Professional Documents
Culture Documents
Eski Istanbul Konakları - Ahmet Semih Mümtaz
Eski Istanbul Konakları - Ahmet Semih Mümtaz
PAYLAŞIM GRUBU
https://www.facebook.com/
groups/metronommm/
Kunuba Kitap: 24
Hacıra: 4
Isbn: 978-975-6743-82-9
Editör
Ers;uı Güngör
© Kumıba Kitap, 2011
llu kitabın riiın yayın
hakları, Kumıba Kirap'a
KapakTasanm
aiuir. Kicabın camanıı Sercan Arslan
ya da bir bölümü izinsiz
olarak hiçbir biçimde ço lçTasanm
ğaltılamaz, dağıtılamaz.
İrfan Güngörür
Birinci Basım
(1000 a<lcc)
Şubat 20 1 1
Basla ve Cilt
Ana Basım Yayın
Gıda lnş. San. Tic. ve Lcd. Şci.
Sertifika No: l ?498
Re�n San. Sic. No:32-4/G
Haranıidere I İscanhul
(0212 422 79 29)
kulJba
Ki TAP
(AJiJ İı\Ş.Ut lh.qm Y.l�'Uı kurulıışKlur.)
Adil İnşaat Basım Yayın Dağının Kırtasiye San. Tic. Ltd. Şri.
Salılıaflar Çarşısı No: 24-26 • 34450 - Bayt7.id /İstanbul
'JClcfon: 0212 52819 78 •Faks: 0212 512 91 20 • kumıba@kurrubakirap.com
Ahmet Semih Mümtaz
ESKİ İSTANBUL
KONAKLARI
Hazırlayan:
İsmail Oervişoğlu
İçindekiler
•
Eski Evlere Dair ............................................................. 1 3
•
Ev Aşkına Dair . . . . . . . :.............................. 17
..... ....... ..... . . ... ...
• Eski Ev Hayatları . . . .
........ ............... ......... .................. ......21
•
İscanbul'un Eski Konakları . .
..................... .. ....... .. ......... . 27
• Eski Konaklar ................................................................. 33
•
Nişamaşı'nda Eski Konaklar .
.............. ......................... . . 37
• Emirgan'da Hıdiv İsmail Paşa Sarayı'nda İlk Hatıralar ... 45
• Reşid Akif Paşanın Konağı .. .
....... . ............ ........... ..... . .... 51
•
Münir Paşa ve Konağı .
........................ ........................... 57
• Suphi Paşa Konağı. ......................................................... 61
• Sami Paşa Konağı . . ........ ................................................. 65
•
Nasuhi Bey'in Konağı ve Hali ....................................... 71
•
Göksu ve Sarayı .
... ............... ................ ...... ..................... 77
• Müteveffa Konaklar . . .
............... ....... .................. ..... . . ... . .. 81
5
• Eski Harem Daireleri .. .
........... . .. ....................... . .......... .. 85
• Eski Konaklarda Saz Takımları . . .
.. .. ......... ....... ............. . . 89
•
Konaklardaki Mektepler .
...... ............ ................. .. . . . ... . 95 . ...
• Tanrı Misafırleri . . .
..... .............. .................... . ................. . . 99
•
Eski Çamlıca Köşkleri . .. .................. . . . .. .
........ ....... .... .. . . l 03
• Y ine Çamlıca Köşkleri .
.............. ........... ...................... . 107
• Yine Eski Köşkler . ..
...... ...... . ..................... ............. ..... . . 1 13
•
Yakacık'ta Eski Köşkler . . .
.. ....... .. ......... ........... ....... . . .. .... 1 19
• Eski Köşlerden Bazıları . . .
.. .. ........ ...................... .. .
.... .. .. . 125
• Çifcesaraylar . . .. . .
... ... .................. . .. ... ......... ......... .......... . . 131
•
Boğaziçi'nde Eski Yalılar .
.............. ...... ............... ...... . . . . 1 37
• Bebek'teki Yalılar . ..
...... ... . ....................... .. ................... . . 1 43
• Rumelihisarı'nda Eski Yalılar .
......... ......... ....... ........... . . 151
•
Yine Yalılara Dair ......................................................... 1 55
• Mısırlı Zeynep Hanım'ın Yalısı. ................................... 1 57
•
Yalılar, İçindekiler, Evdekiler, Nasıl Düşünür,
Nasıl Yaşarlardı? . . .
. ........ ..... ............... .. . ... ....... .. ....... . .. . . . 1 59
Dizin .................................................................................. 1 65
6
Ahmet Semih Mümtaz'ın
Hayatı ve Hauralanna Dair
7
Eski İstanbul Konakl.arı
8
Ahmet Semih Mümtaz
.l
Her Kal.em dergisinin ilk sayısı 29'1Cşrinievvel 1941 Öe yayınlaımuş,
fukat muhtemelen maddi sorunlardan dolayı devaını gelmemiştir.
Ahmer Semih Mümrv� 1 A ral ık l950'de dergiyi tekrar çıkarmaya
başlamış ve yedi sayı kadar neşretmiştir. On h� günde bir yayınla
ııaıı dergi, kültür ve sanat dergisi niteliğindedir.
9
Eski İstanbul Konaklan
10
Ahmet Semih Mümtaz
İsmail Dervişoğlu
Bulgurlu, 2009
ıı
Eski Evlere Dair
5 Hizıncdiler.
6 iş bölümü.
13
Eski İstanbul Konakları
Harem Meşgalesi
Evvela mükemmel bir kilere sahip olmakla başlardı. Bun
dan evvel de iyi bir kilerciye sahip olmak icap ederdi. Yemek,
içmek işinin remiz ve emniyetli ellere verilmesindeki faydaya
itimat vardı. Bundan sonra diğer ev işlerine ehemmiyet veri
lirdi. Çamaşırla ütünün; okutulacak küçük kızların; bir saz
öğrenecek hanımın veya halayığın ve mesela isterse eğer, ha
rem ağasının; konakta büyük temizliğin, yani sabunlarla so
faların, merdivenlerin, taşlıkların fırçalanmasının, silinmesi
nin; davetli ve leyli veya nehari9 misafirler için hazırlıkların
şaşırmayan günleri vardı. Bunlarla beraber bazı ev meşgaleleri
daha vardı. Evdeki veyahut mahallelerdeki hamamlara gidip
yıkanmak ve bu güzel işi mutlaka en aşağı on günde bir ya
pabilmek. "Nezafet10 imandandır" derlerdi. Nazif ve nezafetli
olmayanlardan pek hoşlanmazlardı.
Çalışmaların birisi de haremde turşular, reçellerle şuruplar
kaynatmak, kavurmaları büyük kavanozlara yerleştirmek gibi
faaliyetlere inhisar ederdi. (Az kalsın tekel ederdi diyecektim!).
Kış gecelerinde güğümler içinde, suda kestane ve mısır buğ
dayı pişirmek bile bu teşrifatın bir parçasıydı. Bu işi eski kal-
7
İkram etme ve ağırlamayla.
8 Körü şöhretleri.
9 Geceli veya giindüzlii.
10
Temizlik.
14
faların, bazılarının odalarında yaparlar; tabak tabak efendile
rine ve misafirlerinde dağıtırlardı.
İşte muhterem karilerim,11 eski evlerin harem daireleri böyle
işler görürler ve yaptıklarıyla mağrur olurlardı. Bir de bacıların
yaprak dolması hazırlamaları vardı. Yapraklan, ayn ayrı ayınnak,
makasla keserek düzeltmek gibi. Bu da ayrıca bir alemdi.
