Professional Documents
Culture Documents
Yerel Yönetimlerde Çağdaş Yaklaşimlar M. Ubeyd Korbey: Öğretim Görevlisi
Yerel Yönetimlerde Çağdaş Yaklaşimlar M. Ubeyd Korbey: Öğretim Görevlisi
ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR
M. Ubeyd Korbey
Öğretim Görevlisi
Mesleğinde
Yükselip
Elektronik Mühen - Psikoloji Başarı
dislik sağlamaya
aday
Kendimizi yetiştirmek için asıl mesleğimiz ilgilendiren yan alanlarda da bilgi sahibi olmalıyız.
YÖNETMEK
Sahip olunan her türlü olguyu kontrol ederek,
yürütmekle yükümlü olduğu bütüne, en verimli
sonuçları alacak şekilde yön vermek.
KONTROL (Yönetim Anlamında)
Bir oluşumun ne fonksiyon veya fonksiyonlar
yerine getirebileceğini tam bilip, bu oluşuma
kesin sonuç alınacak komutu verebilmek.
YÖN VERMEK
Kontrol ederek oluşumu gerekli gördüğümüz
hedefe doğru ilerleyişini değiştirme gücü.
İNSAN YÖNETİMİ
İnsanları belli bir amaca yöneltmek,
bu amacı gerçekleştirmek, sevk ve
idare etmek için uzmanlık, empati,
gibi aktif, önemli ve birbiriyle
bütünleşen davranışlar sergileyerek
aralarından birinin grubu sevk ve
idare etmesine insan yönetimi adı
verilir. Bu eylemin başındaki kişiye
yönetici adı verilir.
Yönetici, herkesin paylaştığı amaçlar
doğrultusunda grup üyelerine
öncelikle kendisi örnek olması ile
onları ikna ederek belirli bir zaman
sürecinde, yönettiği grubu amaçlar
doğrultusunda, hedeflenen yönde
harekete geçiren kişidir.
KARAR VERME
Yönetici mevkiinin en önemli eylemi karar sürecidir.
Ortak gurubun yararının seçimi konusunda birçok
alternatif arasından en doğru olan seçimin yapılması
karar verme eylemidir. Yönetici olmanın en önemli
özelliği karar verme becerisi ve bu konuda sahip olduğu
birikimlerin, deneyimlerin sayısının çokluğudur. Karar
verme asla rastlantısal bir seçim süreci olmayıp bilgi ve
kazanılmış deneyimlerin sonucu bilinçli bir seçimdir.
YAKIN PLAN
YÖNETİMİ
Yönetim kavramı, insan
yönetimi gibi makro
planlardan önce kişinin
kendisi ile ilgili etkenlerin
yönetimi ön plana
çıkmaktadır. Bu etkenler
insan hayatının vazgeçilmez
parçaları olarak çoğu bir biri
ile bağlantılı bir şekilde
kişinin kendisinin
yönetmesine gereksinim
olan olgulardır. Örnek
olarak zaman, stres,
iletişim, öfke kontrolü,
empati vs. gibi olguları
sayabiliriz.
ZAMAN YÖNETİMİ
“Zaman en az bulunan kaynaktır. Eğer o
doğru yönetilemiyorsa hiç bir şey doğru
yönetilmiş sayılamaz” Peter F. Drucker
Peter F. Drucker (19 Kasım, 1909 – 11 Kasım, 2005),
Avusturyalı yönetim bilimci. Viyana'da, küçük bir köy
Kaasgraben'de dünyaya gelen Drucker, okulu bitirdikten
sonra Almanya'ya, 1933 yılında Nazizm'in yükselmeye
başlamasıyla Londra'ya, ve 1937 yılında da Amerika'ya
göç etmiştir. Yönetim ile ilgili pek çok esere imza atan
ve 20'den fazla dile çevrilmiş eserlerinin yanı sıra
yönetim sanatında devrim sayılabilecek pek çok fikre
imza atmıştır.
ZAMAN KAVRAMI
Zaman kavramı, insanın
içinde bulunduğumuz uzay
konumu dikkate alındığında,
(doğru, düzlem, yükseklik)
üç boyut tanımlamasının
yanı sıra dördüncü boyut
olarak tanımlanabilir. Çünkü
uzay içinde madde olarak var
olan tüm canlılar ve cisimler
için sadece üç boyutla
tanımlama zaman olmadan
yeterli olmayacaktır. Uzayda
yer alan varlıklar,
varlıklarının en önemli kanıtı
zaman süresince var
olmalarıdır.
Zaman, yerine konması, geri döndürülmesi, yenilenmesi,
çoğaltılması, depolanması, tasarruf edilmesi, satın alınması,
üretilmesi mümkün olmayan buna karşılık tüm bireylerin eşit bir
biçimde sahip oldukları, sadece kullanılan ve geri dönüşsüz
şekilde yalnız sahibi tarafından tüketilen, önlenemeyecek sabit
bir hızla akıp giden eşi benzeri olmayan çok önemli bir değerdir.
Bütün bu sayılan, benzeri özelliklerinden dolayı zaman, boşa
harcanmadan en verimli bir biçimde kullanılması gereken bir
servettir.
Zaman, yerine konmaz
Zaman, geri döndürülmez
Zaman, yenilenmez
Zaman, çoğaltılmaz
Zaman, depolanmaz
Zaman, tasarruf edilmez
Zaman, satın alınmaz
Zaman, üretilmez
Zamana tüm bireyler eşit bir biçimde sahip olurlar
Zaman, sadece kullanılır ve geri dönüşsüz
şekilde yalnız sahibi tarafından tüketilir
Zaman, önlenemeyecek sabit bir hızla akıp gider
Zaman, eşi benzeri olmayan çok önemli bir değerdir.
Zaman, boşa harcanmadan en verimli bir
biçimde kullanılması gereken bir servettir.
OBJEKTİF ZAMAN
Dünyanın kendi etrafında ve güneş etrafında dönüşünden yola
çıkılarak yapılmış olan bölünmelerle elde edilen salise, saniye,
dakika, saat, gün, hafta, ay, yıl, yüzyıl, milenyum gibi ölçülebilen
zaman kavramlarına objektif zaman denilir.
İnsanlık tarihince zamanı tespit için çeşitli yöntemler denendi.
En yaygın olarak kullanılan dünyanın kendi etrafında dönüşü
1 gün = 24 saat temel alınmıştır. Dünyanın güneş etrafında
dönüşünü ise tamamladığı 365 gün, 6 saat = 1 yıldır.
Dünyanın kendi etrafında ve güneş etrafında dönüşü
aşağıdaki gibi zaman dilimlerine bölünmüştür.
1 Dakika 60 saniye
Gereksiz telefonlar
Günümüzün en önemli iletişim araçlarının başında telefon
gelmektedir. Bir çok şekilde bize zaman kazandırmaktadırlar. Fakat
gerekli özeni göstermediğimizde ise zaman kaybettiren faktör
olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle çalışma ortamında telefon
konuşmalarında seçici olmak konuyu en kestirme cümlelerle
anlatmak, karşı tarafın konuyu dağıtması veya dışına çıkması
halinde kibarca işinin çok yoğun olduğunu belirtip konunun
toparlanmasını rica etmek. Sohbet amaçlı konuşmaları iş dışındaki
saatlerde veya tatillerde gerçekleştirmek zaman kaybını önler.
Ziyaretçiler, açık kapı politikası
Her ziyaretçi bir zaman tuzağıdır. Yapılan araştırmalar, yöneticilerin
günde en az üç buçuk saatini, çoğunu astların oluşturduğu
ziyaretçilere ayırdığını göstermektedir. Kullanılacak yöntemlerden
birisi randevu sistemidir. Bu şekilde, ziyaretçilere belirli bir zaman
ayrılacaktır. Ayrılan zamanın dışına çıkmamak hususunda
yöneticinin kendi becerileri etkili olacaktır. Bir yöntem de yönetici
sekreterine randevuları denetleme sorumluluğunun verilmesidir.
