Professional Documents
Culture Documents
Kemalpaşazade (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri 2
Kemalpaşazade (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri 2
ULUSLARARASI
KEMALPAŞAZÂDE
(İBN KEMAL)
SEMPOZYUMU BİLDİRİLERİ
-2-
Editörler
Prof. Dr. Murat DEMİRKOL
Dr. Öğr. Üyesi Rahim AY
Arş. Gör. Sümeyye AYSU
Mahmut ŞIMŞAT
Fecr Yayınları: 551
Editörler
Prof. Dr. Murat DEMİRKOL
Dr. Öğr. Üyesi Rahim AY
Arş. Gör. Sümeyye AYSU
Mahmut ŞIMŞAT
Mizanpaj ve Kapak
FCR
Baskı ve Cilt
VADİ GRAFİK TASARIM VE REKLAMCILIK LTD. ŞTİ.
İvedik Org. San. 1420. Cad. No: 58/1
Yenimahalle/ANKARA • Tel: (0312) 395 85 71
(Sertifika No: 47479)
ULUSLARARASI
KEMALPAŞAZÂDE
(İBN KEMAL)
SEMPOZYUMU BİLDİRİLERİ
-2-
Editörler
Prof. Dr. Murat DEMİRKOL
Dr. Öğr. Üyesi Rahim AY
Arş. Gör. Sümeyye AYSU
Mahmut ŞIMŞAT
Ankara 2022
“Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri”
adlı bu kitap,
DİLBİLİM
FIKIH-İSLAM HUKUKU
TEFSİR
HADİS
Sahip AKTAŞ
Dr. Öğr. Üyesi, Bingöl Üniversitesi
İslami İlimler Fakültesi
s-saktas@hotmail.com
ORCID: 0000-0001-5715-7832
Öz
Osmanlı devletinin sınırları içerisinde yetişip çok yönlü ilmi kişiliğiyle
ön plana çıkan önemli şahsiyetlerinden biri, Kemalpaşazâde (ö.
940/1534)’dir. Kemalpaşazâde, bir ilmin bütün konularını içeren eserler
kaleme almanın yanı sıra herhangi bir konuda spesifik bir meselenin ince-
lendiği risaleler de kaleme almıştır. O, bu risalelerinde ele aldığı meseleyi
analiz etmiş, bu bağlamda dile getirilen görüşlerin kritiğini yapmış ve gö-
rüşler arasında tercihlerde bulunmuştur. Ayrıca alanında ön plana çıkmış
şahsiyetlerin görüşlerine itiraz etmekten çekinmemiş ve nihayetinde öz-
gün bir kimlik ortaya koymuştur.
Birçok ilmi disiplinde yazılan risalelerinin içerisinde belâgat ilmine da-
ir yazdığı risaleleri, önemli bir yekûn teşkil etmektedir. Bu risalelerinde
belâgat ilminin tartışmaya açılan meseleleri veya daha önceki çalışmalar-
da incelenirken eksik bırakıldığı ya da yanlış yorumlandığı düşünülen ko-
nuları ele alınmıştır. O, bu risalelerinde başta Ebû Ya‘kûb es-Sekkâkî
(ö.626/1229) olmak üzere el-Hatîp el-Kazvînî (ö.739/1338), Seyyid Şerîf
el-Curcânî (ö.816/1413) ve Sa‘duddîn et-Teftâzânî (ö.792/1390) gibi bu
ilimde temayüz etmiş simalara eleştiriler getirmekten çekinmemiştir.
Kemalpaşazâde’nin özelikle kaleme aldığı Miftâhu’l-‘ulûm eseriyle belâ-
gat ilmini, sistematik ve bağımsız bir ilim haline getiren Sekkâkî’yi risale-
lerinde zaman zaman eleştiriye tabi tutması dikkate değerdir. Onun bu il-
min öncü kimliklerinden birine getirdiği eleştirilerin çerçevesini belirle-
mek ve bu eleştirilerin ne türden ve ne boyutta olduğunu tespit etmek son
derece önemlidir.
İşte bu çalışmada Kemalpaşazâde’nin belâgate dair yazılan risalelerin-
de Sekkâkî’ye dair yaptığı yorum ve eleştirileri ve bu yorum ve eleştirile-
rinde kullandığı ifadeler incelemeye tabi tutulacaktır. Nitel modelli bu
araştırmada veri sağlama ve inceleme tekniği olarak doküman analizi kul-
lanılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Belâgat, Risâle, Sekkâkî, Kemalpaşazâde, Eleştiri
10 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Giriş
Kemalpaşazâde olarak bilinen Şemsuddîn Ahmed b. Süleyman b. Ke-
malpaşa, 873/1469 yılında Tokat’ta dünya gelmiştir. Osmanlı devletinin
çeşitli askeri ve idari kademelerinde yer alan bir ailenin çocuğu olarak
dünyaya gelen Kemalpaşazâde, Arap Dili ve Edebiyatı, Mantık ve Farsça
alanlarında aldığı ilk tahsilinden sonra ilk olarak askerlik mesleğine yö-
nelmiştir. Ardından kendi anlatısına göre gençlik yıllarında bu vazifesini
ifa ederken ilmiye sınıfına gösterilen itibarın onda bıraktığı etki üzerine
tekrar ilme yönelmiştir. Molla Lutfi (ö.900/1495), Muslihuddin Mustafa
Kemalpaşazâde’nin Belâgata Dair Risalelerinde Sekkâkî Yorumu ve Eleştirisi ~ 11
1
Taşköprizâde Ahmed Efendi, eş-Şekâiku’n-nu‘mâniye (Beyrut: Dâru’l Kitâbi’l-‘Arabî,
1975), 316-318; Şerafettin Turan, “Kemalpaşazâde”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam An-
siklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 2002) XXV:226-226.
2
Şemseddîn Ahmed b. Süleyman b Kemal, er-Resâilu’l-Belâğiyye, thk. Hüseyin Esved
(İstanbul: Dâru’l-Lubâb, 2018).
12 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
3
Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 102.
4
Cârullâh Ebu’l-Kâsım Mahmûd b. Omer ez-Zemahşerî, el-Keşşâf ‘an hakâ’iki
ğevâmidi’t-tenzîl ve ‘uyûni’l-‘ekâvil fî vucûhi’t-te’vîl, thk. ‘Âdil Ahmed ‘Abdi’l-
mevcûd, ‘Ali Muhammed Mu‘avvid (Riyâd: Mektebetu’l-‘Ubeykân, 1998), 5:460
5
Zuhruf Sûresi, 43:84.
6
Bkz. Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 103.
7
Bkz. Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 103-104.
8
Hüseyin Esved, er-Resâilu’l-Belâğiyye (Mukaddime) (İstanbul: Dâru’l-Lubâb, 2018),
36-37.
Kemalpaşazâde’nin Belâgata Dair Risalelerinde Sekkâkî Yorumu ve Eleştirisi ~ 13
9 ّ ) nitelemesini
Sadece bir yerde Sekkâkî, ismini kayda geçirirken başına allâme(اﻟﻌﻼﻣﺔ
eklemiştir. Bk. Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 291.
10
Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 48-49.
11
Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 50.
12
Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 95.
13
Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 95.
14
Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 53.
15
Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 88.
16
Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 54.
17
Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 88.
18
Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 94.
19
Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 57.
20
Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 60.
14 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
2. Yorum ve Eleştirileri
Kemalpaşazâde, belâgate dair risalelerinde incelediği konunun sorunlu,
eksik veya hatalı gördüğü tarafını belirleyip çözüm ve önerilerine yer ve-
rirken daha önce de vurgulandığı gibi inceleme konusu yaptığı bilginin
kime ait olduğu veya dayanağının kim olduğunu itibara almaksızın çeşitli
yorumlarda ve eleştirilerde bulunmuştur. Bu yorum ve eleştirileri, bazen
incelenen bir edebi sanatın tanımında görülen eksikliği gidermeye yönelik
olabilirken bazen bir konunun içeriğine dair oluşturulmuş bir tasnifin yan-
lışlığını belirlemeye yönelik olabilmektedir. Aynı şekilde yorum ve eleşti-
rileri bazen incelenen bir konunun kapsamı ile ilgili bir eksikliği düzelt-
meye veya incelenen konunun örnekleri bağlamında yapılan hataları gi-
dermeye yönelik de olabilmektedir.
“ﺻﺤْ ﺒَﺘِ ِﮫ اﻟ ُﻤﺸَﺎ َﻛﻠَﺔُ أ َ ْن ﯾُ ْﺬﻛ ََﺮ اﻟ ﱠ/Bir şeyin aynı söz içinde geç-
ُ ﺸ ْﻲ ُء ﺑِﻠَ ْﻔ ِﻆ َﻏﯿ ِْﺮ ِه ِﻟ ُﻮﻗُﻮ ِﻋ ِﮫ ﻓِﻲ
mesinden ötürü o sözde geçen diğer bir lafızla ifade edilmesidir.”21
22
ً اطﺒُ ُﺨﻮا ِﻟﻲ ُﺟﺒﱠﺔً َوﻗَ ِﻤﯿ
ﺼﺎ ْ : ُﻗُ ْﻠﺖ َ َﺷ ْﯿﺌًﺎ ﻧُ ِﺠ ْﺪ ﻟَﻚ
ُط ْﺒ َﺨﮫ َ ْ ا ْﻗﺘ َِﺮح:ﻗَﺎﻟُﻮا
Bir şey söyle, senin için onu güzelce pişirelim dediler.
O da bana bir cübbe ve bir de bir gömlek pişirin dedim.
Bu beyit, söz konusu sanatı anlatmak üzere verilen en çarpıcı örnekler-
den biridir. Bu beyitte cübbe ve gömleğin dikilmesi aynı beytin ilk kıs-
mında geçmesinden ötürü “اطﺒُ ُﺨﻮا/pişirin” ْ kelimesiyle ifade edilmiştir.
Kemalpaşazâde, müşâkele sanatını incelediği risalesinde konuyu de-
rinleştirmek üzere birçok örneğe yer vermektedir. O, müşâkele sanatına
dair verilen örnekler kavrandığında aslında onun iki görünümünün oldu-
ğunun fark edileceğini söyler. Bu görünümlerden biri, yukarıda verilen
örnekte görüldüğü üzere bir şeyin aynı söz içinde geçmesinden ötürü o
sözde geçen diğer bir lafızla ifade edilmesidir. İkincisi ise “ ب َ َﺻﺪَقَ ﷲُ َو َﻛﺬ
َ ﻓَﻘَ ْﺪ
َﻄﻦُ أ َ ِﺧﯿﻚْ َﺑ/Allah doğru söylemiştir. Kardeşinin karnı yalan söylemiştir.”23
hadisinde görüldüğü üzere bir şeyin aynı söz içinde geçmesinden ötürü o
sözde geçen diğer bir lafzın kendisiyle değil de onun karşıtıyla ifade edil-
mesidir. Yani bu hadiste karnın ağrımaması, öncesinde geçen “ َﺻﺪَق َ / doğ-
ru söylemiştir” lafzıyla değil de onun karşıtı olan “ ب َ َ ﺬ َ
ﻛ / yalan söylemiştir”
lafzıyla ifade edilmiştir.
Kemalpaşazâde bu değerlendirmelerden hareketle Sekkâkî’nin
müşâkele tanımın eksik olduğunu ve bu yüzden onun tanımına, “ ﺻﺤْ ﺒَ ِﺔ َﻣﺎ ُ أَو
ُﯾُﻘَﺎ ِﺑﻠُﮫ/ veya sözde geçen lafzın karşıtıyla” ifadesinin eklenmesinin gerekti-
ğini belirtmektedir.24
Kemalpaşazâde’nin Sekkâkî’ye yaptığı bu eleştiri, bir tanımın efradına
cami olması gerekliliğinden ötürü yerinde görünmektedir. Bu kavram her
ne kadar daha önce başka düşünürler tarafından değinilse de ilk defa
Sekkâkî tarafından tanımlanıp manaya dair bedî‘ ilminin sanatları arasında
zikredilmiştir. Bu itibarla söz konusu kavramın teşekkül süreci, henüz
oluştuğu için birtakım eksikliklerin olması da pek tabidir.
Sekkâkî, hakikatin dört kategorisini belirlerken iki temel unsura vurgu
yapar:
1- Lafzın vazedildiği anlamda kullanılmış olması,
2- Vâzı‘ın kimliği.
21
Ebû Ya‘kûb Yûsuf b. Muhammed b. Alî es-Sekkâkî, Miftâhu’l-‘ulûm (Beyrût: Dâru’l-
Kutub’l-‘İlmiyye, 2014), 533.
22
Abduurahîm b. Ahmed el-‘Abbâsî, Me‘âhidu’t-tansîs ‘alâ şevâhidi’t-Telhîs, thk. Yahyâ
Abdulmecîd Âl Abdullah (Beyrut: ‘Âlemu’l-Kutub, 2011), I:507.
23
Ahmed b. Hanbel, Musnedu Ahmed b. Hanbel, thk. Şu‘ayb el-Arnavût vd. (Beyrut:
Muessetu’r-Risâle, 1997), XVII:234.
24
Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 161-162
16 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
25
Sekkâkî, Miftâh, 467-468.
26
Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 65-66.
27
Celâluddîn Muhammed b. ‘Abdurrahmân b. ‘Amr el-Hatîb el-Kazvînî, et-Telhîs fî
‘ulûmi’l-belâğa (Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-‘İlmiyye, 2009), 26.
Kemalpaşazâde’nin Belâgata Dair Risalelerinde Sekkâkî Yorumu ve Eleştirisi ~ 17
28
Sekkâki, Miftâh, 435.
29
Benzer bir değerlendirme için bk. Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 142.
30
Celâluddîn Muhammed b. ‘Abdurrahmân b. ‘Amr el-Hatîb el-Kazvînî, el-İzâh fî
‘ulûmi’l-belâğa el-me‘ânî ve’l-beyân ve’l-bedî‘ (Beyrût: Dâru’l-Kutubi’l-‘İlmiyye,
2003), 68.
31
İmru’u’l-Kays b. Hucr b. el-Hâris, Divânu İmru’i’l-Kays (Beyrût: Dâru’l-Kutubi’l-
‘İlmiyye, 2004), 53.
18 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
35
Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 140-141.
36
Bkz. Sekkâkî, Miftâh, 435.
37
Bkz. ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/393.
38
Ebu’l-Hasen Ali b. Ahmed el-Vâhidî, Esbâbu’n-nuzûl (ed-Demmâm: Dârul-Islâh,
1996), 53-54.
39
Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 140-141.
20 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
ilgili amaç için söz konusu kelimenin mecâzî anlamda değil de gerçek
anlamda kullanılmış olması, kelimedeki abartıyı daha artırır. Bu şekilde
değerlendirildiğinde sanki gözcü bizzat gözmüş gibi bir anlam ifade
edilmiş olur. Oysa “ﻋﯿ ٌْﻦ
َ /göz” kelimesi mecâzî anlamda “رﺑِﯿﺌ َﺔ/gözcü”
َ ke-
limesi yerine kullanılmış denildiğinde aynı abartı veya aynı etki ortaya
çıkmamaktadır.40
Kemalpaşazâde’nin isim vermeden mecâz-ı aklî olarak değerlendiril-
mesi gerekirken mecâz-ı luğavî olarak değerlendirmişler dediği kişilerin
kim olduğuna baktığımızda Zemahşerî, Sekkâkî, Kazvinî ve Teftazânî gibi
alimler karşımıza çıkmaktadır. Onlar, gözün gözcü yerinde kullanılmasını,
mecâz-ı luğavî kısımlarından olan mecâz-ı mürsel olarak yorumlamışlar-
dır. Onlara göre bu kullanımda parça söylenilip bütün kastedilmiştir. Göz-
cü, mesleğini göz aracılığıyla ifa ettiğinden gözle özdeşleştirilmiştir.41
Kanaatimizce her iki yorum da mümkündür. Zaten Kemalpaşazâde de
ikinci yorumun teknik olarak mümkün olmadığını söylememekte, aksine
kendi yorumunun belâğatın amaçları itibariyle yerinde olduğunu vurgu-
lamaktadır.
Sonuç
Osmanlı Devleti sınırları içerisinde yetişen en önemli şahsiyetlerden
biri kuşkusuz Kemalpaşazâde’dir. Birçok ilmi disiplinde eser yazan
Kemalpaşazâde’nin dikkat çekici yönlerinden biri, eleştirel kimliğidir.
Belâgate dair birtakım konu ve problemleri incelemek üzere 14 civa-
rında risale kaleme almıştır. Kaleme aldığı risalelerinde belâgat ilminin
kurucularından kabul edilen Sekkâkî’ye dair yaptığı yorum ve eleştirile-
ri, azımsanmayacak orandadır. Onu, bazen Sekkâkî nispesiyle bazen de
eserine göndermede bulunduğu Sâhibu’l-Miftâh terkibiyle anmıştır. Ri-
salelerinde Sekkâkî ilgili kullandığı ifadeler, farklılık arz etmekle birlik-
te bazen bir hayli sert kabul edilebilecek ifadeleri de tercih ettiğine rast-
lanmıştır.
Sekkâkî’ye dair yaptığı yorum ve eleştirilerinin üç ana noktada şekillen-
diği görülmüştür. Bunlar da tanıma yönelik, içeriğe yönelik ve uygulama ile
örneklere yönelik yorum ve eleştirileri şeklinde sıralanabilir. Eleştirilerinde
farklı düşünmesine veya yorumlamasına imkan veren ya da yol açan argü-
manlarına genellikle yer vermiştir. Bu argümanların bir kısmı mantıksal çı-
karımlardan oluşurken bir kısmı da Arap dilinin var olan dil malzemesi ve
bu dilde temayüz etmiş Abdulkâhir el-Curcânî, Zemahşerî gibi şahsiyetlerin
değerlendirmelerinden oluştuğu fark edilmiştir.
40
Kemalpaşazâde, er-Resâilu’l-Belâğiyye, 298-299.
41
Bkz. Sekkâkî, Miftâh, 473; Kazvînî, İzâh, 207.
Kemalpaşazâde’nin Belâgata Dair Risalelerinde Sekkâkî Yorumu ve Eleştirisi ~ 21
Kaynakça
el-‘Abbâsî, Abduurahîm b. Ahmed. Me‘âhidu’t-tansîs ‘alâ şevâhidi’t-Telhîs. thk.
Yahyâ Abdulmecîd Âl Abdullah. Beyrut: ‘Âlemu’l-Kutub, 2011.
Ahmed b. Hanbel. Musnedu Ahmed b. Hanbel. thk. Şu‘ayb el-Arnavût vd. Bey-
rut: Muessetu’r-Risâle, 1997.
Esved, Hüseyin. er-Resâilu’l-Belâğiyye (Mukaddime). İstanbul: Dâru’l-Lubâb,
2018.
el-Hatîb el-Kazvînî, Celâluddîn Muhammed b. ‘Abdurrahmân b. ‘Amr. el-İzâh fî
‘ulûmi’l-belâğa el-me‘ânî ve’l-beyân ve’l-bedî‘. Beyrût: Dâru’l-Kutubi’l-
‘İlmiyye, 2003.
el-Hatîb el-Kazvînî, Celâluddîn Muhammed b. ‘Abdurrahmân b. ‘Amr. et-Telhîs
fî ‘ulûmi’l-belâğa. Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-‘İlmiyye, 2009.
İbn Kemâl, Şemseddîn Ahmed b. Süleyman. er-Resâilu’l-Belâğiyye. thk. Hüseyin
Esved. İstanbul: Dâru’l-Lubâb, 2018.
İmru’u’l-Kays b. Hucr b. el-Hâris. Divânu İmru’i’l-Kays. Beyrût: Dâru’l-
Kutubi’l-‘İlmiyye, 2004.
es-Sekkâkî, Ebû Ya‘kûb Yûsuf b. Muhammed b. Alî. Miftâhu’l-‘ulûm. Beyrût:
Dâru’l-Kutub’l-‘İlmiyye, 2014.
Taşköprizâde Ahmed Efendi. eş-Şekâiku’n-nu‘mâniye. Beyrut: Dâru’l Kitâbi’l-
‘Arabî, 1975.
Turan, Şerafettin. “Kemalpaşazâde”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi.
Ankara TDV Yayınları, 2002.
el-Vâhidî, Ebu’l-Hasen Ali b. Ahmed. Esbâbu’n-nuzûl. ed-Demmâm: Dârul-
Islâh, 1996.
ez-Zemahşerî, Cârullâh Ebu’l-Kâsım Mahmûd b. Omer. el-Keşşâf ‘an hakâ’iki
ğevâmidi’t-tenzîl ve ‘uyûni’l-‘ekâvil fî vucûhi’t-te’vîl. thk. ‘Âdil Ahmed ‘Ab-
di’l-mevcûd, ‘Ali Muhammed Mu‘avvid. Riyâd: Mektebetu’l-‘Ubeykân,
1998.
اﻟﺘّﻔﻜﯿﺮ اﻟﺒﻼﻏﻲ ﻋﻨﺪ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ﻣﻦ ﺧﻼل رﺳﺎﺋﻠﮫ اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ
Hüseyin ESVED
Dr. Öğr. Üyesi, Bingöl Üniversitesi
Islama İlimler Fakültesi
Arap Dili ve Belagatı Anabilim Dalı, Bingöl, Türkiye.
hesved@bingol.edu.tr
ORCID: 0000-0002-7154-1547
اﻟﻤﻠﺨﺺ:
ﯾﻌﺪ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ﻣﻦ أﺷﮭﺮ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﻘﺮن اﻟﻌﺎﺷﺮ اﻟﮭﺠﺮي ﻓﻲ اﻟﺪوﻟﺔ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﯿﺔ ،وﻗﺪ طﺮق ﻣﺨﺘﻠﻒ
أﺑﻮاب اﻟﻌﻠﻢ وﻛﺘﺐ ﻓﯿﮭﺎ آﺛﺎرا ﻋﻈﯿﻤﺔ ،وﻛﺎن ﻟﻠﺒﻼﻏﺔ اﻟﻌﺮﺑﯿﺔ ﻧﺼﯿﺐ ﺟﯿّﺪ ﻣﻦ ﺗﺼﺎﻧﯿﻔﮫ ﻟﻌﻞ أھﻤﮭﺎ
رﺳﺎﺋﻠﮫ اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ.
إن اﻟﻤﻄﻠﻊ ﻋﻠﻰ رﺳﺎﺋﻞ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ ﯾﺪرك أن ﻓﯿﮭﺎ ﻣﻌﺎﻟﺠﺔ ﻓﺮﯾﺪة ﻟﻜﺜﯿﺮ ﻣﻦ اﻟﻘﻀﺎﯾﺎ
اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ اﻟﻌﺮﺑﯿﺔ ،وھﻮ أﻣﺮ ﯾﻨﻢ ﻋﻦ طﺮﯾﻘﺔ ﺗﻔﻜﯿﺮ ﺑﻼﻏﻲ ﻣﻤﯿﺰة.
أﻣﺮ ﻣﮭ ﱞﻢ ﻓﻲ ھﺬه اﻟﺮﺳﺎﺋﻞ وھﻮ ﻋﺪم ﻣﻮاﻓﻘﺔ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ﻟﻜﺜﯿﺮ ﻣﻦ آراء ) ﻓﻘﺪ ﺑَﺎن ﻟﻨﺎ ٌ
اﻟﻘﺪﻣﺎء وﻣﻮاﻗﻔﮭﻢ اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ ﻣﻦ ﺑﻌﺾ اﻟﻘﻀﺎﯾﺎ اﻟ ُﻤﻌﺎﻟﺠﺔ ،إذ اﺗﺼﻔﺖ اﻟﺮﺳﺎﺋﻞ اﻟﻤﺬﻛﻮرة
ﺑﺎﻟﺠﺮأة ﻓﻲ ﻧﻘﺪ اﻟﻘﺪﻣﺎء ،وردّ أﻗﻮاﻟﮭﻢ ،ﻓﻜﺎن ﯾﺬﻛﺮ رأي اﻟﺴﻠﻒ وﯾﺒﯿﻦ ﺧﻄﺄه ﺑﺎﻷدﻟﺔ
واﻟﺸﻮاھﺪ اﻟﻼزﻣﺔ.
وﻛﺎن )اﻟﻨﻘﺪ اﻟﺒﻼﻏﻲ اﻟ ُﻤﻌَﻠّﻞ ( ﻣﺰﯾّﺔً ظﺎھﺮة ً ﻋﻠﻰ ﻧﺤﻮ ﺟﻠﻲ ﻓﻲ ﻣﻌﻈﻢ رﺳﺎﺋﻠﮫ ،وھﻮ أﻣﺮ
ﻲ طﺮﯾﻘﺘﮫ اﻟﻤﻌﻠﻮﻣﺔ ﻓﻲﺳﻦ اﻟﺴ ّﻜﺎﻛ ّ
ﯾﻜﺎد ﯾﻜﻮن ﻏﺎﺋﺒﺎ ﻋﻦ ﻣﯿﺪان اﻟﺒﻼﻏﺔ اﻟﻌﺮﺑﯿﺔ ﻣﻨﺬ أن ّ
اﻟﺒﻼﻏﺔ اﻟﻌﺮﺑﯿﺔ ﺣﺘﻰ ﯾﻮﻣﻨﺎ ھﺬا.
) واﻟﻼﻓﺖ ﻟﻼﻧﺘﺒﺎه ﻓﻲ ھﺬه اﻟﺮﺳﺎﺋﻞ ھﻮ طﺮﯾﻘﺔ ﻣﻌﺎﻟﺠﺔ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ﻟﻠﻘﻀﺎﯾﺎ اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ وھﻲ
طﺮﯾﻘﺔ ﺗﻘﻮم ﻋﻠﻰ اﻻﺳﺘﺪﻻل اﻟﻤﻨﻄﻘﻲ ،واﻟﺤﺠﺎج اﻟﻌﻘﻠﻲ اﻟﻤﺒﻨﻲ ﻋﻠﻰ ﻋﺮض اﻷدﻟﺔ واﻟﺘﻮﺳﻊ
ﻓﯿﮭﺎ .وﻏﯿﺮ ذﻟﻚ ﻣﻦ اﻟﻘﻀﺎﯾﺎ اﻟﺘﻲ ﺳﺄﻋﺎﻟﺠﮭﺎ ﻓﻲ ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ.
اﻟﻜﻠﻤﺎت اﻟﻤﻔﺘﺎﺣﯿﺔ :اﻟﺒﻼﻏﺔ ،اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ،اﻟﺘﻔﻜﯿﺮ ،اﻟﻨﻘﺪ ،رﺳﺎﺋﻞ.
Kamal left many rhetorical opinions in which the majority of scholars dif-
fered, and those are opinions that deserve a separate study.
Keywords: rhetoric, Ibn Kamal Pasha, thinking, criticism, letters.
اﻟﻤﻘﺪﻣﺔ:
ﻋﺮﻓﺖ اﻟﺒﻼﻏﺔ اﻟﻌﺮﺑﯿﺔ ﻋﺒﺮ ﺗﺎرﯾﺨﮭﺎ ﻋﺪة اﺗﺠﺎھﺎت درﺳﯿّﺔ ،ﻣﻨﮭﺎ ﻣﺎ ﯾﻤﺜﻠﮫ اﻻﺗﺠﺎه اﻟﺬي ظﮭﺮ ﻋﻨﺪ
اﻟﺠﺎﺣﻆ)ت ٢٥٥ه( ﺛﻢ ﻋﺒﺪ اﻟﻘﺎھﺮ اﻟﺤﺮﺟﺎﻧﻲ)ت٤٧٤ه( اﻟﺬي ﯾﻌﺪ ﺧﯿﺮ ﻣﺆﺳﺲ ﻷﺻﻮل اﻟﺒﯿﺎن
اﻟﻌﺮﺑﻲ اﻟﺬي ﺣﺪد ﺟﻤﺎﻟﯿﺎﺗﮫ ﻣﻦ ﺧﻼل اﻟﺒﺤﺚ ﻓﻲ دﻻﻻت اﻟﺘﺮاﻛﯿﺐ اﻟﻌﺮﺑﻲ وأﺑﻌﺎده اﻟﺠﻤﺎﻟﯿﺔ و
ﻣﻜﻮﻧﺎت ﺻﻮره اﻟﺒﯿﺎﻧﯿﺔ اﻟﻤﺘﻤﺜﻠﺔ ﺑﺎﻟﻤﺠﺎز واﻻﺳﺘﻌﺎرة واﻟﺘﺸﺒﯿﮫ واﻟﻜﻨﺎﯾﺔ ،وﻗﺪ ﻋﺮف ھﺬا اﻟﻨﮭﺞ ﻋﻨﺪ
أﺻﺤﺎب ھﺬه اﻟﻤﺪرﺳﺔ ﺑﺘﻐﻠﯿﺐ ﻣﺰﯾﺔ اﻟﺘﺤﻠﯿﻞ اﻟﺬوﻗﻲ اﻟﻔﻨﻲ ﺑﮭﺪف اﻟﻮﺻﻮل إﻟﻰ أﺳﺲ اﻟﻜﻼم اﻟﺒﻠﯿﻎ
وﻣﻜﻮﻧﺎﺗﮫ ورﺑﻂ ذﻟﻚ ﺑﺎﻹﻋﺠﺎز اﻟﺒﻼﻏﻲ.
ﺛﻢ ظﮭﺮ اﺗﺠﺎه آﺧﺮ ﻟﻠﺪرس اﻟﺒﻼﻏﻲ ﻋﻠﻰ ﯾﺪ أﺑﻲ ﯾﻌﻘﻮب ﯾﻮﺳﻒ اﻟﺴﻜﺎﻛﻲ)ت٦٢٦ه( ﺗﻤﺜﻞ ﻓﻲ ﺗﺮﺗﯿﺐ
وﺗﺼﻨﯿﻒ ﻣﺴﺎﺋﻞ اﻟﺒﻼﻏﺔ اﻟﻌﺮﺑﯿﺔ وﻣﻌﺎﻟﺠﺘﮭﺎ ﻣﻦ ﻣﻨﻈﻮر ﺗﻌﻠﯿﻤﻲ وﻓﻖ ﻣﻨﮭﺠﯿﺔ ﻓﻠﺴﻔﯿﺔ ﻣﻨﻄﻘﯿﺔ اﺗﺴﻤﺖ
ﺑﻘﺪر ﻛﺒﯿﺮ ﻣﻦ اﻟﺘﻌﻤﻖ واﻟﺘﻘﺼﻲ ﻓﻲ ﺷﺮح اﻟﻔﻦ اﻟﺒﻼﻏﻲ ،ﻓﻀﻼ ﻋﻦ ﺗﻘﯿﯿﺪ اﻟﻔﻨﻮن اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ ﺑﺤﺪود
وأﺳﻮار ﺿﺎﺑﻄﺔ ﻟﮭﺎ .وﻗﺪ ﻏﻠﺐ ھﺬا اﻻﺗﺠﺎه ﻋﻠﻰ اﻟﺮﻏﻢ ﻣﻦ ﻣﻨﮭﺠﮫ اﻟﻔﻠﺴﻔﻲ اﻟﻤﻨﻄﻘﻲ ﻋﻠﻰ اﻟﻤﻨﮭﺞ
اﻟﺬوﻗﻲ اﻟﺴﺎﺑﻖ.
ﺑﻌﺪ ذﻟﻚ اﻧﻌﻄﻒ اﻟﺒﺤﺚ اﻟﺒﻼﻏﻲ اﻧﻌﻄﺎﻓﺎ ﺷﺪﯾﺪا ﻧﺤﻮ اﻟﺸﺮح واﻟﺘﻌﻠﯿﻖ واﻹﯾﻀﺎح واﻟﺘﺤﺸﯿﺔ وﺻﺎر
اﺗﺠﺎھﺎ واﺿﺤﺎ ﻓﻲ اﻟﺒﻼﻏﺔ اﻟﻌﺮﺑﯿﺔ ،وﻟﻌﻞ اﻟﺨﻄﯿﺐ اﻟﻘﺰوﯾﻨﻲ )ت 739ه( ھﻮ ﻣﻦ ﺑﺪأ ھﺬا اﻟﻨﮭﺞ ﺑﻌﺪ
أن وﺿﻊ ﺗﻠﺨﯿﺼﺎ ﻟﻤﻔﺘﺎح اﻟﺴﻜﺎﻛﻲ ﺛﻢ ﺷﺮﺣﮫ ﺑﻜﺘﺎب آﺧﺮ ﺳﻤﺎه :اﻹﯾﻀﺎح ﻓﻲ ﻋﻠﻮم اﻟﺒﻼﻏﺔ .ﻟﺘﺒﺪأ ﺑﻌﺪ
ذﻟﻚ ﺳﻠﺴﻠﺔ ﻻ ﺗﻨﺘﮭﻲ ﻣﻦ وﺿﻊ اﻟﺸﺮوح واﻟﺤﻮاﺷﻲ ﺑﻞ وﺿﻊ ﺷﺮوح ﻋﻠﻰ اﻟﺸﺮوح وﺣﻮاش ﻋﻠﻰ
اﻟﺤﻮاﺷﻲ.
وﻗﺪ ظﮭﺮ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ﻓﻲ ھﺬه اﻟﻔﺘﺮة اﻟﺘﻲ ﻏﻠﺐ ﻋﻠﯿﮭﺎ اﻟﺸﺮح واﻟﺘﺤﺸﯿﺔ وﺗﺮك إﻧﺘﺎﺟﺎ ﻏﺰﯾﺮا ﻓﻲ
ﺷﺘﻰ ﻣﺠﺎﻻت اﻟﻌﻠﻢ ،وﻛﺎن ﻟﻠﺒﻼﻏﺔ ﻧﺼﯿﺐ ﻣﻨﮭﺎ إذ ﻛﺘﺐ أﻛﺜﺮ ﻣﻦ ﺛﻼث ﻋﺸﺮة رﺳﺎﻟﺔ ﺑﻼﻏﯿﺔ ﻓﻲ
ﺷﺘﻰ اﻟﻤﻮﺿﻮﻋﺎت ،ﻟﻜﻦ ھﺬه اﻟﺮﺳﺎﺋﻞ ﻟﻢ ﺗﻠﻖ اﻟﺪراﺳﺔ اﻟﻮاﺳﻌﺔ ﻣﻦ اﻟﺒﺎﺣﺜﯿﻦ ﻋﻠﻰ اﻟﺮﻏﻢ ﻣﻦ أھﻤﯿﺘﮭﺎ
وﺟﺪة أﺳﻠﻮﺑﮭﺎ ﻓﻲ ﻋﺮض اﻟﻤﺎدة اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ .ﻣﻤﺎ ﯾﺠﻌﻞ اﻟﻘﺎرئ ﯾﺘﺴﺎءل ﻋﻦ اﻟﻤﻨﮭﺞ أو اﻻﺗﺠﺎه اﻟﺬي
ﺳﻠﻜﮫ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ﻓﻲ ھﺬه اﻟﺮﺳﺎﺋﻞ.
ﻟﺬﻟﻚ ﺟﺎء ھﺬا اﻟﺒﺤﺚ اﻟﺬي ھﻮ ﻗﺮاءة ﻓﻲ ﻓﻜﺮ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ اﻟﺒﻼﻏﻲ ﻣﻦ ﺧﻼل رﺳﺎﺋﻠﮫ اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ،
وذﻟﻚ ﻣﻦ ﺧﻼل اﺳﺘﻌﺮاض آﻟﯿﺔ ﺑﻨﺎء ھﺬه اﻟﺮﺳﺎﺋﻞ ﺗﺘﺒﻊ ﻣﻨﮭﺠﮫ اﻟﺒﻼﻏﻲ ﻓﯿﮭﺎ وطﺮﯾﻘﺔ ﻋﺮض
ﻣﺤﺘﻮاھﺎ ﻣﻦ ﺧﻼل اﻹﺟﺎﺑﺔ ﻋﻦ اﻷﺳﺌﻠﺔ اﻟﺘﺎﻟﯿﺔ:
) ﻣﺎ اﻟﻤﻨﮭﺞ اﻟﺬي ﻋﺮض ﻣﻦ ﺧﻼﻟﮫ ﻓﮭﻤﮫ ﻟﻠﺒﻼﻏﺔ اﻟﻌﺮﺑﯿﺔ؟
) ﻛﯿﻒ ﻋﺎﻟﺞ اﻟﻘﻀﺎﯾﺎ اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ؟
) ﻣﺎ اﻟﻔﺮق ﺑﯿﻦ ﻣﻨﮭﺠﮫ وﻣﻨﺎھﺞ ﺑﻘﯿﺔ اﻟﻌﻠﻤﺎء؟
وذﻟﻚ وﻓﻖ اﻟﻤﻨﮭﺞ اﻟﻮﺻﻔﻲ اﻟﺘﺤﻠﯿﻠﻲ اﻟﺬي ﯾﻘﻮم ﻋﻠﻰ وﺻﻒ اﻟﻈﺎھﺮة ﺛﻢ ﺗﺤﻠﯿﻠﮭﺎ.
١
ﺣﯿﺎﺗﮫ وﻧﺸﺄﺗﮫ اﻟﻌﻠﻤﯿﺔ
ھﻮ اﻟﻌﻼﻣﺔ اﻟﻤﻔﺴﺮ اﻟﻠﻐﻮي اﻟﺒﻼﻏﻲ اﻟﺸﺮﻋﻲ ﺷﻤﺲ اﻟﺪﯾﻦ؛ أﺣﻤﺪ ﺑﻦ ﺳﻠﯿﻤﺎن ﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ،
اﻟﻤﻨﺴﻮب إﻟﻰ ﺟﺪه ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ،ﻓﻌﺮف و ُ
ﺷﮭﺮ ﺑﺎﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ،وﻟﺘﺒﺤﺮه ﻓﻲ اﻟﻌﻠﻢ ﺳﻤﻲ ﺑـ ﻣﻔﺘﻲ
اﻟﺜﻘﻠﯿﻦ ﻓﻲ ﻋﮭﺪ اﻟﺪوﻟﺔ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﯿﺔُ .وﻟﺪ ﻓﻲ ﻣﺪﯾﻨﺔ ﺗﻮﻛﺎت اﻟﺘﺮﻛﯿﺔ ﻋﺎم) ٨٧٣ھـ( اﻟﺘﺤﻖ ﻣﺪة زﻣﻨﯿﺔ
١
طﺎﺷﻜﺒﺮي زاده ،اﻟﺸﻘﺎﺋﻖ اﻟﻨﻌﻤﺎﻧﯿﺔ ﻓﻲ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﺪوﻟﺔ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﯿﺔ ،دار اﻟﻜﺘﺎب اﻟﻌﺮﺑﻲ ،ﺑﯿﺮوت ،اﻟﻄﺒﻌﺔ اﻷوﻟﻰ ١٣٩٥ھـ
١٩٧٥-م .ﷴ طﺎھﺮ ﺑﻦ رﻓﻌﺖ اﻟﺒﻮرﺻﻮي ،ﻋﺜﻤﺎﻧﻠﻲ ﻣﺆﻟﻔﻠﺮي؛ ،أﻧﻘﺮة٢٠٠٠ ،م.
ا لر ل ا ا ~ 25ا ّ
ﺑﺎﻟﺤﯿﺎة اﻟﻌﺴﻜﺮﯾﺔ ،وﻣﺎ ﻟﺒﺚ أن رﺟﻊ أدراج اﻟﻌﻠﻢ واﻟﻌﻠﻤﺎء ،اﺷﺘﻐﻞ ﻣﺪرﺳﺎ ﻓﻲ ﻋﺪة ﻣﺪارس ﻋﺜﻤﺎﻧﯿﺔ
ﺛﻢ ﻋﯿﻦ ﻗﺎﺿﯿﺎ ﻓﻲ إﺣﺪى اﻟﻮﻻﯾﺎت إﻟﻰ أن ﻋﯿﻦ ﻣﻔﺘﯿﺎ ﻟﻤﺪﯾﻨﺔ اﻟﻘﺴﻄﻨﻄﯿﻨﯿﺔ ﻓﻲ ذﻟﻚ اﻟﻮﻗﺖ.
ﯾﻌﺪّ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ﻣﻦ أﻋﻈﻢ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﺪوﻟﺔ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﯿﺔ وﺗﺮك ﻣﺼﻨﻔﺎت ﻓﻲ ﺷﺘﻰ ﻣﯿﺎدﯾﻦ اﻟﻌﻠﻢ
واﻟﻤﻌﺮﻓﺔ ،وﻛﺎن ﻣﺘﻘﻨﺎ ﻟﻠﻌﺮﺑﯿﺔ واﻟﻔﺎرﺳﯿﺔ.
ﻟﮫ إﺳﮭﺎﻣﺎت ﻋﻠﻤﯿﺔ ﻓﻲ ﻣﯿﺎدﯾﻦ ﺷﺘﻰ ﻣﺜﻞ اﻟﺘﻔﺴﯿﺮ واﻟﺤﺪﯾﺚ واﻟﻔﻘﮫ ،واﻷﺻﻮل ،واﻟﻜﻼم ،واﻟﻔﻠﺴﻔﺔ،
واﻷدب ،واﻟﻠﻐﺔ ،واﻟﻨﺤﻮ ،واﻟﺒﻼﻏﺔ ،واﻟﻄﺒﻘﺎت ،واﻟﺴﯿﺮ .ﻗﺎل اﻟﺘﺎﺟﻲ :ﻗﻠﻤﺎ ﯾﻮﺟﺪ ﻓﻦ ﻣﻦ اﻟﻔﻨﻮن
وﻟﯿﺲ ﻻﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ﻣﺼﻨﻒ ﻓﯿﮫ
ﻟﻢ ﯾﻜﺘﺐ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ﻛﺘﺒﺎ ﻣﻮﺳﻌﺔ وﻣﻔﺼﻠﺔ ﻋﻠﻰ اﻟﺮﻏﻢ ﻣﻦ أﻧﮫ ﻛﺎن ﯾﻤﺘﻠﻚ ﻣﻌﺮﻓﺔ ﻣﻮﺳﻮﻋﯿﺔ
ﻛﺒﯿﺮة ﺟﺪا .وﻟﻜﻨﮫ ﺑﺸﻜﻞ ﻋﺎم ﺗﻄﺮق إﻟﻰ اﻟﻨﻘﺎط اﻟﺘﻲ اﻧﺰﻟﻖ ﻓﯿﮭﺎ اﻟﻌﻠﻤﺎء واﻟﻔﻼﺳﻔﺔ ،وإﻟﻰ اﻟﻘﻀﺎﯾﺎ
اﻟﺼﻌﺒﺔ واﻟﻤﻌﻘﺪة رﻏﻢ ﺻﻌﻮﺑﺘﮭﺎ ﻟﮭﺬا ﻛﺎن ﻣﻌﻈﻢ إﻧﺘﺎﺟﮫ ﻋﻠﻰ ھﯿﺌﺔ رﺳﺎﺋﻞ ﺻﻐﯿﺮة ﺗﻨﺎوﻟﺖ ﻣﻮاﺿﯿﻊ
ﻣﺨﺘﻠﻔﺔ.
ﻛﺎن ﺣﺎد اﻟﺬﻛﺎء دﻗﯿﻖ اﻹﻧﺘﺎج ﻟﺬﻟﻚ ﻓﻀﻠﮫ ﺑﻌﺾ اﻟﻨﺎس ﻋﻠﻰ ﺑﻌﺾ اﻟﻌﻠﻤﺎء اﻟﻤﺸﮭﻮرﯾﻦ وﻗﺎرﻧﻮا ﺑﯿﻨﮫ
وﺑﯿﻦ ﻋﻠﻤﺎء آﺧﺮﯾﻦ وﻻ ﺳﯿﻤﺎ اﻟﺴﯿﻮطﻲ.
ﺗﺘﻠﻤﺬ ﻋﻠﻰ ﯾﺪي اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ طﻼب ﻋﻠﻢ ﻛﺜﯿﺮون ،ﻟﻌﻞ أﺷﮭﺮھﻢ ھﻮ اﻟﻤﻔﺴﺮ اﻟﻤﺸﮭﻮر أﺑﻮ اﻟﺴﻌﻮد.
ﺗﻮﻓﻲ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ﻓﻲ إﺳﻄﻨﺒﻮل ﺳﻨﺔ )٩٤٠ھـ( اﻟﻤﻮاﻓﻖ ﻟﯿﻮم اﻟﺠﻤﻌﺔ وذﻟﻚ ﻓﻲ ﻋﮭﺪ اﻟﺴﻠﻄﺎن
ﺳﻠﯿﻤﺎن اﻟﻘﺎﻧﻮﻧﻲ.
٢
ﻣﻼﻣﺢ ﻋﺼﺮه اﻟﻔﻜﺮﯾﺔ
ﻧﺸﺄت دوﻟﺔ اﻟﺴﻼﺟﻘﺔ اﻟﺘﺮﻛﯿﺔ ﻓﻲ اﻟﻘﺮن اﻟﺨﺎﻣﺲ اﻟﮭﺠﺮي ﺑﻌﺪ ﺗﻔﺘﺖ اﻟﺨﻼﻓﺔ اﻟﻌﺒﺎﺳﯿﺔ إﻟﻰ إﻣﺎرات،
وﺳﺮﻋﺎن ﻣﺎ ﻗﻮي ﻋﻮدھﺎ إذ ﺑﻨﺖ ﻟﻨﻔﺴﮭﺎ ﻧﻈﺎﻣﺎ إدارﯾﺎ واﻗﺘﺼﺎدﯾﺎ ﺟﯿﺪا ،وأوﻟﺖ اﻟﺤﯿﺎة اﻟﻌﻠﻤﯿﺔ اھﺘﻤﺎﻣﺎ
ﻛﺒﯿﺮا ،ﻓﻘﺪ ﺧﺼﺼﺖ ﻷول ﻣﺮة ﻣﯿﺰاﻧﯿﺔ ﻛﺒﯿﺮة ﻹﻧﺸﺎء اﻟﻤﺪارس وﻋﯿﻨﺖ اﻟﻤﺪرﺳﯿﻦ ﻟﮭﺎ وﺧﺼﺼﺖ
ﻟﮭﻢ أﺟﻮرا ﺛﺎﺑﺘﺔ ،وﻗﺪ أﻧﺘﺠﺖ ﺗﻠﻚ اﻟﻔﺘﺮة ﻋﺪدا ﻣﻦ اﻟﻌﻠﻤﺎء ﻓﻲ ﻛﻞ اﻟﻤﺠﺎﻻت ،وﺑﻌﺪ أن زاﻟﺖ دوﻟﺔ
اﻟﺴﻼﺟﻘﺔ ﻓﻲ ﺑﺪاﯾﺎت اﻟﻘﺮن اﻟﺴﺎﺑﻊ اﻟﮭﺠﺮي ﻗﺎﻣﺖ ﻋﻠﻰ أﺷﻼﺋﮭﺎ اﻟﺪوﻟﺔ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﯿﺔ ﻟﺘﺒﺪأ اﻟﺤﻀﺎرة
اﻹﺳﻼﻣﯿﺔ ﻋﮭﺪا ﺟﺪﯾﺪا آﺧﺮ ،وﻗﺪ اﻋﺘﻤﺪت اﻟﺪوﻟﺔ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﯿﺔ اﻟﻨﮭﺞ اﻟﺘﻌﻠﯿﻤﻲ اﻟﺬي ﻛﺎن ﺳﺎﺋﺪا ﻓﻲ اﻟﺪوﻟﺔ
اﻟﺴﻠﺠﻮﻗﯿﺔ ،وﻗﺪ اﺗﺴﻤﺖ اﻟﺤﯿﺎة اﻟﻌﻠﻤﯿﺔ ﻓﻲ ذﻟﻚ اﻟﻮﻗﺖ ﺑﺎﻟﺼﺒﻐﺔ اﻟﺼﻮﻓﯿﺔ ﺛﻢ اﻧﺘﻘﻠﺖ إﻟﻰ ﻣﺮﺣﻠﺔ
ﺟﺪﯾﺪة اﺗﺨﺬت ﻣﻦ اﻟﻤﺬھﺐ اﻟﺴﻨﻲ ﻋﻨﻮاﻧﺎ ﻟﮭﺎ وﻗﺪ أﻧﺘﺠﺖ ﺗﻠﻚ اﻟﻔﺘﺮة ﻋﺪدا ﻣﻦ اﻟﻌﻠﻤﺎء ﻣﻦ ﺑﯿﻨﮭﻢ اﻹﻣﺎم
اﻟﻐﺰاﻟﻲ.
أوﻟﺖ اﻟﺪوﻟﺔ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﯿﺔ ﻋﻨﺎﯾﺔ واﺿﺤﺔ ﺑﺎﻟﻌﻠﻢ واﻟﻌﻠﻤﺎء وﺣﻘﻘﺖ ازدھﺎرا ﻋﻠﻤﯿﺎ اﻣﺘﺪ ﻣﻦ اﻟﻘﺮن اﻟﺨﺎﻣﺲ
ﻋﺸﺮ ﺣﺘﻰ ﺑﺪاﯾﺔ اﻟﻘﺮن اﻟﺴﺎﺑﻊ ﻋﺸﺮ ﻟﻠﻤﯿﻼد ،وھﻲ اﻟﺘﻲ ﺗﻌﺮف ﺑﻤﺮﺣﻠﺔ اﻟﻨﻀﺞ ﻓﻲ ﺗﺎرﯾﺦ اﻟﺨﻼﻓﺔ
اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﯿﺔ ،ووﻓﺪ ﻓﻲ ﺗﻠﻚ اﻟﻔﺘﺮة ﻛﺜﯿﺮ ﻣﻦ اﻟﻌﻠﻤﺎء اﻟﺬﯾﻦ ﻧﻘﻠﻮا اﻟﺘﯿﺎرات اﻟﻔﻜﺮﯾﺔ واﻟﻌﻠﻤﯿﺔ ﻣﻦ ﺑﯿﺌﺎﺗﮭﻢ
اﻟﻤﺨﺘﻠﻔﺔ.
وﻣﻦ ﺧﻠﻔﺎء ﺑﻨﻲ ﻋﺜﻤﺎن اﻟﺬﯾﻦ أوﻟﻮا ﻋﻨﺎﯾﺔ واﺿﺤﺔ ﺑﺎﻟﻌﻠﻤﺎء ﷴ اﻟﻔﺎﺗﺢ ﺛﻢ ﺳﻠﯿﻤﺎن اﻟﻘﺎﻧﻮﻧﻲ اﻟﺬي ﺑﻠﻐﺖ
ﻓﻲ ﻋﮭﺪه اﻟﺨﻼﻓﺔ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﯿﺔ ذروﺗﮭﺎ ﻋﻠﻤﯿﺎ وﺳﯿﺎﺳﯿﺎ واﻗﺘﺼﺎدﯾﺎ وﻋﺴﻜﺮﯾﺎ ،وھﻲ اﻟﻔﺘﺮة اﻟﺘﻲ ﻋﺎش ﻓﯿﮭﺎ
ﺻﺎﺣﺒﻨﺎ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ،إذ ﻛﺎن ﻓﻲ ﺗﻠﻚ اﻟﻔﺘﺮة ﻣﻔﺘﻲ اﻟﺪوﻟﺔ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﯿﺔ أو ﻣﺎ ﯾﻌﺮف ﺑﺸﯿﺦ اﻹﺳﻼم.
وﻟﻜﻦ ﺷﯿﺌﺎ ﻣﮭﻤﺎ ﯾﻼﺣﻆ ﻋﻠﻰ اﻹﻧﺘﺎج اﻟﻌﻠﻤﻲ ﻷﺻﺤﺎب ھﺬه اﻟﻔﺘﺮة أﻻ وھﻮ أن ﺟﮭﻮد اﻟﻌﻠﻤﺎء ﻓﻲ ذﻟﻚ
اﻟﻮﻗﺖ ﻛﺎﻧﺖ ﺗﺴﺘﻨﺪ ﻓﻲ ﻗﺴﻢ ﻛﺒﯿﺮ ﻣﻨﮭﺎ ﻋﻠﻰ ﻣﺎ أﻧﺘﺠﮫ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﻟﺚ ﻋﺸﺮ اﻟﻤﯿﻼدي وﻛﺎﻧﺖ
ﺗﺪور ﻋﻠﻰ اﻟﺸﺮوح واﻟﺘﻌﻠﯿﻘﺎت واﻟﺤﻮاﺷﻲ ،ﻋﻠﻰ ﻧﺤﻮ ﻣﺎ أﻛﺪ ذﻟﻚ طﺎﺷﻜﺒﺮي زاده ﻓﻲ اﻟﺸﻘﺎﺋﻖ
اﻟﻨﻌﻤﺎﻧﯿﺔ .أي أﻧﮭﻢ أﺗﻮا ﺑﻌﺸﺮات اﻟﺘﻌﻠﯿﻘﺎت واﻟﺤﻮاﺷﻲ واﻟﺸﺮوح اﻟﺘﻲ ﻗﻞ ﻓﯿﮭﺎ اﻟﺘﺠﺪﯾﺪ ،ﺣﻘﺎ ھﻨﺎك
اﻟﻌﺸﺮات ﻣﻦ اﻟﺸﺮوح واﻟﺤﻮاﺷﻲ اﻟﺘﻲ ﺗﻌﺞ ﺑﮭﺎ اﻟﻤﻜﺘﺒﺎت اﻟﺘﺮﻛﯿﺔ واﻟﻌﺮﺑﯿﺔ اﻟﺘﻲ ﺗﺮﻛﮭﺎ اﻷﺳﻼف ﻓﻲ
٢
ﻋﻠﻲ ﺑﻦ أوزن ﺑﺎﻟﻲ ﺑﻦ ﷴ ] ﺗـ٩٩٢ھـ [ ،اﻟﻌﻘﺪ اﻟﻤﻨﻈﻮم ﻓﻲ ذﻛﺮ أﻓﺎﺿﻞ اﻟﺮوم )ذﯾﻞ اﻟﺸﻘﺎﺋﻖ اﻟﻨﻌﻤﺎﻧﯿﺔ( ؛ ص.٨
26 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
ﺗﻠﻚ اﻟﺤﻘﺒﺔ ،ﻟﻜﻨﮭﺎ ﺑﻌﯿﺪة ﻋﻦ اﻟﻔﻜﺮ اﻟﺘﺄﻟﯿﻔﻲ اﻟﻤﻌﺮوف .وﻗﺪ ﺑﺪأ اﻟﺨﻠﻞ واﻟﻔﺴﺎد واﻟﺒﯿﺮوﻗﺮاطﯿﺔ واﻧﻌﺪام
اﻟﻌﺪاﻟﺔ ﯾﺪب ﺑﯿﻦ أرﻛﺎن اﻟﺪوﻟﺔ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﯿﺔ ﻓﻲ أواﺧﺮ ﻋﮭﺪھﺎ ﻣﻤﺎ أﺿﻌﻔﮭﺎ وﻗﻠﺐ أﺣﻮاﻟﮭﺎ ،ﻛﻤﺎ اﻧﺤﻄﺖ
ﻗﯿﻤﺔ اﻟﻌﻠﻢ وﻏﺎﺑﺖ ﺣﺮﻣﺘﮫ ،وﻗﺪ أﺿﺎف ﻛﺎﺗﺐ ﺟﻠﺒﻲ ﻓﻲ ﻛﺘﺎﺑﮫ :ﻣﯿﺰان اﻟﺤﻖ ﻓﻲ اﺧﺘﯿﺎر اﻷﺣﻖ ﺳﺒﺒﺎ
آﺧﺮ ﻟﻀﻌﻒ اﻟﺤﯿﺎة اﻟﻌﻠﻤﯿﺔ واﻟﻔﻜﺮﯾﺔ ﻓﻲ آواﺧﺮ اﻟﺨﻼﻓﺔ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﯿﺔ ھﻮ رﻓﺾ ﺗﺪرﯾﺲ ﻋﻠﻮم اﻟﺤﻜﻤﺔ
واﻟﻔﻠﺴﻔﺔ ﻓﻲ اﻟﻤﺪارس اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﯿﺔ ،ﻣﻤﺎ أدى إﻟﻰ اﻟﺠﻤﻮد واﻟﺘﻘﻠﯿﺪ.
ھﺬه ﻣﻼﻣﺢ اﻟﻌﺼﺮ اﻟﺬي ﻋﺎش ﻓﯿﮫ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺣﯿﺚ ﺳﯿﻄﺮ اﻟﻌﻠﻢ اﻟﺘﺮاﻛﻤﻲ اﻟﺘﻘﻠﯿﺪي اﻟﺬي اﻗﺘﺼﺮ ﻋﻠﻰ
اﻟﺸﺮح واﻟﺘﺤﺸﯿﺔ ﻋﻠﻰ آﺛﺎر اﻟﻌﻠﻤﺎء اﻷﻗﺪﻣﯿﻦ.
رﺳﺎﺋﻠﮫ اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ
ﻛﺘﺐ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ﻣﺎ ﯾﺰﯾﺪ ﻋﻠﻰ ﺛﻼث ﻋﺸﺮة رﺳﺎﻟﺔ ﺑﻼﻏﯿﺔً ٣ﺣﻤﻠﺖ ﻋﻨﺎوﯾﻦ ﻣﺘﻨﻮﻋﺔ ،ﺷﻤﻠﺖ ﻓﻲ
ﻓﻨﻮن ﺑﻼﻏﯿﺔ ﻛﺎﻟﺘﻐﻠﯿﺐ واﻟﻤﺸﺎﻛﻠﺔ واﻟﺘﻀﻤﯿﻦ و اﻻﺳﺘﻌﺎرة واﻻﻟﺘﻔﺎت ٍ اﻟﻘﺴﻢ اﻷﻛﺒﺮ ﻣﻨﮭﺎ أﺳﻤﺎ َء
ِ
وأﺳﻠﻮب اﻟﺤﻜﯿﻢ وﻏﯿﺮ ذﻟﻚ .وھﺬه أھﻤﮭﺎ:
-رﺳﺎﻟﺔ ﻓﻲ ﺗﺤﻘﯿﻖ اﻟﺘﻐﻠﯿﺐ
-رﺳﺎﻟﺔٌ ﻣﺮﺗﺒﺔٌ ﻋﻠﻰ أﻗﺴﺎم اﻻﺳﺘﻌﺎرة
-رﺳﺎﻟﺔٌ ﻓﻲ ﺑﯿﺎن أﻧﻮاع اﻟﻤﺠﺎز
-رﺳﺎﻟﺔٌ ﻓﻲ اﻟﺘﻀﻤﯿﻦ
اﻟﻤﺠﺎز
ِ اﻟﻠﻔﻆ اﻟﻤﺴﺘﻌﻤ ِﻞ ﺑﻄﺮﯾﻖ
ِ -رﺳﺎﻟﺔٌ ﻓﻲ
-رﺳﺎﻟﺔٌ ﻓﻲ ﺑﯿﺎن أﺳﻠﻮب اﻟﺤﻜﯿﻢ
-رﺳﺎﻟﺔٌ ﻓﻲ ﺗﺤﻘﯿﻖ اﻟﻤﺸﺎﻛﻠﺔ
-رﺳﺎﻟﺔٌ ﻓﻲ ﺑﯿﺎن ﺗﻠﻮﯾﻦ اﻟﺨﻄﺎب
-رﺳﺎﻟﺔٌ ﻓﻲ ﺗﺤﻘﯿﻖ اﻟﺘﻮﺳﻌﺎت
-رﺳﺎﻟﺔٌ ﻓﻲ ﺗﺤﻘﯿﻖ ﻣﻌﻨﻰ اﻟﻨﻈﻢ واﻟﺼﯿﺎﻏﺔ
اﻟﺒﯿﺎن
ِ -رﺳﺎﻟﺔٌ ﻣﻌﻤﻮﻟﺔٌ ﻓﻲ ِ
ﻋﻠﻢ
ب
اﻹﯾﺠﺎز واﻹطﻨﺎ ِ
ِ -رﺳﺎﻟﺔٌ ﻓﻲ ﺑﺤ ِ
ﺚ
ﻣﻨﮭﺠﮫ اﻟﺒﻼﻏﻲ
ﺑﻌﺪ اﻻطﻼع ﻋﻠﻰ رﺳﺎﺋﻠﮫ اﻟﻤﺘﻔﺎوﺗﺔ ﺑﯿﻦ اﻟﻄﻮل واﻟﻘﺼﺮ ﻧﻠﺤﻆ أﻧﮫ اﻋﺘﻤﺪ ﻣﻨﮭﺠﺎ ﯾﻜﺎد ﯾﻜﻮن واﺣﺪا ﻓﻲ
ﻛﻞ رﺳﺎﺋﻠﮫ اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ ،إذ ﯾﺒﺪأ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ ﺑﺘﻌﺮﯾﻒ اﻟﻔﻦ اﻟﺒﻼﻏﻲ اﻟﺬي ﯾﺘﻨﺎوﻟﮫ ﺛﻢ ﯾﻤﺜﻞ ﻟﮫ ﺑﺎﻷﻣﺜﻠﺔ اﻟﻼزﻣﺔ
وﻻ ﺳﯿﻤﺎ ﻣﻦ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﯾﻢ ،ﺛﻢ ﯾﻨﺘﻘﻞ إﻟﻰ اﻟﺘﻔﺼﯿﻞ ﻓﻲ أﻗﺴﺎم و ذﻟﻚ اﻟﻔﻦ أو اﻷﺳﻠﻮب اﻟﺒﻼﻏﻲ
وأﻧﻮاﻋﮭﺎ ،وﻓﻲ أﺛﻨﺎء ذﻟﻚ ﯾﻨﺎﻗﺶ ﻣﺎ ﯾﻌﺘﺮي ھﺬا اﻟﻔﻦ اﻟﺒﻼﻏﻲ ﻣﻦ ﺷﺒﮭﺎت أو اﺳﺘﻔﺴﺎرات أو
اﻋﺘﺮاﺿﺎت ﻋﻠﻰ طﺮﯾﻘﺔ اﻟﻜﺸﺎف اﻟﻤﺘﻤﺜﻠﺔ ﺑﺎﻟﺴﺆال واﻟﺠﻮاب ،ﺛﻢ ﯾﻘﺮر اﻟﺤﻜﻢ اﻟﻨﮭﺎﺋﻲ ﻓﻲ اﻟﻘﻀﯿﺔ
اﻟﺘﻲ ﯾﻨﺎﻗﺸﮭﺎ ﺑﻌﺪ ﺳﺮد اﻷدﻟﺔ واﻟﺒﺮاھﯿﻦ اﻟﺪاﻟﺔ ﻋﻠﯿﮭﺎ،
وﻟﻮ أردﻧﺎ اﻟﺘﻌﻤﻖ ﻗﻠﯿﻼ ﻓﻲ ﺗﺤﻠﯿﻞ رﺳﺎﺋﻠﮫ اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ ﻟﻨﻠﺘﻤﺲ ﺑﻌﺾ اﻟﻨﻘﺎط اﻷﺳﺎﺳﯿﺔ ﻓﻲ ﻋﻘﻠﯿﺘﮫ اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ
ﻟﻮﻗﻔﻨﺎ ﻋﻠﻰ ﻋﺪة ﻧﻘﺎط أھﻤﮭﺎ:
٣
ﻗﻤﺖ ﺑﺘﺤﻘﯿﻖ ھﺬه اﻟﺮﺳﺎﺋﻞ وﺻﺪرت ﺿﻤﻦ ﻣﺠﻤﻮع :رﺳﺎﺋﻞ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ.
ا لر ل ا ا ~ 27ا ّ
واﻋﺘﺮض ﻋﻠﯿﮭﻢ أﺑﻮ ﯾﻌﻘﻮب اﻟﺴﻜﺎﻛﻲ ،ورﺑﻤﺎ ﻻ ﻧﺒﺎﻟﻎ إن ﻗﻠﻨﺎ إﻧﮫ أﻛﺜﺮ ﺷﺨﺺ ﻧﺎﻟﮫ ﻧﻘﺪ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل
ﻲ ﺑﻘﺼﻮر اﻟﻌﻠﻢ ﻓﻲ ﺻﻨﺎﻋﺔ اﻟﺒﻼﻏﺔ ﻓﻲ رﺳﺎﻟﺘﮫ :رﺳﺎﻟﺔ ﻓﻲ اﻷﺧﯿﺮ اﻟﺴﻜﺎﻛ ﱠ ِ ﺑﺎﺷﺎ ،وﻣﺜﺎل ذﻟﻚ اﺗﮭﺎم
اﻟﺘﻌﺮض ﻟﻠﻤﺠﺎز واﻟﻜﻨﺎﯾﺔ" ّ أﻧﻮاع اﻟﻤﺠﺎز ،وذﻟﻚ ﺑﻌﺪ أن ﻗﺎل اﻟﺴﻜﺎﻛﻲ ":إن اﻧﺼﺒﺎب ﻋﻠﻢ اﻟﺒﯿﺎن إﻟﻰ
ذھﺐ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ إﻟﻰ أن ھﺬا اﻟﻘﻮل ﯾُﺨﺮج ﻣﺒﺎﺣﺚ اﻟﺸﺒﯿﮫ ﻋﻦ ﺣﺪّ ﻋﻠﻢ اﻟﺒﯿﺎن ،ﻟﺬﻟﻚ اﺗﮭﻤﮫ ﺑﻘﺼﻮر
اﻟﺒﺎع ﻓﻲ ﺻﻨﺎﻋﺔ اﻟﺒﻼﻏﺔ.
)(٤
َﺤﻮ َ ﻧ و )) ﻔﺘﺎح اﻟﻤ
ِ َ ِ ِ ِ ﺐ ﺎﺣ ﺻ ل ﻮ َ ﻗ ﻓﻲ ﻣﺎ ﻦَ ﱠ ﯿ ﺗﺒ ﻞ
ِ ِﯿ ﻔﺼ ﱠ ﺘ اﻟ ﻦ ﻣ ه
ﱠ ُ ِرﻧﺎ ﻗﺮ وﺑﻤﺎ ": اﻟﺘﻮﺳﻌﺎت وﻗﺎل ﻓﻲ رﺳﺎﻟﺔ
اﻟﺮﺟ ِﻞ َرﺑﯿﺌﺔً َﻮن ﱠ ﺼﻮدة ً ﻓﻲ ﻛ ِ َﺖ َﻣﻘ ُ أن اﻟﻌَﯿﻦَ ﻟ ﱠﻤﺎ ﻛﺎﻧ ْ ﯿﺚ ﱠ ً
ﯿﻦ ،إذا ﻛﺎنَ َرﺑﯿﺌﺔِ ،ﻣﻦ َﺣ ُ اﻟﺮ ُﺟ ُﻞ ﺑﺎﻟﻌَ ِ أن ﯾُﺮادَ ﱠ ْ
اﻟﺮﺑﯿﺌ ِﺔ ِﻣﻦ ﯿﻦ ﻓﻲ ﱠ اﺧﺘﺎر أن اﺳﺘِﻌﻤﺎ َل اﻟﻌَ ِ ﱠ َ ُ
َﺒﻂَ ،ﺣﯿﺚ َﻠﻂ واﻟﺨ ِ ﺨﺺ ﻛﻠﮫُ(( ِﻣﻦ اﻟﺨ ِ
)(٥ ﱡ ﱠ
ﺻﺎرت ﻛﺄﻧﮭﺎ اﻟﺸ ُ ﱠ ْ َ
ﺠﻮ ِز ﻣﺎ ﯿﺎن َوﺟ ِﮫ اﻟﺘ ﱠ ﱡ ِ َ ﺑ ﻓﻲ ﻛﺮَ َ ذ و ، ِ ي ّ ﻐﻮ ﱡ اﻟﻠ ﺠﺎز ِ ﻤ
َ ﻟﻠ ً ﻻ ﻣﺜﺎ ُ هُ د إﯾﺮا ﻟﻚََ ذ ﻠﻰ ﻋ
َ ﱠ
ل د ، ﻔﻆ
ِ ﱠ اﻟﻠ ﻓﻲ زِ ﺠﻮ
ﱡ ﱠ ﺘ اﻟ ﻗَﺒﯿ ِﻞ
ﱠ ﱠ ﱠ ُ
ﺠﻮ ِز ﻓﻲ اﻟ َﻤﻌﻨَﻰ ...و َﻣﻨﺸﺄ ذﻟﻚَ أﯾﻀًﺎ ﻏﻔﻮﻟﮫُ َﻋﻦ اﻟﻨﺤ ِﻮ اﻟﺜﺎﻧﻲ ِﻣﻦ اﻟﺘﻮﺳ ِﱡﻊ ُ َ ﱠ
ذَﻛﺮهُ اﻟﻘﻮ ُم ﻓﻲ اﻟﺘ ﱡ َ
ﺠﻮ ِز" ٦ﻓﮭﻮ ﯾﺘﮭﻢ اﻟﺴﻜﺎﻛﻲ ھﻨﺎ ﺑﺎﻟﻐﻔﻮل .وﻗﺎل ﻓﻲ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ ﻧﻔﺴﮭﺎ ":وﺻﺎﺣﺐ اﻟﻤﻔﺘﺎح ﻏﺎﻓﻞ ﻋﻦ واﻟﺘ ﱠ ﱡ
.٧
ھﺬا اﻟﻨﻮع ﻣﻦ اﻟﺘﻮﺳﻊ أﯾﻀﺎ ،وﻟﮭﺬا ﻗﺎل ﻣﺎ ﻗﺎل"
ﯿﺎن
ِ َ ﺑ ﻓﻲ : اﻟﺘﻔﺘﺎزاﻧﻲ ﻗﺎل ﻋﻨﺪﻣﺎ اﻟﻤﺸﺎﻛﻠﺔ، ﺗﺤﻘﯿﻖ ﻓﻲ واﻋﺘﺮض ﻋﻠﻰ اﻟﺘﻔﺘﺎزاﻧﻲ أﯾﻀﺎ ﻓﻲ رﺳﺎﻟﺘﮫ
ُﻄﻠﻖ ﻟَﻔﻆُ ﻗﻮ ِﻟ ِﮫ ﺗ َﻌﺎﻟﻰ﴿ :ﺗ َ ْﻌﻠَ ُﻢ َﻣﺎ ﻓِﻲ ﻧَ ْﻔﺴِﻲ َو َﻻ أ َ ْﻋﻠَ ُﻢ َﻣﺎ ﻓِﻲ ﻧَﻔﺴِﻚَ ﴾ ]ﺳﻮرة اﻟﻤﺎﺋﺪة" :[١١٦:و ِﻟﺬا ﻻ ﯾ ُ
ْ
وإن أُرﯾﺪَ ﺑ ِﮫ اﻟﺬﱠاتُ -ﱠإﻻ ُﻣﺸﺎﻛَﻠﺔً" .ﻗﺎل اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ﻣﻌﻠﻘﺎ ﻋﻠﯿﮫ" :ھَﺬا َﻣﺮدُودٌ ﻔﺲ َﻋﻠﯿ ِﮫ ﺗ َﻌﺎﻟﻰ ْ - اﻟﻨﱠ ِ
ﺴﮫُ﴾ ]ﺳﻮرة آل ﻋﻤﺮان: ّ
ُﻟﻮﻗﻮعِ إطﻼﻗِ ِﮫ َﻋﻠﯿ ِﮫ ﺗ َﻌﺎﻟﻰ ﺑﻼ ُﻣﺸﺎﻛَﻠ ٍﺔ ﻓﻲ ﻗَﻮﻟ ِﮫ ﺗ َﻌﺎﻟﻰَ ﴿ :وﯾُ َﺤﺬ ُِر ُﻛ ُﻢ ﷲُ ﻧَ ْﻔ َ
وإن إن ﻗَﻮﻟَﮫُْ ) : ﺼﻲ ﺛَﻨﺎ ًء َﻋﻠﯿﻚَ أﻧﺖَ ﻛﻤﺎ أﺛْﻨﯿﺖَ َﻋﻠﻰ ﻧَﻔﺴِﻚَ () .(٨ﺛ ُ ﱠﻢ ﱠ ، [٣٠وﻗَﻮﻟ ِﮫ َﻋﻠﯿ ِﮫ اﻟﺴﱠﻼ ُم) :ﻻ أُﺣْ ِ
إن ﻛﺎنَ ﻖ اﻟ ُﻤﺸﺎﻛﻠ ِﺔ ْ ﻄﺮﯾ ِ ﱠ
َﻈﺮ؛ ﻷﻧﱠﮫُ ِﺣﯿﻨﺌ ٍﺬ ﯾَﻠﺰ ُم أﻻ ﯾُﻄﻠﻖَ اﻟﺬاتُ أﯾﻀﺎ ً ﱠإﻻ ﺑ َ أُرﯾﺪَ ﺑ ِﮫ اﻟﺬﱠاتُ (َ ،ﻣﺤ ﱡﻞ ﻧ ٍ
ﻔﻆ ﻓﺎﻟ ُﻤﺸﺎﻛﻠﺔُ ﻻ ﺗ َﺪﻓﻌﮫُ ﻛﻤﺎ وإن ﻛﺎنَ ِﻣﻦ ِﺟﮭ ِﺔ اﻟﻠﱠ ِ ق ِﻣﻦ ِﺟﮭ ِﺔ اﻟ َﻤﻌﻨَﻰ ،وﻟ ْﻢ ﯾَﻘُﻞ ﺑ ِﮫ أﺣﺪٌْ ، اﻟ َﻤﺎﻧ ُﻊ ﻟﻼ ْﻧﻄﻼ ِ
٩
ﻻ ﯾَﺨﻔَﻰ" .
وﺧﻄﺄ اﻟﺘﻔﺘﺎزاﻧﻲ أﯾﻀﺎ ﻓﻲ رﺳﺎﻟﺘﮫ اﻟﻤﻌﻨﻮﻧﺔ ﺑـ :رﺳﺎﻟﺔ ﻓﻲ اﻟﻠﻔﻆ اﻟﻤﺴﺘﻌﻤﻞ ﺑﻄﺮﯾﻖ اﻟﻤﺠﺎز ،وذﻟﻚ ّ
ﻓﯿﻤﺎ ﯾﺨﺺ اﺳﺘﻌﻤﺎل اﻟﻤﻮﺿﻮع ﻟﻠﻤﻘﯿﺪ ﻣﺠﺮدا ﻋﻦ ﻗﯿﺪه ،إذ ﻗﺎل ":ﺛﻢ إﻧﮫ ﻟﻢ ﯾُﺼﺐ)أي اﻟﺘﻔﺘﺎزاﻧﻲ( ﻓﻲ
١٠
ﻗﻮﻟﮫ )واﻟﺠﺤﻔﻠﺔ( ﻷن اﻟﻤﺬﻛﻮر ﻓﻲ ﻛﻼم ﺻﺎﺣﺐ اﻟﻤﻔﺘﺎح ھﻮ اﻟﻤﺸﻔﺮ دون اﻟﺠﺤﻔﻠﺔ"
واﻋﺘﺮض ﻋﻠﻰ اﻟﻘﺰوﯾﻨﻲ ﺻﺎﺣﺐ اﻟﺘﻠﺨﯿﺺ ﺣﯿﻦ ذھﺐ إﻟﻰ أن اﻟﻤﺠﺎز اﻟﻤﺮﻛﺐ ﻣﺤﺼﻮر
ﺑﺎﻻﺳﺘﻌﺎرة اﻟﺘﻤﺜﯿﻠﯿﻠﺔ ،ورد ﻋﻠﯿﮫ ﻗﺎﺋﻼ ":ﻧﻌﻢ ﻟﻢ ﯾﺼﺐ ﺻﺎﺣﺐ اﻟﺘﻠﺨﯿﺺ ﻓﻲ زﻋﻤﮫ اﻧﺤﺼﺎر اﻟﻤﺠﺎز
١١
اﻟﻤﺮﻛﺐ ﻓﻲ اﻻﺳﺘﻌﺎرة اﻟﺘﻤﺜﯿﻠﯿﺔ ،ﻟﻤﺎ ﻋﺮﻓﺖ أن اﻟﻤﺠﺎز اﻟﻤﺮﺳﻞ اﻟﻤﻨﻘﻠﺐ ﻋﻦ اﻟﻜﻨﺎﯾﺔ أﯾﻀﺎ ﻣﻨﮫ؟"
واﻧﺘﻘﺪ أﯾﻀﺎ اﻟﺮاﻏﺐ اﻷﺻﻔﮭﺎﻧﻲ واﻟﺒﯿﻀﺎوي واﻟﻔﺨﺮ اﻟﺮازي واﻟﺸﺮﯾﻒ اﻟﺠﺮﺟﺎﻧﻲ وﻏﯿﺮھﻢ ﻛﺜﯿﺮ.
ﻟﻢ ﯾﻘﺘﺼﺮ اﻋﺘﺮاﺿﮫ ﻓﻲ رﺳﺎﺋﻠﮫ ﻋﻠﻰ اﻟﺒﻼﻏﯿﯿﻦ واﻟﻤﻔﺴﺮﯾﻦ ﺑﻞ ﺗﻌﺪاه إﻟﻰ اﻟﻠﻐﻮﯾﯿﻦ ،إذ ﺧﻄﺄ
اﻟﺮﺟْ ﻞ(. اﻟﻔﯿﺮوزآﺑﺎدي ﻓﻲ ﺗﻔﺴﯿﺮه ﻛﻠﻤﺔ ) ِ ّ
٤
ض ﺣﺪﯾﺜ ِﮫ ﻋﻦ اﻟﻤﺠﺎز اﻟﻠﻐﻮي اﻟﺮاﺟﻊ إﻟﻰ اﻟﻤﻌﻨﻰ اﻟﻤﻔﯿﺪ اﻟﺨﺎﻟﻲ ﻋﻦ اﻟﻤﺒﺎﻟﻐﺔ ﻓﻲ اﻟﺘﺸﺒﯿﮫ.
ﻣﻌﺮ ِ
ﻓﻲ ِ
٥
ﯾﻮﺳﻒ ﺑﻦ أﺑﻲ ﺑﻜﺮ ﺑﻦ ﷴ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ اﻟﺴﻜﺎﻛﻲ )ﺗـ ٦٢٦ھـ( ،ﻣﻔﺘﺎح اﻟﻌﻠﻮم؛ ﺗﺤﻘﯿﻖ :ﻧﻌﯿﻢ زرزور ،دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﯿﺔ،
ﺑﯿﺮوت – ﻟﺒﻨﺎن ،اﻟﻄﺒﻌﺔ اﻟﺜﺎﻧﯿﺔ ١٤٠٧ ،ھـ ١٩٨٧ -م ،ص.٣٦٥
٦
ﺣﺴﯿﻦ أﺳﻮد ،ﻣﺠﻤﻮع رﺳﺎﺋﻞ اﻟﻌﻼﻣﺔ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ،دار اﻟﻠﺒﺎب ،ﺗﺮﻛﯿﺎ ،اﺳﺘﻨﺒﻮل ،اﻟﻄﺒﻌﺔ اﻷوﻟﻰ ٢٠١٨م ،ص
.٢١٤
٧
أﺳﻮد ،ص .٢١١
٨
ﺣﺪﯾﺚ ﺻﺤﯿﺢ أﺧﺮﺟﮫ ﻣﺴﻠﻢ ﻓﻲ ﻛﺘﺎب اﻟﺼﻼة ،ﺑﺎب ﻣﺎ ﯾﻘﺎل ﻓﻲ اﻟﺮﻛﻮع واﻟﺴﺠﻮد ،ﺣﺪﯾﺚ ،٤٨٦ﯾﻨﻈﺮ :ﻣﺴﻠﻢ ﺑﻦ
اﻟﺤﺠﺎج أﺑﻮ اﻟﺤﺴﻦ اﻟﻘﺸﯿﺮي اﻟﻨﯿﺴﺎﺑﻮري )اﻟﻤﺘﻮﻓﻰ٢٦١ :ھـ( ،اﻟﻤﺴﻨﺪ اﻟﺼﺤﯿﺢ اﻟﻤﺨﺘﺼﺮ ،ﺗﺤﻘﯿﻖ :ﷴ ﻓﺆاد ﻋﺒﺪ
اﻟﺒﺎﻗﻲ ،دار إﺣﯿﺎء اﻟﺘﺮاث اﻟﻌﺮﺑﻲ – ﺑﯿﺮوت.٣٥٢/١ ،
٩
أﺳﻮد ص.١٦٣-١٢٦
١٠
أﺳﻮد ص .١٢٩
١١
أﺳﻮد ،ص٨٣
28 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
١٢
أﺳﻮد ،ص٨٠-٧٩
ا لر ل ا ا ~ 29ا ّ
أﯾﻀﺎ ﻗﺴﻢ اﻟﻤﺠﺎز ﻣﻦ وﺟﮫ آﺧﺮ وﯾﻘﻮل إﻧﮫ ھﻮ اﻟﺬي اﺧﺘﺮﻋﮫ أﯾﻀﺎ ١٣وذﻟﻚ أن اﻟﻠﻔﻆ اﻟﺬي اﻋﺘﺒﺮ ﻓﯿﮫ
اﻟﺘﺠﻮز ﻻ ﯾﺨﻠﻮ ﻣﻦ أن ﯾﻜﻮن ﻣﻨﻘﻮﻻ ﻋﻤﺎ وﺿﻊ ﻟﮫ أو ﻻ ﯾﻜﻮن ﻣﻨﻘﻮﻻ ﻋﻨﮫ ﺑﻞ ﺛﺎﺑﺘﺎ ﻓﯿﮫ ﻣﻘﺮرا. ّ
وﺳﻤﻰ اﻷول ﺑﺎﻟﻤﺠﺎز اﻟﻮﺿﻌﻲ اﻟﺬي ﺗﺸﻤﻠﮫ اﻷﻗﺴﺎم اﻟﺴﺎﺑﻘﺔ ﻣﺎ ﻋﺪا اﻻﺳﺘﻌﺎرة ،واﻟﺜﺎﻧﻲ ﺳﻤﺎه ﻣﺠﺎزا
ﻋﻘﻠﯿﺎ ﻛﺎﻹﻗﺒﺎل واﻹدﺑﺎر ﻓﻲ ﻗﻮل اﻟﺨﻨﺴﺎء اﻟﻤﻌﺮوف .ﻣﺨﺎﻟﻔﺎ ﺑﺬﻟﻚ اﻟﺴﻜﺎﻛﻲ اﻟﺬي ﻗﺴﻢ اﻟﻤﺠﺎز إﻟﻰ
اﻟﻤﺘﻀﻤﻦ ﻟﻠﻔﺎﺋﺪة واﻟﺨﺎﻟﻲ ﻋﻨﮭﺎ.
وﻣﻦ اﻗﺘﺮاﺣﺎﺗﮫ إدﺧﺎل اﻟﺘﻀﻤﯿﻦ اﻟﻨﺤﻮي ﺿﻤﻦ ﻣﺒﺎﺣﺚ ﻋﻠﻢ اﻟﺒﯿﺎن ﻓﮭﻮ ﯾﺮى ﺿﺮورة أن ﯾﻜﻮن
اﻟﺘﻀﻤﯿﻦ ﻛﺎﻟﻜﻨﺎﯾﺔ واﻟﻤﺠﺎز اﻟﻤﺮﺳﻞ رﻛﻨﺎ ﻣﻦ أرﻛﺎن اﻟﺒﯿﺎن ،وھﻮ أﻣﺮ ﻟﻢ ﯾﻘﻞ ﺑﮫ أﺣﺪ ﻣﻦ اﻟﺒﻼﻏﯿﯿﻦ.
ﺑﻞ إﻧﮫ داﺋﻤﺎ وأﺑﺪا ﯾﻀﯿﻒ ﺟﺪﯾﺪا إﻟﻰ اﻟﻤﻮﺿﻮع اﻟﺬي ﯾﻨﺎﻗﺸﮫ ،ﻓﻌﻨﺪ ﺣﺪﯾﺜﮫ ﻋﻦ اﻻﻟﺘﻔﺎت ﻓﻲ اﻟﻠﻐﺔ
اﻟﻌﺮﺑﯿﺔ أﺿﺎف ﻓﻜﺮة ﻣﮭﻤﺔ ﻟﻢ ﯾﻜﻦ اﻟﺒﻠﻐﺎء ﯾﺬﻛﺮوﻧﮭﺎ ﻋﻨﺪ ﺧﻮﺿﮭﻢ ﻓﻲ ھﺬا اﻟﻤﻮﺿﻮع وھﻲ ﻓﻜﺮة أن
اﻻﻟﺘﻔﺎت ھﻮ ﻋﺪول ﻋﻦ ﻣﻘﺘﻀﻰ ظﺎھﺮ اﻟﻜﻼم وأﺳﻠﻮﺑﮫ وﻟﯿﺲ ﻋﺪوﻻ ﻋﻦ ﻣﻘﺘﻀﻰ ظﺎھﺮ اﻟﻤﻘﺎم ،وھﻮ
ﺗﻔﺼﯿﻞ ﻣﮭﻢ ﻟﻢ ﯾﺮد ذﻛﺮه ﻋﻨﺪ اﻟﻌﻠﻤﺎء ،ذﻟﻚ أن ﺗﻌﺮﯾﻒ اﻻﻟﺘﻔﺎت ﻋﻦ اﻟﺠﻤﯿﻊ ﺗﻘﺮﯾﺒﺎ ﯾﻘﺘﺼﺮ ﻋﻠﻰ
ﻋﺒﺎرة :اﻟﺨﺮوج ﻋﻦ ﻣﻘﺘﻀﻰ اﻟﻈﺎھﺮ.
-٣اﻟﻔﻜﺮ اﻟﻔﺎﺣﺺ:
ﻟﻢ ﯾﻜﻦ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ﻧﺎﻗﻼ ﻟﻠﻤﻌﻠﻮﻣﺔ اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ ﻓﺤﺴﺐ ،وﻟﻢ ﯾﻘﺮأ اﻟﺘﺮاث اﻟﺒﻼﻏﻲ ﻗﺮاءة
ﺳﻄﺤﯿﺔ ﻋﺎﺑﺮة ،ﺑﻞ ﻛﺎن ﯾﻘﺮؤھﺎ ﻗﺮاءة اﻟﻔﺎﺣﺺ اﻟﻤﺪﻗﻖ اﻟﺬي ﻻ ﺗﻐﯿﺐ ﻋﻨﮫ ﺻﻐﯿﺮة وﻻ ﻛﺒﯿﺮة ،ﻓﻀﻼ
ﻋﻦ ﻓﻜﺮه اﻟﻨﺎﻗﺪ اﻟﺬي طﻐﻰ ﻋﻠﻰ ﻛﻞ رﺳﺎﺋﻠﮫ ،وﻗﺪ ﺗﺠﻠﻰ ﻓﻜﺮه اﻟﻔﺎﺣﺺ اﻟﻤﺪﻗﻖ ﻓﻲ ﻗﺮاءﺗﮫ ﻟﻜﺜﯿﺮ ﻣﻦ
اﻟﻔﻨﻮن اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ وﺗﻌﻠﯿﻘﮫ ﻋﻠﻰ ﺷﺮح اﻟﻌﻠﻤﺎء ﻟﮭﺎ ،ﻣﻦ ذﻟﻚ ﻗﺮاءﺗﮫ ﻟﻮﺻﻒ ﻋﻠﻤﻲ اﻟﻤﻌﺎﻧﻲ واﻟﺒﯿﺎن ﻣﻦ
َﻼم،
ﺐ اﻟﻜ ِ
َﻮاص ﺗ َﺮاﻛﯿ ِ ﯿﺎن ھُﻮ َﻣﻌﺮﻓﺔُ ﺧ ِ ّ ﻠﻢ اﻟ َﻤﻌﺎﻧﻲ واﻟﺒَ ِ طﺮف اﻟﺴﻜﺎﻛﻲ اﻟﺬي ﻗﺎل» :وإذ ﺗﺤﻘﱠﻘﺖَ ﱠ
أن ِﻋ َ
ت اﻟ َﻤﻌﺎﻧﻲ« ١٤ﻓﻘﺎل اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﻣﻌﻠﻘﺎ ﻋﻠﻰ ذﻟﻚ ﺑﻌﺪ أن ﺑﯿّﻦ أن اﻟﺼﯿﺎﻏﺔ اﻟﻤﻘﺼﻮدة ﺻﯿﺎﻏﺎ ِ و َﻣﻌﺮﻓﺔُ ِ
ﻠﻢ اﻟﻤﻌﺎﻧﻲ ﱠ َ
ﻓﻲ ﻛﻼم اﻟﺴﻜﺎﻛﻲ اﻟﺴﺎﺑﻖ ھﻲ اﻟﺼﯿﺎﻏﺔ اﻟﻤﺴﺘﻌﺎرة ﻟﺘﺼﻮﯾﺮ اﻟﻤﻌﻨﻰَ » :ﻋﻠﻤﺖَ َﺣﻘﯿﻘﺔ أن ِﻋ َ
ت اﻟ َﻤﻌﺎﻧﻲ ،أي ﺗ َﺼﻮﯾﺮاﺗُﮭﺎ ﺻﯿﺎﻏﺎ ِ ﯿﺎن َﻣﻌﺮﻓﺔُ ِ ﻠﻢ اﻟﺒَ ِ َﻼم ،ﱠ
وأن ِﻋ َ ﺐ اﻟﻜ ِ َﻮاص ﺗﺮا ِﻛﯿ ِ ھُﻮ َﻣﻌﺮﻓﺔُ ﺧ ِ ّ
ﺿﺮبٌ ٌ
ﺻﯿﺎﻏﺔ و َ ِﻌﺮ ِ ّ
إن اﻟﺸ َ اﻟﺠﺎﺣﻆ :ﱠُ ِ ق اﻟ ُﻤﺘﻔﺎوﺗ ِﺔَ ،ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﻗﺎ َل ﱡ
ﻮر اﻟ ُﻤﺨﺘ َﻠﻔ ِﺔ ،وإﯾﺮادُھﺎ ﺑﺎﻟﻄﺮ ِ ﺼ ِ ﺑﺎﻟ ﱡ
ﯿﺎن ١٥« .ﻓﻘﺪ ِ َ ﺒ اﻟ ﻠﻢ
ِ ﻌ
ِ ﺑ ﺎﻧﻲﱠ ﺜ اﻟ ﻌﻨﻰ ﻤَ ﺑﺎﻟ ﺔ
ِ ﯿﺎﻏ ﺼ
ّ ِ اﻟ ﺔ
ِ ﻌﺮﻓ ﻣ
َ ﺼﺎص
ِ ﺘ
ِ اﺧ ﻠﻰ ﻋ
َ ُ ه ﺒﻨﺎ ﻣ
َ ُ
ﯿﺚ ﺣ
ِ َ،ﺼﻮﯾﺮ ﱠ ﺘ اﻟ ِﻣﻦ
أﺿﺎف ﺗﻔﺼﯿﻼ إﻟﻰ ﺗﻌﺮﯾﻒ اﻟﺴﻜﺎﻛﻲ ﻟﻢ ﯾﻜﻦ ﻣﻮﺟﻮدا ،وھﻮ أن ﻋﻠﻢ اﻟﺒﯿﺎن ﯾﺨﺘﺺ ﺑﻤﻌﺮﻓﺔ ﺻﯿﺎﻏﺎت
اﻟﻤﻌﺎﻧﻲ وﺗﺼﻮﯾﺮھﺎ ﺑﺎﻟﺼﻮر اﻟﻤﺨﺘﻠﻔﺔ ﺑﺎﺳﺘﻌﻤﺎل اﻻﺳﺘﻌﺎرة أو اﻟﻤﺠﺎز .
ﺑﻞ إﻧﮫ ﻛﺜﯿﺮا ﻣﺎ ﻛﺎن ﯾﻨﺘﻘﺪ اﻟﻌﻠﻤﺎء اﺳﺘﻨﺎدا إﻟﻰ ﻛﻠﻤﺔ واﺣﺪة ﻓﻘﻂ وﺟﺪھﺎ ﻓﻲ ﻏﯿﺮ ﻣﻜﺎﻧﮭﺎ ﻓﻲ أﺛﻨﺎء
ﺗﻌﺮﯾﻒ ﻣﺎ أو ﺗﻔﺴﯿﺮ ﻵﯾﺔ ﻗﺮآﻧﯿﺔ ،ﻣﻦ ذﻟﻚ إﻧﻜﺎره ورود ﻛﻠﻤﺔ) اﻟﺘﻌﺒﯿﺮ( ﻓﻲ ﺗﻌﺮﯾﻒ اﻟﺨﻄﯿﺐ
اﻟﻘﺰوﯾﻨﻲ ﻟﻔﻦ اﻻﻟﺘﻔﺎت اﻟﺬي ﻗﺎل ﻓﯿﮫ) :واﻟﻤﺸﮭﻮر ﻋﻨﺪ اﻟﺠﻤﮭﻮر أن اﻻﻟﺘﻔﺎت ھﻮ اﻟﺘﻌﺒﯿﺮ ﻋﻦ ﻣﻌﻨﻰ
١٦
ﺮﺗﻀﻲ ﺑﻄﺮﯾﻖ ﻣﻦ اﻟﻄﺮق اﻟﺜﻼﺛﺔ ﺑﻌﺪ اﻟﺘﻌﺒﯿﺮ ﻋﻨﮫ ،ﺑﻄﺮﯾﻖ آﺧﺮ ﻣﻨﮭﺎ( ﻣﺆﻛﺪا أن اﻟﺠﻤﮭﻮر ﻻ َﯾ ِ
ﻛﺮ ﻓﻲ ﺗﻠﺨﯿﺺ اﻹﯾﻀﺎح ِﻣﻦ ﻧِﺴﺒﺘِ ِﮫ إﻟَﯿﮭ ْﻢ ﻓِﺮﯾﺔٌ ﻣﺎ ﯿﺺ ،وأن ﻣﺎ ذُ َ ﻠﺨ ِ ﻛﺮ ﻓﻲ اﻟﺘ ﱠ ِ ت ﺑﻤﺎ ذُ َ ﺗﺤﺪﯾﺪَ اﻻﻟﺘِﻔﺎ ِ
ﻓﯿﮭﺎ ِﻣﺮﯾَﺔٌ ﻛﻤﺎ ﯾﻘﻮل اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ،وﻗﺪ ذﻛﺮ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ أن اﻟﺰﻣﺨﺸﺮي واﻟﺴﻜﺎﻛﻲ اﺳﺘﻌﻤﻼ
ﻛﻠﻤﺔ أﺧﺮى ﻋﻮﺿﺎ ﻋﻦ )اﻟﺘﻌﺒﯿﺮ( وھﻲ اﻷﺳﻠﻮب ،وذﻟﻚ ﻻن اﻻﺧﺘﻼف ﻓﻲ اﻷﺳﻠﻮب أﺧﺺ ﻣﻦ
اﻻﺧﺘﻼف ﻓﻲ اﻟﺘﻌﺒﯿﺮ.
١٣
أﺳﻮد ،ص٩١
١٤
أﺳﻮد ،ص ٢٢١
١٥
أﺳﻮد ،ص ٢٢٣
١٦
اﻟﺨﻄﯿﺐ اﻟﻘﺰوﯾﻨﻲ ،اﻹﯾﻀﺎح ﻓﻲ ﻋﻠﻮم اﻟﺒﻼﻏﺔ ،ﺿﺒﻄﮫ :ﻋﺒﺪ اﻟﺮﺣﻤﻦ اﻟﺒﺮﻗﻮﻗﻲ ،دار اﻟﻔﻜﺮ اﻟﻌﺮﺑﻲ ،اﻟﻄﺒﻌﺔ اﻷوﻟﻰ
١٩٠٤م.٨٦/٢ ،
30 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
-٤اﻟﺘﻨﻮع ﻓﻲ اﻷﺳﻠﻮب
اﻋﺘﻤﺪ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ﻓﻲ رﺳﺎﺋﻠﮫ اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ ﻋﺪة ﻣﻨﺎھﺞ ﺟﻤﻊ ﻓﯿﮭﺎ أﺳﺎﻟﯿﺐ ﻣﺨﺘﻠﻔﺔ ،و اﻟﻐﺎﻟﺐ
ﻋﻠﻰ رﺳﺎﺋﻠﮫ ھﻮ اﻟﻤﻨﮭﺞ اﻟﺘﻌﻠﯿﻤﻲ اﻟﺬي ﯾﺒﺪأ ﺑﺘﻌﺮﯾﻒ اﻟﻔﻦ اﻟﻤﺪروس وذﻛﺮ أﻗﺴﺎﻣﮫ ﺛﻢ ﯾﺴﺮد
اﻷﻣﺜﻠﺔ اﻟﻼزﻣﺔ ﻟﻠﺘﻌﺮﯾﻒ ﺑﮫ أو ﺑﺄﻗﺴﺎﻣﮫ ،وﺛﻤﺔ ﻣﻨﮭﺞ آﺧﺮ ﺑﺪا واﺿﺤﺎ ﻓﻲ رﺳﺎﺋﻠﮫ وھﻮ اﻟﻤﻨﮭﺞ
اﻻﺳﺘﻘﺮاﺋﻲ اﻟﻨﻘﺪي اﻟﺬي ﯾﻘﻮم ﻋﻠﻰ ﺗﺘﺒﻊ آراء اﻟﻌﻠﻤﺎء ﻓﻲ اﻟﻘﻀﯿﺔ اﻟﻤﺪروﺳﺔ ﺛﻢ ﻣﻨﺎﻗﺸﺘﮭﻢ ﻓﯿﮭﺎ
وﻧﻘﺪ آراﺋﮭﻢ ﻓﯿﮭﺎ.
وﻣﻦ ﺧﺼﺎﺋﺺ أﺳﻠﻮﺑﮫ اﻟﻤﻤﯿﺰة ﻣﯿﻠﮫ ﻧﺤﻮ اﻟﺸﻤﻮل واﻟﺘﻮﺳﻊ ﻓﻲ ﺷﺮح ﺑﻌﺾ اﻟﻔﻨﻮن اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ
اﻟﺘﻲ وﺟﺪ أﻧﮭﺎ ﻟﻢ ﺗﺄﺧﺬ ﺣﻘﮭﺎ ﻣﻦ اﻟﺸﺮح واﻟﺘﻔﺼﯿﻞ.
ﻛﻤﺎ اﻋﺘﻤﺪ اﻟﺘﻠﻮﯾﻦ ﻓﻲ أﺳﻠﻮﺑﮫ دﻓﻌﺎ ﻟﻠﻤﻠﻞ ،ﻓﺄﺣﯿﺎﻧﺎ ﻛﺎن ﯾﻌﺘﻤﺪ ﻧﮭﺞ اﻟﻜﺸﺎف ﻓﻲ إﺛﺎرة اﻟﻘﻀﺎﯾﺎ
اﻹﺷﻜﺎﻟﯿﺔ ﻣﻌﺘﻤﺪا ﺗﻘﺎﻧﺔ اﻟﺴﺆال واﻟﺠﻮاب ،وأﺣﯿﺎﻧﺎ ﻛﺎن ﯾﻌﺘﻤﺪ اﻟﺴﺮد واﻟﺸﺮح.
وﻛﺎن ﯾﻨﺜﺮ ﺑﯿﻦ اﻟﻔﯿﻨﺔ واﻷﺧﺮى ﺑﻌﺾ اﻟﻨﻜﺖ واﻟﻔﻮاﺋﺪ اﻟﻠﻐﻮﯾﺔ أو اﻟﻨﺤﻮﯾﺔ أو اﻟﺼﺮﻓﯿﺔ ،ﻣﺜﺎل
ذﻟﻚ ﻣﺎ ذﻛﺮه ﻋﻨﺪ ﺷﺮح ﻗﻮل ﻋﺒﺪ اﻟﻘﺎھﺮ اﻟﺠﺮﺟﺎﻧﻲ ﻓﯿﻤﺎ ﯾﺨﺺ اﻟﻤﻌﻨﻰ وﻣﻌﻨﻰ اﻟﻤﻌﻨﻰ):ﻓﺎﻟﻤﻌﺎﻧﻲ
ﻠﻲ وأﺷﺒﺎه ذﻟﻚ( ١٧إذ ﻗﺎل اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺷﻲ واﻟ َﺤ ُ واﻟﻮ ُ اﻷُول اﻟﻤﻔﮭﻮﻣﺔ ﻣﻦ أﻧﻔﺲ اﻷﻟﻔﺎظ ھﻲ اﻟﻤﻌﺎرض َ
ﺑﺲ ﱠ
ب ﯾﻜﻮنُ وﺷﯿًﺎ ،ﻛﺎنَ َﻋﻠﻰ اﻟﻼ ِ ّ
ﻲ ِﻣﻦ اﻟ ِﺜﯿﺎ ِ ﺑﺎﺷﺎ ﻣﻌﻠﻘﺎ ﻋﻠﻰ ھﺬا اﻟﻘﻮل ":وھ ُﮭﻨﺎ ﻧُﻜﺘﺔٌ وھِﻲ ﱠ
أن اﻟﻮ ْﺷ َ
١٨
ﻲ ﯾﻜﻮنُ َﺣ ْﻠﯿًﺎ ﺑ َﺤﺎﻟﮭﺎ ْ
وإن ﻟ ْﻢ ﺗ ُ ْ
ﻠﺒﺲ" ﻠﺒﻮس ،وﻛﺬَﻟﻚَ اﻟ َﺤ ْﻠ ُ أو ﻛﺎنَ ﻗُﺪ ُﺧﻠ َﻊ وﺗُﺮكَ ﻏ َ
َﯿﺮ َﻣ ٍ
وﻓ ﻲ اﻟﻨﮭﺎﯾ ﺔ ﻧﺴ ﺘﻄﯿﻊ إن ﻧﻘ ﻮل ﻓﻜ ﺮ اﺑ ﻦ ﻛﻤ ﺎل ﺑﺎﺷ ﺎ اﻟﺒﻼﻏ ﻲ ھ ﻮ ﻓﻜ ﺮ ﻧﺎﻗ ﺪ وﻣﺠ ﺪد
وﻓ ﺎﺣﺺ وﻣﺘﻨ ﻮع ،وﻟﻌ ﻞ ﺻ ﻔﺔ اﻟﻨﻘ ﺪ ھ ﻲ اﻟﻐﺎﻟﺒ ﺔ ﻋﻠﯿ ﮫ ،وھ ﺬا اﻟﻔﻜ ﺮ اﻟﺒﻼﻏ ﻲ اﻟ ﺬي ﯾﻘ ﻮم
ﻋﻠ ﻰ اﻟﺠ ﺪل واﻟﻨﻘ ﺎش اﻟﻤﻨﻄﻘ ﻲ اﻟ ﺪﻗﯿﻖ ﻧ ﺮاه أﯾﻀ ﺎ ﻓ ﻲ ﺗﻔﺴ ﯿﺮه اﻟﻤﻌ ﺮوف ،ﻓﻘ ﺪ
ﻣ ﻸه))ﺑﺎﻋﺘﺮاﺿ ﺎﺗﮫ ﻋﻠ ﻰ اﻟﻤﻔﺴ ﺮ اﻟﻤﻌﺘﺰﻟ ﻲ اﻟﻤﻌ ﺮوف اﻟﺰﻣﺨﺸ ﺮي ﻣ ﻦ ﺟﮭ ﺔ
واﻟﻤﻨﺎﻗﺸ ﺎت اﻟﺘ ﻲ أﺟﺮاھ ﺎ ﻣ ﻊ اﻟﻌﻠﻤ ﺎء اﻵﺧ ﺮﯾﻦ ﻣﻤ ﻦ ﺗﺒ ﻊ أﺳ ﻠﻮب اﻟﺰﻣﺨﺸ ﺮي،
وﺧﺎﺻ ﺔ اﻟﻘﺎﺿ ﻲ اﻟﺒﯿﻀ ﺎوي ﻣ ﻦ ﺟﮭ ﺔ أﺧ ﺮى .ﯾﺒ ﺪو ھ ﺬا اﻟﺘﻔﺴ ﯿﺮ اﻟﻤﻠ ﻲء ﺑﺎﻟﻘﻮاﻋ ﺪ
اﻟﻨﺤﻮﯾ ﺔ واﻻﺳ ﺘﻨﺒﺎطﺎت اﻟﺒﻼﻏﯿ ﺔ اﻟﻤﻔﯿ ﺪة ﻟﻠﻐﺎﯾ ﺔ وﻛﺄﻧ ﮫ ﺑﯿ ﺎن ﯾﺸ ﺮح ﻛﯿﻔﯿ ﺔ اﻟﻤﻨ ﺎظﺮات
اﻟﻌﻠﻤﯿ ﺔ اﻟﻤﻤﺘﻌ ﺔ .ﺗ ﺰﯾﻦ ھ ﺬه اﻟﺸﺨﺼ ﯿﺔ اﻟﻌﻠﻤﯿ ﺔ اﻟﺠﺪﻟﯿ ﺔ اﻟﻨﺎﻗ ﺪة ﻻﺑ ﻦ ﻛﻤ ﺎل ﺗﻔﺴ ﯿﺮه ﻣ ﻦ
اﻟﺒﺪاﯾ ﺔ إﻟ ﻰ اﻟﻨﮭﺎﯾ ﺔ وﯾﺄﺧ ﺬ اﺑ ﻦ ﻛﻤ ﺎل ﺑﺎﺷ ﺎ وﻧﮭﺠ ﮫ ﻓ ﻲ اﻟﺘﻔﺴ ﯿﺮ اﻟﻘ ﺎرئ إﻟ ﻰ وﺳ ﻂ ﺟ ﺪاﻟﻲ
١٩
ﻋﻤﯿﻖ(
اﻟﺨﺎﺗﻤﺔ واﻟﻨﺘﺎﺋﺞ
ﻧﺴﺘﻄﯿﻊ أن ﻧﻘﻮل إن ﻣﺎ ﺟﺎء ﺑﮫ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ﻓﻲ رﺳﺎﺋﻠﮫ اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ ﯾﻌﺪ إﺿﺎﻓﺔ ﻣﮭﻤﺔ إﻟﻰ اﻟﺪرس
اﻟﺒﻼﻏﻲ ،ﻟﺘﻨﻮع ﻣﻮﺿﻮﻋﺎت ھﺬه اﻟﺮﺳﺎﺋﻞ وﺛﺮاء ﻣﺤﺘﻮاھﺎ اﻟﺒﻼﻏﻲ وﺗﻠﻮن أﺳﻠﻮﺑﮭﺎ اﻟﻌﻠﻤﻲ ،وﻗﺪ ﺑﺎت
ﻟﻨﺎ ﺟﻠﯿﺎ أن اﻟﻔﻜﺮ اﻟﺒﻼﻏﻲ اﻟﺬي ﺻﺎغ ﻟﻨﺎ ھﺬا اﻟﺮﺳﺎﺋﻞ ﯾﺘﺴﻢ ﺑﺄﻧﮫ ﻓﻜﺮ ﻧﺎﻗﺪ ﻗﺎﺋﻢ ﻋﻠﻰ ﻣﺒﺪأ :ﯾﻤﻜﻦ
ﻣﻨﺎﻗﺸﺔ اﻵﺧﺮﯾﻦ ﻓﯿﻤﺎ اﺟﺘﮭﺪوا ﻓﯿﮫ ﺑﺸﺮط اﻟﺤﺠﺔ اﻟﻜﺎﻓﯿﺔ واﻟﺪﻟﯿﻞ اﻟﻮاﺿﺢ.
وﯾﺘﺴﻢ ﺑﺄﻧﮫ ﻓﻜﺮ ﺛﺎﺋﺮ وﻣﺠﺪد ،ﺛﺎﺋﺮ ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﻟﻢ ﯾﺼﺐ ﻓﯿﮫ اﻵﺧﺮﯾﻦ وﻣﺠﺪد ﻓﻲ ﻛﺜﯿﺮ ﻣﻦ اﻟﻤﯿﺎدﯾﻦ
اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ
وﯾﺘﺴﻢ ﻓﻜﺮه ﺑﺎﻟﻔﺤﺺ واﻟﺘﻤﺤﯿﺺ ﻓﮭﻮ ﻻ ﯾﻘﺒﻞ ﺑﺄي ﻗﻮل ﻷي ﺷﺨﺺ ﻛﺎن دون أن ﯾﺨﻀﻌﮫ ﻟﻠﻨﻘﺎش
واﻟﻔﺤﺺ واﻟﺘﺪﻗﯿﻖ ﺛﻢ اﻟﻨﻘﺪ.
