You are on page 1of 2

*Gerçek olan akla uygun olan ise tasarlamak; belli bir ölçü, düzen ve mantık mı

barındırmalıdır?
*Düşünce olmayan bir tasarım sürecinde yapıya (maddeye) nasıl ulaşılabilir?
*İnsan doğayı değerlendirerek geiste ulaşabilir ve evrenin düzenini yakalamış
olur. Peki doğayı iyi kullanmayarak gerçeklik ve düzenden uzaklaşırken bir
kaosa doğru mu gider, gidiyorsa kaos da bir düzen değil midir?
* İnsan ve doğa her zaman aynı çatı altındadır ve birbirinden bağımsız
kavramlar değillerdir. Fakat devirler çağlar geçtikçe insan beşeriye yaklaşıp
doğadan uzaklaşıyor. Doğayla yürümesi gerekirken ayrı yola düşüyor. Doğaya
ulaşamıyor. Dolayısıyla gerçeği bulamıyor. (İnsanın doğasında olan şey
gerçekten uzaklaşmak mıdır?). Bu noktada yapılması gereken insanı doğayla iç
içe yaşatmayı başarabilmektir. Burada da mimarın rolü düşünüldüğünden
büyüktür. İnsanı yaşadığı, çalıştığı, yürüdüğü, kahve içtiği mekanlar yine bir
insan tarafından tasarlanmaktadır. Gündelik yaptığımız şeylerde bizi doğanın
bir parçası olarak hissettirecek bir tasarım yapmak insanları yani Hegel’in
deyişiyle sentezi gerçeğe doğru yönlendirmek mümkün müdür?

You might also like