You are on page 1of 21

GAP Projesi ve

1
Atatürk Baraj›.

Metin Erksan’›n, 7 Temmuz 1964’te


2
Berlin Film Festivali’nde
birincili¤i kazanan Susuz Yaz
filminin afißi.

343
I. Tar›ma dayal› büyüme, 1945-1961
A. De¤ißimin iç ve d›ß nedenleri Belge 1 ve 2
S Ö Z L Ü K
n ‹kinci Dünya Savaß› sonras›nda yaßanan de¤ißikliklerin farkl› nedenleri vard›. Her-
* Ticaret hadleri ßeyden önce, Türkiye savaßa kat›lmam›ß olsa da seferberlik politikalar› uygulam›ßt›:
Vergiler artm›ß, kentleri ikmal etmek için hükümetin k›rsal alandan aynî talepleri fazla-
laßm›ßt›. K›rsal alandaki az varl›kl› ve yoksul kesim bu uygulamalardan kötü etkilendi.
Savaßtan sonra ise, ekonominin düzeltilmesi amac›yla kentsel bölgelerdeki girißimciler-
den talep edilen vergiler artt›r›ld›. Bu gelißmeler, cumhuriyetin kurulußundan bu yana
de¤ißmeyen iktidara ve tek partiye karß› duyulan tepkinin toplumun tüm kesimlerinde
büyümesine neden oldu. Bu tepkiye yan›t vermek amac›yla, özel teßebbüse ve tar›m
sektörüne dayanan d›ßa aç›k bir ekonomi yönünde ilerleme karar› al›nd›.
n ‹kinci Dünya Savaß› küçük köylüyü fakirleßtirmiß, ama kentlerin iaßesine katk›da
bulunan büyük toprak sahipleri ve ticaretle u¤raßan girißimciler bu dönemde zenginleß-
mißlerdi. CHP bu durumu telafi etmek üzere 1945’de Çiftçiyi Toprakland›rma Kanu-
nu’nu gündeme getirdiyse de, oy kayb›n› önleyemedi. Toplumun büyük bir kesiminin
Demokrat Parti’ye oy vermesinin nedenlerinden biri, küçük köylünün DP iktidar›nda
daha az ma¤dur olaca¤›na inanmas›; bir di¤eri ise, zenginleßen kesimin siyasal alanda
meßruiyetini artt›rmay› ve zenginleßmeye devam etmeyi ummas›yd›.
n Ülke içinden gelen bu taleplerin yan›s›ra, uluslararas› ekonomik ve siyasal düzen de
de¤ißiyordu ve Türkiye’nin olußmakta olan yeni düzenin neresinde yer alaca¤› sorusu
gündeme gelmißti. ABD’nin savaßtan egemen güç olarak ç›kmas›, dünya genelinde si-
yasal ve ekonomik alanda daha liberal bir düzene do¤ru gidilmesine neden olmußtu.
Buna karß›l›k, güç kazanan di¤er bir ülke de Sovyetler Birli¤i’ydi. Ancak, bu ülkenin
Türkiye üzerinde toprak talebi olmas› Türkiye’yi ABD taraf›na yak›nlaßt›rd›. Bu yak›n-
laßmadan do¤an ißbirli¤i sonucu Türkiye, Marshall Plan›’na dahil oldu ve bu çerçevede
ABD, Türkiye’ye askeri ve ekonomik amaçl› yard›mlarda bulundu. Bunun karß›l›¤›nda
Türkiye, devletin ekonomik alanda rolünün görece azald›¤› ve ekonominin d›ß tica-
rete aç›k oldu¤u daha liberal politikalara yöneldi.

B. Ticarî serbestleßme ve etkileri Belge 3 ve 4

n Tek parti hükümeti (CHP), yeni taleplerin sözcüsü DP iktidara gelmeden önce bu de-
¤ißimleri göz önünde bulundurarak, 1947’de devletçi ekonomik politikalarda büyük
önem taß›yan Kalk›nma Planlar›’ndan üçüncüsünü baßlatmama, özel sermayeye ve ta-
r›ma daha çok önem verme ve ithalat› serbestleßtirme karar› ald›.
n DP’nin getirdi¤i en belirgin de¤ißim tar›m alan›nda oldu. Tar›m üretimi 1947 ile 1953
aras›nda iki kat›ndan fazla artt›. Bu de¤ißimin baßl›ca nedeni ekilen alanlar›n artmas›y-
d›. Bunun birkaç nedeni vard›: 1946 Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu ile birçok devlet
arazisi, üretime aç›lmak üzere küçük toprak sahibi ya da topraks›z köylülere da¤›t›lm›ß-
t›. Daha sonra DP, Marshall Plan›’n›n sa¤lad›¤› yard›mdan yararlanarak büyük say›da
tar›m aleti, özellikle de traktör ithal etti, bu da verimlili¤in büyük ölçüde artmas›n› sa¤-
lad›. 1946 y›l›nda ülkede çal›ßabilir durumda bin kadar traktör varken, bu rakam
1955’de 43 bin civar›ndayd›. Traktör kullan›m› sayesinde Türkiye’de ekilebilir topraklar-
da muazzam bir art›ß oldu. 1948’de 14,5 milyon hektar olan ekilebilir topraklar, 1956’da
22,5 milyon hektara ç›kt›. Ayr›ca, elverißli hava ßartlar›n›n olumlu bir etkisi oldu. Son
olarak, Kore Savaß› nedeniyle ABD’nin stoklama politikalar› gütmesi sonucunda, ticaret
hadleri* Türkiye gibi büyük miktarda tar›msal ürün ihraç eden ülkelerin lehine gelißti.
‹hracat›n artmas›, zaten savaß süresince s›k› politikalar sonucu biriktirilmiß döviz gelir-
lerinin art›ß›na da katk›da bulundu. Bu da DP’nin serbestleßtirdi¤i tüketim mallar› itha-
lat›n›n sanc›s›z artmas›n› sa¤lad›. Tüm bu gelißmeler sonucunda, gerek k›rsal, gerekse
kentsel kesim büyük büyüme oranlar› kaydetti, yaßam seviyeleri yükseldi.

344
1600

1400

1200

1000

800

600

400

200
Türkiye’nin d›ß
1
0 ticaret dengesi,
1946 1947 1948 1949 1950 1951 1952 1953 1954 1955 1956 1957 1958 1959
1946-1959.
‹thalat ‹hracat Ticaret a盤› Ticaret fazlas›

Kaynak: ‹statistik Göstergeler 1923-1992 (Ankara, 1994).

2 1945 sonras›
iktisat politikalar›n›n de¤ißimi

1950’lerde Anadolu köylüsü, ürünlerin, girdilerin


ve kendi ißgücünün ticarileßmesine giden bir yo-
la kararl› bir ßekilde koyulmuß görünmektedir. Bu
yeni itici gücün makroekonomik ve sosyolojik
d›ßvurumlar› bilinmektedir. Tar›m, Amerikan kal-
k›nma örgütlerinin de bask›s›yla, savaß sonras›
dönem hükümetlerinden ilgi görmeye baßlad›.
1946’dan sonra, Cumhuriyet Halk Partisi Köylü-
lü¤ü tatmin etme konusuna daha önceki dö-
nemlerden çok daha fazla önem verdi. Yabanc›
uzmanlar›n d›ßar›dan sa¤lanan yeni parasal kay-
naklar› k›rsal kalk›nmaya kanalize etme yönün-
deki tavsiyeleri kabul edildi. Türkiye’ye 1948’den
sonra girmeye baßlayan traktörlere ve tar›m ma-
kinalar›na, tar›mda verimi art›rmak için baßlat›lan
3 Marshall yard›m›yla gelen traktörler.
programlar eßlik etti.
Ancak bu yeni yönelimin gerçek etkisi, 1950’le-
50000
rin baß›nda popülist Demokrat Parti, köylü oyla-
r›n›n ço¤unu alarak iktidara gelene kadar pek 45000
hissedilemedi. ‹nand›r›c›l›k taß›yan bir k›rsal kal-
40000
k›nma vaadi ilk kez bu dönemde ortaya ç›kt› ve
toprak talebi yeni bir h›z kazand›. Umut verici pi- 35000

yasa koßullar› ve kredi olanaklar› yeni alanlar›n 30000


tar›ma aç›lmas›na neden oldu; traktörler bu at›l›- 25000
m› teknolojik bak›mdan olanakl› k›ld›. ‹ßlenen
20000
toprak alan›ndaki büyük genißleme sonucuunda,
iyi hava koßullar›n›n da yard›m›y›la, ürün h›zla 15000
artt›. Baßlang›çta, Kore Savaß› s›ras›ndaki canla- 10000
nama nedeniyle, ticaret hadleri tar›m lehindeydi.
5000
Sonralar›, iktidar partisinin enflasyonist politika-
lar› köylü seçmenlerin sadakatini ödüllendirmeye 0
1945 1947 1949 1951 1953 1955 1957 1959 1961 1962
devam etti.
Ça¤lar Keyder, "Türkiye’de tar›mda küçük ‹ßlenen alan (bin hektar) Traktör say›s› (adet)
meta üretiminin olußumu", Kaynak: ‹statistik Göstergeler 1923-1992 (Ankara, 1994).
Oya Baydar (yay.), 75 y›lda köylerden ßehirlere
(‹stanbul, 1999) içinde.
4 Baßl›ca tar›msal girdilerin say›sal gelißimi (1945-1962).
345
C. 1950’lerin ortas›nda ilk kriz belirtileri Belge 1 ve 3
S Ö Z L Ü K
n Ekonomi alan›ndaki olumlu gelißmeler, 1953 y›l›nda sona erdi. Bunun nedenlerinden
* Ödemeler dengesi biri, Kore Savaß›’n›n bitmesiyle tar›msal ürünlere olan d›ß talebin azalmas›, bu ürünle-
* Kamu ‹ktisadi Teßekkülleri rin fiyatlar›n›n düßmesi, dolay›s›yla Türkiye’nin döviz gelirlerinin azalmas›d›r. ‹kinci
(K‹T) bir neden, tar›mda kimyasal gübre kullan›m› ve sulama o dönemde henüz yayg›nlaß-
* Stand-by anlaßmas› mad›¤›ndan, üreticilerin bozulan hava ßartlar›na karß› mücadele edememiß olmalar›d›r.
* Popülizm Baßka bir neden de, 1950’lerin ikinci yar›s›na gelindi¤inde, verimli ekilebilir alanlar›n
kullan›labilirlik s›n›rlar›na ulaß›lm›ß olmas›d›r. Tar›mda büyüme ancak 1960’lar›n ikinci
yar›s›ndan itibaren yeniden ivme kazanmaya baßlad›. Serbest ticaret rejiminden dolay›
ihracat›n azalmas›na ra¤men ithalat artt›, döviz rezervleri h›zla eridi ve 1953 y›l›n›n so-
nunda ödemeler dengesi* bozuldu.
n Devlet, hayat pahal›l›¤› karß›s›nda kredi miktarlar›n› ve enflasyonu yükselterek, ta-
r›m destekleme fiyatlar›n› ve K‹T* zararlar›n› artt›rd›. Ayr›ca baz› ülkelerle, mallar›n
malla ödenmesini sa¤layan kliring anlaßmalar› yap›ld›. Böylelikle ekonomik büyümeyi
birkaç y›l daha sürdürebilmiß oldu. Ancak ithalat›n yeniden k›s›tlanmas›n›n ard›ndan,
zamanla temel tüketim ihtiyaçlar›n›n birço¤u karß›lanamaz hale geldi.
n 1950’lerin ortas›nda yaßanan bu ekonomik s›k›nt›lar nedeniyle DP, 1958-1960 ara-
s›nda, 1951-1958 y›llar›n›n aksine, liberal politikalardan vazgeçip müdahalecili¤e dö-
nüß yapt›. Döviz kullan›m›na ve ithalata yeniden k›s›tlama getirildi, özel sektöre veri-
len krediler büyük miktarda azalt›ld›, özel girißimcili¤in de krizden olumsuz etkilenme-
siyle K‹T’lere önem verildi.