11 Okuyucularım.
15
Eski İstanbul Konaklan
Selamlık Tarafı
Konaklarda selamlık daireleri derecelerine göre hizmet
lere ayrılan ağalara, uşaklara teslim olunarak bunlara başağa
ve hepsine kahya efendi nezaret ederdi. Bu böyle olduğu gibi,
küçük konaklar ve orta halli evlerde dahi eğer bir uşak ve bir
ayvaz varsa, selamlığın bürün işlerini görürlerdi. Aşçılar mut
laka erkekti. Haremde yapılan yemekler fevkalade faslından
ma'dud12 ve muhteremdiler. Halayıkları, uşakları var olmayan
hanelerde de bu hizmetleri evin hanımı yapardı ve zevcinden
eve yalnız erzak getirmesini isterdi. Pazarlardan sebzeleri, et
leri efendileri alır getirirlerdi ve her ay kilerlerini doldurarak,
kolayca halli dava ederlerdi. Bunların hepsi demekti ki evvel
zaman içinde bir aile meşgalesi vardı ve bu herkesi evine sım
sıkı bağlardı. Amma istisnası yok muydu? Elbette vardı. Fa
kat bWJlar o bağların aralarından birer kaçamak mahiyetinde
kalırlardı. Ekseriyetle işin ucu kaçırılmazdı.
12
Sayılı.
16
Ev A§kına Dair
13 Kısaca idi.
11
Zorluğun.
ıs Neşeli.
16 Gururlanırlardı.
Eski İstanbul Konakları
lirdi. "Sokak kadını" tabiri ewel zaman içinde pek hoşa gele
cek vasıflar adatına17 girmemişti; "sürtük" gibi bir şey demek
olurdu. Sonra da zahmeti vardı. Feracclenmek; çarşaflanmak;
giyinmek, kuşanmak.; giydirmek, kuşatmak gibi ... Masraflı
idi de o zamanda hesabını bilenlere göre. Kalabalıkları olma
yan adamlarda da böyle şeylere merak. vardı. Ekserisi ufak te
fek de olsa iki haneye sahip oldukları için yaz ise kışlık, kış
mevsiminde yazlık evlerine gider, onu temizlerlerdi. Hülasa ev
aşkı başta gdirdi. Herkes evini severdi.
Ne Yaparlardı?
Kadınlar ev hanımlıklarının zevkini tadarlardı. Evdekiler
hisselerine düşen hizmetleri hüsnü ifa ederek18 müsterih kalır
lardı. Bunlardan sonra eğlenirlerdi. Saz veya şarkı meşk eder
ler; gergef veya kasnak. veya mineler kadar güzel oyalar işler
ler; entari veya çamaşır dikerler; tatlılar, reçeller kaynatırlardı.
Selamlıkta aşçıbaşı olmasına rağmen gayet nefis ev yemek
leri pişirirlerdi.
Günleri ayrılmıştı: Çamaşır yıkarlardı; evi baştan aşağıya
kadar siler süpürürlerdi. Boş zamanlarda iskambil, peçiç gibi
oyunlar oynarlar; eğlenirlerdi. Evde çocuk varsa onlarla meş
gul olurlardı. Çalışmalarına, yatmalarına, kalkmalarına neza
ret ve dikkat ederlerdi. Selamlıkta emektar ağalarla ayvazlar
da uşaklara nezaret ederler, onları da işe alıştırırlardı; terbiye
ederlerdi. Hareme, nispeten ahbabı, misafiri fuzla olan selam
lıkta da bir de misafir sofrası meşgalesi vardı. Tanıdıkların ye
meğe gelmeleri davete muhtaç olmadığı için her zaman hazır-
17 Adetlerine.
18 Güzellikle yerine getirerek.
18
Ahmet Semih Mümtaz
19
Eski lstanbul Konakları
Aşk Kuvveti
Ev aşkı eski zamanlarda o kadar kuvvecli idi ki, saraylarda
senelerce oturmuş, büyütülmüş, terfih edilmiş27 ve ev bark
sahibi edilmiş bir evin evladı gibi hüsnü muamele görmüş
ler bile efendi hanelerine rnisafıreten gelip birkaç gece kaldık
tan sonra muclaka kendi evlerine, yuvalarına dönmeyi şiddecle
arzu ederler, adeta evcil<lerinin hasretini çekerlerdi. Yukarıda
da arz eccim ya, sokak eski adamların nazarında bir nevi sür
tüklük güzergahı idi. İnsan bugünkü düşüncenin sirayetiyle,
"Hey gidi eski ve eski kafalar hey . .. " diyeceği geliyor.
22 Defeden.
23 Melek yüzlü.
24 Melek ruhlu.
25 Karışık.
26 Üste çıkma.
27 Refah içinde yaşatıl mış, yaşanuş.
20
Eski Ev Hayatları
28 Belirliydi.
29 Şaşıiıazdı.
21
Eski İstanbul Konakları
Okwnak Merakı
Okumak zevki ve gururu haremde de vardı. Hanıme
fendiler, evdeki yaşlı kadınlar, hatca bacılar Kur'an-ı Kerim
okurlardı; De/dili32okurlardı ve okuttukları kızlara namazın
erkanını ve surelerini öğretir; ezberletirler; masal gibi yazıl
mış kitapları okurlardı. Ve sıra ile nöbecle okurlardı; öteki
ler de dinlerlerdi. Sonra da aralarında bir münakaşa çıkarır
lar; nasıl anladıklarını anlatmaya çalışırlardı. Hele kocakarı
masallarını öğrenmek ve anlatmak merakı müsabaka halinde
idi. güzel masal söyleme bir hünerdi ve aferin alırdı. Çocuk
lar uyutulduktan sonra daha serbest hareket olunurdu. Bazı
30 Arkadaş .
.�ı Geleneği.
32 Halk arasında yaygın bir dua kitabı.
22
Ahmet !::>'emih lvfiimtt1z
Selamlıkta Dahi
Bazı saraylar, konaklar ve haneler mektebe benzerdi. Birço
ğunda mükemmel kütüphaneler vardı. Adliye Nazırı İsmetpa
şazade Rıza, Sadraı..am Ah m ed Vefik, Sadrazam Edhem Paşa
ların emsalinin ve Hazine-i Hassa-i Şahane35 müsteşarı Hal is
Efendi'nin, Meclis-i Maarif Reisi sudılr-ı i'zamdan36 Haydar
Mollanın ve Vükela-yı Salranat-ı Seniyeöen37 Hasan Fehmi
Paşa'nın ve Çavdarlı Esad Molla Beyefendi'nin kütüphaneleri
gibi. Birtakım da devrin tabir-i mahsusuyla38 "ayaklı kütüpha
neler" vardı. Bwılar her şeyi okuyan ve anlayan ve anlatan mü
nevverlerdi. Her yerde hüsnü kabul ve hürmet görürlerdi. Affe
dersiniz unuttum amcam Ali Rıza Mümtaz Paşa' nın da birçok
kitabı ve hüsn-i beyanr�9 vardı. Reşid Akif Paşa konağı da bir
alemdi. Alinılerle dolardı. Saatlerce hem harareclice mübahase
ler40 olurdu. Hele Babanzade Mustafa Zihni Paşa' nın bulunduğu
meclisler, fevkalade alakayı cazipti. Bu meclislerde bazı kere de
bir eser okunurdu. Bu eser üzerinde müzakereler, mübahaseler
yapılırdı. Benim gördüklerimde riyaset41 mevkiini daima yuka-
33 Şöhretiyle tanınmışa.
34 Ttirlü.
35 Padişahın hazinesinin.
•16 Devlet adamlarından, büyüklerden.
37 Osmanlı hükümeri bakanlarından.
38 Öld deyimiyle.
