You are on page 1of 22

İ S T A N B U L ' D A B A Z I CAMİ V E MESCİD MİNARELERİ.

Semavi Eğice

istanbul'un bazı mescid minarelerinin t i p l e r i hakkındaki b u küçük


araştırmanın esâsını, 1947 yılında İstanbul Üniversitesi, E d e b i y a t Fakül­
tesinin Sanat T a r i h i bölümünde yapılan b i r seminer çalışması teşkil
etmektedir. Toplanmış olan malzeme daha geniş ölçüde işlenerek, müel­
lif tarafından lisans tezi o l a r a k hazırlanmış ve şimdi neşredilen b u yazı
ise, 1948 • yılı Haziranında kabûl edilen lisar.s tezinin ihtiva ettiği
malzemeden istifade olunarak y e n i b i r tertibe göre meydana g e t i r i l ­
miştir. Tezin k e n d i s i g i b i , b u y a z ı d a bir deneme, b i r «önçalışma» d ı r . 1

Bu yazımızda, Türk sanatının en mühim m e r k e z i olan İstanbul'un mes­


c i d m i n a r e l e r i n d e n b i r kısmını t e t k i k edecek ve buniarın muhtelif
2

t i p l e r i n i n a r a s ı n d a k i farkları tesbite çalışacağız.

I- B ü y ü k m i n a r e l e r t i p i n d e m e s c i d m i n a r e l e r i :
Mescidlere mahsus olarak yapılan, minarelerin büyük b i r kısmının
büyük c a m i l i r i n m i n a r e l e r i n i n ufak ölçüde benzerleri olduğu göze ç a r ­
par. Mescid m i n a r e l e r i . m i m a r i s i n d e büyük minare t i p i n i n aynen t a t b i k i ,
nisbetler u y g u n 'düşürüldüğü t a k d i r d e , oldukça i y i neticeler vermiştir.
Hiç b i r sanat iddiası olmayan ufak mahalle mescidlerinde böyle m i n a ­
reler i l e karşılaşıyoruz. Muhtelif misâller arasından meselâ Şehremini'nde
K o r u k m e s c i d i n i n minaresini (R.8) z i k r e d e b i l i r i z . Diğer taraftan nisbetler
3

arasındaki ahenksizlik, meselâ T o p k a p ı ' d a Fatma Sultan mescidi *. mina¬


S . E y i c e , istanbul minareleri, adını taşıyan bu lisans ieEİnin yalnız Sanat tari­
hi bolümü kütüphanesindeki nüshası resimlidir. Türk minareleri hakkında şimdiye kadar
yalnız bir yazı neşredilmiştir ; b k . S. Ç e t i n t a s , M i n a r e l e r imiz, *Giİ2el Sanatlar
Dergisi*, A n k a r a 1942, sayı I V , s. 57—74. B î r Osmaniı-Türk minaresinin muhtelif aksa­
mının isimleri hakkında bk. C . E s a d A r s e v e n , L'art. tare, İstnnbul, 1939, s. 193; ve aynı
müellifin, Sanat Ansiklopedisi'ade Minare maddesi.
3
Burada «mescid» kelimesini küçük öiçüde bir ibadet y e r i manasında olarak k a ­
bul ediyorum.
a
Hüseyin A y v a n s a r a y î , Hadikat ül-cevatni, İstanbul, 1281, I, s. 167.
4 Hadika, 1, s. 1 5 7 ; bugün harap bir halde olan bu mescid, Selim I ; ' i n kızı ve
1555 de idam edilen Sadrâzam K a r a Âhmed Paşa'ııın zevcesi F a t m a Sultan t a r a f ı n d a ^
Semavi Byîce

resinde olduğu g i b i (R, 7), Türk minare mimarisi anlayışına uzak b i r ese ?
Fİn o r t a y a çıkmasına sebeb olmuştur. Küçük minarelerin zamanla ç o k t a -
niir ve tadil görmüş oldukları ve bunların ekserisinin i l k şekillerini m u ­
hafaza etmediklerini de daima gözönünde t u t m a k doğru o l u r . İstanbul'
d a X V . asırdan i t i b a r e n inşa edilen küçük m i n a r e l e r i n ekserisinin tuğ­
l a d a n oldukları anlaşılmaktadır. A k s a r a y ' d a Kızılmmare m e s c i d i n i n 6

sol t a r a f t a k i minaresinin şerefeden yukarı kısmı sonraları t a m i r görmüş


o l m a k l a beraber, (R. 28) kalın şekli ile g ö v d e Fatih, d e v r i n i n b i r eseridir.
Muntazam diziler halinde olan tuğlaların arasında kalın h a r ç tabakaları
görülür. B u t i p tuğla minarelerde, şerefe taşkınlığına k o n s o l teşkil eden
çıkmaların, bugün d a h i A n a d o l u ' d a tuğla minare inşaatında kullanılan
«destere dişi» şeklinde, tuğla çıkmalar ile t e m i n edilmiş olacağı muhak­
kaktır. Muhtelif mimarilerde ç o k kullanılan ve daima yaşayan b u teknik
m u a y y e n b i r devre m a l edilemez ise de, b u n u X V . asır eserlerinde
müşahede ettiğimiz de b i r vâkıadır. Vefâ yakınında V o y n u k Ş u c a mes­
c i d i ile Unkapanı'nda Hızır Bey c a m i i ' n i n m i n a r e l e r i tuğladan işlen­
8

miş «destere dişi» şeklinde sıralanan tuğla çıkmalara sahiptirler, ve


aynı hususiyeti yakın zamana kadar Gazanfer A ğ a medresesi karşısın­
d a k i S e k b a n b a ş ı İbrahim A ğ a mescidi m i n a r e s i n d e tesbit etmek müm­ 8

kün i d i ; son senelerde restore edilen Uzunçarşı'da Y a v a ş ç a Şahin mes-


e i d i minaresi de bu t i p i n güzel b i r nümunesi olmuştur (R, 31).

Bu mütevazi mescid minarelerinin yanısıra daha âbidevî b i r takım


küçük ^minareler de yapılmıştır. Bunların mütenevvi misallerini daha

yaptırılmış olmakla beraber, nisbetsiz ve biçimsiz minaresinin^daha g a ç devirlerde tadi-