D. 1958 krizi ve IMF ile ilk anlaßma Belge 2, 3, 4 ve 5

n K›s›r döngüye neden olan bu politikalar, ekonomiyi 1958 y›l›nda derin bir krize
sürükledi. Ekonomik s›k›nt›lar›n gerektirdi¤i önlemler, 1957 seçimleri yüzünden 1958’e
ertelenmiß, bu da krizi daha sanc›l› bir sürece sokmußtu. 1954’den sonra yaßanan süreç-
te Türk liras›n›n aß›r› de¤erlenmesine karß›l›k, 1958 y›l›nda para de¤er kaybetmeye baß-
lad›. Ayn› y›l›n a¤ustos ay›nda resmen devalüasyon yap›larak, 1 dolar 2,80 liradan 9 li-
raya yükseltildi. ‹stikrar politikalar›n›n kararl› bir ßekilde sürdürülmesi ise ancak 27
May›s 1960 darbesinden sonra mümkün olabildi. 1 Ocak 1961’de ise Uluslararas› Para
Fonu (IMF) ile ilk stand-by anlaßmas›* imzaland›.
n ‹stikrar politikalar›n›n maliyeti çok yüksek oldu. Bunda önlemlerin geciktirilmesi-
nin de büyük rolü vard›. Öte yandan IMF, krizden kurtulmak için kendisinden borç ta-
lebinde bulunan ülkeden ekonomik alandaki devlet müdahalesini azaltmas›n› istiyor-
du. Bunun nedeni, IMF’nin ülkenin karß›laßt›¤› krizi popülizm*le aç›klamas›yd›. Dolay›-
s›yla, verdi¤i borcun etkin kullan›m›n› ekonominin serbestleßmesine ba¤l›yordu (bu,
devletin ekonomik alana müdahalesinin kendi baß›na zararl› birßey oldu¤u anlam›na
gelmez). Ancak devalüasyon ithalatta beklenen düßüßü, ihracatta ise art›ß› sa¤layama-
m›ßt›r. Ulusal üretimin ithalata ba¤l›l›¤› artm›ßt›r. ‹hracat ise tar›ma dayal› oldu¤undan,
tar›msal ürünlere d›ß talebin azalmas› ve/veya bu ürünlerin sanayi ürünlerine göre fi-
yatlar›n›n düßük olmas› itibariyle ithalattaki art›ß› karß›layamam›ßt›r.
n Genel olarak de¤erlendirildi¤inde, DP’nin iktisat politikalar›, tar›msal ürünlere
ilißkin fiyat müdahaleleriyle, en az›ndan 1957’ye kadar k›rsal alan›n kazançl› ç›kma-
s›na, buna karß›l›k özellikle dönem sonunda kentlilerin maaß ve ücretlerinin göreli
olarak azalmas›na neden oldu. Bu yüzden memurlar›n, özellikle de savunma alan›nda
çal›ßanlar›n gelirlerinin azalmas›, 1960 askeri darbesinin nedenlerinden biri olarak gö-
rülebilir.

346
milyon dolar 2 "Borç yiyen".
600 120
100 Baßbakan "keßke bulsak da, biraz daha borç para alsak" diyor.
500
80 Borç yiyen, kesesinden yer diye bir atasözümüz var ya, onu ha-
400 60
t›rlat›yor. Baßbakana göre borçtan korkmamal›. Havaya atm›-
40
300 yoruz ya! Al›nan paralarla memleketin ihtiyac› olan tesisleri ku-
20
ruyoruz. Bunlar rand›man verme¤e baßlayacak, biz de hem
200 0
-20 borç ödeyece¤iz hem de gül gibi geçinip gidece¤iz! Baßbakan
100 bankadan yüzde 7 faizle kredi al›p, yüzde 100 kazanan bir be-
-40
0 -60 cerikli ißadam›n›n mant›¤› ile karß›m›za ç›k›yor. Böyle bir vazi-
1950 1951 1952 1953 1954 1955 1956 1957 1958 1959 1960
yette borçtan korkulur mu? Sanki daha fazla borç verirlerse
Ihracat Ithalat Ödemeler dengesi daha fazla kazanacakm›ß›z gibi bir itimat vermek istiyor baßba-
Kaynak: D‹E. kan! ‹çimizdeki korku ile alay ediyor. Ne demek borçlar›n alt›n-
da ezilmek, ne demek faizleri bile ödeyememek?
1 ‹thalat, ihracat ve ödemeler dengesi. Baßbakan borçtan korkmaz görünsün ama, taksitlerin öden-
meye baßlayaca¤› 1961 y›l› geliyor. Bir taraftan anl›yanlar,
endeks 1987=100 oran 1960 bütçesinin denk olmad›¤›n› ve ›ßt›ra gücü bak›m›ndan
0.40 1950 seviyesinin pek üstünde bulunmad›¤›n› söylüyorlar. Öbür
8.0
0.35 yandan masraflar bir y›l evveline nazaran beßte bir nispetinde
7.0
artt›r›l›yor. Sorulan sual, bu masraflar›n hangi gelirle karß›lana-
0.30 ca¤›d›r? Peki ama, bizim bir de gelir fazlal›¤› temin edip borç-
6.0
0.25 lar›m›z› ödemek meselemiz var. Þu yaßad›¤›m›z iktisadî buhran
5.0
içinde, devlet gelir ve giderleri aras›nda acaba nas›l bir sihirli
0.20
4.0 muvazene yarat›lacakt›r ki, borç ödemek, baßbakan›n umursa-
0.15 mad›¤› gibi bize de v›z gelsin?
3.0
0.10 ...
2.0
Tarih, iyi kullan›lmam›ß f›rsatlar›n, geniß hayallere yol açan
0.05
1.0 borçlar›n neticede milletleri nas›l bir müßkülâtla karß› karß›ya
0.0
0.00 b›rakt›¤› misalleriyle doludur. "Keßke bulsak da biraz daha
1950 1951 1952 1953 1954 1955 1956 1957 1958 1959 1960 borç alsak" demek, yaßayan ve do¤mam›ß nesillerin ›st›rab› ile
D›ß borç / gsmh Deflatör (1987=100) ilgilenmemek mânâs›na geliyorsa, ac›d›r. ‹nsan borcu, kendi
Kaynak: D‹E. helâl paras›ndan daha temkinli, daha k›skanç kullanmal›d›r.
Sadun Tanju, "Borç yiyen", Kim, say› 829, Aral›k 1959.
3 D›ß borç oran› ve enflasyon.

5 Türkiye’de toprak da¤›l›m›.

1952 1963
‹ßletme
hane alan hane alan
büyüklü¤ü
% % % %
(hektar)
0-2 30,6 4,3 40,9 7
2,1-5 31,5 14,3 27,8 17,3
5,1-10 21,9 20,7 18 23,9
10,1-20 10,3 19,3 9,4 23,7
20,1-50 4,2 16,6 3,2 17
50’den çok 1,5 24,8 0,6 11,1
Kaynak: A. Halis Akder ve Haluk Kasnako¤lu, “Tar›m”,
Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, cilt XV (‹stanbul 1996).

En büyük ißletmelerin alan oran›ndaki düßüßü nas›l


aç›klayabiliriz? s. 345’deki 4 numaral› belgeyi gözden geçirmeyi
unutmay›n.

Ankara’da süt kuyru¤u,


4
kas›m 1957.

347
II. ‹thal ikameci büyüme, 1962-1979
A. ‹thal ikamecilik Belge 1
S Ö Z L Ü K
n DP’ye yöneltilen en önemli eleßtirilerden biri, ülke ekonomisi konusunda uzun dö-
* ‹thal ikamecilik nemli bir yaklaß›mdan yoksun olmas›yd›. Gerçekten de DP, baßlang›çta toplumun tale-
* Fiyat destekleme politikalar› bine karß›l›k liberal ekonomiyi savunan bir söylemle iktidara geldikten sonra, ekonomi-
nin krize girmesi üzerine müdahaleci politikalara dönmüßtü. ‹ç ve d›ß nedenlerden ötü-
rü ekonomik ßartlar›n zora girmesi ve hükümette kalma kayg›s›yla popülist politikalara
baßvurmußtu. 1960’da, askeri rejimin ilk yeniliklerinden biri DPT’yi (Devlet Planla-
ma Teßkilat›) kurmak oldu. DPT’nin amac›, ekonomiyi uzun dönemli olarak yönlendi-
recek beß y›ll›k kalk›nma planlar› tasarlamakt›. Birinci Beß Y›ll›k Kalk›nma Plan› (1963-
1968), e¤itim, sa¤l›k, bölgesel dengesizliklerin düzeltilmesi gibi hedefler de içeriyordu.
n 1960’l› ve 70’li y›llarda yürütülen iktisat politikalar›n›n, devlet müdahalesi a¤›rl›kl›
ve birbirini tamamlayan baßl›ca iki özelli¤i vard›. Bunlardan birincisi, sanayileßmeyi
amaçlayan ithal ikamecilik*, ikincisi ise amac› iç piyasay› korumak olan d›ß ticaret k›s›t-
lamalar›yd›. Baz› mallar›n ithali k›s›tlanacak ve bu yolla o mallar›n içeride üretimi teß-
vik edilecekti, baßka bir deyißle ithalat yerli üretimle ikame edilecekti. Beß y›ll›k kalk›n-
ma planlar›, bu çerçevede yat›r›m kararlar›n›n eßgüdümlü gerçekleßebilmesi amac›y-
la tasarlanm›ßt›. Planlar kamu sektörü için ba¤lay›c›, özel sektör için ise yönlendirici ni-
telikteydi. Öte yandan devlet, özel sektörü desteklemek amac›yla düßük faizli kredi,
vergi muafiyeti, ithalat imtiyazlar›, vb. politikalar uyguluyordu. Böylece kamu sektörü,
özel sektörü tamamlay›c› bir nitelik kazan›yordu: K‹T’ler daha büyük kapsaml› yat›r›m
gerektiren ara mallar› üretip görece ucuz fiyata özel sektöre sat›yor, özel sektör ise tüke-
tim mallar›n› üretiyordu. Ayr›ca Güneydo¤u’yu kalk›nd›rmak ve enerji darbo¤az›na çö-
züm bulmak için Güneydo¤u Anadolu Projesi (GAP) haz›rland›.

