiginde
de en biiyiik hakikati anlayacaks1n. Bunun i<;in de teslim olman
gerekir once. Ba§1na her ne hal gelirse gelsin teslim olup kabul
etmen gerekir. Eger tohum direnir de hayatta kalmal1y1m derse
hayatta kalabilir ama asla aga<; olamaz. Hristiyanlar1n peygam-
beri isa, 'Bir tohumu topraga ekersin, o tohum kendini s1kar,
kendini topraga b1rakmazsa <;iiriir gider. Topraga b1rak1r, teslim
olursa o tohumdan ba§ak <;1kar, yiizlerce tohum olur.' der. 0 yiiz-
den oliimden de oldiiriilmekten de korkmamal1s1n! ''
isa'n1n ad1n1 duyan Ebu Bekir bundan pek ho§lanmam1§tI.
''isa'n1n ne dediginden bize ne?''
Hallac giiliimsedi.
''Bak i§te! Anlamaz dedigin avam gibi konu§maya ba§lad1n
sen de! Bilmez misin tiim dinler Hakk'a giden yollard1r sade-
ce! Biiyiik kii<;iik, eski yeni hepsi hirer yoldur. Onemli olan tek
§ey hakikattir. Ona nas1l ula§t1g1n1n, hangi yolu kulland1g1n1n ne
onemi var?,,
Ebu Bekir yiireginde bir kap1n1n hafif<;e araland1g1n1 hisse-
diyordu. Tam olarak a<;1lmarru§tl ancak kap1dan s1zan 1§1g1 fark
edebiliyordu. 0 an Hallac'1 omrii boyunca takip edecegini an-
lad1. Bir an yanl1§ miir§idi takip ettigini dii§iindii ancak hemen
sonra bu dii§iinceyi kovdu zihninden. Ciineyd-i Bagdadi hazret-
leri belki bu dervi§ kadar cesur degildi ama biiyiik bir ilmi vard1.
Unii tiirn islam alemine yay1lm1§t1. Dii§iincelerinden Hallac'1n
sesiyle s1yr1ld1.
''Eger mana aleminde yol almak istiyorsan yanl1§ miir§idi
takip etsen bile farkl1la§1rs1n. Eger ger<;ekten kalbin a<;1k ve <;aba
i<;indeysen kimse seni yanlI§ yonlendiremez. 0 yiizden yanl1§
miir§it yoktur, korkma! Senin kendi aldatmacalar1n ve nefsin d1-
§1nda kimse engelleyemez. ''
Ebu Bekir ba§1n1n i<;inden ge<;irdigi dii§iincelere cevap veren
dervi§e hayretle bakt1. Pek <;ok kerameti olan eren i§itmi§ti ama

83
o giine degin §eyhi Ciineyd d1§1nda hie; boyle biriyle kar§1la§ma-
m1§t1. Onun hayretinden eglenen Hallie ne§eyle sordu:
"Eee ... Anlat bakal1m. Senne yapar ne edersin hayatta?''
Ebu Bekir eski hayat1 akl1na gelince giiliimsedi.
''Bir zamanlar giic;lii kudretli bir emirdim. ~imdi garip birder-
vi§im. Bu yolda benligimi oldiiriip hakikati ke§fettim zanneder-
dim. Bu sabah anladrm ki bir arpa boyu yol almami§rm meger. ''
''Yoo ... Haks1zl1k etme kendine. Sen sadece dogruluk deni-
zinde bogulmu§sun. Arna bunu fark edersen ilerlemeye devam
edersin. ''
Ebu Bekir bir iki saniye dikkatle Hallac'a bakt1ktan sonra
dudaklar1n1 biizdii.
''Ne dernek istedigini anlarnad1rn. ''
Yerinden dogrulan Hallac-1 Mansur bir kedi gibi gerindikten
sonra bahc;eye c;1k1p yerden kiic;iik bir sopa ald1. Sopan1n ucunu
sivrilttikten sonra da toprag1n iizerine ic; ic;e gec;rni§ daireler c;izip
ortas1na bir nokta yapt1.
''Merkezine neyi koyarsa onun etraf1nda cloner insan. Belli
ki sen bir zamanlar rnerkeze para ve unvan koyrnu§sun. Dernek
ki onlar1n etraf1nda donrnekteydin, '' dedi dairelerin ic;indeki
noktay1 gostererek. Ard1ndan devarn etti sozlerine:
''Halbuki rnerkezde Allah var. 0 rnerkeze ula§rnak
irnkans1zd1r. Dairelerden gec;erek rnerkeze ula§t1g1n1 dii§iinsen de
vard1g1n nokta en ic;teki dairedir asl1nda. Sen ne vakit Rabbi-
ni fark ettin, en di§ daireden ic;erdeki dairelere dogru ilerlerneye
ba§lad1n. Yani rnerkeze yakla§rnaya ba§lad1n. En d1§ta yer alan
sezgi dairesine ula§an ki§i dogruluk denizine yakla~rnI§ dernek-
tir. Rabbini hissetrneye, onun yolundan yiiriirneye, onu ararnaya
ba§larn1§t1r. Arna dikkat etrnezse bu denizde bogulur insan. ''
~a§ktn bir §ekilde dervi§in ne dedigini anlarnaya c;al1§an Ebu
Bekir gozlerini k1rp1§t1rd1.
''Yani ne dernek istersin bana Hiiseyin Bin Hallac?"
''Burada insan hakikati ogrendigini zanneder t1pk1 senin
gibi. Ogrendigi bilgilerle kendinden gec;er, sarho§ olur. Onlar-

la oyalan1r durur. Arna bu bilgi yan1lt1c1d1r. Insan en biiyiik


84
hakikattir, dogru arna hakikatin ta kendisi degildir. Ogrendigin
bilgilerle rnerkezde kendin oldugunu zannetrneye ba§larsan o
dogruluk denizinde bogulursun. Goniil kanatlar1n1 bulup uc;-
rnak isteyen bir ku§tur. Fakat uc;rnas1n1 engelleyen kanatlarm1n
olrnarnas1 degil, rnerkez benirn diyen benligidir. Gerc;ekte uc;rnak
ancak benligini terk etrnekle olur. Goniil ku§unun uc;rnak ic;in
kanatlara ihtiyac1 yoktur. 19 ihtiyac1 olan tek §ek benirn dedigi
her §eyi, benligini b1rakrnas1d1r. Ancak o zarnan rnerkeze yani
Rabbine yakla§ir insan. ''
ic; ic;e gec;rni§ dairelere §a§kinca bakan Ebu Bekir tek kelirne
etrneden oylece duruyordu. Kar§1s1ndaki dervi§in oyle s1radan
biri olrnad1g1n1 anlarn1§t1 ilk gorii§te. Arna bu derece rnuhterern
oldugunu dii§iinrnerni§ti. Nernlenen gozlerini eliyle silerken iler-
lernesi gereken yolu bulrnu§ olrnan1n sevinciyle ic;i ne§e doluydu.
''Senin rnutlaka hocarn Ciineyd-i Bagdadi hazretleri ile ta-
ni§rnan gerek. ''
Yiiziinii giine§e donen Hallie giiliirnsedi.
''Ben de onu gorrnek isterirn. Basra'da c;ok i§ittirn ad1n1."
''Yaln1z seni uyarrnak isterirn. ~eyh hazretleri c;ok kat1dl.l'
bu konuda. Konu§tugurnuz konular1 asla kirnse duyrnas1n ister.
Eger bu sana yanl1§ gelrnekteyse hie; varrna yan1na."
''Her insan1n birbirinin yoluna c;1krnas1n1n bir hikrneti var-
d1r. Benirn de ondan ogrenrnern gerekenler var dernek ki. Belki
de o yiizden buraday1rn. ''
Ebu Bekir'in olgun hurrnalar gibi ac;1k kahverengi olan goz-
leri ne§eyle parlad1. ''Ne duruyoruz o vakit, hadi vural1rn kendi-
rnizi §eyh hazretlerinin huzuruna, '' dedi giiliirnseyerek. ic;eriden
ald1g1 sar1g1n1 ve ciibbesini iizerine gec;irirken o giine degin bin
bir tiirlii kerarnetini i§ittigi Ciineyd-i Bagdadi hazretlerini en az
onun kadar kerarnet sahibi bir dervi§le tan1§t1racag1 ic;in kendisi-
ni rnutlu hissediyordu.
Ogle giine§i alt1n bir para gibi gokyiiziinde parlarken sessiz-
ce yiiriirneye ba§lad1lar yeniden. Yanlar1ndan gec;en ahali bu iki

I 9 Ene'l hak gizli ogretisi

85
dervi§e bak1p kendi aralar1nda f1s1lda§arak konu§uyordu. Ebu
Bekir sufilerin ho§ kar§1lanmad1klar1n1 biliyordu ama §ehre yeni
gelmi§ misafirinin ilk giiniinde buna tan1kl1k etmesini istemezdi
dogrusu. Garip bir §ekilde kendisini ev sahibi hissediyordu.
''Okul ~ok uzakta degil, merak etme, ~arkiye'de. Az kald1,"
dedi nefesini dengelemeye ~al1§1rken.
Giiliimseyerek ba§1n1 sallayan Hallac tek kelime etmedi.
Sanki hi~ yorulmuyor, hi~ susam1yor, hi~ ac1km1yor gibiydi.
''Onca yoldan geldin ama ben daha yorgunum yan1nda,"
diye tak1ld1 dervi§e.
K1sa bir an sessiz kalan Hallac sakin bir ses tonuyla,
''Kendi i~indeki hakikate odaklan1rsan ihtiya~lar1ndan azade
olur, hi~birini hissetmezsin, '' diye kar§1l1k verdi. Yiiriidiikle-
ri yollar kalabal1kla§maya ba§larn1§t1. T1pk1 ~ar§1n1n i~i gibi,
igne atsan yere dii§meyecek haldeydi her yer. Okul §ehrin tam
merkezinde, geni§ bir avlunun ortas1nda bulunan eski ta§ bir
yap1yd1. Her claim serin olurdu. Birazdan hem giine§in yak1c1
s1cag1ndan kurtulacak hem de ho§ sohbet ederek giinii giizel-
le§tireceklerdi. Birden etraflar1nda ko§turup duran insanlar1
fark edip irkildi Ebu Bekir. Ne/er oluyor diye ge~irdi i~inden.
Anla§1lmayan sozler soyleyerek etraflar1nda ko§turan adam-
lar1n seslerine ileriden gelen ba§ka bag1r1§ sesleri de kar1§1-
yordu. Birileri ''Vurun! '' diye bag1r1rken digerleri '' Askerleri
~ag1r1n! '' diye bag1r1yordu. Kad1n, erkek, gen~ ya§l1 herkes
ko§arak bir yere akin ediyorlard1. ~a§k1n bir §ekilde etraf1na
bakan Ebu Bekir yeni yolda§l Hallac'1n durup neler oldugunu
anlamaya ~al1§t1g1n1 fark etti. Hemen gitmemiz gerek bura-
dan! Herne olay olduysa ~ok fazla kar1§mak dogru olmazd1.
Okul biraz ilerideydi, bir iki dakika sonra varm1§ olacaklard1
ama sesler de sanki tam o taraftan geliyor gibiydi. Hallac'1
kolundan tutarak ~ekti, ''Hadi acele et, birazdan askerler bu-
rada olur. Ortal1k kar1§acak belli ki! '' dedi Ebu Bekir endi§eli
bir ifadeyle. Ad1mlar1n1 ona uyduran Hallac hala ne oldugunu
anlamaya ~al1§1yordu. Ebu Bekir biliyordu ki birazdan ~1ka-
cak arbedede burada olurlarsa askerlerin h1§m1na onlar da

86
ugrayacak, zaten sufileri su~lamak i~in yer arayan yonetimin
eline f1rsat ge~mi§ olacakt1. 0 nedenle bir an once okula ula§-
malar1 gerekiyordu. Her adrmda i~indeki endi§enin biiyiidiigiinii
hisseden Ebu Bekir okula birka~ ad1m kala §a§kmlikla durdu.
Olaylar tam da okulun oniinde olmaktayd1. Onlarca zenci kole,
isyanc1 Miisliiman ve i§~i, esnafla kar§l kar§1ya gelmi§ti. Korku
dolu bak1§larla onlara bakarken derin bir nefes ald1. Tam da ye-
rine du§tuk diye ge~irdi i~inden. Bundan neredeyse on be§ sene
evvel Abbasi yonetimindeki bolgelerin dort bir yan1nda zenci ko-
leler ayaklanmi§, haklar1n1 talep eder olmu§lard1. Bunlar1n i~inde
sadece Afrikal1 zenciler degil, semavi dinlere mensup gayrimiis-
limler, Arap as1ll1 olmayan Miisliimanlar ve kole muamelesi go-
ren Miisliiman i§~iler de vard1. Yonetim bu isyan1 sert bir §ekilde
bast1rmaya ~al1§ml§, hi~bir merhamet gostermemi§ti. Ancak yine
de isyan hala devam ediyor, ba§kald1ranlara her giin yenileri ek-
leniyordu. Son zamanlarda ad1na Karmatiler denilen bir grup
koylii de bu isyana kat1ld1. i§in kotiisii giderek gii~leniyorlard1.
Soylenenlere gore Abbasi imparatorlugu'nu y1k1p yerine yeni bir
din devleti kurmak, herkese e§it haklar saglamak istiyorlard1. Bu
devlette herkes ~al1§acak, emek verecek, hi~ kimse a~ ve muhta~
durumda olmayacak, herkes e§it olacakt1. Yonetim bu insanlar1
yakalay1p hapse at1yor ancak zenci isyan1yla ba§layan halk ha-
reketinin bu yone evrilmesini engelleyemiyordu. Yani olduk~a
tehlikeli bu insanlarzn bulunduklarz yerlerde olmak diye ge~irdi
i~inden Ebu Bekir korku dolu gozlerle etraf1na bakarken. Birden
kalabal1g1n i~inden sesler yiikseldi:
''Hakk1m1z1 aramak anam1z1n ak siitii gibi helaldir! ''
''Evet! Hakk1m1z olan1 istiyoruz sadece!''
'' E§itlik istiyoruz! insan yerine konmak istiyoruz! ''
'' Allah'1n yeryiiziindeki el~isi oldugunu soyleyen biri adil
olur, hak yemez! ''
'' A~1z! Yiyecek lokmam1z yok! Halife saray1nda ku§ siitii ile
beslenirken bizim ~ektigimiz zuliim nedir?''
Ard1 ard1na sloganlar at1l1p bag1r1l1rken arbede ~1km1§, es-
oaf ile isyanc1lar birbirine girmi§lerdi. Kocaman sar1kl1 adamlar

87
yerden ald1klar1 ta§lar1 f1rlat1yor, ellerine ge<;ene vuruyorlard1.
isyanc1lar <;evik hareketlerle kar§1l1k veriyor, <;at1§man1n §iddeti
art1yordu.
''Siz kimsiniz halifeye di! uzat1yorsunuz?'' diye bag1rd1 kala-
bal1g1n i<;inden biri.
''Begenmiyorsan1z defolun gidin buradan!''
''Ekmegini yediginiz topraga ihanet ediyorsunuz!''
Gen<; bir isyanc1 olanca giiciiyle bag1rd1:
''Ne ekmegi! Yiyecek bir lokmam1z yok bizim!''
''Bizi insan yerine koymayan, hayvandan daha a§ag1 mua-
mele eden bu sisteme katlanmak zorunda degiliz? Devlet insan-
lar i<;in var! insanlar devlet i<;in degil! Tek istedigimiz hakkun1z! ''
''Bu zuliim yeter! ''
Kucagmda <;ocuguyla kalabal1g1n aras1nda aglayan bir ka-
d1n, ''Bebegim a<;! Oliiyor! Kole gibi <;al1§1yoruz ama hakk1m1z1
alam1yoruz!'' diye bag1rmaya ba§lad1g1nda kalabalik hareketlen-
di. Kavga gittik<;e §iddetleniyordu.
''R1zk1 Allah verir! Sen kimden hesap soruyorsun?'' diye ba-
g1rd1 kar§It gruptan biri. Kad1n bag1rarak cevap verdi:
''R1zk1 Allah verir ama Allah o r1zk i<;in insanlar1 arac1 k1l-
m1§t1r. 0 r1zk1 gasp eden cehennemde cay1r cay1r yanacak!''
''Yanacak! Yanacak! Cehennemde yanacak! Yanacak! Ya-
nacak! Cehennemde yanacak! ''
Kalabal1k hep bir ag1zdan bu sozleri tekrarlarken bir adam,
isyan eden oglunu <;eki§tiren ve bu esnada ona yo! a<;maya <;al1-
§an ya§lI bir kad1na vurdu. Yere dii§en kad1n1 kald1rmaya <;al1§an
ogluna esnaftan birka<; ki§i ayn1 anda sald1r1rken dayanamayan
Hallac yerinden frrlad1. Onun f1rlad1g1n1 goren Ebu Bekir daha
agz1n1 a<;amadan Hallac bag1rmaya ba§lam1§tt bile.
''<;ekilin bre kendini bilmezler! Siz de hi<; mi utanma yok da
hem bir kad1na vurursunuz hem de gencecik bir delikanl1ya bu
kadar ki§i ayn1 anda sald1r1rs1n1z?''
Bunlar1 soylerken yerdeki kad1n1 kald1rrrn§, delikanl1ya vu-
ranlar1 savu§turmaya ba§lamt§tl. Bir anda birbirine giren kala-
bal1gin orta yerinde kalan dervi§e bakan Ebu Bekir ne yapmas1

88
gerektigini bilmiyordu. Tek soyleyebildigi, ''Ya Hiiseyin! Yapma
etme, kar1§ma bunlara!'' idi. Bir dua gibi bu kelimeleri soylerken
bir yandan da Hallac'1 c;eki§tirip okulun bahc;esine sokmaya ug-
ra§iyordu.
'' Allah tiim kullar1n1 e§it yaratm1§t1r! '' diye bag1rd1 olanca
giiciiyle Hallac. ''Rabbim ay1rmazken kul nas1l ay1r1r? Kom§usu
ac; ya tar ken tok uyuyan Miisliiman degildir! ''
Ebu Bekir korku ic;inde Hallac'a bak1yordu. Neler soyluyor-
sun be adam diye gec;irdi ic;inden. Hif mi korkmazszn gerfekten
ba§zna geleceklerden? Dervi§in havada uc;u§an yumruklar1n or-
tas1nda kald1g1n1 goriince o tarafa ·dogru yoneldi ancak birden
duyulan bir diidiik sesinin ard1ndan biiyiik bir pat1rt1 i§itildi.
Ebu Bekir bu sesi iyi tan1yordu. Korktugu ba§ina gelmi§ti.
''Askerler!'' diye bag1rd1 Hallac'a. ''Askerler geldi! C::abuk
gel bu yana!''
Adina er-Reccaletii'l-Musafiye denilen silah ku§anm1§, si-
yahlar ic;indeki yaya askerler tek bir ki§inin bile k1m1ldamas1na
miisaade etmeyecek §ekilde kalabal1g1n etraf1n1 c;evirdiginde ku-
mandanlar1 oldugu belli olan sert bak1§l1, k1sa boylu adam elle-
rini arkas1nda kavu§turmu§ bir §ekilde siizdii kalabal1g1. Gozle-
rinden nefret ve ac1mas1zl1k ak1yordu. Belli ki ofkeyle bakt1g1 bu
insanlar1n onu ugra§t1rmalar1ndan b1km1§t1. Zamanmda ezilen
ama sonras1nda orant1s1z bir giic; elde eden insanlarda olan ki-
birle agir adunlarla yakla§tl onlara. Bir zamanlar bu giiruhun
ic;inden c;1kt1g1n1 unutmak istercesine gogsiinii §i§irmi§, bulundu-
gu noktan1n onu yiicele§tirdigine inanm1§t1. K1pk1rm1z1 cildinin
ortas1nda, 1slak topraktaki solucanlar gibi goriinen dudaklar1
alayl1 bir §ekilde k1vr1ld1. Ard1ndan ciissesine gore epey yiiksek
c;1kan bir ses tonuyla bag1rd1:
'' At1n bunlar1n hepsini zindana !''

89
8

UL

is ince bir tiil gibi istanbul'un iizerini orterken istiklal


Caddesi'nin Tiinel bitimine paralel bir sokak olan Serdar-1
Ekrem'de yer alan tarihi binan1n en iist kat1nda yer alan daire-
sinden manzaray1 seyrediyordu. Saat 08.30'du. Okumas1 gereken
c;:ok fazla §ey oldugu ve bu nedenle gece gee;: yat1p dogru diizgiin
de uyuyamad1g1 ic;:in biraz yorgun hissediyordu kendisini. Ay1-
labilmek ic;:in elindeki kupaya doldurdugu sert kahveden biiyiik
bir yudurn ald1. Kahvenin buruk ve ac1 tad1 dilinin iizerinden
kay1p bogaz1na akarken kendisine geldigini hissetti. Pencerenin
tam oniinde duran c;:al1§ma masas1n1n iizerindeki karma§a ha.la
iizerinde c;:al1§t1g1 yaz1y1 bitirmedigini hat1rlatt1 ona. Tiirr1 gece iil-
kenin en c;:ok satan gazetelerinden birine yazacag1 yaz1 dizisi iize-
rinde c;:al1§m1§ ancak ilerleme saglayamarm§t1. <;,unku i§tah a~ict
bir konu degil diye gec;:irdi ic;:inden. Ona merak uyand1ran, i§tah
ac;:an, insanlarm c;:ok fazla bilmedigi ama merak ettigi konular
gerekiyordu. Matematik teorileri, din ve felsefeyi harmanladig1
yaz1lar1 oldukc;:a popiilerdi. Ancak gazetenin talep ettigi yaz1 dizi-
si ic;:in ne yapacagma dair hic;:bir fikri yoktu. Belki de haftada iki
giin ders verdigi istanbul Oniversitesi Felsefe boliimiindeki ogren-
cilerinin s1nav kag1tlar1n1 okurnak bugiin yap1lacak en iyi §eydi.
Ancak onun oncesi iki saat sonra ba§layacak olan konferans1na

90
odaklanmal1yd1. Hem ogrencilerinin hem okuyucular1run hem
izleyicilerinin hem de ufac1k bir a~1g1n1 bulmak ve teorilerini ~ii-
riitmek isteyen meslekta§lar1n1n izleyecegini biliyordu kendisini.
Basm da orada olacakt1. Mesleginde hem sevilen hem de nefret
edilen biri olmasm1n ard1ndaki nedenlerden biri buydu. Popii-
ler olmak! Ozellikle akademi ~evrelerinde onu populist olmakla
su~luyorlar, kat1ld1g1 ve kendisinin yapt1g1 televizyon program-
lar1n1 ele§tiriyorlard1. Onlara gore bu tarz konular televizyon
programlar1nda sa~ma sapan bir §ekilde tart1§1lmayacak kadar
degerliydi ve bunun yap1lmas1 gereken yerler iiniversiteler, ara§-
t1rmalar, tezlerdi. 0 ise biitiin bunlara kat1lm1yordu. Ona gore
bilim, felsefe ve sanat belli bir ~evrenin elinde olan ve digerleri-
nin anlamakta zorland1g1 kavramlar olmamal1yd1. S1radan halk
da bu konular hakk1nda bilgilenmeli, derinlemesine olmasa bile
onemli hatlar1 ogrenmeliydi. Sayesinde pek ~ok insan felsefeye,
matematige, bilirne ve sanata ilgi duymaya ba§lamI§tI. Eger po-
piiler olmak ona bunu yapmay1 sagl1yorsa bunda yanl1§ hi~bir
§ey yoktu. Onemli olan var olan durumla ne yapt1g1yd1 zira.
Kahvesinden bir yudum daha al1p gozlerini bogaza dikti. Si-
sin i~inde suluboya bir tablonun iizerindeki lekeler gibi goriinen
gemilerin bogaz1n sular1na bata ~1ka ilerleyi§lerini izlemek insan-
da canl1 bir tabloyu seyrettigi hissi uyandir1yordu. Biitiin giin bu
manzaray1 izleyebilirdi ama biraz daha oyalan1rsa yiizlerce insan1
bekletmi§ olacakt1. Kahve fincan1n1 pencerenin oniindeki ah§ap
~ali§ma masas1n1n iizerine b1rakt1ktan sonra a~1k mavi ~izgileri
olan gomleginin iizerine bordo renkli V yaka kazagm1 giydi. Ah-
§ap dresuar1n iizerindeki alt1n varakl1 aynada art1k k1rla§maya
ba§lamI§ omuzlar1na dokiilen dalgal1 sa~lar1n1 diizeltip kii~iik bir
atkuyrugu yap1p yandan f1rlayan bir tutam sa~1 kulag1n1n arka-
s1na s1k1§t1rd1. Ard1ndan siyah kemik ~er~eveli gozliiklerini tak1p
kendisine bakt1. Yer yer beyazlar1n goriildiigii kirli sakal1 ve bir
kt§ denizini and1ran derin lacivert gozlerinin etraf1ndaki ~izgiler
ona art1k gen~ olmad1g1n1 hat1rlat1yordu. Ancak ya§I ka~ olursa
olsun uzun boyu, geni§ omuzlar1 ve siirekli yapt1g1 spor sayesin-
de bir heykeli and1ran viicuduyla kad1nlar taraf1ndan yogun ilgi

91
goriiyor, begeniliyordu. Bu durum c;:ok fazla umurunda olmasa
da gururunu ok§ad1g1n1 inkar edemezdi. Ozellikle akademi c;:ev-
relerinde ya§anan k1skanc;:l1kta bu durumun da etkisi oldugunu
tahmin ediyordu. Bu i§i yapanlar c;:ogunlukla daha s1radan bir
goriiniime sahip olduklar1 ic;:in tarz1 ve goriinii§ii ile insanlar1
§a§1rt1yordu. Giydigi kanvas pantolonlar, jeanler, trenc;:kotlar ile
bir ogretim gorevlisinden ziyade me§hur bir aktore benziyordu.
Okuldaki ogrencilerinden k1z olanlar derslerde hiilyal1 bak1§larla
onu izliyor, erkekler ise g1ptayla ornek al1yorlard1. Giri§teki ay-
nada son kez kendisine bakt1ktan sonra daha fazla oyalanmay1p
geni§ yakal1, diz boyu koyu gri paltosunu giyip evden c;:1kt1.
Soguk, sert bir tokat gibi yiiziine c;:arparken sisin biraz daha
yogunla§t1g1n1 fark etti hayretle. Ne zamand1r boyle yogun bir
sis gormemi§ti. Hayalet bir §ehrin ic;:inde yiiriiyormu§ gibi his-
setti kendini bir an. Oturdugu tarihi Dogan Apartmaru'n1n mer-
mer siitunlu giri§ kap1s1 tamamen kaybolmu§, uzaktan bak1l1nca
sari duvarlar1yla bembeyaz bir bulut kiirnesinin iizerinde yiizii-
yormu§ gibi goriiniiyordu. Sokag1n biraz ilerisindeki otoparka
b1rakt1g1 2009 model siyah Toyota Land Cruiser jeepine binip
Galata'n1n darac1k sokaklar1nda ilerlemeye ba§lad1gmda saat
c;:oktan 09 .00 olmu§tu bile.
Telefonundan Google Maps uygulamas1n1 ac;:1p trafigin du-
rumunu kontrol etti. Beyaz1t'a gitmesi gerekiyordu. Haftada iki
giin felsefe tarihi dersleri verdigi istanbul Oniversitesi Edebiyat
Fakiiltesi'ne ula§mas1 yakla§1k olarak yirmi dakika siirecekti.
Tam vaktinde orada olacagim demektir diye gec;:irdi ic;:inden. Bu
s1rada konu§acag1 konu iizerinde biraz daha dii§iinebilir, iize-
rinden gec;:ebilirdi. Dikkatleri iizerine c;:ekecek, insanlar1n soru
sormalar1n1 saglayacak bir konu iizerinde konu§ma yapacakt1
bugiin: ''Tanr1n1n Hikayesi. '' insanoglunun diinya iizerinde var
olmaya ba§lad1g1 ilk anlardan giiniimiize Tanr1 kavram1 nas1I
bir degi§im gostermi§, nas1I evrilmi§, tek tanr1c1l1k nas1l orta-
ya c;:1km1§t1 bunlar1 anlatacakt1. Tabii bir de dinlerin toplumlar
iizerinde nas1l hirer gi.ic;: unsuru olarak kullan1ld1g1n1. Oldukc;:a
tepki c;:ekeceginden ve dolay1s1yla c;:ok konu§ulacag1ndan ernindi.

92
Onun da amac1 buydu zaten. insanlar1 gordiikleri ama fark1na
varamad1klar1 ger~ekler konusunda uyand1rmak. En az1ndan
soru sormalar1n1 saglamak. Zira biliyordu ki insan soru sormaya
ba§larsa ger~ege ula§mas1 bir zaman meselesiydi.
Tarihi yar1madan1n tam ortas1nda, Sultan II. Bayezid
Hamam1'na ve meydan1na kom§u olan okul 1453 y1l1nda
Fatih'in istanbul'u fethiyle kurulmu§, zaman i~inde §ehrin de
geli§mesiyle ek binalar yap1l1p bii.yiitiilerek giiniimiize ula§mt§tt.
Diinyan1n en iyi 500 okulu aras1nda say1lan boyle bir iiniversite-
de ders veriyor olmak ona tarifi miimkiin olmayan duygusal bir
tatmin sagl1yordu. Okulun ona odedigi maa§ komik say1labile-
cek bir iicret olmas1na ragmen bunu umursamadan i§ine devam
etmesinin yegane sebebi buydu. Ancak gazete yaz1lar1, kitaplar
ve televizyon programlar1 olmasa hayat1n1 bu standartta devam
ettirebilmesi miimkiin degildi. Konferanstan sonra televizyon
program1n1n ~ekirnlerine gidecek, ondan sonra da evde yeni yaz1
dizisi ve ogrencilerin kag1tlar1 iizerinde ~al1§acakt1.
Okulun oniine vard1g1nda yagmur ba§lamt§tt. H1zla arabas1-
n1 otopark gorevlisine verip h1zl1 ad1mlarla giri§ kap1s1na dogru
yiiriidii. Binan1n alt taraf1 gri ta§lardan olu§ffiU§, iist taraf1 ise
pembe rengiyle metrelerce oteden dikkat ~ekiyordu. Binay1 ta-
§tyan ~ok say1da ta§ siitun iizerinde say1s1z pencere vard1. H1zla
ana kap1dan i~eri girdi. Giri§e, ii.zerinde on y1l once ~ektirdigi
eski bir fotograf1 bas1l1 olan olduk~a biiyiik bir afi§ as1lmt§tt. En
iiste biiyiik harflerle ana konu, onun alt1na ise kii~iik harflerle
dikkat ~eken bir cii.mle, en alta ise yine biiyii.k harflerle kendi ad1
yaz1lmt§t1.

TANRININ OYK-0S-0
''insan mt Tanr1y1 Yaratt1 Yoksa Tanr1 m1 insan1?''

PROFESOR DR. ALGAN AT

Bu ~arp1c1 konuyu seviyordu. ister koyu bir ateist olsun is-


terse dindar, her kesimden ve inan~tan insan1n dikkatini ~ekiyor,

93
merak1n1 uyand1r1yordu. Diinyan1n en iinlii bilginlerinden biri
olan, dogurganl1k t1bb1run ilerlemesine onemli katk1lar saglam1§,
embriyo ara§t1rmalar1n1n ve genetik miihendisliginin onde gelen
isimlerinden biri olan Profesor Dr. Robert Winston'un ayn1 adl1
kitab1ndan ilham alarak olu§turmu§tu konferans konusunu. Bir
bilim adam1n1n boylesi bir konuyu ele al1p kitapla§t1rmas1n1 ic;;-
ten ic;;e k1skanrn1§, y1llard1r bu konuda konu§tugu halde bu ismi
ilk defa kendisi kullanamad1g1 ic;;in hay1flanm1§t1. Pencerelerden
ic;;eri siiziilen solgun giin 1§1g1 ta§ zeminde clans ederken ad1mlar1-
n1 h1zland1rd1. Okulun Sosyolojik Dii§iince Kuliibii'niin diizenle-
digi konferans ba§lamak iizereydi. Konferanslar d1§1nda pek c;;ok
etkinligin yap1ld1g1 salonun oniine vard1g1nda bir k6§ede endi§e
ile kendisini beklemekte olan gene;; kad1n1 fark etti. Y1llard1r asis-
tanl1g1n1 yapan Duygu s1rt1n1 duvara yaslay1p kollar1ru oniinde
birle§tirmi§, ayag1n1 ritim tutarcas1na yere vuruyordu. Oldukc;;a
gergin oldugu yiiz ifadesinden ve viicut dilinden anla§1l1yordu.
Bic;;imli viicudu yay gibi gerilmi§, porselen bir bebegi and1ran
yiizii as1lm1§t1. Profesorii goriir gormez h1zla at1ld1.
''Nerede kald1n1z? Herkes ic;;eride! ''
Profesor Algan Ataman koyu gri paltosunu c;;1kar1p kadma
uzat1rken cevap verdi:
''Hic;;bir zaman gee;; kalmam endi§elenrne. ''
Konferans salonuna dogru yiiriiyen profesorii takip eden
gene;; kad1n h1zl1 h1zl1 konu§maya devam etti:
''Evet gee;; kalmazs1n1z ama son dakika gelerek bizi diken
iizerinde tutars1n1z."
Devasa kap1n1n oniine geldiklerinde durup derin bir nefes
ald1 Algan Ataman.
''Kalabal1k m1?'' diye sordu arkas1n1 donmeden.
''Hem de nas1l. Tiklrm t1kl1m. Herkes burada. ''
Her zamanki gibi. En on s1ralara yerle§ip yiizlerinde memnu-
niyetsiz bir ifade ile ac;;1k arayan meslekta§lar1n1 §imdiden goriir
gibi oldu. Ancak umurunda degildi onlar. Onun gene;; ve merakl1
gozlere, ac;;ik kalplere ihtiyac1 vard1. Sahip olduklar1 bilgilerle kor
olmu§, ara§t1rmayan, hic;;bir yeniligi kabul etmeyen, egolar1n1n

94
penc;esinde k1vran1p iyi bir §ey yapmaya c;alt§an herkesi a§ag1 c;e-
ken koku§IDU§ dinozor ordusuna degil. Yiizlerce y1ll1k devasa
kap1y1 iki eliyle yanlara ac;arak ic;eri girdiginde biiyiik bir ugultu
c;arpt1 yiiziine aniden. Tahminimden de kalabalzkmt§. Yiizlerce
insan salonu doldurmu§, yer bulamayanlar salonun merdiven-
lerine oturmu§lard1. Programlar haz1rlad1g1 CNN Tiirk ve rakip
kanal NTV kameralar1 d1§1nda okulun kendi ar§ivi ic;in haz1rla-
nan bir kamera daha haz1r beklemekteydi. Salona giri§iyle birlik-
te ugultu kesildi. insanlar birazdan ba§layacak olan konu§mas1n1
dinlemek iizere piirdikkat bir §ekilde ona bak1yordu. Birden tiim
viicudunun kas1ld1g1n1 hissetti. Elli ya§1nda biri olarak neredey-
se yirmi y1ld1r aral1ks1z bu i§i yapmas1na ragmen her defas1nda
kendisini boyle hissediyordu. insanlar konuk olarak kat1ld1g1
canl1 yay1nlanan tartt§ma programlar1nda ya da kendi haz1rla-
d1g1 program1nda heyecanland1g1n1 dii§iinebilirlerdi. Halbuki o
insanlar1n kar§1s1nda konu§urken heyecanlan1rd1 sadece. Tele-
vizyon c;ekimlerinde orada bir kamera oldugunu unuttugu ic;in
rahatt1. H1zl1ca izleyenlerin kimler olduguna bakt1. En on s1rada
her zamanki gibi meslekta§lar1 ve birkac; ko§e yazar1 vard1. Onla-
r1n arkas1nda davetliler ve konferans1 izlemek iizere gelmi§ olan
insanlar, en arka s1ralarda ise ogrencileri goze c;arp1yordu. Onun
salona girdigini goren k1z ogrenciler heyecan ic;inde birbirlerini
diirterek giilii§iiyordu. Erkek ogrencileri ise hayranl1kla agz1n-
dan c;1kacak kelimeleri bekliyordu piirdikkat.
Yeniden bir nefes al1p sahneye dogru yiiriirken onun geldi-
gini goren gene; bir kad1n platformun ortas1na yerle§tirilmi§ mik-
rofonu diizeltip eliyle c;al1§1p c;al1§mad1g1n1 kontrol ettikten sonra
giiliimseyerek konu§maya ba§lad1:
''Bu yagmurlu ama giizel istanbul sabah1nda sizleri bura-
da, yiizlerce y1ll1k bir gec;mi§e sahip olan bu duvarlar1n aras1nda
ag1rlamaktan mutluluk duyuyoruz. Hepiniz ho§ geldiniz."
Salondan c1l1z bir alk1§ sesi yiikselirken gene; kad1n devam
etti sozlerine:
''Bugiin burada hepimizi c;ok ilgilendiren, yiizlerce y1ld1r
yan1t1n1 arad1g1m1z, ac;1kc;a sormaktan her donem c;ekindigimiz

95
bir konuyu \Ok onemli bir isimden dinleyecegiz. Kendisi iiniver-
sitemizin ogretim gorevlilerinden biri olmakla birlikte, yapt1g1
televizyon programlar1, yazd1g1 birbirinden degerli kitaplar ve
ilgiyle takip edilen ko§e yaz1lar1 ile \ok iyi tan1d1gim1z biri. Sev-
gili Profesor Algan Ataman'a kocaman bir alk1§ rica ediyorum."
Biiyiik bir alk1§ sesi duvarlarda yank1lan1rken kad1n1n son
ciimlesinin ne kadar hafif oldugunu dii§iiniip memnuniyetsiz bir
§ekilde giiliimsemekle yetindi Algan. Kocaman bir alkt§ mt? San-
ki okul musameresine focuk anons ediyor! Ancak yine de sosyal
maskesini bozmadan kad1n1n elini s1kt1 tebessiim ederek .

Yagmur incecik bir sicim gibi yiizlerce y1ll1k devasa pence-


relerden siiziiliirken i\eriyi dolduran h1ncah1n\ kalabal1ga bak1p
derin bir nefes ald1. Kalp at1§lar1n1n sesinin onlarca metre oteden
dahi duyulabilecegini dii§iindii bir an. Ancak biliyordu ki konu§-
maya ba§lar ba§lamaz bu heyecan yerini sakinlige b1rakacak ve o
herkesin \ok iyi bildigi, kendine giivenen ve sogukkanl1 tavr1 ile
kar§1s1ndaki herkesi etkilemeyi ba§aracakt1. Bir erkek, gen\ken
sahip olmas1 gereken en onemli §eyin yak1§1kl1l1k ve para oldu-
gunu dii§iiniirdii. Oysa ya§land1k\a fark etmi§ti ki bir erkegin en
onemli silah1 ba§ar1s1yd1. Ba§ar1 insana karizma ve tabii para da
sagl1yordu. Boyle olmasa daha birka\ y1I evvel iilkenin en yak1-
§1kl1 erkeklerinden biri se\ilen, Nobel Odiillii Profesor Doktor
Aziz Sancar'1 nas1I a\1klayabilirlerdi. Ger\i kendisi digerlerine
gore avantajl1yd1. Uzun boyu, geni§ omuzlar1 ve hala fit olan
viicuduyla en fazla kirk gosteriyordu. Bunda atalar1n1n Slav ka-
n1n1 ta§Iyor olmas1n1n da etkisi biiyiiktii elbette. Derin bir nefes
alarak mikrofona yakla§tl ve giiliirnseyerek konu§maya ba§lad1:
''Giinayd1n! Oncelikle hepinize bu yagmurlu istanbul saba-
hinda beni yalruz birakmay1p buraya geldiginiz i\in \Ok te§ekkiir
ediyorum. Bugiin burada hepimizin daha \ocukken dii§iinmeye
ba§lad1g1m1z, anne babalarlffilza merakla sordugumuz ama biiyii-
diik\e sosyal bask.I nedeniyle sormaya korkar oldugumuz baz1 so-
rular1n cevab1ru bulmak i\in bir araday1z. Hepimizin daha kii\iik
bir \ocukken ilk sordugumuz sorulardan biridir Tanr1 var mid1r
sorusu. 0 kimdir? Gokyiiziinde oturan korkulmas1 gereken, eger

96
dediklerini yapmazsak bizi cezaland1ran sert bir baba m1d1r?
Yoksa hi<;bir §eye kar1§may1p yaratt1klar1n1n biiyiik bir kaos ve
<;ile i<;inde ya§amalar1n1 seyreden dogaiistii bir varl1k m1d1r? Tan-
r1 inanc1 nas1l ba§lad1? Nas1l geli§ti? ilk toplumlar1n <;ok say1da
tanr1 inanc1ndan tek tanr1 inanc1na nas1l ilerledik? Dinler nas1l
olu§tu? Neden olu§tu? Ni<;in bu kadar <;ok say1da din var? Ger-
<;ekten Tanr1 rm insan1 yaratt1? Yoksa insan kendi zihninin bir
iiriinii olarak m1 Tanr1 kavram1n1 yaratt1? i§te bugiin bu sorula-
r1n cevaplarm1 arayacag1z birlikte. ''
Salondan biiyiik bir alk1§ koparken tiim viicudunu ele ge-
<;iren alev dalgas1n1n yumu§amaya ba§lad1g1n1 hissetti. Ellerinin
titremesine engel olarak kiirsiiniin oniinde duran sudan bir yu-
dum i<;tikten sonra siyah kemik <;er<;eveli gozliiklerini diizeltip
giiliimsedi ve konu§maya devam etti:
''Din yeryiiziinde insanlar1 birle§tiren en onemli §ey. Ba§ka
hi<;bir §ey insanoglunun bir arada ya§amas1n1 saglayamazd1. Os-
tiin bir varl1k taraf1ndan olu§turulmu§ yasalar ve kurallar insa-
noglunun kendi yaratt1g1 yasalardan <;ok daha etkilidir. Peki din-
ler nas1l ortaya <;1kt1? Bunun i<;in evvela Tanr1 kavram1n1n nas1l
ortaya c;1kt1g1ru incelememiz gerekir.
ilk insanlar1n yeryiiziinde ortaya <;1k1§1ndan onlarm bir ara-
ya gelip yerle§ik hayata ge<;meleri aras1nda yiizlerce y1ll1k bir
zaman bulunur. Tanr1 fikrinin insanlar1n yerle§ik hayata ge<;ip
tar1m yapmaya ba§lamalar1yla ortaya c;1kt1g1na inan1!1yordu.
0 sene yagmurun az veya <;ok yagmas1, havan1n <;ok s1cak ya
da soguk olmas1, depremler, f1rt1nalar ve buna benzer pek c;ok
dogal afeti kendilerinden daha biiyiik ve yiice gii<;lerin yarat-
IDI§ oldugu sonucuna varan insanlar eger onlara kurban sunar
ve sayg1 gosterirlerse onlar1n da kendilerine merhametli davra-
nacag1 sonucuna varm1§lard1r. Ekinlerin biiyiimesi ic;in giine§e,
yagmura ihtiya<;lar1 vard1 ve bunlar onlar1n kontroliinde degilse
kimin kontroliinde olabilirdi? Elbette daha biiyiik bir giiciin. Bu
nedenle 1s1nabilmek ve ekinlerin biiyiirnesi i<;in giine§ tanr1s1na,
yagmur yagd1rmas1 i<;in gok tanr1s1na, cesaret i<;in sava§ tanr1-
s1na ve her ne istiyorlarsa onu verecegini dii§iindiikleri bir giice

97
taprnaya ba§lad1lar. Tanr1 fikri ilk defa bu §ekilde ihtiya~tan do-
lay1 filiz verrneye ba§lad1. insanl1k tarihinde her §ey ihtiya~tan
dolay1 ortaya ~1krn1§t1r.
insanl1k geli§tik~e ve bir arada ya§arn ilerledik~e daha or-
ganize bir din kavrarn1 da ortaya ~1k1yor. C::iinkii insanlar kii-
~iik gruplar halindeyken kendi aralar1nda anla§abilrneleri daha
kolayken say1 artt1k~a her §eyin belli bir diizen i~inde olrnas1
gerektigi zarureti doguyor. Bu nedenle tanr1lardan istedikleri
§eyler i~in onlara kurban sunup sayg1da bulunurken belli bir ku-
rallar silsilesini uygularnaya ba§lad1lar, diger her §eyde oldugu
gibi. Boylece din kavrarn1n1n ternelleri de at1lrn1§ oldu. Ancak
bu dinler §irndiki sernavi dinler gibi degildi, hay1r, ~ok daha il-
kel ve farkl1yd1. Daha ~ok hayatta kalabilrneye odakl1 dinlerdi
bunlar. Ekinleri biiyiiten, yagrnur yagd1ran, ~ok soguktan ve s1-
caktan koruyan, dogurganl1g1 art1ran tanr1lar1n oldugu dinler.
Ancak bundan k1sa bir siire evvel iilkernizde Urfa yak1nlar1nda-
ki Gobeklitepe'de bulunan MO 10.000 y1l kadar eski bir tap1-
nak, insanlar1n ibadet etrnek i~in bir araya geldigini gosteriyor.
Diinyadaki bilinen en eski tarihi eser olan bu tap1nak M1s1r'daki
pirarnitlerden 7500 y1l, ingiltere'deki Stonehenge'den 7000 y1l
daha eski. Bu tap1nak bize Tanr1 fikrinin tar1rn1n ba§larnas1n-
dan ~ok daha eskiye dayand1g1n1 gosteriyor. Yani organize dinler
insanoglunun yerle§ik ya§arna ge~rnesiyle ortaya ~1krn1§ olsa da
Tanr1 kavrarn1 ~ok daha eskiye dayan1yor. ''
Burada durup bardag1ndan bir yudurn daha su ald1 Algan.
Kalabal1k ~It ~1karrnadan kendisini dinliyor, bir yandan da o ko-
nu§urken arkas1na kurulan barkovizyondan ekrana yans1t1lan
~e§itli goriintiileri izliyordu. K1sa bir an susup gozlerini izleyici-
lerin iizerinde gezdirdikten sonra devarn etti anlatrnaya:
''Peki ne oldu da ~ok uzun y1llar ihtiya~lar1 dogrultusunda ~e-
§itli tanr1lara tapan insanlar birden tek bir tanr1 inanc1na ge~i§ yap-
t1lar? Bunu anlayabilrnek i~in Antik Misrr'a giu11erniz gerekiyor."
Barkovizyonda Eski Mis1r'a ait goriintiiler, rnurnyalar, ~oliin
ortas1nda eski bir kent, altmdan yap1lrn1§ hayvan ba§II insan hey-
kelleri, pirarnitler belirdi. Goriintii alt1ndan yap1lrn1§, iizerinde

98
geleneksel k1yafetleri olan bir heykelde sabitlendiginde profesor
devam etti sozlerine:
''Bu arkamda gordiigiiniiz ki§i M1s1r tarihindeki en onemli fi-
ravunlardan biri olan Akhenaton'a aittir. As1l ad1 Amenhotep'tir
ancak tahta gec;i§inin be§inci y1l1nda Akhenaton ad1n1 alm1§t1r.
Ve c;ok ilginc;tir dualar1m1z1n sonunda ettigimiz amin kelimesi de
bu firavundan gelmektedir. Amenhotep her duadan sonra kendi
ad1n1n soylenmesini emretmi§, boylece halk her duadan sonra
Amen demeye ba§lam1§t1r. Yani Yahudilikteki ve Hristiyanl1kta-
ki amen kelimesi ile islam'daki amin kelimesi bu M1s1r firavunu-
nun ad1ndan gelmedir.
Bu firavun ile ilgili yak1n gec;mi§e kadar c;ok §ey biliruniyordu
zira kendisinden sonra gelenler onun yapt1klar1n1 ve ad1n1 tarih-
ten silebilmek ic;in c;ok ugra§m1§lard1 ama yapt1g1 devrim kendi
halk1 ic;in vakitsiz olsa bile ba§ka toplumlar1 derinden etkiledi.
Akhenaton tarihte tek tanr1 inanc1n1 ortaya atan ilk ki§idir. Tahta
c;1kt1ktan k1sa bir siire sonra radikal bir degi§iklik yaparak diger
tiim tanr1lara tap1nmay1 yasaklam1§, tek bir Tanr1'n1n oldugunu,
onun her §eyi yaratt1g1n1 ve her §eye giiciiniin yetecegini, kendi-
sinin de onun yeryiiziindeki elc;isi oldugunu one siirmii§ ve tek
tanr1 olarak Aten'e yani Giine§e tap1nacaklar1n1 bildirmi§tir. Ve
biitiin yap1lardaki tanr1lar1 sildirmi§, rahiplerin gorevlerine son

vermi§ti. 0 donemde rahipler firavundan sonra gelen c;ok giic;lii


devlet memurlar1yd1lar. Ancak dini kullanarak c;ok biiyiik bir giic;
elde eden bu rahipler zamanla firavunlarla yar1§1r hale gelmi§-
lerdi. Her tanr1n1n farkl1 bir rahibi vard1. ~ok say1da tanr1 c;ok
say1da rahip demekti. Ve firavun otoritesini hepsiyle payla§mak
zorunda kal1yordu. Bu durumdan kurtulu§ ve mutlak otorite ic;in
en dogru olanm tek bir tanr1 inanc1 olduguna karar vererek he-
men harekete gec;ti Akhenaton. El Amarna'da bu yeni tek tanr1
inanc1na gore bir kent in§a ettirdi ve yeni inanc1 takip edenlerle
birlikte oraya yerle§ti. Ancak yapt1klar1 pek c;ok ki§inin, ozellikle
de rahiplerin hie; ho§una gitmedi. Ellerindeki giicii kaybettikleri
ic;in pek c;ok yola ba§vurdular. Bugiin hala firavunun nas1l oldii-
riildiigii veya mezar1nm nerede oldugu biliruniyor. Bilinen tek §ey

99
onun oliirniiniin ard1ndan tahta ge~en oglu Tutankarnon ile bir-
likte eski ~ok tanr1l1 sisterne geri doniilrnii§ ve tek tanr1 inanc1n1n
izlerinin Akhenaton ile birlikte silinrni§ olrnas1d1r. Boylece siyasi
nedenlerle tek tanr1 inanc1na ge~i§ ilk denernede ba§ar1siz olrnu§-
tur. Ancak firavun kendi halk1na tek tanr1 inancm1 o srrada be-
nirnseternerni§ olsa da etkiledigi bir ki§i oldu. ''
Algan kusursuz bir zarnanlarnayla barkovizyona dondiigii
anda ekranda elinde asas1yla K1z1ldeniz'i ortadan ikiye ay1ran
bir adarn belirdi. Giiliirnseyerek seyircilere doniip, ''O ki§i de
Musa'yd1!'' dedi. Ard1ndan anlatrnaya devarn etti.
''Tek tanr1 inanc1 Yahudilikle ve Musa ile ortaya ~1kt1. M1s1r
topraklar1nda ya§arken bir zarnanlar Akhenaton'un ortaya att1-
g1 tek tanr1 fikrinden etkilenen Musa halk1n1 sadece M1s1r' clan
~1karrnay1 ba§arrnarn1§, ayn1 zarnanda tek bir yarat1c1 etraf1nda
kenetlerneyi de ba§arrn1§t1. Ancak Yahudiligin evrensel rnesajlar
verrnek yerine sadece Yahudi ulusunun ~1karlar1n1 gozetrnesi, di-
ger rnilletlere sunacag1 bir §eyi olrnarnas1 nedeniyle tebligci bir
din olarnad1. Bu nedenle yerel tek tanr1c1!1k olarak adland1r1ld1.
Ancak as1l k1r1lrna ba§ka birisiyle geldi. ''
Algan susup ona karizrnatik bir goriintii veren siyah ~er~e-
veli kernik gozliiklerinin iizerinden kendisini dinleyen insanlar1
siizdii. Herkes ~1t ~1karrnadan onu dinliyor, onlerindeki kag1tlara
not alan ogrenciler d1§1nda hi~bir hareket goriinrniiyordu. Uzun
konu§rnalar esnas1nda boyle esler verrnek izleyiciyi kendisine
daha fazla bagl1yordu. Bir iki saniye daha sessizce bekledikten
sonra barkovizyona dondii. Ekranda diinya iizerinde ya§ayan
hernen hernen her insan1n ~ok iyi bildigi biri goriindii. <;arrn1ha
gerilrni§ kanlar i~inde bir adarn. Sahnenin k6§esinde hayranl1kla
kendisini seyreden asistan1 Duygu ile goz goze gelip giiliirnsedik-
ten sonra devarn etti sozlerine:
''Nas1ral1 isa dinler tarihindeki en biiyiik k1r1lrna oldu.
isa'n1n y1llard1r bekle.nen rnesih olduguna inanan kii~iik bir Ya-
hudi cernaati olu§tu. Bu cernaatin ilk liderlerinden olan Tarsus-
lu Pavlus, insanl1g1n kurtulu§u i~in bu adarn can1n1 veriyorsa
bunu diinyadaki herkesin duyrnas1 gerek, diyerek isa'n1n kirn

100
oldugunu ve soylediklerini yaymaya karar verdi. i§te bu §ekilde
at1lan Hristiyanl1g1n ilk tohumlar1 bu kii~iik grubun giderek bii-
yiimesi ve Biiyiik Roma imparatorlugu'nu ele ge~irmesiyle ak1l
almaz noktalara ula§tl. Ve bu olaganiistii ba§ar1 Arap yarrmada-
s1nda ba§ka bir tek tanr1l1 dinin ortaya ~1kmas1na model oldu. ''
Salondan ~•t ~1km1yor, sadece en onde oturan baz1 meslek-
ta§lar1 kendi aralar1nda f1s1lt1 ile konu§uyordu. Ekranda beliren
Ka.be goriintiisiiyle konu§mas1na devam etti Algan. •

''Muhammed Bin Abdullah Mekke kentinde ya§ayan Ku-


rey§ kabilesinden bir tiiccard1. Mekke'de olup bitenlerden ~ok
rahats1zd1. Kii~iik bir kasabayken Ka.be sayesinde zengin bir
kent haline gelen Mekke, putperestler taraf1ndan diizenli ola-
rak ziyaret ediliyor, bu da §ehrin insanlar1na ciddi bir servet ka-
zand1r1yordu. Ancak zenginlik insanlar1 bozmu§tu. A~gozliiliik,
yalan, dolan, adaletsizlik al1p ba§1n1 gitmi§ti. Muhammed'e ilk
vahyin gelmesinden hemen onceki bu doneme Cahiliye Donemi
denir. Ancak bu donem tanr1s1z bir donem degildir. Arap kabile-
lerin pagan tanr1lar1 vard1 ve tap1nd1klar1 yer Kabe'ydi. Yani biz
asl1nda Hae islam'a ozgii zannetsek de asl1nda ~ok daha eski bir
gelenektir. MS 610 y1l1 Ramazan ay1n1n 17. gecesi Muhammed,
Cebrail taraf1ndan uykusundan uyand1r1l1p ''ikra'' yani ''oku''
denerek ilk vahyi ald1. Muhammed'in mesaj1 ilk ba§ta t1pk1
isa'da oldugu gibi ho§ goriildii. Ozellikle hor goriilen yoksullar,
kad1nlar ve koleler bu yeni mesaj1 co§kuyla kar§1lad1. Zengin
kesim ise gormezden gelip umursamad1. Ancak mesaj tek tanr1c1
bir ha! almaya ba§lay1nca durum degi§ti. Neden? <;iinkii zen-
ginliklerinin kaynag1 Ka.be idi. Ve eger Kabe'deki putlar olma-
sa onu ziyaret edip onlar1 zengin eden paganlar da olmayacak
demekti. Bunun iizerine Muhammed ve yanda§lar1 622 y1!1nda
§imdi Medine olarak bilinen Yesrib kentine gittiler. Kent kabi-
leler aras1ndaki sava§lar yiiziinden peri§an durumdayd1. Bu ne-
denle Muhammed'in birlik ve beraberlik i~eren mesajlar1n1 ho§
kar§1lad1lar. Burada Muhammed islam'1 Yahudilerin inanc1na
yakla§tirmak i~in baz1 ad1mlar att1. Yahudiler ve Araplar ara-
s1ndaki evliliklere izin verdi ve kendi yanda§lar1n1 giinde ii~ kez

101
Kudiis'e donerek ibadet etmeye i;ag1rd1. Ancak sonunda Arap-
lar ile Yahudilerin yollar1 ayr1ld1. Zira Yahudiler her ne kadar
diinyaya bir mesih gelecegine inan1yor ve onu bekliyorlarsa da
isa ornegindeki ba§ar1s1zl1ktan dolay1 her peygambere ku§kuyla
bak1yorlard1. 622 y1!1nda Muhammed yanda§lar1na Mekke'ye,
Kabe'ye donerek ibadet etme talimat1n1 verdi. Bu onemli bir du-
rum yaratt1. 0 giine degin Miisliimanl1g1 Kabe'yi ve zenginlik-
lerini kaybetmelerine neden olacag1 korkusuyla tehlikeli bulan
Araplar asl1nda bu yeni dinin de Kabe geleneginin devam1 olaca-
g1n1 anlay1nca bundan etkilendiler. On y1ll1k sava§ doneminin ar-
d1ndan Muhammed 632 y1l1nda oldiigiinde hemen hemen biitiin
Araplar Miisliiman olmu§tu. ''
Salondan hala i;1t i;1km1yordu. Algan derin bir nefes al1p su-
yundan bir yudum daha ald1. Ard1ndan giiliimseyerek insanlara
bakt1 ve konu§mas1n1 siirdiirdii:
''Tek tanrtl1 dinler bu §ekilde birbirlerinden etkilenerek or-
taya i;1kt1. Peki ama i;ok tanr1c1!1k tamamen ortadan kalkt1 m1
yoksa tek tanr1c1!1g1n ii;inde gizlenerek ya§am1n1 siirdiirmeye
devam m1 etti? Bunu anlamak ii;in i;evremize ve hayatlar1m1za
dikkatle bakmak yeterlidir. Mesela Hristiyanliktaki aziz kav-
ramI. Azizler panteonu i;ok tanr1!1 sistemdeki tanr1lar panteo-
nundan pek de farkl1 degildir. Tanr1 Zeus nas1l Roma'n1n ko-
ruyucusuysa giiniimiizde de Fransa'y1 Aziz Martin, ingiltere'yi
Aziz George, iskoi;ya'y1 Aziz Andrew koruyor. Hatta §ehirlerin
bile azizleri var. Venedik'i Aziz Marco, Milano'yu Aziz Amb-
roise koruyor. Ba§ agr1s1 ii;in Aziz Agathius, di§ agr1s1 ii;in Aziz
Apollonia'ya dua etmeniz gerekir. Pek i;ok Hristiyan isa'ya ya
da Meryem'e dua ediyor, isteklerini onlar1n yerine getirmesini
istiyor. Bu giiniimiizdeki i;ok tanr1c1l1g1n §ekil degi§tirmi§ ba§-
ka bir versiyonu. <;ok tanr1c1!1kta da en ba§ta her §eyi yaratan
bir Tanr1 varken, onun alt1nda ona bagl1 pek i;ok Tanr1 vard1
ve insanlar her §eyin yarat1c1s1 olan Tanr1'ya dua etmek yerine
denizciler Poseidon'a, sava§i;1lar giii; kazanmak ve cesaret ii;in
Ares'e, demirciler Heptaistos'a, i;ifti;iler Dionysos'a, hastal1kla-
r1n yok olmas1 ii;in Apollon'a, barl§ ii;in Athena'ya dua ederlerdi.

102
Kuzey'de ve Roma'da bu tanr1lar1n ad1 degi§iyor ama ozellikleri
ayn1 kalmaya devam ediyordu. ''
Algan soluklanmak i~in durdugunda salonda bir ugultu du-
yulrnaya ba§land1. insanlar sozlerini kendi aralar1nda konu§up
tart1§1yorlard1. On s1ralarda oturan ya§lt bir adam heyecanla
at1ld1:
''islam'1n en giizel taraf1 da bu i§te. <;ok tanr1c1l1k diye bir
§ey katiyen soz konusu dahi olamaz. ''
Algan adama giiliimsedi. Sol yanag1nda ortaya ~1kan gamze
kirli sakal1 yiiziinden fazla belli olmasa da yine de yiiziine sem-
patik bir ifade kat1yordu.
''Oyle mi dersiniz ger~ekten de?'' diye sordu i~tenlikle. Sa-
londaki giiriiltii ~ogald1.
''Elbette oyle. Ba§ka tiirliisii nas1l olacak? Miisliimanlar
boyle inan1§lar1 asla bar1nd1rmaz i~inde. ''
Algan derin bir nefes al1p kollar1n1 gogsiinde birle§tirip izle-
yicileri siizdii ve ard1ndan konu§maya ba§lad1:
''Peki o zaman tiirbelerde dua edip aga~lara kuma§ par~a-
lar1 baglayanlar ne yap1yorlar o s1rada? Ya da Tanr1'dan iste-
mek yerine meleklerden, evliyalardan, ermi§lerden isteyenler?
Bu da tek tanr1c1l1g1n i~ine gizlenmi§ bir ~ok tanr1c1l1k goster-
gesi degil midir? '' .
Salon nefesini tutmu§ onu izliyordu. Pencerelere vuran yag-
murun t1ktrt1lar1ndan ba§ka ses duyulmuyordu i~eride. Algan
dakikalard1r stkt1g1 viicudunun gev§edigini hissediyordu. ilk ba§-
taki gerginligi tamamen kaybolmu§, kontrolii eline alm1§t1. Tek
tek insanlarm yiizlerine bak1p sozlerinin yaratt1g1 etkiyi izlerken
keyfi yerine gelmi§ti. Herkes §a§ktn bir §ekilde f1s1lt1 halinde ya-
rundakiyle konu§uyordu. Bu insanlar1n dii§iinmeye ba§lad1gin1n
i§aretiydi. 0 giine kadar hi~ bakmad1klar1 bir noktadan mesele-
ye bakmaya ba§lam1§lard1. Algan bir siire sessiz kal1p insanlar1n
soylediklerini hazmetmelerini bekledikten sonra konu§mas1na de-
vam etmek iizere agz1n1 a~mak iizereyken salon kap1s1n1n oniin-
den gelen giiriiltiilerle durdu. <;ift kanatl1 devasa kap1 biiyiik bir
g1c1rt1yla a~1l1rken izleyicilerin de dikkati dag1lm1§, konferans1n

103
ortas1nda kimin bu miinasebetsizligi yapt1g1n1 anlamak i~in k12-
g1n bir §ekilde kap1ya bakmaya ba§larm§lard1. A~1lan kap1dan
i~eri okulun halka ili§kilerini ya pan gen~ kad1n girdiginde §a§1rd1
Algan. Kad1n1n yiiziinde endi§eli bir ifade vard1. Ne oldugunu
anlayamam1§t1 ancak kad1n1n yiiziindeki ifadeden beklenmedik
bir geli§me oldugu belli oluyordu. Gozliiklerini diizeltip elinde
tuttugu kalemi kiirsiiye b1rakt1. Neler oldugunu anlayabilmek
i~in kad1n1n yan1na yakla§mas1n1 beklerken salon kap1s1ndan
i~eri ikisi resmi, biri sivil giyimli ii~ polis girince salonda biiyiik
bir ugultu ba§lad1 aniden. Herkes neler oldugunu anlamak i~in
yan1ndakiyle konu§uyor, biiyiik bir merak i~inde polisleri izli-
yordu. Sivil olan polis, orta boylu ve olduk~a zay1ft1. Sa~lar1n1n
yanlar1 a~1lm1§, kemikli yiiziiniin ortas1ndaki gozleri dikkatli bir
§ekilde etraf1 tar1yordu. Kendine giivenen bir yiiriiyii§le yan1na
ula§t1g1nda cebinden kimlik kart1n1 ~1kar1p Algan'a dogru uzatt1.
''Cinayet Biiro'dan Komiser Oguzhan. Algan Ataman siz
misiniz?''
Kim olabilir ba§ka, kor mu.sun diye ge~irdi i~inden Algan
ancak, ''Evet, benim," demekle yetindi. Salondaki ugultu artm1§,
gi.iriiltiiye donii§mii§ti.i. Herkes bir §eyler konu§uyor, §a§k1nl1kla
neler oldugunu anlamaya ~al1§1yordu. Algan sabahm kori.inde
kar§1s1ndaki bu adamlar1n ondan ne istedigini merak ediyordu.
Ne olmu§ olabilirdi de konferans1n ortas1na bu §ekilde dal1p bo-
lebilirlerdi? Sogukkanl1 bir ses tonuyla sordu:
''Konu nedir memur bey? Konferans1n ortas1nday1z zira."
Komiser Oguzhan, televizyondaki tart1§ma programlar1n-
dan ve her hafta yapt1g1, iinlii isirnlerin konuk oldugu progra-
m1ndan tan1d1g1 bu adam1n otoritesini ~alm1§ olmaktan dolay1
mutluydu. Ancak bunun k1sa bir an olacag1n1n bilincinde olarak
fazla uzatman1n gereksiz oldugunu anlad1. Algan'1 ba§tan a§ag1
siizdiikten sonra cevap verdi:
''Bizimle gelmenizi rica ediyoruz Algan Bey.''
''Sizinle gelmek mi? Konferans1n ortas1nday1m! Gormiiyor
musunuz?''
Komiser Oguzhan istifini bozmadan etraf1 siizdi.i.

104
''Evet fark1nday1m. Ancak iistlerimden kesin emir geldi. Bi-
zimle gelmeniz gerekiyor Algan Bey.''
Algan polisle tart1§man1n sonu<; vermeyeceginin fark1nday-
d1. Ozellikle adanun son kelimesinin bir ricadan ziyade bir mec-
buriyet oldugunu hissetmi§ti. Haklar1n1n fark1ndayd1. Adamla
bu konu iizerinde tarti§abilirdi ama bunu seyircilerin kar§1s1n-
dayken yapmay1 istemiyordu. Simdiden baz1 meslekta§lar1 dii§-
tiigii durum nedeniyle kendi aralar1nda f1s1lda§1p giilii§iiyor, og-
renciler korku i<;inde neler oldugunu anlamaya <;al1§1yordu.
''Nereye gidiyoruz peki?''
''Cina yet mahalline. ''
Algan §a§1rm1§tl. Bir cinayet mahallinde ne i§i olabilirdi?
Dahas1 onunla ne alakas1 vard1? Polis ondan ne istiyor olabilirdi?
''Benden tam olarak ne istiyorsunuz ogrenebilir miyim
peki?''
Komiser ellerini paltosunun cebine soktuktan sonra cevap
verdi:
''Bu cinayet soru§turmas1nda bize yard1m etmenizi. Detayla-
r1 oraya gidince ogreneceksiniz."

105
9

NEWYORK

oyu renkli mobilyalar ile do§enmi§ biiyiikel~iligin geni§


bekleme salonunda, bordo renkli koltuklardan birine
oturmu§ s1ras1n1n gelmesini bekleyen ~irin'in akl1ndan bin bir
tiirlii soru ge~iyordu. Tuhaf yanl1§l1klara al1§k1nd1 ama boylesi
bir yanl1§l1g1 akl1 alm1yordu. Resmen ~ocukken okumay1 ~ok
sevdigi Aziz Nesin kitaplar1ndaki oykiilerden birinde ya§1yor
gibiydi o anda. Y1llar once kaybettigi babas1 nas1l yeniden ole-
bilirdi? Bir akrabam falan da yok geride kalan kart§ttrtlacak
diye ge~irdi i~inden. Bir an once bu yanl1§l1g1 ~oziip okula geri
donmek istiyordu. Butler Kiitiiphanesi'nde yapacak bir dolu i§i
vard1 daha. S1nav kag1tlar1n1 okumal1, bir sonraki dersin konu-
su i~in haz1rl1k yapmal1yd1. Bacak bacak iistiine atarak etraf1
incelemeye ba§lad1. Camekan bir duvar1n ard1ndan yan1p so-
nen numaralara gore bekleyenlerle gorii§en ~al1§anlar h1zl1 bir
§ekilde i§lerini bitirip bir sonraki ki§iye ge~meye ~al1§1yorlard1.
Elinde tuttugu, s1ras1n1n yaz1l1 oldugu kag1da bakt1. 189 yaz1-
yordu. Bir ki§i sonra s1ra kendisine gelecekti. Derin bir nefes
alarak sakinle§meye ~al1§1rken kap1dan i~eri tela§ i~inde giren
tan1d1k yiizii goriince rahatlad1g1n1 hissetti. Bir y1ld1r hayat1n-
daki en onemli ki§i olan sevgilisi Amir, iizerindeki kal1n paltoyu
~1kar1p yan1na oturduktan sonra ellerini s1k1 s1k1 kavrad1.

106
"Elirnden geldigi kadar <;abuk <;1kt1rn evden. Bir a<;1klarna
yapan oldu mu?''
''Hay1r heniiz degil. Bekliyorurn. ''
Aralar1nda tek tiik beyazlar1n goriindiigii siyah kirli sakal1,
k1v1rc1k sa<;lar1, kernikli yiiziiniin ortas1ndaki sirnsiyah gozleri ile
tipik bir iran as1ll1 Arnerika'l1yd1 Amir. Daha <;ocukken ailesi ile
ka<;arak gelrni§ti Arnerika'ya. Sah sonras1 olanlar1 hayal rneyal
hat1rlayacak kadar kii<;iik olan Arnir'in akl1nda kalan tek §ey bit-
rneyecekmi§ gibi gelen yolculuk olmu§tu. Haftalar siiren bir ka-
<;1§1n ve tedirginligin ard1ndan nihayet bu uzak k1taya vard1kla-
r1nda onu nas1l bir hayat1n beklediginden habersizdi. ''Benim en
biiyiik §ans1m ka<;abilecek maddi imkanlara sahip olrnam1zd1,"
demi§ti Sirin'e bir defas1nda. Geride kalan pek <;ok akrabas1n1n
yeni rejim yanl1lar1 ile rnuhalifler aras1nda <;1kan <;at1§rnalarda
hayat1n1 kaybettigini anlatmt§tt. ilk ba§ta insan ka<;ak<;1lar1 tara-
f1ndan Tiirkiye'ye ka<;1r1lmt§, oradan u<;akla Amerika'ya gelmi§-
lerdi. Oniversitede okuyana kadar iran'a geri donmemi§, ancak
mezun olduktan sonra gidip gelmeye ba§larm§tl arada bir. Sirin,
''Seni oraya baglayan hi<;bir §ey yak, neden gidiyorsun?'' diye
sordugunda, ''insan koklerini kolay kolay b1rakam1yor ard1n-
da! '' diye cevap vermi§ti. Birka<; uzak akraba bile ait oldugu top-
raklar1 ziyaret etrnesi i<;in yeterli bir nedendi onun i<;in. Oniversi-
tede biyoloji okumu§, rnolekiiler biyoloji ve genetik konusunda
uzmanla§ITII§tl. Mezun olduktan sonra iilkenin en biiyiik genetik
ara§t1rma §irketi olan Luminous Genetic'te <;alt§rnaya ba§larn1§-
t1. Bu dev §irket diinyan1n pek <;ok iilkesindeki en iyi okullar-
da okuyan parlak ogrencileri bulup onlara i§ teklif ederdi. Pek
<;ok ogrencinin en biiyiik hayallerinden biriydi onlarla <;al1§mak.
Arnir'e de bu irnkan sunulrnu§ ve o da bir dakika dii§iinrneden
kabul etrni§ti. Bundan yakla§1k bir bu<;uk sene evvel Columbia
Oniversitesi'nde bu alanda dersler verrneye ba§lam1§t1. Sirin'le
ili§kileri de bundan sonra ba§lam1§t1. Yine bir ders i<;in ogren-
cilerini k1§k1rtacak Tanr1 ve bilirn konulu ara§t1rrnalara giri§en
Sirin, Butler Kiitiiphanesi'nin alt1n1 iistiine getirirken ta§1rnakta

107
zorland1g1 kitaplar1 Amir'in iizerine bo§almt§, bu sayede tant§-
mt§lard1. 0 giine kadar sadece goz a§inal1g1 ile birbirlerini bili-
yorken, bu olay1n ard1ndan ayn1 ilgi alanlar1na sahip olduklar1n1
ke§fedip yak1nla§m1§lard1. ikisi de kat1ks1z ateistti. Gerc;:i Sirin
kendisini daha <rok panteist diye tan1mlasa da neticede ikisi de
Tanr1'ya ya da dinlere inanmtyorlard1.
Gogsiine c;:apraz ast1g1 c;:antas1n1 c;:1kar1p oturdugu koltugun
kenar1na b1rakan Amir etraf1na bak1nd1.
''Fazla ki§i yak, hemen al1rlar seni. ''
Evet anlam1nda ba§1n1 sallayan Sirin'in ye§il gozleri bir yere
sabitlenmi§, dalm1§ gitmi§ti.
''Hayat1mda duydugum en tuhaf olay," diye devam etti soz-
lerine gene;: adam.
Dald1g1 dii§iincelerden s1yr1lan Sirin cevap verdi:
''Bence de. Olabilecek en tuhaf durum.''
Tam sozlerine devam edecekken kar§1lar1ndaki elektronik
levhada yanan 189 say1s1 ile birlikte ayaga kalkt1 Sirin.
''Benim s1ram. ''
Birlikte en onde bulunan gorevlinin kar§1s1na gec;:ip durduk-
lar1nda b1kk1nl1kla elindeki kag1d1 inceleyen gozliiklii, ince yap1l1
adam1n ba§1n1 kald1r1p konu§mas1n1 beklemeye ba§lad1 Sirin. Bir
an once i§in dogrusunu ogrenip c;:1kmak istiyordu oradan. Oldu
olas1 sevmemi§ti boyle biirokratik i§leri. Biitiin tuhaf ~eyler beni
mi bulacak? Birkac;: saniye sonra elindeki i§i bitiren adam giiliim-
seyerek Sirin'e dondii.
''Merhaba. Nas1l yard1mc1 olabilirim size?''
Sirin kimligini adama uzat1rken sakinle§mek ic;:in derin bir
nefes ald1ktan sonra konu§maya ba§lad1:
''Bugiin c;:al1§t1g1m iiniversiteye haber ula§t1r1lm1§ babam1n
oldiigiine dair. Ben de bunun iizerine buraya geldim. Ancak bir
yanlI§ ... ''
Adam h1zla kimlik bilgilerini sisteme yazd1ktan sonra sozii-
nii tamamlamas1na f1rsat vermeden araya girdi:
''Evet Sirin Han1m. Ba§1n1z sag olsun. Baban1z vefat etmi§.
Adalet Bakanl1g1 miras i§lemleri ic;:in bizi aray1p size ula§mala-

108
r1 gerektigini bildirdi. Biz de cep telefonunuzdan ula§amay1nca
okulu arad1k. ''
Sirin §a§k1nl1kla gozlerini k1rp1§t1rd1ktan sonra heyecanla
at1ld1.
''iyi ama bunda bir yanl1§l1k var. Baham olmii§ olamaz."
Adam anlay1§l1 bir yiiz ifadesi tak1narak tebessiim etti.
''Hakl1s1n1z i;ok zor bir durum. insan kabullenmekte zorluk
i;ekiyor. Ozellikle boyle gurbetteyken. Ancak dedigim gibi ne ya-
z1k ki bir yanl1§l1k yok. Sistemdeki tii 111 bilgiler uyumlu. ''
''Nastl olabilir? Benim babam y1llar once oldii. Kimligime ba-
karsan1z babam1n isminin Ali Ozdemir oldugunu goreceksiniz. ''
Bu sefer §a§1rma s1ras1 gozliiklii adama gei;mi§ti. Gozliikle-
rini diizeltip kimlige yeniden goz att1ktan sonra oniindeki bilgi-
sayara donen adam, ''Allah Allah'' dedi neredeyse f1s1lt1 halin-
de. Ard1ndan ne oldugunu anlamad1g1n1 gosteren bo§ bak1§larla
Sirin'e bakt1ktan sonra yerinden dogrulup, ''Liitfen burada bek-
leyin, amirimle gorii§ecegim," dedi. Adam1n arkas1ndan §a§km-
l1k ii;inde bakan Sirin, Amir'in sesiyle ona dondii.
''Bir gariplik var geri;ekten de."
Hayat1 boyunca her §eyin olduki;a diizenli ve belli kurallar
ii;erisinde oldugu bir iilkede ya§ad1g1 ii;in bu tiirden tuhafl1klara
al1§k1n degildi. Amerika'da insan sistemin koydugu kurallarla
sakin ve huzur ii;inde ya§ayabiliyordu. Hatta neredeyse s1k1c1
denebilecek kadar belliydi her §ey. Sistemde yanl1§l1k soz konu-
su bile olamazd1 zira herhangi bir yanl1§l1k ya da ona benzer
bir durumda ai;1lan davalarla i;ok biiyiik tazminatlar odemek
zorunda kal1yordu §irketler ve kurumlar. Bazen ii;inde nedenini
tam olarak adland1ramad1g1 bir bo§luk duygusu olurdu. Hii;bir
siirprizin olmad1g1 hayat1nda boylesi bir bo§lugun normal oldu-

gunu dii§iiniiyordu ama bazen bu duygu o kadar §iddetlenirdi


ki hayat1n anlams1zl1g1n1 dii§iiniip dururdu bu yiizden. Neden
ya§1yoruz, ne ii;in ya§1yoruz? sorular1 zihnini kemirip dururken
biitiin bu ko§turmacan1n, para kazanma ya da kariyer yapma
tela§1nm ho§ oldugunu hissediyordu. Boyle anlarda daha fazla
i§ine ve bilime veriyordu kendisini. Bu devasa bo§luk bu §ekilde

109
dolabilirmi§ gibi. Ancak a<; bir kurt gibi doymak bilmemi§ti hi<;-
bir zaman. Ta ki Amir ile tan1§ana kadar. i<;indeki o biiyiik bo§-
luk duygusunu tam olarak yok etmese de hafifletmeyi ba§arrm§tl
gen<; adam sonunda. Simdi hi<;bir siirprizin olmad1g1 hayat1nda
boylesine bir kar1§1kl1k ger<;ekten de tuhaf geliyordu ona.
Birka<; dakikal1k bir bekleyi§in ard1ndan lacivert bir tak1m
elbise giyip, beyaz gomleginin iizerine bordo bir kravat bagla-
m1§ olan, sa<;lar1 seyrelmi§, hafif kilolu bir adam1n az evvelki
gorevliyle birlikte yanlar1na geldigini Amir'in kendisini diirtme-
siyle fark etti Sirin. Merakla adama bakarken gorevli az otedeki
kap1y1 i§aret etti.
''Liitfen i<;eri gelebilir misiniz acaba Sirin Han1m?''
Sa§k1nl1kla adam1n soyledigini yaparak kap1dan i<;eri girdi-
ler. Lacivert tak1m elbiseli adam elini uzat1rken bir yandan da
h1zl1 h1zl1 konu§uyordu:
''Merhaba Sirin Han1m. Ben Haldun Kaleli. Konsolos beyin
yard1mc1s1y1m. Liitfen §oyle ge<;ip oturun. ''
Adam1n elini s1kt1ktan sonra i§aret edilen masan1n oniindeki
koltuklara oturup, tek kelime etmeden bir a<;1klama yap1lmas1n1
beklemeye ba§lad1. Konsolos yard1mc1s1 bilgisayar1n1 a<;1p siste-
me birka<; bilgi girdikten sonra arkas1na yaslan1p ellerini oniinde
kavu§turdu.
''Sirin Han1m, son derece tuhaf bir durum ya§ad1g1n1z1n far-
k1nday1m. ''
''E ... ever aynen oyle," dedi Sirin neredeyse kekeleyerek.
· ''Sistemden kaynaklanan bir yanl1§l1k oldugunu dii§iindiik
biz de ancak kontrol ettigimizde s1ra d1§1 bir durum oldugunu
fark ettik. ''
Adam1n ne soyleyecegini o kadar merak ediyordu ki ne-
redeyse oturdugu koltuktan dii§mek iizereydi. Dayanamayan
Amir araya girdi:
''Yani ne demek oluyor tiim bunlar?''
Adam tane tane konu§maya ozen gostererek cevap verdi:
''Uziilerek soylemeliyim ki vefat eden ki§i ozbeoz baban1z
ne yaz1k ki. ''

110
Sa§k1nl1kla adama bakarken kekeleyerek, ''Lii ... Lii ... Liit-
fen devam edin," diyen Sirin ellerinin titremeye ba§lamas1na en-
gel olam1yordu. Bunu fark eden Amir uzan1p elini tuttu.
Adam bir iki saniye Sirin'in gozlerinin i'rine bak1p iyi olup
olmad1g1n1 anlamaya 'ral1§t1ktan sonra kelimelerini dikkatle se-
'rerek konu§maya devam etti:
''Bunu bu §ekilde ogrendiginiz i'rin iizgiiniiz ancak ne yaz1k
ki siz be§ bu'ruk ya§1n1zdayken evlatl1k verilmi§siniz. Oz anneniz
bir kaza sonucunda olmii§. Baban1z da sizi evlatl1k vermi§. Tam
olarak 12 Aral1k 1980'de. Tiirk kanunlar1na gore ki§i evlatlik
verilse bile oz ailesinden kalan miras ona intikal eder. Sizinle bu
nedenle irtibata ge'rmeye 'ral1§t1k. Dedigirniz gibi, bir yanl1§l1k
soz konusu degil. ''
Bir an kulaklar1n1 sag1r eden bir ugultu ile etraf1ndaki tiim
seslerin yok oldugunu hissetti Sirin. Kar§1s1ndaki adam bir §ey-
ler anlat1yor, Amir bir §eyler soruyor, etrafta insanlarla ilgilenen
gorevliler durmadan gidip gelirken o hi'rbir ses duymuyordu.
Sanki cam bir fanusun i'rine girmi§ti ve bu fanus tek bir sesin
bile i'reri s1zmas1na miisaade etmiyordu. Duydugu tek §ey §id-
detli bir ugultu ile kar1§an kalp at1§lar1n1n sesiydi. Kalbi devasa
bir 'ran1 'ralan tokmak gibi giimbiir giimbiir atarken bir an ba-
y1lacak gibi hissetti kendisini. Akl1nda tek bir soru vard1: Eger
gerc;ek babas1 bir ba§kas1 ise y1llarca baba zannettigi ki§i kimdi?
insan1n o giine kadar bildigi tiim ger'reklik saniyenin onda biri
kadar bir zaman dilimi i'rinde yok olabilir miydi? 0/abilirmi§
ger~ekten de diye ge'rirdi i'rinden. Goziiniin oniinden hat1rlaya-
bildigi ilk andan itibaren babas1yla ve annesiyle ya§ad1g1 anlar
akmaya ba§lad1. Evlerinin salonunda ender de olsa birlikte ses-
sizlik i'rinde ak§am yemegi yedikleri anlar, karavanla Amerika'y1
bir U'rtan bir uca gezdikleri o yaz tatili, ilk evcil hayvan1n1 ald1k-
lar1 giin, ilk regl oldugu zaman annesinin ona soyledikleri, ilk
ger'rek sevgilisiyle babas1n1 tan1§t1rd1g1 o gece ... Ge'rmi§i buzdan
bir film §eridine benzese de ger'rekti bir iki dakika oncesine de-
gin. Binlerce an1 gozlerinin oniinden akarken zihninde tek bir
dii§iince yank1lan1yordu.

111
Ya§adtgtm her an sahteymi§! Biiriin hayatlrn kocarnan bir
yalanrn1§!
Hissettigi ~arp1nt1 o kadar §iddetliydi ki bir an nefes alarna-
yacagm1 dii§iindii. Sanki yer ayaklar1n1n alt1ndan ~ekilip almrnI§
gibiydi. Derin derin nefes al1p verirken ayaga kalkmaya ~al1~t1
ancak sendeledi. Ugultu ve kalp at1§lar1 d1§1nda tek bir ses bile
duyrnuyordu hala. Ayakta durabilrnek i~in Arnir'in kolunu tut-
rnaya ~ali§sa da viicudundaki tiim giiciin yok oldugunu fark etti.
Kiif ye§ili bir perde gozlerine inerken viicudunun kontroliinii
kaybedip kendisini yere b1rakt1.

112
10

UL

olis arabas1 k1yamet yeri gibi goriinen trafigin ic;inden bir an


once s1yr1labilmek ic;in sireni ac;1p ernniyet §eridine gec;erken
dalg1n dalg1n camdan d1§ar1 seyrediyordu. Sabah erken saatler-
de §ehri yutup adeta bir hayalete c;eviren sis yagmurla birlikte
hafiflemeye ba§lam1§tl. Bugiiniin de diger giinlerden bir fark1 ol-
mayacagm1 dii§iinerek ac;m1§tl gozlerini bu sabah. Her zamanki
gibi sabah kahvesini ic;ecek, ard1ndan ders verdigi iiniversitedeki
konferans1nda konu§acak, ogleden sonra da ogrencilerinin odev
kag1tlar1ru okuyacak ve haftada iki giin yaz1 yazd1g1 gazete ic;in
yeni bir makale kaleme alacakt1. Matematik teorileri ile din ve
felsefeyi harmanlad1g1 yaz1lar1 oldukc;a popiilerdi ve o giin mut-
laka yaz1s1n1 gazeteye gondermek zorundayd1. Tiim bunlar bit-
tikten sonra kitaplar1na gomiiliip giinii oyle bitirecekti. Ancak
giin hie; planlamad1g1 bir §ekilde ilerliyordu ve sabah1n koriinde
konferans1n1 yar1da kesip polis arabas1n1n ic;inde bir cinayet ma-
halline gidiyordu. Hayat ~ok enteresan diye gec;irdi ic;inden derin
bir nefes al1p d1§ar1y1 seyretmeye devam ederken. Kirk y1l dii§iin-
se boyle bir giin ya§ayacag1 akl1na gelmezdi.
''Yolumuz daha var m1?'' diye sordu yan1nda oturan sivil
giyimli polis memuruna.
''Az kald1. Birazdan orada oluruz," diye cevap verdi adam.

113
Yeniden di§ariyi izlemeye koyuldugunda, ke§ke yanzma bir
kitap almt§ olsaydzm diye dii§iindii. Kitaplar onun en yakin ar-
kada§iydi zira. Her giin neredeyse birbirinin ayni §eyleri yapar-
ken bazen sikildigini hissetse de kitaplar onun kurtaricisi olmu§-
tu sanki. 0 kadar <;ok okurdu ki meslegini soranlara profesyonel
okuyucuyum derdi. Yillar i<;inde bu hayata geli§ amacinin ogren-
mek ve ogrendiklerini digerlerine ogretmek oldugunu anlami§ti.
Polis arabasi Kuzguncuk istikametine donerken cep telefo-
nunu <;ikarip bakti. Asistani Duygu onlarca mesaj yollami§ti. Po-
lislerin e§liginde konferans salonundan ayril1rken arkasinda pek
<;ok soru i§areti ve merak i<;inde insanlar birakmi§ti.
''iyi misiniz Algan Bey? Neler oluyor boyle?''
'' Algan Bey herkes sorular sorup duruyor. Basin resmen sor-
guya <;ekiyor beni. Ne zaman donersiniz bir §ey soylediler mi?''
'' Algan Bey, diger basin mensuplari da ogrenmi§ konuyu.
Herkes beni ariyor. ''
Algan Bey ka§larini <;atarak bir iki saniye dii§iindiikten
sonra hizla cevap yazmaya ba§ladi Duygu'ya. Basinin boyle bir
konunun iizerine atlayacagina ku§kusu yoktu. Bir cinayet soru§-
turmasina yardim eden popiiler bir yazar, ogretirn gorevlisi ve
televizyoncu her yerde haber olurdu.
'' Merak etme. Polise yardim edip donecegim ama ne kadar
siirecegini bilemiyorum. Basina sadece bu kadar bilgi vermen ye-
terli. Sonrasinda haberle§iriz. ''
Mesaji gonderdikten sonra yeniden gozlerini di§ariya dik-
ti. Bir cinayet soru§turmasina nasil yardim edecekti, hi<;bir fikri
yoktu. Neden kendisine geldiklerini ve ondan tam olarak ne bek-
lediklerini de bilmiyordu.
Sorularina yanit vermeyen polis memuru soru§turmanin
gizliligi a<;isindan ancak olay mahallinde detayli bilgi verebile-
ceklerini soylemi§ti. Mecburen mekana varana kadar sabretmesi
gerekiyordu.
Otomobil Kuzguncuk tepelerine dogru ilerlerken hayatini
dii§iinmeye ba§ladi. Ne debdebeli bir hayat ya§ami§tl. Onun
§U anki hayatina bakan birisi hayati boyunca rahat bir ya§ami

114
oldugunu di.i§i.inebilirdi ama hi~ de oyle olmam1§t1. Dort ~o-
cuklu bir ailenin en ki.i~i.ik oglu olarak Tokat'1n Zile il~esinde
di.inyaya gozlerini a~m1§, memur olan babas1 yi.izi.inden o §ehir
senin bu §ehir benim gezip durmu§tU Anadolu'da. Yedi ku§ak
Zileli olmalar1na ragmen babas1n1n gorevi yi.izi.inden ergenlik
zaman1n1 Diyarbak1r'da ge~irmi§, ard1ndan emekli olmas1yla
birlikte istanbul'a yerle§mi§lerdi. ilk milliyet~ilik emarelerini
bu ya§larda gostermeye ba§lam1§, on be§ ya§1na girdiginde az1-
l1 bir i.ilki.ici.i olmu§tu. Bir yandan Olki.i Ocaklar1'na dadanm1§
bir yandan da okuyup ogrenmek i~in kitaplara gomi.ilmi.i§ti.i.
Lise 2'deyken i~ine ~ekildigi siyasi kutupla§ma ikliminde ta-
raflar aras1nda ~1kan ~at1§malar yi.izi.inden on ay hapis yatmak
zorunda kalm1§t1. Hayatzmzn degi§tigi an o dart duvardz i§te

diye ge~irdi i~inden. 0 gi.ine degin i~inde mi.ithi§ bir ofke ba-
r1nd1ran, bu ofkeyi sokaklarda kullanm1§ birisi olarak bir anda
dort duvar aras1na s1k1§mak korkutmu§tu onu. Arna §imdi geri-
ye doni.ip bakt1g1nda ba§1na gelenlerin, hapishaneye girmesinin
ard1ndaki ilahi nedeni gorebiliyordu. Tanr1 var m1d1r? sorusu-
nu ilk orada sormu§, islam'1 orada ke§fetmi§, hayat yoni.ini.i
o s1rada belirlemi§ti. insan zorluklar kar§1s1nda kendisinden
daha bi.iyi.ik bir §eye s1g1nrna ihtf yac1 hissediyordu. 0 gi.ine de-
gin dogru di.izgi.in dua bile etmemi§ biri olarak kendince dua
ederken onu goren ya§l epey ge~kin bir kader mahkumu saye-
sinde Kur'an okumaya ba§lam1§t1. Ard1ndan bunun ona yet-
medigini hissetmi§, orijinal halini okumak i~in Arap~a ogren-
meye karar verrni§ti. Bu s1rada dinler tarihine de merak salm1§,
okuyup ara§t1rd1k~a daha fazla soru belirmi§ti ba§1nda. Ve bu
s1rada karar vermi§ti ileride ne yapacag1na. On ay yatt1ktan
sonra ~1k1p liseyi bitirmi§ ve i.iniversiteye girmi§ti. Matematik
boli.imi.ini.i bitirdikten sonra felsefe okumaya karar vermi§, din

bilimleri i.izerine dersler almaya ba§lam1§t1. Etraf1ndaki herkes


§Ok olmu§tu bu duruma. Ondan beklenen somut bilimlerle il-
gilenen biri olarak hayat1na devam etmesi ve bununla ilgili bir
§eyler yapmas1yd1. Oysa onun matematik okumak istemesinin
ard1nda yarat1c1y1 bulma arzusu yat1yordu. Zira matematigin

115
Tanr1'n1n dili oldugunu dii§iiniiyordu. Yine de bir matematik-
<s:inin felsefe ve din bilimlerine ge<s:i§ yapmas1 ger<s:ekiistii gelmi§ti
insanlara. Okul bittikten sonra yiiksek lisans1n1 Bat1 ve Dogu
felsefesi iizerine yapm1§, sorular sorduk<s:a daha fazla soru sorma
ihtiyac1 i<s:inde dur durak bilmeden ara§tirmaya, okurnaya devarn
etmi§ti. Yiiksek lisans1n1n ard1ndan eski kutsal metinleri incele-
yebilmek i<s:in ender dillere merak salm1§, bu konuda <s:ok say1da
kitap yay1mlam1§t1. Bundan yakla§1k on sene evvel, o giine degin
ogrendigi tiim bilgileri sadece okuldaki ogrencilerine degil, bii-
tiin insanlara anlatmas1 gerektigini dii§iinerek gazete yaz1lar1na,
hemen ard1ndan da televizyon programlar1na ba§lam1§t1. Y1llar-
ca <s:e§itli televizyon programlar1na siirekli konuk olarak <s:agr1lan
biri olarak uzun zamand1r ona yap1lan teklifleri de degerlendir-
mi§ olmu§tu. Boylece hayat1n1n en <s:alkant1l1 donemini ya§arken
bunu yararl1 §eyler yaparak ge<s:irebilmeyi ba§arm1§t1.
Herne kadar evliliginde ya§ad1g1 o s1k1nt1l1 siirecin ard1ndan
bir daha kirnseyle ciddi bir ili§ki i<s:ine girmemi§ olsa da mesle-
ginde gelebilecegi son noktaya ula§IDI§tl. Ancak ha.la okumaya,
ara§t1rmaya ve dii§iinmeye devam ediyordu.
Dald1g1 dii§iincelerden i<s:inde bulundugu polis arabas1n1n
Kuzguncuk ile Beylerbeyi aras1ndaki tepede yer alan, etraf1 ser-
vi ve <s:am aga<s:lar1yla <s:evrelenmi§ tarihi ko§kiin oniinde durma-
s1yla s1yr1ld1. Algan bu ko§kii nereden hat1rlad1g1n1 dii§iinmeye
ba§lad1. Bir yerden tanzdzk geliyor ama nereden? istanbul Bo-
gaz1 olanca heybetiyle goriilebiliyordu bu noktadan. i<s:inde <s:e-
§it <s:e§it agac1n ve <s:i<s:egin oldugu geni§ bah<s:enin ortas1ndaki ii<r
katl1 tarihi ko§kiin etraf1 sari giivenlik band1 ile <s:evrelenmi§ti.
Olay Yeri inceleme ekipleri bah<s:eyi didik didik tar1yor, teknis-
yenler iizerlerindeki beyaz gomlekleri ve mor otesi lambalar1yla
hi<s:bir ayr1nt1y1 gozden ka<s:1rmamaya <s:al1§1yorlard1. Birden bu
ko§kii nereden hat1rlad1g1n1 an1msad1. Bundan birka<s: sene evvel
istanbul'un en onemli tarihi yap1lar1yla ilgili okudugu bir ara§-
t1rmada gormii§tii. <;ok biiyiik tarihi degeri olan ko§k 1886 y1-
l1nda Sultan Abdiilhamid'in en yak1n arkada§lar1ndan biri olan
Seyhiilislam Cemil Molla taraf1ndan yapt1r1lm1§t1. Ko§kiin kime

116
ait oldugunu ve i<;inde kimin oturdugunu bilmiyordu ama halk
taraf1ndan soylenenleri iyi hat1rl1yordu. Perili Ko§k denilen bu
eve sahip olan herkesi kotii bir sonun bekledigine <lair soylenti-
ler al1p ba§1n1 gitmi§ti. Hatta o ara§tlfma yaz1s1nda bile bundan
bahsediliyordu. Bunun sa<;ma bir bat1! inan<; oldugunun fark1n-
dayd1 ancak bir cinayet soru§turmas1 i<;in buraya getirilince ister
istemez aklma ilk once bu gelmi§ti. Kendisine refakat eden iki
polis memuruyla birlikte bah<;e kap1s1ndan i<;eri girip ko§ke dog-
ru yiiriimeye ba§lad1. Yeni bi<;ilmi§ <;imlerin kokusu ve etraflar1n1
saran ulu aga<;lar1n varl1g1 sanki bu evde oliim kol gezmemi§ his-
si uyand1r1yordu. Kap1dan i<;eri girer girmez sol taraftaki geni§
salonun ortasmda yatan adam1 goriince donup kald1. Hayat1nda
<;ok olii insan gormii§tii hatta kar§1s1nda olen bile olmu§tu ama
bunlar o kadar eski zamanlarda kalm1§t1 ki gordiigii bu manzara
kan1n1 dondurmu§tu. Bah<;eye a<;1lan boliimiin biraz otesi mu-
§amma ile kapat1lm1§t1. Yan1ndaki polis memuru sakin bir ses
tonuyla, ''iyi misiniz?'' diye sordugunda kendisine geldi.
"iyiyim, bir sorun yak."
Devasa pencerelerin oniinde durup telefonla konu§an uzun
boylu, heybetli adam1n belli bir otoritesi oldugunu diger polis-
lerin davran1§lar1ndan anlayabiliyordu. Hepsi belli bir sayg1yla
adam1n telefon gorii§mesinin bitmesini bekliyordu. Bir a§ag1 bir
yukar1 yiiriiyen adam hararetle bir §eyler anlat1yordu. Diger po-
lis memuru, ''Ba§komiserimiz olur kendisi," dediginde anlad1-
g1n1 belli etmek i<;in ba§1ru sallad1. Ba§komiserin konu§mas1n1n
bitmesini beklerken gozleri ister istemez yerde yatan adama don-
dii. Kapkara bir kan goliiniin ortas1nda yatan adam1n kollar1n-
da tuhaf bir a<;1 vard1. Bir §ey tutmu§ olmalt olurken. Bir ak§a-
miistii semas1n1 and1ran koyu lacivert gozleri duvarlardaki alt1n
varakl1 <;er<;evelerin i<;indeki Osmanl1 fermanlar1na, Arap<;a hat
yaz1lar1na ve Hoca Ali R1za, Fahrelnisa Zeid, ~eker Ahmet Pa§a,
Osman Hamdi resirnlerine bakt1 §a§k1nl1kla. Ge<;tigimiz y1llarda
merak1ndan ald1g1 sanat tarihi derslerinden ogrendigi kadar1yla
inan1lmaz bir koleksiyondu tiim bu resimler. Ba§ka bir duvarda
ise son yiizy1lm en onemli Tiirk ressarnlar1ndan Erol Akyava§'1n

117
''Ene'I Hak'' tablosu as1l1yd1. A'r1k mavi gokyiiziinde beyaz ve
siyah bulutlar1n iizerine Arap'ra ''Ene'I Hak'' yaz1!1 olan tabla
Tiirk sanat tarihine en pahal1 resim olarak ge'rmi§ti. Bundan y1l-
lar evvel istinye Park'1n sahibi olan i§ adam1n1n ald1g1 duyuru-
lan eser sonradan gizlice sat1lm1§t1 demek ki. Sa§k1nl1kla resme
yakla§Ip yak1ndan bakt1 Algan. Kullan1lan tonlar, f1r'ra darbe-
leri, anlatmaya 'ral1§t1g1 felsefe bak1mmdan §aheserdi kar§1s1n-
daki tabla. Ard1ndan gozleri diger tarafa dondii. Salonun diger
duvar1n1 boydan boya kaplayan kiitiiphanedeki tiim kitaplar1n
etrafa sa'r1lm1§ olmas1na §a§1rd1. i'rinden tek tek hangi kitaplar1n
olduguna bakmak geldi ama bu duygusunu bast1rd1. Birka'r da-
kikal1k bir bekleyi§in ard1ndan yanlar1na gelen ba§komiser elini
uzatt1g1nda dald1g1 dii§iincelerden s1yr1ld1.
''Merhaba. Ba§komiser Mestan Ostiiner!''
''Memnun oldum Mestan Bey. Ben de Profesor Algan
Ataman.''
''Biliyorum Algan Bey. Sizi ben onerdim bizimkilere. Yaz1la-
r1n1z1n ve televizyon programlar1n1z1n s1k1 takip'risiyim. ''
Sa§k1n bir §ekilde yerde yatan cesede bakan profesor nazik
bir §ekilde kar§1l1k verdi:
''Oyle mi? Nas1l bir yard1m1m dokunacag1n1 anlayamad1m
ama.''
Ba§komiser Mestan yerde yatan adama dogru yiiriirken
Algan'a da kendisiyle birlikte yiiriimesini i§aret etti. Adam1n ya-
n1na vard1klar1nda ellerini gogsiinde birle§tiren Mestan, ''Gor-
diigiiniiz gibi bu cinayeti ayd1nlat111aya 'ral1§1yoruz. ilk ba§ta h1r-
s1zl1k i'rin i§lendigini zannettik ancak evdeki k1ymetli e§yalara
dokunulmam1§ olmas1ndan bu ihtimali eledik. Biitiin kiitiiphane
altiist edilmi§, belli ki katil bir §ey ar1yor ve onun kiitiiphanede
olabilecegini dii§iinmii§. Belki k1ymetli kitaplar1 ar1yordu, bile-
miyorum. Ancak i'rlerinde server edebilecek kitaplar oldugunu
dii§iiniirsek ve milyon dolarl1k tablolar1 hesaba katarsak bu ihti-
mal ortadan kalk1yor. Her haliikarda adam1m1z bir §ey ar1yordu.
Kurban1 bah'rede oldiirmii§ asl1nda. Adamcag1z eve siiriinerek
girmi§ ve onca karma§an1n aras1nda belli bir kitab1 se'riP ona s1k1
s1k1 sar1larak son nefesini vermi§. ''

118
''Bu da kurban1n o kitapla bir §ey anlatmaya <;al1§t1g1n1 dii-
§iindiirdii size,'' diye kar§ilik verdi Algan.
''Evet aynen oyle. Ancak kitab1n ne dilde yaz1ld1g1n1 anla-
yamad1k.''
Yerdeki cesedin yan1na gelip durduklar1nda §a§kin gozlerle
adama bakt1 Algan. Daha evvel hi<;bir cinayet mahallinde bu-
lunmam1§, hatta polisiye roman bile okumam1§t1. Ancak o da
ba§komiserle ayn1 fikirdeydi. Duvarlardaki tablolara ve evin
her yan1n1 kaplayan antika e§yalara dokunulmad1g1na gore bu
i§in i<;inde ba§ka bir §ey vard1. 0, adam1 dikkatle incelerken
yanlar1na gelen bir polis memuru elinde tuttugu deri kapl1 ki-
tab1 ba§komiserin i§aretiyle Algan'a uzatt1. Uzat1lan kitab1 alan
Algan daha kitab1n kapag1n1 a<;madan heyecanlanmI§tI. Hayat1
boyunca kitaplar ve her tiirlii bilgiye a<; biri olarak giin yiiziine
<;1kar1lmam1§, halktan gizlenen kadim bilgilerin ve s1rlar1n ol-
dugu <;ok ozel el yazmalar1 oldugunu biliyordu. Ancak ne yaz1k
ki kutsal kitaplar1n deginmedigi gizemleri a<;1klayan binlerce
eser din ad1na yok edilmi§ti. Mesela iskenderiye Kutuphanesi
diye ge<;irdi i<;inden. Giri§inde ''Bilim bizi Tanr1lar1n gazab1n-
dan korur!'' yazan kiitiiphanede matematik bilgini Oklid'den,
mekanik bilimci Ar§imet'e, tip bilimci Herofilos'tan gokbilimci
Eratosthenes'e kadar diinyaya <;ok biiyiik izler b1rakm1§ alimler
<;al1§m1§t1. Eide ettikleri bilgileri ozenle kag1tlara ge<;irmi§, ar-
§ivlerde saklam1§lard1. Ancak sonraki ku§aklar, kurulu§undan
yiizy1llar sonra bu kiiltiir miras1n1 din yiiziinden yak1p, tiim bu
bilgilerin yok olmas1na neden olmu§lard1. Zaman zaman merak
ederdi, o bilgiler yok edilmeseydi insanoglu nas1l bir diinyada
ya§iyor olurdu acaba? Belki de uzay yolculugu ya da ba§ka ge-
zegenlerde ya§am <;oktan ba§lam1§t1 o bilgiler sayesinde. Kitab1
al1r almaz merakla kapag1n1 <;evirdi ve ayn1 anda kalp at1§lar1
h1zland1. El yaz1s1yla yaz1lan bu kitap nereden baksan1z belki
be§, alt1 yiiz y1ll1k olmal1yd1. Biraz iizerinde <;al1§sa kullan1lan
malzemelerden tam olarak ka<;1nc1 yiizy1l oldugunu ortaya <;1-
karabilirdi. Gozliiklerini diizelttikten sonra dikkatle sayfalar1-
n1 kar1§t1rmaya ba§lad1. Kenarlar1 alt1n varakla renklendirilmi§

119
.

sayfalara bakarken i<;inde bast1ramad1g1 bir co§ku vard1. Hayran


kalm1§t1 kitaba. Kullarnlan miirekkep, yaz1y1 yazan hattat1n usta-
l1g1, her sayfada <;izilen minyatiirler olaganiistiiydii. Sanki gizli bir

evrene girmi§ gibi hissediyordu kendisini. Kitab1 al1p eve gitmek


ve her sayfas1nda neler yazd1girn ogrenmek i<;in inan1lmaz bir
arzu duysa da kendisine hakim olmal1yd1. Harika bir yazt dizisi
konusu buldum diye ge<;irdi i<;inden. Gizemli, merak uyand1r1c1,
daha evvel yaz1lmam1§. Dikkatle her sayfay1 incelerken ba§komi-
serin hi<;bir duyguyu belli etmeyen ses tonu duyuldu:
''Ne diyorsunuz hocam?''
Ba§1n1 i<;ine gomiildiigii kitaptan kald1ran Algan heyecan1n1
bast1ramay1p: ''inan1lmaz bir kitap. Bir §aheser adeta!'' dedikten
sonra sayfalar1 i§aret ederek sozlerine devam etti:
''Bak1n goriiyor musunuz? Yaz1 karakterine, sat1r tertibine,
sayfa diizeni ve siislemelere dikkat edin. Olaganiistii bir eser bu.
Bir server eder. ''
Ba§komiser Mestan o esnada yanlar1na gelen Komiser Zey-
nep ile bak1§t1ktan sonra cevap verdi:
''Evet olduk<;a k1ymetli oldugu a§ikar ancak Algan Bey liit-
fen bize ne anlatt1g1n1 soyleyin. ''
Heyecan1n1 dizginlemeye <;al1§an profesor tamam anlam1nda
ba§1n1 sallad1ktan sonra dikkatle sayfalar1 kar1§t1rmaya devam
etti. Ard1ndan net bir ses tonuyla: ''Fars<;a ve Arap<;a kar1§1k
yaz1lm1§ bu eser," dedikten sonra parmag1n1 sayfalara degdir-
memeye dikkat ederek, ''Uzun zaman oldu Fars<;a okumayal1!''
diye devam etti giiliimseyerek. Ba§komiser Mestan sab1rs1zl1kla
profesoriin ne soyleyecegini beklerken Zeynep ellerini oniinde
birle§tirip kitaba dikti gozlerini. Kar§1lar1ndaki bu son derece
modern goriiniirnlii, yak1§1kl1, popiiler ve §lk adam1n bir aktor
degil de bir yazar ve ogretim gorevlisi olmas1na, dahas1 Arap<;a
ve Fars<;a'y1 <;ok iyi konu§uyor olmas1na §a§rrd1klar1 her halle-
rinden belliydi. Zeynep daha fazla dayanamayarak giiliimsedi.
''Ekranda goriindiigiiniizden <;ok daha uzun boyluymu§SU-
nuz Algan Bey. Bir de biraz daha zay1f. ''
''Evet, ekran insan1 be§, alt1 kilo fazla gosteriyor nedense,"

120
diye cevap verdi Algan, Zeynep'in begeni dolu gozlerine giiliim-
seyerek. Kad1nlar1n bu tiirden yakla§1mlar1na al1§1kt1. As1l gene;
k1zlar c;ok fenayd1. Hic;bir engel, yasak ya da tabu tan1madan
istedikleri §eyi ele gec;irmek ic;in her yolu denemekten asla kork-
muyorlard1. 0 nedenle c;ok dikkatli davran1rd1 Algan. Okuldaki
odas1run kap1s1 her zaman sonuna kadar ac;1kt1. Kimseyle kapal1
kap1lar ard1nda konu§maz, ne yaparsa ortada yapard1. Hatta tek
ba§1na c;al1§t1g1 zamanlar bile odas1n1n kap1s1n1 asla kapatmazd1.
Dikkatlice sayfalar1 ve yaz1lanlar1 inceleyen Algan'1n kalbi
deli gibi atmaya ba§lad1 ans1z1n. Sanki tiim diinya ile ili§kisi ke-
silmi§, barnba§ka bir aleme gitmi§ gibiydi. Birkac; dakikalik bir
bekleyi§in ard1ndan bir ak§amiistii semas1n1 andrran lacivert goz-
lerini kald1ran Algan, §a§k1n bir §ekilde onlara bakmaya ba§lad1.
'' C::ok ilginc; ! ''
''ilginc; olan nedir Algan Bey?'' diye at1ld1 Zeynep. Ard1ndan
kendisini tan1§t1rrnay1 unuttugunu fark edip elini uzatt1 heyecanla .

''Bu arada ben Korniser Zeynep."


Algan, Zeynep'in elini s1kt1ktan sonra tane tane konu§rnaya
ozen gostererek cevap verdi:
''Bu kitap Ta'Sinu'l Ezel ve'l-Cevheru'l-Ekber ve'§-Seceretu'n-
Nur'iyye'nin bir kopyas1. Boyle el yazrnas1 olarak bulundugunu
bilrniyordurn. Degerini tahmin edernezsiniz. ''
Dikkatle profesore bakan Ba§korniser Mestan anlamad1g1-
n1 belli eden bir yiiz ifadesiyle, ''Yani? Liitfen anlayabilecegimiz
§ekilde konu§un! '' dedi elini beline koyarken. Herkes piirdikkat
agz1ndan c;1kacak kelirneleri bekliyordu. Derin bir nefes ald1 Al-
gan. Oyle kar1§1k bir isirndi ki anlamamalar1na §a§1rmad1.
''Yani Kitab-ut Tavasin bu kitap. Hallac'1 Mansur'un giinii-
rniize gelen tek eseri."
Birden duvardaki Erol Akyava§ resrni anlarn kazanm1§t1.
Maktul ic;in tasavvuf ve Hallac-1 Mansur onemliydi dernek ki.
'' Anlayarn1yorurn Algan Bey. Bu kitab1 ilginc; k1lan §ey nedir
peki?''
Giiliimsedi Algan. Onernli bilgiler ic;eren pek c;ok el yazrna-
lar1n1n tarih boyunca dini ya da politik sebeplerle yak1l1p yok

121
edildigini nereden bilebilirlerdi. Bu el yazmas1 kitap kesinlikle
onlardan biriydi, emiridi. Kitab1n ilk sayfas1na ozenle yaz1lan
fars~a yaz1lar1 i§aret ederek cevap verdi:
''ilgin~ olan §U; kitap Arap~a ve Fars~a yaz1lm1§ ancak baz1
boliimlerde gizli bir terminoloji kullan1lm1§. Yani okuyan herke-
sin anlamas1na mani olmak i~in 6zellikle kullan1lrnt§. ''
''Gizli bir terminoloji mi? Nas1l ~6ziiliir peki bu dil? ''
''Ozerinde ~ali§mak gerekir. Sufiler diger insanlar1n anlama-
lar1n1 engellemek i~in baz1 bilgileri §ifreli bir §ekilde anlat1rlard1.
C::e§itli alegoriler kullan1rlar ve o diinyadan olmayan biri yazd1k-
lar1ndan hi~bir §ey anlamazd1. Bir diger ilgin~ nokta da kitab1n
ba§inda sonradan eklenen bir boliim olmas1. Kay1p risalelerin
nerede olduguna dair. Kullan1lan miirekkebe ve yaz1ya bak1l1rsa
giiniimiizde yaz1lm1§. ''
''Kay1p risaleler mi?''
''Evet kay1p risaleler. Hallac'1 Mansur'un yazd1g1 bu risale-
ler bin y1ldan fazlad1r kay1p. Hi~ ortaya ~1kmarnt§."
''Ne diyor peki bu konuda?'' diye at1ld1 Mestan merakla.
''A~1k~a belirtilmemi§. Arap~a 'ARARSAN BULURSUN'
yaz1lm1§," diye cevap verdi Algan. Ardmdan ba§komiserin goz-
lerinin i~ine bakarak devam etti sozlerine:
''Maktul i~in sahip oldugu bu el yazmas1 kitaba ve duvarda-
ki Erol Akyava§ irnzal1 ''Ene'l Hak'' tablosuna bakarak diyebili-
riz ki kesinlikle tasavvufla ilgilenen biriydi ve Hallac-1 Mansur'a
biiyiik 6nem veriyordu. ''
''Cinayetin bununla bir ilgisi olabilir mi diyorsunuz yani?''
Algan dudaklar1n1 biiktiikten sonra burnunun iizerine dii§en
gozliiklerini diizeltip kollar1n1 gogsiinde birbirine baglad1.
''Bunu bilemem elbette ama duvardaki tabla, elindeki Tava-
sin ile bir ipucu vermeye ~al1§1yor hence.''
Ba§komiser Mestan ba§ka birinin daha kendisiyle ayn1 fikir-
de olmas1ndan dolay1 mernnundu. Dikkatle profoseriin elindeki
el yazmas1 kitaba bakarken i~eri giren yard1mc1s1 Oguzhan say-
g1l1 bir ifadeyle selam verdi.
''Ba§komiserim gormeniz gereken bir §ey var.''

122
Mestan ka§lar1n1 <;atarak Oguzhan'1n pe§ine dii§tiigiinde
Daha ba§ka ne olabilir diye ge<;irdi i<;inden. Onun arkas1ndan
bir an ne yapacag1n1 §a§1ran Zeynep ve Algan da f1rlad1. Geni§
holii ge<;ip salonun diger odalara a<;1lan taraf1nda parke zemin
iizerinde, ortas1nda bir nokta bulunan i<; i<;e ge<;mi§ daireler
<;izilmi§ti.
''Kania <;izilmi§ hepsi," dedi Zeynep §eklin ne oldugunu an-
lamaya <;al1§1rken.
i<;eridekinin ayn1s1 diye ge<;irdi i<;inden Ba§komiser Mestan.
Gordiigii en tuhaf §ekildi.
''Kesinlikle bir ipucu vermeye <;al1§1yor."
Kollar1n1 oniinde birle§tiren Oguzhan, ''Ne oldugunu kimse
anlayamad1, '' dedi dikkatle §ekli incelerken.
''Benim anlamad1g1m," diye soze girdi Komiser Zeynep,
''adam1n bu tuhaf i§aretleri ve ipu<;lar1n1 yapacak kadar vakti
varsa neden direkt katilin kim oldugunu yazmad1g1."
''Ever ilgin<; ger<;ekten de," diye cevap verdi Oguzhan.
Dikkatlice §ekli inceleyen Ba§komiser Mestan da ayn1 §eyi
dii§iiniiyordu. Neden katilin kim oldugunu a<;iklamak yerine
boyle anla§1lmaz i§aretler b1rakm1§tI geride? Seklin ne oldugunu
bilmeseler bile bir §eyden son derece emindi.
''Kesinlikle buldugumuz bulmaca gibi sozler ve say1larla bir
baglant1s1 var bu §eklin! '' dedi kendi kendine konu§ur gibi.
''Say1lar m1?'' diye merakla sordu Algan. Bana henuz soyle-
medikleri ba§ka neler var acaba diye ge<;irdi i<;inden. Ger<;ekten
de olay tuhaf bir hal al1yordu. Sordugu soruyu duyan ba§komi-
ser §a§kml1kla ona bakt1. Onu bir an i<;in unutmu§lard1. Bunu
fark eden Algan giiliimseyerek, ''Say1lar m1 buldunuz?'' diye
yineledi sorusunu. Dizginleyemedigi merak1 gozlerinden f1§k1r1-
yordu adeta.
Hayatm1n bir doneminde tasavvufla ilgilenmi§ biri olarak
bu ilimde her §eyin dolayl1 yollarla, gizli bir terminoloji kullan1-
larak anlat1ld1g1n1 biliyordu. Hele say1lar onun alan1yd1.
''Evet Algan Bey. i<;lerinde say1lar1n yaz1l1 oldugu i<; i<;e
ge<;mi§ kareler d1§1nda dini baz1 §eyler de yaz1l1. Sizi bu yiizden

123
arad1k zaten. Bize matematik bilen bir felsefeci gerekiyordu, ''
diye cevap verdi Ba§komiser Mestan. Ard1ndan Oguzhan'a delil
torbas1n1 i§aret etti.
'' Algan Bey' e kag1d1 gosterin hemen."
Oguzhan deli} po§etinden kii<;iik kag1t par<;as1n1 al1p Algan'a
uzatt1.
''Tabii Arap<;a ve Farsc;a d1§1nda ender bilinen dillere de me-
rak1 olan biri olmal1yd1, '' diye tamamlad1 Zeynep ba§komiserin
sozlerini.
Gene; bir memur elinde tuttugu deli} po§etini Mestan'a uza-
t1rken Zeynep de giymesi ic;in plastik eldivenler verdi Algan'a.
Deli! po§etini alan Algan dikkatlice ic;indeki buru§mU§ kag1d1 c;1-
kar1p bakt1g1nda heyecanland1.
'' Arna bu bir sihirli kare! ''
''Sihirli kare mi?'' diye sordu Ba§komiser Mestan §a§kin bir
ifadeyle.
Zeynep merakla kag1da bakarken alayc1 bir ifadeyle giiliim-
sedi.
''Olay giderek mistik bir hal al1yor desenize! ''
Algan da giiliimsedi.
''Sand1g1n1z gibi dogaiistii giic;lere at1f yapmiyoruz elbette.
Oyle bir kare matrisi dii§iiniin ki biitiin siitunlar1ndaki _say1lar
topland1g1nda ayn1 sabit say1y1 veriyor. Buna sihirli sabit denir."
"Oyle mi? <;ok ilginc;. Peki nedir bu?'' diye sordu Ba§komi-
ser Mestan §a§k1nl1kla.
Algan kollar1n1 oniinde birle§tirip gozliiklerinin iizerinden
Mestan'a bakt1.
''Bu tiir kareler tarihte ilk kez MO 2200 y1llar1nda <;in'de
kullan1lmaya ba§lanm1§. 0 zamanlar astroloji, felsefe yorumla-
ma, fa! bakma ve doga olaylar1n1 yorumlamada kullan1l1yormu§.
Sonralarda simyada da kullan1lmaya ba§land1. Matematikc;iler
ise olas1!1k hesaplar1 ic;in kullan1yor."
''O halde bu da bir sihirli kare olsa gerek!'' diyerek yeniden
salona girdi ve bahc;e kap1s1n1n ilerisine dogru yiiriidii ba§komi-

ser. Cesedin biraz ilerisinde, yerde duran mu§ambay1 kald1rd1.

124
Algan yere kanla c;izilmi§ say1lara §a§k1nl1kla bakarken ba§1n1
sallad1.
''Evet kesinlikle bir sihirli kare daha. ''
''Peki kurban bunu c;izerek ne anlatmaya c;alt§mt§ olabilir?''
Algan yerde yatan adama dikti gozlerini. Birkac; saniye di.i-
§i.indi.ikten sonra cevap verdi:
'' Bilemiyorum. Bir ti.ir §ifre bu."
Ard1ndan eliyle bir saniye i§areti yapt1ktan sonra elinde tut-
tugu kag1da dondii.
''Buradaki sabit say1 62. Yani hangi siitundaki say1lar1 top-
larsan1z toplay1n 62'yi veriyor."
''Ne anlatmak isteyebilir 62 ile peki?''
Profesor giiliimsedi.
''Say1lar1n pek c;ok anlam1 vard1r ba§komiser. Yan yana ge-
len say1lar1n da oyle. Ancak burada ne anlatmaya c;al1§t1gm1 he-
men soylemek irnkans1z. Ozerinde c;alt§mak gerek. ''
Zeynep kollar1n1 oniinde birle§tirip araya girdi:
''Peki diger sozler ne demek Algan Bey?''
Algan gozliiklerini diizeltip yeniden kag1da dondii.
''Tersten yaz1lm1§. ''
''Evet, oyle!'' diye kar§1l1k verdi Ba§komiser Mestan. ''Ha-
kikati bulmak ic;in marifet kap1s1ndan gee; yaz1yor. ''
Sozleri okuduktan sonra ba§mt kaldrrd1 Algan. Etraf1ndaki
herkes dikkatli bir §ekilde ona bak1yor, bir §ey soylemesini bek-
liyordu.
''Bu sozler tasavvuftaki dort kap1yla alakal1. Seriat, tarikat,
marifet ve hakikat kap1lar1. Ancak burada ne demeye c;al1§t1g1n1
bilmiyorum. ''
Mestan §a§trmt§tl. i§in ic;inde tarikatlar olabilir miydi?
''Ne diyorsunuz yani Algan Bey? Sizce bir tarikat sava§t ola-
bilir mi bu?''
''Bilemiyorum'' diye cevap verdi Algan, ''her §ey miimkiin.
Arna ''Ene'I Hak'' tablosu, Tavasin kitab1 ve gizli §ifreler bana
i§in ic;inde mutlaka baz1 tarikatlar1n oldugu izlenirni verdi. ''
Ard1ndan di.i§i.inmeye ba§lad1. Omri.ini.i insanlar1, dini
inanc;lar1 ara§ttrmaya vermi§ biri olarak insanoglunun ic;indeki

125
karanl1k yan1 bast1r1p ayd1nl1k olan yan1 ortaya <;:ikarmak i<;:in
dinlerden faydaland1g1n1 biliyordu. Ancak dualite evreninde her
§eyin bir z1tt1 oldugu i<;:in insan1n i<;:indeki iyi ile kotiiniin de sa-
va§I hi<;: bitmeyecekti.
''Yine de diyebilirim ki bu olayda kesinlikle dini bir vurgu
var,'' diye devam etti sozlerine.
Ba§komiser kollar1n1 gogsiinde birle§tirdi.
''Yani bu sihirli kare ve say1lar kay1p risalelerin yeri ile ala-
kal1 bir §ifre. Katil de bunu ar1yordu o zaman diyebilir miyiz? ''
Bir iki saniye dii§iinen Algan'1n gozleri parlad1 birden. insan-
lar1n yiizlerce y1ld1r iizerinde konu§tuklar1, ger<;:ek olup olmad1-
g1 belli olmayan, dahas1 neden bahsettigi dahi bilinmeyen kay1p
risaleler ortaya <;:1kmak iizere olabilir miydi ger<;:ekten? Kendini
boyle bir olay1n i<;:inde bulmas1 tesadiif olamazd1. Hayatta zaten
tesaduf diye bir §ey yok. ilahi sistem bu olay1n i<;:inde ona da bir
rol bi<;:mi§ti. Bunun nedenini bilmiyordu. Bilmek i<;:in ugra§ma-
yacakt1 da. Zira s1n1rl1 insan zihni ilahi diizenin matematigini
anlayamaz, neyin ne i<;:in vuku buldugunu kavrayamazd1. Bunu
anlamak i<;:in zamana ihtiya<;: vard1. Heyecanla at1ld1.
''Kesinlikle oyle! Soylenene gore bu risaleler yeryiiziindeki
en biiyiik s1rr1 bar1nd1r1yor. Onu elde etmek ugruna insanlar her
§eyi yapabilir. Bu konuda <;:ok fazla bir bilgim yak ama §Unu soy-
leyebilirim. Bu s1rra vak1f olan Hallac'1 Mansur bunlar1 gelecek
nesillere aktarmak i<;:in risaleler halinde yazm1§ ama §ehit edil-
dikten sonra takip<;:ileri taraf1ndan saklanm1§. Her donem bunu
bulmay1 ama<;: edinenler olmu§. Yani bu olayda yap1lmas1 gere-
ken ilk §ey bu say1lar1n s1rr1n1 bulmak olmal1d1r diyebilirim. ''

126
11

BAGDAT
MS 910

ehir ogle giine§inin yi.ikselmesiyle kavrulurken d1§ar1dan du-


yulan giiriiltiiyle bulundugu ta§ binan1n penceresine ko§tu te-
la§la. <;:e§it \'.e§it \'.i\'.egin \'.evreledigi ta§ avlunun ilerisinde, bah\'.e
kap1s1n1n oniinde devasa bir kalabalik birikmi§ti. i\'.lerinde zenci
kolelerin de bulundugu bir grup isyanc1, rejim yanl1s1 kar§I grupla
birbirine girmi§, bagrr1§lar, yumruklar havada U\'.U§uyordu. Kar-
matiler diye ge\'.irdi i\'.inden dalg1n bir §ekilde uzun beyaz sakalm1
s1vazlarken. Tam da yerinde kavga ediyorlar. Son yirmi y1la baktl-
d1g1nda Bagdat topraklar1nda huzur neredeyse hi\'. yoktu. Zenci
kolelerin isyan1yla ba§layan ayaklanrnalar tam bast1r1l1yorken bu
sefer de Abbasi yonetiminin zulmiinden b1krrn§ insartlar Hamdan
el-Karmat adl1 bir adam1n etraf1nda birle§ip isyan etmeye ba§la-
m1§t1. Adalet ve e§itlik isteyen bu grup halifenin otoritesini yok
say1p, yeni bir din devleti kurulmas1n1 istiyorlard1. Bu nedenle
yonetim tarafmdan zenci isyanmdan daha tehlikeli bulunuyor,
bu gruba yak1n olanlar yakalan1p zindanlara at1!1yor, ardmdan
ac1mas12ca idam ediliyordu. Zenci isyan1 uzun y1llar siirse bile
toplumun geni§ tabarnnda bir kar§1lik bulrnarm§tl. Oysa bu yeni
hareket Allah'1n her can1 e§it yaratt1g1 savmdan yola \'.ikarak her
kesimden destek bulabiliyordu. Ostelik bu topluluk zenci koleler

127
gibi cahil de degildi. Ba§indaki ki§iler okumu§, yazm1§, ne yap-
mas1 gerektigini bilen ki§ilerdi. Kaleme ald1klar1 risaleleri gizlice
okudugunda §a§1rm1§tl. Kad1nla erkegin e§it olduguna ve eger
insanlar ihtiya~lar1ndan fazlas1n1 payla§1rlarsa toplumda a~l1-
g1n olmayacag1na inan1yor, buna gore ya§1yorlard1. C:ocuklar da
dahil herkes kendine gore bir i§te ~al1§1yordu. Ard1ndan kazan-
c1n1n bir boliimiinii veriyor, toplanan bu paralarla durumu ol-
mayanlar1n karn1 doyuruluyor, bak1l1yordu. Bu sistem sayesinde
ya§ad1klar1 yerlerde a~ ve muhta~ kimse kalmam1§t1. En biiyiik
ama~lar1 bu §ekilde bir yonetimin oldugu bir devlet kurulmas1y-
d1. Son derece tehlikeli diye ge~irdi i~inden. ~imdi bu insanlar
tam da iinii her yana ula§ml§ tasavvuf okulunun oniinde isyan
~1karm1§lard1. Dayanamay1p pencereyi a~1p govdesini d1§ar1 ka-
dar sark1tarak neler olup bittigini anlamaya ~al1§t1. Musafiye
askerleri olaya miidahale etmi§ ancak kar1§1kl1k hala devam edi-
yordu. Tam bu esnada kap1n1n a~1lmas1yla gencecik bir delikanl1
elinde tuttugu tepsiyle odaya girdiginde dald1g1 dii§iincelerden
s1yr1ld1. Bir par~a ekmek, incir, biraz ke~i siitii ve peynir var-
di tepsinin ortas1nda. Delikanl1 oniinde sayg1yla egilerek tepsiyi
pencerenin kenarmdaki sedirin yan1na birak1rken, ''Sabah erken
saatlerde birikmeye ba§lad1lar kap1n1n oniinde efendim, az ev-
vel de ortal1k kar1§t1, '' dedi. Hi~bir zaman ~ok yiyen, ~ok uyu-
yan biri olmam1§t1, §imdi ise hi~ yiyecek hali yoktu. Normalde
ogleye kadar zikir ~ekecek, ogleden sonra da talebelerine ders
verecekti. Bugiinii boyle ge~irecek ertesi giin tiim giin ~ar§1da,
ipek satt1g1 diikkan1nda olacakt1. Ancak bu kar1§1kl1g1n biiyiiye-
cegini, bu haftaki tiim planlar1n1 altiist edecegini hissediyordu.
Neler oldugunu gormeye ~al1§1rken akl1na ~ocukluk y1llar1 geldi.
Bagdat'ta dogmu§, burada biiyiimii§tii ancak tiiccar olan atalar1
iran Nehavend'den gelmi§lerdi. Araplar1n iran'a yapt1klar1 fetih
s1ras1nda Bagdat'a go~ etmi§, bu topraklara yerle§mi§lerdi. 0 da
kendisini Nehavend'den ziyade Bagdatl1 hissediyordu. C:ocuk
ya§ta f1k1h ogrenmi§, yirmi ya§1nda iken hocas1 Ebu-Sevr'in hal-
kas1nda fetva verir hale gelmi§ti. Ki bu ya§ fetva i~in ~ok erken
bir ya§tl asl1nda. Hocalar1 bunu onun iistiin zekas1na bagl1yordu

128
ama ona gore Rabbi onu neyle gorevli k1larak bu diinyaya gon-
derdiyse onu yapmaktayd1.
Birden §a§k1nl1kla gozlerini la..rp1§t1rd1. Kalbi deli gibi atma-
ya ba§lam1§t1.
''Ebu Bekir degil mi bu?'' diye sordu yan1ndaki delikanl1ya.
''Evet Ciineyd hazretleri, ta kendisi," diye cevap verdi deli-
kanl1.
ic;ini ofkeyle kar1§1k bir endi§e doldurdu. Oldum olas1 yo-
netimin dikkatini c;ekmekten ozenle kac;1n1r, ilmini talebelerine
ogretirken bunun onemini ozellikle belirtirdi. Bu tiir i§ler ona
gore politik bir tavll'd1 ve onun i§i bu tiir diinya meselelerinden
uzak durmakt1. 0 mana aleminde gezinmeli, Allah yolunda yii-
riimeye devam etmeliydi. Bu tavr1 sayesinde pek c;ok sufiye gos-
terilmeyen anlay1§ ona gosterilir, talebeleri ve takipc;ileri zarar
gormezdi. Ancak en sevdigi talebesi olan Ebu Bekir bu durumu
bilmesine ragmen nas1l boyle bir i§e kalk1§abilirdi? Birden akl1-
na bir gece evvel gordiigii riiya geldi. Sabah c;ok erken saatlerde
uyanm1§ ve bu riiyan1n etkisinden kurtulmaya c;al1§mI§t1. Riiya-
lar1n onun ic;in ayr1 bir anlam1 vard1 zira riiya alemi Allah'1n
yaratt1klar1na mesaj gonderdigi bir yoldu. i§aretlerin iyi okun-
mas1 gerekiyordu. Hat1rlad1g1 vakit kalbinin yeniden korku ile
doldugunu hissetti. Riiyas1nda Rabbinin insanl1ga gonderdigi en
biiyiik sir ortaya c;1k1yor, kiyamet kopuyor, ate§ler ic;inde yanan
okulunu ve ic;indekileri goriiyor ancak hic;bir §ey yapam1yordu.
0 esnada Rabbi ona sesleniyordu:
20
'' 0 bizim Sll'r1m1z1 if§a ettigi ic;in boyle oldu! ''
<;ocuklugundan beri haberci riiyalar gordiigii ic;in kendisini
son derece rahats1z hissediyordu. Bekledigi biri vard1. Hayat1nda
onemli olacak biri. 0 oyle biriydi ki omrii boyunca korumaya
c;al1§t1g1 s1rlar1 ac;1ga c;1kartacak, herkesi tehlikeye atacak ama
ayn1 zamanda o s1rlar1 bizzat tecriibe etmesine, ilminde daha da
ileri gitmesine olanak saglayacakt1. Bir yan1 onunla kar§1la§acag1
ic;in heyecanl1 bir yan1 da korku ic;indeydi. Omriinii adad1g1 bu

20 Ciineyd-i Bagdadi, hayat1, eserleri ve mektuplan

129
okul onun her §eyiydi. Hem kendisinin hem sevdiklerinin hem
de talebelerinin ba§tna fena §eyler gelebilecegi dii§iincesi ile her
zaman dikkatli hareket etmi§ti. Okulunda tefsir konusunda ~ok
ileri gitmi§ ancak bunlar1n halk taraf1ndan anla§1lmayacag1n1
bildigi i~in tiim bunlar1 gizli tutmu§tU. 0 yiizden okulundaki ilk
kural1 buydu.
Avama her §eyi soyleme!
Unii diinyan1n dort bir yan1na ula§mI§ olan tasavvuf okulu
yoneticilerin, halifenin dikkatini ve h1§m1n1 ~ekerse bu bilgilerin
sonraki nesillere aktar1lmas1 imkans1z hale gelirdi. Ho§ bu bilgi-
ler sadece se~ilmi§ ki§ilere ogretiliyordu. Halk1n ne §imdi ne de
sonradan bu bilgilerden haberdar olmas1 imkans1zd1. Haberleri
oldugu giin k1yamet de kopard1.
Tam bu esnada kalabal1g1n i~inden biri olanca giiciiyle ba-
g1rmaya ba§lad1:
''Hak! Hukuk! Adalet! ''
Askerlere ragmen iti§ip kak1§maya ba§layan isyanc1lar bu
sozleri yineliyordu bir ag1zdan:
''Hak! Hukuk! Adalet!''
Kalbi giderek korkuyla doluyordu. Askerler kad1n, ~ocuk
demeden kalabal1ga giri§mi§, feryatlar bagtri§lar birbirine girmi§,
komutan1n, ''Hepsi zindana! Hepsi zindana!'' diye hayk1rmas1
bu seslere kart§mI§tI. ilerleyen ya§I yiiziinden ~ok net goremedigi
i~in gozlerini k1sarak Ebu Bekir'i aramaya ba§lad1 kalabal1g1n
i~inde. ''Ne yap1yorsun orada be hey deli?'' dedi f1s1lt1l1 bir sesle
kendi kendine. 0 kadar kalabal1kt1 ki onu se~erniyordu. Renkler,
viicutlar birbirine girmi§, adeta bir kum firt1nas1nda u~u§an kum
tanecikleri gibi goriiniiyordu. Tam o esnada fark etti onu. H1rka
giymi§ bir dervi§i ~eki§tirirken askere bag1rarak bir §eyler soy-
lemeye ~al1§1yordu. Ancak iki kolundan tutan askerler onu itip
duruyorlard1. Daha fazla beklerse her §eyin kotiiye gidecegini
fark edip f1rlad1 Ciineyd. Boyle hi~bir §ey yapmadan izleyemez-
di. Sayg1l1 bir sessizlikle kendisini gozleyen delikanl1 da arkas1n-
dan f1rlad1. Avluya ~1kt1klar1nda tiim talebelerinin endi§e i~inde
kap1n1n gerisinde beklediklerini fark etti. Kendinden emin bir ses
tonuyla buyurdu:

130
'' A(i:1n ka p1lar1 ! ''
Devasa ah§ap kap1n1n g1c1rt1l1 bir §ekilde a(i:1lmas1yla tela§-
la d1§ar1 f1rlad1. Kalabal1k, kap1n1n a(i:1lmas1yla ona donmii§tii.
Komutan at1n1n iistiinde dimdik durarak etrafa emirler yagd1r1-
yordu. Onun d1§ar1 (i:Ikt1g1n1 goriince gozlerini kisarak, ''Kulak-
lar1n sag1r degilmi§ megerse hoca! '' dedi alayc1 bir ses tonuyla.
Adamin sozlerinin arkas1ndaki alayc1l1g1 duymazdan gelerek ona
dogru yiiriidii:
''Allah hakk1 i(i:in durun, (i:Ok yanl1§ yap1yorsunuz!''
Komutan ofkeli bir §ekilde kar§1l1k verdi:
''Akl1n ba§1ndan m1 gitti senin yoksa hoca efendi? Utan-
madan bu isyanc1lar1 m1 korursun? Allah'1n yeryiiziindeki el(i:i-
si halifemize kar§I iistelik? Neden senin kap1nda topland1klar1
anla§1ld1 !''
insanlar her §eyi kendi alg1 pencerelerinden goriirlerdi. 0
nedenle ayru olay1 bin ki§i bin farkl1 §ekilde yorumlayabilir, al-
g1layabilirdi. Bu nedenle boyle zor zamanlarda ozelikle dikkatli
olmak gerekirdi. Adamla z1tla§man1n yapacag1 en kotii §ey ola-
cag1n1 bilerek yumu§ak bir §ekilde cevap verdi Ciineyd:
''Bilirsin ki biz diinya meselelerinden elimizi ayag1m1z1 (i:ek-
mi§izdir. Bunu halife hazretleri de vezir hazretleri de iyi bilir.
Yiice Allah'1n bizlere bah§ettigi goziin bir sm1r1 var. Bazen oniin-
deki yanh§I gorebilir. ''
''Neyi yanl1§ goriiyormu§um soyle bakal1m!''
Ciineyd i(i:indeki f1rt1naya ters dii§en yumu§ak ve sakin to-
nuyla Ebu Bekir'i gostererek kar§1l1k verdi:
''Bu adam benim talebemdir. Gelenegimize bagl1, diinya-
dan el etek (i:ekmi§ birisidir. Burada olmas1n1n mutlaka ba§ka
bir a(i:1!<lamas1 olmal1. San1r1m i(i:eri girmek isterken kalabal1ga
kart§tl."
Komutan1n bir ba§ hareketiyle iki asker kollar1ndan tuttuk-
lar1 Ebu Bekir'i (i:eki§tirerek getirdi. Ebu Bekir ba§iyla §eyhine
selam verdikten sonra ba§1n1 oniine egdi.
''Sayle bakal1m, hoca efendinin dedigi gibi yanl1§l1kla m1 bu-
radas1n yoksa bilerek mi kar1§t1n isyana? ''

131
''Tamamen yanl1§l1kla. Arkada§1mla birlikte okula girmek
iizereyken kalabal1ga kar1§t1k bir anda," diye cevap verdi Ebu
Bekir parmag1yla Hallac'1 gosterirken. Ciineyd dikkatli gozlerle
bu yeni dervi§i siizerken ic;inden adam1n ayak dirememesi ic;in
dua ediyordu. Zira gozlerindeki c;akmak c;akmak p1r1lt1lara ba-
k1!1rsa asla boyun egmeyen birisiydi. Askerlere yakalad1klar1 is-
yanc1lar1 gotiirmelerini i§aret eden komutan Hallac'a dondii:
''Demek sen de yanl1§l1kla buradas1n? Dikkat edin de bun-
dan sonra yanl1§l1kla bulundugunuz yerler yiiziinden ba§1n1zdan
olmay1n! Hadi yiiriiyiin gec;in! ''
Ebu Bekir sevinc; ic;inde Ciineyd'in yan1na dogru yiiriirken
Hallac'1n k1p1rdamadan komutana bakt1g1n1 gordii. ic;ini biiyiik
bir korku doldurdu aniden. Eger biraz da olsa tan1yabilmi§se

onu, haks1zl1k olarak gordiigii hic;bir §ey ic;in susmayacag1ndan


emindi. Geri doniip Hallac'1 kolundan tutup c;ekmek istese de
gee; kald1g1n1 anlad1. Sakin ama kendinden emin bir ses tonuyla
komutana kar§1l1k verdi Hallac:
''Yiice Rabbimin yaratt1g1 bu alemde baz1 §eyler tesadiif gibi
goriinse de hepsinin vard1r bir sebebi. Kimi zaman hemen orta-
ya c;1kart1r bunu, kimi zaman da perdeli tutar bir siire. Burada
bulunmam tesadiif olsa da anlad1m ki tesadiif degilmi§ asl1nda. ''
''Oyle mi? Neymi§ peki sebebi?''
''Kendinin d1§1ndakileri de anlamak ic;in onlar1n goziiniin
ic;ine bakman yeterli. Bakt1g1n vakit orada Hakk'1 goriirsiin zira.
Yarat1lan her can onun can1ndan bir parc;a ta§1d1g1na gore kimin-
le sava§1rs1n? Kendinle mi? Bazen bir bak1§ en biiyiik destektir
ihtiyac1 olana. Bu insanlar da senin benim gibi. Tek istedikleri
insanca ya§amak. Allah bile yaratt1g1 her can1 e§it yaratm1§ken,
kullar1n1n diger kullardan bunu talep etmesinden daha normal
ne vard1r hayatta?''
Komutan ofkeden k1pk1rm1z1 olmu§tU. Agz1ndan tiikiiriikler
sac;arak bag1rd1:
''Bre deyyus! Ne demek istersin sen? Ad1n ne senin?''
Hallac adam1n ofkesine kar§1l1k ayn1 sakinlikle devam etti
konu§maya:

132
''Ad1m Hiiseyin Bin MansG.r'dur. Hallac-1 Mansur derler
bana. Demem o ki; bu insanlar sadece adalet ve e§itlik istiyorlar!
Digerleriyle ayn1 haklara sahip olmak, ac; kalmamak, c;ocuklar1-
n1 korkmadan biiyiitmek tek arzular1! Bunun ic;in onlar1 kim suc;-
layabilir? Mazlumlar1n haklar1n1n iistiine oturanlar Yiice Rabbi-
min gazab1na ugrayacakt1r er ya da gee;. <;iinkii onun yaratt1g1
bu gogiin alt1nda hic;bir §ey kar§1l1ks1z kalmaz. Asia §a§mayan
tek §ey ilahi adalettir bu diinyada. ''
Komutan k1v1lc1mlar sac;an gozlerle, ''At1n bu adam1 derhal
zindana!'' diye bag1r1rken Ebu Bekir adam1n eteklerine yap1§t1:
''Yiice Rabbimin ad1na yemin ederim ki arkada§1m §ehirde
yenidir. Ne kimseyi tanir ne de neler oldugunu bilir. Bunu onun
cahilligine verin! isyanc1lar1n as1l amac;lar1n1 bilmemektedir! Bil-
se boyle dav... ''
Daha ciimlesini tamamlamadan Hallac boldii soziinii:
'' Arkada§1m1n kalbi yumu§ak, iyi niyetlidir. Beni de koru-
mak ister. Korkmas1na gerek yoktur. Beni Rabbim korur, gozler.
iki rekat namazla da Allah'a gidilir, yeter ki abdestini kan1nla
21
alabil! ''
Bu son ciimleyi Ebu Bekir'in gozlerinin ic;ine bakarak soyle-
dikten sonra askerlerin e§liginde oradan uzakla§1rken Ciineyd'e
donen komutan ters bir §ekilde, '' Ayaklar1n1z1 denk al1n. Boyle-
lerini etraf1n1zda bar1nd1r1rsan1z sonunuz daragac1 olur!'' dedik-
ten sonra at1n1n dizginlerini c;ekip dortnala uzakla§t1. _
Askerler isyanc1lar1 yaka pac;a gotiiriirken halk da yava§
yava§ dag1l1yordu. Ebu Bekir korkulu gozlerle §eyhinin yan1na
yakla§tl.
''Nereye gotiiriiyorlar onu? Ne yapacaklar ona?''
Ciineyd sabahtan beri ic;inde peydah olan sll<IIlt1yla kari§ik
heyecarun nedenini anlarm§tl. Bu yeni dervi§ onun uzun siiredir
bekledigi ki§iydi. Gelmesini hem deli gibi istedigi hem de bundan
korktugu. 0 giin gelmi§ti sonunda. Ancak oyle kar1§1k, oyle zor
bir durumla birlikte gelmi§ti kine yapmas1 gerektigini bilmiyordu.

21 Hallac'1 Mansur'un sozii. Ya~ar Nuri Oztiirk, Daragac,nda Mirat;:

133
Bildigi tek §ey her §eyin insan1n ilerlemesi, geli§mesi i~in bir ara~
olduguydu. Allah kuluna kulu ile el uzattr, kulu ile sznar diye ge-
~irdi i~inden. Ard1ndan dii§iinceli bir §ekilde Ebu Bekir'e cevap
verdi:
'' Asacaklar! ''

134
12

UL
lgan eve vard1g1nda giine§ ~oktan batm1§, yerini zifiri ka-
ranl1ga b1rakm1§t1. Apartman1n agu demir kap1s1n1 a~1p
i~eri girdiginde ne kadar yoruldugunu anlad1. Ferforje kafesli
tarihi asansor biiyiik bir giiriiltiiyle dairesinin oldugu katta dur-
dugunda bir an evvel eve girip ba§komiserin ona emanet ettigi el
yazmas1 kitab1 incelemek ve sakin bir §ekilde dii§iinmek d1§1nda
ba§ka hi~bir §ey istemiyordu. Biitiin giin telefonlara bakamamI§,
okula geri donememi§, konferans1n1 yar1m b1rakm1§ ve gazeteye
yollamas1 gereken yaz1y1 yazamam1§t1. Ancak ilk kez umursam1-
yordu bunlar1. Bu cinayet sbru§turmas1 ve el yazmas1 kitap akl1n1
ba§Indan alm1§t1. Eve girer girmez paltosunu portmantoya as1p
geni§ holiin ortas1ndaki mermer tablal1 yuvarlak antika masa-
n1n iizerine arabas1n1n anahtarlar1n1 b1rakt1. Ayakkab1lar1ndan
kurtulan ayaklar1 tiim giin ayakta durmaktan s1zl1yordu. Dogru
diizgiin hi~bir §ey yememi§, biitiin giiniinii cinayet mahallinde
ba§komiser ve ekibiyle ge~irmi§ti. Ozenle ~antas1na yerle§tirdigi
el yazmas1 kitab1 salondaki koltugun iizerine b1rakt1ktan sonra
mutfaga yoneldi. Tezgah1n iizerinde duran DeLonghi marka kah-
ve makinesinin diigmesine bas1p buzdolab1n1 a~t1. Eve giindelige
gelen Nermin Han1m her zamanki gibi yemekleri ozenle haz1rla-
y1p iizerlerini stre~ filmle kapatarak buzdolab1na yerle§tirmi§ti .

135
Goziine c;arpan zeytinyagl1 enginar1 c;1kar1p bir tabaga koyduk-
tan sonra otmeye ba§layan kahve makinesinden kahvesini ald1.
Bir elinde kahvesi bir elinde at1§t1rmal1k yemegi ile salondaki bej
rengi koltuga oturup elindekileri oniindeki mermer sehpaya koy-
du. H1zl1 bir §ekilde zeytinyagl1 enginar1 yiyip bitirdikten sonra
arkas1na yaslan1p buhar tiiten kahvesinden bir yudum ald1. Ar-
d1ndan kutsal bir emaneti tutar gibi el yazmas1 kitab1 al1p ince-
lemeye ba§lad1. ilk sayfaya ozenli bir yaz1yla Arapc;a bir §eyler
yaz1lm1§tI. Gozliiklerini diizeltip yaz1y1 ic;inden okudu.
''Ve lillfzhil me§riku vel magribu fe eynemfz tuvellu fe semme
vechullfzh innallfzhe vfzsiun alim. ''
Bu ayeti c;ok iyi hat1rl1yordu Algan.
· ''Bakara Suresi bu," dedi kendi kendine. 115. Ayet. Ve ar-

d1ndan konu§maya devam etti.