len veya yeniden inşa edilmiş olması çok muhtemeldir.
6 Hadika, i , s. 159 ; Fatih'in Kiremitçibaşısı Mebmed Efendi t a r a f ı n d a n yaptırılan
ba mescid 1718 de yanmış ve H a l i l E f e n d i tarafından t e k r a r İhya ettirilmiştir.
a
Hadika, I , s. 2 1 8 ; ayrıca bk. S . Ü a v e r , Hızır Bey Çelebi, hayatı ve eserleri,
İstanbul, 1945; İ. Hakkı Konyalı, A t a t ü r k bulvarı güzergâhı, -İstanbul Be­
lediye Mecnfiasi', İstanbul 1943, sayı 197, s. 1 0 ; N . Kö'seoğlu, istanbul'un ilk
kadısı Hızır B e y ve o ğ l u miiftî Abıned Paşa, *Türkİge Taring ve Oto­
mobil Karam* Belleteni', İstanbul 1952, sayı 120, s. 7. Bugün V o y n u k Şüeaeddin mescidi
adını taşıyan mabed ufak ve tek k a t l ı bir binadır, halbuki, Hadika'&a burasının «fevkani»
olduğu tasrih edilmiştir. Diğer taraftan, Hızır Bey'in neden y a b a n c ı bir hayratın hazi­
nesine gömüldüğü de tetkike değer; b k . not 7.
* Hadika, l , s. 8 5 ; Hacıkadıu mescidi aslında Hızır B e y tarafından yaptırılmıştır.
8
Hadika, I , s. 126; eski bir Bizans kilisesi olan v e F a t i h ' i n Sekbanbaşılarından
İbrahim Ağa'nın adını taşıyan bu mescid, 1838 de V a l i d e P e r t e v n i y a l Sultan tarafından
i h y a ettirilmiş, fakat s o n r a l a r ı t e k r a r harap olarak, arsasının satışından gelir temini g a ­
yesiyle 1943 de yıktırılmıştır; bk. S . E y i c e , Demirciler ve F a t i h Darüşşi-
f>a o i m e s e i d 1 e r t, 'Tarih Dergisi', İstanbul Î195Ö, I, s. 365 ve not 27,29 ; bu mes­
cidin minaresinin bir resmi için b k . A . M. Schneider, Byzans, Berlin 1936, l e v . 8 . ; Y a ­
v a ş ç a mescidi hk. b k . Hadika, I, s . 223.
İstanbul'da bazı cami ve mescid minareleri 249

ileride göreceğiz, fakat büyük minarelerin küçük ölçüde benzeri o l a r a k


yapılan ve maatteessüf ancak pek mahdut b i r kısmı d u r a n b i r misâli
burada zikretmek doğru o l u r . Y a y i a ' d a Bayezıd I I . zamanında yapılan
S e y y i d Ömer mescidinin bugün minaresinin yanlız kürsü ve papuç
kısmı kalmış olmakla b e r a b e r , b u bakiyyeler üzerinde X V . aşıra ait
0

büyük camiler minarelerinin hususiyetlerini bariz olarak görmek k a b i l ­


d i r . T a ş minare kürsüsü dar cephelere taksim edilmiş, ve bunlar ince
silmeler ile çerçevelenmiş yâni «kitabe» adı verilen sahalara ayrılmış­
tır. Papuçda, g ö v d e yuvarlağına i n t i k a l ise az röliyefli baklavalar i l e
temin edilmiştir. Kürsü sathının i k i yerinde muntazam kare şekilli i k i
boşluğun bulunması b u r a l a r d a evvelce kûfİ yazılı i k i âyetin bulunduğu
ihtimalini hatıra g e t i r i r . T a ş kürsü kısmının ince silmeler ile çerçevelen­
mesi ve az taşkın baklavalar ile temin edilen i n t i k a l g i b i hususiyetler
X V . asrın i k i n c i kısmının büyük minarelerinde meselâ Fatih, A t i k A l i
P a ş a , Firûz A ğ a , D a v u d Paşa v.s., camilerinde müşahede olunur. Kür­
sü satıhlarında kûfi kitabeler ise Bayezıd camii minarelerinde m e v c u t ­
tur. Mescid minarelerinin büyük camilerinkiler g i b i yapılması temâyülü
Mimar Sinan d e v r i n d e n itibaren y e p y e n i bir inkişafa mazhar olmuştur,
ö y l e k i , Sinan tarafından yapılan bazı mescid minarelerini büyük Selâ­
tin ve Vüzera c a m i l e r i minarelerinden ayırtetmek adetâ imkânsız b i r
hale gelmiştir. N e t e k i m Y e d i k u l e ' d e Hacı E v h a d m e s c i d i n i n zarif ve
10

ahenkli taş minaresinde kürsü, köşelerde başlıklı 3/4 sütunlar ile tezyin
edilmiştir (R.14). Gövdenin sathı ise amudî bir takım k a b a r t m a «çubuklar»
ile muhtelif satıhlara bölünmüştür. A l t kısımda b u çubukların arasında
çiçek kabartmaları b u l u n m a k t a , yukarıda herhalde evvelce r e n k l i k a k m a
tezyinat ihtiva eden az d e r i n nişler görülmektedir. Gövdesinin sathı
amudî k a b a r t m a ince çubuklar ile süslü olan minarelere Sinan'ın eser­
lerinden Ş a h z a d e , S o k u l l u , Rüstem P a ş a , Bâii Paşa camilerinde r a s t l a ­
nır. Sinan tarafından mescid minarelerinin bazılarında da t a t b i k edilen
ince çubuk ve k a b a r t m a h a l i n d e k i tezyinatın İstanbul'da en muhteşem ö r ­
neğine Şahzade camii minarelerinde rastlanır. Daha ziyade Doğu A n a ­
d o l u mimarisine has olan b u hususiyet Sinan tarafından âdeta tecrübe
mahiyetinde t a t b i k edilmiş fakat hiç b i r zaman b i r tekâmüle mazhar
olamamıştır. T o p h a n e ' d e k i Kılıç A l i Paşa camii minaresinde ise k a b a r t -

B
Hadika, I, s. 123; Bayezıd 11.'in A r p a - e m i n i Ö m e r bin Fahreddİn tarafından 1491
de yaptırılan ve bugün harabesi duran meacidin yalnız minare kürsüsü bakiyesi orijinaldir.
10 Hadika, I, a. 85 ; H . E d h e m , Nos mosçaees de Stamhoal, İstanbul 1934, a. 97;
1943 e doğru yeniden ibya edilen bu güzel mescidin Mimar Sinao'ıu eserlerinden biri
olduğu aşikârdır; netekim. E v l i y a Çelebi, (Seyahatname, İstanbul 1814, I, s. 311) d e , b u ­
rasının «Mimar Sinan binası» olduğuna yazar; ayrıca b k . L H . Konyalı, Mimar Koca
Sinan'ın emerleri, İstanbul 1950, s. 89.
260 Samavi E y i c e

