You are on page 1of 5

1) Doğal çevremiz ve mimari yapılar bireysel gelişimimiz için önemli bir

etkenlerdir..
2) Tarihsel süreçte bireysel ya da toplumsal davranış psikolojilerinin bir araya
gelmesi, değişen kültür yapıları, yaşama biçimleri, deneyimleri, mekânların
yaratılmasında büyük öneme sahiptir.
3) Paleolitik çağlardan itibaren korunma içgüdüsü ile mekânlara ihtiyaç
duyulmuştur. İlk insan kendi yapılarını yapabilecek deneyim ve teknolojiye
sahip olmadığından, kendilerini koruyabilecek mağaraları konut amaçlı
kullanmıştır. Zamanla bu mekânlar insan ırkının gelişimi ile orantılı olarak
değişim göstermiştir.
4) Dünyanın siluetini değiştiren mimar olarak tanınan Le Corbusier’e ( Modern
yüksek tasarımın öncü çalışmalarını yaptı ve kendisini toplu konutlar ve
kalabalık şehirler için daha iyi yaşam koşullarını sağlamaya adadı) göre
kentlerin planlanmasında doğal çevre, insan ve teknoloji bütün olarak
değerlendirilmelidir. Disiplinler arası çalışmalar mimari tasarımlarda insan
ölçeği düşünüldüğünde sağlıklı bir çevre oluşturulmasına katkı sağlayacaktır
5) Genel olarak kentlerin planlamaları ve yaşadığımız binaların mimarileri,
psikolojimizi nasıl etkilediğini araştıran şehir planlamacıları, nöroloji ve
psikiyatri uzmanlarının ortaya koyduğu nöro-mimari anlayışını ortaya
koymuşlardır. (Nöro mimari, çevremizdeki fiziksel çevrenin beynimizi ve
dolayısıyla davranışlarımızı nasıl değiştirebileceğini inceleyen bir disiplindir.)
6) Dünya nüfusunun büyük çoğunluğunun şehirlerde yapay çevre içerisinde
yaşam sürdürmesi, bu insanların psikolojik dengelerini etkilemektedir.
Çevrenin olumsuz etkileri, insanların yaşam enerjilerinin azalmasına, stres
düzeylerinin artmasına yol açar. Ayrıca umutlarımızın tükendiği, yaşam
enerjimizin düştüğü, yaratıcılığımızın azaldığı görülmektedir. Doğal çevreye
yakın yaşayan insanların yaşamlarında karşılaştıkları stresli olaylarla daha
kolay başa çıkabildikleri yapılan araştırmalarla ortaya konulmuştur. Uzun
zaman geçirdiğimiz yapıların konumlarının manzaraya bakması, doğal
havalandırma ve gün ışığından faydalanıyor olması, bireylerin
verimliliğini artırdığı gibi daha mutlu olmalarına olanak sağlar. Yabancı
ülkelerdeki doğayla barışık olmaya örnek Kanada’nın en batısında bulunan
Vancouver kentinde binalar yapılırken dağ, orman ve denizi görebilecek şekilde
inşa ediliyor.
7) Bizler bulunduğumuz mekân ile duyusal olarak etkileşim halindeyiz. Yakın
çevre, mekân ve mekânı oluşturan elamanları beş duyu organımızla
algılanmakta ve kavranmaktayız.
8) Bu nedenle Yapılacak tasarımlar, o mekânda yaşayacak insanların
davranışlarını doğrudan etkiler. Mekân tasarımlarında ne amaçla yapıldığı,
kullanıcı profili, ihtiyaç planı belirlenerek etüt çalışmaları hazırlanır. Bu
hazırlıklar arasında yapı kullanıcılarının davranışlarının, psikolojilerini
etkileyen faktörler de belirlenmelidir.
