Professional Documents
Culture Documents
Tibet'Te Maji Ve Gizem
Tibet'Te Maji Ve Gizem
MAJĠ
VE GĠZEM
Alexandra David-Neel
A. D'Arsonval
DOVER YAYINLARI, INC,NEW
YORK
Ġlk olarak 1971'de yayınlanan bu Dover baskısı, orijinal olarak Claude
Kendall, New York tarafından 1932'de yayınlanan Ġngilizce çevirisinin
kısaltılmamıĢ bir yeniden basımıdır. Eser, ilk olarak 1929'da Mystiques
et magiciens du Thibet olarak Fransızca (Pion, Paris) olarak
yayımlanmıĢtır. Mevcut yeniden basım, hem 1929 Fransız hem de 1932
Amerikan baskılarından tüm resimleri içermektedir.
YAZARIN ÖNSÖZÜ...... ix
ÇATLAK.
XI
Barmiag Kushog (s. 21).
ÇĠZĠMLER LĠSTESĠ
Tibet'te bir keĢiĢ gibi giyinmiĢ yazar cephe parçası
ya da bakan sayfada
Lama Yongdenvii
Barmiag Kushogxii
Dalay Lama6
Sidkeong Namgyal'in özel konutu6
Dawasandup Gangtok7'deki okulunda
Dawasandup'un okulunun çocukları7
Lachen'deki manastır40
Bir Tibet cenazesi40
Sang-ytim(eĢ) mistik bir lama41
bir rahibe41
Podang Manastırı'nda64
Bir lamaist Thebaid64
Lama Yongden dini bir tören gerçekleĢtiriyor65
1
Önceki bir kitapta, Lhasa'ya Yolculuğum.
TĠBET VE LAMALAR 3
Kalimpong'da lama-kral, Butan Rajah bakanına ait büyük
bir evde yaĢıyordu. Mekana daha heybetli bir görünüm
kazandırmak için cadde Ģeklinde iki sıra uzun bambu direk
dikilmiĢti. Sihirli formüllerle çevrili Aum mani padme hum /
veya ―havanın atı‖ yazıtıyla bayraklar her kutuptan dalgalandı.
Sürgün edilen hükümdarın takımı çok sayıdaydı ve yüzden
fazla hizmetçiyi içeriyordu. Çoğunlukla bitmez tükenmez
dedikodularla uğraĢıyorlardı ve yerleĢim çevresinde sessizlik
hüküm sürüyordu. Ancak bayram günlerinde ya da yüksek
rütbeli ziyaretçilerin kabul edileceği zaman, her pencereden
bir tanesine bakan, evin önündeki geniĢ araziyi geçip tekrar
geçerek, her taraftan meĢgul memurlardan ve hizmetçilerden
oluĢan bir kalabalık dıĢarı çıktı. Çığlıklar atıyor, telaĢlı ve
hepsi de kirli, yağlı cübbeleri içinde birbirine o kadar benziyor
ki, bir yabancı kolayca rütbeleri hakkında garip hatalar
yapabilir.
Potala'nın görkemi, görkemi ve görgü kuralları bu sürgün
ülkesinde yoktu. Tibet teokrasisinin baĢkanının tebaasının
tahtını geri almasını beklediği bu yol kenarındaki kampı
görenler, Lhasa'daki Saray'ın nasıl olduğunu hayal bile
edemezlerdi.
En ünlü sihirbazların sihrine rağmen, yasak bölgeye giren
ve baĢkentini teĢhir eden Ġngiliz seferi, Dalai Lama'yı,
muhtemelen, yabancı barbarların maddi anlamda, zor yoluyla
usta olduklarını anlamalarına yol açmıĢtı. Ben aracılığıyla
yaptığı yolculuk sırasında fark ettiği icatlarÇok iyi mkyenpa.
18 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
Majesteleri Sidkeong Namgyal'in özel konutu, Sikkim mihracesi ve lama tulku, saray
bahçelerinde inĢa edilmiĢtir (s. 10).
Dawasandup Gangtok'taki okulunda (s. 17).
eğitim gördü.
Hindistan'da Ġngiliz Hükümeti hizmetine girdi ve Bhutan'ın
güney sınırındaki Baxe Duar'da tercüman oldu. Orada manevi
rehber olarak seçtiği lama ile tanıĢtı.
Kendisine derinden hürmet eden Dawasandup'un
anlattıklarından bu hoca hakkında bir fikir edindim. Daha
sonra tanıĢtığım birçok lama gibi olmalı, zihninde ilim ve
hurafelerin bir karıĢımını barındırıyor, ama hepsinden öte, iyi
ve hayırsever bir adam.
Bununla birlikte, ölümü anlatılmaya değer gerçek bir azize
sahip olmasıyla meslektaĢlarından ayırt edildi.
Bu kutsal lama, Bhutan'da tenha bir yerde mistik tefekkür
uygulayan bir çapaydı. Çoğu zaman olduğu gibi, müritlerinden
biri onun inziva yerini paylaĢtı ve ona hizmet etti.
Bir gün dindar bir hayırsever çileciyi görmeye geldi ve ona
kıĢlık eĢya satın alması için bir miktar para bıraktı.
1
Kadınsı tanrılar. Dâkinî, Tibet mistik edebiyatında da kullanılan
Sanskritçe adlarıdır. Tibetçe isimleri mkah kgroma, Kandoma olarak
telaffuz edilir. Genellikle ―anneler‖ olarak adlandırılırlar ve adanmıĢlarına
ezoterik derin doktrinler verdikleri söylenir.
32 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
vizyonlar. Açgözlülüğün ısrarı üzerine öğrencisi onu bıçakladı ve gümüĢle
kaçtı. YaĢlı lama hâlâ hayattaydı ve katil gittikten kısa bir süre sonra
kendine geldi. Yaraları dayanılmaz bir acı çekmesine neden oldu ve bu
iĢkenceden kurtulmak için meditasyona daldı.
DüĢünce yoğunlaĢması Tibetli mistikler tarafından o kadar
ileri götürülür ki, anestezi olur ve hiçbir Ģey hissetmezler; ya
da daha düĢük bir güç derecesinde acılarını büyük ölçüde
azaltabilirler.
Birkaç gün sonra lamanın baĢka bir öğrencisi onu ziyarete
gittiğinde, onu bir battaniyeye sarılı ve hareketsiz buldu.
Ġltihaplı yaraların ve kanlı battaniyenin kokusu dikkatini çekti.
Ustasını sorguladı. Münzevi daha sonra ona olanları anlattı,
ancak adam en yakın manastırdan bir doktor getirmek
istediğinde bunu yapması yasaklandı.
"Lamalar ve köylüler durumumu duyarlarsa suçluyu
ararlar," dedi münzevi. "Çok uzağa gitmiĢ olamaz. Onu
bulacaklardı ve muhtemelen onu ölüme mahkum edeceklerdi.
Buna izin veremem. Ona kaçması için daha fazla zaman
vermek istiyorum. Belki bir gün doğru yola döner ve her
halükarda onun ölümüne ben sebep olmayacağım. O yüzden
burada gördüklerini kimseye söyleme. ġimdi git, beni rahat
bırak. Meditasyon yaparken acı çekmiyorum ama bedenimin
bilincine vardığımda acım dayanılmaz oluyor."
Doğulu bir öğrenci bu tür bir düzeni tartıĢmaz. Adam
gurusunun x ayaklarına kapandı ve gitti. Birkaç gün sonra
münzevi, kulübesinde yapayalnız vefat etti.
Dawasandup, kutsal lamanın davranıĢına büyük hayranlık
duysa da, bu tür ahlaki zirveler ona göre değildi. Bunu
alçakgönüllülükle itiraf etti.
1
guru,Sanskritçe, manevi baba ve rehber. Bu kelime Tibetli mistikler
tarafından özellikle kitap dilinde kullanılmaktadır.
TĠBET VE LAMALAR 17
YurttaĢları arasında sık sık baĢarısız olan içki, hayatının
laneti olmuĢtu. Bu, doğal öfke eğilimini artırdı ve bir gün onu
bir cinayet ası içine soktu. Gangtok'ta yaĢarken onun üzerinde
biraz etkim vardı. Tüm Budistlere emredilen fermente
içeceklerden tamamen uzak durma sözü vermesi için onu ikna
ettim. Ama sebat etmek için sahip olduğundan daha fazla
enerjiye ihtiyacı vardı. Çevresine direnmesi imkansızdı;
Ġnsanların bunu söylediği ve aklını bardağın dibine bırakması
Padmasambhava'nın sadık bir öğrencisi için uygun olan Ģeydir.
Dawasandup ile tanıĢtığımda, Gangtok'taki Tibet okulunun
baĢ öğretmeni olmak için Hükümet hizmetinden ayrılmıĢtı. Bu
rolde kelimelerle anlatılamayacak kadar olağanüstüydü.
Okuma tutkusu adamı kelimenin tam anlamıyla
tiranlaĢtırdı. Nereye gitse yanında bir kitap taĢıyordu ve onun
içine dalarak bir tür vecd içinde kendini kaybetti. Saatlerce
nerede olduğunu unutacaktı. ÖğrenilmiĢ tercümeleri, lamalarla
yaptığı uzun konuĢmalar ve okült ayinlerin kutlanması onu
sürekli olarak okula gitmekten alıkoydu. Gerçekten de, sık sık
onun varlığını unutmuĢ gibiydi.
Bazen bütün bir ay boyunca dershaneye adım atmadı,
alimlerini iĢini riske atmadan cesaret edebildiği kadarıyla
onları ihmal ederek onun örneğini izleyen bir asistanın
bakımına terk etti.
Kendi hallerine bırakılan çocuklar, öğrendikleri pek az Ģeyi
unutarak ormanda oynayıp gezindiler.
Ancak, bir Ölülerin Hakimi kadar sert olan Dawasandup'un
aniden karĢısına çıkacağı gün gelecekti.
1
Padmasambhava, tantrik Budizm'in dejenere mezhebine aitti. Yine de,
bazı takipçilerinin sarhoĢluklarını haklı çıkarmak için bizi inandırmak
istedikleri gibi, hiçbir Ģey onun doğal olarak ölçüsüz olduğunu kanıtlamaz.
34 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
2
Tse hdas kyi thog grang'ı arar.
TĠBET VE LAMALAR 31
3
indirgenir. Tîsas koku ile beslenir.
(4) Beden toprakta gizlidir. Et, kemik ve deri solucanlar
tarafından emilir.
Görevli keĢiĢlere ödeme yapabilecek durumda olan aileler,
cenazeleri takip eden altı hafta boyunca her gün dini ayinleri
tekrar ettirirler. Bundan sonra, ölen kiĢiye ait kıyafetleri
destekleyen hafif bir çubuk çerçevesiyle bir heykel yapılır. Bir
yaprak kağıt yüzü temsil eder. Bazen üzerine ölünün portresi
çizilir; daha sık olarak, bir manastırda basılı bir kağıt levha
satın alınır, hazır hale getirilir. Ġki model var; biri bir erkeğin
resmi, diğeri bir kadının resmi. Çizilen portrenin veya basılan
resmin altına ölen kiĢinin adı yazılır.
Bir tane daha, son, dini tören var, kapanıĢta, görevli lama,
ölü kiĢinin kağıt yaprağını veya yüzünü yakıyor. Heykelin
giydirildiği giysiler, ücretinin bir parçası olarak lama'ya
verilir.
Bu sembolik yakmadan sonra, ölünün bu dünyaya hâlâ
bağlı olabilecek bağlarının kesin olarak koptuğu kabul edilir.
Tibetliler, ölülerle herhangi bir iliĢkiden kaçınmayı Ģiddetle
arzularlar. Köylüler onlardan kurtulmak için özellikle kesin
kelimeler kullanırlar. Cenaze evden çıkarılmadan hemen önce
kendisine yemek verilir ve ailenin yaĢlı bir üyesi ona Ģu
sözlerle nutuk çeker;
"ġöyle falan, dinle. Sen öldün, bundan emin ol. Burada
yapacak baĢka bir Ģeyiniz yok. Son kez bol bol yiyin.
KoĢmanız gereken uzun bir yol ve geçmeniz gereken birkaç
dağ geçidi var. Gücünü topla ve bir daha geri dönme."
Daha da garip bir konuĢma duydum.
Ölü adama, artık bu dünyaya ait olmadığını gerektiği gibi
söyledikten ve bir daha ortaya çıkmamasını tembihledikten
sonra, hatip ekledi:
" Pagdzin. Size söylemeliyim ki, eviniz yangında yok oldu,
sahip olduğunuz her Ģey yandı. Unuttuğunuz bir borç
yüzünden alacaklınız iki oğlunuzu köle olarak aldı. Karınız
8
Tisalar kokularla beslenen yarı tanrılardır; ama bazıları kendilerini tatlı
kokularla beslerken, diğerleri yanık et gibi bize nahoĢ olan kokuları tercih
eder.
32 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
LAMALARIN MĠSAFĠRĠ
4
Tibetlilerin logspa'nın aksine togpa, yani akıl yürütme dediği zihinsel
aktivite. (anlayıĢ).
5
Budist literatürüne aĢina olmayan birkaç yabancının inandığı gibi, sözde
56 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
ezoterik bir Budist doktrini ile ilgili değil, manevi eğitim yöntemleriyle
ilgili gizli öğretim. Ezoterik Budizm diye bir Ģey yoktur. Mistik çevrelerde
açıklanan tüm teoriler kitaplarda mevcuttur. Ġnisiyelere gizlice öğretilenler,
zihni aydınlanmaya eriĢmeye uygun hale getirmenin yolları veya daha
düĢük derecelerde olağanüstü güçler geliĢtirmenin yollarıdır.
6
Söylendiği gibi, gomchen Doğu Tibet'in bir yerlisiydi.
LAMALARIN MĠSAFĠRĠ 57
geride bıraktı.
Ġki ihtiyar sadece varlıklı çiftçiler iken, üçüncü erkek
kardeĢ Tibet'te din adamlarına verilen prestije sahipti. O bir
lamaydı ve sıradan bir lamadan daha fazlasıydı. O, okült
doktrinlerde baĢlatılan sözde bir naljorpa idi, tantrik
mistiklerin beĢ kenarlı Ģapkasını ve tümörde usta olan
respaların beyaz eteğini, en karanlıkta bile ateĢsiz sıcak tutma
sanatını giyme hakkına sahipti. en soğuk hava.1
Üstüne düĢeni yerine getirmeyi reddeden bu seçkin kocaydı
ve gücenmiĢ kadın hor görülmekten vazgeçemezdi.
Durumu daha da kötüleĢtiren Ģey, genç lamanın komĢu
köylerden birinde bir kıza kur yapması ve onunla evlenmek
istemesiydi.
Ülkenin kanunları buna izin verdi, ancak bu evliliğe devam
ederse ve böylece aile birliğini bozarsa, genç koca babasının
evini terk etmek ve gelini için yeni bir ev kurmak zorunda
kalacaktı. Ev sahibimin rahip oğlu gerçekten de sorumluluktan
çekinmedi ve hatta güvendi.
1
Turno ile ilgili olarak, bkz. Bölüm VI.
O evi rahat ettirmek için bir büyücü olarak kazancına
güveniyor.
Ama böyle yaparak babasına rakip olmayacak mıydı? YaĢlı
lama düĢüncesini kelimelerle ifade etmemiĢ olsa da,
yüzündeki ifadeden, o inatçı oğlundaki, kırk yaĢında sağlıklı,
sağlam, muhtemelen çok çirkin olmayan bir kadını memnun
etmeyi reddeden bir rakipten korktuğunu okuyabiliyordum.
Bu noktaya itiraz edemedim, çünkü karısının yüz hatları,
onu bir zenci kadar siyah yapan kalın bir tereyağı ve kurum
tabakasının altında gizlenmiĢti.
―Tanrı aĢkına ne yapılacak? diye inledi ailenin yaĢlı annesi.
Bu tür konularda deneyimim yoktu. Batıda poliandrist
bayanlarla tanıĢmıĢ olsam da, kural olarak, iĢlerinden
kaynaklanan karıĢıklıkları çözmek için hiçbir aile konseyi
çağrılmadı. Ve seyahatlerimde sadece evleri bir savaĢ
mahalline dönüĢen çokeĢli beyler tarafından tavsiye istenmiĢti.
Çok eĢlilik Tibet'te de yasal olduğundan, genç lamanın
gelinini eve getirmeye ikna edilebileceğini önerdim.
LAMALARIN MĠSAFĠRĠ 81
ġansıma o zamanlar saygın manastır cübbesini giyiyordum,
çünkü kıskanç, küçümsenen karısının kendini üzerime
atmasına ancak bu engel oluyordu.
YaĢlı anne ağlayarak, "Muhterem hanımefendi," diye
bağırdı, "gelinimizin 'kızı dövmek ve onun Ģeklini bozmak
için hizmetçilerini göndermek istediğini bilmiyorsunuz. Bunu
yapmasını engellemek için zor bir görevimiz vardı. Bizim
seviyemizden insanların böyle bir Ģey yaptığını düĢünün. 1
Bundan sonra sonsuza kadar onurumuz kırılsın! ‖
Söyleyecek baĢka bir Ģey bulamadım, bu yüzden akĢam
meditasyonumun zamanının geldiğini belirttim ve lamanın
gece için bana nezaketle ödünç verdiği hitabete çekilmek için
izin istedim.
Odadan çıkarken en küçük oğlu, on sekiz yaĢında bir
delikanlı, dört numaralı koca dikkatimi çekti. O
Translated from English to Turkish - www.onlinedoctranslator.com
LAMALARIN MĠSAFĠRĠ 8g
Tashi Lama.
Mo-te-tong gölünün keĢiĢi (s. 87)
olmadığını biliyordum.
Yine de, o anda, Lhasa'ya yolculuğuma baĢladığım
zamanki kadar bağlardan arınmıĢ olsaydım, tenha bir yerde
bana sunulan korumadan yararlanmaya çalıĢabilirdim. Ama
böyle bir teklif beklemiyordum. Bavulum, notlarım, fotoğraf
negatifleri koleksiyonları (insan bu Ģeylerin neden önemli
olduğunu düĢünmeli?) geride bırakılmıĢtı, bazıları
Kalküta'daki arkadaĢlarımın bakımında, bazıları da inziva
yerimde. Öğrenmem gereken ne kadar çok Ģey kaldı, birkaç
yıl sonra Tibet'in vahĢi doğasında neĢeli bir serseri olabilmem
için gerekli zihinsel dönüĢüm ne kadar büyüktü.
