You are on page 1of 1

Tâ-Hâ Sûresi 25-28.

Ayet Tefsiri

 Önceki Ayet 25-28 Sonraki Ayet 


/ 135

 WhatsApp  Twitter  Facebook

Hakkında Konusu Nuzül Fazileti

Tâ-Hâ Sûresi Hakkında


Tâhâ sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 135 âyettir. İsmini
birinci âyetinde yer alan “Tâ. Hâ” mukataa harflerinden
almıştır. Bazı kaynaklarda surenin “Mûsâ sûresi” ve “Kelîm
sûresi” diye isimlendirildiği de görülür. Mushaf tertîbine
göre 20, iniş sırasına göre 45. sûredir.

Hz. Ömer’in bu sûre vesilesiyle müslüman olduğu rivayet


edilir. Hâdise özetle şöyle vuku bulmuştur:

Başlangıçta İslâm’ın yaman düşmanlarından biri olan


Ömer b. Hattab, Resûlullah (s.a.s.)’i öldürmeye kastetmişti.
Ömer bu niyetle yola çıktığında bir adama rastlar. Adam
ona: “Sen önce kız kardeşinin ve eniştenin müslüman
olduğunu bilmelisin” der. Bunu duyan Ömer doğruca kız
kardeşinin evine gider. Orada kardeşi Fatma ve eniştesi Said
b. Zeyd’in, Habbab b. Eret’in yanında yazılı bir kağıt
parçasından bir şeyler öğrendiklerini görür. Fatma
ağabeyinin geldiğini görünce kağıt parçasını hemen bir yere
saklamaya çalışırsa da, okunanları duyan Ömer onlara
sorular sormaya başlar. Daha sonra eniştesini döver ve
kocasını korumaya çalışan kız kardeşini yaralar. Sonunda her
ikisi de “Evet müslüman olduk, ne yaparsan yap!” derler.
Ömer, kız kardeşinin başından akan kandan müteessir ve
müteellim olarak: “Okuduğunuz şeyi bana gösterin” der. Kız
kardeşi kağıdı yırtmayacağına dair ondan yemin alır ve
“Temizlenmeden ona dokunamazsın” der. Bunun üzerine
Ömer (r.a.) yıkanır ve Tâhâ sûresinin yazılı olduğu kağıdı
okumaya başladığında: “Ne mükemmel bir şey!” diye nâra
atmaktan kendini alamaz. Bunu duyan Habbâb, gizlendiği
yerden çıkarak: “Allah’a yemin olsun ki, O sana
Peygamberi’nin davetini tebliğe hizmet ettirecektir. Çünkü
dün Nebiyy-i Ekrem (s.a.s.)’in: «Rabbim, ya Hakem b.
Hişâm[1] ya da Ömer b. Hattap’la İslâm’ı teyîd eyle!» diye
dua ettiğini duydum. Ey Ömer Allah’a dön, Allah’a dön!”
telkininde bulunur. Bu sözler o kadar ikna edici olur ki Hz.
Ömer Habbab’la birlikte, İslâm’ı kabul etmek üzere
Resûlullah (s.a.s.)’in yanına gider ve kelime-i şehâdet
getirerek İslâm’la şereflenir. (İbn Hişam, es-Sîre, I, 271 vd.)

[1] Hakem b. Hişâm, Ebû Cehil diye meşhur olan müşriğin


ismidir.

﴾٢٥﴿ ‫ ْ* ۪رۙي‬, َ 8َ
َ -.۪ ‫ ْح‬0َ ْ1‫ل َر ِّب ا‬7

﴾٢٦﴿ ‫ۙي‬0۪ :ْ َ‫ ا‬-ٓ.۪ 0ْ <ِّ َ=‫َو‬

﴾٢٧﴿ -ۙ@۪ 7<َ ِ. Aْ :ِ ‫ َ* ًة‬Dْ Fُ Gْ Hُ I‫ا‬


ْ ‫َو‬

ۖ .۪ Lْ 8َ ‫ا‬LMُ Dَ Nْ َ=
﴾٢٨﴿ -

 Karşılaştır 25: Mûsâ şöyle yalvardı: “Rabbim!


Göğsüme genişlik ver.”

 Karşılaştır 26: “İşimi kolaylaştır.”

 Karşılaştır 27: “Dilimin düğümünü çöz.”

 Karşılaştır 28: “Ta ki, sözümü iyi anlasınlar.”

TEFSİR:
Mûsâ (a.s.) Rabbinden öncelikle risâlet yükünü taşıyabilmek,
onun zorluklarına ve insanların eziyetlerine sabredebilmek için
göğsünü genişletmesini, yüreğini cesâret ve emniyet hissiyâtıyla
doldurmasını ve işini kolaylaştırmasını ister. Çünkü hangi iş olursa
olsun, onda başarılı olmanın birinci şartı göğüs genişliğidir. Kişi,
Allah’ın izniyle kendinde o işi yapacak bir cesâret ve güvenin
olduğuna inanmalıdır. Bu inanç, Yüce Allah’ın peygamberlere ve
velî kullarına en büyük ihsanlarından biridir. Dikkat çeken bir
durum şudur ki, burada Hz. Mûsâ, Cenâb-ı Hak’tan göğsünü
genişletmesini isterken, Rabbimiz, Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’e
katından bir lutuf olarak, onun yalvarmasına ihtiyaç
bırakmaksızın: “Rasûlüm! Biz senin göğsünü açıp
genişletmedik mi?” buyurur. (İnşirah 94/1)

İkinci olarak Mûsâ (a.s.) rahat, selis, tesirli ve iknâ edici


konuşabilmesi ve söylediklerini insanların kolaylıkla anlayabilmesi
için dilindeki düğümü çözmesini ister. Çünkü tebliğde başarılı
olabilmek için hem hitâbetin etkileyici, hem de konuşmanın beliğ
ve fasîh olmasının çok büyük önemi vardır.