1 Planlar ve büyüme oranlar›. B. Yirmi y›ll›k ekonomik büyüme Belge 2, 3, 4 ve 5

n 1963-1977 y›llar› aras›nda GSMH istikrarl› olarak genißledi. Ortalama büyüme ora-
I. Plan (1963-1967) n› % 6,8, imalat üretiminin ortalama büyüme oran› ise % 10 olarak gerçekleßti. Örne¤in
HEDEF GERÇEKLEÞME otomotiv sanayii ithal ikameci politikalar sayesinde kurulup gelißtirildi. 1961 Anayasas›
Tar›m 4,2 3,9
Türkiye’de ilk kez "sosyal devlet" ilkesini kabul ediyordu. Buna ba¤l› olarak, sendikalaß-
Sanayi 12,3 10,9 ma haklar›n›n yan›nda toplu pazarl›k ve grev haklar›n› da aç›kça öngörüyordu. 1963’de
Hizmetler 6,8 7,2 kabul edilen Sendikalar Yasas› ve Toplu ‹ß Sözleßmesi, Grev ve Lokavt yasas› ile, Türki-
GSMH 7,0 6,6 ye’de çal›ßma ilißkilerinde yeni bir dönem baßlad›. Anayasa tüm çal›ßanlara, dolay›s›yla
memurlara da sendikalaßma hakk› tan›yordu. Bu gelißmeler ücretlerin artmas›n› sa¤lad›.
Ayr›ca üretim a¤›rl›kl› olarak iç tüketime dönük oldu¤undan, ücretlerin belirli ölçüde art-
II. Plan (1968-1972)
mas›, çal›ßanlar›n al›m gücünü, dolay›s›yla ulusal üretime olan talebi artt›rd›¤›ndan, ißve-
HEDEF GERÇEKLEÞME renler de gelirlerini ücretli kesimle paylaßmay› bu süre içerisinde olumlu karß›lad›lar.
Tar›m 4,1 1,8
n K›rsal kesim de bir yandan devletin fiyat destekleme politikalar›*, di¤er yandan artan ta-
Sanayi 12,0 9,1
Hizmetler 6,3 6,6
lebin kendisine de yans›mas› sayesinde, bu dönemde gelir art›ß›ndan faydaland›. Ayr›-
GSMH 7,0 6,3 ca, 1960’lar ve 70’lere gelindi¤inde ekilebilir alanlar›n s›n›rlar›na ulaß›lmas›yla, ta-
r›msal üretimde yayg›n bir yap›dan daha yo¤unlaßm›ß bir yap›ya geçildi: Ekilen ürün
çeßidi, kimyasal gübre kullan›m›, makinalaßma oran› (traktör say›s› 1960’da 42.000’den
III. Plan (1973-1977) 1980’de 430.000’e ulaßm›ßt›r) ve sulanan alanlar artt›. Bu gelißmeler sonucunda tah›l üre-
HEDEF GERÇEKLEÞME timinde verimlilik % 70 artt›. Genel olarak 1960-1978 y›llar› aras›ndaki tar›msal verimli-
Tar›m 3,7 1,2 lik art›ß› ise % 65 oran›nda gerçekleßti. Bu art›ßlar›n iki nedeni vard›. Bunlardan birinci-
Sanayi 11,2 8,8 si, talep art›ß›yd› (dönemine göre iç ve/veya d›ß talep). ‹kincisi ise, ucuz döviz ve düßük
Hizmetler 7,7 7,3 faiz politikalar›yla devletin, kentsel alanda da yapt›¤› gibi, üretimde kullan›lan ürünle-
GSMH 7,9 5,2 rin ucuza gelmesini sa¤lamas›yd›. Devletin k›rsal kesime dolayl› olarak yard›m etmiß
olmas›, Türkiye’de tar›msal yap›n›n oy potansiyeli olan küçük köylü ißletmelerinden
Kaynak: DPT.
olußmas›yla da aç›klanabilir. Dönemin sonunda hâlâ nüfusun % 50’sini olußturan bu
kesim, iç talepte çok önemli bir yer tutuyordu.

348
Saraçhanebaß› mitingi, 31 Aral›k 1961.
2
1962 y›l› için öngörülen zamlar›n›n 1963’e b›rak›lmas›
üzerine 31 Aral›k 1961 günü Saraçhanebaß›’ndaki mitinge
100.000 ißçi kat›ld›.

3 Destekleme al›mlar› için ödenen


fonlar›n tar›m gelirlerine oran›.
Cari fiyatlarla %

YIL ORAN

1970 - 1974 11.5

1975 - 1977 21.8

1978 - 1980 17.2

1981 - 1982 14,6

Kaynak: Gülten Kazgan, "Tar›m",


Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi,
cilt IX (‹stanbul, 1983).

(%)
20.0

15.0

10.0

5.0

0.0

-5.0

-10.0
60 961 962 963 964 965 966 967 968 969 970 971 972 973 974 975 976 977 978 979
19 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1

Tar›m Sanayi Hizmetler GSMH

Kaynak: D‹E.

4 Sektörel büyüme oranlar›.

5 15-16 Haziran 1970 olaylar›.


Sendikalar Kanunu’nda 11 Haziran’da yap›lan de¤i-
ßiklik üzerine 15-16 Haziran tarihlerinde ißçi yürü-
5 yüßlerine polis ve asker müdahale etmek zorunda
kald›.

349
C. 1970 krizi Belge 3
S Ö Z L Ü K
n Bu büyüme modeli, üretim sürecinde ihtiyaç duyulan ürünlerin ithal edilmesi bak›-
* Ara mal› m›ndan büyük miktarda döviz gerektiriyordu. Bu döviz gereksiniminin bir k›sm› tar›m-
* Yat›r›m mal› sal ürünlerin ihrac›ndan, di¤eri ise yurt d›ß›ndaki Türk ißçilerinin yurda yollad›klar› dö-
* Döviz darbo¤az›
vizlerden sa¤lanm›ßt›. Ancak iç talebin ve ithalat›n h›zla artmas›, buna karß›l›k ihracat
* Resesyon
* Modern sektör art›ß›n›n yetersiz kalmas› ve döviz girißleriyle Türk liras› aß›r› de¤er kazand›. Bunun so-
nucunda 10 A¤ustos 1970’de devalüasyona gidildi, 17 A¤ustos’ta ise IMF ile stand-by an-
laßmas› yap›ld›.
n Desteklenen imalat üretiminin büyük ölçüde iç piyasaya dönük olmas›, Türki-
ye’de uygulanan ithal ikameci kalk›nma modelinin en zay›f yan› oldu. Güneydo¤u
Asya ülkelerinde oldu¤u gibi bu üretimin ihracat›na önem verilerek, tar›m ürünlerine
oranla ekonomideki pay›n› büyütme ve böylece ülkenin uluslararas› alanda rekabet gü-
cünü artt›rma, ayr›ca imalat sanayii teknolojisini gelißtirme yollar›na gidilmedi. 1970
devalüasyonu sonras›nda, Türk ihraç mallar›n›n fiyat›n›n düßmesiyle bu mümkün ola-
bilirdi, ancak gerek ißverenlerin gerekse ißçilerin ç›karlar› yönünden bu çözüm tercih
edilmedi. Böyle bir de¤ißimin ißveren aç›s›ndan sat›ß fiyatlar›n›, ißçi aç›s›ndan ise ücret-
leri düßürmesinden endiße duyuldu.

D. ‹thal ikamecili¤in iflas› Belge 1, 2, 4 ve 5

n ‹thalat›n büyük bölümü yerli üretime girdi olarak kullan›lan ara mal›* ve yat›r›m mal-
lar›*ndan olußuyordu. Dolay›s›yla üretim artt›kça ithalat da art›yordu. Ne var ki ihracat,
d›ß talebi fazla artmayan, tar›m a¤›rl›kl› geleneksel kalemlerle s›n›rl›yd›. Bu durum, cid-
di bir döviz darbo¤az›* yaratt›. Buna bir de 1973 y›l›nda petrol krizinin patlak verme-
siyle olumsuzlaßan dünya konjonktürü eklendi. Petrol al›mlar› görece az miktarda ol-
du¤u için, gelißmiß ülkelerin aksine, Türkiye’de hükümet s›k› para politikalar›na yönel-
mek yerine genißleyici para ve yat›r›m politikalar›n› tercih etti ve bu sayede büyüme
oranlar›nda düßme görülmedi. Ancak, bu politikalar›n finansman› yüklü miktarlarda
d›ß borç al›narak yürütüldü¤ünden, Türk liras› da de¤er kazanmaya devam etti. Fakat
dünya piyasa koßullar›n›n daha da kötüleßmesiyle, 1978 ve 1979 y›llar›nda ödemeler
milyon
dengesi krize girdi, büyüme h›z› yavaßlad›, ard›ndan ekonomi resesyon*a girdi. Bunun
dolar endeks üzerine IMF, borçlar›n ertelenmesi ve yeni kredilerin verilmesi için kapsaml› bir istikrar
1,000 6,00 program›n›n uygulaya konmas›n› istedi ve üç temel koßul dayatt›: Devalüasyon, devlet
800 teßviklerinin büyük miktarda azalt›lmas›, ithalat ve ihracat üzerindeki miktar k›s›tlama-
5,00
600 lar›n›n kald›r›lmas›.
n Ancak, araya seçimler, az›nl›k hükümetleri, siyasi hoßnutsuzluk ve karmaßan›n gir-
Ödemeler dengesi

400 4,00

200 mesiyle, hükümetler böylesine köklü bir de¤ißimi gerçekleßtiremeyince, devlet harca-
3,00 malar› büyük oranda artt›r›ld›. Kaynak eksikli¤i nedeniyle petrol ve birçok tüketim mal-
0
lar›n›n ithalat›n›n k›s›lmas› ve ülkedeki üretimin de azalmas›yla, halk birçok temel tü-
-200 2,00
ketim mallar›ndan yoksun kald›, ekonomi genelinde büyük boyutlu bir krize girildi.
-400
1,00 n Türkiye için ithal ikamecilik tecrübesinin temel olarak olumsuz yönü, korumac›-
-600
l›¤›n toplumun baz› kesimlerine ç›kar sa¤lamas›, bunun ise sürdürülebilir büyüme-
-800 0,00 nin önkoßulu olan ihracata aç›lmaya engel olmas›d›r. Gerçekten de, ithal ikamecilik
1960

1965

1970

1975

1980

üretim için gerekli birçok ürünün ithalat›n› gerektirdi¤inden ve bunlar›n ödemesi dö-
vizle yap›ld›¤›ndan, döviz gelirlerinin ço¤unlu¤unu olußturacak ihracat›n da ivme ka-
Ödemeler dengesi zanmas›, ayr›ca ihraç mallar›n›n da tar›m sektöründen modern sektör*e kaymas› beklenir.
Deflatör (1987=100) Üstelik ithal ikamecilik geçici bir süreç olarak görülür, yani bir ülkenin üretim yap›s›n›n
Kaynak: D‹E. dönüßmesi, modern sektörün gelißmesi için uygulanan bir politikad›r. Uzun dönemde
ekonominin yap›s›n›n de¤ißmesi, buna karß›l›k korumac›l›¤›n yerini zamanla serbest ti-
1
Ödemeler dengesi ve enflas- carete b›rakmas› gerekir. Oysa Türkiye’deki uygulamalar›n sonucunda bunlar›n hiçbiri
yon oranlar›. gerçekleßmemißtir.