Shigatze'deyken Tashi Lama'yı eğiten ustalarla tanıĢtım:
onun seküler bilimler profesörü ve onu mistik doktrinlere
baĢlatan kiĢi. Aynı zamanda, onun tarafından çok saygı
duyulan ve -eğer onun hakkında anlatılanlara inanmamız
gerekiyorsa- birkaç yıl sonra mucizevi bir Ģekilde hayatına
son veren Tashi Lama'nın ruhani rehberi olan tefekkür eden
bir mistik tanıdım.1
Shigatze'yi ziyaretim sırasında, Tashi Lama'nın sonsuz
Ģefkatin efendisi olan geleceğin Buda Maitreya'ya adamak
istediği tapınak tamamlanmak üzereydi.
Alt katta, müritlerin etrafında dönmesine izin veren
galerileri olan bir salona yerleĢtirilmiĢ ve birinci, ikinci ve
üçüncü galerileri art arda yukarı, kemerine, omuzlarına ve
baĢına kadar yükselen devasa görüntüyü gördüm. .
Yirmi kuyumcu, devasa Maitreya'yı süsleyecek muazzam
süsleri yerleĢtiriyordu. Hanımların takdim ettiği mücevherleri
yeniden yerleĢtiriyorlardı.
1
Bölüm VIII'in sonuna bakın.
BaĢlarında Tashi Lama'nın annesi olan Tsang'ın tüm değerli
taĢ setlerinin hediyesi ile soylularına.
Shigatze'deki ve mahalledeki Tashi Lama'nın saraylarında
keyifli günler geçirdim. Çok farklı karakterlere sahip
erkeklerle konuĢtum. Gördüklerimin ve duyduklarımın
yeniliği, mekanın özel psiĢik atmosferi beni büyüledi. Nadiren
böyle keyifli saatler geçirdim.
Sonunda korkulan an geldi. Yanıma kitaplar, notlar,
LAMALARIN MĠSAFĠRĠ 8g
hediyeler ve Tashi Lama'nın bana Tashilhunpo
Üniversitesi'nin Doktor fahri diploması olarak verdiği mezun
bir lamanın cübbesini alarak Shigatze'den ayrıldım ve ne
yazık ki uçsuz bucaksız manastıra baktım. bana ilk göründüğü
yolun aynı dönemecinin arkasında kayboldu.
Tibet'teki matbaaların en büyüğünü ziyaret etmek için
Narthang'a gittim. ÇeĢitli dini kitapların basımı için kullanılan
oymalı tahta levhaların sayısı muazzamdı. Raflara dizildiler,
sıralar halinde kocaman bir binayı doldurdular.
Dirseklerine kadar mürekkep sıçramıĢ matbaacılar
çalıĢırken yerde oturuyorlardı, diğer odalarda keĢiĢler kağıdı
her tür kitap için gereken boyuta göre kesiyordu.
Acele yoktu; sohbet ve tereyağlı çay içmek serbestçe
devam etti. Gazete matbaalarımızdaki hararetli ajitasyonla ne
büyük bir tezat.
Narthang'dan bana bir davetiye gönderecek kadar iyi olan
bir gomchen'in inziva yerini aradım. Mo-te-tong gölünün
yakınında, bir tepede ıssız bir yerde çıpacının meskenini
buldum. Küçük bir kale gibi görünene kadar ardı ardına
odaların eklendiği geniĢ bir mağaradan oluĢuyordu.
ġimdiki gomchen, kendisi de bir harikalar yaratan olarak
ünlü olan manevi babasının yerine geçen efendisinin yerine
geçmiĢti. Üç kuĢak lama büyücüsüne adanmıĢların
armağanları, inziva yerinde rahatlık sağlayan çok sayıda
nesnenin birikmesine yol açmıĢtı ve orada yaĢam oldukça hoĢ
bir Ģekilde geçirilebilirdi; yani, bir Tibetlinin bakıĢ açısından,
vahĢi doğada doğmuĢ ve gençliğinden beri bir çapa öğrencisi
olarak yaĢamaya alıĢmıĢtır.
Ev sahibimin durumu böyleydi. Ne Lhasa'ya ne de
Shigatze'ye gitmiĢ, Tibet'te hiçbir yere seyahat etmemiĢti ve
mağarasının dıĢındaki dünya hakkında hiçbir Ģey bilmiyordu.
Efendisi otuz yıldan fazla bir süredir orada yaĢıyordu ve o
öldüğünde Ģimdiki münzevi kendini duvarlarla kaplamıĢtı.
Duvarlarla çevrili olmakla, yalnızca bir kapının inzivaya
çekilebildiğini ve bu kapıya lamanın asla yaklaĢmadığını
anlamak gerekir. Kayanın altındaki iki alt oda -mutfak, kiler
ve hizmetli odası birlikte- yüksek bir duvarla uçuruma açılan
TIBET'TE 10BÜYÜ VE GĠZEM
―Buda'ya selamlar.
Tanrıların dilinde ve lus'un dilinde,1
ġeytanların dilinde ve erkeklerin dilinde,
Var olan tüm dillerde,
Doktrini ilan ediyorum.‖
Yaşayan Buda
ÇeĢitli memurların yanı sıra, gompalarda, kural olarak,
manastırın iĢlerine doğrudan katılmayan ve görkemli
konaklarında aĢağı yukarı uzak yaĢayan baĢka bir insan sınıfı
vardır. Bunlar lamas tulkus.
1
Daha doğrusu, onu yok eden bir yangından sonra yeniden inĢa edildi.
TulkusLamaizm'de önemli bir yer iĢgal ederler, onu diğer
tüm Budist mezheplerinden ayıran en çarpıcı özelliklerinden
birini oluĢtururlar.
Lamas tulkus'un gerçek karakteri Batılı yazarlar tarafından
hiçbir zaman doğru bir Ģekilde tanımlanmadı ve neredeyse hiç
Ģüphelenmediler bile. Bununla birlikte, tulkusla ilgili teoriler,
enkarnasyonlara veya ruhani varlıklara geçiĢ inancından çok
uzak oldukları ve göreceğimiz gibi, psiĢik fenomenler alanıyla
sınırladıkları için dikkatimizi çekmeye değer.
Tulkus adıyla anılan kendine özgü dini aristokrasi, çok eski
bir kökene sahip değildir. ġu anda var olan formda ancak
1650'den sonra geliĢti.
Gelugspa mezhebinin beĢinci Grand Lama'sı (Sarı
kapaklar), adıyla Lobzang Gyatso, daha sonra bir Moğol
prensi tarafından Tibet'in geçici hükümdarı olarak yeni tahta
geçmiĢ ve Çin imparatoru tarafından bu Ģekilde tanınmıĢtı.
Yine de, bu dünyevi onurlar hırslı lama'yı tatmin edemedi ve
kendisini Bodhisatva Chenrezig'lerin bir yayılımı olarak ilan
ederek onlara ekledi. Aynı zamanda, Chenrezigs'in manevi
oğlu olduğu mistik bir Buda olan Odpagmed'in bir tulku
olduğunu doğrulayarak, din öğretmenini Tashilhunpo'nun
Grand Lama'sı olarak kurdu.1
Lama kralının verdiği örnek, tulkusun yaratılmasını teĢvik
etti. Çok geçmeden, bazı önemli manastırlar, kafalarında Ģu ya
da bu değerli bir enkarnasyonun bulunmasını bir onur meselesi
olarak kabul ettiler. Bununla birlikte, Lobzang Gyatso
kendisini Chenrezigs'in bir tulku'su olarak kurarken tamamen
bir yenilikçi olmamıĢtı. Ona bir miktar destek sağlayan
teoriler, tasavvuf hakkında mahâyânist spekülasyonlarda
izlenebilir.
ÜNLÜ TIBET MANASTIRI101
1
Chenrezigs ve ödpagmed sırasıyla Sanskritçe Avalokiteshvara ve
Amithaba olarak adlandırılan mistik varlıkların Tibetçe isimleridir.
Budalar ve onların ruhani Bodhisatva ailesi ve onlardan
kaynaklandığı söylenen insan Budaları. Dahası, reformcu
Tsong Khapa'nın müridi Gedundub'un ölümünden (yaklaĢık
1470) beri, ―Sarı Ģapkalar‖ mezhebinin baĢkanı olarak
halefleri onun reenkarnasyonları olarak kabul edilmiĢti.
Dolayısıyla beĢinci Dalai Lama, Chenrezig'lerin tulku'su
olduğunda zaten Gedundub'un bir tulku'suydu.
Ancak daha da önce, on birinci yüzyılda Tibetliler tulkusa
inanıyorlardı. Milarespa'nın biyografisinde, Bhiraja adlı
müritlerinden birinin, efendisinde ilahi bir varlığın vücut
bulduğuna ikna olduğunu ve ondan adını açıklamasını
istediğini okuduk. Milarespa, kendi ustası lama Marpa'nın
Dorjee Chang'ın tulku olduğuna inanıyordu. Sadece Ģiirlerinde
değil, doğrudan hitap ederken de ona defalarca bu isimle hitap
etmiĢtir.
Bu nedenle, tanınan avatarlar ilk baĢta tecrit edilmiĢ vakalar
olsalar ve düzenli enkarnasyon diziliĢinde olmasalar da, Dalai
Lama-Chenrezig'lerin ve günümüzde lamaistlerin her yerinde
bulunan binlerce lord tulkusun yolunu açtılar. ülkeler.
―YaĢayan Buda‖, yabancılar tarafından lamas tulkus'a
verilen güncel bir isimdir. ġimdi, Budizm üzerine Batı
dillerinde yayınlanmıĢ birçok kitaba rağmen, hâlâ Budizm
kelimesini özel bir isim olarak alan çok sayıda Batılı var:
Budizm'in kurucusunun adı. Bu insanlara, ―yaĢayan Buda‖
kelimeleri, Gautama'nın tarihi Buda'nın reenkarnasyonu fikrini
iletir.
En cahil köylüler veya çobanlar arasında bile böyle yanlıĢ
bir görüĢe sahip bir Tibetli yoktur. Bilgili lamalara gelince,
Buda Gautama'nın (Tibet'te Sakya Thubpa olarak adlandırılır)
yeniden bedenlenemeyeceği konusunda diğer tüm Budistlerle
hemfikirdirler. Bunun nedeni, Gautama'nın tüm reenkarnasyon
olasılıklarını engelleyen bir durum olan nirvana'ya girmiĢ
olmasıdır, çünkü nirvana denilen Ģey tam olarak doğum ve
ölüm döngüsünden özgür bir ortamdır.
Tarihi Buda'nın avatarları için çok fazla. GeçmiĢte hiç
TIBET'TE 10BÜYÜ VE GĠZEM
7
Afy Journey to Lhasa adlı kitabımdaki Tashi Lama uçuĢunun hesabını
görün.
1
langırtbir tulkudan çıktı; gsum tulku, bir tulku'nun tulku'sundan çıkmıĢtır.
9
Bu görüĢü benimseyen Budist mezhebi Vetul-
lak.
TIBET'TE 10BÜYÜ VE GĠZEM
11
Bardo hakkında Bölüm I'e bakın.
12
Bununla birlikte, bu konuda sabit bir gelenek yoktur, prosedüre
verilen sırayı koĢullar belirler.
13
.Bir hesap makinesi olan tsispa denir. Yıldız fallarını çizen, gizli
Ģeyleri ifĢa eden, vs. tsîspa'dır. Herhangi bir sıradan keĢiĢ tsispa gibi
davranabilir, ancak bir tulku'nun keĢfi her zaman baĢka bir tulku'ya emanet
edilir.
ÜNLÜ TIBET MANASTIRI101
15
Aghia tsang'la karıĢtırılmaması için, büyük tulku'nun daha önce
bahsettiği.
ÜNLÜ TIBET MANASTIRI101
16
Henüz tarikata kabul edilmediğinden, kilise cübbesini giymesine izin
verilmedi.
TIBET'TE 10BÜYÜ VE GĠZEM
Lugubrious Komünyon
17
Budistler merhametlerini ve kardeĢçe sevgilerini iblisler dahil tüm
varlıklara yayarlar. Onlara ve özellikle lamacılara göre, bir iblisin
araflarda yaĢaması Ģart değildir. Bu kederli dünyaların sakinleri,
zulümleri veya diğer kötü eylemleri tarafından oraya yönlendirilen
varlıklardır. ġu anki üzücü durumlarındayken, eski kötü duygularını
reddedebilir ve baĢkalarına karĢı iyi niyetle veya aydınlanma arzusuyla
vb. canlanabilirler. Sözde ―Ģeytanlar‖a gelince, bunlar alıĢkanlık olarak
nefret besleyen varlıklardır. ve kötülük ve zulümden zevk alan kötü niyet.
Ve bunlar - daha önceki eylemlerin bir sonucu olarak - insan, yarı tanrı
veya baĢka tür varlıklar olarak doğmuĢ olabilir.
152 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
ve sayısız hayatlar boyunca iĢ birliği yaptığı, kaynağı vaktin
gecesinde kaybolan zararlı iĢler. Kendini feda etme fikrinin
bir yanılsama, kör, temelsiz bir gururun bir ürünü olduğunu
anlamalıdır. Aslında, verecek bir Ģeyi yoktur çünkü o bir
hiçtir. Hayalet ―Ben‖in yok oluĢunu simgeleyen bu iĢe
yaramaz kemikler, çamurlu göle düĢebilir, fark etmez.
Vazgeçemeyeceği hiçbir Ģeyi olmadığını anlayan ve
kurban fikrinden kaynaklanan coĢkuyu tamamen terk eden
çilecinin bu sessiz feragati, ayini kapatır.
Bazı lamalar, yüz sekiz gölün ve yüz sekiz mezarlığın
yakınında chöd yapmak için turlar düzenler. Sadece Tibet'te
değil, Hindistan, Nepal ve Çin'de de dolaĢarak bu alıĢtırmaya
yıllarını adadılar. Diğerleri sadece daha uzun veya daha kısa
bir süre için günlük chöd kutlaması için tenha yerlere çekilir.
ÇödBu ayinin kutlandığı ortamlardan tamamen farklı bir
ortamda okunan kuru bir anlatımla anlatılamayacak
büyüleyici bir yönü vardır. Diğerleri gibi ben de onun katı
sembolizminin kendine özgü çekiciliğine teslim oldum ve
Tibet vahĢilerinin fantastik doğal arka planından etkilendim.
Ġlk defa bu garip afetlerden birine tek baĢıma
baĢladığımda," TaĢlı kıyılar arasında kurulmuĢ berrak bir
gölün yanında durdum. Tamamen çorak ve kayıtsız olan
çevredeki manzara, tüm korku ya da güvenlik, neĢe ya da
üzüntü duygularını dıĢlıyordu. Orada insan dipsiz bir
kayıtsızlık uçurumuna düĢtüğünü hissetti.
AkĢam, chöd ve diğer pek çok acımasız uygulamayı icat
eden ırkın tuhaf zihni üzerinde derin derin düĢünürken,
gölün parlak aynasını kararttı.
Ayın aydınlattığı fantastik bulutlar alayı, komĢu zirveler
boyunca yürüdü ve beni çevreleyen vadilere doğru alçaldı.
HAYALETLER VE Ġblislerle BaĢa Çıkmak153 bölük
bulanık hayalet. Ġçlerinden biri, adımlarının önünde bir halı
gibi aniden karanlık suyun üzerine yayılmıĢ, ıĢıklı bir yolda
tek baĢına yürüyerek öne çıktı.
Gözleri iki yıldız olan Ģeffaf dev, havada uçuĢan bir
cüppeden çıkan uzun koluyla bir jest yaptı. Beni aradı mı?
Beni uzaklaĢtırdı mı? ... Söyleyemem.
Sonra daha da yaklaĢtı, o kadar gerçek, o kadar canlı
görünüyordu ki, halüsinasyonu dağıtmak için gözlerimi
kapattım. Ġnce maddesi içime iĢleyen ve titrememe neden
olan yumuĢak, soğuk bir pelerinin kıvrımlarına sarıldığımı
hissettim. . . .
Bu perili vahĢilerin oğulları ne garip vizyonlar görmelidir,
batıl inançlarla yetiĢtirilen bu acemiler, ruhani babaları
tarafından gece boyunca yalnız baĢına gönderilir, hayal
güçleri çıldırtıcı ayinlerle heyecanlanır. Kaç kez, yüksek
yaylaları süpüren fırtınada, tüm insanlardan kilometrelerce
uzaktaki küçük çadırlarında, meydan okumalarının
yanıtlandığını ve korkuyla titrediklerini duymaları gerekir.
Bazı chiid'lilerin yaĢadığı korkuyu çok iyi anladım. Yine
de bu ayinin trajik etkileri hakkında dolaĢan hikayelerde çok
fazla abartı olduğunu düĢündüm ve onlara büyük bir
Ģüphecilikle yaklaĢtım. Ancak yıllar geçtikçe, beni bu
masallara daha fazla inanmaya zorlayan birkaç gerçeği bir
araya getirdim.
Anlatacağım biri var.
O zamanlar Kuzey Tibet'te, çölde veya otlakta kamp
yapıyordum. Büyük bir merada, yazı sığırlarıyla geçiren
çobanların yaĢadığı üç siyah çadırın yakınına kurmuĢtum.1
Tanımlaması kolay bir kelimeden baĢka bir Ģey olmayan
Ģans
1
Thang.Tepe sıraları veya çok geniĢ bir vadi arasında düz bir yayla.
154 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
Bulamadığım tereyağını ararken bilinmeyen sebepler beni
oraya götürmüĢtü. Bu birkaç çoban iyi adam oldu. Bir leydi
lama olarak ve ayrıca kendisinden gümüĢ elde edilebilecek
bir alıcı olarak yanlarında bulunmam onları hiç üzmedi.
Atlarımı ve katırlarımı kendileriyle birlikte tutmayı teklif
ettiler, bu da hizmetkarlarıma büyük bir iĢ yükünden
kurtaracaktı, ben de insanların ve hayvanların bir hafta
dinlenmesine izin vermeye karar verdim.
VarıĢımdan iki saat sonra, komĢu bölge hakkında her Ģeyi
biliyordum. Doğrusu bu konuda söylenecek pek bir Ģey
yoktu.
Çimenli yalnızlıkların boĢ enginliği dört mahalleye doğru
uzanıyordu, yalnızca dereler ve ıssız tepe sıraları tarafından
bölünürken, hepsinin üzerinde parlak ve boĢ büyük gökyüzü
uzanıyordu.
Yine de o çölde ilgi çekici bir nesne vardı; Moğol
kabileleri arasında kuzeyde bir yerde oturan bir lamanın yaz
aylarında meditasyon yapmak için kampımın yakınında bir
mağara seçtiğini öğrendim.