BİNA CEPHELERİNİN TASARIMLARININ İNSANLARIN PSİKOLOJİLERİNİ NASIL
ETKİLER
9) Waterloo Üniversitesinin Kent Gerçekleri Laboratuvarının Nörobilimci ve
Yöneticisi Colin Ellard, bina cephelerinin tasarımlarının insanların
psikolojilerini nasıl etkilediği üzerine çalışmalar yapmıştır.
Dengesiz formlar-gerilim duygusunu, korku hissi,
Yumuşak, akıcı formlar-dinlenme, rahatlama, neşe ve huzur hissi,
Dikdörtgen formlar- denge ve dinamiklik hissi,
Karmaşık olmayan strüktürel formlar- düşünme ve içe kapanma hissi yaratır
Shanghai Tower (632 metre uzunluğundaki dev gökdelen 128 kattan
oluşmaktadır) Amerikan mimarlık firması Gensler
10) Haydar Aliyev Merkezi/Bakü Zaha hadid
Rahatlık,gevşeme,dinlenme,huzur duyguları
11) Dancing House Prag, Çek Cumhuriyeti Frank Gehry Binanın şekli ve eğri
duruşu Korku duygusu
12) Nord LB Binası/ Hannover Günther ve Stefan Behnisch (düzenli
geometriye rastlanılmamaktadır.)
13) Valley Towers/ Amsterdam/Hollanda MVRDV kurucu ortaklari oldugu
mimarlik bürosu enerjik ve yaşanabilir bir mahalle
14) Sagra De Familia- Barselona/ İspanya Antoni Gaudi
MİMARLIK VE DOĞAL ÇEVRE KAVRAMININ İNSAN ÜZERİNDEKİ YANSIMALARI
15) Kentleşmenin hızla arttığı günümüzde insanların doğadan uzaklaşması
stres seviyesini çoğaltarak konsantrasyonun azalmasına sebep olmaktadır. Bu
nedenle yaşam kalitesini arttırmayı hedefleyen, doğa ile mimariyi birlikte
değerlendiren biyofilik tasarım ilkeleri karşımıza çıkmaktadır. Mekân
içerisinden görülen yeşilin, doğal nesnelerin iş stresini azalttığı, kronik baş
ağrılarının ve benzer şikâyetlerin daha az görüldüğü tespit edilmiştir.
16) Brezilya/ San Paulo’daki IT’S Informov Mimarlık ofisinde doğayı iç mekâna
taşıyarak ofis çalışanlarının verimliliklerini ve refah düzeyini artırmayı
planlamışlardır
İstanbul Memorial Bahçelievler Hastanesinde, hastalar, yakınları ve personel için
en az stres seviyesi düşünülerek üst katlarda yeşil teraslar planlanarak mimari
ve doğa kavramları bütünleştirilmiştir
İÇ MEKÂNLARIN İNSAN PSİKOLOJİSİ ÜZERİNDE GENEL ETKİLERİ
17) Yön Kavramı
yön bulma zorlukları bu mekanlarda zaman kaybına, yapı içinde kişisel etkinliğin
kaybolmasına, mevcut konumunu belirleyememe ile ilgili strese yol açmaktadır.
