You are on page 1of 8

Kültürel Diplomasi ve Yumuşak Güç Kullanımı Bağlamında Türkiye’nin Bosna

Hersek, Kosova ve Sırbistan’la İlişkileri

Dr. Öğr. Üyesi Zefir Ademi


Ardahan Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi/Din Sosyolojisi Anabilim Dalı

Özet
Türkiye gerek tarihi gerekse coğrafi yakınlığı ve sosyo-kültürel bağları nedeniyle Balkan
bölgesine yakın ilgi göstermiştir. Bosna Hersek ve Kosova’da yaşanan savaşlar Türkiye’nin bu
ülkelerle daha çok ilgilenmesine ve çözüm odaklı politikalar üretmesine sebep olmuştur.
Sırbistan’ın bu savaşlarda failin olması, bölge ülkeler arasında en gelişmiş ekonomilerden
birine sahip olması ve Türkiye ile ortak tarih paylaşması onu dış siyaset açısından önemli
kılmıştır. Bu süreçte üretilen dış politikanın en önemli enstrümanları kültürel diplomasi ve
yumuşak güç teorilerin ürünü olan Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajans Başkanlığı (TİKA) ve
Yunus Emre Enstitüsü (YEE) gibi kurumlar olmuştur. Söz konusu kurumlar eğitim, tarım, sanat,
edebiyat, sağlık, arkeoloji gibi farklı alanlarda Türkiye’nin konumunu güçlendiren projeler
gerçekleştirmişlerdir. Bu çalışma kültürel diplomasi ve yumuşak güç kullanımı bağlamında
Türkiye’nin son 20 yılda Bosna Hersek, Kosova ve Sırbistan gibi Balkan ülkelere yönelik ürettiği
politika tahlil edilmiş ve bu kapsamda bu politikanın uygulayıcısı konumundaki YEE ve TİKA’nın
faaliyetleri ve Türkiye’nin söz konusu ülkelerle ilişkilerine etkileri incelenmiştir. Parçalardan
bütünlüğe ulaşma olarak bilinen tüme varım yöntemi kullanan bu çalışma verilere ulaşma
sürecinde içerik analizi tekniği kullanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Yumuşak güç, Kültür diplomasisi, Türkiye, Balkanlar.

1
Turkey's Relations with Bosnia and Herzegovina, Kosovo and Serbia in the Context
of Cultural Diplomacy and Use of Soft Power

Dr. Zefir Ademi


Ardahan University/Faculty of Theology/Department Sociology of Religion

Abstract
Turkey has shown close interest in the Balkan region due to its historical,
geographical proximity and socio-cultural ties. The wars in Bosnia and Herzegovina and Kosovo
have caused Turkey to pay more attention to these countries and to produce solution-
oriented policies. The fact that Serbia was a perpetrator in these wars, has one of the most
developed economies among the countries in the region and shares a common history with
Turkey made it important in terms of foreign policy. The most important instruments of the
foreign policy produced in this process have been institutions such as the Turkish Cooperation
and Coordination Agency (TIKA) and Yunus Emre Institute (YEE), which are the products of
cultural diplomacy and soft power theories. These institutions have carried out projects that
have strengthened Turkey's position in different fields such as education, agriculture, art,
literature, health and archaeology. This study analyzes Turkey's policy towards Balkan
countries such as Bosnia and Herzegovina, Kosovo and Serbia in the last 20 years in the context
of cultural diplomacy and soft use. In this context, the activities of YEE and TIKA, which are the
implementers of this policy, and their effects on Turkey's relations with these countries are
analyzed. This study, which uses the deductive method known as reaching the whole from the
part, has used the content analysis method in the process of reaching the data.

Keywords: Soft power, Cultural diplomacy, Turkiye, Balkans.

