You are on page 1of 5

TARİH DERSİ TYT-AYT KAVRAM ÖDEVİ

BİTİNYA: İzmit, Bolu, Bursa, Kastamonu ve Zonguldak illerinin bulunduğu bölgeye bir
zamanlar verilmiş isimdir. Osmanlı Devleti bu bölgede kurulmuş ve Osmanlı'dan önce
burada Bitinya adı verilen bir krallık var olmuştur.
SİTE: Şehir devleti
NOM: Antik Mısır’da kentlere verilen isim
POLİS: Eski Yunanistan'da bir şehir veya şehir devleti. Kelimenin bir diğer anlamı ise böyle bir
şehrin vatandaşlar topluluğu idi.
SATRAP: İl yöneticisi, vali
RACALIK:
ANAL (YILLIK): Hitit hükümdarlarının tanrılarına hesap vermek amacıyla yazdıkları yıllıklardır.
PANKUŞ MECLİSİ: Hitilerde olan bir kuruldur.
SİGİLOGRAFYA: Tarihi mühürleri inceleyen bilim dalı
PALEOGRAFYA: Eski yazı çeşitlerini inceleyen bilim dalı
MESKUKAT: Basılmış madeni paraları inceleyen bilim dalı
EPİGRAFYA: Anıtlar üzerinde yazıları inceler
ONOMATOLOJİ: İsim bilgisi
ANAKRONİZM: birbirinden farklı çağları birbirine karıştırma anlamına gelmektedir.
CARBON 14 METODU: Radyokarbon tarihlendirme ya da karbon-14 tarihlendirme olarak
adlandırılmaktadır. Arkeolojik kazılarda bulunan eserlerin içerisindeki radyoaktif 14C
( radyokarbon) izotopun yoğunluğu ya da radyoaktivitesi ölçülerek söz edilen eserin yaşını
bulmak için kullanılan bir yöntemdir.
URUKAGİNA: Urukagina MÖ 24. yüzyılda hüküm sürmüş Lagaş şehir devleti kralıdır.
ZİGGURAT: Antik Mezopotamya vadisinde ve İran'da terası bulunan piramitlere benzeyen
tapınak kulesidir.
POLİTEİST: çok tanrıcı
HADARİ; toplulukları yerleşik hayata geçen ve yerleşik hayatın gerektirdiği bir şekilde yaşayan
kişiler için kullanılmaktadır.
BEDEVİ: Çölde çadırda yaşayan göçebe
MEVALİ: Osmanlı Devleti'nde görev yapan yüksek dereceli ilim adamları. Özgür bırakılmış
köleler.
FİCAR SAVAŞLARI: İslam'dan önce bazı Arap kabileleri arasında haram aylarında çıkan
savaşlardır.
HİLFU’L FUDÜL: Araplar arasında süregelen anarşi ortamında güvenliğin sağlanması,
zayıfların korunması, zulmün önlenmesi için toplumda sözü geçen ve iyi niyetli kişilerin
önderliğinde kurulan ve İslam Peygamberi Muhammed'in de üye olduğu cemiyettir.
TEOKRATİK: Dini otorite organlarının siyasi otorite organları yerine devlet idaresini elde
tuttuğu devlet biçimidir.
MONARŞİ: bir hükümdarın devlet başkanı olduğu bir yönetim biçimidir.
MEŞRUTİ: hükümdarın yetkilerinin anayasa ve halk oyuyla seçilen meclis tarafından
kısıtlandığı yönetim biçimi.
OTOKRASİ: bir devlet üzerinde mutlak gücün bir kişinin ellerinde yoğunlaştığı bir yönetim
sistemidir.
OLİGARŞİ: siyasal gücün birkaç kişiden oluşan küçük bir grubun elinde bulunduğu yönetim
biçimi.
KURULTAY: Altay budunlarında politik ve askeri kararların alındığı meclise verilen addır.
KUT: Devlet idaresinde güç, yaratıcılık ve yetki bakımından sahip olunan üstün güç.
İKİLİ TEŞKİLAT: ülkenin doğu-batı veya sağ-sol olarak ikiye ayrılıp yönetilmesidir.
İKİLİ POLİTİKA: ülkenin doğu-batı veya sağ-sol olarak ikiye ayrılıp yönetilmesidir.
TASNİF: sınıflara ayırma
TERKİP: bir araya getirme
TAHLİL: çözümleme
KARUM: tarihte kullanılmış olan ticaret merkezlerine verilen bir isimdir.