Yanında – dedi çoban, efendilerinin çileci lojmanının
altındaki küçük bir çadırda yaĢayan iki öğrencisi, yani trapa
vardı. Bu ikisinin çay kaynatmaktan baĢka yapacak iĢleri
yoktu ve zamanlarının çoğunu dini tatbikatlarla geçirdiler.
Sık sık geceleri dıĢarı çıkarlardı ve bazen tepelerde burada
veya orada, gece görevlerinin kutlamalarına eĢlik eden
damatların, kanglinglerin ve çanların seslerini duymam
gerekirdi.
Adı Rabjoms Gyatso olan lama, üç ay önce geldiğinden
beri mağarasından ayrılmamıĢtı.
Bu bilgiden, lamanın bir dubthab ya da baĢka bir büyü
pratiği performansıyla meĢgul olduğunu tahmin ettim.
Ertesi gün Ģafakta lamanın mağarasına doğru yola
koyuldum. Trapalar meĢgulken ona ulaĢmak istedim
HAYALETLER VE Ġblislerle BaĢa Çıkmak 155 sabah
ibadetleriyle çadırlarında. Onlar tarafından görülmediysem,
beklenmedik bir anda efendilerine yaklaĢabilmeyi ve ne
yaptığına bir bakabilmeyi umuyordum. Bu hiç de " görgü
kuralları" değil, ancak Tibet lamalarının geleneklerini iyi
bildiğimden, Rabjoms Gyatso'nun onu ziyaret etmek için izin
istersem beni görmeyi reddedeceğinden korktum.
Çobanların bana verdiği talimatların rehberliğinde
mağarayı, içinden akan bir derenin aktığı bir vadiye hakim bir
yamaçta kolayca buldum. Lamaya bir tür rahatlık sağlamak
ve onu yoldan geçenlerden gizlemek için tarihöncesi
konutuna taĢtan, çimenden ve çimenden örülmüĢ alçak bir
duvar ve kaba yak kıllarından bir perde eklenmiĢti.
Stratejim baĢarısızlıkla karĢılaĢtı. Mağaraya doğru
tırmanırken, beni durduran, hastalıklı görünümlü, keçeleĢmiĢ
saçlı, yırtık pırtık çileci bir kıyafet giymiĢ bir adamla
karĢılaĢtım. Onu efendisine gitmeye ve benim için bir
görüĢme için yalvarmaya ikna etmekte zorlandım. Getirdiği
cevap kibar ama olumsuzdu. Lama beni göremediğini ama iki
hafta sonra tekrar gelirsem beni karĢılayacağını söyledi.
Olduğum yerde bir hafta daha kalmayı planladığım ve
aslında yolculuğuma devam etmek için acelem olmadığı için,
daha fazla gecikme için özel bir sebep yoktu. Ama öte yandan
lama'yı beklemeye değer miydi bilmiyordum. Sadece trapa'ya
geri dönebileceğimi söyledim ama bunu yapmakla meĢgul
olmadım.
Günde iki kez, lama'nın müritlerinden biri çobanlardan süt
almak için çadırımın önünden geçiyordu. Beni lamanın
mağarasının yakınında durduran zayıf genç adam sefil
görünüĢüyle dikkatimi çekti. Ona biraz ilaç yardım
edebileceğimi düĢündüm ve onunla konuĢmaya karar verdim.
156 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
Tıbbi tedaviyle ilgili ilk sözlerimde, herhangi bir hastalığı
olduğunu inkar etti ve ben ona iskelet benzeri görünümünün
nedeni hakkında sorular yönelttiğimde, vahĢi gözlerinde
yoğun bir korku ifadesi belirdi. Ondan herhangi bir açıklama
almak imkansızdı. Hizmetçilerime, konu hakkında
arkadaĢından bir Ģeyler öğrenmeye çalıĢmalarını söyledim,
ama o da bütün sorulardan kaçındı. Oldukça konuĢkan bir
halk olan Tibetlilerin çoğunluğunun aksine, bu adamların
ikisi de alıĢılmadık biçimde sessizdi. SoruĢturmalarımdan
sonra kampımdan kaçmak için dolambaçlı yoldan
dokpaĢların çadırlarına gittiler ve onlara yardım etmek için
bile müdahale etmemi istemedikleri belli olduğu için onları
rahat bıraktım.
Yedi gündür orada kalıyordum, yaklaĢık bir mil ötede,
dağın ortasında kurulmuĢ bir grup çoban arasında bir adamın
öldüğünü öğrendiğimde ve bu, kırsal cenaze törenine tanık
olmak için ayrılıĢımı ertelememe karar verdi.
Büyük bir aceleyle, iki atlı bir lama'nın kampına ya da
dokpas'ın dediği gibi bir banag gompa—-t\wX için yola
çıktı. evlerinden iki günlük bir yolculuk mesafesinde
bulunan bir kara çadır yığınından oluĢan bir manastır demek.
Ölüler için ayin yapmak için iki keĢiĢin hizmetini talep
edeceklerdi. Sadece bir meslekten olmayan kiĢinin manevi
evlat veya destekçi olarak bağlı olduğu manastıra mensup
din adamları, haklı olarak onun ölüm sonrası ihtiyaçlarını
karĢılama hakkına sahiptir. Ama bu arada, komĢumuz olan
yabancı lamanın müritleri sırayla ölü adam üzerine dini
kitaplar okumaya gittiler.
Merhumun üzücü haberi öğrenen bazı arkadaĢları, yaslı
aileyi teselli etmek için hediyeler getirerek farklı yönlerden
geldiler ve biniciler iki keĢiĢ ve birkaç laik tanıdıkla geri
döndüler. Sonra ilahiler, çalan çanlar,1Çobanlar, çobanlar.
HAYALETLER VE Ġblislerle BaĢa ÇıkmakTrapalar
tarafından davul ve zillerin çalınması ve ilgililerin bol bol
yemesi ve içmesi, bu koĢullarda, birçok sargıya bağlanmıĢ ve
büyük bir kazanda oturan çürüyen cesedin önünde her
zamanki gibi devam etti. Sonunda, her Ģey bittiğinde, ceset,
akbabalara en büyük sadaka olarak dağlardaki küçük bir
yaylaya götürüldü, parçalara ayrıldı ve orada terk edildi.
Dokpaları, kostümünü giydiğim naljorpaların eski bir
geleneğine uyarak eğitmek için, akĢama kalın bir "zen"e
sarındım ve geceyi geçirmek için cesedin taĢındığı yere
yürüdüm. orada meditasyonda.
Ay dolmaya yakındı ve eteğinden diğer uzak sıralara
kadar uzandığım tepelerin eteğinden uzanan uçsuz bucaksız
ovayı güzelce aydınlattı. Bu yalnızlıklardaki gece serserileri
tuhaf bir çekiciliğe sahiptir. Bütün gece keyifle
yürüyebilirdim, ama hedefim mezarlık, kampımdan bir
saatten az bir yürüyüĢ mesafesindeydi.
YaklaĢırken, aniden çölün mükemmel sessizliğini bozan,
aynı zamanda boğuk ve delici garip bir ses duydum. Birkaç
kez tekrarlandı, öyle görünüyordu ki, uyuyan bozkırların
içinde yattığı sakin atmosferi parçalıyordu. Ardından bir
damaru'nun ritmik vuruĢu izledi.
Bu dil benim için yeterince açıktı. Biri -Ģüphesiz lamanın
müritlerinden biri- oraya gitmiĢ ve cesedin yanında chöd
yapmıĢtı.
Arazinin yapısı, fark edilmeden küçük bir tepeye
ulaĢmamı ve ay ıĢığından korunan bir yarıkta saklanmamı
sağladı. Oradan chöd'ün Ģövalyesini mükemmel bir Ģekilde
gözlemleyebiliyordum. Ġlaç sunduğum zayıf, hastalıklı
görünüĢlü trapa idi. Her zamanki gibi yırtık pırtık naljorpa
elbisesi, lal rengi pileli etek, geniĢ paçalı sarı bir eĢofman
giymiĢti.x^tr.Budist rahipler ve rahibeler tarafından giyilen toga.
158 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
kollu ve Çin Ģeklinde kırmızı kolsuz bir yelek. Ama Ģimdi
manastır togası üzerine atılmıĢtı ve giysilerin geri kalanı kadar
eski püskü olsa da kıvrımları, uzun boylu, bir deri bir kemik
kalmıĢ keĢiĢ için onurlu ve etkileyici bir görünüm kazandırdı.
Ben geldiğimde, genç münzevi, Prajnâpâramitâ'ya övgü
mantrasını okudu.
―Ey gitmiĢ, gitmiĢ Bilgelik,
öteye geçti, öteye geçti: svâhâ! . . . ‖
Derin sesli davulun monoton dong, dong'u yavaĢladı ve
sonunda durdu, genç çileci meditasyona batmıĢ gibiydi. Bir
süre sonra kendini zenine daha sıkı sardı. Sol elinde kangling,
sağda yüksekteki damaru ve saldırgan bir staccato döven
adam, görünmez bir düĢmana meydan okuyormuĢ gibi zorlu
bir tavırla duruyordu.
"Ben, korkusuz naljorpa" diye haykırdı, "benliği, tanrıları
ve iblisleri çiğniyorum."
Sesi daha da yüksek geliyordu!
―Ye lamalar, manevi öğretmenler, Kahramanlar,
Khadomas, binlerce, gel bana dansa katıl 1 ‖
Ardından törensel dansa baĢladı, art arda dört köĢeye
dönerek ―Gurur iblisini, öfke iblisini, Ģehvet iblisini, aptallık
iblisini çiğniyorum‖ diyerek baĢladı.
Her ―eğleniyorum‖ ünlemine, gerçek damgalama ve ―tsem
shes tsem? Sonuncuları gerçekten sağır edici tonlarda
gürleyene kadar, daha yüksek ve daha yüksek sesle büyüdü.
Yerde sürüklenen togasını yeniden düzenledi ve damaru ve
kemik trompetini bir kenara koyduktan sonra çadırı yaydı, bir
eline çivi, diğer eline bir taĢ aldı ve ayin sırasında mandalları
eve sürdü. .
HAYALETLER VE Ġblislerle BaĢa Çıkmak 159
Bir zamanlar beyaz olan ve ay ıĢığının altında grimsi
görünen ince pamuklu kumaĢtan yapılmıĢ cılız bir Ģey olan
çadır Ģimdi orada duruyordu. Aum, A, Hum kelimeleri ile
süslenmiĢ, mavi ve kırmızı malzeme ile kesilmiĢ ve üç kapalı
kenarına dikilmiĢtir. Küçük çatıdan beĢ mistik renkten birkaç
fırfır -kırmızı, mavi, yeĢil, sarı ve beyaz- sarkıyordu. Her Ģey
solgun ve periĢandı.
Rahatsız edici düĢüncelerden rahatsız olduğu anlaĢılan
zayıf çileci, yere saçılmıĢ ceset parçalarına baktı ve sonra
çevreyi incelermiĢ gibi baĢını çevirdi. Tereddütlü
görünüyordu ve derin bir iç çekerek elini iki ya da üç kez
alnının üzerinde gezdirdi. Sonra cesaretini toplarmıĢ gibi
silkelenerek kanglingini yakaladı, birkaç kez yüksek sesle,
önce yavaĢça, sonra çileden çıkmıĢ bir çağrı gibi ritmi
hızlandırarak, çadırına girdi.
Gösterinin canlandırdığı gece manzarası, dinginliğini
yeniden kazandı.
Ne yapacaktım? Naljorpa'nın gün doğmadan çadırından
ayrılmayacağını biliyordum. Daha fazla bir Ģey
görülmeyecekti. Meditatif bir ruh halinde değildim, gitsem iyi
olur. Ama acelesi yoktu. dinlemeye devam ettim.
Arada bir, ritüelle ilgili birkaç kelime duydum, ardından
belli belirsiz mırıldanmalar ve iniltiler duydum.
Daha fazla orada kalmanın faydası yoktu. Saklandığım
yerden temkinli bir Ģekilde çıktım. Sonra, birkaç adım
ilerlediğimde, alçak bir hırlama duydum. Önümden hızla bir
hayvan geçti. Bir kurttu. Naljorpa'nın çıkardığı gürültü onu
uzak tutmuĢtu ve Ģimdi, herkes sessiz olduğundan, orada
kendi türünden olanlar için düzenlenen ziyafete yaklaĢmaya
cesaret etmiĢti.
Tepeyi dönüp aĢağı inmeye baĢladığımda ani bir ünlem
beni durdurdu.
―Borçlarımı ödüyorum! ‖ diye bağırdı naljorpa. " benim
gibi
160 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
senden besleniyorum, o yüzden sıra sende beni besle!
―Gelin, ey açlar ve siz, azabı arzulayanlar!
―ġefkatimin sunduğu bu ziyafette, bedenim kendini senin
özleminin nesnesine dönüĢtürecek.
―Burada size bereketli tarlalar, yemyeĢil ormanlar, çiçekli
bahçeler, hem beyaz hem de kırmızı yiyecekler, giysiler, Ģifalı
ilaçlar 1 veriyorum. . . Yemek yemek ! yemek yemek ! . . ‖
Heyecanlı münzevi, kanglingini öfkeyle üfledi, korkunç bir
çığlık attı ve o kadar aceleyle ayağa fırladı ki, kafası çadırın
alçak çatısına çarptı ve ikincisi onun üzerine düĢtü. Bir süre
kumaĢın altında boğuĢtu ve yoğun fiziksel acıyı simgeleyen
hareketlerle sarsılarak inleyen bir delinin sert, çarpık yüzüyle
ortaya çıktı.
Artık chöd'ün ritüeliyle kesinlikle hipnotize olana kadar
kendilerini geliĢtirenler için ne anlama geldiğini
anlayabiliyordum. Adamın vücudunda bazı görünmez
hortlakların diĢlerini hissettiğine Ģüphe yok.
Etrafına her yöne baktı ve sanki baĢka dünyalardan bir sürü
yaratıkla çevriliymiĢ gibi görünmeyen seyircilere hitap etti.
Büyük ihtimalle korkunç bir vizyon gördü.
Görüntü derinden ilginçti. Ama ona tam bir kayıtsızlıkla
bakamazdım. Bu zavallı adam korkunç ritüeliyle kendini
öldürecekti. Hasta görünüĢünün sırrını ve neden benim
ilaçlarımın bu durumda boĢuna olduğunu keĢfetmiĢtim.
En çok onu kabusundan uyandırmak için can atıyordum.
Yine de tereddüt ettim çünkü müdahalemin yerleĢik kurallara
aykırı olacağını biliyordum. Böyle bir eğitime katılanlar,
yardım almadan savaĢmalıdır.
Kararsız kalırken kurdun hırladığını duydum.
HAYALETLER VE Ġblislerle BaĢa Çıkmakl6l tekrar.
Tepenin tepesinde durmuĢtu. Oradan, sanki taĢlaĢmıĢ gibi ve
yoğun bir korku içinde, hayvan sanki o da korkunç bir
manzara görmüĢ gibi sabit bir Ģekilde yıkılan çadırın yönüne
baktı.
Naljorpa acı içinde inlemeye devam etti.
Daha fazla dayanamadım. Zavallı deli adama doğru
koĢtum. Ama beni görür görmez, Ģiddetli bir hareketle bana
seslendi ve bağırdı:
―Gel, kızgın olan, etimle beslen. . . kanımı iç! . . ‖
Bu gerçekten çok saçmaydı. 1 Beni hayalet sandı! . . .
Hissettiğim acıma duygusuna rağmen neredeyse gülecektim.
"Sessiz ol" dedim. "Burada Ģeytan yok. Ben, bildiğiniz
saygıdeğer lady-lama'yım."
Sesimi duymamıĢ gibi görünüyordu ama ritüelin sözleriyle
bana hitap etmeye devam etti.
Sarıldığım toganın bana belki biraz hayaletimsi bir
görünüm verdiğini düĢündüm. O yüzden yere atarak tekrar
konuĢtum.
―ġimdi beni tanıyın! ‖
Hiçbir faydası olmadı. Zavallı acemi tamamen aklını
kaçırmıĢtı. Kollarını masum zenime doğru uzattı ve sanki
hayaletler topluluğundan yeni gelen biriymiĢ gibi ona hitap
etti.
Neden onu rahat bırakmıyordum ve performansına
müdahale etmeden çekip gitmemiĢtim. 1 Ben sadece iĢleri
daha da kötüleĢtirmiĢtim. Ben konuyu düĢünürken, çadırının
etrafında sendeleyen genç adam, mandallardan birine
tökezledi ve ağır bir Ģekilde yere düĢtü. Sanki bayılmıĢ gibi
hareketsiz kaldı ve ayağa kalkıp kalkmayacağını görmek için
onu izledim, ama onu daha fazla korkutmaktan korktuğum
için yaklaĢmaya cesaret edemedim. Bir süre sonra hareket etti
ve bana tekrar bakmadan geri çekilmenin daha iyi olacağını
düĢündüm.
Öğrencisinin baĢına gelenleri lama'ya bildirmeye karar
verdim. Her ne kadar ikincisinin sık sık olduğunu tahmin
etsem de
IÖ2 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
18
jetsunma,"muhterem hanımefendi." Yüksek rütbeli bir rahibe için
çok kibar bir hitap Ģekli. Bir de Jelsun diyor. Kushog'lar.
19
Rimpoche,"değerli olan." Bir lama'ya hitap etmek için çok kibar bir
kelime.
HAYALETLER VE Ġblislerle BaĢa Çıkmak 163sağlığına
ciddi Ģekilde zarar verir ve yaĢadığı tenor tarafından deliliğe
sürüklenir. Gerçekten canlı canlı yenildiğini hissediyor
gibiydi.‖
"ġüphesiz öyledir," diye yanıtladı lama aynı sakinlikle,
"ama kendisinin yiyici olduğunu anlamıyor. Belki ileride
öğrenir. . .
Zavallı aceminin, o zaman gelmeden önce diğer adaylara
kendi cesedinin önünde chod yapma fırsatı verebileceğini
savunarak cevap vermek üzereydim. Belki de lama ne
diyeceğimi tahmin etti, çünkü bana tek kelime etme fırsatı
vermeden sesini hafifçe yükselterek ekledi:
― 'Kısa Yol' konusunda bir çeĢit eğitim aldığınızı ima
ediyor gibisiniz. Ruhsal öğretmeniniz sizi riskler hakkında
bilgilendirmedi mi ve Ģu üç Ģeyi yönetmeye hazır
olduğunuzu kabul etmediniz mi: hastalık, delilik ve ölüm? . .
.