Ziyaretçilerin önce sekreter ile görüşmelerinin sağlaması ve ziyaret
zamanının, programının sekreter tarafından yönlendirilmesidir.
Gündemsiz ve verimsiz toplantılar
Zamanı etkili bir şekilde kullanmasında yöneticiler toplantının
düzenlenmesinden önce toplantıya neden gerek duyulduğunu
sorgulanmalı, gerekli olmadıkça toplantı yapmaktan kaçınılmalıdır.
Çalışanların bilgilendirilmesi, işlerin yürütülmesi açısından gerekli
olan toplantılar doğru yönetilmediğinde, akışı kontrol
edilmediğinde, uzadıkça uzamakta, ana konudan uzaklaşıldıkça
bireylerin ilgisi azalmakta ve en önemlisi de zaman boşa
harcanmaktadır.
Kararsızlık
Yöneticinin en önemli niteliği gerekli kararı en az zaman içinde
verebilen olmasıdır. Bir zamanlar çok yaygın okunan bir kitabın
ismi “Bir dakikalık yönetici” idi. Karşılaşılan sorun karşısında
kararlarını 1 dakikayı geçirmeyen süre içinde veren yöneticilerin
daha başarılı olduğu vurgulanıyordu bu kitapta. Karar vermeyi
zevk ve alışkanlık haline getirmiş, bilgili, deneyimli yöneticiler
karar vermede zaman kaybetmezler. Aksine kararsız kalmak çok
zaman kaybettirir.
Dağınık masa ve büro düzeni
Dağınık masada çalışma alışkanlığını en önemli zaman kaybettiren
faktörlerden biridir. Evrak yığılması yöneticiye stres yükler, hem de
aradığını bulmak için zaman kaybettirir. Birikmiş evrak yığınlarını
temizlemek için zaman ayırın. Çok gerekli olmayanları ayırın.
Dağınık kağıtları bir dosyada ya da kutuda toplayın, mümkün
olduğunca fazla şey atın. Kalacaklar ve gidecekler kuralı uygulayın.
Ne kadar atarsanız o kadar çok zaman kazanırsınız.
BİYOLOJİK SAAT
İnsanın fizyolojik etkinliklerinin çoğu, günlük ritimler gösterir.
Örneğin; vücut sıcaklığımız saat 16.00-17.00 arasında en yüksek,
sabah 03.00 ile 05.00 arasında ise en düşük düzeydedir. İnsan
vücudunun güneşe duyarlı bir saat gibi çalıştığı söylenebilir. Yani
ışığın etkisiyle belirli bir günlük ritmi izlenir. Son yapılan
araştırmalara göre bu özellik, beyinde bulunan ve pineal bez
denilen ışığa duyarlı bir yapı tarafından düzenlenmektedir. Bu
yapı, ışığın varlığına bağlı olarak melatonin denilen hormon
üretir. Melatonin salgılanması karanlıkta artar, ışıkta durur, bu
yolla uyku ve uyanıklık zamanları saptanır.
Zamanı Etkin Kullanma
Zaman yönetimi esaslarını anlamak ve uygulamak için sadece
zamanın nasıl kullanılacağını bilmek yetmez. Zamanı rasyonel
kullanırken ne gibi problemlerle karşılaşılacağının ve bunların
sebeplerinin de bilinmesi gerekir. Başarılı zaman yönetimi daha
çok çalışmak değil, daha etkin ve daha rasyonel çalışmaktır.
Uygulanacak basit yöntemlerle, durdurulamayan ve
yavaşlatılamayan zamanı daha verimli bir şekilde kullanmak
mümkündür.
Geçirdiğiniz Zamanı Tespit Çizelgesi
Zamanı daha etkin kullanmak veya daha iyi yönetmek için, zamanın
nerede nasıl ve ne şekilde harcandığını gösteren bir zaman tespit
çizelgesi hazırlanması yararlı olur. Zaman tespit çizelgesi, belirli
zaman dilimlerinin nereye harcandığını gösteren bir tablodur.
Günlük, haftalık ya da daha uzun süreler için hazırlanabilir. Bu
çizelgeni hazırlanmasında temel gaye, yöneticinin zamanını nasıl
harcadığını görmesidir. Böylece, daha sonraki vaktini geçmişteki
zaman tuzaklarını dikkate alarak planlamasına yardımcı olur.
Zamanı etkin kullanmak için planlama şarttır.
Planlama, zamanın etkili kullanılmasında en etkili yöntemlerden
biri olmakla birlikte, yapılan çalışmalar yöneticilerin genellikle
çalışma zamanlarını günlük ölçüde planlamadıklarını ortaya
koymaktadır. Yapılan çalışmalar, yöneticilerin planlamaya
biraz daha fazla zaman ayırmaları durumunda, faaliyetleri
gerçekleştirirken daha az zamana gereksinim duyduklarını ve
böylece zaman kazanabildiklerini ortaya koymaktadır. Bu nedenle
etkin zaman yönetimi için planlama yapmak olmazsa olmaz bir
öğedir.
Önceliklerin Belirlenmesi
Hemen hemen bütün yöneticilerin sahip olduğu zaman, amaç ve
hedeflere ulaştıracak bütün işleri yapmaları için yeterli değildir.
Bu nedenle yapılacak işler öncelik ve önem sırasına göre
gerçekleştirilmelidir. Karar alma fonksiyonunun yerine
getirilebilmesi için yöneticilerin tüm faaliyetlerini belli bir öncelik
ve önem sırasına göre organize etmesi en önemli yönetim
becerilerinden birini oluşturur. Diğer bir husus ise, öncelikleri
tanımlamadır. Öncelikli işleri ya da görevleri belirlemek kadar acil
ve önemli görevler arasındaki ayırımı iyi yapabilmekte önemlidir.
Bir işin önemi, ortaya çıkardığı sonuçlar ile doğru orantılıdır.
Yakın Plan Yönetim ve Alışkanlıklar
Yöneticiyi başarıya götüren en önemli unsurlardan biri, kendi
yetenek ve becerilerini değerlendirmesi, yani kendini tanımasıdır.
Çünkü başkalarını yönetmek isteyen bir yöneticinin öncelikle
kendini bilmesi gerekir. Yöneticinin kendini bilmesi ise ancak
kendini değerlendirmesiyle mümkündür. Bu şekilde zamanın
verimli kullanılmasını engelleyen alışkanlık, tutum ve davranışlarını
terk edebilmektedir. Alışkanlıkların değiştirilmesi oldukça zor bir
iştir. Bir yönetici eski alışkanlıklarını bir kenara bırakıp, yeni
alışkanlıklar edinebilmek ve bu alışkanlıkları geliştirebilmek için
öncelikle, değiştirmek istediği alışkanlıklarını tanımlamalıdır.
Ertelemenin Önüne Geçmek
İşlerin ertelenmesinin önüne geçmek için iş planlaması
çerçevesinde o gün yapılabilecek öncelikli işleri sıralayıp bitirmek.
Erteleme yapılacaksa daha az önceliği olanı ertelemek hatta onu
yapmaktan vazgeçmek ertesi güne daha önü açık başlamak olur.
Gün, duruma göre haftalık, aylık periyotlar olarak belirlenebilir.
Bireyler isteyerek veya farkında olmadan bazı işleri sürekli
ertelerler, yöneticilerin bu erteleme alışkanlığından vazgeçmeleri
gerekir. En sevilmeyen ve en çok erteleme eğilimi gösterilen işin,
zaman diliminin (gün, hafta, ay) başlangıcında yerine getirilmesi ve
işin gerektirdiği zaman aralığının tam olarak belirlenmesi erteleme
sorunun çözümüne katkı sağlayabilir.