FRESK: ıslak kireç sıva üstüne, ezildikten sonra su ya da su ve kireç bileşimi bir bağlayıcı ile
karıştırılan pigmentlerle yapılan resim.
ANTROPONOMİ: Kişi adlarını inceleyen bilim dalı
ARİSTOKRAT: Seçkinler
BALBAL: Balbal, Eski Türklerde kişinin anılması için mezarının veya bazı kurganların etrafına
dikilen mezar taşına verilen isimdir ve kişinin yaşarken öldürdüğü kişileri sembol eder.
CİHAT: İslam uğruna savaş
CİHAN ŞUMÜ’L DEVLET: Dünya genelinde tanınan, bütün cihanı ilgilendiren, evrensel, herkes
tarafından bilinen devlet
ETNİK: Bir sosyal grubun her türlü ırk, dil veya kültür özelliğine ait olan.
FEDERAL: Federasyon durumunda birleşmiş olan.
FEDERATİF: Federalizme bağlı veya uygun olan
FEODAL: başta Ortaçağ Avrupası olmak üzere tarihin birçok evresinde rastlanan toplumsal,
siyasal ve ekonomik bir örgütleniş biçimidir.
BURJUVA: köylü, işçi ya da soylu sınıfına dahil olmayıp, sosyal statüsünü ve gücünü,
eğitiminden, işveren konumundan ve zenginliğinden alan kentli kişi.
PRAGMATİK: pratik sonuçlara yönelik düşünme temelleri üzerine kurulmuş olan felsefi
akımdır.
SOSYAL DEVLET ANLAYIŞI: toplumun sosyal refahını maksimize etmek amacıyla
müdahalelerde bulunmasını öngören bir devlet modelidir.
YABGU: eski Türk devletlerinde hükümdar anlamında kullanılan unvan.
YASANAME-İ BÜZÜRG: cengiz han zamanında devletin işleyişini, ordu düzenini sağlamak
amacıyla hazırlanan, uygur yazısı ile yazılmış kanun.
ANTROPOLOJİ: ırk bilimi
MECELLE: Hukuk sistemi
MUHARREM KARARNAMESİ: Muharrem kararnamesi, Osmanlı Devletinin ödeyemediği iç ve
dış borçlarını düzenlemek amacıyla, alacaklıların talepleri doğrultusunda II. Abdülhamid
döneminde, 15 Ekim 1881 tarihinde açıklanan mali kararlardır.
MÜRUR TEZKİRESİ: Osmanlı Devleti'nde seyahat izin belgesi için kullanılan tabir.
MÜSADERE: Osmanlı İmparatorluğu'nda devletin, haksız kazançla zengin olmuş görevlilerin
mallarına istediği zaman el koyabilmesi usulüdür.
YASAMA/YÜRÜTME/YARGI:
URUG: soy
OĞUŞ: eski tarihte aile kavramı olarak kullanılan bir kelimedir
BOY: Ortak bir atadan türediklerine inanılan, toplumsal ve ekonomik ilişkilerinde anaerkil,
ataerkil anlayışı uygulayan geleneksel topluluk; kabile, klan
AYGUCI: Eski Türklerde, hükümdardan sonra en yetkili kişidir.
İL: şehir
JÖN TÜRKLER: Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde ortaya çıkan meşrutiyetçi ve II.
Abdülhamid döneminde muhalif olan "genç ve aydın" kuşağa verilen isimdir.
DÜVEL-İ MUAZZAMA: 19. Yüzyılda Avrupa'nın 5 büyük devleti olan; İngiltere, Fransa, Rusya,
Prusya ve Avusturya'dır.
METERNİCH SİSTEMİ: Metternich sistemi; Viyana Kongresi'ne katılan Büyük Britanya,
Avusturya, Rusya ve Prusya'nın Avrupa'da statükoyu korumak için ortaya koyduğu sistemdir.
MAKYAVELİZM: soğuk ve manipülatif davranışlar üzerine odaklanmış psikolojik bir özellik.
OSMANLIDAKİ DONANMA YANGINLARINI SIRASIYLA VE HANGİ PADİŞAHLARIN DÖNEMİNDE
OLDUĞUNU YAZINIZ..
1)inebahtı deniz savaşı- 2. selim
2) çeşme baskını- 4. murad
3) navarin faciası 2. mahmud
4) sinop baskını- abdülmecid
SUHTE: Osmanlılar'da medrese talebeleri için kullanılan bir terim.