350
2 Özal’a göre ödemeler dengesinin önemi. milyon
dolar
Ödemeler dengesi bir ülkenin döviz durumunu gösterir. E¤er ülkenin kasalar›nda
16.000
döviz yoksa, bir döviz ihtiyac›n› tamamen borçlarla karß›l›yorsa, o ülkenin ödeme-
ler dengesi bozuk demektir. Bir ülke döviz ihtiyac›n› kendi kazanc›yla karß›lamal›-
d›r. Bu kazanç: ‹hracattan, turizmden, navlun dedi¤imiz taß›mac›l›ktan ve yurt d›- 14.000
ß›ndaki müteahhitlerimizin kârlar›ndan olußur. E¤er bu döviz gelirlerinizi art›rabi-
lirseniz, kurmak istedi¤iniz fabrikalara, barajlara, köprülere gerekli malzemeyi d›-
12.000
ßardan sat›n alabilirsiniz. Döviziniz yoksa yat›r›m da yapamazs›n›z. Bu bak›mdan
ödemeler dengesi çok ama çok önemlidir.
Türkiye’de ödemeler dengesi bütün siyasi krizlerin temelini olußturmußtur. Os- 10.000

manl› ‹mparatorlu¤u’nun çöküßüne sebep olan neden de ödemeler dengesidir.


Dövizi olmad›¤› için Avrupa’da borçlanm›ß, fakat bu borcunu ödeyemedi¤inden 8.000
s›k›nt›ya düßmüß, kapitülasyonlar› tan›mak zorunda kalm›ßt›r.
Ayn› s›k›nt›lar Cumhuriyet döneminde de devam etmißtir. 1950’deki iktidar de¤i-
6.000
ßikli¤inin bir sebebi de ödemeler dengesidir. 1948’lerde baßlayan döviz s›k›nt›s›
1950’lere kadar yüksek enflasyonla kendini göstermiß. ‹ktidar de¤ißikli¤ine sebep
olmußtur. Yine ayn› ßekilde 1958’in döviz krizi 1960’daki ihtilali getirmißtir. 4.000
1970’deki ödemeler dengesi s›k›nt›s›, 1971’in 12 Mart olay›n› yaratm›ßt›r. 1979
ve 80’deki ödemeler dengesinin sebep oldu¤u bunal›m, 12 Eylül harekat›n› zo-
2.000
runlu k›lm›ßt›r. Türkiye’nin k›sa ancak bilinçli, ak›ll› çal›ßan idareciler sayesinde
gerçekleßebilir. E¤er s›rf politik hesaplarla memleket idare edilmeye çal›ß›l›rsa,
Türkiye’nin k›sa zamanda ödemeler dengesi tekrar bunal›ma düßer, tekrar yeni si- 0

1964
1965
1966
1967
1968
1969
1970
1971
1972
1973
1974
1975
1976
1977
1978
1979
yasi krizler olabilir. Ödemeler dengesi sadece Türkiye için bir sorun de¤ildir. Dün-
yada ödemeler dengesi bunal›m›na düßmüß tüm ülkelerde, siyasi krizler görül-
mektedir. ‹hracat ‹thalat D›ß borç
Ödemeler dengesi bir evin bütçesine benzer. E¤er bir evde aile reisinin borcu çok Kaynak: D‹E.
artm›ß ise, o evde huzur, düzen kalmaz. Evde huzur olmas› için eve taze para gir-
mesi laz›md›r. Bu paran›n borç de¤il de, aile reisinin al›n teriyle kazanaca¤› maaß›
3 D›ß ticaret ve d›ß borç.
olmas› gerekir. Nas›l bir aile borçla uzun süre ayakta kalamazsa bir devlet de
borçla ayakta kalamaz. Onun için kendi dövizini kendi kazanmas› ßartt›r.
“Turgut Özal’›n Görüßleri, 1983”, www.anap.org.tr

1970’lerin sonlar›nda
4
tüpgaz kuyru¤u.

5 ‹lk 1 May›s yürüyüßü, 1 May›s 1976.

351
III. D›ßa aç›l›m ve istikrars›zl›k, 1980-2002
A. Serbest ticaret ve ihracata yönelik büyüme Belge 1, 2, 3 ve 4
S Ö Z L Ü K
n 1970’ler sonunda yaßanan kriz Türkiye’ye özgü de¤ildi. ‹thal ikamecili¤i benimseyen
* Piyasa ekonomisi di¤er gelißmekte olan ülkeler de benzer bir kriz içine girmißlerdi. Buna borç veren ülke-
* Fiyat kontrolleri lerin iki petrol krizi sonras› s›k›nt›ya düßmeleri de eklenince, borç veren uluslararas› ku-
* Devlet teßvikleri rumlar Türkiye de dahil önemli bir borç krizine giren tüm ülkelere borçlar›n›n ertelene-
* Makroekonomik
bilmesi ve yenilenebilmesi için kapsaml› de¤ißiklikler içeren a¤›r koßullar dayatt›lar.
dengesizlikler
* Reel ekonomi n 24 Ocak 1980’de al›nan kararlar ve tedrici yap›sal uyum politikalar›yla, önce iç tale-
* Konvertibilite bin k›s›lmas› amaçlan›yordu. 1980 öncesi hükümetin topluma ra¤men yerine getireme-
di¤i bu koßullar›, askeri yönetimin gelmesiyle yeni hükümet uygulamaya koydu. Bu ye-
ni politikalar›n amac› k›sa dönemde ödemeler dengesini düzeltmek ve enflasyonu
düßürmek, uzun dönemde ise piyasa ekonomisi* ve ihracata yönelik bir üretim biçimi-
ne geçmekti. Bu paketin gerçekleßtirilebilmesi için al›nan en acil önlemler aras›nda de-
valüasyon (ABD dolar› 47 liradan 70 liraya ç›kar›ld›) ve ard›ndan enflasyonun düßüßü-
ne paralel olarak Türk liras›n›n de¤er kaybetmeye devam ettirilmesi, ayr›ca d›ß ticaretin
h›zla serbestleßmesi, fiyat kontrolleri*nin kald›r›lmas›, devlet teßvikleri*nin birço¤unun
kald›r›lmas›, faizlerin serbestleßmesi, ihracata teßvik ve yabanc› sermayeyi çekici politi-
kalar say›labilir. Bunun yan›s›ra, yeni anayasa ißgücünün örgütlenmesini yasaklad›,
toplu sözleßme düzenine k›s›tlamalar getirildi. Sonuç olarak, gerek kentsel ücretlerde
(1983 y›l›nda gerçek ücretler, 1977’ye oranla neredeyse yar›ya indi), gerekse tar›msal ke-
simin gelirinde büyük düßüßler oldu. Ama askeri rejim döneminde, üç y›l gibi k›sa bir
sürede ekonomik dengelerdeki bozulma durduruldu.
n ANAP hükümetleri döneminde, özellikle 1980’lerin ilk yar›s›nda, makroekonomik den-
gesizlikler* düzeltildi, ihracat artt›. ‹thal ikameci dönem boyunca gelißtirilen üretim ka-
pasitelerinin ihracata yöneltilmesi bunda büyük rol oynad›. Türk liras›n›n de¤er kaybet-
mesi ve ißgücü maliyetinin azalmas› (ücretlerin düßmesi), ihraç ürünlerinin uluslarara-
s› fiyat›n› düßürdü¤ünden talebi de artt›rd›. Ayr›ca ihracatç›lar, ihracata yönelik kredi-
ler, vergi muafiyeti ve ucuza döviz tedarik programlar›ndan yararland›lar. Ancak ihra-
cat art›ß›n›n bir k›sm› "hayali" idi, yani baz› üreticiler, ihracat yapmad›klar› halde ih-
racat teßviklerden yararlanmak için ka¤›t üzerinde yap›yorlarm›ß gibi gösteriyorlard›.
Ayr›ca, enflasyonun düßmesine ra¤men d›ß borçlar art›yor, özellikle ihracat›n yo¤un ol-
du¤u imalat sanayiinde yat›r›mlar›n üretimdeki pay› azal›yordu. ‹hracata yönelik teß-
vikler ise, devletin harcamalar›n› artt›rmas› nedeniyle 1980’lerin ikinci yar›s›nda azal-
maya baßlad›.

B. Finansal serbestleßme Belge 4

n Yeni politikalar›n reel ekonomi*de, özellikle de yat›r›mlar üzerinde pek etkisi olmad›.
Büyüyen ihracat sektöründe bile yat›r›mlar artmad›. Hatta imalat sanayiinde yat›r›mla-
r›n pay› 1980’de % 32,8’den, 1989’da % 14,6’ya düßtü. Bunun baßl›ca nedenleri, 1980 ön-
cesinde at›l kalan kapasitenin kullan›m›, faizlerin artmas› ve siyasal istikrars›zl›kt›. So-
nuç olarak, 1980’li y›llarda, y›ll›k GSMH büyüme oran› ortalama % 4,6, kißi baß›na ise %
2,3 olarak gerçekleßti. Ayr›ca bu büyüme oran› yüklü miktarda borç al›narak sa¤lanm›ß-
t›: 1980’de 10 milyar dolardan az olan d›ß borç, 1990’da 50 milyar dolara ulaßm›ßt›.
n 1986’ya gelindi¤inde, devletin a盤› artm›ßt›. Siyasal rejimin 1987’de tamamen de-
mokrasiye dönmesiyle, siyasal rekabet de sertleßti. Devlet harcamalar› için ek kaynak
aray›ß› içinde, sermaye hareketleri a¤ustos 1989’da serbest b›rak›ld› ve Türk liras›n›n
konvertibilite*si sa¤lanarak finansal serbestli¤e geçildi. Ancak finansal serbestleßmeyle
bulunan kaynaklar›n 1990’larda istikrarl› bir büyümeye katk›s› olmad›.