Mûsâ (a.s.)’ın dilindeki düğüm hakkında iki farklı izah yapılır:

› Bu, Cenâb-ı Hakk’ın onun dilinde yaratmış olduğu ve


rahat konuşmasına engelleyen bir düğümdü.

› Rivayet göre Hz. Mûsâ, sarayında ihtimamla büyütülen


bir çocukken Firavun’un kendisini kucağına aldığı sırada ona bir
tokat vurdu, arkasından sakalını tutup yolmaya başladı. Firavun,
hanımı Âsiye’ye: “Bu benim düşmanımdır” deyip onun
öldürülmesini emretti. Asiye ise: “Sakin ol, o daha küçük bir
çocuktur. Eşyayı birbirinden ayırt edemiyor” dedi. Sonra bunu
ispat için iki leğen getirtti. Bunlardan birisine kor ateş, diğerine
mücevher koydurdu. Cibrîl, Mûsâ’nın elini tutarak ateşe uzattırdı.
O da ateşi kaldırıp dilinin üzerine koydu. İşte dilindeki düğüm
bundan oluşmuştu. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XVI, 199-200)

Hz. Mûsâ duasına şöyle devam ediyor:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Tâ-Hâ Sûresi Ayetler:


1 2-4 5 6-8 9 10 11 12

13 - 16 17 18 - 21 22 - 23 24 25 - 28

29 30 - 32 33 - 35 36 37 - 39 40

41 - 44 45 - 48 49 50 - 55 56 - 59

60 - 64 65 - 69 70 71 72 - 73 74

75 - 76 77 - 79 80 - 82 83 - 84 85 - 89

90 - 91 92 - 94 95 - 98 96 99 - 101

102 - 104 105 - 107 108 - 110 111 - 112

113 - 114 115 116 - 119 120 - 122 123

124 - 127 128 - 129 130 131 132

133 - 135

Sûre Seçiniz

Ayet Numarası

Meal Seçiniz

Aranacak Kelime

 Meal Bul  Tefsir Bul  Ayet Bul

Al-i İmran Suresinin 130. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: ‫ضا َعفَ ً ۖة‬ 4 ‫ل ۪ذي َن ا ٰ َمنُوا َ; تَأ ْ ُك ُلوا‬A ‫ َها ا‬C‫يَٓا اَي‬
ْ َ ‫الر ٓبٰوا ا‬
َ ‫ض َعافًا ُم‬
ُ‫ل ُك ْم تُفْلِح‬A ‫َ َل َع‬HI‫ ُقوا ا‬A‫ َوات‬...
Devamını Oku

Mücadele Suresinin Meali

Mücâdile sûresi Medine’de inmiştir. 22 âyettir. İsmini, birinci


ِ ‫تُ َج‬
âyette geçip, “mücâdele etmek, tartışmak” mânasına gelen ‫اد ُل‬
(tücâdilü) fiilinde ...
Devamını Oku

Al-i İmran Suresinin 118. Ayeti Ne Anlatıyor?

ِ ‫خذُوا ِبطَانَ ًة ِم ْن ُد‬


Ayet-i kerimede buyrulur: ‫ون ُك ْم َ; يَأ ْ ُلونَ ُك ْم‬ ِ A ‫ل ۪ذي َن ا ٰ َمنُوا َ; تَت‬A ‫ي َها ا‬C َ ‫ٓيَا ا‬

‫م‬C‫دوا َما َع ِنت‬C ‫ا; َو‬ َ ...


ۜ ً َ‫خب‬
Devamını Oku

Haşr Suresinin Meali

Haşr sûresi Medine’de inmiştir. 24 âyettir. İsmini, ikinci âyette


ْ ‫( ا َ ْل َح‬haşr)
geçip “sevkiyat için bir yere toplama” mânasına gelen ‫ش ُر‬
kelimesinden ...
Devamını Oku

Mümtehine Suresinin Meali

Mümtehine sûresi Medine’de inmiştir. 13 âyettir. İsmini, 10.


âyette geçtiği üzere Mekke’den Medine’ye hicret eden Müslüman
kadınların, gerçekten inanı ...
Devamını Oku

Al-i İmran Suresinin 109. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: ُ‫ِ تُ ْر َجع‬HI‫ض َو ِا َلى ا‬ ْ ‫ات َو َما ِفي‬


ِ ۜ ‫ا; َْر‬ ِ ‫الس ٰم َو‬
A ‫ِٰ َما ِفي‬4I‫َو‬
‫ور‬ ُ ْ Göklerde ve yerde ne varsa Alla ...
ُ ۟ ‫ا; ُم‬
Devamını Oku

HAKKIMIZDA

Ehli sünnet ve'l cemaat çizgisinde, güvenilir Kur'an-ı Kerim


tefsir ve meal kaynaklarını bir arada karşılaştırabilir, ayetlerin
Arapça yazılışları ile Türkçe okunuşlarını bir arada
görebilirsiniz

Kuran ve Meali, bir İslam ve İhsan hizmetidir.

SİTELERİMİZ

islamveihsan.com

islamandihsan.com
ilamtv.com
dualarvezikirler.com
kuranogreniyorum.org

SOSYAL MEDYA

   

Copyright © 2019 Kuran ve Meali. Hiçbir ticari kaygısı yoktur.


kuranvemali.com altında yayınlanan içeriklerin tüm hakları mahfuzdur.
Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi içeriklerin tamamı
izinsiz kullanılamaz.

You might also like