Bir yapıya girdiğimizde öncelikle yön kavramının anlaşılabilir olması
gerekmektedir. Yaşanılan mekânda kişilerin endişe duymadan, kendilerini
güvenli hissedebilecekleri şekilde gidecekleri yönü bulabilmeleri önemlidir. Yön
bulma, bireylerin gecikme ve yersiz endişe yaşamadan, hedeflerine giden yolu
bulabilmeleridir. Bir mekandan diğerine hareket etmek kadar kolay ve günlük bir
süreçken; yolunu kaybetmek can sıkıcı bir deneyime dönüşebilmekte; korku ve
sıkıntı yaşanmasına neden olabilmektedir. Duvarlar mekânların sınırlarını
oluştururken aynı zamanda bizleri yönlendirirler. Mekânlar arasında ilerlerken
duvarların konumlanması ile ulaşılmak istenilen alanlara geçilebilir. Kat
planlarının insan ölçeğinde algılanması yön bulmada önemli etkendir. Kompleks
ve karmaşık planlı yapılarda, yön bulamama kullanıcıları gereksiz bir endişe içine
sokarak, hedefe ulaşamamakta korku hissiyatını oluşturmaktadır. Zaman ve
verimlilikte olumsuzlara neden olabilir
18) Ölçü Kavramı
Genişlik, yükseklik, büyüklük ya da küçüklük gibi değerler insan ölçeği ile orantılı
olmalıdır. Tasarım süreçlerinde insan modülü önemlidir. İnsan ölçeğine uygun
olmayan küçük ve kapalı mekânlar kullanıcılar üzerinde psikolojik şiddet
olgusuna neden olur. Genişliği ve eni kat yüksekliğine göre daha az olan bu tarz
mekânlarda; insanların davranışlarının sınırlanması, iç sıkıntısı, sıkışmışlık,
tedirginlik gibi hislerin görülmesi, buna bağlı olarak da kapalı yerlerde bulunma
korkusunun oluşmasına neden olabilmektedir. Yüksekliği plan düzlemine göre
çok olan mekânlar da desteksiz kalma, izlenme kaygısı ve uzaklaşma hissi
yaratmaktadır. Bunu tam tersi büyük, geniş açık alanlar da aynı şekilde insanlar
endişe, korku, rahatsızlık ve utanç gibi psikolojik rahatsızlıklar gösterebilir.
a) Yüksek tavanlar daha iyi yaşam kalitesi demektir. Psikolojik rahatlık
sağlar.
b) Yüksek tavanlı alanlar nispeten daha fazla havalandırma ve ışık sağlar.
c) Bazı binalarda fonksiyonel hizmet nedeniyle yüksek tavanlara ihtiyaç
duyulur. Örneğin fabrikalar, stadyumlar, oditoryumlar, atölyeler,
süpermarketler ve kamu binaları, çeşitli mobilya, makine ve ekipman
çeşitlerini barındıran ve hareketlerini sağlayan yüksek tavanlardır.
19) Mahremiyet Kavramı
Ofis yapılarında kullanıcıların üretkenliklerinin artması, stres ve kaygının
azalması için bulundukları mekânlarda hem işitsel hem de görsel
mahremiyetlerinin kontrolün kendilerinde olması ile mümkündür. Mahremiyet
kavramının önemli olduğu mekânlardan biri olan kütüphanelerde yapılan
araştırmalarda, kullanıcıların davranışları gözlemlenmiştir. Kütüphane içinde
kişisel mekân önemli bir kavram olmuştur. Masaların arasındaki mesafelerin
fazla olması, bireysel çalışma mekânlarının oluşturulması kullanıcıların
mahremiyetini sağlar
20) Hasta odalarının ve ıslak hacimlerini planlamasında işitsel ve görsel
mahremiyetin tedavi sürecine katkı sağladığı görülmektedir. Islak hacmin giriş
kapısına yakın olması hasta yatağının koridordan görünmesini engellemekle
beraber, koridordan gelen sesleri de minimuma indirgemektedir
21) Mahremiyetin psikolojik açıdan değerlendirilmesinde ofis çalışanları için
duygusal rahatlama, kişisel gelişime imkânlar sağlama, kontrollü ve güvenli
alanlar içerisinde iletişim kurabilme ve verimli çalışabilme olanakları ortaya
çıkmaktadır. Ofislerin tek kişilik olarak tasarlanması mahremiyeti maksimum
seviyede hissettirmektedir. Günümüzde açık ofis tasarımları ise mahremiyet
sınırlarının kısıtlanmasına sebep olmaktadır. Mekân içerisinde yerleştirilen
mimari donatı elemanları ile çalışanlar arasında kişisel mahremiyet alanları
sağlanması mümkündür. Mahremiyet duygusunu bölücü duvarlar, dolaplar,
seperatör, asılı bitkiler ile kurgulanabilir
22) Aydınlatma Kavramı
Tasarım planlanırken kullanıma uygun olarak gün ışığından mümkün
olduğunca fazla yararlanılmaya özen gösterilir. Gün ışığının verimli kullanılması
enerji tüketimini azaltmakla beraber, kullanıcıların fiziksel ve psikolojik
sağlıklarına da olumlu etkiler sağlamaktadır. (iş verimliliği, başarı oranları, huzur
vermesi, hastaların iyileşme sürelerini kısalttığı )
Hastane iç mekân tasarımlarında yapay ışık, doğal ışık ve birçok elemanın
bütüncül düzeyde doğru kullanımı kullanıcılar üzerinde ferahlık tazelik hissi
yaratmaktadır
Sağlık yapılarında hastaların korkuları ile yüzleştikleri ilk mekân bekleme
alanlarıdır. Bu mekânlar hastane korkusunun hastalar üzerindeki etkilerini aza
indirgemek için gün ışığından maksimum yararlanılacak şekilde tasarlanmalıdır.