352
12 Eylül öncesindeki
1
grevlerden bir görüntü.

2 12 Eylül sonras›nda ilk gösteri.


12 Eylül 1980 darbesinden sonra ilk ißçi mitingi
50.000 ißçinin kat›l›m›yla 22 Þubat 1986’da
Kaynak: D‹E. ‹zmir’de yap›ld›.

3 Ana sektörlere göre


ihracat paylar› ve toplam ihracat. %
60.0

50.0

40.0

30.0

20.0

10.0

0.0
Yat›r›mlar›n 1979 1980 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990
4
GSMH’deki pay›.
Yat›r›m/üretim (imalat sanayi) Yat›r›m/üretim (toplam)

Kaynak: D‹E.

353
C. 1990’lar: Ekonomide istikrars›zl›k Belge 1, 2, 3, 4 ve 5
S Ö Z L Ü K
n Parasal kaynaklar› artt›rmas› ve böylece iç borçlar*a çare olmas› beklenen finansal ser-
* ‹ç borçlar bestleßme, ekonominin krizden kurtulmas›n› sa¤layamad›. 1983’ten bu yana enflasyon
* Kamu a盤› etkin düzeyde düßürülemedi. Enflasyonun baßl›ca nedenini kamu a盤›* olußturuyordu.
* Para arz› Aç›klar› giderecek önlemlerin kendileri de a盤›n büyümesine neden oldu. Bu önlemler
* Aç›k piyasa ißlemleri k›saca dört baßl›k alt›nda s›ralanabilir: Uluslararas› sermaye piyasalar›ndan al›nan borç-
* Reel faizler lar (zaman zaman bu borçlar iç borca dönüßtürüldü), para arz›*n›n artmas› (1994’den
baßlayarak, 2001’de tamamlanan Merkez Bankas›’n›n ba¤›ms›zlaßma süreciyle kamu
aç›klar›n› kapatmak için para arz›n› artt›rmak imkans›z hale getirildi), aç›k piyasa ißlem-
leri* arac›l›¤›yla iç borçlanma, Ziraat Bankas› ve Halk Bankas› arac›l›¤›yla piyasa de¤e-
rinin alt›nda kredi verilmesi.
n 1989’dan itibaren, yabanc› sermaye girißinin artmas› ve Türk liras›n›n de¤erlenme-
si ile birlikte ihracata yönelik büyüme biçiminden, iç talebin, dolay›s›yla ithalat›n
h›zla artmas›yla içe dönük büyüme biçimine geçildi. Kamu a盤› ve enflasyon artt›. Bu-
na karß›l›k faiz oranlar›n›n ve döviz kurlar›n›n bask› alt›nda tutulmas› sonucu Türk lira-
s›ndan kaç›ß ile baßlayan süreç TL’ye yap›lan spekülatif sald›r›yla birlikte krizle sonuç-
land›. Bunun üzerine nisan 1994’de IMF ile istikrar program› düzenlendi ve devalüasyo-
na gidildi.

D. 1994 krizi sonras› Belge 3 ve 4

n 1995 y›l›nda yeni seçimlerle istikrar program› b›rak›ld›, 1995-1999 döneminde


1989-1994 aras› sürdürülen politikalara devam edildi. Ancak bu kez reel faizler* büyük
art›ß gösterdi, bu da borç stokunun yan›s›ra faiz ödemelerinin de artmas›na neden oldu.
Buna ek olarak, ekonomi Asya (1997) ve Rusya (1998) krizlerinden de olumsuz etkilen-
di. 1999’a gelindi¤inde borç miktar› bir hayli artm›ß, aral›k ay›nda yeni bir istikrar
program›na daha imza at›lm›ßt›.
n Programa uyulmas›na ra¤men 2001’de yeni bir kriz yaßand›. Bu tarihe kadar, krizler
istikrar programlar›ndan uzaklaß›ld›¤›, popülist politikalara dönüldü¤ü dönemlerde
yaßand›¤› halde, 2001 krizinin bir istikrar program› yürütülürken gerçekleßmiß olma-
s›, Türkiye’nin ekonomik düzenine karß› büyük bir güvensizli¤in bulunmas›, banka
sisteminin zay›fl›¤›n›n dikkate al›nmamas› ve sermaye hareketlerinin çok k›sa vade-
li olmas›yla aç›kland›.

E. Ekonominin düzenlenmesi Belge 3 ve 4

n 1980 sonras› Türkiye ekonomisinin temel iç borç sorununun kökeninde de, popülist
politikalara ba¤l› olarak finans ve banka sisteminin zay›f düßmesi, dolay›s›yla ekonomi-
ye duyulan güvensizlik ve sermaye hareketlerinin k›sa vadeli olmas› yat›yordu.
n 1980’lerde ithal ikameci, görece korumac› bir büyüme rejiminden d›ßa aç›k büyüme
rejimine geçen birçok ülkede de Türkiye’de oldu¤u gibi, ekonomik istikrars›zl›k ve kriz-
ler yaßanm›ßt›. Buna karß›l›k, borç veren uluslararas› kurumlar, bu s›k›nt›lar›n nedenini
piyasa ekonomisine geçißte yaßanan zorluklar olarak yorumlam›ß, bunlar›n baß›nda ise
popülizmi ve iç borçlar› tespit etmißti. Piyasa ekonomisi kendi halinde etkin ißlemedi¤i,
devlet müdahalesinin ise bu durumu düzeltmedi¤i saptamas› üzerine, ekonominin ge-
nel anlamda etkinleßmesinde piyasa ve devlet d›ß› kurumlar›n önemi üzerinde du-
ruldu. Bu ba¤lamda ekonominin "düzenlenmesi" ya da "regülasyonu" çerçevesinde,
Özelleßtirme Yüksek Kurulu (devletin üretimdeki rolünün azalt›lmas›), Bankac›l›k Dü-
zenleme ve Denetleme Kurumu (bankac›l›k sisteminin denetlenmesi), Sermaye Piya-
sas› Kurulu (sermaye piyasalar›n›n denetlenmesi), Rekabet Kurumu (rekabet kuralla-
r›n›n uygulat›lmas›) gibi kurumlar›n gereklili¤i gündeme geldi.

354
Toplam d›ß borç ve d›ß ticaret a盤›n›n
1
GSMH’ya oranlar›.

endeks
(%) 1994=100

GSMH büyüme oran›

1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
Kaynak: D‹E. Kaynak: D‹E.

2 Enflasyon de¤ißme ve büyüme oranlar›.


GSMYH oran›
(%)
80

60 5 Turgut Özal, kalk›nma için gerekli kaynaklar›


nereden bulmay› planl›yordu?
40
Kalk›nma için gerekli unsurlar›n baß›nda ihracat ve görünmeyen
kalem gelirleri gelir. Bu, ödemeler dengesinin sa¤lam olmas›n›
20 sa¤lar. ‹stikrarl› kalk›nman›n en önemli ßart› budur.
Kaynaklar›n en önemlisi vatandaß›n tasarruflar›d›r. Bunu da ser-
0 best veya gerçekçi faiz politikas› bir ölçüde sa¤lamaktad›r. Tasar-
2000
1995
1996
1997
1998
1999
1990
1991

1993
1994
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989

1992
1980
1981
1982

ruflar›n di¤er bir bölümü de, sermaye piyasas› dedi¤imiz hisse se-
nedi ve tahvil piyasas› çekecek ve bu da yat›r›mlar› art›racakt›r.
Bundan baßka, iyi kullan›ld›¤› takdirde d›ß borçlanma ve d›ß ser-
Kaynak: D‹E. maye kaynak olabilir. D›ß borçlanma ak›ll›ca yap›l›rsa, döviz üre-
tebilecek projelerde kullan›l›rsa, Türkiye tekrar s›k›nt›ya düßme-
3 ‹ç borç stokunun, anapara ve faiz ödemeleri. den bu kaynaklar› da büyük ölçüde kullanabilir. Örne¤in 1 milyar
dolar borçla yapt›¤›n›z yat›r›m, iki-üç y›l içinde yine 1 milyar do-
larl›k ihracat› gerçekleßtirirse, bu ak›ll› bir borçlanmad›r. Bu ßekil-
de hem borçlar rahatça ödenir, hem de baßkas›n›n paras› kullan›-
larak daha h›zl› kalk›n›l›r.
Geçmißte borçlan›rken yap›lan hata ßuydu; al›nan borçlar döviz
üretmeyen yat›r›mlara verildi. Bunun sonucu olarak da Türkiye s›-
k›nt›ya düßtü.
Ayn› ßekilde, d›ß yat›r›mc› ak›ll› bir politikayla Türkiye’ye getirilebi-
lirse, hem teknolojik ilerleme h›z›n› art›rabilir, hem de ißsizli¤i da-
ha k›sa sürede çözebiliriz.
“Turgut Özal’›n Görüßleri, 1983”, www.anap.org.tr

Kaynak: D‹E.

4 ‹ç borçlanmada ortalama bileßik faiz ve kriz tepe noktalar›.


Aral›k 1999 ve aral›k 2000 tarihlerinde iç borçlanma olmam›ßt›r.