2
Giriş
Türkiye gerek tarihi gerekse coğrafi yakınlığı ve sosyo-kültürel bağları nedeniyle Balkan
bölgesine yakın ilgi göstermiştir. Bosna Hersek ve Kosova’da yaşanan savaşlar Türkiye’nin bu
ülkelerle daha çok ilgilenmesine ve çözüm odaklı politikalar üretmesine sebep olmuştur.
Sırbistan’ın bu savaşlarda failin olması, bölge ülkeler arasında en gelişmiş ekonomilerden
birine sahip olması ve Türkiye ile ortak tarihi paylaşması onu dış siyaset süreci açısından önemli
kılmıştır. Bu süreçte üretilen dış politikanın en önemli enstrümanları kültürel diplomasi ve
yumuşak güç teorilerin ürünü olan Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajans Başkanlığı (TİKA) ve
Yunus Emre Enstitüsü (YEE) gibi kurumlar olmuştur. Söz konusu kurumlar eğitim, tarım, sanat,
edebiyat, sağlık, arkeoloji gibi farklı alanlarda Türkiye’nin konumunu güçlendiren projeler
gerçekleştirmişlerdir. Bu çalışmada, kültürel diplomasi ve yumuşak güç kullanımı bağlamında
Türkiye’nin son 20 yılda Bosna Hersek, Kosova ve Sırbistan gibi Balkan ülkelere yönelik ürettiği
politika tahlil edilmiş ve bu kapsamda üretilen politikanın uygulayıcısı konumundaki YEE ve
TİKA’nın faaliyetleri ve Türkiye’nin söz konusu ülkelerle ilişkilerine etkileri incelenmiştir.

1. Kültürel Diplomasi ve Yumuşak Güç Kavramları


Kültürel diplomasi ve yumuşak güç kuramları bu çalışmanın kavramsal çerçevesini
oluşturmaktadır. Dolayısıyla ilk olarak bu iki kavramın anlamı üzerinde durulacaktır. Kültürel
diplomasi genel anlamda sanat, bilim, eğitim, teknik gibi kültürel öğelerin ülkelerin itibarını
arttırmak ve ortaklıklar kurmak amacıyla söz konusu öğelerin sunumu olarak bilinmektedir.
Tarihsel olarak geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. Hediye verme ve alma en eski kültürel
diplomasi örneği olarak kabul edilmektedir. İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth’in Sultan Murat’a
1590’da hediye ettiği içinde küçük bir org olan müzikli saat ile Başkan Obama’nın Kraliçe
Elizabeth’e 2009 yılında hediye ettiği ipod birer kültürel diplomasi uygulamasıdır.
Yumuşak güç genel olarak, başkalarının isteğini kendi isteğin doğrultusunda
yönlendirerek arzu edilen sonuçların alınması yeteneği şeklinde bilinmektedir. Zorlamadan
ziyade cazibe yoluyla istenileni edinme kabiliyeti olan yumuşak güç, başkalarını kendi izinden
gitmeye ikna ederek ya da istenilen davranışı üreten normları ve kurumları kabul etmelerini
sağlayarak olur. Başkalarının nezdinde kendi gücünü meşru kılabilen ve kendi çıkarlarına
uyumlu şekilde başkalarını sınırlamaya teşvik eden uluslararası kuruluşlar kurabilen bir devlet,
pahalı geleneksel ekonomik ve askeri kaynaklarına gerek duymadan ikna ve cazibe yolunu
kullanarak istediği sonucu elde edebilmektedir.

1.1. Kültürel Diplomasi Kuramı


Kültürel diplomasi kuramını açıklamak için kısaca kültür ve sonra da diplomasi
kavramlarını ele almak faydalı olacaktır. Kültür, Latince ‘cultura’ kelimesinden gelen ve
tarlalara ve çiftlik hayvanlarına verilen bakım anlamında kullanılırken zaman içinde metaforik
bir dönüşüm geçirerek, zekanın formasyonu, eğitimi anlamında 18. Yüzyıl itibariyle
kullanılmaya başlanmıştır. Türk Dil Kurumu, Büyük Türkçe Sözlük, kültür sözcüğünü, “Tarihsel,
toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları
yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine
egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars, ekin şeklinde tanımlamaktadır.