''Ve dogu da Allah'1nd1r bat1 da. Hangi tarafa donerseniz
doniin Allah oradad1r. 0 her §eyi ku§atand1r. ''
Heyecanlanm1§t1. ic;inden bir ses ona tiim hayat1n1 degi§tire-
cek bir yolculuga c;1kt1g1n1 soyliiyordu bu kitapla birlikte. E§siz
bir eserdi bu. Parmaklar1n1 kenarlar1 alt1n varakla renklendiril-
mi§ sayfalar1n iizerinde nadide bir miicevheri ok§uyormu§ gibi
gezdirdi. <;izilen minyatiirlerden goziinii alam1yor, yaz1lar1 yazan
hattat1n ustal1g1na hayranl1kla bak1yordu. Merakla bir yandan
sayfalar1 c;evirip bir yandan da kahvesini ic;erken birden durdu.
Sayfalardan birine ortas1nda bir nokta bulunan ic; ic;e gec;mi§ da-
ireler c;izilmi§ti. Maktulun ~izimlerinin ayntst! Dikkatle c;izime
bakt1ktan sonra alt1nda yazan Arapc;a yaz1lar1 okumaya c;al1§t1.
ilk dairenin ortas1ndaki noktac1g1n ad1nm bulunamayan nokta
oldugu belirtilmi§ti. Bulunamayan nokta mt? Bu da ne boyle?
Yan1na, ''oncesizlik ve sonras1zl1k oncesi'' yaz1lm1§t1 dikkatle.
Bir sonraki daireye dogruluk dairesi, ondan sonrakine nicelikler
dairesi, en sonda yer alan, en geni§ daireye ise sezgi dairesi diye
not dii§iilmii§tii.
Algan §a§k1nl1kla §ekle ve notlara bakarken tiim bunlar1n bu
cinayetle nas1l bir baglant1s1 oldugunu dii§iindii. Bu el yazmas1
gerc;ekten de kay1p risalelerin yerini mi sakl1yordu ic;inde? Oyle

136
olsa katilin bunu alm1§ olmas1 gerekmez miydi? Belki de oyle bir
yere gizlemi§ti ki katilin gitmesinin ard1ndan bulup c;1karm1§ ve
bir mesaj gondermeye c;al1§1rken olmii§tii maktul. Birden akl1-
na bundan y1llar evvel bir televizyon program1nda tan1§t1g1, c;ok
iinlii bir ilahiyatc;1, c;evirmen ve tarihc;i olan Abdiilrahim Urgiiplii
geldi. 0 hayattayken tan1d1g1 tek bilgindi. Alan1nda Tiirkiye'de-
ki en onemli isimdi. Tasavvuf konusunda ondan daha bilgili
ba§ka bir isim dii§iinemiyordu Algan. Mevlevilik, tasavvuf ve
tarikatlarla ilgili c;ok say1da onemli esere imza atm1§t1. Y1llar-
ca istanbul Universitesi'nde tasavvuf tarihi ve edebiyat1 iizerine
dersler vermi§ti. Ancak ona nas1l ula§acag1n1, dahas1 gorii§meyi
kabul edip etmeyecegini bilemiyordu. En son duyduguna gore
sagl1k sorunlar1yla bogu§uyordu. Cep telefonunu c;1kar1p hemen
asistan1 Duygu'yu arad1. Birkac; c;al1§tan sonra hatt1n diger ucun-
dan kadm1n endi§eli sesi duyuldu:
'' Algan Bey! <:=ok §iikiir arad1n1z. 0 kadar merak ettim ki
sizi. Herkesin ne kadar c;ok soru sordugunu tahmin edemezsiniz.
Bas1n1 oyalamak da epey siirdii. Israrla hangi cinayet ic;in polisin
yard1m istedigini, sizin onlara nas1l yardun edebileceginizi, cina-
yetin detaylar1n1 sorup durdular. Bir ara hepsini b1rak1p kac;asun
geldi, dii§iiniin. Okul yonetiminin de onlardan altta kal1r yarn
yoktu. Detay bilmiyorum dedikc;e s1k1§t1rd1lar. Tam hen ... ''
''Duygu bana hemen Abdiilrahim Orgiiplii'niin telefonunu
bulabilir misin?
'' Abdiilrahim Orkiiplii mii? Ha §U ilahiyatc;1 ve tarihc;i ya§l1
adam m1?''
''Ta kendisi! ''
''Elbette. Hemen bir iki yeri aray1p size doniiyorum. CNN
Tiirk'iin konuk ayarlama sorumlusu c;ocukta da olabilir telefon
numaras1. Ona da bir soray1m. ''
''Tamam, haber bekliyorum senden."
Telefonu kapat1p tekrar kitaba dondii. Birkac; sayfa ileride 40
adet madde s1ralanm1§ ve bunlara makamlar denmi§ti. Halldc-z
Mansur'un makamlarz diye gec;irdi ic;inden. Eger Abdiilrahim
Hoca'ya ula§amazlarsa en kotii kitapc;1larda Tavasin'in Tiirkc;e

137
ac;1klamalar1n1n yap1ld1g1 bir kitap arard1. Herne kadar Arapc;a
yaz1lar1 okuyorsa da bunlar1n anlamlar1n1 anlayam1yordu. Bunu
anlamak ic;in bu konunun erbab1 olmak gerekiyordu.
1- Adah (Yontem)
2- Raheb (Korku)
3- Nasab (Yorulma)
4- Talep (Arama)
5- Acep (Sa§uma)
6- Ateb (Y1k1lma)
7- Tarah (Co§ku)
8- Sereh (Tutku)
9- Nezeh (Dogruluk)
10- S1dk (ic;tenlik)
11- R.tfk (Yolda§ltk)
12- Itk (Ozgiirle§me)
13-Tavih (Gosterme)
14- Tervih (Dinginlik)
15-Temyiz (Anlama)
16- Suhud (Tan1k olma)
17- Viicut (Olu§)
18- Idd (Memba)
19- Kedd (<;abalama)
20- Rada (Eski duruma donme)
21- imtidad (Yay1lma)
22- i'titad (Haz1rlanma)
23- infirah (Kendini yal1tma)
24- ink1yad (Baglanma)
25-Murad (<;ekim)
26- Rizayet (Goriintii)
27- H1yatat (Uygulama)
28- inkikad (Dikkat)
29- istikad (Yitirilen §eyler ic;in iiziilme)
30- istilad (Direnme)
31- Tadebbur (Dikkate alma)
32- Tahayyur (Hayret)

138
33- Tafakkur (Dii§iinme)
34- Tasabbur (Sabir)
35-Taabbur (Yorumlama)
36-Rafd (Onaylamama)
37- Nakd (Giic;lii ele§tiri)
38- Riayet (Uyma)
39- Hidayet (i§aret alma)
40- Bidayet (Ba§lang1c;)

Algan derin bir nefes al1p kitab1 kapatt1. Ne kadar incelese


de yard1m almadan bu makamlar1 ve yaz1lanlar1 anlamas1 ola-
naks1zd1. Kahvesini almak ic;in egildigi s1rada kitap elinden ki!Y•P
dii§tii. Elindeki kupay1 ald1g1 yere b1rakan Algan, kitab1 dii§tiigii
yerden kald1r1rken bir §ey dikkatini c;ekti. Son sayfada diizgiin
bir el yaz1s1yla Arapc;a yaz1lm1§ 73 maddeden olu§an bir liste
vard1. ~a§iran Algan gozliiklerini diizeltip ne olduklar1n1 anla-
maya c;al1§t1.
1) Kartaca
2) Vav
3) Kabe
4) Ye§il Cami Onii
s) Levn-i Odal1k
6) K1rm1z1
7) Mavi senfoni
8) Karahisar1
9) Kar
10) Mutluluk
•••
Algan ne olduklarm1 anlamad1g1 bu maddelere bakarken
kullan1lan miirekkepten bunun yak1n zamanda yaz1ld1g1n1 an-
lad1. Boyle bir cinayet soru§turmas1ndaki delillerden biri olmasa
iizerinde c;ok durmayacag1 bir ayr1nt1yd1 ama bir maktuliin arka-
s1nda b1rakt1g1 i§aretlerden biri olunca ister istemez onem kaza-
n1yordu. Merakla diger maddelere goz gezdirdi. Birden sonlarda
yer alan bir madde dikkatini c;ekti.

139
62) Ene'l Hak
63) Sedef Adas1
64) Setenay
65) Bir §ehir An1s1
66) Londra
Sa§1ran Algan gozliiklerini diizeltip ba§ml ka§1d1. Ne ol-
duklar1na <lair hic;bir fikri yoktu. Belki de onemsiz bir ayr1nt1-
ya durumdan dolay1 a§1r1 onem veriyordu o anda. Ayaga kalkip
kahvesiyle birlikte pencerenin oniine yiiriidii. D1§ar1da f1rt1na
ba§lamt§tl. Riizgar olanca §iddetiyle eserken bogaz1n kapkara
sular1 bulundugu noktadan kaynamaya ba§lamt§ gibi goriinii-
yordu. Tam kar§1s1ndaki 1§11 1§11 istanbul nadide bir miicevher
gibiydi adeta. Sehrin tiim pislikleri gecenin karanl1g1 taraf1ndan
yutulmu§, geriye sadece insana huzur veren bir siliiet b1rakm1§t1.
Dalg1n dalg1n manzaray1 seyrederken c;alan telefonun sesiyle ir-
kildi. Telefonu eline almadan arayan1n kim oldugunu biliyordu.
Y1llard1r asistanl1gm1 yapan Duygu deyim yerindeyse art1k onun
sag kolu olmu§tu. Kahvesinden bir yudum al1p telefonu ac;t1.
''Nedir durum? Ogrenebildin mi?''
''Evet Algan Bey. Numaray1 size §imdi WhatsApp'tan gon-
deriyorum. Ba§ka bir isteginiz var m1?''
''Yok te§ekkiirler Duygu. Yar1nki program1 biraz hafiflete-
lim. Sa bah konu§uruz. ''
Telefonu kapar kapamaz WhatsApp uygulamaslill ac;1p
Duygu'nun yollad1g1 numaray1 kaydetti. Ard1ndan numaray1
tu§lad1. K1sa bir bekleyi§in ard1ndan hat c;almaya ba§lad1. Epey
bir c;ald1rd1ktan sonra tam kapanmak iizereyken telefonun diger
ucundan nefes nefese kalm1§ bir ses duyuldu. Algan, Abdiilrahim

Orgiiplii'niin karakteristik sesini hemen tan1d1.


''Hocam merhaba, Profesor Dr. Algan Ataman ben. Hat1rla-
din1z m1 bilmiyorum. Ak§am ak§am rahats1z ediyorum sizi. Uy-
gun bir zaman degilse sonra da arayabilirim. ''
K1sa bir sessizligin ard1ndan ya§II adam1n tok, derin ve c;a-
tall1 sesi duyuldu.

140
''Hat1rlarnaz olur rnuyurn sizi? Elbette hat1rl1yorurn. Sizi
kirn tan1rnaz ki zaten? Ya§land1rn evet arna ha.la giindernde neler
olup bittigini, kirnin kirn oldugunu bilirirn. ''
Algan giiliirnsedi.
''Estagfurullah hocarn. Ona §iiphern yok zaten. Ben sizi bir
konuda yard1rn alrnak ic;in ararm§tun. ''
''Buyurun sizi dinliyorurn. Eger yard1rn1rn dokunursa seve
seve. ''
Algan soze nereden ba§layacaglill bilerniyordu. En iyisinin
konuya direkt girrnek olduguna karar vererek anlatrnaya ba§lad1.
''Hocarn Hallac-1 Mansur'un Tavasin'i hakk1nda bilgi al-
rnarn gerek sizden."
''Tavasin, Hallac1-1 Mansur'un giiniirniize ula§an tek eseri.
incecik bir kitapt1r arna anlarn1 o kadar derindir ki i§in ustalar1
bile kolay kolay c;1karnaz ic;inden. <;ok derin bilgiler gizlenrni§tir
ic;ine. Bununla ilgili bir c;al1§rna mi yapacaks1n1z?''
Algan ya§lI adarna ne kadar1n1 soylernesi gerektigini bile-
rniyordu. Ancak dogruyu soylernezse nas1l yard1rn alabilirdi ki?
''Hocarn c;ok ilginc; bir geli§rne oldu bugiin. Polis bir cina-
yet soru§turrnas1na yard1rnc1 olrnarn ic;in benirnle gorii§tii. Ya§l1
bir adarn oldiiriilrnii§. Hirs1zl1k sanrn1§lar ilk ba§ta ancak k6§-
kiin ic;indeki paha bic;ilrnez e§yalara ve resirnlere asla dokunula-
rnarn1§. Sadece kiitiiphane ve ev talan edilip bir §eyler aranrnI§.
Maktul, katilin gidi§inin ard1ndan oliimle penc;ele§irken yere
kendi kan1yla baz1 §ekiller c;izrni§, sihirli karelerle baz1 rakamlar
belirtrni§ ve bir kitab1 kucag1nda s1k1 s1k1 tutarak can verrni§. ''
Telefonun diger ucunda k1sa bir sessizlik oldu. Ard1ndan
Abdiilrahirn Hoca'n1n sesi duyuldu.
''Tavasin'i mi tutuyorrnu§ kucag1nda?''
''Evet arna ilginc; olan tek §ey bu degil. Bu kitap el yazrnas1.
Anlayarnad1g1rn notlar var ic;inde. Belki 500, 600 y1ll1k. Sayfa
diizeni, rninyatiirler, kullan1lan kag1t ve rniirekkep. Belki daha
bile fazla olabilir ernin degilirn. ''
Yeniden bir sessizlik oldu. Abdiilrahirn Hoca'n1n bir §eyler
soylemesini beklerken durumun sand1g1ndan daha onernli oldu-
gunu hissediyordu. En sonunda dayanarnay1p yeniden konu§tu:

141
''Hocam orada m1s1n1z?''
Abdiilrahim Hoca §a§k1n bir §ekilde cevap verdi:
''Evet evet, buraday1m. <;ok §a§1rd1m sadece. Zira Tavasin'in
giiniimiize el yazmas1 §eklinde ula§mI§ niishas1 bir iki tanedir.
<;ok k1ymetlidir anlayacag1n1z. ''
''Bir de kay1p risalelerden bahsediliyor. ''
'' Ka y1 p risaleler mi? ''
"Evet. Cina yet bununla ilgili olabilir gibi geliyor bana. ''
Birden duyulan §iddetli c1z1rt1lar nedeniyle telefonu kula-
g1ndan uzakla§t1rd1 Algan. Abdiilrahim Orgiiplii telefonu dii-
§iirmii§tii elinden. Kiic;iik c;apl1 bir giiriiltiiniin ard1ndan hocan1n
sesi yeniden duyuldu.
''Algan Bey, bu konu telefonda konu§ulmayacak kadar has-
sas ve onemli bir konu. isterseniz evime buyurun gelin, burada
konu§al1m. ''
''Olur, ne zaman geleyim? Yar1n sabah uygun mu?''
Abdiilrahim Hoca heyecanlanrni§tI.
''Hay1r hay1r! Bence hemen gelin."
Algan §a§kin bir §ekilde bir an ne yapmas1 gerektigini dii-
§iindii. 0 kadar yorgundu ki evden yeniden c;1k1p gitmek en son
istedigi §eydi. 0 an tek ihtiyac1 olan §ey uzun bir uykuydu. An-
cak hocan1n ses tonundan ve tela§1ndan bunun son derece mii-
him oldugunu anlarm§tl.
''Peki hocam, birazdan c;1k1p gelirim. Adresinizi bana yazar
m1s1n1z Wha tsA pp 'tan?''
''Oyle §eyleri kullanmay1 beceremiyorum. Adresim c;ok ko-
lay hemen bulursunuz."
''Buyurun sizi dinliyorum o halde.
''Te§vikiye Narmanl1 Apartman1, kat 3, daire 5. Giri§te is-
mim yazmaz. 5 numaraya basarsan1z kap1y1 ac;ar1m hemen."
''Tamamd1r. Bir saate orada olurum hocam."
''Bekliyorum. ''
Telefonu kapar kapamaz ne yapmas1 gerektigini dii§iindii. Bir
yan1 biraz dinlenip c;ikmas1n1 diger yarn hemen harekete gec;mesini
soyliiyordu. Eger oturursam kalkamam diye gec;irdi ic;inden. En

142
iyisi bunu da halledip uzun bir uyku c;ekrnekti. H1zla c;ini karo-
lu zernini olan koridoru gec;ip yatak odas1na girdi. En azzndan
sabahtan beri uzerime yapz§an §U giysileri degi§tireyim. Yatak
odasllllil bitirninden ac;1lan diger odan1n dort duvar1 yerden tava-
na kadar dolaplardan olu§IDU§tU. Bir duvarda ozenle boyanrn1§
s1ra s1ra ayakkab1lar, bir tarafta jilet gibi iitiilenrni§ gornlekler,
tak1rn elbiseler ve paltolar, diger tarafta ise kazaklar ve ti§cirtler
vard1. Ozerindeki kanvas pantolonu, V yaka bordo kazag1 ve
c;izgili gornlegi c;1kar1p, h1zl1ca koyu rnavi bir jean, beyaz bisiklet
yaka bir ti§cirt ile gri bir sweatshirt giydi. Sac;lar1n1 ac;1p eliyle
diizelttikten sonra yeniden arkada kiic;iik bir atkuyrugu yapt1,
ard1ndan d1§ar1da firt1na ba§lad1g1n1 hesaba katarak kal1n bir
parka sec;ti iizerine. Tarn ic;inde atk1lar1n, berelerin ve §apkalar1n
oldugu c;ekrneceyi ac;rnak iizereyken birden etraf zifiri karanl1ga
gorniildii.
''Kahretsin! '' dedi kendi kendine. ''Tarn gidecek zarnan1 bul-
du bu elektrikler! ''
Ezbere bildigi odan1n ic;inden c;1k1p salona dogru yiiriirken
ofkesine hakirn olarn1yordu. Bu devirde §ehrin gobeginde elekt-
rik kesintisi nerede gorulmu§? Umartm dondugumde gelmi§
olur. H1zl1 ad1rnlarla koridoru gec;ip salondan ic;eri girdi. Sokak
larnbalar1n1n ve §ehrin l§1g1 pencerelerden ic;eri siiziiliiyor ve par-
ke zernin iizerinde clans ediyordu adeta. Bu yiizden evin bu k1srn1
diger taraflara gore daha ayd1nl1kt1. Hemen ortadaki rnerrner
sehpan1n iizerinde duran rnurnlar1 yakrnak ic;in egildi ki gozii
pencereye tak1ld1. ~a§k1nl1k ic;inde d1§ar1ya bakt1g1nda c;evredeki
tiirn binalar1n 1§1klar1run ac;1k oldugunu £ark etti.
''Elektrik ar1Zas1 sadece bizirn apartrnanda rn1 yoksa?''
Daha da ofkelenrni§ti. istanbul'un en pahal1 apartrnanlar1n-
dan birinde otur ve elektrik sorunu ya§a! Bravo! Giri§teki ge-
ni§ holii gec;ip diyafondan apartrnan gorevlisini c;ald1rd1. Birkac;
c;ali§tan sonra susan diyafonu kapat1p bu sefer cep telefonunu
c;1kard1 cebinden. Fihristten gorevli Mehrnet Bey'in nurnaras1n1
bulup tu§lad1 ancak ne kadar c;ald1rirsa c;ald1rs1n ac;1lrn1yordu.
Art1k sabr1 kalrnaID1§t1. Bu sorunla donii§te ilgilenirirn art1k

143
diyerek kap1ya yoneldigi s1rada donup kald1. Giri§ kap1s1ndan
sesler geliyor, birisi kap1y1 kurcal1yordu. Hzrstz! Bir an ne yapa-
cag1n1 bilemeden oylece durdu. Cep telefonunu yeniden c;1kar1p
155'i c;evirdi ama telefonu bir tiirlii arama yapm1yordu. Sa§k1n
bir §ekilde bir daha denedi. Sonra bir daha. Bir daha. Ancak kac;
defa denerse denesin arama yap1lamiyordu. Sa§k1n bir §ekilde
oylece durdu. Salondan yans1yan sokak lambalar1n1n soluk I§1g1
hole ula§1yor ve ic;erinin belli belirsiz ayd1nlanrnas1n1 sagl1yordu.
Gozleri birden mutfaga tak1ld1. Sessiz ad1mlarla mutfaga girip
c;ekmeceleri ac;t1. ikinci c;ekrnecedeki tiim b1c;aklar1 yoklad1ktan
sonra et kesmek ic;in kullan1lan siyah sapl1 biiyiik bir b1c;ag1 kav-
rad1 s1k1 s1k1. Ard1ndan evin en karanl1k boliimii olan mutfak
kap1s1n1n arkas1na sakland1.
D1§ kap1 bir siire kurcaland1ktan sonra hafif bir g1c1rt1yla
ac;1ld1. Algan nefesini tutmu§ bekliyordu. Zemine yans1yan gol-
geden ic;eri girenin bir erkek oldugunu gorebiliyordu. Fazla ya-
p1l1 olmayan, c;evik bir erkek bedeni. Zaten h1rs1z1n kad1n olmas1
beklenemezdi. Hic;bir kad1n boylesi bir tehlikeyi goze alamazd1.
Daha evvel de bir kez bir h1rs1zla burun buruna gelmi§ti eski
evinde. Gecenin dordiinde aniden yataktan uyanm1§ ve tam kar-
§Is1nda kendisine bakan yabanc1 bir adam gormii§tii. Nas1l ya-
taktan f1rlam1§, nas1l adam1n pe§ine dii§mii§tii hat1rlam1yordu.
Tek hatirlad1g1 adam1n ikinci kattaki dairesinin balkonundan
kendisini a§ag1ya b1rakt1g1 an on kap1dan gelen seslerdi. Balkon
kap1s1ndan ic;eri girip ana kap1da kendisini bekleyen arkada§la-
r1na kap1y1 ac;may1 planlayan h1rs1z1 bu §ekilde i§ iizerinde ya-
kalamI§tl. Ho§ polis gelip parmak izi alm1§sa da kim olduklar1
bulunamamI§tl. Evden c;al1nan bir §ey olmad1g1 ic;in de iizerinde
durulmam1§tI. Simdi ikinci kere bir h1rs1zla burun burunayd1
evinde Algan. Ayak sesleri holde bir an durmu§ ard1ndan salona
yonelmi§ti. Oradan da muhtemelen yatak odas1na ve diger oda-
lara gec;ecekti. Adami yakalamaya m1 c;al1§mal1yd1 yine yoksa
kac;mal1 m1yd1 bilemiyordu. Ancak gec;en seferki cesareti yok-
tu bu kez. Zaten daha evvel adam1n pe§ine nas1l dii§tiigiinii hie;
bilmiyordu. Vurulabilir, b1c;aklanabilirdi. 0 nedenle en dogrusu

144
evden d1§ar1 c;1kmak, kap1y1 arkas1ndan kilitlemek ve polis c;ag1r-
makt1. Anahtarlar holdeki mermer tablal1 masan1n iizerindeydi.
Onu al1p f1rlayabilirdi. Ayak sesleri gittikc;e uzakla§trken ba§1n1
kap1n1n arkas1ndan d1§ar1ya dogru uzatt1. Karanl1kta d1§ar1dan
yans1yan golge oyunlar1ndan ba§ka bir §ey goriinmiiyordu. De-
rin bir nefes al1p sessizce hole dogru h1zl1ca yiiriidii. Masan1n
iizerindeki anahtar1 al1p cebine att1ktan sonra akl1na el yazmas1
kitap geldi. Onu salonda b1rakm1§t1. Adam onu al1p kay1plara
kari§abilirdi eger plan1nda ba§ar1s1z olursa. Onu burada bzra-
kamam! Yeniden derin bir nefes al1p salona dogru ba§1n1 uzat1p ·
etraf1 kontrol etti. Ayak sesleri evin diger taraf1na yonelmi§, iyice
uzakla§ml§tl. Kitap b1rakt1g1 gibi mermer sehpan1n iizerinde du-
ruyordu. Bir kedi sessizligi ve c;evikligiyle salona girip sehpan1n
iizerinden kitab1 ald1. Ard1ndan ayn1 sessizlik ve c;eviklikle hole
gec;ti. Ayak sesleri art1k duyulmuyordu. Birkac; dakika sonra d1-
§ar1 c;1km1§ olacakt1. Giri§ kap1s1na ula§t1g1nda rahat bir nefes
ald1. Birazdan adam1 k1sk1vrak yakalatacakt1. Kap1 koluna elini
att1g1 sirada birden §iddetli bir darbe hissetti ba§1nda. Il1k bir
s1v1 §akaklar1ndan a§ag1 siiziiliirken hat1rlad1g1 tek §ey golgelerin
aras1ndan f1rlayan kara bir siluetti.

145
13

NEWYORK

oz kama§t1r1c1, sivri bir hanc;er gibi New York'un tam


kalbine oturtulan diinyan1n en yiiksek binas1 olan Empire
State'in 67. kat1ndaki ofisin tiim Manhattan'1 ku§ bak1§1 goren
en biiyiik odas1nda, ceviz agac1ndan rokoko tarz1 dizayn edil-
mi§, Thomas Tufft imzal1 200 y1ll1k devasa c;al1§ma masas1nda
gergin bir §ekilde oturan Mo§e Eshkenazi ince uzun kemikli
parmaklar1n1 endi§eli bir §ekilde birbirine gec;irmi§, sabit bir
§ekilde tam kar§1s1ndaki 2006 y1!1nda 140 milyon dolara satin
ald1g1 ''No: 5, 1948'' adl1 devasa Jackson Pollock tablosuna
bak1yordu. Bu tabla nedense onu sakinle§tiriyordu. Tiim tab-
loya hakim olan renkler ve f1rc;a darbeleri ona kaos ic;indeki
diizeni an1msat1yordu. Derin bir nefes al1p ellerini masan1n
iizerine koydu. ~u anda ic;inde bulunduklar1 kar1§1k durum-
clan t1pk1 kaosun ic;indeki diizen gibi kendi yolunu bulacak
ve i§ler yoluna girecekti emindi. Ancak yine de arada eger i§i
sonuc;land1ramazlarsa neler o·labilecegini dii§iiniiyor ve nefesi
kesiliyordu. Sir ba§kalar1n1n eline gec;erse ya da koruyucular1
taraf1ndan art1k ac;1klanmas1n1n vakti geldigine karar verilirse
i§te o zaman diinya kaosa siiriiklenirdi. Sava§lar belki eskisi
gibi yiiz yiize olmazd1 ama tarihin gordiigii en biiyiik biyolojik
ve niikleer sava§la pek c;ok iilke, pek c;ok topluluk yok olur

146
giderdi. Sadece Rusya'daki gizli laboratuvarlarinda olu§turduk-
lari ve herhangi bir tehdide ya da yeni diinya diizenini bozabi-
lecek bir duruma kar§i ellerinin alt1nda tuttuklari <;i<;ek viriisii
ile diinya niifusunun yarisindan fazlasin1 yok edebilir, ellerindeki
devasa medya imparatorluklari ile halklari ki§kirtabilir, liderleri
devirebilir, sava§lar <;ikartabilirlerdi. Tip endiistrisini 1910 yili
itibariyle tamamen ele ge<;irmi§ler, Amerika'daki tiim tip okulla-
ri ile her eyaletin lisans kurulunu satin almi§lardi. Bu sayede ila<;
endiistrisi de ellerindeydi tamamen. Hangi hastahklarin hangi
cografyalarda ortaya <;ikacagindan tut da tarimda kullanilan to-
humlara kadar her §eyin kontrolii ellerindeydi. Hatta bazi iil-
kelerde a§i yoluyla RNA olu§umunun tohumlarini atip ileride
ortaya <;ikacak hastal1klara neden olabiliyorlardi. Eger isterlerse
geli§tirdikleri yapay viriislerle, kendi insanlarini bu viriise kar§i
bagi§ik hale getirdikten sonra kalan tii.m insanlari oldiirebilirler-
di. Sadece kendisinin Amerika'da sahip oldugu genetik ara§tir-
ma §irketleri ile finans §irketleri bile tiim diinyanm kontroliinii
ellerinde tutmalarina yeterdi. Ki bu sadece kendisinin giiciiydii.
Digerlerinin sahip olduklariyla birle§ince ortaya akil almaz bir
gii<; <;ik1yordu. 0 kadar uzun zamand1r bu giice sahiplerdi ki elle-
rinden kay1p gidebilecegine kimse inanmazdi. Arna i§te bir yolu
var diye ge<;irdi Mo§e hay1flanarak. Tip, ila<;, tar1m, sinema, tele-
vizyon, medya d1§1nda tii.m diinya insanlar1n1 kontrol etmelerini
saglayan en biiyiik gii<;; dini sistemler tehdit alt1ndayd1. Ve bagl1
oldugu topluluktaki konumu bunu engellemesine ve s1rr1 ele ge-
<;irmesine bagl1yd1. Akl1na Biiyiik Ostat'1n ses tonu ve kelimeleri
bast1ra bastira soyledigi sozler geldi. Tiiylerinin <liken <liken ol-
dugunu hissedebiliyordu. Art1k <;ok ya§l1yd1 ve bu strese daha ne
kadar dayan1rd1 bilmiyordu. Kendisinden sonra gorevini devam
ettirecek olan oglunun da gelecegi s1rr1n ele ge<;irilmesine bagliy-
d1. Bu diinyaya gozlerini yummadan evvel yapmas1 gereken en
onemli gorev buydu.
Masan1n iizerinde duran iki telefondan birinin <;almaya ba§-
lamas1yla irkildi. Bu ozel hatt1yd1 ve bu numaray1 birka<; ki§iden
ba§kas1 bilmezdi. Bunlardan biri her i§ine ko§turan, neredeyse

147
iki metre boyundaki sar1§1n bir deve benzeyen Victor ad1ndaki
Alman as1ll1 Arnerikal1yd1. Telefonu ac;:ar ac;:rnaz Victor'un bir
borazan1 and1ran tok sesi duyuldu:
''Sizi ararnarn1 isterni§siniz Ostat Mo§e."
Mo§e yorgun ses tonuyla cevap verdi:
''Evet istedim. Ne dururnday1z istanbul'da?''
Araya giren k1sa bir c1z1rt1n1n ard1ndan Victor konu§rnaya
ba§lad1:
''Tiirkiye'deki baronurnuzla irtibata gec;:tik. Sizin bu konu-
daki hassasiyetinizi ve tiirn organizrnan1n geleceginin buna bagl1
oldugunu ilettirn. Tabii kendi geleceginin de. Baron ne dernek
istedigimi c;:ok net anlad1. Biirokrasideki, siyasetteki ve rnedyada-
ki tiirn giic;:lerini kullanacaklar1n1, bu konuda endi§e etrnernenizi
iletrnerni istedi. Kontrol ellerinde. Polisin konuyu c;:ozrnesi ic;:in
yard1rn istedigi bir profesor ellerinde. Keza nigahdar1n k1z1n1n da
ele gec;:irilmesi an rneselesi. Biz hakk1ndaki her tiirlii bilgiyi ken-
disine ula§t1rd1k. Her §eyin kontrol alt1nda oldugunu soyledi. ''
Mo§e dikkatle Victor'u dinlerken bir yandan da ag1r ag1r
ba§1n1 sall1yordu.
''K1z kendi r1zas1 ile s1rr1 bulrnak istemeyebilir. Ne yap1lmas1
gerektigini anlatt1n1z rm?''
''Elbette Ostat Mo§e. ilettirn. ''
"Ancak buradaki piif nokta §U, hem k1z hem profesor pla-
n1rn1z devreye girince polisten yard1rn alrnak isteyebilirler. Ve her
iilkenin polis te§kilat1nda idealist ki§ilere rastlan1r. Bu nedenle i§-
ler istemedigimiz bir noktaya gitrneden onlern almal1y1z. Onlar1n
polise gitrnelerini engelleyecek bir plan olu§turup, acilen devre-
ye sokulrnal1. Hern Tiirk hiikiimetini hem insanlar1 korkutacak
bir plan olmal1. Gerekirse kan dokiilrneli bu yiizden. Anhyorsun
degil mi? Asia polisten yard1m alamamal1 ve hayatlar1na devam
edebilmek ic;:in s1rr1n izini siirrneliler."
''Evet Ostat Mo§e, c;:ok iyi anlad1rn. Hie;: rnerak etrneyin.
Hepsini iletecegirn. ''
''Vakf1rn1z ne durumda orada?''
''Faaliyetleri devarn ediyor. Sorun yok. En son Gezi Olaylar1

148
nedeniyle hiikiimet kanad1ndan baz1 sesler yiikseldi ancak elle-
rinde kan1t olmadan kimseyi su\'.layamazlar. ''
''Vakf1 devreye sok. Kii\'.iik bir yaygara kopart1ls1n orada.
Ozellikle gen\'.lerin galeyana getirilebilecegi bir olay olsun. Daha
kolay manipiile ediliyorlar. ''
''Nas1l emrederseniz Ostat Mo§e."
''Tamam, geli§melerden haberdar et beni. Bu dedigimi he-
men yiiriirliige soksunlar. ''
Telefonu kapatt1ktan sonra arkas1na yaslan1p deri kaplama
koltugun i\'.ine gomiildii adeta Mo§e. Her iilkede onlara bagl1
baronlar ve o baronlara bagl1 localar vard1. Devletin pek \'.Ok
kurumundaki kilit noktadaki ki§iler ile medya, yarg1 ve emni-
yetteki ki§iler de bu localar1n tepesindeki ki§ilere bagl1yd1. Bu
ag tiim diinyada ayn1 §ekilde kurulmu§tu. Sistemin en tepesin-
de ise toplam 13 ki§i vard1. i§te tiim diinyan1n egemenligi bu
13 ki§inin ellerindeydi. Diinyada ya§anm1§ olan tiim sava§la-
r1n arkas1nda onlar oldugu gibi iilkelerin ve liderlerin kaderle-
ri de onlara bagl1yd1. Onlar1n kurdugu sisteme dahil olmayan
her iilke ya da her lider yok olmaya mahkumdu. Olkelerdeki
baronlar, sistemi \'.Ok iyi bildikleri i\'.in kurduklar1 ili§kiler ve
att1klar1 ad1mlar her zaman t1k1r t1k1r i§lerdi. Ostelik bunlar1n
d1§1nda sadece kendisine ait ad1 Toplumsal Fayda Vakf1 olan
bir ag kurmu§tu. Tiim diinyada 126 iilkede faaliyet gosteren bu
vak1f ile bir yandan insan haklar1 ve ozgiirliikleri destekleyip,
yard1ma ihtiyac1 olan insanlara destek saglarken bir yandan da
kendi \'.Ikarlar1na yarayacak her tiirlii sivil toplum hareketine
fon saglay1p, biiyiik isyanlar ve ekonomik krizler \'.Ikartarak
devletleri kontrol ediyordu. Bu tiir isyanlar1 \'.Ikartmak olduk-
\'.a kolayd1. Her iilkenin o anki hassasiyetlerini biraz ka§1mak
yeterliydi. insanlar isyan edip sokaklara dokiildiiklerinde gerisi
\'.Orap sokiigii gibi geliyordu. Onlar1n kontroliinde olan tarikat-
lar ve radikal gruplar devreye giriyor ve olaylar §iddetlenerek
biiyiiyor, bu esnada giivenlik gii\'.leriyle \'.at1§malar ba§l1yordu.
Halk1 ve insanlar1 yonlendirmek \'.Ok kolayd1. Olkenin kodlar1n1
bilmek yeterliydi. Olay an1nda diinya bas1nma servis ediliyor ve

149
hiikiirnetler korku i~inde olaylar1 piiskiirtrneye ~al1§irken onlar
isteklerini rahatl1kla alabiliyordu onlardan. Bu nedenle onlara
kar§l gelebilen bir lider soz konusu degildi. Boyle bir dururnda
ba§1na neler gelecegini ~ok iyi bilirdi hepsi.
Yani diinyan1n en gii~lii adarnlar1ndan biriydi. Kii~iik bir ~o-
cukken ailesiyle birlikte bir Nazi karnp1ndan kurtulrnay1 ba§ar1p
bu noktalara gelebilrnesi ~ok biiyiik ba§ar1yd1. Bazen kendisi bile
olanlara inanarn1yordu. 0 karnpta gordiikleri, duyduklar1, ya§a-
d1klar1 daha diin gibi gozlerinin oniindeydi. Kirn derdi ki o top-
lama karnp1ndaki zay1f11ktan kernikleri say1lan zavall1 Mo§e giin
gelecek diinyan1n kontroliinii elinde tutanlardan biri olacakt1.
Arna ilk kez i~indeki endi§eyi yok ederniyordu Mo§e. Ki-
lornetrelerce uzaktan ba§ka bir cografyadaki geli§rneleri takip
ediyor olrnak onu tiiketiyordu. Hi~ kirnseye tarn olarak giivene-
rniyordu. Bu i§ asla arna asla §ansa b1rak1larnazd1. 0 anda karar
vererek rnasan1n iizerindeki giivenli hatt1n1 kald1r1p 1 nurnaral1
tu§a bast1. Daha evvel hi~ yaprnad1g1 bir §ey yapacak ve onun
i~in diinyadaki en onernli ki§iyi i§i takip etrnesi i~in istanbul'a
gonderecekti. K1sa bir ~al1§1n ard1ndan telefon a~1ld1.
''Seni dinliyorurn baba. ''
Mo§e o giine degin oglunu saha gorevlerinde hi~ kullanrna-
rn1§t1. 0 daha ~ok tehlikesiz i§leri takip etrni§ ya da planlarnada
aktif gorev alrni§tl. ilk defa bizzat i§in i~inde olacakt1. Derin bir
nefes alarak kesin ve net konu§tu.
''Hemen istanbul'a gidiyorsun ve bu i§i kokiinden ~oziiyorsun."

150
14

BAGDAT

MS910

iine§ gokyiiziinde en yiiksek noktada ve ac1mas1zd1. Alt1n


22
renkli kubbelerinin alt1ndaki serin avlular1, revaklari,
i<;inde bin bir <;i<;egin bulundugu dillere destan parklar1 ve asma
bah<;eleri ile iinlii DarU§§ecere isimli hilafet saray1 her zamanki
gibi ana baba giiniiydii. Vezir Ali Bin isa'y1 gormek isteyen devlet
erkan1 ile ba§ka §ehirlerden gelmi§ temsilciler huzura <;1kmak i<;in
saray1n biiyiik salonunun oniindeki, ortas1nda altm ve giimii§ten
on sekiz adet dal1 bulunan suni agacm oldugu havuzun etrafin-
da bekliyor, hiikiimdar1n muhafIZ birligi olan Huceriyye askerleri
saray1n dort bir yan1n1 kolar;:an ediyordu. Bu alt1n aga<; gorenleri
oyle hayrete dii§iiriiyordu ki ilk kez gelenler tek kelime eu111::den
dakikalarca kalakal1yordu. Dallar1nda inci, yakut ve ziimriitten
yap1lmi§ meyveler ile alt1n ve giimii§ten iiretilmi§ ku§lar vard1.
Agac1n iizerinden akan su oyle sesler r;:1kar1yordu ki duyan bu
ku§larm ottiigiine yemin edebilirdi. Havuzun sagmda ve solunda
oldukr;:a gorkemli, iizerinde siivarilerin oldugu on be§ at heykeli

22 Yap1n1n onilnde yer alan, uzun kenarlannm biriyle binaya biti~ik, diger siitunlarda
ta~1nan ve bir kemer dizisiyle d1~a a~1lan, ilstii kubbe, tonoz ya da·~at1yla ortiilil, uzunla-
mas1na mekan.

151
vard1. Heykellere rengarenk ipekli elbiseler giydirilmi§, bak1ld1g1
zaman her an hareket etmeye haz1r canl1 insanlarm1§ izlenimi
yarat1yordu. Sahibi'§-~urta'n1n23 emrindeki adamlar dikkatli
gozlerle herkesi inceliyor, §iiphelendikleri biri olursa sorguya
~ekmek iizere gotiiriiyorlard1. Herkes fazla giiriiltii yapmamak
ic;in f1s1lt1 §eklinde konu§uyordu. Saray1n bahc;esine bakan on
pencereler taht odas1na ait oldugu ic;in kirnse halifeyi rahats1z
etmek isterniyordu.
Dikkatli bir §ekilde sard1g1 sar1g1n1 diizeltip etraf1na goz gez-
dirdi. Uzun bir yoldan geldigi ic;in yorgundu arna bu yorgunlugu
hissetmeyecek kadar i§ine dii§kiindii. ic;inde hissettigi heyecan
yiiziinden kalbi giirnbiir giimbiir at1yordu. Ozerindeki ipek kaf-
tan1n oniinii biraz ac;1p serinlemeye c;al1§tl. Hava o kadar s1cakt1
ki kuma§ bedenine yapl§ffil§tl adeta. Bagdat ya§ad1g1 yer olan
Vasit'ten daha s1cakt1. Bunda belki Vasit'in Dicle Nehri boyunca
uzan1yor olrnas1n1n da bir pay1 vard1. Bir nehrin kenar1nda ya§a-
mak hele de boyle bir cografyada farkl1yd1. Her ay1n belli giinleri
saraya gelip geli§melerden veya sorunlardan veziri ve halifeyi ha-
berdar etrnek zorundayd1. Arna bu seferki geli§i farkl1yd1. Niha-
yet uzun zamand1r bekledigi f1rsat1 yakalam1§t1. Halifenin gozune
·girecegim diye dii§iindii ic;inden. Ondan sonra yolu ac;1kt1. Devlet
hizmetine girmeden evvel uzun zaman ticaretle ugra§ml§, bu ko-
nudaki yetenegi o zamanki Vezir ibnii'I- Furat'1n kulag1na kadar
gitmi§, bu sayede Vasit ve Basra'n1n harac, 6§iir, U§Ur ve d1ya
gelirlerini tahsil etrnekle gorevlendirilmi§ti. K1sa bir siire ic;inde
c;ok iyi bir idareci oldugu da anla§1l1nca Vasit'e vali olarak atan-
m1§t1. Halife Muktedir Billah tahta c;1karken en biiyiik destek-
c;isi olan ibnii'l Furat halifenin kiic;iik ya§ta olmas1n1 f1rsat bilip
uzun siire imparatorlugu bir hiikiimdar gibi yonetmi§, kendisine
rakip olabilecek herkesi bertaraf etmi§ti. Valilerden herhangi bi-
rinin c;ok yetenekli oldugu ya da c;ok iyi idare ettigi soylentileri
c;1kt1g1nda diizenledigi komplolarla ayag1n1 kayd1r1p, halifenin
goziinde vazgec;ilmez yerini siirdiirmii§tii. 0 kadar giic;liiydii ki

23 Bugilnkii emniyet miidiirii

152
devletin ekonomik dururnu kotiile§ip rnuhaliflerin ~al1§rnalar1yla
hapse at1ld1g1nda dahi Muktedir Billah onernli konular1 onunla
isti§are ediyor ve ona danI§rnadan karar alm1yordu. Yerine ge-
len §irndiki Vezir Ali Bin isa iilke ekonornisini canland1rrnaya
ba§lam1§ken bile giiciinii kaybetrnerni§ti. 0 nedenle ~ok dikkatli
olrnal1yd1. Bu i§ler ince bir ipin iizerinde yiiriirneye benzerdi. En
ufak dikkatsizlikte ipten dii§iip olebilirdi insan. Halifeden once
vezirin goziine girrneli, ard1ndan halifenin annesi Ornrnii'l Muk-
tedir lakapl1 Sagab Hatun'un dikkatini ~ekrneliydi. Ancak tiirn
bunlar1 yapabilirse tehlikesiz bir §ekilde yiikselebilirdi. Bu onun
kaderiydi. Gerek Hz. Peygarnber, gerek dart halife, gerekse Erne-
viler doneminde hi~bir zarnan vezir iinvan1 ile bir ki§i i§ ba§tna
getirilrnerni§ti. Elbette benzer gorevleri yapanlar olrnu§tu. Orne-
gin Ernevi halifelerinin devlet i§lerinde dan1§t1g1 Ziyad B. Ebih'i
halk vezir olarak adland1rrm§t1. Yahut Abdiilrnelik Bin Mervan
donerninde Ravh Bin Zinba el-Ciizzarni de vezir diye an1lrn1§tI
arna Abbasi ordusunun Ernevi askerlerini yenrnesinin ard1ndan
birinci Abbasi halifesi Ebu'l Abbas'a degin bu rnakarn resrniyet
kazanrnarnt§tl. 0 giinden itibaren halk1n aras1ndan gelen pek
~ok ki§i devletin en iist basarnaklarma t1rrnanabilrni§ti. Sirndi
s1ra ondayd1. Nihayet o gun geldi. Getirdigi son haberle evvela
vezirin goziine girecegine §iiphesi yoktu. Dald1g1 dii§iincelerden
yaruna yakla§an bir golge ile s1yr1ld1. Ba§1n1 ~evirdiginde kar§1-
s1nda saray1n yeni kahyas1 Nizar'1 gordii .

''Hamid Bin Abbas!'' dedi kahya kendinden ernin bir ses


tonuyla. Ard1ndan devarn etti:
''Vezir hazretleri sizi kabul edecekler §irndi. ''
Adami tek kelirne etrneden takip etrneye ba§lad1. Yanlar1n-
dan ge~tikleri yaserninlerin i~ g1d1klayan kokusunu i~ine ~eker-
ken saraya girrneyi ne kadar ~ok istedigini fark etti. Hayattaki en
biiyiik arzusu ~1kabilecegi en yiiksek rnakarna ~1krnakt1. Bu da
bu topraklarda vezirlik rnakarn1yd1. Boyle bir §ans1 olur rnuydu
bilmiyordu. Zira biraz dikkatleri ~ekecek olsa vezir hernen onun
ipini ~ekebilirdi. Ger~i Ali Bin isa asla onceki Vezir ibnii'l Furat
gibi olrnarni§tl. 0 ne kadar sert ve ac1rnas1zsa yeni vezir de o

153
kadar yumu§ak ve anlay1§l1yd1. Mal, para ve mevki h1rs1 yoktu.
Gelirinin biiyiik bir k1sm1n1 ihtiyac; sahiplerine dag1t1yor, ken-
disi az bir §eyle yetiniyordu. Bu nedenle hedefine daha kolay
ula§acag1n1 dii§iiniiyordu. Ancak yine de ne olur ne olmazd1.
Goze girecegim derken biisbiitiin i§leri berbat edebilirdi. Dik-
katli olmal1yd1. Vezirin suyuna gitmek en iyisiydi. Hem ibnii'l
Furat'1n hem de Ali Bin isa'n1n birden fazla kez gorevlerinden
azledilip geri getirildikleri dii§iiniiliirse ne zaman ne olacag1
asla kestirilemezdi.
Alt1n agac1n oldugu avludan gec;ip ic;eri girdiklerinde terden
1slanm1§ yiiziine c;arpan serin havayla rahatlad1g1n1 hissetti. Bu
boliim oldukc;a serindi. Ad1mlar1n1n ta§ zeminde c;1kard1g1 ritmik
ses duvarlarda yank1lanrrken yanlar1ndan gec;en bir grup yaban-
c1 elc;i kendi aralar1nda f1s1lda§1yorlard1. Saray1n on taraf1ndan
gec;ip arka bahc;eye c;1kt1lar. Tam ortada kocaman bir hurma
agac1 gaze c;arp1yordu. Biri di§i biri erkek iki tavus ku§u bir ile-
ri bir geri gezinip duruyordu bahc;ede. Bin bir c;e§it rayihan1n
birbirine kar1§t1g1 bahc;e ba§ dondiiriicii bir giizellikteydi. Biraz
ileride halifenin ev olarak kulland1g1, annesinin ve cariyelerinin
kald1g1 boliim vard1. Onii demir parmakl1klarla kapat1lm1§tI. 0
tarafa bakmamaya dikkat ederek yiiriimeye devam ettiler. Al-
tin renkli kubbelerin bulundugu binadan ic;eri girdiler yeniden.
Tam kar§1lar1ndaki merdivenleri c;1k1p devasa bir kap1yla ac;1lan
taht salonunun oniinde durdular. Bu salon halifenin misafirleri-
ni kar§1lad1g1, halk1 ve devlet adamlar1n1 dinledigi boliimdii. 0
olmad1g1 zamanlar yerine vezir bakard1. Kahya kap1y1 iic; kere
c;ald1ktan sonra biiyiik bir giiriiltiiyle iki yana a<;1ld1 kanatlar.
K1l1<; ku§anmI§ iki muhaf1z1n yanlar1ndan ge<;ip salona girdiler.
Kahya Nizar onde Hamid ise arkada yiiriiyordu. Devasa salo-
nun en ucunda bulunan gorkemli abanoz taht1n iizerindeki de-
gerli ta§lar geni§ pencerelerden giren alt1n rengi giine§le p1r1l p1r1l
parl1yordu. Sag ve sol taraf1nda bulunan elmas ve yakuttan olu§-
mu§ salk1mlar etrafa giin 1§1g1 sa<;1yorlard1 adeta. Bo§ olan taht1n
hemen sag1nda ona gore biraz daha kiic;iik olan, iizerine yine de-
gerli ta§larla kapl1 bir ba§ka taht, solunda ise daha miitevaz1 bir

154
koltuk vard1. Degerli bir Pers hal1s1n1n serili oldugu zeminin iki
yan1nda bekleyen insanlar dikkatli gozlerle yeni gelene bak1yor,
kendi aralar1nda f1s1lda§1yorlard1. Hamid birden kiic;iik tahtta
oturan ki§inin halifenin annesi Sagab Hatun oldugunu fark etti.
Ayaklar1n1n alt1na alt1n iplerle i§lenmi§ bir sergi serilmi§ti. Olan-
ca ha§metiyle tahta oturan bu kad1n, oglunun c;ok kiic;iik ya§ta
tahta c;1kmas1 nedeniyle devlet i§lerinde epey soz sahibi olmu§,
hatta y1llarca devleti o yonetmi§ti Vezir ibnii'l Furat ile birlikte.
Hila oglu iizerinde biiyiik bir etkisi oldugu soyleniyordu. Siyah
oniks gibi parlayan gozleri biiyiik bir dikkatle kar§Ismdakini sii-
ziiyordu. 0 kadar derin bak1§lar1 vard1 ki insan hic;bir §ey sakla-
yamayacag1n1 dii§iiniiyordu kar§1s1nda. Yiiziinde beliren boncuk
boncuk terler §akaklar1ndan siiziiliirken Vezir Ali Bin isa'n1n
dikkatli bak1§lar1n1 iizerinde hissetti Hamid. Vezir ya§ad1g1 onca
§eye ragmen oldukc;a vakur goriiniiyordu. Muktedir Billah'1n
eski veziri ibnii'l Furat'a dan1§madan karar almamas1 nedeniyle
istifa etmek istemi§se de bu reddedilmi§ ancak bir siire sonra eski
veziri destekleyen saray kahyas1 Ommii Musa'n1n iftiralar1 nede-
niyle gorevinden azledilmi§ti. Aradan gec;en birkac; sene ic;inde
ne kadar k1ymetli bir vezir oldugu anla§1lm1§ ve ikinci kere gore-
vine ba§lamI§tI. Saray i§leri .t1pk1 bir cad1 kazan1na benziyordu.
Adurun1 att1g1n yere, agz1ndan c;1kan kelimelere, kimin kuyrugu-
na bast1g1na, kimin kiminle nas1l bir ili§ki ic;inde olduguna c;ok
dikkat etmeli, herkese belli bir mesafede durmal1yd1. Zira i§in
sonunda kellesi de gidebilirdi. Vezirlik her ne kadar s1radan bir
insan1n gelebilecegi en kudretli ve yiiksek makam olsa da orada
kalmak da 6nemli bir meseleydi. ibnii'l Furat gibi bir vezir bile
hapse at1labiliyor, elindeki tiim mallara el konulabiliyordu.
Taht1n 6niine gelip durduklar1nda kahya ile birlikte yerle-
re kadar egildiler. Salondaki f1s1lda§malar yerini sessizlige b1-
rak1rken kahya ba§1n1 kald1rmadan, ''Vasit valisi Hamid Bin
Abbas huzurunuzdad1r Ommii'l Muktedir ve vezir hazretleri! ''
dedi. Ba§1n1 hie; kald1rmadan goz ucu ile vezire bakt1. Sagab
Hatun'un gozlerine bakmaya c;ekiniyordu. Dedikleri gibi in-
santn i(:ini okuyabilir mi acaba? Her ne kadar bunun bo§ bir

155
dedikodu oldugunu bilse de yine de tedirgin hissediyordu. Koca-
man, degerli ta§larla bezeli yiiziiklerin parmaklar1n1 siisledigi eli-
ni kald1ran Ali Bin isa ayaga kalkabilirsin i§areti yapt1ktan son-
ra sakin bir ses tonuyla, ''Ne haberler getirdin bize Hamid Bin
Abbas?'' dedi. Bogaz1n1 temizleyen Hamid ha.la ellerini oniinde
kavu§turmaya devam ederken, "Bu sefer size haberden ziyade
onemli birini getirdim vezir hazretleri!'' diye cevap verdi.
Yerinden dogrulan Sagab Hatun ellerini oniinde birle§tirip
kendinden emin bir ses tonuyla sordu:
''Oyle mi? Kimmi§ bu onemli ki§i?''
Hamid, imparatorlugun olduk<;a uzun y1llard1r isyanlarla
sars1ld1g1n1 biliyordu. Zenci kolelerin ayaklanmas1 ile ba§layan
ve neredeyse on be§ y1l siiren isyanlar tam bitti denirken bu sefer
de Karmati isyan1 denilen ba§ka bir isyan dalgas1 ba§lam1§t1. Bu
isyan ile onceki isyanlar aras1nda <;ok biiyiik farklar vard1. Zira
bu sefer ayaklananlar zenci koleler degil, yonetimden ve ada-
letsizliklerden dert yanan Miisliimanlard1. Zeki bir vali olarak
bu isyan1n ileride <;ok fazla olaya neden olabilecegini biliyordu.
isyan1 ba§latan Hamdan Bin Karmat'1n ba§tna servet konmu§tu
ancak <;ok fazla takip<;isi oldugundan kimse yerini bildirmiyor-
du. Her ge<;en giin onlara kat1lanlar artarken e§itlik, adalet diye
bag1rarak herkesin <;al1§1p emegin egemen oldugu bir sistemden
bahsediyorlard1. Bu a<;1k<;a halifenin Allah taraf1ndan verilen
me§ru hakk1n1 sorgulamakt1. Bu nedenle iilkenin dort bir yan1n-
da halk1 k1§k1rtan, isyana kat1lmaya te§vik edenlerin pe§ine dii-

§iilmii§tii. Bu §ekilde ba§takilere ula§may1 hedefliyorlard1. Ancak


heniiz bir ilerleme kaydedilmemi§ti. insanlar birbirlerini Karma-
ti diye fi§liyor, kim kime dii§mansa onu Karmatilikle su<;lay1p
ispiyonluyordu. Yakalanan ve sorgulananlar1n <;ogu Karmati
degildi bu yiizden. Olanlar da en tepedekilerle ilgili bir fikri ol-
mayan sisteme ofkeli ki§ilerdi. Boyle bir ortamda halk iizerinde
etkili olup, bu tarz fikirleri savunan birini yakalamak onemliydi.
Sagab Hatun'un oniinde bir kez daha egilip ba§1n1 kald1rmadan
cevap verdi:

156
''<;ok sayg1deger valide sultan Ommii'l Muktedir! Bu adam
s1radan bir dervi§ gibi goriinebilir goziiniize lakin en tehlikeli
fikirleri bar1nd1r1yor kafas1n1n ic;inde. Sehrin orta yerinde halk1
galeyana getirirken yakaland1! ''
Sagab Hatun'un el i§aretiyle yerinden dogrulan Hamid
gozlerine bakmadan ba§1n1 oniine egip bekledi. Bir iki saniye
Hamid'i siizdii valide sultan.
''Peki gorelim bakal1m kimmi§ bu adam! ''
Kad1n1n bu sozii iizerine Ali Bin isa bir el hareketiyle yan1nda
duran yard1mc1s1na adam1 getirmelerini buyurdu. Uzun boylu,
geni§ omuzlu, bir heykel gibi duran adam yerinden f1rlay1p c;1kt1-
g1nda ba§1n1 oniine egip beklemeye ba§lad1 Hamid. Yak1n dostu
olan Surta te§kilat1n1n ba§1ndaki Cabir yakalad1klar1 isyanc1lar1
ona teslim ederken, ''Bu adama dikkat et," demi§ti. ''Oyle bir
dili var ki an1nda etkiliyor kalabal1klar1! Ba§Irnn ezilmesi gere-
kir! '' Cabir'in dedigini dinlemi§ ve isyanc1lar1 hapse att1ktan son-
ra ozel olarak onunla gorii§mii§tii. Kar§1s1nda as1lmaktan kac;-
mak ic;in el peni;e duran bir adam bulacag1n1 zannetmi§ti ancak
hii; de oyle degildi. Tam tersine ba§1na gelebilecek hii;bir §eyden
korkmayan, gozlerinden ate§ f1§krran, sakin bir sesle ama etkile-
yici konu§an bir adam vard1. 0 kadar etkileyici konu§uyordu ki
insanlar1n etkilenmemesi imkans1zd1. Allahzn cezasz sufiler! diye
gei;irmi§ti ic;inden! Allah'tan, dinden, imandan bahsederler ve
diger herkesi Miisliimanl1g1 dogru icra etmemekle nitelendirir-
lerdi! Oysa olmas1 gereken §eriat ne emrediyorsa oydu! Halife-
ye teslim edilip oldiiriilecegini soylediginde ate§ sai;an gozleriyle
ona bakan dervi§ sakin bir §ekilde Allah'tan gelen her §eyi kabul
edecegini soylemi§ti, bu oliim olsa bile. Bir an once teslim etme-
liydi onu vezire. Teslim etmeli ve ula§may1 arzulad1g1 hedefine
bir ad1m daha yakla§mal1yd1 boylece.
Dald1g1 dii§iincelerden devasa kap1n1n ai;1lmas1yla s1yr1l-
d1. Yan1nda iki askerle birlikte ii;eri giren dervi§ ellerinden ve
ayaklar1ndan zincirlenmi§ti. Ancak buna ragmen sanki zincirli
degilmi§c;esine dimdik bir §ekilde yiiriiyor, korkusuz bak1§larla
bak1yordu etiaf1na. Salondaki kalabal1k i;1t i;1karmadan adama

157
bakarken yiizlerinde birazdan verilecek olan karar1n heyecan1
vard1. Boylesi bir su~un cezas1n1n as1lrnak oldugunu herkes bili-
yordu. Dervi§ taht1n tarn kar§1s1nda gelip durdugunda yere egilip
Sagab Hatun ile veziri selarnlad1. Ali Bin isa gozlerini ona ~evir-
diginde konu§rna zarnan1n1n geldigini anlayan Hamid anlatrnaya
ba§lad1:
''Veziriazarn efendirniz, kar§truzda gordiigiiniiz bu adarn
diin §ehrin ortas1nda rneydana gelen isyaru k1§k1rtandir. Konu§-
rnalar1yla halk1 isyana te§vik etrni§, nihayetinde sozlerinin ard1n-
dan daha fazla ~atI§rna ya§anrn1§, daha fazla kan akrn1§t1r. ''
Vezir dikkatli gozlerle dervi§e bakt1.
''Ad1n ne senin?''
''Hiiseyin Bin Mansur!'' diye cevap verdi dervi§. ''Hallac1
Mansur derler bana. ''
Elini dizinin iizerine koyan vezir ba§1n1 sallad1.
''Bildirn seni. Osman Mekki'nin talebesi degil rniydin sen?''
''Dogrudur efendirn. H1rkarn1 onun elinden giydirn. ''
Arkas1na yaslanan vezir sakin bir ses tonuyla, ''Ne oldu da
senin gibi bir dervi§ boyle bir su~larnayla gel di kar§Irna? '' diye
sordu. Ard1ndan dogrulrnas1n1 buyurdu. Egildigi yerden kalkan
Hallac ayru sakinlikle kar§ilik verdi:
''Evirnden ayr1ld1g1rndan beri gezer durururn orada burada.
Bu §ehre daha yeni gelrni§tirn ki bir yolda§la tan1§t1rn. Beraber
Ciineyd-i Bagdadi'nin okuluna giderken kendirnizi insanlar1n
ortas1nda bulduk. Tarnarnen tesadiif arna biliyorurn ki hi~bir §ey
tesadiif degildir hayatta asl1nda. Dernek ki bugiin burada, sizle-
rin kar§1s1nda olrnarn lazrmrnt§. ''
''Yalan soyliiyor! '' diye at1ld1 Hamid. '' Askerlerin i§lerini
yaprnalar1na rnani olrnu§! isyanc1lar1 tutarak onlara yard1rn et-
rni§! Konu§rnalar1yla onlar1 galeyana getirrni§! ''
''Dogru mu bu?'' diye sordu Vezir Ali Bin isa.
''Dogru," diye kar§1l1k verdi Hallac. Salonda bir ugultu ba§-
lad1 bir anda. Herkes kendi aras1nda f1s1lt1 halinde konu§uyor,
sesler giderek yiikseliyordu. Vezir tarn agz1n1 a~acakken tek ke-
lirne etrneden oturdugu yerden dervi§i izleyen Sagab Hatun elini

158
kald1rarak araya girdi. Ali Bin isa sayg1yla ba§1n1 egerek sustu.
Sagab Hatun dikkatle dervi§i siizerken konu§maya ba§lad1:
''Demek sui;unu kabul ediyorsun!''
''Soylediklerinin dogru oldugunu kabul etmem sui;lu oldu-
gum anlam1na gelmez. ''
''Oyle mi? Ya ne anlama gelir peki?'' Valide Hatun'un sesi
yiikselmi§ti.
''insan1n kavray1§1 okyanusta bir damla gibidir. Geri;ek
i;ogu zaman gozlerimizin oniindedir ama onu goremez insan. 0
nedenle durum oyle anla§1lm1§sa sorun onu goren gozlerdedir.
<;iinkii insan1n ii;inde ne varsa d1§ar1da da onu goriir. ''
Hamid ofkeyle at1ld1:
''Ne demeye i;al1§1yorsun sen? Boyle siislii ve gizemli sozler
soyleyerek kurtulabilecegini mi san1yorsun? Yiizden fazla ki§i
yanl1§ gordii oyle mi?''
Ard1ndan Valide Hatun'a donerek devam etti sozlerine:
''Gordiigiiniiz gibi hakl1y1m. Kabul etti sui;unu! Halk1 gale-
yana getirdi! Dilinde zehirli bir y1lan var sanki bu adam1n! Zeh-
rini zerk etti mi etkiliyor kar§1s1ndakileri! Ostelik ... ''
Vezir elini kald1rarak Hamid'i susturdu. Kelimeler agz1nda
kalan Hamid tek kelime etmeden ba§1n1 oniine egdi.
''Demek her §ey bir yanl1§ anla§1lma. Devam et anlatmaya,"
diye buyurdu Sagab Hatun, Hallac'a.
''Kendimizi birden kalabal1g1n ii;inde bulduk. Askerler kadm
i;ocuk demeden giri§mi§lerdi. Onlara yardim etmeseydim bunun
yiikiiyle nas1l ya§ard1m sonra? 0 insanlarm tek arzusu insan gibi
ya§amak iistelik. Adaletsizliklerin ortadan kalkmas1. E§itlik. ''
''Herkesin e§it olmas1 hic;bir toplumda goriilmii§ §ey degil-
dir,'' diye cevap verdi Sagab Hatun zehir gibi gozlerle. Bak1§la-
r1ndan ofkelenmeye ba§lad1g1 belli oluyordu. Hallie yaratt1g1 bu
etkiyi gormezden gelerek ayn1 sakinlikle kar§1l1k verdi:
'' Allah'1n huzurunda hepimiz nas1l e§itsek nas1l oyle degil-
mi§ gibi davranabiliriz bu diinyada? 0 ki hii;bir yaratt1g1n1 ay1r-
m1yor digerinden, biz kim oluyoruz da ayir1yoruz boyle herkesi
birbirinden? ''

159
Hamid heyecanla at1larak, ''Goriiyorsunuz i§te, nas1l konu-
§uyor?'' dedikten sonra Hallaca dondii:
''Senin ne haddine Valide Hatunurnuzun ve veziriazarn efen-
dirnizin kar§1s1nda boyle konu§rnak? Hern sen ... ''
Vezir Ali Bin isa yeniden elini kald1rarak Harnid'in soziinii
kesti. Hamid bu dururna gittik<;e sinirleniyordu arna <;aresizce
ba§1rn oniine egdi.
''Boyle konu§rnak tehlike arz eder toplurnlarda. Fark1ndasm
degil mi?'' dedi vezir, Hallac'a.
Hallac sayg1l1 bir §ekilde ba§1n1 egdi.
''Ne halife hazretlerine, ne Ornrnii'l Muktedir'e ne de size
bir sayg1s1zl1k degil arnac1rn. Ben her zarnan dogruyu soylerirn.
Dogru <;ogu zarnan k1l1<;tan keskin, ate§ten yak1c1d1r. Soylernek
de dinlernek de zordur insana. Bir sultan1n, bir halifenin gorevi
tiirn kullar1na e§it davranrnakt1r. T1pk1 Allah gibi. Birine dige-
rinden farkl1 davran1rsa haks1zl1k olur sonunda. Bu insanlar a<;,
susuz, evsiz barks1z. <;ocuklar1 sokaklarda oliiyor yiyecek lokrna
bularnad1klar1 i<;in. Haklar1n1 talep etrneleri <;ok mu?''
Salonda birden sessizlik oldu. i<;eride <;tt <;1krn1yordu. Teh-
likeli ve yasakl1 konular konu§ulrnaya ba§lanrn1§t1. Herkes bili-
yordu ki bu sozlerin sonu iyi degildi. Hamid havadaki kokuyu
hissedebiliyordu. Amacma ula§rnas1na az kalrnt§tl. Bu dervi§ ona
saray yolundaki ilk ad1rn1 a<;acakt1. T1pk1 dii§iindiigii gibi vezirin
ve halifenin annesinin de kar§tsmda geri ad1rn atrnarnt§, inand1k-
lar1n1 direkt soylerni§ti. Sessizligi f1rsat bilip yeniden at1ld1:
''Goriiyorsunuz i§te Valide Hatun hazretleri. Burada nas1l
konu§uyorsa halk1n i<;inde de boyle konu§up onlar1 k1§k1rtrnak-
ta! isyan1 biiyiitrnekte boyle davranarak. ''
Vezir Ali Bin isa yeniden elini kald1rarak Harnid'in soziinii
kesti. Ard1ndan, ''Kabul ettigin bu su<; <;ok biiyiik, fark1nda rn1-
s1n sonu<;lar1n1n?'' diye sordu Hallac'a. Bir iki saniye sessiz kalan
Hallac vakur bir ifadeyle soze girdi:
''Sonu<; neyse en dogru olandrr O'nun katmda. insanlar Rabbi-
ni verdigi nirnetler yiiziinden severler. Bense verdigi belalar yiiziinden
severirn. Bilirirn ki her bela hakikate ula§rnak i<;in bir yol asl1nda. ''

160
Salondaki sessizlik yerini giiriiltiiye b1rakm1§tI. insanlar
kendi aralar1nda konu§uyor, fazla dikkat ~ekmemeye ozen goste-
rerek tart1§1yorlard1. Taht1n gerisindeki askerler ile dervi§i salona
getiren askerler vezirden yahut Valide Hatun'dan gelecek emri
bekliyordu elleri k1!1~lar1nda. Ommii'l Muktedir'in elini kald1r-
mas1yla salon sessizlige biiriindii. Herkes ~1t ~1karmadan Valide
Hatun'un agzmdan ~1kacak sozii bekliyordu. Sagab Hatun siyah
oniks gozleriyle dervi§i siizdii yava§~a. Ard1ndan tane tane ko-
nu§maya ba§lad1:
''Senin boyun yan1ndaki askere gore daha uzun degil mi?
Onun bedeni sana gore daha yap1l1. Diinya iizerinde hi~bir insan
digerine benzememekte. Allahii Tea.Ia kullar1n1 yarat1rken bile
e§it olmam1§ken sen herkesin e§it olmas1 gerektigini nas1l soyle-
yebilirsin? ''
Valide Hatun bunlar1 sinirle degil, daha ~ok kar§1s1ndakini
ol~mek ister gibi sormu§tu. Hallac elini gostererek giiliimsedi.
''Parmaklar1rm goriiyor musunuz? Hi~biri digerine benze-
miyor. Kimi uzun kimi k1sa, kimi geni§ kimi dar, kimi fazla ~izgili
kimi az. Goriintiide hepsi farkl1 olsa da asl1nda hepsi ozde bir.
Benim viicudumun par~alar1. Gorevleri farkl1 olsa da hepsi ayn1
amaca hizmet ediyor asl1nda. Benim i~in hepsi bir. Ba§ parmag1
ile i§aret parmag1m1 ay1rabilir miyim birbirinden?''
Yiiziindeki tebessiim giderek geni§lerken elini indirdi. Sa-
londaki insanlar ~1t ~1karmadan onu dinliyordu. Derin bir nefes
ald1ktan sonra devam etti sozlerine Hallac:
''Goziimiize goriinen farkl1l1klar olsa da hepimiz aslmda ayn1
ozden yogrulduk. T1pki parmaklarrm1z gibi. Hepimiz O'nun par-
~as1n1 ta§1yoruz i~imizde. Secde Suresi'nde demiyor mu 'insana
ruhundan iifledi' diye? i§te bu nedenle hepimiz ozde ayruy12 as-
linda. O'nun ruhunun par~alar1y1z. Bize can veren o nefes O'nun
bir par~as1. Hepimiz ayru oze sahibiz, hepimiz O'nun goziinde
e§itii. Bir hiikiimdar ile bir dilenci, bir halife ile bir h1rs1z e§ittir
O'nun kat1nda. Biitiin insanlar1n ak1llar1 birle§se O'nun yaratt1g1
bir §eyi anlayamazlar. 0 nedenle yarat1lan her §ey en uygun olan-
d1r. Her §ey olmas1 gerektigi gibidir. C::irkin yarattlan bir §eyin en

161
uygun, kamil §ekli oyle olmas1d1r. C::irkin olmasa giizel olur muy-
du hie;? Kusurlu §eyler olmasa kusursuz olur muydu? Ol<;mek iki
§ey aras1nda olur. Tek olsayd1 k1yas olmazd1. Allahii Teala'n1n
i§lerini biz insanlar anlamayabiliriz ama anlamasak da yaratt1g1
her §ekil, olan her olay olmas1 gerekendir. Bu diinyada bulunan
her §eyin, tiim hastal1klar1n, tiim giinahlar1n, tiim faydas1z, kotii
§eylerin bile hepsi en uygun, en faydal1 §eylerdir. Elbette herkes
e§it yarat1lmam1§t1r, herkes goriiniim bak1mmdan ayn1 olsayd1
anne oglunu, baba k1z1n1 tan1yamaz, hayat olmazd1. Herkes bilgi
bak1mmdan ayn1 olsayd1 bilginlere, dervi§lere ihtiya<; kalmazd1.
Herkes kabiliyette e§it olsayd1 meslekler olmaz, ya§am siirmezdi.
Be§ parmag1n be§i de ayru degil unutmayal1m. Arna oyle olmala-
r1 onlar1n ayn1 ve e§it oldugu gerc;egini degi§tirmez. ''
Hamid salondaki sessizlikten ve Valide Hatun ile vezirin
bak1§lar1ndaki ifadeden yaratmaya c;al1§t1g1 etkinin yok olmaya
ba§lad1g1n1 hissedebiliyordu. Dervi§ yine yapacag1n1 yapm1§, di-
lini kullanarak insanlar1 etkilemeyi ba§arm1§t1. Tiim viicudunu
yak1c1 bir ofkenin sarmaya ba§lad1g1n1 hissedebiliyordu. Bir §ey-
ler yapmas1 gerekiyordu.
''C::ok degerli Valide Hatun! Veziriazam efendimiz! Bu ada-
m1n tek su<;u bunlar degil! Bu adam bir yalanc1! Kendini pey-
gamber gibi gostermekte! Allah'a §irk ko§makta! Dediklerine
gore giiya kotiileri iyi ediyormu§, hastalar1 ayaga kald1r1yormu§!
Boyle soylentiler var geldigi §ehrin dort bir yan1nda. Peygamber
efendimiz d1§1nda boyle mucizeleri yapt1g1n1 iddia. eden ki§i en
ag1r ceza ile cezaland1r1lmal1d1r! Cezaland1r1lmal1d1r ki digerleri-
ne ornek te§kil etsin! ''
Vezir Ali Bin isa yine bir el hareketiyle Hamid'in soziinii kes-
ti. Hamid'in i<;inde vezire kar§1 gittikc;e biiyiiyen bir ofke ba§la-
m1§t1. Kim oluyor da sozumu kesip duruyor surekli? Hem de bir
isyanctntn yanznda! Derin bir nefes alarak sakinle§meye <;al1§t1.
Gun olur devran doner diye ge<;irdi i<;inden. Elbette bir giin eline
bir f1rsat ge<;erdi. Simdi sakin olmal1 ve hedefine odaklanmal1y-
d1. Vezir, Valide Hatun'un kulag1na egilip bir §eyler f1s1ldarken
dervi§i siizdii Hamid. Ba§ina gelebilecek her §eyi kabullenmi§,

162
olduk~a sakin hatta huzur i~inde goriiniiyordu. Ger~ekten oyle
olabilir miydi? Hamid bunun nas1l oldugunu anlayam1yordu bir
· tiirlii. Dald1g1 dii§iincelerden Valide Hatun'un sesiyle s1yr1ld1.
Ayaga kalkan Ommii'l Muktedir ellerini oniinde birle§tirdikten
sonra Hallac'a dikti gozlerini.
''Merak ediyor musun cezan1n ne oldugunu?''
Hallie siikunet i~inde ba§1n1 oniine egerek cevap verdi:
''Her §ey Allah'tand1r. 0 nedenle her §ey kabuliim."
Valide Hatun'un ayaga kalkmas1yla yerinden f1rlayan vezir,
kad1run bir ad1m gerisinde duruyordu. Devam etti sozlerine ~a-
gab Hatun:
''0yle ise gorelim bakal1m bir yalanc1 rms1n degil misin?''

163
15

BiRGUNSO

1ST UL

abah1n ilk I§1klar1 koyu bordo perdelerin ~evreledigi deva-


sa pencerelerden siiziiliip parke zerninin iizerindeki el i§~iligi
bordo ve hardal renklerinin hakirn oldugu antika hal1n1n iizerin-
de parl1yordu. Bir katedral kadar yiiksek i§lerneli tavanda giin
I§1g1n1n siiziildiigii vitray carnl1 kubbeler insanda bir otelde degil
de bir Ronesans kilisesinde oldugu hissi uyand1r1yor, kubbelerin
tarn ortas1ndan sarkan devasa kristal avize salondaki ihti§arn1
per~inliyordu. Oryantalist, Art Nouveau ve Neo-Klasik mimari-
nin en giizel orneklerinden biri olan bu otel 1895'te ac;1ld1g1nda
istanbul'un Avrupa standartlar1ndaki ilk oteli, Osrnanl1 Saray1
d1§1nda elektrigin ve s1cak suyun kullan1ld1g1 ilk binas1 olrnu§tu.
Salon giri§inin hernen kar§1s1ndaki rnasan1n iizerine olaganiistii
giizellikte ~ic;ek aranjrnanlar1 ile insan1n kar§I koyarnayacag1 rna-
karonlar, kruvasanlar ve c;ikolatalar yerle§tirilrni§ti. Ozenle se~il-
rni§ kadife bordo koltuk tak1rnlar1 ve onlerindeki ah§ap rnasalar
hernen hernen bo§tu. Pera Palas'1n Kubbeli salon denilen bolii-
rniinde Sirin'den ba§kas1 yoktu sabah1n o saatinde. Saat fark1n-
dan dolay1 jet lag olrnu§ ve uyku tutrnarnI§tl tiirn gece. U~aktan
iner inrnez otele gelrni§ ve derin bir uyku ~ekrneyi planlarn1§sa

164
da sabaha kadar oturmak zorunda kalm1§tl boylece. Kahvalt1-

s1ru erkenden yapm1§ ve kahvesini i<;mek iizere otelin bu bolii-


miine gelmi§ti. Burada kalmay1 ozellikle istemi§ti. Hi<;bir ki§iligi
ve karakteri olmayan son moda oteller yerine tarih kokan bu
tarz yerlerde kalmay1 seviyordu. Porselen fincan1ndan bir yudum
kahve ald1. Kendisini yorgun ve bitkin hissediyordu. i<;inde tarifi
miimkiin olmayan bir bo§luk ve yaln1zhk duygusu vard1. Nereye
ait oldugunu bilmeyen, en yakinlar1 taraf1ndan istenmemi§ biri.
Ba§ina gelenleri <;ok fazla dii§iinmek istemese de ge<;mi§iyle ilgili
sorular pe§ini birakm1yordu bir tiirlii. Yine de kendisine ac1may1
b1rak1p bir an evvel bu i§i <;oziip New York'a geri donmeliydi.
Yan1na yakla§an siyah bir frak giymi§ olan garson nazik bir ifa-
deyle fincan1n1 i§aret etti.
''Bir fincan daha ister misiniz?''
Giiliimseyerek ba§1m sallad1.
''Hay1r, <;ok te§ekkiir ederirn. ''
''Ba§ka bir arzunuz var m1?''
Bir an dii§iinen Sirin hemen cevap verdi:
''Bana bir taksi ayarlayabilir misiniz acaba?''
''Hemen soyliiyorum han1mefendi, '' diyerek h1zla <;1kan
garsonun ard1ndan ayaga kalkt1. Kahvesinin son yudumunu da
ii;tikten sonra bo§ fincan1 masanm iizerine b1rakt1. Salonun giri-
§e bakan duvarlar1n1 kaplayan boydan boya aynalardaki yans1-
mas1na gozii tak1ld1 birden. Koyu kestane sa<;lar1 omuzlar1ndan
bir §elale gibi dokiiliiyor, ye§il gozleri hirer miicevher gibi parl1-
yordu. Yorgunlugu ve bitkinligi asla yiiziinden anla§1lm1yor, tam
tersine porselen gibi beyaz cildi piiriizsiiz ve canl1 goriiniiyordu.
Hi,; tanzmadzgzm annemin ve babamzn genetik mirasz olsa gerek
diye dii§iindii yiiziinii alayc1 bir giiliimseme kaplarken. Sapka-
s1n1n kenarlarmda yapay kiirk olan paltosunu iizerine gei;irip
kubbeli salondan i;1kt1ktan sonra otelin lobisine gei;ti. Elindeki
anahtar1 <loner kap1n1n tam kar§1s1ndaki boliimde duran otel go-
revlisine b1rakt1ktan sonra d1§ar1 i;1kt1.
Hava soguk ve yagmurluydu. Bir giin evvelki sis tamamen
yok olmasa da hafiflemi§ti. Kap1n1n oniinde ba§1nda silindir bir

165
§apka ve yakas1 bordo renkli frak giyrni§ olan gorevli giiliirnseye-
rek otelin tarn oniine gelen sari renkli taksiyi i§aret etti.
''Taksiniz geldi han1rnefendi. ''
'' C::ok te§ekkiir ederirn."
Taksinin arka koltuguna ge~ip oturduktan sonra Tepeba-
§t'ndaki bu gorkernli binadan uzakla§trken kalp at1§lar1n1n h1z-
land1g1n1 hissetti. Hi~ tan1rnad1g1 babas1yla ilgili gerekli bilgileri
alrnaya gidiyordu. Radyodan sabah haberlerini sunan sunucu-
nun sesi geliyordu. Sofor iizerindeki diigrneyi saga dogru ~evirir-
ken Sirin'le goz goze geldi.
''Sizi rahats1z ediyor mu?''
''Hayir, sorun degil, dinleyebilirsiniz."
Radyonun sesinin iyice a~1lrnas1yla sunucunun heyecanl1
sesi daha iyi duyulrnaya ba§lanrnt§tl.
'' istanbul Oniversitesi Edebiyat Fakultesi'ndeki protesto
giderek buyuyor sevgili dinleyiciler. Sabah r;ok erken saatlerde
ba§layan gosteriye diger fakultelerden ve universitelerden destek
yagzyor. <;,ok sayzda genr; ogrenci okullarzndan r;zkzp yuruyerek
Beyazzt Meydanz'na ula§maya r;alt§tyor. Polis okulun r;evresine
barikat kurmaya ba§ladz. Olaylarzn giderek §iddetlenmesinden
endi§e ediliyor. ,,
''Neler oluyor?'' diye sordu Sirin rnerakla §Ofore.
''Gen~ler. Okullar1nda protestoya ba§larnt§lar. Ne varsa
gen~lerde var zaten. Bu rnilletin ba§ka tiirlii kendisine yap1lanla-
ra kar§I ~1kacag1 yok. Kurtar1rsa bizi gen~ler kurtar1r. ''
Sirin Tiirkiye'de olup bitenler hakkmda pek bilgi sahibi olrna-
d1gmdan sessiz kalrnay1 se~ti. Arna belli ki insanlar pek dertliydi.
Taksi Tepeba§1'n1 geride b1rak1p Taksirn istikarnetine dogru
ilerlerken cep telefonuna gelen mesajla irkildi. Siyah Prada ~an-
tas1n1n i~inden telefonu ~1kar1p ekran1na bakt1gmda yiiziine bir
giiliirnserne yay1ld1. Amir geldigi giinden beri onu bir an olsun
yaln1z b1rakmarn1§, fiziki olarak yan1nda olarnasa bile telefonlar
ve rnesajlarla varl1g1n1 her an hissettirrni§ti.
''Giinayd1n a§krm.
Her §ey yolunda rn1?

166
Neredesin? Miisait rnisin?''
Saatine bakt1. Dokuza geliyordu. Demek ki orada saat iki
olmak uzere diye dii§iindii.
''iyiyirn hayat1rn.
Otelden <;1kt1rn. Taksideyirn.
Babarn1n avukat1yla gorii§rneye gidiyorurn.
Detaylar1 birazdan ogrenecegirn.
<;1k1§ta sana rnesaj atar1rn.
Saat 15.00'te FaceTirne iizerinden konu§al1rn. Sen i§e gitrne-
den hernen once.''
Kar§t taraftan an1nda cevap geldi.
'' Anla§ttk. Opiiyorurn seni.
Dikkatli ol.
Bir §ey olursa bana ula§abilesin diye telefonu kapatrn1yo-
rurn.
Seni seviyorurn ... ''
''Ben de seni ... '' yazd1ktan sonra ba§1n1 kald1r1p taksinin
ge<;tigi yollar1 izlerneye ba§lad1. Giirnii§suyu'ndan Dolrnabah-
<;e Saray1'n1n oniine <;1krn1§, oradan Be§ikta§'a ge<;ip Barbaros
Bulvar1'ndan yukar1 <;1krnaya ba§larn1§lard1. Trafik yogundu an-
cak ak1yordu. Birka<; dakika sonra Bogazi<;i Kopriisii'ne <;1kan
sapaga saprn1§lard1 bile.
Derin bir nefes alarak elinde s1k1 s1k1ya tuttugu cep telefo-
nuna bakt1 yeniden. H1zl1ca Instagrarn, Twitter ve Facebook he-
saplar1nda gezindi. i<;indeki s1k1nt1yla ba§ etrnesinin tek ·yolu on-
clan ka<;rnas1yd1 arna o kadar ac1 bir ger<;ekle kar§t kar§1yayd1 ki
hi<;bir §ey onu oyalayarn1yordu. Onu buraya siiriikleyen olaylar
dizisini dii§iiniince kalbini s1k1§t1ran bir s1k1nt1 hissetti yeniden.
Normal, s1radan hayat1 bir anda altiist olrnu§, cevab1ru bilrnedigi
bir y1g1n soruyla kalakalrn.1§t1. Bir insanm evlatl1k verildigini kirk
ya§tnda ogrenrnesinden daha zor ve ac1 olan o giine degin annesi
babas1 olarak bildigi insanlar1n asl1nda onun hi<;bir §eyi oldugu-
nu, dahas1 oz ailesinin onu isternedigini ogrenrnesiydi. Nasti bir
anne baba oz evladtnt atabilir bir ko§eye? Bu sorunun cevab1n1
bilrniyordu ancak bildigi tek §ey onlar1 asla affetrneyecegiydi.

167
Asl1nda istanbul'a gelmesindeki sebep ona miras kalanlar degil
gerc;egi ogrenmekti. Olaylar1n ba§indan beri stresten ne uyuya-
biliyor ne de dogru diizgiin yemek yiyebiliyordu. Konsoloslukta
kendisini kaybettikten sonra gozlerini ac;t1g1 hastane odasmda
gec;irdigi o giin d1§1nda sakin kalabildigi zaman neredeyse yoktu.
0 sakinligin de nedeni verilen ilac;lar olmu§tu elbette. Simdi bir
an evvel bu karma§aya bir son vermek ve hayat1n1n en onemli
gerc;egini ogrenmek zorundayd1.
Kimim ben?
Bu sorunun cevab1n1n bu kadar zor olabilecegini hie; dii§iin-
memi§ti. insan kendisini tan1d1g1n1 zannediyordu ama asl1nda
bildigi tek §ey ona o giine kadar kendisi hakk1nda soylenilenler
ve ogretilenlerdi. Onun da anne babas1n1n soyledikleri ile §ekil-
lenmi§ti diinyaya bak1§1, inanc;lar1 ve dii§iinceleri. Karakterini
olu§turan diger §eyler ise DNA arac1l1g1yla oz ebeveynlerinden
gec;mi§ti tabii. Erkek arkada§I Amir'in uzmanl1k alan1 bu oldu-
gu ic;in biliyordu. Yiizlerce y1l onceki atalar1n bile genetik kodu,
korkular1, yetenekleri, ogrendikleriyle §ekillenenen dii§iince ya-
p1lar1 DNA arac1l1g1yla nesilden nesile aktar1l1yordu. Kim bilir
hangi ozelliklerini gerc;ek anne babas1ndan alrru§tt? Bilime olan
ilgisi mesela, oz babas1ndan m1 mirast1 ona yoksa onu biiyiiten
babas1n1n §ekillendirdigi bir arzu sonucu muydu? Ya herkesin
hayranl1kla bakt1g1 yemye§il gozleri? Annesinden miydi babas1n-
dan m1? 0 kadar c;ok sorulmas1 gereken soru vardt ki nereden
ba§lamast gerektigini bilmiyordu. ic;inde bulundugu taksi Bogazic;i
Kopriisii'niin iizerindeyken irkilerek daldtgt dii§iincelerden s1yr1l-
d1. Aklma o tan1d1k eski arust geldi. Babas1 zannettigi ki§iyle bu
kopriiniin iizerinden gec;erken ona soyledikleri daha diin gibi ak-
lmdayd1. Burasz Asya ile Avrupa'yz birbirine baglayan nokta. Ne
kadar c;ok kendisini zorlasa da ba§ka hic;bir §ey hat1rlayam1yordu
o anlarla ilgili. Neler olmu§tu o s1ralarda? Yanlar1na geldikleri
insanlar kimdi hie; bilmiyordu. Ya babas1 sand1g1 adam? 0 kimdi
gerc;ekte? Peki ya gerc;ek babas1? Onunla irtibata gec;en avukat
detaylar1 geldigi zaman anlatacag1n1 soylemi§, Kuzguncuk tepe-
lerinde bulunan bir adres vererek orada bulu§malar1n1 istemi§ti.

168
Bildigi hayatI c;okrnii§, tan1d1glll sand1g1 herkesin yabanc1 oldugu-
nu ogrenmi§ti. <;antasmdan bir adet sakinle§tirici c;1kar1p agzma
att1ktan sonra her zaman yan1nda ta§1d1g1 su §i§esinden bir yudum
su i~. Birden taksi §Oforiiniin sesiyle ona dondii.
'' Az kald1 abla, geldik say1l1r."
Arai; Kuzguncuk yazan tabeladan dondiikten sonra h1zla
ilerlemeye ba§lad1g1nda §a§k1nlikla etraf1na bakt1. Daha evvel
gordiigii hic;bir semte benzemiyordu buras1. Adeta koca §ehrin
ic;inde bir film karesinin ic;indeymi§ gibi hissetti kendisini birden.
Rengarenk boyanrrn§ cumbal1 eski evlerin bulundugu sokaklar-
dan gec;erken eski ile yeninin nas1l biiyiileyici bir §ekilde har-
manland1g1n1 fark etti. ~ehir kendisini devasa gokdelenlerin, be-

tonun ve ozensizligin c;irkinligine b1rak1rken buras1 adeta c;olde


bir vaha gibiydi. S1ra s1ra agac;lar1n c;evreledigi sokaklar ne§e ile
okula giden c;ocuklar ve bebeklerini soguk havaya ragmen d1§ar1
c;1kar1p gezdiren kadmlarla doluydu. Ne c;ok kalabal1k ne de c;ok
tenhayd1. Ya§amak ifin ne guzel bir yer diye dii§iindii ic;inden
§a§k1nl1kla. Gerc;i onun tercihi her seferinde Beyoglu, Galata ve
Pera civar1 olurdu ama buras1 da tercih edilesi bir noktayd1 belli
ki. Taksi sevimli kitapc;1n1n ko§esinden dondiikten sonra geni§
bir caddeye c;1k1p h1zland1.
''Ne kadar kald1 gidecegim yere?'' diye sordu §afore.
''Kuzguncuk tepelerinde gideceginiz adres. Be§ dakikaya
kalmaz orada oluruz, '' diye kar§1l1k verdi gene; .adam. Ba§1n1
koltuga yaslay1p gozlerini kapad1. Goz kapaklar1n1n alt1nda kor
varm1§ gibi yan1yordu gozleri. Her gec;en saniye ic;indeki s1k1nt1
biiyiiyor, adeta nefes almas1n1 engelliyordu. Birazdan hayat1n1n
en biiyiik gerc;egi ile yiiz yiize gelecekti. Ke§ke Amir yantmda
olsaydt diye gec;irdi ic;inden. Ona en c;ok §U anda ihtiyac1 vard1
ancak sevgilisi i§inden izin alamad1g1 ic;in gelememi§ti. S1k agac;-
larla c;evrili koruluk gibi bir alandan gec;en taksi en tepede iii;
katl1 devasa bir tarihi ko§kiin oniinde durdu.
''Geldik abla."
Etraf1na §a§k1nla bakan ~irin, ''Buras1 m1?'' diye sordu
c;antas1ndan c;1kard1g1 paray1 adama uzat1rken. Boyle bir yer
beklemi yord u.

169
"Evet. Verdiginiz adres tam olarak buras1. Oldukc;a me§hur
bir ko§ktilr buras1. Cemil Molla Ko§kii denir. Tee Osmanl1 za-
man1ndan kalma. ''
Sa§kin bir §ekilde taksiden inen Sirin, demir parmakl1 kap1-
n1n oniine gelip zile bast1. K1sa bir bekleyi~in ard1ndan mikro-
fondan bir erkek sesi duyuldu.
'' Kimi aram1§t1n1z? ''
"Be... Ben ... " diye kekeledikten sonra devam etti: ''Sirin Oz-
demir hen. Avukat Hasan Ali Sener bu adrese gelmemi istemi§ti.
Onunla gorii§mek ic;in geldim. ''
Birkac; saniyelik bir bekleyi§in ard1ndan otomatik kap1n1n
agir agir ac;1lmas1yla ic;eri girip bahc;ede yiiriimeye ba§lad1. Ko-
caman bahc;e, ko§kii c;evreleyen yiizlerce y1ll1k agac;lar1n aras1n-
dan pek sec;ilemiyor, biiyiikliigii ancak ic;eri girince anla§1l1yordu.
Etraftaki c;al1lar ozenle budanm1§, bir ko§ede ki§ c;ic;ekleri sanki
baharmI§ gibi kafalar1n1 topraktan d1§ar1 c;1karm1§t1. Aylardan
aral1k olmas1na ragmen bahc;e oldukc;a bak1ml1yd1. En iist katta
dort taraf1nda penceresi olan bir boliirn vard1. Sanki evin tepesi-
ne cam bir kiire konulmu§ gibi goriiniiyordu. Birden §a§kml1kla
durdu. Bahc;enin bir boliimiine sari emniyet §eridi c;ekilmi§, o
boliirn i§aretlenmi§ti. Neler olmu§ burada? diye gec;irdi ic;inden.
Bu s1rada evin kap1s1n1n ac;1ld1gm1 fark etti. Lacivert bir tak1m
elbise giymi§ olan, yuvarlak gozliiklii, ya§l1 bir adarn kendisine
bak1yordu.
'' Merhaba Sirin Han1m, ho§ geldiniz," dedi giiliimseyerek.
Adam1n gozlerindeki yumu§ak ifade bir an rahatlatt1 Sirin'i.
''Ho§ bulduk," dedi adama elini uzat1rken. K1sa bir tokala§ma-
n1n ardmdan kendisini tan1tt1 adam:
''Ben avukat Hasan Ali Sener. Buyurun liitfen ic;eri girin. ''
Avukat1n soyledigini yap1p onu takip ederek ic;eri girdi.
Zerninde c;ini karo ta§lar1n, duvarlar1nda ise Osmanl1 hat sa-
nat1ndan eserlerin sergilendigi c;erc;evelerin oldugu geni§ holden
gec;erek oldukc;a biiyiik olan salona girdi. Dort bir yan1 tablolar
ve biiyiik bir kiitiiphane ile c;evrili salonun devasa pencerele-
ri bahc;eye bak1yordu. Her ko§esi tarih kokan salonda biiyiik

170
bir koltuk tak1m1 ile antika bir masa dikkat c;:ekiyordu. Birden
parkenin iizerinde tebe§irle c;:izilmi§ siliieti, k1rm1z1 bir maddeyle
c;:izilmi§ ic;: ic;:e gec;:mi§ daireleri fark etti deh§etle. Kan mt yoksa
bu? Neler oldugunu anlamaya c;:al1§1rken avukat anlay1§l1 bir ses
tonuyla konu§maya ba§lad1:
''Biliyorum oldukc;:a §a§k1n ve iizgiinsiiniiz. <;ok zor bir du-
rum ya§ad1g1n1z. Oncelikle ba§1n1z sag olsun demek istiyorum.
Bilrnenizi isterim ki yakla§1k on y1ldi.r baban1z1n avukat1y1m. ''
''Evet. Ne kadar zor oldugunu tahmin edemezsiniz. Bir giin-
de tiim hayat1m1n bir yalan oldugunu i::igrendim, daha ne olsun?
Evlatl1k verildigim zamanla ilgili bir bilginiz var m1?''
Avukat yapacaklar1 konu§man1n kolay olmad1grn1n fark1n-
da olarak anlay1§la ba§1n1 sallad1.
''Hakl1s1n1z. Kabullenmesi giic;: bir durum. Bu nedenle sizi
c;:ok iyi anl1yorum. Bilmenizi isterim ki baban1z bu konuyla ala-
kal1 hie;: konu§mazd1. Bu nedenle bu konuyla alakal1 bilgim yok-
tu. Tek bildigim bir trafik kazas1nda e§ini ve oglunu kaybediyor.
0 kazadan sadece siz sag kurtuluyorsunuz. <;ok biiyiik bir ka-
zaym1§. Sag kurtulmantz bir mucizeymi§. Ondan k1sa bir siire
sonra da evlatl1k verilmi§siniz. Ancak zor bir karar olmu§tur ba-
ban1z ic;:in kesinlikle. Neler oldugunu bilmiyorum ama eminim o
s1ralarda ba§ka c;:aresi olmad1g1 ic;:in bu yola ba§vurmu§tur. ''
Kaza mt? Bir kaza mt ge~irmi§im? Sirin birden neden c;:ocuk-
luguna <lair an1lar1n1n flu oldugunu anlad1. <;ocuklugundan beri
yakas1n1 b1rakmayan §iddetli ha§ agr1lar1n1n sebebini de.
Alayc1 bir §ekilde giiliimseyerek etraftaki ak1l almaz zen-
ginligi siizen Sirin, ''Her zaman bir yol vardi.r Hasan Bey. Her
zaman vard1r. Yeter ki bulunmak istensin," dedikten sonra yer-
deki siliieti incelemeye ba§lad1. Avukat1n bir an once anlatmas1n1
istiyordu biitiin hikayeyi ama adam1 zorlamak da istemiyordu.
''Baban1z c;:ok iyi bir insand1 Sirin Han1m. Bunun sizin ic;:in
bir anlam1 var m1 bilmiyorum elbette. Ona k1zg1n olmakta, affet-
memekte hakl1s1n1z. Ancak neler oldugunu ve hangi nedenlerin
onu sizi evlatl1k verme karar1na ittigini bilemeyiz. Ne yaz1k ki
baban1z Haydar Bey dogal bir §ekilde i::ilrnedi Sirin Han1m. Bir
cinayete kurban gitti. ''

171
Ko§kren ve ic;indeki server degerindeki mobilyalardan, ob-
jelerden ve rablolardan oz babas1n1n oldukc;a varl1kl1 oldugunu
anlam1§r1 Sirin. ''H1rs1zl1k ic;in cinayer i§leyen insanlar her rop-
lumda oluyor ne yaz1k ki, en geli§mi§inde bile," diye kar§1l1k
verdi avukata. Herne kadar ran1masa da iiziilmii§tii bir insarun
bu §ekilde oldiiriilmesine. Ancak ic; ic;e gec;mi§ dairelerin ne oldu-
gunu anlayamam1§r1. Birden kiitiiphanenin raflar1ndan birinde
bir forograf fark edip o rarafa dogru ilerledi. Giir, beyaz sac;lar1n
c;evreledigi yuvarlak harl1 yiiziinde bir elmas gibi parlayan ye§il
gozleri olan ya§l1 adam giiliimseyerek bak1yordu ona forograf
karesinin ic;inden. Sa§k1nl1kla birbirlerine ne kadar c;ok benze-
diklerini dii§iindii. Hie; §iiphe yokru ki bu babas1yd1. Gozlerimi
ondan almt§tm demek kif
''Polis de ilk ba§ta cinayetin h1rs1zl1k ic;in i§lendigini zannetti
ancak h1rs1zl1k ic;in oldiiriilmedi baban1z. ''
Sa§km bir §ekilde adam1n gozlerinin ic;ine bakr1. Ne/er olu-
yordu?
''Ya ne ic;in oldi.iriildii peki?''
''Bunu heniiz bilmiyoruz. Ancak hic;bir degerli e§ya al1nma-
m1§ evden. Biiriin kiitiiphane errafa sac;1lrru§, ev alriisr olmu§ru.
Karil belli ki bir §eyi ar1yordu. ''
''Peki polis hie; ipucu bulamad1 m1?'' diye sordu merakla Si-
rin. Kendisini korii hissediyordu.
''Ne yaz1k ki heniiz bulamad1. 0 giin evde c;al1§an yardrm-
c1s1n1n izinli oldugu giinmii§. Karil bahc;e kap1s1ndan r1rman1p
girmi§. 0 s1rada elekrrik kesinrisi oldugu ic;in kameralar da c;a-
l1§m1yormu§. ''
''Hie; inand1r1c1 gelmedi bana."
''Bize gore de oyle. Polis iizerinde c;al1§1yor. Kopegi oldiiriil-
mii§ ilk once. Onu gordiikren sonra bahc;eye c;1k1yor, o esnada
b1c;aklaruyor. Karil c;1k1p girrikren sorua da siiriinerek eve gelip
yere kan1yla bu i§arerleri c;iziyor, bir kirap sec;ip onu ve ic;inde

bulmaca gibi sozlerin yer ald1g1 kelimelerin bulundugu bir kag1r


parc;as1n1 s1k1 s1k1 rurarak son nefesini veriyor. ''
Sirin §a§1rm1§r1. Bir kitap ve bulmaca gibi i§aretler mi?

172
''Ne yaz1yordu kag1tta?''
''Say1lar, kareler ve 'Hakikati bulrnak ii;in marifet kap1s1n-
dan gei;,' sazti."
Sirin birden iirperdigini hissetti. Bu kelimeler ona i;ok uzak
gelse de bir §ekilde bir yerden tan1d1k geliyordu. Sanki i;ok eski-
lerde kalm1§, hayal meyal hat1rlad1g1 bir film karesinin ii;inden
f1s1ldanan sazler gibi. C::ok rahats1z olmu§tu bu sazden neden-
se. 0 dinlere ait yobaz inani;lar1 i;agr1§t1ran her §eyden rahats1z
olurdu. insanlar1n adeta kar gibi o inani;lara sar1l1p ba§kalar1ru
aldtirdiiklerini dinler tarihine bakt1g1nda gayet iyi garebiliyordu.
Bu rahats1zl1k hissinden kurtulmak ii;in yerdeki ii; ii;e gei;mi§ da-
.ireler ve ortasmdaki noktaya bakt1. Soguk bir k1§ gtinti aniden
buzlu bir gale dalrn1§ gibi iirperdigini hissetti. Kantyla bunlart
neden fizdi?
''Peki, yerdeki i;izim ne anlama geliyor?''
"Hentiz ne anlama geldigini bulamad1lar. Ara§t1r1yorlar. ''
Avukat elini ii; cebine att1ktan sonra i;1kard1g1 ince, uzun bir
zarf ile anahtar1 Sirin'e uzatt1.
''Bu mektubu babaruz yakla§1k dart sene evvel bana teslim
etti. Vefatmm ardmdan size ula§t1rmam1 istedi. Onun ancesi zarfi.
i;ok gtivenli bir yerde saklamam1 ve kimseye bundan bahsetmeme-
mi istedi. Baban1z benim ailemin hayat1ru kurtarmi§tll" Sirin Ha-
n1m. 0 i;ok iyi ve mtibarek bir adamdi. Bu nedenle sayledigi §eyi
hii; sorgulamadan kabul ettim. Kim oldugunuzu ve size nas1l ula-
§acaglilll sordugumda zaman1 gelince kim oldugunuzu agrenece-

gimi ve sizin beni bulacag1n1z1 sayledi. Ne demek istedigini ancak


aldtigii zaman anladun. Anahtar bu evin anahtar1. Art1k sizin. ''
Avukat1n uzatt1g1 zarf1 ve anahtar1 alan Sirin'in elleri titre-
meye ba§lam1§t1. Bu zarf1n ii;inde kim oldugunun ve pek i;ok so-
rusunun cevab1 yat1yordu. Kalbi gtimbiir gtimbtir atarken btittin
vticudunu bir alev dalgas1n1n sard1g1n1 hissetti. Kulaklar1 ugul-
duyor, nefes al1p vermekte zorlan1yordu. Derin bir nefes alarak
sakinle§meye i;al1§t1. Burada okumamaltytm! Yalntz kalmaya ih-
tiyactm var! Zarf1 hii; ai;madan al1p i;antas1na koyduktan sonra
anahtar1 avukata uzatt1.

173
''istemiyorum bu miras1. Alabilirsiniz. ''
''isteseniz de istemezseniz de hem bu ev hem de baban1z1n
tiim mal varl1g1 art1k sizin. Eger istemiyorsan1z bir yerlere ba-
g1§layabilirsiniz. Bu art1k tamamen sizin karar1n1z. Yine biraz
dii§iiniin derim. ''
Sirin mecburen anahtarlar1 paltosunun i~ cebine koyduktan
sonra yeniden avukata dondii.
''Su bahsettiginiz kitap ve kag1t par~as1. Babarmn olmeden
evvel s1k1 s1k1 tuttugu. Onlar nerede peki? Gorebilir miyim?''
''Kitap ~ok eski bir el yazmas1. Arap~a ve Fars~a yaz1lrm§.
Kag1tta ise ~e§itli say1lar yaz1yordu. Polis konuyu ara§t1rmas1 i~in
olduk~a tan1nm1§ bir yazar ve televizyoncu olan bir matematik~i
ve felsefe profesorii olan Algan Ataman'la ileti§ime ge~ti. Ondan
gelecek sonucu bekliyorlard1. ''
Sirin meraklanm1§tl. Bir yan1 biirokratik i§leri halledip New
York'a donmesini soylese de diger yan1 kendi ge~mi§ini, kim ol-
dugunu ve neler ya§and1g1n1 bilmek istiyordu.
"Oyle mi? 0 halde ben de gorii§ alabilirim belki kendisin-
den. ''
Avukat ellerini oniinde birle§tirdikten sonra iizgiin bir ses
tonuyla kar§1l1k verdi:
''Bunu yapabilirdik ancak ne yaz1k ki miirnkiin degil §U
anda."
''Neden?''
''<;iinkii polisin bildirdigine gore o giinden beri profesorden
haber almam1yor. ''

174
16


1ST UL

1r1ndan yeni ~1km1§ s1cak ekmekleri gogsiine iyice yap1§t1r1p,


kokular1n1 burnuna ~ekerek ad1mlar1n1 h1zland1rd1. Gokyiizii
siyah bir graniti and1r1yor, soguk buzdan bir ~eki~ gibi vuruyor-
du yiiziine. Neredeyse tiim omriinii ge~irdigi parke ta§lt sokak-
larda tek tiik insanlar goze ~arp1yor, ~amura bulanm1§ ayakka-
b1lar1ndan ~1kan ritmik sesler ona ~ocuklugunu hat1rlat1yordu.
Kimsesiz ve sefalet i~inde ge~en y1llar1n1. Hayatta her §eyin bir
bedeli vard1. Son zamanlarda yapmt§ oldugu §eylere kendisi bile
inanam1yordu. Bu ya§tna gelmi§ olmas1n1n bedeliydi bu. Ancak
hi~ pi§manl1k hissetmiyordu. Tam tersine borcunu odiiyor olma-
n1n yaratt1g1 tuhaf bir rahatlama hissi vard1 i~inde. Yagmur tane-
leri ince bir sicim gibi ~iselemeye ba§lad1g1nda gozlerini k1sarak
etraf1na bakt1. Bir giin evvelki yogun sis azalsa da hala yer yer
kendisini belli ediyordu. Takip edilmediginden emin olduktan
sonra iki ii~ katl1 eski binalar1n aras1nda yiiriimeye devam etti.
Balkonlar1na kurumas1 i~in ~ama§tr serilmi§ bu kohne binalarla
dolu semtin her bir k6§esini avucunun i~i gibi biliyordu. Semt
son y1llarda giderek geni§lemeye ve modernle§meye ba§lasa da
bu mahalle hala eskisi gibi duruyordu. S1valar1 dokiilmii§, ah§ap
cumbal1 evlerin aras1na gerilen iplerde kurumaya b1rak1lan ~ar-
§aflar riizgar1n §iddetiyle hayaletlere benziyordu. Kap1 onlerinde

175
biriken c;opler kedilerin e§elemesiyle sokaga sac;1lm1§t1. Kir pas
ic;indeki c;ocuklar ne§eyle etrafta ko§turuyordu. Ekonomik ac;1-
dan sistemin en altlar1nda yer alanlar1n ya§ad1g1 yerlerdi bura-
lar. Kimsenin umursamad1g1, sadece sec;im zamanlar1 oy sevdas1
nedeniyle adam yerine konulanlar1n. Ancak son on yedi y1ld1r
ba§ta olan hiikiimet sayesinde yiizleri giilmii§tii biraz daha. in-
san muamelesi gordiiklerini hissediyor, haklar1n1 koruyan, onlar1
savunan birilerinin oldugunu bilerek kendilerini giivende hisse-
diyorlard1. Ho§ birkac; y1l once ya§ananlar pek ho§una gitmemi§-
ti ama iistiinde dii§iinmek istemiyordu. Hiikiimetin en tepesinin
bula§t1g1 bir yolsuzluk skandal1 iilkeyi yang1n yerine c;evirirken
y1llarca el ele pek c;ok §eyi ba§ard1klar1 bir cemaatle bu derece
ters dii§melerine de anlam verememi§ti. Ona gore karde§ti on-
lar. Hedefleri birdi. Magdur olduklar1 konular birdi. Dii§man
ayn1yd1. Ancak §eytan1n oyununa gelmi§, birbirlerine girmi§, as1l
dii§man1 sevindirmi§lerdi.
Eski bir apartmarnn en alt kat1ndaki mahalle kahvesinin
oniinden gec;erken gayriihtiyari bakt1 ic;eriye. Birkac; masa d1-
§1nda neredeyse bo§tU. Hafta ic;i oldugundan genc;ler c;al1§1yor,
ya§l1lar kahvede oturuyordu. 0 nedenle pek tan1d1k yoktu etraf-
ta. Ho§ oyle olmasa bile c;ogu ile selam al1p vermek d1§1nda bir
alakas1 bulunmuyordu. Y1llarca kald1g1 tekkeden, bir fabrikada
bekc;ilik yapmak iizere ayr1ld1ktan sonra bu mahallede kiic;iik bir
daire tutmu§tu. Geceleri mahalleye oldukc;a yak1n olan fabrika-
da bekc;ilik yap1yor, giindiizleri de evde ve tekkede vakit gec;iri-
yordu. Mahalleli ile c;ok fazla ili§ki kurmazd1. Onun ic;in onemli
olan tek §ey §eyhi ve tekkedeki karde§leriydi. Onlar d1§1nda in-
sanlarla ili§ki kurma ihtiyac1 hissetrniyordu c;ok fazla.
''N'ap1yorsun ismail boyle dalg1n dalgm bu havada?''
Dald1g1 dii§iincelerden bu sesle birlikte s1yr1ld1. Kar§1s1ndaki
adam yetrni§lerine merdiven dayam1§ mahallenin eski muhtar1
Hiiseyin Dede'ydi.
''iyiyim Huseyin Dede. i§ giic; n'olsun i§te. Sen nas1lsm? iyi
misin?"
Ya§h adam sevinrni§ti halinin sorulrnasma. Giilerek cevap verdi:

176
''iyiyim n'olsun. Bir var bir yokuz giiniin sonunda. Oyle yu-
varlan1p gidiyoruz i§te. ''
Bir an once adarn1n yan1ndan uzakla§mak istiyordu ama
<;ok dikkat <;ekmemesi gerekiyordu. Her zamanki gibi konu§ma-
l1yd1 adamla.
''Hakl1s1n Hiiseyin Dede, dogru soyliiyorsun. Hayat bir an
var bir an yak. Hadi ho§<;akal, benim biraz acelem var. Fabrika-
ya gitmem gerek. ''
Bunu dedigi anda kendisine k1zd1. Ne diye adama nereye
gittigini soylemi§ti ki? Daha fazla konu§madan uzakla§mal1yd1.
Arkasm1 doniip yiiriimeye ba§lad1g1nda ya§li adam, ''Neyin ace-
lesi bu boyle? Sen geceleri <;al1§m1yor musun fabrikada? Ne diye
gidiyorsun giindiiz gozii?'' diye bag1rd1. Durup durrnarnakta bir
iki saniye karars1z kald1ktan sonra durmamas1n1n <;ok dikkat c;e-
kecegine karar vererek adarna dondii:
''Dogru dersin ama geceden unuttuklar1rn var odarnda. Gi-
dip almal1y1m ki i§lerimi halledebileyim. Yoksa bankadakiler sii-
riindiirecekler beni giinlerce. ''

Giiliince ondeki di§lerinin yerinde kapkara bir bo§luk oldu-


gu goriinen ya§l1 adam, ''Hakl1s1n evlat, hadi git de hallet i§ini,"
dedikten sonra geri doniip kendi kendine konu§arak yiiriimeye
ba§lad1. Derin bir nefes alan ismail yeniden ad1mlar1n1 h1zland1r-
d1. Adamdan kurtulmu§tu.
Derme c;atma binalar1n aras1ndan h1zl1 h1zl1 yiiriirken bir
yandan da ne yapmas1 gerektigini dii§iinmeye ba§lad1. Oyle bir
i§e giri§mi§ti ki c;ok dikkatli olrnas1 gerekiyordu. Bunun alt1ndan
kalkabilirse §eyhine olan borcunu da odemi§ olacakt1. En son
konu§tuklar1nda ona sonuna kadar gitmesi gerektigini soylemi§-
ti. Nigahdar1n olrnii§ olmas1 bir §eyi degi§tirrniyordu. Sir ha.la
kay1pt1 ve onu ele ge<;irmeden bu i§ sona ermeyecekti.
Seyhinden devletin ic;inde c;ok kritik konurnlarda pek <;ok
karde§inin oldugunu ogrenrni§ti. Kimse kimseyi ismen tan1rn1-
yor, gerc;ek isimlerini bilrniyordu. Herkesin bir kod ad1 vard1.
Onunki de Y1lrnaz'd1. Yolundan asla §a§mayan, pes etmeyen biri
oldugu ic;in ozellikle sec;mi§ti bu isrni. Karde§leri aras1nda da

177
ger<;ek ismini bilen yoktu. Kimse hakk1nda detayl1 bilgiye sahip
degildi. ''Sizler Allah'1n askerisiniz,'' demi§ti §eyhi ona. ''Onun
yeryiiziindeki ellerisiniz! '' Onun i<;in bir asker gibi dii§iinmeli,
birka<; ad1m sonrasm1 planlamal1yd1. ~u an i<;inde bulundugu
durumu planlamam1§, i<;giidiisel olarak ne yapmas1 gerektigini
hissedip harekete ge<;mi§ti ancak art1k planlamal1yd1.
Tek tiik goriilen kohne binalar1 ve mahalleyi geride b1rak-
t1ktan sonra fabrikay1 gorebiliyordu. Son iki ayd1r fabrika bo§tu,
iiretim durmu§, <;ali§anlar gitmi§ti ancak o i<;erideki makinelere
ve alet edevata bek<;ilik yapmaya devam ediyordu. Az bir para
al1yordu ama umurunda degildi. Bu diinyada olan hi<;bir §ey ilgi-
sini <;ekmiyordu. Onun as1l haz1rland1g1 yer ahiretti. Tiim insan-
larm oldiikten sonra gidecekleri yer. Nihayet yagmur §iddetini
iyice art1r1rken fabrikaya ula§ffil§tl. Dikenli tellerle <;evrili bah-
<;e kap1s1ndan ge<;erken kuliibesinden f1rlayan devasa boyuttaki
kangal cinsi kopek havlamaya ba§lad1 ancak onun oldugunu go-
riince gerisin geri i<;eri dondii.
''Merak etme, yemegini getirecegim birazdan!'' diye seslendi
hayvana. Ard1ndan paslanmI§ demir kap1n1n iizerindeki ii<; adet
kilidi boynuna ast1g1 anahtarlarla a<;1p i<;eri girdi. Giiriiltiilii bir
§ekilde kap1y1 kapat1rken burnuna keskin bir kiif kokusu geliyor-
du. Kilitleri kontrol ettikten sonra tam kar§1s1ndaki merdivenle-
rin alt1nda olan odaya dogru yiiriidii. Eski bir §ilte, bir sandalye,
mini bir buzdolab1 ve kii<;iik bir masa d1§1nda hi<;bir §ey olmayan
odan1n penceresinde eskimi§ bir perde as1l1yd1. Dzerindeki kal1n
karnuflaj desenli parkay1 <;1kar1p §iltenin iizerine att1ktan sonra
ekrnekleri ve po§eti a<;1p masan1n iizerinde duran tepsiye yerle§-
tirmeye ba§lad1. Peynir ve zeytinleri kii<;iik bir kaba koyduktan
sonra, sararm1§ bir fincana terrnostan s1cak <;ay doldurdu. Ar-
d1ndan yerde duran eskimi§ kilirni kald1r1p ah§ap zeminin iize-
rinde bulunan belli belirsiz bir <;1k1nt1y1 <;ekti kendine dogru. A<;1-
lan kapag1 tepsiyle birlikte a§ag1 indikten sonra yeniden kapatt1.
i<;eride goz gozii gorrniiyor, zifiri karanl1kta birka<; t1kirt1 d1§1nda
hi<; ses duyulrnuyordu. Yiiziine <;arpan kiif kokusu burada daha
keskin ve belirgindi. El yordarn1 tavandan sarkan arnpulii yakt1.

178
C::1plak ampul aniden yan1nca odaya yay1lan t§ikla gozlerini k1st1.
Bir iki saniye goz kapaklar1n1 ac;1p kapayarak l§tga alt§maya c;a-
l1§t1ktan sonra dikkatle etrafta gezdirdi gozlerini. Sira s1ra varil-
ler ozenle dizilmi§, birkac; kova i.ist i.iste y1g1lm1§tl. Yere betonun
sogugunu kessin diye parc;a pinc;ik olmu§ bir hal1 serilmi§ti. Bir
yanda da boya kutular1 ve eskimi§ f1rc;alar goze c;arp1yordu. K1-
r1k doki.ik bir el arabas1 ters c;evrilmi§ §ekilde bir k6§eye at1lm1§t1.
S1g1nak gibi olan odan1n ortas1ndaki iki sandalye emanet duru-
yor gibiydi. Tam kar§1s1ndaki eski bir battaniyenin serili oldugu
doki.ik §iltenin i.izerinde ise elleri arkadan duvardaki borulara
baglanmt§ bir adam vard1. Onun geldigini goren adam ba§1n1
kald1rd1. Gozleri uykusuzluktan ve yorgunluktan k1zarIDI§t1. Ar-
kas1nda ki.ic;i.ik bir atkuyrugu yapt1g1 sac;lar1 darmadag1n olmu§,
kemik c;erc;eveli gozli.ikleri yamulmu§tu. Yanagi ve gozii.nii.n biri
morarmt§, alt dudag1 patlam1§t1. Bu haliyle yak1§1kl1 bir yazar ve
televizyoncudan c;ok varo§larda dayak yemi§ bir zavall1ya ben-
ziyordu. ismail'in geldigini gorii.nce dimdik bak1§lar1n1 i.izerinde
gezdirip korkusuz bir §ekilde konu§maya ba§lad1:
''Ne istiyorsun benden?''
Elindeki tepsiyi yatag1n i.izerine b1rakt1ktan sonra adam1n
ellerinin birini c;ozi.ip digerini yeniden baglad1 boruya. Ha/a
korkusunu belli etmiyor diye gec;irdi ic;inden. Halbuki ic;ten ic;e
korktuguna emindi ismail. Bir gi.in evvel oturdugu apartman1n
elektrik sistemini keserek evine girip buraya getirmeyi ba§ard1g1
Algan Ataman'1 c;oktan oldii.ri.irdii. ama §eyhi uyarmt§tt. 0 ada-
ma ihtiyac;lar1 vard1. S1rr1n yerini c;ozmek ic;in konu§turulmal1y-
d1. Ancak ne kadar c;ok ugra§trsa ugra§stn tek kelime alamamt§tt
agz1ndan. Tek soyledigi el yazmas1 kitab1 inceledigi ama bir §ey
anlamad1g1 olmu§tu. Heni.iz anlamamt§ olabilirdi ama onun gibi
konusunda uzman birinin §ifreleri c;ozmede bir §ans1 olduguna
emindi. Polis de oyle dii§i.inmii§ olacakt1 ki direkt onu aray1p
yard1m istemi§lerdi. ~iddet uygulayarak bir sonuc; alamayacag1n1
anlay1nca plan1n1 degi§tirmi§ti. Tepsiyi Algan'1n oni.ine koyduk-
tan sonra kar§1s1na gec;ti.

179
''Sana bir §ey yapmayacag1m korkma! Oyle olsa hemen bi-
tirmi§tim zaten i§ini. Hadi ye bir §eyler. Yoksa a<;l1ktan kendi
kendini oldiireceksin! ''
Kar§1smdaki adanun peri§an olmaslill, ona yalvarmas1n1 is-
riyordu ama profesor <;etin ceviz <;1km1§t1. Haitz kendini bir §ey
sanzyor diye ge<;irdi i<;inden. Hepimiz Allah'tn kar§tstnda e§itiz.
Hepimiz aynt hamurdan ve mayadan yapzldtk. Onun da benden
bir farkz yok! Meslek, ekonomik durum, sosyo kiiltiirel konum
sadece birer yan1lsamayd1. Algan isteksiz bir §ekilde ba§1n1 <;evirdi.
''Yemeyecek misin?'' diye sordu ismail. Algan'1n tek kelime
etmemesi iizerine devam etti konu§maya:
''Boyle yaparsan kendi kendini sen oldiiriirsiin soyleyeyim
bak! ''
Algan yine sessiz kald1. ismail tepsideki ekmekten ve peynir-
den biraz al1p agz1na att1. insan her an hayvanla§maya yak1n bir
varl1kt1. K1sa bir siire a<; susuz kalmas1 yeterliydi asl1nda. Biitiin
egitim, gorgii, kiiltiir k1sa bir a<;l1g1n ard1ndan yok olabiliyor, en
sahici dogas1 ortaya <;1kabiliyordu insan1n. Mesela f1rsatm1 bulsa
bu adam1n onu burada elleriyle oldiirebilecegini biliyordu.
''Asl1nda her insan1n i<;inde bir katil var biliyor musun?''
Algan tiksintiyle bakt1 ona.
''Evet dogru soyliiyorum. Her insan katil olma potansiyeli-
ne sahip asl1nda," diye devam etti konu§maya.
Ekmekten bir 1sirik ald1ktan sonra gozlerini Algan'1n goz-
lerine dikip giiliimsedi. Odada siirekli damlayan su sesinden
ba§ka hi<; ses yoktu. Bir lokma ekmek daha agz1na att1g1 s1rada
Algan'1n sesi duyuldu o sessizlikte:
''Yan1l1yorsun. iyilik ve kotiiliik insan1n i<;indedir. Hangisini
'
se<;ecegi ona kalmt§ttr. Senin gibiler Allah, peygamber der ama
dininin yasaklad1g1 en biiyiik giinahlar1 i§lemekten de geri kal-
maz. ''
''Seninle bu konularda tartt§acak degilim. ''
''Ne istiyorsun benden? Neden tutuyorsun beni burada?''
''<;iinkii yapmam gerekeni yapabilmem i<;in senin yard1m1n
gerekli. ''

180
Algan alayl1 bir §ekilde giiliimsedi.
''Sana yard1m edecegimi de nereden i;1kard1n?''
''Ba§ka i;aren yok i;iinkii. Eger kurtulmak istiyorsan yard1m
edeceksin mecbur! Yoksa sonun ... "
Elini bogaz1na gotiiriip kesme i§areti yapt1ktan sonra arka-
s1na yasland1.
"Bununla beni korkutacag1n1 falan nu san1yorsun hala?''
Algan asl1nda ii;ten ii;e boyle izbe bir yerde oldiiriilmekten
korkuyordu ancak bunu belli etmeyecek kadar ak1ll1yd1. Kar§1-
s1ndaki adam1n boylesi bir acizlikten zevk alacag1n1, dahas1 bunu
beklediginin fark1ndayd1. Eger onu oldiirmek istese i;oktan bunu
yapacag1n1n da. Ba§ka bir plan1 olmal1yd1. ismail'in cevap ver-
mesine f1rsat vermeden devam etti sozlerine:
''Yard1m edemem i;iinkii hii;bir §ey bilmiyorum dedim sana.
Polise de soyledim bunu zaten. ''
ismail parkas1n1n kocaman ceplerinden birinden i;1kard1g1 el
yazmas1 kitab1 pasl1 bir varilin iizerine koydu.
''O zaman polis neden bunu sana verdi incelemen ii;in?''
Gozleri bir an el yazmas1 kitaba tak1lan Algan sakin bir §e-
kilde cevap verdi:
''Bir ipucu bulabilmek ii;in. Arna dedigim gibi onlara da soy-
ledim yard1m edemeyecegimi. ''
Arkas1na yaslanan ismail kendinden emin bir ses tonuyla,
''Nigahdar olmeden evvel baz1 i§aretler b1raknu§ arkamdan. On-
lar ne anlama geliyor?'' diye sordu.
Algan §a§k1nl1k ii;inde gozlerine bakt1 ismail'in. Nigahdar
mz? Oldiiriilen Haydar Doganer bin y1ll1k bir s1rr1 koruyan ta-
rikat1n nigahdar1 m1yd1 geri;ekten de? Ostelik nereden haberi
olmu§ olabilirdi kag1tta yaz1l1 say1lardan? Onlar1 gormii§ olsa
polisten once al1rd1 maktulden kesin. j<;eriden birileri soylemi§
olmalz!
''Bilmiyorum dedim. Tek bildigim masum bir adam1 oldiiren
katili polisin eninde sonunda yakalayacag1. 0 kadar. ''
Karil kelimesinden hi<; ho§lanmam1§t1 ismail. irkilerek dii-
zeltti:

181
''Allah yolunda can alanlar katil degillerdir. Ben yapmam
gerekeni yapt1m. ''
Algan dikkatle gozlerinin ic;ine bakt1.
''Kay1p risaleleri bulmak ic;in kac; ki§iyi daha oldiireceksin?''
''Kac; ki§i gerekirse. Ve onu bulana kadar da asla pes etme-
yecegim. ''
Bunu oyle bir ifadeyle soylemi§ti ki Algan dediklerini yapa-
cag1na emin oldu gozlerine bakarken. Boylelerinin oldiirmekten
asla c;ekinmeyeceginin fark1na ha piste yatt1g1 o on ayda varm1§t1.
inand1klar1 ic;in her §eyi yaparlard1. Sakinligini koruyarak kar§1-
l1k verdi:
''Ben hic;bir §ey bilmiyorum. Polise de tek soyledigim el yaz-
mas1 kitab1n Tavasin oldugu oldu. ''
''Peki yere c;izdigi semboller? Bir noktan1n etraf1ndaki daire-
ler? Say1larla dolu kareler?''
Algan, ismail'in evi terk ettikten sonra maktuliin neler yap-
t1g1n1 ogrendiginden emin oldu o anda.
'' Anlam1n1 bilmiyorum. Ozerinde c;al1§mak gerek," diye ce-
vap verdi sogukkanl1 bir §ekilde.
ismail arkas1na yaslan1p dii§iinmeye ba§lad1. Polis c;oktan
harekete gec;mi§ti. <;ok dikkatli olmal1 ve her ad1m1n1 iyice plan-
lamal1yd1. ihtiyac; hissettigi zamanlar biirokrasideki karde§leri
ona yardrm edecekti. Tam o anda c;almaya ba§layan telefonun
sesi nemli duvarlara c;arp1p yank1land1. Telefonunu c;1kar1p bak-
t1g1nda heyecanland1. H1zla ayaga kalk1p Algan'dan uzakla§tI,
ard1ndan telefonu ac;1p k1s1k bir ses tonuyla konu§maya ba§lad1:
''Buyurun efendim. ''
Telefonun diger ucundan o c;ok iyi tan1d1g1 ses geldi:
''Konu§tu mu?''
''Hay1r efendim. Heniiz degil. ''
''Adama bir zarar verme. Diger soyledigimi de yap mutlaka.
Ondan sonra plana gore ilerle. ''
''Emredersiniz efendim. ''
Telefon kapan1r kapanmaz profesoriin yan1na geri dondii
ismail. Seyhinin aramas1yla gerilrni§ti. Algan'1n dikkatle onu

182
siizdiigiiniin fark1ndayd1. Derin bir nefes ald1ktan sonra pantolo-
nun arka cebine katlay1p koydugu kag1d1 <;1kard1. Dikkatle a<;t1g1
kag1da bir kadm fotograf1 bas1lm1~t1. Kat yerlerini diizelttikten
sonra kag1d1 yatag1n kenar1na koyup incelemeye ba§lad1. Plan1n
diger a§amas1na gelmi§ti s1ra. Havaalan1ndaki polis kontroliinde
<;ekilmi§ olan fotograftaki gen<; kad1n koyu kestane rengi sa<;lar1
ve ye§il gozleri ile olduk<;a net goriiniiyordu. Guzel kadtnmt~ diye
ge<;irdi i<;inden. Elini beline at1p silah1ru <;1kard1. i<;indeki kur§un-
lar1 kontrol ettikten sonra yeniden beline yerle§tirirken Algan ile
goz goze geldi. Sogukkanl1 bir §ekilde ona bakan Algan'a elinde
tuttugu fotograf1 gosterdi giilerek.
''Nastl? Giizel kad1n degil mi?''
Bir an sessiz kal1p fotografa bakan Algan hemen ard1ndan,
"Buda kim boyle?'' diye sordu dik bir ses tonuyla.
Birka<; saniye profesoriin yiiziip.ii ve tepkisini inceleyen is-
mail, yan1na yakla§1p a<;t1g1 kolunu yeniden boruya baglad1. Ar-
d1ndan yiiziinii Algan'1n yiiziiniin dibine kadar yakla§t1r1p cevap

verdi:
''Nigahdar1n k1z1! Ancak as1l sorulmas1 gereken soru o kim
degil, sen nesisin bu k1z1n olacakt1. ''
Korkusuz ve miidanas1z bir §ekilde ismail gozlerine bakar-
ken adam1n gozlerinin renginin ye§il oldugunu fark etti Algan.
Ard1ndan sordu:
''Nesisin sen bu k1z1n?''
ismail'in yiiziinii geni§ bir giiliimseme kaplad1. Sesi nemli ve
kiif kokulu duvarlarda <;1nlarken cevap verdi:
'' Azraili ! ''

183
17

UL

oluk kt§ giine§i puslu camdan i~eri siiziiliip ta§ zeminde clans
ederken bir ~ocugun ~1gl1g1n1 and1ran riizgar pencere per-
vazlar1n1 doviiyordu. ~ehrin giiriiltiisii sanki ag1r bir perdenin
ard1nda kalrm§ gibi uzaklardan duyuluyor, yagmur taneleri cam-
lara vururken ~1kan ritmik ses tiim oday1 dolduruyordu. Geceyi
emniyetteki odasmda ge~iren Ba§komiser Mestan'1n tiim viicu-
du tutulmu§tu. Ba§1n1 ovu§turarak saatine bakt1. 07.30 idi. iki
biikliim uzand1g1 koltugun kenar1na koydugu telsizini eline al1p
sesini a~t1. Bir anda oday1 heyecan i~inde konu§an sesler kaplad1.
''12.15 takviye istiyoruz Beyaz1t Meydan1'na! Takviye isti-
yoruz. ''
''Anla§1ld1 12.15. Tiim ekiplerin dikkatine. Tekrar ediyorum
ti.im ekiplerin dikkatine. Herkes Beyaz1t Meydan1'na!''
Ka§lar1n1 ~atarak sesini k1st1 yeniden telsizin Mestan. Bu ul-
kede olaysiz gun yok karde§im diye ge~irdi i~inden.
Masas1na ge~ip oturduktan sonra cep telefonunu ~1kar1p bir
numara tu§lad1. K1sa bir ~al1§1n ard1ndan hatt1n diger ucundan
~atall1 bir ses geliyordu:
''Giinayd1n ba§komiserim. ''
''Giinayd1n Oguzhan. Neler oluyor boyle? Telsiz y1k1!1yor!''
''istanbul Oniversitesi'nde olaylar ba§lam1§ ba§komiserim.

184
Tiim asayi§ ve terorle miicadele ekipleri olay yerine intikal edi-
yor. ''
Sac;larini diizelttikten sonra derin bir nefes aldi Mestan.
''Var rm bir geli§me profesorle ilgili?''
''Ne yazik ki yok ba§korniserim. ''
''Nasil olmaz yav? Adam yer yarilip ic;ine mi girdi?''
''Evine donmemi§ iki giindiir. Oniversiteye de gitmemi§. Ga-
zete ile g6rii§tiik, yollamasi gereken yaziyi da yollamami§. Kimse
ula§amiyormu§ kendisine. ''
''Allah allah! Su i§e bak ya! Sinyalleri en son nereden geli-
yormu§?''

''En son evinin oldugu bolgeden sinyal alinrm§ ama ondan


sonrasi yok. ''
Ba§komiser Mestan dii§iinmeye ba§ladi. Profesor Dr. Algan
Ataman'la gorii§iip ona el yazmasi kitabi verdikten sonra adam
bir anda ortadan kaybolmu§tu. Ba§ka bir konuyla ilgili gorii§se-
ler de sonrasinda adamdan haber alinamamasi iizerinde bu ka-
dar durmazdi, en azmdan ilk iki giin. Ancak boylesi bir cinayet
soru§turmasinin ortasinda, hem de c;ok onemli delillerle birlikte
ortadan kaybolunca insan ister istemez tiirlii §eyler dii§iiniiyor-
du. Kalin montunu iizerine gec;irdikten sonra masanin iizerinde
duran sigara paketini ve ciizdanini cebine yerle§tirdi. Ardindan
kulagi ile omzu arasina siki§tirdigi telefona dogru konu§maya
devam etti:
''Kirk sekiz saat dolmak iizere. Hemen bir arama emri c;i-
kart. Bir de ekip olu§tur. £vine gidiyoruz. ''
''Emredersiniz ba§komiserim. ''
Mestan hi§imla odadan firlayip ta§ zerninli koridora ayak
tabanlariru vura vura yiiriirken bu i§in giderek karma§ikla§maya
ba§ladigini hissediyordu. Cinayeti bas1ndan gizlemeyi ba§armi§-
lardi ancak i§in ic;ine Algan Ataman'in ortadan kaybolmasi da
eklenince olay biiyiiyecek ve haber olacakti. Daha §imdiden pek
c;ok haber kanali haber yapmi§, birc;ok gazetede profesoriin bir
cinayet soru§turmasina yardimci olacagi yazilmi§, bunun hangi
cinayet oldugu merakla beklenrneye ba§lanrni§ti. 0 nedenle bir

185
an once bir ipucu bulmak zorundalard1. Bir kat a§ag1 indikten
sonra arkas1ndan bir ses i§itti:
''Ba§komiserim! Ba§komiserim! ''
Arkas1n1 dondiigiinde Zeynep'in yorgun ama sakin yiiziiy-
le kar§1la§t1. En zor durumlar kar§1s1nda bile sogukkanl1l1g1n1
korumak bu meslekte onemli bir beceriydi. Erkekler bile bunda
zorlan1rken bir kad1n1n bunu yapabilmesi biiyiik ba§ar1yd1. Bu
kzz iyi yerlere gelecek diye dii§iindii i~inden. Ard1ndan ellerini
cebine sokup durdu ve Zeynep'in kendisine yeti§mesini bekledi.
Ko§ar ad1m ba§komiserin yan1na giden Zeynep ad1mlar1n1
onun ad1rnlar1na uydurdu. Ag1r ag1r merdivenleri inmeye ba§la-
d1klar1nda Zeynep anlatacaklar1n1 bir ~1rp1da anlatmaya ba§lad1:
''Haydar Doganer'in yard1mc1s1n1n ifadesini ald1k diin gece.
Yakla§1k 10 y1ld1r yan1nda ~al1§1yormu§. Ondan evvel de babas1
ayn1 i§i yap1yormu§. Y1llard1r haftan1n ayn1 giinii izin yaparm1§.
Bu hi~ degi§memi§. Her cuma izinliymi§, diger giinler adam1n
hem §Oforliigiinii hem kahyal1g1n1 yaparm1§. 'C::ok iyi, melek gibi
bir insand1' diyor. Geleni gideni yokmu§ ailesinden. Hi~bir ak-
rabas1n1 gormemi§ o giine degin. Ay1n belli zamanlar1 inzivaya
~ekilirmi§. Bir tiir seramoni yani. Dini bir ritiiel gibi. Tasavvuf-
la ilgilenirmi§. Eskiden, babas1 o evde ~al1§1rken tasavvufla ilgili
-sohbetler diizenlermi§ ancak bir anda bunlar1 b1~ak gibi kesmi§.
Bir sene evvel evin giivenligini art1rm1§lar. Her yere kamera ve
alarm sistemi kurulmu§ ama maktuliin agz1ndan tehdit edildigi-
ne dair bir soz duymam1§. ''
''Alarm sistemi neden devreye girmemi§? Elektrik kesinti-
sinden mi?''
''Giivenlik §irketiyle gorii§tiim. Birazdan sorgulama i~in
oraya gidecegim. ''
Mestan en son basamag1 inip geni§ koridorun ortas1nda du-
rup Zeynep'e dondii.
''Evine korunmak i~in diinya para verip giivenlik sistemi ku-
ruyorsun ama bir halta yaram1yor. Her neyse biz §U profesoriin
evine gidiyoruz. Adam dii§tii bay1ld1 m1, kalp krizi mi ge~irdi, ne
oldu ogrenmemiz gerek. ''

186
''Bir yak1n1 yok mu? Kar1s1, sevgilisi falan? Kimse ilgilenme-
mi§ mi?''
Mestan bu soruyu Zeynep'in ozellikle kad1ns1 bir merakla
sordugunu anlam1§t1. Giiliimsememeye c;al1§arak cevap verdi:
''Tuhaf bir adamm1§. Bir nevi 1ss1z adam. Kad1nlar boyleleri-
ne bay1l1yor nedense. Her neyse. Asistan1 olan bir k1z var, Duygu
muydu neydi ad1. 0 k1z deliye donmii§tii. Ancak c;ekindigi ic;in
evine izinsiz girmeye cesaret edememi§. Anlad1g1m kadar1yla za-
man zaman boyle kendi ic;ine c;ekildigi giinler oluyormu§. Sen
giivenlik §irketiyle gorii§tiikten sonra hemen bilgi ver bana. Hadi
eyvallah. ''
Mestan arkas1n1 doniip h1zl1 ad1mlarla c;1k1§a yoneldigi s1ra-
da Zeynep arkas1ndan bagird1:
'' Ba§komiserim bir dakika ! ''
Mestan durup yeniden arkas1n1 dondii.
''Yine ne var?''
''Ba§komiserim ilginc; bir geli§me daha var. Maktuliin bir
k1z1 oldugu ortaya c;1kt1. Daha c;ok kiic;iikken evlatl1k verilmi§.
New York'tan diin gece gelmi§. Biiyiikelc;ilik miras i§lemleri ic;in
irtibata gec;ince ogreniyor evlatl1k verildigini. Diin sizinle gorii§-
mek istedi, burada olmad1g1n1z ic;in bu sabah gelebilecegini soy-
ledim ona. Birazdan burada olur. ''
''Evlatl1k m1 verilmi§? 0 kadar zengin bir adam k1z1n1 evlat-
l1k m1 vermi§? Ne tuhaf. ''
''Bence de oyle. Arna elbette gec;mi§te neler oldugunu bile-
meyiz. ''
Ba§komiser Mestan saatine bakt1 yeniden. Sekize geliyordu.
''Yok oyalanamam. $u profesore ne oldugunu bulmam ge-
rek mutlaka. Biitiin basin ba§1m1za ii§ii§IDii§ durumda. K1zla sen
gorii§. ,,

187

18

UL

is yeniden a~1k gri bir battaniye gibi tiirn §ehrin iizerini ort-
rnii§tii. Bulundugu noktadan bakt1g1nda §ehir adeta uyuyan
bir canavar1n solugunda kaybolrnu§ gibiydi. Riizgar boguk bir
ugultuyla esiyor, yagan yagrnur ise ince bir karn~1 gibi pence-
re pervazlar1n1 doviiyordu. Pencerenin oniinde durrnu§, sisler
aras1nda kaybolrnu§ Hali~'e bakarken parrnaklar1n1n aras1nda
tuttugu fincandan yay1lan kahve kokusunu ~ekti i~ine. Duvara
rnonteli televizyondan ince bir ses yay1l1yordu odaya. Ekranda
iiniversitede ~1kan gosterinin ve ogrencilerin goriintiileri vard1.
Biitiin bu olanlar ona sa~rna sapan bir filrnmi§ gibi geliyordu.
Sanki isterneden bu sa~rna filrne oyuncu olarak itilrni§ gibiydi ve
oynarnak zorundayd1 §irndi. Derin bir nefes alirken yatag1n ke-
nar1ndaki ah§ap kornodinin iizerine b1rakt1g1 zarfa kayd1 gozleri.
Biiriin gece defalarca okuyup her sat1r1n1 ezberledigi rnektuba
yeniden bakrnak istedi birden. Uzan1p ald1g1 zarf1n i~inden rnek-
tubu ~1kard1. Ard1ndan ornzunu pencereye dayayarak yeniden
okurnaya ba§lad1.

Cantm Kzzzm, Sirin'im;


Bu hayattaki en zor §eylerden biri ayrz kalmak zorunda kal-
dzgzn en sevdigine seneler sonra mektup yazmakmz§. Soze naszl

188
ba§layacagtmt bilemiyorum. Bazt gerfekleri sana nastl anlataca-
gtmt da.
Soyleyebilecegim ilk §ey, eger sen bu sattrlart okuyorsan hen
bu dunyadan foktan gofiiP gitmi§im demektir.
Seni arkamda pek <rok soru ile ha§ ba§a btrakttgtmt biliyor,
benden nefret etmeni, affetmemeni anltyorum. Boylesi bir ger-
fekle bu §ekilde yuzle§tigin ifin fOk uzgunum. Daha pek fOk §ey
ifin uzgun oldugum gibi. Ama emin ol ki hayatta hifbir §ey fOk
sevdigi evladtndan ayrtlmak zorunda kalan bir babantn dramtn-
dan daha zor degildir.
Butun cevaplart hak ediyor olsan da sana her §eyi burada
aftklayamayacagtm. Bunun nedenini i§aretleri takip ettiginde
anlayacakstn. 0 i§aretler hem gefmi§ini ogrenmeni saglayacak
hem de gelecegini degi§tirecektir.
Her insan bir nedenle gelir dunyaya. Benim dunyaya gelme
nedenimi de bu yolculugun sonunda anlayacakstn. Ttpkt kendi
nedenini de anlayacagtn gibi. Unutma gorunenin ardtnda her za-
man bir gorunmeyen gizlidir. Her §eyin gerfek anlamz gorunenin
ardtndadzr bu yuzden.
Bilmeni isterim ki hayatzm boyunca verdigim en zor karardt
senden ayrzlmak. Ama bazen §artlar sana ba§ka alternatif btrak-
maz ve sevdigin ki§iyi korumak adtna fOk zor kararlar alabilirsin.
Senden ayrt olsam da seni dii§iinmeden bir gun dahi gefirmedim.
Seni dogdugun ilk andan §U ana kadar sonsuz bir sevgiyle
sevdim, hep sevecegim. Seni boyle zor bir hayata mahkum etti-
gim ve sonunda beni bulmu§ken boylesi bir bulmacantn ortastn-
da btraktzgzm ifin ozur dilerim. Ama buna mecburdum.
Yapman gereken §ey Ene'l Hak't takip etmek.
Umartm her §eyin sebebini anlar ve bir gun kalbinde beni
affedebilirsin.
08:28. va'lemu ennema emvalukum ve evladukum fitnetun
ve ennallahe indehu ecrun azfmun.
64:14 ya eyhuhallezfne amenu inne min ezvacikum ve
evladikum aduvven lekum fahzeruhum, ve in ta'fu ve tasfehu ve
tagfiru fe innallahe gafurun rahimun.

Seni ,;ok seven baban ...

189
Mektubu katlay1p zarf1n i~ine koydu yeniden. Kendisini
~ok tuhaf hissediyordu. Bir anda ger~ek babas1n1 bulmu§ ama
onu buldugu gibi kaybetmi§ti. Hayat1ndaki tiim ac1n1n ve kar-
ma§an1n nedenleri ise karanl1kta kalm1§t1 yine. Kafas1nda tonla
soru ile bir ba§1nayd1 §imdi. Neden beni btraktt? Ne/er oldu?
Annem nerede? Karde§im nerede? Neler ya§andt? Beni hif mi
merak etmedi? Neden §imdi? Neden olduruldu? Kati! ne artyor-
du? Baham gerfekte kim? Bu ve benzeri tonla soru zihninin tiim
katmanlar1n1 ele ge~irmi§, onu uykusuz ve soluksuz b1rak1yor-
du geceleri. Bu mektup kafas1ndaki soru i§aretlerine yenilerini
eklemi§ti. i§aretler derken evde bulunan say1lar ve dairelerden
mi bahsediyordu? Yoksa ba§ka i§aretleri mi anlatmaya ~al1§1yor-
du? Ene'l Hak'1 takip et derken neyi kastetmi§ti? Dii§iinceler bir
makinenin di§lileri gibi h1zla yer degi§tiriyordu zihninde. Derin
bir i~ ~eki§le birlikte mektubu jean pantolonunun arka cebine
soktu. Ard1ndan kahvesinden biiyiik bir yudum daha ald1. Ac1
kahve bogaz1nda siiziiliirken akl1na Amir geldi. Kahveyi onun
sayesinde sevmi§ti.
Nedense Amerika'da hemen hemen her insan ~ok fazla kah-
ve tiiketirdi. Starbucks'lar1n orada dogup tiim diinyaya yay1lma-
s1na §a§1rmamak gerekiyordu. Her sabah sevgilisinin degirmen-
de ~ektigi kahve kokusu tiim eve yay1!1rken bir siire sonra nas1l
oldugunu anlamadan bag1ml1s1 olmu§tu. Giinlerdir bir tiirlii
uyuyamad1g1ndan kendisine gelmesini saglaman1n yegane yoluy-
du kahve. Fincandan bir yudum daha ald1ktan sonra dilinin iize-
rinde yay1lan buruk tad1 hissetti. Saate bakt1. Neredeyse dokuza
geliyordu. Bir an evvel ~1kmal1yd1 otelden. Ne kahvalt1 yapacak
ne de cevap vermesi gereken e-mail'lerle ilgilenecek zaman1 var-
d1. Cinayet Biiro'ya gidip babas1n1n oliimiinii ara§t1ran ba§ko-
miserle konu§mas1 gerekiyordu. Aynal1 komodinin iizerine b1ra-
k1lan meyve sepetinden bir muz al1p agzma att1. Bu .en az1ndan
onu bir siire idare ederdi. A~1k banyo kap1s1ndan yay1lan s1cak
buhar bir hayalet gibi odaya yay1l1rken h1zla iizerindeki bornozu
~1kar1p siyah dar jean pantolonu ile a~1k gri kazagm1 giydi. Islak
sa~lar1n1 makineyle h1zl1ca kuruttuktan sonra aynaya yans1yan

190
goriintiisiine bakt1. Ziimriit gibi parlayan gozlerinin etraf1ndaki
pernbelikler yine uykusuz bir gece ge~irrnesinin sonucuydu. Mer-
mer gibi teni iyice beyazlarn1§, bedeni giinlerdir

ya§ad1g1 yogun
stres nedeniyle resrnen kii~iilmii§tii. Vermem gereken bir iki kilo
da boylece gitti diye ge~irdi i~inden. Kimi insan stresli dururnlar-
da yemeye verirdi kendisini ama o boyle durumlarda asla agz1na

bir §ey koyarnaz, hemen kilo kaybederdi. Diiz siyah botlar1ru da


ayag1na ge~irdikten sonra siyah kabar1k paltosunu al1p odadan
d1§ar1 ~1kt1. Otellerde kalrnay1 hi~bir zaman sevmemi§ti ama bu
otele bay1lrn1§t1. insan kendisini Pera Palas'1n i~inde bir zaman
rnakinesine binrni§ de yiiz y1l onceye gitrni§ gibi hissediyordu.
Koridorda yiiriirken dii§iinrneye ba§lad1. Avukat Hasan Ali Bey,
irnzalad1g1 evraklarla babas1ndan kalan tiirn rnallar1n onun iize-
rine ge~tigini soylemi§, gerekli i§lemlerden sonra istedigini yapa-
bilecegini belirtrni§ti. Ancak ne o evi ne de miras1 istiyordu. Belki
kimsesiz fOcuklar ifin bir §eyler yaparzm diye ge~irdi i~inden.
Kendisi gibi bir ailesi varken ailesiz, yapayaln1z kalanlar ve terk
edilenler i~in. Asansoriin oniinde beklerken nemlenen gozlerini
sildi. Bir taraf1 babas1ndan ve annesinden oliimiine nefret ediyor,
diger yan1 tiim bu olanlar i~in onlar1 hakl1 bulabilecek bir neden
bulmak istiyordu.
i~inde nas1l yok edecegini bilernedigi bir ac1 vard1, giinlerce
durmadan aglamak, hayk1rrnak ve boylece tam gogiis kafesinde
duran o yumrunun eriyip yok olmas1n1 istiyordu. Bir Tanr1 ol-
duguna inansayd1 bu nas1l bir haks1zl1k derdi ona. Daha evvel
onu biiyiiten anne babas1n1n oliimiinii haksizl1k olarak nitelen-
dirmi§ti ama §imdi anl1yordu ki as1l haksizl1k o daha ~ocukken
ba§larn1§t1. Nas1l bir Tanr1 masurn bir ~ocuga bunu hak gorebi-
lirdi? Elbette olmayan bir Tanrz diye dii§iindii i~inden, alayc1 bir
§ekilde giiliirnserken. Babas1n1n yazd1g1 o sat1rlar. Her kelimeyi
ezberlemi§ti adeta. Hi~bir sorusunun yan1t1n1 bulamam1§ olsa da
o sat1rlardaki samimiyeti hissetmi§ti. Bilmedigi bir §eyler vard1
ve bulmak i~in elinden geleni yapacakt1. Ba§ka tiirlii i~indeki
sanc1n1n son bulmayacag1n1 biliyordu ~irin. Asansor sessiz bir
§ekilde gelip durdugunda a~1lan kap1dan i~eri girdi. K1rm1z1 bir

191
iiniforma giymi§ otel gorevlisi d1§1nda §lk bir tak1m giymi§ Hintli
bir adam vard1. istanbul'un nastl kozmopolit bir yer oldugunu
unutmu~um diye ge~irdi i~inden ~irin adama bakarken. Diinya-
n1n her yerinden ~e§it ~e§it insan geliyordu bu §ehre. Kimi turis-
tik ama~larla, kimi ticari, kimi ise ailevi. Ama hifbiri benim gibi
gefmi~ini ogrenmek ifin degil.
Zemin kata iner inmez sessizlik yerini giine yeni ba§layan
insan giiriiltiisiine birakm1§t1. Bardo tonlar1n hakim oldugu
kubbeli salonun oniinden ge~erken biiyiileyici atmosfer bir an .
kafas1n1 ~eldi. Ktsa bir faY molast verebilirim belki diye ge~irdi
i~inden. Yantnda da bir kruvasan yerim belki. Ancak hemen son-
ra bu fikrinden vazge~ti. Ba§komiserle bir an once konu§up bu
i§i de halletmek istiyordu. H1zl1 ad1mlarla cloner kap1ya yonel-
di. Yeni gelen bir turist kafilesi lobiyi doldurmu§, resepsiyonun
oniinde uzun bir kuyruk olu§turmu§tu. H1zla aralar1ndan s1yr1l1p
d1§ar1 ~1kt1.
Soguk, di§siz bir hayvan gibi sald1r1rken bir giin evvel ken-
disine yard1mc1 olmu§ silindir §apkal1, iiniformal1 gorevli yan1na
yakla§tl giiliimseyerek.
''Giinayd1n han1mefendi, arac1n1z yoktu degil mi?''
''Yak, taksi istiyorum,"
Gen~ adam telsiz ile k1sa bir konu§ma yapt1ktan sonra ona
donerek, ''Durakta taksi yokmu§ ne yaz1k ki han1mefendi. Arna
isterseniz mii§terilerimiz i~in ~al1§t1g1m1z ara~lar var. Onlardan
biriyle sizi gonderebilirim, '' dedi.
''Olur. Bana fark etmez," diye cevap verdi ~irin. Ne §ekilde
gittiginin hi~bir onemi yoktu. Onemli olan tek §ey bir an evvel
Emniyet Miidiirliigii'nde olmas1yd1. Birka~ dakikal1k bir bekle-
yi§in ard1ndan siyah bir Volkswagen otelin oniine yana§lp dur-
du. Silindir §apkal1 gorevli kibar bir §ekilde otomobilin kap1s1n1
a~ar a~maz h1zla araca bindi. New York'un soguguna al1§k1nd1
ama burada nemle birlikte insan1 rahats1z eden bir soguk var-
d1. Arka koltuga yerle§ir yerle§mez i~erideki s1cak havayla tiim
viicudunun gev§edigini hissetti. Pera Palas'1n gorkemli binas1-
n1 geride b1rak1rken arabay1 kullanan gen~ §Ofore, ''istanbul

192
Emniyet Miidiirliigii'ne gidiyorum'' dedi, ard1ndan c;antas1ndan
telefonunu c;1kar1p bir giin once c;ektigi fotograflar1 incelemeye
ba§lad1. ic;ine dii§tiigii durum tam bi·r c;1kmazd1. Bir giin ic;inde
tiim hayat1 ellerinin aras1ndan kay1p gitmi§, o giine kadar anlam1
olan her §eyin anlams1z oldugunu ogrenmi§ti. Baba diye gec;ir-
di ic;inden bir giin evvel gittigi evdeki ya§lt adam1n fotograf1na
bakarken. Ke§ke soracag1 sorular1 cevaplayacak birisi olsayd1.
Neden beni btraktzn? Neden beni koruyup kollamadzn? Neden
beni ne olursa olsun yanznda tutmadzn? Bu dunyaya gelmeyi ben
sefmedim ki! Eger bu diinyaya gelmesine sebep olduysa nas1l
sorumlulugunu da almazd1 babas1? Onun gozlerinin ic;ine bak1p
c;ok kotii bir baba oldugunu soylemek isterdi. Korkak, c;aresiz,
zavall1, kendi c;ocuguna bile sahip c;1kamayan bir baba! Halbuki
bir baba oyle mi olmal1yd1? Ne olursa olsun c;ocugunu koruyup
kollamal1, onu sak1nmal1, ona kol kanat germeliydi! Dii§tiigiinde
yanmda olmal1, ayaga kalkarken elini tutmal1, c;aresiz kald1gmda
yol gostermeliydi! Onca paraya ragmen beni vermi§ birilerine
diye gec;irdi ic;inden ofkeyle! Belki paras1z pulsuz birisi olsa daha
c;ok anlayabilirdi durumu. Bencil, korkak ve sadece kendini dii-
§iinen birisiydi babas1! istedigi kadar tiim servetini bana b1rak-
m1§ olsun, umurumda degil! 0 kadar k1zg1nd1 ki hic;bir §eyin onu
avutamayacag1n1 dii§iiniiyordu. Babas1 bir c;ocugun hayat1nda-
ki en onemli §eydi. Tiim yap1y1 ayakta tutan omurgayd1 baba.
Golgesinde dinlenilen agac;, yasland1g1n kap1, tiim kotiiliiklerden
koruyan s1g1nak! Bu hayatta babas1 olmayan, babas1 taraf1ndan
terk edilen ya da babas1 taraf1ndan gormezden gelinen her c;ocuk
yar1md1. Hayata bir s1f1r yenik ba§l1yordu. Tiim omrii boyunca o
yar1m taraf1n1 doldurmak ic;in c;alt§tyor ama bir tiirlii dolduram1-
yordu. 0 baba ozlemi c;ekmemi§ti asl1nda. ic;ten saf sevginin oz-
lemini c;ekmi§ti. Onu biiyiiten babas1 hep yan1nda olmu§tu ama
c;ocuk ya§1nda bile bir uzakl1k bir sogukluk sezerdi onda. Dik-
katini c;ekmek, sevgisini kazanmak ic;in ugra§1r dururdu. Art1k
bunun nedenini biliyordu. Bir adam1n kendi kan1ndan olmayan
bir c;ocuga duyabilecegi kadar sevgi duymu§tu ona demek ki.
K1zg1n degildi ona bu yiizden. K1zg1n oldugu ki§i oz babas1yd1!