١٧
ﻋﺒﺪ اﻟﻘﺎھﺮ اﻟﺠﺮﺣﺎﻧﻲ ،دﻻﺋﻞ اﻹﻋﺠﺎز ،ﻗﺮأه وﻋﻠﻖ ﻋﻠﯿﮫ :ﻣﺤﻤﻮد ﷴ ﺷ ﺎﻛﺮ ،ﻣﻄﺒﻌ ﺔ اﻟﻤ ﺪﻧﻲ ﺑﺠ ﺪة واﻟﻘ ﺎھﺮة ،اﻟﻄﺒﻌ ﺔ
اﻟﺜﺎﻟﺜﺔ١٤١٣ھـ ١٩٩٢-م ،ص.٢٦٤
١٨
أﺳﻮد ،ص .٢٢٦
١٩
ﷴ إﺑﺮاھﯿﻢ ﻋﺒﺪ اﻟﺤﻠﯿﻢ ﷴ ،اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ وﻧﮭﺠﮫ ﻓﻲ اﻟﺘﻔﺴﯿﺮ ،ﺣﻮﻟﯿﺔ ﻛﻠﯿﺔ اﻟﺪراﺳﺎت اﻹﺳﻼﻣﯿﺔ واﻟﻌﺮﺑﯿﺔ ﻟﻠﺒﻨﺎت،
اﻹﺳﻜﻨﺪرﯾﺔ ،ﻣﺞ ،٦اﻟﻌﺪد .(١٧-١٦)،٣٥
ا لر ل ا ا ~ 31ا ّ
وﻣﻤﺎ ﯾﺘﺴﻢ ﺑﮫ ﻓﻜﺮه اﻟﺒﻼﻏﻲ ﺑﺄﻧﮫ ﻣﺘﻨﻮع ﻓﻘﺪ اﻋﺘﻤﺪ ﻋﺪة ﻣﻨﺎھﺞ ﻓﻲ ﻋﺮض اﻟﻤﺎدة اﻟﻤﺪروﺳﺔ ﺟﻤﻊ ﻓﯿﮭﺎ
ﺑﯿﻦ اﻟﻤﻨﮭﺞ اﻟﺘﻌﻠﯿﻤﻲ اﻟﻔﻠﺴﻔﻲ ﻣﻊ اﻟﻤﻨﮭﺞ اﻟﺘﺤﻠﯿﻠﻲ اﻻﺳﺘﻘﺮاﺋﻲ اﻟﻨﻘﺪي.
وﻣﻦ اﻟﻨﺘﺎﺋﺞ اﻟﺘﻲ ﺗﻮﺻﻞ إﻟﯿﮭﺎ اﻟﺒﺤﺚ أن اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺧﻠّﻒ ﻓﻲ ھﺬه اﻟﺮﺳﺎﺋﻞ آراء ﺑﻼﻏﯿﺔ ﻛﺜﯿﺮة ﺧﺎﻟﻒ
ﻓﯿﮭﺎ ﺟﻤﮭﻮر اﻟﺒﻼﻏﯿﯿﻦ ،ﻓﮭﻲ ﺗﺴﺘﺤﻖ إﻓﺮاد دراﺳ ٍﺔ ﺧﺎﺻﺔ ﺑﮭﺎ.
إن طﺮﯾﻘﺔ ﻋﺮﺿﮫ وﻣﻨﺎﻗﺸﺘﮫ ﻟﻶراء وﺗﺼﻮﯾﺒﮫ ﻟﺘﻔﺴﯿﺮ ﺑﻌﺾ ﻣﺎ ﯾﺘﻌﻠﻖ ﺑﺎﻟﺒﻼﻏﺔ ﺗﻔﺘﺢ اﻷﻓﻖ أﻣﺎم
طﺎﻟﺒﻲ اﻟﻌﻠﻢ وﺗﺆﻛﺪ ﻟﻨﺎ أﻧﮫ ﻟﯿﺲ ﻣﺎ اﺟﺘﮭﺪ ﺑﮫ اﻟﻘﺪﻣﺎء ﻛﻠﮫ ﺻﻮاب ﻻ ﯾﺤﺘﻤﻞ اﻟﺨﻄﺄ ،وﻟﻌﻞ ﻗﻮﻟﮫ اﻟﺘﺎﻟﻲ
ﯾﻌﺒﺮ ﻋﻦ ھﺬه اﻟﻔﻜﺮة ﺑﺪﻗﺔ إذ ﻗﺎل":وﻟﯿﺲ اﻟﻌﻠﻢ إﺧﺮاج ﻣﺴﺎﺋﻠﮫ ﻣﻦ اﻟﻘﻮة إﻟﻰ اﻟﻔﻌﻞ ﻣﺨﺼﻮﺻﺎ ﺑﮭﻢ،
ﻣﻮﻗﻮﻓﺎ ﻋﻠﻰ اﻷواﺋﻞ"
ﻟﻢ ﯾﻜﻦ ﯾﻜﺘﻔﻲ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ ﺑﻌﺮض اﻟﻤﻮﺿﻮع اﻟﻤﺪروس ﺑﻞ ﻛﺎن ﯾﻀﯿﻒ إﻟﯿﮫ ﺷﯿﺌﺎ ﺟﺪﯾﺪا.
ﻟﻘﺪ ﺗﺮك اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﻓﻲ ھﺬه اﻟﺮﺳﺎﺋﻞ آراء ﺑﻼﻏﯿﺔ ﻛﺜﯿﺮة ﺧﺎﻟﻒ ﻓﯿﮭﺎ ﺟﻤﮭﻮر اﻟﻌﻠﻤﺎء ،وھﻲ
آراء ﺗﺴﺘﺤﻖ إﻓﺮاد دراﺳﺔ ﺧﺎﺻﺔ ﺑﮭﺎ.
اﻟﻤﺼﺎدر واﻟﻤﺮاﺟﻊ
اﺑﻦ اﻟﺤﺠﺎج ،ﻣﺴﻠﻢ أﺑﻮ اﻟﺤﺴﻦ اﻟﻘﺸﯿﺮي اﻟﻨﯿﺴﺎﺑﻮري .اﻟﻤﺴﻨﺪ اﻟﺼﺤﯿﺢ اﻟﻤﺨﺘﺼﺮ ،ﺗﺤﻘﯿﻖ :ﷴ ﻓﺆاد .١
ﻋﺒﺪ اﻟﺒﺎﻗﻲ .ﺑﯿﺮوت :دار إﺣﯿﺎء اﻟﺘﺮاث اﻟﻌﺮﺑﻲ.
اﺑﻦ اﻟﻌﻤﺎد ،ﺷﮭﺎب اﻟﺪﯾﻦ أﺑﻲ اﻟﻔﻼح .ﺷﺬرات اﻟﺬھﺐ ﻓﻲ أﺧﺒﺎر ﻣﻦ ذھﺐ؛ ﺗﺤﻘﯿﻖ :ﻣﺤﻤﻮد .٢
اﻷرﻧﺎؤوط ،ﺧﺮج أﺣﺎدﯾﺜﮫ :ﻋﺒﺪ اﻟﻘﺎدر اﻷرﻧﺎؤوط .ﺑﯿﺮوت :دار اﺑﻦ ﻛﺜﯿﺮ ،دﻣﺸﻖ ،اﻟﻄﺒﻌﺔ
اﻷوﻟﻰ ١٩٩٣ ،م.
أﺑﻮ ﷴ ،أﺣﻤﺪ ﺑﻦ ﷴ ،اﻟﻤﻌﺮوف ﺑﺎﺑﻦ ﻋﺮﺑﺸﺎه .ﻋﺠﺎﺋﺐ اﻟﻤﻘﺪور ﻓﻲ أﺧﺒﺎر ﺗﯿﻤﻮر .اﻟﻘﺎھﺮة: .٣
ﻣﻄﺒﻌﺔ وادي اﻟﻨﯿﻞ ،اﻟﻄﺒﻌﺔ اﻷوﻟﻰ ١٢٨٥م.
أﺳﻮد ،ﺣﺴﯿﻦ .اﻟﺮﺳﺎﺋﻞ اﻟﺒﻼﻏﯿﺔ ﻻﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ .اﺳﺘﻨﺒﻮل :دار اﻟﻠﺒﺎب ،اﻟﻄﺒﻌﺔ اﻷوﻟﻰ ٢٠١٨م. .٤
ﺑﺎﻟﻲ ،ﻋﻠﻲ ﺑﻦ أوزن ﺑﻦ ﷴ .اﻟﻌﻘﺪ اﻟﻤﻨﻈﻮم ﻓﻲ ذﻛﺮ أﻓﺎﺿﻞ اﻟﺮوم . .٥
اﻟﺒﻮرﺻﻮي ،ﷴ طﺎھﺮ ﺑﻦ رﻓﻌﺖ .ﻋﺜﻤﺎﻧﻠﻲ ﻣﺆﻟﻔﻠﺮي ،أﻧﻘﺮة٢٠٠٠ ،م. .٦
اﻟﺒﻮرﯾﻨﻲ ،اﻟﺤﺴﻦ ﺑﻦ ﷴ .ﺗﺮاﺟﻢ اﻷﻋﯿﺎن ﻣﻦ أﺑﻨﺎء اﻟﺰﻣﺎن ،ﺗﺤﻘﯿﻖ :ﺻﻼح اﻟﺪﯾﻦ اﻟﻤﻨﺠﺪ .دﻣﺸﻖ: .٧
اﻟﻤﺠﻤﻊ اﻟﻌﻠﻤﻲ اﻟﻌﺮﺑﻲ ١٩٥٩ ،م.
اﻟﺘﻔﺘﺎزاﻧﻲ ،ﺳﻌﺪ اﻟﺪﯾﻦ .اﻟﻤﻄﻮل ﺷﺮح ﺗﻠﺨﯿﺺ ﻣﻔﺘﺎح اﻟﻌﻠﻮم؛ ﺗﺤﻘﯿﻖ :ﻋﺒﺪ اﻟﺤﻤﯿﺪ اﻟﮭﻨﺪاوي. .٨
ﺑﯿﺮوت :دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﯿﺔ ،اﻟﻄﺒﻌﺔ اﻟﺜﺎﻧﯿﺔ٢٠١٣،م.
اﻟﺠﺮﺟﺎﻧﻲ ،ﻋﺒﺪ اﻟﻘﺎھﺮ .أﺳﺮار اﻟﺒﻼﻏﺔ ،ﺗﺤﻘﯿﻖ :ﻣﺤﻤﻮد ﷴ ﺷﺎﻛﺮ .اﻟﻘﺎھﺮة :دار اﻟﻤﺪﻧﻲ ،اﻟﻄﺒﻌﺔ .٩
اﻷوﻟﻰ١٩٩١ ،م.
اﻟﺠﺮﺟﺎﻧﻲ ،ﻋﺒﺪ اﻟﻘﺎھﺮ .دﻻﺋﻞ اﻹﻋﺠﺎز ،ﻗﺮأه وﻋﻠﻖ ﻋﻠﯿﮫ :ﻣﺤﻤﻮد ﷴ ﺷﺎﻛﺮ ،ﺟﺪة واﻟﻘﺎھﺮة: .١٠
ﻣﻄﺒﻌﺔ اﻟﻤﺪﻧﻲ ،اﻟﻄﺒﻌﺔ اﻟﺜﺎﻟﺜﺔ ١٩٩٢م.
ﭼﻠﺒﻰ ،ﻛﺎﺗﺐ .ﻣﯿﺰان اﻟﺤﻖ ﻓﻲ اﺧﺘﯿﺎر اﻷﺣﻖ ،إﺧﺮاج :ﺣﺎﺟﻲ ﺧﻠﯿﻔﺔ ،ﻣﺼﻄﻔﻰ ﺑﻦ ﻋﺒﺪ ﷲ، .١١
ﻣﻄﺒﻌﺔ أﺑﻮ اﻟﻀﯿﺎ١٨٨٩،م.
زاده ،طﺎﺷﻜﺒﺮي .اﻟﺸﻘﺎﺋﻖ اﻟﻨﻌﻤﺎﻧﯿﺔ ﻓﻲ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﺪوﻟﺔ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﯿﺔ ،ﺑﯿﺮوت :دار اﻟﻜﺘﺎب اﻟﻌﺮﺑﻲ، .١٢
اﻟﻄﺒﻌﺔ اﻷوﻟﻰ ١٩٧٥م.
اﻟﺰرﻛﻠﻲ ،ﺧﯿﺮ اﻟﺪﯾﻦ .اﻷﻋﻼم ،ﺑﯿﺮوت:دار اﻟﻌﻠﻢ ﻟﻠﻤﻼﯾﯿﻦ ،اﻟﻄﺒﻌﺔ اﻟﺴﺎدﺳﺔ١٩٨٤ ،م. .١٣
اﻟﺰﻣﺨﺸﺮي ،أﺑﻮ اﻟﻘﺎﺳﻢ ﻣﺤﻤﻮد ﺑﻦ ﻋﻤﺮو .اﻟﻜﺸﺎف ﻋﻦ ﺣﻘﺎﺋﻖ ﻏﻮاﻣﺾ اﻟﺘﻨﺰﯾﻞ ،ﺑﯿﺮوت :دار .١٤
اﻟﻜﺘﺎب اﻟﻌﺮﺑﻲ ،اﻟﻄﺒﻌﺔ اﻟﺜﺎﻟﺜﺔ ١٤٠٧ھـ.
زﯾﻦ اﻟﻌﺎﺑﺪﯾﻦ ،ﷴ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ ،اﻟﻤﻌﺮوف ﺑـﻌﺎﺷﻖ ﺟﻠﺒﻲ .ذﯾﻞ اﻟﺸﻘﺎﺋﻖ اﻟﻨﻌﻤﺎﻧﯿﺔ ﻓﻲ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﺪوﻟﺔ .١٥
اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﯿﺔ ،ﺗﺤﻘﯿﻖ ﻋﺒﺪ اﻟﺮزاق ﺑﺮﻛﺎت ،دار اﻟﮭﺪاﯾﺔ ،اﻟﻄﺒﻌﺔ اﻷوﻟﻰ ٢٠٠٧م.
اﻟﺴﻜﺎﻛﻲ ،ﯾﻮﺳﻒ ﺑﻦ أﺑﻲ ﺑﻜﺮ .ﻣﻔﺘﺎح اﻟﻌﻠﻮم ،ﺗﺤﻘﯿﻖ :ﻧﻌﯿﻢ زرزور ،ﺑﯿﺮوت :دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﯿﺔ، .١٦
اﻟﻄﺒﻌﺔ اﻟﺜﺎﻧﯿﺔ ١٩٨٧ ،م.
اﻟﻘﺰوﯾﻨﻲ ،اﻟﺨﻄﯿﺐ .اﻹﯾﻀﺎح ﻓﻲ ﻋﻠﻮم اﻟﺒﻼﻏﺔ ،ﺿﺒﻄﮫ :ﻋﺒﺪ اﻟﺮﺣﻤﻦ اﻟﺒﺮﻗﻮﻗﻲ ،دار اﻟﻔﻜﺮ .١٧
اﻟﻌﺮﺑﻲ ،اﻟﻄﺒﻌﺔ اﻷوﻟﻰ ١٩٠٤م.
32 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
دار اﻟﻔﻜﺮ، ﻋﺒﺪ اﻟﺮﺣﻤﻦ اﻟﺒﺮﻗﻮﻗﻲ: ﺿﺒﻄﮫ، اﻟﺘﻠﺨﯿﺺ ﻓﻲ ﻋﻠﻮم اﻟﺒﻼﻏﺔ. اﻟﺨﻄﯿﺐ،اﻟﻘﺰوﯾﻨﻲ .١٨
.م١٩٠٤ اﻟﻄﺒﻌﺔ اﻷوﻟﻰ،اﻟﻌﺮﺑﻲ
. دار إﺣﯿﺎء اﻟﺘﺮاث اﻟﻌﺮﺑﻲ: ﺑﯿﺮوت، ﻣﻌﺠﻢ اﻟﻤﺆﻟﻔﯿﻦ. ﻋﻤﺮ رﺿﺎ،ﻛﺤﺎﻟﺔ .١٩
، دار اﻟﻠﺒﺎب: اﺳﺘﻨﺒﻮل، ﺗﺤﻘﯿﻖ ﺣﺴﯿﻦ أﺳﻮد وآﺧﺮون،ﻣﺠﻤﻮع رﺳﺎﺋﻞ اﻟﻌﻼﻣﺔ اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ .٢٠
.م٢٠١٨ اﻟﻄﺒﻌﺔ اﻷوﻟﻰ
ﺣﻮﻟﯿﺔ ﻛﻠﯿﺔ اﻟﺪراﺳﺎت اﻹﺳﻼﻣﯿﺔ. اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ وﻧﮭﺠﮫ ﻓﻲ اﻟﺘﻔﺴﯿﺮ، ﷴ إﺑﺮاھﯿﻢ ﻋﺒﺪ اﻟﺤﻠﯿﻢ،ﷴ .٢١
.٣٥ اﻟﻌﺪد،٦ ﻣﺞ، اﻹﺳﻜﻨﺪرﯾﺔ،واﻟﻌﺮﺑﯿﺔ ﻟﻠﺒﻨﺎت
Abdulkadir KİŞMİR
Dr. Öğr. Üyesi, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi
abdulkadir.kismir@erdogan.edu.tr
ORCID: 0000-0001-5297-0138
Öz
İbn Kemâl Paşa 16. Yüzyılda Osmanlı ilim ve kültürünün en önemli
temsilcilerinden biridir. Zira kendisi tefsir, hadis, fıkıh, kelâm, tasavvuf
gibi dini ilimlerin yanı sıra tarih, edebiyat, dil, felsefe ve tıp alanında
önemli eserler telif etmiştir. Eserleri üzerinde yüzlerce çalışma yapılmış
olan İbn Kemâl Arapçaya vukufiyeti ile de temâyüz etmiştir. Eserlerinin
çoğunu Arapça telif eden Kemalpaşazâde Arap dili ile ilgili birçok risale-
sinin yanında Esrârun’n-nahv isimli bir nahiv kitabı kaleme almıştır. Fakat
bu eser, dönemindeki diğer eserler kadar öne çıkmamış ve üzerinde şerh
ve haşiye yapılmamıştır. Eser her ne kadar muhtasar bir nahiv kitabı gö-
rülse de pek çok nahiv konusu derinlemesine işlenip delillerle güçlendi-
rilmiştir. Ayrıca İbn Kemal Paşa bu çalışmasında dönemindeki şerh ve ha-
şiye geleneğinden ayrılmış ve kendine özgü bir eser ortaya koymaya ça-
lışmıştır. Zira eserinde nahvi kurallara dair illetler tespit etmiş, bazen fark-
lı ekollerin görüşlerini mukayese ederek kendi görüşünü sunmuştur. Ça-
lışmasında, bazı yerlerde şiirleri şâhit olarak sunmuş özellikle dilbilgisel
görüşlerini desteklemek için âyetlere çokça yer vermiştir. Diğer nahiv
eserlerinde olduğu gibi hadislere fazlaca yer vermemiştir. Bunların yanın-
da akli delil olan kıyası kullanmış, kuralların ortaya çıkmasındaki rolüne
dikkat çekmiştir. Bu çalışmada Esrâru’n-Nahv nahiv usulü açısından ele
alınacak, müellifin ihticâc ve istişhâd faaliyetinde kullandığı dilsel verile-
rin tespiti ortaya koymaya çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Arap Dili, İbn Kemal, Esrâru’n-Nahv, Nahiv usu-
lü, İhticâc, İstişhâd, Dilsel veri
Giriş
Dedesine nispetle İbn Kemâl ve Kemâlpaşazâde olarak tanınan
Şemseddîn Ahmed Çelebi (öl. 940/1534) Osmanlıda şeyhülislâmlık ma-
kamına ulaşan çok yönlü bir âlimdir. Dönemlerinde yaşadığı II. Bayezid
(öl. 918/1512), Yavuz Sultân Selîm (öl. 926/1520) ve Kânûnî Sultân
Süleymân’ın (öl. 974/1566) sevgi ve saygısını kazanmıştır. Hem beşeri
hem de dinî ilimlerde çok sayıda yayına imza atmıştır. 1 Çoğu risale şek-
linde günümüze ulaşan eserleri 200’ü aşmıştır. Bu sebeple Osmanlı Dev-
leti’nin yetiştirmiş olduğu en büyük âlimlerden kabul edilmiştir. 2 Dil
ilimlerine ait pek çok risalesinin yanında Esrâru’n-nahv adlı eseri yazıl-
dığı dönemdeki diğer çalışmalardan farklılık arz etmektedir. Çünkü telif
edildiği dönemde daha çok taʿlîk ve hâşiye çalışmaları mevcut olup nah-
ve dair müstakil çalışmalara yeterince yer verilmemiştir. Diğer taraftan
önceki çalışmalar özellikle Basra ve Kûfe ekolleri arasında cereyan eden
tartışmalara gereğinden fazla yer vermektedir. Bu eserde ise pratikte ya-
rarı olmayan ekoller arasındaki birçok tartışma ele alınmamıştır.
Esrâru’n-nahv Zemahşerî’nin el-Mufassâl’ına birçok yönden benzemek-
1
Şerafettin Turan, “Kemâlpaşazâde”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi
(Ankara: TDV Yayınları, 1994), 25: 238.
2
M. A. Yekta Saraç, Kemâl Paşazâde Dîvân ve Diğer Şiirler, Ankara: Türk Dil Kurumu
Yayınları, 2021, 17.
İbn Kemâl'in Esrâru'n-Nahv Adlı Eserinde İhticâc ve İstişhâd ~ 35
le beraber muhtasar ve kendine özgü bir nahiv eseri olma özelliğine sa-
hiptir.3
Gramer üzerine yazılan ilk eserlere bakıldığında dil ile ilgili kuralların
tespiti ve doğruluğuna kanıt olması için nahiv âlimleri Kur’an’ı Kerîm,
Arap şiiri ve nesri başta olmak üzere farklı kaynaklara başvurmuşlardır.
Bu faaliyet daha sonraki âlimler tarafından da kabul görmüştür.
Bu çalışmada öncelikle istişhâd ve ihticâc kavramlarının terimsel an-
lamları verilmiş ve nahiv usulünü oluşturan deliller üzerinde kısaca du-
rulmuştur. Daha sonra İbn Kemâl Paşa’nın istişhâd ve ihticâc faaliyeti ele
alınmıştır. Buna dair örnekler verilmiş, genel olarak nahiv kurallarını tes-
pitte kullandığı deliller incelenmiştir.4
3
Daha fazla bilgi için bk. Şemsuddîn Ahmed b. Süleymân, Esrâru’n-nahv, thk. Ahmed
Hasen Hâmid (Nablus: Dâru’l-Fikr, 1422/2002), 43 vd.
4
Esrâru’n-nahv üzerinde yapılan ve ulaşabildiğimiz çalışmalar şunlardır: Ramazan Ege,
“İbn Kemâl’in Esrâru’n-Nahvi ve Dönemindeki Arap Dili Filolojik Çalışmalara Kısa
Bir Bakış” (Doktora Tezi, İzmir, Dokuz Eylül Üniversitesi, 2002); Abdullah
Muhammed eş-Şemrânî, “et-Tefkîru’n-nahvî ʿinde İbn Kemâl Bâşa fî kitâbihî Esrâri’n-
nahv” (Yüksek Lisans Tezi, Ürdün, Câmiatu Muʾte, 2011); Halil İbrahim Yılmaz,
“Kemâlpaşazâde’nin Esrâru’n-Nahv’i İle Birgivî’nin İzhâru’l-Esrâr’ının Mukâyesesi”
(Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, 2018).
5
Cemâlüddîn Muhammed b. Mükerrem b. Manzûr (öl. 711/1311), Lisânu’l-ʿArab
(Beyrut: Dâru Sâdır, 1414/19945), 2: 226.
6
Muhammed b. Murtazâ ez-Zebîdî (1205/1791), Tâcu’l-ʿArûs, thk. Abdussettâr Ahmed
Ferrâc, (Kuveyt: Vizâretu’l-İlâm, 1385/1965), 5: 570.
7
İbn Manzûr, Lisânu’l-ʿArab, 3: 238.
8
Muhammed Semîr Necîb el-Lebedî, Muʿcemu mustalahâti’n-nahviyye ve’s-sarfiyye
(Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 1405/1985), 61.
9
Saʿîd el-Afgânî, fî Usûli’n-nahv (Beyrut: el-Mektebetü’l-İslâmî, 1407/1987), 6.
36 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
tir.”10 İhticâc veya istişhâd için kullanılan dilsel örneklerin her biri tümeva-
rım metoduyla genel bir hükme varmak için kullanılan tikel önermelerdir.
Bu gibi faaliyetler dil ile ilgili çalışmalarda doğruluğu kesin örneklere ihti-
yaç duyulduğundan ortaya çıkmıştır.11 Bu önermelerin her biri ya Kur’ân’ı
Kerim’den ya Hz. Peygamberin sözlerinden ya da dil konusunda güvenilir
Arapların gerek şiir gerekse nesir tarzında bize ulaşan rivayetlerinden elde
edilir.12 İstidlâl kelimesi de yukarıda verilen terimsel anlamı içerecek şekil-
de kaynaklarda yer bulmuştur.13 Bu terimler her ne kadar aynı anlamı içer-
seler de bu konuda farklı görüşte olanlar da vardır. Farklı dil ekollerinin gö-
rüşlerini aktaran ve mukayese eden eserlerde bir nahiv âliminin muarızları-
na sunduğu delilden önce اﺣﺘﺠّﻮاveya ﯾﺤﺘﺠّﻮنgibi ifadeler kullanıldığından
dolayı bazı araştırmacılar ihticâc kelimesinin terim anlamını “üzerinde ihti-
laf olan nahiv meselelerinde” kaydıyla daha dar tutmuştur.14
İstişhâd veya ihticâc faaliyetinin dil ile ilgili meselelere hasredilmiştir.
Çünkü her ne kadar farklı ilim dallarında bu metot uygulansa bile söz ko-
nusu şâhit getirme durumu da o ilim dallarındaki dil ile ilgili alanları kap-
samaktadır.15 İstişhâd ve ihticâc faaliyeti Kur’ân-ı Kerîm’de geçen garîb
kelimelerin tefsir edilmesine duyulan ihtiyaçtan kaynaklandığı ileri sü-
rülmüştür.16 Halife Ömer’e (öl. 23/644) nispet edilen ve istişhâdın gerekli-
liğine dair ifadeler sahabe döneminde bu faaliyetin varlığını göstermekte-
dir. Rivayete göre kendisi minberdeyken “ ٍ”أَو ﯾَﺎ ْ ُﺧﺬَھُﻢ َﻋﻠﻰ ﺗَﺨ ﱡَﻮف17 âyetinde
geçen ﺗﺨﻮفkelimesinin ne anlama geldiğini sorunca Hüzeyl kabilesinden
ihtiyar bir adam bu kelimenin “eksiltmek”18 anlamı taşıdığını söylemiştir.
10
İsmail Durmuş, “İstişhâd”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV
Yayınları, 2001), 23: 396-397; Ayrıca bk. Muhammed et-Tevencî ve Racî el-Esmer,
Muʿcemu’l-mufassal fî ʿulumi’l-luga (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1421/2001), 1: 33.
11
Harun Öğmüş, “Arap Dili ve Tefsirle İlgili Şevâhid Literatürü”, Sosyal Bilimler Dergisi
5, sy 10 (2015), 28-29.
12
Muhammed b. Tayyîb el-Fâsî (öl. 1170/1752), Şerhu Kifâyeti’l-mutehaffiz, thk. Alî
Hüseyn Bevvâb (Riyad: Dâru’l-Ulûm, 1403/1983), 95.
13
Kemâluddîn b. Muhammed el-Enbârî (öl. 577/1181), el-İğrâb fî cedeli’l-iʿrâb ve
Lumeʿu’l-edille, thk. Saʿîd el-Afgânî (Suriye: Matbaatü’l-Câmiati’s-Sûriyye,
1377/1958), 45; el-Enbârî, Esrâru’l-ʿArabiyye, thk. Muhammed Razî Muhammed
Medkûr (Kuveyt: el-Vaʿyu’l-İslâmî, 1436/201), 77, 89, 125, 141.
14
Muhammed ʿÎd, el-İstişhâd ve’l-ihticâc bi’l-luga (Mısır: Alemü’l-Kütüb, 1408/1988),
85-86.
15
Harun Öğmüş, Kur’an Yorumunda Şiirin Yeri (İstanbul: İsam Yayınları, 2010), 71.
16
Mehmet Reşit Özbalıkçı, “Arap Dilinde İlk İstişhad”, D. E. Ü. İlahiyat Fakültesi
Dergisi, sy 5 (1989), 369; İstişhâdın ortaya çıkışında lahnın etkili olduğunu iddia
edenler vardır. bk. İsmail Demir, “İbn Muʿtî’nin Kitâbu’l-Fusûl fi’n-Nahv Adlı
Eserinde İstişhâd”, Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy 3 (2015), 17.
17
en-Nahl 16/47.
18
اﻟﺘﺨﻮفkelimesi Hüzeyl ve Ezd Şenûe kabilelerinde bu anlamda kullanılmıştır. Ebü’l-
Kâsım Mahmûd b. Ömer ez-Zemahşerî (ö. 538/1144), el-Keşşâf ʿan hakâiki
gavâmidi’t-tenzîl ve ʿuyûni’l-ekâvîl fî vucûhi’t-teʾvîl (Beyrut: Dâru’l-Kitâb’il-Arabî,
1407/1986), 2: 608.
İbn Kemâl'in Esrâru'n-Nahv Adlı Eserinde İhticâc ve İstişhâd ~ 37
19
Muhammed b. Ahmed el-Kurtûbî (öl. 671/1273), el-Câmiʿ li-ahkâmi’l-Kur’ân, thk.
Ahmed el-Berdûnî (el-Kâhire: Dâru’l-Kütübi’l-Mısriyye, 1384/1964), 10: 110-111.
20
Ebû Bekr Muhammed b. el-Kâsım el-Enbârî (öl. 328/940), Kitâbu îzâhi’l-vakf ve’l-
ibtidâʾ, thk. Muhyiddîn Abdurrahmân Ramazan (Dımaşk: Matbûʿâtu Mecmeʿi’l-
Luğâti’l-Arabiyye, 1391/1971), 61.
21
Hâricîler’in Ezârika fırkasının lideridir. bk. Mustafa Öz, “Nâfîʿ b. Ezrâk”, Türkiye
Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2006), 32: 289-290.
22
Muhammed b. Yezîd el-Müberrid (ö. 286/900), el-Kâmil fi’l-luga ve’l-edeb, thk.
Abdulhamîd Hindâvî (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1419/1999), 3: 5 vd.;
Celâlüddîn Abdurrahmân b. Ebî Bekr es-Suyûtî (öl. 911/1505), el-İtkân fî ʿulûmi’l-
Kurân, thk. Muhammed Ebu’l-Fazl İbrâhîm (el-Kâhire: el-Heyetü’l-Misriyye el-Amme
li’l-Kitâb, 1394/1974), 2: 68 vd.
23
Yahyâ b. Ziyâd el-Ferrâʾ (öl. 207/822), Meʿâni’l-Kurân, thk. Ahmed Yûsuf Necâtî,
Muhammed Alî en-Neccâr (Beyrut: Dâru’s-Surûr, ts.), 1: 153-178, 2: 3, 3: 32.
24
el-Ferrâʾ, Meʿâni’l-Kurân, 1: 173
25
İbnü’l-Enbârî, Kitâbu îzâh, 71.
26
Öğmüş, Kur’an Yorumunda Şiirin Yeri, 87 vd.
38 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
2.1.1. Semâ
Nahiv âlimleri söz konusu kavramı Kur’ân-ı Kerîm, Hz Peygamberin
sözleri ve Arap kelâmı olarak farklı başlıklarda incelemişlerdir.
27
Hadîce el-Hadîsî, eş-Şâhid ve usûlu’n-nahv fî Kitâbi Sîbeveyhi (Kuveyt: Matbûʿâtu
Câmiʿati Kuveyt 1394/1974), 29.
28
Sahih bir senetle Hz. Peygambere nisbet edilmesi, Hz. Osman Mushaf’ına uyması ve
Arap dili ve kurallarıyla çelişmemesi. bk. Muhammed b. Muhammed el-Cezerî (öl.
833/1429), en-Neşr fî’l-kırââti’l-ʿaşr, thk. Muhammed Dabbâʿ (Beyrut: Dâru’l-
Kütübi’l-İlmiyye, ts.), 1: 9.
29
es-Suyûtî, el-İktirâh fî usûli’n-nahv ve cedelihî (el-Kâhire: Mektebetü’s-Sekâfeti’d-
Dîniyye, 1434/2013), 171; İbn Cinnî’nin (öl. 392/1002) de aynı görüşte olduğu
söylenebilir. bk. Ebü’l-Feth Osmân b. Cinnî, el-Muhteseb fî tebyîni vucûhi’ş-şevâzzi’l-
kırââti ve’l-izâh ʿanhâ, thk. en-Necdî Nâsıf, Abdulhâlîm en-Neccâr, Abdulfettâh İsmâîl
Şiblî (İstanbul: Dâru Sezgîn, 1406/1986), 1: 32.
30
el-Hadîsî, eş-Şâhid, 47.
31
Mahmûd Ahmed Nahle, Usûlu’n-nahvi’l-ʿArabî (Beyrut: Dâru’l-Ulûmi’l-Arabiyye,
1407/1987), 43.
32
el-Hadîsî, eş-Şâhid, 47.
33
Nahle, Usûlu’n-nahv, 45.
34
el-Afgânî, fî Usûli’n-nahv, 31 vd.
35
Alî b. Ahmed b. Saîd b. Hazm el-Endelüsî el-Kurtubî, el-Fasl fi’l-milel ve’l-ehvâʾ ve’n-
nihal (el-Kâhire: Mektebetü’l-Hâncî, ts.), 3: 107 vd.; Fahruddîn er-Râzî (öl. 606/1210)
de bu konuda şaşkınlığını ifade etmektedir. bk. Fahruddîn Muhammed b. Ömer er-Râzî,
Mefâtîhu’l-ğayb (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1421/2000), 9: 45.
İbn Kemâl'in Esrâru'n-Nahv Adlı Eserinde İhticâc ve İstişhâd ~ 39
Diğer taraftan Ku’ân’ın ihticâc için ilk kaynak olarak kabul edildiği
söylense de ilk dönem nahiv eserlerine bakıldığında şiirle istişhâdın daha
yaygın olduğu görülmektedir. Fakat bu durum nahiv âlimlerinin Kur’ân’ın
ikincil kaynak olarak değerlendirdikleri anlamına gelmemektedir. Arap’ın
divanı olarak yaygın bir şekilde varlığını sürdüren şiirin zaten Kur’ân’da
geçen garîb kelimelerinin izahında ihticâc için kullanılmakta oluşu buna
etken olabilir.36
36
Musâ Sâlim İbrâhîm el-Culeydân, “Bedruddîn Aynî ve menhecuhu’n-nahvî fî Kitâbihî
ʿUmdetu’l-Kârî Şerhu Sahîhi’l-Buhârî, dirâse nahviyye, tahlîliyye” (Yüksek Lisans
Tezi, Gazze, Câmiatu’l-İslâmiyye, 2009), 52 vd.
37
Hadîce el-Hadîsî, Mevkifu’n-nuhât mine’l-ihticâci bi’l-Hadîsi’ş-Şerîf (Irak: Daru’r-
Reşîd, 1401/1981) 14; Yusuf Sancak, “Hadîsin Arap Dili Temel Kaynakları İçinde
İstişhad ve Edebi Yönü Arap Dili ve Edebiyatına Katkıları”, EKEV Akademi Dergisi 9,
sy 24 (2005), 192.
38
el-Hüseyn b. Mes‘ûd el-Beğavî (ö. 516/1122), Şerhu’s-Sünne, thk. Züheyr eş-Şâvîş,
Şuayb el-Arnaût (Beyrut: el-Mektebu’l-İslâmî, 1403/1983), 4:202.
39
Sözlüklerde hadislerle istişhâd için bk. İbrahîm Yılgıner, “Halîl b. Ahmed’in Kitâbü’l-
Ayn’da Hadisle İstişhadı” (Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir, Eskişehir Osman Gazi
Üniversitesi, 2021), 30 vd.
40
el-Hadîsî, Mevkifu’n-nuhât, 15.
41
Öğmüş, Kur’an Yorumunda Şiirin Yeri, 105-106.
42
Abdulhamîd Şelegânî, Mesâdiru’l-luga (Trablus: el-Münşeâtu’l-Âmme, 1391/1982),
164.
40 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
43
Mahmûd Hüsnî Mahmûd, “İhticâcu’n-Nahviyyîn bi’l-Hadîs”, Mecelletu Mecmeʿi’l-
Luğati’l-Arabiyyeti’l-Urdûniyye sy 3-4 (1979), 44; Nusrettin Bolelli, “Nahivde Hadisle
İstişhâd Meselesi”, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 5, sy 5 (1987-
1988), 166 vd.; Hüseyin Tural, “Arap Dilinde Şiir ve Hadisle İstişhad Meselesi”,
Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy 9 (1990), 70 vd.
44
es-Suyûtî, el-İtkân, 187 vd.
45
Ebû Hayyân Muhammed b. Yûsuf el-Endelüsî (öl. 745/1344), et-Tezyîl ve’t-tekmîl fî
Şerhi Kitâbi’t-teshîl, thk. Hasen Hindâvî (Dımaşk: Dâru’l-Kalem, 1418/1997), 2: 154;
Abdülkâdir b. Ömer el-Bağdâdî (öl. 1093/1682), Hizânetu’l-edeb ve lubbu lubâbi
lisâni’l-ʿArab, thk. Abdusselâm Muhammed Hârûn (el-Kâhire: Mektebetü’l-Hâncî,
1418/1997), 1: 10.
46
es-Suyûtî, el-İtkân, 178 vd.
47
el-Hadîsî, Mevkifu’n-nuhât, 317 vd.
48
es-Suyûtî, el-İtkân, 179; el-Afgânî, fî Usûli’n-nahv, 50.
49
Ayşe Meydanoğlu, “İbn Hîşâm el-Ensârî’nin Dilsel İstişhadlarında Kıraatlerin Yeri”
(Doktora Tezi, Elazığ, Fırat Üniversitesi, 2018), 56 vd.
50
el-Bağdâdî, Hizânetu’l-edeb, 1: 10 vd.
51
es-Suyûtî, el-İtkân, 188.
İbn Kemâl'in Esrâru'n-Nahv Adlı Eserinde İhticâc ve İstişhâd ~ 41
52
İbnu’t-Tayyib, Şerhu Kifâye, 96.
53
el-Bağdâdî, Hizânetu’l-edeb, 1: 15.
54
Muhammed Hıdır Hüseyn, Dirâsât fi’l-ʿArabiyye ve târîhihâ (Dımaşk: el-Mektebü’l-
İslâmî, 1380/1960), 169 vd.
55
İbn Hazm, el-Fasl, 3: 108.
56
el-Hadîsî, eş-Şâhid, 65; Mevkifu’n-nuhât, 25; Muhammed Hızır Hüseyn bu görüşü
desteklemektedir. bk. Muhammed Hıdır Hüseyn, “el-İhticâc bi’l-Hadîs fi’l-luga”,
Mecelletü’l-Mecmeʿi’l-Lügati’l-Arabiyyeti’l-Melikî, sy 3 (1997), 208 vd.
57
İbrâhîm b. Mûsâ eş-Şâtibî, el-Mekâsidu’ş-Şâfiye fî Şerhi’l-Hulâseti’l-Kâfiye, thk.
Muhammed es-Seyyid Osmân (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1391/1971), 3: 242
vd.; el-Bağdâdî, Hizânetu’l-edeb, 1: 12 vd.
58
el-Bağdâdî, Hizânetu’l-edeb, 1: 12; es-Suyûtî’nin görüşleri için bk. es-Suyûtî, el-İtkân,
178 vd.
59
es-Suyûtî, el-İtkân, 171.
60
es-Suyûtî, el-Muzhir fî ʿulûmil’l-lugati’l-ʿArabiyye, thk. Fuat Alî Mensûr (Beyrut:
Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1430/2009), 1: 375.
61
Öğmüş, Kur’an Yorumunda Şiirin Yeri, 109.
42 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
62
Kureyş’in en fasih kabile olduğu söylenmiştir. Ahmed b. Fâris b. Zekeriyyâ b.
Muhammed er-Râzî (öl. 395/1004), es-Sâhibî fî fikhi’l-luga, thk. Ahmed Hasen Besic
(Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1418/1997), 28; Şevkî Dayf, Târîhu’l-edebi’l-ʿArabî,
el-ʿasru’l-Câhilî (el-Kâhire: Dâru’l-Meârif, ts.), 132; el-Afgânî, min Târîhi’n-nahv
(Dimeşk: Dâru’l-Fikr, ts.), 19; Fahruddîn Kabâve, Târîhu’l-ihticâci’n-nahvî bi’l-
Hadîsi’ş-Şerîf (Halep: Dâru’l-Mültekâ, 1425/2003), 51.
63
es-Suyûtî, el-İtkân, 191 vd.
64
el-Afgânî, fî Usûli’n-nahv, 19.
65
el-Hadîsî, eş-Şâhid, 100.
66
el-Bağdâdî, Hizânetu’l-edeb, 1: 5 vd; En yaygın tasnifin bu olduğu söylenmiştir. bk. Ali
Eroğlu, “Şiirle İstişhad ve İstişhad Açısından Medârik”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, sy 11 (1993), 329; Diğer bir tasnif için bk. Muhammed b. Sellâm el-
Cumahî (öl. 231/846), Tabakâtu’ş-şuʿarâʾ (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye,
1422/2001), 26 vd.
67
el-Hadîsî, eş-Şâhid, 106.
68
İbrahîm Enîs, min Esrâri’l-luga (el-Kâhire: Mektebetü’l-Enclû el-Mısriyye,
1398/1978), 8.
69
el-Enbârî, el-İğrâb, 45.
İbn Kemâl'in Esrâru'n-Nahv Adlı Eserinde İhticâc ve İstişhâd ~ 43
70
Kıyasın tanımı, kısımlar, rükünları ve kıyas kaynaklı nahvî tartışmalar için bk.
Muhammed Hasen Abdulazîz, el-Kıyâs fi’l-lugati’l-ʿArabiyye (el-Kâhire: Dâru’l-
Fikri’l-Arabî, 1415/1995); Muna İlyas, el-Kıyâs fi’n-nahv (Dimaşk: Dâru’l-Fikr,
1405/1985); Mehmet Şirin Çıkar, Kıyas: Bir Nahiv Usul ilmi Kaynağı (Van: Ahenk
Yayınları, 2007).
71
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 322 vd.
72
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv,107, 131, 139, 144, 159, 160, 163, 187, 213.
73
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 121, 173, 177, 187, 275.
74
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 105.
75
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 161.
76
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 120.
77
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 240.
44 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
fedildiğine dair Yûsuf Suresinin 89. âyetinde yer alan “ ” ﺗ َﺎ ﱠ ﺗ َ ْﻔﺘ َ ُﺆkısmı bu
duruma farklı bir örnek olarak sunulabilir.78
Müellif bazı yerlerde ise âyetin tamamını zikreder ve şâhit kısmına
vurgu yapar. Muzâfın hazfedilmesi durumunda muzâfun ileyhin onun ye-
rine kâim olduğuna dair ihticâca konu yapılan Ârâf Sûresinin 4. âyeti bu
duruma bir örnek teşkil eder. “ َ” َو َﻛ ْﻢ ِﻣ ْﻦ ﻗَ ْﺮﯾَ ٍﺔ أ ْھﻠَ ْﻜﻨَﺎھَﺎ ﻓَ َﺠﺎ َءھَﺎ ﺑَﺄْﺳُﻦَ ﺑَﯿَﺎﺗًﺎ ْأو ُھ ْﻢ ﻗَﺎ ِﺋﻠُﻮن
âyetinde ﻗﺮﯾﺔkelimesinin muzâfı أھﻞhazfedilmiş, mezkûr kelime irab ba-
kımından onun yerine geçmiştir.79 Müellif ي ّ أism-i mevsûlünün murab fa-
kat sılasının mübtedâsı hazfedildiğinde zamme üzere mebnî olduğu görü-
şünü aktarırken bu duruma Meryem Suresinin 64. âyetini delil getirir. İbn
ﺷﺪﱡ َﻋﻠَﻰ ﱠ
Kemâl “ اﻟﺮﺣْ َﻤ ِﻦ ِﻋ ِﺘﯿﱠﺎ َ ”ﺛ ُ ﱠﻢ ﻟَﻨَ ْﻨ ِﺰ َﻋ ﱠﻦ ِﻣ ْﻦ ُﻛ ِّﻞ ِﺷﯿﻌَ ٍﺔ أَﯾﱡ ُﮭ ْﻢ أâyetinde أَﯾﱡ ُﮭ ْﻢifadesinden
sonra ھﻮzamirinin hazfedilmesi sebebiyle hazfedilen kelimeye duyulan
ihtiyaç dolayı ismi mevsûlün mebnî olduğunu ifade eder.80 Ayrıca tahfif
edilmiş olmasına rağmen amel etmesinin vacip olduğu ’أنi meftûhaya dair
Beled Suresinin 7. âyetinin tamamı yani “ ٌﺐ أ َ ْن ﻟَ ْﻢ ﯾَ َﺮهُ أ َ َﺣﺪ َ ْ ”أَﯾَﺤifadesi yuka-
ُ ﺴ
81
rıdaki duruma bir diğer örnektir.
İbn Kemâl Paşa çoğu kere ele aldığı meseleyi sadece bir âyeti şâhit
göstererek delillendirir. Örneğin müellif, ’إِذَاdan sonra isim gelmesi duru-
munda söz konusu edatın şart anlamı taşıdığına ve âmilinin hazfedildiğine
İnşikâk Suresinin ilk âyetini “ﺖ ْ ﺸﻘﱠ ”إِذَا اﻟ ﱠdelil getirir.82 Müellif
َ ﺴ َﻤﺎ ُء ا ْﻧ
muzâfun ileyhin hazfi konusunda bilgileri aktarırken muzâfun ileyhin aynı
zamanda ikinci muzâf olması durumunda her ikisinin de hazfedilebilece-
ğine dair “ﻮل ِ ﺳ ﻀﺔً ِﻣ ْﻦ أَﺛ َ ِﺮ ﱠ
ُ اﻟﺮ َ ﺖ ﻗَ ْﺒ ْ ﻀ َ َ ”ﻓَﻘَﺒşeklindeki Tâhâ Suresinin 96. âyetini
tek şâhit olarak aktarır. Bu âyette hazfedilen kısmın ise “ ”ﺣﺎﻓﺮ ﻓﺮسoldu-
ğunu bildirir.83
Müellif, bazen aynı konuya dair iki veya daha fazla âyeti şâhit olarak
sunar. Medih ve zem fiillerini açıklarken bir karinenin bulunması şartıyla
mahsûsun hazfedilebileceğine dair getirmiş olduğu “ُ”ﻧِ ْﻌ َﻢ اﻟﻌَ ْﺒﺪ84 ve “ ﻓَﻨِ ْﻌ َﻢ
َ ”اﻟ َﻤﺎ ِھﺪُونâyetleri85 bu duruma örnek verilebilir. Ona göre birinci âyette
أﯾّﻮبikinci âyette ise ﻧﺤﻦifadesi mahsûs olarak hazfedilmiştir.86 ﻟَ ْﻮve
78
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 282; Diğer örnekler için bk. 97, 104, 105,112, 119, 121,
159, 161, 163, 177, 200, 213, 242, 273.
79
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 156.
80
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 188; Bu görüş Sîbeveyhi’ye nispet edilmiştir. Ebû Bişr
Sîbeveyhi Amr b. Osmân b. Kanber, el-Kitâb, thk. İmîl Bedîʿ Yaʿkûb (Beyrut: Dâru’l-
Kütübi’l-İlmiyye, 1430/2009), 2: 419 vd.
81
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 269; Tamamı zikredilen bazı âyetler için bk. 107, 130, 156,
179, 199.
82
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 199.
83
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 156.
84
Sâd 38/30.
85
Zâriyât 51/48.
86
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 260.
İbn Kemâl'in Esrâru'n-Nahv Adlı Eserinde İhticâc ve İstişhâd ~ 45
berin atıflı veya atıfsız birden fazla olabileceğini ifade ettikten sonra habe-
rin atıfsız geldiğine dair “ُ اﻟﻮدُودُ ذُو اﻟﻌَ ْﺮ ِش اﻟ َﻤ ِﺠﯿﺪُ ﻓَﻌﱠﺎ ٌل ِﻟ َﻤﺎ ﯾ ُِﺮﯾﺪ َ ﻮر ُ ُ”وھ َُﻮ اﻟﻐَﻔ
َ
90
âyetlerini şâhit olarak zikretmiştir. Zira âyetlerde geçen اﻟﻐﻔﻮر, اﻟﻮدود,
ذواﻟﻌﺮش, اﻟﻤﺠﯿﺪve ﻓﻌﺎلkelimeleri ھﻮmübtedâsının haberleridir.91
Kemâlpaşazâde bazen Kur’ân-ı Kerîm’in yanında farklı delillerde kul-
lanmıştır. Örneğin müellif mübtedânın hakîkî veya takdîrî bir isim olması
gerektiğini vurgularken takdiri oluşuna dair Bakara Suresinin 184.
âyetinde geçen “ﺼﻮ ُم َﺧﯿ ٌْﺮ ﻟَ ُﻜ ْﻢ ُ َ ”وأ َ ْن ﺗَ kısmını şâhit olarak sunar ve izahını yap-
92
tıktan sonra “ُأن ﺗ ََﺮاه ْ ي ِ َﺧﯿ ٌْﺮ ِﻣﻦ ّ ”ﺗ َ ْﺴ َﻤ ُﻊ ﺑِﺎﻟ ُﻤﻌَ ْﯿ ِﺪmeselini ikinci delil olarak akta-
rır. Müellife göre her iki şâhitte takdîrî olarak isim olan mübtedâya birer
örnektir.93
İbn Kemâl Paşa efâlu’l-mukârebe, fi‘l-i taaccüb, tâu’t-te’nîs, tenvîn ve
nûnu te’kîd gibi konularda94 hiç bir âyeti istişhâdda kullanmamış buna
mukabil harfi cerler ve istifhâm gibi konularda ise95 hemen hemen her alt
başlıkta bir âyeti şâhit olarak zikretmiştir.
İbn Kemâl Paşa eserinde az sayıda kıraat ile istişhâdda bulunmuştur.
Gayri munsarif konusunu işlerken şiirde zaruret durumunun yanı sıra ka-
fiye uyumu ve kendisiyle beraber kullanıldığı munsarif bir kelimeye uy-
gun olması için gayri munsarif bir kelimenin munsarif okunabileceğine
dair İnsan Suresinin 4. âyetini “ﺳ َﻼ ِﺳﻼ َوأَ ْﻏ َﻼ ًﻻ َ ” şâhit olarak sunar. Zira söz
96
87
Nisâ 4/83
88
Vâkıâ 56/70.
89
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 314.
90
Burûc 85/14-16.
91
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 107.
92
Ahmed b. Muhammed el-Meydânî (öl. 518/1124), Mecmeʿu’l-emsâl, thk. Muhammed
Muhyiddîn Abdulhamîd (Beyrut: Dâru’l-Marife, 1374/1955), 1: 129.
93
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 104.
94
bk. İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 250, 254, 311, 315, 317,
95
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 270, 300-303.
96
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 84.
97
Hayatı hakkında bk. Tayyar Altıkulaç, “Ebû Caʿfer el-Kârî”, Türkiye Diyanet Vakfı
İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1994), 10: 116.
98
Hayatı hakkında bk. Tayyar Altıkulaç, “Nâfîʿ b. Abdurrahmân”, Türkiye Diyanet Vakfı
İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2006), 32: 287-289.
99
Hayatı hakkında bk. Tayyar Altıkulaç, “Kisâî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 2002), 26: 69-70.
100
İbnu’l-Cezerî, en-Neşr, 2: 394.
46 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
101
Hayatı hakkında bk. Tayyar Altıkulaç, “Hamza b. Habîb”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1997), 15: 511-513.
102
Nisâ 4/1.
103
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 161.
104
Meâric 70/11.
105
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 169. Söz konusu kelimeyi Ebû Caʿfer, Nâfiʾ ve el-Kisâî
fetha diğerleri ise kesra okumuşlardır. İbnu’l-Cezerî, en-Neşr, 2: 289.
106
Âyetin aslı ﻓﺎﻗﻄﻌﻮا أﯾﺪﯾﮭﻤﺎşeklindedir. Mâide 5/38.
107
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 213.
108
Ege, “İbn Kemâl’in Esrâru’n-Nahvi”, 74-75.
109
İsrâ 17/76.
110
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 233; ez-Zemahşerî, Übey b. Kaʿb (öl. 33/654) kıraatinde
söz konusu edatın amel ettiğini zikreder. ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 2: 641.
İbn Kemâl'in Esrâru'n-Nahv Adlı Eserinde İhticâc ve İstişhâd ~ 47
İbn Kemâl Paşa kıraatleri delil olarak sunmadan önce veya sonra farklı
delillerden örnekler vermemiştir. Bu durum aslında İbn Kemâl Paşa’nın
yöntemini de göstermektedir. Çünkü çoğunlukla nahvî konulara bir delille
iştişhâtta bulunmayı tercih etmiştir.
111
Ahmed b. Hanbel eş-Şeybânî (öl. 241/855), el-Müsned, thk. Şuayb el-Arnaût, Adil
Mürşid (Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 1421/2001), 9: 99.
112
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 214.
113
Hadis kaynaklarda daha çok ﻓِﻲ ھﺮة رﺑﻄﺘﮭﺎşekliyle yer bulmaktadır. bk. İbn Hanbel, el-
Müsned, 16: 344.
114
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 275.
115
İbn Hanbel, el-Müsned, 39: 84.
116
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 313.
117
Ramazan Ege’ye göre recezler ile beraber yirmi sekiz, Abdullah Muhammed eş-
Şemrânî’ye göre ise yaklaşık yirmi beş yerde şiirle istişhâdda bulunulmuştur. Bk. Ege,
“İbn Kemâl’in Esrâru’n-Nahvi”, 76; eş-Şemrânî, “et-Tefkîru’n-nahvî ʿinde İbn Kemâl
Bâşa”, 33.
118
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 132, 136, 137, 149, 179, 186, 277, 293, 294.
119
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 133, 150, 187, 279.
120
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 101, 115, 125, 219, 280.
48 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
131
et-Tavîl veznindeki bu beyt farklı kişilere nispet edilmiştir. bk. İbn Kemâl, Esrâru’n-
nahv, 133.
132
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 133.
133
Hemmâm b. Gâlib Ferezdak, (öl. 114/732), Dîvânu Ferezdak, thk. Abdullâh es-Sâvî
(Mısır: Matbaʿatu’s-Sâvî, 1355/1936), 481.
134
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 149.
135
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 104.
136
Bu mesel bir işi bazen doğru bazen yanlış yapanlar için “bir sağım yere bir sağım kaba”
anlamında kullanılır. el-Meydânî, Mecmeʿu’l-emsâl, 1: 360.
137
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 106.
138
Abdülmelik b. Muhammed es-Seʿâlibî (öl. 429/1038), et-Temsîl ve’l-muhâdara, thk.
Abdulfettâh Muhammed (el-Kâhire: ed-Dâru’l-Arabiyye, 1403/1983), 294; Söz konusu
mesel kaynaklarda daha çok ..... ربّ رﻣﯿﺔşekliyle geçmektedir. bk. el-Meydânî,
Mecmeʿu’l-emsâl, 1: 299.
139
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 114.
140
Bir işten sıkıntı çeken kişinin “bütün bu felaketlerden sonra” o hataya düşmeyeceğini
ifade etmesi anlamını taşır. bk. el-Meydânî, Mecmeʿu’l-emsâl, 1: 92.
141
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 185; Diğer meseller için bk. 107, 128, 162.
50 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
tirmektedir. Çünkü gayri munsarif kelimeler çoğu kere lafzen fiillere ben-
zemektedir ve fiiller de isimlere göre ferdirler. Bu illetler birleştiğinde söz
konusu kelimeler fiiller benzerliklerinden dolayı isimlere ait olan kesreyi
ve tenvîni alamamaktadır.149 Fakat harfi tarif ve muzâf olmaları durumun-
da aralarındaki benzerlik illeti kalktığından kıyas işlemi de ortadan kalk-
makta ve söz konusu kelimeler munsarif olmaktadır.150
Müellif bazen kıyasa sebep olan benzerlik yönünü belirtmez. Örneğin
nakıs fiillerin isimlerinin fâile, haberlerinin ise mefûle benzerliğinden
bahseder. Fakat hangi yönden birbirine benzediklerini izah etmez.151
İbn Kemâl Paşa bazen istiʿmâlî kıyası kullanmıştır. Örneğin أﺳﻮدve
أﺑﯿﺾgibi renk bildiren kelimelerin أﻓﻌﻞvezninde kiyâsî olduklarını zikre-
der.152 Zira renk ve kusur bildiren birçok kelime bu vezinde gelmiştir. Söz
konusu yapıda bulunan kelimeler incelenmiş ve bunların أﻓﻌﻞvezninde
geldikleri müşahede edilmiştir. Sonuçta bu işlem genel kural haline dö-
nüşmüştür. İşte bu genel kural istiʿmâli kıyas olarak nitelenir. Buna dilsel
kıyas da denilmiştir.153 Bu duruma zâit بharfi cerrini bir diğer örnek ola-
rak verebiliriz. Zira müellif ھﻞsoru edatı ile başlayan bir isim cümlesinin
haberinin veya ’ﻟﯿﺲnin haberinin başına söz konusu harfi cerrin gelmesini
kıyâsî olarak nitelemektedir.154
İbn Kemâl Paşa her ne kadar nahiv kaidelerini oluştururken kıyası et-
kin şekilde kullansa da semânın dilsel kuralları belirlemede önceliğe sahip
olduğunun farkındadır. Örneğin sıfat olarak kullanılacak kelimelerin mü-
ennesleri yapılırken müenneslik tâsı almalarını kıyasî olarak nitelendirme-
َ gibi kelimelerin semâen söz konusu müennes-
sine rağmen َﺣﺎﺋِﺾve طﺎ ِﻟﻖ
lik alametini almadan kullanıldıklarına vurgu yapar.155
Sonuç
İbn Kemâl Paşa’nın Esrâru’n-nahv’i nahiv ilmine dair önemli bir eser-
dir. Kısa ve öz bir çalışma olmasına rağmen müellif sadece nahvi mesele-
leri beyan ile yetinmemiş gerek Kur’ân-ı Kerîm’den gerek Hadislerden
gerekse Arap şiiri ve emsâlinden deliller getirmiştir. İstişhâd faaliyetinde
en fazla Kur’ân-ı Kerîm’den istifade etmiştir. Çoğu kere âyetin tamamı
yerine ilgili kısmını zikretmiştir. Ayrıca İbn Kemâl kıraatleri de delil ola-
rak ele almış, bazen kendi görüşünü desteklemek için te’vîle başvurmuş-
tur. Az sayıda hadisi delil getirmekle beraber darb-ı meseller dışında diğer
149
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 84.
150
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 93.
151
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 246.
152
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 224.
153
İbrâhîm Enîs, min Esrâri’l-luga, 8.
154
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 276.
155
İbn Kemâl, Esrâru’n-nahv, 206.
52 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
delillerden farklı olarak sadece istişhâda konu kısım yerine hadisin tama-
mını zikretmiştir. Müellif Arap şiirinden de yararlanmıştır. Şâhit olarak
sunmuş olduğu beyitlerin genel olarak ihticâcı kabul edilen şâirler tabaka-
sından seçmiştir. Daha çok bir meseleyle ilgili tek bir şâhitle yetinmiş
farklı delillere ihtiyaç duymamıştır. Bazı konularda naklî delilleri hiç kul-
lanmamış bazılarında ise cömert davranmıştır. Bunların yanında gramer
meselelerini açıklarken kıyası etkin şekilde kullanmış, bazen illet ve ben-
zerliklere dikkat çekmiştir.
Kaynakça
Abdulazîz, Muhammed Hasen. el-Kıyâs fi’l-lugati’l-ʿArabiyye. el-Kâhire: Dâru’l-
Fikri’l-Arabî, 1415/1995.
el-Afgânî, Saʿîd. fî Usûl’i-nahv. Beyrut: el-Mektebetü’l-İslâmî, 1407/1987.
el-Afgânî, Saʿîd. min Târîhi’n-nahv, Dimeşk: Dâru’l-Fikr, ts.
Altıkulaç, Tayyar. “Ebû Caʿfer el-Kârî”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklope-
disi. 10: 116. İstanbul: TDV Yayınları, 1994.
Altıkulaç, Tayyar. “Hamza b. Habîb”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi.
15: 511-513. İstanbul: TDV Yayınları, 1997.
Altıkulaç, Tayyar. “Kisâî”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 26: 69-70.
Ankara: TDV Yayınları, 2002.
Altıkulaç, Tayyar. “Nâfîʿ b. Abdurrahmân”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansik-
lopedisi. 32: 287-289. İstanbul: TDV Yayınları, 2006.
Bâbetî, Azîze Fevvâl. Muʿcemu’ş-şüʿarâi’l-câhiliyyîn. Beyrut: Dâru Sadr,
1419/1998.
el-Bağdâdî, Abdülkâdir b. Ömer. Hizânetu’l-edeb ve lubbu lubâbi lisâni’l-ʿArab.
thk. Abdusselâm Muhammed Hârûn. 13 Cilt. el-Kâhire: Mektebetü’l-Hâncî,
1418/1997.
el-Beğavî, el-Hüseyn b. Mes‘ûd. Şerhu’s-Sünne. thk. Züheyr eş-Şâvîş, Şuayb el-
Arnaût. 15 Cilt. Beyrut: el-Mektebu’l-İslâmî, 1403/1983.
Bolelli, Nusrettin. “Nahivde Hadisle İstişhâd Meselesi”. Marmara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dergisi, 5-5 (1987-1988), 165-175.
el-Burûsî, Velîm b. Verd. Mecmûʿu eşʿâri’l-ʿArab vehuve müştemil ʿalâ Dîvâni
Ruʾbe b. el-ʿAccâc. Kuveyt: Dâru İbn Kuteybe, ts.
el-Culeydân, Musâ Sâlim İbrâhîm. Bedruddîn Aynî ve menhecuhu’n-nahvî fî
Kitâbihî ʿUmdetu’l-Kârî Şerhu Sahîhi’l-Buhârî, Dirâse nahviyye, tahlîliyye.
Yüksek Lisans Tezi, Gazze, Câmiatu’l-İslâmiyye, 2009.
Çıkar, Mehmet Şirin. Kıyas: Bir Nahiv Usul ilmi Kaynağı. Van: Ahenk Yayınları,
2007.
Dayf, Şevkî. Târîhu’l-edebi’l-ʿArabî, el-ʿAsru’l-Câhilî. el-Kâhire: Dâru’l-
Meʿârif, ts.
Demir, İsmail. “İbn Muʿtî’nin Kitâbu’l-Fusûl fi’n-Nahv Adlı Eserinde İstişhâd”.
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 3 (2015), 16-35.
Durmuş, İsmail. “İstişhad”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 23: 396-
397. İstanbul: TDV Yayınları, 2001.
İbn Kemâl'in Esrâru'n-Nahv Adlı Eserinde İhticâc ve İstişhâd ~ 53
Öz
Osmanlı Devleti Dönemi’nde temayüz etmiş en seçkin bilginlerden biri
olan İbn Kemal Paşa (ö. 940), meşhur tefsirinde yer yer İslami ilimlerin
hemen hepsine dair mühim bilgi ve fikirler arz ettiği gibi Arap diline iliş-
kin de nahiv ve lüğat kitaplarında ender rastlanacak türden kıymetli bilgi-
ler vermiş ve bu bilgilere dair değerlendirmelerde bulunmuştur. Onun, tef-
sirinde takip ettiği kendine özgü nahiv usulü vardır ki; o da birçok mese-
lede caiz olan birkaç durumun hepsini anmayıp en güçlü ve evlâ olanı zik-
retmesi ve diğer vecihleri anmaması ya da tenkit etmek maksadıyla bir
veya birkaçını anmasıdır. Hâlbuki Zemahşerî, Beydâvî, Râzî ve Nesefî
gibi bilginlerin tefsirlerinde aynı konularda diğer vecihlerin de anıldığı
görülür. Nahvî bahis ve görüşlerinden bazıları; ğayri âkil cemilerin hük-
münün esasen kıllet ve kesret olmaları açısından birbirinden farklı olduğu,
ism-u tafdîlin “”ﻣ ْﻦ ِ harf-u ceriyle birlikte kullanılması halinde müfret-
müzekker gelmek zorunda olduğu, “ ”وatıf edatının ortak hüküm bildir-
mek dışında tertip (sıralama) fonksiyonunu da haiz olduğu, “َ ”ﻛﺎدfiilinin
mahiyet itibariyle olumsuzluk bildirdiği, ama başına gelen olumsuzluk
edatıyla olumlu mana kazandığı şeklindedir. İbn Kemal Paşa’nın kimi
kavramlara ilişkin yaptığı açıklamaların da temel luğavî kaynaklarda gö-
rülmediği ve ilgili açıklamaların tamamen özgün olduğu tespit edilmiştir.
“ُ”اﻟ ِﻔﺌَﺔ, “”اﻟﺮﺑﺎط
ّ ِ ve “ ”ﻛﺎﻓﱠﺔkelimelerine düştüğü şerhler bu kabildendir. Özet-
le bu bildiride İbn Kemal Paşa’nın tefsirindeki nahiv ilmine dair usulü,
bazı nahiv meselelerine dair görüşleri ve bazı kavramlarla ilgili yaptığı
orijinal açıklamalara yer verilecektir.
The Syntax Method in Ibn Kemal’s Tafsir and Some Syntax and
Linguistic Evaluations
Abstract
Ibn Kemal Pasha (d. 940), one of the most distinguished scholars of
the Ottoman Empire Period, provided important information and ideas
about almost all of the Islamic sciences in his famous commentary, as
İbn Kemalʼin Tefsirindeki Nahiv Usulü ve Bazı Nahvî ve Luğavî Değerlendirmeleri ~ 57
Giriş
Tarih boyunca kurulan devletler çeşitli evrelerden geçmişlerdir. Tıpkı
bir insan gibi emekleme, serpilme, olgunlaşma ve ihtiyarlama aşamaların-
dan geçen devletler olgunlaştıkları en güçlü dönemlerinde siyasi, toplum-
sal, ekonomik alanlarda bir yükselişe ve refah dönemine girdikleri gibi
kültürel alanda da en parlak ve en verimli dönemlerini yaşamışlardır. 1
Osmanlı Devleti’nde de durum farklı değildir. Devletin yükseliş devrin-
deki ihtişam, kültürel alana da yansımış ve 15. ve 17. yüzyıllar arasında
çok önemli bilgin simalar yetişmiştir. Bunlardan biri de İbn Kemal Paşa
(ö. 940/1534), namı diğer Kemalpaşazâde’dir. Sultan Bayezid, Yavuz Sul-
tan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerini idrak etmiş ve bu padi-
şahların sevgi ve saygısını kazanmış olan İbn Kemal Paşa; dini ilimler
başta olmak üzere tıp, edebiyat, tarih, felsefe ve dil alanlarında eserler
1
İbn Haldûn, Ebû Zeyd Veliyyüddîn et-Tûnusî, Mukaddimetu İbn Haldûn, 1. Bs.
(Dımeşk: Mektebetu’l Hidâye, 2004), 336-37 ve 343-44.
58 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
vermiş velut bir bilgindir.2 Öyle ki onun, hakkında eser kaleme almadığı
ilim dalı pek azdır. Özellikle İslami ilimlerin her bir dalında hatırı sayılır
donanıma sahip olan İbn Kemal’in Arap dili ve belagatine dair kaleme al-
dığı eserlerin bolluğu ve muhteva zenginliği onun bu dildeki hazakatini
gözler önüne sermeye yeterlidir. Bu nedenle onu, son dönem nahiv bilgin-
lerinin büyüklerinden kabul etmek gerekir. Zira kendisinin; eserlerinde
dakik meseleleri ele alan ve her bir meselede ustalığını ihsas ettirircesine
cesurca çözüm önerileri sunan bir ilmî kişiliği söz konusudur. Aynı başa-
rıyı tefsirinde de gösteren İbn Kemal Paşa’nın özgün bir usulü benimsedi-
ği, bu usulünü arap dilbilimine dair bahislere yansıttığı ve bu dille ilgili
derinlikli meselelere ilgili ayetler çerçevesinde yer verdiği görülür.
Bu bildiride özetle, İbn Kemal Paşa’nın tefsirindeki nahiv ilmine dair
benimsediği yöntemine ve ilgili ayetler çerçevesinde sunduğu bazı ince-
likli nahvî meselelere, bu meselelere getirdiği çözüm önerilerine ve yine
bazı kavramlara ilişkin yaptığı lügavî açılımlara çarpıcı örnekleriyle temas
edilecektir.
2
Şerafettin Turan, “Kemalpaşazâde”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
(Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı, 2002), 238.
3
Mâhir Edîb Habbûş, “en-Nahvu fî Tefsîri İbn Kemâl Bâşâ”, içinde Tefsîru İbn Kemâl
Bâşâ, 1. bs, c. 1 (İstanbul: Mektebetu’l-İrşâd, 2018), 1/91; Enver Arpa, “İbn Kemal Pa-
şa ve nehcuhû fi’t-tefsîr”, el-Mecelletu’l İlmiyyetu’l-Muhakkemetu li- Riaseti’ş-
Şu‘uni’d-Diniyyeti’t-Turkiyye 2 (2020): 36.
4
Rabia Hacer Bahçeci, “İbn Kemal Tefsirinin el-Keşşâf Geleneğindeki Yeri: Dil ve Be-
lâgat İlimleri Çerçevesinde Mukayeseli Bir İnceleme” (Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 29
Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019), 14-17.
5
el-Bakara 2/22.
İbn Kemalʼin Tefsirindeki Nahiv Usulü ve Bazı Nahvî ve Luğavî Değerlendirmeleri ~ 59
lu için yeryüzündeki bitkilerin tamamı değil bir kısmı rızık olmaya elve-
rişlidir. Söz konusu harf-u cer, tebyîn (açıklama) için olmaya uygun de-
ğildir. Çünkü kendisinden önce açıklanmaya ihtiyaç duyan herhangi bir
unsur geçmemiştir.6 Zemahşerî ise harf-u cerin baziyyet için olması halin-
de mananın sıhhatli olacağını belirtmekle birlikte bu harf-u cerin
beyâniyye (açıklama) için de gelmiş olmasının imkân dâhilinde olduğunu
ilave bir görüş olarak eklemiştir.7 Tefsir bilginlerinden Beydâvî ve Nesefî
(ö. 710/1310) de Zemahşerî'nin yolunu izleyerek iki ihtimali de varsay-
mışlardır.8 Benzer bir duruma hac suresindeki َُوﻻ ﯾَﺰا ُل اﻟﱠﺬِﯾﻦَ َﻛﻔ َُﺮوا ﻓِﻲ ِﻣ ْﺮﯾَ ٍﺔ ِﻣ ْﻨﮫ
“İnkâr edenler, ondan (Kuran'dan) şüphe etmeye devam ederler.” ayeti-
nin9 tefsirinde de rastlanmaktadır. Tefsir bilginlerinden Zemahşerî,
Fahreddin er-Râzî (ö. 606/1210) ve Beydâvî; ayetteki “ُ”ﻣ ْﻨﮫ ِ (ondan) ibare-
sindeki “ ”ﮫzamirinin; Kur’ân-ı Kerim’e veya Allah resulüne (s.a.s.)10;
Kurtubî (ö. 671/1273) ve Nesefî ise, Kur’ân-ı Kerim’e veya sırât-ı
müstakîme delalet ettiğini aktarırken11, İbn Kemal sadece Kur’ân-ı Ke-
rim’i temsil ettiğini vurgulamıştır.12 Aynı şekilde ﺷ ِﮭﺪَ ﱠ ُ أَﻧﱠﮫُ َﻻ إِﻟَﮫَ إِ ﱠﻻ ھ َُﻮ َ
ِ “ َو ْاﻟ َﻤ َﻼﺋِ َﻜﺔُ َوأُوﻟُﻮ ْاﻟ ِﻌ ْﻠ ِﻢ ﻗَﺎﺋِ ًﻤﺎ ِﺑ ْﺎﻟ ِﻘﺴAllah, adaleti ayakta tutarak (kanıtlarıyla) şu
ْﻂ
hususu açıklamıştır ki, kendisinden başka ilâh yoktur. Melekler ve ilim sa-
hipleri de bunu onaylamışlardır.” ayetindeki13 “ ”ﻗَﺎﺋِ ًﻤﺎlafzının mansûb
oluşunun nedeni olarak Zemahşerî, Beydâvî ve Ebû Hayyân el-
Endelüsî (ö. 745/1344) beş irab yönünden, Râzî ise üç irab yönünden söz
6
İbn Kemâl Bâşâ, el-İmâm Şemsüddîn Ahmed b. Süleyman, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 1.
bs (İstanbul: Mektebetu’l-İrşâd, 2018), 1:93; Habbûş, “en-Nahvu fî Tefsîri İbn Kemâl
Bâşâ”, 1:92. Nitekim İbn Hişâm da meşhur eseri Muğni’l-Lebîb’de beyâniyye için olan
“ ”ﻣِ ْﻦden önce ekseriyetle “ ” َﻣﺎveya “ ” َﻣ ْﮭ َﻤﺎedatlarından birisinin cümle başında bulun-
masını bu türün bir alameti olarak zikretmiştir. [Bk. Ebû Muhammed Cemâlüddîn Ab-
dullah b. Yûsuf b. Ahmed b. Abdillâh b. Hişâm el-Ensârî el-Mısrî İbn Hişâm, Muğni’l-
Lebîb an Kutubi’l-E‘ârib (Kuveyt: et-Türasu’l-arabi, 2000), 4/140.] Bu bilgi İbn Ke-
mal'in görüşünü destekler niteliktedir. Zira yukarıdaki ayetin başında bu edatlardan
herhangi biri görülmemektedir.
7
Ebu’l-Kâsım Mahmud b. Amr ez-Zemahşerî, el-Keşşâf an hakâikı ğavâmidı’t-tenzîl, 3.
bs (Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî, 1407), 1:94.
8
Nâsırüddîn Ebû Saîd (Ebû Muhammed) Abdullah b. Ömer b. Muhammed el-Beydâvî,
Envâru’t-tenzîl ve esrâru’t-te’vîl (Beyrut: Dâru ihyâi’t-türâs el-Arabi-Müessesetü’t-
târihi’l-Arabî, 1998), 1/55; Ebû’l-Berekât Abdullah b. Ahmed en-Nesefî, Medâriku’t-
tenzîl ve hakâiku’t-te’vîl, 1. bs (Beyrut: Dâru’l-Kelimi’t-Tayyib, 1998), 1/63.
9
el-Hacc 22/55.
10
Zemahşerî, el-Keşşâf an hakâikı ğavâmidı’t-tenzîl, 3:166; Fahrüddîn Ebû Abdullah
Muhammed b. Amr er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, 3. bs (Beyrut: Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-
Arabî, 1420), 23/242; Beydâvî, 4/76.
11
Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Kurtubî, el-Câmi‘ li ahkâmi’l-Kur’ân, 2. bs
(Kâhire: Dâru’l-Kutubi’l-Mısriyye, 1964), 12/87; Nesefî, 2/449.
12
İbn Kemâl Bâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 7:142.
13
Âli İmrân 3/18.
60 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
etmiş ve her birine de cevaz vermişken14, İbn Kemal sadece bir irab yönü-
nün murada daha uygun olduğunu vurgulamış, diğer irab yönlerinden ise
yalnızca bir tanesine tenkit etmek maksadıyla değinmiştir. Ayrıca aynı
lafzın merfû olarak okunduğu bir kıraat vechini de meçhul sigayla aktar-
mıştır.15
Çeşitli görüş veya irab vecihlerinden birini tercih etmenin zor olduğu
problematik hallerde ise, İbn Kemal'in tercihi okuyuculara bırakmak üzere
bu görüş ve vecihlerin tamamını zikrettiği de gözden kaçmamaktadır.16
Örneğin; َ ا َ ﱠﻻ ﺗ َ ْﻌﺒُﺪُوا ا ﱠِﻻ ﱣayetindeki17 îrab vecihlerinin hepsine yer vermesi18,
َ“ ا ﱠِن َرﺣْ َﻤﺔَ ﱣ ِ ﻗَﺮﯾﺐٌ ِﻣﻦَ ْاﻟ ُﻤﺤْ ﺴِﻨﯿﻦKuşkusuz ki iyilik edenlere Allah’ın rahmeti
pek yakındır.” ayetinde19, genel geçer Arap dili gramer kuralına göre mü-
ennes olması gereken ٌ( ﻗَﺮﯾﺐyakındır) kelimesinin müzekker gelişinin ne-
denselliğiyle ilgili sekiz görüş zikredip sadece birini tenkit etmesi20, yine
ِ (“ اﻟﱠﺬِﯾﻦَ ﯾَ ْﺨﺸ َْﻮنَ َرﺑﱠ ُﮭ ْﻢ ﺑِ ْﺎﻟﻐَ ْﯿO takvâ sahipleri ki) onlar, görmedikleri halde
ﺐ
Rablerine içten saygı gösterirler.” ayetindeki21 “ َ( ”اﻟﱠﺬِﯾﻦki onlar) lafzıyla
ilgili merfû, mansûb ve mecrûr şeklindeki üç irab veçhini hiçbir yorum
katmaksızın nakletmesi22 bu tespiti doğrulamaktadır.
İbn Kemal'in mevzubahis usulüne ilişkin misaller bunlarla sınırlı ol-
mamakla birlikte23 bildirinin kapsamı gereği bu kadarıyla yetinmek yerin-
de olacaktır.
14
Bk. Zemahşerî, el-Keşşâf an hakâikı ğavâmidı’t-tenzîl, 1:343-345; Beydâvî, 2/9; Ebû
Hayyân Muhammed b. Yusuf el-Endelüsî, el-Bahru’l-muhît (Beyrut: Dâru’l-Fikr,
1420), 3/61; Râzî, 7/169-170.
15
Bk. İbn Kemâl Bâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 2:260.
16
Arpa, 36.
17
el-Hûd 11/2.
18
Bk. İbn Kemâl Bâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 5:118; Arpa, 36.
19
el-A‘râf 7/56.
20
Bk. İbn Kemâl Bâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 4:70.
21
el-Enbiyâ 21/49.
22
Bk. İbn Kemâl Bâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 7:44.
23
Bk. İbn Kemâl Bâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 1:179 ve 265, 4/58 ve 5/262; Habbûş,
“en-Nahvu fî Tefsîri İbn Kemâl Bâşâ”, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 1:92-93.
İbn Kemalʼin Tefsirindeki Nahiv Usulü ve Bazı Nahvî ve Luğavî Değerlendirmeleri ~ 61
tır. Sözgelimi, genel geçer nahiv kaidesine göre ğayri âkil cemilere dair sı-
fat, zamir, ism-i işâret ve ism-i mevsûl gibi cümle içi öğeler müfret ve
müennes gelmesi gerekirken, “ ﻓَ َﻼ ﺗ َْﻈ ِﻠ ُﻤﻮا ﻓِﯿ ِﮭ ﱠﻦO halde bu aylarda (yasakları
çiğneyerek kendinize) zulmetmeyin.” ibaresinin yer aldığı ayetteki24 ٌأ َ ْرﺑَﻌَﺔ
( ُﺣ ُﺮ ٌمdört haram ay)a dönen ھﻦ ( ﱠonlar) zamiri cemi müennes gelmiştir. İbn
Kemal’e göre; َﺣ َﺮامkelimesinin çoğulu olan ve kesret (çokluk) bildiren
cemi teksir kalıbında gelmiş olan ُﺣ ُﺮمcemi kalıbı, ayette kıllet (azlık) bil-
dirmek için geldiği için onu temsil eden zamir de cemi müennes olmuş-
tur.25 Zira Araplar; ﺴ َﺮت ُ ( اﻟ ُﺠﺬُوkütükler kırıldı) der ki, ُ( اﻟ ُﺠﺬُوعkütükler)
َ ع ا ْﻧ َﻜ
kelimesi çokluk bildiren cemidir. Yine َﺴ ْﺮن ُ ْاﻷَﺟْ ﺬَاder ki, ع
َ ع ا ْﻧ َﻜ ُ ( ْاﻷَﺟْ ﺬَاbirkaç
26
kütük) kelimesi de azlık bildiren cemidir. İbrahim sûresi 35 ve 36. ayet-
lerde kıllet vezninde gelmiş olan “َﺎم ْ َ ”اﻷ
َ ﺻﻨ ْ kelimesine dönen zamirlerin
27
cemi müennes gelmiş olması , İbn Kemal’in bu argümanını takviye et-
mektedir.
Arap dilinde أ ْﻓﻌَ ُﻞtafdîl (üstünlük) kalıbı, iki unsur yâda küme arasında
mukayese bildirmek için geldiğinde ve ِﻣ ْﻦharf-u ceriyle birlikte kullanıl-
dığında müfret-müzekker gelmek zorundadır. Mukayese edilen tarafların
müzekker-müennes veya müfret-müsenna-cemi olması, bu kurala etki et-
memektedir.28 İbn Kemal, söz konusu kurala Yusuf suresindeki ِإ ْذ ﻗَﺎﻟُﻮا
ﻒ َوأ َ ُﺧﻮهُ أ َ َﺣﺐﱡ إِﻟَﻰ أَﺑِﯿﻨَﺎ ِﻣﻨﱠﺎ ُ “ ﻟَﯿُﻮHani (kardeşleri) demişlerdi ki: Yusuf ile kar-
ُ ﺳ
deşi (Bünyamin) babamıza bizden daha sevimlidir.” ayetinin29 tefsirinde
temas etmiştir. Âyet-i kerîmedeki أ َ َﺣﺐﱡlafzı ism-u tafdil olup kendinden
24
et-Tevbe 9/36.
25
Arap dilinde mükesser cemiler (düzensiz çoğullar); kıllet (azlık) ve (kesret) çokluk bil-
diren cemiler olmak üzere ikiye ayrılmış ve her birisi için ayrı ayrı cemi kalıpları tespit
ve tahsis edilmiştir. Kıllet cemi vezinleri olarak; أ َ ْﻓﻌُ ٌﻞ،ٌ أ َ ْﻓ ِﻌﻠَﺔ،ٌ أ ْﻓﻌَﺎلve ٌ ﻓِ ْﻌﻠَﺔtayin edilmiş,
bunların dışındaki vezinlere de kesret cemi vezinleri denmiştir. Yine genel kabule göre
üç ile on arası sayıyı bildiren cemilere kıllet, 10’dan fazlasını bildiren cemilere de kes-
ret cemileri denmiştir. Ancak; kesret cemiler için böyle bir sınırlama getirmeyip “3’ten
sonsuza kadar olan sayıları ifade eder.” diyen dil bilginleri de olmuştur. Ayrıca, her ke-
limenin hem kıllet hem de kesret vezinleri için dilde ayrı ayrı vaz‘ edilmiş cemileri bu-
lunamayacağı için, yerine göre bu cemi kalıplarının dildeki bazı verilerden hareketle
birbirinin yerine kullanımını caiz görenler de olmuştur. Zira, Bakara sûresi 228. ayette
geçen ٍ ﺛ َ َﻼﺛَﺔَ ﻗُ ُﺮوءibaresi bu görüşü kanıtlayan verilerden biridir. [Bk. Ebu’l-Kâsım
Mahmud b. Amr ez-Zemahşerî, el-Mufassal fî san‘at’il-i‘râb, 1. bs (Beyrut:
Mektebetu’l-Hilâl, 1993), 235 ve 296; Şemsüddîn Muhammed Fâridî, Şerhu’l-İmâmi’l-
Fâridî alâ Elfiyyeti İbn Mâlik, 1. bs (Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 2018), 4:201.].
Bu durumda son iki görüşe göre, İbn Kemal’in verdiği bu bilgi gayet isabetli görün-
mektedir.
26
İbn Kemâl Bâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 4:359; Ayrıca bk. Kurtubî, 2:406; Habbûş,
“en-Nahvu fî Tefsîri İbn Kemâl Bâşâ”, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 1:95.
27
Soner Gündüzöz, Kur’an’ın Eşsiz Dili (Kur’an’da Gramer Yanlışı İddialarına Cevap),
1. bs (Samsun: Etüt Yayınları, 2011), 62.
28
Ebû Muhammed Abdullah Cemâlüddîn İbn Hişâm, Şerhu Katri’n-nedâ ve belli’s-sadâ
(Kahire: 1383), 281.
29
Yûsuf, 12/7.
62 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
30
İbn Kemâl Bâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 5/246; Ayrıca bk. İbn Kemâl Bâşâ, el-İmâm
Şemsüddîn Ahmed b. Süleyman, Esrâru’n-nahv, 2. bs (Dımeşk: Dâru’l-Fikr li’t-Tabâati
ve’n-Neşr ve’t-Tevzî‘, 2002), 228; Habbûş, “en-Nahvu fî Tefsîri İbn Kemâl Bâşâ”,
Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 1:89-90. Aynı durum Tevbe suresi 24. ayette de tıpkı buradaki
gibi aynı kelime üzerinden gerçekleşmiştir. Bir farkla ki, burada Hz. Yusuf ve karde-
şinden söz edilmişken Tevbe suresinde birçok kişilerden oluşan gruplardan söz edilmiş-
tir. (Bk. et-Tevbe 9/24.)
31
Ebû Bekr Muhammed b. Sehl İbnu’s-Serrâc, el-Usûl fi’n-nahv (Beyrut: Müessesetu’r-
risâle, 1996), 2:55; Ebü’l-Hasan Muhammed b. Abdullah b. el-Abbas İbnu’l-Verrâk,
ʿİlelu’n-nahv (Riyad: Mektebetu’r-Rüşd, 1999), 377; Zemahşerî, el-Mufassal fî
san‘at’il-i‘râb, 403-404.
32
el-Hasen b. Kâsım el-Murâdî, el-Cene’d-dânî fî hurûfi’l-maânî (Beyrut: Dâru’l-
kütubi’l-ılmiyye, 1992), 159; İbn Hişâm, 4:351-354.
33
İbn Kemâl Bâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 287.
İbn Kemalʼin Tefsirindeki Nahiv Usulü ve Bazı Nahvî ve Luğavî Değerlendirmeleri ~ 63
ayetindeki34 ninifrah fıta ت ذَ ْﯾﻠَ َﮭﺎو َ َ( ﻓeteğini kıvırdı) takdirindeki mu-
ْ ﺸ ﱠﻤ َﺮ
kadder (gizli) bir ibareye atıf fonksiyonunu üstlendiğini, atıf harfinden
sonra gelen ﺳﺎﻗَ ْﯿ َﮭﺎَ َﺖ َﻋ ْﻦ ْ ﺸﻔ
َ ( َﻛbacaklarını açtı) ibaresinin mukadder ibareyi de
içinde barındırdığını ve atıf harfinin bu durumu açıkça ortaya koyduğunu
söylemiştir.35 Esasen ayetin mevcut halindeki matuf ile matufun aleyhin
yerlerinin değişmesinin anlam bakımından imkânsızlığı36 ve ifrah fıta و
yerine tertip (sıralama) bildiren فatıf harfinin denenmesinin anlam bakı-
mından münasip olduğu göz önünde bulundurulduğunda, İbn Kemal’in bu
görüşünün ne kadar isabetli olduğu anlaşılmaktadır. İbn Kemal benzer bir
bakış açısını aynı surenin 15. ayetindeki atıf olgusunda da gündemine ta-
şımıştır.37
Yine َ“ ﻓَﺬَﺑَ ُﺤﻮھَﺎ َو َﻣﺎ ﻛَﺎدُوا ﯾَ ْﻔﻌَﻠُﻮنİneği kestiler. Fakat neredeyse onu kesme-
yeceklerdi.” ayetinin38 tefsirinde İbn Kemal َ( ﻛَﺎدneredeyse) kelimesinin
mukarebe (yaklaşma) fiilli olarak mahiyet ve işlevinden söz ettikten sonra,
tıpkı bu ayette olduğu gibi başına olumsuzlayıcı bir edat gelmesi halinde;
eylemde zorlanma, gecikme ve ağırdan almayla birlikte olumluluk mef-
humu meydana geldiğine veciz bir şekilde vurgu yapmıştır. İbn Kemal
aynı tezahürün Kehf suresi 93. ayette de gerçekleştiğini sözlerine eklemiş-
tir.39 Buna göre o aslında; söz konusu fiilin mahiyet itibariyle olumsuzluk
bildirdiğini, ama başına gelen olumsuzluk edatıyla olumlandığını anlat-
mak istemiştir.
İbn Kemal’in tefsirinde; ﻟَ ْﻮedatının şart edatı olma işlevi dışında Baka-
ra suresinin 170. ayetinde olduğu gibi kınama, tepki ve şaşma bildirebile-
ceği; aralarında merfû zamiri olmayan iki muttasıl zamirin peş peşe gel-
mesi halinde Hûd suresi 28. ayetteki ( أَﻧُ ْﻠ ِﺰ ُﻣ ُﻜ ُﻤﻮھَﺎBiz sizi ona zorlayacak
mıyız?) ifadesinde olduğu gibi yan yana veya أَﻧُ ْﻠ ِﺰ ُﻣ ُﻜ ْﻢ إﯾﱠﺎھَﺎşeklinde ayrık va-
ziyette gelmesinin caiz olduğu; fasıl zamirinin ancak iki marife veya
marifeye yakın iki kelimenin arasına girebileceği ve dolayısıyla Meryem
suresi 40. ayette yer alan ض َ ث ْاﻷ َ ْرُ ( ِإﻧﱠﺎ ﻧَﺤْ ﻦُ ﻧ َِﺮHiç kuşkusuz yeryüzüne biz
ُﻦ
varis olacağız.) ibaresindeki ْ( ﻧَﺤbiz) munfasıl zamirinin kimilerinin de-
diği gibi fasıl zamiri olamayacağı; genel geçer kurala göre muzari fiilin
mazi fiile atfedilmesi caiz olmadığı halde fâtır suresinin 9. ayetinde oldu-
34
en-Neml 27/44.
35
İbn Kemâl Bâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 7:473.
36
Zira وatıf edatı, cem (hükümde ortaklık) bildirdiği zaman, tertibin aksine matuf ile ma-
tufun aleyhin yerleri değişebilmekte ve bu unsurlardan birinin diğerine öncelenmesinin
bir şartı ve önemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu ayette tıpkı Ferrâ’nın altını çizdiği
gibi cem manası imkansızlaştığı için doğrudan tertip anlamı devreye girmiştir.
37
Bk. İbn Kemâl Bâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 7:450. Ayrıca bk. Nejdet Gürkan, “Ke-
mal Paşazâde (873/1469-940/1534)’nin Arap Dili ve Edebiyatına Katkıları ve Bu Dile
Yaklaşımı”, Marife Dini Araştırmalar Dergisi 9, no. 2 (Güz 2009): 142.
38
El-Bakara 2/71.
39
İbn Kemâl Bâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 1:218; Esrâru’n-nahv, 80-81; Gürkan, 152.
64 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
40
Bk. İbn Kemâl Bâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 1:367-368, 4/94, 5/146, 6/368, 8/359;
Habbûş, “en-Nahvu fî Tefsîri İbn Kemâl Bâşâ”, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 1:89-90.
41
el-Enfâl 8/16.
42
İbn Kemâl Bâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 4:244; Mâhir Edîb Habbûş, “el-İnâyetu bi’l-
lugati ve şerhi’l-elfâz”, içinde Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 1. bs, c. 1 (İstanbul:
Mektebetu’l-İrşâd, 2018), 1:94.
43
Ebû Abdirrahman el-Halîl b. Ahmed el-Ferâhîdî, Kitâbu’l-‘ayn (Beyrut: Dâru ve
Mektebetu’l-Hilâl, t.y.), 8/407; Ebûbekir Muhammed b. Hasan İbn Düreyd, Kitâbu
cemherati’l-luga, 1. bs (Beyrut: Dâru’l-‘Ilm li’l-Melâyîn, 1987), 2:1107; Ebû Mansûr
Muhammed b. Ahmed el-Ezherî, Tehzîbu’l-luga, 1. bs (Beyrut: Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-
Arabî, 2001), 8:417.
44
Ebû Hilâl el-Hasen b. Abdillah el-Askerî, Mu‘cemu’l-furûkı’l-lugaviyye, 1. bs (Kum:
Muessesetu’n-Neşri’l-İslâmî, 1412), 396.
İbn Kemalʼin Tefsirindeki Nahiv Usulü ve Bazı Nahvî ve Luğavî Değerlendirmeleri ~ 65
İbn Kemal’in ﺎط ْاﻟ َﺨ ْﯿ ِﻞ َ َ “ َوأ َ ِﻋﺪﱡوا ﻟَ ُﮭ ْﻢ َﻣﺎ ا ْﺳﺘSiz de onlara
ِ َﻄ ْﻌﺘ ُ ْﻢ ِﻣ ْﻦ ﻗُ ﱠﻮةٍ َو ِﻣ ْﻦ ِرﺑ
(düşmanlara) karşı gücünüz yettiğince kuvvet ve (cihâd için) bağlanıp
beslenen atlar hazırlayın.” ayetindeki45 ﺎط ِ َ( ِرﺑbağlanıp beslenen) kavra-
mına getirdiği açılım da dikkat çekicidir. Kendisinin; ﺴ ُﺮ ِﻣﻦَ ْاﻟﻌَ ْﻘ ِﺪ َ ﺷﺪﱞ أ َ ْﯾ
َ “Dü-
46
ğümden daha gevşek bir bağ (eyer)” şeklinde tarif ettiği bu kavram, kla-
sik sözlüklerde ُﺸﺪﱡ ﺑِ ِﮫ ْاﻟ ِﻘ ْﺮﺑَﺔُ َواﻟﺪﱠاﺑﱠﺔ َ ُ “ ﻣﺎﺗKendisiyle su tulumu veya hayvanın
bağlandığı şey (bağ)…” şeklinde47 veya “ ُﻣ َﻼزَ َﻣﺔُ ﺛ َ ْﻐ ِﺮ ْاﻟﻌَﺪ ّ ُِوDüşmanın baskı-
nına uğrama ihtimali olan yerin gözetilmesi (nöbeti)” diye48 tarif edilmiş-
tir. Zemahşerî, bu kelimeyi ( َﺧﯿْﻞat)a hamlettiyse49 de, bu durum bir keli-
menin kendisine izafeti kabilinden sayılacağı için Basra ekolü Arap Dili
bilginlerince caiz sayılmamıştır.50 Dolayısıyla yukarıdaki tanımlar arasın-
daki fark da bariz bir şekilde görülmektedir. İbn Kemal’in tanımına bakıl-
dığında, kendisi sanki kavramı zihin dünyasında hayal etmiş gibidir. Zira;
at, deve veya eşek gibi binek hayvanları konaklama esnasında herhangi
bir yere bağlandığında, bu eylem sımsıkı düğüm atmak şeklinde olmayıp
biraz daha gevşek ve hafifçe gerçekleşmektedir.
Yine İbn Kemal’in ًﺴ ِْﻠ ِﻢ ﻛَﺎﻓﱠﺔ ّ “ ﯾَﺎ أَﯾﱡ َﮭﺎ اﻟﱠﺬِﯾﻦَ آ َ َﻣﻨُﻮا ا ْد ُﺧﻠُﻮا ﻓِﻲ اﻟEy iman edenler,
hepiniz birlikte barış ve güvenliğe (Silmʼe, İslam nizamına) girin!” aye-
tindeki51 ً( ﻛَﺎﻓﱠﺔhep birlikte) kavramına düştüğü şerh de bu kabildendir. Ona
göre; kavram esasen ( َﻣﻨَ َﻊengelledi, alıkoydu) manasındaki َﻒ ﻛ ﱠfiil kökün-
den türemiş olup orijinali “engelleyen, alıkoyan” anlamındadır ve sonun-
daki tâyı marbûta ( )ةda müenneslik tâsını ifade etmektedir. Böylece ayet
aslında ٌ“ ُﻛﻔﱡﻮا ِﺑﺎﺟْ ﺘِ َﻤﺎ ِﻋ ِﮭ ْﻢ َﻋ ْﻦ أ َ ْن ﯾَ ْﺨ ُﺮ َج ِﻣ ْﻨ ُﮭ ْﻢ أ َ َﺣﺪOnlardan herhangi birinin toplu-
luklarından (topluca refleksten) çıkmasına mani olun.” muhtevasını haiz-
dir. Ancak ayette nahiv bakımından hal konumunda olan kelime, anlam
kaymasına uğrayarak ً ( ﺟﻤﯿﻌﺎtopyekun) mefhumunu ifade eder olmuş ve
sonundaki tâyı marbûta ( )ةda, müenneslik için olmaktan çıkıp mübalağa
işlevini üstlenmiştir.52
Aynı şekilde kendisinin, İbrâhim suresi 18. ayetin tefsirindeki اﻹ ْﺷﺘِﺪَاد ِ ve
Hûd suresi 34. ayetin tefsirindeki ﺼﺢ ﱡ
ْ اﻟﻨkelimeleriyle ilgili açıklamaları da
45
el-Enfâl 8/60.
46
İbn Kemâl Bâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 4/290; Habbûş, 1:94.
47
Ebû Nasr İsmâil b. Hammâd Cevherî, es-Sıhâhu tâcu’l-luga ve sıhâhu’l arabiyye
(Kâhire: Dâru’l-Hadîs, 2009), 420.
48
Ezherî, Tehzîbu’l-luga, 13:230; Cevherî, es-Sıhâhu tâcu’l-luga ve sıhâhu’l arabiyye,
420.
49
Zemahşerî, el-Keşşâf an hakâikı ğavâmidı’t-tenzîl, 2:232.
50
Ebû’l-Berekât Kemaleddin Abdurrahman b. Muhammed el-Enbârî, el-İnsâf fî mesâili’l-
hılâf beyne’l-basriyyîn ve’l-kûfiyyîn (Beyrut: Mektebetu’l-asriyye, 2003), 2:356.
51
el-Bakara 2/208.
52
İbn Kemâl Bâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 2/79, 4/360 ve 8/325; Rasâilu İbn Kemal
Bâşâ (İstanbul: Matbaatu İkdâm, 1316), 287; Gürkan, 149.
66 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Değerlendirme ve Sonuç
İbn Kemal Paşa’nın tefsirinde izlediği nahiv yöntemi gözden geçirildi-
ğinde; çözüm gerektiren nahvî bir meseleyle ilgili dilbilimsel kaynaklarda
geçen çeşitli irab vecihleri veya görüşlerden çoğunlukla kendince evlâ
olanını tercih ettiği ve diğerlerini anmadığı görülmüştür. Kanaatimizce
bunun nedeni ilgili meseleyle ilgili okuyucuya net ve doğru bilgiyi özet
bir şekilde iletmek, bu bilginin okuyucunun belleğinde kalıcı olmasını
sağlamak ve okuyucunun zihin karışıklığına neden olacak unsurlarla mu-
hatap olmasını engellemektir. Takdir edilir ki, bir meseleyi birkaç görüş
ve vecihle birlikte gündeme getirmek okuyucunun konuyu iyi öğrenmesini
engelleyeceği gibi bunalımına da yol açacaktır. Bu durum aynı zamanda
İbn Kemal’in görüşler arasından evlâ olanı tercih edebilme yetkinliğini or-
taya koymaktadır. Bununla birlikte kendisi, görüş ve vecihler arasında ter-
cih yapmanın zor olduğu veya aktarılmasında okuyucu için fayda mülaha-
za ettiği ve her bir görüşün doğruluğunun ihtimal dahilinde olduğu mese-
leleri aynen aktarmış, tercihi okuyucuya bırakmış ve gerektiği yerde de
bunlardan bazılarını tenkit etmiştir.
İbn Kemal’in bazı ayetlerin tefsirinde nahiv kaynaklarında nadiren yer
verilen kimi nahvî meselelere yer verip gerektiğinde görüş belirtmesi ise,
onun nahiv ilmine olan hâkimiyetini ve dilbilimsel bakış açısına gösterdi-
ği özeni gözler önüne sermektedir. Yine İbn Kemal’in; bazı ayetlerde ge-
çen kavramlara ayetlerin içeriğiyle de bağdaşacak şekilde şerh düşmesi,
onun bilimsel araştırma ve beyanda kavramların yerinin ne kadar önemli
olduğunu muhataba ihsas ettiğini ve kavramları rastgele kullanmamaktaki
titizliğini ispatladığı gibi sözlükbilimdeki duyarlılığını da ortaya koymak-
tadır.
Kaynakça
Arpa, Enver. “İbn Kemal Paşa ve nehcuhû fi’t-tefsîr”. el-Mecelletu’l İlmiyyetu’l-
Muhakkemetu li- Riaseti’ş-Şu‘uni’d-Diniyyeti’t-Turkiyye 2 (2020): 14-45.
Askerî, Ebû Hilâl el-Hasen b. Abdillah. Mu‘cemu’l-furûkı’l-lugaviyye. 1. bs.
Kum: Muessesetu’n-Neşri’l-İslâmî, 1412.
Bahçeci, Rabia Hacer. “İbn Kemal Tefsirinin el-Keşşâf Geleneğindeki Yeri: Dil
ve Belâgat İlimleri Çerçevesinde Mukayeseli Bir İnceleme”. Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019.
53
Bk. İbn Kemâl Bâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ, 5/150 ve 440; Habbûş, 1:95.
İbn Kemalʼin Tefsirindeki Nahiv Usulü ve Bazı Nahvî ve Luğavî Değerlendirmeleri ~ 67
Selman YEŞİL
Dr. Öğretim Üyesi Siirt Üniversitesi
Yabancı Diller Yüksek Okulu
Arapça Mütercim Tercümanlık Bölümü
syesil4@hotmail.com
ORCID: 0000-0002-5885-0302
Öz
İslam dini, yeni bir toplumun inşası için insanlığa rehber olacak bir ki-
tap sunmuştur. Bu kitap hitap ettiği ilk toplumun dili olması hasebiyle
Arapça indirilmiştir. Toplumun inşasında ve gelecek nesillere sağlam şe-
kilde ulaştırılmasından Kur’ân’ın hem biçim hem de muhteva olarak ko-
runması önem arz eder. Bu nedenle İslam alimleri, Kur’ân’ın gerek içerik
gerekse de sözlü boyutunun korunması bağlamında Arapçanın Kur’ân’ın
indiği dönemdeki fasih halinin korunması için gramer kuralları sistematize
edilmiş, buna aykırı kullanımlar da nahoş karşılanarak kınanmıştır.
Arap edebiyatında klasik dönem Arap şiiri ve Kur’ân’a dayanan fasih
Arapça ışığında geliştirilen dil kurallarına ve genel kullanıma aykırı kul-
lanımlar genel olarak lahn ve galat olarak adlandırılmış, bu hatalı kulla-
nımlara düşenler de avâm olarak nitelendirilmiştir. Galat kullanımların
yaygınlaşmasını önlemek için Arap dilciler tarafından önemli eserler ve-
rilmiş, ilerleyen süreçte örneklerine günümüzde de rastlanan köklü bir li-
teratür oluşmuştur. Bu alanda kaleme alınan ve günümüzde bilinen alan-
daki ilk eser, ilk dönem dilcilerden olan el-Kisâî’nin (ö. 189/805) Mâ
Telhanu fîhi’l-âmme adlı eseridir.
İslam dünyasında çeşitli alanlarda ortaya koyduğu eserlerle rüştünü is-
patlayan ve çok yönlü bir bilge olan Kemalpaşazâde de bu alana kayıtsız
kalmamış, gerek kendi döneminde gerek eserlerde gerekse de alimlerin
sohbetlerinde karşılaştığı fasih Arapçaya ve Arapçanın genel karakteristik
kurallarına aykırı kullanımları derleyip gerekli düzeltmeleri yaptığı bir
eser kaleme almıştır. Kemalpaşazâde’nin bu eseri hem yazarının Arap ol-
maması hem de Arap olmayan bir toplumda Arapça dilinde yapılan hata-
ların örneklerini barındırması yönüyle türünün özgün ve önemli bir örne-
ğini teşkil etmektedir. Bu nedenle de galatât literatürüne katkısı ve konu-
mu, çalışmamızın ana mihveri olarak seçilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Arap dili ve belagatı, Lahn, Galatât, Kemalpaşa-
zâde, et-Tenbîh ‘alâ galati’l-câhili ve’n-nebîh.
70 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
2.2. Kaynakları
Kemalpaşazâde hatalı kullanımları tashih etmek amacıyla kaleme aldı-
ğı eserinde öne sürdüğü iddialarının doğruluğunu ispat etmek için farklı
kaynaklar kullanmıştır. Bu kaynakların başında doğal olarak Arap dilinde
kaleme alınmış sözlüklerdir. Yararlandığı başlıca sözlüklere şu eserleri
örnek vermek mümkündür:
1) Halil b. Ahmed b. Amr b. Temîm el-Ferâhidî (ö. 175/791) Kitâbu’l-
’Ayn ()اﻟﻌﯿﻦ ﻛﺘﺎب
2) Ebû Mansûr Muhammed b. Ahmed el-Ezherî (ö. 370/ 980)
Tehzîbu’l-Lüğa ()اﻟﻠﻐﺔ ﺗـﮭﺬﯾﺐ
3) Ebu’l-Kâsım es-Sâhib İsmâîl b. ‘Abbâd b. Veziran b. el-’Abbâs (ö.
385/995) el-Muhît fi’l-Luğa ()اﻟﻠﻐﺔ ﻓﻲ اﻟﻤﺤﯿﻂ
4) İsmail b. Ahmed el-Cevherî (ö. 393/1001) Tâcu’l-Luğa ve Sıhâhu’l-
’Arabiyye ()اﻟﻌﺮﺑﯿﺔ وﺻﺤﺎح اﻟﻠﻐﺔ ﺗﺎج
5) Ebu’l-Fadl Cemalu’d-din Muhammed b. el-’İzz b. el-Mukerrem el-
Ensârî İbn Manzûr (ö. 711/1311) Lisânu’l-’Arab ()اﻟﻌﺮب ﻟﺴﺎن
6) Muhammed b. Ya’kûb el-Fîrûzâbâdi (ö. 816/1413) el-Kâmûsu’l-
Muhît ()اﻟﻤﺤﯿﻂ اﻟﻘﺎﻣﻮس
7) Muhammed b. Muhammed el-Huseyn ez-Zebîdî (ö. 1205/1790)
Tâcu’l-’Arûs ()اﻟﻌﺮوس ﺗﺎج
8) Mahmûd b. ‘Umer ez-Zemahşerî (ö. 538/1143) Esâsu’l-Belâğa
()اﻟﺒﻼﻏﺔ أﺳﺎس
Kemalpaşazâde eserinde kullandığı ikincil önemli kaynak olarak ör-
neklendirmede ve iddialarını temellendirmede kullandığı Arap şiiri gö-
rülmektedir. Şiirlerini kullandığı (Kemalpaşazâde, 1980, 588) el-Buhtürî
(ö. 284/897) ve Malik b. Esmâ b. Hârice el-Fezârî, (Kemalpaşazâde, 1980:
556) gibi şairlere bakıldığında seçtiği örneklerin erken dönem şairleri ol-
duğu görülür. Bu da onun şiirlerde her dönemin şiirlerinin şahit olamaya-
cağı düşüncesinde olduğunu göstermektedir. Nadir olarak kullandığı ayet-
lerin tefsirinde müfessirlerin eserlerine de başvurmuştur. İsmini vererek
kendisinden nakilde bulunduğu (Kemalpaşazâde, 1980: 569, 572) tefsirci-
lerin başında ez-Zemahşerî (ö. 538/1144) gelmektedir.
Kemalpaşazâde’nin Galatât Olgusuna Yaklaşımı ~ 73
2.3. Metodu
Kemalpaşazâde eserinin mukaddimesinde hem takip ettiği metoda hem
de eseri kaleme alma nedenine detaylıca yer vermiştir. Bu esnada da gele-
neksel mukaddime özelliklerini eserinin mukaddimesinde de göstermiş
veciz ve belagat dolu ifadelerin yanı sıra beraatü’l-istihlal, müşakele ve
kafiyeye riayet gibi belagat sanatını da kullanmıştır. Mukaddimede özetle
şunları söylemiştir (Kemalpaşazâde, 1980: 554-557):
Bilinmelidir ki ilim yolunda yapılması gereken ilk şey, dilin düzeltilmesi
ve hatalardan arındırılması için olağanüstü caba harcanmasıdır. Zira an-
lamları sözlerden ediniriz. Bu sadece belli bir ilim dalı için değil aksine
tüm bilim dalları için zorunludur. Maalesef günümüzde arkadaşlarımız
arasında ifade bozuklukları yaygınlaşmıştır. Bu da ya önemsiz görmekten
ya da alışkanlıklardan vazgeçmemekten veya bilgisizlikten kaynaklan-
maktadır.
Eğer dostlarıma olan şefkatim olmasaydı bu hataları dile getirmez ve ko-
nu hakkında eser yazmazdım ve zayıf düşünce sahipleriyle uğraşmazdım.