ma çubuklardan başka şerefe altında az derin n i ş l e r d e m e v c u t t u r


k i , b u hususiyet Hacı E v h a d mescidi ile bu cami arasında k r o n o l o j i ya-
kınlısına ve müşterek bir m i m a r a işaret eder. Diğer t a r a f t a n Hacı E v h a d
mescidinin minaresi zengin stalaktitü şerefesi, ve şebekeli korkulukları
ile d e v r i n i n büyük c a m i l e r i n d e k i minarelerin bütün hususiyetlerini üze­
r i n d e t o p l a r . Böyle muhteşem diğer b i r minare de Hekİmoğlu civarında
Ramazan Efendi mescidinde g ö r ü l ü r " . Burada da Hacı Evhad minare-
s i n d e k i amudî çubuklar ve çiçek kabartmaları mevcuttur. Fakat burada,
farklı olarak kürsü, b i r sıra taş ve üç sıra tuğla dizileri halinde mes­
c i d i n binasına u y g u n b i r şekilde yapılmıştır; k o r k u l u k şebekeleri ise İki
ayrı motife göre işlenmişlerdir. M i m a r Sinan'dan s o n r a b u kadar zarif
v e zengin mescid m i n a r e l e r i yapılmamıştır. Yalnız X V I I I . asırdan İtiba­
ren şerefe çıkmaları basit halkalar halinde olan ince bir takım minareler
yapılmıştır k i I a
bunların b e l k i en narin misallerinden b i r i n i T o p h a n e mes­
c i d i n d e görmek k a b i l d i r |R. 29). Fakat diğer minare tiplerine geçmeden,
üzerinde durulması icap eden ve X V I I . asrın i l k yarımına ait olan ç o k
değerli b i r minare vardır k i maalesef 1945 de yıktırılmıştır. Altımermer
yakınında T u l u m c u Hüsam mescidine ait olan b u minare, mescidin
cephesinin ortasında ve esas medhalin üzerinde b u l u n u y o r d u . Kapı, 1 3

ince b i r silmenin çerçevelediği b i r sivri kemerin içinde açılmış, ve aynı


zamanda kürsü vazifesini gören b u kısmın altında beşik tonozlu m e d -
hal dehlizi meydana getirilmişti ( R . l ) . Papuç kısmında kübik b i r inşaatın
bulunması belki minarenin sonraları tadil edildiğine işaret etmekte i d i .
Tamamen y u v a r l a k gövdenin üzerinde basit v e kalın halkalı b i r şerefe
vardı, K a h i r e d e de böyle cephe.medhali üzerinde yükselen bâzı mina­
reler olduğu g i b i , A n a d o l u ' d a M e r z i f o n ' d a Çelebi Sultan medresesi
ve Kayseri'de K a l e camiinin de m i n a r e l e r i aynı esasa göre yapılmış;
Bursa'da Demirtaş mescidi minaresi ise müstakil olarak payeü ve
k e m e r l i b i r şadırvanın örtüsü üstüne oturtulmuştur . 14

11 Hadika, I , s 6 6 ; 1586 da tamamlanan Ramazan E f e n d i camii, Hüsrev Çelebi


tarafından yaptırılmış ve uzun müddet Bezirgan mescidi adı altında tanınmıştır. B u r a ­
sının Mimar Sinan'ın bir eseri olduğunu, Tezkeret ül-Ebnige, I, 15 deki «Hoca Hüsrev
camii, K o c a Mustafa paşa kurbinde» kaydından öğreniyoruz.
12 Onsekizİnci asırda bazı minarelerin şerefelerinin çıkmaları yerine istiridye k a ­
buğu y i v l e r i şeklinde tezyinat yapılmıştır. E y u b ' d a Kasım P a ş a , Karagümrükte A t i k A l i
P a ş a , Ç a p a ' d a Kürkçiibaşı camilerinde görülen bu tip,. İstanbul'da mescid minarelerinde
tatbik edilmemiştir.
13 Hadika, i , s. 140; H . E d h e m , Mosquées, s. 118 ; H . E d h e m , Camilerimiz,
İstanbul 1933, de zikredilmemiştir. Mescid ve minaresinin yıktırılması üzerine gaze­
telerde yazılar neşredilmiştir; bk. Yenisabah (15. X . 1945) ; Akşam {4. X I . 1945, 9. X I .
1945, 14. X t . 1945, 10. X I I . 1945) ve Ülkü, sene 1947, seri 8, sayı 8, s. 24.
1* K a h i r e ' d e T a l a y E b u Razık camii; H . S a l a d i n , Manuel d'art musulman, Paris
İstanbul'da bazı cami ve mescid minareleri 551

İstanbul'da eski A n a d o l u sanat an'anesine bağlı, gövdesinin sathı


renkli tezyinata sahip büyük minarelere rastlanmaz. İstanbul minare
mimarisinde sadelik ve nİsbet ahengi esas olduğundan renk ve k u v v e t l i
gölge oyunlarının yardımına ihtiyaç duyulmamıştır. Yalnız bazı mes­
c i d minareleri arasında öyle numunelere rastlanmaktadır k i b u n l a r d a
Selçuk ve erken Osmanlı devri" mimarisinin tesirleri aşikârdır. Eski b i r
kilise olan ye F a t i h zamanında M o l l a Gürânî tarafından mescide ç e v ­
rilen Molla Gûranî mescidinin (veya V e f a Kilise c a m i i ' n i n ) minaresi­
1 8

nin gövdesi dış kenarları yarım y u v a r l a k tuğlalar ile ince amudî çubuk-
j a r halinde süslenmiştir (R. 12). B ö y l e c e b u r a d a A n t a l y a ' d a k i Y i v l i minare,
K o n y a İnce Minare, T i r e de K a r a Hasan camii minaresi, E d i r n e de
Üçşerefeli'nin çubuklu minaresinin b i r benzeri karşımıza çıkmaktadır . I B

Şehzadebaşında 1 6 . aşıra ait Burmalı mescidin minaresi ise , hiç tered­ I7

dütsüz eski minare tiplerine bağlanmaktadır (R. 10). Kürsü ve papuç ile i ç
aksamı taştan, gövde kılıfı tuğladan örülen b u minarede gövdenin sat­
hını süsleyen çubukların M o l l a GüranîMeki g i b i amudî değil f a k a t hele-
zonî bir bükülme ile yapılmış oldukları görülür. Bunların pabuç üzerin-

1907, s. 100; E . T . Richmood, Moslem architecture, London 1926, a. 1 0 2 ; E l Cnyaşi


camii, H . Saladin, Manuel, a. 100; Richmond, Architecture, r e s . 25, 26; L . Hautecoeur,
G . Vïet, Les mosquées du Caire, P a r i s 1932, s 231, lev. 2 6 ; E l A k m a r camii, S a l a d i n ,
Manne!, s. 101, res. 59; Richmoad, Architecture, s. 99, 103; Salihiye medresesi, Ricb-
. mond, res, 38 ; Hautecoeur'Viest,- Mosquées du Caire, a. V 5 5 ; Merzifon için bk. A .
Gabriel, Monuments Tares d'Anatolie, P a r i s 1932, 11, lev, 1 9 ; K a y s e r i için; Gabriel,
Monuments, I , lev. 6 ; Bursa için bk. M, T . Koyunluoğlu, İznik ve Bursa tarihi, Bur­
sa 1937, r e s . 114. Böyle bir minare Afganjstan'da görülmüştür; O . von Niedermayer,
Afganistan, Leipzig 1924, r e s . 227. ,
Hadika, 1, s. 187; F a t i h devri ulemasından, Molla Güranî tarafından, kiliseden
mescide çevrilmiştir; ayrıca bk. Schneider, Byzanz, s. 77.
Antalya hakkında bk. R . Riefstahl, Cenubî Garbi Anadolu'da Türk mimarisi
1 6