BÜYÜK KAÇGUN:
NARH SİSTEMİ: 17.yy'da Anadolu'da Celali İsyanları sırasında halkın daha güvenli bölgelere
sığınmasına verilen addır
İLTİZAM SİSTEMİ: Osmanlı devlet gelirlerinin bir bölümünün belli bir bedel karşılığında devlet
tarafından kişilere devredilerek toplanması yöntemi.
İSTANBUL/KAPIKULU İSYANLARI: XVII. yüzyılda İstanbul'da çıkan isyanlar genel olarak
yeniçeriler tarafından çıkarılan isyanlardır
VAKAY-I HAYRİYE: 16 Haziran 1826 tarihinde, İstanbul'da Osmanlı Padişahı II. Mahmut
tarafından Yeniçeri Ocağının topa tutularak yok edilmesi ve sağ kalanların ise idam edilmesi
ile sonuçlanan olaylara verilen isimdir.
VAKAY-I VAKVAKİYE: Osmanlı Devleti'nde 17. yüzyılda IV. Mehmet‘in saltanatı sırasında 4-8
Mart 1656 arasında İstanbul’da çıkan askerî bir ayaklanmadır.
ESHAM SİSTEMİ: Osmanlı Devleti zamanında görülen bir iç borçlanma çeşididir
TOY: İslamiyet öncesinde Türk devletlerinde devlet işlerinin görüşülüp ve tartışıldığı aynı
zamanda yasama, yürütme ve yargı yetkisini kullanan meclistir.
DİVAN-I SALTANAT: devlet işlerinin görüşüldüğü ve kararların alındığı divandır
DİVAN-I İŞRAF: Bakanlar Kurulu diyebileceğimiz ve neredeyse bütün devlet işlerinin
görüşülüp karar bağlandığı Dîvân-ı Âlâ'nın alt şubelerinden birisidir.
DİVAN-I MEZALİM: Osmanlılardan önceki çağdaş Müslüman devletlerin merkez teşkilatında
yer almış yüksek dereceli bir devlet organıdır.
DEFTERDAR: Osmanlı Devleti'nde maliye nazırına verilen addır.
NİŞANCI: Nişancı, Kalemiye sınıfının başıdır. Nişancı, pâdişâh adına yazılacak fermanlara,
beratlara, nâmelere, hükümdârın imzâsı demek olan tuğrayı çekmekle görevlidir.
KAZASKER: Osmanlı Devleti'nde şeri davalara bakan askeri hakim.
ŞEHREMİNİ: Osmanlı Devleti ve Cumhuriyet öncesi Türkiyesinde belediyelerin işlevlerini
gören şehremaneti idaresinin başı.
KADI: Osmanlı İmparatorluğu’nda, Tanzimat dönemine değin her türlü davaya, Tanzimat’la
Cumhuriyet’in ilk yıllarına değin geçen sürede yalnızca evlenme, boşanma, nafaka ve miras
davalarına bakan mahkemelerin başkanlarına verilen ad.
REİS’ÜL KÜTTAP: Osmanlı İmparatorluğunda, henüz Hariciye Nazırlığı kurulmadan önceki
dönemde dışişlerinden sorumlu olan devlet görevlisine Reis-ül Küttab adı verilirdi.
SÜZEREN: Ortaçağ Feodalite (Derebeylik) döneminde halkın himayesi altına girdiği
kişilere süzeren, himaye edilen halka da vassal adı verildi.
VASSAL: Avrupa feodal sisteminde, derebeyine (feodal lord) hizmet karşılığında, kendisine
toprak ve köylü (yurtluk) tahsis edilen kişi.
KAFES SİSTEMİ:
İlk kez 1.Ahmed tarafından uygulanmaya başlanan kafes sisteminde, kardeşlerden en büyüğü
tahta çıkardı. Diğer kardeşler ise, tahta çıkma sırası kendilerine gelene kadar kafes adı verilen
evlerde göz hapsinde tutulurdu
BEŞİK ULEMALIĞI: makamın ya da mevkinin babadan oğula geçme usulüne dayandığı sisteme
verilen isimdir.
EKBER VE ERŞED KANUNU: Ekber ve erşed sisteminin amacı I. Ahmet merkezi otoritenin
sağlanması ve şehzadelerin güç kazanmasını engellemektir.
SANCAK SİSTEMİ: Osmanlı Devleti'nde bir bölge veya gelir getiren has, illerle ilçeler arasında
yer alan yönetim bölümü, mutasarrıflık
ISLAHAT: iyileşme
AVARIZ VERGİSİ: Osmanlı Devleti zamanında olağanüstü hallerde halka yüklenen malî, aynî
ve bedenî vergilerdi.
