Professional Documents
Culture Documents
(1923-1945)
5. Ders
CUMHURİYET’İN EKONOMİ POLİTİKALARI (1923-1945)
Erken Cumhuriyet dönemi (1923-1945) ekonomi politikaları 3 alt
dönem halinde değerlendirilmektedir:
1. 1923-1929: İzmir İktisat Kongresi ve Ekonominin Yeniden İnşası
2. 1929-1939: 1929 Ekonomik Buhran: Korumacı-Devletçi Ekonomi
3. 1940-1945: İkinci Dünya Savaşı Koşullarında Türkiye Ekonomisi
1. 1923-1929: İzmir İktisat Kongresi ve Yeniden İnşa
Tevfik Çavdar, Türkiye Ekonomisinin Tarihi 1900–1960 (Ankara: İmge Kitabevi, 2003), 152.
Kongre sonucunda ahlaki standartlar niteliğinde görünen Misak-i İktisadi Esasları kabul edildi; ancak
asıl kararlar katılımcı grupların sundukları iktisadi esaslardı. Şimdi grupların bazı önemli esaslarını
görelim:
1.Çiftçi Grubu; Köylerdeki okulların bahçelerinin olması ve öğrencilerle pratik uygulamaların
gerçekleştirilmesi, aşarın kaldırılması, sulama projelerinin yapılması, tarım ve hayvan ürünlerinin
yabancılara karşı korunması, göçebe aşiretlerin iskân edilmesi grubun istekleriydi.
2. Tüccar Grubu; Yabancı paraların ani yükseliş ve düşüşlerine karşı önlem alınması, kabotaj hakkının
sağlanması, inhisarın engellenmesi, milli sanayinin kollanması, demiryollarının devletçe inşası ve
işletilmesi bu grubun istekleriydi.
3. Sanayi Grubu; Gümrüklerde himayenin kabul edilmesi ve hammaddenin gümrüksüz işlem
görmesi, hükümet alımlarında yerli ürün tercihi, Teşvik-i Sanayi Kanunu’nun geliştirilmesi, tüm
vatandaşlara yerli malı kullanma mecburiyeti getirilmesi isteklerdi.
4. İşçi Grubu; Sendika hakkının tanınması, grev yasasının düzenlenmesi, günlük 8 saatlik çalışma
yasasının kabulü, asgari ücretin kabulü ve üç ayda bir tespiti, 1 Mayıs’ın işçi bayramı olarak resmen
kabul edilmesi, istihdam olanaklarının sadece Türk vatandaşı işçilerin yaralanmasının kabulü.
Boratav, İzmir İktisat Kongresi’nde İstanbul işçilerinin tüccar temsilcisi gibi davrandığını
anımsattıktan sonra şöyle diyor: «*Kongre+ İstanbul ve İzmir’in Türk-Müslüman sermaye çevrelerinin
siyasi iktidarla kaynaşmalarında bir ilk adım oluşturmuştur.» Çavdar ise Kongre’yi şöyle
değerlendiriyor: «tüccar, sanayici ve çiftçi gruplarının taleplerinin hemen hemen tamamı yerine
getirilmiştir *…+ amele grubunun istekleri ya da zabıtlarda yer aldığı gibi ‘İktisadi Esasları’ sadece
kağıt üzerinde kalmıştır *…+ tüccar, sanayici ve büyük toprak sahipleri koalisyonu cumhuriyetin
iktisadi politikasının çizgilerini kendi sınıf çıkarları açısından belirlemişlerdir.»
Roger Owen, Şevket Pamuk, 20. Yüzyılda Ortadoğu Ekonomileri Tarihi, çev. Ayşe Edirne (İstanbul: Sabancı Üniversitesi Yayınları, 2002), 23.
Türkiye Lozan Anlaşması ile Avrupalı güçlerle ilişkilerini saptayacak üç temel
noktayı belirledi:
1. Kapitülasyonlar kaldırıldı, dolayısıyla başta demiryolları olmak üzere
yabancıların elinde olan kimi işletmelerin millileştirilmesinin önü açıldı.
2. Osmanlı İmparatorluğu’nun mirası borçların pay edilmesiyle Türkiye
bunların yüzde 67’sini üstlendi.