İstanbul 1941, s. 34, res. 80, 88 ; .S, F . Erten, Antalya vilâyeti tarihi, İstanbu! 1940
res. 11'; T i r e ' d e k i minare hakkında bk. R i e f s t a h l , Cenub-i Garbi Anadolu, res. 55
Manisa'da ivaz P a ş a caroiinin çubuklu minaresi hakkında bk, Ç. Uluçay, I. Gökçen,
M a n i s a tarihi, İstanbul 3939, r e s . 23; K o n y a ' d a İnce minare hakkında, F . S a r r e , Konia,
seldschukische Baudenkmäler, Berlin tz, s. 17, res. 26-28; C . E s a d Arseven, L'art turc,
istanbul 1939, s. 57, res* 9 6 ; F . SoymaD, I . Tongur, Konya Kılavuza, K o n y a 1944, s.
44.; Edirne'de çubuklu minare hakkında bk- S . Ç e t i n t a ş , Minarelerimiz; C . Gurlitt,
Die Bauten A d r i a n o p e l s , 'Orienialiches Archiv I, (1911), s. 51. Böyle ç u ­
buklu bir minare İstanbul'da V o y v o d a caddesinde O k ç u Musa mescidinde görülüyordu.
F a k a t on sene evvel yapılan bir tamirde, çubukların arası çimento ile d o l d u r u l m u ş t u r ;
Okçu Musa mescidi hakkında bk. Hadika, I I , s. 35.
1 T
Hadika, I , s. 65 ; 1554 e doğru Ölen Emin Nurettin Osman Efendi tarafından
herhalde Ş a b z a d e eamiinin inşasından önce yaptırılmıştır; C . E . A r s e v e n , L'art Turc,
res. 376 b. de Burmalı minare olarak gösterilen resim buraya ait değildir; İ- H . Konyalı,
Bu.rmalı mescid, 'Tarih Hazinesi", 1951, sayı 10, s. 504.
•252 Semavi E y i e e

d e k i başlangıçları mızrak uçları g i b i b i r e r k a b a r t m a ile başlamakta^


yukarıdaki nihayetleri de güzel b i r buluşla şerefe altındaki çıkmaların
alt kenarlarına bağlanmaktadır. Amasya'da Burmak minare ile, E d i r n e '
de Uç şerefeli'nin Burmalı minaresinden başka en yakın benzerler
arasında A n k a r a ' d a ' K a r a c a b e y camii minaresi de z i k r e d i l e b i l i r . Manisa
ve T i r e ' d e k i bazı minareler ise zigzağ ç u b u k l u d u r . 18

Selçuk ve erken Osmanlı devirlerinde ç o k revaç bulan sırlı tuğla


kaplı minareler İstanbul'da t a t b i k edilmiş o l m a m a k l a beraber, münfe­
r i t b i r misal teşkil eden Bayezıd camii minaresinde renkli tezyinat
görülür. Bazı mescidlerin minarelerinde gövdenin kırmızı şeritler ile
süslendiği v a k i ise de bu ehemmiyetli bir tezyinat unsuru sayılamaz.
Yalnız b i r mescid minaresinde motif i t i b a r i y l e eski A n a d o l u minare
an'anesine bağlayan çift renkli b i r tezyinat görüyoruz. Fatih'in Haliç
cihetinde olan X V I . asra ait Hacı Hasanzâde mescidi m i n a r e s i beyaz 10

t a ş ve kırmızı tuğladan örülmüş ve maharetle b i n d i r m e usulüne göre


birleştirilen sekiz kesme taşın meydana getirdiği main şekillerinin ortası
ve arası, tuğla ile intizamlı b i r surette doldurulmuştur. Böylece m i n a r e
gövdesi b i r halı g i b i tezyin edilmiştir (R. 11). T e k n i k i t i b a r i y l e farklı
o l m a k l a beraber motif akrabalığı bakımından en yakın benzer olarak
İran'daki analojilerden başka, B i r g i U l u camii ile Bergama minarelerini
z i k r e d e b i l i r i z . D o k u m a m o t i f l e r i n i n tuğla, inşaatta t a t b i k edilmesinin
50

sade ve zarif diğer b i r numunesini de Uzunçarşı'da Fatih devrine ait


Samanveren mescidi minaresinde b u l u y o r u z Kürsü kısmı taş olan b u

1 8
A m a s y a ' d e k i Burmalı. minare için b k . G a b r i e l , Monuments, I I , s. » 17, lev. 10,
G a b r i e l bu minareyi X I X . asra ait bir eser olarak kabul eder k i , böyle bir fikir bizce
doğru olamaz; bahusus bu minare "Güzel Sanallar Dergisi' I V , r e s . 10 da görülebile­
ceği gibi tamamen klâsik hususiyetler taşımaktadır. E d i r n e ' d e Ü ç Şerefeli'deki Burmalı
minare için b k . S . Ç e t i n t a ş , Minarelerimiz, r e s . 8, 11, 18 [ K a r a c a b e y için bk. İ, H .
Konyalı, Karacabey mamuresi, İstanbul 1943, s. 11, r e s . s. 4 ; Manisa ve T i r e için bk.
Riefstahl, Cenubi Garbi Anadolu, ras. 28, 5 6 ; Ç. U l u ç ı y , 1. Gökçen, Manisa tarihi,
res. 23. Zigzag yiv ve çubuklar Kahire'de Şeyh camii minaresinde de v a r d ı r ; Haute-
coeur-Viet, Mosquées da Caire, lev. 165; aynı tezyinat t a r z ı Selçuk portallerini süsle­
yen yarım sütunlarda da kullanılmıştır.
• 1 B
Hadika, I , s. 8 8 ; 1505 de Ölen Rumeli k a i a s k e r i Mehmed bin Mustafa ibni H a ­
cı H a s a n tarafından yaptırıldığını y a z a r , E v l i y a Çelebi (Seyahatname, I , s. 312) de i s e
•Mimar Sinan binası mükellef bir mescid olduğu* kayıtlıdır. Tezkiret-Sl Ebniye, I I , 18
de yalnız bir T o k H a c ! H a s a n meseldi zikredilmiştir.
20 Birgi'de U l n cami minaresi h a k . bk. R i e f s t a h l , Cenubi Garbi Anadolu, s. 22, r e s .
34; B . Kunter, B i r g İ 'Ülkü' A n k a r a 1947, seri 3, s. 11-13; aynı motif halılarda da g ö ­
rülür (W. Grote-Hasenbalg-, Teppiche atış dem Orient, L e i p z i g 1936, lev. 10 da bir yürük
halısı). Aynı hususiyet Selâaik'de A l a c a camii ve M a k e d o n y a ' d a K a r a F e r i y e (Veria) de
bir minarede mevcut idi. A l a c a c. hfc. b k . O . Tafralı, Thessalonique, Paris 1919, r e s . 53.
Hadika, I, s. 78 ; Saman Emini H o c a Sinan tarafından yaptırılmıştır. Fatih dev-
İ s t a n b u l ' d a bâzı cami v e me?cid minareleri 253