39 Güzel anlatış.
40 Karşılıklı konuşmalar.
41 Başkanlık.
24
Ahmet Semih Mümtaz
rıda ismi geçen Molla Esad Bey işgal ederdi. Çocukluk, gençlik
bu ya, biz de onlardan bunları gördükçe okumak merakına dü
şer ve aklımızca aramızda konuşur; mübahaseler yapardık. Bu
merakımızı bilenler bize "çömel' derlerdi. Çömez yukarı, çö
mez aşağı koşar dururduk! Hey gidi günler hey!
il
Ev hayatı kısmen şöyle idi: Bu yazıda teferruata kaçmak
sızın baz ı taraflarına işaret edeceğim.
Eğer mevsim kış ise selamlık hayan akşamları başlardı.
Yazları ve tatil günleri evlerde, gündüzleri de hareket ve hayat
vardı. Sabah kahvesine gelirler, giderlerdi. Öğle yemeğine ge
len giden olurdu. Öğleden sonra akşamüstü ziyarecleri yapı
lırdı. Akş ama yemekleri topluluğu eksik olmazdı. Dakbudak
sohbet ederlerdi; şakalaşırlardı; cavla oynarlardı. Hem de id
dialı tavla oynarlardı. Kağıt oyunlarına pek iltifat etmezlerdi.
Benim de bulunduğum meclislerde mucasamflıklarda bulunan
şair Celal Paşa, Reşid Akif Paşa, Hersekli Arif Hikmet Bey gi
bileri bulundukça şiirler okWlur, tenkicler yapılırdı.
Celal Paşa bazen çoşar, kendi gazellerini kendisine has bir
eda ile hem ayağa kalkar okurdu. Daha da coştu .mu oku
duğu manzumenin sonWlda el çırpar ve "Bu da böyle varit
oldu efendim" derdi.
Pederim vali olarak Beyrut' a giderken bu Celal Paşa da
H ama mutasarrıfı olmuştu. Bir vapurda Beyruc'a kadar bera
ber seyahat etmiştik. Gayet zayıf; fakat imanı fevkalade kuv
vetli bir zat idi. Mamafih akşamcı idi de, hafif hafif atışnnrdı.
25
Eski lstanbuf Konakl.arı
45 İçişleri Bakanı.
46 Geniş bir görünüş.
28
Ahmet Semih Mümtaz
47 Yangından etkilenenler
.
.ıs Bulunuyordu.
49 En nefis, hoş.
29
Eski fstanbul Konakları
50 Yaradılıştan.
51 Geniş.
52 Şiir söylemeleri.
53 Büyüklüğü ve manzarası.
ırı
I
Süleymaniye'de Cihannüma'lı eıı, /9. yi. SQnu
Kaynak: Doğan Kııban, Tiirk "Hayat''lı Ev.
'
ıır.ı 1 ,, :ılım, Wı. �;ıı, '" l#f' ··�·-·
Eski İstanbul Konaklan
54 Uğursuzluk.
5S Hürriyet, eşitlik, kardeşlik, adalet.
56 "Fetheden, açan" anlamında Allah'ın isimlerinden biri
32
Eski Konaklar57
33
Eski !stanbu/ Konakları
Gençler, İhtiyarlar
Konakların kalabalığı şöyle bir tarife girebilir: Ewela ev
halkı, sonra hanegi, yani eve misafir olarak gelip girmesini bil
meyenler; hakiki dostla ahbaplar ve işinalar; konu komşu ve
ekseriya davetlere gelen davetliler . . . Ve bunların arasına kabul
edilen gençler. . . Bu kalabalıklar çok neşeli olurdu. Neşeli ha
berlerle güzel sözler ve bazen de sazlar; değil evin, mahallenin
havasını tasfiye, gam ve kasaveti defederdi. Böyle günlerde ve
hatta adi günlerde misafirlerin huzurunda yahut sokaktan eve
girer girmez duyulmuş fena bir haber varsa onun birdenbire
hele ihtiyarlara söylenmemesi bize edilen tembihlerin başında
gelirdi. Böyle dikkatsizlikler "la-yecuz"duı';ı den ilirdi.
Bu kayıtlara rağmen biz gençler ihtiyarların huzurunda
asla sıkılmazdık, onları da sıkmazdık. Bu da bize aile toplu
luklarında dost ahbap ortasında mütekabil62 hürriyet ve hür
metin "nuance" yani inceliklerini; gözle derhal görülemeye
cek kadar olan incelikleri ni tefrik ve temyize temrin olurdu.63
Biccabi bu dersleri ve örnekleri görenler kabiliyecleri derece
sine göre müscefic olurlardı.64 Zira bilmiyorum şimdi var mı-
61
Caiz değildir.
62
Karşı lıklı .
63 Ayı rmak içi n bir alıştır m a olurdu.
6-1 Faydalanırlardı.
34
Ahmet Semih Mümtaz
Bazı Misafirler
Çocukluğumda evimize sık sık gelenlerden biri de Hasan
Hüsnü Paşa imiş. Bu zat Bahrısefıd65 kumandanı ve iktida
rıyla meşhur amirallerdendi. Büyük pederimi de ranımışlar
dan bulunduğu için amcama ve babama ihlas gösterirdi. Bizler
de onu çok sevdiğimizden iki de bir " İnşallah Bahriye nazırı
olursun" duası huzurunda bulunurdu. Çok terbiyeli ve mü
tevekkil bir zat olduğu cihetle bu teveccüh ile böbürlenmez,
yalnız "Mukadderse olur" veya "Olursa Hasan Paşa Bahriye
Nazırı olarak ölür" derdi. Birkaç sene sonra talih kendisini Bah
riye Nazırlığı'na getirdi ve hakikaten dediği gibi vefatına ka
dar bu makamda kaldı, kıpırdamadı . Ancak bir defaya ve bir
güne mahsus olmak üzere Said Paşa' nın üçüncü sadaretinde
azl veya Ahmed Vefik Paşanın bir günlük sadareti müdde
tinde ma'zıll oldu.66 Yerine Ahmed Ratip Paşa geldi, gini. Bir
gün sonra hem Said, hem de Hasan Hüsnü Paşa makamlarına
iade olundular. Bundan sonra ilk coplanan Meclis-i Vükela'da67
babamı görünce, "Merak etme oğlum, başımızdan bir hülle
geçti, yine dediğim dediktir" demişti.
İsticraten68 şunu da arz edeyim ki Ahmed Vefık Paşa, Bursa
valiliğinden ikinci defa olarak sadrazam olunca Bursa defter
darı Halid Bey'i Maliye Nazırı tayin ettirmiş, beraber getir-
65 Akdeniz.
66 Azledildi.
67 Bakanlar kurulwıda.
68 Sırası gelmişken.
35
Eski lstanbul Konaklan
69 AyrJınca.
36
Nişantaşı'nda Eski Konaklar
70 H anımından.
37
Eski İstanbul Konakları
38
Ahmet Semih Mümtaz
rak ve Ferid Paşa'dan is tirdat olun araki1 Mal iye'ye; Mal iye'den
dönüp dol aşıp m ektebe geçmiştir. Hariçten manzarası ba
sit ise de dahili çok güzeldir. Hele yemek odası mükemmel
dir. Merdivenleri yay ık ve şahanedir. Sadrazam Cevad Paşa
İstanbul'daki büyük zelzeleden sonra bahçesine bir ahşap ko
nak ilave etmişti.
man dah a neşeli olan Said Paşa pek misafi r kabul etmezdi. İş
için gelenlerin Ba bıal i 'ye git m el erini tercih ederd i . Ramazan
iftarları, bayram tebrikleri müstesn a hemen hemen misafirsiz
olurdu. Fakat küçük oğl u Fuad Bey (Fuad Paşa), arkadaşa düş
kün dü. Dairesi boş kalmazdı. Süvari zabiti o l d uğu için güzel
atları kıs rakları vardı. Bu işten iyi anlardı.