Zira biz insafın olmadığı, bilginin değer görmediği cehaletin ise kıymete
bindiği bir dönemdeyiz. Ancak İslam dininin temel aracı olan Arapçada
hataların arttığını gördüm. Ayrıca hata yapanların bunu önemsemedikle-
rini hatta bazılarının “meşhur hata doğrudan daha fasihtir” diyerek hatala-
rı önemsiz gördüklerine şahit oldum. Oysaki el-İklîd adlı eserin sahibi ne
de güzel demiş: Eğer biz yaygın kullanımı fasih olmak için yeterli gör-
seydik o zaman avamın tüm kullanımlarını koşulsuz kabul etmeliydik.
Son olarak hatadan yüz çevirmediklerini görünce artık onları kınama hak-
kım olduğuna inandım ve kolları sıvayarak eseri kaleme aldım. Bunu ya-
parken de mübtediler için öğretme, işin uzmanı kişilere ise hatırlatma ba-
bından olabildiğince tüm hatalı kullanımlara dikkat çekmek istedim. Zira
bazı hatalar apaçık olsa da bazı kişiler için gizli olabilmektedir. Toplamda
yüzü aşkın örnek ortaya çıktı. Bazıları havâs gruba ait olan bazıları ise
avama ait olan hatalardır. Bu kelimeleri de ilk ve ikinci harfin alfabetik sı-
rasını gözeterek dizdim. Zira eğer üçüncü harfi de dikkate alsaydım başlık
sayıları fazlalaşacaktı. Ortaya çıkan bu eserime de “et-Tenbîh ‘alâ
galati’l-câhili ve’n-nebîh” adını verdim.
Kemalpaşazâde galat olgusunun kapsamını geniş tutmuş ve kendi içe-
risinde de üç gruba ayırmıştır: Birinci kısım dilcilerin bazıları tarafından
caiz görülen kullanımlardır. İkinci kısım ise dilciler tarafından caiz gö-
rülmemekle beraber yazarlar arasında yaygınlık kazanmış kullanımlardır.
Üçüncü kısım ise ne dilciler tarafından caiz görülen ne de aydınlar arasın-
da kullanılan kullanımlardır. Kemalpaşazâde her ne kadar ilk iki kısım
için de galat olgusunu kullanmış olsa da bu kullanımları istisnai bir durum
olarak görüp kullanan yazarları yadırgamaz. Ancak üçüncü kısımdaki kul-
lanımları kesinlikle onaylamamakta ve bu tür kullanımları şiddetle kına-
maktadır.
74 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Kabul edilmeyen kullanımları ele aldığı kısımda ilk örnek olarak اﻹﺑﺎء
kelimesini zikretmiştir. Bu kelimenin hatalı kullanılmasını da hemzeden
sonra ya harfinin eklenmesi suretiyle اﻹﯾﺒﺎءolarak kullanılmasını göster-
miştir. Yazar bu hatanın kaynağını da şu ifadeyle belirtir: Sanki onlar اﻹﺑﺎء
kelimesinin إﻓﻌﺎلkalıbından olduğunu düşünmüşler. Hâlbuki öyle değildir.
Ardından müellif hatalı kullanımda bulunan kullanıcılara dönük uyarı-
yı ve doğru kullanımı açıklayıcı mahiyetteki şiir dizeleriyle şöyle uyarır:
وأﻣﺎ ﻣﻦ ﻟﮫ ﻋﻘﻞ ﺳﻠﯿﻢ أﺑﻰ ﯾﺄﺑﻰ إﺑﺎ ًء ﻓﮭﻮ/ أﺧﻮ اﻟﺠﮭﻞ اﻟﻤﻮﻗﺮ ﻻ ﯾﺒﺎﻟﻲ أﯾﻨﻄﻖ ﺑﺎﻟﺨﻄﺄ أم ﺑﺎﻟﺼﻮاب
آﺑﻲ
Hatalı veya doğru kelime kullandığını sadece cahiller önemsemez.
Ancak akl-ı selim sahipleri kesinlikle yanlış kullanımları reddederler.
Bu şiirde görüldüğü üzere yazar hatalı kullanımın doğru şeklini verir-
ken çok latif dokundurmalar ve kinayeli ifadeler kullanmış ve yanlış kul-
lanan kişileri yermiştir (Kemalpaşazâde, 1980: 562).
Yazar, eleştirilerini edebî üslup içerisinde ince dokundurmalarla zen-
ginleştirmiş, şairliğini eserinde göstermiştir. Hatalı kullanımları ifade et-
mek için lahn, galat, hata, vehm, tahrîf, sakatât ve muhtara’ât (uydur-
ma/icat) gibi kavramları kullanmıştır. Bu kavramların karşıtı olarak ise
sahih, savâb kavramları kulanılmıştır. Hatalı kullanımda bulunan kullanı-
cıları ise ‘avâm, lâhinûn, câffûn, en-nâs gibi ifadelerle nitelemiştir. Ancak
bazen çok ağır ve hatta kendisine aidiyeti konusunda şüphe uyandıran bazı
َ ُﻣkelimesinin ﺴ ْﯿﻠَ َﻤﺔ
ifadeler bulunmaktadır. Özellikle ﺴ ْﯿ ِﻠ َﻤﺔ َ ُﻣşeklinde
okunmasının hata olduğunu söylediği yerde kullandığı (Kemalpaşazâde,
1980: 583) şu ifade hayret vericidir:
ھﻮ ﺑﻜﺴﺮ اﻟﻼم ﺗﺼﻐﯿﺮ َﻣ ْﺴﻠَ َﻤﺔ واﺳﻢ ﻟﻠﻜﺬاب اﻟﻤﺸﮭﻮر ﻓﻤﻦ ﯾﻘﻮﻟﮭﺎ ﺑﻔﺘﺢ اﻟﻼم.ﺴ ْﯿ ِﻠﻤﺔ
َ وﻣﻨﮭﺎ ﻟﻔﻆ ﻣ
.وﯾﺪﻋﻲ اﻟﺼﺤﺔ أﻛﺬب ﻣﻨﮫ
Müseylime lafzı da hatalı örneklerdendir. Bu kelime lamın esresi ile oku-
nur. Mesleme kelimesinin tasğîridir. Aynı zamanda meşhur yalancının
adıdır. Her kim bu kelimeyi lam harfinin fethası ile Müseyleme şeklinde
okur ve bunun doğruluğunu iddia ederse ondan daha yalancıdır.
3. Lahnın Tanımı
Lahn kelimesi sözlükte ‘lehçe, üslup, imalı/şifreli konuşma, zekâ,
nağme, sesi değişik tonlarda çıkarma, sözlerde hatalı kullanım᾽ gibi farklı
anlamlarda kullanılmıştır (İbn Manzûr, 2002: 11/380; İbn Sîde, 1996:
1/216). Bu kelime ʻisabet etmek, süslü ve tatlı söz söylemekʼ anlamında da
kullanılmıştır (el-Enbârî, 1987: 238). Bu açıdan bakıldığında bu kelimeyi
ezdâd (karşıt anlamlarda kullanılabilen) kelimelerden saymak mümkün-
dür.
Lahnın terim olarak farklı tanımları yapılmıştır. Bunun sebebi ise ta-
nımı yapan her âlimin lahn kavramına kendi alanı açısından yaklaşması-
dır. Mesela hadis âlimleri lahnı; ‘Bir hadisi, dilbilgisi kurallarına aykırı
Kemalpaşazâde’nin Galatât Olgusuna Yaklaşımı ~ 75
5. Lahnın Çeşitleri
1) Vezin Değişimi
Arapça, vezin özelliği ağır basan bir dildir. Belli kalıpları ve her kalı-
bın ifade ettiği anlamlar vardır. Arapçada kelimelerin vezninin değiştiril-
mesi veya bir kelimenin ifade ettiği anlamın dışında kullanılması yapılan
yaygın hata türlerinden biridir. (َ‘ )ﻧَ ِﻔﺪTükenmek, bitmek᾽ anlamında olan
bu kelimenin orta harfinin esre ile okunması gerekirken bazıları (َ )ﻧَﻔَﺪşek-
linde fetha ile okunması bu tür hatalara bir örnek olarak görülebilir.
2) Harf Değişimi
Harf değişimi hatalarının değişik türleri bulunmaktadır. Bu değişimler
kelimelerden bir harfin atılması veya farklı bir harf ile değiştirilmesi şek-
linde olabildiği gibi kelimelere harf eklenmesi şeklinde de olabilmektedir.
Bu tür değişimler genelde kullanıcıların telaffuzda kolay olanı tercih et-
meleri nedeniyle birbirine mahreç açısından yakın olan kelimelerde gö-
rülmektedir. Örneğin “Çekirdeksiz üzüm” anlamına gelen ( ) ِﻗ ْﺸ ِﻤﺶkelime-
sinin fasîh şekli (’) ِﻛ ْﺸ ِﻤﺶtir. Kâf ve kef harflerinin mahrecinin yakın olma-
sından kelime tahrîf edilerek hatalı okunmuştur.
3) Gramer Hataları
Arap dilinde yapılan yaygın hatalardan biri de gramer hatalarıdır. Bu-
nun sebebi de Arap olmayan milletlerin Arapçaya ilgi duyması ve bu dili
kullanmaya başlamasıdır. Bu tür hatalar, Arap dil gramerine vakıf olma-
maktan kaynaklanmıştır. (ﺸ ْﻲ ُء َ ) َﺣﺴُﻦَ اﻟBu cümlede sülâsî ve lâzım olan fiil,
Kemalpaşazâde’nin Galatât Olgusuna Yaklaşımı ~ 77
Sonuç
“et-Tenbîh ‘alâ galati’l-câhili ve’n-nebîh” adlı eseri bağlamında
Kemalpaşazâde’nin galatât olgusuna yaklaşımını irdelediğimiz bu çalış-
mada elde edilen sonuçları şöyle sıralamak mümkündür:
İslam dünyasında dilin korunmasına yönelik çalışmalar Kur’ân odaklı
başlamış ardından da Arapça dili hedefiyle kapsamı genişlemiştir. İslam
dünyasında lahn alanındaki çalışmalar kapsam ve derinlikleri göz önüne
alındığında insanlık tarihinde ilk olarak nitelendirilebilir.
İslam dünyasında yapılan lahn çalışmaları yöntem ve içerik açısından
çeşitlilik arz eder. Zira dilin korunması için geliştirilen ve kabul gören kıs-
taslar farklılık göstermektedir. Hatta dilin canlılığı gerçekliği karşısında
dilin korunması olgusu dahi tartışılmıştır. Kimi dilciler dilin tarihsel deği-
şimine karşı durulamayacağı ve iletişim misyonunu yüklenen dilin bu
misyonunu ifa ettiği sürece kabul görmesi gerektiğini öne sürerken kimi
dilciler de özellikle dini metinlere sahip olan toplumların geçmişle bağla-
rının kopmaması adına dilin orijinalliğinin korunması gerektiği kanaatin-
dedirler. Bu nedenle de alandaki çalışmaları hem içerik hem de yöntem
açısından tasnif etmek mümkündür. Bu bağlamda bakıldığında yöntem
açısından dilin korunması ve orijinalinin muhafazası için ilkeler belirleyen
ve bu ilkelerin dışına çıkan tüm kullanımları hata olarak telakki eden
müteşeddid ve dilin canlılığı gerçeğine binaen olabildiğince kullanımları
hata olarak nitelemekten uzak duran mütesahil olmak üzere iki ana gruba
ayırmak mümkündür.
Bu kapsamda konunun odak noktası olan Kemalpaşazâde’nin eserinde
örnek olarak kullandığı ifadeleri ve bu ifadelerin hatalı oluşlarına dair öne
Kemalpaşazâde’nin Galatât Olgusuna Yaklaşımı ~ 83
Kaynakça
Âmidî, Ebu᾽l-Kâsım el-Hasen b. Bişr. el-Muʼtelif veʼl-muhtelif fî esmâiʼş-şuʻarâ.
thk., Grenko, Beyrut: Dâru’l-cîl, 1991.
Aydınlı, Abdullah. Hadis Istılahları Sözlüğü. İstanbul: Marmara Üniversitesi İla-
hiyat Fakültesi Yayınları, 2009.
Çetin, Nihad M. “Arap” (Yazı), Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. İstan-
bul: TDV Yayınları, 1991.
Ebû ‘Usmân ‘Amr b. Bahr b. Mahbûb el-Kinânî el-Leysî el-Câhiz. el-Beyân veʼt-
tebyîn. IVCilt. thk., ʻAbdusselam Muhammed Hârûn, Beyrut: Dâru’l-cîl, ty.
Ebu’l-Hasen ‘Alî b. Huseyn el-İsbehânî el-Bâkûlî. Mâ telhanu fîhi’l-’âmme fi’t-
tenzîl. Muhammed Ahmed ed-Dâllî, thk., (Dımeşk: Mecelletu Mecmeʻi’l-
lugati’l-ʻArabiyye, ty.
el-Bustî, Ebû Suleymân Hamd Ahmed b. Muhammed b. İbrâhîm b. Hattâb el-
Hattâbî. İslâhu galati’l-muhaddisîn. thk. Hâtim Sâlih Dâmin, Beyrut:
Muessesetu’r-risâle, 1985.
el-Enbârî, Ebû Bekr Muhammed b. Kâsım b. Muhammed b. Beşşâr b. Hasen.
Kitâbu’l-ezdâd. thk. Muhammed Ebu’l-Fadl İbrâhîm, Beyrut: el-Mektebetuʼl-
’asriyye, 1987.
el-Hûlî, Hâlid ʻAbdurrahmân. el-Ahtâu’l-lugaviyye eş-şâiʻa fi’s-sihâfeti’l-
ʻArabiyye. Kahire: ed-Dâru’z-zehebî, ty.
el-Kisâî, Ebu’l-Hasen ‘Alî b. Hamza b. ‘Abdillâh el-Kûfî. Mâ telhanu fîhi’l-
’âmme. thk., Ramazân ʻAbduttevvâb, Kahire: Mektebetuʼl-hancî, 1982.
et-Tehânevî, Muhammed ‘Alî b. ‘Alî. Keşşâfu istilâhâti’l-funûn. Beyrut: Dâru’l-
kutubi’l-ʻilmiyye, 1998.
ez-Zubeydî, Ebû Bekr Muhammed b. el-Hasen b. ʻAbdillâh b. Mezhic. Lahnu’l-
’avâm, thk., Ramazan ʻAbduttevvâb, Kahire: Mektebetu’l-hancî, 2000.
İbn Haldûn, ʻAbdurrahmân b. Muhammed. Mukaddimetu İbn Haldûn. II Cilt. thk.
ʻAbdullâh Muhammed ed-Dervîş, Dımaşk: Daru yaʻrub, 2004.
İbn Sîde, Ebu’l-Hasen ‘Alî b. İsmâîl ed-Darîrî. el-Muhassas. Beyrut: Dâru
ihyâi’t-turâsi’l-’Arabî, 1996.
İbnuʼt-Temîn, Muhammed ʻAbdullâh. el-Lahnuʼl-lugavî ve âsâruhu fi’l-fıkhi
ve’l-luga. Dubâi: Dâiretu’ş-şuûni’l-İslâmiyye, 2012.
İsbehânî, Muhammed b. Cemalettin. et-Tenbîh ‘alâ hudûsi’t-tashîf, Beyrut: Dârû
sâdır, 1992.
Karaarslan, Ünal Nasuhi. “İbnü’s-Sikkît”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklo-
pedisi. İstanbul: TDV Yayınları, 2000.
84 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Süleyman CESUR
Dr. Öğr. Üyesi, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi
suleymancesur@cumhuriyet.edu.tr
ORCİD: 0000-0001-8780-1545
Öz
Bu araştırmada Osmanlı Devleti âlimi ve Şeyhülislamı İbn Kemal’in
Arap Dili alanındaki eseri Risâle fi’l-Cem’ adlı risalesi incelenmiştir. Ha-
yatı ve eserleri hakkında kısa bilgiler verildikten sonra Arap Dili’yle ilgili
fikirlerine değinilmiş, Arapçada cemi konusu incelenmiş, İbn Kemal’e
nispet edilen cemi ile ilgili eser üzerinde durulmuştur. Risalenin incelen-
mesi Süleymaniye Kütüphanesi Fatih ve Esad Efendi bölümlerinde bulu-
nan nüshalar, Mısır Teymuriyye Kütüphanesinde bulunan nüsha, Gazi
Hüsrev Bey Kütüphanesinde bulunan nüshalar ve basılı olan eser üzerin-
den yapılmıştır. İbn Kemal eserine isim vermemiştir. İsimler daha çok
müstensihler tarafından verilmiş olduğundan Risâletü’l-cem’, Risâle fi’l-
cem’, Risâle fî cumû’i’t-teksîr, Fasl fi’l-cumû’i’l-kıyâsiyye isimleriyle
anılmıştır. Ayrıca Müntehabün mine’s-sâmî fi’l-esâmî şeklinde başka biri-
sine nispet edilmiştir. Bu nüshalar Millet Kütüphanesinde bulunan Risâle
fi’l-cümu’ ile karşılaştırılarak risaleler arasındaki benzerlik ve farklılıklar
ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: İbn Kemal, Arap Dili, Nahiv, Cemi Mükesser,
Cemi kıllet, Cemi kesret.
Giriş
Arap dilinde kelime sayı bakımından müfred, tesniye ve cemi olarak
üç kısma ayrılır. Cemilerde kendi içerisinde cemi müzekker sâlim, cemi
müennes sâlim ve cemi teksir olarak üçe ayrılır. Bunlardan cemi müzek-
ker sâlim ve cemi müennes sâlim düzenli çoğul olarak gelmektedir. Cemi
teksir ise düzensiz cemi kalıplarıdır. Bu düzensiz cemiler müfredinin ya-
pısını zahiri veya takdiri olarak değiştirerek yapılır.
Risâle fi’l-cem’ adlı risalede mükesser cemi’nin çeşitleri olan, sınırsız-
lığı veya sonsuzluğu ifade eden cemi teksir ve üç ile on arasında sınırlı bir
çokluğu ifade eden cemi kıllet vezinleri konu edinilmiştir. Konu ayrıntıya
girilmeden açık ve anlaşılır şekilde örneklerle anlatılmıştır. Kelimenin
harflerinin alabileceği harekelere göre cemi kıllet veya cemi kesret vezin-
leri belirtilmiştir.
Bu risale İbn Kemal’in risalelerinin toplandığı Mecmu’u Resâili’l-
’allâme İbn Kemâl Bâşâ adlı çalışmada iki nüshadan yararlanılarak üze-
rinde herhangi bir inceleme yapılmadan sadece tahkik edilerek neşredil-
miştir. Tespitlerimize göre risale ile ilgili bir çalışma yapılmamıştır.
1
İbnu’l-İmâd Ebü’l-Felâh Abdülhay, Şezerâtü’z-zeheb (Beyrut; Dâru İbn Kesir, 1993),
10:335; Şerafettin Turan, “Kemalpaşazâde”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
(Ankara: TDV Yayınları, 2002), 25:238; Nejdet Gürkan, Kemal Paşazâde (873/1469-
940/1534)’in Arap Dili ve Edebiyatına Katkıları ve Bu Dile Yaklaşımı, Marife, Yıl 9,
Sayı 2, Güz 2009:137, erişim: 21 Mart 2022,
https://www.marife.org/marife/article/view/489.
İbn Kemal’e Nispet Edilen Risâle Fi’l-Cem’ Adlı Risalenin İncelenmesi ~ 87
2
Turan, “Kemalpaşazâde”, 25:238.
3
Turan, “Kemalpaşazâde”, 25:238.
4
Turan, “Kemalpaşazâde”, 25:238.
5
Takıyyüddin b. Abdulkâdir et-Temimi ed-Dârî, et-Tabakâtü’s-Seniyyefî Terâcimi’l-
Hanefiyye (Riyad: Dâru’r-Rıfâ’î, 1983), 1:357; Turan, “Kemalpaşazâde”, 25:238.
88 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Risâle fi’l-fevâid
Risâle fî tahkîk lafz ez-zindîk
3- Dilde kullanılan edatlar, hurûfu me’ânî ile ilgili değişik dilsel tah-
kikler ve gramer konuları:
Risâle fi’l-eys ve’l-leys,
Risâle fî tahkîki ma’nâ Kâde
Risâle fî takdîmi’ş-şart ‘ale’l-meşrût,
Risâle fî ta’rifi’l-kelime,
Risâle fi’l-cem’,
Risâle fî nisbeti’l-cem’,
4- Belagat ve kısımları:
Risâle fî taksîmi’l-mecâz ve tahkîki aksâmih,
Risâle fi’l-isti’âre,
Hâşiye ‘ale’t-Telvîh. İbn Kemal eserlerinde Türkçe, Arapça ve
Farsça dillerini kullanmıştır. Rumca gibi birkaç dili de iyi derecede öğ-
renmiştir.6
4. Arapçada Cemi
Arapçada isim ve sıfatların cemi yapılması Arap Dili’nin önemli kural-
larındandır. İfade edilecek şeyin bir isimle ifade edilmesi; daha fazla isim-
le ifade edilmesinden kolay ve kullanışlıdır. Bu sebeple cemi kullanılır,
bununla da sözde i’câz ve ihtisar sağlanır.7
Cemi kelimesi sözlükte bir şeyin bir kısmını diğerine yaklaştırarak bir-
leştirmek demektir.8 Istılah olarak ise, ayrı ve dağınık şeyleri toplamak, la-
fız ve anlamları örtüşmek şartıyla daha fazla olana eklemek anlamlarına
gelir.9
Belagat ilminde ise cemi, birden fazla şeyi bir hükümde toplamak şek-
linde tarif edilmiştir.10 Bu birden fazla şey iki veya daha fazla olabilir.11
6
Reşid Abdurrahman el-Ubeydi, Cuhûdu İbn Kemâl Pâşâ fi’l-Lugati’l-Arabiyye,
Mecelletü Mecma’i’l-Irâkî, C. 38, S. 1, (1 Mart 1987):272, erişim: 20 Mart 2022,
https://archive.alsharekh.org/Articles/65/12524/245729.
7
Muvaffakuddin Ebi’l-Bekâ Yaîş b. Ali b. Yaîş, Şerhu’l-Mufassal li’z-Zeccâcî (Beyrut:
Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2001), 3:218.
8
Ebû Abdurrahman el-Halil b. Ahmed el-Ferâhidî, Kitâbü’l-Ayn, thk. Mehdi el-
Mahzûmî, İbrahim es-Sâmarrâî (Beyrut: Dâru’l-Hilâl, t.y.), 1:238; Ebû Nasr İsmâil b.
Hammâd el-Cevherî, es-Sıhâh, thk. Şihâbuddîn Ebû Amr (Beyrut: Dâru’l-Fikr, 1998),
2:929.
9
Ebü’l- Hasen Ali b. Mü’min b. Muhammed b. Ali İbn Usfûr el-İşbîlî, Şerhu Cümeli’z-
Zeccâcî (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1998), 1:81; İbn Manzûr. Lisânu’l-‘Arab
(Beyrut: Dâru Sâdır, 1882), 7:678.
10
Saduddîn Mesûd b. Ömer et-Teftâzânî, el-Mutavvel, thk. Abdulhamid Hindâvî (Beyrut:
Dâru’l Kütübi’l-İlmiyye, 2008), 656.
11
Fahruddîn er-Râzî, Nihâyetü’l-Îcâz fî Dirâyeti’l-İ’câz, thk. Bekri Şeyh Emin (Beyrut:
Dâru’l-İlmi’l-Melâyîn, 1995), 294.
İbn Kemal’e Nispet Edilen Risâle Fi’l-Cem’ Adlı Risalenin İncelenmesi ~ 89
ğin: ( أَﺑَﺎﺑِﯿ ُﻞEbabil kuşu), ( ﻗَ ْﻮ ٌمMillet), ﻂ ٌ ( َر ْھCemaat), ٌﺎﺣﺐ ِ ﺻ َ – ٌﺻﺤْ ﺐ َ (Ar-
kadaş), ٌ–ر ُﻛﻮﺑَﺔ ُ ٌ( ِر َﻛﺎبSüvari), ٌ–راﻛِﺐ َ ٌﺐ ْ
ﻛ رَ gibi. 18
Sîbeveyhî bu şekilde ge-
19
len isimlerin cemi yapılamayacağını belirtmiştir.
3- İsm-i Cins (Şibh-i cemi): Bir şeye veya o şeyin benzerine vaki ol-
ması için konulmuş isimdir. Örneğin; ( َر ُﺟ ٌﻞAdam), ﺎن ٌ ﺴَ ( اِ ْﻧİnsan), ٌ َﻣ ْﺮأَة
(Kadın) gibi. İsm-i cins de kendi içinde ikiye ayrılır:
a) İsmü’l-cinsi’l-cemi; İsm-i cins ile müfredi ismin sonunda tâ veya
nisbet yâ’sı ile ayrılan isimlere denir. Örneğin: ( ﺑَﻘَ َﺮة ٌ –ﺑَﻘَ ٌﺮİnek), ﺷ َﺠ ٌﺮ َ –
ٌ ﺷ َﺠ َﺮة
َ (Ağaç) gibi.
b) İsmü’l-cinsi’l-ifrâdî; İsm-i cins ile müfredi sonunda tâ veya nisbet
yâ’sı ile ayrılmayan isimlere denir. Örneğin: َﻣﺎ ٌء, ٌ( زَ ﯾْﺖYağ) gibi.20
4- Cemi Teksir:
َ َﻛfiilinin ﺗ َ ْﻔ ِﻌﯿﻞbabından masdarıdır. Sözlükte bir şeyi müba-
Teksir ﺴ َﺮ
lağalı bir şekilde birçok parçaya ayırma anlamındadır.21 Istılah olarak ise
müfred lafızların yapısını zahiren veya takdiren değiştirmek suretiyle ya-
pılan cemidir.22
Cemi Teksirin Yapılış Şekilleri:
a) Kelimenin asıl harflerindeki harekeleri değiştirilerek (ٌﺳﺪ َ َ ( أ ُ ْﺳﺪٌ –أAs-
lan) gibi) yapılır.
b) Sadece harf ekleyerek (–ﺻ ْﻨ ٌﻮ ِ ان ٌ ﺻ ْﻨ َﻮ ِ (ikiz kardeş) gibi) yapılır.
c) Harf çıkararak (ٌ( ﺗ ُ َﺨ ٌﻢ –ﺗ ُ ْﺨ َﻤﺔşişkinlik) gibi) yapılır.
d) Harf ekleyip harekelerini değiştirerek (–ر ُﺟ ٌﻞ َ ِر َﺟﺎ ٌلgibi) yapılır.
23
e) Harf çıkarıp harekelerini değiştirerek (ﺳﻮ ٌل َ ﺳ ٌﻞ
ُ –ر ُ ُرgibi) yapılır.
Cemi teksirin yapısı hakkında nahiv âlimlerinin iki yöntemi vardır.
Bunlardan birincisi Sîbeveyhi’nin yöntemi olup İbn Hâcib (ö. 646/1249)
de bunu kabul etmiştir. Bu yöntemde kelimenin müfredi alınır cemi kılleti
veya kesreti bunun üzerinden yapılır, yaygın olan yapı üzerinde durulur,
bunun dışındakilere çok ilgi gösterilmez. Diğer yöntem ise İbn Mâlik’in
(ö. 672/1274) yöntemi olup İbn Hişâm (ö. 761/1360) da bunu kabul etmiş-
tir. Bu yöntemde yaygın olanı da nadir olanı da aynı seviyede görülür,
18
Cemâluddin Ebî Abdillah Muhammed b. Abdullah İbn Mâlik, Şerhu’l-Kâfiyeti’ş-Şâfiye,
thk. Abdulmun’im Ahmed (Mekketü’l-Mükerreme: Dâru’l-Me’mûn, 1982), 4:1884-
1887; Ahmed b. Muhammed el-Hamlâvî, Şeze’l-Arf fî Fenni’s-Sarf (Beyrut: Dâru’l-
Fikri’l-Arabî, 1999), 72.
19
Sîbeveyhî, el-Kitâb, 3:619.
20
Es-Seyyid eş-Şerif el-Cürcânî, Mu’cemü’t-Ta’rîfât, thk. Muhammed Sıddık el-Minşâvî
(Kahire: Dâru’l-Fazîle, t.s.), 24; Mustafa el-Galâyînî, Câmiu’d-Durûsi’l-Arabiyye, 30.
Basım (Beyrut: Mektebetü’l-Asriyye, 1994), 2:65.
21
el-Cevherî, es-Sıhâh, 1:649.
22
Bahâuddîn Abdullah b. Akîl, Şerhu İbn Akîl, thk. Muhyiddîn Abdulhamîd, 20. Basım
(Kahire: Dâru’t-Türâs, 1980), 4:114.
23
İbn Hişâm, Evdahu’l-Mesâlik, 4:276.
İbn Kemal’e Nispet Edilen Risâle Fi’l-Cem’ Adlı Risalenin İncelenmesi ~ 91
cemi kıllet veya cemi kesretle başlanır kelime kıyâsen ve semâen hangi
kelime altında cemi yapılıyorsa o zikredilir.24
3 ile 10 arasındaki bir sayıyı ifade edecek olan kelimelerin cemi teksir-
leri belirli vezinler ile yapılmaktadır. Aynı şekilde en az 3 olup üst sınırı
belli olmayan kelimeler de cemi teksir yapılacağı zaman belirli vezinler
kullanılmıştır. Dolayısıyla bu iki konu başlangıç noktasında benzer, niha-
yetinde ise farklıdır. Bu nedenle âlimler cemi teksiri ifade ettiği çokluğun
niceliği yönünden cemi kıllet ve cemi kesret olarak ikiye ayırmışlardır.
Bunlar:
1- Cemi Kıllet: 3 ile 10 sayıları arasındaki varlıkları belirtmek için kul-
lanılan vezinlere cemi kıllet denilmiştir. Azlık ifade eden bu cemi türü için
şu dört vezin kullanılmıştır.25
أ َ ْﻓﻌُ ٌﻞ: ٌ( أ َ ْﻛﻠُﺐKöpekler)
أ َ ْﻓﻌَﺎ ٌل: ( أَﺣْ َﻤﺎ ٌلYükler)
ٌ أ َ ْﻓ ِﻌﻠَﺔ: ٌ ( أَﺣْ ِﻤ َﺮةEşekler)
ٌ ﻓِ ْﻌﻠَﺔ: ٌﺻ ْﺒﯿَﺔ ِ (Erkek çocukları) vezinleridir.
26
b) أ َ ْﻓﻌَﺎ ٌلvezni aynu’l-fiili illetli olup ﻓَ ْﻌ ٌﻞveznindeki sülasi isimler ( ٌﺛ َ ْﻮب
– ٌ( أَﺛْ َﻮابElbise) gibi) veya bu vezinde olmayan sahih isimler (أَﺟْ َﻤﺎ ُل – َﺟ َﻤ ٌﻞ
(Deve) gibi) içindir. ﻓُﻌَ ُﻞvezninde olan isimler ise bu vezinden nadir kul-
lanılır. Daha çok ﻓِ ْﻌﻼَ ٌنvezninde gelirler. Muzaaf isimlerin her iki cemisi
de أ َ ْﻓﻌَﺎ ٌلvezninde (( أ َ ْﻣﺪَادٌ – ُﻣﺪﱞÖlçek), َﺎن –ﻓَ ﱞﻦ ٌ ( أ َ ْﻓﻨSanat, fen) gibi) bulunur.28
c) ٌ أ َ ْﻓ ِﻌﻠَﺔvezni üçüncü harfi med harfi olan rubâî müzekker isimlerin
(طﻌَﺎ ٌم َ – ٌط ِﻌ َﻤﺔ ْ َ ( أYemek), ﺎر ِ ٌ ( أَﺣْ ِﻤ َﺮةEşek) gibi) ve ﻓَ َﻌﺎ ٌلile ﻓِﻌَﺎ ٌلvezninde
ٌ –ﺣ َﻤ
gelen lâmu’l-fiili muzaaf olan veya illetli olan isimlerin cemi kılletleri
ِ ٌ( أ َ ِز ﱠﻣﺔDizgin), ( آﻧِﯿَﺔٌ – ِإﻧَﺎ ٌءKap kacak gibi) içindir.
29
( –ز َﻣﺎ ٌم
24
İbrahim Edeykünlâ es-Senûsî, et-Tessniyetü ve’l-Cem’u Ahkâmuhâ ve’sti’mâlâtuhumâ
fi’l-Kurâni’l-Kerîm, (Doktora Tezi) (Mekke: Câmi’atü Ümmi’l-Kurâ, 2004), 189.
25
Radiyyüddîn Muhammed b. Hasan el-Esterâbâdî, Şerhu’r-Radî alâ Kâfiyeti İbn Hâcib,
thk. Abdulâl Sâlim Mükrim (Kahire: Âlemü’l-Kütüb, 2000), 4:369; Celâlüddîn
Abdurrahmân b. Ebî Bekr es-Suyûtî, Hem’u’l-Hevâmi’ fî Şerhi Cem’i’l-Cevâmi’, thk.
Ahmed Şemsüddîn, 3. Basım (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2012), 3:308.
26
İbn Hişâm, Evdahu’l-Mesâlik, 4:276.
27
Sîbeveyhî, el-Kitâb, 3:568; es-Suyûtî, Hem’u’l-Hevâmi’ fî Şerhi Cem’i’l-Cevâmi’,
3:308.
28
Radiyyüddîn Muhammed b. Hasan el-Esterabâdî, Şerhu Şâfiyetü’bni’l-Hâcib, thk. Mu-
hammed Muhyiddîn Abdulhamid (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1982), 2:97; es-
Suyûtî, Hem’u’l-Hevâmi’ fî Şerhi Cem’i’l-Cevâmi’, 3:310, 311.
29
es-Suyûtî, Hem’u’l-Hevâmi’ fî Şerhi Cem’i’l-Cevâmi’, 3:310.
92 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
30
Ebû Bekr Muhammed b. Sehl İbn Serrâc, el-Usûl fi’n-Nahv, thk. Abdulhüseyn el-Fetelî
(B.y.y., Müessesetü’r-Risâle, t.s.), 2:432.
31
İbn Hişâm, Evdahu’l-Mesâlik, 4:280; es-Suyûtî, Hem’u’l-Hevâmi’ fî Şerhi Cem’i’l-
Cevâmi’, 3:311.
32
el-Esterâbâdî, Şerhu’r-Radî alâ Kâfiyeti İbn Hâcib, 4:369; el-Galâyînî, Câmiu’d-
Durûsi’l-Arabiyye, 2:28.
33
el-Galâyînî, Câmiu’d-Durûsi’l-Arabiyye, 2:35.
34
İbn Hişâm, Evdahu’l-Mesâlik, 4:276-291; es-Suyûtî, Hem’u’l-Hevâmi’ fî Şerhi Cem’i’l-
Cevâmi’, 3:311-324.
35
Abdulmünim Seyyid Abdul’âl, Cümû’u’t-Tashîh vet-Teksîr fi’l-Lugati’l-Arabiyye (Ka-
hire: Mektebetü’l-Hâncî, t.s.), 35.
36
İbn Hişâm, Evdahu’l-Mesâlik, 4:276-392; es-Suyûtî, Hem’u’l-Hevâmi’ fî Şerhi Cem’i’l-
Cevâmi’, 3:311-325.
İbn Kemal’e Nispet Edilen Risâle Fi’l-Cem’ Adlı Risalenin İncelenmesi ~ 93
37
İbn Kemâl Bâşâ, Esrâru’n-Nahv, thk. Ahmed Hasan Hamid, 2. Basım (Beyrut: Dâru’l-
Fikr, 2002), 19.
94 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
38
Sîbeveyhi bu kelimenin cemisinin ُ ﻓِ ْﻌﻼَنvezninde ٌ ﻧِ ْﻐﺰَ انolarak geldiğini belirtmektedir.
Sîbeveyhî, el-Kitâb, 3:574.
İbn Kemal’e Nispet Edilen Risâle Fi’l-Cem’ Adlı Risalenin İncelenmesi ~ 95
mim harfi olması (َﺎر ُق – َﻣ ْﺸ ِﺮ ُق ِ ( َﻣﺸTan yeri)), orta harfinin şeddeli olması
(ﺚ ٌ ﯿﺚ – ُﻣ َﺨﻨﱠ ُ ِ( َﻣﺨَﺎﻧKadınsı, cinsiyetsiz)), insan dışındaki varlığı ifade eden
kelime olması ( ٌَﺎرب ِ ب –ﻏ ُ ( ﻏ ََﻮ ِارOmuz, zirve)) gibi durumlarda hangi vezin-
lerde geleceğini de ayrıca belirtmiştir.
Risâle besmele ile başlamış ve şöyle devam etmiştir;
اﻻﺳ َْﻢ ِإذَا َﻛﺎنَ َﻋﻠَﻰ ﻓَ ْﻌﻞ أ َ ْو ﻓُ ْﻌﻞ أ َ ْو ﻓِ ْﻌﻞ ﯾُﺠْ َﻤ ُﻊ ﻓِﻲ ْاﻟ ِﻘﻠﱠ ِﺔ َﻋﻠَﻰ أ َ ْﻓﻌُﻞ َو أ َ ْﻓﻌَﺎل َوﻓِﻲ ْاﻟﻜَﺜْ َﺮ ِة ِ ْ ِا ْﻋﻠَ ْﻢ أ َ ﱠن
ُ
...َﻋﻠﻰ ﻓِﻌَﺎل َو ﻓﻌُﻮل َ
“Bil ki isim ﻓَ ْﻌ ٌﻞ,ﻓُ ْﻌ ٌﻞ, ﻓِ ْﻌ ٌﻞüzere olduğunda cemi kılleti أ َ ْﻓﻌُ ٌﻞve أ َ ْﻓﻌَﺎ ٌلola-
rak, cemi kesreti ise ﻓِﻌَﺎ ٌلve أ َ ْﻓﻌَﺎ ٌلolarak cemilenir…” diyerek devam et-
miştir. Risâlede cemi teksir siygaları bir araya getirilmiş, her birine örnek-
ler verilmiştir. Risalede ceminin ne olduğu ve çeşitleri konusunda bilgiler
verilmemiştir.
İsmin gelebileceği kalıplar;
“Fâu’l-fiili fethalı, ortası harekeli olarak; ﻓَﻌَ ٌﻞşeklinde gelirse ﻓِﻌَﺎ ٌل,
أ َ ْﻓﻌُ ٌﻞörnek: –ﺟﺒَﺎ ٌل – َﺟﺒَ ٌﻞ ِ أَﺟْ ﺒُ ٌﻞve ٌ ِﻓﻌَﺎﻟَﺔ, أ َ ْﻓﻌَﺎ ٌلvezninde, örnek: –ﺟ َﻤﺎﻟَﺔٌ – َﺟ َﻤ ٌﻞ ِ
أﺟْ َﻤﺎ ٌلcemilenir. ﻓُﻌُﻮ ٌلve أ َ ْﻓﻌَﺎ ٌلşeklinde cemilenmesi daha azdır, örnek: ٌﺳﺪ
َ َ َأ
– ٌ ﺳﻮ د ُ ُ ﺳﺎدٌ –أَ آ,
ﻓَﻌُ ٌﻞşeklinde gelirse أ َ ْﻓﻌَﺎ ٌل, ﻓِﻌَﺎ ٌلvezninde cemilenir, örnek: ٌﻀﺪ ُ ﻀﺎدٌ – َﻋ َ أ َ ْﻋ
, ﺎز – َﻋ ُﺠ ٌﺰ ٌ أ َ ْﻋ َﺠ, ﺿﺒُ ٌﻊ َ – ع ٌ ﺿﺒَﺎ,
ِ
ﻓَ ِﻌ ٌﻞşeklinde olduğunda ise çoğunlukla üç cemisi olur, örnek: ٌأ َ ْﻛﺒَﺎدٌ – َﻛﺒِﺪ
– ٌ أ َ ْﻛﺒُﺪٌ – ُﻛﺒُﻮدbazen de tek cemi ile yetinilir, örnek: ٌأ َ ْﻓﺨَﺎذٌ –ﻓَ ِﺨﺬ, ﺚ ٌ ﺎث –ﻓَ ِﺤ ٌ أ َ ْﻓ َﺤ,
bu şekilde olanların çoğu sıfat içindir...” şeklinde anlatılmıştır.
Risalenin sonu şu şekilde bitmektedir:
َ َو ُﺧ ْﻤﺼﺎَﻧُﻮن، ٌﺼﺎﻧَﺎتٌ َوﻋ ُْﺮﯾَﺎﻧَﺎت َ ُﺧ ْﻤ:ﺴﻼَ َﻣ ِﺔ ﻧَﺤْ ُﻮﺎن َﺟ ْﻤ َﻊ اﻟ ﱠ ِ َﺎن ﻓَﯿُﺠْ َﻤﻌ ٌ َﺎن َوﻋ ُْﺮﯾٌ ﺼ َ ﻓَﺄ َ ﱠﻣﺎ ُﺧ ْﻤ
.ٌﺿ ْﺮتُ ِﺑ ِﮫ ِﻟ َﻤ ْﻦ ﺗ َﺄ َ ﱠﻣ َﻞ ﻓِﯿ ِﮫ ِﻛﻔَﺎﯾَﺔ
َ َوﻓِﯿ َﻤﺎ َﺣﺎ، ٌ َو ِﻟ َﮭﺬَا أ َ ْﺷﺒَﺎهٌ َوأَﺧ ََﻮات، َُوﻋ ُْﺮﯾَﺎﻧُﻮن
“Humsânun ve Uryânun kelimelerinin cemi salimleri humsânâtun,
uryânâtun ve humsânûne ve uryânûne şeklinde cemilenir. Bu örneklerin
benzerleri vardır. Onları getirdim, düşünen için yeterlidir.”
Risalede otuz sekiz adet vezin belirtilmiş, üç tanesi cemi kıllet, yirmi
sekiz tanesi cemi teksir, yedi tanesi cemi müennes sâlim veznidir. Bu ve-
zinlere yüz kırk dört kelime müfredi ile beraber örnek olarak verilmiş ba-
zılarının cemi müzekker sâlimleri de belirtilmiştir. Risalede belirtilen ve-
zinler ve örnekleri şunlardır:
Cemi Müfred Vezin
أ َ ْﺑ ُﺤ ٌﺮ ( ﺑَﺤْ ٌﺮDeniz) أ َ ْﻓﻌُ ٌﻞ
ٌأَﺑ َْﺮاد ٌﺑ ُْﺮد (Elbise) أ َ ْﻓﻌَﺎ ٌل
ٌ أ َ ْﻗ ِﻔﺰَ ة ﯿﺰٌ ﻗَ ِﻔ (Bir tahıl ölçüsü) ٌأ َ ْﻓ ِﻌﻠَﺔ
ﺎر
ٌ ِﺑ َﺤ ﺑَﺤْ ٌﺮ (Deniz) ﻓِﻌَﺎ ٌل
ٌ ُﺟﺬُو
ع ٌ ِﺟ ْﺬ
ع (Kök) ﻓُﻌُﻮ ٌل
ٌ طﺔَ ﻗُ ْﺮ طٌ ﻗُ ْﺮ (Küpe) ٌﻓُ ْﻌﻠَﺔ
96 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
39
İbn Hişâm, Evdahu’l-Mesâlik, 4:280.
40
İbn Serrâc, el-Usûl fi’n-Nahv, 2:432.
İbn Kemal’e Nispet Edilen Risâle Fi’l-Cem’ Adlı Risalenin İncelenmesi ~ 97
41
Zülfikar Tüccar, “Meydânî, Ahmed b. Muhammed”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam An-
siklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 2004), 29:501-502; bk. Ebü’l-Feth Ahmed b. Mu-
hammed el-Meydânî, es-Sâmî fi’l-Esâmî, (Tahran: Çâbhâne-i Ofset, 1975).
98 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Sonuç
İbn Kemal Arap Dili literatürünü tashih ve tahkik çalışmaları ile des-
teklemiştir. Dilde düşülen birçok hata ve yanlışı düzeltmeye çalışmıştır.
İbn Kemal çalışmalarında Arapça dil âlimlerinin anlatımlarına benzer an-
latımlarda bulunmuş, gereğinde doğru bulduğu bilgileri aynen almış ve
bazı ilaveler yaparak nakletmiştir. Bunlardan birisi de konumuz olan risa-
ledir. Çalışmada ele alınan farklı nüshalarda görüldüğü üzere İbn Kemal
Risâle fi’l-cem’ i Meydânî’nin risalesini esas almış ve bu risaleye çok az
eklemeler yaparak kendi risalesini oluşturmuştur. Risaleye kendisi isim
vermediği için müstensihler farklı isimlerle yazmışlar, bu nedenle risale
farklı isimlerle bilinir olmuştur. Dolayısıyla risalenin tamamıyla ona ait
olmadığı, kendisinden önce yaşamış Meydânî’ye ait olduğu, İbn Kemal’in
bazı eklemelerle risaleyi tekrar yazıp ilgililere sunduğu yapılan inceleme-
ler sonucu açığa çıkmıştır.
Kaynakça
Abdul’âl, Abdulmünim Seyyid. Cümû’u’t-Tashîh vet-Teksîr fi’l-Lugati’l-
Arabiyye. Kahire: Mektebetü’l-Hâncî, ty.
İbn Kemal’e Nispet Edilen Risâle Fi’l-Cem’ Adlı Risalenin İncelenmesi ~ 99
el-Cevherî, Ebû Nasr İsmâil b. Hammâd. es-Sıhâh, thk. Şihâbuddîn Ebû Amr.
Beyrut: Dâru’l-Fikr, 1998.
el-Cürcânî, Es-Seyyid eş-Şerif. Mu’cemü’t-Ta’rîfât. thk. Muhammed Sıddık el-
Minşâvî. Kahire: Dâru’l-Fazîle, ty.
Çelebi, İlyas. “Kemalpaşazâde”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi.
25:242-244. Ankara: TDV Yayınları, 2002.
el-Esterabâdî, Radiyyüddîn Muhammed b. Hasan. Şerhu Şâfiyetü’bni’l-Hâcib.
thk. Muhammed Muhyiddîn Abdulhamid. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye,
1982.
el-Esterâbâdî, Radiyyüddîn Muhammed b. Hasan. Şerhu’r-Radî alâ Kâfiyeti İbn
Hâcib. thk. Abdulâl Sâlim Mükrim. Kahire: Âlemü’l-Kütüb, 2000.
el-Ferrâ, Ebû Zekeriyya Yahya b. Ziyâd. Me’âni’l-Kurân. 3. Basım. Beyrut:
Âlemü’l-Kütüb, 1983.
el-Galâyînî, Mustafa. Câmiu’d-Durûsi’l-Arabiyye. 30. Basım. Beyrut:
Mektebetü’l-Asriyye, 1994.
Gürkan, Nejdet. Kemal Paşazâde (873/1469-940/1534)’in Arap Dili ve Edebiya-
tına Katkıları ve Bu Dile Yaklaşımı. Marife. Yıl 9. Sayı 2. Güz 2009. Erişim:
21 Mart 2022, https://www.marife.org/marife/article/view/489.
Halil b. Ahmed, Ebû Abdurrahman el-Ferâhidî. Kitâbü’l-Ayn, thk. Mehdi el-
Mahzûmî, İbrahim es-Sâmarrâî. Beyrut: Dâru’l-Hilâl, ty.
el-Hamlâvî, Ahmed b. Muhammed. Şeze’l-Arf fî Fenni’s-Sarf. Beyrut: Dâru’l-
Fikri’l-Arabî, 1999.
İbn Akîl, Bahâuddîn Abdullah. Şerhu İbn Akîl. thk. Muhyiddîn Abdulhamîd. 20.
Basım. Kahire: Dâru’t-Türâs, 1980.
İbn Fâris, Hüseyin Ahmed b. Zekeriyya. es-Sâhibî fî Fıkhı’l-Luga. Beyrut: Dâru’l
Kütübi’l-İlmiyye, 1998.
İbn Hazm, Ebû Muhammed b. Ahmed b. Saîd. el-İhkâm fî Usûli’l-Ahkâm. 2. Ba-
sım. Beyrut: Dâru’l-Âfâki’l-Cedîd, ty.
İbn Hişâm el-Ensârî, Evdahu’l-Mesâlik ilâ Elfiyyeti İbn Mâlik. Beyrut:
Mektebetü’l-Asriyye, 2015.
İbn Kemâl Bâşâ. Esrâru’n-Nahv. thk. Ahmed Hasan Hamid. 2. Basım. Beyrut:
Dâru’l-Fikr, 2002.
İbn Kemal Paşa. Mecmu’u Resâili’l-’allâme İbn Kemâl Bâşâ, Hamza el-Bekrî, ve
dğr. İstanbul: Dâru’l-Lübâb, 2018.
İbn Mâlik, Cemâluddin Ebî Abdillah Muhammed b. Abdullah. Şerhu’l-Kâfiyeti’ş-
Şâfiye. thk. Abdulmun’im Ahmed. Mekketü’l-Mükerreme: Dâru’l-Me’mûn,
1982.
İbn Manzûr. Lisânu’l-’Arab. Beyrut: Dâru Sâdır, 1882.
İbn Serrâc, Ebû Bekr Muhammed b. Sehl. el-Usûl fi’n-Nahv. thk. Abdulhüseyn
el-Fetelî. B.y.y. Müessesetü’r-Risâle, ty.
İbn Usfûr, Ebü’l- Hasen Ali b. Mü’min b. Muhammed b. Ali el-İşbîlî. Şerhu
Cümeli’z-Zeccâcî. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1998.
İbn Yaîş, Muvaffakuddin Ebi’l-Bekâ Yaîş b. Ali. Şerhu’l-Mufassal li’z-Zeccâcî.
Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2001.
100 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Cemile BİÇER
Öğretmen, Dursun Kaplan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi
cemile.bicer@hotmail.com
ORCID: 0000-0002-1903-8637
Öz
Osmanlı döneminin önemli alimlerinden biri olan Kemalpaşazâde, dini
ve beşeri ilimlerde kaleme almış olduğu eserlerin yanında Arap diline ait
hususi konularda yazdığı risalelerle de dilbilim alanına katkıda bulun-
muştur. Müellif, fi cevâz-i et-tevassu‘ fi kelam-i el-‘Arab adlı risalesinde
Arap dilinde hala önemini koruyan, kelimelerdeki anlam genişlemesini ele
almıştır. Dil; bizim zihnimiz ile dış dünya arasında kurulan bağdan ibaret
bir iletişim aracıdır. Bu bağ dilin iki temel unsuru; lafız ve anlam aracılı-
ğıyla kurulur. Zihnimizde ve dış dünyamızda yaşanan değişim ve geliş-
meler doğal olarak konuşulan dildeki lafız ve anlamlara yansır. Böylelik-
le canlılığı daim olan dilde sürekli olarak anlam genişlemesi adı verilen;
değişim ve gelişimler kaçınılmaz olur. Diğer dillerde olduğu gibi Arap Di-
li edebiyatında da farklı anlamları ifade etmede yardımcı unsur olan keli-
medeki anlam genişlemesi önceki dönem dilbilimcilerin de dikkatini çek-
miş. Nitekim bu konuda 16. yüzyıl alimlerinden Kemalpaşazâde’nin Arap
dilindeki anlam genişliği konusunu ele almış olması önemlidir. Bu eser
dilbilim açısından değerli bir çalışma olmasına rağmen ülkemizde kendi-
siyle ilgili bir incelemeye rastlanmamıştır. Bu nedenle Kemalpaşazâde’nin
adı geçen eserinin incelenip alana kazandırılması önem arz etmektedir.
Amacımız müellifin sözü geçen eserinde tevassu’ ile ilgili incelemelerini
ortaya koyarak alana mütevazi bir katkı sağlamaktır.
Anahtar Kelimeler: Arap Dili, Anlam Genişlemesi, Kemalpaşazâde,
fi cevaz-i et-tevassu’ fi kelam-i el-‘Arab, Resâil İbn-i Kemâl
Giriş
İnsanoğlu, duygu ve düşüncelerini, taleplerini, dış dünyaya ses ve söz-
cükler aracılığıyla iletmektedir. Bilindiği gibi dil, bizim zihnimiz ile dış
dünya arasında kurduğumuz bağı yansıtan en güçlü iletişim araçlarından
biridir. Dil bu bağı; iki temel unsuru olan lafız ve anlam aracılığıyla ger-
çekleştirir ve gerek zihnimizde gerekse dış dünyamızda yaşanan değişim
ve gelişmeler doğal bir şekilde lafız ve anlamlara yansıyarak dilin canlı
kalmasını sağlar. Böylelikle canlılığı daim olan dilde anlam genişlemesi
adı verilen; değişim ve gelişimler kaçınılmaz olur. İletişim aracı olarak
kullandığımız sözcük ve kelimeler; zaman içerisinde doğan ihtiyaçlardan,
toplumsal gelişmelerden veya kültürel ilerlemelerden etkilenerek zamanla
yeni anlamlar kazanarak zenginleşir ve gelişir. Bu durum sadece tek dile
has bir durum değildir, bütün dillerde mevcut olduğu söylenebilir. Söz-
cüklerdeki anlam değişmesi, “bir kelimenin anlattığı kavramdan az ya da
çok uzaklaşması, onunla uzak-yakın ilgisi bulunan, ya da bulunmayan ye-
ni bir kavramı yansıtır duruma gelmesidir.” (Baylon-Fabre, 1978). Deği-
şim birkaç yolla olabilir. Genişleme, kelimenin bazı ayırt edici özellikleri-
nin düşürülmesi sonucu meydana gelir. Daralma ise kelimenin bazı ayırt
edici özelliklerinin ilavesi neticesinde olmaktadır. Bunun sonucunda her-
hangi bir şeyin nitelikleri artarsa fertlerinin sayısı azalır. Mübalağa, anlam
Kemalpaşazâde’nin fi Cevâzi’t-tevassu’ fi kelami’l-’Arab Adlı Risâlesinin Muhteva Analizi ~ 103
1
Stephen Ullmann, Devr’ul-kelimat’i fi’l-luga, çev. Kemâl Bişr (Kâhire: Maṭbaʻat’üş-
Şebâb, 1975), 170, 171.
2
Hüseyin Hüsameddin, Amasya Tarihi (İstanbul: Dersaadet, 1327-1330), III:224
3
Taşköprizâde Ahmed Efendi, eş-Şekâiku’n-nu‘mâniye, (Beyrut: Dâru’l Kitâbi’l-‘Arabî,
1975), 377.
104 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
4
Ebu’l-Bekâ, Eyyub b. Musa Hüseyni Kefevî, Külliyyatü Ebi’l-Bekâ, thk. Muhammed
Mısri, Adnan Derviş (Beyrut: 1993), 266.
108 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
merfu’dur. Diğer bir ifade ile ( )ﻣﺸﺒﮭﺎ ﺑﺎﻻﺳﺪ اﺑﻮهbabası aslana benzeyen de-
mektir.” Kemalpaşazâde, bu yorum yukarıda geçen sözün tashihindeki
muhtemel yollardan biridir dedikten sonra “Önce incelemen sonra tercih
etmen gerekir, bizim burada kastımız sadece nakilde bulunmaktır” ifade-
lerine yer verip eleştiriyi başka eserlerinde yaptığını bildirir.
Kemalpaşazâde’ye göre el-Miftâh’ın yazarı Sekkâkî tevessü’un birinci
kısmının farkına varmamıştır. Müellif bu durumu ( ﻛﺄن ﺻﺎﺣﺐ اﻟﻤﻔﺘﺎح ﻏﺎﻓﻞ ﻋﻦ
)اﻟﻨﺤﻮ اﻻولifadeleriyle dile getirir. Kemalpaşazâdeyi bu düşünceye sevk
eden Sekkâkî’nin “( )زﯾﺪ اﺳﺪve benzerlerini .. burada cümle olmayıp
müfred olan ( )اﺳﺪlafzını Zeyd’in haberi yaptığında Zeyd’in aslan olduğu-
nu iddia etmiş olursun. Bu durumda Zeyd’in aslan, aslanın da Zeyd olma-
sı gerekir. Eğer böyle değilse ( )زﯾﺪ اﺳﺪifadesi aralarında isnâd olmaksızın
sayma anlamına gelir. Yani zeyd bir, esed iki gibi. Ancak akıl insanın ger-
çek manada aslan olmasını kabul etmez. İsmi cinsin vasıf kılınması caiz
olmadığı için Zeyd’in aslan olması gerekir ki mübalağa kastı için kelime-
nin hazfi ile teşbihe götüren müptedaya isnadı sahih olsun” sözleridir.5
Kemalpaşazâde’ye göre Sekkâkî’nin İsmi cinsin vasıf kılınması caiz de-
ğildir şeklindeki gerekçelendirme tevessü’un birinci kısmını kabul etme-
diğini göstermektedir. Kemalpaşazâde bunu iki sebebe bağlamaktadır.
Bunlar ya Sekkâkî tevessü’un birinci kısmını kabul etmemektedir ya da bu
makamda bu söz sahih değildir. Ancak Kemalpaşazâde bunun birinci se-
bebe dayandığı görüşündedir.
Kemalpaşazâde risalesinde Şerîf Cürcânî’nin Sekkâkî’ye cevaplarına
da yer verir. Cürcânî şöyle demektedir: “Eğer sen ( )اﺳﺪlafzının mecaz ola-
rak şecaat manasında kullanılmasına bir mani yoktur dersen ben de ()اﺳﺪ
şecaat kavramında kullanıldığında karışıklık olmaz derim. Çünkü bu du-
rumda zât isminin sıfat anlamında kullanıldığı mecazi mürsel olur. Bura-
da istiare yoktur. Zira şecaat kavramının ( )اﺳﺪlafzına teşbihi düşünüle-
mez. ( )اﺳﺪlafzı bu anlamıyla Zeyd’den haber olursa bu durumda da teşbih
düşünülemez.” Kemalpaşazâde yukarıda geçen iki alim arasındaki tartış-
mayı şöyle değerlendirir: Biz biliyoruz ki bu cümlede kesinlikle teşbihe
yönelme vardır. Sekkâkî’nin ismi cinsin vasıf olmasını örfi olarak caiz
görmemesi doğru değildir. Hâlbuki sözlerinin bağlamına bakıldığında
cümlede teşbih manasına yönelmeye bağlı kalmayıp bunu mutlak olarak
ifade ettiği açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda kelamın sayım manasın-
dan çıkarılma ihtimalinin batıl olduğu iddiasına maruz kalmaya ihtiyaç
yoktur. Aynı şekilde Sekkâkî’nin müşebbehun bihi vasıf kılmak caiz ol-
madığı için gerekir demesi lazım. Zira caiz olmamanın kaynağı ( )اﺳﺪlaf-
5
Ebû Ya’kūb Sirâcüddîn Yûsuf b. Ebî Bekr (b.) Muhammed b. Alî el-Hârizmî Sekkâkî,
el-Miftâh. thk. Abdülhamîd el-Hindâvî (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye 1435/2014),
489.
Kemalpaşazâde’nin fi Cevâzi’t-tevassu’ fi kelami’l-’Arab Adlı Risâlesinin Muhteva Analizi ~ 109
zının ismi cins olmayıp müşebbehun bih manasına olduğu için mezkûr bir
kelime takdir edilmesine dayanmaktadır. ( )اﺳﺪlafzının şecaatli anlamında
kullanıldığı düşüncesiyle istiarenin tanımından çıkması ( )زﯾﺪ اﺳﺪcümlesin-
de teşbihe götürmeye mani değildir. Zira ( )اﺳﺪlafzının gerçek anlamı ile
şecaatli kavramı arasında müşabehet alakası vardır. Çünkü şecaatli olmak
akıl sahiplerinin özelliklerindendir, hayvanlarda bulunmaz.
Eğer konunun uzmanları tarafından mezkûr vasıf yani şecaatli olmak
vasfının akıl sahiplerine özel olduğu tartışılacak olursa biz öncelikle şunu
söyleriz: ( )زﯾﺪ اﺳﺪcümlesindeki ( )اﺳﺪkelimesi şecaatli kelimesinin değil de
şecaatli adam kelimesinin müstearıdır. Bu durumda şüphe de ortadan kal-
kar. Kemalpaşazâde’ye göre bu durumda Sekkâkî’nin “ismi cinsin vasıf
kılınmasının caiz olmaması” sözü de açıkça anlaşılmış olur. Zira ismi cin-
si vasıf kılmaksızın mezkûr isnadın sahih olduğu açığa çıkmış olur.
Kemalpaşazâde’ye göre tevessü’un diğer bir kısmı daha vardır. Bu da
teşbih-i beliğ ile anlatılmak istenene daha fazla tealluktur. Kemalpaşa-
zâde’ye göre Abdülkâhir Cürcânî bu konuya Delâʾilü’l-iʿcâz isimli ese-
rinde şu şekilde dikkat çekmiştir. “Şair el-Hansâ’nın ()و اﻧﻤﺎ ھﻲ اﻗﺒﺎل و ادﺑﺎر
beytinde mecaz ifade için ( )اﻗﺒﺎل و ادﺑﺎرkelimeleri kendi anlamlarının dışın-
da kullanılmıştır. Hâlbuki mecaz, kelimenin kendisinde olur. Bu beyitte
mecaz kişinin duygularının ileri geri olmasının yani gelgitlerin çokluğu
sebebiyle bu duygular, adım atarak ileri gitme anlamında somutlaşmıştır.
Bu beyitte muzaaf hazfedilip muzaafun ileyh kendi yerine getirilmiş değil-
dir. Zira biz (’)ذات اﻗﺒﺎل و ادﺑﺎرin zatı murad edildi dersek şiirin anlamını
bozmuş ve âmmîce bir söz söylemiş oluruz. Burada muzaafın takdir edil-
mesinin manası şudur: Şayet kelam zahiri anlamı üzerine getirilip müba-
lağa kast edilmeseydi beyitte ( )ذاتlafzının gelmesi gerekirdi. Çünkü
murad edilen mana budur.” 6 Kemalpaşazâde bu konuda “Biz tevessü’un
diğer bir kısmı dedik. Zira öncesinde bahsettiğimiz kısımlar lafızla burada
bahsettiğimiz ise ( )زﯾﺪ اﺳﺪve benzeri örneklerde mana ve cümle ile alaka-
lıdır” der. Bize göre Kemalpaşazâde burada tevessü’u genel anlamda üç
kısma ayırmaktadır. Çalışmanın başında da ifade ettiğimiz gibi bunlar la-
fız ve mana ile ilgili olanlardır. Kemalpaşazâde et-Teftâzanî’nin Ḥâşiye
ʿale’l-Keşşâf isimli eserinde Zemahşerî’nin Bakara sûresi 187. ayeti tefsi-
rini açıklarken bunu söylediğini bildirmektedir. Kemalpaşazâde,
Abdülkâhir Cürcânî’nin bildiriği üzere ( )و اﻧﻤﺎ ھﻲ اﻗﺒﺎل و ادﺑﺎرbeytinin ( زﯾﺪ
)اﺳﺪgibi mecâzi aklî olabileceğini ifade eder. Zira ona göre bu sözün hem
mecaz olması ve hem de failin gizli zamir olarak gelebilmesi mümkündür.
Müellife göre Sekkâkî bu kısım tevessü’un da farkında değildir.
6
Abdülkâhir Cürcânî, Delâʾilü’l-iʿcâz, thk. Mahmûd Muhammed Şâkir (Kahire:
Mektebetü’l-Hancî, 1375), 300-302.
110 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Sonuç
Kemalpaşazâde, konuyu bize aktarırken sadece nakille yetinmemiş,
Zemahşerî, Kâdî Beyzâvî, Sekkâkî, Teftâzânî ve Cürcânî gibi otorite isim-
leri, kendi örnekleri üzerinden değerlendirmiş ve kendi görüşlerini de dile
getirmiştir. Ayet ve hadisler ile Arap şiirlerini ve deyimlerini kullanarak
112 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
oldukça zengin bir sunum ile konuyu detaylandırmış, ilave bilgiler ver-
miştir.
Kemalpaşazâde, Arap diline ait tartışmalı gramer konuları ve belağat
ilmi ile ilgili konulara değinerek birçok ilimde gösterdiği vukufiyeti Arap
dili ve belağatında da göstermiştir. Özellikle dilbilimsel meselelerde kla-
sik dönem dilcilerin eserlerinden incelemelere yer verdiği bu risalede,
naklettiği görüşler arasında tercihlerde bulunmuş, bu isimlerin bazı görüş-
lerine katıldığını ifade ederken bir kısmına da itirazlar getirip eleştirerek
aslında kendisinin konuya ne kadar vakıf olduğunu göstermiştir.
Sonuç olarak; bu çalışma, günümüz ilim dünyasında çok fazla tanın-
mamış olmasına rağmen kendisinin XVI. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı
ilim ve kültür hayatının en büyük temsilcisi olduğunu ortaya koymaktadır.
Yine onu dilbilim dünyasına tanıtarak Arapçanın fesahat ve belağat alanı-
na da önemli katkılar sunmaktadır.
Diğer yandan yazarın üslubu ve kullandığı metotlarla ilgili bilgi edin-
mekteyiz. İlim konusunda otorite isimler karşısında dahi cesur olunması
gerektiğini, düşüncelerimizi gerekçeleriyle ortaya koymanın ilim dünyası-
nın gelişimi açısından önemli olduğunu görmekteyiz. Ayrıca bu metodun
Yeni Çağ’ın başlangıcındaki bilimsel gelişmelere öncülük eden Osmanlı
İmparatorluğu alimlerinden, Kemalpaşazâde tarafından uygulanmış olma-
sı; günümüz ilim camiası için örnek teşkil ederek, üniversite ortamlarının,
özgürce, düşüncenin ifade edilebildiği ilim merkezlerine dönüşmesine
zemin teşkil edebilir.
Kaynakça
Atsız, N. “Kemalpaşa-oğlunun Eserleri”. Şarkiyat Mecmuası, VII:129.
Baran, Burhan. 16. Yüzyıldan günümüze anlam değişmeleri üzerine bir incele-
me//journal f filolgia sayı:1 1-31
Beyzâvî, Nâsırüddîn Ebû Saîd (Ebû Muhammed) Abdullāh b. Ömer b. Muham-
med. Envârü’t-tenzîl ve esrârü’t-teʾvîl.
Brockelmann, GAL, Suppl. , II, 671.
Cürcânî, Ebû Bekr Abdülkāhir b. Abdirrahmân b. Muhammed. Delâʾilü’l-iʿcâz,
thk. Mahmûd Muhammed Şâkir. Kahire: Mektebetü’l-Hancî, 1375.
Cürcânî, Seyyid Şerîf. Ebü’l-Hasen Alî b. Muhammed b. Alî el-Hanefî. Ḥâşiye
ʿale’l-Keşşâf.
Çelebi, İlyas. “Kemalpaşazâde”. TDV İslam Ansiklopedisi. 25/245. Ankara: TDV
Yayınları, 2002.
Diyanet İşleri Başkanlığı. Kur’an-ı Kerim Meâli, 542 Kaynak Eserler/30.
Gürkan, Nejdet. “Kemal Paşazâde (873/1469-940/1534)’nin Arap Dili ve Edebi-
yatına Katkıları ve Bu Dile Yaklaşımı”. Marife 9, no. 2 (Güz 2009): 135-165.
Hüsameddin, Hüseyin. Amasya Tarihi. İstanbul: Dersaadet, 1327-1330.
Kemalpaşazâde’nin fi Cevâzi’t-tevassu’ fi kelami’l-’Arab Adlı Risâlesinin Muhteva Analizi ~ 113
Öz
Fıkhî eserler, kaleme alındığı dönemde genellikle toplumun ihtiyaç
duyduğu sorulara cevap bulmak ve mevcut problemlere çözüm getirmek
gayesiyle telif edilmiştir. Sonraki dönemlerde eğitimde ve aktüel fetva
konularında bu kaynaklardan daha fazla yararlanmak için üzerlerine şerh
ve haşiyeler yazılmıştır. Bu tür çalışmalarda çoğu zaman temel kabul edi-
len eserlerdeki bilgiler ayniyle savunulmuş ve kendi dönemlerine bunları
uyarlamak için yoğun bir çaba sarf edilmiştir. Bazı fâkihler ise bunların
bir kısmına eleştirel yaklaşımlarda bulunmuş ve onlara reddiyeler yazmış-
tır. Bu hukukçulardan birisi -Osmanlı’nın yükselme döneminde yaşayan
ve şeyhülislamlık görevinde de bulunmuş olan- Kemalpaşazâde (İbn Ke-
mal)’dir. Birçok alanda önemli eserler ortaya koyacak kadar büyük bir bi-
rikime sahip olan İbn Kemal, fıkhî meselelere yaklaşımında da kendine
mahsus bir bakış açısına sahiptir. Bundan dolayı teliflerinde mevcut fıkhî
bilgiyi vermek ve açıklamakla kalmamış, klasik Hanefî geleneğine reddi-
ye niteliğindeki tenkitleriyle de temayüz etmiştir. Hanefî literatüründe
önemli bir yeri olan özelde Vikâye ile şerhi Şerhu’l-Vikâye’ye ve genelde
klasik anlayışla yazılan metinlerin şekline ve muhtevasına itirazlar yap-
mıştır. Bu eleştiriler muvacehesinde el-Islâh adlı çalışmasıyla yeni bir me-
tin oluşturma çabasına girmiş ve bu eserini el-Îzâh fî şerhi’l-Islâh adlı ki-
tabıyla da şerh etmiştir. Böylece Hanefî literatüründe temel kaynak kabul
edilen eserlerin ibarelerini ve aktardığı bilgileri salt doğru olarak kabul
etmemiş ve eleştirel yaklaşımlarda bulunarak bu alanda çığır açmıştır.
Onun bu tenkitleri fukahâ tarafından değerlendirilerek, kısmî eleştiriler
yapılmış ve bu da fıkha yeni bakış açıları getirerek fıkhın daha da zengin-
leşmesine katkıda bulunmuştur. Bu çalışmada Kemalpaşazâde’nin bu iki
eserinde klasik Hanefî geleneğine eleştirel yaklaşımları ve buna yönelik
değerlendirmeleri ele alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: Fıkıh, Hanefî, Kemalpaşazâde, el-Islâh, el-Îzâh,
Tenkit.
118 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Giriş
Osmanlı devletinde yetişen önemli âlimlerden biri Kemalpaşazâdedir.
Birkaç vilayette iyi bir eğitim alıp tedrisatını tamamlayınca, dönemin eğitim
kurumu olan medreselerde müderrislik yapmaya başlamıştır. Bunun yanı sı-
ra kadılık ve kazaskerlik yaptıktan sonra en yüksek dinî kurum olan şeyhü-
lislamlık görevini vefatına kadar sekiz yıl boyunca yürütmüştür. Başta te-
mel İslam bilimleri olmak üzere birçok alanda eser telif etmiştir. İyi bir
fıkhî birikime sahip olan yazar, mevcut bilgiyi vererek açıklamakla yetin-
Kemalpaşazâde’nin Klasik Hanefî Geleneğine Eleştirel Yaklaşımı ~ 119
memiş, eserlere şekil ve muhteva açısından eleştirel bir bakış açısıyla yak-
laşmıştır. Böylece yetersiz/eksik gördüğü eserleri tashih ederek yeni metin-
ler ortaya koymuş ve bunlara şerh ve hâşiyeler yazmıştır. Ayrıca kanunna-
melerin oluşmasında önemli katkılarda bulunmuş, verdiği aktüel fetvalar ve
kaleme aldığı özgün çalışmalarla temayüz eden bir kişilik olmuştur.1
Çalışmada kısaca hayatı, eğitimi, görevleri ve eserleriyle ilgili bilgi ve-
rildikten sonra fıkıhçılığı değerlendirilmeye çalışılacaktır. Özellikle el-
Islâh ve el-Îzâh adlı eserlerinden hareketle klasik Hanefî geleneğine şekil
ve muhteva açısından getirdiği eleştiriler örnekler üzerinden değerlendiri-
lecektir.
1. Hayatı
Asıl adı Ahmed b. Süleyman olan bu zat -II. Bayezid’e lalalık yapan-
büyükbabası Kemal Paşa’ya nispetle “Kemalpaşazâde/İbn Kemal” olarak
şöhret bulmuştur. Ahmed’in 873/1469 yılında, Tokat ya da Edirne’de
doğduğu aktarılmıştır. İbn Kemal birçok ulemâdan dersler aldıktan sonra
eğitimini tamamlamış, sonrasında ilmî ve idarî görevlerde bulunarak Şey-
hülislamlık makamına kadar yükselmiştir. Kemalpaşazâde bu makamı yü-
rütürken 940/1534’te vefat etmiş, önce Edirnekapı dışındaki Mahmud Çe-
lebi Zâviyesi hazîresine defnedilmiş ve daha sonra çevre yolu düzenleme-
sinden dolayı türbesi başka bir yere aktarılmıştır.2
2. Eğitimi
Kemalpaşazâde Kur’ân’ı ezberledikten sonra babasının Amasya muha-
fızı olduğu dönemde şehrin âlimlerinden Arapça ve Farsça eğitimi aldık-
tan sonra askerî sınıfa katılmış, daha sonra başta Edirne’de olmak üzere
dönemindeki önemli birçok ulemânın derslerine devam ederek eğitimini
tamamlamıştır.3
3. Görevleri
Önce askerî sınıfa girerek sipahi olarak seferlere katılmış, daha sonra
Edirne’de müderrislik görevinde bulunmuştur. Yavuz (ö. 926/1520) dö-
neminde Edirne kadılığına ve daha sonra Anadolu kazaskerliğine getirilen
İbn Kemal, aynı zamanda Mısır seferinde beylerbeyinin yardımcısı olarak
1
Geniş bilgi için bk. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Şükrü Özen, Ankara:
TDV Yayınları, 2002, “Kemalpaşazâde (Fıkhî Görüşleri)” maddesi; Ali Öge, Şeyhu’l-
İslam İbn Kemal ve Sünnîlik Anlayışı, Konya: Hüner Yayınevi, 2011, s.85-86.
2
Geniş bilgi için bk. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Şerafettin Turan, An-
kara: TDV Yayınları, 2002, “Kemalpaşazâde” maddesi; Öge, İbn Kemal, s.62-67. Tür-
besinin nakledildiği yer: Necati Bey 2. Ada Mezarlığı’dır.
3
bk. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, “Kemalpaşazâde” maddesi; Öge, İbn
Kemal, s.64-67.
120 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
4. Eserleri
Başta temel İslam bilimleri olmak üzere birçok alanda Arapça, Farsça
ve Türkçe eser kaleme almıştır. Kendisine iki yüz yirmi altı kaynak kadar
nispet edilen İbn Kemal’in kimi telifleri müstakil çalışma olup, çoğu ise
mevcut kaynaklardan yeni eserler oluşturma veya bunları şerh ve hâşiye
niteliğine sahiptir.
4
bk. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, “Kemalpaşazâde” maddesi.
5
Geniş bilgi için bk. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, İlyas Çelebi, Ankara:
TDV Yayınları, 2002, “Kemalpaşazâde (Eserleri)” maddesi; Kahraman Bulgurcu,
“Kemalpaşazâde’nin Hadis İlmindeki Yeri (Kırk Hadisler Örneği)”, Yüksek Lisans Te-
zi, Selçuk Üniversitesi, 2004, s.12-13/16-19.
Kemalpaşazâde’nin Klasik Hanefî Geleneğine Eleştirel Yaklaşımı ~ 121
6
bk. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, “Kemalpaşazâde (Eserleri)” maddesi;
Bulgurcu, “Kemalpaşazâde’nin Hadis İlmindeki Yeri”, s.11-12/14-15.
7
bk. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, “Kemalpaşazâde (Eserleri)” maddesi;
Bulgurcu, “Kemalpaşazâde’nin Hadis İlmindeki Yeri”, s.15.
122 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
5. Fıkıhçılığı
Eserlerinden hareketle geniş bir mezhep içi ve dışı fıkhî müktesebata
sahip olduğu anlaşılan Kemalpaşazâde, kitaplarını Hanefî mezhebi doğrul-
tusunda kaleme almış ve gerektiğinde başta Şâfiî olmak üzere ihtilaflı
noktaları şerhlerinde zikretmiştir. Klasik Hanefî geleneğinde kabul gör-
müş kimi meselelerde görüş beyan etmiş ve buna yönelik tenkitler getir-
miştir. Yürütmüş olduğu tedris, kaza ve meşihat makamlarından da aldığı
yetkiyle bu özelliği temayüz etmiş ve alanında çığır açmıştır.9
Örfî hukuka karşı şer’î hukuku savunmuş, bunların hukuka uygunlu-
ğunu sağlamada önemli rol oynayarak kanunnamelerin hazırlanmasında
etkin olmuştur. Sünnî-şerî olmayan sufî hareketlerine karşı fıkhı ön plana
çıkarmış ve buna aykırı davrananların aleyhine fetvalar vermiştir. Döne-
min bir diğer aktüel meselesi olan para vakıfları ile ilgili müstakil bir risa-
le kaleme almış ve bunun meşruiyetini ortaya koymuştur. İbn Kemal’in
fıkha yaptığı önemli hizmetlerden biri de, fakihleri sınıflandırarak bu karı-
şıklığı ortadan kaldırmış olmasıdır. Donanım açısından bütün fâkihlerin
8
bk. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, “Kemalpaşazâde (Eserleri)” maddesi;
Bulgurcu, “Kemalpaşazâde’nin Hadis İlmindeki Yeri”, s.16.
9
Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Özen, “Kemalpaşazâde (Fıkhî Görüşleri)”
maddesi.
Kemalpaşazâde’nin Klasik Hanefî Geleneğine Eleştirel Yaklaşımı ~ 123
10
Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Özen, “Kemalpaşazâde (Fıkhî Görüşleri)”
maddesi; Öge, İbn Kemal, s.83-84.
11
Ömer Faruk Atan, “Hicrî VII. Yüzyıl Hanefî Fakihlerinden Burhânüşşerîa’nın Vikâye
Adlı Eseri”, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 25/2 (2016), s.128.
12
Ahmed b. Süleymân b. Kemâl Bâşâ, el-Îzâh fî şerhi’l-Islâh, Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-
‘İlmiyye, 2007, c.1, s.3.
13
İbn Kemâl, el-Îzâh, c.1, s.3-4.
14
İbn Kemâl, el-Îzâh, c.1, s.4.
124 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
15
İbn Kemâl, el-Îzâh, c.1 s.4.
16
Ebü’l-Hasen Burhânüddîn Alî b. Ebî Bekr b. Abdilcelîl el-Fergânî el-Merğinânî, el-
Hidaye şerhu Bidâyeti’l-mübtedî, İstanbul: Dâru’l-Mîzân, 1441/2020, s.9.
17
Sadruşşerî‘a Ubeydullâh b. Mes‘ûd el-Mahbûbî, Şerhu’l-Vikâye, Amman:
Müessesetü’l-Verrâk, 2006, c.1, s.6.
18
İbn Kemâl, el-Îzâh, c.1 s.8-9.
Kemalpaşazâde’nin Klasik Hanefî Geleneğine Eleştirel Yaklaşımı ~ 125
6.1.2. İbareler
Bilgi akışının kesintiye uğramasına sebep olan isnat zincirinin düşü-
rülmesi ve okuyucu için anlaşılması zor olan yerlerin çıkarılması gibi se-
beplerden dolayı önceki kaynaklar ihtisar edilmiştir.24 Buna rağmen muh-
tasarlar asıl eserden farklı olup, kendine özgü bir ferdiliğe sahip çalışma-
19
bk. Ebü’l-Hüseyn Ahmed b. Ebî Bekr Muhammed b. Ahmed el-Kudûrî, el-Kitâb, Bey-
rut: Dâru’l-kitâbi’l-‘arabî, 2012, c.1, s. 30; Ebü’l-Fazl Mecdüddîn Abdullâh b. Mahmûd
b. Mevdûd el-Mevsılî, , el-Muhtâr, İstanbul: Çağrı Yayınları, 1980, c.1, s.7; Ebü’l-
Berekât en-Nesefî, Kenzu’d-dekâik (Tebyînü’l-hakâik içinde), Beyrut: Dâru’l-kütübi’l-
‘ilmiyye, 2010, c.1, 30; Ebü’l-Abbâs Muzafferüddîn Ahmed b. Alî b. Tağlib el-
Ba‘lebekkî el-Bağdâdî, Mecma‘ü’l-bahreyn ve mülteka’neyyireyn, Beyrut: Dâru’l-
kütübi’l-‘ilmiyye, 2005, s.69; İbrâhim b. Muhammed el-Halebî, Mültekâ’l-ebhur, İstan-
bul: Salah Bilici Kitabevi, tsz., s.4; Muhammed b. Abdullâh et-Timurtaşî, Tenvîrü’l-
ebsâr (Reddü’l-muhtâr içinde), Beyrut: Dâru’l-kütübi’l-‘ilmiyye, 1994, c.1, s.183.
20
Yapılan yüksek lisans çalışmasında bu reddiye Birgivî’ye nispet edilmiş, ancak “Kelam
ile Tasavvuf Arasında Bahâeddinzâde ve Kader Anlayışı” adlı çalışmada bu eserin
Birgivî’ye değil, Bahâeddinzâde Molla Muhyiddin Mehmed’e ait olduğu belirtilmiştir.
bk. Yunus Apaydın - Orkhan Musakhanov, Kelam ile Tasavvuf Arasında
Bahâeddinzâde ve Kader Anlayışı, İstanbul: Endülüs Yayınları, 2021, s.51-52.
21
Geniş bilgi için bk. Muhammed Atıf Yıldırım, “Birgivî’nin Şeyhayn (Burhânüşşerîa ve
Sadruşşerîa) Savunması (Risâle fi reddi’l-Islâh ve’l-Îzâh)”, Yüksek Lisans Tezi, Mar-
mara Üniversitesi, 2009, s.20.
22
bk. Yıldırım, “Birgivî’nin Şeyhayn Savunması”, s.20.
23
Ekmelüddîn Muhammed b. Mahmûd b. Ahmed el-Bâbertî er-Rûmî el-Mısrî, el-‘İnâye
şerhu’l-Hidâye, Beyrut: Dâru’l-kütübi’l-‘ilmiyye, 2007, c.1, s.16.
24
Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, İsmail Durmuş, İstanbul: TDV Yayınları,
2006, “Muhtasar” maddesi.
126 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
lardır. Bundan dolayı her fıkhî metin özlü bir çalışma olup, az kelimeyle
çok anlam ifade etme özelliğine sahiptir. Çünkü bu tür eserler konuyu
açıklamaktan ziyade mezhep doktrinini ezberletme maksadıyla telif edil-
miştir.
Bundan hareketle diyebiliriz ki muhtasar eserlerin tam anlamıyla anla-
şılabilmesi için bir fıkhî altyapı ve(ya) şerh yardımına ihtiyaç duyulmak-
tadır. Yazarın üslubu, kelimelerin niceliği, anlama katkısı ve tamlamalar
olmak üzere birçok yönüyle şekil açısından ibareler değerlendirmeye tabi
tutulmuştur. Çalışmamızda konu ettiğimiz Kemalpaşazâde’nin bu iki ese-
rinde Vikâye’nin metnine ve Sadruşşerîa’nın Şerhu’l-Vikâye’deki açıkla-
malarına getirdiği eleştiriler, fukahâ tarafından incelenmiş ve bunların bir
kısmına tenkitler yapılmıştır.
25
Kur’ân-ı Kerîm Meâli, çev. Halil Altuntaş – Muzaffer Şahin, Ankara: Diyanet İşleri
Başkanlığı Yayınları, 2010, el-Mâide Sûresi 5/6.
26
Burhânüşşerî‘a Mahmûd b. Ahmed el-Mahbûbî, Vikâyetü’r-rivâye fî mesâili’l-Hidâye,
thk. Ömer Faruk Atan, İstanbul: Kitap Dünyası Yayınları, 2021, s.31.
27
Sadruşşerî‘a, Şerhu’l-Vikâye, c.1, s.6.
28
İbn Kemâl, el-Îzâh, c.1 s.9.
29
bk. Yıldırım, “Birgivî’nin Şeyhayn Savunması”, s.21-22.
Kemalpaşazâde’nin Klasik Hanefî Geleneğine Eleştirel Yaklaşımı ~ 127
30
İbn Kemal’in esas aldığı bazı nüshalarda “sünnet” tekil olduğu için eleştirilse de tarafı-
mızca tahkik edilen nüsha da dâhil olmak üzere birçoğunda çoğul olarak kullanılmakta-
dır. bk. Burhânüşşerî‘a, Vikâye, s.31.
31
Burhânüşşerî‘a, Vikâye, s.31.
32
İbn Kemâl, el-Îzâh, c.1, s.17.
33
İbn Kemâl, el-Îzâh, c.1, s.17.
34
Kudûrî, el-Kitâb, c.1, s.11/14; Mevsılî, el-Muhtâr, c.1, s.7/8.
35
Halebî, Mültekâ, s.6.
128 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
36
Burhânüşşerî‘a, Vikâye, s.36.
37
İbn Kemâl, el-Îzâh, c.1, s.78.
38
Nesefî, Kenz, c.1, s.191.
39
Kudûrî, el-Kitâb, c.1, s.74; Halebî, Mültekâ, s.19.
40
bk. Yıldırım, “Birgivî’nin Şeyhayn Savunması”, s.86.
41
Burhânüşşerî‘a, Vikâye, s.39.
Kemalpaşazâde’nin Klasik Hanefî Geleneğine Eleştirel Yaklaşımı ~ 129
“Yani o (ezan), beş vakit farz ve Cuma (namazı) için sünnet olup, nafi-
lelerde sünnet değildir. ‘Vaktinde’ kelimesi(ni kullanması), vaktinden
önceki ezan ve eda etmek için vaktinden sonraki ezandan ayırmak için-
dir.”42
olarak zikredilmiş ve herhangi bir eleştiri getirilmeden sadece izahlar
yapılmıştır. Ancak Kemalpaşazâde Vikâye’nin ibaresini tashih etmek için
her zaman kelime düşürmemiş, başka sözcüklerle kayıtlandırarak yeni
cümleler kurmuştur. Yukarıdaki ibareye katkıda bulunduktan sonra bunu
gerekçesini şöyle açıklamıştır:
وإﻧﻤﺎ ﻟﻢ ﯾﻘﻞ ’ﻓﻲ وﻗﺘﮭﺎ‘ ﻷن أذان ﻣﺎ... ()ھﻮ ﺳﻨﺔ ﻟﻠﻔﺮاﺋﺾ أدا ًء وﻗﻀﺎ ًء ﻓﻘﻂ ﻻ ﻗﺒﻞ وﻗﺘﮭﺎ
...ﯾﻘﻀﻰ ﻣﻨﮭﺎ ﻻ ﯾﻠﺰم أن ﯾﻜﻮن ﻓﻲ وﻗﺘﮭﺎ
= O (ezan), sadece eda ve kaza olan farzlar için sünnet olup, vaktinden
önce olana değil. ‘Vaktinde’ dememesinin gerekçesi: bunlardan kaza
olanların ezanı, vaktinde olması gerekmediğindendir.”43
Böylece bazı detaylar ekleyerek kullanılan bazı kelimelerin fıkhî bilgi-
ye aykırı olmasından hareketle çıkararak gerekçesini ifade etmiştir.
42
Sadruşşerî‘a, Şerhu’l-Vikâye, c.1, s.110.
43
İbn Kemâl, el-Îzâh, c.1 s.91-92.
44
Burhânüşşerî‘a, Vikâye, s.31.
45
İbn Kemâl, el-Îzâh, c.1, s.18.
130 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
6.2.1. Terimler
Her disiplinde olduğu gibi fıkhın da kendine özgü ıstılahları olup, be-
lirli bir mezhep doğrultusunda ve ilgili konuda kaleme alınan eserde buna
özen göstermektedir. Ayrıca her kavramın çerçevesine ve tanımındaki
farklı görüşlere muttali olmak bir gereklilik olarak öne çıkmaktadır. Aksi
takdirde ilgili kavramın dayandığı delil ve doğuracağı sonuç farklı olaca-
ğından fıkhî bir karışıklığa sebep olabilecektir.
46
Burhânüşşerî‘a, Vikâye, s.72.
47
Sadruşşerî‘a, Şerhu’l-Vikâye, c.2, s.9.
48
İbn Kemâl, el-Îzâh, c.1 s.292.
49
Kudûrî, el-Kitâb, c.2, s.7; Mevsılî, el-Muhtâr, c.3, s.84; İbnü’s-Sââtî, Mecma‘, s.512.
Kemalpaşazâde’nin Klasik Hanefî Geleneğine Eleştirel Yaklaşımı ~ 131
50
Sadruşşerî‘a, Şerhu’l-Vikâye, c.1, s.25.
51
Ebû Îsâ Muhammed b. Îsâ b. Sevre et-Tirmizî, es-Sünen, Mısır: Mektebetü Mustafâ el-
Bâbî el-Halebî, 1975, “İlim”, 16 (No. 2676).
52
İbn Kemâl, el-Îzâh, c.1 s.17-18.
53
bk. Yıldırım, “Birgivî’nin Şeyhayn Savunması”, s.28; İsa Öztürk, “Kemalpaşazâde’nin
Sadruşşerîa’ya Yönelttiği Eleştirilerin Tespiti ve Tahlili (el-Îzâh ve Şerhu’l-Vikâye
Bağlamında)”, Yüksek Lisans Tezi, Hitit Üniversitesi, 2019, s.98-101.
132 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
54
Burhânüşşerî‘a, Vikâye, s.54.
55
Kudûrî, el-Kitâb, c.1, s.209; Mevsılî, el-Muhtâr, c.1, s.99.
56
İbnü’s-Sââtî, Mecma‘, s.179.
57
İbn Kemâl, el-Îzâh, c.1, s.182.
58
Burhânüşşerî‘a, Vikâye, s.36.
59
Sadruşşerî‘a, Şerhu’l-Vikâye, c.1, s.96.
Kemalpaşazâde’nin Klasik Hanefî Geleneğine Eleştirel Yaklaşımı ~ 133
60
İbn Kemâl, el-Îzâh, c.1 s.79.
61
bk. Yıldırım, “Birgivî’nin Şeyhayn Savunması”, s.87-88
62
Burhânüşşerî‘a, Vikâye, s.62.
63
Sadruşşerî‘a, Şerhu’l-Vikâye, c.1, s.249.
134 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
peş peşe olması mekrûhtur. Şayet bayram günü oruç tutmayıp (Şevvâl’in
ikisinden başlayarak) sonrasında altı gün oruç tutması mekruh olması bir
yana müstehap ve sünnettir.’ şeklinde geçmektedir.”64
Görüldüğü gibi İbn Kemal, eksik yaklaşımın nasıl yanlış fıkhî bir
hükmü ortaya koyduğunu kaynaklardan da referans göstererek izah etmiş
ve buna dair görüşleri eleştirerek hem ibareyi tashih etmiş, hem de bunu
şerhinde açıklamıştır.
68
bk. Yıldırım, “Birgivî’nin Şeyhayn Savunması”, s.29-31.
69
Burhânüşşerî‘a, Vikâye, s.31.
70
İbn Kemâl, el-Îzâh, c.1, s.19.
71
Burhânüşşerî‘a, Vikâye, s.36.
72
Sadruşşerî‘a, Şerhu’l-Vikâye, c.1, s.100.
136 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
73
İbn Kemâl, el-Îzâh, c.1, s.83.
74
Burhânüşşerî‘a, Vikâye, s.62.
75
Sadruşşerî‘a, Şerhu’l-Vikâye, c.1, s.254.
76
İbn Kemâl, el-Îzâh, c.1, s.238.
Kemalpaşazâde’nin Klasik Hanefî Geleneğine Eleştirel Yaklaşımı ~ 137
Sonuç
Osmanlı Devletinin yükseliş dönemi ulemâsından biri Kemalpaşa-
zâde’dir. İyi bir eğitim aldıktan sonra tedrisat, iftâ, kazâ gibi birçok resmi
görevlerde bulunan İbn Kemal, Osmanlı’da en büyük dini otorite olan
şeyhülislamlık vazifesini sekiz yıl boyunca yapmıştır. Velûd bir kişiliğe
sahip olan bu zat, birçok alanda eserler kaleme almış ve literatüre katkıda
bulunarak önemli kazanımlar sağlamıştır. Bu eserlerinden bir kısmının
müstakil çalışmalar olmasının yanı sıra, çoğunluğu mevcut bilgilerin der-
lenmesi ve değerlendirmesi şeklinde olan şerh ve hâşiye özelliğini taşı-
maktadır. Ayrıca gelenekte mevcut olan bazı eserlere yönelik şekil ve
muhteva açısından tashihler yaparak yeni metinler ortaya koyma çabasın-
da da olmuştur. Eser telifinde en önemli özelliği meseleye eleştirel bir ba-
kış açısıyla yaklaşması ve kabul gören kimi bilgileri değerlendirerek red-
diyeler getirmesidir. Bunun yanı sıra döneminde aktüel tartışılan -para va-
kıfları gibi- meseleleri çözmeye yönelik müstakil risaleler de kaleme al-
mıştır. Fıkha en önemli katkılarından biri olarak mezhep içi ihtilaflarda
tartışmaya taraf olanları derecelendirmek suretiyle görüş sahiplerinin ön-
celiğini ortaya koymuş ve böylece fıkhî karışıklığı ortadan kaldırmaya ça-
lışmıştır.
Devlet kademesinde aldığı özellikle kaza gibi görevlerde etkin olmuş
ve hukukî yapılanmada önemli bir rol üstlenmiştir. İcra ettiği görevinin bir
gereği olarak kanunnamelerin şerî-hukukî uygunluğunu sağlamada çaba
sarf etmiş ve örfe karşı hukukun üstünlüğünü savunmuştur. Ancak kimi
hususlarda padişahın yasaklama getirebileceğini kabul etmiştir. Dönemin
aktüel sorunlarından biri olan Şiîliğe karşı Sünnî ekolü fetvalarla savun-
muş ve ayrıca fıkha aykırı tasavvufî hareketlerin aleyhinde fetvalar ver-
miştir.
Yazarın fıkıh kitapları Hanefî mezhebi doğrultusunda olup, gerektiği
yerde metinde mezhep içi ihtilaflarda tercihte bulunulmuş, şerhlerinde ise
mezhep içi ve dışı ihtilaflara değinilmiştir. Çalışmamızda özel bir yeri
olan Kemalpaşazâde’nin klasik Hanefî geleneğine yönelik kaleme aldığı
eserler ve getirdiği eleştiriler ayrıca değerlendirilmiştir. Bu eserlerinde li-
teratürde önemli bir yeri olan kaynakları şekil ve muhteva açısından tenkit
etmesi sonucu yeni bir metin oluşturma ihtiyacını karşılamak için yoğun
bir çaba sarf etmiştir. Asıl eleştirisi Hanefî fıkhının bizzat kendisine değil,
bu doğrultuda telif edilen eserlerdeki bilgiler ve tercihlere yönelik olmuş-
tur. Bu düşünceyle el-Islâh olarak isimlendirdiği özgün olan yeni metnini
şerh etme bu değişikliklerin gerekçelerini belirtmek için el-Îzâh adlı eseri-
ni kaleme almıştır. Bu eleştirileri daha çok şekil açısından olmuş ve bun-
dan hareketle muhtevaya yönelik değerlendirmeler de yaparak tenkitlerini
dile getirmiştir. Bazen bu reddiyeleri Arap dilinin özelliklerinden hareket-
138 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Kaynakça
Apaydın, Yunus - Musakhanov, Orkhan. Kelam ile Tasavvuf Arasında
Bahâeddinzâde ve Kader Anlayışı. İstanbul: Endülüs Yayınları, 2021.
Atan, Ömer Faruk. “Hicrî VII. Yüzyıl Hanefî Fakihlerinden Burhânüşşerîa’nın
Vikâye Adlı Eseri”, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 25, no. 2
(2016): 125-153.
Bâbertî, Ekmelüddîn Muhammed b. Mahmûd b. Ahmed er-Rûmî el-Mısrî. el-
‘İnâye şerhu’l-Hidâye. Beyrut: Dâru’l-kütübi’l-‘ilmiyye, 2007.
Bulgurcu, Kahraman. “Kemalpaşazâde’nin Hadis İlmindeki Yeri (Kırk Hadisler
Örneği)”. Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi, 2004.
Çelebi, İlyas. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 44 cilt. Ankara: TDV
Yayınları, 2002.
Durmuş, İsmail. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 44 cilt. İstanbul:
TDV Yayınları, 2006.
Halebî, İbrâhim b. Muhammed. Mültekâ’l-ebhur. İstanbul: Salah Bilici Kitabevi,
tsz.
İbn Kemâl Bâşâ, Ahmed b. Süleymân. el-Îzâh fî şerhi’l-Islâh. Beyrut: Dâru’l-
Kütübi’l-‘İlmiyye, 2007.
İbnü’s-Sââtî, Ebü’l-Abbâs Muzafferüddîn Ahmed b. Alî b. Tağlib el-Ba‘lebekkî
el-Bağdâdî. Mecma‘ü’l-bahreyn ve mülteka’neyyireyn. Beyrut: Dâru’l-
kütübi’l-‘ilmiyye, 2005.
Kudûrî, Ebü’l-Hüseyn Ahmed b. Ebî Bekr Muhammed b. Ahmed. el-Kitâb. Bey-
rut: Dâru’l-kitâbi’l-‘arabî, 2012.
Kur’ân-ı Kerîm Meâli. çev. Halil Altuntaş – Muzaffer Şahin. Ankara: Diyanet İş-
leri Başkanlığı Yayınları, 2010.
Merğinâni, Ebü’l-Hasen Burhânüddîn Alî b. Ebî Bekr b. Abdilcelîl el-Fergânî. el-
Hidaye şerhu Bidâyeti’l-mübtedî. İstanbul: Dâru’l-Mîzân, 2020.
Kemalpaşazâde’nin Klasik Hanefî Geleneğine Eleştirel Yaklaşımı ~ 139
Hasan SELEK
Arş. Gör., Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi,
İslami İlimler Fakültesi, İslam Hukuku Anabilim Dalı
hselek@ybu.edu.tr
ORCID: 0000-0003-2843-6714
Öz
Bu çalışma, Osmanlı ulemasının önde gelen simalarından biri olan
Kemalpaşazâde’nin Mergînânî’nin meşhur fıkıh eseri el-Hidâye üzerine
yazdığı hâşiyeyi ve bu hâşiyede Hidâye’ye yönelik eleştirileri konu edin-
mektedir. Kemalpaşazâde’nin Hidâye’nin taharet, zekât, savm, hac, nikâh,
talak, rada‘, büyû‘, edebü’l-kâdî ve ikrah bölümleri üzerine yazdığı bu
eser, müellifinin ilmî birikimini yansıtmasının yanı sıra önde gelen Hanefî
fakihlerine yönelttiği sert ve tavizsiz eleştirilerle de dikkat çekmektedir.
Yazma eser kütüphaneleri ile nüsha başlarında Hâşiye ale’l-Hidâye,
Şerhu’l-Hidâye, Ta‘lîk ale’l-Hidâye gibi muhtelif isimlerle kayıtlı olan bu
eser, gerek metnin bütün ifadelerini izah gayesi gütmemesi gerekse tenkit
merkezli ilerlemesi ile hâşiye türünün güzel bir örneğidir. Eserde
Kemalpaşazâde, Mergînânî başta olmak üzere müteahhir dönem Hanefî
âlimlerini ağır bir dille eleştirmiştir. Hâşiye’nin günümüze pek çok nüs-
hasının ulaşması ve sonraki eserlerde kaynak olarak kullanılmış olması
Osmanlı ilim çevrelerinde ne denli tedavülde olduğunun göstergesidir. İş-
te bu çalışma hem Kemalpaşazâde’nin günümüzde pek bilinmeyen bu ese-
rini tanıtmayı hem de Hidâye’ye yönelik eleştirilerini tasnif ederek aktar-
mayı hedeflemektedir. Bu bağlamda öncelikle eser kısaca tanıtılmıştır.
Ardından müellifin eleştiri üslûbu ve eleştiriye konu eserler hakkında bilgi
verildikten sonra Hidâye’ye dair eleştirileri, dil ve üslûba yönelik eleştiri-
ler ile mesâil ve manaya yönelik eleştiriler olmak üzere iki başlık halinde
incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: İslam Hukuku, Kemalpaşazâde, Hidâye,
Mergînânî, Şerh, Hâşiye, Cedel, Münâzara, Tenkit.
Giriş
Hicrî VI. yüzyılın önde gelen Hanefî fakihlerinden Burhânüddin
Mergînânî’nin (ö. 593/1197) bir fıkıh klasiği haline gelen el-Hidâye isimli
eseri, yazıldığı günden itibaren Hanefî fıkıh çevrelerinde oldukça rağbet
görmüş, medreselerde ders kitabı olarak okutulmuş, fakihler tarafından
üzerine ihtisar, şerh, hâşiye, ta‘lîka ve tahric türü pek çok çalışma yapıl-
mıştır.1 Eser üzerine çalışma yapan müelliflerden biri de Osmanlı âlimle-
rinin önde gelenlerinden Kemalpaşazâde’dir (ö. 940/1534).
Kemalpaşazâde, ilmî dirayeti, fıkıh ilmindeki yetkinliği, bu yetkinliğin
birer nişanesi olan eserleri ve ilmî meselelerde önde gelen âlimlere yönelt-
tiği eleştirileri ile tanınan büyük bir İslâm âlimi ve Osmanlı Şeyhül-
islâm’ıdır. İlim hayatının önemli bir bölümünü Osmanlı medreselerinde
müderrislik vazifesiyle geçiren İbn Kemal’in2 kaleme aldığı çalışmaların
bir kısmı medrese müfredatında ders kitabı olarak okutulan eserler üzerine
olmuştur. Mergînânî’nin Hidâye isimli eserinin bazı bölümlerine yazdığı
hâşiye de bu türdeki eserlerinden biridir. Kütüphane kayıtlarında
Hâşiye ale’l-Hidâye, Şerhu’l-Hidâye veya Ta‘lîka ale’l-Hidâye gibi farklı
isimlerle kayıtlı olan bu eseri, onun ilmî birikimini gösteren önemli çalış-
malarından biridir. Muhtelif yazma eser kütüphanelerinde elliden fazla
1
Hidâye üzerine yapılan çalışmalar için bk. Bayder, el-Hidâye Bir Fıkıh Metninin Hanefî
Geleneğe Etkisi, 87-175; Mergînânî, el-Hidâye şerhu Bidâyeti’l-mübtedî, I, 101-164;
Murat Şimşek, “Bir Hanefi Klasiği: Mergînânî’nin el-Hidâye’si Üzerine Yapılan Ça-
lışmalar”, 279-321.
2
Bk. İnanır, İbn Kemal’in Fetvaları Işığında Osmanlı’da İslâm Hukuku, 14-18.
142 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
nüshası bulunan bu hâşiye, Hidâye’nin taharet, zekât, oruç, hac, nikâh, ta-
lak, radâ‘, büyû‘ ve edebü’l-kâdî bölümlerinin izahından oluşmaktadır.
Kemalpaşazâde’nin bu çalışması, Hidâye’yi izah etmek üzere kaleme alın-
mış önemli çalışmalardan biri olduğu kadar gerek Mergînânî’ye gerek Ha-
nefî mezhebinin meşhur fakihlerine yönelttiği ciddi ve ağır eleştirilerle de
temayüz etmektedir. Eser bu yönüyle müellifin Burhânüşşerîa’nın (VII-
VIII./XIII-XIV. yüzyıl) Vikâyetü’r-rivâye isimli eserini eleştiri ve tehzib
amacıyla kaleme aldığı el-Islâh, hem bu eseri açıklamak hem de
Sadruşşerîa’nın (ö. 747/1346) Şerhu’l-Vikâye’sini eleştirmek gayesiyle
yazdığı Îzâhu’l-Islâh3, yine Sadruşşerîa’ya ait meşhur usûl metni
Tenkîhu’l-usûl’ünü ıslah ve tağyir maksadıyla yazdığı Tağyîru’t-Tenkîh ve
Şerhu Tağyîri’t-Tenkîh4 isimli eserleriyle benzerlik arz eder. İbn Kemal
mezkûr eserlerde olduğu gibi bu kitabında da Hanefî mezhebinin meşhur
isimlerini ve ortaya koydukları görüşleri ağır ve sert bir üslûpla eleştir-
mekten çekinmemiştir.
Bu çalışma, Kemalpaşazâde’nin Hâşiye’sinde Hidâye metnine yönelik
eleştiri ve itirazlarını konu edinmektedir. Bu çerçevede öncelikle Kemal-
paşazâde’nin hâşiyesi kısaca tanıtılacak, eserin kaynakları, muhtevası,
yöntemi, takip edilen eleştiri üslûbu hakkında bilgi verilerek eleştiriye tabi
tutulan eser ve müelliflerine temas edilecektir. Ardından İbn Kemal’in
Hidâye’ye yönelik itiraz ve tenkitleri tasnif edilerek, temsil gücünün yük-
sek olduğu düşünülen örneklere yer verilmeye çalışılacaktır. Eser, temelde
Hidâye’yi izaha yönelik bir çalışma olsa da önemli bir kısmını Hidâye
şârihleri başta olmak üzere mezhep fakihlerine dair eleştiriler oluşturmak-
tadır. Bu eleştiriler içerisinde Hidâye metnine yönelik olanların sayısı
azımsanmayacak boyuttadır. Dolayısıyla tek tek bütün tenkit ve itirazları
değerlendirmeye tabi tutmak çalışmanın sınırlarını aşacağından konu, İbn
Kemal’in doğrudan metni hedef alan mütalaaları ve bunlar içerisinde de
Kitâbü’s-Savm bölümündeki eleştirilerle sınırlı tutulmuştur. Çalışmamız-
da Süleymaniye Kütüphanesi, Fatih, 1660’ta kayıtlı, 990 tarihinde istinsah
3
Îzâhu’l-Islâh, Abdullah el-Muhammedî ve Mahmud Emir el-Huzâî tarafından 2007 yı-
lında iki cilt halinde neşredilmiş (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2007); eser hakkın-
da iki de yüksek lisans tezi hazırlanmıştır. Yusuf Kara, “İbn Kemal Paşa'nın el-Islah
Adlı Eserinde el-Vikaye'ye Yönelttiği Eleştirilerin Değerlendirilmesi”, Yüksek Lisans
Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019; İsa Öztürk,
“Kemalpaşazâde’nin Sadruşşerîa’ya Yönelttiği Eleştirilerin Tespit ve Tahlili (el-Îzâh ve
Şerhu’l-Vikâye Bağlamında)”, Yüksek Lisans Tezi, Hitit Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, 2019. Ayrıca Birgivî’nin bu esere reddiye olarak kaleme aldığı risale de tez
olarak çalışılmıştır. Muhammed Atıf Yıldırım, “Birgivî’nin Şeyhayn (Burhânüşşerîa ve
Sadrüşşerîa) Savunması (Risâle fî reddi’l-Islâh ve’l-Îzâh)” Yüksek Lisans Tezi, Marma-
ra Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2009.
4
Kemalpaşazâde’nin Tenkîh metnine yönelttiği eleştiriler hakkında yapılmış bir çalışma
için bk. İlyas Yıldırım, “Kemâlpaşazâde’nin Tenkîh Eleştirisi”, 54-79.
Kemalpaşazâde’nin Hidâye’ye Yönelttiği Eleştiriler ~ 143
5
Türkiye dışında Mektebetü’l-Esed el-Vataniyye 13723 ve 17438, Birleşik Arap Emir-
likleri Dâru’l-Mahtûtâti’l-İslâmiyye Kütüphanesi’nde 483, Mısır Dâru’l-Kütübi’l-
Mısriyye’de 313/25’te de kayıtlı nüshaları bulunmaktadır.
6
Nihal Atsız İbn Kemal’in eserleri üzerine yaptığı çalışmada 32 nüsha zikretmiştir. Nihal
Atsız, “Kemalpaşa-Oğlu’nun Eserleri”, Şarkiyat Mecmuası, 96.
7
Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Beşir Ağa, 229; Bursa İnebey, Haraccı, 384, H. Çelebi,
318; Süleymaniye Kütüphanesi, Amcazade Hüseyin, 180; Milli Kütüphane, Yazmalar
Koleksiyonu, 6760; Edirne Selimiye Kütüphanesi, Selimiye Yazmalar, 755; Milli Kü-
tüphane, Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesi, 2032; Süleymaniye Kütüphanesi, Yusuf
Ağa, 203; Balıkesir İl Halk Kütüphanesi, 428/1; Hacı Selim Ağa, 294, 310; Beyazıt Kü-
tüphanesi, 2293; Süleymaniye Kütüphanesi, Tırnovalı, 632; Süleymaniye Kütüphanesi,
Çelebi Abdullah, 122; Süleymaniye Kütüphanesi, Giresun Yazmalar, 82; Konya Bölge
Yazma Eserler Bölge Müdürlüğü, Bölge Yazma Eserler, 2191; Köprülü, Fazıl Ahmed
Paşa, 557; Süleymaniye Kütüphanesi, Serez, 960/1.
8
Süleymaniye Kütüphanesi, Murad Molla, 1834/83; Kütahya Vahid Paşa Kütüphanesi,
1748; Süleymaniye Kütüphanesi, Laleli, 3682/8.
