You are on page 1of 13

HAFTANIN AMACI

1. Zaman kavramı nedir?

2. Zaman yönetimi kavramı nedir?

3. Sınıfta zamanı yönetmenin önemini ve gereğini kavrama

4. Öğrenme için zamanın ve yönetiminin önemini kavrayabilme

5. Sınıfta zamanı etkili yönetmeye nereden başlayacağını kavrayabilme.

6. Zaman yönetimi yaklaşımlarını kavrama.

7. Zamanı etkili yönetmek için öğretmenlerin dikkat etmesi gereken hususları kavrama.

ZAMAN YÖNETİMİ

Zaman Kavramı
Zaman, insanın duyu organlarıyla algılayamadığı, fiziki, felsefi, psikolojik ve
sosyolojik boyutları olan bir olgu ve gerçektir. Burada doğal bazı olaylar ve saat gibi araçlar
yardımıyla ölçülebilen nesnel zamandan söz edilecektir. İnsanın içinde bulunduğu psikolojik
durum ve yaşanan olayların nitelik ve önemine bağlı olarak algılanan, hissedilen ve öznel
zaman olarak nitelendirilen bir zamandan da söz edilir. Bazen insan, içinde yaşadığı olay ve
yaşantıların ilginçliğine ve zenginliğine bağlı olarak zamanın nasıl uçup gittiğinin farkında
olmayabilir ve “zaman nasıl da hızlı geçti” diye yakınır. Bu durum, bir derste de yaşanabilir.
Bazı dersler, öğrenciler için nasıl “çekilmez bir ders” olarak nitelendirilirse, bazı derslerde de
öğretmen ve öğrenciler, kendilerini o denli dersin akışına kaptırırlar ki ders süresinin bitişini
ancak zil sesini duyunca fark ederler.

Zaman, yaşadığımız hayatın kendisidir. İnsan hayatı belirli bir zaman diliminden
oluşur. Türkçede zaman üzerine söylenen pek çok atasözü, özdeyiş ve deyim vardır. Bunun
yanında zamanın çeşitli bölümlerini ifade eden pek çok sözcük vardır. Ayrıca Türkçede
“zaman paradır” olarak ifade edilmiştir. Bu sözlerle anlatılmak istenen, zamanın para kadar
değerli bir kaynak oluşudur. Ancak zaman paradan da öte bir şeydir. Bu nedenle zaman,
bireyler ve okullar açısından sınırlı ve kıt bir kaynak olarak nitelendirilir. İnsan, zamanı
tükettiği gibi zaman da insanı tüketir.

Zamanın algılayış ve kullanış biçimi, kültürlere ve toplumlara göre değişebilir.


Geleneksel toplumlarda zaman, oldukça esnek, bitimsiz bir kaynak olarak algılanır. Zaman
öldürmek, zamanı boş şeylerle doldurmak, zamanın geçmediğinden yakınmak, bu toplumlara
özgüdür. Oysa gelişmiş toplumlarda zaman, ayrıntılı bir biçimde dilimlere ayrılmış, gündelik
ve örgütsel yaşam buna göre düzenlenmiştir. Gelişmiş toplumlarda zaman, oldukça mekanik
bir süreç olarak algılanmakta, dakika ve saniyelere bölünmekte, belli işlerin belli bir zaman

1
diliminde gerçekleşmesi gerekli görülmektedir. Şu halde bireyin zamana ilişkin yaklaşımı, bir
bakıma onun yaşama ilişkin yaklaşımını yansıtır. Buna göre zamanla ilgili bazı belirlemeler
şöyle özetlenebilir:

 Zaman tasarruf edilemez. Bugünkü zamanı yarın kullanmak için ayıramayız.


 Zaman kiralanamaz, satın ve ödünç alınamaz. Hiçbir insan, ömrüne bir gün dahi
katamaz. Ne kadar zengin olursa olsun, zamanı satın alması söz konusu değildir.
 Zaman çoğaltılamaz. Yaptığınız iş ne kadar önemli ve acil olursa olsun, kullanmak
için bir günde sadece yirmi dört saatiniz vardır; bunu asla yirmi beş saate
çıkaramazsınız.
 Zaman geri döndürülemez. Eğer bir zaman makineniz yoksa geçmişe dönme
şansınız da yoktur.
 Zaman yalnızca kullanılır. Zaman, sadece kullanılabilen, bir daha asla ele geçmeyen,
hızla tükenen ve tüketilen bir özelliğe sahiptir.

Zaman Yönetimi
Bir insan, gündelik yaşamında işine, ailesine, okuyup yazmaya, sosyal faaliyetlere,
dinlemeye, eğlenmeye, ibadete, alışverişe ve benzeri pek çok konuya zaman ayırır. Zaman
yönetimi, birey açısından genel olarak yaşamda önceliklerin belirlenmesini ve zamanın da
buna göre harcanmasını ifade eder. Okullar açısından yaklaşıldığında ise zaman, temel
üretim girdilerinden birini oluşturur. Zaman, para, insan emeği, teknoloji gibi bir girdi
olarak görülür. Okullarda yapılan çoğu işler, zamana göre planlanmıştır.