Zamanı Programlama
Uzun ve kısa dönemli planların yanı sıra, günlük programların
yapılması kısa zaman dilimlerinin de değerlendirilmesini sağlar.
Astlarla görüşme saatlerinin belirlenmesi, randevuların
düzenlenmesi, bir sonraki haftada yapılacak işlerin tespiti, haftalık
iş planlarının günlük çalışma programına dönüştürülmesi zaman
kazandırıcı etkinliklerdir. Gün boyunca yüksek ve düşük enerji
zamanının saptaması, önemli işlerin yüksek enerjili, rutin işlerin
düşük enerjili anlara göre programlaması verimliliği arttırabilir.
Ancak zaman programlarında ortaya çıkabilecek acil durum ve
kesintilere hazırlıklı olmak için belirli bir esneklik olmalıdır.
Yetki Devri
Yöneticilerin belirli işleri başkalarına devrederek önemli işlere
daha fazla zaman ayırmalarını mümkün kılar. Böylece yöneticinin
daha çabuk harekete geçmesine, hızlı ve daha etkin karar
alınmasına yardımcı olur. Yetki devri, görevin tamamının
başkalarına bırakılması değil, belirli kararların alınması için
başkalarına devredilmesidir. Böylece zaman ve enerji tasarrufu
sağlayacak olan yöneticiler, yeteneklerini ve kaynaklarını işe daha
fazla taşıma olanağı bulabilmektedir. Bu durum işlerin daha kısa
sürede ve hızlı bir biçimde gerçekleştirilmesini sağlamaktadır.
Telefonlar, Ziyaretçiler ve Toplantılar
Yöneticilerin telefonla sürekli aranmaları engellenerek, yöneticinin
ilgisinin dağılmamasını sağlamak gerekmektedir. Telefonun neden
olduğu sorunların çözümü için telefon görüşmelerinde asistan
kullanılmalı ve telefon görüşmelerinin mümkün olduğunca asistan
tarafından yönetilmesi sağlanmalıdır. Ziyaretlerin mutlaka randevu
ile yapılması ve zamanla sınırlandırılması ziyaretçiler için ayrılan
Zamanı kaybını minimuma indirebilir. Toplantı gündeminin
önceden belirlenmesi ve gerekmedikçe toplantı yapılmaması
zaman kayıplarını azaltabilir.
Etkin İletişim
Yöneticilerin zamanı yönetebilmelerinin önemli yollarından biri de
etkin iletişimdir. Etkin olmayan bir iletişimin kaybettirdiği zaman,
yetersiz planlamanın kaybettirdiğinden daha fazladır. Bu nedenle
iletişim etkinliğinin sağlanması çok yararlı olur. Etkin bir iletişim
için yöneticinin çalışanlarla sürekli diyalog içinde olması
gerekmektedir. Ayrıca doğru zamanda, doğru kişiyle ve doğru
yerde iletişim kurulmalıdır. Bu, yöneticinin mesajları doğru
algılamasına ve yöneticiye geribildirim sağlanmasına yardımcı
olur. Yöneticiler iletişimde açık yalın ve anlaşılabilir bir dil
kullanır ve aynı zamanda mesaj vermek istediği bireylerin
eğitim, kültür ve diğer özelliklerini göz önünde bulundurursa
iletişim etkinliği arttırılabilir.
Ortak Çıkar
Ortak amaç belirlendiği zaman
bu ortak amaç ile takım üyelerinin
kendi amaç ve beklentileri arasında
uyum olmasıdır.
Taze depo
Duyurmak
SİNERJİ' dir.
Sonuca ulaşmaya katkısı olabilen birkaç etkenin belirli bir
etkileşim sonucunda elde ettiği her birinin kendi gücünün
toplamını aşan ortak güce sinerji denilir.
Takım çalışmasının oluşan gücü tanımlayan en iyi kelime ise:
Odaklanmak' dır.
Sahip olduğu gücü herkesin ortak bir noktaya yöneltmesi ile
ortaya süper bir güç çıkarılmasına odaklanma denilir.
Sinerji kavramı, aynı zamanda olumsuzluk sınırını da oluşturur.
SİNERJİ TUZAĞI
“Bir zincirin gücü, o zincirin en zayıf halkasının gücüne eşittir.”
Zayıf Halka
Takım çalışmasında takım üyelerinin takıma katkı sağlaması
kadar aksamaya yol açmaması daha da önemlidir.
Takım Disiplini
Takımın (gurubun/örgütün) konulan kuralların en küçük ayrıntılarına kadar işleyişini, kontrol ve
denetimini sağlayan, tüm iyileştirme çalışmalarının temelini oluşturan bir sistemdir.
Takım Disiplini
Disiplin eylemini yürütmede iki esastan hareket edilir:
Birincisi bir bütün olarak takımın yararlarına zarar gelmemesi, ikincisi ise takım bireylerinin
haklarının korunmasıdır.
Takım Uyumu
Takım Disiplininde
hedeflenen asıl gaye,
takım içinde bireyler
arasında uyumun
sağlanmasıdır.
Başlıca uyum sağlanacak konular:
1- Zaman uyumu
2- İletişim uyumu
3- Algılamada uyum
İletişim Uyumu
Etkin olmayan bir iletişimin kaybettirdiği olgu, öncelikle zamandır.
Etkin bir iletişim için takım bireylerinin sürekli diyalog içinde
olması gerekmektedir. Takım içinde iletişimde açık yalın ve
anlaşılabilir bir dil kullanır ve aynı zamanda mesaj vermek istediği
bireylerin eğitim, kültür ve diğer özelliklerini göz önünde
bulundurulursa iletişim etkinliği artabilir.
Algılama
Dış dünyada olup bitenlerin büyük bir kısmını insanın duyu
organları yakalar, ne var ki birey bu enerjilerin çoğu kez farkına
varamaz.
Çünkü insan çevresini seçici bir biçimde algılar.
Algılama Farklılıkları
• Beynimizin giren duyu verileri işleyerek anlamlı bir algı
oluşturma kapasitesi son derece sınırlıdır.
• Bu nedenle beyin belirli değişkenlerin etkisi altında sürekli
seçerek algılar.
• Seçme olayı, algılama olayının en belirgin özelliklerindendir.
Algı
Nesne ve olaylara karşı organizmanın yaptığı, anlamlı,
sistemli ve kümülatif bir tepkidir. Algılar, duyumların
(görme, işitme, koku, tat, dokunma gibi) sonucu olarak
ortaya çıkarlar. Algılar, kişinin ömür deneyimlerine
göre şekillenir. Algı sübjektif bir tepkidir. Kişide, bir
nesnenin, olgunun algısı oluştuğu zaman, o nesneyi,
olguyu tanıyor, biliyor anlamına gelir. Duyumların neye
ait olduğu kişi tarafından bilindiği ya da tanındığı anda,
duyumların yorumlanması söz konusu olur. Bu sırada
alınan duyumlar kişisel bir sentezle o kişiye ait
algılanan özel olguya dönüşür.
Algılamanın Niteliği
Dış dünyada olup bitenlerin büyük bir kısmını duyu
organlarımız yakalar, ne var ki biz bu enerjilerin
farkına varamayız. İnsanoğlu, çevresini seçici bir
biçimde algılar. Beynimizin giren duyu verileri işleyerek
anlamlı bir algı oluşturma kapasitesi son derece
sınırlıdır. Bu nedenle beyin belirli değişkenlerin etkisi
altında sürekli seçerek algılar. Seçme olayı, algılama
olayının en belirgin özelliklerindendir.