9
Atıf Efendi Kütüphanesi, Mehmet Zeki Pakalın, 181/3; Süleymaniye Kütüphanesi, Fa-
tih, 1660
10
Millet Kütüphanesi, Feyzullah Efendi, 981/6.
144 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
den yalnızca birini içerirken, kimileri de savm, hac, nikâh, büyû‘ gibi bir-
kaç bölümü birden ihtiva etmektedir.13 Bu durum, müellifin muhtemelen
eseri parçalar halinde yazıp, böylece yaygınlaşmasından kaynaklanmış ol-
sa gerektir.
Kemalpaşazâde’nin mevzubahis eserinin de içerisinde yer aldığı şerh
ve hâşiye literatürünün İslâm ilim geleneğinin gelişmesi ve ilerlemesinde
önemli bir yere sahip olduğu izahtan varestedir.14 Bu kavramların kulla-
nım alanlarını birbirinden kesin çizgilerle ayırmak zor olsa da aralarında
bazı farklılıkların bulunduğu belirtilmektedir. Öncelikle şerhler, bir metin
üzerine yapılan izah çalışmalarına denilirken, hâşiyeler, şerhlere yapılan
çalışmalar için kullanılmıştır. Ayrıca hâşiyeler, şerhlerin aksine metnin
bütünü hakkında değil, gerekli görülen noktaları hakkında yapılan izahları
içermektedir.15 Bu itibarla İbn Kemal’in eserini, Hidâye üzerine yazılmış
bir hâşiye olarak veya genellikle “bir eserdeki ifade ve görüşlere yönelik
tenkit, açıklama, ilave, çıkarma ve tashih mahiyetinde sayfaların kenarla-
rına ya da alt kısımlarına eklenen notlar” ve bu notların toplandığı eserleri
ifade etmek üzere kullanılan ta‘lîka16 türünde bir çalışma olarak değerlen-
dirmek mümkündür.17
Hâşiye, Hidâye’nin taharet, zekât, savm, hac, nikâh, talak, rada‘,
büyû‘, edebü’l-kâdî ve ikrah18 bölümleri üzerine kaleme alınmıştır.19
Eserde takip edilen yöntem, telif gayesi ve zamanı gibi hususları ihtiva
11
Süleymaniye Kütüphanesi, Molla Çelebi, 65; Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi,
656; Atıf Efendi Kütüphanesi, Atıf Efendi, 810; Bursa İnebey, Haraccı, 519.
12
Süleymaniye Kütüphanesi, Şehid Ali Paşa, 724/1; Süleymaniye Kütüphanesi, Murad
Molla, 1834/78, 90.
13
Bursa İnebey, H. Çelebi, 319.
14
Şerh ve haşiye literatürünün ilim geleneğine katkıları hakkında bk. Kara, “Unuttuklarını
Hatırla! Şerh ve Haşiye Meselesine Dair Birkaç Not”, Dîvân Disiplinlerarası Çalışma-
lar Dergisi, 1-67; bu çalışmanın genişletilmiş hali için bk. Kara, İlim Bilmez Tarih Ha-
tırlamaz, Şerh ve Haşiye Meselesine Dair Birkaç Not, İstanbul: Dergâh Yayınları, 2011.
15
Detaylı bilgi için bk. Kaya, “Şerh (Fıkıh)”, DİA, XXXVIII, 560-564; Tevfik Rüştü
Topuzoğlu, “Hâşiye”, DİA XVI, 419-422.
16
Abdurrahim Bilik, “Fıkhın Bir Alt Disiplini Olarak İlmü’l-Hilâf”, 56-57.
17
Nitekim İbn Kemal de Şerhu Tağyîri’t-Tenkîh isimli kitabının kenarına düştüğü notta
bu eserine ta‘lîk olarak atıfta bulunmuştur. Bk. Şemseddin Ahmed b. Süleyman
Kemalpaşazâde, Şerhu Tağyîri’t-Tenkîh, Mektebetü’l-Esed el-Vataniyye, 252a. Ancak
biz, eserin bütünü, notların derlenmesinden ziyade müstakil bir telif olduğu için Hâşiye
olarak isimlendireceğiz.
18
İkrah bölümüne bir metin kaleme aldığını Tağyîru’t-Tenkîh şerhinin kenarına düştüğü
notta müellif ifade etmektedir. Bk. Kemalpaşazâde, Şerhu Tağyîri’t-Tenkîh, 252a.
19
Bazı araştırmacılar, yalnızca tahâret, zekât, oruç, hac, nikâh ve büyû‘ bölümlerini zik-
rederken (İlyas Çelebi, “Kemalpaşazâde (Eserleri)”, DİA, XXV, 245-247). Bazıları da
buna namaz bölümünü de ilave etmektedir (İnanır, “İbn Kemal’in Fetvaları Işığında
Osmanlı’da İslâm Hukuku”, 23; Atsız, “Kemalpaşa-Oğlu’nun Eserleri”, 95). İnceledi-
ğimiz nüshalar arasında namaz bölümünü ihtiva eden bir nüshaya rastlayamadık.
Kemalpaşazâde’nin Hidâye’ye Yönelttiği Eleştiriler ~ 145
27
Leknevî, el-Fevâidü’l-behiyye fî terâcimi’l-Hanefiyye, 43-44.
28
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye (Fatih, 1660), 2a.
29
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye (Fatih, 1660), 18b, 22a.
30
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye (Fatih, 1660), 22a.
31
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye (Fatih, 1660), 2b, 25a.
32
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye (Fatih, 1660), 56a.
33
Bk. Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye (Fatih, 1660), 7a, 8a, 9a, 10a, 10b, 15b, 16a,
19b, 20a, 21b, 22a, 24b, 27a, vd.
Kemalpaşazâde’nin Hidâye’ye Yönelttiği Eleştiriler ~ 147
34
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye (Fatih, 1660), 21a.
35
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye, (Selimağa Kütüphanesi, Hacı Selim Ağa, 310),
68a; Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye (Fatih, 1660), 17a.
36
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye, (Selimağa Kütüphanesi, Hacı Selim Ağa, 310),
13a, 32a, 33a, 35b, 36b, 39a, 41a, 44a, 45a, 45b, 50a, 53a, 55b, 64a, 65b, 71a.
37
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye (Fatih, 1660), 61a.
38
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye, (Selimağa Kütüphanesi, Hacı Selim Ağa, 310),
3a, 3b, 8b, 9b, 11b, 12a, 14a, 16a, 18b, 19b, 22a, 26b, 27b, 30b, 31b, 32a, 54b, 56b,
57a, 62a, 63a, 66b, 67b, 68a, 72a, 73a.
39
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye, (Selimağa Kütüphanesi, Hacı Selim Ağa, 310),
6a, 11a, 12b, 13a, 28b, 31a, 32b, 36b.
40
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye, (Selimağa Kütüphanesi, Hacı Selim Ağa, 310),
1b, 4a, 6b, 7b, 9b, 15a, 15b, 16a, 19b, 20a, 20b, 21b, 22a, 24b, 25a, 25b, 28a, 29b, 32b,
33a, 40b, 43b, 44b, 55b, 46b, 47b, 48a, 49a, 50b, 51a, 52a, 54b, 56a, 56b, 59b, 60b,
61a, 62a, 62b, 64b, 68a, 69a, 71a, 72a, 72b.
41
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye, (Selimağa Kütüphanesi, Hacı Selim Ağa, 310),
5b, 6a, 14b, 21b, 33b, 58a, 59a, 62a, 68a, 71a.
148 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
42
Örnek olarak bk. Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye, (Selimağa Kütüphanesi, Hacı
Selim Ağa, 310), 1b, 2a, 3b, 4a, 5a, 6a, 7a, 8a, 9b, 10a, 10b, 12b, 16b, 17a, 17b, 18b,
19b, 20a, 21a, 21b, 24b, 25a, 26a, 29a, 30b, 31a, 31b, 32a, 32b, 33a, 35a, 36a, 38a, 38b,
40a, 41b, 42a, 42b, 43b, 44a, 44b, 45a, 45b, 46b, 47a, 47b, 48a, 50a, 50b, 51a, 52a, 52b,
53a, 53b, 54a, 54b, 55a, 55b, 56a, 56b, 57a, 58b, 59a, 60a, 60b, 61a, 63a, 63b, 64b, 65a,
65b, 66a, 66b, 68a, 68b, 73a.
43
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye, (Selimağa Kütüphanesi, Hacı Selim Ağa, 310),
24b.
44
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye, Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi, nr. 656,
461b, 465b.
45
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye, (Selimağa Kütüphanesi, Hacı Selim Ağa, 310),
2b.
46
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye, (Selimağa Kütüphanesi, Hacı Selim Ağa, 310),
33a, 34a, 34b, 37a, 39b, 40a, 41a, 43a, 46b, 50b, 52b, 54a, 55a, 55b, 57a, 61b.
47
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye, (Selimağa Kütüphanesi, Hacı Selim Ağa, 310),
32a, 33b.
48
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye, (Selimağa Kütüphanesi, Hacı Selim Ağa, 310),
16b, 27b, 35a, 35b, 45a, 46b, 66a.
49
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye, (Selimağa Kütüphanesi, Hacı Selim Ağa, 310),
32a.
50
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye, (Selimağa Kütüphanesi, Hacı Selim Ağa, 310),
26a.
51
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye, (Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi, 656),
13a.
Kemalpaşazâde’nin Hidâye’ye Yönelttiği Eleştiriler ~ 149
52
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye (Fatih, 1660), 10a.
53
Birgivî, “Risâle fî reddi’l-Islâh ve’l-Îzâh”, 102-103.
54
Kitap üzerine Abdurrahman Efendi’nin İbn Kemal’e yalnızca mestler üzerine mesh ko-
nusundaki eleştirilerini konu alan bir yüksek lisans tezi hazırlanmıştır. Muhammed
Özmen, “Kızıl Molla (Abdurrahman b. Ali el- Amasî) ö. 983/1575’nin İbn Kemal’in
Hidâye Şerhi Üzerine (Mesh ‛ale’l-Huffeyn Meselesi Bağlamında) İtirazları”, Yüksek
Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015.
150 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
55
Kızıl Molla, Tergîbü’l-lebîb (Süleymaniye Kütüphanesi, Şehid Ali Paşa, 723), 1b-3a.
56
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye (Fatih, 1660), 6b.
Kemalpaşazâde’nin Hidâye’ye Yönelttiği Eleştiriler ~ 151
57
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye (Fatih, 1660), 8b.
58
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye (Fatih, 1660), 43b Başka örnekler için ayrıca bk.
19a, 21a, 21b, 22a, 23a, 40b.
59
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye (Fatih, 1660), 11b, 16a, 19a, 24a, 43b, 65a.
60
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye (Fatih, 1660), 21b.
61
Mergînânî, el-Hidâye, I, 147.
62
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye (Fatih, 1660), 16a.
152 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Sonuç
Mergînânî’nin el-Hidâye fî şerhi bidayeti’l-mübtedî isimli meşhur fıkıh
kitabı üzerine pek çok şerh ve hâşiye yazılmıştır. Osmanlı devrinde de ol-
dukça revaçta olan bu eser, IX./XV. yüzyılın önde gelen simalarından İbn
Kemal Paşa tarafından da muhtemelen müderrislik yaptığı dönemde şerh
edilmiştir. Müellifin tuttuğu notlardan müteşekkil olduğu anlaşılan bu
eser, Şerh, Hâşiye, Ta‘lîka gibi muhtelif isimlerle anılmıştır. Hatta bazı
bölümleri risale olarak telakki edilmiş, hususi olarak neşredilmiştir.
Kemalpaşazâde, bu çalışmasında Hidâye’nin yalnızca izaha muhtaç oldu-
ğunu düşündüğü kısımları açıklamıştır. Bunu yaparken oldukça çok ve çe-
şitli kaynağa başvuran İbn Kemal, aynı zamanda bu kaynakları eleştirmeyi
de ihmal etmemiştir. Eleştirilerinde tavizsiz ve set bir dil kullandığı gö-
rülmektedir. Nesefî, Zeylaî, Sadruşşerîa, Bâbertî, Serûcî, Etkânî, İbnü’l-
Hümâm gibi meşhur Hanefî müellifleri onun eleştirilerinden nasibini al-
mıştır. Hidâye metnine yönelik eleştiriler de en az diğer fakihlere yönelti-
len eleştiriler kadar yoğundur. Ne var ki, ikinci durumdaki eleştirilerde
daha müsamahakâr bir üslup kullandığı söylenebilir. İbn Kemal’in bu ese-
ri, nüshalarının çokluğundan anlaşıldığı kadarıyla yazıldığı dönem de dâ-
hil olmak üzere Osmanlı ilim çevrelerinde oldukça yaygın bir şekilde kul-
lanılmış, eserdeki eleştirileri haksız ve sert bulan Kızıl Molla lakaplı
Abdurrahman Efendi tarafından taharet kitabına reddiye mahiyetli bir de
çalışma yapılmıştır.
67
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye (Fatih, 1660), 24a.
68
Kemalpaşazâde, Hâşiye ale’l-Hidâye (Fatih, 1660), 8b.
154 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Kaynakça
Atsız, Nihal. “Kemalpaşa-Oğlu’nun Eserleri”, Şarkiyat Mecmuası 6 (1966): 71-
112.
Bayder, Osman. el-Hidâye Bir Fıkıh Metninin Hanefî Geleneğe Etkisi. İstanbul:
Hacıveyiszade İlim ve Kültür Vakfı Yayınları, 2020.
Bilik, Abdurrahim. “Fıkhın Bir Alt Disiplini Olarak İlmü’l-Hilâf”. Doktora Tezi,
Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018.
Çelebi, İlyas. “Kemalpaşazâde (Eserleri)”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklo-
pedisi, 25:245-247. Ankara: TDV Yayınları, 2002.
İnanır, Ahmet. “İbn Kemal’in Fetvaları Işığında Osmanlı’da İslâm Hukuku”.
Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008.
Kara, İsmail. İlim Bilmez Tarih Hatırlamaz, Şerh ve Haşiye Meselesine Dair Bir-
kaç Not. İstanbul: Dergâh Yayınları, 2011.
Kara, İsmail. “Unuttuklarını Hatırla! Şerh ve Haşiye Meselesine Dair Birkaç
Not”. Dîvân Disiplinlerarası Çalışmalar Dergisi 15, sy 28 (2010/1): 1-67.
Kaya, Eyyüp Said. “Şerh (Fıkıh)”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi,
38:560-564. İstanbul: TDV Yayınları, 2010.
Kemalpaşazâde, Şemseddin Ahmed b. Süleyman. Hâşiye ale’l-Hidâye (Süleyma-
niye Kütüphanesi, Fatih, 1660; Selimağa Kütüphanesi, Hacı Selim Ağa, 310.
Kemalpaşazâde, Şemseddin Ahmed b. Süleyman. Şerhu Tağyîri’t-Tenkîh,
Mektebetü’l-Esed el-Vataniyye.
Kızıl Molla, Abdurrahman b. Ali el-Amâsî. Tergîbü’l-lebîb. (Süleymaniye Kü-
tüphanesi, Şehid Ali Paşa, 723).
Leknevî, Ebü’l-Hasenât Muhammed Abdülhay. el-Fevâidü’l-behiyye fî
terâcimi’l-Hanefiyye. thk. Ahmed ez-Za’bî, Beyrut: Dârü’l-Erkâm, 1998.
Mehmed b. Pir Ali Birgivî, “Risâle fî reddi’l-Islâh ve’l-Îzâh”. (Birgivî’nin
Şeyhayn (Burhânüşşerîa ve Sadrüşşerîa) Savunması (Risâle fî reddi’l-Islâh
ve’l-Îzâh) içinde), Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, 2009.
Mergînânî, Ebü’l-Hasen Burhânüddin Ali b. Ebî Bekir. el-Hidâye şerhu
Bidâyeti’l-mübtedî. I-VII, thk. Sâid Bekdaş, Medine: Dâru’s-Sirâc, 2019.
Özmen, Muhammed. “Kızıl Molla (Abdurrahman b. Ali el- Amasî) ö.
983/1575’nin İbn Kemal’in Hidâye Şerhi Üzerine (Mesh ‛ale’l-Huffeyn Me-
selesi Bağlamında) İtirazları”. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sos-
yal Bilimler Enstitüsü, 2015.
Şimşek, Murat. “Bir Hanefi Klasiği: Mergînânî’nin el-Hidâye’si Üzerine Yapılan
Çalışmalar”. Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi 12, sy 23 (2014),:279-
321.
Taşköprîzâde, Ahmed Efendi b. Mustafa. eş-Şakâiku’n-nu’mâniyye fî ulemâi dev-
leti’l-Osmâniyye. çev. Muhammet Hekimoğlu, İstanbul: Türkiye Yazma Eser-
ler Kurumu Başkanlığı Yayınları, 2019.
Topuzoğlu, Tevfik Rüştü. “Hâşiye”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi,
16: 419-422. İstanbul: TDV Yayınları, 1997.
Yıldırım, İlyas. “Kemâlpaşazâde’nin Tenkîh Eleştirisi”. Osmanlı’da İlm-i Fıkıh:
Âlimler, Eserler, Medreseler, 2017, 54-79.
Hanefî Aslî Kaynaklarının Tashîh ve Tenkîdi Üzerine:
Kemâlpaşazâde’nin el-Vikâye’yi Islâhı Hakkında
Bir Değerlendirme
Öz
Askerî sınıftan ilmiye sınıfına geçiş yapmış olan Kemalpaşazâde (ö.
940/1534) burada yükselerek şeyhülislamlık makamına kadar uzayan ilmi
payeleri kazanabilmiştir. Bu süre zarfında birçok eser kaleme almış ve dev-
rinin en etkili ilmi kişiliklerinden olmuştur. Onun telif ettiği eserlerden bir
kısmı meşhur eserlere haşiye niteliğindedir. Kemâlpaşazâde bu haşiyelerin-
den bazılarını düzelterek ıslah etme yolunu seçmiştir. Bu ıslah çalışmalarını
ise çoğunlukla farklı isimle adlandırarak yayınlamıştır. Tağyîr ve tashih
amacıyla kaleme aldığı eserler arasında en meşhur olanı Burhanuşşeriâ’nın
(ö. 673/1274) Vikâyetü’r-Rivâye ve torunu Sadruşşerîa’nın (ö. 747/1346)
Şerhu’l-Vikâye adlı eserlerdir. Vikâye Hanefî mezhebinde en temel dört me-
tin olan mütûn-u erbaadan sayılmaktadır. Hanefî ulema tarafından sıklıkla
başvurulan ve medreselerde çokca okutulan bu eser Hanefi hükümlerinin
asıl kaynaklarından biri mahiyetini almıştır. Bundan dolayı şöhret kazanmış
ve birçok defa istinsah edilmiştir.
Kemâlpaşazâde, bu derece şöhret bulan eseri tashih ederek yeniden inşa
etmiş ve oluşturduğu yeni metne Islâhu’l-Vikâye adını vermiştir. Ardından
ıslah ettiği eser üzerine Îzâhu’l-Islâh adıyla da bir şerh kaleme almıştır. Ha-
nefî Mezhebi içerisindeki dört temel eserden biri olan Vikâye’nin hatalı ol-
duğunu söyleyerek düzeltmeye girişmiş olması devrin fukahâsı tarafından
çoğunlukla tenkit edilmiş ve kendisine birçok reddiyede bulunulmuştur.
Tebliğde Vikâye ile Kemalpaşazâde’nin tashihi olan Islâh’ın metni ince-
lenecek; aralarındaki farklar ve sebepleri irdelenecektir. Ancak bahsi geçen
eserin içerisindeki tashîhâtın hacmi bir tebliğ boyutuna sığmayacak büyük-
lükte olduğundan Kemalpaşazâde’nin vakıf hükümlerine dair görüşleri kar-
şılaştırılacaktır. Çünkü vakıf hükümleri hem Hanefî Mezhebi’nde mezhep
imamları arasında en fazla ihtilafın bulunduğu konulardan biridir, hem de
Osmanlı Devleti’nde vakıf kültürü İslâm medeniyetinin zirvesine ulaşmıştır.
Anahtar Kelimeler: İslam Hukuku, el-Vikâye, Islâhu’l-Vikâye, Tas-
hih, Tenkit
156 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Giriş
Osmanlı Devleti’nin en parlak dönemi olarak addedilen 16. Yüzyılda
yaşamış ve bu dönemin gerek ilmi gerek siyasi açıdan etkili isimlerinden
biri sayılan Kemalpaşazâde (ö. 940/1534), devlet adamlığı kimliğinin yanı
sıra devrinde ve sonrasında da adından söz ettirmeyi başarmış çok yönlü
bir alimdir. Birbirinden farklı birçok alana dair yazmış olduğu eserler ve
kaleme aldığı risaleler ilmi derinliğini gözler önüne sermektedir. Öte yan-
dan Şeyhülislam kademesine kadar uzanan devlet adamı kimliği onun
Kemâlpaşazâde’nin el-Vikâye’yi Islâhı Hakkında Bir Değerlendirme ~ 157
1
Taşköprüzâde, eş-Şakâikü’n-Nu’mâniyye fî ulemâi’d-Devleti’l-Osmâniyye, 227.
158 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
2
Sadruşşerîa, Şerhu’l-Vikâye, 1/4-5.
Kemâlpaşazâde’nin el-Vikâye’yi Islâhı Hakkında Bir Değerlendirme ~ 159
3
Sadruşşerîa, 1/5; Ali el-Kârî, Fethu bâbi’l-inâye, 1/39.
4
Vikâye ve Nukâye üzerine yapılmış çalışmalar hakkında bilgi için bk. Orazov,
“Vikâyetü’r-rivâye fî mesâili’l-Hidâye Bağlamında Oluşan Fıkıh Edebiyâtı”; Atan,
“Hicrî VII. Yüzyıl Hanefî Fakihlerinden Burhânüşşerîa’nın Vikâye Adlı Eseri”.
5
Sadruşşerîa, Şerhu’l-Vikâye, 1/5.
6
Örneğin Mâlikî ve Şâfiî’lerde müstamel suyun temiz olmasına dair varid olan hükmün
yanlış olduğunu onunla abdest almanın ve içmenin caiz olmamasından yola çıkarak
açıklamıştır. Sadruşşerîa, 1/11-14.
7
Örneğin İmam Muhammed’in zâhiru’r-rivâye dışındaki görüşlerinden olan yaranın ba-
şından çıktığı halde akıcı olmayan kanın necis olduğuna dair görüşünü eleştirerek
Kur’an-ı Kerîm’de özellikle akıtılmış kan vurgusunun bulunduğunu ve Hz. Peygam-
ber’e vahyedilenden başka haram kılınmış şeyin bulunmadığının belirtildiğini zikret-
mektedir. Haram kılınanlar necis, kılınmayanlar ise değildir. Sadruşşerîa, 1/31.
160 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
8
Örneğin Sadruşşeria Vikâye’de " "ﺣﺮج ﻣﻦ اﻟﺴﺒﯿﻠﯿﻦ او ﻏﯿﺮه إن ﻛﺎن ﻧﺠﺴﺎ ﺳﺎل اﻟﻲ ﻣﺎ ﯾﻄﮭﺮşeklinde
yazılı olan ibarenin " "ﺣﺮج ﻣﻦ اﻟﺴﺒﯿﻠﯿﻦ او ﻏﯿﺮه اﻟﻲ ﻣﺎ ﯾﻄﮭﺮ إن ﻛﺎن ﻧﺠﺴﺎ ﺳﺎلşeklinde yazılma-
sının daha güzel olacağını söyleyerek şerhte düzeltmiştir. Sadruşşerîa, 1/29.
9
Sadruşşerîa, 1/5.
Kemâlpaşazâde’nin el-Vikâye’yi Islâhı Hakkında Bir Değerlendirme ~ 161
10
Kemâlpaşazâde, el-Îzâh, 1/4.
11
Kemâlpaşazâde, 1/3.
12
Kemâlpaşazâde, 1/3-4.
13
Sadruşşerîa, Şerhu’l-Vikâye, 1/4.
162 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
14
Kemâlpaşazâde, el-Îzâh, 1/5.
15
Kemâlpaşazâde’ye bu konuda reddiye yazanlar arasında Bahâeddînzâde, Hamîdi,
Celâlzâde Sâlih Gazâlîzâde Abdurrahmân gibi âlimler bulunmaktadır.
Kemâlpaşazâde’ye bu bahiste yöneltilen eleştiriler hakkında detaylı bilgi ve örnekler
için bk. Yıldırım, “Birgivî’nin Şeyhayn (Burhânüşşerîa ve Sadrüşşerîa) Savunması
(Risâle fi reddi’l-Islâh ve’l-Îzâh)”; Yıldız ve Yıldız, “Tâceddin el-Asğâr İbrahim b. Ab-
dullah el-Hamîdî’nin ‘Hâşiyetün ale’l-Islâh ve’l-Îzâh li İbn-i Kemalpaşa’ Adlı
Hâşiyesinin Neşri, Tercümesi ve Değerlendirilmesi (Kemâlpaşazâde’nin ‘Îzâhu’l-Islâh’
adlı Eserine Yazılan Bir Reddiye Örneği)”. Her ne kadar Birgivî’nin de reddiye yazan
ulema arasında olduğu söylense de Birgivî’ye nispet edilen bu eser Bahâeddinzâde
Muhyiddin Mehmed’e aittir. Kemâlpaşazâde ile çağdaş olan Bahâeddinzâde’nin
Kemâlpaşazâde’yi bu konuda en sert şekilde eleştiren âlim olduğu söylenebilir. Birgivi
ise Bahâeddinzâde’nin yazdığı bu reddiyeye ta’lika kaleme almış ve Kemâlpaşazâde ve
Bahâeddînzâde’nin görüşleri arasında hakemlik yapmıştır. Bu konuda detaylı bilgi için
bk. Kaya, “16. Yüzyıl Osmanlı Uleması Arasında İlmî Eleştiri Kültürü: Kemâlpaşazâde
Bahâeddînzâde ve Birgivî Örneği”; Apaydın ve Musakhanov, Kelâm ile Tasavvuf Ara-
sında: Bahâeddinzâde ve Kader Anlayışı, 51-52.
16
Kemâlpaşazâde’nin ıslahına dair bazı değerlendirme örnekleri için için bk. Öztürk,
“Kemâlpaşazâde’nin Sadruşşerîa’ya Yönelttiği Eleştirilerin Tespit ve Tahlili (el-Îzâh ve
Şerhu’l-Vikâye Bağlamında)”; Kara, “İbn Kemal Paşa’nın el-Islah Adlı Eserinde el-
Vikâye’ye Yönelttiği Eleştirilerin Değerlendirilmesi”.
Kemâlpaşazâde’nin el-Vikâye’yi Islâhı Hakkında Bir Değerlendirme ~ 163
17
Sadruşşerîa, Şerhu’l-Vikâye, 3/286.
164 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
18
Kemâlpaşazâde, el-Îzâh, 2/92.
19
Kemâlpaşazâde, 2/92.
20
Sadruşşerîa, Şerhu’l-Vikâye, 3/286-287.
21
Sadruşşerîa, 3/286.
22
Zeylaî, Tebyînü’l-hakâik, 3/325-326; Kemâlpaşazâde, el-Îzâh, 2/92.
Kemâlpaşazâde’nin el-Vikâye’yi Islâhı Hakkında Bir Değerlendirme ~ 165
23
Kemâlpaşazâde, el-Îzâh, 2/93.
166 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
24
Kemâlpaşazâde, 2/93-94.
25
Sadruşşerîa, Şerhu’l-Vikâye, 3/287.
26
Sadruşşerîa, 3/287.
Kemâlpaşazâde’nin el-Vikâye’yi Islâhı Hakkında Bir Değerlendirme ~ 167
dir. Kemâlpaşazâde ise Ebû Yûsuf’a göre mescid için gerekli eşyaların
temin edilerek yolunun diğer binalardan ayrılmasıyla teslim edilmiş sayı-
lacağını ve mescid hükmünü alacağını zikretmekte, bu haliyle Sadruş-
şerîa’ya itirazda bulunmaktadır. Öte yandan Sadruşşerîa İmam Muham-
med’e göre bir cemaatin burada namaz kılmasının mescid hükmünü alma-
sı için şart olduğunu İmam-ı Âzam’a göre ise bir kişinin namaz kılmasının
yeterli olduğunu belirtmektedir. Ancak Kemâlpaşazâde burada da
Sadruşşerîa’dan farklı nakilde bulunmakta ve İmam Muhammed’e göre
mescid olması için bir kişinin namaz kılmasının yeterli olduğunu İmam-ı
Âzam’dan aktarılan iki rivayetten birinin de bu minvalde bulunduğunu
zikretmektedir. Kemâlpaşazâde’nin zikrettiğine göre İmam-ı Âzam’dan
aktarılan ikinci rivayet ise bir cemaatin burada namaz kılmasının teslim
için şart olduğu yönündedir.30
Kemâlpaşazâde ile Sadruşşerîa’nın aynı minvalde açıklamada bulun-
duğu mesele ise mescidin altında bodrum yapılması durumudur. Vikâye
metninde geçen mescidin işleri için bir bodrum inşa edilmesi durumunda
mescid hükmünü kaybetmeyeceği ibaresi hem Kemâlpaşazâde hem de
Sadruşşerîa tarafından tasdiklenir. Öte yandan mescidin işleri dışında baş-
ka bir amaçla bodrum inşa edilmesi durumunda ya da evin bir bölümü-
nün/odasının mescid olarak tahsis edilip vakfedilmesi durumunda ise sö-
zün geçerli olmayacağını ve vakıf hükmünü almayacağını her ikisi de
vurgulamaktadır. Çünkü bu durumda kurulan mescidin yolu ayrılmamış
olacaktır. Bu da mescid hüviyetini kazanmasına engel olacaktır.31
Vakfın kurulması ile mülkiyetten çıkacağı kanaatinde olan İmameyn
arasında ise mülkiyetten ne zaman çıkacağı ile ilgili ihtilaf bulunmaktadır.
Bu ihtilafa Vikâye metninde değinen Burhânüşşerîa vakfın İmam Ebû
Yûsuf’a göre “Vakfettim” sözünün kullanılmasıyla vakfın kurulmuş ve
vakıf malın mülkiyetten çıkmış olacağını, İmam Muhammed’e göre ise bu
söze ek olarak vakıf malın mütevelliye teslim edilmesi ve mütevelli tara-
fından bu malın kabzedilmesi halinde mülkiyetten çıkmış olacağını zik-
retmektedir.32
Kemâlpaşazâde’nin bu kısma esaslı bir itirazı bulunmamakla birlikte
talik sadedinde birkaç konuyu hatırlattığı ve metinde bazı değişiklikler
yaptığı görülmektedir. Buna göre Burhânüşşerîa tarafından belirtilen ve
Sadruşşerîa tarafından da teyit edilen İmam Ebû Yûsuf’a göre sadece söz-
le vakfın mülkiyetten çıkacağı görüşüne ekleme yapan Kemâlpaşazâde
sözün olmadığı ancak fiilin bulunduğu yerde de Ebû Yûsuf’a göre vakfın
30
Sadruşşerîa, 3/287; Kemâlpaşazâde, el-Îzâh, 2/95-96.
31
Sadruşşerîa, Şerhu’l-Vikâye, 3/287-288; Kemâlpaşazâde, el-Îzâh, 2/96.
32
Sadruşşerîa, Şerhu’l-Vikâye, 3/288.
Kemâlpaşazâde’nin el-Vikâye’yi Islâhı Hakkında Bir Değerlendirme ~ 169
33
Kemâlpaşazâde, el-Îzâh, 2/96.
34
Sadruşşerîa, Şerhu’l-Vikâye, 3/288.
35
Ayrıntılı bilgi için bkz. Serahsî, el-Mebsût, 12/37; Hassâf, Ahkâmü’l-evkâf, 121.
36
Kemâlpaşazâde, el-Îzâh, 2/96.
170 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
37
Sadruşşerîa, Şerhu’l-Vikâye, 3/288.
38
Kemâlpaşazâde, el-Îzâh, 2/96-97.
39
Sadruşşerîa, Şerhu’l-Vikâye, 3/290; Kemâlpaşazâde, el-Îzâh, 2/98-99.
Kemâlpaşazâde’nin el-Vikâye’yi Islâhı Hakkında Bir Değerlendirme ~ 171
40
Sadruşşerîa, Şerhu’l-Vikâye, 3/288-289.
41
Hüsâmüddîn Sadru’ş-şehîd el-Buhârî’nin (ö. 536/1141) el-Vâkıât adıyla da bilinen ese-
ridir. Bk. Özel, “Sadrüşşehîd”, 35/426.
42
Hâkim eş-Şehid el-Mervezî’nin (ö. 334/945) İmâm Muhammed’e ait nâdiru’r-rivâyeleri
bir araya getirdiği eserdir. Bk. Gözübenli, “Hâkim eş-Şehîd”, 15/196.
172 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
43
Kemâlpaşazâde, el-Îzâh, 2/97-98.
44
Sadruşşerîa, Şerhu’l-Vikâye, 3/289.
45
Sadruşşerîa, 3/289; Kemâlpaşazâde, el-Îzâh, 2/98.
46
Sadruşşerîa, Şerhu’l-Vikâye, 3/288; Kemâlpaşazâde, el-Îzâh, 2/97.
Kemâlpaşazâde’nin el-Vikâye’yi Islâhı Hakkında Bir Değerlendirme ~ 173
47
Sadruşşerîa, Şerhu’l-Vikâye, 3/289.
48
Kemâlpaşazâde’nin ilgili risalesi için bk. Özcan, “İbn Kemal’in Para Vakıflarına Dair
Risâlesi”.
49
Kemâlpaşazâde, el-Îzâh, 2/98.
174 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Sonuç
Osmanlı’nın en parlak devri sayılan 16. yüzyıl içerisinde ulemânın du-
rumunu göstermesi bakımından müstesna bir yere sahip olan
Kemâlpaşazâde, şeyhülislamlığa kadar uzanan devlet adamlığının yanı sı-
ra birçok farklı alanda ilmî araştırma ve telifte bulunmuş bir ilim adamı-
dır. Bu anlamda devrinin uleması arasında tartışmasız köşe taşı âlimlerden
sayıldığı rahatlıkla dile getirilebilir. Tarih, edebiyat, felsefe gibi alanlarda
yazdığı eserler sayesinde devrinin önde gelen müverrihleri, edipleri ve fi-
lozofları arasında gösterilebilirse de naklî ilimler tarafının da azımsanma-
yacak kuvvette olduğu bu alanlarda telif ettiği eserlerden anlaşılmaktadır.
Müstakil olarak kaleme aldığı birçok eserin yanında şerh ve haşiye gele-
neğine bağlı kalarak klasik eserler üzerinde fikirlerini beyan ettiği de gö-
rülmektedir. Bu gelenekte yazılan birçok şerh ve haşiyeden farklı olarak
onun şerhleri kapalı ibarelerin açıklanması, anlaşılamayan bölümlerin izâh
edilmesiyle kalmaz. Bunların yanında şerhini yaptığı metni açıkça tenkit
ettiği ve eleştirdiği hatta yerine göre metinde düzeltmelere gittiği de gö-
50
Sadruşşerîa, Şerhu’l-Vikâye, 3/290; Kemâlpaşazâde, el-Îzâh, 2/99.
Kemâlpaşazâde’nin el-Vikâye’yi Islâhı Hakkında Bir Değerlendirme ~ 175
Kaynakça
Ali el-Kârî, Nûreddîn Ebi’l-Hasen Ali b. Sultân el-Herevî. Fethu bâbi’l-inâye bi
şerhi’n-Nukâye. 3 c. Beyrut: Şirketi Daru’l-Erkam b. Ebi’l-Erkam, 1997.
Apaydın, Yasin ve Orkhan Musakhanov. Kelâm ile Tasavvuf Arasında:
Bahâeddinzâde ve Kader Anlayışı. İstanbul: Endülüs Yayınları, 2021.
Atan, Ömer Faruk. “Hicrî VII. Yüzyıl Hanefî Fakihlerinden Burhânüşşerîa’nın
Vikâye Adlı Eseri”. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 25, sy 2
(2016): 125-53.
Gözübenli, Beşir. “Hâkim eş-Şehîd”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklo-
pedisi, 15:195-96. İstanbul: Diyanet Vakfı Yayınları, 1997.
Hassâf, Ebû Bekr Ahmed b. Ömer (Amr) b. Müheyr. Ahkâmü’l-evkâf. Beyrut:
Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1999.
Kara, Yusuf. “İbn Kemal Paşa’nın el-Islah Adlı Eserinde el-Vikâye’ye Yönelttiği
Eleştirilerin Değerlendirilmesi”. Marmara Üniversitesi, 2019.
Kaya, Münir Yaşar. “16. Yüzyıl Osmanlı Uleması Arasında İlmî Eleştiri Kültürü:
Kemâlpaşazâde Bahâeddînzâde ve Birgivî Örneği”. İçinde İslâm Düşüncesin-
de Eleştiri Kültürü ve Tahammül Ahlâkı-III (M. XII. - XIX. Yüzyıl Arası),
3:713-30. İstanbul: İSAV Yayınları, 2021.
Kemalpaşazâde, Şemsüddîn Ahmed. el-Îzâh fî şerhi’l-Islâh. 2 c. Beyrut: Dâru’l-
Kütübi’l-İlmiyye, 2007.
Orazov, Orazsahet. “Vikâyetü’r-rivâye fî mesâili’l-Hidâye Bağlamında Oluşan
Fıkıh Edebiyâtı”. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 29, sy 1
(2020): 81-122.
Özcan, Tahsin. “İbn Kemal’in Para Vakıflarına Dair Risâlesi”. İslam Araştırma-
ları Dergisi, sy 4 (2000): 31-41.
Özel, Ahmet. “Sadrüşşehîd”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi,
35:425-27. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2008.
Öztürk, İsa. “Kemalpaşazâde’nin Sadruşşerîa’ya Yönelttiği Eleştirilerin Tespit ve
Tahlili (el-Îzâh ve Şerhu’l-Vikâye Bağlamında)”. Yüksek Lisans, Hitit Üni-
versitesi, 2019.
Sadruşşerîa, Ubeydullah b. Mes’ûd. Şerhu’l-Vikâye. 5 c. Amman: Daru’l-Varâk,
2006.
Serahsî, Şemsü’l-eimme Ebû Bekr Muhammed b. Ahmed. el-Mebsût. 30 c. Bey-
rut: Dârü’l-Mârife, ts.
Taşköprüzâde, Ahmed b. Mustafa. eş-Şakâikü’n-Nu’mâniyye fî ulemâi’d-
Devleti’l-Osmâniyye. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1975.
Yıldırım, Muhammed Atıf. “Birgivî’nin Şeyhayn (Burhânüşşerîa ve Sadrüşşerîa)
Savunması (Risâle fi reddi’l-Islâh ve’l-Îzâh)”. Yüksek Lisans, Marmara Üni-
versitesi, 2009.
Kemâlpaşazâde’nin el-Vikâye’yi Islâhı Hakkında Bir Değerlendirme ~ 177
Ahmet İNANIR
Prof. Dr., Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi
İslami İlimler Fakültesi, İslam Hukuku
inanirahmet@hotmail.com.
ORCID: 0000-0001-8300-2682
Necmettin SAYDAN
Ankara Müftü Yardımcısı
nsaydan60@gmail.com
Öz
16. yüzyıl Osmanlı dönemi, İslâm hukuk tarihi bakımından taklid dö-
nemi olarak bilinir. Bu dönem İslâm hukukçuları meselelere doğrudan
Kur’an, sünnet, icmâ’ ve kıyas gibi şer’î delillere yönelerek ictihad etmek
yerine, daha önceki mezhep hukukçularının ortaya koydukları görüşler
dâhilinde çözüm bulmaya çalışmışlardır. Osmanlı hukukçuları da yetiştik-
leri ortam ve anlayış neticesinde, ortaya çıkan problemleri çözüme kavuş-
turmak için fıkıh kitaplarındaki görüşlerden yararlanarak çağlarına uygun
olanı tercih etmişlerdir.
Osmanlı devletinin en parlak dönemi sayılan Kanuni Sultan Süleyman
zamanında şeyhülislam olarak görev yapan İbn Kemal (1526-1534) çok
yönlü velûd bir alimdir. Özellikle fıkıh alanında yazmış olduğu eserler
döneminde ve sonrasında büyük ilgi görmüştür. Mühimmâtü’l-müftî adlı
eseri de fıkhın “İlmu’l-fetâvâ” türünün sayılı örneklerinden biridir. İlmu’l-
fetâvâ1 türü günümüzde pek fazla bilinmese de ileri gelen fakihlerin cüzi
meselelerle ilgili verdikleri fetvalardan güncel şartlara uygun olanların
derlenip daha alt seviyedeki müftülere yardımcı kaynak olmak üzere riva-
yet edilmesidir. Bu tür eserlerde her naklin sonunda o fetvanın nereden
alındığı gösterilmektedir. Dolayısıyla Mühimmâtü’l-müftî, Payitahttaki
fetva işlerinin başında bulunan bir âlimin Hanefî fıkıh literatüründen ya-
şadığı çağa uygun tercihlerini göstermesi bakımından önem arz etmekte-
dir. Zira mevcut hukuk birikiminden yaşanılan çağın ihtiyaçlarını dikkate
alan nakiller derlemek ayrı bir uzmanlık gerektirir.
1
Kâtip Çelebi, Keşfü’z Zünun, 1,s.14; Taşköprüzâde Ahmed, Miftâhu’s Saâde ve
Misbâhu’s Siyâde fî Mevzûatü’l Ulûm, II, s.601. Burada ilimler tarihi ile ilgili bazı ki-
taplarda fıkıh ilminin alt dallarından birinin “İlmü’l Fetâvâ” olduğu belirtilir.
Osmanlı Fakihlerinin İftâda Yararlandığı Kaynaklar ve Değerlendirmesi ~ 179
Giriş
Asıl adı Şemseddin Ahmed olup, dedesi Fatih dönemi beylerinden
Kemal Paşa'ya nisbetle “Kemal Paşazade” ya da İbn Kemal unvanlarıyla
anılan Şemseddin Ahmed b. Süleyman 873/1468 yılında doğmuştur. Do-
ğum yeriyle ilgili farklı rivayetler bulunsa da genel kanaat Tokat'ta doğ-
duğu yönündedir.2 İbn Kemal ilme önem veren bir ailenin içinde yetişmiş-
tir. Küçük yaşta hafızlığını tamamladıktan sonra Amasya ulemasından
Arapça, Mantık ve Farsça öğrenmiştir. Daha sonra kendisine zeamet veri-
lerek askerlik mesleğine girmiş ve Edirne’ye gidip II. Beyazıd’ın özel bir-
liğine katılmıştır. Bir sefer esnasında ulemânın ümerâdan daha çok itibar
gördüğüne şahit olmuş ve bunun üzerine ilim tahsiline devam etmeye ka-
rar vermiştir3. İbn Kemal, Edirne’de Molla Lütfî’nin derslerine devam et-
miş, ardından Mustafa Kastalanî, Muslihüddin Mehmed Efendi,
Hatipzâde, Hızır Bey, Molla Yegan, Muarrifzâde Sinaüddin Yûsuf ve
Müeyyedzâde Abdurrahman Efendi gibi âlimlerin derslerine devam ede-
rek tahsilini tamamlamıştır. Yine Molla İzârî’den istifade etmiştir.
Taşköprüzâde, İbn Kemal’in fıkhı, Sinan Paşa (v. 891/1486) ve Molla
Lutfi’den (v. 900/1494) aldığını kaydetmiştir. Onun yaşadığı dönem Os-
manlı Devleti ilim, kültür ve sanat alanlarında zirvededir.
İbn Kemal sırasıyla Edirne Taşlık, Üsküp İshak Paşa, Edirne Halebiye
ve Üç Şerefeli, İstanbul Sahn-ı Seman ve Edirne Sultan Beyazıd Medrese-
lerinde müderris olarak görev yapmıştır. Yavuz Sultan Selim zamanında
Osmanlı kamuoyunu Safevilerle yapılacak olan savaşa hazırlamak maksa-
dıyla Şah İsmail'i ve akidesini eleştirmiş Şiîlerle yapılacak savaşın cihad
sayılacağını belirtmesiyle şöhreti artmıştır. 1515'te Edirne Kadılığına 1516
yılında Anadolu Kazaskerliğine getirilmiştir. 1517 yılında Yavuz Sultan
Selim ile Mısır seferine katılmış ve Padişah Yavuz Sultan Selim’in tevec-
2
Osman Nuri Küçükibrahimoğlu, İbn Kemal Paşa, DİB Dergisi, C.XI, S.2, s.115, Anka-
ra 1972.
3
Mahmud Süleyman Kefevî el-Hanefi, Ketâibü A’lami’l-Ahyâr min Fukahâ-i Mezhe-
bi’n-Numaniyye, Âşir Ef., 263, vr. 578b. vr. 577a. Ayrıca detaylı bilgi için bkz. Ahmet
İnanır, İbn Kemal’in Fetvaları Işığında Osmanlı’da İslâm Hukuku (Doktora Tezi), 2008
Osmanlı Fakihlerinin İftâda Yararlandığı Kaynaklar ve Değerlendirmesi ~ 181
8
Heyd, Uriel. "Osmanlı'da Fetva Müessesesinin Bazı Tezahürleri lll Levha ile Birlikte",
çev. Fethi Gedikli, Türk Hukuk ve Kültür Tarihi Üzerine Makaleler içinde, çev. ve der.
Ferhat Koca (Ankara: 2002), 80-81.
9
Mesela, Katip Çelebi, Keşfü’z-zunün, I:14; II:1218.
Osmanlı Fakihlerinin İftâda Yararlandığı Kaynaklar ve Değerlendirmesi ~ 183
hukuk mirası içinde bazı meselelerde birbirinden farklı görüşlerin yer al-
masından dolayı müftülerin, bunlardan birini diğerine tercih etme konu-
sunda bazı konularda güçlük çektikleri görülmektedir. Bu güçlüğü bizzat
yaşayan İbn Kemal, mezhep hukukçularının tümünün hukuki bilgi ve biri-
kim itibariyle birbirine eşit olmadığı gerekçesiyle onları belli tabakalarda
tasnif etmiştir. Böylece mezhepte hangi hukukçuların görüşlerine öncelik
verileceğiyle ilgili sınırları belirleyerek uygulamada ihtilafların önüne
geçme ve hukuki birliğin sağlanmasına yönelik önemli bir çaba ortaya ko-
nulmuştur.10
Eser 34 kitaptan oluşmakta olup takriben 32500 civarında hüküm der-
lenmiştir. Eserde 200 civarında eserin kaynak olarak gösterildiği görül-
müştür:
Bu çerçevede tespit edilen eserlerden bir kısmı şunlardır: Tatarhâniyye,
Vâkıât-ı Hüsâmî, Bezzâziyye, Tetimmetü’l-fetâvâ, Fetâvâ’s-suğrâ,
Ekmelüddin, Nevâzil, Şerhu Mecma’, Teshîl, Kâdıhân, Kâfî, Zahîra,
Muhtasaru’l-Muhît, Hızânetü’l-fetâvâ, Câmiu’l-fetâvâ, Câmiu’s-sağîr,
Hulâsa, Yenâbî, Fetâva’l-Vecîz, Şerhu’l-Vikâye li-İbni Melek, Cevâhir,,
Fusûlü Ustrûşenî, Kudûrî, Şerhu Vikâye li-Sa’dî, Keşfü’l-hakâyık Şerhu
Kenz, Sadruşşehîd, Münye, Fusûlü ‘İmâdî, Fevâidü Sâhibi’l-Muhît,
Câmiû’l-Fusûleyn, ‘Umdetü’l-fetâvâ, Hızânetü’l-fıkh, Tecdîd, Hidâye,
Hâvi’l-kebîr, Mebsûtu Serahsî, Şerhu Camii’l-kebîr, Kitâbü Edebi’l-kâdî
li’l-Hassâf, Bedâyi’, İmâdî, Hızânetü’l-ekmel, Şerhu Mebsût, Şerhu’t-
Tahâvî, Nihâye, Münyetü’l-müftî, Nükâye, Nevâdir, Sadru’ş-şerîa,
Mesûdî, Nâfî, Şifâ, Ğâyetü’l-beyân, Velvâlicî, Muhîtu’s-Serahsî, İhtiyâr,
Fetâva’z-Zahriyye, Fetâvâ’l-îzâh li-Ebi’l-Fazl el-Kirmânî, Bidâye,
Uyûnü’l-mezâhib, Tekmile, Hâniye, Fetâvâ’l-Hûcendi, Ziyâdât, Fetâvâ’s-
suğrâ, Fusûlü’n-Nesefî, Müntekâ, Mültekat, Şerhu’l-Kudûrî, Kenz, Hâvî
li’-İmâm el-Merğınânî, Hâşiyetü Sadri’ş-şerîa li-Hüsâmzâde, Câmi’u’l-
kebîr, Şerhu Vikâye li-ibni Taberî, Umdetü’l-Münye, Şerhu Nukâye,
İnâye, el-Akta’ Şerhu’l-Kudûrî, Şerhu’l-vâcid, Fetâvâ’l-müntehab,
Temîmü’d-dehr, Fetâva’t-Timurtâşî, Uyûn, Şerhu Vikâye li-Kara Sinan,
Kifâye, Şerhu Kenz li-İbni Miskîn, Câmiu’l-asğar, Akbida(?), Muhtasar,
Sığâr, Tebyîn, Akdiy(y)e(?), Fetâvâ’l-fazliyye, Fetâvâ’d-dînâriyye,
Kunye, Ğunye, Zeylaî, Umde, Ravdatü’l-Kudûrî… Bu eserler dışında bir-
çok muhtasar, şerh, haşiye, talik, nevâzil ve fetâvâ türü eserlerden nakiller
bulunmaktadır.
Eserde kullanılan kaynaklar kimi yerde sahibiyle birlikte zikredilirken
çoğunlukla sadece kaynak eser ismi verilmiştir. Bazen sadece mesela
10
Ahmet İnanır, “İbn Kemal’in Fetvaları Işığında Osmanlı’da İslâm Hukuku” (Doktora
Tezi, Sakarya, 2008).
184 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Kaynak
Eser ismi Doğum Yeri Gösterilme
Sıklığı
Gunye Şam 240
Hülasâtü’l Fetâvâ Buhara 218
Kâdıhan Özkent 200
Câmi’ Karaman 146
Muhît Merginanî 132
Bezzâzî Harizm 130
Münye Sivas 129
Fusûleyn Edirne 105
Şerhu’l Mecma‘ Bağdat 81
Vâkıât Maveraünnehir 57
Vikâye Buhara 48
Nihâye Buhara 43
Hidâye Fergana 41
Müntehab Mâverâünnehir 40
Vecîz (Raadiyüddin es Serahsî) Serahs 35
11
Kemalpaşazâde, Mühimmâtü’l-müftî, Süleymaniye Ktp, YeniCami Nüshası ,nr. 688, vr.
29a.
12
Kemâlpaşazâde, Mühimmâtü’l Müfti, vr. 24b.
13
Hizânetü’l-Ekmel (Cürcânî 1128) Hizânetü’l Fetâvâ (İftihâruddin el Buhârî-1147) ve
Hizânetü’l Fıkh (Ebu’l Leys es Semerkandî-1003) üçünden biri olabilir.
14
Kemalpaşazâde, Mühimmâtü’l Müftî, vr. 27a.
15
Ahmet İnanır, “Mezhepler Arasında İntikal Bağlamında Osmanlı’da Teşeffu’ ve Yasak-
lanmasına Dair Bazı Tespitler”, Amasya İlahiyat Dergisi 13 (Aralık 2019): 12.
16
Kemâlpaşazâde, Mühimmâtü’l Müftî, vr. 193a.
186 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Sonuç
İbn Kemal 16. Asırda Osmanlı medreselerinde yetişmiş çok yönlü bir
İslam âlimidir. Birçok alanda eser yazmış, özellikle fıkıhta öne çıkmıştır.
Mühimmâtü’l-müftî adlı eseri tamamen furû-ı fıkıh alanında derlenmiş bir
eserdir. Zira bazı bölüm ve alt başlıklara yer vermese de genel olarak kla-
sik furû-ı fıkıh kitaplarının ihtiva ettiği bütün konuları ihtiva etmektedir.
Mühimmâtü’l-müftî yazıldığı dönemde müftü ve kadılara el kitabı olmuş-
tur. Muhaliflerin eseri dillerde dolaşan zayıf sözler olarak nitelemesi ve
bunların kısa sürede olsa Osmanlı ilmiyesindeki karar verici konumları
eserin sonraki dönemde yaygınlığını menfi yönde etkilediği söylenebilir.
Dönemin şeyhülislamı olarak uygulamanın başındaki bir âlimin kale-
miyle o dönem Hanefi fıkıh geleneğinde fetvada esas alınması gereken
görüşlerin bir araya derlendiği bir çalışma olması bakımından oldukça
kıymetlidir. Zira 16. asrın ilk yarısında dönemin dini, sosyal ve hukuki so-
runlarını ve çözümlerini yansıtmaktadır. Bu eserin, İbn Kemal’in Türkçe
verdiği fetvalarının gölgesinde kaldığı günümüz İslam hukukçuları nez-
dinde hak ettiği önemde değerlendirilmediği söylenebilir. Ancak bunda
eserin son döneme kadar yazma eser olarak kalmasının da etkili olduğu
17
Kemâlpaşazâde, Mühimmâtü’l Müftî, vr. 193a.
18
Esat Kılıçer, “Fıkıhçı Olarak İbn Kemal”, Şeyhülislâm İbn Kemal Sempozyumu, 2. bs.
(Ankara: Diyanet Yayınları, 1989), 160.
Osmanlı Fakihlerinin İftâda Yararlandığı Kaynaklar ve Değerlendirmesi ~ 187
Kaynakça
Arslan, Emine. “Nukûllü Fetva Mecmûaları ve Mehmed Fıkhî’nin El-Ecvibetü’l-
Kâni Adlı Eserinin Bunlar Arasındaki Yeri”. Doktora Tezi, İstanbul, 2010.
Feridun Bey. Mecmûa-i Münşeâti’s-Selâtîn. İstanbul: y.y., 1274.
Heyd, Uriel. “Osmanlı'da Fetva Müessesesinin Bazı Tezahürleri lll Levha ile Bir-
likte”. çev. Fethi Gedikli, Türk Hukuk ve Kültür Tarihi Üzerine Makaleler
içinde, Tercüme ve derleme: Ferhat Koca, Ankara 2002
İnanır, Ahmet. “İbn Kemal’in Fetvaları Işığında Osmanlı’da İslâm Hukuku”.
Doktora Tezi, Sakarya, 2008.
İnanır, Ahmet. “Mezhepler Arasında İntikal Bağlamında Osmanlı’da Teşeffu’ ve
Yasaklanmasına Dair Bazı Tespitler”, Amasya İlahiyat Dergisi 13 (Aralık
2019): 9-49.
Kâtip Çelebi. Keşfü’z-Zünun an Esami’l-Kütüb ve’l-Fünun. Bağdat: Mektebetü’l-
Müsenna, 1941.
Kefevî, Mahmud Süleyman el-Hanefi. Ketâibü A’lami’l-Ahyâr min Fukahâ-i
Mezhebi’n-Numaniyye. Âşir Efendi, 263.
Kemalpaşazâde, Şemsüddin b. Ahmed. Mühimmâtü’l-müftî. Süleymaniye Ktp,
Yeni Cami Nüshası, nr. 688.
Kılıçer, Esat. “Fıkıhçı Olarak İbn Kemal”. Şeyhülislâm İbn Kemal Sempozyumu.
2. bs. Ankara: TDV Yayınları, 1989.
Küçükibrahimoğlu, Osman Nuri. İbn Kemal Paşa. DİB Dergisi XI, no. 2 (1972).
Turan, Şerafettin. “Kemalpaşazade”. TDV İslam Ansiklopedisi, 2002.
Kemalpaşazâde’nin Cuma Namazıyla İlgili Bazı Görüşleri ve
Bu Görüşler Hakkında Yapılan Değerlendirmeler
Öz
Kemalpaşazâde Cuma namazıyla ilgili çeşitli meseleler hakkında görüş
beyan etmiştir. Bunlardan üç tanesi sonraki dönemde Hanefi bilginler ara-
sında tartışmalara yol açmıştır. Meselelerden ilki, Cuma namazının bir şe-
hirde birden fazla yerde kılınıp kılınamayacağıyla ilgilidir. Hanefi mezhe-
binde İmam Ebu Hanife ve İmam Ebu Yusuf’a göre Cuma namazının bir
şehirde birden fazla yerde kılınması caiz değilken İmam Muhammed’e
göre caizdir. Kemalpaşazâde, konuyla ilgili yazdığı kısa risalede İmam
Muhammed’in görüşünün mutlak olarak anlaşılmaması gerektiğini ileri
sürmüş, İmam Muhammed’in görüşünü aktaran rivayetleri inceleyerek
ona göre bir şehirde en fazla üç yerde Cuma namazı kılınabileceği sonu-
cuna ulaşmıştır. Sonraki Hanefi bilginlerin büyük çoğunluğu ise İmam
Muhammed’in görüşünü mutlak olarak anlamakta, Cuma namazı kılınabi-
lecek yerleri üçle sınırlandırmamaktadırlar. Meselelerden ikincisi, Cuma
namazı kılınan yerin şehre bitişik olmasının gerekip gerekmediğiyle ilgili-
dir. Kemalpaşazâde, bazı Hanefi bilginlerin Cuma namazı kılınan yerin
şehre bitişik olmasını şart koştuklarını ancak bu görüşün hatalı olduğunu
ileri sürmektedir. Ona göre Cuma namazının sahih olması için namazgâ-
hın şehre bitişik olması şart değildir. Hanefi bilginlerden bir kısmı Cuma
kılınan yerle şehir arasında çeşitli uzaklıkta mesafeler takdir etmişlerdir.
Meselelerden üçüncüsü, hutbe okuma yetkisi verilen kişinin bu yetkiyi bir
başkasına devredip edemeyeceğiyle ilgilidir. İlk dönem Hanefi kaynaklar-
da yetkinin devredilebileceğini gösteren ifadeler kullanılmış olmasına
rağmen, bazı Hanefî bilginler bu ifadeleri farklı şekilde yorumlayarak yet-
kinin devredilmesine karşı çıkmışlardır. Özellikle Molla Hüsrev yetkinin
devrine hiçbir şekilde izin vermemektedir. Kemalpaşazâde ise konuyla il-
gili yazdığı risalede yetkinin hiçbir şekilde devredilemeyeceği düşüncesi-
nin hatalı olduğunu, zaruret halinde yetkinin bir başkasına devredilebile-
ceğini ileri sürmektedir.
Anahtar Kelimeler: İbadetler fıkhı, Kemalpaşazâde, Cuma namazı,
Cuma hutbesi, Cuma namazının sıhhat şartları.
Kemalpaşazâde’nin Cuma Namazıyla İlgili Bazı Görüşleri ~ 189
Giriş
Kemalpaşazâde, İslam dünyasının büyük çoğunluğunun hâkimiyet al-
tına alındığı bir dönemde Osmanlı Devleti’nde şeyhulislamlık yapmış ve
ilmi tartışmalardaki derinliğiyle ön plana çıkmış bir alimdir. Bu nedenle
Kemalpaşazâde’nin görüşleri, İslam dünyasının genelinde etkili olmuş,
kendisinden sonraki fıkıh eserlerine girebilmiştir.
190 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
1
Muhammed b. Ahmed b. Ebî Sehl es-Serahsî, el-Mebsût (Beyrut: Dâru’l-Ma‛rife, ty.),
2: 120-121.
2
Serahsî, Mebsût, 2:121.
Kemalpaşazâde’nin Cuma Namazıyla İlgili Bazı Görüşleri ~ 191
İmam Ebu Yusuf’tan nakledilen ikinci görüşe göre nehirle ortadan iki-
ye bölünsün bölünmesin bir şehirde iki yerde Cuma namazı kılınabilmesi-
nin delili, bayram namazıyla ilgili Hz. Ali’den nakledilen bir uygulamadır.
Rivayete göre Hz. Ali, bayram namazlarını şehrin dışındaki namazgahta
kıldırdığında, namazgaha gitmekten aciz kimselere şehirde namaz kıldır-
sın diye bir imam tayin ediyordu. Hz. Ali’nin bayram namazıyla ilgili bu
uygulaması, Cuma namazının bir şehirde iki yerde kılınabileceğini gös-
termektedir. Çünkü Cuma ve Bayram namazlarının şartları aynıdır. Hz.
Ali’nin aciz kimselerin namazgaha gitmelerindeki zorluğu dikkate alması,
bir şehirde her zaman bu zorluğun dikkate alınabileceğini göstermektedir.
Bir diğer ifadeyle bazı kimselerin şehrin diğer ucundaki namazgaha git-
meleri zor olacağı için bir şehirde iki yerde Cuma namazı kılınabilir. Bir
şehirde iki yerde kılındığında sözü edilen zorluk ortadan kalkmaktadır. İki
yerden daha fazla yerde kılınması için zaruret bulunmamaktadır. Bu ne-
denle bir şehirde iki yerde Cuma namazı kılınması caizken, ikiden daha
fazla yerde Cuma namazı kılınması caiz değildir.3
İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed’in bir şehirde ikiden daha faz-
la yerde Cuma namazı kılmayı caiz görmelerinin delili, “Şehirden başka
yerlerde Cuma namazı ve teşrik tekbiri yoktur.” hadisidir. Bu hadiste,
Cuma namazının sıhhati için şehir şartı getirilmiştir. Bir şehirde tek yerde
Cuma namazı kılındığında bu şart yerine gelmiş olduğu gibi, bir şehirde
birçok yerde Cuma namazı kılındığında da bu şart yerine gelmiş olmakta-
dır. Öte yandan Cuma namazının tek yerde kılınması şart koşulduğunda
meşakkat açığa çıkmakta ve birbiriyle anlaşamayan gruplar bir araya gele-
rek fitneye neden olabilmektedirler. Halbuki meşakkatin giderilmesi ve
fitnenin önlenmesi en temel ilkelerdendir. Bu nedenle Cuma namazının
bir şehirde iki veya daha fazla yerde kılınması caizdir.
Görüldüğü üzere Serahsî, İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed’in
her ikisine birden bir şehirde iki ve daha fazla yerde Cuma namazı kılına-
bileceği görüşünü nispet etmektedir. Bu görüş sonraki Hanefi bilginlerin
büyük çoğunluğu tarafından Cuma namazının üçten fazla yerde eda edile-
bileceği anlamında anlaşılmıştır. Hanefî bilginlerin bir kısmı ise İmam
Muhammed’in görüşünün bir şehirde en fazla üç yerde Cuma namazı kılı-
nabileceği şeklinde anlaşılması gerektiğini ileri sürmektedirler. Söz geli-
mi, Kâsânî, mutlak cevaz görüşünün İmam Ebu Hanife’den rivayet edildi-
ğini kabul etmekle beraber, İmam Muhammed’in bu görüşü benimsediği
iddiasını kabul etmemektedir. Ona göre İmam Muhammed, ihtiyaç du-
yulması şartıyla en fazla üç yerde Cuma namazı kılınmasına izin vermiş-
tir. Kâsânî’nin en temel delili, Zahirü’r-rivaye’de yer alan bazı ictihadların
3
Serahsî, Mebsût, 2:121.
192 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
4
Alâuddîn Ebûbekir b. Mesûd b. Ahmed el Kâsânî, Bedâi‛u’s-sanâi‛ fî tertîbi’ş-şerâi‛
(Beyrût: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1986), 1:261.
5
Şemseddîn Ahmed Kemalpaşazâde, “er-Risâle fi teaddüdi’l-cevâmi‘ ve mâ hüve’l-
hakku fîhâ”, Rasâilü İbn Kemâl, mlf. Şemseddîn Ahmed Kemalpaşazâde (İstanbul:
Matbaatü İkdâm, 1316), 229-230.
6
Necmeddîn Ömer en-Nesefî, Hasru’l-mesâil ve kasru’d-delâil, thk. ‘İmâd Kadrî el-
‘İmâdî (Beyrut: Mektebetü Dari’l-Fecr, 1441/2019), 2:129; Ebu’l-Berakât en-Nesefî,
“Kenzü’d-dekâik”, Tebyînü’l-hakâik şerhu Kenzü’d-dekâik, mlf. Ebu Muhammed
Fahruddin Osman b. Ali ez-Zeylaî (Kâhire: el-Matbaatü’l-Kübrâ’l-Emîriyye, 1313),
1:218.
7
Ebu Muhammed Fahruddin Osman b. Ali ez-Zeylaî, Tebyînü’l-hakâik şerhu Kenzü’d-
dekâik (Kâhire: el-Matbaatü’l-Kübrâ’l-Emîriyye, 1313), 1:218.
8
Ebû’l-Meâlî Burhânuddîn Mahmud b. Ahmed İbn Mâze el-Buhârî, el-Muhîtu’l-burhânî
fi’l-fıkhi’n-Nu’mânî, thk. Abdülkerîm Sâmî el-Cündî (Beyrût: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye,
2004), 2:66.
9
Ebu’l-Huseyn Ahmed b. Ebî Bekr el-Kudurî, Şerhu muhtasari’l-Kerhî, Millet Genel
Kütüphanesi, Feyzullah Efendi, nr. 804, 67b.
10
İsbîcâbî’ye ait şerhin günümüze ulaşan bir nüshasında Kerhî’nin sözü şu şekilde geç-
mektedir: “İmam Muhammed’e göre göre iki, üç ya da daha fazla yerde Cuma namazı
kılınmasında beis yoktur.” Ali b. Muhammed b. İsmail el-İsbîcâbî es-Semerkandî,
Şerhu Muhtasari’t-Tahâvî, Süleymaniye Kütüphanesi, Yeni Cami, nr. 457, 51b.
Kemalpaşazâde’nin Cuma Namazıyla İlgili Bazı Görüşleri ~ 193
20
Serahsî, Mebsût, 2:121.
21
Ebu’l-İhlâs Hasan b. Ammâr eş-Şürünbülâlî, “Tuhfetü a’yâni’l-ğınâ bi sıhhati’l-Cumua
ve’l-‘îdeyn fi’l-fenâ’”, Rasâilü-ş-Şürünbülâlî, mlf. Şürünbülâlî, Süleymaniye Kütüpha-
nesi, Rağıb Paşa, nr. 497, 97b.
22
Kâsânî, Bedâi’u’s-sanâi’, 1:260; Ebû’l-Meâlî Burhânuddîn Mahmud b. Ahmed İbn
Mâze el-Buhârî, ez-Zehîratü’l-Burhâniyye, thk. Ebû Ahmed el-Âdilî vd. (Beyrût:
Dâru’l-Kütübi’l-ilmiyye, 1440/2019), 2:392; a. mlf., el-Muhîtu’l-Burhânî, 2:67.
23
İbn Mâze, el-Muhîtu’l-Burhânî, 2:67.
24
Şemseddîn Ahmed Kemalpaşazâde, Îdâhu’l-İslâh, Mektebetü Câmiati Riyâd, Kısmü’l-
mahtûtât, nr. 3345, 31a.
25
Şürünbülâlî, “Tuhfetü a’yâni’l-ğınâ”, 97b.
26
Haskefî, ed-Dürrü’l-muhtâr, 2:139.
Kemalpaşazâde’nin Cuma Namazıyla İlgili Bazı Görüşleri ~ 195
27
Burhaneddîn el-Merğinânî, “el-Hidâye şerhu Bidâyeti’l-mübtedi’”, Fethu’l-kadîr, mlf.
İbnü’l-Hümâm (Beyrut: Darulfikr, ty.), 7:298.
28
Muhammed b. Ferâmurz Molla Hüsrev, Düreru’l-hukkâm şerhu Ğureru’l-ahkâm
(Kâhire: Dâru İhyâi’l-Kütübi’l-Arabiyye, ty.), 1:139-140; İbn Nüceym, yaşadığı dö-
nemde bazı kadıların bu görüşe göre hüküm vererek yetkisini izinsiz devreden hatibleri
görevden aldıklarını söylemektedir. İbn Nüceym, el-Bahru’r-Râik, 2:156.
29
Şemseddîn Ahmed Kemalpaşazâde, “er-Risâle fi’l-istihlâf li’l-hutbe ve’s-salât fi’l-
Cuma”, Rasâilü İbn Kemâl, mlf. Şemseddîn Ahmed Kemalpaşazâde (İstanbul:
Matbaatü İkdâm, 1316), 113-116.
30
İbn Nüceym, el-Bahrü’r-râik, 2:156.
196 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Sonuç
Kemalpaşazâde’nin Cuma namazıyla ilgili ortaya koyduğu görüşlerin
sonraki dönemde birçok bilgin üzerinde etkili olduğu görülebilmektedir.
Bu görüşlerden ilki, Cuma namazının bir şehirde birden fazla yerde kılınıp
kılınamayacağı hakkındadır. Serahsî’nin aktardığı kadarıyla İmam Ebu
Hanife ve İmam Muhammed’den nakledilen görüşlerden sahih olanına gö-
re bir şehirde iki veya daha fazla yerde Cuma namazı kılmak caizdir. Bu
nedenle başta Zeylaî olmak üzere birçok Hanefî bilgin, İmam Muham-
med’e mutlak cevaz görüşünü nispet ederek ona göre Cuma namazının üç-
ten fazla yerde eda edilebileceğini söylemişlerdir. Kudurî ve Kâsânî gibi
bazı Hanefî bilginlere göre ise İmam Muhammed, Cuma namazının bir
şehirde en fazla üç yerde kılınabileceği görüşündedir. Kemalpaşazâde,
konuyla ilgili risalesinde ikinci görüşün isabetli olduğunu belirterek bir
şehirde üçten fazla yerde Cuma namazı kılınmasına karşı çıkmıştır. Onun
görüşü her ne kadar ilerleyen dönemde mezhebin tercihi haline gelmese
de, mezhebte zuhri ahirle ilgili vurgunun artmasına neden olmuştur.
Kemalpaşazâde’nin Cuma namazıyla ilgili görüşlerinden ikincisi, Cu-
ma namazı kılınan yerin şehre bitişik olmasının gerekip gerekmediği hak-
kındadır. Buhara’daki Cuma namazgahını örnek veren Kemalpaşazâde,
Cuma namazgahının şehre bitişik olmasının gerekli olduğu yönündeki gö-
rüşe karşı çıkmaktadır. Kemalpaşazâde, mesafenin ne kadar olması gerek-
tiğinden söz etmemiştir. İlerleyen süreçte Şürünbülâlî tarafından konuyla
ilgili kapsamlı bir risale yazılmış ve belirli bir mesafe takdirinin isabetli
olmadığı belirtilmiştir. Öte yandan Haskefî’nin meseleyi Kemalpaşa-
zâde’ye atıfla ele alması, ona itimad edildiğini göstermesi bakımından
dikkat çekicidir.
31
Ebu’l-İhlâs Hasan b. Ammâr eş-Şürünbülâlî, “İthâfü’l-erîb bi cevâzi istinâbeti’l-hatîb”,
Rasâilü-ş-Şürünbülâlî, mlf. Şürünbülâlî, Rağıb Paşa, nr. 497, 88a.
32
Muhammed Emîn b. Ömer İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr ale’d-Dürri’l-muhtâr (Beyrût:
Dâru’l-Fikr, 1992), 2:140.
33
İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2:140.
Kemalpaşazâde’nin Cuma Namazıyla İlgili Bazı Görüşleri ~ 197
Kaynakça
Damad Efendi, Abdurrahman b. Muhammed Şeyhîzâde. Mecmau’l-enhur fi şerhi
Mülteka’l-ebhur. Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, ty.
Haskefî, Alâüddîn Muhammed b. Alî b. Muhammed ed-Dımaşkî. ed-Dürru’l-
muhtâr şerhu Tenvîri’l-ebsâr. Beyrût: Dâru’l-Fikr, 1992.
İbn Âbidîn, Muhammed Emîn b. Ömer. Reddü’l-muhtâr ale’d-Dürri’l-muhtâr. 6
Cilt. Beyrût: Dâru’l-Fikr, 1992.
İbnü’l-Hümâm, Kemâlüddîn Muhammed b. Abdilvâhid b. Abdilhamîd es-Sivâsî
el-İskenderî. Fethu’l-kadîr. 10 cilt. Beyrût: Dâru’l-Fikr, ty.
İbn Mâze, Ebû’l-Meâlî Burhânuddîn Mahmud b. Ahmed el-Buhârî. el-Muhîtu’l-
burhânî fi’l-fıkhi’n-Nu’mânî. thk. Abdülkerîm Sâmî el-Cündî. Beyrût: Dâru’l-
Kütübi’l-İlmiyye, 2004.
İbn Mâze, Ebû’l-Meâlî Burhânuddîn Mahmud b. Ahmed el-Buhârî. ez-Zehîratü’l-
Burhâniyye. thk. Ebû Ahmed el-Âdilî vd. 15 Cilt. Beyrût: Dâru’l-Kütübi’l-
ilmiyye, 1440/2019.
İbn Nüceym, Sirâcüddîn Ömer b. İbrâhim b. Muhammed el-Mısrî. en-Nehrü’l-
fâik şerhu Kenzi’d-dekâik. thk. Ahmed İzzû İnâye. 3 Cilt. Beyrût: Dâru’l-
Kütübi’l-İlmiyye, 1422/2002.
İbn Nüceym, Zeynüddin b. İbrâhim b. Muhammed. el-Bahrü’r-râik şerhu
Kenzi’d-dekâik. 7 Cilt. b.y.: Dârü’l-Kitâbi’l-İslâmi, ty.
İsbîcâbî, Ali b. Muhammed b. İsmail es-Semerkandî. Şerhu Muhtasari’t-Tahâvî.
İstanbul: Süleymaniye Kütüphanesi, Yeni Cami, 457, 1b-352b.
Kâsânî, Alâuddîn Ebûbekir b. Mesûd b. Ahmed. Bedâi‛u’s-sanâi‛ fî tertîbi’ş-
şerâi‛. Beyrût: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1986.
198 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Öz
İslam hukuku açısından suç; fıkıh konularının ibâdât, muâmelât ve
ukûbât şeklindeki klasik üçlü taksiminde görülen ukûbâtın konusudur. Bu
bağlamda gerek suç kabul edilen eylemin kendisi gerek cezası nasslar ta-
rafından belirlenenler hadleri oluşturmaktadır. Sükr/sarhoşluk da aynı şe-
kilde katî olarak yasaklananlar arasında yer almaktadır. Bu noktada fıkıh
âlimlerinin herhangi bir ihtilafı bulunmamaktadır. Ancak içilen şeyin is-
mine mi yoksa vasfına mı odaklanılacağı konusu, İslam hukukçuları ara-
sında görüş ayrılıkları meydana gelmesine neden olmaktadır. İmam Ebû
Hanîfe (v. 150/767), hamr/şarap kelimesinin üzüm ve hurma cinslerinden
elde edilen içecekleri ifade ettiğini belirterek konuyu ele alırken diğer fa-
kihler ise içilmesinden sonra sarhoşluğa neden olan bütün içeceklerin
hamr kapsamına dahil olduğunu kabul etmektedir.
Osmanlı döneminde yetişen önemli bir ilim ve devlet adamı olan
Kemalpaşazâde (v. 940/1534), konuyu müstakil risaleler altında inceleyen
âlimler arasında bulunmaktadır. Araştırmanın merkezinde ise İbn
Kemâl’in şarap içmenin haramlığı ve bu suçun haddi hakkında kaleme al-
dığı üç risalesi bulunmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Fıkıh, Ceza Hukuku, Had, Hamr/Şarap,
Sükr/Sarhoşluk, Kemalpaşazâde.
differences of opinion among Islamic jurists. While Imam Abu Hanifa (d.
150/767) states that the word hamr/wine refers to the drinks obtained from
grape and date types, he handles the issue differently, while other jurists
accept that all drinks that cause intoxication after drinking are included in
the scope of the word.
Ibn Kemal (d. 940/1534), an important jurist and statesman who grew
up in the Ottoman period, is among the scholars who studied the subject
under separate treatises. It is also noteworthy that he was criticized for
some of his fatwas about drinking wine. The paper focuses on this very
point. To what extent do some of the fatwas given by Ibn Kemal, who has
the guise of both a jurist and a sheikh al-Islam, about drinking wine reflect
his view of the subject? The aim of the research is to reveal Ibn Kemal's
final opinion on the subject after the examination of these three treatises,
which are the subject of the paper.
Keywords: Fiqh, Criminal Law, Punishment, Sukr/Drunkenness,
Hamr/Wine, Ibn Kemal.
Giriş
İslam şeriatı insanın hayatının tamamına dair düzenlemelere sahiptir.
Aksi onun evrensel ve sürekli bir hukuk sistemi olma özelliğine aykırı dü-
şecektir. Bütün semâvî dinlerde olduğu gibi İslam şeriatında da teminat al-
tında bulunan; canın, dinin, aklın, malın ve neslin muhafazası kısımları al-
tındaki beş genel maslahat, zarûrât-ı hamse şeklinde isimlendirilmektedir.
Bu hakların ihlali olacak davranışlara karşılık olarak Şâriʿ tarafından bir-
takım yaptırımların belirlenmiş olması da yine bu hakların muhafazasını
desteklemektedir. İşte ukûbât/ceza kapsamında sarhoşluğun yasaklanması
ile ilgili had, hıfzu’l-ʿakl/aklın korunması ile ilgili müeyyideler arasında
yer almaktadır. Çünkü sarhoşluk, kişinin kullandığı bir madde nedeniyle
aklî melekelerinin geçici süre engellenmesi halini anlatmaktadır.1
Sarhoşluk ve içki yasağının, fıkhın gerek usûl gerek fürû alanında
fukahânın incelemelerine konu teşkil etmektedir. Usûl içerisinde ehliyeti
kısıtlayan mükteseb nedenler arasında, fürû konularında hem helaller-
haramlar hem de ceza hukuku başlıkları altında ele alınmaktadır.
Hamrın haramlığı ve aykırı davranışların cezayı gerektirmesi konu-
sunda mezhepler arasında ayırım bulunmamaktadır. Bununla birlikte hamr
kelimesine yüklenen anlam noktasında birbirlerinden ayrılmaktadırlar.
Hanefi mezhebi, kelimenin vazolunduğu manayı hurma ve üzümden elde
edilen sarhoş edici içecek şeklinde daraltırken fukahanın çoğunluğu, içe-
1
Ebü’l-Hasen es-Seyyid eş-Şerîf Alî b. Muhammed b. Alî Cürcânî, et-Taʿrîfât (Beyrut:
Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1983), 120; İbrahim Kâfi Dönmez, “Sarhoşluk”, içinde Türki-
ye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2009), 36/141.
Kemalpaşazâde’nin Şarap Hakkındaki Üç Risalesi Örneği ~ 201
ceğin elde edildiği ana maddeyi dikkate almaksızın, sarhoş edici özellik
taşıyan her türlü sıvıyı hamr olarak ele almaktadır.
Bu ihtilafın neticesinde Hanefî mezhebinde sarhoşluğun cezası için iki
farklı kavramın öne çıktığı göze çarpmaktadır. Bunlar; haddü’ş-şürb ve
haddü’s-sükrdür. Haddü’ş-şürb, içilmesine dair yasağın nass ile sabit ol-
duğu hamrın müeyyidesini ifade etmektedir. Burada kişinin hamr içmesi
ceza için yeterli kabul edilmekte, içenin sarhoş olup olmamasına, içilen
miktarın azlığına çokluğuna itibar edilmemektedir. Haddü’s-sükr ise hamr
dışında kalan ve kullanılması sonucunda sarhoşluk meydana gelen her tür-
lü maddenin müeyyidesini ifade etmektedir. Cezanın sabit olması için
hamr dışındaki maddelerin kullanılmasından sonra kişinin sarhoş olması
dikkate alınmaktadır. Sarhoş yapmayan miktar kullanım açısından yasak
olsa da yaptırım sarhoş olmakla beraber ortaya çıkmaktadır.2 Hamrın ha-
ramlığı istinbât edilirken Mâide suresinin 90. ve 91. âyetleri kullanılırken
diğer sarhoş ediciler hakkında ise “Her sarhoş edici haramdır, çoğu sarhoş
edenin azı da haramdır.”3 meâlindeki nass kaynak olarak sunulmaktadır.
Cumhûrun tercihi ise hamr kelimesinin kapsamının belirli tip içecekle
sınırlı tutmaktan yana olmamış, sarhoş edici her tür maddeyi içerecek şe-
kilde olmuştur.4 Buna dayanak olarak ise çoğunlukla “Sarhoşluk veren her
şey hamrdır, her hamr da haramdır.”5 diye dilimize aktarılan rivayet ön
plana çıkmaktadır. Dolayısıyla tarafların kullandığı kavramların ve bunları
desteklemek için istişhâd ettikleri hadislerin bu ikiliğin arkasındaki ana
neden olduğunu söylemek mümkün görünmektedir.
Kemalpaşazâde (v. 940/1534), Osmanlı döneminde yetişen çok yönlü
ve münekkid bir âlim olmasının yanında şeyhülislâmlık makamında bu-
lunmuş bir devlet adamıdır. Bununla birlikte sarhoş edici içecekler ile di-
ğer maddeler hakkında verdiği bazı fetvaları dolayısıyla eleştirilmiş olma-
sı dikkat çekmektedir.6 Örneğin, tedavi amacı ile afyon kullanımını mübah
olarak değerlendirmesi üzerine kendisine yöneltilen:
2
Alâüddîn Ebû Bekr b. Mes‘ûd b. Ahmed Kâsânî, Bedâʾiʿu’s-sanâʾiʿ fî tertîbi’ş-şerâʾiʿ,
2. bs (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2003), 9/213.
3
“ﻛﺜﯿﺮه ﻓﻘﻠﯿﻠُﮫ ﺣﺮا ٌم
ُ َ َﻣﺎ أﺳ، ”ﻛ ﱡﻞ ُﻣﺴﻜ ٍِﺮ َﺣﺮا ٌمşeklindeki rivayet için bk. Ebû Abdillâh Ahmed b.
ْﻜﺮ
Muhammed b. Hanbel eş-Şeybânî el-Mervezî Ahmed b. Hanbel, el-Müsned (Kâhire:
Dâru’l-Hadîs, 1995), 5/163.
4
Ebü’l-Velîd Muhammed b. Ahmed b. Muhammed el-Kurtubî İbn Rüşd, Bidâyetü’l-
müctehid ve nihâyetü’l-muktesıd (Kâhire: Dâru’l-Hadîs, 2004), 3/23-24; Ebû Zekeriyyâ
Yahyâ b. Şeref b. Mürî Nevevî, Minhâcü’t-tâlibîn (Beyrut: Dâru’l-Minhâc, 2005), 513;
Ebû Abdillâh Şemsüddîn Muhammed b. Abdillâh b. Muhammed el-Mısrî Zerkeşî,
Şerhu’z-Zerkeşî ʿalâ Muhtasari’l-Hırakî (Riyad: Mektebetü’l-ʿAbîkân, 1993), 6/384 vd.
5
“ﺧﻤﺮ ﺣﺮا ٌم
ٍ ٌ ” ُﻛ ﱡﻞ ُﻣﺴﻜ ٍِﺮ ﺧşeklindeki bir rivayet için bk. Ebû Abdillâh Muhammed b.
وﻛ ﱡﻞ،َﻤﺮ
Yezîd Mâce el-Kazvînî İbn Mâce, es-Sünen (Beyrut: Dâru’r-Risâle el-Âlemiyye, 2009),
“Eşribe”, 9.
6
Kemalpaşazâde’nin afyon ve şarap içmek özelinde bazı fetvaları ve değerlendirmeleri
için bk. Muhittin Eliaçık, “Şeyhülislam Kemalpaşazâde’nin Esrar ve Şarapla İlgili Tar-
202 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
12
Örnek olarak bk. Ebü’l-Leys İmâmü’l-hüdâ Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. İbrâhîm
Semerkandî, Hizânetü’l-fıkh (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2005), 279, 339; Ebü’l-
Hüseyn Ahmed b. Ebî Bekr Muhammed b. Ahmed Kudûrî, Muhtasaru’l-Kudûrî, 2. bs
(Beyrut: Dâru’l-Beşâiri’l-İslâmiyye, 1435), 303.
13
Şemseddin Ahmed b. Süleymân Çelebi Kemalpaşazâde, “Risâletün fî taʿlîmi’l-emri fî
tahrîmi’l-hamr”, içinde Mecmûʿu resâili Allâme İbn Kemâl Paşa, c. 1 (İstanbul: Dâru’l-
Lübâb, 1439), 276-77.
14
Anılan olumsuz durumu gerek İkdamcı Ahmet Cevdet’in (1862-1935) neşrinde gerek
Hamza Bekrî ve ekibinin neşrinde görmek mümkündür. Bkz. Şemseddin Ahmed b.
Süleymân Çelebi Kemalpaşazâde, “Risâletün fî taʿlîmi’l-emri fî tahrîmi’l-hamr”, içinde
Resâilü İbn Kemâl, c. 2 (İstanbul: İkdâm Matbaası, 1316), 376; Kemalpaşazâde,
“Taʿlîmi’l-emr”, 1439, 322.
15
Kemalpaşazâde, “Taʿlîmi’l-emr”, 1439, 1/288-290.
16
Nahl (16), 67.
204 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
2. ﺎس َوإِﺛْ ُﻤ ُﮭ َﻤﺎ أَ ْﻛﺒَ ُﺮ ِﻣ ْﻦ ﻧَ ْﻔ ِﻌ ِﮭ َﻤﺎ ِ ﯿﺮ َو َﻣﻨَﺎﻓِ ُﻊ ِﻟﻠﻨﱠ ٌ ِﻋ ِﻦ ْاﻟ َﺨ ْﻤ ِﺮ َو ْاﻟ َﻤ ْﯿﺴ ِِﺮ ﻗُ ْﻞ ﻓِﯿ ِﮭ َﻤﺎ إِﺛْ ٌﻢ َﻛﺒ َ َﯾَ ْﺴﺄَﻟُﻮﻧَﻚ
. َت ﻟَﻌَﻠﱠ ُﻜ ْﻢ ﺗَﺘَﻔَ ﱠﻜ ُﺮون ِ َوﯾَ ْﺴﺄَﻟُﻮﻧَﻚَ َﻣﺎذَا ﯾُ ْﻨ ِﻔﻘُﻮنَ ﻗُ ِﻞ ْاﻟﻌَ ْﻔ َﻮ َﻛﺬَﻟِﻚَ ﯾُﺒَﯿِّﻦُ ﱠ ُ ﻟَ ُﻜ ُﻢ ْاﻵﯾَﺎ
“Sana içkiyi ve kumarı soruyorlar. De ki: Bu ikisinde insanlar için büyük
zarar ve bazı faydalar vardır; zararları da faydalarından büyüktür. Sana
neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: İhtiyaç fazlasını. Allah sizin
için âyetlerini işte böyle açıklıyor ki düşünesiniz.”17
3. َﺎرى َﺣﺘﱠﻰ ﺗ َ ْﻌﻠَ ُﻤﻮا َﻣﺎ ﺗَﻘُﻮﻟُﻮنَ َو َﻻ ُﺟﻨُﺒًﺎ إِ ﱠﻻ َ ﺳﻜ ُ ﺼ َﻼةَ َوأَ ْﻧﺘ ُ ْﻢ َﯾﺎ أَﯾﱡ َﮭﺎ اﻟﱠﺬِﯾﻦَ آ َﻣﻨُﻮا َﻻ ﺗَ ْﻘ َﺮﺑُﻮا اﻟ ﱠ
ُﺳﻔ ٍَﺮ أ َ ْو َﺟﺎ َء أَ َﺣﺪٌ ِﻣ ْﻨ ُﻜ ْﻢ ِﻣﻦَ ْاﻟﻐَﺎﺋِ ِﻂ أَ ْو َﻻ َﻣ ْﺴﺘ ُﻢ َ ﻋﻠﻰ َ َ
َ ﺿﻰ أ ْو َ ﺳﺒِﯿ ٍﻞ َﺣﺘﱠﻰ ﺗ َ ْﻐﺘَ ِﺴﻠُﻮا َوإِ ْن ُﻛﻨﺘ ْﻢ َﻣ ْﺮ
ُ ْ َ ﻋﺎﺑِ ِﺮي َ
.ﻮرا ً ﻏﻔ ُ َ ﻋﻔﻮا ُ ُ َ ُ
َ َﺴ ُﺤﻮا ﺑِ ُﻮ ُﺟﻮ ِھﻜ ْﻢ َوأ ْﯾﺪِﯾﻜ ْﻢ إِ ﱠن ﱠ َ َﻛﺎن َ
َ ﺻ ِﻌﯿﺪًا ط ِﯿّﺒًﺎ ﻓَﺎ ْﻣ َ ﺴﺎ َء ﻓَﻠَ ْﻢ ﺗ َِﺠﺪُوا َﻣﺎ ًء ﻓَﺘَﯿَ ﱠﻤ ُﻤﻮا َ ِّاﻟﻨ
“Ey iman edenler! Siz sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüp
iken de -yolcu olan müstesna- gusledinceye kadar namaza yaklaşmayın.
Eğer hasta olur veya yolculuk halinde bulunursanız yahut sizden biriniz
ayak yolundan gelirse ya da kadınlara dokunup da -bu durumlarda- su bu-
lamamışsanız o zaman temiz bir toprağa yönelin (teyemmüm edin); yüz-
lerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz Allah çok affedici ve bağışlayıcı-
dır.”18
4. ﺎن
ِ ﻄ َ ﺸ ْﯿ ﻋ َﻤ ِﻞ اﻟ ﱠ َ ﺲ ِﻣ ْﻦ ٌ ْﺼﺎبُ َو ْاﻻَ ْز َﻻ ُم ِرﺟ َ َﯾﺎ اَﯾﱡ َﮭﺎ اﻟﱠﺬﯾﻦَ ٰا َﻣﻨُﻮا اِﻧﱠ َﻤﺎ ْاﻟﺨ َْﻤ ُﺮ َو ْاﻟ َﻤ ْﯿﺴ ُِﺮ َو ْاﻻَ ْﻧ
ْ ْ
ﻀﺎ َء ﻓِﻲ اﻟﺨ َْﻤ ِﺮ َواﻟ َﻤ ْﯿﺴ ِِﺮ ْ ْ ْ ُ
َ ﻄﺎنُ اَ ْن ﯾُﻮﻗِ َﻊ ﺑَ ْﯿﻨَﻜ ُﻢ اﻟﻌَﺪَ َاوةَ َواﻟﺒَﻐ اِﻧﱠ َﻤﺎ ﯾُﺮﯾﺪُ اﻟ ﱠ. َﻓَﺎﺟْ ﺘَﻨِﺒُﻮهُ ﻟَﻌَﻠﱠ ُﻜ ْﻢ ﺗ ُ ْﻔ ِﻠﺤُﻮن
َ ﺸ ْﯿ
ۚ ٰ
. َﺼﻠﻮةِ ﻓَ َﮭ ْﻞ ا َ ْﻧﺘ ُ ْﻢ ُﻣ ْﻨﺘَ ُﮭﻮن ﻋ ِﻦ اﻟ ﱠ ْ
َ ﻋ ْﻦ ِذﻛ ِﺮ ﱣ ِ َو َ ﺼﺪﱠ ُﻛ ْﻢ ُ ََوﯾ
“Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar, fal okları şeytan işi iğrenç
şeylerden ibarettir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şüphesiz şey-
tan içki ve kumar yoluyla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı
anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?”19
İslam şeriatında içkinin tedrici olarak haram kılındığı kaynaklarda yer
almaktadır. Bununla beraber henüz içki yasağından söz edilmezken de
tercihen içkiden uzak duran isimlerin bulunduğuna da işaret edilmekte-
dir.20 Fakat şarap hakkında her yeni âyet nâzil olduğunda sarhoş edici içe-
ceklerle arasına mesafe koyanların sayısının artmaya devam ettiği, nihayet
Mâide suresinin 90. ve 91. âyetleri indiğinde şarabın haramlığı ile ilgili
sahabe neslinin şüphelerinin bertaraf edildiği görülmektedir.21
İkinci bölümde müellif şarap yasağı hakkında nâzil olan âyetlerdeki
kelimelerin anlamlarını, kökenlerini ve bu çerçevede âlimlerin tercihlerini
aktarmakta, yer yer kendisi tercihlerde bulunmaktadır.22 Üçüncü bölümde
ise sözü edilen âyetlerdeki iʿrab vecihlerini, bunların manaya etkilerini
konu etmektedir.23
17
Bakara (2), 219.
18
Nisâ (4), 43.
19
Mâide (5), 90-91.
20
Mustafa Baktır, “İçki (İslam’da)”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İs-
tanbul: TDV Yayınları, 2000), 458.
21
Kemalpaşazâde, “Taʿlîmi’l-emr”, 1439, 1/292.
22
Kemalpaşazâde, 1/298-313.
23
Kemalpaşazâde, 1/314-322.
Kemalpaşazâde’nin Şarap Hakkındaki Üç Risalesi Örneği ~ 205
2. Risâle fî haddi’s-sükr
Ayık olmanın zıddı şeklinde resmedilen sükr, çoğunlukla şarap gibi
maddelerin kullanımı sonrası ortaya çıkan ve kişinin akli melekelerini en-
gelleyen geçici bir haldir.24 Ancak bu hal bazı kişilerde yoğun bir mutlu-
luk şeklinde tezahür ederken bazılarında tam tersine şiddet eğilimi şeklin-
de kendini göstermektedir.25 Kelimenin kökünden türetilen ve kişiyi ta-
nıtmak için kullanılan sıfat hali, sekrândır (ﺴ ْﻜ َﺮان
)اﻟ ﱠ. Dilimizdeki karşılığı
ise “kafası güzel” diye anlamlandırılabilecek Farsça ser-hôş ( )ﺳﺮﺧﻮشter-
kibinden gelen sarhoştur.26
Hanefî mezhebinin hamr kelimesine yüklediği anlamın sarhoşluk için
belirlenen cezanın uygulamasında da etkili olduğuna, hamrın üzümden el-
de edilen sarhoş edici içecekleri ifade ettiğine, diğer sarhoş eden içecekle-
rin ise hamra kıyasla haram hükmüne sahip olduğuna değinilmişti.
Kemalpaşazâde, “Risâle fî haddi’l-hamr” başlığını taşıyan bu risalesinde
Hanefî mezhebinin sarhoşluğun haddi ile ilgili yaklaşımını takip ettiğini or-
taya koymaktadır. Yine hamrın haramlığı ve kullanımı halinde kişinin ce-
zaya çarptırılması açısından herhangi bir miktar sınırı bulunmaması konula-
rında hiçbir ihtilaf olmadığını belirtmektedir. Ancak hamrın ve sarhoşun ta-
riflerinde İmam Ebû Hanîfe ile İmam Ebû Yûsuf (v. 182/798) ve İmam
Muhammed (v. 189/805) arasında görüş ayrılığı bulunduğuna işaret etmek-
tedir. İmam Ebû Hanîfe’ye göre kişi karşısındaki erkek mi kadın mı ayırt
edemeyecek dereceye ulaşırsa sarhoşlukla vasıflanabilir. İmâmeyne göre ise
içki içenin ne konuştuğunu bilemeyecek kadar aklının karışmış olması ken-
disine sarhoş denilmesi için yeterlidir. İbn Kemâl, bu konuda mezhebin gö-
rüşünün imameynin tercihine göre şekillendiğini ifade etmektedir.27
Ayrıca hamrın haramlığının zatından kaynaklığında ihtilaf bulunma-
makla birlikte neye hamr deneceğinde Hanefî imamlar arasında ikinci bir
24
İbn Manzûr, Lisânü’l-ʿArab, 4/372-373.
25
Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, 416.
26
Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 11. bs (Ankara: Aydın
Kitabevi Yayınları, 1993), 942.
27
Şemseddin Ahmed b. Süleymân Çelebi Kemalpaşazâde, “Risâletün fî haddi’l-hamr”,
içinde Mecmûʿu resâili Allâme İbn Kemâl Paşa, c. 3 (İstanbul: Dâru’l-Lübâb, 1439),
79.
206 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
3. Risâle fî tabakati’s-sükr
Sükr, Kemalpaşazâde’nin ifadesiyle, bazı maddelerin kullanımı ile or-
taya çıkıp aklî yetilere baskın gelecek dereceye ulaşan aşırı mutluluk şek-
lindeki geçici kendini bilememe halidir.31 Kemalpaşazâde’nin vermiş ol-
duğu tanımda; madde kullanımına bağlı olması, aklî melekeleri baskılayan
yoğun bir mutluluk halinden beslenmesi ve geçici olması şeklinde sükrün
üç özelliğine vurgu yapılmaktadır. Sonuç olarak sükr hükmüne tâbi olsa
da yoğun bir mutluluk yerine bir tür akıl yitiminden kaynaklanan afyon ve
ban otu32 kullanımı ile ortaya çıkan sarhoşluk ayrı ele alınmaktadır.
Kemalpaşazâde, oluşum nedeni bakımından, sarhoşluk halini iki türe
ayırmaktadır: Bunlardan birincisi mubah yolla meydana gelen sarhoşluk-
tur. Bu türe; tedavi amacıyla verilen afyon maddesini kullandıktan sonra
kişinin sarhoş olmasını, içmediği takdirde ölümle tehdit edilen kişinin ik-
rah altında şarap içmesi sonucu sarhoşluğunu ve susuzluk nedeniyle ölüm-
le burun buruna gelen birinin ölümden kurtulacak kadar şarap içtikten
sonra sarhoş olmasını örnek olarak vermektedir. Ayrıca İmam Ebû
Hanîfe’ye (v. 150/767) ait olarak aktarılan üzüm dışındaki maddelerden
üretilen içeceklerden kaynaklı sarhoşluk da bu kısım altında sunulmakta-
dır. İbn Kemâl, bu geçici halin kişi için hükmî bir baygınlık hali şeklinde
28
Kemalpaşazâde, 82.
29
Kemalpaşazâde, 83-84.
30
Kemalpaşazâde, 85.
31
Şemseddin Ahmed b. Süleymân Çelebi Kemalpaşazâde, “Risâletün fî tabakati’s-sükr”,
içinde Mecmûʿu resâili Allâme İbn Kemâl Paşa, c. 3 (İstanbul: Dâru’l-Lübâb, 1439), 73.
32
Kaynaklarda “ ”اﻟﺒﻨﺞşeklinde ifade edilen ban otu, eski zamanlardan beri bazı sağlık so-
runlarında ağrı kesici ve yatıştırıcı olarak kullanılan bir bitki türünün adıdır. Bk. Ebü’l-
Feth Burhânüddîn Nâsır b. Abdisseyyid b. Alî el-Hârizmî Mutarrizî, el-Muğrib fî
tertîbi’l-Muʿrib (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2011), 55; İbn Manzûr, Lisânü’l-
ʿArab, 2/216.
Kemalpaşazâde’nin Şarap Hakkındaki Üç Risalesi Örneği ~ 207
Değerlendirme ve Sonuç
Görüşlerine katılmadığı isim kim olursa olsun onu tenkit etmekten çe-
kinmeyen Kemalpaşazâde, şarap hakkındaki görüşlerini net bir şekilde or-
taya koymaktadır. Konuyu müstakil olarak ele aldığı üç risalesi ışığında
Hanefî mezhebinin içki yasağı ile ilgili klasik çizgisini takip ettiğini söy-
lemek mümkün görünmektedir. Hamrın mutlak olarak haramlığı ve hadd
nedeni olduğu, hamrın dışındaki maddelerin keyif verici olarak kullanı-
mının yasaklığı ve sarhoş edecek miktarda kullanıldığında bunun ceza se-
bebi oluşturduğu şeklinde özetlenebilecek mezhebin görüşü üç risalesinde
takip edilmektedir.
Bunun yanında İbn Kemâl’in bazı fetvalarında şarap içmenin serbestli-
ği gibi yorumlanabilen sözleri aktarılmaktadır. Ancak sözü edilen fetvalar
dikkatle incelendiğinde, kendisine yöneltilen sorulara, şarap içmenin fıkhî
hükmünü açıklamak yerine, muhatabın örtülü niyetine göre nükteli cevap-
lar verdiği anlaşılmaktadır. Söz gelimi şarap dışındaki sarhoş edici madde-
ler hakkındaki görüşünü hicveden çağdaşına şarap kelimesine cennet şa-
rabı anlamını yükleyerek verdiği cevap dikkat çekmektedir.
Kaynakça
Ahmed b. Hanbel, Ebû Abdillâh Ahmed b. Muhammed b. Hanbel eş-Şeybânî el-
Mervezî. el-Müsned. 8 c. Kâhire: Dâru’l-Hadîs, 1995.
Baktır, Mustafa. “İçki (İslam’da)”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklope-
disi, 21:458-62. İstanbul: TDV Yayınları, 2000.
Cürcânî, Ebü’l-Hasen es-Seyyid eş-Şerîf Alî b. Muhammed b. Alî. et-Taʿrîfât.
Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1983.
33
Kemalpaşazâde, “Tabakati’s-sükr”, 73.
34
Kemalpaşazâde, 74.
208 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Demirci, Kürşat. “İçki (İslam Öncesi Dinlerde)”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İs-
lâm Ansiklopedisi, 21:456-58. İstanbul: TDV Yayınları, 2000.
Devellioğlu, Ferit. Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat. 11. bs. Ankara: Aydın
Kitabevi Yayınları, 1993.
Dönmez, İbrahim Kâfi. “Sarhoşluk”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklo-
pedisi, 36:141-45. İstanbul: TDV Yayınları, 2009.
Eliaçık, Muhittin. “Şeyhülislam Kemalpaşazâde’nin Esrar ve Şarapla İlgili Tar-
tışmalı, Latifeli Fetvâsı”. International Journal of Language Academy 8/5, sy
35 (Aralık 2020): 20-27. https://doi.org/10.29228/ijla.45805.
İbn Mâce, Ebû Abdillâh Muhammed b. Yezîd Mâce el-Kazvînî. es-Sünen. 5 c.
Beyrut: Dâru’r-Risâle el-Âlemiyye, 2009.
İbn Manzûr, Ebü’l-Fazl Cemâlüddîn Muhammed b. Mükerrem b. Alî b. Ahmed
el-Ensârî er-Rüveyfiî. Lisânü’l-ʿArab. 3. bs. 15 c. Beyrut: Dâru Sâdır, 1414.
İbn Rüşd, Ebü’l-Velîd Muhammed b. Ahmed b. Muhammed el-Kurtubî.
Bidâyetü’l-müctehid ve nihâyetü’l-muktesıd. 4 c. Kâhire: Dâru’l-Hadîs, 2004.
Kâsânî, Alâüddîn Ebû Bekr b. Mes‘ûd b. Ahmed. Bedâʾiʿu’s-sanâʾiʿ fî tertîbi’ş-
şerâʾiʿ. 2. bs. 10 c. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2003.
Kemalpaşazâde, Şemseddin Ahmed b. Süleymân Çelebi. “Risâletün fî haddi’l-
hamr”. İçinde Mecmûʿu resâili Allâme İbn Kemâl Paşa, 3:75-85. İstanbul:
Dâru’l-Lübâb, 1439.
Kemalpaşazâde, Şemseddin Ahmed b. Süleymân Çelebi. “Risâletün fî tabakati’s-
sükr”. İçinde Mecmûʿu resâili Allâme İbn Kemâl Paşa, 3:69-74. İstanbul:
Dâru’l-Lübâb, 1439.
Kemalpaşazâde, Şemseddin Ahmed b. Süleymân Çelebi. “Risâletün fî taʿlîmi’l-
emri fî tahrîmi’l-hamr”. İçinde Resâilü İbn Kemâl, 2:354-76. İstanbul: İkdâm
Matbaası, 1316.
Kemalpaşazâde, Şemseddin Ahmed b. Süleymân Çelebi. “Risâletün fî taʿlîmi’l-
emri fî tahrîmi’l-hamr”. İçinde Mecmûʿu resâili Allâme İbn Kemâl Paşa,
1:281-322. İstanbul: Dâru’l-Lübâb, 1439.
Kudûrî, Ebü’l-Hüseyn Ahmed b. Ebî Bekr Muhammed b. Ahmed. Muhtasaru’l-
Kudûrî. 2. bs. Beyrut: Dâru’l-Beşâiri’l-İslâmiyye, 1435.
Mutarrizî, Ebü’l-Feth Burhânüddîn Nâsır b. Abdisseyyid b. Alî el-Hârizmî. el-
Muğrib fî tertîbi’l-Muʿrib. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2011.
Nesefî, Ebü’l-Berekât Hâfızüddîn Abdullah b. Ahmed b. Mahmûd. Keşfü’l-esrâr
fî şerhi Menâri’l-envâr. 2 c. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, t.y.
Nevevî, Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Şeref b. Mürî. Minhâcü’t-tâlibîn. Beyrut:
Dâru’l-Minhâc, 2005.
Râgıb el-İsfahânî, Ebü’l-Kāsım Hüseyn b. Muhammed b. el-Mufaddal. Müfredâtü
elfâzi’l-Kurʾân. 4. bs. Dımaşk/Beyrut: Dâru’l-Kalem/Dâru’ş-Şâmiyye, 1430.
Semerkandî, Ebü’l-Leys İmâmü’l-hüdâ Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. İbrâhîm.
Hizânetü’l-fıkh. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2005.
Zerkeşî, Ebû Abdillâh Şemsüddîn Muhammed b. Abdillâh b. Muhammed el-
Mısrî. Şerhu’z-Zerkeşî ʿalâ Muhtasari’l-Hırakî. 7 c. Riyad: Mektebetü’l-
ʿAbîkân, 1993.
Kemalpaşazâde’nin Sirâciyye Tashihi Üzerine
Bir Değerlendirme
Öz
Velûd bir müellif olan Kemalpaşazâde’nin büyük ve küçük hacimli eser-
lerinden bir kısmı müstakil telif, bir kısmı başka bir eserin şerh veya haşiye-
si iken diğer bir kısmı ise kendisinden önce yazılan bazı eserlerin tağyir ve
tashihinden oluşmakta; başka bir deyişle Kemalpaşazâde söz konusu eserle-
ri yeniden inşa etmektedir. Tashih ettiği eserlerden biri de Sirâcüddîn Mu-
hammed es-Secâvendî’ye ait olan el-Ferâizü’s-Sirâciyye adlı metindir. İs-
lâm Miras Hukuku alanına dair olan Sirâciyye, bilhassa İslâm dünyasının
doğusunda meşhur olmuş; şerh, haşiye, ihtisar, nazma çekme ve tercüme
şeklinde üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Kemalpaşazâde ise önce bu
eseri tashih etmiş, sonra tashih ettiği metni şerh etmiştir.
İslâm Miras Hukuku alanında kendisine birden fazla eser nispet edilen
Kemalpaşazâde’nin Sirâciyye tashihine bir isim koyduğu bilinmemektedir.
Ayrıca bu tashih kimi çalışmalarda farklı adlarla anılabilmektedir. Dolayı-
sıyla tebliğde öncelikle Sirâciyye tashihinin Kemalpaşazâde’ye aidiyeti ile
bu alandaki diğer eserleri üzerinde durulacaktır. Daha sonra tebliğin merke-
zinde yer alan Sirâciyye tashihi üzerine yoğunlaşılacak ve Sirâciyye metni
ile Kemalpaşazâde’nin tashih ettiği metin arasındaki farklar irdelenecektir.
Kemalpaşazâde yapmış olduğu tashihi bizzat kendisi “anlama sirayet eden
lafzi kusurlar ile manaların zihinde yerleşmesine engel olan sorunların dü-
zeltilmesi” şeklinde nitelemektedir. Dolayısıyla tebliğde Kemalpaşazâde ta-
rafından yapılan tashihin boyutları ele alınacaktır. Kemalpaşazâde metni
tashih ettikten sonra üzerine şerh yazdığı için yapılan düzeltmelerin sebep-
leri hakkında müracaat edilecek ilk kaynak kuşkusuz bu şerhtir.
Anahtar Kelimeler: İslâm Hukuku, Miras, Secâvendî, Sirâciyye,
Kemalpaşazâde.