CİZYE VERGİSİ: gayrimüslim vatandaşların hür ve mükellef olan erkeklerinden, yılda bir kez
alınan baş vergisiydi.
ÇİFT BOZAN: Üretimin devamlılığının sağlanması amacıyla toprağını üst üste 3 sene boş
bırakan kişilerden alınan vergiye Çiftbozan vergisi denir.
MUHTESİP: Artuklular'da beyliğin küçük kasabalarında verginin toplanması görevini gören
makam, kişi.
DERBENT: dağlar üzerinde, geçit yerlerinde ve boğazlarda karakol niteliğinde kurulmuş
yerlere Derbent ve bu karakollarda görev yapan askerler
MÜLTEZİM: Osmanlı toprak sisteminde açık artırma usulüyle, belirli eyaletleri kiraya vermeye
iltizam, iltizam sahibi olan kişiye de mültezim denirdi.
BAC EMİNİ: şehir ve kasabalarda ticari faaliyetler yürüten kimselerden vergi toplayan
görevlilerdir.
İCAZETNAME: Gerek Osmanlı gerekse diğer İslam ülkelerinde, medrese ve tekkelerde eğitim,
öğretimini tamamlayanlara veya sanatını kavrayıp uygulama seviyesine gelenlere kendi
üstatlarının verdikleri yazılı belgeler
RUZNAME: Genel olarak günlük tarzında yazılmış, özel olarak padişahların günlük
faaliyetlerinin kaydedildiği tarihî eserlere verilen ad.
MÜLAZEMET: İlmiye mesleği adaylarının meslekî stajları ve görev bekleme süreleri için
kullanılan terim
ALİ KUŞÇU: Timur İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşamış olan astronom,
matematikçi, fizikçi, filozof ve dil bilimcidir.
ULUĞ BEY: Timur İmparatorluğu'nun 4. sultanı Türk matematikçi ve astronomi bilgini.
AKŞEMSEDDİN: Türk âlim, tıp insanı ve Şemsîyye-î Bayramîyye isimli Türk Tasavvuf tarikatının
kurucusu.
BATI TRAKYA TÜRK CUMHURİYETİ: Balkan Savaşları sonrası Batı Trakya topraklarında kurulan
bağımsız Türk Cumhuriyeti
SAHN-I SEMAN: Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethinden sonra kurduğu eğitim kurumları
arasında en üst düzeyde eğitim veren yükseköğrenim kurumudur.
SAHN-I SÜLEYMAN:
MEDRESE: İslam ülkelerinde, genellikle İslamlık kurallarına uygun bilgilerin okutulduğu öğretim kurumu.
İslam ülkelerinde, genellikle İslamlık kurallarına uygun bilgilerin okutulduğu öğretim kurumu.
TEKKE: tarikattan olanların barındıkları, ibadet ve tören yaptıkları yer, dergâh gibi yapılardır.
ZAVİYE: Küçük tekke
SEYFİYYE: Osmanlı toplum yapısında askerleri ve askeri yöneticileri tanımlayan toplumsal
sınıf.
KALEMİYE: Kitâbet sınıfı olarak da bilinir. Bürokrasi, diplomasi ve mali işlerden sorumlu,
kısacası defter işlerinden sorumlu kişiler bu sınıfa dahildir.
İLMİYE: Şeyhülislâm, nakîbüleşraf, kazasker, kadı, müderris gibi ulemâ topluluğunun ve
bunların oluşturduğu kurumun genel adıdır.
NİŞANCI: Kalemiye sınıfının en üst rütbesi
DEFTERDAR: Osmanlı Devleti'nde maliye nazırına verilen addır.
REİS’ÜL KÜTTAP: Osmanlı İmparatorluğunda, henüz Hariciye Nazırlığı kurulmadan önceki
dönemde dışişlerinden sorumlu olan devlet görevlisine Reis-ül Küttab adı verilirdi.
SERDAR-I EKREM: en yüksek rütbeli başkomutan anlamına gelir
ŞEYHÜ’L İSLAM: dini konularda en yüksek derecede bilgi ve yetkiye sahip olan kimse.
KAZASKER: Osmanlı Devleti'nde şeri davalara bakan askeri hakim.
REAYA: hiçbir söz ve itiraz hakkı olmayan halk, reaya olarak tanımlanır.
GREJUVA ATEŞİ: Rum ateşi, kızgın kömür, kükürt ve zift karışımından oluşan ve Peloponez
Savaşı sırasında kullanılan bir karışımdır.

You might also like