3. Serbest dış ticaret anlaşmalarına son verildi; ancak 1929 yılına kadar
düşük gümrük tarifelerine ve kota sınırlamalarına dayanan yapı
sürecektir.
1929 yılına kadar bir Tük burjuvazisi yaratma çabaları sürüyor, kibrit, alkollü
içecek üretimi, gaz yağı ithali, limanların devlet tekelinde işlenmesi gibi
alanlardaki devlet tekelleri CHP aracılığıyla özel şirketlere devrediliyordu.
Diğer taraftan Kemalist rejim 1927’de yürürlüğe konan Teşvik-i Sanayi Kanunu
ile sermayeyi teşvik ediyor, yabancı sermaye yatırımlarıysa azımsanmayacak
bir oranda Bu yıla kadar tarımsal üretim de savaşların sona ermesi, aşarın
kaldırılması gibi nedenlerle nerdeyse iki kat artmıştı; ancak 1929’da patlayan
Büyük Buhran Türkiye’yi etkisi altına almakta gecikmedi.
• Büyük Buhran, Türk ekonomisini özellikle tarım ürünleri fiyatlarında görülen ani ve
önemli miktardaki düşüşlerle etkiledi. En önemli ürün olan buğday ve diğer
tahılların fiyatlarında 1928-1929 ve 1932-1933 arasında yüzde 60 civarında bir
düşüş meydana geldi. Tarımsal ürünlere dayanan Türkiye’nin dış ticareti 1929–
1939 döneminde yüzde 21 dolayında geriledi. Tarımda ve ticarette yaşanan
bozulma hükümeti ekonomi politikalarında önemli bir değişikliğe sevk etti.
• 1929–1939 arasını kapsayan dönemde kısaca dışa kapalı devlet eliyle bir milli
sanayileşme denemesi içine girildiği söylenebilir. Dönem bir önceki dönemden,
devlet eliyle burjuva meydana getirme politikası izlenen 1920’li yıllardan belirgin
çizgilerle kopuşu da ifade ediyordu.
• 1929 Büyük Buhranı hammadde fiyatlarını sanayi malları fiyatlarından daha
aşağıya çekmişti. Zorunlu tüketim malları, örneğin şeker, un ve kumaş ithalinin
düşmesi ülkede ciddi krizlere yol açabilirdi. Bu ürünleri meydana getirecek
yabancı sermaye yatırımlarının yoksunluğu ise dışa kapalı ve içerde temel
maddeleri üretici, ithal ikameci, korumacı-devletçi uygulamaları zorunlu kıldı. Öte
taraftan bu dönem içinde Türkiye’de devletçiliğin kapitalist gelişmenin bir parçası
olduğu önemle belirtilmelidir. Öyle ki sanayi lehine fiyat tespitleri özel sanayi için
de geçerli oluyor, ayrıca, artan kamu yatırımları çevredeki küçük sanayi ve tüccara
kazanç imkânları sunuyordu.
• 1930’lu yıllarda Osmanlı kalıntısı yabancı yatırımların önemli bir bölümü
millileştirildi. Yine bu dönemde bankacılık, deniz yolları, belediye
hizmetleri, enerji sektöründe devlet egemenliği sağlandı, devlet ekonomik
etkinlikleri 1934 Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı içinde belirlendi.
• Bu dönemde sanayi büyüme hızı ortalama yüzde 10 olarak saptandı.
Dönem sonunda Türkiye un, şeker ve kumaş üretiminde kendine yeterli,
demir-çelik, kâğıt, kimya sanayi kollarında ilk modern tesislerini kurmuş bir
ülke durumuna kavuştu. Tüm bu gelişmelerin ekonominin öz güçleriyle
sağlanmış olmasıysa önemli bir başarıydı.
• Dönemin sınıflar tablosundaki ilişkileri ise genel olarak şöyle saptanabilir:
En kazançlı grup devlet ihaleleri üzerinde yükselen müteahhitler olmuş,
Teşvik-i Sanayi Kanunu’ndan yararlanan özel sanayi gelirini arttırmıştı. 1932-
1939 tarihleri arasında özel sanayi milli gelir içindeki kâr payını ortalama
yüzde 3’ten yüzde 6’ya çıkarıyor, öncelikle köylüler ve işçi sınıfı ise
sanayileşme yükünü sırtlanıyordu.