193
Gerc;ek babas1 onu terk etmi§ken iivey babas1 bunu yapm1§ c;ok
muydu? Durup gozlerini kapad1. Bir nedeni olmali diye gec;irdi
ic;inden. Bir nedeni olmalz! Mektubunda soyledigi gibi bir nedeni
olmalz! Ama ne?
Birden titremeye ba§layan telefonunun ekran1n1 goriince
yiizii ayd1nland1 Sirin'in. Arayan Arnir'di. Kimselerde gormedi-
gi yakinl1g1 ve ilgiyi buldugu adam. Bir gece evvel ona olanlar1
anlatt1g1ndan beri siirekli ar1yordu sevgilisi. Yalruz olmad1g1n1
hissetmek ona iyi geliyordu. Heyecanla ac;t1 telefonu.
''N'ap1yorsun hayat1m? iyi misin?'' diyen sesi duyuldu
Amir'in.
''iyiyim. Emniyete gidiyorum. Cinayet Biiro'ya. Detaylar1
ogrenmeye. ,,
''Bir geli§me var m1 onun d1§1nda? Su tuhaf i§aretlerle ilgili. ''
''Evet var. Anlat1r1m sonra. Her §ey o kadar kar1§1k ki. Ka-
fam karman c;orman. Bilmiyorum. Tiim bu tuhaf i§aretleri c;oz-
mem gerek gerc;egi ogrenmek ic;in. ''
Cinayet Biiro kelimelerini duyan arac; §Oforii ile dikiz ay-
nas1ndan goz goze geldiklerinde giydigi bere ka§lar1n1n iizerine
kadar inen gene; adam1n merakla ona bakt1g1n1 fark etti Sirin.
Bir an c;1k1§mak istediyse de durumun garipliginin fark1ndayd1.
Sabah1n koriinde kad1n1n biri Cinayet Biiro'dan ve tuhaf i§aret-
lerden bahsediyordu. Adam bakmakta hakl1yd1. Ald1r1§ etmeden
konu§maya devam etti:
''Bir diger tuhafl1k da olay1 incelemesi istenen profesoriin
kaybolmas1ym1§. ''
Telefonun diger ucundan Arnir'in endi§eli sesi duyuldu:
''Bunlar normal degil Sirin. Liitfen dikkat eder misin kendi-
ne. Neyin ic;indesin bilmiyorsun. '' ·
''Tamam merak etme," dedi Sirin tebessiim ederek.
''Ernniyetten sonra hemen bana da haber ver. Saate tak1lma,
telefon bekliyorum senden. Seni seviyorum. Dikkatli ol. ''
''Tamam endi§elenme, hemen arayacag1m. Ben de seni sevi-
yorum.''
Telefonu kapanp ba§lnl koltuga yaslad1gmda yeniden goz goze
geldi §Oforle. Adam neler oldugunu anlamaya c;ali§iyor gibiydi.

194
''Ne kadar siire sonra emniyette oluruz?''
Sofer tam eniinde duran cep telefonuna baktiktan sonra ce-
vap verdi:
''C::ok siirmez. Trafik olmasa daha ~abuk giderdik. Ben en
iyisi ara yollardan getiireyim sizi. ''
''Olur bana fark etmez. Dokuz bu~ukta orada olmam gere-
kiyor. istediginiz yolu kullanabilirsiniz."
Sofer h1zla ana yoldan ~1k1p ara sokaklara sapt1g1nda arka-
s1na yaslan1p dii§iinmeye ba§lad1. Hangi i§areti takip etmeliydi
ilk? Yerdeki i~ i~e ge~mi§ daireleri mi, babas1n1n kii~iik bir kag1t
par~as1na yazd1g1 tuhaf say1lar1 m1 yoksa mektubunda belirttigi
Ene'I Hak'1 m1? Hala bunu derken neyi kast ettigini anlamam1§-
t1. Yeniden cep telefonunu a~1p fotograflara bakmaya ba§lad1.
Arka arkaya ~ektigi fotograflar1 incelerken birden durdu. Kii~iik
bir kag1da ~izilen, merkezinde bir noktan1n oldugu i~ i~e ge~mi§
daireler ve i~inde say1lar1n oldugu kareye bakt1 dikkatlice. Bu
say1lar1n nas1l bir anlam1 vard1? Cep telefonunu ~1kar1p say1la-
r1 tek tek toplamaya ba§lad1. ilk siitunu bitirdiginde 62 say1s1
~1k1yordu. ikinci siitunu bitirdiginde §a§1rd1, sonu~ yine 62'ydi.
H1zla her siitunu toplamaya ba§lad1. Her siitunda heyecan1 kat-
lan1yordu. Ne tarafa toplanzrsa toplanszn aynz sayz ftkzyor! diye
ge~irdi i~inden. Bu ne olabilir? Bir an kendisini bulutlar1n §ekline
bak1p onlardan ~e§itli anlamlar ~1karan bir ~ocuk gibi hissetti
ama yine de ara§ttrmaya degerdi. Ba§komiser belki ona bir §ey-
ler seyleyebilirdi. Babas1 ne anlatmak istemi§ti polise bu i§aret-
le? Nas1l bir ipucuydu bu? Peki ya bahsedilen §U kitapta neler
anlat1!1yordu? Onu inceleyen profesore ne olmu§tu? Bir sonuca
ula§IIll§ m1yd1? Neden ortadan kaybolmu§tU bir anda? Ya baba-
s1n1n parmaklar1n1n aras1nda bulduklar1 say1larla dolu kare? Ne
demeye ~al1§mI§t1?
Taksi engebeli yollarda ilerlerken derin bir nefes alarak goz-
lerini yumdu. Bir an evvel bu tuhaf durum son bulsun, hayat1na
kald1gi yerden devam etsin istiyordu. Okulunu ve ogrencilerini
ozlemi§ti. Sabahlar1 insaru resmen kesen soguk e§liginde evin-
den ~1k1p sokaklarda yiiriimeyi, geni§ caddeleri, okuldaki spar

195
salonunu, Butler Kiitiiphanesi'nde ge<;irdigi saatleri ... Ogrenci-
leri ne yap1yordu acaba? Onlara en son verdigi odevi dii§iindii.
Tanr1'n1n varl1g1n1 bilimsel olarak ispatlayabilir miyiz? diye sor-
mu§tU. Normalde bugiin bunu tart1§1yor ve konu§uyor olacak-
lard1 ders salonunda. Ancak hayat planlad1g1 gibi akmam1§, tam
tersi onu ak1l almaz bir olay1n i<;ine savurmu§tu. Ancak art1k du-
rumu kabullenmeli ve her §eyi yoluna koymak i<;in ugra§mal1yd1.
Ba§1n1 koltuga yaslay1p gozlerini kapad1. 0 kadar yorgundu ki
kolunu kald1racak hali yoktu asl1nda. Kapal1 goz kapaklar1n1n
alt1nda sanki ate§ vard1. Ara<; engebeli yollardan ge<;ip be§ik gibi
sallan1rken birden durdu. Neler oldugunu anlamak i<;in gozlerini
a<;t1g1nda §Oforiin §a§k1n bir §ekilde on panele bakt1g1n1 gordii.
''Bir sorun mu var?'' diye sordu endi§eyle. Bir iki saniye sessiz
kal1p on panelde bir §eyleri kurcalayan gen<; adam, ''Su kaynatt1
ara<;. Hemen halledip sizi yeti§tirecegim merak etmeyin, '' diye
cevap verdi. Tam da szraszydz diye ge<;irdi i<;inden. Sofor ara<;tan
inip on kaputu a<;t1g1nda arkasma yaslan1p d1§ar1y1 izlemeye ba§-
lad1. Nerede olduklar1na dair hi<;bir fikri yoktu. Ana yoldan epey
uzakta, yerle§im yerlerinin tek tiik oldugu bir yerdi buras1. Nere-
de olduklar1n1 anlamak i<;in cep telefonunu <;1kar1p haritay1 a<;t1.
Gidilecek yer olarak istanbul Emniyet Miidiirliigii'niin adresi-
ni girdikten sonra rota olu§tur butonuna bast1. Bir iki saniyelik
bir bekleyi§in ard1ndan rota olu§turuldugunda §a§k1nl1kla bakt1
ekrana. Normalde Beyoglu'nun gobegindeki otelinden Vatan'a
gitmesi en fazla yar1m saatini alacakken ve yirmi be§ dakikad1r
yolda olmalar1na ragmen var1lacak yere uzakl1k olarak kirk be§
dakikay1 gosteriyordu uygulama. Dstelik Biiyiik<;ekmece tarafla-
r1nda bir yerlerdeydiler. Birden tiim viicudunu yogun bir korku
kaplad1. Bilmedigi bir yerde, tan1mad1g1 bir adam1n arabas1nda,
kimselerin olmad1g1 bir yolun kenar1nda durmu§lard1. Araba-
dan bir an evvel inip uzakla§mal1yd1. H1zl1ca neler olabilecegini
hesaplad1. inip ko§maya ba§lamas1 ve yard1m istemesi s1ras1nda
yakalanmas1 an meselesiydi zira gen<; adam ondan daha <;evik
ve gii<;liiydii. Ancak tek tiik de olsa ge<;en ara<;lardan biri ilia ki
durup yard1m ederdi. Korku i<;inde a<;:1k on kaputa bakt1 ama

196
adam1 goremedi. Hissettigi korku deh§ete donii§mii§tii. Olrnek
istemiyordu! Ondan ne istiyor olabilirdi bu adam? Neler olu-
yordu boyle? Tam elini kap1n1n koluna att1g1 s1rada kap1 a~1ld1.
Kar§1smda duran gen~ adam k1v1lc1mlar sa~an gozleriyle ona ba-
karken elinde tuttugu bez par~as1n1 yiiziine kapad1 aniden. Bir
an nefes alamad1g1n1 hissetti ~irin. Oliiyordu! Ald1g1 her nefesle
cigerlerinin yand1g1n1 hissediyor, yava§ yava§ tiim viicudunun
kontroliinii kaybediyordu. Zifiri bir karanl1k her yan1 kaplarken
akl1nda tek bir dii§iince vard1. Boyle olmemeliydi.

197
19

BAGDAT

MS 910

iine§ pencere pervazlar1n1 yalay1p geni§ odan1n i<;indeki de-


vasa boyuttaki yatag1n ba§1ndaki miicevherlere yans1yarak
duvarda rengarenk bir gok ku§ag1 olu§turmu§tu. Yerde kan k1r-
m1z1 degerli bir hal1 seriliydi. Pencere ko§elerinde ender bulunan
ipekli kurna§lardan perdeler vard1. Yatagm arkas1nda iizerinde
hayvan figiirleri i§lenmi§ gosteri§li bir duvar hal1s1 hemen goze
<;arp1yordu. Teni simsiyah gen<; bir kole degerli ta§larla bezeli
yatag1n kar§1s1nda, ba§1 oniinde, elindeki olduk<;a biiyiik deve
ku§u tiiyiinii serinlik yaratmak i<;in sall1yordu. incecik bir tiil,
yatag1 dort bir ko§eden <;evirmi§, i<;eriye etrafta u<;u§up duran
sineklerin girmesini engelliyordu.
Cafer Bin Mu'taz1t yatt1g1 yerde derin bir nefes alarak etra-
f1na bakt1. Ka<; giindiir bu §ekilde uyuyordu bilmiyordu. i<;eride
birka<; kole d1§1nda hi<; kimse yoktu. Annesi d1§1nda veziri bile i<;e-
riye giremiyor, kimsenin onu boyle gormesini istemiyordu. Zira
bu §ekilde zay1f goriinmek halife bile olsa etrafmdakileri ba§ka
aray1§lara itebilirdi. Bunu <;ok ac1 bir §ekilde ogrenmi§ti daha
once. Elini kald1rmas1yla odan1n bir ko§esinde bekleyen gen<; bir
kole k1z biiyiik bir sayg1yla oniinde egilerek elindeki suyu ona

198
uzatt1. Soguk suyu kana kana ii;tikten sonra bukle bukle sai;la-
r1n1n darmadag1n1k oldugu ba§1n1 yeniden terden s1r1ls1klam ol-
mu§ yast1g1na koydu. Hava o kadar s1cakt1 ki her nefes ald1g1nda
ate§ soluyor gibiydi. Buna bir de giinlerdir siiren viicudundaki
ate§ eklenince iyite bitap dii§mii§tii. ii;inde bir korku vard1. Ya
olursem! Giinlerdir karn1ndaki agr1 gei;mek bilrnemi§, tiim saray
§ifac1lar1 ne denedilerse sonui; alamam1§lard1. Ba§a gei;er gei;mez
yapt1rd1g1 el-Bimaaristan-1 el-Muktedir ile Bimaristan-1 Ommii'l-
Muktedir adl1 hastanelerdeki doktorlar da i;ozememi§ti sorunu-
nu. Bu §ekilde olup gitmem in§allah diye gei;irdi ii;inden. On iii;
ya§1nda tahta gei;ip halife oldugu giinden beri ba§1na tiirlii hadi-
seler gelmi§ ama her defas1nda bunlar1 atlatmI§ biri olarak kar1n
agr1s1ndan olmek hii; de giizel olmazd1. Kendisinden once halife
sei;ilen agabeyi Miiktefi lakapl1 Ali midesinden rahats1zlan1p du-
rumu giinler ii;inde agrrla§mI§, kendisini veliaht tayin ettikten iii;
giin sonra da oliivermi§ti. Kimin ne zaman, ne §ekilde olecegi
belli degildi. Bu nedenle onu bu yataga baglayan hastal1g1 onu
korkutuyordu. Neden hekimler ve §ifac1lar hii;bir §ey yapama-
mI§tI anlam1yordu. .
Ba§1n1 yast1ga dayay1p yorgunluktan bitap dii§mii§ gozlerini
kapad1. Ate§i yiikseliyordu yeniden, hissediyordu. Goz kapakla-
r1nm alt1nda bir yang1n var gibiydi. Ne olursa olsun ayaga kalk-
malzyzm, iyile§meliyim diye gei;irdi ii;inden. Akl1na halife sei;ildi-
gi zaman geldi. Agabeyi Ali'nin halifeligi s1rasmda annesi Sagab
Hatun'la birlikte Bagdat'1n bat1s1nda bulunan Muhammed Bin
Tahir'in konag1nda ya§amaya ba§lamI§tI. 0 evde kald1klar1 alt1
y1l boyunca egitilmi§, devlet mekanizmas1n1n i§leyi§ini ogrenmi§,
. saray mensuplar1n1n davran1§lar1n1 incelemi§, kad1nlar1n devlet
yonetimindeki etkilerini fark etmi§ti. On iii;iine bast1ktan k1sa
bir siire sonra o zamanki Vezir Abbas Bin Hasan hilafet maka-
mina gei;ecegini duyurmu§tu ona. Boylece agabeyinin vefat etti-
gi o kavurucu agustos ay1nda halife olmu§tu. Abbasi devletinde
o giine degin bu ya§ta birinin halife oldugu goriilmemi§ti. Bu
nedenle hilafet makam1na daha tecriibeli birinin gelmesini iste-
yen halk aras1nda ho§nutsuzluklar ba§ gostermi§ti. 0 ise daha

199
o ya§ta halife olarak kendisinin sec;ilmesinin ba§l1ca nedeninin
vezirin §ahsi c;1karlar1 oldugunu, kolayca kontrol alt1na alabi-
lecegi birini istediginin fark1ndayd1. Her ne kadar agabeyi onu
veliaht tayin etmi§se de as1l nedenin bu olmadig1n1n fark1nday-
d1. Nitekim Vezir Abbas Bin Hasan onu kolayca etki alt1na al1p
imparatorlugu kendisi yonetmek istemi§se de halife sec;ildikten
sonra annesi Sagab Hatun'un giiciinden ve otoriter tavr1ndan •

rahats1z olmu§, yanl1§ bir sec;im yapt1g1n1 dii§iiniip amcas1n1n


soyundan gelen kuzeni ibnii'l Mutez diye bilinen Abdullah Bin
Mutez'i ba§a getirmeyi dii§iinmii§tii. Durumu fark eden annesi
yonetime tamamen hakim olacag1 ana degin stratejik davranma-
n1n daha dogru oldugunu, vezire istedigi gibi hareket edebilecegi
alan b1rakmas1n1 soylemi§ti. Gerc;ekten de annesinin ongoriisii
dogru c;ikrni§, istediklerini yapabildigini goren vezir tutum degi§-
tirmi§ti. Ancak bunu goren ordunun ba§indaki komutanlardan
biri olan Hiiseyin Hamdan vezirin taraf degi§tirmesine sinirlen-
mi§ ve onu oldiirmii§tii. 0 giinii c;ok net hat1rl1yordu. Saray1n
bahc;esinde hocas1yla tarih c;al1§1rken annesi korku ic;inde gelip
derhal saraya girmeleri ve kap1lar1 kilitlemeleri gerektigini, dar-
be oldugunu, ordunun ic;inden bir grubun Hiiseyin Hamdan on-
ciiliigiinde saraya dogru geldigini, bunun oncesinde Vezir Abbas
Bin Hasan'1 oldiirdiigiinii, s1ran1n onlarda oldugunu soylemi§ti.
Canh1ra§ saraya kendilerini kilitlediklerinde akl1ndaki tek §ey
hayatta kalmakt1. Ne garip diye gec;irdi ic;inden, insan yeryiiziin-
deki en onemli makama geldiginde dahi du§iindiigii ilk §ey can1
oluyordu. Candan kzymetli ne var hayatta?
0 giin yeni halife ilan edilen Abdullah derhal hilafet saray1n1
terk etmesini ve annesiyle birlikte ibni Tahir'in saray1na gec;mesi-
ni emretmi§ti. Kendisini nas1l da giic;siiz hisstt111i§ti o s1rada. Giic;-
suzdii gerc;ekten de. Heniiz c;ocuk denecek ya§ta, kirk y1ld1r devlet
ic;inde bin bir tiirlii dalavereye ve entrikaya al1§1k saray erkan1
gibi degildi. Tecrubesizdi. Giic; oyunlar1ru bilmiyordu. Annesi,
ibnu'l Mutez ve taraftarlar1ndan bir gece miiddet istemi§ti saray1
terk etmek ic;in. Ertesi giin saraydan ayr1lacaklar1ru dii§iinup plan
yaparken saraydaki gorevliler buna kar§l c;1krru§lard1.

200
''Halife hazretleri '' demi§ti Munisu Hadim adl1 divan iiyesi,
''Bu §ekilde kolayca vazgec;memeliyiz her §eyden. Kan1m1z1n son
damlas1na kadar miicadele etmeliyiz. Her ne kadar §artlar sizin
aleyhinize goriinse de size bagl1 olan askerler de mevcut ordu
ic;inde. izin, verin onlarla da ileti§ime gec;elim. Her §eyi denedik-
ten sonra ba§ar1s1z olursak kabullenelim kaderimizi. ''
Kar§1s1ndaki insanlar1n kararl1l1g1n1 gordiikten sonra fikir
degi§tirmi§ti o da. Annesine derhal gerekli silahlar1n haz1rlan-
mas1n1 ve giivenilen komutanlara gizlice haber yollanmas1n1 iste-
mi§ti. Gece boyu hummal1 bir c;al1§ma siirmii§ ve sabah1n ilk 1§1k-
lar1yla harekete gec;mi§lerdi. Ordunun biiyiik bir k1sm1 hilafet
saray1n1n etraf1n1 sarm1§, geri kalanlar da Abdullah Bin Mutez'in
bulundugu saray1 ku§atml§tl. Olacaklar1 haber alan Hiiseyin
Hamdan geceden ailesini ve ta§1yabilecegi kadar servetini de ya-
n1na alarak Musul'a kac;mI§tl. Abdullah ve taraftarlar1 da asker-
lere kar§I koyamayacaklar1n1 anlad1klar1nda c;ole kac;m1§lard1.
Abdullah kendisine biat eden askerlerin arkas1ndan gelecegini
zannetmi§ ama yan1lm1§t1. K1sa bir sure izini kaybettirdiyse de
bir kolenin ihbar1 neticesinde gizlendigi evde yakalanm1§, hapse
at1lm1§, be§ giin sonra ise oldiiriilmii§tii. Bir giin ic;inde tahttan
indirilip ertesi giin yeniden tahta c;1karak iki defa halife ilan edi-
len ki§i olarak tarihe gec;tigine emindi Cafer ya da ona takt1klar1
lakapla Muktedir Billah.
Karn1na saplanan §iddetli bir sanc1 ile biitiin viicudu sars1ld1
aniden. Derin bir nefes alarak agr1ya dayanmaya c;al1§t1. Sonum
agabeyim gibi olacak diye gec;irdi ic;inden korkuyla. Ku§ tiiyii
ile onu yelleyen zenci kole, halifenin yiiziindeki ac1 dolu ifadeyi
goriince korku ic;inde daha h1zl1 sallamaya ba§lamI§tl elindekini.
Herkes olecegimi du§unuyor! (:,oktan yerime kimin ge(:ecegini
konu§maya ba§lamt§lardzr! Boyle olacag1n1 biliyordu zira agabe-
yi hasta yatarken o zamanki vezir Abbas Bin Hasan da kendisine
haber yollamt§tt gizlice haz1r olmas1 ic;in. Acaba kimi dii§iinii-
yorlard1 §imdi? Ayaga kalkmal1yd1. Bir an evvel diizelmeli ve i§-
lerinin ba§tna gec;meliydi. Daha yapmas1 gereken c;ok §ey vard1.
Ama naszl? Dogru duzgun oturamzyorum bile agrzdan!

201
Odan1n devasa kap1s1n1n ~al1ninas1yla dald1g1 dii§iinceler-
den s1yr1ld1. Kap1n1n yan1nda bekleyen iki askere eliyle i§aret
edince askerlerden biri kap1y1 a~t1. Odaya giren annesi Sagab
Hatun kap1n1n kapanrnas1n1 bekledikten sonra yiiziinde endi§eli
bir ifadeyle yan1na geldi. Elini oglunun alruna koyduktan sonra
endi§eyle, ''Ate§in dii§memi§ hala!'' dedi. Ard1nda bekleyen kole
k1zlardan birine seslendi:
''Derhal su ve temiz bez verin banal''
Bir va§ak gibi h1zl1 hareket eden gen~ kole Valide Hatun'a
bak1r bir tas i~inde su ve beyaz patiska bez uzatt1. Sagab Hatun
bezi suya dald1r1p 1slatt1ktan sonra Cafer'in aln1na koydu.
''Neler oluyor d1§ar1da? <;oktan harekete ge~mi§lerdir yeni
halife i~in, '' dedi Cafer bitkin bir ses tonuyla.
''Yok oyle bir §ey, endi§elenme. Vezir hafif bir soguk algml1-
g1 oldugunu dii§iiniiyor. ''
''Ne kadar daha beni saklayabilirsin ki devlet erkan1ndan?
Eninde sonunda ayaga kalkamayacak kadar hasta oldugumu og-
renecekler. ''
Sagab Hatun kendinden emin bir ses tonuyla cevap verdi:
''Kalkacaks1n! Sen Muktedir Billah's1n! Neler atlatt1n bu-
giine degin! Biitiin belalardan kurtard1 seni Rabbim. Yine kur-
taracak. ''
Cafer karn1na saplanan yeni bir sanc1 ile dizlerini ~ekip iki
biikliim oldu. Sagab Hatun endi§eyle elini oglunun kar111na koydu.
''Vasit valisi, bir dervi§ getirdi saraya. Halk1 isyana te§vik
ediyormu~, Karmatiymi§ giiya. ''
''Eee?''
''Dediklerine gore ozel yetenekleri varm1§. Hastalar1 iyile§-
tirdigi soyleniyor. Ad1n1 ve soylenenleri daha evvel duymu§tum
ama belli etmedim i~eride. Giizel konu§an, etkileyici biri. Bence
seni gormesinde fayda var."
''Saray1n tiim hekimlerinin, tiim §ifac1lar1n1n yapamad1g1n1
bu dervi§ mi yapacak yani?''
''Bu dervi§ farkl1 biri. Etkileyici konu§uyor. Hem denemek-
ten ne ~1kar? ''

202
Cafer k1sa bir an dii§iindiikten sonra ba§1n1 sallad1. Bu ac1ya
daha fazla tahammiil edemeyecekti.
''Tamam gelebilir. ''
~agab Hatun heyecanla yerinden f1rlay1p kap1ya gitti. An-
nesinin h1zla odadan c;:1k1p gitmesinin ard1ndan c;:ok kotii oldugu
izlenimi yaratmamak ic;:in yerinden dogrulup oturur pozisyona
gec;:ti Cafer. Sanc1lar belirli aral1klarla devam ediyordu. Kap1n1n
yeniden c;:almas1yla elini kald1rarak ac;:1lmas1n1 buyurdu. Askerle-
rin yana c;:ekilmesiyle ac;:1lan kap1dan annesi, annesinin yan1nda
veziri Ali Bin isa girdiler ic;:eri. Toprak rengi keten bir elbise giy-
mi§, elleri ve ayaklar1 zincirli bir dervi§ arkalar1ndan ic;:eri girdi-
ginde §a§1rd1 Cafer. Omuzlar1na dii§en siyah dalgal1 sac;:lar1n1n
c;:evreledigi sert hatl1 yiiziiniin ortas1nda kara bir oniks ta§I gibi
parlayan gozlerinde en ufak bir korku ya da endi§e yoktu dervi-
§in. Etraf1nda sanki goriinmez bir I§Ik c;:emberi var gibiydi. Tiim
bedeninden d1§ar1 yans1yan bu 1§1kla parl1yordu adeta. ~a§ktn
bir §ekilde dervi§e bakarken yatagm tam kar§1s1nda durup yere
kadar egildiler. Bir el hareketiyle kalkmalar1n1 i§aret eden Cafer
seize nereden ba§layacag1n1 bilemiyordu.
'' Ad1n ne senin dervi§? ''
Dervi§ dimdik, cevap verdi:
''Hiiseyin Bin Mansur. Hallac1 Mansur derler ama. ''
Vezir Ali Bin isa araya girdi.
''~ehir merkezinde, Ciineyd-i Bagdadi'nin tasavvuf okulunun
oniinde c;:1kan isyan1 te§vik etmi§ diye tutuklanmI§. isyan1 te§vik
ettigini kabul etmedi ancak isyanc1lara hak verdigini soyledi. ''
Cafer dikkatle siizdii dervi§i.
''Oyle mi? Hak m1 verirsin isyanc1lara?''
Hallie sakin bir ses tonuyla cevap verdi:
'' Adaletsizliklere, e§itsizliklere ses c;:1karmak yanlt§ degildir.
Devletin gorevi biitiin vatanda§lar1na e§it §ekilde davranmak-
t1r. Ne zaman adam kay1rma, rii§vet, yolsuzluk, gelir e§itsizligi
al1r ba§1n1 giderse o toplumda huzursuzluk ba§ gosterir. 0 in-
sanlar1 isyana hen te§vik etmedim ama onlar1 anlayabiliyor ve
hak verebiliyorum. ''

203
Cafer dervi§i dikkatle dinlerken soylediklerini dii§iinmeye
ba§lad1. Ba§a geldigi 908 senesinden beri donem donem halk1
huzursuz eden olaylar olmu§tu. Babas1 Mutaz1t'1n ba§a gelme-
sinden y1llar once ba§lay1p sonlanan zenci isyanlar1 gibi her
donem benzeri halk ayaklanmalar1 oluyordu ancak Karmatiler
ba§kayd1. Tehlikeli olmalar1n1n en biiyiik nedeni ise zenci isya-
n1nda oldugu gibi bir kale ayaklanmas1 degil, yerli halk1n olay-
lar1n ic;inde olmas1yd1. Hayatta iki tiir isyandan korkard1 Cafer.
Biri bu tarz halk isyanlar1yd1. Dalga dalga yay1l1p hilafeti tehdit
eder hale gelebilirdi. Digeri ise ordunun isyan1yd1. Ki bu oldu-
gu zaman halife degi§iyor demekti. Bu nedenle her claim ordu-
nun ba§1ndaki Munisii'l-Muzaffer ile isti§are eder, onun onay1n1
almadan vezir dahil, onemli devlet gorevlilerini asla atamazd1.
Asl1nda bu durum hie; ho§una gitmiyordu ancak ordu her claim
yonetim iizerinde giic; te§kil eden bir unsur oldugu ic;in elinden
ba§ka bir §ey gelmiyordu.
Karn1na yeni bir sanc1 saplanan Cafer· yiiziinii ek§itti bir
anda. Pek belli etmemeye c;alI§Sa da sanc1 geldigi vakit ac1dan
duram1yordu yerinde. Kar§1s1ndakiler endi§eyle at1ld1.
''Halife hazretleri iyi misiniz?''
Elini kald1rarak cevap verdi Cafer:
''iyiyim iyiyim, bir §eyim yok. <;oziin dervi§in elini ayag1n1.
Sonra da yaln1z birak1n beni onunla. ''
Vezir Ali Bin isa itiraz eder oldu.
''Efendimiz, bu adam hakk1nda tiirlii iddialar varken sizinle
onu bir odada b1rakamay1z. ''
Derin bir nefes alan Cafer ya§1ndan beklenmeyecek kadar
kendinden emin bir ses tonuyla cevap verdi:
''Allah a§1g1 bir dervi§ten ne zarar gelir bana? Hem oliim za-
man1m1z ve §eklimiz aln1m1za yaz1lrm§ken onun tecelli etmesini
nas1l engelleyebiliriz? Ne §ekilde terk etmem gerekiyorsa bedeni-
mi o §ekilde terk edecegim zaman1 geldiginde. ''
Valide Hatun oglunu dervi§le yaln1z b1rakmak ic;in onden
yiiriiyiip giderken digerleri de onu takip etti mecburen. Askerler
Hallac'1n zincirlerini c;ozdiikten sonra odadaki son ki§i de c;1k1p
gitti. Yaln1z kald1klar1 an Cafer, Hallac'a dondii.

204
''Simdi yaln1z senle ben kald1k burada. Allah kat1nda nas1l
e§it yarat1lm1§sak §imdi bu odada da oyleyiz. Soyle bakal1m ne
onerirsin bana. ''
Hallie kan oturan bileklerini ovu§turduktan sonra yatag1n
kenar1na geldi.
''Yat1n yataga, rahat bir pozisyon al1n. ''
Cafer kendisine soylenileni yap1p yataga kendisini b1rakt1k-
tan sonra derin bir nefes al1p anlatmaya ba§lad1:
''Bir hafta once ba§lad1 agr1lar. Turn viicudum dovii)111ii§ gibi
ayru zamanda. Ate§ yapt1g1nda kendimi kaybediyormu§um soy-
lediklerine gore. Sanc1lar b1<;ak gibi belli araltklarla saplan1yor. ''
Hallie ellerini birbirine siirdiikten sonra Cafer'in karn1na
koydu. Tek kelime etmeden gozlerini kapay1p derin derin nefes
al1p vermeye ba§lad1. Cafer kendi kendine konu§maya devam etti:
''i§in kotiisii hi<;bir gorevimi yerine getiremiyorum. Ne dev-
lete ne de Allah'a kar§I vazifelerimi yapamad1g1m i<;in vicdanen
rahat degilim. iki rekit namaz bile k1lamad1m. Allah affetsin
beni, ho§nut edemiyorum onu. ''
Hallie, balmumu bir heykel gibi k1p1rdamadan durup ses-
sizce birtak1m sozler yineliyordu i<;inden. Arada ellerinin yerini
degi§tirip ha)ifenin karn1nm ba§ka noktalar1na koyuyor, birka<;
dakika oyle durduktan sonra ba§ka bir noktaya ge<;iyordu. Ca-
fer de susmu§, sessiz bir §ekilde gozlerini yatt1g1 salonun renkli
boyalarla minyatiirler i§lenmi§ tavan1na dikmi§ti. Tuhaft1 ama
viicudu biraz olsun rahatlam1§t1. Rabat bir nefes al1p viicudunu
yatt1g1 yere birakt1 iyice. Birka<; dakika sonra gozleri uykuya tes-
lim olmak iizereyken Hallic'1n sesini duydu:
''Namaz1 Rabbini ho§nut etmek i<;in k1lma. Onu hizmetle-
riyle ho§nut edecegini sanan O'nun r1zas1n1 iicrete baglayandir. ''
Sa§1ran Cafer gozlerini k1rp1§t1rd1:
''Ya ne i<;in k1l1n1r namaz ama<; O'nu ho§nut etmek degilse?''
''Bir insanda a§k ula§tnca kemale, sarho§lugundan bakmaz
olur sevgiliye. 0 vakit kiifiir bile namaz goriiniir i§tl<larm goziine."

205
Cafer dervi§in sozlerinin ag1rl1g1n1 hissediyordu ancak kav-
rayamamI§tI tam olarak manas1n1.
''Yani ne demek istersin?''
''Yani senin kalbin Allah a§kI ile dolmu§sa her §ey ibadet
olur o vakit. ille de namaz k1lmaya gerek kalmaz. ''
Cafer kalbinin mutlulukla doldugunu hissetti birden. Dervi§in
sozlerinin dogru oldugunu anlaffil§tI. Hallac devam etti sozlerine:
''Hastal1k viicudumuzun bize gonderdigi bir mesajd1r. Sifa
bulrnak biitiiniin fark1na varmakt1r. Son zamanlarda bulundu-
gunuz c;:evreden rahats1zl1k duyuyor muydunuz?''
Cafer §a§kml1kla cevap verdi: ·
''Evet, nereden bildin?''
"Her §ey once bizim ic;:imizde olu§ur. Hastal1k onun di§ diin-
yada tecelli etmi§ halidir. Agr1n1z yok olacak ancak onun olu§-
masma sebep veren faktorler devam ederse tekrarlamas1 kac;:1n1l-
maz olur."
Elini yeniden halifenin karn1na koyan Hallac k1sa bir siire
daha gozlerini kapay1p ic;:inden f1s1lt1 §eklinde baz1 sozler tekrar-
lad1. Ard1ndan gozlerini ac;:1p giiliimsedi.
''Sifa Allah'tand1r, ben sadece arac1y1m. ''
Cafer rahatlad1g1n1 hissediyordu. Giinlerdir iligini kemigini
kurutan agr1 yok olmu§tu. Miithi§ bir huzur duygusu kaplam1§t1
ic;:ini. Bunun kaynag1n1n dervi§ oldugunun fark1ndayd1. Annesi
yan1lmam1§tl. S1radan bir dervi§ degildi kar§1s1ndaki.
''Nas1l yapars1n bunu? Sirrm nedir?''
''T1rt1l1 kelebege donii§tiiren sir §ifan1n kaynag1d1r. Her §ey
birbiriyle ili§kilidir. insan bunu fark ettigi vakit bilgiler ona ak-
ma ya ba§lar."
''Sag olas1n dervi§," dedi gev§emi§ bir ses tonuyla. ''Ne di-
lersin benden? Soyle hemen yerine getirecegim."
Hallac ellerini oniinde birle§tirdikten sonra hafif bir tebes-
siim kaplad1 yiiziinii.
''Siz de sag olun halife hazretleri. Kendim ic;:in bir §ey iste-
mem. Zira neye ihtiyac1m varsa Rabbim veriyor zaten. Verme-
dikleri gibi verdigi belalar da hazinem. Tek istegim isyan eden

206
halk1 anlaman1z, dinlemeniz. Siz onlar1 isyana te§vik eden ne-
denleri ortadan kald1rd1g1n1zda daha c;ok sevilecek, daha c;ok sa-
y1lacaks1n1z. Ne mutlu bu diinyada halk1 taraf1ndan c;ok sevilen
hiikiimdarlara ... ''
Cafer dikkatle dinledi dervi§i zira bu sozler onun ic;in onem-
liydi. Halife sec;ilir sec;ilmez yapt1g1 ilk i§ kolelere, divan iiyeleri-
ne, komutanlara, kad1lara otuz bin koyun, s1g1r ve deve hediye
etmek, maa§lar1n1 artt1rmak, hapiste bulunan askerleri d1§ar1 c;1-
kartmak olmu§tu. Bununla da yetinmeyip ayl1k bir dinar olan
ki§ilerin maa§1n1 bir buc;uk dinara c;1karm1§, bah§i§ler dag1tm1§t1.
Tiim bunlar1n nedeni asl1nda c;ok basitti. Korkulan bir halife ol-
mak yerine sevilen biri olmak istiyordu. En ba§indan beri arzusu
buydu. Simdi ise bir dervi§ kar§1s1na c;1km1§ bunun yolunun as-
l1nda c;ok da zor olmad1g1n1 ona gostermi§ti. Yerinden dogrulup
oturur pozisyona gec;tikten sonra kap1n1n iki yan1nda bekleyen
askerlere dondii.
''Kap1lar1 ac;1n ve Vezir Ali Bin isa ile yan1ndakileri huzuru-
ma c;ag1r1n. ''
Askerler bir kedi c;evikliginde h12la kap1y1 ac;1p veziriazannn
ad1n1 soyledikteri sonra kenara c;ekildiler. Odaya giren Ommii'l
Muktedir ile Ali Bin isa §a§km gozlerle ona bakiyordu. Kar§1sma
gelip egildiklerinde, ''Kalkabilirsiniz!'' diye buyurdu Cafer. Annesi
Sagab Hatun §efkat dolu bir giiliimseme ile konu§maya ba§lad1:
''<;ok daha iyi goriiniiyorsun Muktedir, c;ok §iikiir iyi misin?''
''Daha iyiyim validem. Te§ekkiir ederim. ''
Vezir Ali Bin isa goz ucuyla Hallac'1 siizdiikten sonra, ''iyi ol-
man12a c;ok sevindim Muktedir hazretleri. Ne emredersiniz?'' dedi.
''Bu dervi§i hemen b1rakman1z1 ve kendisine te§ekkiir ic;in
be§ bin dinar verilmesini emrediyorum. ''
'' Ancak Muktedir hazretleri kendisi suc;unu kabul etti. Bu-
nun cezas1z kalmas1 ... ''
Cafer bir el i§aretiyle vezirinin soziinii kesti.
''Dedigimi yap. Bunun d1§1nda hapiste tutulan isyanc1lar1 da
affettigimi bildir hepsine. Onlar1 isyana siiriikleyen §artlar iyile§-
tirilecek. Bununla ilgili bir ferman haz1rlans1n tez vakitte."

207
Sa§k1nl1k i~indeki vezir itiraz etti:
''Efendirniz bu isyanc1lar1 bugiin sal1verirsek yarm ba§ka in-
sanlar1 da etkileyerek daha fazla sorun olu§turmalar1 ka~1n1lmaz. ''
''Sorun o §ekilde ~oziilmez vezir. Dedigimi yap dedim sana. ''
Ali Bin isa ba§1n1 salla yarak, '' N as1l emredersiniz efendim,"
dedikten sonra huzurundan ayr1lmak ic;in yeniden oniinde egildi.
Ard1ndan salondan ~1kt1. Adam1n c;1k1§1yla oglunun yan1na giden
Sagab Hatun elini aln1na koyup ate§ini kontrol ettikten sonra
parmaklar1n1 yiiziinde gezdirdi.
''iyi olduguna c;ok sevindim. Han1m1n Hurre Hatun dame-
rakta. Ne zaman kabul edersen gelmek ister yan1na. ''
''Haber gonderecegim ona. ilk once yap1lmas1 gerekenler
var ama," diyen Cafer kalkmaya yeltenince kole k1z firlad1 yerin-
den. Halifenin omuzlar1na incecik ipekli kuma§tan bir sabahl1k
koyarken Sagab Hatun Hallac'a dondii.
''Ne kadar te§ekkiir etsem azd1r sana. Sadece oglumu iyi-
le§tirmedin. <;ok iyi bir dost ve takip~i de kazand1n! Sarayda
kalman i~in ne yapmam1z gerek, soyle bana. ''
Hallie ba§1n1 oniine egdi, bir iki saniye sessiz kald1ktan son-
ra cevap verdi:
''Teklifiniz beni onurland1rd1. Lakin kabul etmem miimkiin
degil. Bana vermek istediginiz dinarlar1 da fakir fukaraya dag1-
t1n. Zira benim goziim ne mevkide ne para puldad1r. Ben Rab-
bini arayan bir Allah a§1g1y1m sadece. Bu yolda devam ederken
Allah'1n sozlerini ne kadar c;ok insana ula§t1r1rsam en biiyiik tat-
min bu olur bana. Niyetim burada fazla kalmak degildir. ''

208
20

iSTANBUL

at1da birikmi§ yagmur sular1 pasl1 tenekelerin iizerine dam-


layarak ritmik bir ses <;1kar1yor, fareler yerdeki su birikinti-
ler1nin aras1nda ko§e kapmaca oynuyordu. Yogun bir ba§ agr1s1
e§liginde, kt§ denizi kadar lacivert gozlerini zifiri karanl1g1n i<;inde
k1rp1§t1rarak a<;t1 Algan. Ba§I sanki mengeneyle sik1§trr1l1yor gi-
biydi. Tiim viicudu uyu§IDU§, ag1rla§ffil§tI. i<;eride yogun bir kiif
kokusu vardi. D1§ar1dan gelen riizgar1n ugultusu su damlalar1n1n
sesine kar1§1yor, korkutucu bir melodi olu§turuyordu. ·Borulardan
gelen horultular ve farelerin t1k1rt1s1 d1§1nda i<;eriye oliim sessizligi
hakimdi. Yiizii, iizerinde yatt1g1 beton yiiziinden kaskat1 kesilmi§-
ti. Omuzlarma dokiilen darmadagmik sa<;lar1 yerdeki su birikinri-
si yiiziinden s1r1ls1klamd1. Neredeyse bir ked.i biiyiikliigiindeki bir
fare biraz ileride iist iiste y1g1hn1§ kartonlarm aras1nda k1p1rday1p
duruyordu. i<;ine <;ektigi her nefesle cigerlerinin yand1g1n1 hissetti.
Dogruhnaya <;al1§t1 ancak ba§aramad1. Ba§1ndaki agr1 dayan1l-
mazd1. Elleri ve ayaklar1 hala boruya bagl1 vaziyetteydi. Ellerini
<;ozmek i<;in ugra§tI ama o kadar soo s1k1ya baglanIDI§tI ki ip bir
santim bile gev§ememi§ti. Ha/a o terk edilmi~ fabrikadayzm! Ka<;
giin ge<;mi§ti ka<;1r1lmas1nm iizerinden bilmiyordu. Karnmdaki gu-
rultuya bak1!1rsa giinlerdir a<;t1. i<;erisi zifiri karanl1k oldugundan
giin ve saat mevhumu kalmam1§t1. Yerinden dogrulmaya <;al1§tI

209
ancak bagl1 oldugu ipleri gev§etmesi miimkiin degildi. Yine de
birka~ kere daha denedi. Ard1ndan derin bir of ~ekerek pes etti.
Hayat1 boyunca insan psikolojisinden anlad1g1n1 dii§iinmii§-
tii ancak onu ka~1ran gen~ adam1n ne hissettigini, neler planlad1-
g1n1 kestiremiyordu. Onu oldiirmek istese ~oktan bunu yapard1,
biliyordu. Ba§komiserin ona incelemesi i~in verdigi el yazmas1
kitap onu hayatta tutuyor olmal1yd1. Bir §ekilde kitab1n onu.
arad1g1 §eye ula§t1racag1n1 dii§iiniiyor olmal1yd1. Ancak onun ne
oldugu hakk1nda bir fikri yoktu Algan'1n. Acaba Profesor Ab-
diilrahim Orgiiplii ne yapmI§tl ona gidemeyince? 0 gece ona el
yazmas1ndan ve olanlardan bahsedince ya§lI adam1n ~ok heye-
canland1g1n1 hat1rl1yordu. Israrla hemen evine gelmesini istemi§-
ti. Asistan1 Duygu da ondan haber alamay1nca polise haber ver-
mi§ olmal1yd1. Biiyiik ihtimal Ba§komiser Mestan da el yazmas1
ile ilgili bir geli§me olup olmad1g1n1 ogrenmek i~in onu aray1p da
ula§amad1g1nda bir tuhafl1k oldugunu anlam1§t1r. Bu durumda
polis ~oktan harekete ge~mi§ olmal1yd1. Kitab1n i~inde insanlar1
can almaya kadar gotiirecek ne olabilirdi?
Derin bir nefes alarak neler oldugunu hat1rlamaya ~al1§t1.
Gozlerinin oniine gen~ adam1n ona uzatt1g1 fotograftaki kad1n
geldi. Vize i§lemleri i~in iilkeye giri§ yaparken ~ekilmi§ o fotogra-
fi nas1l ele ge~irmi§ti hi~bir fikri yoktu. Tek hat1rlad1g1 gen~ ada-
m1n maktul Haydar Doganer'in k1z1n1 oldiirmekten bahsetme-
siydi. Oldiirdii mii yoksa? Daha ne kadar bekleyecekti bu odada
boyle bilmiyordu. Bir an evvel bir §eyler yapmal1yd1. Arna nas1l?
Bu bekleyi§ insan1 ~1ld1rtabilirdi. Derin bir nefes alarak sakinle§-
meye ~al1§t1. Her problemin bir ~oziimii vard1. Bu ogrencilerine
ogrettigi §eylerin ba§1nda geliyordu. <:;oziim bazen sadece bak1§
a~1s1n1 degi§tirmekten ibaret olabiliyordu. Bu yiizden sakin kal-
mal1 ve uygun an1n gelmesini beklemeliydi. <:;oziim bir §ekilde
ortaya ~1kacakt1, buna emindi.
Arkadan baglanan ellerini gev§etmeye ~al1§t1 yeniden ama
ba§aramad1. Karanl1ga al1§an gozleri etraf1n1 zar zor se~erken
egilip ayaklar1na bakt1. Kalin halat benzeri bir iple baglanm1§-
lard1. Birden burnunun ucuna dii§en bir su damlas1 ile irkildi.
D1§ar1daki riizgar artm1§, §iddetli bir yagmur ba§lam1§t1.

210
Akl1na y1llar evvel yapt1g1 evliligi geldi. Oniversitede tan1§1p
k1sa siirede evlendigi kar1s1 Derin'le yedi y1l evli kal1p bo§anm1§-
t1. Tam yirmi y1l gec;;mi§ti iizerinden ama ona olan ofkesi ve k1z-
g1nl1g1 hie;; gec;;memi§ti. Kariyerinin heniiz ba§1nda, cebinde be§
paras1 olmayan ama biiyiik umutlar1 olan biri olarak i§inde yiik-
selebilmek ic;;in deli gibi ko§tururken fark edememi§ti kar1s1ndaki
degi§imleri. Gittigi bir seyahatten iki giin erken donmek zorunda
kalmas1yla c;;1krm§t1 gerc;;ek ortaya. 0 an1 hie;; unutmamI§tI omrii
boyunca. Normalde c;;ocuklara resim dersi veren kar1s1n1n evde
olmamas1 gerekirdi ancak kap1y1 ac;;t1g1 anda anlam1§t1 bir tu-
hafl1k oldugunu. Salona ve mutfaga bakt1ktan sonra koridorun
sonundaki yatak odas1na dogru yiiriirken ic;;inden bir ses f1s1l-
dam1§t1 ona gerc;;egi ama inanrnak istememi§ti. Ta ki gozleriyle
gorene degin. 0 kap1y1 ac;;t1g1nda gordiigii manzara mih gibi c;;a-
k1lm1§ zihnine ve yiiregine. Bugiin hala o an1 dii§iiniince kalbinin
s1k1§mas1 bo§una degildi. Kendi yatak odas1nda, kar1s1n1 ba§ka
bir adamla yakalam1§t1. insan zihni ilginc;;ti. En c;;ok kulland1g1m1z
iki duyu organ1 olan gozler goriip kulaklar duymad1g1 miiddetc;;e
zihin olanlara ba§ka anlamlar bulabilir, inanmay1 sec;;tigi ba§ka
bir gerc;;eklik yaratabilirdi. Ancak tiim c;;1plakl1g1 ile gormii§ ve
duymu§tu onlar1. Sarma§ dola§ bir halde yatag1n iizerinde yatar-
ken zevkten kendilerinden gec;;mi§ bir halde c;;1kard1klar1 sesleri.
Neden §imdi akl1na eski kar1s1 gelmi§ti bilmiyordu. Belki de o
giinden sonra bir daha kimseyle duygusal bir yakml1k kurmad1g1.
ic;;indi kim bilir. Biitiin enerjisini kariyerine vermi§, giiniibirlik
ili§kilerle siirdiirmii§tii ya§am1n1. 0 ili§kiden kac;;t1kc;;a kad1nlar
daha fazla dii§mii§tii iistiine. Simdi kar§1lar1nda goriip gozlerin-
de biiyiittiikleri bu karizmatik adam1n gerisinde boyle bir tra-
jik hikaye olduguna kim inan1rd1? Alayc1 bir giiliimseme yay1ld1
yiiziine Algan'1n. Hayat1ndaki en biiyiik s1rlardan biriydi bu ve
§imdi bu lanet olas1ca yerde dii§mii§tii akl1na bir anda.
Ya burada olup gidersem! Son du§undugum bu aptal ant mt
olacak? Gozlerine hiicum eden kan kadar s1cak ya§lar uzam1§
sakallar1na kar1§1rken biitiin giiciiyle iplerden kurtulmaya c;;al1§-
t1. Ancak ba§aramad1. Ard1ndan bir daha denedi. Bir daha. Bir

211
daha. Her seferinde tiim giiciiyle ugra§1yor ama bir sonu~ alam1-
yordu. Bilekleri kan i~indeydi.
Birden kulaklar1 t1rmalayan biiyiik bir giiriiltii tiim duvar-
larda yank1land1. Nefesini tutarak neler oldugunu anlamaya
~al1§1rken yakla§an ayak sesleri kalp at1§lar1n1n h1zlanmas1na
neden oldu. Beton zeminde duyulan ritmik sesler giderek yak-
la§1rken i~inde solugunu tuttu istemsizce. Bir an once buradan
kurtulman1n bir yolunu bulmal1yd1. Her problemin bir (:Ozumu
vardzr diye dii§iindii i~inden yeniden.
Ayak sesleri yatt1g1 yerin biraz otesinde kesildiginde pasl1
kap1 biiyiik bir giiriiltiiyle a~1ld1. Neler olup bittigini anlamak
i~in gozlerini k1rp1§t1rarak ba§1n1 kap1ya dogru ~evirdi. D1§ar1-
dan siiziilen incecik bir I§Ik demeti ortam1 biraz olsun ayd1nlat1-
yordu. i~eri giren kara siluet tam kar§1s1nda durdugunda biitiin
bedenini bir alev dalgas1n1n yalad1g1n1 zannetti. Kalbi deli gibi
at1yor, kulaklar1ndaki ugultu yiiziinden hi~bir §ey duyam1yordu.
Biliyordu, her an her §ey olabilirdi. Bir iki saniye k1p1rdamadan
duran siluet s1rt1nda ta§1d1g1 bir §eyi bir boh~a gibi b1rakt1 yere.
Tam bu anda bunun ne oldugunu anlad1 Algan. Viicudu yay gibi
gerildi aniden. Bir insan bedeniydi yere birakt1g1. Cans1z bir be-
den olabilir miydi? Oldiirdii k121. Kalp at1§lar1 o kadar h1zland1
ki sesi kilometrelerce oteden duyulabilirdi. Yogun adrenalin tiim
viicudunu esir ahn1§ soluk al1p verrnesi zorla§IIll§tl. Kan1 yak1c1
bir s1v1 gibi tiim viicudunda dolaruyor, dogru diiriist dii§iinrnesi-
ne engel oluyordu.
Birden tavandan sarkan ~1plak arnpuliin yanmas1yla i~eriye
~ig bir l§lk doldu. Karanl1ga al1§an gozlerini k1rp1§t1rarak kar-
§Is1nda dikilen adama bakt1 Algan. Kaya kadar sert bak1§larla
gozlerini gozlerine dikmi§, k1p1rdarnadan kar§1s1nda duruyordu
gen~ adam. Yiiziinde b1~ak gibi bir giiliirnseme vard1.
''Sana bir arkada§ getirdim! '' dedi ismail alayl1 bir ses to-
nuyla.
Tahmin ettigim gibi diye dii§iindii Algan. Oldiirdii k1z1!
Cebinden ~1kard1g1 sigaray1 yak1p derin bir nefes alan isrnail,
Algan'1n akl1ndan ge~enleri okurnu§~as1na alayc1 bir iislupla ko-
nu§maya ba§lad1:

212
''Meraklanma ya§iyor. S1rr1n nerede oldugunu soyledigi za-
man gidebilir ancak. Senin gibi. ''
''Sana bu konuda hi~bir bilgim olmad1g1n1 soyledim. ''
''Yapma profesor. Bu konularda senden daha bilgili ~ok faz-
la ki§i yoktur memlekette, oyle degil mi?''
Algan derin bir nefes ald1. Adam anlamak istemiyordu.
''Ne sir hakk1nda bir bilgim var ne de onun nerede oldugu.
Ka~ defa daha soyleyecegim?''
''Onlar hakk1nda bir §ey bilmesen de diger konularda bil-
gin var. S1rra ula§mamda i§ime yarayacak bilgiler! Mesela i§e
nigahdar1n geride b1rakt1g1 i§aretleri ~ozerek ba§layabilirsin!
Oyle degil mi?''
Nigahdar m1? Tam agz1n1 a~1p bir §ey soyleyecekken
ismail'in yere b1rakt1g1 karalt1n1n k1m1ldamaya ba§lad1g1n1 fark
etti. iki biikliim halindeki karalt1 inliyor ve istemsizce hareket
ediyordu. ismail yiiziinde tekinsiz bir giiliimseme ile ona bakar-
ken ani bir hareketle doniiverdi karalt1. 0 anda koyu kestane
rengi sa~lar1n1n aras1ndan mermer gibi bembeyaz ve piiriizsiiz
teni goriindii Sirin'in. ismail pis pis s1r1tarak Algan'a dondii.
''Sana giizel kad1n dememi§ miydim?''
Algan i~inden §iddetli bir ofkenin yiikseldigini hissediyordu.
Ofke ve adrenalin damarlar1nda siiziiliiyor, kalp at1§lar1n1 h1z-
land1r1yor, tiim bedeninin alev alev yanmas1na neden oluyordu.
Adeta burnundan soluyarak konu§maya ba§lad1:
''Ne yapt1n kad1na?''
ismail'in giiliimsemesi kahkahaya donii§mii§tii.
''Vayyy... Sayg1deger profesor nigahdar1n k1z1 konusunda
pek hassas belli ki. C::ok mu begendin kar1y1?''
Ard1ndan yiiziindeki giiliimseme dondu, ani bir hareketle
Sirin'in yiiziinii tutup sarsmaya ba§lad1.
"Uyan bakal1m han1mefendi! Kalk diyorum sana!''
Sirin iniltiler i~inde kendine gelmeye ugra§1rken neler olup
bittigini anlamaya ~al1§1yordu. Gozlerini k1rp1§t1rarak a~t1g1ri-
da kar§1s1nda gordiigii bulan1k goriintiilere bir anlam vereme-
di once. Sa§km bir §ekilde kar§1s1ndaki adama bakarken birden

213
hat1rlad1 en son neler oldugunu. Bunu fark etmesiyle bag1rmaya
ba§lamas1 bir oldu. Olanca giiciiyle bag1r1yor, hayk1r1yordu.
''imdaaaaaaaat! Yard1m edin! imdaaaaaaaaat! Polis! Polis
i;ag1r1n !''
Onun bu haline kahkahalarla giilmeye ba§layan ismail ye-
niden bir sigara ,;1kar1p yakt1 ve duman1n1 Sirin'e dogru iifledi.
''istedigin kadar bag1rabilirsin giizelim! Seni burada kimse
duymaz!''
Deh§et ii;inde ismail'e bakan Sirin bir yandan ayaga kalk-
maya i;alt§irken bir yandan da bag1rmaya devam etti:
''N'oluyor? Ne istiyorsun benden? Kimsin sen? imdaaaaaa-
at! Yard1m edin!''
ismail sogukkanl1 bir §ekilde sigaras1ndan derin nefesler
i;ektikten sonra cevap verdi:

''Bo§una bag1rma Sirin Han1m. Kimse yard1m1na gelemez! ''


Sirin deh§et ii;inde adama bakt1.
''Nereden biliyorsun ad1m1? Ne istiyorsun benden?''
ismail'in yiiziinde b1,;ak gibi bir giiliimseme belirdi yeniden.
''Ooo ba§ka sorular sormal1s1n. Senin hakk1nda pek i;ok §ey
biliyorum. Belki senden bile fazla. ''
Sa§ktn bir §ekilde ismail'in gozlerinin ii;ine bakt1 Sirin. Ben-
den daha fazla §ey mi biliyor? Nas1l yani?
''Ne demek istiyorsun?''
''Bence ne demek istedigimi i;ok iyi anlad1n. Sana senin hak-
k1nda senden daha fazla §ey bildigimi soyliiyorum! ''
0 anda bunun basit bir ka'r1rma vakas1 olmad1g1n1 anlad1
Sirin. Yine de denemek istedi.
''Bak 'rantamda olan tiim paray1 alabilirsin. Eger istersen
daha fazlas1n1 da alman1 saglar1m. Yemin ederim polise gitme-
yecegim! ''
ismail sigaras1n1n duman1n1 d1§ar1 iifleyerek biiyiik're bir
halka olu§turdu. Gri duman bulutu karanl1kta yiikselip aniden
dag1ld1.
''Meselenin para olmad1g1 yeterince ai;ik degil mi?''
''Ne istiyorsun oyleyse?''

214
ismail'in yiizii ciddile§ti.
''Baban1n korudugu s1rr1n nerede sakland1g1n1 bilmek isti-
yorum. ''
Sirin §a§k1n bir §ekilde bakt1 gen~ adama. Baham neyi koru-
yordu? Nereden biliyor bu adam bunu?
''Ne sa~mal1yorsun sen boyle? Ne sirr1? Ne korumas1? Ney-
den bahsettigini bile bilmiyorum. Babam1 tan1m1yorum bile
ben! ''
''Baban1 tan1mad1g1n1 biliyorum ama geride kalan tek yak1n1
sensin ve o ipu~lar1n1 sana b1rakt1. Onlar1 ~ozmeden hi~bir yere
gidemezsin! ''
Mektubu biliyor olamaz diye ge~irdi i~inden Sirin. Sonra
onu arka cebine s1k1§t1rd1g1n1 hat1rlad1. Adam1n bahsettigi cina-
yet mahallindeki i§aretlerdi. Birden akl1na gelen dii§iince ile yay
gibi gerildi viicudu. Zehir gibi bakan gozlerini ismail'e dikti.
''Babam1 sen mi oldiirdiin?
ismail'in yiizii ciddile§ti yeniden.
''Baz1 insanlar1n oliimii Allah'm emridir. Her kim ki Allah'1n
bizlere gonderdigi dini ve kitab1 yok etmeyi se~erse oliimii de
hak eder. ''
Sirin §a§k1nl1k i~inde donakald1. Nas1l bu olaylar1n ortas1-
na dii§mii§tii hi~bir fikri yoktu. Kar§1s1ndaki bu yobaz ne isti-
yordu ondan? Aniden ofkeyle bag1rarak yerinden dogrulmaya
~al1§tl ancak elleri arkadan bagl1 oldugu i~in dengesini saglaya-
may1p dii§tii.
''Kahretsin! Pislik! Ne istiyorsun benden! Seni boyle b1raka-
caklar m1 san1yorsun? Eninde sonunda polis bulacak seni!''
Biitiin giiciiyle ellerindeki ve ayaklar1ndaki baglardan kur-
tulmaya ve oldugu yerde debelenerek yeniden ayaga kalkmaya
~al1§1yordu. Her seferinde yere y1g1l1yor, h1rsla yeniden deniyor-
du. Defalarca yere dii§tiikten sonra pes etti. Kendisini eski bir
boh~a gibi 1slak ta§ zemine b1rak1rken birden donup kald1. Oda-
n1n i~inde kendisine bakan bir ~ift goz daha gormii§tii. Hayal go-
riip gormedigine emin olmak i~in gozlerini k1rp1§t1rarak yeniden
o tarafa dogru bakt1. Hay1r, hayal degildi. Ta§ zeminin iizerinde,

215
yatar pozisyonda, elleri, ayaklar1 arkas1ndaki bir boruya bag-
lanm1§ olan bir adarn ona bak1yordu. isrnail dibine kadar ic;tigi
sigaras1n1 yere at1p iizerine ayag1yla bast1.
''Tan1§t1ray1rn. Profesor, bu S_irin Hanrm, bizirn nigahdar1n
k1z1. Sirin Han1m bu da rne§hur yazar ve televizyoncu Profesor
Algan Ataman. Senin polislere yard1m ediyordu ipuc;lar1n1 c;oz-
mek ic;in. ''
Demek profesor de ka{:trilmt~ diye gec;irdi ic;inden. Ne di-
yecegini bilemez bir halde Algan'1n gozlerinin ic;ine bakt1 Sirin.
ic;lerinde korku ya da endi§e yoktu. Tam tersi biiyiik bir meydan
okurna ile bak1yordu c;evresine. Nedense bu izbe ve karanl1k yer-
de tek ba§tna olrnad1g1 ic;in mutlu oldugunu hissetti. Tek kelirne
etrneden Algan'1n gozlerinin ic;ine bakarken isrnail devarn etti
konu§maya:
''Sirndi size k1sa bir siire verecegim. Nigahdar1n b1rakt1g1
ipuc;lar1n1 gordiiniiz. El yazmas1 §U varilin iizerinde. -Ozerinde
c;alt§abilirsiniz. Size verdigim siirenin sonunda kay1p risalelerin
nerede oldugunu soyleyeceksiniz bana. ''
Sirin dikkatle isrnail'in gosterdigi tarafa bakt1g1nda pasl1 bir
varilin iizerindeki deri kapl1 el yazmas1 kitab1 gordii. Avukatin
bahsettigi kitap bu olmalt. Ard1ndan ofke ile bag1rd1 isrnail'e:
''Ne o i§aretleri bilebilirirn ne de yaz1lanlar1 anlar1rn! Ate-
istirn ben anlad1n rn1? Tiirn bu dini sac;rnal1klarla i§irn olmaz! ''
ismail kiic;iik bir kahkaha att1.
''Vay anas1n1! Bizirn nigahdar1n k1z1 bir ateist mi olmu§
Amerikalarda? Adam rnezar1nda ters donecek!''
Ard1ndan devarn etti sozlerine:
''Simdi gidiyorwn. Burada uslu uslu oturup bulrnacay1 c;ozrne-
ye c;ah§m. Profesor ihtiyaclillZ olan kitap burada, say1larm ve §ekil-
lerin anlarnm1 c;ozseniz iyi olur. Hayatlillz buna bagl1 unutrnay1n!''
Bunlar1 soyledikten sonra belinden tabancas1n1 c;1kar1p ic;inde
mermi olup olrnad1g1n1 kontrol etti. Sirin deh§et dolu gozlerle ona
bak1yordu. Silah1 yeniden beline koyduktan sonra Sirin'in kolunu
tutup ayaga kald1rd1. Once direnmeye c;alt§an Sirin giiciiniin ada-
rna yetmeyecegini anlay1nca direnrnekten vazgec;ti. isrnail, Sirin'in

216
ellerindeki ipleri c;ozdiikten sonra, ''Gerisini sen halledersin ar-
t1k," deyip kap1ya dogru yiiriimeye ba§lad1.
''Arkada§1na da yard1m etmeyi unutma. Size bu ak§ama ka-
dar miiddet! Giine§ batt1grnda cevab1n1z yoksa ba§1n1za gelecek-
lerden ben sorumlu degilim, ona gore.''
ismail bu sozleri arkasrna donmeden soyledikten sonra eski
demir kap1y1 iki koluyla birden kendine dogru c;ekerek ac;t1. D1§ar1
~1k1p kap1y1 kapatmak iizereyken ba§1n1 i~eri uzatt1 yeniden.
''Haa son bir §ey daha! Bo§una bag1r1p yard1m istemeye
kalkrnayrn! Kimse duymaz sizi. ''
Demir kap1 giiriiltiilii bir §ekilde kapan1p arkadan kilitlen-
dikten sonra i~eriye yeniden sessizlik ve karanl1k hakim oldu.
Sirin'in ziimriit gibi gozlerinden siiziilen ya§lar ta§ zemine dam-
larken profesor dayanamayarak araya girdi:
''Liitfen sakin olun! Korkmay1n!''
Sirin ba§1n1 kald1r1p Algan'a bakt1.
''Korkmayay1m m1? Nas1I korkmam? Y1llar sonra babam1n
ba§ka biri oldugunu ogreniyorum. Kalk1p buraya geliyorum.
Oldiiriildiigiinii soyliiyorlar. Ne oldugunu anlamadan kendimi
burada buluyorum! Babam1n katili taraf1ndan ka~1r1lm1§1m! Bize
ne yapacag1 ~ok ac;1k degil mi?''
Algan, Sirin'in ya§ad1g1 travmay1 anl1yordu. Ne diyecegini
bir an bilemeden ona bakt1ktan sonra cevap verdi:
''Matematikte her problemin bir c;oziimii vardrr. Hayatta da
oyle. Sadece sakin olrnal1 ve ~oziim ic;in c;aba harcarnaliy12. Simdi ilk
olarak ayaklannIZdaki baglar1 ~oziin. Ardindan bana yarchm edin. ''
Sirin kendisine denileni sorgulamadan yerine getirmeye ba§-
lad1. Once alelacele ayaklar1ndaki baglardan kurtuldu. Kalin ipi
ofkeyle yere f1rlatt1ktan sonra h1zla Algan'rn yan1na gitti. Seri
hareketlerle iki biikliim oldugu yerde yatan Algan'1n ellerini c;oz-
meye ~al1§tl tela§la. Ancak o kadar s1k1 baglanm1§tl kine yaparsa
yaps1n ip hi~bir §ekilde oynam1yordu yerinden.
''Kahretsin! Ac;1lm1yor! ''
Algan sogukkanl1 bir §ekilde kar§1l1k verdi:
''Sakin olun ve derin bir nefes aldiktan sonra acele etmeden
a~ma ya c;al1§1n."

217
Sirin derin bit nefes ald1ktan sorua yeniden ugra§maya ba§-
lad1. Kalin ip parmaklar1n1 ac1t1yor, derisini y1prat1yordu. Bilek-
leri s1k1 s1k1ya bagl1 oldugu ic;in morarm1§tl. Ancak bu, Algan'm
elleri ve bileklerinin yan1nda hic;bir §eydi. Birkac;: dakikal1k bir
ugra§tan sorua ofkeyle bag1rd1:
"Olmuyor! Olmuyor i§te!''
Dizlerinin iizerine bir pelte gibi _dii§en Sirin olanca gi.iciiyle
aglamaya ba§lad1. Bir yandan agl1yor bir yandan da haykir1yordu!
''Biitiin bunlar neden oldu? Neden ben? Ne istiyorsun ben-
den? Yetmedi mi c;ektiklerim?''
Algan §a§k1n bir §ekilde Sirin'e bak1yor ama ne s6ylemesi
gerektigini bilmiyordu. Birkac; dakika kat1la kat1la aglayan Sirin
kendine geldikten sorua ic;ini c;ekti.
''Neden boyle §eyler soyledim bilrniyorum. Allah'a falan
inanmam ben! Bilime inan1r1m sadece! Bu olay1n da nedeni yo-
baz bir sap1g1n ba§1ndaki mant1k d1§1 dii§iinceler! Bu kadar basit
i§te !''
Algan kar§1s1ndaki gene; kad1n1n ruhundaki c;eli§kiyi gorii-
yordu. En zay1f an1nda benliginin en gizli sakl1 yonleri ortaya
c;1kard1 insan1n. Anlay1§l1 bir ses tonuyla kar§11.ik verdi:
''C:::ok normal bu tepkiler. Her insan1n ic;inde kendisinden
daha biiyiik bir giice inanma ihtiyac1 vard1r. Varolu§unu an-
lamland1racak bir giic;. Kimi Allah der ona, kirni Taru1, kimi
Brahman, kimi enerji, kimi biitiin, kimiyse sadece 0. Kelimeler
onemsizdir. Ne dersen de, neye inan1rsan inan ruhunun en derin-
lerinde gizlidir bu ihtiyac;. ''
Sirin sessiz bir §ekilde Algan'1 dinliyordu. Sakinle§mi§, h1c;-
k1r1klar1 son bulmu§tu. Algan bir siire gene; kad1n1n kendine gel-
mesini bekledikten sonra yeniden konu§maya ba§lad1:
''Bak1n, biliyorum c;ok zor bir durumun ortas1nday1z. Arna
buradan bir §ekilde kurtulacag1m1za inan1n liitfen. Simdi yeni-
den deneyin liitfen §U ipleri c;ozmeyi. ''
Sirin gozlerindeki ya§lar1 elleri ile sildikten sonra ipleri c;e-
ki§tirmeye ba§lad1.
Bir yandan iplerle ugra§irken bir yandan da Algan'1 inceli-
yordu. Kafas1ndaki profesor imaj1na pek uymuyordu Algan.

218
''Hi~ profesore benzemiyor mu§sunuz biliyor musunuz?''
dedi gi.ili.imseyerek.
''Bunu ilk defa sizden duymuyorum inan1n. insanlar1n kafa-
lar1nda §ablonlar var baz1 mesleklere kar§I. Bir profesori.in dar-
madag1n1k ve biraz ya§lt olmas1 gerek san1r1m onlara gore.''
''Evet ve biraz daha demode giyimli mi demeliyim?''
Sirin, Algan'1n kir pas i~indeki jean pantolonuna, kaban1na,
dag1lm1§ sa~lar1na bak1yordu.
''Siz nas1l desem ... Fazla stil sahibisiniz."
Algan gi.inlerdir ilk kez gi.ili.imsedi.
''Siz ne i§ yap1yorsunuz?''
''Ben Columbia Oniversitesi'nde ogretim gorevlisiyim. Atom
fizigi iizerine dersler veriyorum. ''
Algan §a§1rm1§t1.
''Siz de pek ogretim gorevlisine benzemiyorsunuz. Ostelik
atom fizigi konusunda. Aktrisim deseniz inan1rd1m. Demek ki
ayn1 §ablonlar benim zihnimde de var. Desenize meslekta§IZ. ''
Sirin mahcup bir §ekilde giiliimsedi.
''Ehh heniiz profesor olamad1m ama umar1m bir giin olu-
rum. Bu arada hen Sirin Ozdemir. Liitfen Sirin deyin bana. ''
Algan ba§1n1 sallad1.
''Ben de Algan Ataman. Memnun oldum diyecegim ama
boyle bir ortamda pek uygun ka~mayacak. ''
Sirin yeniden giiliimsedi. Ha.la ipleri ~ozmeye ~al1§1yor ama
bir tiirlii ba§aram1yordu.
''Olmuyor! Ne yapacag1z?''
Algan ne yapacaklar1n1 dii§iiniirken birden d1§ar1dan gelen
bir otomobil sesi ile durdular. Yagmur tanelerinin ~at1ya vurur-
ken ~1kardtg1 sesler hafiflemi§ti. (:1t ~tkarmadan etraf1 dinlemeye
ba§ladtlar. Sirin tam agzm1 a~acakken Algan f1s1lt1 halinde uyard1.
'' S§§§ ... Sessiz ol. ''
''Yard1m isteyebiliriz! ''
''Kim oldugunu bilmiyoruz ama!''
Bulundugu yerden etraf1 gormeye ~al1§an Sirin, bacaklar1n1n
serbest olmas1n1 f1rsat bilerek ayaga kalk1p sendeleyerek etrafta

219
dola§maya ba§lad1. Plastik kovalar, kal1n siyah po§etler, ic;i bo§
boya kutular1 iist iiste y1g1lm1§, aralar1n1 oriimcek aglar1 sarm1§-
t1. Yerde k1rtk cam ve mukavva parc;alar1 vard1. Eskimi§ plastik
eldivenler, sap1 k1r1lm1§ bir kiirek, paslanmI§ ·bir el arabas1 bir
k6§eye at1lm1§t1. Ost iiste y1g1lrm§ kartonlar neredeyse bir dag
olu§turmu§tU. Karton kutular1n aras1na giren Sirin aralar1ndan
c;ekip c;1kard1g1 parc;alar1 diger tarafa f1rlatmaya ba§lad1. Kiiflen-
mi§ karton parc;alar1n yiiziinden biiyiik bir toz bulutu kaplad1
etraf1. Tiim bu karma§arun aras1nda tiim giiciiyle kartonlar1 c;e-
ki§tiren Sirin birden heyecan ic;inde profesore seslendi:
''Profesor! Profesor! ''
''Algan de bana liitfen. Ve yava§ ol biraz! Ne oldu?''
''Burada yukar1da kiic;iiciik bir pencere var. Kartonlardah
goriinmiiyor. Eger iplerden kurtulursak oradan c;1kabiliriz. ''
Algan giic;liikle kald1rd1g1 ba§1n1 beton zemine yaslad1 yeni-
den. Kis1k bir ses tonuyla cevap verdi:
''iyi ama nas1l? ''
Ko§ar ad1m Algan'1n bulundugu yere gelen Sirin kisa bir
siire ne yapmas1 gerektigini dii§iindii. Ard1ndan dikkatle etraf1
incelemeye ba§lad1.
''Ne ar1yorsun oyle?''
''Kesici herhangi bir §ey."
H1zla adrm ad1m her taraf1 taramaya ba§lad1 Sirin. 0 kadar
c;ok iist iiste y1g1lm1§ alet vard1 ki etrafta, ic;lerinde i§ine yaraya-
cak bir §ey olmamas1 imkans1zd1 ona gore. Bir iki dakikal1k bir
aray1§1n ard1ndan kartonlar1n arkas1nda bir §ey fark etti. H1zla o
tarafa dogru yiiriiyiip tozlu kartonlar1 eliyle itip arkalar1na gec;ti.
Arad1g1 §ey beton zeminin iizerinde duruyordu. Kenarlar1 pas-
lanm1§ eski bir testere parc;as1n1 eline ald1 sevinc;le.
''i§te buldum!''
Ayn1 h1zla Algan'1n yan1na giden Sirin yere c;omelip testereyi
ipin iizerine yerle§tirdi.
''Bir taraf1m1 kesmezsin degil mi?'' diye sordu Algan.
''Umar1m! '' diye kar§1l1k verdi Sirin.
Algan gergin bir §ekilde beklerken Sirin pasl1 testere par-
c;as1n1 ipe siirtmeye ba§lad1 biitiin giiciiyle. Bir iki dakikal1k bir

220
ugra§1n ard1ndan ipin bir taraf1 kopmu§tu. Geri kalan1n1 gii~
kullanarak kendisi a~an Algan h1zla ayaklar1ndaki baglardan da
kurtulduktan sonra ayaga f1rlad1. ip o kadar s1k1 baglarnru§tl ki
bileklerinde derin k1rm1z1 §eritler olu§mU§tU. Tiim viicudu daya-
n1lmaz bir §ekilde agr1yordu. Bileklerini ovu§turarak h1zl1 ad1m-
larla pencerenin oniine geldi.
'' Cami k1ralrm !''
''<;ok giiriiltii olmaz m1?"
''Sen bag1r1p yard1m istemeyi dii§iiniiyorsun, cam k1r1g1 gii-
riiltii mii onun yan1nda?''
Algan ~evik bir hareketle kartonlar1n iizerine t1rmarup pen-
cerenin oniine ula§t1g1nda geriye doniip etraf1 tarad1. Ard1ndan
gozleri Sirin'in boynunda sabitlendi.
''E§arb1n1 uzat bana!''
Kendisine soyleneni yapan Sirin boynundan ~1kard1g1 beyaz
puantiyeli lacivert e§arb1 profesore uzatt1. E§arb1 eline saran pro-
fesor h1zl1 bir manevrayla yurnrugunu cama ge~irdi. Kuma§1n
yaratt1g1 tamponla hafif bir sesle ~at1rdad1 cam. Dirsegi ile iterek
k1r1lan boliimiin d1§ar1 ~1kmas1n1 saglad1. Ardmdan kalan cam
par~alar1n1 eliyle toplay1p att1. Bir iki saniye cam1 inceledikten
sonra, ''Biraz zorlarsak buradan ~1kabiliriz d1§ar1 kesinlikle! ''
dedi kendinden emin bir ses tonuyla.
''Emin misin?''
"Denemekte fayda var."
iki yan1ndan tuttugu pencere pervazlar1run ortas1ndan ge~ir-
di bedenini ~evik bir hareketle. Ancak s1k1§ml§t1 tam orta yerin-
de. Ne geri gelebiliyor ne de ileri gidebiliyordu. Viicudunu minik
hareketlerle siirterek s1k1§t1g1 yerden ~1karmaya ~al1§irken birden
koridordan gelen ayak seslerini duydular yeniden.
''Geliyor! '' diye f1s1ldad1 Sirin korku i~inde.
Acele et111esi gerekiyordu ama s1k1§t1g1 yerden bir milim bile
k1m1ldayarmyordu. Beton zemine ~arpan ayakkab1lardan ~•kan
sesler gittik~e yakla§Irken kalp at1§lar1 §iddetlenmi§, nefes al1§ ve-
ri§leri luzlanm1§t1. Derin bir nefes alarak gobegini i~eri ~ekti ve
tiim giiciiyle kendisini d1§ar1 dogru ittirdi. Bedeni sil<1§t1g1 yerden

221
kurtulup rahatlarken s1rt1nda bir ac1 hissetti. Eline bula§an k1z1l-
l1ktan kanad1g1n1 anlad1 ancak vakit kaybetmemeleri gerekiyor-
du. Arkas1n1 doniip heyecan i,;inde bag1rd1 Sirin'e:
''Kitab1 unutma sak1n!''
Sirin h1zla geriye doniip pasl1 varilin iizerine b1rak1lm1§ el
yazmas1 kitab1 al1p kolunun alt1na s1k1§t1rd1. Ard1ndan ko§arak
pencerenin kenar1na gitti ve kitab1 Algan'a uzatt1.
Algan binan1n tepesine a,;1lan pencereden a§ag1da ona kor-
ku dolu gozlerle bakan gen,; kad1n1n uzatt1g1 kitab1 ald1ktan son-
ra elini uzatt1 ona. Sirin aceleyle eline yap1§t1g1nda h1zla yuka-
r1 ,;ekti onu. K1sa siirede d1§ar1 ,;1km1§lard1. Ayak sesleri demir
kap1n1n oniinde kesilmi§ yerini anahtar §1ng1rt1lar1na b1rakm1§t1.
Ayaga kalk1p ne kadar yiiksekte olduklar1na baktilar. En fazla
iii; metrelik bir mesafe soz konusuydu. Atlamazlarsa ba§lar1na
neler gelecegini bilmiyorlard1. Sirin korku ii;inde yap1§t1 Algan'1n
koluna.
'' Atlayamam. Yiikseklik korkum var benim! Bakam1yorum
bile a§ag1ya. ''
''Tut elimi! ''
Algan Sirin'in elini tuttuktan sonra gozlerinin i,;ine bakt1 ka-
rarl1 bir §ekilde.
''Eger bunu §imdi yapmazsak bir daha boyle bir §ans1m1z
olmayacak, anl1yor musun?''
Sirin anlad1g1n1 belli etmek ii;in ba§lill sallad1. Gozlerinden
s1cak ya§lar siiziiliirken, bir duvag1n ard1ndan bak1yor gibiydi
etrafa.
''0,; deyince! '' diye bag1rd1 Algan.
''0,; deyince! '' diye kar§1l1k verdi Sirin gozlerini kapatarak.
''B"1r... 1·k.1... ''
••

''U,;!''
Kendisini bo§luga b1rakt1g1nda arkalar1ndan art arda patla-
yan silah sesleriyle kalbinin gogsiinii yar1p d1§ar1 f1.rlad1g1n1 zan-
netti Sirin. Vurulmu§ muydu yoksa?

222
21

UL

arjoriin ic;indeki kur§unlar1 tamamen bo§altan ismail fabri-


kan1n arkas1na bakan deponun oniinde durup ufuk c;izgisin-
e giderek kiic;iilen, bata c;1ka ilerleyen iki siluete bakt1 giiliim-
seyerek. Bu noktadan kiic;iiciik iki noktaya benziyorlard1 art1k.
Siyah deri eldivenlerini buru§uk ellerine gec;irdikten sonra sila-
h1n1 beline tak1p depoya dogru yiiriidii. Yagmur yeniden ba§la-
m1§, biiyiik bir gok giiriiltiisii e§liginde ortaya c;1kan §im§ekler
gokyiiziinii boydan boya kesiyordu. Deponun paslanm1§ demir
kap1s1n1 biiyiik bir giiriiltiiyle s1k1 s1k1ya kapat1p oldukc;a biiyiik
bir asma kilidi iizerine gec;irdi. Ard1ndan yagmura aldirmadan
biraz ileriye park ettigi eski bir otomobile bindi. Koltuga oturur
oturmaz derin bir nefes al1p cep telefonunu c;1kard1. Sag elindeki
deri eldiveni c;1kar1p att1ktan soma h1zla 1 no'lu tu§a bast1 ve
beklemeye ba§lad1. K1sa bir c;al1§1n ard1ndan tok bir ses doldurdu
araban1n ic;ini.
''Durum ne?''
ismail heyecan1n1 bast1rmaya c;al1§arak cevap verdi:
''Her §ey planlad1g1m gibi gidiyor §eyhim. Profesor ile
nigahdar1n k1z1n1 bir araya getirdim. Az evvel de kitapla birlikte
kac;malar1na izin verdim. ''
''Sana ula§tirtlan c;ipleri ne yapt1n?''

223
''Hie; meraklanrnay1n. ikisine de yerle§tirdim. Nereye gider-
lerse gitsinler her an takipte olacag1m. ''
Telefonun kar§I taraf1ndaki ses sustu. K1sa bir sessizlik ara-
ban1n ic;ini doldururken ismail heyecandan bay1lacag1n1 zannetti
bir an.
''Peki. Son ana kadar izin vermen gerekiyor onlara. Pe§le-
rinde oldugunu hissetsinler ama sak1n oldiirme. S1rra ula§t1klar1
vakit i§lerini bitirir, alman gerekeni al1p bize getirirsin. ''
''Hie; ku§kunuz olmas1n §eyhim. ''
''Sana yollad1g1m1z pakette bir cep telefonu var. Ondan ula-
§acag1z sana bundan sonra."
Telefon kapan1r kapanmaz araban1n torpido goziinii ac;1p
kiic;iik kutuyu c;1kard1. ic;indeki iphone'nu ac;1p mXsy uygulama-
s1ru t1klad1. K1sa bir bekleyi§in ard1ndan ekranda beliren harita-
n1n iizerinde iki kiic;iik nokta goriindii. Biri k1rm1z1 digeri ise ma-
viydi. Durmadan harita iizerinde ag1r ag1r ilerliyorlard1. ismail
giiliimseyerek bakt1 noktalara. Ard1ndan arabay1 c;al1§t1.r1rken
kendi kendine konu§maya ba§lad1.
''Kac;1n bakalrm minik ku§lar istediginiz yere! Geliyor pe§i-
nizden baban1z! ''

224
22

UL

c;inde oldugu otornobil gec;tikleri bozuk yollarda be§ik gibi
sallan1rken oturdugu koltugun arkas1na kolunu uzat1p terrno-
su ald1. Torpido goziindeki plastik bardaklardan birine zift gibi
siyah kahveyi dolduran Ba§korniser Mestan arac1 kullanan yar-
d1rnc1s1 Oguzhan'a dondii .

'' Ic;er rnisin? ''


''Sag olun ba§korniserirn, alrnayay1rn."
Bu kac;1nc1 kahvesiydi hat1rlarn1yordu arna uykusuzlukla
ba§a c;1krnas1n1n en iyi yolu bu ac1 s1v1y1 ic;rnekti. Arac1 doldu-
ran kahve kokusunu ic;ine c;ektiginde bile daha iyi hissediyordu.
Araban1n torpido goziinii ac;1p ic;ine s1k1§t1rd1g1 gazeteyi c;1kard1.
ilk sayfada oldukc;a biiyiik puntolarla giinlerdir onu uykusuz b1-
rakan cinayetten bahsediliyordu.
''Tan1nrru§ eski sanayicilerden Haydar Doganer oldiiriildii!"
diye at1lan ba§l1gm bir alt1nda ise ''Olay1 c;ozrnede polise yard1rn
eden Profesor Algan Atarnan ise kay1p!'' yaz1lm1§t1. Hi§1rnla gaze-
teyi arka koltuga firlatt1 Mestan. Bas1nm olay1 ogrenrnesi hie; iyi
olrnarru§tl. Olay bas1na yans1y1nca iizerlerindeki bask1 daha da
artrru§tl. Bir an evvel olay1 sonuc;landrrarnazlarsa polis te§kilat1-
n1n ic;ine dii§ecegi dururnu dii§iinerniyordu. Telsizden yay1lan ko-
nl.l.§rnalar arac1n ic;ini doldururken kahvesinden bir yudurn ald1.

225
''Ne oluyor boyle? Tiim ekipler iiniversiteye mi yollan1yor?''
''Olaylar giderek §iddetleniyormu§ ba§komiserim. Yarala-
nanlar varmI§ epey. Halk da destek vermeye ba§lamI§ iistelik.
Yay1lmasmdan ve radikal orgiitlerin kar1§mas1ndan korkuluyor. ''
Kart§mamalart imkanstz diye gec;irdi ic;inden Mestan. Bu
iilkede her donem ne olmu§sa hepsinin alt1nda bu giic;ler vard1.
Arna as1l bu radikal gruplar1 yonetenler yakalanrnal1yd1. Ancak
ne yaz1k ki o kadar biiyiik bir giice sahiplerdi ki hic;bir donem bu
ki§iler ortaya c;1km1yordu. Mestan bazen kendisini kedi fare oyu-
nunda oynuyor gibi hissediyordu. Sanki birileri bir yerden diig-
meye bas1yor, sahne haz1rlan1yor, digerleri de bunun ba§kalar1
taraf1ndan olu§turulmu§ bir oyun oldugunun fark1nda olmadan,
yemin pe§inde dur durak bilmeden ko§turup duruyordu.
Arac; Hoca Ali Sokagi'ndan saga sap1p Serdar-1 Ekrem'in
parke ta§lI yollar1nda ilerleyerek sari rengiyle metrelerce oteden
bile fark edilen, U §eklindeki tarihi Dogan Apartman1'rnn oniin-
de durdu. Devasa bir alana yay1lm1§ apa1t111arnn tam kar§Ismda
s1valar1 dokiilmii§, duvarlar1na renkli boyalarla grafitiler yap1l-
m1§, paslanm1§ demir parmakl1kl1 pencereleri k1r1k dokiik bir
halde olan, oldukc;a eski tarihi bir bina vard1. Hemen yan1nda,
alt1nda bir kafe, bir emlak ofisi ve kiic;iik bir butik olan ba§ka
bir tarihi apartman vard1. Bu sokak insana kendisini Avrupa'da
hissettiriyordu. Mestan h1zla arabadan inerken geride kalan
Oguzhan'a seslendi:
''Sen arac1 uygun bir yere birak1p gel hemen. ''
''Bir alt sokakta otopark var. Onun oralarda uygun bir yer
bulurum ben."
Oguzhan'1n gitmesinin ard1ndan apartman1n mermer siitun-
lu ag1r demir kap1s1ndan gec;ip bahc;eye ve dairelere ac;1lan renkli
vitray camlarla siislii kap1s1n1n oniine geldi. Tam zillerin iizerine
bakarken arkas1ndan gelen sesle irkildi:
''Buyurun, kimi arad1n1z?''
Mestan sesin di§ kap1 ile renkli vitray caml1 kap1 aras1nda
kalan boliimde, hemen sag tarafta yer alan odadan geldigini an-
lad1. Oraya dogru birkac; adrm att1g1nda geni§ bir odan1n ic;inde,

226
biiyiik~e bir rnasan1n gerisinde oturan iki adarn sorgulayan goz-
lerle ona bak1yordu.
''Nas1l yard1rnc1 olabiliriz?''
''Siz gorevli rnisiniz?''
''Evet. Kimi ar1yorsunuz?''
Mestan cebinden kirnlik kart1n1 ~1kar1p adarnlara uzatt1.
''Ba§korniser Mestan Usriiner ben. Profesor Algan Atarnan'1."
Kar§1larmdakinin ba§korniser oldugunu ogrenen adarnlar
ayaga kalkt1. Daha ya§l1 olan giiliirnseyerek konu§rnaya ba§lad1:
''Profesor giinlerdir evde yak yaln1z ba§korniserirn. ''
''Biliyorurn. Evine ba:kacag1z. ''
Adam yarundaki daha gen~ gorevliye ba§iyla i~ kap1y1 i§aret

ett1.
'' Mehrnet sen ba§kornisere goster yolu."
Ard1ndan Mestan'a donerek devarn etti sozlerine:
'' Mehrnet size yard1rn edecek ba§korniserirn. Algan Bey dor-
d iincii katta on nurnarada oturuyor. Evde ~al1§an giindelik~i var.
A~ar ka p1y1 size."
Mestan h1zla oniinden f1rlay1p vitray carnl1 dernir kap1-
y1 a~an gorevliyi takip etrneye ba§lad1. Kap1dan ge~er ge~rnez
biiyiik ve yernye§il bir bah~eye ~1krn1§lard1. Gorevli anlatrnaya
ba§lad1:
''Buras1 U bi~irnde, A, B, C, D diye dort bloktan olu§an bir
binad1r. Biitiin binalar birbiri ile baglant1l1d1r. En list katta spar
salonu ve kiitiiphane d1§1nda her dairenin kileri vard1r. 51 daire
rnevcuttur toplarn. Buyurun §6yle. ''
Gorevli sagdaki binan1n i~ine girip tarn ortada yer alan
krern rengine boyanrn1§ ferforje kafesli eski asansoriin diigrnesi-
ne bast1. Bir iki saniye sonra asansore binip iki yana a~1lan ah§ap
~er~eveli kap1lar1 kapatt1ktan sonra dordiincii kat1n diigrnesine
bast1 gorevli. Asansor ag1r ag1r katlar1 ~1k1p durdugunda d1§ar1
~1k1p tarn ~apraz1nda yer alan dairenin kap1s1n1 gosterdi adarn.
''i§te Algan Bey'in dairesi tarn §Uradaki. ''
Mestan asansorden indigi s1rada yeniden adarna dondii.

227
''iki gece evvel s1ra d1§1 hir §ey oldu mu hurada?''
''S1ra d1§1 derken neyi kastediyorsunuz ha§komiserim?''
''Her zamankinden farkl1 hir §eyler oldu mu?''
Adam k1sa hir an dii§iindiikten sonra cevap verdi:
''O gece aniden elektrikler kesildi. Biz komple gitti sand1k
ama anlad1k ki hizim hinada sorun var sadece. Bir iki saat kadar
sonra da geri geldi. Ha hir de ii~iincii katta oturan ingiliz kon-
solosunun e§i panik halde hizi ~ag1rd1. D1§ar1da ~ocuklardan hiri
hiiyiik~e hir ta§ f1rlatarak camlar1ndan hirini kirrm§. Osman fir-

lad1 ~1kt1 yan1na. Ben a§ag1da kald1m. Elektrikler de sonra kesildi


zaten. S1ra d1§1 olan tek §ey huydu. ''
''Diger mesai arkada§In gelene kadar ayr1ld1n m1 yerinden?''
''Once elektrikler komple gitti sand1m. Sonra haktrm sokak-
tan I§tklar yans1yor, hir iki dakikal1g1na d1§ar1 ~1k1p ~evre hinala-
r1 kontrol ettim, o kadar. En fazla iki hadi hilemedin ii~ dakika
ayr1lm1§1md1r yerimden. Bu esnada Algan Bey aramI§ heni. Geri
arad1m kendisini ama telefonu kapal1yd1. Bir sorun mu var ha§-
komiserim?''
''Sorular1 hen sorarrm sadece. ~imdi gidehilirsin. Gerek go-
riiliirse ifadene ha§vurulacak. ''
Adam §a§k1n ve korkmu§ hir halde asansorle geri giderken
devasa kap1n1n zilini ~ald1 Mestan. Birka~ saniye sonra a~1lan
kaptdan sa~lar1n1 tepesinde topuz yapmt§, iizerinde eski hir e§of-
man, elinde 1slak hir hez olan orta ya§lI hir kad1n a~t1.
''Buyurun! ''
''iyi giinler. Ba§komiser Mestan Ostiiner hen. Algan Bey'in
evi mi?''
''Evet ama kendisi yok evde."
Mestan kimligini kadma uzatt1ktan sonra kar§1l1k verdi:
''Biliyoruz. Evi gormemin hir mahsuru var m1?''
Bir an hir §a§k1nl1k ya§ayan kad1n hemen ard1ndan toparla-
n1p kenara ~ekildi.
''Buyurun liitfen. ''
Mestan i~eri girerken merdivenlerin ha§tnda Oguzhan go-
riindii. Nefes nefese kalmI§ hir halde Mestan'tn arkas1ndan i~eri

228
girdi. Kap1 kapan1r kapanmaz geni§ holiin ortas1ndaki mermer
tablal1 yuvarlak masan1n kenar1nda merakl1 gozlerle kendisine
bakan kad1na dondii ba§komiser:
''Ne kadar zamand1r c;al1§1yorsun Algan Bey'in yan1nda?''
''On sene oldu.''
'' Algan Bey'in daha evvel ortadan bu §ekilde kayboldugu
olmu§ muydu?''
''Hay1r. ilk kez oluyor. S1k s1k seyahatlere gidip gelmedigi
oluyordu tabii ama bana hep soylerdi §U giinler olmayacag1m
diye. Bu sefer tek kelime etmedi."
Mestan dikkatle etraf1 siizdiikten sonra giri§in c;apraz1nda
yer alan salona dogru yiiriidii.
''Eve geldiginde bir tuhafl1k fark ettin mi? Devrilrni§ e§yalar,
bogu§ma izleri ya da herhangi bir tuhafl1k? ''
Kad1n §a§1rm1§tl.
''Hay1r yoktu."
''Peki, herhangi bir not? Hazll'lik yapt1g1n1 gosteren bir §ey?''
''Yak.''
Mestan hem apartman1n bahc;esini hem de bogaz1 boydan
boya goren pencerenin oniine dogru yiiriirken kad1n1n sesi du-
yuldu yeniden:
''Tuhaf olan tek §ey ekrnek b1c;ag1n1n holde mermer masan1n
yan1nda yerde durmas1yd1. Dii§mii§. Anlamad1m o s1rada neden
oraya getirdigini. ''
Ekmek btfagtnt mt almt§ eline diye dii§iindii Mestan tekrar
hole yiiriirken. Masan1n kenar1na gelip yere c;omeldi. Bir insan
eline ekmek btfagtnt neden alzr ekmek kesmedigi halde?
''O giin evden kac;ta ayr1ld1n?''
'' Ak§am alt1 civar1 ayr1ld1m. Konferans1 vard1 o sabah Algan
Bey'in. Sabah erken c;1k1p gitmi§ti. ''
''Evet biliyorum," dedi Mestan ayaga kalkarken. Oguzhan
bir yandan dikkatle etraf1 inceliyor, bir yandan da telsize cevap
veriyordu.
''Etrafta hie; c;ok eski, deri kapl1 biiyiikc;e bir kitap buldunuz
mu peki? Giiniimiiz kitaplar1 gibi degil, daha farkl1 goriinen? ''

229
Bir an dii.§iinen kad1n ba§1n1 sallad1.
''Yok gormedim. Algan Bey'in ti.im kitaplar1 salondaki kii.-
tii.phanesindedir. Bakmak isterseniz bakabilirsiniz. ''
Mestan kitab1n kii.tii.phanede olma ihtimalinin zay1f oldu-
gunu bildigi halde yine de bakmt§ olmak i<;in salona geri dondii..
Bir duvar1 boydan boya kaplayan kii.tii.phanenin tii.m raflar1n1
s1ras1yla taramaya ba§lad1 radar gibi gozlerle.
''Bulabildiniz mi ba§komiserim?''
Oguzhan merak i<;indeydi.
''Hay1r, burada degil. ''
''Yatak odas1 ve diger odalara da bakt1m. Yok hic;bir yerde. ''
Tam bu esnada telefonu <;almaya ba§lad1 Mestan'1n. Mon-
tunun cebine s1k1§t1rd1g1 telefonu al1p ac;t1g1nda kar§I taraftan
Zeynep'in gergin sesi duyuldu.
''Evet Zeynep, konu§tun mu maktulii.n k1z1yla?'' diye sordu
Mestan etraf1 incelemeye devam ederken.
''ilginc; bir §ey oldu ba§komiserim. ''
Mestan ka§lar1n1 c;atarak pencereye yoneldi.
''Olmasa §a§ard1m. Ne oldu bu sefer?"
''Maktulii.n k1z1. Gelmedi. Biraz bekledikten sonra telefonla

arad1k ama ula§amadik. ''


''Eee?''
''Babas1n1n avukat1n1 aray1p hangi otelde kald1g1n1 ogren-
dim. Ancak otel, sabah erkenden arac; istedigini soyledi. Otelin
mii.§terileri ic;in kulland1klar1 ozel bir arabayla Cinayet Bii.ro'ya
gelmek ic;in c;1km1§. ''
''Ve ortada yok oyle mi?''
"Aynen oyle! Gittigi arac1n ic;indeki GPS'den yerini belirle-
dik. Sar1yer taraflar1nda yo! kenar1nda terk edilmi§. ''
''Sofor kimmi§?''
'' So for i§e bugii.n ba§lam1§ dediklerine gore. Mehmet Oz-
tii.rk diye gozii.kii.yor ad1. Ancak kimligin sahte oldugu anla§1ld1.
Gerc;ek Mehmet Ozti.irk k1sa bir sii.re once kimliginin c;al1nd1g1n1
bildirmi§ nii.fus idaresine. ''

230
'' Parmak izi al1nd1 m1? ''
''Hie; parmak izi yok. Hepsi silinmi§. ''
''Bizim katil zanl1s1 i§ ba§1nda yani! ''
'' San1run oyle ba§komiserim."
''Tamam Zeynep. Sen benden haber bekle. Konu§uruz sonra. ''
Elleri belinde pencereden bogaza bakarken Oguzhan'1n sesi
duyuldu:
''Durum nedir ba§komiserim?''
"Kad1n kac;1r1lm1§. San1r1m profesor de oyle. Haydar
Doganer'i oldiiren ki§i bir nedenden dolay1 ikisini de kac;1rd1
bana gore.''
Bunu soyler soylemez Oguzhan'1n bir §ey soylemesine fusat
vermeden kad1na doniip cebinden c;1kard1g1 kart1 uzatt1 Mestan.
''Han1mefendi akl1n1za bir §ey gelirse ya da bir geli§me olur-
sa hemen aray1n. Saat kac; olursa olsun fark etmez."
Kart1 al1p iizerindeki mutfak onliigiiniin cebine yerle§tiren
kad1n ba§1n1 sallad1.
''Tamam efendim merak etmeyin. Hemen arar1m. ''
Mestan seri ad1mlarla c;1k1§ kap1s1na dogru yiiriirken Oguz-
han da onu takip etmeye ba§lad1. Salondan c;1k1p hole ula§t1kla-
r1nda yeniden telefonu c;ald1 ba§komiserin. H1zla cebinden c;1ka-
r1p bakt1g1nda Oguzhan'a dondii.
''Emniyet miidiirii ar1yor. ''
Telefonu ac;1p kulag1na gotiirdii.
''Buyurun efendim sizi dinliyorum."
Mestan ayakta dikilmi§ telefonun diger ucunda kendisine
soylenenleri dinlerken yiiziindeki ifade giderek degi§iyordu.
''Anlamad1m. Nas1l yani efendim?''
Oguzhan y1llardu tan1d1g1 .bu adamm yiiziindeki bu degi-
§imlerden bir anlam c;1karmaya c;ali§sa da ba§aramayacag1n1 an-
lad1. Sab1rs1zhkla telefon konu§mas1n1n sonlanmas1n1 beklerken
ellerini cebine sokup etraf1 incelemeye devam etti. Duvarlar1
siisleyen tablolardaki resimlerden hic;bir §ey anlamam1§t1. Birkac;
dakika sonra telefonu kapay1p cebine koyan Mestan'1n yiiziinde
biiyiik bir §a§k1nl1k vard1. Oguzhan'a kap1y1 i§aret ettikten sonra
kad1na dondii:

231
''iyi giinler size.''
Kap1dan c;1k1p asansore yoneldikleri suada Mestan merdi-
venleri i§aret etti .

''Yiiriiyerek inelirn. ''


Oguzhan tamam anlam1nda ba~1n1 sallay1p onu takip eder-
ken neler oldugunu anlamaya c;al1§1yordu. Bir kat a§ag1ya indik-
lerinde Oguzhan daha fazla dayanamad1.
''Neler oluyor ba§komiserim? Ne soyledi emniyet miidiirii?''
Yiiziindeki hayret ve §a§k1nl1k ifadesi oldugu gibi duran
Mestan cevap verdi:
''ilk kez biri beni bu kadar yan1ltt1 ve §a§1m1. Profesor Al-
gan Ataman dii§iindiigiimiizden c;ok farklt biriymi§ megerse. ''

232
23

I Ii NI >iSTAN
MS 911

afak, tepeleri bembeyaz s1ra daglar1n ard1ndan gokyiiziinii


soluk pembe bir renkle ikiye bolerken tiim diinya, gecenin
karanl1g1 ile yok olmu§ renkler adeta yeniden canlan1yordu. Bin
bir ~e§it agac1n oldugu orman, s1r1k gibi uzun yemye§il bitki-
lerin, biiyiileyici giizellikte ~i~eklerin yan1 s1ra yiizlerce degi§ik
hayvana yuvayd1. Sabah ~igi yapraklar1n iizerinde elmas tane-
leri gibi parl1yor, insanda dokunma hissi uyand1r1yordu. Hava
~ok s1cakt1 ama buna ragmen yagmur giinlerdir bardaktan bo-
§al1rcas1na yagrm§tl. Ayaklar1n1n alt1ndaki nemli toprak ma-
yalanm1§ hamur gibi yumu§ac1kt1. S1rt1ndaki heybeyi diizeltip
ad1mlar1n1 h1zland1rd1. Ne kadar zamand1r yiiriiyordu bilmiyor-
du. A§ag1 yukar1 dart, be§ ay olmal1yd1. Yiiriiyerek Mekke'ye
ve Medine'ye de gitmi§ti tam ii~ defa ama hic;biri bu yolculu-
gu kadar zorlu ge~memi§ti. Deniz yoluyla geldigi bu Hindistan
topraklar1nda, <;in'de ba§lay1p daglar1n aras1nda bir y1lan gibi
k1vr1larak giineydeki okyanusa dokiilen indus Nehri boyunca
yiiriimii§, baz1 yerlerde c1l1zla§an baz1 yerlerde co§an nehrin
k1y1s1nda c;ad1r kurup uyumu§tU. Gec;tigi kimi yerlerde insan-
lar nehir k1y1s1nda kiic;iik topluluklar §eklinde kimi yerlerde ise

233
kalabal1k §ehirler olu§turup o §ekilde ya§1yorlard1. Her birinin
dili ve goriinii§ii farkl1yd1. Ancak insan topluluklar1 ne kadar
farkl1 olursa olsun degi§rneyen tek bir §ey vard1. Bu nehrin hayat
. verdigi topraklar canl1 ve bereketliydi. Her bir kart§tndan hayat
f1§k1r1yordu. Su c;evresindeki herkese bolluk ve bereket dag1t1-
yordu. C1l1zla§t1g1 yerlerde ise hic;bir §ey yoktu, toprak ya§l1 olii
bir adarn gibiydi. Nehir yiizy1llar boyunca pek c;ok krall1k ve
topluluk gorrnii§tii. Her biri zarnan1n her §eyi yok eden etkisine
kar§l koyarnarn1§, riizgarla savrulan yapraklar gibi ortadan kay-
bolrnu§tU. Zarnan1nda Biiyiik iskender de bu nehri takip ederek
Hindistan'a ula§rnl§tl. Yol boyunca onu ve izledigi yolu takip
etrnek garip bir co§ku verrni§ti ic;ine. Ke§fetrnek ve yeni §eyler
ogrenrnek hayatta Tanr1'dan sonra gelen en biiyiik tutkusuydu.
Sind K1y1lar1 denilen bolgeye geldiginde dizlerinde derrnan
kalrnarn1§t1 art1k, yorulrnu§tu. Bu bolge nehrin c;evresindeki en
kalabal1k yerlerden biriydi. Yernye§il orrnanlarla c;evrili bolgede
insanlar Brahman ad1 verilen din adarnlar1 taraf1ndan yonetili-
yordu. 0 giine degin gorrnedigi bir sisternle ya§1yorlard1. Her ne
kadar kat1 kurallarla ya§asalar da c;ok renkli ve rnutlu insanlard1.
Bagdat ve diger islarn §ehirlerinde gorrnedigi bir kabulleni§ ve
adan1§ vard1 bu bolgede. Ancak yine de kavrarnakta zorlan1yor- •

du inanc;lar1n1. Naszl aynt anda yuzlerce Tanrz'ya tapabilirler?


diye gec;irdi ic;inden. Her §eyin yaratzczsz tek ve e§sizken naszl bu
denli fOk Tanrz'ya inanabiliyorlar? Bu insanlara islarn'1 ogret-
rnek ve Allah'1n buyrugunu iletrnek iizere gelrni§ti bu topraklara.
Heniiz onlar1n dinlerine dair bir fikir edinernerni§ olsa da yol
boyunca kar§1sma c;1kan topluluklara vaazlar verrni§ ve onlar1
islarn ile tan1§t1rrn1§t1.
Bu yolculuga c;1krnay1 ozellikle isterni§ti. <;iinkii Rabbine
ula§rnan1n yollar1n1 da aramak istiyordu yolculuk s1ras1nda ayn1
zamanda. ic;ine hapsoldugu bu bedendeyken ona ula§rnan1n bir
yolunu bulmal1, ic;indeki hie; sonrneyen bu ate§i dindirrneliydi bir
§ekilde. Ve bunu en iyi yaln1zken yapabiliyordu insan. Bagdat'ta
ve c;evresindeyken kendi ic;ine donebilecegi, sessizlik ic;inde za-
rnan gec;irebilecegi f1rsat1 yaratarn1yordu c;ok. Peygarnberlerin

234
Tanr1'dan gelen ilk i§aretleri inzivaya ~ekildiklerinde almalar1 te-
sadiif degildi. Sessizlik ve yaln1zl1k O'na giden yolda anahtard1.
Giine§ ufukta yiikselirken ad1mlarm1 h1zland1rd1. Yiiriiyii-
§iine hangi hayvanlara ait oldugunu bilmedigi seslerden olu§IDU§
bir koro e§lik ediyordu. Her ad1mda bacak kaslar1n1n biraz daha
a~1ld1g1n1, haml1g1n1 att1g1n1 hissediyordu. Akl1na bundan aylar
once geride b1rakt1g1 Bagdat geldi. Ciineyd-i Bagdadi'nin okulu-
nun oniinde olan ayaklanmay1, tutuklan1§1n1, Halife Muktedir'in
saray1nda ya§ad1klar1n1 ... Hepsi film §eridi gibi ge~ti gozlerinin
oniinden. Hayat1 boyunca dogru olan1 araIDI§, Allah yolunda
onun buyruklar1n1 yerine getirerek ona ula§maya ~al1§IDl§tI. De-
falarca hacca gitmi§, Kabe'yi tavaf etmi§, y1llarca ~ok az yiyip,
~ok az uyuyup, ~ok az konu§arak ~ileci bir ya§am tarz1 olu§turup
nefsini egitmeye ~alI§IDI§tI. ilahi sevgilisi Allah'a ula§mak, onunla
biitiin olmak arzusu o kadar kuvvetliydi ki ba§kalar1n1n gii~liikle
katland1g1 §eyleri a§kla yapIDI§tI. Ger~ekten de ilk hocas1 Sahl
Tusteri'nin ogrettigi gibi sessizlik ve siikunet konu§maktan daha
iyiydi, insan i~ine donebiliyor, tefekkiire dalabiliyordu. iyi bir
Miisliiman olman1n Rabbine ula§mak i~in tek yol oldugunu dii-
§liniiyordu. Ancak islam iilkelerinde gordiigii adaletsizlik, adam
kay1rma, gii~liiniin gii~siizii ezdigi, gii~liiniin giiciine gii~ katt1-
g1 sistemi gordiik~e din meselesi iizerinde daha ~ok dii§iinmeye
ba§lam1§t1. Neden insanlar O'nun sozlerini yanl1§ anlay1p ~arp1-
t1yor ya da O'nun soylediklerine ters bir §ekilde ya§1yordu. Miis-
liimanl1g1n ilk kurallar1 dogruluk, iyilik, adalet, e§itlik, temizlik
iken nas1l insanlar bunlara ters bir bi~imde ya§ay1p iistiine bir
de Allah yolunda oldugunu iddia edebilirdi? insanlar1 inan~lar1
nedeniyle sorgulamak Miisliimanl1kta var m1yd1? Oyleyse nas1l
diger dinlere inanan insanlar otekile§tiriliyor, cezaland1r1l1yor,
yarg1lan1yordu? Daha diin gibi hat1rl1yordu dogdugu topraklar-
da islamiyetten once var olan Zerdii§t peygamber ve ogretisinin
nas1l yasakland1g1n1. iran'da bile inananlar bunu a~1k~a sergi-
leyemiyor, gizli gizli ibadet ediyorlard1? Tanr1'ya ula§mak i~in
hirer yol olan dinlerin ve ogretilerin bu §ekilde yasaklanmas1,
inan~lar1 ugruna i§kence goren insanlar i~in nas1l dogru olan §ey

235
olabilirdi? Hallac'1n akl1 bunlar1 alm1yordu. Ona gore tiim in-
sanlar oyle ya da boyle ic;ten gelen bir diirtiiyle kaynaga, Tanr1'ya
ula§ma arzusu ic;indeydi. Onun ic;in her kiiltiir ve toplum farkl1
bir yol kullan1yor olabilirdi ama nihayetinde hepsi tek bir amac;
ic;indi ve o insanlar da en az kendisi kadar dindar, kendisi kadar
onun yolunda yiiriiyenlerdi. Bagdat'ta Zerdii§t Peygambere ina-
nanlar z1nd1kl1kla suc;lan1yor, hapse at1l1yor, ate§ tap1naklar1 yer-
le bir ediliyordu. insanlar sevmedikleri ki§ileri z1nd1khkla suc;la-
yarak tutuklattir1yor, bu durum giderek yayg1nla§1yordu. Kom§U
kom§uyu en a§ag1lay1c1 §ekilde hedef gosteriyor, ba§lar1na gelen
felaketlerden dolay1 mutlu oluyorlard1. Oysa hayvanlar ne ka-
dar vah§i olursa olsun boyle degildi. Doga ac1mas1zd1 ama kalle§
degildi. Hic;bir hayvan ac; olmad1g1 miiddetc;e ba§ka bir canl1ya
zarar vermezdi. Halbuki halifenin hiikiim siirdiigii topraklarda
ne adalet ne e§itlik ne de dogruluk vard1. Birbirini gammazla-
yan, para ic;in en yak1nlar1n1 dahi satan, diinya mal1 ugruna her
tiirlii haysiyetsizligi yapmaktan c;ekinmeyen insanlar1n ya§ad1g1
bir iilkeydi ya§ad1klar1 yer. Ne tuhaft1 ki tutuklan1§1ndan serbest
b1rak1lmas1na kadar gec;en siire ic;inde Ebu Bekir Sibli d1§1nda
sufi diinyas1ndan hie; kimse k1l1n1 dahi oynatmam1§t1. Sabahtan
ak§ama kadar anlatt1klar1 degerleri gerc;ek hayatta gostereme-
dikten sonra bu yolda ilerledim diyebilir miydi insan hie;? i§in
tuhaf1 halife ve annesi ile kurdugu dostluk sonras1nda bu c;ev-
relerde ho§ kar§1lanmam1§, sagda solda hakk1nda dedikodular
iiretmi§lerdi. Halifeyi tesadiifen iyile§tirdigine, soyledikleri gibi
biri olmad1g1na dair. Yine de Ciineyd-i Bagdadi'nin serbest b1-
rak1ld1ktan sonra gosterdigi yak1nl1g1 unutamazd1. Tutuklant§l
s1ras1nda sessiz kalmay1 tercih etmi§se de sonras1nda uzun uzun
sohbetlere dalm1§lar, birbirlerinden c;ok §ey ogrenmi§lerdi. Ona
gore Ciineyd Hoca diiriist bir hakikat aray1§c;1s1yd1 ancak gele-
nekc;iligin kat1 kurallar1 aras1nda s1k1§1p kalrm§tl. Dii§iindiigii
gibi ya§ayam1yor, fikirlerini ve dolay1s1yla kendisini gizliyordu.
Bu bir hakikat aray1§c;1s1n1n yapmas1 gereken en son §eydi. Ha-
kikati arayan bir Tanr1 dostunun ic;i d1§1 bir olmal1, diger insan-
lar1n koydugu kurallar1 ve gelenekleri y1kmasm1 bilmeliydi. Zira
hakikati nas1l anlatabilirdi?

236
Bagdat'ta kald1g1 zarnan boyunca verdigi vaazlara kat1lan
insanlar c;ogald1kc;a, sagda solda hakk1nda ne biiyiik bir dervi§
oldugu anlat1lrnaya ba§lan1nca kazanlar da kaynarnaya ba§la-
lTII§tl bir anda. Asl1nda bunlar yaralarnazd1 onu. Al1§kmd1 bu
tiir §eylere. Onu yaralayan ayn1 yola ba§ koydugu insanlar1n tu-
turnuydu. Ancak biliyordu ki yolda can1n1 s1kan ve felaket ola-
rak nitelendirdigi olaylar bile ona bir §eyler ogretmek, uygun bir
yola ve sonuca gotiirrnek ic;in ya§anmaktayd1.
Agac;lar1n seyreldigi, uzun ye§il bitkilerin c1l1zla§t1g1 bir
bolgeye ula§t1g1nda giine§ de gokyiiziinde c;oktan yiikselmi§ti.
ileriden giiriil giiriil akan nehrin sesini duyabiliyordu ha.la. An-
cak bu sese o giine degin duyrnad1g1 bir ba§ka ses daha e§lik
ediyordu. Tuhaf bir rniizik sesiydi bu. Birisi §ark1 soyliiyor, bu
esrarengiz miizige e§lik ediyordu. Merak ic;inde ad1rnlar1n1 h1z-
land1rd1. Nehrin ilerisinde orrnan1n ortas1nda, etraf1 duvarlarla
c;evrili ta§ binay1 o s1rada gordii. Duvarlar1n1 sarrna§1klar1n sar-
d1g1 bu oldukc;a eski goriinen ta§ binaya yakla§t1kc;a ses daha iyi
duyuluyordu. Soylenilenleri anlamasa da sozler ve rniizik ona
tuhaf bir huzur duygusu veriyordu. ic;eriyi gorrnek ic;in kap1ya
yakla§t1g1 s1rada kar§1s1na c;1kan sar1kl1, beyaz bir elbise giyrni§
olan gene; giiliirnseyerek ona bakt1. Cildi abanoz gibi karayd1.
Ne§e ic;indeki gozleri, yiiziinde elrnas gibi parl1yordu. Agz1n1n
ic;indeki bernbeyaz di§leri kara teniyle o kadar biiyiik bir tezat
olu§turuyordu ki geceleri gokyiiziindeki dolunay1n I§1g1n1 yan-
s1tt1g1na yernin edebilirdi. iki elini oniinde birle§tiren gene; egilip
selarn verdikten sonra giiliirnseyerek konu§maya ba§lad1 ancak
tek kelime anlam1yordu. Elini gogsiine koyarak kendini goster-
dikten sonra, ''Ben Hallac. Yabanc1y1m buralarda. Uzun yoldan
geldirn, '' dedi. Gene; adarn yine giiliimseyerek anlamad1g1 dilde
cevap verirken yanlar1na yakla§an bir adarn elini gencin s1rt1na
koyarak, ''Oglum benirn," dedi. Oldukc;a iri yar1, §i§man olan
adarn1n cildi ogluna gore biraz daha ac;1kt1. Giiliirnsediginde sag
on di§lerinden dort tanesi olrnad1g1 ic;in kornik goriiniiyordu.
Ancak adarn1n o kadar huzur veren bir tebessiirnii vard1 ki insan
o goriintiiyii gorrniiyordu.

237
''Dilirni konu§abiliyorsunuz!" dedi Hallac §a§k1nl1kla.
''Evet, konu§abiliyorurn," diye kar§1l1k verdi adarn, ''Tarn§-
t1g1rn bir Miisliirnan iran'l1 ogretrni§ti. ''
''Dernek islarn'la tan1§t1n1z daha evvel. ''
''Buralarda yenidir islam ama bu topraklardaki diger yerle-
re gore daha yayg1nd1r, tanI§tlffi tabii. Buyurrnaz rn1sm i<;eriye?''
Adarn1n teklifini rnernnuniyetle kabul eden Hallac kap1dan
i<;eri girdikten sonra giiliirnseyerek elini uzatt1.
''Ben Hiiseyin. Hallac derler bana. ''
''Ben de Keshav. Bu da oglurn Bharat," diye cevap verdi
adarn elini Hallac'1n elinin iizerine koyarak.
Bah<;e kap1s1ndan i<;eri girip serin ta§ avlunun kenar1na di-
zilrni§ rninderlerden birinin iizerine oturdu. Adam hernen yan1
ba§tnda duran bir testiyi uzatt1 Hallac'a.
''Susarn1§s1nd1r, i<;! ''
Testiyi kafas1na <liken Hallac wk suyu lik1r l1kir i<;tikten son-
ra rahatlad1g1n1 hissetti. Bagda§ kurup etraf1 incelerneye ba§lad1.
Bir evden <;ok rnanast1r1 and1ran yap1 neredeyse bo§tu. Pencere-
lerine incecik tiilbentten perdeler <;ekilrni§ti. Yerde birka<; minder
ve yatak olarak kullan1ld1g1 belli olan bir do§ek d1§1nda hi<;bir
§ey yoktu. Bah<;e ise olduk<;a geni§ti. Bir boliirnii yeni ekilrni§, bir
boliirnii ise rneyve aga<;lar1yla kapl1yd1. Ad1n1 bilrnedigi bir dolu
degi§ik rneyve ve sebze dallar1ndan kopar1lrnay1 bekliyordu. Gii-
ne§ tepeye ula§rnak iizereydi ancak bah<;e d1§ar1ya gore daha se-
rindi. Adarn1n oglu ayag1na parrnag1n1n aras1na dolad1g1 tuhaf
bir terlik ge<;irdikten sonra yine giiliirnseyerek ellerini oniinde
birle§tirip sayg1yla egilerek selarn verdi ve anla§1lrnaz kelirneler
dokiildii dudaklar1ndan. Ayn1sm1 yapan Hallac oglana giiliirn-
serken adarn, ''Sana sevgi ve sayg1lar1n1 yolluyor. Vishnu'dan
seni yolculugun boyunca koruyup kollarnas1n1 diliyor," dedi.
''C::ok te§ekkiir ederirn. Rabbirn her an benimle ve ben de
her an O'nunlay1rn. 0 nedenle hi<;bir zarar gelrnez O'nun izniy-
le," diye cevap verdi giiliirnseyerek.
Oglan1n <;1k1p gitrnesinin ard1ndan tarn kar§1s1ndaki rninde-
re oturan Keshav bagda§ kurup ellerini dizlerinin iizerine koydu.

238
''Gozlerindeki yad1rgamay1 gorebiliyorum," dedi giiliimse-
yerek. ''Vishnu bizim en biiyiik tanr1lar1rmzdand1r. Koruyup kol-
lar. Yarat1c1 Brahma, yok edici ise Shiva'd1r. Bunlar Trimurti'yi
olu§turur. Sizin Allah'1n1zdan oldukc;a farkl1 goriiniiyor goziine,
biliyorum. ''
''Yaratan da, yak eden de, koruyan da Allah't1r. 0 her §eyi
yaratmt§, can vermi§tir. Onun giicii her §eye yeter. Tiim evren
onun ''ol'' demesiyle olmu§tur. Tek ve e§sizdir. 0 nedenle bir-
den c;ok tanr1y1 anlad1g1rm soyleyemem ama sizi de yarg1lam1-
yorum asla. ''
Adam giiliimsedi. Minderin kenar1nda duran kamt§lardan
birini al1p c;ignemeye ba§lad1.
''Seni anl1yorum. Bir _Hindu olarak dogmad1g1n miiddetc;e
bizi anlaman kolay degil. Oncelikle bilmen gerekir ki yiizlerce
tanr1m1z olsa da hepsi tek bir yarat1c1n1n yans1mas1dir sadece.
T1pk1 k1y1ya vuran dalgalar gibi. 0 dalgalar ne kadar c;ok say1da
olursa olsun hepsi birdir ve okyanusu· olu§turur. Bizim tanr1la-
r1m1z da tek bir yarat1c1n1n bu diinyada c;okluk olarak tezahiir
edi§idir sadece. ''
Hallac adam1n sozlerini tam olarak anlayamam1§t1.
''Hala tam olarak anlad1g1m soylenemez. 0 halde neden tek
bir tanr1dan soz etmiyorsunuz? Tanr1 ya birdir ya da degildir."
Adam kam1§1 kemirmeyi b1rak1p etrafma bakmaya ba§lad1.
''~u giizellikleri goriiyor musun? Agac;lar1n gorkemini, bin bir
c;e§it bitkiyi, meyveyi, sebzeyi, c;ic;egi bocegi, hayvan1, siiriingeni?''
Olaganiistii giizellikteki bahc;eye goz gezdiren Hallac cevap
verdi:
''Goriiyorum evet, c;ok giizeller. ''
Tebessiim eden adam devam etti sozlerine.
''Hepsi kusursuz. Tiim doga kusursuz. Tiim bunlar1 yara-
tan yarat1c1 ise tek ve e§sizdir. 0 her §eydir. Ayn1 anda hem her
§ey hem de hic;bir §eydir. 0 kainat1n kendisidir. Her §eyi kapsa-
yand1r. Hem tek hem de c;oktur. 0 nastl isterse oyledir. i§te biz
de bu yiice yarat1c1y1 tanr1lar1m1zla idrak ediyoruz. Onu boyle
alg1ltyoruz. ''

239
I11k bir riizgar bir sevgilinin yumu§ac1k opiiciigii gibi yiizle-
rini ok§arken devam etti adam sozlerine:
''Bu hayatta gordiigiin her §ey bir illiizyondur. Hayaldir.
Hic;bir §ey bizim alg1lad1gun1z gibi degildir. Yarat1c1y1 ne §ekilde
alg1lad1g1m1z ve idrak ettigimiz onun gerc;ekligini degi§tirmez. Bu
gordiigiin c;okluk da tekligin gec;ici bir tecellisinden ba§ka bir §ey
degildir. Biz buna Maya ya da Avidya deriz. Bu Maya yani il-
liizyon bizzat Brahman yani yarat1c1 taraf1ndan olu§turulmu§tur.
Arna ne Brahman'1n kendisidir ne de ondan ayr1d1r. Bu ayru za-
manda yiice benlik olan Brahman ile ferdi benlik olan Atman'1n
da birbirinden ayr1 oldugu illiizyonunu yarat1r. Oysaki Brahman
ile Atman birdir. insan asl1nda Brahman'1n yani Tanr1'n1n bir par-
c;as1d1r t1pk1 dalgalar1n okyanusun parc;as1 olmas1 gibi ama ondan
ayr1 oldugu illiizyonu ile ya§amaktad1r. Bu yiizden c;ok fazla gorii-
nen senin goziiniin gordiigiidiir. Oysaki gordiigiin ve goremedigin
her §ey tek bir §eyin ta kendisidir. Her §ey O'dur. 0 her §eydir. ''
Hallac iliklerine kadar iirperdigini hissetti. Bu yabanc1 top-
raklarda hie; bilmedigi, anlamad1g1 bir dine inanan bu adam1n
soylediklerini kalbinin derinliklerinde idrak etmi§ti. islam ile
Hinduizm her ne kadar birbirlerinden c;ok farkl1 gibi goriinse-
ler de asl1nda ozde ayn1lard1. Birden c;ok tanr1lar1 olmas1 tek bir
yarat1c1y1 anlamalarm1 sagl1yordu. T1pk1 giine§e selam vererek
evreni yaratan yarat1c1ya selam verdigine inanan insanlar gibi.
Biitiin insanlar kalplerinde kaynaga, onlar1 yaratan yiice giice
ula§ma arzusuyla geliyorlard1 bu diinyaya. Ya§ad1klar1 zorlukla-
ra, haks1zl1klara, adaletsizliklere dayanmalar1n1n tek yolu buy-
du. Diger tiirlii bu gezegende yapayaln1z kal1rlard1. Ve her insan
kendince bir yol geli§tirmi§ti ona ula§mak ic;in. Peygamberler
ayd1nlanm1§, hakikatin fark1na varm1§ insanlard1. Onlar1 takip
ederek ayn1 hakikate ula§ma arzusu ic;indeki insanlar nedeniy-
le dogmu§tu dinler de, bunu daha iyi anl1yordu her gec;en giin.
Ancak bunu yiiksek sesle soyleyemezdi hic;bir yerde. Ciineyd-i
Bagdadi bir konuda c;ok hakl1yd1, avama her §ey soylenmezdi
gerc;ekten de. Kar§1s1nda duran adamdan dinlerine ve ogretileri-
ne dair daha c;ok §ey ogrenmek istiyordu. Merakla iisteledi:

240
''Bana biraz daha a~ar m1s1n bu konuyu? Anlamaya ba§l1-
yorum seni. ''
Adam derin bir nefes alarak giiliimsedi. Agz1n1n i~indeki ek-
sik di§lerin yaratt1g1 karanl1k y1ld1zs1z bir gece gogii gibi iirpertici
goriiniiyordu ancak yine de sempatik bir ifade kat1yordu ona.
'' Sana bizim kutsal metinlerimizden biri olan <;andokya
Upani§ad'da bahsedilen eski bir hikayeyi anlatay1m o halde. Bu
topraklarda dogan her ~ocuk bilir bunu, '' dedikten sonra anlat-
maya ba§lad1 Keshav:
''Vakti zaman1nda bir adam ya§arrm§. Bu adamm bir oglu
olmu§. <;ocukta biiyiik bir merak ve bilme arzusu varrm§. Evre-
nin tiim s1rlar1ru ve diger insanlar1n bilmedigi ne varsa ogrenmek
istiyormu§. Bu nedenle sonu gelmez bir §ekilde soru soruyor, dii-
§iiniiyor ve ara§t1r1yormu§. Bunu goren babas1 ~ocuk belli bir ya§a
gelince onu ~ok iyi bir egitim almas1 i~in bir ogretmene yollarm§.
Y1llarca bu ogretmenin yan1nda egitim goren ~ocuk eve dondiigii
zaman diger insanlar1n bilmedigi pek ~ok §eyi bildigini dii§iinerek
kendini iistiin goriiyormu§. Evdeki ilk gecesinde babas1 sormu§:
''Biitiin bilgiler i~indeki en onemli bilgiyi ogrendin mi?''
''Hangi bilgi?'' diye kar§1l1k vermi§ oglan babas1na.
''Evrenin en biiyiik gizini saklayan bilgi."
<;ocuk §a§1rm1§.
''Boyle bir bilgi oldugundan haberim yok. Liitfen efendim,
siz ogretin bana bu bilgiyi, '' demi§ babas1na.
24
''Peki," demi§ babas1, ''Git bana bir niyagrodha agac1n1n
meyvesini getir. ''
''Tamam," diyen ~ocuk firlay1p babasm1n istedigini getirmi§.
''Getirdim efendim. ''
'' ~imdi onu ortas1ndan ikiye bol."
'' Boldiim. ''
''Ne goriiyorsun?''
''<;ekirdekleri efendim. Olduk~a minikler. ''
'' ~imdi o ~ekirdeklerden birinin i~ini a~."

24 Hint inciri

241
'' A<;t1m efendim. ''
''Ne goriiyorsun?''
''Hie;.''
Babas1 giiliimsemi§.
''Bak evlad1m, o goremedigin ozden bir niyagrodha agac1
meydana gelir. <;ekirdegin ic;indeki bo§luk o oz ile doludur. Gor-
diigiin her §ey var olu§unu o oze borc;ludur. 0 bu diinyadaki en
biiyiik hakikattir. Ve sen ... Sen O'sun. ''
~a§k1nlik i<;inde bakakalan oglan yalvarm1§ babas1na.
'' Liitfen efendim, biraz daha anlat1n bana."
''Peki o halde! '' demi§ babas1, ''Git bana bir bardak su getir."
''Getirdim efendim. ''
"i<;ine bir avuc; tuz at.''
'' Attrm efendim. ''
''Bu suyu yarm bana getir."
Babas1n1n dedigini yapan oglan ertesi sabah elinde ic;ine tuz
att1gi bir bardak suyla babas1n1n kar§1s1na gec;mi§.
''Tuz nerede?'' diye sormu§ babas1.
''Goremiyorum," diye cevap verrni§ c;ocuk.
"Peki o halde sudan bir yudum ic;!'' diye buyurmu§ babas1 .

''I<;tim."
''Tad1 nas1l?''
''Tuzlu! ''
''Ortasmdan ic;. Tad1 nas1l?''
''Tuzlu! ''
"Sag1ndan ve solundan ic;! Tad1 nas1l?''
''Tuzlu! ''
Babas1 oglan1n ba§1n1 ok§am1§.
''Tuzu goremesen de o her yerdedir. T1pk1 senin bedenin
gibi. ic;indeki ozii goremezsin ama o oradad1r. Tanr1 da boyledir.
Onu goremesen bile her §eyin i<;indedir. Her §ey var olu§unu ona
bor<;ludur. i§te en biiyiik hakikat budur ve sen ... Sen O'sun i§te! ''
Hallac iliklerine kadar sars1ld1g1n1 hissetti. Kalbi gogiis ka-
fesine dar geliyordu. i<;inde muazzam bir co§ku vard1. Yerinden
f1rlamak ve sokaklarda saatlerce dans etmek istiyordu. 0 kadar

242
biiyiik bir duygu f1rt1nas1yd1 ki bu, gozlerinden siiziilen ya§lara
engel olamad1. i~indeki Allah a§k1 o kadar biiyiiktii ve bu soz-
ler onu o denli etkilemi§ti ki nefesinin kesildigini hissediyordu.
Kar§1s1ndaki bu adam sozleriyle kalbinin en derinlerine dokun-
mu§tu. 0 ula§mak i'rin bir omiir ugra§t1g1 Yiice Rabbinin bir
par'ras1yd1. Ve nas1l ki dalgalar okyanusun par'ras1 olarak onu
olu§turuyordu, her §ey de Rabbinin fiziki tecellisinden ba§ka bir
§ey degildi. Bu ger'rekle sars1lm1§t1.
Bu insanlarla kendi aras1nda, onlarm inan'rlar1yla kendi
inanc1 aras1nda ·bir fark yoktu aslmda temelde. Kur'an da de-
miyor muydu ''Size §ah damar1n1zdan daha yakin1m!'' diye. Her
okuyan1n ba§ka anlamlar 'rtkard1g1, 'rOk katmanl1 bir kitapt1
Kur'an ve bu sozlerin anlam1rn §imdi daha iyi anl1yordu. Ye-
rinden dogrulup giiliimseyerek ona bakan adama sar1ld1. i'rinde
hissettigi saf sevgi damarlar1nda siiziiliirken akl1nda tek bir §ey
vard1. 0 yarat1c1 ozdii. 0 yarat1c1 oziin kendisini ifade etme §ek-
liydi asl1nda.

243
24

UL

imsiyah bir yagmur ta§l1 sokaklar1 doverken, yerde birikmi§


sular ince kanallar olu§turarak §ehrin alt1ndaki tiinellere gi-
den 1zgaralardan a§ag1 ak1yordu. Gokyiizii gece gibi kararm1§t1.
Art arda gogi.i boydan boya bir k1l1c; gibi yaran §im§ekler patl1-
yor, bir canavar1n sesini and1ran gok giiriiltiileri duyuluyordu.
Delicesine esen riizgar1n sesine uzaklardan duyulan korkmu§
kopeklerin havlamalar1 ekleniyordu. Evlerin kap1lar1 pencere-
leri kapat1lm1§, sokaklarda insan kalmaffil§tI. Yerdeki kapkara
su birikintilerine bata c;1ka ko§an Sirin, nefes nefese kalm1§ bir
halde durdu. Gogiis kafesi biiyiik bir h1zla inip kalk1yor, rahat
soluk alamad1g1 ic;in kocaman olmu§ gozleri nerede olduklar1n1
anlayabilmek ic;in radar gibi etraf1 tar1yordu. Sac;lar1 s1r1ls1klam
olmu§, yiiziine yap1§mI§t1. Eliyle iistiinii ba§1n1 kontrol ettikten
sonra Algan'a dondii.
''Vurulmam1§IZ. ''
Paltosunun ic; taraf1nda el yazmas1n1 korumaya alan Algan
etrafa bakt1ktan sonra nefes nefese kbnu§tu:
''Sansl1y1z. Arna burada duramay1z. Bir an evvel polise git-
meliyiz. ''
Aglamak iizere olan Sirin yalvaran gozlerle bakt1 Algan'a.
''Benim bir ad1m daha atacak halim kalmad1. En az1ndan bir
yerde soluklan1p orada karar versek ne yapacag1m1za?''

244
Yagmurdan s1r1ls1klam olmu§ sa<;lar1n1 eliyle diizeltip arka-
da baglad1ktan sonra derin bir nefes alan Algan birka<; saniye
dii§iindii.
''Olur, bir yer bulup nefeslenelim. Ben de bir telefon bulup
Duygu'yu arayay1m o halde. ''
Algan kolunu Sirin'in bedenine dolay1p yiiriimesine yardrm
etmeye <;al1§1rken, "Biraz daha s1k di§iDi- Sirndi bulacag12 bir yer. ''
Bir yandan yagmurun altmda seri ad1mlarla yiiriirken bir
yandan da gozleri etraf1 tar1yordu Algan'1n. S1valar1 dokiilmii§
eskimi§ apartmanlar1n bulundugu sokaktan <;1k1p daha geni§ bir
caddeye ula§t1lar. Binalar1n alt1nda irili ufakl1 pek <;ok diikkan
adeta bir karnaval yerini and1r1yordu. Tiirk<;e yazan tabelalar
d1§1nda <;ok say1da Arap<;a tabela vard1. Buras1 sanki Tiirkiye
degil de Arabistan'daki bir mahalle gibiydi. Sirin §a§k1n gozlerle
bakt1 etrafi.na.
''Neden yaz1lar Arap<;a?'' diye sordu merakla.
''Suriyeliler. Sava§tan ka<;anlar burada yeni bir hayat kurdu-
lar kendilerine. Boyle diikkanlar a<;arak hayatlar1n1 siirdiirmeye
<;al1§1yorlar. Normalde devlet k1sa bir siire once yasaklad1 bunu.
Yiizde 75'i Tiirk<;e olmak zorunda tiim tabelalar1n. Gozden ka-
<;anlar oluyor demek ki arada. ''
Sirin etraf1 incelerken Algan eliyle biraz ilerideki bir bolgeyi
• •
I§aret ett1.
''Hah! Bak §urada bir esnaf lokantas1 var. Ora ya gidebiliriz. ''
Birlikte ko§ar ad1m i<;lerinde tiirlii §eyin sergilendigi
camekanlar1n onlerinden ge<;ip, oniine kutu kutu yumurtalar1n ve
sepetler dolusu baharat1n yerle§tirildigi bakkal1n hemen yan1nda-
ki, k1rm1z1 brandasmda Fatih Esna£ Lokantas1 yazan diikkandan
i<;eri girdiler. Bir sevgilinin opii§ii gibi yiiziinde hissettigi 1l1k ha-
vayla tiim viicudunun gev§edigini hissetti Sirin. Beyaz seramik
duvarlar1, ucuz ah§ap masalar1 ve suni deriden sandalyeleri ile
s1radan kii<;iiciik bir esnaf lokantas1yd1. i<;eriyi yogun bir yemek
kokusu kaplam1§t1. ikisi de o kadar a<;t1 ki ister istemez yutkun-
dular. Yanlar1na yakla§an, iizerinde beyaz bir onliik olan gen<;
delikanl1 giiliimseyerek en ondeki masay1 i§aret etti.

245
''iki ki§i olacaksan1z sizi boyle alabilirim abi. ''
Garsonun gosterdigi yere oturduktan sonra kir pas ic;indeki
paltosunu c;1kar1p sandalyesinin arkas1na asan Algan sweatshir-
tiin kollar1n1 s1vay1p cebinden c;1kard1g1 gozliigiinii goziine takt:1-
g1 s1rada delikanl1 heyecanla lafa girdi:
'' Aaa ! Siz §U televizyondaki ki§i degil misiniz? ''
Algan giiliimseyerek evet anlam1nda ba§1n1 sallad1.
''Ne alrrs1n1z abi? Donatal1m m1 masay1?''
Algan'1n yiiz ifadesinden bu tiir tepkilere al1§1k oldugu an-
la§1l1yordu.
''Donat bakal1m delikanl1. Neyiniz varsa en giizelini ge-
tir masaya. Bir de telefon etmem gerek. Telefonu kullanabilir
miyim?''
Garson ne§e ic;inde ic;eriye ko§arken giiliimseyerek Sirin'e
bakt1.
''Kendine geldin mi biraz?''
''Yemek yersem daha c;ok kendime gelecegim. Arna yine de
iyiyim tabii. ''
Elinde telefonla ko§arak geri gelen garson nefes nefese ko-
nu§tu:
''Abi bir resim de c;ektirebiliriz de mi sonra?''
"Ona resim denmez oglum, fotograf o. Elbette c;ektirebiliriz,''
diye cevap verdi Algan delikanl1n1n uzatt1g1 telefonu al1rken.
Garson yeniden yanlar1ndan uzakla§1rken ezbere bildigi
numaralar1 tu§lad1 h1zla Algan. K1sa bir bekleyi§in ard1ndan
Duygu'nun bitkin sesi duyuldu hatt1n diger ucunda.
''Alo!''
'' Alo, Duygu! ''
Duygu, Algan'1n sesini duymas1yla birlikte heyecanla at1ld1.
''Algan Bey! Algan Bey siz misiniz? Algan Bey!''
''Evet Duygu benim."
''Algan Bey iyi misiniz? Giinlerdir goziime uyku girmedi.
Nas1I korktum anlatamam. Ba§1n1za kotii §eyler geldi zannettim.
Bir an oldiigiiniizii bile dii§iindiim. Gozlerimin oniinden kor-
kunc; sahneler gitmek bilmedi. ''

246
''Merak etme Duygu, iyiyim hen. Anlat1r1m neler oldugunu.
Hemen Fatih'teki Fatih Esnaf Lokantas1'na gelebilir rnisin?''
''Tabii gelirim Algan Bey. Bu arada inan1n bana tiim o suc;-
lamalar1n birine bile inanrnad1m. Her §ey o kadar tuhaf ki. Basin
heniiz duymad1 olay1 ama duymalar1 an meselesi. 0 c;ocuk sizin
ad1n1z1 vermi§ ama detay vermedi polis diin beni sorgularken. ''
Elinde kocaman bir tepsi ile geri gelen garson ic;leri c;e§itli
yemeklerle dolu tabaklar1 masan1n iizerine b1rak1rken Algan §a§-
k1n bir §ekilde donakalffil§tI.
'' Anlamad1m Duygu. Neyden bahsediyorsun sen? Polis ne-
den seni sorgulad1? ''
Telefonda bir an bir sessizlik oldu. Sirin dikkat kesilmi§ ne-
ler olup bittigini anlayabilmek ic;in Algan'a bak1yordu. Sa§kmltk
s1ras1 Duygu'ya gec;mi§ti.
''Nas1l yani Algan Bey? Sizin haberiniz yok mu olanlardan?''
''Hay1r. Hic;bir §eyden haberim yok. ''
Derin bir nefes alan Duygu daha sakin konu§maya ozen
gostererek anlatrnaya ba§lad1.
''Sizin konferanstan polisle birlikte ayr1l1p gitmenizden iki
giin sonra okulda c;ok biiyiik bir protesto gosterisi diizenlendi.
Oniversitelerin boliinmesine kar§I c;tkrnak ic;in. Ancak gosteri

bir anda hiikiimet kar§1t1 §iddetli bir protestoya donii§tii. AKP


yanl1lar1 ile muhalif ogrenciler aras1nda c;at1§malar c;1kt1. Olaylar
biiyiidii, sokaklara ta§tI. Bu sefer halk da kart§tI olaylara. ina-
n1lrnaz bir h1zla geli§ti her §ey. Polis c;ok biiyiik giic; kullanarak
bast1rd1 gosteriyi. Hiikiimet ikinci bir Gezi olay1 ba§layacak diye
teyakkuzdaymt§. ~ok say1da yaral1 var. iki ogrencinin durumu
ise kritik. Biri ag1r, komada. ''
Algan §a§k1nl1kla dinliyordu olanlar1. Okulda her tiirlii
protestoya al1§k1nd1. Hatta 2014 y1l1nda ISiD kar§1t1 protesto
s1ras1nda c;1kan olaylarda epey korkmu§tu; olenler, yaralananlar
olacak diye ancak Duygu'nun bahsettigi bu protestonun bu hale
gelmesini akl1 almam1§tI.
''Peki tiim bunlar1n benirnle ne alakas1 var?''
Derin bir nefes alan Duygu iizgiin bir sesle yarutlad1:

247
''Biitiin bunlar1 sizin planlad1g1n1z1 ve ogrencileri orgiitledi-
ginizi dii§iiniiyor polis. Yakalanan bir ogrenci sizin ad1n1z1 ver-
mi§. Bu _nedenle polis sizi ogrencileri silahl1 eyleme te§vik etmek,
teror orgiitii iiyesi olmak ve propagandas1n1 yapmak suc;lamala-
r1yla ar1yor. ''

248
25

UL

agmur taneleri kohne ve kii(j'.iik diikkan1n pencerelerini do-


verek ritmik bir ses (j'.1kar1rken i(j'.erisi epey dolmu§, ad1m
atacak yer kalmamI§tl. Gen(j'. garson kar1nca gibi oradan oraya
ko§turarak biitiin masalara yeti§meye (j'.al1§1yordu. Arada zil se-
siyle birlikte diikkanm kap1s1 a(j'.1ld1g1nda i(j'.eri dolan soguk hava
bir par(j'.a nefes ald1r1yordu ortama. insanlar ucuz, doyurucu ve
lezzetli ogle yemegi yemek i(j'.in kap1y1 a§1ndir1yordu. Diikkan1n
en sonundaki masada ba§1na beresini ge(j'.irmi§ oturmakta olan
Algan (j'.Ok fazla dikkat (i'.ekmemek i(j'.in egilmi§ (j'.Orbas1n1 ka§1kl1-
yordu. Son yar1m saattir ba§I agr1yor, kulaklar1 ugulduyor, gog-
sii s1k1§1yordu. Neler oldugunu anlayam1yordu. Nas1l biiyiik bir
protesto gosterisini organize etmekle su(j'.lanabilirdi? Dahas1 na-
s11 yakalanan bir ogrenci onun ad1n1 verebilirdi? Onu neyin bek-
ledigini gorebiliyordu. Ugruna tiim omriinii verdigi kariyeri son
bulacakt1. Okuldaki gorevi, televizyondaki program1, gazetedeki
yaz1lar1. En onemlisi sayg1nl1g1. Mas,,111 oldugunu ispatlayana
kadar hapiste ne kadar yatacakt1 bilmiyordu. Yiizlerce masum
akademisyen ha piste, haklar1nda iddianame bile haz1rlanmadan,
neyle su(j'.land1klarm1 bilmeden (j'.iiriiyordu. Durup derin bir ne-
fes alarak sakinle§meye (j'.al1§t1. Tam kar§1s1nda oturan ~irin ye-
§il gozlerini kocaman a(j'.arak iizgiin bir §ekilde onu izliyordu.

249
Ortamdaki gerginligi azaltmak gerektigini dii§iinen Algan soze
girdi: ·
''Birazdan Duygu burada olacak. ihtiyac1m1z olan §eyleri al-
d1ktan sonra karar veririz ne yapmarruz gerektigine. ''
''Ben polise gitmemiz gerektigini dii§iiniiyorum ha.la. Sonu~-
ta bir yanl1§ anla§1lma var belli ki. Eger su~un yoksa seni tu-
tuklayamazlar. Belki senin ad1ru veren ogrenci sana bir nedenle
g1c1k oldu, belki kotii not verdin, belki bilmeden bir §eye sebep
oldun, bu nedenle intikam i~in bunu soyledi. Neticede ortaya at-
t1g1 iddiay1 kan1tlamak zorunda. Aran1zda bir baglant1 olmad1g1
kolayca ~1kart1l1r ortaya. Hukuk bunun i~in var. Arna pe§imiz-
dekilere hak hukuk anlatamay1z. Bizi oldiirebilirler. Ele gec;irmek
istedikleri bu sir ic;in yapmayacaklar1 §ey yok gibi baksana. ''
Algan zoraki giiliimsedi Sirin'e.
''Sen buray1 Amerika san1yorsun ama ne yaz1k ki degil. 0
bahsettigin hukuksal miicadele ancak demokratik iilkelerde
olur. Burada ise her §ey bir adam1n iki dudag1n1n aras1nda art1k.
Demokrasilerin olmazsa olmaz ilkesi olan giic;ler ayr1l1g1 yok
bu iilkede. Kimse kimseyi denetleyemiyor, hele devletin tepesin-
dekini hic;bir kurum denetleyemiyor. Biitiin yasama, yiiriitme
ona bagl1. Ve birkac; sene evvel y1llarca siirdiiriilen i§ birliginin
sonucunda dii§man olduklar1 bir grup nedeniyle pek c;ok badire
atlatt1 bu iilke. Devletin ana noktalar1n1 ele gec;irmi§lerdi. Yar~
g1, ordu ellerindeydi. istedikleri gibi at siiriiyorlard1. Aradaki i§
birligi son.a erdikten sonra c;ok say1da akademisyen, gazeteci,
yazar, asker hapse at1ld1. ic;lerinde cidden cemaatc;i olan ve sue;
i§leyenler oldugu gibi hic;bir §eyden haberi olmayan masumlar
da vard1. Bu insanlar neyle suc;land1klar1n1 bile bilmeden yat1-
yor. Bu oyle bir cad1 av1na donii§tii ki masum olanlar1n say1s1
suc;lu olanlardan daha fazla olmaya ba§lad1 bile deniyor. Kripto
cemaatc;iler hiikiimeti zor duruma dii§iirmek ic;in bilerek yap1-
yor bunu. Cumhurba§kan1n1 anl1yorum. Bu korkunc; durumu
yok edebilmek ic;in tiim giicii elinde tutmak d1§1nda ba§ka c;a-
resi olmad1g1n1 dii§iiniiyor olabilir ama eger en ba§tan bu §e-
kilde bir kay1rmac1l1ga gidilmeseydi, giic;ler ayr1l1g1 korunsayd1

250
biitiin bunlar ya§anmayabilirdi. Netice itibariyle eger sistemin
i~inden birileri benim i~eri girmemi istemiyor olsayd1 boyle bir
su<;lamaya maruz kalmazd1m. Demek ki bir §ekilde al1nmam1 is-
tiyor birileri. Bu protesto ve ~ocugun itiraflar1 bir oyun sadece.
Eminim ~ocuk bir §ekilde kullan1l1yor bu olayda beni ele ge<;ire-
bilmek i~in. ''
Sirin §a§1rm1§t1.
'' Seni neden ele ge~irmek istesinler? ''
''Bilmiyorum. Arna bir nedenle birileri istiyor bunu demek
ki. 0 nedenle polise gitmek dogru degil. Ostelik bizi al1koyan bu
adam baban1n geride b1rakt1g1 tiim i§aretlerden haberdard1. Ba-
ban onlar1 katil gittikten sonra yazmt§tl. Bu nedenle bilmesinin
imkan1 yok. i<;eriden birilerinden bilgi alm1§ demektir bu. <;ok
tehlikeli bir durumun i<;erisindeyiz bu yiizden. Ve kendi ba§1m1-
z1n ~aresine bakmal1, bu soru§turmay1 birlikte yiiriitmeliyiz. ''
Sirin oniindeki tabaktan son lokmas1ru ald1ktan sonra yut-
kundu. Ne yapmalar1 gerektigini o da bilmiyordu. Bir yan1 ko-
§arak polise s1g1nmalar1 gerektigini, obiir yan1 ise bu i§in i~inde
ba§ka i§ler bulundugunu, Algan'1n hakl1 oldugunu soyliiyordu.
Belki de en iyisi dedigini yapmakt1 ama nereden nasrl ba§laya-
caklard1 i§e hi<;bir fikri yoktu.
''iyi. Dedigin gibi olsun. Biz yiiriitelim soru§turmay1. Arna ilk
ad1num1z ne olacak, ne yapmamrz gerek? Nereden ba§layacag1z?''
Algan tam agz1n1 a~1p cevap verecekken zil sesiyle yeniden
a~1lan kap1dan i~eri giren uzun boylu, kumral gen~ bir kad1na
giiliimseyerek el i§areti yapt1. Lacivert renk, beli kemerli, kareli
uzun bir palto ile koyu mavi yiin bir here giymi§, elinde siyah bir
spor <;antas1 ta§1yan gen<; kad1n onlar1 goriir gormez h1zla yan-
lar1na dogru yiiriimeye ba§lad1. Ayaga kalkan Algan, kar§1s1nda
aglamakl1 gozlerle duran gen<; kad1na s1k1 s1k1 sar1ld1.
''Algan Bey ne oldu size boyle? Yiiziiniiz goziiniiz mosmor!
<;ok korkuttunuz beni. iyisiniz degil mi?''
''iyiyim, iyiyim. Gel otur §6yle Duygu. ''
Duygu, beresi ile paltosunu <;1kar1p sandalyelerden birine
otururken Sirin ile goz goze geldi. Algan hemen at1l1p soze girdi:

251
''Duygu, bu han1mefendi Haydar Doganer'in k1z1 Sirin. Co-
lumbia Oniversitesi'nde ogretim gorevlisi kendisi. Sirin, Duygu
benim asistan1m y1llard1r. Elim kolum diyebilirim. ''
''Memnun oldum," diye elini uzatt1 Sirin giiliimseyerek.
Duygu kar§1s1ndaki ki§inin tam olarak kim oldugunu anlayama-
d1g1 ic;in §a§k1n bir §ekilde elini uzatt1.
"Ben de memnun oldum."
Algan sesini alc;altarak ac;1klamaya c;al1§t1.
''Sirin de beni kac;1ran ki§i taraf1ndan kac;1r1ld1. Sonra birlik-
te elinden kac;abildik. ''
Duygu §a§kinl1kla bakan ela gozlerini daha da ac;arak sordu:
''Anlayam1yorum Algan Bey. Simdi sizi neden kac;rrd1lar? Si-
rin Han1m'1 neden kac;1rd1lar? Bu gosterideki olaylar ne? Neden
sizi suc;luyorlar?''
Derin bir nefes alan Algan anlatmaya ba§lad1:
''Sirin'in babas1 Haydar Doganer olmeden evvel c;ok onemli
bir s1rla ilgili ipuc;lar1 b1rakm1§ geride; Baz1 matematiksel say1lar
ile bir el yazmas1 kitap. Polis bu ipuc;lar1n1 c;ozmekte onlara yar-
d1m etmemi istedi. Konferansa gelmi§lerdi hat1rlarsan. ''
''Evet hat1rlamaz olur muyum? Her §ey o giin ba§lad1 zaten.
Tiim bu kaos ve karma§a. ''
''Haydar Bey'i oldiiren ki§i bu s1rr1n pe§inde. Beni de ipuc;-
lar1n1 c;oziip ona soyleyeyim diye kac;rrd1. Polisten once bulmak
istiyor onu. Sirin'i de bu nedenle kac;1rd1."
''Evet, babam oldugunu yeni ogrendigim bir adam1n geride
brrakt1g1 i§aretleri c;ozebilmem ic;in, '' diye at1ld1 Sirin sinirle.
''Baban1z oldugunu yeni mi ogrendiniz? Gerc;ekten anla-
makta zorlan1yorum, '' diye kar§1!1k verdi Duygu §a§k1nl1kla.
''Hak11sm oldukc;a kar1§ik bir konu. Sirin babas1 tarafmdan
daha c;ok kiic;iikken evlatlik verilmi§. Oldiikten sonra miras i§lemle-
ri nedeniyle ogrenrni§ bu gerc;egi. Ve bu yiizden gelmi§ istanbul'a. ''
Duygu ba§1n1 sallamaya ba§lad1.
''Haaa ... Simdi anl1yorum. Ve sonra kac;1r1ld1. iyi de kendi-
si bile babas1 oldugunu yeni ogrenmi§ken bu sizi kac;1ran adam
nereden biliyormu§ onun k1z1 oldugunu ya da nerede kald1g1n1?''