Algılama ve Doğrular
Algılama kavramında, kişinin dış dünya ile ilgili bilgilerine fazlaca
güvenip, “tek doğru budur.” denemez, Doğrular, bakış açısına
göre farklılık gösterebilir. Doğrular insana göre değişebilir, hatta
“ne kadar insan varsa, o kadar doğru vardır” denilebilir. Bakılan
pencereye göre ve bakan kişiye göre algılama değişebilir. İnsan
için, dış dünya ile ilgili mutlak ve kesin bilgilerin olamayacağı;
mevcut bilgilerimizin yüksek derecede ihtimalli olabileceği
gerçeği, gözden ve akıldan uzak tutulmamalıdır.
Algılamada Uyum
Takım içinde aynı olaya bireylerin bakışlarında algılama farklılığı
olursa ortak fikir birliğine varılamaz. Bu süreç takımı olumsuz
etkiler. Bu nedenle algılamada uyum sağlanmalıdır.
Takım Bireyleri Arası İlişkiler
Bir takımın sağlıklı sürdürülebilir birlikteliği için ilişkilerden
doğan ruhsal sürtünme ısınmasının yakıcı sonuçlarını önlenmesi.
Sürtünme Isısının Soğutulması
İlişkilerde zaman içinde ruhsal sürtünme ısınmasının yakıcı
seviyeye ulaşmaması için fizik kanunlarında olduğu gibi:
1- Sürtünme akıcı hale getirilir. (yağlama)
2- Soğutma işlemleri.
Sürtünmenin Akıcı Hale Getirilmesi
İnsan ilişkilerinde, ilişkilerin yakıcı olmaması için en önemli kural
nezaket, kibar, saygı kurallarının vazgeçilmez olmasıdır.
Karşılıklı hitaplarda, davranışlarda bu kuralın tavizsiz
uygulanması ile bu tür yakıcı sonuçların önüne geçilebilir.
Meydana Gelen Isının Soğutulması
İnsan ilişkilerinde, en önemli soğutma işlemeleri başarıların
kutlanması, tebrik. Ayrıca doğum günleri, evlilik yıl dönümleri ve
benzeri günlerin düzenli ve atlanmadan o takımın kültürüne
uygun bir şekilde kutlanması, karşılıklı hediyeleşilmesi.
İşin Sırrı
Biraz Tebessüm
Sorumluluk Duygusu
Sorumluluk duygusu, insanları hayata taşıyan ve hayatı
anlamlandırmaya neden olan kimi zaman pozitif, kimi zaman da
negatif kişisel yüklerdir.
Sorumluluk, kişinin davranış ve eylemleri ile sebep olduğu maddî
ve manevî sonuçlara katlanmak zorunda olduğunu bilmesidir.
Kişinin karar ve seçimlerinden dolayı ortaya çıkan durumu kabul
etmesi, bu konuda hesap verebilecek durumda olmasıdır.
Takım İçi Sorumluluk
Takım içinde bireyler ayrı, ayrı hem takımın hedefine yönelik
sorumluluk sahibi olmaları gereklidir.
Hem de her bireyin takım arkadaşlarına karşı, hassas düzeyde
sorumluluk taşımaları olmazsa olmaz bir olgudur.
Yüklerin Dengeli Dağıtılması
Takım içinde sürdürülebilen ilişkilerde önemli bir husus yüklerin
takım bireyleri arası dengeli dağıtılmasıdır. Bu hem takımın
hedefine ulaşmasını kolaylaştıracak hem de bireylerin
yıpranmasını önleyecektir.
Yaban Kazları
Sürü halinde hayatlarını sürdüren ve göçmen kuşlardan olan
yaban kazları, takım çalışmasında bizlere yüklerin dengeli
dağıtılması konusunda mükemmel bir örnek vermektedir.
Takımın Hedefe Ulaşmasını Kolaylaştırmak
Yaban kazları, ağır vücutları ile göç yollarında uzun mesafeler kat
ederler. Bu yolculuk sırasında uygulanan yönteme dikkat edelim:
“V” Uçuşunun Sırrı
Göç sırasında “V” şeklinde uçtuğu gözlenen Yaban Kazlarının, bu
şekilde en önden başlayarak arkaya doğru bir hava akımı
oluşturduğu, bu şekilde arkadan gelen kazın daha az yorularak
uçtuğu belirlenmiştir.
Önde Gidenin Canı Çıksın(!)
“V” uçuşunda ilk bakışta en arkada gitmenin en az yorulma
sebebi, en önde gitmeninse desteksiz uçma sebebi gibi görünür.
İstenen ve gerçek
GERİLİM sonuçlar arasındaki
uyuşmazlık
ÇATIŞMA
Kısır Döngüsü
Uyuşmayan
Algılanan
davranışlar, güdüler,
anlaşmazlık
değerler, beklentiler
ve eylemler
Çatışma kaynakları
İletişim Problemleri
Kişiler veya gruplar arasındaki iletişim noksanlıkları bir
çatışma kaynağıdır. Bilgilendirme iletimindeki gecikmeler,
filtrelemeler, yanlış anlamalar, mesajın açık olmaması veya
yanlış algılanmaya yatkın olması gibi iletişim problemleri
bireyleri veya grupları farklı karar ve davranışlara sevk edebilir.
Organizasyon içinde karşılıklı bağımlılığının yüksek olduğu
noktalarda iletişim problemleri büyük bir çatışma kaynağıdır.
Çatışma kaynakları
Algılama Farklılıkları
Birey veya grupların belirli olay ve
gelişmeleri farklı şekilde
algılamaları, muhtemel bir çatışmaya
neden olabilir.
Algılama ile davranış arasındaki sıkı
bağlantı göz önüne alındığında
çeşitli kaynaklardan doğan algı
farklılıklarının kişileri ve takımları zıt
durumlara düşürebilecekleri
görülür.
Algılama kaynakları olarak amaç
farklılıkları, değer yargısı farklılıkları
ve zaman algısındaki farklılık öne
çıkarılabilir.
Çatışma kaynakları
Yönetim alanı ile ilgili belirsizlik
Organizasyonlarda bazen kimin hangi alan ve konularda ve ne
ölçüde kime karşı sorumlu olacağı belirsiz bulunabilir.
Dolayısıyla iki ayrı kişi veya grup aynı konularla ilgilenebilir.
Bu tür belirsizlikler çatışmalar için uygun ortam yaratır.
Bu açıdan bakılınca organik tip organizasyon yapıları
(Takımdaşlığa dayandırılmış bir kurum kültürü) çatışmalar olumlu
yönde yönetmek için en uygun organizasyon yapısı olarak ortaya
konulur.
Çatışmada ortaya çıkan tarafların ortak tutumları
Anlaşmazlık, uyumsuzluk, zıtlaşma ve birbirine ters düşme
çatışmanın temel unsurlarıdır. Bu unsurların esas olduğu bir
ortamda taraflar kendi çıkarlarını gerçekleştirmek veya kendi
görüşlerini hakim kılmak isterler. Taraflar karşılıklı kendi
isteklerinden taviz vermedikçe çatışma artma eğilimi gösterir.
Basit Görüş Farkları
Çatışma sebebinin bu evresinde ciddi olmayan basit
uyuşmazlıklar söz konusudur. Tarafların istekleri vazgeçilmez
değildir. Anlayış ve samimi bir işbirliği çözüm için yeterlidir.
Dışarıdan herhangi bir müdahale ters tepebilir. Eğer bu basit
farklılığın geri planında, göz ardı edilmiş ciddi problemler varsa
çatışma boyut değiştirebilir.
Anlaşmazlık veya Anlaşmazlıklar
Çatışma sebebinin bu evresinde anlaşmazlık ve bunun sonucu
uyuşmazlık gün yüzüne çıkmışsa kutuplaşma başlamıştır.
İşbirliği yerini pazarlığa, anlayış ise yerini tehditkar ifadelere
bırakmaya başlar. Bu durumda ya etkin liderlik ya da hakem
aracılığı ile sorun çözülebilir.