Giriş
İki yüz kadar eser telif eden, üzerinde kalem oynatmadığı ilim sayısı
çok az olan Şeyhülislâm Kemalpaşazâde’nin1 (v. 940/1534) farklı disiplin-
1
Kemalpaşazâde hakkında kitap, tez, makale, tebliğ vb. format altında ülkemizde yapılan
çok fazla akademik çalışma bulunmaktadır. Bir anlamda onların tekrarı olacağı için ha-
yatı ile ilgili burada bilgi verilmeyecektir. Biyografi türü eserlerden hayatı ve eserlerine
dair detaylı bilgi için bk. Ahmed Efendi Taşköprizâde, eş-Şakâiku’n-Nuʿmâniyye fî
ulemâi’d-Devleti’l-Osmâniyye, çev. Muhammet Hekimoğlu (İstanbul: Türkiye Yazma
Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, 2019), 599; Mehmed Mecdî Efendi, Şakâik-i
Nuʿmâniyye ve Zeyilleri: Hadâiku’ş-Şakâik (İstanbul: Çağrı Yayınları, 1989), 1:381;
Takıyyüddîn b. Abdilkâdir et-Temîmî ed-Dârî el-Gazzî el-Mısrî et-Temîmî, et-
Tabakâtü’s-seniyye fî terâcimi’l-Hanefiyye (Riyad: Dâru’r-Rifâî, 1983), 1:355; (Hacı
Halîfe) Mustafa b. Abdillâh Kâtib Çelebi, Süllemü’l-vusûl ilâ tabakâti’l-fuhûl (İstanbul:
IRCICA Yayınları, 2010), 1:149; Ebü’l-Hasenât Muhammed Abdülhay b. Muhammed
Abdilhalîm b. Muhammed Emînillâh es-Sihâlevî el-Leknevî, el-Fevâidü’l-behiyye fî
terâcimi’l-hanefiyye (Kahire, 1324), 21; Bağdatlı İsmail Paşa, Hediyyetü’l-ârifîn,
Kemalpaşazâde’nin Sirâciyye Tashihi Üzerine Bir Değerlendirme ~ 211
5
Bk. Ebû Nasr İsmâîl b. Hammâd el-Cevherî, içinde es-Sıhâh: Tâcü’l-luğa ve sıhâhu’l-
arabiyye (Beyrut: Dâru’l-İlm li’l-Melâyîn, 1979), “şkl”, 5:1736.
6
Bağdatlı İsmail Paşa, Hediyyetü’l-ârifîn, 1:141; Bursalı Mehmed Tâhir, Osmanlı Müel-
lifleri, 1:235.
7
Mehmed Mecdî Efendi, Hadâiku’ş-Şakâik, 1:385. Aynı yerde Mecdî Efendi’nin aktar-
dığı bir diğer tarih düşürme örneğine göre Kemalpaşazâde’nin vefatı yaklaştığında söy-
lediği “ﯾﺎ أﺣﺪ ﻧﺠّﻨﺎ ﻣ ّﻤﺎ ﻧﺨﺎفEy zat, sıfat ve fiilce tek olan Allah! Bizi korktuğumuzdan kur-
tar.” duası, vefat tarihine karşılık gelmektedir.
8
(Hacı Halîfe) Mustafa b. Abdillâh Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zunûn an esâmi’l-kütübi ve’l-
fünûn (İstanbul, 1941), 1:105.
9
Söz konusu risale muhtelif ilim dallarına dair farklı müelliflerin risalelerinden oluşan
bir mecmua içerisinde yer almaktadır. İçindeki risalelerin hemen hepsi dil ve mantıkla
Kemalpaşazâde’nin Sirâciyye Tashihi Üzerine Bir Değerlendirme ~ 213
nın mukaddimesinde Mecdî Efendi ve Kâtib Çelebi’nin söz ettiği tarih dü-
şürme ifadesi ( “ﻓﻠ ّﻤﺎ ﺧﺘﻢ اﻷﺷﻜﺎل ﺑﻼ إﺷﻜﺎل ﻓﻘﻠﺖ ﺗﺎرﯾﺨﺎ ﻗﺪ ﺗ ّﻢ اﻷﺷﻜﺎلŞekiller sorun-
suz tamamlanınca tarih düşürerek ‘Şekiller kesinlikle tamamlandı.’ de-
dim.”) bulunduğu için onların Kemalpaşazâde’ye ait olduğu söylenebilir.
(Bk. Resim 1 ve 2)
ilgili olan bu mecmuanın başından sonuna kadar düzenli bir yazımı olmadığından gö-
rüntüsü müsveddeyi andırmaktadır. Kütüphane kayıtlarında 99b’den başlayan risaleye
Eşkâlü’l-ferâiz kaydı düşülmüş olmakla birlikte risalenin başı ve sonunda eksiklik, şe-
killerde boşluklar bulunmaktadır. Bu risalenin Kemalpaşazâde’ye aidiyeti hakkında
söylenebilecek tek şey, risalenin hemen önünde yarım varak kadar ona nispet edilmiş
başka bir risalenin varlığıdır.
10
Zikredilen tarihî bilgiler için bk. Taşköprizâde, eş-Şakâik, 599; Mehmed Mecdî Efendi,
Hadâiku’ş-Şakâik, 1:382; Kâtib Çelebi, Süllemü’l-vusûl, 1:149.
214 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
b) Cevâhiru’l-ferâiz
Biyografi kitaplarında bu eserin zikrine rastlanmamakla birlikte Sü-
leymaniye Yazma Eser Kütüphanesi Nafiz Paşa Koleksiyonu 1506 demir-
baş numarası (169a-172b) ile Princeton Üniversitesi İslam Dünyası Yaz-
maları Kütüphanesi Yahuda Koleksiyonu 3932 demirbaş numarasında
(1b-10b) Cevâhiru’l-ferâiz, Kayseri Raşit Efendi Yazma Eser Kütüphane-
si 658 demirbaş numarasında (192b-197a) ise Risâle ale’l-ferâiz isimli bir
risale Kemalpaşazâde’ye nispet edilmiştir.
Cevâhiru’l-ferâiz, Eşkâlü’l-ferâiz’den farklı, Sirâciyye ile herhangi bir
ilgisi bulunmayan, başka bir eserin şerh, ihtisar veya tashihi olmayan müs-
takil bir metindir. Esere ölünün malındaki hakların neler olduğunu ve te-
rekede hakkı bulunanların kimlerden oluştuğunu izah eden oldukça öz bir
girişle başlanılmış; sonra mirasçıların bir arada bulunduğu durumlarda
kimlerin ne kadar pay alacağını belirten bölümlerle devam edilmiştir.
c) Tağyîru’s-Sirâciyye ve Şerhi
Kemalpaşazâde’yi tanıtan kitapların hemen hepsinde bahsedilen ve
tebliğin ana konusu olan eserdir. Çoğunda isim verilmeden Kemalpaşa-
zâde’nin ferâiz ilmine dair bir metin ve şerh kaleme aldığı aktarılmakta-
dır.11 Kâtib Çelebi ise “Ferâizu’s-Secâvendî” maddesinde Sirâciyye şerh-
lerini sayarken yer verdiği bu eserin tağyir ve ıslah olduğunu mukaddi-
mesinden nakilde bulunarak belirtmiştir. 12 Kemalpaşazâde’nin de bir ad
verdiğine dair bilgiye ulaşılamayan eseri, son dönem Hanefî fakihlerin-
den İbn Âbidin (v. 1252/1836) ile ondan naklen Abdülhay el-Leknevî (v.
1304/1886) Tağyîru’s-Sirâciyye şeklinde anmaktadır.13 Tebliğde Tağyî-
ru’s-Sirâciyye adının kullanılmasının nedeni budur.
Türkiye ve yurtdışında oldukça fazla yazma nüshası bulunan kitabın
ulaşılan otuz dört nüshasından en eski tarihlisi, Süleymaniye Yazma Eser
Kütüphanesi Turhan Valide Sultan Koleksiyonu 175 demirbaş numarasın-
da kayıtlıdır. Yazmanın sonunda istinsah tarihi olarak hicri 934 senesi ve-
rilmiştir. Kemalpaşazâde 940/1534 tarihinde vefat ettiğine göre nüshanın
müellif hayatta iken yazıldığı söylenebilir. Ayrıca zahriyede kitabın adı
yazıldıktan sonra müellife “ ﺳﻠﻤﮫ ﷲ ﺗﻌﺎﻟﻰAllah ona selamet versin” şeklin-
de dua edilmesi bu ihtimali kuvvetlendirmektedir. En eski tarihli olması
nedeniyle aşağıda eserle ilgili değerlendirmenin verileceği bölümde bu
nüsha esas alınmıştır.
11
Bk. Taşköprizâde, eş-Şakâik, 603; Temîmî, et-Tabakâtü’s-seniyye, 1:356; Kâtib Çelebi,
Süllemü’l-vusûl, 1:150; Bağdatlı İsmail Paşa, Hediyyetü’l-ârifîn, 1:141.
12
Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zunûn, 2:1247.
13
Muhammed Emîn b. Ömer b. Abdilazîz el-Hüseynî ed-Dımaşkî İbn Âbidîn, Reddü’l-
muhtâr ale’d-Dürri’l-muhtâr (Beyrut: Dâru’l-Fikr, 1995), 1:28; Leknevî, el-Fevâid, 22.
Kemalpaşazâde’nin Sirâciyye Tashihi Üzerine Bir Değerlendirme ~ 215
14
Telif tarihini açık şekilde kaydeden nüshalar için bk. Süleymaniye Yazma Eser Kütüp-
hanesi Antalya Tekelioğlu Koleksiyonu 348, Carullah Efendi Koleksiyonu 1119, Şehit
Ali Paşa Koleksiyonu 1096, Yazma Bağışlar Koleksiyonu 47.
15
Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi Ayasofya Koleksiyonu 1616 ile Yazma Bağışlar
Koleksiyonu 48’de muamma tarih ifadesi olarak müellife dayandırılan söz şudur: ﺗ ّﻢ
ّ اﻟﻜﺘﺎب ﺑﻌﻮن ّ اﻟﻤﻠﻚ اﻟﻮ ّھﺎب ﯾﻮم اﻟﺠﻤﻌﺔ وھﻮ اﻟﻌﺸﺮ اﻟﺘﺎﺳﻊ ﻣﻦ اﻟﺜﻠﺚ اﻟﺜﺎﻧﻲ ﻣﻦ اﻟﺴﺪس اﻟﺜﺎﻧﻲ ﻣﻦ اﻟﻨﺼﻒ
اﻷول
.ﻣﻦ اﻟﻌﺸﺮ اﻟﺴﺎدس ﻣﻦ اﻟﻌﺸﺮ اﻟﺜﺎﻟﺚ ﻣﻦ اﻟﻌﺸﺮ اﻟﻌﺎﺷﺮ ﻣﻦ اﻟﮭﺠﺮة اﻟﻨﺒﻮﯾّﺔ اﻟﮭﻼﻟﯿّﺔYazma Bağışlar 48’de
tarihin çözümüne dair verilen detaylı bilgiye göre ilk iki sayı gün, arkasından gelen iki
sayı ay, diğer sayılar ise yılı ifade etmektedir.
216 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
16
Şemsüddîn Ahmed b. Süleymân b. Kemâl Kemalpaşazâde, “Şerhu Tağyîri’s-Sirâciyye”
(t.y.), 1b, Turhan Valide Sultan, Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi.
17
Ebû Îsâ Muhammed b. Îsâ b. Sevre (Yezîd) et-Tirmizî, el-Câmiu’s-sahîh (Mısır, 1977),
“Ferâiz”, 2; Ebû Abdillâh Muhammed b. Yezîd Mâce el-Kazvînî İbn Mâce, es-Sünen
(Dımaşk: Dâru’r-Risâleti’l-Âlemiyye, 2009), “Ferâiz”, 1.
Kemalpaşazâde’nin Sirâciyye Tashihi Üzerine Bir Değerlendirme ~ 217
18
Toplam on iki tür olan ashâb-ı ferâiz içindeki kişiler, mirasçılık sebebine göre ikiye ay-
rılır: Karı ve koca arasındaki mirasçılık sebebi, nikâh akdi olduğundan onlara “ashâb-ı
ferâiz-i sebebiyye”, diğerlerindeki mirasçılık sebebi akrabalık olduğu için onlara
“ashâb-ı ferâiz-i nesebiyye” denilir. Bk. Ebü’l-Fazl Mecdüddîn Abdullâh b. Mahmûd b.
Mevdûd el-Mevsılî, el-İhtiyâr li-taʿlîli’l-Muhtâr (İstanbul: Çağrı Yayınları, 2005), 5:86;
Ali Haydar Efendi, Teshîlü’l-ferâiz (İstanbul, 1322), 19.
19
İki şekilde oluşabilen asabelikten ilki aradaki akrabalığa dayanır ve diğer asabeden
ayırmak için onlara “asabe-i nesebiyye” denilir. Bu tür asabeler etkiledikleri ve etkilen-
dikleri kişilere göre “asabe bi-nefsih”, “asabe bi-ğayrih” ve “asabe maa ğayrih” şeklin-
de üçe ayrılır. Asabelik köle azadı ile de gerçekleşebilir ki, bir kişinin kölesini azat et-
mesi durumunda efendi ile azatlı köle arasında “velâ” adı verilen hükmi bir akrabalık
bağı oluşur. Aralarında bu tür bağ bulunan taraflardan her birine “mevlâ” denilir. Azatlı
kölenin vefat etmesi ve arkasında kan akrabalığına dayanan asabesi olmaması hâlinde
azat eden efendi “asabe-i sebebiyye” ve “mevla’l-atâka” adıyla ölen kişinin asabesi
olur. Bk. Mevsılî, el-İhtiyâr, 5:92; Ali Haydar Efendi, Teshîlü’l-ferâiz, 1322, 21.
20
Ashâb-ı ferâiz ve asabe grubuna girmeyen yakınlara “zevi’l-erhâm” denilir ve dört sı-
nıftan oluşur. Bk. Mevsılî, el-İhtiyâr, 5:105; Ali Haydar Efendi, Teshîlü’l-ferâiz, 1322,
22.
21
Müvâlât, “velâ” adı verilen hükmi akrabalık bağının akid yapmak suretiyle elde edilme-
sidir. Nesebi belli olmayan ya da yeni Müslüman olan bir kişi başkasına “Suç işlersem
âkıle olarak diyetimi ödemen ve öldüğümde mirasçım olman üzere benim mevlam ol.”
der ve karşı taraf kabul ederse bu icap ve kabul ile müvâlât akdi kurulur; kabul eden ki-
şi icapta bulunan kişinin “mevla’l-müvâlât”ı olur. Detaylı bilgi için bk. Alâüddîn Ebû
Bekr b. Mesʿûd b. Ahmed el-Kâsânî, Bedâiu’s-sanâiʿ fî tertîbi’ş-şerâiʿ (Beyrut: Dâru’l-
Kütübi’l-İlmiyye, 2003), 5:500-510.
22
“Başkası üzerine nesebi ikrar edilen kimse” (Bk. Ali Haydar Efendi, Teshîlü’l-ferâiz,
sad. Orhan Çeker (Konya: Tekin Kitabevi, t.y.), 25.) şeklinde tercüme edilmesi müm-
kün olan bu ifadede, bir kişinin kendi nesebini (oğul, kız, vb.) değil; başkasının nesebi-
ni (babasının üzerine nesebin ikrarı olacak şekilde erkek veya kız kardeş gibi) ikrar et-
mesi kastedilmektedir. İkrarın hukuken geçerli olduğu yerlerden biri de nesep ikrarıdır.
Ancak bu hususta ikrar edilen kişinin akrabalık bağı, kişilerin sayısı gibi durumlar
hükmen farklı değerlendirilmiştir. Bununla birlikte Hanefî âlimlere göre başkası üzerine
nesebi ikrar edilen kişinin sırası geldiğinde mirasçı olacağı kabul edilmektedir. Konu ile
ilgili detaylı bilgi için bk. Kâsânî, Bedâiu’s-sanâiʿ, 10:221, vd.; Mevsılî, el-İhtiyâr,
2:138; 5:86.
218 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Tağyîru’s-Sirâciyye:
“Rasûlullâh (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Miras pay-
larını öğrenin ve insanlara öğretin. Zira bu bilgiler ilmin yarısıdır.” Âlim-
lerimiz ölünün malına birtakım hakların bağlandığını söylemişlerdir. Bu
haklardan ilki techiz ve alacaklının zarar görmemesi şartıyla kefen-i sün-
netle tekfindir. Alacaklı zarar görürse israf ve taktir olmaksızın kefen-i
kifâyetle tekfin yapılır. Ölünün malındaki diğer hak, borçların ödenmesi-
dir. Ondan sonraki hak ise zikredilen ilk iki haktan ya da birinden arta ka-
lan malın üçte birinden veya iki haktan hiçbiri yerine getirilmezse malın
tamamının üçte birinden vasiyetlerinin yerine getirilmesidir. Ölünün arka-
sında hakkı koruma altına alınan bir vâris bulunup üçte biri aşan vasiyete
razı olmaması durumunda hüküm böyledir. Aksi hâlde vasiyet malın ta-
mamından yerine getirilir. Ölünün malındaki son hak, vâris sayısı birden
fazla ise mirasçılığı Kitâb, Sünnet ve ümmetin icmâı ile sabit olan vârisler
arasında malın taksim edilmesidir. Şayet vâris sayısı bir olup o kişi karı
ve kocadan başka birisi ise tüm mal onundur. Malın mirasçılar arasında
taksimine ashâb-ı ferâiz ile başlanır. “Ashâb-ı ferâiz”, Kitâb’da payları
takdir edilmiş olanlardır. Sonra asabeye geçilir. “Asabe”, ashâb-ı ferâiz-
den kalan malı alandır. Asabenin tek başına olması durumunda ise tüm
malı asabe alır. Nesep yolundan asabeler, sebep yolundan asabeye, yani
mevla’l-atâkaya, maruf mevlâ da mukarrun leh mevlâya takdim edilir.
Sonra mevla’l-atâkanın asabesine geçilir. Sonra ashâb-ı ferâiz-i nesebiy-
yeye hakları oranında redden pay verilir ve bu bizim ashâbımıza göredir.
Sonra sıra zevi’l-erhâma gelir. “Zevi’l-erhâm”, ashâb-ı ferâiz ve asabe
olamayan yakınların adıdır. Sonra mevla’l-müvâlâta geçilir ki, o başka bi-
rine “Suç işlersem âkıle olarak diyetimi ödemen ve öldüğümde mirasçım
olman üzere benim mevlam ol.” diyen ve karşı tarafça bu sözü kabul edi-
len kişidir. Sonra mevla’l-müvâlâtın asabesine, ondan sonra da mukarrun
leh bi’n-neseb ale’l-ğayra geçilir. Son sayılanın terekeyi alabilmesi için
bu ikrarla gayrın üzerine nesebin sabit olmaması ve ikrar edenin ikrarın-
dan vazgeçmemesi şarttır. Müstehakı olmayan mal ise beytülmâle konu-
lur.”
a) Sirâciyye’de geçen “Âlimlerimiz -Allah Teâlâ onlara rahmet etsin.-
ölünün terekesine sırasıyla dört hakkın bağlandığını söylemişlerdir.”23
cümlesini Kemalpaşazâde “Âlimlerimiz ölünün malına birtakım hakların
bağlandığını söylemişlerdir.”24 ifadesi ile değiştirmiştir. Ona göre “tereke”
yerine “mal” denilmesi daha doğrudur. Zira söz konusu haklar, mesela
adam öldürme fiilinden sonra ödenmesi gereken diyete de bağlanır. Hâlbuki
diyet ölümden sonra elde edilir ve ölünün malları içinde değerlendirilir; an-
cak tereke değildir. Ayrıca o, daha sonraki tafsilattan anlaşılacağı için
“dört” sayısının açıkça söylenmesine gerek olmadığı kanaatindedir.
23
Ebü’l-Hasen Alî b. Muhammed b. Alî es-Seyyid eş-Şerîf el-Hanefî el-Cürcânî, Şerhu’s-
Sirâciyye (Mısır, 1944), 3.
24
Kemalpaşazâde, “Şerhu Tağyîri’s-Sirâciyye”, 2b.
Kemalpaşazâde’nin Sirâciyye Tashihi Üzerine Bir Değerlendirme ~ 219
25
Ölüyü yıkama, mezar yeri satın alma, mezar kazma, kefen ve mezara taşıma gibi ölüm
anından defne kadar yapılması gereken işlemlere techiz denilmektedir. Tekfin de
techize dâhildir. Bk. Ali Haydar Efendi, Teshîlü’l-ferâiz, 1322, 8.
26
Kemalpaşazâde, “Şerhu Tağyîri’s-Sirâciyye”, 2b.
27
Cürcânî, Şerhu’s-Sirâciyye, 3.
28
Kemalpaşazâde, “Şerhu Tağyîri’s-Sirâciyye”, 2b.
29
Bk. Ali Haydar Efendi, Teshîlü’l-ferâiz, 1322, 8, 9.
30
el-Furkân 25:67.
31
Kemalpaşazâde, “Şerhu Tağyîri’s-Sirâciyye”, 3a.
32
Kemalpaşazâde, 3a.
220 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
33
Sıhhat borcu, ölüm hastalığında olmayan bir kişinin ikrar ettiği veya beyyine ile (hâkim
kararı ya da şahitler ile) sabit olan borçlardır. Kişi ölüm hastalığında iken ikrarla değil
beyyine ile sabit olan borç da böyledir. Ölüm hastalığı borcu ise kişinin bu hâldeyken
ikrar ettiği borçlardır ve vasiyet hükümleri içinde değerlendirilir. Bk. Ebû Bekr
Şemsüleimme Muhammed b. Ebî Sehl Ahmed es-Serahsî, el-Mebsût (Beyrut: Dâru’l-
Maʿrife, 1989), 18:26; Mevsılî, el-İhtiyâr, 2:136.
34
Kemalpaşazâde, “Şerhu Tağyîri’s-Sirâciyye”, 4a.
35
Cürcânî, Şerhu’s-Sirâciyye, 6.
36
Kemalpaşazâde, “Şerhu Tağyîri’s-Sirâciyye”, 4a.
Kemalpaşazâde’nin Sirâciyye Tashihi Üzerine Bir Değerlendirme ~ 221
için onun icâzetine mevkûftur.37 Şayet vârisin rızası söz konusu ise ortada
zarar bulunmadığından vasiyet sahih hâle gelir.38 Kemalpaşazâde bu tafsi-
latın şerhte değil, metinde bulunması gerektiği görüşündedir.
d) Yukarıdakine benzer biçimde Secâvendî’nin ölünün terekesine bağ-
lanan dördüncü ve son hakla ilgili “Sonra kalan mal, mirasçılığı Kitâb,
Sünnet ve ümmetin icmâı ile sabit olan vârisler arasında taksim edilir.”39
ifadesini Kemalpaşazâde biraz açarak “Ölünün malındaki son hak, vâris
sayısı birden fazla ise mirasçılığı Kitâb, Sünnet ve ümmetin icmâı ile sabit
olan vârisler arasında malın taksim edilmesidir. Şayet vâris sayısı bir
olup o kişi karı ve kocadan başka birisi ise tüm mal onundur.”40 şeklinde
değiştirmiştir. Secâvendî burada mutlak ifadeyle yetinmiş; meseleyi bu
cümleden sonra gelen ve terekede hakkı bulunanların sırasıyla zikredildiği
kısımla detaylandırmıştır. Kemalpaşazâde ise metnin devamında hak sa-
hiplerini ayrı ayrı saymasına rağmen burada vâris sayısının terekenin tak-
simine etkisini, özellikle karı ve kocanın mirasçılığının farkına işaret ede-
cek şekilde vurgulamıştır. Nitekim miras taksiminde göz önünde tutulması
gereken en önemli konulardan birisi budur. Şöyle ki, ashâb-ı ferâiz gru-
bunda yer alan vârislerden karı ve koca dışındakilerin tek başına bulunma-
sı hâlinde mirasın tamamı kalan kişinin hakkıdır. Bu kişinin baba gibi hem
ashâb-ı ferâiz hem de asabe grubuna giren bir vâris olması durumunda söz
konusu hükmün sebebi rahatlıkla anlaşılabilir. Zira asabe, ashâb-ı
ferâizden arta kalan malı alan kişidir ve başka vârisin bulunmadığı durum-
larda malın tamamı asabeye kalır. Geride kalan kişinin anne gibi asabe
grubuna girmeyen bir vâris olması hâlinde de miras bu kişinindir. Çünkü
ashâb-ı ferâizden birinin bulunduğu, asabenin bulunmadığı meselelerde
ashâb-ı ferâizden arta kalan mal yine ashâb-ı ferâize paylaştırılır. Ferâiz
ilminde bu tarz meseleler “reddiye” başlığı altında incelenir. Ancak ashâb-
ı ferâize dâhil olan karı ve kocaya redden ikinci kez pay verilmez. 41 Ölen
37
Vasiyetin malın üçte biriyle sınırlı oluşu, Hz. Peygamber’in (sallallâhu aleyhi ve
sellem) malının tamamını vasiyet etmek isteyen Saʿd b. Ebî Vakkâs’a (radıyallâhu anh)
hitaben söylediği şu sözlere dayandırılmaktadır: “Malının üçte birini vasiyet edebilir-
sin. Üçte bir çok maldır. Vârislerini kimseye ihtiyacı olmaz hâlde bırakman, onları in-
sanların eline bakar vaziyette fakir bırakmandan daha hayırlıdır.” Bk. Ebû Abdillâh
Muhammed b. İsmâîl el-Cuʿfî el-Buhârî, el-Câmiu’s-sahîh (Bulak, 1311), “Vasâyâ”, 2;
Ebü’l-Hüseyn Müslim b. el-Haccâc b. Müslim el-Kuşeyrî Müslim, el-Câmiu’s-sahîh
(Kahire: Dâru’l-Hadîs, 1991), “Vasiyet”, 5.
38
Bu konuda detaylı bilgi için bk. Kâsânî, Bedâiu’s-sanâiʿ, 10:486; Mevsılî, el-İhtiyâr,
5:63; Ubeydullâh b. Mesʿûd b. Tâcişşerîa Ömer b. Sadrişşerîa el-Evvel el-Mahbûbî el-
Buhârî Sadruşşerîa, Şerhu’l-Vikâye (Amman: Müessesetü’l-Varâk, 2006), 5:193.
39
Cürcânî, Şerhu’s-Sirâciyye, 7.
40
Kemalpaşazâde, “Şerhu Tağyîri’s-Sirâciyye”, 4b.
41
Hakkında icmâ bulunan bu hükmün nedeni karı veya kocanın ölen eşinden pay alması-
nın esasen kıyasa aykırılığıdır. Zira her ikisi de mirasçılık sebebi olan akrabalık, nikâh-
tan daha kuvvetlidir. Biyolojik bir bağ olan akrabalıktan farklı olarak nikâh ölümle bir-
222 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
likte sonlanır ve eşler arasındaki mirasçılık sebebi ortadan kalkar. Ancak ayetlerde
sarâhaten zikredildiği için eşlerden biri diğerinin malından pay alabilir. Mirasçılık se-
bebi zayıf olduğundan dolayı ayette takdir edilenden daha fazla pay (redden pay) alması
mümkün olmaz. Bk. Mevsılî, el-İhtiyâr, 5:99; Cürcânî, Şerhu’s-Sirâciyye, 7; Ali Hay-
dar Efendi, Teshîlü’l-ferâiz, 1322, 23.
42
Reddiye konusu ile zevi’l-erhâmın mirastan pay alması mezhepler arasında ihtilaflıdır.
Yukarıda öz biçimde anlatılanlar Hanefî ve Hanbelî Mezhebi’ne göredir. Mâlikîlere gö-
re ashâb-ı ferâizden arta kalan mal tekrar onlara taksim edilmediği gibi zevi’l-erhâma
da verilmez; beytülmâle bırakılır. Bu hususta beytülmâlin düzen içinde olup olmaması
arasında hükmen fark yoktur. Ancak beytülmâlin düzensiz olması ya da devletin başın-
da âdil bir hükümdarın olmaması hâlinde artan malın ashâb-ı ferâize redden verileceği-
ni, ashâb-ı ferâizin bulunmaması durumunda ise zevi’l-erhâma taksim edileceğini söy-
leyen Mâlikî fakihler vardır. Benzer hüküm Şâfiîlerden de aktarılmakla birlikte
beytülmâlin bozuk olduğu zamanlarda malın ashâb-ı ferâize redden ya da zevi’l-erhâma
verilmesi onlarda en sahih görüştür. Bununla birlikte meselelerin detayında fakihlerden
farklı görüşler aktarılmıştır. Bk. Serahsî, el-Mebsût, 29: 192, 30:2; Ebû Muhammed
Muvaffakuddîn Abdullâh b. Ahmed b. Muhammed b. Kudâme el-Cemmâîlî el-Makdisî
İbn Kudâme, el-Muğnî (Riyad: Dâru Âlemi’l-Kütüb, 1997), 9:48; Ebû Zekeriyyâ Yahyâ
b. Şeref b. Mürî en-Nevevî, Ravzatü’t-tâlibîn ve umdetü’l-müttakîn (Dımaşk: Dâru’l-
Feyhâ, 2012), 4:307; Mevsılî, el-İhtiyâr, 5:99, 105; Ebü’l-Abbâs Şihâbüddîn Ahmed b.
İdrîs b. Abdirrahmân el-Mısrî el-Karâfî, ez-Zahîra (Beyrut: Dâru’l-Ğarbi’l-İslâmî,
1994), 13:54; Şemsüddîn Muhammed b. Ahmed el-Hatîb el-Kâhirî eş-Şirbînî, Muğni’l-
muhtâc ilâ maʿrifeti meânî elfâzi’l-Minhâc (Beyrut: Dâru’l-Maʿrife, 2010), 3:12; Ebû
Abdillâh Muhammed b. Abdillâh b. Alî el-Mâlikî el-Haraşî, Şerhu’l-Haraşî ale’l-
Muhtasar (Bulak, 1317), 8:207.
43
Cürcânî, Şerhu’s-Sirâciyye, 7, 8.
44
Kemalpaşazâde, “Şerhu Tağyîri’s-Sirâciyye”, 5a.
45
Kemalpaşazâde, 5b.
Kemalpaşazâde’nin Sirâciyye Tashihi Üzerine Bir Değerlendirme ~ 223
46
Kemalpaşazâde, 5b.
47
Konu ile ilgili detaylı bilgi için bk. Kâsânî, Bedâiu’s-sanâiʿ, 5:498.
48
Cürcânî, Şerhu’s-Sirâciyye, 9.
49
Kemalpaşazâde, “Şerhu Tağyîri’s-Sirâciyye”, 6a.
50
Konu ile ilgili detaylı bilgi için bk. Ali Haydar Efendi, Teshîlü’l-ferâiz, 1322, 133-40.
224 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
51
Kemalpaşazâde, “Şerhu Tağyîri’s-Sirâciyye”, 6a.
52
Cürcânî, Şerhu’s-Sirâciyye, 11.
53
Kemalpaşazâde, “Şerhu Tağyîri’s-Sirâciyye”, 6b.
54
Cürcânî, Şerhu’s-Sirâciyye, 11.
55
Kemalpaşazâde, “Şerhu Tağyîri’s-Sirâciyye”, 6b.
Kemalpaşazâde’nin Sirâciyye Tashihi Üzerine Bir Değerlendirme ~ 225
Sonuç
İslâmî ilimlerin hemen hepsine dair eser telif eden Kemalpaşazâde’nin
ilmî üstünlüğünün görüldüğü yerlerden biri kuşkusuz önceki eserleri tas-
hih ettiği metinlerdir. Zira bir eserin tashihi için hem ilgili eserin iyi anla-
şılması hem de bu eserin kaleme alındığı ilim dalı hakkında geniş bir bil-
giye sahip olunması gerekmektedir. Miras hukuku alanında hazırlanmış
olan el-Ferâizü’s-Sirâciyye adlı metin, Kemalpaşazâde’nin tashih ettiği
eserlerdendir.
Kemalpaşazâde’ye miras hukuku alanında birkaç eserin nispet edilme-
siyle birlikte bunlardan Tağyîru’s-Sirâciyye metninin ona ait olduğunda
kuşku bulunmamaktadır. Eşkâlü’l-ferâiz isimli bir risalenin nispeti de ke-
sine yakınken Cevâhiru’l-ferâiz isimli bir risalenin ona aidiyeti hakkında
doyurucu bilgiye ulaşılamamıştır.
Müstakil bir metin olarak yazma nüshası bulunamayan Tağyîru’s-
Sirâciyye’yi Kemalpaşazâde ayrıca şerh etmiştir. Şerhte verdiği bilgilere gö-
re Sirâciyye tashihi daha çok ifade kalıplarının ve içerdiği anlamlardan ha-
reketle ibarelerin düzeltilmesi şeklinde olmuştur. Bir tebliğin sınırları göz
önünde bulundurularak bu çalışmada eserin girişindeki iki konu, terekeye
bağlanan haklar ve terekedeki hak sahipleri konuları bu bağlamda incelen-
miştir. Tespit edildiği kadarıyla yapılan tashihler, konunun daha iyi anlaşıl-
masını ve girişte verilen bu tarz bilgilerin konunun detayında anlatılanlarla
uyum içinde olmasını sağlamaya dönüktür. Ferâiz ilminde fakihlerin kıyâsa
başvurmadığı, varsa da çok az olduğu yaygın olarak bilinmektedir. Bu esa-
sen feraiz meselelerinin çözümünde mezhepler arası ihtilafın çok olmadığı-
nı akla getirse de vârislerin sırasıyla kimler olduğunun tespitinde bile ihtilaf
bulunmaktadır. Kemalpaşazâde söz konusu eserinin sadece şerhinde değil,
metninde de yeri geldiğinde bu tarz ihtilaflara dikkat çekmiştir.
Sirâciyye metninin tashihi ile şerhin telifini Kemalpaşazâde bir ay gibi
kısa bir sürede bitirmiş olsa da eserin ferâiz ilminde önemli bir yer işgal
ettiği muhakkaktır. Bu nedenle eser üzerine daha geniş ve kapsamlı çalış-
maların yapılmasına, dahası tam bir ilmî neşrine büyük bir ihtiyaç bulun-
maktadır.
Kemalpaşazâde’nin çok yönlü bir âlim olduğunu gösteren yerlerden bi-
ri de onun bazı olaylara dair tarih düşürme yöntemini ustaca kullanması
veya eserin telif tarihini muamma bırakmasıdır. Eşkâlü’l-ferâiz’in mukad-
dimesinde tarih düşürmeye, Tağyîru’s-Sirâciyye’nin sonunda ise muamma
tarihe güzel bir örnek bulunmaktadır.
226 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Kaynakça
Ali Haydar Efendi. Teshîlü’l-ferâiz. İstanbul: 1322.
Ali Haydar Efendi. Teshîlü’l-ferâiz. Sad. Orhan Çeker. Konya: Tekin Kitabevi,
t.y.
Atsız, Nihal. “Kemalpaşa-Oğlu’nun Eserleri”. Şarkiyat Mecmuası 6 (1966): 71-
112.
Bağdatlı İsmail Paşa. Hediyyetü’l-ârifîn, esmâü’l-müellifîn ve âsâru’l-musannifîn.
2 c. İstanbul: 1955.
Buhârî, Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl el-Cuʿfî. el-Câmiu’s-sahîh. 9 c. Bu-
lak: 1311.
Bursalı Mehmed Tâhir. Osmanlı Müellifleri. 3 c. Ankara: Türkiye Bilimler Aka-
demisi Yayınları, 2016.
Cevherî, Ebû Nasr İsmâîl b. Hammâd. es-Sıhâh: Tâcü’l-luğa ve sıhâhu’l-
arabiyye. Beyrut: Dâru’l-İlm li’l-Melâyîn, 1979.
Cürcânî, Ebü’l-Hasen Alî b. Muhammed b. Alî es-Seyyid eş-Şerîf el-Hanefî.
Şerhu’s-Sirâciyye. Mısır: 1944.
Çelebi, İlyas. “Kemalpaşazâde (Eserleri)”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklo-
pedisi. 25:245-47. Ankara: TDV Yayınları, 2002.
Haraşî, Ebû Abdillâh Muhammed b. Abdillâh b. Alî el-Mâlikî. Şerhu’l-Haraşî
ale’l-Muhtasar. 8 c. Bulak: 1317.
İbn Âbidîn, Muhammed Emîn b. Ömer b. Abdilazîz el-Hüseynî ed-Dımaşkî.
Reddü’l-muhtâr ale’d-Dürri’l-muhtâr. 6 c. Beyrut: Dâru’l-Fikr, 1995.
İbn Kudâme, Ebû Muhammed Muvaffakuddîn Abdullâh b. Ahmed b. Muhammed
b. Kudâme el-Cemmâîlî el-Makdisî. el-Muğnî. 14 c. Riyad: Dâru Âlemi’l-
Kütüb, 1997.
İbn Kutluboğa, Ebü’l-Adl Zeynüddîn (Şerefüddîn) Kâsım b. Kutluboğa b.
Abdillâh es-Sûdûnî el-Cemâlî el-Mısrî. Tâcü’t-terâcim. Dımaşk: Dâru’l-
Kalem, 1992.
İbn Mâce, Ebû Abdillâh Muhammed b. Yezîd Mâce el-Kazvînî. es-Sünen. 5 c.
Dımaşk: Dâru’r-Risâleti’l-Âlemiyye, 2009.
Karâfî, Ebü’l-Abbâs Şihâbüddîn Ahmed b. İdrîs b. Abdirrahmân el-Mısrî. ez-
Zahîra. 13 c. Beyrut: Dâru’l-Ğarbi’l-İslâmî, 1994.
Kâsânî, Alâüddîn Ebû Bekr b. Mesʿûd b. Ahmed. Bedâiu’s-sanâiʿ fî tertîbi’ş-
şerâiʿ. 10 c. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2003.
Kâtib Çelebi, (Hacı Halîfe) Mustafa b. Abdillâh. Keşfü’z-zunûn an esâmi’l-kütübi
ve’l-fünûn. 2 c. İstanbul, 1941.
Kâtib Çelebi, (Hacı Halîfe) Mustafa b. Abdillâh. Süllemü’l-vusûl ilâ tabakâti’l-
fuhûl. 5 c. İstanbul: IRCICA Yayınları, 2010.
Kehhâle, Ömer Rızâ. Muʿcemü’l-müellifîn: Terâcimü musannifî’l-kütübi’l-
arabiyye. 4 c. Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 1993.
Kemalpaşazâde, Şemsüddîn Ahmed b. Süleymân b. Kemâl. “Şerhu Tağyîri’s-
Sirâciyye”, t.y. Turhan Valide Sultan. Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi.
Kuraşî, Ebû Muhammed Muhyiddîn Abdülkâdir b. Muhammed b. Muhammed el-
Mısrî. el-Cevâhiru’l-mudıyye fî tabakâti’l-hanefiyye. 2 c. Haydarâbâd: 1332.
Kemalpaşazâde’nin Sirâciyye Tashihi Üzerine Bir Değerlendirme ~ 227
Halis DEMİR
Doç. Dr., Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi, İslam Hukuku
Sivas, Türkiye
halisdemir@cumhuriyet.edu.tr
ORCID: 0000-0003-4185-6553
Öz
İbn Kemâl, Risâletü İbn Kemâl fî miktâri meshi’r-re’s isimli başa mesh
etmenin miktarı ile ilgili bir risâle makale kaleme almıştır. Fakihler başa
mesh etmenin hükmü konusunda ittifak etmişler fakat bunun miktarı ko-
nusunda ihtilaf etmişlerdir. Konu ile ilgili meşhur üç görüş bulunmaktadır.
Bir, başın tamamına mesh etmek farz için gereklidir. İki, başın üçte birisi-
ne mesh etmek gerekir. Üç, başın dörtte birisine mesh etmek gerekir. İbn
Kemâl burada Hanefi mezhebi içerisinde meşhur olan iki rivayeti tartış-
maktadır. Risâlede önce genel olarak Maliki ve Şafiilerin görüşlerini verir.
Bunlarla ilgili değerlendirme yapmaz. Arkasından Hanefi mezhebinde ko-
nu ile ilgili görüşleri ele alır. Burada kaynak ve müellif ismi vermeksizin
iki görüşü tartışır. Ele aldığı hususu mantık ve dilbilimi ışığında konuyla
ilgili ayet ve hadisleri değerlendirmektedir.
Konuyla alakalı iki görüşten ilki başı üç parmak miktarı mesh etmektir.
Konuyla ilgili gerekçeleri tartışarak ibn Kemâl reddetmektedir. İkinci gö-
rüş ise başın dörtte birsini mesh etmektir. İbn Kemâl bu görüşü ele alır.
Tercih sebeplerini izah eder. İbn Kemâl bu Risâle sebebi ile nesh, mutlak
mukayyed, ziyade gibi konulara da temas etmektedir.
Risâlenin farklı nüshaları vardır. Bu nüshalarda başlıkları arasında da
farklılıklar vardır.
Yazının sonunda Risâletü İbn Kemâl fî miktâri meshi’r-re’s’in Arapça-
sı ve tercümesi ek olarak verilmiştir.
Giriş
Abdest ve teyemmümde bazı organlar, mest, sargı vb. üzerinde yapılan
hükmî temizlik.
Sözlükte “ ”ﻣﺴﺢkelimesi “bir şeyi yayarak başka bir şey üzerinde gez-
dirmek” anlamına gelir. “ “ ”ﻣﺴﺤﺘﮫ ﺑﯿﺪي ﻣﺴﺤﺎonu elimle meşhettim” denilir.1
1
Ebû Hüseyn Ahmed İbn Fâris bin Zekeriyâ, Mu’cemü Makâyisi’l-Lüga, thk, Abdü’s-
Selâm Muhammed Hârûn (Beyrut: Dârü’l-Fikr, ty.), “msh” maddesi; Seyyid Şerîf
Kemalpaşazade’nin Fi Miktârı Meshi’r-Re’s Risâlesinin İncelenmesi ~ 229
Râğıp el-İsfehâni “eli bir şeyin üzerinde gezdirme” manasına “o şeyin izini
ortadan kaldırma” manasını ilave eder.2 Istılahta abdestte baş, boyun ve ku-
laklarla mest veya sargı üzerinde ıslak elle, teyemmümde ise yüz ve kollar
üzerinde toprağa sürülmüş elle sıvazlamak şeklinde yapılan hükmî temizliği
ifade eder.3 Abdest alırken baş, boyun ve kulakların mesh edilmesi abdestin
aslî hükmü olup mest ya da sargı üzerine yapılan mesh ise yıkama yerine ge-
çen (bedel, halef) bir işlem niteliğindedir. Kur’ân-ı Kerîm’de mesh sözlük4 ve
terim anlamında kullanılmıştır.5 Hadislerde mesh kelimesi geçmektedir.6
Başa mesh abdestin farzlarından biridir.7 Hz. Peygamber’den nakledi-
len farklı uygulamalar sebebiyle abdest sırasında başa meshin nasıl yapı-
lacağı ve başın ne kadarının mesh edileceği fakihler arasında ihitlaflıdır.8
Meshin yapılışı, Hanefî uygulamasına göre parmak uçları birleştirilir,
başparmak ve işaret parmağı yukarı kaldırılarak karşılıklı üçer parmakla
başın ön tarafından enseye kadar meshedilir. Başa değdirilmeyen işaret
parmaklarıyla kulağın iç kısmı, başparmaklarla dış kısmı, her iki elin ar-
kasıyla boyun meshedilir.9
İslâm dininin ibadetlerin yerine getirilmesi sırasında mükelleflerin kar-
şılaşacağı zorlukları gidermeye yönelik olarak tanıdığı kolaylıklardan biri
de mestler üzerine mesh uygulamasıdır. Yolculuk ve ikamet hallerinde
mestler üzerine mesh yapılması Hz. Peygamber’in sünnetiyle sabit olan
bir ruhsat hükmüdür.10 Bu hüküm, sadece kırsal arazideki askerlerin ab-
dest almasını kolaylaştırmak amacıyla meşrû kılınmış, fakat Resûl-i Ek-
rem bunu yolculuk durumu dışında da uygulamıştır. Mest deri vb. madde-
lerden yapılan, ayakları topuklarla birlikte örten, içine su geçirmeyen, yere
konulduğunda dik durabilen bir pabuç çeşididir. Ayakları aynı şekilde ör-
ten çizme, potin, kendisiyle yol yürünebilecek dayanıklılıkta çorap, bo-
ğazlı terlik vb. de Hanefî fakihlerine göre mest hükmündedir.11
12
Merğinani, Hidaye, 30.
Kemalpaşazade’nin Fi Miktârı Meshi’r-Re’s Risâlesinin İncelenmesi ~ 231
13
Salim Öğüt, “İbn Kema’lin İslam Hukuku Alanındaki Yazma Risâleleri (Tahkik ve
Tahlil)” (Yüksek Lisans tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1991).
14
Öğüt, “İbn Kemalin İslam Hukuku Alanındaki Yazma Risâleleri”, 35.
15
Öğüt, “İbn Kemalin İslam Hukuku Alanındaki Yazma Risâleleri”, 35.
16
Öğüt, “İbn Kemalin İslam Hukuku Alanındaki Yazma Risâleleri”, 36-43.
17
İbn Kemalpaşa, “Risâletün fî miktâri farzi meshi’r-re’si”, Mecmu’u Resail-li’l-allameti
İbn Kemal Başa, thk. Hamza el-Bekriyyi v. dğr. (İstanbul: Daru’l-Lübab, 2018), 3:17-
30.
18
İbn Kemalpaşa, “Risâletün fî miktâri farzi meshi’r-re’si”, 19-20.
232 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
19
Yasir b. İbrahim b. Muhammed el-Hudeyr, “Beyânu Mikdâri Mefruzi’l- Mesh Min
Re’s Li ibni Kemal Başa El-Hanefi”, Mecelletü’l-ulümi’ş-şeriyyeti 47 (1439).
20
el-Hudeyr , Beyânu Mikdâri Mefruzi’l- Mesh Min Re’s Libni Kemal Başa El-Hanefi”.
21
el-Hudeyr , Beyânu Mikdâri Mefruzi’l- Mesh Min Re’s Libni Kemal Başa El-Hanefi”.
Kemalpaşazade’nin Fi Miktârı Meshi’r-Re’s Risâlesinin İncelenmesi ~ 233
Kaynakça
Ahmed İbn Fâris bin Zekeriyâ. Mu’cemü Makâyisi’l-Lüga. thk. A. Muhammed
Hârûn. Beyrut: Dârü’l-Fikr, ty.
Buhârî, Muhammed b. İsmail. el-Camiu’s-Sahih. Beyrut: Da’ru’l-Ma’rife, ty.
Burhaneddin Merğinani. Hidaye. İstanbul: 1986.
el-Hudeyr, Yasir b. İbrahim b. Muhammed. “Beyânu Mikdâri Mefruzi’l- Mesh
Min Re’s Libni Kemal Başa El-Hanefi”, Mecelletü’l-ulümi’ş-şeriyyeti 47
(1439).
Râgıb Isfahanî, Hüseyn b. Muhammed. el-Müfredât fî ġarîbi’l-Kur’ân. Beyrut, ty.
Cürcânî, Seyyid Şerîf. Mu’cemü’t-Ta’rîfât. thk. Muhammed Sıddîk el-Minşevî.
Kahire: Dâru’l-Fazîle, ty.
İbn Kemalpaşa. “Risâletün fî miktâri farzi meshi’r-re’si”. Mecmu’u Resail-li’l-
allameti İbn Kemal Başa. Thk. Hamza el-Bekriyyi v.dğr. 3:17-30. İstanbul:
Daru’l-Lübab, 2018.
İbn Mâce, Muhammed b. Yezid Mace. es-Sünen. Beyrut: Daru’l-fikr, ty.
234 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
أن اﻟﺒﺎ َء دَﺧ َﻞ ﻓﻲ اﻟﻤﺤ ِّﻞ إن اﻟﺒﺎ َء إذا دَﺧ َﻞ ﻓﻲ اﻟﻤﺤ ِّﻞ ،ﯾُﺮادُ ﺑَﻌﻀﮫُ ﻻ ﻛﻠﱡﮫُ ،ﻣ َﻊ ﱠ ﻓﻠﻢ ﻗُﻠﺘ ْﻢ :ﱠ ﻓﺈن ﻗُﻠﺖَ َ : ْ
َﯿﺮ ُﻣﺮا ٍد ﺑ ِﻞ اﻟ ُﻤﺮادُ اﺳﺘِﯿﻌﺎب اﻟﻤﺤ ِّﻞ؟ ﺒﻌﯿﺾ ﻏ ُ َ ﱠ ﺘ اﻟ أن ﱠ ﻠﻰ ﻋ
َ ﻢ ِ ﻤ ﱡ ﯿﱠ ﺘ اﻟ ﻓﻲ آﯾ ِﺔ
اﻟﺮواﯾ ِﺔ ﺑﺪَﻻﻟ ِﺔ اﻟﺴﻨ ِﺔ اﻟ َﻤﺸ ُﮭﻮرةِ ،و ھِﻲ ﻗﻮﻟﮫُ َﻋﻠﯿﮫ ﱠ ﺻﻠﺔ َﻋﻠﻰ ظﺎھ ِِﺮ ِ ّ ً ﻗﻠﺖُ :إن اﻟﺒﺎ َء ھُﻨﺎ ﻗ ْﺪ ُﺟﻌ َﻞ ِ ﱠ
أن اﻟﺒﺎ َء ﻓﻲ ﯿﻦ"؛ ﯾﻌﻨﻲ ِ ّ ِ ﻋ
َ ِرا ّ ﺬﻟﻠ ٌ ﺮﺑﺔ ﺿ َ و ﺟﮫ، ﻟﻠﻮَ ٌ ﺮﺑﺔ ﺿ
َ ؛ ﺮﺑﺘﺎن
ِ ﺿَ ﺎر" :ﯾَﻜ ِﻔﯿﻚ ﺼﻼة ُ و اﻟﺴّﻼ ُم ﻟﻌ ﱠﻤ ٍ اﻟ ﱠ
ق ﺣﺘ ﻰ ﱠ َ
ﺻﻠﺔ ﻻ ﻟﻺﻟﺼﺎ ِ ٌ ﺚ أﻧﮭﺎ ِ ّ ق ،ﻓﺒﯿﱠﻦَ ﺑﮭﺬا اﻟ َﺤﺪﯾ ِ ﺼﺎ ِ ﺻﻠﺔ ،و أن ﺗﻜﻮن ﻟﻺﻟ َ ُ ً اﻟﺘﱠﯿ ﱡﻤﻢ ﯾُﺤﺘ َﻤ ُﻞ أن ﺗﻜﻮنَ ِ
ب. ﺪﯾﺚ ؛ ﻷﻧﮫُ ﯾﺪ ﱡل َﻋﻠﻰ اﻻﺳﺘِﯿﻌﺎ ِ ﯾﺮدَ َﻋﻠﯿ ِﮫ اﻟ َﺤ ُ ﺑﻌﺺ اﻟﻤﺤ ِّﻞ ،و ِ َ ﻻﯾﺔ ُ ﻲا ٓ ﺗﻘﺘﻀ َ ِ
ﺑﺄن ﻟَﻔﻆَ ﻈﺮ ﱠ ﱠ
ﺟﯿﺐ َﻋﻦ ھَﺬا اﻟﻨ ِ ب ،و أ َ ُ ﺚ َﻋﻠﻰ اﻻﺳﺘِﯿﻌﺎ ِ َﻈﺮ؛ ﻷﻧﮫُ ﻻ دَﻻﻟﺔ ﻓﻲ اﻟ َﺤﺪﯾ ِ َ ﻗﯿ َﻞ :ﻓﯿ ِﮫ ﻧ ٌ
اﻟﻤﺠﺎز ِ ﻖ
ِ ﻄﺮﯾ ﺑ
ِ ﻌﺾ ِ َ ﺒ اﻟ ُ ة َ د إرا م
َ ﻟﻠﺰ
ِ ﻞ ّ ِ اﻟﻜ ﻋﻠﻰ ﻼ ﻤ َ ُﺤ ﯾ ﻢْ ﻟ ﻟﻮ و ، ِ ﻮع ﻤ
ُ ﺠ ﻤ
َ ﻟﻠ ﺎنِ ﻤ َ اﺳ ِراﻋﯿﻦ اﻟﻮﺟﮫ و اﻟﺬّ َ
ﺑﻼ ﻗﺮﯾﻨَﺔٍ ،و ذا ﻻ ﯾَﺠﻮزُ.
أن ب ،و ھِﻲ ﱠ ب ،أو ﺑﺈﺷَﺎرةِ اﻟ ِﻜﺘﺎ ِ ﻻﯾﺔُ داﻟﱠﺔً َﻋﻠﻰ اﻻﺳﺘِﯿﻌﺎ ِ أن ﺗ ُﻜﻮنَ ا ٓ ب ﯾَﻠﺰ ُم ْ أﻗﻮ ُل :ﻓﻌَﻠﻰ ھَﺬا اﻟ َﺠﻮا ِ
ﻨﺼﯿﻒ ،و ﻛ ﱡﻞ ﺗَﻨﺼﯿﻒٍ ﯾﺪ ﱡل َﻋﻠﻰ إﺑﻘﺎءِ اﻟﺒﺎﻗﻲ ِ َﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﻛﺎنَ ، ِ ﱠ ﺘ اﻟ ﻖ ِ ﺮﯾ َ
ﻄ ﺑ اﻟﻮﺿﻮءِ ﻋﻦ ُ ع َﺧﻠَﻔًﺎ ِ ﺷﺮ َ ﯿﻤﻢ ُ اﻟﺘ ﱠ َ
ﻗﺎم َﻣﻘﺎ َﻣﮫُ. ﻓﺮض ،ﻓﻜَﺬا ﻓﯿﻤﺎ َ ٌ و اﻻﺳﺘِﯿﻌﺎب ﻓﻲ اﻷﺻﻞ
ﺚ اﻟ َﻤﺸ ُﮭﻮرة ،ﻓ َﻌﻠﻰ ھَﺬا ﺑﻞ ﺑﺎﻷ َﺣﺎدﯾ ِ ﺑﺎﻟﻨﺺ ْ ِّ ﺜﺒﺖُ َ ﯾ ﻻ ﻢ ﻤ ﱡ اﻟﺘﯿ ﻓﻲ ﺴﺢ
إن اﺳ ِﺘ َ َ ِ ﻤ اﻟ ﯿﻌﺎب و ﻗﯿ َﻞ :ﱠ
ﺴﺦ، ب ،و أ ﱠﻣﺎ َﻋﻠﻰ ﺗ َﻘﺪِﯾﺮﻧﺎ َﺳﺎﺑﻘًﺎ ،ﻓﻼ َﺣﺎﺟﺔَ إﻟﻰ اﻟﻨﱠ ِ ﺪﯾﺚ ﻧﺎ ِﺳ ًﺨﺎ ﻟﻠ ِﻜﺘﺎ ِ أن ﯾﻜﻮن ھَﺬا اﻟ َﺤ ُ اﻟﺘﱠﻘﺪﯾﺮ ﯾﻠﺰ ُم ْ
ﺼﻼة ﱠ اﻟ ﻠﯿﮫ ﻋ ِ َ ﮫ ﻮﻟ َ ﻘ ﻟ ٍ؛ ﺔ ﻣﻨﺴﻮﺧ ﻏﯿﺮُ ٌ ﺛﺎﺑﺘﺔ ة
ِ اﻟﻤﺎﺋﺪ م
ِ أﺣﻜﺎ ﻊ َ َ ﻤﯿ ﺟ أن ﱠ إﻻ ﱠ ، ﺸﮭﻮر
ِ ﻤ
َ اﻟ ﺚِ ﺪﯾ ﺤ
َ ﺑﺎﻟ إن ﺟﺎزَ ھَﺬا ْ
ﯾﺠﻮز ُ ﺑﻌﺾ اﻟﻔُﻀﻼءِ : ُ ﺣﺮ ُﻣﻮا َﺣﺮاﻣﮭﺎ" ،و ﻗَﺎل ﻓﺄﺣﻠﻮا َﺣﻼﻟﮭﺎ ،و ِ ّ ﱡ ﺧﺮ اﻟﻘُﺮآنِ ، و اﻟﺴﱠﻼم" :اﻟﻤﺎﺋﺪة ُ آ ُ
ﺴﻮ ًﺧﺎ ،و ﻓﯿ ِﮫ ﻣﺎ ﻓﯿ ِﮫ ،ﻓﻠﯿُﺘﺄ ﱠﻣ ْﻞ. ﺴﮫُ أﯾﻀًﺎ َﻣﻨ ُ ﺪﯾﺚ ﻧَﻔ ُ أن ﯾﻜﻮنَ ھَﺬا اﻟ َﺤ ُ ْ
َﻠﻒ ﻓﻲ ﻘﺎم ﻏﺴﻠ ِﮫ ،ﻓ ُﺤﻜ ُﻢ اﻟﺨ ِ اﻟﻮﺟ ِﮫ ﻓﻲ اﻟﺘﱠﯿ ﱡﻤ ِﻢ ﻗﺎﺋ ٌﻢ َﻣ َ ﺑﺄن َﻣﺴ َﺢ َ ُﺠﺎب َﻋﻨﮫ ﱠ أن ﯾ َ و ﻗﯿ َﻞ :و ﯾُﻤﻜﻦُ ْ
ذﻛﺮ اﻟﻐَﺎﯾ ِﺔ. ِ ُﻤﻮمِ ﻋ ﻊ َ ِ َ ِ َﻣ ﺪﯾﻦ ﯿ اﻟ ﺴﺢ ﻣ ﻓﻲ ﻛﻤﺎ ﻘﺪار ُﺣﻜ ُﻢ اﻷﺻ ِﻞ؛ اﻟﻤ ِ ِ
ب ﻓﯿ ِﮫ ،ﻣ َﻊ أﻧﮫُ َﻣﻮ ُﺟﻮدٌ ﻓﻲ اﻷﺻ ِﻞ ،و ﺪم اﻻﺳﺘِﯿﻌﺎ ِ اﻟﺨﻒ؛ ﻟﻌَ ِ ِّ ﺴﺢ َﻋﻠﻰ ﺮض َﻋﻠﯿﮫ ﺑﺎﻟ َﻤ ِ و اﻋﺘ ُ َ
ﮭﺮ ِ َ
ظ ﻠﻰ ﻋ
ُ َ م ﱠﻼ ﺴ اﻟ و ُ ة ﻼ ﺼ
ﱠ اﻟ ﮫ
ِ ﻠﯿ ﻋ َ ُ ﮫ ﺴﺤ ﻣ َ ِﻲ ھ و ﺔ
ِ ﱡﻨ
ﺴ ﺑﺎﻟ ﻞَ اﻷﺻ َﺎﻟﻒ َ ﺧ اﻟﺨﻒِ ّ ﻠﻰ ﻋ
ﺑﺄن اﻟ َﻤﺴ َ َ ﺢ أﺟﯿﺐ ﱠ َ
ً
ﺧﻔﱠﯿﮫ ُﺧﻄﻮطﺎ.
ع ﺑﺄﻧﮫُ ﻣﻜﺎنُ َﻠﻒ ،و اﻟﺒﺪل َﻣﺸﺮو ٌ اﻟﺨﻒ ﺑﺪ ٌل ﻻ ﺧ ٌ ِّ أن اﻟ َﻤﺴ َﺢ َﻋﻠﻰ ب ﱠ ﺤﻘﯿﻖ ﻓﻲ اﻟ َﺠﻮا ِ و ﻗﯿ َﻞ :اﻟﺘ ﱠ ُ
ﺨﻔﯿﻒ ،ﻓﻼ ِ ﱠ ﺮﻋﺖ ﻟﻠﺘْ ﺷ اﻟ ُﻤ ْﺒﺪَ ِل ﻣﻨﮫُ ،و اﻟﺨﻠﻒ ﻋﻨﺪ ﺗﻌﺬر اﻷﺻﻞ ،ﻓﻜﺎنَ اﻟﺒَﺪل ﺑﻤﻨﺰﻟ ِﺔ َوظﯿﻔ ٍﺔ اﺑﺘِﺪاﺋﯿﱠ ٍﺔ ُ ّ
َﻠﻒ. َﻼف اﻟﺨ ِ ﯾَﻠﺰ ُم ُﻣﺮاﻋﺎة ُ ﺻﻔﺔ اﻟ ُﻤﺒﺪَ ِل ﻣﻨﮫُ ،ﺑﺨ ِ
ﺟﻞ؛ اﻟﺮ ِ ﻜﻢ اﻷﺻ ِﻞ اﻟﺬِي ھ َُﻮ ﻏَﺴ ُﻞ ِ ّ ﱠ ﻒ إﻧﻤﺎ ﻟﻢ ﯾﺄﺧﺬ ُﺣ َ ْ ُ ﱠ ُ
أن اﻟ َﻤﺴ َﺢ َﻋﻠﻰ اﻟﺨ ّ ِ ﺤﻘﯿﻖ ِﻋﻨﺪﻧﺎ ﱠ أﻗﻮ ُل :اﻟﺘ ﱠ ُ
َﻠﻒ ،و ﻣﺤ ﱡﻞ اﻟﻐُﺴ ِﻞ اﻟ ُﻤﺒﺪ ُل ﺴﺢ اﻟﺒَﺪلُ ،و ھُﻮ اﻟﺨ ُ ﻷن َﻣﺤ ﱠﻞ اﻷﺻﻞ و اﻟﻔﺮع ﻏﯿﺮ ﻣﺘﱠﺤﺪٍ ،ﺑﻞ ﻣﺤ ﱡﻞ اﻟ َﻤ ِ ﱠ
بﻘﺪار ﻛ ُﺤﻜﻢ اﻷﺻ ِﻞ؛ ﻛﺎﺳﺘِﯿﻌﺎ ِ اﻟﻤ ِ ﻒ ﻓﻲ ِ َ
اﻟﺮﺟﻞُ ،و أ ﱠﻣﺎ إذا اﺗﺤﺪَ ﻣﺤﻠﮭﻤﺎ ﯾﻜﻮن ُﺣﻜ ُﻢ اﻟ َﺨﻠ ِ ﱡ ﱠ ﻣﻨﮫُ ،و ھُﻮ ِ ّ
َﻠﻒ َﻋ ِﻦ اﻟﻤﺎءِ ﻓﻲ ﺮاب ﺧ ٌ ﻲِ ،و اﻟﺘ ﱡ ُ ّ اﻟﺤﻜﻤ ث ِ ﺪ ﺤَ ﻟﻠ ﱞ
ﻞ ﻣﺤ ﻢ ِ ﻤ
ﱡ ﯿ ﱠ ﺘ اﻟ ﻓﻲ ُ ﮫ ﱠ ﻣﺤﻠ ّ
ﻷن ؛ ﻢ ِ ﻤ
ﱡ ﯿ ﱠ ﺴﺢ ﻓﻲ اﻟﺘ اﻟ َﻤ ِ
اﻟﻮﺿﻮءِ ،ﻓﻼ ﺑﺪﱠ أن ُ
اﻟﻮﺿﻮءِ ،ﻓﺘ َﻔﺴﺪ ﻓﺎﺋﺪة ُ ﻀﺎء ُ ث َﻋﻦ أﻋ َ ب ﯾﺤﺼ ُﻞ إزاﻟﺔ اﻟ َﺤﺪَ ِ طﮭﻮرﯾﱠﺘ ِﮫ ،ﻓﺒﺎﻻﺳﺘِﯿﻌﺎ ِ َ
ب ﻛﺎﻟﻐﺴ ِﻞ. ﺗﺘﺄدﱠى ﺑﺎﻻﺳﺘِﯿﻌﺎ ِ
اﻟﺮﺟ ِﻞ ﺣﺘﻰ ﯾﻜﻮنَ اﻟﻤﺴ ُﺢ َ ُ ﱠ ﻲِ ،و ﻻ اﻟ َﻤﺴﺢ ﺑﺪَﻻ َﻋﻦ ﻏَﺴ ِﻞ ِ ّ ً ث اﻟ ُﺤﻜﻤ ّ ﯿﺲ ﻣﺤﻼ ﻟﻠ َﺤﺪ ِ اﻟﺨﻒ ﻓﻠ َ َ ﱡ و أ ّﻣﺎ
ُﺮف ﻓﻲ اﻷُﺻﻮ ِل؛ ﺳﺎ َﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﻋ َ ﺳﺎﻗﻂ رأ ً ٌ اﻟﺮﺟ ِﻞ ﻷن ﻏَﺴ َﻞ ِ ّ ث اﻟﱠﺬي َﻋﻠﯿﮫ؛ ﱠ َﻋﻠﯿ ِﮫ اﺳﺘِﯿﻌﺎﺑًﺎ ﻹزاﻟ ِﺔ اﻟ َﺤﺪ ِ
ﻮر ﺪم اﻟ َﻤﺴﺘ ُ َ أن اﻟﻘَ َ اﻟﻄﮭﺎر ِة اﻟ ُﺤﻜﻤﯿّ ِﺔ ﻋﻨﮫ ﻻز ٌم ،و ﱠ ث ﻓﻲ ﱠ ُون اﻟ َﺤﺪ ِ ﺸﻲء َﻋﻦ اﻟﺒﺪ ِل ﺑﺪ ِ ﻷن ﻏَﺴ َﻞ اﻟ ﱠ ﱠ
أن ع ﻟﻠﯿُﺴ ِْﺮ اﺑﺘِﺪا ًءا ،ﻻ ْ أن اﻟَﻤﺴ َﺢ َﻣﺸﺮو ٌ أن اﻟﻐَﺴ َﻞ ﺳﺎﻗﻂ ،و ّ ٌ ﻒ َﻣﻤﻨﻮع َﻋﻨﮫ ِﺳﺮاﯾَﺔ اﻟ َﺤﺪثِ ،ﻓﺜَﺒﺖَ ﱠ ﺑﺎﻟ ُﺨ ّ ِ
أن ﺗﻜﻮن أ َ ﱠو َل ﺒﺲ ،و ْ ِ ﱡ اﻟﻠ َ ﻗﺖَ و ً ة ِﺮ ھ طﺎ ُ
ﻞ ﺟ اﻟﺮ
ﺗﻜﻮنَ ِ ّ أن ْ ُ
ط ُﺸﺘﺮ ﯾ ﻟﮭﺬا و ، ﻞ ِّ ِ ﺟ اﻟﺮ ﻓﻲ ﺪث ُ ﺤ
ﯾَﺜﺒﺖَ َ
اﻟ
ﻷن ﺴﺢ ﻟﻤﺎ ﺷﺮط ذَﻟﻚَ ؛ ﱠ طﮭﺎرةٍ ﻛﺎﻣﻠﺔٍ ،و ﻟﻮ ﻛﺎنَ اﻟﻐَﺴﻞ ﯾﺘﺄﺗﱠﻰ ﺑﺎﻟ َﻤ ِ طﺎرﺋًﺎ َﻋﻠﻰ َ ث ﺑﻌﺪَ اﻟﻠﺒﺲ َ ﱡ اﻟ َﺤﺪ ِ
أن ث ِﻣﻦ ْ ﻮﺟﺐ ﻟﻠ َﺤﺪ ِ َ ﻤ َ ُ اﻟ ﱠﺒﺐ ﺴ اﻟ ج َ أﺧﺮ ع
َ ﺮ ﺸﱠ اﻟ ﱠ
أن ﺮﻓﻨﺎ ﻌ
ِ َ ﻓ ، ﻞ َﺴ ﻐ ﻛﺎﻟ ث
ِ ﺪ ﺤُ ِ ً َ ﻟﻠ ﺎ ﻌ ﻓ را ﺢ ُ ﻠﯾﺼ ﺬ ٍ ﯿﻨﺌ ﺣ
اﻟﻤﺴ َﺢ ِ
ﺑﺎﻟﺨﻒ ،ﻓﺘﺄ ﱠﻣ ْﻞ. ِّ ﺖ ُﻣﺴﺘﺘﺮة ً اﻟﺮﺟ ِﻞ ﻣﺎ دا َﻣ ْ ﻋﺎﻣ ًﻼ ﻓﻲ ِ ّ ﯾ ُﻜﻮن ِ
ﺴﺢ ﻛ ِّﻞ ﻣ ﻋﻠﻰ ﺔ
ِ ﻐ ﱡ اﻟﻠ ﻞ أھ ل ﻌﻤﺎ ﺘ
ِ اﺳ ﺐ ﺴ ﺤ ﺑ ﱠ
ل ُ ﺪ ﺗ ﻟﻢ ﻟﻤﺎ َ ﺔ ﯾ ٓ
ﻻ ا ّ
أن ِﻲ ھ و ، ﺑﻊ اﻟﺮ ُ ﺔ واﯾ ر : ﺎﻧﻲ و اﻟﺜ ﱠ
َ ِ ِ ِ َ ِ ﱡ ِ ِ
ﻌﺾ ،و ﺴﺢ اﻟﺒَ ِ ﻌﺾ َﻣ ِ أن اﻟ ُﻤﺮادَ ِﻣﻨﮭﺎ ﺑَ ُ ﮭﺮ ّ َ ّ
ﻷن اﻟ ِﻔﻌ َﻞ ﻟﻢ ﯾﺘﻌﺪﱠ إﻟﻰ اﻟﻤﺤ ِّﻞ ﺣﺘﱠﻰ ﯾَﺘﻨﺎوﻟﮫ ﻛﻠﮫ ظ َ أس؛ ﱠ اﻟﺮ ِ ﱠ
236 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
ﺑﻞ أسْ ، اﻟﺮ ِ ﻌﺾ ھﺎھُﻨﺎ ُﻣﻄﻠَﻘًﺎ ﺣﺘّﻰ ﯾﻜ ِﻔﻲ ﻓﻲ اﻟ ُﺨﺮوجِ َﻋﻦ اﻟﻌُﮭﺪةِ َﻣﺴ ُﺢ أﻗ ِّﻞ ﺟﺰءٍ ِﻣﻦ ﱠ ﯿﺲ اﻟ ُﻤﺮادُ اﻟﺒَ َ ﻟَ َ
ﻧﺎﺻﯿﺘ ِﮫ ﯾ ُﻜﻮنُ ﺑَﯿﺎﻧًﺎ ،و إﻧﱠﻤﺎ ﺼﻼة ُ و اﻟﺴﱠﻼ ُم ﺑ َﻤﺴﺤ ِﮫ َﻋﻠﻰ ِ ﺪر ،و ِﻣﻘﺪارهُ ُﻣﺠﻤﻞٌ ،ﻓ ِﻔﻌﻠﮫُ َﻋﻠﯿ ِﮫ اﻟ ﱠ ﺑﻌﺾ ﻣﻘَ ٌ ٌ
إﻣﺮار اﻟﯿﺪ ،و ﻟﻮ ُ ُﺘﺼﻮ ُر ﻓﯿ ِﮫ اﻟﻤﺴ ُﺢ؛ ﻷن اﻟﻤﺴ َﺢ ﱠ أس ﻻ ﯾ ﱠ اﻟﺮ ِ ﻖ؛ ﻷن أﻗ ﱠﻞ ﺟُﺰءٍ ﻣﻦ ﱠ ّ ﯿﺲ ﺑ ُﻤﻄﻠ ٍ ﻗُﻠﻨﺎ :إﻧﮫُ ﻟ َ
َ
ﻻﻟ ِﺔ اﻟﱠﺘﻲ ھِﻲ اﻟﯿﺪُ ﻌﺘﺒﺮ ﻓﻲ ا ٓ ﻷن اﻟ ُﻤ َ ُﺘﺼﻮ ُر ﻓﯿ ِﮫ إﺻﺎﺑﺔُ اﻟﯿ ِﺪ و َوﺿﻌُﮫُ؛ ﱠ ﺳﻠّ َﻢ أﻧﮫُ إﺻﺎﺑﺔ اﻟﯿﺪ ،ﻓ َﻜﺬﻟﻚَ ﻻ ﯾ ﱠ
ﮭﺮ ِﻣﻦ َھﺬا أنّ َ
ﺑﺄﻛﺜﺮ اﻟﯿﺪِ ،ﻓﻈ َ ِ إﻣﺮار اﻟﯿﺪ و إﺻﺎﺑﺘِﮭﺎ ِ ﻌﺘﺒﺮ ﻓﻲ أﻛﺜﺮھﺎ َﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﺑﯿﯿﻨﱠﺎه ﺳﺎﺑﻘًﺎ ،ﻓ َﻜﺬﻟﻚَ اﻟ ُﻤ ُ ُ
أس. اﻟﺮ ِ ت ﻻ ﯾﺴ ﱠﻤﻰ ﻣﺴ َﺢ ﱠ ﺛﻼث ﺷﻌَﺮا ٍ َ ﺳﺔَ اﻷَﻧ ُﻤﻠ ِﺔ ﺷَﻌﺮةً ،أو ﻣﻤﺎ ﱠ
ﺼ ُﻞ ﻷن اﻟ َﻤﺴ َﺢ إﺻﺎﺑﺔٌ ،و ھِﻲ ﺗﺤ ُ ﺳ ِﺔ َﻣﺴ ًﺤﺎ؛ ﱠ ﻋﺪم ﺗ َﺴﻤﯿ ِﺔ ھَﺬ ِه اﻟﻤﻤﺎ ّ أن ﯾﻤﻨ َﻊ َ َﺼﻢ ْ ﻗﯿ َﻞ ﻋَﻠﯿﮫ :ﻓﻠﻠﺨ ِ
ﺳ ِﺔ. ﺑﺎﻟﻤﻤﺎ ﱠ
ﺮارا ،ﻣ َﻊ أنﱠ ﻣﺮ ِﻣ ً ﺜﺮ اﻟﯿﺪِ ،ﻻ أﻗﻠﮭﺎ ﻛﻤﺎ ﱠ ّ ُ
ﺴ ِﻠ ُﻢ أن اﻟ َﻤﺴ َﺢ إﺻﺎﺑﺔ ُﻣﻄﻠﻘﺎ ،ﺑﻞ إﺻﺎﺑﺔ أﻛ ِ ْ ً َ ٌ ﱠ ّ ُ
أﻗﻮ ُل :ﻻ ﻧ َ
أﻛﺜﺮ اﻟﯿ ِﺪ. إﻣﺮار ِ ُ اﻟﺮواﯾ ِﺔ اﻟﻤﺴ َﺢ َﻋﻠﻰ ھَﺬ ِه ِ ّ
َﯿﺮ اﻷﺻﺎﺑﻊ اﻟﺜﱠﻼﺛ ِﺔ ِﻣﻦ ﻏ ِ ِ ﺿﻊ
ﺑﻮ ِ ﺴﺢ َ أن ﻻ ﯾﺘﺄﺗﱠﻰ َوظﯿﻔﺔُ اﻟ َﻤ ِ اﻟﺮواﯾ ِﺔ ﯾَﻠﺰ ُم ْ ﻓﺈن ﻗُﻠﺖَ :ﻓﻌَﻠﻰ ھَﺬ ِه ِ ّ ْ
ﺑﺠﻮاز ِه. ِ ﺻﺮﺣﻮا ﻣﺪٍّ ،و ﻗ ْﺪ ﱠ
ﺼﻮ ِد ﺑﮭﺎ. ِ َ ُ ﻘ ﻤ اﻟ ل ﺼﻮ ﺤ ُ ﻟ ُ؛ ﮫ ﻣ ُ َ ﻘﺎ ﻣ ُ ﺔ اﻹﺻﺎﺑ ﻗﯿﻢ
ِ َ ُ أ اﻷﻣﺮ ﻖ
ِ ﱡ ﻘ ﻟﺘﺤ ﻼ ً ﺑ
ِ ﻗﺎ ﻞ ﱡ ﺤ اﻟﻤ ﻛﺎنَ ﻗﻠﺖُ :ﻟ ّﻤﺎ
ﻷن ﺟﻮازَ اﻟﺮأس؛ ّ َﯿﻦ ﻓﻲ َﻣﺴﺢ ﱠ اﻟﺮواﯾﺘ ِ ب َﻋﺪ ُم اﻟﺘﱠﻔﺮﻗ ِﺔ ﺑﯿﻦَ ِ ّ أﻗﻮ ُلَ :ﻣﻨﺸﺄ ھَﺬا اﻟﺴﱡﺆا ِل و اﻟﺠﻮا ِ ُ
َﺠﻮز اﻟﺮواﯾﺔ اﻟﺜﱠﺎﻧﯿﺔ ﻻ ﺗ ُ ﻠﻰ ﻋ ﺎ ﻣ أ و وﻟﻰ، ُ اﻷ ﺔ واﯾ اﻟﺮ ﻠﻰ ﻋ ّ ٍ
ﺪ ﻣ اﻷﺻﺎﺑﻊ اﻟﺜﱠﻼﺛ ِﺔ ِﻣﻦ ِ
ﻏﯿﺮ ﺿﻊ
ِّ ﱠ َ ِّ ِ َ ِ ﺑﻮ ِ اﻟﻤﺴﺢ َ ِ
ﺐ اﻟ ِﻔﻘ ِﮫ. ﺻ ِ ّﺮ َح ﺑ ِﮫ ﻓﻲ ُﻛﺘ ِ ِﻣﻦ ﻏَﯿﺮ ﻣﺪٍّ ،ﻛﺬا ُ
ﻏﯿﺮ ﻣ ٍﺪّ ﱠإﻻ اﻹﻣﺮار ِﻣﻦ ِ َ و أﻣﺎ ﻗﻮﻟﮫُ :ﻟﻤﺎ ﻛﺎنَ اﻟﻤﺤ ﱡﻞ اﻟﱠﺬِي وﺿ َﻊ ﻓﯿ ِﮫ ﺛﻼث أﺻﺎﺑﻊ ﻻ ﯾَﻘﺒ ُﻞ ﻓﯿ ِﮫ
اﻟﺮواﯾﺔ اﻟﺜﺎﻧﯿﺔ. ﱠ ث أﺻﺎﺑ َﻊ َﻋﻠﻰ ِ ّ إﻣﺮار ﺛﻼ ِ ُ ﺑﺎﻹﻣﺮارِ أن اﻟ ُﻤﺮادَ ﻌﯿﻦ ،ﻣ َﻊ ﱠ ﺑﺈﺻﺒَ ٍﻊ أو إﺻﺒَ ِ
أن اﻟﻤﺪﱠﻋﻰ ﺗﻌﯿﯿﻦ اﻟﻨﱠﺎﺻﯿ ِﺔ ،ﻣ َﻊ ﱠ ِ ﻠﻰ ﻋ
َ لﱡ ﯾﺪ ﻟﻚَ َ ﺬ ﻛ ، ﻘﺪارٍ ﻣ
ِ ﯿﺎن
َ َ ِ ﺑ ﻠﻰ ﻋ ﱡ
ل ﯾﺪ ﻛﻤﺎ َ
ﺪﯾﺚ ﺤ
إن َ اﻟ ﻓﺈن ﻗﻠﺖَ :ﱠ ْ
ﺐ ﻛﺎنَ . ي ِ ﺟﺎﻧ ٍ ﺑﻊ ﻓﻲ أ ّ اﻟﺮ ِ ﻘﺪار ﱡ ﻔﺮوض ِﻣ ُ َ أن اﻟ َﻤ ﱠ
ﻌﯿﯿﻦ ﯾ ُﻜﻮنُ ِ ﱠ ﺘ اﻟ ﻋﻠﻰ ﻞَ ﻤ ﺤ َ اﻟ ﱠ
ﻟﻜﻦ ، ﻘﺪار
ِ اﻟﻤ
ِ ﯿﺎن ِ ﺑ ﻠﻰ ﻋَ ﱡ
ل ﯾﺪ ﻛﻤﺎ ﻌﯿﯿﻦ
ِ ﱠ ﺘ اﻟ ﻠﻰ ﻋَ لﱡ ﯾﺪ ُ
ﺪﯾﺚ ﺤ َ اﻟ ؛ ﻢ
ْ ﻧﻌ : ﻗﻠﺖُ
ﺴﺦ ،ﻓ ُﺤﻤ َﻞ َﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﯾَﺼﻠ ُﺢ. ِ ﱠ ﻨ ﻟﻠ ﻻ ﯿﺎن
ِ َ ﺒ ﻟﻠ ﺢ
ُ ﺼﻠ َ ﯾ ﺪ
ِ اﻟﻮاﺣ َﺒﺮ
ُ ﺧ و ، ﻘﺪار ِ اﻟﻤ
ِ ﯿﺎنِ َ ﺑ ﻠﻰ ﻋَ ﻞِ ﻤ ﺤ َ َﻣﺴ ًﺤﺎ دونَ اﻟ
ﻷنﺴﺦ؛ ّ ِ ﱠ ﻨ اﻟ ﯿﺮ
ُ َ
ﻏ ُ ة ﯾﺎد ّ
اﻟﺰِ و ، ً ة ﯾﺎد زِ ﻜﻮنُ َ ﯾ ْ
ﺑﻞ ﺎ ﺨً َﺴ ﻧ ﻦ ْ ُ
ﻜ ﯾ ﻢ ِ ْ ﻟ ، ﻌﯿﯿﻦ ﱠ ﺘ اﻟ ﻠﻰ ﻋ َ ُ ه ﻤﻠﻨﺎ ﺣ
َ ﻮ َ ﻟ : ﻓﺈن ﻗُﻠﺖَ ْ
ﻓﻊ، ﻘﺮﯾﺮ ﺿﺪﱡ ﱠ ﱠ ٓ اﻟﺰﯾﺎدة ُ ﺗ ُ ّ اﻟﻨﱠﺴ َﺦ َﺣﻘﯿﻘﺔ رﻓ ُﻊ اﻟ ُﺤ ِ ً
اﻟﺮ ِ اﻷو ِل ،و ﺿ ﱡﻢ ﺣﻜﻢ اﺧﺮ إﻟﯿ ِﮫ ،و اﻟﺘ ُ َﻘﺮﯾﺮ اﻟ ُﺤﻜﻢ ﱠ ﻜﻢ ،و ِ
واﯾﺘﯿﻦ ،و اﻟﺤﻜ ُﻢ ِ ﻏﯿﺮ ﻣ ٍﺪّ ﻋﻠﻰ ِ ّ
اﻟﺮ ﺑﺎﻟﺮأس إ ّﻣﺎ ﺑﻤ ٍﺪّ أو ِ إﻟﺼﺎق اﻟﯿ ِﺪ ّ ُ ﻻﯾ ِﺔ ﻜﻢ اﻟ ُﻤﻨﻔ ِﮭ َﻢ ِﻣﻦ ا ٓ أن اﻟ ُﺤ َ ﺗﺮى ﱠ أﻻ َ
ﻟﯿﺲ َ َ
َﺮط أن ﯾﻜﻮنَ ھَﺬا اﻟ ِﻔﻌ ُﻞ َﻋﻠﻰ اﻟﻨﺎﺻﯿ ِﺔ ،و ذﻟﻚَ ﱠ ُ ْ ﺚ ﻛﺎﻟ ُﻤﻨﻔ ِﮭ ِﻢ ﻣﻦ اﻻﯾﺔ ،ﻟﻜﻦ ﺑﺸ ِ ْ ٓ اﻟ ُﻤﻨﻔﮭ ُﻢ ِﻣﻦ اﻟ َﺤﺪﯾ ِ
َﺴﺦ. ﺑﻨ ٍ
اﻷو َل ُﻣﻄﻠﻖ ،و ٌ ْ
ﺧﺮ ،و ھﺎھُﻨﺎ ﻛﺬﻟﻚَ ؛ ﻷن اﻟﺤﻜ َﻢ ﱠ ﱠ َ ﻜﻢ ا َ ٓ ﺣﻜﻢ ﺑﺎﺑﺘِﺪاءِ ُﺣ ٍ ٍ ﻗﻠﻨﺎ :إن اﻟﻨﺴ َﺦ ﺑﯿﺎنُ اﻧﺘِﮭﺎءِ ﱠ ﱠ ُ
واﺣﺪًا. ﺴﺦ ِ ِ ﱠ ﻨ اﻟ و ﯾﺎدة اﻟﺰّ ِ َﻰ ﻨ ﻌ ﻣ
َ ﻓﯿﻜﻮنُ ُ، ﮫ ُ ﻌ رﻓ اﻹطﻼق و ِ، ﺪ ﯿ َ ﻘ اﻟ إﺛﺒﺎتُ ﮫ اﻟﺜﱠﺎﻧﻲ ُﻣﻘﯿّﺪٌ ،و اﻟﺘﱠﻘﯿﯿﺪُ ﺿﺪﱞ؛ ﻷﻧﱠ
ﷲ ﺗ َﻌﺎﻟﻰ ﺿﻮانُ ﻲ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﯿﮫ و ﺳﻠﻢ و أﺻﺤﺎﺑﮫُ ِر اﻟﻮﺿﻮءِ ﻣﺪﻧﯿﺔ ،و ﻛﺎنَ اﻟﻨﺒ ﱡ ٌ أن آﯾﺔَ ُ اﻋﻠ ْﻢ ﱠ
اﻟﻮﺿﻮءِ ﻗﺒﻠَﮫُ إ ﱠﻣﺎ ﻻﯾ ِﺔ ،ﻓﺜُﺒﻮتُ ُ ﺳﮭ ْﻢ ﻗﺒ َﻞ ﻧُﺰو ِل ھَﺬ ِه ا ٓ َﻋﻠﯿ ِﮭ ْﻢ أﺟ َﻤﻌﯿﻦَ ﯾَﺘﻮﺿﱠﺆون و ﯾَﻤﺴ ُﺤﻮن ُرؤو َ
ﻲ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﯿﮫ و ﺳﻠﻢ ﻗﺎ َل ﺣﯿﻦَ ﺗﻮﺿﱠﺄ ّ
ﺸﺮاﺋﻊِ اﻟﺴﱠﺎﺑﻘﺔ؛ ﻷن اﻟﻨﺒ ﱠ ّ اﻟﻤﺘﻠﻮ ،أو اﻷﺧ ِﺬ ِﻣﻦ اﻟ ﱠ ِّ ﺑﺎﻟﻮﺣﻲ ِ اﻟﻐﯿﺮ
ﻻﯾ ِﺔ، ﺪﯾﺚ اﻟﻨﱠﺎﺻﯿ ِﺔ ﻗﺒ َﻞ ﻧُﺰو ِل ا ٓ إن ﻛﺎنَ َﺣ ُ ﻓﺤﯿﻨﺌ ٍﺬ ْ ﺛَﻼﺛًﺎ" :ھَﺬا ُوﺿﻮﺋﻲ و ُوﺿﻮ ُء اﻷﻧﺒِﯿﺎءِ ِﻣﻦ ﻗَﺒﻠﻲ"ِ ،
ﻲ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﯿﮫ و ﺳﻠﻢ ﻗﺒﻠَﮫُ أن ﻻ ﯾﻜﻮنَ َﻣﺴﺢ اﻟﻨﱠﺒ ﱡ إن ﻛﺎنَ ﺑﻌﺪَهُ ﯾَﻠﺰ ُم ْ ﻓﻜﯿﻒ ﯾ ُﻜﻮنُ ﺑَﯿﺎﻧًﺎ ﻹﺟﻤﺎ ٍل؟ و ْ
ُﺨﺎﻟﻒ ُ ﺼﻼة ُ و اﻟﺴﱠﻼ ُم ﯾَﻤﺴ ُﺢ ﻗَﺒﻠﮫُ َﻣﺴ ًﺤﺎ ﯾ ُﺖ ﻧﻘ ٌﻞ أﻧﮫُ َﻋﻠﯿ ِﮫ اﻟ ﱠ ﺒﺎر ھﺬ ِه اﻟ ُﺨﺼﻮﺻﯿﱠ ِﺔ ،ﻣ َﻊ أﻧﮫُ ﻟﻢ ﯾﺜﺒ ْ ﺑﺎﻋﺘِ ِ
ﻲ ِ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﯿﮫ ّ ﺒ ﱠ ﻨ اﻟ ﱠ ِ ُ ﺿﻮءِ و ل ﻷو ﺎ ً ﻧ ﻘﺎرِ ُ ِ ﻣ ﺔ ﺎﺻﯿ ﱠ ﻨ اﻟ ُ
ﺪﯾﺚ ﺣ ﻛﺎنَ َ إنْ ُ ﮫ إﻧ : ُ
ل ُﻘﺎ ﯾ ﻣﺎ ﺎ ﻣﱠ أ و ، ﺔ
ِ ﺻﯿ ﺎ ﱠ ﻨ اﻟ َﺣ َ
ﺪﯾﺚ
ﺴﺢ اﻟﻜ ِّﻞ، ﻤﻦ َﻣ ِ ﺿ ِ ﺑﻊ۔ ﻓﻲ ِ اﻟﺮ ِ إن ﻛﺎنَ ﻣﺘﺄ ِ ّﺧﺮا ﻋﻨﮫ ،ﻛﺎن اﻟﻌَﻤﻞ ۔أﻋﻨِﻲ ﻣﺴ َﺢ ﱡ ﻓﺎﻷﻣﺮ ظﺎھ ٌِﺮ ،و ْ ُ و ﺳﻠﻢ،
ظﺎھﺮة ٌ َﻋﻠﻰ َﻣﻦ ﺗﺄ ﱠﻣ َﻞ. ﻓﺮﻛﺎﻛﺘﮫُ َ َ
ﻲ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﯿﮫ ﻌﺎم ،ﻗﺎ َل اﻟﻨﱠﺒ ﱡ اﻟﻄ ِ ﻷن اﻟ َﺤﻼوى ﺗُﺆﻛ ُﻞ ﻓﻲ آﺧﺮ ﱠ اﻷﻧﺎم؛ ّ ِ اﻟﻜﻼم ﺑﻘَﻮ ِل ﺳ ِﯿّﺪ َ َﺨﺘﻢو ﻟﻨ ِ
و ﺳﻠﻢ" :اﻷﻋﻤﺎ ُل ﺑﺎﻟ ِﻨّﯿﺎت".
Kemalpaşazade’nin Fi Miktârı Meshi’r-Re’s Risâlesinin İncelenmesi ~ 237
Ek 2: Risâlenin Tercümesi
Rahman ve Rahîm Olan Allah’ın Adıyla
Bil ki âlimler, başın mesh edilmesinin farz olduğu üzerinde ittifak et-
melerine rağmen onun hepsinin mi yoksa miktarı belirli veya belirsiz bir
kısmının mı mesh edilmesinin farz olduğu husûsunda ihtilâf etmişlerdir.
Mâlik’e (r.a.) göre, başın tamamının mesh edilmesi farzdır. Çünkü dil-
cilerin kullanımında, “Baş ile meshettim.” demekle “Başı meshettim.”
demek arasında bir fark sâbit değildir. “Baş”, bütünüyle bir organın ismi-
dir. O organın bir kısmı için “baş” denmez. Bu durumda başın, tamamıyla
meshedilmesi vâcip olmuştur.
Şâfiî’ye (r.a.) göre: “mesh” isminin ıtlâk olunduğu şeyin en azı yeterli-
dir. Çünkü “mesh” kelimesi dilcilerin örfünde, bazen bir kısmın mesh
edilmesi anlamında, bazen de bütünün/küllün meshedilmesi anlamında
kullanılmıştır. Asl olan, iştirak (bir kelimenin birden fazla anlama gelme-
si) ve mecazın olmayışıdır. Bu durumda onun, kadr-i müşterekte hakîkî
anlamı ile kılınması vâcip olmuştur. O da üzerine “mesh” isminin ıtlâk
olunduğu manâdır. Bu malumat, başın tamamının değil de en küçük
cüz’ünün mesh edilmesinden sorumlu olduğumuz netîcesinin çıkarılması
için yeterlidir.
Hanefîler başın belirli bir miktarının mesh edilmesinin farz olduğu gö-
rüşüne varmışlardır. Bu hususta iki rivâyet vardır:
Birincisi: Asıl hakkında zikredilen rivâyetin zâhiri olup o da üç par-
mak miktarıdır. Çünkü dilcilerin örfünde sâbit olduğuna göre, “bâ” harfi
mahalle dâhil olduğunda (yani mahallin başına geldiğinde) onunla cüz’ün
meshi murâd olunur. Örneğin şöyle denilmektedir: “Elimle yetimin başı
ile meshettim.” Bu durumda dokunulan, başın bir kısmıdır. O, asıl üzere
âlete dâhil olunca tüm mahallin meshi murâd olunur. Çünkü fiil ona, “bâ”
harfinin mahalle dâhil olması sûretinde âlete müteaddî olması gibi
müteaddî olur.
Âlet husûsunda muteber olan, kendisi ile maksadın hâsıl olduğu mik-
tardır. O da üç parmak miktarıdır. El uzvunda asıl olan, parmaklardır. Üç
parmak, bir eldeki parmakların en çoğunu teşkil etmektedir. Bu durumda
en çok miktar, tümün yerine, hükmî küllün hakîkî olanın yerine kaim kı-
lınması sûretiyle ikame olunmuştur. Mesh âyetinde “bâ” harfi mahalle dâ-
hil olunca âlete benzer olur. Bu durumda da onun hakkında, âletten murâd
olunan murâd olunur. Bu malumat üzere kast olunan, meshin ilsâkı ve
mahalde isbât edilmesidir. Bu da elin oraya, ileri geri hareket ettirmeye
gerek olmaksızın sadece konulmasıdır.
Dersen ki: “Zikrettiğinize göre lâzım gelir. Âlette muteber olan, onun
en çok kısmıdır. Başın meshedilmesinde farz kılınan ise, Hasan-ı
Basrî’nin (r.a.n) görüşünde olduğu gibi başın en çok kısmıdır. Çünkü
238 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Dersen ki: Farz olunanın, hangi yanda olursa olsun dörtte bir mikta-
rında olduğu iddiâ edilmekle birlikte, hadîs, bir miktarın beyân edilmesine
delâlet ettiği gibi, aynı şekilde nâsıyenin tayin edilmesine de delâlet et-
mektedir.
Derim ki: Hadis miktarın beyân edilmesine delâlet ettiği gibi tayine de
delâlet etmektedir. Tayine hamledilmesi, miktarın beyânına hamledilmek-
sizin “mesh” olur. Haber-i vâhid, nesh için değil de beyân için uygun olur.
Bu durumda o, uygun olana hamledilmiştir.
Dersen ki: Onu tayine hamletseydik, nesh olmaz, ziyâde olurdu.
Ziyâde, nesh değildir. Nesh, hakîkaten hükmün kaldırılmasıdır. Ziyâde,
birinci/önceki hükmün takrîr edilmesi (kabul edilmesi) ve ona diğer bir
hükmün eklenmesidir. Takrîr etmek, o hükmü kaldırmanın zıttıdır.
Âyetten anlaşılan hükmün, iki rivayete göre, ister hareket ettirerek isterse
ettirmeyerek elin başa yapıştırılması olduğunu görmüyor musun? Hadis-
ten anlaşılan hüküm de, âyetten anlaşılan gibidir ama ondaki şart, bu fiilin
nâsıye/perçem üzerine olmasıdır. Bu, nesh değildir.
Deriz ki: Muhakkak ki nesh, bir hükmün, diğer bir hükmün başlaması
ile son bulmasının beyânıdır. Burada da durum budur. İlk hüküm mutlak-
tır. İkincisi mukayyettir. Takyîd, zıttır. O, kaydın isbâtıdır. Itlâk ise onun
kaldırılmasıdır. Bu hâlde ziyâde ve neshin mânâsı bir olur.
Bil ki abdest âyeti Medîne’de nâzil olmuştur. Nebî (s.a.s.) ve ashâbı
(r.a.), bu âyet inmeden önce, abdest alıyor ve başlarını mesh ediyorlardı.
Abdestin daha önceki sübûtu/varlığı, tilâvet olunmayan vahiy ile veya
geçmiş seriatlerden alınmak sûretiyle vâkidir. Çünkü Nebî (s.a.s.) abdest
aldığı zaman üç defa şöyle buyurmuştur: “Bu, benim benim abdestim ve
benden önceki nebîlerin abdestidir.” O zaman, nâsıye hadîsi âyetin inme-
sinden önce ise, nasıl mücmelin beyânı olabilir? âyetin inmesinden sonra
ise, bu husûsiyet itibarı ile Nebî’nin (s.a.s.) meshinin daha önceden olma-
ması lâzım gelir. Bununla birlikte, Nebî’nin (s.a.s.) daha önceden nâsıye
hadîsine muhâlefet edecek şekilde meshettiğine dâir hiçbir nakil sâbit ol-
mamıştır. “Muhakkak ki nâsıye hadîsi Nebî’nin (s.a.s.) ilk abdestine
mukarin ise (ilk abdesti ile aynı zamanda ise), durum açıktır. Daha sonraki
bir zamanda ise, mezkûr amel -dörtte birin meshedilmesini kastediyorum-,
tümün meshedilmesi dâhilindedir.” denilmesine gelince, tefekkür eden
kimse için bu görüşün kırılganlığı açıktır.
Sözü, yaratılmışların efendisinin kavli ile bitirelim çünkü tatlılar, ye-
meğin sonunda yenir. Nebî (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Ameller niyetlere
göredir.”
TEFSİR
Hanefî-Mâtürîdî Tefsir Geleneğinin Bir Temsilcisi Olarak
İbn Kemal’in Nesh Meselesine Yaklaşımı
Ömer DİNÇ
Dr. Öğr. Üyesi, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi,
Temel İslam Bilimleri, Tefsir Anabilim Dalı
Assistant professor, Hitit University, Faculty of Divinity,
Basic Islamic Sciences, Department of Tafsir
Corum, Turkey
omer_dinc25@hotmail.com
ORCID: 0000-0002-3571-5204
Öz
Osmanlı döneminin ilmî-kültürel geleneğini besleyen ve bu geleneğin
özgünlüğüne önemli katkılar sağlayan İbn Kemal, tarihte adından sıkça
söz ettirmiş dikkat çeken âlimlerden birisidir. Yaşadığı dönemde Osman-
lı’nın ileri gelen devlet adamlarından biri olarak bilinen İbn Kemal’in aynı
zamanda İslamî ilimler sahasında döneminin sayılı isimleri arasına girmiş-
tir. Kelâm, fıkıh, felsefe, tasavvuf, edebiyat gibi pek çok alanda kaleme
aldığı eserlerle çok yönlü bir âlim portresi çizen İbn Kemal’in bir müfessir
olduğunu da hususî olarak belirtmek gerekir. Özellikle müstakil olarak
yazdığı bazı konulara dair risale tarzındaki tefsir çalışmalarının yanı sıra,
Kur’an’ın büyük bir bölümünü tefsir ettiği eseriyle Osmanlı müfessirleri
arasındaki yerini almıştır. İbn Kemal’in tefsir edebiyatı bağlamındaki en
önemli vasıflarını hem Osmanlı tefsir geleneğini belirleyen müfessirlerden
birisi hem de Hanefî-Mâtürîdî tefsir çizgisinin az bilinen bir temsilcisi ol-
ması şeklinde ifade etmek mümkündür. Bu çerçevede İbn Kemâl’in tefsir
anlayışının Hanefî-Mâtürîdî bir perspektife bağlı olduğunu gösteren
önemli karinelerden birisi belki de en belirgin olanı nesh konusundaki gö-
rüş ve yaklaşımlardır. Öyle ki İbn Kemal, nesh meselesini izah ederken
hem Hanefî müelliflerin hem de Mâtürîdî’nin tanımlamaları ve anlayışla-
rını esas almakta, neshi bir ayetin okunmasıyla ibadet veya hükmüyle
amel edilmesi süresinin sona erdiğinin bir beyanı şeklinde ifade etmekte-
dir. Ayrıca İbn Kemal, neshin hangi alanlarda ve nasıl gerçekleşmesi ge-
rektiği meselesine de Hanefî-Mâtüridî anlayışını esas alarak yaklaşmakta,
ilgili ayetlere dair izahlarını bu minvalde ortaya koymaktadır. Bu çalış-
mada İbn Kemal’in nesh konusuna dair teorik ve pratik yaklaşımı, tefsi-
rinden örneklerle ortaya konulacak ve tefsir bakış açısının kaynağı olan
Hanefî-Mâtürîdî tefsir geleneğine olan bağlılığı ilgili konu üzerinden mu-
kayeseli bir şekilde incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Tefsir, İbn Kemâl, Nesh, Hanefî, Mâtürîdî,
246 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Giriş
Osmanlı döneminin ilmî-kültürel geleneğini besleyen ve bu geleneğin
özgünlüğüne önemli katkılar sağlayan İbn Kemal, tarihte adından sıkça
söz ettirmiş dikkat çeken âlimlerden birisidir. Yaşadığı dönemde Osman-
lı’nın ileri gelen devlet adamlarından biri olarak bilinen İbn Kemal’in aynı
zamanda İslamî ilimler sahasında döneminin sayılı isimleri arasına girmiş-
tir. Kelâm, fıkıh, felsefe, tasavvuf, edebiyat gibi pek çok alanda kaleme
İbn Kemal’in Nesh Meselesine Yaklaşımı ~ 247
aldığı eserlerle çok yönlü bir âlim portresi çizen İbn Kemal’in bir müfessir
olduğunu da hususî olarak belirtmek gerekir. Özellikle müstakil olarak
yazdığı bazı konulara dair risale tarzındaki tefsir çalışmalarının yanı sıra,
Kur’an’ın büyük bir bölümünü tefsir ettiği eseriyle Osmanlı müfessirleri
arasındaki yerini almıştır. İbn Kemal’in tefsir edebiyatı bağlamındaki en
önemli vasıflarını hem Osmanlı tefsir geleneğini belirleyen müfessirlerden
birisi hem de Hanefî-Mâtürîdî tefsir çizgisinin az bilinen bir temsilcisi ol-
ması şeklinde ifade etmek mümkündür.1 Bu çerçevede İbn Kemâl’in tefsir
anlayışının Hanefî-Mâtürîdî bir perspektife bağlı olduğunu gösteren
önemli karinelerden birisi belki de en belirgin olanı nesh konusundaki gö-
rüş ve yaklaşımlardır. Öyle ki İbn Kemal, nesh meselesini izah ederken
hem Hanefî müelliflerin hem de Mâtürîdî’nin tanımlamaları ve anlayışla-
rını esas almakta, neshi bir ayetin okunmasıyla ibadet veya hükmüyle
amel edilmesi süresinin sona erdiğinin bir beyanı şeklinde ifade etmekte-
dir. Ayrıca İbn Kemal, neshin hangi alanlarda ve nasıl gerçekleşmesi ge-
rektiği meselesine de Hanefî-Mâtüridî anlayışını esas alarak yaklaşmakta,
ilgili ayetlere dair izahlarını bu minvalde ortaya koymaktadır. Bu tebliğde
İbn Kemal’in nesh konusuna dair teorik ve pratik yaklaşımı, tefsirinden
örneklerle ortaya konulacak ve tefsir bakış açısının kaynağı olan Hanefî-
Mâtürîdî tefsir geleneğine olan bağlılığı ilgili konu üzerinden mukayeseli
bir şekilde incelenecektir. İbn Kemâl’in nesh meselesine dair yaklaşımına
yer vermeden önce Hanefî mezhebinde söz konusu meseleye bakışın ne
olduğuna daha sonra hususen Mâtürîdî’nin neshe dair tanımlaması ve me-
seleyi ele alış biçimine temas edeceğiz. Sonraki aşamada ise İbn Kemâl’in
bahsi geçen konuya yaklaşımını çeşitli açılardan ele almaya çalışacağız.
1
İbn Kemâl’in Mâtürîdî’yi dikkate aldığına dair bilgi ve tespitler için bk. Mesut Kaya,
“Mâturîdî Tefsiri’nin Osmanlı Tefsirciliğindeki İzleri”, içinde Osmanlı’da İlm-i Tefsir,
ed. Taha Boyalık ve Harun Abacı (İstanbul: İSAR Yayınları, 2019), 39 vd.
2
İlk dönemde bu alana dair yazılan eserler için bk. Katâde b. Diâme, en-Nâsih ve’l-
Mensûh fî Kitâbillâh (Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 1985); İbn Şihâb Zührî, en-Nâsih
ve’l-Mensûh fi’l-Kur’âni’l-Kerîm (Riyad: Dâru İbni’l-Kayyim, 2008).
3
Bu husustaki yaklaşım için bk. Davut İltaş, Klasik Nesih Teorisi ve Çağdaş Tefsirciler
(Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2016), 101-39.
248 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
4
Ferhat Koca, “Nesih-Fıkıh”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, erişim
07 Mart 2022, https://islamansiklopedisi.org.tr/nesih--seriat#3-fikih.
5
Bu hustaki tespit ve değerlendirmeler için bk. Selim Türcan, Neshin Problematik Tarihi
(Ankara: Otto Yayınları, 2017), 101 vd.
6
Bk. Fatih Tok, İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe’nin Kur’an Anlayışı (İstanbul: Kuramer
Yayınları, 2017), 179.
7
Bu hususta bk. Ebu’l-Kâsım Hibetullâh b. Abdirrahmân b. İbrâhim İbnü’l-Bârizî,
Nâsihu’l-Kur’âni’l-Azîz ve Mensûhihi (Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 1985), 20 vd.
8
İbnü’l-Bârizî, Nâsihu'l-Kur'ani'l-Azîz, 20.
9
Fatih Tok, “Ebû Hanîfe’nin Nesih Anlayışı”, Usûl: İslam Araştırmaları, no. 24 (2015): 11.
10
Bu husustaki tespitler için bk. Mehmet Ali Aytekin, “Vasiyet Ayeti Bağlamında
Sünnetin Kur’ân-ı Kerim’i Nesh Etmesi”, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, no. 34
(2019): 89 vd.
İbn Kemal’in Nesh Meselesine Yaklaşımı ~ 249
11
bk. Hasan Keskin, “Ebû Hanîfe’nin Beş Risâlesinde Bazı Tefsir Problemlerine
Yaklaşımı”, İslâmî Araştırmalar 15, sy 1-2 (2002): 230.
12
Mevlüt Güngör, “Cessâs”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, erişim 08 Mart
2022, https://islamansiklopedisi.org.tr/cessas.
13
Merve Özdemir, “Cessâs’ın Nesih Anlayışı” (Yüksek Lisans, Ankara Üniversitesi,
2010), 142.
14
Ebû Bekir Ahmed b. Ali Cessâs, el-Fusûl fi’l-Usûl (Kuveyt: Vizâratü’l-Evkaf ve’ş-
Şuûni’l-İslâmiyye, 1994), 2:197-200.
15
Alpaslan Alkış ve Ayşe Darendeli, “İmam Şâfiî ve Cessâs’ın Nesh Anlayışlarının
Karşılaştırılması”, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 4, no.
1 (2021): 25.
16
Bk. Ömer Yılmaz, Cessâs’ın Nesih Doktrini (Ankara: Gece Kitaplığı, 2021), 32 vd.
250 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
17
Detaylı bilgi için bk. Kaya Karakaya, “Fahrü’l-İslâm Pezdevî’nin Usûlünde Beyân
Anlayışı” (Yüksek Lisans, Malatya, İnönü Üniversitesi, 2020), 41 vd.
18
Ayrıntılı bilgi için bk. Mehmet Çatallar, “Klasik Dönem Hanefî Fıkıh Usûlü
Literatüründe Nesih Kavramı: Debûsî ve Serahsî Örneği” (Yüksek Lisans, Sakarya
Üniversitesi, 2010), 43 vd.
19
Bu husustaki analiz ve detaylı bilgiler için bk. Yılmaz, Cessâs’ın Nesih Doktrini, 26 vd.
20
Bu husustaki analiz ve değerlendirmeler için bk. Yunus Eraslan, Mâtürîdîlik ve
Tasavvuf (Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2021), 3.
İbn Kemal’in Nesh Meselesine Yaklaşımı ~ 251
Mâtürîdî’nin nesh meselesine dair yaklaşımı bir önceki bahiste ele al-
dığımız Hanefî mezhebinin yaklaşımıyla büyük oranda örtüşmektedir. Bu
bağlamda Mâtürîdî, neshin teorik olarak tanımlarken aynı dönemdeki Ha-
nefî usulcusü Cessâs’ın tarifine yakın bir izahta bulunmaktadır. Bu nokta-
da Mâtürîdî, Te’vîlâtu’l-Kur’ân adlı eserinde nesh meselesinin ilk sırasın-
da zikredilen ayetlerden Bakara suresinin 1/106. ayetini tefsir ederken
neshin kavramsal çerçevesini beyan etmekedir. Mâtürîdî’ye göre nesh, ta-
yin edilen bir zamana kadar geçerli olan hükmün artık son bulduğunun
beyanıdır. Bu Yahudilerin ileri sürdüğü “bedâ” anlayışından tamamen
farklıdır.21 Mâtürîdî bu tanımla birlikte nesh konusunda ortaya konulan
hükmün bakî metnin mensuh olması durumuna da atıfta bulunmaktadır.