252
.

Algan ve Sirin §a§k1nhkla birbirlerine bakt1lar. Ger<;ekten de


o ana kadar bu soruyu hi<; sormam1§lard1 kendilerine. Sirin ken-
di kendine konu§ur gibi, ''Nas1l hi<; akl1ma gelmedi bu soru, ''
dedi al<;ak bir sesle.
''Benim de akl1ma gelmedi a<;1k<;as1. Ancak bu durum sana
az evvel soylediklerimi peki§tiriyor. Bizim burada goremedigimiz
<;ok daha biiyiik bir resim var. Polise ya da herhangi bir kuruma
gidemeyiz. Ve ne yaz1k ki neler dondiigiinii kendi soru§turmam1-
z1 yiiriitmeden anlayamayacag1z. ''
Sirin ba§1n1 sallad1.
'' Hakl1s1n. ''
Eliyle garsona hesap i§areti yapan Algan Duygu'ya dondii.
''Duygu senden istediklerimi getirdin mi?"
Yere b1rakt1g1 siyah spor <;antas1n1 Algan'a uzatan Duygu,
''Evet her §eyi getirdim. Evinize ugray1p ne gerekiyorsa ald1m.
K1yafet, i<; <;ama§1r1, <;orap, t1ra§ makineniz, para, pasaport ve
istediginiz kitaplar. ''
Algan <;antay1 al1rken Duygu devam etti sozlerine:
''Ayn1 zamanda istediginiz gibi kad1n k1yafetleri de aldun. i<;
<;ama§1r1, <;orap, jean pantolon, kazak, ti§ort koydum."
Bu esnada yanlar1na gelen gen<; garson hesab1n yaz1l1 oldugu
pusulay1 Algan'a uzatt1 giiliimseyerek.
''Abi, fotograf <;ektirecektin benle, unutmad1n degil mi?''
Algan <;akt1rmadan etraf1na bakt1. Sonradan ba§tna takt1g1
here sayesinde kimse o oldugunu anlamamt§tt. Simdi bir fotog-
raf <;ektirme i§ine giri§irse herkes kim oldugunu anlayacakt1. En
sevimli halini tak1narak cevap verdi oglana:
''Bak delikanl1 <;ok acelem var. Halim de peri§an. Arna sana
soz veriyorum. En k1sa siirede buraya yeniden gelip seninle bir
degil, birka<; fotograf birden <;ekilecegiz. ''
Gen<; garson mahcup giiliimsedi yeniden.
''Tamam abi, sen oyle diyorsan oyle olsun. Unutma ama."
''Unutmam merak etme."
Garsonun gidi§iyle yeniden Duygu'ya dondii Algan.
''Diger dediklerimi bulabildin mi?"

253
''Evet Algan Bey. Buldurn ama zor oldu. Ne olur ne olmaz
diye birkac; c;e§it peruk aldrm heni kad1n hem erkek ic;in. Plastik
makyaj i.iriinleri satan bir diikkandan bir dolu malzeme d1§1nda
sakal b1y1k ic;in de bir §eyler ald1m. Hepsi c;antan1n ic;inde. ''
Algan merakla c;antan1n fermuar1n1 ac;1p ic;ine goz atarken
cebinden c;1kard1g1 zarf1 uzatt1 Duygu.
''Bir de bunlar var.''
''Bunlar ne?''
''Faturas1z telefon hatlar1. Telefonlar c;antan1n ic;inde. Paray-
la birlikte kiic;iik fermuarl1 boliime koydum. ''
''Tamam c;ok te§ekkiirler. Sen ofise don. Gelen telefonlarla
ilgilen. Hic;bir §ey olmam1§ gibi davran. ''
''Basin ogrendi Algan Bey. Haber her an patlayabilir. ''
''Biliyorurn, git ve benden haber bekle."
Oc;ii birden ayaga kalk1p kap1ya dogru yiiriiyiip d1§ar1 c;1kt1-
lar. Yagmur bir parc;a da olsa azalmI§tI. Ancak sis hala bir haya-
let gibi tiim §ehrin iizerindeydi. Islak kald1r1m ta§lar1n1n iizerinde
h1zl1 ad1mlarla yiiri.irlerken ~irin dayanamay1p sordu:
''Peki biz nereye gidiyoruz §imdi?''
Algan bak1§lar1 oniinde sabitle§mi§, kendinden emin bir yiiz
ifadesiyle cevap verdi:
''Bize bu bilmeceyi c;ozmede yard1mc1 olabilecek tek ki§inin
yan1na.''

254
26

lliNl>iSTAN

MS912

25
Aham Brahma asi!
Tat Twan Asi!26
ylard1r bu sozleri ve onlar1n ard1ndaki gizi dii§iiniiyordu.
Hint inan1§1na gore alemleri yaratan, ayakta tutan, koru-
yan, ebedi ve s1n1rs1z ilahi kudret Brahman'la, kendimizi d1§sal
olan her §eyden s1y1rd1ktan sonra i<;imizdeki en temel varl1g1m1z,
oziimiiz, oz benligimiz, ruhumuz olan Atman birdi. Bu dii§iince
kalbinin daha h1zl1 atmas1na neden oluyordu. C::iinkii i<;inde en
derinlerde ne zamand1r hissettigi bir ger<;ekle yiizle§mesini sagla-
m1§t1. Dinler degi§ebilirdi ancak hakikat hep ayruyd1. 0 tekti ve
asla degi§mezdi. Onu direkt olarak aktarman1n bir yolu yoktu.
0 ancak kalpte hissedilirdi. Bu yiizden i§aret edilerek, sembolle-
re biiriinerek aktar1labilirdi. C::iinkii hi<;bir insan onu apa<;:1k go-
remez, bilemezdi. islam'1 yaymak ve Allah'1n sozlerini duyurmak
i<;in <;1kt1g1 bu yolculukta hi<; tahmin etmedigi bir bilgelikle kar§1-
la§m1§ ve gorii§ii derinle§mi§ti. Evinde misafir kald1g1 Keshav ve

25 Ben Brabm:ui'1m
26 Sen O'sun

255
Brahat ona dinleri ve inani;lar1yla ilgili bir dolu bilgi vermi§ler, o
da onlara islam'1 anlatm1§t1. Kald1g1 siire boyunca bulunduklar1
i;evrede vaazlar vermi§, insanlara Allah'1n s6zlerini aktar1p onla-
r1 islam'a davet etmi§ti. Bu siire boyunca dinlerin Yiice Rabbine
ula§mak i<;in hirer ara<; oldugunu daha iyi kavram1§t1. Arada-
ki farklar kadar benzerlikler de dikkatini i;ekmi§ti. Her toplum
farkl1 bir dine inan1yor olsa da hepsinin birle§tigi tek bir nokta
vard1; oliimden sonraki hayat ... Yaln1z Hristiyanlar, Yahudiler ve
Miisliimanlar ahirete inan1rken Hindular defalarca tekrar tek-
rar dogduklar1na inan1yorlard1. T1pk1 dogadaki diger dongiiler
gibi bitmek bilmez bir dogum, oliim ve yeniden dogum dongiisii
vard1. Sonbahar1 k1§, k1§1 ilkbahar, ilkbahar1 yazm takip etmesi
gibi bitmek bilmez bu reenkamasyon dongiisiinde ama<; daha iyi
ve dogru bir insan olmakt1. Eger bir insan bu hayatta kotiiliik
yapt1ysa bir sonraki hayatmda bunun bedelini i;ekecegi bir ya§a-
m1 oluyordu. Hii;bir §ey bedelsiz kalm1yordu. ilahi adalet ya §U
andaki ya§am1nda ya da bir sonrakinde mutlaka tecelli ediyor,
ya§att1g1n1n ayn1s1n1 ya§amadan b1rakm1yordu yakas1n1. Bir hay-
vana zarar veren bir sonraki hayat1nda hayvan §eklinde bile do-
nebiliyordu hayata ve karma borcunu mutlaka odiiyordu. ilahi
dongii o kadar net ve kesindi ki hii;bir canl1 bir digerine bori;lu
kalm1yordu. ''Bu sayede daha iyi bir insan olmaya i;al1§1yoruz,"
demi§ti Keshav ona. <;iinkii bu §ekilde kaderini bir §ekilde yarat-
mI§ oluyordu insan, sei;imleriyle. Yeniden dogum asla bir hedef
degildi ama. Hedef yeniden dogumu a§mak ve saf enerji haline,
Mok§a'ya yani Tanr1'ya donmekti. Buda pek i;ok hayattan son-
ra yap1labilen bir §eydi zira hayatlar boyu pek <;ok s1nav veren
ve bar<; odeyen insan nihayet bilincini <;ok iist seviyelere <;1kar-
tabiliyor ve yeniden dogum dongiisiinii k1rarak Mok§a'ya kavu-
§Uyordu. Ttpkt benim yapmak istedigim gibi diye ge<;irdi ii;inden
Hallac. Bu hayattaki en biiyiik arzusu O'na kavu§makt1. Ba§ka
hi<;bir §eyi bundan daha fazla istememi§ti. Bu ugurda kar1s1ru,
<;ocuklar1n1, ailesini geride b1rakrm§, O'na ula§mak ve O'nun
s6zlerini yaymak amac1yla gezgin olup <;1km1§t1. Yeniden dogum
dongiisiine dair fazla bir fikri yoktu ancak oliimden sonra O'na

256
kavu§acag1na da §iiphe yoktu. Birden akl1na gelen dii§iince ile
sars1ld1. Ancak oliim onu ilahi sevgilisine kavu§turabilirdi. Ama
naszl? insan1n kendi can1n1 almas1 olabilecek en biiyiik giinahlar-
dan biriydi. Asia boyle bir yola ba§vurmazd1. Fakat ona ula§ma-
s1n1n ba§ka yolu da gelmiyordu akl1na. Yine de ya§amaya devam
et111esi ve onun sozlerini daha <;ok insana ula§t1rmas1 gerekiyor-
du. Ya§amas1n1n en biiyiik sebebi buydu ona gore.
Dald1g1 dii§iincelerden ayag1n1n tokezlemesiyle s1yr1ld1. Ay-
lar boyunca kald1g1 Sind bolgesinden yeniden yola <;1km1§ ve neh-
ri takip ederek yiiriimeye ba§lam1§t1. Bu topraklara geldigi i<;in
<;ok mutluydu. i<;inde nedensiz bir sevin<; ve co§ku vard1. Evinde
misafir kald1g1 Keshav'la mektupla§acaklar1na soz vererek ay-
r1lm1§lard1 birbirlerinden. 0 iyi niyetli, tatl1 adam1n dostlugunu
asla unutmayacakt1. Ve ondan ogrendiklerini de.
Giine§ vadinin dogusunda yiikselirken gokyiizii pembe bir
renge biiriinmii§tii. Bir yandan yiiriirken bir yandan da !§1g1n
yeryiiziinde yay1lmas1n1 izliyordu. Ayaklar1n1n alt1ndaki diinya
<;ivit renginden ye§ile doniiyordu. S1ra s1ra diizensiz toprak evle-
ri <;oktan geride b1rakm1§, hi<;bir insan1n goriinmedigi bolgelere
ula§IDI§tl. Uzaktan nehrin sesi duyulsa da ya§am verdigi toprak-
larda ad1n1 dahi bilmedigi hayvanlar ve bitkiler d1§1nda kimse
yoktu. Ne kadar siire boyle devam edecekti bilmiyordu, i<;indeki
ses ne soylerse onu takip ediyordu. Keshav'1n evinden ayr1lal1 ii<;
hafta olmu§tu. 0 giin bu giindiir dur durak demeden yiiriiyor,
geceleri y1ld1zl1 gogiin alt1nda bir agac1n dibinde uyuyor, golge-
liklerinde namaz k1l1yordu. Yanma ald1g1 yolluk azalm1§t1 an-
cak Rabbine giiveniyordu, ne ba§1na bir §ey geleceginden endi§e
ediyordu ne de a<; susuz kalacag1ndan. Bir giin evvel yedigi §ey
d1§1nda midesi bombo§tu ancak ilk hac ziyareti s1ras1nda <;ile-
ci ya§am tarzma al1§1k oldugundan a<;l1k ve susuzluk onu diger
insanlar kadar etkilemiyordu. Yine de bir §eyler at1§t1rman1n iyi
olacag1n1 dii§iinerek kar§1s1na <;1kan ilk agac1n golgesine oturdu.
Heybesini a<;1p Keshav'1n yan1na yolluk olarak verdigi pi§irilmi§
hamurlardan bir tanesini agzma att1. Artik iyice bayatlam1§sa da
en az1ndan tok tutuyordu. Ard1ndan l1k1r l1k1r su i<;tikten sonra

257
derin bir nefes al1p s1rt1n1 agaca yaslad1. Gunlerdir akl1nda hep
Bagdat'ta b1rakt1g1 ailesi ve ogrencileri vard1. Bart§ §ehrine yer-
le§ir yerle§mez ad1 giderek daha <;ok duyulmu§, sozleri kulaktan
kulaga yay1l1r olmu§ ve yuzlerce insan vaazlar1na kat1lmaya ba§-
larn1~t1. i<;lerinden baz1lar1 s1rf meraktan gelip dinliyordu onu bi-
liyordu, ama baz1lar1 ger<;ek bir Tanr1 dostu ve Hak aray1c1s1yd1.
Hem ailesini, kar1s1ru, <;ocuklar1n1 ozluyordu hem de o insanlar1.
Ancak i<;inde kar§I koyamad1g1 alev alev yanan bu Allah a§kt
oldugu muddet<;e kendisini s1radan bir adam1n yapt1g1 gibi evine,
ailesine aday1p, dogdugu topraklarda ya§ay1p olemezdi.
Bir sure sessizlik i<;inde oturduktan sonra derin bir nefes al1p
yeniden ayaga kalkt1. Giine§ tepeye ula§ana degin durrnaya niye-
ti yoktu. Dinlenmeyi sonraya b1rakrnal1yd1. 0 saatlerde hava o
kadar s1cak oluyordu ki ad1rn atmaya derman1 kalm1yordu insa-
n1n. Bir agac1n golgesinde dinlenrneyi sonraya b1rakmal1, hemen
yola koyulmal1yd1. Say1s1z degi§ik tiirde agac1n aras1nda yuru-
meye ba§lad1. Ayaklarmm alt1ndaki yemye§il otlar her adunda
h1§1rd1yor, ruzgar tatl1 bir §ark1 soyluyordu kulaklar1na. Sessizlik
i<;inde bir sure yurudukten sonra birden az ilerideki aga<;lar1n
aras1nda bir siluet fark etti. Ne oldugunu tarn olarak se<;emedigi
siluete yakla§ttk<;a da bunun bir hayvan oldugunu du§unrneye
ba§lad1. Tam olarak se<;emese de bir §ey az ilerde pusuya yatmt§
gibi oylece durmu§ bekliyordu. i~ini endi§e doldurdu. Kimsenin
goriinrnedigi bu bolgede ya§ayan y1n1c1 bir hayvanla burun bu-
runa gelebilirdi. Boyle bir olas1l1kta ne yapmas1 gerektigini du-
§undu ancak hemen ard1ndan bu du§unceden s1yr1l1p derin bir
nefes ald1. Ne olacaksa o olacakt1. Endi§esi dag1l1r dag1lmaz bir-
ka<; ad1m daha yakla§tl agaca. i§te o anda fark etti onu. Bir hay-
van degil, bir insand1 kar§1s1ndaki. Ba§tna siyah kuma§ dolamt§,
kemik rengi bir tunik ile bol bir entari giymi§ bir adam aga<;lar-
dan birinin dibine bagda§ kurarak oturrnu§, gozlerini kapatarak
dalm1§ gitmi§ti. Sa§k1nl1kla adama bakarken bir an ne yapmas1
gerektigini du§undu. Adama selarn m1 vermeliydi yoksa yoluna
devarn m1 etmeliydi? Ne yapzyor boyle gozleri kapalz bir agactn
dibinde? Adama dikkatle bakt1. Uyuyor mu yoksa diye du§undu.

258
Ancak bu §ekilde uyuman1n zor olduguna kanaat getirdi. Ada-
min yan1na gidip gitmemekte karars1z kahp k1sa bir bocalama
ya§ad1ktan sonra merak1 onu agac1n dibine kadar gotiirdii. Bir
siire adam1 izledikten sonra tam kar§1s1na ge~ip ~omelmek iize-
reyken adam giiliimseyerek gozlerini a~t1. Koyu kahverengi teni-
nin ortas1nda gece gibi parlayan kara gozleri dikkatle Hallac'a
bak1yordu. Etraf1na yayd1g1 enerji yumu§ac1k ve huzur vericiydi.
Hallac elini gogsiiniin iizerine koyup ''Selamiin aleykiim. Ama-
c1m seni rahats1z etmek degildi. Kusuruma bakma, '' dedi i~ten
bir ses tonuyla. Adam1n onu anlay1p anlamayacag1n1 bilmiyor-
du. Bu topraklarda Keshav ve tan1§t1g1 birka~ ki§i d1§1nda ba§ka
onun dilini konu§abilenle kar§1la§mam1§tl. Ancak kald1g1 siire
boyunca bu topraklardaki ortak lisan1 az ~ok ogrenmi§ti.
''Merhaba," diye kar§1l1k verdi adam. ''Dilimizi konu§abi-
liyor musun?''
''Evet, konu§abiliyorum," diye ba§llll sallad1 Hallac. ''Kusura
bakma, rahats12 c:u11ek istemedim seni, '' diye tekrarlad1 sozlerini.
''Rahats1z etmedin. Tam tersi eger buraya yolun dii§mii§se,
hayat bizi bir §ekilde kar§l kar§1ya getirdiyse vard1r bir nedeni."
Adam1n tam kar§1s1na onun gibi bagda§ kurarak oturan
Hallac heybesini yan1na koyduktan sonra ellerini oniinde birle§-
tirip merakla adama bakt1.
''Neredeyse on dakikad1r seni izliyordum. <;ok merak ettim.
Ne yap1yordun az evvel?''
Adam giiliimsedi.
''inancrm1z1 bilmedigin belli. ''
''inanc1n1z1 biliyorum. Hinduizm'i anlad1m az ~ok. ''
''Ben bir Hindu degilim. Bir Budist'im. Ve meditasyon ya-
p1yordum. ''
0 giine degin bir Budistle hi~ kar§1la§mam1§tI Hallac. Nas1l
bir inan~lar1 oldugunu ve meditasyonla ne yapmaya ~al1§t1g1ru
anlamak i~in can at1yordu.
''Hakl1s1n, hi~bir fikrim yak. Nedir meditasyon?''
''Zihnini sessizle§tirip i~indeki oze odaklanmak, saf tan1k
haline gelmektir. Bunu yaparak hayat1n ve bilincin kaynag1na
eri§irsin, ger~ek benligini ke§federsin. ''

259
''Sen bir rahip misin?''
''Ben hi<;bir §eyim. Ne dogdum ne olecegim. Kendini §U ya
da bu olarak dii§iinmekten vazge<;. Ancak o zaman her §eyin
6ziinii ke§fedebilirsin. ''
Hallie dikkatle adama bakt1. Soyledigi sozlerin ard1ndaki
anlam1 <;6zmek i<;in agz1ndan <;1kan hi<;hir kelimeyi ka<;1rmak is-
temiyordu. Onun sessizligini goren adam devam etti anlatmaya:
''Kendini hayat1ndaki olaylardan, ya§ad1g1n deneyimlerden
ayir1rsan, onlar1 ya§ayan degil, izleyen oldugunun fark1na var1r-
san hakikate ula§mI§ olursun. insan zihni daima fikirlerle me§-
gul. Olaylarla, insanlarla, ge<;mi§le, gelecekle, yapt1klar1 ve yap-
mad1klar1yla. Biitiin bunlar1 yapan1n kendisi oldugunu zanneder
ve hen buyum der. Ben §Unu severim, bunu sevmem. Ben bunu
ya§ad1m, hen onu ya§amad1m. Halbuki ger<;ek zihnin 6tesinde-
dir. Tiim bunlar1 deneyimleyen degil de onlar1 geriden izleyen-
sin sen. Her §ey senin zihninde! Ger<;ek 'Ben' ise tiim bunlar1n
6tesindedir! Onu ancak meditasyon yaparak ke§fedebilirsin, zira
gordiigiin diinya illiizyonundan ancak bu §ekilde s1yr1labilirsin. ''
Hallie bu topraklara geldiginden beri 6grendikleri ile biiyii-
lenmi§ti. i<;inde hissettigi ancak kelimelere dokemedigi bu duygu
hi<; tan1mad1g1 bir adam1n dudaklar1n1n aras1ndan dokiiliiver-
mi§ti bir anda. Kalbinin yine giimbiir giimbiir att1g1n1 hissetti.
''C::ok giizel konu§uyorsun," dedi adama i<;ten bir tebessiim-
le. ''Ne demek istedigini <;ok iyi anlad1m <;iinkii hen de ne za-
mand1r bunun fark1ndayd1m. Arna var olu§undan, kimliginden
kurtulmak kolay degil. ''
Adam yeniden giiliimsedi. Ba§tna dolad1g1 siyah kuma§t a<;tp
terden 1slanm1§ uzun sa<;lar1n1 diizeltti.
''Ben sana var olmaktan vazge<; demiyorum. Bunu yapmak
zaten miimkiin degildir. Sadeee dogmu§ oldugunu, anne baban1n
kim oldugunu, olecegini, bir beden oldugunu dii§iinmekten vaz-
ge<; diyorum. Ger<;ek 'Ben' biitiin bunlar1n 6tesinde! ''
Hallie kar§1la§t1g1 bu adam1n inan<;lar1ndan etkilenmi§ti.
''Sizin Tanr1'n1z mt soyliiyor bunlar1?''
''Hangi Tanr1?'' diye sordu adam. "Tanr1 nedir?''

260
''Her §eyi yaratan ve yok eden, ayn1 anda tek veya c;ok ola-
bilen, s1n1rs1z ve sonsuz olan ilahi varl1k," diye cevaplad1 Hallac.
Giiliimseyen adam1n yiiziinden tek bir duygu okunrnuyor-
du. Sakin bir ses tonuyla anlatmaya ba§lad1:
''O, senin soru sorman1 miimkiin k1lan 1§tkt1r. 'Ben'in ken-
disi Tanr1'd1r. ''
'' Anl1yorum. Bu Hindular1n Brahman ve Atman birdir inan-
c1yla ayn1 inane; san1r1m. ''
''Gordiigiin, duydugun, deneyimledigin her §ey bir illiizyon-
dur. Dinler, ogretiler, sozler de oyle. Tek gerc;ek senin ic;indedir.
Sen ne dogdun ne de oleceksin. Bu beden de sen degilsin. Ne
zaman saf bilinc; oldugunu idrak edersen diinyay1 gerc;ek haliyle
gormeye ba§lars1n. ''
K1sa bir sessizlikten sonra devarn etti sozlerine:
''Hayattaki her §ey deneyimdir. Dii§iindiigiimiiz, hissettigi-
miz, yapt1g1m1z her §ey. T1pk1 seninle §U anki sohbetimiz gibi.
Ya§ad1g1n felaketler ve giizel §eyler gibi. Deneyimin ard1nda ise
deneyirnleyen vard1r. Deneyirn ile deneyirnleyen asl1nda birdir.
Arna deneyimleyen deneyirni kendisi d1§1nda goriir. Ruh ve be-
den de birdir. Sadece iki goriiniir. ''
Hallac kar§1s1ndaki adamdan c;ok etkilenrni§ti. Ozerindeki
k1yafetlerden oldukc;a yoksul oldugu anla§tl1yordu ama buna
ragmen oyle bir huzur ve mutluluk vard1 ki adamda etraf1ndaki
herkesi etkiliyordu.
''Nereye gidiyorsun boyle?'' diye sordu adam.
''Bilmiyorum. Ben bir Tanr1 dostuyum. Hakikati bulmak
ic;in dii§tiim yollara, '' diye kar§1l1k verdi Hallac.
Giiliimseyerek Hallac'1n bacagma dokunan adarn, ''Hadi
gel, misafirirn ol benim, '' dedi. K1sa bir an ne diyecegini bile-
rneyen Hallac bu beklenmedik daveti geri c;evirmenin hem ay1p
olacagm1 hem de pek c;ok bilgiden mahrum kalacag1ru dii§iindii.
'' <::ok te§ekkiirler, seve seve."
Birlikte tek kelime etrneden yiiriimeye ba§lad1lar. Her adlffi-
da riizgar1n sesi, ku§lar1n ve ayaklar1n1n alt1ndaki c;imenlerin
sesine kar1§1yor, insan1n ic;ini huzur ve siikfinet dolduruyordu.

261
<:;ak1 gibi dimdik yiiriiyen adam1n ka~ ya§tnda oldugunu merak
etti Hallac.
''Ka~ ya§1ndas1n?''
Tebessiim eden adam yan1tlad1.
''Benim bir ya§1m yak. Dogmam1§ ve olmeyecek olarun bir
ya§l olmaz. Ancak sordugun bu bedeni ka~ y1ld1r kulland1g1m ise
seksen y1l diyebilirim. ''
''Seksen y1l m1?''
Sa§1rm1§t1 Hallac. Adam k1rk1ndan bir ya§ fazla gostermi-
yordu. Nas1l ya§ad1g1, neler yapt1g1, inan~lar1yla ilgili daha ~ok
bilgi sahibi olmak i~in yan1p tutu§uyordu. Ancak sessizce yiirii-
meye ve daha fazla soru sormamaya karar verdi.
Giine§ bat1 semas1nda batmak iizereyken i~inden ge~tikleri
orman1 geride b1rakm1§lard1. Sadece bir kez mola verip dinlen-
mi§, ard1ndan yiiriimeye devam etmi§lerdi. Hallac ad1n1n Ming-
ma oldugunu ogrendigi yeni arkada§1 ile at1ld1g1 bu yeni seriiven-
den son derece ho§nuttu. S1ra s1ra evlerin goriindiigii toz toprak
i~indeki mahalleye girdiklerinde yolculuklar1n1n bitmek iizere
oldugunu anlad1 Hallac. Zira sabahtan beri gordiigii ilk yerle§im
yeri buras1yd1. Sa~lar1 ba§lar1 birbirine girmi§, iistii ba§l dokiilen
ancak mutluluk ~1gl1klar1 i~inde yerdeki su birikintisinin i~inde
oynayan bir diizine ~ocugun aras1ndan ge~tikleri s1rada Mingma
sessizligini bozdu:
''Buras1 benim ve ailemin ya§ad1g1 yer. Ancak genellikle se-
yahat halindeyim. Su ilerideki ev bizimki. ''
Hallac, Mingma'n1n i§aret ettigi tarafa bakt1gmda kerpi~ten
tek katl1 bir ev gordii. iki minik penceresi tozlu sokaga bak1yor-
du. Oniinde yine bir siirii ~ocuk oynuyor, bag1ra ~ag1ra ko§tU-
ruyorlard1. Evin yan taraf1ndaki direge kurumas1 i~in rengarenk
k1yafetler as1lm1§t1. Birka~ ad1m daha atm1§lard1 ki pencerele-
rinden biri k1r1k olan bir evin biraz ilerisinde iistiinde t1pk1 bir
dilenci gibi y1rt1k p1rt1k k1yafetler olan, ip gibi zay1f bir adam
gordiiler. Ozerine oturdugu karton mukavva sanki ipek bir yas-
t1km1§ gibi rahat ve mutlu goriiniiyordu. Bagdat'taki dilenciler
geldi Hallac'1n akl1na.

262
''<;ok mutlu goriiniiyor halinden, '' dedi §a§k1nl1kla.
''Hangi hal?'' diye sordu Mingma.
''Bulundugu halden. ''
''Bulundugu halde ne var? Degi§mesi gereken nedir? Ya da
yanl1§ olan?''
Hallac daha cevap veremeden devam etti sozlerine Mingma:
''O di§ goriinii§lerle s1n1rl1 degildir. Kendisini isimle ve §ekil-
le ozde§le§tirmez. 0 saf bilin<r oldugunun fark1nda olan biridir.
Eger hakikati ar1yorsan saf bilin<r oldugunu anlaman gerek. Bi-
lincin otesine ge<rmek ise en yiice haldir. ''
Hallac inan1lmaz ogretilerle dolu bu topraklarda alg1s1n1n
giderek daha <rok geni§ledigini hissediyordu. Merakla sordu:
''Oraya nas1l ula§abilirim?''
Mingma durup gozlerini gozlerine dikti. Dikkatle ona bakt1.
Bak1§larmda saf bir sevecenlik ve §efkat vard1.
''Hakikat sadece bilincin degil, her §eyin otesindedir. 0 bir
§eyin ba§ka bir hali degildir. Bir ba§lang1c1 ve sonu olan, var olan
ya da olmayan bir §ey de degildir. 0 tiim z1tl1klar1 i<rerir ancak bu
z1tl1klara tabi degildir, onlar1n oyunu i<rinde yer almaz. 0 bilin<r
var olmad1g1nda da olandir. Bu nedenle 'Ben §Uyum, buyum, ben
insan1m ya da ben Tanr1'y1m' demek de bir anlam ta§rmaz. 0
sadece sessizlikte ve karanl1kta goriiliip hissedilir. ''
Hallac, Rabbine kavu§mak ve onun sozlerini yaymak i<rin
<rikt1gi bu yolculukta bu topraklara bo§u bo§una gelmedigini an-
lam1§t1. Gozleri nemlenmi§, kalbi daha da yumu§ami§tl. Kar§I-
s1ndaki yeni arkada§min gozlerinin i<rine bakt1. Sozsiiz, sessiz bir
ileti§im vard1 aralar1nda. ''Hadi'' dedi Mingma giiliimseyerek,
'' Ac1krn1§s1nd1r, hemen eve girelim. '' Ba§1n1 tamam anlam1nda
sallad1ktan sonra onu takip etti. <;ocuklar1n aras1ndan ge<rip
kerpi<r evin tahta kap1s1n1 iterek i<reri girmeden evvel ayakka-
b1lar1n1 <r1kard1lar. i<reride sofra haz1rlamakta olan gen<r bir k1z
Mingma'y1 goriince sevin<rle at1ld1.
''Baba, ho§ geldin."
Ard1ndan Hallac'la goz goze gelen gen<r k1z utanga<r bir bi-
<rimde iki elini oniinde birle§tirip ba§1n1 egerek selam verdi.

263
''Siz ·de ho§ geldiniz. ''
Hallac ayn1sm1 taklit ederek k1za selarn verdikten sonra yer-
deki rengarenk kurna§lardan yap1lrn1§ yast1klardan birinin iizeri-
ne oturan Mingrna'n1n yan1na oturdu.
''Annen nerede?'' diye sordu Mingma k1z1na.
''Chaya Larna'n1n oglu olrnii§. Onlara ziyarete gitti, '' diye
cevap verdi k1z sayg1l1 bir yiiz ifadesiyle.
Mingrna anlay1§l1 bir §ekilde ba§1n1 sallad1.
''Ba§1rnz sag olsun," dedi Hallac yurnu§ak bir ses tonuyla.
''Yak1n rn1yd1n1z?''
''Evet yakin1z. Birlikte biiyiidiik."
Hallac, Mingrna konuyla ilgili ~ok fazla bir §ey soylernese ya
da duygular1na <lair ~ok bir §ey belli ennese de alt1nda bir §eyler
oldugunun fark1ndayd1. Ancak oliirnle ilgili nas1I bu kadar hissiz
olduklar1n1 anlarnarn1§t1. Ne k1z1nda ne de arkada§mda en ufak
bir iiziintii belirtisi yoktu. Belki de fOk fazla derdi oldugu ifindir
diye ge~irdi i~inden. Evlerinin halinden ve ya§ad1klar1 rnahalle-
den zor hayat ko§ullar1 oldugu belliydi. <;ok fazla zorluk ve dert-
le ugra§an ki§iler zarnanla ba§ka dertlere kar§I korelebiliyordu.
Yine de zorluklarla nas1l ba§a ~1kt1g1n1 ve onlar1 nas1l gordiigiinii
merak etti.
''Dertlerinin fark1nday1rn. Zorlu bir hayat1n var. Oziildiirn
ger~ekten. Ancak yakin1n1n oliirniine neden hi~ iiziilrnedigini an-
larnad1rn. ''
Mingrna elini Hallac'1n ornzuna koydu.
''Dert dedigin §ey sadece bir haldir, gelir ve gider. Diger tiirn
§eyler gibi. Zorluklar ~e§it ~e§it olabilir. Fiziksel, duygusal ya da
zihinsel. Arna her zorluk ve dert her zarnan bireyseldir. Ki§iye
goredir. Ayn1 §eyi kirni felaket olarak nitelendirir kirni ho§luk.
Oliirnii de felaket zannederler. Halbuki oliirn asla bir felaket de-
gildir. Oliirn yiice benlik haline geri donrnektir. Oziine, saf bi-
lincin otesine. Felaket ancak oldiiren i~in soz konusudur. Olen
i~in asla. 0 yiizden burada olenlerirnizin ard1ndan yas tutrnay1z,
§ark1lar ve danslarla ugurlar1z onlar1. ''
''C::ok korkun~ §ekilde olen ya da oldiiriilenlerin bile mi?"

264
''Ger~ekte hi~bir §ey olrnaz. Ger~ekte ne oldiirrne vard1r ne
de oliirn. Biitiin bunlar bir sahnede olan hallerdir. Bir bo§lugun
i~ine yap1lrn1§ bir bina dii§iin. Bu bina ~okerken i~inde ya§ayan-
lar ve yap1 zarar goriir ancak bo§luga hi~bir §ey olrnaz. Beden
yok olabilir arna bu oziin yok oldugu anlarn1na gelrnez. Sadece
bir beden oldugunu dii§iinenler olecegini zanneder. ''
''Soylediklerini anl1yorurn. Arna bu duygusuz bir bak1§ a~1s1
degil mi? Kotiiliigii nas1l engelleyecegiz?''
''Kotiiliige son verrnenin yolu zihnini iyile§tirrnektir. Zira
kader dediginiz §ey zihnin iizerinde ya§ad1glffi1z diinyadaki yan-
s1rnalard1r. Zihnini degi§tir, diinya degi§ir. ''
Hallac arkada§1na giiliirnsedi. Onu ~ok iyi anl1yordu. Tarn
agz1n1 a~1p bir §eyler soyleyecekken gen~ k1z elinde bir tepsi,
i~inde yogurt, tereyag1 ve ekrnek ile geri geldi. Tepsiyi tarn on-
lerine b1rak1p sayg1yla egilip gittiginde Mingrna uzan1p bir par-
~a ekrnegi yogurdun i~ine dald1r1p agz1na att1. Ayn1s1n1 yapan
Hallac bu baharatl1 ekrnegi olduk~a begendi. Birka~ lokrna yiyip
kenara ~ekilen Mingrna'ya, ''Sen de mi ~ok yernezsin yoksa?''
diye sordu. Ba§1n1 sallayan Mingrna, ''Bedenine iyi bakacaks1n.
Az yernek, dozunda uyku, denge ... Sir bu i§te,'1 diye giiliirnsedi.
Hallac ilk hac ziyareti siras1nda olduk~a uzun bir zarnan nefsini
kontrol alt1na alrnak i~in ~ileci bir ya§arn siirrnii§, ~ok az yernek
yiyip, ~ok az uyurnu§tu. Sirndi barnba§ka bir rnernlekette, dili,
dini, 1rk1 farkl1 olan bir insanda da ayn1 sozleri duyuyordu. Nef-
sini kontrol eden her §eyi kontrol eder diye ge~irdi i~inden. Bir
kez daha anlarn1§tI.
''Bana rneditasyon yaprnay1 ogret! '' dedi Mingrna'ya heves-
le. ''Ne yaprnarn gerek?''
''Yapman gereken §ey ~ok basit. Nefesine odaklan ve onu
izle. Zihnine dolu§an dii§iincelere izin ver, gelsinler ve gitsinler.
Bir rniiddet sonra sessizle§ecek zihnin. i§te o s1rada ger~ek Ben'i
fark edeceksin. Her §eyi geriden izleyen saf varl1g1n1. ''
Hallac bagda§ kurup gozlerini kapayarak derin derin nefes
al1p verrneye ba§lad1. Her nefeste gogiis kafesinin §i§tigini, ha-
varun cigerlerine doldugunu, ard1ndan nefesi verirken derin bir

265
gev§eme durumuna ge(j;tigini hissediyordu. Her nefeste viicudu-
nun tiim ag1rl1g1n1 oturdugu mindere b1rak1yor, gittik(j;e rahatl1-
yordu. Birden akltna kar1s1 Ommii geldi. ilk hocalar1ndan Amr
Mekki'nin k1z1n1 ona verebilmek i<;in neler yapt1g1n1 hat1rlad1.
Onun k1z1 yerine Basra'da Ebu Yakup'un k1z1 olan Ommii ile ev-
lendigi i<;in hocas1yla aras1 a(j;1lm1§t1. Ne yap1yordu §imdi acaba
kar1s1? Ya oglu Hamit? Ya Muhammed? Ya Siileyman? .. Birden
zihnini dolduran dii§iinceler yiiziinden nefesini izlemeyi unuttu-
gunu fark edip yeniden odakland1. Bu sefer Ciineyd Hoca ile ilk
kar§1la§mas1 geldi akl1na. Ve Ebu Bekir Sibli ile tan1§mas1. iyi
kalpli arkada§tna mektup yollamay1 ihmal etmi§ti ne vakit. Ye-
niden zihninin dag1ld1g1n1 anlay1p nefesine odakland1. Derin de-
rin nefes al1yor veriyordu, al1yor veriyordu ... Birden bir sessizlik
hissetti. Tiim seslerin yok oldugunu, kafas1n1n i<;inde konu§an
kimse kalmad1g1n1, gozlerinin oniinde oynayan goriintiiler olma-
dig1n1 fark etti. <;ok garip bir and1 bu an <;iinkii daha evvel zihni
hi<; bu kadar sessiz kalmarm§tl. i(j;ini dolduran huzur duygusu
tiim bedenini sarm1§t1. Kalbi co§ku i(j;inde Rabbi ile doluydu. Bu
co§ku ona tarifsiz bir ne§e veriyordu. Sokaga f1rlay1p kimseleri
umursamadan bag1rarak §ark1 soyleyip clans edebilirdi. 0 kadar
rahatlat1c1 ve farkl1 bir deneyimdi ki bu nas1l tarif edecegini dahi
bilmiyordu. Garip bir hi<;imde i(j;inde olan biteni yarg1s1zca izle-

yip gozlemleyen oldugunu anlad1. Birden Mingma'n1n soyledigi


sozlerin ard1ndaki anlam1 idrak etti. 0, dogmamI§ ve olmeyecek-
ti. 0, bu i(j;ine s1k1§t1g1 beden degildi. Etraf1nda olup biten tiim
olaylar1, duygusal ini§ (j;tk1§lar1n1 izleyen, ya§ad1klarm1 izleyen
varl1kt1 o geriden! Ya§ad1g1 her §eyin ne kadar anlams1z oldugu-
nu fark etti. Tiim arzular1n ve endi§elerin. 0 diinya ile birdi ama
onun otesindeydi.

266
27

UL

ral1ks1z bir §ekilde siiren yagmurun sesine son siirat seyir


halinde olan otomobillerin sesleri eklenirken c;amurdan
rengi goziikmeyen beyaz fayanslar1n c;evreledigi, ortas1ndan c;at-
larm§, kir pas ic;indeki aynadaki yans1mas1na bakt1 ~irin. Koyu
kestane rengi sac;lar1n1n iizerine gec;irdigi orta uzunlukta sari pe-
rukla oldugundan c;ok farkl1 goriiniiyordu. Bir yerlere dokunma-
maya ozen gostererek iizerini degi§tirmi§, Duygu'nun getirdigi
mavi jean pantolonu, beyaz ti§6rtii ve gri renkli kazag1 giymi§ti.
Yiiziinde yorgunluk izleri metrelerce oteden bile belli oluyordu.
Yemye§il gozlerinin altlar1 morarm1§, surat1 kiic;iilmii§tii. Giinler-
ce uyuyabilirdi b1raksalard1 ama oyle bir durumun ic;indeydi ki
salg1lad1g1 adrenalin yiiziinden koca istanbul'u iic; tur ko§abilir-
di. Siyah paltosunu giyip oniinii kapad1ktan sonra plastik kap1y1
itip d1§ar1 c;1kt1.
Kap1n1n oniinde kendisini bekleyen uzun boylu, gogsiine
kadar inen sakallar1 ve kafasma takt1g1 takke ile televizyonlarda
gordiigii radikal dinci teroristlere benzeyen adam1 goriince yii-
regi hoplad1 bir anda. Ancak adam1n gozlerindeki muzip ifadeyi
fark edince giiliimsedi.
''Algan?''
''Nas1l olmu§um? '' -

267
''Taruyamadun valla. inanarmyorum bu kadar degi§ebildigine. ''
''Sen de pek farkl1 say1lmazs1n benden. Ailen gorse tan1maz,
o derece."
Sirin benzin pompalarm1n biraz ilerisindeki yola dogru yii-
riirken cevap verdi:
'' Ail em yok benim. ''
Onu takip eden Algan 1slanmamas1 i~in bir po§ete sard1g1
el yazmas1 kitab1 s1k1 s1k1 tutarken h1zla one ge~ip elini kald1rd1.
Yagmur nedeniyle ge~en tiim taksiler doluydu. Arabalarm ugul-
tusuna tekerlek sesleri kar1§1yordu. Yerdeki su birikintileri nere-
deyse kii~iik goller olu§turmu§tu. Birka~ dakikal1k bir bekleyi§in
ard1ndan onlerinde duran taksinin i~inden yolcunun inmesini
bekleyip i~eri atildtlar. Sofor ilgisiz bir ses tonuyla sordu:
''Ne tarafa gidiyoruz?''
''Te§vikiye'ye. Hiisrev Gerede Caddesi'ne donmeden hemen
ko§esinde inecegiz. ''
Taksi son siirat oniindeki ara~lar1 makas atarak ge~erken de-
rin bir nefes alarak arkasma yasland1 Algan. Bu haliyle onu tan1-
malar1n1n imkan1 yoktu ama nereye kadar bu §ekilde ka~abilirdi
bilmiyordu. Bir an evvel avukat1yla irtibata ge~mesi gerekiyordu.
Ba§1na gelenlerin bir §ekilde bula§mak zorunda kald1gi Haydar
Doganer cinayeti ve kay1p risalelerle ilgili oldugunu biliyordu.
Kime giivenmesi gerektigini §a~11·1tu§tI. Normalde devletin yiiksek
kademelerinden yard1m istemesi gerekirdi ancak adanun her §eyi
biliyor olmas1 onda derin bir ku§ku uyand1rrrn§tI.
Birden sol omzunda bir ag1rl1k hissetti. Dondiigiinde Sirin'in
sari sa~l1 bir peruk ge~irdigi ba§1n1n omzunun iizerine kayd1g1n1
fark etti. Uyuyakalm1§t1. Giiliimseyerek daha rahat etmesi i~in
kolunu kald1r1p gogsiine dogru ~ekti Sirin'i. Burnuna gen~ kad1-
n1n hafif baharatl1 parfiimiiniin kokusu geliyordu. i~inden ona
s1ms1k1 sar1lmak geldi aniden. Ya§ad1g1 trajedi belli ki ~ocuk-
ken ya§ad1g1n1n yan1nda bir hi~ti. Ve ne §ansl1yd1 ki o zamanlar
olanlar1 hat1rlam1yordu. En son ne zaman bir kad1na bu §ekilde
bir §efkat hissettigini dii§iindii. 0 kadar uzun zaman olmu§tU
ki hat1rlam1yordu bile. Evliliginde ya§ad1g1 o korkun~ olaydan

268
sonra y1llarca kimseyi kendisine yakla§t1rmamak i~in ya§ad1g1
giiniibirlik ili§kilerin hi~birinde olmam1§t1 boyle bir his. Sanki
kar§1s1ndaki bir yabanc1 degil de y1llard1r tarnd1g1 biriydi. Belki
de i~inde bulunduklar1 olaganiistii §artlardan dolay1 boyle hisse-
diyordu. Normal bir zamanda kar§1la§salar ayn1 duyguyu hisse-
der miydi bilmiyordu.
Taksi Te§vikiye Caddesi'nde Hiisrev Gerede sapag1na yak-
la§t1g1nda eliyle Sirin'in sa~lar1n1 ok§ad1 Algan. Yar1 uykulu bir
sesle minik bir mir1lt1 ~1kard1 Sirin.
''H1mmm."
''Hadi kalk. Geldik, '' diye kar§1l1k verdi Algan. Ard1ndan
§ofore seslendi:
'' Biz burada inebiliriz."
Cebinden ~1kard1g1 paray1 adama uzatt1ktan sonra d1§ar1 ~1-
k1p yeniden ~okmeye ba§layan sisle birlikte kaybolan kald1r1m
ta§lar1rnn iizerinden ko§ar adim yiiriiyerek, yan1nda bir ayak-
kab1 magazas1n1n bulundugu ak1l almaz giizellikteki mermer sii-
tunlar1n ~evreledigi i§lemeli ferforje bir kafesle kapat1lm1§ ag1r
demir kap1dan i~eri girdiler. Apartman1n giri§i kii~iik bir ko§k
gibi dekore edilmi§ti. Oymal1 yiiksek tavandan a§ag1 sarkan fer-
forje avize ile giri§ten ba§lay1p merdivenlere kadar yiikselen k1r-
m1z1 hal1 ortama ihti§aml1 bir atmosfer kat1yordu.
''Ne giizel bir apartman bu boyle," dedi Sirin hayretle.
''Evet giizeldir. Cumhuriyet kurulmadan evvel yap1lm1§, ya-
n1lm1yorsam 1919 senesinde. Oturdugum daireyi almadan evvel
tarihi apartmanlarla ilgili epey bir ara§t1rma yapm1§t1m. Oradan
biliyorum. ''
Tel bir kafesle ~evrelenmi§ ah§ap asansoriin iki yana a~1lan
kap1s1n1 kapat1p ii~iincii kat1n diigmesine bast1lar.
''Senin evin de mi boyle bir apartmanda?''
''Evet. Art1k boyle §aheser say1lan mimariler yap1lm1yor ne
yaz1k ki. Mimariye sanat goziiyle bak1lm1yor. ''
''Hakl1s1n. Eskiden her §eyin bir k1ymeti varm1§. Adamlar
omriinii tek bir binaya ya da gorkemli bir kap1n1n yap1m1na ad1-
yorlarm1§. Simdi her §ey para.''

269
Asansor ag1r ag1r <;1k1p ii<;iincii katta durdugunda tel kafesi
itip d1§ar1 <;1kt1lar. Binaya bir sessizlik hakimdi. Be§ numaral1 da-
irenin hangisi oldugunu anlamak i<;in etraf1na bakt1 Algan. Ar-
d1ndan asansoriin <;apraz1nda kalan daireyi fark etti.
''Su daire."
Ayak sesleri mermer zemin iizerinde yank1lan1rken yiiksek
ah§ap kap1y1 <;ald1 Algan heyecanla. i<;eriden hafif bir klasik mii-
zik sesi geliyordu. Birka<; saniyelik bir bekleyi§in ard1ndan kap1y1
orta ya§l1, <;at1k ka§lI bir kad1n a<;t1. Ba§tan a§ag1 ikisini de siiz-
diikten sonra sordu:
'' Kimi arad1n12? ''
Algan bogaz1ndaki g1c1g1 temizledikten sonra cevap verdi:
''Profesor Doktor Abdiilrahim Orgiiplii'niin evi mi?''
''Ever. Siz kimsiniz?''
''Kendisi beni bekliyor. Ben ... ''
Daha laf1n1 tamamlamadan arkadan Abdiilrahim Hoca'n1n
sesi duyuldu.
'' Kirn gel di? ''
Kad1n yana dogru a<;1larak gelenlerin kim oldugunu gorebil-
mesi i<;in izin verdi. Abdiilrahim Hoca kocaman ciissesi, bembe-
yaz sa<;lar1 ve sakal1, burnunun iizerinden kaym1§ yuvarlak me-
tal <;er<;eveli gozliikleri ile kar§1lar1ndayd1. Sa§k1n gozlerle kap1da
bekleyen kad1nla adama bakt1.
''Buyurun ne istiyorsunuz?''
Algan ne diyecegini bilemedi bir an. Hem uzun zamandir
hoca ile kar§l kar§1ya gelmemi§ olmaktan dolay1 hem de iize-
rindeki k1yafetlerin sa<;mal1g1ndan kaynakl1 soze nas1l girmesi
gerektigine dair bir fikri yoktu.
'' Abdiilrahim Bey, hen ... "
'' Algan Bey siz misiniz? ''
''E ... Evet. ''
Abdiilrahim Hoca giilerek at1l1p kucaklad1 Algan'1.
''Sesinden tan1d1m. Yoksa anlayabilmenin imkan1 yok ger-
<;ekten de. Buyurun buyurun, ge<;in liitfen. ''
Algan, Sirin'e eliyle ge<;mesi i<;in yol verdikten sonra onun

270
arkas1ndan i~eri girdi. Ozerlerindeki paltolar1 kad1na uzatt1ktan
sonra ah§ap parkelerin ~1kard1g1 g1c1rt1lar e§liginde holi.i ge~ip
salona girdiler. i~eride boydan boya devasa bir ki.iti.iphane ve yo-
gun bir kitap kokusu vard1. Sanki ev degil de bir nevi kiitiipha-
neydi buras1. Abdi.ilrahim Bey misafirlerine pencerenin oniindeki
ye§il kadife koltugu i§aret etti.
''Liitfen oturun. Ne i'i'.ersiniz?''
Ard1ndan cevap vermelerine f1rsat vermeden devam etti:
''Durun yahu, a'i'. m1s1n1z? Sofra haz1rlans1n m1 hemen?''
Algan po§ete sar1l1 kitab1 yan1na koyduktan sonra ·guliimse-
yerek ba§1n1 sallad1.
''Sag olun hocam. Yemek yedik. Bir fincan kahveye hay1r
demem ama. ''
'' Ya siz han1mefendi? ''
Sirin mahcup giiliimsedi.
''Ben de ayn1s1ndan alabilirim. ''
Abdiilrahim Hoca kad1na dondii.
''K1z1m hemen bize ii'i'. tane filtre kahve haz1rla. Yan1na siit
1s1t1p koymay1 unutma."
Kad1n1n 'i'.Ikmas1n1n ard1ndan Algan ba§1ndaki bereyi, yii-
ziindeki sakal1 ve b1y1g1 'i'.1kard1. Soze nas1l ba§layacaglill bilemi-
yordu hala.
''Hocam kusura bakmay1n. Tuhaf bir durum oldugunun far-
k1nday1m. Nastl anlatsam bilmiyorum. ''
''Anlatmana gerek yak. Her §eyin fark1nday1m. Birka~ saat-
tir tiim haberler seni veriyor. ''
Algan §a§k1n bir §ekilde bakt1 Abdiilrahim Bey'e.
''Oyle mi? Ne diyorlar peki?''
''Ne diyecekler? Hepsi hiikiimetin borazan1 oldugu i'i'.in on-
lar ne istiyorsa onu soyliiyorlar. Art1k pek haber izlemiyorum bu
yiizden. Her §eyi yabanc1 ajanslardan ve sosyal medyadan takip
ediyorum ne yaz1k ki. Arna Twitter'da bu haberi okuyunca he-
men a'i'.tlm televizyonlar1. ''
Abdiilrahim Bey uzan1p sehpan1n iizerinde duran kuman-
day1 al1p televizyonu a'i'.tI. Birka'i'. kanal1 zaplad1ktan sonra bir
haber kanal1nda durdu.

271
''iki giindiir milleti ayaga kaldrran protesto gosterilerinde
ogrencileri senin provoke ettigin ve §iddet kullanrnalart i~in az-
mettirdigin soyleniyor. Olaylart bir nevi ikinci Gezi gibi goriiyor-
lar. Seni de bu tiir bir toplumsal ktrtlma yaratmaya ~alt§an kripto
orgiit iiyesi. ''
••
''FETO'cii yani."

''Muhalifsen otomatik olarak FETO'ciisiin zaten. Ka~ de-


gerli ve masum akademisyen i~eride biliyor musun? 0 neden-
le §a§trmadtm. Tabii tiim bunlar1n senin beni araytp Hallac-t
Mansur'un kaytp risalelerinden, Haydar Doganer cinayetinden
ve elindeki yiizlerce ytlltk el yazmastndan bahsetmenden sonra
oldugunun da farktndayd1m. 0 gece sabaha kadar seni bekle-
dim. Gelemeyince bir terslik oldugunu anladtm. Arkastndan
basin da ortadan kayboldugunu yaztnca bir §eyler dondiigiine
kesin kanaat getirdim. Ard1ndan da bu haberler. ''
Tam bu srrada ekranda beliren kadtn sunucunun sesi oday1
doldurdu.
''Taritnmt§ yazar, akademisyen ve televizyoncu Profesor
Algan Ataman'1n istanbul Oniversitesi'nde ba§layan ve yaytlan
protesto gosterilerinde ogrencileri silah kullanmaya azmettirdigi
kesinle§ti. FETO ile baglanttlar1 da ortaya ~tkan profesoriin iilke
d1§1na ~tkt§tnt engellemek i~in tiim s1ntr kap1lartna ve havaliman-
lartna talimat verildigi ogrenildi. Polisin yogun bir §ekilde aradt-
gt Algan Ataman ii~ giindiir ortada yok. ''

Abdiilrahim Hoca aniden televizyonu kapattp Algan'a dondii .


''Sa~ma sapan bir haber i§te. Sen neler oldugunu anlat


bana. ''
Bu strada i~eri giren kadtn elinde tuttugu giimii§ tepsiyi seh-
pantn iizerine btraktp ~1kt1. ~irin uzantp kahve fincanlartndan
birini al1p digerini Algan'a uzattt. Kahvesinden bir yudum alan
Algan anlatmaya ba§lad1.
••O~ giin once iiniversitede ''Tanrt'run Oykiisii'' adlt bir kon-
ferans veriyordum. Her §ey o Strada ba§lad1. ''
''Biliyorum, bastnda epey ses getirdi. Seni dinleri reddet-
mekle su~luyorlar. ''

272
Sirin §a§1rm1§tl.
''Ateist misin sende?'' diye sordu merakla.
''Hay1r. Dinlerin ba§lang1~ noktalar1n1 ve Tanr1 kavraID1-
n1n nas1l dogup geli§tigini anlat1yordum. Her neyse. Cinayet
Biiro'dan gelip bir cinayete yard1mc1 olmam1 istediklerini be-
lirttiler. Neden benden bunu istediklerini anlamaID1§t1m. Ta ki
cinayet mahalline gidene kadar. Maktul oldiikten sonra geride
birtakrm i§aretler ve bir kitap b1rakm1§t1. Kitap Arap~a ve Fars~a
yaz1lm1§. i§aretler de sihirli karelerle kullan1lm1§. Bu nedenle po-
lisin akl1na beni aramak gelmi§. Bana el yazmas1 kitab1 ve i§aret-
lerin fotograflar1n1 verip iizerinde ~al1§maID1 istediler. Eve gider
gitmez sizi arad1m zaten. Hemen ard1ndan da biri evime girip
sert bir cisirnle ba§1ma vurarak beni esir ald1. ''
Algan derin bir nefes ald1ktan sorua devam etti sozlerine.
'' Adam1n benden ne istedigini anlamad1m ilk ba§ta. lsrarla
i§aretlerin ne anlama geldigini ve kitapta neler yazd1g1n1 sorup
durdu. Maktul i§aretleri katili gittikten sonra b1rakt1g1 i~in bun-
lar1 bilmesi miimkiin degildi. Bas1na da yans1mam1§t1. Bu neden-
le i~eriden bilgi ald1g1na kanaat getirdim. Tam bu s1rada adam
ba§ka birini daha ka~1rd1. Merhurn Haydar Doganer'in y1llarca
once evlatl1k verdigi k1z1 Sirin'i. ''
Bunu der demez Sirin'i gosterdi Algan.
''Hocam sizi Sirin'le taru§t1rmad1m. Sirin Ozdemir Haydar
Bey'in oz k121. Ancak ne yaz1k ki Sirin evlatl1k verildigini ve ger-
~ek babas1n1n kim oldugunu cinayetten sonra ogreniyor. ''
Abdiilrahim Hoca ba§1n1 sallad1 ard1ndan elini uzatt1 Sirin'e.
''Anl1yorum. Memnun oldum k1z1m. C::ok iiziildiim ba§1na
gelenlere. Devam edin liitfen Algan Bey.''
''Adam, Haydar Bey'in o i§aretleri k1z1na b1rakt1g1n1 ya da
onlar1 k1z1n1n ~ozecegine inan1yordu. Bize birlikte bu i§i ~oz-
memiz i~in siire tan1d1. 0 s1rada oradan ka~may1 ba§ard1k. Bu
esnada da polis taraf1ndan arand1g1m1 ogrendim. Bunun bu
olayla baglant1l1 olduguna eminim ama nedenini anlayam1yo-
rum §U anda. ''

273
Sozlerini bitirince derin bir nefes ald1 Algan. Hepsini bir i;1r-
p1da anlat1verrni§ti. Sirndi Abdtilrahim Hoca'n1n ne soyleyecegi-
ni duymak ii;in ptirdikkat ona bak1yordu.
''El yazmas1 yan1nda m1?"
Oturdugu koltugun kenar1na b1rakt1g1 kitab1 al1p, ii;ine koy-
dugu po§etten i;1kard1 Algan. Ardmdan profesore uzatt1.
''Buyurun. ''
Abdtilrahim Hoca merakla sayfalar1 i;evirirken Sirin ile Al-
gan bak1§t1lar. ikisi de ii;ine dti§ttikleri bu karanl1k kuyudan na-
s11 kurtulacaklar1n1 bilmiyorlard1. Birkai; dakika sonra Abdtilra-
him Hoca'n1n sesi duyuldu.
''Bir §aheser bu. Tavasin'in orijinal bir kopyas1. inan1lmaz
bir §ey. ''
''Evet hocam biliyorum. Olduki;a k1ymetli."
''K1ymeti bundan kaynakl1 degil sadece. ii;ine ozel notlar da
al1nm1§. <;ok derin bilgilerin ai;1klamalar1. Olaganlistli bir §ey bu
geri;ekten. Paha pii;ilmez. ''
''Evet hence de oyle. Ancak en arkadaki 73 maddenin ne
oldugunu anlayamad1m. Gtinlimtizde yaz1lm1§," dedi Algan ki-
tabm arkas1n1 i§aret ederek.
Abdtilrahim Hoca btiytik bir dikkatle kitab1n arka sayfas1n1
ai;1p listeye bakt1 dikkatle. Ard1ndan Algan'a dondti.
''Ben de anlayamad1m. Hii;bir anlam1 olmayan kelimelerin
art arda yaz1lmas1 sadece."
''73 tane madde mi?'' diye sordu Sirin merakla. ''Ne anlat-
maya i;al1§1yor? Bakabilir miyim?''
Abdtilrahim Hoca kitab1 Sirin'e uzatt1. Sirin sayfada yaz1lan
maddelere dikkatle bakarken Algan konu§maya devam etti:
''ii;lerinde Ene'l Hak da olunca ister istemez nedir dedim bu.
Belki onemsiz bir ayr1nt1 ama insan ister istemez nedir bu diyor
tabii haliyle. ''
''Hak.11sm ama hen de anlayamadlffi. Belki kitabm sahibinin
kendisi ii;in ald1g1 bir nott•ir hu. Bir §eyin listesini tutuyor olabilir. ''
Algan ba§1n1 sallad1. Bir §eyin listesi oldugu kesindi ama ne-
yindi? Gtiltimsedi. Bu esnada Sirin dayanamayarak konu§maya
ba§lad1:

274
''Ben de bir anlam veremedim. Peki tiim bu olanlar1n anlam1
ne? Bu kitab1 neden b1rakm1§ geride babam? 0 i§aretleri? Beni
neden boylesine tehlikeli bir durumun i<;ine atm1§? Ostelik bun-
lar1 <;ozmemi nas1l bekleyebilir benden? Daha kii<;iiciikken bir
ko§eye att1g1 k1z1ndan hem de. Nas1l bir olaya bula§ml§? Neler
oluyor boyle?''
Abdiilrahim Hoca kitab1 kapay1p Sirin'e bakt1.
''Hallac-1 Mansfu-'u hi<; duydunuz mu?''
''Buraya gelene kadar a.d1n1 dahi duymam1§t1m diyebilirim. ''
''Tasavvuf kavram1n1 duymu§sunuzdur ama."
''Evet duydum. Dini z1rvalardan biri. Ateist oldugumu, sa-
dece bilime inand1g1m1 ve tiim bu dini sa<;mal1klar1 ak1l d1§1 bul-
dugumu soylemeliyim. ''
Algan araya girdi.
''Sirin Columbia Oniversitesi'nde atom fizigi iizerine dersler
veriyor hocam. ''
Abdiilrahim Hoca'n1n yiiziine §efkatli bir giiliimseme yay1ld1.
''Ne giizel, ne giizel. Allah'1n varl1g1ru atom fizigi ile ugra§an
birinden daha iyi kim anlayabilir?''
Sirin ka§lar1n1 <;att1.
''Ne demek istiyorsunuz?''
''Tasavvufu ve Hallac-1 Mansur'u anlad1g1n1z zaman iizerine
bir omiir egitim gordiigiiniiz kuantum fizigini daha iyi anlaya-
caks1n1z. Birincisi tasavvufun dinle bir alakas1 yoktur. Tasavvuf
insanoglunun goziine s1rl1 olan, yani goremedigi ger<;ekleri, haki-
katleri anlama yoludur. Her dinde hakikati anlama yolu vard1r.
Yahudilerde, Hristiyanlarda, islamda ... Hepsi tasavvufa benzer
ama tasavvuf da dahil hi<;birinin dinle bir ilgisi yoktur asl1nda.
Onlii sufi Muhyiddin ibn Arabi bo§una 'Arif i<;in din yoktur'
dememi§tir. Arif olmayanlar gozleriyle gordiikleri, kulaklar1yla
duyduklar1 kadar anlar, ak1llar1 ile idrak etmeye <;al1§1rlar ha-
kikati. Ancak s1nirl1 organlarla bu miimkiin degildir. Hakikat
tektir. Degi§mez. Ve direkt olarak anlat1lamaz. Bu nedenle i§aret-
lerle sembollerle anlat1lmaya <;al1§1l1r. (;iinkii hi<;bir ya§ayan in-
san hakikati apa<;1k goremez, bilemez. Bu yiizden de anlatamaz.

275
Hakikat bilgisi c;ok derin ve giic;liidiir. Gayb aleminde 27 yer al1r
ve ancak sembollerle insan zihinine gonderilir. Bu semboller de
yoruma ac;1kt1r. i§te insan ancak tasavvuf ilmi ile hakikati anla-
ma ya c;al1§1r. ''
Abdiilrahim Hoca burada duraklay1p kahvesinden bir yu-
duin al1p ard1ndan devam etti sozlerine.
''Hallac-1 Mansur; Mevlana'dan Sems-i Tebrizi'ye, Hac1
Bekta§i Veli'den Yunus Emre'ye, ibn Arabi'den Pir Sultan
Abdal'a kadar pek c;ok sufiyi derinden etkilemi§ mistik bir sufi
dervi§i, bir tasavvuf erbab1d1r. Omrii hakikati arayarak gec;mi§-
tir. islam'1 yaymak ic;in omriiniin yar1s1ndan c;ogunu seyahat
ederek gec;irmi§, bu seyahatleri onun hakikat yolculuguna bii-
yiik katk1 saglarm§tlr. Ozellikle Hindistan seyahati onu komple
degi§tirmi§tir. En sonunda da var olan her §eyin Allah oldugu-
na, Allah'tan olduguna inanm1§, bu ogretiyi yaymaya c;al1§mI§t1r.
Ona gore en kiic;iik ta§tan, en biiyiik okyanusa, bir yapraktan
bir agaca, bir bocekten, bir ku§a, bir maymundan bir insana her
§ey O'dur, O'nun farkl1 farkl1 tezahiirleridir. Hic;bir §ey O'ndan
ayr1 degildir. Her §ey O'nun parc;as1n1 ta§1r. Bunu £ark ederek
Ene'l Hak yani 'Ben O'yum' demi§ ve §im§ekleri iizerine c;ekerek
sonunu haz1rlam1§t1r. ''
''Bu yiizden mi oldiiriilmii§?'' diye sordu Sirin merakla.
''Tek sebep bu degil ama sebeplerden biri bu diyebiliriz.
Soyledigi Ene'l Hak sozii anla§1lmam1§t1r diger pek c;ok §ey
gibi. ~iinkii bu sozii anlamak ic;in kamil insan olmak gerekir.
Ene'l Hak 'Ben Tanr1'y1.D1' demekten ziyade ki§inin kendi ozii-
niin Tanr1sal oldugunu ifade etmektir asl1nda. Bu sozii soyleyen
ki§i varl1g1rnn en derin gerc;ekligine ula§rm§tlr sonunda. Ula§1lan
bu gerc;eklik adem kavrarmd1r. Yani kainat1n yarat1c1 ruhu. i§te
Hallie bu mertebeye ula§ml§t1r. Ve fark1na vard1g1 hakikati gele-
cek ku§aklara anlatmak ic;in bu elimde gordiigiin Tavasin kitab1
d1§1nda da risaleler yazm1§ ama bunlar hie; ortaya c;1kmam1§t1r. 0
giinden beri kay1pt1r. ''

27 Be~ duyu ile alg1lanamayan alem, goriinenin z1tt1.

276
Dikkatle profesorii dinleyen Sirin soguk bir denizin iizerinde
yanip sonen kuzey i§iklari gibi parlayan ziimriit rengi gozlerini
oniindeki bir noktaya sabitlemi§ bir §ekilde sordu:
''Yani babam bu kayip risaleleri mi sakliyordu bu durum-
da?''
''Yiizlerce yildir bu risalelerin <;ok onemli bir sirri barindir-
digi ancak insanoglunun buna hazir oluncaya kadar bunlarin
a<;tklanmasmin dogru olmayacagma inanildi. Hallac'in idarmn-
dan sonra risaleleri koruyan bir tarikat olu§tu ve o giinden bugii-
ne adina nigahdar denilen koruyucular araciligiyla sir saklanma-
ya devam ediyor. Ancak nasil ki bu sirri saklayanlar varsa onu
yok etmek isteyenler de var elbette. Bu yiizden her donem <;e§itli
yollara ba§vurmu§lardrr. ''
''Yani babam bir nigahdardi ve bu sirri korumak i<;in oldii."
''Kesinlikle oyle. Tiim i§aretler bunu gosteriyor. Sizi kii<;iik-
ken evlatlik vermesi de bunun bir gostergesi. ''
Hem Algan hem Sirin §a§irrm§ti.
''Nasil yani?'' diye sordu Sirin ka§larini <;atarak.
''Bu bahsettigim oyle biiyiik bir sir ki diinya iizerindeki tiim
gii<; dengelerini yerinden oynatacak gii<;te. Boylesine onemli bir
sirri muhafaza edenler hayatlarmdaki her §eyden vazge<;mek zo-
rundadirlar. C::iinkii her an de§ifre olup oldiiriilme tehlikesi ya-
§arlar. Babaniz kendisini son ana kadar iyi saklami§ belli ki. Sizi
de. Ancak kar§isindaki gii<;ler de oyle kudretli ve her yani sarmi§
durumda ki ondan ka<;manin bir yolu yok ne yazik ki. Belli ki
sizi korumak adina evlatlik verip kendisinden uzakla§tirmi§ an-
cak eninde sonunda bulmu§lar onu. Tipki sizi bulduklari gibi. ''
Algan one dogru egilerek ciddi bir ifadeyle sordu:
"Yani Sirin'in hayati tehlikede mi?''
''Bu yeterince a<;ik degil mi? Kim oldugunu biliyorlar artik. ''
Sirin'in nefesi kesilmi§ti adeta. Bunu <;oktan fark etmi§ olsa
da kar§isindaki birinden duymak §Ok etkisi yaratmi§ti nedense.
Abdiilrahim Hoca devam etti sozlerine:
''Bu nedenle sonuna kadar gitmeli, i§aretleri takip etmeli ve
sirri bulmalisiniz. ''

277
Dalg1n bir §ekilde oniine bakan Sirin i<; <;ekti.
''Bu dururnda babam gizli bir tarikat1n iiyesiyse bu i§ tari-
katlarla ve dini gruplarla alakal1 o zaman diyebiliriz, oyle degil
mi?''
Abdiilrahim Hoca ba§1n1 sallad1.
''Kesinlikle oyle. ''
''O halde katilin hangi tarikata mensup oldugunu bulursak,
tarikat1n en tepesindeki ki§iye ula§1p, babam1 oldiirme emrini
kimin verdigini de bulabiliriz. ''
Algan araya girdi.
''Dogru soyliiyorsun. Arna sanma ki bu tarikatlar da tek
ba§ina hareket ediyor. Onlar dogalar1 geregi daha biiyiik gii<;ler
taraf1ndan kullan1lrrlar. Dinler var olduklar1ndan beri gii<; i<;in
kullan1lm1§lard1r bu nedenle. Ne yaz1k ki insanoglu dinlerin var
alma amac1nt hi<;bir zaman idrak edememi§tir. Astl ula§tlmast
gereken piramidin tepesindeki ki§iler. Ancak bu bahsettigimiz
ki§iler de diinyay1 yonetenler. Ve onlara ula§mak miimkiin degil.
Bu yiizden katilin baglt oldugu tarikatt ve onu gorevlendireni
bulmak kolay degil. Zira Tiirkiye'de <;ok saytda tarikat var ve
biirokrasideki insanlartn pek <;ogu bunlara mensup. 0 nedenle
birbirlerini koruyup kolluyorlar. Bir ilerleme saglan1r mt bura-
dan, emin degilim. ''
''Bu nas1l bir §ey boyle?'' diye isyan etti Sirin. ''islam de-
dikleri §ey bu mu yani? Allah ve din ad1na insan oldiirmek ve
su<;lular1 saklamak mt?''
Sessizce kahvesini yudumlayan profesor sakin bir ses tonuy-
la araya girdi:
''islam ile islamizm aynt §ey degildir. Birbirinden aytrmak
gerekir. islamizm islam'm herhangi bir versiyonunu topluma da-
yatma istegidir. Bunu islam'1n ideolojisi gibi anlatarak yaparlar
ama degildir. Tarikatlar gii<; elde etmek i<;in islamizme ba§vu-
rurlar. Baz1lar1 bu yolda radikalle§ir. Mesela ISiD. Modern bir
zamanda yani giiniimiizde kurulacak teokratik halifeligi dirilt-
me kavram1 etraf1nda birle§tiler. Ttpk1 zaman1nda El-Kaide gru-
bu gibi. Her Miisliiman1n inand1g1 bir k1yamet giinii vardtr. Bu

278
gruplar k1yameti kendi siyasi ve ideolojik ama~lar1 i~in manipiile
eder. ISiD k1yamet sava§1n1n Suriye'nin Dab1k koyiinde olacag1-
na inan1yordu. Bu nedenle ekonomik ve stratejik a~1dan hi~bir
onemi olmayan bir koyii almak i~in ~ok biiyiik paralar harca-
d1lar. Uluslararas1 toplulugun oraya ~ekilip kendileriyle sava§a
girecegini ve bunun sonucunda Arnerika'n1n dii§ecegine inan1-
yorlard1. ''
''Amerika'n1n dii§ecegine mi? Ne alaka?''
''Hz. Muhammed'in bir hadisi var. 0 hadiste once istanbul'un
ard1ndan Roma'n1n dii§ecegini soyliiyor. istanbul zaten Miislii-
manlar1n eline ge~tigi i~in s1radaki sava§1n Arnerika'ya kar§I ola-
cag1n1 dii§iindiiler. (:;iinkii giiniimiizde Roma imparatorlugu'nu
Amerika temsil ediyor. Ve onun er ge~ dii§mesi de islam'1n tek
hakim gii~ olmas1 ve halifeligin geri gelmesi demekti. ''
''(:;ok sa~ma," diye i~ ~ekti Sirin. Akl1 alm1yordu bu tiir sa~-
mal1klar1.
''Evet kesinlikle. Arna boyle dii§iinenler var ve insanlar1n
kendilerinden biiyiik bir giice teslim olma arzusu oldugu miid-
det~e boyle radikalle§enler de olacakt1r. Sadece islam'da da yok
bu arada bunlar. Hristiyanlik tarihi de epey kanl1 ve hurafelerle
doludur.''
Sirin'in ba§1 bir makine gibi i§liyordu. Zihninde ans1z1n be-
liren sorular1 ba§ka sorular takip ediyordu.
''Peki ne anlatm1§t1r Hallac-1 Mansur bu Tavasin adl1 kitap-
ta? Baham neden bu kitab1 i§aret etmi§?''
''Neden i§aret ettigini bulmak size kalm1§. Onu bilemem.
Arna Hallac, Tavasin kitab1nda formlardan, bi~imlerden kopma
ve bi~imsizlik kavram1n1 sembolik bir §ekilde anlatmaya ~al1§1r.
Bu nedenle i~ i~e ge~mi§ ii~ daireden bahseder."
Sirin heyecanla at1ld1.
''Evet! 0 daireleri babam yere ~izmi§. Kendi kan1yla. ''
Kollar1n1 gogsiinde birbirine dolayan Algan da yineledi
Sirin'in soylediklerini.
''Evet. Geride boyle bir i§aret b1rakm1§. Bir de bu el yazma-
s1nda var ayn1 §ekilde. Yan1na Arap~a notlar yaz1lm1§. ''

279
Algan hemen kitab1 yerinden al1p bahsettigi §eklin oldugu
sayfay1 ai;1p Abdiilrahim Hoca'ya uzatt1.
''i§te bak1n. ilk dairenin ortas1ndaki noktac1g1n ad1n1n bulu-
namayan nokta oldugu belirtilmi§. Yan1na da 'oncesizlik ve son-
ras1zl1k oncesi' yazilm1§. Bir sonraki daireye dogruluk dairesi,
ondan sonrakine nicelikler dairesi, en sonda yer alan, en geni§
daireye ise sezgi dairesi diye not dii§iilmii§ ama hen anlayama-
drm ne olduklar1n1 tabii. ''
Abdiilrahim Hoca kitaptaki §ekle baktiktan sonra ba§1n1
kald1r1p giiliimsedi.
''En d1§ar1da bulunan daire Kur'an'da gei;en Zahir'dir. Yani
bii;imler ve manalar dairesi. Be§ duyu organ1m1zla alg1lad1g1m1z
diinyad1r. Canl1 ve cans1z tiim varl1klar ve cisimler bu dairede yer
al1r. Yani di§ daire maddesel kainatt1n gostergesidir. ikinci daire
Batin'dir. Yani her §eyin goriinen anlam1n1n d1§1nda, daha derin
ve geri;ek anlamlar1n1n bulundugu yerdir. Bu hale bedenliyken
ula§1lamaz. Ancak hissedilir, ilham al1n1r. Nitekim biitiin pey-
gamberler ve kamil insanlar bu daireden ilham alm1§t1r. Bu dai-
reye evrenin zihin ile alg1lanamayan ilahi taraf1 denebilir. Oi;iincii
daire ise kainat1n kodlanm1§ bilgisidir. Buna lev-i mahfuz denir.
insanoglunun ba§1na gelecek olan her tiirlii bilgiyi kapsar. Bura-
daki bilgiler <;e§it <;e§ittir. Ve her sistemin ihtiyacma gore dag1t1l1r.
Bir donem gelir, eger gerekliyse bu dairedeki bilgiler peygamber-
ler ve sei;ilmi§ ki§iler taraf1ndan insanlara aktar1l1r. Yani iii;iincii
daire ii;in ilahi kodlard1r diyebiliriz. Ortadaki nokta ise Tanr1'n1n
ifadesidir. Bu nedenle yan1na 'oncesizlik ve sonras1zl1k oncesi'
diye not dii§iilmii§. ''
Algan dikkatle dinliyordu Abdiilrahim Hoca'y1.
''Ne anlatmaya i;al1§1yor peki bu §ekil?''
Abdiilrahim Hoca derin bir nefes alarak anlatmaya devam

ett1:
''Bu §ekil en biiyiik hakikati sembolik olarak anlatmaya
i;al1§1yor. Bunu size izah etmem olduki;a giii;. Zira dedigim gibi
bu ancak hissedilir. Kelimeler sadece kavramlard1r. Ve kavram-
lar ilahi Hakikati anlatamazlar. K1saca bu §ekil §Unu anlat1yor

280
diyebiliriz. Nokta Tanr1sal Oz'diir ve tek hakikattir. Ancak bu
daireler gibi geni§leyip yay1ld1k<;a netligini kaybeder, titre§iini
kabala§Ir. Ancak nokta sonsuz §ekilde geni§ler, yay1l1r ve titre§i-
mi degi§irse de oz bilgisi asla kaybolmaz. Oldugu gibi kal1r. Yani
Tanr1sal Oz yay1l1p farkl, titre§irnlere sahip §ekiller ve bi<;imler
alsa da sahip oldugu Tanr1sal Oz hep ayn1d1r. Hallac-1 Mansur
bu yay1lrna ve geni§leme durumuna kopu§ derni§tir. Kopu§ unut-
mak demektir. ilahi Oz bi<;unsel degi§irne ugray1p ilahi noktadan
uzakla§t1k<;a asl1n1 unutur. Arna bu bilgi onun i<;inde gizlidir. Ve
bunu hat1rlamak onun en onernli gorevidir. Bu nedenle Kur'an-1
Kerim'de en <;ok 'hat1rla' kelimesi kullan1lm1§t1r."
Sirin'in adeta nefesi kesilrni§ti. Duydugu §eyler onun i<;in
hem yeni hem de bildigi bilgilerdi. Fizikte ogrendigi bilgiler. Ku-
antum fiziginde bilinen en onemli §ey par<;an1n biitiiniin bilgisini
ta§1d1g1 ger<;egiydi. Goriiniirde <;e§itli ve farkl1 da olsalar her §e-
yin ozii atom ve atom alt1 par<;ac1klard1. Kuantum diinyas1nda
bir kopu§, bir ayr1!1k soz konusu degildi. Bir atomu par<;alar1na
ay1rsalar dahi <;ekirdegine yap1lan bir miidahale diger par<;ala-
r1n da ayn1 miidahaleye ugram1§ gibi davrand1g1n1 gostermi§ti.
Yani her par<;a goriinmez baglarla biitiine bagl1yd1. Her par<;a
biitiiniin bilgisini ta§1yordu, bu yiizden her par<;a biitiin demekti.
Buna ''kuantum dolan1kl1k ilkesi'' deniliyordu. Par<;alar birbir-
lerinden <;ok uzak noktalarda olsalar dahi birine yap1lan miida-
hale digerini de etkiliyordu. Abdiilrahim Hoca hakl1yd1. Hifbir
§ey O'ndan ayrz degildir. Her §ey O'nun parfasznz ta§tr. Tanr1 ve
bilirn hi<; bu kadar birbirine yak1n goriinmemi§ti goziine.
''Ger<;ekten <;ok §a§k1n1m. Par<;a ve biitiin ili§kisi kuanturn
fiziginin en temel ogelerindendir. Bu inan1lmaz bir benzerlik. ''
''Bu benzerlik degil Sirin. Ger<;egin ta kendisi. Hi<; kirlian
fotograf<;1l1g1n1 duydun mu?'' diye at1ld1 Algan.
''Hay1r duyrnad1m."
''Kirlian fotograf<;1l1g1 1939 y1l1nda Sovyet bilirn insan1 Sem-
yon Kirlion taraf1ndan bulunrnu§tur. Bu yontemle canl1 ve cans1z
maddelerin enerji alanlar1n1 fotograflayarak bilim tarihine ge<;-
mi§tir. Once bir elektroterapi makinesini tarnir et111cye <;al1§1rken

281
elektrik ak1m1na kap1lm1§ ve bu esnada parlak bir l§lk gormesi
sonucu bu l§1g1n viicudunun enerji alan1 oldugunu fark etmi§ ve
sonra da pek ~ok maddeyi fotograflamaya ba§lam1§t1r. <;ekilen
fotograflarda canl1 ya da cans1z her maddenin etraf1nda ipligimsi
bir hare beliriyor. En ilginci §U, kenarmdan bir par~as1 kopa-
r1lm1§ bir yaprak ya da bir uzvu olmayan bir insan bedeni bu
yontemle fotografland1g1nda eksik par~a ya da uzuv sanki hala
yerindeymi§ gibi goriiniiyor fotografta. Bu olay yaratan yontem,
par~a eksik olsa ya da yok olsa bile hala biitiiniin bilgisini ta§1-
d1g1n1 gostermi§tir. ''
Sirin hayret dolu bak1§larla gozlerini k1rp1§t1rd1.
''Bunlar inan1lmaz ger~ekten. Benim anlamad1g1m Hallac-1
Mansur bundan bin kiisur sene evvel kuantum fizigine <lair hi~-
bir fikri olmad1g1 halde tiim bunlar1 nas1l bilebilmi§?''
Kahvesinden bir yudum daha alan Abdiilrahim Hoca otur-
dugu koltuga iyice gomiilerek giiliimsedi.
''i§te onun hikmeti burada. 0 se~ilmi§lerden biridir. ''
Sirin dikkatle bakt1 Abdiilrahim Hoca'ya.
"Nas1l yani? Ne demek se~ilmi§? Bir tiir peygamber mi?''
''Simdi ne dedik? ilahi oz olan nokta yay1l1p geni§ledik~e
yani kopu§ olduk~a bi~im ald1 ve titre§imi kabala§tI. Kopu§ unut-
mak demekti. Se~ilmi§ demek hat1rlayan ki§i demektir. Onlar
hat1rlad1klar1n1 diger insanlara hat1rlatan insanlard1r. Peygam-
berlerin hepsi ayd1nlanm1§, kamil insan boyutuna ge~mi§ ki§iler-
di. Her birinin ayd1nlanma derecesi kitleleri etkileme gii~lerini
belirledi ve her biri bu tanr1sal ger~ege ba§ka bir isim verdi. isa,
baba dedi, Muhammed Allah, Hindu'lar Brahman, Zerdii§t'~ii-
ler Ahura Mazda, Siimerler Anu, Musa Yehova. Hallie ise Ene'l
Hak dedi. Arna hepsinin bahsettigi ayn1 §ey aslmda. Hakikat asla
degi§mez. Ona ne isim verirsen ver ya da hi~ isim verme, isimsiz
olsun. Bu onun ger~ekligini degi§tirmez. Kelimeler kavramlar1
anlatmak i~in vard1r. Onlar olmasayd1 ger~ek olmayacak m1yd1?
Elbette olacakt1. <;iinkii isimler, s1fatlar degi§se de hakikat de-
gi§mez. Ostelik bu isimler ve s1fatlar hakikati anlatmaz asl1nda.
Onu i§aret eder."

282
Algan heyecanla araya girdi yeniden.
''Kesinlikle oyle. Bu isimler diinyan1n bir noktas1nda Tanr1
olarak kabul edilmi§, ba§ka bir ·noktas1nda felsefi bilgi olarak
kalmI§tir. Eger Tanr1 olarak kabul edilmi§ ise din haline gelmi§,
felsefe olarak kabul edilmi§se ya§am bic;imi olmu§tur. ''
''Aynen oyle. Kendi Tanr1sal Oz'iinii fark edip ke§feden ki§i
o ozle ne kadar temas halindeyse diger insanlar1 etkileme derece-
si de o oranda biiyiik olmu§tur. Derinlik de kademe kademedir.
Her ayd1nlanma kademesinde ki§i degi§ir, donii§iir, etraf1na yay-
d1g1 enerji farkl1la§1r. Sozleri derinle§ir, konu§masa bile insanlar1
enerjisiyle etkilemeye ba§lar. Sozlerin derinligi artt1kc;a etkisi de
artar ve mekan, zaman tan1maz hale gelir. Bu nedenle Kur'an,
diger kutsal kitaplar, peygamberler ve ermi§lerin sozleri bunca
y1ldan sonra hala etkiler insanlar1. Ki§i Tanr1sal Oz'iinden ald1g1
bilgiyi direkt aktar1rsa ona vahiy denir, yorumlayarak aktar1r-
sa ilham. Vahiy olursa o ki§iye peygamber, elc;i denir ve sozle-
ri kutsal kabul edilir. ilham ise bir felsefe olur ve ya§am bic;imi
haline gelir. Bu ki§ilere de arifler, veliler, ayd1nlanm1§lar denir.
Bu yiizden Hallac'1n verdigi ilahi bilgilere felsefe, Muhammed'in
verdiklerine vahiy deriz. Arna hepsi sec;ilmi§lerdir. Sonuc; olarak
diyebiliriz ki Hallac bu bilgileri Tanr1sal Oz'iinden ilhamla ald1.
Yorumlayarak aktard1.''
~irin'in kulaklar1 ugulduyor, zihninden saniyenin onda biri
kadar zaman dilimi ic;inde onlarca dii§iince gec;iyordu. Ogrendigi
bilgiler onu c;ok §a§1rtm1§t1. Her §eyi bir yana b1rak1p bu konu-
yu derinlemesine ara§t1rmak ve ogrenmek istiyordu. Daha diine
kadar ad1ru bile duymad1g1 Hallac d1§1nda hic;bir §ey dii§iine-
miyordu. Abdiilrahim Hoca'n1n anlatmaya devam eden sesiyle
kendine geldi.
''Ustelik modern fizik kanunlar1yla ilgili baz1 gerc;ekleri yiizler-
ce ytl onceden soyleyebilen tek ki§i Hallac degildir. 'Maddenin ic;i
dolu goziiktiigii kadar bo§tur' sozii sana neyi hat1rlanyor mesela?''
~irin §a§k1n bir §ekilde cevaplad1:
''Tabii ki de atom alt1 fizigini. Bu da en temel gerc;eklerden
biridir. Atom alt1 diinya ke§fedildiginde c;ekirdegin c;evresinde

283
muazzam bir bo§luk oldugu ortaya ~1kt1. Hatta atomun i~i daha
~ok bo§luktan meydana geliyor diyebiliriz. Notronlar, proton,
elektron ve ~ekirdek aras1nda ak1l almaz bir bo§luk vard1r. 1911
y1l1nda Ernest Rutherfort, 'Maddenin en kii~iik yap1ta§1 olan
atomlar1n i~indeki elektronlar geni§ bo§luklar b1rakacak §ekilde
dag1lm1§lard1r. Bu nedenle atomun biiyiik k1sm1 bo§luktan olu§-
mu§tur diyebiliriz' demi§tir. ''
Abdiilrahim Hoca giiliimsedi.
''Bu sozii imam Rabbani 1500'lii y1llarda soyledi. Ve elbette
kuantum fiziginden habersiz bir §ekilde Tanr1sal Oz'iinden aldig1
ilhamla bunu soyleyebildi. Giiniimiizde ~ok bilinmeyen ama ~ok
onemli bir islam alimi daha vard1r, ad1 Nazzam'd1r. Bu alim de
bundan binlerce y1l once 'Madde sonsuz denecek ol~iide par~a-
lanabilir' demi§tir. ''
Sirin §a§kml1kla profesore bakt1. Ger~ekten de kuantum me-
kanigi maddenin %99'un ho§ oldugunu ortaya koymu§tU. Bun-
dan yiizlerce y1l once bu adamlar bunlar1 nas1l bilebilirdi?
''Bu nas1l olabilir, nas1l bilebilirler bunlar1? Bu imkans1z. ''
''ilhamla. Allah'tan ald1klar1 ilhamla bildiler bunlar1. ispat-
lanmas1 i~in yiizlerce y1l ge~ecek olsa bile onlar bunu biliyorlar-
d1. Onlar etraflar1n1 saran evrenin, tii,n kainat1n Allah'1n kan1t1
oldugunun fark1ndayd1lar. 0 bo§luk ilahi sevgi, ilahi ozdiir. Al-
lah her §eyin i~inde, onu olu§turan ozdiir. Hallac'1n ke§fettigi
§ey i§te buydu. Kur'an'da Yunus Suresi 61. Ayette 'Ne yerde ne
gokte hi~bir §ey Rabbinden uzak ya da gizli degildir' denilerek
O'nun asl1nda her §eyin i~inde oldugu soylenmi§tir. Yani gor-
diigiin diinya bir yan1lsama sevgili Sirin. Her §ey, her olay, her
cisim ... Sen zihninle dii§iiniip bu olamaz diyorsun ama oluyor
i§te. Goriinenin ard1ndaki goriinmeyene odaklanmak gerek. Ha-
kikati ancak oyle ke§feder insan."
Bu s1rada odaya giren yard1mc1 kad1n ho§ fincanlar1 al1p
servis tabaklar1 ile olduk~a biiyiik bir meyve ta:bag1n1 sehpan1n
iizerine b1rakt1. Kad1n1n ~1k1§1yla birlikte Algan merakla sordu:
''Peki Hocam, §imdi biz nas1l bir yol izlemeliyiz?''
"Geride kalan i§aretleri ~ozmelisiniz. Fotograflar1 var m1
yan1n1zda? ''

284
Algan ba§1n1 sallayarak el yazmas1 kitab1n aras1na s1k1§tird1-
g1, Ba§komiser Mestan'1n ona verdigi fotograflar1 uzatt1. Abdiil-
rahim Hoca fotograflar1 al1p incelemeye ba§lad1. iri ciissesinden
her yeni karede ''h1mmm, h111'' gibi nidalar yiikseliyordu. Sirin
ve Algan goz gaze geldi. ikisi de ya§l1 profesoriin ne soyleyecegi-
ni merak ediyordu. Birkac; saniye fotograflar1 inceleyen profesor
ciddi bir yiiz ifadesiyle onlara dondii.
''Hakikat1 bulmak ic;in marifet kap1s1ndan gee; sozii bir §ifre
yan1lm1yorsam. Seriat dogu, tarikat bat1, marifet kuzey, hakikat
giineydir. Ancak bunun ba§ka bir anlam1 daha var kan1mca. ''
''Nedir o?'' diye at1ld1 Sirin heyecanla.
''Bu dart ulu kap1 insan1n hakikate ula§ma yolunda ugra-
d1g1 noktalar, gec;tigi manevi a§amalard1r. Her bir kap1n1n on
adet durag1 vard1r. Toplam kirk durak eder. Her kap1n1n kendine
ozgii kurallar1 ve ozellikleri vard1r. Her bir kap1 bir aleme denk
dii§er. Yol ehli §eriat gemisine biner, tarikat denizine ac;1l1r, mari-
fet dalg1c1 olur ve hakikat incisini bulur. Yani tek tek bu kap1lar1
gec;en ki§i hakika te ka vu§ur."
Algan'1n akl1na el yazmas1nda yazan ama ne oldugunu o
s1rada anlamad1g1 kirk durak geldi. Demek buymu§ anlamz diye
gec;irdi ic;inden. Abdiilrahim Hoca devam etti anlatmaya.
''Seriat ve tarikat kaptlar1nda egitilen her insan marifet kap1-
s1na gelir dayan1r. Dort kap1 ogretisine gore insan-1 kamil a§ama-
lar1 s1ralamas1nda iic;iincii s1rada yer alan bu kap1ya ula§abilmek
ic;in akla degil goniile ihtiyac; vardir. Seriat ve tarikatta akl1n1
kullarur insan ama o ak1l bir i§e yaramaz bu noktada. Marifet
kap1s1nda ilhamla gelir tiirn bilgiler, aramakla degil. Hem haki-
kat bilgisi hem Tanr1sal bilgiler hem de tiim s1rlar gonliine dogar
insan1n. Bunu ancak ar1nm1§ ve §eriat ile tarikattaki duraklar1
ba§ar1yla gec;mi§ biri ba§arabilir. Yani hence merhum burada ha-
kikati bulmak ic;in marifet kap1s1ndan gee; derken gerc;egi ancak
baz1 manevi a§amalardan gec;tikten sonra anlayacaks1n demek
istiyor. Ve bunu direkt bir ki§iye soyliiyor sanki."
Abdiilrahirn Hoca ile Algan'm gozleri ayru anda Sirin'e don-
dii. Sirin §a§k1n bir §ekilde neredeyse kekeleyerek konu§maya ba§-

285
lad1:
''Be ... Ben ne anlar1m tasavvuftan, dort kap1dan ya da kirk
duraktan?''
''Kelimelere tak1lma sevgili k1z1m. Kelimeler kavramlar1 an-
latmak i~in insanaglu taraf1ndan yarat1ld1. Bu dart kap1 da ma-
nevi yalcugu anlat1yar asl1nda. Ona bu isirnler verilmeseydi de
var almaya devam edecekti. Bir insan1n hakikate eri§mek i~in
bu yallar1 bilmesine gerek yak. i~ sesin seni a yala sakrnu§tur
~oktan zaten."
''Nas1l yani?''
''insan ya§ad1klar1, gordiikleri, ~ektikleri ile degi§iyor do-
nii§iiyor. Zamanla yalan soylemenin, ~alman1n, ba§kalar1nm
hakk1n1 gasp etrnenin kotii oldugunu anl1yor. Ba§kas1na verdigi
zarar1n ayn1s1n1 ya§ayacagm1 anl1yor. Bunlar1 anlad1k~a mane-
vi yolculugunda ilerliyor. Makamlar1 bilmese bile onlar1 tek tek
ge~rneye ba§l1yor. Mesela bilir misin §eriat kap1s1n1n ikinci dura-
g1 ilim ogrenrnektir. Ve ~ok onernli bir durakt1r asl1nda. Zira ilim
ogrenrneden Tanr1sal ger~egi kavrayamazs1n. ''
''Benim fizik ogrenrnem gibi mi?''
''Aynen oyle. 0 nedenle bu duraklar1 ge~erneyecegini dii§iin-
me. Belki ~aktan ~1krn1§s1nd1r yola kimbilir. ''
Algan meyve tabag1ndan bir par~a muz ahp agzma att1ktan
sonra araya girdi.
''Peki hocam, tarnam, ger~ege ula§mak ilhamla olacak bi-
raz, onu anlad1k. Peki az evvel dediginiz yonler ne alaka?''
Abdiilrahim Hoca dudaklar1n1 biizdii.
''Ben de bilrniyorum. Tek bildigim her bir kapm1n bir yonii
i§aret ettigi. Kesinlikle budur demiyorum. Sadece bendeki bilgi-
leri size aktar1yorurn. Yalu bulmak sizin i§iniz."
~irin heyecanla at1ld1.
''O halde dogu taraf1nda Hallac-1 Mansur ile alakal1 bir yer
mi aramam1z gerekiyor?''
''Tiirkiye'de Hallac-1 Mansur ile alakal1 tek yer Gelibolu'da-
ki tiirbesidir, '' dedi Abdiilrahim Hoca.
Algan da heyecanlanm1§t1.

286
''Oraya gitrnemiz gerek bu dururnda. ''
''Doguda degil o tiirbe bu dururnda, bat1da kal1yor. Arna
belki de ba§ka bir §eyi sirngeliyor o ciirnle. ''
Hava iyice kararrn1§, §ehir l§Il I§Il parlayan bir rniicevhere
donii§rnii§tii. Algan ayaga kalk1p pencerenin oniine gitti. Ne
yaprnalar1 gerektigini bilrniyordu. Oyle bir bulrnacan1n ic;indeydi
ler ki c;1k1§ ne taraftayd1 kestirerniyordu. Ernin oldugu tek §ey za-
rnan1n onlar1n aleyhine i§ledigi idi. Bir an evvel harekete gec;rne-
leri gerekiyordu. Aniden geriye donerek kitab1 b1rakt1g1 yerden
al1p sar1p sarrnalad1, ard1ndan Sirin'e bakt1.
''O zarnan hernen yola c;1krnarn1z gerekiyor."
''Sirndi mi?''
''Evet hernen §irndi. Birkac; saat sonra orada oluruz. Geceyi
arabada gec;iririz. Sa bah da tiirbeye gireriz. ''
Abdiilrahirn Hoca zorlukla ayaga kalk1p uyu§rnU§ bacakla-
r1n1 ac;rnaya c;al1§1rken, ''isterseniz gece de gorebilirsiniz tiirbeyi.
Tabii korkrnazsan1z. ''
'' Gece mi? Arna nas1l? ''
''Tiirbenin bekc;iligini yapan ki§i bir zarnanlar benirn yan1rn-
da c;al1§1yordu. Onu oraya yerle§tiren de benirn zaten. Aray1p
geleceginizi haber veririrn §irndi."
Sirin de heyecanla yerinden dogrulup iizerini giyinrneye ba§-
lad1. Algan yeniden takrna sakal1n1 yiiziine yap1§tir1p Abdiilra-
hirn Hoca'ya dondii.
''Bir sorunumuz var."
''Nedir?''
''Bize bir araba laz1m."
K1sa bir an dii§iinen Abdiilrahirn Orgiiplii giiliirnsedi.
''Boylesi bir biiyiik olayda c;orbada benirn de tuzum olsun.
Benimkini al ve yakalanrnarnaya c;alt§. ''
Algan giiliirnseyerek ba§1n1 sallad1. Sirin de iizerini giyinmi§,
sari perugunu ba§tna gec;irrni§ti. Birlikte kap1ya yonelip, tarn
oniinde vedala§t1lar. Ard1ndan usulca d1§ar1 c;1kt1lar. Abdiilrahirn
. Hoca arkalar1nda kalrn1§t1. Apar tr11andan c;1kt1klar1nda soguk ve
1slak hava yiizlerine c;arpt1gmda ikisi de iirperdi. Her §eye hazir-

287
lard1. Gece, sir ve bilinmezlik onlar1 bekliyordu.

28

HORASAN

MS913

abah giine§i bir hanc;er gibi gokyiiziinii ikiye ay1rirken her yer
hala karanl1kt1. Kervan uyanrnadan, giin agarmadan kalkrm§,
namazm1 k1lmi§ ve heniiz etraf sessizken Mingma'dan ogrendigi
gibi meditasyon yapmI§tI. Meditasyon derinle§mek ve diger aleme
gec;i§ yapabilmek ic;in anahtard1. Bir anlamda namazla benzerlikler
ta§1yordu. Zira Hallac her namazda aslmda meditasyon yap1yor,
Rabbi ile biitiinle§iyordu. Mingma ona aslmda her an meditasyon
yap1labilecegini soylemi§ti. Gerc;ek ''Ben'i" her hissettiginde medi-
tasyon halinde oluyordu insan. Bir nehir kenarmda suyu seyreder-
ken, riizgat1 dinlerken, dogay1 izlerken, yemek yaparken, temizlik
yaparken, namaz kilarken, yiiriirken, seyahat ederken ... Her an,
o sessizligin ic;ine dald1g1 her an, fark1ndal1gm1n farkma vard1gi,
ya§ayan degil, ya§adtl<lar1rn izleyen oldugunu fark ettigi her an
hakikate ula§IDI§ oluyordu. Bu meditasyonlar s1ras1nda sessizli-
gin ve giiriiltiisiizliigiin birbirinden farkl1 oldugunu idrak t:Utii§ti.
(:ok giiriiltiilii bir ortamda da sessizligi deneyimleyebilirdi insan.
C::iinkii sessizlik varolu§a aitti. 0 ancak goniil goziiyle hissedilen
bir gerc;ekti. Gerc;ek ''Ben'i" hissetmek giinliik hayatm ko§turmas1

288
ic;inde kolay degildi. Bunun ic;in sessizlik c;ok onemliydi. Ancak
yine de ''Gerc;ek Ben'i'' hissetmek kolay degildi. insan o giine
degin kendisi sand1g1 bedeni ve ismini bir yana b1rakam1yordu
kolay kolay. Bu iizerinde c;al1§1lmas1 gereken bir §eydi.
Bir y1ldan fazlad1r bulundugu bu Hint topraklar1nda pek
c;ok §ey ke§fetmi§, ogrenmi§ ve ogretrni§ti. Mingma'n1n bulundu-
gu c;evrede de t1pk1 Keshav'1n ya§ad1g1 yerde yapt1g1 gibi vaazlar
vermeye ba§lamI§, Allah'1n sozlerini bilmeyenlere ula§t1rmaya
c;al1§mI§ ve onlar1 islam'a davet etrni§ti. Art1k emin oldugu bir
§ey vard1, tek hakikat O'ydu, dinler ise insanlar1n ya§ad1g1 top-
luluklar ve cografyalara gore farkl1l1k gosteren O'na ula§ma yol-
lar1yd1. Dinler degi§ebilir ama var olan tek gerc;ek, tek hakikat
degi§mezdi. Ona ne ad verilirse verilsin ...
Giine§ gokyiiziinde yiikselirken oturdugu agac; dibinden kal-
k1p gerindi. Aylard1r her sabah namazllllll ardmdan bir agacm
dibinde oturup meditasyon yapmay1 al1§kanl1k haline getirrni§ti.
Mingma ic;in bir agacm dibinde meditasyon yapmak onlara bu
yolu ac;an ki§i olan Buda'ya bir nevi sayg1ydi. Arkada§llllll anlatt1-
gma gore, oldukc;a varlikl1 bir prens olarak diinyaya gelen Sidarta,
ona kusursuz bir diinya gosterip, acilara ve oliime §ahit olmas1ru
istemeyen babas1n1n saray1ndan c;1k1p halkm arasma kari§ngin-
da gordiiklerinden c;ok etkilenrni§. insarilarm c;ektigi bu ac1lar1n
nedenini anlayabilmek ic;in evinden ayr1l1p alt1 yil boyunca avare
gezmi§ti. Hal1ac hikayenin bu k1sm1ru kendisine benzetiyordu. Ar-
dmdan bir giin bir Hint inciri agac1run golgesinde oturup giinler
ve geceler boyu insan 12dirab1ru nasil dindirecegini dii§iinerek ses-
sizce odaklanrru§. i§te bir siire sonra o agacm alt1nda aydirilanrru§.
Hallac iizerine sonradan bir tap1nak yap1lan o agac1n bulundugu
Mahabodhi Tapmag1'n1 ziyaret etrni§ ve annosferinden oldukc;a
etkilenmi§ti. Buda'ya gore insan ancak arzularmdan ve maddi
diinyayla baglarmdan vazgec;erse ac1dan kurtulabilirdi. Yeryii-
ziindeki tiim acilarm kaynag1 insanm arzular1yd1. Bu dii§iince
Hallac'a yabanc1 degildi. Sufizmde buna nefsi terbiye etme denirdi
ve yedi a§amadan olu§urdu. Nefs-i karnile biiriiniiyle olgurila§rm§,
ar1nrru§ en iist basamaktaki nefis idi. insanoglu nefs-i emmare'den

289
yani olgun olmayan, egitilmemi§, giinaha, kotiiliige zorlayan
duygu durumuna sahip nefisten ba§lay1p s1ras1yla, az da olsa
egitilmi§ nefis olan nefs-i levvame; egitilmi§ ama hala iyilik ve
kotiiliige yonelik duygu durumlar1 olan nefs-i miilhime; iyilik,
giizellik ve ger<;ege doniik duygu durumlar1n1n ag1r bast1g1 nefs-i
mutmaine; Tanr1'dan gelen her §eyi ho§nutlukla kar§1layan nefis
olan nefs-i raziye ve terbiye edilip olgunla§ml§ ve Tanr1 sevgisini
kazanm1§ nefis olan nefs-i merziye'den sonra ula§1yordu insan-1
kamil olmaya. Hakikat bir oldugu ve asla degi§medigi i<;in her
din ve ogreti farkl1 peygamberlere ve ogretilere sahipse de teme-
linde anlatmak istedigi §ey ayn1yd1.
Hava iyice ayd1nlanm1§, birlikte seyahat ettigi kervandaki
insanlar hirer iki§er uyanmaya ba§larrn§tl. Bat1 Hindistan'1 ka-
rl§ kar1§ gezdikten sonra Horasan ve Maveraiinnehir yoluyla
kuzeye <;1karak Tiirkistan ve Uygur Tiirklerinin ba§kenti olan
Masin'e gitmek i<;in memleketlisi Tuster'li bir adarrun dokuma
kervan1na kat1lm1§t1 Hallac. ipek Yolu'nu kullanan kervan cihad
ve dini yayma goniilliilerini te§vik eden Samanogullar1 emirleri-
nin korumas1 alt1ndayd1. Irak'1n brokar kuma§lar1n1 ihra<; edi-
yor, kar§1l1g1nda <::in kag1d1 getiriyorlard1. Olduk<;a kalabal1k bir
kervand1 bu. Kervan1n sahibi olan bezzazin (dokumac1) ile <;ok
eskiden beri dost olduklar1 i<;in rahatt1. Biiyiik oglu Siileyman'a
bir mektup yazarak yapt1g1 seyahatleri ve planlar1nda neler ol-
dugunu anlatm1§, Tiirkleri dine dondiirmek istedigini belirtmi§ti.
Birazdan herkes h1zl1ca kahvalt1s1n1 yapt1ktan sonra yola koyula-
caklar, giine§ batana kadar yiiriiyeceklerdi. Yakla§1k iki haftadrr
yollardaydilar. Bu siire boyunca arada kii<;iik gruplara vaazlar
vermeyi siirdiirse de daha <;ok sessizlik i<;inde kendi kendine kal-
may1 yeglemi§ti. ''Ben'' denilen ger<;egin hikmetini ve i<; yiiziinii
ogrenmek i<;in sessizlige ihtiyac1 vard1. Hem Basra ve Bagdat'ta-
ki sufi hocalar1ndan hem de Kerhat ve Mingma'dan ogrendigi
metodlar1 birle§tirerek uyguluyor, arada k1sa siireligine de olsa
''Ger<;ek Ben'i'' hissediyor ama k1sa bir siire sonra giinliik ha-
yat1n ko§turmas1 i<;inde kafas1 kar1§1yor, Hiiseyin Bin Mansur

290
ad1nda ba§kalar1ndan ayr1 biri oldugu yan1lsamas1na dii§iiyordu.
Heybesinden en son ge~tikleri kasabadan ald1g1 kuru-
mu§ ekmek par~alar1n1 agz1na at1p ~ignemeye ba§lad1. Dostu
bezzazini gormek i~in tam ayakland1g1 s1rada biraz ilerde ses-
sizce meditasyon yapan adam1 fark etti. Bu adam kervandaki
digerlerinden olduk~a farkl1yd1, rengi sar1mt1rakt1, ~ekik gozleri,
k1sa bir boyu vard1. Bir gece evvel biitiin kervan uykudayken
saatlerce gokyiiziinii inceleyen ve notlar alan adamd1 bu, tan1-
m1§t1 Hallac adam1. Gece sessizce i~ine donmek i~in en uygun
zaman oldugundan uyumam1§, biraz yiiriimeye karar vermi§, o
yiiriiyii§ srras1nda kar§1la§t1g1 bu adam1n ne yapmaya ~al1§t1g1n1
merak etmi§ti. Ancak yapt1g1 i§le o kadar alakadar goriiniiyordu
ki yan1na yakla§madan ~ad1r1na donmii§tii. Kalan son oteberi-
yi toplay1p haz1r olmak i~in yiiriirken adamla goz goze geldiler.
Ba§1n1 one egerek adama selam verdikten sonra e§yalar1n1n ya-
n1na gitti. insanlar her §eyi toplamaya ba§lam1§, yiik arabalar1na
yiikliiyorlard1. <;ad1r1 ve kalan birka~ par~a §eyi toparlad1ktan
sonra dostu bezzazinin kendisine tahsis ettigi ata yiikledi. Simsi-
yah at1n cam gibi parlak sa~lar1 ile kadife gibi yumu§ak bedenini
ok§adiktan sonra cebinden ~1kard1g1 bir elmay1 ata uzatt1. Biiyiik
bir i§tahla elrnay1 kavray1p yutan at1 giiliimseyerek seyrederken
arkas1ndan gelen sesle irkildi.
''Giinayd1n Hi.iseyin Bin Mansur! Sabah §eriflerin hay1rl1
olsun.''
Geriye dondiigiinde kervan1n sahibi olan bezzazin ile goz
goze geldi. Yan1nda az evvel gordiigii <;inli adam vard1. ''Giinay-
d1n, '' diye kar§1l1k verdi bezzazine. <;inli adam bilmedigi tuhaf
bir lisanla kervanc1 arkada§1na bir §eyler soyledikten sonra gii-
liimseyerek ona bakt1. Bezzazin elini adam1n omzuna koyduktan
sonra konu§maya ba§lad1:
''Bu gordiigi.in adam1n ad1 Chang'd1r. <;in'deki i§ ortakla-
r1mdan biridir. 0 bana en iyi ve ucuz <;in kagid1n1 temin eder,
hen de ona Irak'ta i§lemeli kuma§lar bulurum. ''
Hallac adama elini uzatt1.
''Ben de Hi.iseyin. Hallac diyebilir bana. ''
Bezzazin adama <;ince soylediklerini aktard1ktan sonra

291
Chang'1n dediklerini dinleyip Hallac'a dondii.
''Ge~en giin kervandaki bir arkada§I ile verdigin vaazlardan

birine kat1lm1§. Arkada§1 ona sozlerini aktard1g1nda ~ok etkilen-


mi§. Seninle tant§mak istedi. ''
Hallac giiliimsedi. Birine ya da bir §eye dikkatin yoneldi-
ginde onun da sana yoneliyordu ister istemez, bunu defalarca
denemi§ti. Adam yeniden kervanc1ya donerek bir §eyler soyledi.
Hallac merakla ne soyledigini anlamak i~in bezzazine bakt1.
''Ne soyliiyor?''
''Diyor ki <;in dii§iincesinde var olan her §ey birbiri ile bag-
lant1l1, enerji olarak birbirine bagl1d1r. Her §eyin bir olma sebebi
vard1r. Seninle ayn1 kervanda yolculuk etmesinin ve sozlerini i§it-
mesinin de bir nedeni varm1§, §imdi bu nedeni anlayamasa bile.''
Adam1n soyledikleri Hallac'1n ilgisini ~ekmi§ti. 0 da aynen
buna inan1yordu ve hayat1 boyunca bunun dogru oldugunu ~ok
defa deneyimlemi§ti.
'' Hangi dine, hangi tanr1ya inan1yor sorsana."
Kervanc1 luzl1ca Hallac'1n sorusunu sorup adam1n soyledik-
lerini dinledikten sonra cevap verdi:
''Onlar Tao'ya, evrenin, hepimizin, yani var olan her §eyin
bagl1 oldugu mutlak yarat1c1 enerjiye inan1yormu§. Sonsuz Tao
ne anlat1labilir ne de ona bir isim verilebilir. 0 her §eydir, her §ey
onun bir par~as1d1r. Her §ey mutlak yarat1c1 giiciin bir par~as1 ol-
dugundan bir kar1nca ile bir imparator aras1nda bir fark yoktur
bu nedenle diyor. ''
Biitiin din/er benzer inanca sahip, (:iinkii hakikat bir tane
diye ge~irdi i~inden Hallac.
''Evet Hindular ve Budistler de benzer §eyler soyliiyorlar,"
diye giiliimsedi adama. Hallac'1n sozlerinin anlam1ru ogrenir og-
renrnez ba§1n1 sallad1 Chang. Heyecan i~inde bir §eyler anlatrna-
ya ba§lad1. Sesinin voliirnii bir iniyor bir ~1k1yor, tuhaf ama tatl1
bir §ark1y1 and1r1yordu. Nihayet sustugunda kervanc1 soyledik-
lerini anlatmaya ba§lad1.
''Hindulardan farkl1ym1§ onlar1n inanc1. Odak noktalar1
Tanr1 degil, insan1n sahip oldugu ozrnii§. Hi~likten bir dogrnu§-

292
tur, birden de hareketi ba§latan iki olu§mU§tur diyor. iki, ying ve
yang'1n yani kar§1tl1g1n simgesiymi§ ve her §ey ondan dogmu§.
Her §ey bu iki uc; aras1ndan meydana gelrni§. Bu nedenle ayd1nl1k
olmas1 ic;in karanl1ga, s1cak olmas1 ic;in soguga ihtiyac; vard1r di-
yor. Bunlar evrensel yasalar oldugu ic;in insan1n bu yasalara kar§I
degil onlarla hareket etmesi gerekirmi§. ''
''Nas1l yani?'' diye sordu Hallac. Konu ilgisini c;ekmi§ti. Dog-
dugu topraklardaki Zerdii§t inancma benzetmi§ti bu z1tl1k duru-
munu. Zerdii§tler de iyi ve kotii kavrarmna inan1yorlard1. insan
omrii boyunca ic;indeki iyilik ve kotiiliik ile miicadele C::diyordu.
<;inli anlatmaya devam etti. Kervanc1 da anlattiklar1n1 c;e-

v1rmeye.
''Dogay1 kar§1s1na degil de yan1na alan dogan1n s1n1rs1z gii-
ciinii kullanabilirmi§. <;iinkii insan dogan1n kar§1s1nda bir hic;-
mi§, yenilmeye mahkummu§. Bilgeligin yolu kar§I koymadan
yiizmesini, akmas1n1 bilrnekmi§. insan kendisini denizde rahat
b1rak1rsa su onu kald1r1r, c;1rprmrsa batarrm§. Ku§lar uc;maz,
riizgar1 siirerlermi§. Bal1klar yiizmez, su tarafmdan ta§1n1rlarm1§.
Ba§1m1za gelen tatsiz §eyler de onlara direnrnek yerine teslirn ol-
dugunda t1pk1 bal1klar ve ku§lar gibi dogan1n giiciinii kullanrm§
olurmu§sun. <;iinkii ba§1rmza gelen tiim §eyler baglant1l1 oldugu-
muz §eylerin sonucuymu§. Fark1nda dahi olmad1g1m1z baglant1-
lar1n diyor. ''
''Soylediklerini iyi anladim. Bizde de Allah'a teslimiyet var.
Ondan gelen hay1r da §er de armagand1r goziimiizde. Kotii ola-
rak nitelendirdigimiz §eylerin neyin gerc;ekle§mesi ic;in vuku bul-
dugunu bilmedigimiz gibi, iyi gordiigiirniiz §eylerin de nelere se-
bep olacag1n1 bilemeyiz. insan akl1 bu ilahi matematigi anlamaya
yetmez. Ayr1ca bu anlatt1klar1 sufizmdeki say1sal ifadelerde var.
Bizde de s1f1r yaratand1r. Ne varlikt1r ne yokluk. Hic;ligin ifadesi-
dir. Ne vakit s1f1rdan yans1yan ve aleme viicut veren bir dogar o
zaman kainattaki ilk nefes de ortaya c;1kar. iki ise birin ters yan-
s1mas1d1r ve z1tl1g1 simgeler. Yani demem o ki, her din birbirini
etkilemi§ asl1nda. <;iinkii her ne kadar bunu farkl1 ifade etmeye

293
i;ah§sak da herkes ayn1 §eyi soyliiyor sonui;ta. ''
Kervanc1, Hallac'm soylediklerini Chang'a anlatinca adam
giiliimsedi. Ard1ndan heyecanla bezzazine bir §eyler soylemeye
ba§lad1. Onu dinleyen kervanc1 konu§ma bitince Hallac'a dondii.
''Senin y1ld1z haritana bakmak istiyormu§."
Hallac adam1n bir gece evvel gokyiiziine neden bakt1g1n1 an-
lam1§t1. Kervanc1 devam etti konu§maya:
''Her insan1n dogumda belli olan bir kaderi varm1§, tek bir
kader yoktur diyor. Ya§am bir yolculuktur ve elinde haritan
olursa, y1ld1zlar1n1n nerede oldugunu ogrenirsen nerelerde i;1k-
mazlar var, nerelerde i;ukurlar var ogrenebilirsin, boylece onla-
r1n etraf1ndan dolanabilir t1pk1 ku§lar1n riizgar1 siirerek ui;mas1
gibi zorluklar1 daha kolay atlat1rs1n diyor. ''
Hallac ba§1n1 sallad1. Adam cebinden i;1kard1g1 not defterine
Hallac'1n soyledigi dogum bilgilerini not etti. Eliyle bir i§areti
yaparak beklemeleri gerektigini soyledikten sonra baz1 hesapla-
malar yap1p deftere i;izdigi i;embere i§aretler koymaya ba§lad1.
Kervanc1 s1k1hru§a benziyordu. Yolculukla ilgili planlarmdan
bahsetmeye ba§lad1.
'' Allah izin verirse bir hafta ii;inde Tiirk topraklar1nda olu-
ruz. K1sa bir mola verdikten sonra yeniden dii§eriz yollara. Eger
hava §artlar1nda bir degi§iklik ya da kervanda herhangi bir s1-
k1nt1 ba§ gostermezse bir ay ii;inde Anadolu'day1z. Sen Turfan'da
ayr1l1yorsun degil mi aram1zdan?''
''Evet. Uygurlar1 gorecegim. Biraz kal1r1m yanlar1nda. Son-
ras1nda Semerkant'a ugray1p memleketim iran'a gidecegim."
''Tiirkler diinyan1n sonunun geldigini gosterecek k1yamet
alametlerinden. Dine dondiiriilmeleri §art. Arna o kafirler Gok
Tanr1 ve Mani dini d1§1nda hii;bir dine s1cak bakmaz. ''
''Kimse inanc1 ii;in yarg1lanmamal1. Biz elimizden geldigince
Allah'1n sozlerini bilmeyenlere yay1p onlar1 dine davet etmeli-
yiz ancak kendi dinleri de Allah'a ula§ma yolu sonui;ta. Kimse
Rabbine ula§maya i;al1§t1g1 yol yiiziinden sui;lanamaz. Ka.fir de-
mek dogru degil. Boyle yapa yapa insanlar ayr1l1yor birbirinden,
dii§man oluyorlar birbirlerine. Sava§lar bu yiizden c;1k1yor, insan
insan1 bu yiizden oldiiriiyor. Halbuki herkes kabullense birbirini,

294
digerinin yoluna sayg1 duysa bamba§ka bir diinya miimkiin. ''
Kervanc1 §a§k1n gozlerle Hallac'a bakt1. Bu sozleri duymay1
beklemedigi belliydi. Diger dinlere inananlar1 ~eki§tirerek zaman
ge~irmekti amac1, Hallac'1n bu kadar ciddi tepki verebilecegini
hi~ dii§iinmemi§ti. Konuyu degi§tirmek i~in ''Uygur toprakla-
r1nda tan1d1klar1n var m1?'' diye sordu. Hay1r anlaIDinda ba§1n1
sallad1 Hallac.
''Benim bir tan1d1g1m var. Ticaret yapar1z kendisiyle. Eger
benim selam1m1 gotiiriirsen seni misafir eder. Babas1 eski kaga-
run yan1nda uzun y1llar ~al1§t1g1 i~in eli kolu da uzundur. ''
''Sag olas1n, memnun olurum hen de.''
Kervanc1 kii~iik bir kag1t par~as1na Turfan'daki tan1d1g1n1n
ad1n1 ve adresini yazd1ktan sonra Hallac'a uzatt1.
''i§te burada yaz1yor, kaybetme sak1n. ''
Hallac kendisine uzat1lan kag1t par~as1n1 al1p okuduktan
sonra katlay1p heybesinin i~ine koydu. Ba§1n1 kald1rd1g1 s1rada
<;inli adamla goz gaze geldi. Adam elinde tuttugu deftere ~izdigi
~emberi ve i§aretleri gostererek heyecan i~inde bir §eyler anlat-
maya ba§lad1. Bezzazin soylediklerini ka~1rmamak i~in dikkatle
adam1 dinliyordu. Chang nefes almadan konu§up anlatt1ktan
sonra sustugunda kervanc1 soylenenleri ~evirmeye ba§lad1.
''Diyor ki ~ok ozel bir haritan varIDI§. Bu diinyaya bir go-
revle gelmi§sin. Bu oyle ulvi oyle onemli bir gorevmi§ ki onun
i~in pek ~ok dikenli yoldan ge~ecekmi§sin. Olmeden defalarca
olecek ama her defas1nda ula§maya ~al1§t1g1n hedefe daha yak1n
oldugunu hissedecekmi§sin. Oniimiizdeki siire~ senin i~in kolay
degilmi§. Dost bildiklerinin dii§man, dii§man bildiklerinin dost
oldugunu ogrenecekmi§sin. Bir se~imde bulunman gerekecek-
mi§. Bu se~im senin tiim kaderini etkileyecek bir se~immi§. Neyi
se~ecegini soyleyemezmi§ ama pek ~ok insana ilham olacag1n1
soyleyebilirmi§ rahatlikla. En derindeki arzuna eninde sonunda
ula§acakrrn§sm. Sana tek soyleyecegi bal1klar gibi yap1p, suyun
seni ta§1mas1na izin vermekmi§. Olan her §eyi kabullenip kendini
b1rakirsan her §ey senin i~in daha kolay olacakm1§. ''
Kervanc1 soylediklerini bitirdikten sonra <;inli bir hamlede

295
uzan1p Hallac'1 omuzlar1ndan kavrad1 ve sar1ld1. Hi~ tan1mad1g1
bir adamdan yiikselen bu §efkat Hallac i~in dogru yolda oldu-
gunu gosteren bir i§aretti. Adarmn sar1l1§1na, kervanc1n1n §a§km
gozlerle onlar1 izlemesine, kendi yiiziindeki ifadeye, i~inde beli-
ren hisleri izlerken birden kendisini i~erden izledigini fark etti.
Adi Hiiseyin Bin Mansur olan ki§i degildi o anda. Tiim bu olan
biteni, birbirinden farkl1 onlarca duygunun h12la belirip yok ol-
dugunu izleyen ''Ben'di'' o. Mingma'n1n ne demek istedigini ~ok
iyi anl1yordu. Bu <;inli adam1n ''Hepimiz mutlak yarat1c1 giiciin
par~alar1y1z'' derken ne demek istedigini anl1yordu. Keshav'm
''Ben O'yum!'' derken ne demek istedigini anl1yordu. Onu hisse-
diyor ancak kelimelere dokemiyordu. Birden bu yoldan ge~mi§
pek ~ok dervi§in, sufinin ve Tanr1 dostunun neden ger~egi tam
olarak yans1tamad1klar1n1 anlad1. <;iinkii onu ancak ya§ayan bi-
lir, ya§ayan hissederdi, o anlat1lamazd1.

'

296
29

TEKiRl>AG

is ince bir ortii gibi tiim §ehrin iizerini kaplam1§, yagmur ha-
.... fiflemi§ti. ic;inde bulunduklar1 4x4 jeep 1slak asfalt iizerin-
de kayarcas1na ilerlerken ba§1n1 pencereye yaslayan Sirin dalg1n
bir §ekilde d1§ar1y1 izlemeye ba§lad1. Yerle§irn yerlerini c;oktan
gec;mi§, otoban1 ayd1nlatan l§1klar1 arkalar1nda b1rakm1§lard1.
Uzaklarda parlayan tek tiik evlerin l§1klar1ndan ba§ka etraf zifiri
karanl1kt1. Hava oldukc;a soguk oldugundan camda bugu olu§-
mu§, camda olu§turdugu kiic;iik bir delikten gorebiliyordu etra-
£1. Fonda Ella Fitzgerald'1n insana huzur veren sesiyle soyledigi
ne§eli §ark1lar vard1. Algan piirdikkat yola konsantre olmu§tu.
Yola c;ikmadan evvel Abdiilrahim Hoca yanlarma bir dolu erzak
vermi§ti. Arka koltuk plastik kutulara doldurulmu§ borek, kek
ve meyvelerle doluydu. Evden c;ikmadan du§ alrm§, rahatlam1§-
lard1. C::1kt1ktan sonra da Starbucks'tan kahve alal1m diye tuttur-
mu§tu Sirin. Bag1ml1s1yd1 resmen. Algan arabada beklerken bir
c;1rp1da halledivermi§ti kahve i§ini.
Elinde tuttugu sogumaya yiiz tutmu§ kahvesinden bir yu-
dum ald1 Sirin. Doniip yeniden bakt1 Algan'a. Gozlerinin c;evre-
sinde olu§an morluk karanl1kta koyu siyah goriiniiyordu. Kemik
c;erc;eveli gozliikleri ve gev§ek bir §ekilde ensesinde atkuyrugu
yapt1g1 dalgal1 sac;lar1n1n onlerinden f1rlayan birkac; tutam yii-
ziine dii§iiyordu. Nedense uzan1p onlar1 diizeltme istegi dogdu

297
Sirin'in i~inde. Tuhaf bir bi~imde bu adama ~ekildigini hisse-
diyordu ve bunun nedenini anlayam1yordu bir tiirlii. Yan yana
uzan1p sar1lmak ... Su anda ona kendisini giivende hissettirecek
tek §ey buydu. Bir yandan da bunun sa~ma bir arzu oldugunun '

da fark1ndayd1. Bir sevgilisi vard1 onun. Diizenli bir ili§kisi. Hi~-


bir sorun ya§amam1§lard1 Amir ile. Onu merak eden ve endi§e-
lenen biri vard1. Bu hissettigi tuhaf duygu haks1zl1kt1 ona. Arna
i§te engelleyemiyordu bunu. Naszl bir gelecegi olabilir ki zaten
bu ili~kinin diye ge~irdi i~inden. Biri New York'ta ya§iyordu, biri
istanbul'da. ikisi de belirli bir ya§a gelmi§, kariyer yapm1§, belli
bir diizen oturtmu§lard1 ya§amlar1nda. Uzaktan ili§ki yiiriitecek
ya§l da ~oktan ge~mi§lerdi. imkans1z bir ili§ki. Bu garip histen
hemen kurtulmal1yd1. Birden akl1na Amir geldi yeniden. <;oktan
deliye donmii§ olmal1yd1. iki giindiir haberle§memi§lerdi hi~. Te-
lefonu kaybolmu§tU. Onu arasa bile nas1l bulabilirdi ki sevgilisi?
Akl1na Amir'in giiliimseyen yiizii geldi. i~inde bir su~luluk hissi
olu§tu ans1z1n. insan1 en ~ok tiiketen §ey bu histi i§te. Olayla-
r1n kendisinden ~ok ki§ide yaratt1g1 bu duygu. Arna belki yar1n
hayatta olmayabilirdi. Sirndi bunlar1 dii§iinerek kendisini tii-
ketmemeliydi. Su anda en onemli §ey i~ine dii§tiigii bu korkun~
durumdan kurtulmak ve hayatta kalmakt1. Oliim korkusundan
daha kotii bir §ey olamazd1. Gozleri on kaportarun iizerine koy-
duklar1 el yazmas1na kayd1. Uzan1p kitab1 al1p i~ini karI§tirmaya
ba§lad1. Tiim sayfalar ozenle yaz1lm1§ arap~a yaz1lar, §ekiller ve
minyatiirlerle doluydu. Hi~bir §ey anlam1yordu. i~erideki sessiz- •

ligi bozmak i~in Algan'a dondii.


''Neden bu kadar gizemli not tutmu§lar? Bulmaca gibi?''
Algan doniip Sirin'e giiliimsedi.
''Sufiler ~ok uzun y1llard1r hakikat bilgilerini halkm anlama-
yacag1n1 veya yanlI§ anlayacag1n1 bildikleri i~in her tiirlii tehlike-
den korunmak maksad1yla gizli bir terminoloji kullanmaya ba§-
lad1lar. Tasavvuf erbab1 ya da sufi olmayan birinin kolay kolay
anlamayacag1 bu dil onlar1 di§ diinyadan korumu§ ve bilgilerin
de sakl1 kalmas1na yardrm etmi§tir. 0 nedenle hem kitab1n yaza-
r1n1n hem de baban1n boyle bir terminoloji kullanmas1 normal.

298
Su ya§ad1klar1m1za bak1l1rsa haks1z da say1lmaz. Ugruna can1n1
verdi bu bilgi ic;in. ''
Evet, canznz verdi diye gec;irdi ic;inden Sirin. Halbuki ona ne
c;ok §ey sormak isterdi. Kendi hikayesini ogrenmek ic;in yan1p
tutu§uyordu ama bunu nas1l yapacag1na <lair en ufak bir fikri
yoktu. Gece iyice c;okmii§, y1ld1zlar gokyiiziinde parlamaya ba§-
lamt§tt. Yorgundu, uyumak istiyordu ve en onemlisi dii§iiruneye
ihtiyac1 vard1.
''Ne zaman orada oluruz?''
''istanbul Gelibolu aras1290 kilometre. Birazdan Tekirdag'da
oluruz. Ondan birkac; saat sonra da varmt§ oluruz oraya. ''
''Yani gece 1 ya da 2 sular1nda."
''Evet oyle goriiniiyor. Arna gider gitmez Turbe ile ilgilenen
adam1 arayacag1z. Saat kac; olursa olsun bizi bekliyor olacak.
Hem kimseler yokken daha iyi ara§ttrma yapar1z. ''
''Uyumak ic;in zaman yok. ''
Algan, Sirin'in yemye§il gozlerine bakt1 yeniden. Ard1ndan
uzan1p yanag1n1 ok§ad1 §efkatle. Kiic;iik bir k1z c;ocuguna benzi-
yordu o anda. Sirin §a§ktn gozlerle ona bakarken aniden elini
c;ekti. Neden boyle bir yak1nl1k kurmu§tu bilmiyordu. Kendisine
koydugu s1n1r1 a§maya ba§lad1g1n1 hissediyordu. Giivenli bolge-
sinden c;1kmak iizereydi. Aralar1nda ad1rn koyamad1g1 tuhaf bir
elektrik vard1. Bu elektrik o kadar yogundu ki neredeyse elle tu-
tulur gozle goriiliir kadar belirgindi. Uzak durmam gerek ondan
diye gec;irdi ic;inden Algan. Uzak durmal1 ve bu olay kapand1-
g1nda kendi diinyas1na donmeliydi. Bir daha a§tk olmak ve ayn1
§eyleri ya§amak istemiyordu. Kar1s1 ile ya§ad1g1 tecriibe onu o
kadar etkilemi§ti ki bir daha yogun bir duygusal ili§kiyi kald1ra-
bilecegini zannetmiyordu. Arna i§te nedense bunca y1ldan sonra
hem de boylesi bir kovalamacan1n ortas1nda tuhaf bir c;ekim his-
sediyordu daha diine kadar tan1mad1g1 bu kadma kar§t. Sirin'in
sesiyle dald1g1 dii§iincelerden s1yr1ld1.
''Bir §ey sormak istiyorum. ''
''Tabii seni dinliyorum. ''
''Hallac-1 Mansur oldiiriilme korkusu ile mi ya§amt§ hayat1
boyunca?''

299
Gozliiklerini diizelten Algan'1n lacivert gozleri §efkat dolu
bir §ekilde Sirin'in ye§il gozlerine kitlendi bir an. Korkuyor. Kor-
kuyor ve ben onun korkusunu get;irmek it;in ne yapmam gerek-
tigini bilmiyorum.
''Hallac-1 Mansur <;ok ilgin<; bir mistik sufidir. 0 oliimii biz-
lerin alg1lad1g1 gibi alg1lam1yordu. ''
''Ya nas1l alg1l1yordu?''
''Oliim ona gore i<;ine hapsoldugu bedenden k1i1 tulman1n
ve Allah'a yani kaynaga geri donmenin bir yoluydu. Ozellikle
islam dinini yaymak i<;in <;1plak ayak 25 bin kilometre yol kat
ettigi Hindistan'a ve Tiirkistan'a yapt1g1 seyahat onun hayat1n1
degi§tirdi derler. Ozellikle diger dinleri ve inan<;lar1 ke§fetmesi
onu <;ok etkiledi. Abdiilrahirn Hoca da bahsetti bundan, hatrrla.
Derler ki, Ene'l Hak inanc1 Hindistan topraklar1nda filizlendi.
Zira Hinduizmde var olan her §eyin Tanr1'n1n tezahiirii oldugu-
na, her insan1n, hayvan1n, ta§In, toprag1n Tanr1'n1n ta kendisi
olduguna inan1rlar. Bu nedenle hi<;bir canl1ya bilin<;li bir §ekilde
zarar vermezler. Bedenlerimiz bizim kabugumuzdur, derler. Oz
kaynaga aittir ve ona geri donecektir. Bu inan<; onun yiiregindeki
Allah kavram1yla birle§ti. Sonradan insanlara vaaz ettigi Fi ve
An kavram1 yani Her §ey O'dur ve Her §ey O'ndand1r ogretisinin
temeli boyle at1lm1§ i§te. Bu ogretiyle Allah a§kI i<;inde daha <;ok
biiyiimii§, biiyiidiik<;e ona kavu§ma ve bilinmeyeni bilme arzusu
daha da gii<;lenmi§. 0 nedenle oliimii arzular hale gelmi§. ''
''O halde onun Allah a§k1n1n dinle bir alakas1 yoktu diyebi-
lir mi yiz? ''
Bir an dii§iinen Algan cevap verdi:
''Hallac'a gore dinler ayn1 okyanusa dokiilen 1rmaklardan
ba§ka bir §ey degildi. Hepsi Rabbine ula§ma yontemiydi. Bu
yiizden insanlar1 dine zorlamay1 ya da farkl1 dine inand1klar1
i<;in onlar1 ayr1§t1r1p otekile§tirmeyi, kafir ilan etmeyi dogru bul-
mazd1. Ona gore bir Hristiyan ile Miisliiman1n, bir Yahudi ile
Hindu'nun, bir Budist ile Zerdii§t'iin arasmda bir fark yoktu.
Hepsi farkl1 kelimeler kullansalar da ayn1 Tanr1'ya inan1yor, se-
viyor, ona ula§maya <;al1§1yorlard1. Farkl1 cografyalarda dogmu§

300
olmalar1 nedeniyle dahil olduklar1 dinlerinden otiirii kimse kim-
seyi yarg1lamamal1ydt. Buradan yola ~1karak sorunun cevab1 i~in
diyebiliriz ki Hallac-1 Mansur dinler iistii bir adamd1. ''
Sirin dinledik~e bu mistik sufiden, bu Allah a§1g1 dervi§ten
daha ~ok etkileniyordu. Onu korkutan, kalbini k1ran, kotii ola-
rak gordiigii her §eyi yapan dinlerin ya da inan~lar1n ~ok otesin-
deydi. Yiireginde onu daha fazla tanimak ve bilmek i~in biiyiik
bir arzu duyuyordu.
''Peki sen Algan? Senin neye inand1g1n1 tam olarak ~ozemi-
yorum. Ateist misin yoksa deist mi?''
Algan giiliimsedi.
''Hayat yolculugumun ba§tnda dindar oldugumu soyleye-
bilirim. Hatta olduk~a dindard1m. Ancak ~ok okuyup ara§t1r-
d1k~a, ozellikle felsefi bak1mdan sorguladtk~a Tanr1 kavram1n1n
bilimsel metodoloji a~1s1ndan bir teorem oldugu sonucuna var-
d1m. Yani varl1g1 kan1tlanamaz. Yoklugunu kan1tlayabilir misin?
diye sorarlar genelde. Arna bu da bir totolojidir. Uzun bir siire
ateisttim diyebiliriz yani. Derken bundan y1llar evvel bir trafik
kazas1 ge~irdim. <;ok yak1n bir arkada§tmla izmir'e gidiyorduk.
Orta §eritte seyir halindeyken birden tam arkam1zda §iddetli bir
~arpma sesi duyduk ve one dogru savrulurken araba da kayma-
ya ba§lay1p oniimiizdeki araca ~arpt1. Bana saatler gibi gelen o
birka~ saniye i~inde alt1 ki§i can verdi. Benim kurtulmam ise bir
mucizeydi. Arabadan ~1kt1ktan sonra halini gordiim ve gozleri-
me inanamad1m. 0 arabadan bir canl1n1n sag ~1kmas1n1n miim-
kiinat1 yoktu ama hayattayd1m. Arkada§1m olay an1nda can ver-
mi§ti. Sonras1nda ~ok dii§iindiim bunun iizerine. 0 an1 defalarca
gozlerimin oniinden ge~irdim. 0 ~arpma an1nda sanki bir §ey
beni korudu. Bunu ~ok net bir bi~imde hissettim. Ve tuhaf bir
bi~imde bunun Tanr1'run i§i oldugunu hissettim. 0 kazada olen-
lerden biri de hen olabilirdim. Arna demek ki daha yapacaklar1m
vard1 ve bu diinyadaki i§im bitmemi§ti ki hayatta kalm1§t1m. ''
Sirin §a§ktn bir §ekilde dinliyordu Algan'1.
''Vaaov... <;ok biiyiik bir olaym1§ ger~ekten de.''

301
''Evet ger<_;:ekten oyleydi. Sonras1nda bilim ve Tanr1 kavram-
lar1n1 daha <_;:ok ara§t1rmaya ba§ladrm. Tanr1'n1n varl1g1n1 bilim-
sel olarak ispatlayabilir miyiz diye."
Sirin §a§k1nl1ktan kocaman olmu§ gozlerle bag1rd1:
''inanam1yorum! Hayat1m boyunca bunu dii§iindiim ve bi-
liyor musun buraya gelmeden evvel verdigim son dersin konusu
buydu. (;ocuklara, Tanr1'y1 bilimsel olarak ispatlayabilir miyiz?
diye sordum ve bununla ilgili odev haz1rlamalarm1 istedim on-
lardan. C::ok §a§1rd1m ger<_;:ekten. ''
Algan giiliimsedi.
'' Sa§Irma. Bilimle ve felsefeyle ilgilenen her insan1n yolu bir
§ekilde kesi§iyor bu soruyla. ''
''Peki nas1l bir sonuca ula§t1n? Sence ispatlanabilir mi? Ab-
diilrahirn Hoca'ya gore ispatlanabilir. ''
Algan gozlerini yoldan <_;:evirmeden sordu.
''Paul Dirac'1n kim oldugunu biliyor musun?''
''Elbette! '' diye kar§1l1k verdi Sirin ba§1n1 sallayarak, ''Nas1l
bilmem. C::ok onemli bir fizik<_;:i ve matematik<_;:idir. ''
''Oyleyse onun olu§turdugu kusursuz denkleme bir daha
bak. Paul Dirac, kuantum mekaniginin tarif ettigi <_;:ok kii<_;:iik
§eyler, Einstein'1n izafiyet kurammda tarif ettigi gibi <_;:ok h1zl1
giderse ne olur diye dii§iinmii§ ve olu§turdugu denklem ile anti
maddenin varl1gm1 kan1tlarm§. Boylece biz anti maddeyi gorme-
sek bile onun varl1g1n1 matematiksel olarak biliyoruz. Tanr1'y1
bilmek de boyle bir §ey i§te. Onu gormesek bile evrendeki kusur-
suz dengede, fibonacci say1lar1 ve alt1n oranda gorebiliriz. ''
Sirin biiyiilenmi§ gibi bak1yordu Algan'a.
''Kesinlikle haklism!'' diye auld1. ''Ben de daha diine kadar
Tanr1'nm olmadigma inarurken §U birka<_;: giinde ogrendiklerimle bu
duruma <_;:ok kat1 baktigrnu anladim. Ozellikle tasavvuf ve kuantum
mekanigi aras1ndaki benzerlik <_;:ok etkiledi beni. Carl Sagan, 'Hepi-
rniz ytldiz tozundan yap1ldik. Giizelligimiz i<_;:erdigimiz atomlardan
degil onlar1n bir araya geli§ bi<_;:imindendir' demi§. Daha diine kadar
bunun ateist dii§iinceyi destekledigini dii§iiniirdiim. Oysa §imdi bu
soze bile farkli bakiyorum. Kuantum mekaniginde par<_;:a biitiiniin

302
bilgisini ta§tr, bu kesin ve nettir. ikisi birbirinden ayr1 goziikse de
asl1nda birdir. Birindeki degi§im digerinde de olu§ur. Kuantumda
hi~bir §ey kaybolmaz, her §ey donii§iir. Ger~ekten de tiim mad-
denin yap1ta§1 olan atomlar1n ya§1na bakt1g1n1zda kainat1n ya§l
ile ayn1d1r. Kainat olu§tugunda var olan atomlar giiniimiize de-
gin ne bir tane eksildi ne ~ogald1. Bu da bize her §eyin ba§ka bir
§eye donii§tiigiinii, asla yok olmad1g1n1 gosterir. T1pk1 Hallac'1n
anlatmaya ~al1§t1g1 §ey gibi. Her §ey bi~im degi§tiriyor ama yok
olmuyor. Ve her §ey biitiiniin bilgisini ta§1yor. Bir par~aya biitii-
niin kendisi diyemeyiz. Arna biitiiniin tiirn bilgisi onda da mev-
cuttur. Var olan her §ey gibi. Bir insan, bir hayvan ya da bir
bitki. Bunlara Tanr1'n1n kendisidir diyemeyiz. Arna degildir de
diyemeyiz. Zira her biri onun bir par~as1d1r. ''
Algan yeniden giiliirnseyerek bakt1 Sirin'e.
''Hallac-1 Mansur'un felsefesini ~ok iyi kavram1§s1n. Tebrik
ederim.''
Sirin de giiliimsedi.
'' Arna yine de zihnimin bir par~as1 bir §eyi ispatlayamad1-
g1rn zaman ona inanam1yor bir tiirlii. Bilim ve din belki de bu
nedenle asla bir araya gelemezler. ''
''Bu ~ok normal. Beynin var olma nedeni bu. Sorgulamak.
Siiphe etmek. Yoksa tiir olarak hayatta kalamazd1k. Arna hence
dinle bilim tam da bu sorgulama nedeniyle bir araya gelebilirler.
Sorgulama olmazsa ara§t1rma da olrnaz. Ger~ek er ya da ge~ or-
taya ~1kacag1 i~in sorgularna sonucunda bir araya geleceklerdir
elbette bir giin. ''
''Hakl1sm. Bilirn hala pek ~ok §eye cevap veremiyor. Belki
DNA'n1n tiirniiniin ne oldugunu kavray1p, Tanr1 par~ac1gm1 bul-
dugurnuz giin bilim ve din resrni olarak bir araya gelir, kim bilir. ''
Sirin dalg1n dalg1n gecenin karanl1g1na bakarken aniden
Algan'a dondii.
''Peki bu kay1p risalelerde ne anlat1yordu?''
Algan dudaklar1n1 biizdiikten sonra giildii.
''Bunu kimse bilrniyor. Daha dogrusu onlar1n koruyucusu
olan tarikat ve nigahdarlar d1§1nda kirnse bilrniyor. Onda da

303
yeryiiziindeki tiim dinleri ve ogretileri sarsacak bir bilgi oldugu
soyleniyor sadece. Tiim bilinen bu hakk1nda. Hallac'1n yazd1g1
eserlerin hemen hemen hepsi yok edildi, yasakland1, yak1ld1. Y1l-
larca onun en kii<;iik bir soziiniin yaz1l1 oldugu kag1t par<;as1n1
ta§iyan bile hapse at1ld1. Sadece Fi ve An yani nokta kavrarrun1
anlatt1g1 Tavasin adl1 eseri giiniimiize ula§tl. ''
''Nokta tiim <;izgilerin esas1d1r," diye m1r1ldand1 ~irin.
''Evet, oyledir. Kaynak yani Tanr1, var olan her §eyin esas1-
d1r. Asl1nda benim de anlamad1g1m bir §ey var. Sen ki fizikle ug-
ra§1yorsun, ozellikle de atom fizigi iizerine uzmanla§mt§Slll. Na-
sti oldu da metafizik ile fizik aras1ndaki baglant1y1 goremedin?''
~irin giiliimsedi yeniden. Bir fizik<;inin metafizikle ugra§mas1
alan1nda kii<;iimsenmesine ve dikkate al1nmamas1na neden ola-
bilirdi. Belki de bilin<;alt1nda boyle bir korku yat1yordu kim bilir.
''On yarg1. Ciddiye al1nmama korkusu. Bunlar benim gozle-
rimin oniindeki benzerligi gormeme engel oldu. Arna tabii tasav-
vuf ile klasik dinler <;ok fark.11 birbirinden. ''
''Benim de tiim bu karma§adan evvel son yapt1g1m §ey
Tanr1'n1n oykiisii ve din konulu bir konferans vermekti. insan
m1 Tanr1'y1 yaratt1 yoksa Tanr1 m1 insan1 diye. ''
''Evet, Abdiilrahim Hoca bahsetmi§ti. <;ok kt§kirttc1 ve prova-
katif bir konu. Sence din ve Tanr1 kavrarm birbirinden farkh mt?''
Algan bir eliyle direksiyonu tutarken diger eliyle gozliikleri-
ni diizelttikten sonra ciddi bir ses tonuyla cevap verdi:
''Bu <;ok onemli bir soru. Ve tarih boyunca insan bunun
cevab1n1 arad1. Buna cevap vermek i<;in dinler tarihine bakmak
gerek. Dinler tarihi Tanr1'n1n tarihi degildir. Zira merkezinde
dogaiistii bir Tanr1 olan dinler oldugu gibi merkezinde insan
olan humanist dinler de mevcuttur. Diinyada §U anda bile sa-
dece Hristiyanl1k, Yahudilik ya da islam yok. Say1s1z din var
olmu§ ve yok olmu§ tarih boyunca. Bunlar1n yok olma ne-
denleri aras1nda tebligci bir din olamamalar1 ve evrensel bir
mesaj verememeleri yatar. Mesela Maniheizm dini MS 3 ve
4. yiizy1llarda <;in'den Kuzey Afrika'ya kadar yay1lm1§, hatta
Roma imparatorlugu'nda bile bask1n duruma gelmi§ti. Roma

304
imparatorlugu'nun Hristiyan oldugunu unutma. Ancak buna
ragmen Mani dini inan1lmaz kitlelere eri§ip Hristiyanl1g1 tehdit
eder hale gelrni§ti. Ta ki Muslumanlar Sasani imparatorlugu'nu
ele gec;irene kadar. Zira Sasaniler Zerdu§t idi. Ve Mani dini de
Zerdu§t dininden etkilenerek olu§turulmu§tU. Yani dualite kav-
ra ,111 uzerine kuruluydu. Sasanilerin yak olu§uyla, dualist dinle-
rin etki alan1 darald1. Bugun c;ok az Zerdu§t vard1r mesela dun-
yada."
~irin, Algan'1 ilgiyle dinliyordu.
''Nas1l bir din peki bu Maniheizm ve Zerdu§tc;uluk?''
''Dualite, ikilik yani z1thk demektir. Bulundugumuz dunya da
bu dualite iizerine kurulu. Her §ey z1tt1 ile var. insan zihni de her
§eyi bu §ekilde alg1layabiliyor. Dualist dinler de bu z1tlik kavram1
uzerine kuruludur. Kotiilugun Tanr1 tarafmdan yarat1lmad1g1na
inanirlar. Kotulugu ba§ka bir guc; yaratm1§t1r. Ve dunya da bu iki
kar§It guciin miicadele alan1d1r. insanlar Tanr1'nm yanmda ola-
rak iyi taraf1 sec;melidirler. Arna kotii gucun etkisine girip kotii
§eyler de yapabilirler. Bu tiir dinler aslmda c;ok ama c;ok onemli
bir sorunu ortadan kaldirrm§lar. Hristiyanl1k, Yahudilik ve islam
gibi dinler dunyada neden kotiiluk vard1r sorusuna yarut veremez.
Neden bu kadar ac1, haks1zltk, kotiiliik ve c;ile vardir? Genellikle
bunun nedeni olarak Tanr1'nm insanlara ozgiir irade vermi§ ol-
mas1n1 gosterirler. Bu irade sayesinde insanm iyi ile kotu aras1nda
sec;im yapmas1 gerekir. Eger kotiiluk olrnasa iyilik de olrnazd1 ve
insanlar bir sec;imde bulunamazd1. Ancak bu yakla§rm ba§ka bir
sorunu dogurur. Eger Tanr1 bir insanm kendi iradesiyle kotiiyii
sec;ecegini ve bu nedenle pek c;ok canl1ya zarar verecegini biliyorsa
onu neden yaratm1§tir? Yapt1klar1na neden izin verir? Buna cevap
veremez bu sayd1grm dinler. Dualist dinler ise bunlara iyi ve kotu
arasmdaki miicadelenin neden oldugunu soyler. Tabii her ne kadar
dualist dinler kotiiliik sorununa net bir cevap verebiliyor olsalar
da ba§ka bir soruna cevap veremezler. Madem dunya iyi ile kotu
arasmdaki miicadele arenas1, kurallar1 kim koyuyor? Ya da her
§eye giicu yeten Tanr1'nm ona ba§kald1ran bir varl1ga giicii yet-
miyor da yaratt1g1 insanlar1 ac1ya ve kotuliige siiriiklemesini mi

305
seyrediyor? Yani her din ne yaz1k ki bir noktada sorulara cevap
veremiyor, t1kan1p kal1yor. Buna da soru sormay1 yasaklayarak
<;ozum bulmaya <;al1§1yorlar ama insan var olduk<;a bu sorular1
soracak ve bu sayd1grm1z dinlerin felsefelerindeki yetersizlikler
de ortaya <;1kacak ne yaz1k ki."
Algan susunca araban1n i<;inde bir sessizlik olu§tU. Konu-
§ulan konu Sirin'in o kadar ilgisini <;ekmi§ti ki daha fazla bilgi
almak istiyordu.
''Bir §ey dikkatimi <;ekti bu anlatt1klar1n arasmda. Dualist
dinler iyi ve kotii arasmdaki mucadeleye inan1yorlar dedin ya,
Tanr1 ve onun kar§1t1 olan kotii bir varlik. Bu aslmda Hristiyanl1k,
Yahudilik ve islam'da da var. ~eytan kavrammdan bahsediyorum.
Onlar da insanlarm akl1n1 <;elen bir §eytana inanm1yorlar m1?''
Algan'1n yuzune buyiik bir gulumseme yerle§ti. Sirin' e do-
nup bakt1 ne§eyle.
''iyi yakalad1n. Kesinlikle oyle. Bunun nedeni Hristiyanl1g1n
ve Yahudiligin Zerdu§t dininden etkilenmesi. islam da onlardan
etkilendi. Cennet ve cehennem kavram1 da dualist bir inan<;t1r.
ikilik iizerine kuruldur ve dualist dinlerden gelir. Asl1nda Eski
Ahit'te §eytan ya da iblis kavram1 olmad1g1 gibi cennet ve cehen-
nem kavramlar1 da yoktur. Bunlar sonradan zamanla geli§mi§-
tir. Ve bu nedenle zaman i<;inde Hristiyanlar, Musliimanlar ve
Yahudiler hem her §eye gucu yeten bir Tanr1'ya inan1rken hem
de onun alt edemedigi, dualist bir inan<; olan, kar§1t1 ~eytan'a
inanmaya ba§lad1."
Algan susup sozlerinin kar§1s1ndaki bu guzel kad1ndaki etki-
sini izledikten sonra devam etti sozlerine:
''Simdi sordugun soruya geri donersek eger, Tanr1'n1n tarihi
ve dinler tarihi ayn1 §ey degildir demi§tim. <;unku merkezinde
Tanr1 olmayan dinler de var. ~u ana kadar uzerinde konu§tuk-
lar1m merkezinde dogaustii bir Tanr1 olan dinlerdi. Merkezinde
Tanr1 olmayan dinlerin en biiyugii Budizm'dir. Temel figur Tanr1
degil Buda lakapl1 Siddhartha Gautama'd1r. Bir kral1n oglu ola-
rak buyuk refah i<;inde dunyaya gelen Siddhartha buyuduk<;e et-
raf1nda gordugu <;ilenin, ac1nm kaynag1n1 sorgulamaya ba§lad1.