Uzlaşmaya Varma Zorunluluğu
Çatışmadan doğan kutuplaşmanın netleştiği ve gerilimin
yükseldiği aşamada uzlaşılma zorunluluğu ortaya çıkar.
Farklılıklar göz ardı edilmediği için çatışma başlamıştır. Etkileşim
tarafların veya bir hakemin belirlediği koşullara bağlanmıştır.
Taraflar kazan ya da kaybet tutumu ile hareket ediyorlardır.
Karşılıklı olarak teklifler, kanıtlar, ikna çabaları ve tehditler ortaya
konulmaktadır. Bütün tarafların fedakarlık yapması, bir tarafın
kazanması ya da herkesin kazanması durumu ile çatışma sona
erebilir.
Uzlaşmaya Sağlanmazsa
Çatışmadan doğan kutuplaşmanın netleştiği ve gerilimin
yükseldiği aşamada uzlaşılma sağlanamazsa kutuplaşma daha da
netleşmişse, gerilim yükselmişse ve taraflar duyguları ile hareket
etmeye başlamışlarsa, uzlaşmak için varılan anlaşma bile
memnuniyet vermeyebilir. Bu durumda taraflar arasında daha
yoğun çatışmalar ortaya çıkar. Bu durumda çatışma süreci
yönetilir olmaktan çıkmıştır. Organizasyon içinde yıkıcı sonuçlar
meydana getirmeye başlar. Mutlaka radikal önlemler alınması
gerekir.
Kampanya Yapılması
Çatışma sürecinde,taraflar arasında iletişim sınırlı ise, çözüm,
oylama, hatta kura ya da tarafsız hakem kararına bırakılır. Bu
evrede ikna önemlidir. İkna için mantıki ve duygusal yöntemler
kullanılabilir. Ortak çözüm söz konusu değildir. Kazanmak yada
kaybetmek vardır. Taraflar, oylama sonucu veya hakem kararını
memnun olmasalar bile kabullenmek zorundadırlar. Aksi
yöntemler ise çatışmayı alevlendirir. Bu nedenle çözüm aceleye
getirilmemeli, zaman faktörü etkisi olumlu yönde kullanılmalı.
YASAL ÇEKİŞME
Karar, hakim yada bilir kişiye bırakılır. Tarafların bunları seçme
şansları yoktur. Kazanmak için tanık ve delil sunmak zorunludur.
Uyuşmazlığı çözecek mahkemeyi kanunlar belirlemiştir. Karar
tüm tarafları bağlar. Uyuşmazlığın niteliği yasal çözüm
gerektirmiyorsa mahkemeye gitme yerine arabulucu
(ombudsman) yöntemi tercih edilmelidir.
Şiddet Uygulanmaya Başlanması / Kavga
Çatışmada son evredir. Tarafların gayesi, karşıya fiziksel zararlar
vermek olmuştur. Bu evredeki çatışma hem bireyler hem de
takımlar için yıkıcıdır. Fiziksel güç kullanmak şiddetin belirgin
özelliği olsa da psikolojik, ekonomik, politik vs. şiddet türleri de
aynı şekilde yıkıcı olabilir. Bu noktaya gelmiş uyuşmazlığın alt
evrelere düşürülmesi zordur. Tüm tarafların zarar görmesi
kuvvetle muhtemeldir. Kaybeden veya alt edilen taraf daha sonra
yeniden şiddet kullanmak üzere geri çekilmiş olabilir. Daha üst
güçten yardım alınmalı.
Çatışmayı olumsuz geliştiren faktörler
Kıskançlık, Çekememezlik, Dedikodu,
İftira, Fitne…
Bireylerin bir arada olduğu ortamda
masum görünen bu eylemler yol açtığı
sonuçları açısından her boyutta
çatışmanın temelinde var olan
kavramlardır. Bu kavramların oluşmasına
yol açan sebepler kontrol edilebilirse
çatışmalar erken önlenir ve olumlu
yönde yönetilebilir.
Çatışmayı olumsuz geliştiren faktörler
Kıskançlık: Birçok insanın kötü diye
tanımlanacak bu davranış tarzı,
başkasının sahip olduğu olguları, “onda
var, bende niye yok” duygusu ile negatif
yükler yüklenmek.
Çekememezlik: Kıskançlık olumsuz
duygusunu dışa yansıtıp, kişinin karşı
tarafa, daha kötüsü ortak çevrelerine
yönelik sergilediği davranışlar.
Dedikodu: Gerek kıskançlık ve
çekememezlilik, gerekse sorumsuzca o
ortamda bulunmayan kişinin aleyhinde
aslı olan veya olmayan (iftira) sözler sarf
etmek.
Fitne: Yukarıdaki süreçler neticesi
bireyler arasında olumsuz ilişkilere yol
açan olgu.
Çatışma yönetimi teknikleri
*Kaçınma
*Problem çözme yaklaşımı
*Yumuşatma
*Güç kullanma
*Daha önemli amaçları
belirleme
*Taviz verme
*Pazarlık
Kaçınma
Bu yöntem çatışmayı görmemezlikten gelme ile ilgilidir.
Çatışmayı yöneten bir yönetici taraf olmaz ve direkt olarak
çatışmaya müdahale etmez. Çatışmanın olumlu yönde
gelişmesini gözler, dolaylı yönlendirmelerde bulunabilir.
Çatışmanın taraflarca daha etkin olarak çözülebileceği
durumlarda bu yöntem yararlı olabilir.
Problem çözme yaklaşımı
Bu yöntemde bir öncekinin aksine problemin üstüne açık olarak
gidilmesi söz konusudur. Yönetici çatışan tarafları yüz yüze
getirerek kendisinin de katkısı ile konunun açık ve ayrıntılı olarak
tartışılmasını sağlar. İletişim ve algılama kaynaklı
problemlerinden kaynaklanan çatışmalar için etkili bir yoldur.
Yumuşatma
Bu yöntem çatışmaya taraf olanlar arasındaki ortak husus ve
çıkarların vurgulanması ve ön plana çıkarılması, farklılıkların ise
öneminin azımsanması hissettirilmesi ile ilgilidir. Bu davranış ile
yönetici çatışan tarafların farklılıklarını ortaya çıkarmasını
önleyerek onları birleşmiş ve dayanışma halinde olmalarını
motive eder.
Güç kullanma
Bu yöntem çatışmaları, yöneticinin sahip olduğu yönetim gücünü
(örnek işe son verme) kullanarak çözmesini ifade
eder. Yöneticinin verdiği karar tek bir tarafın lehine olabilir. Karar
taraflar arasında istekli anlaşma sağlamayabilir fakat genellikle
iki tarafça da zorunlu olarak kabul edilmiş olur. Böyle yönteme
sık başvurulması takımın motivasyonu üzerinde olumsuz etkilere
yol açabilir. Çok zorunlu kalınmadıkça bu yöntemin uygulanması
takımın ruhu ile bağdaşmaz, dolayısı ile pek tavsiye edilmez.
Daha önemli gayeler belirleme
Bu yöntem, çatışanların çatışmaya yol açan amaçlarından daha
önemli ve kapsamlı hedefler belirleyerek onları bu gayeler
etrafında yoğunlaşmalarını sağlamak şeklinde uygulanır. Bunun
başarılması gerçek bir yönetim sanatıdır.
Unutulmaması gereken çoğu kez çatışmaya sebep olan gayeler,
aslında pek de önemli olamayan sıradan olgulardır.
Taviz verme
Çatışma yönetiminde çok sık kullanılan bu yöntemin esası
farklılıkların paylaşılmasıdır. Çatışmaya taraf olanlar, kendi
gayelerinden biraz fedakarlık yaparak ortada belirli bir yerde
buluşabilirler. Böylece çatışmanın kesin galibi veya mağlubu
yoktur. Böyle bir yaklaşımda hangi tarafın ne kadar taviz
vereceği, tarafların sahip oldukları güçleriyle orantılı olarak
dengelenir.
