You are on page 1of 1

Kuaförler ve Güzellik Salonları İşletmeciliği Odası, sektörün ve içtimânın hususları üzerine

Son birkaç yıldır, ülkemizde yürütülen isabetsiz ekonomi politikaları, her kademeden insanımızın hayat
şartlarını olumsuz yönde etkilemekte; tüketim alışkanlıklarını her yıl bir önceki yıla göre hissedilir şekilde
bozmaktadır. İnsanımız, bir önceki yıl kendine değer gördüğü ürünü, hizmeti; bu yıl kendine lüks görmekte, en
ufak insani ihtiyaçları bile artan hayat pahalılığı içinde ertlemek zorunda bırakılmakta. Bu durum, yalnız
tüketiciyi değil, doğal olarak üretici konumundaki kişi ve kişileri de bağlayıp zorluyor ve üretici, aynı tüketici
gibi, her yıl bir önceki yıla göre ürettiği katma değer hacmini ve kalitesini daraltmak zorunda bırakılıyor. Önü
alınamayan bir kısır döngü ancak ne tüketici suçlu, ne de üretici. Siyasi atamalar, liyakatin yerini alan
akrabalık ilişkileri, mülteci krizi, hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin hukuku, dolayısıyla gayridemokratik
yönetimin içselleşmesi, Merkez Bankası’na tek elden hamasî müdahaleler, istikrasız dış siyaset vb. kritik
kararların, çıkmazların neticesinde hayat pahalılığı, üç haneli enflasyon, öngörülemeyen döviz kurları ve
bugün içinde bulunduğumuz kısır döngü: ne tüketici suçlu, ne de üretici.

Genel bir tablo çizdikten sonra, biraz daha özele, kendi sektörümüzden odak tutalım: dediğimiz üzere,
insanımız en ufak insani ihtiyaçlarını bile her geçen yıl kendine daha bir lüks saymakta. En can alıcısı elbette
kişisel bakım. Öyle bir toplum düşünün ki, yanlış kişilerin karar verici olması hasebiyle, bir insanlık hakkı olan
kişisel özen ve kişinin kendine vakit ayırması, kendi görünüşüne itina göstermesi; başat bir insan hakkı olması
gerekirken fuzulî olsun. Evet, 2023’ün son aylarına girerken, geldiğimiz durum, insanımızın perişanlığı bu
noktada. En basitinden deodorant, diş macunu harcamasından tutun; cilt bakımına, lazer epilasyon hizmetine
kadar: kendini önemseme hakkı ve insiyatifi elinden alınan bir toplumun bireyleri; sokakta gülümseyerek
yürüyemez, bir alışveriş sonrası içten teşekkür edemez ya da toplu taşımada diğer insanlara pozitif
duygular besleyemez; zincirleme bir mutsuzluk sarar toplumu ki sarmakta, sarıyor. Çünkü insanın, kendine
güzel gelmesi, kendini beğenmesi; diğer insanları da sevmesine, beğenmesine ve en önemlisi, kabul etmesine
yol açar. Bugün içinde bulunduğumuz toplumsal gerginlik, insanımızın elinden alınan insanlık hakları
nedenlidir. Bırakın kişisel bakımı, ekmek ve suya kadar harcama hesabı yapan, yapmaya mahkum edilen bir
toplumdan gerginlik, sevgisizlik çıkmayacak da ne çıkacak? Şu an ekonomik kriz henüz sıcağı sıcağına
yaşandığı için, yeterince anlaşılamıyor ancak, bu durumun ilerleyen on yıllarda derin sosyal yaralar, kırılımlar
bırakacağı açıktır. Çok geç olmadan yetkililerin, kişisel bakıma ulaşımın kolaylaşması ve bu bakımı sağlayan,
ruhsatlı ve oda kayıtlı, merdivenaltı olmayan Kuaförler ve Güzellik Salonları işletmelerine gereken desteği
sağlaması zaruridir.

Özellikle personel, kira, fatura ve diğer girdi maliyetleri karşısında ayakta durmakta zorlanan esnafımıza, akılcı
çözümler üretilmesi, aksi durumda ülkemizin mühim bir katma değer kolunda geri dönülmez bir tahribat
görüleceği açıktır. Örneğin vergi yapılandırılmasını tekrar gözden geçirmek, çoğu yurtdışından ithal edilen ve
fahiş vergilerle dolar kurunu bile katlayan kozmetik ürünleri, cihaz fiyatları konusunda yapıcı adımlar atmak
temel beklentilerimizden biridir. Buna mukabil, artık her altı ayda bir gelen asgari ücret zamlarının, zam
geldikten en geç bir hafta sonra enflasyonun da paralel olarak artmasıyla işe yaramadığı, büyük çoğunluğu
asgari ücret ile çalışan bir toplumda asgari ücrete zam yapmak ile sorunun çözülmeyeceği, aksine krizin
derinleşeceği anlaşılmalıdır. Temelsiz maaş zamları yerine istikrarlı para politikaları ve alım gücüne
odaklanılması gereklidir; altı ayda bir esnafın personel giderini ikiye katlamakla yalnız, o esnafın ürettiği ve
satmakta olduğu ürünlerin de fiyatlandırmasını ikiye katlarsınız, hatta durumdan istifade üçe katlayanlar olur,
niyetinizden olmakla kalmaz yarayı derinleştirirsiniz. İşte yaşadığımız, içinde bulunduğumuz durum, çıkmazlar
ziniciri budur. Esnafımızın küçülmesine, enflasyonla beli bükülmesine, temelsiz zamlar ile zor durumda
kalmasına, bu nedenle belki personel eksiltmesine, üstüne döviz kuruyla ve vicdan emaresi göstermeyen
vergilendirmelerle ürün alımının zorlaşmasına, satışının azalmasına, gelirini giderine denk getirememesine
ve kepenk kapatmasına kadar giden süreç…

You might also like