―Kendini kuruntudan kurtarmak zor‖ diye devam etti,
―hayal dünyasının serapını silmek ve zihni hayali
inançlardan kurtarmak. Aydınlanma değerli bir mücevherdir
ve yüksek bir fiyata satın alınmalıdır. Tharpa 1'e ulaĢmanın
yöntemleri çoktur. Acıdığın adama uygun olandan daha az
kaba olan baĢka birini takip edebilirsin, ama eminim ki senin
yolun öğrenciminki kadar zor olmalı. Kolaysa yanlıĢtır.
"ġimdi dua et, kampına geri dön. Ġstersen yarın öğleden
sonra beni görmeye gelebilirsin."
Bir kelime daha eklemek gereksizdi. Lama tarafından
ifade edilen fikirler Tibet mistikleri arasında günceldir.
Vedamı "iyi geceler" diyerek selamladım ve çadırıma
döndüm.
Ertesi öğleden sonra, Rabjoms Gyatso'nun kendisini
ziyaret etmem için bana verdiği izinden yararlandım ve hâlâ
orada geçirdiğim birkaç gün boyunca
1
Tharpa.Yüce kurtuluĢ.
164 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
o yerde, onu birkaç kez tekrar gördüm. Büyük bir bilgin
değildi, ancak birçok konuda oldukça derin bir kavrayıĢa
sahipti ve onunla tanıĢtığıma memnun oldum.
DoğuĢtan gelen güvensizlik ve inanmama eğilimleri,
Tibetlilerin çocuk uygulamalarıyla ilgili anlattığı birçok
korkunç hikayeye tam olarak inanmamı engelliyor. ġans
eseri tanık olduğum böyle dramatik bir performansın
olağanüstü olduğuna inanmakta ısrar ediyorum. Yine de bu
ayinin kutlanması sırasında yutulma hissi ve acemilerin
tükenmesi çok nadir görülen durumlar değildir. Ben Ģahsen
yukarıda anlatılanların dıĢında iki ya da üç vaka tanıdım ve
Rabjoms Gyatso gibi, bu talihsiz aday naljorpaların ustaları
da duyumlarının öznel doğasını onlara ifĢa ederek
öğrencilerine güvence vermeyi reddediyorlar. Ayrıca, daha
önce de belirttiğim gibi, bazı mistik üstatlar, bu duyumların
aslında her zaman tamamen öznel olmadığına inanırlar.
Chöd'ün litürjik metninin ve onun manzaralı bölümünün,
Dzogschen mezhebinin baĢı olan Padma Rigdzin adlı bir
lamanın eseri olduğu söylenir.20yaklaĢık iki yüz yıl önce
yaĢamıĢ olan.
1922'de halefine, daha doğrusu - Tibet inancına göre -
birkaç kez ölüp yeniden doğmuĢ olmasına rağmen,
Dzogschen gompa'daki baĢrahip koltuğunu hala iĢgal eden
kendisini ziyaret ettim.
Manastırın kuzeydeki uçsuz bucaksız çimenli
yalnızlıkların sınırında bulunduğu alanın vahĢi yönü, zihni
fantastik, kasvetli düĢüncelere yöneltmek için çok uygundur.
Yine de ev sahibim olan iyi Padma Rigdzin, en azından
melankolik düĢüncelere dalmıĢ görünmüyordu. Ticari
planlar, birlikte
20
―Büyük baĢarı‖ tarikatı. ―Kırmızı Ģapka‖ tarikatlarının son tarihi.
Günümüzde, pratik olarak iki kola bölünmüĢtür: BaĢı Brahmaputra'nın
kıyısındaki Mindoling manastırında olan Güneyli, orijinal olan; ve
kuzeydeki, baĢında Padma Rigdzin'in tulku'su.
HAYALETLER VE Ġblislerle BaĢa Çıkmak 165 çocuksu
heveslerle aklını meĢgul etti. Beni Fransız Çinhindi ve Burma
hakkında uzun uzadıya sorguladı, bu ülkelerdeki ithalat ve
ihracat hakkında bilgi istedi. Özellikle, bu kuĢlardan
bazılarını küçük zoolojik canlı hayvanlar koleksiyonuna
eklemek için büyük bir arzusu olduğundan, oradan tavus kuĢu
alıp alamayacağını bilmek istedi.
Ancak, Lama tulku'nun görkemli dairelerinden uzakta,
izole, küçük konutlar, ciddi görünümleri ve gizemli tavırları
çevredeki manzaraya daha uyumlu bir Ģekilde uyan keĢiĢleri
barındırıyordu.
Bu tsam khangs1'in bazılarında kimseyle iliĢkiye girmeyen
katı münzeviler yaĢıyordu. Bunların arasında, bazıları
olağanüstü psiĢik yetenekler veya büyü güçleri elde etmeyi
amaçlarken, diğerleri - kendi mezheplerinde yer alan
görüĢlere göre - onları manevi aydınlanmaya götürmesi
gereken mistik tefekkürlere daldılar.
Dzogschen Manastırı, uzun zamandır gizli psiĢik eğitim
yöntemlerinin öğretildiği ve uygulandığı bir merkez olarak
ünlü olmuĢtur.
21
Kendini dünyadan tamamen koparmıĢ, tüm sosyal ve ahlaki kural ve
yasaları reddeden, artık iyi ile kötü arasındaki ayrımın olmadığı bir
aydınlanma durumuna ulaĢtığına inanan bir çileci.
172 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
―Hiçbir Ģeyi sevmezler, hiçbir Ģeyden nefret etmezler, hiçbir
Ģeyden utanmazlar, hiçbir Ģeyi yüceltmezler, her Ģeyden
tamamen kopmuĢlar, tüm aile, sosyal ve dini bağları
koparmıĢlar‖ denilen o avadkutalardan biriydi. ‖ 122
Naropa'ya gelince, tarih onun Brahman kastının bir üyesi
ve bilgili bir doktor olarak üstünlüğüne derinden inanmıĢ,
incelikli bir adam olduğunu gösteriyor. Bu iki farklı
karakterin karĢılaĢması, bize pekala kaba ve pratik Ģakalar
gibi görünen, ancak Naropa için yürek parçalayıcı bir dram
olması gereken bir dizi olayı beraberinde getirdi.
Naropa'nın Tilopa ile ilk buluĢması bir Budist manastırının
avlusunda gerçekleĢti. Kinik münzevi, çıplak ya da neredeyse
öyle, yere oturmuĢ, balık yiyordu. Yemek devam ederken
balıkların omurgasını da yanına koydu. Naropa, kast saflığını
bozmamak için yiyiciden biraz uzakta geçmek üzereyken, bir
keĢiĢ Tilopa'yı hayvanlara karĢı merhametsizliğini sergilediği
için sitem etmeye baĢladı.23bir Budist manastırının kendi
binasında. Ve böyle söyleyerek, hemen yola çıkmasını
emretti.
Tilopa cevap vermeye tenezzül bile etmedi. Bazı sihirli
kelimeler mırıldandı,24parmaklarını Ģıklattı ve
22
Mahânirvana tantra.Sayısız metinde bulunan Bilge'nin güncel bir
açıklamasıdır.
23
Çünkü yediği yemek balığı öldürerek elde edilmiĢti.
* Bu tür diriliĢler Doğu hikayelerinde favori bir temadır.
Milarespa'nın biyografisinde, Gnoglu lama Chösrdor'un aynı Ģekilde bir
dolu fırtınası sırasında öldürülen bir dizi kuĢ ve tarla faresini dirilttiğini
okuduk. Daha da tuhaf bir hikaye bana bir Koreli tarafından anlatıldı.
Kutsal bir keĢiĢ, öyle anlatılır ki, yolda kaynayan bir adamla karĢılaĢtı, bir
nehir kenarında, bir et suyu yaptı.
ÖNCEKĠ ÇAĞDAġLAR VE ÇAĞDAġ EMULATÖRLER 173 iĢte! . . .
Balıkların kılçığı yine etle kaplandı, balıklar yaĢıyormuĢ gibi
hareket etti, bir süre havaya yükseldiler ve gözden
kayboldular. iz yokkaldıyerdeki zalim yemekten.
Naropa donakalmıĢtı, ama aniden aklına bir fikir geldi. Bu
garip mucize iĢçisi, hiç Ģüphesiz, aradığı Tilopa'nın ta
kendisiydi. Aceleyle onu sordu ve keĢiĢlerin kendi
sezgileriyle hemfikir oldukları bilgiler üzerine yoginin
peĢinden koĢtu, ancak ikincisi hiçbir yerde bulunamadı.
Sonra, kendisini araflardan kurtarabilecek doktrini
öğrenme hevesiyle, Naropa kasabadan kasabaya dolaĢır ve
tek sonuç, Tilopa'nın kaldığı söylenen bir yere her
ulaĢtığında, Tilopa'nın her zaman haklı olduğudur. gelmeden
biraz önce bıraktı.
Naropa'nın biyografilerini yazanların onun
peregrasyonlarını uzatmıĢ ve abartmıĢ olmaları oldukça
muhtemeldir, ancak açıklamaları kesinlikle gerçek gerçeklere
dayanmaktadır.
Bazen - hikaye böyle gider - Naropa, sanki tesadüfen
yolda, Tilopa tarafından yaratılmıĢ hayaletler olan tekil
varlıklarla karĢılaĢtı. Bir keresinde yemek dilenmek için bir
evin kapısını çalarken, ona Ģarap ikram eden bir adam çıkar.
Naropa derinden gücenmiĢ hisseder ve kirli içeceği öfkeyle
reddeder.1 Ev ve efendisi hemen ortadan kaybolur. Az önce
yakaladığı balıklarla gururlu Brahman. Rahip tek kelime
etmeden tencereyi aldı ve kaynayan suyu yuttu. Adam,
kaynayan sıvının dokunuĢuna nasıl dayanabildiğini görünce
ĢaĢırdı, ama yine de onunla alay etti, günahkar açgözlülüğü
için onu kınadı. (Çinli ve Koreli Budist keĢiĢler asla hayvan
yemi yemezler.) Fakat keĢiĢ hala sessizliğini koruyarak nehre
girdi ve iĢedi. Sonra onun suyuyla balıklar canlı çıktı ve
nehirde yüzerek uzaklaĢtı.
1
Ortodoks Brahminlerin güçlü içki içmelerine izin verilmez. Onlara
Ģarap ya da içki ikram etmek, onlara alt kasttan bir adam gibi
davranmaktır ve sonuç olarak bir hakarettir.
174 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
ıssız yolda yalnız bırakılır, alaycı bir ses gülerken - "O adam
bendim: Tilopa."
BaĢka bir gün, bir köylü Naropa'dan ölü bir hayvanın
derisini yüzmesine yardım etmesini ister. Hindistan'da bu tür
iĢler yalnızca dokunulmaz dıĢlanmıĢ kiĢiler tarafından
yapılır. Bu tür adamların salt yaklaĢımı, saf kastlardan birine
mensup bir Hindu'yu kirli yapar. Naropa tamamen iğrenerek
kaçar ve görünmez Tilopa onunla alay eder: "O adam
bendim."
Yine gezgin, karısını saçından sürükleyen acımasız bir
koca görür ve araya girince zalim adam ona: ―Bana yardım
etsen iyi olur, onu öldürmek istiyorum. En azından yolunuza
devam edin ve bırakın ben yapayım.‖ Naropa daha fazlasını
duyamaz. Adamı yere serer, kadını serbest bırakır. . . ve lo 1,
aynı ses küçümseyici bir Ģekilde tekrarlarken, bir kez daha
fantazmagori kaybolur: "Oradaydım, ben: Tilopa."
Maceralar da aynı Ģekilde devam ediyor.
Yetenekli bir sihirbaz olsa da Naropa, olağanüstü güçlerin
bu Ģekilde sergilenmesi fikrini asla düĢünmedi: deliliğin
eĢiğinde duruyor ama Tilopa'nın öğrencisi olma arzusu daha
da güçleniyor. Ülke çapında rastgele dolaĢarak Tilopa'yı
yüksek sesle çağırır ve gurunun herhangi bir Ģekle
girebileceğini deneyimleyerek bilerek, yoldan geçen
herhangi bir kiĢinin ayaklarına ve hatta yolda gördüğü
herhangi bir hayvanın önünde eğilir. 1
Bir akĢam, uzun bir serserilikten sonra bir cemeviye varır.
1
Hileli hayaletlerden birinde Tilopa bir tavĢan Ģeklini almıĢtı. Kendini
çeĢitli Ģekillerde gösterebilmek, Tibetlilerin büyük naljorpalarına
güvendikleri olağanüstü güçlerden biridir. Milarespa'nın karla kaplı
Lachi Kangs inziva yerinde kendisini ziyaret edenlere kendisini bir kar
leoparı ve karga olarak gösterdiği anlatılır. Gesar of Link efsanesi, bu tür
harikaların sayısını içerir. Öneri, hiç kuĢkusuz, tamamı masaldan ibaret
olmayan bu tür vizyonlarda önemli bir rol oynar. Ben de onlardan bir
Ģeyler görebildim.
ÖNCEKĠ ÇAĞDAġLAR VE ÇAĞDAġ EMULATÖRLER 175 ter. Bir
köĢede ufalanmıĢ bir odun yığını yanıyor. Bazen, ondan
buruĢmuĢ, kömürleĢmiĢ kalıntıları gösteren koyu kırmızımsı
bir alev sıçrar. Parıltı, Naropa'nın ateĢin yanında yatan bir
adamı belli belirsiz ayırt etmesine izin veriyor. Ona bakıyor...
alaycı bir gülüĢ incelemesine cevap veriyor. AnlamıĢtır,
Tilopa'nın ayaklarından tutarak ve baĢının üzerine koyarak
yere secdeye kapanır. Bu sefer yogin kaybolmaz.
Birkaç yıl boyunca Naropa, Tilopa'yı hiçbir önemde
muamele görmeden takip etti. Efendisi ona hiçbir Ģey
öğretmez, ancak tazminat olarak ona olan inancını on iki
büyük ve on iki küçük sınavla sınar.
Aslında çoğu kez aynı ayrıntıları tekrar eden yirmi dört
testin her birini tanımlamak için yer yoktur. Kendimi
birkaçıyla sınırlayacağım.
Hint çileci geleneğine göre Naropa bir dilenci turuna çıktı.
Efendisine geri dönerek ona sadaka olarak aldığı pilavı ve
köriyi ikram etti. Kural Ģudur ki, bir mürit ancak gurusu
tatmin olduktan sonra yer, ancak takipçisi için bir Ģey
bırakmak Ģöyle dursun, Tilopa kasenin tüm içeriğini yedi ve
hatta yemeğin kendi zevkine göre çok fazla olduğunu ve
yiyebileceğini ilan etti. zevkle baĢka bir kase.
Naropa daha doğrudan bir emir beklemeden kaseyi aldı ve
cömert ev sahiplerinin böyle lezzetli sadakalar verdiği eve
doğru yeniden yola koyuldu. Ne yazık ki, oraya vardığında
kapıyı kapalı buldu. Hevesle yanan sadık öğrenci, bu kadar
kısa bir süre için durdurulmasına izin vermedi. Kapıyı bir
tekmeyle açtı, mutfaktaki ocakta biraz pilav ve çeĢitli
güveçlerin ısındığını keĢfetti ve Tilopa'nın çok keyif aldığı
Ģeylerden daha fazlasını yapmasına yardım etti. KaĢığı
tencerelere daldırırken evin efendileri geri geldi ve ona birinci
sınıf bir dövdü.
176 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
diye, ona bir kez daha olağan soruyu sordu: "PiĢman değil
misin..." Ve yine her zamanki gibi, Naropa, öğrencisi olma
ayrıcalığını satın almak için bin ölümün ona önemsiz
göründüğünü protesto etti.
Sonunda, Naropa uzun sıkıntılarının ödülünü aldı. Ama
düzenli öğretim ve inisiyasyon Ģeklinde değil.
Geleneğe güvenirsek, Tilopa o vesileyle, Ts'an mezhebinin
Çinli öğretmenlerinin himayesine biraz benzeyen tuhaf bir
yöntem kullanmıĢ görünüyor. Hiç Ģüphe yok ki, görünüĢte
eğitimsiz bırakılmıĢ olsa da, Naropa, canlı denetimli serbestlik
döneminde ―Kısa Yol doktrini‖ndeki bir dizi noktayı
kavrayabilmiĢti. Ancak onun tam aydınlanma Ģekli Ģöyle
anlatılır:
Naropa, efendisiyle birlikte açıkta bir ateĢin yanında
oturuyordu. Beklenmedik bir Ģekilde, ikincisi
ayakkabılarından birini çıkardı ve onunla müritinin yüzüne
sağlam bir tokat attı. Naropa cennetin tüm yıldızlarını gördü
ve aynı zamanda ―Kısa Yol doktrini‖nin içsel anlamı zihninde
parladı.
Naropa'nın daha sonraları çok sayıda öğrencisi oldu ve
geleneğe göre, öğrencilerini kendisinin çok acı bir Ģekilde
yaĢadığı acı verici sınavlardan kurtaran çok nazik bir ustaydı.
Zaten yaĢı ilerlemiĢ, ünlü bir doktoru olduğu manastırı
terk etti ve yalnızlık içinde emekli oldu ve art arda on iki yıl
kesintisiz tefekküre adadı. Sonunda "mükemmel baĢarıya",1
yani Budalığa ulaĢtığı söylenir.
1
Mchog gi dnos grubu.
Naropa, özellikle Tibet'te, dini Ģarkıları Tibet'in her yerinde
en popüler olan ünlü çileci Ģair Milarespa'nın ustası olan lama
Marpa'nın manevi öğretmeni olarak bilinir.
Naropa kendisine ılımlı bir ruhani baba göstermiĢse, zavallı
Milarespa'ya yıllarca iĢkence eden, ona yardımsız bir ev inĢa
etmesini emreden ve sonra birkaç kez neredeyse bittiğinde
yıkıp yeniden inĢa etmesini emreden Marpa için durum böyle
değildi. .
Milarespa taĢları tek baĢına kazacak ve sırtında taĢıyacaktı.
Bu sert yüklerin tekrar tekrar ovulması, içlerine giren toprak
ÖNCEKĠ VE ÇAĞDAġ EMÜLATÖRLERĠN MÜRDÜRLERĠ 179
ve kir nedeniyle enfekte olan yaralara neden oldu. Marpa,
öğrencisinin katlandığı Ģehitliği görmezden geliyormuĢ gibi
yaptı. En sonunda, karısı Dagmedma'nın1 yakarıĢlarına boyun
eğip lama, Milarespa'nın kanayan sırtına bakmaya tenezzül
ettiğinde, soğuk bir tavırla, yaraları izole etmek için üzerine
delikli bir keçe parçası koymasını tavsiye etti. Bu, Tibet'te yük
hayvanlarının ağrıyan sırtları için yaygın olarak kullanılan bir
iĢlemdir.