tuğla minarenin papuç kısmında i n t i k a l baklavaları veya üçgenleri yeri­


ne alt kısımları yarım y u v a r l a k dilimler halinde tuğladan örgüler kulla­
nılmıştır (R. 6 ) . Tuğla inşaatın zarif b i r numunesi olan f e v k a n i mescid b i ­
nası ile minare arasındaki k o m p o z i s y o n bütünlüğü ç o k şayan-ı d i k k a t t i r .
A n c a k X I X . asrın ortalarında yabancı mimarlar tarafından m e y d a ­
na: getirilen bazı «eklektik» üsluplu minarelerde dış aksamın tezyinata
boğulması revaç bulmağa başlamıştır. Klâsik Osmanlı-Türk ekolü üslu­
buna tamamen aykırı olan b u minareler Ortaköy, Dolmabahçe, Hırka-i
şerif c a m i l e r i n d e n sonra küçük camiler ve mescidlerde dahi t a t b i k
edilmiştir. Bunun neticesi olarak bazı g a r i p şekilli minareler ile b i r l i k ­
te, Bayezıd'da A l i Paşa m e s c i d i g i b i g o t i k uslupda (1) ve K a d ı k ö y
21

Gazhane'sinde Hasan P a ş a ve Suadiye eamileri minareleri g i b i k o r i n t


sütunlarından ilham alınarak yapılmış eserler o r t a y a çıkmıştır (R. 27).

I I . M e s c i d l e r e mahsus küçük v e değişik biçimlerde m i n a r e l e r .


J. Schacht tarafından Mısır'da ve A n a d o l u ' d a bazı mescidlerde
rastlanan bir minare t i p i üzerine d i k k a t ç e k i l m i ş t i r . Bu tipteki mina­
53

relerde dıştan b i r m e y i l l i taş m e r d i v e n ile bunun nihayetinde küçük


bir köşk şeklinde kapalı b i r şerefe bulunmaktadır. Schacht tarafından

rinin ekser eserleri için olduğu gibi, bsnisipm ölüm tarihi olarak Hadika'ds 1453 tsrîbi
gösterilmiştir k i , bu doğru olarak kabul edilemez, ayrıca bk. Fatih devri vakfiyeleri,
A n k a r a 1938, s. 121; A ğ ı z l ı k ç ı sokağı, •İstanbul Ansiklopedisi', İstanbul, I , s. 168.
22 A l i P a ş a mescidi 1869 d a eski A ğ a mescidinin yerine inşa edilmiştir (Hadika,
I, s. 38); A ğ a m e s c i d i , «İstanbul Ansiklopedisi', İstanbul, I, s. 164 ; 1. H . Kenyalı,
Ağ[a c a m i i¡ «İslâm-Türk Ansiklopedisi', I , s. 134. Cami'nin tamiri 1952 de bitmiştir.
2 3
J . Séhacht, E i n arcbaischer Minaret T y p in Agypten und
Anatolien, «Ars islámica-' 1938, V , s. 46-55. Merdiven minareler (Treppen-Minaret)
olarak dahi adlandırılan bu minareler için ayrıoa bk. P . Wittek, Das Farstentam Ment-
esche, Istanbul 1934, s. 119, 129 (tercümesi, Menteşe Beyliği, A n k a r a 1944, s. Í 1 8 , 127)
ve K . W u l z i n g c r - P . W i t t e k - F . Sarre, Das islámische Milet, Berlin, L e i p z i g 1934, s . 4,
38 ve lev. 16. B u tip minarelerden Anadolu'da' daha neşredilmemiş birçok niimuneler vardır.
Rodos'da eski bir kilieenin merdivenli bir nişi mevcuttur, A . G a b r i e l , La citê.de Rhodes,
Paris 1923, s. 174, r e s . 120, lev. 21 b ; H . Balducci, Rodos'da Türk mimarisi, Ankara
1945, s . 63, res. 41, bunun bir . açıkhava minberi daha doğrusu vaiz kürsüsü olarak kul­
lanılmış olabileceği hakkında bk. J . de K e r g o r l a y , .Soirs d'epbpèe en Chypre en Rhodes,
P a r i s 1913, s. 227, lev. 24. Türk sanatında bazı açıkhava minberleri neşredilmiştir, meselâ,
Bursa'da Ö m e r Bey camii, b k . H . W i l d e , Brassa, Berlin 1909, s. 31, res, 3 8 ; Gelibo­
lu'da O k m e y d a n ı , namazgahı, bk. F . Kurtoğlu, Gelibolu ve ySresi tarihi, İstanbul 1938;
İstanbul'da Okmeydanı namazgahı, bk. B. Kunter, T ü r k s p o r m i m a r i s i n e d a i r
«Güzel Sanatlar', A n k a r a 1944, V , res. 4, 8 ; B . Kunter, Eski Türk sporları, İstanbul
1938, res. 2 8 ; S . Kânı. İrtem, Türk kemankeslrri, İ s t a n h u r i 9 3 8 , s. 1 8 ; İstanbul'da A n a -
doluhisarı namazgahı, b k . A . G a b r i e l , Les châteaux turcs du Bosphore, Paris 1943, r e s .
11 ; A n a d o l u b i s a r ı, 'İstanbul Ansiklopedisi', Istanbul, I I , s. 498.
-254 Semavi Eyiee

Mısır'daki misâllere d a y a n m a k suretile, «arkaik» b i r t i p olarak isimlen­


d i r i l e n ve menşei A m r camiinin ilk^minaresine bağlanan b u t i p i n , minber­
ler ile ç o k yakın b i r benzerliğe sahip olduğu ve gerek b u minarelerin v e
gerek minber mimarisinin müşterek b i r esasa yâni yüksek b i r yerden
ses d u y u r m a k fikrine dayandıkları aşikârdır. Bu yakın benzerliği nazar-ı
d i k k a t e alarak b u t i p minareleri «minber şeklinde minareler» olarak da
adlandırmak mümkündür. Bu t i p i n b i r k a ç numunesine de İstanbul'da
rastlıyoruz. E n şayan-ı d i k k a t olanı Büyük Çekmece'de M i m a r Sinan
tarafından X V I . asırda Sokullu Mehmed Paşa • adına yapılan mescidin
m i n a r e s i d i r . Şerefeyi teşkil eden ve k o r k u l u k ve kemerleri zengin
aj

surette t e z y i n edilmiş olan köşk-şerefeye dıştan b i r taş merdivenle çı­


kılır (R. 15). Bu misâlin münferid kalmadığını Y e n i b a h ç e ' d e Hoca A t t a r
H a l i l mescidinin minaresi de ispat e t m e k t e d i r . Y i n e X V I . asır son­
i 5

larında yapılan b u minare.de, mescidin avlu duvarına bitişik uzun b i r


taş merdivenden ve bunun n i h a y e t i n d e k i mermer b i r k ö ş k - ş e r e f e d e n
i b a r e t t i r (R. 2). Fakat burada g a r i p b i r hususiyet vardır k i o da b u
şerefenin i k i ayrı cepheye sahip muhteşem b i r köşe çeşmesinin damına
oturtulmuş olmasıdır (R. 19). B u o r i j i n a l t e r t i p tarzı Halıcılarda Ö k ­
süzce mescidinin X V I I . asra ait Gürcü M e h m e d Paşa çeşmesi üzerine
yapılan minaresinde d e tekrarlanmıştır . Fakat son yıllarda mescid ve
2G

minaresi tamamen yokolmuş yalnız çeşmenin harabesi kalmıştır.