3
Kültür diplomasisi kelime öbeğinin ikinci kavramı olan diplomasi, “müzakereler yoluyla
uluslararası ilişkilerin yönetimi; bu ilişkilerin büyükelçiler ve elçiler tarafından ayarlanması ve
yönetilmesi yöntemi; diplomatın iş veya sanatı” şeklinde tanımlanmıştır. Başka bir tanıma göre
ise diplomasi “dış politika ya da uluslararası politikanın devlet yetkilileri arasında görüşmeler
yapılarak yürütülmesi sürecinde bir hükümetin belli konulardaki kanı ve görüşlerini doğrudan
doğruya öteki devletlerin karar vericilerine iletmesi” olarak tanımlamıştır.
Bu iki kavramdan doğan kültürel diplomasi hakkında çeşitli tanımlar bulunmaktadır.
Temelde tanımlarda iki tür vurgu mevcuttur. Birinci grup tanımda kültürel diplomasinin
ortaklık kurmak için değişime dayalı bir yönelimi olduğu vurgulamaktadır. İkinci grup tanımda
ise kültürel diplomasinin ulusların kendi kültürel öğelerini bir iletişim kanalı olarak kullanarak
kendilerini tanıtmalarına odaklanmaktadır. ABD merkezli Kültürel Diplomasi Enstitüsü,
kültürel diplomasiyi, “ilişkileri güçlendirmek, sosyo-kültürel işbirliğini sağlamak, ulusal çıkarları
geliştirmek ve benzeri amaçlar için kültürün ya da kimliğin düşünceler, değerler, gelenekler ve
diğer yönlerinin değişimine dayalı etkinlikler bütünü” olarak tanımlamıştır. Almanya merkezli
Kültürel Diplomasi Enstitüsü tarafından hazırlanan Kültürel Diplomasi Sözlüğü içinde terim,
“ülkelerin kendi kültürel ve politik değerlerini dünyaya tanıtmaları” şeklinde
tanımlanmaktadır. Bu tanımlardaki ortak nokta kültürel diplomasinin temel amacının kültürel
öğeler aracılıyla ulusların birbirlerini tanımasını sağlamak ve bu sayede kurulabilecek işbirliği
ve ortaklıklarla barışa katkı yaratabilmek olduğu şeklindedir.

1.2. Yumuşak Güç Kuramı


Yumuşak güç veya ‘soft power’ kuramın temel özelliği bir aktör arzu ettiği sonuçları
elde etmek adına insanları ve diğer aktörleri zorlamak yerine, kendi isteklerinin onlar
tarafından da istenmesini sağlayabilir. Otoriter ülkelerin liderleri zor kullanmayı tercih ederken
demokrasilerdeki politikacılar ikna etme ve kendine çekmeye dayalı yöntemlere öncelik
tanımaktadırlar. Yumuşak güç, günümüz demokratik politikalarının esas unsurudur. Çekici bir
karakter olarak tercihlerini kabul ettirme becerisi, kültür, politik değerler ve kurumlar, meşru
görülen ya da ahlaki otoritesi olan politikalar gibi soyut değerlerle ilişkilidir.
İş dünyasında, zeki yöneticiler liderliğin, sadece emir vermekten ibaret olmadığını,
örnek teşkil ederek diğerlerinin onun istediğini yapmalarını sağlamayı gerektirdiğini
bilmektedirler. Emirler çerçevesinde büyük bir organizasyonu yönetmek güç bir durumdur.
Aynı zamanda başkalarının yöneten kişinin değerlerine ortak olmalarını sağlamak
gerekmektedir. Bu bağlamda gelişmiş devletler diğer ülkeleri askeri güç kullanmadan kendi
çıkarları doğrultusunda yönlendirmek amacıyla farklı kurumlar oluşturmuştur. Örneğin
Almanya’da Alman Uluslararası İşbirliği Topluluğu (Deutsche Gesellschaft für Internationale
Zusammenarbeit-GIZ), Rusya’da Yabancı Bölgelerarası ve Kültürel İlişkiler Dairesi Başkanlığı ve
Amerika’da ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı Başkanlığı (U.S. Agency for International
Development-USAID), Türkiye’de TİKA, YEE ve Kızılay’ı, bu kurumlara örnek olarak
gösterebiliriz. Çalışmanın devamında Balkanlarda yoğun bir şekilde faaliyet gösteren Türk
İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) ve Yunus Emre Enstitüsü (YEE) hakkında muhatasar bir
biçimde bahsedilecektir.