Milarespa tarafından inĢa edilen ev, Güney Tibet'teki
Lhobrag'da hala varlığını sürdürüyor.
Tibetliler, bu tür hikayelerin tam gerçekliği konusunda en
ufak bir Ģüphe duymazlar. Onlarla inançta rekabet edemezsek,
yine de, acemi naljorpaların çabalarının tüm geleneksel
açıklamalarını sadece kurgu olarak düĢünmekten kaçınmalıyız.
Ayrıca bu tür gerçeklerin çok uzak bir geçmiĢe ait olduğunu
ve günümüzde tekrar yaĢanmayacağına inanmak da hata olur.
Tibet zihni Marpa'nın zamanından beri değiĢmedi. Birçok
lamanın evinde, Tibet edebiyatında tasvir edildiği gibi, evinin
ve geleneklerinin resmini tanıdım, Marpa'nın kendisi bana
evin efendisi tarafından kiĢileĢtirilmiĢ olarak göründü.
1
Tsong Khapa'nın reformundan önce yaĢayan Marpa, evli bir lama idi.
l8o TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
Manevi bir rehber arayıĢındaki genç keĢiĢ de seleflerinin
imajı olarak kaldı. Her zaman istisnai karakterler olan Naropa
ve Milarespa'nın coĢkusuna tam olarak eĢit değilse de, yine de
olağandıĢı zorluklara katlanmaya, bir dizi fedakarlık yapmaya
ve birçok harikayı görmeye hazırdır. Ve böylece "Karlar
Ülkesi"nin dört bir köĢesinde her gün eskinin fantastik
maceraları yeniden yaĢanıyor.
Münzevilerin müritlerinin kalitesini sınamak için faydalı
olduğunu düĢündükleri fiziksel sınavlar ne kadar barbarca
görünse de, bunlar yine de eğitimin en hafif kısmıdır.
Gerçekten korkunç olan deneme, tamamen zihinsel olandır.
Bu, mistik bir münzevinin rehberliğine yalvarma
inisiyasyonu için adayda ilk fikrin ortaya çıkmasıyla baĢlar.
Bu gomchenler hakkında o kadar çok söylenti var ki, hayatları
o kadar gizemli, görünüĢleri ve söyledikleri nadir sözler o
kadar garip ki, batıl teröre zaten meyilli olan Tibetliler için
tanrılardan ve iblislerden bin kat daha fazla korkulacak gibi
görünüyorlar. . Gerçekten de öyle olmalılar, çünkü tanrıları ve
iblisleri köleleĢtirme gücüyle anılırlar. Kayıp gezginler veya
avcılar, ıssız tepelerde dolaĢırken, bu keĢiĢlerin bazılarına
katılan insan olmayan varlıklara bir göz attıklarını bir kereden
fazla anlattılar.
Böyle bir efendiye teslim olmak, Ģimdiki hayatını ve ahiret
kaderini onun ellerine bırakmak tehlikeli bir adımdır. Gizli
ilim peĢinde koĢan kiĢinin zihnini besleyen tereddütleri,
çatıĢan duyguları ve ıstırabı hayal etmek kolaydır.
Adayın, seçtiği efendinin inziva yerine ulaĢmak için
genellikle çöl bölgelerinde kat etmesi gereken uzun mesafeler,
genellikle bu tür inziva yerlerinin bulunduğu bölgenin vahĢi
heybeti, tüm bunlar yine genç keĢiĢi derinden etkilemeye
katkıda bulunur.
ÖNCEKĠ VE ÇAĞDAġ EMÜLATÖRLERĠN MÜRDÜRLERĠ 181 _ Böyle
bir mizaçta, böyle bir çevrede ve böyle bir ustanın emrinde
üstlenilen psiĢik eğitim, fantastik olmaktan kendini alamaz.
Uzun süreli yalnız meditasyonlara terk edilen öğrencinin
etrafında, hiçbir yerde sağlam bir temel bulamamak için gök
ve yer sarsılır ve döner. Tanrılar ve iblisler, korkuyu
yendiğinde önce korkunç, sonra ironik ve endiĢe verici
görüntülerle onunla alay eder. Ġmkansız olayların çıldırtıcı
ardı ardına on ya da yirmi yıl sürebilir. Bir gün, anlaĢılması
gereken Ģeyi anlamıĢ olarak kabustan uyanmadıkça ve baĢka
bir öğreti istemeden kayıtsız ustasının ayaklarına kapanıp
ondan vedalaĢmadıkça, müride ölümüne kadar iĢkence
edebilir. .
Ankrajcılardan ve naljorpalardan, inisiyasyonlarıyla ilgili
duyduğum birkaç hikaye arasında, aĢağıdakiler tipik olarak
Tibet'tir.
Yeshes Gyatso kendini bir lama gomchen'e kaptırdığında
mistik eğitimde pek acemi değildi. Oldukça uzun birkaç
dönemi katı bir inzivada geçirmiĢ, kendisini ıstırapla ĢaĢırtan
bir soruya cevap bulmaya çalıĢmıĢtı.
akıl nedir? kendine sordu. Ve incelemek ve analiz etmek
için aklını yakalamaya çalıĢtı. Ama kaçak Ģey -―bir çocuğun
kapalı elinde tutmaya çalıĢtığı su‖ gibi- hep kaçtı.
Yeshes'in mensubu olduğu manastırdan bir lama olan
gurusu, onun baĢarısız çabalarıyla iĢkence gördüğünü
görünce, onu tanıdığı bir münzeviye yönlendirdi.
Yolculuk çok uzun değildi. Sadece yaklaĢık üç hafta - ki
bu Tibet'te kısa bir süre olarak kabul edilir - ancak parkur çöl
bölgelerinden geçti ve 18.000 fit yüksekliği geçti. Yeses,
sırtında birkaç kitap, bir battaniye ve her zamanki erzakları
taĢıyarak baĢladı: kavrulmuĢ arpa unu, tereyağı ve çay. ikinci
sıradaydı
182 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
Tibet yılının ayı? Yeri derin bir kar kapladı ve yol boyunca
gezgin, baĢka bir dünyaya aitmiĢ gibi görünen yüksek
zirvelerin hayranlık uyandıran donmuĢ manzaralarını
görebilirdi.
Bir akĢam, gün batımında, önünde bir duvarla çevrili
küçük bir doğal terasın uzandığı geniĢ bir mağara olan
gomchen inziva yerine ulaĢtı.
Biraz aĢağıda, birkaç kulübe, kısa bir süre için lamanın
yakınında kalmalarına izin verilen öğrencileri barındırıyordu.
Demircilerin evleri, küçük, dalgasız bir gölün zümrüt yeĢili
sularına hakim, siyahımsı kayalardan oluĢan bir dağın üst
yüksekliklerinde duruyordu.
Bir keresinde, Yeshes'in yıllar önce yaptığı gibi,
alacakaranlıkta oraya vardım ve loĢ alacakaranlığın
aydınlattığı ıssız manzaraya baktığımda, onun üzerinde ne
kadar güçlü bir etki bıraktığını anlayabiliyordum.
Yeses, lamanın müritlerinden birinden efendisine kabul
edilmek için izin istemesini istedi.
Gomchen onun mağarasına tırmanmasına izin vermedi. Bu
alıĢkanlıktır ve hemen karĢılanmayı asla beklemeyen
Yeshe'leri ĢaĢırtmadı. Bir aceminin hücresini paylaĢtı ve
bekledi.
Bir hafta geçtikten sonra, münzeviye isteğini hatırlatmak
için çekinerek cesaret etti. Cevap bir anda geldi. Derhal
burayı terk etmesi ve manastırına dönmesi emredildi.
Umutsuzluğunu öğretmenin yuvasına haykırdı ve kayalık
yamacın eteğine secde etti. Ama hiçbir Ģefkatli cevap çölün
ölü sessizliğini bozmadı. Yeses'in gitmesi gerekiyordu.
Aynı akĢam, bir dolu fırtınası, geçmek zorunda olduğu
çorak bir yaylayı süpürdü. Açıkça dev tehditkar hayaletler
gördü, karanlıkta yolunu kaybetti ve bütün gece etrafta
dolaĢıp durdu. Sonraki günler beladan baĢka bir Ģey
getirmedi. Hava
1
Martta. Tibet Yeni Yılı ġubat ayının baĢlarında düĢtü.
ÖNCEKĠ ÇAĞDAġLAR VE ÇAĞDAġ EMULATÖRLER 183 korkunçtu,
gezgin erzakını tüketmiĢti, bir dağ deresini geçerken
neredeyse boğuluyordu ve sonunda bir hastalık ve
umutsuzluk kurbanı olan gompasına ulaĢtı.
Yine de, kıç gomchen'e sezgisel olarak yerleĢtirdiği inanç
sarsılmadan kaldı. Üç ay sonra tekrar baĢladı. Bir önceki
yolculuğunda olduğu gibi, yüksek geçitlerde korkunç
fırtınalarla karĢılaĢtı. Ġnançlı Yeshler, onları olağanüstü bir
nedene atfetmekte baĢarısız olmadılar. Ya lamanın amaçtaki
kararlılığını test etmek için rüzgarları serbest bıraktığını ya da
kötü ruhların onu gomchen'in inziva yerine ulaĢmasını ve
onun tarafından mistik doktrin tarafından inisiye edilmesini
önlemek için onları karıĢtırdığını düĢündü.
Bu ikinci yolculuk ilkinden daha baĢarılı olmadı. Yeshes'in
keĢiĢin ayaklarına eğilmesine bile izin verilmedi, ama hemen
geri gönderildi.
Ertesi yıl çıpaya iki yolculuk daha yaptı ve ikinci sefer
sonunda huzuruna kabul edildi.
"Sen delisin oğlum" dedi gomchen. "Neden bu kadar
inatçısın? Yeni öğrencileri kabul etmiyorum. Ben de senin
hakkında bazı bilgiler edindim; zaten felsefi çalıĢma yaptınız
ve meditasyonda uzun zaman geçirdiniz. YaĢlı, cahil bir
adamdan ne umuyorsun?
―Gizli mistik bilgiyi gerçekten öğrenmek istiyorsanız,
Lhasa'daki lama N'ye gidin. Daha bilgili yazarların tüm
eserlerini bilir ve ezoterik geleneklerde tam olarak inisiye
olmuĢtur. Böyle bir usta, tam da senin gibi iyi okunan genç
bir adamın ihtiyacı olan Ģey.‖
Yeses, bu Ģekilde konuĢmanın gurular arasında olağan
olduğunu biliyordu. Aday öğrencilerin kendilerine ne kadar
güven ve saygı duyduklarını test etmenin bir yoludur. Üstelik
iman doluydu.
Böylece inatçı kaldı, çeĢitli Ģekillerde tanıklık etti.
184 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
PSĠKOLOJĠK SPORLAR
Akciğer-gpm-fias Koşucuları
25
Sadece çadırlarda yaĢayan birkaç göçebe çoban kabilesinin yaĢadığı,
yüksek bir seviyedeki uçsuz bucaksız yabani otlu bölge. Kelimenin tam
anlamıyla, chang thang "kuzey ovası" anlamına gelir, ancak bu terim,
Kuzey Tibet'in yalnızlıklarına benzer Ģekilde, herhangi bir geniĢ vahĢi arazi
izini belirtmek için kullanılır.
199
200 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
hissettim. O bölgede toplantılar çok sık olmuyor, son on
gündür insan görmemiĢtik. Üstelik, bu uçsuz bucaksız
yalnızlıklarda, kural olarak, yaya ve yalnız insanlar
dolaĢmazlar. "Garip gezgin kim olabilir?
Hizmetkârlarımdan biri, onun, soyguncular tarafından
saldırıya uğrayan ve dağıtılan bir tüccar kervanına ait
olabileceğini öne sürdü. Belki de gece hayatı için kaçtığı ya da
baĢka bir Ģekilde kaçtığı için Ģimdi çölde kaybolmuĢtu. Bu
mümkün görünüyordu. Eğer durum gerçekten böyleyse, yalnız
adamı bizimle birlikte bir çoban kampına ya da rotamızdan
çok uzakta değilse gitmek istediği her yere götürürdüm.
Ama onu gözlükten izlemeye devam ederken, adamın
alıĢılmadık bir yürüyüĢle ve özellikle olağanüstü bir hızla
ilerlediğini fark ettim. Adamlarım çıplak gözlerle çimenli
zeminde hareket eden siyah bir lekeden baĢka bir Ģey
göremeseler de, ilerlemenin çabukluğunu fark etmekte
gecikmediler. Gözlükleri onlara verdim ve yolcuyu bir süre
gözlemledikten sonra içlerinden biri mırıldandı:
"Lama akciğer-gom-pa chig da." 1(Bir lama akciğer-gom-
pa'ya benziyor.)
Bu ―lama akciğer-gom-pa‖ sözleri hemen ilgimi uyandırdı.
Bu tür adamlar tarafından gerçekleĢtirilen baĢarılar hakkında
çok Ģey duymuĢtum ve eğitim teorisi hakkında bilgi
sahibiydim. Hatta belirli bir uygulama deneyimim oldu, ancak
Tibet'te bu kadar çok konuĢulan bu olağanüstü serserilerden
birini gerçekten baĢaran bir akciğer-gom ustasını hiç
görmemiĢtim. Böyle bir manzaraya tanık olacak kadar Ģanslı
mıydım?
Adam bize doğru ilerlemeye devam etti ve meraklı hızı
gitgide daha belirgin hale geldi. Gerçekten bir akciğer-gom-
pa ise ne yapılmalıydı? Onu yakından gözlemlemek, bir de
sohbet etmek, ona sorular sormak, fotoğrafını çekmek
istiyordum. ... Çok Ģey istedim. Ama onun hakkında
söylediğim ilk sözlerde, onu bir lama lung-gom-pa olarak
tanıyan adam haykırdı:
―Sizin saygınız lama'yı durdurmayacak ve onunla
konuĢmayacak. Bu kesinlikle onu öldürürdü. Bu lamalar
PSĠKOLOJĠK SPORLAR 201
seyahat ederken meditasyonlarını bozmamalıdır. Ġçlerindeki
tanrı, tekrar etmeyi bırakırlarsa kaçar.
1
Yazılı: blama rlung sgom pa chig hdrah. (Bir lama akciğer-gom-pa
gibidir.)
ve onları vaktinden önce terk ederken, onları öyle bir sallar ki
ölürler.‖
Bu Ģekilde ifade edildiğinde, uyarı saf bir batıl inancı ifade
ediyor gibiydi. Yine de tamamen göz ardı edilmemesi
gerekiyordu. Olguların "tekniği" hakkında bildiklerime göre,
adam bir tür trans halinde yürüdü. Sonuç olarak, ani bir
uyanıĢ, ölüme neden olabileceğinden Ģüpheli olsam da,
koĢucunun sinirlerini kesinlikle acı verici bir Ģekilde rahatsız
ederdi. Bu Ģokun ona ne ölçüde zarar vereceğini tahmin
edemiyordum ve lama'yı az çok acımasız bir deneyin nesnesi
yapmak istemiyordum. BaĢka nedenler de merakımı
gidermemi engelledi. Tibetliler beni bir leydi lama olarak
kabul etmiĢlerdi, sözde bir Budist olduğumu biliyorlardı ve
benim Buda'nın öğretisine iliĢkin felsefi anlayıĢım ile lamaist
Budizm arasındaki farkı tahmin edemiyorlardı. Yaygın Tibet
halkı, Budizm teriminin bir dizi mezhep ve görüĢü içerdiği
gerçeğini tamamen görmezden geliyor. Bu nedenle, dini
kılığımın bana getirdiği güven, saygı ve samimiyeti
yaĢayabilmek için Tibet geleneklerine, özellikle de dini
geleneklere yakın davranmak zorunda kaldım. Bu ciddi bir
engeldi ve çoğu zaman gözlemlerimi bilimsel ilgilerinin büyük
bir kısmından mahrum bıraktı, ancak Tibet'in maddi
topraklarından çok daha kıskançlıkla korunan karaya kabul
edilmek için ödemek zorunda olduğum kaçınılmaz bedeldi. Bu
sefer de, tam bir araĢtırma yapma arzumu bastırmak ve
alıĢılmadık yolcunun görüntüsüyle yetinmek zorunda kaldım.
ve çoğu zaman gözlemlerimi bilimsel ilgilerinin büyük bir
kısmından mahrum bıraktı, ancak Tibet'in maddi
topraklarından çok daha kıskançlıkla korunan yere kabul
edilmek için ödemem gereken kaçınılmaz bedeldi. Bu sefer de,
tam bir araĢtırma yapma arzumu bastırmak ve alıĢılmadık
yolcunun görüntüsüyle yetinmek zorunda kaldım. ve çoğu
zaman gözlemlerimi bilimsel ilgilerinin büyük bir kısmından
202 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
mahrum bıraktı, ancak Tibet'in maddi topraklarından çok daha
kıskançlıkla korunan yere kabul edilmek için ödemem gereken
kaçınılmaz bedeldi. Bu sefer de, tam bir araĢtırma yapma
arzumu bastırmak ve alıĢılmadık yolcunun görüntüsüyle
yetinmek zorunda kaldım.
O zamana kadar neredeyse bize ulaĢmıĢtı; Onun kusursuz
sakin, kayıtsız yüzünü ve bakıĢları uzayda yüksek bir yerde
bulunan görünmez, çok uzaktaki bir nesneye sabitlenmiĢ
faltaĢı gibi açılmıĢ gözlerini açıkça görebiliyordum. Adam
kaçmadı. Kendini yerden kaldırıyor gibiydi, sıçrayarak
ilerliyordu. Sanki bir topun esnekliğine sahipmiĢ ve ayakları
yere her değdiğinde geri tepmiĢ gibi görünüyordu. Adımları
bir sarkacın düzenliliğine sahipti. Her ikisi de oldukça yırtık
pırtık, her zamanki manastır cübbesi ve toga giyiyordu. Sol eli
toganın bir katını kavradı ve yarı yarıya örtünün altına
gizlendi. Sağda bir phurba (sihirli hançer) vardı. Sağ kolu
sanki bir çubuğa yaslanıyormuĢ gibi her adımda hafifçe
hareket ediyordu, sanki sivri ucu yerden çok yüksekte olan
phurba ona dokunmuĢ ve aslında bir destekmiĢ gibi.
Lama önümüzden geçerken hizmetkarlarım atlarından
indiler ve baĢlarını yere eğdiler, ama görünüĢe göre bizim
varlığımızdan habersiz kendi yoluna gitti.