71 Geri alınarak.
39
Eski !stanbul Konakl.arı
40
Ahmet Semih Mümtaz
bamla canciğer olan Reşad Bey düğün günü bize gelmiş, bizde
giyinmiş kuşan mış, kendisine çeki düzen vermiş, babamla be
raber Hayreddin Paşa'nın konağına kadar giderek usule riaye
ten kayınpederini n elini öpmüş koltuğuna o turm uştu .
Reşad Fuad Bey de çok güzel bir adamdı. Karı koca ha
kikaten bi rbirine
çok yaraşmış, yakışmıştı. Hala hatırımda
dır, koltuk merasimi icra edi lirken evin içinde çörek o tl arı
yakıldı, dumanları savruldu. Bu da Tunus usulü imiş; öteye
beriye mavi renkli nazar boncukları atıldı; dualar edildi. Kol
ruktan sonra damat selamlığa çıkarken gelin odasından baş
layarak ortalığa paralar serpildi. Sultan il. Abdülhamid'in ha
zinedarlarıyla yolladığı kı rm ızı atlas keselerden fışkıran yarım
ve çeyrek liralık altınlar kalabalığı yerlere serdi, kapışrılar. Bir
sevinç çığlığıdır kop ru . Bu da aklımdadır. Ben de havalara sav
rulup yerlere düşen liralar başımdan aşağı yuvarl anı rken bir
kaç tanesini adamakıllı yakalamıştım. Bu konaktan da bugün
eser yokrur. Yalnız arsası kalmıştır ve Nişantaşı tramvay du
rağının karşısındaki köşede posta kurusunun asılı bulunduğu
duvarın içindeki büyük arsadır. B u hale gelinceye kadar da
·
Diğer Konaklar
Bir kalabalık konak da Başmabeyinci Osman Bey' i n
ikamecgah ıydı. fakat bu konak resmi bir konaka. Yani malx)'İn
ve başmabeyincilerine mahsus bir konaktı. Hazine-i Hassanın
malı idi. Bir cıpkısı da yanın dadı r ve hala oldukları gib i du
rurlar. Bu da başka.tiplere mahsustu. Şimdi [ 1946] bi ri has
tane, diğeri mekteptir. Osman Bey'in oğulları Ömer ve Saim
Beyler ve kız çocuk ları akraba ve ev i n emeklileri hepsi bu ko-
41
Eski İstanbul Konakları
43
1900'/ü yı/Jann başı, Bebe/iten Boğaz'a bir bakış
Emirgan'da Hıdiv İsmail Paşa Sarayı'nda
İlk Hatıralar
45
Eski İstanbul Konakları
77 Hususiyle.
78 Osmanlı bürokrasisinde bir rücbe.
79 İkinci sınıfı.
80 Birinci sınıf.
48
Ahmt't Semih Mümtaz
:r - �
.
,., . . ,.... "· .
;, ;;;��mmrrrr""'1rTTT"''"""'"���;mir:irrmrrrrrr�r�;,,�,,,,,,,,,,;,;,,,,,,,,,,,,"",,"'';';, �
Hidiv Paşa Sarayı, Emirgan
81
Adı geçen kişinin. Burada �miafec Hanımefendi.
49
Eski İstanbul Konakları
50
Reşid Akif Paşa'nın Konağı
82
Bütün ailece.
51
Eski İstanbul Konaklan
83 Zeki ediplerden.
114 Başbakanlık.
52
Ahmet Semih Mümtaz
85 Donanmış.
86 Mesleki uzmanlık eğitimi almış subaylar grubu.
53
Eski !stanbul Konakla11
87 Devredeni.
88 ?.amanlar, devirler.
.
89 Belaya düşen.
54
Ahmet Semih Mümtaz
55
Eski İstanbul Konaklan
94 Toplantılardan.
56
Münir Paşa ve Konağı
95 "İıuıa li-llah ve ilına ileyhi raciun" Kur'an: Bakara Sillesi, 1 56. Ttirkç.c
anlamı: 'J\Jlah'tan geldik, nihayet yine ona döneceğiz."
57
&ki İstanbul Konaklan
58
Ahmet Semih Mümtaz
96 Çekemeyenler.
59
Eski İstanbul Konaklan
60
Suphi Paşa Konağı
61
Eski İstanbul Konaklan
Yeni Binalar
Ailenin kalabalığına inzimam eden hanegiler yani aylarca
ocuran misafirler gicgide konağın cahammülünü aştığı için
Suphi Paşa ayrıca bir selamlık dairesi inşasına karar vermişci
1 27 l 'de [ 1 854) . Bu konak büyük konak karşısına inşa edildi.
Ceviz ağacından merdivenler ve parmaklıklar; yağlı boya yal
dızlı ve oyma tavanlar; mozaik döşemeli sofalar; yirmi, yirmi
beş oda selamlık dairesini süslemişci. Bu daire kargirdir. Zanne
diyorum, selamlıkla harem arasında inşa olunan köşk bundan
sonra yaptırılmıştı. Bereket versin yaptırılmıştı. Çünkü Mısırlı
bir misafir efendinin geç vakit iscediği nargileyi içerken uyu
ması üzerine yere düşen bir aceş parçası keçeyi; keçeden per
deyi; perdeden tavanı; hülasa odayı ve binaenaleyh koca ko
nağı yakmış, kül ermişti ve gene bereket versin kagir selamlık,
konağı yangından masun kalmıştı. Harikulade bir hadise: Ko
nakta aileyle Mısır'dan İstanbul'a gelen Sini Hatice adlı ihti
yar bir kadın vardı ve bu kadın kötürümdü. Yangındaki teh
likeyi görür görmez "Ya Rab" diyerek ayaklanmış ve paşanın
mahdumu Sami Bey'in beşiğini kaparak bahçeye fırlamış . . .
Bu kadın ölünceye kadar sapasağlamdı. Tıpkı böyle bir maz
hariyetin 1 3 1 0 [ 1 894) zelzelesinde komşumuz bir kötürüm
kadına müyesser olduğunu bir yerde yazmıştım.
99 Süslemelerle.
1 00 Çok mütevazı.
62
Ahmet Semih Mümtaz
Konağın Hali
Paşa dairesi ulema ve üdeba ile kethüdanın dairesi orta
halli komşularla; ağaların odaları kimsesizlerle misafir odaları
tıpkı Sami Paşa Konağı misillü Hindiscan'dan, Afganistan'dan,
Acemistan'dan ve Irak'tan; Konya'dan veya Bursa'dan gelenlerle
63
Eski lstanbul Konakları
101 Yangından.
ıoı Asilce müdahalesiyle yıkılmakcan.
1 03 Tebrike değer
64
Sami Paşa Konağı
65
Erki İstanbul Konaklan
Konağın Kapdan
Perşembepazarı' na çıkan kapıya gidilirken cesim bir saha
kamilen konağın bostanıydı. Sebzenin, salatalıkların, turpun,
marulun ve otların en meşhuru, en meşhur bostancıların el
leriyle burada yetiştirilir; konağa sebze namına hariçten hiçbir
şey alınmaz.dı. Molla Gürani mahallesine reside olan 104 kapının
yanında da ahırlar ve arabalılar vardı. Ve araba ile binek atla
rından maada ineklere de ayrı yerler verilmişti. Konağın sü
tünü kaymağını ve yağını bu ineklerle koyunlar temin ederdi.
