You are on page 1of 6

See discussions, stats, and author profiles for this publication at: https://www.researchgate.

net/publication/344350278

ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI 1. Vergi

Article · September 2020

CITATIONS READS

0 936

1 author:

Necati Yildiz
Retired Mineral Processing Engineer
50 PUBLICATIONS 7 CITATIONS

SEE PROFILE

All content following this page was uploaded by Necati Yildiz on 23 September 2020.

The user has requested enhancement of the downloaded file.


ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI

1. Vergi

Detaya girmeden vergi; “kamu hizmetlerine harcanmak üzere devletin, yerel


yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya ya da kimi maddelerin,
hizmetlerin fiyatları üstüne ekleyerek dolaylı yoldan yurttaşlardan topladığı
para” olarak tanımlanmaktadır. Yani ülkedeki ekonomik faaliyetlerden devletin aldığı
paydır. Devletin topladığı vergilerin tamamı bize “yol, su, elektrik olarak” geri
dönme(me)ktedir. Vergi herkesin gelirine göre ödemek zorunda olduğu bir
yükümlülüktür. Vergi ödemeleri tercihe bağlı değildir.

Vergi kutsaldır. Ama cezası ülkelere göre değişmektedir.

Alphonso Gabriel 'Al' Capone, 1893'te ABD'ye göç etmiş Napolili bir ailenin çocuğu
olarak 1899'da New York'ta doğmuştur. 1920'li yıllardan itibaren kapitalizmin içine
girdiği krizi bir fırsat olarak değerlendirmiş; içkinin yasaklandığı yıllarda halkın içki
ihtiyacını karşılayan büyük bir örgüt kurmuş, rakiplerini de ortadan kaldırmıştır.
Yaptıkları işlerde iz bırakmadığı için bir şey yapılamamıştır. Ancak , Al Capone, 1931
yılında 'vergi kaçakçılığı' ile suçlanmış ve yargılamanın ardından 11 yıl hapis cezası
almıştır. Cezasını çekmesi için Alcatraz Hapishanesi'ne gönderilmiştir.
Bazı ülkelerde vergi kaçakçılığının suçu çok ağırken bazı ülkelerde de vergi
kaçırmanın suçu caydırıcı olmamaktadır. Hatta bazı ülkelerde vergi kaçıranlar
yaptıklarıyla toplumda itibar bile kazanmaktadır.

Ülkeler ekonomik sınırlarını ortadan kaldırmışlardır. Sınırların kalkması vergilendirme


sorununu da beraberinde getirmiştir. Ama egemen güçler buna da kendi menfaatleri
doğrultusunda çözüm getirmişlerdir.
Detaya girmeden vergi kanunlarının uygulamasıyla ilgili esaslar:

 İkametgah İlkesi: Vergi ekonomik faaliyeti sürdürenin ikamet ettiği ülkede


ödenmektedir.

 Vatandaşlık İlkesi: Vergi ekonomik faaliyeti sürdürenin vatandaşı olduğu


ülkede ödenmektedir.

 Kaynak İlkesi: Ülkeler sadece kendi sınırları içerisinde üretilenden elde


edilen gelirleri vergilendirmektedir. Kaynak ilkesinde vergi hukukuna ilişkin
kurallar, ülkede bulunan yerli ya da yabancı herkese uygulanmaktadır.

 Varış Ülkesi İlkesi: Vergilendirme yetkisi malın tüketildiği ülkeye aittir.

 Çıkış Ülkesi İlkesi: Sınır dışına çıkan bir malın vergilendirme yetkisi malın
çıktığı ülkeye verilmektedir.

Vergi kanunları her ülkede değişik ve çok karmaşıktır. Alınan vergi faaliyetin türüne
göre de değişmektedir. Ancak ortak sorun kazancın vatandaşlık, ikametgah veya
üretilen ürünün ülke sınırları arasında hareketi nedeniyle, ülkelerde aynı verginin
birden çok kez alınmasıdır. Buna da çözüm bulunmuştur: Çifte vergilendirme
önleme anlaşmaları.

2. Çifte Vergilendirme

Esasen çifte vergilendirme yerine “mükerrer vergilendirme” ifadesi daha doğru


olmaktadır Çünkü konuya muhatap olan ülke sayısı ikiden daha fazla da
olabilmektedir.

2.1) Hukuki anlamda çifte vergilendirme: Birden fazla devletin, vergilendirmede


farklı ilkeler kabul etmeleri ya da ilkeleri farklı uygulamaları nedeniyle, aynı kişinin,
aynı vergi konusu için birden fazla kez vergiye tabi tutulmasıdır. Her iki devlette de
gelir veya kazanç elde eden kişiler açısından hukuki çifte vergilendirmeyi ortaya
çıkaran neden, devletlerin vergilendirme yetkilerinin belirlenmesinde farklı kriterleri
benimsemiş olmalarıdır.

OECD Model Anlaşmasında, hukuksal anlamda çifte vergilendirmenin üç durumda


ortaya çıkabileceği belirtilmiştir:

1) Bir kişinin her iki devlet tarafından kendi ülkesinde ikamet ettiğini
kabullenmesinden kaynaklanana vergilendirme

2) Bir kişinin ikametgâhının bulunduğu ülke dışında gelir elde etmesi


durumunda, her iki devlet de bu geliri vergilendirmesi

3) Bir ülkede sabit işyeri bulunan kişinin, diğer bir ülkede gelir elde etmesi
durumunda her iki devletin de aynı gelirden vergi istemesi
2.2) İktisadi Çifte Vergilendirme: Kazancın birden fazla devlette vergi mükellefi
olarak kabul edilerek, aynı vergi konusu üzerinden gelir veya kurumlar vergisine tabi
tutulmasıdır.