Yolcuyu durdurma arzumu bastırarak yerel geleneklere
uymak için yeterince Ģey yaptığımı düĢündüm. Halihazırda
belli belirsiz piĢmanlık duymaya baĢladım ve her halükarda bu
iliĢkiyi biraz daha göreceğimi düĢündüm. Hizmetçilere hemen
canavarlarına binmelerini ve lama'yı takip etmelerini
emrettim. Zaten iyi bir mesafe kat etmiĢti; ama onu geçmeye
çalıĢmadan bu mesafenin artmasına izin vermedik ve hem
gözlüklerle hem de çıplak gözlerimizle oğlum ve ben sürekli
lung-gom-pa'ya baktık.
Yüzünü ayırt etmek artık mümkün değildi, ama yine de
yaylı adımlarının ĢaĢırtıcı düzenliliğini görebiliyorduk. Onu
iki mil kadar takip ettik ve sonra patikayı terk etti, dik bir
yokuĢu tırmandı ve bozkırın kenarındaki sıradağda gözden
kayboldu. Biniciler bu yolu takip edemediler ve gözlemlerimiz
sona erdi. Sadece geri dönüp yolculuğumuza devam edebildik.
PSĠKOLOJĠK SPORLAR 203
Lama'nın onu takip ettiğimizi fark edip etmediğini merak
ettim. Tabii ki, onun epey arkasında olmamıza rağmen, normal
durumdaki herhangi biri altı kiĢilik bir birliğin varlığından
haberdar olurdu. Ama dediğim gibi, gezgin trans halinde
gibiydi ve bu nedenle, sadece bizi görmemiĢ gibi yapıp,
meraklı bakıĢlarımızdan kaçmak için tepeye mi tırmandığını
yoksa gerçekten olduğunu bilmiyor muydu, anlayamadım.
takip ediliyordu ve sadece o yöne gitti çünkü bu onun
yoluydu.
Akciğer-gom-pa ile tanıĢtığımız dördüncü günün sabahı, bir
dizi dağınık dokpas1 kampının bulunduğu Thebgyai adlı
bölgeye ulaĢtık. Otlaklarına giden patikaya girerken bir lama
lung-gom-pa'ya nasıl yaklaĢtığımızı çobanlara anlatmayı ihmal
etmedim. ġimdi, adamlardan bazıları, biz onunla tanıĢmadan
önceki gün günbatımında sığırlarını toplarken yolcuyu
görmüĢlerdi. Bu bilgilerden kabaca bir hesap yaptım. Her gün
hayvanlarımızın her zamanki hızında seyahat ettiğimiz
yaklaĢık saat sayısını göz önünde bulundurarak - kamp
yapmak ve dinlenmek için harcadığımız zamanı bir kenara
bırakarak - Ģu sonuca vardım: Onunla tanıĢtığımız yere
ulaĢmak için, adam , dokpaĢların yanından geçtikten sonra,
bütün gece ve ertesi gün hiç durmadan ayak basmıĢ olmalı,
Arka arkaya yirmi dört saat yürümek, Tibet'in harika
yürüyüĢçüler olan dağlıları tarafından rekor sayılamaz. Lama
Yongden ve ben, Çin'den Lhasa'ya yolculuğumuz sırasında,
bazen hiçbir Ģekilde durmadan veya kendimizi yenilemeden
tam on dokuz saat boyunca yürüdük. Bu yürüyüĢlerden biri,
yüksek Deo geçidinin karda diz boyu geçilmesini içeriyordu.
Bununla birlikte, yavaĢ hızımız hiçbir Ģekilde kanatlarda
taĢınıyormuĢ gibi görünen akciğer-gom-pa'nın sıçrayan hızıyla
karĢılaĢtırılamazdı.
Ve ikincisi Thebgyai'den baĢlamamıĢtı. Nereden gelmiĢti
ve biz onu gözden kaybettiğimizde ne kadar ileri gidiyordu?
Ġkisi de benim için bir gizemdi. Dokpalar onun Tsang'dan
gelmiĢ olabileceğini düĢündüler.1Dokpaş,kelimenin tam anlamıyla
"yalnızlık adamları", çobanlar.hızlı akciğer-gom eğitimi için
kolejler olarak ün. Yine de onunla konuĢmamıĢlardı ve çeĢitli
204 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
yönlerden gelen izler Thebgyai bölgesinde birleĢiyor.
Bu uçsuz bucaksız yalnızlıklarda metodik araĢtırmalar
imkansızdı ya da tatmin edici bir sonuç elde etmenin kesinliği
olmadan birkaç ay araĢtırma gerektirebilirdi. Bunları
üstlenmek söz konusu bile olamazdı.
Az önce Tsang eyaletindeki manastırların çeviklik eğitimi
almalarıyla ünlü olduğundan bahsetmiĢtim. Aralarında en
önemlisinin -Shalu gompa- akciğer-gom-pas koĢucularının
eğitimini ve egzersizini üstlenmesine neden olan koĢulları
anlatan bir efsane vardır.
Bu efsanenin kahramanları iki önemli lamadır: Yungtön
Dorje Pal ve tarihçi Bustön. Ġlki, korkunç tanrıları zorlama
konusunda uzmanlaĢmıĢ güçlü bir sihirbaz olarak ünlüydü.
1284 dolaylarında doğduğu söylenir, Subhuti'nin (tarihsel
Buda'nın bir müridi) ardıĢık reenkarnasyonlarının yedincisi
olduğu söylenir ve reenkarnasyonları daha sonra Tashi Lamas
tarafından devam ettirilir, Ģimdiki on altıncı reenkarnasyondur.
Yungtön Dorje Pal, bir süre daha sonra Çin'de hüküm süren
Moğol hanedanının Ġmparatorunun sarayında yaĢadı.
Gurusunun, adı urwang Senge1 olan ve efsaneler ve oldukça
fantastik gelenekler dıĢında hiçbir Ģeyin bilinmediği görünen
mistik bir lama olduğu söylenir. Yungtön Dorje Pal, 92
yaĢında öldü.
Bustön, 1288'de Shigatze yakınlarındaki Tho phug'da
doğdu. Tarih üzerine birkaç kitap yazdı ve Sanskritçe'den
tercüme edilen Budist Kutsal Yazılarını Kahgyur adlı mevcut
koleksiyona yerleĢtirdi.
ġimdi sihirbaz Yungtön, Lord Shinjed 2'yi zorlamak için
ciddi bir dubthab yapmaya karar vermiĢti.1Yazıldığından Zur
2
dwang byampa sengge. Yazıldığından gsfiin
rje.
PSĠKOLOJĠK SPORLAR 205
Ölüm. Bu ayin her on iki yılda bir yapılmalıydı, yoksa tanrı
açlığını gidermek için her gün bir canlıyı öldürürdü.
Dublhab'ın etkisi, Shinjed'i Lama büyücünün kontrolü altına
almak ve ondan, on iki yıl boyunca insan katliamından
vazgeçeceğine dair yemini üzerine zorla bir söz almaktır.
Ayin sırasında ona bazı adaklar sunulur ve günlük ibadet,
kurtarmaya yemin ettiği hayatların yerine geçer.
Buston, Yungtön'ün niyetini duydu ve arkadaĢının
gerçekten korkunç tanrıyı zorlama gücüne sahip olup
olmadığını öğrenmek için, diğer üç bilgili lamayla birlikte
ikincisinin tapınağına gitti. Orada Shinjed'in Yungtön'ün
çağrısına çoktan cevap verdiğini gördü. Hikaye onun korkulu
formunun ―gökyüzü kadar büyük‖ olduğunu söylüyor.
Sihirbaz, lamalara, sevgi ve Ģefkatlerinin boyutunu
kanıtlamak için tam zamanında geldiklerini söyledi. Tanrıyı
insanlık uğruna zorladığını, Ģimdi yatıĢtırılabilmesi için onu
beslemenin gerekli olduğunu söyledi ve lamalardan birinin
kendisini kurban olarak sunmasını önerdi. Buston'ın üç
arkadaĢı çeĢitli bahanelerle daveti reddettiler ve aceleyle
ayrıldılar. Buston, Yungtön ile yalnız kaldı ve ayinin baĢarısı,
bir varlığın on iki yıl boyunca günlük olarak katledilmesini
önleyecek bir insan hayatının feda edilmesini gerçekten
gerektiriyorsa, Shinjed'in ardına kadar açık ağzına girmeye
hazır olduğunu ilan etti.
Bu cömert teklife sihirbaz, arkadaĢı hayatını feda etmeden
dubthabların amacını güvence altına alabileceğini söyledi.
Ancak, her on iki yılda bir öngörülen ayini yerine getirme
görevini kendisine ve soyundan gelen haleflerine emanet
edecekti. Sorumluluğu kabul eden Bustön, sihirli gücüyle
sayısız hayalet güvercin yarattı ve onları Shinjed'in ağzına
attı.
Dubthabs ayini gerçekleĢtiren lamalar. Tanrıçaları
kiĢileĢtiriyorlar ve bu yüzden saçlara uzun peruklar
takıyorlar.
Kham'dan bir naljorpa dedi ki
Lumo etkisine bir örnek: karda çıplak yaĢayan bir çileci (s.
216).
Tibetli bir münzevi. Bu adam zaten üç yılını karanlıkta
inzivada geçirdi ve Ģimdi Nepal'e hacca gidiyor. Tibet'e
döndüğünde, hayatının geri kalanını hiçbir ziyaretçi
almadan veya kimseyle konuĢmadan tamamen karanlıkta
meditasyon yapacaktır (s. 251).
.
PSĠKOLOJĠK SPORLAR 207
O zamandan beri, Shalu gompa'yı yöneten Lama Buston'ın
birbirini izleyen enkarnasyonları, yatıĢtırma töreninin
kutlamalarını sürdürdü. GörünüĢe göre, zaman geçtikçe
Shinjed bazı arkadaĢlar edindi, çünkü Shalu lamaları Ģimdi bu
vesileyle çağrılan birçok iblisten bahsediyor.
Bu iblisleri çeĢitli yerlerden toplamak için bir koĢucu
gereklidir. Bu koĢucunun adı Mahekeiang. Mahe adı Shinjed'in
bindiği bufalodan alınmıĢtır. Bu hayvanın korkusuz olduğu
söylenir ve bu nedenle kötü ruhları çağırmaya cüret eder. En
azından Shalu'da yapılan açıklama böyle.
Seçilen koĢucu alternatif olarak Nyang töd kyid phug'dan
bir keĢiĢ veya Samding'den bir keĢiĢ olabilir.
Mahekeiang rolünü oynamak isteyenler, yukarıda belirtilen
manastırlardan herhangi birinde bir ön eğitim alırlar. Eğitim,
üç yıl üç ay süren, tamamen karanlıkta katı bir inziva sırasında
uygulanan nefes egzersizlerinden oluĢur.
Bu alıĢtırmalar arasında, özellikle entelektüel tipte olmayan
birçok Tibetli çileci arasında en büyük lütuf aĢağıdaki
egzersizdir.
Öğrenci, geniĢ ve kalın bir minder üzerine bağdaĢ kurup
oturur. Sanki vücudunu havayla doldurmak istiyormuĢ gibi
yavaĢ ve uzun bir süre nefes alıyor. Sonra, nefesini tutarak,
ellerini kullanmadan bacak bacak üstüne atarak ayağa fırlar ve
yastığına geri düĢer, yine aynı pozisyonda kalır. Her uygulama
periyodunda bu egzersizi birkaç kez tekrarlar. Bazı lamalar bu
Ģekilde çok yükseğe zıplamayı baĢarır. Bazı kadınlar
kendilerini aynı Ģekilde eğitir.
Kolayca inanılabileceği gibi, bu alıĢtırmanın amacı
akrobatik atlama değildir. Tibetlilere göre, bu yöntemle
yıllarca kendi kendini eğitenlerin vücudu fazlasıyla hafifler;
neredeyse olmadan
2Û8 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
ağırlık. Bu adamlar, derler ki, arpanın sapını bükmeden bir
baĢak üzerinde oturabilir ya da bir tahıl yığınının üzerinde
hiçbirini değiĢtirmeden ayakta durabilirler. Aslında amaç
levitasyondur.
Merak uyandıran bir test geliĢtirildi ve bunu baĢarıyla geçen
öğrencinin yukarıda bahsedilen becerileri sergileyebileceğine
ya da en azından yeterliliğe yaklaĢabileceğine inanılıyor.
Yere derinliği adayın yüksekliğine eĢit olacak Ģekilde bir
çukur kazılır. Çukurun üzerine, zemin seviyesinden en yüksek
noktasına kadar olan yüksekliği yine adayınkine eĢit olan bir
tür kubbe inĢa edilmiĢtir. Kubbenin tepesinde küçük bir açıklık
bırakılmıĢtır. ġimdi, çukurun dibinde bağdaĢ kurup oturan
adam ile o açıklık arasındaki mesafe, vücudunun iki katı
kadardır. Örneğin, adamın yüksekliği 5 fit 5 inç ise, üst delik
çukurun tabanından 10 fit 10 inç olacaktır.
Test, tarif ettiğim eğitim egzersizleri sırasında olduğu gibi
bağdaĢ kurarak zıplamayı ve kubbenin tepesindeki küçük
açıklıktan dıĢarı çıkmayı içerir.
Khampas'ın bu baĢarının kendi ülkelerinde yapıldığını
söylediğini duydum, ancak böyle bir Ģeye kendim Ģahit
olmadım.
Yerinde topladığım bilgilere göre, ―Bufaloları Çağıran‖
(Makeketang) adayının baĢarısını kutlayan son test biraz farklı
bir Ģekilde gerçekleĢtirilir.
Üç yıl boyunca karanlıkta kaldıktan sonra, kendilerini sınavı
baĢarıyla geçebileceklerini düĢünen keĢiĢler, daha önce tarif
ettiğim mezar benzeri kulübelerden birine gömüldükleri
Shalu'ya giderler. Ama Shalu'da açıklık hücrenin yan
tarafındadır. Adayın çatıdan atlaması gerekmez. Yedi gün
kaldığı çukurdan çıkabilmesi için kendisine bir tabure bırakılır.
Hücrenin yan tarafındaki kare delikten sürünerek çıkması
gerekiyor. Bu deliğin boyutu, adayın elinin ikinci parmağı ile
baĢ parmağı arasındaki mesafe ile orantılı olarak hesaplanır.
BaĢarılı olan, Maheketang olmaya hak kazanır.
Ġnsanı yıllarca hareketsiz kalmaya zorlayan bir eğitimin,
kendine özgü bir çeviklik kazanmasıyla sonuçlanabileceğini
anlamak güç. Ancak bu, Shalu'nun özel eğitimidir ve baĢka
PSĠKAL SPOR20g
26
Bu tür baĢarılardan bahseden Padma bkak thang'de ve diğer çeĢitli
kancalarda tekrar tekrar bulunur. Tarz rkang mgyogs nga sgrubs, kang
gyog ngo dub olarak telaffuz edilir, "ayak hızında baĢarı".
2l216 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
lung-gom-pas ve pawos'unkiler tarafından yapılan serseriler,
istemsiz olarak transa giren ve görünürde belirli bir amaç
olmadan yürüyen medyumlara sahipti.
Entelektüel lamalar, uzun vadede lunggom uygulamalarının
ortaya çıkardığı fenomenlerin gerçekliğini inkar etmezler,
ancak bunlarla pek ilgilenmezler.
Tutumları bize eski bir hikayede Buda'ya atfedilenleri
hatırlatıyor.
Buda'nın bir zamanlar bazı müritleriyle birlikte seyahat
ettiği ve bir ormanın ortasındaki bir kulübede yapayalnız olan
bir deri bir kemik bir Yogin ile karĢılaĢtığı söylenir.
Üstat durdu ve adamın ne zamandan beri orada yaĢadığını,
kemer sıkma uyguladığını sordu. "Yirmi beĢ yıl," diye
yanıtladı Yogin. ―Peki bu kadar uzun ve zorlu bir çabayla nasıl
bir güç elde ettin? "diye sordu Buda. "Suyun üzerinde
yürüyerek bir nehri geçebilirim" diye yanıtladı çapacı gururla.
"Zavallı dostum 1" dedi Buda, acıyarak. ―Bu kadar önemsiz
bir sonuç için gerçekten bu kadar yıl mı harcadınız? Vapurcu
sizi küçük bir jeton karĢılığında karĢı kıyıya götürecek.‖
Karda Ateş Olmadan Isınma Sanatı
KıĢı karların ortasında, 11.000 ila 18.000 fit arasında
değiĢen bir yükseklikte, ince bir giysiye bürünerek, hatta çıplak
olarak bir mağarada geçirmek ve donmadan kurtulmak biraz
zor bir baĢarıdır. Yine de Tibetli keĢiĢlerin sayısı her yıl bu
çileden sağ salim geçiyor. Dayanıklılıkları, tümör oluĢturmak
için kazandıkları güce atfedilir.1
Tumo kelimesi ısı, sıcaklık anlamına gelir, ancak Tibet
dilinde sıradan ısı veya sıcaklığı ifade etmek için kullanılmaz.
Bu, mistik terminolojinin teknik bir terimidir ve bu gizemli
sıcaklığın etkileri, onu üretebilen çapaları ısıtmakla sınırlı
değildir.
1
Yazılı gtttmo.
Gizli bilginin Tibetli ustaları, çeĢitli tümör türlerini ayırt
eder: tuhaf vecdler sırasında kendiliğinden ortaya çıkan ve
yavaĢ yavaĢ mistiği ―tanrıların yumuĢak, sıcak mantosuna‖
katlayan ekzoterik tümör; münzevileri karlı tepelerde rahat
PSĠKOLOJĠK SPORLAR 217
ettiren ezoterik luma; ―sıcaklık‖ terimiyle ancak uzak ve
oldukça mecazi bir bağlantı olduğunu iddia edebilen mistik
tümör, çünkü bu dünyadaki ―cennetsel mutluluk‖ deneyimidir.
Gizli öğretide, tümör aynı zamanda üretici sıvıyı ısıtan ve
içindeki enerjiyi, Ġsa'nın küçük kanalları boyunca tüm vücutta
dolaĢana kadar harekete geçiren süptil ateĢtir.1
Batıl inançlar ve tuhaf fizyolojik fikirler, bu konuyla ilgili,
bir tanesini kısaca aktarmaya cüret edeceğim pek çok
olağanüstü hikayenin doğmasına katkıda bulundu.