355
F. Gelir da¤›l›m› Belge 1 ve 2
S Ö Z L Ü K
n Her ne kadar ‹kinci Dünya Savaß›’ndan bu yana k›rsal alanda makineleßme, gübre
* Yolsuzluk kullan›m›, vs. yayg›nlaßm›ß, kentlere göç artm›ßsa da, tar›m sektörü kentsel üretimdeki
verimlilik art›ßlar›n› yakalayamad›. Dolay›s›yla k›rsal ve kentsel alan aras›ndaki gelir
fark› yeterince kapanmad›. Kentlerdeki özel sektör üretimi, ülkenin bat›da kalan üçte
birlik kesiminde yo¤unlaßt›. Ticarîleßen tar›m ise, bat› ve k›y› bölgelerine do¤ru kay-
d›. Ayr›ca turizmin bat›da gelißmesi, ticaret hadlerinin tar›m aleyhine artmas› ve 1980
sonras› Güneydo¤u bölgesinde yaßanan terör sorunu, eskiden beri varolan bölgesel
farkl›laßmay› vurgularken, bat›ya ve kentsel bölgelere göç hareketlerinin de yo¤unlaß-
mas›na neden oldu. Günümüzde, Güneydo¤u’da yeniden bar›ß ortam›n›n sa¤lanmas›
ve bölgede baßlat›lan geniß çapl› sulama projelerinin tamamlanmas›n›n, uzun vadede bu
bölge ile ülkenin bat›s› aras›ndaki fark›n kapanmas›na yard›mc› olaca¤› umuluyor.
n Bölgeler aras›nda da bir eßitsizlik mevcuttur. Kentleßme oran› Marmara ve Ege böl-
gelerinde di¤er bölgelere oranla daha fazla oldu¤una göre, gelirin büyük bir bölümü-
nün bu bölgelerde üretildi¤i ve tüketildi¤i söylenebilir. Ayr›ca kißi baß›na gelir yaln›zca
bu iki bölgede Türkiye ortalamas›n›n üzerindedir.
n Türkiye için hesaplanm›ß olan % 20’lik hanehalk› dilimleri itibariyle gelir da¤›l›m›na
bak›ld›¤›nda, 1994 y›l›nda en yüksek % 20 dilimine giren hanelerin milli gelirin %
54,9’unu ald›¤› görülür. Bölgeler itibariyle en üst % 20’lik kesimin gelirinin en alt %
20’lik kesimin gelirine oran›, Güneydo¤u Anadolu’da % 6,2 ile en düßük, Marmara böl-
gesinde ise % 14,2 ile en yüksek orand›r ve Türkiye ortalamas› olan % 11,2’yi aßan tek
bölge bu sonuncusudur. Kißisel gelir eßitsizli¤inin en yüksek oldu¤u bölge ise, ayn› za-
manda en zengin olan Marmara bölgesidir.
n Tarihsel gelißmeye bak›ld›¤›nda, gelir da¤›l›m›ndaki eßitsizli¤in 1963 ile 1970 aras›
yüksek büyüme h›z›na ra¤men artt›¤› görülür. 1974-1977 döneminde gelir da¤›l›m›nda
gözlenen göreli düzelme, iç piyasay› d›ß rekabete kapatan ithal ikameci stratejinin yo-
¤unlaßmas› ve buna ba¤l› olarak ücretlerin ulusal gelirden ald›¤› pay›n artmas›n›n so-
nucuydu. 1970’lerin sonunda ekonominin içine düßtü¤ü ödemeler dengesi bunal›m› ve
artan enflasyon, gelir da¤›l›m›nda gözlenen göreli düzelmeyi bozdu. 1980 sonras›nda
baßlayan yeni düzenleme reel ücretlerin düßürülmesine, faizlerin enflasyonun üstüne
ç›kmas›na (pozitif reel faiz), iç tüketimin ve yat›r›mlar›n k›s›lmas›na dayand›¤› için, ge-
lir da¤›l›m›n› ücretliler aleyhine bozmas› kaç›n›lmazd›. Gelir da¤›l›m›n›n bozulmas›nda
ikinci önemli etmen, bölgeler aras›ndaki kalk›nma farklar›d›r. Gelir da¤›l›m›n› bozan
üçüncü bir etmen de, 1970 baßlar›ndan itibaren artan enflasyondur.

G. ‹nsani gelißme ve yolsuzluk Belge 3 ve 4

n Birleßmiß Milletler Gelißme Program›’n›n (United Nations Development Programme) ha-


z›rlad›¤› 2002 ‹nsani Gelißme Raporu’na (Human Development Report) göre, Türkiye 2000
y›l›nda 173 ülke aras›nda 85. s›rayla orta derecede gelißmiß ülkeler grubunda yer al›-
yordu. Bu s›ralama, ortalama yaßam süresi, okur-yazarl›k, e¤itim ve gelir düzeyleri gö-
zönünde bulundurularak hesaplanan ‹nsani Gelißme Endeksi’ne (Human Development
Index) göre gerçekleßtirilmißti. Yine ayn› endeksin tarihsel gelißimine bak›ld›¤›nda, Tür-
GSY‹H
kiye’nin 1975’ten (100 ülke) 2000’e 6 s›ra ilerledi¤i gözlemlenmektedir. Ancak bu ilerle-
1996
me, Türkiye’nin 173 ülkeden ilk 53’ünün bulundu¤u yüksek insani gelißme düzeyine
Güneydo¤u Do¤u
sahip gruba yak›nlaßmas›n› sa¤layacak boyutta olmam›ßt›r. Ayr›ca ayn› kurumun he-
Anadolu Anadolu
Karadeniz saplar›na göre, 1999 y›l› için Türkiye’nin HDI’deki yeri kißi baß›na gelir s›ralamas›ndaki
5 4
9 yerinden 18 s›ra geridedir; yani dünya ülkeleri s›ralamas›nda Türkiye’nin insani geliß-
Akdeniz me düzeyi, kißi baß›na gelir düzeyi s›ralamas›n›n alt›nda kalm›ßt›r.
12 Marmara
38 n Bunlara ek olarak, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakf›’n›n yapm›ß oldu¤u
Ege
kapsaml› bir araßt›rma, Türkiye’de yolsuzlu¤un son y›llarda artt›¤›n› göstermektedir.
16
‹ç Anadolu Araßt›rmada yolsuzluk* sorunu, hanehalk› nezdinde araßt›r›lm›ßt›r. Di¤er ülkelerle k›-
16 yasland›¤›nda, Türkiye’de yolsuzlu¤un ortalaman›n üstünde bir oranda alg›land›¤› or-
taya ç›kmaktad›r. Ekonominin istikrara ve etkinli¤e kavußmas› için gerekli hukuki ve
ekonomik düzenlemeyi yapacak olan devlet ayg›tlar›n›n zay›flamas› da aß›lmas› gere-
1 Bölgeler itibariyle GSY‹H. ken bir engeldir.

356
2 Kißisel gelir da¤›l›m›n›n gelißimi.

Hanehalk› 1963 1968 1973 1978 1983 1986 1987 1994


yüzdeleri (a) (b) (c) (d) (e) (f) (g) (h)

En düßük % 20 4,5 3 3,5 2,9 2,7 3,9 5,2 4,9


‹kinci % 20 8,5 7 8 7,4 7 8,4 9,6 8,6
Üçüncü % 20 11,5 10 12,5 13 12,6 12,6 14,1 12,6
Dördüncü % 20 18,5 20 19,5 22,1 21,9 19,2 21,2 19
En yüksek % 20 57 60 56,5 54,7 55,8 55,9 49,9 54,9

Kaynak: S. Gürsel, H. Levent, R. Selim ve Ö. Sar›ca, Türkiye'de Bireysel Gelir Da¤›l›m› ve Yoksulluk - Avrupa Birli¤i ‹le Karß›laßt›rma
(‹stanbul, 2000) çizelge 2.1’den:
(a) T. Çavußo¤lu ve Y. Hamurdan, Gelir Da¤›l›m› Araßt›rmas› (Ankara, 1966).
(b) T. Bulutay, S. Timur ve H. Ersel, Türkiye’de Gelir Da¤›l›m›, 1968 (Ankara, 1997).
(c) DPT, Gelir Da¤›l›m› Araßt›rmas›, 1973 (Ankara, 1976).
(d) ve (e) M. Celasun, "Income Distribution and Domestic Terms of Trade in Turkey", ODTÜ Gelißme Dergisi, XII, 1-2(1986).
(f) F. Esmer ve E. Kalayc›o¤lu, Türkiye’de Sosyo-Ekonomik Öncelikler, Hane Gelirleri, Harcamalar› ve
Sosyo-Ekonomik ‹htiyaçlar Üzerine Araßt›rma Dizisi (‹stanbul, 1986).
(g) D‹E, 1987 Gelir Da¤›l›m› (Ankara, 1990).
(h) D‹E, 1994 Hanehalk› Gelir Da¤›l›m› Anketi Sonuçlar› (Ankara, 1996).

1998’de ortaya ç›kan yolsuzluklardan


3
biri de TBMM Genel Kurul Salonu’nun
ceylan derili koltuklar›n›n
ihalesine ilißkindi.

4 Yolsuzluk.

Kentli Türkiye hanehalk› gözünde yolsuzluk ve rüßvetin sorun olarak taß›d›¤› önemin son dönemde artt›¤› gözlenmißtir. Hanehalk›n›n kamu ku-
rumlar›na duydu¤u güven son derece zay›f, kamu kurumlar›n›n verdi¤i hizmetlerden ald›¤› memnuniyet de son derece düßük bulunmußtur. Hiz-
met sunumunda yurttaßlara ve ihalelerde ßirketlere eßit muamele yap›ld›¤›n› düßünenlerin oran› gerek yerel, gerek merkezi yönetimler için son
derece düßük bulunmußtur. Benzer biçimde, gerek yerel yönetimlerde, gerek merkezi yönetimde istihdam›n tarafs›z bir ßekilde ve liyakata ba¤l›
olarak yap›ld›¤›n› savunanlar›n oranlar› da son derece düßük olarak ölçülmüßtür. Görüßülen her dört kißiden yaklaß›k biri ya kendisine ya da ak-
raba, komßu ya da arkadaßlar›ndan birine nisan 1999 seçimlerinde herhangi bir partiden oy karß›l›¤›nda hediye, para veya bir menfaat teklifinde
bulunuldu¤unu belirtmißtir. Görüßülen kißilerden az›msanmayacak bir bölümünün son iki y›ldaki kißisel deneyiminde çeßitli kurumlardaki kamu
görevlilerine para ya da hediye vererek ißini çözmeye çal›ßm›ß oldu¤u ö¤renilmißtir. Bu da halk›n genelde yolsuzluk ve rüßveti içselleßtirdi¤inin bir
göstergesidir. Halk›n yolsuzluk ve rüßveti içselleßtirdi¤inin bir di¤er örne¤i de üç hipotetik senaryo karß›s›nda yine az›msanmayacak bir kesimin
rüßvet verme seçene¤ini seçmiß olmas›d›r. Ancak, gerek yolsuzluk ve rüßvetin önemli bir sorun olarak alg›lanmas›, gerek hizmetlerden duyulan
memnuniyetin çok düßük olmas›, halkta yolsuzlu¤a karß› bir reform program›na destek verme e¤ilimi bulundu¤una ißaret etmektedir. Görüßülen
kißiler de¤ißik reform önerilerini farkl› kurumlar baz›nda ayr›ßt›rmakta; örne¤in bir kurum için ek kaynak yaratman›n önemli bir düzeltici rol oyna-
yaca¤›n› savunurken baßka bir kurum için bürokratik düzenlemelerin azalt›lmas›n›n alt›n› çizmektedirler. Ama her koßulda devletin denetleyici ro-
lünü en önemli yöntem olarak kabul etmektedirler.
TESEV (yay.), Hanehalk› Gözünden Türkiye'de Yolsuzlu¤un Nedenleri ve Önlenmesine ‹lißkin Öneriler (‹stanbul, 2001).