306
Ve en sonunda 29 ya§tnda saray1ndan ka~tp kart§ kart§ Kuzey
Hindistan't gezdi. Sokaklarda uyudu, a§ramlart ziyaret etti, gu-
rulara sorular sordu. Ve nihayet bir giin actntn kaynagtnt anladt.
Act insantn kendi davrant§lart ve arzulart nedeniyle ortaya ~tkt-
yordu. C::iinkii insan asla tatmin olmayan bir varltktt. insanlartn
hepsi zenginlik ve gii~ pe§inde ko§uyordu. Ve sahip olduklart on-
Iara asla yetmiyordu. Bu en fakirinden en zenginine kadar herkes
i~in ge~erliydi. On lirast olan neden yirmi lirast olmadtgtnt dii§ii-
niip iiziiliiyordu, yirmi lirast olansa otuz lirast olana baktp ken-
disinde o kadar olmadtgt i~in. insan ya bir §eyleri ~ok istedigi ve
o strada sahip olmadtgt i~in act ~ekiyordu ya da o anda ya§adtg1
giizel bir §eyin bir giin sona erecegini dii§iinerek act ~ekiyordu.
C::iinkii zihin bir §eyden zevk altyorsa onun sonsuza kadar siir-
mesini arzuluyor, ho§lanmtyorsa ka~tyordu. Bu nedenle giizel bir
siire~ ya§ayanlar o antn keyfine varamaz, onun biteceginden, son
bulacagtndan, ellerinden altnacagtndan korkar ve iiziiliirler. ''
Sirin ba§tnt salladt.
''Evet, ~ok iinlii, ~ok zengin, e§i, ~ocuklart olan Hollywood
oyunculartntn intihar haberlerine hep ~ok §a§trmt§tmdtr. ''
''Sa§trma. insanm dogast bu ~iinkii. Sahip olduklartyla mut-
lu olamaz. Hep sahip olmadtklartna baktp iiziiliir. Ya da sahip
olduklartnt kaybedecegini dii§iinerek. i§te bunu fark eden Sidd-
hartha actdan ka~tnmak i~in arzulart kontrol alttna almak ge-
rektigini anladt ve insanlara bu ger~egi yaymak i~in ~alt§maya

ba§ladt. Ona gore olaylart olduklart gibi kabul etmek gereki-


yordu. Zira olaylara anlam yiikleyen insantn zihniydi. Olaylar
iyi ya da kotii degildi. Elbette iiziintii her zaman olabilir. Arna
iiziintiiyii o an ya§aytp btrakttgtnda, yani ondan kurtulmaya
~alt§tp veyahut yine ayntstnt ya§ama korkusuyla endi§elenmeyi
kesip sadece iiziintii olarak ya§adtgtnda bir siire sonra o duygu
actya donii§meden yok oluyordu. Siddhartha bu konuda uzman-
la§abilmek i~in ~e§itli meditasyon yontemleri geli§tirdi. Bu me-
ditasyonlardaki ana ama~ zihni kontrol alttna almak ve zihnin
gelecege ya da ge~mi§e giderek endi§e i~inde sordugu sorulart
yok edip §imdiye odaklanmasmt saglamaktt. Zira insan §irndi

307
beni mutsuz eden ne var sorusunu sordugunda, asl1nda o an hic;-
bir sorun olmad1g1n1, sorunun zihninin gelecege ya da gec;mi§e
gidip endi§e iiretmesi nedeniyle olu§tugunu rahatl1kla fark ede-
bilir. Eger insan tiim arzular1n1 denetimi alt1na almay1 ba§ar1r ve
arzusuz bir duruma gelirse Nirvana'ya ula§mI§ olur. Yani tasav-
vuftaki insan-1 kamil. Nirvana'ya ula§anlar gerc;egi oldugu gibi
goriirler ve kotii tecriibeler ya§asalar bile ac1 ve 1zd1rap c;ekmez-
ler. i§te tiim bu anlatt1klar1m nedeniyle Budistler 'Tanr1 vard1r'
demek yerine 'Ac1 vard1r' derler. Tanr1'n1n onlardan nas1l ibadet
etmelerini istedigini dii§iinmek yerine, ac1dan nas1l kurtulacak-
lar1na odaklan1rlar. ''
''Waaaow... C::ok etkileyici. Budizm'in temelinde Tanr1 kav-
ram1 olmad1g1n1 bilmiyordum."
''Evet yoktur ama bu da dindir. Ostelik merkezinde insan
olan tek din de degildir. ''
''Oyle mi ba§ka hangi dinler var?''
Jeep Malkara'y1 gec;ip Ke§an'a girmi§ti. Yol boyunca uzak-
lardan goriilen s1ra s1ra evlerin 1§1klar1 karanl1kta parlayan y1l-
d1zlar gibi goriiniiyordu. Algan gozlerini otobandan ay1rmadan
cevap verdi:
''Komiinizm ve kapitalizm. ''
~irin §a§k1nl1k ic;inde gozlerini k1rp1§t1rd1.
''Anlamad1m. Nas1l yani? Komiinizm ve kapitalizm ideolo-
jilerdir ama."
Algan giiliimsedi.
''Din neye denir?''
K1sa bir an dii§iinen ~irin dudaklar1n1 biizdii.
''Tam dogru cevap nedir bilmiyorum. Dogaiistii bir varl1g1n
olu§turdugu diizen midir?''
''Evet. Din insaniistii bir diizene duyulan inane; iizerine ku-
rulmu~ olan bir insani degerler ve normlar sistemidir. Ve din in-
sanlar1 birle~tirme giiciine sahip olan tek ~eydir."
''Tamam da komiinizm ve kapitalizm nas1l din olabilir bu
durumda?''

308
''Merkezinde Tanr1 olmayan dinlere humanist dinler diyo-
ruz. Budizm gibi. Hiimanizm de t1pk1 Hristiyanlarda ve Miis-
liimanlarda oldugu gibi mezheplere ayr1lmi§t1r. insarun ozgiir-
liigiinii, bireyselligini her §eyin iizerinde tutan aklffia liberal
hiimanizm, herkesin e§it olmas1 gerektigine inanan ve bu inanc1
her §eyin iizerinde tutan aklffia sosyalizm -ki komiinizm bu ak1-
ma aittir-ve insarun evrim gec;irerek bulundugu noktaya gelmesi
gibi yine evrimle§erek daha iyi bir potansiyele dogru ilerleyece-
gine, bu nedenle ari 1rk1 her §eyin iizerinde tutan ak1ma evrimsel
hiimanizm denir. Liberal hiimanizm gibi sosyalist hiimanizmin
temelleri de tek tanr1l1 dinlerin temellerine benzer. Hepsi tebligci-
dir. Bir Miisliiman nas1l Hristiyan olmazsa bir komiinist de Miis-
liiman ya da Budist olamaz. Hepsi bir inane; ve bir lider etraf1nda
toplanm1§lard1r. islam'1n Kur'an'1, Hristiyanl1g1n incil'i, Yahudi-
lerin Tevrat'1 varsa sosyalistlerin de Das Kapital'i var. T1pk1 di-
ger dinlerin ozel bayramlar1 oldugu gibi onlar1n da 1 May1s i§c;i
Bayramlar1 var. Muhammed Miisliimanlar1n, isa Hristiyanlar1n,
Musa Yahudilerin peygamberiyse, komilnistlerin de Karl Marx,
Engels ve Lenin'i var. Tek tanr1c1 dinlerde her insan Tanr1 oniln-
de e§ittir. Komilnizmde de oyle. Buradan Tanr1'y1 kaldrr1rsan,
iki inanc;ta da insanlar1n e§it oldugu sonucuna var1rs1n. Tek fark
birinde Tanr1 onilnde e§ittir digerinde dilnya ilzerinde. Biliyor-
sun sosyalizmle yonetilen iilkelerde, Sovyetler gibi, zengin ve fa-
kir kavram1 yoktur. Her insan e§it haklara sahiptir. Zenginlerin
daha fazla ayr1cal1ga sahip olmalar1n1 dogru bulmazlar. Bu da
t1pk1 Tanr1 kar§1s1nda bir kral1n da bir dilencinin de e§it oldugu
inanc1na e§degerdir. Humanist dinler ile Teist dinler aras1ndaki
£ark birinde ortada bir Tanr1 kavram1 olmas1 digerinde ise ol-
mamas1d1r. Arna hepsi dindir aslmda. Budizm de Tanr1 inanc1
olmad1g1 halde din olarak s1n1flandrr1yoruz degil mi? Ayn1 §ey
asl1nda. Dinler de ideolojidir bir anlamda. " 28
Sirin §a§k1nl1k ic;inde dinlemeye devam ediyordu Algan'1. Ne
diyecegini bilemeden sustu. Konu hakkinda en ufak bir fikri bile

28 Yuval Noah Harari, Homo Sapiens

309
yoktu ve ogrendikleri onu <;ok etkilemi§ti. Algan devam etti ko-
nu§maya:
''Yani yine ilk soruna donecek olursak din ile Tanr1 birbirin-
den farkl1d1r ever. Dinleri insanlar yaratm1§lard1r. Ama<;lar1 insan
tiiriiniin belli bir ahlaki diizen i<;inde ya§amas1n1 saglamakt1r. ''
Algan ciimlesini tamamlad1ktan sora araban1n i<;inde yeni-
den bir sessizlik oldu. Sirin yagmur tanelerinin arac1n camlar1na
vururken <;1kard1g1 t1k1rt1lar1 dinleyerek derin bir nefes ald1. Bii-
yiik bir bilgi bombard1man1na ugrami§tl ve ogrendigi tiim bu
bilgiler <;ok kiymetliydi.
''Peygamberler bu dinleri olu§tururken bunu bilerek olu§-
turdular o halde?''
''Hi<;bir peygamber yola bir din olu§turma dii§iincesi ile <;1k-
mam1§t1r. Onlar aydmlanm1§ ruhlard1. Ve fark1na vard1klar1 ha-
kikati insanl1ga anlatabilmek i<;in ugra§m1§lard1r. Ruhun madde
diinyas1na neden geldigini, ger<;ek asl1n1n ne oldugunu ve ona
nas1l ula§mas1 gerektigini anlatmaya <;al1§m1§lar. Kaynaga yani
Rabbe bedenliyken donmek en biiyiik tekamiildiir. Peygamberler
ve Hallac-1 Mansur gibi ermi§ler bedenliyken bunu ba§aran ve
geride kalan insanlara bunu nas1I yapacaklar1n1 anlat111aya <;al1-
§an insanlard1r. Perdeli olan1n yani k1s1tl1 insan alg1s1n1n otesine
ge<;ip hakikatin kii<;iik bir zerresine vak1f olmu§lard1r. insanlar1n
hat1rlamalar1nm ne kadar zor oldugunu bildikleri i<;in de yolu
a<;mak istemi§lerdir. i§te dinler bu §ekilde dogmu§tur asl1nda
oziinde. insanlara bedenliyken kaynaga nas1I ula§acaklar1n1 an-
latabilmek i<;in. Diinya iizerindeki her 1rka farkl1 bir peygamber
ve kitap gonderilmi§ gibi dursa da asl1nda ger<;ek diinyan1n farkl1
cografyalar1nda ve zamanlar1nda ya§am1§ olan o peygamberlerin
hakikat bilgisine eri§ip insanlara bunu nas1l yapacaklar1n1 anlat-
malar1ndan ibarettir. Bu nedenle dinler ayn1 okyanusa dokiilen
1rmaklard1r. Hepsi kaynaga giden yoldur. Ula§ma §ekilleri, yol-
lar1, yontemleri farkl1 olsa da ama<; ve sonu<; ayn1d1r. Ve dinlerin
<;ogu onlar1n oliimlerinin ard1ndan kurulmu§ ya da geli§mi§tir.
Eger Roma imparatoru Konstantin pek <;ok etnik kokenden
olu§IDU§ insanlar1n1 bir <;at1 alt1nda toplay1p ulus haline getirmek

310
amac1yla tek tanr1 olarak Hristiyanl1k yerine iilkesindeki pek ~ok
inan~tan ya da kendi tanr1lar1ndan birini se~seydi bugiin Hristi-
yanl1k kii~iik bir dogu dini olarak kalacak, belki de yok olacakt1.
Belki hala Roma tanr1lar1na tap1yor olacakt1k. Oniinde isa gibi
bir ornek olmad1g1 i~in belki de islamiyet bir grup Arap'1n inanc1
olarak kalacak, bu denli yay1l1p biiyiimeyecekti. Ayn1 §ekilde Bu-
dizm de oyle. Belki o da kendinden once gelen pek ~ok din gibi
yok olup gidecekti. Tarihi yeniden oynatsak belki ba§ka yollar
se~ilecek ve geride kalanlar kaybolacakt1, kim bilir. ''
"Sen Teist degilsin anlad1g1m kadar1yla. Deist diyebilir miyiz
bu durumda? Tanr1ya inan1yorsun ama dinlere degil."
Algan giiliimsedi.
''Tiim dinlere ve varolu§ ama~lar1na sayg1 duyuyorum. Arna
nas1l, neden ve kimler taraf1ndan yarat1ld1klar1n1 biliyorum. Tan-
r1 ise bamba§ka bir kavram. Onu anlatmaya kelimelerim yetmez.
Zira bilimsel bir kan1t1 olmayan bir ~eydir Tanr1'n1n ger~ekligini
ispatlamak. 0 ancak hissedilir. Tiim hiicrelerinde ve ruhunun
derinliklerinde. Arna yine de etraf1ndaki muazzam dogaya, y1l-
d1zlara, gezegenlere, evrene bakt1g1nda bunun tesadiifen ortaya
~1kmad1g1n1 hissedersin i~inde. Soruna yan1t vermek ad1na deis-
tim diyebilirim. ''
Sirin, Algan'1n giiliimseyi§ine kar§1l1k verdikten sonra ba§1n1
koltuga dayay1p d1§ar1y1 seyretmeye ba§lad1. Gelibolu'ya ~oktan
gelmi§lerdi. Yo! nas1l ge~mi§ti hi~ anlamam1§t1. Uykusu da a~1l-
mI§, kendisini iyi hissediyordu. Bir an evvel tiirbe gorevlisi ile
bir araya gelmek istiyordu. Jeep ana caddeden ara bir sokaga
sap1p ilerledikten sonra a~1k turuncu renkli cepheleri olan bir
dizi apartman1n oniinde durdu.
''Geldik."
''Buras1 m1?''
''Ever, hemen biraz ileride, sol tarafta. Bah~esini ve tiirbeyi
gorebilirsin bu noktadan. ''
Sirin, Algan'1n i§aret ettigi noktaya bakt1. Gecenin karan-
l1g1nda tiirbenin sivri kubbesi ve ta§ cephesi zorlukla se~iliyor-
du. Sokak lambalar1n1n soluk 1§1g1 bah~edeki yiizy1ll1k aga~lar1

311
hafif~e ayd1nlat1yor, riizgarla savrulan dallar insana bir korku
filrninin i~inde oldugu hissi uyand1r1yordu. Derin bir nefes alan
Sirin, jeepin kap1s1n1 a~1. Soguk ve nernli hava yiiziine ~arparken
geceye haz1rd1.

312
30

UL

atan Caddesi'ndeki Emniyet Miidiirliigii binas1 gece olmas1-


na ragmen ana baba giiniiydii. Giinler once ~1kan ve giderek
biiyiiyen istanbul Oniversitesi'ndeki protestoda, protestocular1n
baz1lar1 yakalanmt§, buradaki Terorle Miicadele ve Asayi§ Sube-
si polislerince sorgulan1yorlard1. Olaylara ~ok say1da radikal or-
giit de dahil oldugu i~in Terorle Miicadele de i§in i~ine girmi§ti.
Y1llar evvel ki Gezi Park1 protestolar1nda ya§ananlar1n tekrar et-
mesini engellemek i~in herkes var giiciiyle ugra§tyordu. Ozellik-
le hiikiimet kanad1ndan gelen yogun bask1 nedeniyle polis mii-
diirleri biiyiik stres alt1ndayd1. Bu bask1 yukar1dan a§ag1 sirayet
ediyor ve yakalanan gen~ler ~ok s1k1 bir sorgudan ge~iyorlard1.
Gozalt1na al1n1p nobet~i savc1ya sevk edilenlerin say1s1 ~ok faz-
layd1. Korku i~indeki aileler Emniyet Miidiirliigii'niin kap1s1nda
endi§eyle bekle§iyorlard1. <;ok say1da yay1n kurulu§U canl1 yaym
ara~lar1n1 kap1n1n oniine ~ekmi§, son dakika haberleri veriyordu.
Cinayet Biiro'nun bulundugu kattan daha fazla Asayi§ Sube ile
Terorle Miicadele'de zaman ge~irmek zorunda kalan Ba§komiser
Mestan yorgundu. Giinlerdir dogru diizgiin uyuyamanu§, dahas1
eve bile gidememi§ti. Siradan bir cinayet vakas1 karma§tkla§mt§,
maktuliin k1z1 ka~ir1lmt§, olay1 ~ozmek i~in yard1m aldtklar1 iinlii
bir profesor olan yazar ve televizyoncu kripto FETO'cii ~tknu§

313
ve iiniversitedeki olaylar1n fitilini ate§leyip ortadan kaybolmu§-
tu. Bu durumu ogrenene kadar adarrun kac;1r1ld1g1ndan ve can
giivenliginden endi§e eden Mestan §imdi ne dii§iinmesi gerekti-
gini bilmiyordu. Her §ey son derece karma§1kt1. Sorulmas1 gere-
ken onlarca soru vard1 ama bu sorular1n cevaplar1n1 kimse bil-
miyordu. Mesela eger Algan Ataman bir FETO'cii idiyse neden
bu zamana kadar harekete gec;memi§ti ya da bununla ilgili bir
bilgiye ula§1lmam1§t1. Sonuc;ta istanbul Oniversitesi gibi bir ku-
rumda ogretim iiyesiydi. Ve Gezi Olaylar1'ndan sonra hiikiimet
tiirn akademisyenleri mercek alt1na alrru§tl. Eger hakk1ndaki id-
dialar dogruysa bunun o s1radaki ara§t1rmalarda ortaya c;ikmas1
gerekmez miydi? Ya da hadi diyelim gerc;ekten kripto bir orgiit
iiyesiydi ve kendisini saklamay1 iyi becermi§ti, neden polisin on-
clan yard1m istedigi bir olay1n ard1ndan boylesi bir protestoyu
organize etmi§ti? Dahas1 madem organize etmi§ti neden ortadan
kaybolmay1 sec;mi§ti? Sonuc;ta tan1nm1§ biri de oldugundan bu
durum daha fazla dikkat c;ekmez miydi? El yazmas1n1 alir almaz
yok olmas1 da ayr1 bir muammayd1. Eger adam1 kendi davet et-
memi§ olsayd1 bu i§te de bir bit yenigi oldugunu dii§iinecekti
Mestan ama adam1n ismini bizzat kendisi vermi§ti. Son y1llarda
FETO'cii oldugunu duyup §a§1rd1g1 o kadar fazla isim olmu§-
tu ki c;evresinden, ne dii§iinmesi gerektigine karar veremiyordu.
Az evvel Algan Ataman'1n ismini veren ogrencinin sorgusunu
izlemi§ti. C::ocuk 1srarla her §eyi Algan Ataman'1n planlad1g1n1,
silahlanmalar1n1 onun istedigini, iiniversitelerin boliinmelerini
protesto etmek k1l1f1n1n ard1na gizlenip hiikiimeti protesto etme-
leri gerektigini soyledigini anlatm1§t1. Onlar da hocalar1n1n bu
sozlerini yerine getirirken hiikiimeti destekleyenler de olaylara
dahil olmu§ ve c;at1§malar ba§lam1§t1. C::at1§ma c;1kacagm1 bildik-
leri ic;in silahlanrni§lar ve olay s1ras1nda bunlar1 kullanmaktan
c;ekinmemi§lerdi. Mestan c;ocugun sorgusunu dinlerken kafas1-
na yatmayan c;ok §ey olmu§tU. Bir kere Algan Ataman c;ocugun
anlatt1g1 gibi bir adam degildi. Eger boyle bir niyeti varsa bile
bunu kar§1s1ndaki genc;lere daha dolayl1 bir §ekilde empoze eder-
di, boyle ac;1k ac;1k degil. Art1 o giine degin hie; siyasi olaylar1n

314
ic;inde almam1§ bir prafesoriin birden bire boyle palitik almas1
da tuhaft1. Ne alursa alsun bu i§in ic;inde bir tuhafl1k aldugunu
dii§iiniiyardu Mestan. T1pk1 Haydar Daganer cinayetinde aldu-
gu gibi. Ha.la bir ilerleme saglayamam1§lar, katilin kimligine dair
en ufak bir ize rastlayamam1§lard1.
Derin bir nefes al1p Terorle Miicadele'nin bulundugu kat1n
merdivenlerine dagru yiiriidii. Ba§I c;atlayacak kadar agr1yardu.
Odas1nda birkac; saat uyusa fena almayacakt1. Nas1lsa ne Algan
Ataman'dan ne de Sirin Ozdemir'den haber vard1. Merdivenleri
heniiz birkac; basamak c;1km1§tl ki ka§arak a§ag1 inen yard1mc1-
s1 Oguzhan ile burun buruna geldi. Oguzhan'1n da gozleri kan
c;anag1 gibiydi, etraflar1nda mar halkalar alu§maya ba§lam1§t1.
Heyecanla kanu§maya ba§lad1.
'' Ba§kamiserim ben de sizi ar1yard um."
''Hay1rd1r Oguzhan? Gecenin bu saatinde ne aldu da bu hal-
desin?''
''iki adam geldi az evvel ba§kamiserim sizi gormeye. Biri
Amerika'dan gelmi§. Az evvel inmi§ istanbul'a. Amir Lamar ad1.
Digeri ise Tiirk. Mehmet Sargun ad1. Taplumsal Fayda Vakf1'n1n
ba§kan1. ''
Ba§kamiser Mestan ka§lar1n1 c;atarak merak ic;inde sardu.
''Ne istiyarlarm1§?''
''Yabanc1 alan Sirin Ozdemir'in erkek arkada§1ym1§. Hay-
dar Daganer'in k1z1run. Kad1n1n ak1betini ogrenmek ic;in gelmi§.
Mehmet Sargun ise san1rrm biirakratik engelleri a§mas1 ic;in yar-
drmc1 aluyar. Epey bag1r1p c;ag1rd1, nas1l bir ilerleme almaz diye. ''
Mestan sinirlenmi§ti.
''Kim aldugunu san1yar bu adam? Ne hakla bag1r1p c;agirir?''
Basamaklar1 iki§er iic;er c;ik1p Cinayet Biira'nun bulundugu
kat1n sanundaki adas1na yiiriidii. Oguzhan sessiz bir bic;imde
arkas1nda anu takip ediyardu. A§ag1daki giiriiltii burada yerini
sessizlige b1rakm1§tl. Kosele ayakkab1lar1n ta§ zemine vururken
c;1kard1kg1 ses d1§1nda hic;bir ses yaktu etrafta. Odan1n kap1s1n1
ac;1p ic;eri girdiginde geni§ c;ali§ma masas1n1n tam kar§1s1ndaki,
giinlerdir iizerinde uyudugu kaltukta aturan uzun baylu, geni§

315
omuzlu esmer adamla, ondan biraz daha k1sa ve zay1f goriinen,
kumral dalgal1 sac;l1, neredeyse sari denecek kadar ela gozleri
olan bir adam1 fark etti Mestan. Ofkeyle masas1na gec;ti.
''Neler oluyor burada? Bu saatte ne diye geldiniz buraya?
Dahas1 ne cesaretle benim yard1mcrma bag1rabiliyorsunuz? Sizin
borunuz burada otmez beyler! ''
Amir §a§k1n bir §ekilde Mestan'a bakarken diger adam sa-
kin bir sesle cevap verdi:
''Hakl1s1n1z, bu kadar fevri davranrnamal1yd1m. Ancak bu
adam1n k1z arkada§I giinlerdir kay1p. Kendisinden hic;bir iz yok
geride. Ta Amerika'dan kalk1p geliyor k1z1 bulmak ic;in ve polis
bize hie; yard1mc1 olmuyor. Siz de bize hak verin biraz liitfen."
Mestan sessiz bir §ekilde bakt1 adama. Ba§komiserin biraz
sakinle§tigini anlayan adam elini uzattl.
''Merhaba, hen Mehmet Sargun. Toplumsal Fayda Vakf1'n1n
ba§kan1y1m. Genellikle yard1ma ihtiyac1 olan ve Tiirkiye'deki
sistemi pek bilmeyen yabanc1lar bize gelir. Biz de elimizden gele-
ni yapar1z onlar ic;in. Sizi bu nedenle rahats1z ettik. ''
Mestan adam1n elini s1kt1ktan sonra gozleri Amir'e dondii.
Mestan'1n kendisine bakt1g1ru fark eden Amir de elini uzatt1.
''Amir Lomar," dedi sakin bir ses tonuyla.
''Dilimizi konu§abiliyor mu?'' diye sordu Mestan adama.
''Evet, c;ok iyi olmasa da konu§abiliyorum dilinizi," diye
cevap verdi Amir k1r1k Tiirkc;esiyle. ''Arna ingilizce konu§may1
tercih ederim. ''
Emniyette yiikselebilmek ic;in dil bilmek onemli bir kurald1.
Ve Mestan bunu bildigi ic;in c;ok once bu sorunu halletmi§ti. in-
gilizce kar§1l1k verdi adama.
''I can speak English but I prefer Turkish right now.''
Adamlardan, Oguzhan'a bag1r1ld1g1 ic;in g1c1k kapm1§tI.
Amerika'n1n diinya iizerindeki hegemonyas1ndan da nefret edi-
yordu. Her §eyin onlara bagl1 olmasmdan da. 0 nedenle §U anda
hic;bir §ey onun bu duygusunu yok edemezdi. Amir, ~irin'e ula§a-
bilmesi ic;in dikkatli davranrnas1 gerektigini anlam1§t1. Yumu§ak
bir ses tonuyla konu§maya ba§lad1:

316
''Anl1yarum sizi. Hakl1s1n1z. Ancak liitfen siz de beni anla-
y1n. K1z arkada§rm artadan kaybaldu ve hi<rbir haber yak hak-
k1nda. Siz alsan1z ne yapardin1z?''
Mestan ii;:ini aniden yak1p kavuran ofkenin yak aldugunu
hissetti a anda. Adama acrmI§tl. Sevdigi insan1n aniden artadan
kaybalmas1 i;:ak biiyiik bir travmayd1. Hayatta m1 olii mii aldu-
gunu dahi bilmeden bekleyip duruyardu. Az evvelki tavr1ndan
utanm1§t1.
''Siz de hakl1s1ruz. Ancak heniiz bir ipucuna ula§amad1k.
Tek soyleyebilecegim babasm1n katili taraf1ndan kai;:1r1lm1§ al-
dugundan §iiphelendigimiz. ''
Mehmet Sargun uzun parmaklar1n1 dizlerinin iizerinde bir-
le§tirdi. .

''Babas1 aldugunu heniiz yeni ogrenmi§. Onun ii;:in biiyiik


travmayrm§. Tiirkiye'ye bu karma§ay1 i;:ozmek ii;:in gelmi§. ''
''Evet biliyaruz. Biz de ogrendik bunu. Resmi ba§vuru yap-
t1n1z m1 acaba?''
''Neyle ilgili? ''
''Sirin Ozdemir'le ilgili. Biz kai;:1r1ldig1n1 buraya gelmek iize-
re yala i;:1k1p gelmedigi ii;:in biliyaruz. Arna heniiz artadan kay-
balma ba§vurusu yapilmad1 hakkmda. ''
''Hayrr yapmad1k. Amir Bey gelmeden evvel bize e-mail at1p
yardrm istedi. iner inmez de buraya getirdik kendisini. Hemen
ya par1z ba§vurumuzu. ''
''Giizel. Oguzhan size yard1mc1 alur. ''
''Cinayeti i§leyen ki§i ya da ki§ilerle ilgili bir ilerleme var m1
peki? Yani palisin ara§t1rmas1 ne durumda?''
''Ne yaz1k ki size bununla ilgili bilgi vermem imkans12. Sa-
ru§turman1n gizliligi nedeniyle. Ancak heniiz bir ipucuna ula§a-
mad1grm1z1 soyleyebilirim. ''
Amir ayaga kalk1p ba§kamisere elini uzatt1.
''O halde sizi daha fazla me§gul etmeyecegiz. Biz de kendi
imkanlar1m1z dahilinde bir ara§tirma yapacag1z. Eger bir ipucu-
na rastlarsak sizinle payla§1r1z. Liitfen siz de bizi bilgilendirin.
Sirin'in hayatta Amir Bey'den ba§ka yak1n1 yak ne yaz1k ki."

317
Mestan, Amir'in uzatt1g1 elini s1kt1.
''Elbette. Sirin Han1m'la ilgili en ufak bir geli§mede hemen
haber verecegiz size. Liitfen telefonunuzu ve kald1g1n1z otelin
ad1n1 b1rakin. ''
''Elbette. Liitfen unutmay1n, vakf1m1z c;ok giic;lii ve koklii
bir vak1ft1r. Bize yap1lan yard1mlar1 kar§1l1ks1z b1rakmay1z. Te-
§ekkiirler. iyi geceler size."
iki adam daha Mestan tek kelime etmeden c;1k1p gitti. Onla-
rm c;1k1§mm ard1ndan koltuguna oturan Mestan ba§1n1 ellerinin
aras1na ald1. Adam1n ki.istahl1g1na inanam1yordu. Tiirkiye'de i§-
ler boyle ilerliyordu biliyordu ama kar§1s1ndakini tart1p ona gore
konu§mas1n1 bilmeliydi kar§1s1ndakiler. Bunu ona soyleyebilmek
cesaret isterdi. Derin bir nefes al1p arkas1na yasland1. Bu cinayet
vakas1 ve kac;1r1lma olay1 ona kendisini yetersiz hissettiriyordu.
Zira ilk kez bir vakada ilerleme saglayam1yordu. Bu da ona bu
i§in ic;inde ba§ka §eyler oldugunu dii§iindiirtiiyordu. Ancak ne
olursa olsun sonuca ula§acakt1, buna ad1 kadar emindi.

318
31

'l'URFAN

MS 914

ervandan ayr1lal1 bir hafta kadar olrnu§tu Hallac'1n. Yan1na


ald1g1 yiyecek ve su giderek azalmt§tl ancak giinde sadece
bir kere yediginden endi§elenrniyordu a~ kalmaktan. Nefsini ~ok
uzun y1llard1r korelttigi i~in ba§kalarmm dayanamayacag1 pek
~ok §eye dayanabilirdi. Tek zorluk susuzluktu. Giinlerce hi~bir
§ey yemeden dayansa da susuzluk ozellikle de s1cak havalarda
~ekilmez oluyordu. Giinlerdir dur durak demeden yiiriidiigii i~in
ayaklar1n1n alt1nda olu§an yaralar bile susuzlugun yarnnda hi~ti.
Az suyu kald1g1 i~in dikkatli kullan1yor, meditasyon ile viicudu-
nu kontrol alt1nda tutuyordu. Durdugu tek zaman namaz saatle-
ri ile ak§am giine§ batt1ktan sonras1yd1.
Bu sabah da §afak vakti, giine§ daha dogmadan dii§mii§tii
yollara. Renkler daha diinyaya donrneden epey bir yol kat etmi§-
ti. Yeni uyanan ku§larm c1vtlt1s1, hafif~e esen tatl1 riizgar1n sesine
kar1§1yor, buna aga~ yapraklarlillil ID§lrt1s1 ile uzaklardan duyulan
kopek havlamalar1 kar1§1yordu. Giine§ ag1r ag1r yiikselirken yap-
raklarm iizerindeki ~ig taneleri birer elrnas gibi parl1yordu. Ayak-
lar1nm alttndaki ~irnlerin kokusu her ad1mda burnunu dolduru-
yor, insan1n i~ini tarifsiz bir sevin~ kapl1yordu. Etrafta u~u§up

319
duran rengarenk kelebekler, c1rc1r boceklerinin olanca gii~leri ile
bir ag1zdan ~1kard1klar1 ses;gokyiiziiniin maviligi ... Her §ey ama
her §ey bugiin farkl1 geliyordu Hallac'a. Diinya ~ok giizel bir
yerdi. Eger ona oldugu haliyle odaklan1rsan ve goriirsen. Her
ad1mda tiim bu giizellikleri seyreden ki§iyi seyreden varl1k ol-
dugunu idrak ediyordu. Hallac ad1 verilen bedenin burnuna do-
Ian kokular1, i~ini dolduran sevinci, hayretle dogadaki degi§imi
izlemesini seyrediyordu. Bu beden ona bu gezegende ge~irecegi
zaman i~inde kullanmas1 i~in verilmi§ bir armagand1 Allah'tan.
0 bu beden degildi. 0 bu bedenin ~ok otesindeydi. Keshav ile
Mingma'n1n ne demek istedigini ~ok iyi anlam1§t1. Her an medi-
tasyondu asl1nda ve her an ''Ger~ek Ben'i'' hissetmek i~in bir f1r-
satt1 insana. Ben'i hissetmek, ger~ek varl1g1n1 hissetmek insan1n
tarifi imkans1z bir co§ku duymasma neden oluyor, i~ini kaplayan
bu duygu ile ne yorgunluk hissediyordu ne de ba§ka bir §ey. Tiim
zorluklara dayanabilir, hepsinin iistesinden gelebilirdi. Yeter ki
onu hep hissedebilsin. Bir beden olmad1g1n1 hissetmek insan1n
oliimden ya da ba§ka §eylerden korkmas1n1 da engelliyordu.
Keshav'1n dedigi gibi hi~ dogmam1§ ve hi~ olmeyecek olana ne,
nas1l zarar verilebilirdi ki? Kendisini her zamankinden daha faz-
la Rabbine yak1n hissediyordu ama yak1n zamanda ona ula§mak
i~in her zamankinden daha fazla arzu duyuyordu.
Giine§ tam tepeye yakla§1rken durup soluklanmaya ve ogle
namaz1n1 k1lmaya karar verdi. Kendisine alt1nda oturabilecegi
bir aga~ golgesi aramaya ba§lad1. Bir iki dakika sonra biraz ileri-
de olduk~a geni§ bir aga~ golgesi belirledi kendine. Gidip agac1n
alt1na oturup seccadesini yere serdi. Heybesini kenara b1raktik-
tan sonra ellerini oniinde birle§tirip duas1n1 ettikten sonra egilip
yere kapand1.
Namaz1n1 bitirip seccadesini kald1rmak i~in yeniden egildi-

ginde yan1 ba§1nda bekleyen gen~ bir delikanl1y1 £ark etti. <;e-
kik gozleri kemikli yiiziinde 1§1! 1§11 parl1yordu. Ba§1nda beyaz
bir ba§l1k vard1. Merakla Hallac'a bak1yordu. Hallac gen~ deli-
kanl1ya giiliimseyerek ''Selamiin aleykiim," dedi. Delikanl1n1n
dudaklar1ndan baz1 kelimeler dokiildii ancak hi~birini anlamad1.

320
Hallac ana dili Farsc;a d1§mda Arapc;a'y1 da iyi konu§uyor, hatta
az c;ok Hintc;e bile biliyordu ancak bu delikanllillil dilinden anla-
miyordu. En sonunda akl1na kervanc1nm yazd1g1 kag1t geldi. Hey-
besinden kag1d1 c;1kar1p gence uzatt1. Ard1ndan el i§aretleriyle bu
adrese nas1l ula§mas1 gerektigini sordu. Kag1d1 dikkatle inceleyen
delikanl1 giiliimseyerek ba§lilI kald1rd1. Ardmdan kendisini takip
etmesi gerektigini belirten bir i§aret yapt1. Gene; delikanl1nm pe§ine
dii§en Hallac bir yandan onu takip ediyor bir yandan da ic;ine gir-
dikleri yerle§im bolgesini inceliyordu. Geni§ tarlalarm gerisinde,
c;adular ve kerpic;ten evler belirli bir diizenle s1ralanmi§t1. Biiyiikc;e
bir c;it alan1n gerisinde c;ok say1da koyun ve koc; mele§iyor, onlar1n
biraz ilerisindeki boliimde ise biiyiikba§ hayvanlar yer al1yordu.
<;ok say1da c;ocuk rengarenk giysiler ve ba§l1klar1yla ne§e ic;inde
ko§turup oynuyordu. Kadmlar evlerin oniindeki tandularda ek-
mek pi§iriyor, tereyagi ve peynir yap1yor, c;ama§lr y1k1yordu. Koy
meydan1nda iizeri sazl1klarla ortiilmii§ kalaslarm altmda oturan
erkekler kendi aralar1nda konu§up arada gelene gec;ene bak1yor-
lard1. Gene; delikanl1 o tarafa ko§up adamlardan birine Hallac'1
i§aret ederek bir §eyler soyledi. Yerinden dogrulan adarn merak-
la Hallac'a dogru yiiriidii. Arilamad1g1 lisanda sozlere ne cevap
verecegini bilemeyen Hallac kagid1 gostererek el i§areti ile oraya
giutiek istedigini belirtti. Adam delikanl1n1n s1rt1n1 s1vazlad1ktan
sonra onu takip etmesini istedi Hallac'dan. Bir siire sessizce yii-
riidiikten sonra koyiin epey ilerisinde geni§ bir alana kurulmu§
oldukc;a biiyiik bir ev gordii Hallac. Yan yana birkac; yap1dan olu-
§an ev digerinden oldukc;a farkl1yd1. Sahibinin epey zengin oldugu
belli oluyordu goriintiisiinden. Uygurlu adam bir ko§u evi c;evre-
leyen agac;tan duvar1 gec;ip, on tarafta c;al1§an kadml.i erkekli gru-
ba Hallac'1 i§aret ederek bir §eyler soyledi. ic;lerinden biri adami
dinledikten sonra ic;eri girdiginde Uygurlu, Hallac'1n yan1na geldi
ve anlamad1g1 kelimeler dokiildii dudaklarmdan yeniden. Tarn bu
esnada oldukc;a iri yar1, geni§ omuzlu, uzun boylu bir adam c;1kt1
d1§ar1. Yan1nda az evvel ic;eri giren adam vard1. Kendi aralar1nda
konu§tuktan sonra Hallac'a dogru yiiriimeye ba§lad1 adam. Ya-
n1na ula§t1g1nda k1r1k Arapc;as1yla konu§maya ba§lad1.

321
''Beni ar1yormu§sun, dogru mu?''
''Bodurgan sen misin?''
'' Benim evet. ''
Hallac kervanc1n1n yazd1g1 kag1d1 uzatt1 adama. Kag1d1 in-
celeyen adam elini Hallac'1n s1rt1na koyup, ''Buyur gel ic;eri,"
dedi dostc;a. Adami takip eden Hallac ah§ap kap1dan ic;eri girer
girmez yiiziine c;arpan serin hava ile rahatlad1g1n1 hissetti.
''Kervanc1 i§ arkada§1md1r benim. Onun dostu benim de
dostumdur. Sayle bakal1m hangi riizgar att1 seni buraya?''
''Ben bir Tanr1 dostuyum. Rabbime kavu§mak ve onun
sozlerini yaymak arzusuyla dii§tiim yollara. iki y1ld1r Hindis-
tan'dayd1m. Yiiregim beni bu tarafa getirdi bir §ekilde."
'' Anlad1m. Sen misyonersin. Dinini yaymak arzusu ic;inde-
sin. T1pk1 Hristiyanlar ve diger dinlere mensup ki§iler gibi. ''
''Ben bir misyoner degilim, bir sufiyim, '' diye cevap verdi
Hallac. ''Hic;bir kimseyi inanc1ma c;ekmek ic;in zorlamam. Arna
Rabbimin sozlerini yaymak da bu diinyadaki gorevim benim.
Ben varolu§ ile bir oldugumuza inanrr1m. ''
Adam giiliimsedi. On di§lerinden biri k1r1k biri ise c;iirii-
mii§tii. Akl1na Keshav geldi Hallac'1n, giiliimsediginde agz1nda
olu§an komik bo§luk diin gibi gozlerinin oniindeydi. Ozliiyor-
du arkada§1n1. ''Gee; otur §ciyle," dedi Bodurgan bahc;enin bir
ko§esindeki minderleri gostererek. Tand1r1n ba§1nda ekmek pi-
§iren kad1nlardan birine bir el i§areti yapt1ktan sonra devam
etti sozlerine.
''Uzun yoldan geldin, yorgunsundur. ''
Hallac, Uygurlu ev sahibinin i§aret ettigi minderlerin iizerine
otururken elinde geni§ bir tepsi ta§1yan kad1n h1zl1ca onlerine sof-
ra hazrrlamaya ba§lad1. ~e§itli sebzelerden ve otlardan haz1rlan-
ffil§ kar1§unlar d1§mda pi§mi§ ekmek, peynir, tereyag1 ve siit vard1 .

''Ye, ac;smd1r sen."


Hallac ac;n ac; olmasma ama midesini doyana kadar §i§irip nef-
sinin kontroliinii kaybetmek istemiyordu. Biraz ekmek, tereyag1 ve
peynir al1p att1 agz1na. Bir yudum siit ic;tikten sonra adam1n ken-
disini izledigini fark etti.

322
''Nasti dayantyorsun bu ya§am tarztna?'' diye sordu adam
merakla.
''Ne varmt§ ya§am tarztmda?''
''Siz dervi§ler az yiyip, az uyuyup, az konu§uyorsunuz. Zor
bir hayat bu bana gore. Nasti dayantyorsunuz bu ~ileye?''
''Ben diinya ile bir ama onun otesinde oldugumu fark etti-
gimde her tiirlii act ve tsttraptan k11r tuldum. Bunun i~in bir §ey
yapmama gerek kalmadt. Zihinsel sessizligi saglad1g1nda haki-
kati gormeye ba§l1yorsun zaten. Bir kez her §eyin i~ten geldigini
fark ettiginde, ya§adtg1rniz diinyan1n bizim taraf1m1zdan yans1-
t1ld1g1n1 anlad1g1nda hem ac1 hem korku yok olur. ''
Adam Hallac'1n huzur dolu yiiziine ve giiliimsemesine bakt1
dikkatle.
''Bu koyii goriiyor musun? Tiim bu insanlar bana bagl1.
Hepsinin reisi benim. istedigim her §eye sahibim ama sendeki
huzurun onda biri yok ben de. ~u zihinsel huzuru elde etmek i~in
neler vermezdim. ''
''Zihin huzuru diye bir §ey yoktur. Zihnin kendisi kar1§1kl1k,
huzursuzluk demektir zira. Senin huzur zannettigin §ey huzursuz
edici bir §eyin olmamas1. Halbuki ger~ek huzur asla bozulan bir
§ey degildir. 0 ne olursa olsun bozulmaz. C::iinkii ger~ek ben hu-
zura ihtiya~ duymaz, o huzurun kendisidir zaten."
Bodurgan §a§k1n gozlerle bakt1 Hallac'a. Alelade bir dervi§
sand1g1 adam1n biiyiik bir ermi§ oldugunu hissediyordu.
''Bana inan~larmdan bahset, neye inan1rs1n12 siz? Kimdir
peygamberiniz?'' diye sordu Hallie.
''Mani'dir benim peygamberim. Atalarrm Kutluk Bilge Kiil
Kagan zaman1nda Gok Tanr1'ya inantrd1k, Bogii Kagan zama-
runda Mani dinine ge~tik. Bundan yiizy1llar once Mani peygam-
bere teblig edildi bu din. Bu oldugunda heniiz on iki ya§mdayd1.
Ya§ad1g1 yer olan Mezopotamya'daki Hristiyanlar ile Zerdii§tler
aras1ndan ~iktp Hindistan'a gitti. Orada Hint kutsal metinleri
upani§ad'Iar1 inceledi ve dini yaymaya o bolgeden ba§lad1. Biitiin
omrii bunu yaymakla ge~ti ve en sonunda §ehit olarak bu diin-
yaya veda etti."

323
Uygurlu Bodurgan'1n soyledikleri ilgisini ~ekmi§ti Hallac'1n.
Kendisi gibi o kutsal metinlerden etkilenmi§ olmas1na §a§1rma-
m1§tI Mani'nin. ''Devam et liitfen sozlerine!'' dedi adama. Din-
lenmekten son derece ho§nut olan adam derin bir nefes ald1ktan
sonra devam etti anlatrnaya:
"Yarat1lm1§ hi~bir varl1ga zarar vermeyiz biz. Bu yiizden
asla bir hayvan oldiirmez, asla et yemeyiz. Hatta bir meyveyi da-
l1ndan koparmak bile tanr1sal maddeye zarar vermek oldugu i~in
yiyeceklerimizi kutsar, §iikran duyar oyle tiiketiriz. insan oldiir-
mek soz konusu dahi degildir. Asia ihtiyac1m1z olandan fazlas1n1
istemeyiz bu yiizden. Ayd1nl1k ile karanl1k sava§ halindedir bizim
inan1§1m1zda. insan da i~indeki aydmlik ve karanl1k yani iyilik
ve kotiiliikle sava§ halindedir. iyiligi se~ersen ayd1nl1k gii~lenir,
kotiiliigii se~ersen karanl1k. Yapt1klarrm1z yiiziinden yeniden ha-
yata gelir, bunlar1n bedelini oderiz."
Adam anlatmaya devam ederken Hallie oniinde uzanan
bozk1ra bakmaya ba§lad1. Ekili tarlalar1n d1§1nda ta§ ve toprak-
tan olu§ffiU§ bozk1r ufka kadar uzan1yordu. Gokyiiziinde bir
kartal heybetli kanatlar1yla u~uyor, evin bah~esindeki aga~lar1n
dallar1 riizgarla sallaruyor, sararan yaprak havada done done
yere dii§iiyordu. Koyiin i~inden yiikselen insan sesleri giderek
daha uzaklardan geliyordu bir ugultu §eklinde. Kendisini yine
''Tanik'' olarak hissetmeye ba§lamI§tI Hallac. Ger~ek Ben'i ken-
disini hissettirmi§ti yeniden. Kar§Ismda oturan adam1n yiiziine
bakt1. Gozlerinin etraf1ndaki k1r1§1klara, konu§urken dudakla-
r1n1n ald1g1 §ekillere, gozlerinin i~ine. Takt1g1 bu maskenin ar-
d1nda kimdi bu adam? Bu adaITII-n ya da §U bozk1r1n i~indeki
ta§lar1n aras1nda ne fark vard1? Ne fark vard1 kendisi ile havada
u~an ku§un aras1nda? Ne fark vard1 Mani peygambere inanan
bu insanlarla, Hint tanr1lar1na, Buda'ya ya da isa'ya inanalar
arasmda, Miisliimanlar ile Yahudiler ayn1 degil miydi? Su kos-
koca evrende goriinen ve goriinmeyen ne varsa hepsi Rabbinin
zuhur etmi§ hali degil miydi? insanlar nas1l anlayam1yorlard1
bunu? 0 O'ydu i§te. Herkes ve her §ey O'ydu! Biitiin peygam-
berler bunu fark etmi§ ve bunu ya§ad1klar1 topluma anlatmaya

324
c;al1§ml§tl. Hepsinin kendi dilince anlat111aya c;al1§t1g1 bu gerc;egin
ise sozle anla§1lmas1nm yolu yoktu. C::iinkii bilgi ba§kas1na akta-
r1lsa da bilgelik aktar1lamaz ve ogretilemezdi. Sozciikler hakikati
anlatmaya yeterli degildi zira sozciikler insan iiriiniiydii. Haki-
kat sadece goniil goziiyle idrak edilebilirdi. Derin bir nefes ald1
Hallac. ic;inde o kadar biiyiik bir co§ku vard1 ki yerinden kalkip
clans edebilirdi. Ben O'yum diye bag1rmak, ula§t1g1 bu hakikat
ic;in hissettigi §iikran duygusuyla her oniine gelene sar1lmak is-
tiyordu. Dayanamay1p Bodurgan'a sar1ld1. Adam ne yapacagm1
bilmez halde bir an kald1ktan sonra §a§k1n gozlerle ona bakt1.
Giiliimseyerek ona bakan Hallac, ''Sana bir sir vereyim mi? Ben
O'yum! Arna sen de O'sun ayn1 zamanda!'' dedi ne§eyle. Uzun
siire ailesinden, evinden, c;ocuklar1ndan, sevdiklerinden ayr1 kal-
mas1na neden olmu§ bu yolculugun sonuna gelmi§ti. Art1k evine
donebilirdi.

325
32


GELIBOLU

ecenin sogugu ac1mas1z riizgarla birle§mi§, insan1n kan1n1


donduracak kadar keskin hale gelmi§ti. Siddetli bir ugultu
vard1 etrafta. Birkac; sokak kopegi ac; olan kar1nlar1n1 doyurmak
ic;in devirdikleri c;op bidonlar1n1n ba§1nda aran1yorlard1. Korku-
luga benzeyen c;1plak agac;lar1n c;evreledigi parke ta§h sokakta
birkac; katl1 apartmanlar gaze c;arp1yordu. Kurumu§ dallar1 el-
lerini gokyiiziine ac;m1§ kocaman bir deve benzeyen yiizy1ll1k c;:1-
narlar sokag1n kenarlar1n1 siisliiyor, yapraklar1n1 dokmii§ bodur
c;al1lar caddenin kenarlar1n1 bir duvar gibi c;evreliyordu. Sokag1n
modern havas1 biraz ileride ta§ duvarlar1n ortas1nda siyah demir
kap1s1 olan, onlarca degi§ik agac1n bulundugu devasa bir bah-
c;enin ic;indeki eski ta§ binayla bozuluyordu. K1rm1z1 ve beyaz
ta§lardan yap1lm1§, giri§i saray avlular1ndaki gibi yuvarlak, ke-
merli ve geni§ bir kubbeden olu§an, en biiyiik penceresinin etraf1
demir c;ubuklarla oriilii, diger pencereleri rengarenk vitray cam-
larla kapl1 binan1n oldukc;a c;ok eski bir tiirbe oldugu belli olu-
yordu. Bahc;enin tam ortas1nda mermer bir c;e§me vard1. Tiirbeyi
c;evreleyen siyah demir parmakl1klar uzaktan bak1!1nca bir haya-
letin parmaklarm1 and1r1yordu. Algan kal1n parkas1rnn kenarlar1
kiirklii kapii§onunu ba§1na gec;irdikten sonra Duygu'dan ald1g1
cep telefonunu c;1kar1p Abdiilrahim Hoca'n1n verdigi numaray1

326
tu§lad1. Bu esnada Sirin de ellerini cebine sokmu§ etraf1 inceli-
yordu. Birkac; c;al1§tan sonra ac;tlan telefonun diger ucundan me-
kanik ve sert bir erkek sesi duyuldu.
''Alo, buyurun, kimsiniz?''
Algan nazik bir ses tonuyla kar§1l1k verdi.
''iyi geceler. Kusura bakmaym bu saatte rahats1z ettik. Ab-
diilrahim Urgiiplii verdi numaran121. Ya§ar Bey sizsiniz degil mi?''
Ozellikle ad1n1 soylemekten c;ekinmi§ti Algan. Neile kar§1la-
§acag1n1 bilemiyordu art1k. Kar§1s1ndaki ses yumu§am1§t1.
'' Algan Bey siz misiniz? ''
Abdulrahim Hoca soylemi§ kim oldugumuzu, demek ki so-
run yok diye gec;irdi ic;inden Algan.
'' Evet benim."
'' Abdiilrahim Bey soyledi evet. Sizi bekliyordum ben de. iki
dakika ic;inde oraday1m. Kap1da bulu§al1m."
Telefonu kapatan Algan merakl1 gozlerle kendisine bakan
Sirin'e giiliimsedi.
''<;ok soguk,'' dedi Sirin elleri cebinde 1s1nmak ic;in hareket
ederken.
''New York'un sogugunun yan1nda hic;bir §ey bu soguk."
''Hakl1sm. Arna ben hic;bir sogugu sevmem. Tam bir ev ke-
disiyim asl1nda. Su an donuyorum resmen. ''
Algan birkac; saniye Sirin'in karanl1kta vah§i bir va§ak gibi
parlayan gozlerine bakt1ktan sonra yan1na gidip onu kollarm1n
aras1na al1p s1k1 s1k1 sar1ld1. Bir an §a§1ran Sirin kendisini bu
sar1l1§a kiic;iik, iirkek bir ku§ gibi teslim etti. Karanl1kta oylece
birbirlerine sar1lm1§ halde dururken Algan ortamdaki elektrigi
hafifletmek ic;in konu§maya ba§lad1:
''Uykusuzluktan biraz bu kadar ii§iimen. insan viicudu §arj
olmad1g1nda hassasiyeti art1yor. ''
Sirin cevap vermedi. Onun yerine gozlerini kapatarak bu
yumu§ak s1cakl1ga b1rakt1 kendisini. Burnuna Algan'm kokusu
geliyordu. Derin bir nefesle c;ekti ic;ine o kokuyu. Saatlerdir haya-
lini kurdugu an gerc;ekle§mi§ti. Sabaha kadar o §ekilde durabilir-
mi§ gibi hissediyordu. Algan ise ne yapacag1n1 bilemez haldeydi.

327
Kendisini durduramad1g1n1 hissediyordu. Bir §ey t1pk1 ~ok gii~lii
bir m1knat1s gibi onu Sirin'e ~ekiyordu. Uzak durmam gerek on-
dan! Ne yapzyorsun Algan? Oyle bir dururnun ortas1ndayd1lar
ki onu koruyup koruyamayacaglill bilmiyordu. Ve ba§ina bir §ey
gelmesinden ~ok korkuyordu.
''Bence sabah erkenden polisi aramal1s1n," dedi kararl1 bir
sesle.
Sirin §a§1rd1.
'' Arna neden? ''
''C::iinkii aranan benim, sen degilsin. ''
'' Arna polise giivenmemek gerek demi§tin sen. Pe§imizdeki ·
katil babam1n sonradan b1rakt1g1 i§aretleri bile ogrenmi§ i~eri-
den. Kimden bilgi ald1gm1 nereden bilebiliriz?''
''Evet hakl1s1n bu bir risk ama benim yan1mda olmandan
daha biiyiik bir risk degil. ''
''Arna!'' diye itiraz etti Sirin ama arkadan gelen bir ses ile
irkildiler.
''iyi geceler Algan Bey, buyurun girin liitfen i~eri. ''
Kisa boylu, seyrelmi§ sa~lar1 riizgarla u~u§an, iizerine giydi-
gi kal1n paltonun i~inde bir ~ocuk gibi goriinen adam giiliimse-
yerek onlara bakiyordu. H1zl1 ad1mlarla tiirbenin demir parmak-
l1kl1 kap1s1ndan i~eri girip adam1n kar§1s1nda durdular. Algan
adama elini uzatt1.
''Sizi de bu saatte rahats1z ettik Ya§ar Bey. Kusura bakmay1n
liitfen. ''
Adam giiliimseyerek ne§e i~inde elini s1kt1 Algan'1n.
''Rahats1zl1k olur mu hi~ Algan Bey? Kirk y1l1n ba§tnda Ab-
diilrahim Bey'in bir ricas1n1 yerine getiriyorum. Onun benim i~in
yapt1klar1n1n yanmda bu nedir ki? Hem sizi de ~ok severim. ina-
n1n bana hakkin1zdaki iddialar1n hi~birine inanmad1m. ''
Algan haberin basin yoluyla yay1ld1g1n1 anlam1§t1.
''C::ok kart§ik bir durumun ortas1nday1z Ya§ar Bey. inan1n
iddialar kar§1s1nda ben de §Ok olmu§ durumdayun. '1
Ya§ar elinde tuttugu ag1r anahtarl1g1 cebinden ~1kar1rken
Sirin'e giiliimsedi.

328
''Siz de ho§ geldiniz. ''
''Ho§ bulduk, sag olun yard1m1n1z ic;in. ''
Sirin adam1n gozlerindeki saf11ktan ve yumu§akl1ktan ho§-
lanrm§tI. iyi bir insan oldugu her halinden belliydi. Hep birlikte
zemini beyaz ve pembe ta§ karolardan yap1lm1§ bahc;ede yiirii-
meye ba§lad1lar. Bir kad1n1n c;1gl1g1na benzer bir §ekilde bag1ran
bir ku§un sesi d1§1nda hie; ses yoktu etrafta. Ya§ar, sundurman1n
oldugu yere gelip elindeki kilidi eski ah§ap kap1ya soktu. Ani bir
klik sesi ile ac;1lan kap1dan ic;eri girdiklerinde burnuna keskin
bir koku geldi Sirin'in. Kiif kokusuyla tiitsii kokusunun kar1§1-
m1 gibiydi. Tam kar§1lar1nda bembeyaz tiil bir perdenin oldugu
demir parmakl1kl1 bir pencere, sekisinde ise iizerinde Arapc;a bir
§eyler yazan bir tabak vard1. Yerde dokuma kilimler ve yast1k-
lar goze c;arp1yordu. Beyaza boyal1 duvara siyah bir materyalden
yap1lm1§, kiic;iik, yuvarlak bir nesne as1lm1§t1. Odan1n ortas1nda,
neredeyse her yan1 kaplayan, iizerinde ye§il, parlak bir ortii serili
olan mezar vard1. Ba§ucundaki uzun c;1k1nt1 ayn1 ye§il kuma§la
ortiilmii§, tepesine siyah bir sar1k yerle§tirilmi§ti.
''Kimin mezar1 bu?'' diye sordu Sirin merakla.
Ya§ar ko§eye c;ekilip ellerini oniinde birle§tirdikten sonra
cevap verdi:
''Tiirbe Osmanl1 zaman1nda yap1lm1§. Sonradan buraya ge-
tirilen iki ki§iye aitmi§ ancak kirn olduklar1 bilinrniyor. ''
Sirin §a§irmi§tl.
'' Arna insanlar her giin buraya gelip kendilerinden bir fark1
olmayan bu insanlara ermi§ diye dua ediyorlar degil mi?''
''Evet kesinlikle oyle," dedi Algan dikkatle etraf1 incelerken.
''Bu, insan1n DNA's1nda kay1tl1 olan c;ok tanr1!1 donemden kalma
bir egilirn. Tek tanr1c1l1k bundan birkac; bin y1l once yiikselmi§ ve
hakimiyeti ele gec;irmi§ olsa da tiim insanlar1n ic;inde c;ok tanr1l1
doneme ait ic;giidiiler bulunur. T1pk1 Yunan ve Roma tanr1lar
panteosu gibi Hristiyanl1kta azizler kavram1 vardir. Her aziz bir
sorunu c;ozmede yard1mc1d1r ya da §ehirlerin ve iilkelerin koru-
yucular1d1rlar. islam'da da errni§ler ve evliyalar kavram1 vard1r.
Anadolu'da say1s1z tiirbe vard1r insanlar1n gidip dua edip dilekte

329
bulunduklar1. Somuncu Baba, Yahya Efendi, Hallac-1 Mansur,
Eyiip Sultan, Oru~ Baba, Tezveren Dede, Telli Baba, Yu§a Haz-
retleri, Aziz Mahmut Hiiday1, Merkez Efendi, Siimbiil Efendi
Tiirbesi, Helvac1 Baba Tiirbesi, Selami Dede, Gozcii Baba, <;ifte
Gelinler Tiirbesi, Tuzcu Baba, Zuhurat Baba, Laleli Baba ilk ak-
l1ma gelenler. Bunlar1n ~ogunda kimin yatt1g1 dahi bilinmez ama
yine de insanlar orada yatanlar1n onlar1n dileklerini ger~ekle§-
tirecegine inan1p dua eder, adak adarlar. Dedigim gibi bu inan~
asl1nda genlerimize i§lemi§. ''
Sirin ba§1n1 sallad1.
''Hakl1s1n. Dii§iiniince sa~ma. Simdilerde de meleklerden is-
teme var bir §eyleri. Bir arkada§1m1n k1z1 1srarla her istediginin
ger~ekle§tigini soyleyip duruyordu. Peki ger~ekten boyle bir ge-
netik aktar1m olabilir mi?''
''Genetik bilimci degilim ama §Unu soyleyebilirim. insanlar
hominidlerden yani iki bacag1 iizerinde dik durabilen, iri ve kuy-
ruksuz maymunlardan tiiredi. Evrim bir ger~ektir ve tiim doga
bunun kan1t1d1r. Ne oluyor evrimde? Zaman i~inde, ihtiya~ dog-
rultusunda, niteliksel ve niceliksel baz1 degi§imler ortaya ~1k1-
yor ve ku§aktan ku§aga aktar1l1yor. Buradaki ana unsur ihtiya~
kelimesi. ihtiya~ duyulmadan evrimle§me olamaz. Goz dedigin
organ ihtiya~ neticesinde evrimle§erek bugiinkii halini alm1§t1r.
Peki §imdi konumuza donersek, avc1l1k ve toplay1c1l1k yapan ve
ayn1 kabileden olmayan, ortak hi~bir yanlar1 bulunmayan insan-
lar1 ne bir araya getirebilirdi?''
Sirin ~ekinerek cevap verdi:
''Din mi?''
''Din tabii ki. Din bu insanlara gii~lii bir birlik beraberlik
duygusu verip daha kolay hayatta kalmalar1n1 saglamI§tlf. Kii-
~iik bir insan toplulugu mu daha kolay miicadele eder ~e§itli so-
runlarla yoksa daha ~ok say1da insan topluluklar1 m1? i§te din
orgiitlii ve disiplinli bir insan toplulugu yaratarak, bu §ekilde
hayatta kalmalar1n1 ve boylece genlerini sonraki ku§aklara ak-
tarmalar1n1 saglad1. Dogal se~ilim derken bu kast ediliyor i§te.
Hayatta kalmaya ve iiremeye yard1m eden mutasyonlar1n genler
arac1l1g1yla sonraki ku§aklara aktar1lmas1d1r dogal se~ilim. ''

330
Sirin §a§k1n bir §ekilde Algan'1n soylediklerini dii§iiniirken
Algan gorevliye dondii.
''Her neyse ... Bunlar1 daha sonra da tart1§abiliriz. Sirndi bu-

raya odaklanal1rn. Neler soyleyebilirsiniz tiirbe hakk1nda bize


Ya§ar Bey?''
Ya§ar durdugu kb§ede ellerini \'.OZiip paltosunun cebine sok-
tuktan sonra cevap verdi:
''Buras1 Hallac-1 MansG.r'a adanrn1§ bir tiirbe. Hallac rna-
karnlar1ndan biri. Diinyada yedi ayr1 noktada var. As1l tiirbesi
Bagdat'ta. i\'.eride onun felsefesine at1fta bulunan yaz1lar var.''
Duvardaki Arap\'.a yaz1y1 ve nokta felsefesini gosteren daireyi
• •
I§aret ett1.
Sirin dikkatle etraf1n1 incelerken Algan, Ya§ar'a sorular sor-
rnaya devarn ediyordu.
''Ba§ka gorrnerniz gereken §eyler var rn1?''
Ya§ar k1sa bir an sessiz kald1. Bu sessizlige §a§Iran Sirin rne-
rakla ona dogru dondii.
Tereddiitle Algan'a bakan Ya§ar en sonunda kararl1 bir §e-
kilde cevap verdi:
'' Asl1nda var. Ancak bunu herkesin gorrnesine izin verrneyiz.
Ziyaret\'.iler bilrnezler boyle bir boliirn oldugunu. Abdiilrahirn
Bey sizi yollarnarn1§ olsayd1 hi\'.bir §ekilde gorernezdiniz de.''
Algan rnerak i\'.indeydi.
''Nedir bu Ya§ar Bey?''
Ya§ar odan1n pencereye en yak1n k1srn1na gidip egilerek yere
serili olan hal1lar1 toplarnaya ba§lad1. Ost iiste o kadar \'.Ok hal1
serilrni§ti ki birini kald1r1r kald1rrnaz digeri ortaya \'.1k1yordu.
En sonunda hepsini kald1rd1g1nda ta§ bir kapak \'.Ikt1 ortaya. iki
ucuna tutulup \'.ekilebilrnesi i\'.in dernir par\'.alar1 rnonte edilrni§ti.
Dogrulup ellerini beline koyan Ya§ar ta§1 i§aret etti.
''Buras1 gizli bir boliirndiir. Herkes girernez. i\'.eride Hallac-1
Mansur' dan kalan ernanetlerden baz1lar1 vard1r."
Sirin heyecanlanrn1§t1. Akl1na babas1n1n yazd1g1 rnektup gel-
di. Algan'a soylernerni§ti rnektubu hala. Babas1n1n bahsettigi yer
buras1 olrnal1yd1. F1s1lt1 halinde egildi Algan'1n kulag1na:

331
''Baham bana b1rakt1g1 mektupta Ene'l Hak'k1 takip et di-
yor. Buras1ndan m1 bahsediyordu acaba? Burada m1 gizli elyaz-
malar1 yani? ''
Algan §a§k1n bir bi~irnde ~irin'e bakt1.
''Baban sana mektup mu b1rakm1§t1?''
''Evet. Avukat1 teslim etti. Verene kadar benim kim oldugu-
mu bilmiyordu."
''Ke§ke daha evvel soyleseydin bunu. ''
''Oyle bir ko§turmacan1n i~ine girdik ki unuttwn tamamen. ''
Ya§ar demir par~alar1ndan birini bir eliyle tutarken diger
eliyle digerini i§aret etti.
''Algan Bey yard1m eder misiniz liitfen?''
Algan hemen egilip diger demir kolu tutup biitiin giiciiy-
le kaldird1. Ta§ o kadar ag1rd1 ki iki koca adam ugra§malar1na
ragmen zorlukla kalk1yordu yerinden. K1sa bir ugra§In ard1ndan
biiyiik ta§ par~as1n1 kenara ~ekmeyi ba§arm1§lard1. Karanl1k bir
bo§luk goriiniiyordu §imdi kapag1n alt1nda kalan boliirnde. Ya-
§ar paltosunun cebine koydugu el fenerini ~1kar1p yakt1. Ard1n-
dan belli belirsiz goriilen merdivenlere bacaklar1n1 uzat1p inmeye
ba§lad1. Birka~ basamak sonra yukar1 dogru seslendi:
''Gelebilirsiniz. ''
Algan hemen f1rlay1p Ya§ar'1 takip etmeye ba§lad1. Bacakla-
r1n1 merdivenlere uzatt1ktan sonra ~irin'e dondii.
''Sak1n korkma. Bir §ey olursa seni tutacag1m."
~irin tamam anlam1nda ba§1n1 sallad1ktan sonra Algan'1n
ard1ndan bacaklar1n1 merdivenlere dogru uzat1p ilk basamaga
indi. Yogun bir kiif ve toprak kokusu geliyordu burnuna. Etraf
karanl1kt1. Sadece el fenerinin zay1f 1§1g1 belli bir bolgeyi ayd1n-
lat1yor, geri kalan yerler zifiri karanl1kta kal1yordu. Birden akl1-
na gelen §eyle irkildi. Cesetler yukar1daki sanduka benzeri §eyin
i~inde olamazd1 mant1ken. Bu durumda neredeydi? Titreyen bir
sesle sordu:
''Be ... Ben bir §ey sormak istiyorwn. ''
Algan a§ag1dan yank1lanan sesiyle cevap verdi:
''Seni dinliyorum."

332
Yutkunan Sirin zorlukla konu§tu.
"Buras1 bir mezar m1? Yani bir mezar1n ic;ine mi giriyoruz?''
K1sa bir sessizlik oldu. Algan hie; dii§iinmemi§ti bunu. Ne
diyecegini bilemez bir haldeyken Ya§ar'1n sesi duyuldu:
''Bir anlamda evet. Arna onlar buranm zeminindeki topraga
gomiiliiler. Yani mezar1n ic;ine degil, mezar1n oldugu yere iniyo-
ruz asl1nda."
Sirin iirperdigini hissetti. insan oliim gerc;egini onu ya§ayana
kadar anlam1yordu. Arna sevdiklerinden birini cans1z kar§1s1nda
goriince, tuhaf bir duygu kapl1yordu ic;ini. 0 beden hem sevdigi
ki§iydi hem de degildi. ic;i bo§almI§, bir et parc;as1 haline gelmi§ti.
0 zaman o ki§i gerc;ekte nereye gitmi§ti? Ona bakan, biiyiiten
annesiyle babas1n1n oliimiinde gormii§tii bunu. 0 beden omrii
boyunca tarud1g1 bildigi bedendi ama art1k sevdigi ki§i degildi.
Kat1la§mI§, sertle§mi§ bir et y1g1n1yd1 sadece. Bu tiir sorular1 sor-
maktan hep kac;m1§t1 nedense, oysa §imdi tasavvuftan ogrendik-
leriyle oliime ba§ka bir gozle bak1yordu. Arna yine de iirperiyor-
du. A§ag1dan arka arkaya pof sesi duydugunda yere indiklerini
anlad1 Algan ile gorevlinin. El fenerini yukar1 dogrultarak etraf1
gormesine yard1m etmeye c;al1§1yorlard1 ama tersten gelen 1§1k
sadece kiic;iik bir .boliimii gormesine olanak sagl1yordu. Yine de
h1zl1 bir bic;imde basamaklar1 inip en son basamakta kendisini
yere b1rakt1. Yumu§ak bir pof sesiyle ayaklar1 topraga degmi§ti
onun da. Ya§ar el fenerini ic;inde bulunduklar1 toprak odanm
duvarlar1nda gezdirirken, ''Gaz lambalar1 ast1k her yere. Simdi
yakacag1rn hepsini, merak etmeyin," dedi sakin bir ses tonuyla.
Birkac; dakika sonra yanan ilk lambayla beraber ayd1nlanan ic;e-
riyi daha rahat gorebiliyorlard1. Kiic;iik bir odayd1 buras1. ince
uzun bir koridor benzeri bir tiinel vard1 tam kar§1lar1nda. Ya§ar
s1ras1yla her lambay1 yak1yor, ard1ndan ayd1nlanan tarafa dogru
yiiriiyorlard1. Koridoru gec;tiklerinde iizerine kilit vurulmu§ bir
kap1 c;1kt1 kar§1lar1na. Ya§ar cebinden c;1kard1g1 anahtar1 delige
sokup kilidi ac;t1. Sirin heyecan ic;inde Algan'1n koluna yap1§-
t1. Algan sakin bir §ekilde Sirin'e sar1ld1ktan sonra uzan1p elini
tuttu. El ele ac;1lan kap1dan ic;eri girdiler. Etraf zifiri karanl1kt1.

333
Birkac;: saniye Ya§ar'1n ic;:eriyi ayd1nlatmas1n1 beklediler. Rutubet,
kiif ve toprak kokusu birbirine kar1§mI§t1 burada. Sanki gerc;:ek-
ten de bir mezarm ic;:indeler gibiydiler. Nihayet gaz lambalar1 bir-
biri ard1na yan1nca nas1I bir yerde olduklar1n1 gorebildiler. Kare
bi~iminde olduk~a geni§ bir odayd1 bulunduklar1 yer. Bir tiinelle
tiirbenin ic;:ine ac;:1lan merdivenlere ac;:1l1yordu. Zemin de dahil
dort bir yan1 ta§tan yap1lm1§t1. Birkac;: varil d1§1nda hemen hemen
bo§tU. Birileri ozenle buray1 haz1rlam1§t1 anla§ilan zaman1nda.
ic;:eride sadece bir rahle ve iizerinde bir kitap vard1. Sirin, nefe-
sinin kesildigini hissetti bir an. Doniip heyecan ic;:inde Algan'a
bakt1. Onun da gozlerinde ayrn heyecan vard1. Yava§ ad1mlarla
rahleye dogru ilerlerken Sirin'in zihninde yank1lanan tek bir §ey
vard1.
''Kayzp risaleler!''

334
33


GELIBOLU

ecenin karanl1g1nda k1rm1z1 renkli eski pikap 1slak asfalt1n


iizerinden kayarcas1na ilerliyordu. Yagmur durmu§, etra-
f1 1slak toprak kokusu kaplam1§t1. Arac1n penceresini aralay1p
bu kokuyu i~ine ~ekti ismail. Erken ~ocuklugunu an1msama-
sa da nedense bu koku sanki o zamanlarda mutlu giinlerinden
f1rlay1p gelmi§ gibi geliyordu ona. illaki mutlu giinleri olmu§tU
~ocuklugunda. Annesinin ona giiliimseyerek bak1p sevgiyle ku-
caklad1g1 giinler. Ya da babas1n1n aslan oglum diyerek havaya
firlat1p tuttugu. Deri eldivenli ellerinin tuttugu direksiyonu usta
bir manevrayla Gelibolu sapag1na k1rd1g1nda birazdan orada
olacag1n1 dii§iiniip elini beline att1. Silah1 s1k1§t1rd1g1 yerde du-
ruyordu. Araba kullan1rken bile ondan ayr1lmak istemiyordu
ismail. Bu silah onun kendisini giivende ve gii~lii hissetmesini
sagl1yordu. Neredeyse u~arcas1na ilerlerken asfalt1n iizerinde
kii~iik goller olu§turmu§ su birikintilerine biiyiik bir h1Zla girip
etrafa f1§k1rt1yordu. On cama yap1§t1rd1g1 tutacaga yerle§tirdigi
telefonunun ekran1nda k1rm1z1 ve mavi iki noktaya bak1p gii-
liimsedi. Dzerlerine yerle§tirdigi ~ipler sayesinde anbean takip
edebiliyordu onlar1. Hi~bir §eyin farktnda degiller diye dii§iindii.
Halbuki kendisi olsa ilk dii§iinecegi §ey bu olurdu. ~eyhi biraz
ko§eye sik1§t1rmalar1n1 ve harekete ge~ip risaleleri bulmak i~in

335

i;ok az zamanlar1 kald1g1n1 dii§iinmelerini istemi§ti. Ne olacag1n1


dii§iiniip dururken birden iiniversitedeki olaylar patlam1§, bii-
yiirnii§ ve ortalik kar1§ml§t1. Profesor Algan Ataman'1n adm1n
bu olaylara kar1§acag1n1 olay1 daha ilk duydugu anda anlam1§t1.
Zira uzun zamand1r bu tiir olaylar1n gerisinde ba§ka nedenler
oldugunu ve hemen hemen hepsinin kurguland1g1n1, insanlar1n
piyon gibi oynat1ld1g1n1 biliyordu. Keza §eyhi ona merak etme-
mesini, ogrencilerin aras1nda kendilerine bagl1 geni;lerin de oldu-
gunu, onlar sayesinde bu sava§I kazanacaklar1n1 soylemi§ti. Ha-
berlerde yakalanan o gencin her §eyin sorumlusu olarak Algan
Ataman'1 gostermesine §a§1rmam1§t1 o yiizden. inand1g1 degerler
ona yalan soylememesini, kul hakk1 yememesini, iftira etmeme-
sini, oldiirmemesini emrediyordu. Arna bu bir sava§tI ve kutsal
olan degerler ii;in her yol miibaht1. Zira soz konusu olan Yiice
Allah'1n onlara gonderdigi din ve kitapr1. Aniden oniine f1rlayan
bir kopek nedeniyle frene bast1 ismail. Son anda i;arpmaktan
kurtulmu§tu. Karanl1kta bir an goz gaze geldi kopekle. Nedense
tuhaf bir his kaplad1 ii;ini. insan1n da hayvan1n da ruhu gozlerin-
de sakl1yd1 sanki. Bu nedenle kimseyle goz temas1 kurmamaya
i;al1§1rd1. Ki bunu yapmazsa gorevlerini zor yerine getirirdi. Bu
geceki gorevini de yerine getirdikten sonra ar1nmas1 gerekecekti.
Bunun ii;in gidebilecegi bir yer vard1 bulunduklar1 yere yak1n.
Tarikat o kadar biiyiik ve bagl1 olanlar o kadar fazlayd1 ki her
yerde ve her §artta birbirlerine yard1m edebilirlerdi.
Ara<; ana caddeden ara sokaklardan birine sapt1g1nda k1rm1-
z1 ve mavi noktalar ile aras1nda i;ok az mesafe kald1g1n1 fark etti.
Birka<; dakika sonra oraya varmI§ olacakt1. Profesoriin polisle i§
birligi yapmas1n1n onii kesilmi§ti ama k1z her an polisten yard1m
isteyebilirdi. Bu nedenle bu i§i halletmeliydi. Telefondan k1sa bir
sinyalin gelmesinin ard1ndan dikkatle etraf1na bakt1. Sokak ten-
hayd1. Sol tarafa bak1nca tiirbeyi fark etti. Pikab1 yol kenar1n-
da uygun bir yere park ettikten sonra arai;tan indi. Soguk hava
ate§ gibi y'anan viicudunu yalay1p gei;erken rahatlad1gm1 hisset-
ti. Sanki her nefesle ii;i temizleniyordu. Derin derin birka<; nefes
ald1ktan sonra h1zl1 ad1mlarla bahi;e kap1s1na yoneldi. Etrafta

336
c;1t c;1km1yordu. Birkac; gece ku§u ac1 ac1 otiiyor, riizgar §iddet-
li esiyordu. Bahc;enin ortas1nda mermer c;e§meyi gec;ip kubbeli
sundurman1n alt1na gelip durdu. Kap1y1 itti ancak kilitliydi. Ce-
binden c;1kard1g1 pala benzeri demir parc;as1n1 yava§c;a kap1 ile
duvar aras1na koyup biitiin giiciiyle kendine dogru c;ekti. Ufak
bir zorlamayla kap1 an1nda ac;1ld1. Demir parc;as1n1 yeniden ce-
bine koyup yava§c;a kap1y1 itip ic;eri girdi. Burnuna kiif kokusu
ile karI§ffiI§ tiitsii kokusu geldi. Diger cebinden c;1kard1g1 feneri
ac;1p oniine dogru tuttu. Sandukanm hemen yan1 ba§indaki hal1-
lar kald1r1lm1§, ta§ kapak kenara c;ekilmi§ bir §ekilde duruyordu.
Giiliimsedi.
''Baban1z sizi buldu," dedi f1s1lt1 halinde. H1zla cep telefonu-
nu c;1kar1p l§Ik h1z1nda mesaj yazd1 karde§lerinden birine.
''Polise ve bas1na haber verebilirsiniz. ''
Ard1ndan feneri agzma s1k1§t1r1p basamaklar1 inmeye ba§la-
d1. Birazdan olacaklar1 dii§iindiikc;e heyecanlaruyordu.

337
34

BAGDAT

MS 915

iine§ alev alev yanan bir ate§ topu gibi gokyiiziiniin en tepe-
sindeyken nefes nefese kalm1§ Ebu Bekir ~1bli, Darii§§ecere
isimli hilafet saray1n1n alt1n agac;l1 salonundan h1zla gec;ip bah-
c;eye c;1kt1. Bahc;enin ziyaretc;ilere ac;1k boliimii her zamanki gibi
kalabal1kt1. Huceriyye muhaf1zlar1 etrafta kol geziyordu. Gozleri
endi§e ic;inde ve sab1rs1zca birini ar1yordu. Ba§1na dolad1g1 sa-
r1g1n alt1ndan sicim gibi terler yiiziine hiicum ederken arad1g1
ki§iyi gordii. Bahc;enin bir ko§esinde yabanc1 k1yafetli iki adamla
konu§an saray1n ba§mabeyincisi Nasr el-Ka§uri beti benzi atm1§
Ebu Bekir'i goriince yan1ndakilerden uzakla§lp bahc;enin sakin
bir ko§esine dogru yiiriimeye ba§lad1. Birkac; ad1mda ona yeti§en
Ebu Bekir, sesinin fazla duyulmamas1 ic;in f1s1lt1 halinde konu§-
maya ba§lad1:
''Dedikodular1 duydun mu?''
Ba§mabeyinci ba§1n1 sallad1.
''Duydum evet. Her yerde onu konu§uyorlar. ''
Ebu Bekir yiiziinde biriken ter damlalar1n1 elinin tersiyle sildi.
''Herkes onu konu§uyor. Hallie cinlerle c;al1§1yor diyorlar.
Giiya c;oliin ortas1nda ac1kanlara bin bir c;e§it yemek haz1rlam1§

338
hi~ yoktan. Hint diyar1nda biiyiiciiliik ogrenmi§ diyorlar bir de.
Daha da fenas1 Allah'a §irk ko§may1 ge~, bizzat Allah oldugurtu
soyleyip duruyormu§ sagda solda. ''
Nasr el-Ka§uri uzun sakal1n1 s1vazlad1ktan sonra endi§eli
gozlerle Ebu Bekir'e bakt1.
''Bunlar onernli degil, dedikodudur, gelir ge~er. As1l fena
olan devletle ilgili soyledikleri. Dinsel farkl1l1klar1n yaratt1g1 sos-
yal tabakalar aras1ndaki nefreti sonland1racak, devletle halk ara-
s1ndaki uzakl1g1 ortadan kald1racak bir sistem vaaz ediyormu§.
Dine dayal1 demokratik bir sistem kurulmal1 diyormu§. Dinsel
ya da mezhepsel tiim ayr1l1klar son bulmal1 diyormu§. Bu soz-
ler ~ok tehlikeli. insanlar1 isyana te§vik edebilir. Hele y1llarca a~
ve sefil kitlelerin yaratt1g1 isyanlar1 dii§iinecek olursak yang1na
koriikle gitmek demek oluyor bu. Yeni Vezir Hamid Bin Abbas
ondan hi~ ho§larirn1yor, i~eri t1kmak i~in bahane ar1yor. Halife
ve annesinin Hallac'a kar§l sempatisi var ancak halife ~ok kolay
yonlendirilen birisi. Eger bu sozler onlar1n da kulaklar1na gider-
se neler olur kestirmek gii~, her yone ~ekebilirler. ''
Ebu Bekir ba§mabeyinciyi onaylamak i~in h1zl1 h1zl1 ba§1n1
sallad1. 0 da bundan korkuyordu. Yakla§tk be§ y1ld1r Bagdat'tan
uzakt1 Hallac. 0 buralarda yokken ~ok §ey degi§mi§ti. Bir za-
manlar Hallac'1 tutuklatrnak isteyen Vasit valisi Hamid Bin Ab-
bas ikinci vezir olmu§, olduk~a gii~lii bir konuma gelmi§ti. Goz
a~t1rm1yordu kimseye. Sufilerden de oldum olas1 ho§lanmad1g1
su gotiirmez bir ger~ekti. Hepsini din ve devlet dii§man1 gorii-
yordu. Ger~i Hallac'1n sarayla ili§kileri her zaman iyi olmu§tu.
Bunda hem Nasr el-Ka§uri ile dostlugu hem de halifeyi iyile§-
tirmesi etkiliydi. Ona hem sayg1 duyulmu§ hem de ba§kalar1na
gosterilmeyen anlay1§ ve tolerans comert~e verilmi§ti. Ancak
vezir Hamid Bin Abbas'1n Hallac'dan hi~ ho§lanmad1g1 dahas1
di§ biledigi de bilinen bir ger~ekti. Bu nedenle en ufak bir f1rsa-

t1 degerlendirmekten ka~1nmayacag1na emindi. Diger dervi§ler


bir §ekilde yard1m eder, hakk1n1 ararlar da diyemiyordu zira sufi
~evresi zaten oldum olas1 suya sabuna dokunmayan, bana do-
kunmayan y1lan bin ya§as1n zihniyetindeydi. Vezir Hamid Bin

339
Abbas zaman1nda korkudan iyice ko§elerine ~ekilmi§lerdi. Cii-
neyd Hoca siirekli ''Tesbihiniz ile ugra§m ba§ka §eylerle degil,"
diyerek herkesi ikaz ediyordu. En son tasavvuf okulunun oniin-
de olanlar ve Hallac'm o s1rada tutuklanmak istenmesi onu zaten
ta o zamanlardan itibaren bir hayli korkut111L1§tu. Ostelik Hallac
farkl1 dii§iince yap1s1 ve a~1kl1g1 ile pek ~ok sufinin tepkisini ~ek-
mekte, sarayla iyi ili§kileri nedeniyle de k1skan~lik duyulmasma,
~ekememezliklere neden oluyordu. Bu nedenle Hallac'm ozellikle
Hamid Bin Abbas zamanmda Bagdat'ta kalmas1 dogru degildi.
Bir an evvel ailesini de al1p terk etmeliydi §ehri. Ne vakit gelmi§ti
§ehre, ka~ giin olmu§tu geleli bilmiyordu Ebu Bekir. Tek bildigi
dedikodulard1. Bundan bir iki giin once ~ar§Ida al1§veri§ yapar-
ken soylenenlere kulak kabartrm§ ve Hallac'1n dondiigi.inii oyle
ogrenmi§ti. Sehir dedikodular ile ~alkalan1yor, birin iistiine bin
koyarak anlatiyordu insanlar birbirlerine. Bu arada eski ogrenci-
leri ve takip~ilerine yenileri de ekleniyordu. Sozlerini ve vaazlar1n1
dinlemek i~in Basra'dan, Kufe'den, Vasit'ten, Nihavend'den, hatta
Musul ve Tebriz'den dahi gelenler vard1. insanlar onun sozleri ile
kendinden ge~iyor, agz1ndan dokiilecek kelimeleri adeta hipnotize
olmu§~as1na bekliyorlard1. Bu yiizden biiyiicii oldugu soylentileri
al1p yiiriimii§tii. Dedikodular1 duyar duymaz her yerde Hallac'1
aram1§, bulamay1nca da Hint topraklar1na gitmeden evvel ailesini
yerle§tirdigi evine ugray1p e§ine haber b1rakrm§t1 ancak ha.la da
yiiz yiize gelebilrni§ degillerdi. Bir yan1 o biiyiik zata kavu§acag1
i~in ~ok heyecanl1 diger yan1 §ehre dondiigi.i i~in ~ok endi§eliydi.
Onun gibi bir ermi§in fikirlerinin ve eri§tigi srrlar1n onun sonu
olabilecegini biliyordu. Sokaklarda ''Ene'l Hak'' diye kendinden
ge~mek de neyin nesiydi? Delirrni§ rniydi bu adam? Dald1g1 dii-
§iincelerden ba§mabeyincinin sesiyle s1yr1ld1.
''Ben halife hazretleri ile konu§acagrm. Sagab Hatun'u da
bilgilendirecegim. Vezir Ali Bin isa da elinden geleni ya par ancak
bunlar yeterli degil. Beni Hallac'1n casusu gibi goriiyor sarayda
herkes. Sozlerim bir yere kadar etki edebilir. Bu yiizden sen bir.
§ekilde onu bulup §ehirden uzakla§mas1n1 saglamal1s1n. Elini ~a-
buk tutsan iyi olur. ''

340
Ebu Bekir ba§lill sallad1 yeniden. Ard1ndan sayg1l1 bir §ekilde
ba§rnabeyinciye selarn verip hizl1 adunlarla saraym <;1k1§ kap1s1-
na dogru yiiriirneye ba§lad1. Nerede olabilir diye ge<;irdi i<;inden.
Hallac'm nerede, ne yap1yor olabilecegini kirnse kestirernezdi. Bir-
den aklma Ciineyd Hoca geldi. Hallac §ehre geldigine gore onu
rnutlaka ziyaret ederdi. Herne kadar bir yam ona k1rgm olsa da
Ciineyd-i Bagdadi ile sohbeti severdi. Gordiigii, ogrendigi §eyleri
de rnutlaka payla§rnak isteyecekti. Ko§ar adun saraydan frrlay1p
Ciineyd Hoca'n1n tasavvuf okulunun yolunu tuttu.
Bagdat sokaklar1nda bir yandan h1zla yiiriirken bir yandan

da Hallac'1n ona neler anlatacag1n1 rnerak ediyordu. Pek <;ok


iyi §eyh ve hoca gorrnii§tii. Ciineyd Hoca en biiyiiklerindendi.
Hallac ile ilk tan1§t1klar1 s1ralarda ondan o kadar etkilenrni§ ve
iki dervi§ aras1ndaki fark1 o kadar net gorrnii§tii ki §a§1rrn1§t1. Bir
gece ayn1 zarnanda Hallac'1n ogrencisi de olan Nasr el-Ka§uri'ye
sorrnu§tu.
''Nas1l oluyor da Hallac'1n derecesi Ciineyd Hoca'n1n dere-
cesinden iistiin oluyor?''
Ba§rnabeyinci kendinden ernin bir tav1rla cevap verrni§ti.
''Ciineyd Hoca bilgi bak1rn1ndan deryad1r. Hallac ise o bil-
gileri gonliine indirrneyi ba§arrm§tlr. Aradaki fark budur i§te. ''
Ger<;ekten de ne vakit Hallac'1n konu§rnas1n1 dinlese sanki
o sozleri Hallac'1n dili iizerinden Hak soyliiyor gibi hissediyordu
Ebu Bekir. Bunu dii§iiniir dii§iinrnez bir heyecan dalgas1 kapla-
d1 bedenini. Hallac'1 bir an evvel gorrnek istiyordu. Ad1rnlarm1
daha da hizland1rd1.
Aradan ne kadar siire ge<;rni§ti bilrniyordu arna giine§ acuna-
sizca yeryiiziinii kavurrnaya devarn ederken Ciineyd-i Bagdadi'nin
tasavvuf okulunun oniine gelrni§ti bile. Ozerindeki beyaz keten el-
bise terden s1rt1na yapI§rnI§tI. Sar1g1n1n alt1ndan yiiziine darnlalar
siiziiliiyordu. Derin bir nefes alarak kap1y1 <;ald1. Birka<; dakikalik
bir bekleyi§in ardmdan kap1 ag1r ag1r a<;1ld1. Gen<; bir ogrenci ge-
lenin o oldugunu goriince egilerek selarn verdi.
'' Selarniin Aleykiirn! '' dedi Ebu Bekir i<;eri girerken,
''Ciineyd-i Bagdadi Hazretleri buradalar rn1?''

341
''Evet efendim," diye kar§1l1k verdi delikanl1. ''i~erideler.
Sohbeti heniiz bitti. ''
Ciineyd Hoea haftan1n belli giinleri yapt1g1 sohbetlerden
vazge~memi§ti. Sufilere olan onyarg1nm artmas1 ve yonetimin
onlardan pek ho§lanmamas1 nedeniyle daha dikkatli ogrenei ka-
bul ediyor olsa da bu sohbetler onemliydi onun i~in. Serin ta§
avluyu ge~ip binadan i~eri girdiginde Ciineyd Hoea'n1n sohbet-
lerinde kulland1g1 odan1n tam kar§1s1ndaki ~al1§ma odas1n1n ka-
p1s1n1 ~ald1. i~eriden Ciineyd-i Bagdadi'nin tok sesi duyuldu:
''Buyurun. ''
Kap1y1 bir kedinin ge~ebileeegi kadar a~1p ba§1n1 o a~1kl1k-
• •
tan 1~er1 uzatt1.
''Miisade var m1d1r i~eri girmeme hoeam?'' diye sordu.
Onu goriinee yiiziine geni§ bir giiliimseme yay1lan Ciineyd
Hoea elinde tuttugu zikir te§bihini bir yana b1rak1rken eevap
verdi:
''Miisade senindir. Ge~ otur §Oyle kar§1ma Ebu Bekir."
i~eri girip onu tasavvuf yoluna sokan ve tiim hayatlill degi§-
tiren adarrun kar§1s1na oturan Ebu Bekir o gozlerde yorgunluk ve
bitkinlik okudu. Ciineyd Hoea iyiee ya§lanrn1§t1. Gozlerinin feri
ka~mI§, eski I§1lt1s1 tiimden yok olmu§tu. Ona ragmen bak1§larma
§efkat ve anlay1§ hikimdi. Bir zamanlar onu diinya nimetlerinden
uzakla§t1r1p ger~ek bir Tanr1 dostu yapmak i~in ge~mesini sagla-
d1g1 smavlar geldi akl1na. Bir zamanlar valisi oldugu §ehirlerde
bir dilenei olarak ya§ad1gi yillar. Tam i~indeki nefsi oldiirdiigiinii,
diinya nimetleri ile ili§kisinin tamamen kesildigini dii§iindiigii va-
kitlerde Hallie ile tanI§mI§tl. Okulun oniindeki isyarun ertesinde-
ki giinlerde s1k s1k bu okulda bulu§ur, sohbet ederlerdi. Bir giin
Hallie, Ciineyd Hoea ile fikir tart1§mas1 yaptiktan sonra ~1kmak
iizereyken kar§1la§mI§lard1. Oturup biraz laflamak istemi§ti Ebu
Bekir. 0 sohbet s1rasmda kolunun alt1nda tuttugu eski bir el yaz-
mas1 olan Kur'an tefsirini Hallie'a vermi§ti. ''Bu kitaba herhangi
bir bagl1l1g1n var ID1d1r?'' diye sormu§tu Hallie. ''Hay1r yok'' diye
eevap vermi§ti Ebu Bekir. Aneak o giinii izleyen giinlerde garip
bir §ekilde Hallie'a verdigi el yazmas1n1 dii§iiniirken bulmu§tu

342
kendisini hayretle. 0 giine degin hie; akl1nda olmayan bu el yaz-
mas1n1 o kadar dii§iiniir olmu§ ve geri al1p alamayacag1na dair
endi§elenmeye ba§laffil§tl ki kendisi de §a§ml§tl bu i§e. <;,ok degerli
bir yazma o diye gec;irmi§ti ic;inden, kimsede bulunmaz, ba§ka bir
e§i daha yok, ke§ke vermeseydim! Bu dii§iinceyi bir tiirlii kova-
ffilyordu zihninden. Bunun onun bir s1nav1 oldugunu c;ok sonra
fark etmi§ti. Aradan aylar gec;mi§, bir giin Hallac kitab1 ona iade
et:trli§ti. ''Giizel bir el yazmas1. Her ne kadar tefsirde hatalar olsa
da. Onca zaman kitap ic;in endi§e etmene gerek yoktu," deyiver-
mi§ti. ~a§kmhkla Hallac'a bakffil§tl Ebu Bekir. Bu dervi§in farkl1
oldugunu biliyordu ama insanlar1n zihinlerini okuyabildigine ilk
kez §ahit oluyordu. Kendisini c;1r1lc;1plak kalrm§ hissetmi§ti. ilk
ba§ta, ''Yok oyle bir §ey, nereden c;1kardm bunu?'' diye demi§se
de Hallac'm yiiziindeki §efkatli tebessiimden yalan soylemesinin
anlams1z oldugunu anlay1p kabul etmi§ti durumu. ''Neden dii§iin-
diim bunu bilmiyorum. Sana olan giivensizligimden degil inan.
Arna engelleyemedim kendimi nedense bunu dii§iinmekten. ''
''C::iinkii," diye kar§1l1k vermi§ti Hallac, ''Ki tap sadece bir
arac;. Senin hala diinya nimetlerine olan bag1ml1l1g1n1 simgeliyor.
Onun geri gelip gelmeyecegini umursamad1g1n an s1nav1 gec;mi§
olacakt1n asl1nda. Ozerinde c;al1§man gereken nokta i§te budur.
Nefsini kontrol etmek ic;in zihnine degil yiiregine odaklan. Ve
unutma, c;ektigin her ac1 bir liituftur asl1nda. Hakikate ula§man1
saglamak iizere yoluna c;ikart1lm1§tir. ''
Hallac ile gec;irdigi her an1n s1n1rlar1n1 zorlamak ve yolunda
ilerlemesini saglamak ic;in -oldugunu sonradan anlamt§tl. Kitap
meselesi gibi daha pek c;ok meselede nas1l bir gaflette oldugunu
anlam1§, olaylar1 ancak iizerinden zaman gec;tikten sonra idrak
etmi§ti. Allah yolunda her tiirlii diinyevi bagl1l1g1n yok olmas1
gerekirdi.
Dald1g1 dii§iincelerden Ciineyd Hoca'n1n sesiyle s1yr1ld1:
''Epeydir goziikrniiyorsun, hangi riizgar att1 seni buraya?''
Hallac ile gec;irdigi zamandan sonra giderek Ciineyd
Hoca'dan uzakla§t1g1 su gotiirmez bir gerc;ekti. Hic;bir zaman
baglar1n1 koparmamI§tl ancak daha seyrek ziyaret eder olmu§tu
bir zamanlar goziiniin ic;ine bakt1g1 §eyhini.

343

''Belki duymu§sunuzdur hoeam, Hallie ger1 dondii
Bagdat'a."
Ciineyd Hoca dii§iineeli bir §ekilde sakal1n1 ovalad1ktan
sonra eevap verdi:
''Duymamak ic;in sagir olmak gerek. Sokaklarda kendinden
gec;ip Ene'l Hak dedigini sagir sultan bile duydu. Arna mesele bu
degil. Ulema, yonetim c;arklar1n1n sagl1kl1 i§lemesini saglayan bir
vezirlik makam1 ile Allah'1n oniinde gorevinin bilineinde olan
bir halifelik makam1 istemekte ac;1k ac;1k. Bu nedenle halka vaaz
ettigi adil sistemi sadeee Hallie'1n getirebileeegi konu§ulmaya
ba§land1. Yak1nda kan1 kim bilir hangi daragae1n1 sula yaeak !''
Ciineyd-i Bagdadi'nin sozleri §Ok etkisi yaratm1§t1 Ebu
Bekir'de. Hallie'1n hic;bir zaman hic;bir isyan1 te§vik etmedigini,
ne Karmatiler ne de ba§ka gruplarla birlikte olmad1g1n1 bilse de
dii§iinee bakmundan onlara yak1n bir c;izgide oldugunu, adalet
d1§1nda hic;bir §ey vaaz etrnedigini biliyordu ama soylediklerinin
cahil halk aras1nda yanlI§ anla§ilabileeegini ve o sozler nedeniy-
le insanlarm isyan edebileeeginin de fark1ndayd1. ~imdi bu kut-
sal adanun oldiiriilebileeegi dii§iineesi bile kalbini s1k1§t1rmaya
yetmi§ti. Bundan o da korkuyordu aneak kelimelere dokiilrnii§
halini duymak rahats1z etmi§ti onu fazlas1yla. Ciineyd Hoea en
ba§1ndan beri Hallie'1n sosyal meselelere c;are aramas1na kar§I
c;1km1§tI. Ona gore onlar1n yapmas1 gereken devlet i§leyi§ine ve
siyasete kar1§mak degil, kabuguna c;ekilip ic; diinyas1na yonel-
mekti. Hallie ise ya§ad1g1 diinyadaki problemlere ve sorunlara
c;are araman1n tekimiil yolunda hirer arac; oldugunu dii§iiniiyor,
bir sufinin gorevleri aras1nda bunlar1n oldugunu da savunuyor-
du. Ciineyd-i Bagdadi ile Hallie aras1ndaki siirtii§menin en bii-
yiik nedenlerinden biri buydu i§te.
''Ba§mabeyinei, Hallie'1n zarar gormemek ic;in §ehri terk et-
mesi gerektigini dii§iiniiyor. Eger sizi ziyarete gelirse iletirseniz
sevinirirn. ''
Ciineyd Hoea dii§iineeli bak1§lar1n1 Ebu Bekir'in yiiziinde
gezdirdikten sonra ba§1n1 sallad1. Beli belirsiz bir endi§e bulutu-
nun ya§l1 adam1n yiiziinden gelip gec;tigini fark etti Ebu Bekir.

344
Hoca'n1n Hallac'a i~ten i~e k1zsa da aslmda onun i~in korktu-
gunu gorebiliyordu. izin isteyip ayaga kalkt1g1nda ne yapmas1
ya da nereye gitmesi gerektigini bilmiyordu Ebu Bekir. Sar1g1n1n
altmdaki yuvarlak kara gozlerinde ne yapacag1n1 bilememenin
yaratt1g1 endi§e vard1. Egilmi§ bir §ekilde selam verip odadan
~1kt1ktan sonra h1zl1 ad1mlarla ta§ avluda yiiriimeye ba§lad1. Bel-
ki evinde yakalayabilirdi onu, yeniden gitmesinde yarar vard1.
Avluyu ge~ip bah~e kap1s1na ula§t1g1nda gen~ delikanl1 sayg1y-
la oniinde egildikten sonra kap1y1 a~t1. Delikanl1n1n selam1na
kar§1l1k verip d1§ar1 ~1kt1. S1cak yeniden ans1z1n at1lan bir tokat
gibi yiiziinde patlam1§t1. Dalg1n bir §ekilde sokaklarda yiiriimeye
ba§lad1. Hallac ona ya§ad1g1 her §eyin ard1nda ba§ka bir mana
oldugunu soylemi§ti. 0 an koca §ehirde onu aray1p bulamama-
s1n1n ard1nda da bir mana olmal1yd1. Arna bu her ne ise Hallac'1
aramaktan hi~ vazge~memeli ve ne olursa olsun ona ula§mal1y-
d1. Giinlerdir siiren uykusuzluk ve yorgunluk art1k bacaklar1n-
da derman b1rakmasa da yoluna devam etmeliydi. Mahalleler
mahalelleri koval1yor, insanlar ve ~evre degi§iyor, Ebu Bekir'in
yorgunlugu daha da art1yordu. Bagdat'1n di§ mahalellerinden
birine girdiginde art1k tamamen takati tiikenmi§ti. Durup so-
luklanmaya ve yoluna ondan sonra devam etmeye kara verdi.
Etrafta biraz dinlenecegi bir yer var m1 diye bakarken insanlar1n
ko§e ba§lar1nda kendi aralar1nda f1s1r f1sir konu§tuklar1n1, ko-
§ar ad1m bir yere yeti§meye ~al1§t1klar1n1 fark etti. Ne oldugunu
anlamarm§tl ama olaganiistii bir hal oldugu ortadayd1. Birden
etraf1ru saran ~ocuklar1n ne§eli hayk1r1§lar1 toz toprak i~indeki
mahallede yank1lan1rken biraz otedeki kalabal1k dikkatini ~ekti.
Neler oldugunu anlamak i~in ad1mlar1n1 h1zlandiran Ebu Bekir
yan1ndan ko§arak ge~en bir gencin kolunu tuttu.
''Neler oluyor boyle?''
''Biiyiik bir zat konu§uyor. Bir dokundu mu oliiyii diriltiyor,
~olde tutup sallad1klar1nda viicudundan tatl1 hurmalar dokiilii-
yormu§. Diyorlar ki gelecegin halifesi o olacakm1§, tiim yoksul-
lar1 ve fukaralar1 koruyacak, bir hiikiimdar ile bir koylii aras1n-
da hi~bir fark olma yacakm1§."

345
Delikanl1 yarundan uzakla§rrken Ebu Bekir tiiylerinin diken
diken oldugunu hissetti. Gozlerini k1sarak ilerideki kalabal1g1n or-
tas1nda konu§an ki§iyi gormeye ~alt§tI. Bir kahvenin telvesi gibi
belli belirsiz goriinen bu incecik siluet her ad1mda daha da be-
lirginle§iyordu. Kalbi deli gibi ~arpmaya ba§larm§tl Ebu Bekir'in.
Ad1rnlarllll h1zland1rd1. Buda yetmedi, ko§maya ba§lad1. Kalaba-
liga ula§t1gmda insan selinin aras1na girip onlere dogru ilerleme-
ye ~al1§sa da iki adrm dahi atamad1. igne atsan yere dii§meyecek
denli kalabal1k olan meydan hmcahm~ dolrnu§tu. Buna ragmen
insanlar ha.la akm akin gelip kendilerine yer bulmaya ~ali§1yordu.
Nihayet bin bir oziir dileyerek zor bela ula§ng1 en onde gordii
onu. Kalabal1k ~emberin tam ortas1nda kara bir elrnas gibi par-
l1yordu. Siyah sar1glllln altmdan dokiilen k1vrrcik siyah sa~lar1 ve
dirndik bedeni ile Hallac kar§1smdayd1. Bir giin bile ya§lanma-
m1§t1. Tam tersine olduk~a din~ ve saglikl1 goriiniiyordu. Beyaz
elbisesinin iizerine ke~i k1lindan yap1lrru§ siyah bir h1rka giymi§ti.
Eskisi gibiydi ancak fark11 olan bedenini ~evreleyen nurdu. Sanki
bir giine§ gibi metrelerce oteye yay1l1yordu I§1g1. Ytldizs1z bir gece
gibi olan kara gozlerinde biiyiik bir §efkat ve anlay1§ gizliydi. Oyle
tane tane, oyle bir siikunetle konu§uyordu ki etraftaki kimseden
~•t ~1km1yor, insanlar adeta biiyiilenrni§~esine onu izliyordu. Sesi
t1pk1 ~olde rastlanan bir p1nar gibi tatl1yd1. Yiiziindeki hafif tebes-
siim ile ortaya ~•kan belli belirsiz ~izgiler di§mda ya§InI tahmin
etmek imkans1zd1. Oyle bir I§Ik, oyle bir nur vard1 ki etrafinda,
bakanm gozleri kama§1yordu. Ebu Bekir mutlulukla giiliimsedi.
Bulrnak i~in giinlerdir a~ susuz §ehrin tiim sokaklar1ru talan ettigi
dostu kar§1s1ndayd1. Onun sesini duymak bile i~indeki nedensiz
endi§eyi ve huzursuzlugu yok etmi§ti. Orada, o cehennem giine§i-
nin alunda sonsuza kadar dikilip onu dinleyebilirdi. Hallac sakin
bir §ekilde konu§up gozlerini onu dinleyenlerin iizerinde gezdirir-
ken durdu birden. Goz goze gelmi§lerdi. Ebu Bekir'in kalbi devasa
bir tokmak vurulan ~an gibi at1yordu. Ogretmeni geri donmii§tii
ona. 0 anda karar verdi. Bu yolda ne varsa sonuna kadar ya-
n1nda olacakt1 dostunun. Hallac ba§iyla selam verdi Ebu Bekir'e.
Kara gozlerinden mutlulugu belli oluyordu. 0 gozlerde ne korku

346
ne endi§e ne de gelecege yonelik herhangi bir tedirginlik vard1.
Tamamen teslimiyette olan bir Tanr1 dostunun gozleriydi bun-
lar. Ebu Bekir gozlerinden taze bir yaradan siiziilen kan gibi 1l1k
ya§lar1n1n siiziildiigiinii hissetti. <;enesi titriyor, dudaklar1n1 sa-
bit tutmakta zorlan1yordu. Aglamamaya ~al1§sa da ba§aramad1.
H1~k1ra h1~k1ra aglamaya ba§lad1. Sevin~ gozya§lart bunlar diye
dii§iindii. Allah sonunu nas1l yazd1ysa oyle olacakt1, emindi. 0
an yol boyunca dii§iindiigii, giinlerdir onu bulamamas1n1n ard1n-
daki manan1n ne oldugunu anlad1 Ebu Bekir. Bulanlar aramak-
tan hi~ vazge~meyenlerdi. i§te mana buydu.

347
35


GELIBOLU

irin merak i<;inde rahlenin yan1na vard1g1nda deriden yap1l-


m1§ kapag1 ve papiriis benzeri kag1tlardan olu§an sayfalar1
fark edip heyecanland1. <;ok eski oldugu metrelerce oteden bile
fark edilebilirdi. insanlarm ugruna birbirini oldiirecek kadar bii-
yiik bir s1r barmd1ran kitap bu mu? Bir tiirbenin alt1ndaki gizli
bir odada m1yd1 yani? Bu kadar kolay m1yd1 ona ula§mak? Bu
i§te oturmayan bir §eyler vard1. Merak dolu gozlerle Algan'a
bakt1. Yava§ ad1mlarla rahlenin oniine gelen Algan sogukkan-
11 goriiniiyordu ama onun da akl1ndan onlarca soru ge<;iyordu.
Parmag1yla kitab1n deri kapagma dokunduktan sonra soru dolu
bak1§lar1n1 Ya§ar'a <;evirdi.
''Tavasin'' dedi Ya§ar kitab1 i§aret ederek. ''Orijinal kopya-
lar1ndan biri. ''
Garip bir hayal k1rikl1g1 hissetti ~irin i<;inde. Nedense ka-
y1p risaleleri bulduklar1n1 dii§iinmii§tii ama bu dii§iince <;ok sa<;-
mayd1 asl1nda, biliyordu. Boylesi biiyiik bir s1rra bu kadar kolay
ula§amazlard1. Yiizlerce y1ld1r onun ugruna olanlar1 dii§iiniince
hele. Algan dikkatle el yazmas1 kitab1 al1p incelemeye ba§lad1.
Kendilerinde olan el yazmas1n1 arabaya gizlemi§ti. Herne kadar
ayn1 kitap olsa da yazan hattat1n farkl1 olmas1ndan dolay1 ki-
tap da farkl1 goriiniiyordu. Sadece kendilerindekinde sayfalar1n

348
yan1na notlar almrn1§t1. Ve bu c;ok daha eski bir kopyayd1. Mil-
yonlarca dolar ederdi. Arna onu ilgilendiren ederi degil ic;erdigi
bilgilerdi. Paraya deger vermekten vazgec;eli epey olmu§tu. Bu
s1rada Sirin duvarlarda as1!1 duran Arapc;a simgelere bak1yordu
merakla. Ne olduklar1na dair hic;bir fikri yoktu.
''Bunlar ne boyle?'' diye sordu dayanamayarak.
''Onlar Arapc;a harfler. Her harfin farkl1 bir anlam1 vardir
goriinenin d1§1nda," diye cevap verdi Ya§ar.
Sa§irmam1§t1 Sirin. Su son birkac; giinde o kadar fazla s1rl1
§ey gormii§tii ki nereye baksa ba§ka bir anlam1 olup olmad1g1ID
dii§iiniiyordu art1k.
''Mesela §Unun anlam1 nedir?''
Sirin kendisine en yak.in olan sembolii i§aret etmi§ti.
"O sin harfidir."

Sirin merakla harften c;ok sanat eserine benzeyen c;izime ba-


karken Ya§ar anlatmaya devam etti.
''Her harfin ve say1n1n gizli bir anlarru vard1r tasavvufta. Sin
yay uzunlugudur. insan1n ic;inde bulundugu hali anlat1r. ''
''Yay uzunlugu mu? 0 da ne demek oyle?''
''Yay uzunlugu her varl1g1n ilahi oze, Allah'a olan uzakl1-
g1d1r. Varl1g1n tekamiil derecesine gore yay uzunluklar1 da de-
gi§kenlik gosterir. insan hayat yolunda ilerler, kendini geli§tirir,
kendini tan1rsa tekamiil yolculugunda da ilerler ve ilahi olana
olan yay uzunlugu k1salir. Yarundaki ise ta harfidir. Oturan insa-
n1 simgeler. Secde halinde oturan insan. Ta ve sin bir biitiindiir.
Yani Allah'1 zikreden insan ile Rabbi aras1ndaki yay uzunlugu.
Dikkat ederseniz ta harfi sin harfine s1rt1 doniiktiir. Bu da insan
ilahi oziiyle her ne kadar ic; ic;e, yan yana da olsa yiizii sadece
kendine doniiktiir anlam1na gelir. ''
..
Ya§ar duvara c;izili olan daireyi ve noktay1 gosterdi.
''Nokta ilahi ozdiir, insan ise bu dairedir. Daireyi olu§turan

349
c;izgi ne yaparsa yaps1n noktaya asla ula§amaz ama nokta asl1n-
da onun ic;indedir. ''
Sirin biiyiilenrni§ gibiydi. Heyecan ic;inde konu§maya ba§lad1:
''Bu bir klasik fizik kural1d1r. Atomun ortasmdaki c;ekirde-
ge etraf1nda donen elektronlar, protonlar ve notronlar asla ula-
§amaz. C::ekirdek ile elektronlar aras1nda ak1l almaz bir bo§luk
gizlidir. Bahsettigim oylesine bir bo§luk degil. Bu parc;alar1n ne
kadar kiic;iik olduklar1 hesaba kat1l1rsa bu bo§lugun ne derece
biiyiik oldugu anla§Illl". Mesela bir oksijen atomunun c;ekirdegini
bir toplu igne ba§I kadar dii.§ii.niirsek c;evresinde donen elektron-
lar eger istanbul'u merkez al1rsak Suriye'den Macaristan'a kadar
uzanan geni§ bir c;ember c;izer. Elektronlar c;ekirdege hic;bir §ekil-
de ula§amazlar. ''
Ya§ar §a§k1n bir §ekilde Sirin'e bak1yordu.
''Bahsettiginiz §eyler ne kadar c;ok tasavvufa benziyor. Fizik-
ten anlamam, liseden sonra okumad1m ama §imdi soylediginiz
§eyler ayn1 §eyin farkl1 anlat1m1 gibi. ''
Sirin gozlerinden akan bir damla ya§I elinin tersiyle sildi. 0
kadar biiyiik bir co§ku ve heyecan ic;indeydi ki bunu kelimeler-
le tarif edemezdi. Ogrendigi bilgiler onu insanl1g1n ana sorusu-
nun cevab1na yakla§t1rm1§t1. Tanr1 var m1? Varsa ispatlanabilir
mi? Sirin bu sorunun yan1t1n1n kolay kolay bulunamayacag1n1
biliyordu. T1pk1 elektronlar1n c;izdikleri c;emberin ortas1nda bir
c;ekirdek olup olmad1g1n1 tart1§malar1 gibi onlar da bunu sonsu-
za kadar tartI§abilirlerdi ancak Ya§ar'1n bahsettigi yay uzunlu-
gu buna engeldi. Fizikten ogrendigi bir §ey vard1. Tiim sistem-
ler ayn1 kurallara bagl1yd1. Bir galaksi ile bir atom c;ekirdegi ve
c;evresinde donen elektronlar aras1nda fark yoktu. Fark sadece
olc;iileriydi. Biri mikrokozmos idi digeri ise makrokozmos. Ato-
mun ic;i nas1l bo§sa y1ld1zlar1n aras1nda da ak1l almaz bir bo§luk
vard1. 0 nedenle uzay bilimciler uzay1n c;ogu bo§luktan olu§mU§-
tur diyordu. T1pk1 atom gibi. Orada da biri makro biri mikro
boyuttayd1. Her §ey birbirinin ayn1yd1 asl1nda. Ve tii.m bunlar1
kendinden kopyalayan bir giic; olmal1yd1. Bu insan akl1n1 zorla-
yan, anlama kapasitesini a§an bir diizen hakimiydi. Sirin'in ic;i
ic;ine s1gm1yordu adeta.

350
''Ger~ekten ~ok §a§k1n1m ben de. inan1lmaz bir benzerlik.
Nas1I daha once fark edemedim anlayamad1m."
Ya§ar giiliimsedi.
''Tekamiil yolculugu bu i§te. Bilgiler her zaman gozlerimi-
zin oniindedir ancak biz tekamiil yolunda ilerledik~e a~1l1r s1rlar
goziimiize. ,,
Sirin mutlulukla giiliimsedi adama. Bu s1rada elinde el yaz-
mas1n1 tutan Algan parmag1n1 dudaklar1na gotiirerek sus i§are-
ti yaparken bir yandan da f1s1lt1 halinde ''Si§§§§t, sessiz olun,"
dedi. Ne oldugunu anlamayan Sirin §a§k1nl1kla ona bak1yordu.
Bulunduklar1 boliimiin giri§ine dogru sessiz bir §ekilde birka~
ad1m atan Algan koridora kulak kabartt1. Ard1ndan geriye do-
niip Ya§ar'a yakla§mas1 i~in eliyle i§aret etti.
''Bir ses duydum sanki!''
Sirin korku i~indeydi. Kalbi gogiis kafesini delip ge~ecek gibi
~arp1yordu. Tiirn viicudunu buz gibi bir iirperti yalay1p ge~mi§ti.
Ya§ar da giri§e iyice yakla§mI§ tiineli dinlemeye ~al1§1yordu.
''Ya§ar Bey, buraya birisinin girmesi miimkiin mii?''
Ya§ar ba§1n1 sallad1 h1zla.
''Tiirbeye girdikten sonra arkam1zdan kap1y1 kilitledim.
Miimkiin degil birinin girmesi. ''
Tam bu s1rada kii~iik bir pof sesi duyuldu geriden gelen.
Algan deh§et i~inde bakt1 Sirin'e. Bizi bu/du! Hemen harekete
ge~mesi gerekiyordu ama oyle bir yerde s1k1§t1rm1§t1 ki onlar1
ko§eye buradan nas1I ka~abilirlerdi bilmiyordu.
"Ba§ka ~1k1§ var m1 buradan?"
''Ne yaz1k ki yok. Geldigimiz yerden ~1kmam1z gerek. ''
Ya§ar da korku i~indeydi. Neler oldugunu anlayam1yordu.
Birden eliyle iki tane eski varili i§aret etti.
''Siz §unlarm arkas1na saklan1n."
''iyi ama siz ne yapacakslillZ?'' diye sordu Sirin korku i~inde.
''Ben buran1n gorevlisiyim. Bu bolmeye inmemden daha do-
gal bir §ey olamaz. Gelen merak1ndan inmi§ bir sarho§ ya da
evsiz de olabilir. Saklan1n dedim size.''

351
Algan ile Sirin, Ya§ar'm i§aret ettigi varillerin arkas1na sak-
lan1p sessiz bir §ekilde beklemeye ba§lad1. Algan olas1 kac;1§ se-
naryolar1n1 kafas1ndan gec;iriyor, neler yapmas1 gerektigini plan-
lamaya c;al1§1yordu. Sirin ise adeta 'donmu§ kalm1§, ne dii§iinmesi
ya da yapmas1 gerektigini bilmiyordu. Belki de sona gelmi§ti. Bu
§ekilde mi olecegim diye gec;irdi ic;inden. Tiim viicudu adeta pa-
ralize olmu§tU. Simdi yakla§an ad1mlar1n sesini o da duyabiliyor-
du. Usul usul ve sessizce. Ad1mlar bulunduklar1 odan1n giri§inde
kesildiginde Sirin de nefesinin kesilecegini hissetti bir an. Her an
dii§iip bay1labilirdi. ic;inden c;1gl1k atmak gelse de agz1n1 ac;t1g1
an sesinin c;1kmayacag1ru biliyordu. Algan sakin bir §ekilde eli-
ni tuttu. Ard1ndan onu kendine c;ekip sar1ld1. Elini dudaklar1na
gotiiriip sessiz olmas1n1 i§aret ettikten sonra kulag1na f1s1ldad1:
''Ne yaparsam beni takip et.''
Korku ic;inde ba§1n1 sallad1 Sirin. Dua bilmiyordu, o yiizden
ic;inden kendi sozleriyle dua etti. Allah'1m n'olur yard1m et bize,
buradan kac;1p kurtulmam1z ic;in yard1m et! Derin bir nefes al1p
sakinle§meye c;al1§1rken Ya§ar'1n odan1n ic;inde yank1lanan sesini
duydu.
''Kimsin? Ne istiyorsun?''
''Burada olduklar1n1 biliyorum!''
Sirin sesi c;ok iyi tan1m1§t1. Bu o! Aman Allah'1m burada!
Bizi oldiirecek! Baytlacak gibi hissetti bir an Sirin. Viicudunun
kontroliinii kaybetmi§ti sanki. Dii§mek iizereyken Algan sar1ld1
ona. Ya§ar sert bir ses tonuyla kar§1l1k verdi:
''Neden bahsettigini anlam1yorum. Ben buran1n gorevlisi-
yim. Hemen buray1 terk edin yoksa polis c;ag1racag1m. ''
Kiic;iik bir kahkaha odan1n ic;inde c;1nlarken hemen ard1ndan
patlayan silah sesiyle birlikte Algan yerinden f1rlad1. Sirin de nas1l
oldugunu anlayamadan ayaga f1rlad1. Sanki viicudunun kontro-
liinii ba§ka biri ele gec;irmi§, o geride olan biteni izliyordu. ismail,
Algan'1 goriir gormez silah1n1 ona dogrulttu ama Algan ona f1rsat
vermeden iistiine c;ulland1. Silah elinden f1rlay1p ta§ zeminin bir
ko§esine f1rlad1. Sirin deh§et ic;inde bir ko§eye sinmi§ti. Algan,

352
isrnail'in yiiziine savurdugu bir yurnrukla onu yere serse de isrnail
~evik bir hareketle ayaga f1rlad1 yeniden. Ard1ndan Algan'1n yii-
ziine §iddetli bir yurnruk at1p onu yere dii§iirdii. Dizlerinin iize-
rine dii§en Algan dogrulrnaya ~al1§1rken diziyle karn1na vurdu.
iki biikliirn olan Algan ac1 i~inde k1vran1rken Sirin de ~1gl1klar
at1yordu. Kolundan yaralanrnI§ olan Ya§ar bir eliyle kolunu tu-
tup ayaga kalkt1. Sirin'i tiinele gitrneye zorlad1.
.. I Ka Ik ha d"1.I,,
,,y-·uru.
Sirin deh§et i~inde oniinde bogu§an adarnlara bak1yordu.
Bir yan1 derhal oray1 terk etrnesini diger yan1 Algan'1 orada oyle
oliirne terk ederneyecegini soyliiyordu. Ya§ar kolundan ~ekerek
Sirin'i tiinele sokarken son bir rnanevrayla ayaga kalkan Algan
biitiin giiciiyle isrnail'in yiiziiniin ortas1na ywnruk att1. Yere
dii§en isrnail birka~ saniye k1p1rt1s1z bir §ekilde yatt1ktan sonra
dogrulrnaya ~al1§1rken gozleriyle silah1 arad1 Algan. Nihayet ne-
rede oldugunu fark ettiginde ona dogru bir hamle yapsa da ba§a-
rarnayacag1n1 anlad1. Ya silah1 almakla vakit kaybedecekti ya da
bir an evvel buradan ka~1p gidecekti. K1sa bir olas1!1k hesabm-
dan sonra en dogrusunun gitrnek oldugunu anlayan Algan geri
doniip biitiin giiciiyle tiinele dald1. Ko§ar ad1rn geldikleri yolu
ge~erken bir yandan da larnbalar1 patlat1yordu birer birer. Tiir-
beye ~1kan boliirniin oniine geldiginde Sirin'e ve Ya§ar'a yeti§-
rni§ti. ilk once yukar1 ~1kan Sirin korku i~inde seslendi a§ag1ya:
''(:abuk olun! Hadi!''
Algan yaral1 olan Ya§ar'm yukar1 ~ikmas1 i~in kenara ~ekilip
ona yer a~t1g1 s1rada ikinci silah sesi patlad1. Ardmdan ii~iincii.
Dordiincii. Be§inci. Sirin ~1gl1klar atarken yere kapakland1 Algan.
Vurulup vurulrnadig1ru bilmiyordu. Ona yiizy1llar gibi gelen bir-
ka~ saniye sonra dogrulup neler oldugunu anlarnaya ~al1§t1. Ya§ar
k1p1rt1s1z bir §ekilde yerde yat1yordu. Yakla§an ad1Illlar1n sesini
duyabiliyordu arnk. Onu gorernese bile isrnail'in ~ok yak1nda ol-
dugunu biliyordu artik. Birden bir klik sesi duyuldu. Sonra bir
klik sesi daha. Algan kur§unlarm bitrni§ oldugunu anlayip rner-
divenlere dogru at1ld1. Bir iki saniye sonra yukar1 ~1krn1§t1. Nefes

353
nefese ~irin'in elini tutup tiirbenin kap1s1na dogru ko§tular. Kap1
ard1na kadar ar;1lm1§t1. D1§ar1 r;1k1p bahr;e kap1s1na yoneldiler.
Soguk hava keskin bir b1r;ak gibi yiizlerine r;arparken ikisinin de
dii§iindiigii tek §ey hayatta kalmakt1.

354
36


GELIBOLU

as1l buldu bizi? ''


Sirin deh§etle gozlerini yola dikrni§ nefes al1§ veri§lerini
dengelerneye <;al1§1yordu. Hayat1nda bu kadar korktugu ba§ka
hi<;bir an olrnarn1§t1. blrneye rarnak kalrn1§t1, k1l pay1 kurtulrnu§-
lard1. Daha fazla dayanarnayarak kat1la kattla aglarnaya ba§lad1.
Bir yandan jeepi kullanan, bir yandan da takip edilip edilrnedik-
lerini anlarnak i<;in dikiz aynas1n1 kontrol edip duran Algan elini
tuttu s1k1 s1k1.
''Sakin ol. Ge<;ti bitti. Bizi nas1l buldu, bilrniyorurn! Ozeri-
rnize takip i<;in bir <;e§it <;ip yerle§tirrni§ olrnal1. ''
Sirin korkarak bakt1 Algan'a.
''Kesinlikle! Att1g1rn1z her ad1rn1 biliyor! ''
Algan sinirle direksiyona vurdu.
"Nas1l dii§iinernedirn bunu! ''
Bu sefer yurnu§atrna s1ras1 Sirin'deydi. Algan'1n elini daha
s1k1 kavrad1.
''Benirn de akl1rna gelrnedi hi<;. Nas1l gelsin, can derdine
dii§rnii§tiik. ''
Gecenin karanl1g1nda otoban1n 1slak asfalt1 iizerinde adeta
kayarcas1na ilerliyorlard1.
"Hemen bir yer bulup iizerirnizi ararnarn1z gerek. Yoksa ne-
reye gidersek gidelirn eliyle koyrnu§ gibi bulacak bizi.

355
''Hakl1s1n, belki a,;1k restoran gibi bir yer buluruz. Ger,;i bu
saatte var m1d1r bilrniyorum oyle yerler. ''
Algan jeepin kontrol panelindeki navigasyon uygulamas1na
girip en yak1n benzin istasyonlarm1 tararken kar§1l1k verdi:
''Otobiisler i,;in var 24 saat a,;1k yerler. Sehirleraras1 benzin
istasyonlar1nda da restoran boliimii olur genelde. ''
Arac1n on panelindeki ekranda en yakin yer goriiliince Al-
gan h1z1n1 artt1rd1.
''0,; kilometre sonra oraday1z. ''
Sirin dayanamayarak doniip arkas1na bakt1. Gecenin karan-
l1g1ndan ba§ka hi,;bir §ey goriinmiiyordu. i,;ini biiyiik bir korku
dalgas1 kaplad1. i,;ine dii§tiigii bu biiyiik bilinmezlikte kurtula-
mayabilecegini dii§iindii ilk kez.
''Ya§ar Bey. Olmii§ miiydii?'' diye sordu Algan'a iizgiin bir
ses tonuyla.
Algan ba§1n1 sallad1.
''C::ok say1da kur§un isabet etmi§ti hayati noktalara. Kurtul-
mas1 imkans1zd1. ''
Sirin yeniden aglamaya ba§lad1. Bundan k1sa bir siire once
birileri ona boyle §eyler ya§ayacag1n1 soyleseydi ,;ok fazla sinema
· filmi izledigini soylerdi ona. Arna §imdi bizzat o filmin oyuncula-
r1ndan biriydi. Ostelik filmin sonunun iyi mi kotii mii bitecegini
bilmiyordu hala. istanbul'a 196 kilometre kald1g1n1 gosteren ta-
belan1n biraz ilerisinde karanl1kta I§II 1§11 goriinen benzin istas-
yonu ile mola tesislerini i§aret etti Algan.
'' Geldik. ''
Etrafta ,;ok fazla ara,; yoktu. Tek tiik arabalar s1ra srra park
edilmi§, restoran1n geni§ pencerelerinden goriinen birka,; ki§i d1-
§tnda kimse yoktu etrafta. Algan jeepi uygun bir yere park edip
siyah beresini ba§ina tak1p, iizerine de paltosunun §apkas1n1 ge-
,;irdi, ard1ndan ara,;tan indi. Onu takip eden Sirin de yan1na al-
d1g1 kal1n bir §al1 soguktan korunmak i,;in ba§ina ve boynuna
sard1ktan sonra restorana dogru yiiriimeye ba§lad1lar.
''Direkt tuvalete git ve soyun. Viicudunda herhangi bir k1-
zar1kl1k ya da ka§1nt1 varsa incele. Ozerinde ka,;t1ktan sonra de-
gi§tirmedigin ne varsa her taraf1na bak. ''

356
''Viicudumuza yerle§tirilmi§ olabilir mi yani?''
''Bilmiyorum. Her ihtimali dii§iiniiyorum sadece. ''
Sirin ba§1n1 sallad1.
''Tamam bakacagrm. K1yafetlerimden sadece botlar1mla
paltomu degi§tirmedim. Geri kalan her §ey yeni. Onlar1 incele-
mek kolay. ''
i<;eri girdiklerinde yemek kokusuyla kar1§ml§ s1cak hava
yiizlerine <;arpt1. Etraftaki bir iki masa d1§1nda tiim masalar bo§-
tu. Yar1 uykulu bir garson masalara servis yap1yor, pos b1y1kl1,
yorgun goriinen bir adam ise yemeklerin sergilendigi boliimiin
yan1 ba§1nda kasada duruyordu. Onlar1n geldigini goren gen<;
garson yanlar1na yakla§tI.
''Ho§ geldiniz. Buyurun, sizi §6yle alal1m. ''
''Biz once tuvaletinizi kullanmak istiyoruz. Ne tarafta aca-
ba?'' diye sordu Algan §apkas1n1 <;1karmadan.
Eliyle az ilerideki bir yeri gosteren garson cevap verdi:
''Hemen §Urada efendim. ''
El ele adam1n gosterdigi tarafa yiiriiyiip tuvaletlerin oniine
geldiklerinde Algan Sirin'in yiiziinii ellerinin aras1na al1p §efkatle
bakt1 gozlerine.
''Ben hemen yan taraftayun. Acele etme. Dikkatlice incele.
Eger yardrma ihtiyacm olursa seslenmen yeterli. Anladm degil mi?''
Sirin kii<;iik bir kiz <;ocugu gibi ba§ml sallad1. Uzun zamand1r
ilk kez kendisini boyle hissediyordu, ilk kez bu §ekilde sorgusuz
sualsiz teslirn oluyordu. Hemen tuvalete girip kap1y1 kapatt1. iki
tane tuvaletin oldugu kii<;iik bir aland1 buras1. ii.kine girip kap1-
y1 arkas1ndan kilitledi, ard1ndan iizerindeki k1yafetleri <;1karmaya
ba§lad1. Once paltosunu, sonra kazagm1 ve siityenini kap1n1n ar-
kasma astiktan sonra botlar1n1 <;1kar1p, ozenle yere koydugu havlu
kag1tlarm iizerine bast1. Jean pantolonu, <;oraplar1 ve i<; <;ama§rrm1
da <;1kard1ktan sonra <;1r1l<;1plak kalmi§tl. Hemen kar§Ismdaki ay-
nada kendisine goz att1. Son birka<; giinde a§IrI derece kilo kaybet-
mi§, zaten zay1f olan viicudu <;ocuk kadar kalmi§tl. Aynaya yak-
la§Ip viicudunu incelemeye ba§lad1. Kollar1na, bileklerine, s1runa
bakt1, ayaklarm1, kulaklar1n1n arkas1n1 inceledi. Hi<;bir §ey yoktu

357
tuhaf olan. Hemen k1yafetlerini giydikten sonra klozetin iizerine
oturup botlar1n1 ald1 eline. Once ic;ini, sonra d1§1n1 kontrol etti.
Tabaru lastik oldugu ic;in c;1kart1!1p geri tak1lmas1 miimkiin ol-
mad1g1ndan ayag1na gec;irdi yeniden. En sona paltosu kalm1§t1.
Dikkatlice her taraf1n1 incelemeye ba§lad1. ic; ve di§ ceplerini, as-
tar1n ic;ini d1§1n1. Yoktu. Her §ey normaldi. Tam yeniden iizerine
giyecekti ki paltonun etek uc;lar1n1 kontrol etmedigi geldi akl1na.
Hemen at1l1p elini gezdirmeye ba§lad1 iizerinde. Arka tarafta bir
§ey yoktu. Yan taraf1nda da. Geriye kalan son boliime elini att1g1
anda durdu. Parmag1n1n alt1nda kiic;iik bir tiimsek vard1. Ba§ka
zaman olsa asla iizerinde durmay1p onemsemeyecegi bu §ey §im-
di tiim viicudunu alarma gec;irmi§ti adeta. Etek ucunu yiiziine
iyice yakla§t1r1p dikkatle bakt1. Evet kesinlikle bir §ey var! He-
men astar ile kuma§I birbirine tutturan diki§leri sokmeye ba§la-
d1. Saniyeler ic;inde ac;1lan k1sma bakarken gozlerine inanam1yor-
du. Minicik bir mikroc;ip paltosunun etek ucuna yap1§t1r1lm1§t1.
Korku ic;inde teknoloji mucize aleti al1p tuvalete att1. Ard1ndan
sifonu c;ekip tuvaletten c;1kt1. D1§ar1 c;1kt1g1nda kap1da kendisini
bekleyen Algan ile burun buruna geldi.
''Hakl1ym1§s1n. Bir §ey yerle§tirmi§ iizerimize. ''
''Ne yapt1n onu?''
''Tuvalete att1m. ''
''Tamam oyalanamay1z burada. Hemen c;1k1yoruz .."
Algan, Sirin'in elini tutup c;1k1§a yoneldigi s1rada birden ak-
l1na bir §eyler yemeleri gerektigi geldi. Fazla vakit olmad1g1 ic;in
yanlar1na alabilirlerdi. Kasaya gidip neredeyse uyuyan adama
para uzatt1.
''Bize iki sandvic; ve meyve suyu paketler misiniz acaba?''
Adam paray1 ald1ktan sonra ag1r hareketlerle yerinden kal-
k1p soylenenleri haz1rlarken ic;eride kimse kalmam1§, restoran
tamamen bo§alm1§t1. Gene; garsonun televizyonu kapatmaya
c;al1§1rken yanl1§l1kla bast1g1 bir tu§ nedeniyle ac;1lan ekrana §a§-
k1nl1kla bakt1 Algan. Kasadaki adam1n uzatt1g1 po§eti alan Si-
rin, Algan'1n sabit gozlerle nereye bakt1g1n1 merak edip o tarafa
dondiigii anda donakald1. Aniden kalp at1§lar1n1n h1zla giden bir

358
yart§ arabas1n1n kadran1 gibi sistematik bir §ekilde h1zland1g1-
n1 hissetti. Biraz daha artarsa bayg1nl1k gei;irebilirdi. Ekranda
''Tiirbede Cinayet'' ba§l1g1yla verilen haberde bir saat evvel ay-
r1ld1klar1 tiirbe ile siyah bir k1l1fa konulmu§ §ekilde ambulansa
bindirilen Ya§ar Bey vard1. Bir de aranan zanl1lar ba§l1g1n1n al-
t1nda ikisinin fotograflar1 ...

359
37

BAGDAT

MS 915

nsan ne biiyiik bir yan1lg1 ii;:inde! Ozerinizdeki k1yafetlere, et-
raf1n1zdaki e§inize, dostunuza, i;:ocuklar1n1za bak1p ad1 san1
olan bir ki§i oldugunuzu dii§iiniiyorsunuz! Ben bu bedenim di-
yorsunuz! Halbuki var olan yaln1z Allah't1r, ba§ka varl1k yoktur!
Bir ta§ pari;:as1ndan bir yapraga, bir kopekten bir ku§a, bir agai;:-
tan bir insana ne varsa her biri O'nun tezahiiriidiir! Tek geri;:ek
Bir'dir! <;okluk bu Bir'in farkl1 bii;:im ve §ekillerdeki yans1mas1n-
dan ibarettir. Bu nedenle nas1l bir kar1nca ile insan aras1nda fark
yok ise, bir halife ile sizin aranizda da fark yoktur. Her §ey ve
herkes Allah'1n bir pari;:as1d1r. Bir Hristiyan ile bir Yahudi aras1n-
da yahut bir Miisliiman ile bir Hindu aras1nda da fark yoktur bu
yiizden. Bu ayr1l1klar1n hepsi hirer yan1lsamadan ibarettir. Var
olan tek geri;:ek Allah't1r. insan onun a§k1yla yan1p tutu§madan
anlayamaz bu s1rr1. Bunu anlayan ki§i ise kamil insan olur. Go-
riintiide i;:ok ibadet eden kamil zannedilir ama geri;:ek kamil bu
s1rr1 idrak edendir. Bu s1rr1 idrak eden halk arasmda, herhangi
bir i§ini yaparken dahi Hak ile birliktedir. Zira ondan ayr1 olma-
dig1n1n farkmdad1r. i§te bu nedenlerle sizi otekile§tiren, ay1ran,
§U ya da bu diyerek etiketleyen, haklarm1z1 elinizden alanlara

360
kar§I korkak olmay1n! Siz Yiice Ger<regin bir par<ras1 olarak hi<r
dogmad1n1z ve hi<r olmeyeceksiniz! Bu diinyaya dogan bedeni-
niz siz degilsiniz! Siz bu bedenin i:itesinde, ilahi varl1g1n bir par-
<ras1 olan tan1ks1n1z! Tuzun su i<rinde erimesi gibi her §ey eriyip
O'na, Yiice Allah'a kar1§1r. DogmamI§ ve olmeyecek bir varl1g1n
neyden korkmas1 gerekebilir? Hi<rbir §eyden korkmay1n! Unut-
may1n; siz en yiice ger<reksiniz! Siz s1rr1n s1rr1s1mz! Siz O'sunuz!
Hepiniz! Her §ey O! Ben O'yum!''
Dudaklar1nm aras1ndan yay1lan kelimeler gokyiiziinde bir
k1rba<r gibi patlarken soyledigi son sozler ile kendinden ge<rti
Hallac. Kalbi deli gibi at1yor, ba§I doniiyordu! i<rinde oyle biiyiik
bir co§ku vard1 ki bedenine s1gm1yor, bir yanardag misali patla-
yacakrrn§ gibi hissediyordu! Bak1§lar1n1 onu hayranl1kla izleyen
kalabal1kta gezdirdi. Birden tiim yiizler ve sesler birbirine kar1§-
maya ba§lad1. Gokyiiziinde u<ran ku§lar1n kanat sesleri ve <r1g-
l1klar1, arada bir esen riizgar1n ugultusuna kar1§1yor, kar§1s1nda
gordiigii bu devasa insan toplulugunun giiriiltiisii <rOk uzaklar-
dan duyulan bir melodiye donii§iiyordu. Biraz ileride bekleyen
kara kopek, birbirlerinin pe§inde ko§turup duran kedi yavrular1,
meydanda kendilerine at1lan arpa tanelerini yiyen giivercinler,
kendi aralar1nda oynayan <rOcuklar... Hepsi ve her §ey i<r i<re ge<r-
mi§, tiim sesler yak olmu§, hareket durmu§tu. Sanki koca evren
goz a<rIP kapay1ncaya kadar ge<ren bir saniyelik zaman diliminde
donmu§, geride sadece tek bir ger<rek b1rakm1§tl. Biitiin bunlar1n,
i<rine <rektigi havan1n, ayag1n1 bast1g1 toprag1n, gokyiiziindeki bu-
lutlar1n, ay1n, giine§in, y1ld1zlar1n, uzaktan kokusunu duydugu
<ri<reklerin, ilk gordiigiinde kalbini <rarpt1ran okyanusun ve i<rin-
deki envai <re§it yarat1g1n, golgesinde namaz k1l1p meditasyon
yapt1g1 aga<rlar1n, ad1n1 bildigi ve bilmedigi tiim hayvanlar1n, an-
nesinin, babas1n1n, kar1s1n1n, <rOcuklar1mn, dostlar1n1n, dii§man-
lar1n1n, diinya iizerinde farkl1 yiizlere ve bi<rimlere sahip olan
tiim insanlar1n, hepsinin ve her §eyin ''O'' oldugunun fark1nday-
d1 iliklerine degin. Bunu bilmek oyle bir histi ki nefes almakta
zorlan1yor, sanki i<rindeki oz i<rine s1k1§t1g1 bu bedeni par<ralay1p
<rikmak istiyordu. Bu andan itibaren ba§1na ne gelirse gelsin, iyi

361
ya da kotii hepsinin O'ndan, kar§Ismda dost ya da dii§man mas-
kesiyle ~1kan her insan1n O oldugunun fark1nda olarak kabul
ediyordu hepsini! Biliyordu, bu topraklar iizerindeki vadesi uzun
degildi. Bunu nicedir riiyalar1nda goriiyor, i~inde hissediyordu.
Ancak bundan korkmak yerine seviniyordu! Bunun bir an ev-
vel olmas1n1 ve ilahi sevgilisine, Rabbine kavu§may1 istiyordu.
Akl1na Keshav geldi birden. ''Olaylar yoktur, sadece senin bak1§
a~1n, vard1r," diyen dostunun bedeni arac1l1g1yla ona konu§ma-
mI§ m1yd1 Allah ona sonu~ta? Ya omrii boyunca ona destek olan
insanlar? Veyahut dii§manlar1? Allah onlar arac1l1g1yla yolunda
ilerlemesini saglamamI§ m1yd1? Onlara nas1l k1zabilir ya da ofke-
lenebilirdi? Onlar Rabbinin farkl1 farkl1 yiizleriydi! i~inden olan-
ca giiciiyle bag1rmak ve clans etmek geliyordu. Dayanamayarak
hayk1rd1:
''Ene'l Hak! Ene'l Hak!''
Ard1ndan yerinden f1rlay1p kalabal1g1n aras1na karI§tI. Kar-
§Is1na ~1kan her insana sar1l1yor, i~inden ta§an bir sevgiyle onlar1
kucakl1yordu. Her §ey goziine bamba§ka goriiniiyordu art1k. 0
muazzam kalabal1k yak olmu§, tek bir varl1k haline donii§mii§-
tii kar§1s1nda! Say1s1z yiiz, goz, bak1§, beden olsa da bu ~okluk
Bir'in farkl1 bir goriiniimiiydii asl1nda. insanlar1n kimi §a§k1n-
l1kla, kimi hayranl1kla, kimi aglayarak, kimi §iipheyle ona ba-
karken Hallac'1n hissettigi tek §ey nefesini kesen bu co§kuydu.
Birden Ebu Bekir'i fark etti tam kar§1s1nda. Kalabal1g1n aras1n-
da gozlerinden ya§lar akarak kendisine bakan eski dostunu ~e-
kip sar1ld1 s1ms1k1. Ebu Bekir sars1larak aglarken Hallac'1n elini
opmek i~in egildi ancak insan seli ona dokumak i~in kendisi-
ni par~alad1g1 i~in ba§aramad1 o anda. Hallac'taki vecd hali ve
co§ku insanlara bula§IDI§, kalabal1k kendinden ge~mi§ bir halde
bagr1§1p aglarken bir yandan da secde ediyordu. Ebu Bekir bu
muazzam an1 hayat1 boyunca unutmayacakt1. Bir tek peygam-
berlere nasip olmu§tU boylesi bir birlik ve sevgi. Ancak bunun ne
derece tehlikeli olabileceginin de fark1ndayd1. Kulaktan kulaga
yay1lan halifelik soylentilerinin nereden kaynakland1g1n1 anla-
m1§t1. Hallac gibi bir Allah a.§1gmm ne makamda ne saltanatta

362
ne de para pulda gozii olmad1g1n1 biliyordu, halifelik Hallac'1n
yapmak isteyecegi en son §eydi ama insanlar boyle dii§iinmeye
ba§lay1nca gozii makamlarmdan ba§ka bir §ey gormeyenlerin
korkular1n1 depre§tirebilirlerdi sonunda. Bu ger~ek Ebu Bekir'in
yiiregindeki en biiyiik korkuydu dostuna <lair.
Onu nas1l koruyacag1n1, ne yapmas1 gerektigini bilmiyordu,
bildigi tek §ey Hallac'1n bir an evvel Bagdat'tan uzakla§mas1 ge-
rektigiydi. Ancak onun o an kar§1s1ndaki halini goriince diinyada
olup biten hi~bir §eyin dostunu yolundan ~eviremeyecegini, kor-
kutamayacag1n1 anlam1§t1. Onun tek bir amac1 vard1, Rabbine
kavu§mak. Ve yak1nda bunun olacag1n1 hissediyordu Ebu Bekir.