Ünlü münzevi Reschungpa, bilgin olmak için can atıyordu,
üstadı Milarespa'yı, onun tavsiyesine karĢı çıkarak, Lhasa'daki
felsefi literatürü incelemesi için terk etti. Manevi babasının
kutsamasından yoksun olarak, iĢler onun için -en azından dini
bir bakıĢ açısından- kötü gitti. Zengin bir adam, genç lamanın
okült ilimleri öğrenmesi ve ustalığı konusunda oldukça
heveslendi ve onu evine bağlamak için ona tek çocuğunu eĢ
olarak verdi. Bu, Tsong Khapa reformundan önce, tüm
lamaların evlenmesine izin verildiği bir zamanda oldu. Kız,
babasının Reschungpa'ya olan hayranlığını en ufak bir Ģekilde
paylaĢmıyordu, ama babasına itaat etmek zorundaydı ve
intikam almak için zenginliğin cazibesine kapıldığına piĢman
olabilecek zavallı kocası için hayatı oldukça zorlaĢtırıyordu.
Kötü muameleye katlanmak konusundaki uysallığı,
karısının kalbini yumuĢatmadı. Onu bıçaklayacak kadar ileri
gitti. Ve lo ! yaradan kan yerine üretici sıvı aktı. Tümo
pratiğiyle - bana hikayeyi mutlak bir Ģekilde anlatan lama
böyle dedi.
1
Aynı anda damar, arter ve sinir anlamına gelen yazılı rtsa.inanç -
Reschungpa'nın bedeni yaĢam tohumlarıyla dolmuĢtu.
Tibetlilere hakkını vermek için, baĢka bir lamanın hikayeyle
alay ettiğini ve onu böyle açıkladığını eklemeliyim. Gerçekte,
tümör uygulamaları yoluyla kiĢi vücudunu psiĢik yaratımlara
izin veren üretici güçle doldurabilir, ancak bu süptil, görünmez
enerjidir (tüylüler) ve kaba maddi madde değildir.
Bununla birlikte, mistik çevrelerde bile, sadece birkaçı, bu
çeĢitli tümör türlerini tam olarak tanırken, karlı vahĢi doğada
keĢiĢleri ısıtan ve canlı tutan tümörün harika etkileri her Tibetli
2l218 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
tarafından bilinir. Bu gizemli ısının üretildiği sürecin hepsine
eĢit derecede aĢina olduğu sonucu çıkmaz. Aksine. Onu
öğreten lamalar tarafından gizli tutulur ve kulaktan dolma veya
okuma yoluyla elde edilen bilgilerin, kendisi de bir usta olan
bir usta tarafından kiĢisel olarak öğretilmedikçe ve
eğitilmedikçe pratik bir sonucu olmadığını beyan etmekten geri
durmazlar.
Ayrıca, yalnızca eğitimi üstlenmeye hak kazananlar bunun
meyvesini almayı umabilirler. Gerekli olan en önemli nitelikler
Ģunlardır: solunumla bağlantılı çeĢitli uygulamalarda
halihazırda beceri sahibi olmak; düĢüncelerin görselleĢtirildiği
transa kadar mükemmel bir zihin konsantrasyonuna sahip
olmak; ve uygun angkur'u, onu verme gücüne sahip bir
lamadan almıĢ olmak.
tümörBaĢlatma 1'den önce uzun bir deneme süresi vardır.
Diğer nesnelerin yanı sıra, denetimli serbestliğin adayların
sağlamlığını test etmeyi amaçladığını düĢünüyorum. Tümo
yöntemine olan güvenim ne kadar büyük olursa olsun, insanlar
tarafından güvenli bir Ģekilde uygulanıp
uygulanamayacağından hala Ģüpheliyim.
1
Ya da daha doğrusu ve tam anlamıyla "güçlendirme" angkur: mürĢit
tarafından müritine özel bir gücün iletildiği ayin.
zayıf anayasa. Bununla birlikte, muhtemelen, tümo'nun
öğretmenleri, akıllıca, küstah müritlere zarar verebilecek ve
kendi itibarlarını düĢürebilecek baĢarısızlıklardan kaçınmaya
çalıĢıyorlar.
Beni ―güçlendiren‖ saygıdeğer lama, acil isteklerime boyun
eğip deneme süremi kısaltırken sadece benden kurtulmak mı
istedi bilmiyorum. Bana sadece ıssız bir yere gitmemi, orada
buzlu bir dağ deresinde yıkanmamı ve sonra bedenimi
kurutmadan ya da kıyafetlerimi giymeden geceyi hareketsiz bir
Ģekilde meditasyon yaparak geçirmemi söyledi. "KıĢ henüz
baĢlamamıĢtı, ancak yerin yaklaĢık 10.000 fit yüksekliğindeki
seviyesi geceyi oldukça soğuk hale getirdi ve üĢütmediğim için
çok gurur duydum.
Daha sonra, Kuzey Tibet'te Rakshi yakınlarında Mekong
Nehri'ni geçerken bu sefer istemsizce ayağımı kaybettiğimde
PSĠKOLOJĠK SPORLAR 219
aynı türden baĢka bir banyo yaptım. Kıyıya vardığımda birkaç
dakika içinde kıyafetlerim üzerimde dondu. ...yedeğim yoktu.
Sert bir iklimin neden olduğu kazalara sıklıkla maruz kalan
Tibetlilerin, kendilerini soğuktan koruyan bir yönteme sahip
oldukları rahatlıkla anlaĢılabilir.
Bir kez baĢlatıldığında, tüm kürk veya yünlü giysilerden
vazgeçmeli ve ısınmak için asla ateĢe yaklaĢmamalıdır.
Ustasının yakın gözetimi altında çalıĢtığı kısa bir süreden
sonra, acemi, tepelerin üzerinde yer alan çok uzak, kesinlikle
ıssız bir yere çekilmek zorundadır. Tibet'te ―yukarı‖, genellikle
10.000 fitin oldukça üzerindeki bir irtifa anlamına gelir. Tüm
öğretmen ve ustalara göre, eğitim egzersizlerini asla bir evin
içinde veya yerleĢim yerlerinin yakınında uygulamamalıdır.
Duman ve kokulardan kaynaklanan kötü havanın çeĢitli gizli
nedenlerle birlikte öğrencinin baĢarısını engellediğine ve hatta
ona zarar verebileceğine inanırlar. Uygun bir Ģekilde
yerleĢtikten sonra, mürit lamasından baĢka onu ziyaret
edebilecek kimseyi görmemelidir.
ara sıra veya kimin inzivaya uzun aralıklarla tamir edebilir.
Acemi kiĢi eğitimine her gün Ģafaktan önce baĢlamalı ve
tümörle ilgili özel egzersizi gün doğumundan önce bitirmelidir,
çünkü kural olarak o sırada Ģu veya bu meditasyonu yapmak
zorundadır. Uygulama açıkta yapılmalı, çıplak veya tek bir
pamuklu giysi içinde olmalıdır.
Yeni baĢlayanlar, varsa hasır bir hasıra veya bir parça sert
çul veya tahta bir tabureye oturabilirler. Daha ileri düzeydeki
öğrenciler, çıplak zeminde ve daha da yüksek bir yeterlilik
derecesinde, donmuĢ bir göletin veya derenin karında veya
buzunda otururlar. Antrenmandan önce kahvaltı yapmamalı,
hatta herhangi bir Ģey, özellikle de herhangi bir sıcak içecek
içmemelidirler.
Ġki duruĢa izin verilir. Olağan meditasyon duruĢu bağdaĢ
kurarak ya da Batı tarzında oturarak, her bir el karĢılık gelen
dizine yerleĢtirilir, baĢparmak, iĢaret parmağı ve küçük parmak
uzatılır ve orta ve dördüncü parmaklar avuç içi altında bükülür.
Önce burun deliklerindeki havanın geçiĢini temizlemeyi
amaçlayan çeĢitli solunum tatbikatları yapılır.
220 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
Sonra gurur, öfke, nefret, açgözlülük, tembellik, aptallık
ritmik nefes verme ile zihinsel olarak reddedilir. Aziz
varlıklardan gelen tüm kutsamalar, Buda'nın ruhu, beĢ bilgelik,
dünyada iyi ve yüce olan her Ģey nefesle çekilirken çekilir ve
özümlenir.
ġimdi, bir süreliğine kendini bestelemek, tüm kaygıları ve
düĢünceleri bir kenara bırakır. Tamamen sakinleĢtikten sonra,
insan vücudunda göbek hizasında altın bir nilüferin var
olduğunu hayal eder. GüneĢ gibi parlayan bu nilüferde, hece
koçu duruyor. Ram'ın üstünde ma hecesi vardır. Annemden,
Dorjee Naljorma (diĢil bir tanrı) sorunları.
―Tohum‖ adı verilen bu mistik heceler, salt yazılı karakterler
veya Ģeylerin sembolik temsilleri olarak değil, dimdik duran ve
hareket gücüyle donatılmıĢ canlı varlıklar olarak görülmelidir.
Örneğin koç ateĢin mistik adı değil, ateĢin tohumudur.
Hindular bu ―tohum formüllerinin‖ (bija mantraları) doğru
telaffuzuna büyük önem verirler. Güçlerinin yaratıcı olduğuna
inandıkları seste yattığını düĢünürler. Bazı Tibetli mistikler,
koçun doğru telaffuz edildiğinin ateĢ üretebileceği konusunda
hemfikirdir, ancak bu mistik heceler Tibet'te genellikle rotmtZ
olarak değil, daha çok elementlerin, tanrıların, vb. temsilleri
olarak kullanılır. zihinsel hale getirmek, o kelimenin öznel
görüntüsünü kullanmak,
Dorjee Naljorma'nın ma hecesinden çıktığını hayal eder
etmez, onunla özdeĢleĢmek gerekir.
KiĢi ilah ―olduğunda‖, göbeğe yerleĢtirilen A harfini ve
baĢının üstündeki Ha 1 harfini hayal eder.
YavaĢ, derin nefesler körük görevi görür ve için için yanan
bir ateĢi uyandırır, küçük bir topun boyutu ve Ģekli.2 Bu ateĢ
A'da bulunur. Her ilham, göbek hizasında karına nüfuz eden
bir rüzgar nefesi hissi yaratır ve alevlerin gücünü arttırmak.3
Ardından, her derin ilhamı nefesin tutulması izler. YavaĢ
yavaĢ nefesi tutmak için harcanan zaman daha da artar.
Ġnsanın düĢünceleri, vücudun ortasında yükselen uma
damarı boyunca yükselen ateĢin uyanıĢını takip etmeye devam
eder.
1
Tibet alfabesinin bir harfi.
PSĠKOLOJĠK SPORLAR 221
2
Tibet'teki gerçek benzetme, "keçi gübresinin boyutu ve Ģekli" dir. 3
Diğer tümör alıĢtırmalarında, yağ damlalarının Ha'dan sızıp, onu beslemek
için A'daki ateĢe düĢtüğü hayal edilmelidir.
Tibetliler, çeĢitli yoga psiĢik eğitimlerinde önemli bir rol
oynayan üç mistik uadi'yi (arterler, damarlar) Hindistan'dan
ödünç aldılar. Tibetçe'de nadiler tsas olarak adlandırılır ve
sırasıyla roma kyangma ve uma olarak adlandırılır.
Bu sözde "arterler", kan içeren gerçek arterler değil, psiĢik
enerji akımlarını dağıtan son derece ince sinirler olmalıdır. Az
önce bahsedilen üç tsa en önemlileridir, ancak sayısız diğerleri
vardır.
Ancak aydınlanmıĢ mistikler, Ġsa sistemini herhangi bir
fiziksel gerçeklikten yoksun olarak görürler. Onların görüĢüne
göre bu sadece sembolik imgelerdir.
AlıĢtırmalar on aĢamada devam eder, ancak aralarında bir
duraklama olmadığını anlamak gerekir. Farklı öznel vizyonlar
ve bunlara eĢlik eden duyumlar, bir dizi tedrici değiĢiklik
içinde birbirini takip eder. Ġnhalasyonlar, nefesin tutulması ve
ekspirasyonlar ritmik olarak devam eder ve mistik bir formül
sürekli olarak tekrarlanır. Zihin mükemmel bir Ģekilde
konsantre olmalı ve ateĢin görüntüsüne ve bunun ardından
gelen sıcaklık hissine "doğrultulmalıdır".
On aĢama kısaca Ģu Ģekilde açıklanabilir:
1. Merkezi arter uma, en ince iplik veya saç kadar ince,
ancak yükselen alevle dolu ve nefesin ürettiği hava akımıyla
kesiĢtiği hayal edilir ve öznel olarak görülür.
2. Arterin boyutu arttı ve küçük parmak kadar büyüdü.
3. Artmaya devam ediyor ve bir kol büyüklüğünde
görünüyor.
4. Arter tüm vücudu doldurur, daha doğrusu vücut tsa'nın
kendisi, alev alev yanan ateĢ ve havayla dolu bir tür tüp haline
gelmiĢtir.
5. Bedensel form algılanmayı bırakır. Her ölçünün ötesinde
geniĢleyen atardamar tüm dünyayı yutar ve naljorpa kendini bir
ateĢ okyanusunun parlayan dalgaları arasında fırtına tarafından
yenilmiĢ bir alev gibi hisseder.
Zihni henüz çok uzun süreli meditasyon alıĢkanlığı
222 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
kazanmamıĢ olan yeni baĢlayanlar, bu beĢ aĢamadan daha hızlı
geçerler; bunlar, derin tefekküre dalmıĢ, birinden diğerine
yavaĢ yavaĢ ilerleyen daha ileri düzeydeki öğrencilere göre
daha hızlı geçerler. Ancak, en hızlıları bile beĢinci aĢamaya
ulaĢmak için yaklaĢık bir saat sürer.
ġimdi öznel vizyonlar kendilerini ters sırada tekrar eder,
6. Fırtınalı rüzgar diniyor, ateĢli dalgalar alçalıyor ve daha
az çalkalanıyor, alev alev yanan okyanus daralıyor ve beden
tarafından emiliyor.
7. Kol boyutuna küçülen atardamar, içine konan ateĢle
yeniden görülüyor.
8. Arter küçük parmağın boyutuna küçülür.
9. Bir saç kadar ince olur.
ile. Tamamen yok olur: AteĢ, tüm biçimlerin, tüm
temsillerin yanı sıra algılanmayı da tamamen bırakır. Herhangi
bir nesnenin tüm fikirleri de aynı Ģekilde yok olur. Akıl, bilenin
ve algılanan nesnenin ikiliğinin artık var olmadığı büyük
―BoĢluğa‖ dalar.
Bu, naljorpa'nın ruhsal ve psiĢik geliĢimine göre, az çok
derin ve az çok uzun süreli bir transtır.
Egzersiz, son beĢ aĢamada olsun veya olmasın, gün içinde
veya soğuk algınlığı olduğunda tekrarlanabilir. Ama eğitim,
doğrusunu söylemek gerekirse, Ģafaktan önceki erken
uygulama sırasında yapılır.
Milarespa, Lachi Kang'ın bir mağarasında (Everest Dağı
yakınında) beklenmedik bir Ģekilde karla çevrilince Ġt'e
baĢvurmuĢ ve bir sonraki bahara kadar orada kalmak zorunda
kalmıĢ olabilir. Macerasını, bir kısmı aĢağıda serbestçe
tercüme edilen bir Ģiirin konusu haline getirdi.
Dünya hayatından tiksinti
Lachi Kang'ın yamaçlarında yalnızlığı aradım. Gökler ve yer bir konsey
toplamıĢ, Bana haberci olarak fırtınayı gönderdi Güney kara bulutlarıyla
iliĢkili havadar ve sulu elementler. GüneĢi ve ayı hapsettiler, Küçük
yıldızları gökten üflediler ve büyükleri siste örttüler. Sonra dokuz gün
dokuz gece durmadan kar yağdı, En büyük pullar yün kadar iriydi, KuĢlar
gibi uçarak indiler.
Küçükler bezelye ve hardal tanesi büyüklüğündeydi, Yuvarlanarak,
yuvarlanarak aĢağı indiler.
Kar yağıĢının büyüklüğü tüm ifadelerin ötesindeydi, Yukarıda buzul
PSĠKOLOJĠK SPORLAR 223
sıralarının tepesini kapladı, AĢağıda, tepelerine kadar ormanın ağaçlarını
gömdü. Kara tepeler badanalı görünüyordu.
Don dalgalı gölleri düzleĢtirdi
Ve mavi eğlenceli nehirler buzun altına gizlendi.
Dağlar ve vadiler düzlenmiĢti ve bir ovaya benziyordu. Köylerde erkekler
esirdi, Evcil hayvanlar kıtlığa uğradı, KuĢlar ve vahĢi hayvanlar oruç tuttu,
Fareler ve sıçanlar bir hazine gibi toprağın altına mühürlendi Bu musibet
zamanında.
Kar, kıĢ fırtınası ve ince pamuklu giysim beyaz dağda birbirleriyle savaĢtı.
Üzerime yağan kar, eriyip bir dereye dönüĢtü,
Kükreyen patlama, ateĢli sıcaklığı çevreleyen ince pamuklu cübbeye
çarparak kırıldı.
SavaĢçının ölüm kalım mücadelesi orada görülebilirdi Ve ben, zaferi
kazandıktan sonra, münzeviler için tümo'nun büyük erdemini gösteren bir
dönüm noktası bıraktım.
27
Bu ifadeyi Tibetli münzevilerden de duydum.
28
Chos Drug bsdus pahi zin bris'den Narota'ya atfedilen ―Altı doktrinin
incelemesi‖.
29
Öneri ve otomatik telkin terimlerinin bana ait olduğunu söylememe
gerek yok. Tibetli, ―zihin gücü tarafından öldürüldü‖ sözlerini kullandı;
"kendi hayal gücüyle" kendini öldürür.
PSĠKOLOJĠK SPORLAR 227
Nefesin inhalasyonları, tutulmaları ve ekspirasyonları,
önceden lumo pratiğinde iyi eğitim almıĢ kiĢiler tarafından
öngörülen sırayla mekanik olarak gerçekleĢtirilir. AteĢin
serapında zihnin konsantrasyonunu veya tefekküre eĢlik
etmesi gereken mistik formülün tekrarını bozmazlar. Bu ileri
düzey öğrencilerin, yangının artan yoğunluğunu görmek için
herhangi bir hayal gücü çabası göstermelerine gerek yoktur.
Onlarda ise süreç, edindikleri alıĢkanlık sonucunda
kendiliğinden devam eder ve hoĢ bir sıcaklık hissi yavaĢ yavaĢ
tüm vücuda yayılır ki bu uygulamanın amacı budur.
Bazen bir tür sınav tüm öğrencilerin eğitimini tamamlar.