İstanbul'daki mescid minareleri a r a s ı n d a diğer b i r t i p daha mev­


c u t t u r k i bunda «minber şeklindeki minarelerde» görülen dıştan mer­
d i v e n y o k t u r . Bunlar sadece köşk biçiminde b i r şerefeden ibaret o l u p
mescid binasının y a n duvarının dışına asılmıştır ve b u bakımdan O r t a ­
ç a ğ askerî mimarisinde g ö r ü l e n " cumbalı gözetleme kuleciklerini hatır-

2* Tezkiret-âl Ebnige, II, 4 6 ; İbrahim Hakkı Konyalı, Mimar Koca Sinan, İ s ­


tanbul 1948, s. 102.
z
& Hadika, I, s. 321; Hoca A t t a r H a l i l A ğ a t a r a f ı n d a n yaptırılan bu mescid başka
bir yerde iken Rüstom P a ş a tarafından yeri beğenilerek gaspedilmiş, ve P a ş a oraya kendi
Damına bir mescid yaptırmıştır. H a l i l A ğ a 'mescidinin enkazı İse şimdiki yere t a ş ı n a r a k
yeniden kurulmuştur. Minarenin altındaki çeşme İse 1565 e doğru tamamlanan Mihrimah
camii İnşaatı ile alâkalıdır; b k . İ. H . K o n y a l ı , Mimar Koca Sinanm eserleri, İstanbul
1950, B . 60 ve Bfc.iw '
-'> Hadika, .1, s. 50; Meacid, Daya H a t u n t a r a f ı n d a n yaptırılmıştır. Ç e ş m e hakkın­
da bk,, I. H . Tanışık, istanbul çeşmeleri, İstanbul 1943, I , s. 68; İstanbul Arkeoloji M u -
z e ı i Encümen dosyaları arasında no. 566 da ç e ş m e ve minarenin eski bir fotoğrafı var­
dır. B u t i p , fakat avlu kapısı üstünde minareler, A s y a ' d a mevcuttur; bk. Niedermayer,
Afganistan, r e s . 227; F . S a r r e , Transkaakaslen, Persien, Mesopotamien, Transkaspien,
Land and Lente, Berlin 1899, H . Tbİersch, Pharas, Leipzig, 1909, res. 447,
L . Rèan, Dictionnaire d'art et d'archéologie, Paris 1930, s. 160 d a «e c h a u -
guette» maddesinde şntolardaki küçük gözetleme kulelerini şöyle tarif eder : ' G u é r i t e
i s t a n b u l ' d a b a z ı e a m i v e meecid m i n a r e l e r i 255

latırlar. Tahtakale'de F a t i h devrine ait Timurtaş m e s c i d i n i n (R. 9) ve ÎS

T o p k a p ı sarayının i k i n c i avlusunda Beşir A ğ a mescidinin dışarı küçük w

bir cumba şeklinde taşan böyle minareleri vardır. Tuğladan olan b u


küçük minarelerde ezan ufak pencereler halindeki menfezlerden o k u n ­
maktadır. Son yarım asır içinde b u t i p i hatırlatan, dışarı taşkın bazı
basit ahşap minareler yapılmıştır k i bunların numuneleri, Köprülü camii
:ile E y û b da Arpacı H a y r e t t i n mescidinde (R. 26) ve Eminönünde A r ­
pacılar camiinde g ö r ü l ü r . 30

Cumba halindeki asma minarelerin küçük menfezli şerefeleri müs­


t a k i l olarak yapılan minarelerde de müşahade olunmaktadır. Bu t i p
minareler K l a s i k Türk mimarisinin baca ve kubbe fenerleri ile yakın
benzerlik gösterirler. Y e n i b a h ç e de K a p t a n Sinan Paşa mescidinin b ö y ­
le küçük pencereli, şerefesi çıkıntısız m i n a r e s i ' artık mevcut değildir. 8

"Fakat b u t i p i n en mükemmel misallerinden b i r i n i y i n e Y e n i b a h ç e ' d e M i m a r


Sinan tarafından 16. asırda kendisi için yaptığı mescidin minaresi teşkil
e d e r . G a r i p b i r plâna sahip olan m e s c i d i n ( R . 5 ) m e t h a l i yanında y ü k s e -
3 2

_len b u ç o k köşeli ve tamamen bir bacayı andıran minarenin en üst kıs­


mında etrafları k a b a r t m a tezyinat i h t i v a eden pencereler açılmıştır (R.13),
B u minare umumî görünüşü bakımından U r f a U l u camii minaresinin
minyatür b i r benzeri de s a y ı l a b i l i r . Ç a r ş a m b a ' d a Hıramî A h m e t Paşa
33

-en pierre, coiffée d'une toiture conique en poivrière placée en encorbellement a u ï angles
•des c h â t e a u x forts» (almancasl : Erker), ayrıca bk. J . Jahn - Heideureieh - v . Jenny,
Wôrterhizck der Kunşt, Stuttgart 1940, s. 140. E d i r n e ' d e Süleyman Çelebi tarafından
1403 de inşasına başlatılan ve Mebmed 1. zamanında 1414 de tamamlanan, mimar Kon­
y a l ı Hacı A l a e d d i n ' i n eseri E s k i Cami'nin başlı başına b i r abide teşkil . eden büyük m i -
jnaresiniıi, kürsüsünün köşeleri de böyle cumba şeklinde çıkıntılar ila süslenmiştir, bunun
•bir reami için bk. Ç e t i n t a ş , Minarelerimiz, r e s . 9.
Hadika, 1, s. 7 0 ; Fatib devrinde yaptırılmıştır, Fatih vakfiyeleri, s. 151, ve
2 8

•'Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Belleteni', İstanbul 1946, sayı 51, s. 5..
î B
Abdurrahman Şeref, T o p k à p ı saray-ı hümayunu, "Tarih-t Osmant
Mncümeni Mecmuası*, İstanbul 1911^ I, s. 3 3 9 ; resim için b k . T . Ö z , T o p k a p ı S » -
ırayı Müzesi onarımları, 'Güzel Sanatlar', A n k a r a 1949, V I , s . 26.
3 0
A r p a c ı l a r veya Bursa tekkesi mescidinin minaresi 1947 do yapılmıştır.
81 Hadika, I, s . , 1 2 7 ; artık hiç bir izi kalmayan bu minareyi C . GurHtt, DieBau-
Jeanst Konstantinopels, s. 76 deki bir resmi sayesinde tanıyoruz.
3 2
Hadika, I, s. 1 9 9 ; Mimar Sinan mescidinin bugün yalnız • minaresi Vardır. Planı
ve resmi için b k . C . G u r l i t t , Baakanst, s. 76 ; Yedigün, sene 1 9 Î 6 , sayı 162, s. 9 ; A .
'Gabriel, Mosquées de Constantinople, Paris 1926, s. 416, r e s . 38; L H . Konyalı, Mimar
JCoca Sinan, Istanbul 1948, s. 96 v . d . '
3 3
Sekiz cepheli olan bu heybetli t a ş minarenin en üst kısmında kemerli menfez­
l e r ' v a r d ı r , bu hususta bk. A . Gàbriel, Voyages archéologiques dans la Turquie Orien­
tale, Paris 1940, I , s. 282, II, lev. 101; Türkiye tarihi anıtları, Ankara 1946, res. 141. .
25ü Semavi Eyiee

m e s c i d i n i n artık rnevcud o l m a y a n (R. 3) fakat resimleri neşredilmiş