4
1.2.1. TİKA ve YEE
TİKA ve YEE de Türkiye’nin kamu diplomasisi araçları ve Türkiye’nin yumuşak gücünü
oluşturan kurumlarıdır. Türkiye için çeşitli açılardan önem teşkil eden Balkanlarda TİKA ve YEE,
bölgede Türkiye’nin görünürlüğünü arttıran proje ve faaliyetler yürütmektedir. Türkiye’nin ve
Türk değerlerinin doğrudan tanınmasını, Türkiye hakkındaki yanlış algı ve bilgilerin
giderilmesini sağlamaya çalışmaktadırlar. Bu doğrultuda YEE bölgede kültür ve eğitim
alanındaki faaliyet ve projeleriyle hizmet vermektedir. Böylelikle Türkiye ve Balkan ülkeleri
arasındaki kültürel etkileşimin artmasına katkıda bulunmaktadır.
TİKA tarım ve hayvancılık, sağlık, eğitim, idari ve sivil altyapı alanlarında faaliyet ve
projeler yürütmektedir. TİKA’nın karşılık beklemeden Balkan ülkelerinin kalkınmasına katkı
sağlayan proje ve faaliyetleri bölge ülkelerinin istikrarının korunması açısından önem arz
etmektedir. Yunus Emre enstitüsü ise daha çok Türkçe kursları, Türkoloji bölümlerine destek,
Türk sineması veya Türk mutfağı gibi dil öğretimi ve kültür tanıtımı ile ilgili faaliyetleri
gerçekleştirmektedir. Ayrıca TİKA ve YEE, Türkiye’de 15 Temmuz 2016’da gerçekleşen darbe
girişimi ve bu eylemi gerçekleştiren Fettullahçı Terör Örgütü (FETÖ)/Paralel Devlet Yapılanması
(PDY) hakkında Balkan ülke ve halklarını bilinçlendirmeye yönelik etkinlikler
gerçekleştirmektedir.

2. Türkiye’nin Balkan Ülkeleriyle İkili İlişkileri


Türkiye’nin coğrafi açıdan bir Balkan ülkesi olmasının yanı sıra bölgede yaşayan Türk ve
Müslüman topluluklar ve bölge halklarıyla tarihsel ve kültürel bağların mevcut olması
nedeniyle bölgede yaşanan anlaşmazlıklar Türkiye’yi de etkileyebilmektedir. Nitekim bölge
ülkelerinin krizlerden uzak barış ve işbirliği içerisinde olması Türkiye için önem teşkil
etmektedir. Bu doğrultuda Türkiye, Balkanların geleceği için en önemli faydanın yine Balkan
ülkeleri tarafından sağlanabileceği düşüncesine sahiptir. Bu nedenle Balkanlarda işbirliğinin
sağlanması konusunda duyarlılık göstermektedir.
1996 yılında Sofya’da kurulan GDAÜ(Güney Doğu Avrupa İşbirliği Süreci), bölge ülkeleri
arasında siyasetten ekonomiye birçok alanda işbirliğinin ve demokratik kurumların
arttırılmasını, yasa dışı faaliyetlerle mücadeleyi ve insani boyutların geliştirilmesini
amaçlamaktadır. Türkiye’nin etkin bir şekilde rol aldığı ve Türkiye’nin önerisiyle kurulan GDAÜ’
nün üyeleri Arnavutluk, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Karadağ, Kosova, Makedonya,
Moldova, Romanya, Sırbistan, Slovenya ve Yunanistan’dır. Balkanların ortak iradesini ve
tutumunu ortaya koyan GDAÜ, tek Balkan işbirliği forumu olmakla birlikte AB dâhil olmak
üzere uluslararası alanda kabul görmektedir. Gerek ele alınacak materyalin çokluğu gerekse
sunumlarda zamanın kısıtlı olması nedeniyle araştırmamızın evreni Bosna Hersek, Kosova ve
Sırbistan gibi ülkelerle sınırlandırılmıştır.