Ona göre ayetin ifadelerinden hareket edildiği zaman hükmün ortadan
kalkması metnin bırakılması mümkün olabileceği gibi aynı zamanda hü-
kümle birlikte kıraat ve tilavetinin de kaldırılması caizdir. Çünkü nesh fii-
len gerçekleşmekte ve bu durum da neshi inkâr edenlerin anlayışını çü-
rütmektedir.22
Mâtürîdî, neshin varlığını yok sayanlara cevap verdikten sonra neshte
gerçekleşen hükmün kaldırılıp metnin baki bırakılması ya da metin ile
hükmün doğrudan kaldırılmasının hikmetlerine dair bir açılım da ortaya
koymaktadır. Bu çerçevede Mâtürîdî, hükmün kaldırılıp metnin bırakıl-
masını ayette amel edilmesinin sevabı olduğu gibi tilavetinde sevabın bu-
lunmasından kaynaklandığını belirtmektedir. Zira ayetteki hükmün amel
edilmesiyle elde edilen sevabın kaldırılıp tilavetiyle kazanılmış olan seva-
bın devamı mümkündür. Bunun yanında Mâtürîdî, kaldırılan ilk hükmün
(mensûh) aslında ihtiyaç ve darlık zamanında uygulanan bir hüküm oldu-
ğunu ifade ederken, ikinci hükmün (nâsih) ise normal şartlar için geçerli
olduğunu belirtmekte, bu durumun da neshin başka bir hikmeti olarak ta-
nımlamaktadır. Ayrıca neshin hem hükmün hem de metnin kaldırılması
şeklinde gerçekleşmesi meselesine de değinen Mâtürîdî, böyle bir duru-
mun vâki olmasının caiz olduğunu ve buna dair delillerin bulunduğunu di-
le getirmektedir. Bu minvalde Hz. Ömer’in “Ahzâb suresi ile Bakara sure-
si denk idi. Daha sonra Ahzâb suresinden bazı ayetler kaldırıldı. Bu ayet-
ler arasında da recm ayeti vardı.” sözünü aktaran Mâtürîdî, nesh konusun-
daki tartışmalı konulardan olan söz konusu husus hakkındaki tavrını açık-
ça belli etmiş olmaktadır.23
21
Ebû Mansûr Muhammed b. Muhammed b. Mahmûd Mâturîdî, Te’vîlâtu’l-Kur’ân
(İstanbul: Dâru’l-Mîzân, 2005), 1:199.
22
Mâturîdî, Te’vîlâtu’l-Kur’ân, 1:199.
23
Bu konudaki tartışmalar ve öne çıkan yaklaşımlar için bk. Talip Özdeş, Kur’an ve Nesh
Problemi (Ankara: Fecr Yayınları, 2005), 86-101.
252 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
dair yaptığı vurgu, metni baki hükmü mensuh, hem metni hem hükmü
mensuh olan ayetlerin olduğunu savunması ve Allah’ın bir imtihanı olarak
neshe bakması Mâtürîdî’nin nesh meselesine olan yaklaşımının ön plana
çıkan yönleri olarak görünmektedir.26 Bu çerçevede bir sonraki aşamada
Osmanlı döneminin önde gelen çok yönlü âlimi İbn Kemal’in söz konusu
meseleye yaklaşımı ele alınacak, onun Hanefî-Mâtürîdî çizgiyi ne kadar
benimsediğine dair hususlar irdelenecektir.
26
Bu hususta detaylı bilgi ve değerlendirme için bk. Abdülkadir Karakuş, “İmam
Mâtürîdî’nin Nesh Anlayışı”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi,
no. 45 (Aralık 2018): 87 vd.
27
Bu hususta ayrıntılı bilgi için bk. Şerafettin Turan, “Kemalpaşazade”, içinde Türkiye
Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2022).
28
Bu konudaki tespit ve değerlendirmeler için bk. Mehmet Kalaycı, “Kemālpāşāzāde’nin
Eş arīlik-Māturīdīlik İhtilafı Konusundaki Risalesi Üzerine”, Ankara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dergisi 53, no. 2 (2012): 218.
29
el-Bakara, 2/106.
254 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
30
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ (İstanbul: el-Mektebetü’l-İrşâd, 2018), 1:283.
31
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 1:284.
32
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 1:284.
33
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 1:284.
İbn Kemal’in Nesh Meselesine Yaklaşımı ~ 255
34
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 1:284.
35
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 1:284.
36
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 1/285.
37
en-Nisâ, 4/160.
38
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 1/285.
39
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 1/285.
40
er-Ra‘d, 13/39.
256 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
lah’ın içerisinde iyilik ve ıslaha dair bazı ayetleri nesh edip onların yerine
daha iyi ve daha güzel ayetleri kullarına indireceğini ifade etmektedir.41
Bu ayet bağlamında İbn Kemal, mensuh ayetlerin veya hükümlerin içeri-
sinde her ne kadar iyiye dair bazı hususlar bulunsa da Allah kulları için
daha önce koyduğu hükümlerden daha iyisini getirmektedir. Bu noktada
İbn Kemal, nesh konusunu anlatan Bakara suresindeki “onun yerine daha
hayırlısını veya onun benzerini getiririz” kısmıyla bu ayette geçen ifadele-
ri irtibatlandırmış olmaktadır.
İbn Kemal, neshin Kur’an’daki varlığına işaret eden ayetlerden olan
“Bir ayetin yerini başka bir ayetle değiştirdiğimizde ki Allah ne indirdiği-
ni gayet iyi bilir onlar, "Sen sadece uyduruyorsun" derler. Hayır, öyle de-
ğildir, ama onların çoğu bunu bilmezler.”42 ayetini izah ederken burada
kastedilenin bir ayet ile başka bir ayetin nesh edilmesi olduğunu belirt-
mektedir. Öyle ki İbn Kemal’e göre bu ayette Allah, mensûh olan bir aye-
tin yerine hem hüküm hem de lafız bakımından nâsih ayeti getirebilmek-
tedir. Çünkü Allah kulların maslahatını en iyi bilendir. Bu bağlamda Al-
lah’ın koyduğu şeriat/hükümler, kulların halini yaşadıkları dünya ve ahiret
hayatı için ıslah eden bir özelliğe sahiptir. Allah’ın emrettiği ve yasakla-
dığı hususlar bazı zamanlar faydalı iken, bazı zamanlar zararlı olabilir. İş-
te Allah, her zaman diliminde o anda kulların maslahatına binaen hüküm-
leri indirmektedir. Dolayısıyla neshin hikmetini bilmeyenler, bunun ne an-
lama geldiğini tam olarak bilemezler.43 İbn Kemal’in söz konusu ayet ile
bir önceki aşamada zikredilen ayetlerde yaptığı açıklamaları dikkate alı-
nırsa özellikle Mâtürîdî’nin neshin hikmeti bağlamında yaptığı izahlarla
benzerlik arz etmektedir. Zira Mâtürîdî de neshin kulların maslahatına ve
onların yararına olabilecek hükümlerin getirilmesi, mensûh olan hükmün
belirli bir süreç için konulup daha sonra onun icrasının sona ermesinin Al-
lah’ın hikmetine raci olması vb. hususlar üzerinden nesh olgusunu tanım-
lamıştı. Görüldüğü üzere İbn Kemal’in serdettiği izahlar ve ortaya koydu-
ğu düşünceler neshe teorisini kendisinden önceki Hanefî-Mâtürîdî gelene-
ğin anlayışı doğrultusunda şekillendirdiğini göstermektedir.
41
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 5/412.
42
en-Nahl, 16/101.
43
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 6/95.
44
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 2/23.
İbn Kemal’in Nesh Meselesine Yaklaşımı ~ 257
45
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 2/26.
46
Bu husustaki tartışmaların ayrıntısı için bk. Hacer Yetkin, “Klâsik Dönem’e Kadar
Fıkıh Usûlünde Kur’ân ve Sünnetin Birbirini Neshi Tartışması”, Usûl İslam
Araştırmaları, sy 28 (2017): 186.
47
el-Bakara, 2/34.
48
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 1/343.
49
Mâturîdî, Te’vîlâtu’l-Kur’ân, 1:88.
258 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Sonuç
Tefsir geleneğinde dikkate alınması gereken ekollerden birisi de Hane-
fî-Mâtürîdî tefsir ekolüdür. Özellikle Mâtürîdî ile başlayan ve sonraki
aşamalarda belirli bir yön kazanan Hanefî-Mâtürîdî tefsir geleneği, tefsir-
deki bazı yaklaşım ve yöntemleri tayin etmiş ve kendine özgü bir yol çiz-
50
Bk. en-Nisa, 4/11-12.
51
Bu husustaki ayrıntılı bilgi ve değerlendirmeler için bk. Kadir Gürler, “Zayıf Hadisle
Amel Edilip Edilmeyeceği Tartışmaları Arasında Bir Çözüm Yolu: Telakki Bi’l-
Kabul”, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 11, sy 22 (2012): 5 vd.
52
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 2/19-20.
53
Mâturîdî, Te’vîlâtu’l-Kur’ân, 1:333.
İbn Kemal’in Nesh Meselesine Yaklaşımı ~ 259
Kaynakça
Alkış, Alpaslan, ve Ayşe Darendeli. “İmam Şâfiî ve Cessâs’ın Nesh Anlayış-
larının Karşılaştırılması”. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi 4, no. 1 (2021): 21-46.
Aytekin, Mehmet Ali. “Vasiyet Ayeti Bağlamında Sünnetin Kur’ân-ı Kerim’i
Nesh Etmesi”. İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, no. 34 (2019): 85-113.
Cessâs, Ebû Bekir Ahmed b. Ali. el-Fusûl fi’l-Usûl. Kuveyt: Vizâratü’l-Evkaf
ve’ş-Şuûni’l-İslâmiyye, 1994.
Çatallar, Mehmet. “Klasik Dönem Hanefî Fıkıh Usûlü Literatüründe Nesih
Kavramı: Debûsî ve Serahsî Örneği”. Yüksek Lisans, Sakarya Üniversitesi, 2010.
Eraslan, Yunus. Mâtürîdîlik ve Tasavvuf. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Ya-
yınları, 2021.
Güngör, Mevlüt. “Cessâs”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. Erişim
08 Mart 2022. https://islamansiklopedisi.org.tr/cessas.
Gürler, Kadir. “Zayıf Hadisle Amel Edilip Edilmeyeceği Tartışmaları Arasın-
da Bir Çözüm Yolu: Telakki Bi’l-Kabul”. Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi 11, no. 22 (2012): 5-28.
260 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
ملخص
وجاء، والخبر والنبأ، والحمد والشكر، الشك والريب:في القرآن ألفاظ متقاربة الداللة نحو
وقد عمد كثير من المفسرين، وما إلى ذلك من األسماء واألفعال والحروف...، وإلى وعلى،وأتى
اإال، وأيهما أنسب بسياق الكالم،اختص كل منهما
َّ وبما،واللغويين إلى بيان الفروق الداللية بينهما
أنانا عند النظر في جهد ابن كمال باشا في التفريق بين األلفاظ المتقاربة نجده مع بيان الفروق
ومنها ما يتضمن مقاصد قرآنية يستطيع المؤمن،الداللية يذكر نكتًا منها ما يوسع داللة المعنى
ومنها ما يتضمن هدايات قرآنية ال غنى للمسلم من أن يغتنمها؛ ليسترشد بها،بموجبها تحديد هدفه
وقد سعى البحث إلى إبراز هدفين، الذي ال محالة يكون متوافقًا مع هدي القرآن،نحو بلوغ مقصده
الفرق بين األلفاظ المتقاربة في الداللة التي
ْ بيان طريقة ابن كمال باشا في بيان: أحدهما:رئيسين
سواء أكانت متعلقة باللغة، بيان اإلضافات العلمية للمفسر: واآلخر.يُظن أناها من األلفاظ المترادفة
. وأثر ذلك في اتساع معنى النص القرآني،أم متعلقة بالمعنى
، ومبحثين، وتمهيد أفردته للتعريف بمفهوم الفروق اللُّغوية،وقد قسمت البحث على مقدمة
ذكرت نكت الفروق اللُّغوية عند: الثاني، بيانت فيه منهج ابن كمال باشا في الفروق اللُّغوية:األول
. كتبت فيها أبرز النتائج التي أظهرها البحث: ثم الخاتمة،ابن كمال باشا في تفسيره
İbn Kemal Paşa’nın yönteminin beyanı. (2) İster manaya ister dile müteal-
lik olsun bunların Kuranî nassın manasının genişliğine tesiri açısından
müfessir için ilmî eklemelerde bulunmak.
Araştırmayı Mukaddime, başlıklar ve sonuç kısmına ayırdım. Mukad-
dime bölümünü dilsel farkların mefhumunun tarifine ayırdım. Konular ise
birinci bölümde İbn Kemal Paşa’nın dilsel farklar konusundaki menhecini
açıkladım. İkinci bölümde İbn Kemal Paşa’nın tefsirinde dilsel farkların
nüktesini zikrettim. Sonra sonuç kısmında araştırmada ortaya çıkan neti-
celerin en bariz olanlarını yazdım.
المقدمة
ي ِّ محمد ،وعلى ِّ ا بَّ ن ال على م
ُ والسال ُ ة والصال العالمين، ِّ ربا هلل ُ د الحم . ميحرلا نمحرلا هللا بسم
آ ِّل ِّه وصحبِّ ِّه أجمعين ،أ اما بعد...
وإن من أبرز معجزا ببيانه من اأول نزوله وإلى يومنا هذا ،ا ً أن القرآن الكريم كان فمن المعلوم ا
وجوه إعجازه دقاة النظم القرآني في اختيار المفردة ،قال ابن عطية "وكتاب هللا لو نُزعت منه
لفظة ثم أُدير لسان العرب في أن يوجد أحسن منها لم يوجد"( )؛ لذا قد عُني كثير من اللُّغويين
يظن أناها مترادفة. والمفسرين في بيان الفروق الدقيقة بين األلفاظ المتقاربة الداللة ،أو التي ا
وقد سلك أغلب المفسرين في تفسير ألفاظ القرآن ثالثة اتاجاهات ،أولهما :أن يفسروا اللفظ
بالمعنى القريب ،وهؤالء أكثر المفسرين ،وثانيهما :أن يقوموا ببيان داللة اللفظ من غير ذكر
الفرق الدقيق بين اللفظ ال ُمفَسَّر واللفظ المقارب له ،وهؤالء أقل من أصحاب االتجاه األول،
وثالثهما :أن يقصدوا بيان الفروق الدقيقة بين اللفظ الذي اختاره القرآن واللفظ المقارب له وال سيما
األلفاظ التي يكون التقارب بينها شديدًا جدًا ،وهؤالء أق ال من أصحاب االتجاهين األول والثاني؛ لذا
قد ق ال سالكوه ،ومن أبرز مفسري هذا االتجاه :الراغب األصفهاني ،الزمخشري ،وأضرابهما ،وقد
سار ابن كمال باشا على االتجاه نفسه؛ اإال أناه تمياز عنهما بكثرة ذكر نكت الفروق اللُّغوية.
حدود البحث:
ل اما كانت نكت الفروق اللُّغوية في تفسير ابن كمال باشا كثيرة فقد خصصتها بسورتي الفاتحة
كلاه ومن ث َ َّم جمعها في
والبقرة؛ ولي نياة في المستقبل القريب أن استخراج نكت الفروق في التفسير ِّ
كتاب مستقل إن شاء هللا تعالى.
خطة البحث:
اقتضت منهجية البحث أن يقسام على مقدمة وتمهيد ومبحثين تعقبها خاتمة وهي على النحو
اآلتي:
المقدمة وهي التي بين أيدينا ،أ اما التمهيد :فأفردته للتعريف بمفهوم الفروق اللُّغوية ،وأ اما
المبحث األول :فقد بيانت فيه منهج ابن كمال باشا في الفروق اللُّغوية ،وأ اما المبحث الثاني :فقد
ذكرت نكت الفروق اللُّغوية عند ابن كمال باشا في تفسيره ،وأ اما الخاتمة :فقد كتبت فيها أبرز
النتائج التي أظهرها البحث.
وختاما ً فال أدعي أناني أصبت في كل ما كتبت ،فإن أخطأتُ فذلك من صفات النفس
البشرية ،وإذا أصبت فذلك بتوفيق هللا سبحانه.
واللغة مشتقة منه ،ولها تعريفات عديدة من أبرزها تعريف ابن جني قال هي" :أصوات يعبر
( )
بها كل قوم عن أغراضهم"
ً
فإن العلماء المتقدمين لم يضعوا له تعريفا لكن كانت أما تعرف الفروق اللغوية بوصفه مركبًا ا
لهم عناية كبيرة في بيان الفروق اللغوية الدقيقة بين األلفاظ على المستويين النظري والعملي ،وفي
الوقت الحاضر ظهرت محاوالت لوضع حدا لهذا المصطلح فمن أبرزها:
أناها" :نوع من الدراسات اللغوية المقارنة عُني بها اللغويون قدي ًما عناية خاصة ،وأدرجوها
في باب الترادف لمعرفة دقائق المعاني بين مصطلحين أو أكثر بينهما تشابه شديد كالفرق بين
العرف والعادة والخوف والفزع"( ).
أو هي" :العلم الذي يبحث في الفصل والتمييز من حيث الداللة بين األلفاظ المتقاربة تقاربًا
شديدًا في لهجة واحدة وفق ضوابط ومعايير معينة"( ).
أن التعريفين فيهما شرح وإطالة وال سيما التعريف األول؛ لذا يطيب لي أن والذي يبدو لي ا
أعرفها بأناها :الدراسة التي تكشف عن الداللة الخاصة للفظ وبما انماز عن غيره من األلفاظ
المتقاربة معه في الداللة.
المبحث األول :منهج ابن كمال باشا في بيان الفروق اللغوية:
ل اما كان ابن كمال باشا قاصدًا بيان الفروق اللغوية بين األلفاظ في تفسيره فمن البديهي أن
طا بنظام القرآن وتسلسل آياته وسوره ،وأن يكون واسعًا ومتنوعًا في بيان يكون منهجه مرتب ً
الفروق اللغوية بين األلفاظ؛ لذا فإناي في هذا المبحث سأبين أبرز مالمح منهجه في بيان الفروق
اللغوية.
المطلب األول :منهجه في بيان الفروق اللغوية بين األسماء:
إن مطالعة في تفسير ابن كمال باشا نجد أناه يكثر من الفروق اللغوية بين األسماء التي حازت ا
على الجزء األكبر من جهده ،وال سيما بين األلفاظ المتقاربة في الداللة تقاربًا شديدًا نحو :الحمد
والشكر ،والعبودية والتذلال ،والصراط والطريق والسبيل ،واإلسراف والتبذير ،والحياء والخجل،
والسفك والسبك والسفح ،اإلنباء واإلخبار ،واإلباء والتكبر واالستكبار ،والتلقي والتلقين والتلقف،
والرهبة والخوف ،والفرق والفلق ،والظل والغمام ،والعَيْث والعثي ،واألسرى واألسارى ،الخزي
والخزاية ،والكفر واإلشراك ،والملة والدين ،والرؤوف والرحيم ،والتسخير واإلكراه ،والحسرة
والندم ،والسوء والفحشاء ،واالستجابة واإلجابة ،واالختيان والخيانة ،واالعتداء والظلم ،والسحاب
والغمام ،والمحبة واإلرادة ،والخلط والمزج ،والعضل والمنع ،والمولود والولد ،والديار
واألوطان ،واألبناء واألوالد ،الغ َْرف والغ َْرفة ،والفصم والقصم ،واألجر والثواب ،والكسب
واالكتساب( ) ،وقد اتسم منهجه في بيان الفروق باإليجاز الوافي ،وفيما يأتي بعض أمثلة ذلك:
أوال :قال ابن كمال باشا في تفسيره" :العبودية :التذلُّل ،والعبادة أبلغ؛ ألناها غاية التذلالُ ،ولهذا ً
( )9 () 2
صت بالربا ِّ " ،وهذا القول نفسه عند الراغب . اخت ا
ا
صت العبادة بثالثة فروق ،اأولها :أنها أبلغ من بين هذين اللفظين عموم وخصوص ،فقد اخت ا
صت بالربا ِّ . التذلل ،وثانيها :أنها غاية التذلل ،وثالثها :أنها مخت ا
ثانيًا :قال ابن كمال باشا عند تفسيره لقولهَ (( :و ِّإ ْذ فَ َر ْقنَا)) [البقرة" :] :الف َْر ُق والف َْلقُ
لكن الفلق ال يكون اإال بين جسمين ،والفرق يكون فيهما وفي المعاني"( .)9 كالفصلَّ ،
نلحظ في بيان ابن كمال باشا للفرق اللغوي قصر العبارة ،لكنها تحمل الدالالت الكثيرة ،فبد ًءا
أناه عمد إلى التفريق بين اللفظين لكون القرآن قد أخبر عن كيفية عبور بني إسرائيل البحر في هذه
َالط ْو ِّد ْالعَ ِّظ ِّيم))،
اآلية بقولهَ (( :وإِّ ْذ فَ َر ْقنَا)) وفي آية [الشعراء ] :بقوله((:فَا ْنفَلَقَ فَ َكانَ ُك ُّل فِّ ْرق ك َّ
أن خصوص الفلق بأن يكون أما قوله (كالفصل) داللة على أناهما يشتركان معه في الداللة ،ثم بيان ا
وأن الفرق عام في األشياء المادية والمعنوية. بين جسمين ماداياين ،ا
أن ُك ًال من )الفرق( و )الفلق( فيه من معنى أن )الفصل( جامع بينهما أي :ا والذي يبدو لي ا
اعتبارا
ً ا ()99
الفصل ،وهو" :إبانة أحد الشيئين من اآلخر حتى يكون بينهما فرجة" ،إال الفلق يقال
اعتبارا باالنفصال في الشيء ً كبيرا( ،)9والفرق يقال ً باالنفصال واالنشقاق الذي يكون عظي ًما أو
( )9
الواحد إلى عمقه ومنتهاه( ،)9أ اما الفصل فإنه "يدل على تمييز الشيء من الشيء وإبانته عنه"
أن كل جزء ستكون له خصيصته التي انماز بها عن الجزء اآلخر أو كانت له ،فهو فصل قد أي :ا
ْ ً
يكون فيه الوصل ،إال أن كل جزء يبقى بائنا عن الجزء اآلخر وإن وصال ،أما الفرق بين الشيئين ا ا ا
فإناه قد يجتمعان فيعودان شيئ ًا واحدًا؛ فلما كانت غاية الفعل الذي سيقع على البحر هي إعادته إلى
حالته األولى بعد مجاوزة بني إسرائيل فكان فعل الفرق أنسب إلى السياق من فعل الفصل ،وأما
الفلق فكان وصفًا لهيئة تفرق البحر.
طو ُه ْم)) ثالثًا :قال (رحمه هللا) مفرقًا بين الخلط والمزج عند تفسيره لقوله تعالىَ (( :و ِّإ ْن تُخَا ِّل ُ
أخص
ُّ [البقرة" :]99 :والخلط الجمع بين أجزاء شيئين سوا ٌء كانا مائعين ،أو غير مائعين ،فهو
من المزج"( .)9
هنا ينقل ابن كمال باشا كالم الراغب في التفريق بين الخلط والمزج لكن يوجد خطأ في نسخ
نص كالم الراغب إذ أخص) والصحيح (فهو أع ُّم) وفيما يأتي ُّ ُّ المخطوط ،أو تحقيقه بقوله (فهو
ط :هو الجمع بين أجزاء الشيئين فصاعدًا ،سواء كانا مائعين ،أو جامدين ،أو أحدهما يقول" :الخ َْل ُ
( )9
مائعًا واآلخر جامدًا ،وهو أع ام من المزج" .
والنكتة البيانية التي أشار إليها من نقله لكالم الراغب هي التنبه إلى عموم مخالطة أموال
اليتامى سوا ٌء أكانت جامدة أو مائعة؛ ليكون ذلك موافقًا لسياق اآلية ومقصدها ،ولتتحقق األخوة
ورفع العنت والمشقة عن أوصياء اليتامى ،أما المزج فهو يختص في خلط شيئين مائعين مختلفين
ألن أموال اليتامى قد تكون منوعة. أو أكثر وفي هذا حرج ومشقة على األوصياء؛ ا
المطلب الثاني :منهجه في بيان الفروق اللغوية بين األفعال:
أن جهده أق ال بكثير من تفرقته بين كان (رحمه هللا) يفرق بين فعلين متقاربين في الداللة اإال ا
ا
األسماء ،بل إناه يقف على داللة بعض األفعال فيبين عدول القرآن من فعل إلى آخر إال أنه يعمد
ا
إلى االسم منه مع االسم المقارب له فيفرق بينهما؛ لذا وجدته يذكر الفروق اللغوية بين األسماء
فمثال في قوله تعالى(( :فَقَا َل أ َ ْنبِّئُونِّي)) [البقرة ] :لم يبين الفرق بين الفعلين( :أ َ ْنبِّئُونِّي) ً كثيرا،
ً
و(أخبروني) لكنه بيان الفرق بين اسمين( :اإلنباء) و(اإلخبار) ،فقال" :اإلنباء :إخبار فيه
إعالم"( .)9
إظهارا لالهتمام به واالعتناء ً كان ذكر المفعول وتعيينه أهم من اإلخبار عن نفس الفعل فقدمه عليه
بشأنه ،ومحافظة على الفاصلة"( ).
نكتة الفرق بين اإلسراف والتبذير:
أن ابن كمال باشا(رحمه هللا) توصل إلى فرق دقيق بين اإلسراف هو" :مجاوزة الحد نلحظ ا
( )
في كل فعل يفعله اإلنسان" ،وبين التبذير وهو" :التفريق ،وأصله إلقاء البذر وطرحه فاستعير
لكل ُمض ِّياع لماله فتبذير البذر :تضييع في الظاهر لمن لم يعرف مآل ما يُلقيه"( ) ،عن طريق
االحتراز بزيادة حرف التبعيض(من) في قوله (م اما) والمعنى" :بعض الذي رزقناهم ينفقون
منه"( ،) 2الذي د ال على اإلنفاق المحمود الوسط بين االقتار وهو :تضييق النفقة( ) ،واإلسراف:
الذي هو مجاوز حد اإلنفاق ،ليستدل على نكتة دقيقة وهي مفارقة اإلسراف الذ ام دون التبذير في
بعض األحيان إذا جاء في وجوه الخير التي يكون فيها مجاوزة الحد في اإلنفاق مد ًحا ال ذ ًما.
المطلب الثاني :نكت الفروق اللغوية بين لفظتي الحياء والخجل:
َّللا َال يَ ْستَحْ يِّي أ َ ْن يَض ِّْر َ
ب َمث َ ًال قال ابن كمال باشا (رحمه هللا) عند تفسيره لقوله تعالىِّ (( :إ َّن َّ َ
ضةً فَ َما فَ ْوقَ َها)) [القبرة ]9 :مفرقًا بين الحياء والخجل" :والحياء :انقباض النفس بمخافة َما بَعُو َ
الذ ام ،وهي الوسط بين الوقاحة التي هي الجرأة على القبائح وعدم المباالة بها ،والخجالة :التي هي
انحصار النفس عن الفعل مطلقًا"( ).
) ابن كمال باشا ،تفسير ابن كمال باشا ، : :وقد سبقه إلى هذا الزمخشري بقوله" :وأدخل من التبعيضية صيانة (
لهم وكفًا عن اإلسراف والتبذير المنهي عنه" اإال أناه لم يذكر النكتة التي ذكرها ابن كمال باشا ،الكشاف. 2:
. ) األصفهاني ،الحسين بن دمحم ،مفردات ألفاظ القرآن: (
. ) القيسي ،مكي بن أبي طالب ،الهداية إلى بلوغ النهاية: : (2
) قال الجوهري" :وقتر على عياله يُقت ُ ُر ويُقت ُِّر قَتْ ًرا وقُت ُ ًرا ،أي :ضيَّق عليهم في النفقة ،الصحاح ،2 :وقال الراغب: (
"القَتْ ُر :تقليل النافقة ،وهو بإزاء اإلسراف ،وكالهما مذمومان ،قال تعالىَ (( :والَّذِّينَ إِّذا أ َ ْنفَقُوا لَ ْم يُس ِّْرفُوا َولَ ْم يَ ْقت ُ ُروا
. َوكانَ بَيْنَ ذلِّكَ قَواما ً))" المفردات:
) ابن كمال باشا ،تفسير ابن كمال باشا. 9 : : (
ل ب َاشَا فِي ت َ ْفسِيرِه ِ ق ُّ
اللغَوِ َّية ِ عِنْد َ اب ْ ِن كَمَا ِ 269نُكَتُ الْف ُر ُو ِ
دون االستكبار؛ لظهور أن االمتناع باالختيار أمر فيه تذلُّ ٌل اإال عن استكبار ،وكان استكباره مسببًا
عن كفره األصلي"(.) 9
نكتة الفرق بين اإلباء والتكبر والستكبار:
أن ابن كمال باشا بعد أن بيان الفروق اللغوية بيْن اإلباء والتكبر واالستكبار ذكر نكتة نلحظ ا
أن إبليس كان أن اإلباء يبيان ا بيانية لطيفة تبيان لنا سبب تقديم لفظ (أبى) على لفظ (استكبر) ،وهي ا
قد اختار عدم السجود بإرادته فاستحق اللعنة إلى يوم الدين ،أما لفظ االستكبار فهو لالحتراز من
أن استكباره كان نتيجة كونه من كفرة الجن. أن يكون عدم سجوده راجعًا إلى عذر ما ،بل ا
المطلب الرابع :نكت الفروق اللغوية بين الرهبة والخوف:
ُون))[البقرة" :] :والرهبة خوف َّاي فَ ْ
ار َهب ِّ قال ابن كمال باشا عند تفسيره لقوله تعالىَ (( :وإِّي َ
الحث على ا ِّ ألن المقام مقام تحرز واضطراب( )؛ لتض ُّمنه االحتراز اختيرت على الخوف؛ ا مع ُّ
( )
التحرز عن نقض العهد" . ُّ
نكتة الفرق بين الرهبة والخوف:
أخص من الخوف؛ لذا ُّ وأن الرهبة بدأ ابن كمال باشا ببيان الفرق بين الرهبة والخوف ،ا
التحرز عن نقض ُّ الحث علىا ِّ ألن المقام مقامبدال من الخوف ،ثم بيان النكتة البيانية بقوله " ا اختيرت ً
ألن طول الخوف واالستمرار عليه مع التحرز من عدم أن المقام مقام الوفاء بالعهد؛ ا
العهد" ،أي :ا
الوفاء يولد الرهبة ( ) ،وقد استنبط (رحمه هللا) نكتة الفرق بيان اللفظين من سياق اآلية نفسها قال
وف ِّب َع ْه ِّد ُك ْم)) أي:تعالىَ (( :وأ َ ْوفُوا ِّبعَ ْهدِّي)) أي :أتموا عهدي بما أخذت عليكم من الميثاق ((أ ُ ِّ
أدخلكم الجنة( ) ،فل اما كان العهد مع هللا وأن هللا ال يخلف الميعاد وهو إدخالهم الجنة؛ لذا وجب
ُون))؛ أي" :فإناهم ار َهب َِّّاي فَ ْ وإال دخل النار؛ لذا ختم اآلية بقولهَ (( :و ِّإي َ على المعاهد أن يفي بعهده ا
( )
إذا رهبوا هللا تعالى حرصوا على اإليفاء بالعهد" .
المطلب الخامس :نكت الفروق اللغوية بين الستجابة واإلجابة:
] :وهو يذكر قول قال ابن كمال باشا عند تفسيره لقوله تعالى(( :فَ ْليَ ْست َِّجيبُوا ِّلي)) [البقرة:
أبي عبيدة "االستجابة واإلجابة واحد ،كاإلنابة واالستنابة ...،هذا ما بحسب جليل النظر ،والذي
أن حقيقة بحسب دقيقه وهي أناه تعالى إنما قال ((فَ ْليَ ْست َِّجيبُوا)) ولم يقل ْفليُجيبوا للطيفة وهي ا
تحروا إجابته أن العباد متى ُّ االستجابة طلب اإلجابة وإن كان قد يستعمل في معنى اإلجابة ،فبيان ا
يتواله الجوارح من األعمال ،وأ اما الذي يتعلق ا بقدر وسعهم فإناه يرضى به عنهم ،هذا فيما
باإلذعان القلبي من اإليمان فال بدا فيه من حقيقة اإلجابة ،ولهذا أفرده بالذكر بقولهَ (( :و ْليُؤْ ِّمنُوا
بِّي)) مع انتظامه فيما تقدم بحسب جليل النظر"( ).
نكتة الفرق بين الستجابة واإلجابة:
في هذا الفرق يذكر ابن كمال باشا نكتة لطيفة دقيقة بين لفظتي االستجابة واإلجابة ،بصورة
صريحة بقوله "والذي بحسب دقيقه" ،التي استنبطت من صيغة لفظ(االستجابة) الدالة على الطلب
تحروا إجابته" أي :ليطلبوا إجابته سبحانه؛ وذلك باألخذ ان العباد" الذين يدعون هللا "متى ُّ بقوله " :ا
بأسبابها "بقدر وسعهم" أي :ما تقدمه جوارحهم من أعمال صالحه "فإناه يرضى" عنهم ،ثم ذكر
نكتة ثانية مبنية على األولى وهي داللة عطف قوله تعالىَ (( :و ْليُؤْ ِّمنُوا بِّي)) على قوله:
. ) ابن كمال باشا ،تفسير ابن كمال باشا: : (9
. ، 2-والماوردي ،علي بن دمحم ،النكت والعيون: : ) ينظر :الطبري ،دمحم بن جرير ،جامع البيان: : (
) ابن كمال باشا ،تفسير ابن كمال باشا ، :9:ما ذكره ابن كمال باشا هنا من الفرق والنكتة اللطيفة أغلبه كان ً
نقال (
((فَ ْليَ ْست َِّجيبُوا ِّلي)) مع أناهما أي :االستجابة واإليمان أحدهما مغن عن اآلخر ،ويرجع ذلك إلى
وأن أحدهما مكمل لآلخر ،فاالستجابة متعلقة بما تقدمه جوارح العبد، ا أهمية الجمع بينهما،
واإليمان متعلق باالعتقاد وبما وقر في القلب من استسالم هلل سبحانه؛ لذا يجب على عباد هللا الذين
يرجون الرشاد أن يكونوا مقبلين على هللا تعالى ذكره بجوارحهم وقلوبهم.
المطلب السادس :نكت الفروق اللغوية بين السحاب والغمام:
ظلَل َّللاُ ِّفي ُ ظ ُرونَ ِّإ َّال أ َ ْن يَأْتِّيَ ُه ُم َّ قال ابن كمال باشا(رحمه هللا) عند تفسيره لقوله تعالى((:ه َْل يَ ْن ُ
ِّمنَ ْالغَ َم ِّام))[البقرةِّ ((" :]9 :منَ ْالغَ َم ِّام)) قال الثعالبي في (سر األدب) ( ) 2أول ما ينشأ السحاب
هو النش ُء ،فإذا انسحب في الهواء فهو السحاب ،فإذا تغيرات له السماء فهو الغمام"( ) ثم قال:
الظلل من السحاب"( ). "فالغمام أقوى من السحاب ظلمة فكان أنسب لعبارة ُّ
نكتة الفرق بين السحاب والغمام:
ا
أن نسب ابن كمال باشا بيان الفرق بين السحاب والغمام إلى الثعالبي من أن الغمام أقوى بعد ا
ظلَل) وهي ظلمة من السحاب شرع في ذكر النكتة البيانية في نظم اآلية وهي التناسق بين لفظتي ( ُ
جمع ظلة( ،) 9الدالة على تراكمها المؤدي إلى حجب ضوء الشمس( ) ،و( ْالغَ َمام) من غ ام الدال
ساترا لضوء الشمس"( ) ،فالجامع بين ً على "تغطية وإطباق"( ) ،وسمي الغمام بذلك "لكونه
اللفظتين منع وصول ضوء الشمس ،فستر ضوء الشمس وحجبه يؤدي إلى الظلمة ،والظلمة أنسب
ظ ُرونَ )) أي :ينتظر الذين مع سياق اآلية الدال على التخويف والتهديد ،إذ بدأت بقوله(( :ه َْل يَ ْن ُ
َّللاُ))يزلون وهم "التاركون الدخول في السلم والمتبعون خطوات الشيطان" (( ِّإ َّال أ َ ْن يَأ ْ ِّتيَ ُه ُم َّ
) (
يض َ ظلَل ِّمنَ ْالغَ َم ِّام َو ْال َم َالئِّ َكةُ)) ثم قالَ (( :وقُ ِّ أي" :ما وعدهم من العذاب والحساب"( )(( ،فِّي ُ
ْاأل َ ْم ُر)) أي :وقع العذاب( ) و"وضع الماضي موضع المستقبل لدنوه وتيقن وقوعه" .
() 2
المطلب السابع :نكت الفروق اللغوية بين الديار واألوطان ،وبين األبناء واألولد:
ارنَا َوأ َ ْبنَائِّنَا)( قال ابن كمال باشا(رحمه هللا) عند تفسيره لقوله تعالىَ () :وقَ ْد أ ُ ْخ ِّرجْ نَا ِّم ْن ِّديَ ِّ
[البقرة" :]9 :والديار أبلغ من األوطان؛ لما في اإلخراج منها من الداللة على استيالء العدو
ش ُّق
المنتظمة للبنات فلعدم استئناس العرب بهن فال يَ ُ ِّ على أمالكهم ،وأما ذكر األبناء دون األوالد
انتسابهن إليهم فال يرضون إلظهار التعلق بهن ،و َمن لم يتنباه ِّلما ا االنفراد عنهن ،بل هم يأنفون عن
يدر ما فيه من سوء األدب، ِّ ولم األبناء بدل واألوالد الديار بدل ذكر أورد في تفسيره األوطان
َّللا قِّيال)( [النساء ،] 99:وليس لكالم ً صدَ ُق ِّمنَ َّ ِّ َ
حيث أوهم فضل البدل على المبدلَ () :و َم ْن أ ْ
المعجز بدي ٌل"( ).
في هذه اآلية ذكر الفروق اللغوية بين لفظتي الديار واألوطان ،وبين لفظتي األبناء واألوالد:
نكتة الفرق بين الديار واألوطان:
لم يذكر (رحمه هللا) الفرق بين اللفظين وإنما اعتمد هنا في بيان الفرق بين الديار واألوطان ا
على عدول سياق اآلية بقوله" :لما في اإلخراج منها من الداللة على استيالء العدو على أمالكهم"
) ينظر :الثعالبي ،عبد الملك بن دمحم ،فقه اللغة وسر العربية. 2: (
( )
صه اعتبارا بدورانها الذي لها بالحائط" ,وعادة ما تكون مل ًكا لإلنسان وما يخ ا ً فالدار" :المنزل
() 9
فيها وهي في الغالب أي :الدار يكون لها مالك خاص بها ،أما الوطن فهو محل إقامة اإلنسان ،
صا ألحدهم؛ لذا فابن كمال باشا كان أن سكانه متشاركون فيه فهو ليس مل ًكا خا ً وهو عا ٌّم أي :ا
يركز على إظهار النكتة البيانية في اختيار لفظ الديار ،فبيان وقع اإلخراج وشداته على اإلنسان في
الدار التي يمتلكها عادة ،وما فيها من خاصة أمواله ،أ اما اإلخراج من الوطن فهو وإن كان شديدًا
فر بملكه وماله ،وفي خرج من وطنه لكنه َّ أخف لمن ال ملك له ،أو أناه أ ُ ِّ ُّ على اإلنسان اإال ا
أن وقعه
طلبهم هذا كشف عن:
حبهم ألموالهم الشخصية وأناه أكبر وأشدا من حبهم للوطن واألموال العامة.
كثرة أموالهم وأناهم كانوا يكنزونها.
نكتة الفرق بين األبناء واألولد:
إن ابن كمال باشا لم يذكر الفرق بين األبناء واألوالد وإنما بيان سبب عدول النظم بد ًءا أقول ا
القرآني من لفظ األوالد إلى لفظ األبناء إشارة منه إلى الفرق بينهما فلفظ االبن :يطلق على ولد
الرجل الذكر ،دون البنات( ) ،والولد :يطلق على االبن واالبْنة وعلى ال ُمتبنَّى( ) من األوالد( )،
عدوهم أن سياق اآلية يتحدث عن طلب مإل من بني إسرائيل اإلذن في الجهاد لمقاتلة ا والسبب هو ا
من أحد أنبيائهم جاء من بعد موت موسى (عليه السالم) ( ) ،ثم بيان السياق سبب رغبتهم في
القتال ألمرين ،األول :مفارقتهم لديارهم والثاني :سبي أبنائهم وفي هذه ذكر (رحمه هللا) نكتة
ش ُّقالمنتظمة للبنات فلعدم استئناس العرب بهن فال يَ ُ ِّ بيانية بقوله" :وأما ذكر األبناء دون األوالد
أن لفظ األبناء ألصق يشق عليهم مفارقة البنات ،فهو يريد أن يبيان ا ُّ االنفراد عنهن" ،أي :ال
وفك أسر األبناء الرجال؛ إذ بهم تصان الديار وأنسب بسياق اآلية الذي يتحدث عن استرداد الديار ِّا
يختص بها الذكور دون ا يستمر نسبهم ،وبهم يتفاخرون وهذه ُّ واألنفس من صولة العدو وبهم
اإلناث ،ففي طلبهم هذا كشف عن أناهم:
أن البنات بمرتبة أق ال من يفرقون بين األبناء والبنات وال يجعلونهما بمرتبة واحدة ،أي :ا
األبناء.
يغارون على أمالكهم ورجالهم أكثر من غيرتهم على بناتهم.
المطلب الثامن :نكت الفروق اللغوية بين الكسب والكتساب:
ت)) البقرة:]9 : سب َ ْ ت َو َعلَ ْي َها َما ا ْكت َ َ قال ابن كمال باشا عند تفسيره لقوله تعالى((:لَ َها َما َك َ
سب َ ْ
والشر تشتهيه النفس َّ ألن االكتساب فيه إعمال، "وتخصيص الكسب بالخير واالكتساب في الشر؛ ا
ُّ
وتنجذب إليه ،فكان أجد في تحصيله وأعمل بخالف الخير ،وفيه التنبيه على زيادة اللطف ،وكمال
الفضل ،حيث يثيب على الخير كيفما وقع ،وال يعاقب على الشر اإال بعد االعتمال فيه وقوة
التصرف"( ).
نكتة الفرق بين الكسب والكتساب:
أشار ابن كمال باشا إلى الفرق بين داللة صيغتين إحداهما( :كسبت-فعلت) ،واألخرى:
(اكتسبت-افتعلت) ،اإال أناه أراد بذلك إظهار النكتة البيانية في نظم اآلية ،وهي تخصيص الكسب
) قال تعالى( :أ َ ْو نَتَّخِّ ذَهُ َولَدًا) سورة يوسف 9 :وسورة القصص.2: (
،وصافي ،محمود بن عبد الرحيم ،الجدول في ) ينظر :األصفهاني ،الحسين بن دمحم ،مفردات ألفاظ القرآن: (
بالخير وأناه عا ٌم( ) في أي فعل من أفعال الخبر فيكون انتفاع اإلنسان به أكبر لحصوله على
الثواب من أبواب كثيرة ،أما تخصيص داللة صيغة االكتساب في الشر؛ فألن أبرز معاني صيغة
الشر ،واالجتهاد والطلب في
ا أن النفس تجتهد في طلب (افتعل) االجتهاد والطلب( ،) 2بمعنى ا
شر من غير سعي ،أو قصد ال عقاب الشيء ال يكون اإال بسعي وقصد؛ إذًا النفس إذا وقع منها فعل ا
عليها من هللا سبحانه وتعالى ،أما كسب الخير فإن المرء ينتفع من ثوابه كيفما وقع منه سواء عن
قصد أم من غير قصد ،وفي ذلك تعليم للنفس على فعل الخير لتصل إلى السعي والقصد في
إيقاعه( ).
الخاتمة:
خاتم النَّبِّ ِّياينَ وال ُمرسلينَ محمد ،وعلى آ ِّل ِّه
ِّ العالمين ،والصالة ُ والسال ُم على
ِّ ِّ ربا هلل الحمدُ
وصحبِّ ِّه أجمعين.
وبعد…
فقد أظهر البحث النتائج اآلتية:
إن جهد ابن كمال باشا في الكشف عن الفروق اللغوية بين األلفاظ كان واض ًحا جدًا في ا -
تفسيره.
-9أغلب الفروق اللغوية التي ذكرها ابن كمال بين األلفاظ كان الدافع إلى التفريق بينها هو
سياق اآلية ومقصدها.
كثيرا وال سيما من تفسيره وكتابة ً -كان ابن كمال باشا ينقل الفروق اللغوية من الراغب
مفردات ألفاظ القرآن ،وكذا األمر مع الزمخشري إذ كان ينقل من تفسيره الكشاف والسيما نكت
الفروق.
أن ابن كمال باشا كانت -على الرغم من نقله ألقوال العلماء في بيان الفروق اللغوية اإال ا
له إضافات علمية دقيقة في بيانها.
-أغلب نكت الفروق اللغوية التي ذكرها ابن كمال باشا كانت من استنباطاته الدقيقة
معتمدًا في الكشف عنها على النظم القرآني.
س ِّيائَةً ،فَالَ سلَّ َم) من قبل إلى ذلك بقوله" :يَقُو ُل َّ
َّللاُ :إِّذَا أ َ َرادَ َع ْبدِّي أ َ ْن يَ ْع َم َل َ صلَّى هللاُ َعلَ ْي ِّه َو َ سو ُل َّ
َّللاِّ َ وقد أشار ( َر ُ
) (
هـ) ،التحرير والتنوير :الدار التونسية للنشر ،تونس، .ابن عاشور ،دمحم الطاهر التونسي (ت 2
2ه.
.ابن كمال باشا ،أحمد بن سليمان (ت 2ه) ،تفسير ابن كمال باشا :تح :ماهر أديب حباوش ،مكتبة
9م. ه- اإلرشاد ،تركيا-إسطنبول ،ط2 ، /
ه) ،التيسير في القراءات السبع :تح :دمحم بيومي ،دار الغد الجديد، .الداني ،عثمان بن سعيد (ت
9م. القاهرة-مصر ،ط 9 ، :ه-
هـ) ،جامع البيان عن تأويل آي القرآن :تح: .الطبري ،دمحم بن جرير بن يزيد بن كثير بن غالب (ت
9م. الدكتور عبد هللا بن عبد المحسن التركي ،دار هجر للطباعة ،ط 99 ، /هـ-
هـ) ،الجامع ألحكام القرآن ، :المحقق: .القرطبي ،دمحم بن أحمد بن أبي بكر بن فرح (المتوفى:
9م. هشام سمير البخاري ،دار عالم الكتب ،الرياض-المملكة العربية السعودية 9 ،ه-
هـ) ،الجدول في إعراب القرآن الكريم :دار الرشيد، .الصافي ،محمود بن عبد الرحيم (المتوفى:
ه. دمشق-سوريا ،مؤسسة اإليمان ،بيروت-لبنان ،الطبعة :الرابعة،
.2ابن جني ،أبو الفتح عثمان (ت 29ه) ،تحقيق :دمحم علي النجار ،عالم الكتب ،بيروت-لبنان ،د.ت.
.نكري ،عبد النبي بن عبد الرسول األحمد (المتوفى :ق 9ه) ،دستور العلماء :دار الكتب العلمية،
9م. بيروت-لبنان ،ط 9 ، /ه-
هـ) ،شذا العرف في فن الصرف :مطبعة مصطفى البابي .الحمالوي ،أحمد بن دمحم (المتوفى:
ه 2 -م. الحلبي ،مصر ،ط، /
. 9الجوهري ،أبو نصر إسماعيل بن حماد (ت 2هـ) ،الصحاح (تاج اللغة وصحاح العربية) :تحقيق:
هـ9 2-م. دمحم دمحم تامر ،دار الحديث ،القاهرة،
.البخاري ،دمحم بن إسماعيل أبو عبدهللا (ت 9ه) ،صحيح البخاري :المحقق :دمحم زهير بن ناصر
الناصر ،دار طوق النجاة (مصورة عن السلطانية بإضافة ترقيم ترقيم دمحم فؤاد عبد الباقي) ،ط، :
99ه.
.الزواهرة ،دمحم محمود موسى ،الفروق اللغوية عند الراغب األصفهاني في كتابه المفردات وأثرها في
9م. دالالت األلفاظ القرآنية ، :رسالة ماجستير ،الجامعة األردنية،
هـ) ،الفروق اللُّغوية ، :دار الكتب العلمية ،تح :دمحم باسل .العسكري ،أبو هالل الحسن بن عبدهللا (ت
عيون السعود ،بيروت–لبنان9 2 ،م.
.الثعالبي ،عبد الملك بن دمحم بن إسماعيل أبو منصور (ت 92:هـ) ،فقه اللغة وسر العربية :المحقق :عبد
الرزاق المهدي ،إحياء التراث العربي ،ط 99 ، /هـ 9 9 -م.
هـ) ،كتاب التعريفات :نسخة منقاحة مصححة ،دار .الجرجاني ،علي بن دمحم بن علي الزين (ت:
9م. الفكر ،بيروت-لبنان ،ط 9 /هـ -
هـ) ،كتاب العين :المحقق :د .الفراهيدي ،أبو عبد الرحمن الخليل بن أحمد بن عمرو بن تميم (ت:
مهدي المخزومي ،د إبراهيم السامرائي ،دار ومكتبة الهالل ،د.ت.
هـ) ،الكشاف عن حقائق التنزيل وعيون األقاويل في . 2الزمخشري ،جار هللا محمود بن عمر (ت
وجوه التأويل :تحقيق :خليل مأمون شيخا ،دار المعرفة ،بيروت 9 ،هـ9 9-م.
.9الكفوي ،أبو البقاء أيوب بن موسى الحسيني ،الكليات :تح :عدنان درويش ،ودمحم المصري ،مؤسسة
22 -م. الرسالة ،بيروت-لبنان ،ط2 ،9/
هـ)،المحرر الوجيز في تفسير الكتاب العزيز :دار ابن حزم، .9ابن عطية ،أبو دمحم عبدالحق (ت
9م. بيروت – لبنان 9 ،هـ-
هـ) ،معالم التنزيل في تفسير القرآن :المحقق :عبد .99البغوي ،أبو دمحم الحسين بن مسعود بن دمحم (ت
الرزاق المهدي ،دار إحياء التراث العربي ،بيروت ،ط 9 ، /ه.
هـ) ،معاني القرآن وإعرابه :المحقق :عبد .9الزجاج ،إبراهيم بن السري بن سهل ،أبو إسحاق (ت:
ه 2 -م. الجليل عبده شلبي ،عالم الكتب ،بيروت-لبنان ،ط، /
صل أللفاظ القرآن :مكتبة اآلداب ،القاهرة–مصر، .9جبل ،دمحم حسن حسن ،المعجم االشتقاقي المؤ ا
9م.
274 Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
، دار الكتب العلمية، وراجي األسمر:) المعجم المفصل في علوم اللغة (األلسنيات، دمحم، التنوجي.9
. م22 ، / ط،لبنان-بيروت
شهاب الدين أبو: حققه: معجم المقاييس في اللغة،) هـ2 أحمد بن فارس بن زكريا (ت، الرازي.9
.ه ، بيروت – لبنان، دار الفكر،عمرو
صفوان عدنان: المحقق: مفردات ألفاظ القرآن،) هـ9 بحدود: الحسين بن دمحم (المتوفى، األصفهاني.9
.م9 9- ه9 ، الثالثة: الطبعة، دمشق بيروت- الدار الشامية، دار القلم،الداودي
، : ط،لبنان- بيروت، دار الكتب العلمية: النشر في القراءات العشر،)ه دمحم بن دمحم (ت، الجزري.9
.م9 - ه9
: المحقق:) النكت والعيون(تفسير الماوردي،)هـ : علي بن دمحم بن دمحم بن حبيب (ت، الماوردي.92
.ت. د،لبنان- بيروت، دار الكتب العلمية،السيد ابن عبد المقصود بن عبد الرحيم
كلية- جامعة أم القرى: نواهد األبكار وشوارد األفكار،)هـ2 عبد الرحمن بن أبي بكر (ت، السيوطي.
. م9 - هـ9 ،) المملكة العربية السعودية ( رسائل دكتوراه،الدعوة وأصول الدين
: الهداية إلى بلوغ النهاية،)هـ : أبو دمحم مكي بن أبي طالب َح اموش بن دمحم بن مختار (ت، القيسي.
: د. بإشراف أ، جامعة الشارقة، مجموعة رسائل جامعية بكلية الدراسات العليا والبحث العلمي:المحقق
،جامعة الشارقة- كلية الشريعة والدراسات اإلسالمية، مجموعة بحوث الكتاب والسنة،الشاهد البوشيخي
. م9 - ه92 ، /ط
List of sources and references:
The Holy Qur’an
1. Al-Zamkhshari, Jarallah Mahmoud bin Omar (D. 538H), the basis of rhetoric,
reading and adjusting: Dr. Mohammed Nabil Tarifi, Sadir House, Beirut-
Lebanon, I/1 Edition, 1430 H-2009
2. Al-Bayzawi, Abdullah bin Omar bin Mohammed (D. 685H), Anwar al-Tanzil
and Secrets of Interpretation, Investigator, Mohammed Abdel-Rahman al-
Marashli, Heritage Revival House, Beirut-Lebanon.
3. Ibn Achour, Mohamed Taher al-Tunisia (D. 1393 H), Tahrir and
Enlightenment: Tunisian Publishing House, Tunisia, 1984 H
4. Ibn Kamal Basha, Ahmed bin Suleiman (D. 940H), Taysir Ibn Kamal Basha:
H: Maher Adib Haboush, Mentorship Library, Turkey-Istanbul, I/1Edition,
1439H-2018
5. Al-Dani, Osman bin Saeed (D. 444 H), Facilitating the Seven Readings: H:
Mohamed Biomi, Al-Ghadeed New House, Cairo-Egypt, I: 1Edition, 1427 H-
2006
6. Al-Tabari, Mohammed bin Jereer bin Yazeed bin Ghadib (D. 310H), Al-Bayan
Collection on the interpretation of Ayr al-Quran: HH: Dr. Abdullah bin
Abdul-Mohsen, Turkey, Hajar Printing House, I Edition.
7. Al-Kurtubi, Muhammad bin Ahmed bin Abu Bakr bin Farah (D. 671 H), Al-
Jami ‘a fi Al-Qur’ an: Investigator: Hisham Samir Al-Bukhari, World of
Books, Riyadh-Saudi Arabia, 1423 A-2003
8. Al-Safi, Mahmoud bin Abd al-Rahim (D. 1376H), table in the Holy Koran: Dar
al-Rasheed, Damascus-Syria, Al-Iman Foundation, Beirut-Lebanon, 4th
edition, 1418 H.
9. Ibn Jani, Abu al-Fatah Osman (T392 AH), Investigation: Muhammad Ali al-
Najjar, World of Books, Beirut-Lebanon, D.T.
ِ ل ب َاشَا فِي ت َ ْفسِيرِه ُّ ق
ِ اللغَوِ َّية ِ عِنْد َ اب ْ ِن كَمَا ِ نُكَتُ الْف ُر ُو 275
10 Nakri, Abdulnabi bin Abd al-Ra ‘il al-Ahmad (deceased: Q12H), Constitution
of Scholars: Dar al-Kulmiyat al-Shariya, Beirut-Lebanon, i/1 Edition, 1421-
2000.
11. Al Hamlawi, Ahmed bin Mohammed (D. 1351H), Shaza Al-Araf: Mustafa
Al-Babi Al-Halabi Press, Egypt, Ed.16, 1384-1965.
12. Al-Jawhari, Abu Nasr Ismail bin Hamad (D.398H), Al-Sahah (Crown
Language and Arabic Health): studied by: Mohammed Mohammed Tamer,
Dar Al-Hadith, Cairo, 1430-2009.
13. Al-Bukhari, Mohammed bin Ismail Abu Abdullah (D.256H), Saleh al-
Bukhari: studied by: Muhammad Zuhair bin Nasir al-Nasser, Dar Tuq al-
Najah (illustrated by Al-Sultaniyah adding the numberation of Mohammad
Fouad Abd ul-Baqi).
14. Al-Zawahara, Mohammed Mahmoud Musa, linguistic distinctions in his book
Vocabulary and its impact on the connotations of Koranic words: Master’s
thesis, University of Jordan, 2007.
15. Al-Askary, Abu Hilal Al-Hassan bin Abdullah (D.400H), linguistic
differences:, Dar Al-kutub Al-Ilmiya, Yah: Mohamed Basil Ayun Al-Saud,
Beirut-Lebanon, 2009.
16. Al-Tha’alibi, Abdul-Malik bin Mohammed bin Ismail Abu Mansour (D.
429H), Jurisprudence and Secret of Arabic: studied by: Abdul-Razaq Al-
Mahdi, Arab Heritage Revival, I/1 Ed., 1422 - 2002.
17. Al-Jarjani, Ali bin Muhammad bin Ali al-Zayn (D. 816H), Book of
Definitions: A corrected revised version, Dar al-Fikr, Beirut-Lebanon, I/1
1425-2005.
18. Al-Farahidi, Abu Abdulrahman Al-Khalil bin Ahmed bin Amr bin Tamim (D.
170H), Al-Ain Book: studied by: Dr. Mahdi Al-Makhzoumi, Dr. Ibrahim Al-
Samurai, Dar Al-Hilhal Library.
19. Al-Zamkhshari, Jarallah Mahmoud bin Omar (D.538H), Scout on the facts of
the download and eyes of the words in the faces of interpretation: studied by:
Khalil Mamoun Shikha, Dar al-Ma’rifa, Beirut, 1423-2002.
20. Al-Kafoui, Abu al-Ayub bin Musa al-Husseini, colleges: Adnan Darwish,
Mohamed al-Masri, Al-Raha Foundation, Beirut-Lebanon, I/2 Ed., 1419-
1998.
21. Ibn Attiya, Abu Mohammed Abdul Haq (D. 541H), Brief Editor in the
interpretation of Dar Ibn Hazam, Beirut - Lebanon, 1423-2003.
22. Al-Baghoui, Abu Mohammed al-Hussein bin Masood bin Mohammed (D.
510H), Download in Qur ‘an interpretation: Investigator: Abd al-Razaq al-
Mahdi, Arab Heritage Revival House, Beirut, I, 1420 H.
23. Ishaab, Ibrahim bin al-Sarri bin Sahl, Abu Ishaq (D. 311H), Meaning of the
Koran and its Arabic: studied by: Abdul Jalil Abdu Shalabi, World of Books,
Beirut-Lebanon, T/1 Ed., 1408-1988.
24. Jabal, Mohammed Hassan Hassan, The Original Derivative Dictionary of the
Koran: Library of Literature, Cairo-Egypt, 2010.
25. Al-Tanguy, Mohammed, Detailed Lexicon in Language Sciences (Alasniyat):
Raji al-Asmar, Dar al-Bookshop, Beirut-Lebanon, I/1 Ed., 1993.
276 Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
26. Al-Razi, Ahmed bin Faris bin Zakaria (D. 395H), Lexicon of Standards in
Language: His achievement: Shahabuddin Abu Amr, Dar al-Fikrah, Beirut,
Lebanon, 1414H.
27. Al-Asfahani, Al-Hussein bin Mohammed (D. 425H), Quran vocabulary:
studied by: Safwan Adnan Al-Dawdi, Dar Al-Qalam, Al-Shamiyah -
Damascus Beirut, 3rd edition, 1423-2002.
28. Al-Jazri, Mohammed bin Mohammed (D. 833 AH), publishing in the 10
readings: Dar Al-Kadbab Al-Science, Beirut-Lebanon, 3 Ed., 1427-2006.
29. Mawerdi, Ali bin Mohammed bin Mohammed bin Habib (D. 450H), jokes
and eyes (Maurdi interpretation): Investigator: Mr. Ibn Abdul Maksoud bin
Abd al-Rahim, Scientific Books House, Beirut-Lebanon, D.
30 Al-Siwati, Abd al-Rahman bin Abu Bakr (D.911H), Nawahad Al-Abqar and
Shuard Al-Thoughts: Umm Al-Qura University, Faculty of Da ‘wa and
Usoluddin, Saudi Arabia (3 doctoral theses), 1424-2005.
31. Al-Qaisi, Abu Mohammed Makki bin Abiy Talib Hamoush bin Muhammad
bin Mukhtar (D. 437H), Al-Tawayah to the end: studied by: University Thesis
Group of the Faculty of Graduate Studies and Scientific Research, University
of Shari’a, under the supervision of A. Dr. Al-Boshikhi, Book and Sunni
Research Group, Faculty of Shari ‘a and Islamic Studies, University of
Sharjah, I/1, 1429-2008.
İzah, Tenkit ve Muhâkeme: İbn Kemâl Paşa’nın
Envâru’t-tenzîl Hâşiyesi
Ersin ÇELİK
Dr. Öğr Üyesi/Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi, Tefsir
ersin.celik@erdogan.edu.tr
ORCID: 0000-0002-1821-7772
Öz
Osmanlı tefsir literatürü açısından bakıldığında 15-16. yüzyıl,
Beyzâvî’nin (ö. 685/1286) Envâru’t-tenzîl adlı tefsiri üzerine hâşiye yazma-
nın oldukça popüler bir yazım geleneği olduğu bir dönemdir. Başta müsta-
kil tefsiri olmak üzere tefsire dair çeşitli çalışmaları olan İbn Kemâl Paşa da
(ö. 940/1534) döneminin bu popüler yazım faaliyetinden geri durmamış ve
Beyzâvî’nin Envâru’t-tenzîl’i üzerine bir hâşiye kaleme almıştır. Bu çalış-
ma, İbn Kemâl Paşa’nın söz konusu Envâru’t-tenzîl haşiyesini konu edin-
mektedir. Kütüphanelerde birçok yazması olan İbn Kemâl Paşa’nın
Envâru’t-tenzîl hâşiyesi, Bakara sûresinin 21. âyetinin tefsirindeki bir keli-
meye düştüğü hâşiye ile başlamakta yine Bakara sûresinin 96. âyetine düş-
tüğü notla sona ermektedir. Hâşiyenin ulaşabildiğimiz nüshalarının hiçbiri-
sinde herhangi bir mukaddime yer almamaktadır. Eserin ferâğ kaydında ise
müstensihlerin nüshayı müellifin hattıyla buraya kadar olan kısmını bulduk-
larına dair not dikkat çekmektedir. Şerh veya hâşiye yazmanın çok çeşitli
amaç ve yöntemleri vardır. İbn Kemâl Paşa’nın haşiyesinin Zemahşerî ve
Beyzâvî’nin karşılıklı olarak okunması sonucunda ele alındığı, birçok yerde
Zemahşerî ile Beyzâvî’nin ifadelerini karşılaştırıldığı ve Beyzâvî’nin
Zemahşerî’nin ifadesi yerine başka bir ifadeyi tercih etmesinin gerekçesine
değinildiği görülmektedir. Bu tür yerlerde Zemahşerî ile Beyzâvî arasında
hakemlik yapan İbn Kemâl, bazen Beyzâvî’yi bazen de Zemahşerî’yi eleş-
tirmektedir. Bazen İbn Kemâl’in eleştirilerinin bu iki müellifi de aşıp el-
Keşşâf’ın şârihleri Teftâzânî (ö. 792/1389) ve Cürcânî’ye (ö. 816/1413) ka-
dar ulaştığı görülür. Çalışmada İbn Kemal Paşa’nın müstakil tefsiri ile
Envâru’t-tenzîl haşiyesindeki tercihleri de mukayese edilmiş; müellifin
Envâru’t-tenzîl haşiyesindeki görüşü ile müstakil tefsirindeki tercihlerinin
zaman zaman farklılaştığı tespit edilmiştir. Öte yandan İbn Kemâl’in
hâşiyesindeki açıklamalarının çoğunlukla nahvî ve edebî bir yönü olsa da
hâşiyede onun fakih yönünün izleri de bulunmaktadır. Sonuç olarak
hâşiyelerin en temel görevi olan metni izah özelliği paranteze alındığında
İbn Kemâl’in haşiyesinin talîl, tenkit ve muhâkeme özelliğinin öne çıktığı
söylenebilir.
278 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Giriş
Osmanlının siyasi ve ekonomik olarak zirve dönemi olarak kabul edi-
len 16. yüzyıl, aynı zamanda Zenbilli Ali Efendi (ö. 932/1526), İbn Kemal
Paşa (ö. 940/1534), Sa‘dî Çelebi (ö. 945/1539) ve Ebüssuûd Efendi (ö.
982/1574) gibi birçok âlimin yaşadığı zaman dilimi olması itibariyle ilmî
açıdan da oldukça verimli bir asırdır. Bu dönemde yaşamış ve birçok sa-
hada temayüz eden isimlerden birisi de hiç kuşkusuz İbn Kemâl’dir. Başta
geriye bıraktığı irili ufaklı onlarca eser onun bu çok yönlü kişiliğine ışık
tutarken bibliyografik kaynaklarda aktarılan bilgiler de bu hususu destek-
lemektedir.1 İbn Kemâl Paşa’yı ve eserlerini farklı yönlerden anlamaya
çalışan büyük bir akademik literatürün oluşması onun büyüklüğüyle de
doğru orantılıdır. Nitekim Halis Demir ve Kemal Çatılı tarafından 2019
yılında yayımlanan “İbn Kemal Üzerine Yapılan İlmi Çalışmalar” başlıklı
makalede İbn Kemâl üzerine yapılan 198 akademik çalışmaya yer veril-
miştir.2 Ramazan Furkan Öğe tarafından 2021 yılı Aralık yayında yayım-
lanan “16. Yüzyıl Osmanlı Şeyhülislâmlarından Kemalpaşazâde’ye Dair
İlmî-Akademik Literatür ve Değerlendirmesi” başlıklı çalışma ise bu ça-
lışmaya modern bir zeyil olarak yazılmış ve söz konusu makalede yer ve-
rilmeyen veya yayım tarihinden sonra yapılan 288 çalışmayı daha ilave
ederek toplamda 486 çalışmanın yapıldığını kaydetmiştir.3
Söz konusu çalışmalardaki tefsir sahasıyla ilgili verilere baktığımızda
ise Demir ve Çatılı’nın makalesinde yurtiçi ve yurtdışında tefsir alanında
3 doktora, 16 yüksek lisans tezi, 2 kitap, 3 bildiri olmak üzere toplamda
24 çalışmaya yer verilmiştir. Ulûmü’l-Kur’ân ile ilgili 1 yüksek lisans, 1
makale ve 1 bildiri ile birlikte bu sayı 27’ye ulaşmaktadır. Öğe’nin maka-
lesinde ise bunlara ilave olarak; 5 yüksek lisans, 4 makale, 3 bildiri ve 2
kitap olmak üzere 14 farklı tefsir çalışmasına yer verilmiştir. Ulûmü.’l-
Kur’ân’la ilgili 2 makaleyle birlikte bu sayı söz konusu makalede 16’ya
yükselmektedir.4 Toplamda ise İbn Kemâl’in müfessir yönüne dair yapılan
1
Taşköprülüzâde Ahmed Efendi, eş-Şeḳâiḳu’n-nu‘mâniyye fî ‘ulemâi’d-devleti’l-
Os̠ mâniyye, haz. Muhammet Hekimoğlu, ed. Derya Örs (İstanbul: Türkiye Yazma
Eserler Kurumu Başkanlığı, 2019), 509-601; Müstakimzâde Süleymân Sa‘deddîn
Efendi, Devḥatü'l-meşâyiḫ (İstanbul, ty.), 16-18; Cevdet Bey, Tefsîr Târîhi (İstanbul:
Ahmed Kâmil Matbaası, 1927), 139-140; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi ve
Tabakatü’l-Müfessirin (İstanbul: Ravza Yayınları, 2008), 2:635-639; Ahmed b.
Muhammed el-Edirnevî, Tabaḳâtü’l-müfessirîn, thk. Süleymân b. Sâlih Hazzî (Medine:
Mektebetü’l-ulûm ve’l-hikem, 1997/1417), 373-374.
2
Halis Demir-Kemal Çatılı, “İbn Kemal Üzerine Yapılan İlmi Çalışmalar”, Tokat
Gaziosmanpaşa Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 7, no. 1 (2019): 151-178.
3
Furkan Ramazan Öğe, “16. Yüzyıl Osmanlı Şeyhülislâmlarından Kemalpaşazâde'ye
Dair İlmî-Akademik Literatür ve Değerlendirmesi”, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dergisi 20 (2021): 325.
4
Öğe, “Kemalpaşazâde'ye Dair İlmî-Akademik Literatür ve Değerlendirmesi”, 341-350.
280 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
5
Şerafettin Turan, “Kemalpaşazâde”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi
(Ankara: TDV Yayınları, 2002), 25/238-240; Musa Alak, “Kemalpaşazâde'nin Şerhu
Tağyîri'l-Miftâh Adlı Eserinin Tahkik ve Tahlili” (Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi,
SBE, 2009), 102-181; Rabia Hacer Bahçeci, “İbn Kemal Tefsirinin el-Keşşâf
Geleneğindeki Yeri: Dil ve Belâgat İlimleri Çerçevesinde Mukayeseli Bir İnceleme”
(Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi, SBE, 2019), 2-4; Şükrü Maden,
“Tefsir Hâşiye Edebiyatının Karakteristik Bir Özelliği Olarak Eleştiri: Sa’dî Çelebi’nin
İbn Kemâl Paşa’ya Yönelik Bazı Eleştirilerinin Tahlili”, Mutalaa: Karabük İslami
İlimler Dergisi 1, no. 1 (2021): 38-39.
İzah, Tenkit ve Muhâkeme: İbn Kemâl Paşa’nın Envâru’t-tenzîl Hâşiyesi ~ 281
şa’nın çeşitli sure ve âyetlere yönelik tefsirleridir. İbn Kemal Paşa’ya ait
Tefsîru sûreti’l-Mülk,6 Tefsîru sûreti’n-Nebe’,7 Tefsîru sûreti’n-Nâziât,8
Tefsîru sûreti’t-Târık,9 Tefsîru sûreti Fâtihati’l-kitâb10 adıyla kayıtlı sure
tefsirleri bulunmaktadır. İbn kemal Paşa’nın söz konusu bu sure tefsirleri,
müstakil tefsiriyle aynı üslupta olduğundan tefsirin müstakil tefsirinin içe-
risinde de basılmıştır. Yine onun; Tahkîku’l-kavl bi enne’ş-şühedâe
ahyâun fi’d-dünyâ,11 Risâle fî tahkîki’l-ğayb,12 Risâle fî tefsiri kavlihî
“velekad ketebnâ fi’z-zebûri…”, Risâle fi ta’lîmi’l-emri fî tahrîmi’l-hamr
ve muhtasaru ta’lîmi’l-emri fî tahrîmi’l-hamr,13 Şerhü’l-aşri fî ma‘şeri’l-
haşr14 başlıkları altında çeşitli âyetleri tefsir ettiği görülmektedir. Üçün-
cüsü ise İbn Kemal Paşa’nın tefsir haşiyeleridir. İbn Kemal Paşa’nın
Hâşiye alâ Hâşiyeti’s-Seyyid Şerif ale’l-Keşşâf li’z-Zemahşerî ve Hâşiye
alâ Tefsîri’l-Beyzâvî başlıklı iki tefsir hâşiyesi bulunmaktadır.15 Müellifin
tefsire dair olan diğer eserlerinin aksine söz konusu bu haşiyelerinin her-
hangi bir çalışmaya konu edilmediği görülmektedir. Oysa ileride bahsede-
ceğimiz üzere onun Envâru’t-tenzîl haşiyesi yoğun tenkit ve muhâkeme
içeren bir eser olup tahkik edilmeyi ve daha detaylı bir araştırmayı hak
etmektedir.
6
İbn Kemal Paşa, Resâilü İbn Kemâl, hzr: Ahmet Cevdet Paşa (İstanbul: İkdam
Matbaası, 1898), 22-32.
7
İbn Kemal Paşa, Mecmû‘u resâili’l-allâme İbn Kemal Paşa, thk: Hamza el-Bekri vd.
(İstanbul: Darü’l-Lübab, 2018), 1:81-108.
8
İbn Kemal, Mecmû‘u resâili’l-allâme İbn Kemal Paşa, 1: 109-150.
9
İbn Kemal, Mecmû‘u resâili’l-allâme İbn Kemal Paşa, 1: 109-150.
10
İbn Kemal, Resâilü İbn Kemâl, 2-16.
11
İbn Kemal, Mecmû‘u resâili’l-allâme İbn Kemal Paşa, 1: 231-244.
12
İbn Kemal, Mecmû‘u resâili’l-allâme İbn Kemal Paşa, 1: 253- 280.
13
İbn Kemal, Mecmû‘u resâili’l-allâme İbn Kemal Paşa, 1: 281- 355.
14
İbn Kemal, Mecmû‘u resâili’l-allâme İbn Kemal Paşa, 1: 151-224.
15
Detayları için bk. Bahçeci, İbn Kemal Tefsirinin el-Keşşâf Geleneğindeki Yeri, 4-8.
282 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
16
İbn Kemâl, Hâşiye ale’l-Beyzâvî, vr. 151a.
17
https://catalog.princeton.edu/catalog/9962637873506421. Erişim: 06.04.2022.
18
Şükrü Maden, “Envârü’t-Tenzîl ve Esrârü’t-Te’vîl Literatürü ve Literatür Değerlen-
dirmesi”, İslâm İlim ve Düşünce Geleneğinde Kādî Beyzâvî, ed. Müstakim Arıcı
(İstanbul: TDV Yayınları, 2017), 593.
19
İbn Kemâl, Hâşiye ale’l-Beyzâvî, vr. 122a.
20
İbn Kemâl, Hâşiye ale’l-Beyzâvî, vr. 3a.
21
İbn Kemâl, Hâşiye ale’l-Beyzâvî, vr. 121a, 121b,
22
İbn Kemâl, Hâşiye ale’l-Beyzâvî, vr. 121b.
23
İbn Kemâl, Hâşiye ale’l-Beyzâvî, vr. 80b.
İzah, Tenkit ve Muhâkeme: İbn Kemâl Paşa’nın Envâru’t-tenzîl Hâşiyesi ~ 283
24
İbn Kemâl, Hâşiye ale’l-Beyzâvî, vr. 47a.
25
İbn Kemâl, Hâşiye ale’l-Beyzâvî, vr. 24b.
26
İbn Kemâl, Hâşiye ale’l-Beyzâvî, vr. 6a, 24b.
27
Ancak ilgili numaradaki eserin Abdülbaki b. Dursun’un Şuarâ sûresinin bazı âyetlerinin
tefsirlerine dair çeşitli müfessirlerin açıklamaları üzerine düştüğü hâşiyelerini ihtiva et-
tiği görülmekte ve bu nispetin doğru olmadığı anlaşılmaktadır.bk. Abdülbâkî b. Dursun,
Ta‘lîka alâ Hâşiyeti İbn Kemâl ale’l-Kâdî fî Tefsîri âyeteyn, Süleymaniye Kütüphanesi,
Yahya Tevfik, 1366.
28
İlgili numaradaki eser oldukça karışık bir tarzda yazılmış müsvedde olup İbn Kemal’e
nispetini doğrulayacak bir bilgi yer almamaktadır. Bk. Süleymaniye Kütüphanesi, Reşid
Efendi 989.
29
Maden, “Envârü’t-Tenzîl ve Esrârü’t-Te’vîl Literatürü”, 594-595.
30
el-Bakara 2/95: َوﻟَ ْﻦ ﯾَﺘ َ َﻤﻨﱠ ْﻮهُ اَﺑَﺪا ً ِﺑ َﻤﺎ ﻗَﺪﱠ َﻣﺖْ اَﯾْﺪﯾ ِﮭ ْﻢ
31
Ebü’l-Kāsım Mahmûd b. Ömer ez-Zemahşerî, el-Keşşâf an ḥaḳāʾiḳı gavâmiżi’t-tenzîl
ve uyûni’leḳāvîl fî vücûhi’t-teʾvîl (Beyrut: Dâru’l-kitâbi’l-Arabî, 1407/1987), 1: 166;
Nâsırüddîn el-Beyzâvî, Envârü’t-tenzîl ve esrârü’t-teʾvîl, thk. Muhammed
Abdurrahmân el-Mar’aşlî (Beyrut: Dâru İhyâi’t-türâsi’l-’Arabî, 1418/1997), 1: 95.
284 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
4. İzah
Hâşiye yazmanın en başta gelen sebeplerinden birisi belki de birincisi
söz konusu metni izah etmek ve kapalı olan yerlerini şerh etmektir. Bu
bağlamda hâşiyelerde; lugavî ve ıstılâhî izahlar, müellifin maksadını tespi-
te yönelik izahlar, meselenin başka müfessirlerden nakillerle izah edilme-
si, hadislerin tahrici, şiirlerin şerh edilmesi, müellifin maksadına işaret
etme gibi türlü izah çeşitlerini görmek mümkündür. Şimdi burada İbn
Kemâl Paşa’nın haşiyesindeki bazı izah şekillerine dair örneklere yer ve-
receğiz.
ayıran “eyyü/ي ” ا َ ﱡifadesine neden bir de tembihe delalet eden he’nin ilave
edildiğini şöyle açıklamaktadır: Allah Teâlâ’nın (Kur’ân-ı Kerim’de) kul-
larına nida ettiği şeylerin tamamı büyük şeyler olup insanların bunu kav-
ramaları ve bütün kalpleriyle ona yönelmeleri gerekir. Fakat insanların
çoğu bu hususta gafildir.39 İbn Kemâl tam da burada Zemahşerî’nin aynı
yerde “İnsanlar bundan gafildir.” ifadesini kullandığını, Beyzâvî’nin “İn-
sanların çoğu bundan gafildir.” şeklindeki ifadesinin Zemahşerî’nin ibare-
sini düzeltmeye matuf olduğunu belirtmektedir. İbn Kemâl, Zemah-
şerî’nin ifadesinin, söz konusu gafletin Allah Teâlâ’nın kitabında bu şe-
kilde nida edilen herkesi kapsadığı anlamına geleceğini belirtmekte ve bu-
radaki problemin ise son derece açık olduğuna dikkatleri çekmektedir.40
Dolayısıyla İbn Kemal Paşa burada Zemahşerî’ye karşı Beyzâvî’nin ya-
nında yer almaktadır.
39
Beyzâvî, Envâru’t-tenzîl, 1: 51.
40
İbn Kemâl, Hâşiye ale’l-Beyzâvî, vr. 1b.
41 َوﻟَ ْﻦ ﯾَﺘ َ َﻤﻨﱠ ْﻮهُ اَﺑَﺪًا ﺑِ َﻤﺎ ﻗَﺪﱠ َﻣﺖْ اَﯾْﺪ۪ ﯾ ِﮭ ۜ ْﻢ َو ﱣ ُ َﻋﻠ۪ ﯿ ٌﻢ ﺑِ ﱠ
Bakara 2/95: َﺎﻟﻈﺎﻟ ِ۪ﻤﯿﻦ
42
Ebû Hafs Necmüddîn Ömer b. Muhammed b. Ahmed en-Nesefî, et-Teysîr fi’t-tefsîr,
thk. Mâhir Edip Habbûş (Beyrut: Dâru’l-lübâb, 1440/2019), 2: 345-346.
43
Ömer Nesefî, et-Teysîr fi’t-tefsîr, 2: 345-346.
İzah, Tenkit ve Muhâkeme: İbn Kemâl Paşa’nın Envâru’t-tenzîl Hâşiyesi ~ 287
5. Tenkit
Kâtib Çelebi (ö. 1067/1657), Keşfü’ẓ-ẓunûn adlı bibliyografik eserinin
başında şârih olmanın adabından bahsederken müellifin ifadesini tevil et-
menin mümkün olmaması durumunda şârihin insaflı davranıp aşırı tenkit-
lerden kaçınarak konuyu izah ve tashih etmesi gerektiğine dikkat çekmek-
tedir. Ayrıca o, müteahhirin ulemasının önde gelenlerinin; selef uleması-
nın eserlerindeki noksanlıkları açıkça tenkit etmek yerine “denildi”, “zan-
netti”, “cevap verildi”, “bazı şârihler ve muhaşşîler” gibi kinayeli ifadeler-
49
Hasan b. Abdurrahmân el-Huseyn, Mirsâdü’l-ifhâm ilâ mebâdi’i’l-ahkâm li’l-İmâm el-
Beyzâvî dirâseten ve tahkîkan, (Riyâd: Câmi‘atü’l-İmâm Muhammed b. Suûd el-
İslâmiyye, Külliyyetü’ş-şerîa, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 1431-1432), 654-655.
50
İbn Kemâl, Hâşiye ale’l-Beyzâvî, vr. 2b-3a.
İzah, Tenkit ve Muhâkeme: İbn Kemâl Paşa’nın Envâru’t-tenzîl Hâşiyesi ~ 289
51
Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zunûn an esâmi’l-kütüb ve’l-fünûn (Beyrut: Dâru ihyâi’t-türâsi’l-
Arabî, ty.), 1: 37-38.
52
Mustafa Kılıç, “İbn Kemal’in Tefsirdeki Metodu”, Şeyhülislâm İbn Kemâl Sempozyumu
Tebbliğler ve Tartışmalar, ed. S. Hayri Bolay, Bahaeddin Yediyıldız, M. Sait
Yazıcıoğlu (Ankara: TDV Yayınları, 1986), 165.
ُ َﻲ َوا ِْن ُھ ْﻢ ا ﱠِﻻ ﯾ َﺎب ا ٓﱠِﻻ ا َ َﻣﺎﻧِ ﱠ
َ و◌َ ﻣِ ْﻨ ُﮭ ْﻢ ا ُ ِ ّﻣﯿﱡﻮنَ َﻻ ﯾَ ْﻌﻠَ ُﻤﻮنَ ْاﻟ ِﻜﺘ
53
Bakara 2/79: َﻈﻨﱡﻮن
54
İbn Kemâl, Tefsîru İbn Kemâl Paşa, 1: 230.
55 ۙ ُﺎس ا ْﻋﺒُﺪُوا َرﺑﱠ ُﻜ ُﻢ اﻟﱠﺬ۪ ي َﺧﻠَﻘَ ُﻜ ْﻢ َواﻟﱠﺬ۪ ﯾﻦَ ﻣِ ْﻦ ﻗَ ْﺒ ِﻠ ُﻜ ْﻢ ﻟَﻌَﻠﱠ ُﻜ ْﻢ ﺗَﺘﱠﻘ
Bakara 2/21: َﻮن ُ ﯾَٓﺎ اَﯾﱡ َﮭﺎ اﻟﻨﱠ
290 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
56
Beyzâvî, Envâru’t-tenzîl, 1: 55.
57
İbn Kemal Paşa’nın burada isim vermeden birebir ifadelerle Teftâzânî’nin el-Keşşâf
haşiyesinden iktibas yaptığı görülmektedir. Bk.Sa‘düddîn et-Teftâzânî, Hâşiyetü
Sa‘düddîn et-Teftâzânî ale’l-Keşşâf, Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi, Laleli, no:
329, vr40a.
58
Zemahşerî, el-Keşşâf, 1: 38.
59
İbn Kemâl, Hâşiye ale’l-Beyzâvî, vr. 6a-6b.
60
İbn Kemal, Tefsîru İbn Kemal Paşa, 1: 94.
61
el-Bakara 2/95: َوﻟَ ْﻦ ﯾَﺘ َ َﻤﻨﱠ ْﻮهُ اَﺑَﺪا ً ِﺑ َﻤﺎ ﻗَﺪﱠ َﻣﺖْ اَﯾْﺪﯾ ِﮭ ْﻢ
62
Zemahşerî, el-Keşşâf, 1: 166; Beyzâvî, Envâru’t-tenzîl, 1: 95.
İzah, Tenkit ve Muhâkeme: İbn Kemâl Paşa’nın Envâru’t-tenzîl Hâşiyesi ~ 291
63
İbn Kemâl, Hâşiye ale’l-Beyzâvî, vr. 150b.
64
İbn Kemâl, Hâşiye ale’l-Beyzâvî, vr. 6a-6b; İbn Kemal, Tefsîru İbn Kemal Paşa, 1: 94.
65
Bakara 2/24: َﺎر ۚة ُ ا ُ ِﻋﺪﱠتْ ﻟ ِْﻠﻜَﺎﻓ ِٖﺮﯾﻦ َ ﺎس َو ْاﻟﺤِ َﺠُ ﺎر اﻟﱠ ٖﺘﻲ َوﻗُﻮدُھَﺎ اﻟﻨﱠ َ ﻓَﺎ ِْن ﻟَ ْﻢ ﺗ َ ْﻔﻌَﻠُﻮا َوﻟَ ْﻦ ﺗ َ ْﻔﻌَﻠُﻮا ﻓَﺎﺗﱠﻘُﻮا اﻟﻨﱠ
َ ُﯾَٓﺎ اَﯾﱡ َﮭﺎ اﻟﱠﺬٖ ﯾﻦَ ٰا َﻣﻨُﻮا ٓﻗُﻮا ا َ ْﻧﻔ
66
Tahrim 66/6: ً ﺴ ُﻜ ْﻢ َوا َ ْھ ٖﻠﯿ ُﻜ ْﻢ ﻧَﺎرا
67 ﻓَﺎ َ ْﻧﺬَ ْرﺗ ُ ُﻜ ْﻢ ﻧَﺎرا ً ﺗَﻠَ ﱣ
Leyl 92/14: ﻈ ۚﻰ
68
Zemahşerî, el-Keşşâf, 1: 102.
292 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
69
İbn Kemâl, Hâşiye ale’l-Beyzâvî, vr. 25b.
70
İbn Kemâl, Hâşiye ale’l-Beyzâvî, vr. 9a.
َ ت ِر ْزﻗﺎ ً َﻟ ُﻜ ۚ ْ ࣕﻢاَﻟﱠﺬٖ ي َﺟﻌَ َﻞ ﻟَ ُﻜ ُﻢ ْاﻻَ ْر
ِ ﺴ َﻤٓﺎءِ َﻣٓﺎ ًء َﻓﺎ َ ْﺧ َﺮ َج ِﺑ ٖﮫ ﻣِﻦَ اﻟﺜ ﱠ َﻤ َﺮا
71
ض ﻓ َِﺮاﺷﺎ ً َواﻟ ﱠ
el-Bakara 2/22: ﺴ َﻤٓﺎ َء ﺑِ ٓﻨَﺎ ًء َوا َ ْﻧﺰَ َل ﻣِﻦَ اﻟ ﱠ
72
Beyzâvî, Envâru’t-tenzîl, 1: 53.
73
Zemahşerî, el-Keşşâf, 1: 93.
İzah, Tenkit ve Muhâkeme: İbn Kemâl Paşa’nın Envâru’t-tenzîl Hâşiyesi ~ 293
74
Bk. Sa‘düddîn et-Teftâzânî, Hâşiyetü Sa‘düddîn et-Teftâzânî ale’l-Keşşâf, Süleymaniye
Yazma Eser Kütüphanesi, Laleli, no: 329, vr41a.
75
İbn Kemal, Tefsîru İbn Kemal Paşa, 1: 97.
76
Mesut Kaya, “İslâm İlimler Tarihinde Muhâkemât Geleneği: Tefsir Hâşiyeleri Merkezli
Bir Deneme”, İslâm Araştırmaları Dergisi 33 (2015): 10-11; Ahmet Arslan, Tehâfüt
Hâşiyesi’nin Tahlili (İstanbul: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1987): 17-18.
294 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Sonuç
Bu çalışmada Osmanlı âlimlerinin en üretken simalarından birisi olan
İbn Kemâl Paşa’nın Envâru’t-tenzîl haşiyesi irdelenmiştir. Osmanlı dö-
neminde özellikle Beyzâvî üzerine 250’nin üzerinde şerh, hâşiye ve talika
türü eser yazılmış olmakla birlikte bu eserlerin tamamında muhakkik bir
tavır görülmez. Ancak İbn Kemâl’in bu eseri incelendiğinde müellifin
Beyzâvî’nin Envâru’t-tenzîl ve Zemahşerî’nin el-Keşşâf’ tefsirlerini adeta
kelime kelime takip ederek karşılaştırdığı anlaşılmaktadır. O; Beyzâvî’nin
Zemahşerî’yi esas alarak tefsirini yazdığının bilincinde olarak, eserinin
birçok yerinde Beyzâvî’nin neden Zemahşerî’nin ifadesini kendi ifadesiy-
le değiştirdiğini sorusuna cevap aramıştır. İbn Kemâl Paşa’nın, Envârü’t-
tenzîl haşiyesinin bazı yerlerinde müstakil tefsirindeki görüşünden farklı
bir görüşü benimsediği de görülmektedir. Söz konusu yerlerde İbn Kemâl,
Zemahşerî karşısında Beyzâvî’nin görüşünü tercih etmekte ve bu tercihini
gerekçelendirmektedir. İbn Kemâl Paşa, müstakil tefsirinde ise Envârü’t-
Kaynakça
Abdülbâkî b. Dursun. Ta‘lîka alâ Hâşiyeti İbn Kemâl ale’l-Kâdî fî Tefsîri
âyeteyn. Süleymaniye Kütüphanesi, Yahya Tevfik, 1366.
Alak, Musa. Kemalpaşazâde'nin Şerhu Tağyîri'l-Miftâh Adlı Eserinin Tahkik ve
Tahlili. Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, SBE, 2009.
Arslan, Ahmet. Tehâfüt Hâşiyesi’nin Tahlili. İstanbul: Kültür ve Turizm Bakanlı-
ğı Yayınları, 1987.
Bahçeci, Rabia Hacer. İbn Kemal Tefsirinin el-Keşşâf Geleneğindeki Yeri: Dil ve
Belâgat İlimleri Çerçevesinde Mukayeseli Bir İnceleme. Yüksek Lisans, İs-
tanbul 29 Mayıs Üniversitesi, SBE, Tezi, 2019.
Beyzâvî, Nâsırüddîn. Envârü’t-tenzîl ve esrârü’t-teʾvîl. thk. Muhammed
Abdurrahmân el-Mar’aşlî. 4 cilt. Beyrut: Dâru İhyâi’t-türâsi’l-’Arabî,
1418/1997.
Bilmen, Ömer Nasuhi Büyük Tefsir Tarihi ve Tabakatü’l-Müfessirin. 2 cilt. İstan-
bul: Ravza Yayınları, 2008.
Cevdet Bey, Tefsîr Târîhi. İstanbul: Ahmed Kâmil Matbaası, 1927.
Demir, Halis-Kemal Çatılı. “İbn Kemal Üzerine Yapılan İlmi Çalışmalar”. Tokat
Gaziosmanpaşa Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 7, no. 1 (2019), 151-
178.
Huseyn, Hasan b. Abdurrahmân. Mirsâdü’l-ifhâm ilâ mebâdi’i’l-ahkâm li’l-İmâm
el-Beyzâvî dirâseten ve tahkîkan. Yüksek Lisans Tezi, Câmi‘atü’l-İmâm Mu-
hammed b. Suûd el-İslâmiyye, Külliyyetü’ş-şerîa, 1431-1432.
İbn Kemâl Paşa, Şemseddin Ahmed Bin Süleyman. Hâşiye ale’l-Beyzâvî. nr.
4450Y, Princeton University Islamic Manuscripts Garrett.
İbn Kemâl Paşa, Şemseddin Ahmed Bin Süleyman. Mecmû‘u resâili’l-allâme İbn
Kemal Paşa. thk: Hamza el-Bekri vd. İstanbul: Darü’l-Lübab, 2018.
İbn Kemâl Paşa, Şemseddin Ahmed Bin Süleyman. Resâilü İbn Kemâl, hzr: Ah-
met Cevdet Paşa. İstanbul: İkdam Matbaası, 1898.
İbn Kemâl Paşa, Şemseddin Ahmed Bin Süleyman. Tefsîru İbn Kemâl Paşa. 8
cilt. İstanbul: İrşad Yayınevi, 1439/2018.
296 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Fatma ÇAKIR
Öğr. Gör. Dr., Hitit Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Kur’ân-ı Kerim Okuma ve Kıraat İlmi
fatmacakir@hitit.edu.tr
ORCID: 0000-0002-4595-7792
Öz
Osmanlı edebiyatçılarından Namık Kemal’in neredeyse atasözü hali-
ne gelmiş meşhur “Bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar”, yani
hakikatin ışığı fikirlerin çatışmasından ortaya çıkar sözü gereğince pek
çok âlim eleştiri kültürünü benimsemiştir. Böylece doğru bulduğu görü-
şü, yanlışları eleyerek daha da güçlü hale getirmek istemiştir. Bu âlim-
lerden birisi de Osmanlı Şeyhülislamı Kemalpaşazade’dir. Kemalpaşa-
zade eserlerinde kendinden önceki âlimlerin görüşlerini sıkça eleştirir.
Eleştirdiği âlimlerden birisi de tefsir geleneğine etkisi büyük olan meş-
hur müfessir Cârullah ez-Zemahşerî’dir. Kemalpaşazade tefsirinde, tef-
sir, dil, akaid ve fıkıh gibi alanlarda Zemahşerî’ye eleştiriler yöneltir. Bu
eleştirilerin çoğu daha önce Zemahşerî’ye yöneltilmiş eleştirilerdir.
Kemalpaşazade’den önceki âlimlerin eserlerine bakıldığında bu çok açık
görülür. Ancak Kemalpaşazade’nin Zemahşerî’ye güncel, kendine ait
eleştirileri de vardır.
Bu tebliğde Kemalpaşazade’nin Zemahşerî’ye kendine has, özgün
tefsir eleştirileri işlendi. Bununla Kemalpaşazade’nin orijinal tefsir yo-
rumları tespit edilip murad-ı ilahînin doğru bir şekilde anlaşılmasına
katkı sunulması amaçlandı. Araştırmada alanyazın tarama, dokümantas-
yon ve analiz yöntemleri takip edildi. Alanyazın tarama yöntemi ile kay-
naklar belirlendi, dokümantasyon ile bu kaynaklardaki bilgiler tespit edi-
lip işlendi. Ardından analiz yöntemi ile çözümlemeler yapılarak ilmî ve-
rilere ulaşıldı. Böylece günümüze ulaşan ve Zemahşerî’ye eleştiri yönel-
ten diğer eserlerden farklı olan bilgiler gün ışığına çıkarıldı. Kemalpaşa-
zade’nin özgün eleştirilerinin sayıları az olmakla birlikte bu eleştirileri-
nin örneklerinin genelde kelimenin anlamı, umum-husus ve mahzuf
muzafun ileyhin takdiri gibi konularda kendini gösterdiği görüldü.
Anahtar Kelimeler: Tefsir, Kemalpaşazede, Zemahşerî, Keşşâf,
Eleştiri, Özgün.
298 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Giriş
Hicri altıncı asırda yaşamış olan büyük müfessir ve dil âlimi Cârullah
ez-Zemahşerî (v. 538), el-Keşşâf ʿan ḥaḳāʾiḳı ġavâmiżi’t-tenzîl ve
ʿuyûni’l-eḳāvîl fî vücûhi’t-teʾvîl adlı tefsiriyle kendinden sonra gelen he-
Kemalpaşazade’nin Zemahşerî’ye Özgün Tefsir Eleştirileri ~ 299
1. Kelimenin Anlamı
Kemalpaşazade ayeti kerimelerde geçen müfret bir kelimenin anlamı
konusunda Zemahşerî’ye itirazlarda bulunur. Örnek olarak el-hicâre (taş)
kelimesinin anlamı konusundaki ihtilaf, aşağıda detaylı bir şekilde ele
alınmıştır. Öncelikle tartışmanın konusu iki müfessirin görüşlerine yer ve-
rilerek açıklanmış, daha sonra konu hakkındaki ek bilgiler ve tercihimiz
değerlendirme ile sunulmuştur.
1
Örnek için bkz. Fahreddîn er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb (Beyrut: Dâru İhyai’t-Türasi’l-
Arabî, 1999), 25:155.
2
Örnekler için bkz. Salih b. Ğaramullah el-Ğâmidî, el-Mesâilü’l-İ‘tizâliyye fi Tefsiri’l-
Keşşâf li’z-Zemahşerî fi Dav’i ma vereda fi Kitabi’l-İntisaf li’b-nil-Müneyyir
(Suudiyye: Daru’l-Endülüs, 1998); Muhammed Sellame Mahmud Hasan, “Taakkubatu
İbnü’l-Müneyyir ale’l-Keşşâf ve Eseruha fi’t-tefsir” (İrbid, Yermük Üniversitesi, 2014).
3
Örnekler için bkz. Ahmed Abdulkadir Hasan el-Kadnavî, “el-Mesâilü’t-tefsiriyye elleti
halefe fiha el-Beydâvî ez-Zemahşerî”, Mecelletü Camiati’l-Kudüs, no. 41 (2017).
4
Örnek için bkz. Abdullah Ahmed Ubeydullah el-Kuraşî el-İşbilî İbn Ebi’r-Rebi‘,
“Tefsiru’l-Kur’ani’l-Kerim” (Suudi Arabistan, İmam Muhammed İbn Suud İslam
Üniversitesi, 2010), 604.
5
Örnek için bkz. Şerefeddin Hüseyin b. Muhammed b. Abdullah Tîbî, Fütûhü’l-gayb
fi’l-keşf an kınâi’r-reyb- Hâşiyetü’t-Tîbî ale’l-Keşşâf (Dübey: Caizetu Dübey ed-
Devliyye li’l-Kur’âni’l-Kerim, 2013), 1:287.
6
Örnekler için bkz. Muhammed Hammad Said el-Kuraşî, “Taakkubatu Ebi Hayyân en-
Nahviyye li Cârullah ez-Zemahşerî fi Bahri’l-Muhit” (Suudiyye, Ümmü’l-Kura, 1415).
7
Örnek için bkz. Ebü’l-Hasan Seyyid Şerif Ali b. Muhammed b. Ali Cürcânî, el-Haşiye
ale’l-Keşşâf (Beyrut: Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2016), 304.
8
Örnekler için bkz. Kutbettin Ekinci, “Kadî Beydâvî ve Zemahşerî’nin Fâtiha ve Bakara
Sûrelerindeki Yorumlarına Molla Gürânî’nin Tenkitleri”, Cumhuriyet İlahiyat Dergisi
22, no. 1 (2018).
9
Fatma Çakır, “İbn Kemal’in Tefsirinde Zemahşerî’nin Keşşâf’ına Yönelik Eleştirileri-
Bakara Suresi Örneği” (Amman, Camiatu’l- Ulumi’l- İslamiyye el-Alemiyye, 2021).
300 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
10
Mahmûd b. Ömer ez-Zemahşerî, Keşşâf Tefsiri, ed. Murat Sülün (İstanbul: Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, 2020), 1:292-293.
11
Ebû Ca‘fer Muhammed b. Cerîr et-Taberî, Câmiu’l-beyân an te’vîli’l-Kur’ân (Beyrut:
Müessesetü’r-Risâle, 2000), 1:381-382.
12
Ebû Bekr Ahmed b. el-Hüseyin b. Ali Beyhakî, el-Ba‘s ve’n-nüşûr (Beyrut: Merkezu’l-
Hademat ve’l-Ebhas es-Sekafiyye, 1986), 286.
Kemalpaşazade’nin Zemahşerî’ye Özgün Tefsir Eleştirileri ~ 301
durumda yakıtı insan ve taşlar olan ateşten maksat, bu ateş sadece taş ve
insanla tutuşur demektir.13
Yukarıda görüldüğü üzere Kemalpaşazade, Zemahşerî’nin “Yakıtı in-
sanlar ve taşlar olan” ayeti kerimesini taş putlar olarak tefsir etmesine ve
taştan maksadın da kibrit taşı olduğuna dair rivayeti reddetmesine karşı
çıkmaktadır.
1.1.2. Değerlendirme
Öncelikle bahsi geçen rivayet hadis âlimlerince sahih kabul edilmiş-
tir.14
Fahreddin er-Râzi ayetteki taşın, “Allah’tan başka taptıklarınız” aye-
tiyle tefsirinde ve kibrit taşı rivayetinin ayeti tahsis ettiği konusunda
Zemahşerî’yle ittifak halindedir.15 Kadı Beydâvî de tefsire muvafıkken ri-
vayeti reddetmez, bu ateşte bütün taşların kibrit taşı gibi olduğu teviline
başvurur.16 Molla Gürâni (v. 893) de rivayete değinmez ancak ayette âbid
ve ma‘bûdun yani insanlar ve taşların bir arada zikredildiğini söyler. Aynı
şekilde Enbiya Suresi 98. Ayeti kerimeyi delil göstererek taşlardan mak-
sadın ibadet edilen putlar olduğu fikrine katılır.17
Buna karşılık ayeti kerimede geçen yakıtı insanlar ve taştan maksadın
sadece kibrit taşı olduğunu söyleyen müfessirler Mukâtil b. Süleyman (v.
150)18 ve Zeccâc’dır (v. 311)19.
Ebu Hayyân el-Endelusî (v. 745) olaya farklı bir açıdan bakarak yakıt
olan taşın hem taştan oyulmuş putlar hem de kibrit taşı olabileceği görü-
şünü savunur20. İbn Ebi’r-Rebi‘ (v. 688) ise bu görüşü daha da genişlete-
13
İbn Kemal Ahmed Kemalpaşazade, Tefsiru İbn Kemal Paşa (İstanbul: Mektebetü’l-
İrşad, 2018), 1:108.
14
Ebü’l-Kâsım Müsnidü’d-Dünyâ Süleymân b. Ahmed b. Eyyûb Taberânî, el-Mu‘cemu’l-
Kebir (Kahire: Mektebetü İbn Teymiyye, 1994), 9/210; Hâkim en-Nîsâbûrî, el-
Müstedrek (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1990), 2:287; Beyhakî, el-Ba‘s ve’n-
nüşûr, 286.
15
Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, 2:352-353.
16
Nâsırüddin el-Beydâvî, Envârü’t-tenzîl ve esrârü’t-te’vîl (Beyrut: Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-
Arabî, 1997), 1:58. Süyuti (v. 911h) haşiyesinde, Beydâvi’nin bu tefsirde Zemahşerî’ye
tabi olduğunu ve bunun sahih hadisleri ve merfu hükmünde olan tefsir rivayetlerini
kendi görüşüne dayanarak reddetme kabilinden olduğunu söyler. Bkz. Celâleddin es-
Süyûtî, Nevâhidü’l-ebkâr şevâridü’l-efkâr (Suûdî Arabistan: Câmiatü Ümmü’l-Kurâ,
2004), 2:116.
17
Şihabüddin Ahmed b. İsmail Gürânî, Gâyetü’l-emânî fi tefsiri’l-kelâmi’r-rabbânî
(Riyad: Darü’l-Hadare, 2018), 1:321.
18
Mukâtil b. Süleymân, Tefsîru Mukâtil b. Süleymân (Beyrut: Dâru İhyâi’t-Türâs, 1422),
1:94.
19
Ebû İshâk İbrâhim ez-Zeccâc, Meâni’l-Kur’âni ve İ‘râbuhu (Beyrut: Âlemü’l Kütüb,
1988), 1:101.
20
Muhammed b. Yûsuf b. Alî b. Yûsuf b. Hayyân el-Endelüsî Ebû Hayyân, Bahru’l-
muhît fi’t-tefsîr (Beyrut: Dâru’l-Fikr, 1999), 1:175.
302 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
rek yakıt olan taş için üç vechin de mümkün olabileceğini söyler. Buna
göre yakıtı insanlar ve taş olan ateşteki taştan maksat kibrit taşı olabilir,
mutlak olarak taş olabilir, ibadet edilen taşlar da olabilir.21
Görüldüğü üzere yukarıda üç görüş vardır:
a) Bir başka ayetle istişhad ederek taştan maksadın ibadet edilen taştan
oyulmuş putlar olduğu görüşü,
b) İbn Abbas ve İbn Mes‘ud’dan gelen rivayete dayanarak taştan mu-
radın kibrit taşı olduğu görüşü,
c) Bu iki görüşün veya daha fazlasının cem edildiği.
Bu ayeti kerimenin tefsirinde, Kemalpaşazade gibi açık bir şekilde
Zemahşerî’ye eleştiri yöneltilmemiştir. Dolayısıyla bu eleştiri Kemalpaşa-
zade’ye özgüdür diyebiliriz. Ayrıca ayetin tefsiri için en uygun görüşün
İbn Ebi’r-Rebi‘’e ait olduğunu söyleyebiliriz. Mutlak olarak taş demek
oyulmuş taş putları da kibrit taşını da kapsar. Bu görüşler birbiriyle çeli-
şen görüşler değildir. Ayrıca konu gaybi bir mesele olduğu ve ihtilafı or-
tadan kaldıran kesin bir delil olmadığı için dilin de izin verdiği görüşler
aynı seviyededir.
2. Umum-Husus
Kemalpaşazade’nin Zemahşerî’yi eleştirdiği konulardan birisi de ayette
geçen bir kelimenin tahsis edilip edilmeyeceğidir. Bu konunun örneği,
furkân kelimesinin delaleti konusundaki ihtilafta, tartışmanın konusu ve
değerlendirme başlıkları ile verilmiştir.
21
İbn Ebi’r-Rebi‘, “Tefsiru’l-Kur’ani’l-Kerim”, 335-36.
22
Zemahşerî, Keşşâf Tefsiri, 1:378-379.
Kemalpaşazade’nin Zemahşerî’ye Özgün Tefsir Eleştirileri ~ 303
2.1.2. Değerlendirme
Furkân’ın (ayıran) kelime anlamına uygun olarak “Hak ve batılı ayı-
ran şey” manası yaygın olsa da bu ayeti kerimede ne kastedildiği konu-
sunda müfessirler ihtilaf etmişlerdir:
Furkândan maksat sadece zaferdir. Çünkü furkân, hak ve batılın arası-
nı ayıran demektir. Bedir savaşının “yevme’l-furkân” olarak zikredilmesi
gibi Hazreti Musa’nın Firavun’a galip gelmesi furkândır.24
a) Furkândan kasıt zafer ve Tevrat olabilir ancak burada doğru olan
görüş Tevrat olduğudur.25
b) Furkân ile kastedilen Tevrat, Hazreti Musa’ya verilen el, asa gibi
mucizeler ya da İsrailoğulları’nın Firavun ve ahalisine zaferi olabilir.26
c) Zemahşerî’nin de zikrettiği gibi furkândan maksat öncelikle Tevrat
olduğudur. Diğer görüşler ise (ﻗﯿﻞdenilmiştir) sigasıyla nakledilebilir.27
Öncelikle Kemalpaşazade’nin furkândan maksadın zafer olamayacağı
çünkü ayetin sonunun “Umulur ki hidayete erersiniz.” diye bittiği ve hi-
dayetin de kitaba iman ve amelle olduğu reddiyesine cevaben mucizelerin
de hidayete vesile olabileceği söylenebilir. Bu nedenle furkân kelimesi
için zafer görüşü ayetin sonuyla çelişmez. Ayeti kerimeden maksadın
Hazreti Musa ile Firavun’un arasını yani Hak ve batılı ayıran her şeyin
olabileceği, dilin ve siyakın buna imkân verdiğini söylemek mümkündür.
Bu nedenle Kemalpaşazade’nin bu reddiyesi her ne kadar özgün olsa da
cevap verilebilir niteliktedir.
3.1.2. Değerlendirme
وﻟﻜ ٍﻞkelimesindeki tenvin, hazfedilmiş muzafun ileyhten bedeldir. Bu
muzafun ileyhin takdiri konusunda aşağıdaki görüşler nakledilmiştir:
a) Her din mensubunun Kâbe’de yöneldiği bir kıblesi vardır. وﻟﻜﻞ ﻣﻠﺔ
ﻗﺒﻠﺔ أو ﻟﻜﻞ ﺻﺎﺣﺐ اﻟﺪﯾﻦ ﻗﺒﻠﺔşeklinde verilen ve herhangi bir şekilde tahsis
edilmeyen bu görüşte olanlar Taberî31 ve Zeccâc’dır.32
b) Müslümanlardan ya da ehli kitaptan olan herkesin Kâbe’de bir kıb-
lesi vardır. Mukâtil b. Süleyman bu görüştedir. 33
c) Muzafun ileyhi sadece Müslümanlardan olan her millet ile sınırla-
yanlar Maturîdî34 ve Kiyâ el- Herrâsi’dir.35
28
Zemahşerî, Keşşâf Tefsiri, 1:556-558.
29
Kemalpaşazade, Tefsiru İbn Kemal, 1:342.
30
Zemahşerî, Keşşâf Tefsiri, 1:558.
31
Taberî, Câmiu’l-beyân, 3:192-195.
32
Zeccâc, Meâni’l-Kur’ân, 1:225.
33
Mukâtil b. Süleymân, Tefsîru Mukâtil b. Süleymân, 1:148.
34
Ebû Mansûr el-Mâtürîdî, Te’vîlâtü Ehli’s-sünne (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye,
1426), 1:591.
Kemalpaşazade’nin Zemahşerî’ye Özgün Tefsir Eleştirileri ~ 305
Sonuç
Kemalpaşazade Zemahşerî’yi, ayetin tefsiri konusunda nakledilen sa-
hih rivayeti reddetmesi açısından eleştirmiştir. Her ne kadar bu itirazında
haklı olsa da ayetin tefsiri konusunda daha kapsayıcı olan üçüncü bir gö-
rüş tercih edilmiştir ve bu tercihin delillerine yer verilmiştir.