34

bulunan minaresi sayesinde gerek b u , gerek cumbalı t i p i n menşeinin


ahşap minare mimarisinden gelmiş olduğunu anlıyoruz. Bazı teferruat
farkları ile aynı t i p i n tatbikatını, E y u b ' d a i k i s i de X V I . aşıra ait, Silâhi
Mehmed B e y ve Semiz A l i Paşa m e s c i d l e r i n d e de bulmaktayız. Silâhi
3 5 03

Mehmed Bey mescidi, minaresi mescid binasının planına göre vaziyeti


bakımından olduğu k a d a r (R. 4) tekniğinin orijinalitesi ile de d i k k a t i
çeker. Kıble duvarının dışında ve a v l u kapısı yanında müstakil olan
minare, tuğla d i z i l e r i halinde yapılmış v e kare kürsüden p o l i g o n a l b i r
g ö v d e y e geçilmiştir (R. 16). Şerefeyi teşkil eden köşkün korkulukları
k a b a r t m a l a r ile süslenmiş, ve menfezlerin etrafları d a tezyin edilmiştir.
Evvelce z i k r o l u n a n Samanveren mescidinin şerefesinin de ufak f a r k l a r l a
b u şekilde olduğu bilinmekte ise de b u minarenin şerefe kısmı artık
mevcut değildir. Aynı t i p i n X V I I - X V I I I . asırlara ait numunelerini Mev-
levihanekapı civarında Melek Hatun m e s c i d i n d e (R. 20), Karagüm- 37

rük'te de Derviş A l i m e s c i d i n d e b u l u y o r u z (R. 18). H a t t a bütün gara­


aB

betlerine rağmen, aynı zamanda asma m i n a r e l e r i hatırlatan i k i küçük m i ­


nareyi de b u g r u b a dahil edebiliriz. Bunlardan b i r i , eski b i r sütunun üze­
rine o t u r t u l a n bir şerefeden ibaret olan Kasımpaşa'da Küçük Piyale mes­
cidi m i n a r e s i , diğeri ise A ğ a ç a y ı r ı mescidi (R. 21) m i n a r e s i d i r . B u r a y a
aI) i0

k a d a r çeşitli numunelerini gördüğümüz minare t i p i n i n menşeini doğrudan


doğruya A m r camii minaresine bağlamaya lüzum y o k t u r . B u t i p minare­
ler yapılışlarının i p t i d a i ve basit olması bakımlarından «arkaik» sayıla-
bîŞrler. Müezzin İçin mahfuz b i r »ezan yeri» ile mahiyeti icabı y ü k s e k
bir yerde olan b u «ezan yerine» çıkmağı temin eden b i r m e r d i v e n d e n —

3
* Hadika, I, s. 38 ; S . Eyİce, Ahmed Paşa m e s c i d İ, •Istanbul Ansiklo­
pedisi', I , s. 271 ; ahşap minarenin resmi, G . Gurlitt, Baukanat Konstuntinopels, s.
40 da ve A . van Millingen, Byzantine Churches in Constantinople, London 1912, l e v .
55 de bulunmaktadır.
35 Hadika, I, s. 280 ; Silahşor Mehmed Bey tarafından yaptırılan bu mescide S ü ­
rahi meacidİ dahi denirmiş; Hacı İsmail beyzâde O s m a n , Mecmua-i Cavûmi, İstanbul
1304, I I , a. 2 de, Silâhi mescidi o l a r a k kayıtlıdır; ayrıca bk. H . Edhem, Mosquées,
s. 80; Gabriel, Mosquées de Constantinople, s. 416; R . 'E. K o ç u , B e y m e s c i d i , •Bü­
yük Dağa', İstanbul 1948.
3 Q
Hadika, I. s. 268 ; Sadrazam Semiz A l i P a ş a tarafından yaptırılmıştır (51.1364}
A l i P a ş a m e s c İ d i , "istanbul Ansiklopedisi', I I , s. 430.
3' Hadika, I, s. 161; K a r a a ğ a ç mescidi olarak kayıtlıdır.
38 Hadika, t, s . 109, '
3B Hadika, I, s. 21 ; M . Raif, Mir'at-ı istanbul, s. 518,; S . A b a ç , Kasanpasanın
tarihçesi, İstanbul 1935, s. 22.
40 Hadika, I, s. 4 7 ; Kasım Çavuş tarafından yaptırılmıştır, ayrıca bk. A ğ a ç a ­
yırı m e s c i d i , 'istanbul Ansiklopedisi', I , s. 134.
istanbul'da bazı cami ve mescid minareleri 257

cumba h a l i n d e k i minarelerde tabiatiyle b u m e r d i v e n y o k t u r — i b a r e t böyle


bâsit v e inşaası gayet k o l a y ve ucuz ahşap veya kârgir minarelere A n a d o ­
lu'nun hemen her tarafında rastlanır. İstanbul'da b u t i p t a t b i k o l u n u r k e n
bu t i p i n temin ettiği k o l a y ve zahmetsiz elde edilen d e k o r a t i f vasıflardan
b o l surette İstifade olunmuş ve neticede, zikrettiğimiz sâde, zarif fakat
göz oyalıyıcı eserler meydana getirilmiştir . B ö y l e c e az masrafla ve
41

basit surette yapılan méscidlerin .İstanbul g i b i mabedi b o l b i r yerde,


rahatsız edici b i r yeknesaklık göstermelerinin Önüne geçilmiştir.
Bütün b u gördüğümüz ve esasları klâsik Türk mimarisi d e v r i n d e n
i t i b a r e n o r t a y a - çıkmış olan mescid minareleri t i p l e r i X I X . asırda yer­
lerini kısmen b u eski şekillerden mülhem o l a n yeni b i r minare t i ­
pine bırakmışlardır. B u t i p t e k i minarelerde, büyük minarelerde o l d u ­
ğu g i b i dışarı taşkın b i r şerefe bulunmaktadır. Fakat buna m u k a b i l
şerefenin daha mahfuz olması için I r a n minarelerinde de olduğu g i b i
üzeri b i r sakıfla örtülerek, b u sakıf ince sütunlara bindirilmiştir. B ö y l e c e
Osmanh-Türk m i m a r i an'anesinden b i r derece uzaklaşılmış ve b u ara­
da şerefe^çıkmasını t u t a n konsollar d a bir takım tezyinatla doldurulmuş­
tur. Çırağan sarayı karşısında X I X . asrın ortasında yapılan Mecidiye
camii m i n a r e s i b u y e n i temayülü gayet güzel olarak a k s e t t i r i r . Burada
42