“ Zaman gerçekten yönetilebilir mi?” sorusu akla gelebilir. Aslında zaman, soyut bir
olgu ve gerçek olup bir insanın, zamanın akışını durdurması, zamana müdahalede
bulunması mümkün değildir. Ancak insan, yaşamını, yaşamındaki olayları kontrol altına
alarak, yani kendini yöneterek, zaman kazanabilir, zamanı etkili ve verimli bir biçimde
değerlendirebilir. Zamanı yönetmek, bir bakıma kendimizi kontrol altına almak demektir.

Zaman Yönetiminin Önemi


Öğretmenin zamanı dikkatlice kullanması hem öğrencilerin başarısını hem de disiplin
problemlerini ortadan kaldırmak açısından oldukça önemlidir. Öğrenciler öğrenme fırsatı
bulduklarında doğal olarak başarıları artar. Başarılı olan öğrencilerin ise motivasyonları artar.
Zamanı etkili kullanmak sadece öğrenci için değil, öğretmen açısından da fayda sağlar.
Zamanın etkili kullanımı öğretmeni dağınıklıktan kurtarır, zihinsel ve fiziksel yorgunluğu
azaltır.

Sınıfta Zaman Yönetimi


Genellikle öğrenciler derse çalışmak için yeterli zamanı bulamamaktan, öğretmenler
ise eğitim programını yetiştirmek için yeterli zamanları olmadığından söz ederler.

2
Öğretmenler sınıflarını yöneterek eğitim programını yetiştirmekten, öğrencilerinin
bilgi ve becerilerini geliştirip başarılarını arttırmaktan sorumlu kişiler olarak aslında zamana
karşı yarışırlar. Bu nedenle sınıfı etkili yönetmek için gerekli olan unsurlardan birisi de sahip
olduğumuz öğretim süresini israf etmeden zamanı iyi yönetmektir. Okullarda eğitim
programını yürütmek için verilen süre sınırlıdır, ve aniden ortaya çıkan beklenmedik bir
durum varolan sürenin daha da kısalmasına yol açar.

Bunların dışında sınıfta öğretim sürerken de öğretmenler çok değerli ve sınırlı olan
ders saatinden zaman ayırmalara yol açan, çalışmayan bir araç, birbirleriyle konuşan ya da
başka bir işle uğraşan bir kaç öğrenci, kitabını unutmuş ya da kalemini kaybetmiş aranan bir
öğrenci gibi birçok durumla karşılaşabilirler.

Bir öğretmenin bu gibi sorunlarla zaman kaybetmeden başa çıkabilmesi ve zamanı


daha etkili kullanabilmesi için yapması gerekenlere ilişkin açıklama, örnek ve önerilere yer
verilebilir.

Öğrenme İçin Zamanın Önemi


Bir konuyu öğrenebilmek için zamana ihtiyaç vardır.Herhangi bir konuyu öğrenmek
için zaman ayırmıyorsanız,öğrenmenin olmayacağı açıktır.Öğrenmeye ayrılan süre ve başarı
arasındaki ilişki ile ilgili pek çok araştırma sürenin öğrencinin başarısını olumlu yönde
etkilediğini göstermiştir.Öğrenmeye ayrılan süre arttıkça öğrenme miktarı da artmaktadır.Asıl
cevaplanması gereken soru,herhangi bir konunun öğrenilebilmesi için ne kadar sürenin gerekli
olduğu değil,ayrılan sürenin ne kadarının etkili kullanıldığıdır.Diğer bir ifadeyle öğretime
ayrılan sürenin ne kadarı öğretmenin kontrolü altındadır.Öğretmen sınıfta kullandığı süreyi
organize eden midir?

Ülkemizde belli bir ders süresinin nasıl organize edildiğine ilişkin araştırmalar
vardır;fakat bu araştırmalar daha çok program hedefine ne ölçüde ulaşabildiğiyle
ilgilidir.Derse ayrılan sürenin ne kadar ‘’öğrenmeyle ilgili’’ olduğunu araştıran çalışmalar
yok denecek kadar azdır.ABD’de ilkokullar düzeyinde yapılan araştırma
sonuçları,öğretmenlerin toplam ders süresinin %60’ını öğrenmeyle ilgili aktifliğe
ulaştırabildiğini göstermiştir.İşini iyi yapamayan öğretmenlerde bu oran %30 kadar
düşmektedir.Öğrenme etkinlikleri dışında kalan aktiviteler daha büyük bir süreyi
kapsamaktadır.Bu aktiviteler yapılan anonslar,sınıf yoklaması,ders malzemelerinin taşınması
ya da sınıfta disiplinin sağlanması,derse geç giren öğrenciler sıralanabilir.

Zamanı Etkili Kullanma Yolları


 Kısa sürede yapılması gereken işleri belirlemek. Bu, daha çok zaman alacak diğer
işler için ekstra zaman kazandıracaktır. Kısa zamanda yapılacak işleri belirlemek,
aynı zamanda iş yükünün belirlenmesine yardımcı olacak, birçok işin kısa zamanda
yapılacak olmasını bilmenin verdiği psikolojik rahatlık sağlayacaktır.