Zemahşerî ayetleri tefsir ederken birden fazla görüşü aynı anda verir-
ken Kemalpaşazade bu konuda o kadar esnek değildir. O, Zemahşerî’nin
“Şöyle de olabilir ya da bu da denilmiştir.” şeklinde naklettiği ikinci gö-
rüşleri reddeder. İkinci ve üçüncü örneklerde bu açıkça görülmüştür. An-
cak ayetin siyakı Zemahşerî’nin yer verdiği görüşleri de kapsayacak şe-
kildedir. Birden fazla görüşün olması Kemalpaşazade’nin iddia ettiği gibi
her zaman birbiriyle çelişmesi demek değildir. Ancak şu da var ki kişi,
hangisinin ayetin anlamına daha uygun olduğunu ehil kişilerden öğrenmek
istemektedir. Bu nedenle Kemalpaşazade’nin tutumu da anlaşılabilir nite-
liktedir.
Kaynakça
Beyhakî, Ebû Bekr Ahmed b. el-Hüseyin b. Ali. el-Ba‘s ve’n-nüşûr. Beyrut:
Merkezu’l-Hademat ve’l-Ebhas es-Sekafiyye, 1986.
Beydâvî, Nâsırüddin el-. Envârü’t-tenzîl ve esrârü’t-te’vîl. 5 c. Beyrut: Dâru
İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, 1997.
Cürcani, Ebü’l-Hasan Seyyid Şerif Ali b. Muhammed b. Ali. el-Haşiye ale’l-
Keşşâf. Beyrut: Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2016.
Çakır, Fatma. “İbn Kemal’in Tefsirinde Zemahşerî’nin Keşşâf’ına Yönelik Eleşti-
rileri- Bakara Suresi Örneği”. Camiatu’l- Ulumi’l- İslamiyye el-Alemiyye,
2021.
35
Ali b. Muhammed b. Ali Ebu’l- Hasen et-Taberî Kiyâ el-Herrâsî, Ahkâmu’l- Kur’an
(Beyrut: Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1405), 1:21.
36
Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, 4:113.
37
Beydâvî, Envârü’t-tenzîl, 1:113.
38
Gürânî, Gâyetü’l-emânî, 1:664-665.
306 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Öz
Kemalpaşazâde, gerek devlet bünyesinde yürütmüş olduğu vazifeleri
gerekse de telif etmiş olduğu eserleri sebebiyle Osmanlı devri âlimleri içe-
risinde en fazla şöhret bulanlardandır. Kendisi tefsir, hadis, fıkıh, kelam,
tasavvuf, tarih gibi birçok alanda kitap ve risaleler kaleme almış çok yönlü
bir ilim adamıdır. Bu nedenle Kemalpaşazâde gibi önemli bir şahsiyetin
hayatı ve ilmî çalışmaları üzerinde yapılacak araştırmalar hem Osmanlı
döneminin ilmî faaliyetlerini anlamak hem de bu ilmî birikimden istifade
edebilmek açısından ziyadesiyle öneme sahiptir.
Eserlerinin büyük bir kısmı kelam ve tefsir alanına ait olan Kemal-
paşazâde’nin tefsirinde -diğer Osmanlı müfessirlerinin çoğunda olduğu
gibi- Zemahşerî’nin ve Beydâvî’nin tefsirlerinin etkisi bariz bir şekilde
görülmektedir. Müfessirimizin her iki eser üzerinde haşiye ve ta’lik çalış-
malarının olduğunu da göz önüne aldığımızda söz konusu iki tefsirin onun
eserinin temel kaynaklarının başında geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Kemalpaşazâde, tefsirinde Kur’ân’ın Kur’ân ile tefsirine azami derecede
riayet etmektedir. Ayrıca kıraat farklılıklarını tefsirinde belirtmekte, nahiv
ve belagat ilimlerine ait malumatı tefsirinde sıkça kullanmaktadır. Tefsi-
rinde yeri geldikçe bağlı olduğu Sünnî akideye dair bilgiler vermekte ve
delillerini zikretmektedir. Yine yeri geldikçe Ehl-i Sünnete muhalif olan
görüşleri eleştirmekte ve reddetmektedir. Tefsirinde ahkâm âyetlerine de
önem vermekte ve konuya dair fıkhî bilgileri okuyucuyla paylaşmaktadır.
Kemalpaşazâde’nin tefsir metodunu ortaya koymaya gayret edeceği-
miz bu çalışmada Mâhir Edîp Habbûş tarafından tahkik edilen ve 2018 yı-
lında İstanbul’da basılan nüshayı esas alacağız. Çalışmamızda bütün tefsi-
ri konu edinmemiz mümkün olmadığı için araştırmamızın çerçevesini İbn
Kemal Paşa’nın tefsirdeki metodunu büyük ölçüde yansıtacağını düşün-
düğümüz Furkan Sûresi tefsiri ile sınırladık.
Anahtar Kelimeler: Tefsir, Kemalpaşazâde, Furkan Sûresi, Kıraat,
Nahiv.
308 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Giriş
Nüzulünden günümüze kadar Kur’ân’ın doğru anlaşılması ve tefsir
edilmesi üzerine yapılan çalışmalar aralıksız şekilde devam etmiştir. İsla-
mî ilim dallarının hepsinin temel kaynağı Kur’ân olduğu için ilim adamla-
rı iştigal ettikleri ilim dalı zaviyesinden Kur’ân’a yaklaşmışlardır. Bunun
Kemalpaşazâde’nin Tefsirdeki Metodu: Furkan Sûresi Örneği ~ 309
sonucunda geniş bir tefsir külliyatı oluşmuş ve farklı tefsir ekolleri ortaya
çıkmıştır.
Osmanlı dönemi, İslam kültür ve medeniyetinin önemli bir halkasını
oluşturduğu gibi tarihî süreç içerisinde tefsir ilminde de önemli bir yere
sahiptir. Uzunca bir süre İslam kültür ve medeniyetinin öncülüğünü yapan
Osmanlı döneminde yapılan tefsir, haşiye ve tercüme çalışmalarının tefsir
tarihi açısından önemi muhakkaktır. Osmanlı devleti içerisinde hem yap-
tığı ilmî çalışmalar hem de ifa ettiği vazifeler göz önüne alındığında dev-
rinin en önemli şahsiyetlerinden biri de Kemalpaşazâde’dir. O tefsir, ke-
lâm, fıkıh, tarih gibi birçok alanda kıymetli eserler kaleme almış önemli
bir şahsiyettir. Bu anlamda onun yaptığı ilmî çalışmalar üzerindeki araş-
tırmalar dönemin ilmî birikimini ortaya koymak noktasında ziyade ehem-
miyeti haizdir. Furkân Suresi özelinde onun tefsir metodunu ortaya koy-
maya gayret ettiğimiz bu çalışma bir yandan kıymetli bir müfessir olan
Kemâlpaşazâde’nin görüşlerini tespit etmeye yardımcı olacak diğer yan-
dan da Osmanlı dönemi tefsir çalışmalarının mahiyetini anlamaya katkıda
bulunacaktır. Bu gayeyle biz de farklı başlıklar altında Furkân Suresi tef-
sirinden örnekler vererek onun tefsirinde takip ettiği metodu ortaya koy-
maya çabaladık.
1
Furkan 25/73.
310 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
2
Meryem 19/58.
3
Kemalpaşazâde, Şemsuddîn Ahmed, Tefsîru İbn Kemâl Paşa, tah. Mâhir Edîb Habbûş,
(İstanbul: Mektebetü’l-İrşâd, 2018), 7:356.
4
Furkan 25/77.
5
Zâriyât 51/56.
6
Kemalpaşazâde, Tefsîr, VII/358.
7
Furkân 25/26.
Kemalpaşazâde’nin Tefsirdeki Metodu: Furkan Sûresi Örneği ~ 311
dan onlara daha hafif olacak kadar kolay gelir”8 hadisini zikretmektedir.9
Konuya dair bir diğer misali de müfessirimizin şu âyet hakkındaki tefsi-
ً ُﺎس ا ﱠِﻻ ُﻛﻔ
rinden verebiliriz: ﻮرا ۘ ﺻ ﱠﺮ ْﻓﻨَﺎهُ ﺑَ ْﯿﻨَ ُﮭ ْﻢ ِﻟﯿَﺬﱠ ﱠﻛ ُﺮ
ِ وا ﻓَﺎ َ ٰﺑٓﻰ ا َ ْﻛﺜ َ ُﺮ اﻟﻨﱠ َ َوﻟَﻘَ ْﺪ/ “Andolsun
ibret alsınlar diye yağmuru onların arasında evirip çevirmekteyiz. Yine de
insanların birçoğu nankörlükten başkasından imtina etmektedirler.”10
Kemalpaşazâde, söz konusu âyete dair farklı yorumları zikrettikten sonra
İbn Abbâs’tan gelen şu rivayeti aktarmaktadır: “Hiçbir senenin yağmuru
bir başka senenin yağmurundan daha az değildir. Lakin Allah, yağmuru
dilediği yere çevirir.”11
3. Lugavî Yönü
Kemalpaşazâde’nin tefsirinin önemli özelliklerinden biri âyetleri
lugavî yönden incelemesidir. Furkan Sûresi’ni tefsir ederken de birçok
âyette kelimelerin lügatteki anlamlarını aktarmıştır. Yine âyetleri nahiv
ilmi açısından incelemiş ve i’rab farklılıklarını açıklamıştır. Ayrıca birçok
âyetteki belagat sanatlarını da izah etmiştir.
13
Ezherî, Ebû Mansûr Muhammed b. Ahmed b. Ezher el-Herevî, Tehzîbu’l-Luga (Kahire:
ed-Dâru’l-Mısriyye’l li’t-Te’lîf ve’t-Terceme, 1964), IX:306; Kemalpaşazâde, Tefsîr,
VII:327.
14
Zeccâc, Ebû İshâk İbrâhîm b. es-Serî b. Sehl el-Bağdâdî, Meâni’l-Kur’ân ve İ’râbuhu,
Beyrut: Âlemu’l-Kütüb, 1988), IV:73; Kemalpaşazâde, Tefsîr, VII:349.
15
Furkân 25/20.
16
Furkân 25/1.
17
Kemalpaşazâde, Tefsîr, VII:309.
18
Beydâvî, Nâsırüddîn Ebû Saîd Abdullh b. Ömer b. Muhammed, Envâru’t-Tenzîl ve
Esrâru’t-Te’vîl (Beyrut: Dâru’r-Reşîd, 2000), II:513.
Kemalpaşazâde’nin Tefsirdeki Metodu: Furkan Sûresi Örneği ~ 313
4. Kıraat
Kıraatler Kemalpaşazâde’nin tefsirinde önemli bir yer tutmaktadır.
Müfessirimiz Furkan Sûresi’ni tefsir ederken de birçok âyetteki farklı kı-
raatleri belirtmektedir. Biz, Furkân Sûresi’nin tefsirinde yaklaşık 16 âyette
farklı kıraatleri beyan ettiğini tespit ettik. O, bazen sadece âyetteki farklı
okuyuşları zikrederken bazen de farklı kıraatlerden kaynaklanan i’rab ve
anlam değişikliklerini açıklamaktadır. Buna misal olarak şu âyeti verebili-
riz: َﺎر َوﯾَﺠْ ﻌَ ْﻞ ﻟَﻚ ٍ ﺷﺎ َء َﺟﻌَ َﻞ ﻟَﻚَ َﺧﯿ ًْﺮا ِﻣ ْﻦ ٰذﻟِﻚَ َﺟﻨﱠﺎ
ُ ۙ ت ﺗَﺠْ ۪ﺮي ِﻣ ْﻦ ﺗَﺤْ ﺘِ َﮭﺎ ْاﻻَ ْﻧ َﮭ َٓ ﺎركَ اﻟﱠﺬ۪ ٓي ا ِْن
َ َﺗَﺒ
19
Furkân 25/12.
20
Kemalpaşazâde, Tefsîr, VII:316-317.
21
Furkân 25/23.
22
Kemalpaşazâde, Tefsîr, VII:327.
314 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
ﻮرا
ً ﺼُ ُﻗ/ “Dilerse sana bunlardan daha iyisini, altlarından ırmaklar akan
cennetleri verecek ve sana saraylar ihsan edecek olan Allah'ın şanı yüce-
dir.”23 İbn Kemal Paşa ilk olarak âyetteki ( )ﯾَﺠْ ﻌَ ْﻞkelimesinin şartın cevabı
olan ( ) َﺟﻌَ َﻞkelimesinin mahalline atfedildiği için meczum olarak okundu-
ğunu beyan etmektedir. Daha sonra aynı kelimenin merfu olarak okundu-
ğunu da ifade etmekte ve bunu şöyle gerekçelendirmektedir: Şart, mazi fi-
il olarak vuku bulduğunda cevabında gelen muzarinin meczum veya
merfu olması caizdir. O, kelimenin merfu okunmasının bir diğer gerekçe-
sini ( )ﯾَﺠْ ﻌَ ْﻞkelimesi ile başlayan cümlenin yeni cümle olması şeklinde
açıklamaktadır. Bu takdirde cümle Allah’ın Peygamberimize ahirette ve-
receği nimetleri vaat etmesini ifade eder. Söz konusu kelimenin mansub
olarak okunduğunu da bildiren Kemalpaşazâde, bu kıraatin gerekçesini de
kelimenin vâv harfi ile şartın cevabı olması şeklinde açıklar.24 Yani ()ﯾَﺠْ ﻌَ ْﻞ
kelimesi mansub okuyuşa göre şartın cevabı olan ( ) َﺟﻌَ َﻞkelimesine vâv
harfi ile atfedildiği için öncesinde müzari fiili nasbeden ()أن ْ edatı gizlen-
25
miştir.
5. Kelâmî İzahlar
Kemalpaşazâde’nin tefsirinde kelam ilmine dair açıklamalar da önemli
bir yere sahiptir. O, tefsirinde kimi zaman Ehl-i Sünnet akidesini teyit
eden izahlar yaparken kimi zaman da Ehl-i Sünnet dışındaki itikadî fırka-
ların görüşlerini reddetmektedir. Buna şu âyeti misal olarak verebiliriz:
َ ض َوﻟَ ْﻢ ﯾَﺘ ﱠ ِﺨ ْﺬ َوﻟَﺪًا َوﻟَ ْﻢ ﯾَ ُﻜ ْﻦ ﻟَﮫُ ﺷ َ۪ﺮﯾﻚٌ ﻓِﻲ ْاﻟ ُﻤ ْﻠ ِﻚ َو َﺧﻠَﻖَ ُﻛ ﱠﻞ
ُﺷ ْﻲءٍ ﻓَﻘَﺪ َﱠره ِ ت َو ْاﻻَ ْر ِ اَﻟﱠﺬ۪ ي ﻟَﮫُ ُﻣ ْﻠﻚُ اﻟﺴﱠﻤٰ َﻮا
ْ
ً ۪ﺗَﻘﺪ/ “Öyle zât ki, göklerin ve yerin mülkü O'na aittir ve hiçbir oğul
ﯾﺮا
edinmemiştir. O'nun için mülkünde bir ortak da yoktur ve her şeyi yarat-
mıştır, onu bir miktar ile takdir buyurmuştur.”26 Kemalpaşazâde, bu âyette
geçen Allah’ın çocuk edinmemesine dair ifadenin Üzeyr Allah’ın oğludur
diyen Yahudileri, İsa Allah’ın oğludur diyen Hristiyanları ve melekler Al-
lah’ın kızlarıdır diyen müşrikleri reddettiğini belirtmektedir. Ayrıca Al-
lah’ın ortağının olmadığına dair ifadenin iki ilahın varlığına inanan
Seneviyye fırkasını reddettiğini; “Her şeyi yarattı” ifadesinin ise Allah’ın
karanlığı yaratmadığına inanan Mecusileri ve Allah’ın kulların fiillerini
yaratmadığını söyleyen Mutezileyi reddettiği beyan etmektedir.27 Bu hu-
susta bir başka misal olarak onun َﺒﯿﺮا ْ َو َﻣ ْﻦ ﯾ/
ً ﻈ ِﻠ ْﻢ ِﻣ ْﻨ ُﻜ ْﻢ ﻧُ ِﺬ ْﻗﮫُ َﻋﺬَاﺑًﺎ ﻛ َ “Sizden kim
23
Furkân 25/10.
24
Kemalpaşazâde, Tefsîr, VII:315-316.
25
Ebû Hayyân, Muhammed b. Yûsuf b. Alî b. Yûsuf, Bahru’l-Muhît (Beyrut: Dâru’l-
Kütübi’l-İlmiyye, 1993), VI:444; Şeyhzâde, Muhammed b. Muslihiddîn Mustafa el-
Kocevî, Hâşiye alâ Tefsîri’l-Kâdî Beydâvî (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye,1999),
VI:269.
26
Furkân 25/2.
27
Kemalpaşazâde, Tefsîr, VII:310.
Kemalpaşazâde’nin Tefsirdeki Metodu: Furkan Sûresi Örneği ~ 315
zulmederse ona büyük bir azabı tattırırız”28 âyetinin tefsiri sırasında kul-
landığı şu sözleri gösterebiliriz: “Âyette şart her ne kadar küfür ve fısk iş-
leyen her kimseye şamil olsa da şartın cevabının gerekliliği noktasında
icma ile tevbenin olmamasıyla kayıtlanmıştır. Yine fâsık hakkında bize gö-
re taat ve Allah’ın affı sebebiyle düşmesiyle de mukayyettir.”29 Kemal-
paşazâde’nin bu ifadeleri amelin imanın cüzü olup olmaması meselesine
dair kısa bir özet mahiyetindedir. Şöyle ki ameli imanın cüzü sayan fırka-
lar da saymayanlar da günahından tevbe etmekle kişinin ebedî azaptan
kurtulacağını beyan etmektedirler. Ancak Ehl-i Sünnet uleması kâfir hak-
kında değil fâsık hakkında tevbesiz de bağışlanabileceğini görüşüne sahip-
tirler.
6. Kur’ân İlimleri
Kur’ân âyetlerinden murad olan mananın anlaşılmasında ve doğru bir
şekilde tefsir edilmesinde Kur’ân ilimlerinin önemi muhakkaktır. Bu se-
beple gerek dirayet ve gerekse rivayet tefsirlerinde müfessirler, bazen tef-
sirlerinin mukaddimelerinde bazen de kaleme aldıkları müstakil eserlerde
Kur’ân ilimleri hakkında izahlarda bulunmuşlar. Kur’ân âyetleri tefsir edi-
lirken bu ilimlere dair malumat kullanılmıştır.
Yazdığı eserlerden Kur’ân ilimlerine ziyadesiyle önem verdiği anlaşı-
lan Kemalpaşazâde’nin tefsirinde de farklı Kur’ân ilimlerine dair misaller
bulmak mümkündür. Bunlardan bir kısmına Furkân Sûresi’nin tefsirinde
de rastlamaktayız. Bu hususta birkaç misal vermenin onun tefsir metodu-
nu ortaya koymak açısından yeterli olacağı kanaatindeyiz. Söz konusu
ilimlerden bir tanesi âyetler arası münasebettir. Münasebet ilmi Suyûtî’nin
(ö. 911/1505) ifadesiyle inceliği dolayısıyla müfessirlerin itinasının az ol-
duğu şerefli bir ilimdir.30 Âyetler arasındaki insicam aynı zamanda
Kur’ân’ın i’câzının da bir veçhesidir ki bu hususta Râzî (ö. 606/1210) Ba-
kara Suresi hakkında şunları söylemektedir: “Bu sûrenin nazmı ve benzer-
siz tertibinde kim düşünürse Kur’ân’ın lafızlarının fesahati ve manaları-
nın şerefi açısından mucize olduğu gibi tertibi ve âyetlerinin nazmı açı-
sından da mucize olduğunu bilir. Muhtemelen üslubu açısından Kur’ân’ın
mucize olduğunu söyleyenler bunu kastetmektedirler.”31 Kemâlpaşa-
zâde’nin tefsirinde münasebet ilmine dair Furkân Suresi 30 ve 31. âyetler
hakkındaki izahını misal olarak verebiliriz. Furkân Sûresi 30. Âyette şöyle
28
Furkân 25/19.
29
Kemalpaşazâde, Tefsîr, VII:322.
30
Suyûtî, Ebü’l-Fadl Celâluddîn Abdurrahmân b. Ebî Bekr b. Muhammed, İtkân fî
Ulûmi’l-Kur’ân (Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 2008), 630.
31
Râzî, Ebû Abdillâh Muhammed b. Ömer b. Hüseyn, Mefâtihu’l-Gayb (Beyrut: Dâru’l-
Fikr, 1981), V:139.
316 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
buyrulmaktadır: ﻮرا ً ﺳﻮ ُل ﯾَﺎ َربّ ِ إِ ﱠن ﻗَ ْﻮ ِﻣﻲ اﺗ ﱠ َﺨﺬُوا َھﺬَا ْاﻟﻘُ ْﺮآنَ َﻣ ْﮭ ُﺠ َوﻗَﺎ َل ﱠ/ “Peygam-
ُ اﻟﺮ
ber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terkettiler.”32
Kemâlpaşazâde, bu âyette şikâyetin taziminin ve Peygamberin kavmine
karşı bir korkutmanın bulunduğunu; Peygamberler kavimlerini Allah’a şi-
kâyet ettiklerinde mühlet verilmeksizin başlarına azap geleceğini beyan
etmektedir. Daha sonra o, bu âyetin sonraki âyetle münâsebetini şu sözle-
riyle açıklar: “Daha sonra Allah, teselli ederek ve müşrikler aleyhine ona
yardım edeceğini vadederek Nebîsine yöneldi ve şöyle buyurdu: ََو َﻛﺬَﻟِﻚ
ﯿﺮاً َﺼ ّ ِ َﺟﻌَ ْﻠﻨَﺎ ِﻟ ُﻜ ِّﻞ ﻧَﺒ/ ‘Her peygamber için,
ِ ﻲ ٍ َﻋﺪُوا ِ ّﻣﻦَ ْاﻟ ُﻤﺠْ ِﺮ ِﻣﯿﻦَ َو َﻛﻔَﻰ ِﺑ َﺮ ِﺑّﻚَ ھَﺎ ِدﯾًﺎ َوﻧ
böylece suçlulardan bir düşman ortaya koyarız. Doğruyu gösterici ve
yardımcı olarak, Rabbin yeter.’33”34
Kemalpaşazâde’nin tefsirinde değindiği bir diğer Kur’ân ilmi de
Cedelu’l-Kur’ândır. Bu ilim Allah’ın ilâhî kelamında muhaliflerine karşı
ortaya koyduğu delilleri ihtiva etmektedir. Bunlardan biri de şu âyetttir: ﻗُ ْﻞ
ً ُض ِإﻧﱠﮫُ َﻛﺎنَ َﻏﻔ
ﻮرا ﱠر ِﺣﯿ ًﻤﺎ ِ ت َو ْاﻷ َ ْر
ِ ﺴ َﻤ َﺎوا ّ أَﻧﺰَ ﻟَﮫُ اﻟﱠﺬِي ﯾَ ْﻌﻠَ ُﻢ اﻟ/ “De ki: Onu, göklerin
ﺴ ﱠِﺮ ِﻓﻲ اﻟ ﱠ
ve yerin sırrını bilen indirmiştir. Şüphesiz O, bağışlayandır, merhamet
edendir.”35 Kur’ân’ın peygamberimize Allah tarafından verilmediği, Tev-
rat ve İncil’i bilen bazı Yahudi ve Hristiyanlar tarafından kendisine yazdı-
rıldığına dair müşriklerin iddiasını beyan eden âyetin36 akabinde zikredi-
len bu âyetteki mücadeleyi, Kemalpaşazâde şöyle izah etmektedir:
Kur’ân’da Allah’tan başka kimsenin bilemeyeceği cennet, cehennem ve
içindekiler hakkında haber verilmiştir. Tevrat ve İncil’de bu konulara de-
ğinilmemiştir. Şayet Kur’ân onların iddia ettikleri gibi Yahudi veya
Hristiyanlardan alınmış olsaydı onlardan daha fazla malumatı ihtiva ede-
mezdi. Yine Kur’ân’da sema ve yer yaratılmadan önce semaya ve yere ait
hadiselerden de haber verilmektedir. Bunların önceki kitaplardan alınmış
olması ihtimali yoktur.37
Sonuç
Furkân Suresi özelinde Kemalpaşazâde’nin tefsir metodunu ortaya
koymayı amaçladığımız bu çalışmamızın neticesinde onun tefsirine dair
şunları söyleyebiliriz:
Kemâlpaşazâde, Kur’ân’ın tamamını baştan sona tefsir etmemiş olma-
sına rağmen müstakil risalelerde birçok sûreyi tefsir etmiştir. O tefsirinde
Zemahşerî ve Beydâvî’ye yakın bir tefsir metodu takip etmiştir. Tefsirine
32
Furkân 25/30.
33
Furkân 25/31.
34
Kemalpaşazâde, Tefsîr, VII:330.
35
Furkân 25/6.
36
Furkân 25/5.
37
Kemalpaşazâde, Tefsîr, VII:313.
Kemalpaşazâde’nin Tefsirdeki Metodu: Furkan Sûresi Örneği ~ 317
Kaynakça
Ahmed b. Hanbel. Müsned. Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, ty.
Beydâvî, Nâsırüddîn Ebû Saîd Abdullh b. Ömer b. Muhammed, Envâru’t-Tenzîl
ve Esrâru’t-Te’vîl, Dâru’r-Reşîd, Beyrut, 2000.
Ebû Hayyân, Muhammed b. Yûsuf b. Alî b. Yûsuf. Bahru’l-Muhît. Dâru’l-
Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut: 1993.
Ebû Ya’lâ. Müsned. Beyrut: Dâru’l-Me’mûn li’t-Türâs, 1990.
Ezherî, Ebû Mansûr Muhammed b. Ahmed b. Ezher el-Herevî. Tehzîbu’l-Luga,
Kahire: ed-Dâru’l-Mısriyye’l li’t-Te’lîf ve’t-Terceme, 1964.
Kemalpaşazâde, Şemsuddîn Ahmed. Tefsîru İbn Kemâl Paşa. tah. Mâhir Edîb
Habbûş. İstanbul: Mektebetü’l-İrşâd, 2018.
Nesefî, Ebu’l-Berekât Abdullah b. Ahmed b. Mahmûd. Medâriku’t-Tenzîl fî
Hakâiki’t-Te’vîl. Beyrut: Dâru’l-Kelimi’t-Tayyib, 1998.
Râzî, Ebû Abdillâh Muhammed b. Ömer b. Hüseyn. Mefâtihu’l-Gayb. Beyrut:
Dâru’l-Fikr, 1981.
Suyûtî, Ebü’l-Fadl Celâluddîn Abdurrahmân b. Ebî Bekr b. Muhammed. İtkân fî
Ulûmi’l-Kur’ân. Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 2008.
Şeyhzâde, Muhammed b. Muslihiddîn Mustafa el-Kocevî. Hâşiye alâ Tefsîri’l-
Kâdî Beydâvî. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1999.
Zeccâc, Ebû İshâk İbrâhîm b. es-Serî b. Sehl el-Bağdâdî. Meâni’l-Kur’ân ve
İ’râbuhu. Beyrut: Âlemu’l-Kütüb, 1988.
İbn Kemal Paşa’nın Sure Tefsirleri: Nebe Sûresi Örneği
Süleyman PAK
Doç. Dr., Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi
İslami İlimler Fakültesi
suleyman.pak@gop.edu.tr
ORCID: 0000-0002-4440-4627
Öz
İbn Kemal Osmanlı Devleti’nin en görkemli döneminde şeyhülislamlık
yapmış çok yönlü bir alimdir. Telif ettiği yüzlerce eseri onun tefsir, hadis,
fıkıh, kelam gibi dini ilimlerdeki vukûfiyetini göstermesi bakımından bü-
yük önem taşımaktadır. Müellifin eserleri içerisinde tefsire dair olanları
incelendiğinde onun Kur’an’ın bütün surelerini kapsayan tam bir tefsiri
bulunmamakla beraber, sure ve ayet tefsirleri yanında şerh ve haşiyeleri
içeren eserlerinin hacminin oldukça büyük olduğu görülmektedir. Bu bağ-
lamda Fatiha, Mülk, Naziat ve Tarık gibi surelere dair tam sure tefsir risa-
leleri yanında, pek çok ayet tefsirini içeren çalışmaları da bulunmaktadır.
Bu çalışmada müstakil bir sure tefsiri olarak telif edilen Nebe’ suresi üze-
rinden İbn Kemal’in tefsir yöntemi incelenecek ve onun tefsir için bu su-
reyi seçmesindeki amaç tespit edilmeye çalışılacaktır. Kur’an’ın son cü-
zünde yer alan Nebe’ suresi konu itibariyle yaratılış, insana verilen nimet-
ler, kıyamet ve ahiret ahvali, cennet ve cehennem ehlinin özellikleri üze-
rinde durmaktadır. Surenin tefsirini yapan müellifin ayetleri nasıl bir yön-
tem izleyerek açıkladığına dair bazı örnekler üzerinden değerlendirmeler
yapılacaktır. Tefsir kelime ve kavramların açıklanması, cümle yapıları,
belagate yer vermesi yönüyle dilbilimsel açıdan, ayet, hadis, rivayetlere
yer vermesi yönüyle kaynakları bakımından ve rivayet ve dirayet yöntem-
lerine dair yaklaşımlar açısından incelenecektir. Müellifin eserinde hangi
müfessirlerden nakillerde bulunduğu varsa onlara yönettiği eleştirileri de
bu çalışmada değerlendirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Tefsir, İbn Kemal, Şeyhülislam, Sure tefsiri,
Nebe’ suresi
the author, it is seen that there is no complete exegesis of him covering all
the suras of the Qur’an, but the volume of his works containing
commentary and hashiahs, as well as Sura and verse exegesis, is quite
large. In this context, besides the complete Surah exegesis treatises on
surahs such as Fatiha, Mulk, Naziat and Tariq, there are also works
containing many verse exegesis. In this study, Ibn Kemal’s method of
exegesis will be examined through the Nebe surah, which is considered as
a separate surah exegesis, and the purpose of his choice of this surah for
exegesis will be determined. As of the subject of Surah Nebe’, which is
included in the last chapter of the Qur’an, it focuses on the characteristics
of creation, the blessings given to man, the apocalypse and the hereafter,
the people of paradise and hell. Evaluations will be made on some
examples of how the author who makes the interpretation of the Surah
explains the verses by following a method. The explanation of tafsir
words and concepts, sentence structures, linguistic aspects in terms of
giving place to eloquence, verse, hadith, narrations in terms of sources and
approaches to narration and dirayet methods will be examined in terms of
their sources in terms of giving place to narration. The criticisms of the
müellifin directed at them from which müfessir he/she has made transfers
in his/her work will also be evaluated in this study.
Keywords: Tafsir, Ibn Kemal, Shaykh al-Islam, Surah Tafsir, Nebe
Surah
Giriş
İbn Kemal Paşa Osmanlı Devleti’nin her yönden gelişme gösterdiği bir
dönemde yaşamış bir alimdir. Onun hem bir müderris olarak eğitime kat-
kısı hem de şeyhülislamlık gibi idari işlerde gösterdiği başarıları bir yana,
devrinin alimleri arasında temayüz eden ilmi birikimi, dirayeti ve mesele-
leri muhakemesi onu ayrı bir yere taşımış, alimler arasında haklı bir şöhre-
te kavuşturmuştur. İster yaşadığı dönemde isterse de yetiştirdiği talebele-
rinin devrinde olsun onun ilmi ağırlığı hep hissedilir olmuştur. İbn Ke-
mal’in bu meziyetleri yanında onu çağlar boyu ilgi odağı haline getiren bir
diğer yönü de sayısı nerdeyse üç yüze varan telif ettiği risaleleriyle velud
bir yazar olmasıdır. Bugün bu üretken müellifin risaleleri araştırmacıların
merakını uyandırmakta, her geçen gün onun hakkında yeni araştırmalar
vucut bulmaktadır. Şüphesiz İbn Kemal Paşa devrinin ilimlerinin pek çok
branşında kalem oynatmış büyük bir alimdir. Bu yüzden bu çok yönlü
alimin dini ilimlerden tarih ve edebiyata kadar geniş bir alanda üzerinde
yerli ve yabancı araştırmalar yapıldığı görülse de hala eserleri farklı yön-
leriyle değerlendirilmeyi beklemektedir. İbn Kemal Paşa’nın eserleri içe-
risinde hatırı sayılır bir yere sahip olan ayet ve sure tefsirleri de bu açıdan
320 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
çalışmalara konu olmaktadır. Bir müfessir olarak tefsire dair telif ettiği ri-
saleleri üzerine genel değerlendirmelerin yapıldığı akademik çalışmalara
bir katkı yapmayı ve müstakil olarak sayıları beşi bulan sure tefsirleri üze-
rinden onun yöntemi ve değerlendirmeleri hakkında bir sonuca varmayı
amaçlayan bu çalışmada Nebe’ suresi tefsiri incelenmektedir. Amaç bir
surenin kendi iç bütünlüğü içerisinde somut verilerden hareketle genel so-
nuçlara ulaşmak ve bu büyük alimin tefsirciliği üzerine bazı tespitler
yapmaktır.
1
Şerafettin Turan, “Kemalpaşazâde”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
(Ankara: TDV Yayınları, 2002), 27: 238.
2
Taşköprülüzâde Ahmed, eş-Şakâ’iku’n-Nu‘mâniyye fî Ulemâi’d-Devleti’l-Osmâniyye,
Haz. Muhammed Hekimoğlu (İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı, 2019), 598-
600; Şemsuddîn Ahmed b. Süleymân b. Kemâl Pâşâ er-Rûmî el-Hanefî, Tefsîru İbn
Kemâl Bâşâ, thk. Mâhir Edîb Habbûş (İstanbul: Mektebetü’l-İrşâd, 2018); Ahmet
İnanır, İbn Kemal’in Fetvaları Işığında Osmanlı’da İslâm Hukuku (Ankara: Gece
Kitaplığı, 2015), 27-28.
3
Abdizâde, İbn Kemal Paşa’nın Amasyalı olduğunu söylemektedir. Abdizâde Hüseyin
Hüsamüddin, Amasya Tarihi (İstanbul: Necmi İstikbal Matbaası, 1927), 3: 222; Turan,
“Kemalpaşazâde”, 27: 238.
4
Bursalı Mehmet Tahir, Osmanlı Müellifleri (İstanbul: Meral Yay.) 1: 352.
5
Turan, “Kemalpaşazâde”, XXV; s. 238; İnanır, İbn Kemal Fetvaları, s. 28.
6
Taşköprülüzâde, eş-Şakâ’ik, 598- 600; İbn Kemal Paşa, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ; 1:
136-148; İnanır, İbn Kemal’in Fetvaları, 36-38.
7
Müellifin üç yüz civarında eser telif ettiği nakledilmektedir. Eserleri üzerine yapılmış
çalışmalar için bk. İbn Kemal Paşa, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ; 1: 157- 167; Halis Demir
ve Kemal Çatılı, “İbn Kemal Üzerine Yapılan İlmi Çalışmalar”, Tokat Gaziosmanpaşa
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 7 no.1 (2019): 151-178.
İbn Kemal Paşa’nın Sure Tefsirleri: Nebe Sûresi Örneği ~ 321
2. Tefsir Yöntemi
İbn Kemal Paşa tefsirinin dilbilimsel ağırlıklı bir tefsir olduğunu söy-
lemek mümkündür. Sure tefsirleri bağlamında izlediği yöntem şu şekilde-
dir. Öncelikle ayet içerisindeki kelimelerin lügat anlamı verilmekte ve na-
hiv açısından cümle tahlil edilmektedir. Yine bu bağlamda kelimelerin kı-
raat farklılıklarına değinilmekte bazen buna açıklama eşlik etmekte bazen
de sadece “şöyle okundu” diyerek farklı kıraati vermekle yetinilmektedir.
Kıraatler konusunda müfessirin bazen tercihte bulunduğu görülmektedir.
Bu yönde de Keşşaf veya Envâru’t- Tenzîl’in etkili olduğunu söylemek
mümkündür. Müfessir ayetleri açıklarken lügat yanında delil sadedinde
başka ayet veya hadislere de başvurmakta böylece rivayet tefsirinin kay-
8
Turan, “Kemalpaşazâde”, 27: 238; M.A. Yekta Saraç, “Kemalpaşazâde”, Türkiye
Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 2002), 25: 245; Seyit
Bahçıvan, “Şeyhülislâm İbn Kemal Paşa’nın Vasıyetnâmesi”, Marife, 1 no.2 (2001):
214.
9
İbn Kemal Paşa, Tefsîru İbn Kemâl Bâşâ; Çelebi, “Kemalpaşazâde”, 27: 247.
10
Bursalı, Osmanlı Müellifleri, 1: 352-353; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi,
(İstanbul: Bilmen Yay., 1974), 2: 637.
11
Bursalı, Osmanlı Müellifleri, 1: 353; Şükrü Maden, “Envârü’t-Tenzîl ve Esrârü’t-Te’vîl
Literatürü”, İslam İlim ve Düşünce Geleneğinde Kâdî Beyzâvî, ed. Mustakim Arıcı
(İstanbul: İSAM Yay., 2017), 593-595. İbn Kemal Paşa’nın tefsire dair eserleri üzerine
yerli ve yabancı birçok çalışma bulunmaktadır. Bunlardan bir kısmı yüksek Lisans ve
doktora seviyesinde bir kısmı da makale ve tebliğ olarak yer almaktadır. Bu çalışmanın
çerçevesi Nebe’ suresinin tefsiri ile sınırlandırılmış olması hasebiyle eserlerine kısaca
değinilmiş ve onlarla ilgili sadece genel bir bilgi verilmiştir. İbn Kemal Paşa’nın tefsir
ilmine katkıları ve bu sahada telifatına dair geniş bilgi için şu çalışmalara bakılabilir:
Demir ve Çatılı, “İbn Kemal Üzerine Yapılan İlmi Çalışmalar”, 151-178; Bahçıvan,
“Şeyhülislâm İbn Kemal Paşa’nın Vasıyetnâmesi”, 211-212; Rabia Hacer Bahçeci, “İbn
Kemal Tefsirinin El-Keşşâf Geleneğindeki Yeri: Dil ve Belâgat İlimleri Çerçevesinde
Mukayeseli Bir İnceleme”, (Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi, 2019),
5-6.
322 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
3. Yararlandığı Kaynaklar
İbn Kemal tefsirinde nakilde bulunduğu kaynaklardan bazen bizzat isim
zikrederek bazen de isim vermeden aktarımda bulunmuştur. Nebe’ suresi
tefsirinde açıkça iki isme ver vermektedir. Bunlar İbn Kuteybe12 ve Ebu
Hayyân’dır.13 Ancak sure tefsiri genel olarak değerlendirildiğinde onun ba-
zen birebir ve bazen de benzer ifadelerle Zemahşeri’nin Keşşâf’ı ile
Beyzavî’nin Envâru’t-tenzîl’inden çokça yararlandığı hatta temel kaynak
olarak bunları aldığı söylenebilir. Özellikle müellifin yaşadığı dönemde
Beyzâvî’nin tefsirinin revaçta olduğu düşünülürse, eserini yazarken onun bu
tefsiri daima elinin altında bulundurduğu anlaşılmaktadır. Nitekim yukarıda
geçtiği üzere İbn Kemal Paşa’nın eserleri arasında bu iki tefsire haşiye yaz-
dığı da bilinmektedir. Neticede onun bu iki tefsirden bazen birebir, bazen de
özetleyerek nakillerde bulunduğu ve tefsirini yazdığı anlaşılmaktadır. Ke-
limelerin lügat anlamını verirken her ne kadar isim zikretmese de Ragıp el-
İsfahanî’nin Müfredât’ına müracaat ettiği görülmektedir.14
12
İbn Kemal Paşa, Tefsir, 9: 42.
13
İbn Kemal Paşa, Tefsir, 9: 51.
14
Örnek için bk. İbn Kemal Paşa, Tefsir, 9: 21. Krş. Râgıp el-Isfahâni Ebu Kasım
Hüseyin b. Muhammed, el-Müfredât fî Garîbi’l-Kurân (Beyrut Dâru’l-Marife), 196.
15
Muhammed Ali es-Sâbûnî, Safvetü’t- Tefâsîr (İstanbul: Dâru’l- Ensâr,1987), 3: 507.
İbn Kemal Paşa’nın Sure Tefsirleri: Nebe Sûresi Örneği ~ 323
22
İbn Kemal, Tefsir, 9: 39; Krş. Zemahşerî, Keşşâf, 6: 290; Beyzâvî, Envâru’t-Tenzîl, 5:
278. Yaygı anlamiçin bk. Taberî, Câmi’u’l-Beyân, 24: 8.
23
İbn Kemal, Tefsir, 9: 40. Krş. Taberî, Câmi’u’l-Beyân, 24: 9-10.
24
İbn Kemal, Tefsir, 9: 45-46. Krş.Taberî, Câmi’u’l-Beyân, 24: 25. Her hıkbın seksen yıl
olduğu söylenmektedir. Taberî, a.y.
25
Ancak bu yorum Ebu Hayyân tarafından uygun görülmemekte, o kelimenin mensub
okunuşunu onun hal değil zarf olmasına bağlamakta, Araplarca yaygın kullanımının da
bu şekilde olduğunu söylemektedir. Ebu Hayyân Muhammed b. Yusuf el- Endelüsî, el-
Bahru’l-Muhîd (Beyrut: Dâru’l- Kütübi’l-İlmiyye, 1993), 8: 405.
26
Zemahşerî, bunun munkatı olduğunu söyler. Zemahşerî, Keşşâf, 6: 300.
27
İbn Kemal, Tefsir, 9: 46-47.
İbn Kemal Paşa’nın Sure Tefsirleri: Nebe Sûresi Örneği ~ 325
28
İbn Kemal, Tefsir, 9: 43.
29
İbn Kemal, Tefsir, 9: 45.
30
İbn Kemal, Tefsir, 9: 51. Krş. Zeccâc, Meâni’l-Kurân, 5: 275. Kelimenin okunuşu ile
ilgili farklı kıraatler için bk. Taberî, Câmi’u’l-Beyân, 24: 45.
31
“Kişinin iki elin takdim ettiğine (yaptığına) baktığı gün…”
32
İbn Kemal, Tefsir, 9: 53-54. Krş. Zemahşerî, Keşşâf, 6: 303; Beyzâvî, Envâru’t-Tenzîl,
5: 281.
326 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
33
Bu kıraat İkrime (ö. 105/723) ve İsa b. Ömer’e (ö. 149/766) nispet edilmektedir.
Zemahşerî, Keşşâf, 6: 293.
34
Bu kıraat İbn Kesîr’e (ö. 120/738) (Zemahşerî, Keşşâf, 6: 294) ve Yakub’a (Beyzâvî,
Envâru’t-Tenzîl, 5: 278) nispet edilmektedir.
35
İbn Kemal, Tefsir, 9: 36. Krş. Zemahşerî, Keşşâf, 6: 294.
36
İbn Kemal, Tefsir, 9: 43. Beyzâvî, Envâru’t-Tenzîl,5: 279.
37
Bu kıraat İbn Âmir’e nispet edilmektedir. Beyzâvî, Envâru’t-Tenzîl, 5: 278. Zeccâc, ya
ile okunuşun daha uygun olduğunu söylemekte, ta ile okunuşun Hasan Basri’ye nispet
edildiğini söylemektedir. Zeccâc, Meâni’l-Kurân, 5: 271.
38
İbn Kemal, Tefsir, 9: 38. Krş. Beyzavi, Envâru’t-Tenzîl, 5: 278.
İbn Kemal Paşa’nın Sure Tefsirleri: Nebe Sûresi Örneği ~ 327
lanan yerin adı olarak geçmektedir. Buna göre yeryüzü insanlar için çocu-
ğun içinde yattığı ve uyuduğu beşiğe benzetilmiştir.39
Kelimede harf değişikliği şeklinde gerçekleşen kıraat farklılıkları da
mevcuttur. Mesela “seccâc” kelimesi cim yerine ha harfinin yer almasıyla
“seccah” şeklinde de okunmuştur. Bu da suyun döküldüğü yerleri anlat-
maktadır.40
Kelimenin şeddeli veya şeddesiz okunuşuna dair şu örnekler zikredile-
bilir. Mesela “gassâk” kelimesi şeddesiz “gasâk” olarak okunmuştur.41
Bunun dışında “kezzebu” “kezebu”, “kizzab” “kizab” 42, “hisab”
“hassab”43 şeklinde okunduğuna dair farklı kıraatler bulunmaktadır.
Cümlenin öncesi ile anlam bağı bulunup bulunmadığı hususunda kari-
ne teşkil eden kıraat farklılıkları da mevcuttur: Mesela önceki cümleye
bağlı olduğuna dair karine kabul edilen “Rabbi’s-semâvâti” ifadesinde ke-
lime mecrur halde iken, başka bir kıraatte ötreli (rabbü) şekilde geçmekte-
dir. Buna göre ayet cümle başlangıcı olmaktadır.44
Hareke değişikliğine dayalı kıraat farklılığına örek olarak 21. ayette
“inne” yerine “enne” okunmuştur.45
Müfessir bazen kıraatler arasında tercih yapmakta ve bunun gerekçesi-
ni izah etmektedir. Mesela 23. ayette geçen ve yaygın olarak “lâbisîne”46
şeklinde okunan kelimeyi “lebisîne”47 okumanın anlam bakımından daha
kuvvetli olduğunu söylemekte, bunun gerekçesini de şöyle izah etmekte-
dir: “Lâbis” bir yerde kalacağı kuvvetle muhtemel olan kimseyi ifade
ederken -ki bu az olursa lebise değil mekese kullanılır- lebis ise, bir yerde
temelli kalması yani oranın daimî sakini olması durumundaki kimse için
kullanılır.48
Örneklerde görüldüğü gibi İbn Kemal Paşa ayetleri tefsir ederken kıra-
at farklılıklarına yer vermiş, onları yeri geldiğince bazen gerekçesiyle ba-
zen de sadece işaret etmek suretiyle tefsirine almıştır. Burada dikkat çeken
husus, yaşadığı coğrafyada Asım kıraati okunmasına karşılık onun bazen
39
İbn Kemal, Tefsir, 9: 39. Krş. Beyzavi, Envâru’t-Tenzîl, 5: 278. Zeccâc, her iki
okuyuşun aralarında bir anlam farkının bulunmadığını söylemektedir. Zeccâc, Meâni’l-
Kurân, 5: 271.
40
İbn Kemal, Tefsir, 9: 41. Bunu A‘rec (ö. 130/748) ha ile okumuştur. Zemahşerî, Keşşâf,
6: 297.
41
İbn Kemal, Tefsir, 9: 47.
42
İbn Kemal, Tefsir, 9: 48,50.
43
İbn Kemal, Tefsir, 9: 51.
44
İbn Kemal, Tefsir, 9: 51.
45
Kemal Paşa,Tefsir, 9: 45. Bunu İbn Ya‘mer (ö. 89/708) fethalı okumuştur. Buna göre
kıyametin kopma gerekçesi olarak cehennemin haddi aşanları gözetleme yeri olması
gösterilmiş olmaktadır. Zemahşerî, Keşşâf, 6: 299.
46
Hamza dışındaki diğer kıraat imamları bu şekilde okumaktadır.
47
Hamza ve Ravh kıraatıdır. Beyzâvî, Envâru’t-Tenzîl, 5: 280.
48
İbn Kemal, Tefsir, 9: 45. Krş. Zemahşerî, Keşşâf, 6: 299.
328 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
mefhum olarak yer vermektedir. Mesela ﺻﺎدًا ْ إِ ﱠن َﺟ َﮭﻨﱠ َﻢ ﻛَﺎﻧayetini açıklar-
َ َﺖ ِﻣ ْﺮ
ken Resulullah’tan sahih bir yolla geldiğini beyan ettiği bir haberi aktar-
maktadır. Şöyle ki ayette cehennemin bir gözlem yeri olduğu bildirilmek-
tedir. Ayet, cehennem görevlilerinin cezalarını çekmeleri için kafirleri sü-
rekli gözetim altında tuttukları veya cennet görevlilerinin müminleri göz-
ledikleri şeklinde açıklanmaktadır. Müellif, Beyzâvî’nin aksine, müminle-
rin cehennemden geçerken onun alevine maruz kalma tehlikesine karşı
meleklerin cennetlikleri gözetleyip koruması gibi bir durumun olamaya-
cağını, müminlerin nurlarının cehennem ateşine baskın geleceğinden buna
ihtiyaç duymayacaklarını söylemekte ve bunu Resulullah’tan rivayet edi-
len bir habere dayandırmaktadır.55 Bu habere göre cehennem müminlerin
geçişleri sırasında onların nurundan eziyet çekecektir.56 Buna göre cehen-
nem alevlerinin müminlere zarar vermesi şöyle dursun, müminlerin nuru
karşısında etkisiz kalacaktır.
Bir başka örnekte Müfessir Nebe suresi 30. ayetini açıklarken Resulul-
lah’tan bu konuda gelen bir rivayete yer vermektedir. Şöyle ki ayette,
ahireti ve ayetleri yalanlayan inkarcılara cehennem azabını çekmeleri yö-
nüyle “Haydi tadın bakalım azabı!” diye bir azarlama ve caydırıcılık bu-
lunmakta ve yaptıklarının bir sonucu olarak orada kendilerine sadece aza-
bın artırılacağı bildirilmektedir. Burada muhatab sîgasının kullanımı mü-
balağa içindir ve azabın artırılmama imkanının asla bulunmadığına, en so-
nuna kadar cezanın uygulanacağına işaret etmektedir.57 Bu cezanın mahi-
yeti ve ağırlığı ile ilgili olarak Resulullah’ın, cehennem halkı için
Kur’an’da yer alan en ağır ayetin bu olduğunu söylediği haber verilmek-
tedir.58
59
İbn Kemal, Tefsir, 9: 42. Krş. Zemahşerî, Keşşâf, 6: 297-298; Beyzâvî, Envâru’t-Tenzîl,
5: 279.
60
Furkan 25/25.
61
İbn Kemal, Tefsir, 9:43.
62
Zemahşerî ayeti bir başka ayetle (Vakıa 6) açıklamaktadır. Bu ayette dağların
paramparça olup toz haline gelmesi ve bu şekliyle her tarafa dağılmasından söz
edilmektedir. Zemahşerî, Keşşâf, 6:299.
63
İbn Kemal, Tefsir, 9: 43.
64
İbn Kemal Paşa ayetin yorumunda Beyzâvî’nin fiildeki zamirin genel olarak bütün
insanlara ait olduğunu aktardığı fakat hiçbir açıklama yapmadığı, Zemahşerî’nin ise
İbn Kemal Paşa’nın Sure Tefsirleri: Nebe Sûresi Örneği ~ 331
Nebe suresi 37. ayette her şeyin Rabbi olarak Allah’ın huzurunda söz
söylemeye muktedir olamayan yer ve gök ehlinin durumu ile ilgili şu fark-
lı yorumlara yer vermekte, bir yandan bunları Zemahşeri’den aktarırken
buna ilave olarak bir yandan da şefaat konusuna değinmekte ve bu konuda
Zemahşeri’den farklı düşündüğünü göstermektedir. Ayette yer ve gök eh-
linin Allah’ın huzurunda sevabın ziyadesi veya cezanın azaltılması husu-
sunda kendilerine izin verilenler dışında ona bir söz söyleme kudretini
kendilerinde bulamayacakları yahut ellerinde sevap veya ceza hususunda
bir emir verebilecek bir konuşma gücü olmadığından, mülk sahibi gibi
böyle bir tasarrufta bulunarak artırma veya eksiltmeye gidemeyecekleri
bildirilmekte olup hiçbir kimsenin korkudan Allah’a bir şey söylemeye
kadir olmayacağı beyan edilmektedir. Ayrıca bu husus şefaate de engel
değildir.65
ْ “ﯾَ ْﻌﻠَ ُﻢ َﻣﺎ ﺑَﯿْﻦَ أ َ ْﯾﺪِﯾ ِﮭ ْﻢ َو َﻣﺎ ﺧ َْﻠﻔَ ُﮭ ْﻢ َو َﻻ ﯾَ ْﺸﻔَﻌُﻮنَ إِ ﱠﻻ ِﻟ َﻤ ِﻦO onların yaptıklarını
69
َﻀﻰ َو ُھ ْﻢ ﻣِ ْﻦ َﺧ ْﺸﯿَﺘِ ِﮫ ُﻣ ْﺸ ِﻔﻘُﻮن
َ َ ارﺗ
ve terk ettiklerini bilir. Ancak kendilerinden hoşnut olunanlar şefaat edebilecektir…”
70
Zemahşerî, Keşşaf, 6:302-303.
71
İbn Kemal, Tefsir, 9:53.
72
İsmail Karagöz, “Cehennemin Sonsuzluğunun Ayet Ve Hadislerdeki Delilleri”, Düzce
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2, no.1 (2018): 1-19; Osman Oral, “Muhammed
Zâhid El-Kevserî’nin Hulûd/Cennet Ve Cehennemin Ebedîlîği Konusuna Yaklaşımı”,
Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2, no.3 (2015): 87-108, Emrullah
Fatiş, “İbnü'l-Hümâm'a Göre Yaratılmışlık Ve Ebediyet Bağlamında Cennet Ve
Cehennem”, Hikmet Yurdu 8, no.16 (2015/2): 83-102; Hasan Hüseyin Tunçbilek,
“İslâm Düşüncesinde Cehennemin ve Cehennem Azabının Ebediyeti ve Fenası
Problemi” Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 6, no.1 (2006): 15-33.
73
İbn Kemal, Tefsir, 9:45-46.
İbn Kemal Paşa’nın Sure Tefsirleri: Nebe Sûresi Örneği ~ 333
Sonuç
Bu çalışmada İbn Kemal Paşa’ya ait Nebe’ suresi tefsiri incelenmiş ve
tefsir ilmi açısından bir değerlendirilmesi yapılmıştır. Müfessir bu sure
tefsirinde kendisine ana kaynak olarak aldığı Keşşâf ve Envâru’t-
Tenzîl’in yolunu izlemiş olmakla birlikte Arap diline vukufiyetini ustaca
kullanmıştır. Bunu çalışma içerisinde yapılan örneklemelerden rahatlıkla
görmek mümkündür. Müfessir bu surede sözü uzatmadan en kısa yolla
açıklamalar yapmış, konuyu detaylara boğmadan izah etmiştir. Bu yönüy-
le tefsirine dilbilimsel ağırlıklı kısa ve özlü bir tefsir nitelemesi yapmak
uygun olacaktır. Müfessir klasik tefsir anlayışından uzaklaşmadan kendine
özgü bir yöntemle ayetleri açıklamakta yeri geldikçe tenkit ve tercih yolu-
nu izlemektedir. Söz gelimi ayeti ayetle ve hadislerle açıklama yöntemi
başvurduğu bir usuldür. Ancak o daha çok ayetlerde geçen kelimeleri eti-
molojik açıdan incelemeyi öncelemekte, lüğavi anlamı yanında kelimenin
ayet içerisinde taşıdığı manaya yoğunlaşmaktadır. Bu açıdan onun tefsi-
rinde ağırlıkla cümle tahlilleri görülmektedir. Bazen onun bu açıklamaları
yukarıda zikredilen tefsirlerle birebir aynı ibareyi taşımakla beraber, daha
çok özetleme yoluyla nakilde bulunma şeklindedir. Müfessirin üzerinde
önemle durduğu meselelerden biri de hiç şüphesiz kıraat farklılıklarıdır. O
bu konuda tercih yapmakta, ayetin anlamını güçlü şekilde yansıttığını dü-
şündüğü kıraatleri öncelemektedir. Müfessirin kıraatler hususundaki yak-
laşımını gösteren bir başka yön de onun bazı yerde kıraatlere dayalı açık-
lamalara yer vermesi bazen de sadece farklı okunuşu zikretmekle yetin-
mesidir. Müfessir yeri geldikçe kendine özgü açıklamalara girmekte, ba-
zen bunu eleştiri yöntemiyle yapmaktadır. Özellikle şefaat gibi kendi
74
“Kafir der ki, keşke toprak olsaydım.”
75
“O halde dileyen rabbine doğru bir yol arasın.”
76
İbn Kemal, Tefsir, 9:54.
334 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Kaynakça
Abdizâde Hüseyin Hüsamüddin. Amasya Tarihi. İstanbul: Necmi İstikbal Matba-
ası, 1927.
Aclunî, İsmail b. Muhammed. Keşfü’l- Hafâ, Mektebetü İlmi’l-Hadis, ts.
Bahçeci, Rabia Hacer. “İbn Kemal Tefsirinin El-Keşşâf Geleneğindeki Yeri: Dil
ve Belâgat İlimleri Çerçevesinde Mukayeseli Bir İnceleme”. Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi, 2019.
Bahçıvan, Seyit. “Şeyhülislâm İbn Kemal Paşa’nın Vasıyetnâmesi”, Marife 1, no.
2 (2001): 209-214.
Beyhakî, Ebubekir Ahmed b. Hüseyin. Şu’abu’l-îman. Beyrut: Daru’l-Kütübi’l-
İlmiyye, 2000.
Beyzâvî, Nasıruddin Ebu Hayr Abdullah b. Ömer b. Muhammed eş-Şirrâzi.
Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t- Te’vîl. Beyrut: Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî, ts.
Bilmen, Ömer Nasuhi. Büyük Tefsir Tarihi. İstanbul: Bilmen Yayınları, 1974.
Bursalı Mehmet Tahir. Osmanlı Müellifleri. İstanbul: Meral Yayınları, ty.
Çelebi, İlyas. “Kemalpaşazâde” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 25:
242-244. İstanbul: TDV Yayınları, 2002.
Demir, Halis ve Kemal Çatılı. “İbn Kemal Üzerine Yapılan İlmi Çalışmalar”. To-
kat Gaziosmanpaşa Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 7, no.1 (2019):
151-178.
Ebu Hayyân Muhammed b. Yusuf el-Endelüsî. el-Bahru’l-Muhîd. Beyrut: Dâru’l-
Kütübi’l-İlmiyye, 1993.
Fatiş, Emrullah. “İbnü’l-Hümâm’a Göre Yaratılmışlık ve Ebediyet Bağlamında
Cennet ve Cehennem”. Hikmet Yurdu 8, no.16 (2015/2): 83-102.
Karagöz, İsmail. “Cehennemin Sonsuzluğunun Ayet ve Hadislerdeki Delilleri”.
Düzce Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2, no.1 (2018): 1-19.
Isfahâni, Râgıb Ebu Kasım Hüseyin b. Muhammed. el-Müfredât fî Garîbi’l-
Kurân. Beyrut: Dâru’l-Marife, ts.
İbn Adiy, Ebu Ahmed el- Cürcânî. el-Kâmil fi Zu’afâi’r-Ricâl. Beyrut: el-
Kütübü’l- İlmiyye, 1997.
İbn Kemal Paşa’nın Sure Tefsirleri: Nebe Sûresi Örneği ~ 335
İnanır, Ahmet. İbn Kemal’in Fetvaları Işığında Osmanlı’da İslâm Hukuku. Anka-
ra: Gece Kitaplığı, 2015.
Maden, Şükrü. “Envârü’t-tenzîl ve Esrârü’t-te’vîl Literatürü”. İslam İlim ve Dü-
şünce Geleneğinde Kâdî Beyzâvî ed. Mustakim Arıcı. İstanbul: İSAM Yayın-
ları, 2017.
Mevdudi, Tefhimu’l-Kur’an. çev. Muhammed han Kayani vd. İstanbul: İnsan Ya-
yınları,1991.
Oral, Osman. “Muhammed Zâhid El-Kevserî’nin Hulûd/Cennet ve Cehennemin
Ebedîlîği Konusuna Yaklaşımı”. Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, 2, no. 3 (2015): 87-108.
Sâbûnî, Muhammed Ali. Safvetü’t-Tefâsîr. İstanbul: Dâru’l- Ensâr, 1987.
Sahavî, Muhammed Abdurrahman. el-Mekâsıdu’l-Hasene. Beyrut: Dâru’l-
Kitâbi’l- Arabî, 1985.
Saraç, M. A. Yekta. “Kemalpaşazâde”, TürkiyeDiyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi.
25:244-245. İstanbul: TDV Yayınları, 2002.
Suyûtî, Abdurrahman b. Ebubekir Celalüddin. ed-Dureru’l-Müntesire. Riyad:
İmâretü Şuûni’l-Mektebât, ts.
Şemsuddîn Ahmed b. Süleymân b. Kemâl Pâşâ er-Rûmî el-Hanefî. Tefsîru İbn
Kemâl Bâşâ. thk. Mâhir Edîb Habbûş. İstanbul: Mektebetü’l-İrşâd, 2018.
Taberî, Ebu Cafer Muhammed b. Cerîr. Câmi’u’l-Beyân an Te’vîli Âyi’l-Kur’ân.
Kahire: Dâru Hicr, 2001.
Taşköprülüzâde Ahmed. eş-Şakâiku’n-Nu’mâniyye fî Ulemâi’d-Devleti’l-
Osmâniyye. haz. Muhammed Hekimoğlu. İstanbul: Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı, 2019.
Tunçbilek, Hasan Hüseyin. “İslâm Düşüncesinde Cehennemin ve Cehennem
Azabının Ebediyeti ve Fenası Problemi”. Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fa-
kültesi Dergisi 6, no.1 (2006): 15-33.
Turan, Şerafettin. “Kemalpaşazâde”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi.
25:238-240. İstanbul: TDV Yayınları, 2002.
Zeccâc, Ebu İshak İbrahim b. Serrî. Meâni’l-Kurân ve İ’râbuh. Beyrut: Âlemü’l-
Kütüb, 1988.
Zemahşerî, Cârullah Ebu Kâsım Mahmud b. Ömer. el-Keşşâf an Hakâiki
Gavâmidı’t-Tenzîl ve ‘Uyûni’l-Ekâvîl fî Vucûhi’t-Te’vîl. Riyad: Mektebetü’l-
Ubeykân, 1998.
Tefsiru İbn Kemalpaşa Adlı Eserde Fâtiha Sûresinin
Yorumlanması
Hacı ÖNEN
Doç. Dr., Dicle Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi
hacionen@gmail.com
ORCID: 0000-0001-9528-0209
Öz
Fâtiha sûresi, Kur’ân’ın özü olması münasebetiyle tefsirlerde farklı ba-
kış açılarıyla ele alınmıştır. Kemalpaşazâde Şemseddin Ahmed ibn Sü-
leyman (İbn Kemalpaşa) (ö. 940/1534), “Tefsiru İbni Kemalpaşa” adlı
eserinde Fâtiha sûresini farklı bir bakış açısıyla tefsir etmiştir. İbn Kemal,
Fâtiha sûresini tefsir ederken zaman zaman kelime tahlilleri yapmıştır. O,
tefsirinde önemli ve gerekli gördüğü kavramların anlaşılması için kelime
tahlil metoduna başvurmuştur. İbn Kemal, Fâtiha sûresini tefsir ederken,
sarf ve nahiv tahlilleri yapmıştır. İbn Kemal, malik kelimesinde kıraat ter-
cihinde bulunmuş, kıraat farklılıklarını mana ile ilişkili bir şekilde ele al-
mıştır. Bu çalışmada İbn Kemal’in, Fâtiha sûresi ile ilgili yorum ve yakla-
şımını ele almaya çalışacağız.
Anahtar Kelimeler: Tefsir, Fâtiha, Sûre, Kur’ân, Yorum
Giriş
Kemalpaşazâde Şemseddin Ahmed, XV. ve XVI. yüzyılda yaşamış
Osmanlı devletinin yetiştirdiği en meşhur Şeyhü’l-islamlardan birisidir.
Tefsiru İbn Kemalpaşa Adlı Eserde Fâtiha Sûresinin Yorumlanması ~ 337
1
Ali Öge, “Şeyhu’l-İslam İbn Kemal’in Kur’an-ı Kerim’in İ’câzıyla İlgili Görüşleri”,
Diyanet İlmi Dergi (2014): 90.
2
Emin Işık, “Fâtiha Sûresi”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, t.y.,
erişim 11 Mayıs 2022.
3
Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili (İstanbul: Zehraveyn Yayınları, 2002),
1: 28.
338 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
4
Fehat Koca, “Kemalpaşazâde’nin Risâle fî’ş-Şahsi’l-İnsânî Adlı Eseri ve Osmanlıca
Tercümeleri”, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (2016): 5.
5
Şerafettin Turan, “Şemseddin Ahmed”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 11
Kasım 2021.
6
Ahmed b. Süleyman İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ (İstanbul: Mektebetu
İrşad, 2018), 5: 128.
7
Turan, “Şemseddin Ahmed”.
8
Koca, “Kemalpaşazâde’nin Risâle fî’ş-Şahsi’l-İnsânî Adlı Eseri ve Osmanlıca
Tercümeleri”, 6.
9
Öge, “Şeyhu’l-İslam İbn Kemal’in Kur’an-ı Kerim’in İ’câzıyla İlgili Görüşleri”, 91.
Tefsiru İbn Kemalpaşa Adlı Eserde Fâtiha Sûresinin Yorumlanması ~ 339
18
İbn Kemâl Pâşâ, 1: 6,7.
19
Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, 1: 29.
20
İbn Kemâl Pâşâ, 1: 8.
21
İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, 31. Baskı (Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,
2018), 65.
Tefsiru İbn Kemalpaşa Adlı Eserde Fâtiha Sûresinin Yorumlanması ~ 341
22
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 1: 7.
23
Halil Altuntaş ve Muzaffer Şahin, Kur’ân-ı Kerim Meâli (Ankara: Diyanet İşleri
Başkanlığı, 2009), v. el-Hicr 15/87.
24
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 1: 7,8.
25
İbn Kemâl Pâşâ, 1: 7,8.
26
Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, 1: 29.
27
Hayreddin Karaman vd., Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir (Ankara: Diyanet İşleri
Başkanlığı Yayınları, 2006), 1: 58.
342 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
28
Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, 1: 36.
29
Yazır, 1: 36.
30
Bedreddin Muhammed b. Abdullah ez-Zerkeşî, el-Burhan fî Ulûmi’l-Kur’ân, (Beyrût:
Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1988), 1: 318.
31
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 1: 8.
32
Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, 1: 37.
Tefsiru İbn Kemalpaşa Adlı Eserde Fâtiha Sûresinin Yorumlanması ~ 343
33
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 1: 8.
34
Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, 1: 36.
35
Altuntaş ve Şahin, Kur’ân-ı Kerim Meâli, v. Hûd 11/41.
36
Altuntaş ve Şahin, v. el-İsrâ 17/110.
37
Altuntaş ve Şahin, v. en-Neml 27/30.
38
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 1: 9.
344 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
rının birlikte ifade ettiği mana da; besmelenin bütün sûrelerden ayrı başlı
başına bir âyet olmasıdır ki, bu konuyla ilgili değişik "ahad haber"lerden
çıkan ortak hüküm de bu yöndedir.39
Sonuç olarak İbn Kemal, besmelenin Kur’ân’dan bir âyet olduğunu
kabul eder. Zaten bu konuda âlimler arasında ittifak vardır. Ona göre
besmele Fâtiha sûresinin bir âyeti değildir. Aynı zamanda besmele her
sûrenin birer âyeti değildir. İbn Kemal, bir Hanefî âlimi ve müfessiridir.
Bundan dolayı o, besmele konusunda Hanefî mezhebinin görüşünü tercih
etmiştir.
39
Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, 1: 37.
40
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 1: 5.
41
İbn Kemâl Pâşâ, 1: 6.
42
İbn Kemâl Pâşâ, 1: 13.
Tefsiru İbn Kemalpaşa Adlı Eserde Fâtiha Sûresinin Yorumlanması ~ 345
43
Altuntaş ve Şahin, Kur’ân-ı Kerim Meâli, v. el-İsrâ 17/79.
44
İbn Kemâl Pâşâ, Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ, 1: 15.
45
İbn Kemâl Pâşâ, 1: 16.
46
İbn Kemâl Pâşâ, 1: 9, 10.
47
İbn Kemâl Pâşâ, 1: 17, 18.
346 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Sonuç
İbn Kemal, XV. ve XVI. Yüzyılda yaşamış Osmanlı devletinin yetiş-
tirdiği en önemli âlimlerinden biridir. İbn Kemal, bir çok ilim dalında
eserler vermiş velüd Osmanlı âlimlerinden biridir.
İbn Kemal, farklı ilim dallarında eserler yazdığı gibi tefsir alanında da
eserler yazmıştır. Kemalpaşazâde Şemseddin Ahmed ibn Süleyman (İbn
48
İbn Kemâl Pâşâ, 1: 20.
49
İbn Kemâl Pâşâ, 1: 21.
Tefsiru İbn Kemalpaşa Adlı Eserde Fâtiha Sûresinin Yorumlanması ~ 347
Kemal paşa), “Tefsiru İbni Kemal Paşa” adlı eseri, tefsir ilminde önemli
bir yere sahiptir.
Fâtiha sûresi, Kur’ân’ın özü olduğu için, farklı tefsirlerde farklı bakış
açılarıyla ele alınmıştır. Kemalpaşazâde Şemseddin Ahmed ibn Süleyman
(İbn Kemal paşa), Tefsiru İbni Kemal Paşa adlı eserinde Fâtiha sûresini
farklı bir bakış açısıyla tefsir etmiştir.
Fâtiha sûresi, Kur’ân’ın özü kabul edilen bir sûredir. Fâtiha Ümmü’l-
Kitap’tır. Çünkü bu sûre, diğer Kur’ân sûrelerinin aslı ve esası yani kökü
ve tohumu gibidir ve bir şeyin asıl ve esasına ümm (ana) denildiği bilin-
mektedir. Fâtiha, Kur’ân’ın başlangıç ve ahirete dair, nazari hikmetlerini,
amelle ilgili hükümleri, esas maksatlar ve esas manaları içine alan edebi
bir özeti, eşsiz bir örneğidir.
İbn Kemal, Fâtiha sûresini tefsir ederken zaman zaman kelime tahlille-
ri yapmıştır. O, önemli ve gerekli gördüğü kavramların anlaşılması için
kelime tahlil metoduna başvurmuştur.
İbn Kemal, Fâtiha sûresini tefsir ederken, sarf ve nahiv tahlilleri yap-
mıştır. Sarf tahlilleri ile kelimelerin türemesi ile ilgili bilgi verirken, nahiv
tahlilleri ile cümlenin doğru anlaşılmasını amaçlamıştır.
İbn Kemal, malik kelimesinde kıraat tercihinde bulunmuş, kıraat fark-
lılıklarını mana ile ilişkili bir şekilde ele almıştır.
Kemalpaşazâde’nin tefsirinde Fâtihayı kendine özgü bir yöntemle yo-
rumladığını ifade edebiliriz. Kemalpaşazâde, Fâtihayı tefsir ederken ihti-
laflı konularda Hanefî mezhebinin görüşlerini tercih etmiştir.
Kaynakça
Altuntaş, Halil ve Muzaffer Şahin. Kur’ân-ı Kerim Meâli. Ankara: Diyanet İşleri
Başkanlığı, 2009.
Cerrahoğlu, İsmail. Tefsir Usûlü. 31. Baskı. Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları 3.
Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2018.
Işık, Emin. “Fâtiha Sûresi”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, ty.
Erişim 11 Mayıs 2022.
İbn Kemâl Pâşâ, Ahmed b. Süleyman. Tefsîru İbn Kemâl Pâşâ. İstanbul:
Mektebetu İrşad, 2018.
Karaman, Hayreddin, Mustafa Çağrıcı, İbrahim Kâfi Dömez, ve Sarettin Gümüş.
Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir. Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayın-
ları, 2006.
Koca, Fehat. “Kemalpaşazâde’nin Risâle fî’ş-Şahsi’l-İnsânî Adlı Eseri ve Osman-
lıca Tercümeleri”. Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2016.
Öge, Ali. “Şeyhu’l-İslam İbn Kemal’in Kur’an-ı Kerim’in İ’câzıyla İlgili Görüş-
leri”. Diyanet İlmi Dergi, 2014.
Süyûtî, Ebü’l-Fazl Celâlüddîn Abdurrahmân b. Ebî Bekr es-. el-İtkan fi Ulûmi’l-
Kur’ân. Beyrut: Dâru İbn Kesir, 2006.
348 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Taberî, Ebu Cafer Muhammed b. Cerîr et-. Câmiu’l-Beyân ‘an Te’vili Âyi’l-
Kur’ân. 30 c. Beyrut: Dâru’l-İhyâ, ty.
Turan, Şerafettin. “Şemseddin Ahmed”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm An-
siklopedisi, 11 Kasım 2021.
Yazır, Elmalılı M. Hamdi. Hak Dini Kur’an Dili. İstanbul: Zehraveyn Yayınları,
2002.
Zerkeşî, Bedreddin Muhammed b. Abdullah ez-. el-Burhan fî Ulûmi’l-Kur’ân. C.
1. 4 c. Beyrût: Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1988.
HADİS
Şeyhülislam Kemalpaşazâde’nin Hadis Alanı ile İlgili Eserleri
ve Hadis İlmî Müktesebatı
Yunus YAZICI
Dr. Öğr. Üyesi, Ordu Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi
Temel İslam Bilimleri Bölümü, Hadis Anabilim Dalı
e-posta: yunus_yazici61@hotmail.com
ORCID: 0000-0003-4425-5198
Öz
Osmanlı Devleti’nin yükseliş döneminin önemli fikir adamlarından bi-
risi olan Kemalpaşazâde (ö.1534), asker kökenli bir aileye mensup olması
nedeni ile hayatının ilk yıllarında askerlik mesleğine atılmış ancak daha
sonra ilim öğrenmeye karar vererek askerlik görevinden ayrılmıştır.
İlk eğitimine Edirne Daru’l-Hadis’inde Molla Lütfi’nin yanında başla-
yan İbn Kemal daha sonra dönemin önde gelen alimlerinden dersler alarak
ilmî anlamda büyük bir gelişme göstererek kısa zamanda önemli medrese-
lerde müderrislik yapmaya başlamış, kadılık görevleri ve en sonunda da
şeyhülislamlık makamına yükselmiştir.
İlmiye sınıfına sonradan katılmış olmasına rağmen son derece üretken
bir kişiliğe sahipti. Çok yönlü bir âlim olan İbn Kemal, başta Kelam, Fı-
kıh, Edebiyat, Tarih, Tefsir, Ahlak ve Felsefe gibi alanlarda pek çok eser
verdiği gibi Hadis alanında da pek çok eser kaleme almıştır. Ancak, onun
bu alandaki eserleri diğer sahalarda vermiş olduğu eserlerden daha küçük
hacimli, birkaç sayfadan oluşan risaleler şeklindedir. Bu eserlerin bir kıs-
mı, hadis usulü, bir kısmı hadis şerhleri, bir kısma da kırk hadis çalışması
şeklindedir. Bununla birlikte gerek tefsir, fıkıh, kelam ve diğer alanlarda
kaleme aldığı eserlerinde de pek çok hadise yer vermiş ve yorumlarda bu-
lunmuştur.
Yapılan araştırmalarda İbn Kemal’in hadis konusunda çok yetkin ol-
madığı, hadisleri kullanmada, kaynak seçmede, sıhhati ve sübutu konu-
sunda hassas davranmadığı belirtilmektedir.
Bu tebliğimizde İbn Kemal’in hadis alanında vermiş olduğu eserlerden
yola çıkarak onun hadis müktesebatını ve hadisleri kullanmadaki metodu-
nu ortaya koymaya çalışacağız.
Anahtar Kelimeler: Hadis, İbn Kemal, Kemalpaşazâde, Usul, Kırk
Hadis.
352 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Giriş
Osmanlı imparatorluğunun askerî ve siyasî alanlarda en kudretli dö-
nemlerinin olduğu 15 ve 16. yüzyıllar ilmî ve kültürel anlamda da en par-
lak dönemelerdi. Bu dönemde yetişen pek çok mütefekkir ve ilim adamı
bu ilmî ve kültürel gelişmeye katkı sağlamıştır. İşte bunlardan bir tanesi
de büyük mütefekkir Şeyhülislâm Kemalpaşazâde diye bilinen Şemseddin
Ahmed b. Süleyman (873-940/1468-1534)’dır. Yaşadığı dönemin ilmî ve
kültürel gelişmelerine etki ettiği gibi siyasi ve askerî alanlarına da tesiri
olan çok yönlü bir kişiliğe sahipti.
Kemalpaşazâde, Türkçe, Arapça ve Farsça dillerinde, şiirden edebiya-
ta, tarihten felsefeye, tefsir, kelam, fıkıh, dil ve hadis olmak üzere pek çok
Şeyhülislam Kemalpaşazâde’nin Hadis Alanı ile İlgili Eserleri ve Hadis İlmî Müktesebatı ~ 353
alanlarda sayısız eserler kaleme almış hem toplumu hem de ilim camiası-
na son derece büyük tesirler bırakmış bir mütefekkirimizdir. Türk-İslam
medeniyetine kazandırmış olduğu pek çok eserle hem kendi dönemine
hem de sonraki dönemlere fikirleriyle yön vermiş etki etmiştir.
Kemalpaşazâde’nin gerek hayatı, eserleri ve görüşleri hakkında özel-
likle son yıllarda ülkemizde pek çok araştırma, inceleme ve değerlendirme
toplantıları yapılarak, onun görüş ve düşüncelerinin yeniden değerlendi-
rilmesi ve onlardan istifade edilmesine çalışılmıştır. Yapılan bu akademik
ve ilmî çalışmalar bir literatür oluşturacak yoğunluğa ulaşmıştır. Yapılan
akademik çalışmaların tasnif ve değerlendirilmesine yönelik iki de makale
yayımlanmıştır.1
Ortaya çıkan literatürde en az çalışılan alanlar hadis ve tasavvuf olmuş-
tur. Hadis ilmi özelinde bu durumun nedeni, müellifin hadis ilmine dair
müstakil risalelerinin sayısının az olmasıdır. Zira Kemalpaşazâde bazı ha-
dislerin şerhi ve kırk hadis çalışması dışında hadis alanına kayda değer
pek fazla katkıda bulunmamıştır. Yapılan çalışmalar da genellikle onun
kırk hadis risalelerini merkeze alarak oluşturulmuştur.2 Yapılan bu çalış-
malarda, risalelerde yer alan hadislerin tahric ve değerlendirilmeleri ya-
nında Kemalpaşazâde’nin hadis kullanımı ve değerlendirmelerine de yer
yer değinilmiş hadisçiliğine de yer verilmiştir.3
Biz bu tebliğimizde Kemalpaşazâde’nin hadis alanında kaleme almış ol-
duğu risalelerin içerik ve mahiyetleri hakkında bilgi verdikten sonra onun
hadis alanı ile ilgili ilmî birikim ve hadis yorumlarını değerlendirmeye çalı-
şacağız. Ancak buna geçmeden önce onun hayatı ve ilmî kişiliğine kısaca
temas etmemiz konunun daha iyi anlaşılmasına katkı sunacaktır.
1
Halis Demir ve Kemal Çatlı, “İbn Kemal Üzerine Yapılan İlmi Çalışmalar”, Tokat Ga-
ziosmanpaşa Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 7, no.1 (2019): 151-178; Furkan
Öğe, “16. Yüzyıl Osmanlı Şeyhülislâmlarından Kemalpaşazâde’ye Dair İlmî-Akademik
Literatür ve Değerlendirmesi”, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi 20 (2021): 321-354.
2
Öğe, “16.Yüzyıl Osmanlı Şeyhülisâmlarından Kemalpaşazâde’ye Dair İlmî-Akademik
Literatür ve Değerlendirmesi”, 352.
3
Salih Özer, “Şeyhu’l-İslam Kemâl Paşazâde’nin Hadis İlmine İlişkin Faaliyetleri, Şerh-
çiliği ve Hadis Usûlü Risâlesinin Tercümesi”, Dini Araştırmalar 9, no. 26 (Eylül-
Aralık 2006):193-210; Kahraman Bulgurcu, Kemalpaşazâde’nin Hadis İlmindeki Yeri
(Kırk Hadis Örneği) (İstanbul: Kitap Dünyası, 2021); Muammer Bayraktutar, İbn
Kemal Hadis Şerhleri (İstanbul: Büyüyenay Yayınları, Aralık 2021); Muhittin Uysal,
Erbau Erba’inât ve Surûhûhâ İbn Kemal ve Dört Demet Kırk Hadis Şerhi (Konya:
Aybil Yayınları, 2013).
354 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
4
Nihal Atsız, “Kemalpaşa-oğlu’nun Eserleri”, Şarkiyat Mecmuası, 4 (1996): 73-74.
5
Şerafettin Turan, “Kemalpaşazâde”, Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisi (Ankara:
TDV yayınları, 2002), 25: 238; Atsız, “Kemalpaşa-oğlu’nun Eserleri”, 74.
6
Ahmet Uğur, İbn-i Kemal (Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1987), 1-2;
Turan, “Kemalpaşazâde”, 338.
7
Mustafa Fayda, “İbn Kemal’in Hayatı ve Eserleri”, Şeyhulislâm İbn Kemâl Sempozyu-
mu, ed. S. Hayri Bolay vd. (Ankara: 1986), 55.
8
Turan, “Kemalpaşazâde”, 338.
9
Mustafa Fayda, “İbn Kemal’in Hayatı ve Eserleri”, Şeyhulislâm İbn Kemal Sempozyu-
mu (Tokat: TDV Yayınları, 1985), 55.
10
M. Ali Yekta Saraç, Şeyhülislâm Kemalpaşazâde (İstanbul: Şûle Yayınları, 1999), 17.
(Kemalpaşazâde ile ilgili olarak anlatılan bu anekdotun gerçek olmadığı, bir şehir efsa-
nesinden oluştuğu aynı yerde bazı mülahazalarla ayrıca ifade edilmiştir.)
Şeyhülislam Kemalpaşazâde’nin Hadis Alanı ile İlgili Eserleri ve Hadis İlmî Müktesebatı ~ 355
11
Fayda; “İbn Kemal’in Hayatı ve Eserleri”, 55-56.
12
Uğur, İbn-i Kemal, 3.
13
Mustafa Kılıç, “İbn-i Kemal Paşa”, Eyüpsultan Sempozyumu VI (İstanbul: Eyüp Bele-
diyesi Kültür Yayınları, 2003), 153.
14
Turan, “Kemalpaşazâde”, 338.
15
Turan, “Kemalpaşazâde”, 338.
356 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
22
Engin Yavuz, “İbn Kemal’de Yönetim Düşüncesi”, Stratejik Yönetim Araştırmaları
Dergisi2, no 2 (2019): 171.
23
Kılıç, “İbn-i Kemal Paşa”, 155.
24
Seyit Bahçıvan, “Şeyhulislam İbn Kemalpaşa’nın Vasiyetnamesi” Marife 1, no 2 (Güz
2001): 210.
25
İlyas Çelebi, “Kemalpaşazâde”, Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisi (Ankara: TDV
Yayınları, 2002), 25: 245.
26
Atsız, “Kemalpaşa-oğlu’nun Eserleri”,73.
27
Muammer Sarıkaya, “Kemal Paşa-zâde’nin Yabancı Kelimelerin Arapçalaştırılması ve
Dil Hataları Konusunda İzlediği Yöntem” (Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal
bilimler Enstitüsü, 2004), 328-354.
358 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
28
Sarıkaya, Kemal Paşa-zâde’nin Yabancı Kelimelerin Arapçalaştırılması ve Dil Hataları
Konusunda İzlediği Yöntem, 337, 338.
Şeyhülislam Kemalpaşazâde’nin Hadis Alanı ile İlgili Eserleri ve Hadis İlmî Müktesebatı ~ 359
13- Risale fi tahdid el-hadis el-mütevatir, Sb, 92; Medine, Arif Hikmet
Ktp., 271/9.
14- Selasûne hadisen ve şerhuhû, Cemil I, 219, Brockelmann, 15; SB,
88; Feccâl, 31; Atsız, 41, Şamil, 152; Kudüs, Hadis, 918/1.
15- Sitte ve selasûne hadisen ve şerhuhû; Cemil, I, 225, SB, 98; Esad
Ef., 3646.
16- Şerhu Sahih el-Buharî “Keyfe kâne bed’ el-vahy”, Hediyye, I, 141;
Cemil, I, 225; OM., I, 223; Atsız, 44; SB, 100; Şamil, 156; Feccal, 139;
Keşf, I, 554; el-Harem el-Mekkî, 151/31; Fatih (Sül.), 5381/3; Murad
Molla (Sül.) 1834.
17- Şerhu du’a el-kunût, Keşf, II, 1042; Hediyye, I, 141; Cemil, I, 225;
Brockelmann, 55/a; SB, 99; Atsız, 32; Şamil, 147; Feccal, 158; Atıf Ef.,
2802; Esed Ef., 3792; Hasan Hüsnü Paşa, 121.
18- Şerh Mesabih es-Sünne li’l-İmam Bağavî; Keşf, II, 1699; Feccâl,
163; Hediyye, I, 141; Kehhâle, I, 238; SB, 102.
19- Şerhu Meşarik el-Envâr; Kef, II, 1689; Cemil, I, 225; SB, 101;
Feccâl, 160; Hediyye, I, 141; OM., I, 223.
20- Şerhu li ehadise cemme, Kudüs, Halidiyye Ktp., hadis, 918/3.
29
Şemseddin Ahmed b. Süleyman İbn Kemal Paşa, Mecmû’u resâili’l-allâme İbn Kemâl
Pâşâ, thk. Hamze el- Bekrî vd. (İstanbul: Dârü’l-Lübâb, 2018), 16-26.
30
Salih Özer, “Şeyhu’l-İsmam Kemâl Paşazâde’nin Hadis İlmine İlişkin Faaliyetleri”,
193-210.
360 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
31
İbn Kemal, Mecmû’u resâil, 206-245
32
Özer, “Şeyhu’l-İslam Kemâl Paşazâde’nin Hadis İlmine İlişkin Faaliyetleri”, 197.
33
Katip Çelebi, Keşfu’z-zunûn (Daru’l-fikr, 1982), 2: 1689.
Şeyhülislam Kemalpaşazâde’nin Hadis Alanı ile İlgili Eserleri ve Hadis İlmî Müktesebatı ~ 361
34
Şemseddin Ahmed b. Süleyman İbn Kemal Paşa, el-Fevaidu’l-Mutrietu’l-Hiyaz fi Şerhi
Kitabi’r-Riyaz, thk. Mahammemd Hallûf el-Abdullah, Ahmed Fevvâz el-Humeyyir vd.
(Katar: Vezaretu’l-Evkaf ve Şuûnu’l-İslamiyye, 2014), 1: 4.
35
İbn Kemal, el-Fevaidu’l-Mutrietu’l-Hiyaz fi Şerhi Kitabi’r-Riyaz, 65-68.(Mukaddime
kısmı)
36
Bayraktutar, İbn Kemal Hadis Şerhleri, 22.
362 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
37
Şemsuddin Ahmed b. Süleyman İbn Kemal Paşa, Resailu İbn Kemal, Yayına Hazırla-
yan: Ahmed Cevdet (İstanbul: İkdam Matbaası, 1316): 1,41-60; Mecmû’u resâil, 2, 44-
76.
38
Atsız, Kemalpaşa-oğlu’nun Eserleri, 92.
39
İbn Kemal Paşa, Resailu İbn Kemal, 1, 61-86; Mecmû’u resâil, 2, 87-140.
40
Atsız, Kemalpaşa-oğlu’nun Eserleri, 92.
41
İbn Kemal Paşa, Mecmû’u resâil, 2, 169-204.
42
İbn Kemal Paşa, Mecmû’u resâil, 2, 141-168.
43
Söz konusu çalışmaların ilki, Kahraman Bulgurcu tarafından hazırlan “Kemalpaşa-
zâde’nin Hadis İlmindeki Yeri Kırk Hadis Örneği) adlı yüksek lisan çalışması ki, daha
sonra Kitap Dünyası tarafından 2021 İstanbul’da basılmıştır. Bir diğer geniş çalışma
ise, İbn Kemal Hadis Şerhleri adı ile Muammer Bayraktutar tarafından yapılmıştır. Mu-
hittin Uysal’ın Erbau Erba’inât v Surûhûhâ İbn Kemal ve Dört Demet Kırk Hadis Şerhi
(Aybil Yayınları, Konya 2013) dir. Salih Özer’in “Şeyhu’l-İslam Kemâl
Paşazâde’nin Hadis İlmine İlişkin faaliyetleri, Şerhçiliği ve Hadis Usûlü Risâlesinin
Tercümesi” adlı makalesi.
Şeyhülislam Kemalpaşazâde’nin Hadis Alanı ile İlgili Eserleri ve Hadis İlmî Müktesebatı ~ 363
44
Ebû Abdullah Ahmed b. Muhammed b. Hanbel eş-Şeybânî Ahmed b. Hanbel, el-
Müsned (nşr. Şuʿayb el-ʾArnavûṭ, ʿÂdil Murşid v.dğr), Muessesetu'r-Risâle
(1421/2001) 4: 127,128.
45
İbn Kemal Paşa, Resailu İbn Kemal, 1, 102-107; Mecmû’u resâil, 2, 263 vd.
46
Sarıkaya, Kemal Paşa-zâde’nin Yabancı Kelimelerin Arapçalaştırılması ve Dil Hataları
Konusunda İzlediği Yöntem, 338.
47
İbn Kemal Paşa, Mecmû’u resâil, 2, 251-253.
48
Atsız, “Kemalpaşa-oğlu’nun Eserleri”, 89.
49
İbn Kemal Paşa, Mecmû’u resâil, 2, 261-626.
50
Çelebi, “Kemalpaşazâde” 247.
364 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
makamına kısa sürede ulaşmış, eser verdiği her ilim dalında karmaşık ko-
nulara cesaretle yaklaşan, doğru bildiği konularda herkesle tartışmayı gö-
ze alan cesur ve dirayetli bir ilmî kişiliğe sahipti.51 Osmanlı kanunnâme-
lerinin hazırlanmasında katkısı olmuş, vakıflarla ilgili konularda etkin çö-
züm ve yaklaşımlar getirmiş, fakihlerin sınıflandırılmasına yönelik yaptığı
çalışmalarla İslam Hukuku alanında yetkinliğini ispat etmiş bu alanda pek
çok eser bırakmış bir mütefekkirdir.52 İbn Kemâl’in Yavuz Sultan Selîm
ile Kahire’ye geldiğini ve orada kendisine bazı hadis alimlerinin icazet
verdiğini ve böylece uluvv-i isnad tahsil ettiğini belirtmektedir.53 Gerek
aklî ve gerekse nakli konularda, kelam, tefsir, tarih, edebiyat ve dil alanla-
rında yoğunluklu olarak eser vermesine rağmen hadis ilmiyle ilgili eserleri
genellikle hadislerin şerhlerine dair çalışmalar ile kırk hadis türünden olan
küçük risalelerden oluşan eserlerdir. İbn Kemâl’i ilmin her dalında eser
vermesi, eserlerinin çokluğu ve geniş bilgi ve mütaalası bakımından
Suyûtî’ye (ö.911/1505) benzeterek Mısır diyarında Suyûtî neyse
Rum/Anadolu diyarında da İbn Kemâl’in o olduğunu ifade edilir. Ancak
İbn Kemâl’in eserlerini inceleyen kimsenin onun hadis ilmine vukufi-
yetinin az olduğunu görebilecektir. Bu sebeple İbn Kemâl hakkında “Her
ne kadar Kemâlpaşazâde’nin Edirne Dâru’l-Hadis’inde görev yaptığı bi-
linmekte ise de hadis ilmi açısından onun teknik anlamda muhaddis/müte-
hassısı denilebilecek bir seviyede olduğunu söylemek oldukça zordur şek-
linde değerlendirmeler yapılmıştır.54
Kemalpaşazâde’nin hadis yorumları ile ilgili risalelerine baktığımızda
onun bu konuda gerçekten yetkin olmadığını, yorum ve değerlendirmele-
rinde daha çok temel dil, tefsir ve fıkıh kaynaklarını kullandığını, onlardan
alıntılar yaparak yorum ve değerlendirmelerde bulunduğunu, hadislerin
isnadları, kaynakları ve sıhhatleri üzerinde fazlaca eğilmediğini görmek-
teyiz. Zira ona göre hadis dirâyet bakımından sâbit olduğunda, rivâyet ba-
kımından sâbit olması gerekmez.55 Ona göre manası doğru olan hadisler,
insâd bakımından da sabit olması gerekmemektedir. Bu anlayış, İbn
Kemâl’in hadis değerlendirmelerinde rivâyet-dirayet bütünlüğünü pek gö-
zetmediğini göstermekte, hadis âlimlerinin hadislerin sıhhatini tespitte or-
taya koydukları ilke ve usulleri göz ardı ettiği izlenimini vermektedir. Zira
hadis ilminde hadislerin sıhhatini tespitte önce sened tenkidine ardından
da metin tenkidine tabi tutulurlar. Yalnızca hadisin metnine bakılarak sıh-
51
Turan, “Kemalpaşazâde”, 338-339.
52
Şükrü Özen; “Kemalpaşazâde”, Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisi (Ankara: TDV
yayınları, 2002), 25: 240-242
53
Bayraktutar; İbn Kemal Hadis Şerhleri, 17.
54
Bayraktutar; İbn Kemal Hadis Şerhleri, 17.
55
İbn Kemal Paşa, Resailu İbn Kemal, 1, 42.
Şeyhülislam Kemalpaşazâde’nin Hadis Alanı ile İlgili Eserleri ve Hadis İlmî Müktesebatı ~ 365
56
Bayraktutar, İbni Kemal Hadis Şerhleri, 24.
57
Özer, “Şeyhülislâm Kemalpaşazâdenin Hadis İlmiyle İlgili Faaliyetleri”, 200.
58
Mustafa Kılıç, “İbn Kemal, Hayatı, Tefsire Dair Eserleri ve Tefsirindeki Metodu”
(Doktora Tezi, Erzurum Atatürk Üniversitesi İslamî İlimler Fakültesi, 1981), 151.
59
Bayraktutar, İbn Kemal Hadis Şerhleri, 26.
60
Özer, “Şeyhülislâm Kemalpaşazâde’nin Hadis İlmiyle İlgili Faaliyetleri”, 200.
61
Bayruktutar; İbn Kemal Hadis Şerhleri, 26.
366 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Netice Olarak:
“Kemalpaşazâde hadisleri seçerken herhangi bir hadis kitabını dikkate
almamış, daha çok okuduğu kitaplardan nakletmiştir.
Hadisleri rivayet ettikten sonra genellikle nereden aldığını belirtmiş,
bazen de hadisi aldığı yer ile ilgili bilgi vermemiştir.
Hadisin senedini vermediği gibi senedle ilgili herhangi bir değerlen-
dirmede bulunmamış, bazen sahabî ravîsini zikretmiştir.
Hadisleri rivayete ederken dikkatli davranmaz, bazen lafızları değişti-
rir, çoğul zamirini müfret, emri fiilini muzari yapar.
Mevkûf rivayetleri zaman zaman merfû olarak rivayet eder.
Hadisleri Kur’an ayetleriyle, hadislerle, sahâbe, tâbiîn ve mezhep
imamlarının görüşleri ile açıklar. Şiir ve deyimlerden örnekler verir.65
Kaynakça
Ahmed b. Hanbel, Ebû Abdillâh Ahmed b. Muhammed b. Hanbel eş-Şeybanî. el-
Müsned. nşr. Şuʿayb el-ʾArnavûṭ, ʿÂdil Murşid vd. Muessesetu’r-Risâle,
1421/2001.
Atsız, Nihal. “Kemalpaşa-oğlu’nun Eserleri”. Şarkiyat Mecmuası 4 (1996): 71-
112.
Bahçıvan, Seyit. “Şeyhulislam İbn Kemalpaşa’nın Vasiyetnamesi” Marife 1, no.
2 (Güz 2001): 209-214.
Bayraktutar, Muammer. İbn Kemal Hadis Şerhleri. İstanbul: Büyüyenay Yayınla-
rı, 2021.
Bulgurcu, Kahraman. Kemalpaşazâde’nin Hadis İlmindeki Yeri (Kırk Hadis Ör-
neği). İstanbul: Kitap Dünyası, 2021.
Çelebi, İlyas. “Kemalpaşazâde”. Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisi. 25: 242-
244, Ankara: TDV Yayınları, 2002.
Demir, Halis ve Kemal Çatlı. “İbn Kemal Üzerine Yapılan İlmi Çalışmalar”. To-
kat Gaziosmanpaşa Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 7, no.1 (2019):
151-178.
62
Kılıç, İbn Kemal, Hayatı, Tefsire Dair Eserleri ve Tefsirindeki Metodu, 151.
63
Kılıç, İbn Kemal, Hayatı, Tefsire Dair Eserleri ve Tefsirindeki Metodu, 189-190
64
Bulgurcu, Kemalpaşazâde’nin Hadis İlmindeki Yeri, 122.
65
Bulgurcu, Kemalpaşazâde’nin Hadis İmindeki Yeri, 117-118.
Şeyhülislam Kemalpaşazâde’nin Hadis Alanı ile İlgili Eserleri ve Hadis İlmî Müktesebatı ~ 367
Fayda, Mustafa. “İbn Kemal’in Hayatı ve Eserleri”. Şeyhulislâm İbn Kemâl Sem-
pozyumu. ed. S. Hayri Bolay vd. Ankara: TDV Yayınları, 1986.
İbn Kemal Paşa, Şemseddin Ahmed b. Süleyman. Resailu İbn Kemal. Haz.
Ahmed Cevdet, İstanbul: İkdam Matbaası, 1316.
İbn Kemal Paşa, Şemseddin Ahmed b. Süleyman. el-Fevaidu’l-Mutrietu’l-Hiyaz
fi Şerhi Kitabi’r-Riyaz. thk. Mahammemd Hallûf el-Abdullah, Ahmed Fevvâz
el-Humeyyir vd. Katar: Vezaretu’l-Evkaf ve Şuûnu’l-İslamiyye, 2014.
İbn Kemal Paşa, Şemseddin Ahmed b. Süleyman. Mecmû’u resâili’l-allâme İbn
Kemâl Pâşâ. thk. Hamze el-Bekrî vd. İstanbul: Dârü’l-Lübâb, 2018.
Katip Çelebi, Keşfu’z-zunûn, Daru’l-fikr, 1982.
Kılıç, Mustafa. “İbn Kemal, Hayatı, Tefsire Dair Eserleri ve Tefsirindeki Meto-
du”. Doktora Tezi, Erzurum Atatürk Üniversitesi, 1981.
Kılıç, Mustafa. “İbn-i Kemal Paşa”. Eyüpsultan Sempozyumu VI. İstanbul: Eyüp
Belediyesi Kültür Yayınları, (2003): 152-157.
Öge, Ali. “Şeyhu’l-İslam İbn Kemal’in Kur’an-ı Kerim’in İ’cazıyla İlgili Görüş-
leri”. Diyanet İlmi Dergi 50, no 2, (2014): 89-102.
Öğe, Furkan. “16. Yüzyıl Osmanlı Şeyhülislâmlarından Kemalpaşazâde’ye Dair
İlmî-Akademik Literatür ve Değerlendirmesi”, Recep Tayyip Erdoğan Üni-
versitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 20 (2021): 321-354.
Özen, Şükrü. “Kemalpaşazâde”. Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisi. 25: 240-
242 Ankara: TDV yayınları, 2002.
Özer, Salih. “Şeyhu’l-İslam Kemâl Paşazâde’nin Hadis İlmine İlişkin Faaliyetleri,
Şerhçiliği ve Hadis Usûlü Risâlesinin Tercümesi”. Dini Araştırmalar 9, no. 26
(Eylül-Aralık 2006):193-210.
Saraç, M. Ali Yekta. Şeyhülislâm Kemalpaşazâde. İstanbul: Şûle Yayınları, 1999.
Sarıkaya, Muammer. “Kemal Paşa-zâde’nin Yabancı Kelimelerin Arapçalaştırıl-
ması ve Dil Hataları Konusunda İzlediği Yöntem”. Doktora Tezi, İstanbul
Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü, 2004.
Turan, Şerafettin. “Kemalpaşazâde”. Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisi. 25:
238-240. Ankara: TDV yayınları, 2002.
Uğur, Ahmet. İbn-i Kemal. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1987.
Uysal, Muhittin. Erbau Erba’inât ve Surûhûhâ İbn Kemal ve Dört Demet Kırk
Hadis Şerhi. Konya: Aybil Yayınları, 2013.
Yavuz, Engin. “İbn Kemal’de Yönetim Düşüncesi”. Stratejik Yönetim Araştırma-
ları Dergisi2, no 2 (2019): 165-183.
İbn Kemâl Paşa’nın et-Tefsîr’indeki Hadisçiliği
Öz
İslâmî ilimlerin her birinin birbiriyle arasında duruma göre az veya çok
ilişki bulunmaktadır. Bu ilişkinin bir tarafında Kur’ân-ı Kerîm’den sonra
dinin temel kaynağı olan hadis/sünnet ve diğer tarafında âyetlerin manala-
rının açıklanması olan tefsir yer alırsa elbette ki ikisinin arasında sıkı bir
irtibatın olacağı izahtan vareste bir durumdur. Çünkü Hz. Peygamber,
kendisine gelen vahyi insanlara tebliğ edip açıklayan ilk müfessirdir ki,
aynı zamanda Kur’ân’ı tebyîn etme görevi verilmiştir. Bu bağlamda âlim-
ler arasında Rasûlullah’ın Kur’ân’ın ne kadarını tefsir ettiği hususunda bir
ihtilaf olmakla birlikte bazı âyetleri açıkladığında ittifak vardır. Ayrıca
sahâbe ve tâbi‘ûndan gelen rivayetler de Kur’ân’ın tefsir edilmesinde
önemli bir yer teşkil etmektedir. Bu nedenle müfessirler, âyetler hakkında
Hz. Peygamber ile sahâbe ve tâbi‘ûndan gelen açıklamalar varsa
Kur’ân’ın anlaşılması ve yorumlanması için eserlerinde zikretmeye gayret
göstermişlerdir. Ancak bu, müfessirin birinden diğerine göre değişmekte-
dir. Zira kimisi tefsirinde çok fazla hadise yer verip rivayete ağırlık ver-
mesine karşılık bir başkası daha az hadis nakledip dirayet boyutunu ön
plana çıkarmaktadır. Bu tebliğde bir kısmı eksik olsa da yakın bir dönem-
de basılan İbn Kemâl Paşa’nın et-Tefsîr’indeki hadis kullanımı ve hadis
ilmiyle alakalı diğer meseleler ele alınmaktadır. Hadis ilmi açısından üze-
rinde herhangi bir araştırmanın bulunmaması ve az hadis rivayet edilmesi
gibi bazı iddiaların olması nedeniyle İbn Kemâl Paşa’nın et-Tefsîr’inin in-
celenmesi, çalışmanın önemini ortaya çıkarmaktadır. Bu araştırmada “İbn
Kemâl Paşa, eserinde ne kadar hadis kullanmaktadır? et-Tefsîr’in rivayet
boyutu mu yoksa dirayet tarafı mı ön plana çıkmaktadır? Müellifin eserin-
de yer verdiği hadislerin sıhhati nasıldır? Hadisleri rivayet ederken nasıl
bir yöntem takip etmekte ve hadis kaynakları olarak hangi eserleri kul-
lanmaktadır?” gibi sorulara cevaplar bulmak amaçlanmaktadır. Bunun için
Tefsîru İbn Kemâl Paşa hadis ilmi açısından baştan sona tetkik edilmiş ve
tümevarım yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda İbn Kemâl Pa-
şa’nın diğer tefsirlere göre az hadis rivayet ettiği, rivayetleri hadis kitapla-
rından değil de kendinden önceki tefsirlerden naklettiği, senedsiz olarak
zikretmesi ve metninin anlamını dikkate alması nedeniyle sahih olmayan
İbn Kemâl Paşa’nın et-Tefsîr’indeki Hadisçiliği ~ 369
because he conveys them without sanad and takes into account the
meaning of the text, and that his work was mostly a diraya tafsir in which
linguistic analyzes were made.
Keywords: Hadith, Tafsir, Ibn Kamal Pasha, Tafsir Ibn Kamal Pasha,
Criticism.
Giriş
Hz. Peygamber’in hadisleri ve sünneti İslâm dininin Kur’ân’dan son-
raki ikinci temel kaynağıdır. Bu önemine binaen İslâmî ilimlerin hemen
her ilmiyle hadis arasında bir ilişkinin varlığı yadsınamaz bir gerçektir.
Nitekim Allah’ın Kur’ân-ı Kerîm’deki muradını beşerin gücü oranında
bulmaya yardımcı bir ilim dalı1 olan tefsir ile Hz. Peygamber’e nispet edi-
len söz, fiil ve takrirlerden oluşan hadis arasında sıkı bir ilişki bulunmak-
tadır.2 Çünkü tefsir, hadis ilminden faydalanarak Kur’ân’ın manalarının
açıklanmasını ve ondan hüküm çıkarılmasını öğretmektedir.3 Zira Allah,
Hz. Peygamber’e Kur’ân’ı açıklama/tebyîn görevini vermiştir (en-Nahl
16/44). Ancak Hz. Peygamber’in Kur’ân’ın tamamını açıklamadığı gibi4
sahâbe tarafından vahyin çoğunluğu anlaşıldığı için buna da ihtiyaç du-
yulmamıştır.5 Dolayısıyla sahâbe döneminde de Kur’ân tamamen tefsir
edilmemiş olup tâbi‘ûn zamanında baştan sona açıklanmıştır.6
Tefsir ile hadis ilmi arasında derin bir ilişki vardır ki, bazı âlimler tefsi-
rin başlangıçta hadisin bir bölümü olduğunu ifade etmişlerdir. Fakat İslâ-
mî ilimler, ilk zamanlarında günümüzdeki gibi ayrışmamıştır.7 Aslında bu
dönemde ilimlerin hepsi birlikte gelişmiştir.8 Nitekim bu durumun yansı-
malarını tefsir ve hadis kitaplarında da görmek mümkündür. Zira tefsir ki-
taplarında merfû‘, mevkûf ile maktû‘ hadisler nakledilmekte ve hadis ki-
1
Abdülhamit Birışık, “Tefsir”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul:
TDV Yayınları, 2011), 40:281.
2
İbrahim Kutluay, “Hadis ve Sünnet’in Diğer İslâmî İlimlerle İlişkisi”, İslâmî İlimlerde
Hadis ve Sünnetin Yeri, ed. Recep Çetintaş-Murat Akın (Ankara: İlahiyat Yayınları,
2021), 27.
3
Birışık, “Tefsir”, 40:281.
4
Buna karşılık Hz. Peygamber’in Kur’ân’ın tamamını tefsir ettiği görüşü de bulunmak-
tadır. Bu konuda daha geniş bilgi için bkz. Muhsin Demirci, Tefsir Tarihi (İstanbul:
İFAV Yayınları, 2018), 63-66; Esat Sabırlı, “Tefsir Tarihinde Yerleşik Bir Kabulün
Tahlil ve Tenkidi: İbn Teymiyye’ye Göre Hz. Peygamber (s.a) Kur’an’ın Tamamını
Tefsir Etmiş Midir?”, Marife 17, no. 2 (2017): 319-338
5
Demirci, Tefsir Tarihi, 59.
6
Demirci, Tefsir Tarihi, 81, 99.
7
Tefsirin hadisin bölümü olduğu iddiası hakkında geniş bilgi için bkz. Mustafa Karagöz,
“Başlangıçta Tefsir Hadisin Bir Bölümüydü İddiasının Kaynağı ve Değeri”, Tefsir Ta-
rihi Yazımı Sempozyumu, ed. Mustafa Karagöz (Ankara: Araştırma Yayınları, 2015),
35-74.
8
Mesut Okumuş, “Hadis-Sünnet-Tefsir İlişkisi”, İslâm Geleneğinde ve Modern Dönem-
de Hadis ve Sünnet, ed. Bünyamin Erul (İstanbul: Kuramer Yayınları, 2020), 323.
İbn Kemâl Paşa’nın et-Tefsîr’indeki Hadisçiliği ~ 371
9
Abdulhamit Birışık, “Tefsir İlminin Ortaya Çıkışı ve Diğer İslâmî İlimlerle İlişkisi”, İs-
lâmî İlimlerde Metodoloji (Usûl) Meselesi 5 -Temel İslâm İlimlerinin Ortaya Çıkışı ve
Birbirleriyle İlişkileri-, ed. İlyas Çelebi (İstanbul: Ensar Neşriyat, 2014), 90-91.
10
Birışık, “Tefsir İlminin Ortaya Çıkışı ve Diğer İslâmî İlimlerle İlişkisi”, 73, 77.
11
Bu eserlerin tefsir bölümleri hakkında geniş bilgi için bkz. Mustafa Yasin Akbaş, “Ha-
dis Edebiyatında Kitâbu’t-Tefsîrler ve Taberî Tefsiri ile Karşılaştırılması” (Doktora Te-
zi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2020), 145-210. Ancak hadis kitapları içerisinde
tefsir bölümüne yer veren ilk kimsenin Buhârî olduğu ifade edilmiştir. Bkz. M. Fuad
Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları (Ankara: Otto Yayınları, 2015), 145.