363
38

UL

y gokyiiziindeki bulutlar1n ard1nda gizlenmi§, ytld1zlar ise


atlas bir kuma§1n iizerine at1lm1§ elmas taneleri gibiydi.
Pencerenin kenar1ndaki biiyiik yaz1 tahtas1n1n oniinde durmu§
yapt1g1 §emaya bak1yordu Ba§komiser Mestan. Tam ortaya Hay-
dar Doganer'in adin1 yazm1§, c;evresine c;e§itli oklar c;1kartarak
bu cinayet soru§turmasma dahil olmu§ isimleri yazm1§t1. Neler
oldugunu anlamaya c;al1§1yordu ancak gozden kac;1rd1g1 bir §eyler
olduguna ad1 kadar emindi. Elindeki kalemi tahtan1n kenar1na
b1rak1p sac;lar1n1 geriye dogru yat1rd1. Uykusuzlugunun kac;1nc1
giiniindeydi art1k hat1rlam1yordu. Kan c;anag1na donmii§ gozleri,
c;okmii§ yiizii ve hissettigi yorgunluga bak1lacak olursa epey ol-
mu§ olmal1yd1. Neyi ka~zrzyorum diye gec;irdi ic;inden. Bir §ekilde
son iki giin ic;inde olanlar1n hepsinin bu cinayetle ilgili olduguna
ad1 kadar emindi. ic;giidiileri onu bugiine degin asla yan1ltma-
m1§t1. Kendini odan1n ic;indeki eski koltuga b1rak1p televizyonu
ac;t1. Birkac; kanal zaplad1ktan sonra durdu. Ekranda Sirin Ozde-
mir ile Algan Ataman'1n fotograf1 vard1. Sunucu kad1n hararetli
bir §ekilde neler oldugunu anlat1yor, arkadaki fonda tiirbenin ve
oldiiriilen gorevlinin sedye ile ta§md1g1 goriintiiler veriliyordu.
Bu i~te bir tuhafizk var dedi Mestan kendi kendine neredeyse
f1s1lt1 halinde. Olay an1ndan k1sa bir siire sonra polisin oraya

364
gitmesini anl1yordu ama bas1n1n neredeyse tamarrun1n orada ol-
mas1na anlam veremiyordu. Polisin ilgi c;eken olaylar s1ras1nda
bas1na haber verdigi dogruydu ancak bu oyle bir olay degildi.
Kiic;iik bir ildeki bir tiirbede, gecenin bir yar1s1 duyulan silah ses-
leri nedeniyle polis c;agr1lm1§ olabilirdi ama onu as1l ilgilendiren
aradaki siireydi. Ogrendigine gore birden fazla arama yap1lm1§t1
polise. Hepsi de silah seslerinin o s1rada duyuldugunu belirtiyor-
du. Saatin 02.00 civar1 oldugu dii§iiniiliirse bas1n1n oraya 02.30
gibi gitmesi normal degildi. Sanki birileri bilerek, isteyerek bu
olay1 planlam1§ ve bas1run ogrenmesini istemi§ti. Ostelik oz ba-
bas1n1n kim oldugunu oldiiriilmesi neticesinde ogrenen ve bir ka-
r1§1kl1k oldugunu dii§iindiigii ic;in istanbul'a gelen, diinyan1n en
sayg1n iiniversitelerinden birinde ogretim gorevlisi olan bir kad1-
n1n aniden bir tiirbede cinayet i§lemi§ olabilecegini akl1 alm1yor-
du. Dahas1 Profesor Algan Ataman'1n hem okuldaki protestolar1
diizenleyen ve ogrencileri §iddete azmettiren ki§i hem de bir tiir-
bede hie; tan1mad1g1 bir adam1 oldiirecek bir katil olduguna kim-
se onu inand1ramazd1. Bu i§te gerc;ekten bir i§ vard1. Hayat1 bo-
yunca iilke ic;inde pek c;ok c;at1§ma, ayr1§ma gormii§tii ama bazen
oyle olaylar iist iiste olurdu ki tiim o olaylar1n aniden ya§an1yor
olmas1 dikkatini ayr1ca c;ekerdi. Sanki bu tiir zamanlarda d1§ar1-
dan bir el gelip oyunu en ba§tan kuruyor gibi gelirdi ona. Nite-
kim iki sene once sec;imlerden sonra art arda patlayan bombalar
gibi bu olayda da birileri oyun kuruyordu sanki. Hic;bir zaman
komplo teorilerine inanan biri olmam1§t1. Arna c;ok uzun zaman-
d1r diinyan1n bir iist ak1I taraf1ndan yonetilmeye c;al1§1ld1g1n1n
fark1ndayd1. Ve bu iist ak1l bir §ekilde isteklerinin olabilmesi ic;in
tiim iilkeleri piyon gibi oynatabiliyordu. Mestan bu akl1n iilke-
leri yonetebilmek ic;in genellikle dini tarikatlar1 kulland1klar1n1
biliyordu. insanlar1n hepsi bir §eye inanmak ve bir yere ait alma
ihtiyac1 ic;inde tarikatlara s1g1n1yorlar, sonradan ic;lerinde radi-
kalle§enler bu iist akl1n ma§as1 haline geliyordu. T1pk1 bundan
k1sa bir siire once biiyiik bir sayg1 ve hiirmetle an1lan, §imdi ise
ad1na FETO denilen cemaat gibi. <;ok iyi hat1rl1yordu, o s1ralar-
da cemaat iiyesi olmak biiyiik bir ayr1cal1kt1. Emniyet ic;inde tiim

365
yiikselrneler ancak cernaatin ic;indeysen olabiliyordu. Diger tiirlii
yiikselrnen rniirnkiin degildi. Yiikselecek olanlar1n ayag1 kayd1r1-
l1yor, kendi adarnlar1n1n onii ac;1l1yordu. Zarnanla radikalle§rni§
ve bir sue; orgiitii haline gelrni§lerdi. Mestan onlar1n t1pk1 ISiD,
El-Kaide ve digerleri gibi o iist akl1n rna§as1 oldugunu biliyordu.
Sirndi bile hala ic;eride c;ok say1da olduklar1 soyleniyordu. Arna
ona gore as1l tehlike FETO'ciilerden bo§alan yerleri §irndi ba§ka
tarikatlar1n dolduruyor olrnas1yd1.
Mestan'1n Sirin Ozdernir'in nerede oldugunu arayan sevgilisi
Amir Lornar'1n ernniyete birlikte geldigi adarn geldi. Mehrnet Sar-
gun. 0 adarnm da tavr1ndan hie; ho§lanrnarn1§t1. Ostten konu§-
rnalar1n1, yardrmlar1 kar§tliks1z b1rakrnay1z derken aba alt1ndan
sopa gosterrnelerini ac;ikc;a sezrni§ti. G1c1k kaprnl§tl adarna. Neydi
yonettigi vak1f? TFV. Toplurnsal Fayda Vakf1. Olkeye gelen tiirn
yabanc1 elc;iler, gazeteciler ya da yiiksek riitbeli ki§ilerle ili§kileri
vard1. 0 nedenle Amir Lornar'1n once bu vakf1 ararnt§ olrnas1na
§a§1rrnad1. Mestan rnerakla cep telefonundan 'l"FV'nin internet si-
tesine girdi. Sitede vakf1n kurulu§ arnac1 ile yiiriittiikleri projeler
hakk1nda kapsarnl1 bilgiler vardi. Tiirkiye'deki Suriyeli rniilteci-
ler, LGBT bireylerin haklar1, engellilerle ilgili c;al1§rnalar ilk goze
c;arpanlard1. En onernli kriterlerinin insan haklar1 oldugunun al-
t1n1 c;iziyor, bu konuda fark1ndal1k c;abalar1 alt1nda konferanslar
veriyor ve ozellikle dogudaki kad1nlar1n ve c;ocuklar1n hak e§it-
sizliginin oniine gec;rnek ic;in egitirnler veriyorlard1. Goriiniirde
oldukc;a giizel faaliyetlerdi bunlar. Ozellikle Tiirkiye'nin AB siire-
cini desteklediklerini belirten vak1f c;ok degil, yakla§1k sekiz sene
evvel kurulrnu§tu. Mestan_ i§i geregi her §eye §iipheyle yakla§an
biri oldugundan bu c;ok insanc1l ve toplurna faydal1 goriinen faa-
liyetlerin bile arkasmda bir §eyler ar1yordu ister isternez. Bu iilke
o kadar kar1§1kt1 ki neredeyse her §eyin goriinen yiiziiniin d1§1nda
ba§ka bir yiizii daha vard1. Mestan vakf1n kurucular1n1n kirnler
oldugunu rnerak edip hakk1rn1zda k1srn1n1 t1klad1g1nda dort isrnin
yaz1l1 oldugunu fark etti. Bu isirnlerden en ba§ta geleni Mehrnet
Sargun'du. internette sadece yapt1klar1 yardrm c;al1§rnalar1yla ilgi-

Ii faaliyetlerde ad1 gec;iyordu. Bir de ba§inda bulundugu iinlii bir

366
holdingin <;alt§malarmda. Olkenin en biiyiik markalarlill i<;inde
barmdrran holding Yahudi bir adammd1. Ge<;en sene yeni vefat
etmi§ adaIDin yerine oglu ge<;mi§ti. Mestan hemen kalk1p masa-
smdaki bilgisayardan Mehrnet Sargun'u emniyetin sisteminden
aratt1, temizdi. Ardmdan Amir Lomar'1 aratn. Hi<;bir §ey bula-
mad1. Google'a ismini yazd1. Hakkinda tek kelime yoktu. Sadece
Columbia Oniversitesi'ndeki derslerinden bahsediliyordu. Yeni-
den vakfm ana sayfas1na dondii. Birden bir ibare dikkatini <;ekti.
Tiirkiye d1§1nda tam 126 iilkede faaliyet gosterdikleri belirtiliyor-
du. Bu durumda vak1f Tiirk kokenli olamazd1. Mutlaka arkas1nda
ba§ka biri olmal1yd1. Yoksa 126 iilkede vakfi a<;abilecek serma-
yeyi nas1l bulacaklard1? Mestan kisa bir ara§tmnan1n ard1ndan
nihayet vak&n as1l kurucusunun kim oldugunu ogrenmi§ti. Mo§e
Eshkenazi. Bu isim ona hi<;bir §ey ifade ct111iyordu. Ancak adaIDin
ad1ru Google'da arat1nca hakk1nda yaz1lan tonla §ey bulunuyor-
du. Bir ispanyol Yahudisi olan Mo§e Eshkenazi, Nazi soyktr1mm-
dan ka<;may1 ba§arIDI§, ard1ndan ailecek Amerika'ya go<; etmi§ ve
orada Columbia Oniversitesi'nde ekonomi okumu§tu. 140 milyar
dolarm iizerinde oldugu soylenen servetini mezun olduktan sonra
ucuz yerlerden dolar al1p pahal1 yerlerde satIDI§, bir siire sonra
da kendi finans §irketini kurmu§tu. 0 §irket §U anda diinyarun en
gii<;lii finans §irketlerinin ba§mda geliyordu. Ayn1 zamanda devasa
ol<;ekte finans §irketleri ag1 vardi. Nazi soykrr1m1ndan ka<;may1
ba§ard1g1 i<;in demokrasiye ve insan haklar1na inand1gin1, bu ne-
denle diinyan1n her yerinde vakiflar kurup bu degerleri destek-
leyip yardrma ihtiyac1 olan insanlara yard1m ettigini belirtmi§ti.
Ancak adam hakkinda iyi yaz1lar oldugu kadar kotii olanlar1 da
vard1. Mestan biiyiik bir dikkatle hepsini okuyordu. Sahip oldu-
gu biiyiik maddi gii<; sayesinde kurdugu vak1flar arac1l1giyla siyasi
gii<; elde ettigi ve bu sayede devletleri yonettigi soyleniyordu. Her
ne kadar bunu siirekli reddedip bir komplo teorisi oldugunu iddia
etse de bunu soyleyenler hi<; de az degildi. Evet, vak1f tiim diinya-
da c;ok giic;liiydii. Belli ki Amir Lomar c;aresizlik ic;inde biirokratik
engelleri a§abilmek ve k1z arkada§ma ula§abilmek i<;in onlardan
yard1m istemi§ti. Bir Amerikan vatanda§1na ortadan kaybolan

367
k1z arkada§tyla ilgili destek vermeleri normaldi. Normal olma-
yan Mestan'1n ic;indeki histi.
Derin bir nefes alan Ba§komiser Mestan yerinden kalk1p
odada volta atmaya ba§lad1. Belki de sac;mal1yordu. Yorgunluk-
tan ne dii§iinmesi gerektigini bilmiyordu. Kafas1n1 toparlamal1
ve ipuc;lar1n1n pe§ine dii§meliydi. Belki de yap1lacak en iyi §ey
her §eyin ba§lad1g1 noktaya gitmekti. Ever kesinlikle oyleydi.
Arna ayn1 zamanda profesor ile Sirin Ozdemir'in ak1betlerini de
ara§t1rmal1yd1. Birden akl1na gelen bir fikirle telefonunu c;1kar1p
tu§lad1. Telefon birkac; c;al1§tan sonra ac;1ld1.
''Efendim ba§komiserim. ''
''Oguzhan, Algan Atarnan'1n asistaru Duygu Han1rn'la ne
zarnan konu§tun en son?''
''Bu sabah efendim. Heniiz tiirbedeki cinayet haberleri c;1k-
marn1§t1. Bir haber olup olrnad1g1n1 sordum. Biraz da goziinii
korkutturn. Eger bir suc;luyu koruyorsa bunun sue; ortakl1g1 sa-
y1ld1g1n1 ve cezas1run biiyiik oldugunu anlatt1rn. ''
''Ne dedi peki?''
''Hie; haber alrnad1gin1. ''
Mestan k1sa bir an dii§iindiikten sonra kararl1 ve net bir bi-
c;irnde emir verdi.
''Derhal k1z1 takip etmeye ba§la. Evinin oniine sivil bir ekip
yolla. ''
''Emredersiniz efendim. ''
Telefonu kapatan Mestan derin bir nefes ald1. Sabahleyin
her §eyin ba§lang1c; noktas1na gidip bu i§i en ba§tan ele alacakt1.

368
39

UL

afak k1z1I bir yara gibi dogu ufkunu boydan boya keserken

bir sis tabakas1 da §ehrin iizerini ortmeye ba§lamt§tI. Her yer


heniiz kobalt maviydi. Yollarda tek tiik otobiisler ve arabalar
vard1. Sehri bir oriimcek ag1 gibi sarmt§ olan binalar1n pencerele-
rinde hirer iki§er I§tklar yan1yor, insanlar yeni ba§layan giine ha-
z1rlan1yorlard1. Ba§1n1 dayad1g1 pencerede olu§an bugu nedeniyle
d1§ar1s1 hie; goriinmiiyordu. Yava§<;a gozlerini k1rp1§t1rarak ac;t1.
Sanki birkac; saatligine ba§ka bir gezegene gidip donmii§ gibi his-
sediyordu. Nerede oldugunu, neler oldugunu an1msayamad1 ilk
anda. Sofor koltugunda oturup jeepi piirdikkat kullanan Algan'1
goriince kendine geldi tamamen Sirin. ic;ini yeniden biiyiik bir
korku kaplad1. Birkac; giin ic;inde evlatl1k verildigini, anne babas1
sand1g1 ki§ilerin gerc;ek anne babas1 olmad1g1n1 ogrenmi§, kac;1-
r1lm1§, takip edilmi§, oliimle burun buruna gelmi§ ve ad1 bir ci-
nayete kar1§1p hakk1nda yakalama karar1 c;1kart1lm1§t1. Biri tiim
bunlar1n olacag1n1 soylese kimse inanmazd1. Gozleri Algan'1n
arkas1nda toplad1g1 dalgal1 sac;lar1na, oniine dii§en perc;emlerine,
yiiziindeki yorgun ama giiven veren ifadeye tak1ld1. Tiim bu kar-
ma§an1n ortas1nda ad1n1 koymakta zorland1g1 hislerle bogu§U-
yordu bir yandan da. Bir yan1 ona dogru ko§mak bir yan1 ondan
kac;mak istiyordu. Naszl bir gelecegimiz olabilir ki diye gec;irdi

369
ic;inden. Ya§ay1p ya§amayacaklar1 bile §iipheliyken iistelik. Ye-
niyetme bir k1z c;ocugu gibi hissediyordu kendini. Dikkatle ona
bakarken uyand1g1n1 fark eden Algan giiliimsedi.
''Giinaydm. istanbul'a geldik c;oktan. ''
Sirin dogrulup kendine c;ekidiizen verirken nerede oldukla-
r1n1 anlamaya c;alt§tl.
''Giinayd1n. Nas1l uyuyakalmt§tm anlamad1m. Neredeyiz §U
anda?''
''Bunca yorgunluga uyumaman anormal olurdu. Tern oto-
yolunday1z. Ba§ak§ehir taraflar1nda."
''Sen hie; uyumad1n. Nas1l dayan1yorsun?''
Algan giiliimsedi. Gozlerinde s1cac1k bir ifade olu§uyordu
giildiigiinde.
''Bilmem. Belki al1§kanl1ktand1r. Normalde de c;ok uyuyan
biri degilim. Gee; ya tar, erken kalkar1m. ''
Sirin eliyle pencerenin bugusunu silip d1§ar1ya bakt1. Sira
s1ra toplu halde yaptlmt§ ayn1 tip ve renk evlerin bulundugu site-
lerin arasmdan h1zla ilerliyorlard1.
''Ne yapacag1z §imdi?''
''Siiremiz k1s1tl1. Pe§imizde sadece bir katil degil, ayn1 za-
manda polis de var. Ancak §ansl1y1z, §U an takip edilmiyoruz.
Bence her §eyin ba§lad1g1 noktaya gitmeliyiz. Ve ipuc;lar1n1 dogru
degerlendirmeliyiz. ''
''Babam1n evine mi?''
''Evet. ''
''Hakl1s1n. Hallac-1 Mansur Tiirbesi'ne bo§u bo§una gittik.
Zavall1 adam bo§u bo§una oldii. ''
Sirin h1c;k1rarak aglamaya ba§lad1 yeniden. B1raksalar giin-
lerce, haftalarca aglayabilirdi.
"Sakin ol liitfen. Kirnin ne zaman, ne §ekilde bu diinyadan gi-
decegini bilemeyiz. Bunun plantn1 biz olu§turmad1k ve bizim s1n1rl1
alg1m12. da buradaki ilahi matematigi anlamaya yennez. 0 nedenle
sadece soruna odaklanahm. <;oziime ba§ka tiirlii ula§amay1z. ''
Sirin anlad1g1n1 gostermek ic;in ba§1n1 sallad1. Algan devam
etti sozlerine:

370
''Birazdan Duygu'yu arayacag1m. Neler olup bittigini anla-
t1r bize. Getirmesini istedigim baz1 kitaplar olacak. Bunun d1§lll-
da Abdiilrahim Hoca'y1 da arayacag1m. Bu bulmacay1 ~ozerken
ondan yard1m almal1y1z mutlaka. ''
''Tamam.''
Algan birden akl1na gelen bir soruyla ka§lar1n1 ~att1.
''Eve nas1l girecegiz peki?''
Sirin paltosunun i~ cebinden bir anahtar ~1kar1p sallad1.
''O ev yasal olarak benim zaten. Avukat vermi§ti. Almak
istememi§tim ama iyi ki 1srar etmi§ vermek i~in. ''
Algan giiliimseyerek ~enesini ok§ad1 Sirin'in.
''Tamam o halde Kuzguncuk'a gidiyoruz. ''
Ard1ndan gaza biraz daha bas1p araba h1zland1ktan sonra
cep telefonunu ~1kar1p 1 numaray1 tu§lad1. Telefon uzun uzun
~ald1ktan sonra gen~ bir kadlllln uykulu sesi duyuldu.
''Algan Bey? iyi misiniz?''
''Giinayd1n Duygu. iyiyim, merak etme. Sen nas1ls1n?''
''Ben de iyiyim Algan Bey. Sadece ~ok endi§eliyim. Polis sii-
rekli ar1yor beni. Herhangi bir haber alir almaz onlara haber
vermem gerektigini soyliiyorlar. Okul yonetimi okulla ili§kinizin
kesildigini bildirdi. Televizyon ve gazete yonetimi de oyle. Su~u-
nuz ispatlanana kadar masum oldugunuza inand1klar1n1 ancak
hiikiimetin §im§eklerini iizerlerine ~ekip risk almak istemedikle-
rini soylediler."
Algan'1n yiiziinde ac1 bir giiliimseme belirdi. Hi~ §a§1rma-
m1§t1 bunlara. Bekliyordu.
''Tahmin edebiliyorum. Kimseye hi~bir §ey soyleme sak1n.
En k1sa siirede ~ozecegim bu i§i. ''
''Ben de inan1yorum buna Algan Bey. Bunun d1§1nda bir ge-
li§me daha oldu. ''
''Oyle mi? Ne oldu?''
''Bir bey ileti§ime ge~ti benimle. Sirin Hanim'm erkek arka-
da§1yrm§ san1r1m. Adi Amir Lohan m1 Lomar m1, oyle bir §eydi
galiba. istanbul'a gelmi§. Benimle gorii§mek istedi."
Sirin §a§k1nl1k i~inde kalakalrn1§t1. Heyecanla at1ld1.

371
''Nas1l yani? Buraya rn1 gelrni§?''
''Evet. Polisle de gorii§rnii§ arna bir sonu~ alarnay1nca beni
arad1. Eger bir haber al1rsarn ona bildirrnerni rica etti. Tarnarn
dedirn arna elbette siz haber verin diyene kadar kirnseye bir §ey
soylernern. ''
Sirin ne diyecegini bilerniyordu. Norrnalde bu dururna se-
vinrnesi gerekirdi ancak o kendisini k6§eye s1kt§rnl§ hissediyor-
du. Bunca yolu onun i~in gelrni§ti. Onun i~in endi§e etrni§, kork-
rnu§ ve en sonunda neler oldugunu anlarnak i~in diinyan1n oteki
ucundan kalk1p gelrni§ti. Algan, Sirin'in bir §ey dernesini bekledi
arna derneyince o kar§tltk verdi Duygu'ya.
''Biz Haydar Bey'in evine ge~iyoruz. Bence sen haber ver
Amir Bey' e. Merak i~indedir. ''
''Tarnarn Algan Bey. Nas1l isterseniz. ''
Sirin at1ld1 aniden.
''Ona oraya gelmesini soyler rnisiniz?''
Duygu anlarnarnt§tI.
''Anlayarnad1rn. Neyi soyleyeyirn?''
''Kuzguncuk'taki eve gelrnesini. ''
Sirin bunu soylerni§ti ~iinkii eger soylernese vicdan azab1yla
bogu§rnak zorunda kalacakt1. Ancak §irndi bunu soyledigi i~in
Algan'1n gozlerine nas1l bakacag1ru bilerniyordu. ikisinin ara-
s1nda ad1 konrnarnt§, hissedilen arna iizerinde konu§ulrnayan bir
§ey vard1. Ne yaprnas1 gerektigini bilrniyordu. Kendisini ak1nt1-
ya bll'akrnt§tI. Her §eyi sana b1rak1yorurn Allah'1rn, tiirn bu kar-
rna§adan, stktnt1dan nas1l kurtulacag1rn1 sana b1rak1yorurn diye
ge~irdi. Bunu dii§iiniir dii§iinrnez §a§1rd1. Hayat1nda ilk defa bir
istekte bulunuyordu Tanr1'dan. Algan'n1n sesiyle dald1g1 dii§iin-
celerden s1yr1ld1.
''Bence de eve gelmesi en dogrusu olur. Hatta senden baz1
kitaplar1rn1 getirrneni isteyecektirn. Onlar1 al1p birlikte gelebilir-
siniz. ''
''Elbette Algan Bey, hernen sizin evinize ge~iyorurn. Siz bana
yaz1n neleri istediginizi."
''Tarnarn Duygu, yaz1yorurn birazdan. Gorii§iiriiz. ''

372
''Gorii§iiriiz Algan Bey.''
Telefon kapan1r kapanrnaz ikisi de sustu. Ne soylerneleri
ya da ne soylernerneleri gerektigini bilrniyorlard1. Kaderleri on-
lar1 birle§tirrni§, bir araya getirrni§ti ve §irndi de ay1r1yordu bir
§ekilde. Arai; son siirat Bogazic;i Kopriisii'nden gec;ip Oskiidar
Beylerbeyi sapag1na saprn1§t1. Birkac; dakika sonra eve varrnI§
olacaklard1. Arac1n ic;inde rahats1z edici bir sessizlik vard1.
Algan telefonu yeniden eline al1p bir nurnara c;evirdi. K1sa
bir c;al1§tan sonra ac;1lan telefonun diger ucundan boguk ve c;a-
tall1 bir erkek sesi duyuldu.
''Giinayd1n Abdiilrahirn Hocarn,'' diye soze girdi Algan.
Algan'1n sesini duyan Abdiilrahirn Hoca heyecanla konu§rnaya
ba§lad1:
''Algan Bey, siz rnisiniz? Nas1ls1n1z? Neler oldu? Bir §eyler
bulabildiniz mi?''
''Hay1r hocarn bularnad1k. Ve her §eyin ba§lad1g1 noktaya
geri donrneye karar verdik. Hern bu bulrnacay1 c;ozene kadar bizi
orada aramak kirnsenin akl1na gelrnez. Sizden ricam acaba ora- ·
ya gelebilir rnisiniz? Siz olrnadan bir ilerlerne saglayabilecegirnizi
sanrn1yorurn. ''
Abdiilrahirn Hoca heyecanlanm1§t1. H1zl1 h1zl1 konu§arak
cevap verdi:
''Tabii tabii gelrnez rniyirn? Biliyorurn o ko§kii zaten. He-
men haz1rlan1p c;1k1yorurn. ''
Telefonu kapatt1g1nda Cerni! Molla Ko§kii'ne c;oktan var-
m1§lard1. Etrafta kimseler yoktu. Jeepi bir ko§eye park ettikten
sonra h1~la bahc;e kap1s1na yoneldiler. Bahc;edeki sari emniyet
§eritleri c;ekili haldeydi hala. Yiizytll1k agac;lar sanki ag1t yakar
gibi esen riizgarla bir o yana bir bu yana sal1rnp duruyorlard1.
Yiizlerce sararrnI§ yaprak bahc;ede birikrni§ti. Kap1 miihiirliiydii.
Algan miihiirii k1rd1ktan sonra Sirin'in uzatt1g1 anahtarla kap1y1
ac;t1. El ele ic;eri girdiklerinde k1sa bir sure sonra her §eyin degi§e-
ceginin farkmdayd1lar.

373
40

BAGDAT

MS 916

y giimii§ par1lt1lar sac;arak kapkara gokyiiziinde parlarken


irili ufakl1 milyonlarca y1ld1z elini uzatsan dokunabilecegin
elmas taneleri gibi goriiniiyordu. Tatl1 bir meltem Bagdat sokak-
lar1nda esiyor, uzaklardan duyulan kopek havlamalar1 insanlar1n
giilii§melerine kar1§1yordu. Kiic;iik bir saray1 and1ran ko§kiin ge-
ni§ bahc;esi ana baba giiniiydii. Onlarca insan1n oturdugu devasa
ah§ap masa envai c;e§it yiyecekle donat1lm1§, tiirlii tiirlii ic;ecekler
zenci kolelerin ta§1d1g1 tepsilerde servis ediliyordu. Bahc;enin bir
ko§esinde ipek elbiseler ic;indeki gene; ve giizel kad1nlar degi§ik
miizik aletleri c;alarak ho§ bir melodi ile dolduruyordu her yan1.
Bir soytar1 iizerinde kendisine biiyiik gelen k1yafetlerle konukla-
r1 eglendirmeye c;al1§1yor, vah§i bir kaplan demir parmakl1klar1n
ard1nda bir ileri bir geri yiiriiyerek insanlar1 kendisine hayran
b1rak1yordu.
Tiim bu kalabal1g1n- ortas1nda neredeyse bir taht say1labi-
lecek, degerli ta§larla siislii devasa koltugunda oturan Hamid
giiliimseyerek etraf1na bakt1. Dudaklar1 1s!ak toprakta k1vr1lan
iki minik solucan gibi goriiniiyor, yiiziine gore hayli kiic;iik olan
gozleri iki dehlizi and1r1yordu. Hayat1 boyunca k1sa bir siire

374
once geldigi bu noktan1n hayalini kurmu§tu. insan kendisine
bir hedef belirler ve goziinii o hedeften ay1rmaz, kendini adarsa
eninde sonunda ona ula§1yordu. Art1k imparatorlugun en giii;lii
adam1yd1. Daha dogrusu halifeden sonra gelen en giii;lii iki ki-
§iden biriydi. Elbette Birinci Vezir Ali Bin isa hala halifenin en
giivendigi adam1yd1 ancak ikinci vezir olmak bile ba§l1 ba§1na
onemli bir hadiseydi. Bu goreve ya§1n1n art1k iyice gei;kin oldugu
bir donemde gelmi§ti ama sonui;ta hedefine gei; de olsa ula§mI§tI.
En k1sa siirede birinci veziri alt edip, halifenin sag kolu olaca-
gma da §iiphesi yoktu. Ozellikle her ay1n ba§tnda Bagdat Gar-
nizonu'ndaki oki;u piyadelerinin ulufesinin 3/2'sini kar§1layacak
kadar hazineye para verdigi dii§iiniiliirse bu sand1g1ndan daha
k1sa siirede olabilirdi. Geri;i odedigi bu para toplad1g1 vergiler-
den ay1rd1g1 bir payd1 ancak istese bunu yapmayabilir, i§lerin es-
kisi gibi yiiriimesine goz yumabilirdi. Oysa o kat1 kurallarla hem
vergileri artt1rm1§ hem de halk1 bu vergileri odemeye zorlamI§tI.
Ali Bin isa asla boyle bir katk1 saglayamazd1 hazineye. Ona gore
fakir olan halk1 daha fazla vergi talep ederek zor duruma sok-
maktansa saray1n ve devletin giderlerini azaltmak daha dogruy-
du. Halifeyi bu §ekilde yonlendiriyordu ama kendisinin gelip de
hazineye boyle bir katk1 saglamas1yla as1l onemli olan1n devletin
bekas1 oldugu anla§1lmaya ba§lanm1§t1. En az1ndan o oyle ol-
dugunu dii§iiniiyordu. 0 diiriistliik abidesi Birinci Vezir Ali Bin
isa istedigi kadar onun vergi tahsil tarihlerini belgelerde yanl1§
gosterdigini, h1rs12 ve soyguncu oldugunu iddia etsindi, onemli
olan halk1n destegiydi. 0 da insanlar1 nas1l ayartacag1n1, nas1l
etkileyip kendisine baglayacag1ru i;ok iyi biliyordu. Pek i;ok insa-
na giiciinii kullanarak i§ imkan1 saglami§tl. Yoksul ve dii§kiinle-
re sadaka §eklinde yapt1g1 yat1r1mlarla hat1r1 say1l1r bir kitlenin
destegini de arkas1na alm1§tI. Belirli aylarda adamlar1 kap1 kap1
gezerek yiyecek, ii;ecek ve para dag1t1rlard1. Bu insanlar1n sada-
katini ve destegini i;ok ucuza satin alm1§ oluyordu boylece. Kaz
gelecek yerden tavuk asla esirgenmemeliydi. Birinci vezir olarak
en giii;lii ki§i konumuna gelmesi tek bir olaya bagl1yd1. Onu ha-
lifenin goziinde daha giivenilir ve degerli k1lacak bir olay! Bir

375
siiredir bunun ne olabilecegini bulrnaya ~al1§1yordu ve nihayet
bu sabah bunu bulrnu§tu. Ernniyet Miidiirii ibni Abdiissarned,
Hallac-1 MansG.r'un Bagdat'a geri dondiigiinii, dahas1 t1pk1 bir
peygarnber gibi rniirit toplad1g1n1, vaazlar verdigini soylerni§ti.
Bunu duyar duyrnaz kiit;iik bir ara§t1rrna yapt1rrn1§ ve soylenti-
lerin dogru oldugunu anlarm§tI. Bu onun it;in bulunrnaz bir f1r-
satt1. Onun yiiziinden bir zarnanlar halifenin, vezirin ve saray
rnensuplar1n1n kar§1s1nda nas1l kiit;iik dii§tiigiinii daha diin gibi
hat1rl1yordu. 0 zarnan gerekeni yaparnarn1§t1 ancak art1k bunu
yapabilecek giit;teydi. Ostelik o deli dervi§in defteri bir an evvel
diiriilrneliydi. Zira verdigi vaazlarda at;1k a~1k soyguncu vergi
politikalar1run halk1 a~l1ga ve sefalate siiriikledigini anlat1yor, in-
sanlar1 ayaklanrnaya itiyordu. Bu oldukt;a tehlikeliydi. Halife bu
soylentileri duyar ve halk1n uygularnaya koydugu vergi politika-
lar1 nedeniyle ayaklanrnak iizere oldugunu ogrenirse i§in sorurn-
lusu olarak kendisini goriip derhal i§ine son verebilirdi. Boylece
brrak iilkedeki en gii~lii ki§i olrnay1, en sefil ki§i haline bile dii-
§ebilirdi. 0 deli dervi§ten olesiye nefret ediyordu. 0 sakinligin-
den, korkusuzlugundan, rniidanas1zl1g1ndan, insanlar1 etkilerne
giiciinden ... Her§eyinden. Halk1n Hallac'1n rnucizeleri zannetti-
gi §eylerin diipediiz biiyiiciiliik olduguna ernindi. Zira Hint di-
yarlar1nda biiyiiciiliik ogrendigi a§ikard1 Hallac'1n. Ostiine iist-
liik daha birkat; giin evvel §ehrin gobeginde kendinden get;erek
Allah'a §irk ko§rnu§, kendisini Allahii Teala ile bir tutrnu§tU.
Daha evvel isyan1 te§vik ettigi gerekt;esiyle Hallac'1 tutuklatarak
halife hazretlerine sunrnu§tu ancak o pis rnendeburun halifenin
annesi valide sultan ile bizzat halifenin kendisini biiyiileyebile-
cegini hesaba katrnarm§tl. Sirndi ne yaprnal1 ne etrneli, Hallac'1n
halifenin ve annesinin goziinden dii§rnesini saglarnal1yd1. En bii-
yiik destek~ilerinden biri olan Ba§rnabeyinci Nasr Ka§uri'nin de
ayag1n1 kayd1rrnal1yd1 bir an evvel zira halife iizerinde epey etkili
oldugunun fark1ndayd1. Yan1ndan ge~en gozleri siirrneli gen~ bir
kadm1n kendisine baki§ma giiliirnseyerek kar§1l1k veren Hamid
dald1g1 dii§iincelerden tarn arkas1ndan gelen tok bir sesle s1yr1ld1.
''<;ok giizel bir ak§arn ve t;ok giizel bir ziyafet. Allah bere-
ketinizi art1rs1n. ''

376
Kar§1s1nda duran adarn siislii kaftan1 ve eteklerindeki sarnur
kiirkii ile Kadi Ebu Orner'den ba§kas1 degildi. Ozerine darnlat-
t1g1 koku rnetrelerce oteden fark edilebilirdi. Yanmda Ba§kad1
ibni Miikrern vard1. ''Te§ekkiir ederirn," diye cevap verdi Ebu
Orner'e. Ard1ndan sayg1l1 bir §ekilde ba§kad1y1 selarnlad1. Artik
bir vezir olarak kar§1s1ndaki adarndan oldukc;a iist bir konurn-
dayd1 ancak ba§kad1 irnparatorlukta oldukc;a onernli bir rnev-
kiydi ve her zarnan i§ini yaptiracak dogru ki§ileri etraf1nda tut-
rnal1yd1. Valiler her sabah kad1lara sayg1 ziyaretinde bulunrnak
zorundayd1. Uzun y1llar valilik yapt1g1 ic;in kad1larla aras1n1 her
dairn iyi tutrnu§tU. Ebu Orner bunlar1n ic;inde en c;ok i§ine yara-
yabilecek ki§ilerden biriydi. Paray1, rnal1 rniilkii severdi, ho§ koku
rnerakl1s1 tarn bir saray adarn1 idi. Hiikiirnleri oyle bir sogukkan-
l1l1k ve duygusuzca verirdi ki insan §a§k1nl1k ic;inde kal1rd1 ona
bakarken. Ba§kad1 ile uzaktan akraba olduklar1 ic;in oldukc;a da
yak1nlard1. Ebu Orner'den duyduguna gore ibni Miikrern'in en
biiyiik arzusu zengin Kahire'nin ba§kad1s1 olrnakt1. Biiyiik h1rs-
lar1 ve arzular1 olan insanlar Hamid ic;in her zarnan kolay lokrna
olrnu§tu. Onu korkutan hic;bir beklentisi, arzusu ya da kaybe-
decek bir §eyi olrnayan insanlard1. Zira onlar1 ne §ekilde yone-
tecegini bilrniyordu. Bu geceki ziyafeti ozellikle verrni§ti. ibni
Miikrern ile daha yak1n olrnak planlar1 ic;in c;ok rniihirndi. Eger
i§ler dii§iindiigii gibi giderse yak1nda hedefine ula§ITil§ olacakt1.
Yanlar,na gelen zenci kolenin ta§1d1g1 giirnii§ kadehlerdeki yakut
rengi §araptan bir yudurn ald,ktan sonra ba§kad1ya giiliirnsedi.
'' Sizi tebrik etrnek is ti yo rum. Hakkm1zda c;ok §ey duyd urn.''
Ba§kad, kocarnan sar1kl1 ba§1n1 sallad1.
''Duyduklar1ruz hakk1rnda iyi §eyler rniydi yoksa kotii rnii?''
''iyi ve kotii dururna, §artlara ve insanlara gore degi§ir. Ba§-
kas1na iyi gelen benirn ic;in kotii olabilir ya da benirn iyi buldu-
gurnu bir ba§kas1 kotii olarak nitelendirebilir. 0 nedenle soy-
lentilerin iyi ya da kotii olrnas1na bakrnarn ben. Onernli olan
hakk1n1zda konu§ulrnas1d1r. Her onernli ve biiyiik insan hakk1n-
da konu§ulur. Bir insan1n degerini buna bakarak anlayabilirsiniz.
Ancak §unu belirtebilirirn ki adil biri oldugunuzu ancak devletin
bekasm1 her §eyden onde tuttugunuzu soyliiyorlar. ''

377
Ba§kad1 giiliimsedi.
''Elbette oyle. Yiice Allah bizi bu konuma gerirdi ise yer-
yiiziindeki remsilcisinin ve bayragm1 ra§1yan devlerin her ne §art
olursa olsun korunmas1 ve kollanmas1 gerekmekredir. Bunun ii;in
ne gerekirse yap1lmahcL.r. (:iinkii bizden daha onemli olan rek §ey
Allahii Teala, peygamber efendirniz ve hilafer makamidir. ''
~arab1ndan bir yudum daha ald1 Hamid. Boyle ev daverle-
rinde ii;mekren i;ekinmezdi.
''Ne giizel soylediniz ba§kad1 hazrerleri. Ben de sizinle ayn1
fikirdeyim. Her zaman halifemizin, devlerimizin ve islam diinya-
s1n1n i;1karlar1 her §eyden once gelmi§rir."
Ebu Omer zarif bir harekerle kadehinden bir yudum ald1k-
ran sonra araya girdi:
''Vezir hazrerleri her zaman devlerinin ve millerinin i;ikarlar1-
n1 onde tunnu§tur ba§kad1 hazrerleri. Hatta bazen halife hazrerle-
rinin fark etmedigi konularda dahi onu dogru yonlendirerek hem
tiim Miisliimanlara hem de millerimize e§siz karktlar saglam1§t1.r. ''
Hamid'in yiiziinde lunz1r bir ifade belirdi.
''(:ok re§ekkiir ederim. Bizler devlerimize, millerimize hiz-
mer ii;in ya§ayan insanlar1z. Ne yaz1k ki devir i;1karc1lar1n, sadece
kendisini dii§iinenlerin devri. Devier kademelerinde bunlardan
ne kadar i;ok var hayrer edersiniz. Bizim gorevimiz elimizden
geldigince halife hazrerlerini boylelerine kar§l korumak, yanl1§
ya da sapk1n fikirleriyle onu zehirlemelerini onlemek. Hatta ba-
zen en yak1nlar1ndan bile. Ozellikle §U giinlerde. ''
Ba§kad1 meraklanrm§r1.
''Bu giinler derken neyi kasr ediyorsunuz vezir hazrerleri?''
Hamid att1g1 olraya ba§kad1n1n rak1ld1g1n1 gormenin verdigi
memnuniyerle giiliimsedi.
''Ne yaz1k ki fikirleriyle halk1 zehirleyen biiyiicii bir §arlaran
sokaklarda verdigi vaazlarda Allah'a §irk ko§makra, Ene'l Hak
diyerek kendisini Allah ile bir rurmakraym1§. ''
Ba§kad1 ba§1n1 sallad1.
''Hallac-1 Mansur'dan bahsediyorsunuz, anlad1m. Ever duy-
dum soylenrileri. Lakin bunlar deli bir adam1n z1rvalar1ndan

378
ba§ka bir §ey degil kanaatimce. Kimsenin ciddiye alacag1n1
zannetmem. ''
Ebu Omer ile k1sa bir an bak1§an Hamid soylediklerinin ye-
terli gelmedigini fark edip iisteledi.
''Hay1r hay1r ba§kad1 hazretleri, emin olun bilmedikleriniz
var. Adam sadece bunlar1 soylemekle kalm1yor, yeni bir sistem-
den bahsedip duruyor halka. ''
''Evet ancak ortada fiili bir su<; olmadan sadece dil§iinceleri
i<;in §eriat1 uygulayamay1z ona. ''
Hamid'in yiiziinde belli belirsiz bir ofke dalgas1 belirip kay-
boldu. Sogukkanl1 olmaya <;al1§arak kar§1l1k verdi ba§kad1ya:
''Yeni bir sistem vaat ederek insanlan isyana te§vik etmek-
te! Karmatilerle gizli gizli goril§tiigil soyleniyor, onlara kat1lma-
sa bile fikren desteklemekte. Ostelik bu §arlatan1n sozleri halk1
kotii etkilemekte! Sokaklarda verdigi vaazlarda insanlar t1pk1 bir
peygamber gibi tapmakta ona! Onun ileride yeni halife olup hi-
lafet makamma ge<;mesini istiyorlar. Su an diinyadan elini etegini
<;ekmi§ bir dervi§ gibi goriinebilir ancak goriinii§ sizi aldatmas1n
ba§kad1 hazretleri. Bunlar i<;lerinde oyle bir h1rs ve iktidar arzu-
su ta§1rlar ki en ufak f1rsatta yonetimi ele ge<;irmek i<;in her §eyi
yaparlar! Bunu da halk i<;in yapt1klar1n1 soylerler. Halbuki tek
arzular1 kendilerini tatmin etmektir. Su anda halife olmay1 dil-
§ilnmilyorsa da halk1n te§vikiyle eninde sonunda dii§iinecektir. ''
Ba§kad1 Ebu Omer'e k1sa bir bak1§ att1ktan sonra kar gibi
beyaz, uzun sakal1n1 s1vazlad1.
''Bu soyledikleriniz onemli iddialar. Ve sonuna kadar da
hakl1s1n1z. Size kat1l1yorum. Lakin somut bir ad1m atmadan §e-
riat1 uygulamak Allah'1n ad1na giicii kotilye kullanmakt1r. Once
harekete ge<;meli ki biz de yakalay1p §eriat1 uygulayabilelim!''
Hamid oltan1n ucuna yem takmas1 gerektigini anlam1§t1.
Derhal at1ld1.
''Elbette Allah'1n size verdigi yetkiyi en dogru §ekilde kullan-
man1z gerekir. Bagdat §ehrinin ba§kad1s1 olarak omuzlar1n1zdaki
yiik <;ok biiyiik. 0 nedenle hakl1s1n1z. Konuyu kapat1yorum. Siz
en dogrusunu bilirsiniz. ''

379
~arab1ndan biiyiik bir yudum ald1ktan sorua devam etti ko-
nu§maya Hamid.
''Ba§ka §eyler konu§al1m. Soyleyin bana ba§kad1 hazretleri,
daha evvel nerede kad1yd1n1z?"
''Uzun zaman Kufe'de kad1!1k yapt1m, ba§kad1 olarak ilk
gorevim Bagdat'ta oldu. ''
Hamid ya§II adam1n yiiziine uzun uzun bak1p oldiiriicii dar-
beyi indirdi.
''Halife hazretleri Kahire'de giic;lii bir ba§kad1ya ihtiyac; ol-
dugunu soyledi bana. T1pk1 sizin gibi. Onerebileceginiz birileri
var m1 acaba?''
Kahire ba§kad1l1g1n1 duyan ibni Miikrem'in beyaz sar1g1n1n
c;evreledigi k1r1§ kiri§ yiiziiniin ortas1ndaki minik gozleri parlad1.
''Demek Kahire ba§kad1s1 ic;in birini ar1yorsunuz.''
''Evet aynen oyle. Bilmenizi isterim ki sizin onerileriniz be-
nim ic;in c;ok k1ymetlidir. ''
''Kahire ba§kad1smm mutlaka tecriibeli biri olmas1 gerekiyor. ''
''Kesinlikle. ''
''Allah'1n buyruklar1n1 yerine getirip adalet dag1t1rken ayn1
zamanda devletini ve milletini de dii§iinmelidir. ''
"Aynen oyle. ''
ibni Miikrem ne diyecegini bilemez halde ona bakarken Ha-
mid devam etti sozlerine.
''Ayn, zamanda bu ba§kad1n1n sadece sue; i§lenmesini bek-
lememesi, sue; i§leme potansiyeli olan ki§ilere de gereken cezay1
vermesi gerekir ki devletimizin bekas1 siirsiin. ''
Ba§kad1 mesaj1 almi§tl. Sesini biraz daha yumu§atarak sordu:
''Peki bu goreve benim talip olmam1 nas1l kar§1lars1n1z?''
Hamid giiliimsedi.
'' Memnuniyetle kar§1lar1m. Sizin yerinize de Ba§kad1 Ebu
Omer olur burada. Ancak belirttigim gibi sue; i§lenmemi§ olsa
bile o potansiyeli ta§1yan birini cezaland1rmal1s1n1z ki bu goreve
lay1k oldugunuza kanaat getirsin halife hazretleri. ''
ibni Miikrem ile Ebu Omer kisa bir an baki§nlar. Konu§masalar
bile baki§larmdan ne dii§iindill<lerini okuyabiliyorlardi birbirlerinin.

380
K.tsa bir an sessiz kalchktan sonra ''HakhslillZ, '' diye kar§ilik verdi
ibni Miikrem. Ardmdan Ebu Omer'e dondii.
''Su Hallac-1 Mansfi.r'u iyice bir ara§t1ral1m bakal1m. Milleti
isyana te§vik etmek ve halifelik iddialar1 yenilir yutulur §eyler
degil emniyet miidiiriine haber verin, hemen yakalan1p ifadesi
al1ns1n. ''
Ebu Omer ba§Inl sallad1. Gozlerinden vaat edilen yeni konu-
munun yaratt1g1 heyecan okunuyordu.
''Nas1I emrederseniz ba§kad1 hazretleri. ''
Hamid hedefine ula§manm verdigi keyifle elini kald1r1p az
ilerideki zenci koleyi yan1na c;ag1rd1. Sahibinin el hareketini go-
ren kale neredeyse uc;arcas1na yanlar1na geldiginde ta§1d1gi gii-
mii§ tepsiyi uzatt1 Hamid'e. Kadehini degi§tiren Hamid derin bir
nefes alarak bir yudum daha ald1 ic;eceginden. Gozlerini yaratt1g1
bu cennet bahc;esinde gezdirirken her §eyin planlad1gmdan daha
kolay gerc;ekle§tigini dii§iindii. Bu hedefine ula§mas1n1n da zor
olmayacag1n1n i§aretiydi ona gore.
Yeniden ba§kad1ya doniip bir §ey soyleyecekken kap1dan
ic;eri giren adam1 fark etti ans1z1n. Yarunda alt1 tane koruma as-
keri ile ic;eri giren kisa boylu adam Yunan as1ll1 bir had1m olan
Ba§kumandan Munis el-Muzaffer'den ba§kas1 degildi. Yiiziinde
oldukc;a endi§eli bir hal vard1. <;ekik kara gozleri bahc;ede k1sa
bir an gezindikten sonra Hamid'de durdu. Onu fark eder etmez
h1zl1 ve sen ad1mlarla ona dogru yiiriimeye ba§lad1. Askerler
komutanlarm1 arkas1ndan takip ediyorlard1. Hamid ters giden
bir §eyler oldugunun fark1ndayd1. Zira Ba§kumandan Munis'in
gece vakti habersiz evine gelmesi pek hayra alamet degildi. Bir-
kac; saniyede Hamid'in yan1na ula§an Munis, ibni Miikrem ile
Ebu Omer'e ba§1yla selam verdikten sonra tok bir ses tonuyla
konu§maya ba§lad1:
'' Acil bir §ekilde ozel olarak konu§mam1z gerekiyor vezir
hazretleri. ''
Durumun olaganiistiiliigiiniin fark1na varan ba§kad1 ile kad1
sayg1yla selam verip oradan uzakla§tiktan sonra Munis, Hamid'in
kulag1na dogru egilip neredeyse f1s1lt1 halinde konu§maya ba§lad1:

381
''Durum ~ok fena. insanlar Bagdat sokaklar1nda toplanma-
ya ba§lad1. Hepsi adalet ve e§it haklara sahip olmak istiyor. Da-
has1 ordu i~inde de huzursuzluklar ba§ gosterdi. Olay biiyi.irse
yeni bir isyan dalgas1 ile bogu§mak zorunda kalabiliriz. ''
Hamid'in yiiziinii §eytani bir giiliimseme kaplad1. i§te bek-
ledigi f1rsat ayaklar1na kadar gelmi§ti. Ba§kad1n1n soziinii ettigi
somut olay bu olacakt1! Bu insanlar1 ve dahas1 orduyu isyana
te§vik eden bizzat Hallac'1n kendisiydi! K1sa bir siire sonra, o
biiyiicii §arlatan Hallac sayesinde hem iilkedeki en gii~lii adam
olacak hem de daha evvel zay1fl1g1 nedeniyle ba§aramad1g1 i§i
ba§aracak ve ondan sonsuza kadar kurtulacakt1.

382
41

TEKiRDAG

oluk sabah I§1g1 bulutlarm ard1ndan yeryiiziine ula§1p, tiim


diinyay1 mavi bir renge bogarken incecik bir yagmur da t1pk1
bir sicim gibi §ehrin iizerine yag1yordu. Bulundugu odan1n i~inde
tek bir pencere ve ~ok az e§ya vard1. Tiil perdeden s1zan sokak
lambas1n1n soluk I§1g1 oday1 belli belirsiz ayd1nlat1yordu. Yatagm
hemen yan1nda yere serdigi seccadesinin iizerinde dizlerinin iize-
rinde oturmu§ olan ismail, kollar1n1 gogsi.inde birle§tirmi§, dua
ediyordu. Bir iki saniye sonra one egilerek aln1ru yere degdirdi
ve hemen sonras1nda kalk1p yeniden onceki pozisyonunu ald1.
''Es selamu aleykiim ve rahmet'tullah," diyerek saga ve sola
ba§1yla selam verdikten sonra namazm1 bitirip ayaga kalkt1. Bii-
yiik bir ozenle katlad1g1 seccadesini s1rt ~antas1na yerle§tirdikten
sonra cep telefonunu eline al1p ekran1na bakt1. Bekledigi mesaj
gelmemi§ti. Telefonunun sesini a~1p cebine koyduktan sonra
~antas1n1 da al1p odadan ~1kt1.
Salona ge~tiginde kalabal1gm dag1ld1g1n1, birka~ ya§I ge~kin
hac1n1n tek tiik siyahlar1n oldugu beyaz sakal1 gogsiine kadar
inen hoca ile sohbet ettiklerini fark etti. Tekkelerde genellikle
sohbetlerin ard1ndan insanlar kal1p sohbetin i~erigi hakkmda
kendi aralar1nda konu§maktan ho§lan1rlard1. Kimi zaman §eyh-
lerinin onlara verdigi gorevleri yerine getirir, kimi zaman da bu

383
gorevlerin rnanas1 iizerinde derin tart1§rnalara dalarlard1. Onun
odadan c;ikt1g1n1 goren hoca adarnlara bir §eyler soyledikten son-
ra yan1na geldi h1zl1ca.
''Bu gece burada kalrnayacak rn1s1n1z?''
Hay1r anlarn1nda ba§1n1 sallad1 isrnail. ''Onernli bir haber
bekliyorurn, hernen yola c;1krnarn gerekecek. ''
'' Anl1yorurn, nas1l isterseniz. Bilrnenizi isterirn ki sizin ic;in
beni arayan ki§i bizirn ic;in c;ok onernli biridir. Sizin c;ok rniihirn

bir dava adarn1 oldugunuzu soyledi. Sizin gibi birini tekkernizde


ag1rlarnak bizirn ic;in §ereftir. Seyhirniz de bundan rnutlu olacak-
tl.1" erninirn. ''
Kalbin_in rninnetle doldugunu hissetti isrnail. Boyle takdir
gorrnek al1§1k oldugu bir durum degildi. Yiiziine c;arp1k bir gii-
liirnserne yerle§tirip cevap verdi:
'' Ba§ka bir sefere in§allah. ''
Birkac; saat onceki hareketli anlar1n etkisi alt1ndayd1 hala.
Yernye§il gozleri kanlanrn1§, etraf1nda rnor halkalar olu§rnU§tu.
Su son bir haftada bariz bir §ekilde kilo kaybetrni§ti. Dogru diiz-
giin uyuyarn1yor, her an tetikte ve hedefinin pe§indeydi. Bu i§
bittigi zarnan biiyiik bir i§ ba§arrn1§ olacag1n1 kendisine hatl.l"la-
tarak rahatl1yordu. Ancak §irndi bir sorun vard1. Algan Atarnan
ve Sirin Ozdernir'in iizerlerine yerle§tirdikleri rnikro c;iplerden
gelen sinyal kaybohnu§tu. Fark ettiler bu §ekilde takip edildik-
lerini diye dii§iindii isrnail ic;inden. Belki de tek yaprnas1 gereken
takip edip rniidahale etrnernekti. Bu sayede s1rr1 bulana kadar
onlar1 izlerneyi ba§arabilirdi. Yapt1g1 bu hara affedilir gibi de-
gildi. Hatas1ru nastl affettirecegini bilrniyordu §eyhine. Su anda
nerede olduklar1na dair hic;bir fikri yoktu. Tek avuntusu art1k
ikisininde polis taraf1ndan aran1yor olduguydu. Asla polisten
yard1rn alarnazlard1.
Birden cep telefonunun sesiyle dald1g1 dii§iincelerden s1yr1l-
d1. Heyecanla telefonu cebinden c;1kar1p baktigmda bunun bir
rnesaj oldugunu fark etti. Ba§ml kald1.1"1p kar§1s1ndaki hocaya
giiliirnserneye c;al1§t1.
'' Miisaadenizle, onernli bir konu. ''

384
Adam1n ba§iyla selam vererek uzakla§mas1n1n ardmdan
pencere kenar1na dogru yiiriidii ve gelen mesaj1 t1klad1. Bu bir vi-
deoydu. Gece haberlerinden k1sa bir kesit sunan video tiirbedeki
cinayeti ve zanl1lar1 gosteriyordu. Birka~ dakika sessizce videoyu
izledikten sonra yiiziine sinsi bir giiliimseme yay1ld1. Seyhi hak-
l1yd1. Ger~ekten de ait oldugu tarikat toprag1n alt1ndaki kokler
gibi devlerin i~inde her yan1 sarm1§t1. Birlikte ~ok gii~liilerdi. Ve
onlar1 zay1flatacak her tiirlii engeli ortadan kaldirmal1yd1lar. Sa-
bah1n soluk l§1g1 pencereden siiziilerek yiiziine yansirken bak1§-
lar1 bulundugu tekkenin bah~esine kayd1. Ge~mi§inde ne kadar
zay1f ve muhta~ durumda ise §imdi o kadar gii~liiydii. Ait oldugu
bir yer ve onun arkas1nda olan insanlar vard1. Sevildigini hisse-
diyor, bu his ona biiyiik bir gii~ veriyordu. Ne annesinden ne de
babas1ndan gormedigi sevgi ve ilgiyi tarikat1 ve §eyhi sayesinde
tad1yordu. insan ailesi i~in her §eyi yapard1. Onun ailesi de bagl1
oldugu tarikatt1. Telefonun yeniden ~almas1yla dald1g1 dii§iince-
lerden s1yr1ld1. Ekrana bakt1g1nda kalp at1§lar1n1n h1zland1g1n1
hissetti. Bekledigi mesaj gelmi§ti. Biiyiik §eyh yapt1g1 bu hatay1
affettigini ama elini ~abuk tutmas1 gerektigini belirten bir mesaj
yollam1§t1. Kalbi sevin~le ve minnetle doldu. Ne yapmas1 gerekti-
gini biliyordu. Her §eyin ba§lad1g1 noktaya, nigahdar1n evine gi-
decekti. Biliyordu ki eninde sonunda oraya geleceklerdi. Ondan
sonra onlar1 takip etmesi kolayd1.

385
42

NEWYORK

evasa duvar1 boydan boya kaplayan onlarca plazman1n bii-


yiik ekranlar1nda her iilkenin borsas1ndaki ve paras1ndaki
anl1k deg.i§irnleri gosteren tablolara dikkatle bak1yordu Mo§e
Eshkenazi. Biiyi.ik bir luzla inip <;ikan ve rengi degi§en tablolar
uzaktan bak1lmca bir §ehrin gece yar1s1 u<;aktan goriilen goriin-
tiisiine benziyordu. Bu oda onun diinyadan soyutland1gi yerdi.
Neredeyse elli y1ld1r bu ekranlara bak1yor, bu rakamlar iizerinde
yapt1g1 manipiilasyonlar sayesinde diinyan1n en zengin adamla-
r1ndan biri haline gelmi§ti. Masas1n1n iizerinde duran, i<;indekileri
ozel bir 1s1 ve nem derecesinde tutan, deve kemigi ve kat1 pirin<;ten
imal edilmi§, p1rlantalarla siislii kutusundan, tanesi 1150 dolar
olan Gurkha Black Dragon marka purolarmdan birini al1p yakt1.
Diinyan1n en pahal1 purosu olan bu puro ozel olarak Kamerun,
Dominik, Honduras ve Connecticut tiitiinlerinden imal ediliyor,
hepsi on be§ y1l eskitiliyordu. Kutusu ozel olarak Hindistan'da
sadece be§ adet iiretiliyor ve 115 bin dolara sat1l1yordu. Her ku-
tuda yiiz adet puro vard1. Bu ve yine adedi 1000 dolar olan ev
iiretirni, 71 ytll1k 42 Ring Gauge La Corona 1937 adl1 purolar1
onun en biiyi.ik zevkiydi. i<;eriyi yogun bir tiitiin kokusu kaplad1.
Gri dumanlar yiiksek tavana dogru siiziiliirken abanoz agacmdan
yap1lrm§ koltuguna yaslan1p derin bir nefes ald1. Tiirkiye'de i§ler

386
istedigi gibi gitmiyordu. S1rr1 hala ele ge<;irernerni§, ele ge<;irrne-
leri i<;in sahaya siirdiikleri nigahdar1n k1z1 ile bir profesoriin izini
kaybetrni§lerdi. Bu geli§rnelerden Konsey'i haberdar etrnerni§ti.
Etrnesine de gerek yoktu. Onlar sadece sonu<;la ilgileniyorlard1.
Masas1n1n iizerinde duran bilgisayarm1 a<;1p rnasaiistiine indirdi-
gi videoyu t1klad1. Ekranda istanbul Oniversitesi'nde ba§lat1lan
protestolar1n goriintiisii belirdi. K1zl1 erkekli gen<;ler ellerinde
okullar1nm boliinrnesini isternediklerini belirten pankartlar tutu-
yorlar, i<;lerinden biri bir kag1da yazrn1§ oldugu bildiriyi okuyor-
du. Mo§e Tiirk<;e bilrniyordu arna konunun neyle ilgili oldugunu
ogrenrni§ti ve ogrencilerin viicut dillerine bak1l1rsa bu konuda
epey ate§liydiler. Goriintiiyii ilerletince kalabal1k <;ogal1yor, og-
rencilerin aralar1na ba§ka okullardan geldigi soylenen yeni yiizler
de kat1l1yor ve atuan sloganlar1n rengi degi§rneye ba§l1yordu. Bi-
raz daha ilerletince kar§It bir grup protestoya dahil ohnu§ ve kar-
§Il1kh atI§rnalara ba§larn1§t1. K1sa siirede bu at1§rnalar <;at1§rnaya
ve hiikiirnet kar§1t1 gosteriye donrnii§tii. Mo§e giiliirnsedi. 0 ka-
dar kolayd1 ki bunu yaprnak. Burada sadece ogrencilerin o srrada
neyden rahats1z olduklar1n1 bulrnak yeterli olrnu§tu. Konu belir-
lenince onun iizerine gitrni§ler, kontrollerinde olan tarikatlardan
yard1rn al1p protestoya radikal dincileri yerle§tirrni§ler ve kendi
adarnlar1 bir iki ki§inin §iddet kullanrnalarm1 saglayarak olaylar1
§iddetlendirrni§lerdi. 0 protestoyu yapan gen<;lerin hepsi ger<;ek
bir protesto oldugunu, kendi arzular1 ile oraya gittiklerini, iini-
versitelerinin boliinrnesini engellerneye <;al1§t1klar1n1 soyleyebilir-
lerdi. Hakl1lard1 da. Onlara gore ger<;ek bir protestoydu. Bihne-
dikleri, yeryiiziindeki tiirn isyanlarm ve protestolar1n ba§lang1<;
fitilini onlar1n yakt1klar1, onlar1n biiyiittiikleri idi. T1pk1 bundan
daha evvel Gezi Park1 eylernlerinde yapttklar1 gibi. Yine gen<;le-
rin ve <;evrecilerin Taksirn'deki bir parktaki aga<;larm kesilerek
yerine Top<;u Kt§las1 yap1lrnas1n1 engellernek arnac1yla yapt1klar1
masurn gosteri, onlara bagl1 bir tarikatm polislerinin s1rf olayla-
r1n buyii111esi i<;in orant1s1z §iddet uygularnas1 nedeniyle devasa
bir hiikiirnet kar§1t1 protestoya donii§rnii§tii. Olkenin ba§tndaki
liderin otoriter tavr1 nedeniyle geri ad1rn atrnayacag1n1 <;ok iyi

387
bildikleri i~in bu dururnu iyi kullarnru§lard1. Sahaya kendi yo-
netirnlerinde olan radikal gruplar1 siirrnii§ler, bu radikal gruplar
gen~lere uygulanan orant1s1z polis giicii kar§1s1nda ~ileden ~1kan
ve sokaklara dokiilen halk1n aras1na kar1§arak gizlenmi§lerdi.
Arkas1 ~orap sokiigii gibi gelmi~ti. Siyasi partiler, rnilletvekil-
leri, muhalifler, halk evleri, sendikalar, az1nlikta kalan, haklar1
yenrni§ LGBT bireyler, ~evreciler, ulusalc1lar, iilkiiciiler, kornii-
nistler, anar§istler, liberaller, ferninistler ve hatta futbol carnias1
bile sokaklara dokiilrnii§lerdi. Hepsi hakl1 ve onurlu bir nedenle
protestoya kat1lnu§lard1. Hepsi olanlara isyan ettikleri i~in d1§a-
r1dayd1lar. Liderlerinin dedigirn dedik tavr1 ve yurnu§ak olmayan
a~1klarnalar1yla daha da sinirlenmi§lerdi. Arna yine de hepsinin
gerek~esi ~ok rnasurndu asl1nda. iki tane yurnu§ak sozle insanlar
sakinle§tirilebilir ve olaylar1n kontrolden ~1krnas1 engellenebi-
lirdi arna biliyordu Mo§e boyle olrnayacag1n1. Lideri iyi analiz
etrni§lerdi zira bulundugu yere ~1krnas1n1 kendilerine bor~luydu
o da. insanlar1n bilrnedigi §ey diinya iizerinde yaprak k1p1rdasa
bunun onlara bagl1 olduguydu. Yine de Mo§e yapt1klar1 rniida-
halenin bu derece ba§ar1l1 olacag1n1 tahrnin etmerni§ti. Ho§ hii-
kiirnet dag1lrnam1§tl arna s1ki bir gozdag1 alnu§ ve ad1rnlarma
dikkat etmek zorunda kalrn1§lard1. Arna verilrnek istenen rnesaj
verilmi§ti sonu~ta. Oyle hen ~ok gii~liiyiirn diyerek kafas1na gore
hareket etrnek yoktu. insanlar1 bulunduklar1 yere kimlerin getir-
digini unutturrnamak gerekiyordu.
Arap Bahar1 buna en iyi ornekti. Tunus'ta zavall1 bir so-
kak sat1c1s1 olan Muhammed Buazizi'nin paras1zl1ktan ve a~l1k-
tan kendini yakarak intihar etmeye ~al1§rnas1 sonucu insanlar
ayaklanm1§, protestolar tiirn iilkede ~1g gibi biiyiiyerek yay1l-
rn1§, en sonunda diger iilkelerdeki insanlar1 da etkileyerek Arap
Bahar1'n1 ba§latm1§t1. Bunun sonucunda Tunus'u 24 y1l yonetrni§
olan Curnhurba§kan1 Zeynel Abidin iilkeden ka~mak zorunda
kalrn1§, Cezayir'deki biiyiik protestolar sonucunda 19 y1ll1k ola-
ganiistii hal kald1r1lrn1§, Ordiin'de Kral Abdullah hiikiirneti ve
kabinesini dagit1111§, Sudan ba§kan1 yeni se~irnlere kat1lrnayaca-
guu a~1klarn1§, Yemen Devlet Ba§karu Salih istifa etmi§, Urnrnan
388
sultaru meclise yasama yetkisi vermi§, M1s1r'da Hiisnii Miibarek
ve Ahmet Sefik istifa etmi§, ordu darbe yapmt§, parlamento ve
iktidar partisi dag1t1lrm§, Libya'da muhalifler yonetimi ele ge~ir-
mi§, liderleri Kaddafi'yi sokak ortas1nda katletmi§, NATO ise
bu iilkeye askeri operasyonlar diizenlemeye ba§larm§tt. Kii~iik
bir protesto devasa bir k1tay1 etkileyen fitili ate§lemi§ ve olaylar
domino etkisi gostererek h1zla ilerlemi§ti. Elbette tiim o protes-
tolar1n yay1lmas1nda, biiyiimesinde ve ilerlemesinde onlar1n pay1
vard1. Firsat ~1kt1 rm bunu asla ka~1rmazlard1. 0 sokak sat1c1s1
gencin kendini yakttktan sonra insanlar1n tepki gostermesini fir-
sat bilmi§ler, kii~iik ~apl1 protestolara miidahale ederek kii~iik
bir ate§i yang1na ~evirmi§lerdi. Eger firsat ~1km1yorsa bunu her
zaman kendileri yarat1rd1. Ger~i bu sayede Arap iilkelerine bir
par~a demokrasi gelmi§ti ama ama~ bu degildi elbette. Arna~ her
zaman Konsey'in ~1kar1yd1. Hi~bir zaman emperyalizmin kar§1-
s1na dikilen liderleri sevmemi§lerdi. Bu yiizden Atatiirk'ten, Fi-
del Kastro'dan, Gandhi'den ya da Lenin'den ho§lanmam1§lard1.
29
Emperyalizm onlar i~in en onemli ilkeydi. Kendi kendine yeten
bir halk emperyalizme boyun egmezdi ve bunu saglamaya ~al1-
§an liderler de onlar1n dii§man1yd1 her zaman. Zaten elli y1ldan
fazlad1r kendi istedikleri liderleri getiriyorlard1 iilkelerin ba§tna.
0 lider biraz kafa tutacak olsa hemen ipi ~ekiliyor, yerine yeni-
sini buluyorlard1. 0 nedenle diinya iizerinde yonetimde olup da
onlar1n getirmedigi kimse yoktu.
Purosundan derin bir nefes daha ~ekip duman1 havaya sa-
vurdu. Videoyu kapat1p arkas1na yasland1 yeniden. Bu olaylar1n
~ok biiyiirneyecegini biliyordu ama yine de hiikiimeti ~ok kor-
kutmu§ olmal1yd1. Giilmeye ba§lad1 Mo§e. Bu sefer ki miidahale-
lerinin siyasi hi~bir hedefi yoktu oysa. Tamamen profesorii ko§e-
ye s1k1§t1r1p polisten yard1m almas1n1 engellemek ama~l1yd1. Arna
yine de biraz goz korkutmak her zaman iyiydi. Efendinin kim
oldugunu hep hat1rlamalar1n1 sagl1yordu. Saatine bakt1, 23.11
idi. Bu durumda istanbul'da saat 08.11 demekti. Ogluna vak1f-
tan uzak durmas1n1 ve kimseyle ili§ki kurmadan neler oldugunu

29 Bir devletin ya da ulusun, b~ka devlet ve uluslan kendi yaranna kullanroas•, yararlan-
roas1, kendi ~Ian dogru.ltusunda etki etmesi.

389
ogrenrnesini soylemi§ti. Diin konu§tuklar1nda heniiz bir haber
olmad1g1n1 ama tarikat1n adam1n1n pe§lerinde oldugunu, §eyhle
gorii§tiigiinii, onlar1n misafiri oldugunu ve an an bilgi ald1g1n1
soylemi§ti. Geride iz b1rakmad1g1n1, endi§e etmemesi gerektigi-
ni, bu i§i ondan daha iyi kimsenin halledemeyecegini eklemi§ti.
Kesinlikle ondan daha iyi kimse halledemez diye ge~irdi i~inden
Mo§e. Tek oglu o kadar donan1ml1 ve zekiydi ki neyi nas1l hal-
ledecegini hep bilirdi. Son y1llarda finans §irketlerinin daha da
biiyiimesinde onun katk1s1 tart1§1lmazd1. Kurdugu imparatorlu-
gu ona b1rakacag1 i~in mutluydu. Gozii a~ik gitmeyecekti. Bu s1-
rada telefonuna gelen mesajla irkildi. Ekrana bakt1g1nda bunun
oglundan geldigini anlad1. Mesaj k1sa ve netti.
''Bu gece sonuca ula§acag1m. Merak etme. ''

390
43

BAGDAT
MS 916

aray1n cenneti and1ran bahc;esine bakan pencerenin oniinde


kale k1zlar1n elbisesinin ku§ag1n1 baglamas1n1 bekleyen va-
lide sultan, bir yandan da ne yapacag1n1 dii§iiniiyordu. <;ocuk
30
denecek ya§ta memleketi Yunanistan'dan kopar1!1p Naime la-
kab1yla bir cariye olarak Halife Mutedid'e verilmi§, ard1ndan
oglu Muktedir'i diinyaya getirince halife tarafindan azat edilip
Sagab 31 ad1n1 alrm§tl. Bu sarayda o kadar c;ok §ey gormii§, gec;ir-
mi§, o kadar c;ok olay ya§am1§t1 ki birkac; omre s1gabilirdi tiim
ya§ad1klar1. Ayag1n1 kaydirmak isteyen pek c;ok dii§mandan tut
da dost goriiniip arkas1ndan b1c;aklayan1na, c;1kar1 ugruna ona
ihanet edenden ac;1k ac;1k dii§man1na koz verenine kadar her c;e§it
insan ve entrikaya §ahit olmu§tu. Ancak hic;biri oglu Muktedir'in
halife ilan edilmesinden sonra olanlar kadar sinsi degildi. Her an
arkas1n1 kollamak, hie; kimseye giivenmemek, siirekli insanlar1n
gerc;ek niyetleri ile dii§iincelerini anlayabilmek ic;in ugra§mak
yorucuydu. Ana ogulun birbirlerinden ba§ka giivenecek kimse-
leri olmarm§tl. Bu nedenle uzun y1llar devlet i§lerinde soz sahibi

30 Tatl1
31 Yaramaz

391
olmu§tu valide sultan. <::ocuk ya§ta halife olan oglunun kurtlar
sofras1nda yem olmamas1 i<;in onun her §eyi olmu§tu. Vezirlerin
ve komutanlar1n iktidar i<;in birbiri ile k1yas1ya miicadele ettigi
sarayda hayatta kalmak ba§l1 ba§1na bir olayd1. Oglu egemen
olacag1 ya§a gelene kadar zarar gormemesini saglamak i<;in tiim
ili§kileri belli bir <;izgide tutmaya <;alI§ffiI§tI. Sevmediklerine se-
vermi§ gibi goriinmii§, dost goriinen dii§manlar1 bilip bilmemez-
likten gelmi§ti. Bu nedenle her §eye, herkese kar§I giivenini yi-
tirmi§, diinyan1n ac1mas1z ve kotii bir yer oldugunu dii§iinrneye
ba§lam1§t1. Taki Hallac-1 Mansur'u tan1yana degin. Bunca y1ll1k
hayat1nda gordiigii en diiriist, en iyi, en candan ve sahici insan
Hallac olmu§tu Sagab Hatun'un. Onunla tan1§t1g1 ilk andan itiba-
ren yayd1g1 I§Iktan, sozlerinden ve davran1§lar1ndan etkilenrni§,
o dik duru§u, sakinligi, sogukkanl1l1g1 ve ba§kalar1n1n goziinii
kama§tiran diinya nimetlerinin onun i<;in hi<;bir anlam ifade et-
meyecek denli Allah a§1g1 olmas1na hayran kalm1§t1. Ba§kalar1n1
biiyiileyen para, pul, mevki ya da tiim diger degerli §eyler Hallac
i<;in hi<;bir §ey ifade etmiyordu. Onunla yapt1klar1 sohbetlerin
tad1 hi<;bir §eyde yoktu. Kafas1ndaki sorular1n hepsine oyle giizel
cevaplar vermi§ti ki yiireginde en ufak bir §iipheye yer kalmamI§tI
onu tan1d1ktan sonra. Onun sayesinde dindar biri olmu§tU. Zira
Hallac'1n soyledigi gibi dindarl1g1n dinle hi<;bir alakas1 olmad1g1-
n1, bunun Allah ile ki§inin kendi aras1nda oldugunu kavram1§t1.
Hakk1nda soylenen tiim mucizelerin ger<;ek oldugunu biliyordu.
Zira o hi<;bir hekimin yapamad1g1ru yapml§ ve oliime yiiriiyen
oglu Muktedir'i kurtarmI§tI. 0 ate§li humma nobeti Muktedir'in
agabeyinin can1n1 nas1l ald1ysa onun da ya§am ate§ini sondiire-
bilirdi i<;inde. Hallac bamba§kayd1 biliyordu. 0 yiice bir insand1.
Oglu Muktedir de bu biiyiik zata sayg1 duyuyor, keramet sahibi
oldugunu biliyor, korunup kollanrnas1n1 sagl1yordu. islam dinini
yaymak amac1yla ba§ka topraklara gidi§i halifeyi de iizmii§tii.
Zira tan1§t1klar1ndan sonra pek <;ok konuda onun da fikrini al-
m1§, kritik konularda objektif ve dogru bakt§ a<;1s1na giivenmi§-
ti. Babas1yla dogru diiriist bir ili§ki ya§amayan Muktedir i<;in
Hallac bir anlamda baba gibi de olmu§tu. Mii§vik, sagduyulu,

392
dogru yolu gosteren bir baba. Halife oglunun Hallac'a ozenip
onun gibi hayat ya§amak istese de bunu asla yapmayacag1n1 bili-
yordu. Arna en az1ndan bu miithi§ Allah dostu insandan bir §ey-
ler ogrenip devleti oyle yonetmesinin hem kendisi hem de iilkesi
ic;in en iyisi oldugunun da fark1ndayd1. Bu nedenle aralar1ndaki
ili§kinin geli§mesi ic;in elinden geleni yaprru§tI. Bunda ba§ar1l1 da
olmu§tU. Ancak son giinlerdeki dedikodular goziinii korkutmu§-
tu valide sultan1n. Hakkinda soylenenlerin dogru olmad1gma
ad1 kadar emindi ama oyle iddialar ortaya at1l1yordu ki bunlar
yanl1§ ki§iler taraf1ndan halifeyi kand1rmak ic;in kullan1labilirdi.
Mesela ikinci Vezir Hamid tarafzndan diye gec;irdi ic;inden Sagab
Hatun. 0 adamdan oldum olas1 hie; ho§lanmam1§t1. Kaba saba
§akalar yapan, ofkesini kontrol edemeyen, ac1mas1z, intikamc1
ve en onemlisi a§1r1 h1rsl1 bir adamd1.
Kap1n1n c;almmas1yla irkilerek dald1g1 dii§iincelerden s1yrildt.
''Girin! ''
ic;eri giren el-G1lmanu's-Sevdan birliginin siyah kale asker-
lerinden biri olan muhaf1z1n yanmda kenarlar1 alt1n rengi, ye§il
bir kaftan giymi§ olan Ba§mabeyinci Nasr Ka§uri vard1. Bir el
i§aretiyle muhaf1za beklemesini soyledikten sonra ba§mabeyin-
ciye dondii.
''Nerede kald1n1z? Merak ic;indeyim!''
Ba§mabeyinci valide sultan1n oniinde sayg1yla egildikten
sonra ceva p verdi:
''Elimden geldigince c;abuk hareket ettim sultan1m. Ebu Be-
kir Sibli ile bugiin ancak gorii§ebildim. ''
''Ne diyor? Bulabilmi§ mi? ikna edebilmi§ mi?''
''Ne yaz1k ki sultan1m. Ba§ar1s1z olmu§. Hallac §ehri terk
etmeyecekmi§."
Valide sultan asl1nda bu cevab1 alacag1n1 biliyordu, zira
Hallac'1n korkup kac;acagina asla ihtirnal vermiyordu. Onu ne
diinya mal1 ne de ugrayacag1 kotiiliikler korkutuyordu, o sadece
Allah'a s1gin1rd1. Ancak bir §eyler yapmazlarsa Vezir Hamid'in
elinden geleni ard1na koymayacag1na da emindi. Daha §irndiden
oglunun goziinii boyamaya ba§lamt§n. isyanlarda y1k1lan cami-
leri kendi servetinden harcayarak onar u11as1 ve Vasit'te biiyiik

393
bir cami yapt1rmas1 hem halk1n hem de halifenin ona sempa-
ti duymas1n1 saglam1§t1. Ozellikle hazine ile ilgili becerisi oglu-
nun Hamid'e gereginden fazla deger vermesine neden oluyordu.
Adam dorder y1ll1k donemlerle Vasit'in gene! miiltezirnligini32
otuz sene boyunca elinde tutmu§tu. Bunun nas1l oldugunu ha-
yal edebiliyordu valide sultan. Onun i;1karc1, ai;gozlii, kaba ve
hilekar biri oldugunu goremiyordu oglu. Gorse zaten onu vezir
yapmazd1 asla. Daha diine kadar annesinin soziinii dinleyen, her
konuda fikrini alan oglu ne yaz1k ki bir siiredir kendi kafas1na
gore hareket ediyordu. Uzun y1llar devlet i§lerini de idare eden
valide sultan art1k sadece haremden sorumluydu ve oglunun ala-
bilecegi yanl1§ kararlar ve etraf1ndaki yanl1§ ki§iler onu korku-
tuyordu. Hamid'in yanl1§ vergi politikalar1 uygulayarak devletin
hazinesine daha fazla para girmesini saglad1g1n1n fark1ndayd1 ve
bu yol tehlikeli bir yoldu. insanlar sokaklarda ai;l1ktan ve se-
faletten oliiyorlard1. Adaletsiz vergi sisteminin halk1n halifeden
nefret etmesine sebep olmas1 an meselesiydi. Daha da fenas1 or-
dunun rahats1z olrnaya ba§lamas1yd1. Hamid ii;in bunlar onemli
degildi, onun ii;in onemli olan tek §ey kendi konumu ve serve-
tiydi. Ve bunu ne §ekilde yapt1g1n1n, devletini ve halifesini zor
duruma dii§iiriiyor olmas1n1n hii;bir onemi yoktu. Ne yap1p ne
etmeli vezirin gorevinden azledilrnesini saglamal1, bir yandan da
diinya iizerindeki en masum insan olan Hallac'1 korurnal1yd1.
''Tahmin ettigim gibi," diye soze girdi ellerini oniinde ka-
vu§turarak. ''Hemen halife hazretleri ile konu§rnal1y1m. ''
''Kesinlikle hakl1s1n1z valide sultan hazretleri. Bu i§i yapsa-
n1z yapsan1z bir tek siz yapars1n1z. ''
~agab Hatun ba§mabeyincinin gozlerinin ii;ine bakn dikkatle.
"Senin de fikrini belirtmen icap eder. Muktedir sana da gii-
venir, inan1r. Etraf1ndaki fena insanlar1n kotiiliik dolu fikirlerin-
den etkilenmeden bir an evvel harekete gei;meliyiz. ''
Kole k1zlar valide sultan1 haz1rlad1ktan sonra sayg1yla oniin-
de egilip ba§ka ernri var rm diye beklerken ~agab Hatun h1zl1
hareketlerle oda kap1s1na yoneldi. Ba§mabeyinciyi odaya getirip

32 Devlet achna vergi toplayan ki~i

394
heykel gibi k1p1rt1s1z bekleyen muhaf1z gozlerini yere indirerek
kap1y1 ac;t1. Geni§ koridorda h1zl1 ad1mlarla yiiriiyen valide sul-
tan1 ba§mabeyinci takip ediyor, en onde ise kiic;iik bir muhaf1z
grubu yiiriiyordu. Birkac; ad1mda sultana yeti§en Nasr Ka§uri
oldukc;a endi§eli bir ifadeyle f1s1lt1 §eklinde konu§maya ba§lad1:
''Ba§vezir Ali Bin isa'ya da soylemek gerekmekte. Kendisi
ziyadesiyle Hallac'1 sevip saymaktad1r ancak son geli§melerden
sonra eger tavr1n1 ortaya koymazsa sonu pek iyi olmayacakt1r.
Dstelik kendisinin de hedef al1nd1gma ku§kum yok. ''
Bir yandan h1zl1 ad1mlarla yiiriiyen valide sultan bir yandan
da ak dii§mii§ sac;lar1n1n iizerine hafifc;e orttiigii ipek kuma§I dii-
zeltti. Ayn1 f1s1lt1l1 ses tonuyla kar§1l1k verdi:
''Benim de hie; ku§kum yok bu konuda. Vezir ibni isa dii-
riist, iyi niyetli, adil ve vicdanl1 bir adamd1r. Masum bir adanun
cezaland1r1lmas1na ya da oldiiriilmesine kar§I c;1kar sonuna ka-
dar. Ancak mesele burada en son sozii soyleyecek olan ki§idir.
0 ki§inin kotii. niyetli ki§ilerden etkilenmemesi gerekiyor. Vezir
Hamid'in gerc;ek yiiziinii ona gosterecek bir yo! bulmal1y1z. ''
Ba§mabeyinci ad1mlar1n1 valide sultana uydururken ba§1n1
sallad1.
''Boyle bir yol bulamazsak bile itibar1n1 yok edersek her §ey
kendiliginden c;ora p sokiigii gibi gelir sultan1m. ''
Valide sultan ba§mabeyincinin onerisini daha evvel dii§iin-
mii§tii. ancak ne yapmas1 gerektigine karar verememi§ti.
''Hemen veziri izletmeye ba§layal1m. Kimlerle gorii§iiyor,
kimlerle neler konu§uyor bilmek istiyorum. ''
''Emredersiniz valide sultan hazretleri. ''
Haremin geni§ koridorlar1ndan gec;ip halifenin c;ali§ma oda-
s1n1n oniine geldiklerinde durup derin bir nefes ald1 valide sultan.
Bir melek kadar saf ve masum bir Allah dostunun kaderi onun
ellerindeydi ve onun kaderini ogluna emanet edecekti. ic;inden
bir ses eger bu masum insana bir zarar gelirse bunun vebalini
er ya da gee; odeyeceklerini soyliiyordu ona. Derin bir nefe.s ala-
rak kap1n1n oniinde durdu. Kap1n1n oniinde bekleyen muhaf1zlar
onu goriince sayg1yla egildikten sonra ic;lerinden biri kap1y1 c;a-
l1p ic;eri girdi. Birkac; saniye sonra d1§ar1 c;1kan muhaf1z yeniden

395
egilip selam verdikten sonra, ''Halife hazretleri sizi bekliyor va-
lide sultan hazretleri," diyerek kap1y1 a~1 ard1na kadar. Valide
sultan ellerini oniinde birle§tirip ba§1n1 dikle§tirerek a~1lan kap1-
dan i~eri girerken ba§mabeyinci geride kal1p beklemeye ba§lad1.
Geni§ pencerelerinden batmakta olan giine§in alt1n rengi 1§1klar1
siiziilen oda geni§ bir kabul salonu kadar biiyiiktii. Kenarlar1
salk1m miicevherlerle siislii yatag1n ~apraz1nda yer olan devasa
~al1§ma masas1nda oturan Muktedir kar§1s1nda duran vezirlerini
dinliyordu annesi odaya girdigi vakit. Muhaf1z1n, ''Valide sultan
hazretleri!'' dedikten sonra ~1kmas1n1n ard1ndan ba§1yla anne-
sine yakla§abilecegini belli eden bir selam verdi. Valide sultan
oglunun yan1na dogru yiiriirken agaya kalkan halife annesinin
elini optiikten sonra yeniden yerine oturdu.
''Ne oldu boyle validem? Onemli oldugunu soylediler ko-
nu§mak istedigin mevzunun. ''
''Olduk~a onemlidir evet. Lakin yaln1z konu§mam1z gerek-
mekte."
K1sa bir an sessiz kalan Muktedir vezirlerine dondii.
''Yaln1z birak1n bizi. ''
Ali Bin isa sayg1l1 bir edayla yere kadar egilip selam ver-
dikten sonra Hamid bir §ey soyleyecek gibi olduysa da vazge~ip
birinci veziri taklit etti. Valide sultan iki vezirin ~1kmas1n1 bek-
ledikten sonra oglunun dizi dibine ~omelip elini dizine koydu.
"Oglurn, goziimiin 1§1g1, Allah'1n yeryiiziindeki eli, giine§im,
ay1m! Sen ki buyrugun alt1nda ya§ayan her insan1n carundan so-
rumlusun! Yiice Rabbim seni bunun i~in gondermi§ bu diinyaya,
onun adaletini dag1tabilesin diye! i§te bu insanlar arasmdaki en
ma sum olan1n kaderi senin elindedir. ''
Muktedir annesinin elinin iizerine elini koyduktan sonra se-
vecen bir ses tonuyla cevap verdi:
''Kimden bahsettigini biliyorum. Duydurn olanlar1. Hamid
'
anlatt1 az evvel."
Hemen yeti§tirmi§ diye ge~irdi i~inden valide sultan. Kim
bilir ne §ekilde aksettirmi§ti ogluna?
"Ne anlatt1 sana bilmiyorum ama soylenenlerin hepsi iftira.
Sen de tan1d1n onu. Onun hi~bir §eyde gozii yoktur, masum bir

396
Allah a§1g1d1r. Harnid'e asla inanrna! 0 kendi <;1kar1 i<;in her §eyi
yapabilecek biridir! ''
Muktedir yerinden dogrulup pencereye dogru yiiriidii. Giine-
§in son 1§tl<lar1 yiiziine vururken sakin bir ses tonuyla cevaplad1:
''Harnid'in kindar ve intikarnc1 oldugunu biliyorurn.
Hallac'a y1llar onceden gelen bir hirs1 oldugunun da fark1nda-
y1rn. Ancak hakl1 oldugu baz1 noktalar var.''
Valide sultanm kalbi yerinden <;1kacak gibiydi.
''Neyrni§ onlar?''
"Hallac'1n diinya rnal1nda gozii olrnadigrm ben de senin kadar
iyi biliyorurn, insanlar1 asla isyana te§vik enneyecegini de. Soyle-
digi diger sozler rnistik sufi sozleri i§te, bir su<; degil. Ancak verdi-
gi vaazlar insanlar tarafmdan yanl1§ algtlarup ayaklanrnaya sebep
olabilir. isterneden kotii olaylarm fitilini ate§leyebilir sozleri. ''
''Vergi sisterninin adaletsizliginden konu§ITIU§. Ki bu dog-
ru biliyorsun. Sana en ba§1ndan beri Harnid'in uygulad1g1 vergi
politikasm1n dogru olrnad1g1n1 soyliiyorurn. insanlar peri§an du-
rurnda. Bu boy le uzun siirrnez. Er ge<; isyan edeceklerdir. ''
Muktedir ofkeli bir ses tonuyla annesine dondii:
''O vezir devletin kasas1n1 dolduruyor arna! Biitiin bu dev-
let, bu saray, bu ordu nas1l doniiyor san1yorsun? Hazine bo§sa
iki giine yok olur bu irnparatorluk!"
'' Arna bunun <;6ziirnii zaten a<; olan halktan daha fazla vergi
toplarnak degil! Ostelik toplad1g1 vergiler d1§1nda insanlardan i§-
lerini halletrnesi i<;in para ald1g1 soyleniyor. Sana soyliiyorurn, o
adam fazla a<;gozlii ve kurnaz! Ali Bin isa halk1 ve orduyu fazla
k1zd1rrnarnak gerektigini, vergileri artnrrnak yerine saray1n gi-
derlerinin k1s1lrnas1 gerektigini soyliiyor. Gereksiz harcarna yap-
rnazsak insanlar isyan etrnezler! Onceki isyanlar1 hat1rla! Zenci
isyanlar1n1n sebeplerini, Karrnatileri! ''
"Hepsini <;ok iyi biliyorurn validern! Merak etrne! Ancak
art1k <;ocuk degilirn! Dogru ile egriyi pekala se<;ebilirirn! Hangi
vezirirnin hakl1 olduguna karar verebilirirn!''
Valide sultan ne diyecegini bilerneden ba§1n1 oniine egdi.
En <;ok korktugu §ey olmu§, oglu <;oktan etraf1ndaki ger<;eklere

397
kar§I kor olrnaya ba§lam1§t1. K1sa bir sessizlikten sonra yan1na
gelen Muktedir egilip annesini kald1rd1 oturdugu yerden. Elleri-
ni omuzlar1na koyup kendine ~ekti ve sar1ld1. Dogurmak ve ha-
yatta tutmak i~in bin bir zorluga katland1g1 oglunun kollar1n1n
aras1nda aglamaya ba§lad1 valide sultan. Muktedir'in yanlt§ ka-
rarlar verip bir masum nedeniyle Allah'1n gazab1n1 iizerine ~ek-
mesinden korkuyordu. Elini annesinin ~enesine koyup yiiziinii
kald1ran halife dikkatli gozlerle valide sultana bakt1ktan sonra
yumu§ak bir ses tonuyla konu§maya ba§lad1:
''Neden endi§elendigini biliyorum validem. Bu diinyada beni
en ~ok seven ve en giivenebilecegim ki§inin sadece sen oldugu-
nun fark1ndaylffi. Ancak korkmana gerek yok. Ne Hallac'1n ba-
§tna bir hadise gelir ben sag iken ne de bu devletin! Beni oliimden
kurtard1g1n1 ve iyile§tirdigini unutmad1m hi~. Senin i~in degeri-
nin de fark1nday1m. Hamid'in istegi tutuklan1p cezaland1r1lmas1.
Ancak kabul etmeyecegirn bunu, meraklanma. ''
Valide sultan oglunun boynuna sar1l1p aglamaya ba§lad1.
Il1k gozya§lar1 bir sevgilinin opii§leri gibi hafif ve yumu§ak bir
§ekilde siiziiliiyordu yanaklar1ndan. Oniindeki ilk muharebeyi
kazannu§tl Hamid'e kar§I. Ancak bu sava§I kazand1g1n1 goster-
mezdi. Oniinde uzun ve zorlu bir miicadele vard1.

398
44

UL

iin iyice agarmt§, ku§lar1n giine§in dogu§unu f1s1ldad1klar1


seslerine uzaklardan duyulan kopek havlamalar1 kar1§1yor-
du. Algan ile Sirin tarihi ko§kiin en alt kat1ndaki biiyiik salonda,
devasa pencerelerin kenar1ndaki bordo renkli kadife koltukta
yan yana oturmu§ ne yapacaklar1n1 dii§iiniiyorlard1. Sirin, gozle-
rini alt1n yald1zla i§li tavandan sarkan kristal avizeye dikmi§ tek
kelime etmeden duruyordu. Mutfakta haz1rlad1g1 kahvesinden
bir yudum alan Algan ayaga kalk1p tam kar§1lar1ndaki kiitiipha-
neye gitti. 0 da ne yapmalar1, nas1l ilerlemeleri gerektigini bilmi-
yordu. Ostelik ortamdaki sessizligin tek nedeni ne yapacaklar1n1
bilmemeleri degildi. Birazdan Sirin'in erkek arkada§I Amir bura-
da olacak ve her §ey sona erecekti. Algan nedense garip bir hii-
ziin hissediyordu. Oziintii demeye dili varm1yordu asl1nda. Kar1-
s1ndan bo§anmas1n1n ard1ndan hic;bir kad1n1n bu kadar yak1n1na
girmesine izin vermemi§ken bu nas1l olmu§tu anlayamam1§t1.
Sanki bir §ekilde bir araya gelmeleri yaz1l1 gibiydi. Arnao zaman
da §U soruyu soruyordu insan; madem bir araya gelemezlerdi
neden kar§I kar§1ya gelmi§ler ve bu duygular1 hissediyorlard1?
Algan ilahi giiciin bir nedenle onlar1 bir araya getirdigine emindi
ama bunun tek nedeninin zavall1 bir k1z1n oldiiriilmii§ babas1-
n1n ard1ndaki gizleri c;ozmek olmamas1n1 umut ediyordu. Yine

399
de ortada olan tek ger~ek Amir denen adam1n birazdan burada
olacag1yd1. ikisini kucakla§trken ya da samimi davrant§lar i~inde
gormeye dayanabileceginden emin degildi Algan. Ancak bu du-
rumdan ka~abilecegi bir yer de yoktu. Tamamen ~aresizdi. S1ra
s1ra dizilmi§ kitaplara goz gezdirirken bu sessizligin daha fazla
uzamamas1 gerektigine karar verdi.
''Tamam art1k surat asmay1 b1rak1p elimizdeki ipu~lar1na
odaklanal1m. ''
Oturdugu yerden iizgiin bir yiizle ona bakt1 Sirin. 0 da uz-
gun diye ge~irdi i~inden Algan. 0 da uzgun. Acaba benimle mi
alakalz bu? Sevinfli olmasz gerekmez miydi sevgilisi geldigi ifin?
''Pekala. Odaklanal1m o halde. ''
Yeniden koltuga oturan Algan antika bir kap1dan bozula-
rak yap1lm1§ sehpan1n iizerine b1rakt1g1 eski el yazmas1 kitab1
gosterdi.
''Birinci ipucu bu el yazmas1. ikincisi sihirli karelerin i~in-
deki 62 say1s1. Ayn1 zamanda hakikati bulmak i~in marifet kap1-
s1ndan ge~ yaz1s1 ve ararsan bulursun diye eklenen not da var.''
''Evet o sozle yonlere at1f yap1lm1§ sandtk ama oyle oldugu-
na emin degilim. Ba§ka bir §ey olmal1. Arna o kadar yorgunum
ki art1k dii§iinecek halim kalmad1. ''
Algan §efkatle Sirin'in elini tuttu.
''Hakl1s1n. Ben de o haldeyim ama az kald1 s1k di§ini. Bu
gizemi ~ozecegiz beraber."
Dalg1n gozlerle Algan'1n elini tutan eline bakt1 Sirin. Be-
raber mi? Birazdan her §ey sona erecek diye dii§iindii i~inden.
Mutluluktan havalara u~mas1 gerekirken oyle hissetmiyordu.
Neler olacag1n1 kestiremiyordu art1k. Tiim olanlar onu tiiket-
mi§ti. Gozlerinden ya§lar siiziilmeye ba§lad1. Gozya§lar1 mermer
gibi beyaz ve piiriizsiiz teninde ince yollar olu§turarak a§ag1 ka-
y1yordu. Algan dayanamayarak Sirin'in yiiziinii ellerinin ara-
s1na ald1. Gozleri birbirine kenetlenrni§, birbirlerine ~ok yakin
bir haldelerdi. Bir iki saniye oylece kalan Sirin usulca gozlerini
kapad1. Birazdan ilk ve son kez ya§anacak olan o opii§e b1rak-
m1§t1 kendini tamamen. Kalbi kii~iik bir ser~enin kalbi gibi p1r

400
p1r at1yordu. Algan ellerinin aras1ndaki benzersiz bir miicevhere
benzeyen bu giizel yiize bakt1. C::ok uzun zaman sonra ilk kez

boyle hissediyordu ve bu onu oliimiine korkutuyordu. Ancak bi-


liyordu ki bu an gec;tikten sonra bir daha ya§anmayacak ve boyle
bir f1rsatlar1 olmayacak. Yava§c;a egildi. Burnuna Sirin'in viicu-
dundan yay1lan hafif baharatl1, tatl1 bir koku geliyordu. Derin
bir nefesle ic;ine c;ekti o kokuyu. Tam dudaklar1n1 dudaklar1na
degdirecegi s1rada duyulan giiriiltiiyle irkildiler. Sirin korkudan
kocaman ac;1lm1§ gozlerle sordu.
''Kim olabilir?''
Algan yerinden kalk1p perdelerin kenar1ndan on kap1da ki-
min oldugunu anlamaya c;al1§t1. Ancak ba§ar1l1 olamad1. Bu s1ra-
da telefonuna mesaj geldi.
''Kap1day1z. Ac;san1za kap1y1! ''
''Geldiler," dedi iizgiin bir ses tonuyla.
Ayaga kalkan Sirin ba§1yla onaylad1. Gerc;ek diinyaya geri
donmii§lerdi. H1zla on kap1ya yiiriiyen Algan ag1r c;elik kap1y1
ac;1p kenara c;ekildi. Elinde kitaplarla ic;eri giren Duygu her za-
manki h1zl1 ve kesik konu§mas1yla konu§maya ba§lad1:
''Algan Bey nihayet kar§1mdas1n1z. Ne kadar korktum anla-
tamam. iyisiniz degil mi?''
"iyiyim Duygu merak etme. ''
Algan, Duygu'nun hemen arkasmdan ic;eri giren adama
bakt1 dikkatle. Uzun boylu, geni§ omuzlu, koyu renk sac;l1 ve
gozlii bir adamd1 Amir. Kemikli yiiziindeki iki giinliik sakallar
ona karizmatik bir hava veriyordu. Yak1§ikl1yd1. Algan ilk defa
k1skanc;l1k hissetti ic;inde. Ac;1kc;a adam1 k1skan1yordu. Birden
arkas1ndan gelen t1kirt1larla dondii. Sirin salondan c;1kip giri§in
hemen gerisinde durmu§ §a§ktn bir §ekilde bak1yordu. Onu go-
ren Amir biiyiik bir h1zla at1l1p kucaklad1 Sirin'i. Bir yandan ku-
cag1nda Sirin'le doniiyor bir yandan da bagrrarak konu§uyordu:
"A§krm nihayet buldum seni! Oyle korktum ki kaybettigimi
zannedip! C::ok §iikiir hayattas1n! C::ok §iikiir iyisin!''
Algan ic;indeki kiskanc;lik duygusunun giic;lendigini hissedi-
yordu. Ancak yine de hic;bir §ey belli etmeden sogukkanl1 bir

401
§ekilde durup onlar1 izlemeye devam etti. Sirin az evvel ya§a-
nan duygusal atmosferin etkisinden heniiz s1yr1lamam1§, iki
adam aras1nda bocal1yordu. <;ok tuhaf bir and1 o an ya§ad1klar1.
Ne yapmas1, nas1l davranmas1 gerektigini bilmiyordu. Kendini
Amir'in giic;lii kollar1na b1rak1rken Algan'la goz goze gelmemeye
c;al1§t1. Ancak Amir'in dudaklar1na kondurdugu opiiciikle neye
ugrad1g1n1 §a§1rd1. istemsiz bir §ekilde itti onu. Amir'in §a§Irarak
kendisine bakt1g1n1 goriince iizgiin bir ifadeyle durumu anlatma-
ya c;al1§t1:
''<;ok kotii giinler gec;irdim. Kac; giindiir dogru diizgiin uyu-
mad1g1m1 bilmiyorum. Diin oldiiriilmeye c;al1§1ld1m. Ostelik ad1m
bir cinayete kar1§t1r1ld1. Polis taraf1ndan aran1yorum. ''
Amir §efkatli bir §ekilde sar1ld1 Sirin'e.
''Ogrendim her §eyi. Hakl1s1n. <;ok zor ya§ad1klar1n. Arna
hepsi bitecek yak1nda eminim. Polis bir §ekilde c;ozecek bu kar-
ma§ay1."
Sirin yeniden Amir'in kollar1ndan s1yr1ld1.
''Polise giivenmiyorum. Babam1n katili bilmemesi gereken
pek c;ok §eyi biliyordu. Sadece polisin bildigi. Anl1yor musun?
Ve biri pe§imde beni oldiirmeye c;alI§tI. Algan olmasayd1 hayatta
olur muydum bilmiyorum. ''
Amir ilk defa Algan'1n gozlerinin ic;ine bakt1. 0 ana kadar
gormezden gelmi§ti onu nedense. Nedenini §imdi anl1yordu.
Kar§1s1ndaki adam gayet karizmatik, kad1nlar1n etkilenecegi
tiirden biriydi. Onlerinden birkac; tutam1n firlad1g1 toplu sac;la-
r1, kemik c;erc;eveli gozliikleri, kemikli yiizii ve lacivert gozleriyle
etkileyemeyecegi kad1n olmad1g1n1 anlamI§tI Amir bir bak1§ta.
Bu nedenle ic;giidiisel bir §ekilde gormezden gelmi§ti onu. Bir §e-
kilde Sirin'in ondan etkilenme olas1l1g1n1n oldugunu fark ederek.
Ancak kendinden emin bir §ekilde elini uzatt1.
''Merhaba, Amir Lomar hen."
Algan da elini uzatt1.
'' Algan Ataman. <;ok memnun oldum. ''
Sirin, Algan'1 tan1tma i§ini iistlendi aniden.
'' Algan istanbul Oniversitesi Felsefe boliimiinde ogretim go-
revlisi. Ayn1 zamanda c;ok iinlii bir yazar ve televizyoncu. Babam1n

402
cinayetinden sonra geride kalan el yazrnas1n1n §ifrelerini c;ozrnek
ic;in polis yard1rn isterni§ kendisinden. Beni kac;1ran adarn ilk
once onu kac;1rrn1§. Bu §ekilde kesi§ti yolurnuz. Amir Columbia
da dersler veriyor t1pk1 benirn gibi. Genetik rniihendisi asl1nda. ''
''Ben de c;ok rnernnun oldurn Algan. Her §ey ic;in te§ekkiirler
ilk once. Sirin'e yard1rn ettigin ve onu korudugun ic;in. ''
Algan ne soyleyecegini gerc;ekten bilrniyordu.
"Ne dernek. Yaprnarn gerekeni yapt1rn."
''Peki o halde §imdi ne dururnday1z?''
Sirin ile Algan goz goze geldi. Algan, Arnir'in bir anda olaya
dahil olup biz diye bahsetmesinden rahats1z olnlu§tu. Arna bu
son derece norrnaldi asl1nda. Ba§ka ne diyecekti adam? Siz ne
yapmayz planlzyorsunuz fa/an mt? Kollar1n1 oniinde birle§tirdik-
ten sonra cevap verdi:
''Biz de siz gelrneden evvel bunu konu§uyorduk."
Duygu kap1 oniinde durrnu§ 1s1nrnak ic;in ellerini kollar1n1
siirterken araya girdi:
''ilk once kap1y1 kapat1p ic;eri gec;sek? C::ok soguk d1§ar1s1! ''
'' Hakl1s1n ka patal1rn hernen. ''
Hep birlikte salona gec;erlerken duvarlarda as1l1 olan tab-
lolara biiyiilenrni§ gibi bakan Amir, '' Aman Tanrun! Ne kadar
giizel eserler bunlar boyle!'' dedi hayranl1kla.
''Evet, evin neredeyse tarnarn1nda farkl1 ressarnlara ait tab-
lolar var. Hepsi de son derece degerli tablolar. ''
''Servet degerinde olduklar1 belli oluyor. Sanata dii§kiinrnii§
baban baksana. ''
Amir §a§k1nltkla tablolar1 incelerken biiyiik salonun bordo
renkli koltuk takun1na gec;ip oturdular. Algan tekli olan1 tercih
etrni§, Sirin ile Duygu ise iic;lii koltukta yan yana oturrnu§lard1.
Amir bir siire tablolar1, ard1ndan kiitiiphaneyi inceledikten son-
ra yanlar1na gelirken gozleri biraz ileride yerdeki c;izirne tak1ld1.
Soru dolu bak1§larla Sirin'e bakt1.
''Babam1n bulundugu nokta tarn olarak oras1. Katil gittik-
ten sonra bahc;eden siiriinerek buraya gelrni§, kiitiiphaneden eski
bir el yazmas1 kitap sec;rni§, kiic;iik bir kag1t parc;as1na sihirli bir
kare c;izrni§ ve olrneyi beklerni§. ''

403
Amir §a§IrmI§tl.
"Yani birtak1m §ifreler b1rakm1§ geride? Arna neden?''
Derin bir nefes alan Sirin anlatmaya devam etti:
''Baham ad1na nigahdar denilen ~ok eski bir s1rr1 koruyan
bir muhaf1zm1§. 1000 y1ll1k bir tarikat bu. Her nigahdar hayat1
pahas1na bu s1rr1 koruyor."
Amir ka§lar1n1 ~att1.
"iyi de koruduklar1 §ey ne?"
Bu noktada Algan devreye girdi.
"Koruduklar1 sir Hallac-1 Mansur'un kay1p risaleleri. Bu
risalalerle tlim diinyadaki gii~ dengelerini yerinden oynatacak
bilgiler gizli. ''
Amir §a§k1nlikla bakt1 Algan'a.
''Ne tiir bir bilgi olabilir ki diinyay1 yerinden oynatacak? Bir
~e§it dini bilgi falan m1? ''
Sirin giiliimsedi.
'' Amir ateisttir Algan. Boyle §eylere pek inanmaz. ''
Amir yar1 §aka yar1 ciddi, ''Sen de oyle degil misin a§k1m?
Neden ikinci tekil §ah.is kullan1yorsun sadece?'' diye sordu. K1sa
bir an sessiz kalan Sirin, "Evet oyleydim ama §imdi kafam kar1-

§Ik. Bir ilahi giice inan1yorum sarur1m. Dinlere degil. ''


"Waaaow. Bu kadar k1sa siirede. C::ok ilgin~. Ne oldu da bu
fikre kap1ld1n bilmiyorum ama hen de merak ettim §imdi. Haya-
t1mda senden daha ate§li bir ateist tan1mam1§trm."
Sirin dudak biikerek giildii.
''San1r1m bende Tanr1 geni bask1n ~1kt1."
Bunu duyan Algan da giilmeye ba§lad1. Duygu §a§IrmI§tI.
''Ben hi~bir §ey anlamadrm valla, ne demek bu §imdi?''
''A~1k~as1 hen de anlamad1m," dedi Amir giiliimsemeye ~a-
l1§arak.
''Bu kii~iik bir §aka aram1zda. Algan dinlerin birbirini ta-
n1mayan insanlar1 bir arada tutarak ya§amalar1n1 ve hayatta
kalmalar1n1 saglad1g1n1, bu nedenle dini egilimlerin bir sonraki
ku§aga aktar1ld1g1n1 soyliiyor. Ben de ona at1f yapt1m sadece."
Amir ba§1n1 sallad1.

404
''Dogru soylemi§. insan1 hayatta tutan tiim egilimler genler
arac1l1g1yla ku§aktan ku§aga aktar1lm1§t1r. Tanr1 geni diye bir gen
ke§fedilmemi§tir ama insana dinsel duygulara yonelik egilimler
kazand1ran baz1 genler bulunmu§tur. Bunlar beyinde bulunan ve
sinir iletkenleri denilen kimyasallar1 kontrol eden genlerdir. Me-
sela dopamin mutluluk duygusuyla ilgili bir hormondur. insan-
lar1n deneyimledigi baz1 ruhani deneyimlerde rol oynuyor olabi-
lir. Bethesda'daki ABO Ulusal Sagl1k Enstitiisii'nde gorev yapan
molekiiler biyolog Dean Hamer baz1 sinir iletkenlerini kontrol
eden genlerin dinsel duygularla ilgili olma olas1l1g1n1n c;ok yiik-
sek oldugunu belirtmekte. Hatta bununla ilgili biiyiik bir deney
yapt1 ve ad1 Tanrz Geni olan bir kitap yazd1. Arna neyin seni nas1l
33
degi§tirdigini hala anlayabilmi§ degilim. "
''Ya§ad1klar1m degi§tirdi beni," diye cevap verdi Sirin elle-
rini oniinde birle§tirerek. ''Ve ogrendiklerim. Hallac-1 Mansur
bir tasavvuf erbab1. Onu ara§t1r1rken kuantum fizigi ile tasavvuf
aras1ndaki inan1lmaz benzerligi fark ettim. ''
''Ben de §U el yazmas1 kitab1 merak ettim ac;1kc;as1. Algan
Bey'in bu olaylara dahil olmasma neden olan o kitap. ''
Duygu merakla etraf1na bakarak soylemi§ti bunlar1. Kitab1n
nerede oldugunu ar1yordu.
''i§te bu kitap,'' dedi Algan sehpan1n iizerindeki el yazmas1-
n1 eline al1p sallarken. "Her §eyin ba§lang1c; noktas1. En az1ndan
benim ic;in. ''
Amir dikkatle kitaba bakt1.
''<;ok eski goriiniiyor. Ne yaz1yor ic;inde?"
''Evet c;ok eski gerc;ekten de. En az 500, 600 y1ll1k san1r1m.
Hallac-1 Mansur'un giiniimiize ula§an tek kitab1 Tavasin'in bir
kopyas1 ama ba§ka notlar da al1nrn1§ kitaba."
Algan kitab1 incelemesi ic;in Amir'e verirken birden duyduk-
lar1 sesle kalakald1lar. Kap1n1n oniinde biri vard1!

33 Robert Winston, Tann'n1n Oykiisii

405
45

UL

okyiizii granit rengi bulutlarla kapl1, her an saganak yag-


mur yagacakm1~ gibi goriiniiyordu. ~iddetli riizgar aga<;
dallar1nda kalan son yapraklar1 da dallar1ndan kopar1p etrafa
savuruyordu. ~ehir <;oktan uyanm1~, hayata ba~larm~t1. Cadde-
ler otomobil kayn1yor, insanlar sokaklarda i§ yerlerine gitmek
i<;in h1zl1 h1zl1 yiiriiyordu. Ba§komiser Mestan §i§mi§ gozlerini
ilerledikleri yola dikmi§, dalg1n dalg1n d1§ar1y1 seyrediyordu.
Kokusu tiim arabay1 kaplayan kahvesinden bir yudum al-
d1ktan sonra saatine bakt1. 09.45 idi. Gece Oguzhan'a Algan
Ataman'1n asistan1n1n evine bir polis ekibi yollay1p takip etme-
sini istedikten ve Toplumsal Fayda Vakf1n1 ara§t1rd1ktan sonra
uyumu§tu. Eski bir koltugun iizerinde ne derece rahat uyunur-
du oras1 tart1§1l1rd1 ama en az1ndan dart, be§ saat uyuyabil-
mi§ti. Giinlerdir bu kadar uzun uyudugunu hat1rlam1yordu.
Sabah ?'de Oguzhan'1n telefonuyla uyanm1§t1. Oguzhan ilgin<;
bir geli~me oldugunu, profesoriin asistan1 Duygu'nun gece ken-
dilerini gormeye gelen Amir Lomar ile bulu§tugunu ve birlikte
Haydar Doganer'in oldiiriildiigii evine gittiklerini soylemi§ti.
Adam1n profesoriin asistan1yla bulu§mas1nda bir sorun yok-
tu. Neticede sevgilisi ortadan kaybolmu§ bir adam1n, sevgili-
siyle birlikte oldugunu bildigi birinin yard1mc1s1 ile gorii§mesi

406
normaldi. Normal olmayan miihiirlenmi§ bir cinayet mahalline
girmeleriydi. Bu zaten ba§l1 ba§Ina su~tu. Arna Mestan'1n ilgi-
sini ~eken bu degildi, bundan sonra ne olacag1yd1. 0 nedenle
Oguzhan'a evi gozetlemelerini ama fark edilmemelerini emret-
mi§ti. Eve kimlerin girip ~1kt1g1n1, neler oldugunu saniye saniye
ona bildirmelerini istemi§, kendisi de hemen haz1rlan1p emniyet-
ten ~1km1§tI. Birazdan orada olacakt1. Eve nasil girdiler acaba
diye ge~irdi i~inden. Ya evde birisi ya da birileri vard1, onlara
kap1y1 a~t1lar ya da h1rs1zlar1n denedikleri yontemlerden birini
uygulam1§lard1. Oguzhan fark edilmemek i~in ~ok yakla§mad1k-
lar1n1, bu nedenle eve nas1l girdiklerini gormediklerini soylemi§ti.
Kahvesinden bir yudum daha ald1g1nda i~inde bulundugu
polis arac1 tarihi Cemil Molla Ko§kii'niin oldugu sokaga sap1p
uygun bir yere park etti. Mestan h1zla ara~tan inip telsizin sesini
k1st1. Burada olduklar1nm bilinmesini istemiyordu. Ko§ar ad1rn
ko§kiin on kap1s1na dogru yiiriirken aga~lar1n aras1nda saklan1p
evi gozetleyen ekibi fark etti. Soguktan k1zarrn1§ yanaklar1 ile
daglarda ya§ayan ne§eli insanlara benzerni§ olan Oguzhan gii-
liimseyerek yan1na geldi.
''Giinayd1n ba§korniserirn. ''
''Giinayd1n Oguzhan. Neler oluyor §irndi ba§tan anlat."
''Sabah erkenden evden ~1k1p Taksirn'deki Hyatt Regency
Oteli'nden Amerikal1y1 ald1. Sonra da buraya geldiler. Evde he-
niiz bir hareket yok pencerelerden gordiigiirniiz kadar1yla. Tiirn
perdeler kapal1. ''
Mestan, Oguzhan'1n uzatt1g1 diirbiinii al1p evi incelerneye
ba§lad1. Koca ko§k unutulmu§ bir abideye benziyordu buradan
bak1nca. Ger~ekten de hi~ hareket yoktu binada. Mestan dikkat-
le her taraf1n1 inceliyordu ko§kiin. Ke§ke karnera kay1t sisternini
~al1§t1rrn1§ olsayd1k diye ge~irdi i~inden. Birden bunun rniirnkiin
olup olmad1g1n1 rnerak etti. Oguzhan'a dondii heyecanla.
''Evdeki sistemi saglayan §irketi aray1n hernen. Uzaktan ak-
tive edebilirler mi sorun bakal1rn. ''
Oguzhan tarnarn anlarn1nda ba§1n1 salladi.ktan sonra cep te-
lefonunu ~1kar1p yarundan uzakla§tl. Eger bunu saglayabilirlerse,

407
bunun bir yolu varsa hi~ yorulmadan pek ~ok sorunun yan1t1n1
bulabilirlerdi. Diirbiinii yeniden gozlerine gotiirdii. Az evvel s1-
ras1yla inceledigi noktalar1 yeniden incelemeye ba§lad1. Birden
diirbiinii gozlerinden uzakla§t1r1p durdu. Ard1ndan h1zla yeni-
den bakt1. Gordiigiinii sand1g1 §eyden emin degildi. Gozlerini
k1sarak piirdikkat ayn1 yere bakarken pencerede bir k1p1rdanrna
oldu yeniden. Percle bir anl1g1na a~1l1p kapanrn1§t1. Ve o saniye-
lik aralikta Mestan i~eride ikiden fazla ki§i oldugunu anlamt§tl.
Birileri onlara kaptyt aftt! Algan Ataman ve Sirin Ozdemir evde
olabilirler miydi? Yeniden pencereye dikkatle bakt1gmda perde-
nin yerinden oynamad1g1n1 fark etti. Muhtemelen d1§ar1da biri-
leri olup olmad1g1ru anlamaya ~al1§m1§lard1. Eger ger~ekten de
evdelerse onlar1 tutuklamak zorundayd1. Arna bu ha.la cinayeti
kimin i§ledigini gostermiyordu. Kati! ha.la d1§ar1da bir yerlerde
olmal1yd1. Ba§komiser Mestan diirbiinii yeniden gozlerine gotiir-
mek iizereyken Oguzhan geldi yan1na.
''Firma ile konu§tum ba§komiserim. Kamera sistemini uzak-
tan ~al1§ttrmarun bir yolu yokmu§ ne yaz1k ki. Arna binanm elekt-
rik kutusuna girip onlarm yonlendirmelerini yapabilirsek sistemi
aktifle§tirebilirmi§iz. Ana serverdan bir sinyal yollayacaklar o es-
nada ~al1§mas1 i~in. Tiim sistem elektrik kutusuna bagliym1§."
Mestan bir an dii§iindii. Bu tehlikeli bir yoldu asl1nda. Zira
evdekilerin onlar1 fark etmesi muhtemeldi. Oysa onun amac1 ev-
dekileri yakalamak degil, neler dondiigiinii anlamakt1. <;iinkii
bu olaylarm i~inde onun anlayamad1g1 bir §eyler oldugunun far-
k1ndayd1.
''Tamam hen hallederim," dedi kararl1 bir ses tonuyla diir-
biinii Oguzhan'a uzat1rken. Oguzhan cep telefonundan yeniden
az evvel gorii§tiigii yetkiliyi aray1p, ''Hatta kal1n, ba§komiser
kapatrnadan kapatmay1n. Elektrik kutusuna ula§t1g1nda size ha-
her verecek," deyip telefonu Mestan'a uzatt1. Mestan telefonu
cebine koyduktan sonra srrt1n1 kamburla§t1r1p hafif ~omelir va-
ziyette ko§ar adrm aga~lar1n aras1na dald1. Evin ~evresini saran
yiizy1ll1k aga~lar o kadar fazlayd1 ki, goriinrnesini engelliyorlar-
d1. Allahtan bu kadar fOk agaf var diye ge~irdi i~inden. 0 kadar

408
s1klard1 ki dallar1n1n viicudunun ~e§itli yerlerine saplanmalar1na
engel olam1yordu Mestan. Toprak giinlerdir yagan yagmurla
bal~1k gibi olmu§tu. Aga~lardan dokiilen yapraklar yerde kah-
verengi, k1z1l ve sar1n1n tonlar1ndan meydana gelmi§ kal1n bir
tabaka olu§turmu§tu. Burnuna 1slak toprak kokusuyla birle§mi§
~iiriimii§ yaprak kokusu geliyordu. Bu kokuyu seviyordu. Ona
~ocuklugunu an1msat1yordu.
Nihayet aga~lar1n seyreldigi noktaya ula§t1g1nda evin bah~e
kap1s1 tam kar§1s1ndayd1. Ard1na kadar a~1k olan kap1dan ge-
~erken i~eriden goriilme riski vard1 ama girmekten ba§ka ~aresi
yoktu. Birden akl1na gelen fikirle kendi telefonunu ~1kar1p ekip-
ten birini arad1.
''Hemen evin diger taraf1na ge~ip goriinmeden giiriiltii ~1-
kart1n. ''
Dikkatleri ba§ka tarafa yoneldigi s1rada bah~e kap1s1ndan
rahatl1kla ge~ebilecekti. Cebinden ~1kard1g1 siyah bereyi ba§1na
ge~irdi. Soguktan elleri ve bumu kipk1rmiz1 olmu§tu. Uzaklar-
dan tek tiik kopek havlamalar1 duyuluyordu. Mestan derin bir
nefes ald1. Riizgar b1~ak gibi kesiyordu viicudunu. Ekip sessiz
sedas1z evin diger boliimiindeki aga~l1k alana ge~tiginde birden
bag1r1§ ~ag1r1§ sesleri duydu. Numaradan kavga ettiklerini bil-
mese birileri birbirine girmi§ diyebilirdi. Sesleri o kadar rahats1z
ediciydi ki giiliirnsedi ve h1zla eve dogru ko§maya ba§lad1. Birka~
saniye i~inde evin giri§ kap1s1n1 ge~ip elektrik kutusunun oldugu
yan cepheye ula§ml§tl. Gozleri dikkatle kutunun nerede oldugu-
nu tarad1ysa da bulamad1. Nerede olabilir bu lanet kutu? Hi~bir
yerde bir elektrik kutusu goriinmiiyordu. Koskoca ko§kun dt§tn-
da o kutunun ne i§i olabilir ki zaten? Arna buralarda bir yerlerde
olmal1yd1 muhakkak. Mestan diger cepheye yonelip goz att1ysa
da ba§ar1l1 olamad1. Acaba on cephede olabilir mi? Dikkatle egi-
lerek evin giri§inin oldugu taraf1n oniine geldi. Yere ~omelip ka-
p1n1n etraf1n1 incelemeye ba§lad1. Ah§ap panelle ~evrili ~elik kap1
one dogru ~1k1nt1l1yd1. <;1k1nt1n1n iki yan1nda pencereler vard1.
0 ~1k1nt1 ile kap1 aras1nda kalan ah§ap panele dikkatle bakt1.
Birden bunun a~1lrr kapan1r bir dolap oldugunu fark edip goz-
leri I§1ldad1. Paneli kald1rd1g1nda bunun evin hem elektrik hem

409
su hem de dogalgaz sistemlerini saklamak ii;in ozellikle dizayn
edildigini anlad1. Cebinden i;1kard1g1 Oguzhan'1n telefonunu ku-
lag1na dayay1p f1s1lt1 halinde konu§maya ba§lad1.
''Alo! Duyuyor musunuz beni?''
Kar§1dan mekanik bir ses duyuldu.
''Evet ba§komiserim, duyuyorum. ''
''Tamam ne yap1yorum §imdi?'
''Simdi iizerinde tehlike i§areti olan kutuyu goriiyor musu-
nuz? Yan1nda bir ekran ve saya~ olmal1."
''Evet goriiyorum."
''Onu a~Ih. i~inden ye§il, mavi, sari ve siyah kablolar i;1kacak. ''
Mestan soylenilenleri dikkatle dinliyor, ardmdan uyguluyordu.
''Evet tamam. ''
''Onlar1n alt1nda beyaz ve k1rm1z1 kablolar var, goriiyor
musunuz?''
''Goriiyorum. ''
''O kablolar kamera sistemine elektrik saglayan kablolar.
Simdi o kablolardan krrrmz1 olan1n1 ~1kart1n liitfen. ''
Mestan dikkatle soylenileni yerine getirip krrnuz1 kabloyu ye-
rinden soktii. Ucu a~1kta kalan kabloyu tutarken kar§ilik verdi.
''Tamam ~1kard1m. Ne yapacag1m bunu?''
''Ustteki kablolar1n aras1ndan mavi olan1 ~1kar1p yerine
bunu tak1n. ''
Mestan denildigi gibi mavi kabloyu ~ikar1p yerine k.u11,1z1y1
takt1. Aln1ndaki terleri elinin tersiyle sildikten sonra merakla sordu:
''Eee ne yapacag1m §imdi?''
Kar§1daki adam cevap verdi:
''Hii;bir §ey. Bekleyin liitfen. Ben §imdi bir sinyal gondere-
cegim oraya."
Umarzm beni (ark etmemi~lerdir diye ge~irdi i~inden Mestan.
Ekibin giiriiltiisii kesilmi§ti. Kendisi de ~ok sessiz olmaya ~al1§mI§-
t1 ama §anst1 sonu~ta bir yanda da onu goriip gormemeleri. K1sa
bir bekleyi§in ard1ndan telefonun kar§I ucundaki adam sevin~le
konu§maya ba§lad1.

410
''Tamamd1r ba§komiserim. Kameralar aktif durumda. Eger
§imdi size WhatsApp iizerinden gonderecegim linke t1klar ve o
program1 telefonunuza yiiklerseniz telefonunuz iizerinden evde
olup bitenleri izleyebilirsiniz. ''
''Tamam yollay1n siz."
Mestan telefonu kapat1p cebine koyduktan sonra derin bir
nefes ald1. Evin yan cephesine s1rt1n1 dayay1p dakikalard1r stres-
ten kaskat1 olmu§ bedenini rahatlatmaya ~al1§t1. <;ok biiyiik bir
yol kat etmi§lerdi. Aslmda eve girip evdekilerin hepsini sorgula-
mak iizere emniyete gotiirebilirdi ama i~inden bir ses bir §eyler
olacag1n1 soyliiyordu. Birden cebinde titremeye ba§layan telefo-
nunu fark edip a~t1. Oguzhan heyecan i~indeydi.
''Ba§komiserim, saklan1n hemen! Biri kap1n1n oniinde!''

411
46

BAGDAT

MS 916

y katran karas1 gokyiiziinde kaybolrnu§, yerini elrnas ta-


nelerine benzeyen y1ld1zlara b1rakrm§t1. Uzaklardan duyu-
lan kopek havlarnalar1 W§1nda etrafta hi~ ses yoktu. Hafif bir
riizgar ara ara eserek kuru s1cag1 bir par~a da olsa hafifletiyor,
kurn taneleri riizgarla birlikte havalanarak dans ediyordu. Ku-
rey§ Mezarl1g1'nda canl1 hi~ kirnse yoktu ondan ba§ka. Sehitlerin
rnakberleri de denilen rnezarl1g1n kuytu bir ko§esinde, yiiziinii
k1bleye donrnii§ derin dii§iincelere dalm1§t1 Hallac. Buras1 beden
denilen kabugu b11"ak1p Allah'1n rahrnetine kavu§an insanlarla
dolu oldugu i~in gelrneyi tercih ediyordu. Ozellikle insanlar ta-
raf1ndan rahats1z edilrnernek ve derin bir sessizlik i~inde oturup
tefekkiire dalabilrnek i~in gece vakitleri geliyordu. Bagdat'a don-
diigiinden ve daha evvel ona sl.1'11 olan hakikate ula§t1g1ndan beri
kalbi ag1rla§rnl§t1. i~ine s1k1§t1g1 bu bedeni a§IP Rabbine ula§-
rnak, onun 1§1g1yla birle§rnek istiyordu. Kalbi Rabbinin a§k1yla
oyle doluydu ki nefes alrnakta zorlan1yor, i~ine s1ki§t1g1 beden
ac1 veriyordu ona. Gozlerinden yaz yagrnurlar1 gibi wk ya§lar
siiziiliirken ellerini goge kald11"d1.

412
''Ey Sen ki beni a§k1nla sarho§ ettin! Sen ebediyetin yal-
n1zl1g1nda tek yaln1zs1n! Hakikat taht1nda kendine tan1kl1k
eden Biriciksin! Tan1kl1g1n adalettir, kendini dengelemeksizin!
Uzakl1g1n ay1rmad1r kendini ay1rmaks1z1n! Ostiinde hic;bir §ey
yoktur sana golge etsin! Alt1nda hic;bir §ey yoktur sana destek
olsun! Oniinde hic;bir §ey yoktur, seni s1n1rlayacak! Ve ard1nda
hic;bir §ey, sana yeti§ecek! Yalvar1yorum sana! Ozerime kadar
indirdigin bu kutsal a§k1na ve Sen'den istedigim daha yiiksek
dereceler ad1na! Beni boyle kendimden al1p gotiirdiikten sonra
kendime geri verme! Mademki beni benden ald1n, art1k onu
bana gosterme! Dii§manlar1m1n say1s1n1 c;ogalt §ehirlerinde! Ve
34
oliimiimii isteyenlerin say1s1n1 miiminlerin ic;inde! Ki kavu§a-
bileyim art1k sana ! ''
Dayanamayarak h1c;k1ra h1c;k1ra aglamaya ba§lad1. Bir za-
manlar dogup biiyiidiigii yer olan Beyda yak1nlar1nda Zerdii§t
inan1§1na sahip vericilerle daglardaki ate§ tapmaklar1na gittigin-
de ya§l1 bir verici ona diinya iizerindeki en giizel safla§t1r1c1 §eyin
ate§ oldugunu soylemi§ti. Ate§ maddeyi safla§t1r1p oziinii ortaya
c;1kartabiliyordu. T1pk1 1strrab1n da ruhu safla§t1rmas1 gibi. Bu
nedenle ruhu iyice safla§Sin, Rabbini daha fazla hissedebilsin
diye daha fazla bela ve ac1 istiyordu O'ndan. Allah'a dostsan
ate~ su olur sana diye gec;irdi ic;inden. Bagdat'a dondiigiinden
beri gittikc;e daha fazla ic;ine doniiyor, inzivalar1n1n siiresi art1-
yordu. Gozii ne ailesini ne de diinya iizerindeki herhangi bir §eyi
goriiyordu. Biitiin olan bitenlerin, etraf1ndaki tiim insanlar1n,
her §eyin ve herkesin bir illiizyondan ibaret oldugunu, hepsinin
biitiiniin birer parc;as1 olarak rollerini oynad1klarm1n fark1nday-
d1. Bir dervi§, bir baba, bir hoca, bir seyyah, bir katip, bir halife
ya da bir filozof olmas1 hic;bir §ey ifade etmiyordu. Bunlar ben-
liginin bu gec;ici illiizyona kanarak kendisine verdigi kelimeler-
den ba§ka bir §ey degildi. Gerc;ek Ben O'nun bir parc;as1yd1. Bir
damla nas1l okyanusa dahilse, nas1l onun bir parc;as1 ise o da
ilahi olanm, Rabbinin bir parc;as1yd1. Bu kalbini s1k1§t1ran, tiim

34 Kad• ibni Hattat'm anlat1s1 - Louis Massignon

413
bedenini O'nunla doldurup ta§rran a§k nedeniyle yemek yiyemi-
yor, uyuyam1yordu art1k. Gozlerinden siiziilen ya§lar1 elinin tersi
ile silerken arkas1ndan duydugu ses ile irkildi.
''Hallac?''
Gecenin karanl1g1nda sesin geldigi yone bakt1g1nda kar§1-
s1nda Ebu Bekir'i gordii. Kocaman beyaz sar1g1 ve k1r1k beyaz
kaftarn ile gecenin karanl1g1nda ay gibi parl1yordu. Hayret dolu
gozlerle Hallac'a bakan Ebu Bekir c;ekinerek ona dogru yiiriime-
ye ba§lad1.
''Ne yap1yorsun boyle gecenin bir vakti burada?"
Giiliimseyerek ona bakan Hallac cevap verdi:
''Bu gordiigiin hal c;omezligin ilk derecesidir. ''
'' Aman oyle olur mu hie; ya §eyh! Bu hal c;omezligin birinci
derecesi olur mu? Bundan yiiksek hangi mistik hal olabilir?''
Hallac ba§1n1 sallad1 giiliimseyerek.
''Yanl1§ soyledim ya Ebu Bekir. Bu hal olsa olsa s1radan mii-
minlerin ilk derecesidir, hatta o kadar bile degil, inanc;s1zlar1n ilk
derecesidir. ''
''Ne diyorsun ya Hallac? Sen de boyleysen eger biz ne yapa-

l1m o vakit?''
''Hic;bir ha! veya kelime benim kalbimde hissettiklerimi an-
latmama yetmez. Bu gordiigiin hal dahi O'nun a§k1n1n yan1nda
hic;bir §eydir."
Ebu Bekir elini Hallac'1n omzuna koydu.
''Valide sultan ve Nasr Ka§uri'nin basktlar1yla halife senin
hakk1ndaki iddialar1 gormezden geldi. Ancak vezir Hamid tehli-
keli. 0 gorevinin ba§tndayken Bagdat'ta kalman uygun degil, gel
beni dinle sen! Can1ndan olma!''
Giiliimsedi Hallac. Ard1ndan yumu§ak bir ses tonuyla kar-
§Il1k verdi arkada§Ina:
"Benim kan1m Miisliimanlara helaldir Ebu Bekir. Onlar
beni oldiirerek en biiyiik sevab1 i§leyecekler aslmda. Sayelerinde
Rabbime kavu§acag1m. ''
Ebu Bekir'in gozleri kocaman olmu§tu §a§k1nl1ktan.
''Neler soylersin boyle? Hadi kendi can1n1 hie; dii§iinmiiyor-
sun, senden sonra ard1nda kalacaklar1 da hie; mi dii§iinmezsin?''

414
''Oliirn de dogurn gibi bir yan1lsarna Ebu Bekir. Hindistan'da
oliilerin ard1ndan kutlarna yaparlar. Neden biliyor rnusun? <::un-
kii bilirler ki o insana bu diinyada kabuk gorevi goren bedeni
yok olsa da, ger~ek ozii ilahi olanla, Tanr1 ile birle§ecektir yeni-
den. 0 nedenle sak1n arkarndan aglay1p iiziilrne! Rabbine kavu§-
tu sonunda diye sevin benirn i~in. ''
Ebu Bekir ne yaparsa yaps1n dos.tunu yolundan ~eviremeye-
cegini biliyordu ancak §imdi bu yola bile isteye girdiginin fark1-
na varmaya ba§larm§tl. i~indeki endi§e kanat tak1p havalanmt§tl
adeta. Hallac'1n koluna girerek yiiriimeye ba§lad1.
"Hadi gel gidelim bana, uyuyalun, sabah olunca konu§uruz
yeniden.''
Hallac arkada§1n1n sozlerine giiliirnseyerek kar§1l1k verdi
ve adunlar1n1 ona uydurdu. Sessizlik i~inde Ebu Bekir'in evine
dogru yiiriirlerken ikisi de yak1nda olaganiisrii §eyler olacag1n1n
fark1ndayd1. inin cinin top oynad1g1 1ss1z mahallelerden ge~ip
nihayet Ebu Bekir'in kerpi~ evinin oniine geldiklerinde durup
soluklandtlar. Hallac elini Ebu Bekir'in ornzuna koyup giiliimse-
yerek gozlerinin i~ine bakt1ktan sonra yumu§ak bir ses tonuyla
konu§rnaya ba§lad1:
''Ben denize a~1ld1rn bir gerniyle ama gernim par~aland1. Sen
benden sonra yolundan sapma. Unutrna, insan neyi ararsa onu
bulur! insan neye haz1rsa o da onun i~in haz1rd1r. Allah'1 arayan
onu bulur. O'na don, son nokta O'dur."
Ebu Bekir ne diyecegini bilemez bir halde ona bakt1. Ard1n-
dan tek kelime etrneden arkas1n1 doniip tahta kap1n1n oniine gi-
dip kendisini bekleyen Hallac'1n arkas1ndan yiiriiyiip kap1y1 a~t1.
Gecenin serinliginde daha fazla konu§madan yerdeki do§eklere
oturrnu§lard1 ki Hallac heybesini a~1p temiz bir beze sar1!1 paketi
ona uzatt1. ~a§kin gozlerle ona uzat1lan §eye bakan Ebu Bekir
rnerakla sordu:
"Bu nedir?''
''Bu benden sonrakiler i~in yazdtgun, vakif oldugurn srrlardrr. ''
Ebu Bekir heyecanlanrn1§t1. Titreyen ellerle kurna§ par~alar1-
n1 a~rnaya ~al1§rrken onu durdurdu Hallac.

415
''Yaln1z §imdi okuma. Yapman gereken §ey onu muhafaza
etmek §U anda. Zaman1 geldiginde okuyacaks1n zaten. ''
''Nas1I anlayacag1m zaman1n1n geldigini?''
Hallac giiliimsedi.
''Merak etme, o zaman geldiginde bileceksin bunu. Tam kal-
binde."
Arkada§1n1n ne demek istedigini tam olarak anlam1§t1 ama
~aresiz kabul edip kendine emanet edileni saklamak i~in yerinden
dogruldu. Pencere kenar1ndaki do§egi kald1r1p zernindeki iizeri
ah§apla ortiilii bir ~ukura koyup kapatt1. Arkas1n1 dondiigiinde
Hallac'1n ~oktan uykuya teslim oldugunu anlad1. Yiiziinde derin
bir §efkat duygusu vard1. Birka~ dakika onu seyrettikten sonra
yiiregini bir hiiziin dalgas1n1n kaplad1g1n1 hissetti. Gozleri agir
birer kiil~e olmu§ kapanrnak iizereydi. Daha fazla direnrneyip
do§eklerden birine uzan1p derin bir uykuya dald1.
Sabah ezan1 okunmadan gozlerini a~an Ebu Bekir gerinerek
bah~eye ~iktiktan sonra heniiz ufukta belli belirsiz pembe bir
~izgi olarak goriinen §afaga bakt1. i~indeki tedirginlik ve endi§e
azalmak yerine katlanarak artml§tl. Sanki tam gogsiiniin iizerin-
de koca bir ta§ vard1 ve o ta§ yiiziinden nefes almakta zorlan1-
yordu. Abdestini almak i~in evin arkas1ndaki tulwnbaya dogru
yiiriirken az otede kendinden ge~mi§ halde ellerini gage kald1r-
m1§, kendi kendine konu§an Hallac ile kar§1la§t1.
''Senin a§kin1 biitiin varl1g1mla kucaklad1m, ey benim
Velayet'im! 0 kadar yogun gosterdin ki kendini, sanki art1k hen-
de Sen'den ba§ka bir §ey yok! Sen olmayan biitiin §eylerin ara-
s1nda kalbimi dondiiriip duruyorum ama tek gordiigiim Sen'sin!
Art1k her §eyden ayr1labilirim ve sadece sana yakm olabilirim.
Yalvar1r1m sana! Su an zindan1nday1m hayatm, biitiin insan so-
yuyla birlikte! Ne olur, yan1na al beni ve ~ikar bu zindandan! ''
Ebu Bekir vecd halindeki arkada§1n1 izledi hiiziinlii gozlerle.
Hem onun art1k eri§tigi mertebeye ula§mak istiyor hem de bun-
dan korkuyordu. 0 bu hayat1 ve diinya nimetlerini birakmaya
haz1r degildi. 0 an anlam1§t1 ki ancak Rabbin en biiyiik s1rr1na
vak1f olanlar bu diinyan1n gelip ge~iciligini ger~ekten idrak edip

416
her §eyi bll'akabilenlerdi. Hallac'a dogru birka~ ad1m att1 ancak
onu rahats1z etmek istemiyordu. Arkada§1n1n gozlerinden siizii-
len ya§lar1 goriince dayanamad1, aglamaya ba§lad1. Bu olaganiis-
tii adam ic;in aglad1, dostluklar1 ic;in, gec;mi§ ic;in, gelecek ic;in,
olmu§ ve olacak her §ey ic;in aglad1. Son giderek yakla§1yordu,
hissediyordu ve ne yaparsa yaps1n onlar1 bekleyen yazg1dan ka-
c;amayacaklar1n1n da fark1ndayd1.
Hallie gozlerinden siiziilen ya§lar1 silerek dizlerinin iizerine
c;oktiigii yerden dogruldu. Sanki bulundugu yere yeni gelmi§ gibi
etraf1na bakt1 dikkatle. Ebu Bekir ile goz goze geldi. Bir kalp at1-
§I kadar zaman diliminde iki arkada§ birbirlerinin neler dii§iin-
diiklerini sezmi§lerdi. Arkada§ma dogru birkac; ad1m att1 Hallie.
Kalbinde diinyan1n en biiyiik yiikiinii ta§1yorsa da zihnen rahat-
t1. Diinya denen gezegene neden geldigini anlam1§t1 sonunda. Va-
rolu§taki en biiyiik s1rra vak1f olmak ve bu s1rr1 yaymakt1 onun
gorevi. insan sadece kelimelerle anlatamaz boyle §eyleri diye ge-
c;irdi ic;inden. Bazen tutumlar1 ve hayat1 ile anlat1rd1 anlatmak
istediklerini. T1pk1 isa peygamber gibi. Onun kendisini bu s1rr1
anlatabilmek amac1yla insanlara sunmas1 ve o s1rada soyledigi
son sozler hep etkilemi§ti Hallac'1. Rabbini baba olarak gormesi-
nin ard1ndaki anlam1 anlayabiliyordu. Ebu Bekir'e dogru yiiriir-
ken ''Giinayd1n," dedi giiliimseyerek. ''Giinayd1n," diye kar§1l1k
verdi Ebu Bekir. ikisi de az evvel vecd halinde soyledikleri ile
ilgili tek kelime etmedi.
''Sabah namaz1n1 birlikte k1lal1m, '' dedi Ebu Bekir.
''Olur. Sabah namaz1ndan sonra da §ehre inelim biraz. ''
Ba§1n1 sallamakla yetindi Ebu Bekir. Huzursuz bir gece gec;ir-
digi ic;in yorgundu ama Hallie ic;in diinyan1n oteki ucuna gider-
di istese. Birden akl1na geceki riiyas1 geldi. Riiyas1nda Hallac'1n
daragac1nda salland1g1n1 gormii§, kan ter ic;inde uyanm1§ ve
akl1na Ciineyd Hoca'n1n onun ic;in soyledigi sozler gelmi§ti bir
anda. Yak1nda kan1 kim bilir hangi daragac1n1 sulayacak demi§-
ti Ciineyd-i Bagdadi ona. Bu sozler bir kehanet olabilir miydi?
Eger oyleyse ne gelebilirdi elinden Ebu Bekir'in? Kendisini c;are-
siz, ko§eye s1k1§m1§, eli kolu bagl1 hissediyordu. Biliyordu ki olii-

417
miin ne §ekline ne zaman1na kar1§amazd1 hit; kimse. Yiice Allah
nas1l yazmt§Sa oyle olacakt1. Ancak bunu bilmek ve teslim olmak
bile i,;indeki endi§eyi yok etmiyordu. Tevekkiil etmekten ba§ka
yap1lacak hii;bir §ey yoktu.
Yiizlerini k1bleye doniip sabah namaz1n1 k1ld1ktan sonra
birlikte bayatlam1§ ekmek ve peynirden olu§an kahvalt1lar1n1
yapt1lar. ikisi de suskundu. Normalde Hallac'1 hi,; durmadan
soru yagmuruna tutan Ebu Bekir ne soyleyecegini bilemiyordu
o anda. Sessiz kalmay1 tercih etmi§ti bu yiizden. Biri ile sessizligi
payla§abiliyorsa insan, o insan ger,;ek dostuydu onun, biliyordu
bunu. Kahvalt1lar1n1 bitirdikten sonra heybelerini omuzlar1na
as1p yola dii§tiiler.
Hava ayd1nlanm1§, insanlar hirer iki§er giine ba§l1yorlard1.
Diikkanlar a,;1l1yor, i§ yerlerine gitmeye ,;alt§an insanlar oradan
oraya ko§turuyordu. Ebu Bekir, arkada§1n1n son seyahatinden
dondiigiinden beri olduk,;a degi§tiginin fark1ndayd1. Hindistan
'

da gordiikleri, tecriibe ettikleri onu farkl1la§t1rm1§t1. Ogrendigi


bilgileri ve ilmini su gibi ii;mek istese de Hallac'1n iizerindeki
sessizlik ona daha iyi geliyordu o anda.
~ehir merkezine yakla§t1k,;a mahallelerin ve evlerin say1s1 da
artmaya ba§lamt§tl. Saat sabah1n erken zamanlar1 olmas1na rag-
men yiizlerce insan ,;ar§iya akin etmi§, sokaklar diinyan1n pek
,;ok yerinden gelen §airier, filozoflar, tiiccarlarla dolup ta§ffil§tl.
Sokaktaki meyve sebze pazar1nda sat1c1lar satt1klar1 iiriinlerden
almalar1 ii;in bin bir dil dokiiyor, ozellikle yabanc1 olduklar1n1
anlad1klar1 insanlar1 hedef al1yorlard1. Bu kadar kalabal1k yerle-
re gelmek pek iyi bir fikir degildi ancak Hallac'1n bu konuda onu
dinlemeyecegini de biliyordu. Mecburen sessiz bir §ekilde arka-
da§1na uydurdu ad1mlar1n1. Kureyye meydandaki pazar yerini
ge,;tiklerinde arkas1ndan bir ses duydu Ebu Bekir. Dondiigiinde
kar§1s1nda Ciineyd Hoca'n1n tasavvuf okulundan tan1d1g1 ibni
Faris'i gordii. Yan1na gelen adam Ebu Bekir'e elini uzatt1ktan
sonra, ''Ne zamand1r yoksun ortalarda, nerelerdeydin?'' diye
sordu. Ebu Bekir bu soruyu bir zamanlar yan1ndan ayr1lmad1g1
Ciineyd Hoca'n1n bir serzeni§i gibi hissetti bir anda. Ciineyd-i
'

418
Bagdadi'yi ~ok severdi, ona pek ~ok §ey bor~luydu ancak yiire-
ginde Hallac i~in hissettikleri ba§kayd1.
''i§lerden gelemedim bir sii.redir ne yazik ki," diye kar§1l1k
verdi adama.
''Evet epey me§gul olmal1s1n, yoksa Ciineyd Hoca bu kadar
hastayken yan1na gelmemezlik yapmazd1n. ''
~a§kin bir §ekilde adama bakt1 Ebu Bekir.
''Ciineyd Hoca hasta m1?''
''Evet hasta. Hatta oniimiizdeki k1§1 goremeyecegi soyleni-
yor. Durumu ag1r epey. ''
Ebu Bekir iiziilmii§tii bunu duyduguna. Tam agz1n1 a~1p bir
§ey soyleyecekken arkas1ndan yiikselen seslerle irkildi. Etraf1na
bakt1 ancak Hallac'1 goremedi. Biraz ileride, pazar yerinin biti-
minin tam kar§1s1ndaki caminin avlusunda toplanmt§ kalabal1g1
gordii o anda. Yiizlerce insan halka §eklinde toplanm1§, hayret
nidalar1 ve aglama sesleri duyuluyordu. Neler oldugunu anla-
mak isteyen ba§ka insanlarla kalabal1ga dogru ilerlerken kal-
binin giimbii.r giimbiir att1g1n1 hissetti Ebu Bekir. Goremiyordu
ancak bu kalabal1g1n Hallac ile ilgili oldugunu hissediyordu. ibni
Faris'i tek kelime etmeden ard1nda b1rak1rken camiye dogru ko§-
maya ba§lad1. Kalabal1g1n aras1na kar1§t1g1nda insanlar1 iterek
one ula§maya ~al1§t1 ancak o kadar fazla insan vard1 ki. Birileri
parmag1yla halkan1n ortas1n1 gostererek bagir1yordu:
''Bu bir mucize! Bu bir mucize! 0 adam yiice bir mertebede!
Bu hastay1 iyi etti! ''
''O bir peygamber!''
'' Alametleri var! Bunlar1 gosteren ki§i s1radan degildir."
'' Mesih aram1zda !''
Ebu Bekir yerde bir kad1n1n dizinin dibinde oturmu§ §a§ktn
bir §ekilde etraf1na bakan ~ocugu gordii bir anda. insanlar ~o-
cugu sars1p iyi olup olmad1g1na bak1yor, herkes §a§k1nl1k i~inde
bagrt§Ip duruyordu.
''Ne oldu?'' diye sordu Ebu Bekir adamlardan birinin kolu-
nu tutup.
''Halkan1n ortas1ndaki adam ayaga dahi kalkamayan bu ~o-
cugu iyile§tirdi bir anda !''

419
''Ever, hi~ urnut yoktu iyile§ecegine dair. 0 adam egilip elini
ba§1n1n iizerine koydu ve dua etti sadece! ''
''Bu inan1lmaz! Bu bir mucize ger~ekten de!''
insanlar ~1lg1n gibi bagr1§1rken tam birka~ ad1m daha ilerle-
meyi ba§armt§tl ki Ebu Bekir onu gordii. Kalabal1k halkan1n tam
ortas1nda yine vecd halindeydi Hallac. Bag1rarak konu§uyordu
insanlara:
''Ey insanlar! Hakikat bir kez gonlii ele ge~irmeye gorsiin,
onu kendisi olmayan her §eyden bo§alt1r! Ey insanlar! Kurtar1n
beni! <;iinkii beni benden ald1, §imdi de geri vermiyor! Ve ben
onun mevcudiyetine gerekli olan sayg1y1 gosteremiyorum zira
beni terk edeceginden korkuyorurn! 0 zaman ben bombo§ ve
kimsesiz kalacag1m! Vay haline mevcudiyetten sonra kendisini
bo§ ve kimsesiz hissedenin, kavu§madan sonra terk edilenin! Ey
insanlar! Art1k O'nunla benim aramda bir ortii kalmad1. Bir goz
kupt§l kadar bile huzurum yok art1k. Ki benim bedenim, be-
nim insaniyetim O'nun uluhiyetinde fena olsun, bedenim O'nun
mutlak kudretinin alevlerinde yan1p kiil olsun! Ne izim kals1n ne
yiiziim ne de suretim! ''
insanlarm kimi ona bakip giiliiyor, kirni kendi aralar1nda
konu§uyor kimi ise aglayarak onu izliyordu. Derin bir i~ ~eki§ten
sonra konu§maya devam etti Hallac:
"Ey insanlar! Biliniz ki Allah benim kan1m1 size helal ktld1!
Oyleyse hadi beni oldiiriin!"
Kalabal1kta bir ugultu daha yiikseldi. Herkes bir ag1zdan bir
§eyler soyliiyordu ancak o kadar ~ok giiriiltii vard1 ki anla§1lm1-
yordu. i~lerinden biri bagud1:
''Ya §eyh! iyi diyorsun da namaz k1lan, oru~ tutan, Kur'an
okuyan birini nas1l oldiirelim?"
"Sizin benim kan1m1 dokmenizi engelleyen sebebin namaz-
la, oru~la, Kur'an okurnayla hi~bir ilgisi yok. Hadi beni oldiiriin!
Bunu yaparsaruz odiillendirileceksiniz. Ben de huzura kavu§aca-
g1m. Zira boylelikle siz iman ugruna sava§mI§ miicahid olacaks1-
n1z hen de §ehit olarak olmii§ olacag1m."

420
Kalabal1ktan yeniden bir ugultu yiikseldi. Herkes birbirini
itiyor, hep bir ag1zdan bagr1§1yordu. Baz1 insanlar h1~k1ra h1~k1ra
aglamaya ba§larm§tI. En onde bulunan siyah sakall1, gen~ bir
adam Hallac'a bag1rd1:
''Ya §eyh! Soylediklerin bizi rahats1z etti. Ne demek istiyor-
sun? Bize a~ikla! ''
Adama giiliimseyen Hallac sakin bir ses tonuyla cevap verse
de hala vecd halindeydi.
''Sevgili oglum, Miisliimanlar i~in benim idam1mdan daha
acil hi~bir §ey yoktur. Bilin ki benim idam1m §eriata uyum halin-
de konmu§ kurallar1n yiiriirliigii olacak, herkese §eriat kurallar1-
n1 ~igneyenin nas1l bir ceza ~ekecegini gosterecektir. Zira §eriat1
~igneyen ongordiigii cezay1 da ~ekmek zorunda!''
Ebu Bekir insanlar1 ite kaka kalabal1k halkan1n en oniine
kadar ilerleyebilmi§ti. ~imdi Hallac'la bir kol boyu mesafede du-
ruyordu. Gozlerinden sicim gibi ya§lar inerken elini uzatt1 arka-
da§1na. Biliyordu yak1nda yollar1 ayr1lacakn sonsuza degin.