3
 Planlı çalışmak. Planlı çalışmak, genellikle bir çalışma plan ve programına sahip
olmak, sistemli ve düzenli çalışmak, çalışma programı yapmak ve buna uygun
davranmak gibi anlamlara gelir. Hem yönetim, hem de zaman yönetimi açısından
planlı çalışmak, bu bölümde dört temel aşamada tanımlanmıştır:
o İşleri önem sırasına koyma,
o Güne en önemli işle başlama,
o Önemsize zaman ayırmama,
o Program dışı işlere zaman ayırmama.
 İşe, başarıya olan katkısı oranında zaman ayırmak. Bu, başarıya götürecek temel
işlere, hedefe ulaştıracak temel uğraşlara daha fazla zaman harcamak anlamına gelir.
 Kolay ve gündelik işleri astlara vermek. İş yaşamında yapılması için çok özel bilgi ve
beceri gerektirmeyen, sıradan ve her gün yapılan işler için ayrıca zaman ayrılmaması;
bu işleri daha kolay iş yapanlara bırakmak; böylece daha özel, daha uzmanlık
gerektiren işler için yeterli zamana sahip olmak anlamına gelir.
 Aynı nitelikli işleri birlikte yapacak şekilde planlamak. Kontrol işini yaparken bir
yandan neler yaptığınızı, başkalarının neler yaptığını kontrol ederken, diğer yandan
kendi imzalarınızı ve başkalarının imzalarını kontrol edebilir, aynı zamanda eksik ve
hatalı işleri kontrol edebilirsiniz. Böylece, her biri için ayrıca kontrol zamanı
ayrılmamış olacaktır.
 Düzenli olmak için önlem almak. Bunun en bilinen yolları; dosya tutmak, arşiv
oluşturmak, ajanda kullanmak… vb.
 Önemsiz konularda ayrıntıdan kaçınmak ve çabuk karar vermek. Konu önemsiz ise
yapılacak işin sadece yapılıp yapılmadığı önemlidir.
 Mümkün olduğunca az toplantı yapmak. Çünkü genellikle çok toplantı, az iş anlamına
gelir. Toplantıların sıklığı, insanların çalışma zamanlarının ellerinden alınması
demektir.
 En verimli saatlerde en önemli işleri yapmak. Her insan için günün belirli saatleri en
verimli çalışma saatleri olup bu durum insandan insana değişir.
 Karar ve evrakları takip ederek çabuklaştırmak. Bu, işin peşini bırakmamak, yani işin
tamamlanabilmesi için tüm aşamalarıyla işi izlemek demektir.
 Zor işlerin arasına dinlendirici işleri serpiştirmek. Zor ve karmaşık işleri yaparken
aralara kolay ve basit işleri koymak.
 Birden çok işi birlikte yapma alışkanlığı edinmek. Bir yandan telefonla konuşurken
aynı zamanda bir şeyler yazabilme…vb.

Etkili Zaman Yönetimine Nereden Başlamalıyız?


Etkili zaman yöntemi için kabul etmemiz gereken bazı gerçekler vardır. Bunlardan
birincisi zaman kaybının aslında bizim hatalarımızdan kaynaklandığıdır. İkincisi, zaman
kaybına neden oldukları için başkalarını suçlamanın kolay bir yol olduğunu bilmektir.
Üçüncüsü ise zamanı etkili kullanmak için biraz zaman harcamamız ve elimizdeki zamanı
planlamamız gerektiğidir. Üçüncü madde de olduğu gibi öğretmenler işlerinin gereği zaten
plan yaptıkları için bu konuda daha şanslı sayılabilirler. Zaman yöntemi ile ilgili problemleri

4
çözmek için bir öğretmenin yapması gereken işlerin başında daha etkili, daha ayrıntılı planlar
yapmak gelir.

1.Öğrencilerin sınıfa giriş ve çıkışları

Öğrencilere ders zili çalar çalmaz sınıfa girmeleri, yerlerine oturmaları ve verilen
etkinlik üzerinde hemen çalışmaya başlamaları öğretilebilir. Ancak bunun için öğrenciler
sınıfa girdiğinde ne yapacağının öğretmen tarafından belirlenmiş olması ve bunun tahtaya
yazılmış ya da tepegöz kullanarak öğrencilerin görebileceği bir yere yansıtmış olması gerekir.

2.Yoklama, devamsızlık ve geç kalma

Yoklamanın yapılması öğretmenin görevleri arasında yer alan bir iştir. Ancak
öğrenciler öğretmenin dersin başında yoklama için çok zaman harcadığını ve önemli bir şey
yapmadığını düşünürse derse geç kalmayı alışkanlık haline getirebilirler.

Yoklama yapılarak devamsızlığı olan öğrenciler belirlenebilir. Bunu engellemek için


de devamsızlığın nedeni araştırılır. Öğrencilerin okulu önemsiz görmesi ve öğretim
programının onların ihtiyaçlarına cevap vermemesi de devamsızlığa neden olabilir. Bu
durumda devamsızlık yapmalarını önlemek için olumlu bir öğrenme ortamı yaratmalı ve
öğretim etkinliklerini öğrencilerin ihtiyaçlarına göre düzenlemeliyiz.