Hasta yakınlarının psikolojilerinin ruhsal sağlıklarının korunması, sağlık
personelinin yoğun- gergin çalışma ortamlarında performanslarını artırmak için
doğal ışık alan dinlenme alanları ile sosyal alanları önemli mekânlardır. Yapılan
araştırmalarda gün ışığından yararlanmayan hastalarda ve yakınlarında duygu
durum bozuklukları gözlemlenmiştir
23) Kütüphane, ofis, çalışma odaları, bekleme salonlarında doğal ışık önemli
olmakla beraber, müze ve alışveriş mekânları gibi özel mekânlarda; ışığı
kontrollü kullanmak gerekebilmektedir
İstanbul İslam Bilim Ve Teknoloji Müzesi
İç Mekân Tasarım Kavramı
24) Mimari ve psikolojinin birlikte çalıştığı nöro mimari yaklaşım
düşünüldüğünde iç mekân içerisinde kullanılan renkler önemli bir kriterdir.
Yaşama mekânlarında, çalışma ortamlarında renkler etkin kullanıldığı zaman;
verimliliğin artması, yanlış kullanıldıkları zaman stresin çoğalması, çabuk
yorulma, hata yapma oranlarını etkileyebilir.
Sağlık yapılarında renklerin hatalı kullanımının olumsuz etkileri yadsınamaz.
Kırmızı renk kullanımı kanı hatırlattığı için stres yaratıp kalp ritmini
hızlandırabilir. Bu sebeple güven hissi uyandıran, pozitif enerji sağlayan, hijyeni
hissettiren, iyileşme sürecini etkileyecek renk kullanımı önemli bir etkendir.
İskoçya Royal Aberdeen Çocuk Hastanesi
EKH Children Hospital Thailand
SONNNNNNNNNNNNNN
25) İnsan psikolojisi ve yapıların etkileşimlerinin belirlenerek, yaşam
standartlarının yükseltildiği, duyguları olumlu etkileyen mimari projeler
tasarlanabilir. Yapıların kullanıcılar tarafından özümsenmesi, aidiyet duygusunun
oluşması disiplinli ve verimli çalışma ortamları sunabilir.
Çevreye duyarlı, doğal kentsel alanların değerlendirildiği, fiziksel ve
psikolojik ihtiyaca göre yapılan tasarımlar disiplinler arası çalışmalar ile daha
verimli hale getirilecektir. Kentsel mekânlar tasarlanırken mimarların,
kullanıcıların ihtiyaçlarını dikkate alarak, psikolog, sosyolog, şehir plancısı,
peyzaj mimarı ve davranış bilimcileri ile iletişim halinde olması kullanıcıların
psikolojik duygularına olumlu yansıyacaktır.

You might also like