357
IV. Kentli toplumuna geçiß
A. Artan nüfus ve h›zlanan kentleßme Belge 1, 2, 3, 4, 5 ve 6
S Ö Z L Ü K
n 1940’lar›n sonunda 20 milyonu geçen Türkiye nüfusu, 1980’de 44 milyona, 21. yüzy›l
* Sosyal konut baßlar›nda da 65 milyona ulaßt›. Yüksek nüfus art›ß h›z› yan›nda, tar›mda makinleß-
* Master plan meyle ortaya ç›kan ißgücü fazlas›n›n kentlere göçü, Türkiye toplumunun demogra-
fik dengelerinin de¤ißimini h›zland›rd›. 1950’de toplam nüfusun % 25’i 10.000’den bü-
yük nüfuslu yerleßim yerlerinde otururken, bu oran 1990’da % 59’a ulaßt›.
n 1950’de toplam ißgücünün % 85’i tar›mda çal›ß›yordu. 20. yüzy›l sonuna gelindi¤in-
de ise tar›m, toplam ißgücünün % 40’›n› istihdam ediyordu. Sanayileßme ve kentlerde
yo¤unlaßan yeni hizmet faaliyetleri, güçlü bir iß bulma umudu uyand›r›yordu. Bunun
yan›nda kent yaßam› da yeni kußaklara çekici geliyordu. Kentler güçlü birer çekim
merkezi oldular. K›rsal bölgelerde yaßayanlar›n say›s› mutlak olarak azalmad›, ama ar-
tan nüfus içindeki pay› düßtü.
n Kentleßme, 1980’lerin baß›na kadar sanayi veya hizmet sektörünün yo¤unlaßt›¤›, ‹s-
tanbul, Ankara, ‹zmit, ‹zmir, Bursa, Adana gibi birkaç kent çevresinde gerçekleßti. Da-
ha sonraki dönemin iktisadi dinamikleri ise, Gaziantep, Denizli gibi orta boyda kentle-
rin gelißmesine katk›da bulundu. Ancak, sosyal konut* programlar›n›n eksikli¤i, kentleß-
meyi yönlendirecek master planlar›*n›n sürekli de¤ißtirilmesi, kamu arazilerinde mülki-
yet haklar›n›n esnek de¤erlendirilmesi gibi nedenlerle, iç göçün taß›d›¤› nüfus, büyük
kentlerin etraf›nda olußan "gecekondu" çemberlerine yerleßti ve bunlar› genißletti. ‹lk
kez Ankara’da 1950’lerde baßlayan gecekondulaßma olgusu, 1960’lardan sonra bütün
büyük kentlerin "kenar mahallelerini" kapsar hale geldi. Kentlileßme-gecekondulaßma,
1980’ler ve 1990’lar›n siyasal ve toplumsal gelißmelerine damgas›n› vuracak boyutta
ve kal›c› bir toplumsal olgunun habercisi oldu.
n Kentlere yeni gelenler beraberlerinde kendi kültürel özelliklerini de getirdiler; bir
yandan kentte varolan yaßam tarz›ndan etkilenirken, di¤er yandan kendi yaßam tarzla-
r›yla kentlere damgalar›n› vurdular. Kentlerde biraraya gelen de¤ißik yörelerin insanla-
r›, hem birbirlerine hem de yerleßtikleri kentlere yeni birçok ßey tan›tt›lar. 1950’lerde
Ankara, ‹stanbul ve ‹zmir gibi kentlerde hemen hemen hiç bilinmeyen lahmacun ya da
ßöbiyet gibi lezzetler, ayn› kentlerin 1990’lardaki yaßam›ndan ayr› düßünülemez oldu.
Ancak, bazen etnik boyutlar› da olabilen siyasal ßiddet, kentlerde birbirine karß› güven-
siz farkl› kültürel yap›lar da ortaya ç›kard›.
n Hem 1970’lerin siyasal ßiddetinden duyulan huzursuzluk, hem de özellikle ABD’den
gelen bir moda, refah düzeyi yüksek kesimleri daha korunakl› konut alanlar›na yöneltti.
1970’lerde kurulmaya baßlayan Bahçeßehir gibi özel sitelere, zaman içinde, 1980’li ve 90’l›
y›llarda ‹stanbul’daki Alkent, Zekeriyaköy, Kemer Country gibi çok daha "seçkin", yeni
uydu-kentler eklendi. Baz› itibarl› semtlerde ev kiralar›nda alt›n ve döviz ça¤› baßlad›.
n Kentlerin çehresinin de¤ißmesi sadece göçlere ba¤l› olmad›. 1950’li y›llar›n sonlar›na
do¤ru büyük kentlerde baßlayan imar çal›ßmalar› zaman içinde devam etti. 1984’te ‹stan-
bul’da belediye baßkan› Bedrettin Dalan’la birlikte "mega" projeler dönemi baßlad›. Bun-
lardan en büyü¤ü Haliç ve Tarlabaß› projeleriydi. Öte yandan, Bo¤aziçi’nin ve kentin ku-
zeyinde yer alan tar›m ve orman alanlar› yap›laßmaya aç›ld›. Turizmi teßvik amac›yla do-
¤al ve kültürel de¤erler bak›m›ndan koruma alt›nda olmas› gereken alanlar "yat›r›m ala-
n›na" dönüßtü. Büyük oteller ve iß merkezleriyle kentin çehresi önemli de¤ißimler yaßad›.
n II. Dünya Savaß›’ndan sonra, demiryollar› yerine tercih edilen karayollar› politikas›-
na ba¤l› olarak kentler aras›nda otobüs ve kamyon gibi motorlu taß›tlara önem verilir-
ken, kent içi ulaß›mda da otomobil büyük önem kazand›; özellikle ABD mal› büyük oto-
mobillerle, dünyan›n baßka ülkelerinde çok ender olarak rastlanan bir ulaß›m yöntemi
olarak "dolmußçuluk" yayg›nlaßt›. Elektrikli ve rayl› sistem ise bu süre içinde olduk-
ça ihmal edildi. Hatta ‹stanbul’da 92 y›l hizmet vermiß olan tramvay 1961’de kald›r›ld›.
Ancak zaman içinde, ilk önce Ankara’da olmak üzere tekrar rayl› sisteme yat›r›mlar ya-
1 1950’lerde ‹stanbul’a p›ld›. Kent merkezlerini çevre semtlere ba¤layan hafif tramvay sistemleri kurulurken,
göçedenler Eminönü’nde. her iki ßehirde de metro aç›ld›.

358
2 1946’da yeni yap›lan bir yol (Ankara).

3 Uydukent reklam broßüründen bir sayfa.

4 ‹stanbul’da 1950’lerin imar çal›ßmalar› s›ras›nda


Beßiktaß meydan›.

5 Kurtuluß-Beyaz›t tramvay› Eminönü’nde.


6 Yolcu ve yük taß›mas›nda paylaß›m (%)*.

Y›l Karayolu Karayolu yük Demiryolu Demiryolu Denizyolu Denizyolu Havayolu Havayolu
yolcu yük yolcu yük yolcu yük yolcu yük

1960 72,9 43,8 24,3 54,6 2,0 1,9 0,8 0,1

1970 91,4 72,9 7,6 25,8 0,3 1,2 0,7 0,1

1980 93,9 77,6 4,1 12,6 1,0 0,7 0,8 0,1

(*) Yük taß›mac›l›¤›nda yaln›z yurtiçi Kaynak: D‹E.

359
B. Yeni tüketim kal›plar›n›n gelißmesi Belge 1, 2, 3, 4 ve 5

n Kapal› bir toplum yap›s›ndan, d›ßa aç›lan ve dünyadaki gelißmelerden etkilenen bir
toplum yap›s›na geçißte 1945-1946 y›llar› önemli bir dönüm noktas› oldu. Örne¤in, ‹ngil-
tere-Türkiye uçak seferleri baßlad›; bir y›l sonra da New York-Londra-Ankara seferleri
baßlad›. 1946’da özel otomobil ithaline izin verildi. Geniß kitlelere yay›lmas› uzun süre
alsa da, otomobil hem bir statü sembolü hem de hareketlili¤in, yükselme arzular›n›n
sembolü haline geldi. 1960’da yüz binden biraz fazla olan karayolu motorlu taß›t say›s›,
1980’de bir milyona ulaßt›.
n Yeni modern yaßama uygun olarak, ayn› dönemde Filistin’den gelen 36 bin diß f›rça-
s›n›n piyasaya sürülerek sa¤l›k anlay›ß›nda gelenekselli¤in d›ß›na ç›k›l›rken, görünüß ve
görünüßün en önemli unsuru olarak giyim kußam önem kazanmaya baßlad›. Kad›n›n
görünümü giderek modernleßmenin ve gelißmenin en önemli ißaretlerinden biri olmaya
baßlad›. 1946’da II. Dünya Savaß› nedeniyle üretimi azalan ve giderek pahal›laßan ipek
çorap yerine, dünyada h›zla yay›lan naylon çorap Türkiye’de de kad›nlar taraf›ndan
kullan›lmaya baßland›.
n Ekonomideki de¤ißikliklere ve tüketim kapasitesinin artmas›na ba¤l› olarak, Türkiye
gündelik hayatta yeni adet ve ürünlerle tan›ßt›. 1960’larla birlikte, modada haz›r giyim
geniß kitlelerin zevklerinin de benzeßmesini getirdi. Özellikle 1980’lerde giyim kußamda
markalar dönemi baßlad›. Baz› markalar kullanan için önemli bir prestij göstergesine dö-
nüßtü. 1990’larla birlikte dev al›ßveriß merkezleri dönemi baßlad›. ‹stanbul’da Galleria,
Akmerkez, Capitol, Carousel, Ankara’da Karum gibi al›ßveriß merkezleri, tüketim ihti-
yaçlar›n› karß›lamaktan öte, giderek bir yaßam biçimi haline geldi.
n II. Dünya Savaß› sonras›nda gelißmiß ülkelerde yayg›nlaßan dayan›kl› tüketim malla-
r› a¤›rl›kl› büyüme, Türkiye’ye 1960’larda k›smen ithal ikamesi politikas›yla k›smen de
do¤rudan ithalat yoluyla girdi. Önce kentlerde ve pahal› oldu¤u için, zengin ailelerde
kullan›lan buzdolab›, çamaß›r makinesi ve radyo, elektrik da¤›t›m›n›n Anadolu’da yay›l-
mas›yla beraber yayg›nlaßmaya baßlad›. 1961’de 1,5 milyon civar›nda olan radyo al›c›s›,
1973’te 4 milyonun üzerine ç›km›ßt›. Yeni tüketim kal›plar›n› de¤ißtiren etmenler, kentli-
leßme, kad›nlar›n ücretli ißlerde çal›ßmaya baßlamas› ve apartman tipi konutlar›n artma-
s›yd›. Yeni dayan›kl› tüketim mallar›na sahip olmak toplumsal statüde bir yükselme gös-
tergesi olarak da alg›lan›yordu. Bu statü sa¤lay›c› tüketim mallar› aras›nda özel otomo-
bil 1960’larda önde gelmeye baßlad›. Yurt içinde montaj otomobil sanayiinin kurulma-
s›yla beraber, otomobil kullan›m› h›zla artt›. Bir dönemin yerli halk otomobili olan Ana-
dol, orta s›n›flar›n statü simgesi haline geldi.
n Televizyonun günlük yaßama girmesi 1970’lerde gerçekleßti. Türkiye’de ilk televiz-
yon yay›n› ‹stanbul’da ‹TÜ’de, ard›ndan 31 Ocak 1968’den itibaren Ankara’da, haftada
üç gün deneme yay›n› olarak baßlad›. TRT bünyesinde televizyon yay›n›, tek kanall› ve
siyah-beyaz olarak 1970’lerde yay›n faaliyetini genißletti ve Türkiye’nin birçok bölgesi-
ni kaplar duruma geldi. Televizyonun yayg›nlaßmas›, o güne kadar en yayg›n haber
alma arac› olan radyoyu ikinci plana itti. 1982’de ilk renkli yay›n›n› yapan TRT, 1984’te
tümüyle renkli yay›na geçti. Özel radyolar ve televizyonlar Cumhurbaßkan› Turgut Özal
döneminin belki de en önemli reformlar›ndan biri oldu. 1990’da Magic Box’a ait ilk özel
televizyon kanal› Star 1 yay›na baßlad›. 1994’te Özel Radyo ve Televizyon Yasas›’n›n ç›-
kart›lmas›yla, onlarca ülke genelinde, yüzlerce yerel düzeyde yay›n yapan televizyon ve
binlerce radyo tam bir ifade özgürlü¤ü patlamas› yaratt›. Cumhuriyet döneminin en
önemli resmi ideoloji taß›y›c›s› TRT’nin tekeli bir y›l içinde ortadan kalkt›. Herkes be¤en-
di¤i müzi¤i dinleyebilece¤i, hoßland›¤› program› izleyebilece¤i iletißim araçlar›na ka-
vußtu. 1994’de, ayn› zamanda uydu radyo ve televizyon yay›nlar›, bilimsel araßt›rma,
özel veya diplomatik haberleßme ve askeri haberalma alanlar›nda kullan›labilen ve tele-
komünikasyonda devrim niteli¤i taß›yan Türksat 1B uydusu uzaya f›rlat›ld›. 1996’da
Türkiye internet’le tan›ß›rken, televizyonda da kablolu yay›na geçildi. Türkiye, televiz-
1 Naylon çorap reklam›. yon izleme konusunda dünya ölçe¤inde üst s›ralara yerleßti.