Ayrıca manda ve keçi sütleri de gene konaktaki mandıradan
temin olunurdu. Kapının bir tanesi de Haseki'ye çıkardı. Bu
nun arsalarında bakla tarlaları yetiştirilm i şti Biraz gerilerinde
.
164 Ulaşan.
ıo5 Zind<Ulkapısı'na bicişirdi.
66
Ahmet Semih Mümtaz
Konağın Kendisi
Konak Taşkasap'ca Sarı Musa Sokağı başlarında kiindi. İçe
risine hiç kapanmayan büyük bir kapıdan geçilerek büyük bir
avluya girilirdi. Buradan arabalar da girer, işlenmiş ağaçtan ma
mul sütunlar önünde dururdu. Burası binek taşı bulunduğu
mahaldi. Buradan konağa ve büyük çifte merdivene gidilirdi.
Konak çok büyüktü. O kadar büyüktü ki, içerisinde fenerlerle
gezilirdi. Lambalar kafi gelmezdi. Yalnız Mabeyn Dairesi -ha
remden selamlığa geçilen daire demektir- zülvecheyn106 dairesi
dörc büyük odaya ve bir de hamam bölüğüne sahipti. Büyük
sofalar üç bölüklü konağın odaları ortasında ve hasula döşen
miş olarak ve dairenmadar107 büyük divanlarla -bir nevi bü
yük kanepeler demekcir- süslenmiş çıplaklıktan kurcarılmıştı.
Zannediyorum aile erkanı ve efradı kalabalık olduğu için oda
lardan ziyadece bu vasi sofalarda oturur, birbirlerine adeca mi
safirlik ederlerdi. Misafirlik ederlerdi diyorum; çünkü evvel za
man içinde açık saçık kıyafeclerle konakların içinde dolaşmak
pek akla gelmezdi.
Herkes vaktinde yatar kalkar, vaktinde üstünü başını giyer,
vaktinde mektebine ve dairesine gider, evde kalanlar da ev işle
riyle meşgul olurlar veya hususi hocalarıyla çalışırlardı. Ayrıca
1 06 .
İki taraflı.
107 Çe pçevre.
67
Eski lstanbul Konakkm
Konağın içi
Başta koca pir-i muhterem Sami Paşa olduğu halde yuka
rıda isimlerini verdiğim aile erkanından başka belki daha ka
labalık cemiyet; yaran ve asdika ve bendegan 1 08 gece gündüz
yemeklerinde Sami Paşa'ya ve oğullarının dairelerine ve hanı
mefendilerle kerimelerine misafir gelirler, yerler, içerlerdi. Ko
nağın hususiyeti, ciddiyeti helva sohbetleri, misillü içkili eğ
lencelerden masuniyeti idi. Yalnız düğünlerde hokkabaz ve
orta oyunu, hayal oyunlarına müsaade vardı. Ve bittabi na-
108
Dosdar, yakınlar ve hizmcdiler.
68
Ahmet Semih Mümtaz
69
İsmail Paşa Köşkü, 1894
Nasuhi Bey'in Konağı ve Hali1 10
112
Sabırlı fakirler.
1 13 Fevkaladeliğe sahip.
1 14
Gönlü ferah olurdu.
72
Ahmet Semih Mümtaz
73
Ahmet Semih Mümtaz
'�berbu,, Pilavı
Bilmem bu niçin böyleydi, memuriyetleri arasında İscanbulCla
bulunduğu müddetçe, Mustafa Zihni Paşa'nın "anberbu" pi
lavı, midelerine düşkürıler hazaracını1 15 adeca mest ederdi. Bir
aralık Vefa semtinde ikamet eden Mustafa Zihni Paşa babamı
sevenlerden olduğu için onu ve beni yemeğe çağırır; bu enfes
pilavı ikram ederdi. Yalnız bizi mi ya; dosclarımızdan Mucip
Bey'i, biraderi Raluni Bey'i, Reşid Akif Bey'i (paşa), Mana�
cır Valisi Faik Paşa'yı, Beylikçi Nasır Bey'i coplar, pilav yedi
rirdi. Mübalağasız söyleyeceğim. Anberbu pirincinin kokusu,
pilavın pişiriliş tarzı belki İran şahlarına nasip olmuşm. Bunu
haşa aşçılar değil, paşamızın kalfaları yaparlardı. Hanımefen
dinin yecişcirdiği kalfalar. . . Bir de süclü bir cadı yapılırdı bu
konakta. İsmini bir cürlü hacırlayamıyorum. Burılarla beraber
bir cadılık daha vardı: Muscafa Zihni Paşanın kendisi . . . Ga
yec sevimli, güler yüzlü, alabildiğine zeki, hayret veren bir ha
fızaya malik; alim, münşi, hele hüsnü ham orijinal ve açık, şa-
1 15
Hazretlerini.
Eski İstanbul Konaklan
116
Kutlu ve rağbeneydi.
Eski İstanbul Konaklan
• ' J
Ahmet Semih Mümtaz
80
Müteveffa Konaklar
81
Eski !stanbul Konakkırı
82
Ahmet Semih Mümtaz
Konakların Teşrifatı
Şunu da arz etmeliyim: Eski saraylarla konakların ha
rem dairelerinde bir hayli teşrifat vardı. Kapıdan girer gir-
85
19. yüzyıl sonu,
Sükymaniye'de bir sokak,
.....ıılll!!l'!"ft. Knpuık: Doğan Kubt111, :tiirk "Hnynt 'ü fa
Ahmet Semih Mümtaz
Misafir Odaları
Saraylarla; köşklerle, konaklarda; yalılarda müteaddit sa
lon ve misafir odası vardı ve ucu bucağı bulunmayan sofalar
bu odaların ortalarına müsadifri. Buralarda mükemmel mef
ruşat; geniş divanlar, kanepeler, koltuklar, alarurka köşe min
derleri; alafranga salon takımları; oturmalarına izin verilmiş
olan emektar kadınlara mahsus yer minderleri, salonları dol
dururdu; çok da süslerdi. Hele oyalarla süslenmiş hotozlarını
giyen kalfalar, halayıklar, redingotlu bir sürü haremağ.ısı mut
laka güler yüzleriyle ortalığa neşe verirlerdi ve bunlardan bir
kısmı adeta sultan efendilerin veya hanımefendilerin nedim-i
hassı mevkiinde bulunurdu. Hakikaten terbiye ve espri asha
bından oldukları için. . .
Hakikaten ne tuhaf usuller vardı eski zamanda . . .
87
Eski lstanbul Kon.akları
Kahvaltı
Misafirle ev sahibi kahvaltı masası etrafinda yerken içerken
güzel güzel ve tadı tadı söyleşirken bir şey daha yapılırdı. Evin
kızları, genç beyleri veya gelinleri marifetlerini izhar ederlerdi.
Piyano; keman veyahut ud ve kanun gibi sazlardan bildiklerini
çalar ve teganni ederlerdi. Evin saz takımı varsa bunlar da fa
sıl yaparlardı. Aralıkta da efendilerin yahut kalfaların, kızların
el işleri gösterilir ve teşvik mahiyetinde bir sürü takdirkar söz
ler söylenirdi. Sarmalar, gergefler, kanaviçeler ve oymalar bu
sayede birbirinden güzel olmak ve işlenmek yolunu tutmuş,
çünkü rağbet ve takdir görürdü. Hele benim çocukluğumda
büyük validemin kalfalarından Kamran'ın boncuklu firkete
oyaları, koca İstanbul'da fevkalade meşhur olmuştu.
88
Eski Konaklarda Saz Takımları
89
Eski İstanbul Konakları
117
H isse alan.
1 18
İzin.