ince sütunlar g o t i k üslupta kemerleri taşır (R. 22). Aynı hususiyet daha
sade olarak 1866 da yapılan Babıâli camiinde d e t a t b i k edilmiş (R. 24)
4 3

ve 1872 de yeniden inşa edilen B a h ç e k a p ı ' d a Hacı Küçük c a m i i n d e 43

gine g o t i k üslupta (I) en g a r i p şeklini almıştır (R. 23). Nihayet şerefeyi


b i r sakıfla örtmek merakı 1911 de yapılan ve Iran minareleri tesiri
çok bâriz olan H o b y a r mescidinde , ve Galata'da K a r a k ö y c a m i i n d e
4 5 36

son haddini bulmuştur {R. 25). A y n ı d e v i r d e yâni s o n yarım asır

f Anadolu'nun muhtelif bölgelerinde dışardan merdivenli bir şerefeden ibaret


minarelere, daha doğrusu ezan yerlerine rastlanmaktadır. K a y s e r i havalisinde b k . G . de
Je'rphanion, L e s églises rapeştres de Cappadooe, Paris 1925, levha cildi, I, lev. 19 Ber­
gama yakınlarında Diindarîı'da ve daha birçok yerlerde bu tip minareler görülmektedir.
j ï
Raif, Mirat, s. 290; Yediğim neşriyatı, latanbal âbideleri, İstanbul tz. s, 62; bu
minarenin aynı bir benzeri Kâğıthane'de Ç a ğ l a y a n kasrının yanındaki camiin minaresidir.
*! Hadika, 1, s. 213; bu camiin yerinde İmanTAli Efendi tarafından yaptırılan Naili
mescid vardı. Babıâli binaları yeniden yapılırken 1869 da meaeid de yeniden inşa edil­
miştir, k r ş . Tanzimat, İstanbul 1940, resimler kısmı, r e s . 1.
^ Hadika, î, s. 185; Küçük A h m e d A ğ a tarafından Fatih zamanında yaptırılmıştır.
*> Hadika, I, s. 1 0 2 ; H o b y a r Bey tarafından yaptırılan mescid, Büyük postahane
inşa edilirken yeniden yapılmıştır. İnşası g e ç tamamlanan minare hakkında mimar M u ­
zaffer beyin esvabı hakkında b k . Hayal, sayı 30-36 (1326). '
« Hadika, I I , s . 3 9 ; A . M . Schneider, M . I s . Nomidis, Galata, İstanbul," 1944, ».
3 3 ; Merzifoolu K a r a Mustafa P a ş a tarafından İnşa ettirilen raeseİd, sonraları yeniden
yapılmıştır,
Türkiyat Mecmuası — 1 J
258 Semavi Eyioe

içinde yapılan ahşap mescid minareleri ise (R. 30) zikre d e ğ e r bir h u ­
susiyet g ö s t e r m e z l e r . 47

Netice:
Başlıca i k i büyük g r u p halinde topladığımız İstanbul mescid mina­
relerinin burada zikredilen mahdut numuneleri yeni b i r mesele daha
o r t a y a koymaktadır k i o da, minarelerin mescid binasına göre olan
vaziyetleridir. Osmanlı-Türk mimarîsinde büyük camilerde bâzı nadir
istisnalar ile m u a y y e n y e r i olan minarelerin mescidlerde daha serbest
surette inşa e d i l d i k l e r i görülmektedir. N e t e k i m Samanveren mescidi
minaresi mescidin sol tarafında, S o k o l l u mescidi minaresi münferid
olarak ayrı, H o c a A t t a r H a l i l mescidi minaresi, mescidin ilerisinde ve
b i r çeşme üzerinde, T u l u m c u Hüsam mescidi minaresi kapının üstünde
ve cephenin ortasında, nihayet Silâhı mescidi minaresi de kıble d u v a ­
rının önünde ve a v l u duvarına bitişik olarak inşa edilmiştir.
İstanbul'un birçok mescid ve küçük camii son yarım asır içinde
zelzele, yangın ve nihayet bakımsızlık ve k a s d i tahribatın kurbanı o l ­
muştur. Bunlardan b i r kısmını t e t k i k ederek yaptığımız bu ufak araş­
tırmada şimdiye kadar lâzım geldiği kadar ehemmiyet verilmeyen b u
küçük a b i d e l e r i n , ne derece zengin ve mütenevvi şekillere sahip bu­
lundukları belirtilmiş olmaktadır.
İstanbul camilerinin etraflı ve d i k k a t l i b i r t e t k i k i n d e n sonra mey­
dana gelecek skorpüs»'ü beklemeden b u y o l d a yapılacak çalışmalar
gayet tabii olarak birçok noksanlar i h t i v a edecektir. Evvelce de işaret
ettiğim g i b i b u yazım b u sahada yapılmış b i r teşebbüs mahiyetinde
olduğundan ileride yapılacak-araştırmaların^daha b i r ç o k şayanı d i k k a t
misalleri tanımamızı sağlayacağını beklemek y e r i n d e o l u r .

1 7
İstanbul'da birçok ahşap minareler var ise de bunların miktarları gün geçtikçe
azalmaktadır, meselâ Galata'da B e k t a ş A ğ a mescidi minaresi yıktırılmıştır, Üsküdar'da
A h m e d Çelebi, O r t a k o y ' d e C a v i d A ğ a , Alibey Köyü, G a l a t a ' d a Y a ğ k a p a n ı , Karagiim-
rük'de K a r a b a ş meseidlerinin minareleri ahşaptır. Bunlardan, go,nu.nç usunun, bîr hususi­
y e t i de tamamen çinko kaplı olmasıdır.
İstanbul'da bazı cami ve nies cid minareleri 359

1. T u l u m c u Hiisam. mescidinin cephesi ye minaresi


(Meacİd ve minare 194G de yıktırılmıştır)
260 Semavi Eyice

3- Ç a r ş a m b a ' d a H ı r a m î Atımed P a s a me s cin i 11 ahşap minareni.


y, Yenibahçe'de Mimar Sİnan medscİinin krokisi.
262 Semavi Eyiee

6. Uzunçarşı'da Samanveren mescidi

7. Topkapı'da F a t m a Saltan mescidi


10. Burmalı mescid 11, Hasatızâde mescidi
ti. H a c ı E v h a d mescidi 15. Çek me ce'd e S okullu mescidi
18. Derviş A H mescidi 10. H o c a H a l i l A ğ a meoeidi
22, Mecidiye camii 23. Hacı Küçük mescidi
26. A r p a c ı H a y reddi ıı mescidi 27. G a z h a n e camii
80, Y a g k a p a n ı mescidi 31. Y a v a ş ç a Şahin mescidi

You might also like