3.Öğrencilerin sınıfta dolaşmaları

Sınıfta dolaşan öğrenciler diğerleriyle konuşarak sınıfta karmaşa yaratırlar. Gelişim


özellikleri düşünüldüğünde bu öğrencilerin sabit olarak ders süresince oturmaları oldukça
zordur. Ancak öğretmen hazır bulunduracağı önceden ucu açılmış kalemler ya da silgiler,
kağıt, mendil vb. Öğrencilerin dolaşmalarını azaltacaktır.

4.Gerekli materyallerin sınıfa getirilmesi

Bu durumlar içinde öğretmenin yedek birkaç kitap ya da teksir v.b gibi gerekli
materyalleri bulundurması uygun olur. Ancak “nasılsa öğretmende fazla vardır” düşüncesi ile
materyalleri unutulma sıklığının artmaması içinde gereken önlemlerin alınması gerekir.

5.Verilen ödevlerin bir yörünge doğrultusunda hazırlanması

Ödevlerin yapılışı için açık bir yörünge vermek oldukça önemlidir. Aksi takdirde
öğrenciden gelecek birçok sorunla karşılaşmak mümkündür. Bunun için sınıfta daha önceden
belirlenen bir köşeye ödevlerle ilgili yörüngeleri asmak veya fotokopi ile çoğaltıp öğrencilere
dağıtmak ve öğrencilere arasıra bunlara bakmalarını hatırlatmak iyi bir yoldur.

6.Sınıfta birbiriyle konuşma

Öğrencilerin sınıfta birbirleriyle konuşmaları gurup çalışmaları dışında istenen bir


durum değildir. Ancak öğrenciler sosyal varlıklar oldukları için ve birbirleriyle etkileşimde

5
bulunma ihtiyacı hissettiklerini de unutmamak gerekir. Bazı öğretmenler her türlü konuşmayı
yasaklayabilir bazıları ise daha esnek davranabilir. Tercih öğretmene bağlıdır.

7.Söz alma

Tartışmalar esnasında öğrenciler nasıl söz alıp konuşacaklar? Belli bir sıra mı
izleyecekler yoksa konuşma sırasını öğretmen mi belirleyecek? Genellikle izlenen yol parmak
ya da el kaldırılması ve öğretmenin de bunlar arasından seçim yapmasıdır. Ancak her
öğretmen kendine göre kurallar geliştirebilir.

8.Öğretmenden yardım isteme

Öğrenciler bireysel ya da grup halinde çalışırken zaman zaman öğretmenin yardımına


ihtiyaç duyabilirler. Öğrenciler yardıma ihtiyaç duyduklarında öğretmenin masasına gidip
yardım mı isteyecekler yoksa öğretmeni yanlarına mı çağıracaklar? Eğer öğrencilerden
öğretmen masasına gelmeleri bekleniyorsa bu durum zaman kaybına ve sınıfı kontrol
edememeye neden olabilir. Çünkü masanın etrafına toplanan öğrenciler sınıfın tümünün
görülmesini engeller. Bu nedenle öğretmen yardım isteyen öğrencinin yanına gidip
gerekenleri söyledikten sonra bir başka öğrenciye yardım etmek üzere sınıfı dolaşıyor olabilir.

9.Araç gereçlerin kullanımı

Öğretim sırasında kullanılacak araç ve gereçlerin ders başlamadan önce hazır duruma
getirilmesi gereklidir. Aracın çalışıp çalışmadığı kontrol edilmeli, sınıfa uygun bir yere
yerleştirilmelidir. Bu durum öğretim sırasında karşılaşacağımız sorunları ortadan
kaldıracaktır.

Bu kuralların oluşturulması sınıftaki öğrencilerin özelliklerine, öğretmenin tercihine ve


yaratıcılığına bağlıdır. Oluşturulan kurallar sadece işlerin daha çabuk yapılması ve zaman
kazanmayı sağlamaz. Ne yapacağını bilen öğrenciler daha az disiplin problemlerine neden
olurlar. Böylece öğretmen gereksiz işlerle uğraşmadığı için enerjisini öğretim üzerinde
harcamış olur. Öğrenciler de öğrenme için daha çok zaman kazanırlar.

Öğrencinin Derse Katılma ve Yoğunlaşma Davranışını Etkileyen Faktörler


Zamanın etkin kullanımı, bağımlı değişken olarak algılandığında, öğretmenin öğretim
anlayışı, öğrencinin akademik benlik algısı, çevresel uyaran yönetim politikaları ve
prosedürler gibi bir dizi bağımsız değişken sıralanabilir. Diğer bir anlatımla olay, neden-sonuç
ekseninde irdelendiğinde, ders zamanının etkin ve verimli biçimde kullanımı(sonuç), bu
durumu etkileyen faktörler(neden) olarak tanımlanırsa, konunun çok boyutlu ve kapsamlı bir
nitelik taşıdığı görülür. Bu konudaki olan yazın incelendiğinde, ilk çalışmaların 1950’lerde
Kounin tarafından gerçekleştirildiği ve süreç içinde birçok eğitimcinin konuya ilgi duyduğu
anlaşılmaktadır. Aşağıda söz konusu yaklaşımların temel kavramlarına değinilerek, sorun
farklı bakış açılarıyla aydınlatılmaya çalışılmıştır.