90
Ahmet Semih Mümtaz
Sazsız Konaklar
Bazı konaklar da zevk u carab1 1 9 vadisinden geçmemişlerdi.
Bunlarda incesaz takımı ve rakkaseler yoknı. Fakac daireleri
nin intizamı ve cercibi hususunda diğerlerinden farklı değil-
ı ı9 Neşe.
91
Eski fstanbul Konakları
Haremlerde Teşrifat
Eski saraylarla büyük konaklarının şöyle de bir teşrifatı
vardı. Çamaşır ve ütücüler, kilerci ve sofracılar, ortalık temiz
leyenler, m isafir kabul edenler ve bunların başında baş kal
falar ve bu müstahdemlerin derece atlamalarını baş kalfalar
tayin ederlerdi. Çalışma günleri de kalfaların ayırdıkları gün
lerde yapılırdı. Aklına gelen çamaşır yıkayamaz, ütü ütüleye
mez, ortalığı silemezdi. Bunların günü ve saatleri mukayyetci.
Bazı kayıtlar daha vardı.
1 . Büyük saraylarla konaklarda alaturka hamamlar her gün
yandığı için çok temiz olmak.
2. Mağrur görünmemek.
3. Misafirleri fazla sıkacak kadar didelememek.
92
Ahmet Semih Mümtaz
120
istifi-aş.
93
Konaklardaki Mektepler
121
Saldırgan bir yüz.
Eski !stanbul Konakları
Vehbi Efendiler
Hala hanrlarım. Bir ramazan gecesiydi. Amcamın da
madı Nazım Bey'in konağında iftardan ve teravihten sonra
bir Vehbi Efendi hikayesi tutturdular. Tarihimizde ismi geçen
Vehbi Efendiler kimlerdi ve hangi devrin adamlarıydı? Üze
rinde durdular. İçlerinden birisi: "Vehbi Efendi, Sultan Mah
mud devrinde büyümüşlerdendir. Farisi lisanını iyi bildiği için
onu İran sefirliğine gönderdiler. Bağdat tarikiyle İsfahan'a gitti.
Hüsnü hizmet etti; tekrar Bağdat'a döndü. Oradan padişaha
bir ariza yazarak 'Devlet-i Aliye ile İran münasebetlerinin bo
zulmasına Bağdat Valisi Ö mer Paşanın münasebetsizlikleri se
bep olmuştur' isnat ve iddiasında bulundu. Nasılsa bunu ha
ber alan Ö mer Paşa da hemen yola bir katar çıkararak 'Vehbi
Efendi aldatıldı, devletimizin menafini feda etti, aynı zamanda
da Acemisran'da sarhoşluk ve çapkınlıklar yaptı; şerefimizi le
keledi' haberin i İsranbul'a yolladı. Ö tekinden ewel almış ola
cak, Sultan Mahmud fena halde hiddetlendi. Vehbi Efendi'nin
idamı emrini verdi. Bereket versin bu zatın halis dostları efen
diye haber verdiler ve onun kendini belli etmeyerek İstanbul'a
gelebilmesiyle beraber Üsküdar'da bir evde saklanmasını remin
eylediler. Bu zar pek meşhur olan kasidesini bu zaman içinde
yazdı. Manzumeyi padişaha gönderdiler, pek beğendi. 'Eyvah
adamcağıza kıydık' dedi. Cesaret aldılar, hakikati söylediler.
Padişah sevindi ve tedbiri beğendi. Vehbi Efendi'yi taltif erri"
mütalaasında bulundu.
96
Ahmet Semih Mümtaz
Evet, tarihte ismi geçen Vehbi ikidir. Bir Seyyid Vehbi; diğeri
Sünbülzade Vehbi Efendilerdir. Birincisi l 1 49'da [ 1 736] öl
müştür ve Sultan Ahmed-i Salisı22 devri şairlerindendir. Hila
yerinde dimdik duran Sultanahmet Çeşmesi'nin üzerinde
mahkılkı23 kaside bu adamındır. Sünbülzade Vehbi Efendi'ye
gelince bu zat Sultan Mahmud devrine ait değildir. Doksan
küsur yaşında vefat etm iştir Yani Sultan Mahmud'un cülu
.
97
Eski fstanbul Konakbın
99
Eski fstanbul Konaklan
132 Tarihçilerin.
133 Hasıl olanı harcarlardı.
134 Ödül dağıtımı.
135 Atalarımdan.
1 00
Ahmet Semih Mümtaz
101
Eski lstanbul Konakları
1 02
Eski Çamlıca Köşkleri
1 03
Eski İstanbul Konaklan
138 Aralıksız.
1 39 Etrafa yaymış.
40
1 Sulcan III. Selim.
1 04
Ahmet Semih Mümtaz
1 05
Eski İstanbul Konaklan
1 06
Yıne Çamlıca Köşkleri
1 07
Eski İstanbul Konakları
141 Ödemeler.
142
Yeme içme.
1 08
Ahmet Semih Mümtaz
1 09
Eski İstanbul Konaklan
1 10
Ahmet Semih Mümtaz
Adile Sultan
Doksan yaşlarına kadar yaşayan Adile Sultan bir gün kız
mış, Sulcan il. Hamid'e yani küçük kardeşi Sulcan Mecid'in
oğluna gelerek; "Sen neden benim sözümü yerine gecirmiyor
sun. Ben erkek olsaydım, senin babandan evvel padişah olacak
cım, utanmıyor musun? Haydi bakayım iscediğimi yap!" dediği
1 13
Eski lstanbul Konakları
1 14
Ahmet Semih Mümtaz
115
Eski İstanbul Konaklan
1 16
Ahmet Semih Mümtaz
1 19
Eski İstanbul Konaklan
151
İstisnasız.
152
Geri kalmazdı.
1 53 Sağlığı korumaya.
ıs-ı İyilikleriyle.
1 20
Ahmet Semih Mümtaz
Başka Köşkler
A) Yakacık'ta Ayazma yolu üzerinde ve ufacık bir çam ormanı
arasında güzel bir köşk daha vardı. Sahibi Dahiliye Neı.areti
Evrak Müdürü Ali Haydar Bey'dir. (Bu zatın bir de İscinyc'de
güzel bir yalısı vardı ki bir iki sene evvel Sipahi Ocağı işgal
ediyordu) . Bu köşkün hususiyeti Yakacık rüzgarlarından nis
peten masuniyeti ve köy içinde sessiz ve gürültüsüz bir çiftlik
edası taşımakta idi. Ayazma çeşmesine civar oluşu da iyi bir
şeydi. Çünkü yemekler bu su ile kaynardı, pişerdi. Bu köşk
harap olmuşsa bile henüz yıkılmamıştır ve zannediyorum hala
·
veresenin uhdesindedir. 1 59
1 22
Ahmet Smıih Mümtaz
1 23
Kikrci Osman Paşa Konağı
(Kaynak: wowWRKEYcom)
Eski Köşlerden Bazdan
1 25
Eski İstanbul Konakları
Validebağı
Bu ismi alan sarayı, arsasını Hazine-i Hassaya sattıktan
sonra inşa eden zat gene İsmail Paşa'dır ve gene bina eminidir. 1 63
Maharetinin son haddini bu bina için sarf etmiş, saray em
saline faik bir şekilde meydana getirmişti. O kadar muvaffak
olmuştu ki Sultan Aziz'in çok hoşuna gitmiş, bina eminini
uzun uzun taltif etmişti.
Bu saray en sonra il. Sultan Mahmud'un kerimesi Adile
Sultan'a senelerce ikametgah olup sultanın vefatından sonra
artık kapısını kapatm ış ve bugünkü işe açılıncaya kadar ka
palı kalmıştı. Yemiş ağaçlarıyla bağları ve bostanlarıyla, hele
üzümleriyle çok meşhur ve sultan hayatta iken dört başı ma
mur idi .