421
47

UL

mrii boyunca bu ant beklemi§ti Profesor Abdiilrahim Dr-


giiplii. 60 y1ld1r okudugu, inceledigi, hatmettigi tarihi olay-
lar1n bizzat ii;inde olmak. Tarih ya§an1rken degil, ya§and1ktan
sonra tarih oluyordu. insan ya§an1lan §eyin tarihi bir degeri olup
olmad1g1n1 ancak iizerinden zaman gei;ince anl1yordu. Zira tarih
gei;mi§ demek degildi. 0 nedenle her olay1n tarihi bir degeri ol-
muyordu.
Arna yakla§makta olan an oyle bir an degildi. 0 an sadece
tarihi bir an degil, tarihi degi§tirecek bir and1. Uzun zamand1r bu
kadar heyecanland1g1 ba§ka bir giin olmamt§tt profesoriin. Om-
riiniin tiimiinii okuyup ara§ttrarak gei;irmi§, iilkenin en onem-
li tarihi;ilerinden, ilahiyat<;1lar1ndan ve tasavvufi;ular1ndan biri
olup i;1kmt§t1. Say1s1n1 hat1rlamad1g1 kadar i;ok kitap yazmt§,
bilgilerini yar1nlara aktarmaya i;alt§IDt§, yiizlerce talebe yeti§tir-
mi§ti. istanbul Universitesi'nde uzun y1llar verdigi Tiirk-islam
Tasavvuf Tarihi ve Edebiyat1 dersleri efsane haline gelmi§, okulu
birakmt§ olmas1na ragmen hala ogrenciler aras1nda anlat1lmaya
devam etmesi onu gururland1r1yordu. Ancak yine de hii;biri onu
bu an kadar heyecanland1rmam1§, bu kadar nefesini kesmemi~ti.
Derin bir nefes al1p oniinde durdugu Cemil Molla Ko~kii'ne
bakt1. Birazdan bu kap1dan ii;eri girecek ve ger<;ek bir nigahdar1n,

422
diinya lizerindeki en biiylik s1rr1n koruyucusunun evinde buluna-
cak, bin y1ldan fazlad1r kay1p olan risalelerin ipu~lar1n1 inceleye-
cek hatta belki nerede oldugunu bulacakt1. Bundan daha onemli
nas1l bir an olabilirdi? Allah olmeden once ona bunu ya§amay1
nasip etmi§ti belki de. Bir Mevlevi olan babas1 Ragip Efendi'nin
tlim ~ocuklugu ve gen~ligi boyunca ona anlatt1g1, ogrettigi
hikayelerin en biiyliglinlin bizzat i~ine girmek lizereydi. Profesor
Algan Ataman'1n onu aray1p yard1m istedigi o ilk an hissetmi§ti
bunu. Babas1ndan dinledigi, ard1ndan lizerinde uzun ara§t1rma-
lar yapt1g1 bu efsanenin ger~ek oldugunu anlam1§t1. Heyecandan
kalbi o kadar ~ok ~arp1yordu ki sabah ak§am ald1g1 tansiyon
haplar1 pek i§e yaramayacak gibi gorlinliyordu. Sabah1n korlin-
de Algan'1n telefonuyla yataktan f1rlam1§, zar zor yliriidiigli hal-
de lizerine aniden gelen biiylik enerjiyle kendi kendine giyinip,
haz1rlan1p ~1km1§t1. ~oforlinli bekleyecek zamaru bile olmam1§t1.
ilk gordiigli taksiye atlamt§tt. Yan1na ne olur ne olmaz diyerek
~ok nadide kitaplar almt§tl konuyla ilgili.
Omzuna ast1g1 kitap dolu ~antas1n1 diizeltip tam kap1ya vur-
mak lizereydi ki aniden kap1 a~1ld1. Eli havada kalan Abdiilra-
him Hoca §a§k1nl1k i~inde kap1y1 a~an gen~ kad1na bakt1.
''Nas1I bildiniz kap1da oldugumu? Daha ~almam1§t1m bile.''
Profesore glillimseyen Duygu kap1y1 biraz daha aralay1p
i~eriyi gostererek, ''Buyurun, liitfen girin Abdiilrahim Bey, biz
de sizi bekliyorduk. Kap1dan sesler geldigini duyduk, sizmi§siniz
meger, '' dedi. A~1lan kap1dan i~eri giren profesor ba§1n1 sallad1.
''Hay Allah, ne ~ok gliriiltii ~1karabilecegimi unutmu§um,
ya§l1l1k i§te, ylirlirken ayaklar1m1 o kadar ~ok slirtliyorum ki
yere, garip bir ses ~1k1yor fark1ndayd1m. ''
Profesor §a§k1n bak1§larla i~eri girerken digerleri de giri§e gel-
rni§lerdi. Abdiilrahim Hoca'y1 goren Algan giiliirnseyerek yan1na
gelip sar1ld1. Profesor §a§trffil§tt. Daha evvel soguk ve mesafeli
olan bu gen~ ve yetenek.li meslekta§mm bu s1cak tavr1 beklenme-
dikti onun i~in. Ancak ayn1 s1cakltkla kar§ilik verdi Algan'a.
''Ho§ geldiniz Abdiilrahim Bey. Nas1ls1n1z?''
Profesor hayranhk dolu baki§larla etraft slizerken cevap verdi:

423
''Ho§ bulduk, ho§ bulduk. Ben iyiyim. As1l haberler sizde. ''
''Bizde haberler biraz kar1§ik. Anlatacag1m birazdan hepsini. ''
Hep birlikte ana giri§i gec;ip biiyiik salona girdiler. Profesor
yerden tavana kadar yiikselen alt1n varakl1 antika aynan1n oniin-
de durup duvarlar1 siisleyen tablolara, Arapc;a ve Osmanl1ca hat
yaz1lar1na, devasa kiitiiphanedeki kitaplara, paha bic;ilemez tab-
lolara, e§ine saraylarda rastlanabilecek kristal avizeye bakt1 be-
geniyle.
"inan1lmaz gerc;ekten de. Bir nigahdar1n evindeyim. Hie;
boyle olacag1n1 dii§iinrnemi§tim. ''
Amir §a§k1nl1kla profesore bakarken Algan herkesi tan1§t1r-
mas1 gerektigini dii§iiniip, ''Sirin'le Duygu'yu zaten tan1yorsu-
nuz. Amir Bey, Columbia Oniversitesi'nde dersler veren bir biyo-
log ve genetik miihendisi. ''
Profesor elini uzatt1 Arnir'e.
''Oyle mi? Memnun oldum evlad1m. ''
Bordo renkli kadife koltuklara gec;ip oturdular. Profesor
c;antas1ndan c;1kard1g1 kitaplar1 sehpan1n iizerine y1garken Duy-
gu dayanamayarak, ''Hikayeyi en ba§tan anlat1rsan1z sevinirirn.
Nigahdar ne demek? Algan Bey'in ismi neden bir cinayete kar1§-
t1? Neler oluyor boyle?'' diye sordu merakla.
Algan, Duygu'ya o ana kadar son olanlar1 detayl1 olarak
anlatmad1klar1n1 fark etti.
''Nigahdar Osmanl1ca bir sozciik. Koruyan, muhafaza eden
demek. Yani muhaf1z. Haydar Doganer, yani Sirin'in babas1 bir
nigahdard1 ve yeryiiziindeki en biiyiik sir olduguna inan1lan bir
bilgiyi koruyordu. Onu oldiiren ki§i bu s1rra ula§may1 amac;-
l1yordu ancak ba§aramad1. Bu nedenle beni ve Sirin'i kac;1rd1.
Bunlar1 anlatm1§t1m zaten. Polisin cinayeti c;ozmek ic;in benden
yard1m istedigini biliyordu. Bizi konu§turarak bilginin sakl1 ol-
dugu kay1p risalelerin yerini bulmam1z1 istiyordu. ''
Anlamak ic;in dikkatle Algan'1 dinleyen Amir ka§lar1n1 c;att1.
''Peki buraya kadar tamam. Arna neden bir cinayete ad1n
kar1§t1?''
Algan ellerini birbirine dolayarak arkas1na yasland1.

424
''Garip olan tek §ey bu degil. Giinlerdir iilkenin ba§l1ca ko-
nusu olan istanbul Oniversitesi protestolar1ru diizenlemek, og-
rencileri galeyana getirmek ve §iddete te§vik ederek hiikiimeti
ortadan kaldlfmaya te§ebbiis etrnekten de aran1yorum. ''
Amir duyduklar1na inanamayan gozlerle bakt1 Algan'a.
''Dogru mu peki bu?''
Algan'm cevap vermesine flfsat vermeden Duygu girdi araya.
''Dogru degil elbette. Algan Bey son derece sayg1n ve okul-
da siyasi polemiklere asla girmeyen birisi. Herkesin gorii§iine ve
inanc1na sayg1l1d1r. Tiim bunlar ondan ho§lanmayan bir ogrenci-
nin att1g1 iftira sadece."
Duygu'ya giiliimseyen Algan, Amir'e dondii.
''Benim de duydugumda §a§1rd1g1m iddialar bunlar. Neden
olduklar1n1 anlamadun. Arna san1r1m bir §ekilde ko§eye s1k1§t1-
r1lmaya <;al1§1l1yoruz. Ko§eye s1k1§1p ... ''
Birden durdu Algan. Akl1na gelen fikirle §a§k1n bir §ekilde
ayaga f1Clad1. H1zla bir a§ag1 bir yukar1 yiiriimeye ba§lad1.
''Ko§eye s1k1§1p yaln1z kalmam1z1, emniyet gii<;lerinden yar-
d1m almam1z1 engellemek i<;indi tiim bunlar. ''
''Polise git111c:yelim diye mi? iyi de neden?'' diye sordu Sirin
§a§k1n bir §ekilde.
''(;iinkii polise gidersek bu i§i ya onlar <;ozecek ya da <;oze-
meyecek iistii kapat1l1p gidecekti. Halbuki onlar bunu bizim <;oz-
memizi ama onlar1n gozetiminde <;ozmemizi istiyorlard1. Polise
gitmeyelim diye de tiim bunlar1 planlad1lar. ''
''Bunlar dediginiz kim peki?'' diye sordu Amir inanmayan
baki§larla.
Algan tane tane ama kendinden ernin bir ses tonuyla cevap
verdi:
''Kim olduklar1n1 bilmiyorum. Kay1p risalelerin pe§inde-
kiler. Katil sadece bir ma§a. Onemli olan en tepedekilerin kim
oldugunu anlamak. Bu risalelerin yok edilmesi en <;ok kime ya-
rayacaksa onlar i§te her §eyi planlayanlar. ''
Algan elini aln1na koyup salonun i<;inde bir a§agt bir yukar1
yiiriimeye devam ediyordu.

425
''Tabii ya, nas1l dii§iinemedim bunu. Resmen polisten yar-
d1m alma yal1m diye tezgahlam1§lar hepsini. ''
Heyecanlanan Sirin ayaga f1rlad1.
''iyi ama zaten polise gitmezdik ki. Kati! babam1n onun gi-
di§inin ard1ndan b1rakt1g1 i§aretleri ogrenmi§. Demek ki yard1m
ald1 i<;eriden. Polise giivenilir mi bu durumda?''
''Bizim bunu fark edecegimizi dii§iinmemi§ olabilirler. Ya da
yine de i§i saglama almak istediler. Her ne olmu§Sa da ama<; po-
listen uzak durmam1z1 saglamak. ''
Bir tenis ma<;1 izler gibi bir Sirin'e bir Algan'a bakan Amir
de ayaga kalkt1.
''Pekala! Diyelim dediginiz gibi! 0 halde bir an evvel bu
i§i <;oziip sonu<;land1rmak gerekiyor! Eger biraz daha burada
oturursak polis sizi eninde sonunda bulacak ve hapsi boylaya-
caks1n1z ! ''
'' Amir Bey dogru soyliiyor! '' diye ba§1n1 sallad1 Duygu otur-
dugu yerden. ''Bir §eyler yapmam1z gerek."
Salonda bir anda bir sessizlik olu§tU. Herkes tek kelime
etmeden birbirine bak1yordu. Pencere pervazlar1na ve ah§ap
panjurlara vuran riizgar1n sesinden ba§ka hi<; ses yoktu etrafta.
Gozliiklerini diizeltirken yeniden koltuga oturan Algan ellerini
oniinde birle§tirdi.
''Tamam. Simdi elimizdeki ipu<;lar1na odaklanal1m o halde.
Bana bir kag1t ve kalem verir misiniz?"
Abdiilrahim Hoca hemen <;antas1ndan ald1g1 not defteri ile
kalemi Algan'a uzatt1. Bo§ bir sayfa a<;an Algan en ba§a 1 say1s1-

n1 yazd1ktan sonra anlatmaya ba§lad1.


''Birinci ipucumuz Haydar Bey'in olmeden evvel kiitiipha-
nesinden se<;tigi bir kitap. Hallac-1 Mansur'un giiniimiize ula§an
tek kitab1 Tavasin'in en az 500 y1ll1k eski bir el yazmas1. Arap<;a
ve Fars<;a yaz1lm1§. Kullan1lan miirekkepten sonradan baz1 not-
lar eklendigi anla§1l1yor. Haydar Bey'in bu kitab1 se<;mesinin bir
sebebi var. Ne oldugunu heniiz bilmiyoruz. Bu noktada Abdiil-
rahim Hoca'n1n yard1mlar1n1n yol almam1zda <;ok biiyiik katk1s1
olacag1 kanaatindeyim. ''

426
Herkesin gozii profesore dondii. Abdiilrahim Hoca bogaz1n1
temizledikten sonra giiliimsedi.
''Elbette, elbette. Burada olmam1n sebebi tamamen bu za-
ten. Eger bir yard1m1m dokunursa benden daha mutlusu olamaz.
Tarihin boyle bir an1nda <;orbada tuzum bulunursa ne mutlu
bana."
Profesore minnet dolu gozlerle bakan Sirin, Algan'1n sehpa-
n1n iizerine b1rakt1g1 not defteri ile kag1d1 kendi oniine <;ekerek
ikinci ipucunu yazmaya ba§lad1.
''ikinci ipucu, bir sihirli kare. Algan'1n §imdi size fotograf1n1
gosterecegi bu karenin i<;indeki say1lar1 hangi yone dogru toplar-
san1z toplay1n hep ayn1 rakam1 veriyor. Yani 62 say1s1n1. Bu say1
da bizi kay1p risalelere gotiirecek bir diger ad1m. ''
Algan, Ba§komiser Mestan'1n bu evde gorii§tiikten sonra
<;1kmadan evvel verdigi fotograflar1 el yazmas1n1n i<;inden <;1ka-
r1p gosterdi. Herkes dikkatli bir §ekilde sihirli kareye bakarken
sozii Algan ald1.
''Bu karenin yan1nda 'Hakikati bulmak i<;in marifet kap1-
s1ndan ge<;,' sozii yaz1l1yd1. Bir de el yazmas1n1n ba§1nda Arap<;a
'Ararsan bulursun' ciimlesi var. Ve son ipucu ortas1nda bir nokta
olan i<; i<;e ge<;mi§ daireler. ''
Kisa bir sessizlik oldu i<;eride. Herkes <;1t <;ikarmadan not def-
terinin iizerinde yazan ipu<;lar1na bakiyordu. Sessizligi Amir bozdu:
''Hepsi bu kadar m1?''
''Bu kadar, '' diye cevap verdi Sirin. Amir ona giiliimseyerek
sar1ld1. Sirin sevecenlikle bu sar1lmaya kar§1l1k verirken Algan
bak1§lar1n1 ba§ka tarafa <;evirmeye <;al1§tl ard1ndan anlat111aya
ba§lad1:
''Hakikati bulmak i<;in marifet kap1s1ndan ge<; sozii tasav-
vuftaki dart kap1y1 anlat1yor. Her kap1 bir yonii temsil ediyor.
Arna elbette bu ciimlede yonlere at1f var diyemeyiz. Tamamen
ezoterik anlamda ki§inin tekamiil yolculugundan da bahsedili-
yor olabilir. Oyle degil mi hocam?''
Abdiilrahim Hoca ba§1n1 sallay1p gozliiklerini diizelttikten
sonra cevap verdi:

427
''Elbette. Tasavvufta hic;bir §eyin bilinen anlarru kullan1lmaz.
Her §eyin goriiniir anlamlar1n1n d1§1nda, daha derin anlamlar1
vard1r. Buna bat1n denir. Zahir ise ac;ik anlamdrr. Sufiler vak1f
olduklar1 s1rlar1 digerlerinin ogrenmesini engellemek ve yone-
timlerin zulmiinden kac;mak ic;in ac;1k anlam1 kullanmazlard1. Bu
s1rlar gene! toplumun inan1§1n1 derinden etkileyecek oldugu ic;in
yoneticiler bunlar1n bilinmesini istemezler, ac;iklayanlar1 cezalan-
d1r1rlard1. Hallac-1 Mansur gibi. Halk her zaman ona anlat1lan-
lara inan1r. Ne gordiiyse o §ekilde ya§ar, onu ogretir c;ocuklar1na.
Giiniimiizde her Miisliiman1n islam sand1g1 §ey birinin Kur'an
yorumundan ba§ka bir §ey degildir. Her insan kapasitesi oran1n-
da alg1lar, bu ki§iye gore degi§iklik gosterecegi ic;in okuduklar1n-
dan c;1kard1klar1 anlam da farkl1 olacakt1r. Kur't1n'1n en biiyiik
ozelligi budur zaten. Hic;bir kelime ac;1k anlam1yla kullan1lma-
m1§t1r orada da. Bu nedenle her okuyan ba§ka bir §ey anlar. Ve
insanlar da o ki§inin anlad1g1n1 okuyup gerc;ek o zannederler. Bu
nedenle sufilere iyi gozle bak1lmam1§t1r tarihin hic;bir dont::11,in-
de. Hep kendilerini ve bilgilerini saklamak zorunda kalm1§lar.
Gerc;egin bilinmesi hic;bir zaman en tepedekilerin i§ine gelmemi§-
tir. Buraya gelecek olursak bu ciimlede batmi bir anlam da olabi-
lir, zahiri de. Bunu ancak tekamiil mertebesinde iist basamaklara
c;ikrru§ biri kavrayabilir. Yani gonlii ile perdeyi aralayan biri. ''
''Desenize aram1zdan kimse bunu c;ozemeyecek, '' diye giildii
Duygu. An1nda tiim bak1§lar ona dondii. Sa§k1n bir §ekilde, ''Eee
yani aram1zdan hie; kimse iist mertebede olamaz diye dii§iindiim,
ancak evliyalar falan oradadrr. Oyle degil mi?''
Ba§1n1 hay1r anlam1nda sallad1 Abdiilrahim Hoca.
"Kimin hangi tekamiil derecesinde oldugunu Yaradan'dan
ba§kas1 bilemez. Hie; ummad1g1n birinin yiiregine oyle bir bili§
gelir ki bir ba§kas1n1n elli y1lda alamad1g1 yolu al1r an1nda. Bu bir
anda da olur bir omiir de siirebilir. Tek ba§1na ne bilgi ne yetenek
yeterlidir. Hic;bir §ey goriindiigii gibi degildir. Gerekli olan tek
§ey goniildiir, kalp goziidiir. insan1n kalbinde ne varsa o verilir.
0 nedenle bu s1rr1 goniilden, hic;bir c;ikar dii§iinmeden bulmak
isteyen bulacakt1r. ''

428
''O nedenle benim bulmam1 istediler,'' dedi Sirin §a§k1nl1kla.
'' Ancak babas1n1n omriinii adad1g1 s1rr1 bulmak isteyen biri ,;1-
kars1z arayabilir onu. ''
Algan dikkatle bakt1 Sirin'e. Bunu daha once hit; dii§iinme-
• •

''Evet san1r1m hakl1s1n. ''


Abdiilrahim Hoca sessizlikten faydalan1p merakla Algan'a
bakt1.
''Bana tiirbede neler oldugunu anlatmayacak m1s1n1z?''
Algan iizgiin bir yiizle kar§1l1k verdi:
''Hakl1s1n1z Abdiilrahim Bey, daha evvel anlatmam1z gere-
kirdi."
Durup Sirin'in ziimriit gibi parlayan gozlerine dikti bak1§la-
r1n1. i,;lerinde kaybolacag1n1 hissetti. Ayn1 hiiziin orada da vard1.
Ard1ndan hemen toparlad1 kendisini. Birka,; saniyelik sessizlik-
ten sonra devam etti sozlerine:
"Ne yaz1k ki iizerimize yerle§tirdikleri bir mikro,;ip saye-
sinde takip ediliyormu§UZ. Bunu tiirbedeki olaydan sonra anla-
d1k. Ya§ar Bey ile birlikte tiirbenin alt1ndaki gizli boliime indik.
Oradaki Tavasin'i inceleyip iizerinde konu§urken aniden sesler
duyduk ve katilin bizi takip ettigini anlad1k. Ka,;abilecek ala-
n1m1z yoktu. Toprak alt1nda kiii;iik bir odadayd1k. 0 nedenle
Ya§ar Bey bize saklanrnam1z1 soyledi. Ard1ndan adamla kendi
yiizle§ti, kim oldugunu bilmeyen biri gibi davranarak. Ancak ne
yaz1k ki adam daha onun konu§mas1na firsat vermeden silah1n1
ate§ledi. Bunun iizerine adamla dovii§tiim ve onun yere savrulup
sersemledigi bir anda ka,;maya ,;al1§t1k hep birlikte. Ne yaz1k ki
son anda silah1ndan ,;1kan kur§unlarla ag1r yaraland1 Ya§ar Bey.
Olay an1nda kaybettik onu. Tiirbeden ,;1k1p ka,;t1ktan sonra og-
rendik polisin §iipheli olarak bizi arad1g1n1. ''
Derin bir nefes alan Abdiilrahim Hoca iizgiin goriiniiyordu.
"Allah rahmet eylesin. (:ok iyi bir insand1. Bir Mevleviydi o

da. Y1llarca benim yan1mda ,;alt§tt. E§i nedeniyle Gelibolu'ya ta-


§mmas1 gerekince onu o i§e soktum. Yiice bir ama,; i,;in kaybetti
can1n1. Tek avuntum bu olabilir sadece."

429
Herkes yeniden sessizlige biiriindii. Birka<; dakika sonra bu
sessizligi Amir bozdu.
''Pekala. Su ipu<;lar1na odaklanal1m. Tiirbeden bir sonu<;
alamad1n1z san1r1ID. Dogru mu?''
''Evet," diye kar§1l1k verdi Sirin. ''Bo§U bo§una gitmi§ ol-
duk."
"Ger<;i tam olarak bo§u bo§una say1lmaz. Gitmeseydik ve
bu olanlar olmasayd1 takip edildigimizi anlayamayacakt1k."
''Evet oras1 oyle. Arna hi<; ilerleme saglayamad1k."
Amir ayaga kalk1p kollar1n1 gogsiinde birle§tirdi.
''Simdi bir adam oldiiriiliiyor. Bin y1ll1k bir s1rr1 koruyan biri
bu. Ve katili gittikten sonra birtak1m i§aretler b1rak1yor. Neden?
Katilin kim oldugunu anlatmak istese tarif ederdi. Ya da tan1-
yorsa ad1n1 yazard1. Arna o gizli §ifreler b1rakmay1 tercih etmi§.
Kime? Kendinden sonra gelecek ve s1rr1 koruyacak olana. ''
Sirin §a§1rm1§tI. i§aretleri ona b1rakt1g1na o da emindi, zaten
a<;1k a<;ik yazmI§tl da babas1 bunu ona. Arna nigahdar olmas1n1
istedigini hi<; dii§iinrnemi§ti.
''Yani bir sonraki nigahdar hen mi oluyorum?''
Abdiilrahim Hoca gozliiklerini diizeltip giiliimsedi.
''Nigahdarl1k bir ailede nesilden nesile ge<;en bir §ey degildir.
Nigahdarlar ya uygun gordiikleri ki§ileri bunun i<;in se<;erlerdi ya
da ilahi gii<;, kader ki§iyi nigahdar olmaya iterdi. Burada hangi-
sinin cereyan etigini bilemeyiz. Arna neticede risaleleri buldugu-
muz noktada biri s1rr1n koruyucusu olacak elbette. ''
Amir yeniden yonetimi ele ald1.
''Tamam. Devam ediyorum. Simdi bu 62 say1s1n1n ne oldu-
gunu konu§al1m? Sizce ne anlatmak istemi§ olabilir bu rakam1
verirken? ''
Sirin dudaklar1n1 biizdiikten sonra cevap verdi.
''Bilemiyorum. 0 kadar muglak ki bu, her §ey olabilir. ''
''Bu bir §ehrin plaka kodu olabilir mi? Yani bir §ehri anlat-
maya <;al1§1yor olabilir mi?'' diye sordu Duygu merakla.
''Bilmem olabilir elbette. 62 nerenin plaka kodu?'' diye kar-
§Il1k verdi Algan.

430
Ardtndan cep telefonundan Google'a girip baktt.
''Tunceli'nin plaka koduymu§. Tunceli'de Hallac-t Mansur'la
alakalt bir yer var mt?''
Amir merak i~inde cevap bekliyordu.
Abdiilrahim Hoca ba§tnt salladt.
''Haytr ne yaztk ki yak. Tiim Tiirkiye'de Hallac ile ilgili tek
yer Gelibolu'daki tiirbedir."
''ille Hallac-t Mansur ile alakalt olmastna gerek var mt peki
§ehrin? Alakastz bir §ehirdeki, alakastz bir yere de saklamt§ ola-
bilirler. Oyle degil mi?'' dedi Amir omuz silkerek.
''Kesinlikle oyle. Arna mutlaka simgesel bir anlamt olan bir
yer olmalt hence. Filmlerde de oyle olur ya," diye araya girdi
Duygu.
''Bir filmin i~inde degiliz ama. insanlar oliiyor burada! ''
diye kar§tltk verdi Sirin ofkelenerek.
Duygu utanarak ba§tnt oniine egdi.
"Say1lar1n tasavvuftaki anlamlart nedir Abdiilrahim Bey?''
diye sordu Algan.
Abdiilrahim Hoca oturdugu pozisyonu diizelttikten sonra
anlatmaya ba§ladt:
''Evet tasavvufta her harfin oldugu kadar her say1ntn da bir
anlamt vardtr. Stf1r Tanrt'dir mesela. Hi~ligin ifadesi oldugundan
Tanrt'dtr. Dikkat edin, o da bir daire ile sembolize edilir, tip-
kt Hallac'tn daireleri gibi. Bir, stftrdan yanstyan ve aleme viicut
veren tekligin simgesidir. Yani i~ i~e ge~mi§ dairelerde ortada-
ki noktadan yaytlan ilk dairedir. insan1n simgesidir. iki, dualite
yani zttltgt simgeler. Birin yanstmastdtr iki. Yani birinci daireden
sonra birinci dairenin yanstmast gelir ve bu da iki eder."
"C:::ok kart§tk goriiniiyor," dedi Duygu anlamaya ~ah§an bir
yiiz ifadesiyle.
''Hay1r haytr son derece kolaydtr, '' diye kar§tltk verdi Ab-
diilrahim Hoca. Ard1ndan anlatmaya devam etti:
''0~, arafttr. Dualitenin arastndaki noktadtr. iyi ile kotii-
niin, karanltk ile aydtnltgtn arastndaki nokta. Bu nedenle arafttr.
Dort, diinyay1 sembolize eder."

431
"Alt1 nedir peki?'' diye at1ld1 Amir sab1rs1zl1kla.
'' Alt1, ya§am1n ifadesidir. ''
''O halde 62 ne ifade ediyor?'' diye sordu Sirin gozlerini ko-
caman ac;arak.
Ka§lar1n1 c;atarak dii§iinen Algan cevap verdi:
''Ya§amda dualite oldugunu, her §eyin z1tt1 ile var oldugunu
soyleyebilir ancak. ''
''Off c;ok kart§Ik gerc;ekten, c;1k ic;inden c;1kabilirsen," diye
oflad1 Duygu. Anlamaya c;alt§maktan yorulmu§tu.
''Yani kay1p risalelerdeki s1rrm bir durumun z1tt1 olabilece-
gini mi anlat111aya c;alt§tyor?''
''Bu risaleler de ne var Allah a§ktna tam olarak?' diyerek
araya girdi Duygu yeniden.
''Risaleler yeryi.iziindeki en biiyiik s1rr1 bar1nd1r1yor. Tiim
diinyadaki giic; dengelerini yerinden oynatacak biiyiik bir sir,''
diye cevap verdi Abdiilrahim Hoca.
''Yani buna sahip olan ki§i diinyan1n en giic;lii ki§isi oluyor
bu durumda, '' dedi Duygu giiliimseyerek.
Algan §a§1rm1§tl. Bu duruma hie; o ac;1dan bakmam1§tl o ana
dek. 0 daha cevap veremeden Abdiilrahim hoca kar§1l1k verdi:
''Kesinlikle oyle. Arna i§te nigahdarlar oyle kamil insanlar-
d1r ki bu giicii kullanmaya asla meyl etmezler. Bu nedenle herkes
nigahdar olamaz. Sadece sec;ilmi§ler olabilirler. ''
Ayaga kalkan Duygu ayn1 pozisyonda oturmaktan uyu§mU§
bacaklar1n1 ac;maya c;al1§t1.
''Ben biraz evi gezebilir miyim? Merak ediyorum ne var ne
yak.''
''Tabii ki de,'' diye kar§1l1k verdi Sirin. Art1k evin sahibi o
olduguna gore bu soruya ondan ba§kas1 cevap veremezdi.
Duygu etraf1 inceleyerek uzakla§1rken ayaga kalkan Amir
elini Sirin'e uzatt1.
"istersen biz de biraz gezelim evi. Hem etraf1 incelemi§ olu-
ruz hem de ipuc;lar1 hakk1nda dii§iinebiliriz sakince."
Sirin, Amir'in uzatt1g1 elini tutup ayaga kalkt1. Algan'1n yii-
ziine bakmaya korkuyordu. Kendisini c;ok tuhaf hissediyordu.

432
Bir yandan da Amir'in onun ic;in yapt1klar1n1n yarunda kendi-
sinin hissettigi hisler nedeniyle vicdan azab1 c;ekiyordu. Bir §ey
soylemek ic;in geriye dondiigiinde Algan'1n ba§1n1 egmi§, el yaz-
mas1n1 inceledigini fark etti. Tek kelime etmeden el ele salondan
c;1k1p merdivenlere yoneldiler. Algan'1n kalbi s1k1§1yordu. Ken-
disini uzun zamand1r boyle kotii hissetmemi§ti. Ne diyecegini
bilemez bir halde kitaba bakarken Abdiilrahim Hoca'n1n sesiyle
dald1g1 dii§iincelerden s1yr1ld1.
''Akt§tna b1rak evlad1m. Su akar yolunu bulur. Eger biri bi-
rine yaz1lm1§sa bu diinyada oniine diinyay1 y1gsan hic;bir §ey bir-
le§melerine mani olamaz. igne deliginden gec;er yine olur. Arna
olmayacaksa ne yaparsan yap asla olmaz."
Algan, profesore giiliimsedi. Ya§1n1n verdigi tecriibeyle his-
lerini anlam1§t1. 0 kadar be/Ii mi ediyorum diye gec;irdi ic;inden.
Belki de ediyordu ama bu umurunda degildi art1k. Hakl1yd1 pro-
fesor, teslim olmak gerekiyordu ilahi giice. Evren matematikle
yonetiliyor olabilirdi ama ad1na kader denilen ilahi matematigi
anlamaya hic;bir insan1n giicii yetmezdi. Birden akl1na Haydar
Doganer'in odas1n1 gorme fikri geldi aniden. El yazmas1n1 kolu-
nun alt1na stk1§t1r1p ayaga kalkt1.
''Sizi biraz yaln1z b1rak1p Haydar Bey'in odas1na c;1ksam
olur mu acaba Abdiilrahim Hocam? ~u el yazmas1n1 da incele-
rim biraz. ''
Abdiilrahim Bey ba§1n1 h1zl1 h1zl1 salladi.
''Tabii tabii, nas1l isterseniz. Ben de getirdigim kitaplar1 bi-
raz kar1§t1r1r1m, §U ipuc;lar1 ic;in i§imize yarayan bir bilgi bulabi-
lirim belki."
''O halde birazdan gorii§iiriiz," dedikten sonra salonun c;1kt-
§tna yoneldi Algan. ic;inden bir ses s1rr1n c;ok uzakta olmad1g1n1,
hie; aktllar1na gelmeyen bir yerde oldugunu soyliiyordu ona.

433
48

UL

<;inde bulundugu eski k1rm1z1 pikab1 sokag1n sonundaki bo§
alana b1rakan ismail, siyah beresinin iizerine paltosunun ka-
pii§onunu ge<;irip h12l1 ad1rnlarla yiiriimeye ba§ladi. Sanki tiim
renkler diinyadan <;ekilmi§, geriye sadece grinin tonlar1 kalm1§
gibiydi. Soguk buzdan parmaklar1yla etini kesiyordu sanki. So-
kag1n parke ta§lar1ndan ayr1l1p ormanl1k alana girdiginde nefes
al1§ veri§leri d1§1nda hi<;bir ses duyulmuyordu. Agz1ndan <;ikan
s1cak buhar belli belirsiz bir §ekilde havaya kar1§1rken durup bi-
raz ilerideki, en iistteki dort bir yan1 pencereden olu§an cihan-
niima odas1 goriinen Cemil Molla Ko§kii'ne bakt1 dikkatlice.
Nigahdar1 oldiirdiikten sonra bir daha buraya gelecegini zan-
netmiyordu ama olaylar o giinden birka<; giin sonra onu yine
buraya getirmi§ti. i§lerin kontrolii elinden ka<;m1§t1 ancak bir
§ekilde her §eyin ba§lad1g1 noktaya geri doneceklerine emindi is-
mail. Ostelik saklanrnak i<;in bir yer bulmalar1 da kolay degildi.
Algan Ataman herkes taraf1ndan tan1nan biriydi. Zamanlar1 k1-
s1tl1yd1 ve ipu<;lar1n1 dogru degerlendirebilmek i<;in mutlaka bu-
raya ugrayacaklard1. ismail yapraklar1 tamamen dokiilmeye yiiz
tutmu§ aga<;lar1n aras1nda yiiriirken sonraki ad1m1n ne olmas1
gerektigini dii§iindii. Takibe devam m1 etmeliydi yoksa yakalay1p
kendi kontrolii altmda m1 ipu<;lar1n1 izlemelerini saglamal1yd1?

434
Nigahdarlar1n s1rr1 korurnak pahas1na canlar1n1 verdiklerine
bizzat §ahit oldugundan k1z1n da babas1n1n izinden gidebilece-
ginden endi§e ediyordu. Belki Algan Ataman'1 konu§turabilirdi
ama o kadar etik degerlere dii§kiin ve sogukkanl1yd1 ki bunu
saglamak i1rin 1rok ugra§mas1 ya da onu ko§eye s1k1§t1racak biri-
nin elinde olmas1 gerekirdi. 0 nedenle uzaktan izlemek en dog-
rusuydu ama onda da izi kaybetme ihtimali vard1. Ki bir daha
boyle bir §ey olursa bunu asla §eyhine a1r1klayamazd1. Ormanl1k
alan1 bitirip ko§kiin bah1re kap1s1na yakla§t1g1nda durdu aniden.
Bir §ey gormii§tii sanki iist kattaki odalar1n pencerelerinden bi-
rinde. Hemen kendini en yak1n1ndaki agac1n arkas1na atn. Evde
kim var? Polis olabilir mi? Arna eger polis olsayd1 etrafta dev-
riye arabalar1 da olurdu. Oysa ortal1k temizdi. Elini beline at1p
silah1n1 1r1kard1. Siyah bir Glock 37. Dikkatlice §arjorii kontrol
etti. Tam 11 adet 45 kalibrelik mermi yerle§tirmi§ti i1rine. Silah1
yeniden beline yerle§tirip agac1n arkas1ndan iist kattaki pencere-
lere bakt1 yeniden. Bir hareket goriinmiiyordu. Ancak az evvel
perdenin oynad1g1na ve pencerenin oniinde olan birinin ileri geri
gittigine emindi. Bunu son anda fark ettiginden kim oldugunu
anlayamam1§t1. Simdi yapmas1 gereken eve girmekti. Arna bunu
normal yolla yapamayacag1 i1rin ba§ka bir yol bulmas1 gereki-
yordu. Evin bah1resinden yan taraf1na goriinmeden ge1rebilirse
giri§ i1rin uygun bir yer bulabilirdi. Sonu1rta alarm sistemi devre
d1§1yd1. Tek sorun evdekilerin onun geldigini gormeleriydi. Ger1ri
eger evdekiler ba§kalar1ysa onu tan1mayacaklar1 i1rin bu bir so-
run te§kil etmezdi ama eger Algan Ataman ve nigahdar1n k1z1ysa
kesinlikle goriinmemesi gerekiyordu. Hizl1ca ne yapmas1 gerek-
tigini dii§iindii. Oniinde sadece iki se1renek vard1. Ya i1reri girecek
ya da §ans eseri i1reridekilerin d1§ar1 1r1kmas1ru bekleyecekti. Arna
bunun i1rin zaman1 yoktu. Tiim giin ve gece bu sogukta d1§ar1da
beklemek zorunda kalabilir, dahas1 sonu1r alamayabilirdi. Yeni-
den gozlerini evin pencerelerine dikti. Biiyiik bir risk alacakt1
ama ba§ka 1raresi yoktu. Derin bir nefes al1p son h1zla eve dogru
ko§maya ba§lad1. Her ad1mda kalbi delicesine at1yor, hissettigi
adrenalinle viicudunun i1rinde devir claim eden kan1n patlayarak

435
d1§ar1 c;:1kacag1n1 zannediyordu. Sanki tum sesler yok olmu§, ge-
riye sadece kalp at1§lar1n1n sesi kalm1§t1. Yak1c1 bir alev dalgas1
tum bedenini ele gec;irmi§, soguk havaya ragmen tum viicudu
terden s1r1ls1klam olmu§tu.
Birkac; saniye sonra ko§kiin oniine ula§mt§, egilerek pen-
cerelerin alt1ndan, goriinmeden yan tarafa gec;meyi ba§arm1§t1.
S1rt1n1 ko§kiin ah§ap cephesine dayay1p derin bir nefes ald1. So-
luk al1§veri§lerini diizenlemeye c;al1§1rken bir yanda da goriilmii§
olabilecegi ihtimaline gore evden bir ses gelip gelmedigini an-
lamaya c;al1§1yordu. Hie; ses yoktu. Bir sure daha beklemesi ge-
rektigine karar verdi. Eger goriilmii§se harekete gec;meleri biraz
zaman alabilirdi. Saatine bakt1, 11 'e geliyordu. Birkac; kargan1n
c;:1gl1g1, riizgar1n sesi ve uzaklardan duyulan kopek havlamalar1
d1§1nda c;:1t c;:1km1yordu. Sessiz bir §ekilde durup biraz zaman1n
gec;mesini bekledikten sonra yerinden dogrulup yere c;omelmi§
bir halde evin mutfak penceresinin oniine dogru yiiriidii. Burada
yine bir sure durup etraf1 dinledikten sonra yava§c;a birinci kat1n
balkonunun ah§ap siitunlar1na tutunarak kendini yukar1 c;ekti.
Ard1ndan h1zla balkonun trabzanlar1na c;:1k1p kollar1yla siitunlar1
kavrarken bir ayagiyla yan taraftaki panjurdan destek alarak bir
list kat1n balkonuna t1rmand1. Egilip goriilmeden balkona ac;:1-
lan pencereden ic;eri bakt1. Kimse yoktu. Buradan en list kattaki
cihanniima odas1na t1rmanmas1 gerekiyordu ki tum eve hakim
olabilsin. Derin bir nefes al1p yeniden balkonun trabzanlar1na
c;ik1p siitunlardan ve panjurlardan destek alarak en list kattaki
c;at1ya t1rmanmaya ba§lad1. Kirm1z1 kiremitlerden olu§an c;at1n1n
c;:1k1nt1s1n1 kavray1p kendisini yukar1 c;ekerken bir an ayag1 kayd1.
Dii§memek ic;in o kadar s1k1 tutundu ki kiremitlere, ellerinin al-
tmda bir ac1 hissetti. Kan1yorlard1. Umursamadan yeniden aya-
g1n1 panjura at1p kendini c;at1ya dogru c;ekti. Nihayet c;at1dayd1.
Birkac; dakika ic;inde iic; kat1 da a§may1 ba§arm1§t1. Geriye tek
bir hamlesi kalmt§tl. Dort bir yan1 pencereden olu§an, 360 de-
recelik bir gorii§ ac;:1s1 olan cihanniima odas1na girmek. C::at1n1n
egimine uyumlan1p yere egilerek dikkatli bir bic;imde pencerelere
dogru yiiriidii. Riizgar o kadar §iddetli esiyordu ki iirkiitiicii bir

436
canavar1n sesini and1r1yordu bu noktada. Gokyiiziindeki bulut-
lar granit heykellere benziyordu. Grinin ve antrasitin her tonu
gogii boydan boya kaplarm§tI. istanbul Bogaz1 renkleri solmu§,
eski bir tablonun i~inde kaybohnu§ gibi goriiniiyordu. Riizgar1n
etkisiyle olu§an dalgalar1n suyun yiizeyinde olu§turdugu beyaz
kopiikler bogaza kaynayan bir kazan goriiniimii veriyordu. is-
mail dikkatli ad1mlarla, dii§memeye ozen gostererek pencerele-
rin yan1na ula§may1 ba§ard1. <;omelmi§ vaziyette durup derin bir
nefes ald1. Ard1ndan paltosunun i~ cebinden kamaya benzer bir
demir par~as1 ~1kard1. Pencereyi bununla a~acakt1. Yava§~a dog-
rulup pencerenin oniine geldi. Riizgar1n §iddeti nedeniyle her an
devrilebilirdi. S1k1 s1k1ya pencere pervazlar1n1 tuttu. Uzun demir
par~as1n1 pencerenin alt1na yerle§tirip yukar1 dogru kald1racag1
s1rada aniden yere egildi. Kalbi biiyiik bir hizla atmaya ba§lam1§,
nefes ali§veri§leri s1kla§IDl§t1. Yeniden derin bir nefes alarak bir
par~a yiikselip pencereden i~eri bakt1. Yan1lmam1§tl. i~eride bi-
rileri vard1.

437
49

BAGDAT

MS917

mrii boyunca pek c;ok badire atlatmI§, nice onemli karara


imza atm1§, insanlar1n kaderine karar vermi§ti ancak son
giinlerde ic;inde bulundugu durum can1n1 s1k1yordu. Onun ad1
Muktedir'di. Agabeyinden devrald1g1 Abbasi imparatorlugu'nu
daha giic;lii ve kudretli yapmak ic;in diinyaya geldigine inan1-
yordu. <;ok gene; olmas1n1n hic;bir onemi yoktu. Son y1llarda
iilkeye toplumsal ve siyasal karga§a hakim olsa da bundan en
k1sa siirede aln1n1n ak1yla c;1kacag1na inaruyordu. Zaman zaman
kendisini ordusunun ba§kumandan1 Munis'in kuklas1 gibi his-
setse de halife oydu. Tiim islam diinyas1run en giic;lii kudretli
adam1, diinya iizerindeki en biiyiik imparatorluklardan birinin
hiikiimdar1yd1 o. Ancak §imdi bir yanda annesi ve en giivendigi
adamlardan biri olan ba§mabeyincisi ile ikinci veziri aras1nda
kalm1§t1. Annesinin her zaman sagduyulu ve dogru kararlar ver-
digini biliyordu. Ba§mabeyinci de say1s1z defa denenmi§ ve her
seferinden ba§ar1 ile c;1km1§t1. Hallac konusunda da hakl1 olduk-
lar1n1 biliyordu. Zira bu nedenle Hallac'1n tutuklanmas1na ke-
sinlikle kar§I c;1km1§t1 ilk ba§ta. Ancak veziri Hamid'in bask1lar1
onu tedirgin ediyordu. Bunda adam1n sadece devlet hazinesine

438
saglad1g1 katk1lar etkili degildi. Elbette vergileri c;ok onemsiyor
ve yapt1g1 katk1y1 kaybetmekten korkuyordu. Ancak as1l neden
ba§kumandan1 Munis'i de bir §ekilde kendi yaruna c;ekmi§ ol-
mas1yd1. Yunan as1ll1 bir had1m olan kumandan ic;in askerler
can1n1 bile verebilirdi. Ordu iizerindeki giiciinii bilen Muktedir,
Munis'in kendi iizerinde kurdugu ad1 konmam1§ hakimiyetten
kurtulman1n yollar1n1 ar1yordu ancak heniiz bulabilmi§ degildi.
Vezirinin soziinii daha fazla dinlemeyerek Munis'i k1zd1rmaktan
korkuyordu. Olas1 bir darbe ile her §ey sona erebilirdi, biliyordu.
Hallac'1n Tanr1 dostu bir adam oldugunun, Miisliimanl1g1 yay-
mak ic;in canla ba§la c;al1§t1g1n1n da fark1ndayd1. Hele onu iyile§-
tirdigi o giinleri asla unutmam1§t1. Agabeyi gibi can1n1 alabilirdi
o ate§li hurnma. Ostelik Hatip el-Bagdadi'den Hallac'1n Mekke
ziyaretlerini dinlemi§ ve c;ok etkilenmi§ti. Hatip iistad1 Abdullah
el-Bagdadi ve Osman el-Mekki ile birlikte Ka'be'yi ziyaret ettik-
lerini, o s1rada Ka'be'nin sahn1nda oturan Hallac ile kar§1la§t1k-
lar1n1, bir y1l boyunca neredeyse sadece abdest almak ve tavaf
etmek ic;in yerinden ayr1ld1g1n1, ne giine§i ne yagmuru umursa-
d1g1n1 anlatml§tl §a§k1nl1kla. ''Oyle bir adam ki," demi§ti, ''yats1
vakti yan1na konan c;oregin dortte biriyle iftar1n1 ac;1yor, geri ka-
lan1n1 yan1ndakilere veriyor. '' Boyle imanl1 bir Miisliiman1, boyle
bir Allah a§1g1 bir insan1, boyle sozii ozii bir, diiriist ve namuslu
bir insan1 nas1l tutuklatabilirdi? Ostelik ortaya koyduklar1 savlar
sac;ma sapand1. Annesi boyle bir adama zarar gelmesinin vebali-
nin pe§ini b1rakmayacag1n1 soyleyip duruyordu. Hakl1yd1. Ba§I-
na i§ almak istemiyordu.
Derin bir nefes alarak oturdugu degerli miicevherlerle siislii
tahta gomiiliip sag elini havaya kald1.rd1. i§aretini goren Birinci
Vezir Ali Bin isa askerlere eliyle kap1n1n ac;1lmas1n1 emretti. Bir
ok gibi dimdik duran askerler iki yandan c;ektikleri kap1y1 ard1na
kadar ac;arken ic;eri giren Vezir Hamid halifenin taht1n1n oniine
kadar yiiriiyiip sayg1yla yere egildi. Eliyle vezirine kalkmas1n1
buyuran Muktedir merakl1 bir ifadeyle, ''Ne haberler getirdin
bakal1m bugiin Hamit Bin Abbas?" diye sordu.

439
Muktedir'in i§aretiyle yerinden dogrulan vezir bir an birinci
vezir ile goz goze geldi. Baki§larmda kendinden emin bir ifade,
heybetli sar1g1nm <;evreledigi yiiziinde ise belirgin bir hiddet vard1.
''Haberlerim pek iyi degil ne yaz1k ki halife hazretleri. Konu
Hallac.''
Muktedir bezgin bir ses tonuyla kar§1l1k verdi:
''Yine mi Hallac? Ka<; defa soyleyecegim, davran1§lar1nda ve
yapt1klar1nda su<; te§kil edecek bir §ey bulunmamakta. Ba§kad1
da ayn1 fikirde. Adam kesinlikle bir biiyiicii degil. Z1nd1k oldu-
guna da inanm1yorum. ''
Hamid heyecanla at1ld1:
'' Ancak halife hazretleri §ehrin dort bir yan1nda onu anlat1-
yor insanlar. Peygamber gibi goriiyorlar onu. ''
''Onu oyle gormeleri ba§ka, onun peygamber oldugunu id-
dia etmesi ba§ka. Yok boyle bir iddias1 sonu<;ta! ''
''Tehlike gittik<;e biiyiiyor efendim. insanlar iilke genelinde
organize olmaya ba§lad1lar. Herkes Hallac'1n onlar1 kurtaracak
mesih olduguna inan1yor. Eger bu insanlar organize bir §ekil-
de hareket etmeye ba§larsa ki ba§layacaklar, o vakit biiyiik bir
halk ayaklanmas1n1n oniine ge<;emeyiz. Hallac bunu iyi bildigi
i<;in goriiniirde hi<;bir §ey yapmasa bile arka planda bir §eyler
planl1yor. Size bir tan1k getirdim efendim. Eger izin verirseniz
dinletmek isterim. ''
Dikkatli gozlerle veziri siizen Muktedir ba§1n1 sallad1. Bu me-
selenin bir an evvel kapanmas1n1 istiyordu. El i§areti vermesiyle
a<;1lan kap1dan ufak tefek, orta ya§ll bir adam girdi. Muktedir'in
oniinde durup yere egilen adam neredeyse zor duyulan bir ses-
le, ''Yiice Halife Hazretleri!'' dedi sayg1yla. Adama kalkmas1n1
i§aret eden Muktedir sakal1n1 s1vazladiktan sonra vezire dondii.
Halifenin ne demek istedigini anlayan Hamid heyecanla at1ld1:
''Halife Hazretlerine neler gordiigiinii anlat hemen."
Adam ba§1 oniinde, ellerini birle§tirmi§ bir halde anlatmaya
ba§lad1:
"Yiice efendimiz, Hallac denen adam1n kald1g1 yeri biliyo-

440
rum. Her gece oraya gizli gizli birileri geliyor ve <;ok sak1ncal1
§eyler konu§uyorlar. ''
''Neler konu§uyorlar?''
Adam daha bir cevap vermeden Hamid at1ld1:
''Tam olarak kelimesi kelimesine ne konu§tuklar1n1 soyle-
yemem ama degi§imden bahsedip duruyorlar. Ostiine iistliik bu
adam halka hac gorevinin gereksizliginden bahsediyor efendim.
Dini degerleri ve peygamberi a§ag1l1yor. ''
Muktedir derin bir nefes al1p vezir yeni bir soru sormak iize-
reyken araya girdi.
''Be§ kere Ka'be'yi ziyaret etmi§, tiim hayat1n1 buna adam1§
biri nas1l dini degerleri a§ag1layabilir?''
Halifenin kendisiyle konu§tugunu goren adam heyecanlana-
rak cevap verdi:
''Yiice efendimiz! Bir giin caminin oniinde halkla konu§U-
yordu. Ona hacca gitmeyi ama param1n olmad1gm1 soyledigim-
de, bana 'Eger bir kimse hacca gitmeyi arzu eder de buna imkan
bulamazsa evinin bir ko§esinde herhangi bir pisligin olmad1g1 bir
mekan edinip, oraya kimsenin girmesine miisaade etmesin. Hae
mevsimi geldiginde, bir hac1run Mekke'de aynen ifa ettigi gibi
evin etraf1n1 tavaf edip, tavaf bittikten sonra otuz oksiiz <;ocugu
yedirip, giydirip, her birine yedi dirhem para verirse t1pk1 haccet-
mi§ gibi olu.r,' dedi. ''
Muktedir derin bir soluk al1p eliyle adama <;1kabilecegini
buyurdu. Adam sayg1yla egilerek geri geri salondan <;1kt1ktan
sonra b1kk1n bir ses tonuyla Hamid'e dondii.
"Biitiin bunlar sa<;mal1k! ''
Vezir Hamid'in gozlerinde belli belirsiz bir ofke bulutu beli-
rip kayboldu. Halifenin ve annesinin Hallac'1 sevdigini ve korudu-
gunu, bu yiizden amacma kolayl1kla ula§amayacag1ru biliyordu.
Ancak o biiyiicii dervi§in yaptiklar1n1n eninde sonunda eline bir
ftrsat vereceginin de fark1ndayd1. Ne olursa olsun o adam1 tutuk-
latacak ve gerekli cezay1 almas1n1 saglayacakt1. Ba§kad1 ile birka<;
kad1y1 ayarlarm§tt. Tek gerekli olan Hallac'1n tutuklanmas1yd1. Ve
oniindeki tek engel de o anda Muktedir Billah'tt. Tam agzm1 a<;tp

441
bir kelime edecekken kap1n1n yan1nda bekleyen nobet~i bir ad1m
one ~1karak, ''Ba§kumandan Munis sizi gormek istiyor halife
hazretleri," dedi. Halife §a§ktnlikla Hamid' e bakt1. Gorii§me ve
toplant1 zamanlar1 giinler oncesinden belli oldugu i~in boyle ani
bir ziyaretin sebebi mutlaka acil bir durum olmal1yd1 ve acil olan
durumlar Muktedir'i korkutuyordu. Elini kald1rmas1yla kap1
ard1na kadar a~1ld1 ve i~eri k1sa boyu, sert yiiz hatlar1 ile Ba§-
kumandan Munis girdi. Taht1n oniine kadar yiiriiyiip egildikten
sonra ayaga kalk1p konu§maya ba§lad1:
''Halife hazretleri saray1n oniinde insanlar toplanmaya ba§-
lad1. Hepsi bir ag1zdan Halife Hallac diye bag1r1yor! Heniiz sa-
y1lar1 ~ok fazla degil ancak giderek art1yorlar. Askerler duruma
miidahale etti ancak say1 artarsa daha ciddi bir miidahale gere-
kecek. Ostelik tek mesele bu da degil. ''
''Nedir diger mesele?'' diye sordu Halife Muktedir buyur-
gan bir ses tonuyla.
''Ordu," diye cevap verdi Ba§kumandan Munis. ''Halk ara-
s1nda nas1I isyan ba§lad1ysa ayn1 huzursuzluk ordu i~inde de ba§-
lad1. Hallac'a kar§I sempati besleyenler d1§1nda onu mesih gibi
gorenler ve adalet i~in tek §anslar1n1n o oldugunu dii§iinenler
var. Elimizi ~abuk tutmazsak bir virus gibi tiim orduyu eline ge-
~irebilir bu fikir. Dahas1 s1rf bu nedenle isyan1 bast1rmak yerine
isyanc1lar aras1na_ kat1labilirler. ''
Deh§et i~inde ba§kumandana bakan Muktedir'in yiiziinden
saklayamad1g1 biiyiik bir korku okunuyordu. Degerli ta§larla
siislii kocaman yiiziiklerin tak1l1 oldugu parmaklar1yla oynaya-
rak Hamid'e dondii. Vezir yapmac1k bir korkuyla gozlerini ko-
caman a~arak konu§maya ba§lad1:
''Goriiyorsunuz ya halife hazretleri, durum sand1g1n12dan
daha kotii. Bu adam sizin iyi niyetinizi asla hak etmeyen birisi.
Kald1 ki sizin soylediginiz gibi birisi olsa dahi varl1g1 ve vaazlar1
tehlike arz etmekte. Vergiler yiiziinden halk zaten yeterince k1zgm.
Halk memnuniyetsizken boyle vaazlar vermek onlar1 a~1k a~1k is-
yana te§vik etmektir. Eger bu adama cayd1r1c1 ve korkutucu bir
ceza verilmezse taht1n1z tehlikede demektir. Bu son geli§meler

442
kar§1s1nda ba§kad1 da ayn1 fikirde. Seriat uygulanmal1 demekte.
Orduda isyan ba§lamadan harekete gec;meliyiz. ''
Muktedir endi§e dolu gozlerle vezire bakt1. Akl1na daha
~ocuk ya§ta ~1kt1g1 tahttan bir giinliigiine indirildigi ve sarayda
korku ic;inde oldiiriilmeyi bekledigi o gece geldi. Buz gibi soguk
bir ter s1rt1ndan siiziiliirken kalbinin deli gibi atmaya ba§lad1g1n1
hissediyordu. Herne kadar Hallac'1n su~suz olduguna ve tutuk-
lanmas1na kar§1ysa da vezirinin soylediklerinde de dogruluk pay1
vard1. Bazen verdigi herhangi bir karar k1l1~ yaras1ndan daha ac1
verici olabilirdi, ancak ~iiriiyen bacag1 feda ederek bedeni kur-
tarabilirdi, biliyordu. Gozlerini sag taraf1nda duran Birinci Vezir
Ali Bin isa'ya ~evirdi.
''Senne dii§iiniiyorsun bu konuda?''
''Ben dikkatli olmak ve iyice ara§t1r1lmadan harekete ge~me-
mek gerektigini dii§iiniiyorum halife hazretleri. Neticede Hallac
halk nazar1nda bir Allah dostudur. ''
Muktedir dalg1n bir §ekilde ne yapmas1 gerektigini dii§iiniir-
ken Ali Bin isa devam etti sozlerine:
''Hallac'1n sevmeyeni oldugu kadar sevenlerinin de ~ok ol-
dugunu unutmay1n1z. Boylesine sevilen bir Allah dostunun ceza-
land1r1lmas1 halkta tepkiye de yo! a~ar. Keza ordu ic;indeki seven-
leri de tepki verebilir duruma. Kendisiyle konu§ulup vaazlar1na
son vermesi istenebilir. Bu istegi son derece makul kar§1layacag1-
na eminim ben. ''
Hamid ofke ile at1ld1:
''Bu olaylar ve soylentiler kar§1s1nda hi~bir §ey yapmamak
halife hazretlerini zay1f gosterir halk1n goziinde. Seriat1n uygu-
lanmas1 gerekmektedir. Cezaland1r1lmazsa olaylar biiyiiyecek ve
darbeye varacakt1r sonunda. Onlemimizi almam1z gerekmekte!''
Ali Bin isa ellerini oniinde kavu§turup sert bir bak1§la bakt1
Hamid'e.
''Kendi ki§isel dii§manl1klar1n1 devlet i§lerine kar1§t1ramaz-
s1n. Oldum olas1 Hallac-1 Mansur'dan nefret ettigin sak.11 bir sir
degil."
Biiyiik bir ofke bulutu Hamid'in gozlerine yerle§irken viicu-

443
du da gerilrni§ti. Bu adamdan da eninde sonunda kurtulacagtm
diye yernin etti ic;inden. Bu sozde durust, namuslu, erdem sahibi
ya§lt moruktan! Az kaldt! Sesini kontrol etrneye c;ali§sa da nere-
deyse bag1rarak kar§1l1k verdi birinci vezire:
'' Adami sevrniyor olmarn devletin ve kururnlar1n1n alt1n1
oyrnaya ba§lad1g1 gerc;egini gorrnerni engellerniyor. Bilakis bunu
c;ok net goriiyorurn. 0 adarn1n her hareketi ve sozii sadece halife
hazretlerini kiic;iik dii§iirrneye ve zay1flatrnaya yararn1yor. 0 pey-
garnberlik rnakarn1n1 da zarar getirrnekte. Aleni bir §ekilde dini
degerleri de y1prat1yor bu adarn. ''
Salondaki hava giderek degi§iyordu. Ofkeden bir horozun
ibigi kadar k1zaran Ali Bin isa tarn agz1n1 ac;1p bir §ey soyleyecek-
ken Muktedir ellerini taht1n1n yanlar1na vurdu.
'' Yeter ! Kesin tart1§rna y1 !''
Sesi bir k1rbac; darbesi gibi havada c;1nlarken herkes sessiz
bir §ekilde ba§1n1 oniine egdi. Birkac; saniyelik bir sessizlikten
sonra devarn etti konu§rnaya halife:
'' Buras1 tartt§rna yeri degil. Kirnse ki§isel c;eki§rnelerini de
buraya ta§1rnas1n bir daha."
Ardmdan gozlerini ba§kurnandana c;evirdi.
''Senne dii§iiniiyorsun bu konuda kurnandan?"
Yunanl1 hadrm · ba§trn dikle§tirerek diirndiiz bakt1
Muktedir'in gozlerine.
''Vezir Hamid Bin Abbas hakl1 halife hazretleri. Tehdit gi-
derek biiyiirnekte. Eger cayd1r1c1 bir ceza ile halk1n gozii korku-
tulrnaz ise olacaklarm oniine gec;rnekte zorlanabiliriz. Orduyu
kontrol etrnek irnkans1z olur geciktigirniz takkdirde. ''
Muktedir parrnaklar1yla oynarnaya ba§lad1g1nda Ba§ku-
rnandan Munis ile goz goze gelen Vezir Hamid ba§1n1 belli be-
lirsiz egerek giiliirnsedi. Giivercinlere benzeyen rninik gozlerini
kapay1p ac;arak kar§1l1k veren Munis'in de yiiziinden bir tebessii-
rniin golgesi gelip gec;ti. Hamid amac1na ula§rnas1na az kald1gm1
hissediyordu. Planlad1gi bu minik gosteri ona bu yolun kap1s1n1
ac;abilirdi. Ne kadar Hallac'1 seviyor olsa da halifenin en biiyiik
korkusunun devrilmek oldugunu biliyordu. Uzun zaman ne yap-

444
mas1 gerektigini dii§iindiikten sonra tek yapmas1 gerekenin bu
korkuyu ate§lemek oldugunu anlam1§tl. Hi~bir gii<; sahibi insan
o giiciin elinden al1nmasma dayanamazd1. Boylece hem Birinci
Vezir Ali Bin isa'y1 saf d1§1 b1rakm1§ hem de amac1na ula§ml§ ola-
cakt1. Salondaki sessizlik siirerken tek kelime etmeden bekleme-
nin yap1lacak en iyi hamle olduguna karar vererek ba§1n1 oniine
egdi. Birka<; dakika sonra Muktedir'in giir sesi duyuldu salonda:
''Karar1m1 verdim. Hallac'1n tutuklanmas1n1 onayl1yorum.
Yaln1z zarar verilmesin! Sehir meydan1nda ii~ giin te§hir edilsin.
Sonra da davas1 goriilene kadar hapse at1ls1n. ''
Hamid sayg1l1 bir §ekilde egildigi halifenin kar§1s1nda mut-
luluktan u<;acak gibi hissediyordu kendisini. Ayarlad1g1 kad1lar
mutlaka §eriata uygun hale getirmek i~in bir yol bulacaklard1.
ilk ad1m tutuklanmas1yd1. Sonras1 nas1lsa gelecekti.

445
50

UL

ayat1 boyunca boyle hissetmemi§ti Sirin. Sanki zihni, kalbi


ve ruhu ikiye boliinmii§, hangi taraf1 tutmaya ~alt§Sa di-
ger taraf1 kaybediyordu. i~ine dii§tiigii ak1l almaz olaylar1n, can
derdinin yan1nda bir de bununla ugra§tyordu. Hayat1 boyunca
uzak durmu§tu ciddi ili§kilerden. Bu belki onu biiyiiten babas1y-
la olan mesafesinden kaynaklanan bir durumdu. Kimseyle uzun
'

siire, ~ok yak1n ili§ki kuramamI§tI. Haftada bir, on giinde bir go-
rii§melerle yiiriitmeye ~al1§t1g1 ili§kileri en sonunda kar§I taraf1n
isyan1yla son bulmu§tU hep. Ya da o safhaya gelmeden kendisi
sonland1rm1§t1. Bazen kendisini yaln1z hissetmi§, neden kimseyle
yak1nl1k kuramad1g1ru dii§iinrnii§tii. Ancak o kadar yogun bir
i§ prograffil oluyordu ki, iizerinde iiziilecek zaman1 olmamt§tI
hi~bir zaman. Ancak emin oldugu tek bir §ey vard1, ger~ek a§ktn
ne oldugunu hi~ bilememi§ti. Hatta o giine degin a§tk olmam1§t1
dogru diizgiin. 40 ya§tnda bir kad1n1n hi~ a§tk olmam1§ olma-
s1 tuhaft1. insanlar bunun normal olmad1g1n1 dii§iinebilirlerdi.
Arna boyleydi i§te. Elbette ilk ba§larda ~ok heyecanland1g1 ili§ki-
leri olmu§tu ama k1sa siire sonra o heyecan kaybolmu§, her za-
manki rutinine geri donmii§tii. Bu durum kar§1s1ndaki erkeklerin
de ho§una gitmiyordu. Asl1nda ~ogu bundan ilk bahsettiginde
ho§lanm1§t1. Ne giizel kar1§mayan, bask1 yapmayan bir kad1n

446
vard1 kar§1lar1nda. Arna bir siire sonra i§ler degi§iyor, ili§kinin bu
durumunu yeterince istenmemelerine baglay1p ego yap1yorlard1.
Sorunlarda o s1rada ~1k1yordu zaten. ilk defa Amir farkl1 davran-
m1§t1 ona. Kendisini nas1l rahat hissedecekse o §ekilde gorii§ebi-
leceklerini soylemi§, onu s1kmam1§, ego yapmam1§, i§ine gomii-
liip aramay1 unuttugu zamanlarda sitem etmemi§ti. Yani klasik
erkek davran1§lar1n1n hi~birini gostermemi§ti. Kendine giiveni-
yordu. Dahas1 ona giiveniyordu. Boylece ilk ciddi ve uzun siireli
ili§kisini onunla ya§amaya ba§lamt§tl ~irin. Zamanla kendisini
onun yan1nda daha rahat hissetmi§, giivenmi§ti. Hi~bir zaman
a§k degildi hissettikleri ama zaten a§k nedir ki diye dii§iinmii§-
tii bunu £ark ettigi zaman. Ergenlerin yogun kalp ~arp1nt1lar1na
verdikleri isim. Art1k ergen olmad1g1na gore, yeti§kin insanlar
olduklar1na gore sa~ma sapan kalp ~arp1nt1lar1n1n olmamas1 da
normaldi. Boyle dii§iinmii§tii hep. Ta ki Algan'1 tan1yana dek.
Hayat1nda ilk defa birine boyle §eyler hissediyordu. Saatler-
ce gozlerine bakmak, sar1lmak istemek, tenine dokundugunda
neler hissedecegini dii§iinmek, bunlar1 dii§iiniirken heyecanlan-
mak. Bunlar yabanc1yd1 ona daha diine kadar. Sa~ma sapan bul-
dugu ergen davran1§lar1yd1 ama §imdi o ergenlerden farks1zd1.
Arna bir yan1 deli gibi onu isterken diger yan1 Amir'in o giine
degin kendisi i~in yapt1klar1na s1rt1n1 donemiyordu. Onu bir ba§-
kas1 i~in terk edemezdi. Hele sadece kendisi i~in her §eyi bir yana
b1rak1p, diinyan1n oteki ucundan kalk1p gelmi§, ba§t bu denli
beladayken yan1nda olmu§ken. Yoo hayzr yapamam. Bu durum-
da Algan'dan vazge~mek zorundayd1. 0 kadar ac1 veriyordu ki
bu. Zaten yurumezdi diye ge~irdi i~inden. Biri Amerika'da biri
Tiirkiye'de nas1l olacakt1 ki? ikisinin de kurulu bir diizenleri ve
o giine getirdikleri kariyerleri vard1. Ne yapacaklard1? Birbirleri
i~in tiim omiirlerini verdikleri kariyerlerinden ve hayatlar1ndan
m1 vazge~eceklerdi?
'' <;ok giizel bir ko§kmii§ ger~ekten."
Amir'in tok sesiyle dald1gi dii§iincelerden s1yr1ld1. Giiliimse-
yerek ona bakt1.
''Evet giizel ger~ekten de."

447
''Deli misin? Saheser adeta. Az evvel Google'dan bakt1m,
yapan ki§i Sinyor Albeti ad1nda italyan bir mimarm1§. Hele du-
varlardaki tablolar. Olaganiistii hepsi. ''
''Ever oyleler."
Amir, Sirin'i kollar1n1n aras1na al1p sac;lar1n1 diizeltti giiliim-
seyerek.
''Ve hepsi senin §imdi. ''
Ba§Inl oniine egen Sirin bir an sessiz kald1ktan sonra kar§1l1k
verdi:
''Reddi miras yapabilirim, emin degilim. Belki bag1§lar1m
bir hay1r kurumuna. Beni kiic;iiciikken terk edip giden babam-
dan kalan bu §eyleri kabul etmeli miyim emin degilim.''
''Sac;malama. Senin hakkm bunlar. Hie; degilse sana c;ektirdi-
gi s1k1nt1n1n telafisidir. ''
Sirin ba§1n1 oniine egdi.
"Asl1nda onu anl1yorum da §imdi. Beni isteyerek b1rakmad1-
g1n1 biliyorum. Vazifesi geregi beni korumak ic;in boyle bir yola
ba§vurmu§ belli ki. Bilmiyorum kafam c;ok kar1§1k. ''
Amir, Sirin'in c;enesini tutup yukar1 dogru kald1rd1ktan son-
ra usulca yakla§tI dudaklar1na. Tam opmek iizereyken ani bir
manevrayla kurtuldu Sirin kollar1ndan. Pencerenin oniine gidip
d1§ar1ya bakmaya ba§lad1.
''Bu odan1n ad1 cihanniima odas1. Boyle bir mimari ba§ka
hic;bir yerde yok. 360 derecelik gorii§e sahip dort tarafmdaki
pencereler sayesinde."
Arkasma gelip duran Amir ellerini Sirin'in omuzlar1na koydu.
''Neyin var? Neden kac;1yorsun benden?''
Arkas1n1 doniip Arnir'in tam oniinde durdu Sirin.
"Kac;m1yorum. Sadece ... Bilmiyorum. Tiim bu olup biten-
ler... Bir kaosun ortas1nday1m ve yar1n neler olacak, beni neler
bekliyor bilmiyorum. ''
Amir kollar1n1n aras1na ald1 Sirin'i. <;enesini c;ic;ek kokan
sac;lar1na dayay1p anlay1§l1 bir ses tonuyla kar§1!1k verdi:
''Hakl1sm. Seni zorlamamal1y1m. Ya§ad1klar1n normal degil.
Ben bir an bu gene; profesor ile bir §eyler olabilecegini dii§iindiim.

448
Sa~maliyor ve kiskan~lik yapiyorum biliyorum ama... Neyse.
Adama hi~ giivenmedim, soyleyeyim. ''
~irin ne diyecegini bilemiyordu.
''Neden giivenmedin? Anlayamadim tam.''
Amir bir gece kadar kara gozlerini ~irin'in zii.mriit ye§ili
gozlerine dikti.
''Bak, tii.m bu olanlar ~ok biiyiik olayin pari;alari bana kalir-
sa. Anlatilanlardan anladigim geri;ek babanin korudugu sir diin-
yayi degi§tirecek kadar etkili. Ve buna sahip olan i;ok biiyiik bir
gii~ elde eder. Bu Algan denen adam bunu elde etmek ii;in seni
kullaniyor olabilir."
~irin itiraz etti.
"<::ok sai;ma. Bir kere ikimizin bir araya gelmesi tamamen
§ans eseri. Polis ondan yardim istemeseydi belki de bu i§in ii;inde
olrnayacakti hi~.''
''Nereden biliyorsun bunun bir oyun olmadigini? Bak bu
derece etkili bir bilgiyi ele ge~irmek isteyenler kiiresel gii~ler.
Bu boyutta global bir orgiite kirnlerin dahil oldugunu nereden
bilebilirsin? Polis i~eriden bilgi vermi§ katile diyorsun? Bu or-
giit diinyanin tiim iilkelerindeki ana giicii elinde bulunduru-
yordur. Emniyet, yargi, basin ve siyaset i~inde ~ok sayida des-
tek~isi vardir. Kimi ile ~ikar ili§kisi vardir, kimi direkt orgii.tle
baglantilidir. Buna illii.minati diyenler de var ba§ka isimler
verenler de. Adina ne dersen de, tii.m diinyanin iplerini elinde
tutan bir giii; var ve onlar sahip olduklari bu giiciin ellerinden
kayip gitmesine izin vermezler. Nereden biliyorsun bu adamin
onlara hizmet etmedigini soyle bana. Neden bir anda seninle
kesi§ti yolu? Neden polis onu se~ti? Ba§ka tonla konunun uz-
mani insan varken neden o? Belki i~eriden katile bilgi veren
polisle planladilar boyle bir §eyi? Neyin neden oldugunu asla
bilemezsin. Bu nedenle kimseye giivenme."
~irin §a§kin bir §ekilde bakti Arnir'e. Kafasi kari§mi§ti.
"Tii.m hayati mahvoldu adamin. Ogretim iiyesi oldugu
okuldan atildi, gazetedeki yazilarina son verildi. Televizyondaki
programi sonlandirildi. ilmek ilmek i§ledigi kariyeri yok oldu

449
gitti bir iki giin ic;inde. Cinayetten ve genc;leri isyana te§vik edip,
hiikiirneti ortadan kald1rrnaya te§ebbiisten aran1yor. Sence kirn
ister bunlar1?''
Amir sakin arna kendinden ernin bir ses tonuyla cevap verdi:
''Bu sayd1klar1n1n norrnale donrnesi sadece bir an. Sen hala
bu orgiitiin giiciinii anlayarnad1n. Sence tiirn bunlar1 yapabilen,
bu denli uzun kollara sahip, ak1l alrnaz bir giicii olan bir orgiit,
bu bahsettigin §eyleri hernen diizelternez mi? Tesadiifen orada-
larrn1§ der, katilin izi bulundu der, akland1 der bitirirler. Ernirle-
rindeki basin kurulu~lar1nda daha iyi pozisyonda i§ verirler. Ya
da eski i§ini geri alrnas1n1 saglarlar. Eger isterlerse yaparnayacak-
lar1 hic;bir §ey yok. Anlarn1yor rnusun?''
Sirin ba§1n1 oniine egdi. Turn viicudunu bir alev dalgas1n1n
kaplad1g1n1 hissediyordu. Boyle bir §ey olabilir mi gerr;ekten?
''Ne kadar zarnand1r tan1yorsun bu adarn1 sonuc;ta?''
Topu topu ur; dart gundur diye gec;irdi ic;inden. Kalp at1§la-
r1 hizlanrn1§, nefes al1§lar1 kesik kesik olrnu§tU. Ba§I doniiyordu
sanki. Bir yere oturrna ihtiyac1 hissetti. Odan1n ic;indeki turkuaz
rengi kadife koltuga oturup ba§1n1 ellerinin aras1na ald1. Boyle
bir §ey hie; akl1na gelmerni§ti o ana degin. Amir hakl1 olabilirdi.
Neticede hie; tan1rnad1g1 biriydi. Ona kar§I hissettigi duygular
yiiziinden gerc;egi tarn olarak gorerniyor olabilirdi. Derin bir ne-
fes al1p sakinle§rneye c;al1§t1. Yan1na oturan Amir elini ellerinin
aras1na ald1.
''Bak seni iizdiigiimiin fark1nday1rn arna her §eye haz1rl1kl1
olrnan1 istiyorurn sadece. Belki boyle biri degildir arna bu ihtirna-
li de gorrnezden gelerneyiz. Onu tan1rmyoruz sonuc;ta. ''
''Hakl1s1n. Bu ihtirnali de goz oniinde tutrnarn gerek. Kirn-
seye giivenernern."
''Aynen oyle."
Sirin gozlerini Arnir'in gozlerine dikti.
''Peki ne yaprnarn gerek?''
Bir an dii§iinen Amir cevap verdi:
''Sakin olrnal1y1z oncelikle. ipuc;lar1n1 hep birlikte dogru bir
bic;irnde c;ozrneliyiz. Eger kay1p risaleleri bulursak bunu kirnseye
teslirn etrnernelisin. ''

450
''Peki ne yapacag1m?''
''Baban1n yapt1g1n1. Onu uygun bir yere saklamal1y1z. Ar-
d1ndan ortadan kaybolmal1s1n. Farkl1 bir kimlikle yeni bir haya-
ta ba§lamal1s1n. ''
''Saka m1 yap1yorsun?'' diye sesini yiikseltti Sirin. ''Bunca
emek verdigim kariyerimi, hayat1m1 b1rak1p s1f1rdan m1 ba§laya-
cag1m her §eye? Hem de bu ya§ta?''
''Can1ndan daha m1 k1ymetli. Belli ki son nigahdar sensin.
Her nigahdar1n yapt1g1 gibi gizli bir hayat ya§amal1s1n ki seni
bulup zarar veremesinler. ''
Sirin ilk kez babas1n1n ger<;ekten neler hissettigini anlad1.
Eger bir <;ocugu olsayd1 onu giivende tutmak i<;in ne yapmas1
gerektigini bilmiyordu. Bu korkun<; bir §eydi. Diinyada en sev-
digin varl1ktan sJif onun giivenligi i<;in ayr1lmak. 0 an babas1na
olan tiim k1zg1nl1g1n yok olup gittigini hissetti. Derin bir anlay1§
ve §efkat hissetti i<;inde. Ke§ke beni gorebilseydi, ke§ke konu§a-
bilseydik diye dii§iindii i<;inden. Gozlerinden ya§lar siiziiliiyordu.
Bunu fark eden Amir uzan1p gozya§lar1n1 sildi elleriyle. Ard1n-
dan s~ms1k1 sar1ld1 Sirin' e.
''Ben senin i<;in halledecegim hepsini. Risaleleri kimsenin bu-
lamayacag1 bir yere saklayacagim. Ve birlikte yepyeni kimliklerle,
'

bizi kimsenin bilmedigi bir yerde yeni bir hayata ba§layacag12. ''
Amir usulca Sirin'in <;enesini tutup kendisine <;evirdi. Kara
gozleri Sirin'in yemye§il gozlerine bakt1 §efkatle. Minik hareket-
lerle yiiziinii ok§ad1.
''Korkma. Her §eyi halledecegiz. Gerekirse ... "
Birden durdu.
''O ses neydi?''
Sirin de bir ses duyduguna emindi. Tek kelime etmeden et-
raf1 dinlemeye ba§lad1lar.. Amir i§aret parmag1n1 dudaklarma go-
tiiriip sessiz olmas1 gerektigini belirttikten sonra ayaga kalkt1.
Pencerenin oniine gidip perdenin arkas1ndan etraf1 kontrol etti.
Ses d1§ar1dan geliyordu. Yava§<;a kap1n1n arkas1na girip Sirin'e
yan1na gelmesini i§aret etti. Sirin korku dolu gozlerle Amir'in ar-
kas1na sakland1. Biri pencereyi a<;maya <;al1§1yordu. Amir odan1n

451
ii;inde kendilerini koruyabilecekleri bir §ey arad1. Birden gozii
sehpan1n iizerindeki bronz heykele takild1. H1zla heykeli eline
al1p ayn1 pozisyona gei;ti. Derin bir nefes aldiktan sonra bronz
heykeli havaya kald1rd1. Ard1ndan bagrrarak perdeyi ai;t1.
"Oldugun yerde dur, yoksa!"
Kar§1s1ndaki ki§i §a§km baki§larla ona bakan Duygu'ydu.
Soguktan donmu§ bir halde i;at1da pencereyi ai;maya i;al1§1yor-
du. Amir biiyiik bir §a§k1nl1kla pencereyi ai;ar ai;maz ii;eri giren
Duygu makineli tiifek gibi konu§maya ba§lad1:
"Dondum resmen, doncl1i,11! Salak kafam, ne diye i;1kt1n ki
o kap1dan. insan zaten ya meraktan ya da ... "
''Ne ar1yordun i;at1da?'' diye sordu Sirin merakla. Geri;ek-
ten orada ne yapt1g1n1 anlayamam1§t1.
"Evi gezerken alt kattaki odalardan birinde bir kap1 fark et-
tim. Anahtar1 da iizerindeydi. Ai;1nca merdivenler i;1kt1 kar§1ma.
Dedim acaba nereye i;1k1yor bu merdivenler. Bir baktrm ki i;at1ya
i;1k1yormu§. Bu sefer de etrafta ne var diye bir iki saniye baka-
y1m dedim, kiremitler kayd1, az daha dii§iiyordum. Kendimi bu
tarafa zor att1m valla. ''
''Korkuttun bizi, '' dedi Sirin giiliimseyerek.
"Hakl1s1n1z. Kusura bakmay1n," diye kar§1l1k verdi Duygu
ii;tenlikle giiliimseyerek. Ard1ndan devam etti sozlerine:
''Tiim evi gezdim. inan1lrnaz bir yer geri;ekten de. Sanki sa-
nat galerisindeyim. Tiim tablolar1 sayd1m. Toplam 73 tane. ''
Sirin'in gozleri biiyiidii aniden.
''73 mii dedin?''
''Evet, tam1 tam1na 73 tane."
Sirin'in kalp at1§lar1 h1zlanrm§tI aniden. Biiyiik bir h1zla oda-
n1n masif cevizden yap1lm1§ kap1s1na dogru yiiriirken bir an ev-
vel Algan'la konu§mas1 gerektigini anlanu§tl.
--

452
51

UL

ga'r dallar1 §iddetli riizgarla birbirine 'rarp1p ritmik bir ses


Crikarrrken 'ral1larm aras1ndaki izbe bir noktada kendini
kamufle etmi§ bir halde saklanan Ba§komiser Mestan elindeki
iPhone'a indirdigi programla Cernil Molla Ko§kii'niin her oda-
s1n1 izliyordu biiyiik bir dikkatle. Ko§kiin 'revresindeki ormanl1k
alana yay1lrru§ ve goriilmeyecek bir §ekilde saklaruru§lard1. Geni§
ve biiyiik Cral1lar1 kendisine siper etrni§ olan Mestan evde olaga-
niistii bir hareketlilik oldugunu anlam1§t1 daha kamera sistemini
kurup izlemeye ba§lamadan. Algan Ataman ile Sirin Ozdemir'in
evde olduklarm1 fark ettiginde ise hiCr §a§1rmam1§t1. Zira enin-
de sonunda ba§lang1Cr noktas1na doneceklerine emindi. Sa§1rt1-
c1 olan sonras1ndaki hareketlilikti. Ozellikle son on dakikadrr
olanlar. Neler dondiigiinii anlayamarnI§tI heniiz. Emin oldugu
tek §ey ilk andan beri iCrindeki sesin yan1lrriarru§ olduguydu. Bu
i§in iCrinde ba§ka bir §ey vard1.
Aniden duydugu kiiCriik bir Crit1rt1 ile silah1na davranan Mes-
tan arkas1na dondiigii anda Oguzhan ile kar§1la§t1. Oguzhan ses
Crikarmamaya ozen gostererek yan1na oturup elinde tuttugu fo-
tograf makinesini ona uzatt1.
"Az evvel Crat1dan evin iCrine giren adam1n yak1n mesafeden
fotograf1n1 'rekebildik ba§komiserim. Ancak heniiz kim oldugu-
nu belirleyernedik. Bak1n i§te burada. ''

453
Mestan fotograf makinesinin ekran1n1n goriintiisiinii biraz
daha biiyiitiip biiyiik bir dikkatle incelemeye ba§lad1. Ye§il bir
parka giymi§, siyah bereli adam1n gozlerinin a~1k renk oldugu
ve sar1§1na ka~an kumral sa~lar1 oldugu belli oluyordu. Silah1n1
kontrol ediyordu.
''Elimizde herhangi bir ipucu var m1 adam1n kim olduguna
dair?''
''Hay1r ba§komiserim. ''
''Sizi fark etmedi degil mi?''
''Etmedi ba§komiserim. Ondan daha a~1k bir alandayd1k.
Aga~lar kamufle ediyordu bizi. Ne zaman harekete ge~ecegiz?''
''Bizim ekip ko§kiin ~evresini sard1 m1?''
''Evet ba§komiserim. '' •

''Simdilik beklemedeyiz. Benden i§aret gelmeden k1p1rdama-


malar1n1 soy le.''
''Soyledim ba§komiserim. ''
Oguzhan oturdugu yerden telsizle anons ge~erken Mestan te-
lefonuna dondii yeniden. Normalde hem Cinayet Biiro'nun hem
de Terorle Miicadele'nin arad1g1 bir adamla kad1n1 tutuklamak
i~in ~oktan harekete ge~mesi gerekirdi ama i~inden bir ses bek-
lemesini soyliiyordu. Her zaman i~giidiilerinin sesini dinlemi§,
hi~bir zaman yan1lmam1§t1. Algan Ataman'la Sirin Ozdem_ir'in
cinayeti ~ozmek i~in bir soru§turma yiiriittiiklerini anlarm§tl.
Onlara biraz zaman kazandIImak ve durumu a~1kl1ga kavu§-
turmalar1na izin vermek istiyordu. Tabii ki kendi gozetiminde.
Evden uzakla§maya kalkt1klar1 anda tutuklayacakt1 onlar1. An-
cak eve ~at1dan giren silahl1 bir adam1n ortaya ~1kmas1 planla-
r1ru bozmu§tu. Onlara yeteri kadar uzun zaman veremeyecegini
biliyordu. Bir an evvel evin etraf1n1 sar1p gerekli anda miidaha-
le etmeleri gerekiyordu. Ancak yine de Mestan son ana kadar
beklemek istiyordu. Burada ne dondiigiinii anlamak i~in zamana
ihtiyac1 vard1. Yeniden telefona dondii. Tek tek tiim odalar1 kont-
rol ederek Algan'1n ner~de olduguna bakt1. Haydar Doganer'in
yatak odas1nda oturmu§, ona teslim ettigi el yazmas1ru inceliyor-
du. Yard1m ald1g1 me§hur Profesor Abdiilrahim Orgiiplii biiyiik

454
salonda baz1 kitaplar1 kar1§t1r1p notlar al1yor, asistan1 Duygu ise
Sirin Ozdemir ve sevgilisi Amir Lamar ile koridorlardan birin-
de konu§uyordu. Peki i<;;eri giren lanet olas1ca adam neredeydi?
Odalar1 tek tek izlemeye devam ederken aniden durdu. i§te bu-
radas1n! <::at1ya a<;;1lan kap1s1 olan odan1n i<;;inde, tam kap1n1n
agz1nda durmu§, sessizce d1§ar1y1 dinliyordu. Aniden ayaga kal-
k1p silah1n namlusuna mermi siirdii. Mestan kalp at1§lar1n1n h1z-
land1g1n1 fark etti. Adarrnn elinde her an ate§ etmeye haz1r bir
silah vard1. Daha fazla bekleyemezdi. Hemen yerinden f1rlay1p
bir yandan silah1n1 <;;1kar1rken bir yandan da eve dogru ko§maya
ba§lad1. Bu esnada telefonunu <;;1kar1p ezbere bildigi numaray1
tu§lad1. ilk <;;al1§ta a<;;1ld1 telefon.
''Zeynep daha fazla takviye kuvvet iste, hemen evin <;;evresi-
ni sars1nlar. Terorle Miicadele ekiplerine de haber ver. ''
Zeynep net bir ses tonuyla cevaplad1:
''Anla§1ld1 ba§komiserim. Hemen hallediyorum. Bu arada §U
Mehmet Sargun'u ve Amir Lomar'1 ara§t1rmam1 istemi§tiniz ya.''
·Mestan, Toplumsal Fayda Vakf1'n1n ba§kan1n1 <;;oktan unut-
mu§tu. Zeynep soyledigi anda verdigi emri hat1rlad1.
''Ever, bir §ey buldun mu?''
K1sa bir an duraklayan Zeynep kendinden emin bir ses to-
nuyla cevaplad1:
''<::ok ilgin<;; bir §ey hem de."
''Oyle mi, nedir o?''
''Mehmer Sargun hakk1nda yiiriittiikleri miilteci program-
lar1 ve yard1m faaliyerleri d1§1nda pek bir §ey yak Tiirk<;;e kay-
naklarda. Yabanc1 kaynaklarda ayn1 vakf1n New York'raki ana
merkezinde akrif olarak bulunduguna dair bilgiler var. Olkeye
giri§ <;;1k1§lar1na bakt1g1mda her ay diizenli olarak New York'a
gittigini fark erim. ''
''Bunda bir §ey yak. Gayer normal. Merkezi New York olan
bir kurulu§un ba§1nda. ''
''Ever kesinlikle hakl1s1n1z. Amir Lamar ile ilgili taramala-
r1mda hi<;;bir sonuca ula§amad1m. Hi<;; bilgi yak hakk1nda. ''
Mestan, Zeynep'in uzun uzadiya anlau11aya <;;al1§masmdan s1-

455
ktlrru§tt. Zamanla yan§tyordu. Aceleci bir ses tonuyla kar§ilik verdi.
''Eeee ... Hala nereye gelmeye ~al1§t1g1n1 anlayamadrm."
"internette yapt1g1m ~alt§malarm dt§tnda yard1m ald1g1m bir
hacker vas1tas1yla pek ~ok ar§ive ula§ttm. Simdi size bir fotograf
gonderiyorum. Ne demek istedigimi anlayacaksm1z. ''
Telefon kaparur kapanmaz bir ~1nlama sesi duyuldu aniden.
Mestan htzla ekrana dokunup Zeynep'in gonderdigi fotografa
bakn. Sa§k1nl1k i~inde kalakald1 bir an. Kalp att§lar1 h1zlan1yor,
kulaklar1nda bir ugultu olu§maya ba§ltyordu. Bui§ dii§iindiigiin-
den de karma§1kt1. i~giidiileri onu bir kez daha yan1ltmam1§t1.
Bir an evvel bu i§i ~ozmeliydi. Yerinden kalk1p ok gibi f1rlad1gi
s1rada Oguzhan arkas1ndan seslendi:
''Nereye gidiyorsunuz ba§komiserim?''
Mestan arkasm1 donmeden ko§arken bagrrarak cevap verdi:
''Ko§ke.''

456
52

BAGDAT
MS 917

oluk giin 1§1g1 a§1nm1§ ta§lardan olu§an duvar1n en tepesinde-


ki bir insan ba§1 biiyiikliigundeki demir parmakl1kl1 pence-
reden ii;eri girip ta§ zeminde clans ediyordu. ii;erideki yogun kiif
kokusuna insan d1§k1s1 kokusu kar1§1yordu. Yiizlerce merdivenle
~1k1lan bu uzun kulenin her ko§esi t1pk1 bir ah1r gibi parmakl1k-
larla birbirinden ayr1lrm§t1. i~lerinde bulunan sersefil insanlar1n
kimi inleyerek bir yudum su ve yemek i~in yalvar1yor, kimi duvar
dibine sinmi§ kendi kendine konu§uyor, kimi bir k6§ede uyuyor,
kimi ise h1~kira h1i;k1ra agl1yordu. Tek kelime etmeden ba§1n1
ta§ duvara vurup duran bir adama bakt1 yorgun bir ifadeyle.
'

Alnmdan simsiyah kan s1zan adam bir an durup ona bakt1ysa


da devam etti ba§ml vurmaya. Derin bir nefes alarak dizlerinin
iizerinden dogruldu. Ka~ saattir namaz k1l1yordu hat1rlam1yor-
du. Dur durak bilmeden Rabbinin oniinde egiliyor, ona secde
ediyordu. Ayaga kalkarken dizlerindeki agr1y1 hissedebiliyordu.
Viicudu y1llar1n yorgunlugunun izlerini ta§iyordu art1k. Ancak
sirtmdaki yaralar daha fazla kendisini hissettiriyordu. Di; giin
boyunca §ehir meydan1nda bir direge baglanarak k1rbai;lanm1§,
ard1ndan ai; susuz bir §ekilde oylece brrak1lm1§t1. Vezir Hamid

457
bizzat te§hir edildigi yere gelmi§, halk1n oniinde onu tokatlarn1§,
sakal1n1 kesmi§ ve alay etrni§ti. Ostelik bununla da yetinrnerni§,
onu izlernek i~in toplanan ~ocuklar1 organize ettirip sokaklardan
toplad1klar1 ta§lar1 ona atrnalar1n1, kiifiir etrnelerini saglarn1§t1.
Bu esnada ba§1ndaki tellal avaz avaz, ''i§te Karmatilerin havarisi!
Gelin goriin! '' diye bag1r1yordu. Bu bir insan i<;in olduk<;a zor bir
cezayd1. insan1 tiiketen, bitiren, yok eden. Ancak onun i~in hi<;-
bir anlarn1 yoktu. i~ine s1k1§t1g1 beden y1pran1yor ve kan1yordu
arna ozii, ger<;ek ''O'' tiim bunlar1n otesinde olan1 biteni sessizce
izlernekteydi i<;eride bir yerden. Hi<; kimseye k1zg1n ya da ofkeli
degildi. Ne onu buraya kapatt1ran Vezir Hamid'e ne buna onay
veren Halife Muktedir'e ne de Ba§kad1 ibni Miikrem'e. Biliyordu
ki ba§tna gelen her §ey onun eseriydi. Her §ey sahip oldugu ila-
hi Oz'iin i<;inden ge<;enleri di§ diinyaya yans1trnas1ndan ibaretti.
Ofkelenecek kirnse yoktu bu yiizden. Her §eyin sorurnlusu oydu.
insanlar iizerlerine dii§en rollerini oynay1p gidiyorlard1 hayat1n-
dan. Rabbine kavu§rnas1na az kalrnt§tI. i<;indeki en biiyiik arzusu
ger<;ekle§mek iizereydi. Bunu bilrnek, i<;inde tarifi irnkans1z bir
CO§ku uyand1r1yor, bu co§kuyu goren insanlar1n hayret etrneleri-
ne neden oluyordu.
Derin bir nefes alarak gerinip terniz buldugu bir duvar ko-
§esine oturmu§tu ki ta§ basarnaklarda yank1lanan ayak seslerini
i§itti. Kara ka§l1, pala b1y1kl1, sen bak1§l1, iri yar1 gardiyan elinde
tuttugu kal1n sopay1 parrnakl1klara siirterek giir bir sesle bag1rd1:
'' Ke sin sesinizi ! Kesin dedirn !''
Adarn1n kornutuyla i<;erideki inlerneler bir b1~ak gibi kesildi
aniden. Herkes piirdikkat gardiyan1n ne yapacag1n1 izlemeye ba§-
lad1 tedirgin bir bi<;irnde. Birka<; saniye gozlerini mahkurnlar1n
iizerinde gezdiren gardiyan diger elindeki rne§aleyi duvara ast1k-
tan sonra biraz ilerideki parrnakl1klar1n kar§1s1na ge<;ip ellerini
beline koydu.
''Kalk bakal1rn Hiiseyin Bin Mansur!''
Yerinden dogrulan Hallac gozlerini adarn1n gozlerine dikti
tek kelirne etrneden.
''Ziyaret<;in var!'' diye devarn etti sozlerine gardiyan. Ard1n-
dan merdivenlere dogru seslendi:

458
''Gelebilirsiniz! ''
Ate§in ayd1nlatt1g1 ta§ basamaklarda duyulan a yak seslerinin
ard1ndan u~lar1 kiirklii kaftan1 ve beyaz sar1g1 ile Ba§mabeyinci
Nasr Ka§uri goriindii i~eride. Endi§eli gozlerle etrafa bak1nd1k-
tan sonra gardiyan1n oniinde durdugu parmakl1klar1n gerisine
tak1ld1 gozleri. Gozlerinden yeni yagmaya ba§layan bir yagmur
gibi ya§lar siiziilmeye ba§lad1 aniden. Ko§ar ad1m parmakl1klara
ula§ttktan sonra gardiyana dondii:
''Bizi yaln1z b1rak! ''
Verilen komuta uyarak geldigi gibi giden gardiyan1n arka-
s1ndan bir siire bakttktan sonra Hallac'a dondii:
''Nas1ls1n, iyi misin?''
Giiliimsedi Hallac.
"Hamdolsun, iyiyim. ''
Ba§mabeyinci gozlerini silerken devam etti konu§maya
Hallac:
''Neden aglamaktas1n?''
''Seni bu halde gordiigiim i~in. Bu izbe, koku§mu§ yerde,
bu insanlar1n i~inde ... Hie; hak etmedigin halde. Bu sana nas1l
reva goriiniir anlamak miimkiin degil. Bazen isyan edesim geli-
yor Allah'a. ''
Hallac'1n yiiziine yine o §efkat dolu giiliimseme yay1ld1.
''Rabbirnin yollar1 ona ozgiidiir. Neyin neden oldugunu an-
cak o bilir. Ancak §Unu bil ki sen O'nun oziinden bir parc;as1n.
Dolay1s1yla neyi c;ok arzularsan, dii§iiniirsen onu elde edersin so-
nunda. Ya§ad1g1rrnz her §ey bizim ic;imizin dt§Imtza yans1mas1d1r
asl1nda. Hangi yollarla sana gelecegini sen belirleyemezsin, bu
Allah'a mahsustur ama senin ic;indeki her §eyi sana verir O."
"iyi ama bu ya§ad1klar1n1 sen arzularrn§ olamazsm degil mi?''
Bunu der demez Nasr Ka§uri'nin tiim bedenini bir iirperti sar-
d1 aniden. Hallac'1n sokaklarda, ''Benim kan1m size helal!'' diye
bagtrmas1 geldi akl1na. Oldiiriilmek i~in yalvar1yordu adeta. 0
sirada buna bir anlam veremerni§ti ancak §imdi bunun nedenini
gorebiliyordu. Hallac'1 bu ta§ duvarlar arasma hapsetmerni§lerdi
asl1nda. Onun hapishanesi kendi bedeniydi. Ve o hapishaneden

459
kurtulup Rabbine kavu§abilmesi i~in olmeliydi. Bu yiizden olme-
yi bu denli ~ok istiyordu.
''Ya§ad1g1m1z her §eyi biz dii§iindiik daha evvel. Kimi zaman
fark1nda olmadan, endi§e ederek ya da korkarak, kimi zaman
~ok isteyerek. Her defasmda biz yapt1k bunu. Ancak dii§iindiik-
lerimizin bize gelmesinin yollar1n1 bilemeyiz. Bu ilahi bir yol, Al-
lah bilir orasm1. ''
Ba§mabeyinci dikkatle bakt1 Hallac'1n gozlerine. Sa§1rd1.
Baki§lar1nda korku, ac1, endi§e yoktu hi~. Derin bir teslimiyet
ve §efkat vard1 sadece. i~indeki korkunun azald1g1n1 hissetti. Du-
rum ne kadar kotii goriiniirse goriinsiin Hallac'1n derin teslimi-
yeti onu da etkilemi§, olan her §eye tevekkiil etmesini saglamaya
ba§lam1§t1. Dald1g1 dii§iincelerden Hallac'1n sesi ile s1yr1ld1.
''Unutma! Sen neye haz1rsan o da sana haz1rd1r. ''
Yiiziine hiiziinlii bir tebessiim yay1ld1 ba§mabeyincinin. Bir
iki saniye sessiz kald1ktan sonra sesindeki tiim endi§e ve korku
tonlar1n1 yok ederek sakin bir sesle konu§maya ba§lad1:
"Havadislerim var sana."
"Oyle mi? Neymi§?''
"Mahkeme kuruluyor senin i~in. Ba§kad1 yeni kad1lar at1-
yor bunun i~in. Ne yaz1k ki halife hazretleri fazlas1yla Vezir
Hamid'den etkilenmekte. Ali Bin isa ne kadar kar§1 ~1ksa da bir
noktadan sonra sessiz kalmay1 tercih etti, koltugunu kaybetme-
mek istiyor kanaatimce. Valide sultan ile birlikte tiim giiciimiizle
konu§uyoruz halife hazretleri ile. Ancak kendisi biraz da bitkin
son giinlerde. Yine de mahkemeye ~1kman1 geciktirmeyi tercih
etti. Bu nedenle bir sonu~ alacag1rmz1 wnuyorum. Simdilik elde
ettigim tek §ey seni bu hiicreden ~1kartmak. ''
Hallie ka§larm1 ~att1.
''Bu hiicreden ~1kart111ak rm?"
Anlayamam1§tt ba§mabeyincinin ne demek istedigini.
''Evet evet, art1k bu hiicrede hapis tutulmayacaks1n. Saray-
da sana ozel bir oda haz1rland1. Elbette kap1s1nda nobet~iler ola-
cak ama burada olmaktan iyidir her haliikarda. Uzun y1llar bu
§ekilde ya§ayabilirsin."

460
''Benim i~in uzun y1llar ya§amanm da, nerede oldugumun,
ne yapt1g1m1n da bir onemi yok. Lakin ~ok te§ekkiir ederim yine
de bunun i~in."
iki arkada§ sessizce birbirlerine baknlar. Nasr Ka§uri ona
pek ~ok §ey ogreten bu inan1lmaz adam1 kaybetmek istemiyor-
du. Kan1n1n son damlas1na kadar bunun i~in ~aha harcayacag1na
yemin etti i~inden. Derin bir nefes alchktan sonra konu§maya
ba§lad1 yeniden.
''Bunun d1§1nda halk ayaklanmI§ durumda. Durumun gi-
derek kotiile§eceginden korkuyorlar. 0 nedenle sana bir zarar
gelecegini sanmam. Senin ad1n1 hayk1r1p aglayan insanlar var
sokaklarda. ''
Hallac sabah ~igi yemi§ gibi nernlenen gozlerini k1rp1§t1rd1.
Yiiziine hiiziinlii bir giiliimseme yay1ld1. Ard1ndan kara bir han-
~er gibi keskin bak1§lar1rn dikti ba§mabeyincinin gozlerine.
''Tutuklananlar var m1 peki?"
Ba§mabeyinci ba§1n1 oniine egdi.
"Var ne yaz1k ki. ''
"Kimler?''
"Tiim ogrencilerin i~in yakalama karar1 ~1kard1lar. Birka~
ki§i tutukland1 zaten. Bunun d1§1nda ne yaz1k ki kaymbiraderini
de ald1lar i~eri. ''
Hallac dii§iinceli bir §ekilde ba§1n1 sallad1. Herkes kendi
diinyas1n1 yarat1yordu, bu insanlar da kendi yollarmdayd1 bili-
yordu ama yine de i~inde bir hiiziin vard1. Bir an once olma-
s1 gereken olmal1yd1. Ba§1n1 korkusuzca kald1r1p kara gozlerini
ba§mabeyincinin nemli gozlerine dikti.
"Hemen haber gotiir halifeye."
Ba§mabeyinci aniden silkelendi ve piirdikkat bakt1 Hallac'1n
gozlerine.
"Tamam. Ne soyleyecegim ona?"
''Ona de ki, Hallac haz1rrm§ mahkemeye ~1kmaya."
"Arna!" diye soziinii kesmek istediyse de izin vermedi
Hallac, devam etti konu§maya:
"Hallac'1 bekleyen son gelmeden ona giin yiizii olmayacak
bir daha."

461
53

UL

agmur ince bir sicim gibi Beylerbeyi ile Kuzguncuk ara-


s1ndaki tarihi Cemil Molla Ko§kii'niin yiizy1ll1k k1rm1z1
kiremitlerini doviiyor, belli belirsiz bir sis yeniden §ehri ele ge-
~irmeye haz1rlan1yordu. Uzaklardan bogazdan ge~en gemilerin
ve feribotlar1n etraf1nda u~u§an mart1lar1n sesi geliyor, h1r~1n
dalgalar ofkeli patlamalarla beyaz kopiikler sa~1yordu etrafa.
Pencere sekisine ~arpan aga~ dallar1n1n ~1kard1g1 t1k1rt1lar ile
riizgar1n ugultusu d1§1nda hi~ ses yoktu i~eride. Kollar1n1 gog-
siinde birle§tirmi§, dalg1n bir §ekilde bogaz manzaras101 seyre-
diyordu Algan. Kafas1 kar1§1k, morali bozuktu. Bu i§in i~inden
nas1l ~1kacag1n1, dahas1 nas1l aklanacag1n1 bilmiyordu. Bildigi
tek §ey oniindeki tek yolun ipu~lar1n1 ~ozmek olduguydu. Ama
naszl? Zaman gittik~e daral1yordu. Bir an evvel sonuca ula§ma-
l1yd1. Derin bir nefes al1p pencerenin ~apraz1nda yer alan pirin~
ba§l1kl1 yatag1n iizerine oturup el yazmas1n1 yeniden a~t1. C::o-
ziim her neyse bu kitab1n sayfalar1 aras1nda bir yerde olmal1yd1.
Arna bir tiirlii bulam1yordu. Dikkatli bir bi~imde el yazmas1n1n
minyatiirlerle ve §ekillerle siislenmi§, alt1n yald1zl1 sayfalar1n1
~evirmeye ba§lad1. Arap~a ve Fars~a yaz1lar1n aras1nda dikkati-
ni ~eken hi~bir §ey yoktu. Kitab1 adeta ezberlemi§ti zaten. Dal-
gin dalg1n sayfalar1 ~evirirken birden bir fotograf kay1p dii§tii

462
kitab1n i\inden. Ba§komiser Mestan'm ona verdigi fotograflardan
biriydi bu. 62 say1s1ru veren sihirli kareyi fotograflam1§lard1 yanm-
da bulunsun, iizerinden dii§iinebilsin diye. Alt1nda yazan ciimleye
bakt1. Bin kez ne oldugunu dii§iinmii§ ama sonuca ula§amam1§t1.
Hakikati bulmak i~in marifet kapzstndan ge~.
Algan bu sozle ne anlat1lmak istendigini anlam1§t1 asl1nda.
Seriat ve tarikatta gerekli \al1§may1 yapmt§, goriinen diinyay1,
fizik planda olan1 biteni gozlemlemi§, kendi ilminde derinle§mi§
bir insan ancak marifet kap1s1na ula§abilir demekti. Yol denen
tarikatta kendini tan1maya ba§lamI§, i\ gozlem yapmI§, ger\ek
oziinii kavramI§, kendisiyle kar§Ila§ml§ ve en onemlisi karmas1-
n1 anlay1p ondan ozgiirle§mi§ olmas1 gerekirdi ki§inin. Marifet
kap1s1 derin tefekkiir demekti. Bu kap1ya gelen ki§i diinya haya-
t1n1n bir illiizyon oldugunu anlam1§ ve bu nedenle ondan vazge\-
mi§ olurdu. E§yan1n cazibesinden kendini kurtaran insan ger\egi
daha rahat goriirdii. Ancak o vakit marifet kap1s1n1n makamla-
r1n1 ge\er ve hakikat kap1s1na ula§1rd1. Ben boyle biri degilim ki
kayzp risalelerin yerini ~ozeyim diye ge\irdi i\inden Algan. Evet
pek \Ok insandan daha fazla fark1ndal1ga sahipti. Ara§t1r1yor,
inceliyor, okuyor ve soru soruyordu. iyi bir insan olmaya ozen
gosteriyordu. Elbette her insan gibi ba§kalar1n1n gormesini iste-
medigi ya da ho§lanmad1g1 taraflar1 vard1 ama o taraflar1n1 egit-
meye \al1§1yor, vicdan1n1n sesine gore ya§Iyor, i\indeki o ses ne
soyliiyorsa onu yap1yordu. Algan'a gore ahlak, temeli din olan
bir kavram degildi. Hi\bir zaman kimseye bilerek bir kotiiliik
yapmam1§, yalan soylememi§, \almam1§, hak yememi§ti. Arna
diinya hayat1n1n ve e§yan1n cazibesinden de kendini s1y1rabilmi§
degildi. Her §eyin bir illiizyon oldugunun fark1ndayd1. Hayat
goz a\IP kapay1ncaya degin ge\en anl1k bir siire\ti asl1nda. An-
cak rahat ya§amak, giizel bir evde oturmak, giizel e§yalara sahip
olmak ho§una gidiyordu. Ostelik sahip olmaktan ho§land1g1 tek
§ey bunlar degildi. Ona verilen unvanlar ve s1fatlar da onemliydi
onun i\in. Su birka\ giinliik siire\te onu en \ok onlar1 kaybetmi§
olmak iizmii§tii. Taki oliimle burun buruna gelene degin. Hayat
ne garip diye dii§iindii i\inden Algan. insanoglu bir giin olecegi-
ni bilerek ya§ayan tek canl1yd1. Buna ragmen oliimsiizmii§ gibi

463
ya§1yor ve hi'rbir §eyin k1ymetini bilmiyordu. Daha diine kadar
onun i'rin 'rok onemli olan bu degerlerin bir anlarru kalmam1§-
t1 §U anda. Ya§amad1ktan sonra riim bunlar1n olmas1nm anlam1
neydi? insan omrii boyunca para kazanmak i'rin 'ral1§1yor, bu
ugurda sevdikleriyle daha az vakit ge'ririyor hatta sagl1g1n1 bile
kaybediyordu. Oysa bu diinyadan go'riiP gittigi vakit sahip ol-
dugu hi'rbir §eyi yan1nda goriiremeyecekti. Elbette para iyi ve
kaliteli ya§amak i'rin onemliydi. Arna dengeyi bulmak. gerekliy-
di. Gozii fildi§inden yap1lm1§ kap1 koluna tak1lan Algan birden
aklma gelen dii§iince ile irkildi. Haydar Doganer bir nigahdar
olarak tekamiil yolculugundan 'rok kademe kat etmi§ olmal1y-
d1. Ancak ona ragmen sahip oldugu servet ve nadide par'ralar
inan1lmazd1. Neden hifbir §eyi olmayan bir dervi§ gibi ya§amayt
sefmedi? Bunca serveti olan biri i'rin mala miilke deger verme-
yen biri denilebilir miydi? Algan bir yandan bunu dii§iiniip bir
yandan da gozlerini odan1n i'rinde gezdirirken duvardaki onlarca
'rer'reveye bakt1. <;ogunda odiil ya da plaket al1rken goriiliiyor-
du. Fotograflar1n yar1s1ndan fazlas1nda etraf1nda 'rocuklar vard1.
Hepsi ne§e i'rinde etraflill 'revirmi§, kimi ona sar1lm1§, kimi 'ri'rek
vermi§ti. Baz1lar1nda fonda bir okul goriiniiyordu. Algan o anda
anlad1. Sahip olduklar1ru yard1ma muhta'r insanlar i'rin harc1yor-
du. Edindigi servet yapt1g1 i§in bir sonucu, Allah'1n ona verdigi
bir nirnetti ve o bunu en iyi §ekilde degerlendirebilmi§, yard1ma
muhta'r insanlara ula§IDI§, onlar1n iyiligi i'rin harcam1§tl. Para
onun i'rin bir ama'r degil ara'r olmu§tu. Algan garip bir bi'rimde
ilk kez Haydar Doganer'in ne hissettigini, neler dii§iindiigiinii
net bir bi'rimde hissediyordu. Omriinii verdigi bir sirr1 korurken
bir yandan da sahip oldugu diinya nimetlerini digerlerinin hay-
r1 i'rin kullanmak tam da bir nigahdar1n goreviydi. Kotii olan
diinya mal1, sahip olunan unvan ve s1fatlar degildi. Korii olan
insan1n onlara bak1§ a'r1s1yd1. Gozleri duvarda alt1n rengi 'rer-
'revelerin i'rinde as1l1 duran Arap'ra yaz1lm1§ Allah ve Ene'l Hak
yaz1lar1na tak1ld1. Evet, dedi i'rinden, kesinlikle dii§iindiigii gibi
olmal1yd1.

464
Sirin ve Amir, Duygu'yla beraber cihanniima odas1ndan f1r-
layarak a§ag1 inmi§, Algan'1 ar1yorlard1. ~irin bir yandan oda-
lar1n kap1s1n1 h1zla a~tp kap1yor, bir yandan da kendi kendine
konu§uyordu.
''Goziimiiziin oniindeymi§ bunca zamand1r, inanam1yo-
rum!''
iri govdesiyle bir o yana bir bu yana ko§turmakta olan
Amir, Sirin'i takip etmekte zorlan1yordu. Nefes nefese kalmt§,
koyu renk sa~lar1 terden ba§tna yapt§ffit§tt. Arkalar1ndan onlara
yeti§meye ~alt§an Duygu'nun sesi geliyordu:
''Bana da soyleyecek misiniz ne oldugunu?''
Sirin ne sorulara cevap veriyor ne de bir an durup dii§ii-
necek zaman tan1yordu kendine. Tek kelime etmeden odalara
girip ~1k1yor, hi~bir §ey duymuyor gormiiyor gibiydi. Bir an once
Algan'la konu§mal1 ve el yazmas1na bakmal1yd1. Neden daha
once aklima gelmedi diye dii§iindii iiziintiiyle. Ancak durup iizii-
lecek zaman1 bile yoktu. O~iincii kattakiler bitince h1zla ikinci
kat1n odalar1n1 kontrol etmeye ba§lad1lar.
Algan biitiiniiyle dt§ diinya ile ili§kisini kesmi§, bamba§ka
bir boyuttayd1 sanki. Fikirler, dii§iinceler ve kavramlar birbiri-
ni koval1yor, biri zihninde belirir belirmez bir digeri onu takip
ediyordu. Sanki bedeni i~i antika e§yalarla dolu bir odada ama
ruhu ba§ka bir yerde gibiydi. Gozlerinin oniine Hallac'1n orta-
s1nda nokta bulunan i~ i~e ge~mi§ daireleri geldi. 0 dairelerde
ne anlatmaya ~al1§ttg1n1 tum hiicreleriyle hissedebiliyordu. Ne
olmu§tu, nastl olmu§tU bilmiyordu ama sanki bir perde kalkrnt§
ve ona bir bilme hali gelmi§ti. Her §ey birbirinden ~ok farkl1 ve
ayr1 goriinse de birbirinin i~indeydi, birdi. Hakikatte bir olan,
fizik alemde ~e§itliydi. insan idrakinin ~ok otesindeydi bu. Bir
A A

sir olan nokta Alem'i viicudun i~inde, Alem'i viicut da noktan1n


i~indeydi. Boylesine derin bir bilgiyi basit bir §emaya gizlemeyi
ba§arm1§ olan Hallie gibi bir arif, acaba yazd1g1 risalelere neler
saklard1? Kay1p risaleleri bulmay1 her §eyden ~ok istiyordu arttk.
Bunun bu oliim kal1m miicadelesiyle ilgisi yoktu bu saatten son-
ra. 0 i~indeki bilgilere vak1f olmak, §U an sirl1 olan bir diinyaya

465
girmek istiyordu. Neden bu kadar degerli oldugunu anlayabili-
yordu. Eger bir nigahdar olsayd1 o da can1 pahasma saklard1 bu
kutsal emaneti. Acaba onu korumaya yemin ctrrti:j bir tarikat nas1l
saklard1? Birden durdu Algan. Bir nigahdar olsayd1 ondan asla ay-
r1lamazd1. Srr burada bir yerlerdeydi. Hi<;bir nigahdar1n onu ken-
dinden <;ok uzak tutmay1 goze alabildigini sanrn1yordu. Omriinii
verdigi s1rr1 can1 pahasma ancak boyle koruyabilirdi insan.
Kap1n1n aniden a<;1lmas1yla Algan dald1g1 dii§iincelerden s1y-
r1ld1. Sirin onde Amir ve Duygu arkada odaya girdiler. Algan az
evvel ya§ad1g1 halin etkisiyle ba§ka bir boyutta gibiydi. Kendi
kendine konu§ur gibi f1s1ldad1:
''Sir bu evin i<;inde bir yerlerde! ''
Sirin'in §a§kinl1kla Algan'1n yiiziine bakt1. Onda ba§ka bir
durum oldugunu anlam1§tI. Yan1na gidip elini omzuna koydu.
Algan birka<; saniye i<;inde kendine geldikten sonra ''Ne oldu?''
diye sordu merak i<;inde.
''Resimler! '' dedi Sirin, ard1ndan devam etti heyecanla,
''Duvarlardaki resimler! ''
Algan gozlerini k1s1p anlamaya <;al1§t1. El yazmas1n1 yatag1n
iizerine b1rakt1ktan sonra dikkatle bakt1 Sirin'e.
''Anlayamad1m. Ne demek istiyorsun tam olarak?''
Bu esnada Duygu girdi araya.
''Can s1k1nt1s1ndan evdeki resimleri sayd1m oylesine. 73 adet
resim vard1. Bunu soyleyince heyecan yapt1 nedense. ''
''73 tane mi?''
Algan §a§ktn gozlerle Sirin'e bakt1. Liste diye ge<;irdi i<;in-
den. Birka<; saniye tek kelime etmeden oylece kalakald1ktan son-
ra el yazmas1 kitab1 eline al1p en arkada yer alan sayfay1 a<;t1.
S1ra s1ra yaz1lm1§, birbirinden bag1ms1z kelimelerden olu§an ve
ne olduklar1n1 anlamad1klar1 liste kar§1s1ndayd1.
''Tablo isimleri onlar. Evdeki resimlerin isimlerini listelemi§
kitab1n arkas1na babam, '' dedi Sirin sayfadaki kelimeleri goste-
rirken.
Algan ba§1n1 sallad1.
''Evet oyle goriiniiyor. Arna ne anlam1 ... ''

466
Birden durdu Algan. Sok ic;inde sayfadaki 62 numaral1 isme
bakarken donakald1. Neredeyse kekeleyerek ''Ene'l Hak tablo-
su! '' dedi.
Sirin ba§ml sallad1 mutlulukla.
''Evet! Sihirli karedeki say1n1n kar§1l1g1 Ene'l Hak tablosu! ''
Amir ve Duygu §a§k1n bir §ekilde onlara bakarken Algan
kalp at1§lar1n1n h1zland1g1n1 hissediyordu. Biliyordum diye gec;ir-
di ic;inden. Sir bu evde bir yerlerde! ipuc;lar1n1 birle§tirmeye ba§-
lam1§lard1 nihayet. H1zla yataktan f1rlay1p a§ag1 kata ko§arken
digerleri de onu takip etti.
Abdiilrahim Orgiiplii tek ba§1na kald1g1 biiyiik salondaki
bordo renkli kadife koltukta oturmu§ Hallac-1 Mansur, Tava-
sin ve kay1p risalelerle ilgili kitaplar1 kar1§t1r1yordu. Gozliikleri
kemerli burnunun iizerine• dii§IDii§, okurken devaml1 ba§1n1 ka-
§1d1g1 ic;in sac;lar1 dag1lm1§t1. ii;:inde bulundugu durum nedeniyle
a§1r1 heyecanl1yd1. Bir yan1 bunun geri;:ek olmad1g1n1 bir yan1 ise
geri;:egin tam ii;:inde bulundugunu soyliiyordu. Ansiklopediyi an-
d1ran kal1n kitaplardan birine goz gezdirirken yiiksek sesle oku-
maya ba§lad1.
''Tek viicut vard1r, 0 da Hakk't1r, ba§ka viicut yoktur. Ya-
rat1lm1§ tiim varl1klar ve cisimler onun viicudundan kademe ka-
deme ortaya i;:1km1§t1I. Onun ii;:indedir. Bu nedenle hepsi onun
pari;:as1n1 ta§1r. Bulunamayan nokta O'dur. Yaratt1g1 alemler ke-
sin kurallarla ayr1lm1§t1r birbirinden. Bu yiizden fizik ve ruhsal
alemde her mertebe ve boyut kendisinden once gelene bat1nidir.
Kendisinden sonra gelene ise zahir. ''
Burada durup dii§iindii. Su anda kay1p risalelerle ilgili veri-
len ipui;:lar1n1 bat1ni anlamlar1 ile degerlendirmeye i;:al1§m1§lard1.
Yani goriinmeyen anlamlar1 ile. <;iinkii sufilerin her §eyi bat1ni
anlam1 ile §ifrelediklerini biliyorlard1. Oysa belki de zahir anlam-
lar1na bakmak gerekliydi. Zira bilerek zahir anlam1 kullanmak
da bir §ifre say1labilirdi. Ba§ka bir kitab1 eline al1p sayfalar1n1
kar1§t1rmaya ba§lad1g1 s1rada biiyiik bir giiriiltii duydu merdi-
venlerden gelen. Sa§k1nl1kla ba§1n1 kald1r1p neler olduguna bak-
t1g1nda digerlerini nefes nefese kalm1§ bir halde kar§1s1nda buldu.

467
''Neler oluyor boyle? Hepiniz dag1ld1n1z <;ii yavrusu gibi bir
tarafa, yaln1z b1rakt1n1z beni burada. Yoksa bir §ey mi buldunuz
yukar1da? ''
Algan s1k1 s1k1ya sar1ld1g1 el yazmasmdaki listeyi profesore
gosterirken, ''Bakm hat1rlad1n1z m1? Ne oldugunu anlayamami§-
t1k daha once," dedi soluk soluga. Abdiilrahim Hoca gozliikleri-
ni diizeltip el yazmas1na dogru egildi.
"Evet hatrrlad1m. Ne alaka ama §imdi?"
Algan cevap vermeden salonun bir ko§esinde olduk<;a bii-
yiik bir alan i§gal eden resmin oniine gelip durdu.
''Kitab1n arkas1na yaz1lan listede 62 numarada Erol
Akyava§'m Ene'l Hak tablosu var. Sihirli karedeki o say1 el yaz-
mas1ndaki listeyi i§aret ediyordu. ''
Abdiilrahim Hoca §a§k1n gozlerle yerinden dogrulup
Algan'm yan1na geldi.
"Yani?''
''Yani ipu<;lar1 bizi bu tabloya getirdi. Kay1p risaleler burada
bir yerde."
Abdiilrahim Hoca aniden ayaga f1rlay1p birka<; ad1m att1.
Nefesinin kesildigini hissediyordu. Kalbi o kadar h1zla atmaya
ba§lamI§tI ki neredeyse dii§iip bay1lacakt1. Elleri titriyor, ba§I do-
niiyordu. Bunun ger<;ek olduguna inanam1yordu bir tiirlii.
''Profesor iyi misiniz?'' dedi ~irin elini Abdiilrahim Hoca'nm
koluna koyarken. Ard1ndan profesoriin cevap vc:1111c:sini bekle-
meden Arnir'e dondii.
"Tansiyonu frrlad1 san1run. Onu koltuga oturtalun yeniden. ''
Amir, profesoriin kolundan tutup ag1r hareketlerle koltuga
oturmas1na yard1m etti .

''lyi misiniz?''
Elini bir yelpaze gibi sallayan profesor cevap verdi:
''iyiyim, iyiyim. Heyecanland1m sadece. Tansiyonum f1rlad1
galiba. Goziirn karard1 bir an. Boyle tarihi bir ana tan1kl1k etmek
benimki gibi ya§l1 bir kalbi zorlayabilir haliyle."
Algan, Arnir'in profesorii oturtmas1ru bekledikten sonra sa-
b1rs1z bir ses tonuyla konu§maya ba§lad1:

468
''Yard1m eder misin Amir? Tabloyu indirmemiz gerek."
''Elbette. Geliyorum hemen. ''
Amir ko§arak Algan'1n yarnna gidip tablonun bir ucundan
tuttu. Duygu, Abdiilrahim Hoca'n1n yan1nda durup, sehpan1n
iizerinde duran siirahiden doldurdugu suyu profesore uzatt1.
Abdiilrahim Hoca koca bir bardak suyu l1k1r l1k1r ic;erken Si-
rin de nefesini tutrnu§, neyle kar§1la§acaklar1n1 bilememenin
getirdigi bir endi§eyle bak1yordu resme. Neredeyse iki metreye
iic; metre ebatlar1ndaki, siyah, mavi, gri ve lacivert renklerin
hakimiyetindeki devasa tablo biiyiik oldugu kadar da ag1rd1.
Algan'la Amir biiyiik bir dikkatle tabloyu duvardaki yerinden
c;1kar1p kiitiiphaneye dayad1lar. Resrnin yap1ld1g1 kanvas bezi tu-
tan kasnaklar agir olduklar1 kadar saglamlard1. Birkac; dakikal1k
bir ugra§1n ard1ndan Amir §a§kin bir §ekilde ellerini beline ko-
yup resmi indirdikleri duvara bakt1.
''Eee? Hic;bir §ey yok."
Duygu hayal k1r1kl1g1 dolu bir sesle at1ld1.
"Evet. Bo§. Ben arkas1nda bir §ey var sanmI§trm oysa. ''
Algan bir tuhafl1k oldugunun farkindayd1. Sirin ile goz goze
geldiler. Ayn1 §eyi onun da dii§iindiigiinii anlad1. El yazmas1 ve
sihirli kare bo§una ipucu yap1lmam1§t1.
''Ba§ka bir ac;1klamas1 olrnal1!'' dedi Sirin iizgiin bir ses to-
nuyla.
Amir de biiyiik bir hayal kir1kl1g1 ic;indeydi.
''Diinyan1n en biiyiik s1rr1 bu kadar kolay bulunuyor ola-
mazd1 zaten."
Resme at1l1p iizerini incelemeye ba§layan Algan kendi ken-
dine konu§ur gibi f1s1ldad1:
''Hay1r, ba§ka yerde olamaz. Bir nigahdar onu goziiniin
oniinde tutar siirekli. Buralarda bir §ey olmal1 mutlaka .. Onii-
miizde bir yerlerde ama goremiyoruz."
Birden Algan'1n akl1na ba§ka bir fikir geldi. Belki resmin
iizerinde ba§ka bir ipucu vard1. Dikkatle gozden kac;an bir §ey
olup olmad1gm1 anlamak ic;in karI§ kart§ tabloyu incelemeye
ba§lad1. Bu esnada Sirin de yan1na gelip ona yard1m etmeye ba§-
lam1§t1. ikisi birlikte devasa tablonun her ko§esini incelerken

469
salona derin bir sessizlik <;oktii. Herkes tek kelime etmeden tab-
loyu inceliyor, bir sonraki ad1m1n ne olacag1n1 merak ediyordu.
D1§ar1dan duyulan riizgar1n sesi artmI§, yagmur h1zlanm1§, belli
belirsiz bir sis evin etraf1n1 sarmaya ba§lam1§t1. Algan tiim viicu-
dunu ani bir ter dalgas1n1n bast1g1n1 hissediyordu. Uzun sa<;lar1
aln1na ve boynuna yapI§ffiI§tI. Gozliiklerini diizeltip daha ya-
k1ndan bakmaya ba§lad1 resme. Ancak hi<;bir §ey bulam1yordu.
Sirin de ondan <;ok farkl1 bir durumda degildi. Biiyiik bir hayal
kir1kl1g1 ya§1yordu. Derin bir nefesle birlikte solugunu bo§altt1 ve
uzun bir ''off!'' <;ekti.
''Bulamayacag1z. ''
Algan onun neler hissettigini anlayabiliyordu. En <;ok onun
i<;in zordu tiim olanlar. Sefkatli bir ifadeyle elini tuttu Sirin'in.
''Merak etme bulacag1z. Pes etmek yak hemen oyle an1nda!''
Sirin mahsun bir §ekilde Algan'a giiliimserken Arnir'le goz
goze geldi. H1zla elini <;ekti Algan'1n elinden. Biiyiik bir alev dalga-
s1 viicudunu <;epe<;evre sarmi§tl sanki. Yanaklar1 k1pk1rrruz1 olmu~-
tu. Kendisini sanki su<;iistii yakalanan bir h1rs12 gibi hissediyordu .

Bak1§larm1 Arnir'den ka<;1r1rken ne diyecegini bilemiyordu.


Bu s1rada aniden ayaga kalkan Duygu tabloyu i~aret etti.
''Sura ya bak1n! ''
Algan, Duygu'nun ne soylemeye <;al1§t1g1n1 anlamak i<;in i§a-
ret ettigi ho§ duvara bakt1 ama hi<;bir §ey goremiyordu.
''Ne var? Bir ~ey goriinmiiyor!''
H1zl1 adunlarla tablonun indirildigi duvar1n oniine giden
Duygu elini <;izgili duvar kag1d1n1n iizerine koydu.
''ileriden bak1nca <;izgiler yamuk yumuk duruyor nedense!''
Algan yerinden kalk1p Duygu'nun soziinii ettigi §eyin ne ol-
dugunu yak1ndan gormek i<;in salonun diger ko§esine gitti. Bir
iki saniye uzaktan inceledikten sonra duvara yakla§tl.
''Dogru soyliiyor. ''
Dikkatli bir bi<;imde duvar kag1d1n1n iizerinde ellerini gezdi-
ren Algan birden durdu. Parmaklar1n1n alt1nda bir <;1k1nt1 hisse-
diyordu. <;izgilerin yamuk olmas1n1n nedeni buydu.
''Burada bir ~ey var!'' diye bag1rd1 heyecanla.

470
Burada bir §ey var! 0 kadar heyecanlanm1§t1 ki kalp kri-
zi ge~irebilecegini hissediyordu. Herhalde Abdiilrahim Hoca'ya
kalmadan kendisi hastanede goziinii a~acakt1 bu gidi§le. Titre-
yen ellerle duvar kag1d1n1 soymaya ba§lad1. Zaman sanki dur-
mu§, her §ey §U duvar kag1d1n1n alt1ndan ~1kacak olan §eye bagl1
hale gelmi§ti bir anda. Duygu ve Sirin de heyecanla at1l1p yard1m
etmeye ba§lad1lar ona. O~ii birlikte duvar kag1d1n1 soyarken pro-
fesor ve Amir geriden onlar1 izliyorlard1. Abdiilrahim Hoca k1sa
ve kesik kesik nefesler alarak sakinle§meye ~al1§1yor, Amir ise bir
a§ag1 bir yukar1 yiiriiyerek heyecan1n1 dizginlemek i~in ugra§I-
yordu. Birka~ dakika sonra kocaman bir delik a~1lm1§t1 duvarda.
Hepsi birlikte tek bir noktaya bak1yorlard1 gozlerini k1rpmadan.
''inanaffilyorum! '' dedi Duygu hayret i~inde duvara bakarken.
'' Bu bir kasa !'' dedi Algan §a§k1nl1kla.
Sirin ne diyecegini bilemeden oylece durmu§tu. Ger~ekten
de ipu~lar1 gozlerinin oniindeydi ama gorememi§lerdi. 0 §a§k1n
bir halde oylece durmu§ bakarken yan1na gelen Amir elini tuttu.
Sirin utanga~ bir giiliimseme ile kar§1l1k verdi ona. Ne yapacag1-
n1 bilemiyordu bu konuda. 0 nedenle en iyisinin her §eyi ak1§1na
b1rakmak olduguna karar verdi. Her §ey sona erdikten ve aklan-
d1ktan sonra bunu dii§iinecekti.
''Buraya kadar gelebildik. Simdi as1l soru kapag1 nas1l a~a-
cag1m1z," dedi Algan net bir ses tonuyla.
Duygu parmaklar1n1 kasan1n iizerinde gezdirip hayali §ifre-
ler uyduruyordu kafas1nda.
''ipu~lar1nda bununla ilgili bir §eyler yok muydu?''
''Hay1r yok."
'' Belki el yazmas1nda vard1r," diye yineledi Duygu.
''El yazmas1nda o kadar ~ok §ey yaz1l1 ki. Halbuki bu spe-
sifik bir §ey olmal1 mutlaka,'' diye kar§1l1k verdi Algan kollar1n1
gogsiinde birle§tirirken. Yine de dayanamay1p sehpan1n iizerine
b1rakt1g1 el yazmas1n1 ald1 yeniden. Hizla sayfalar1 kar1§t1rmaya
ba§lad1. 0 kadar ~ok §ifre olabilecek kelime vard1 ki ... Bir §eyden
emindi Algan. Nigahdar §ifreyi bulmalar1 i~in a~1k bir bi~imde
onlar1 yonlendirmeli ya da onu i§aret etmeliydi. Oysa hi~bir §ey
yoktu ortada.

471
''<;1kmaz sokaga m1 girdik?'' dedi Duygu iizgiin bir ses to-
nuyla.
''Bilrniyorum. Mutlaka burada bir yerde. Bir yerde bir i§aret
olmal1 §ifrenin ne olduguna dair."
''Kitaptan rastgele kelimeler denesek olmaz m1?"
Algan ba§1n1 sallad1.
''Birden fazla yanlt§ §ifre girersen sistem kendini kapar. 0
nedenle §ifreyi bulmak dt§tnda fazla §ans1m1z yok. ''
Sirin ne yapacag1n1 bilemez bir halde yere i;oktii. Dizlerini
gogsiine dogru i;ekip, ba§1n1 ellerinin aras1na ald1. Yolun sonuna
gelmi§, t1kanm1§lard1. Zaman ilerliyordu. Gozlerinden yaz yag-
muru kadar 1l1k gozya§lar1 akmaya ba§lad1. Biitiin hayat1 allak
bullak olmu§, ba§tna gelrneyen kalmamt§tt. Sonu boyle bitme-
meliydi. Nerede hata yapzyoruz diye gei;irdi ii;inden. Bir yerde
hata yap1yor olmal1yd1lar ama nerede? Ye§il gozleri kan i;anag1-
na donmii§tii. Dayanamayarak kendini b1rakt1. Bir yandan h1i;-
k1rarak agl1yor bir yandan da kendi kendine konu§uyordu.
''Boyle bitemez. Bitmemeli! Bir yerde hata yap1yoruz biliyo-
rum. Arna nerede? Babam1n dediklerini harfiyen yapt1k. Mektu-
bunda Ene'l Hak'1 takip et demi§ti. Ettik. ipui;lar1n1 birle§tirdik.
Kasay1 bulduk. Arna bir sonras1 olmal1!''
Herkes sessiz bir §ekilde ne yapacaklar1n1 dii§iiniirken Algan
sakin bir ses tonuyla konu§maya ba§lad1:
''Mektup nerede Sirin?''
Sirin bir riiyadan uyanir gibi bakt1 bo§ gozlerle Algan'a. Ar-
d1ndan jean pantolonun arka cebine s1k1§t1rd1g1 mektubu uzatt1
Algan'a. Algan biiyiik bir dikkatle mektubu okumaya ba§lad1.
Birkai; dakika sonra ba§1n1 kald1r1p Sirin'e bakt1, ard1ndan ye-
niden mektuba doniip sei;tigi ciimleleri sesli okumaya ba§lad1.
''Unutma, goriinenin ard1ndan her zaman bir goriinmeyen
gizlidir. Her §eyin geri;ek anlam1 goriinenin ard1ndad1r bu yiiz-
den. Yapman gereken §ey Ene'l Hak'1 takip etmek."
"Ene'l Hak tablosunu kast etmi§. Peki sonras1 ii;in bir §ey
yok mu?''
Sirin hay1r anlam1nda ba§1n1 sallad1.

472
''Yok. Sadece ne anlama geldigini bilmedigim Arap<;a ciim-
leler var.''
Abdiilrahim Hoca irkilerek yerinden dogruldu.
"Ne yazm1§ Algan? Gorebilir miyim?"
Algan mektubu profesore uzat1rken kar§1l1k verdi.
"iki tane ayet yazmt§ Kur'an'dan."
Profesor mektubu eline ald1ktan sonra gozliiklerini diizeltip
dikkatle okumaya ba§lad1.
"08:28 va'lemu ennema emvalukum ve evladukum fitnetun
ve ennallahe indehu ecrun azimun.
64:14 ya eyhuhallezine amenu inne min ezvacikum ve
evladikum aduvven lekum fahzeruhum vein ta'ffi ve tasfehu ve
tagfiru fe innallahe gafurun rahimun. ''
Okumay1 bitirince Algan'a dondii.
"ilki Enfal Suresi'nden bir a yet. ikincisi Tebagun Suresi'nden. ''
Sirin merakla at1ld1.
"Ne diyor peki?''
Abdiilrahim Hoca sakin bir ses tonuyla cevaplad1:
''Birincisinde §6yle diyor: Biliniz ki mallar1n1z ve <;ocuklar1-
n1z hirer imtihan sebebidir ve biiyiik miikafat Allah'1n katmda-
d1r. ikincisinde ise: Ey iman edenler! E§lerinizden ve <;ocuklar1-
n1zdan size dii§man olabilecekler vard1r. Onlardan sak1n1n. Arna
affeder, ho§ gorlip vazge<;er ve bag1§larsan1z §liphe yok ki Allah
<;ok bag1§layand1r, <;ok merhamet edendir. ''
Sirin i<;inde biiyiik bir s1k1§ma hissediyordu. Babas1n1n bu
ayetleri neden yazd1g1n1 <;ok iyi anlamt§tl. Ona oz evlad1yla s1-
nand1g1n1, bu nedenle ona dii§man olup onu affedemeyecegini
bildigini soyliiyor, af diliyordu. Gozlerinden akan bir damla ya§t
elinin tersiyle sildi. Babasm1n kendisinden vazge<;mek zorunda
kal1p neler hissettigini <;ok iyi anl1yordu. Derin bir nefes al1p ye-
niden sordu.
''Peki ba§larmda yazan say1lar nedir?"
''Onlar ka<;1nc1 sure ve ka<;1nc1 ayet oldugunu gosteriyorlar.
Enfal Suresi Kur'an'1n 8. suresidir. Burada yazd1gi ise 28. ayet.
0 nedenle ba§1na 08:28 yazmt§. Tebagun Suresi ise 64. suredir.

473
14 nurnaral1 ayet oldugunu belirtrni§ 64:14 diyerek,'' diye cevap
verdi Abdiilrahirn Hoca.
Tarn rnektubu Sirin'e uzat1rken Algan heyecanla ayaga f1r-
lad1.
''Bir dakika bir dakika! Simdi her §eyin bir nedeni oldugunu
biliyorsak, Haydar Bey'in bu sureleri ve ayetleri yazrnas1n1n da
bir nedeni oldugu a~1k. ''
''Evet. Benden af diliyor, beni yapayaln1z b1rakt1g1 i~in. Ve
benirnle s1nand1g1n1 soyliiyor hayatta," dedi Sirin iizgiin bir ses
tonuyla.
Amir dayanarnayarak Sirin'in yan1na gidip elini tuttu.
''Yapayaln1z degilsin art1k. Ben var1rn. ''
Algan bu goriintiiyii gorrnekten ka~ar gibi gozlerini ba§ka
tarafa ~evirip iisteledi.
''Tarnarn, bu sureleri rnektuba yazrnas1n1n zahir yani gorii-
niir anlarn1 bu. Peki ya goriinrneyen anlaIIll ne? A~1k a~1k demi§
her §eyin goriinrneyen bir ba§ka anlarn1 daha var diye. Neden bu
sureler ve neden bu ayetler?''
Hepsi birden tek kelirne etrneden birbirlerine bakrnaya ba§-
lad1lar. Kimse i~erideki sessizligi bozrnak isterniyordu sanki. D1-
§ar1dan gelen riizgar1n ugultusu artm1§, yagrnur h1zlanrn1§tl. Amir,
Sirin'in yan1na yere ~okrnii§, Duygu ise duvar1n oniinde oylece
kalakalIIll§tl. Algan koltukta §a§k1n gozlerle oturan Abdiilrahim
Hoca ile goz goze geldikten sonra yerinden firlay1p kasarun yan1-
na gitti. Heyecan i~inde iizerindeki tu§lara basrnaya ba§lad1.
''Bu ayetleri ve sureleri se~ti ~iinkii onlar ayn1 zarnanda bu
kasan1n §ifresiydiler. Ve bize goriinenin ard1ndaki anlarna bak1n
derken bunu kastediyordu i§te. ''
Her tu§a basrnas1yla birlikte salonun i~ini dolduran ~1nlarna
sesi son say1n1n girilrnesiyle birlikte son buldu. Gii~lii bir tak sesi
ile kasan1n kapag1 gev§edi. Algan §ifreyi bulup kasay1 a~t1klar1na
inanarn1yordu. Elleri titriyor, kalbi biiyiik bir h1zla at1yordu. Ku-
laklarmda o kadar biiyiik bir uguldarna vard1 ki kendi kalp at1§-
lar1 d1§1nda hi~bir ses duyarn1yordu o anda. Diinyan1n en biiyiik
s1rlar1ndan birine dokunacakt1 birazdan. Sirin gozlerinden ya§lar

474
dokiilerek yan1na geldi Algan'1n. K1sa bir an bak1§t1ktan son-
ra birlikte kasantn kapag1n1 ac;:t1lar. i§te kar§1lar1ndayd1. K1rm1z1
kadife bir kuma§a sar1l1 bin y1ll1k emanet. Algan bunu Sirin'in
almas1n1n daha dogru olduguna kanaat getirerek kenara c;:ekildi.
Sirin'in incecik parmaklar1 biiyiik bir h1zla titriyordu. Yava§c;:a
elini el yazmas1n1n iizerine koydu. Tuhaf bir his kaplad1 ic;:ini.
Bunca insan1n oliimiine neden olan, ya§amlar1 pahas1na yiizlerce
y1ld1r saklad1klar1 emanet bu muydu? ic;:inde neler yazd1g1n1, ne-
yin bu kadar onemli oldugunu merak ediyordu Sirin. Bu yolcu-
lukta hayat1 boyunca cevabm1 arad1g1 sorular1n cevaplar1n1n bir
k1sm1ru bulabilmi§ti. Bu el yazmas1 ona tiim sorular1n1n cevab1n1
verebilecek miydi? Titreyen elleriyle narin bir ku§u tutarm1§c;:as1-
na tutup c;:1kard1 el yazmas1n1 ic;:eriden. Gozlerinden ya§lar akar-
ken Algan'a giiliimsedi. Kalbinin at1§lar1 metrelerce oteden dahi
hissedilebilirdi. Bundan sonra onlar1 ne bekliyordu bilmiyordu.
K1rrruz1 kadife kuma§t yava§c;:a ac;:maya ba§lad1. Once bir taraf1n1
kald1rd1. Ard1ndan diger taraf1n1. Her bir kald1r1§ta kalp at1§lar1
daha da §iddetleniyordu. Nihayet son parc;:aya geldiginde nefesi-
ni tuttu. Birazdan diinyan1n en biiyiik s1rr1n1 elinde tutuyor ola-
cakt1. Kuma§tn ucunu tuttugu s1rada aniden arkalar1ndan gelen
sesle irkildi.
''Herkes oldugu yerde kals1n!''
Geriye dondiigiinde Abdiilrahim Hoca'n1n kararl1 gozleri
ve §i§man parmaklar1n1n aras1nda tuttugu silahla burun buruna
geldi. inanam1yordu.

475
,
54

UL

m zamantnda iferi girdim diye dii§iindii ismail i;at1ya i;tlcan


kap1n1n oldugu odan1n ii;inde saklan1rken. En iist kattaki
cihanniima odasmdan eve girmeyi planlarken bir anda odada bi-
rileri oldugunu fark edip kendisini i;at1nm k1rm1z1 kiremitlerinin
iizerine atm1§, fark edilmekten son anda kurtulmu§tu. J(1,1 tul-
mu§ kurtulmas1na ama ayn1 anda i;at1n1n diger noktas1ndan ge-
len ayak sesleri ile neye ugrad1g1n1 §a§1rm1§, a§agt atlay1p atlama-
mak aras1nda bocalarm§, ard1ndan sogukkanl1l1g1n1 koruyarak
hemen cihanniima odas1n1n on cephesine boylu boyunca yatarak
saklanrm§tl. Evin ii;inden i;at1ya i;1k1§ oldugunu bu s1rada anla-
m1§t1 ama i§ i§ten i;oktan gei;mi§ti. Sessiz bir bii;imde gelenin kim
oldugunu anlamaya i;al1§1rken, bunun Algan Ataman'1n asistan1
oldugunu fark etmi§ ve digerlerinin kad1ru ii;eri almalar1n1 firsat
bilerek h1zla §U an ii;inde bulundugu odaya girmi§ti. Dakikalar-
d1r bu odan1n ii;inde i;1t i;1karmadan bekliyordu. Evin ii;inde fazla
say1da insan vard1. Bu onun ii;in dezavantajd1. Ancak arad1g1 ki-
§ilerin burada olmalar1 avantaj1nayd1. Az evvel odalar1 gezenler
aras1nda nigahdar1n k1z1n1n sesini hemen tan1m1§t1. Bu durumda
Algan Ataman'1n da ko§kte olduguna §iiphe yoktu. Tek sorun
digerlerinin kim olduklar1n1 ve ne derece tehlike arz ettiklerini
bilmiyor olmas1yd1. Cep telefonunu i;tlcar1p WhatsApp'a girdi ve
i;ok k1sa bir mesaj yaz1p yollad1 §eyhine.

476
''Onlar1 buldurn. Ko§kteler. ''
Derin bir nefes al1p silah1n1 kavrad1 stk1 s1k1. Art1k yava§
yava§ odadan <j:1kmas1n1n zaman1 geliyordu. Daha fazla bura-
da zaman kaybetmek istemiyordu. Bir an once harekete ge<j:ip
neler oldugunu, ne kadar ilerlediklerini ogrenmesi gerekiyordu.
Kendi kontrollerinde iz siirmeleri daha dogru olacakt1. Usulca
kap1y1 a<j:tp koridoru dinledi. Etraftan <j:It <j:tkrmyordu. Odadan
<j:tk1p parmak u<j:lar1nda merdivenlere yoneldi. A§ag1dan baz1
konu§malar geliyordu. Demek ki buyuk salondalar diye ge<j:irdi
i(j:inden. En azmdan evin o boliimiinii iyi biliyordu. Sessiz olma-
ya ozen gostererek basamaklar1 inerken sesler gittik<j:e daha <j:Ok
duyuluyordu.
Algan §a§k1nl1kla Abdiilrahim Hoca'ya bakarken biitiin
bunlar1n bir §aka oldugunu zannetti. Yt:t111i§ kiisur ya§1ndaki
koca bir profesoriin bunu yap1yor olmas1na inanam1yordu. Sa-
kin bir ses tonuyla konu§maya ba§ladi:
"Abdiilrahim Bey, liitfen kendinize gelin! Bu yapt1g1n1z hi<j:
ho§ bir §aka degil ger<j:ekten! ''
Profesor acemice tuttugu silah1 onlara dogrultmaya devam
ederken cevap verdi:
''Saka yapmad1g1ma emin olabilirsiniz Algan Bey. Simdi Si-
rin Hanrm yava§<j:a elindeki el yazmas1n1 bana getirsin liitfen!''
Sirin ne yapacag1n1 bilemez bir halde Algan'a bakt1. Algan
ba§1n1 sallayarak el yazmas1 risaleleri ona gotiirmesini onaylad1-
g1n1 gosterdi. Ancak Sirin bunu yapmay1 istemiyordu. Gozlerin-
den alevler f1§k1rarak bakt1 profesore.
''Bunu neden yap1yorsunuz? Ka<j: ya§1nda insans1n1z! Yak1§-
m1yor size! Hem ne ge<j:ecek elinize bu ya§tan sonra?''
Abdiilrahim Hoca sinirli bir §ekilde giilmeye ba§lad1. Bir
eliyle silah1 tutuyor, diger eliyle burnunun iizerine dii§en gozlii-
giinii diizeltmeye <j:al1§1yordu.
"Elinde tuttugun §ey bu diinyadaki tiim gii(j: dengelerini ye-
rinden oynatacak bir bilgiyi sakl1yor i(j:inde. Ona sahip olan diin-
yan1n en gii~lii insan1 oluyor asl1nda bir anda. Tum gii(j: odakla-
r1 parmag1run ucunda. Bin kiisur y1ldll' pek <j:Ok insan1n arad1g1

477
s1rra sahip olmay1 kim istemez? Kim kullanmaz boylesine bir
giicii?''
Sirin babas1n1n nas1l bir insan oldugunu daha iyi anl1yordu.
Bunu anladtk\'.a onun hayat1 i\'.in yapt1g1 fedakarl1g1n biiyiikliigii-
nii de kavr1yordu. Titreyen bir sesle cevap verdi:
''Baham kullanmad1 bunu. Bunca y1ld1r tiim diinyay1 degi§-
tirecek giicii elinde tutmas1na ragmen onu kullanmay1 dii§iinme-
di bir kez bile. Bu ugurda can1n1 verdi. S1rf sizin gibilerin eline
ge\'.mesin diye! ''
Profesor kii\'.iik bir kahkaha att1.
''Bak1yorum bir anda sahiplendin baban1. Halbuki daha
diine kadar nefret ediyordun. ''
Ard1ndan Sirin'in cevap vermesine f1rsat vermeden devam
etti sozlerine: '
''Her neyse. Nigahdarlar bir nevi kamil insan demek. Diinya
nimetlerinden elini etegini \'.ekmi§ ya da onlara deger vermeyen.
Hi\'.bir zaman oyle biri oldugumu iddia etmedim. Simdi beni
daha fazla konu§turmadan elindekini bana getir. Yoksa olacak-
lara hen kart§mam! ''
Sirin'in hala oldugu yerde k1m1ldamadan durdugunu goren
profesor silah1n1n namlusuna mermiyi siirdiikten sonra ona dog-
rulttu.
''C::ok ciddiyim! Hemen dedigimi yap!''
Algan, profesoriin gozlerindeki ifadeden kararl1 oldugunu
ve ne olursa olsun kay1p risaleleri almay1 hedefledigini anlam1§t1.
Yumu§ak bir §ekilde Sirin'in koluna dokundu.
''Hadi! ''
Sirin, gozlerinden siiziilen ya§lar nedeniyle bir duvag1n ar-
d1ndan goriir gibi goriiyordu etraf1n1. Her §eyin boyle sonlan1-
yor olmas1na inanam1yordu. Direnmesinin bir i§e yaramayacag1-
n1 anlamI§tI. Profesoriin son derece ciddi oldugu bak1§lar1ndaki
§eytani p1r1lt1lardan belli oluyordu. Doniip Arnir'e bakt1. Goz-
lerindeki iiziinttiyii gorebiliyordu. Elini uzatt1, parmaklar1 bir-
birine kenetlendi. Ard1ndan Amir'i de geride b1rak1p ag1r ad1m-
larla profesore dogru yiiriimeye ba§lad1. Her ad1mda i\'.inden bir

478
par<;a kopup gidiyordu sanki. Daha diine kadar inanmad1g1 bir
gii<;ten tiim kalbiyle yard1m diliyordu i<;inden. Allah'tm ne olur
yardtm et banal Bu kutsal emaneti kurtarmama yardtm et! El
yazmalar1n1 profesore teslim etse bile bunun pe§ini b1rakmaya-
cag1na soz verdi kendi kendine. Bundan sonraki hayat1n1 ona
adayacakt1. On, on be§ ad1m sonra profesoriin yan1na ula§mI§tI.
Titreyen ellerle k1rm1z1 kadife kuma§a sar1!1 olan kay1p risaleleri
ona uzatt1. Abdiilrahirn Hoca heyecanla risaleleri ald1ktan sonra
silah1n1 Sirin'e dogrulttu.
''Simdi yerine ge<; yeniden! Hepiniz ellerinizi yukar1 kald1r1p
yere uzan1n! ''
Herkes §a§k1n bir §ekilde ona bakarken profesor tekrarlad1.
''Hemen dedirn!''
Sirin geri geri yerine giderken digerleri de ellerini yukar1
kald1r1p dizlerinin iizerlerine <;okrnii§rii. Algan ne yapmas1 ge-
rektigini dii§iiniirken aniden biiyiik bir giiriiltiiyle silah patlad1.
Silah1n patlamas1yla Algan'1n kendini yere atmas1 bir oldu. Bir
anda salonun i<;inden <;1gl1klar ve hayk1r1§lar yiikselmeye ba§lad1.
Ne oldugunu anlayamadan salonun yerden tavana kadar uza-
nan pencerelerinin camlar1 once <;at1rdad1, ard1ndan biiyiik bir
§ang1rt1yla yere dii§iip k1r1ld1. Binlerce rninik toz ve cam par<;as1
havaya yiikselirken ikinci bir silah sesiyle tavandaki devasa kris-
tal avize sallan1p biiyiik bir giiriiltiiyle yere dii§rii. Salon bir anda
sava§ alan1na donmii§tii. Sirin yere kapaklanrn1§ bag1rarak agl1-
yor, Duygu ise ''irndat! '' diyerek yard1rn istiyordu. Algan yerin-
den dogrulup neler oldugunu anlamaya <;al1§t1. Birden koltugun
kenar1nda yerde boylu boyunca yatan Abdiilrahim Hoca'y1 gor-
dii. Kocaman govdesinin etraf1nda kara bir kan golii olu§maya
ba§lamI§tI. Elinde tuttugu silah1 kar§1s1ndaki hedefi vurmak i<;in
ate§lerni§ ama ba§ar1l1 olamarn1§, kur§un tavana isabet etmi§ti.
Hayat1nda ilk defa silah kullanan birinin kar§1s1ndaki profesyo-
nel bir katille ba§a <;1krnas1 kolay degildi. Algan onca karma§a-
n1n ortas1nda ismail'in seri ad1mlarla profesoriin yan1na gidip
elinden el yazmas1n1 ald1g1n1 fark etti. Ard1ndan paltosunun ce-
binden <;1kard1g1 kii<;iik bir §i§enin i<;indeki s1v1y1 etrafa sa<;ma-
ya ba§lam1§t1. Algan jet gibi f1rlay1p biitiin giiciiyle ismail'e bir

479
yumruk sallay1p, ardmdan iizerine c;1karak yere devrilmesini sag-
lad1. ismail elindeki silah1 dogrultmaya c;al1§1rken Algan da silah1
kavrayan elini arkaya yat1rmaya ugra§1yordu. iki adam yerde
bogu§urken bir ko§ede olan biteni izleyen Duygu c;1gl1klar at1yor,
Amir ise donmu§ bir §ekilde yerdeki iki adama bak1yordu. S1rt
iistii yatrnakta olan ismail diziyle Algan'1n bacaklar1n1n aras1na
§iddetli bir tekme savurdu. Algan ac1 ic;inde yan tarafa dii§erken
c;evik bir hareketle iiste c;ikan ismail giic;lii bir yumruk sallad1
yiiziine. Ard1ndan bir yumruk daha. Algan'1n yiiziinden 6.§ki-
ran kan etrafa sac;1l1rken silah1n1 c;1kar1p aln1na dayad1. Pis bir
giiliimseme ile tetigi c;ekmeye hazirlan1rken biiyiik bir hayk1r1§-
la giic;lii bir kiit sesinin duyulmas1 bir oldu. ismail ne oldugunu
anlayamadan elini ba§1nm arkas1na gotiirdii. Parmaklar1 1l1k bir
s1v1ya bulanm1§tl. Biitiin eli kan ic;indeydi. Ona kimin vurdugu-
nu anlamak ic;in arkas1n1 dondiigiinde Sirin'in ofkeli bak1§lar1yla
kar§1la§t1. Elinde tuttugu §611,inenin demir kiiregi k1pkirm1z1yd1.
Daha ismail silahm1 kald1ramadan bir kez daha indirdi kiiregi
yiiziine. Yere savrulan ismail hareketsiz oylece yatarken elinden
f1rlayan k1rm1z1 kadife kuma§tn ic;indeki el yazmasm1 ald1 yeni-
den eline Sirin. Bunu yapabildigine inanamam1§t1. Garip bir giic;
gelmi§ti sanki ic;ine. Giiliimseyerek Algan'a bakt1, ard1ndan el
yazmas1n1 ona uzatt1. Algan el yazmas1n1 kolunun alt1na s1k1§t1r-
d1ktan sonra yerde yatan ismail'in boynuna elini koydu. Ktsa bir
bekleyi§in ard1ndan, ''Ya§1yor! Onu hemen baglamam1z gerek!"
diyerek elinden ald1g1 silah1 yanlar1na gelen Amir'e uzatt1. Ar-
dmdan belinden c;ikard1g1 kemerle ismail'in ellerini arkadan sik1
s1k1ya baglad1.
'' Ambulans c;agirmal1y1z. Kan kaybediyor! ''
''Profesor ne durumda?''
Yerde biriken kan goliine bakan Algan c;ok gee; oldugunun
farkmdayd1. Yine de emin olmak ic;in profesoriin yan1na gidip
parmaklar1ru boynuna dayad1. Tahmin ettigi gibi hie; nab1z yok-
tu. Ozgiin bir §ekilde ba§m1 kald1rd1g1nda §a§ktnl1kla donup kal-
d1. El yazmas1n1 s1k1 s1k1ya tutup ayaga kalkarken sakin bir ses
tonuyla konu§maya ba§ladt:

480
''indir o silah1 hemen Amir!''
Amir kolunu Sirin'in boynuna s1k1 s1k1 dolamt§, elindeki si-
lah1 ise §akag1na dayamt§tt. Gozlerine profesoriin gozlerindeki
bakt§ yerle§mi§ti. Algan inanam1yordu olan bitenlere. insanlar1n
gii<; elde etme arzusu bu kadar delilik sm1r1na varabilir miydi?
''Sana soyliiyorum! Hemen kendine gel ve silah1n1 indir!''
Sirin deh§et i<;inde Amir'in gii<;lii kollar1ndan kurtulmaya
<;alt§tl ancak onu kavrayan kol daha da soo doland1 boynuna.
Nefes almakta zorluk <;ekiyordu. Bu gerfek olabilir mi diye ge-
<;irdi i<;inden. Bunu yapan ger<;ekten sevgilisi miydi? Amir kararl1
bir ses tonuyla kar§1l1k verdi Algan'a:
''Derhal el yazmasin1 bana getir, verir vermez ellerini ba§mtn
iizerine koy! ''
''Sirin'i hemen b1rak! El yazmas1n1 sana verecegim!''
''Onu bana verdigin an onu b1rakacag1m! Hemen getir de-
dim sana!''
Algan <;aresiz bir bi<;imde agtr ad1mlarla Amir'in yan1na
yiiriimeye ba§lad1. Her ad1mda i<;indeki korku biiyiiyordu. El
yazmas1n1 ald1ktan sonra ger<;ekten de b1rakacak m1yd1 Sirin'i?
Boylesine bir ak1l tutulmas1na kap1lan biri geride §ahit b1rak-
mak ister miydi? Polis gelene kadar o ilk u<;akla iilkesine donmii§
olurdu. Miidahale etmeye kalksa arada Sirin'e zarar verebilirdi.
Yanli§ltkla silah bile patlasa bunun geri donii§ii yoktu. Hemen
bir karar vermesi gerekiyordu. Ya harekete ge<;ecek ya soylenen-
leri yapacakt1. Birka<; ad1mla Amir'in yan1na ula~t1g1nda Sirin'in
korku dolu gozlerini fark etti. Bir yandan nefes almaya <;al1~1r-
ken bir yandan deh§et i<;inde ona bak1yordu. Haytr onu riske
atamam diye ge<;irdi i<;inden. isterse diinyan1n en biiyiik s1rr1n1
korumak olsun i§in ucunda, umurunda degildi. Onun i<;in onem-
li olan tek §ey Sirin'i kurtarmakt1. El yazmas1n1 Amir'e uzatt1.
Sirin'i serbest b1rakan Amir ani bir hareketle el yazmas1n1 ald1.
Ard1ndan silah1 onlara dogrulttu. Ellerini kald1ran Algan ve Si-
rin dizlerinin iizerine <;okerken geri geri kap1ya dogru yiiriimeye
ba§lad1 Amir.
''<;ok iizgiiniim! Arna bunu yapmak zorundayd1m!''