2.1. Türkiye-Bosna Hersek İkili İlişkileri


Bosna-Hersek’te 1995 yılında imzalanan Dayton Anlaşması ülkede siyasi dengenin
kurulmasını sağlamıştır. Türkiye, ülkede kalıcı istikrar ve barışın sağlanmasını, ülkenin
kalkınmasını ve yapılanmasını desteklemiştir. Balkanlarda barış ve istikrarın kalıcılığını isteyen
Türkiye, Bosna-Hersek’in gerek ülkesel bütünlüğünü gerekse Avrupa bütünleşmesini

5
desteklemektedir. Bu doğrultuda Türk liderler, Bosna-Hersek’e verdiği desteği her fırsatta dile
getirmektedir. Ayrıca Türkiye var olan sorunları çözmek amacıyla, Türkiye-Bosna Hersek-
Sırbistan ve Türkiye-Bosna Hersek-Hırvatistan üçlü mekanizmaları kurmuştur. Söz konusu üçlü
mekanizmaların ve gelişen ikili ilişkilerin ekonomik ilişkilere de olumlu bir şekilde yansıyacağını
ifade etmiştir. İki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesi ve işbirliği imkânlarının artması
adına adımlar atılmıştır. 1995 yılında Türkiye Bosna-Hersek İş Konseyi kurulmuş ve 2003 yılında
Serbest Ticaret Anlaşması yürürlüğe girmiştir.
Bunların dışında TİKA ve YEE gibi kurumların yaptıkları faaliyetler iki ülkenin arasındaki
ilişkileri ilerletmektedir. TİKA’nın yaptığı faaliyetlerinden bazıları şunlardır:
- Bosna-Hersek’teki Cazin Cemaluddin Ef. Çauşeviç Medresesi’ne fizik, kimya ve
biyoloji laboratuvarları açılmış ve laboratuvarlar için gerekli malzemeler temin
edilmiştir.
- TİKA ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün işbirliği çerçevesinde Bosna-Hersek’te Türk
polisleri tarafından terörle mücadele, radikalleşme süreci ve bu süreçte yaşananları
önleme gibi birçok konuda eğitim verilmiştir.
- TİKA, İkinci Dünya Savaşı’nda hasar görmüş (Türkiye’de bilinen adıyla Sokullu
Mehmet Paşa Köprüsü) Bosna-Hersek’teki Drina Köprüsü’nde daha önceki
restorasyonlarda yapılan hataların düzeltilmesini üstlenmiştir.
Genelde kültür ve dil alanlarda çalışmalar yürüten YEE’nün Bosna Hersek’te yürüttüğü
faaliyetlerinden bazıları şunlardır:
- 2014 yılında YEE Bosna Hersek’te Ebru Sergisi ve Ney Dinletisi, Modern ve Klasik
‘Hat, Tezhip ve Minyatür’ Sergisi düzenlemiştir.
- YEE Bosna Hersek’in birçok şehirde Türkçe kurslarını organize etmekte ve
Saraybosna, ZenicaDoboj, Hersek-Neretva, Una-Sana ve Bosansko-Posavinski
kantonlarında 6. ve 12. sınıflar arasındaki öğrencilere seçmeli ders olarak
verilmesini sağlamıştır.
- Türkoloji projesi çerçevesinde Saraybosna Üniversitesinde her açıdan destek
sağlamaktadır. Yaz okulu döneminde bu bölümde okuyan öğrencileri Türkiye’ye
getirmektedir. Türkiye’de bulundukları şehirlerin ve civar bölgelerin tarihi ve
turistik bölgelerine gerçekleştirilen gezilerle Türk kültürü tanıtılmaktadır.