Kounin’in Yaklaşımı

6
Kounin’e göre(1970) zamanın etkin kullanılması, önemli ölçüde öğretmenin göstereceği
içindelik(withitness) davranışı ile ilgilidir. İçindelik terimi, öğretmenin sınıfta olup bitenden
haberdar olması anlamındadır. Böyle bir duyarlık ve algılama yeteneğine sahip olan
öğretmenler, dersi olumsuz yönde etkileyen faktörleri önceden sezerek bunlara karşı gerekli
önlemleri hızla alırlar. Buna göre öğretmen, dersin akışına tümüyle egemen olduğunda, doğru
zamanda doğru kişiye ulaşarak, sorun daha fazla büyümeden çözebilir.

Kouinin, zamanın kullanımında zamanlama ve geçişler olmak üzere iki önemli boyuta daha
işaret etmektedir. Zamanlama ve geçişler, birbirleriye yakından ilintili iki kavramdır.
Kounin’e göre derse öğrencinin etkin şekilde katılımını sağlamak ve bunu sürdürmek için bir
etkinlikten diğerine geçişler pürüzsüz olmalıdır. Bu amaçla öğretmen “içindelik” yeterliği
göstererek sınıfını yakından gözlemek ve tüm öğrencilerin hazır olduğunu hissettiği anda bir
başka etkinliğe geçmelidir. Buna göre Kounin sınıf içi grup faaliyetlerinden ve iyi planlanmış
grup çalışmaları için ideal bir yaklaşım olabileceğini söylemiştir. Bu anlamda Kounin
öğretmenlere su önerilerde bulunmaktadır:

 Öğretmen, öğrencilerin beklenti ve gereksinimlerine duyarlık göstermelidir.


 Öğrencilerin dikkatlerini uyanık tutmak ve herkese başarılı ola şansını vermek için,
bütün öğrencilerin derse eşit katılımını sağlamalıdır.
 Özetle, Kounin’e göre öğretmenin mesleki nitelikleri ve becerisi, zamanın etkin ve
verimli kullanımında belirleyici bir faktördür.

Jones’un Yaklaşımı

Jones’e göre(1985) okullarda öğretim zamanının önemli bir bölümü, eğitimle ilgili
olmayan etkinlikler için harcanmaktadır. Bu nedenle öğretmenlerin, zamanı etkin kullanma
konusunda özel olarak eğitilmeleri gerekir. Bu tür programlarda öğretmenlere özellikle,
öğrencinin derse yoğunlaşmasını güçleştiren etmenler ve bunlara karşı alınabilecek önlemler
kavratılmalıdır.

Öğrencilerin derse yönelik olumsuz tutumlarının bir yansıması olan davranış


bozukluklar, değişik biçimlerde gözlenebilir. En yaygın davranış bozuklukları arasında;
izinsiz konuşmak, arkadaşlarına fiziksel zarar vermek, sakız çiğnemek vb. gibi davranışlardır.
Davranış bozukluklarının sebebi irdelendiğinde sorunun öğretmene ve onun öğretim
anlayışına tepkiden kaynaklandığı görülür. Bu tür sorunların çözümüne katkı sağlamak için,
yüzlerce sınıf içi yaşantıyı gözlemleyen Jones’e göre vücut dilini etkin biçimde kullanmak,
öğrenciye fiziksel yakınlık, adil ve akılcı bir ödül sistemine sahip olmak ve yardıma
gereksinim duyan bir öğrencinin sorununa duyarlılık göstermek, en etkili öğretmen
tutumlarıdır. Bunun için de öğrenim zamanının öğrenciler arasında eşit biçimde
paylaştırılması konusu unutulmamalıdır.

Dreikurs’un Yaklaşımı

7
Rudolf Dreikurs, öğrenim zamanını verimli kullanmanın geniş ölçüde sınıfta egemen
öğretim ortamının niteliği ile ilgili olduğu görüşündedir(Misel,1972;Stones,1984). Sınıf
yaşamında eşit, adil, paylaşımcı, saydam ve kesintisiz bir demokratik yapı oluşturmak
gerekmektedir. Bu bağlamda öğretmen, sınıfta öğrencilerle birlikte konan kuralların tam ve
ayrımsız biçimde uygulanmasına özen göstermelidir.

Özetle Drekurs’a göre, sınıfta demokratik anlayışın egemen olması, öğrencilerin


sosyo-psikolojik gereksinimlerine duyarlı davranımın anlatımıdır.