481
Tarn bu esnada biiyiik bir ofkeyle Arnir'in iizerine at1ld1
Sirin. Biitiin giiciiyle vuruyor ve haykir1yordu. Bir ara havaya
kalkan bir el ve silah1 gordii Algan, h1zla at1ld1. Sirin'i korurnak
zorundayd1! Her §ey kontroliiniin d1§1nda geli§iyor, beyni ondan
bag1rns1z hareket ediyordu sanki. Olan biteni geriden izleyen
biri gibi hissediyordu kendisini. Daha ne oldugunu anlayarna-
dan kendisini ikisinin aras1nda buldu. Tarn o sirada patlayan
silah sesiyle tiirn sesler kesildi aniden. Ses duvarlarda yank1la-
n1rken ayr1ld1lar birbirlerinden. Algan ne oldugunu anlayarna-
rn1§t1. Sa§k1n bir §ekilde Sirin'e bakt1. Deh§etle ona bak1yordu.
Onun hernen yan1ndaki Arnir'in gozlerinde de §a§k1n bir ifade
vard1. Algan aniden bir s1cakl1k hissetti karn1nda. Egilip iizerine
bakt1g1nda kazag1na yay1lan k1rrn1z1l1g1 fark etti birden. Aniden
ba§l donrneye ba§lad1. Vuruldum! Titreyen parrnaklar1yla kaza-
gm1 kald1rd1g1ndan kara bir delikten f1§k1ran koyu k1rrn1z1 kan1
fark etti. Ancak ac1 hissetrniyordu. Sanki tiirn diinyayla ili§kisi
kesilrni§ti. Uzaklardan baz1 sesler ve iti§ kak1§ sesleri duyuyor-
du arna anlarnland1rarn1yordu. Aniden bir silah sesi duydu. Ba-
g1r1§lar, ~1gl1klar, hayk1r1§lar birbirine kar1§1yor, sanki kal1n bir
perdenin ard1ndan geliyor gibiydi. Tok bir erkek sesi saga sola
ernirler veriyor, dur111adan bir isrni tekrarl1yordu. Gozleri yava§
yava§ kapan1rken kulaklar1nda sadece o isirn kalrn1§t1. Joseph
Eshkenazi ... Joseph Eshkenazi ... Joseph Eshkenazi ...

482
55

BAGDAT

MS920

okyiizii c;oktan ayd1nlanm1§tl ancak giine§ ortalarda yoktu


o sabah. Granit rengi bulutlar1n ard1na saklanm1§, yeryiizii-
nii puslu, gri bir havaya sokmu§tU. Hava oldukc;a s1cak olmas1na
ragmen neredeyse goz gozii gormiiyordu. Bagdat sokaklar1ndaki
giinliik ko§U§turma o giin yok denecek kadar azdi. Ancak yii- •

zeyi her claim doviilmii§ alt1n gibi parlayan Dicle Nehri'ne ba-
kan saraym onii ana baba giiniiydii. insanlar ic;eri girebilmek ic;iri
birbirini c;igniyor, askerler kalabal1g1 kontrol alt1nda tutmak ic;in
yogun bir ugra§ veriyordu. Riizgar kum tanelerini oniine kat1p
havaland1rrrken kiic;iik tezgahlarda pi§irilen et ve pirincin koku-
suna ter kokusu da kar1§1yordu. Her ya§tan ve kesirnden erkek
ve kad1nlar toplanm1§t1 saraym oniinde. Kimileri kendi aralar1n-
da sohbet ediyor, kimi ic;eri gi1111ek ic;in s1rada bekliyor, kirni ise
merakl1 bir §ekilde etraf1 izliyordu. Gene; delikanlilar soguk su ve
§Ira sat1yordu omuzlar1na baglad1klar1 bak1r kaplarda. Baz1 ka-
d1nlar da kiilahlara doldurduklar1 yer f1stiklar1n1 ... Sokak kopek-
leriyle kedileri bile merakla kalabal1g1 izliyor, yiyecek bir §eyler
bulma umuduyla aheste aheste aralar1nda geziniyorlard1. Bebek-
lerini s1rtlar1na baglam1§ gene; kad1nlar heyecanl1 bir §ekilde saray

483
bahi;esini gorrneye i;al1§1yor, i;ocuklar kendi aralar1nda toplan1p
oyun oynuyor, bir yandan da neler olup bittigini anlarnaya i;al1-
§Iyordu.
S1ra dt§I bir giin ve s1ra d1§1 bir rnahkerne vard1 o giin
Bagdat'ta. Ve halk ii;in srradan hayatlar1ndan s1yr1lrnanm bir
yoluydu bu tiir olaylar. Ozellikle sonu vah§i bir §ekilde biten
yarg1larnalar, idarnlar biiyiik bir gosteriye donii§iiyor, gencinden
ya§l1s1na her kesirnden insan1 kendisine i;ekiyordu. insanlar bun-
lar1 izleyerek hem kendi yoksul hayatlar1 ii;in §iikrediyor hem de
kendi ba§lar1na gelrnedigi ii;in rnutlu hissediyorlard1. Bunu bilen
eski vezir ibnii'l Furat ses getirecek rnahkerne ve idarnlar1n ozel-
likle halka ai;1k olrnas1n1 isterni§ti.
Ozerindeki altm ipliklerle i§lenrni§ kaftan1n1n eteklerini
toplayarak salondan ii;eri girdi Ba§kad1 ibni Miikrern. Saray1n
dar'el-adl denilen bu ozel boliirnii o kadar kalabal1kt1 ki igne
atsan yere dii§rniiyordu. Duru§rnalar genellikle onun konag1n-
da ya da vezirin saray1nda yap1l1rd1 ancak bu rnahkerne ozel bir
rnahkerneydi. 0 nedenle sarayda hem halifenin hem de halk1n
izleyebilecegi bir §ekilde organize edilrni§ti. Ancak halife son
anda rahats1zland1g1n1 bahane ederek salonda bulunrnayacag1n1
bildirrni§ti. Bunu bekliyordu ba§kad1, ne de olsa halifenin yarg1-
lanacak ki§iye kar§I sernpatisi ve dostlugu vard1. Onun geldigini
gorenler sayg1yla oniinde egilirken yarg1lay1c1lara ayr1lrn1§ kar-
§Il1kl1 iki s1ra halindeki do§ekten sol taraftakinin tarn ortas1na
oturup arkas1ndaki yast1ga s1mn1 dayad1. Sag1nda ve solunda
gorevli diger kad1lar oturuyordu. Tarn kar§1s1nda ise vezirin s1-
ras1 vard1. Her zarnan ortada oturan vezirin sag1nda yiiksek bir
askeri gorevli, solunda yiiksek bir rnaliye gorevlisi ve halifenin
katibi bulunurdu. Salonun arka boliirniinde tan1klar, yardrmc1lar
ve hukuki;ular beklerdi. Bagda§ kurrnu§ bir halde kalabal1g1 iz-
lerken sag1nda oturan yeni kad1 Ebu Orner kulag1na egilip f1s1lt1
halinde konu§rnaya ba§lad1:
''Halk Hallac ii;in toplanrnaya ba§layacak diyorlar."
''Herkes §eriata uygun ya§arnak zorunda. Ona uyrnayanlar
cezaland1r1!1r, '' diye kar§1l1k verdi ibni Miikrern. Hallie ba§l1

484
ba§1na bir meseleydi. <;ok nefret edeni oldugu kadar ~ok seveni
ve takip~isi de vard1. Ve ondan riefret edenlerin bile onun iyi bir
Miisliiman oldugu konusunda §iipheleri yoktu. 0 nedenle veri-
lecek ceza ~ok miihimdi. Adil olmas1 gerekirken oyle olamayaca-
g1n1 biliyordu. ikinci vezir ile Kahire ba§kad1l1g1 konusunda an-
la§mI§ olmak onu rahats1z ediyordu ama bir yandan da Hallac'1n
ger~ekten de cezaland1r1lmas1 gerektigini dii§iiniiyordu. En az1n-
dan uygun bir siire. Eger yeterli bir miiddet hapiste turulmaya
devam edilirse bunun kafi gelecegine emindi. Ebu Omer ve Vezir
Hamid ile onceden nas1l ilerleyeceklerini konu§mu§lard1. Elbette
sonucu mahkeme ba§kan1 olarak ona b1rakm1§lard1 ama neticede
vezirin ne istedigini gayet iyi biliyordu. Sol taraf1nda oturan ibni
el-U§nani objektif ve a~1k gorii§lii bir kad1ydi. Hallac meselesi-
ne bak1§1n1 heniiz bilmiyordu ancak i~inden bir his ayn1 gorii§te
olmayacaklar1n1 soyliiyordu ona. Ancak i§i saglama alm1§lar ve
tam 84 §ahit bulup getirmi§lerdi salona. Hepsine oncesinde neler
soylemeleri gerektigi ogretilmi§, hepsinin ifadesi al1narak imzala-
malar1 saglanm1§t1. Yine de i~inde bir huzursuzluk vard1. Bunun
nedenini tam olarak bilemese de nefes al1p vermekte zorlaruyor-
du. Bir an evvel bu i§in bitmesini, Kahire'deki gorevine ba§la-
mak iizere §ehri terk etmeyi istiyordu. Birden salon kap1s1nda
bir hareketlilik hissetti. Bir grup asker, dan1§man ve yard1mc1n1n
aras1nda salona giren Vezir Hamid gorkemli kaftan1 ve sar1g1 ile
olduk~a etkileyici goriiniiyordu. Uzun beyaz sakal1 her ad1mda
u~u§uyor, altm rengi ipliklerle i§lenmi§ kaftan1 giin I§Ig1 ile p1.r1l
p1r1l parl1yordu. Goz goze geldiklerinde ba§1yla hafif bir selam
verdikten sonra kendisine ayr1lan yere ge~ip oturdu. Vezirin sa-
lona te§rif etmesiyle ugultu kesildi aniden. Yiizlerce insan §imdi
onun agz1ndan ~1kacak sozleri bekliyordu. Her tiir duru§maya
al1§1k biriydi, omrii bunlarla ge~mi§ti ama ilk defa bogaz1nda bir
t1kanma hissediyordu. Oksiirerek kendisini rahatlatmaya ~al1§t1
ancak ba§ar1l1 olamad1. Onlerindeki iizerine miirekkep ve kag1t
konulan yaz1 sehpas1ndan bir bardak su al1p ona uzatan Ebu
Omer tedirgin bir sesle sordu:
''iyi misiniz? Arzu ederseniz ben ba§layay1m sizin yerinize."

485
Uzat1lan sudan biiyiik bir yudurn ald1ktan sonra rahatlad1-
g1n1 hisseden ibni Miikrem hay1r anlam1nda ba§1n1 sallad1. Bir-
ka~ dakika herkesin tamamen susmas1n1 bekledi. Nihayet salon

derin bir sessizlige biiriindiigiinde bogaz1ndaki g1c1g1 temizleyip


derin bir nefes ald1ktan sonra konu§maya ba§lad1:
"Bugiin burada Hiiseyin Bin Mansur'u §eriat hiikiimlerine
gore yarg1lamak iizere bulunuyoruz. ~unu belirtmek gerekir ki
hi~ kimse Allah'1n koydugu kurallardan muaf degildir. Herkes
§eriat kurallar1na gore ya§amal1d1r, uymayanlar ise ona gore ce-
zaland1r1l1r. Ki§inin kim oldugunun, toplumdaki yerinin, s1fatla-
r1n1n ne oldugu onemli degildir. Bugiinkii mahkeme bu anlamda
bunun ispat1d1r. Yarg1lanacak olan ki§i her ne kadar iyi bir Miis-
liiman, bir §eyh, bir din erbab1 olarak toplumda tan1n1p biliniyor
olsa da a~1k~a halk1 isyana te§vik ederek devleti y1kma, halifenin
konumunu ve hayat1n1 tehlikeye atma, dini degerleri hi~e sayma,
onlar1 kullanarak insanlar1 kand1rma ve Allah'a ~irk ko§ma su~-
lar1n1 i§lemi§tir. ''
Salondan bir ugultu yiikseldi ancak elini kald1rmas1yla salon
yeniden sessizlige gomiildii.
''Tutukluyu getirin! ''
Bu ciimle agz1ndan ~1kar ~1kmaz kap1 ard1na kadar a~1ld1.
i~te ba~ladt diye ge~irdi i~inden. Kabusu haline gelen mahkeme
resmi olarak ba§lamt§tl. iki iri yar1 nobet~inin aras1nda, elleri ve
ayaklar1 zincire vurulmu§ Hallac belirdi kap1da. Olduk~a bitkin
dii§tiigii bedeninden gozlemlenebiliyordu. Uzun, giir ve dalgal1
sa~lar1 iyice beyazlam1§, birbirine kart§ffil§, giimii§ rengi bir §e-
lale gibi omuzlar1na dokiiliiyordu. Ozerine giydirdikleri beyaz
kuma§ elbise kan, idrar ve pislikle kahverengi hale gelmi§, s1r-
t1 k1rba~ darbeleri ile para,mpar~a olmu§tu. Uzun sakal1 vezirin
alaylar1 e§liginde meydanda kesildigi i~in §ekilsiz bir kuyruk gibi
goriiniiyordu ~enesinde. Ancak yine de gece gibi kara gozleri
miidanas1z bak1yordu. Onca i§kenceye ragmen dimdik yiiriiyor
ve varl1g1ndan insan1 hayrete dii§iiren bir huzur yiikseliyordu.
Sanki kendisine ait olmayan bir bedenin i~inde gibiydi. Salondan
yeniden bir ugultu yiikselmeye ba§lad1. Onu goriince aglamaya

486
ba§layanlar ile bag1rarak kiifiir edenlerin sesleri birbirine kart§l-
yor, dev bir canavar1n inlemesine benzeyen bir giiriiltii salonda
yank1lan1yordu. Ag1r ad1mlarla tutuklulara ayr1lan boliime gelip
durdugunda ibni Miikrem yeniden elini kald1r1nca salon tekrar
sessizlige gomiildii.
''Burada hangi suc;lamalarla bulundugunu biliyor musun
Hiiseyin Bin Mansur?''
Hallac gozlerini ba§kad1n1n gozlerine dikti.
''Hangi suc;lamayla gelmi§ oldugumun ne onemi var, siz ba§-
tan karar1n1z1 vermi§ken? ''
Ebu Omer at1ld1.
''Sen utanmadan mahkemeyi ve kad1lar1 adaletsizlikle kural
tan1mazl1kla m1 suc;luyorsun? Bu mahkeme yeryiiziindeki en kut-
sal mahkemedir. ''
''Ben kimseyi suc;lamam. C::iinkii bilirim ki herkes benim ay-
nam. Buraya getirilmi§ olmam1n amac1 benim iizerimden §eriat1
uygulayarak bir mesaj vermektir. Fark1nday1m bunun!''
ibni Miikrem kalbindeki s1k1§man1n artt1g1n1 hissedebiliyor-

du. Bir an evvel bu duru§may1 yap1p bitirmeliydi. Salonun bir


k6§esinde bekleyen yard1mc1lardan birine el i§areti yapar yap-
maz adam ko§arak elinde tuttugu defterleri getirip verdi. Dik-
katle defterlerden en iistte olan1 ac;1p birkac; saniye bakt1ktan
sonra Hallac'a dondii.
''Burada halk1 isyana te§vik, Karmatilere destek, halifenin
hayat1n1 ve konumunu zora dii§iirmek, dini degerleri a§ag1lamak
ve Allah'a §irk ko§mak suc;lamalar1yla bulunuyorsun. ''
Suc;lamalar1 duyan Hallac giiliimsedi. ibni Miikrem devam
etti konu§maya:
"Pek c;ok kere halk1 isyana te§vik etmi§sin. Hatta y1llar ev-
vel bu yiizden tutuklanm1§s1n. Ozellikle son zamanlarda verdigin
vaazlar halka ac;1k bir isyan c;agr1s1 niteligi ta§Imakta. Defalar-
ca uyar1lmana ragmen bunu umursamam1§s1n. Sozde e§itlik ve
adalet istegi alt1nda devleti y1kma faaliyetlerinde bulunmu§sun.
Neler soyleyeceksin bu iddialarla ilgili?''
Hallac zincire bagl1 ellerini oniinde kavu§turdu.

487
''Benim hi~bir zaman devleti y1kma giri§imim olmam1§t1r.
Ancak e§itlik ve adalet isteyen insanlara destek verdim ve bun-
dan da pi§man degilim. Zira bir Miisliiman1n en onemli gorevle-
rinden birisi adil olmaktir. Eger bir devlette adalet yok olmu§sa,
tiim kurumlar yoneticilerin yak1nlar1 ve akrabalar1 ile dolrnu§sa,
e§itsizlik, hakkaniyetsizlik al1p ba§1n1 gitmi§se, insanlar konum-
lar1na, s1fatlar1na ya da kim olduklar1na gore degerlendiriliyor-
sa, biiyiik bir kesim a~l1ktan k1vran1rken bu gormezden geli-
niyor, dahas1 yoneticiler zevkiisefa i~inde ya§1yorsa, insanlar1n
mal1, can1 ~e§itli kriterlere bagl1 olarak korunuyorsa, bir kesim
sokaklarda a~l1ktan ve sefaletten oliirken diger kesime biiyiik
olanaklar saglan1yorsa orada hakk1n1 talep etmek farzdir. Dev-
letin gorevi tiim vatanda§lar1na e§it ve adil olmak, hepsinin ca-
n1n1 ve mal1n1 koruyup kollamak, kimin ne olduguna bakmadan
kurallar1 herkes i~in uygulamakt1r. Benim tiim yapt1g1m ~aresiz
insanlara haklarm1 hat1rlatmakt1r. ''
Ebu Omer ofkeyle at1ld1.
''Kaymbiraderinin bir Karmati oldugu ger~egini inlcar etme-
yeceksin herhalde. Bu yiizden hapiste ~iiriimekte! Sen de onun
gibi bir Karmatisin! ''
''Her insan kendinden sorumludur. Kimse bir digerinin yap~
t1klar1 ile su~lanamaz. Kald1 ki bugiin su~ ya da yanl1§ olarak
bakt1klar1m1z bir siire sonra oyle alg1lanmayabilir. T1pk1 her cog-
rafyada ayn1 §eyin farkl1 degerlendirilmesi gibi. Dogruluk kavra-
m1 muglaktir. Mutlak olan tek §ey Yiice Allah't1r. Onun adaleti
d1§1nda her §ey insan iiriiniidiir ve bundan dolay1 hatal1dir. Yan-
11§ olan bizim bak1§ a~1m1zd1r her zaman."
''Bu durum halifenin konumunu ve hayat1n1 tehlikeye at-
makta!'' diye ~OO§tl Ebu Omer.
''Benim halifeye ve annesine olan sevgimi sayg1m1 kendileri
de ~ok iyi bilir. Ki daha evvel defalarca sagl1klarma kavu§malar1-
na yard1mc1 da oldum. Ben sadece bir sufi dervi§iyim. Ne isyanc1
ne de devlet dii§man1y1m."
ibni Miikrem yeniden bogaz1n1 temizledikten sonra konu§-
maya ba§lad1.

488
''Evet o konuda seni §arlatanl1k ve biiyiiciiliikle su~layanlar
var. Hindistan'da bu konuda egitim alm1§s1n. C::oliin ortas1nda
hi~ yoktan yiyecek i~ecek yarat1yor ya da olii ku§lar1 diriltiyor
gibi yaparak insanlar1 kand1r1yormu§sun. Oysa olii ku§un yerine
yeni bir ku§ koydugun, saklad1g1n yiyecekleri hi~ yoktan ortaya
~•kml§ gibi gosterdigin a§ikar. ,,
''Dahas1 cinlerle ~al1§1yormu§sun! Bu konuda §ahitlik ede-
cekler var!'' diye ekledi Ebu Omer.
Hallac giiliimsedi.
''insan akl1 bilmedigi ve anlamad1g1 §eylerin ger~ekiistii ol-
duguna inanabilir. Ben ne biiyiiciiyiim ne de bir §arlatan. iyile§-
tirdigim insanlar1 ben iyile§tirmedim asl1nda. Ben sadece arac1-
y1m. Sifay1 saglayan Allah't1r. Benim tek yapt1g1m ayr1k otlar1n1
ternizlemeye yard1m etmektir. Hindistan'da uzun y1llar kald1m
dogrudur. Ancak oralara gitme nedenim dinirnizi yaymak, bile-
meyenlere Allah'1n sozlerini ogretmek i~indi. ''
ibni Miikrem kendisini daha da fazla rahatsiz hissetmeye
ba§lam1§t1. i~ten i~e Hallac'1n hakl1 oldugunun fark1ndayd1. Bir
yanda diinyevi arzular1, diger yanda vicdan1n1n sesi aras1nda s1-
k1§ml§t1. Ancak ~oktan adalet kefesini sat1111§t1, geri donii§ii yok-
tu. Salondaki ugultu yeniden ba§lam1§t1. Elini kald1rarak i§aret
vermesiyle salon yeniden sessizlige gomiildii.
''Peki meydanlarda kendinden ge~mi§ bir halde Allah oldu-
gunu iddia etmen? Bunu da inkar etmeyeceksin herhalde!'' diye
sordu sert bir ses tonuyla.
Derin bir nefes ald1 Hallac. Soyleyeceklerinin kar§1s1ndaki
kitle taraf1ndan anla§1lmayacag1n1, dahas1 yanlt§ alg1lanabilece-
gini biliyordu. Ancak yine de cevap verdi:
''Siz §imdi kar§1n1zda bir ki§i oldugunu dii§iiniiyorsunuz de-
gil mi?''
ibni Miikrern §a§k1nl1kla cevap verdi:
''Elbette. Tam kar§1mda duruyorsunuz i§te."
''Siz bir ki§i gorebilirsiniz ama asl1nda bir ki§i oldugurn sadece
bir dii§iincedir. Ve ben o dii§iince degilim. Siz de degilsiniz. T1pk1
benim gibi siz de en yiice ger~eksiniz. 'Ger~ek Ben' bu diinyadan,

489
zihinden ve bedenimden daha once vard1. insan kendisini §U ya
da bu, §Unu ya da bunu yapan olarak dii§iinmekten vazge<;tigin-
de ger<;ek oziinii ke§feder. Sizinle benim aramda hi<;bir fark yok-
tur. Bir yaprakla ve bir kopekle de oyle. Ta§, toprak ve denizlerle
de aramda bir fark yoktur. Hepsi Yiice Rabbimin farkl1 farkl1
tezahiirleridir. Benim hayat1m t1pk1 sizinki gibi birbirini izleyen
olaylard1r. Sadece ben herhangi bir §eye bagl1 degilim. Tiim bun-
lar1 gelip ge<;ici bir gosteri olarak goriiyorum. Oysa sizler ona
bag1ml1s1n1z. T1pk1 her damlan1n okyanusun kendisi olmas1 gibi
hen de Yiice Rabbimin bir par<;as1y1m. Ben O'yum ama O ben
degil. Ayn1 anda hem var hem yok olan, hem <;ok hem az olan,
hem her §ey hem hi<;bir §ey oland1r 0."
ibni Miikrem §a§k1n bir §ekilde Hallac'a bakarken insanla-
r1n neden bu dervi§ten bu denli etkilendiklerini anlarn1§t1. Tam
agz1n1 a<;1p bir §ey soyleyecekken Ebu Omer araya girdi.
''Dini degerleri a§ag1laman, onlar1 yozla§tirman peygam-
berimize ve onun makam1na zarar vermektedir. Bu biiyiik bir
su<;tur. ''
Hallie bak1§lar1n1 Ebu Omer'in ko§eli yiiziinde doland1rd1.
''Bu soylediginizi yapmI§ olmam miimkiin degil."
''Oyle mi?'' diye at1ld1 Ebu Omer. Ard1ndan oniinde duran
defterlerden birini havaya kald1rd1.
''Bu defterler senin midir?''
'' Gormedigim i<;in bilmiyorum. ''
ibni Miikrem defterleri yard1mc1ya uzat1p, ''Gosterin!'' diye
buyurdu. Ufak tefek adam defterleri Hallac'a gosterdikten sonra
yeniden ba§kad1ya uzatt1.
''Senin midir bunlar?''
Defterleri al1p tek tek i<;lerine bakan Hallie, ''Ever benim-
dir," diye cevap verdi.
''i<;indeki yaz1lar1 yazd1gm1 kabul ediyorsun yani?''
'' Ediyorum. ''
ibni Miikrem defterden bir paragraf1 i§aret ederek Ebu
Omer'e uzatt1. Ebu Omer i§aret edilen paragraf1 okumaya
ba§lad1:

490
'' Eger bir insan hac gorevini yapmak ister de buna imkan
bulamazsa evinin ifinde kimsenin girmedigi ·temiz bir ko§e bu-
/up, hac donemi Beyt'el-Haram'da yapzldzgz gibi fevresinde yedi
kez donerse, otuz yetim yedirip, ifirip, onlara dirhem verirse bu-
tun bunlar hac yerini tutar. ,,
Okurnay1 bitiren Ebu Orner, Hallac'a di::indii.
''Bunlar1 nereden ald1n?'' 35
36
''Hasan Basri'nin Kitab'el-ihlas'indan."
''Yalan si::iyliiyorsun ey Allah dii§rnan1! Ey kafir! Ey kan1 he-
lal adarn! '' diye bag1rd1 Ebu Orner ofkeyle. Agz1ndan tiikiiriikler
sa~1yordu. ''Biz de Mekke'de dinledik Hasan Basri'nin Kitab'el-
ihlas'1n1. Onda senin anlatt1klar1ndan tek kelirne yoktu! ''
Hallac tarn cevap verecekken o ana kadar sessizce duru§rna-
y1 izleyen Vezir Hamid araya girerek buyurdu:
''Yaz1n bunu! ''
ibni Miikrern vezirin ne dernek istedigini anlarnarnt§tl.
''Neyi vezir hazretleri?''
'' Si::iylenen si::izii! Kan1 helal olan a darn!''
Salonda ~1t ~1krn1yordu. Herkes vezirin ve ba§kad1n1n ag-
z1ndan ~1kacak kelirneleri piirdikkat bekliyordu. ibni Miikrern
vezirin ne yaprnaya ~al1§t1g1n1 anlarnI§tl. Ancak bu durum onu
rahats1z ediyor, gerginligini art1r1yordu. Vezir aleni bir §ekilde
herkesin gi::izii i::iniinde duru§rnaya §iiphe dii§iiriiyor, daha yarg1-
larna ba§larnadan idarn cezas1 i~in uygun k1l1f ar1yordu. Keskin
bir k1l1c1n iizerinde yiiriidiigiiniin fark1ndayd1 ibni Miikrern, i::iyle
ki her adrmda kendi sonunu da getirebilirdi. Her ne kadar Vezir
Harnid'le siirtii§rnernesi gerektiginin bilincinde olsa da bulundu-
gu konurn ve Miisliirnan olrnas1n1n geregi adil olrnas1 gerekiyor-
du. En az1ndan oyle gi::iriinrneliydi. Adalet kefesini Kahire ba§ka-
d1!1g1 i~in satrn1§t1 satrnas1na ancak bunu herkesin gozii oniinde
ayan beyan ortaya serrnenin de geregi yoktu. Bu nedenle yap1l-
rnas1 en dogru §eyin si::izleri duyrnazdan gelip rnahkerneye devarn
etrnek olduguna kanaat getirerek Hallac'a dondii:
''Cevabm1 bekliyoruz. ''

35 Louis Massignon, Halide '1 Mansur 'un <;ilesi, s. 656.


36 Biiyiik ilahiyat~1 ve islam alimi.

491
Hallac sakin bir §ekilde cevapladt:
''Nasti ki Kur'fln, okuyan herkese kendi strlartnt if§a etmez-
se, Hasan Basri'nin kitabtnt her okuyan ya da dinleyen de farklt
§eyler algtlar. Zira her insan kendi zihin <;er<;evesinden bakar ha-
yata. Olaylar1, okuduklar1n1, gordiiklerini ve ya§adiklar1n1 ancak
kendi bakt§ a<;tst ile degerlendirir. Bu nedenle sizin algtladtklar1-
ntzla benimkiler farkl1dtr. Bilgi degerlidir. Onlar cehaletin yok
olmas1na yardtmct olur. Ba§langt<;ta yararltd1rlar ama sonunda
bir engel haline gelebilirler. insan onlart ne zaman terk edecegini
bilmelidir. Onemli olan insantn niyetidir. Neyi neden yapttgtnt
Rabbi bilirse gorevini yerine getirmi§ saytltr. Bunu soylememde
ne gibi bir kotiiliik var?"
Soziinii tamamlar tamamlamaz ktsa bir sessizlik oldu. ibni
Miikrem tam bir kelime edecekken kar§t Strada bir hareketlen-
me oldu. Vezir Hamid ayaga kalkarak, kendisiyle beraber ayaga
kalkanlardan birine elindeki kagtdt uzattt. Kag1t par<;astnt alan
halifenin katibi sayg1l1 bir §ekilde onu ibni Miikrem'e uzatt1.
Ayn1 anda Vezir Hamid'in sesi <;1nlad1 salonda:
''Yaztn dedim hemen! Kan1 helal olan adam!''
ibni Miikrem bu sozii kayttlara ge<;irdikleri takdirde bunun
idam i<;in onemli bir k1!1f olacagm1n fark1ndayd1. Arna ayn1 za-
manda mahkemeyi ve §eriat kurallar1n1 hi<;e saymakt1 bu. Yar-
g1lanmay1 es ge<;iyordu resmen. Ancak yap1lacak bir §ey yoktu.
Bu soz Ebu Omer'in agz1ndan <;1km1§, vezir de bunu kullanmak
iizere harekete ge<;mi§ti. Mecburen ona uzat1lan kag1da bu soz-
leri yaz1p alt1na imzastnt atttktan sonra, Ebu Omer'e uzatt1. 0
da aynt §ekilde kagtd1 imzaladtktan sonra Hallac'a dondiiler.
Aynt dik ve magrur ifadeyle kar§tlartnda duruyordu dervi§. ibni
Miikrem vicdan1yla ba§ ba§aydt. Boyle biiyiik bir din alimini yok
etmek dogru degildi. i<;inden kad1lardan baz1lartntn verilecek
cezaya kar§l <;tkmalartn.t diliyordu. Boylesi bir durumda kapalt
kaptlar ardtnda onlart etkilemeye <;al1§mayacaktt. Boylece hem
vezirle anla§mastnt bozmamt§ olacak hem de bu vicdani yiikiin
alttna girmeyecekti. Ebu Omer'in kulagtna egilip f1s1lt1 halinde
konu§maya ba§ladt:

492
''B1.rakal1rn karar1 kad1lar kendi aralar1nda versin. Gorii§
bildirrneyelirn a~1k~a. ''
Ebu Orner §a§kml1kla bakt1 ibni Miikrern'e.
''Ne diyorsun sen kad1 hazretleri? Yapt1g1rn1z anla§rnay1
unuttun mu yoksa?''
''Unutrnad1rn elbette arna yapacag1miz §eyin dogru olrnad1-
g1n1 da biliyorurn kalbirnde. Allah ikirnizi birden cezaland1racak-
t1.r bunun yiiziinden. ''
''Eger anla§rnay1 bozarsak Allah'tan evvel vezir gereken ce-
zay1 verecektir unutrna. ''
ibni Miikrern daha cevap vererneden Ebu Orner giir bir sesle
konu§rnaya ba§lad1:
''Bu defterde yaz1lan onerrne §eytani bir isyan, z1nd1kl1kt1.r
ve zorunlu olarak idarn1 gerektirir. Zira z1nd1klar1 pi§rnanl1ga ve
tovbeye ~ag1rrnaya gerek yoktur. ''
Birden salonda biiyiik bir giiriiltii koptu. Bag1ranlar, ~1gl1k
atanlar, kat1la kat1la aglayanlar1n sesleri birbirine kar1§1yor, in-
sanlar arka taraflardan onlere gelebilrnek i~in birbirlerini ezi-
yorlard1. Ortal1k karl§IllI§tl. Askerler kalabal1g1 zapt etrneye
~al1§1rken ibni Miikrern korku dolu gozlerle bakt1 onlara. Ebu
Orner'in duru§rnan1n ba§1nda soyledigi sozler dogruydu, halk
ayaklanacakt1 boyle bir idarn1n ard1ndan kesinlikle. Kar1§1kl1k
ve giiriiltii giderek ~ogal1rken olaya el koyrnas1 gerektigini dii§ii-
nerek olanca giiciiyle bag1rd1:
''Susun! Susun dedirn! Sessizlik! Daha diger kad1lar gorii§-
lerini bildirrnedi! ''
Bunun iizerine azg1n bir kaplan1n sakinle§rnesi gibi kalaba-
l1k sessizle§ti. ibni el-U§nani soz s1rasm1n kendisine geldigini an-
layarak konu§rnaya ba§lad1:
"Tutuklunun kendisi bu yazd1g1 onerrneye inand1g1n1 ka-
bul etrnedik~e idarn1 zorunlu degildir. Zira biliriz ki rnuhaddis-
ler de baz1 dinsizce sozleri aktar1r arna onlara inanrnazlar. Do-
lay1s1yla bunu bir yerden naklettigi arna §ahsen inanrnad1g1 bir
soz oldugunu soylerse kendisine kar§l hi~bir su~larna kalrnaz.
Aksine buna inand1g1n1 soylerse o zarnan bu noktada tovbe ve

493
pi§rnanl1ga davet edilrnesi gerekir. Bunu yaparsa yine ortada bir
su~larna kalrnaz. Reddederse i§te ancak o zarnan idarn1 zorunlu
olur. ''
Salondaki sessizlik siiriiyordu. Gozler hernen Hallac'a don-
rnii§tii. ibni Miikrern korku dolu gozlerle bakt1 ona. Zira biliyor-
du ki kar§1s1ndaki bu yiice zat asla can1n1 kurtarrnak i~in tovbe
etrne f1rsat1na sar1lacak bir adarn degildi. Sakin bir ses tonuyla
sordu:
''Evet ne diyorsun Hiiseyin Bin Mansur?''
Hallac'1n yiiziinde §efkatli bir giiliirnserne belirdi. Bir iki sa-
niye sessiz kald1ktan sonra ayn1 sakinlikle cevap verdi:
''Bu dinleyerek ogrendigirn §ekliyle aynen naklettigirn bir
gelenektir. Yazd1g1rn onerrnede cezaland1r1lrnarn1 gerektirecek
hi~bir sebep gorerniyorurn. Bu nedenle tovbe etrnerni gerektire-
cek bir durum da soz konusu degildir. ''
ibni Miikrern tarn kar§1s1nda oturan Vezir Harnid'in yiiziin-

de §eytani bir giiliirnserne belirdigini fark etti. En sonunda istedi~


gini elde etrni§ti. 0 da Hallac'1n boyle bir §ey yaprnayacag1n1 ~ok
iyi biliyordu. Ebu Orner rahatlarnt§ bir ses tonuyla konu§rnaya
ba§lad1:
''Goriiyorurn ki tuturnunda 1srarc1s1n. ''
Hallie ellerini oniinde birle§tirip ba§1n1 sallad1.
''Evet. Yazd1g1rn budur, bildigirn budur. ''
Vezir Harnid'in yiiziindeki giiliirnserne giderek biiyiirnii§,
neredeyse ne§eden kahkaha atacak hale gelrni§ti. ibni Miikrern
vezire soz verdigi §ekliyle gorevini yerini getirrni§ olrnaktan do-
lay1 rahatlarnt§Sa da bir rnasurnun can1n1n al1nrnas1na arac1l1k et-
tigi i~in vicdanen ~ok rahatstzd1. Ancak sona gelinrni§ti. Salonda
yeniden bir giiriiltii ba§larnt§, ortal1k kart§ffil§ken elini kald1rd1
ve son sozleri soyledi:
''Oyleyse tutuklunun §eriat hiikiirnleri geregince idarn edil-
rnesine karar verildi! ''
insanlar kendilerini kalabal1g1n iizerinden duru§rna alan1na
atarken ibni Miikrern verdikleri bu karar1n k1sa bir siire sonra

494
hepsinin sonlar1n1 haz1rlayacag1ndan habersizdi. Ancak zaman
o sll'ada bir masumun kan1n1n dokiilmesi zaman1yd1. Ve bunun
bedeli eninde sonunda odenecekti.

495
56

UL

sayi§, Cinayet Buro ve Terorle Miicadele ekipleri tarihi


ko§kiin her bir noktas1n1 ~epe~evre sarm1§, i~eriye ellerin-
de ag1r makineli tiifekleri olan polisler dolmu§tU. Ba§komiser
Mestan elindeki silah1 b1rakmadan diger elindeki telsizinden
anons ge~iyordu.
''Acil ambulans isteyin buraya! Tekrar ediyorum! Acil am-
bulans. Yaral1lar ve oliiler var. Durumu ag1r olan olabilir!''
Telsizle i§i bittikten sonra h1zla Algan'1n yan1na gidip elini
boynuna koydu. Ard1ndan kazag1n1 s1y1r1p yaran1n durumuna
bakt1. Kii~iik kara bir delikten oluk gibi kan geliyordu.
''C::ok kan kaybediyor!'' dedi tela§la. Boynuna dolad1g1 uzun
atk1sllll ~1kar1p Algan'm beline sard1. Ard1ndan aglayarak §Ok
i~inde onlar1 izleyen Duygu'nun elini al1p yaran1n iizerine bastrrd1.
''Sagl1k ekibi gelene kadar bast1rarak tampon yap.''
Duygu gozlerinden ya§lar f1§k1rarak sordu:
''Ya§ayacak m1?''
Mestan k1sa bir bak1§ att1 Algan'a.
''Bilmiyorum. Yaras1 epey ag1r. Hayati organlar1n durumu-
na bagl1 sanrr1m. Biz elimizden geleni yapmal1y1z."
Bunu soyler soylemez ayaga kalk1p Algan'1n biraz ilerisin-
de yerde ac1 i~inde k1vranan adam1n yaruna gitti. Az evvel sag

496
omzundan vurmak zorunda kaldigi adam inliyor, kivraniyordu.
Ba§ucunda §Ok i~inde donup kalmi§ ~irin vardi. Sabit gozlerle

bir noktaya bakiyor, tek kelime etmiyordu. Mestan once adamin


yaruna ~omelip cebinden ~ikardigi kelep~eyi ellerine takti. Ar-
dindan yarasinin duruma bakti.
''Ya§ayacaksin Joseph Eshkenazi! Yaran ag1r degil. Ya da
Amir Lomar mi demeliyim sana? Hangisini tercih edersin?''
''Bu yaptiginizin bedelini ~ok agir odeyeceksiniz biliyorsun
degil mi?"
Mestan ayaga kalkip giiliimsedi.
''Allah Allah bak sen! Benim iilkeme gelip operasyon ~e-
keceksin, komplolar kuracak, ortaligi kari§tiracak, insanlarin
ba§ina i§ a~acak, adam oldiirmeye kalkacaksin, sonra yakala-
ninca bunun bedelini odeyeceksiniz diyeceksin oyle mi? Siz kim-
siniz benim iilkemde boyle §eyler yapabileceginizi saniyorsunuz?
N'oldu? Tiirk Polisi enseledi sizi! ''
Joseph ofkeli baki§larla bakti Mestan'a.
''Madem aduni ogrendin, kim oldugumu da anlami§ olman
gerek! Sen bittin! ''
i~inde giderek biiyiiyen bir ofke hissediyordu ba§komiser.
Yillardir di§ gii~ler, di§ mihraklar denilen bu insanlarin iilkele-
rin iizerinde kurduklari hakimiyetten, halklari isyana, ~ati§maya
sevk ederek, hiikiimetler ve liderler iizerinde oynadiklari oyun-
lardan, sozde insani yardimlar yaparak gizledikleri komplola-
r1ndan bikmi§tl. Kendi ~ikarlari ve emelleri i~in zavalli Algan
Ataman'in ve ~irin Ozdemir'in hayatiru nasil kararttiklarina biz-
zat §ahit olmu§tu. Emperyalizmden nefret ediyor, bu ~ikarci iilke-
lerin diger diinya iilkelerini somiirmekten ve oyunlar oynayarak
zor duruma dii§iirmekten yarg1lanrnalari gerektigini dii§iiniiyor-
du. Atatiirk ne giizel gorebilmi§ti bugiinleri, bundan neredeyse
yiiz sene once. Emperyalizme ve somiirii diizenine dur diyebil-
mi§ tek liderdi tarihte. Kolay nuyd1 somiirgeci emperyalist gii~
ingilizleri, Fransizlari yenilgiye ugratmak, kurduklari planlarin
ve komplolarin ba§arisiz olmalarini saglamak? Tipki Hindistan,
Afrika, Giiney Amerika'da yaptiklari gibi bolmeyi ba§ardiklari

497
Osrnanl1'n1n topraklar1n1 payla§IP kendi iilkelerinin servetlerine
servet katrnak isterken, kar§1lar1nda giic;lii bir lider onderliginde
zavall1 gordiigii bir halk1 bulrnak? Tiirkiye'nin bag1rns1zl1k sava§t
sorniirgecilige kar§t kazan1lrn1§t1. Burada as1l ironik olan kendisi
de bir sorniirgeci olan Osrnanl1'n1n bitrnesinde diger sorniirgeci
devletlerin rol oynarm§ olrnalar1yd1. Ancak sorniirgecilik tarihe
kar1§t1 zannedilirken asl1nda ernperyalist giic;ler sayesinde k1l1f
degi§tirrni§ bir §ekilde ortaya c;1krnarn1§ rn1yd1 yeniden? istedik-
leri iilkelerin ic;inde olaylar ve kar1§1kl1klar c;1kartarak, ekonornik
olarak c;okerterek, tar1rn1n1, sanayisini yok ederek, finans kuru-
lu§lar1 arac1l1g1yla bore; verip kendine bag1rnl1 hale getirerek c;1kar
elde edip, rnaddi ve siyasi giic; kazanrnak bir tiir yeni sorniirge-
cilik degil rniydi? Mestan tiirn bu olanlardan nefret ediyordu ve
insanlar1n bu konuda bilinc;lenrneleri gerektigini dii§iiniiyordu.
Derin bir nefes al1p kiistah bir ifadeyle kendisine s1r1trnakta olan
Joseph'e giic;lii bir tekrne att1.
''Kirn bitiyorrnu§ gorelim bakal1rn!"
Joseph ac1 ic;inde yerde inleyerek k1vran1rken Olay Yeri
incelerne teknisyenleri de beyaz k1yafetleri ic;inde yerde yatan
isrnail'in ve Profesor Abdiilrahirn Orgiiplii'niin cesetlerini inceli-
yorlard1. Mestan yerden ald1klar1 ornekleri rninik tiiplere ve po-
§etlere dolduran teknisyenleri izlerken yan1na yakla§an Zeynep
enerjik bir sesle konu§rnaya ba§lad1:
'' Adi isrnail Hakk1 Erdogan. 29 ya§tnda. Kimsesi yok. <;o-
cuk Esirgerne Yurdu'nda ya§ay1p sonras1nda kac;1p sokaklarda
hayat1na devarn etrni§. Kiic;iik ya§ta bir tarikata dahil olrnu§. Sa-
c;1ndan DNA ornegi al1p bakt1k hernen. Bilin bakal1rn kirn c;1kt1?''
Mestan giiliirnsedi.
''Tahrnin ettigirn §ey mi?''
"Evet. Haydar Doganer'in cinayet zanl1s1. Evde bulunan sac;
ornegi ile uyu§uyor kesinlikle. Adanun kirnligini bularnarnarn1-
z1n nedenini rnerak ediyor rnusunuz?''
Ba§1n1 sallad1 Mestan.
'' N eyrni§? ''
Zeynep, isrnail'in eldiveni c;1kar1lrn1§ elini gosterip avuc; ic;-
lerini c;evirdi. Buru§uk ve k1pk1rrn1z1 deri par1l par1l parl1yordu.

498
''Parmak izleri yok. Elleri yanm1§. ''
''Vay anas1n1. Hi~ akl1m1za gelmezdi. ''
''Kesinlikle. Ben raporu hemen haz1rlat1p yollar1m size."
Mestan geriye dondiigiinde girdigi §Oktan heniiz ~1kamam1§
olan Sirin'e kayd1 gozleri. Egilip koluna dokundu yava§~a.
''Sirin Hanrm, iyi misiniz? Sirin Han1m?''
Sirin gozleri hala sabit bir noktaya bakarak kendi kendine
konu§arak sallanmaya ba§lad1.
''Tiim bunlar nas1l olabilir? Bir hayat nas1l bu kadar yalan
olabilir? Hi~bir §ey ger~ek degilmi§! Beni koruyup kollad1g1n1
sand1g1m, her gece beraber uyuyup uyand1g1m Amir bile. 0 da
yalanm1§, t1pk1 babam1n, annemin yalan olmas1 gibi. Benim hi~
ger~ek bir hayatrm olmam1§. Olmamt§ ... Hepsi yalanrru§. Yalan-
m1§. Yalanm1§ ... ''
Mestan, Sirin'in kendinde olmad1g1n1 anlam1§t1. Acirm§tl
kad1na. Kolundan tutup sarsarak gozlerinin i~ine bakt1.
''Sirin Han1m kendinize gelin! Burada sizin yard1m1n1za ih-
tiyac1 olanlar var."
Mestan, Algan'1 i§aret etmi§ti. Sirin gozlerinden ya§lar f1§k1-
rarak bakt1 Algan'a. Onu da m1 kaybedecekti?
''Ne durumda? Ya§ar m1 sizce?''
''Bilmiyorum. Bu sorunun cevab1n1 Allah bilir sadece. ''
Sirin giiliimsedi. Evet o bilebilir sadece diye ge~irdi i~inden.
Ardmdan dua etti, Allah'zm lutfen onu bana bagt§la! Lutfen bu
iyiligi ~ok gorme banal Ate§li bir ateistten inan~l1 bir Allah dostu-
na donii§mii§tii. Algan'1n yanma ~okiip elini avcunun i~ine ald1.
Gozlerinden sicim gibi ya§lar siiziiliirken egilip kulagma fi.s1ldad1.
''Liitfen beni b1rak1p gitme! Tek ger~ek sensin hayat1mda!''
Bu sl.l"ada gelen sagl1k ekipleri seri ve h1zl1 bir §ekilde sedye-
yi yere indirip Algan'1 iizerine yerle§tirdiler. Ard1ndan geldikleri
h1zla ambulansa yoneldiler. Bir diger ekip Joseph Eshkenazi'yi
elleri kelep~eli bir halde sedyeye yat1r1yordu. Sirin bir an Joseph
ile goz goze geldi. Daha be§ on dakika oncesine kadar omriinii
onunla birlikte ge~irecegini soyleyen adam bir yabanc1ya donii§-

mii§tii. Ona dair hissettigi tiim iyi hisler yok olup gitmi§, geride

499
tuhaf bir bo§luk birakm1§tI. Ba§komiser Mestan saga sola emir-
ler verirken dayanamayarak yan1na gitti Sirin.
''Bir §ey sormak istiyorum."
"Elbette, buyurun. ''
''Joseph Eshkenazi kim?''
''Joseph Eshkenazi diinyan1n en biiyiik finans, ilai; ve gene-
tik ara§t1rma §irketlerinin sahibi olan Mo§e Eshkenazi'nin oglu.
Diinyan1n her yan1na yay1lm1§ olan Toplumsal Fayda Vakf1 ad1n-
da vakfi yoneterek pek i;ok iilkenin i<; i<;lerine kar1§1yor, insani
yard1m ve demokratikle§me k1l1f1 i<;inde insanlar1 isyana te§vik
ederek hiikiimetleri s1k1§t1r1yor ve <;1kar elde ediyor. Bunlar bir
tek bu aile degil, ba§ka ailelerin de bir araya gelmesiyle olu§IDU§
bir yap1. Tek i;1kar elde etme yontemleri bu degil. Oyle biiyiik bir
maddi giicii kontrol ediyorlar ki diinyan1n istedikleri noktas1nda
istedikleri §eyi yapabiliyorlar. ''
Sirin §a§k1nd1. Nas1l anlayamam1§t1 bunca zaman bunu akl1
alm1yordu.
''Ben ... Ben bir y1ld1r onunlayd1m."
''Biliyorum. Kimligini gizlemi§ sizden de. Bu onlar1n <;ok
kulland1klar1 bir metod. Baban1z1n korudugu §eyi elde etmek
i<;in sizi kullanm1§lar. ''
Sirin i<;ini i;ekti. Demek k1sa bir siire once bas1n1n bir omiir
ozenle saklad1g1 kimligi a<;1ga <;LI<mI§, k1z1n1n nerede ya§ad1g1
saptanm1§ ve yak1n1na giivenebilecegi biri sokulmu§tu. Bir k1z en
<;ok kime giivenirdi? Onu koruyup kollad1g1na inand1g1 sevgilisi-
ne. Derin bir i<; i;ekip yeniden sordu:
''Nas1l buldunuz ger<;ek kimligini?''
Mestan derin bir ii; <;ektikten sonra anlatmaya ba§lad1:
''Aslmda tamamen tesadiifen bulduk diyebilirim. istanbul'a
geldiginde bu vakf1n ba§kan1yla geldi yanrm1za. Sonras1nda ben
onu ve vakf1 ara§t1rmalar1n1 soyledim arkada§lara. Amir Lomar
ad1nda hi<;bir kay1t bulamad1k. Bu i;ok ilgin<;ti. Zira istihbarat
birimimiz ilia ki bir §eyler bulurdu. Biitiin kay1tlar1 bir y1l once
ba§lam1§. Daha eski bilgiler yok. Adam sanki hi<; var olmam1§
gibi. Bunu fark edince ara§t1rmay1 derinle§tirdik. Vakf1n ba§kan1

500
olarak Mo§e Eshkenazi goriiniiyordu. Ula§t1g1m1z bir fotograf
karesinde konu§ma yaparken goriilen bu adam1n yan1nda oglu
olarak bizim Amir Lomar diye bildigirniz ki§i vard1. Yan1nda
ismi Joseph Eshkenazi olarak belirtilmi§ti. Yani sizin anlayacag1-
n1z §ans eseri bulduk asl1nda kimligini. ''
Sirin giiliimsedi.
''Bilimde §ans diye bir §ey yoktur. Eger tiim bilgiye sahip
olsayd1k §ans dedigimiz §eyin asla olmad1g1n1 gorebiliriz. T1p-
k1 havaya at1lan bir paran1n yaz1 m1 tura m1 gelecegi o paran1n
boyutu, ag1rl1g1, ortamdaki havan1n yogunlugu, elirnizin §ekli ve
duru§u, ic;eride hangi hava ak1mlar1n1n oldugu, f1rlatma h1zun1z,
ses dalgalar1 gibi pek c;ok etkene bagl1 olmas1 gibi. Bunlar1 he-
sa playabilirsek yaz1 m1 tura m1 gelecegini de hesaplayabiliriz."
Mestan giildii.
''~ok ilginc; birisiniz. Boyle bir ortamda bile bilimle ac;1kla-
d1n1z ya bunu. Ben de §6yle soyleyeyim o halde, evet §ans ya da
tesadiif diye bir §ey yoktur. Onlar Tanr1'n1n kendini gosterme
§eklidir. ''
Sirin giiliimsedi. Evet aynen oyleydi. Her §eyin bir nedeni
vard1. T1pk1 tiim bu olanlar1n onun ba§ma bir nedenle gelmesi
gibi. iyi taraf1ndan bakarsa bu yolculukta Tanr1'y1 ve a§k1 ke§fet-
mi§ti. Eger §ans1 olur da bunu ya§ayabilirse ondan daha mutlusu
olmayacakt1.

'

501
57

NEWYORK

iine§ i;oktan ui;suz bucaks1z pamuk y1g1nlar1n1 and1ran bulut-


lar1n ard1nda batm1§, geriye incecik pembemsi bir I§Ik birak-
mI§tI. Gokyiiziiniin maviligi giderek koyula§1rken ufuk c;izgisin-
de koyu gri bir §erit olu§mU§tu. Modifiye edilmi§ ve 235 milyon
dolara mal olmu§ Boeing 747-430 model ozel jet yakla§ik yarrm
saattir bulutlarrn iizerindeydi. Kirrruz1 renkli bir iiniforma giymi§,
koyu renk sac;lar1n1 topuz yaprru§ olan bir hastes endi§eli bir §ekil-
de elinde tuttugu giimii§ tepsinin ic;indeki viski §i§esi ve bardag1 ile
birlikte §effaf kabinli asansore binip toplant1 salonlar1nrn ve i;al1§-
ma ofislerinin bulundugu katrn diigmesine bast1. Bu ozel asansor
ile uc;agin govdesinden yere kadar inilebiliyordu. Genellikle ozel
misafirleri uc;aga bu ozel asansor ile al1yorlard1. Ui;akta yok yok-
tu. Konser salonundan s1cak ve soguk havuza, Tiirk hamarrundan
garaja kadar akla gelebilecek her §ey ozel olarak dizayn edilmi§ti.
Kap1 kollar1 ve musluklar som alt1ndand1. Konser salonunda yer
alan piyano en biiyiik konser alanlar1nda bile e§ine az rastlan1r
cinstendi. Yakla§Ik be§ y1ldir bu ui;akta i;ah§masrna ragmen pat-
ronunu ilk kez bu denli sinirli ve ofkeli gormii§tii. Bir tuhafl1k
oldugu yola c;1k1§ §ekillerinden de belliydi. Normalde giinler on-
cesinden belli olan ui;u§ programlar1na gore haz1rl1k yapar oyle
yola i;1karlard1 ancak bu sefer gecenin bir yar1s1 yataklar1ndan

502
kald1r1lm1§ ve bir saat i~inde yola ~1k1lacag1 soylenmi§ti. Nas1l gi-
yinip nas1l evden ~1km1§tl hat1rlam1yordu. Asansor katta durun-
ca d1§ar1 ~1k1p biiyiik toplant1 salonuna dogru yiiriimeye ba§lad1.
Neler oldugunu bilmiyordu ama patronunun bag1rt1lar1na bak1-
l1rsa gerilim ha.la siiriiyordu. Bu u~akta o giine degin ~ok say1da
devlet ba§kan1, cumhurba§kan1, ba§bakan ve diinyan1n en zen-
ginlerini gormii§tii. Bazen seslerin yiikseldigine, ~e§itli tart1§ma-
lara tan1k olmu§tU. Ancak hi~biri §i1ndiki gibi degildi. Toplant1
salonunun oniine gelip durdugunda derin bir nefes ald1. Bir iki
saniye heyecan1n1 kontrol altma almaya ~al1§t1ktan sonra kap1y1
~ald1. Gii~lii bir ''Girin! '' sesinden sonra kap1y1 a~1p i~eri girdi.
Mo§e Eshkenazi platin ayakl1, ozel bir ala§1mdan yap1lm1§
devasa ~al1§ma masas1n1n ba§Inda oturmu§ sinirli bir §ekilde
internet iizerinden baglan1lan telefondan biri ile konu§uyordu.
Masan1n hemen kar§1s1nda yer alan kocaman holografik ekran-
da diinyadaki tiim borsalar1n hisse senetlerinin grafikleri anl1k
olarak goriiliiyordu. Masan1n yiizeyinin bir boliimiinde yer alan
ayn1 holografik ekranda Tiirkiye'nin ve baz1 Tiirk yetkililerin
fotograflar1 goriiliiyordu. Deri koltuklar1n ii~ tanesi doluydu.
Bunlardan birinde ozel gorevli Hristiyan bir kardinal, digerle-
rinde ise favorilerindeki sa~lar1 liile halinde a§ag1 sarkan yiiksek
riitbeli bir haham ve bir Suudi prens oturuyordu. Elindeki viski
§i§esi ile bardag1n1 masaya b1rakan hostes sayg1l1 bir ifadeyle an-
l1k ihtiya~lar1 gidermek i~in arkada bir ko§eye ge~ip beklemeye
ba§lad1. Mo§e gozlerinde ofkeli p1r1lt1larla bag1rd1:
''Ne demek oglunuz §U an sorguda? Onlar kim oluyor da
benim oglumu sorgulama ciireti gosterebiliyor? Kim oldugumu-
zu bilmiyorlar m1?"
Kar§I taraftaki ki§i sakin ve sayg1!1 bir iislupla a~1klamaya
~al1§tI:
''Biliyorlar Ostat Mo§e. Ancak .ozel yetkili bir savc1 ile ba§-
komiser olay1n pe§ini b1rakm1yor. Endi§e etmeyin, iist makamlar
olaya el koyacakt1r eminun. Biz gereken mesajlar1 verdik. Bili-
yorsunuz Tiirk yetkililerle son y1llarda ileti§imimiz pek iyi degil.
Ara ara boyle restle§meler olabiliyor. Arna ne kadar restle§meye

503
<s:al1§salar da bize kar§1 <s:1kmalar1 miimkiin degil. Her taraftan
bize bagl1lar. Onlar1n bu '5'.tk1§lar1 sadece halk1 rahatlatmak i<s:in
kullan1lan soylemler. ''
Mo§e ayaga kalk1p etrafa tiikiiriikler sa<s:a sa<s:a bag1rmaya
devam etti:
''Onlar benim oglurnu sorgulayarnaz! Derhal bu dururna
son verilrnesini istiyorurn. Eger bu olrnazsa 24 saat i<s:inde o giine
kadar gormedikleri biiyiikliikte bir ekonornik krizle yiiz yiize ge-
lirler. Kevgire donmii§ ekonornileri dibi goriip iflas ettiklerinde
goriiriim onlar1 ben! istanbul'un gobeginde birka<s: patlama da
kendine getirir onlar1. Bunlar1 irna etrnene gerek yok! Direkt ilet
soylediklerimi! ''
''Emredersiniz Ostat Mo§e. ''
Mo§e durup bir nefes ald1ktan sonra sesinin voliimiinii dii-
§iirerek daha sakin bir §ekilde sordu:
''Sir kirnin elinde §irndi? Nigahdar1n k1z1nda rn1?''
''Evet efendirn. ''
''Adam1n dururnu ne?''
''Kritik siireci atlatt1 efendirn. K1z devaml1 yan1nda. Polis
korurnas1ndalar ikisi de.''
Mo§e derin bir nefes al1p ne yapabileceklerini dii§iindii. Ar-
d1ndan kesin bir dille talimatlar1n1 s1ralad1.
''Tamam. Yeni nigahdar, k1z bu dururnda. Pe§ini b1rak-
rnay1n. 24 saat ne yap1yor, ne yiyor, ne i<s:iyor rapor istiyorurn.
Ortadan kaybolrnas1na rniisaade etrneyin. Biirokrasideki adarn-
lar1rn1zla irtibata ge<s:in. Ernniyet i<s:inde onlara bagl1 polislerden
yard1rn alabiliriz. Ortal1k biraz sakinle§ince hernen harekete ge-
<s:iyoruz. Bu sefer hata pay1 s1f1r. ''
'' Ernredersiniz Os tat Mo§e."
Mo§e telefonu kapar kaparnaz dirseklerini masan1n iizerine
koyup ellerini <s:enesinin alt1nda birle§tirdi. i§lerin bu duruma gel-
rnesine <s:ok sinirlenmi§ti. Tiirkiye'deki baronlar1run kulland1kla-
r1 tarikattan beceriksiz bir adarnm bu i§ i<s:in se<s:ilmesine de <s:ok
kizm1§t1. Hata yaprn1§t1. Bunun i<s:in kendi adamlarmdan birini
kullanmal1yd1 ama Tiirk bir genci kullanmak giivenlik a<s:1s1ndan

504
daha mantikli gelmi§ti o ara. Derin bir nefes aldi. Bin kiisur yil-
dir ele gec;irmeye c;ali§ttklari sirra ula§malarma ramak kala elle-
rinden kac;trmi§lardi. En azindan kimde oldugunu biliyoruz diye
gec;irdi ic;inden. Zira sonuncusunda nigahdarin kim oldugunu
bulmak neredeyse kirk yil siirmii§tii. Bu nedenle bir sifir onde-
lerdi. Tek yapmalari gereken kizi takip etmek ve en uygun anda
harekete gec;mekti. Bu seferki planin ba§arisiz olma §ansi daha
dii§iiktii zira kimlik ellerindeydi. Ancak bir sorun vardi. Konsey
bu ba§arisizligi ho§ kar§ilamayacakti. Biiyiik Ostat'm tavri netti.
0 nedenle bir an evvel harekete gec;meliydi. Giiliimsemeye c;ali-
§arak masanin etrafinda oturup kendisini izleyen iic; biiyiik dinin
temsilcilerine bakti. Her biri milyonlarca insana sahip bir giiciin
temsilcileriydi. insanlar dinlerin ortaya c;iki§ §ekillerini unutmu§,
verdikleri gerc;ek mesajlari kavrayamami§, kendilerinin dogruyu
bildigini iddia eden din gorevlilerinin ve sistemi siirdiirenlerin
pe§lerine dii§iip iizerlerinden devasa olc;ekte paralar kazandikla-
rini goremeden ya§amlariru siirdiiriir olmu§lardi. insanoglunun
en onemli ozelligiydi bu. Buna siirii psikoloji deniyordu. Birinin
yaptigtru digerleri de sorgusuz sualsiz yapiyordu. Eger giiniin bi-
rinde her insan sorgulamaya ba§larsa ve ilahi giice ula§mak ic;in
kurumlara, kurulu§lara, din adamlarina ya da yapmak zorunda
olduklari birtaktm gorevlere ihtiyac;lari olmadigini anlarlarsa
onlarin i§i bitecekti. Milyarlarca insan iizerinden sagladiklari
fayda yok olacak ve ellerindeki giic; yok olacakti. Ancak Mo§e

bunun c;ok uzun bir siire gerc;ekle§meyecegine emindi. Sirri yok


etmek bu yiizden onemliydi. Ondaki bilgilerin ac;iklanmasi duru-
munda bu dii§iindiikleri c;ok daha erken ya§anabilirdi.
Masadaki iic; koltuktan birinin sahibi olan kardinal kirmizi
ciibbesi ic;inde bogazindaki gicigi temizledikten sonra soze girdi:
''Onemle belirtmeliyim ki, papa hazretleri bu durumdan son
derece rahatsizlar. Eger sir ac;iklanacak olursa milyarlarca insan
iizerinde haki 111i.yetleri son bulacagi ic;in biiyiik bir kaos olaca-
gindan endi§e ediyor. ''
Favorilerinden sac; liilelerinin c;iktigi, ba§inda beyaz bir tak-
ke olan haham ba§ini salladi.

505
''Ben de ayn1 fikirdeyim. insanlar1n bir arada ya§ayabilmele-
ri belli normlar1n etrafinda ger<;ekle§ir. Ayn1 milletten olma, ayn1
dine mensup olma gibi. Bunlardan birinin i<;i bo§altrsa insanlar1
yonetemez, yonlendiremezsiniz. Sava§lar <;1kmaya ba§lar. ''
Mo§e adama hak verdigini gostermek i<;in ba§1n1 sallad1.
Ancak masada oturan herkes <;ok iyi biliyordu ki yeryiiziinde
ya§anan sava§lar1n pek <;ogu din yiiziinden <;tkrnt§tt. Tarih bo-
yunca insanlar digerleri iizerinde hakimiyet saglamak i<;in dinle-
ri kullanm1§lard1. Hala da oyleydi. Diinyay1 kana bulayan teror
orgiitleri dini soylemle hareket ediyor, dini ideoloji etraf1nda ta-
kip<;i topluyorlard1. Yeryiiziiniin en biiyiik iki dininden biri olan
islam'1 temsil etmek iizere orada bulunan, milyarlarca Miislii-
man1n her y1l yapt1g1 Kabe ziyaretlerinden ak1l almaz bir servet
kazanan bu devletin temsilcisi olan prens arkas1na yaslanarak
elinde tuttugu alt1n kalemle oynamaya ba§lad1.
''Ben de farkl1 dii§iinmiiyorum. S1rr1n a<;1klanmas1 ve kitleler-
ce benimsenmesi durumunda sadece kaos ortaya <;1kmakla kalmaz
<;tkacak sava§larla diinya gezegeni bile tehlikeye girebilir. ''
''Mo§e giiliimsedi. Tiim diinyadaki hac gorevini yerine ge-
tiren Miisliimanlardan y1lda sadece 28 milyar dolar kazanan
Araplar yiizlerce y1ld1r sadece kendi dini yorumlama §ekillerini
tiim diinyadaki Miisliimanlara dayatmakla kalmamt§lar, ayn1
zamanda Arap kiiltiiriinii de yaymay1 ba§arm1§lard1. Biitiin
biiyiik kitaplar1 okumu§ olan Mo§e biliyordu ki hi<; kimse ger-
<;ekten onlarda yazan ilahi bilgileri i<;selle§tirememi§, anlayama-
m1§t1. Sadece bir y1ll1k Hae paras1 bile diinya iizerinde a<;l1ktan
k1vranan insanlar1n, minicik <;ocuklar1n ve yoksullukla sava§an,
su bile bulamayan iilkelerin sorunlar1n1 <;ozerdi ama ama<; hi<;bir
zaman bu olmamt§tl diinyada. Arna<; her zaman daha fazla gii<;
ve parayd1. Ellerini masan1n iizerinde birle§tirerek kendinden
emin bir tav1rla konu§tu Mo§e:
''Merak etmeyin, yeni nigahdar1n kim oldugunu biliyoruz.
K1sa bir siire sonra ele ge<;irmi§ olacag1z. ''
Kristal §i§edeki safran rengi viskiden bardag1na doldurup
biiyiik bir yudum alan Mo§e yine de tedirgindi. Onu bu derece

506
tedirgin edense her ne kadar kontrol kendindeymi§ gibi goriinse
de olmamas1yd1. Bir an evvel oglunu Tiirk yetkilerden geri al-
mal1yd1. Ard1ndan nigahdar1n pe§ine dii§eceklerdi yeniden. Ma-
san1n iizerinde duran telefondan bir numara ~evirdikten sonra
kar§1dan mekanik bir erkek sesi duyuldu. Mo§e kararl1 bir §ekil-
de son talimat1n1 verdi:
''Fikir degi§tirdim. Hemen bir operasyon ba§lat1n.
istanbul'un en kalabal1k yerinde olsun ama. Mesaj1m1z daha an-
la§1l1r olur boylece. ''

507
58

BAGDAT

MS 9 Mart 922 Sal1

iine§ olanca yak1c1l1g1yla gokyiiziinde yava§ yava§ alc;al1-


yordu. Sehrin kumlarla kapl1 sokaklar1nda biiyiik bir te-
la§ vard1. insanlar evlerine, i§ yerlerine kilit vurarak Bab'el-Tak
meydan1na akin ediyor, c;ocuklar giilii§erek etrafta ko§U§turu-
yor, sokak kopekleri kalabal1ktan ve giiriiltiiden rahats1z olmu§
bir vaziyette havl1yorlard1. Miithi§ bir ugultu yiikseliyordu her
k6§eba§1ndan. Her hafta kurulan pazar yeri kald1r1lm1§, yerine
ah§ap bir platform kurulmu§tu iki giin once. insanlar ah§ap
platformun gerisinde kendilerine bir yer bulmak ic;in iti§ip ka-
k1§1yor, yenileri geldikc;e c;ogalan kalabal1k nedeniyle kendi ara-
lar1nda tart1§1yorlard1. Meydandaki platformun bir ko§esine
haz1rlanm1§ daragac1n1n etraf1nda iki giindiir hie; k1p1rdamadan
nobet tutan insanlar vard1. Ne yemek yiyor, ne su ic;iyor, ken-
dilerinden gec;mi§c;esine ag1t yakarak agl1yorlard1. Bunun etra-
f1na bir grup giivenlik gorevlisi s1ralanm1§, halk1n platformun
iizerine c;1kmas1na ve arbede ya§anmas1na engel olmaya c;al1§1-
yordu. Havada ter ve kan kokusu birbirine kar1§IDl§tl. Platfor-
mun bir k6§esinde biiyiik bir c;arm1ha gerilmi§ olan neredeyse
bir deri bir kemik bir adam ba§1 oniinde bayg1n vaziyetteydi.

508

Bileklerinden ~ivilerle baglanm1§tl ~arrmha. Sag eli ile sol ayag1


kesilmi§, akan kan yap1§ yap1§ kara bir gol olu§turmu§tu bu-
lundugu yerde. Kesilmi§ uzuvlar platformun iizerinde oyuncak
gibi duruyordu. Sanki balmumundan yap1lm1§, ger~ek bir insana
ait olmayan uzuvlar gibilerdi. Gokyiiziinde ~1gl1k atarak u~an
le§ yiyici ku§lar, av1n1n etrafi.nda daireler ~izerek dolanan y1rt1c1
hayvanlar gibi uygun an1n gelmesini bekliyordu. Yiizlerce kara
sinek kan, d1§k1 ve idrar dolu platformda u~u§uyor, arada esen
hafif bir riizgar kokuyu daha beter hale getiriyordu.
Uzun boylu, geni§ omuzlu, iri yar1 bir adarmn platforma
~1kmas1yla etraf sessizle§ti. Siyah bir ciibbe giymi§ adamin kara
gozlerinin oldugu yiiziinde yara izleri vard1. Kip1rt1s1z duran ince
dudaklar1 toprakta olii yatan iki solucana benziyordu. Gozleri
sanki kar§1s1nda bir insan seli yokmu§ gibi uzaklara bak1yordu.
Gorevini en dogru §ekilde yapt1g1na olan inanc1yla ~enesini gu-
rurla yukar1 kald1rrm§t1. Cellar Ebii'l-Haris'ti bu.
Az ileride kalabal1k bir kafile goriiniince kalabal1k yeniden
iti§ip kakt§maya ba§lad1. Gelenler saray e§raf1yd1. Pahal1 ipek
kuma§lardan yap1lm1§ kaftanlar1 ve gosteri§li sar1klar1 ile kendi
aralar1nda f1s1lt1 §eklinde konu§arak onlara ayr1lm1§ ozel alana
ge~tiler. Bir grup askerin korumas1 e§liginde gelen Vezir Hamid
tam ortalar1ndaki geni§ koltuga oturup kendisine selam veren
halka ba§1yla kar§1l1k verdi. Ard1ndan elini kald1rarak cellada
ba§lamas1n1 i§aret etti. Onun i§aretini goren cellar iizerindeki
siyah ciibbeyi ~1kar1p bir kenara koydu. Ostii ~1plak bedeninin
alt1nda siyah kuma§tan dokiimlii bir §alvar vard1. Kalabal1ktan
miithi§ bir ugultu yiikseldi. insanlar ~1gl1k atmaya, alkt§lamaya
ba§lam1§lard1 yeniden. iki giindiir siiren bu i§kence yetmemi§ti
sanki onlara. Kan gordiik~e kuduran vah§i bir hayvan gibi daha
fazlas1n1 istiyorlard1.
Tam bu esnada gozlerini a~maya ~al1§t1 Hallac ancak goz
kapaklar1run iizerine agir birer kiil~e baglanrm§ gibiydi. Zar zor
a~t1g1 gozlerinden i~eri s1zan i§tl<la kendine geldi. Ne kadar za-
mandir kendinde degildi hat1rlamiyordu. Nerede oldugunu ya da
neler oldugunu da. Burnuna keskin bir kan ve d1§k1 kokusu geldi.

509
Nefesini kesen bir ac1 duyumsuyordu ancak bu ac1n1n nereden
kaynakland1g1n1 bilmiyordu. Sanki birisi kalbini sokiip c;1kart1-
yormu§c;as1na §iddetli bir ac1yd1 bu. Gozlerini biraz daha ac;a-
rak etrafm1 gormeye c;al1§t1. <;1gl1klar, alk1§lar ve yuhalamalar
ile biiyiik bir kalabal1g1n tam ortas1ndayd1. Yan1 ba§1nda dikilen
adam1 goriince hat1rlad1 her §eyi bir anda. Rabbine kavu§ma-
s1na say1l1 saatler kalm1§tl art1k. Y1llard1r sarayda siiren hapis
hayat1 diin itibariyle son bulmu§tU. Tutuklulugu boyunca defa-
larca iyile§tirdigi Halife Muktedir en sonunda Vezir Hamid'in
bask1lar1na boyun egmi§ ve onun oliim ferman1n1 imzalam1§t1.
Buna §a§1rm1yordu. <;ok daha once olmas1m beklemi§ti asl1n-
da bunun. insanoglunun bu diinyaya dogduktan sonra diinya
mal1 ve nimetleri ile gozlerinin kama§t1g1n1n ve her §eyi gerc;ek
sand1g1n1n fark1ndayd1. Birer illiizyondan ibaret olan makam,
koltuk ya da s1fatlar Allah'1n yeryiiziindeki elc;isi olduguna ina-
nan insanlar1 bile biiyiiliiyordu. Ancak tiim bu olanlar1n hic;bir
anlam1 yoktu. Hepsi ve her §ey yiice Rabbinin ona gonderdigi
s1navlard1. Hepsini verdigi nimetler gibi sevgiyle kucakl1yordu.
Tamamen teslimdi O'na. Akl1na Hristiyanlar1n peygamberi isa
geldi ans1z1n. Onu da kendi halk1 bir meydan da c;arm1ha gererek
i§kencelerle oldiirmemi§ miydi? isa'n1n da onun o an hissettikle-
rinin ayn1s1n1 hissettigine emindi. Oyle olmasa Rabbine kendisi-
ne i§kence ederek oldiirenler ic;in ''Onlar1 bag1§la, ne yapt1klar1-
n1 bilmiyorlar!'' der miydi? Evet tam olarak boyle hissediyordu
o da. Bu diinya denilen aleme gelen her insan kendi gerc;egini
unutmu§, etraf1n1 saran §eylerin gerc;ek olduguna, ic;inde ya§ad1g1
bedenin, ona verilen ismin, s1fatlar1n kendisi olduguna inanm1§-
t1. Akl1na Hindistan'a gittiginde tan1§1p aylarca misafiri oldugu
arkada§1 Mingma geldi. Onunla ilk tan1§t1g1nda soyledigi sozleri
daha diin gibi hat1rl1yordu.
''Gordiigiin, duydugun, deneyimledigin her §ey bir illiizyon-
dur. Dinler, ogretiler, sozler de oyle. Tek gerc;ek senin ic;indedir.
Sen ne dogdun ne de oleceksin. Bu beden de sen degilsin. Ne
zaman saf bilinc; oldugunu idrak edersen diinyay1 gerc;ek haliyle
gormeye ba§lars1n."

510
0 gii.ne degin ta yii.reginde hissettigi hakikatin ne oldugunu
idrak etmi§ti seyahati s1ras1nda. Ve sonras1nda insanlara bunu
anlatabilmek ic;in ya§amay1 sec;mi§ti. Biliyordu insan ancak ay-
d1nland1g1 takdirde bu gerc;egi alg1layabilirdi. Pek c;ok ki§i bu
gerc;ege ancak olii.m an1nda vak1f olabilecekti. Sozleri yii.zii.nden
yanlI§ anla§1lacag1ru, cezaland1r1lacag1n1, ac1 c;ekecegini, yalruz
kalacagm1 biliyordu. Diger sufilerin onu yaln1z b1rakacaklarm1,
arkalar1n1 doneceklerini, s1rlar1 halka ac;arak hata ettigini dii§ii-
neceklerini de biliyordu. Ancak nas1l en bii.yii.k sevgilisinin, Yii.ce
Rabbinin bir parc;as1 oldugu o ilahi varl1g1n gerc;egini anlatma-
dan durabilirdi? Kurumu§ kanla yapI§ yap1§ olmu§ kirpiklerini
k1rp1§t1rmaya c;al1§arak bedenine bakt1. Sag elinin oldugu yerde
kan, kemik ve etten ba§ka bir §ey yoktu ortada. Sol ayag1n1n
oldugu yerden kurumu§ et parc;alar1 sark1yordu. Ac1 dayan1lmaz
boyuttayd1 ama hic;bir §ey hissetmiyordu asl1nda. Bii.tii.n vii.cudu-
nu lime lime dograsalar da ''Gerc;ek O'' oldugu gibi duruyordu
ic;inde. Bunu net bir bic;imde hissediyordu. Mingma hakl1yd1.
Onlar ona i§kence ederek oldii.receklerini zannediyorlard1 ama
gerc;ekte ne oldii.rme vard1 ne de olii.m. Bii.tii.n bunlar bir sahnede
olup biten hallerdi sadece. T1pk1 c;okmekte olan bir bina gibiydi.
E§yalar ve ya§ayanlar zarar gorse de bo§luk oldugu gibi kal1-
yordu. Yani beden yok olabilirdi ama bu ozii.n yok oldugu anla-
m1na gelmezdi. Sadece bir beden oldugunu du~unenler olecegini
zannederler diye gec;irdi ic;inden. Yiizii.ne bir gii.lii.mseme yay1ld1.
Kalabal1ktan biri bag1rd1:
''Deli bu adam! Onca i§kenceye ragmen gii.lii.yor hala!''
''Kendini bilmezin teki o! Demek ki az geldi cezas1! Daha
beterini hak etmekte !''
''Hemen oldiirmeyeceksin bunu! Yava§ yava§ oldiireceksin
ki giilmek neymi§ anlas1n! ''
Birden ba§ka sesler de duyuldu.
''Allah'tan korkun! iyi bir Miisliimana bu yap1l1r m1 hie;?''
''Yetmedi mi yap1lan i§kenceler hala? 0 yiice bir zatt1r! Ona
bu yap1lanlar1n bedelini Allah soracakt1r!''

511
Hallie yanda§lar1 ile kar§1tlar1 kar§1l1kl1 soz diiellosuna gir-
mi§, ard1ndan yumruklar havada uc;:u§maya ba§laffil§tI. Kalaba-
l1kta biiyiik bir dalgalanrna meydana gelmi§, insanlar bag1r1yor,
agl1yor, feryat ediyorlard1. Sanki onea kalabal1k tek bir viieut
haline gelmi§ti. Gorevliler nizam1 saglamaya c;:al1§1rken birden
etraftaki diikkinlardan birinden alevler yiikselmeye ba§lad1. Or-
tal1k kari§mI§tI yeniden. Giinlerdir c;:1kart1lan yangmlarm haddi
hesab1 yoktu. Askerler olaya miidahale etmek ic;:in o tarafa ko§-
tururken olan biteni bir oyun seyreder gibi izleyen Vezir Hamid
platformun iizerinde duran yard1me1s1na eliyle ba§lamas1n1 i§aret
etti. Ufak tefek adam kendinden biiyiik sar1g1yla celladm yarn-
na giderken bir adam kalabal1g1n aras1ndan s1yrtl1p one f1rlad1.
Hallie ba§1n1 kald1rd1gmda goz goze geldi onunla. Yiiziinde bir
tebessiirn olu§tU. Bu §ehre ilk geldiginde dost oldugu yolda§1yd1
bu adam. Son an1nda da onu yaln1z b1rakmam1§, iki giindiir bu
meydanda aglay1p duruyordu. Ebu Bekir yanaklar1ndan ya§lar
siiziiliirken yarnna yakla§maya c;:al1§1yordu. Kalabal1k vah§i bir
hayvan gibiydi adeta. Cellat ald1g1 emirle elinde devasa bir k1l1c;:-
la Hallie'1n yan1na yakla§rrken bag1rt1lar, hayk1r1§lar, aglamalar
yiikseldi. insanlar c;:1gl1k c;:1gl1galard1. Ebu Bekir olanlara inana-
m1yordu.
''Ben sana s1rlar1 halka ac;:ma demedim mi?'' diye bag1rd1.
Hallac giiliimseyerek bakt1 ona. Cellat yan1na ula§t1g1nda
ba§InI gokyiiziine kald1r1p bag1rarak kendi kendine konu§maya
ba§lad1:
''Ya Rabbim! Sensin bu her yandan teeelli eden! Sana yalva-
r1yorum ya Rabbim! Yiiziiniin alevinden bana ac;:1k k1ld1g1n1 ba§-
ka herkesten gizleyerek, gizemlerine goz atmam ic;:in bana verdi-
gin izni ba§ka herkesten esirgeyerek bana verdigin bu murluluk
ic;:in sana te§ekkiir etme liitfunu benden esirgeme! Bak §U insan-
lara! Sana yakla§mak ic;:in beni oldiirmek iizere toplanm1§lar!
Bagi§la onlar1! Bana ac;:ik ktld1g1rn onlara da ac;:1k k1lsayd1n bu
yapt1klar1n1 yapmazlard1! Ve onlardan gizledigini benden de giz-
lemi§ olsayd1n bu katland1g1m s1namaya dayanamazd1m. Hamd
37
olsun sana yapt1klar1nda! Hamd olsun sana istediklerinde!"

37 Louis Massignon - Hallac1 Mansfir'un <;:ilesi

512
Birden eellat Ebii'I-Haris yiiziine okkal1 bir tokat patlatt1.
0 kadar §iddetli bir tokatt1 ki sesi metreleree oteden duyuldu.
Burnundan f1rlayan k1pkJ..rm1z1 kan bahar yagmurlar1 gibi etraf1
sulay1p, ~enesinden a§ag1 akarken Ebu Bekir biiyiik bir feryat
kopard1. Bir yandan bag1r1yor bir yandan iizerindeki giysileri
par~al1yordu.
''Allah'1m bu hak m1d1r? Seni boyle seven kuluna yap1lan-
lar reva m1d1r?'' diye inlerken goz goze geldi yeniden Hallie'la.
Hallie ona bakarak ama Rabbine konu§may1 siirdiirdii. Onea
kalabal1ga, ae1ya, kana ve pislige ragmen sakin ve huzur dolu
goriiniiyord u.
'' Allah'1m! Sen, sana isyan edenlere bile sevgi beslerken senin
i~in i§keneeye ugrayanlara rahmet etmeyeeegin nastl dii§iiniiliir?''
Ard1ndan dostuna giiliimsedi.
''Korkma! Bu olanlar sadeee bir sahne. Her §ey gibi gelip
ge~iei. Ger~ek Ben'e kimse zarar veremez. Arkamdan aglama.
Sana b1rakt1g1m s1rr1 sakla sadeee."
Ebu Bekir ~ok net hat1rl1yordu Hallie'1n o geee ona verdi-
gi emaneti. Zaman1 gelinee a~1p bakaeaks1n demi§ti ona. Ve o
zaman1n geldigini anlayaeaks1n merak etme diye eklemi§ti. Ne
demek istedigini §imdi daha iyi anl1yordu. Ba§1n1 sallad1. Birka~
ad1mda ona biraz daha yakla§tl. 0 olmadan yoluna nas1l devam
edeeegini bilmiyordu. Ciineyd-i Bagdadi ile baglad1g1 tasavvuf
yoleulugu Hallie ile anlam kazanm1§, ogrendigi bilgileri onunla
hazmetmi§ti. Ogretmeni onu terk ediyordu §imdi. Sesini duyma-
s1 i~in bag1rarak sordu.
''Tasavvuf nedir ya §eyhim?''
''En basit mertebesi §U anda gordiigiin §eydir. Yemin ol-
sun ki Allah'1n verdigi nimetlerle 1st1raplar aras1nda bir fark
gormedim. ''
Ebu Bekir yutkundu. Ard1ndan yine sordu:
''Peki tasavvufun en yiiee mertebesi nedir?''
''Onu birazdan goreeeksin."
Cellat giimii§ p1r1lt1lar sa~an k1l1e1 havaya kald1rd1g1 an ~1g-
l1klar oyle bir boyuta ula§tI ki insan1 sag1r edebilirdi. Kalabal1k

513
iti§ip kak1§1yor, haykir1yordu. Tam bu esnada vezir elini kald1-
rarak yeni bir i§aret verince cellat durdu. Yard1mc1s1 giir sesiyle
bag1rmaya ba§lad1:
''infaz gerc;ekle§meden evvel Vezir Hazretleri suc;luya son
soziinii soylemesi ic;in bir §ans vermek istiyor. Ne demek istersin
Hiiseyin Bin Mansur? Pi§man m1s1n ya pt1klar1na? ''
Hallac gozlerini k1sarak Vezir Hamid'e bakt1. Ard1ndan gii-
liimseyerek cevap verdi:
''Yiice Rabbim gordiigiin ve goremedigin her §ey tek bir §e-
yin ta kendisidir. Her §ey O'dur. 0 her §eydir. -Oziintiim sadece
benim gorebildigim hakikatin bir parc;as1n1 bile sizlere gostere-
memi§ olmamd1r. Tiim yaptiklar1n1z ic;in sizi bag1§l1yorum. Yiice
Rabbim de bag1§las1n. Son soziim Ene'l Hak't1r! ''
Ard1ndan biitiin giiciiyle bagird1:
''Ben O'yum!''
Hamid'in k1§ denizleri kadar sert ve karanl1k gozlerinde bii-
yiik bir hiddet belirdi. Bu son anda bile bu adama ba§ egdireme-
mi§ti. Onca i§kenceye, onca k1rbaca, onca ac1ya ragmen Hallac
bir adrm geri atmam1§, asla bagirmam1§, aglamarm§, yalvarma-
m1§t1. Bir giin once uzuvlar1 kesilirken g1k1 dahi c;ikmam1§t1. San-
ki bedeninin ic;inde degil gibiydi. Cellat bile §a§1rm1§t1. Boyle bir
§ey gormedim demi§ti sadece. 0 andan itibaren anlam1§t1 ki ne
kadar fazla oliim an1n1 uzat1rsa hakk1ndaki efsaneler de o kadar
biiyiiyecekti. Zira daha §imdiden pek c;ok soylenti yay1lmaya ba§-
lam1§t1 kentte. Ona hayran olan daha biiyiik hayranl1k besliyor,
sempati duyanlar seviyor, ho§lanrnayanlar bile sayg1 duyuyordu.
Soylentiler halifeye ula§madan i§i bitirmeliydi. Zira halifenin
idam konusundaki karars1zl1g1na, "Eger sornas1nda bu konuda
bir sorun ya§arsan1z beni idam edin! '' diyerek giivence vermi§ti.
"Eger o adam oldiiriilmezse §eriat1 degi§tirecek ve onun ard1n-
dan herkes <linden donecektir. Bu da devletin y1k1lmas1 demek-
tir'' diye de iyice korkutmu§tu. Hallac'm oliisii de dirisi kadar
sorun yaratabilirdi, daha iyi anl1yordu bunu §irndi. Ofke ic;inde
ba§1yla i§aret verdi cellada. iki adam Hallac'1 insanlar1n c;1gl1klar1
e§liginde gerildigi hac;tan indirdi. idam sehpas1n1n iizerine yat1r1p

514
ellerini ve ayaklar1n1 iplerle baglad1lar oldugu yere. Cellar giimii§
rengi k1l1c1 kald1rd1g1nda gokyiiziinde bir kartal uzun bir c;1gl1k
arr, bir anda. Bir ku§ siiriisii ayn1 anda havaland1. K1l1c; yere in-
diginde kalan son elini de kopard1 yerinden. Kalabal1k azg1n bir
hayvan gibi inlemeye ba§lad1. Ac;1lan yaradan f1§k1ran raze kan
yagmur gibi iniyordu yere. Hallie ne bagirdt ne de inledi. Sadece
ayn1 kelimeyi tekrarlay1p duruyordu:
''Bir! Bir! Bir! Bir!''
Tamamen teslim olmu§tU olana o anda. Ebu Bekir kendini
parc;alayarak aglamas1na son verdi. Arkada§1na bakt1. Onun o
anda bedeninde olmad1g1n1 anlad,. Ha.la canl1yd1. Nefes al1p ve-
riyordu ama art1k Rabbiyle birlikteydi biliyordu. Ona geri don-
mii§~ onunla biitiinle§mi§ti. Yanaklar1ndan ya§lar siiziiliirken
k1l1c1n yeniden havaya kalk1p indigini gordii. Hallac'1n kalan
son ayag, da yerinden koparken h1c;k1rmaya ba§lad1 Ebu Bekir.
C::ektigi zulme, ac,ya degildi aglay1§1. Hallac', bu son anda an-
layabilmesine agl1yordu. Bunca zamand1r sozlerinin ard1ndaki
gizemi kavrayam1yor, ne demek istedigini tam olarak idrak ede-
miyordu. Lakin §imdi, bu sahneyi izlerken anlam1§tt her §eyi. Bir
derken ne demek istediginin fark1ndayd1. 0, O'ydu. 0, ondayd1.
T1pk1 yaratt1g1 her §eyde oldugu gibi. Etraf1na goz gezdirdi. Tiim
bu insanlar, hayvanlar, ta§, toprak, gokyiizii, hayvanlar, bitkiler,
denizler, tiim madde. Her §ey O'ydu. Nasti ki damlalar okyanu-
sun bir parc;as1yd1, onlar da ilahi olan1n bir parc;as1yd1 gerc;ekten
de. Beden gec;ici bir evdi sadece. 0 anda bir giin evvel infaz ba§-
lamadan evvel Hallac'1n soyledikleri geldi akl1na. Ona sormu§tu:
''Tiim bu olanlar O'nun sana gosterdigi s1rr1n1 digerlerine
ac;1klad1g1n ic;in olmas1n sak1n?''
''Allah ad1na hen onun s1rr1n1 if§a etmedim. i§ oyle olsayd1
peygamberlerin c;ektikleri azaplar1n onlar, cezaland1rmak ic;in
verildigini soylemek daha dogru olurdu. Ben onun saadetini de
felaketinden bir an bile ay1rt etmedim. ''
Giimii§ rengi k1l1c; havada son kez doniip Hallac'1n boynuna
inerken Ebu Bekir gozlerini kapad1.
''Ene'l Hak! '' dedi f1s1lt1 halinde.

515
59

UL

ar bembeyaz bir battaniye gibi tiim §ehrin iizerini ortmii§,


rii.zgar buzdan di§leriyle 1s1r1yordu. Evlerin, aga~larm, so-
kaklar1n ve otomobillerin iizeri kal1n bir kar tabakas1 ile kap-
l1yd1. istanbul bu haliyle yeni bir geline benziyordu. Caddeler-
deki trafik yogunlugu azalm1§, toplu ta§1malar ve sokaklardaki
tek tiik insanlar d1§mda kimseler gorii.nmiiyordu etrafta. Hava
soguk ama yumu§akt1. Aga~ dallar1nda biriken kar1n dii§me-
si sonucu ara ara pof sesi geliyordu yiiriidiigii yollarda. Sokak
kopekleri apartmanlar1n giri§lerine s1g1nm1§, kediler iirkek har-
ketlerle ~op bidonlar1n1n etraf1nda yiyecek ar1yorlard1. Uzaktan
bogazdan ge~en vapurlar1n ~evresinde dort donen mart1lar1n ~1g-
l1klar1 duyuluyordu.
Bir aya yak1nd1r yatmakta oldugundan iyice zay1flam1§ ba-
caklar1n1 a~mak i~in dakikalard1r yiiriiyordu Algan. Soguk hava
ona kendisini canl1 hissettiriyordu. Ayag1nda kal1n kar botlar1yla
bembeyaz sokaklarda arkas1nda izler b1rakrrken son haftalarda
olan bitenleri dii§iiniiyordu. Ya§ad1klar1 ak1l al1r §eyler degildi.
Bazen hayatta olduguna inanam1yordu. Tiim hayat1 yolunda,
belli rutinler e§liginde siirerken bir anda tepetaklak olmu§, ug-
runa ornriinii verdigi her §ey ellerinin aras1ndan kay1p gitmi§,

516
sonra bir filmin sondan ba§a oynat1lmas1 gibi ag1r ag1r yoluna
girmeye ba§lam1§t1. Riizgar §iddetini artt1r1rken cep telefonu-
nun ekran1n1 a~1p e-mail'lerine girdi. Daha evvel okunmu§ olan
e-mail'i yeniden a~1p bakarak mutlulukla giiliimsedi. Olaylar1n
ba§lang1c1 s1ras1nda kendisine gazeteyle ve televizyonla ili§iginin
kesildigini bildiren yonetim, akland1ktan sonra bir kar1§1kl1k
oldugunu belirterek haz1r oldugunda onu beklediklerini belir-
ten bir e-mail yollam1§t1. <;ok k1zg1nd1 onlara ama ald1g1 e-mail
onu mutlu da etmi§ti. On giinden fazlad1r gazetelerin man§et-
lerini siisliiyor, i§ adam1 Haydar Doganer cinayetinde polise
yard1m etmesinden ovgiiyle bahsediliyordu. Hatta bir gazetede
kariyeri ve hayat1 neredeyse bir yaz1 dizisi haline getirilmi§ti.
Ad1nm olaya kar1§mas1n1n katilin bizzat yapt1g1 bir §ey oldugu
ve adam yakalan1nca tiim ger~egin ortaya ~ikt1g1 belirtilmi§ti.
Telefonlar1 da susmuyordu giinlerdir. Olaylar s1ras1nda bir kez
bile ~almayan telefonu dur durak bilmeden ~al1yor, y1llard1r se-
sini dahi duymad1g1 tan1d1klar1 aray1p duruyorlard1. Algan bu
ikiyiizliiliikten nefret ediyordu ama biliyordu ki insanoglunun
i~inde bu hep vard1. Kendisine zarar gelecegi endi§esiyle deger-
lerini hi~e sayabilir, masum oldugunu dii§iindiigii ki§ilere dahi
s1rt ~evirebilirdi insanlar. 0 nedenle hi~biri umurunda degildi.
Her zaman mesafeli ve biraz soguk bilinen biri olarak bu oze-
likleri §imdi ona avantaj sagl1yordu. Kimseyle gorii§miiyordu.
Akl1 sadece ~irin'deydi. Ve gozii gibi bak1p yan1ndan ay1rma-
d1g1 hatta yap1§1k ya§ad1g1 el yazmas1nda. Ad1mlar1n1 yava§la-
t1p arkas1na bakt1g1nda hastaneden ~1kt1g1ndan beri kendisini
koruyan polislerin ekip otomobiliyle ag1r ag1r onu takip ettik-
lerini goriip el sallad1. Bu §ekilde ya§amak biraz tuhaft1 ama
buna mecburdu da. Online doniip ad1mlar1n1 s1kla§t1r1rken cep
telefonundan Twitter uygulamas1na girdi. An1nda timeline'1na
bir dolu haber dii§tii. Giinlerdir iilkenin tek konusu Taksim'de
Frans1z Konsoloslugu'nun oniinde patlayan bombayd1. ilki bir-
ka~ hafta evvel Ankara K1z1lay'da patlam1§ ve yine ~ok say1da
insan yaralanm1§, iki ki§i hayat1n1 kaybetmi§ti. Bu seferkinde
§ans eseri olen olmam1§t1 ama epey bir yaralanan vard1. Ayn1

517
anda iilkede dolar hii;bir neden olmaks1z1n bir gecede dokuz lira
olmu§, ard1ndan sekize gerilemi§ti. Hii;bir ekonomist olan biten-
leri ai;1klayam1yordu. byle biiyiik kaos olu§maya ba§lam1§t1 ki
insanlar ne yapacaklar1n1 §a§1rm1§lard1. Dovizle borcu olanlar1n
biri;ogu bir gecede iflas etmi§ti. Dayanmaya i;al1§an daha biiyiik
§irketler ise panik haldeydi. Yoneticiler art arda ekranlara i;1k1p
bunu yapan lobilere iistii kapal1 mesaj yollasalar da Algan tiim
bunlarm neden oldugunu biliyordu. Gogsiinde saklad1g1 el yaz-
mas1n1 eliyle s1k1§t1r1p daha i;ok viicuduna bast1rd1. Tiim olan bi-
tenler onun yiiziindendi. Ve tabii haftalard1r Tiirkiye'de tutuklu
bulunan Joseph Eshkenazi yiiziinden. Algan adam1n bunu hak
ettigini biliyordu ama eninde sonunda serbest b1rak1lacag1na da
emindi. Joseph Eshkenazi gibi onemli birini elinde bulundurmak
Tiirkiye'nin elini giii;lendiren bir §eydi. Onu teslim etmek kar§1-
l1g1nda mutlaka baz1 istekleri olacakt1. Onlar1 alana kadar ver-
meye niyetleri yoktu. Bu nedenle Tiirkiye'ye gozdag1 vermek ii;in
harekete gei;mi§ ve diigmeye basm1§lard1. Aralar1ndaki anla§ma-
ya ve birbirlerinden talep ettikleri §eylere gore sonui;lanacakt1
her §ey. Ve bu i;ok uzun siirmeyecekti, biliyordu. Zira uluslarara-
s1 diplomaside hii;bir §ey i;ok uzun siirmez, her §ey en k1sa siirede
neticelenirdi. bzellikle boylesi kritik ki§iler ve durumlarla ilgili
meseleler.
Minik kristallere benzeyen kar taneleri gokyiiziinden yeniden
nazl1 bir gelin edas1yla siiziiliirken Cemil Molla Ko§kii'niin tarihi
i;eperi de uzaktan goriilrneye ba§lamI§tI. Adrmlar1n1 h1zland1rd1
Algan. Gei;en hafta New York'a giden ~irin'le k1sa bir siire son-
ra yeniden bir araya geleceklerdi. Bundan evvel onun da burada
yap1lmas1 gerekenleri halletmesi gerekiyordu bir an evvel. Adam-
lar1n el yazmas1n1 ele gei;irene kadar pe~lerini b1rakmayacakla-
r1n1 biliyordu. Bu nedenle elini i;abuk tutmal1, ne yapmalar1 ge-
rektigine bir an evvel karar vermeliydi. bncelikle Haydar Bey'in
kiitiiphanesinden baz1 nadide kitaplar1 almas1 gerekiyordu. Zira
ii;inden i;1kamad1g1 baz1 §eyler vard1. Kar yagI§I h1zlan1p kal1n
ve bozulrnam1§ bir §ekilde birikmeye ba§lad1g1nda i;oktan ko§ke
giden sokaga sapm1§t1 bile. Ko§kiin i;evresini saran ulu agai;lar

518
iizerlerinde biriken karla bembeyaz sanat eserleri gibi goriinii-
yorlard1. (:at1daki k1rm1z1 kiremitleri tamamen karla kaplamI§
~eperi beyaz olan ko§k neredeyse goriinmez olmu§tu. Golgesi bir
k1l1~ gibi oniinde uzanan bah~eyi boydan boya kesiyordu. Algan
bir masal1n i~inde yiiriiyormu§ gibi hissetti kendini. Ad1mlar1n1
stk..Ia§ttr1p evin ~evresindeki aga~lar1n arasmdan ge~ip bah~eye
girdi. Sanki bulutlar1n iizerinde sihirli bir yere gelmi§ti. Kap1-
n1n hemen oniinde botlar1nda biriken karlar1 ayaklar1n1 yere
vurarak temizledikten sonra ~irin'in kendisine verdigi anahtar-
la kap1y1 a~t1. i~eri girerken gozii onu koruyan polislere tak1ld1.
Ara~lar1ndan inip ko§kiin ~evresindeki yerlerini almt§lar, kendi
aralar1nda sohbet ediyorlard1.
i~eri girdigi anda kendisini tuhaf hissetti Algan. Bu eve son
geli§inde ya§ananlar kare kare gozlerinin oniindeydi. Abdiilra-
him Hoca'n1n nas1l vuruldugu, Joseph'in Sirin'i rehin ald1g1 an
ve kendi vurulma an1. Hepsi ama hepsi saniye saniye zihninin
i~inde yeniden oynuyordu. Soguk bir iirperti hissetti s1rt1nda. Bu
evde fazla kalmak istemiyordu. Htzla giri§i ge~ip biiyiik salo-
na girdi. Evdeki son olaylardan sonra belli ki ~irin bir temizlik
yapt1rm1§t1. Kan izleri kaybolmu§, ko§k sanki o ya§an1lanlar hi~
olmamt§ gibi olanca sakinligi ve ha§metiyle ya§amaya devam
ediyordu. Duvarlardaki tablolar, antika e§yalar, bordo renkli ka-

dife koltuk tak1m1 oldugu gibi duruyordu. Sadece devasa antika


avize degi§mi§, yerine yine olduk~a gorkemli ancak kristal degil,
bronz bir par~a gelmi§ti. Bu haliyle eski ile yeni kar1§m1§, sa-
lon biraz daha modern bir havaya biiriinmii§tii. Akl1na yeniden
olanlar geldi. Biiyiik bir gii~ kaynag1n1n insanlar1 nas1l yoldan
~1kard1g1na bizzat kendi gozleriyle §ahit olmu§tu. Ka~ ya§1na gel-
mi§ olan Abdiilrahim Orgiiplii bile yoldan ~1km1§ ve ak1l almaz
§eyler yapm1§t1. Ke§ke tum o olanlar hif ya§anmasaydt diye ge-
~irdi i~inden Algan. Abdiilrahim Hoca'ya en ~ok §imdi ihtiyac1
vard1 zira el yazmas1nda yaz1lanlardan hi~bir §ey anlamamt§tl.
Daha dogrusu yaz1lanlara bir mana verememi§ti. S1radan §iirler-
di ona gore hepsi. Hallac'm Allah a§k1n1 anlatan ve Tavasin'de
yazdtklar1n1n bir ba§ka §ekliydi. Tek fark §iir §eklinde yaz1lrm§

519
olrnas1yd1. T1pk1 Mevlana'n1n dizeleri gibi. 0 da Hallac'dan
etkilendigi i,;in bu tiir yaz1rn tarz1 belki de bir gelenekti. Bil-
rniyordu. Bildigi tek §ey okuduklar1ndan biiyiik bir sir, gizern
,;1kararnarn1§t1. Arna belki de kirnseler anlarnas1n diye boy-
le yaz1lm1~t1. Bat1ni yaz1lm1§ olan her ~eyde ikinci bir anlarn
daha vard1 ve Algan en ,;ok bu nedenle Abdiilrahirn Hoca'ya
ihtiya,; duyuyordu. Konunun iistad1 olan ba§ka birine bu de-
gerli ernaneti gosterrnek isterniyordu. Zira son ya§an1lanlar
ona ders olrnu§tu. Belki bu kiitiiphanedeki baz1 kitaplar ona
kitab1n §ifrelerini ,;ozrnede yard1rnc1 olurdu. Yava§ ad1rnlar-
la kiitiiphanenin oniine gidip kitaplar1 incelerneye ba§lad1 Al-
gan. Bir yandan inceliyor bir yandan da ilgisini ,;ekenleri ,;ekip
,;1kart1yor ve salondaki rnasan1n iizerine b1rak1yordu. Hepsi
,;ok eski ve birbirinden degerli kitaplar1n hangisine bakaca-
g1n1 §a§1rrn1§t1. Epey bir kitap goturmem gerekecek sanzrzm.
Bir siire kitaplar1 ay1r1p rnasan1n iizerinde biriktirdikten sonra
gogsiine ast1g1 ,;antas1n1n i,;indeki el yazmas1na dokundu Al-
gan. Geceleri bile onunla uyur olrnu§tu art1k. Bir an evvel bu
konuda ne yaprnas1 gerektigini bulrnas1 gerekiyordu. Pe§lerin-
deki adarnlar1n §akas1 yoktu. Derin bir nefes alarak koltugun
iizerine b1rakt1g1 biiyiik s1rt ,;antas1na kitaplar1 doldurdu. Baz1
kitaplar s1grnad1g1 i,;in onlar1 yan1nda getirdigi bez ,;antaya
doldurdu. Giri§e gidip hepsini kap1n1n yan1na b1rakt1. Bir §ey
unutup unutmad1g1n1 dii§iindii. Birden akl1na Haydar Bey'in
yatak odas1nda duran kitaplar geldi. Ne olduguna hit; dikkat
etrnerni§ti. Arna ba§ucunda durduguna gore belki onernli bir
§ey bulabilirdi i,;inde. Geri doniip rnerdivenlere yoneldi. ikinci
kattaki yatak odas1na ula§t1g1nda burnuna eski evlerde duyu-
lan ah§apla kar1§rn1§, naftalin kokusuna benzer bir koku geldi.
Yatag1n iizerine oturup ba§ucundaki kitaplar1 al1p kar1§t1rrna-
ya ba§lad1. Bunlar1n birka,; tanesi tasavvufla ve Hallac'la ilgili
kitaplard1. Giiniirniiz alirnlerinden Hallac yorurnlar1. Hayat1n1
anlat1yor ve Tavasin'i yorumluyorlard1. i,;Ierinden biri Frans1z
bilgin Louis Massignon'un Hallac ara§t1rrnas1yd1. Digerleri ise
ebced hesaplarnalar1yla ilgili kitaplard1. i§ine yarayan bir §ey

520
olabilir miydi i~lerinde emin degildi. Sayfalar1 kar1§t1r1rken cep
telefonun sesiyle irkildi. WhatsApp'a gelen mesaj1 a~1p okudu-
gunda bunun iiniversite dekan1ndan geldigini anlad1.
'' Algan Bey, az evvel size bir e-mail gonderdik. Dilediginiz
an okuldaki gorevinize ba§layabilirsiniz. Ogrencileriniz heyecan-
la sizi bekliyor. Sizi yeniden aram1zda gormekten biiyiik onur
duyar1z. Sevgilerimle. ''
Algan buruk bir giiliimsemeyle okudu mesaj1. Daha diine
kadar omriinii verdigi kariyeri onun i~in her §ey demekken art1k
eskisi gibi bir onemi kalmamt§tl. Zira art1k hi~bir §eyin onemi
olmad1g1n1, sahip oldugu her §eyin gelip ge~ici oldugunu fark
etmi§ti Algan. Okula donmeyi istiyordu asl1nda. Ogrencilerini
seviyordu. Gen~lere bildiklerini ogretmekten de zevk al1yordu
ama bu bilgileri yayman1n ba§ka yollar1 da vard1. Kitaplar yaza-
bilirdi mesela. Devir inan1lmaz bir devirdi. Sosyal medya iizerin-
den milyonlarca insana ula§abilirdi. insanlar bilmediklerinden ve
ara§t1Imad1klar1ndan dolay1 onlara anlat1lanlara inan1yor, ger~ek
san1yor ve ona gore ya§1yorlard1. Evet kesinlikle bunu yapabi-
lirim diye ge~irdi i~inden, ustelik kendi adzmz kullanmama bile
gerek kalmaz. Giiliimseyerek telefonunu cebine koyarken gozii
yatag1n kenar1ndaki duvarda as1l1 duran ~er~evelere tak1ld1. Ene'l
Hak'1n ve Allah kelimelerinin Arap~a yaz1l1§lar1yd1 bunlar. Ne
garip diye dii§iindii Haydar Bey tiim omriinii buna adam1§t1.
Hallac ve kay1p risaleler onun tiim hayat1n1 kaplam1§ ve en ~ok

sevdigi insandan dahi uzak kalmas1na neden olmu§tu. Yerinden


kalk1p ~er~evelerin oniine geldi. Dikkatle ikisini inceledikten son-
ra Ene'l Hak yaz1l1 olan1 yerinden ~1kar1p tekrar yataga oturdu.
Acaba bu ~er~eveyi alabilir miydi hat1ra olarak? Sirin'in bir §ey
soyleyecegini sanm1yordu. Zaren bundan sonraki hayatlar1 be-
raber ge~ecekti. En az1ndan neyi koruduklar1na dair bir simge
olurdu. Kitaplarla birlikte ~er~eveyi de alarak yerinden dogrulan
Algan ans1z1n durdu. Sa§k1n gozlerle duvara bak1yordu. <;er~eve-
den bo§alan yerde bir tuhaf11k vard1. Kalp at1§lar1n1n h12lanmaya
ba§lad1g.in1 hissetti. Yava§~a duvara dogru yiiriiyiip durdu. <;i-
~ekli duvar kag1dm1n simetrisi bir noktada bozuluyordu. Tzpkz

521
salondaki gibi. Ancak bu daha belli belirsizdi. Algan hemen du-
var kag1d1n1n biti§ noktas1ndan kag1d1 soymaya ba§lad1. C::is:ekli
kag1t kalkt1ks:a alt1ndan beyaz boya ortaya s:1k1yordu. Sa§k1nl1k
is:inde soymaya devam etti. Heyecandan elleri titriyor, kalp at1§la-
r1 h1zlan1yordu. S1rt1ndan soguk bir ter bo§ald1g1n1 hissediyordu.
Duvar kag1d1n1n son pars:as1n1 kald1r1nca §a§k1nl1kla donakald1.
Salondaki kasan1n s:ok daha kiis:iigii burada kar§1s1ndayd1. Nefesi
kesilmi§, soluk al1p vermekte zorlan1yordu Algan. Yiiziine dii§en
sas:lar1 ter is:inde kalm1§t1. Ne yapmas1 gerektigini, kasay1 nas1l
as:acag1n1 bilmiyordu. Akl1na Haydar Bey'in yazd1g1 mektuptaki
sure ve ayet numaralar1 geldi. H1zla kasan1n iizerindeki tu§lar-
dan siras1yla 0818 ve 6414 numaralar1na bast1. Oday1 dolduran
§iddetli ses girdigi say1lar1n dogru olmad1gm1 gosteriyordu. Kah-
retsin! Ne olabilir bu lanet §i(re! Yataga oturup sakinle§meye s:a-
l1§t1. Cevap salondaki el yazmas1nda olabilir miydi? Gogsiindeki
s:antay1 as:1p is:inden el yazmas1n1 s:1kard1. Her bir sayfas1n1 dik-
katle incelemesine ragmen bir i§aret dikkatini s:ekmiyordu. Biitiin
viicudu terden s1r1ls1klam olmu§tu. Durup derin bir nefes al1p
sakinle§meye s:al1§t1. Kendine gel, sakinle§! Birkas: derin nefesin
ard1ndan bir pars:a da olsa rahatlam1§t1. Simdi filmi geriye al1p
ipus:lar1n1 yeniden degerlendirmeliydi. ilk ipucu salonun ortas1na
s:izilen is: is:e ges:mi§ dairelerdi. Bunlar Hallac'1n simgesi olmal1y-
d1 .. Onunla ilgili bir s1rr1 i§aret ediyordu yani. Keza elinde tuttu-
gu Tavasin de buna bir gondermeydi. Sihirli karedeki 62 rakam1

ise el yazmas1n1n arkas1nda yaz1l1 olan listedeki Ene'I Hak tablo-


suna i§aret ediyordu. Ki bu dogru s:1kffil§t1. Bir diger ipucu ''Ha-
kikati Bulmak is:in Marifet Kap1s1ndan Ges:'' soziiydii. Bunun
ne oldugunu his: anlamam1§lard1. Geriye bir tek bu kal1yordu.
Bu demekti ki bu soziin is:inde bir §ifre gizliydi. Ama ne? C::an-
tas1ndan s:1kard1g1 not defterine bu sozii yazan Algan dikkatle
ciimleye bakmaya ba§lad1. Naszl bir an/am gizli ardtnda? 0 ana
kadar belli ki zahiri dii§iinmii§, ciimlenin bat1ni anlam1ru kavra-
yamam1§t1. Birden gozii Haydar Bey'in ba§ucunda duran kitap-
lara tak1ld1. Ebced hesab1! Miimkiin olabilir miydi? Ebced, Arap

522
alfabesindeki harflerin kolayl1kla ezberlenebilmesi i<;;in olu§turul-
mu§ bir harf dizisi ve bu harf dizisinin her birine tekabiil eden
bir rakamlar degeri sistemiydi. Harflerin her birine 1 'den 1000'e
kadar deger verilmi§ti. Bundan istifade edilerek <;;e§itli i§lemler
yap1l1rd1. Bu i§lemlere ebced hesab1 denirdi. Miisliimanlar bunu
pek <;;ok yerde kullanm1§t1. Yeni dogan <;;ocuklara verilen isimler-
den giinliik ihtiya<;;lara, haberle§meye; kitap ve makalelerden res-
mi devlet kay1tlar1na; say1mlar ve envanter hesaplar1ndan fizik,
matematik ve astronomiye kadar. Hatta Mimar Sinan'1n yapt1g1
eserlerin iizerinde <;;al1§1rken mimari 61<;,:iiler i<;;in ebced hesab1n-
dan yararland1g1 ortaya <;;1krn1§t1. Dini ve tasavvufi pek <;;ok keli-
me ve kavram1n ebced degerleri kar§1l1klar1n1 yaratt1g1 yap1lar1n
boyutlar1nda, modiiler diizeninin kurulmas1nda ve oranlarmda
kullanrn1§t1. Bu gizemli sistem tarih boyunca vak1f oldugu s1rlar1
ona haz1r olmayanlardan ve cahil halktan korurnak isteyen sufi-
lerin de en s,:ok kulland1g1 metodlardan biri olmu§tu. 0 nedenle
pek s,:ok tasavvuf erbab1 ve sufi ebced sistemi ile yaz1lar1 kayda
alrn1§, onlar1 okuyan ard1ndan bamba§ka bir anlam gizli oldugu-
nu asla anlayamam1§t1. Algan heyecan is,:indeydi.
Dikkatle not defterindeki bo§ bir sayfan1n en iistiine ciimleyi
yazd1.
''Hakikati bulmak is,:in marifet kap1s1ndan ges,:."
Ardmdan bu ciirnledeki kelirneleri Araps,:aya s,:evirrneye ba§ladt.
Bir iki saniye Araps,:a yazd1g1 ciimleye bakan Algan yiiksek
sesle okudu ciimleyi bir kez de Araps,:a olarak.
''Lilasver ale'l hakikati, tezhebe min helal bera'ati."
Derin bir nefes ald1ktan sonra h1zla kitab1 a<;;1p ebced tablo-
sunu buldu. Asl1nda harf s1ralamas1 Arap alfabesine gore degil,
ibrani harflerinin s1ralan1§1na goreydi. Her harfin kar§1l1k geldigi
say1y1 bularak altlar1na not etmeye ba§lad1.

-
~I Y. J~ 0-° l •• .l:i
,0)

523
1. m1sra
J(30) J(30) t(70) 6(500) .9 (6) J(200) t(70) J(30)
18(10) 1(1) J(3o) r(8) J(100) 18(10)
J(100) u(4oo)

2. misra
u(4oo) ~(700) t(8)(y 2) (40)r 0 (50)

t (600) (31) J(30) y (2)J(200) 1(1) t.(70) u(4oo)
Hesaplama yontemi:
1. m1sra biitiin harfler ebced degeri 1589
2. m1sra biitiin harfler ebced degeri 2534
Ebced kural1na gore toplam deger ~ok yiiksek ~1kt1g1nda
yiiksek olan misra kii~iikten ~1kar1l1r. Ayr1ca bu i§lemden once
''cezm''li siikun harfleri de say1lmaz yani;
1. misra 4 adet siikun harf

J(30)+ u(soo)+J(2oo)+J(3o) =760


1589-760= 829
Birka~ dakika sonra tiim harfler bitmi§ti. Hata yapmamak
i~in ~1kan say1lar1n hepsini telefonundaki hesap makinesine gi-
rip diigmeye bast1. Birinci m1sran1n ebced degeri 1589 idi. ikinci
m1sran1n ebced degeri ise 2534. Ebced kural1 geregi toplam deger
~ok yiiksek ~1kt1g1nda yiiksek olan m1sra kii~iikten ~1kar1l1yordu.
Ancak bu ~1karma i§lemi yap1lmadan evvel ''cezm"li siikun harf-
leri say1lmadan bir hesaplama daha yapmas1 gerekiyordu. Algan
h1zla sayfaya yeni harfleri ve degerlerini yazd1.
1. m1sra 4 adet siikun harf toplam1 760 ~1kiyordu.
J(30)+ u(soo) +J(2oo)+J(30) =760
Bunu ilk elde ettigi deger olan 1589'dan ~1kard1g1nda 829
say1s1n1 buluyordu.
ikinci m1srada ise 3 adet cezm'li siikun harf vard1.

~(700)+0 (50) +J(30)=780

524
Bunlar1n toplam1 780 ediyordu. ilk say1 2534'ten 780'i ~•-

kartt1g1nda 1754 say1s1na ula§1yordu.


2534-780= 1754
Algan dikkatle iki say1y1 alt alta yaz1p birbirinden c;1kard1.
Son olarak 1. m1sra degeri 829
2. m1sra degeri 1754
Biiyiik olan kiic;iikten ~1kar1l1r kural1
1754-829= 925
Sonu~ 925 idi.
Kalp at1§lar1n1n h1zland1gm1 hissediyordu. Bu say1 Hallac'1n
oldiigii zamanlara tekabiil ediyordu. Zira Hallac'1n oliim y1l1
tam olarak kesin degildi. Tarih~iler 922 ile 925 aras1nda gidip
geliyorlard1. Bu say1n1n elde edilebilmesi i~in uygun ciimlenin
bulunmas1 ~ok zordu. Binlerce kombinasyonun denenmesi ge-
rekmekteydi ki bu da imkans1zd1. 0 nedenle ~•kan sonu~ onu
heyecanlandU"mt§tl. Derin bir nefes ald1ktan sonra ikinci he-
saplama y6nte11,ioe ge~ti. Bu hesaplama metodunda ciimledeki
tiim noktal1 harfler ~•kar1l1yor, noktas1zlar say1l1yordu. Dikkatle
harfleri yazmaya ba§lad1.
2. hesaplama yontemi:
M1sradaki noktas1z harfler say1l1r noktal1lar c;1kartl1r.
Buna gore:
1. m1sra noktas1zlar toplam1: 495
J(30)+J(30)+t(70)+.,9(6) +J(200)+ t(?O)
J(30)+1!}(10)+ I(l)+J(30)+ L(8) +1!}(10)

2. m1sra noktas1zlar toplam1: 380

L(8)+ r(40)+~(31) +J(30)


I(1) + t(?O) + J(200)
1. m1sra toplam1: 495
2. misra toplam1: 380
Tarih dii§iirme kural1 iki m1srarun toplam1 875 say1s1ru ve-
riyordu. Algan heyecanla say1lar1 deftere yazarken akl1na bu

525
tarihin hangi olaya denk dii§tiigiinii merak edip h1zla yatag1n
ba§ucunda duran Louise Massignon'un kitab1n1 al1p sayfala-
r1 kar1§t1rmaya ba§lad1. Birkac; dakika sonra giiliimsedi. 875
Hallac'1n ilk hocas1 Sehl Tusteri taraf1ndan lurka giydirip sufi
oldugu y1ld1. Bu da demekti ki Haydar Doganer bu rakamlar1
bilinc;li olarak sec;mi§ti.
Ayaga f1rlay1p kasan1n yan1na gitti ve heyecan ic;inde elde
ettigi say1y1 tu§lamaya ba§lad1. Goz ac;1p kapay1ncaya kadar ince
bir t1k sesiyle kapak ac;1lm1§t1. Bay1lacak gibi hissediyordu Algan.
Sanki yer ayag1n1n alt1ndan kaym1§, tiim sesler kaybolmu§, bu-

lutlar1n iizerinde ba§ka bir diinyada gibiydi. Bedenlerin, seslerin,


goriintiilerin, varl1klar1n olmad1g1 ba§ka bir alem. Sadece hisse-
dilen, asla sozle tarif edilemeyen, insan1n zihniyle hic;bir zaman
eri§emedigi, ancak gonliiyle eri§ebildigi bir yer. Biitiin viicudu
ak1l almaz bir §ekilde titriyordu. ic;inden bir ses ona birazdan c;ok
onemli bir s1rra vak1f olacag1n1 soyliiyordu. Yava§c;a kapag1 ar-
dma kadar ac;1p ic;ine bakt1. Rulo haline getirilip siyah bir iplikle
baglanmI§ bir demet kag1t parc;as1 kar§1s1nda duruyordu. Kayip
risaleler. Titreyen parmaklar1yla ald1 onlar1. 0 kadar eskilerdi
ki kokusu bile as1rlar1 sakl1yordu sanki ic;inde. Yatag1n iizerine
oturup bagda§ kurdu. ipi c;ozerek kag1tlar1 ac;t1. <:;ok eski Arapc;a
ile yaz1lmI§tI kelimeler. Her bir sat1rda kalbinin gogiis kafesinin
ic;inde geni§ledigini, biiyiidiigiinii hissediyordu. Bedeninin ic;inde
degildi sanki art1k. Bedeni ona dar geliyordu. Hastanede ya§ad1-
g1 ak1l almaz deneyimi sanki orada yeniden ya§1yordu. Her §eyi
geriden izleyen ki§iydi o. Tiim olan biteni. Bu bedeni kullanan
ama o olmayan ki§i. Tiim olaylar1, durumlar1 ya§ayan, onlara
anlam vermeye c;al1§an, iyi ve kotii diye s1n1fland1ran, can1 ac1-
yan, ac1kan, susayan, seven, nefret eden ki§i o degildi. 0 tiim
bunlar1 ic;erden izleyen ki§iydi. Ne dogmu§tu ne olecekti. Ne bir
ba§I vard1 ne de sonu. ilahi oziin, O'nun bir parc;as1yd1 ama 0
degildi. Ya§I olmayan, viicudu olmayan ki§iydi. Nas1l anlayama-
m1§t1 bunu o giine degin. ''Sana §ah damar1ndan daha yak1n1z''
soziiniin manas1n1 as1l §imdi kavr1yordu. Evet oyleydi gerc;ekten
de. 0 insana en yak1n yerde, gonliindeydi. Gozlerinden ya§lar
akarken sat1Ilar1 okumaya ba§lad1:

526
''Sen kendini bilebilir misin ki O'nu bilesin?
Kendine bile yabanczyken arama O'nu bo§una.
Ama bulmak istiyorsan eger O'nu, yapacagtn tek §ey ifine
bakmakttr sadece.
Hem her §eydir 0, hem de hifbir §eydir.
Hem her §eyin ifindedir 0, hem her §ey de O'nun ifindedir.
Var olan her §ey O'dur asltnda.
Ancak hakikatte O olan, fizik alemde degildir.
j§te bu yantlttr insant. Birligi fokluk zanneder bir anda.
Oysa kelimeler yetmez bu hakikati anlatmaya. 0 anlattlmaz
zaten, ancak ya§antr.
Eger bir rehbere ihtiyaczn varsa, en iyisi ifindeki sestir unutma. ''

Algan ba§ka bir sayfaya ge<;ip okurnaya devam etti:

'' Din bir ihtiyafttr, bir yo/, bir duzen, bir §eriat.
jnsan insan olamaz o olmadan.
Biz kendimizi tantyaltm diye ilham vermi§tir seftiklerine her
§eyi yaratan.
Bir vasttadtr din insantn kendisini tantmast yolunda.
Yolculuk ktsa degil, uzundur.
Ama indigi vasttayt din sanmt§ttr insanltk zamanla.
Buyulenmi§tir dinin sadece bir yol, bir vastta oldugunu unu-
tarak zamanla.
jnsan yola ihtiyaf duysa da, gerfek yol ifindedir asltnda.
Her kim ki o yolu ke§{eder kendini ke§{eder.
Her kim ki kendini ke§{eder, O'nu ke§{eder sonunda.
Boylece ihtiyacz kalmaz hifbir yo/a.
Oyle bir gun gelecek ki yeryuzunde hifbir insantn ihtiyact
kalmayacak yo/Iara.
<;,unku her varltk hakikate ula§acak sonunda. ''

Algan durup derin bir nefes ald1. Okuduklar1 <;ok etkilemi§ti


onu. Uzun zamand1r dii§iindiigii, i<;inde bildigi ama bir tiirlii id-
rak edemedigi §eyleri olanca <;1plakl1g1 ile yazrm§tl Hallac. A<;1k

527
ac;1k giiniimiizdeki din anlayI§I ile gerc;ek dinin hic;bir alakas1
olmad1g1n1, dinin insan1n Allah'a ula§mas1nda ve kendini tan1-
masmda bir yol oldugunu, eger insan bunu ic;ini gozlemleyerek
ba§ar1rsa dinlere ihtiyac1 olmayacag1n1 soyliiyordu Hallac. Ne-
den bu el yazmalar1 nedeniyle k1yametler kopart1ld1g1n1 anl1yor-
du. Din ad1 verilen yol, vas1ta sayesinde O'na, Allah'a ula§an,
kendini tan1yan insan gerek duymazd1 sonras1nda ona. Arna
giiniimiizde bu kutsal ogretiler bir giic; kazanma yolu olarak
kullan1l1yor ve bu sayede diinya iizerinde milyarlarca insan yo-
netiliyordu. Cihat c;agr1s1 ile insanlar katledilmi§, Tanr1'n1n buy-
ruklar1n1 yayma bahanesiyle toplanan Hac;l1 ordular1 insanlar1
k1l1c;tan gec;irmi§ti. Sufilerin neden bilgileri gizli tutmaya c;al1§t1k-
lar1n1 §imdi daha iyi anl1yordu. Her sufi hakikati arama yolculu-
gunun sonunda gerc;ege ula§1yor ama bunu digerlerine anlatmak
tehlikeli oldugu ic;in semboller kullan1yordu kendisinden sonra o
yolda yiiriiyecekler ic;in. Dinlere ihtiyac1n olmamas1 durumunda
olabilecekleri dii§iindii Algan. En biiyiik fark tiim giic; dengele-
rinin degi§mesi olacakt1. Katolik Kilisesi diinyan1n en zengin ve
en biiyiik §irketlerinden biri olmayacak, papa bir sozii ile insan-
lar1 harekete gec;iremeyecekti. Yahudiler kutsal kitaplar1nda ya-
z1ld1g1n1 iddia ederek ba§ka milletlerin topraklar1n1 c;almayacak,
insanlar1 oldiiremeyecekti. Araplar sadece hac ziyaretleri nede-
niyle elde ettikleri serveti kaybedecek, bunu saglad1g1 iistiinliik
son bulacak, din adamlar1n1n halk1 siyasi ideolojilerle yonlendir-
meleri miimkiin olmayacakt1. Ancak §U an ic;inde bulunduklar1
diinyada dinler c;ok onemliydi ve onlara ihtiyac; vard1. Yap1lmas1
gereken Yiice Allah'a ula§ma yolu olan tiim dinlerin somiirii ara-
c1 olmaktan c;1kar1lmas1, insanlar1n gerc;ek dini ke§fetmelerinin
saglanmas1yd1. Bunun ic;in de egitim §artt1. Onlara anlat1lanlara
gore ya§amak yerine okumal1, sorgulamal1 ve ara§t1rmal1yd1lar.
Ancak boylesi bir durumda toplumlar ayd1nlan1r ve hakikate
ula§1rlard1. Algan bunun olmas1na daha c;ok oldugunu biliyordu.
insanl1k heniiz kendini bile tan1m1yor, sahip oldugu ilahi Oz'ii
bilemedigi ic;in Yiice Allah'1 da tanun1yor, bilemiyordu. Ya§ad1g1
hayata kap1lm1§ gitmi§, uykudalard1. Onlar1 ancak ya§ad1klar1

528
biiyiik ve ani ac1lar uyand1r1yor ancak ondan sonra is:lerine don-
meye ba§l1yorlard1. Baz1lar1n1 o da uyand1rm1yor, ba§ka insanla-
r1n onlara din oldugunu soyledigi kurallar silsilesine uyarak ya-
§amaya devam ediyorlard1. Gers:ek dini anlamadan, onun neden
yarat1ld1g1n1 kavramadan, gers:ege ula§t1ktan sonra ona ihtiyac1
kalmayacag1n1 s:iinkii o gers:egin kendisi olacag1n1 anlamadan.
Belli bir noktaya ula§an, kendini ve Yiice Allah'1 tan1yan insana
art1k din yeterli gelmez, daha ba§ka bir yol arard1 daha iist bir
hakikat is:in.
Algan bu bilgilerin ve bu anlay1§1n s:ok tehlikeli oldugunun
fark1ndayd1. Hallie gibi pek s:ok arif kafir olarak nitelendirilmi§
ve bii.yiik cezalara s:arpt1r1lm1§t1. Oysa onlar1n tek yapt1g1 s:ok az
insan1n eri§tigi yiikseklikteki hakikati insanlara anlatmaya s:al1§-
makt1. insan idrak edemedigini, alg1layarnad1g1n1 inkar ederdi.
Nitekirn bu ariflerin anlatmaya s:al1§t1g1 gers:egi anlayamayan
'

insanlar da gers:egi inkar ederek gormezden gelmi§lerdi. Ancak


Algan yine dt> i1111utluydu. Yakm bir gelecekte olmasa bile bir za-
man sonra bu vuku bulacakt1. C::ii.nkii dualite evreninde her §ey
z1tt1 ile var olurdu. Bu demekti ki cahiller oldugu kadar hakikate
vak1f olmu§ ermi§ler de olacakt1. insan ne zamanki yarat1lan her
§eyin O oldugunu, O'nun bir insan, bir hayvan, bir bocek ya da
bir yaprak formunda goriindiigiiniin fark1na var1rd1, o zaman an-
lay1§1nda biiyiik bir s1s:rama olur ve hakikat yolunda bir sonraki
kademeye ges:erdi. En di§ daireden is:erideki noktaya dogruydu
yolculuk. Yani O'na dogru. Derin bir nefes alan Algan sayfalar1
kar1§t1rmaya devam etti. Okudugu her dizede solugu kesiliyor,
kalbi s:arp1yordu. En son sayfaya gelip son sat1rlar1 okudugunda
kalakald1. Biitiin viicudu kaskat1 kesildi. Nefes almay1 unuttugu-
nu bogulacak gibi oldugu anda fark etti. Ba§l §iddetle doniiyor,
gozleri karar1yordu.
''Ger{=ek, ilk Kutsal Kitap'tn sayfalartntn arasznda.
Kutsal Kitap ise gorunen alemin gorunmeyen bir yerinde
gizli.
Gunduzun gece, gecenin gunduz oldugu bu yerde
Bulacakstn szrlarzn en buyugunu dirildiginde. ''

529
Algan soluk dahi alam1yordu. Bu sozler ne anlama geliyor-
du? Dinlerin gerc;ek amac1 yaz1lan ilk kutsal kitapta m1 anla-
t1lm1§t1? Kutsal Kitap derken neyi kast ediyordu? Kur'an'1 nu
yoksa Eski Ahit'i mi? Bunun cevab1n1 bilmiyordu. B11nu ancak
ona ula§t1g1 zaman anlayacakt1. Bildigi tek §ey bu risalelerin
diinyan1n en biiyiik s1rr1n1 ac;1klamad1g1, tam tersine bu srrr1n
yerini ac;1klad1g1yd1. Ve §imdi her §eyi bir yana b1rak1p bir an
once bunun pe§ine dii§meleri gerekiyordu. Biitiin viicudu ya§a-
d1g1 deneyimin olaganiistiiliigii nedeniyle tir tir titriyordu. Elinde
risaleler oylece oldugu yerde donakalm1§t1. Gozlerinin oniinden
tiim hayat1 gec;ti. <;ocuklugu, genc;ligi, annesi, babas1, karde§le-
ri, arkada§lar1, iiniversite zamanlar1, ilk i§ik oldugu ki§i, kar1s1,
kar1s1yla ya§ad1klar1, okuldaki ogrencileri, y1llard1r siirdiirdiigii
rutin hayat1, a§ktan kac;arak ya§ad1g1 tek gecelik ili§kileri, ki-
taplar1, Sirin, Sirin'le ya§ad1klar1 ... Derin bir nefes ald1. Neden
diinyaya geldigini anlam1§tl Algan. Bunun ic;in dogmu§, tiim ha-
yat1 ve ya§ad1klar1 onu bu ana getirmi§ti. 0 yeni nigahdard1 ve
yapmas1 gereken c;ok onemli bir gorevi vard1.

SON

530
••
ER
Bu kitab1 yazmaya karar verdigim ilk an1 hat1rl1yorum da ...
Sanki yukar1dan goriinmez bir el bir ate§ dii§iirmii§tii ic;ime.
Oyle vakitsiz, oyle beklenmedik, oyle tuhaf bir anda geldi ki o
ilham, §a§k1nl1k vericiydi.
Dogumdan ii<; ay sonra ikizlerim Ares ve Milan'1 emzirdi-
gim ve kendi kendime kald1g1m o sessizlik dolu anlardan biriydi.
Nas1l oldu bilmem, kendimi Hallac-1 Mansfu'u ve onun me§hur
sozii Ene'l Hak'1 dii§iiniir buldum. 0 giine degin bu konuyla
ilgilenmi§ ya da hakk1nda ara§t1rma yapm1§ degildim. Tek bil-
digim kim oldugu ve bu soz nedeniyle oldiiriilmii§ olduguydu.
Ancak bu istek oyle §iddetliydi ki o giinden itibaren onu ara§t1r-
maya verdim kendimi. Bo§ kald1g1m her an hayat1n1 ve ogretisi-
ni okuyordum. Okudukc;a ona olan hayranl1g1m da biiyiiyordu
ic;imde. Derken roman1n omurgas1 olu§maya ba§lad1 zihnimde.
Ancak nas1l geli§ecegine dair hic;bir fikrim yoktu. Her roman-
da karakterler hikayemi ilerlettigi ic;in, bir sonraki boliimde ne
olacag1n1 bilmeden oturdum yaz1 masas1n1n ba§1na. Bir yandan
binlerce sayfal1k ara§tirma yaz1lar1 okuyor, bir yandan da yaz1-
yordum. Haftalar ve aylar birbirini kovalad1kc;a hen hikayenin
ve Hallac'm biiyiisiine daha c;ok kap1l1yor ve tasavvuf ilminin
asl1nda pek c;ok ki§i taraf1ndan anla§1lamad1g1n1 fark ediyordum
hayretle. Kuantum fizigi eskiden beri ilgimi c;eken bir konuydu.
Ancak tasavvuf ile kuantum fizigi aras1ndaki benzerlikleri gor-
diikc;e hayretler ic;inde kald1m ve bu benzerlikleri roman1n ic;ine

531
yerle§tirmeye karar verdim. Sirin ve Algan karakterleri ve giinii-
miiz boliimleri boyle ~1kt1 ortaya.
Okuma, ara§t1rma ve yazma k1sm1 bir buc;uk sene siirdii. Hi~-
bir roman1mda bu denli zorlanmam1§trm daha once. Hallac'1n
hayat1n1 anlatt1g1m boliimlerin hemen hemen hepsi ger~ekten ya-
§anm1§, onu tan1yanlar taraf1ndan anlat1lrrn§ hikayelerdi. Elbette
hayal giiciimii de kulland1m. Tarihleri ve hayat yolculugundaki
olaylar1n s1ralamas1n1 ise biraz degi§tirdim roman kurgusuna uy-
mas1 i~in. Dogum ve oliim tarihleri d1§1nda diger tarihlerle oyna-
d1m bu yiizden.
Nihayet roman bitip metni yay1nevine verdigimde eksik ka-
lan tek bir §ey olmu§tu. ipu~larmdan biri olan ''Hakikati Bulmak
i~in Marifet Kap1s1ndan Gee;!'' sozii. Bu ciimleyi yazma esnas1n-
da hen uydurmu§tum. Bir anda akl1ma gelmi§ ve ~ok ho§uma git-
tigi ic;in kullanmI§tim. Ciimlenin ebced hesab1m yapamam1§t1m
heniiz kitap bittiginde. Kelimeleri ilk once Arapc;aya c;evirmem,
ard1ndan her harfin say1sal kar§1l1g1n1 bulup toplamam ve baz1
hesaplamalar yapmam gerekiyordu. Nihayet yard1m ald1g1m
sevgili Gok§in bana doniip hesaba gore ~1kan sonucun 925 ve
875 oldugunu soylediginde donup kaldrm. Ebced'de ~1kan say1
o y1la i§aret eder. <;1kan say1n1n i§aret ettigi y1l o konuyla ilgili
bir geli§me ya§and1ysa bu biiyiik bir i§arettir. Ancak bazen bir-
kac; y1l oynayabilir. Hallac'1n oldiigii y1la dair de spekiilasyonlar
vard1r. Kimilerine gore 922 ila 925 aras1nda degi§mektedir. Bu
nedenle bu say1 ~ok onemliydi zira Hallac'1n oldiigii zamanlar1
gostermekteydi. Ne olur ne olmaz diye bir de Osmanl1ca hesap-
lama yap1lm1§t1 ve ~1kan say1 yine 925'ti. Diger say1 875 ise Hicri
takvimde 261 y1l1yd1, bu da Hallac'1 Mansfir'un Sehl Tusteri'den
el al1p ilk sufi hirkas1 giydigi zaman1 gostermekteydi.
inan1lmaz bir an ya§ad1g1m1 anlam1§t1m ve bunun asla tesa-
diif olmad1g1n1. Bilerek yapmaya kalksam binlerce denemeden
sonra bile yaratamayacag1m bir tablo vard1 kar§1mda. Ebced
hesab1na gore boylesine bir tevafuk manevi bir i§aretmi§ meger-
se. Ve hen o an bu kitab1 yazma fikrinin ic;ime dii§tiigii ilk ana
gittim yeniden. T1pk1 bu say1lar1n tesadiif olmamas1 gibi yazma

532
fikrinin ortaya ~1kt1g1 o an1n da tesadiif olrnad1gm1 anlad1m boy-
lece. Boylesine biiyiik arifler kendilerini ve ogretilerini yazmas1n1
istedikleri ki§ileri se~er ve ona ilham vererek mutlaka bir i§aret
gonderirlermi§. Neden hen, bilmiyorum. Belki bunun nedenini
sonradan anlayacag1m hen de. Tek soyleyebilecegim O ve nokta
ogretisi sayesinde hayata ayn1 bakm1yorum art1k. Bilim insanla-
r1, teoloji uzmanlar1, din adamlar1 bilimle dinin bir araya gelip
gelmeyecegini dii§iinedursun, bilim ve Tanr1 her zaman birlerdi
asl1nda. C::iinkii matematik gibi fizik de Tanr1'n1n kendini ifade
etme ve gosterme yollar1ndan biri sadece.
Bu roman1 yazd1g1m i~in ~ok mutluyum. Ogrendigim tum
bu bilgileri siiriikleyici bir roman arac1l1g1yla sizlerle payla§mak-
tan daha giizel az §ey var hayatta. Umar1m sizler de en az benim
kadar etkilenir ve ba§ka bir yerden bakars1n1z hayata.
Bu yolculukta da, t1pk1 digerlerinde de oldugu gibi her an
yan1mda olan, kafam kar1§t1g1nda, t1kand1g1mda, nas1l ilerle-
mem gerektigini bilemedigimde bana yol gosteren, en biiyiik
destek~im ve ele§tirmenim, ayn1 zamanda kitab1n ismini bulan
ve koyan ki§i olan e§im ve en yak1n arkada§Im Murat Vardal'a,
Kendi i§ini giiciinii bir yana b1rak1p ~ocuklarla ve benimle
ilgilenerek, yazabilmem i~in gerekli olan zamana, sessizlige ve
yaln1zl1ga sahip olmam1 saglayan, her zaman beni destekleyen
ve seven, Murat'la birlikte beni ele§tiri bombard1man1na tutarak
yanl1§ yapmam1 engellemeye ~al1§an annem Latife Sayan'a,
Anneleri olarak beni se~en, sadece var olarak bile beni bu
denli mutlu eden, sabr1n, hi~bir kar§1l1k beklemeden sevebilme-
nin ne oldugunu anlamam1 saglayan ikizlerim Ares ve Milan'a,
Bugiine kadar yazd1g1m kitaplar1n hepsinde yan1 ba§1mda ho-
mur homur uyuyan, varl1g1yla huzur veren, yol arkada§l1g1 ile beni
18 sene boyunca ~ok mutlu eden, ne yazik ki bu kitab1 bitirmeme
bir ay kala 18 Kasrm 2018 giinii kaybettigim kopegim Max'e,
Kitap boyunca verdigi fikirler ve kiitiiphanesindeki kitap-
larla bana destek olan, Hallac-1 Mansfu'u ~ok seven, bu kitab1
yazmam nedeniyle son derece mutlu olan babam Sozer Sayan'a,
Karde§lerim Ozan, C::agr1 ve An1l'a,

533
Bana olan inanc1 ve destegiyle bu i§te hic;bir zaman yaln1z ol-
mad1g1m1 hissettiren, etik, dogru ve ahlakl1 yaymc1l1g1n ne demek
oldugunun timsali olan yay1nc1m ve dostum Aren Senorkyan'a,
Kitab1n kilit noktalar1ndan birini kurgularken beni yaln1z
b1rakmay1p destegini esirgemeyen ve ebced hesaplamalar1n1 ya-
pan ibrahim Gok§in Cihangiroglu'na,
Yay1na az bir siire kala elim ayag1m olan editoriim Biilent
Ulus'a ve tiim ink1lap Kitabevi c;al1§anlar1na,
Yazd1g1m biitiin romanlar gibi bu roman, da alarak, beni
takip eden, yazma yolculugurnda gonderdikleri e-mail'lerle, me-
sajlarla beni motive eden ve yola devam etme nedenim olan oku-
yucular1ma,
Verdigi ilhamla bu roman1 yazmam1 saglayan biiyiik mistik
ve arif Hallac-1 Mansur'a,
Ve son olarak O'na! Yiice Oz'e! Ona ula§ma yolculugurnda
ilham ettikleri, kar§ima c;1kard1klar1, verdigi tiim giizel §eyler ve
ya§arken neden oldugunu anlamad1grm, sonras1nda gerc;ek nede-
nini kavrad1g1m tiim belalar ve s1k1nt1lar ic;in,

Te~ekkiir ederim....

534
KAYNAKLAR

Arslan, ihsan, Muktedir Bil/ah Doneminde Abbasi/er


Ate§, Siileyman, Cuneyd-i Bagdadi I Hayatz, Eserleri ve
Mektuplarz
Attar, Fer1diiddin, Evliya Tezkireleri
Dawkings, Richard, Tanrz Yanzlgzsz
Gribbin, John, Schrodinger'in Kedisinin Pe§inde- Kuantum
Fizigi ve Gerfeklik
Harari, Yuval Noah, Hayvanlardan Tanrzlara Homo Sapi-
ens
Hint Kutsal Metinleri Upani§adlar
Korkmaz, Esat, Dort Kapz Dort Makam
Kuzu, Ali, Dunyanzn Derin Devleti j/Juminati
Massignon, M. Louis, jsfam'zn Mistik Sehidi Hallac-t
Mansur'un <;,ilesi
Oztiirk, Ya§ar Nuri, Halldc-t Mansur - Daragacznda Miraf
Prizrenli el-Hae Abdurrah1m Fedai, Haz1rlayan: Mahmut
Di§par, Risdle-i Serh-i Szrr-z Ene'l-Hak I Ene'l Hak Szrrznzn Aftk-
lanmasz
Sah, idris, Sufi/er
Winston, Robert, Tanrznzn Oykusu
Yak1t, ismail, Turk-jsfam Kulturunde Ebced Hesabz ve Ta-
rih Du§urme
Ye§ilta§, Kevser, Ene'l Hakk Gizli Ogretisi

535
“Tanrı ve bilim hiç bu kadar birbirine yakın olmamıştı.’’

“Bütün bilgiler içindeki en önemli bilgiyi öğrendin mi?’’

“Hangi bilgi?”

“Evrenin en büyük gizini saklayan bilgi.’’

“Böyle bir bilgi olduğundan haberim yok. Lütfen efendim, siz öğretin
bana bu bilgiyi.’’

“Peki, git bana bir niyagrodha ağacının meyvesini getir.’’

“Getirdim efendim.’’

“Şimdi onu ortasından ikiye böl.’’

“Böldüm.’’

“Ne görüyorsun?’’

“Çekirdekleri efendim. Minicikler.’’

“Şimdi o çekirdeklerden birinin içini aç.’’

“Açtım efendim.’’

“Ne görüyorsun?’’

“Hiç.’’

“Bak evladım, o göremediğin özden bir niyagrodha ağacı meydana gelir.


Çekirdeğin içindeki boşluk o öz ile doludur. Onu göremesen bile o her
yerdedir. Tıpkı senin bedenin gibi. İçindeki özü göremezsin ama o
oradadır. Tanrı da böyledir. Onu göremesen bile her şeyin içindedir. Her
şey var oluşunu ona borçludur. İşte en büyük hakikat budur. Ve sen...
Sen O’sun işte.’’

Columbia Üniversitesi’nde atom fiziği dersleri veren ve ateşli bir ateist


olan Şirin Özdemir, tüm hayatının büyük bir yalan olduğunu
öğrenmesiyle birlikte olayları çözmek amacıyla New York’tan İstanbul’a
gelmeye mecbur kalır ve gelir gelmez kendisini bir ölüm kalım
mücadelesinin içinde bulur.

Bu mücadelede ona trajik bir biçimde yolunun kesiştiği tanınmış bir


yazar ve felsefeci olan karizmatik genç profesör Algan Ataman yardım
eder.

İkili birlikte hayatta kalmaya ve gerçekleri ortaya çıkarmaya çalışırken


geçmişten günümüze gelen ve tüm dinleri derinden etkileyecek büyük
sırrın ne olduğunu bulmak zorundadırlar. Ve elbette büyük bir küresel
gücün türlü oyunlarıyla baş etmeleri gerekir.

Başak Sayan Bağlanma Korkusu, Kelebeğin Kaderi ve Ölü Kuşların


Sessizliği romanlarının ardından bu kez Nigahdar ile okuyucuyu Hallac’ı
Mansür’un kayıp risaleleri ekseninde tarihin derinliklerine sürükleyerek,
tasavvuf, din, Tanrı kavramları ile atom fiziği ve kuantum evreninin iç
içe geçtiği heyecan dozu yüksek bir dünyaya götürüyor.

Maddenin içi dolu gözüktüğü kadar boştur...

Atomun büyük kısmı boşluktur.

You might also like