12
Bkz. Mehmet Akif Koç, “Tefsirde Keyfîliğin Çaresi: Tefsir Rivayetleri ”, Tefsire Aka-
demik Yaklaşımlar, ed. M. Akif Koç-İsmail Albayrak (Ankara: Otto Yayınları, 2013),
48-49; Zişan Türcan, “Hadis Rivayet Geleneği ve Tefsir -Sahîhu’l-Buhârî’nin Kitâbu’t-
Tefsîr’i Örneği-”, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 29, no. 29 (2010): 252;
Ahmet Yücel, “Hadis İlminin Ortaya Çıkışı ve Diğer İslâmî İlimlerle İlişkisi (Rivâyet
Dönemi: İlk Üç Asır)”, İslâmî İlimlerde Metodoloji (Usûl) Meselesi 5 -Temel İslâm
İlimlerinin Ortaya Çıkışı ve Birbirleriyle İlişkileri-, ed. İlyas Çelebi (İstanbul: Ensar
Neşriyat, 2014), 264-265.
13
Akbaş, “Hadis Edebiyatında Kitâbu’t-Tefsîrler ve Taberî Tefsiri ile Karşılaştırılması”,
157-158.
14
Mehmet Akif Koç, “İsnad Verileri Çerçevesinde Erken Dönem Tefsir Faaliyetleri -İbn
Ebî Hâtim (ö. 327:939) Tefsiri Örneğinde Bir Literatür İncelemesi-” (Doktora Tezi,
Ankara Üniversitesi, 2001), 101.
372 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
15
Nitekim İbn Kemâl Paşa ve eserleri çerçevesinde hadis alanında diğerlerine göre olduk-
ça az çalışma yapıldığı tespit edilmiştir. Bkz. Furkan Ramazan Öğe, “16. Yüzyıl Os-
manlı Şeyhülislâmlarından Kemâlpaşazâde’ye Dair İlmî-Akademik Literatür ve Değer-
lendirmesi”, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 20 (2021):
321-354.
16
Muammer Bayraktutar, “Giriş”, Hadis Şerhleri, mlf. İbn Kemâl (İstanbul: Büyüyenay
Yayınları, 2021), 15. Hayatı hakkında pek çok çalışma yapıldığı için bu hususa giril-
memiştir. Nitekim onun hayatı, eserleri ve temel görüşlerinin ele alındığı dört bibliyog-
rafik eser telif edilmiştir. Bkz. Ahmet Uğur, İbn Kemâl (İzmir: Kültür ve Turizm Ba-
kanlığı Yayınları, 1987); M. Ali Yekta Saraç, Şeyhülislâm Kemâlpaşazâde (İstanbul:
Şule Yayınları, 1999); Ramazan Biçer, Kemâlpaşazâde (İstanbul: İlke Yayıncılık,
2016); Harun Işık, İbn Kemâl (İstanbul: Erdem Yayınları, 2018).
İbn Kemâl Paşa’nın et-Tefsîr’indeki Hadisçiliği ~ 373
17
Takıyyüddîn b. ‘Abdulkâdir et-Temîmî ed-Dârî el-Gazzî el-Mısrî, et-Tabâkâtu’s-
seniyye fî terâcimi’l-Hanefiyye, thk. ‘Abdulfettâh Muhammed el-Hılv (Riyâd: Dâru’r-
Rıfâ‘î, 1983), 1:356-357.
18
Ebü’l-Hasenât Muhammed ‘Abdülhay b. Muhammed ‘Abdülhalîm b. Muhammed
Emînillâh es-Sihâlevî el-Leknevî, el-Fevâ’idü’l-behiyye fî terâcimi’l-Hanefiyye, thk.
Ahmed ez-Za‘bî (Beyrut: Dâru’l-Erkâm, 1998), 44.
19
Ömer Nasuhi Bilmen, Hukûkı İslâmiyye ve Istılahatı Fıkhıyye Kamusu (İstanbul: Bil-
men Yayınevi, 1980), 1:410. Suyûtî’nin hadisçiliği konusunda geniş bilgi için bkz. Re-
cep Aslan, Suyûtî’nin Hadis İlmindeki Yeri (İstanbul: Rağbet Yayınları, 2019).
20
Kahraman Bulgurcu, Kemâlpaşazâde’nin Hadis İlmindeki Yeri (Kırk Hadisler Örneği)
(İstanbul: Kitap Dünyası Yayınları, 2021), 119.
374 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
dir.28 Hem bundan dolayı hem de mukaddimesi olmadığı için ne zaman te-
lif edilmeye başlandığı, neden yazıldığı ve niye tamamlanmadığı konusu
bilinmemektedir.29 Tefsîru İbn Kemâl Paşa’nın eksik olarak yayımlanan
baskısında 1/el-Fâtiha, 2/el-Bakara, 3/Âl-i ‘İmrân, 4/en-Nisâ’, 5/el-
Mâ’ide’nin ilk 11 âyeti, 6/el-En‘âm, 7/el-A‘râf, 8/el-Enfâl, 9/et-Tevbe,
10/Yûnus, 11/Hûd, 12/Yûsuf, 13/er-Ra‘d, 14/İbrâhîm, 15/el-Hicr, 16/en-
Nahl, 17/el-İsrâ’, 18/el-Kehf, 19/Meryem, 20/Tâhâ, 21/el-Enbiyâ’, 22/el-
Hac, 23/el-Mü’minûn, 24/en-Nûr, 25/el-Furkân, 26/eş-Şu‘arâ’, 27/en-
Neml, 28/el-Kasas, 29/el-‘Ankebût, 30/er-Rûm, 31/Lokmân, 32/es-Secde,
33/el-Ahzâb, 34/Sebe’, 35/el-Fâtır, 36/Yâsîn, 37/es-Saffât, 67/el-Mülk,
78/en-Nebe’, 79/en-Nâzi‘ât ve 86/et-Târık sûrelerinin tefsiri bulunmakta-
dır. Ancak /el-Mâ’ide’nin 12. ile 120. âyetler arası, 38/Sâd’dan30 66/et-
Tahrîm’e, 68/el-Kalem’den 77/el-Mürselât’a, 80/‘Abese’den 85/el-
Burûc’a kadar ve 87/el-A‘lâ’dan sonrası ise yoktur.31 İbn Kemâl Paşa’nın
et-Tefsîr’ini niye tamamlamadığı/tamamlayamadığı hakkında bir bilgi ol-
masa da 25/el-Furkân sûresinin tefsirinde el-Mâ’ide’nin 19. âyetine atıf
yapmaktadır.32 Bu durum, 5/el-Mâ’ide sûresinin tamamının İbn Kemâl
Paşa tarafından tefsir edildiği, ancak elimize ulaşmadığı ihtimalini akla
getirmektedir. Çünkü el-Mâ’ide hariç el-Fâtiha’dan es-Saffât sûresine ka-
dar eksiksiz bir şekilde tefsir edilmiştir. Ayrıca 67/el-Mülk, 78/en-Nebe’,
79/en-Nâzi‘ât ve 86/et-Târık sûrelerinin olması, daha öncesinde bunların
tefsirini müstakil olarak yapması nedeniyledir. Tefsîru İbn Kemâl Paşa’da
Kur’ân’ın büyük bir kısmının tefsiri olmasına rağmen müstakil olarak
yaptığı dört sûrenin tefsiri hariç 38/es-Sa‘d’dan sonrasının bulunmaması,
müellifin sanki bazı sebeplerden dolayı eserini tamamlayamadığını gös-
termektedir. Muhtemelen bunun nedeni, İbn Kemâl Paşa’nın et-Tefsîr’ini
tamamlayamadan vefat etmesidir.33
28
Yazma nüshaları için bkz. Mustafa Kılıç, “İbn-i Kemâl Hayatı, Tefsire Dair Eserleri ve
Tefsirindeki Metodu” (Doktora Tezi, Atatürk Üniversitesi, 1981), 108-113.
29
Bu konuda bilgi için bkz. Bahçeçi, “İbn Kemâl Tefsirinin el-Keşşâf Geleneğindeki Ye-
ri: Dil ve Belâgat İlimleri Çerçevesinde Mukayeseli Bir İnceleme”, 9-13.
30
Ancak bazı kaynaklarda 38/es-Sa‘d sûresinin de tefsir edildiği ifade edilmektedir. Kılıç,
“İbn-i Kemâl Hayatı, Tefsire Dair Eserleri ve Tefsirindeki Metodu”, 114-115.
31
Şemseddîn Ahmed b. Süleymân b. Kemâl Paşa er-Rûmî el-Hanefî, Tefsîru İbn Kemâl
Paşa, thk. Mâhir Edîb Habbûş, 9 Cilt (İstanbul: Mektebetü’l-İrşâd, 2018).
32
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 7:322.
33
Hidayet Aydar, “Türk Müfessirlere Ait Tamamlanmamış Tefsirler,” Journal of Islamic
Research 32, no. 2 (2021): 460.
376 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
40
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 3:104. Ayrıca bkz. İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 3:105.
41
et-Ta‘rîfât ve’l-ıstılâhât’ta sünneti “farz ve vacip olmaksızın dinden takip edilen yol”
olarak tanımlayan İbn Kemâl Paşa, bazen terk etmekle beraber Hz. Peygamber’in dü-
zenli bir şekilde yaptığı şeylere sünnet demekte, ibadet amacıyla olanları sünen-i hüdâ
ve adet üzere yaptıklarını ise sünen-i zevâ’id olarak kabul etmektedir. Bkz. Şemseddîn
Ahmed b. Süleymân b. Kemâl Paşa er-Rûmî el-Hanefî, et-Ta‘rîfât ve’l-ıstılâhât, thk.
Hâlid Fehmî (Kahire: Mü’essesetü’l-‘Alyâ’, 2008), 237.
42
Muhammed Cemâlüddîn b. Muhammed Sa‘îd b. Kâsım ed-Dımaşkî el-Kâsımî,
Kavâ‘idü’t-tahdîs min fünûni mustalahi’l-hadîs, thk. Muhammed Behçet el-Baytâr
(Beyrut: Dâru İhyâ’i’l-Kütübi’l-‘Arabiyye, 1961), 64-69.
43
Ebû Bekir ‘Abdurrezzâk b. Hemmâm es-San‘ânî, el-Musannef -Ma‘mer b. Râşid’in el-
Câmi‘î ile birlikte-, thk. Habîburrahman el-A‘zamî (Beyrut: el-Mektebetü’l-İslâmiyye,
1983), 2:128 (No. 2767); Ebû ‘Abdullah Ahmed b. Muhammed b. Hanbel eş-Şeybânî,
Müsnedü’l-imâm Ahmed b. Hanbel, thk. Şu‘ayb el-Arna’ût vd. (Beyrut: Mü’essesetü’r-
Risâle, 1996-2001), 12:239-240 (No. 7291); Ebü’l-Hüseyn Müslim b. el-Haccâc b.
Müslim en-Neysâbûrî el-Kuşeyrî, Sahîhu Müslim, thk. Muhammed Fu’âd ‘Abdülbâkî
(Kahire: Dâru’l-Hadîs, 1991), “es-Salât”, 40; Ebû ‘Abdullah Muhammed b. Yezîd b.
Mâce el-Kazvînî, es-Sünen, thk. Şu‘ayb el-Arna’ût vd. (Beyrut: Dâru’r-Risâleti’l-
‘Âlemiyye, 2009), “el-Edeb”, 52 (No. 3784); Ebû Dâvud Süleymân b. el-Eş‘as b. İshâk
es-Sicistânî, Sünenü Ebû Dâvud, thk. Şu‘ayb el-Arna’ût-Muhammed Kâmil Karâbellî
(Beyrut: Mü’essesetü’r-Risâle, 2009), “es-Salât”, 135 (No. 821).
44
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:7.
45
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 2:323.
378 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
46
İbn Kemâl Paşa, et-Ta‘rîfât ve’l-ıstılâhât, 173.
47
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:19, 51, 55, 5:70, 6:311, 313, 332, 358.
48
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 4:180, 5:260, 484.
49
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 5:452.
50
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:171, 172, 201, 353, 4:441, 5:296, 451, 6:249, 273, 282,
388, 7:253.
51
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:121, 215, 317, 346, 2:28, 202, 211, 270, 383, 418, 449,
4:191, 203, 401; 5:274, 333, 347, 438, 6:294, 298, 299, 301, 431, 7:112, 245, 272, 280,
301, 329, 419, 435, 493, 8:12, 155, 420, 462.
52
İbn Kemâl Paşa, et-Ta‘rîfât ve’l-ıstılâhât, 382. Ayrıca bazı hadis ıstılahlarını ele aldığı
risalede merfû‘ hadisi “Rasûlullah’tan nakledilen hadis” diye tarif etmektedir. Bkz.
Şemseddîn Ahmed b. Süleymân b. Kemâl Paşa er-Rûmî el-Hanefî, “Mustalahâtu Ehli’l-
Hadîs”, Mecmû‘u resâ’ili’l-‘Allâme İbn Kemâl Paşa, thk. Hamza el-Bekrî vd. (İstanbul:
Dâru’l-Lubâb, 2018), 2:23. Hem et-Ta‘rîfât’taki hem de “Mustalahâtu Ehli’l-Hadis”teki
hadis ıstılahlarının tahlili için bkz. Muhammet Beyler, “Kemalpaşazâde’nin Hadis Istı-
lahlarında Dair Risalesi: Tahkik, Tercüme ve Tahlil”, Osmanlı’da İlm-i Hadis, ed. Ze-
keriya Güler vd. (İstanbul: İsar Yayınları, 2020), 483-490.
53
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:349.
54
Bu hadis, aynı lafızlarla hadis kaynaklarında değil de tefsir kitaplarında geçmektedir.
Bkz. Ebû Ca‘fer Muhammed b. Cerîr b. Yezîd et-Taberî, Câmi‘u’l-beyân ‘an te’vîli
âyi’l-Kur’ân, thk. ‘Abdullah ‘Abdülmuhsin et-Türkî vd. (Gize: Dâru Hicr, 2001),
3:334; Nâsırüddîn ‘Abdullâh b. ‘Ömer b. Muhammed el-Beyzâvî, Envâru’t-tenzîl ve
esrâru’t-te’vîl (Tefsîru’l-Beyzâvî), thk. Muhammed ‘Abdurrahman el-Mar‘aşlî (Beyrut:
Dâru İhyâ’i’t-Türâsi’l-‘Arabî-Mü’essesetü’t-Târîhi’l-‘Arabî, 1418), 1:129; Ebü’l-Kâsım
Mahmûd b. ‘Ömer b. Muhammed el-Hârizmî ez-Zemahşerî, el-Keşşâf ʿan hakâ’ikı
gavâmizi’t-tenzîl ve ‘uyûni’l-ekâvîl fî vücûhi’t-te’vîl, thk. ‘Âdil Ahmed ‘Abdülmevcûd-
‘Alî Muhammed Mu‘avvız (Riyad: Mektebetü’l-‘Ubeykân, 1998), 1:399. Ancak benzer
lafızlarla aynı manada bir hadis bazı kaynaklarda geçmektedir. Ahmed b. Hanbel, el-
İbn Kemâl Paşa’nın et-Tefsîr’indeki Hadisçiliği ~ 379
Müsned, 22:290 (No. 14397); Ebû ‘Îsâ Muhammed b. ‘Îsâ b. Sevre et-Tirmizî, el-
Câmi‘u’s-sahîh (Sünenü’t-Tirmizî), thk. Ahmed Muhammed Şâkir (Kahire: Dâru’l-
Hadîs, 2010), “el-Hac”, 88 (No. 931).
55
Ebû Dâvud, “el-Menâsik”, 23 (No. 1799); Ebû ‘Abdurrahman Ahmed b. Şu‘ayb b. ‘Alî
en-Nesâ’î, Sünenü’n-Nesâ’î -Suyûtî’nin Şerh’i ve İmam en-Nedvî’nin Hâşiye’si ile bir-
likte-, thk. ‘Abdülfettâh Ebû Gudde (Beyrut: Dâru’l-Beşâ’iri’l-İslâmiyye, 2012), “el-
Menâsik ve’l-Hac”, 49 (No. 2719); Ebû Bekir Ahmed b. el-Hüseyn b. ‘Alî el-Beyhakî,
es-Sünenü’l-kebîr, thk. ‘Abdullah b. ‘Abdülmuhsin et-Türki vd. (Riyad: Dâru ‘Âlemi’l-
Kütüb, 2013), 9:290 (No. 8853).
56
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 2:54-55.
57
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 8:221.
58
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 2:458.
59
Zemahşerî, el-Keşşâf, 1:680.
60
Beyzâvî, Envâru’t-tenzîl, 2:55.
61
İbn Kemâl Paşa, et-Ta‘rîfât ve’l-ıstılâhât, 429. Istılah risalesinde “Hz. Peygamber’e
ulaşmayan sahâbede kalan hadis” olarak tanımlamaktadır. Bkz. İbn Kemâl Paşa,
“Mustalahâtu Ehli’l-Hadîs”, 2:17.
62
İbn Kemâl Paşa, et-Ta‘rîfât ve’l-ıstılâhât, 412.
380 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Râvî sayılarına göre hadis, mütevâtir ve âhâd olmak üzere ikiye ayrıl-
maktadır.63 Mütevâtir hadisi “yalan üzere birleşmeleri mümkün olmayacak
bir topluluğun naklettiği sabit haber”64 şeklinde tanımlayan İbn Kemâl Paşa,
haber-i vâhidi “bir, iki veya daha fazla kimsenin naklettiği, ancak şöhret ve
tevatür derecesine ulaşmayan hadis”65 olarak tarif etmektedir. Buna göre
İbn Kemâl Paşa, râvî sayılarına göre hadisi Hanefiler gibi mütevâtir, meşhûr
ve âhâd diye üç kısma ayırmaktadır.66 Nitekim o, meşhur hadisi “aslında
âhâd olan bir hadisin sonradan şöhrete ulaşması, böylece yalan üzere bir-
leşmeleri mümkün olmayacak bir topluluğun onu nakletmesi ve Kur’ân’dan
sonra gelen mütevâtir gibi olması” şeklinde açıklamaktadır.67 Bu bağlamda
Tefsîru İbn Kemâl Paşa’da Hz. Peygamber’den “Şüphesiz Allah her hak
sahibine hakkını vermiştir. Dikkat ediniz! Artık vârise vasiyet etmek yok-
tur.”68 hadisini naklettikten sonra şöyle demektedir: “Bu hadis âhâd hadis-
lerden olsa da ümmet tarafından telakkî bi’l-kabûl olduğu için mütevâtir se-
viyesine ulaşmıştır. Çünkü biz biliyoruz ki, ümmet ancak rivayetin sıhhati
sâbit olursa onu telakkî bi’l-kabûl etmektedir.”69 Buna göre İbn Kemâl Pa-
şa, hadis âhâd olsa da ümmetin onu kabul ettiği için mütevatir seviyesine
ulaştığı görüşündedir.70 Dolayısıyla âhâd olan bu hadis, halk arasında ya-
yılması ve benimsenmesiyle şöhrete ulaşıp meşhûr olmakta, hatta mütevâtir
hadis gibi değerlendirilmektedir.
Tefsîru İbn Kemâl Paşa’da hadis usûlünde kullanılmayan bir ifade
dikkat çekmektedir: Merkû‘ hadis/ِﯾﺚ ٌ َﻣ ْﺮﻗُﻮ. İbn Kemâl Paşa, “Güzel
ٌ ع َﺣﺪ
yapanlara daha güzeli, bir de fazlası vardır. Onların yüzlerinde ne toz
toprak bulaşığı olur ne de aşağılanmışlık izi. İşte bunlar cennetlik kullar-
dır, kendileri orada sonsuza kadar kalıcıdırlar.” (Yûnus 10/26) âyetinin
63
İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usûlü (İstanbul: İFAV Yayınları, 2015), 91-94; Şeref el-
Kudât, Yeni Bir Yöntemle Hadis İlimleri ve Usûlü, çev. Halil İbrahim Doğan (İstanbul:
Ensar Neşriyat, 2020), 111-122.
64
İbn Kemâl Paşa, et-Ta‘rîfât ve’l-ıstılâhât, 150, 361.
65
İbn Kemâl Paşa, et-Ta‘rîfât ve’l-ıstılâhât, 192.
66
H. Yunus Apaydın, “Meşhur”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Ankara:
TDV Yayınları, 2004), 29:368-369. Ayrıca İbn Kemâl Paşa, müsned hadisi
“Rasûlullah’a kadar isnâdı muttasıl olan hadis” olarak tanımlamakta ve bunu da
“mütevâtir, meşhûr ve âhâd” şeklinde üç kısma ayırmaktadır. Bkz. İbn Kemâl Paşa, et-
Ta‘rîfât ve’l-ıstılâhât, 384.
67
İbn Kemâl Paşa, et-Ta‘rîfât ve’l-ıstılâhât, 389. Istılah risalesinde “Üç ve daha fazla
kimsenin naklettiği muttasıl hadis” olarak tanımlamaktadır. Bkz. İbn Kemâl Paşa,
“Mustalahâtu Ehli’l-Hadîs”, 2:21.
68
İbn Mâce, “el-Vesâyâ”, 6 (No. 2714); Ebû Muhammed ‘Abdullah b. ‘Alî b. el-Cârûd
en-Neysâbûrî, el-Müntekâ’ mine’s-süneni’l-müsnede ‘an Rasûlullah sallallâhü ʿaleyhi
ve sellem (Beyrut: Dâru’t-Te’sîl, 2014), 408 (No. 965).
69
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 2:19-20.
70
Hadislerin takviyesinde telakkî bi’l-kabûlün etkisi hakkında geniş bilgi için bkz. İbra-
him İhsan Bayraktar, “Hadislerin Takviyesinde Telakkî Bi’l-Kabûlün Etkisi” (Yüksek
Lisans Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2013).
İbn Kemâl Paşa’nın et-Tefsîr’indeki Hadisçiliği ~ 381
71
Zemahşerî, el-Keşşâf, 3:131.
72
Buhârî’nin es-Sahîh’inde bu manada bir hadis tespit edilememiştir.
73
Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 31:265-267 (No. 18935-18936); Müslim, “el-Îmân”,
181; İbn Mâce, “es-Sünne”, (No. 187); Tirmizî, “Tefsîru’l-Kur’ân”, 11 (No. 3105). Ay-
rıca hadisi Nesâ’î ve İbn Hibbân da nakletmektedir. Ebû ‘Abdurrahman Ahmed b.
Şu‘ayb b. ‘Alî en-Nesâ’î, Kitâbu’s-Süneni’l-kübrâ, thk. Hasen ‘Abdülmun‘im Şilbî
(Beyrut: Mü’essesetü’r-Risâle, 2001), 7:166 (No. 7718); Ebû Hâtim Muhammed b.
Hibbân b. Ahmed el-Büstî, el-İhsân fî takrîbi Sahîhi İbn Hibbân, thk. Şu‘ayb el-Arna’ût
(Beyrut: Mü’essesetü’r-Risâle, 1988), 16:471-472 (No. 7441).
74
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 5:42-43.
75
Ebü’s-Senâ’ Şihâbüddîn Mahmûd b. ‘Abdullah b. Mahmûd el-Hüseynî el-Âlûsî,
Rûhu’l-me‘ânî fî tefsiri’l-Kur’âni’l-‘azîm ve’s-seb‘i’l-mesânî, thk. Mâhir Habbûş vd.
(Beyrut: Mü’essesetü’r-Risâle, 2010), 11:103.
76
Ayrıca Zemahşerî’nin diğer eserleri de tarandığında merkû‘ kavramını kullanmadığını
da ilave etmek gerekmektedir.
77
Hasan Türkmen, “Zemahşerî’nin Ru’yetullah Görüşü Üzerine Bir Deneme”, Bozok
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 15, no. 16 (2019): 171-193.
382 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
84
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 3:313, 5:43.
85
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 2:123, 5:43, 355, 6:292, 8:188, 499.
86
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 3:470, 4:66, 5:43.
87
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 2:281, 6:185, 227, 290.
88
Buhârî, “el-‘Itk”, 17 (No. 2552); Müslim, “el-Elfâz mine’l-Edeb ve Gayrihâ”, 15.
89
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:19.
90
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 5:43, 7:260.
91
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 2:123, 7:248.
92
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 2:123, 5:43, 97, 6:193, 195, 258, 259, 295.
93
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:140, 5:271.
94
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 2:170.
95
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 3:358.
96
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:51 (Aslında İbn Kemâl Paşa’nın buradaki ifadesi “İbn
Cerîr ve başkası” şeklindedir.), 140.
97
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:108.
98
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:140.
99
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:108.
100
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:140.
101
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 6:295. Müellif, burada eserinin ismini değil de kendisi de
işaret etmekte ve atıf yaptığı kısım araştırıldığında A‘lâmu’l-hadîs’te olduğu görül-
mektedir.
384 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
102
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:303.
103
Ebû Hafs Necmüddîn ‘Ömer b. Muhammed b. Ahmed en-Nesefî, et-Teysîr fi’t-tefsîr,
thk. Mâhir Edîb Habbûş (İstanbul: Dâru’l-Lubâb, 2019), 2:425.
104
Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 21:332 (No. 13834); Müslim, “el-Îmân”, 347; Ebû Bekir
Ahmed b. ‘Amr b. ‘Abdulhâlik el-Bezzâr el-Basrî, el-Bahru’z-zehhâr el-ma‘rûf bi-
Müsnedi’l-Bezzâr, thk. Mahfûzurrahmân Zeynullah vd. (Beyrut-Medine:
Mü’essesetü’l-‘Ulûmi’l-Kur’ân-Mektebetü’l-‘Ulûm ve’l-Hikem, 1988-2009), 13:276
(No. 6806); Beyhakî, es-Sünenü’l-kebîr, 14:340-341 (No. 14194).
105
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 5:334.
106
Zemahşerî, el-Keşşâf, 3:315; Beyzâvî, Envâru’t-tenzîl, 3:174.
107
Buhârî, “el-Cenâ’iz”, 43 (No. 1303); İbn Mâce, “el-Cenâ’iz”, 53 (No. 1589).
İbn Kemâl Paşa’nın et-Tefsîr’indeki Hadisçiliği ~ 385
108
Meselâ, eserin 1. cildinde böyle nakledilen hadisler için bkz. İbn Kemâl Paşa, et-
Tefsîr, 1:7, 8, 14, 35, 162, 303, 310, 317, 332, 334, 346, 349, 350.
109
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 6:195. Benzer bir örnek için bkz. İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr,
5:271.
110
Tirmizî, “Tefsîru’l-Kur’ân”, 18 (No. 3137).
111
Ebû Muhammed ‘Abdulhakk b. Gâlib b. ‘Abdurrahman b. ‘Atiyye el-Endelüsî, el-
Muharrerü’l-vecîz fî tefsîri’l-kitâbi’l-‘azîz, thk. ‘Abdusselâm ‘Abduşşâfî Muhammed
(Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, 2001), 3:479; Ebû ‘Abdullah Muhammed b.
Ahmed b. Ebû Bekir el-Kurtubî, el-Câmi‘ li-ahkâmi’l-Kur’ân, thk. ‘Abdullah b.
‘Abdülmuhsin et-Türkî vd. (Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 2006), 13:151.
112
Muammer Bayraktutar, “Sonuç”, Hadis Şerhleri, mlf. İbn Kemâl (İstanbul: Büyüyenay
Yayınları, 2021), 249.
386 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
“Ben de kırk hadisi toplamada bu yüce işarete itaat ettim. Bu konuda bazı
meselelerde kendisiyle ictihad edilmesi, bazı delillerle ilişkili olması ve
onlardan hükümler çıkarılması nedeniyle lafzında zahir bir fasihlik ve
manasında isnâdının sıhhatini gösteren göz alıcı bir delalet bulunan hadis-
leri seçtim. Çünkü bir hadis dirayet bakımından sabit olduğunda rivayet
bakımından sabit olması gerekmez. Nitekim Hz. Peygamber ‘Benden size
hakka uygun bir hadis nakledilirse onu söylemiş olsam da olmasam da
hadisi tasdik ediniz ve alınız.’113 buyurmuştur.”114
Buna göre İbn Kemâl Paşa, isnâdı “muhaddisin ‘haddesenâ fulân ‘an
fulân an Rasûlullah’ demesi”115 olarak tanımlasa da hadisin senedi ile de-
ğil metniyle alakadar olmaktadır. Zaten bunun yansımalarını et-
Tefsîr’inde de görmek mümkündür ki, naklettiği hiçbir hadisin senedine
yer vermemiştir. Bu bağlamda İbn Kemâl Paşa’nın et-Tefsîr’indeki hadis
rivayet etme usûlünü şu şekilde sıralamak mümkündür:
1) İbn Kemâl Paşa, merfû‘ hadisleri bazen herhangi bir râvîsinin ismini
zikretmeden doğrudan Hz. Peygamber’den nakletmektedir: ،"ﻗَﺎ َل اﻟﻨﱠ ِﺒﻲ
َ ﺴﻼَ ُم ﻓِﯿ َﻤﺎ ُر ِو
ي َﻛ َﻤﺎ ﻗَﺎ َل َﻋﻠَ ْﯿ ِﮫ اﻟ ﱠ،ﻋ ْﻦ َﺧﯿ ِْﺮ ْاﻟﺒَﺸ َِﺮ
َ َﺟﺎ َء\ َو َردَ ﻓِﻰ ْاﻟ َﺨﺒَ ِﺮ،ﻗَ ْﻮﻟُﮫُ\ ِﻟﻘَ ْﻮ ِﻟ ِﮫ\ﺑِﻘَ ْﻮ ِﻟ ِﮫ َﻋﻠَ ْﯿ ِﮫ اﻟﺴ َﱠﻼم
،ﺴﻼَ ُم َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠ ِﺒﻲ َﻋﻠَ ْﯿ ِﮫ اﻟ ﱠ،ﷲ ِ ﺳﻮل ُ ﻗَﺎ َل َر،ﺴﻼَ ُم َﻛ َﻤﺎ ﻗَﺎ َل\ﻓَﻘَﺎ َل َﻋﻠَ ْﯿ ِﮫ اﻟ ﱠ،ي َﻋ ْﻨﮫُ َﻋﻠَ ْﯿ ِﮫ اﻟﺴ َﱠﻼ ُم
َ َﻣﺎ ُر ِو،َُﻋ ْﻨﮫ
"...َﻛ َﻤﺎ ﻓِﻰ ﻗَ ْﻮ ِﻟﮫ
Hatta kimi zaman Tefsîru İbn Kemâl Paşa’da Hz. Peygamber’e bile
işaret edilmeden hadislerin nakledildiği görülmektedir: ،ِ" َﺟﺎ َء\ َو َردَ ﻓِﻰ ْاﻟ َﺤﺪِﯾﺚ
"... َﻛ َﻤﺎ َﺟﺎ َء،ِ ﻓِﻰ ْاﻟ َﺤﺪِﯾﺚ،ﺎر ِ َ ﻓِﯿ َﻤﺎ ﯾ ُْﺮ َوى ﻓِﻰ َاﻷ َ ْﺧﺒ، َﺟﺎ َء ﻓِﻰ اﻟ َﺨﺒَ ِﺮAncak onun haber ile
hadis kavramlarını Hz. Peygamber’den gelen merfû‘ hadisler için kullan-
ması nedeniyle bu ifadelerle dolaylı da olsa Rasûlullah’ı kastetmektedir.
113
Bu hadis hakkında farklı âlimler tarafından “münker bir hadis, aslı olmayan batıl bir
hadis, senedi sahih olmayan bir hadis, zındıkların uydurduğu bir hadis” gibi ağır ten-
kitler yöneltilmiştir. Bkz. Ebü’l-Ferec Cemâlüddîn ‘Abdurrahman b. ‘Alî b. Muham-
med İbnü’l-Cevzî el-Bağdâdî, Kitâbu’l-Mevzû‘ât mine’l-ehâdîsi’l-merfû‘ât, thk.
Nûreddîn b. Şükrü b. ‘Alî Boyâcılâr (Riyad: Mektebetü Advâ’i’s-Selef, 1997), 1:420-
421 (No. 500); Ebü’l-Hayr Şemsüddîn Muhammed b. ‘Abdurrahman b. Muhammed
es-Sehâvî, el-Makâsıdu’l-hasene fî beyâni kesîr mine’l-ehâdîsi’l-müştehire ‘ale’l-
elsine, thk. Muhammed ‘Osmân el-Huşt (Beyrut: Dâru’l-Küttâbi’l-‘Arabî, 2008), 83-
84 (No. 59); Ebü’l-Fazl Celâlüddîn ‘Abdurrahman b. Ebû Bekr b. Muhammed el-
Hudayrî es-Suyûtî, el-Le’âli’l-masnû‘a fî ehâdîsi’l-mevzû‘a, thk. Ebû ‘Abdurrahman
Salâh b. Muhammed b. ‘Uveyde (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, 1996), 1:195;
Ebü’l-Hasen Nûreddîn ‘Alî b. Muhammed b. ‘Alî İbn ‘Arrâk el-Kinânî ed-Dımaşkî,
Tenzîhu’ş-şerî‘ati’l-merfû‘a ‘ani’l-ahbâri’ş-şenî‘ati’l-mevzû‘a, thk. ‘Abdulvehhâb
‘Abdullatîf-‘Abdullah b. Muhammed es-Sıddîk el-Gumârî (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-
‘İlmiyye, 1399), 1:264-265 (No. 41); Ebü’l-Fidâ’ İsmâ‘îl b. Muhammed b. ‘Abdülhâdî
el-‘Aclûnî, Keşfu’l-hafâ ve müzîlü’l-ilbâs ‘amma’ştehere mine’l-ehâdîs ‘alâ elsineti’n-
nâs, thk. Ahmed el-Kallâş (Beyrut: Mü’essesetü’r-Risâle, 2012), 1:89-90 (No. 220).
114
Şemseddîn Ahmed b. Süleymân b. Kemâl Paşa er-Rûmî el-Hanefî, “el-Erba‘ûne hadi-
sen (el-Ûlâ)”, Mecmû‘u resâ’ili’l-‘Allâme İbn Kemâl Paşa, thk. Hamza el-Bekrî vd.
(İstanbul: Dâru’l-Lubâb, 2018), 2:47-48.
115
İbn Kemâl Paşa, et-Ta‘rîfât ve’l-ıstılâhât, 80.
İbn Kemâl Paşa’nın et-Tefsîr’indeki Hadisçiliği ~ 387
116
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:14, 124.
117
Bu rivayet, temel hadis kaynaklarında değil de tefsir kitaplarında nakledilmektedir.
Bkz. Taberî, Câmi‘u’l-beyân, 2:164, 167; Ebû Hafs en-Nesefî, et-Teysîr fi’t-tefsîr,
2:290.
118
Tirmizî, “Tefsîru’l-Kur’ân”, 22 (No. 3164); Ebû ‘Abdullah Muhammed b. ‘Abdullah
b. Muhammed el-Hâkim en-Neysâbûrî, el-Müstedrek ‘ala’s-Sahîhayn, thk. Mustafa
‘Abdülkâdir ‘Atâ’ (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, 2002), 2:551 (No. 3873).
119
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:231. Bir başka örnek için bkz. İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr,
5:302.
120
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:290, 364, 2:418, 4:180, 457, 5:70, 452, 484, 6:123, 185,
357, 7:112, 245, 8:128.
388 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
121
Buhârî, “er-Rikâk”, 26 (No. 6482); Müslim, “el-Fezâ’il”, 16.
122
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 5:535, 7:137, 9:29.
123
Hadisin uzun hâli için bkz. Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 12:104 (No. 7181), 13:138-
139 (No. 7712); Buhârî, “el-Cenâ’iz”, 92 (No. 1385); Ebû Dâvud, “es-Sünne”, 18 (No.
4714); Bezzâr, el-Müsned, 14:180 (No. 7728).
124
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:54-55.
125
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 8:137.
126
Ebû Bekir ‘Abdullah b. ez-Zübeyr b. ‘Îsâ el-Kureşî el-Humeydî, Müsnedü’l-Humeydî,
thk. Hüseyn Selîm Esed ed-Dârânî (Dımaşk: Dâru’s-Sakâ’, 1996), 2:183 (No. 975);
Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 4:119 (No. 2256); Ebû Muhammed ‘Abdullah b.
‘Abdurrahman b. el-Fazl b. Behrâm ed-Dârimî, Müsnedü’d-Dârimî (Sünenü’d-
Dârimî), thk. Hüseyn Selîm Esed ed-Dârânî (Riyad: Dâru’l-Muğnî, 2000), 2:873 (No.
1429); Buhârî, “et-Teyemmüm”, 1 (No. 335); Müslim, “el-Mesâcid ve mevâdi‘u’s-
salât”, 3; Nesâ’î, “el-Gusül ve’t-teyemmüm”, 26 (No. 432); Beyhakî, es-Sünenü’l-
kebîr, 4:507 (No. 3850).
127
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:307.
128
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 6:290, 291, 292, 294, 298, 299, 301.
129
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:14, 7:256, 257.
İbn Kemâl Paşa’nın et-Tefsîr’indeki Hadisçiliği ~ 389
130
Akbaş, “Hadis Edebiyatında Kitâbu’t-Tefsîrler ve Taberî Tefsiri ile Karşılaştırılması”,
298.
131
Zeynüddîn Muhammed ‘Abdurra’ûf b. Tâcul‘ârifîn b. Nûreddîn ‘Alî el-Münâvî el-
Haddâdî, el-Fethu’s-semâvî bi-tahrîci ehâdîsi’l-kâdı’l-Beyzâvî, thk. Ahmed Müctebâ
b. Nezîr ‘Âlim es-Selefî (Riyâd: Dâru’l-‘Âsıme, 1409).
390 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Tefsîru İbn Kemâl Paşa’daki Hadislerin Sûrelere Göre Kaynağı Açısından Dağılımı
132
Kudsî hadislerin sayısı az olduğu için tabloda ayrıca gösterilmemiştir. Bu hadislerin
yerleri için bkz. İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:7, 1:20, 6:76, 6:343, 8:137, 8:353.
İbn Kemâl Paşa’nın et-Tefsîr’indeki Hadisçiliği ~ 391
disler, geçtiği sûrede ayrı bir hadis sayılmasına karşılık aynı hadisi farklı
râvîlerin nakletmesi hâlinde ise tek hadis olarak dikkate alınmıştır. Aslın-
da et-Tefsîr’de tekrar edilen hadis sayısı oldukça az olmasına rağmen
özellikle mevkûf ve maktû‘ hadis olmak üzere bazılarının birkaç râvîden
veya hem sahâbîden hem de tâbi‘ûndan rivayet edildiği görülmektedir. Bu
durumda her biri ayrı bir hadis sayılması hâlinde eserde yer alan hadis sa-
yısının az da olsa arttığı söylenebilir. Ayrıca sahâbe ya da tâbi‘ûnun bir
âyetin sebeb-i nüzûlü ile ilgili aktardığı rivayetler, âlimlerin bu konudaki
görüşleri dikkate alınarak hükmen merfû‘ hadis kapsamında sayılmıştır.133
Buna karşılık önceki peygamberle ilgili hususları Rasûlullah, sahâbe ya da
tâbi‘ûndan kim nakletmişse ona göre hadis türüne dâhil edilmiştir.
Yukarıda da ifade edildiği gibi İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr’inde ruviye,
kîle/ ِﻗﯿ َﻞ،ى
َ ر ِوgibi
ُ temrîz sîgaları ile rivayetler nakletmektedir. Bu rivayet-
ler temel hadis kaynaklarında bulunmadığı gibi çoğunun aynı şekilde
Zemahşerî’nin el-Keşşâf’ı ile Beyzâvî’nin Envâru’t-tenzîl’inde ve bir
kısmı da Ebü’l-Hafs en-Nesefî’nin et-Teysîr’i, Ebü’l-Berekât en-
Nesefî’nin (ö. 710/1310) Medârikü’t-tenzîl’i gibi diğer tefsir kitaplarında
yer aldığı tespit edilmiştir. Temrîz sîgası ile nakledilen böyle rivayetler,
içerisinde şayet Hz. Peygamber’in sözü ya da sahâbe ya da tâbi‘ûnun bir
ifadesi yoksa ve hadis kitaplarında bulunmuyorsa Tefsîru İbn Kemâl Pa-
şa’daki hadis sayısına dâhil edilmemiştir.
İbn Kemâl Paşa’nın eserinde naklettiği hadislerin her biri şamile prog-
ramından taranmış olup hangi kitaplarda yani temel hadis kaynaklarında
mı yoksa diğer eserlerde mi yer aldığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Ancak
İbn Kemâl Paşa, her ne kadar hadislerin metinlerini tefsirlerden nakletse
de et-Tefsîr’deki merfû‘ hadislerin önemli bir kısmı temel hadis kaynakla-
rında bulunmaktadır. Bu nedenle Tefsîru İbn Kemâl Paşa’da olup da hadis
kitaplarında yer alan hadislerin metinlerinin aynı değil de benzer lafızla
ancak aynı veya yakın manada olması hususu dikkate alınmıştır. Nitekim
merfû‘ hadislerin incelenmesi sonucunda 329 tanesinin aynı veya benzer
lafızlarla hadis kaynaklarında yer aldığı tespit edilmiştir. Geriye kalan
149’unun ise İbn Kemâl Paşa’nın kendinden önceki âlimlerin tefsirlerin-
den naklettiği ve az da olsa bunun bir kısmının hiçbir kaynakta yer alma-
dığı görülmüştür. Yine mevkûf ve maktû‘ hadislerin birkaçı hariç tama-
mının tefsir kitaplarında yer aldığını da belirtmek gerekmektedir. Bu kap-
samda kendisinden en çok mevkûf hadisin geldiği kimse, İbn Kemâl Pa-
şa’nın “müfessirlerin reisi”134 olarak tavsif ettiği İbn ‘Abbâs’tır (ö.
68/687-88). Nitekim Hz. ‘Alî (ö. 40/661), İbn Mes‘ûd (ö. 32/652-53), İbn
133
Bu konu hakkında geniş bilgi için bkz. ‘Ammâr Ahmed es-Sayâsene, el-Merfû‘ hük-
men dirâse te’sîliyye tatbîkiyye (İstanbul: Dâru’l-Lubâb, 2018), 746-771.
134
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:219.
392 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
‘Ömer (ö. 73/693) gibi diğer bazı sahâbîlerden hadisler gelse de 132’i
mevkûf hadisin 87’si ondan nakledilmektedir. Maktû‘ hadisin en çok ri-
vayet edildiği kimse ise el-Hasen el-Basrî’dir (ö. 110/728). Çünkü 95 tane
olan maktû‘ hadisin 30’u ondan gelmektedir. Ayrıca Mesrûk (ö. 63/683),
Mücâhid, Süddî (ö. 127/745), ‘Atâ’ b. Ebû Rabâh (ö. 114/732), ed-
Dahhâk (ö. 105/723), ‘İkrime (ö. 105/723) gibi tâbi‘îlerden de rivayetler
bulunmaktadır.
135
İbn Kemâl Paşa, “el-Erba‘ûne hadisen (el-Ûlâ)”, 2:47-48.
136
Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 31:265-267 (No. 18935-18936); Müslim, “el-Îmân”,
181; İbn Mâce, “es-Sünne”, (No. 187); Tirmizî, “Tefsîru’l-Kur’ân”, 11 (No. 3105).
137
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 5:42-43.
138
İbn Kemâl Paşa, et-Ta‘rîfât ve’l-ıstılâhât, 173.
139
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:290.
İbn Kemâl Paşa’nın et-Tefsîr’indeki Hadisçiliği ~ 393
150
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 6:195, 258.
151
Bu konuda ayrıntılı bilgi için bk., İlyas Canikli, Hz. Muhammed Özelinde Peygamber
Aleyhtarlığı (Ankara: Fecr Yayınları, 2016), 125-141.
152
Zemahşerî, el-Keşşâf, 4:221.
153
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 7:174-175.
154
Ebû İshâk Ahmed b. Muhammed b. İbrâhîm es-Sa‘lebî en-Neysâbûrî, el-Keşf ve’l-
beyân ‘an tefsîri’l-Kur’ân, thk. Hâlid b. ‘Avn el-‘Anzî (Cidde: Dâru’t-Tefsîr, 2015),
7:73-76; Zemahşerî, el-Keşşâf, 1:484-486. el-Keşf ve’l-beyân’ın muhakkiki hadis hak-
kında mevzû‘ hükmü vermektedir.
155
Dârimî, es-Sünen, 1:194 (No. 48); Tirmizî, “el-Menâkıb”, 1 (No. 3616).
156
Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 4:330-332 (No. 2546); Tirmizî, “el-Menâkıb”, 1 (No.
3615); el-Hâkim en-Neysâbûrî, el-Müstedrek, 1:83 (No. 82).
İbn Kemâl Paşa’nın et-Tefsîr’indeki Hadisçiliği ~ 395
157
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 2:169-170.
158
Muhammed Nâsiruddîn el-Elbânî, Da‘îfu’s-Süneni’t-Tirmizî (Riyad: Mektebetü’l-
Ma‘ârif, 2000), 409.
159
İbn Kemâl Paşa, et-Ta‘rîfât ve’l-ıstılâhât, 263.
160
Müslim, “et-Tevbe”, 51.
161
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 3:470.
396 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
162
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:17.
163
Ebû ‘Urve Ma‘mer b. Râşid el-Basrî es-San‘ânî, el-Câmi‘ -‘Abdurrezzâk b.
Hemmâm’ın el-Musannef’inin 10. ve 11. cildi-, thk. Habîburrahman el-A‘zamî (Bey-
rut: el-Mektebetü’l-İslâmiyye, 1983), 10:424 (No. 19574).
164
Elbânî, Silsiletü’l-ehâdîsi’d-da‘îfe ve’l-mevzû‘a, 3:552 (No. 1372).
165
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:21.
166
Ebû Bekir ‘Abdullah b. Muhammed b. Ebû Şeybe İbrâhîm el-‘Absî el-Kûfî, el-
Musannef, thk. Muhammed ‘Avvâme (Cidde-Dımaşk: Dâru’l-Kıble-Mü’essesetü
‘Ulûmi’l-Kur’ân, 2006), 25:437-438 (No. 30552); Ebü’l-Kâsım Süleymân b. Ahmed b.
Eyyûb et-Taberânî, el-Mu‘cemu’l-evsat, thk. Târık b. ‘Avdullah b. Muhammed-
‘Abdülmuhsin b. İbrâhîm el-Hüseynî (Kahire: Dâru’l-Harameyn, 1995), 7:307 (No.
7574). Ancak el-Musannef’te hadis mevkûf olarak İbn Mes‘ûd’dan nakledilmektedir.
167
Elbânî, Silsiletü’l-ehâdîsi’d-da‘îfe ve’l-mevzû‘a, 5:370 (No. 2348).
168
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:44.
169
İbn Mâce, “el-Hudûd”, 38 (No. 2613).
170
Bişr için bkz. Ebü’l-Haccâc Cemâlüddîn Yûsuf b. ‘Abdurrahman b. Yûsuf el-Mizzî,
Tehzîbu’l-kemâl fî esmâ’i’r-ricâl, thk. Beşşâr ‘Avvâd Ma‘rûf (Beyrut: Mü’essesetü’r-
Risâle, 1988), 4:155-159. Yahyâ için bkz. Mizzî, Tehzîbu’l-kemâl, 31:484-488.
İbn Kemâl Paşa’nın et-Tefsîr’indeki Hadisçiliği ~ 397
Sonuç
İslâm dininin temel kaynaklarından olan hadis/sünnet ile âyetlerinin
anlaşılması ve açıklanması olan tefsirin arasında sıkı bir ilişki bulunmak-
tadır. İki ilim arasındaki irtibatın ortaya çıktığı alanlardan biri de tefsir ile
hadis kitaplarıdır. Çünkü bazı farklılıklar olsa da tefsirlerde hadisler riva-
yet edilmekte ve hadis kitaplarında ise tefsir bölümleri yer almaktadır. Bu
minvalde Osmanlı Devleti’nin yükselme döneminde yaşayan ve başta
Şeyhülislâmlık olmak üzere pek çok görev yapan İbn Kemâl Paşa’nın et-
Tefsîr’i her ne kadar elimizde matbu olarak bulunmakla birlikte tam bir
tefsir olmasa da hadis ilmi açısından incelenmesi önem arz etmektedir. Bu
incelemenin sonucunda tespit edilen hususlar şöyledir:
1- İbn Kemâl Paşa, Kur’ân’da geçen hikmet kelimesini sünnet olarak
açıklamakta ve onu gayr-i metluv (okunmayan) vahiy olarak kabul etmek-
tedir ki, el-A‘râf’ın üçüncü âyetinde geçen “indirilen” ifadesini “Kur’ân
ve sünnetten indirilen” şeklinde ifade etmektedir. Ayrıca kudsî hadisleri
de Allah katından olup Hz. Peygamber’in kendi lafızlarıyla haber verdiği
rivayetler olarak değerlendirmektedir. Ancak hikmetin amel ile ilmi kap-
sadığı gibi sünnetinde takrîrî olanları değil de sözlü ve fiilî hususları içer-
diğini belirtmektedir. Bu durumda takrîrî sünnetleri gayr-i metluv vahiy
kapsamından çıkarmaktadır.
2- İbn Kemâl Paşa’nın et-Tefsîr’inde haber ve hadis kavramlarını Hz.
Peygamber’den gelen merfû‘ hadisler için zikrettiğini, bu durumda iki ıstı-
171
İbn Kemâl Paşa, et-Tefsîr, 1:36.
172
M. Zeki Duman-Mustafa Altundağ, “Hurûf-ı Mukattaa”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1998), 18:401.
398 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
olanları hem de isnâdları olmadığı için sadece tefsir kitaplarında yer alan-
ları ya da hiçbir kaynakta olmayanları bu kapsamda değerlendirmek
mümkündür.
8- İbn Kemâl Paşa’nın et-Tefsîr’indeki birkaç hadisin sıhhati hakkında
değerlendirmeleri olsa da bazı ifadelerinden hareketle hadis kitaplarında
nakledilen hadisleri sahih olarak kabul etmektedir. Bu durumda ona göre
bir hadisin sahih olması için hadis kaynaklarında zikredilmesi ya da ma-
nasının doğru olması yeterlidir.
Sonuç olarak daha ziyade dilbilimsel tahlillerin yapıldığı, bazen kelâmî
ve fıkhî meselelere temas edildiği Tefsîru İbn Kemâl Paşa’da hadis ilmi
açısından rivayetlerin tefsir kitaplarından nakledilmesi ve hadisin senedi-
nin dikkate alınmaması ya da anlamı doğru olması hâlinde hadisin sahih
olarak kabul edilmesi gibi bazı problemleri içermektedir. Dolayısıyla İbn
Kemâl Paşa’nın et-Tefsîr’i özelinde hadisçiliği dikkate alındığında
Temîmî’nin dediğinin aksine Suyûtî’ye eş değer olmadığı, Leknevî ile
Bilmen’in bu noktada haklı olduğu görülmektedir. Ayrıca eserinde her ne
kadar bazı temel hadis kitaplarını zikretse de İbn Kemâl Paşa’nın hadis bi-
rikiminin ana kaynaklardan değil de tali yani et-Tefsîr’i özelinde kendin-
den önce telif edilen tefsirlerden olduğunu söylemek mümkündür.
Kaynakça
‘Abdurrezzâk b. Hemmâm, Ebû Bekir es-San‘ânî. el-Musannef -Ma‘mer b.
Râşid’in el-Câmi‘ ile birlikte-. thk. Habîburrahman el-A‘zamî. 12 Cilt. Bey-
rut: el-Mektebetü’l-İslâmiyye, 1983.
‘Aclûnî, Ebü’l-Fidâ’ İsmâ‘îl b. Muhammed b. ‘Abdülhâdî. Keşfu’l-hafâ ve
müzîlü’l-ilbâs ‘amma’ştehere mine’l-ehâdîs ‘alâ elsineti’n-nâs. thk. Ahmed
el-Kallâş. 2 Cilt. Beyrut: Mü’essesetü’r-Risâle, 2012.
Ahmed b. Hanbel, Ebû ‘Abdullah Muhammed b. eş-Şeybânî. Müsnedü’l-imâm
Ahmed b. Hanbel. thk. Şu‘ayb el-Arna’ût vd. 52 Cilt. Beyrut: Mü’essesetü’r-
Risâle, 1996-2001.
Akbaş, Mustafa Yasin. “Hadis Edebiyatında Kitâbu’t-Tefsîrler ve Taberî Tefsiri
ile Karşılaştırılması”. Doktora Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2020.
Âlûsî, Ebü’s-Senâ’ Şihâbüddîn Mahmûd b. ‘Abdullah b. Mahmûd el-Hüseynî.
Rûhu’l-me‘ânî fî tefsiri’l-Kur’âni’l-‘azîm ve’s-seb‘i’l-mesânî. thk. Mâhir
Habbûş vd. 30 Cilt. Beyrut: Mü’essesetü’r-Risâle, 2010.
Apaydın, H. Yunus. “Meşhur”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 29:
368-371. Ankara: TDV Yayınları, 2004.
Aslan, Recep. Suyûtî’nin Hadis İlmindeki Yeri. İstanbul: Rağbet Yayınları, 2019.
Atsız, Nihal. “Kemalpaşa-oğlu’nun Eserleri”. Şarkiyat Mecmuası 6 (1966): 71-
112.
Atsız, Nihal. Kemalpaşa-oğlu’nun Eserleri”. Şarkiyat Mecmuası 7 (1972): 83-
135.
400 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Necdet AYDOĞDU
Sivas Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi
necdetaydogdu1966@gmail.com
ORCID: 0000-0002-6576-1404
Öz
Osmanlı şeyhülislâmı ve tarihçi Şemseddîn Ahmed b. Süleymân b.
Kemâlpaşa (İbn Kemâl/Kemalpaşazâde) (ö. 940/1534), çok yönlü İslâm
alimlerindendir. Asker kökenli olan İbn Kemâl, daha sonra ilmiye sınıfına
geçmiş, medrese hocalığı, kadılık, kazaskerlik görevlerinden sonra şeyhü-
lislâmlık makamına kadar yükselmiştir. Pek çok alanda eser veren ender
âlimlerdendir. Tarih, akaid, tefsir, hadis, fıkıh, fıkıh usulü, Arapça, ahlak,
felsefe, tıp ve daha başka alanlarda eserler telif eden İbn Kemal’e nispet
edilen eser sayısı 179-360 arasındadır. Sahîh-i Buhârî’nin baş kısmına
zeyl yazan İbn Kemâl, dört adet kırk hadis derlemesi yaparak “erbaîn” ge-
leneği sürdürmüştür. İbn Kemâl’in hadis usulüne dair yazdığı Risâletün fî
mutsalahâti’l-muhaddisîn isimli risâlesi hadis konusundaki ilmî derinliği-
ni göstermesi bakımından önemlidir. İbn Kemâl, mevkuf hadisin tanımı
ile başladığı bu risâlesinde herhangi bir ayrım yapmadan bazı hadis türleri
ve kavramlarını tanımlamış, risâlesinin sonunda tevbe-i nasûh’u bazı ha-
disler ve hikmetli sözler ışığında izah etmiştir. Hadis usulüne dair bazı
temel kavramları ele alıp ile izah eden İbn Kemâl’in değerlendirmeleri,
genel olarak hadis âlimlerini ile aynilik arz etse de zaman zaman kendine
has tanımları ile farklılık göstermektedir. Örneğin garîb hadisi “tek bir
râvinin rivâyet ettiği hadis” olarak tanımlayan İbn Kemâl’e göre azîz ha-
dis, “üçten fazla râvinin rivâyet ettiği muttasıl hadis”tir. İbn Kemâl, hadis
usulcülerinin hiç kullanmadığı ve merîz hadis olarak tanımladığı ve
mevzû, maklûb ve meçhul diye üç kısma ayırdığı hadis türüne de
risâlesinde yer vermiştir. Tebliğimizde bu risale bağlamında İbn Kemâl’in
hadisçi yönü incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Hadis, İbn Kemâl, Şeyhulislâm, Erbaîn, Hadis Is-
tılahları
Giriş
Osmanlı coğrafyası, çok sayıda âlime beşiklik etmiştir. Bu âlimler içe-
risinde ünü sonraki yıllarda tüm İslâm coğrafyasına ulaşan, çok yönlülüğü
ile dikkat çeken İbn Kemâl’in önemli bir yeri vardır.
1
Şerafettin Duran, “Kemalpaşazâde”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Anka-
ra: TDV Yayınları, 2002), 25:238|; Cemîl b. Mustafâ el-Azm, ʿUḳūdü’l-cevher fî
terâcimi men lehüm ḫamsûne taṣnîfen fe-miʾe fe-eks̱ er, (Beyrut: el-Matbaatü’l-Ehliyye,
1326/1908), 217-218.
2
Halis Demir-Kemal Çatlı, “İbn Kemâl Üzerine Yapılan İlmî Çalışmalar”, Tokat Gazi-
osmanpaşa Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 7, no:1 (2019): 154; Cemîl b.
Mustafâ el-Azm, Ukûdü’l-cevher, 218-226. Cemil Beg’in verdiği listeye göre,
Kemalpaşazâde tefsir ve ilimlerinde 12, hadiste 8, fıkıhta 43, felsefe ve kelamda 50,
edebiyatta 22, mantıkta 8, tasavvufta 2, ahlakta 2, Fars dili ve kavaidinde 2, diğer farklı
alanlarda 28 olmak üzere toplamda 177 eser te’lif etmiştir. Bu eserlerin 9’u Türkçe, 7’si
Farsça olarak kaleme alınmıştır.
3
Takıyyüddîn b. Abdilkādir et-Temîmî , eṭ-Ṭabaḳātü’s-seniyye fî terâcimi’l-Ḥanefiyye,
thk. Abdülfettâh Muhammed el-Hilv (Riyad: Dâru’r-Rifâî, 1403/1983), 1:355;
Taşköprizâde Ahmed Efendi, eş-Şeḳāʾiḳu’n-nuʿmâniyye (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-
Arabî, 1395/1975), 226; Duran, “Kemalpaşazâde”, 238.
4
İbn Kemalpaşa, “Risâletün fî mustalahâti’l-muhaddisîn”, Mecmu’u Resail-li’l-allameti
İbn Kemâl Bâşâ, thk. Hamza el-Bekrî vd. (İstanbul: Daru’l-Lübâb, 2018), 2:205-248.
Hâşiyetün alâ evveli Sahîhi’l-Buhârî isimli bu risalesinde, sadece Keyfe Kâne Bed’ü’l-
Vahy bölümünün şerhini tamamlayabilmiştir.
408 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Mesâbih gibi kapsamlı hadis eserleri üzerine şerhler yazan İbn Kemâl, ge-
leneksel kırk hadis geleneğini sürdürmüş, dört adet kırk hadis şerhi
yazmıştır.5 Bunlara ilaveten farklı konularda hadis şerhleri de yapmıştır. 6
Hadis ilmi ile ilgili müktesebatını Kahire’de hadis âlimlerinden
uluvvü’l-isnad icazeti alarak elde etmiştir.7 Çok sayıda eser te’lif etmesi,
kavrayışının genişliği ve çok sayıda ilme vukufiyeti sebebi ile Süyûtî (ö.
911/1505) ile kıyas edilmiştir.8
5
Bk. İbn Kemalpaşa, “Risâletün fî mustalahâti’l-muhaddisîn”, 2:45-205.
6
Bk. İbn Kemalpaşa, “Risâletün fî mustalahâti’l-muhaddisîn”, 2:255-263.
7
Temîmî, eṭ-Ṭabaḳātü’s-seniyye, 1:355.
8
Temîmî, eṭ-Ṭabaḳātü’s-seniyye, 1:355; Duran, “Kemalpaşazâde”, 238; Ebü’l-Hasenât
Muhammed Abdülhay b. Muhammed Abdilhalîm b. Muhammed Emînillâh es-Sihâlevî
el-Leknevî, el-Fevâidü’l-behiyye fî terâcimi’l-Hanefiyye (Kahire: Dâru’l-Kitâbi’l-
İslâmî, ts.), 22.
9
İbn Kemalpaşa, “Risâletün fî mustalahâti’l-muhaddisîn”, 2:17-25. Bu eserde İbn
Kemâl’in te’lif ettiği toplam 114 risâle bir araya getirilmiş ve tahkiki yapılmıştır. Risa-
lenin tam adı Hâzihî Risâletün ma’mûletün fî mustalahâti’l-muhaddisîn’ dir. Bu risale-
nin birden çok el yazması mevcuttur. Süleymâniye Kütüphanesi, Esad Efendi Koleksi-
yonu, 3652, 48a-b; Murad Molla Koleksiyonu, 1834, 337a-b; Laleli Koleksiyonu, 3692,
189-190. Tebliğimizde Hamza el-Bekri ve diğerlerinin tahkiki esas alınmış, gerekli du-
rumlarda farklı nüshalara işaret edilmiştir.
Risâletün fî mustalahâti’l-muhaddisîn Risâlesi Bağlamında İbn Kemâl’in Hadisçiliği ~ 409
10
İbn Kemâl bu risalesindeki tanımları, Müzhirüddîn el-Hüseyn b. Mahmûd ez-
Zeydânî’nin el-Mefâtîḥ fî şerḥi’l- Meṣâbîḥ isimli eserinden çoğunlukla tamamen bazen
de özetleyerek almıştır. Krş. Müzhirüddin el-Hüseyn b. Mahmud ez-Zeydani, el-
Mefâtîḥ fî şerhi’l- Mesâbîh (Kuveyt: Vezaretü’l-Evkaf ve’ş-şuûni’l-İslâmiyye,
1433/2012), 1:6-15. Müzhirî’nin bu eseri, Ebû Muhammed Muhyissünne el-Hüseyn b.
Mes‘ûd b. Muhammed el-Ferrâ’ el-Begavî’nin (ö. 516/1122) Meṣâbîḥu’s-sünne’si üze-
rine yazdığı bir şerhtir. Müzhirî bu eserinde kitabının baş kısmına hadisçilerin ıstılahları
ve hadis ilimleri türleri hakkında bir mukaddime yazdığını belirtmiş ve isnâdın şartları,
mevkûf hadis, mürsel hadis, munkatı’, mu’dal, müdrec, garîb, azîz, meşhur, sakîm ve
merîz, merfû, zayıf, şâz, müsned, müselsel, muhtasar, müktesâ/mütteksâ/müsteksâ,
nâsih- mensûh ve icâze ıstılahlarını izah etmiştir. İbn Kemâl’in merfû tanımı,
Müzhirî’nin tanımı ile aynıdır. Ancak Müzhirî’nin tanımında yer alan “Çünkü mevkuf,
sahabiden nakledilendir” kısmı yoktur.
11
Bk. Ebû Amr Takıyyüddîn Osmân b. Salâhiddîn Abdirrahmân b. Mûsâ eş-Şehrezûrî,
Muḳaddimetü İbni’ṣ-Ṣalâḥfî ʿilmi’l- ḥadîs̱ , thk. Usâme el-Belhî (Beyrut: Dâru’l-
Kitâbi’l-Arabî, 1431/2010), 30.
12
Ebü’l-Fazl Celâlüddîn Abdurrahmân b. Ebî Bekr b. Muhammed el-Hudayrî es-Süyûtî,
Tedrîbü’r-râvî fî şerḥi Taḳrîbi’n-Nevevî. thk. Abdüvehhâb Abdüllatîf (Kahire:
Mektebetü Dâri’t-Türâs, 1426/2005),143.
13
Talat Koçyiğit, Hadis Usulü, (Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2017), 209-
210.
410 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
14
Krş. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:6. Müzhirî’nin mevkûf tanımı şöyledir: “İsnadı sahabiye
kadar muttasıl olan hadistir.” Müzhirî’nin tanımından da isnadın Hz. Peygambere kadar
ulaşmadığı, dolayısı ile hadisin Hz. Peygamber’e değil, sahabiye nisbet edildiği anla-
şılmaktadır.
15
Koçyiğit, Hadis Usulü, 212.
16
Bk. İbnü’s-Salâh, Muḳaddime, 31.
17
Ebü’l-Fidâ’ İmâdüddîn İsmâîl b. Şihâbiddîn Ömer b. Kesîr b. Dav’ b. Kesîr, İhtisâru
ʿUlûmi’l-hadîs̱ , thk. Ahmed Muhammed Şâkir, (Riyâd: Mektebetü’l-Meârif,
1417/1996), 147.
18
İbn Hacer Ebü’l-Fazl Şihâbüddîn Ahmed b. Alî b. Muhammed el-Askalânî, Şerhu’n-
Nuhbe- Hadis Ehlinin Istılahları Hakkında Nuhbetü’l-Fiker Şerhi, çev. Abdullah
Samed Afaracı (Ankara: İ’tisam yayınları, ts.), 91.
19
Bk. İbn Hacer, Şerhu’n-Nuhbe, 86.
20
Bk. Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî, 144
Risâletün fî mustalahâti’l-muhaddisîn Risâlesi Bağlamında İbn Kemâl’in Hadisçiliği ~ 411
21
Krş. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:6.
22
Koçyiğit, Hadis Usulü, 96.
23
Bk. İbnü’s-Salâh, Muḳaddime, 35.
24
İbn Kesîr, İhtisâru ʿUlûmi’l-hadîs̱ , 154.
25
Bk. İbn Hacer, Şerhu’n-Nuhbe, 60.
26
Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî, 152.
412 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
3.5. Azîz Hadis: İki veya üç râvinin rivayet ettiği muttasıl hadis-
tir.30
Azîz lügatte, “Bir adam azîz ve şerif olmak ve bir kimse zelil iken kavi
ve kudret sahibi olmak” manasınadır. Hadis ıstılahında ise, bir hadisin
garîb iken bir başka yönden rivayet edilmek suretiyle kuvvet kazanması-
dır. Herhangi bir tabakada yalnız iki râvi tarafından rivayet edilen hadis-
lerdir.31 İbnü’s-Salâh, garîb olan bir hadisi iki veya üç kişi rivayet ettiğin-
de hadise azîz ismi verileceğini, bir cemaat tarafından rivayet edilmesi du-
rumunda hadisin meşhur diye isimlendirileceğini söylemiştir.32 İbn
Hacer “İkiden az kimselerin ikiden az kimselerden haberi rivayet etmeme-
sidir” şeklinde tanımlamıştır.33 İbn Hacer’in burada kasdettiği, hadisin her
bir tabakada en az iki râvi tarafından nakledilmesidir.
Ancak risalenin bazı nüshalarında “üçten fazla cemaatin rivayet ettiği
hadis” ifadesi yer almaktadır. Hem Müzhirî hem de diğer iki nüsha ile
karşılaştırıldığında burada da bir yazım hatası olduğu anlaşılmaktadır.
27
Krş. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:9. Müzhirî’nin garîb hadis hakkındaki açıklaması daha
uzundur ve “İsnadı Rasûlullah’a kadar muttasıl olan, ancak ister tâbiînden ister etbau
tâbiînden isterse etbau etbai’t-tâbiînden olsun, bir tek râvinin rivayet ettiği hadistir”
şeklindedir.
28
Koçyiğit, Hadis Usulü, 47-48.
29
Bk. İbnü’s-Salâh, Muḳaddime, 146.
30
Krş. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:9. Müzhirî, “İsnadı Hz. Peygambere kadar muttasıl olan,
ancak iki veya daha fazla râvinin rivayet ettiği hadis şeklinde tanımlamıştır.
31
Talat Koçyiğit, Hadis Usulü, 45.
32
İbnü’s-Salâh, Muḳaddime, 146.
33
İbn Hacer, Şerhu’n-Nuhbe, 29.
Risâletün fî mustalahâti’l-muhaddisîn Risâlesi Bağlamında İbn Kemâl’in Hadisçiliği ~ 413
34
Krş. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:9.
35
Koçyiğit, Hadis Usulü, 43.
36
İbn Hacer, Şerhu’n-Nuhbe,, 28.
37
Krş. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:10. Müzhirî’deki ıstılah es-sakîm ve’l-merîz olarak yer al-
maktadır. Tanımı ise “Sıhhati konusunda bir veya daha fazla râvinin ta’n edildiği hadis-
tir.” şeklindedir.
38
Krş. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:10.
39
İbnü’s-Salâh, Muḳaddime, 61; Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî, 211.
40
Koçyiğit, Hadis Usulü, 131.
41
İbn Hacer, Şerhu’n-Nuhbe,, 66.
42
Krş. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:11.
43
Koçyiğit, Hadis Usulü, 174-175.
44
İbnü’s-Salâh, Muḳaddime, 63.
414 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
45
Buhârî, “İ’tisâm”, 2; Müslim, “Hac”, 412.
46
Örnekler için bk. Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî, 224-225.
47
İbn Hacer, Şerhu’n-Nuhbe,, 73.
48
Krş. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:11.
49
Koçyiğit, Hadis Usulü, 123.
50
Bk. Hatîb Ebû Bekr Ahmed b. Alî b. Sâbit el-Bağdâdî, thk. İbrâhîm b. Mustafâ ed-
Dimyâtî, el-Kifâye fî maʿrifeti uṣûli ʿilmi’r-rivâye., (Kahire: Dâru’l-Hüdâ, 1423/2003),
289.
51
İbn Hacer, Şerhu’n-Nuhbe, 79-80.
52
Nitekim Müzhirî’nin kullanımı böyledir. Bk. Bk. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:10.
Risâletün fî mustalahâti’l-muhaddisîn Risâlesi Bağlamında İbn Kemâl’in Hadisçiliği ~ 415
53
Krş. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:11. Müzhirî zayıf hadis hakkında şu açıklamaları yapmıştır
“Kendisinde zayıflık bulunan hadistir. Hadisteki zayıflık bazen bazı râvilerinin rivayet-
leri reddedilen kimselerden veya adaleti bulunmayan kişilerden olmalarından veya
görmediği kimseden rivayet etmesinden veya hafızasının kötü olmasından veya akide
konusunda itham edilmesinden veya rivayet ettiğini iyice bilmemesinden ya da tanın-
mayan birine isnad etmesinden dolayı olur. Bazen de irsâl, inkıtâ ve tedlîs gibi bazı ku-
surları sebebi ile olur.”
54
İbnü’s-Salâh, Muḳaddime, 27.
55
Koçyiğit, Hadis Usulü, 90.
56
İbn Hacer, Şerhu’n-Nuhbe, 60.
57
Koçyiğit, Hadis Usulü, 108.
58
İbn Hacer, Şerhu’n-Nuhbe, 62.
416 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
3.10. Şâz: Râvisinin diğer râvilere muhalif olarak rivayet ettiği ha-
distir.64
Güvenilir bir râvinin (güvenilir) cemaatin rivayetine muhalif olarak ri-
vayet ettiği ve bu rivayeti ile tek kaldığı hadistir. Bu iki rivayet arasında
tercih yapılacağı zaman, bu râvinin rivayeti terk edilir ve çok isnadla ge-
len cemaatin rivayeti tercih edilir.65 İbn Hacer ise şâz hadisi şöyle tanım-
lamaktadır: “Bir râvinin hadisine zabt fazlalığı veya adet çokluğu ya da
diğer tercih sebeplerinden biri sebebi ile muhalefet vaki olursa, bunda
râcih olana mahfuz, mukabili olan mercûha da şâz denir.”66 Bu tanımına
59
Koçyiğit, Hadis Usulü, 182.
60
Krş. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:18
61
Koçyiğit, Hadis Usulü, 168-171.
62
İbn Hacer, Şerhu’n-Nuhbe,, 71, 73.
63
Diğer şekiller için bk. İbnü’s-Salâh, Muḳaddime, 59-60; İbn Hacer, Şerhu’n-Nuhbe-
Hadis Ehlinin Istılahları Hakkında Nuhbetü’l-Fiker Şerhi, 71-73.
64
Krş. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:12. Müzhirî şâz hadisi tanımlarken, Şâfiî’den “Şâz, başkala-
rının rivayet etmeyip, güvenilir olanın (tek başına) rivayet ettiği hadis değildir. Şâz an-
cak güvenilir olanın rivayetindee insanlara muhalif kaldığı hadistir.” ifadelerini aktar-
mıştır.
65
Koçyiğit, Hadis Usulü, 160.
66
İbn Hacer, Şerhu’n-Nuhbe, 49.
Risâletün fî mustalahâti’l-muhaddisîn Risâlesi Bağlamında İbn Kemâl’in Hadisçiliği ~ 417
göre şâz, güvenilir bir râvinin kendisinden zabt yönünden daha iyi olana
veya sayı olarak daha fazla olanlara muhalif olarak tek başına kaldığı ri-
vayet demektir.
İbn Kemâl’in şâz tanımı, rivayetinde tek kalan kişinin rivayetini ifade
etmektedir. Bu tanımda çoğunluğa muhalefet öne çıkmaktadır. Klasik ta-
nımlarda çoğunluğa muhalefet ile birlikte, muhalif kalanın güvenilir olup
olmamasına göre hadis farklı isim almaktadır. Şayet rivayetinde tek kalan
râvi zayıf ise bu hadis münker, güvenilir ise şâz adını almaktadır.
67
Krş. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:11.
68
Koçyiğit, Hadis Usulü, 162.
69
İbnü’s-Salâh, Muḳaddime, 50.
70
İbn Hacer, Şerhu’n-Nuhbe, 50.
71
Bk. Koçyiğit, Hadis Usulü, 174-175.
418 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
72
Krş. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:11. Müzhirî’deki ifade “mu’dal” şeklindedir. Ancak yazma
nüshalarda “muttasıl” olarak geçmektedir. Bu durumda müstensihlerin yazım hatası
yaptıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca tanımından anlaşıldığına göre bu hadis türü muttasıl
değil, mu’dal olmalıdır.
73
Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî, 143.
74
İbnü’s-Salâh, Muḳaddime, 29; Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî, 143.
75
Krş. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:12. Müzhirî, muan’an hadisin de müsned manasında oldu-
ğunu belirtmiş, muan’an’ın “Muhaddisten Hz. Peygamber’e kadar ‘an’ lafzı ile rivayet
edilmiş hadis” olduğunu ifade etmiştir.
Risâletün fî mustalahâti’l-muhaddisîn Risâlesi Bağlamında İbn Kemâl’in Hadisçiliği ~ 419
76
Ebû Abdillâh Muhammed b. Abdillâh b. Muhammed el-Hâkim en-Nîsâbûrî, Maʿrifetü
ʿulûmi’l-hadîs, thk. Ahmed b. Fâris es-Selum (Beyrut: Dâru İbn Hazm, 1424/2003),
137, 142.
77
İbnü’s-Salâh, Muḳaddime, 28.
78
Bk. Hatîb, el-Kifâye, 96.
79
Krş. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:12.
80
İbnü’s-Salâh, Muḳaddime, 149.
81
Koçyiğit, Hadis Usulü, 293. Ayrıntılı bilgi ve örnekler için bk. Hâkim, Ma’rifetü
ulûmi’l-hadîs, 178-187. Hâkim burada sekiz farlı müselsel örneği vermiştir. Ayrıca bk.
Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî, 405-406.
82
Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî, 405.
420 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
3.16. Muhtasar: Bir kısmı rivayet edilip, bir kısmı terkedilen ha-
distir.88
3.17. Müstaksâ: Kendisinden hiçbir şey bırakılmadan tamamı ri-
vayet edilen hadistir.89
83
Krş. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:7.
84
Koçyiğit, Hadis Usulü, 105.
85
Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî, 161.
86
Bk. Hâkim, Ma’rifetü ulûmi’l-hadîs, 173-177. Ayrıca bk. Koçyiğit, Hadis Usulü, 105-
108.
87
İbnü’s-Salâh, Muḳaddime, 37.
88
Krş. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:14.
Risâletün fî mustalahâti’l-muhaddisîn Risâlesi Bağlamında İbn Kemâl’in Hadisçiliği ~ 421
İhtisar, “bir hadisi ihtiva ettiği mânaları daha az kelimelerle ifade ede-
cek şekilde kısaltmak, özetlemek” demektir.90 Hadis metinlerinin kasden
değiştirilmesi caiz değildir. Yine onu ihtisar etmek, lafzı eş anlamlısı ile
değiştirmek de caiz değildir. Ancak, hadisin ihtisar edilerek rivayeti, âlim-
lerin çoğuna göre yapan kişinin âlim olması kaydıyla caiz görülmüştür.
Zira âlim, ancak hadisten kalmasını gerekli gördüğü kısımla ilgisi olma-
yan kısmı çıkarır ve bunun çıkarılmasıyla hadisin delalet ettiği manada ih-
tilaf olmayacağı gibi, onun beyanında da bir bozulma olmaz. Veya zikret-
tikleri hazfettiklerine delalet eder.91 Muhtasar, bu şekilde tamamı zikre-
dilmeyip bir kısmı zikredilen hadistir.92 Müsteksâ ise bunun zıddı olup
“kısaltma yapmadan tamamı rivayet edilmiş hadis” demektir.93 İbn
Kemâl’in bu iki kavramı hadisçilerle aynı şekilde tanımlamıştır.
89
Krş. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:14. Müzhirî’deki müktesâ şeklinde yer almıştır. Müzhirî,
mütekassâ ve müsteksâ’nın da bunun gibi olduğunu belirtmiştir.
90
Abdullah Aydınlı, “İhtisar”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, (İstanbul: TDV
Yayınları, 2000), 21:571.
91
İbn Hacer, Şerhu’n-Nuhbe, 76.
92
Abdülmecîd el-Gavzî, Mu’cemü’l-mustalahâti’l-hadîsiyye, (Dimaşk: Dâru İbn Kesîr,
1428/2007), 77.
93
Abdülmecîd el-Gavzî, Mu’cemü’l-mustalahâti’l-hadîsiyye, 719.
94
Krş. Müzhirî, el-Mefâtîḥ, 1:15.
95
Bk. Koçyiğit, Hadis Usulü, 81-82.
96
Bk. Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî, 413.
97
İbnü’s-Salâh, Muḳaddime, 150; Ayrıca bk. Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî, 407.
422 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
98
Müzhirî’de bu kavram yer almamaktadır.
99
Doğrusu en-Nesâi’dir.
100
Koçyiğit, Hadis Usulü, 58.
101
İbnü’s-Salâh, Muḳaddime, 21.
102
İbn Hacer, Şerhu’n-Nuhbe, 44-45.
Risâletün fî mustalahâti’l-muhaddisîn Risâlesi Bağlamında İbn Kemâl’in Hadisçiliği ~ 423
Sonuç
İbn Kemâl’in muhaddislerin ıstılahına dair kaleme aldığı bu risâle,
onun hadis usulü müktesebâtı hakkında bilgi vermektedir. Risale hadisçi-
lerin çokça kullandığı bazı ıstılahları hakkında İbn Kemâl’in mütalaalarını
ifade etektedir. O, bu değerlendirmelerinde kavramları bütün yönleri ile
ele almamış, bazı tür ve şekiller hakkında izahına ihtiyaç hissettiği husus-
lar hakkında kısa açıklamalar yapmıştır. Risâlesinde ele aldığı kavramları
hadisçiler arasında yaygın olan tanımları ile izah etmiş, zaman zaman da
farklı değerlendirmelerde bulunmuştur.
İbn Kemâl’in bu risâlesi orijinal bir risale olmayıp, risaledeki ıstılahlar
ve tanımları Beğavî’nin el-Mesâbîh’i üzerine Müzhirî tarafından yapılmış
olan el-Mefâtîh fî Şerhi’l-Mesâbîh isimli şerhten çoğunlukla birebir, bazı
yerlerde kısaltılarak ya da dolaylı olarak alınmıştır. İbn Kemâl risalesinde
herhangi bir şekilde bu duruma işaret etmemiştir.
İbn Kemâl’in hadisçilerin kullandığı ıstılahlar hakkındaki tanım ve
açıklamaları genellikle hadisçilerin yaygın tanımları ile örtüşmektedir.
Bununla birlikte bazı ıstılahlara getirdiği anlam ve değerlendirmeler, yay-
gın tanımlamalarla uyuşmamaktadır. Örneğin azîz hadis, iki veya daha
fazla râvinin rivayet ettiği hadis olarak; meşhur ise üçten fazla cemaatin
rivayet ettiği hadis olarak tanımlanmıştır. Şâz hadisin tanımında da diğer
râvilere muhalefet öne çıkmaktadır. Halbuki, şâz ve münker hadiste diğer
râviler muhalefet ile yalnız kalma noktasında ortaklık söz konusu iken,
şâz hadiste güvenilir râvilere muhalefet ile rivayetinde tek kalan râvi gü-
venilir, münker hadiste zayıf bir râvidir. Yine münker kavramını maklûb
ve meçhul ile eş değer görmesi de onun bu ıstılaha yaygın hadisçi yakla-
şımlarından farklı anlamlar yüklediğini göstermektedir.
İbn Kemâl’in bu risalesinde ıstılahların sıralanışında yaygın kullanım
göze çarpmazken, hadisçilerin ele aldığı isnad, râvi, sahih hadis gibi bazı
kavramlara yer vermemiş, buna mukabil merîz hadis adını verdiği mevzû,
maklûb ve meçhul olmak üzere üç türünün bulunduğunu söylediği hadis
103
İbnü’s-Salâh, Muḳaddime,
104
Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî, 129.
105
et-Tahrîm 8.
424 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Kaynakça
Cemîl Beg, Cemîl b. Mustafâ el-Azm. ʿUḳūdü’l-cevher fî terâcimi men lehüm
ḫamsûne taṣnîfen fe-miʾe fe-eks̱ er. Beyrut: el-Matbaatü’l-Ehliyye, 1326/1908.
Demir Halis - Çatlı Kemal. “İbn Kemâl Üzerine Yapılan İlmî Çalışmalar”, Tokat
Gaziosmanpaşa Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 7, no.1 (2019): 154.
Duran, Şerafettin. “Kemalpaşazâde”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi.
25:238. Ankara: TDV Yayınları, 2002.
Hâkim en-Nîsâbûrî, Ebû Abdillâh Muhammed b. Abdillâh b. Muhammed,
Maʿrifetü ʿulûmi’l-hadîs. thk. Ahmed b. Fâris es-Selum. Beyrut: Dâru İbn
Hazm, 1424/2003.
Hatîb el-Bağdâdî, Ebû Bekr Ahmed b. Alî b. Sâbit. thk. İbrâhîm b. Mustafâ ed-
Dimyâtî. el-Kifâye fî maʿrifeti uṣûli ʿilmi’r-rivâye. Kahire: Dâru’l-Hüdâ,
1423/2003.
İbn Hacer, Ebü’l-Fazl Şihâbüddîn Ahmed b. Alî b. Muhammed el-Askalânî.
Şerhu’n-Nuhbe- Hadis Ehlinin Istılahları Hakkında Nuhbetü’l-Fiker Şerhi,
trc. Abdullah Samed Afaracı. Ankara: İ’tisam yayınları, ty.
İbn Kesîr, Ebü’l-Fidâ’ İmâdüddîn İsmâîl b. Şihâbiddîn Ömer b. Kesîr b. Dav’.
İhtisâru ʿUlûmi’l-hadîs̱ . thk. Ahmed Muhammed Şâkir. Riyâd: Mektebetü’l-
Meârif, 1417/1996.
İbnü’s-Salâh, Ebû Amr Takıyyüddîn Osmân b. Salâhiddîn Abdirrahmân b. Mûsâ
eş-Şehrezûrî, Muḳaddimetü İbni’ṣ-Ṣalâḥ fî ʿilmi’l- ḥadîs̱ , thk. Usâme el-Belhî.
Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî, 1431/2010.
İbn Kemalpaşa, Şemdeddin Ahmed. “Risâletün fî mustalahâti’l-muhaddisîn”.
Mecmû’u Resâili’l-ʿallâme İbn Kemâl Bâşâ. thk. Hamza el-Bekrî vd. İstanbul:
Dâru’l-Lübâb, 2018.
Koçyiğit, Talat. Hadis Usulü. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2017.
Müzhirî, Müzhirüddin el-Hüseyn b. Mahmud ez-Zeydani. Zeydânî’nin el-
Mefâtîḥ fî şerḥi’l- Meṣâbîḥ. Kuveyt: Vezaretü’l-Evkaf ve’ş-şuuni’l-İslâmiyye,
1433/2012.
Süyûtî, Ebü’l-Fazl Celâlüddîn Abdurrahmân b. Ebî Bekr b. Muhammed el-
Hudayrî. Tedrîbü’r-râvî fî şerḥi Taḳrîbi’n-Nevevî. thk. Abdüvehhâb
Abdüllatîf. Kahire: Mektebetü Dâri’t-Türâs, 1426/2005.
Risâletün fî mustalahâti’l-muhaddisîn Risâlesi Bağlamında İbn Kemâl’in Hadisçiliği ~ 425
Emrah UÇAR
Doktora Öğrencisi, Ürdün Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi/Hadis ABD
emrahucar.25@gmail.com
Öz
15. ve 16. asır Osmanlı Devleti'nde dört padişahla muasır olan İbn
Kemal Paşa (ö. 940/1534) Şeyhu'l-İslam görevinde bulunmuş, dönemin
önde gelen alimleri arasında sayılmıştır. Fakih, tarihçi, müfessir, kelamcı,
edebiyatçı, şair ve müderris addedilen İbn Kemal Paşa, İslami ilimlerden
fıkıh, tefsir, kelam, hadis başta olmak üzere felsefe ve Arap dilinde çok
sayıda eser telif etmiştir. Bununla beraber Osmanlı dönemi hadis ilmine
önemli katkıları bulunan İbn Kemal Paşa, Buhârî’nin Salih’i üzerine haşi-
yesi ve hadis ıstılahları çalışması olmak üzere Riyâzu’s-Sâlihîn şerhi, kırk
hadis şerhi, kunut duası şerhi ve münferit hadisler üzerine muhtelif çalış-
malar yapmıştır. Bu çalışmaları arasında Nevevi’nin meşhur eseri
Riyâzu’s-Sâlihin adlı eserine yapmış olduğu şerhinin önemli bir yeri bu-
lunmaktadır. Mezkûr kitaptaki hadisleri Kur’an’la şerh etmesi, hadislerin
dil perspektifinden incelmeye tabi tutması, hadislerin tahricinde bulunma-
sı, alimlerin görüşlerine yer vermesi, konu hakkında diğer mezheplerin
görüşlerine temas etmesi, bazı hadislere sıhhat değerlendirmesi yapması
gibi uygulamaları kitapta takip ettiği belli başlı metot arasında sayılabilir.
Buna göre makale; İbn Kemâl Paşa’nın mezkûr kitapta kullandığı şerh
metodunu pratik örneklerle sunmayı hedeflemektedir. Yine İbn Kemâl Pa-
şa’nın yukarıda sayılan metodu ışığında hadis ilmine katkısını ve özellikle
onun bu ilimdeki yetisini göstermek de makalenin hedefleri arasındadır.
Anahtar Kelimeler: Hadis, İbn Kemâl Paşa, Osmanlı, Riyâdu's-
salihîn, Şerh, Metot.
Bu makale, yazarın ( اﺑﻦ ﻛﻤﺎل ﺑﺎﺷﺎ وﺟﮭﻮده ﻓﻲ ﻋﻠﻮم اﻟﺤﺪﯾﺚ دراﺳﺔ ﻣﻨﮭﺠﯿﺔİbn Kemal Paşa ve Ha-
dis İlmindeki Yeri) adlı Yüksek Lisans Tezinden yararlanılarak üretilmiştir.
İbn Kemâl Paşa’nın Hadisleri Şerh Etme Metodu ~ 427
Şeyhul-Islam and was counted among the leading scholars of the period.
Considered a faqeeh, historian, mufassir, theologian, man of letters, poet
and mudarrees, Ibn Kemal Pasha wrote many works in philosophy and
Arabic language, especially fiqh, tafsir, kalam and hadith. In addition to
this, Ibn Kemal Pasha, who made important contributions to the science of
hadith in the Ottoman period, made various studies on Bukhari's Sahih,
his annotation on the hadith terms (mustalah al-hadith) the commentary of
Riyadh as-Saliheen, the commentary on forty hadith, the commentary on
the prayer of kunut, and the individual hadiths. Among these works,
Nevevi's commentary on his famous work Riyadh as-Saliheen has an
important place. Some of the main methods he followed in the book, such
as annotating the hadiths in the aforementioned book with the Qur'an,
examining the hadiths from a linguistic perspective, interpreting the
hadiths, giving place to the views of scholars, contacting the views of
other madhhabs on the subject, and evaluating the soundness of some
hadiths can be counted among the main methods he followed. It aims to
present the method of commentary used by Ibn Kemal Pasha in the
aforementioned book with practical examples. Again, it is among the
objectives of the article to show Ibn Kemal Pasha's contribution to the
science of hadith in the light of the above-mentioned methodologies and
especially his ability in this science.
Keywords: Hadıth, Ibn Kemal Pasha, Ottomans, Riyadh as-Saliheen,
Commentary, Method.
Giriş
İbn Kemal Paşa’nın Arapçaya vukufiyeti çok iyi seviyede olduğu İçin
birçok alanda kitapları Arapça olarak kaleme almış ve Şerhu Riyâdu’s-
salihîn kitabını da Arap dilinde telif etmiştir.
İbn Kemâl Paşa Şerhu Riyâdu’s-salihîn adlı kitabını, kitabın ön sözün-
de de belirttiği üzere " "اﻟﻔﻮاﺋﺪ اﻟﻤﺘﺮﻋﺔ اﻟﺤﯿﺎض ﻓﻲ ﺷﺮح ﻛﺘﺎب اﻟﺮﯾﺎضel-Fevaidu’l-
Muddaridetü’l-Hiyaz fi Şerhi Kitabi’r-Riyaz diye isimlendirmiştir.
İbn Kemal Paşa Riyâdu's-salihîn kitabını şerh ederken kullandığı şerh
metoduyla hadisleri şerh etmede mahirdir. Bu şerhte İbn Kemâl Paşa dil-
ciliğini, Arapçaya vukufiyetini ve diğer ilimlerde behre sahip olduğunu
bizlere göstermektedir.
İbn Kemâl Paşa’nın Şerhu Riyâdu’s-salihîn eserinin birçok nüshası
vardır. Bu nüshalardan asıl nüshaya en yakın istinsah edilmiş olan nüsha;
Medine’de bulunan Arif Hikmet Kütüphanesinde olan nüshadır.
428 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
1
Altuntaş, Mustafa Celil, Riyazu’s-Salihin’in Sonraki Literatüre Etkisi Bağlamında Os-
manlı’da ve Yakın Dönemde Nevevi Okuryazarlığı, İslam İlim Geleneğinde Nevevi
(Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,1443/2022), 736.
İbn Kemâl Paşa’nın Hadisleri Şerh Etme Metodu ~ 429
2
Ebû İsâ Muhammed bin İsâ bin Sevre bin Musa bin Dahhak es-Sulemî et-Tirmizî, el-
Câmiʿu’t- Tirmizî, thk. Beşşar Avvad Maruf (Beyrut: Dâru’l-Mağribi’l-İslami,
1416/1996), “Birr”, 55 ( 1987).
3
İbn Kemâl Paşa, Şemseddin Ahmed, el-Fevaidu’l-Muddaridetü’l-Hiyaz fi Şerhi Kitabi’r-
Riyaz, thk. Hamza el-Bekri (Dımeşk: Daru’n-Nevadır, 1435/2014), 1:322.
4
[Hûd: 114].
5
Tirmizî, “Kıyâmet”, 59 (2516).
6
İbn Kemâl Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l- hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz, 1:324.
432 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
﴾‘ ﴿ َﻛﺒ َُﺮ ۡت َﻛ ِﻠ َﻤﺔ ﺗ َۡﺨ ُﺮ ُج ِﻣ ۡﻦ أ َ ۡﻓ ٰ َﻮ ِھ ِﮭ ۡۚﻢAğızlarından çıkan bu söz ne kadar çirkin!’7
Ve ﴾“ ﴿ﻓَﺘَﻠَﻘﱠ ٰ ٓﻰ َءادَ ُم ِﻣﻦ ﱠر ِﺑّ ِﮫۦ َﻛ ِﻠ ٰ َﻤﺖBunun üzerine Âdem rabbinden bazı kelimeler
aldı (bunlarla tövbe etti)”.8
Bu örnekte gördüğümüz gibi İbn Kemâl Paşa; direk hadis metnin ma-
nasıyla örtüşen ayetlerle hadisi şerh etmiştir.
13
Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmail el-Buhârî, el-Camiu’s-Sahih, thk. Muhammed
Züheyr b. Nasr (Dâru Tavki’n-Necât, 1422/2001), “Rikak”, 81 (6541); Ebü’l-Hüseyn
Müslim b. el-Haccâc b. Müslim el-Kuşeyrî, es-Sahih, thk. Muhammed Fuad Abdu’l-
Baki (Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1431/2010), “Îmân”, 94 (374).
14
İbn Kemal Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l-hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz,1/372.
15
Buhârî, “Edeb”, 69 (6094); Müslim, “Birr”, 29 (103-105).
16
İbn Kemal Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l-hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz, 1/263.
434 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
17
Buhârî, “Merdâ”, 75 (5641).
18
İbn Kemal Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l-hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz,1/217.
19
Müslim, “Merdâ”, 14 (52).
20
İbn Kemal Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l-hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz,1/514.
21
Buhârî, “namaz vakitleri”, 9 (527); “Edeb”, 78 (5970); Müslim, “iman”, 35 (139).
22
İbn Kemal Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l-hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz,1/514.
23
Buhârî, “tevhid”, 97 (7534); Müslim, “iman”, 36 (85).
İbn Kemâl Paşa’nın Hadisleri Şerh Etme Metodu ~ 435
24
Buhârî, “İcâre”, 37 (2272). Müslim, “Rikak”, 27 (100).
25
İbn Kemal Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l-hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz,1/77.
26
Muhammed b. Hibbân b. Ahmed el-Büstî, es-Sahih, thk. Şuayb el-Arnavud, (Beyrut:
Müessesetü’r-Risale, 1408/1988) “Ed’iye”, 19 (897).
27
İbn Kemal Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l-hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz,1/559.
28
Müslim, “Kaseme”, 28 (1669). Rafi’ b. Hadic’den.
29
Müslim, “Kaseme”, 28 (1669). Sehl b. Ebi Hesme’ den.
436 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
30
İbn Kemal Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l-hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz,1/32.
31
Buhârî, “Ezan”, 10 (660); Müslim, “Zekât”, 30 (91).
32
İbn Kemal Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l-hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz, 1/613.
33
Ebu Muhammed Abdullah b. Humeyd b. Humeyd b. Nasr, el-Muntehab, thk. Subhi’l-
Bedri’l-Samirai (Kahire: Mektebetu’s-Sünne, 1408/1988),1/147.
34
Ahmed b. Hanbel, Müsned, 25/363,(15987); Ebû Abdillâh Muhammed b. Abdillâh b.
Muhammed el-Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, thk. Mustafa Abdulkadir (Beyrut.:
Dâru Kutubu’l-İlmiyye, 1411/1990), “Cihad”, 17 (2448). Ebû Bekr Abdullah b. Mu-
İbn Kemâl Paşa’nın Hadisleri Şerh Etme Metodu ~ 437
hammed b. Ebî Şeybe İbrâhîm el-Absî el-Kûfî, el-Muṣannef, thk. Kemal Yusuf (Riyad:
Mektebetü’r-Rüşt, 1409), “Cihad”, 11 (19554). Abdullah b. Humeyd, el-Muntehab,
1/172.
35
Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/277, (126); Ebi Şeybe, el-Muṣannef, “Cihad”, 11 (19553);
Hâkim, Müstedrek, “Cihad”, 17 (2448); İbn Hibbân, “Cihat”, 7 (4628). İbn Mace ‘de
bulunamadı.
36
Ebü’l-Kāsım Müsnidü’d-dünyâ Süleymân b. Ahmed b. Eyyûb et-Taberânî, el-
Mu’cemu’l- Evsad, thk. Tarık b. Avdillah (Kahire: Dâru Harameyn, 1415 /1995), 6/315.
37
Ebu’l-Şeyh el-İsfahânî’nin “Sevab” kitabına ulaşılamadı.
38
Ebü’l-Kasım Kıvâmü’s-Sünne İsmâîl b. Muhammed b. el-Fazl et-Teymî et-Talhî el-
İsfahânî, Kitâbü’t-Terğib ve’t-terhîb, thk. Eymen b. Salih, (Kahire: Dâru Hadis, 1414
/1993), “İhsan”, 5 (149).
39
Taberânî, el-Mu’cemu’l-evsad, 9/117.
40
Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 40/440, (24379).
438 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
41
Hâkim, “cenaiz”, 11 (1395).
42
Ebû Muhammed Zekiyyüddîn Abdülazîm b. Abdilkavî b. Abdillâh el-Münzirî, et-
Terğib ve’t-terhîb, thk. İbrahim Şemsedddin (Beyrut: Dâru Kutubu’l-İlmiyye,
1417/1997), “Buyu’”, 2 (2746).
43
Celâlüddîn Abdurrahmân b. Ebî Bekr b. Muhammed es-Süyûtî, el-Câmiʿu’s-Sağir,
(Beyrut: Dâru’l-Fikir), 1/52.
44
Ebû Hafs Ömer b. Ahmed b. Osmân el-Bağdâdî, et-Terğib fî fezâ’ili’l-a’mâl ve sevâbi
zalik, thk. Muhammed Hasan (Beyrut: Dâru Kutubu’l-İlmiyye, 1424/2004), “Cenazeye
katılma”, 43 (408).
45
Ebû Ya‘lâ Ahmed b. Ali b. el-Müsennâ et-Temimi el-Mevsıli, el-Müsned, thk. Hüseyin
Selim Esed (Dımeşk: Dâru’l-Me’mun, 1404 /1984), 1/150.
46
Ebü’l-Leys İmâmü’l-hüdâ Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. İbrâhîm es-Semerkandî,
Tenbîhü’l-ğafilîn, thk. Yusuf Ali, (Beyrut: Dâru İbn Kesir, 1421/2000), “Sılay-ı Ra-
him”, 10 (166).
İbn Kemâl Paşa’nın Hadisleri Şerh Etme Metodu ~ 439
47
Tirmizî, “Birr”, 55 (2022).
48
İbn Kemal Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l-hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz, 1:569.
49
İbn Kemal Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l-hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz, 1:569.
440 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
50
Ebû Dâvûd Süleymân b. el-Eş‘as b. İshâk es-Sicistânî el-Ezdî, es-Sünen, thk. Şuayb el-
Arnavud (Beyrut: Dâru’l-Risale Alemiyye, 1430/2009), “Nikah”, 41 (2142).
51
İbn Kemal Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l-hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz, 1:380.
52
Tirmizî, “Radâ”, 11 (3303).
53
İbn Kemal Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l-hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz, 1/380.
İbn Kemâl Paşa’nın Hadisleri Şerh Etme Metodu ~ 441
ﺻ ﱠﻞ ﷺ ﻓِﻲ
َ ِ ﺳﻮ َل ﱠ ُ ﺳ ْﻠ َﻤﺎنُ َر
َ ﻲ َ ﻟَ ِﻘ:ﺐ ﻗَﺎ َلٍ ﺷ َ ﺷ ْﮭ ِﺮ ﺑ ِْﻦ َﺣ ْﻮ َ َﻋ ْﻦ:"روى اﺑﻦ أﺑﻲ ﺣﺎﺗﻢ:اﻟﺤﺪﯾﺚ
." .( ُﻲ ِ اﻟﱠﺬِي َﻻ ﯾَ ُﻤﻮت
ّ ﺤَ ْ
ﻠ ﻟ
ِ ْ
ﺪ ﺠ
َ ﺳْ ا و
َ ، ُﺎن ﻤ
َ ْ
ﻠ ﺳ
َ ﺎَ ﯾ ﻲ ﻟ
ِ ْ
ﺪ ﺠ
ُ ﺴ
ْ َ َﺎج ْاﻟ َﻤﺪِﯾﻨَ ِﺔ ﻓ
َ ) َﻻ ﺗ: ﻓَﻘَﺎ َل،ُﺴ َﺠﺪَ ﻟَﮫ ِ ﺾ ِﻓ َﺠ
ِ ﺑَ ْﻌ
“İbn Ebi Hatem şehr b. Havşeb’ den naklederek rivayet edildiğine gö-
re; Dedi ki: Selman, şehrin bazı yerlerinde Resulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem)'e rastladı ve ona secde etti. (Bana secde etme ey Selman, ölmeyen
dirilere secde et) dedi.”.54
İbn Kemâl Paşa; “Bu hadis İbn Kesir’in de dediği gibi Mürsel
hasendir.” Diye hadis hakkındaki hükmü açıklamıştır.55
54
Ebu Muhammed b. Abdurrahman b. Muhammed b. İdris er-Razi İbn Ebi Hatim,
Tefsîrü'l-Kur'âni'l-Azîm, thk. Es’ad Muhammed Tayyib, (Suudiye: Mektebetü’l-Bezzar,
1419/1998), 8/2713.
55
İbn Kesir, Tefsîrü'l-Kur'âni'l-Azîm, 6/132. İbn Kemal Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l-
hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz,1/375.
56
[A'râf: 198].
57
Buhari, “Tefsîrü’l-Kur’an”, 65 (4642).
58
İbn Kemâl Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l-hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz,1/249.
442 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
59
Buhari, “tevhid”, 97 (7488).
60
İbn Kemal Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l-hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz, 1:249.
İbn Kemâl Paşa’nın Hadisleri Şerh Etme Metodu ~ 443
61
Buhari, “iman”, 2 (50). Müslim, “iman”, 1 (9).
62
Ebü’l-Ferec Zeynüddîn Abdurrahmân b. Ahmed b. Abdirrahmân Receb el-Bağdâdî ed-
Dımaşki, Kelimetü’l-ihlas, thk. Züheyr Şaviş, (Beyrut: Mektebetü’l-İslam, 1395/1975),
1/51. İbn Kemal Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l-hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz, 1/286.
444 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
miştir: “Eğer siz Allah’a gereği gibi güvenseydiniz, (Allah), kuşları do-
yurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı. Kuşlar sabahları kursakları boş olarak
çıktıkları halde akşam dolu kursaklarla dönerler.”.63
İbn Kemâl Paşa bu hadisi şu mısralarıyla şerh etmiştir:64
Benim günlük azığım yoksa, ben arzumu terk ederim
Yarının arzuları benim aklıma dahi gelmedi
Çünkü yarının yeni bir rızkı vardır.
İbn Kemâl Paşa; Rızık verenin Allah olduğunu, insanın rızık konusun-
da arzularına yenik düşmemesi gerektiğini ve yarının ne olacağı hususun-
da ye’se kapılmaması gerektiğini bu mısralarla dile getirmiştir.
63
Tirmizî, “Zühd”, 33 (2344).
64
İbn Kemal Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l-hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz,1/399.
65
Müslim, “Zikir”, 48 (2717).
66
İbn Kemal Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l-hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz,1/389.
İbn Kemâl Paşa’nın Hadisleri Şerh Etme Metodu ~ 445
Sonuç
İbn Kemal Paşa, Nevevi’nin Riyadu’s-alihin kitabına şerh yazmıştır.
İbn Kemal Paşa Riyadu’s-Salihin kitabını şerh ederken genel olarak; tefsir
kitapları, hadis şerh kitapları olmak üzere çok sayıda eserlerden nakil ya-
pıp hadisleri şerh etmiştir. Bu kitaplardan bahsederken; Müelliflerin ismi-
ni veya kitaplarının ismini kısaca zikretmiş ya da müelliflerin veya kitap-
ların ismini harflerle sembolize ederek alıntı yaptıktan sonra kendi görü-
şünü de zikretmiştir.
İbn Kemal Paşa, mezkûr kitaptaki hadisleri şerh ederken birçok yön-
tem kullandığı görülmektedir. bunlar arasında hadisleri Kur’an’la şerh et-
mek, hadisleri hadislerle şerh etmek, hadislerin dil perspektifinden ince-
lemeye tabi tutmak, hadislerin tahricinde bulunmak en çok kullandığı me-
todudur. Bunun yanında değerlendirmeler sırasında alimlerin görüşlerine
yer vermek, konu hakkında diğer mezheplerin görüşlerine temas etmek
gibi kullandığı diğer yöntemlerden olduğu söylenilebilir.
Bütün bu metodu kullanarak Riyadu’s-Salihin kitabını şerh etmiştir ve
mezkûr kitabın şerhi 8 cilddir. İbn Kemal Paşa; bu şerh metoduyla bizlere
bir hadis kitabının nasıl şerh edilmesi gerektiğini bütün yönleriyle ifade
etmiştir.
67
Müslim, “Tahâret”, 2 (223).
68
İbn Kemal Paşa, el-Fevaidu’l-muddaridetü’l-hiyaz fi şerhi kitabi’r-riyaz,1/182.
446 ~ Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri -2-
Kaynakça
Abdullah b. Humeyd, Ebu Muhammed Nasr. el-Muntehab. thk. Subhi’l-Bedri’l-
Samirai, 2 Cilt. Kahire: Mektebetu’s-Sünne, 1408/1988.
Ahmed b. Hanbel, Ebu Abdillâh Ahmed b. Muhammed b. Hanbel eş-Şeybânî. el-
Müsned. thk. Şuayb Arnavud, 50 Cilt. Müessesetu’r-Risale, 1. Basım,
1421/2001.
Altuntaş, Mustafa Celil. Riyazu’s-Salihin’in Sonraki Literatüre Etkisi Bağlamın-
da Osmanlı’da ve Yakın Dönemde Nevevi Okuryazarlığı. İslam İlim Gelene-
ğinde Nevevi. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1443/2022.
Buhârî, Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmail. el-Camiu’s-Sahih. thk. Muhammed
Züheyr b. Nasr. 9 Cilt. Dâru Tavki’n-Necât, 1422/2001.
Ebî Şeybe, Ebû Bekr Abdullah b. Muhammed b. Ebî Şeybe İbrâhîm el-Absî el-
Kûfî. el-Musannef. thk. Kemal Yusuf. 7 Cilt. Riyad: Mektebetü’r-Rüşt,
1409/1989.
Ebû Dâvûd, Süleymân b. el-Eş ‘as b. İshâk es-Sicistânî. es-Sünen. thk. Şuayb
Arnavud. 7 Cilt. Beyrut: Dâru’l-Risale Alemiyye, 1430/2009.
Ebû Ya’lâ, Ahmed b. Ali b. el-Müsennâ et-Temimi el-Mevsıli. el-Müsned. thk.
Hüseyin Selim Esed. 13 Cilt. Dımeşk: Dâru’l-Me’mun, 1404 /1984.
Ebü’l-Leys, İmâmü’l-hüdâ Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. İbrâhîm es-
Semerkandî. Tenbîhü’l-ğafilîn. thk. Yusuf Ali. Beyrut: Dâru İbn Kesir,
1421/2000.
İbn Ebi Hatim, Ebu Muhammed b. Abdurrahman b. Muhammed b. İdris,
Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Azîm, thk. Es’ad Muhammed Tayyib, 8 Cilt. Suudiye:
Mektebetü’l-Bezzar, 1419/1998.
İbn Hibbân, Muhammed b. Hibbân b. Ahmed el-Büstî, es-Sahih, thk. Şuayb
Arnavud, 18 Cilt. Beyrut: Müessesetü’r-Risale, 1408/1988.
İbn Kemal, Şemseddin Ahmed. el-Fevaidu’l-Muddaridetü’l-Hiyaz fi Şerhi Kita-
bi’r-Riyaz. thk. Hamza el-Bekri, 8 Cilt. Dımeşk: Darun’-Nevadır, 1. Basım,
1435/2014.
İbn Receb, Ebü’l-Ferec Zeynüddîn Abdurrahmân b. Ahmed b. Abdirrahmân
Receb el-Bağdâdî ed-Dımaşki. Kelimetü’l-ihlas. thk. Züheyr Şaviş. 1 Cilt.
Beyrut: Mektebetü’l-İslam, 1395/1975.
İbn Şahin, Ebû Hafs Ömer b. Ahmed b. Osmân el-Bağdâdî. et-Terğib fî fezâ’ili’l-
a’mâl ve sevâbi zâlik. thk. Muhammed Hasan. Beyrut: Dâru Kutubu’l-
İlmiyye, 1424/2004.
Münzirî, Ebû Muhammed Zekiyyüddîn Abdülazîm b. Abdilkavî b. Abdillâh. et-
Terğib ve’t-terhîb. thk. İbrahim Şemsedddin. 4 Cilt. 1. Basım. Beyrut: Dâru
Kutubu’l-İlmiyye, 1417/1997.
Müslim, Ebü’l-Hüseyn Müslim b. el-Haccâc b. Müslim el-Kuşeyrî. es-Sahih, thk.
Muhammed Fuad Abdu’l-Baki, 5 Cilt. 1. Basım. Beyrut: Daru Kutubi’l-
İlmiyye. 1431/2010.
Süyûtî, Celâlüddîn Abdurrahmân b. Ebî Bekr b. Muhammed. el-Câmiʿu’s-Sağir.
Beyrut: Dâru’l-Fikir.
İbn Kemâl Paşa’nın Hadisleri Şerh Etme Metodu ~ 447