Ginott’un Yaklaşımı

Ginott’un yaklaşımı büyük ölçüde Dreikurs’un demokratik yönetim kavramı


çerçevesinde yapılanmıştır. Ancak onun yaklaşımı benlik kavramı ile ilgilidir. Öğretmen hem
öğrenciler arasındaki, bireysel faklılıkları hem de bu bağlamda gözlenen faklı kişisel özellik
ve eğilimleri olağan bir durum olarak algılamalıdır. Her öğrenim yaşantısının, öğrencilerine
haz ve coşku vermesine çaba göstermeli ve bu amaçla derse en geniş katılım sağlanmalıdır

Ginott’a göre, kendi benliklerini ve akademik yeterliklerini olumlu algılayan


öğrencilerden oluşan bir sınıfta, herhangi bir nedenle ders gereksiz biçimde kesilemeyeceği
için, zaman savurganlığı olamaz.

Glasser’in Yaklaşımı

Glasser’in yaklaşımına göre, insanlar rasyonel canlılardır. Doğaları gereği çalışmaya


ve bu amaçla iş birliği yapmaya hazırdırlar. Ayrıca insanların seçme, kendine yön verme,
başarılı olma gibi sosyal gereksinimleri vardır. Dolayısıyla öğrencilerin normal koşullarda,
öğrenmeye istekli olmaları ve bu yönde içtenlikli biçimde çaba göstermeleri gerekir. Eğer
öğrenci derse karşı ilgisizse, bu durumun mutlaka başka nedenleri vardır. Öğretmenin görevi
bu tür olumsuz etmenleri belirleyerek ortadan kaldırmaktır.

Özetle Glasser, öğrenim zamanının verimli kullanımında, öğretmenin öğrencileriyle


birlikte ortak amaçlar üzerinde odaklanmasının ve bu yönde iş birliği içinde çalışmasının
önemine işaret etmektedir.

Lee ve Canter’in Yaklaşımı

Lee ve Canter, öğrencilerin derse yoğunlaşma düzeyi ve öğrenim zamanını verimli


kullanmayı etkileyen faktörler konusunda, uzun süre değişik okullarda sınıf içi gözlemlerde
bulunmuş ve bu amaçla araştırmalar yapmışlardır. Bu gözlem ve araştırma sonuçlarına göre;
en önemli etken öğretmenin yaptırım gücüdür. Yaptırım gücü yüksek olan öğretmen, sakin,
özgüvenli, üretken ve planlıdır.

8
Lee ve Canter’e göre öğretmenin geliştirici ve destekleyici nitelikler taşıyan öğretim
yaklaşımı, sınıfta empatik bir iletişim örüntüsü sağlayarak öğrenmeyi etkinleştirirken, zaman
kayıpları azalır.

Davranışçı Yaklaşım

Davranışçılara göre, her tür davranış öğrenme yoluyla kazanılır ve değiştirilir. Buna
göre insanın davranışlarının içgüdüsel dürtü ve güdülerden çok, sosyal etkileşim yoluyla
edinildiğini savunan Watson, Dunlop, Skinner gibi davranışçılar, öğrenmeyi bir uyaran-tepki
eşlemesi olarak kavramlaştırmaktadır. Dolayısıyla öğrencinin derse ilgi duyması ve öğretim
yaşantılarına aktif biçimde katılması da öğretilebilir. Bunun için ilk iş, uygun bir ödül ceza
sistemi oluşturmaktır. Ödül, istendik davranışların tekrar edilmesini sağlayan olumlu
pekiştireci, ceza ise istenmeyen davranışı ortadan kaldırmayı amaçlayan olumsuz pekiştireci
tanımlamaktadır.

Davranışçılara göre öğrencinin derse etkin bir biçimde katılması, öğrenim yaşantısı
üzerinde duygusal ve düşünsel planda yoğunlaşmasına bağlıdır. Dolayısıyla doğru davranışı
edinmede sadece ödül-ceza sistemine başvurmak yeterli değildir. Çünkü öğrenciye sürekli
koşullama yoluyla davranış kazandırma, sonuçta onları özgür iradeden yoksun robotlar haline
getirir. Bu bağlamda öğretmenin öncelikli görevi, davranış belirleme ve örnek oluşturmaktır.
Şu halde öğretmenin öğrenim yaşantılarına ilişkin tutumu, öğrencilerin derse karşı ilgi
duymaları ve dolayısıyla zamanın etkin ve verimli kullanılması konularına da yansır.

Davranışçılar öğrenmeyi, uyaran-tepki eşlemesi bağlamında formüle ederken;


gözlem, deneyim, taklit ve pekiştirme gibi ilkelerin önemine işaret etmektedir. Buna göre
zamanın etkin kullanımı da bir davranış modeli oluşturmayan öğretmenin, onların davranış
bozukluklarından yakınması, bir anlamda mesleki yetersizliğinin dolaylı bir itirafıdır.

ZAMANIN ETKİLİ KULLANILMASI İÇİN ÖĞRETMENE


YAPILAN ÖNERİLER
a) Öğretime Ayrılan Sürenin Kullanılması
Sınıfa belli bir konuyu öğretmek için giren bir öğretmenin, konuyu nasıl öğreteceğine
ilişkin bir planı olmalıdır. Eğer öğretmenin, öğrencilere anlatacağı dersle ilgili bir planı yoksa,
öğrencilerin öğretmenleri için bir planı vardır. Konuya ilginin kaybolması ve sınıf içi
öğretmen-öğrenci sürtüşmelerinin temelinde çoğu kez öğretmenin konuya daha önce
hazırlanmamasının ve nasıl öğreteceğine ilişkin bir planının olmaması yatabilir.