Pazarlık
Pazarlık sürecinde, tarafların müşterek bir amaç üzerindeki
anlaşmazlıkları sabit olarak alınır ve uzlaşma aranır. Bu yöntem
fiziki çatışma tehdidin olduğu fakat bunun asla kabul
edilemeyeceği ve çatışmanın mutlaka bir yolla çözülmesinin
gerektiği durumlarda uygulanan bir stratejidir. Pazarlık
sürecinde taraflar karşılıklı önerilerde bulunurlar ve karşı tarafı
nispeten uzlaşabilir bir konuma getirmek için kendi taleplerinden
kısmen vazgeçebilirler.
Çatışmanın olumsuz sonuçları:
Çatışma, çatışan taraflardan birinin
zihinsel ya da bedensel sağlığını
zedeleyen bir durum yaratabilir.
Çatışma, düşmanlık duygularına ve
saldırganlık davranışına neden olabilir.
Çatışma, zamanın, paranın ve enerjinin
boşa gitmesine yol açar.
Çatışma, çatışan tarafların kendi
amaçlarını, sistemin bütününe ait
amaçtan üstün görmelerine yol
açabilir.
Çatışma, morali ve manevi tatmini
olumsuz yönde etkileyerek verimi
düşürebilir.
Çatışma, güven duygusunun kaybına ve
kaderciliğe neden olabilir
Çatışmanın kabul edilir seviyesi
Eğer taraflar çatışma olmadan önce
Takım içinde bu yönde prensipler
belirleyip bu alanda “kırmızı çizgiler”
belirleyip, bu kuralların takımın tüm
bireylerince kabul edilmesi ile çatışma
durumları kabul edilir seviyede kalır.
Bu kırmızı çizgilerin belirlenmesinde
takım bireylerinin değer yargıları, kültür
algılaması, hatta kişisel zevkler ve renkler
dikkate alınmalıdır.
Birde bireylerin ne olursa olsun bir
birlerine hitapta kullanılan sözcüklerin
mutlaka kırıcı, aşağılayıcı, hakaret içerici
nitelikte olmaması çatışmanın yıkıcı
olmasını önleyen baraj görevi yerine
getiren bir önlemdir.
Kabul edilir seviyede kalan
Çatışmanın olumlu sonuçları :
Çatışma, belirli durumlarda ayrık taraflar
arasında bir yakınlaşma doğmasıyla
sonuçlanabilir.
Çatışma sonucu, biçimsel yapıdaki eski
liderlik tarzının yetersizliği açığa
çıkarak, sisteme yeni bir liderlik biçimi
gelebilir.
Takım içi çatışmalar, görev başarımı için
gereken enerji ve motivasyonu
arttırabilir.
Çatışma, farklı görüşlerin çoğalması ve
ortaya konmasına izin vererek, yeniliği
ve değişimi arttırabilir.
Çatışma, tarafların her biri, kendi
pozisyonlarının değerini daha iyi
anlamalarına yol açabilir.
Çatışma, birey ve takımların kendi
güçlerinin farkına varmalarını
sağlayabilir.
Çatışmanın zıttı durumlar:
Uzlaşma, anlaşma, fikir birliği, kabul etme, hoş görme,
katlanabilme ve en önemlisi değer verme.
Bu sayılanlar ile birlikte empati yapmak, ana konun önceliğini
fark etmek, olayları kişiselleştirmeme prensibi gibi takım
bireyleri arası duygu, düşünce ve davranışların benimsenmiş
olması, çatışmanın zıttı durumların çerçevesini oluşturur. Bu
çerçeve özlem duyulan bir ortamın tarifini oluşturmaktadır.
Ödev Konuları: 2 arkadaşımız ayrı, ayrı arkadaşımız
1) Stres nedir ve başa çıkma yolları
Sevilay sağdan
Dicle güngör
Stresle başa
çıkmak için
ne tavsiye
etmiş?
Bir gün adamın biri
hoca’ya gelmiş;
Hoca;
-Vermesine veririm
de sen benim her
dediğimi yapacak mısın?
Adam;
Hoca;
-Sonuca ulaşıncaya
kadar itiraz etmeden
dediklerimi yapacaksın.
Hoca,
-Bu gece koyunları da
çıkarıver demiş.
Adam bir sonraki gün,
yine hocanın yanına
gelmiş,
-Hocam oh dünya
varmış, biz inekle idare
edebiliriz deyince.
Hoca,
-Yok yok ineği de çıkar.
der demez adam
koşarak eve gitmiş.
Adam sonraki gün ağzı kulaklarında hocanın yanına
gelmiş.
- Hay Allah senden razı olsun hocam bizim ev çok
rahatmış. Dün gece bunun kıymetini anladık. Verdiği
nimet için Yaratana şükrettik, diye hocanın ellerine
sarılmış.
Stres üzerine çalışmalar yapan bir araştırmacı; stresin
bir durumu yorumladığınız zaman başladığını belirtir.
İlk olarak durumun ne kadar tehlikeli ve zor olduğunu
sonrada bununla baş etmek için kaynaklarımızın olup
olmadığını değerlendiririz. Kaygılı ve stresli kişiler
genellikle durumu tehlikeli zor acı verici olduğuna ve
yapacakları bir şey olmadığına inanırlar.
Stresle Başa Çıkmada Yapılan Yanlışlar
Başa çıkma, bireyin çevreden yada içten gelen baskıları
(istekler,düşünceler,duygular) önleme yada üstesinden
gelme mücadelesidir. Pek çok kimse stresle başa çıkmak
için olumsuz yöntemler kullanır. Bunlara örnek olarak,
alkol, aşırı kafein alma, sigara içme maddenin kötüye
kullanımı yada aşırı yemeye verilebilir. Bunlar sadece
vücuda daha fazla stres bindirir. Daha yapıcı başa çıkma
yöntemleri uzun sürede vücut için daha yararlıdır.
Stresle Başa Çıkmak İçin Duruma Yönelik Yöntemler;
-Zamanı iyi ve dengeli kullanıp bunun için öncelikleri ve
hedefleri belirleyip plan yapılması.
-İletişim ve problem çözme becerilerinin geliştirilmesi.
-Sosyal destek ağından yararlanıp, arkadaşlarla veya
güvenilen kişi ile kaygı ve sorunların paylaşılması.
-Kişinin kendi stresiyle başa çıkma tarzını bilmesi.
-Kişisel başa çıkma davranışları ne kadar yakından
incelenirse, hangilerinin işe yaradığının, hangilerinin ise
işe yaramadığının hatta kişiye zarar verdiğinin fark
edilebilir. Böylece davranışlar geliştirilip gereken
değiştirme veya değiştirmeme kararı verilebilir.
Stres, eğer kişinin ulaştığı bir dayanma gücünün altında
kaldığında kişi bunu daima başa çıkacağı boyutta
karşılar. Strese dayanma pozisyonun artması için kişinin
zaman zaman dayanma sınırlarını test edeceği olayları
yaşaması onu güçlü kılacaktır.
Burada temel kural, stres durumunu meydana getiren
oluşumun zaman sürecinde etkisini yitirecek olmasıdır.
Kişi, yaşadığı en olumsuz pozisyonun geçici olacağını
kavrayıp, düşüncelerini geleceğe umut dolu şekilde
yoğunlaştırması onu rahatlatacaktır.
Fiziksel egzersiz
Düzenli yapılan egzersiz kas gerginliğini azaltmakta
yararlıdır ve kişinin kendini iyi hissetmesini sağlar.
Sosyal Destek
Aile, arkadaş, sosyal gruplar gibi var olan destek
sistemleri, stresli olaylarla ilgilenirken yardımcı
olabilirler.