Validebağı'nda b i r d e Valide kahyası Said Efendi'nin köşkü
vardı. Bu Said Efendi Sultan il. Hamid'in başmayincisi Hacı
Ali Paşanın kardeşiydi ve Konyanın Aksaray kazası evladın
dandır. Said Efendi'nin konağı Nişantaşı'nda Maçka'da ve bi
raderinin yanında idi. Oldukça da kalabalıktılar. Dalkavukları
1 26
Ahmet,Smıih Mümtaz
Koşuyolu
Bu yolda bir iki köşk daha nasılsa hatırımdan çıkmamış.
Biri Posta ve Telgraf Nazırı Hasip Efendi'ninki idi. Önü bah
çeli, parmaklıklı ve iki yüksek katlı (şimdi bu tabir huzur-ı
alilerine veya makam-ı alileri gibi bir tabir oldu) öteki de gene
bir ahşap köşktü; Müşi r İzzet Paşa Köşkü denmekle maruftu.
Bu paşa zannediyorum ordu müşirliklerinde ve valiliklerde bir
aralık da seraskerlikte bulunmuştu. Hasip Efendi'nin köşkü
Haydarpaşa sırtlarına çok yakındı; bu paşanın köşkü de Ha
sip Efendi'ye yakındı. Her ikisinde yüksek ağaçlar ve çamlar
vardı. Fakat bilmiyorum bağlan var mıydı?
1 27
Eski lstanbul Konaklan
Yakacık Tarafı
Yakacık'ta gayet güzel bir köşk vardı. Darüssaadecü'ş-şerife
ağalarından 164 birinin malikanesiydi. Şöhreti de üzümleriydi.
Üzümlerim en ilasından olsun, hünkar en çok onları beğen
sin derdiyle Kızlarağası bağına ve bahçıvanına fevkalade dik
kat eder; bu bapta dünyanın masrafını yapardı. Emeline de
muvaffak olurdu. Padişah "Şu Arap'ın üzümünü getirin" de
dikçe ağanın keyfi gelirdi. Bu hal epeyce devam etti; amma
sonu, ağanın eceli geldi; öldü. Köşkü de varisi olmadığı için
-usuldendi- Hazine-i Hassa'ya geçti. Senelerce şuna buna ki
raladılar. Fakat mütemadi tamirata ehemmiyet vermediklerin
den hem köşkü, hem de bağları hırpalamlar. Bir yazık daha
oldu, gitti.
164 Kızlarağası.
1 28
Ahmet Semih Mümtaz
1 65 Manzarasının güzelliğiydi.
1 66 Ö ldüler.
1 67
Yiğit ruhlu bir kişi.
Çiftesaraylar
131
Eski İstanbul Konakları
Hedrn ü İnşaı7ı
Ben çocuktum, Sultan il. Hamid'in kızları Gazi Osman
Paşa'nın kızlarıyla evlendirildikleri zaman, nerede evlendik
lerin biliyorum; amma nasıl evlendiklerini asla hatırlamıyo
rum. Çünkü elimden turulup düğünlere götürülecek yaşta
bile değildim. (Bana her zaman ağabey diyen ablamın kulak
ları çınlasın) . Yalnız Deft:erdarburnu'ndaki ahşap sarayı ha
len derhatır ediyorum. Denize çok yakın, geniş, kafesli ve
cumbalı, hatta bazı yerlerinde direkli bir sahilsaray idi. Bü
yük kızı Zekiye Sultan evlendikten bir hayli sene sonra bu
harap; fakat emsali nadir k3şaneyi padişah yıktırarak yerine
iki saray yapılmasını ve ilk kızına tahsisini yalısı oracıklarda
bulunan Bahriye Nazırı Hasan Paşa'ya emretmişti. Canım
1 70 Aş ırı muhabbet.
17 1 Yıkmak, harap eanek ve yeniden inşa etmek.
1 32
Ahmet Semih Mümtaz
sarayı yıktılar ve yan yana iki ahşap bina inşa ecciler. İsimle
rine de "Çiftesaraylar" dediler. Yıkılan sarayla yapılan bina
ların arasında ummanlar arasındaki farklar kadar uzunluk
lar vardı. Giden asar-ı nefıse-i atikadan 1 72 biriydi. Gelenler
bildiğimiz büyük konaklar gibiydi.
O zaman benden büyük yaşlılar, hacca çok yaşlılar bu ame
liyeden naşi çok, hem pek çok mahzun olmuşlardır. Eskiyi be
ğenmez yıkarız; amma yeniyi yaparken zevksizliklere bakarız,
diyenler de bulunmuştu. Hülasa Çiftesaraylar'ı kimse beğen
memişci. Hele gidenler, bilenler söylerler; haremde olsun, se
lamlıkca olsun mechaller çok çirkindi. Çünkü bodnım katında
içeriye girilirdi. Ancak dehrin173 padişahının kızlarına açılmış
saraylar oldukları için içerilerine çok girilirdi. Misafirsiz kal
dıkları gün olmazdı.
Zekiye Sulcan çok nazikti. Asla azameti yokcu. "Bendeniz"
diye konuşurdu. Sonra da catlı ve güler yüzlü konuşurdu. O
kadar da mahcup idi ki, eceğini öpmekce ısrar edildikçe adeca
kızarırdı. Sade idi de şacafacsız giyinirdi. En kıymetli elmas
lara malik olduğu halde cakıp cakışcırmazdı.
Babası gibi müzikcen hoşlanırdı. Kocası kadar saza meftun
olmamakla beraber bigane değildi. Birçok şarkı bilir; sever ve
çalardı. Misafirlerine sazlarla ikram enirirdi. Semih idi de on
dan alırlardı, alırlardı. Para alırlardı; elmas alırlardı; aylık alır
lardı. Hiç sesini çıkarmaz verirdi ve "Hamdolsun, kimin para
sını kimden saklayacağız; helal olsun" derdi. Sarayında fukara
sofraları vardı. Onaköy fukarasından birçoğu yemek yerlerdi.
Hacca evlerine yemek götürürlerdi.
172 Eski gü7.el sanat eserlerinden.
173 Zamanın.
1 33
Eski İstanbul Konaklan
Çifte Köşkler
Çiftesaraylar' ın birer de köşkü vardı. Yokuşları semi; fa
kat mevkileri birbirinden güzeldi. Hele bülbülleri dinleyen
leri mest ederdi. Bir saz aleminde idi; Ben Zekiye Sulran'ın
köşkünde Tanburi Cemil Bey'in kemençesinde şevke ve belki
de vecde gelen bülbüllerin çırpındıklarını görmüştüm. Hiç
unutmam, mükemmel demeyeceğim, mübarek bir taksim
den sonra Cemil Bey şu şarkıyı çalmıştı; sesi güzel beylerimiz
den biri de okumuştu:
1 34
Ahrm:t Semih Mümtaz
... .L ,.
. . .
• '
Boğaziçi'nde Fski Yalılar
174 Duyduklanmdan.
1 37
Eski !stanbul Konakları
1 75 Dönüşriirmck.
1 76
İsme yazılı.
177 Saray bandosu.
178
Bitişik.