Öğrenmeye ayrılan zamanın verimli bir şekilde kullanılabilmesi için aşağıdakiler


önerilebilir:

9
1.Zaman Kaybını Önleyiniz

Bir eğitim gününde ya da dönem boyunca çeşitli zaman kayıpları vardır. Zaman
kaybında Okul alan gezileri, ulaşımın güçleştiği yoğun yağışlı günler vb. kaçınılmazdır. Bu
zaman kayıpları fazla dikkat çekmez, diğer zaman kayıpları ile karşılaştırıldığında önemli bir
yer tutmaz. Çünkü bu tür zaman kayıpları bir öğretim döneminde birkaç günü aşmaz.
Gözlemlere göre en büyük zaman kaybı ders akışının herhangi bir nedenle kesilmesinde ve
ders programları hazırlanırken bir konuya ayrılan sürenin yetersizliğinden
kaynaklanabilmektedir.

Zamanı iyi kullanmanın yollarından biri de birkaç dakikalık kısa bir zamana birçok
konuyu veya öğrenme malzemesini sıkıştırmadan, öğretilecek konuları gerek günlük plana,
gerekse yıllık plana dengeli bir şekilde yaymaktır.

Öğrenmenin, öğrencilere zamanlarını ve enerjilerini harcamalarına değecek önemli bir iş


olduğunu hissettirmektir.

2.Dersin Geç Başlayıp, Erken Bitmesini Önleyiniz

Dersin zamanında başlamasını engelleyen, hesapta olmayan pek çok olay vardır. Bir
dönem içinde derse geç başlama sürelerini toplasak şaşırtıcı bir miktara ulaşırız.

Öğretmenler bir konunun öğretimi için ayrılan sürenin tamamını kullanabilecekleri bir
program yapmalıdırlar. En azından artan süreyi en aza indirmelidirler. Eğer öğretmen elinde
olmayan nedenlerle öğretimini bitirmek zorunda kalmışsa kalan süreyi yine öğretim için
kullanmanın yollarını araştırmalıdır.

3.Dersin Kesintiye Uğramasını Önleyiniz

Öğretime ayrılan sürenin kesintiye uğratılarak zaman kaybına neden olan pek çok
etken vardır. Bunların en belli başlıları; çeşitli nedenlerle yapılan anonslar, öğrencileri tanıma
yada başka nedenlerle doldurmaları gereken formlar, öğretmen yada öğrencilerin neden
olduğu diğer kesintilerdir. Belirtilen bu ve bunun benzeri nedenler öğretimi kesintiye
uğratmakla kalmayıp, konuya odaklanmalarını önler ve öğrencilerin dikkatlerinin dağılmasına
neden olur.

Dersin kesintiye uğramasını önlemek için çeşitli stratejiler uygulanabilir. Bunlardan


belki en basit ve alışılmış olanı kapıya ‘’Dersi bölmeyiniz, Ders var girmeyiniz’’ gibi
yaftaların asılmasıdır. Öğrencilerin doldurmaları gereken formlar için ders dışında bir zaman
ayrılabilir.

4.Sınıf-içi Yapılması Gereken Rutin İşlemleri Çabuk Fakat Yumuşak Bir Şekilde
Uygulayınız
10
Bazı öğretmenler, sınıf yoklaması, ödev kontrolü ya da çeşitli görevlendirmeler gibi
rutin işlemler için çok fazla zaman harcarlar. Özellikle sınıf yoklamaları tek tek öğrencilerin
adı, soyadı okunarak alındığında çok zaman almaktadır. Oysa sınıf mevcutları belirlidir.
Görevli bir öğrenci olmayanları dersin başında belirleyerek öğretmene yardımcı olabilir.
Öğretmende bilgilerin kontrolünü yaparak zamandan kazanabilir. Ödev kontrollerinde
öğretmen sınıfta dolaşarak kısa bir gözlemde bulunabilir. Kimin ödevi vardır, kimin ödevi
yoktur gözlem yapar. Ödevin içeriğini kontrol etmez, kontrole kalkışırsa ders süresi yetmez.

5.Disiplin İçin Harcanan Zamanı En Aza İndiriniz

Sınıf içi düzenin sağlanması öğretim için ayrılan sürenin kesintiye uğramasına ve
zaman kaybına neden olan faktörlerin başında gelir. Öğretmen konuşan öğrencileri uyarmak
için öğretimi durdurur. Çeşitli tavırlarla bazen azarlayarak, bazen aşağılayarak, öğrencileri
sınıftan çıkararak yada sadece konuşmamaları için sözlü uyararak, sınıfta düzeni sağlamaya
çalışır. Bunlardan hangisini kullanırsanız kullanın öğretim durur ve tüm öğrencilerin dikkati
konudan uzaklaşarak diğer tarafa kayar. Böyle durumlarda öğretmen uyarılarını vücut dilini
kullanarak yapmalıdır.

b) Öğretim Süresini Etkili Kullanma


Bir öğretmenin dikkat etmesi gereken fakat günlük ders programlarında fazla dikkate
alınmayan ‘süre’ kavramı vardır. İki çeşit süre kavramından söz edilebilir. Birincisi herhangi
bir ders adına ayrılmış süredir (TDE, Fizik, Tarih vb.). Bu süre, ilgili derse haftalık ders
programı içinde ayrılan toplam süreyi tanımlar, ders süresi olarak adlandırılabilir. İkinci süre
kavramı ise; öğretmenin ilgili ders süresinin ne kadarını hangi öğretim faaliyetine ayıracağını
tanımlamak için kullanılmaktadır.