Soğuk bir kıĢ gecesinde, sınava muzaffer bir Ģekilde
dayanabileceklerini düĢünenler, bir nehir veya göl kıyısına
götürülür. Bölgedeki tüm akarsular donarsa, buzda bir delik
açılır. Sert bir rüzgar esen mehtaplı bir gece seçilir. KıĢ
aylarında Tibet'te bu tür geceler nadir değildir.
Neofitler yerde bağdaĢ kurup çıplak otururlar. ÇarĢaflar
buzlu suya batırılır, herkes bunlardan birine sarılır ve onu
vücudunda kurutması gerekir. ÇarĢaf kurur kurumaz tekrar
suya batırılır ve eskisi gibi kurutulmak üzere aceminin
vücuduna konur. Gün ağarıncaya kadar operasyon bu Ģekilde
devam eder. Daha sonra en çok yaprağı kurutan yarıĢmanın
galibi olarak kabul edilir.
Bazılarının bir gecede kırk yaprak kadar kuruduğu
söylenir. Belki de abartıya çok fazla yer verilmeli, ya da
belki de bazı durumlarda neredeyse sembolik olacak kadar
küçülmüĢ olan sayfaların boyutuna dikkat edilmelidir. Yine
de, bazılarının büyük bir Ģal büyüklüğünde birkaç parça
kumaĢı kuruttuğunu gördüm.
Eski kurala göre, beyaz pamuklu eteği giymeye hak
kazanan gerçek bir respa olmak için en az üç çarĢaf kurumuĢ
olmalı, yani tümörde yeterlilik niĢanı. Ancak günümüzde bu
kuralın sıkı bir Ģekilde gözetilip gözetilmediğinden
Ģüpheliyim.
yemekHer mevsimde ve her yükseklikte pamuklu bir elbise
giyen kimse demektir. Yine de Tibet'te pamuklu cübbelerinin
altına sıcak giysiler giyen respalar eksik değil. Ya tam
228 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
30
Yazılı Ri khrod.
® Spelled rgyab rihi palavra, mdun rihi mlsho.
254 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
31
Dhammapada'yı karĢılaĢtırın: ―Bilgili adam kibiri ciddiyetle
uzaklaĢtırdığında, o, bilge kiĢi, bilgeliğin teraslı zirvelerine tırmanarak
aptallara tepeden bakar. Üzüntüden uzak, kederli kalabalığa, bir dağda
duranın ovada duranlara baktığı gibi bakar.‖ Dhammapada, Pali dilinde
Budist kanonik Kutsal Yazılarına ait bir eserdir.
32
Genel olarak, Tibet'in Ģu anki formülüne göre, kalıcı bir egonun
yokluğunun idrakini burada anlamak gerekir: ―KiĢi benlikten yoksundur;
her Ģey benlikten yoksundur.'‖
27O TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
Bir lamanın, ―Kısa Yol‖da usta olan bir üstadın görevinin
bir ―açıklığı‖ denetlemek olduğunu söylediğini duydum.
Acemiyi, Ģimdiki zihninin bir parçası olan ve kökeni zaman
gecesinde kaybolan ardıĢık yaĢamlar sırasında geliĢtirilen
inançlardan, fikirlerden, edinilmiĢ alıĢkanlıklardan ve
doğuĢtan gelen eğilimlerden kurtulmaya teĢvik etmelidir.
Öte yandan, mürit, müritini, vazgeçtikleri kadar temelsiz
ve mantıksız olan yeni inançları, fikirleri ve alıĢkanlıkları
kabul etmeye karĢı tetikte olması konusunda uyarmalıdır.
―Kısa Yol‖daki disiplin, bir Ģeyleri hayal etmekten
kaçınmaktır. Tefekküre dayalı meditasyonda hayal gücü
reçete edildiğinde, bu bilinçli algılar veya duyumlar
yaratımıyla, onlar da hayal gücüne dayansalar da gerçek
olarak kabul ettiğimiz algıların ve duyumların yanıltıcı
doğasını göstermektir; tek fark, onların durumunda yaratılıĢın
bilinçsizce gerçekleĢtirilmesidir.
Tibet reformcusu Tsong Khapa, meditasyonu "araç" olarak
tanımlar.33tüm yaratıcı düĢünceleri tohumlarıyla birlikte
reddetmesini sağlamak.‖
ġimdiki "hayali düĢüncelerin" bu kökünden sökülmesi ve
gelecekte hayali fikirlerin ortaya çıkmaması için
"tohumlarının" yakılması, az önce bahsettiğim "temizliği"
oluĢturan Ģeydir.
Ġki alıĢtırma özellikle mistik yolun ustaları tarafından
reçete edilir.
Birincisi, zihnin iĢleyiĢini durdurmaya çalıĢmadan büyük
bir dikkatle gözlemlemektir.
Sakin bir yerde oturan mürit, düĢüncelerini bilinçli olarak
baĢka bir yere yöneltmekten mümkün olduğunca kaçınır.
33
Yazarın kullandığı kelime, "kaynak", "köken" anlamına gelen
khungs'dur. Alıntı The Lamp of the Way adlı eserden alınmıĢtır. Benzer
bir tanım Patanjali'nin Yoga sutralarında bulunur.
MĠSTĠK TEORĠLER VE MANEVĠ EĞĠTĠMĠ 2?Ikesin bir yön.
Fikirlerin, hatıraların, arzuların vb. kendiliğinden ortaya
çıkıĢını iĢaretler ve yenilerinin yerini alarak zihnin karanlık
girintilerine nasıl battıklarını düĢünür.
Ayrıca, gözleri kapalıyken ortaya çıkan ve görünüĢte
herhangi bir düĢünce veya duyumla bağlantısı olmayan öznel
imgeyi de izler: insanlar, hayvanlar, manzaralar, hareket eden
kalabalıklar, vb.
Bu alıĢtırma sırasında, gördüğü manzara hakkında
düĢünmekten kaçınır, dönen, itiĢip kakıĢan, savaĢan ve geçip
giden sürekli, hızlı, akan düĢünce ve zihinsel imge akıĢına
pasif bir Ģekilde bakar.
Öğrencinin, o zamana kadar seyirci niteliğini koruduğu
sağlam temelini gevĢettiğinde, bu uygulamanın meyvesini
toplamak üzere olduğu söylenir. O da -böylece anlamalı-
çalkantılı sahnede bir aktör. ġimdiki iç gözlemi, tüm eylemleri
ve düĢünceleri ve benliği olarak adlandırdığı tüm bunların
toplamı, bir an için bir araya gelen, ayrılan, patlayan ve
yeniden oluĢan sonsuz miktarda balondan oluĢan bir
girdaptaki geçici baloncuklardır. , baĢ döndürücü bir ritmi
takip ederek.
Ġkinci alıĢtırma, kiĢinin zihnini tek bir nesne üzerinde
yoğunlaĢtırması için zihnin dolaĢımını durdurmaya yöneliktir.
Mükemmel bir zihin konsantrasyonu geliĢtirme eğiliminde
olan eğitim, genellikle ayrım gözetmeksizin tüm öğrenciler
için gerekli kabul edilir. Zihnin etkinliğini gözlemlemeye
gelince, sadece en entelektüel öğrencilere tavsiye edilir.
Zihni ―tek yönlülük‖ için eğitmek tüm Budist mezheplerde
uygulanmaktadır.
Güney Budist ülkelerinde - Seylan, Siam, Burma - kasinas
adı verilen, çeĢitli renklerde kil disklerden veya suyla kaplı
yuvarlak bir yüzeyden veya bir ekrandan bakan bir ateĢten
oluĢan bir aygıt
272 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
34
260. sayfaya bakın.
35
Örnek olarak, tohum bitkinin rgyu'sudur. Toprak ve içinde bulunan çeĢitli
maddeler, su, hava, güneĢ, tohumu eken bahçıvan, vb. rkyen'dir (gyu ve
kyen olarak telaffuz edilir).
TIBET2'DEKĠ PSĠKĠK OLGULAR 93
Uzak nedenler genellikle onların ―torunları‖ tarafından
temsil edilir.36Bu "soylar", geçmiĢte yapılmıĢ bedensel veya
zihinsel eylemlerin etkileri olarak var olan, ancak Ģimdiki
eylemi yapanın kendisi tarafından zorunlu olarak yapılmayan
mevcut koĢullardır.
Dolayısıyla, aĢağıda bir fenomenin doğrudan nedeni olarak
düĢüncelerin konsantrasyonundan bahsedildiğinde, Ģunu
unutmamak gerekir: ilk olarak, Tibet mistiklerine göre bu
yoğunlaĢma kendiliğinden değil, belirlidir; ve ikinci olarak, bu
doğrudan görünen nedenin yanı sıra, arka planda, fenomeni
meydana getirmek için eĢit derecede gerekli olan bir dizi
ikincil neden vardır.
Tibetlilerin düĢündüğü gibi, psiĢik eğitimin sırrı, doğası
gereği bu konuda en yetenekli insanlarınkini bile fazlasıyla
aĢan bir zihin konsantrasyon gücü geliĢtirmekte yatar.
Mistik ustalar, bu tür bir zihin konsantrasyonu vasıtasıyla,
farklı Ģekillerde kullanılabilen enerji dalgalarının üretildiğini
onaylarlar. "Dalga" terimi benimdir. Bunu açıklığa
kavuĢturmak için ve ayrıca, okuyucunun göreceği gibi, Tibet
mistikleri gerçekten bazı "akımlar" veya "kuvvet dalgaları"
anlamına geldiği için kullanıyorum. Ancak, sadece shugs veya
tsal derler;37yani ―enerji‖. Bu enerjinin, her fiziksel veya
zihinsel eylem gerçekleĢtiğinde üretildiğine inanırlar.—Budist
sınıflandırmasına göre zihnin, konuĢmanın ve bedenin
eylemi.—PsiĢik fenomenlerin üretimi, gücün gücüne bağlıdır.
bu enerji ve yönlendirildiği yön.
1. Bu dalgalar bir nesneyi Ģarj edebilir. Daha sonra bizim
elektrik akümülatörlerimize benzeyen bir Ģey haline gelir.
36
Tibet kulelerinde. Örnek olarak : Tereyağı veya peynirde süt bulunur;
tohum, ağaçta ondan doğmuĢtur. Tibetliler bu illüstrasyonları özgürce
kullanırlar.
37
Yazılı risal.
294 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
ve içinde depolanan enerjiyi bir Ģekilde geri verebilir. Örneğin,
dokunan kiĢinin canlılığını artıracak, ona cesaret verecek vb.
Tibet'te bu teoriye dayanan ve faydalı sonuçları hedefleyen
uygulamalar mevcuttur. Pek çok lama güç ve sağlık vermesi,
kazaları, kötü ruhları, hırsızları, kurĢunları vb. uzak tutması
gereken haplar, kutsal su, düğümlü eĢarplar, kağıt veya kumaĢ
üzerine basılmıĢ tılsımlar hazırlar.
Lama, onu sağlıklı etkilerle doldurmak için önce uygun bir
diyetle kendini arındırmalı, sonra da güçlendirmeyi amaçladığı
nesne üzerinde düĢüncelerini yoğunlaĢtırmalı. Bu hazırlık için
bazen birkaç hafta veya ay gerekli kabul edilir. Ancak, söz
konusu olan sadece tılsımlı eĢarplar olduğunda, bunlar
genellikle birkaç dakika içinde düğümlenir ve kutlanır.
2. Bir nesneye iletilen enerji, ona bir tür yaĢam akıtır. Bu
cansız nesne, yaratıcısının emriyle hareket edebilir ve belirli
eylemleri gerçekleĢtirebilir.
Ngagspaların bu uygulamalara baĢvurdukları, zayiattan
sorumlu olduklarına dair herhangi bir Ģüphe uyandırmadan
yaraladıkları veya öldürdükleri söyleniyor.
ĠĢte büyücünün nasıl ilerlediğine dair bir örnek.
Canlandırılacak nesneyi -diyelim birisini öldürmeye yönelik
bir bıçak diyelim- yanına alarak ngagspa, birkaç aydan fazla
sürebilecek bir süre boyunca kendini inzivaya çeker. Bu süre
boyunca oturur, düĢüncelerini önündeki bıçağa odaklar ve
cansız nesneye, ölümü planlanan kiĢiyi öldürme isteğini
aktarmaya çalıĢır.
Ngagspa'nın zihin konsantrasyonuyla bağlantılı olarak
genellikle çeĢitli ayinler yapılır. Bunlar, ikincisinin üretebildiği
ve bıçağa aktarabildiği enerjiye katkıda bulunmayı amaçlar.
Büyücüden daha güçlü olduğu düĢünülen varlıklar ya onunla
isteyerek iĢbirliği yapmaya ya da enerjilerini silaha akıtmaya
zorlanırlar.
Bu ―varlıklar‖ genellikle Ģeytani türdendir, ancak cinayetin
doğru bir eylem olarak kabul edilmesi durumunda,38birçok
38
Ling Kralı Gesar tarafından zararlı varlıkların öldürülmesi veya
Tibet'te Budizm öncesi Ģamanizmi yeniden kurmayı amaçlayan Kral
TIBET'TE PSĠĢik OLGU 295
39
Budizm'in beĢiği olan Hindistan, Tibetlilerin ―Kutsal Toprakları‖dır.
40
Buda'nın önde gelen bir kiĢisel öğrencisi.
41
Yazıldığından mos gtis yod na, khyi so hod hphrung.
302 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
Bir kez daha görüyoruz ki, tüm fenomenler hakkındaki Tibet
teorileri her zaman özünde aynıdır. Hepsi zihnin gücüne
dayanır ve bu, dünyayı bizim gördüğümüz Ģekliyle yalnızca
öznel bir vizyon olarak gören insanlar için mantıklıdır.
Tüm ulusların hikayelerinde çok sayıda sihirbaz tarafından
sergilenen iradeyle görünmez olma gücü, sonunda Tibet
okültistleri tarafından zihinsel faaliyetin kesilmesine atfedilir.
Gerçekten, Tibet efsaneleri bize görünmezliğe neden olan
maddi düzenlerden bahseder. Bunların arasında pek çok
hikayede görünen dip shing var. Garip bir karganın yuvasında
sakladığı muhteĢem ağaçtır. En küçük parçası, onu tutan veya
yakınına yerleĢtirildiği insana, hayvana veya nesneye tam
görünmezlik sağlar. Ancak büyük naljorpalar ve dubchenlerin
kendilerini görünmez kılmak için sihirli bir malzemeye sahip
olmaları gerekmez.
Anlayabildiğim kadarıyla, psiĢik eğitimdeki ustalar, bu
dahiyi din dıĢı ile aynı Ģekilde görmüyorlar. Onlara göre
mesele, kendi kendini kandırmak değil, etrafını saran
canlılarda herhangi bir duygu uyandırmamaya özen
göstermektir. Bu sayede kiĢinin mevcudiyeti algılanmaz ya da
daha az derecede, gözlerinden geçenler tarafından pek fark
edilmez; insan zihninde herhangi bir yansımayı
heyecanlandırmaz ve hafızasında herhangi bir izlenim
bırakmaz.
Bu konuda bana yapılan açıklamalar kabaca Ģu Ģekilde
özetlenebilir.
Ġnsan, yüksek bir ses çıkararak ve birçok el hareketi
yaparak, insanlarla ve nesnelerle itiĢip kakıĢarak yürüdüğünde,
birçok insanda birçok duyum uyandırır. Bu duyumları
hissedenlerde dikkat çekilir ve dikkat onlara neden olana
yönlendirilir. Tersine, kimse kimseye dokunmadan sessizce
ilerlerse, pek az duyum uyandırır; bunlar canlı değiller, onları
deneyimleyenlerde sadece hafif bir dikkat uyandırıyorlar ve
sonuç olarak çok az fark ediliyorlar.
Ancak insan ne kadar hareketsiz ve sessiz olursa olsun,
zihnin çalıĢması onu üretenin her tarafına yayılan bir enerji
üretir ve bu enerji onunla temasa geçenler tarafından çeĢitli
TIBET'TE PSĠĢik OLGU 303
1
Yazıldığından grong hjug.
308 TIBET'TE BÜYÜ VE GĠZEM
bir tulpa'nın gönüllü veya bilinçsizce yaratılmıĢ fenomeni ve
görünümleri,44ya benzer ya da yaratıcısından farklı.
Aslında, Hint ya da Tibet hikayelerinde anlatıldığı gibi
çeviri bir masal olarak kabul edilebilirken, tulpaların
yaratılması araĢtırmaya değer görünüyor.
Tibetlilerin tanımladığı Ģekliyle hayaletler veİSpiritüalist
seanslar sırasında meydana geldiği söylenen hayaletlere
benzemediğini gördüm.
Tibet'te, bu fenomenlerin tanıkları, onları üretmeye veya
onları ürettiği bilinen bir ortamla tanıĢmaya özellikle davet
edilmedi. Sonuç olarak, zihinleri hazır değildir ve görünümleri
görmeye niyetli değildir. Ne Ģirketin elini koyduğu bir masa,
ne trans halinde bir medyum, ne de onun kapatıldığı karanlık
bir dolap var. Karanlık gerekli değildir, güneĢ ve açık hava
hayaletleri uzak tutmaz.
Daha önce de söylediğim gibi, bazı görünüĢler, ya
Xidam'ın görselleĢtirilmesiyle ilgili önceki bölümde anlatılana
benzeyen uzun bir süreçle ya da uzman ustalar söz konusu
olduğunda, anında ya da neredeyse anında yaratılıyor.
Diğer durumlarda, görünüĢe göre fenomenin yazarı onu
bilinçsizce yaratır ve baĢkaları tarafından görülen görünümün
en ufak bir farkında bile değildir.
Bu tür görselleĢtirme veya düĢünce formu yaratma ile
bağlantılı olarak, kendim tanık olduğum birkaç olguyu
anlatabilirim.
1. Hizmetimde olan genç bir Tibetli ailesini görmeye gitti.
Ona üç haftalık izin vermiĢtim, bundan sonra yiyecek alacak,
yükleri tepelerde taĢımak için hamallar tutacak ve kervanla
geri dönecekti.
Büyük ihtimalle adam adamlarıyla iyi vakit geçirdi. Aradan
2 ay geçmesine rağmen hala dönmedi. Beni kesinlikle terk
ettiğini düĢündüm.
Sonra onu bir gece rüyamda gördüm. Bana alıĢılmadık bir
Ģekilde giyinmiĢ, yabancı Ģekilli bir güneĢ Ģapkası takmıĢ
olarak geldi. Hiç böyle bir Ģapka takmamıĢtı.
44
tulpa,sprulpa yazıldığından. "sihirli, aldatıcı yaratımlar."
TIBET'TE PSĠĢik OLGU 309