360
20 Þubat 1935 tarihli Yedigün (say› 102) dergisinde
2
Telefunken marka radyo ilan›.

3 19 Aral›k 1966’da piyasaya ç›kan, orta s›n›f›n simgesi


Anadol marka otomobil.

4 ‹smet ‹nönü, 30 A¤ustos 1971’de


‹stanbul Teknik Üniversitesi’nde,
televizyon deneme yay›n›nda misafirken.

Latif Demirci’ye göre


5
televizyon kanal› enflasyonu.

361
V. Gündelik yaßamda de¤ißim
A. Kültürel benzeßme ve farkl›laßma Belge 1, 2, 3, 4 ve 5

n Yükselme arzusundaki farkl› toplumsal kesimler ortak tüketim kal›plar›n› benimse-


yerek bir benzeßme ve bütünleßme süreci yaßarken, ayn› zamanda farkl›laßman›n ve
farkl› kültürlerin karß›laßmas›n›n da sanc›lar›n› yaßad›. Bu sanc›lar›n en somut yans›ma-
s› 1970’li y›llar›n siyasal ßiddet olaylar›yd›. Öte yandan, ayn› dönemde "arabesk" olarak
adland›r›lan müzik, kentlere yeni gelen k›rsal kökenli kesimlerin kentle bütünleßmele-
rindeki zorluklara ve çektikleri ac›lara ißaret etti. Bu müzikte somutlanan ve kentin ge-
leneksel ve modern ö¤elerini bir araya getiren yeni bir kültür, bu kesimlerin kimlikleri-
nin olußmas›nda büyük rol oynad›. Ancak kentle ba¤lar› daha eskilere giden kesimler-
ce “arabesk” kültür bir tehdit ve kirlenme olarak alg›land›.
n Kentlerdeki ahlak anlay›ß› ve de¤erleri zaman içinde h›zl› ve büyük de¤ißim geçirdi.
Cinsellik anlay›ß›ndaki de¤ißim, 1970’lerde yay›nlad›¤› cinsel bilgiler kößesiyle gerçekte
bir siyasal haber ve yorum dergisi olan Yank›’n›n sat›ßlar›nda patlama yaratt›. 1981’de
erotik içerikli Erkekçe’nin ilk say›s› ç›kt›. Daha sonra, 1981’de klasik Türk müzi¤i icra
eden Bülent Ersoy’un kad›n olmas› ya da 1983’te kürtaj›n yasallaßmas› çok farkl› alan-
larda cinsellikle ilgili de¤ißimlere ißaret etti.
n Ahlak de¤erlerindeki de¤ißim oldukça farkl› sonuçlara yol açt›. Geleneksel kesimle-
rin yaßad›klar› mekansal de¤ißim, karß›laßt›klar› farkl› ahlak anlay›ßlar› nedeniyle bir
kültür ßokuna dönüßtü. Bu ßok, “arabesk”in yan›s›ra, çok farkl› ßekillerde tezahür etti.
Örne¤in cinsellik, kent yaßam›nda giderek daha fazla görselleßmesine ra¤men gelenek-
sel zihniyet nedeniyle yaßanamad›¤› için, çok önemli bir sorun haline geldi. Cinsel so-
runlar› olan topluma yönelik 1970’li y›llarda seks filmleri furyas› baßlad›. Bas›nda da,
Tan gibi gazetelerde uydurma haberlerle, "erotik-komik" diye adland›r›labilecek haber-
ler yer ald›. Bu haberlerde s›k s›k "Türkiye’ye gelen turist Helga’n›n Türk erkeklerine
olan hayranl›¤›" vurguland›.
n 1980’lerde, özellikle de 1990’larda baz› gazetelerin verdikleri eklerde ve televizyon
kanallar›n›n magazin programlar›nda yayg›nlaßan "televole" kültürü, "Helga" kültürü-
nün yerine geçti. Toplumun refah düzeyi yüksek kesimleri aras›nda az›nl›k fakat görü-
nürlü¤ü yüksek, ünlü sanatç›, futbolcu, manken veya di¤er tan›nm›ß kißilerden olußan
bir sosyal grup içindeki ilißkiler medya için okur ve seyirci çekme arac› oldu. Bu grubun
medyaya yans›yan e¤ilimleri cinsellikle ilgili de¤erleri altüst edici bir rol oynad›. Cin-
selli¤in bu ßekilde ißlenmesiyle ortaya ç›kan olumsuz sonuçlar›n biri de, "baßörtüsü" ko-
nusunda kendini gösterdi. Geleneksel müslüman kesimler için bir inanç meselesi olma-
n›n ötesinde baßörtüsü, modern kent yaßam›nda ve en genel anlam›yla kamusal alan-
da bir korunma ißlevi de üstlendi.
n Yaßam giderek, ne pahas›na olursa olsun kazanmak gereken bir yar›ßmaya dönüßtü.
Yükselme arzusu, bir yandan ilkokuldan baßlayarak üniversiteye kadar kurslarla ve s›-
navlarla süren mücadelede, di¤er yandan e¤itim ve iß olanaklar›na s›n›fsal olarak sahip
olmayan kesimler aras›nda ßiddete dayal› yöntemlerde kendini gösterdi. 1988’de silah
sat›ß›nda serbestlik tan›nmas›yla bu e¤ilimler güçlendi. Karagümrük Çetesi ya da ço¤u
zaman siyasetle içiçe geçen mafya çeteleri, Alaattin Çak›c› gibi isimler ünlü oldu. Bu
isimler hukuken "suç" kategorisi alt›nda ele al›nmalar›na ra¤men, umutsuz kesimler
için "kahraman" statüsüne yükseldiler. Futbol taraftarlar› aras›nda yaßanan ßiddetin ya-
n›s›ra, milli futbol tak›m›n›n ya da kulüp tak›mlar›n›n uluslararas› baßar›lar›, "sevinç te-
rörü" diye bir kavram›n toplumsal yaßama girmesine neden oldu. Futboldaki baßar›y›
1 Yelpaze dergisinin kapa¤›, gölgeleyen kutlamalar s›ras›nda silahla havaya aç›lan ateß, sadece 1995 y›l› içinde 5 ki-
cilt XI, say› 6, 23 Eylül 1957. ßiyi öldürdü, 10 kißiyi yaralad›.

362
Ses dergisinin kapa¤›,
2
say› 9, 27 Þubat 1982.

3 G›rg›r dergisinden al›nt›, Nokta, 25 A¤ustos 1985.

4 Komßum, ßu yabanc›...

80’lerin ikinci yar›s›nda en çok yak›n›lan ßeylerden biri büyük ßehirlerin "istilâs›"yd›. Gecekondular daha önce de vard›,
ama ‹stanbul’un "elden gitti¤i" en çok gecekondulaßman›n h›z›n› kaybetti¤i 80’lerde dile getirildi. Arabesk denen müzik
70’lerde de vard›, ama bu ancak 80’lerde bir söylem nesnesi haline geldi; yaln›zca bir müzik tarz›n›n, ßehirlilere yabanc›
bir müzik tarz›n›n de¤il, "kültürsüzlü¤ün" de ad› oldu. 68’li olman›n, bugün ço¤u yönetici olmuß insanlar› baßkalar›ndan
ayr›ßt›ran bir kußak ideolojisine dönüßmesi de son üç dört y›l›n ürünü. Bütün bunlar, farkl› s›n›f, meslek ya da kußaklardan
insanlar aras›nda bir geçißkenlik sa¤layan zeminlerin ortadan kalkt›¤›n›, yabanc›lar aras›ndaki s›n›r›n ßimdiye de¤in olma-
d›¤› kadar kal›nlaßt›¤›n› gösteriyor.
80’lerde ßehirlerdeki kutupsall›klar artarken, eskiden ortak bir hayat vaadi etraf›nda bir araya gelmiß insanlar›n "müsta-
hak" olduklar› yere --birinin banka müdürlü¤üne ötekinin ayn› bankan›n müstahdemli¤ine, birinin ißkenceye ötekinin iß-
sizli¤e vb.-- iade edildi¤ine, yaln›zca bu ortakl›¤›n y›k›lmakla kalmad›¤›na, ayn› zamanda yabanc›larla herhangi bir ortak-
l›k fikrinin, bir geçißkenlik zemininin de tümüyle geçersiz k›l›nd›¤›na tan›k olduk. Hiç kimsenin yabanc› olmad›¤› bir kurgu-
dan, herkesin yabanc› oldu¤u, baßkalar›n›n ilginçlikten baßka bir ßey ifade etmedi¤i bir kurguya geçtik.
Öznelli¤in alan› kamu taraf›ndan hiç bu kadar yak›ndan kußat›lmam›ß, baßkalar› hiç bu kadar az ßey vadetmemißti.
Nurdan Gürbilek, Vitrinde Yaßamak: 1980’lerin Kültürel ‹klimi (‹stanbul, 1992).

G›rg›r
5
dergisinden
al›nt›, Nokta,
25 A¤ustos 1985.

363

You might also like