3. Çifte Vergilendirmenin Ekonomik Etkisi

Vergilerin iktisadi faaliyetler açısından önemli bir maliyet unsuru olduğu dikkate
alındığında, çifte vergilendirmenin maliyetleri daha da arttırmaktadır. Bu da
yatırımcıları daha az vergi verecekleri ülkelere yönlendirecektir. Ülkeler çifte
vergilendirmeyi önlemek amacıyla tek yönlü düzenlemeler yanı sıra ülkelere
aralarında anlaşma imzalayarak çifte vergilendirmeyi önlemektedir.

4. Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi

4.1. Ulusal Yöntemler

Ülke kendi iç hukukunda tek yanlı düzenlemeler yapmıştır. OECD’nin örnek


modelinde yer alan yöntemlerdir.

4.1.1 Matrahtan İndirim Yöntemi: Yöntemde mükellefin yurt içi ve yurt dışı
kazançları toplanmakta; toplam matrahtan, yabancı ülkede ödenen vergiler
indirilerek kalan tutar vergilendirilmektedir.

4.1.2 Vergiden İndirim Yöntemi: Bu yöntemde; mükellefin yurt içinde ve yurt


dışında elde ettiği tüm gelirler üzerinden hesaplanan vergilerler üzerinden
yabancı ülkelerde ödenenler toplam vergiden düşülmektedir.

4.1.3 İstisna Yöntemi: Çifte vergilendirmeyi önlemek isteyen bir ülkenin, başka
ülkelerde vergilendirilmiş olan gelirler, kendi iç mevzuatında yaptığı
düzenlemelerle vergi dışı tutmaktadır.

4.2 . Uluslararası Yöntemler

4.2.1 Uluslararası Anlaşmalar: Bir çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması


yapılıp yürürlüğe girdiğinde anlaşmayı yapan ülkeler aralarında bir çeşit
ortak vergi hukuku yaratılmış olmaktadır. Çifte vergilendirmeyi önleme
anlaşmalarına aykırı olmadığı sürece, her ülke vergilendirmeyi kendi iç
hukuka göre yapmaktadır.
4.2.2 Uluslararası Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşma Modelleri

4.2.2.1 OECD Modeli: Bu modelde vergileme hakkı gelir ve faaliyet sahibinin


yerleşmiş olduğu ülkeye aittir. Bu model özellikle sermaye ihraç eden
gelişmiş ülkeler lehine bir konum arz etmektedir.

4.2.2.2 Birleşmiş Milletler (BM) Modeli: BM modelinde faaliyetin


sürdürüldüğü ülkenin vergilendirme hukukuna ağırlık vererek,
yerleşim yeri ilkesini zayıflatmaktadır. BM modeli daha çok sermaye
ithal eden ülkeler olan az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler
tarafından tercih nedeni olmuşlardır.

5. Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşma Modellerinin Değerlendirmesi

OECD modeli, daha çok gelişmiş ve sanayileşmiş ülkeler tarafından kendi


aralarındaki çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarında tip anlaşma olarak
kullanılırken; BM modeli, daha az sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkeler tarafından
özellikle gelişmiş ülkeler ile yapılan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarında
kullanılmaktadır.

6. Türkiye’de Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları

Türkiye, ilk Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nı 03.11.1970 tarihinde


Viyana’da Avusturya ile imzalamıştır.

Türkiye genel olarak gelişmiş ülkelerle yaptığı Çifte Vergilendirmeyi Önleme


Anlaşmalarını, kaynak ülkesine ağırlık veren BM modeline, gelişmekte olan ülkelerle
yaptığı anlaşmalar da ise yerleşim yerine ağırlık veren OECD modeline göre
düzenlemektedir.

7.Sonuç
Ülkemiz yaklaşık 85 ülke ile Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması imzalanmıştır.
https://www.gib.gov.tr/sites/default/files/uluslararasi_mevzuat/ULKELER_LIST.htm
Şu bir gerçektir ki ülkemizde, aynı sektörde faaliyet gösteren yabancı sermayeli
şirketler ülkemiz yerli şirketlerinden daha az vergi ödemektedirler. Madencilikte
faaliyet gösteren yabancı sermayeli şirketler, diğer sektörlerden farklı olarak
arkalarında madenleri alınmış, kirlenmiş topraklar bırakmaktadırlar.

Maden Kanunu

“Madde 1 – Bu Kanun madenlerin MİLLİ MENFAATLERE UYGUN OLARAK


ARANMASI, İŞLETİLMESİ, üzerinde hak sahibi olunması ve terk edilmesi ile
ilgili esas ve usulleri düzenler.”
Bu düzenlemeden anlaşılan;

 Madenlerimizin hammadde ya da konsantre olarak ihraç edilmemesidir.


 Ülkemizin diğer ülkelerin hammadde kaynağı ülke haline gelmemesidir.
 Ürettiğimiz madenlerimizin ülkemiz sınırları içinde kurulmuş kendi sanayi
tesislerimizde hammadde girdisi olarak kullanılmasıdır.
 Bu tesislerde hammaddenin silah için değil, insanların barış, huzur ve
refah içinde yaşamasına katkı sağlayacak katma değeri yüksek ürünlere
dönüştürülmesidir.
 Ülkemizde maden üretenlerin vergisini bu ülkede ödemesidir.
 Ülkemizde maden üretenlerin kârını ülkemizde yatırıma dönüştürmesidir.
 Ülkemizde üretilenin halka yansımasıdır.
 “Altın” madeninin diğer madenlerden ayrı tutulması, kamu tarafından
işletilmesidir.

View publication stats

You might also like