2.2. Türkiye-Kosova İkili İlişkileri


Türkiye, 2008 yılında bağımsızlığını ilan eden Kosova’yı ertesi günü tanımıştır. 1999
yılından Kosova’nın bağımsızlığına kadar Türkiye’nin Eşgüdüm Bürosu ülkede
çalışmalar yapmıştır. Türkiye’nin Kosova’yı tanımasının ardından ise söz konusu büro
Büyükelçilik düzeyine yükseltilmiştir. 2015 yılının Eylül ayında ise Türk
Başkonsolosluğu’nun ülkede faaliyete başlamasıyla Türkiye ülkede Başkonsolosluk
açan ilk ülke olmuştur. Türkiye ve Kosova kökleri tarihten gelen dostluk bağları
zemininde ilişkilerini sürdürmektedir. Türkiye ve Kosova arasında ekonomik ve ticari
ilişkilerin derinleştirilmesi ve bu doğrultuda Kosova’nın kalkınması adına projeler
yürütülmesi için 2008 yılında Türkiye-Kosova İş Konseyi kurulmuştur. İki ülke arasında

6
işbirliği köprüsü işlevini gören TİKA’nın Kosova’da yaptığı faaliyetlerinden bazıları
şunlardır:
- Balkan ülkelerinin ekonomik kalkınmasına da destek olan TİKA, bu çerçevede
halkın ihtiyacını karşılamak adına tarım ve hayvancılık alanında destek vermektedir.
Kosova’da halkın ihtiyacını karşılamayan üretim kapasitesini arttırmak adına 40 çiftçiye
tarım makinesi desteği sağlanmıştır. Bunun dışında kırsal kesimlerde büyük baş ve
küçük baş hayvanlar çiftçilere dağıtılmıştır.
- Son zamanlarda ahududu yetiştiriciliği yaygınlaşan Kosova’da, bu ürünün
depolanması amacıyla TİKA soğuk hava depoları dağıtmıştır.
- Ayrıca 15. ve 16. yüzyıllarda Kosova’nın Etnik ve Dini Yapısı Semineri
gerçekleştirilmiştir.
- Farklı okullarda eksik olan bilgisayar labaratuvarı malzemesi ve diğer okul
ekipmanları sağlanmıştır.
- Kosova’nın sağlık uçağı ve hastane gibi bazı sağlık kurumlarına tıbbi malzeme
sağlamıştır.
TİKA’nın dışında Kosova’da faaliyet gösteren YEE’nün gerçekleştirdiği faaliyetlerden
bazıları şunlardır:
- YYE Prizren, Priştine, İpek gibi şehirlerde Türkçe kursları açmıştır ve tüm
ihtiyaçlarını karşılamaktadır.
- Priştine Üniversitesinde Türkoloji bölümünü gerek öğretim elemanlarla gerekse
eğitim materyali veya Türkiye’de gerçekleşen gezilerle desteklemektedir.
- Günümüzde gereken önemin verilmediği ve hatırlanmamaya başlayan geleneksel
el sanatları, aslında Türk kültürünün ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktadır. Enstitü,
söz konusu sanatların gelecek nesillere aktarılmasını ve yeniden canlandırılmasını
hedeflemektedir. Kosova’da telkâri, ahşap oymacılığa ek olarak iğne oyası ve keçe
işçiliği kursları da açılmıştır.

2.3. Türkiye-Sırbistan İkili İlişkileri


Sırbistan, Balkanlarda altı farklı ülkede Sırp azınlığa sahip olması dolayısıyla
bölgedeki istikrar ve barışın sağlanması ve sürekliliği açısından kilit bir ülke
konumundadır. Sırbistan’ın Türkiye’nin Batı Avrupa güzergâhının merkezinde yer
alması Batı Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşları açısından önem teşkil etmektedir.
Dolayısıyla Balkanlarda istikrarın ve barışın sürekliliğini isteyen Türkiye için Sırbistan
kilit ülke konumuna sahip olmaktadır. Türkiye ve Sırbistan arasındaki ilişkilerin
gelişmesi adına birçok faaliyetler yürütülmektedir. 2002 yılında kurulan Türk-Sırp İş
Konseyi, iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin gelişmesi için aracı bir
mekanizma olmuştur. Konsey 2009 yılındaki toplantısında, söz konusu iki ülke arasında
özellikle otomotiv, tekstil, gıda, teknoloji, turizm ve demir-çelik endüstrilerinde yatırım
ve işbirliği olanakları olduğunu belirtmiştir. TİKA’nın Sırbistan’da yapmış olduğu
faaliyetlerin bazıları aşağıda verilmiştir:

7
- Sırbistan’da bir ilköğretim okulunun tadilatı yapılmış ve bilgisayar temini
sağlanmıştır. Sırbistan’da Sancak Bölge’lerinde bulunan bir devlet hastanesine tıbbi
ekipman temin edilmiştir.
- Sırbistan’da arıcılığa yeni başlayacak veya başlamış olan kişilere Türkiye’den
alanında uzman kişiler tarafından eğitim düzenlenmiştir. Ayrıca 60 kişiye arılı kovan
desteği yapılmıştır. 2017 yılında Sırbistan’daki arıcıların yetiştirilmesine dair
yapılan söz konusu çalışmalar devam etmiştir.
- TİKA Sırbistan’da yine Emniyet Genel Müdürlüğü’yle işbirliği çerçevesinde Göçmen
Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti konusunda eğitim programı düzenlemiştir.
Bunların dışında YEE Sırbistan’da şu faaliyetleri gerçekleştirmiştir:
- 2015 yılında YEE Sırbistan’da Sırp Dilinde Türkçe Kökenli Kelimeler Sempozyumu
gerçekleştirilmiştir. Sırbistan’da YEE’nin başkent Belgrad’ın merkezi konumunda
yer alması ise ayrıca avantaj sağlamaktadır.
- Belgrad’daki kültür merkezi 2015 yılında açılmış olmasına rağmen ülke halkının
enstitüye yoğun bir ilgisi mevcuttur. Belgrad’da Halk Bankası’nın açılmasının
ardından enstitü bankanın personeline de Türkçe eğitimi vermeye başlamıştır.
- Enstitüde Türkçe eğitim gören birçok öğrencinin Türkiye’de veya Sırbistan’da
Türkiye ile bağlantılı bir iş bulmayı istediğini belirttiklerini aktarmıştır. Sırbistan’da
Türk dizilerinin gençlerin yanı sıra orta yaş aralığındaki Sırpların da Türkçe ’ye
dolayısıyla enstitüye yönelmesini sağladığını vurgulamıştır.
- Ayrıca YEE Boşnakların çoğunlukta olduğu Yeni Pazar şehrinde Türkçe kursu
açmıştır.

Sonuç
Türkiye son dönemde dış politikasında dönüşüm gerçekleşmiştir. Türkiye çok
boyutlu ve çok taraflı, proaktif ve komşuların tehdit olarak algılanmadığı bir dış politika
izlemeye başlamıştır. Dış politikada Türkiye’nin yumuşak gücünü arttıran merkez ülke
söylemi ve dış yardımlar aracılığıyla Türkiye’nin çekiciliği dünya kamuoyu nezdinde
arttırılmaya çalışılmıştır. Türkiye’nin komşularla yakın ve sağlıklı ilişkiler kurma
politikası kuşkusuz Balkanlar için de geçerli olmuştur. Türkiye, Balkan ülkeleriyle
ekonomiden siyasete pek çok alanda işbirliğine önem vermektedir.
Türkiye’nin Balkan ülkeleriyle kültürel bağlarını canlandıran ve yumuşak gücünü
kuvvetlendiren TİKA ve YEE de Türkiye’nin bölgede aktif bir rol oynamasına olanak
sağlamaktadır. Türkiye, Balkanlarda geçmişte yaşanan anlaşmazlıklara odaklanmaktan
ziyade bugünün sorunlarını çözmeye yönelik bir yaklaşım benimsemektedir. Türkiye,
Balkan ülkeleri arasında uzlaşmanın sahip olunan ortak değerler temelinde
sağlanabileceğini vurgulamaktadır. Ayrıca Türkiye, Balkanlarda bölgesel yeniden
bütünleşmeyi ve Avrupa-Atlantik kurumlarıyla entegrasyonu teşvik eden politikalar
izlemektedir. Türkiye, Avrupa-Atlantik kurumlarıyla entegrasyonun bölgenin barış ve
istikrarına katkıda bulunacağı gibi bölgeye ekonomik fayda sağlayacağını da
düşünmektedir.

You might also like