1.Devinimi Sürdürünüz

Dersteki devinimi sürdürmenin anahtarı, derse yoğunlaşmayı yüksek tutmaktır. Derse


yoğunlaşma, dersin kesintiye uğramasını ve temponun düşmesini önlemekle mümkün olur.

2.Öğretimi Akıcı Bir Şekilde Sürdür, Konu ve Aktivite Geçişlerini Yumuşak Yapınız

Konudan konuya geçerken, öğretmen geçeceği konu ile ilgili ipuçları ve uyarıcıları
kullanmalıdır. Mümkünse halihazırda işlediği konu ile geçiş yapacağı konu arasında bağlantı
kurmalıdır.

3.Geçişleri Denetim Altında Tutunuz

11
Geçiş bir aktiviteden diğerine geçerken yapılan değişmedir. Bu geçişler konudan
konuya, ders anlatmadan serbest faaliyete, dersten tenefüse çıkış, öğle yemeği için sınıftan
ayrılmalar olabilir.

Geçişlerin etkili bir şekilde kontrolü için şunlar önerilebilir:

 Geçişler yapılırken öğretmen, geçiş yapılacak konuya ilişkin açık bir işaret
vermelidir.
 İkinci tedbir birincisin tamamlayıcısı niteliğindedir. Geçiş yapılmadan önce
geçiş yapılacağını belirten ‘işaret’ verildiğinde öğrenciler ne yapacaklarını tam
bir kesinlikle bilmelidirler.

4.Grubun Derse Odaklanmasını Sağlayınız ve Sürdürünüz

Grup odaklanmasını sürdürme; öğrencilerin ilgilerini ve enerjilerini derse


yoğunlaştırmalarını sağlayan sınıf içi düzenleme stratejilerini ve soru sorma tekniklerini ifade
eder. Bu odaklanmayı, öğretmen o anda bir öğrenciyle ilgileniyor olsa bile sürdürebilmelidir.

5.Farkında Olunuz (Uyanık Olunuz)

Uyanık olma, her zaman öğrencilerin davranışlarının farkında olmayı ifade eder.
Uyanık olma, ya da farkında olma öğretmenin başının arkasında da gözünün olması demektir.
Böyle bir öğretmen kimin ne zaman ne yaptığını, kimin olayı başlattığını bilir ve öğrencinin
yanlış davranışına derhal tepki verir. Yeterli farkındalığa sahip olmayan öğretmen yanlış
öğrenciyi uyarabileceği gibi başka yanlışlarda yapabilir.

6.Dersi Kesmeden Müdahale Ediniz

Belli bir ders saatinde öğretim normal akışı içinde devam ederken, bir öğrenci konuyla
ilgili olmayan bir başka kitabı inceliyor ya da başka bir aktivite ile meşgulse dersi
kesmeksizin ilgili öğrencinin yanına gider, yavaşça ‘ders kitabını al, ilgili bölümünü aç ve
sıranın üzerine koy ve dersi izle’ diyebilir. Bu uyarı diğer öğrencilerin dikkatini çekmeyecek
bir tarzda yapılmıştır. Bu faaliyet esnasında öğretmen sınıfla iletişimin kesmez, sınıfla
konuşmayı sürdürür.

12
KAYNAKÇA
Arı, Ramazan ve Deniz, Engin, (2006), Sınıf Yönetimi, Ankara; Maya Akademi Yayınları

Arı, Ramazan, (2003), Gelişim ve Öğrenme, Konya; Atlas Kitabevi

Aydın, Ayhan (2009), Sınıf Yönetimi, Ankara; Pegem Yayıncılık

Bakioğlu, Ayşen, (2009), Çağdaş Sınıf Yönetimi, Nobel Yayıncılık

Balay, Refik, (2008), 2000’li Yıllarda Sınıf Yönetimi, Maya Akademi

Doğan, Tahsin, (2003), Öğretmen ve Eğitim Yöneticilerine Rehber, Ankara; Seçkin Yayınevi

Kıran, Hüseyin, (2008), Etkili Sınıf Yönetimi, Anı Yayınları

Özdemir, Servet (2000), Eğitimde Örgütsel Yenileşme, Ankara; Pegem Yayıncılık

Şişman, Mehmet ve Turan, Selahattin, (2008), Sınıf Yönetimi, Ankara; Pegem Yayıncılık

http://www.beldeler.com/blg/2tb/sinifta-zaman-yonetimi

http://www.donusumkonagi.net/makale.asp?id=5580&baslik=sinifta_zaman_yonetimi&=z
aman_yonetimi

13

You might also like