1 38
Ahmet Semih Mümtaz
1 39
Eski İstanbul Konaklan
1 40
Ahmı>t Semih Mümtaz
141
Eski İstanbul Konakları
demişler. Anlatmış: ''.Ali Paşaöa hakkı var, ben onun oğlu ol
malıydım" demiş.
c) Mısır hıdivinin validesi donanmalarıyla dile geldi. Yalı
fevkalade donanır, aradaki orman elektrik lambalarıyla gözler
kamaştıracak hale getirilir. Mısır'ın meşhur hanendeleri din
lenir, fişeklerin envai semalar aydınlatırdı. Bu yalıda içerdeki
saz takımının, muganniyelerin, köçeklerin temsilcileri yüzü
geçmişti ve sık sık faaliyetlerini gösterirlerdi. Hele il. Sultan
Hamid'in birinci kızı Zekiye Sultan babasının müsaadesiyle
senede bir iki defa Valide Paşayı ziyaret ettiği zaman hazırla
nan ve yapılan resmi kabul, cidden tazimkarane olurdu. So
kak kapısından, yalının kapısına kadar bahçeye halılar serilirdi.
Elleri çiçek demetleriyle dolu halayıklar sıra sıra kapılardan,
sofalardan salonlara kadar selam dururlardı. Sultanın arabası
gözükür gözükmez, Valide Paşa kapının önüne kadar gelirdi.
Sokak kapısı açılır, araba içeriye girer, binanın kapısı önünde
dururdu. Kapıyı baş kalfa açar; sultanın eteğini öper; koltu
ğuna girer; salona çıkarırdı. Zekiye Sultan, Valide Paşayı hür
metle severdi.
1 42
Bebek'teki Yalılar1 85
8
1 5 " Bog,ıziçi Hatıraları" genel başlı ğıyla yayınlanmışnr.
1 86
Bu ara başlık raraıinıızdmı koıunuşnır.
1 43
Eski İstanbul Konakları
187 Önce.
1 44
Ahmet Semih Mümtaz
188 Girişinde.
1 45
F.ski lstanbul Konakları
il
1 46
Ahmet Semih Mümtaz
1 47
Eski lsti:ınbul Konakları
148
Ahmet Semih Mümtaz
Yılanlı Yalı
1 49
Eski İstanbul Konaklan
1 50
Rumelilıisarı'nda Eski Yahlar193
151
Ahmet Semih Mümtaz
yal ı l a rdan biri daha gözden nihan oldu. 196 Yeri ne tıpkı apart
manlar m i sal i bir bina inşa edildi. Hila durur. Zeki Paşadan
Şehzade Ö mer Efe ndi 'ye intikal etmişti. O da sattı. Bu gün
tütün deposu mudur nedir bi lmem?
1 96 Kayboldu.
1 97 Sağlamlığı.
1 98 Sürekli gözetimi olmuştu.
1 9'.I Önce.
1 53
Eski İstanbul Konaklan
Kayıkhaneli Yalılar
Rwnelihisarı'nda bunlardan da vardı. Arkalarında cadde yani
yol (!) geçen yalılar denize ziyade yakın idiler. Ve her birinin ayrı
ayn rıhtımı vardı. Bu nhrunların arası açıka. Ve bu açıklıkcan
binaların alandaki kayıkhanelere girilirdi. Binaenaleyh açıkların
üstünde köprüler vardı, oralardan geçilirdi. Bu yalılardan bir ca
nesi hatırımda kalmış. Profesör Kadri Raşic Paşa'nın, büyük bi
raderinin yalısı . . . Kırmızı boyalı bir yalıydı. Hatta bu dahi ha
tırımdadır. Mukim Paşa'dan çok evvel bu sahilhanede bilahare
Mekke Emiri olan ŞerifAli Haydar Paşa'run kayınvalidesi Tevhide
Hanımefendi orurmuşru. Babamla kız kardeş çocukları olduk
ları için sık sık gider, bu yalıda oynar, rıhtımda balık avlardım.
Büyük pencereleri, yüksek köşe pencereleri, eflake ser çekmiş ca
vanları, kocaman kocaman kapıları bunu da hatırlıyorum. Her
kapıya asılmış kapı perdeleri binanın ve dahilinin hususiyetin
den idi. Rumelihisan'nda bilahare valiliklerde bulunmuş olan,
Şura-yı Devlet ricalinde Hacı Reşid Bey'in (paşa) de küçük ve
güzel bir yalısı vardı. İskeleye çok yakındı ve Mukim Paşa Yalısı
gibi caddenin önünde denizin üstünde kaimdi. Ailece sevdiği
miz ve hürmet ettiğimiz Reşit Paşa vefatından sonra da oğulları
Salih ve Feyzi Beyler burada yazları geçirirlerdi.
Reşit Paşanın deniz üstündeki odasında ve penceresinin
önünde müptelası olduğu nargilesini içişi, içire içire ders verir
cesine konuşuşu hakikaten inşirah verici200 bir güzellikte ve kıy
mette idi. Bu yalı da tarihe düştü. İstimlak edildi; yıkıldı filan.
Güzel ve Boğaziçi'ne yakışan ahşap ve mütevazı derli colu bir yalı
idi. Cenab-ı Hak Reşid Paşa'ya da yalıya da ralunet eylesin.
1 54
Yıne Yalılara Dair
1 55
F.ski İstanbul Konakları
Daha Ne Vardı
Bebek'te güzel kayıkhaneler de vardı. Bazıları yalıların alt
katlarında, bazıları da Bebek Koyu'nda yerleşmişlerdi ve şuna
buna ait idiler. Oracıkta bazı ufacık yalılar vardı. Soğancızade
Ali Bey'in yalıcıkları hep burada idiler ve meşhur bostanın ön
tarafındaki kıyılarda bina edilmişlerdi. İki tane de -yine bu
yerde- umumi deniz hamamları vardı ve hususiyetleri haki
katen tertemiz olmalarında idi. Bu hamamların büyüğünün
kiracısı kocaman kazanlarda su kaynamrır; peştamal ları o su
ile kaynatır; yıkaccırırlardı (Bir nc..-vi etüv) . Kayıkhaneleri bina
nın altında olan yalılar daha keyifli idi ve bu kayıkhanelerin
methaline tesadüf eden carik-i amm yani sokak hemen yük
selirdi ve bir kemer gibi; altından kayıklar veya sandallar ge
çerler, girer çıkarlardı. Bizim müteveffa yalının kayıkhanesi de
böylelerinden idi. Çok da büyüktü. Hemen hemen kocaman
harem taşlığının altına serilmişti ve oradan bir kenarına çıkı
lırdı Ve bu taşlılarda birer musluk vardı ve dağdan gelen buz
.
1 56
Mısırlı 7.eynep Hanun'ın Yalısı
1 57
Eski İstanbul Konaklan
Akşam, 5 Ekim 1 9 5 0
1 58
Yalılar, İçindekiler, Evdekiler,
Nasd Düşünür, Nasd Yaşarlardı?202
202
Bu yazı Semi h Mümtalla yapılmış bir söyleşi mahiyetindedir. 'Iiı
rih Konuşuyor dergisinde imzasız yayınlannuştır. Yazıda tekrarlar ol
masına rağmen başka bazı bilgi ve harıralan da içermektedir. Yazı
sahibinin Cemal Kutay olması muhtemeldir. (H.)
1 59
Reşid Mümtaz Konağı {Kaynak: wcwTURKEYamı)
1 60
Ahmet Semih Mümtaz
161
Eski İstanbul Konakları
1 62
Ahmet Semih Mümtaz
Mevsimlerin İçinde
Semih Mümtaz, Sermed Muhtar Alus, Abdülhak Şinasi
His.ar gibi Osmanlı neslinin son mümtaz mümessillerinin
anlarcığı dedeler ve nineler hayatının iç alemini bilenler hiç
1 63
Semih M ü mtaz ' ı n çeşitli g azete ve derg i lerde kaleme a l d ı g ı
derlenmesinden oluşmuştur.