Tatil
Kısa molalar(yada uzun tatiller) vermek, stresin
tepeye yükseldiği zamanlarda vücudun dinlenmesine
yardımcı olur.
Hobiler
İlginizi ve enerjinizi yoğunlaştıracağınız bir alan bulmak,
stresin etkilerini oldukça azaltacaktır.
Danışmanlık
Bir danışmanla konuşmak, strese yol açan problemlerin
belirlenmesine ve stres yaratan negatif faktörlerin
kırılmasına yardımcı olur.
Gevşeme egzersizleri:
Stresle baş etmede beyin ve kas sisteminin ortak
çalıştırılması ile oluşan gevşeme egzersizleri, etkili olur.
Stresle Başa Çıkmada en önemli etken:
Düşünce Esnekliği
Düşünüşü bir görüş açısından diğerine kaydırabilmek için
mümkün olduğu kadar esnek olmak, yanı sıra zihnin, bir
konunun çeşitli durumlarını sıralı bir şekilde koruyabilmesi,
birden fazla birbiri ile ilgili olmayan uyarana karşı aynı
zamanda cevap verebilmesi stresi karşılamanın etkili yoludur.
MOTİVASYON / İSTEKLENDİRME
İtici Güç
Cevaplar
Kişisel Motivasyon
Kişilerin belli bir ihtiyacı veya amacı karşılamak üzere iç
dinamiklerinden gelen bir şevk ile arzulu ve istekli
davranmalarıdır. Kişisel Motivasyonda kişinin uzak ve
yakın hedeflerini belirlemesi önemlidir. Uzak hedeflere
ulaşmak, yakın hedeflerin gerçekleşmesine bağlı
olduğuna göre, önce yakın hedeflerin başarı ile
gerçekleşmesi için yapılan motivasyonlar ve alınan
sonuçlar, uzak hedeflere yönelik motivasyonları artırır.
Kişisel Motivasyonu güçlendirmek için:
1)Kendini başarı için programlamak.
2)Başarı, kişinin neyi, nasıl ve ne kadar istediği ile
doğru orantılıdır.
3)Kişinin kendi yetenek ve istekleri doğrultusunda
belirlenmiş hedeflerinin olması.
4)Planlı ve programlı çalışılması.
5)Çalışmada zevk alma duygusunun öne çıkarılması.
6)Etkin öğrenme tekniklerinin bilinmesi.
7)Dinlenmeye ve hobilere zaman ayrılması.
8)Okuma alışkanlığından zevk alınması.
Kişisel Motivasyonu güçlendirmek için:
9)Çalışmaya başlamak ve çalışmayı sürdürme
konusunda zaman tuzaklarının ortadan kaldırılması.
10)Düşünce gücünün zinde ve aktif tutulması.
11)Başaracağına kişinin önce kendisinin inanması.
12)Mazeret üretme yerine, problem çözme
yeteneğinin geliştirilip bundan zevk alınması.
13)Olumlu düşünmek motivasyon düzeyini yükseltir.
14)Düzenli bir şekilde hareket, oksijenle buluşma
kişisel motivasyon üzerinde güçlü etki yapar.
15)Sağlıklı ve dengeli beslenmek.
Motivasyon olmadan topluluklar içinde hiçbir
eylem olmaz.
Tarihsel süreçte motivasyon için kullanılan en büyük
araç korku olmuştur. Korku duygusu başlı başına acı
verir. İnsanlar bu durumdan kaçarlar. Korku duygusu
tarihsel süreçte şiddet ile sağlanmıştır. Dövülmek,
kırbaçlanmak, aç bırakılmak, organların kesilmesi,
hatta öldürülmek olguları ile bir kısım insanlar
diğerlerini yönetmişlerdir.
Çağımızda hala bu ilkel korku yöntemlerinin az veya
çok kalıntılarına rastlanmakla birlikte, modern
toplumlarda mevcudiyetini sürdürme koşulları ortadan
kalkmaktadır. Fakat korku sadece şiddete dayalı
olmayıp, kınanma, utanma, ayıplanma, kayba uğrama
gibi olgulardan kaçış ile de oluşmaktadır. Bazı
yöneticiler ilkel korku yöntemlerini motive öğesi
olarak kullanmaktadırlar. Bu tür motivasyonları
“sanat” olarak nitelendirmek mümkün değildir.
Anlaşılır Olmak
Motivasyon sanatında, yönetenin yönetilenlere yönelik
onların anlayışına uygun net anlaşılır ifade kullanması
motivasyonun ön koşuludur.
Zaman zaman ortaya konulan ifadeler, gerçeklerle
çelişebilir. Belki bu ifadeler ideal oluşumları hedefler.
Fakat gerçekler bu ideallerle çelişebilir. Böyle bir
durumda işleyiş yavaşlar veya tamamen durabilir.
Etkin Planlama Yapmak İçin Gerekli Olanlar
Geleceğin ne olacağını tahmin etmek, gerek kişisel gerek sorumlu
olduğu işletmesinin nereye gittiğini gelecek yıllarda şahsi veya
kurumsal faaliyetlerinin ne tür bir seyir göstereceğini sistematik
biçimde öngörmek, bir yöneticiyi, yönetici yapan en önemli
niteliklerin olmazsa olmazıdır. Bu işlemde yöneticinin “sistem
kavramını” tanımadan planlama yapmaya çabalaması sürekli
aksamalara yol açacaktır.
Sistem Kavramı
Sistemi, fiziksel veya fiziksel olmayan, kendi aralarında ilişkili ve
etkileşen, bir veya daha çok amaca yönelik, öğeler kümesi olarak
tanımlayabiliriz. Bu tanımlamada: Öğe, sistemi oluşturan
parçalardır. İlişki ise bu öğeler arasındaki akış ve etkileşimdir.
Amaçtan maksat sistemin oluşum nedenidir. Sistemler belli
girdileri alarak, bunlar üzerinde çeşitli işlemler yaparlar ve bunları
belli çıktılara dönüştürürler. Bu dönüşümün sistemin amacına
yönelik olarak gerçekleşmesi beklenir.
Sistemin Boyutları
İlke olarak: Sistemi süreçlerin bir bütünü olarak anlamak gerekir.
Süreç ilerleme süren bir şey, belirli bir sonuca götüren kademeli
değişim, belirli bir sona doğru ilerleyen faaliyetler ve işlemler
dizisi olarak tanımlanır.
Amaç olarak: Sistemin davranışını inceleyip, buna uygun
politikaları belirlemek gerekir.
Yöntem olarak: Sistemi tasarımlamak gerekir.
Sistemin İlişkileri
Sistemin incelediği sorunlar birbirinden ayrı değil, bir arada ele
alınır. Bunlardan birine getirilen çözüm, başka bir sorunun
çözümü ile ilişkilidir. Eğer sorunlar üzerine tek bir bilim dalının
görüş açısı ile yaklaşılırsa varılan sonuçlar ön yargılı ve kısmen
yanlış olur. Disiplinler arası yaklaşımın temel düşüncesi,
incelenen sorun üzerine değişik açılardan yaklaşmaktır. Karar
vermeyi ve sorun çözmeyi bütünsel yönteme dayandırması, bu
yaklaşımın en önemli özelliklerinden birisidir. Bu yaklaşım,
problem çözümünde sağduyu ve sezgiyi aşmış karar verme ve
sorun çözmede kendine özgün sistematik yöntemini kurmuştur.
Sistemin Süreci
Her olgu ve sorun süreçlerin
dinamik bir bütünlüğüdür ve
evrenseldir, yani öncesi vardır,
sonrası da olacaktır. Bu
bütünsellik içinde, bu evrimsel
bağ içinde, olgular, sorunlar
karşılıklı etkileşim, geri bildirim
halindedirler. Sistemi süreçlerin
bir bütünü olarak gören yaklaşım,
bu süreçlerin niteliğini, yani
sistemin davranışını incelemeye
yönelir. Davranış türlerini
değerlendirir ve bu davranışları
istenilen yönde oluşturabilmek
için buna uygun politikaları
belirler.
Sistemin Sürecinde Tasarlamaya Yönelmek
Davranışları incelemeyi gözeten yaklaşım da aynı zamanda
sistemi tasarlamaya yönelecektir. Böylelikle öğelerin yerini
süreçler, değerlerin yerin davranışlar, çözümleyiciliğin yerini
tasarımlayıcılık alacaktır. Süreç, ilerleme süren bir şey, belirli bir
sonuca götüren kademeli değişim, belirli bir sona doğru ilerleyen
faaliyetler ve işlemler dizisi olarak tanımlanmaktadır.
Planlamada, Planlayıcının İşlevi
Planlama, neyin, ne zaman, nasıl, nerede ve kim tarafından
yapılacağını, hangi araçlarla, yöntemlerle, kimlerin işbirliğiyle
ulaşılacağının belirlenmesinin önceden tasarlayıp, kararlaştırma
sürecidir. Diğer bir tanımla planlama, bir amacı geliştirmek için en
iyi davranış biçimini seçme ve geliştirme niteliği taşıyan bilinçli
bir süreçtir. Planlamacı bir ilkeyi unutmamalıdır, geçmişi bilmek
şimdiyi anlamamıza, şimdiyi anlamak da geleceği kestirmemize
yardımcı olur.
Planlamada Yöntem ve Araçlar
Planlama, yöneticinin bilgi ve deneyimini ortaya koyduğu
faaliyetlerinden biridir. Sistemi kavrayan yöneticicinin
tasarlamada, planın oluşturması için izleyeceği yolların başında
amaçların, hedeflerin belirlenmesi gelir. Amaç, hedef
belirlendikten sonra ona nasıl ulaşılacağı araştırılır, yöntem ve
araçlar saptanır. Saptanan en iyi yöntem ise, en ekonomik, en az
sorunlu ve en iyi sonucu alandır. Bu yöntemi destekleyen en
uyumlu araçların seçimi en iyi sonuca gitmedeki etmendir.
Planlamada Zaman Süresi
Planlama bir bilinçli seçim ve tercih süreci, aynı zamanda bir
karar sürecidir. Geleceğe dönük olduğundan, bir zaman süresini
gerekli kılar. Planlamada öngörüler büyük rol oynamaktadır.
Planlama ile örgütlenme evreleri, yönetimin belirleyici ve kural
koyucu nitelikteki işlemleridir. Her plan başlangıcı ve sonu
öngörülmüş belli bir zaman süresini kapsar. Bu sistematik bir
yöntem olup planlama sayesinde gelecekte belirli bir zaman
süresi sonunda erişilmesi istenen amaçlar ve normlar açık
olarak belirlenir.
Planlamada Araç Olan Öğe ve Eylemlerin Seçimi
Kaynakların en etkin verimli bir şekilde kullanılabilmesi amacıyla,
gelecekte ulaşılması gereken hedefler çeşitli seçenekler
arasından seçim yapılarak saptanır. Seçilmiş olan amaca en etkili
olarak ulaşmayı sağlayacak araçların en etkin biçimde
düzenlenmesi için gerekli eylemlerin, öğelerin önceden tayin ve
tespiti gereklidir. İşlemin faaliyette bulunduğu çevrede olabilecek
değişiklikler tahmin edilerek karar süreçleri içine yeni veriler dâhil
edilir. Planlama bütünsel bir yöntem olduğundan, gelecekteki
kararların doğuracağı tepkileri uygulamaya geçmeden önce
değerlendirip meydana gelecek kazanç ve kayıplar belirlenir.
Planlamada, Yöneticilerde Amaçlar ve Hedefler
Her planlama, yapılacak faaliyetlerin erişmek veya ulaşmak
istediği durumu gerçekleştirmeye yöneliktir. Her planın kapsadığı
bir takım amaç ya da hedefler mevcuttur. Amaçsız bir plan ve
faaliyetten söz edilemez. Amacı, hedefi olmayan insan olabilir.
Fakat amaç ve hedefi olmayan yönetici olamaz. Amaçsız hedefsiz
bir kişi yönetici olarak adlandırılamaz. Bu kapsamda, yöneticilerin
de her faaliyetleri için bir planlarının olması zorunluluktur.
Stratejik Planlar
Kuruluşların bugünden çok geleceğe bakış açıları ile çalışanlarını
ve üyelerini nasıl motive edebileceği söz konusu olduğunda odak
noktası stratejik planlar olmaktadır. Stratejik planların
inandırıcılığı, uygulamalarda yönetim kademelerinin gösterdiği
kararlılık ve bireylerin aktif katılımı ile oluşmaktadır. Yönetim,
kuruluş hedeflerinin organizasyonun bütün kademelerinde birim
ve birey bazlı hedeflere dönüşmüş olmasını arzu etmektedir.
Çalışanların ve üyelerin hedeflerini gerçekleştirmesi demek
kuruluşun hedeflerinin gerçekleşmesi anlamına gelecektir.
Planlamada İsabet, Öngörü ve Esneklik
Planlamada en büyük güçlük, geleceği isabetli öngörmede
karşılaşılan zorunluluktur. Planlanan süreyi olabildiğince kısa
tutarak ön görülerde isabet oranı yükseltilebilir. Yanı sıra planda
ortaya çıkan oluşumlar karşısında değişime açık esnekliklere yer
verilmelidir. Böylece işleyiş ihtiyaca göre yeniden
yapılandırılabilir. Etkin planlamayı gerçekleştirme için bilgi,
deneyim, düşünme, muhakeme, zekâ, ileriyi görme, danışma,
gerektiğinde beyin fırtınası ile etkili oluşumlar meydana getirilir.
Etkin Bir Planın Başlıca Nitelikleri
Açık, net, kabul edilebilir bir amaca, ulaşılabilir hedefe sahip
olmak. Yönetilen kuruluşun değişen iç ve dış koşullarına sürekli
olarak uymak. Katı bir planlama yerine ve alternatif bir plana ve
yola geçmeyi gerektirmeyecek bazı sorunlar karşısında planda
bazı değişiklikler ve düzeltmeler yaparak esnek davranmak.
Planlama ve uygulama aşamalarında kuruluşa mümkün olan en az
masraf yüklemek. Ne uzun ne de kısa (optimal/en uygun) bir
zaman süresi kapsamak.
Kuruluşun ilkesi haline gelen her tür standart ve optimal
durumlara uygun pozisyonda olmak. Karşılaşılması ihtimal
dâhilinde olan aktif veya pasif direnme etkenlerini en az kayıplarla
yok etme konusundaki önlemleri de beraberinde getirmek. Çeşitli
öğeler ve eylemler arasında denge sağlamak. Yeni yetki, mevki ve
araçlar oluşturma yoluna gitmeden önce imkanlar ölçüsünde
mevcutlardan yararlanmak.
Zamanı Verimli Kullanma Açısından Planlama
Sadece günlük, haftalık, aylık yıllık planlama yapmak için
planlamayı dar kapsamda ele almak, planlamanın genel ilkelerinin
dikkate alınmaması ile sistem bütünlüğü ilkesi de göz ardı edilmiş
olur. Zaman planlamasının gayesi kişinin kendi hayatı ve
yönetiminde olduğu kuruluşun organizasyonunda verimlilik
sağlanması olmalıdır. Sistem bütünlüğü içinde değerlendirilmeyen
planlama verimlilik kazandıramaz. Bu ilke çerçevesinde planlama
zaman için gerekli şekle sokulması zorunludur.
Hangi Toplantı yapılmalı?
Hangi Toplantı yapılmamalı?